TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ BİTİRME TEZİ. Stj. Diş Hekimi: Selin URFALIOĞLU. Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Yiğit Özer TİFTİKCİOĞLU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ BİTİRME TEZİ. Stj. Diş Hekimi: Selin URFALIOĞLU. Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Yiğit Özer TİFTİKCİOĞLU"

Transkript

1 T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Genel Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi: Selin URFALIOĞLU Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Yiğit Özer TİFTİKCİOĞLU İZMİR -2013

2 T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Genel Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi: Selin URFALIOĞLU Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Yiğit Özer TİFTİKCİOĞLU İZMİR -2013

3 ÖNSÖZ Tükürük bezi tümörleri konulu bitirme tezimi hazırlarken benden hoşgorü ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Ege Üniversitesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilimdalı öğretim üyesi Doç. Dr. Yiğit Özer TİFTİKÇİOĞLU na teşekkürlerimi sunarım. İZMİR,2013 Stj. Dt. Selin Urfalıoğlu

4 İÇİNDEKİLER GİRİŞ. 1 1.Tükürük Bezlerinin Anatomisi. 2 2.Tükürük Bezlerinin Fizyolojisi ve Fonksiyonları Tükürük Bezi Tümöral Lezyonları Monomorfic Adenoma Bazal Hücreli Adenoma Oxyphil Adenom Cyst Adenoma Sebaseouslymphadenoma ve Sebaseous Adenoma Adenolymphoma Pleomorfik Adenom Karsinomlar Adenoid Kistik Karsinom Acinic Cell Adenom Mukoepidermoid Karsinom Adenosquamos Karsinom Nadir Adenokarsinom Formları Epidermoid Karsinom

5 Malign Mikst Tümör Non-Epitelyal Tükürük Bezi Tümörleri Stromal Tükürük Bezi Tümörleri...31 SONUÇ KAYNAKLAR 33 ÖZGEÇMİŞ

6 GİRİŞ Tükürük bezleri epitel tomurcuklarının mezenşim dokusunun içine yayılması ile oluşmuşlardır. Sekretuar (asini) hücrelerden ibarettirler. Bu hücreler seröz ve mükoz hücreler olarak ayrılırlar. Tükürük bezleri klinik olarak major ve minör tükürük bezleri ve fonksiyonlarına göre seröz, müköz ve mixt tükürük bezleri olarak adlandırılırlar. Major tükürük bezleri parotis, submandibular ve sublingual bezleridir. Minör olanlar ise adet, genel olarak müköz membranla örtülüdür. Dudak, yanak, damak, tonsilla, molar veya retro molar ve lingual tükürük bezleridir. Tükürük kayganlaştırıcı özelliği sayesinde oral kaviteyi ve özafagusu kayganlaştırarak yutmaya yardımcı olur. Bunun yanı sıra oral kavite ve dişleri temizleyici, bakteri üretimini engelleyici özelikleride vardır.

7 1. TÜKÜRÜK BEZLERİNİN ANATOMİSİ 1.1 PAROTİS TÜKÜRÜK BEZİ Parotis bezi mandibula ramusu arka kısmındaki parotis lojunu doldurur. Bu bakımdan bezin kendisinden evvel önem kazanan bu lojdur. Parotis bezinin yerleştiği lojun muhtelif yüzleri vardır: Dış Yüz: kulak altındaki cilde tekabül eder. Ön yüz: ramusun arka kenarından kondile kadar uzanır. Kemik dışarıdan masseter içeriden pterigoid kaslar tarafından sarılmıştır. Sfenomandibular ligaman, bezi bu son kastan ayırmaktadır. Arka yüz: Öne ve içe doğru eğik olup ön yüzden daha uzundur ve bu yüz satıhından başlayarak sternokleidomastoid kasından, digastrik arka karnı, styloid, apofiz ve buradan şua tarzında dağılan ve rolan demeti ismini aşan bir takım kas ve ligaman ile sarılmıştır. İç yüz: Lojun tabanını teşkil eder. Parotis loju doğrudan doğruya dış kulak yolu, çene eklemi, ramusun bütün arka kenarı, mastoid çıkıntının bütün ön kenarı, sternokleidomastoid kas, apofiz styloid demet (styloid kaslar ve ligamanlar) ın dış kısmı, farenks ve maksilo farenjiyen mesafe ile ilişkidedir. Bu şekilde kemikten, deri altı yağ nescinden, lenf bezlerinde ve kaslardan gelen iltihaplar bu loja intikal edebilecegi gibi bu lojun iltihaplarında ilgili bölgelere yayılım gösterebilir. 2

8 Parotis loju muhtelif açıklıklarla yüzün diğer lojları ile iştirak halindedir. Kondil boynu ile sfeno mandibuler ligaman arasındaki açıklık loju, pterigomaksiller lojla birleştirir ki buradan maksiller ven ve maksiller arter ile orikülotemporal sinir geçer. Yine aşağı ve içeride maksiller mesafe ile ilişkidedir. Parotis; en büyük tükürük bezidir. Parotis lojunu doldurmuş sert hafifçe lobule ve pembe renklidir. Intrauterın hayatın sekizinci haftasına doğru bir ağız apitelyumu burjonmanından köken alır. Bez taslağı başlangıçta düzdür ve fasial sinirinin dış planında kalmıştır. Sonra sinirin üstünden geçerek içe doğru ilerler ve sinirin servikal ve temporal dalları arasında bir girinti bırakır. Böylece düz ve derin iki lobdan oluşan bez fasialin alt tarafında birbiriyle birleşir. Bez embriyoner olarak epitelyal kökenli ise de mezenşimi de ihtiva eder. Bu mezenşim bezin stromasını teşkil eder. Bezin büyüklüğü değişiktir. Genel olarak gram ağırlığındadır denilebilir. Bez bulunduğu lojun şeklini almıştır. Stenon kanalı, bezin ifraz yolu olup 4 cm uzunluğundadır. Duvarı kalın beyazımtrak renkte ve 3mm çapındadır. Ağıza açıldığı kısmında bir sfrinkter olmasına rağmen kolayca karakterize edilebilir. Stenon kanalı bezden üst ve alt iki kanal halinde doğar, 6-14 kollateral kol olarak ilerler, bezin ön kenarının üçte bir üst kısmının üçte iki alt kısmı ile birleştiği yerden bezi terkeder. Kulak memesiyle burun alt kenarına çizilen taslak hat istikametinde öne doğru ilerler. Bu esnada masseter kasın üzerinde zygoma 15mm kadar aşağıya seyrederek bu kasın ön kenarına gelince onu dolaşır. Bu esnada bu kasın hemen arkasında bulunan bichat yağ topununda ön kenarını dolaşır ve buccinator kası 3

9 ve mukozayı delerek flüt ağzı şeklinde bir uçlanma ile ağıza açılır ki bı hiza dudak commisurasından 3,5 cm kadar geride ve üst premolar hizasındadır. Parotis bezinin tümörleri için önemli klinik belirti; kulak önünde yada altında, bazen de angulus mandibular civarında yerleşmiş lastik kıvamında bir kitledir. Oluşumun son zamanlarda hızlı büyüme göstermiş olması malignite şüphesini uyandırır. Ancak her hızlı gelişim tümör olmayabilir. Bezin boşaltma kanalındaki bir obstrüksiyon yada bezin akut parotitis gibi hastalıklarıda bölgeyi şişirmiş olabilir. Tükürük bezi tümör olgularıın büyük çoğunluğu % parotis bezinde görülür. Ancak malignite ihtimalide bu bezde en düşüktür. Benign parotis tümörleri mobildir. Genelikle kulak önünde yerleşmiş ve ağrısız bir kitledir. Parotis malign tümörünün çevreye sıkı tutunmuş olması, deride ülserasyon göstermesi ve facial paralizi karakteristiktir. Ancak yavaş gelişen bir kitle de malign bir neoplazi olabilir. Ancak çok ileri evrelerde facial paralizi ortaya çıkabilir. görülür. Bu bezde en sık benign mikst tümör diğer bir adı ile pleomorfik adenoma 1.2 SUBMANDİBULAR TÜKÜRÜK BEZİ Submandibular tükürük bezi kendi adı ile anılan bölgede yer alır ve hyoid üstü bölgeyi kapsar. Alt çene korpusu orta iç yüzü ile bivanter kasın iki karnı arasındadır. Bu bezde parotis gibi osteofibröz bir lojda oturur ki buna çene altı loju denir. Boyunun sathi aponevrozu hyoid kemiğini atladıktan sonra hyoid üstü mesafede biri kalın ön diğeri ince arka olmak üzere iki yaprağa ayrılır. Ön yaprak yukarı doğru gelerek 4

10 mandibula alt kenarına yapışır. Arka yaprak ayrıldığı yerde 90 derecelik bir açıyla içe doğru giderek hyogloss ve myelohyoid kaslarının alt yüzlerini örterek alt çene linea myelohyoideasına yapışır. Bu şekilde oluşan üçgenin dış yüzünü mandibula korpusu iç yüzü oluşturur. Submandinular tükürük bezi istirahat halde sarımtrak gri, faaliyette kırmızımtrak gri bir renktedir. Kabuklu bir badem büyüklüğünde olup 7-8 gram ağırlığındadır. Gayrı muntazam büyük aksı arkadan öne dıştan içe doğru uzanan bir prizmatik üçgen şeklindedir. Üç yüzü vardır: Dış yüz: Hafif konvekstir. Arkada intern pterigoid kas ile önde alt çene korpusu iç yüzüyle ilişkidedir. Bu yüzün alt kısmına doğru çene alt kenarından yukarı doğru giden aekadan öne arter ve ven maksiller çaprazlar. Yine bu hizada çene altı lenf bezleri bulunmaktadır. İç yüz: Oldukça muntazam ve düzdür. Aşağıda bivanter kasın orta tendonu ile ön kısımda mhyloid kasla arkada bivanterin arka karnı ile ortada hyogloss kasla ilişkidedir. Bu kasla bez arasında lingual ven ve hypogloss sinir vardır. Bu iç yüzde bez iki prolonjuman gösterir. Arka prolojuman çok defa bezle beraber arkaya doğru giderek bezin arka kutbunu yapar. Ön uzantı ise daha önemli olup çok defa bezden ayrı üçgen şeklinde bir teşekkül halindedir. Bazen bu çok büyüyerek asıl bezden daha büyük bir hal alabilir. Alt yüz: Bütün boyunca cilt ile ilişkidedir ve hemen çene alt kenarı hizasına tekabül eder. Submandibular tükürük bezi kanalları toplanarak wharton kanalını yaparlar ki bu kanal sayesinde ifraz olunan tükürük toplanarak ağıza nakledilir. 5

11 Uzunluğu 4-5 cm olan kanalın çapı 2-3 mm kadardır. Bezin iç yüzünün orta kısmından başlayarak arkadan öne, aşağıdan yukarı ve dıştan içe bir istikamette ilerleyerek ağız tabanı mukozası altına çıkar burada orta hatta dogru mukoza altında 3-4mm seyrettikten sonra frenilumun yanındaki ufak tüberkülümden ağız içine açılır kı çıplak gözle bu tüberkülümü görmek mümkündür. Tüm tükürük bezi tümörlerinin %10 u submandibular tükürük bezinde gelişir ve parotis bezi ile karşılaştırıldığında tümörlerin büyük bir bölümünün malignite gösterdiği görülür. Kadınlarda sık olan submandibular tükürük bezi tümörleri daha çok bening mikst tümör olup, malign değişiklik göstermez. Bu bezde karşımıza çıkan malign özellikteki tümörlerin adenokistik karsinom ve adeno karsinomlar olduğu bilinmektedir. Bu bezde ortaya çıkan tümörlerde tedavi bezin tamamen çıkarılması şeklindedir fakat cerrahi girişim sırasında n.facialis in servikal dalına dikkat edilmelidir.ayrıca submandibular bezin n.hypoglossus ile yakın komşuluğu nedeniyle motor sinirlerin zedelenmesine bağlı paralizler görülerbilir. Submandibular bezin anatomik yerleşimi nedeniyle tümörleri, dilin ½ arka bölümüne yada parafaringeal aralığa ulaşabilirler. Damak ve damak arklarında yayılma alanlarıdır. Anatomik yapı ve hasta şikayetlerinin geç başlaması bu bezdeki tümörlerin tedavisini olumsuz etkileyen faktörlerdir. 6

12 1.3 SUBLINGUAL TÜKÜRÜK BEZİ Büyük tükürük bezlerinin en küçüğü olan sublingual tükürük bezi, submandibular tükürük bezinin boşaltma kanalı, lingual damarlar ve sinirler, n hypglossus ve ağız tabanı ile yakın ilişkidedir. Bunlar en ön planda bulunan tükürük bezleri olup ağız tabanında dil frenilumu ile çene symphizi iki tarafındadır. Ağırlıkları 3 gr kadardır. Yassı bir zeytin kadar olup büyük aksı çene korpusu doğrultusundadır. Bu bezin parotis ve çene altı bezleri gibi özel bir loju yoktur. Etrafını çok gevşek bir hücre nesci sarmış vaziyettedir. İki yüzü vardır: denk gelir. Dış yüz: Konveks olup mandibula korpusu iç yüzündeki sublingual çukurluğa İç yüz: Lingual inferior ve geniogloss kasları ile ililşkide olup bezle bu kas arasındaki çene altı tükürük bezinin wharton kanalı vardır. Alt kenar: Oldukça incelmiş haldedir. Myleohyoid ve geniogloss kaslarının ayrıntısına tekabül eder. Üst kenar: Oldukça yassı olup ağız tabanı mukozası altındadır. Dışardan bakılınca frenilumun iki tarafında bu bezlere ait kabarıklık görülür. Arka uç: Submandibular bezin ön uzatısı ile ilişkidedir. Çok defa burası onun devamı gibi görülür. Ön uç: Apofiz jenilerle ve buraya yapışan dört kas tendonu ile ilişkidedir. Bu tendonların üzerinde sağ ve sol dil altı tükürük bezlerinin ön uçları birbirleriyle genelikle orta hatta temas ederler. 7

13 Herbir küçük bez ayrı kanallar ile ağız ortamına açılır. Bu küçük kanalcıklara rivinus kanalları adı verilir. En önde bulunan daha büyük kanala bartholin kanalı adı verilir. Müköz ağırlıklı sero-müköz salgı yaparlar. Bu bezin tümörlerinde ortaya çıkan ilk şikayet dil altındaki kitlenin verdiği rahatsızlıktır. Tümörün başlaması ve şikayetlerin ortaya çıkması arasında uzun süre vardır. Sublingual tükürük bezinde adenokistik ve mukoepidermoid tümörler sıktır. Bu bezin tümörleri çarpıcı malignite potansiyeline sahiptir. 1.4 MİNÖR TÜKÜRÜK BEZLERİ Sert, yumuşak damak, yanak mukozası, ağız tabanı, dil kökü, retromolar bölge, peri tonsiller bölgede serpiştirilmiş durumda olan minör tükürük bezleri 800 ile 100 arasında değişen sayılarla erişkin bir bireyin ağzında bulunmaktadır. Küçük tükürük bezi tümörlerine en çok damakta rastlanılır. Bu bölgede görülenlerin oranı tüm küçük tükürük bezleri tümörlerinin %50 sini oluşturur. Damağın 1/3 arka bölümündeki minor tükürük bezi tümörleri genelde benigndirler. Görülme sıklığı açısından damağı yanak mukozası izler. Ağrısız şişlik olatak başlarlar. Malign tümörlerinde bile ağrı yoktur. Bu bezlerin tümörleri erken dönemde şikayete sebep olmadıkları için genelikle tedavileri gecikir. Mukoepidermoid tümör özelikle küçük tükürük bezlerini tercih ederler. Minör bezlerde daha sık adenokistik karsinom görülür. Diğer bir tümör ise 8

14 adenokarsinomlardır. Dilde gelişen minör tükürük bezi tümörlerinin %21 i adenokarsinomdur. 2. TÜKÜRÜK BEZLERİNİN FİZYOLOJİSİ VE FONKSİYONLARİ Salgılayıcı (parankim) ve destek (stroma) doku komponentlerinden oluşan tükrük bezleri, oral mukoza, dil ve farenks bölgelerindeki refleks duyu reseptörlerinin fiziksel ve kimyasal etkilerle uyarılması sonucu seröz, müköz, yada miks karakterde tükrük salgılamaktadır. Tükürük bezlerinin tükürük salgılaması sinir sisteminin etkisi altındadır. Her bez sempatik ve parasempatik iki sinir tarafından idare edilir. Parotis için refleks arkının santrifüj yolu 9.sinir çiftidir. Zira bezin motor dalları glossofarengial sinirden gelir. 24 saatlik sürede salgılanan total tükrük miktarı ml dir. Bunun % 90 ı parotis ve submandibuler bezlerden, %5 i sublingual, diğer %5 i ise minör tükrük bezlerinden salgılanmaktadır. Büyük tükrük bezlerindeki akım hızı dinlenme sırasında bez başına 0.05 ml/dk, stimüle edildiğinde 0.5 ml/dk dır. Sağlıklı bireylerde dinlenme sırasında salgılanan tükrük, minör tükrük bezlerinin salgılarıyla birleşerek müköz membranları nemli tutmakta ve minimal düzeyde antibakteriyel aktiviteyi sağlamaktadır. Parotis salgısı seröz, berrak, akıcı kıvamdadır. Kuru besin maddelerini ıslatıp yumuşatır, asit yada alkalik ortamı sulandırır. İçerdiği ptiyalin (amilaz) oranı, müköz bezlerden 4 kat fazladır. Submandibuler tükrük bezlerinin salgısı seröz ağırlıklıdır. Besin maddelerini eriterek tad vermesini sağlar. Sublingual bezin salgısı ise müköz ağırlıklıdır. Ağızda parçalanmış besin maddelerinin birbirine yapışmasını ve yutma işlemi için kayganlaşmasını sağlar. Tükrüğün sindirime katkısı hazırlayıcı ve 9

15 gastronomiktir; gıdaları çiğneme ve yutmaya hazır hale getirir. Tad tomurcuklarının optimal fonksiyonu için uygun sıvı ortamını sağlar. Tükrüğün fiziksel akışı ile yemek, hücre artıkları ve bakteriyel artıklar temizlenir. Bu temizleme plak formasyonu, çürük ve enflamatuar hastalıklarda önemli bir belirleyicidir. Tükrük bezi tarafından oluşturulan glikoprotein ve mukoidler, direkt etkili iritanlara, plak tarafından oluşturulan proteolitik ve hidrolitik enzimlere, potansiyel karsinojenlere (sigara, kimyasal maddeler) ve ağızdan nefes almaya karşı koruyucu bir tabaka oluştururlar. Tükrüğün içerdiği bikarbonat, fosfat ve amfoterik proteinlerden dolayı tamponlama kapasitesi vardır. Bu fonksiyon, plak içinde direkt olarak asidojenik mikroorganizmalara ve müköz membran yüzeylerindeki yiyeceklerden oluşan asitlere etkilidir. Tükrükte bakteriyel ve viral invazyona karşı savunma hazırlayan birçok komponent bulunmaktadır. Anormal durumlardaki tükrük içeriği ve akım hızını değerlendirebilmek için öncelikle tükrüğün normalde kapsadığı maddelerin ve bunların akım hızına etkilerinin bilinmesi gerekir. I. Elektrolitler: Genellikle parotisteki elektrolit konsantrasyonu, submandibuler bezdekinden fazladır. Sadece Ca farklılık gösterir. Submandibuler tükrük bezinde parotistekinin 2 katı kadar Ca bulunur. Parotis ve submandibuler tükrük bezlerinin elektrolit konsantrasyonu plazmadan farklıdır. (Bezlerde aktif transport sistemi vardır). Na ve F direkt olarak akıma bağlı, K akımdan bağımsız, Ca ise yüksek konsantrasyonlarda akıma bağlıdır. II. Non-elektrolitler: Üre, ürik asit ve amonyak gibi maddeler, aktif transport olmaksızın pasif olarak plazmadan tükrüğe geçer ve kan düzeylerini yansıtır. 10

16 Parotis tükrüğünden örnek alınarak kan üre, ürik asit düzeyleri saptanabilir. Glukoz tükrükte çok düşük konsantrasyonlarda bulunur, diyabette kan konsantrasyonunun ancak % 1 i kadar yükselir. III. ph: Tükrük oral kaviteye salgılanmadan önce asidiktir. Oral kaviteye salgılandığında, CO2 kaybına bağlı olarak biraz alkalen özellik kazanır. Bikarbonat konsantrasyonu akım hızıyla arttığından yüksek akım hızlarında ph da yükselir. Tükrüğün ortalama ph ı 6,6 dır, 6-7,1 arasında değişebilir. (ph 5.7 nin altına indiğinde mine yüzeyinden Ca ve fosfat kaybı başlar). IV. Amilaz: Parotis tükrüğünün ana komponenti izoenzim adlı moleküler formda bulunan amilazdır. Izoenzim dizilişi önemli bir genetik belirleyicidir. Submandibuler bezdeki amilaz aktivitesi parotistekinin % 20 si kadardır. Sublingual ve minör tükrük bezleri üköz olup, bu bezlerde seröz hücre olmadığından amilaz da bulunmamaktadır. Tükrükteki amilaz yüksek konsantrasyonlarda olduğundan genellikle total protein konsantrasyonlarıyla paralellik gösterir. Tükrük amilaz aktivitesi incelenerek protein belirlenmesinde bir parametre olarak kullanılabilir. V. Glikoproteinler: Tükrüğün visköz özelliği içerdiği müsine bağlıdır. Tükrükteki müsinin bir kısmı tüm tükrük bezleri, bir kısmı da sadece submandibuler, sublingual veya minör tükrük bezleri tarafından üretilen glikoproteinlerin karışımı ile meydana gelir. Submandibuler tükrük bezinin müköz hücreleri tarafından üretilen glikoproteinler tükrüğün visko-elastik özelliklerinden sorumludur, negatif yüklüdürler. Parotis bezi seröz olmasına karşın belirli 11

17 miktarda glikoprotein meydana getirir ancak parotisteki glikoproteinler pozitif yüklü ve non-visközdürler. Submandibuler ve sublingual bezler kan grubundan sorumlu olan glikoproteinler meydana getirir. Populasyonun % 75 inde bir damla tükrüğün incelenmesi ile kan grubu tayin edilebilir. VI. IgA: Tükrükte bulunan temel immünoglobulin salgılayıcı IgA dır. Salgılayıcı IgA, virüsleri nötralize edici özelliğe sahiptir ve bakteriyel antijenlerle yiyeceklerdeki antijenlere karşı antikor özelliği gösterir. VII. Lisosim: Antibakteriyel bir enzim olan lisosim, hem parotis hem de submandibuler sekresyonlarda bulunur, stria lı kanalların bazal hücrelerinde üretilir, müramidaz özelliği vardır yani müramik asit içeren glikoproteinleri hidrolize ederek bakteriyel hücre duvarlarını yıkıma uğratır. Tükrükteki diğer antibakteriyel sistemlerle ortak hareket eder. VIII. Laktoferrin: Bu demir bağlayıcı protein, tükrüğün antibakteriyel savunmasında önemli bir faktördür, demiri aerobik ve fakültatif organizmalardan ayırır. Nutrisyonel immüniteyi sağlar. IX. Laktoperoksidaz: Bu enzim de lisosim gibi diğer birçok vücut sıvısında bulunur ve ekzokrin sekresyonlardaki savunma sisteminin bir komponentidir. Özellikle laktobasil ve streptokoklara karşı etkilidir. X. Diğer enzimler: Parotis ve submandibuler tükrükte birçok enzim bulunmaktadır. Bunlar asit ve alkalen fosfatazlar, non-spesifik esterazlar, ribonükleaz ve kallikreindir. Laktik asit dehidrogenaz (LDH) enzimi parotiste bulunmasına karşın submandibuler bezlerde bulunmaz. Tükrük içeriğini etkileyen başlıca 12

18 faktörler; tükrük akım hızı, stimulusun şekli ve süresi, günün belli saatlieri ve kan grubudur. Tükürük salgısının artmasına sialorrhea denir. Sialorrhea ağız boşluğunun akut yangılarında, mental bozukluklarda, mide sekresyonunun artmasında, pankreasın kistik fibrozisinde, merkuri zehirlenmesinde, acrodyma da, pemfigusta, gebelikte, kuduzda, epilepside, diş bozukluklarında ve periyodik sialorrheada görülür. Tükürük salgısının azalmasına xerestomia denir. Nedenleri tükürük kanallarının şekillenmemesi gibi konjenital veya sarkoidozis, epidemik parotitis, sjögren sendromu, otoimmunizasyon gibi hastalıklardır. 3. TÜKÜRÜK BEZI TÜMÖRAL LEZYONLARI Tükrük bezi tümörleri oral tümörlerin önemli bir bölümünü oluşturur ve squamöz cell karsinomadan sonra ağızda en sık karşılaşılan tümörlerdir. Görülme sıklığı Avrupa da de 1,2 dir. Baş - boyun bölgesine uygulanan radyasyon dışında etyolojileri pek bilinmemektedir. Kadınlarda ve erişkinlerde daha sık görülmektedir. Ağız içinde en sık lokalize oldukları yer damak ve genellikle de sert ve yumuşak damağın birleşim bölgesidir. Yanak ve dudaklarda da görülebilirler. Erken dönemlerinde benign ve malign lezyonlar arasında klinik olarak ayrım yapabilmek zordur. İyi huylu tümörlerin tek belirtisi ağrısız şişliktir. Şişlik kulak memesi altında, kulak kepçesi önünde, çene kemiği veya dil altında olabilir. Çoğunlukla ağrı yoktur ve büyüme hızı yavaştır. Ülsere olmazlar, sinirlerde tutulum görülmez, %58 parotis bezindeki tümörlerdir, lastik kıvamındadırlar. 13

19 Kötü huylu tümör belirtileri: Hızlı büyüme gösteren şişlik, ağrı, yüz felci, deride renk değişikliği, %45 minör tükürük bezlerinde görülür, sert yapıları vardır. Tükürük bezlerinde malign tümör gelişme riski tükürük bezinin büyüklüğü ile ilişkilendirilmiş ve tükürük bezi boyutu küçüldükçe malignite gelişme riskinin arttığı saptanmıştır. Tükrük bezi tümörleri, Dünya Sağlık Örgütünün 1972 yılında yaptığı sınıflandırmanın modifiye şekline göre günümüzde şu şekilde sınıflandırılmaktadır. Epiteliyel tümörler 1. Pleomorfik adenoma (miks tümör) 2. Monomorfik adenomalar- adenolenfomalar-oksifilikadenoma a) Basal cell adenoma b) Oxyphil adenoma c) Cystadenoma d) Sebaceous lymphadenoma ve sebaceous adenoma e) Papiller kistadenoma lenfatozum(adenolymphoma) 3. Karsinomalar a) Mukoepidermoid karsinoma b) Asinik hücreli karsinoma 14

20 c) Adenoid kistik karsinoma d) Adenokarsinoma e) Epidermoid karsinoma f) Diferansiye olmamış karsinoma g) Pleomorfik adenoma içinde karsinoma (Malign miks tümör) Non-epiteliyel tümörler 1. Lenfomalar 2. Sarkomlar 3.1. Monomorfik adenoma Genellikle monomorfik hücrelerden oluşan pür sialadenom bütün tükürük bezi tümörlerinin %8-10 'unu teşkil eder. Özellikle parotis bezinde meydana gelirler. Pleomorfik adenomdan düzenli ve aynı hücre yapısı göstermesi, bazal membranı olması ve belirgin lobüler yapısının bulunması ile ayırt edilir. Bu tümör 5 değişik form gösterir Basal hücreli adenoma Pleomarfik adenomanın bir varyantı olarak kabul edilir. Ancak bu lezyon pleomorfik adenom için çok karekteristik olan myoepitellerden yoksundur. Tümör tamamen epitel hücrelerden oluşmuştur. Bu tümör bütün tükütük bezi tümörlerinin sadece %2 sini teşkil eder. 15

21 Tümöre 60 yaşından yukarı kimselerde rastlanılır. Bazal hücreli adenoma çoğunlukla parotis bezinde görülür. Küçük tükürük bezlerinde de birkaç olguya rastlanmamıştır. Tümör iyi kapsüllenmiştir. Histolojik yapısı basal epitel hücrelerine benzeyen, solid, tübüler veya trabeküler monomorfik hücre kümelerinden oluşur. Bu epitelyum hücrelerinin koyu siyah oval çekirdekleri ve açık stoplazmaları vardır Oxyphil adenoma Oxyphil adenoma (onkositoma) bening, yavaş büyüyen ve az görülen bir tümördür. Tümör hücrelerinin asidofilik stoplazmaları, pyknocte veya oncocytler gibi küçük marjinal çekirdekleri vardır. Parotis bezi tümörlerinin ancak %1 ini oluşturur. Kadınlarda tümöre erkelerden daha fazla rastlanılır. Tümör genelikle yaşlar arasında görülür. Makroskobik olarak tümör sert, iyi sınırlanmış ve serbestçe hareket eder. İyice kapsüllenmış olan tümörun kesit yüzü katı, gri kırmızı renkte ve ince fibröz bağ doku iplikleriyle loblara ayrılmıştır. Histopatalojik hörünümü: oxyphil adenoma poligonal, solid veya tübüler epitel bantlardan ve az damarı olan stromalardan oluşur. Hücrelerin çekirdekleri koyu renkte küçük ve periferdedir. Hücrenin stoplazmasında PAS-negatif granüller vardır. Birçok araştırmacı tümörün eosinophilia gösteren striat ductus epitellerinden kökenlendiğini kabul ederler. Oncocyte topluluklarına papillar kistadenomlar ve pleomorfik adenomlarda da rastlanılır. 16

22 3.1.3 Cyst Adenom Epitelyum hücreleri genellikle columnar olan kistik basophilic adenomlara cyst adenom denir. Eğer parmak şeklinde üreyen epiteller kist içerisine uzanırlarsa buna papiller cystadenoma denir. Bu tümörün bağ dokusunda çok miktarda lenfotik doku olmadığından cyst adenolymphoma grubuna girmez Sebaseouslymphadenoma ve Sebaseous Adenoma Sebaseouslymphadenomalar az görülen ve çoğunlukla orta ve ileri yaşlardaki kimselerde rastlanılan tümörlerdir. Her iki cinste aynı oranda bulunur. Birkaç cm çapında olan bu tümörler katı ve iyi kapsüllenmiştir. Kesit yüzleri sarımsı gri renkte ve çok sayıda küçük kistleri içerir. Histopatalojik görünümü: Sebaseouslymphadenoma çok kere reaktif folikülleri taşıyan lenfoid stroma içerisindeki sebeseous glandlar ve ductuslardan oluşur. Sebum ductusları doldurur ve genişletir. Bazı lezyonlarda duvarları çok katlı epitelle örtülü kistlerin içerisi yağ ile dolu olabilir. Bazı araştırmacılar parotis bezinde lenfoid stromayı içermeyen sebeseous adenomalar saptamışlardır Adenolymphoma Adenolymphoma (wartin tümörü) genelikle erkeklerde yaşları arasında sık gözlenilen bir tümördür. Tüm tükürük bezi tümörlerinin %6-10 unu oluşturur. Malignite olasılığı azdır, n.facialis tutulumu görülmez. Tümörün yapısı katı, kistik veya papillamatöz olur. Monomorfik adenomların büyük bir grubunu oluşturur. Tümörün 3 karakteri vardır. 1. Epitelyal yapı daima retiküler ve lenfatik doku ile sarılmıştır. 17

23 2. Yalnız bu tümör bi lateral meydana gelir. Aynı zamanda multifokal olarak da görülür. 3. Tükürük bezi tümörleri genelikle kadınlarda meydana gelmesine rağmen bu tümör daha fazla erkeklerde görülür. Klinik bulgular: Mandibula açısında yerleşmiş, iyi sınırlı, yumuşak fluktuan bir kitle saptanılır. Sinsi bir ilelerme gösterdiği için çok nadir hastalarda ağrı ve baskı şikayeti gözlenilir. Çok kere bilateraldir ve parotis bezinin superficial veya marginal bölgelerde bulunur. Klinik olarak tümörün karşımıza çıkma sıklığının yaş ile doğru orantılı olarak arttığı görülmüştür. Yapılan araştırmalarda sigara içen hastalarla içmeyen hastalar karşılaştırıldığında sigara içen hastalarda tümörün daha sık görüldüğü ortaya konulmuştur. Histopatolojik görünümü: Bu tümör epitelyal ve lenfatik kısımlardan oluşur. Epitel hücreleri iki sıra halinde dizilmişlerdir. İç sıra asidofilik stoplazmalı ve piknotik çekirdekli uzun columnar hücrelerden, dış sıra bazal membrana yaslanmış kübik veya poligonal hücrelerden oluşmuştur. İç hücre tabakası enzimatik aktiviteyle karakteristiktir ve apokrin sekresyon siklusu gösterir. Tümörün inaktif tipinde yoğun stoplazma ve koyu boyanan nükleuslar, aratipinde oncocyt yapıları ve aktif sekresyon tipinde perinükleer büyük nükleuslar görülür. Türlü büyüklükteki kistlerin iç boşlukları asidofil bir kitle ile doludur. Yüzeyi düzgün, papillar veya düzensiz olabilir. Silindirik sıradakı bir grup hücre oncocytler, sebaceous bezler, kadeh hücreleri veya yassı epitel hücreleri ile yer değiştirebilirler. 18

24 Lymphatic kısım epitelial epitellerle birlikte seyreder ve basal membran kısmı birbirinden ayırır. Lenfatik kısım içerisinde çok sayıda germinal sentrumlar vardır Pleomorfik Adenom Benign miks tümör olarak da isimlendirilen bu tümörler hem büyük hem de küçük tükrük bezlerinde sıkça görülmektedir. Kanal epiteli ya da myoepiteliyel hücrelerden kökenli bu tümörler, parotis tümörlerinin % 75 ini oluşturmaktadır. Submandibuler bezlerde de görülebilmekte ancak sublingual bez yerleşimi çok enderdir. En yaygın tükürük bezi tümörüdür. Hem majör hem minör tükürük bezi vakalarının yaklaşık %50 sinden fazlası ve tüm benign tümörlerinin % 90 ı pleomorfik tümördür. Primer lezyona benzemeyen metastazlar yapan veya pleomorfik adenoma benzeyen fakat histolojik olarak malign sahalar gösteren histolojik olarak benign tükürük bezi tümörleri oluşur. Böyle lezyonlar nadirdir, fakat malign pleomorfik adenomlar olarak sınıflandırılmamalıdır. Bu tümörlerin önceden benign olup sonradan transformasyon ile mi malign oldukları yoksa başlangıçtan beri mi malign oldukları kesin değildir. Foote ve Frazell bu lezyonların başlangıçta bening olduklarını savunmaktadır. Çünkü malign form olan hastalar bening olanlardan yaşlıdırlar. Bu süre malign transformasyon için gereken süreyi sağlar. Bundan başka malign lezyonlu hastaların öykülerinde birkaç yıldır var olan bir kitle ve bu kitlenin son zamanlarda hızlı büyümesi söz konusudur. 19

25 Klinik özelikler: Ağız için en sık lokalize olduğu bölgeler damak ve üst dudaktır. Daha çok yaş arası kadınlarda görülürler, yavaş büyürler, 2,5cm. lik boyuta ulaşmaları yıllar alabilir. Klinik olarak ağrısız, küçük, sınırlı, tek taraflı, yavaş büyüyen şişlik olarak farkedilirler. Kapsüllü, lastik kıvamında, lobüler yapıdadırlar. Örtücü deri ve mukozada ülserasyon görülmez. Hemen mukozanın altında bulunan tümörler mavimtrak görünürler. Şişlik, üzerini örten mukozaya yapışık ancak alttaki dokuya yapışık olmayıp derin dokular üzerinde hareketlidir. İhmal edildiklerinde büyük hacimlere ulaşabilir ve malign değişim gösterebilirler. Eğer tümörde malignleşme görülürse akciğer, kemik, beyinde metastazlar gelişebilir. Aynı zamanda rejyonel lenf nodu tutulumu insidansı yüksektir. Malign özellik gösteren tümör artık malign mikst tümör adını alır. Histolojik özelikler: Bazı malign pleomorfik adenomlarda malign komponent bening elementin üzerinde büyümüş olarak görülür ki böylece bening sahaların gösterilmesi zorlaşır. Diğer vakalarda lezyonun kaynağı benign olarak görülür ve malign fokus sadece ciddi aramalardan sonra görülebilir. Bu sebeple bening olduğu halde tükürük bezi tümörleri araştırılırken dikkatli olunmalı ve patolojist tümörden alınan birçok parçadan birçok kesiti çok büyük dikkatle incelemelidir. Tedavi prognoz: Pleomorfik adenomun tedavisi cerrahidir. Tümörün prognozu tedavinin yeterli ve kapsamlı olarak gerçekleştirilmesine bağlıdır. Rekürrens oranı %5-50 arasında değişir. Tümörün kapsülü ile enükleasyonu ve hastanın uzun süre izlenmesi zorunludur. Rekürrensin nedeni n.facialisi zedeleme endişesiyle cerrahi girişimde sağlam dokulardan geçerek bir rezeksiyonun yapılamamasıdır. Diğer bir neden ise 20

26 girişim sırasında tümörün kapsülünün yırtılması ya da çevredeki satellite tümörlerin yerinde bırakılmasıdır. Bununla beraber nükse engel olabilmek için önerilen tedavi yüzeyel parotidektomidir Karsinomlar Adenoid Kistik Karsinoma Büyük ve küçük tükürük bezlerinin epitel kökenli malign bir tümörüdür. Genellikle bezlerin kanallarından köken alır. Çoğunlıkla küçük tükürük bezlerini tutar, tüm tükürük bezlerinin %4 ünü ve paraotis bezi tümörlerinin %2-5 ini oluşturur. Adenoid kistik karsinoma adenokarsinomun malign glandüler tümörlerin sınıflandırılmasında ayrılması gereken bir formdur. İntraoral aksesuar tükrük bezleri gibi lakrimal bezler ve paranazal sinüsler, fareks, trakea ve bronşlar, deri ve meme bezlerinde histolojik olarak benzer lezyonlar oluşur. Klinik özelikler: Büyük küçük tükürük bezlerini tutan adenokistik karsinom 2-4 cm çaplı tek lobüllü kapsülsüz ve iyi sınırlıdır. En çok tutulan bezler submandıbular ve damak ve dildeki aksesuar bezleridir. Hayatın 5. ile 6. dekadlarında en sık ortaya çıkar, fakat 3. dekadta da nadir değildir. Bir çok hastada malign tükürük bezi tümörüne ait klinik belirtiler vardır; erken lokal ağrı, facial sinir paralizi, derin yapılara fiksasyon ve lokal invazyon. Ancak; bu tümörün en önemli özelliği çevre sinirlere istila etmesidir. Bu nedenle ağrı ve sinir paralizi ana belirtileridir. Bazı lezyonlar, özeliklede intraoral 21

27 olanlar yüzey ülseresyonu gösterebilirler. Bazı vakalar klinik olarak pleomorfik adenoma benzer. Histolojik özelikler: Adenoid kistik karsinom, bazal hücreleri hatırlatan, küçük, yoğun boyanan, üniform hücrelerden oluşur. Bunlar genellikle santral kısmı mukoid materyal içeren, anastomaz yapan kordon veya ductus benzeri şekillerde düzenlenmişlerdir. Bal peteği görüntüsü oluştururlar. Karakteristik olarak, stromal bağ dokusu hyalinize olmuştur ve tümör hücrelerini çevreleyerek tümöre 'silindroma' denilmesine neden olan yapısal silindir paterni oluştururlar. Bazen hücrelerin solid formda büyümesi olabilir ve çok az tipik kistik glandüler patern oluşabilir. Diğer durumlarda neoplastik hücreler ince anastomaz yapan kordonlar halinde yoğun stromaya dağılmışlardır. Çok nadir olatak tümörün pseudo ameloblastoma formu oluşabilir. Tümör hücrelerinin perinöral lenfatikler ve perinöral katmanlarda dağılımı bu neoplazma için genel bir özeliktir. Lezyonun malign tabiatına rağmen mitotik figürler oldukça nadirdir. Değişik vakalarda histolojik patern oldukça fazla varyasyon gösterebilir. Bu lezyonun benign adenoma ile karıştırılmamasına özel bir dikkat gösterilmelidir. Çünkü her iki hastalığın prognozu oldukça farklıdır. Tedavi ve Prognoz: Adenoid kistik karsinomun tedavisi esasen cerrahi olsada, cerrahi ile x ışın tedavisi başarı ile birleşstirilebilir. Tek başına radyasyon önerilmez. Genelde, bu tümör geç metastaz yapan yavaş büyüyen bir tümördür. Servikal lenf nodu tutulumu vakalrın % 30 un da görülmekle beraber akciger, kemik ve beyine uzak metastazlar hastaların çoğunda görülür. Bu hastaların tedavi oranı seriden seriye değişiklik gösterse de başarı oranı oldukça düşüktür. 22

28 Tümörün rezidiv yapmasının nedeni başlangıç aşamasında olayın nöral yayılımının farkedilmemesidir. Hastaların uzun yıllar izlenmesi gerekir Acinic Cell Adenoma Acinic hücreli tümör tüm tükürük bezi tümörlerinın %2-5 ini oluşturur. Önceleri benign olduğu düşünülen tümörün daha sonar malignite kazanabilme özelliğine sahip olduğu anlaşılmıştır. En çok parotis bezlerinde ve bilateral olarak rastlanır. Küçük, yuvarlak ve kapsüllü olan tümörün klinik seyri benigndir. Submandıbular ve sublingual bezlerinde çok ender görülüp, minor tükürük bezlerinde hemen hiç görülmez. Çoğu tükürük bezi tümörü ductus epitelinden köken alır. Fakat nadir görülen lezyonlar acinar hücreden köken alabilir.bu gruptaki tümörlerden biri acinic hücre tümöri olarak isimlendirilir. Tükürük bezleri normalde iki tip hücreden oluşur; seröz ve müköz hücreler. acinic hücre karsinomunda orijin hücre açıkça ayırt edilemez. Ayrıca benign ve malign acinar hücre tümörlerinin ayrımı kesin olarak yapılamaz. Abrahams ve yardımcılarının majör tükürük bezlerinin acinic hücre tümörleri hakkında yaptığı geniş bir çalışmada çoğu araştırmacının bu tip tümörlerin en azından düşük derecede malign potansiyele sahip olduğuna inandıklarını göstermiştir. Klinik özellikler: Parotis bezi bölgesinde yavaş büyüyen, ağrısız kitle olarak ortaya çıkar. Bazen deriye, mandibulaya yada m.massetere yapışık olabilir. Tümör 3-5 cm çapında iyi sınırlı bir lezyondur. Tümörün oluşması ve belirtilerin ortaya çıkması arasında 5-6 yıllık bir süre vardır. Bu tümörün esasen parotiste çıktığı bildirilse de daha öncede belittiğimiz gibi nadir de olsa diğer major tükürük bezlerinde de rastlanılabilir. 23

29 Her yaşta karşımıza çıkabileceği gibi diğer tükürük bezlerine göre nispeten daha genç yaşta ortaya çıkabilir. Abrahams ve arkadaşlarının bildirdiği 77 vakanın yaklaşık % 3 ü 3. dekad içerisindeki kişilerdi. Godwin, Foote ve Frazell tarafından bildirilen 27 vakalık çalışmadan tümörün çıkarılmasından sonra % 50 civarında nüks görülmüştür. Nadiren metastaz hatta uzak pulmoner metastaz görülür ve hasta bu sebeple ölür. Diğer hastalar ise tümörün çıkarılmasından sonra yaşamaya devam eder. Metastazlar; akciğer, kemik ve columna vertebralis e olabilir. Her zaman bölgesel lenf metastazı vardır. Histolojik özelikler: Acinic hücre karsinomu, sıklıkla ince bir kapsülle çevrilidir ve glandüler bir patern yada gelişigüzel düzenli normal asiner hücrelere benzeyen granüler ve intracellüler ve vakuoller içerir. Ductus benzeri yapılar yoktur ve musikarmin boyası ile lezyonlar boyanmaz. Bu tümörün histolojik görüntüsü özeldir. Tanımlanmış diğer tükürük bezi tümörlerine benzemez. Morfolojik olarak aynı ancak oluşturan hücrelerin stoplazmalarının agranüler olduğu bir 'clear cell' varyantı vardır. Bununla beraber, elektron mikroskobu araştırmaları ile Echevoria bunların farklı neoplazmlar olduğunu gösteremiştir. Asinic hücre adeno karsinomu seröz asiner hücrelerden köken alırken ' clear cell' tümör strealı ductus hücrelerinden kaynaklanır. Stoplazmaları şeffaf görüntüsü formalin fiksasyonundan sonra ribozamların kenarlara yapışması ile açıklanmıştır. Tedavi ve prognoz: Tedavi çoğu vakada kitlenin tamamen çıkarılmasıdır. Tam olarak çıkarılamaması rekürrenslere sebep olur. Godwin ve arkadaşları lezyonun bir 24

30 kısım sağlam bezi içerecek şekilde eksizyonunu önermişlerdir. Bazı yazarlar ilk girişime radikal boyun diseksiyonunun da eklenmesini önerirler Mukoepidermoid Karsinom Mukoepidermoid karsinomalar, tükrük bezi malignansilerinin sık görülenlerinden biridir, tükrük bezi tümörlerinin %3 - % 9 unu oluştururlar. Malign tükürük bezi tümörü olan mukoepidermoid karsinom, çocuklarda nadir olarak görülmektedir. Mukoepidermoid karsinom genellikle parotis bezinde görülürken, ikinci olarak damaktaki minör tükürük bezlerinde görülür. Cinsiyet ayrımı göstermeksizin yaş arası kişileri etkileyebilir. Olguların çoğu tükürük bezlerinin ductus epitellerinden kökenlidir. İlk kez 1945 te Stewart, Foote ve Becker tarafından tanımlanmış alışılmadık bir tükürük bezi tümörüdür. İsminden anlaşılacağı gibi tümör hem müköz hemde epidermoid tip hücrelerden değişen oranlarda oluşur. Klinik özellikler: Çevreye fiksasyon, ağrı ve facial sinir paralizi söz konusu olabilir. Bu tümörler yüksek, orta, düşük malignite derecelerine göre ayrılırlar. Bu derecelere göre hızlı gelişim, yaygın metastaz ve rekürrens yada bunların tersi belirtiler gösterirler. Düşük derecede malignite gösteren tümör genellikle yavaş büyüyen, ağrısız bir kitle olup, pleomorfik adenomu taklit eder. Bununla beraber pleomorfik adenomun aksine, düşük derecede mukoepidermoid karsinom nadiren 5 cm çapı aşar. Tamamen enkapsüle değildir ve sıklıkla kaygan mukoid materyal ile dolu kistler içerir. Bu tipteki intraoral tümörler damak, bukkal mukoza, dil ve retromolar sahada sıktır. Kistik sahalar 25

31 oluşturmaya eğilimli olduğundan, özelikle retromolar sahadakiler müköz retansiyon fenomeni mukoseli taklit edebilirler. Yüksek derecede malignite gösteren tümörler ise hızlı büyür ve erken bir semptom olarak ağrı yaparlar. Parotis tümörlerinde fasial sinir paralizisi sıktır. Mukoepidermoid karsinom enkapsüle değildir fakat çevre dokuya infiltre olmaya eğilimlidir. Vakaların büyük kısmında rejionel lenf nodlarına metastaz yapar. Akciğer, kemik, beyin ve subkutanöz dokulara uzak metastazlarda yaygındır. Histolojik özellikler Histolojik olarak 2 hücre tipinden ibarettirler; büyük, açık renkli müköz salgı yapan hücreler ve bunları çevreleyen epidermoid (squamöz) hücreler. Her iki hücre tipi de diğerine üstün olabilir. Müköz hücreler çoğunlukta olduğunda tümör kistik özellikte, epidermoid hücreler baskın olduğunda ise tümör sert ve daha agresiftir. Tümörü tam olarak çevreleyen bir kapsül olmamasına karşın genellikle yavaş büyüme gösterirler. Mukoepidermoid karsinom mukus salgılayan hücreler epidermoid tip hücreler ve intermediate hücrelerden oluşan pleomorfik bir tümördür. Düşük dereceli tümörlerde her 3 tipte hücre bulunsada mukus salgılayan hücreler ağırlıktadır. Intermediate hücreler nadiren dominant hücrelerdir, bununla beraber bunlar ya müköz ya da epidermoid hücrelere transformasyona uğramış olarak görülürler. Bu tümör tümöre komşu duktal proliferasyon yaygın olduğunda duktal epitelden kökenli gibi görülür.yüksek dereceli tümörlerde müköz hücre elemanı dominant değildir. Tedavi ve prognoz: Tüm tümör cerrahi girişimle çıkarılır. Eğer boyunda lenfodenopati varsa boyun diseksiyonu yapılır. Tüm türlerinde operasyonun birinci 26

32 yılında %30 oranında rekürrens görülür. Rezidivlerin önlenmesi için radyoterapi uygulaması önerilir Adenosquamos Karsinom Squamöz cell karsinomanın tükrük bezl yerleşimi oldukça nadirdir. Submandibulerbez, parotisten daha sık etkilenir. Etyolojisinde submandibuler bezde daha çok karşılaşılan obstruktif sialadenitis düşünülmektedir. Oral kavite, nazal kavite ve larinksi tutan bir tümör olan adenosquamos karsinom varlığı birkaç yıldan beri bilinen fakat son zamanlarda bir bütün olarak tanımlanmış bir lezyondur. Karakteristik bir histopatolojisi olan bir lezyondur ve derinin adenosquamos karsinomu, uterusun adenoakantoması ve mukoepidermoid karsinoma kısmen benzerlik gösterir. Klinik özellikleri: Hemen hemen tüm vakalarda lezyon küçük, ülsere bir saha veya sıkıca tutunmuş sert kitleler olarak görülür. Çoğu lezyonun çapı 1 cm den küçüktür. Geruhty tarafından bildirilen 10 serilik tümörler dil, ağız tabanı, burun ve larinkste meydana gelmiştir. Bununla beraber, damakta meydana gelmiş vakalar da bildirilmiştir. Tümör genelde yaşlı, 40 yaşın üzerindeki bireylerde meydana gelmektedir. Öyküde sıklıkla etkilenen bölgede tümör gelişiminden birkaç gün ile ay önce sivilceler, soğuk yarası veya blisterler olduğu görülmüştür. Histolojik özellikler: Bu tümörün histopatolojisi karışıktır. Gerughty ve arkadaşları arkadaşları adenosquamoz karsinomu morfolojik olarak 4 temel komponente ayırmışlardır; ductal carsinomainsitv, adenokarsinoma, squamos cell karsinoma, mix 27

33 karsinoma. Temelde tümör yüzey squamos hücre karsinomundan oluşur. Bazı vakalarda adenokarsinom bazaloid tiptedir. Adenoid kistik karsinoma benzer ama diğer vakalarda mukoepidermoid karsinoma benzer. Miks karsinom sahaları tümör hücresi çıkıntıları ile belirlenirler ki bunlar glanduler ve squamos karakteristiklerinin bir kombinasyonunu gösterirler. Tedavi ve prognoz: İyi bir prognaza sahip olmayan bu tümör yaygın metastazlar ile hastanın ölümüne neden olur. Geruthy ve arkadaşları tarafından bildirilen vakaların % 80 'inde rejyonel lenf nodları veya uzak yerlere metastaz vardır. Hiçbir hasta tam olarak iyileşememiştir. Radikal cerrahi bir girişim esas tedaviyi oluşturup, radyasyon tedavisi de ek olarak denenebilecek bir tedavidir Nadir Adenokarsinom Formları Adenokarsinomlar ya uzun yıllar varlığını sürdüren mikst tümörlerden ya da adenokistik karsinomlardan köken alırlar. Bazende direk adenokarsinom olarak başlarlar. Tükrük bezlerinin adenokarsinomaları değişik görünüm sergileyebilirler. Bazıları adenokarsinomaların tipik kanal formasyonunda olabilirken bazıları da papiller kistik formda olabilir. Malign tümörlerin genel klinik özellikleri yanısıra ülserasyon, oturduğu yapılara fiksasyon, nörolojik hasar oluşturma ve metastaz yapma özelliğine sahiptirler. Bölgesel lenf düğümleride durumdan etkilenmiştir. Cinsiyet ayrımı yoktur. Genellikle yaş arası insanlarda ortaya çıkar 28

34 Bu nonspesifik kategoriye alınan lezyonlar histolojik olarak heterojenöz bir gruptur. Anaplastik karsinomlardan orta derecede differansiye lezyonlara kadar değişebilirler. Paterndeki mikroskobik varyasyona rağmen bu tümörler lokal infiltrative büyüme, rekürrens eğilimi ve metastaz frekansı gibi malign neoplazmlara özgü alışılmış özellikleri gösterir. Bu tümörlerin tedavisi cerrahi eksizyonla olur. Yüksek bir rekürrens beklenir. Hastaların yaşama oranı yüksektir Epidermoid Karsinom Tükürük bezlerinde ortaya çıkan bu tip malignite, tümör infiltratif özellik gösterdiğinden erken metastaz yaptığından ve derhal nüks ettiğinden oldukça kötü bir prognoza sahiptir. Nadir bir lezyondur. Major tükürük bezlerinden özellikle parotiste daha sık görülse de aksesuar bezlerde de görülebilir. Tükürük bezinin epidrmoid karsinomunun neden kaynaklandığı tam olarak belirlenememiştir. Duktuslar kolayca metaplaziye uğrayabildiğinden en olası olarak duktal orijinlidir. Standish deney hayvanlarının tükürük bezlerinin duktuslarında karsinojenik hidrokarbon implantasyonu ile birkaç günde squamos metaplazi ve daha sonra epidermoid karsinom geliştirmiştir. Ağız ve orofarenksin x ışını radyasyonuna maruz bırakılmasını takiben tükürük bezi duktusu ve ainüsünün squamos metaplazisi oluştuğu Friedmann ve Hall tarafından bildirilmiştir. Bununla beraber araştırıcılar bunun prekanseröz bir fenomen olmadığını düşünmektedirler. Aksesuar tükürük bezi duktuslarının squamos metaplazisi kronik sialoadenit veya duktus blokajı fenomeninin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu klinik olarak küçük nodüler bir kitle şeklinde genelde damakta olsa da başka yerlerde de 29

35 görülür ve histolojik olarak yanlış teşhis ile epidermoid karsinom olarak değerlendirilebilir. Tedavi ve prognoz: Bu tip tümörlerde cerrahi ile birlikte radyoterapinin daha fazla yarar sağlayacağı düşünülmektedir. Rejyonel lenf nodu metastazı sık olduğundan sıklıkla radikal boyun disseksiyonu ile lenfatiklerin çıkarılması gerekir ve bu primer lezyonun kontrolüne olanak tanır Malign Mikst Tümör Malign mikst tümör tüm mikst tümörlerin % 2-5 kadarını oluşturur ve genelikle parotis bezini tutar. Malign mikst tümör tanısı klinik olarak değil histopatolojik inceleme sonucu konulur. Anemnez ve fizik muayenede malignite şüphesi ortaya çıkaran belirtiler mevcut olabilir. Gerçek malign mikst tümörler başlangıçtan itibaren infiltrative, destrüktif ve proliferatiftir. Bazende benign başlayan mikst tumor malign özellik kazanabilir. Klinik olarak: Hastaların anemnezinde uzun yıllardır tümörün var olduğu fakat son zamanlarda hızlı bir büyüme gösterdiği saptanır. Buna ağrı ve facial paralizi de eşlik edebilir. Tümörün yaşının artmasıyla malignite oranının arttığına inanılır. Bölgesel lenf düğümlerinde ve akciğerlerde metastaz izlenilebilir. Tedavi ve prognoz: Tüm tükürük bezleri içinde en kötü prognoza sahip olan tümördür. Tüm parotis bezi ve çevre lenf düğümlerinin radikal olarak çıkartılması tedavi de esastır. 30

36 3.4. non-epitelyal tükürük bezi tümörleri Stromal Tükürük Bezi Tümörleri Parankimden ziyade stromal dokudan kaynaklı bir grup tümör oluşabilir. Benign stromal tükürük bezi tümörleri hemangiom veya hemangioendotelioma çeşitli formlarda sinir tümörleri ve lipomadır. Bu gruptaki malign lezyonlar ise lenfomalar, melanoma ve fibrosarkom ile beraber birçok yerde metastaz ile oluşan metastatik tümörlerdir. 31

37 SONUÇ 1- Diş hekimleri oral muayenelerinde erken teşhis şansı sağlayabilecek sağlık çalışanlardır. Tüm kanser tiplerindeki ağız içi yansımalar ve tedavi süreci boyunca ortaya çıkabilecek ağız içi komplikasyonlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmalı ve hastaları tatmin edebilir ölçüde açıklama yapabilecek teorik donanıma sahip olmalıdır. 2- Tümör tedavisi görmüş ve tedavi programı içerisinde radyoterapi almış hastaların diş hekimliği açısından değerlendirilirken radyoterapinin uzun süreli sonuçlarının göz önünde bulundurulması önemlidir. 3- Kanser tedavisinin oral komplikasyonlarına ilişkin bilgilerin yayılması ve uygun koruyucu önlemlerin alınması, sağlık hizmeti verenlerce bunlara uyulmasını sağlayacak stratejiler geliştirilmesi gereklidir. 4-Tükürük bezlerinin yerleşim, yapı ve anatomik komşulukları diş hekimi tarafından bilinmelidir. Diş hekimi klinik olarak oluşan değişiklikleri farkedebilecek bilgiye sahip olmalıdır. 5- Tümöral lezyona sahip olan tüm hastalarının bir oral muayeneye tabi olması gerekir ve tedavi süreci başlangıcında oral hijyen sağlanmış olmalıdır. 6- Tükürük salgısı üzerindeki değişikliklere neden olabilecek faktörlerin, sebep olabilecek hastalıkların diş hekimi tarafından bilinmesi gerekmektedir. 7- Diş hekimi hastanın şikayetleri ve klinik muayenesi sonucunda şüphelendiği durumlarda hastayı gereken ana bilim dalına yönlendirebilmelidir. 32

38 KAYNAKLAR 1- Department of Pedodontics, Faculty of Dentistry, Ataturk University, Erzurum, Turkey. JULY 21, Department of Pathology, Faculty of Dentistry, University of Medicine and Pharmacy of Craiova, Romania, Borçbakan C.,Ağız ve Çene Hastalıkları,Balkonoğlu Matbaacılık,Ankara, E.Ü.Diş hekimliği Fakültesi Oral diagnoz ders notları E.Ü Diş Hekimliği Patoloji Ders Notları Lumerman H. ''Essentials of Oral Pathology'' Bhaskar SN: Synopsis of Oral Pathology 7. ed. C.V.Mosby Comp. St.Louis 1986, S: Gomel M, Seçkin T, Lomçalı G: Küçük tükrük bezlerine ait pleomorfik adenoma. EDFD, 1988,9(1), Cellular Pathology, Royal Victoria Infirmary, Newcastle-upon-Tyne, NE1 4LP, UK, Regezi JA,Sciubba J: Oral Pathology. Clinical-Pathologic Correlations 2nd ed. WB.Saunders Comp. 1993, Shafer,Hıne,Levy 'a text book of oral pathology' Philedelphia

39 12- E.Ü.Diş Hekimliği Fakültesi Cerrahi Ders Notlar 13- ı Baran s. Oral patoloji,gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Basımevi,Ankara, Dział Kliniczny Otolaryngologii Chirurgii Głowy i Szyi Świętokrzyskiego Centrum Onkologii w Kielcach, Kielce, Poland,

40 ÖZGEÇMİŞ 1990 yılında Gaziantep te doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu nda tamamladım. Lise öğrenimime Gaziantep Merkez Anadolu Lisesi nde başlayıp, 2008 yılında Özel Seçkin Koleji nden mezun oldum. Aynı yıl Ege Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesini kazandım. 35

TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ

TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ TC. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ BİTİRME TEZİ Stj.Dişhekimi:Dilek ÖZGÜN Danışman Öğretim Üyesi:Doç.Dr.Cem BİLGEN İZMİR-2009 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ GİRİŞ.......1

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

İTF

İTF Vaka takdimi 65 yaş, E Sağ sternoklaidomastoid kas posteriorunda 3,5x2,5 cm Yoğun kontrast tutulumu gösteren metastatik lenf nodu Klinik tanı: Tiroid Ca met? İİA yapıldı Prot. No. 24738-11 Hasta başı yeterlik

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ. Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ. Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 61 y/ K Sol parotiste kitle Makroskopi: 2.3x2.2x0.7 cm ölçülerinde kirli beyaz-kahverengi, kesitinde

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU Dr. Özlem Saraydaroğlu 63 yaşında, erkek hasta İki yıldır boyun sol tarafında, kulak altında şişlik yakınması Dış merkezli USG sonucu;

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Prof. Dr. Şahsine Tolunay Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 17.10.2015 OLGU 43 yaşında kadın 2 çocuğu var Sol memede ağrı ve kitle yakınması mevcut

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

MONOMORFİK ADENOMA (Bir Olgu)

MONOMORFİK ADENOMA (Bir Olgu) G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt II, Sayı 1, Sayfa 173-179, 1985 MONOMORFİK ADENOMA (Bir Olgu) N. GÜNGÖR* M. TÜRKER** Ş. YÜCETAŞ*** E. ERGUN**** A. ERİNANÇ***** Tükrük bezi tümörleri genellikle seyrek rastlanılan

Detaylı

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri DSÖ(2006) sınıflaması Yassı Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Bazoskuamoz Karsinom Melanositik Dermal Nevus Melanom DSÖ DERİ TÜMÖRLERİ SINIFLAMASI

Detaylı

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N yasemin sezgin Neoplazi Yeni bir doku oluşmasını ifade eder. Oluşan bu kitleye neoplazm denir. Aslen şişlik anlamına gelen tümör deyimi de neoplazm anlamında kullanılmaktadır.

Detaylı

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Tiroid kanserleri bütün kanserler içinde yaklaşık % 1 oranında görülmekte olup, özellikle kadınlarda

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Basit Guatr Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Amaç Basit (nontoksik) diffüz ve nodüler guatrı öğrenmek, tanı ve takip prensiplerini irdelemek. Öğrenim hedefleri 1.Tanım 2.Epidemiyoloji 3.Etiyoloji ve patogenez

Detaylı

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? Dr. Nebil BAL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Arş ve Uyg Mrk 1 Malign Melanoma Deri Mukozal 2 Malign Melanoma Biyopsi

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER OLGU SUNUMU Dr Tülin Öztürk İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 25. Ulusal Patoloji Kongresi 14-17

Detaylı

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ

Detaylı

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. GİRİŞ: Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. Foliküler adenomlar iyi sınırlı tek lezyon şeklinde olup, genellikle adenomu normal tiroid dokusundan ayıran kapsülleri vardır. Sıklıkla

Detaylı

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi 17.11.2011 İzmir Adenokarsinom WHO 1967 1981 Bronkojenik o Asiner o Papiller Bronkiolo-alveoler

Detaylı

IYE'D -' """ A 1 IGI. Pror. Hr. İlhan Ti ~( ~R. Editörler. Dr. Ediz F~ ( 'f lşa R. lh>\'- i>r. ~afi1 8()ZDl-:\1İR. Uo~. Ur. Rl"fik Rl 'Rt;l'T.

IYE'D -'  A 1 IGI. Pror. Hr. İlhan Ti ~( ~R. Editörler. Dr. Ediz F~ ( 'f lşa R. lh>\'- i>r. ~afi1 8()ZDl-:\1İR. Uo~. Ur. Rlfik Rl 'Rt;l'T. TU lt@ IYE'D -' """ A 1 IGI Editörler Pror. Hr. İlhan Ti ~( ~R Uo~. Ur. Rl"fik Rl 'Rt;l'T lh>\'- i>r. ~afi1 8()ZDl-:\1İR Dr. Ediz F~ ( 'f lşa R ANKARA NUMUNE HASTANESİ'NDE 1985-1990 YILLARI ARASINDAKİ

Detaylı

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI MEME KANSERİ Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI KANSER Cancer İngilizce yengeç YENGEÇ düşmanını kıstırdıktan sonra sıkıca tutuyor, yavaş

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Prof. Dr. Gökhan AKSOY

Prof. Dr. Gökhan AKSOY Prof. Dr. Gökhan AKSOY * Çiğneme, Beslenme * Yutkunma, * Estetik, * Konuşma, * Psikolojik Kriterler * Sosyolojik Kriterler Mandibüler: alt çene kemiğine ait, alt çene kemiğiyle ilgili Örnek: * mandibüler

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

ALFA FETOPROTEİN (TÜMÖR BELİRLEYİCİSİ)

ALFA FETOPROTEİN (TÜMÖR BELİRLEYİCİSİ) ALFA FETOPROTEİN (TÜMÖR BELİRLEYİCİSİ) Diğer adı ve kısaltma: α fetoprotein, AFP. Kullanım amacı: Primer karaciğer, testis ve over kanserlerinin araştırılması ve tedaviye alınan cevabın izlenmesi amacıyla

Detaylı

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr. Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım Dr. Alper CEYLAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Tiroid

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER İ.Ü. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI Dr Ahmet DEMİRKAYA 21 Eylül 11 Çarşamba C6-T4 arasında uzanan trakea infrakrokoid seviyeden karinaya kadar

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

Prostat bezi erkeğin üreme sisteminin önemli bir parçasıdır. Mesanenin. altında, rektumun (makat) önünde yerleşmiş ceviz büyüklüğünde bir bezdir.

Prostat bezi erkeğin üreme sisteminin önemli bir parçasıdır. Mesanenin. altında, rektumun (makat) önünde yerleşmiş ceviz büyüklüğünde bir bezdir. Prostat nedir? Ne işe yarar? Prostat kanseri nedir? Prostat kanserinin nedenleri nelerdir? Kimler risk altındadır? Prostat kanserinin belirtileri nelerdir? Erken teşhis mümkün müdür? Teşhis nasıl koyulur?

Detaylı

Özofagus Mide Histolojisi

Özofagus Mide Histolojisi Özofagus Mide Histolojisi Sindirim kanalını oluşturan yapılar Gastroıntestınal kanal özafagustan başlayıp anüse değin devam eden değişik çaptaki bir borudur.. Ağız, Farinks (yutak), özafagus(yemek borusu),

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD

Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD Feokromositoma Kromafin hücrelerden köken alır 2 tip hücre içerir:kromafin hücreler ve sustentaküler

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ BİRİNCİL KEMİK KANSERİ KONDROSARKOM (KS) PROF. DR. LEVENT ERALP Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı İÇİNDEKİLER Kondrosarkom Nedir? KS dan kimler etkilenir? Bulgular nelerdir? KS tipleri nelerdir? Risk faktörleri

Detaylı

6 Pratik Dermatoloji Notları

6 Pratik Dermatoloji Notları AİLE HEKİMLERİ İÇİN 6 Pratik Dermatoloji Notları En Sık Görülen Dermatolojik Hastalıklar İçindekiler Siğil Skuamöz Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Melanom Lipom Nörofibromatözis 2 Siğil 3 Siğil

Detaylı

TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ )

TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ ) TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ ) Prof.Dr.Fulya Çakalağaoğlu İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Patoloji Kliniği 10.11.2012 TÜKRÜK BEZLERİ (CAP- 2012 HAZİRAN A GÖRE

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5 Sorular Soru 1 T1 ve T2 ağırlıklı spin eko sekanslarda hiperintens görülen hematom kavitesinin evresini belirtiniz? a) Akut dönem b) Hiperakut dönem c) Subakut erken dönem d)

Detaylı

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Diğer taraftan

Detaylı

Tiroidde folliküler paterndeki lezyonların ayırımında bireysel yaklaşım. Dr. Cenk Sökmensüer HÜTF Patoloji AD

Tiroidde folliküler paterndeki lezyonların ayırımında bireysel yaklaşım. Dr. Cenk Sökmensüer HÜTF Patoloji AD Tiroidde folliküler paterndeki lezyonların ayırımında bireysel yaklaşım Dr. Cenk Sökmensüer HÜTF Patoloji AD İyi farklılaşmış folliküler paternde tiroid neoplazmları Adenomlar Minimal invazif folliküler

Detaylı

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri DOKU Dicle Aras Doku ve doku türleri Doku Bazı özel görevler üstlenmiş hücre topluluklarıdır. Bir doku aynı yönde özelleşmiş hücre ve hücreler arası maddelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. İntrauterin

Detaylı

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş 1 Olgu 1: 4 aylık erkek çocuk 2 Üç gündür ateş, boynun sağ yanında şişlik. Bu bölgede yaygın şişlik-kızarıklık ve ısı artışı. Ağız içerisinde Stenon

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma 4. Ankara Aile Hekimliği Kongresi 08-09 Ekim 2016, Ankara Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma Prof. Dr. Gonca Elçin Hacettepe Üniveristesi Deri ve Zührevi Hastalıklar AD. Sunum Planı BCC ve SCC Melanom

Detaylı

Endokrin Sistem. Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez. Dr.Murat TOSUN

Endokrin Sistem. Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez. Dr.Murat TOSUN Endokrin Sistem Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez Dr.Murat TOSUN TİROİD VE PARATİROİD BEZLER Embriyolojik dönemde Tiroid bezi 4. hafta civarında farenks tabanında tuberculum impar ve copula arasındaki

Detaylı

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ RİSK GRUPLARINA GÖRE TEDAVİ-TAKİP Dr.Nuri ÇAKIR Gazi Ü Tıp Fak Endokrinoloji ve Metabolizma B.D 35.Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıKongresi 15-19 Mayıs 2013-Antalya

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

Endometrium Karsinomları

Endometrium Karsinomları Endometrium Karsinomları Prof. Dr. Türkan KÜÇÜKALİ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Ankara Endometrium Adenokarsinomlarının Histolojik Tipleri Endometrioid adenokarsinom Silli

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Genel olarak; Tümör hacmi arttıkça Evre ilerledikçe Kombine

Detaylı

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların uzandığı fibroelastik bir kapsülle sarılıdır. Dalağın orta çizgisindeki hilumda kapsül

Detaylı

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI BAŞ-BOYUN LENF NODLARI Dr. Yusuf Öner GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ A.D. ANKARA LENFATİK SİSTEM Lenfatik sistem farklı bölgelerdeki lenf nodlarından geçerek, lenf sıvısını venöz sisteme taşıyan

Detaylı

Sinir Kılıfı Tümörleri. Doç. Dr. Halil KIYICI 2016

Sinir Kılıfı Tümörleri. Doç. Dr. Halil KIYICI 2016 Sinir Kılıfı Tümörleri Doç. Dr. Halil KIYICI 2016 Sinir Sistemi Merkezi (santral) sinir sistemi (MSS): beyin ve omurilikten oluşur kafatası - omurga kemikleri ve kemik altındaki pia örtüsüyle kaplıdır

Detaylı

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez II.Hayvansal Dokular Hayvanların embriyonik gelişimi sırasında Ektoderm, Mezoderm ve Endoderm denilen 3 farklı gelişme tabakası (=germ tabakası) bulunur. Bütün hayvansal dokular bu yapılardan ve bu yapıların

Detaylı

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ Dr. Derin KÖSEBAY OVER KANSERİ Over kanseri tanısı koyulduktan sonra ortalama 5 yıllık yaşam oranı %35 civarındadır. Evre I olgularında 5 yıllık yaşam

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI 27.11.2014 GEBELİK VE LAKTASYON DÖNEMİNDE MEME KANSERİ Dr.Pınar Uyar Göçün Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 41 y, kadın Sağ memeden

Detaylı

MEME HAMA}lTOMU ÖZET SUMMARY. histopathologicala features of this lesion are evaluated and compared with the literature.

MEME HAMA}lTOMU ÖZET SUMMARY. histopathologicala features of this lesion are evaluated and compared with the literature. MEME HAMA}lTOMU (LENFANGİOMİYOM) R., İlhan('"), F., Kabukçuoğlu (*), A. İplikçi("'), O., İplikçi(") ÖZET 984-988 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Datı biyopsi materyeli içerisinde

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

Etiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez)

Etiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez) AĞIZ DĐŞ SAĞLIĞINA GELENEKSEL VE TIBBĐ YAKLAŞIM Etiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez) Örnek: Diş çürükleri: -Tükürüğün

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Prof. Dr. Semih Özbayrak Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı Bşk. 1 Ağız-perioral ve orofarengeal

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR?

ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR? ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR? Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hast. Ve Doğum AD Jinekolojik Onkoloji Ünitesi Serviks Epiteli Skuamoz epitel: Ektoserviks Kolumnar epitel: Endoserviks

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle III.Tıbbi Onkoloji Kongresi Onkolojik Görüntüleme Kursu 24 Mart 2010,Antalya Böbrek Mesane Prostat Böbrek Mesane Testis Radyolojiye Sorular Tümör

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik

Detaylı

Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D

Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D 03.11.2016 Olgu 22 yaşında, kadın hasta Bacakta nodüler lezyon Son 1 yıl içinde farkediyor. Özgeçmiş: Özellik yok. Klinik ön tanı: Yumuşak doku sarkomu?

Detaylı

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi MEMENİN PAGET HASTALIĞI Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi Meme başındaki eritamatöz ve ekzamatöz değişiklikler ilk kez 1856 da Velpeau tarafından tariflenmiştir. 1874 de ilk kez Sir James

Detaylı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 10-10 - 2015 ANKARA Ülkemizin başı sağ olsun Değerli Hocamızı saygıyla anıyoruz Prof.

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Erken Evre Akciğer Kanserinde

Erken Evre Akciğer Kanserinde Erken Evre Akciğer Kanserinde Görüntüleme Dr. Figen Başaran aran Demirkazık Hacettepe Universitesi Radyoloji Anabilim Dalı Kasım 2005 Mayıs 2006 Müsinöz ve nonmüsinöz tipte bronkioloalveoler komponenti

Detaylı

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

MEME KANSERİ TARAMASI

MEME KANSERİ TARAMASI MEME KANSERİ TARAMASI Meme Kanseri Taramanızı Yaptırdınız Mı? MEME KANSERİ TARAMASI NE DEMEKTİR? Kadınlarda görülen kanserlerin %33 ü ve kansere bağlı ölümlerin de %20 si meme kanserine bağlıdır. Meme

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle

Detaylı

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi İçindekiler Bel fıtığı nedir? 4 Bel fıtığı teşhisi nasıl yapılır? 6 Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır? 7 Barricaid için bir aday

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup

Detaylı

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Beyin-Omurilik Arteriovenöz Malformasyonları ve Merkezi Sinir Sisteminin Diğer Damarsal Bozuklukları Hasta Bilgilendirme Formu 5 AVM ler Ne Tip Sağlık Sorunlarına

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı

Detaylı

MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM. Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD

MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM. Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD Rehber ve Protokoller NHSBPS http://www.cancerscreening.nhs.uk/breastscreen /publications/nhsbsp58-low-resolution.pdf

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

BAŞ-BOYUN TÜMÖRLERİ-II. Suprahyoid-infrahyoid bölge. Dr. Nezahat Erdoğan. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi. peritonsiller. visse ral.

BAŞ-BOYUN TÜMÖRLERİ-II. Suprahyoid-infrahyoid bölge. Dr. Nezahat Erdoğan. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi. peritonsiller. visse ral. pfb peritonsiller visse ral Retrofa ringeal karotit parotis bukkal tehlikeli temporal BAŞ-BOYUN Suprahyoid-infrahyoid bölge TÜMÖRLERİ-II submental submandibuler Posterior üçgen prevertebral Dr. Nezahat

Detaylı