İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI"

Transkript

1 İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI Nisan 2015 ELAZIĞ EDİTÖR Prof. Dr. Mehmet EROĞLU

2 DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Ubeyde İPEK (Kongre Başkanı), Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet EROĞLU (Düzenleme Kurulu Başkanı), Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet CEBECİ, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Erhan AKIN, Fırat Teknokent Genel Müdürü İdris KAYA, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mesut ÖZTOP, Fırat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet KARABULUT, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri M. Ali DUMANDAĞ, Elazığ Ticaret Borsası Başkanı Nazif BİLGİNOĞLU, Elazığ İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdullah EŞİDİR, Fırat Kalkınma Ajansı Abdurrahman ÇELİK, Fırat Kalkınma Ajansı Prof. Dr. Dursun ŞEN, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Halil HASAR, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Hanifi GÜLDEMİR, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim TÜRKOĞLU, Bingöl Üniversitesi Prof. Dr. Kazım ŞAHİN, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet KAYA, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Naim SAĞLAM, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Asaf VAROL, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Necip İLHAN, Fırat Üniversitesi Prof.Dr.Hakan ÖZTOP, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Niyazi ÖZDEMİR, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Seyfettin GÜR, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Ayşe Gürel İNANLI, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Bilal ÇOBAN, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Hayrettin CAN, Fırat Üniversitesi

3 Doç. Dr. İsmail AYTAÇ, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KARAKÖSE, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Ömür AYDOĞMUŞ, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Sebahattin DEVECİOĞLU, Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet ORHAN, Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Tevfik OZAN, Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Galip AYDIN, Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin KAYA, Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim KAZU, Fırat Üniversitesi Öğr. Gör. Murat YÜCEDAĞ, Fırat Üniversitesi Dr. Aysel AYGÜN, Elazığ Tarım İl Müdürlüğü Dr. Osman GÜLER, Elazığ Veteriner Kontrol Enstitüsü Dr. Yusuf İPEK, Elazığ Tarım İl Müdürlüğü Betül ÖZDAL, Elazığ İl Çevre ve Orman Müdürlüğü İlkay AKCAN, Elazığ İl Özel İdaresi Nevzat DOĞAN, Elazığ Tarım İl Müdürlüğü Tahsin ÖZTÜRK, Elazığ İl Kültür Turizm Müdürü Ünal KILINÇ, Elazığ Veteriner Kontrol Enstitüsü

4 DAVETLİ KONUŞMACILAR Prof. Dr. Hamit SERBEST Prof. Dr. Orhan AYDIN Prof. Dr. Mustafa Zülküf ALTAN Doç. Dr. Serdar TEMEL

5 BİLİM KURULU Prof. Dr. Ersan ASLAN, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. İsmail DEMİR, Savunma Sanayi Bakanlığı Müsteşarı Vedat MİRMAHMUTOĞULLARI, Tarım Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. A. Hamit SERBEST, Çukurova üniversitesi Prof. Dr. Bayram SADE, Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. B. Zafer ERDOĞAN, Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz YILMAZ, ODTÜ Prof. Dr. Dilek ÇETİNDAMAR, Sabancı Üniversitesi Prof. Dr. Dündar KOCAOĞLU, Portland State University Prof. Dr. Erhan AKIN, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Erol TAYMAZ, ODTÜ Prof. Dr. Fatih BOTSALI, Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Fazilet VARDAR SUKAN, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Harun TAŞKIN, Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ, Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Hayriye ATİK, Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Barca, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Metin TOPRAK, Rekabet Kurumu Prof. Dr. Cemalettin ÇOPUROĞLU, Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ömer TORLAK, Konya Karatay Üniversitesi Prof. Dr. Recep KÖK, Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Tahsin ENGİN, Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Tamer MÜFTÜOĞLU, Başkent Üniversitesi Prof. Dr. Tuğrul DAİM, Portland State University Prof. Dr. Türkay DERELİ, Gaziantep Üniversitesi Prof. Dr. Yılmaz ÜRPER, Anadolu Üniversitesi

6 Şirin ELÇİ, İnomer Doç. Dr. Akın KOÇAK, Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Cevahir UZKURT, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Doç. Dr. Çağrı BULUT, Yaşar Üniversitesi Doç. Dr. İlker Murat AR, KATÜ Doç. Dr. Pınar BÜYÜKBALCI, Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Sebahattin DEVECİOĞLU, Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Serdal TEMEL, Ege Üniversitesi Doç. Dr. Serhat ÇAKIR, ODTÜ Doç. Dr. Şeref Naci ENGİN, Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Şuayıp ÖZDEMİR, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alper ŞEKER, Tübitak Yrd. Doç. Dr. Alptekin DURMUŞOĞLU, Gaziantep Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan UZUN, Fırat Üniversitesi Dr. Serkan ALTUNTAŞ, Bayburt Üniversitesi

7 SEMPOZYUM SEKRETERYASI Talha İPEK /Bilgi İşlem Sorumlusu, Merve KAR /Sekreter, Ebru HAN /Halkla İlişkiler Sorumlusu, Yunus SANTUR, Aytekin ÇELİK, Hakan POLAT, Haluk DİLMEN,

8 SEMPOZYUM PROGRAMI 9:00-10:00 Kayıt 10:00 Açılış / Atatürk Kültür Merkezi (Fırat Üniversitesi) 10:30 Davetli Konuşmacı :Prof.Dr. Orhan AYDIN Yenilikçi ve Girişimci Üniversite: Nitelikçi İşgücünün Önemi CUMA 11:00 Davetli Konuşmacı : Doç.Dr. Serdal TEMEL Türkiye nin inovasyon Düzeyi ve Türkiye de inovasyonun Kaynakları 11:30 Davetli Konuşmacı : Prof.Dr. Hamit SERBEST İnovasyon şart mıdır? Olmasa ne olur? 12:00 Davetli Konuşmacı : Prof.Dr. Mustafa Zülküf ALTAN İnekler Peynir Yapamaz 13:30-14:30 Öğle Yemeği (AKGÜN OTEL) SUNUMLAR (Sunumlar konu içeriklerine bağlı olarak 3 paralel salonda olacaktır) 14:30 HARPUT SALONU (AKGÜN OTEL) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Cemalettin Çopuroğlu Ahmet Kibar ÇETİN, Hakan Kasım AKMAZ, Sevilay SARICA: İNOVASYON KABİLİYETİ VE ABSORBE KAPASİTESİ DİNAMİKLERİ: EŞBÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK ANALİZİ Cihan ÇETİNKAYA: KÜRESEL REKABETTE SAVUNMA SANAYİİ İNOVASYONUNUN ÖNEMİ Mehmet KARAHAN, Hasan DİNÇ: TÜRKİYE DEKİ İŞLETMELERİN YENİLİK FAALİYETLERİ VE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN BELİRLENMESİ Mehmet Nasih TAĞ, İlhan TABUR: GİRİŞİMCİLİĞİN DİNAMİKLERİ: ÜLKE KURUMSAL YAPISININ GİRİŞİMCİLİĞİN YOĞUNLUĞUNA ETKİSİNE DAİR AMPİRİK BİR İNCELEME Emre Şahin DÖLARSLAN, Harun YAKIŞIK, Berna Şafak Zülfikar SAVCI: ÜLKELERİN KÜLTÜREL BOYUTLARININ İNOVASYON KAPASİTELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Çay Arası Oturum Başkanı: Prof. Dr. Erhan Akın İdris KIZILBOĞA, Nurcan YÜCEL: TÜRKİYE DE E-TİCARET WEB SİTELERİNİN KULLANILABİLİRLİĞİ İdris KIZILBOĞA: TUTUMLU İNOVASYON: İNTERNETTE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA

9 Mine HALİS: İNNOVASYON VE REKABET GÜCÜ İLİŞKİSİ: GLOBAL REKABETÇİLİK ENDEKSİNE GÖRE KIRGIZİSTAN A İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME Songül IŞIK, Derya CENGİL, Özal Erkan DEMİR, Uzm. Dr. Erhan BERK: AR-GE ÇALIŞMALARININ HASTA VE ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: MALATYA DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ 14:30 FIRAT SALONU (AKGÜN OTEL) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Kazım Şahin Bülent EKER: KÜMELENME KÜLTÜRÜNÜN İNOVASYONU GELİŞTİRME YÖNÜNDEKİ ETKİSİ Aslı ÖZTOPCU: YEREL KALKINMADA SOSYAL İNOVASYON VİZYONU Emine ARSLAN PAULİ, Yasin DALGIÇ: TR41 BÖLGESİ İÇİN AKILLI UZMANLAŞMA ALANININ BELİRLENMESİNDE GÖSTERGELER YAKLAŞIMI Hasan AYYILDIZ, Eda DİŞLİ: KÜMELENEN KOBİLER İÇİN HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM FAALİYETLERİNİN ÖNEMİ: KAYSERİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MOBİLYA İŞ KÜMESİNDE BİR UYGULAMA Muhsin HALİS: GİRİŞİMSEL İŞBİRLİKLERİNİN BAŞARISINDA GÜVENİN ROLÜ Çay Arası Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hanifi Güldemir Özge ÖZTÜRK, Zeynep ÖZTEKİN: LİSE ÖĞRENCİLERİNİN DÜŞÜNME STİLLERİNİN YARATICILIK DÜZEYLERİNE ETKİSİ Pınar DUMAN: ADIYAMAN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM KÜMELENMESİ Yasin DALGIÇ, Emine ARSLAN PAULİ: BÖLGESEL BİR KÜME YAPILANMASI ÖRNEĞİ: İNEGÖL MOBİLYA KÜMESİ Zafer AYKANAT, Tayfun YILDIZ: TEKNOKENTLERDE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN YENİLİK YAPMA KAPASİTELERİNİN SEKTÖREL ANALİZİ 14:30 HAZAR SALONU (AKGÜN OTEL) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Şeref Naci ENGİN Adem KALÇA, Yeşim DİNDAROĞLU: ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ VE AKADEMİK GİRİŞİMCİLİK Sabriye Coşkun ÖZTOP, Hakan F. ÖZTOP: ENDÜSTRİYEL AR-GE PROJELERİNDE ZAMAN YÖNETİMİ VE PROJE BAŞARISINA ETKİSİ Fehmi Ali ILDIR: AR-GE TEŞVİKLERİNİN MALİ YÖNÜ Asaf VAROL: YAZILIM SEKTÖRÜNDE İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ İlhan EGE: İNOVASYON VE GİRİŞİMSEL FİNANS

10 25 Nisan Cumartesi Çay Arası Oturum Başkanı: Prof. Dr. Türkay Dereli Abdullah KARAKAYA, Lokman DOĞAN: ÖRGÜTSEL İNOVASYON BOYUTUNDA GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE MODELİ: KARABÜK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Murat Mustafa KUTLUTÜRK, Özlem FİKİRLİ, Ahmet Kibar ÇETİN: TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİNİN BELİRLEYİCİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ Tekin ERDOĞAN, Ömür Yaşar SAATÇIOĞLU: TÜRKİYEDE İNOVASYON ALANINDA YAPILAN LİSANÜSTÜ TEZLERE YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ: DÖNEMİ 19:00 Akşam Yemeği / Harput (Zertaşlar) 10:00 Keban Gezisi (Atatürk Kültür Merkezi Önünden Kalkış) 12:00 Öğle Yemeği / Kapanış (Keban Çırçır Şelalesi) 13:00 Keban dan Elazığ a Dönüş

11 BİLDİRİLER

12 1 KÜMELENME KÜLTÜRÜNÜN İNOVASYONU GELİŞTİRME YÖNÜNDEKİ ETKİSİ Bülent EKER 1 ÖZET Toplumlar arasında rekabetin artması, inovasyon kültüründe başarılı uygulamaları devreye koymaları ile bir başka boyuta taşınmıştır. Bu konuda kümelenme metodolojisi önemli kazanımlar sağlamıştır. Buna bağlı olarak inovasyon faaliyetlerinde performans artmış, çalışanlar da verimlilik yanında çıkan ürünlerde patentlenebilirlerin artışı önemli kazanımları da beraberinde getirmiştir. Onun için ARGE kültüründen İNOVASYON kültürüne geçiş aşamasında olan ülkemizin özellikle kümelenmeye önem vermesi Dünya rekabetinde büyük başarılar getirebilecektir. Anahtar kelimeler: İnovasyon,kümelenme,kültür ABSTRACT Increased competition between societies, successful practices in innovation culture has moved to another dimension with putting into operation. A clustering methodology provides significant gains in this regard. Accordingly, the improved performance in innovation activities, an increase in the product of patentlenebilir employees in addition to productivity brought about significant gains. R & D culture of giving particular attention to cluster in our country in transition to the innovation culture in the world competition would bring great success. Keywords:İnovation,clustering,culture GİRİŞ Günümüzde en genel anlamıyla kültür, öğrenilen ve paylaşılan değerler, inançlar, davranış şekilleri ve semboller toplamıdır. Bu paylaşım ne kadar genişse, kültür o derece genel veya üst kültür olan özelliğine kavuşmaktadır. Artık rekabet ortamında kültürün oluşumuna ayrı bir değer verilerek büyük çaba harcandığı bilinmektedir. Bu iş sanıldığı kadar da kolay olmamaktadır. Sistemli bir yaklaşım başarının anahtarı olarak bilinmelidir. Bunu her alanda uygulayarak toplumların mutlu olması sağlanabilir. Kültür gelişmeye açıktır. Bu anlamda kültürün yenilikçilik özelliği söz konusudur. Bu özellik aslında sorunlarında çözümlenmesine olanak verir. Burada bilgi ve toplumsal fayda birlikte var olur. Sonuçta her sorun kümesinde bir özgünlük kazandırılır. Geleceğe yönelik yeni fikirler kök nedenler üzerinde olgunlaşır. Genel anlamda bütün bunlar bir süreç içinde olur ve düşüncenin gelişmesine yol açar. Önce ortaya çıkan fikirler belirginleşir, olgunlaşarak her katmanda yayılmaya başlar. Aslında inovasyonda kültürün doğuşu ve yayılışı ile benzer nitelikler taşır. Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerimizin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Bu değiştirme ve yenileme işlemi inovasyon olarak adlandırılır. 1 Prof.Dr., Biyosistem Mühendisliği Bölümü, Namık Kemal Üniversitesi,TEKİRDAĞ E posta:buekeray@gmail.com

13 2 İnovasyon teknik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütündür. Bireylerde ve toplumda değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeşleşen bir kültürün oluşuma önderlik yapar. En basit tanımıyla inovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. Bu fikirler, daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla geliştirilebilir. Klasik anlamda bir inovasyon kültürü oluşumunda farklı bir metodoloji uygulanır. Bu metodolojide geniş bir vizyon ve kültürü oluşturacak birey yada toplumun açık görüşlerinin olması ön şarttır. Toplumlar inovasyon kültürünü kurum kültürü haline getirebilmeleri gerekmektedir ve bu uzun bir süreçtir. Kurum içinde etkili bir inovasyon kültürü oluşması ve yaygınlaşması için ise ilk olarak üst düzey yöneticilerin bunu benimsemesi ve teşvik etmesi gereklidir. Şirket çalışanları düşünüldüğünde farklı kültürlerin, farklı inanışların, farklı alışkanlıkları vardır, sosyal ve psikolojik hayatları da bu doğrultuda farklıdır. Şirket bünyesinde farklı herkesin kendini ifade edebilmesini sağlayan bir platform oluşturulmalıdır. Bu platformda her kültüre aynı değeri göstererek, personelin, kendilerini anlatabilme, iletişim kurabilme özgürlüğü sunarak standartları yüksek ortak bir sosyal yaşam alanı oluşturulur. İnovasyon farklılaştırmayı sağlayarak başarıya gidebilir. Bunun içinde fırsatlar önce değerlendirilecek unsurlardır. Bazen tehditler fırsata dönüştürülerek farklı bir inovasyon sürecinin başlamasına yol açılabilir. Onun için bulunan durumda sorgulamanın büyük yararı vardır. Bu sorgulama beraberinde farklı düşünsel kümeleri de ortaya çıkarır. Çözüm bazen zor olsa da bu kümeler, inovasyonun gelişmesinde temel taşı olmaktadır. Günümüzde henüz kümelenme kavramının üzerinde uzlaşılmış bir tanım olmamakla birlikte, birbirine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, bir ürün ya da hizmetin üretilmesi konusunda doğrudan veya dolaylı olarak etkin olan ya da olma potansiyeli olan birbiriyle ilişkili ve karşılıklı bağımlı oyuncuların (üreticiler, t edarikçiler, müşteriler, bilgi üreten kurumlar, araştırma merkezleri, sivil toplum kuruluşları, danışmanlık şirketleri, kamu kurum ve/veya kuruluşları, yerel yönetim kurum ve/veya kuruluşları, medya, finansal kurumlar) ortak bir coğrafyada yoğunlaşmaları şeklinde tanımlanmaktadır. Günümüzde kümelenmeler ülkelerinin rekabet gücünün artırılması konusunda domino taşı haline gelmiştir.etkileri çok geniştir. Bu çerçevede, dünyanın dört bir yanında kümelenmelerin oluşturulması, analizlerinin yapılması ve geliştirilmeleri konusunda birçok proje yürütülmektedir. Ülkelerin rekabet gücünü artırmanın yanı sıra, kümelenme çalışmalarının KOBİ'lerin de rekabet gücünü artırdığına ilişkin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanmış birçok örnekler bulunmaktadır. Avrupa'da oluşturulan endüstriyel bölgeler sayesinde, kalite, tasarım, inovasyon hızı ve değişimlere yanıt verme hızı ile niş marketlerdeki müşterilere uygun mal ve hizmetler sunularak rekabet üstünlüğü sağlanılmıştır. Gelişmiş ülkelerdeki endüstriyel kümelenmelerin iki zıt büyüme yoluna sahip oldukları ifade edilmiştir. Bunlardan birisi gelişmiş yol diğeri ise düşük yol'dur. Gelişmiş yol Avrupa'daki başarılı endüstriyel bölgelerin özelliklerini kapsamında barındırır ve inovasyon, yüksek kalite, fonksiyonel esneklik ve iyi çalışma koşulları ile özdeşleşmiştir. Düşük yol ise düşük fiyat, ucuz materyal, sayısal işçi esnekliği ve ucuz işgücü temelli rekabet üzerine kurgulanmıştır. Avrupa literatüründe her iki yol birbirinden bağımsız ve kendine özgü yollar olarak kabul görür ve düşmanca rekabet aracılığıyla düşük yolun, gelişmiş yola zarar verdiği kabul edilir. Ancak bu bir taraftan da gelişmeyi tetikler.

14 3 Öte yandan kümelenmeler yeni teknolojiler, yetenekli insanlar ve araştırma yatırımları için cazibe merkezleri haline gelmektedirler. Kümelenmeler, daha çok, ölçek ve kapsam ekonomilerine izin veren kritik firma kitlesinin oluştuğu, güçlü bir bilim ve teknoloji tabanına, inovasyon ve girişimcilik için gerekli kültür birikimine sahip bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, kümelenmelerin inovasyon üzerindeki etkileri, ülke farkları ve aynı ülke içinde de, bölge farklarına göre değişmektedir.sonuçta bu tip yapılaşmalar Dünya genelinde hızla yaygınlaşmaktadır. KÜMELENME VE İNOVASYON İLİŞKİSİ Küme bir alanda birbiri ile etkileşim içinde olan, birbirine ortak ve tamamlayıcı yönleri ile bağlı olan firmalar, tedarikçiler ve ilgili kurumların (üniversiteler, finans kuruluşları, araştırma kuruluşları, altyapı sağlayan kuruluşlar vb.) oluşturduğu, belirli bir coğrafyada yer alan yoğunlaşmalardır. Kümelenme uygulamaları, özellikle 1990 lı yıllardan beri Batı, Orta ve Doğu Avrupa dan Amerika Birleşik Devletleri ne, Çin Halk Cumhuriyeti nden Japonya ya kadar birçok ülkede başarıyla uygulanmış ve etkin sonuçlar vermiştir. Bu nedenle günümüzde tüm faaliyetlerde kümelenme mantığı kullanılarak başarılı sonuçlar alınmaya gidilmektedir. Küreselleşmeyle birlikte artan rekabet süreci dünyanın birçok ülkesinin ekonomik anlamda gelişmesi için sektörel kümeleri olmazsa olmaz hale getirmiştir. Yerel sanayi organizasyonlarının küresel oyuncu olabilmesi için makro ekonomik bir politika önerisi olarak karşımıza çıkan kümelenme, bir kamusal politika niteliği de taşımaktadır. Yani artık toplumların kümelenme kültürleri yaygınlaşmaktadır. Güçlü bir kümede yer alanlar, tek başına hareket edenlerden daha hızlı büyür. Çünkü güçlü bir küme, küme içinde yer alanlarınca en iyi yaptığı işe odaklanmasını kolaylaştırır. Ayrıca uzman tedarikçilerin, uzman işgücünün ve destek kuruluşlarının olması da yapı içinde bulunanları rekabetçi konumunda ilerlemesine olanak sağlar. Rekabetçilik özgün ve farkındalık yaratan unsurları ortaya çıkarır. Buda inovasyonda istenen hususlardır. Bu açıdan artık inovasyon çalışmalarında kümelenme metodolojisi ile ilerleme daha çok tercih edilmektedir. Öte yandan inovasyon bilgi kaynaklarında, inovasyon yaklaşımları olarak teknolojik, paylaşımcı ve entegre yaklaşımlardan söz edilmektedir. Bunların her biri farklı bir görüş içinde temeli inovasyon kültürünü oluşturmaya yönelik süreçleri içermektedir. Teknolojik inovasyon, teknolojik ürün ve süreç inovasyonunu kapsar. Burada ürün, hem fiziksel bir ürünü hem de hizmeti ifade etmektedir. Teknolojik olarak yeni bir ürünün veya sürecin geliştirilmesinin yanı sıra, mevcut ürün ve süreçlerde önemli teknolojik değişikliklerin yapılması da bu kapsamda değerlendirilir. Ürünün pazara sunulması ve sürecin üretimde kullanılması ile inovasyon gerçekleştirilmiş olur. Teknolojik ürün inovasyonu, tüketiciye yeni veya iyileştirilmiş hizmetler sunmak amacıyla performans özellikleri artırılmış bir ürünün geliştirmesini/ticarileştirilmesini ifade eder. Teknolojik süreç inovasyonunda ise, yeni veya önemli ölçüde gelişmiş bir üretim ya da dağıtım yönteminin uygulanması söz konusudur. Teknolojik inovasyonlar sayesinde, genellikle firma sahibi veya kuruluşta yer alan kişiler, süreç başında veya içinde (veya o süreç sona yaklaştığında,) fikri ve sınaî mülkiyet hakkı doğuran birtakım çıktılar elde edilmektedir. Bu çıktıların (v eya çıktılarla doğrulanan sınaî imtiyazların) rakiplere karşı korunması için başvurulan yol ve yöntemlere ise: patent (ile koruma yöntemi) olarak bilinmektedir

15 4 Teknolojik inovasyonu bu gün en iyi uygulayan Güney Koreli Samsung firması, bu uygulama sonucu yarattığı katma değer sayesinde ulaştığı büyüklüğe, burada bir kez daha vurgu yaparak, dikkat çekmektedir.. Samsung, yılda 150 Milyar Dolar üzerinde ihracat gerçekleştiren; G. Kore'de 130 bin olmak üzere dünya çapında 222 binden fazla çalışanı olan bir elektronik bilişim sektöründe faaliyet gösteren bir teknoloji firmasıdır. Kendi ülkesi dışında, Çin'de yaptığı 4 Milyar Dolarlık yatırıma karşılık, yatırım yaptığı yılın sonunda elde ettiği ciro: 24 Milyar Dolardır. Bu firmada sayısız teknolojik inovasyonla elde edilen ürün söz konusudur. İnovasyonda paylaşımcı yaklaşım, hem bilginin üretilmesi, hem de paylaşılması ve yayılarak uygulanması süreçlerini ifade ederek, politikanın odağını kurumlar arasındaki etkileşime taşır. Ulusal inovasyon Sistemi terimi bu kurumlar bütününü ve bilgi akışını ifade eder. İnovasyonun başarıyla yönetimi, sürekli bir öğrenme süreci ile gerçekleştiğinden, öğrenmeyi hızlandırmak ve etkin kılmak için yaşanan başarı ve başarısızlıklardan örgütsel öğrenmeyi gerçekleştirmek için mekanizmalar oluşturulmalıdır. Firmalar tarafından yaratılan bilginin (kapalı bilgi) diğer firmalar tarafından elde edilmesi ve uygulamaya aktarılabilmesi için firmalar arası işbirlikleri ve kümelenmeler önem kazanmaktadır. Artan liberalizasyon ve küreselleşme süreci ile birlikte bilgi ekonomilerinin gittikçe güçlendiği günümüzde, ülkelerin bilgi üretme, öğrenme ve bunları ekonomik amaçlarla kullanma kapasitelerinin geliştirilmesi, bu ülkelerin uluslararası inovasyon sistemlerine ne derece entegre olduklarıyla ilintilidir. Örneğin, AB'nin gerçekleştirdiği entegrasyon büyük bir inovasyon sistemi yaratmış ve üye ülkelerin ekonomik etkinliğini artırmıştır. Bu bağlamda, ülkeler ve toplumlar gerçeğinde olduğu gibi firmalar ve sektörler düzleminde de bilginin ortak kullanımı ve inovasyonun sağlanabilmesi açısından dışa açık bir anlayışla birbirlerinin bilgi birikiminden yararlanabilecek firmalar arasında kümelenmeler oluşturulması önemlidir. Böylece inovasyonda organizasyonel yaklaşımlar doğmaya başlar. Buna bağlı olarak yeni çalışma ve iş yapış yöntemlerinin geliştirilmesi ve/veya uyarlanarak kullanılması ile bir firmanın rekabet gücünün yükseltilmesi sağlanabilir. Bu durum pazarlama inovasyonunu tetikler. Böylece yeni tasarımların ve pazarlama yöntemlerinin geliştirilmesi ve/veya uyarlanarak kullanılması ile bir firmanın rekabet gücü arttırılmış ve artık başarı noktasına çıkılmış olmaktadır. İNOVASYON ÇALIŞMALARINDA KÜMELENME KONSEPTİ Kümelerdeki ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşması, küme firmalarının bir endüstride rekabet edebilmek için yeni ve daha iyi yollar arama ve inovasyonu pazara daha çabuk ulaştırma çabalarının sonucudur. İnovasyon çalışmalarında kümelenme konseptinin 3 boyutu vardır. Bunlar; BİRİNCİ BOYUT: Kümeler uzmanlaşmış firmaların, gelişmiş beceriler ve yetenekleri olan işgücünün ve destekleyici kurumların coğrafik olarak yoğunlaşması, bu yakınlaşmanın sonucu olarak bilginin yayılımını, akışını ve taşmasını sağlar. Farklı güçlü yönlerin bu şekilde bir araya getirilmesi küresel olarak rekabetçi kalabilmek için etkin bir stratejidir. Bir arada bulunmakla işletmeler genel ve teknolojiye dayalı yığılma etkisinden yararlanırlar ve bunu etkinliklerini artırmak için ölçek ekonomisi ve kapsam ekonomisi şeklinde kullanırlar. Bölgeler, işlerin büyümesi ve yatırımların ve yetenekli işgücünün çekilmesi için en iyi altyapı koşullarını sağlayarak Dünya ölçeğinde birbirleri ile rekabet ederler. İKİNCİ BOYUT: Kümeler bir firmalar grubuna uzmanlaşmış ve onlara uyumlu hale getirilmiş hizmetler sağlar.

16 5 Kümeler gelişmiş ve uzmanlaşmış bir altyapı, özel iş destek hizmetleri, çalışanlar için eğitim ve koçluk hizmeti sağlar. Bazen bu mentörlük olarak ta görülür. Küme organizasyonu tesislere ve servislere erişimi kolaylaştırır veya sağlar. Bu tesis ve servisler uzmanlaşmış araştırma ve test merkezlerini, danışmanlık, eğitim ve benzeri tesis ve hizmetleri içerirler. Bir bakıma kümeler, rekabetçi avantajlar sunan kendi kendine kurulmuş örgütlerdir. Kümeler hem sıkı rekabeti hem de yakın işbirliğini kolaylaştırır. Coğrafik yakınlık inovasyon sürecinin kritik bileşenleri olan örtük bilginin akışını ve planlanmamış etkileşimleri kolaylaştırır. Bu bilgi akışı işletmelerin diğerleri ile bilgisini paylaşma isteğine bağlıdır. Bilgiyi paylaşma isteği ise aktörler arasında oluşan güvene dayanır. Güven ise etkin bir küme örgütünün sağladığı ağ yapısı ve işbirliği sayesinde yüz yüze temasların sürekliliğinin sağlanması ile artar. ÜÇÜNCÜ BOYUT: Kümelenme inovasyon aktörlerini (üniversiteler, işletmeler ve kamu aktörleri) bir arada tutar ve bunlar arasındaki yoğun etkileşimleri ve dayanışmayı kolaylaştırıcı bir sosyal ve örgütsel yapı haline dönüşmüştür. Zaman içinde kümeler çeşitli normlar, yapılar, kişisel ağlar ve güveni geliştirir. Günümüzün artan karmaşıklık ve yeni gelişen teknolojiler, ürünler ve hizmetler ve bunların çalışanlar üzerinde yarattığı hızlı değişen yetenek ve uzmanlık beklentileri ortamında eğitim, araştırma ve inovasyondan oluşan bilgi üçgeninde dinamik ve etkili işbirliği etkileşimleri rekabet avantajı oluşturmak için elzem olmuştur. Yoğun resmi veya gayri resmi temaslar ve iş ilişkileri enformasyonun, yapma bilgisi ve teknik uzmanlığın küme içindeki paylaşımı, işletmelerin inovasyon performansını artıran teknolojik taşmalara, yeni ve çoğunlukla beklenmeyen fikirler ve yeni yaratıcı tasarımlara, ürünlere, hizmetlere ve iş konseptlerine yol açar. Coğrafi yakınlıklar küme içindeki inovasyon aktörleri arasında güven ve yakın işbirliğini kolaylaştırırken, küresel ağlar vasıtasıyla da yeni bilgiye ve diğer kümelerden gelecek etkilere erişilmesi sağlanmalıdır. SONUÇ Kümeler açık inovasyon için uygun yapılardır. İnovasyon; Güçlü akademik araştırma (Üniversiteler), Dinamik girişimcilik ve özel sektör risk sermayesinin varlığı, Destekleyici politik altyapı (kamu yönetimi)arasındaki üçlü sarmal ağa bağlı olarak performans gösterirler. Bu unsurların dengeli olması performansında yükselmesine yol açar. Kümelerde inovasyon performansında coğrafik yakınlığın getirdiği kolaylıklar da söz konusudur. Böylece örtük bilginin akması, paylaşımı, yetenekli ve uzman işgücünün varlığı, plansız etkileşimler. araştırma kurumları ile daha çok etkileşim, uluslararası ağlara ve sermayeye daha kolay erişim sağlanabilmektedirler. Yenilikçi küme firmaları, 2004 yılında yapılan bir araştırmaya göre, araştırma faaliyetini Avrupa daki diğer ortalama firmalara göre iki kat daha fazla artırmışlardır. Ayrıca, kümelerdeki firmalar inovasyonlarını, diğer firmalara göre daha çok patentlemiş veya markalamıştır Bu da inovasyonu tetikleyen bilgi paylaşımı sürecini kümelerin daha fazla teşvik ettiğini göstermektedir. Kümeler işletmeler arasındaki inovasyon faaliyetlerini güçlendirmektedir. Ancak, istatistiksel zorluklar nedeniyle, kümeler ve bölgesel inovasyon düzeyi arasındaki ilişkiyi ispatlamak daha zor olduğu unutulmamalıdır. Bunun sonunda kümelerin bir bölgenin refahını etkileyen en uygun mikro ekonomik faktörler içinde yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Kümeler gelişmiş ve uzmanlaşmış altyapı, çalışanların eğitim ve koçluğu gibi özel destekleyici hizmetler sağlar. Küme organizasyonları firmaların kümenin oluşturduğu uzmanlaşmış özel araştırma ve test merkezleri gibi altyapı kolaylıklarına ve tesislere erişimini yönlendirir ve sağlar, onlara

17 6 danışmanlık, eğitim gibi kolaylıklar sağlar. Bu bakımdan, kümeler rekabetçilik avantajı sağlayan bir nevi kendi kendine kurulmuş örgütlerdir. Kümeler içindeki resmi olan veya olmayan temaslar, iş ile ilgili enformasyonun, yapma bilgisinin ve teknik uzmanlığın değişimi teknolojik saçılmalara ve bunun sonucunda genellikle yeni ve hiç beklenmeyen fikirlerin, yeni yaratıcı tasarımların, ürünlerin, hizmet çeşitlerinin ve iş kavramlarının oluşumuna yol açar. Bunun sonucunda küme içindeki yapılan işlerin inovasyon performansı artar. Kısaca kümelenme inovasyon kültürünün oluşumunda olumlu etki yapar,zaten bu etkinin oluşması toplumsal refah düzeyinin de artmasını sağlar. KAYNAKLAR ANONYMOUS. Kümelenme Destek Programı Uygulama Usul ve Esasları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ANONYMOUS, Europe InterClusters, White Paper: Emerging of European World Class Clusters, July ERASLAN,H,2014,

18 7 ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ VE AKADEMİK GİRİŞİMCİLİK Adem KALÇA 1, Yeşim DİNDAROĞLU 2 ÖZET Özel sektörde yürütülen birçok araştırmanın aksine, üniversitelerde yapılan araştırmaların temel amacı yeni akademik bilgi üretimidir. Bu nedenle, üniversiteler yeni bilgi üretiminin birincil kaynağını oluşturmaktadır. Üniversitelerde üretilen yeni bilgiler ise yapılan bilimsel yayınlar, öğrenci eğitim ve öğretimi, resmi olmayan fakülte ilişkileri, teknoloji lisansları ve akademik girişimcilik gibi birçok farklı kanal aracılığıyla topluma aktarılmaktadır. Bu aktarım mekanizmasının en modern yolu ise üniversitelerde yapılan araştırmalara dayanılarak yeni şirketlerin kurulmasını ifade eden akademik girişimciliktir. Dolayısıyla, akademik girişimcilik ve akademik girişimciler vasıtasıyla kurulan akademik filiz işletmeler üniversite ile sanayi arasındaki işbirliği temellerini sağlamlaştıracak bir ara yüz olarak karşımıza çıkmaktadır. Üniversite spin-off şirketleri, üretilen yeni bilgilerin yayılması ve ticarileştirilmesi için önemli bir araçtır. Bu durum göz önüne alındığında, ilgili şirketlere yönelik çalışmalara odaklanılması gerekmektedir. Bu çalışmanın temel amacı da, üniversite sanayi işbirliği ve akademik girişimcilik arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ve Türkiye nin akademik girişimcilik performansını irdelemektir. Anahtar Kelimeler: Üniversite sanayi işbirliği, akademik girişimcilik, akademik filiz işletmeler, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ABSTRACT In contrast to most researches conducted in the private sector, the main purpose of researches carried out in universities is to produce new academic knowledge. For this reason, universities are the primary source of new knowledge production. New knowledge produced in universities is conveyed to the society through many different channels, such as scientific publications, student education, informal faculty relationships, technology licenses, and academic entrepreneurship. The most modern way of this transmission mechanism is academic entrepreneurship which is referred to the establishment of new companies based on the researches of university faculty. Therefore, academic entrepreneurship and university spin-off companies established by academic entrepreneurs emerge as an interface to reinforce the foundations of cooperation between university and industry. University spin-off companies are an important agency for dissemination and commercialization of new knowledge. Given this situation, it is necessary to focus on studies in which these companies are investigated. The main purpose of this study is to determine the relationship between the university industry cooperation and academic entrepreneurship and to examine Turkey s academic entrepreneurship performance. Keywords: University industry cooperation, academic entrepreneurship, university spin-off companies, Technology Development Zones GİRİŞ Bilim ve teknoloji alanlarında hızlı gelişmelerin yaşandığı küresel rekabet ortamında, ayakta durabilmenin ve dahası rekabet basamaklarında yükselebilmenin yolu, inovatif ürün ve hizmetlerin 1 Prof. Dr., İktisat Bölümü, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, Türkiye, e-posta: akalca@ktu.edu.tr 2 Yrd.Doç.Dr., İktisat Bölümü, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, Türkiye, e-posta: yatasoy@ktu.edu.tr

19 8 oluşturulması için gerekli olan bilgi üretiminden ve üretilen bilgilerin teknolojiye dönüştürülerek ticarileştirilebilmesinden geçmektedir. Nitekim, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesini ifade eden inovasyon, küreselleşen ekonomide rekabetçiliği belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak kabul edilmektedir. Türkiye 2023 Vizyonu nda da ifade edildiği gibi Teknoloji geliştirip üretmeden günümüz dünyasında ekonomik ve siyasi üstünlük kazanılamaz. Dolayısıyla Türkiye nin teknoloji ithalatına bağımlı olduğu (ve/veya ihracatın ithalata bağımlılık oranının yüksek olduğu) düşünüldüğünde, ilgili vizyonda belirtilen teknolojide üst kümeye sıçrama hedefi doğrultusunda, öncelikle üniversite ile sanayi arasındaki işbirliği temellerinin sağlamlaştırılması gerekmektedir. Nitekim, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek, ülkelerin inovasyonu teşvik etmek ve uluslararası alanda inovasyon performanslarını arttırmak için başvurdukları en önemli yöntemlerden biridir. Bu noktada üniversite ve sanayinin mevcut imkânlarını bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişmeler için bir araya getirmesi; üniversitelerde üretilen yeni bilgilerin gerekli kanallara aktarılarak ticarileştirilmesi önem kazanmaktadır. İlgili tarafların ar-ge ve inovasyon çalışmalarını sürdürdükleri Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB), üniversite ve sanayi kuruluşlarını bir araya getiren, akademik bilginin ticarileştirilmesini sağlayan, tarafların karşılıklı olarak bilgi ve teknoloji transferini gerçekleştirdikleri yapılar olması dolayısı ile üniversite-sanayi iş birliğini arttıracak alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye de üniversite-sanayi işbirliğinin tam anlamıyla oluşumunu tamamlayamadığı göz önünde bulundurulduğunda, akademik girişimcilik Türkiye de üniversite ile sanayi işbirliği temellerini sağlamlaştıracak bir ara yüz olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 21. Toplantısı'nda kabul edilen Türkiye'nin "Bilim, Teknoloji ve Yenilik Vizyonu", ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına inovatif ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye"dir. Üretilen akademik bilginin yayılması ve ticarileştirilmesi için önemli bir araç olan akademik filiz işletmelerin (university spin-off companies), bu vizyona hizmet edecek önemli aktörler olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bir diğer ifadeyle, sözü edilen girişimler, üniversitelerde yapılan çalışmaların satır aralarında kalmasını engelleyecek; çalışmaların topluma, sanayiye dahası ekonomiye marjinal fayda yaratacak uygulamalara dönüştürülmesini sağlayacaklardır. Böylece ilgili şirketler, Türkiye nin Gelecek Resmi nin çizilmesine de hizmet etmiş olacaklardır. Bu çalışmanın temel amacı, üniversite sanayi işbirliği ve akademik girişimcilik arasındaki etkileşimi ortaya koymak ve Türkiye nin akademik girişimcilik performansını irdelemektir. Belirtilen amaca uygun olarak çalışmada öncelikle akademik girişimciliğin teorik çerçevesine yer verilmiştir. Ardından akademik girişimciliğin üniversite sanayi işbirliğindeki rolüne değinilerek, Türkiye nin son yıllarda önemli gelişmeler yaşanan akademik girişimcilik açısından mevcut durumu irdelenmeye çalışılmıştır. 1. Akademik Girişimcilik Kavramı Üniversite araştırmalarından doğan bilgi ve teknolojiyi, girişimcilik kanalıyla bölgesel ekonomik kalkınma ya da ekonomik büyümeye dönüştürme konusuna dünya çapında bir ilgi söz konusudur. Çünkü gün geçtikçe artan küresel rekabet, ülkeleri bilgi ve teknoloji üretmeye neredeyse zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla son yıllarda bilimsel ilgi, bilginin üretildiği ana aktörler olan üniversitelere ve üniversitelerde üretilen bilgilerin teknolojiye dönüştürülerek ticarileşmesini sağlayan akademik girişimciliğe yönelmiştir. Akademik girişimci kavramının kökeni, Amerikan araştırma kuruluşlarının sistemine dayanmaktadır. Çünkü Amerika da akademisyenler sadece araştırmalara değil, aynı zamanda girişimci yöneticilere özgü olan çoklu faaliyetlere de katılmaları sebebiyle, genellikle girişimci gibi hareket etmektedirler. Dolayısıyla akademisyenlerin kendi laboratuvarlarını kurmaları ve çalışmalarını devam ettirmeleri, asistanlar istihdam etmeleri ve ilave kaynaklara erişebilmek adına iletişim ağlarına sahip olmaları için fon temin etmeleri gerekmektedir. İlgili akademisyenler, aynı tür akademisyenler arasındaki sahip oldukları şöhreti arttırmak amacıyla ürünlerini konferanslarda, dergilerde satmakta ve akademik araştırma yönergelerini etkilemek için editör kurullarında yer almaktadırlar. Aynı zamanda, politika yapıcılar ve endüstriyel ortaklar ile etkileşimde bulundukları gibi, kendi bilimsel disiplinleri ve

20 9 araştırma alanlarının onayını sağlamak için de şirketlerin yönetim kurullarında koltuk sahibi olabilmektedirler. Bu girişimcilik faaliyetlerinin arkasındaki en önemli motivasyon ise, akademik kariyeri desteklemektir (Erdős ve Varga, 2009: 1). Akademik girişimcilik kavramı ilk ortaya çıktığında, kavram işletme girişimciliğinin akademik çevredeki bir uzantısı olarak ifade edilmiştir. Akademik girişimciliğin diğer işletmelerle arasındaki tek farkının, ilgili şirketlerin akademik bilgiye dayalı olarak kurulması olduğu vurgulanmıştır. Ancak kavramın popülaritesi gittikçe artınca, disiplinler ve kurumlar girişimcilik faaliyetlerine dâhil olmaya başlamışlardır. Yaşanan bu gelişmeler, birçok farklı akademik girişimcilik tanımının ve akademik girişimcilik yerine kullanılan birçok kavramın ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir (Cantaragiu, 2012: ) Literatürde akademik girişimciliğin tanımlanmasında iki farklı yaklaşım söz konusudur. Bu nedenle literatürde, hem akademik girişimcilik yerine kullanılan alternatif kavramlar, hem de akademik girişimciliğe ilişkin birçok farklı tanımlar söz konusudur Akademik Girişimciliğin Tanımı: Dar Tanım Gelişmiş ülkelerde ve bu ülkelerdeki üniversitelerde servet yaratmaları nedeniyle akademik filiz işletmelere oldukça önem verilmektedir. Bu durum ilgili konularda derinlemesine araştırmalar yapılmasını beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla geniş bir akademik girişimcilik literatürü oluşmuş ve üzerinde odaklanılmış bir akademik girişimcilik tanımı ortaya çıkmıştır (Silva, 2012: 43-44). Bu çerçevede Doutriaux (1987: 285), akademik girişimcilik kavramını üniversite öğretim üyeleri, teknik personeli ya da öğrencileri tarafından yeni ticari girişimlerin oluşturulması şeklinde tanımlamıştır. Bununla birlikte akademik girişimciler vasıtasıyla kurulan yeni ticari girişimler akademik filiz işletmeler değil, akademik start-up (akademic start-up) olarak adlandırmıştır. Doutriaux (1987) un çalışmasına atıf yapan Chrisman ve diğerleri (1995: 269), akademik girişimciliği üniversite profesörleri, teknisyenleri ve öğrencileri vasıtasıyla yeni ticari girişimlerin oluşturulması şeklinde tanımlamaktadır. Ancak yazarlar her ne kadar bu tanımı yaparken akademik girişimcilik kavramını kullansalar da, genellikle çalışmalarında ilgili kavram yerine öğretim üyelerinin girişimciliği (faculty entrepreneurship) kavramına yer vermişlerdir. Shane (2004: 4) e göre akademik girişimcilik, üniversite çalışanları ya da öğrencilerinin akademik kurumda yaratılan fikri mülkiyet hakkından yararlanmak amacıyla şirket kurma faaliyetleridir. Bir diğer ifadeyle önemli olan, fikri mülkiyet hakkının ticarileştirme faaliyetinin gerçekleştirilmesidir. Dolayısıyla yazara göre, mevcut ya da eski üniversite üyelerinin fikri mülkiyet hakkını ticarileştirmeden şirket kurma eylemini, akademik girişimcilik tanımı kapsamına dâhil etmemektedir. Üniversite araştırmalarının ticarileşmesini konu alan Zhao (2007: 223) ya göre ise, araştırmaların ticarileştirilmesi teknolojik inovasyonun önemli bir boyutudur. Yazar, üniversitelerin üzerine eğilmeleri gereken iki temel mesele söz konusu olduğunu belirtmiştir. Bu meselelerden bir tanesi devlet, sanayi ve diğer paydaşlardan sağlanan yeterli finansal destektir. İkincisi ise akademik girişimcilik vasıtasıyla etkili inovasyon yönetimidir. Zhao (2007) ya göre akademik girişimcilik, inovatif düşüncelerin üretilmesi, yayılması ve uygulanmasına ivme kazandırmak için akademisyenlerin girişimcilik rolü üstlenmesidir. Akademik girişimcilik, bilimsel buluşların ve teknolojik kazanımların endüstriyel ve ticari başarılara dönüştürülmesi için kaçınılmaz bir uygulama ve kaynaktır. Ticari açıdan başarılı inovasyonlar; araştırmaların ticarileştirilmesi için girişimcilik, etkin yönetim ve besleyici bir kültür bileşimi gerektirmektedir. Wright (2007: 4), akademik filiz işletmeleri başlatılması lisans anlaşmasına ya da bir kurumun fikri mülkiyet devrine bağlı olan yeni girişimler şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanım, Association of University Technology Managers (AUTM) tarafından yapılan tanımla da örtüşmektedi r. Yapılan tanım, her ne kadar dar bir filiz işletme tanımı olsa da, uygulamalı çalışmalarda en çok tercih edilen tanımdır. Bu kapsamda Wright ve diğerleri (2009: 561) ne göre akademik girişimcilik,

21 10 akademisyenler ya da üniversitelerin ana sermaye sahibi oldukları, fikri mülkiyete dayanarak yeni şirketlerin kurulması olarak kavramlaştırılmıştır. Akademik camia içerisindeki girişimcilik olgusunun hiçbir suretle yeni bir olgu olmadığını belirten Zhang (2007: 1) ise, akademik girişimcileri üniversitelerde ça lışan işletme kurucuları, kurdukları şirketleri ise akademik filiz işletmeler olarak tanımlamaktadır. Lacetera (2009: 443) da akademik girişimciliğin yeni bir olgu olmadığını ileri sürmektedir. Ayrıca yazar, son otuz yıl içerisinde akademik girişimcilik konusuna artan bir ilgi olduğunu da ifade etmektedir. Buna ilave olarak, Amerika biyoteknoloji endüstrisinin oluşmasında profesör girişimcilerin önemli bir rol oynadığını ve endüstrisi liderleri olan Genentech, Amgen, Biogen Idec ve Chiron un üniversite profesörleri tarafından şahsen ya da ortaklaşa kurulduğunu belirtmektedir. Bu nedenle Lacetera, akademik girişimciliği akademisyenlerin araştırmalarını geliştirmeleri ve ticarileştirmeleri faaliyeti olarak tanımlamaktadır. Goel ve Grimple (2012: 2-3) ise akademik girişimcilik ve araştırma odaklı akademik girişimcilik ayrımına gitmiştir. Yazarlar, bu iki tür akademik girişimciliğin aslında birbirleriyle ilişkili olduğunu, ancak taban tabana aynı anlamı içermediklerini vurgulamaktadır. Goel ve Grimple yaptıkları bu ayrımı şu şekilde örneklendirmektedir: İki bilim adamı olan A ve B, bağımsız birer girişimcidirler. A nın işletmesi, A nın kendi laboratuvarında yürüttüğü araştırmanın filizidir. Bir diğer ifadeyle, patent ya da patent benzeri araçlara dayalı olarak kurulmuştur. A gibi B de bir girişimcidir. Ancak B nin işletmesi kendi araştırmalarına dayanarak değil de; şans, aile bağlantıları, akademik olmayan fırsatlar gibi farklı etkenler vasıtasıyla kurulmuştur. Sonuçta, hem A hem de B akademik girişimci olarak kabul edilmektedir. Ancak yalnızca A, araştırma odaklı akademik girişimci olarak atfedilebilir Akademik Girişimciliğin Tanımı: Kapsamlı Tanım Akademik girişimciliğe ilişkin literatürde daha kapsamlı tanımlara da rastlanmaktadır. Louis ve diğerleri (1989), akademik girişimcilik kavramını kullanılan ilk öncüler arasında yer almaktadır. Söz konusu çalışmada yazarlar, Etzkowitz in (1983) girişimci üniversite üzerine olan çalışmasına atıf yapmış olsalar bile, çalışmaları üniversite ortamı içerisindeki girişimciliği konu edinen ilk ampirik çalışmalar arasında yer almaktadır. Nihayetinde Klofsten ve Jones-Evans (2000), Laukkanen (2003) gibi birçok araştırmacı 3 Lois ve diğerlerinin çalışmalarını benimsemişler ve bu çalışmadan faydalanmışlardır (Yusof ve Jain, 2008: 87). Louis ve diğerleri (1989), çalışmalarında beş temel akademik girişimcilik biçiminin tanımını yapmışlardır. Araştırmacılar, bu akademik girişimcilik biçimlerini, üniversiteye bağlı bilim adamlarının rolü konusundaki geleneksel görüş ile en çok uyumlu olandan en az uyumlu olana doğru sıralamışlardır. Bu tanımlar şu şekilde sıralanabilir (Louis ve diğerleri, 1989, 113): 1. Büyük çapta bilim (Dışarıdan finanse edilen büyük araştırma projeleri edinmek). 2. Çoğunlukla danışmanlık yoluyla olmak üzere üniversite dışından ek gelir elde etmek (Kişisel kazanç için bilgi transferi). 3. Sanayiden fon talep etmek (Araştırmalara yeni finansman kaynakları sağlamak için üniversite - sanayi işbirliğinden faydalanmak). 4. Araştırma sonuçlarını patentlemek. 5. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak şirket kurmak (Doğrudan ticari katılım). Yapılan sıralama dikkatle incelendiğinde, günümüzdeki yaygın akademik girişimcilik tanımının, ilgili çalışmada en son sırada yer aldığı görülmektedir. Louis ve diğerleri (1989: ), araştırma sonuçlarına dayanarak şirket kurulmasını ifade eden akademik girişimcilik biçiminin, en geleneksel olmayan ve tartışmalı girişimcilik türü olduğunu ifade etmektedir. Çünkü bu tür bir akademik girişimcilik, şirketlerin ticari hedeflerinin yerine getirilmesi için üniversite imkânlarının ve lisansüstü öğrencilerinin potansiyel kullanımını gerektirmektedir. Yazarlar, bu beş akademik girişimcilik bağlamında birden çok girişimcilik türü ile uğraşan girişimci akademisyenler olarak tanımlanabilecek 3 İlgili yazarların yapmış olduğu tanımlar takip eden kısımlarda sunulmuştur.

22 11 bir grup olup olmadığını araştırmışlardır. Bu amaçla üniversite öğretim üyelerine ve yöneticilerine yönelik bir anket çalışması düzenlemişlerdir. Çalışmanın bulgularına göre, doğrudan ticari katılım olarak tanımlanan akademik girişimcilik türü en az yaygın olan akademik girişimcilik biçimidir. Tanımlanan bu beş tür akademik girişimcilik arasındaki ilişkiler istatistiksel açıdan düşük anlamlılığa sahiptir. İlgili değişkenler arasındaki en güçlü ilişki, ek gelir elde etme ile doğrudan ticari katılım arasında mevcuttur. Dolayısıyla araştırmacılar, girişimci akademisyenler kavramının bilim adamları arasında yaygın olmadığı sonucuna varmışlardır. Laukkanen (2003: 372) a göre, üniversitelerden araştırma ve eğitimin yanı sıra inovasyon ve ekonomik büyümenin bölgesel itici gücü olarak performans gösterecek üçüncü bir görevi yerine getirmeleri beklenmektedir. Bu noktadan hareketle Laukkanen, akademik girişimciliği içeren ilgili rol dönüşümünü ve üniversite ile öğretim üyelerinin bu konudaki talebini incelemiştir. Çalışmada tek tip bir akademik girişimcilik tanımı yerine, Louis ve diğerleri (1989) nin çalışmalarında yapmış olduğu beş farklı akademik girişimcilik tanımına atıf yapılarak, kavram tanımlanmıştır. Klofsten ve Jones-Evans (2000:300) akademik girişimciliği, araştırma v e eğitim gibi olağan iki üniversite yükümlülüğünün dışındaki ticari faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlamaktadır. Yazarlara göre, akademik girişimcilik konusunda yapılan daha önceki araştırmalar, yeni bir girişimin oluşumu ve gelişimi faaliyeti olarak bilinen akademik ya da teknoloji tabanlı filiz işletme eğilimi göstermektedir. İlave olarak, filiz işletme olgusunun akademik girişimciliğin yalnızca bir türü olduğunu da vurgulamışlardır. Laukkanen (2003) ın yaptığı gibi yazarlar tek tip bir akademik girişim cilik tanımı yapmak yerine, Louis ve diğerleri (1989) nin yapmış olduğu ayrımı benimsemişlerdir. Bununla birlikte yazarlar, ilgili tanımları genişleterek sekiz farklı akademik girişimcilik tanımı yapmışlardır. Bu farklı akademik girişimcilik türleri şu şekilde sıralanabilir: 1. Büyük ölçekli bilimsel projeler: Gerek doğrudan kamusal hibe yoluyla, gerekse endüstriyel kaynaklar yoluyla dışarıdan finanse edilen büyük araştırma projeleri edinmek. 2. Sözleşmeli araştırma: Dış kuruluşlar için üniversite bünyesinde özel araştırma projeleri üstlenmek. 3. Danışmanlık: Belirli bir problemi çözmek için kişisel, bilimsel ya da teknolojik uzmanlık talebini karşılamak. 4. Patentleme/Lisanslama: Araştırma sonuçlarından doğan patent ya da lisansları sanayi çıkarına kullanılmak. 5. Spin-off şirketler (Filiz işletmeler): Üniversite araştırma sonuçlarından faydalanmak için yeni şirket ya da organizasyonlar kurmak. 6. Dış eğitim: Üniversite dışındaki personel, öğrenci ve kuruluşlara kısa dönemli kurslar tedarik etmek. 7. Satış: Üniversite bünyesinde geliştirilen ürünlerin ticari satışını yapmak. 8. Test etme: Üniversite dışındaki bireyler ve dış kuruluşlar için test etme ve kalibrasyon olanakları (hizmet araçları) sağlamak. Klofsten ve Jones-Evans (2000: 305), tanımladıkları sekiz tür akadem ik girişimciliğin yaygınlığını araştırmak için İsveç li ve İrlanda lı öğretim üyelerine ve elemanlarına yönelik bir anket çalışması düzenlemişlerdir. Araştırmanın sonuçlarına göre, her iki ülkede de akademisyenler tarafından üstlenilen ana faaliyet türleri danışmanlık, sözleşmeli araştırma, büyük ölçekli bilimsel projeler ve dış eğitimdir. Test etme, patentleme/lisanslama, spin-off şirketler ve satış ise en az popüler olan faaliyetlerdir. Akademik girişimcilik ile ilgili hem dar hem de geniş tanım kapsamında yapılan çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda, dar görüş kapsamında akademik girişimcilik, genel olarak akademisyenlerin araştırma sonuçlarını ticarileştirmek için yeni ticari girişimler kurması şeklinde tanımlanmaktadır. Kurulan bu yeni girişimler de akademik filiz işletmeler olarak adlandırılmaktadır. Kapsamlı görüşe göre ise akademik girişimcilik, akademisyenlerin akademisyen vasfı dışındaki bilgi transfer faaliyetlerinin bir yelpazesi olarak tanımlanmaktadır.

23 12 Dar ve kapsamlı tanım arasında bir seçim yapılırken, çalışmanın yapısı (özelliği) ve kapsamı göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca yapılacak çalışmada bu seçim açık şekilde belirtilmelidir (Hogan ve Zhou, 2010: 21). Akademik girişimciliğe ilişkin yapılan dar ve kapsamlı tanımlar, spesifik araştırma soruları için spesifik girişimci tanımı yapılması gerektirdiğini göstermektedir. Böyle bir durumda bir tanım seçimi yapılması, araştırmanın amacına bağlı olmalıdır. Nitekim araştırmanın amacına yönelik bir seçim yapılması, girişimcilik literatüründe kabul edilen ve uygulanan bir stratejidir (Silva, 2012: 48). Bu çalışma kapsamında da aynı yöntem izlenmiş ve akademik girişimciliğin dar tanımı esas alınmıştır. Dolayısıyla bu çalışma kapsamında akademik girişimcilik kavramı, akademisyenlerin araştırma sonuçlarına dayanarak Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde şirket kurma eylemini temsil edecek şekilde kullanılmıştır. 2. Akademik Girişimciliğin Tarihçesi 19. yüzyılın ortalarından bu yana Amerika politika yapıcıları, üniversitelerde yaratılan yeni bilginin yayılmasını teşvik etmek için çabalamaktadırlar. Bu çabaların en önemlisi 1980 yılında çıkarılan Bayh-Dole Kanunu dur. Bu kanun üniversiteleri ve diğer kar amacı gütmeyen kuruluşları, araştırmalarının sonuçlarını yaymalarını teşvik etmek için çıkarılmıştır. Bayh-Dole Kanunu nun kabul edilip yürürlüğe girmesinden önce ise devlet, üniversite araştırmalarına destek verdiğinden dolayı araştırma sonuçlarından doğan fikri mülkiyet hakkının da tek sahibiydi. Üniversitelerin bu fikri mülkiyet haklarına sahip olabilmeleri için federal hükümetten talepte bulunmaları gerekiyordu. Dolayısıyla devletin desteklediği üniversite araştırmalardan doğan sonuçlar, genellikle bir tarafa atılmış olarak kalıyordu. Bayh-Dole Kanunu nun getirilmesiyle birlikte, üniversiteler kendi kuruluşları bünyesinde federal hükümet tarafından finanse edilen araştırmalarından sonuçlanan fikri mülkiyet hakkının sahibi olmuşlardır. Kanunun kabul edilip yürürlüğe girmesinden beri, üniversite fikri mülkiyet hakkı patent ve lisans sayılarında yaşanan artışa bakıldığında, bilgi yayılımının önemli ölçüde arttığı dikkat çekmektedir. Üstelik akademik filiz işletmeler olarak adlandırılan, üniversite fikri mülkiyet haklarını kullanarak kurulmuş risk üstlenen girişim sayısında da artış yaşanmıştır (Hayte r, 2010: 1-2). Türkiye de ise benzer bir kanun, 2001 yılında yürürlüğe girmiş ve bu kanun üniversite öğretim üyelerinin araştırma sonuçlarının ticarileştirmesinin başlangıç noktası olmuştur. İlgili kanuna göre (Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu-TGBK, 2001: madde 7): Kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite personelinden bölgede yer alan faaliyetlerde araştırmacı ve idari personel olarak hizmetine ihtiyaç duyulanlar, çalıştıkları kuruluşların izni ile sürekli veya yarı zamanlı olarak çalıştırılabilirler. Yarı zamanlı görev alan öğretim üyesi, öğretim görevlisi, araştırma görevlisi ve uzmanların bu hizmetleri karşılığı elde edecekleri gelirler, üniversite döner sermaye kapsamı dışında tutulur. Sürekli olarak istihdam edilecek personele kurumlarınca aylıksız izin verilir ve kadroları ile ilişkileri devam eder. Öğretim elemanları 2547 sayılı Kanunu nun 39. maddesinde öngörülen yurt içinde ve yurt dışında geçici görevlendirme esaslarına göre yapacakları çalışmaları Üniversite Yönetim Kurulu nun izni ile Bölge deki kuruluşlarda yapabilirler. Aylıklı izinli olarak Bölge de görevlendirilen öğretim üyelerinin Bölge de elde edecekleri gelirler üniversite döner sermaye kapsamı dışında tutulur. Ayrıca, öğretim elemanları Üniversite Yönetim Kurulunun izni ile yaptıkları araştırmaların sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu bölgelerde şirket kurabilir, kurulu bir şirkete ortak olabilir ve/veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilirler. 3. Akademik Girişimciliğin Önemi Chrisman ve diğerleri (1995) ne göre, üniversitelerin tek yüksek öğrenim kuruluşları olduğu gerçeği, üniversitelerin ekonomik büyümenin ve kalkınmanın motoru olarak kabul edilmesini beraberinde getirmektedir. Üniversiteler eğitim kurumları olmakla birlikte, aynı zamanda patentlenebilir buluş ve icatlara, filiz işletmelere ve teknoloji transferlerine yol açan araştırmalar vasıtasıyla yerel ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır. Üstelik akademik girişimcilik, verimli üniversite-sanayi teknoloji transferini kolaylaştıran bir mekanizma olarak gittikçe artan şekilde teşvik edilmektedir.

24 13 Teknoloji devleri olarak nitelendirilebilen Cirrus Logic yarı iletken şirketi, Lycos internet arama motoru ve Genentech bioteknoloji şirketi kamuoyunca bilinen en başarılı akademik filiz işletmeler arasında yer almaktadır. Bu üç şirket, Amerikan üniversitelerinde bulunan öğretim üyeleri, personelleri ya da öğrencilerinin kendi teknolojik buluşlarından faydalanmak için kurmuş oldukları girişimlerdir. Modern üniversite tarihi boyunca, özellikle Amerika da Bayh Dole Kanunu nun çıkarılmasının ardından akademik filiz işletmeler olarak adlandırılan bu tür girişimler, ekonominin önemli bir parçası olarak kabul edilmişlerdir. Çünkü akademik filiz işletmeler, ileri teknoloji girişimlerin ekonomik olarak önemli bir alt kümesidir (Shane, 2004:1). Siegel ve diğerleri (2004: 116) ne göre ise Bayh Dole Kanunu nun çıkarılması, üniversiteler ile üniversiteye dayalı teknolojileri ticarileştirmek isteyen araştırmacıları yakınlaştırmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinin akabinde birçok üniversite, fikri mülkiyeti düzenlemek ve korumak için Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) kurmuşlardır. TTO nun rolü, üniversite araştırmalarından doğan icatlara yönelik sanayi ile yapılacak lisans anlaşmaları ya da diğer fikri mülkiyet çeşitleri vasıtasıyla ticari değeri olan bilginin transferini kolaylaştırmaktır. Nitekim yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda, 1980 yılında Amerikan üniversitelerine verilen patent sayısı sadece 300 iken, 1999 yılında bu sayı 3661 e yükselmiştir. Bununla birlikte yılları arasında lisans sayısı yaklaşık olarak 12 kat artmıştır. Kamu sektörü araştırma faaliyetlerine dayanarak filiz işletmelerin kurulması, üniversite ve kamu laboratuvarlarının en tercih edilen fikri mülkiyet yönetim stratejilerinden birisi haline gelmiştir. Bir ekonomide kurulan akademik filiz işletme sayısı; kamu sektörünün ticari değeri olan bilgi üretme yeteneğinin, girişimcilik kapasitesinin ve kamu ile özel sektör arasındaki bilgi yayılım yoğunluğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ülkelerin, akademik filiz işletmeleri teşvik etmelerinde kendi menfaatleri de söz konusudur. (OECD, 2001: 14). Akademik filiz işletmeler, yerel ekonomik kalkınmayı teşvik eden bir araç olarak kabul edilmektedir. Örneğin San Francisco Körfez Bölgesi nde kurulan Chiron ve Genentech gibi ilk akademik filiz işletmeler nin başarıları üniversitelerin arka bahçelerinde başlı başlına bir endüstri oluşturulmasının mümkün olduğunu göstermektedir (Lowe, 2002: 3). Bunun yanı sıra, bu tür girişimler kümelenme eğilimi göstermektedirler. Bu nedenle akademik filiz işletmeler arasındaki bilgi yayılma mekanizması diğer girişimlere göre nispeten daha kolaydır. Örneğin Türkiye TGB lerde hem aynı sektörde hem de farklı sektörde faaliyet gösteren akademik filiz işletmeler kümelenmiş olarak yer almaktadır. Dolayısıyla TGB bünyesinde bilgi yayılma mekanizması hem aynı sektörde hem de farklı sektörde gerçekleşmektedir. Akademik filiz işletmeleri nadir kurulan, ancak buna rağmen oldukça önem arz eden girişimler olarak tanımlayan Shane (2004), ilgili girişimlerin önemini beş başlık altında toplamıştır. Akademik filiz işletmelere yönelik literatüre dayalı olarak belirlenen faydalar şu şekilde sıralanabilir (Shane, 2004:17-32): Ekonomik kalkınmayı arttırmak. Üniversite teknolojilerinin ticarileşmesini sağlamak. Üniversitelere ana misyonları olan eğitim ve araştırma konusunda yardımcı olmak. Orantısız şekilde yüksek performans sergilemek. Üniversitelere, mevcut kurulmuş olan şirketlerle yapılan lisans anlaşmalarından daha fazla gelir sağlamak. Shane (2004:20) akademik filiz işletmelerin ekonomik kalkınmayı teşvik edecek dört farklı misyon üstlendiğini ileri sürmektedir. Birincisi, tüketici istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak inovatif ürünler üreterek, önemli bir ekonomik değer yaratırlar. İkincisi, özellikle yüksek eğitimli insanlar için istihdam sağlarlar. Üçüncüsü, üniversitenin teknolojisini geliştirecek özel sektör yatırımlarını tetiklerler. Son olarak ise, son derece bölgesel ekonomik etkiye sahiplerdir. İlgili girişimler teknolojiyi iş imkânlarına dönüştürerek ekonomik büyümeyi artırırlar. Çünkü filiz işletmenin üstlendiği birçok faaliyet (işe alma, tedarik ka ynağı, üretim vb.) yereldir. Bu nedenle yerel ekonomik faaliyetler üzerinde önemli çarpan etkisine sahiptir.

25 14 4. Üniversite Sanayi İşbirliği Arayüzü Olarak Akademik Girişimcilik Küresel rekabet ortamında, akademik girişimcilik kanalıyla kurulan akademik filiz işletmelerin üniversite sanayi işbirliğindeki yeri ve rolü Şekil 1 yardımıyla açıklanabilir. Şekil 1: Akademik Filiz İşletmelerin Üniversite Sanayi İşbirliğindeki Rolü KÜRESEL REKABET BASAMAKLARI Ekonomik Büyüme Bölgesel Kalkınma İnovasyon ÜNİVERSİTE Sanayi İhtiyacına Yönelik Yetiştirilen Ar&Ge Personeli yetiştirilmesi Teknoloji Üretimi AkademikBilginin Ticarileştirilesi Üretilen Akademik Bilgi AkademikBilginin Yayılması Üniversite-Sanayi İşbirliği TGB İstihdam Artışı SANAYİ Ticari Deneyim Akademik Filiz İşletmeler Mevcut İmkanlar Akademik Olmayan Girişimler Şekil 1 de görülebileceği gibi, üniversitelerin temel amacı her ne kadar eğitim-öğretim olsa da ilgili kurumların hem akademik bilgi üretiminde, hem de sanayi ihtiyacına uygun nitelikli ar-ge personeli yetiştirmede üstlendiği rol oldukça önemlidir. Şekil 1 deki döngünün içerisinde üniversiteler kadar sanayinin de üstlendiği rol de oldukça önemlidir. Sanayinin sahip olduğu mevcut imkânlar ve ticari deneyimler, üniversitelere teoriden elde ettikleri akademik bilgileri pratiğe dönüştürme aşamasında bir geçiş kapısı sunmaktadır. Bu anlamda üretilen akademik bilgiler satır aralarında saklı kalmamaktadır. Üniversite ve sanayinin mevcut imkânlarının bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişmeler için TGB lerde bir araya getirilmesi, TGB lerin bu döngüye dâhil edilmesini bir nevi zorunlu hale getirmektedir. Nitekim, TGB lerde vücut bulan üniversite ve sanayi işbirliği, hem üniversiteler ve sanayi, hem de bir bütün olarak ekonomi açısından olumlu yansımalara neden olacaktır. Öncelikle, üniversiteler açısından düşünüldüğünde, teorik olarak üretilen ham bilgiler pratiğe aktarılarak ticarileştirilmektedir. Ayrıca TGB ler genellikle üniversiteler ile iç içe kurulduklarından, üniversiteler eğitim programlarını TGB lerde faaliyet gösteren şirketlerin ihtiyaç duyduğu beşeri sermayeye göre revize edebileceklerdir. Aynı noktadan hareketle, sanayi açısından düşünüldüğünde TGB lerde faaliyet gösteren şirketler nitelikli beşeri sermaye ihtiyacını doğrudan üniversiteden karşılayabileceklerdir. İlave olarak, ilgili şirketlerin akademik camia ile iç içe olması, akademik bilgiye daha kolay ulaşmalarını sağlayacaktır. Dolayısıyla döngü içerisinde TGB lerin rolü, üniversite ve sanayiyi yakınlaştırarak her iki tarafın da bu işbirliğinden fayda sağlamasına aracılık etmektir. Ekonomi açısından düşünüldüğünde ise, TGB lerde faaliyet gösteren ilgili şirketler vasıtasıyla artan akademik bilgi akışı ve bu bilgilerin ticarileştirilmesi, teknoloji üretiminde ve inovasyon kapasitesinde artışa neden olacaktır. Şekil 1 de TGB lerde faaliyet gösteren şirketler, çalışmanın amacı ile uyumlu olması adına akademik girişimler (akademik filiz işletmeler) ve akademik olmayan girişimler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. TGB lerde faaliyet gösteren bu iki şirket türünün ayrıldıkları temel nokta, akademik filiz işletmelerin akademik girişimcilik ile desteklenmesidir. Bir diğer ifadeyle, akademik filiz işletmeler bünyelerinde

26 15 akademik bir kurucu ya da ortak bulundururken, akademik olmayan girişimler için böyle bir zorunluluk söz konusu değildir. Şekil 1 de görüldüğü gibi, akademik olamayan girişimler, akademik filiz işletmeler gibi istihdam yaratma potansiyeline sahiplerdir. Ancak, akademik bilginin yayılması ve ticarileştirilmesi konularında ilgili şirketlerin akademik filiz işletmelerle aynı performansa sahip olup olmadıkları tartışmalıdır. Bu nedenle, şekilde ilgili ilişkiler kesikli çizgi ile gösterilmiştir. araştırma faaliyetlerine bağlı kalmamalarını, şirket dışı kaynaklara yönelmelerini ifade etmektedir. Şekil 1 de üniversite ile sanayi arasındaki işbirliği temellerini sağlamlaştıracak bir ara yüz olarak kabul edilebilen akademik filiz işletmeler, üniversite sanayi işbirliğinin en önemli aktörlerinden biri olarak belirlenmiştir. Nitekim, akademik girişimcilik vasıtasıyla bünyesinde akademik bilgi barındıran bu şirketler, hem istihdam artışı hem de akademik bilginin yayılması ve ticarileştirilmesi adına önemli bir rol üstlenmektedirler. Söz konusu şirketler vasıtasıyla üniversitelerde üretilen akademik bilgiler ticarileştirilerek, bu bilgilerin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşümü sağlanmaktadır. Sonuç olarak, ilgili şirketler ekonominin teknoloji ve inovasyon kapasitesinde artış sağlayarak, hem bölgesel kalkınma hem de uzun dönemde ekonomik büyüme potansiyeli sunmakta ve küresel rekabet basamaklarında hızla yol alınmasına yardımcı olmaktadır. 5. Türkiye nin Mevcut Durumu T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre Ocak 2015 tarihi itibariyle Türkiye de 44 tanesi faaliyette, 15 tanesi ise henüz alt yapı çalışmaları devam eden toplam 59 adet TGB bulunmaktadır yılında faaliyet gösteren 44 adet TGB de faaliyet gösteren şirket sayısı 3025 iken, bu şirketlerden yalnızca 681 i (%22.51) akademik girişimcilik kanalıyla kurulmuştur. TGB lerin ortalama yaşı altıdır. Bu nedenle çalışmada, 6 yıldan daha uzun bir süre faaliyet gösteren TGB lere odaklanılmıştır. Bu bağlamda, araştırmanın örneklemini 25 TGB de faaliyet gösteren 566 akademik filiz işletme oluşturmaktadır. Tablo 1 de söz konusu 25 TGB ye ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Tablo 1: Örneklem Çerçevesindeki TGB lere İlişkin Özet Bilgiler TGB Adı Bulunduğu İl Faaliyet Yerleşik Akademik Ankete Katılan Akademik Süresi Filiz İşletme Sayısı Girişimci Sayısı ODTÜ Teknokent TGB Ankara (%24) TÜBİTAK Marmara Teknokent Kocaeli (%100) İzmir TGB İzmir (%17) Eskişehir TGB Eskişehir (%48) Hacettepe Üniversitesi TGB Ankara (%36) İstanbul Üniversitesi TGB İstanbul (%16) İTÜ Arı Teknokent TGB İstanbul (%39) Kocaeli Üniversitesi TGB Kocaeli (%34) Selçuk Üniversitesi TGB Konya (%24) Yıldız Teknik Üniversitesi TGB İstanbul (%35) Batı Akdeniz Teknokenti TGB Antalya (%9) Çukurova TGB Adana (%36) Trabzon TGB Trabzon (%94) Erciyes Üniversitesi TGB Kayseri (%0) Erzurum Ata Teknokent TGB Erzurum (%33) Göller Bölgesi Isparta (%42) Mersin TGB Mersin (%94) Ulutek TGB Bursa (%40) Ankara Üniversitesi TGB Ankara (%25) Gaziantep Üniversitesi TGB Gaziantep (%36) Cumhuriyet TGB Sivas (%67) Dicle Üniversitesi TGB Diyarbakır (%11) Fırat TGB Elazığ (%30) Gazi Teknopark TGB Ankara (%31) Pamukkale Üniversitesi TGB Denizli (%45) Toplam (%33) Tablo 1 de görüleceği gibi, örneklem çerçevesindeki TGB ler 19 farklı ilde bulunmakla birlikte, söz konusu TGB lerin faaliyet süreleri 7 ile 13 yıl arasında değişmektedir. Ayrıca bünyesinde en fazla

27 16 akademik filiz işletme bulunan TGB İTÜ Arı Teknokent iken, bünyesinde en az akademik filiz işletme bulunan TGB TÜBİTAK Marmara Teknokent tir. Araştırmanın anket formuna katılım açısından ise en fazla katılım % 100 lük oranla TÜBİTAK Marmara Teknokent ten, en az katılım ise %0 lık oranla Erciyes Üniversitesi TGB den sağlanmıştır. Söz konusu TGB lerde toplam 566 akademik filiz işletme faaliyet göstermektedir. Anket formunu dolduran akademik girişimci sayısı 194 tür. Ancak eksik ya da hatalı bilgi içerdiği tespit edilen 8 adet anket formunun elenmesi nedeni ile toplam geri dönüş sayısı 186 olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla ankete katılım oranı %33 olarak gerçekleşmiştir. Örneklemde yer alan şirketlerin yaklaşık %63 ü ticarileşmiş, %37 si ise henüz ticarileşmemiş şirketlerden oluşmaktadır. Şirketlerin yaklaşık %8 i A.Ş, %14 ü şahıs işletmesi, %78 i Ltd. olarak faaliyet göstermektedir. Bu şirketlerin yaklaşık %89 u mikro, %10 u küçük ve %1 ise orta ölçekli işletme kategorisindedir. Şirketlerin yaklaşık olarak %30 u bilişim ve yazılım, %19 u elektrik ve elektronik, %9 u çevre ve yenilenebilir enerji, %6 sı makine ve sanayi, %5 i gıda teknolojileri, %4 ü nano teknoloji, %4 ü savunma, %3 ü biyoteknoloji, %3 ü medikal, %3 ü ileri malzeme teknolojileri, sektöründe faaliyet göstermektedir. Geriye kalan %7 lik dilimde yer alan şirketler tarım ve hayvancılık, tıp, ziraai teknolojileri ve benzeri sektörlerde faaliyet gösterirken, diğer %7 lik dilimde yer alan şirketler ise birden fazla sektörde faaliyetlerini sürdüren girişimlerdir. Ayrıca söz konusu şirketlerin yaşı 1 ile 21 arasında değişmekle birlikte, ortalama 5.5 tir. Ortak sayısı ise 2 ile 99 arasında değerler almakla birlikte, ortalama ortak sayısı yaklaşık olarak 3 tür. Akademik unvana göre bir sınıflandırma yapıldığında ise, örneklem çerçevesindeki akademik girişimcilerin %13 ü araştırma görevlisi, %13 ü öğretim görevlisi ya da okutman, %22 si yardımcı doçent, %14 ü doçent ve %38 i profesördür. Akademik girişimcilerin %29 u bağlı bulundukları üniversite yönetiminin endüstri bağlantısı ve dış bağlantı gibi filiz işletme faaliyetleri konusunda destekleyici olduğunu, %71 i ise destekleyici olmadığını belirtmiştir. Akademik girişimcilerin %19 u üniversite fikri mülkiyet politikasının, filiz işletme kurma çabaları üzerindeki etkisinin olumlu, %81 i ise olumsuz olduğunu düşünmektedir. Örneklemdeki akademik filiz işletmelerin yaklaşık %28 i faaliyetlerinde sanayi işbirliğine yer vermezken, %72 si sanayi ile görüş alışverişinde bulunmaktadır. Ayrıca söz konusu şirketlerden %40 ı üniversiteden girişimcilik, eğitim ve ticarileşme ve benzeri konularda destek almakla birlikte, %12 si finansman, %30 u ise personel desteği almıştır. Bununla birlikte söz konusu şirketlerden %90 ı TTO dan destek almış, %10 u ise herhangi bir destek almamıştır. Şirketlerden yalnızca %27 si patent, %10 u faydalı model ve %6 sı ise endüstriyel tasarım başvurusunda bulunmuştur. Akademik girişimcilerin ya da şirket ortaklarının yaklaşık %21 inin şirketin kuruluşundan önceki yıllarda ulusal ya da uluslararası patent başvurusu bulunmaktadır. Örneklem içerisindeki şirketlerden yaklaşık olarak %79 u faaliyet dönemi boyunca kendi çabalarıyla, %32 si ise diğer işletme ya da kuruluşlarla işbirliği içerisinde yeni ürün ya da hizmet geliştirmiştir. Bununla birlikte şirketlerin %14 ü yeni ürün ya da hizmet transferi gerçekleştirmiştir. Şirketlerin yaklaşık %91 i düzenli olarak ar-ge faaliyetinde bulunmakla birlikte, %87 sinin ar-ge departmanı bulunmaktadır. Dolayısıyla %4 lük dilimdeki şirketler ar-ge departmanı bulunmadığı halde düzenli olarak ar-ge faaliyeti gerçekleştirmektedirler. Ar-ge departmanı bulunan şirketlerin, arge departmanlarının faaliyet süresi 1-16 yıl arasında, ar-ge harcamalarının oranı ise yaklaşık olarak %5-500 arasında değişmektedir. Bununla birlikte, şirketlerin yaklaşık %70 i ar-ge ve yenilik projeleri kapsamında destek almıştır. 186 şirketin toplam istihdamı 1082 olmakla birlikte, ortalama personel sayısı yaklaşık olarak 6 dır. İlgili istihdamın yaklaşık %31 i lisans, %27 si yüksek lisans, %34 ü doktora mezunlarından oluşmaktadır. Dolayısıyla toplam personelin yaklaşık olarak %92 si lisans ya da lisansüstü eğitim düzeyine, %8 i ise lisans derecesinin altında bir eğitim düzeyine sahiptir. Örneklemdeki toplam ar-ge personel sayısı 616, ortalama ar-ge personel sayısı ise yaklaşık olarak 6.5 tir. Mühendis unvanına sahip toplam personel sayısı 379, mühendis unvanına sahip toplam girişimci sayısı 313, akademik

28 17 personel sayısı 153, akademik girişimci sayısı ise 362 dir. Ayrıca şirketlerin yalnızca % 1.6 sı dışarıdan bir profesyonel yöneticiye sahiptir. Örneklemde yer alan şirketlerin yaklaşık %3 ü melek yatırımcılıktan, yine %3 ü risk sermayesinden faydalanmıştır. Ayrıca şirketlerin %35 i teknogirişim sermayesi ile kurulmuş, %23 ü ise devlet girişimcilik fonu kullanmıştır. Çoklu lisans kullanan şirketlerin payı ise %6 dır. Söz konusu şirketlerin yaklaşık %36 sı kuluçka merkezinde bulunmaktadır. %10 unun ise başka bir şirket ile ortak girişimi söz konusudur. Bunun yanı sıra, şirketlerin yaklaşıl %10 u ulusal ya da uluslararası kurum veya kuruluşlardan ödül, yaklaşık %57 si ise ulusal ya da uluslararası kurum veya kuruluşlardan destek almıştır. 4. Sonuç Akademik girişimcilik kanalıyla kurulan akademik filiz işletmeler bölgesel kalkınma, ekonomik büyüme ve küresel rekabet üzerindeki olumlu yansımaları nedeniyle, literatürde gittikçe önem kazanan bir konu haline gelmiştir. Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi amacıyla akademik girişimciler tarafından kurulan akademik filiz işletmeler, Türkiye de de son yıllarda ulusal bilim, teknoloji ve yenilik politikalarının bir parçası haline gelmiştir. Nitekim ilgili şirketler Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) tarafından uygulamaya geçirilen Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi nin (UBTYS) ve bu stratejinin eylem planının da bir parçası olmuştur. Üniversite sanayi işbirliği ve akademik girişimcilik arasındaki ilişkiyi ve Türkiye nin akademik girişimcilik konusundaki mevcut durumunu incelemek amacı ile yapılan bu çalışmadan elde edilen bulguları şu şekilde özetlemek mümkündür: Akademisyenlerce üretilen bilgilerin teknolojiye dönüştürülerek ticarileştirildiği yapılar olan akademik filiz işletmeler, ekonomik büyüme ve kalkınma üzerinde önemli bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda iki aktarım mekanizması söz konusudur. Birincisi, bu şirketler TGB de kümelenme eğilimi göstererek pozitif dışsallıklar yaratmakta ve bilgi yayılmalarına katkı sağlamaktalardır. İkincisi ise, söz konusu şirketler ekonomide veri teknoloji ve kaynaklarla ortaya çıkarılabilecek maksimum mal bileşimini etkilemektedirler. Daha açık bir ifadeyle ortaya çıkardıkları inovatif ürün ve hizmetlerle ekonomiye katma değer kazandırmaktadırlar. Nitekim akademik girişimciler ileri teknoloji ürünleri üzerine çalıştıklarından dolayı, geliştirdikleri ileri teknolojiler ile doğal kaynaklar ve sermaye gibi diğer üretim faktörlerinin de verimliliğine katkı sağlamaktadırlar. Akademik filiz işletmeler ekonomiye inovatif değer kazandırarak ekonomik büyümeyi hızlandıran, istihdamı arttırarak bölgesel kalkınmayı canlandıran ileri teknoloji üzerine yoğunlaşan girişimlerdir. Ancak 2015yılı baz alındığında, Türkiye de faaliyet gösteren akademik filiz işletmeler, TGB de faaliyet gösteren şirketlerin sadece %22.51 ini temsil etmektedir. Bu nedenle, Türkiye nin teknoloji ithalatına bağımlı olduğu ve/veya ihracatın ithalata bağımlılık oranının yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, öncelikle üniversite ile sanayi arasındaki işbirliği temellerini sağlamlaştıracak ara yüzler olarak karşımıza çıkan akademik girişimciliğin önünün daha fazla açılması ve dolayısıyla akademik filiz işletmelere yönelik yatırımların arttırılması gerekmektedir. Örneklemdeki şirketlerin yaklaşık %63 ünün ürün ya da hizmet satışına başladığı ve bu şirketlerin ortalama yaşının ortalama 5.5 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, araştırma sonuçlarını ticarileştirmek amacıyla kurulan söz konusu şirketlerin büyük çoğunluğunun amacına uygun olarak faaliyetlerini sürdürdüğü sonucuna ulaşmak mümkündür. Bununla birlikte söz konusu şirketlerin yaklaşık %72 sinin sanayi ile işbirliği içinde bulunması, akademik girişimcilerin üniversite sanayi işbirliği arayüzü olarak faaliyet gösterdiklerini doğrulamaktadır. 186 şirketin toplam istihdamı 1082 olmakla birlikte, ortalama personel sayısı yaklaşık olarak 6 dır. İlgili istihdamın yaklaşık olarak %92 si lisans ya da lisansüstü eğitim düzeyine, %8 i ise lisans derecesinin altında bir eğitim düzeyine sahiptir. Bu bağlamda akademik filiz işletmeler istihdam yaratma kapasitesine sahip olduğunu gibi, yaratılan bu istihdam nitelikli işgücüne yöneliktir. Çalışmadan elde edilen bulgular bir bütün olarak dikkate alındığında politika yapıcılara, üniversite ve akademik filiz işletme yöneticilerine şu önerilerde bulunulabilir:

29 18 Çalışmanın bulgularına göre akademik girişimciler arasında risk sermayesi ve melek yatırımcılık henüz yaygınlaşmamıştır. Bu nedenle, hem akademik girişimcilerin hem de risk sermayedarlarının ve melek yatırımcıların farkındalıklarını artırmaya yönelik politika temelli adımlar atılmalıdır. Bu bağlamda, risk sermayedarları ya da melek yatırımcılar ile akademik girişimcileri bir araya getiren platformlar kurulabilir. Akademik girişimcilerin genellikle finans konusunda sıkıntı yaşadıkları göz önünde bulundurulduğunda, risk sermayesi ve melek yatırımcılara yönelik atılacak politik adımlar akademik filiz işletmelerin finansal açıdan rahatlamalarını ve performanslarını artırmalarını sağlayabilecek en önemli adımlardan biridir. Şirketlerden yaklaşık olarak %79 u faaliyet dönemi boyunca kendi çabalarıyla, %32 si ise diğer işletme ya da kuruluşlarla işbirliği içerisinde yeni ürün ya da hizmet geliştirmiştir. Ancak şirketlerden yalnızca %27 si patent, %10 u faydalı model ve %6 sı ise endüstriyel tasarım başvurusunda bulunmuştur. Bu durumun nedenleri arasında şirketlerin ortaya çıkardığı yeni ürün, hizmet ya da lisansların patent kriterlerini karşılamaması veya genellikle finansal sıkıntı yaşayan akademik girişimcinin patent maliyetini üstlenmeyi tercih etmemesi söylenebilir. Ancak yeni çıkarılan patent yasasında araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi adına akademisyenlere bir takım kolaylıklar sağlanmıştır. Dolayısıyla akademisyenlerin bu kolaylıklara yönelik farkındalıklarının artırılması gerekmektedir. Akademik filiz işletmelerin yaygınlaştırılması adına akademisyenlerin, üniversite yöneticilerinin ve politika yapıcıların akademik girişimciliğin bölgesel kalkınma ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisine yönelik farkındalıklarının artırılması yönünde çalışmalar yapılabilir. Şirketlerin yalnızca % 1.6 sı dışarıdan bir profesyonel yöneticiye sahiptir. Üniversitelerin temel misyonları göz önünde bulundurulduğunda, hem eğitim hem de girişimcilik vasfının bir arada yürütülmesi akademik girişimcileri zorlamaktadır. Bu nedenle akademik girişimcilere yönelik hukuki prosedürlerin gözden geçirilmesine ve içindeki bulundukları şartların iyileştirilmesine yönelik politik adımlar atılabileceği gibi, akademik girişimcilere profesyonel yönetici noktasında destek verilebilir. Akademik girişimcilerin büyük çoğunluğu üniversite yönetiminin endüstri bağlantısı ve dış bağlantı gibi filiz işletme faaliyetleri konusunda destekleyici olmadığını ve üniversite fikri mülkiyet politikasının filiz işletme kurma çabaları üzerindeki etkisinin olumsuz olduğunu düşünmektedir. Akademik girişimciliğin yaygınlaştırılması adına, üniversiteler akademik girişimcilere çeşitli konularda pozitif yönde ayrıcalık tanıyabilir. Örneğin akademisyenlerin TGB lerde şirket kurmasına yönelik yapılan üniversite görevlendirmelerinde ya da akademik yükselme kriterlerinde akademik girişimciler lehine yapılacak düzenlemeler, hem akademik girişimcilerin, hem de şirket faaliyetlerinin verimliliğini artıracaktır. Nitekim araştırmanın saha çalışması sonuçlarına göre birçok akademik girişimci, akademik yükselme kriterlerinde akademik girişimcilik çıktılarına yer verilmediğini belirtmiştir. Birçok üniversitede akademik yükselme kriterlerinde akademik girişimcilik çıktılarına yer verilse de, bazı üniversitelerde henüz bu kriterlere yer verilmemektedir. Dolayısıyla bu farklılığın ortadan kaldırılmasına yönelik politik adımlar atılabilir. TEŞEKKÜR Bu çalışma, TÜBİTAK tarafından TÜBİTAK 1001 (SOBAG -113K372) Programı çerçevesinde desteklenmiştir. KAYNAKLAR Cantaragıu, R., Towards a Conceptual Delimitation of Academic Entrepreneurship". Management&Marketing Challenges for the Knowledge Society, vol. 7, N.4, pp Chrisman, J. J., Hynes, T., Fraser, S., "Faculty entrepreneurship and economic development: The Case of The University of Calgary", Journal of Business Venturing, vol. 10, pp Doutriaux, J., "Growth Pattern of Entrepreneurial Firms", Journal of Business Venturing, vol. 2, pp Erdil, E., Pamukçu, M.T., Akçomak, İ.S., Erden, Y., "Değişen Üniversite- Sanayi İşbirliğinde Üniversite Örgütlenmesi", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, cilt 68, N.2, ss

30 19 Erdős, K., Varga, A., "The Academic Entrepreneur: Myth or Reality for Increased Regional Growth in Europe?, Intangible Assets and Regional Economic Growth, vol. 1, N.3, pp Goel, R.K., Grimple, C., "Are All Academic Entrepreneurs Created Alike? Evidence from Germany", Economics of Innovation and New Technology, vol. 21, pp Hayter, C.S., The Open Innovation Imperative: Perspectives on Success From Faculty Entrepreneurs, Yayınlanmamış Doktora Tezi, The George Washington University. Hogan, T., Zhou, Q., Defining University Spin-Offs (edited by Oakey, R., Groen, A., Sijde, P., Cook, G. Emerald Group Publishing Limited, UK, pp Klofsten, M., Jones, E., "Comparing Academic Entrepreneurship in Europe: The Case of Sweden and Ireland", Small Business Economics, vol. 14, pp Lacetera, N., "Academic Entrepreneurship", Managerial and Decisions Economics, vol. 30, pp Laukkanen, M., "Exploring Academic Entrepreneurship: Drivers and Tensions of University- Based Business", Journal of Small Business and Enterprise Development, vol.10, N.4, pp Louis, K. S., Blumenthal, D., Gluck, M.E., Stoto, M.A., "Entrepreneurs in Academe: An Exploration of Behaviors among Life Scientists", Administrative Science Quarterly, vol. 34, pp Lowe, R.A., Entrepreneurship and Information Asymmetry: Theory And Evidence From The University of California, Carnegie Mellon University Working Paper, Berkeley, pp OECD (2001), Special Issue on Fostering High-tech Spin-offs: A Public Strategy for Innovation, STI Review, 26. Shane, S., Academic Entrepreneurship: University Spinoffs and Wealth Creation, First Edition, Edward Elgar Publishing Limited: USA. Siegel, D.S., Waldman, D.A., Atwater, L.E., Link, A.N., "Toward A Model of The Effective Transfer of Scientific Knowledge from Academicians to Practitioners: Qualitative Evidence from The Commercialization of University Technologies", Journal of Engineering and Technology Management, vol. 21, pp Silva, L.R., 2012, Academic Entrepreneurship in a Resource Constrained Environment, Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University of Manchester. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, T. C. Resmi Gazete, 24454, 6 Temmuz Wright, M., Academic Entrepreneurship in Europe, First Edition, Edward Elgar Publishing, USA. Wright, M., Piva, E., Mosey, S., Lockett, A., "Academic Entrepreneurship and Business Schools", Journal of Technology Transfer, vol. 34, pp Yusof, M., Jain, K.K., "Categories of university-level entrepreneurship: A literature survey", International Entrepreneurship and Management Journal, vol. 6, pp Zhang, J., A Study of Academic Entrepreneurs Using Venture Capital Data, IZA Discussion Paper, N.2992, pp Zhao, F., "Commercialization of Research: A Case Study of Australian Universities", Higher Education Research & Development, vol. 23, N.2, pp

31 20 İNOVASYON KABİLİYETİ VE ABSORBE KAPASİTESİ DİNAMİKLERİ: EŞBÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK ANALİZİ Ahmet Kibar ÇETİN 1, Hakan Kasım AKMAZ 2, Sevilay SARICA 3 ÖZET Bu çalışmada inovasyon kabiliyetinin ve absorbe kapasitesinin önce kendi iç dinamikleri sonra karşılıklı etkileşimleri incelenmiştir. Ampirik çalışmalarda hem inovasyon kabiliyeti hem de absorbe kapasitesinin ölçümü için çok sayıda ölçüt bulunmaktadır. Bu çalışma için inovasyon kabiliyeti, patent sayısı, bilimsel makale sayısı ve ticari marka sayısıyla ölçülürken absorbe kapasitesi rekabet düzeyi (dış ticaret hacmi), beşeri sermaye (yükseköğretim kayıt oranı), altyapı (elektrik kullanım miktarı) ve kalkınmışlık düzeyi (kişi başı gelir) ile temsil edilmiştir. Çalışmada Türkiye nin dönemine ait yıllık verileri kullanılarak ARDL sınır test yaklaşımıyla uzun dönemli ilişkiler analiz edilmiş ve inovasyon kabiliyeti değişkenleriyle absorbe kapasitesi değişkenlerinin kendi aralarındaki ve karşılıklı nedensellikleri Granger-nedensellik testleriyle tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon kabiliyeti, absorbe kapasitesi, eşbütünleşme, nedensellik. THE DYNAMICS OF INNOVATION CAPABILITY AND ABSORPTIVE CAPACITY: COINTEGRATION AND CAUSALITY ANALYSIS ABSTRACT In this study, firstly inner dynamics of innovation capability and absorptive capacity, then their interaction with each other are investigated. In empirical studies there are many indicators measuring innovation capability and absorptive capacity. For this study, the innovation capability is measured by number of patents, scientific articles and trademarks, while absorptive capacity is represented by competitiveness (trade volume), human capital (tertiary enrollment rate), infrastructure (electricity consumption) and development (GDP per capita). In the study, using the annual data of Turkey between long run relations are analyzed with ARDL bound test approach. In addition, causalities within the indicators of innovation capability and absorptive capacity, and finally the causalities between these two groups of indicators are investigated by Granger causality tests. Keywords: Innovation capability, absorptive capacity, cointegration, causality. 1 Doç. Dr., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, E-posta: akcetin@hotmail.com 2 Doç. Dr., Matematik Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, E-posta: hakanakmaz@karatekin.edu.tr 3 Yrd. Doç. Dr., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, E-posta: sevilay-sarıca@hotmail.com

32 21 GİRİŞ Günümüz ekonomilerinde teknoloji ve bilgi, kalkınmanın temel etkenleri olan sermaye ve emeğe ek olarak önemli faktörler olarak ortaya çıkmış ve modern büyüme modellerindeki yerlerini almışlardır. Farklı bilgi alanlarının oluşumu ve yayılımının hızlanması neticesinde ilerleyen teknoloji yeni ürünlerin ömürlerini daha da kısaltmaktadır. Bu durum inovasyonu, firmaların yanı sıra aynı zamanda ekonomik büyüme ve ulusal rekabet üzerindeki etkileri dolayısıyla ülkeler için de zorunlu kılmaktadır. Ulusal inovasyon sistemlerinin incelenmesine yönelik çalışmalarda inovasyon ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin yanı sıra (Fagerberg ve Srholec, 2008) inovasyon sistemlerinin etkenleri ve gelişimleri de incelenmiştir (Furman vd., 2002; Fu, 2008, Filippetti ve Peyrache, 2011; Doyle ve O Connor, 2013). Ancak inovasyon sistemlerinin dinamik yapısını tam olarak açıklayabilecek yeterli sayıda ampirik çalışma bulunmamaktadır. Literatürde yer alan çalışmalar ulusal inovasyon sistemlerinin dinamiklerinin incelenmesinde iki önemli bileşeni ortaya koymuştur (Castellac ci ve Natera, 2013). Bunlardan birincisi inovasyon yapabilme kabiliyetidir. Furman vd. (2002) inovasyon kabiliyetini, bir ülkenin uzun dönemde bir inovatif teknoloji akımını üretme ve ticarileştirme becerisi olarak tanımlamıştır. Diğer bileşen ise uluslararası bilginin öğrenilmesi ve imitasyon faaliyetlerini temsil eden absorbe kapasitesidir. Makroekonomik anlamda absorbe kapasitesi bir ekonominin dışsal bilgi ve kaynakları özümseme ve faydalanma yeteneğini tanımlamaktadır (Adler, 1965; Murovec ve Prodan, 2009). Bu çalışma, ulusal inovasyon sistemlerini inceleyen ekonometrik çalışmalara yönelik literatürdeki boşluğu dikkate alarak Türkiye örneğini incelemiştir dönemine ait veriler kullanılarak inovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesi kavramları farklı değişkenlerle temsil edilmiştir. Bu iki bileşen için öncelikle kendi içlerinde eşbütünleşme analizi yapılmıştır. Sonrasında inovasyon kabiliyeti ile absorbe kapasitesi değişkenleri arasında eşbütünleşme ve uzun dönem ilişkileri elde edilmiştir. Son olarak iki grup değişkenlerinin arasındaki nedensellik analizleri yapılmıştır. LİTERATÜR TARAMASI Literatürde ulusal inovasyon sistemlerinin ele alındığı çalışmaların bir kısmı farklı kabiliyet çeşitleri ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkileri incelemiştir. Fagerberg ve Srholec (2008) inovasyon sistemi gelişimi, yönetim kalitesi, politik sistemin yapısı, açıklık derecesi olmak üzere dört farklı kabiliyet göstergesinin ekonomik kalkınma üzerindeki etkilerini incelemiştir. Çalışmada inovasyon sistemi ve yönetimin kalkınma üzerinde özellikle önemli etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Archibugi ve Coco (2004) teknolojik kabiliyetler için teknolojinin üretilmesi, teknolojik altyapı ve beşeri yeteneklerin geliştirilmesi şeklinde üç ana indeks tanımlamış ve teknoloji indeksine göre sınıflandırılmış üç farklı ülke grubu için teknolojik kabiliyetlerdeki değişim ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Ulusal inovasyon sistemlerine yönelik çalışmaların diğer bir bölümü ise inovasyon kabiliyetlerinin belirleyicileri ve dinamikleri üzerinedir. Furman vd. (2002) ulusal inovasyon kapasitesinin belirleyicilerini inceledikleri çalışmada kaynak tahsisi ve politika seçeneği içeren inovasyon altyapısı, kümelenmiş spesifik inovasyon çevresi ve bu ikisi arasındaki bağın kalitesi olarak belirleyicileri üç kategoride toplamışlardır. Elde edilen bulgular açıklık, fikri mülkiyet haklarının korunması, anti tröst gibi politika seçimlerinin ve üniversitelerin olumlu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Furman vd (2002) yaklaşımını, Doyle ve O Connor (2013) küçük açık ekonomiler için, Hu ve Mathews (2005) takipçi Doğu Asya ülkeleri için uygulamıştır. Bu çalışmalardaki bulgular genel hatlarıyla benzerlik gösterse de, küçük açık ekonomilerde ARGE personelinin etkili olmadığı, takipçi ülkelerde ise kamu ARGE harcamalarının önemli etkiye sahip olduğu sonuçları vurgulanmıştır. Krammer (2009) Doğu Avrupa daki geçiş ülkelerinin inovasyon kapasitelerini incelediği çalışmasında inovasyon altyapılarının, küreselleşmenin ve üniversitelerin olumlu etkiye sahip olduğunu belirtmiştir.

33 22 Endüstriyel bozulma gibi geçiş etkilerinin ise negatif etkiye sahip olduğunu vurgulamıştır. Filippetti ve Peyrache (2011) t eknoloji kabiliyetlerini ticari inovasyon, bilgi/beceri ve altyapı şeklinde üç ana kategoriye ayırmıştır. Yükselen büyük, geçiş, Asya Kaplanları ve gelişmiş ülkeler için bu kabiliyetlerin ayrıştırılmış katkı düzeyleri incelenmiştir. Varsakelis (2006) eğitim kalitesinin ve kamu kurumlarının verimliliğinin inovasyon aktiviteleri üzerindeki etkilerini incelemiştir. Öğrencilerin fen ve matematik skorları ile temsil edilen eğitim kalitesi ve politik haklar, medeni özgürlükler, yolsuzluk algı endeksi ve basın özgürlüğü ile tanımlanan kamu sisteminin daha üretken bir inovasyon sistemine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Waguespack vd. (2005) siyasi istikrarın teknolojik gelişim üzerinde pozitif etkisi olduğunu vurgulamıştır. Fu (2008) Çin in bölgesel inovasyon kabiliyetlerinin gelişimini ele aldığı çalışmasında, doğrudan yabancı yatırımların ve absorbe kapasitelerinin etkilerini incelemiştir. İşgücü kalitesi ve ARGE harcamalarının oranı olarak tanımlanan absorbe kapasitesinin ve doğrudan yabancı yatırımların inovasyon kabiliyetleri üzerinde pozitif etkisi olduğunu belirtmiştir. Hu ve Mathews (2008) Çin özelinde yaptıkları çalışmalarında üniversitelerin inovasyon kapasitesi üzerinde etkili olduğunu ancak kamu sektörünün açık bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Castellacci ve Natera (2013) inovasyon sistemlerinin dinamiğini inovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesi olarak iki ana faktör açısından ele almıştır. İnovasyon kabiliyeti için inovatif girdi, bilimsel çıktı ve teknolojik çıktı değişkenleri, absorbe kapasitesi için de altyapı, ticaret ve beşeri sermaye değişkenleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar bu iki faktör grubunun birlikte gelişimlerinin inovasyon sistemlerinin yapısında olumlu etkiye sahip olduğunu vurgulamaktadır. MODEL Çalışmanın modellemesi iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada inovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesi değişkenlerinin kendi içlerindeki etkileşimleri incelenmektedir. İkinci aşamada ise absorbe değişkenlerinin inovasyon değişkeni ile olan etkileşimi analiz edilmektedir. Gerek inovasyon kabiliyetinin gerekse absorbe kapasitesinin ölçümünde alternatif değişkenler kullanılabilmektedir. Aşağıda bu çalışmada kullanılan inovasyon kabiliyeti; inovatif çıktı, bilimsel çıktı ve teknolojik çıktı değişkenleriyle absorbe kapasitesi; rekabet, beşeri sermaye, kalkınmışlık düzeyi ve altyapı değişkenleriyle temsil edilmiştir. İnovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesinin kendi içlerindeki dinamikleri ve karşılıklı etkileşimlerini belirleyebilmek için aralarında uzun dönem ilişkisi olması gerekir. Eşbütünleşme ilişkisi testinde kullanılan inovasyon kabiliyeti değişkenleri Denklem (1) de; absorbe kapasitesi değişkenleri Denklem (2) de ve karşılıklı etkileşimlerin incelenmesinde kullanılan değişkenler Denklem (3) de gösterilmiştir. İnovatif çıktı = F(bilimsel çıktı, teknolojik çıktı) (1) Rekabet = F(beşeri sermaye, balkınma düzeyi, altyapı) (2) İnovatif çıktı = F(altyapı, kalkınma düzeyi, rekabet, beşeri sermaye) (3) Denklem (1) ve Denklem (2) de bağımlı değişken olarak sırasıyla inovatif çıktı ve rekabet tercih edilmiştir. Denklem (3) de ise inovasyon kabiliyetini daha iyi temsil edeceği düşünülen inovatif çıktı (ticari marka) bağımlı değişken olarak seçilmiştir. VERİLER, YÖNTEM VE AMPİRİK SONUÇLAR Veriler Bu çalışmada kullanılan verilerin tamamı Dünya Bankası Dünya Kalkınma Göstergeleri nden alınmıştır. İnovasyon kabiliyetinin kapsadığı üç değişken ile absorbe kapasitesinin kapsadığı dört

34 23 değişken olmak üzere toplamda yedi değişken kullanılmıştır. Değişkenlerin belirlenmesinde Castellacci ve Natera (2013) çalışması dikkate alınmıştır. Tüm değişkenlerin doğal logaritması alınarak analizler gerçekleştirilmiştir. Değişkenler ve açıklamalar Tablo 1 de verilmiştir. Tablo 1. Veriler ve Tanımları Kategoriler Değişkenler Açıklamalar İnovasyon Kabiliyeti Absorbe Kapasitesi İnovatif Çıktı Bilimsel Çıktı Teknolojik Çıktı Rekabet Altyapı Kalkınma Düzeyi Beşeri Sermaye Yerleşikler tarafından yapılan ticari marka başvuru sayısı Fizik, biyoloji, kimya, matematik, klinik tıp, biyomedikal araştırma, mühendislik-teknoloji ve yeryüzü-uzay bilimleri alanlarında bilimsel ve teknik dergilerde yayınlanmış makale sayısı Yerleşiklerin yapmış oldukları patent başvuru sayısı Dış ticaret hacminin (ithalat ve ihracat toplamı) GSY H ya oranı Kişi başına düşen elektrik kullanımı (kwh) Sabit fiyatlarla kişi başına düşen gelir Yükseköğretime kayıt yüzdesi Verilerin Zaman Serisi Özellikleri Zaman serisi analizlerinde kullanılan serilerin durağanlık özellikleri büyük önem taşır. Serilerin durağanlık özelliklerine göre kullanılacak yöntemler değişebildiği gibi bazı ekstrem durumlarda analiz mümkün olmayabilmektedir. Tablo 2 de değişkenlerin Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF) ve Phillips-Perron (PP) birim kök test sonuçları verilmiştir. Beşeri Sermaye Rekabet İnovatif Çıktı Teknolojik Çıktı Bilimsel Çıktı Altyapı Tablo 2. ADF ve PP Birim Kök Test Sonuçları ADF PP Düzey Fark Düzey Fark Sonuç Sabit a a Sabit ve trend c b I(1) Sabit a a Sabit ve trend b a b a I(0) Sabit a a Sabit ve trend a a I(1) Sabit 2.81 c b a Sabit ve trend a a I(0) Sabit c c Sabit ve trend I(1) Sabit a a Sabit ve trend a a I(1) Sabit a a Sabit ve trend a a I(1) Kalkınma Düzeyi ( a ) %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. ( b ) %5 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. ( c ) %10 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır.

35 24 Birim kök test sonuçlarına göre bilimsel çıktı değişkeni dışındaki tüm değişkenlerin düzeyde veya birinci farkta %5 anlamlılık düzeyinde durağan olduğu tespit edilmiştir. Verilerin durağanlık durumları dikkate alındığında uygulanabilecek zaman serisi yöntemleri sınırlanmaktadır. Johansen (1988) yönteminin uygulanabilmesi için tüm serilerin I(1) olması gerekirken ARDL sınır test yönteminde seriler I(0) veya I(1) şeklinde karışık olabilmektedir. Bu çalışmada verilerin I(0) ve I(1) düzeylerinde karışık özellikler göstermesinden dolayı Pesaran vd. (2001) tarafından geliştirilen ARDL sınır test yaklaşımı kullanılmıştır. Granger Nedensellik Değişkenlerin eşbütünleşme ilişkisi belirlendikten sonra karşılıklı etkileşimleri Granger nedensellik yaklaşımıyla belirlenmektedir. Granger nedensellik yaklaşımı, X 1 ve X 2 gibi iki değişkenin doğrusal otoregresif ilişkisini modellemektedir. Denklem (4) ve Denklem (5) de Granger nedensellik model denklemleri gösterilmektedir. ( ) =, ( ) +, ( ) + ( ) (4) ( ) =, ( ) +, ( ) + ( ) (5) Eğer E 1 in varyansı, birimci denklemdeki X 2 teriminin eklenmesiyle azalıyorsa, X 2 nin X 1 in Granger nedeni olduğu söylenir. Tersi durumda ikinci denklemde X 1 in eklenmesiyle E 2 nin varyansı azalıyorsa X 1 in X 2 nin G-nedeni olduğu söylenir. Başka bir ifadeyle eğer A 12 katsayıları birlikte istatistiksel olarak sıfırdan farklıysa X 2, X 1 in G-nedenidir. Ampirik Sonuçlar Tablo 3 de inovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesi değişkenlerinin birbirleriyle olan ilişkileri ve inovasyon kabiliyetini temsilen inovasyon çıktısıyla absorbe kapasitesi değişkenlerinin uzun dönem ilişkileri ARDL sınır test yaklaşımıyla test edilmiştir. Test sonuçlarına göre Denklem (1-3) de belirtilen değişkenler arasında uzun dönemli ilişki bulunmaktadır. Denklem (3) de bağımsız değişkenler arasında beşeri sermaye bulunmasına rağmen modeldeki gözlem sayısının az ve değişken sayısının çok olması nedeniyle uzun dönem ilişki testine sokulmamış ama buna rağmen absorbe kapasitesi değişkenleri arasındaki etkileşimde incelenmiştir. İnovasyon Kabiliyeti İnovatif çıktı = F(bilimsel çıktı, teknolojik çıktı) Tablo 3.ARDL Uzun Dönem İlişki Testi Alt Üst F kritik* Sınırlar (%5)** Uzun Dönem İlişki Durumu (4) Pozitif Absorbe Kapasitesi Rekabet = F(beşeri sermaye, kalkınma düzeyi, altyapı) (3) Pozitif İnovasyon Kabiliyeti Absorbe Kapasitesi ilişkisi İnovatif çıktı = F(rekabet, kalkınma düzeyi, altyapı) (3) Pozitif * Parantez içindeki değerler gecikme uzunluğunu göstermektedir. Maksimum gecikme uzunluğu 4 olarak alınmış ve optimum gecikme uzunluğunun seçiminde AIC kullanılmıştır. ** F kritik tablo değerleri Narayan (2005) çalışmasından alınmıştır. Tablo 4 de rekabet, kalkınma düzeyi ve altyapı değişkenlerinden oluşan absorbe kapasite değişkenlerinin inovasyon kabiliyeti değişkeni olan inovatif çıktı üzerindeki etkisi ARDL sınır test sonuçlarına göre raporlanmıştır.

36 25 Tablo 4. Absorbe Kapasitesi Değişkenlerinin İnovasyon Kabiliyeti Üzerindeki Etkisi İnovatif çıktı = F(rekabet, kalkınma düzeyi, altyapı) Sabit REKABET KALKINMA ALTYAPI ARDL(1,3,1,0) -4,3126 (-0,85) -2,13*** (-3,02) -0,40 (-0,30) 3,43*** (4,53) (Hata Düzeltme) t-1-0,54*** (-3,66) Serisel Korelasyon LM Test CHSQ(1) = [0.716] Fonksiyonel Form LM Test CHSQ(1) = [0.061] Normallik LM Test CHSQ(2) = [0.769] Değişen Varyans LM Test CHSQ(1) = [0.918] Tablo 4 sonuçlarına göre kalkınma düzeyi istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır. Rekabet inovatif çıktıyla negatif, altyapı değişkeni beklendiği gibi inovatif çıktıyla pozitif ilişki içindedir. Hata düzeltme katsayısı olması gerektiği gibi istatistiksel olarak anlamlı ve -1 ve 0 aralığındadır. Hata düzeltme katsayısı kısa dönemde meydana gelen sapmaların her dönem %54 lük kısmının düzeltildiğini göstermektedir. Tablo 5 de inovasyon kabiliyet değişkenlerinin kendi aralarındaki dinamikleri Granger nedensellik testleriyle analiz edilmiştir. Analizde sekiz yıllık gecikmeler alınmış ve en az dört dönemde etki görülmesi durumda nedensellik ilişkisinin varlığı kabul edilmiştir. İlişkinin varlığı %10 anlamlılık düzeyinde test edilmiştir. Test sonuçlarına göre bilimsel çıktı ile teknolojik çıktı arasında çift yönlü güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca inovatif çıktıdan teknolojik çıktıya tek yönlü bir ilişki daha bulunmaktadır. Granger Nedenselliğin Yönü Tablo 5. İnovasyon Kabiliyet Değişkenlerinin İç Dinamikleri Gecikme Sayısı Sonuç Bilimsel Teknolojik VAR Teknolojik Bilimsel VAR İnovatif Teknolojik VAR Teknolojik İnovatif YOK İnovatif Bilimsel YOK Bilimsel İnovatif YOK Absorbe kapasite değişkenlerinin iç dinamikleri Tablo 6 da verilmiştir. Sadece rekabet ile beşeri sermaye arasında çift yönlü bir ilişki mevcuttur. İlişki karşılıklı olmakla birlikte kısa dönemde beşeri sermayeden rekabete, uzun dönemde ise rekabetten beşeri sermayeye doğrudur. Tek yönlü ilişkiler ise beşeri sermayeden kalkınma düzeyine, altyapıdan rekabete ve kalkınmadan rekabete doğrudur.

37 26 Tablo 6 Absorbe Kapasite Değişkenlerinin İç Dinamikleri Gecikme Sayısı Granger Nedenselliğin Yönü Sonuç Kalkınma Altyapı YOK Altyapı Kalkınma YOK Beşeri Altyapı YOK Altyapı Beşeri YOK Rekabet Altyapı YOK Altyapı Rekabet VAR Beşeri Kalkınma VAR Kalkınma Beşeri YOK Rekabet Kalkınma YOK Kalkınma Rekabet VAR Rekabet Beşeri VAR Beşeri Rekabet VAR Absorbe kapasite değişkenlerinin inovasyon çıktısı ile olan etkileşimi incelendiğinde (Tablo 7) etkileşimin tek taraflı ve sadece inovatif çıktıdan kalkınma düzeyi ve rekabete doğru olduğu görülmektedir. Granger Nedenselliğin Yönü Tablo 7 Absorbe Kapasite Değişkenlerinin İnovatif Çıktı İle Etkileşimi Gecikme Sayısı Sonuç Altyapı İnovatif YOK İnovatif Altyapı YOK Kalkınma İnovatif YOK İnovatif Kalkınma VAR Rekabet İnovatif YOK İnovatif Rekabet VAR SONUÇ Bilgi ve teknoloji tabanlı bir ekonomiye geçişte ülkenin uygulamış olduğu ulusal inovasyon sistemi büyük önem taşır. Ulusal inovasyon sistemi hakkında tatminkar sayıda çalışma bulunmasına rağmen sistemin dinamik yapısı hakkındaki çalışmalar sınırlı sayıdadır. Literatürde ulusal inovasyon sisteminin dinamik yapısının incelenmesinde inovasyon kabiliyeti ve absorbe kapasitesi olarak iki bileşenin öne çıktığı görülmektedir. İnovasyon kabiliyeti, bir ülkenin uzun dönemde inovatif teknoloji

38 27 akımını üretme ve ticarileştirme becerisi olarak tanımlanırken (Furman vd., 2002), absorbe kapasitesi ise ekonominin dışsal bilgi ve kaynakları özümseme ve faydalanma yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Adler, 1965; Murovec ve Prodan, 2009). Bu çalışmada inovasyon kabiliyetinin ve absorbe kapasitesinin önce kendi iç dinamikleri sonra karşılıklı etkileşimleri incelenmiştir. Ampirik çalışmalarda hem inovasyon kabiliyeti hem de absorbe kapasitesinin ölçümü için çok sayıda ölçüt bulunmaktadır. Bu çalışma için inovasyon kabiliyeti, teknolojik çıktı (patent sayısı), bilimsel çıktı (bilimsel makale sayısı) ve inovatif çıktı (ticari marka sayısı) ile ölçülürken absorbe kapasitesi rekabet düzeyi (dış ticaret hacmi), beşeri sermaye (yükseköğretim kayıt oranı), altyapı (elektrik kullanım miktarı) ve kalkınmışlık düzeyi (kişi başı gelir) ile temsil edilmiştir. Çalışmada Türkiye nin dönemine ait yıllık verileri kullanılarak ARDL sınır test yaklaşımıyla uzun dönemli ilişkiler analiz edilmiş ve inovasyon kabiliyet değişkenleriyle absorbe kapasite değişkenlerinin kendi aralarındaki ve karşılıklı nedensellikleri Granger-nedensellik testleriyle tespit edilmiştir. Absorbe kapasite değişkenlerinin inovatif çıktıyla olan eşbütünleşme ilişkisine göre kalkınma düzeyinin inovatif çıktıyla ilişkisi bulunamazken rekabetle negatif, altyapıyla pozitif ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. İnovasyon kabiliyet değişkenlerinin iç dinamikleri incelendiğinde bilimsel çıktı ile teknolojik çıktı arasında çift yönlü güçlü bir ilişki olduğu ayrıca inovatif çıktıdan teknolojik çıktıya tek yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Absorbe kapasite değişkenlerinin iç dinamiklerine göre rekabet ile beşeri sermaye arasında çift yönlü; beşeri sermayeden kalkınma düzeyine, altyapıdan rekabete ve kalkınmadan rekabete doğru tek yönlü ilişkiler bulunmuştur. Son olarak absorbe kapasite değişkenlerinin inovasyon çıktısı ile olan etkileşimi incelendiğinde inovatif çıktıdan kalkınma düzeyi ve rekabete doğru tek yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. KAYNAKLAR Adler, J.H., Absorptive Capacity: The Concept and Its Determinants. The Brookings Institution, Washington, D.C.. Archibugi, D., Coco, A., A new indicator of technological capabilities for developed and developing countries (ArCo). World Development, vol. 32, N.4, Castellacci, F., Natera, J.M., The dynamics of national innovation systems: A panel cointegration analysis of the coevolution between innovative capability and absorptive capacity. Research Policy, vol. 42, Doyle, E., O Connor, F., Innovation capacities in advanced economies: Relative performance of small open economies. Research in International Business and Finance, vol. 27, Fagerberg, J., Srholec, M., National innovation systems, capabilities and economic development. Research Policy, vol. 37, Filippetti, A., Peyrache A., The patterns of technological capabilities of countries: A dual approach using composite indicators and data envelopment analysis. World Development, vol. 39, N.7, Fu, X., Foreign direct investment, absorptive capacity and regional innovation capabilities: Evidence from China. Oxford Development Studies, vol. 36, N.1, Furman, J.L., Porter, M.E., Stern, S., The determinants of national innovative capacity. Research Policy, 31, Hu, M.C., Mathews, J.A., National innovative capacity in East Asia. Research Policy, vol. 34, Hu, M.C., Mathews, J.A., China s national innovative capacity. Research Policy, vol. 37,

39 Krammer, S.M.S., Drivers of national innovation in transition: Evidence from a panel of Eastern European countries. Research Policy, vol. 38, Murovec, N., Prodan, I., Absorptive capacity, its determinants, and influence on innovation output: Cross-cultural validation of the structural model. Technovation, vol. 29, Narayan, P.K., The saving and investment nexus for China: evidence from cointegration tests. Applied Economics, vol. 37, N.17, Pesaran M.H., Shin Y., Smith R.J., Bounds testing approaches to the analysis of level relationships. Journal of Applied Econometrics, vol. 16, Varsakelis, N.C., Education, political institutions and innovative activity: A cross-country empirical investigation. Research Policy, vol. 35, Waguespack, D.M., Birnir, J.K., Schroeder, J.,2005. Technological development and political stability: Patenting in Latin America and the Caribbean. Research Policy, vol. 34,

40 29 KÜRESEL REKABETTE SAVUNMA SANAYİİ İNOVASYONUNUN ÖNEMİ Cihan ÇETİNKAYA 1 ÖZET Ülkelerin refah düzeyini artırmak için geliştirmesi gereken en önemli alanlardan birisi bilim ve teknolojideki gelişmişlik seviyesidir. Gelişmişlik seviyesini artırma yolunda büyük pay sahibi olacak sektörlerden biri ise savunma sanayii sektörüdür. Savunma sanayii harcamalarının ülke ekonomilerine etkileri konusunda literatürdeki görüşler ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişir. Üretici, Ar-Ge yatırımları olan, inovatif girişimleri bulunan ülkeler için ekonomik kalkınmayı destekleyeceği düşüncesiyle olumlu; üretici olmayan, düşük ve orta gelir düzeyli ülkeler için ekonomik kalkınmayı olumsuz yönde etkileyeceği düşüncesiyle olumsuz olarak ifade edilmektedir. Bu bağlamda gerçekleştirilen bu çalışmada; inovasyonun küresel rekabette ve savunma sanayindeki rolü tartışılmış, Türkiye deki savunma sanayii incelenerek küresel rekabet endeksi üzerinden ülkemizin genel rekabet edebilirlik seviyesi incelenmiştir. Daha sonra savunma sanayinde yapılan harcamalar rakamsal olarak ifade edilmiş, üniversite-sanayii işbirliği konusunun önemi vurgulanarak ekonomik kalkınmayı hedef alan bir yol haritası çizilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, savunma sanayii, ar-ge, savunma sanayii inovasyonu ABSTRACT One of the most important factors that should be improved is the level of development in science and technology in order to increase the welfare of a country. A large shareholder sector will be the defense industry to reach this objective. The opinions about the effects of defense industry expenditures on the economy in the literature vary depending on the level of development of the country. These expenditures effect the productive countries with R&D investments and innovative initiatives positively, on the other hand effect the unproductive countries with low- income adversely. In this regard, this study is carried out in this context: the role of innovation in global competitiveness and in the defense industry is discussed, the defense industry and general competitiveness of our country based on global competitiveness index is examined. Then the expenses incurred in the defense industry are expressed in numbers, the importance of cooperation between industry and universities is explained and a road map is drawn which aims to reach the economic development goal. Keywords: Innovation, defense industry, research and development, defense industry innovation 1 Yrd. Doç. Dr. Endüstri Mühendisliği Bölümü, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep, Türkiye, e-posta: cihancetinkaya@gantep.edu.tr

41 30 1. GİRİŞ Ülkelerin refah düzeyini artırmak için geliştirmeye çalıştığı en önemli etmenlerden birisi bilim ve teknolojideki gelişmişlik seviyesidir. Gelişmişlik seviyesini artırma yolunda belki de en büyük pay sahibi olacak sektör ise savunma sanayii sektörüdür. Savunma sanayii harcamalarının ülke ekonomilerine etkileri konusunda literatürde farklı görüşler vardır. Bu görüşler ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişebilir. Üretici, Ar-Ge yatırımları olan, inovatif girişimleri bulunan ülkeler için kalkınmayı destekleyeceği açısından olumlu; üretici olmayan, düşük ve orta gelir düzeyli ülkeler için ekonomik kalkınmayı olumsuz yönde etkileyeceği açısından olumsuz olarak ifade edilmektedir. Ülkemiz ise sanayileşmesini henüz tamamlayamamış, üretici ülke kategorisinde olmayan, orta sınıf bir ülkedir. Buna rağmen Türkiye, bulunduğu coğrafi konumdaki gücünü korumak için güçlü silahlı kuvvetlere sahip olmak zorundadır. Güçlü silahlı kuvvetler ise güçlü ve bu alanda harcamalar yaparak gelişen bir savunma sanayii ihtiyacını beraberinde getirir. Bu şartlar altında önemli olan ise sektör için yapılan harcamaların milli güvenlik ihtiyaçlarını karşılanmasının yanında, ekonomik ve bilimsel faydalar sağlayacak şekilde yapılmasıdır. Savunma sanayii sektörü genellikle en gelişmiş teknolojilerin kullanıldığı, devamlı gelişime ihtiyaç duyan bir sanayii dalıdır. Bu alanda geliştirilen teknolojilerin daha sonra askeri amaçlara ek olarak sivil amaçlarla da kullanıldığı, böylece ülkelerin ekonomik refahına da önemli katkı sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle, savunma harcamalarını yaparkenki amacımız; ülkemizin teknolojik yeterlilik düzeyini yükseltmeye çalışmak ve ekonomik kazançlar sağlamak maksadıyla ülkemizi üretici ülke konumuna getirmek olmalıdır. Bir ürünün piyasaya sunuluş sürecinde, en fazla katma değerin teknoloji geliştirme ve ürün tasarımı döneminde yaratıldığı bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye, bir taraftan savunma harcamalarıyla askeri caydırıcılığı elde etmeye çalışırken, diğer taraftan bu harcamalardan teknolojik ve ekonomik kazanımlar sağlayabilmek için, milli teknolojiye dayalı bir savunma sistemi geliştirme yapısına sahip olmalıdır. Teknoloji, ekonomik faydaları açısından önemli olduğu kadar, milli güvenliğin sağlanması açısından da önemlidir. Çünkü milli güvenliğin korunması, ülkenin silahlı kuvvetleri ve bu kuvveti destekleyen savunma sanayiinin gücü ile orantılıdır. Savunma sanayiinin gücü de sahip olunan teknolojik düzeye bağımlıdır. Bu bakış açısıyla hedefimiz ülkemizin teknolojik gelişmişlik seviyesini artırmaya çalışmak olmalıdır. Bunun için de savunma sanayii sektörüne yapılan alımları ulusal kabiliyetlerimizin geliştirilmesi amacıyla yapmalıyız. [1] Bu bağlamda gerçekleştirilen bu çalışmada, küresel rekabette ve savunma sanayinde inovasyonun rolü tartışılmış, Türkiye deki savunma sanayii incelenerek ülkemizin rekabet edebilirlik seviyesi ile savunma sanayinde yapılan harcamalar ifade edilmiş, savunma sanayii ve üniversite işbirliği konusunun önemi vurgulanarak bir yol haritası çizilmiştir. 2. KÜRESEL REKABETTE İNOVASYONUN ROLÜ Küresel rekabet ortamının beraberinde getirdiği var olma savaşında inovasyon (yenilikçilik) işletmeler için önemli bir silahtır. İnovasyon, işletmenin en temel 3 problemine çözüm getirmeyi amaçlar: Varlığını sürdürebilmesi, pazarda lider konuma gelmesi ve kârlılığını artırması. İnovasyon için sistematik olarak yönetilen Ar-Ge çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

42 31 Ülkelerin, ulusal bazda ekonomik gelişmeyi sağlamaları için teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamaları gerekmektedir. Kapalı ekonomilerin özelliklerinden olan teknoloji transferi ile üretim yapma durumu, transfer edilen teknojinin güncelliğini yitirmesi sebebiyle yetersiz kalabilir. Teknoloji transferi ile sahip olduğumuz bu teknolojileri tüketmek yerine, üretim sürecini yönlendirecek yeni teknolojilerin yapılandırılması gerekir.[2] Global seviyede rekabet edebilir duruma gelmek, bilginin global olarak kullanılmasına bağlıdır. Globalleşmenin sunduğu çok sayıda pazar olanakları ve artan rekabet, işletmelerin katma değerinde bilginin değerini arttırmaktadır. Bu yüzden bilginin katma değer yaratacak şekilde kullanımı daha fazla talep edilir hale gelmiştir. Ülke ekonomileri de giderek artan şekilde inovasyona bağımlı hale gelmektedir. Sürdürülebilir rekabet avantajının sağlanmasında, azalan maliyet ve artan kalitenin yanı sıra yeni pazarlara ulaşılması, daha fazla katma değer yaratılması ve daha fazla inovasyon yapılabilmesi etkili olmaktadır. İnovasyon kavramının artan öneminden hareketle ülkeler, ulusal politika gündemlerinde inovasyonu en üst sıralara taşımaktadırlar. Rekabet avantajlarını yitirmek istemeyen ülkeler, inovasyon konusunda eksikliklerini gidermek ve ileriye yönelik adımlar atmak için yeni yaklaşımlar benimsemektedirler. Toplumların inovasyonu benimsemeleri, bilgi birikimini arttırmak ve piyasaların gelişimini desteklemekle birlikte, uzun vadede daha yüksek yaşam standartlarını sağlamaktadır. [3] Bu bağlamda Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl İsviçre'nin Davos kentinde Ocak ayı içerisinde icra edilen toplantılarda belirlenen Küresel Rekabet Endeksi; dünya ülkelerinin, rekabetçilik puanlarına göre sıralanmış bir listesini ortaya koyarak bize ülkelerin rekabet edebilirliği ile ilgili referanslar vermektedir. OVERALL INDEX Tablo 1. Küresel Rekabetçilik Endeksi BASIC REQUIREMENTS SUBINDEX EFFICIENCY ENHANCERS INNOVATION AND SOPHISTICATION FACTORS Country/Economy Rank Score Rank Score Rank Score Rank Score Switzerland Singapore United States Finland Germany Japan Hong Kong SAR Netherlands United Kingdom Sweden Norway UAE Denmark Taiwan, China Canada Qatar New Zealand Belgium Luxembourg

43 32 Malaysia Austria Australia France Saudi Arabia Ireland Korea, Rep Israel China Estonia Iceland Thailand Puerto Rico Chile Indonesia Spain Portugal Czech Republic Azerbaijan Mauritius Kuwait Lithuania Latvia Poland Bahrain Turkey Oman [4] raporunda geçen yıl olduğu gibi rekabet edebilirliği en yüksek düzeyde olan ülke olarak İsviçre birinci sıradaki yerini korumuştur. İkinci sırada Singapur yer alırken yılı hesaplamalarına göre 2 sıra yükselerek dünyanın en rekabetçi 3. ülkesi olarak yer alan ABD nin, rekabetçilikteki yerinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ilerleme kaydettiği, kurumsal çerçeve ve inovasyon puanlarını yükselttiği görülmektedir. Raporda, dünyanın en büyük gelişmekte olan piyasa ekonomilerinden bazılarının rekabet gücünün artırılması konusunda güçlüklerle karşılaşmaya devam ettikleri belirtilmektedir. Ayrıca dünyanın en rekabetçi ekonomilerinin belirlenmesinde yetenek geliştirme, kurumsal güç ve inovasyon alanlarının belirleyici rol oynamaya devam ettiğine dikkat çekilmektedir. Küresel Rekabetçilik Alt Endeksi bileşenlerine bakıldığında yılı raporunda Türkiye nin temel gerekliliklerde 56, etkinlik artırıcı unsurlarda 45. ve inovasyon ve çeşitlilik faktörlerinde 51. sırada yer aldığı görülmektedir. Bir önceki yıla göre temel gereklilikler ve etkinlik artırıcı unsurlarda değişim yaşanmazken, inovasyon ve çeşitlilik faktörlerinde 4 sıra ilerleme görülmektedir. [4] WIPO, INSEAD ve Cornell University işbirliğiyle hazırlanan, 81 kritere göre değerlendirme yapılarak inovatif girdi ve çıktıların ölçümlendiği Küresel İnovasyon Endeksi'nin 2014 verilerine göre Küresel Rekabetçilik Endeksinde olduğu gibi İsviçre 1nci sırada yer alırken Türkiye 54ncü sırada yer almıştır. Tablo 2. Küresel İnovasyon Endeksi

44 Country/Economy Score(0-100) Rank Switzerland Unıted Kingdom Sweden Finland Netherlands United States of America Singapore Denmark Luxembourg Hong Kong(China) Ireland Canada Germany Norway Israel Korea, Rep Australia New Zealand Iceland Austria Japan France Belgium Estonia Malta Czech Republic Spain Slovenia China Cyprus Italy Portugal Malaysia Latvia Hungary United Arab Emirates Slovakia Saudi Arabia Lithuania Mairitius Barbados Croatia Moldova,Rep Bulgaria Poland Chile Qatar Thailand Russian Federation Greece Seychelles Panama South Africa Turkey Romania [5] 33

45 34 Rapora göre Türkiye'nin düşük performans alanları: arge, bilginin özümsenmesi, inovasyon ağları olarak öne çıkmıştır. İyi alt performans alanları: kümelenme, ticaret&rekabet, yerli marka/faydalı model başvuruları, yazılım harcamaları iken kötü alt performans alanları: politik istikrar, basın özgürlüğü, eğitim harcamaları, e-katılımcılık, risk sermayesidir. [5] Küresel Rekabetçilik Endeksi ve Küresel İnovasyon Endeksi sıralamalarının ikisinde de ilk 5te 3 aynı ülke yer almaktadır (İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya). Bu durum küresel rekabette inovasyonun rolünü net bir şekilde ortaya çıkarmıştır SAVUNMA SANAYİİNDE İNOVASYONUN ROLÜ Bir ülkenin güvenliği, sahip olunan savunma sistemlerinin gerektirdiği teknolojiye bağlıdır. Teknoloji ise ancak yeni buluşlar ve inovasyon faaliyetleri ile gelişir. Bu nedenle ülkenin güvenliği; bu teknolojik ve yenilikçi girişiminin sonucunda geliştirdiği silah sistemlerinin gelişmişliğine dayanır. Savaşlarda kullanılan teknoloji, hükümetlerin sanayideki ve üniversitedeki mühendislerle bilim adamlarını seferber ettiği büyük Ar-Ge projelerinin sonuçlarıdır. Savaş sonrası hemen hemen bütün sanayileşmiş ülkelerde benzer hızlı gelişmeler cereyan etmiştir. Ülke bu şekilde bir refah döngüsü içine girer, gelişir ve güçlenir. [6] 3. TÜRKİYE DE SAVUNMA SANAYİİ Çeşitli sanayi dallarının birleşiminden meydana gelen savunma sanayii, ülke sanayiinden ayrı düşünülemez. Uygun vizyon ve misyon seçildiğinde; savunma sanayiinin geliştirilmesi, ülke sanayiinin, dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunabilir. Bu nedenle savunma sanayii politikaları oluşturulurken, çeşitli unsurların dikkatle analiz edilmesi, amaç ve hedeflere ulaşmada iyi bir koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Amerikalı tarihçi Bernard Lewis bir makalesinde; Türklerin Avrupalılardan bir şeyler öğrenmeyi ilk defa 1683 II. Viyana kuşatmasındaki başarısızlıktan sonra düşündüklerini ve işe ordunun modernleştirilmesi ve savunma sanayiinin geliştirilmesi ile başlamayı kararlaştırdıklarını yazar. Bu bilgi ışığında ülkemiz yüz yıllardır savunma sanayisini geliştirmeye çalışmaktadır. Bugün gelinen noktada Türkiye savunma sistemlerinin büyük bir kısmını ithalat yoluyla karşılayan bir ülkedir. [1] Son yıllar baz alındığında 2012 yılı ithalatına kıyasla 2013 yılı ithalatında % 6 bir azalma gözlenmektedir. Aslında ithalat rakamlarından ziyade ithal edilen mal ve hizmetin ne olduğu önem kazanmaktadır. Türkiye bu gün tüm ana sektörlerde güç birimlerini ithal etmek durumundadır. İthalat kalemlerinin büyük bir bölümü bu kapsamdadır. Diğer ikinci bir mal ithalatı ise nitelikli malzeme (sensörler/detektörler/özel alaşım metaller kimyasallar v.b), yarı mamul ve mamul maddeler önemli kalemler olarak ithalatımızda sıralanmaktadır. [7] 1985 yılından bu güne kadar geçen süreçte büyük bir Savunma ve Havacılık Sanayii seferberliği ile Türkiye bugün önemli güç odaklarından biri durumuna gelmiştir. Yurt içinde Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaçlarını yerli katkısı yüksek ve özgün teknolojilerle üretilmiş ürünlerle karşılama çabasını devam ettirirken ülke ekonomisine doğrudan ve en fazla katkıyı sağlamaktadır. Büyüklü küçüklü sektördeki tüm firmaları ile devletin teşvik ve destekleri ile gerçekten önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Çıkarılan teşvik yasaları, teşkil edilen teknokentler, üniversite sanayii iş birliği çalışmaları ile sektör yurt dışı pazarlarında söz sahibi olmaya başlamıştır.

46 35 Savunma ve Havacılık Sanayii Sektörü ülkemizdeki tüm sektörler arasında ürün ve teknoloji geliştirme harcaması en yüksek olanıdır. Sektörde, 2012 yılında, yaklaşık 200 milyon doları öz kaynaklardan olmak üzere, ürün ve teknoloji geliştirme alanında 772 milyon dolar harcanmıştır. Bu rakam toplam cironun % 16 sına denk gelir yılında bu kapsamda yapılan harcama tutarı 927 milyon dolar olup, bu harcama 2013 yılı satış gelirlerinin (cironun) % 18 i dir. Ürün ve teknoloji geliştirme için, bu ölçekte bir harcama diğer sektörlerle karşılaştırıldığında sektör adına önemli bir fark yaratmaktadır. Kişi başı toplam ürün ve teknoloji geliştirme harcaması dolar olarak hesaplanmıştır. Ciro, ihracat sonuçlarına bakıldığında, ürün ve teknoloji geliştirmeye yapılan destek ile öz kaynaklardan yapılan harcamaların sektörümüzün gereksinimi, özgün ürün ve teknolojilerini geliştirmeye aracılık ettiği ve yatırımlarda doğru istikamette olduğumuzu göstermektedir. [7] Tablo 3. Ürün ve Teknoloji Geliştirme Harcamaları SON 4 YIL ÜRÜN VE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME HARCAMALARI(MİLYON$) Toplam Proje Teşvik ile Özkaynak ile [7] Önümüzdeki yıllarda teknolojik gelişmelerin belirli alanlarda yoğunlaşarak ekonomik, sosyal ve askeri gelişmeleri şekillendirmesi beklenmektedir. Bu sektörlerin başında bilgi teknolojileri, otomasyon ve ileri üretim teknikleri gelmektedir. Özellikle dijital iletişim, nanoteknoloji, yüzey teknolojileri, malzeme bilimleri, ölçümleme cihazları, biyoteknoloji ve çevre teknolojileri hızlı gelişen alanlar olarak öne çıkmaktadır. Beklenen bu gelişmeler, yeni olanaklar sağlamakla birlikte, etik ve çevre boyutlarıyla da karşımıza çıkacaktır. Ülkemizin de genç nüfusunu kullanarak işgücünün niteliğini ve yenilikçilik kapasitesini artırması, bilgiye dayalı üretime dönüşü ve ekonomide verimliliği artırması durumunda kalkınma hızını ve rekabet gücünü artıracaktır. Ekonomik kalkınmanın devam edebilmesi için büyümenin istikrarlı şekilde sağlanması ve büyüme finansmanın dış kaynaklara daha az bağlı olması gerekmektedir. Düşük seviyede tasarrufları olan ülkemizin tasarruf oranlarını biraz daha artırması, potansiyelini daha fazla öne çıkarmasına imkân tanıyacaktır. [8] Türkiye teknoloji transferinde 1960 lı yıllardan başlayarak çok başarılı olmuştur. Günün uygun teknolojilerini anlayabilmek ve uygulamaya koymak zor bir iş olsa da Türkiye bunu başarmıştır. Fakat

47 36 bugün, artık teknoloji üretim zamanıdır. Bu hususu, önemli bir stratejinin tespiti olarak görmek gerekir. Günümüzde ortaya konmuş olan teknolojilere bakıldığında ve gelişmiş ülkelerin yüksek teknoloji projeleri incelendiğinde karşımıza; hayalet uçak, hayalet gemi, yıldız savaşları, hayalet bomba, etkili zırh, akıllı mermi, akıllı giysi, uzaktan savunma ve uzaktan saldırı gibi alanlar çıkmaktadır. İşte bu hızlı gelişim içinde Türkiye de kararlarını bir an önce vermeli ve bir şeyler yapmak istiyorsa hedeflerini tespit etmelidir. Önemli olan, bir şekilde teknoloji üretmektir. Bu, ya ortak üretim projelerinde yer alarak gerçekleştirilebilir ya da AR-GE faaliyetlerine ayrılacak kaynakların kullanılması ve Türk patentli ürünlerin üretilmesi ile olur. Gençliği savunma sanayii sektöründe teşvik etmek, istihdam etmek, önlerindeki kapıları açmak, onları yetiştirmek ve onlardan gerekli verimi almak sektördeki idarecilerin birinci görevidir. Genç müteşebbislerimizin kurmuş oldukları genç işletmelerin de teşvik edilmesinde önemli yararlar vardır. Genç tasarım mühendislerimizi, AR-GE faaliyetlerine özendirmemizde yarar vardır. Teknolojiyi olduğu yerden yakalamak kolay, teknolojinin üzerine yeni bir şey ilâve etmek ise oldukça zordur. Mevcudu özümlemek, tasarım yeteneğini kazanmak ve yeni ihtiyaçları üretmek gerekir. Dünyada Japonya nın, Çin Halk Cumhuriyeti nin, Hindistan ın ve İsrail in bunu yaptığı söylenebilir. Çok emek verilmesine rağmen, yapılan çalışmadan başarılı sonuçlar alınmayabilir. Bu konuda teşvik ve sabır; gerekli ve önemlidir. Çeşitli birimler tarafından yürütülen AR-GE faaliyetleri koordine edilmeli ve entegrasyon sağlanmalıdır. 4. ÜNİVERSİTE SANAYİİ İŞBİRLİĞİ Üniversiteler ve araştırma enstitüleri, tüm dünyada bilgi ve teknolojinin en yoğun üretildiği merkezlerdir. Teorik bilginin üretildiği üniversiteler, elde ettiği bilgi ve yetiştirdiği insan kaynağını üretim sistemleri ile bütünleştirmesi durumunda, ekonomik kalkınmaya önemli bir katkıda bulunacağı aşikârdır. Bu çerçevede geliştirilecek üniversite-sanayi işbirliği ile üniversitede üretilen bilginin sanayiye aktarımı ve sanayiden de üretime yansıması sağlanacaktır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünyada giderek yayılan üniversite-sanayi işbirliğinin temelinde, ortak girişimle, sanayiye yönelik Ar- Ge faaliyetlerini gerçekleştirme, endüstriyel anlamda güçlenme ve ülkenin rekabet gücünü arttırma çabası yatmaktadır. [9] Üniversite-sanayi işbirliğinde üniversitelerin rolünü; ürün geliştirme ve üretim süreçlerinde yenilik üretmek, izleme ve değerlendirme yoluyla katkıda bulunmak, kalifiye insan gücü yetiştirmek, sanayinin problemlerine çözüm yolları üretmek olarak tanımlayabiliriz. Sanayi ise üniversitede üretilen teorik bilgiler için uygulama alanı oluşturmakta, bilginin ekonomik değerlere dönüşümünü sağlamakta, üniversite öğrencileri, mezunlar ve akademisyenler için iş olanakları yaratmakta ve üniversiteye finansal destek sağlamakta etkin rol almaktadır. Bu işbirliğinin gerçekleştirilmesi, sanayi firmalarının Ar-Ge faaliyetlerini yürütebilmelerinde uzun proje süresi gerekliliği ve karşılaşılan yüksek maliyetleri aşmaları açısından da önemlidir. [9] 20. yüzyılda yaygınlaşan üniversite sanayi işbirliği, teknoparkların kurulmasında ilk adımı oluşturmuştur. Üniversite sanayi işbirliğinin kurumsallaştığı birimler olan teknoparklar, üniversitelerin veya araştırma kuruluşlarının tahsis ettiği mekânlarda, yeni teknolojiler üretmek isteyen girişimcilerin yer aldığı yerlerdir. Teknoparklar, inovasyon ve rekabetçilik kültürünü destekleyerek, insan kaynaklarını kullanılarak ekonomik kalkınma hedefi doğrultusunda, Ar-Ge kuruluşları ve pazar arasında bilgi-teknoloji akışını yönetir. [10]

48 37 Üniversite ve sanayi işbirliğini gerçekleştirmede önemli araçlardan birisi olan teknoparklar, üniversiteler için daha çok araştırma fırsatı yaratma açısından önemlidir. Yani teknoparkların sağladığı olanaklar, salt firmaları değil üniversiteleri de kapsar. Teknoparklar, üniversiteler ile firmaların Ar-Ge birimlerinin ortak araştırma projeleri geliştirerek daha etkin işbirlikleri kurabilmede, üniversitedeki araştırmaların ekonomik değere dönüştürmede, bu sayede ülkenin uluslararası rekabet gücünü arttırarak refah düzeyinin yükseltilmesinde, yenilikçi firmaların oluşmasını sağlayacak insanların yetişmesi anlamında üniversite mezunlarına istihdam sağlamakta önemli rol oynar. Sanayii açısından önem taşıyan bir diğer husus da geliştirilen ürünlere ilişkin geri dönüş alınabilmesidir. Bu nedenle geliştirilen sistemler kullanılırken elde edilen verilerin sanayiye akışı için bir mekanizmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Askeri tatbikatlar genellikle bu amaçlar için kullanılmaktadır. Sistemi ya da ürünü geliştiren mühendislerin tatbikatlar süresince bizzat bölgede bulunması, hem yaşanacak sıkıntıların yerinde görülmesi hem de geliştirdikleri ürünün test edilmesi esnasında yeni fikirler oluşması açısından yararlı olacaktır. Özgün ürün geliştirme yeteneği ancak tasarım ve test alt yapısının imkân verdiği ölçüde başarıya ulaşabilecektir. Oluşturulacak test altyapısı mutlaka uluslararası düzeyde ve akredite olmalı; mümkün olduğunca sivil ve uluslararası taleplere de cevap verebilmelidir. [11] 5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Küresel rekabet ortamında ayakta kalmanın en önemli yolu Ar-Ge ve teknolojik inovasyondur. Bu bağlamda ülkemizin küresel rekabet edebilirlik sıralamasını değiştirmenin en önemli yolu Ar-Ge ve inovasyondan geçmektedir. Ancak ülkemizin üretim portföyü incelendiğinde rakiplerinden daha az katma değerli ürünlere yöneldiği görülmektedir. Türkiye, tekstil, deri, otomotiv, metal, demir-çelik, makine teçhizat, çimento, doğal taş ve tarım sektörleri ile küresel alanda rekabet etmekteyken dünya Ar-Ge yatırımlarının sektörel dağılımına bakıldığında ilaç ve biyoteknoloji, teknolojik ekipman, savunma sanayii gibi endüstrilerde Ar-Ge harcamalarının daha fazla olduğunu görmekteyiz. Türkiye nin inovasyon kapasitesini geliştirecek eylemler oldukça kapsamlı ve karmaşık bir yapıdadır. Türkiye Cumhuriyeti nin 100. yılı olan 2023 senesini hedefleyen birçok amaç için değişik kurumlar tarafından eylem planları yapılmıştır. Fakat bu hedefler Türkiye için önemli olmakla birlikte yeterli hedefler değildir. Refah, şeffaflık, iş kolaylığı, rekabetçilik, bilimsel çalışmalar, inovasyon kapasitesi gibi hedeflerimizin de olması şarttır. Ekonomik hedeflerimizle Ar-Ge ve inovasyon hedeflerimiz uyumlu olmak zorundadır. [12] Bir ülkenin savunma yetkinliği, ülkenin silahlı kuvvetleri ve onu etkin şekilde destekleyen güçlü bir savunma sanayiinin varlığına bağlıdır. Savunma sanayiinin gücü ise ülkelerin teknolojik yeterliliği ile doğru orantılıdır. Bu durumda önemli hedeflerimizden birisi de ülkemizin teknolojik yeterlilik seviyesini yükseltmek olmalıdır. Milli teknoloji üretimi devlet tarafından desteklenmelidir. Uluslar arası ortaklıkların ulusal teknolojiyi geliştirmesinden ziyade bu gelişimi engelleyeceği gerçeği iyice idrak edilmelidir. Ülkemiz savunma sanayii halen gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen, savunma sanayii sistemleri ithalatında ABD ve AB ülkelerine kıyasla gereğinden fazla liberaldir. Unutulmamalıdır ki dünyanın savunma sanayinde lider konumundaki ülkeleri, geliştirme ve inovasyon faaliyetlerini milli kurum ya da şirketleri aracılığıyla yürüterek yoluna devam etmektedir. Devlet, özel sektör, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve medya arasında etkin bir iletişim ve işbirliği ağı kurulması, yenilikçilik merkezleri gibi ARGE ve girişimciliği destekleyici kurumlar ile

49 38 bütünlük içinde, yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin gelişimi için uygun ortamların hazırlanması ulusal patent sayımızın artmasında önemli katkı sağlayacaktır. Özellikle savunma sanayinin endüstri tarafındaki şirketlerin sahip olmayı hedeflediği teknolojik yol haritasındaki alanlara uygun olarak ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile kurumun ar-ge ve inovasyon ortamını beslemesi, bilginin olduğu kanallara doğru sosyal, süreçsel ve teknolojik olarak evrimleşmesi gerekmektedir. Bunu yaparken tedarikçileri ekosistemde tutabilmek üzere IPR ve Fikri mülkiyet haklarının korunması konuları çalışılması ve çözülmesi gereken konular olarak ortaya çıkmaktadır. Bütün bu faaliyetler icra edilirken sürdürülebilir inovasyon kavramı da göz ardı edilmemelidir. Savunma sanayii inovasyonları yapıları itibari ile gerek fazla enerji kullanımı gerekse kimyasal madde atığı olan teknolojilerin kullanımı ihtiva ettikleri için doğaya duyarlılık konusu diğer inovasyon türlerine göre biraz daha ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple devlet, savunma sanayii inovasyonu yapan kuruluşlar için rijit düzenlemeler getirmelidir. Sonuçta, savunma sanayiinin açık inovasyon modelini, kendi imkanlarını ve sınırları dahilinde test ederek; teknolojik değişim, bütçe kısıtları ve getirdiği katma değerler olarak incelemesi gerekecektir. Yeni iş modelleri denemek yöntemi ile başkaları tarafından yapılan AR-GE faaliyetlerinin savunma kabiliyetleri açısından önemli bir değer yaratıp yaratmayacağının ve bu değerin sanayii tarafından soğurulma kapasitesinin tecrübe edilmesi gerekmektedir. Hem hükümet hem de sanayinin, fırsatları en üst düzeye çıkarıp tehditleri en aza indirebilmek için, yeniçağın açık inovasyon olgusunun yeşertilmesi için gerekli beceri ve yetkinlikleri geliştirmesi gerekmektedir. KAYNAKLAR [1] Savunma Havacılık ve Uzay Sanayii Panel Raporu TÜBİTAK (2003, Temmuz) [2] Yücel İ.H., (1997) Bilim ve Teknoloji Politikaları ve 21. Yüzyılın Toplumu, Devlet Planlama Teşkilatı [3] İnovasyon Çerçeve Raporu (2006, Ekim) Ulusal İnovasyon Girişimi [4] Demir S.Ü., (2015) Küresel Rekabet Endeksi Raporu [5] Cornell University, INSEAD, and WIPO (2014): The Global Innovation Index 2014: The Human Factor In innovation, Fontainebleau, Ithaca and Geneva. [6] Ersöz F., (2009) Savunma Yeteneklerinin Geliştirilmesinde Bilgi&Teknoloji, Ar -Ge Ve İnovasyonun Rolü İle İnovasyon Göstergelerine Göre Türkiye nin Yeri, TÜBAV Bilim Dergisi Cilt:2, Sayı:3, [7] Savunma ve Havacılık Sanayii Performans Raporu SASAD (2013) [8] Ulengin F., Ekici Ş.Ö., Tamer E., (2014) Küresel Endekslerde Türkiye nin Rekabet Gücüne İlişkin Bir Değerlendirme, Türkiye nin Küresel Rekabet Düzeyi [9] Bayrak S., Halis M., (2003), Öğretim Elemanları ve Sanayici Açısından Üniversite -Sanayi İşbirliğinin Değerlendirilmesi, Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 3 (5), s [10] Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu Uygulamalarının Değerlendirilmesi ile Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunların Çözümüne İlişkin Öneri Geliştirilmesi (2009) Devlet Denetleme Kurulu İnceleme Raporu [11] Savunma Sanayii Müsteşarlığı Performans Programı (2014) Savunma Sanayii Müsteşarlığı [12] Küresel Rekabet İçin Ar-Ge ve İnovasyon Stratejik Dönüşüm Önerisi (2012) MÜSİAD

50 39 TÜRKİYE DE E-TİCARET WEB SİTELERİNİN KULLANILABİLİRLİĞİ İdris KIZILBOĞA 1, Nurcan YÜCEL 2 ÖZET E-Ticaret, ürün ve hizmetlere ait alım-satım işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. E-Ticaretin önemi ve ekonomik hacmi gün geçtikçe artmaktadır verilerine bakıldığında; ülkemizdeki e-ticaret hacminin 14 milyar TL ye ulaştığı görülmüştür. Birçok firma e-ticaret aracılığıyla potansiyellerini artırma çabasındayken, e-ticaret sayesinde az bir sermaye ile ticarete başlayan ve sermayesini hızlı bir şekilde artıran çok sayıda firma da mevcuttur. Ayrıca, e- ticaret web sitelerinin, müşteri ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanılabilir olmaları çok önemlidir. Kullanılabilirlik günlük hayatımızın içerisinde yer alan bir kavramdır. Yeni alınan bir bilgisayarın kullanımını öğrenmeye çalışmak, internetten alışveriş yapmaya çalışmak ya da yeni bir arabanın özelliklerini anlamaya çalışmak kullanılabilirlik kavramı ile açıklanabilinir. Bu çalışmada; Türkiye nin En Çok Beğenilen Online Alışveriş Siteleri ele alınmış ve ilk üç sırada yer alan web sitelerine yönelik kullanılabilirliği ölçmek amacıyla bir anket formu düzenlenmiştir. Anket formu; belirlenen web sitelerinden en az bir defa alışveriş yapan müşterilere uygulanmıştır. E-ticaret web sitelerinin kullanılabilirlik sonuç değerleri oldukça iyi çıkmıştır. Kullanılabilirlik değerlendirmelerinde esnek ve disiplinler arası modellerin kullanılması karşımıza farklı değerler çıkarmıştır. E-ticaret web sitelerinin müşteriye uygun ürün fiyatının yanında her türlü güveni vermesi gerektiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: E-ticaret Web Sitesi, Kullanılabilirlik, Kullanılabilirlik Modeli, Kullanılabilirlik Değerlendirme Metotları ABSTRACT E-Commerce is the trade of the products and services are done over the computer networks. E-commerce increases its economic importance and volume every day. According to the 2013 data; the volume of e-commerce in our country has seen 14 billion TL. While many companies try to increase their potential with e-commerce, on the other hand also many companies began to trade with little capital and their capital increases rapidly. In addition, it is very important to meet customer needs for e-commerce websites. Usability is a concept that contained in our daily lives. While trying to use a new computer, trying to do shopping from the internet or trying to understand the features of a new car can be illustrated with the concept of usability. In this study, "Turkey's Most Admired Online Shopping Sites" were discussed and a questionnaire is organized to measure the usability for the first three ranked websites. The questionnaire; was applied to shoppers who shopped at least once from the designated websites. Usability result values of the e-commerce websites were quite well. Using flexible and interdisciplinary models of usability evaluation have brought us different values. Providing trust and website security is as necessary as selling products to customers with reasonable prices for e-commerce websites. Keywords: E-Commerce Web Site, Usability, Usability Model, Usability Evaluation Methods. 1 Uzman, Enformatik Bölümü, Bingöl Üniversitesi, Bingöl, Türkiye, e-posta: ikizilboga@bingol.edu.tr 2 Yrd. Doç. Dr., İşletme Bölümü, Fırat Üniversitesi, Türkiye, e-posta: nyucel@firat.edu.tr

51 40 1. GİRİŞ İnternetin hayatımıza girmesi ile bireysel ve kurumsal anlamda yapılan işlemler sanal dünyada kendine yer bulmaktadır. İnternet denince aklımıza ara yüz, metin, resimler, videolar, farklı tasarımlar vs. diğer bir ifadeyle, web sitesi gelmektedir. Web ile son kullanıcılar; sadece bir ürüne, hizmete veya işletmeye bağlanmayı bırakarak farklı alternatifleri değerlendirmektedirler. Web sitesinin kullanım amacına göre fonksiyonel olması ve kullanıcıya kolay bir kullanım sunması oldukça önemlidir. Ticari alanda faaliyet gösteren işletmelerin sunmuş oldukları hizmet ve ürünlerin sanal ortama taşınması ile e-ticaret web sitelerine gereksinim duyulmuştur. E-ticaret web sitesi ile ürün ve hizmetlere ait tanıtım, satış, dağıtım ve ödeme işlemleri bilgisayar ağları üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Bu döngünün sağlıklı işlemesi ve rakiplere göre daha avantajlı hâle getirilmesi önem kazanmıştır. Bu sebeple, e-ticaret web sitelerinde kullanılabilirlik, işlevsellik, kullanıcı dostu olma ve tasarımı ele alan yaklaşımların yanı sıra yeni kriterleri ele alan yaklaşımların da olduğu görülmüştür. Lang (2001), web geliştirme de en önemli sorunlardan birini, kavramsal model tekniklerin ve araçların eksikliği olarak ifade etmiştir. Bir bilgi sisteminde tekbir tekniğin tüm durumlar için yeterli olmadığı, bunun yerine birçok seriden oluşan birbiri ile iç içe ve bir biri üzerine yerleştirilen sabit bir model gerekliliği vurgulanmıştır (Brooks, 1987). Sınırlı bir pazarda işletmelerin ürün ve hizmet sunumunda kullanacakları web sitelerinin işletmenin imajında önemli bir yer edinmesi nedeni ile iyi bir web sitesine sahip olmak hayati derecede önemlidir. Kullanıcı tercihlerinde kullanılan kriterlerde ise; kullanılabilirlik, performans, estetik, fiyat, bilgi kalitesi, marka ve diğerleri önemli olduğu ifade edilmiştir (Keinonen, 1997 ). Bu özellikler bazen bir bütün olarak ele alınırken, bazen sadece bir özellik ön planda tutulmuştur. Offut (2002), kullanılabilirliğin bir e -ticaret web sitesinin kalitesini belirlemede en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmiştir. Kullanılabilirlik geniş anlamda, bir sistemin kullanıcılarına görevlerini güven içinde, etkili, verimli ve zevk alarak yerine getirirken sağlamış olduğu kapasitedir (Preece vd., 2002). Türkiye e-ticaret Pazarı (2013) R aporuna göre; ülkemizdeki e-ticaret hacmi 14 milyar TL dir (Demirel, 2014). Elektronik, ayakkabı, ev-dekorasyon, ulaşım, konaklama vb. kategorilerde e-ticaretin etkinliği görülmüştür. E-ticaret pazarı Türkiye de gelişmiş ülkelere kıyasla geride olsa bile büyük bir gelişim potansiyeline sahiptir. Bu potansiyeli değerlendirmek için birçok e-ticaret web sitesi hizmet vermektedir ve bu sitelerin sayıları sürekli artmaktadır. Daha kullanıcı dostu e-ticaret web sitelerinin geliştirilmesi için, e-ticaret web sitelerinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma; 4 bölümden oluşmaktadır. 2. Bölümde; kullanılabilirlik modelinin anlatımı ve toplanılan veriler hakkında bilgi verilmiştir. 3. Bölümde; eldeki verilerin kullanılabilirlik modeline uygulanması ve elde edilen bulgular üzerinde durulmuştur. 4. Bölümde ise; sonuç ve sonraki çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. 2. E-TİCARET WEB SİTELERİNDE KULLANILABİLİRLİK DEĞERLENDİRMESİ 2.1. Kullanılabilirlik Değerlendirme Modeli Web sitelerinin kullanılabilirlik değerlendirmesinde birçok farklı metotlar kullanıldığı tespit edilmiştir (Monique, 2009). Bunlardan ilki; uzman denetim tabanlı değerlendirme metodudur. Konusunda uzman kişiler tarafından web sitesi daha önceden belirlenen kriterlere göre değerlendirilir. İkincisi, kullanıcı tabanlı test metodudur. Bu metotta ise; kullanıcıların web sitesi ile olan etkileşimleri hakkındaki veriler toplanır. Bu veriler; anket, gözlem, röportaj veya bunların karışımı şeklinde elde edilebilir. Son olarak kullanılan metot, bilişsel süreç metodudur. Bu metot; disiplinler arası bakış açısı ile bilişsel psikoloji, bilgisayar bilimleri ve sistem mühendisliğini kapsar (Kushniruka ve Patelb, 2003). Rasmussen vd. (1994), teknolojinin çok hızlı değişiminden dolayı mevcut konseptlerin sürekli değiştiği, bunun yerine ortak bir çerçeve etrafında sistemin sürekliliğinin sağlanması için mühendislik, bilişsel psikoloji, yönetim, bilişim ve bilgisayar bilimleri alanlarının beraber ele alınması gerektiğini belirtmiştir.

52 41 Bu çalışmada; kullanılan e-ticaret web sitesi değerlendirme modeli daha önce Çin de Taobao and Eachnet web siteleri kullanıcılarından elde edilen anket verilerinden yola çıkarak oluşturulan modeldir. Taobao web sitesi, yaklaşık olarak 500 milyon kayıtlı kullanıcısı, günlük 60 milyon ziyaretçisi olan, 800 milyonu aşkın ürün çeşidi ve ortalama dakikada 48 bin adet ürünün satıldığı bir e- ticaret web sitesidir (Taobao, 2015). Bu model kullanıcı tabanlı test metodunu ve bilişsel süreç metodunu göz önüne alarak oluşturulmuştur. Kullanılabilirlik Değerlendirme Kriterleri Web Sitesi Bilişim Teknolojisi Web Sitesi Hata Oranı Özel İlişki Ürün Fiyatı Ürün Promosyonları Ürün Kataloğu Site Güvenliği Web Sitesi Hata Oranı Müşteri Değerlendirmesi Ürün Fiyatı Ürün Promosyonları Site Popülaritesi Gizlilik Güvenliği Navigasyon Sistemi Ödeme Sistemi Satıcı ve Ürünlerin Güvenirliği Arama Verimliliği Katalog Güncelleme si Şekil 1. E-ticaret Web Siteleri İçin Kullanılabilirlik Modeli (Li ve Li, 2011). Şekil-1 de görülen e-ticaret web sitesi kullanılabilirlik değerlendirme modelinde; beş temel kriter olan web sitesi bilişim teknolojisi, web sitesi hata oranı, özel ilişki, ürün fiyatı ve ürün promosyonları ve bunların alt özellikleri bulunmaktadır. Web sitesi bilişim teknolojisi ve web sitesi hata oranı sistemin teknik yönü ile ilgili olmaktadır. Özel ilişki kriterinde ise; müşteriden alınan geri bildirimler belirtilmektedir. Siegel ve Wood (2003) tarafından ortaya atılan çok boyutlu değerlendirme yaklaşımında; dört ana kriterden biri de kullanıcılardan gelen geri bildirimlerdir. Ürün fiyatı ve ürün promosyonları kriterleri ile bilişsel süreç de kullanılabilirlik değerlendirmesinin içine alınmıştır Verilerin Elde Edilmesi Mastercard desteği ile Turkishtime Ekonomi Dergisi ve Trendbase tarafından ikincisi gerçekleştirilen Türkiye nin En Çok Beğenilen Online Alışveriş Siteleri araştırmasında hepsiburada.com, sahibinden.com ve gittigidiyor.com en çok beğenilen alışveriş siteleri olmuştur (Eticaretmag, 2014). Bu çalışmada; bahsedilen bu üç web sitesinin herhangi birinden en az bir defa alışveriş yapmış 67 kullanıcıdan, anket yöntemi ile veriler elde edilmiştir. Anket, beşli Likert tipi sorulardan oluşturulmuştur. 3. KULLANILABİLİRLİK ANKETİNİN SONUÇLARI Kullanılabilirlik değerlendirmesi için anketlerden elde edilen veriler; E-ticaret Web Siteleri için Kullanılabilirlik Modelinde bulunan beş temel kritere göre düzenlenmiştir.

53 42 Kullanılabilirlik Değerlendirme Kriterleri Web Sitesi Bilişim Teknolojisi 4.3 Web Sitesi Hata Oranı 3.3 Özel İlişki 4.3 Ürün Fiyatı 4.9 Ürün Promosyonları 3.9 4,1 4,9 3,3 3,9 4,9 3,9 4,3 4,1 4,8 4,9 4,1 4,2 3,9 Şekil 2. Anket Verilerinin Kullanılabilirlik Değerlendirme Modeline Uygulanması. Model; beş temel kritere göre değerlendirildiğinde, kullanılabilirlik değeri 4.1 çıkmaktadır. Yüzde olarak ifade edildiğinde; bu oran 82 olmaktadır. 100 üzerinden 82 olan kullanılabilirlik skoru oldukça yüksek olduğu ifade edilmektedir. Userports tarafından gerçekleştirilen çalışmada; Dünya da e-ticaret web sitelerinin kullanılabilirlik skor ortalaması 78, ülkemizde ise 67 olduğu, bu oranın Dünya ortalamasının altında olduğu görülmektedir. Amazon web sitesinin ise; 89.3 lük kullanılabilirlik skoru ile en yüksek skora sahip olduğu belirlenmektedir (Eticaretmag, 2013). Ülkemizde bulunan en başarılı üç e-ticaret web sitesini ölçüt olarak alınması, kullanılabilirlik skorunun 82 çıkmasında çok önemli bir etken olmaktadır. Userports tarafından gerçekleştirilen kullanılabilirlik değerlendirmesi ise uzman denetim metoduna göre yapılmıştır. Bu çalışmada ise; kullanıcı tabanlı test metodu ve bilişsel süreç metodu kullanılmıştır. Kullanıcılar tarafından algılanan ile uzmanlar tarafından algılanan değerler arasında önemli bir fark oluşmuştur. Temel kriterlere bakıldığında, ürün fiyatının 4.9 ile kullanıcı için en önemli kriter olduğu görülmektedir. Web sitesinin teknik alt yapısı ve özel ilişki kriterleri 4.3 ile aynı değere sahiptir. Müşterilerin web sitesinin kullanımından memnun oldukları görülmektedir. Promosyonlar 3.9 ile sayılan kriterlerin biraz gerisinde olsalar bile önemli bir değere sahiptirler. Ürün fiyatının, promosyonlara göre müşterileri oldukça güdülediği açıkça tespit edilmiştir. Ancak aradaki bu fark, promosyonların hafife alınmasına neden olmamalıdır. Web sitesindeki hata oranı 3.3 ile en düşük değere sahiptir ve diğer kriterlerin oldukça gerisinde kalmıştır. Müşterilerin, diğer kriterlere oranla daha fazla hata ile karşılaştıkları görülmüştür. Temel kriterlere bağlı alt başlıklara incelendiğinde; ürün fiyatı, site güvenliği, gizlilik güvenliği değerleri 4.9 değerine, satıcı ve ürünlerin güvenirliği ise 4.8 gibi yüksek bir değere sahip olduğu görülmüştür. Müşteriler için ürün fiyatı çok önemli olduğu gibi, kişisel, ürün ve site güvenliği de ürün fiyatı kadar önemlidir. Ürün fiyatının yanında her türlü güven ve güvenirlik de müşterinin vazgeçilmezidir. 4. SONUÇ Ülkemizde en başarılı üç tane e-ticaret web sitesi; web sitesi bilişim teknolojisi, web sitesi hata oranı, özel ilişki, ürün fiyatı ve ürün promosyonları kriterlerine göre oluşturulmuş kullanılabilirlik modeline göre değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda bu web sitelerinin kullanılabilirlik skorunun oldukça iyi olduğu görülmüştür. Kullanıcı test metodu ve bilişsel süreç tabanlı kullanılabilirlik değerlendirmelerin, uzman denetim metoduna dayalı değerlendirmelerden oldukça farklı olabileceği görülmüştür. E-ticaret web sitelerinin kullanılabilirlik değerlendirmelerinde sabit ve

54 43 esnekliği zor olan modellerden ziyade esnek ve disiplinler arası modellerin önemli olduğu göz ardı edilmemelidir. Müşterinin kişisel güvenlik, satıcı - ürün güvenliği, web sitesi güvenliği ile ürün fiyatını bir bütün hâlinde algıladığı görülmüştür. E-ticaret web sitelerinin sadece ürün fiyatını uygun tutmalarının yeterliği olmadığı; bunun yanında her türlü güven ve güvenliği sağlamaları gerektiği görülmüştür. Kaynaklar Brooks, F. P (1987),; No Silver Bullet / Essence and Accid ents of Software Engineering, United States: IEEE Computer. Demirel F., (2014). Türkiye E-Ticaret Pazarının Büyüklüğü 14 Milyar Tl, Perakende İçindeki Payı İse Yüzde 1,3. Erişim Tarihi: 15/03/2015. Eticaretmag, (2013). Userspots: Türk Web Sitelerinin Kullanılabilirlik Skoru Dünya Ortalamasının Altında. Erişim tarihi: 15/03/2015. Eticaretmag, (2014). Türkiye nin En Beğenilen Online Alışveriş Siteleri Açıklandı. Erişim tarihi: 16/03/2015. Keinonen T., (1997). Expected Usability And Product Preference, İn: Proceedings Of The Conference On Designing Interactive Systems, Amsterdam, The Netherlands, (1997), s Lang M (2001),; Issues and Challenges In The Development of Hypermedia Information Systems, Ireland: National University of Ireland. Li F., Li Y., (2011). Usability Evaluation Of E-Commerce On B2C Websites İn China. Procedia Engineering 15, s Monique W.M.J. (2009). A comparison of usability methodsfor testing interactive health technologies: Methodological aspects and empiricalevidence. International journal of medical informatics; s Kushniruka A. W., Patelb V. L.,(2004). Cognitive And Usability Engineering Methods For The Evaluation Of Clinical İnformation Systems, Journal Of Biomedical Informatics, 37, s Offutt J. (2002). Quality Attributes Of Web Software Applications. IEEE Software: Special Issue On Software Engineering Of Internet Software; S Preece J, Rogers Y, Sharp H. (2002). Interaction Design: Beyond Human Computer İnteraction. New York: Wiley. Rasmussen J, Pejtersen A, Goodstein L. (1994). Cognitive systems engineering. New York: Wiley. Siegel E.R, Wood F.B. (2003),; A Practical Approach to E -Government Web Evaluation, United States: Information Technology Professional. Taobao. Erişim tarihi: 03/04/2015.

55 44 TUTUMLU İNOVASYON: İNTERNETTE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA İdris KIZILBOĞA 1 ÖZET Globalleşen dünyada inovasyon kavramının önem kazandığı görülmektedir. İnovasyon niteliği ve niceliği açısından değerlendirildiğinde sürekli artış göstermektedir. Yeni ve gelişmekte olan pazarlardan pay almak isteyen uluslararası işletmeler ve ülkeler, bireylerin ihtiyaçları ve imkanları doğrultusunda ürün ve hizmetleri daha uygun şartlarda sunmak istemektedirler. Tutumlu inovasyon ile ürün ve hizmetler yerel pazarlarda yeterince iyi özellikleri ile daha ekonomik olarak piyasaya sunulmaktadırlar. Bu çalışmada; 2012 yılında internet ortamında video dersleri şeklinde başlayan ve devam etmekte olan ingilizce dil öğretimine ait uygulamanın girdileri ve sonuçları üzerinde durulmaktadır. Uygulamanın sonuçlarına bakıldığında, Youtube ile İngilizce dil öğretiminin, tutumlu inovasyonun temel dayanağı olan daha ucuza elde etme prensibine tam uyduğu görülmektedir. Ülkemizde kronik bir sorun haline gelen İngilizce öğrenimi, Youtube İngilizce ders uygulaması ile kullanıcılara çok yarar sağlamaktadır. Video derslerinin ücretsiz olması, tüm yaş gruplarına açık olması, tüm ülkelerde herkese hizmet sunması ve derslerin zamandan - mekandan bağımsız olması kullanıcılar tarafından çok önemli görülmüştür. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Tutumlu İnovasyon, İngilizce Dil Eğitimi, Youtube. ABSTRACT In a globalizing world, the concept of innovation has gained importance. In terms of innovation, quality and quantity are continuously increasing. International companies and countries that want to get a share of the new and emerging markets, offering more favorable conditions to the needs of the individuals with product and services. With frugal innovation products and services are available with affordable price for local markets with "good enough" features. In this study, we focused on the inputs and results of ongoing teaching English language lessons in the form of video on the internet that we started in When we look at the the results, we see that English language teaching lessons on Youtube, fit the basic principle of frugal innovation that obtaining products and services cheaper. While learning English has become a chronic problem in our country, Youtube lessons was clearly seen to be very useful for the users. It was seen very important by users that lessons are free of charge, open to all age groups, providing services to everyone in all countries and indepency of the time & place. Keywords: Innovation, Frugal Innovation, English Language Education, Youtube. 1. GİRİŞ İnsanların hayatı teknolojinin sunmuş olduğu büyük imkanlar ile birlikte özellikle 21. Yüzyılda sürekli değişen bir hal almıştır. Dünyanın bir ucunda meydana gelen olumlu veya olumsuz bir gelişme hızlı bir şekilde dünyanın geneline yayılabilmektedir. Büyük işletmeler ve gelişmiş ülkeler üretim ve pazar payları ile önemli bir ekonomik büyüklüğe ulaşmışlardır. Rekabet kaynaklı hizmet ve ürünlerde farklılaşmaya gidilerek inovasyon ön planda tutulmaya başlanmıştır. İnovasyon sayesinde fikirler somutlaşarak pazarda kendilerine yer bulmuş (Fitzgerald vd., 2011), ürün ve hizmetler yeniden 1 Uzman, Bingöl Üniversitesi, Bingöl, e-posta: ikizilboga@bingol.edu.tr

56 45 tasarlanarak farklı ihtiyaçlara cevap verilmiştir. Phills vd. (2008), inovasyonda iki temel kriter olduğunu, bunların süreç veya çıktı temelli özgünlük ve verimlilik olduğunu söylemiştir. Birçok hizmet web ortamında internetin sunmuş olduğu imkanlar ile daha kolay, daha ucuz, daha verimli ve daha etkili bir şekilde yapılmaktadır. Uluslararası şirketler üretmiş oldukları ürün ve hizmetler ile devasa büyüklüklere ulaşıp ekonomik büyüklük olarak ülkeleri bile geri de bırakmışlardır. Kullanıcı için inovasyon çağında ürün ve hizmetlerden yararlanmanın bir bedeli bulunmaktadır. Yeni teknolojik ürün ve hizmetlerden yararlanmak için insanların belirli bir maddi imkana sahip olması gerekmektedir. Fakat dünyadaki gelir dağılımına baktığımızda karşımıza olumsuz bir tablo çıkmaktadır. Şekil 1. Ekonomik piramit (Prahalad, 2005) Ekonomik piramit; zengin, gelişen orta sınıf ve piramit altı (Bottom of the Pyramid - BoP) olarak üçe ayrılmıştır. Dünya nüfusunun yüzde 63 ten fazlası yıllık $1,500 daha az gelire sahiptir. Bir milyar insan en az gelişmiş ülkelerde dört milyar insan da gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır (Collier, 2007). Doğal olarak BoP un orta ve zengin sınıf için üretilen ürün ve hizmetlerden yararlanması nerede ise imkansızdır. Aynı zamanda rekabet ortamının acımasızlığından dolayı şirketlerin karlılıklarını devam ettirmek için yeni müşterilere ulaşmaları gerekmektedir. Prahalad (2005), kurumsal dünya için fırsatların bir buzdağı gibi görünmez kaldığını ve fakirleri bir sorun gibi düşünmeyi bırakıp onları fırsat olarak değerlendirmemiz gerektiğini belirtir. Dünya nüfusunun çoğunluğunun fakir olması ve bunların büyük bir tüketim potansiyeline sahip olması nedeni ile ürün ve hizmetlerin daha ucuz ve karşılanabilir olmasını gerekmiştir. İnovasyon içerisinde tekrar bir yenilik yapılarak tutumlu inovasyon (frugal innovation) ortaya çıkmıştır. 2. LİTERATÜR TARAMASI Son yıllarda inovasyon niteliği ve niceliği açısından değerlendirildiğinde sürekli artış göstermektedir. Son dönemde özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerine bir çok akademik çalışma yapılmıştır. İnovasyon, şirket ve ülkeler için ekonomik büyüme aynı zamanda rekabet avantajı bakımından kritik öneme sahiptir (Brem, 2011). Ortaya bir çok teori atılmış, jugaad, ters inovasyon, dağıtık inovasyon ve tutumlu inovasyon gibi yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Tüm bu teorilerin temelinde belirli bir bölgenin özel ihtiyaçları için ürün ve süreçlerin en baştan düşük fiyata yeniden tasarlanması ve geliştirilmesi yer alır (Agarwal ve Brem, 2012). Zeschky vd. (2011) tutumlu inovasyonu yeterince iyi, kısıtlı kaynağa sahip tüketiciler için uygun fiyatlı ürünler olarak tanımlamıştır. Tutumlu inovasyon ile amaç tüketici için düşük fiyatlı ve temel özellikleri içinde barındıran ürün ve hizmetler sunmaktır. Ürün veya sunulan

57 46 hizmette bulunan özellik olmazsa olmaz değilse, fiyatın daha uygun olması amacı ile bu özellik sunulmaz. Özellikle yerel pazarlar ve düşük gelir düzeyine sahip tüketiciler tutumlu inovasyonun hedef kitlesinde bulunurlar. Pazar Karşılanabilirlik Kısıtlamaları Tutumlu İnovasyon Kaynak Kıtlığı / Kısıtlamalar Kurumsal Boşluklar veya Karmaşıklıklar Şekil 2. Gelişmekte olan piyasalar için kavramsal inovasyon modeli (Bhatti ve Ventresca, 2013) Tutumlu inovasyon karşılanabilirlik, kısıtlar ve kurumsal karmaşıklıkların üçgeninde bulunmaktadır. Bu sorunlar yeni grişimciler ve yerel ürün / hizmetler ile aşılabilmektedir. Bu sorunlara rağmen, belkide bu sorunlardan dolayı yerel ve uluslar arası girişimciler ve firmalar gelişen pazarlarda yeni inovasyonlar ile yerel çözümler sunmakta, aynı zamanda bunu genişleterek komşu gelişmekte olan ülkelere hatta bunun ötesinde gelişmiş pazarlara ulaştırmaktadırlar (Kh anna ve Palepu, 2006). 3. ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ Bu çalışmada; tutumlu inovasyon ile internet ortamında İngilizce dil öğretimi uygulamasına değinilecektir yılı Ekim ayından başlanarak bilgisayar ortamında ekran kaydı alınarak yapılan dersler Youtube web sitesine video olarak aktarılmakta ve herkese açık hizmet vermektedir. İngilizce Öğreniyorum serisi olarak adlandırılan bu video dersler ücretsiz olarak kullanıcıların faydasına sunulmuştur. İnternetin olduğu her yerden zaman sınırlaması olmaksızın bilgisayar, cep telefonu ve tablet ile tüm videolara ulaşılabilmektedir. Aynı zamanda bir blog ve facebook sayfası ile İngilizce Öğreniyorum uygulaması zenginleştirilmiş ve farklı platformlara taşınmıştır. İngilizce günümüzde bilim, teknoloji, sinema, sanat, ticaret ve iletişim gibi ekonomik ve sosyal hayatın tüm alanlarına hakimdir. Ülkemizde ilk okuldan başlayarak verilen ilgilizce eğitimi milyonlarca öğrenciye verilmekte ve bunun için kamu bütçesinden büyük kaynaklar ayrılmaktadır. EF İngilizce Yeterlilik İndeksi 2013 verilerine göre Türkiye 60 ülke arasından 41. sırada bulunmaktadır (EF, 2013). İngilizce dil eğitiminin verildiği Youtube platformu devasa bir büyüklüğe sahiptir. Youtube, bir milyar kullanıcı, her dakika da 300 saatlik video yükleme, 75 ülkede yerelleştirilmiş ve 61 dilde hizmet sunan ve izlenimlerinin yarısı mobil olan web tabanlı bir video platformudur (Youtube, 2015).

58 47 4. İNGİLİZCE DİL ÖĞRETİMİ UYGULAMASI İngilizce Öğreniyorum serisi 3 yıl önce, 2012 yılında başladı. Kanalın şu anda bir milyondan fazla izlenimi ve 6 bini aşkın abonesi bulunmaktadır. Ders dili Türkçe olan seri, sadece Türkiye den değil, aynı zamanda bir çok ülkeden takip edilmektedir. Gramer derslerinin yanında konuşma, dinleme ve okuma dersleri güncel ve yabancı kaynaklar eşliğinde yapılmaktadır. Şu anda 72 videoya ulaşan ders sayısı, sürekli olarak yeni dersler ile artırılmaktadır Derslerin Hazırlanması ve Youtube Ders Ortamı Dersler bilgisayar ortamında bir program ile kayıt edilmekte ve ders kaydından sonra video tekrar düzenlenmektedir. Düzenlenen video Youtube a yüklenmektedir. Yüklenen videonun başlığı, açıklama bilgileri ve etiketleri eksiksiz olarak girilip oynatma listesine eklenmektedir. Aynı ders videosu sosyal medya; Google+, Blogger, Facebook ve Twitter da paylaşılmaktadır. Dersler bir araya getirilerek aynı zamanda bir blog oluşturulmuş ve öğrenciler-hoca, öğrenciler-öğrenciler arasında karşılıklı etkileşim sağlanmıştır. Derslerden faydalanmak için herhangi bir ücret ödemeye gerek yoktur. İnternet ortamında bilgisayar ve akıllı cihazlar ile istenen anda derslere erişim sağlanmaktadır. Dersler giriş seviyesinden başlanarak anlatılmış ve ilerleyen derslerde okuma, konuşma, dinleme ve yazma konuları yabancı kaynaklar ile ele alınmaktadır. Öğrenciler gmail hesapları ile Youtube a giriş yaparak soru sorabilmekte, dersi beğenebilmekte / beğenmeyebilmekte ve videoyu paylaşabilmektedirler. Kullanıcı anlamadığı konu hakkında ilgili videoda sorusunu sorabilmektedir. Daha önce sorulan ve cevaplanan sorularıda ilgili dersin yorum kısmından görerek yararlanmaktadır. Dersler yayınlandıktan sonra sürekli olarak kullanıcılar tarafından değerlendirilmektedir. Binlerce göz tarafından dersin eksik veya yanlış kısımları belirtilerek verimli öğrenme ortamı sağlanmaktadır. Kullanıcıların herhangi bir yorumu anında bildirim şeklinde hocaya iletilmektedir. Kullanıcılardan gelen geri bildirimlere göre derslerin açıklamaları yeniden güncellenmektedir. Gerek görülmesi halinde bilgi notları kullanılarak video üzerinde beliren notlar ile yönlendirme yapılmaktadır. Derslere destek amaçlı olarak bir blog sitesi de kullanılmaktadır. Burada Youtube da bulunan dersler paylaşılmış ve dersler tablo olarak detaylı şekilde düzenlenmiştir. Youtube platformunda yapılan yorum, düzeltme ve fikirlerin paylaşımı aynı şekilde blog ortamında da yapılmaktadır İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Çıktıları Youtube un sağlamış olduğu ara yüz ile tek tek veya genel istatistiklere detaylı bir şekilde anında bakılabilir. Demografik bilgilerden, yorumlara, beğenme /beğenmeme sayılarına, paylaşımlara, izlenim sürelerine vb. anında ulaşılır.

59 48 Şekil 3. İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Performans İstatistikleri İngilizce derslerinde bir milyon iki yüzbinden fazla izlenim alınmıştır. Dersler 158 ülkede en az bir defa izlenerek tüm dünyaya yayılmıştır. İzlenimlerin %86 ı Türkiyeden, %3,8 i Azerbaycan dan, %1,8 i Amerika dan, %1,5 i Birleşik Krallık tan ve geri kalan yüzde ise diğer ülkelerden gelmiştir. Dersler toplam 5,457,916 dakika izlenmiştir. Haftada bir öğretmenin 40 saat ders verdiğini ders süresinin 40 dakika olduğunun düşünürsek, ayda 160 saat, bir yılda 9 ay üzerinden 1440 ders saati yapar. Bir öğretmenin bu uygulamada yukarıda geçen dakika kadar ders vermesi için 94 yıl çalışması gerekmektedir. Henüz üç yılı tamamlanmamış bir uygulama ile bir öğretmenin tüm ömrünün yetmeyeceği kadar hizmet verilmiştir. Tüm bunlar için ihtiyaç duyulan bir adet bilgisayar, bir adet ders kaydetme programı ve video internete yüklenirken internet erişimidir. Diğer taraftan, klasik okul için sınıfın aydınlatılması, ısınması, öğrencilerin su ihtiyacı, demirbaş giderleri, kalem, kitap vb. hesaba kattığımızda maliyetleri oldukça artırmaktadır. Hizmeti alan kullanıcılar açısından düşündüğümüzde ders için belirlenen fiziki ortama ulaşmak bile önemli bir konudur. Özellikle büyük şehirlerdeki trafik yoğunluğunu göz önüne alırsak, internet ortamından sağlanan bu hizmetin zamanın verimli kullanılması üzerindede oldukça olumlu etkisini görürüz. Şekil 4. İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Demografik İstatistikleri

60 49 Derslere katılan kullanıcıların %78,8 i erkek, %21,2 i ise bayandır. En büyük izlenim aralığı yaş aralığıdır. 35 ve üzeri yaş %22,8 dir. Bu kullanıcıların çalıştıklarını hesaba katarsak bu hizmetin onlar için can suyu niteliğinde olacağı açıktır. Gün içinde çalışan bu yaş grubunun klasik eğimdeki sınıf derslerinden yararlanmaları zordur. Şekil 5. İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Katılım İstatistikleri Teknolojinin sunmuş olduğu en önemli özelliklerden biri de; büyük bir esneklik sunmasıdır. Video derslerinin etrafında atılacak doğru adımlar ile, öğretim ortamı çok zengin ve etkili hale gelmektedir. Beğenme / beğenmeme oranına bakıldığında da, bu oran ezici bir üstünlük ile beğenme lehine %90 ın üzerinde durmaktadır. Derslerden memnun olan kitle büyük bir yüzdeye sahiptir. Buradan derslerin kullanıcılara çok faydalı olduğunu çıkarılmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi dersler ile ilgili soru, düzeltme ve öneriler ilgili dersin hemen altına kullanıcı tarafından yazılabilmektedir. Dersler hakkında binden fazla yorum yapılmıştır. Bu fikirler ders veren eğitimci ve diğer öğrenciler için yol gösterici olmaktadır. Ders hakkında yapılan eleştiriler göz önüne alınarak ders hakkında yeni açıklamalar yapılarak, düzeltme işlemi esnek bir şekilde yerine getirilir. Aynı zamanda, bu yorumlar diğer kullanıcılar için çok yararlı olmaktadır. Burada sorulan sorulara tüm kullanıcılar dahil olup, fikirlerini paylaşabilmekte böylece, daha önce sorulan sorular sayesinde aynı soruların tekrar sorulma gereği bulunmamaktadır. Faceboo k Twitter İngilizce Öğreniyoru m Google+ Blogger Şekil 6. İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Sosyal Medya Etkileşimi Facebook, Twitter, Google+, Blogger vb. sosyal platformlarda yapılan paylaşımlar ile uygulamanın etkinliği oldukça artmaktadır. Özellikle ülkemizde milyonlarca sosyal medya

61 50 kullanıcısını düşünürsek, bu sosyal medya yolu ile çok fazla sayıda kişiye ulaşmak mümkün olmaktadır. Dersler sürekli olarak güncellenmekte ve kanala abone olan kullanıcılar yeni ders eklendiğinde anında görmektedirler. Altı binin üzerinde abone sayısı sürekli olarak artış göstermektedir. Derslerin favori olarak kaydedilmesi, kullanıcı hesabında tutulur ve kullanıcı daha önce eklemiş olduğu videoyu aramadan buradan izleyebilir. Şekil 7. İngilizce Dil Öğretimi Uygulamasının Blog İstatistikleri Destek amaçlı kullanılan blog ile 85 binin üzerinde sayfa görüntülemesi sağlanmıştır. İngilizce Öğreniyorum ( blogu sayesinde dersler tablo halinde düzenlenerek kullanıcılar için tek sayfada tüm derslerin içerik konuları ile birlikte görmeleri sağlanmıştır. Özellikle Youtube u kullanmayan kullanıcılara ulaşmak için önemli bir adım atılmıştır. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Uygulamanın sonuçlarına bakıldığında, Youtube ile İngilizce dil öğretiminin tutumlu inovasyonun temel dayanağı olan daha ucuza elde etme prensibine tam uyduğu görülmektedir. Ülkemizde kronik bir sorun haline gelen ingilizce öğrenimine yönelik oluşturulan Youtube uygulamasının kullanıcılar tarafından çok yararlı olduğu açıkça tespit edilmiştir. Video derslerinin ücretsiz olmasının yanında, özellikle çalışan kişiler için derslerin zaman ve mekandan bağımsız olması çok önemlidir. Teknolojinin ve internetin sürekli olarak artan etkisi ev, iş, ekonomik, eğitim, sosyal ve kültürel hayatımızda kendisini sürekli olarak göstermektedir. Günümüzde yapılan işler on yıl öncesine göre bile büyük farklılıklar göstermektedir. Sanal dünyanın sunmuş olduğu fırsatları sadece elektronik cihazlardan ürün ve hizmetlere erişim olarak kullanmanın ötesinde, inovasyon ile bütünleşik hale getirerek problemlerimizin çözümünde ve iş yapma modellerinde daha ucuz ve verimli yollar bulmada etkin olarak kullanabiliriz. Dünyada ve ülkemizde ürün ve hizmetlere maddi ve diğer nedenlerden dolayı ulaşmakta sıkıntı çeken kişilere yönelik olarak internet ile hizmet ve ürünlerin daha ucuza elde edilmesi, daha etkin sunulması ve zamanın daha verimli kullanılması mümkündür. Piyasada proje ve diğer isimler altında destek veren tüm kamu ve özel kuruluşların, inovasyon destekli çalışmalara daha fazla kaynak aktarmaları ve teşvik etmeleri, hizmeti sunan ve kullananlar için çok fazla yarar sağlayacaktır.

62 51 Kaynaklar Agarwal, N., Brem, A., Frugal and Reverse Innovation Literature Overview and Case Study Insights from a German MNC in India and China. Proceedings of the th International Conference on Engineering, Technology and Innovation. Bhatti, Y. A., Ventresca, M., How Can Frugal Innovation Be Conceptualized? Available at SSRN: or Brem, A., ( 2011). Linking innovation and entrepreneurship - literature overview and introduction of a processoriented framework, International Journal of Entrepreneurship and Innovation Management, Vo1.l4, No.1,ss Collier, P., The bottom billion: Why the poorest countries are failing and what can be done about it. Oxford University Press. EF English Proficiency Index Third Edition. /~/media/efcom/epi/2014/full-reports/ef-epi-2013-report-masternew.pdf., erişim tarihi: 23/03/2015. Fitzgerald, E., Wankerl A., Schramm C., Inside Real Innovation. World Scientific Publishing Co. Pte. Ltd. 5 Toh Tuck Link, Singapore : s 13. Khanna, T. and Palepu, K. G., Emerging Giants: Building World-Class Companies in Developing Countries. Harvard Business Review. 84(10): Phills, J. A., Deiglmeier, K., & Miller, D. T., Rediscovering social innovation. Stanford Social Innovation Review, 6(4): Prahalad, C. K., (2005). The fortune at the bottom of the pyramid Eradicating poverty through profits. New Jersey: Wharton School Publishing. Youtube, Statistics. erişim tarihi: 23/03/2015. Zeschky, M., Widenmayer, B., Oliver, G., (2011). Frugal Innovation in Emerging markets: The case of Mettlet Toledo, Research Technology Management; Ju1lAug2011, Vol. 54 Issue 4, ss

63 52 GİRİŞİMSEL İŞBİRLİKLERİNİN BAŞARISINDA GÜVENİN ROLÜ Muhsin HALİS 1 ÖZET Güven ortamını destekleyici kurumsal uygulamalar ve bu uygulamalara bağlı olarak oluşan güven ilişkisi için öncelikle literatür taraması yapılmış olup, bu literatüre bağlı olarak ölçekler geliştirilmiştir. Bu ölçekler aracılığıyla toplanan veriler istatistiksel paket programlar aracılığıyla analize tabi tutularak sonuçlar yorumlanmıştır. Bu araştırmada çoğunluğu küçük ve orta ölçekli olmak üzere işletmelerden elde edilmiş veriler kullanılarak, girişimsel ortaklıkların (işbirliklerinin) sürekliliği ve başarısı açısından güvenin önemi analiz edilmiştir. Öncelikle hem demografik bilgilerin niteliği hakkında bilgi vermek hem de diğer grup sorulara ait fikir edinilmesini sağlamak amacıyla aritmetik ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde dağılımları içeren tanımlayıcı istatistikler sunulacaktır. Güven ölçeklerine, ölçekte yer alan değişkenlerin aralarındaki içsel ilişkileri ortaya çıkararak bir araya getirmek suretiyle daha az sayıda kavramsal olarak anlamlı yeni faktörlerle ifade etmek için temel bileşenler analizi uygulanacaktır. Güven ve ortaklık ilişkilerini belirlemek için regresyon analizi, farklı alt ölçeklerde yer alan faktörler arasında varlığı tahmin edilen mantıksal ilişkinin istatistiksel anlamlılığını ölçmek için korelasyon analizi ve bireysel değişkenlere göre farklılığı ortaya koymak için ise ANOVA (tek yö nlü varyans analizi) uygulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Ortaklık, Güven, İşbirliği, Girişim Başarısı GİRİŞ Yukarıda da belirtildiği üzere güven, işbirliklerin nasıl işleyeceği konusunda önemli bir faktördür. Son dönemlerde çoğu kaynak güvenin işbirliklerin performansı üzerindeki etkisini hem teorik hem de deneysel düzeyde incelemiştir. Teorik çalışmalar işlem maliyetlerinin azaltılmasına, istenen davranışların ortaya çıkmasına ve resmi sözleşmelerin daha az kullanımına odaklanmaktadır. Deneysel çalışmalar ise en çok güvenin ittifak bağlamında geliştirilmesine odaklanmaktadır. Jennings ve diğerleri (2000); Johnson ve Cullen (1996); Lorenz (1988, 1993, 1999); Moore (1998); Selenes (1998); Volery ve Mensik, (1998) güvenin geliştirilmesini işlemlerin başarılı bi r biçimde yenilenmesiyle ilişkilendirmektedir. Jap ve Anderson ın (2003) ve Kauser ve Shaw ın (2004) yaptıkları araştırmalarda davranışsal ve örgütsel karakteristiklerin stratejik işbirliklerin başarısı üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Jap ve Anderson çeşitli ilişki tedbirlerinin performans çıktılarını saklama yeteneğini uzun soluklu bir teste tabi tutmuştur. Ulaştıkları sonuçlar, düşük düzeyli bir fırsatçılığın ve yüksek bir güven düzeyinin performansı arttırdığını ve güvenin fırsatçılık düzeyi yükseldikçe daha az etkili hale geldiğini göstermiştir. Kauser ve Shaw partnerin karakteristiklerinin, iletişim davranışlarının ve çatışmaları çözme tekniklerinin işbirliklerin başarılarını nasıl etkilediğini analiz etmiştir. Bu yazarlar güven düzeyinin başarılı ittifaklarda daha az başarılı ortaklıklara nazaran daha yüksek olacağı şeklindeki önermelerine deneysel destek bulmuştur. Ekonomi literatüründe ittifakın kesin bir tanımı yoktur. İktisatçılar bu terimi çeşitli etkileşim tiplerini tarif etmek için kullanırlar. Bu tarifler genellikle araştırmacının akademik geçmişine ve üzerinde çalışılan projeye dayanır. Sonuç olarak, akademisyenler ekonomik değişimin belirli görünümlerini vurgular ve sonuç olarak farklı tarifler benimser. Bir işletmenin işbirliğine gitmesindeki temel motivatör, başka türlü mümkün olandan daha yüksek bir başarı düzeyine ulaşma isteğinde yatar. Ortak çaba ve güçle birlikte, işletmeler tek başlarına 1 Kastamonu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. mimhalis@gmail.com

64 53 ulaşamayacakları amaçlara ulaşmaya çalışırlar. İşbirliği amaçları sinerji etkilerinden ve maliyetlerin azaltılmasından öğrenme etkilerine, ölçek ekonomilerine, zaman avantajlarına veya risk azaltılmasına kadar geniş bir çeşitlilik gösterebilir. Günümüzde işletmeler, yeni ürünlerin ve kaynakların geliştirilmesi gibi girişimsel amaçlar için gittikçe daha çok inovasyon gereksinimi duymaktadırlar. Bu girişimsel başarı için hayati derecede önemli bir sorundur. İşbirliklerinin başarısında güvenin rolü daha önce sınırlı sayıda analizlere konu olduğundan bu araştırma da içinde barındırdığı noksanlıklarla daha sonra yapılacak araştırmalar için cesaret verici olabilecektir. Çünkü bu konu, denenmemiş ilişkilerin sorgulanması için bir kapı aralayacak ve günümüz işletmecilik dünyasında yenilikçi işbirlikleri konusu üzerinde çalışmaların sürdürüldüğü birçok konuya kapı aralayacak bir kapsama sahip olması arzulanmaktadır. Son zamanlarda bölgesel gelişme, sürdürülebilir kalkınma ve benzeri toplulukçu ve sosyal odaklı rekabetçi yaklaşımların önemsendiği görülmektedir. Ortaklaşa rekabet ve kümelenme gibi yıkıcı rekabete karşı koyabilme girişimleri, girişimsel işbirliğini ya da klasik ismiyle ortaklığı önemli bir hale getirmektedir. Bu açıdan yenilikçi işbirlikleri yeni rekabetçi alanlara girişi ve yüksek risk almayı içeren çok yönlü bir kavramdır. Ürün yenilikçiliği, nitelik yenilikçiliği, teknolojik risk ve işbirliği riskleri gibi girişimciliğe ait konulardaki güven sorunu, işbirliği başarısı, işbirliğinden elde edilen tatmin düzeyi ve firmanı finansal performansını geliştirmek gibi işbirlikçi karakteristiklerin değerlendirilmesini de içermelidir. Teorik araştırmalar, işbirliğinin güvene bağlı bir değişken olduğunu, güvenin kültürel bir bağlamda anlamlandırılabileceğini ve dolayısıyla, işbirliğinin ve işbirliği ilişkisi ve tutumlarının kültürel normlara bağlı olduğunu göstermektedir. Stratejik işbirlikleri ve ortak girişimler gibi firmalar arası işbirlikleri, hem yeni girişimlere hem de kaynaklara ve yeni vasıflara ulaşmaya imkân sağlayan ve dışsal bilgiye ihtiyaç duyan işletmeler tarafından kullanılan önemli bir stratejik araç olarak görülmektedir. Örneğin, 1990 lı yıllardan bu yana ulusal ve uluslararası stratejik işbirliklerinin sayısında ciddi artışların meydana geldiği gözlenmektedir. Şirket birleşmeleri, şirket evlilikleri ve benzeri işbirlikleri gittikçe önemli bir stratejik büyüme yöntemi olarak kabul görmektedir. Girişimsel işbirlikleri konusunda, güvenin firmalar arası işbirliklerinin performansı üzerindeki etkileri bilinen bir olgudur. Ürün geliştirmeye yönelik işbirliklerinde ortaklar arasındaki güvenin, tarafların etkileşimi ve girişimin sonuçları açısından hayati bir konudur. İşbirliğinin ve işbirliği ilişkisine dair sonuçları ifade eden işbirliği çıktılarının taraflar arasındaki ilişkiyi şekillendiren güven unsurunun (bağlılık davranışı, karşılıklı dürüst etkileşim, fırsatçı olmayan tutumlar, prosedürel adalet) ve firmanın daha önce yaşadığı işbirliği deneyimi, girişimsel eğilimleri, firma yaşı ve firma büyüklüğü gibi değişkenlerin bir fonksiyonu olarak ifade edilir (Garvis, 2000). Bu çerçevede ifade edilen fonksiyon şu model ile şematik olarak gösterilebilir. İŞBİRLİĞİ (Ortaklık) Yenilikçilik Risk paylaşımı Sinerji Rekabet Güç artırımı GÜVEN Bağlılık Karşılıklı dürüstlük Fırsatçı olmamak Adil davranmak Kontrol değişkenleri Firmanın yaşı Firmanın büyüklüğü Ortaklık deneyimi Girişimsel oryantasyon ÇIKTILAR Ortaklığın başarısı Ortakların memnuniyeti Finansal performans Karlılık Artan Pazar payı Şekil 1: İşbirliği ve Güven İlişkisi

65 54 Firmalar arası işbirliklerinin sonuçları üzerine yapılan çalışmalar, işbirliğinin sürekliliğini başarı, işbirliğinin sona ermesini ise başarısızlık olarak değerlendirmiştir. Ancak başarısız işbirliklerinin uygun bir şekilde sonlandırılması başarı, uygun bir kaçış stratejisi olmaması nedeniyle işbirliğinin devam etmesi ise başarısızlık olarak kabul edilebilir. Yine birçok ortaklığın, işbirliği amaçlarına ulaşılması sonucunda sona ermesi de başarısızlık sayılmamalıdır (Blodgett, 1992). ARAŞTIRMANIN ARAÇ VE YÖNTEMİ Çalışmanın bu bölümünde sırasıyla araştırmanın modeline, evren ve örnekleme, araştırma için veri toplama aracının geliştirilmesi sürecine, geçerlilik ve güvenirlik çalışmalarına, verilerin nasıl toplandığına ve analizine ilişkin bilgilere yer verilmektedir. Araştırma modeli, araştırmanın amacına uygun olarak verilerin toplanması ve analiz edilebilmesi için gerekli koşulların düzenlenmesini ifade eden bir kavramdır. Genellikle araştırmacılar, amacına göre tarama ve deneme olmak üzere iki temel yaklaşımdan birini kullanır. Bu araştırma tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Tarama modeli, geçmişte ve mevcut durumda var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan bir araştırma yaklaşımıdır. Bu modelde araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde var olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez. Araştırmamızda kullanmadığımız diğer araştırma modeli yaklaşımı ise deneme modeli yaklaşımıdır. Bu modelde, neden-sonuç ilişkilerini belirlemek amacı ile doğrudan araştırmacının kontrolü altında, gözlenmek istenen verilerin üretildiği araştırma modelleridir. Tarama modelleri ile var olan durum gözlemlenirken, deneme modelinde, gözlenmek istenenlerin araştırmacı tarafından üretilmesi söz konusudur. Deneme modelli bir araştırmada, amaçlar genellikle, denence (hipotez) şeklinde ifade edilir. Böylece, olayların olası nedenlerine ilişkin yargılar sınanmış olur. Bu çerçevede, özelde Ankara ve çevresinde bölgesinde faaliyet gösteren işletme sahip ve yöneticilerinin ortaklık ve güven kavramları etrafındaki tutumları incelemek ve bu iki kavram arasında nedensellik ilişkisini tespit etmek amacıyla tasarlanmıştır. Çalışmaya konu olan olay ya da nesnenin kendi koşulları içinde olduğu gibi tanımlanmaya çalışıldığı bu araştırma, belli bir zaman kesitinde, araştırılan konu çerçevesinde işletmelerin sahip ve/veya yöneticilerinin tutumlarını tespit etmeye çalışmaktadır. Bu amaçla, araştırma konusu çerçevesinde işletmelerin sahip ve/veya yöneticilerinin tutumlarını tespit etmeyi amaçlayan bu çalışma kapsamında, güven eğilimi bağımlı değişken ve ortaklık eğilimi, yenilik ve risk eğilimi, işbirliği eğilimi, açıklık ve şeffaflık ve kurumsal ilişkiler ise bağımsızı değişkenler olarak incelenecektir. Araştırma kavramsal modeli aşağıdaki şekilde gösterilmektedir. Kurumsal Nitelik ve Uygulamalar Güven Şekil 2: Güven ve Ortaklık İlişkisinin Teorik Modeli Şekilde gösterilen modele göre güven ve ortaklık arasındaki ilişkiler belirlenmeye çalışılacaktır. Araştırma tasarımı, araştırma sürecinde izlenecek aşamaları, neyin, nasıl ve ne zaman yapılacağının önceden belirlenerek araştırmaya bir yol haritası vermesi açısından önemlidir.. Bu araştırmanın evrenini, 2014 yılında Ankara da faaliyette bulunan işletmeler oluşturmaktadır. Evrenin genişliği ve örneklem oluşturmanın zorluğu nedeniyle kolayda örnekleme yöntemi seçilmiştir. Kolayda örnekleme yöntemi, örnekleme kolay ulaşılabilmek amacıyla seçilen birimleri araştırmak için belirlenen bir örneklem oluşturma işlemidir. Tesadüfî olmayan bir yöntem olduğu

66 55 için daha çok pilot çalışmalar ve ölçekler için ön testler yapmaya uygundur. Güven düzeyi % 90 ve örneklem büyüklüğü n=530 olarak belirlenmiştir. Araştırma amacıyla geliştirilen ölçeğin firmalara ulaştırılması ve verilerin toplanması süreci araştırmanın kısıtlı zamanına oranla çalışma için harcanan emeğin büyük bir kısmına mal olmuştur. Verilerin toplanmasında ticaret odasından, çeşitli sivil toplum örgütlerinden destek talep edilmiş ve çoğu anketin yapılmasında araştırmacılar ve onların koordine ettiği kişiler tarafından yüz yüze görüşme yöntemiyle veriler toplanmıştır. Toplam olarak 800 firmaya ulaştırılan anketten geriye gelen anket sayısı 614 dir. Anketlerden 33 tanesinde istenen bilgilerin noksan doldurulmuş olması ve verilen cevapların gelişigüzel oluşu veya boş bırakılan cevapların çoğunlukta olması nedeniyle değerlendirilmesi araştırmanın sağlığı açısından uygun görülmemiştir. Bu bilgilere göre, anketlerin geri dönüş oranı % 73 dir. Bu sonuca göre, örnek büyüklüğü değerlendirmeye alınan anketler kadardır. ARAŞTIRMA VERİLERİNİN ANALİZİ Bu başlık altında, toplanan verilere ilişkin istatistiksel çözümlemeler yer almaktadır. Bu çerçevede yapılacak istatistikî analizler temel olarak iki ana grupta ele alınmıştır. İlk olarak bireysel değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatistikler, ikinci olarak araştırma değişkenlerini test etmeye yönelik olarak sonuç çıkarıcı istatistikî analizler yapılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS kullanılmıştır. Demografik veri toplama ölçeği ile toplanan veriler bu başlık altında frekans ve yüzdelerle özetlenecektir. Okuyucuların araştırma örneklemi hakkında kanaat oluşturabilmesi için bu verilerin tasnifi ve sunumu önem arz etmektedir. Katılımcıların demografik yapılarına göre frekans ve yüzde dağılımı Tablo 1 de görülmektedir. Tablo 1:Anket Katılımcısı Bilgileri ve Veri Toplanan Firma Bilgileri Yaş Frekans % Eğitim Durumu Frekans % yaş İlk ve Orta yaş Lise yaş Üniversite ve Y. Okul ve yukarısı Y. lisans ve Doktora 21 3 Toplam Toplam Cinsiyet Frekans % Medeni durum Frekans % Bayan Evli Erkek Bekâr 53 9 Toplam Toplam Çalışan sayısı Frekans % Faaliyet alanınız Frekans % 1 11 kişi Otomotiv yan sanayi kişi Kimya kişi Ticaret kişi 55 9 Eğitim kişi 41 7 Turizm ve sağlık 36 6 Toplam Elektronik 36 6 Firma Ölçeği Frekans % Reklam ve pazarlama 53 9 KOBİ Hizmet Büyük işletme 41 7 Tekstil Toplam Gıda Firma Ortaklık mı? Frekans % İmalat Evet Toplam Hayır Firma yaşı Frekans % Toplam yıl Firma Yönetimi Frekans % 6 15 yıl Aile üyeleri yönetiyor yıl Profesyonel yıl 8 1 Toplam Toplam Tablodaki verilere göre; katılımcı erkeklerin oranı % 76 ve kadınların oranı % 24 tür. Katılımcıların çoğunluğu evlidir. Eğitim durumuna bakıldığında üniversite mezunlarının

67 56 çoğunlukta olduğu görülmektedir. Yaş kriteri açısından değerlendirildiğinde ise yaş arası grubun oranı ise % 70 in üzerindedir. Firma bilgilerinin özetlendiği tablodaki verilere göre; araştırma örneklemine dâhil edilen firmaların büyük bir çoğunluğu KOBİ lerdir. Firmaların mülkiyet yapılarına bakıldığında ortaklık olarak nitelendirilen firmaların %37 lerde olduğu görülmektedir. Ancak, görüşmelerde ortaklıktan kastedilen anlam karmaşıktır. Aile şirketleri, bazı katılımcılar tarafından aile mülkiyeti olarak değerlendirilip ortaklık diye tanımlanmış bazı katılımcılar tarafınd an ise ortaklık olarak tanımlanmamıştır. Firmaların çoğunluğu ortaklar, sahipler veya aile üyeleri tarafından yönetilmekte (% 71), bir kısmı ise profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmektedir. Araştırmada anket yoluyla toplanan verilerin analizi yapılmıştır. Güven ve ortaklıklar ile ilgili ölçekte yer alan soru/önermelerin çözümlemesi yapılarak ve sonuçlar yorumlanmıştır. İlk önce araştırmanın birinci ana değişkeni çerçevesinde Ortaklık eğilimini belirleyen faktörler nelerdir? sorusunun cevabı aranmıştır. Bunun için 47 değişkeni içeren ve geçerlilik - güvenirlik analizlerinden sonra bazı değişkenlerin ölçekten çıkarılmasıyla oluşan 40 değişken e faktör analizi uygulanmıştır. Bartlett Testi sonucuna göre değişkenlerin birim matris olmadığı, dolayısıyla faktör analizine uygun olduğu belirlenmiş (Ki-kare:14761,075 ve p< 0,001). İkinci olarak Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testi yapılmış ve KMO testi sonucu 0,78 olarak bulunmuştur. Yapılan faktör analizinde 40 değişken 5 faktör ile özetlenmiştir. Faktörler altında toplanan değişkenler anlamlı bir bütünlük oluşturmuş ve literatür taraması sonrasında hipotetik olarak yapılan değişken sınıflamasına uygun bir görünüm sergilemiştir. Oluşan faktör yapısı ölçeğin % 67,773 ünü açıklamaktadır. Bu rakam faktör analizinin gücünün kabul edilebilir olduğunu göstermektedir. Ortaklık eğilimi ile ilgili boyutta ortaklık yapabilme potansiyeli itibariyle sahip olunan kültürün önemi vurgulanmaktadır. Bu faktörü oluşturan önermelere bakıldığında, her koşulda bize yol gösteren bir planlama felsefesi hâkimdir ifadesi işlerin gelişigüzel değil de planlama ile ve vizyon ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Bu açıdan, yapılması düşünülen her iş en ince ayrıntısına kadar planlanır, yenilikleri destekleyici nitelikte ortaklık kararları alınabilir, yeni yatırım girişimlerinin piyasaya uyum yeteneğini geliştireceği ve bu nedenle risk almaktan ve yeni yatırımlara girişmekten çekinilmeyen bir kültürün ortaklık güdüsü açısından önemli olduğu ifade edilebilir. Risk ve fırsat birlikte vardır. Bu nedenle yatırımcıların, risk taşısa bile başarı ve etkinlik için ortaklık geliştirmesi beklenir. Katılımcıların ortaklarından duydukları memnuniyeti belirlemek için kurumsal yapı içinde güven göstergeleri adını verdiğimiz değişkenler analiz edilmiştir. Değişkenlerin boyutlandırılması için faktör analizine başvurulmuştur. Yapılan analizde güven göstergeleri dört boyutta açıklanmıştır (KMO: 0.84; BTS: 416,04, sig ). Tablo 3: Değişkenlere İlişkin Faktör Analizi Sonuçları Güven ortamının kurumsal göstergeleri (Öncüller) Croanbach Alpha Açıklanan Varyans Ort. S.Sap. Faktör 1: Ortaklık Eğilimi 0,74 21,1 3,72 0,84 Faktör 2: Yenilik ve Risk Alabilme 0,65 17,45 4,06 0,91 Faktör 3: İşbirliği Eğilimi 0,78 13,92 4,37 0,80 Faktör 4: Açıklık ve Şeffaflık 0,68 8,71 4,14 0,82 Faktör 5: Kuralcılık 0,73 6,55 3,86 0,95 Güven Göstergeleri (Sonuçlar) : Faktör 1: Dürüstlük 0,79 27,56 4,4 0,69 Faktör 2: Doğru bilgi paylaşımı 0,87 22,84 4,29 0,745 Faktör 3: Yardım severlik 0,82 17,37 4,2225 0,72 Faktör 4: Samimiyet 0,73 15,06 4,35 0,64

68 57 Katılımcıların, ortaklarına güvene ilişkin yaptıkları değerlendirmeler şüphesiz ki önemlidir. İnsanlar arası ilişkilerin önemli belirleyicilerinden biri olan güvenirlik konusu ortakların bir diğerini değerlendirmesi açısından da anlamlıdır. Var olan ortaklık sadece finansal başarıyla açıklanamaz. Ortaklığı meydana getiren taraflar arasında güven, samimiyet ve adanmışlığın oluşması ortaklığın başarısı açısından önemlidir. Bu değişkenlere ilişkin yapılan faktör analizinde dört faktör belirlenmiştir. KURUMSAL NİTELİK VE UYGULAMALAR K1 Ortaklık Eğilimi K2 Yenilik ve Risk Eğilimi K3 İşbirliği Eğilimi K4 Açık ve şeffaf ilişkiler G1 Dürüstlük G2 Doğru bilgi paylaşımı G3 Yardım severlik G4 Samimiyet GÜVEN GÖSTERGELERİ K5 Kurumsal İlişkiler Kurumsal Nitelikler (Öncüller) Güven Göstergeleri (Sonuçlar) K 1 K 2 K 3 K 4 K 5 G 1.**.**.**.**.** G 2.**.**.**.**.** G 3.**.**.**.**.** G 4.**.**.**.**.** **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). SONUÇ Çalışma, güvenin ve işbirliğinin pozitif ilişkili olduğunu göstermiştir. Güven temelli işbirliği düzenlemeleri, güveni ittifak başarılarının iyi bir öncüsü haline getirmek suretiyle, caydırıcı temelli ilişkilerden daha iyi işler. Ulaşılan bulgular güven-performans ilişkileri üzerine yapılmış önceki çalışmaları doğrulamaktadır. Üstelik ortaklar arasında güven düzeyi yüksek işbirliklerin daha az tedbir gerektireceği bulgusuna da ulaşılmıştır. Tedbirler kaynakları tükettiğinden, güven Barney ve Hansen, Gulati ve Jennings ve diğerlerinin de belirttiği üzere, işlem maliyetlerini azaltmanın bir kaynağı olabilir. Sonuç olarak, ortağın fırsatçı davranışları nedeniyle daha fazla zarara uğrayan ittifaklar bir ilişkiye girmeden önce daha fazla tedbir gerektirir. Bu sonuç, Larson ve Parkhe tarafından gerçekleştirilen teorik araştırmayı doğrular. Girişte belirtildiği gibi, sonuçların çoğu doğru gibi görünmektedir. Bu çalışmanın amacı, bazı deneysel kanıtlara ulaşmaktır. Gelecekteki araştırmalar bu çalışmayı birkaç açıdan yenileyebilir ve katkı sağlayabilir. Partnerler arasındaki sözleşme öncesi tanışmışlığın ve etkileşimin geçmişi bir değişken olarak eklenmişken; belli bir işbirliği anlaşmasının geçmişi eklenmemiştir. Dolayısıyla, anket esas olarak kesitsel anlık bir görüntü sunmaktadır. İşbirlikçi ilişkinin sürekliliği veya hangi aşamada olduğu hakkında bilgi toplanmamıştır. Ne var ki, güvene ilişkin yargılara verilen anlık cevaplar mevcut durumdaki sözleşmenin bulunduğu aşamadan etkileneceği de unutulmamalıdır. Örneğin, işletmeler bir ilişkinin performansını işbirliğinin farklı dönemlerinde farklı biçimlerde değerlendirebilir. Ayrıca, ortaklar tedbirleri azaltmayabilir veya sözleşmenin başlangıcında yatırımlar yapabilir; ancak, bunu

69 58 ancak ilişki iyi düzenlendikten sonra yapabilirler. Gelecekteki çalışmalar hem sözleşme öncesi dönemi hem de belirli bir işbirliği geçmişini analiz sürecine bir arada dâhil edebilir. Ayrıca bu çalışmada birçok veri kısıtlaması da mevcuttur. Tüm katılımcılar Türkiye de yaşıyorlar ve bu durum belirli bir kültürün yansımalarının evrenselleştirilemeyeceğini ya da genelleştirilemeyeceğini anlamak açısından önemlidir. Çalışma sonuçları, örneklemin sahip olduğu kısıtlarla yorumlanabilir. Kültür hem işbirlikçi etkileşim sürecini hem de güvenin geliştirilmesini etkilediği için, sonuçlar ülkeler arasında farklılık gösterebilir. Ayrıca, bu çalışmada ortaklar arasındaki muhtemel kültürel farklılıkların da hesaba katılamadığı ifade edilmelidir. Gelecekteki çalışmalar, kültürel unsurları da içerebilir ve kültürün ortaklık oluşumu, istikrar ve performans üzerindeki muhtemel etkisi araştırılabilir. Sonuç olarak, ortaklık anlaşmasının sadece bir tarafına ilişkin bilgi toplanmıştır. Diğer ortaklarla irtibata geçmek ve katılımcıların birbirleriyle ya da örneklemde kapsanmayan taraflarla işbirliğine gidip gitmediğini belirlemek mümkün olamamıştır. Daha kesin bir sonuca ulaşmak için, gelecekteki çalışmalar belli bir ittifakın tüm üyelerine anket uygulamaya çalışabilir. YARARLANILAN KAYNAKLAR Blodgett, L. L, (1992). Factors in the instability of international joint ventures: An event history analysis, Strategic Management Journal, 13: Garvis, M. Dennis. (2000). Characteristics and Outcomes of Entrepreneurial Collaborations: The Effect of Trust on Partnership Success, Partner Satisfaction, and Financial Performance. Georgia State University. Unpublished Dissertation. Jap, Sandy ve Erin Anderson (2003), Safeguarding Interorganizational Performance and Continuity Under Ex Post Opportunism, Management Science 49, Jennings, Daniel F., Kendall Artz, Murry Gillin, and Christodoulos Christodouloy (2000), Determinants of trust in global strategic alliances: Amrad and the Australian biomedical industry, Competitiveness Review 10, Johnson, Jean L. and John B. Cullen (1996), Setting the stage for trust and strategic interaction in Japanese-US. cooperative alliances, Journal of International Business Studies 27, Special Issue Supplement, Kauser, Saleena and Vivienne Shaw (2004), The influence of behavioural and organizational characteristics on the success of international strategic alliances, International Marketing Review 21, Lorenz, Edward H. (1988), Neither Friends nor Strangers: Informal Networks of Subcontracting in French Industry, in Diego Gambetta (ed.), Trust: Making and Breaking Cooperate Relations, Oxford: Blackwell, Lorenz, Edward H. (1993), Flexible product ion systems and the social construction of trust, Politics and Society 21, Lorenz, Edward H. (1999), Trust, contract and economic cooperation, Cambridge Journal of Economics 23, Moore, Kristina R. (1998), Trust and Relationship Commitment in Logistics Alliances: A Buyer Perspective, International Journal of Purchasing and Materials Management 34, Selenes, Fred (1998), Antecedents and Consequences of Trust and Satisfaction in Buyer-Seller Relationships, European Journal of Marketing 32, Volery, Thierry ve Stan Mensik (1998), The role of trust in creating effective alliances: A managerial perspective, Journal of Business Ethics 17,

70 59 İNNOVASYON VE REKABET GÜCÜ İLİŞKİSİ: GLOBAL REKABETÇİLİK ENDEKSİNE GÖRE KIRGIZİSTAN A İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME Yrd. Doç. Dr. Mine HALİS 1 Kastamonu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. minehalis@gmail.com ÖZET Ülkelerin gelişmişlik ve refah düzeyleri, sürdürülebilir ekonomik büyüme performansları, kalkınmışlıkları ve eşitsizlikleri en aza indirmedeki başarıları incelendiğinde, tüm bu olumlu etkileri sağlayan itici gücün yenilik yapmak olduğu görülür. Sürdürülebilir ekonomik büyümenin ana belirleyicisi olan ve verimliliği arttıran en önemli faktör olan yenilikçilik sayesinde; işletmeler, devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, eğitim ve araştırma kuruluşları gibi çok farklı kaynaklar bir araya getirilip ekonomik ve toplumsal artı değer üretilir. Bu iktisadi varsayıma bağlı olarak Kırgızistan ekonomisinde yenilikçilik göstergeleri ve diğer ekonomik göstergeler arasındaki ilişki test edilerek sonuçlar yorumlanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: İnnovasyon, Kırgıizstan ekonomisi, Dünya Ekonomik Forumu, Rekabet gücü GİRİŞ Günümüzde bir ülkenin en önemli amaçlarından biri uluslararası alanda rakiplerine karşı rekabet gücü sağlamak ve bunu korumaktır. Ülkelerin küresel kapsamda ulusal rekabet gücünün değerlendirilmesine yönelik en güvenilir çalışmalardan biri Dünya Ekonomik Forumun her sene düzenli olarak yayınladığı araştırma raporudur. Dünya Ekonomik Forumu tarafından geliştirilen yeni Küresel Rekabetçilik Endeksi çok sayıda parametreyi dikkate alarak ülkeler arasında bir sıralama yapmayı önermektedir. Burada asıl gaye, ülkelerin verimlilik düzeyini belirleyen etmenleri ortaya koyup, o ülkenin güçlü ve zayıf tarafını ortaya koymak ve politika yapıcılara yol göstermektir. Bu forum ülkelerin kalkınmışlık düzeylerini üç kategoriye ayırmaktadırlar. Bu kategoriler ve rekabet gücüne dair bileşenler aşağıda gösterilmiştir. 1 Kastamonu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü. Kastamonu E-Posta: minehalis@gmail.com

71 60 Şekil-1: Global Rekabetçilik Endeksi Alt İndeksler ve Ekonomik Kalkınmışlık İlişkisi Küresel Rekabetçilik Endeksi rekabet gücünü etkileyen çok sayıda bileşenin ağırlıklı ortalamasıdır. Her bir bileşen rekabetçilik olarak anılan karmaşık kavramın bir boyutunu yansıtır. Söz konusu tüm bileşenler rekabetçiliğin dayandığı on iki adet bileşenin neler olduğunu ve bu bağlamda özelliklerini tanımlar. Küresel Rekabet Endeksi, her bir ülkenin verimlilik ve rekabet açısından kritik verilerini içeren üç alt endeksin ağırlıklı ortalamasından oluşmaktadır. Ağırlıklar ise, ülkelerin içinde bulunduğu gelişme aşamasına göre farklılık arz etmektedir. Bu bağlamda ülkeler; beş ana gruba ayrılmaktadır. Tablo 1: Ülkelerin Ekonomik Gelişmişlik Kriteri Ülke Grubu GSMH (USD) 1. Birinci grup ülkeler Üretim faktörleri odaklı 2000 USD a kadar olan ülkeler 2. Birinci gruptan ikinci gruba geçiş ülkeleri USD arası olan ülkeler 3. İkinci grup ülkeler (Verimlilik odaklı) USD arası olan ülkeler 4. İkinci gruptan üçüncü gruba geçiş ülkeleri USD arası olan ülkeler 5. Üçüncü grup ülkeler (İnovasyon odaklı) nin üzerinde olan ülkeler Yukarıdaki tabloda GSMH sına göre ülkeler için yapılan ekonomik kalkınmışlık ya da ekonomik durum itibariyle Kırgızistan Üretim Faktörleri Odaklı sınıfta yer almaktadır. Ayrıca, endeks; zenginlikleri, makroekonomik rekabetçilik ve mikro ekonomik rekabetçiliği de ölçmektedir. Kapsamında; doğal kaynaklar, coğrafi konum ve iç piyasa gibi bir ülke rekabet gücü için önemli avantajların yer aldığı bu zenginlikler refah düzeyini doğrudan etkilemektedir. Bu durum aşağıdaki şekilde gösterilmektedir. Tablo 2: Global Rekabet Endeksi İndikatörleri TEMEL GEREKLİLİKLER TEMEL GEREKLİLİKLER İNNOVASYON 1. Kurumlar 5. Y. Öğretim ve İş Eğitimi 11. İş Dünyasının Gelişmişlik Düzeyi a. Kamu kurumları a Eğitimin nicel performansı Yerel tedarikçilerin sayısı 1. Mülkiyet hakları b Eğitimin nitel performansı Yerel tedarikçilerin niteliği 2. Etik ve yolsuzluk c İş Başında eğitim Kümelerin gelişmişlik durumu 3. Görevi kötüye kullanma 6. Piyasa Etkinliği Rekabetçi avantaja durumu 4. Kamunun Verimsizliği a Rekabet Değer zincirinin genişliği 5. Güvenlik b Talep koşullarının niteliği Uluslararası dağıtımın kontrolü b. Özel Sektör Kuruluşları 7. Emek Piyasalarının Etkinliği Üretim süreçlerinin gelişmişliği 1. Kurumsal etik a Esneklik Pazarlama ulaştığı aşama 2. Hesap verebilirlik b Yeteneklerin etkin kullanımı Yetki delege etme istekliliği 2. Alt Yapı 8. Finans Piyasalarının Gelişmişliği 12. İnovasyon a Ulaştırma Altyapısı a Etkinlik Inovasyon kapasitesi, b Enerji ve telefon altyapısı b Güvenilirlik ve emniyet Bilimsel araştırma kurumlarının kalitesi 3. Makroekonomi 9. Teknolojik Altyapı Firmaların Ar-Ge harcamaları 4. Sağlık Ve Temel Eğitim a Teknolojiyi benimseyebilme Ar-Ge için Üniversite-sanayi işbirliği, a Sağlık b Bilişim teknolojileri kullanımı İleri Teknolojide Kamu tedariki desteği b İlköğretim 10. Pazar Büyüklüğü Bilim adamları ve mühendislerin varlığı

72 61 a İç Pazarın Büyüklüğü b Dış Pazarın Büyüklüğü Faydalı model ve patentler Kaynak: Dünya ekonomik forumu (DEF) araştırmayı yaparken iki tür veriden yararlanır. İlk grup veriler uluslararası rakamsal göstergeleri, ikinci grup veriler ise, Yönetici Görüşü Anketi adı verilen bir anketten elde edilir. DEF u ülke başına ortalama anketin değerlendirdiğini belirtmektedir. Araştırma KRE nin on iki bileşenin çerçeveleyen toplam 13 bölümden oluşmaktadır. Anket çalışması içinde bulunan sorular 1ile 7 arasında bir puan verilecek biçimde yapılmıştır. Bu anketlerde 1 en kötü notu, 7 ise en iyi notu temsil eder. Anketler farklı ülkelerden toplam 150 adet ortak kurum aracılığıyla geçekleştirilmektedir. Ülkelerin ulusal rekabet gücünü anlaşılır ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi politika yapıcıların ve devlet kurumlarının üst düzey yöneticilerinin karar verme süreçlerinde, politikaların belirlenmesi sırasında diğer ülkelerle kıyaslanma olanağı sağlamak, ülkenin performans düzeyinin zaman içerisindeki gelişimini izlemek ve salt şirketlerin değil ülkelerinde dünya pazarında nasıl rekabet ettiklerini analiz etmek konularında rol gösterici bir rol oynayacaktır. Bu bölümde temel amaç Kırgızistan ın rekabet gücü Dünya Ekonomik Forumu (DEF) tarafından yapılan değerlendirmeleri araştırmaktır. Tablo - 3: Temel Gereklilikler (Faktör Odaklı Ekonomi Göstergeleri) Değer: min:1; max: Kurumlar A. Kamu kurumları B. Özel Sektör Kuruluşları Alt Yapı A Ulaştırma Altyapısı B Enerji ve telefon altyapısı Piyasa Etkinliği A Rekabet B Talep koşullarının niteliği Emek Piyasalarının Etkinliği A Esneklik B Yeteneklerin etkin kullanımı Finans Piyasalarının Gelişmişliği A Etkinlik B Güvenilirlik ve emniyet Teknolojik Altyapı A Teknolojiyi benimseyebilme B Bilişim teknolojilerinin kullanımı Pazar Büyüklüğü A İç Pazarın Büyüklüğü B Dış Pazarın Büyüklüğü Puan 2,57 2,75 2,97 2,88 2,87 2,72 2,74 Sıra Puan 3,25 3,18 3,36 3,27 3,44 3,45 3,44 Sıra Puan 2,32 2,48 2,71 2,83 2,40 2,46 2,30 Sıra Puan 5,17 10,29 23,70 40,78 2,53 3,08 2,88 Sıra Değer 2,51 2,81 3,04 3,03 3,69 3,88 3,87 Sıra Değer 4,26 2,84 3,02 4,30 3,37 3,48 3,59 Sıra Değer 5,19 5,17 4,89 4,56 5,11 5,29 4,92 Sıra Değer 2,08 3,45 3,84 2,25 3,73 3,80 3,79 Sıra Değer 3,57 0,00 0,00 2,65 2,63 2,37 2,33 Sıra Değer 1,97 2,76 2,95 7,00 4,44 4,56 4,52 Sıra Değer 0,05 3,80 3,73 14,11 3,40 3,35 3,54 Sıra Değer 2,56 2,20 2,20 2,30 2,09 1,85 1,71 Sıra Değer 3,86 2,88 2,90 3,21 3,27 2,33 2,37 Sıra Değer 2,94 3,64 3,70 3,49 12,10 3,15 3,20 Sıra

73 62 Kaynak: Veriler ( ) adresinden uyarlanmıştır. Bir ülkede ya da ülkeler arasında verimliliği ve refah düzeyini etkileyen unsurların neler olduğunun belirlenmesi ekonomistlerin araştırmalarına konu olagelmiştir. Teorik modeller öncelikle ekonomik büyüme sürecinde sermaye birikimini irdelemiştir. Son yıllarda ise artan bir biçimde daha çok "bilgi" alanına odaklanma söz konusudur. Çok sayıda göstergeyi barındıran veri grupları ile yapılan gözleme dayalı araştırmalar, verimliliği etkileyen unsurların etki düzeylerini test edebilme şansı tanımıştır. Bu etmenlerin sınıflandırılması durumunda önemli olanlar arasında; kurumsal yapının rolü, ticarete ve yatırıma açıklığı, coğrafi konumu ve iş ortamının kalitesini, verimliliği ortaya koyan unsurlar bulunmaktadır. Ancak etmenler ve bu etmenlerin rolleri üzerinde genel bir mutabakat sağlanmış olsa da, tartışmalar halen devam etmektedir. Araştırma sonuçları, dikkate alınan ülkelerin kendi özel durumlarına göre değişkenliğin olabileceğini ortaya koymaktadır. Hem teorik, hem de gözleme dayalı bulgular, rekabetçiliğin çok sayıda belirleyici bileşene sahip olduğunu göstermektedir yılından beridir ulusların rekabet gücünü ölçen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından geliştirilen Küresel Rekabetçilik Endeksi çok sayıda parametreyi dikkate alarak ülkeler arasında bir sıralama yapmayı önermektedir. Buradaki asıl gaye, ülkelerin verimlilik düzeyini belirleyen etmenleri ortaya koyup, o ülkenin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koymak ve politika yapıcılara yol gösterebilmektir. Global rekabet endeksi indikatörleri dünya ekonomik forumu tarafından (yaklaşık olarak 140 ye ilişkin veriler) 1 en az 7 en çok olacak şekilde puanlandırılmıştır. Kırgızistan a ilişkin rakamlar (puan ve sıralama rakamları) tablolarda gösterilmiştir Temel gereklilikler alt indeksi Yukardaki tablodan Kırgızistan ın temel gereklilikler endeksinin alt değişkenleri açısından puanları ve dünya sıralaması görülmektedir. Kurumsal Yapı: Kurumsal yapı, bireylerin, firmaların ve kamunun bir ekonomi içinde gelir ve refah oluşturmak üzere ilişkide olduğu hukuksal ve yönetsel çerçevedir. İyi yapılanmış bir kurumsal ortamın varlığı içinde bulunduğumuz kriz döneminde kendisine duyulan gereksinimi daha çok ön plana çıkarmış; devletin düzenleyici rolünü anımsatmıştır. Kurumsal yapının niteliği yatırım kararlarını ve üretimin örgütlenmesini etkiler (Ulengin, 2009). Altyapı: Gelişmiş bir altyapının varlığı bölgeler arasındaki mesafenin yaratacağı olumsuz etkileri azaltır. Karayollarının kalitesi, demiryolları, limanlar ve hava ulaşımı, girişimcilerin mallarının güvenli ve zamanında değişimini mümkün kılar; ayrıca işgücünün hareketliliğini sağlar. Makroekonomik İstikrar: Her ne kadar makroekonomik istikrarın tek başına var olması verimlilik artışını sağlamasa da genel kabul istikrarsızlığın ekonomiye zarar verdiği yönündedir. Sağlık ve temel eğitim: Sağlıklı bir işgücü, bir ülkenin rekabetçiliğinde ve üretkenliğinde önemli bir girdidir. Sağlık sorunları iş dünyasına maliyetler yükleyebilmektedir. Diğer yandan temel eğitim, çalışanların verimini artırmaktadır. Özellikle bu iki alana yapılacak kaynak aktarımı üzerinde yapılan kısıtlamaların önüne geçmek gerekir Verimlilik arttırıcılar alt indeksi Ulusal ve sektörel düzeydeki verimlilik artırıcılar indeksleri, ekonomik performansı, sosyal ve ekonomik politikaların niteliğini değerlendirmemize yardımcı olur. Verimlilik ölçümü, çeşitli

74 63 ekonomik sektörler arasındaki gelir ve yatırım dağılımına etki eden faktörlerin belirlenmesine ve karar almada kullanılacak önceliklerin saptanmasına yardımcı olur. Yükseköğretim ve Eğitim: Bu bileşen lise ve yükseköğretim kurumlarına başvuru düzeylerini dikkate alır. Aynı zamanda iş dünyasının talebine karşılık ne denli iyi eğitilmiş bir işgücü olduğuna dair ölçümlemeyi yapar. Verimlilik artırıcılarının ilk kriteri ülkede yüksek eğitim ve öğretimin durumudur. Dünyada ve Kırgızistan da değişimin bu kadar hızlı yaşandığı bu zamanda işgücünün değişime uyacak esneklikte olması gerekmektedir. Dolayısıyla, Kırgızistan ın daha verimli olması için nitelikli işgücüne ve yüksek eğitim ve öğretimin rekabet avantajı durumunda olması gerekmektedir. Finansal Piyasaların Gelişmişliği: Dünya ekonomik forumu mali piyasayı, bir ülkede fon kullanılanlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan yapı olarak tanımlamaktadır. Teknolojik Altyapı: Bu ölçüt, bir ekonominin tüm endüstrilerinin üretkenliğini artırabilmek adına teknolojiyi ne denli içselleştirdiğini dikkate alır. Pazar Büyüklüğü: Pazar büyüklüğü üretkenliği etkiler, çünkü firmalara toplu üretimin avantajlarından yararlanma imkânı sunar. Uluslararası pazarların varlığı ise (iç piyasalara bir tamamlayıcı unsur olarak) özellikle küçük ülkeler için önemli hale gelmiştir. Gözleme dayalı çalışma sonuçlarına göre ticarette açıklık, yani dış ticaret kapasitesi bir ülkenin büyümesi ile doğrudan bağlantılıdır İnovasyon ve gelişmişlik alt indeksi İnovasyon ve iş gelişmişliği faktörleri endeksi Porter tarafından geliştirilmiş olup iki başlıkta gerçekleştirilmektedir. Dünya Ekonomik Forumu her sene ülkelerin yenilik ve iş gelişmişliğini ülkelerin rekabetçilik avantajlarına göre sıralamaktadır. Küresel boyutta rekabet avantajı sağlayabilmek için ülkenin küresel rekabet yapısını doğru tanımlamak gerekir. Bu tanımlamalar içinde ülkelerin diğer ülkelerle kıyaslandığında rekabet avantajı kazanmasında önemli olan faktörler ülkenin iş gelişmişliği ve yeniliğinde atılan adımlar ve durumlarıdır. Kırgızistan ın yenilik ve iş gelişmişlik faktörlerinin genel durumu aşağıda ki tabloda gösterilmiştir. Tablo - 4: İnovasyon Güdümlü Ekonomik Göstergeleri XI İş Dünyasının Gelişmişlik Düzeyi Yerel tedarikçilerin sayısı Değer 2,99 2,94 2,98 3,47 2,64 4,08 4,23 Sıra Yerel tedarikçilerin niteliği Değer Sıra Kümelerin gelişmişlik durumu Değer 2,82 3,15 3,56 2,40 2,90 2,47 2,33 Sıra Rekabetçi avantaj durumu Değer 2,83 2,53 2,51 2,62 2,97 2,53 2,52 Sıra Değer zincirinin genişliği Değer 2,21 2,91 2,78 2,65 2,54 3,26 2,52 Sıra Uluslararası dağıtımın kontrolü Değer 2,07 2,99 2,90 2,32 3,15 2,40 3,56 Sıra Üretim süreçlerinin gelişmişliği Değer 2,50 2,46 2,50 2,41 2,91 3,56 2,55 Sıra Pazarlamanın gelişmişliği Değer 3,28 2,36 2,47 2,49 2,12 3,06 3,76 Sıra

75 64 Yetki delege etme istekliliği XII İnovasyon Inovasyon kapasitesi, Bilimsel araştırma kurumları kalitesi Firmaların Ar-Ge harcamaları Ar-Ge için Üniversite-sanayi işbirliği, Ileri Teknolojide Kamu tedariki desteği Bilim adamları ve mühendislerin varlığı Faydalı model ve patentler Değer 2,56 2,58 3,28 2,21 2,01 3,00 Sıra Değer 5,05 2,00 1,99 2,14 Sıra Değer 3,75 5,40 2,18 1,84 2,11 Sıra Değer 5,40 2,38 1,97 1,95 Sıra Değer 0,02 2,77 2,41 2,03 Sıra Değer 2,87 2,37 Sıra Değer 4,57 2,98 Sıra Değer 5,50 4,62 0,07 Sıra Kaynak: Veriler ( ) adresinden uyarlanmıştır. a. İş Dünyasının Gelişmişlik Düzeyi: İş dünyasının gelişmişliği üretkenliğini artırmakta, ülkenin rekabet gücünü olumlu yönde etkilemektedir. İş dünyasının gelişmişliği; ülkenin iş dünyasının genel yapısının ve bir firmanın özelinde operasyonlarının ve stratejilerinin niteliği ile ilgilenir. Belirgin bir sektöre ait olan firmaların ve bu firmaların tedarikçileri olan firmaların coğrafi olarak birbirine yakın bağlantılı gruplar oluşturabilmişse (kümeler) verimlilik artacak, inovasyon için daha fazla fırsat yaratılabilecek, yeni firmaların sisteme girişinin önündeki engeller azaltılabilecektir. Bireysel olarak firmaların operasyonlarının ve stratejilerinin modern iş süreçlerine yol açacağı bilinmektedir. Bu operasyonlardan ve stratejilerden bazıları marka yaratma, pazarlama, değer zincirlerinin varoluşu ve gelişmiş ürünlerin piyasaya sunulması olarak sayılabilir (Ulengin, 2009). b. İnovasyon: Yenilik ekonomik ve toplumsal fayda yaratmak için ürünlerde, hizmetlerde, süreçlerde, organizasyonda ve ürünlerin, hizmetlerin sunumunda, pazarlanmasında değişiklik, farklılık ve yenilik yapma sürecidir. İnovasyon, ülkelerin sürdürülebilir ekonomik büyümeyi yakalaması ve toplumsal refah ve yaşam kalitesini artırması için en önemli araçtır. Uzun vadede refah düzeyindeki artış inovasyonla geliştirilebilmektedir. Tablo - 5: Ekonomik İndikatörler ve İnovasyon İlişkisi Bağımlı değişkenler Tahmin ediciler B değeri T değeri P R 2 değeri F değeri P değeri Temel İş dünyasının gelişmişliği -,897 -,558,633 Gereklilikler İnovasyon 1,403,873,475,405,681,595 Verimlilik İş dünyasının gelişmişliği,365 1,509,270 Artırıcılar İnovasyon,642 2,651,118,987 73,085,013* **. Significant at the 0.05 level (2-tailed). Kırgızistana ilişkin ekonomik göstergeler ve İnovasyon ilişkisini araştırmak amacıyla yapılan regresyon analizine göre verimlilik artırıcıların kalitesi, innovasyon ve iş dünyasının gelişmişliğini poizitif olarak etkilemektedir. İstatistiksel olarak, literatüre uygun böyle bir sonuç ifade edilmiş olsa da Kırgızista a ilikin rakamların yetersizliği araştırma sonuçlarının güvenirliğini tartışmalı hale getirmektedir. SONUÇ Ekonomik yazının ağırlıklı olarak kamu kurumlarına odaklanmış olmasına rağmen, refah düzeyinin artırılmasında özel sektör kuruluşlarının da önemli olduğu görülmektedir. Özel sektörün şeffaflığı iş dünyası için vazgeçilmez bir ögedir. Şeffaf bir ortam yaratabilmek için ise standartların kullanılması ve standartlarla birlikte doğru zamanda bilgiye ulaşabilmek adına denetim ve muhasebe uygulamalarının getirilmesi gerekmektedir. Dünya ekonomik forumu iş gücü piyasa etkinliğini verimliliğin bir alt kriteri olarak ölçse de bunun içinde iş piyasa etkinliğinin on kriterde değerlendirmiş

76 65 ve sıralamaya almıştır. Emek piyasalarının etkinliği ve esnekliği, işgücünün bir ekonomi içinde en doğru şekilde konumlandığını sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca etkinlikteki artışın işgücüne sağlanan teşviklerle de doğrudan ilgisi olduğu görülmektedir. Bu nedenle emek piyasalarının işgücünün bir ekonomik aktiviteden bir diğerine kolaylıkla ve düşük maliyetle geçiş yapabilmelerini sağlayabilecek esnekliğe sahip olmaları beklenir. Etkin işgücü piyasalarının, çalışanlara sunulan teşviklerle birlikte işgücünün sunduğu emek arasında olması gereken ilişkinin şeffaflığını sağlamaları gerekir. Aynı zamanda finansal sitemin iyi işleyebilmesi güvenilir ve şeffaf bir bankacılık sistemine, mali sistemin tümü uygun düzenlemelere, mevzuata; bu düzenleme ve mevzuatın ise yatırımcıları ve ekonomi içindeki diğer oyuncuları korumaya ihtiyacı vardır. Gelişmenin önemli bir ayağı olan bilişim teknolojilerinin genel amaçlı teknolojilere dönüşmesi önemi bir kriterdir. Bilişim teknolojilerinin varlığı ve bu teknolojilere ulaşılabilirlik bir ülkenin rekabet gücünde teknolojiye ne denli hazır olduğuna dair dikkate alınan önemli bir bileşendir. Bu bağlamda, bir teknolojinin ülkenin kendi sınırları içinde geliştirilmiş olmasının veya olmamasının, teknolojinin rekabet gücü üzerinde yaratacağı etkiyle ilgisi yoktur. Ana nokta, firmaların teknolojik olarak gelişmiş ürünlere ve kullanım imkânlarına erişebilmeleridir. Daha az gelişmiş ekonomiler mevcut teknolojileri kullanarak/içselleştirerek veya daha farklı alanlarda iyileştirmeler yaparak üretkenliklerini artırabilirler. Gelişmiş ekonomilerde ise az gelişmiş ülkelerin uyguladıkları reçeteler üretkenliği artırmak için yetersiz olacağı için daha farklı alanlarda çalışmaları gerekir. Bu çalışmalardan bazıları rekabetçiliği sürdürebilmek için yeni ürün ve süreçlerin tasarımı ve hayata geçirilmesidir. İnovatif bir ortamın yaratılabilmesi için özellikle özel sektörün Ar- Ge'ye yatırım yapması, nitelikli bilimsel araştırmaları yapacak olan araştırma kurumlarının, bununla birlikte üniversiteler ve özel sektör arasında kapsamlı bir işbirliği platformunun var olması, son olarak da fikri mülkiyet haklarının korunduğu bir düzenin varlığına ihtiyaç duyulur. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz döneminde gerek kamu, gerekse de özel sektör üzerinde var olan Ar-Ge bütçelerinin kısılması baskısına direnmek uzun vadeli ve sürdürülebilir büyüme için kritiktir. Dünya ekonomik forumunun yenilik rekabet indeksinin alt kriterlerinden yenilik kapasitesi, bilimsel araştırma kurumlarının kalitesi, Ar-Ge de üniversite sanayi işbirliği, hükümetin gelişmiş teknoloji ürünlerin tedariki, bilim adamı ve mühendis mevcudiyetine göre rekabet gücü avantajlı konumda olduğu belirtilmiştir. Diğer, patentler ve ülkede faaliyet gösteren yerel firmalarda araştırma geliştirme harcamaları faaliyetlerinin durumu ise rekabet gücü dezavantajlı olarak gösterilmektedir. İlave olarak daha az gelişmiş ekonomiler mevcut teknolojileri kullanarak veya içselleştirerek ve daha farklı alanlarda iyileştirmeler yaparak üretkenliklerini artırabilirler. Gelişmiş ekonomilerde ise az gelişmiş ülkelerin uyguladıkları reçeteler üretkenliği artırmak için yetersiz olacağı için yeni ürün ve süreçlerin tasarımı ve hayata geçirilmesi ile ilgili politikalar daha önemlidir. Ulengin, 2009 Veriler ( ) Halis, Mine (2013). KAYNAKLAR

77 66 İNOVASYON VE GİRİŞİMSEL FİNANS İlhan EGE 1 ÖZET OECD nin Oslo kılavuzunda ürün inovasyonu, bir ürün veya hizmetin yeni veya önemli oranda değişiklik yapılmış olmasıdır. Teknik özelliklerde, bileşenlerinde ve parçalarında, ürününün yazılımında, kullanım dostu olmasında veya diğer fonksiyonel özelliklerinde önemli değişiklikler yapılmasını da kapsar. Küresel dünyada, girişimciliğin başarısı innovasyona bağlı olmaktadır. Son yıllarda genel olarak finansın çeşitleri artmıştır, fakat girişimsel finans ile ilgili konularda gelişme olmamıştır. Girişimsel finans, pazarlama, satış, insan kaynakları, finansal yönetim ve stratejik planlamayı kapsayan çok daha bütünsel bir kavramdır. İşletmenin nakit akışı, değerlemesi, firma değeri, finansmanı girişimsel finansmanın önemli konularıdır. Girişimsel finansın amacı yöneticilerin daha doğru yatırımlar yapması ve kararlar almasına girişimsel bakış açısında yardımcı olmaktır. Girişimsel finans literatüründe melek yatırımcılar veya risk sermayedarları gibi erken aşamadaki finansörler girişimcileri yatırım yaparken gerçek anlamda etkilerler. Bu çalışmanın amacı yeni girişimcilerin büyümesi ve başarılı olmasını etkileyen girişimsel finansörlerin etkilerini analiz etmektir. Anahtar Kelimeler: Girişimsel finans, Girişimcilik, İnovasyon, Risk sermayesi ABSTRACT In the OECD s product innovation was defined, it is a good or service that is new or significantly improved. This includes significant improvements in technical specifications, components and materials, software in the product, user friendliness or other functional characteristics. Succcess of entrepreneurship relative to innovation in global world. Recent years has been kind to finance generally, but no area has prospered as much as the field of entrepreneurial finance. Entrepreneurial finance is more integrative, including the analysis of qualitative issues such as marketing, sales, human resources, financial management, and strategic planning, Managing the cash flow, valuation and value of the company, financing the business are important subjects of entrepreneurial finance. The goal of entrepreneurial finance is to help managers make better investment and financing decisions in entrepreneurial perpective. In the entrepreneurial finance literature is to what extent earlystage financiers such as angels or venture funds have a real impact on the entrepreneurs in which they invest. This paper aims that analysing entrepreneurial financiers affect the success and growth of new entreprneurs. Keywords: Entrepreneurial finance, Entrepreneurship, Innovation, Venture capital. 1 Doç. Dr., İşletme Bölümü, Mersin Üniversitesi, Mersin, Türkiye, e-posta: ilhanege2005@hotmail.com, ilhanege@mersin.edu.tr

78 67 GİRİŞ Günümüz küresel sisteminde rekabet edebilmek hem ülkeler hem de firmalar için önem arz etmektedir. Artık başarı değer yaratma ile gerçekleşmektedir. Firma değerinin artırılması firmaların temel amacı olmuştur. Bu değerin yaratılması için günümüz bilgi toplumunda inovasyon önemli bir yer tutmaktadır. Ülkeler, genellikle yeniliklere önem verdikleri ölçüde dinamizme kavuşmakta ve ekonomik başarıya ulaşmaktadır (Eren, 1982 ). Ekonomik gelişmişlik düzeyine çıkabilmek için inovasyon yaratmak gereklidir. Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ), ülke ekonomilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Kuruluşlar ve ülkeler farklı KOBİ tanımları yapmışlar ve kullanmışlardır. Çünkü gerek kuruluşların çalışma konuları, gerekse ülkelerin gelişmişlik düzeyleri birbirinden farklıdır. Bu farklılığın doğal sonucu olarak da farklı KOBİ tanımları ortaya çıkmıştır (Ege, 1997). Fakat KOBİ lerin önemi inovasyon yaratma potansiyelleri ise sınırlıdır. KOBİ lerin büyümeleri ve rekabet edebilmeleri için inovasyon yaratmaları önemlidir. Bunun içinde KOBİ lerin ve yeni girişimlerin finansmanı önem taşımaktadır. Bu ihtiyaçtan finans sektörü iki şekilde etkilenmiştir. Birincisi girişimcilerin ihtiyacı olan finansal yenilik olarak adlandırılan yeni finansal araçlara ortaya çıkmıştır. İkincisi de direk olarak girişimcilerin finansman ihtiyacı ile ilgilenen yeni bir alan olan girişimsel finans ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın temel amacı da inovasyon kavramı çerçevesinde girişimsel finans, girişimsel finans açısından risk ve girişim sermayesinin gelişimi, mevcut durumu ve önemi Türkiye açısından incelenmesidir. Bu kapsamda çalışmanın birinci bölümünde inovasyon ve finansal yenilik ilişkisi, ikinci bölüm girişimsel finans kavramı, üçüncü bölümde risk ve girişim sermayesi, melek yatırımcı kavramları, dördüncü bölümde Türkiye de risk sermayesi kuruluşları ve mevcut durumu incelenmiştir. İNOVASYON VE FİNANSAL YENİLİK İnovasyon (yenilik), OECD ye göre süreç olarak bir fikrin paz arlanabilir ürüne, hizmete, yeni veya geliştirilmiş imalat veya dağıtım yöntemine, yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürülmesini ifade etmektedir. (TUBİTAK, 1997). Yenilik (inovasyon), işletme tarafından bir düşüncenin, aracın, sistemin, politika nın, programın, ürünün, hizmetin veya sürecin ilk kez sunulması ya da kullanılması olarak tanımlanabilir (Güleş ve Bülbül, 2004: 125). Ayrıca inovasyon, işletmelerin rekabet üstünlüğü elde etmesinde, karlarının ve nakit akışlarının artmasında, sektörde rakiplerin önünde yer almasında belirleyici bir yol, güçlü bir rekabet silahıdır (Tekin, Güleş ve Öğüt, 2003). İnovasyon ile ilgili farklı tanımlar yapılmakla birlikte tüm tanımların ortak noktası yeniliğin bir değer yaratmasıdır. Bu kapsamda inovasyon, yeni bir ürün, hizmet, yöntem, teknoloji, hatta yen bir fikir olabilmektedir. Finansal yenilikler sık sık regülasyonların yan ürünü olarak görülmektedir. Regülasyonlarla, finansal yeniliklerin ilişkisi yadsınamaz, fakat bu anlayış dar kapsamlıdır (Silber, 1983). Finansal yenilik kavramı, zaman ve/veya yer açısından yenilik niteliği gösteren ve piyasadaki taraflara yatırım ve/veya finansman olanakları sağlayan gelişmeler olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre finansal yenilikler; yeni ürünleri, yeni teknikleri, yeni yöntemleri veya yeni kurumları içerebilir (Fettahoğlu, 1991). Finansal yeniliklerin en önemli özelliği finansal yenilik türlerinin zamana göre değişmesidir. Finansal yenilikleri değişken faizli tahviller, çift para birimli tahviller, kuponsuz tahviller, iskontolu tahviller, döviz opsiyonlu tahviller, mevduat sertifikası, Euro-borçlanma senetleri, Euro-finansman bonoları, birleşik finans olanakları, leasing, forfaiting, faktoring işlemleri, risk sermayesi, menkul

79 68 kıymetleştirme, swap, future, opsiyon, forward sözleşmeleri olarak gösterilebilir. Swap, futures, opsiyon ve swap gibi birçok finansal araç veya işlemler gelişmiş ülkelerde 1960 lı yıllarda finansal yenilik kabul edilmekte iken ve yıllardır kullanılmaktayken Türkiye de bunlar halen finansal yenilik olarak kabul edilmektedir (Ceylan, 2003; Fettahoğlu, 1991; Miller, 1986). Son yıllarda hibrid bir çok yeni finansal araç da ortaya çıkmıştır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde finansal yenilik faaliyetleri, yaşanan değişim hızına ayak uyduramayan finans kurumları için de zorluklar doğurmaktadır (Bayrakdaroğlu ve Ege, 2008). Bu gelişmelere ayak uyduramayan bir çok finans kurumu faaliyetlerine devam edememektedir. GİRİŞİMSEL FİNANS Son yıllarda yapılan araştırmalar, işletme sahiplerinin finansal yönetim, muhasebe, sermayenin artırılması, nakit akışının günlük yönetimi gibi konularda seviyelerinin zayıf olduğunu göstermektedir. Ayrıca işletme sahipleri zamanlarının büyük bir kısmını finansal işlere ayırmaktadırlar. Girişimsel finansın temel amacı girişimcilere finansal yönetimin temellerinin, finansal kaynakları nasıl daha iyi kullanacaklarının ve ekonomik değer yaratacaklarının açıklanmasıdır. Girişimsel finans, pazarlama, satış, insan kaynakları, finansal yönetim ve stratejik planlamayı kapsayan çok daha bütünsel bir kavramdır. İşletmenin nakit akışı, değerlemesi, firma değeri, finansmanı girişimsel finansmanın önemli konularıdır (Rogers, 2009). Girişimsel finansın amacı yöneticilerin daha doğru yatırımlar yapması ve kararlar almasına girişimsel bakış açısında yardımcı olmaktır. Girişimsel finans literatürün de melek yatırımcılar veya risk sermayedarları gibi erken aşamadaki finansörler girişimcileri yatırım yaparken gerçek anlamda etkilerler. RİSK SERMAYESİ, GİRİŞİM SERMAYESİ VE MELEK YATIRIMCI Risk sermayesi yatırımlar yapı itibariyle küçük ve orta ölçekli işletmelere yapılır. Bu nedenle risk sermayedar işletme ile kendisine yatırım yapılan işletme arasında, kredi ve finansman ilişkisi içinde olan diğer işletmelerden daha yakın bir ilişki kurulmaktadır (Toroslu, 2000). Risk sermayesi yatırımında varolan risk; yeni bir ürün yaratılması ve piyasada tutulması riskidir. Ancak yüksek riskin yüksek getiriyi getireceğinden yola çıkan bu finansman modelinde; alınan riskin başarıya dönüşmesi durumunda sağlanacak yüksek kar marjı ve büyük satış hacminden kaynaklanan verimlilik artışı bu şirketlere ortak olmak suretiyle finansman sağlayan yatırımcıların faydasını oluşturur (SPK, 2010). Girişim sermayesi kavramı ise risk sermayesi kavramını da kapsayacak şekilde, fikirlere ve henüz başlangıç aşamasındaki yeni kurulmuş şirketlere yapılan yatırımların yanında, satın almaları, yeniden yapılandırmaları ve büyüme stratejisi güden genellikle 3-10 yıllık şirketlere yapılan büyüme ve genişleme yatırımlarını da kapsayacak şekilde kullanılmaktadır (SPK, 2010). Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları kayıtlı sermayeli olarak kurulan ve çıkarılmış sermayelerini esas olarak girişim sermayesi yatırımlarına yönelten ortaklıklardır. GSYO girişim sermayesi yatırımlarının gerçekleştirilmesinde kullanılan araçlardan biridir. Sonuçta girişim sermayesi yatırımı bir yatırım kararı olup, bunu kişiler veya herhangi bir şirket de yapabilir. Sermaye piyasası mevzuatına göre Türkiye'de kurulmuş veya kurulacak olan, gelişme potansiyeli taşıyan ve kaynak ihtiyacı olan şirketleri ifade etmektedir. Girişim şirketlerinin, sınai, zirai uygulama ve ticari pazar potansiyeli olan araç, gereç, malzeme, hizmet veya yeni ürün, yöntem, sistem ve üretim tekniklerinin meydana getirilmesini veya geliştirilmesini amaçlamaları ya da yönetim, teknik veya sermaye desteği ile bu amaçları gerçekleştirebilecek durumda olmaları gereklidir. Borsada işlem gören diğer bir deyişle halka

80 69 açık şirketler de girişim şirketi niteliğini taşıyabilir. Ancak GSYO'lar bu kapsamdaki şirketlerin sadece borsada işlem görmeyen paylarına diğer bir deyişle halka açık olmayan paylarına yatırım yapabilirler (SPK, 2010). Melek yatırımcı ismi ilk kez 1981 de New Hampshire Üniversitesi nden finans profesörü William E. Wetzel tarafından telaffuz edildi. Melek yatırımcıların, yönetimde rol alma, satış ve pazarlama desteği, çalışanların işe alınması ve eğitimi, kendi sosyal şebekelerinden girişimciyi de yararlandırma gibi sadece finansman kaynağı yerine sosyal, fiziksel ve insan kaynağının sağlanmasında da aktif rol aldıkları için işletmeye katacakları değer risk sermayedarlarından çoğunlukla daha fazla olmaktadır. Melek yatırımcıların sadece sermaye desteğiyle yetinmeyip, firmaya bu tür katkılar da yapması girişimin başarısı açısından oldukça önemlidir (Karabayır ve diğ., 2012). TÜRKİYE DE RİSK SERMAYESİ Türkiye de Risk Sermayesinin Gelişimi Teşebbüs Destekleme Ajansı TC Devlet Bakanlığı'nın tarihli genelgesiyle kurulan İşsizlikle Mücadele ve İstihdamı Geliştirme Yüksek Koordinasyon Kurulu KOBİ'lere destek sağlamak için birçok düzenleme yapmış ve faaliyet başlatmıştır. Bunlardan birisi de Türkiye de ilk olarak küçük ve orta büyüklükteki girişimcileri desteklemek amacıyla Teşebbüs Destekleme Ajansı dır (TDA) (Çiller ve Çızakça, 1989). Bu ajanslar bazen, ortaklarının hepsi özel sektör kuruluşları olan tam bir özel ticari şirket olabildiği gibi, bazen de içinde yerel idareler, gönüllü kuruluşlar, hatta Devlet bulunabilmektedir. Hisse yapısı ve ticari türü ne olursa olsun TDA nın genel bir amacı vardır: Kişilerde girişimcilik arzularını uyandırmak ve girişimcilik arzusu bulunan girişimcilere (müteşebbis), küçük ve orta büyüklük türünde kurmuş ya da kuracakları işleri desteklemek (Titiz, 2001). Teşebbüs Destekleme Ajansı, küçük teşebbüslere Çok Yönlü Destek adı verilen teknik, idari, yönetsel vb. desteklerden oluşan bir yardım paketi veren ve böylece teşebbüsün başarı şansını artırarak istihdamın gelişmesine katkıda bulunan bir 'araç' tır. İş Vakfi'na bağlı bir 'ticari şirket' olarak kurulan TDA'nın, bütün illere yaygınlaştırılması planlanmıştır (Beşkardeşler, 2010: 61) yılında TDA nın faaliyetleri durmuş ve risk sermayesi şirketi kurma çalışmalarına ara verilmiştir (Aypek, 1998). Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 1 Haziran 1991 tarihinde kurulan TTGV, teknolojik yenilik faaliyetlerini destekleyen ve başta KOBİ ler olmak üzere özel sektöre yatırımlar yapmayı ve bu yatırımları ülke geneline yaymayı planlayan kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Altısını özel sektör, diğerlerini Hazine Müsteşarlığı, KOSGEB ve TÜBİTAK temsilcilerinin oluşturduğu dokuz kişilik bir yönetim kurulu ile yönetilmektedir. Finansal kaynaklarını Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dünya Bankası Grubu (World Bank Group) ve kendi kaynaklarından elde eden TTGV, bu kaynaklarla AR-GE proje destekleri ve teknolojik girişimcilik destekleri gibi uygulamaları yürütmektedir (Aydın ve Baş, 1992). TTGV ye, 1992 yılından 2011 yılı ortasına kadar toplam 2337 teknoloji geliştirme proje başvurusu yapılmıştır. Bu başvuruların 898 i desteklenmiş olup, desteklenen projelere ilişkin toplam sözleşme tutarı 310 milyon ABD dolarıdır. Desteklenen projelerden 32 tanesi Stratejik Odak Noktası Projesi olup, bu projelere 3,4 milyon ABD doları kullandırılmıştır. Sağlanan destek ile 2011 yılı ortası itibari özel sektörümüzün 620 milyon ABD dolarını aşan bir Ar-Ge hacminin oluşumuna katkıda bulunulmuştur yılı Ağustos ayından itibaren T.C Ekonomi Bakanlığı DFİF kaynağından fon aktarımı yapılmadığından, şu anda Teknoloji Geliştirme Projeleri kapsamında proje başvurusu alınamamaktadır ( ).

81 70 Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Türkiye de ilk olarak 1973 yılında, küçük ölçekli işletmelere teknik danışmanlık hizmeti vermek üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde "Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi" (KÜSGEM) kurulmuş ve Gaziantep'te pilot proje niteliğinde hizmete başlamıştır. KÜSGEM çalışmalarının değerlendirilmesi sonucu tarihli Resmi Gazete de yayınlanan milletlerarası antlaşma çerçevesinde, yine aynı bakanlığa bağlı, proje niteliğinde "Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı" (KÜSGET) kurulmuştur. Küçük ölçekli sanayi işletmelerine verilen hizmetlerin yurt sathına yayılması ve daha geniş işkollarını kapsaması ve verilen hizmetlerin yaygınlaştırılması ihtiyacı 1989 yılının sonlarında ortaya çıkmış ve proje statüsündeki KÜSGET in yasal bir statüye kavuşturulması çalışmalarına başlanmıştır (Gücelioğlu, 1994) yılında KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Destekleme ve Geliştirme İdaresi Başkanlığı) adı altında birleşecek olan SEGEM (Sınai Eğitim ve Geliştirme Merkezi) ve KÜSGET (Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı) kurulmuştur (OECD: 9, ). KOSGEB bünyesindeki Girişimciliği Geliştirme Enstitüsü, yerel ve bölgesel bazda girişimciliği geliştirici önerileri derlemek ve uygun model ve programlar oluşturarak bu programları gerçekleştirmek, ülke girişimciliğinin gelişmesini engelleyen idari ve yasal çerçevenin belirlenmesi amacıyla gerekli incelemeleri yaparak öneriler geliştirmek ve ilgili kuruluşlar nezdinde gerekli çözümleri üretmek, girişimci adaylarının eğitim ve danışmanlık desteğiyle bilgi ve beceri düzeylerini yükselterek başarılı olmalarına katkıda bulunmak gibi, girişimciliğin desteklenmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapmaktadır (Akgemci, 2001). Türkiye Halk Bankası Türkiye Halk Bankası nın, kuruluş amaçlarından birisi de KOBİ lere finansal destek sağlamaktır. KOBİ lerin kredi gereksinimlerini karşılamak, örgütlenmesine ve eğitimlerine yardımcı olmak, pazarlama çalışmalarına katkıda bulunmak, danışmanlık hizmeti sağlamak THB nın görevleri arasındadır. Her ne kadar Halk Bankası'nın görevleri arasında KOBİ'lerin gereksinimlerini karşılamak üzere bu işletmelere katılma yer alıyorsa da, banka, faaliyetlerini daha çok kredilendirme alanında yoğunlaştırmıştır (Canbaş, 1992). Hazine Müsteşarlığı Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Hazine Müsteşarlığı, KOBİ lere yönelik olarak uygulanan teşvik programlarının uygulayıcısı olması nedeniyle Türkiye risk sermayesi sektörü açısından önem arz etmektedir. Teşvik programlarının uygulanışı, Müsteşarlıkça çıkarılan tebliğlerle düzenlenmektedir. Müsteşarlık ayrıca, ülke genelinde KOBİ lerin desteklenmesi ve risk sermayesi sektörünün gelişimine yönelik çalışmaları ve çeşitli organizasyonları da desteklemektedir (Alması, 2014). Hazine Müsteşarlığı, güzel fikirleri, yeni projeleri olan iş kurmak isteyen fakat maddi imkansızlardan dolayı proje ve fikirlerini gerçekleştiremeyenlerin girişimcileri Bireysel Katılımcı Yatırımcısı (BKY) sisteminde "melek yatırımcı" olarak sertifikalandırırak destekliyor yılında başlanan sisteme şu ana kadar 241 başvuru sahibinin lisans işlemleri tamamlandı. BKY olmak için Hazine'den lisans almak gerekiyor. 5 yılda bir yenilenen melek yatırımcı lisansı almak için yüksek gelir veya servete sahip olmak gerekiyor. Son iki yılki geliri 200 bin liranın altında olmaması veya en az 1 milyon liralık mal varlığının olması gerekiyor. Lisans sahibi kişilerin banka ve finansal kuruluşlarda, yüksek cirolu şirketlerde, yurt içi kuluçka merkezlerinde, yönetici olarak iş tecrübesine sahip olmaları şartı aranıyor. Bu sistemde melek yatırımcılar, e-ticaret ve yazılım alanlarında 5 şirkete 2.8 milyon lira yatırım yaptı (Sabah Gazetesi, ). İstanbul Risk Sermayesi Girişimi (ivci) Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Avrupa Yatırım Fonu (EIF), KOSGEB, Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), Garanti Bankası ve Nat ional Bank of Greece Group (NBG Group) tarafından İstanbul Risk Sermayesi Girişimi (ivci) 13 Kasım 2007 de Lüksemburg da kurulmuştur. ivci'nin misyonu bağımsız yönetim ekiplerince kurulan fonlara yapılan yatırımlar ve eş-yatırımlar

82 71 yoluyla Türkiye'de girişim sermayesi sektörünün gelişmesinde katalizör rolü oynayarak Türk şirketlerinin finansmana erişimini sağlamaktır. Bu amaçla faaliyetlerine başlayan ivci ilk yatırımını Aralık 2009'da yapmıştır ( ). Türkiye de Risk Sermayesinin Mevcut Durumu Türkiye de teknolojinin AB ve OECD ülkelerine göre düşük seviyede olması yeniliklerin yaratılmasındaki zayıflıkla bağlantılıdır. Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmaya göre bu durumu açıklayana aşağıdaki faktörler vardır: Türkiye de yürütülen AR-GE çalışmalarına özel kesimden çok az miktarda katılım olmaktadır. Toplam AR-GE harcamaları içerisinde özel sektörün payı, bu faaliyetlere katılan firmaların sayısında 1996 ile 2000 yılları arasında yaşanan artışa rağmen, OECD ortalaması olan %65 e kıyasla, %35 lerde kalmıştır. AR-GE altyapısının geriye kalan büyük bir bölüm devlet laboratuarlarının kullanımındadır (OECD, 2004). Daha sonraki dönemlerde Şekil 1 de görüldüğü gibi Ar-Ge yatırımlarına hükümetin önem vermesi ile bu harcamaların GSYİH ya oranları %0,48 lerden %0,95 lere çıkmıştır yılında beklenti ise bu oranın %1 lere ulaşmasıdır. Oranın iki katına çıkmasına rağmen tabiî ki bu oranlar diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük kalmaktadır. Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması kapsamında kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve özel sektördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2013 yılında bir önceki yıla göre %13,4 artarak 14 milyar 807 milyon TL olarak hesaplanmıştır. Türkiye de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamasının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı %0,95 tir. Şekil 1: Ar-Ge Harcamalarının GSYİH ye Oranı Kaynak: Üniversite tabanlı fikri potansiyel yüksek olmasına rağmen, üniversitelerle işbirliği içerisinde yürütülebilecek projeler için yeterli finansman kaynağı bulunmaması ve kimi fakültelerin kısıtlı laboratuar ve ekipman olanaklarından dolayı, üniversiteler ile sanayi arasındaki etkileşim zayıftır (OECD, 2004). Üniversitelerin bu eksikliklerine gidermek için TUBİTAK bir çok yeni başlıkta çağrılara çıkmıştır. Ayrıca TÜBİTAK ın ilk kez 2012 de hazırladığı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite

83 72 Endeksi ile her yıl Türkiye nin en girişimci ve yenilikçi 50 üniversitesi belirleniyor. Bu endekste Üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik konusunda teşvik etmektedir. Yenilik ve AR-GE için finansman yetersizliği bulunmaktadır. Vergi kolaylıkları ise bu güne kadar ancak sınırlı oranda gerçekleşmiş olup bunlar da sadece büyük firmaların işine yaramıştır (OECD, 2004). KOSGEB ve TUBİTAK gibi kuruluşların destekleri bu finansman sorunlarını son yıllarda azaltmakta. Ayrıca risk sermayesi şirketleri de bu finansman ihtiyacını karşılamaktadır. Daha sonra Türkiye de Girişim Sermayesi Yatırım Ortakları na (GSYO) ilişkin çeşitli vergi muafiyetleri ve kolaylıkları sağlanmıştır. Bu muafiyetler ve kolaylıklar şunlardır GSYO ların. portföy işletmeciliği kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. GSYO ların portföy işletmeciliği kazançları için stopaj oranı %0 dır (Tohmatsu, 2007). Şekil 2 de görüldüğü üzere özel sektörün Ar-Ge harcamaları ciddi anlamda artmaktadır. Bu artışa paralel olarak kamu sektörü ve üniversitelerinde katkıları artmaktadır yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamalarında özel sektör %47,5 ile en büyük paya sahipken bunu %42,1 ile yükseköğretim sektörü ve %10,4 ile kamu sektörü takip etti. Bir önceki yıl özel sektör %45,1 ile yine ilk sırada yer alırken, bunu %43,9 ile yükseköğretim, %11 ile kamu sektörü takip etti. Şekil 2: Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcamaları (2014 Fiyatları ile) Kaynak:

84 73 Risk Sermayesi ve Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları Sermaye Piyasası Kurulu nun, tarih ve sayılı Resmi Gazete de Seri: VIII, No: 21 sayılı Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tebliğ ile risk sermayesi Türkiye de ilk defa yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine göre, Türkiye de risk sermayesi kurumu olarak üçlü bir yapı vardır: Risk sermayesi yatırım fonları, Risk sermayesi yatırım ortaklıkları, Risk sermayesi yönetim şirketleri Türkiye de ilk risk sermayesi şirketi 1996 yılında Vakıf Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı Vakıfbank tarafından kurulmuştur. Yapılan düzenlemedeki kuruluş sermayesi şartları risk sermayesi yatırım ortaklığı kurmak isteyen kişi ve kurumlara ağır gelmesi nedeniyle fazla ilgi görmemiştir. Bu nedenle 1998 yılında tebliğ de yapılan değişiklik ile kuruluş sermayesi şartları daha azaltılmış ve yatırım alanları da çeşitlendirilmiştir. 21 Ocak 2009 tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile Türkiye'de kurulu girişim sermayesi fonları, artık Türkiye'deki KOBİ'lere yatırım yapmak amacıyla yurtdışında kurulacak olan fonlara iştirak edebilecektir. Böylece, Türkiye'de yatırıma dönüştürülmek üzere önemli miktarda yabancı kaynak girişi sağlanması beklenmektedir. Tablo 1 de girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının portföy değerlerinin yıllara göre dağılımı görülmektedir. Girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının sayısı 2003 yılına kadar bir adet iken 2004 yılından sonra iki olan şirket sayısı 2011 yılında ise 4 e çıkmıştır. Son yıllarda girişim sermayesine olan ilgi artmaktadır. Portföy değerlerinde de bu artış görülmektedir ve 2011 yılları portföy büyüklüğünde de önemli artışlar olmuştur. Tablo 1: Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları Portföy Değeri Yıl Sayısı Portföy Değeri (TL) Kaynak: Alptekin, Tablo 2 de görüldüğü gibi 2014 yılında girişim sermayesi yatırım ortaklıkları sayısı 6 olmuştur yılında 4 olan bu sayının 2014 yılında 6 olması önemli bir gelişmedir. Bu firmalardan sermaye açısından en büyüğü ise Gözde Girişim Yat. Ort. Aş. dir.

85 74 Tablo 2: Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarının Mevcut Durumu Kayıtlı Ortaklığın Unvanı Sermaye Tavanı (TL) Çıkarılmış Sermaye (TL) Hisse Sayısı (pay) 1 EGELİ & CO GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş EGELİ & CO TARIM GİRİŞİM 2 YAT.ORT.A.Ş GEDİK GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş GÖZDE GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş İŞ GİRİŞİM SERMAYESİ 5 YAT.ORT.A.Ş RHEA GİRİŞİM SERMAYESİ 6 YAT.ORT.A.Ş Kaynak: Tablo 3 de girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının portföy dağılımı ve piyasa değerleri verilmiştir. Gözde Girişim Yat. Ort. AŞ nin piyasa değeri diğer firmalarla karşılaştırıldığında çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Buna karşın Rhea Girişim Sermayesisi Yat. Ort. AŞ nin girişim sermayesi yatırımları portföylerinde %85 ağırlıktadır. Bu şirketi Egeli & Co Tarım Girişim Yat. Ort. AŞ ve Egeli & Co Girişim Yat. Ort. AŞ. izlemektedir. Tablo 3: Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarının Portföy Dağılmı ve Piyasa Değerleri Portföy Dağılımı % Para ve Sermaye Piyasası Araçları Girişim Hisse Ortaklığın Unvanı Sermayesi Fiyatı Piyasa Değeri Yatırımları (TL) (TL) 1 EGELİ & CO GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş. 79,05 14,90 5, EGELİ & CO TARIM GİRİŞİM 2 YAT.ORT.A.Ş. 80,61 0,04 0, GEDİK GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş. 23,13 12,52 1, GÖZDE GİRİŞİM YAT.ORT.A.Ş. 60,90 18,31 2, İŞ GİRİŞİM SERMAYESİ 5 YAT.ORT.A.Ş. 42,01 57,55 2, RHEA GİRİŞİM SERMAYESİ YAT.ORT.A.Ş. 85,00 0,00 0, Kaynak:

86 75 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Türkiye de firmaların %98 i KOBİ olmalarına rağmen bu firmaların katma değere katkıları daha düşüktür. Bunun en önemli nedeni KOBİ lerin inovasyon yaratamamalarıdır. Ayrıca yeni girişimlerin sayısının da artması gereklidir. Bu kapsamda girişimsel finansın önemi daha da artmaktadır. Girişimsel finansın en önemli konusu da risk ve girişim sermayesidir. Türkiye de girişim yatırım ortaklıklarının 2004 ve 2011 yılları sıçrama yılı olmuştur. Bu yıllarda hem firma sayısı hem de portföy büyüklüğünde de ciddi artışlar olmuştur yılında ise sektörün büyüklüğü daha önceki yıllara göre ciddi anlamda büyümüştür. Bu gelişmeler yeterli olmamakla birlikte Türkiye deki inovasyon ve girişimciliğin gelişmesi açısından ümit vadetmektedir. Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere ve bilgi teknolojileri firmalarındaki artışa paralel olarak bu artışın daha da hızla artacaktır. Türkiye genç nüfusu, üniversiteleri ile bilgi üreten, inovasyon yapan ve diğer ülkelerle rekabet edebilen bir konuma gelecektir. KAYNAKLAR Akgemci, T., KOBİ'lerin Temel Sorunları ve Sağlanan Destekler, KOSGEB Yayınları, Ankara. Alması, M., KOBİ lerde Risk Sermayesinin Etkisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum. Alptekin, E., Girişim Sermayesinin Önemi, Daha Ülkemizde Yeterince Keşfedilmedi, Ar-Ge Bülten, Ocak % %20pm.pdf Aydın, O. ve Baş M., li Yıllara Doğru Risk Sermayesi ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, İzmir 3. İktisat Kongresi Bildirisi. Aypek, Nevzat, Sermaye Piyasası Aracı Olarak Risk Sermayesi ve Türk Sermaye Piyasasında Uygulanabilirliği, KOSGEB Yayınları, Ankara, Bayrakdaroğlu, A. ve Ege, İ., Finansal Piyasalarda Yenilik (İnovasyon) ve Türkiye Üzerine Bir Uygulama, Küreselleşme Sürecinde İşletmelerde Yeni Yaklaşımlar ve Yenilikçilik (İnovasyon), VII. Anadolu İşletmecilik Kongresi, 8-10 Mayıs, Çorum. Beşkardeşler, H., Türkiye ve Dünyada Risk Sermayesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Canbaş, S., Modern Finansman Araçlarının Esnaf, Sanatkâr ve Küçük İşletmeler Açısından Değerlendirilmesi. Seminer Tebliği, Tes-Ar Yayınları, Ankara. Ceylan, A., Finansal Teknikler, 5. Baskı, Ekin Kitabevi, Bursa. Çiller, T. ve Çızakça, M., Türk Finans Kesiminde Sorunlar ve Reform Önerileri, İstanbul Sanayi Odası, Yayın No: 1989/7, İstanbul, 145. Ege, İ., KOBİ lerde Tanımlama Sorunu, Dünya Gazetesi. Eren, E., İşletmelerde Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Basım Yayınları, İstanbul. Fettahoğlu, A., Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980 Sonrası Türkiye, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara. Gücelioğlu, Ö., Küçük Ölçekli İşletmelerin KOSGEB'den Beklentileri. Tes-Ar Yayınları, Ankara. Güleş, H. K. ve Bülbül, H., Yenilikçilik İşletmeler İçin Stratejik Rekabet Aracı, Nobel Yayınları, Ankara. (Erişim Tarihi: ). (Erişim Tarihi: ) (Erişim Tarihi: ). (Erişim Tarihi: ).

87 Karabayır, M. E., Gülşen. A. Z., Çifci, S. ve Muzaffer H. (2012), Melek Yatırımcıların Yatırım Kararlarında Girşimci Odaklılığın Rolü: Türkiye deki Melek Yatırımcılar Üzerine Bir Çalışma, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 67, No 2, s Miller, M. H., Financial Innovation: The Last Twenty Years and the Next, Journal of Financial and Quantitative Analysis, Vo. 21, No 4, OECD, (Erişim Tarihi: ). Rogers, S., Entrepreneurial Finance, Second Edition, McGrawHill, USA. Sabah Gazetesi, Girişimciyi Melek Yatırımcı Uçurdu, , Silber, W., Recent Structural Change in The Capital Markets, The Process of Financail Innovation, The American Economic Review, Vol. 73, No. 2, SMUH, Girişim Destekleme Ajansları: İş Yaratmanın Güçlü Bir Aracı, Tınaz Titiz- Sistem Mühendisliği Uygulama Hizmetleri,,s.3 (Erişim Tarihi, ) SPK, Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları, Ankara. Tekin, M., Güleş, H. K. ve Öğüt, A., Teknoloji Yönetimi, Nobel Yayınları, Ankara. Tohmatsu, Deloitte Touche, Yatırım Ortaklığı ve Yatırım Fonları Vergilendirmesi, Vergi ve Mali Mevzuat Hizmetleri Yayınları. Toroslu, M. V., Risk Sermayesi Finansman Modeli, Activeline, Mayıs, sayı 2. TÜBİTAK, Türkiye nin Bilim ve Teknoloji Politikası ve TÜBİTAK ın Misyonu, Bilim ve Teknoloji Strateji ve Politika Çalışmaları, TÜBİTAK BTP 97/3, Mayıs, Ankara. 76

88 77 TEKNOKENTLERDE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN YENİLİK YAPMA KAPASİTELERİNİN SEKTÖREL ANALİZİ Zafer AYKANAT 1, Tayfun YILDIZ 2 ÖZET Yenilik; firmalar, sektörler, bölgeler ve ülkeler bazında kalkınmanın itici güçlerinden biri olarak gösterilmektedir. Yenilik ve yenilik yapma kapasitesi daha çok teknoloji ile uğraşan işletmeler tarafından uygulanmaktadır. Günümüzde rekabet avantajının elde edilmesi için işletmelerin yenilik yapma zorunluluğu kaçınılmaz bir olgudur. Çünkü yenilik işletmelere rekabet avantajı sağlamaktadır. İşletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ürünlerin, hizmetlerin, süreçlerin ve yöntemlerin sürekli olarak yenilemeleri gerekmektedir. Yenilik, ürün, hizmet, pazar ve üretim yöntemi geliştirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsamaktadır. Bir kümelenme örneği olarak gösterilen teknokentlerdeki işletmelerin yenilik yapma kapasitelerinin kümelenmeyen işletmelere nazaran yüksek olması beklenmektedir. Çünkü kalifiye işgücü, rakipleri gözlemleme, bilgi paylaşımı ve stratejik işbirliği gibi faktörlerin kümelenen işletmelerde yenilik algısını daha da güçlendirmektedir. Türkiye deki teknokentler üzerine yapılan bu çalışma e-posta yoluyla, aktif olarak çalışan 36 teknokente uygulanmıştır. Bu teknokentlerden 21 tanesinden geri dönüş sağlanmıştır. Bu teknokentler içinde sektörel bazda en yüksek katılım yazılım ve bilişim teknolojileri sektörlerinden olurken, en az katılım ise otomotiv sektöründen olmuştur. Anahtar Kelimeler: Kümelenme, Yenilik, Teknokent, Yenilikçi Kümeler. SECTORAL ANALYSIS OF INNOVATIN CAPACITIES FOR FIRMS OPERATING IN TECHNOCITIES ABSTRACT Innovation is regarded as one of the driving forces of development in terms of companies, industries, regions and countries. Innovation and innovation capacity is mostly implemented by firms which frequently deal with technology. Nowadays, the essence of making innovation for firms is an indispensable concept to have a competitive advantage, since innovation provides firms a competitive advantage. Products, processes and methods must be modernized for the sustainability of firms. Innovation includes all carrying out processes to improve product, service, marketing and production methods. Technocities are adopted as a clustering example and clustered firms in technocities are expected to have higher innovation capacities than non-cluster counterparts. Because, factors such as qualified workforce, monitoring opponents, information sharing and strategic alliances facilitate to strengthen innovation perception for clustered firms. The survey in the present study was conducted to thirty-six active technocities in Turkey through and twenty-one technocities have successfully responded. Software and informatiıon sector and automotive industries had the most and the least responded industries to the corresponding survey, respectively. Keywords: Clustering, Innovation, Technocity, Innovative Clusters 1 Yrd. Doç. Dr., Spor Yöneticiliği Bölümü, Ardahan Üniversitesi, Ardahan, Türkiye, e-posta: zaferaykanat@ardahan.edu.tr 2 Öğr. Gör., İşletme Bölümü, Ardahan Üniversitesi, Ardahan, Türkiye, e-posta: tayfunyildiz@ardahan.edu.tr

89 78 GİRİŞ Özellikle 1980 lerden sonra meydana gelen yeni global ekonomi olgusu sebebiyle işletmeler rekabetin cok kuvvetli bir dünyada ayakta kalabilmek için üretim yöntem ve süreçlerini yeniden tasarlamak zorunda kalmışlardır. Ülkeler rekabet avantajı sağlamak amacıyla AR-GE ve inovasyon gibi fonksiyonlara çok daha ilgi duymuş ve bu fonksiyonlar örgütlerin odağında yer almaya başlamıştır. Daha hızlı ürün ve hizmet üretme çabası işletmelerin yapılarını da gözden geçirmelerine sebep olmuş ve özellikle üniversitelerde elde edilen bilgilerin inovasyona dönüşmeleri sürecinde teknokent kavramları önem kazanmaya başlamıştır. ABD ve Avrupa ülkelerinin temeli 1920 lerde Marshall a dayanan endüstriyel bölgeler kavramı günümüz rekabet dünyasında kendine yeniden vücut bulmaya başlamıştır. Özellikle bilgisayar ve telekomünikasyon alanında meydana gelen hızlı değişimleri yönlendirebilecek işletme örnekleri ise teknokentlerden çıkmaktaydı. ABD California daki Silikon Vadisi ve California Şarap Kümesi örnekleri başta Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerine ilham kaynağı olmuştur. UNESCO (United Nations Education Scientific Cultural Organization) tarafından yapılan uluslararası niteliğe sahip 400 teknokentin bulunduğu belirtilmektedir. Listenin ilk sırasında 150 den fazla uluslararası niteliğe sahip teknokentle ABD bulunurken, onu 111 teknokentle Japonya ve 100 e yakın teknokentle Çin takip etmektedir. Bu listeye Türkiye ise sadece ODTÜ Teknokent ile girebilmektedir. ( Uluslararası tanınırlığa sahip teknoloji tabanlı işletmelerin büyük bir kısmı teknokentlerde faaliyet göstermektedir. Bu bilgiler ışığında yerel işletmelerin rekabet avantajı sağlayabilmesi için teknokentler önemli bir konuma sahiptir. Türkiye deki teknokentlerin yenilik yapma kapasiteleri ve yenilik algıları incelenmeye çalışılmıştır. KÜME VE KÜMELENME KAVRAMLARI Kümelenme yaklaşımı, küresel değer zincirinde yerel şirketlerin rekabet güçlerini ve şirketlerin performansını nasıl arttırılabileceği gibi konulara yeni bir analiz çerçevesi sunabilmektedir. Bu bağlamda, kümelenme yaklaşımı son yıllarda pek çok ülkedeki ulusal ve yerel kalkınma planlarını güçlendirmeye yönelik girişimleri ön plana çıkarmakadır (Çağlar, 2006). Türk Dil Kurumu, kümeyi birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup, kümelenmeyi ise bir yere toplanma veya yığılma eylemi olarak tanımlamaktadır. ( Kümelenme kavramını bu kavramın literatürde bugünkü anlamını yükleyen Michael Porter, birbirlerine karşılıklı bağları olan işletme ve organizasyonların coğrafik bir bölgede yoğunlaşmaları olarak tanımlamaktadır. Bu yoğunlaşmalar ilgili endüstri ve rekabette önemli diğer oyuncular tarafından sarılmıştır. Bunlar, makine, servis, altyapı sağlayan tedarikçiler vb. oyunculardır. Kümelenmeler dikey olarak müşterilere, yatay olarak da teknoloji üreten firmalara kadar uzanır. Bir çok kümelenme devlet kuruluşlarını, üniversite ve standart koyucu ajansları, düşünce kuruluşlarını, meslek eğitim kuruluşlarını ve ticaret kuruluşlarını kapsamaktadır (Porter, 1998). Başka bir ifadeyle kümeler, yerleşim yerlerinin bir ağında ya da belli bir yerde sosyal yaşam içerisinde yer alan sınırlandırılmış bir alanda temel üretim faaliyeti ile bağlantılı mal ve hizmetler sağlayan küçük ölçekli firmaların fazla olduğu bölgesel yoğunlaşmalardır (Becattini, 2004). Rosenfeld e göre Kümelenme en basit anlamda, coğrafi yakınlıklarından ve bağımlılıklarından dolayı sinerji yaratabilecek işletme ya da kurumların, istihdam düzeyi her ne kadar fazla olmasa da, yoğunlaşması olarak tanımlanabilir (Rosenfeld, 2005). Bir kümelenmenin nasıl tanımlanabileceği ya da analiz edilebileceğine dair şu önermelere dikkat edilmelidir (Waxell ve Malmberg, 2007);

90 79 Benzer ya da ilişkili ekonomik faaliyetler mekansal olarak bir yerde toplanmalıdır. Bu faaliyetler değişik ilişkiler, işlemler ve etkileşimler yoluyla birbirlerine fonksiyonel olarak bağlanmalıdır. Öz farkındalık olmalıdır. Kümelenme içindeki aktörler kendilerini küme üyesi olarak tanımlamalı ve kümelenmede bir tür koordinasyon mekanizması bulunmalıdır. Firmalar ve küme bir bütün olarak çok iyi bir yenilikçi performans sergilemelidir. YENİLİK KAVRAMI Bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin daha önceki dönemlere nazaran görülmemiş boyutlara ulaşması, çağımızın değişim ve yenilik kavramıyla nitelendirilmesine yol açmıştır. Başarının daha hızlı ortaya çıktığı günümüz dünyasında, bilgi devrimi, teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin ortaya çıkardığı dinamikler, örgütlerin faaliyet gösterdikleri çevrenin unsurlarında birbirini besleyen değişimlere neden olmaktadır. Artık modern dünya; hiper rekabet, hız, risk, belirsizlik, dinamizm ve çalkantı gibi kavramlarla açıklanmaya başlamıştır. Çağdaş dünyanın temel taşı olan örgütlerin bu değişimlerden etkilenmeden yaşamlarını sürdürmeleri beklenemez bir gerçektir. Örgütler, dışsal çevre koşullarında yaşanan büyük değişim ve oluşumlara cevap vermek amacıyla ürün, yapı, sistem, süreç ve stratejilerini sürekli yenileme ve değiştirme zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Bu zorunluluğu yerine getirmenin yolu ise örgütlerin yaratıcı ve yenilikçi olmalarından geçmektedir (Naktiyok, 2007). Yenilik (inovasyon), Latince bir sözcük olan "innovatus"tan türemiştir. "Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması" anlamındadır. Webster, yeniliği "yeni ve farklı bir sonuç" olarak tanımlar. Türkçe de "yenilik", "yenileme" gibi sözcüklerle karşılanmaya çalışılsa da, anlamı tek bir sözcükle ifade edilemeyecek kadar geniştir. Bir yenilik için asgari koşul, ürün, süreç, pazarlama yöntemi veya organizasyonel yöntemin firma için yeni (veya önemli derecede iyileştirilmis) olmasıdır. Bu, firmaların ilk defa geliştirdikleri ve diğer firma veya organizasyonlardan uyarlamış oldukları ürünler, süreçler ve yöntemleri kapsar (Bingöl, 2006). Peter Drucker ise yenilik kavramını; girişimciliğin belli bir fonksiyonu olarak tanımlamaktadır. Yenilik, girişimcinin yeni kaynaklar yaratarak veya mevcut kaynakların kullanım potansiyelini artırarak refah yaratması olarak tanımlamaktadır (Drucker, 1998). Yenilik kavram olarak teknolojik bir olgudan çok ekonomik bir kavramdır. Pek çok teknolojik buluş inovasyon olarak adlandırılamaz. Çünkü bu buluşlar ekonomik literatürde ekonomik bir değere dönüşmemektedir. İnovasyon süreç olarak analiz edilirken sadece işletmedeki yaratıcılığın derecesi değil aynı zamanda yaratıcılığın ve inovasyonun sonuçlarına da bakmak gerekir. İnovasyon pazarda görünür bir şekilde somut olmadır (Hıne ve Ryan, 1999). KÜMELENME VE YENİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ İşletmeler arası ilişkiler üzerine yapılan birçok çalışmada başarılı bir yenilik için ilişki ağlarının kurulmasında coğrafi şartların önemli bir kaynak olduğu görülmektedir. Belirli bir coğrafi alanda bulunan işletmelerin (Türkiye de organize sanayi bölgeleri gibi) rekabet düzeyi, işletmeler arası ilişkilerde oluşan yenilik ağ yapılarına bağlanabilmeleri ile doğru orantılıdır. Öte yandan, KOBİ lerin farklı işbirliği ortakları ile olan ilişkilerinin boyutu ve bu işbirliğinin yerel ortaklarla gerçekleştirebilme düzeyi açısından bölgesel yenilik sistemlerinde dikkate değer bir farklılaşma mevcuttur. Üstelik bölgesel sistemlerin ulusal sistemlerden daha önemli hale geldiği de söylenebilir (Akdeve, 2009). Kümelenme ve yenilik kavramları küme içindeki firmaları ilgilendiren bir durumdan ziyade, tedarikçiler, alıcılar ve endüstri içindeki tüm aktörleri de içine alan yekpare bir yapıyı kapsamaktadır. Bu durumda kümeler bölgesel rekabetin en önemli dinamiklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

91 80 Yenilikçi kümelerin ortak özellikleri şu şekilde özetlenebilir; bir küme olarak yenilikçi davranışı benimsemiş, bilgi transfer kanallarına sahip, bilgi kaynaklarını elinde bulunduran kümeler yenilikçi küme olarak adlandırılır. (Verbeek, 1999). Kümeler içindeki firmaların, bu bölgeler dışındaki firmalara nispeten daha yenilikçi olmaları gerektiğini iddia eden çeşitli kavramsal argümanlar geliştirilmiştir. Çok sayıdaki ampirik gözlemi ve teorik perspektifi tek bir kümelenme modeli içinde bir araya getirerek kümelenmenin firmaların inovasyon kapasiteleri üzerindeki etkilerinin iki özellik tarafından belirlendiğini öne sürebiliriz: yığılma ekonomileri ve toplanma dışsallıklarıdır (Beaudry ve Breschi, 2003). Kümeler bir tür mekansal yakınlık ile tanımlanmış bir ortam içindeki aktörlerden oluşan sistemler yoluyla bilgi tabanlı rekabet yaratmayı vaat eder. Kümelenme kavramını bu şekilde ifade etmek biraz şaşırtıcı gelebilir zira Porter tarafından ortaya konan ve daha sonra yine kendisi, meslektaşları ve diğerleri tarafından geliştirilen yaklaşımda sosyal bilimcilerin meseleye bakış şekilleri benimsenmiş ve ekonomik coğrafyanın temel yönlerinin analizine bazı önemli katkılar yapılmıştır (Waxell ve Malmberg, 2007). Bir kümelenmenin parçası olmanın firmanın inovasyon kapasitesine getirileri şu şekilde ifade edebilir: birincisi, geçmiş araştırmalarda kümelenmeye yeni giren firmalarla bu firmaların coğrafi olarak yakınlarında bulunan örgütler arasındaki bilgi taşmalarının önemi incelenmekteydi. Bu bilgi taşmalarının bir sonucu olarak kümelenmeye yeni giren firmalar coğrafi açıdan kısıtlı olan araştırma süreçlerini geliştirmeye devam etmektedir; ikincisi, inovasyon süreci için gerekli olan soyut bilgi (yazılı olmayan) kümelenmelerin önemini artırmaktadır. Hızlı gelişen teknolojiler kolayca iletilemeyen ya da kodlanamayan soyut bilgilerin aktarılmasıyla ortaya çıkarlar. Bu bağlamda, bilgi transferi yüz yüze görüşmeler ya da yakın seviye ilişkileri gibi etkileşimlere bağlıdır. Bu aktiviteler yapıları bilgi transferini coğrafi açıdan kısıtlamasına ve bilginin eskimesine neden olmaktadır (Morales ve Langa, 2012). Yenilikçi kümeler olarak gösterilen teknokentlerin oluşmasında başat faktörler olan ve en sık görülen organizasyon yapıları olarak bilim parkı, araştırma merkezi, kuluçka/inkübatör merkezi, teknoloji geliştirme bölgeleri gösterilmektedir. Bu yapıların daha rekabetçi ve sağlam bir üst yapıya kavuşmuş şekli ise teknokentler olarak gösterilebilir. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ Kümelenme ve yenilikçilik konusunda ülkemizde yeteri kadar çalışma yapılmamış ve özellikle teknokentler üzerine yapılan araştırmalar ise genellikle ODTÜ Teknokent ve Bilkent Cyberpark gibi Ankara merkezli ve daha çok firmayı içinde barındıran kümeler üzerine yoğunlaşılmıştır. Ancak ülkemizde son yıllarda üniversitelerin sürekli olarak teknokentler üzerine odaklanması ve daha yeni sayılabilecek geçmişleri 5-10 yıl olan teknokentlerinde yenilik yapma kapasitelerinin ölçülmesi gerekliliği bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın Yöntemi Bu kısımda örneğin seçimi, veri toplama aracının geliştirilmesi, veri toplama süreci, anketteki ifadelerin niteliği ve veri toplamada kullanılan istatistiksel yöntem ve teknikler açıklanmıştır. Araştırmanın Evreni ve Örneklem Seçimi Yenilik ve yenilik yapma kapasitesi literatürü incelendiğinde, analiz birimi olarak endüstri, işletme, işletme birimleri ve ortaya konulan yenilikler bazında değerlendirme yapıldığı görülmektedir (Koçak ve Karaca, 2013). Bu noktadan hareketle, araştırmanın amacına uygun olarak, analiz için teknokentlerde faaliyet yapan sektörler, analiz birimi olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada Türkiye nin değişik illerinde faal durumda bulunan 36 teknokent de ki şirket çalışma evrenini oluşturmaktadır. ( Araştırma evreni için minimum örneklem %5 önem düzeyinde ve %5 hata payı ile anket uygulanacak örnek kitlesinin büyüklüğünü belirlemek için eşitlik (1) de yeralan;

92 81 Örnek büyüklüğü hacmi formülünden yararlanılmış ve eşitlik (2) de hesaplanan değer bulunmuştur. Bu değer minumun örnek sayısını göstermektedir. (1) (2) Araştırmada eksik ve hatalı olmayan 407 anket değerlendirmeye alınmıştır. En fazla katılım ODTÜ Teknokent 115 firma ve % katılım ile sağlarken, ODTÜ yü Gazi Teknopark 41 firma ve % ile takip ederken, İTÜ Arı Teknokent 34 firma %8.35 İzmir Teknopark ise 33 firma ve % 8.11 ve Ankara Üniversitesi Teknokent 31 firma ve % 7.62 ile ankete en çok katılım sağlayan 5 teknokent olmuştur. Soru Formlarının Oluşturulması Bu araştırmada, temelde nicel verilere dayalı araştırma ve ölçme yöntemi benimsenmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, firmadaki pozisyonu, firmada çalışma süresi, firmanın bulunduğu teknokent, firmanın bulunduğu sektör, firmanın kuruluş yılı gibi araştırma kapsamındaki çalışanların kişisel özelliklerini belirlemeye yönelik kapalı uçlu sorulara yer verilmiştir. Anketin ikinci bölümünde, firmanın sahip olduğu patent sayısı, marka sayısı, tescilli süreç ve sayıları ile son beş yılda ki patent ve marka başvuruları sorulmuştur. Bu 5 maddelik soru ise Elif Türkan Aslan ın İnovasyon ile İç Girişimcilik Etkileşimi: Bilişim 500 Şirketlerinde Bir Araştırma konulu doktora tezinde uyarlanarak alınmıştır. (Aslan, 2012). Anketin üçüncü bölümünde yenilik ve boyutları ile ilgili ölçeklere yer verilmiştir. İlk bölümünde teknokent içindeki firmaların Yenilik Algısı 4 maddeden oluşan ve Vila ve Kuster (2007) tarafından geliştirilen ölçekten yararlanılmıştır. İlgili ölçek; Durdu Mehmet Biçkes tarafından hazırlanan, Örgütsel Öğrenme, İnovasyon ve Firma Performansı Arasındaki İlişkiler: İnovasyonun Aracılık Etkisine Yönelik Büyük Ölçekli İşletmelerde Bir Araştırma konulu doktora tezinden uyarlanmıştır. (Biçkes, 2011). Bu bölümde ayrıca örgütse l yenilikçilik düzeyini ölçmek amacıyla, Wang ve Ahmed (2004) tarafından geliştirilen ve Kadir Aksay tarafından hazırlanan Yenilikçilik Kültürünün Örgütsel Yenilikçilik Üzerine Etkisi: Konya İlinde Faaliyet Gösteren Özel Hastanelerde Bir Uygulama adlı doktora tezinden uyarlanmıştır. Bu ölçek; Örgütsel Yenilikçilik ve boyutlarını ölçmek amacıyla, Davranışsal Yenilik (4 Soru), Ürün/Hizmet Yeniliği (3 Soru), Pazar Yeniliği (3 Soru) ve Süreç Yeniliği (3 Soru) dan oluşmaktadır. (Aksay,2011). Geçerlilik ve Güvenilirlik Analizleri Lisrel 8.80 programı kullanılarak ölçeklerin doğrulayıcı faktör analizleri ( DFA) yapılmış, uyum iyiliği değerleri tablo 1 de verilmiştir. DFA uyum iyiliği değerlerinin tümü kabul edilebilir değerler üretmiş ve ölçeklerin yapı geçerliliği sağlanmıştır. Kabul Edilebilir Değerler DFA Uyum Değerleri Tablo 1. DFA Uyum İyiliği Değerleri df CFI GFI NFI RMSEA PNFI AGFI n/a n/a < 3.0 > 0.9 > 0.9 > 0.9 < 0.08 >0.5 > , ,

93 82 SPSS 20 Windows paket programında iç tutarlılık analizleri yapılmış ve ölçeklerin güvenirlilikleri 0,89, 0,87 ve 0,93 olarak bulunmuştur. Dolayısıyla tüm değişkenlerin güvenilirlikleri kabul edilebilir 0,70 lik iç tutarlılık (α) düzeyinin üzerinde değerlere sahiptir. Tablo 2 de değişkenlerin iç tutarlılık katsayıları gösterilmiştir. Tablo 2. Değişkenlerin Güvenilirlik Analizi Değişkenler Soru Sayısı İç Tutarlılık Katsayıları (α) Yenilik Algısı 4 0,89 Davranışsal Yenilik Algısı 4 0,87 Ürün/Hizmet/Pazar/Süreç Yenilik Algısı 9 0,93 Bulgular ve Yorum Bu bölümde çalışmanın araştırma kısmı için toplanan verilerin analizi sonucu elde edilen bulgular yer almaktadır. Araştırmaya katılan 407 firma incelendiğinde, en yüksek oranın %36,61 ile (n=149) yazılım sektöründe faaliyet gösterdiği görülmektedir. Bu sektörü % 19,10 ile (n=78) bilişim teknolojileri sektöründe faaliyet gösterenler, %8,85 (n=36) Sağlık Teknolojileri ve %8,11 (n=33) ile Savunma sanayi firmaları takip etmektedir. Tablo 3. Araştırmaya Katılan Firmalara Bulunduğu Sektöre İlişkin Bilgiler Firmanın Bulunduğu Sektör F (Frekans) Yüzde (%) Yazılım Bilişim Teknolojileri Savunma Sanayi Telekomünikasyon Sağlık Teknolojileri İleri Malzemeler Enerji Otomotiv Kimya Çevre Diğer Toplam Sektörlerdeki Firmaların Yenilik Yapma Kapasiteleri Araştırma bulgularına göre firmaların yenilik algısında en düşük ortalama (3,86) ile Yeni bir ürünü başarılı bir şekilde oluşturmada, firmamızın teknolojik yetenekleri ve bu yetenekleri ortaya çıkaran faktörler arasındaki uyum düzeyi yüksektir ifadesidir. En yüksek ortalama ise (4.10) ile Firmamızda yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri beklentilerinin dikkate alınma düzeyi yüksektir ifadesidir. Bu sonuçlardan hareketle firmaların yenilik süreçlerinde müşteri beklentileri doğrultusunda hareket ettikleri ve yeniliğe adapte olma konusunda bilinçli bir süreç yürüttükleri söylenebilir. Aşağıdaki şekil 1 de katılımcıların %73,43 oranında olumlu görüş bildirmesi, olumsuz görüşleri % 15,68 ve kararsızlarında %10,89 kalması teknokent firmalarının yeniliği özümsediğinin bir kanıtı olarak gösterilebilir. Bulgulara gore firmaların davranışsal yenilik algısı en düşük ortalamaya (4,10) ile Yaptığım iş ile ilgili yenilikleri yapmak adıma yöneticilerden destek alırım. Ifadesidir. En yüksek ortalama ise (4.30) Alışılmamış yöntemler ve çözümler kullanarak yeni metotlar deneyen kişilere olumlu gözle bakılır ifadesidir. Bu sonuçlardan hareketle çalışanların büyük çoğunluğunun yeni bir süreç, teknik, metot vs. denediğinde cesaretlendirildiği ve özellikle grup içerisinde daha fazla destek aldığı ortaya çıkmaktadır. Sonuçlardan hareketle yöneticilerden alınan destekler doğrultusunda grup içi desteğin

94 83 daha fazla olması yenilik sürecinde ekip çalışmasının daha cesaretlendirici bir faktör olduğu sonucunu söylenebilir. Şekil 1 de katılımcıların %83,22 oranında olumlu görüş bildirmesi, olumsuz görüşleri % 6,82 ve kararsızlarında %9,96 da kalması teknokent firmalarının davranışsal yeniliği özümsediğinin bir kanıtı olarak gösterilebilir. Ürün, hizmet, pazar ve süreç yeniliği algısında en düşük ortalama (3,55) ile Sunduğumuz hizmetlerin müşterilere tanıtılmasında uyguladığımız pazarlama yöntemleri sektörde devrim niteliğindedir ifadesidir. Bu gruptaki en yüksek ortalama ise (4,17) ile Geleneksel Yöntemler kullanarak sorunu çözemediğimizde yeni yöntemler buluruz ifadesidir. Bu sonuçlardan da anlaşılmaktadır ki, firmaların pazarlama süreçlerinde çokta öncü atılımlar yapmaya çekindikleridir. Daha çok denenmiş ve başarılı olmuş teknikler firmaların pazarlama bütçelerini de azaltacağından mantıklı bir seçimdir. Bu grupta en yüksek ifadenin daha önce yukarıda bahsedilen şekilde süreçlerde yeni yöntemler denenmesi konusundaki irade ve başarıdır. Süreçlerini sürekli olarak yenilemeye çalışma çabası bu soru grubunda da benzer ifadeler ile tekrarlanmıştır. Aşağıdaki şekil 1 de katılımcıların %73,76 oranında olumlu görüş bildirmesi, olumsuz görüşlerin % 10,53 ve kararsızlarında % 15,70 de kalması teknokent firmalarının ürün/hizmet/süreç yeniliği boyutlarını da önemli bir şekilde içselleştirdiğinin kanıtı olarak gösterilebilir. Şekil 1. Firmaların Yenilik, Davranışsal Yenilik ve Ürün/Hizmet/Pazar/Süreç Yenilik Algıları Firmaların Yenilik Algısı Firmaların Davranışsal Yenilik Algısı 10,89% 6,82% 9,96% 15,68% Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Kararsızım 73,43% Katılıyorum 83,22% Katılıyorum Firmaların Ürün/Hizmet/Pazar/Süreç Yeniliği 10,53% 15,70% Katılmıyorum Kararsızım 73,76% Katılıyorum Aşağıdaki tablo 4 te sektör değişkeni açısından firmaların yenilik yapma kapasitelerini oluşturan faktörlere ve genel olarak yenilik yapma kapasitelerine verdikleri öneme ilişkin tek yönlü varyans analizi sonuçları verilmiştir. Tablodan da izlenebileceği gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmaların yenilik yapma kapasitelerine verdileri öneme ilişkin ortalamaları arasındaki farklılık %99 (p<,01) ve %95 (p<,05) önem düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı değildir.

95 84 Tablo 4. Sektör Değişkeni Açısından Tek Yönlü Varyans Analizi Faktörler Değişim Kaynağı Kareler Toplamı S.D. Kareler Ortalaması F Önem Düzeyi Yenilik Algısı Grup Arası Grup İçi Toplam 8, , , ,825,741 1,113,351 Davranışsal Yenilik Algısı Ürün/Hizmet/Pazar/Süreç Yenilik Algısı Grup Arası Grup İçi Toplam Grup Arası Grup İçi Toplam 9, , ,696 8, , , ,906,597,870,604 1,519,130 1,439,161 YENİLİK YAPMA KAPASİTESİ Tablo 5. Yenilik Yapma Kapasitelerinin Sektörlere Göre Dağılımı Patent Marka Tescil Sayısı Son 5 Yılda Başarısız İnovasyon Sayısı SEKTÖRLER Sayı Ort. % Sayı Ort. % Sayı Ort. % Sayı Ort. % Bilişim (78 Firma) 50 0,64 13, ,50 20,8 9 0,12 10,2 13 1,44 11,8 Çevre (11 Firma) 1 0,09 0,3 1 0,10 0, ,9 Diğer (30 Firma) 9 0,30 2,4 28 0,93 5,0 9 0,30 10, Enerji (18 Firma) 12 0,67 3,2 17 1,00 3, ,0 7,3 İleri Malzemeler ( ,20 8,0 38 1,52 6,8 2 0,08 2,3 4 1,33 3,6 Firma) Kimya (7 Firma) 6 0,86 1,6 13 1,86 2, ,50 2,7 Otomotiv (5 Firma) 1 0,20 0,3 3 0,60 0, Sağlık Teknolojileri ( ,75 16,7 45 1,29 8,0 9 0,25 10,2 15 3,0 13,6 Firma) Savunma Sanayi ( ,45 12,7 44 1,38 7,8 22 0,67 25,0 9 1,50 8,2 Firma) Telekomünikasyon ( ,33 21,2 73 4,87 13,0 3 0,20 3,4 4 2,0 3,6 Firma) Yazılım (149 Firma) 77 0,52 20, ,23 32,6 34 0,23 38,6 53 2,41 48,2 Toplam (407 Firma) 377 0, , , , Araştırmaya katılan 407 firma içerisinde yenilik yapma kapasitesi en yüksek olan sektör Telekomünikasyon Sektörü olurken, en düşük sektör ise Çevre Sektörü nün olduğu tablo 5 te görülmektedir. Telekomünikasyon sektöründen sonra yenilik yapma kapasiteleri yüksek olan sektörler savunma sanayi ve sağlık teknolojileri sektörleridir. Çevre sektöründen sonra yenilik yapma kapasitesi en düşük olan sektör ise otomotiv sektörüdür. Ülkemizde son yıllarda telekomünikasyon, savunma sanayi ve sağlık teknolojileri sektörlerinde atılım yapması ile araştırma bulgularından ortaya çıkan sonuçlar örtüşmektedir. Son 5 yıl içerisinde başarısızlıkla sonuçlanan inovasyon en çok enerji sektöründe görülmektedir. İnovasyon ile ilgili son 5 yılda başarısızlıklarını en aza indirgeyen sektörler ileri malzemeler ve bilişim sektörleridir. SONUÇ Teknokentler, üniversitelerdeki AR-GE sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesini amaçlayan ve yenilikçi firmaların oluşmasına liderlik eden girişimcilerin yetişmesi için olanaklar sağlamaktadır. Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin ortak özelliklerine bakıldığında, teknoloji üretebilme ve bunu pazarlayabilme yetenekleri ilk göze çarpan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Teknoloji odaklı küresel şirketler ile ön plana çıkan dev ekonomilerin, yenilik yapabilme kapasiteleri onları katma değeri yüksek ürün ile pazarlara yöneltmekte ve dünya ekonomisinden büyük payı bu sayede almaktadırlar. Ülkemizde faaliyet gösteren teknokent firmalarının birçoğunun yazılım üzerine

96 85 odaklandığı görülmektedir. Yazılım sektörünü ise bilişim, savunma sanayi sektörleri ve sağlık teknolojileri sektörleri takip etmektedir. Telekomünikasyon sektörü tüm dünyada hemen her sektörden daha fazla gelişme göstermektedir. Ülkemizde de en fazla AR-GE yatırımı bu sektörde yapılmaktadır. Ancak bu yatırımlara rağmen halen daha ABD ve Avrupa standartları sağlanabilmiş değildir. Yenilik yaratabilmenin temelinde sürekliliği sağlayacak politikaların belirlenmesi ve izlenmesi ile iç dinamiklerin geliştirilmesi gelmektedir. Bunun için de inovasyonu artırıcı teşvikler ve yasal çerçevenin daha da genişletilmesi gerekmektedir. Sağlık sektörü son yıllarda büyük bir değişim dönüşüm içerisindedir. Bilgi çağının gerekleri bağlamında sağlık sektöründe bilişim sistemleri üzerine kurulu yeniliklerin ön plana çıktığı söylenebilir. Sağlık teknolojileri alanında faaliyet gösteren firmaların yeni teknolojilere odaklanmalarının ana nedenleri arasında; yaşlanan nüfus, çevresel etkiler, genetik faktörler ve hastalıkların yapısında meydana gelen değişimler gösterilebilir. Sağlık teknolojilerinin değişim göstermesi, sağlık turizmi yönünde ülkemize önemli katkılar sağlamaktadır. Uluslararası arenada söz sahibi olabilmek için güçlü bir milli savunma sanayisine ihtiyaç vardır. Milli savunma sanayisinde Ar-Ge ye dayalı yenilikçi modellerin uygulanması gerekliliği bir zorunluluktur. Savunma sanayi sektörü genellikle yeni teknolojilere gereksinim duyan, teknolojinin kritik önemde olduğu sektörlerin başında gelmektedir. Sektörde geliştirilen teknolojiler, sonralarda sivil amaçlarla da kullanılmakta, böylece ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınmasına dolaylı ancak çok büyük çapta katkıda bulunmaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında, telekomünikasyon, sağlık teknolojileri ve savunma sanayi sektörleri yenilik yapma kapasiteleri açısından lokomotif sektörlerdir. Yenilik yapma kapasiteleri düşük olan sektörlerin yenilikçi duruma gelebilmeleri için AR-GE faaliyetlerine gereken özeni göstermeleri gerekmektedir. Bu bağlamda bu sektörlere devlet teşvikleri artırılmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Firmalarda yenilik algısı, yenilik yapma kapasitesi ile yenilikçi sonuçlarla (yenilik yapma kapasitesi ve yenilik) bereber incelenmesi, yenilikçi işletmelere hakim olan faktörlerin anlaşılmasına imkan sağlamaktadır. Araştırma bulguları yenilik yapma kapasitelerini artırma arayışı içinde olan işletmelere yol göstermesi açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

97 86 KAYNAKLAR Akdeve, E., Sanayi Kümeleri, Teknolojik Yenilik, İşletmelerarası İlişkiler ve Yakınlıklar Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 277 s. Aksay, K., Yenilikçilik Kültürünün Örgütsel Yenilikçilik Üzerine Etkisi: Konya İlinde Faaliyet Gösteren Özel Hastanelerde Bir Uygulama, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 244 s. Aslan, E.T., İnovasyon ile İç Girişimcilik Etkileşimi: Bilişim 500 Şirketlerinde Bir Araştırma, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 296 s. Beaudry, C., Breschi, S., Are firms in clusters really more innovative?, Economic Innovation New Technology., Vol. 12(4), pp Becattini, G., From Marshall s to the Italian Industrial Districts A Brief Critical Reconstruction, Edward Elgar Published Northampton, Mass, pp Biçkes, M., D., Örgütsel Ögrenme, İnovasyon Ve Firma Performansı Arasındaki İlişkiler: İnovasyonun Aracılık Etkisine Yönelik Büyük Ölçekli İşletmelerde Bir Araştırma, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı, 368 s. Bingöl, M., İşletmelerde Bilişim Teknolojileri ve Yenilikçilik: Erzurum, Erzincan ve Bayburt taki İmalat İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 142 s. Çağlar, E., Türkiye de Yerelleşme ve Rekabet Gücü: Kümelenmeye Dayalı Politikalar ve Organize Sanayi Bölgeleri, Bölgesel Kalkınmada Yeni Açılımlar, TEPAV, ss Hine, D,, Ryan, N., Strategy Small Service Firms - Creating Value Through Innovation, Managing Service Quality, Volume 9. Number 6, pp Koçak, A., Karaca K., İşletmelerde Örgütsel Karakteristiklerin Yenilik Kapasitesi Üzerine Ortaklaşa Etkisinin Belirlenmesi Pazarlama ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, Sayı: 11, ss Naktiyok, A., Yenilik Yönelimi ve Örgütsel Faktörler, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 2, ss Porter, M.E., Clusters and the New Economics of Competition, Harvard Business Review, Vol: 76, No:6, pp Rosenfeld, S., Industry Clusters: Business Choice, Policy Outcome, or Branding Strategy? Journal of New Business Ideas and Trends Vol. 3., pp Verbeek, H.,, Innovative Clusters Identification of value-adding production chains and their Networks of innovation, an international studies, Doctoral Thesis, Algemene Economie aan de Faculteit der Economische Wetenschappen van de Erasmus Universiteit te Rotterdam. Waxell, A., Malmberg, A., What is global and what is local in knowledge-generating interaction? The case of the biotech cluster in Uppsala, Sweden, Entrepreneurshıp & Regıonal Development, Vol.19, pp

98 87 Xavier, F.,M,. Langa, M., E.,, The impact of cluster connectedness on firm innovation: R&D effort and outcomes in the textile industry, Entrepreneurship & Regional Development Vol. 24, pp Erişim Erişim Tarihi: Erişim Tarihi:

99 88 ADIYAMAN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM KÜMELENMESİ Pınar DUMAN ÖZET Avrupa Birliğine Katılım Öncesi Mali Yardım Programı (AB-IPA) çerçevesinde sağlanan fonların bir kısmının kümeleme çalışmalarına ayrılması ile 2004 yılından itibaren Türkiye de kümeleme ve küme geliştirme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmaların en önemlilerinden birisi de AB, UNDP ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi nin ortak proje yapılanması olan Girişimci Destekleme Merkezleri nin (GİDEM) Güneydoğu Anadolu Bölgesi merkezli başlattığı çalışmadır. Türkiye deki pamuk üretiminin %60 ını karşılayan Güneydoğu Anadolu Bölgesinin, Türkiye nin emek yoğun ve lokomotif sektörü olan tekstil ve hazır giyimin merkezi haline gelmesi amacıyla Adıyaman ilinde GAP-GİDEM tarafından proje yürütülmüştür. Yürütülen bu proje ile Adıyaman daki işsizlik oranını erkeklerde %11, kadınlarda ise %4 oranına düşmüştür. Bu kapsamda kümelenme ile doğan ihtiyaçları karşılama amacıyla Adıyaman da şirket sayısı 70 e çıkmıştır. Açılan bu fabrikalar sayesinde ildeki özel sektördeki istihdamın %70 i tekstil alanında çalışmış ve bu fabrikalarda dünyaca ünlü markalar üretilmiştir. Hazır giyim sektörü Türkiye nin ihracat ve istihdamı açısından büyük önem taşımaktadır. Dünya Ticaret Örgütüne Uzakdoğu nun katılması ve kotaların kalkmasıyla; bir yandan karlılığı düşen hazır giyim sektöründe markalaşmaya ihtiyaç duyan Türk imalat sanayi, diğer bir yandan Çin ve Hindistan gibi ucuz işgücü maliyetlerinin rekabeti ile karşı karşıya kalmaktadır. Böylelikle; firmalara rekabet avantajı sağlayan ve bölgesel kalkınmada önemli bir unsur olan kümelenme, hem artan ihracatta itici güç oluşturmakta, hem de yabancı yatırımlar için cazibe merkezleri oluşturmaktadır. Bu üstünlüğe sahip olan Adıyaman da 2005 yılında kurulan Tekstil ve Hazır Giyim Kümelenme Derneği nin (ATEKS) yeniden etkin hale gelmesi sektörün rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu amaçla sektörün günümüz durumu incelenmiş (istatistik veriler, i stihdam, ticaret, işletme sayısı vb.) ardından Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi'de hazırgiyim ve konfeksiyon sektöründe üretim yapan ATEKS e üye 11 firma yöneticisi / temsilcisi ile derinlemesine mülakat yapılmıştır. Elde edilen firma görüşleri SPSS ortamında incelenmiş; SWOT analizi ve kümelenme analizi-üç yıldız yöntemi-; ATEKS de de aktif olan özel ve kamu temsilcileri ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşen çalıştayda değerlendirilmiştir. Farklı bakış açıları ile yapılan katkıların daha olumlu çözümlerle ulaşılabileceği düşüncesiyle çalıştayda beş ana önemli sorun ve çözüm önerileri dikkate alınarak Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim Stratejik Planı oluşturulmuştur. Anahtar Kelimeler: Adıyaman, Tekstil ve Hazır Giyim, Kümelenme, GAP-GİDEM projesi ABSTRACT After Pre-Accession Financial Assistance Programme of the European Union (EU- IPA) of a portion of the funds have been allocated to cluster studies, clustering and cluster development activities have been carried out in Turkey since One of the most important of these studies is the joint project of the EU, UNDP and the Southeastern Anatolia Project Regional Development Administration Entrepreneur's Support Centres (GIDEM) study based in the Southeastern Anatolia Region. Southeastern Anatolia Region provides 60% cotton production of Turkey, so a project carried out in Adıyaman by GAP- GIDEM for the purpose of to become the center of textile and clothing sector which is the leading and the labor-intensive sector of Turkey. This project provided to fall the unemployment rate in Adıyaman for men11% and for the women 4%. In this context, the number of companies in Adiyaman has increased to 70 in order to provide the needs arising with the clustering. Thanks to these factories, 70% of

100 89 employment in the private sector of the city has worked in the textile field and the world-famous brands are produced in these factories. Clothing sector is very important in terms of Turkey's exports and employment. After the Far East joined the World Trade Organization and the removal of quotas; on the one hand Turkish manufacturing starts to need branding because of the falling profitability in the ready made sector and on the other hand it is faced with competition from cheap labor costs such as China and India. Thus; the cluster, which is an important element in regional development and provides a competitive advantage to firms, is the driving force in growing exports, as well as constitute attraction centers for foreign investment. Adıyaman has this advantage with the establishing of Adiyaman Textile and Apparel Cluster Association (ATEKS) in 2005 and it is expected to contribute increasing the competitiveness of the industry by becoming active again. For this purpose, the present status of sector was examined (statistical data, employment, trade, business number, etc.) and then we made depth interviews with 11 companies manager / delegates who are members of ATEKS and producing in clothing sector in Adıyaman Organized Industrial Zone. The resulting of firm opinions were analyzed with SPSS program; SWOT analysis and cluster analysis method- three stars; they were evaluated in workshop with the participation of non-governmental organizations and the private and public representatives who are active in ATEKS. For the purpose of contributions made with different perspectives can be reached with more positive solution, Adıyaman Textile and Clothing Strategic Plan was created considering five main important problems and solutions in the workshop. Keywords: Adiyaman, Textile and Clothing, Clustering, Project of GAP-GIDEM GİRİŞ ADIYAMAN Coğrafi Yapısı Adıyaman ili merkezi Orta Fırat bölümü içinde yer alır. Kuzeyde bulunan Çelikhan ile Gerger ilçesinin bir kısmı Doğu Anadolu Bölgesine, Batıda bulunan Gölbaşı ile Besni ilçesinin bir kısmı ise Akdeniz Bölgesine dahil edilmiştir. Adıyaman ilinin Kuzeyinde Malatya ili (Pütürge, Yeşilyurt ve Doğanşehir ilçesi), Batıda Kahramanmaraş ili (Merkez ile Pazarcık ilçesi), Güneybatıda Gaziantep (Araban ilçesi), Güneydoğuda Şanlıurfa ili (Siverek, Hilvan, Bozova ve Halfeti ilçeleri), Doğuda ise Diyarbakır ili (Çermik ile Çüngüş ilçesi) bulunmaktadır. Merkez ilçe dahil 9 ilçesi ile 406 köyü vardır. İlçeleri Merkez, Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kahta, Samsat, Sincik ve Tut ilçeleridir. Adıyaman ilinin toplam nüfusu kişi olup nüfusun yaklaşık 225 bini merkez ilçe de yaşamaktadır. Sanayi Yapısı Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik sıralamasında (SEGE 2011) 66. sırada bulunan Adıyaman ili; sanayi ile 1955 yılında Adıyaman Pamuklu Dokuma Sanayi Türk Anonim Şirketi nin kurulmasıyla tanışmıştır yılında inşaatına başlanan ve 1960 yılında kesin kabulü yapılan fabrika aynı yılın Eylül ayında mevcut hükümetin fabrikayı terk listesine alması sebebiyle üretime geçememiş, terk kararının 1963 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılması sonrası 1967 yılında deneme üretimine başlanabilmiştir. Sümerbank İplik Fabrikası olarak adlandırılan bu tesis aynı zamanda Adıyaman ilinde ilk fabrika tipi sanayi tesisi olma özelliği kazanmıştır yılında Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi nin inşaat çalışmalarına başlanması da ilde sanayinin gelişmesi yönündeki faaliyetleri hızlandırmış, ili modern sanayi hamlelerinin yaşandığı bir döneme taşımıştır. Sanayi yatırımlarının başlangıçta devletçe daha fazla desteklenmesi, ardından özel sektörün de sanayi yatırımlarına yönelmesi çok sayıda yeni işletmenin temellerinin atılmasına zemin hazırlamıştır.

101 lı yılların sonlarına kadar, başta gıda sanayi olmak üzere tarıma dayalı sanayi işletmeleri yoğunlukla yer alırken, bu dönemden itibaren tekstil imalat kolu Adıyaman da öne çıkmaya başlamıştır. Adıyaman da tekstil sektörünün gelişmesinde, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde tekstil alanında deneyim kazanan yöre insanlarının kendi memleketlerine yatırım yapma istekleri etkili olmuştur. Özellikle düşük işgücü maliyetleri ve enerji teşvikleri de burada işletme kurmayı cazip hale getirmiştir. Ancak ildeki tekstil sanayi doğrudan ihracata yönelik olmaktan ziyade daha çok büyük şehirlerde faaliyet gösteren şirketlerin fason işlerini yapma niteliğindedir. Tekstil ana sanayi kolu içinde alt faaliyetlere bakıldığında hazır giyim üretimi gerçekleştiren işletmelerin ağırlıkta olduğu görülmektedir(bakirci,2012) yılında Adıyaman ilinde değişik alan ve sektörde sanayi sicil belgesi almış 245 işletme mevcut olup, toplam 278 işletmede kişi istihdam etmiştir. Yine aynı yıl il genelinde sanayi işletmelerin sektörel dağılımına baktığımızda ise, %32,73 lük oranla Tekstil ürünleri imalatının ilk sırada geldiği görülmektedir 1. Şekil 1.Adıyaman İli Sanayi Sektörel Dağılımı ,73% 21,22% 16,91% 4,32% 6,83% 3,66% 2,52% 11,81% Buna ek olarak, Adıyaman ilinin toplam istihdamının %20 sini hazır giyim sektöründe çalışanlarının oluşturması, tekstil ve konfeksiyon sektörünün istihdam yaratan önemli sektörler arasında yer aldığını göstermektedir. Bu veriler ışığında; sektöre dair ilin ekonomik kalkınmasında ihracata yönelik sürükleyici bir faktör olacağını söylemek mümkündür. Kümelenme Yapısı Kümeleme aynı sektörde faaliyet gösteren, aralarında işbirliği ve aynı zamanda rekabet olan işletmelerin, onlara mal/hizmet sunan tedarikçilerin, ilgili kurumsal yapıların (üniversiteler, meslek kuruluşları, iş koluyla ilgili standartları belirleyen ve kontrol eden kurumlar, gibi) aynı coğrafi bölgede yoğunlaşmaları olarak tanımlanmaktadır. Kümelenmenin firmaların rekabet avantajı yaratabilmesi açısından birçok avantajından bahsedilebilir. Örneğin, kümede yer alan firmalar mevcut bir uzmanlaşma seviyesine ulaşmış ve deneyimli işçi havuzuna ulaşabilir, işe alımlardaki maliyetleri azaltabilir. Kümeler, iş fırsatları sunduğu ve iş gören devri riskini azalttığı için uzman iş görenleri daha kolay çeker, bu da bazı sanayiler için önemli bir avantajdır. Bir kümenin parçası olmak firmalara girdi kaynaklarını bulmada, bilgiye, teknolojiye ve gerekli kurumlara ulaşmada, ilgili şirketlerle koordinasyonda, gelişmeyi ölçmede ve motive etmede daha verimli çalışma imkânı verir. Her türlü bilgi küme içinde birikir ve her üye bunlara ulaşma hakkına sahip olur. Buna ilaveten kişisel ilişkiler ve topluluk bağları, güven sağlar ve bilgi akışını kolaylaştırır. Bu şartlar firmalar arasında bilgi transferini mümkün kılar. Kümenin üyeleri karşılıklı olarak bağımlı olduklarından birinin iyi performansı diğerlerinin başarılarını da etkileyebilir(porter,1998). Bir arada bulunan firmalar birbirlerini tamamlama özellikleri sayesinde zamanında üretim gerçekleşir. Siparişten sevkiyata kadar tüm süreçler hızlanır. Destek 1 T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan " Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Sektörler Raporu- Sektörel Raporlar ve Analizler Serisi" 2014

102 91 faaliyetlerini yakından temin ederler. Nakliye, stoklama gibi fonksiyonlar ekonomik şekilde gerçekleşir(kavrakoğlu vd.,2002). Avrupa Birliğine Katılım Öncesi Mali Yardım Programı çerçevesinde sağlanan fonların bir kısmının çeşitli sektörlerde kümeleme çalışmalarına ayrılması ile Türkiye de kümeleme ve küme geliştirme çalışmaları 2004 yılından itibaren hız kazanmış ve birçok çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların en önemlilerinden birisi de AB, Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu (UNDP) ve GAP idaresinin ortak proje yapılanması olan Girişimci Destekleme Merkezi (GİDEM) in Güneydoğu Anadolu Bölgesi merkezli başlattığı çalışmadır(alüftekin vd.,2012). Türkiye deki pamuk üretiminin %60 ını karşılayan GAP Bölgesi nin, on yıllık bir perspektifte, emek yoğun olan tekstil ve hazır giyim sektörünün merkezi haline gelmesi amacıyla Adıyaman ilinde GAP- GİDEM uzmanlarının öncü olduğu, Adıyaman Valiliği, Adıyaman Belediyesi, Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası, Adıyaman Üniversitesi, Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü, KOSGEB, sektörel dernekler ve sektörden iş adamlarının da bulunduğu geniş bir ekiple proje yürütülmüştür. Bu çalışma 2004 yılı sonunda tamamlanmış olup küme geliştirme aşamasına geçilebilmesi için Adıyaman Küme Geliştirme Komitesi nin kurulmasına karar verilmiştir. Adıyaman Küme Geliştirme Komitesi, sektörü temsil eden on beş kişiden oluşarak Şubat 2005 de kurulmuştur. Bir buçuk yıl boyunca yaklaşık iki ayda bir olmak üzere sürekli toplanan komite, aşağıda yer alan ve dokuz ana başlıkta anılan toplam 38 adet sektör geliştirme projelerini üretmiş ve her bir proje için sorumlu olarak bir yerel paydaş belirlenmiştir; 1.Adıyaman da altyapı (hava alanı, yol, sulama ve enerji) imkânlarının geliştirilmesi, 2.İş gücü yeteneğinin KOSGEB, Çıraklık Okulu ve Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim Eğitim Merkezi (ATEM) gibi imkânlar ile geliştirilmesi, 3.Tekstil ve hazır giyim ürünlerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda tanıtım imkânlarının geliştirilmesi, 4.OSB ile ilgili işlemlerde stratejik veya operasyonel düzeyde tekstil ve hazır giyim ürünlerine öncelik verilmesi, 5.Adıyaman da bu sektörde girişimciliği geliştirmek üzere eksik oyuncular için elverişli yatırım ortamının tesisi ve yatırım promosyon faaliyetleri yapılması, 6.Adıyaman da sosyal çevrenin, sanatsal faaliyet kurumlarının, otellerin, lokantaların tesis edilerek geliştirilmesi, 7.Adıyaman kümelenme komitesinin faaliyet ve çalışmalarını tanıtan Web sayfasının ve sektörün aktörleri arasında e-posta iletişim platformunun oluşturulması, 8.Adıyaman Üniversitesi Tekstil ve Hazır Giyim Meslek Yüksek Okulu nun imkânları ve çalışmaları ile sektörün ihtiyaçları ve çalışmaları arasında bütünlük sağlanması 9.Adıyaman Kümelenme Komitesi nin hukuki kimlik kazanması ve kümelenmenin sürdürülebilirliğinin sağlanmasını teminen bu programın sekretaryasını üstlenmesidir. Bu kapsamda GİDEM Ekibi tarafından yöreye yatırımcı çekilmesini teminen sektörün ulusal ölçekte hizmet veren İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri(İTKİB) ve Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) gibi sivil toplum kuruluşu niteliğindeki kuruluşları ile çeşitli işbirliği programları geliştirilmiştir(sayin,2006). Adıyaman tekstil ve hazır giyim küme geliştirme programının önemli bir çıktısı da yerel kümelenme komitesi nin sivil toplum kimliği kazanarak dernekleşmesine katkı sağlanmasıdır. Derneğin yürüttüğü bu program; 2011 yılına kadar işçiye istihdam sağlamış, Adıyaman daki işsizlik oranını erkeklerde %11, kadınlarda ise %4 oranına düşürmüştür. Bu kapsamda doğan ihtiyaçları karşılama amacıyla Adıyaman da 18 çırçır fabrikası, 10 iplik fabrikası ve bir örme dokuma fabrikası, bir boyahane, iki adet baskı ve 4 adet nakış firmasıyla bölgedeki çalışan şirket sayısı 70 e çıkmıştır. Açılan bu fabrikalar sayesinde ildeki özel sektördeki istihdamın %70 i tekstil alanında çalışmış ve bu fabrikalarda dünyaca ünlü markalar üretilmiştir web sitesinden alındı

103 92 Kümelenme Analizi Üç yıldız analizi, Avrupa Komisyonu nca finanse edilen European Cluster Observatory 3 platformu tarafından geliştirilen bir teknik olup AB(28) ve ABD de yürütülen haritalama çalışmalarında uygulanmaktadır. 3 farklı parametre üzerinden yapılmış olan 3-yıldız yöntemi bu çalışmada Burdur ilinin rekabet geliştirilmesi için tarım sektöründeki işletmelerin yapısının incelenmesi ve kümelenme yaklaşımının araştırılması çalışmasından uyarlanmıştır 4. Bu üç temel parametre, istihdam değerlerinden elde edilmiştir. Bunlar sırasıyla büyüklük, başatlık ve uzmanlaşma olup bu kriterlerin değerleri şu şekilde hesaplanmaktadır; Büyüklük (Size)(ei/Ei): Bölgedeki sektör verisinin, sektörün toplam (Türkiye) verisine oranı Başatlık (Dominance)(ei/en): Bölgedeki sektör verisinin, bölge toplam verisine oranı Uzmanlaşma (Specialization)[(ei/en) / (Ei/En)]: Sektörün bölgedeki payının, sektörün ülkedeki payına oranını göstermektedir. Burada; ei: Adıyaman ilinde Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektöründe SGK da kayıtlı çalışan aktif sigortalı sayısını, Ei: Türkiye de Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektöründe SGK da kayıtlı aktif sigortalı çalışan sayısı, en: Adıyaman ilindeki toplam SGK da kayıtlı aktif sigortalı çalışan sayısı, En: Türkiye de toplam SGK da kayıtlı aktif sigortalı çalışan sayısı, İfade etmektedir. Üç yıldız analizinde, her bir kriter (büyüklük, başatlık ve uzmanlaşma) için bir eşik değer belirlenmekte ve kriterin hesaplanan değeri bu eşik değerini aşarsa, ilgili sektör bu kriterden bir yıldız almaktadır. Bölgeler bazında analiz edilen sektörler eşik değeri aştığı her kriter bazında bir yıldız aldığından, herhangi bir kriterin eşik değerini aşan sektör bir yıldız, herhangi iki kriterin eşik değerini aşan sektör iki yıldız, üç kriterde de eşik değerini aşan sektör üç yıldız almaktadır. Üç yıldız alan sektörün o bölgede kümelenme gösterdiği kabul edilmektedir. Üç yıldız analizinde temel sorun, eşik değerin belirlenmesidir. Eşik değerin uygulanmasında genelde ilk iki kriter için (büyüklük ve başatlık) eşik değer yüzde 7 olarak alınırken, uzmanlaşma katsayısı için genellikle 1 olarak alınmaktadır. Burada bilhassa, ilk iki kriter için seçilecek değerin teorik ya da tematik bir değeri bulunmadığından, farklı çalışmalarda farklı eşik değerler kullanıldığı görülmektedir(küçükkiremitçi,2012). Adıyaman ili için yapılacak değerlendirmede ise, eşik değerin belirlenmesinde daha objektif ve daha rasyonel bir değer tespit edilmesi için şu yöntem izlenmiştir: Büyüklük kriteri için Adıyaman ilindeki Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektörü istihdam değerinin Türkiye de Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü istihdam toplamı içindeki payı (ei/ei) kriteri için, ülkede tekstilde istihdam olan 81 ilimiz hesaplamalara alınmıştır. Sektörün her bir il için beklenen en az değerinin (1/81=0, ) olması gerektiği sonucundan hareketle, bu değer büyüklük kriteri için eşik değer olarak alınmıştır. Başatlık kriteri için (ei/en), ilde 13 sektörde 5 istihdam olmasından hareketle, sektörün tüm sektörler içindeki payının beklenen değeri de (1/13=0,076923) olacağından, bu değer eşik değer olarak kabul edilmiştir Burdur Ticaret Borsası. (2014). ( tarihinde Burdur Ticaret Borsası Resmi WEB Sitesi: adresinden alındı 5 13 sektör: Tekstil ürünleri imalatı-gıda ürünleri imalatı-seramik, Kil, madencilik ve taş ocakçılığı-ham Petrol ve Doğal Gaz, kok-lastik ve plastik ürünleri imalatı-makine imalatı, tarım makineleri, elektrikli makineler-mobilya imalatı-demir Çelik ve Demir dışı metaller-cam- Çimento-Kimya-Gübre-Deri ve deri ürünleri

104 93 Uzmanlık katsayısı için de [(ei/en) / (Ei/En)] beklenen değer 1 olacağından (sektörün bölgedeki payının sektörün ülkedeki payına oranının eşit olması bekleneceğinden), eşik değer olarak 1 alınmıştır. Sektörlerin aldıkları yıldızlara göre kümelenme karakteristiklerinin isimlendirilmesinde; üç yıldız alan sektörler için olgun kümeler, iki yıldız alan sektörler için potansiyel kümeler ve tek yıldız alan sektörler için de aday kümeler ifadeleri kullanılmaktadır (KÜÇÜKKİREMİTÇİ,2012). Adıyaman da Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektörünün üç yıldız analizi aşağıdaki şekildedir; (2014 aktif sigortalı verileri Adıyaman ili için Bilim-Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü nden alınmış olup Türkiye için TÜİK ten elde edilmiştir.) Tablo 1.Adıyaman İli Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü Kümelenme Kriteri HAZIR GİYİM VE SEKTÖRDEKİ İSTİHDAM KONFEKSİYON SEKTÖRÜ KÜMELENME TÜRKİYE ADIYAMAN KRİTERİ TÜRKİYE ADIYAMAN İstihdam SONUÇ Büyüklük DEĞERLENDİRME Başatlık * Uzmanlaşma * Tablo 1 de görüldüğü üzere Adıyaman Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektörü için yapılan üç yıldız analizinin sonucunda sektör iki yıldız alarak potansiyel küme nitelemesini kazanmıştır. Swot Analizi Güçlü Yanlar 1-Hammadde ve malzeme zenginliği 2-Adıyaman da Türkiye genelinde tanınmış tekstil markalarının üretimi yapılıyor olması 3-Genç ve dinamik işgücü potansiyelinin bulunması 4-Modern makine parkuru ve ekipman 5-Adıyaman ilinin huzur kenti olarak biliniyor olması 6-Adıyaman ilinde Tekstil kümelenmesinin var olması 7-Adıyaman Halk Eğitim Merkezi nin ve İŞ-KUR un sektöre yönelik eğitimlerinin bulunması 8-Yerleşik tekstil geleneği Zayıf Yanlar 1-Üretim maliyetlerinin yüksek olması 2-Firmaların verimli çalışamamasından dolayı kapasite kullanım oranının düşük olması 3- Sektörde pazarlama faaliyetlerini geliştirecek etkinliklere katılımdaki yetersizlik 4-Firmaların fason ağırlıklı üretim yapması 5-Nitelikli işgücü eksikliği 6-Küme aktörleri arasında işbirliğin ve diyaloğun kurulmaması 7-Adıyaman ilinin lojistik, ulaşım ve pazar ağına erişimdeki yaşadığı güçlükler 8-AR-GE, kalite kontrol ve süreç otomasyonu teknolojilerinin yeterli düzeyde gelişmemiş olması Fırsatlar yılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ Endeksi 5.bölgede yer alan Adıyaman ilinin teşviklerde avantaj sahibi olması 2-Sektörün sürekli büyüme eğilimi ve katma değeri yüksek bir sektör olması 3-Kamu kurumlarının kümelenmeyi desteklemesi 4-Ulusal ve uluslararası düzeyde genel giyim ürünlerine talebin artması 5-Ekonomi Bakanlığı teşviki, Ajans ve KOSGEB mali desteklerinin bulunması 6-Üniversite-Sanayi işbirliğini destekleyen teşviklerin bulunması

105 94 Tehditler 1-Fizibilite çalışmasına dayanmadan gerçekleşen yatırımlar 2-Sigortasız işçi çalıştırmanın yarattığı haksız rekabet 3-İhracatın daha çok kırılgan piyasalara bağlı oluşu 4-Kotaların kalkması ve Dünya Ticaret Örgütü ne Uzakdoğu nun katılmasıyla oluşan haksız rekabet ortamı 5-İthal ürünlerin satış kanallarının gelişmesi nedeniyle iç pazar kaybı SAHA ÇALIŞMASI Adıyaman ilinde hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün mevcut durumunu, işletmelerin rekabet güçlerini, sektörün bölgeye sağladığı katma değeri tespit etmek için merkez Organize Sanayi Bölgesi nde üretim yapan 11 şirket ile detaylı bir mülakat yapılmıştır. Saha Çalışmasının Önemi Bir yandan kârlılığı düşen hazır giyim sektöründe markalaşmaya ihtiyaç duyan Türk imalat sanayi, diğer yandan da Çin ve Hindistan gibi ucuz işgücü maliyetlerinin rekabeti ile karşı karşıya kalmaktadır. Firmalara rekabet avantajı sağlayan ve bölgesel kalkınmada önemli bir unsur olan kümelenme, hem büyüyen ihracatta itici güç oluşturmakta, hem de yabancı yatırımlar için cazibe merkezleri oluşturmaktadır. Bu üstünlüğe sahip olan 2005 te kurulan Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim Kümelenme Derneği (ATEKS) in yeniden etkin hale gelmesi sektörün rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Saha Çalışmasının Amacı Saha araştırmasının amacı, ilde bu sektörde üretici olan firmaların rekabet etmede karşılaştıkları güçlükleri tespit etmek, firma yöneticilerinin önerileri doğrultusunda çözüm seçenekleri sunarak hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için bir yön haritası oluşturmaktır. Saha Çalışmasının Yöntemi ve Örneklem Seçimi Adıyaman Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü için öncelikle hem Dünya da hem Türkiye hem de TRC1 Bölgesi nde sektörün mevcut durumu için literatür taranarak, mevcut durum tespit edilmiştir. Araştırmada sektörün geniş bir faaliyet alanına sahip olması, ulaşılabilirlik, veri toplama güçlüğü gibi karşılaşabilecek sorunlar nedeniyle ana hedef; gömlek, pantolon, tişört, spor giyim, palto gibi dış giyim ürünleri üreten firmalarla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlama altında araştırmada önce ATEKS e üye olan firmaların listesi temin edilmiştir. Sonrasında bu firmalardan Adıyaman Merkez Organize Sanayi sinde hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe hala faaliyet gösteren Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası na 17 Mart 2014 tarihinde kayıtlı 46 firma örneklem havuzuna alınmıştır. Araştırmada, Adıyaman hazır giyim sektörünü temsil etmek amacıyla seçilecek örneğe girecek firmaların tesadüfi değil tamamen araştırmacının kendi seçtiği firmalardan oluşan olasılıklı olmayan örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu örnekleme çeşidinden de temsilci bir örnek yerine, soruna en uygun bir ya da birkaç alt kesimi gözlem konusu yapan amaçlı örnekleme yöntemi seçilmiştir. Olasılıklı olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı örnekleme seçilmesinin nedeni ise, ihracat yapan veya yapmayan firmaların ortak ya da farklı sorunların olup olmadığı ortaya koymaktır. Bu firmalarla irtibata geçilerek, araştırmanın amacı açıklanmıştır. 26 firmadan görüşmeyi kabul eden 11 firma yöneticileri ile kendi işyerlerinde birer saat görüşülerek mülakat uygulanmıştır. Mülakatta firmaların demografik yapılarını belirleyici ve rekabet güçlerini tespit edici soruların yanı sıra firmaların beklenmedik giderlerini de belirlemek amacıyla işletmelerin üretim maliyetlerini ölçmeye yönelik sorular da yer almaktadır. Mülakata başlamadan önce firmalara anketin gizliliği hakkında bilgi verilmiştir. 10 firma yöneticisi mülakatın tüm sorularına cevap verirken, 1 firma yöneticisi firmalarının maliyet hesaplamalarına ilişkin bilgileri vermekten kaçınıp, ancak anketin diğer bölümlerle ilgili bölümlerini cevaplamıştır. Ayrıca form doldurulurken, firma yöneticilerinden Adıyaman da sektördeki kümelenme çabalarının kazandırdıkları, teşvikle ve devletten beklenen görüşler hakkında ek bilgiler toplanmıştır.

106 95 Saha Çalışması Verilerinin Analizi Mülakatta; araştırma kapsamına alınan firma yöneticisi ve personel profilini, firma ve firmanın satış profilini, kümelenmenin kazandırdıklarını, üretime ilişkin sorunlar ve üretim sürecine ilişkin tüm aşamalardaki giderleri tespit etmeye yönelik sorulara yer verilmiştir. Elde edilen veriler SPSS istatistik programı ile çözümlenerek yüzde dağılımları alınmış, EXCEL tabloları halinde sunulup açıklanmıştır. 100% 0% Şekil 2.Firma Yetkililerinin Eğitim Durumuna İlişkin Dağılım Şekil 2 ye göre firma yöneticilerinin %55 inin lise mezunu olduğu, bunu %36 ile üniversite mezunu yöneticilerin izlediği anlaşılmaktadır. Bulgulardan firma yetkilerinin %9 unun ilköğretim mezunu olmasının yanı sıra yüksek lisans mezunu olan bir firma yöneticisinin olmaması dikkat çekmektedir. 100,00% 0,00% Şekil 3.Firma Yöneticisinin Cinsiyetine İlişkin Dağılım Şekil 3 te firmalarda yetkilerinin hepsinin erkek olduğu, kadın yöneticinin bulunmadığı görülmektedir. 100% 0% 9% 55% 36% 0% İLKÖĞRETİM LİSE ÜNİVERSİTE YÜKSEKLİSANS 0,00% 100,00% ERKEK Şekil 4.Personelin Eğitim Durumuna İlişkin Dağılım Şekil 4 e göre firmada çalışan personelin eğitim durumları incelendiğinde yarısından çoğunun (%63) ilköğretim mezunu, %34 ünün lise mezunu olduğu görülmektedir. 100% 0% KADIN 63% 34% 3% 0% İLKÖĞRETİM LİSE ÜNİVERSİTE YÜKSEKLİSANS 71% 29% Şekil 5.Personelin Cinsiyetine İlişkin Dağılım Şekil 5 e göre firmaların personel cinsiyetine bakıldığında %71 inin kadın, %29 unun da erkek olduğu görülmektedir. Bu dağılımdan hazır giyim sektöründe daha fazla kadın çalıştığı anlaşılmaktadır. 100,00% 0,00% KADIN ERKEK Şekil 6.Firmaların Faaliyet Yılına İlişkin Dağılım 63,67% 9,10% 27,30% 1-5 yıl 6-10 yıl yıl Şekil 6 ya göre firmaların faaliyet yılı dağılımına bakıldığında %63,67 lik oranla 1-5 yıl, bunu %27,30 ile yıl ve %9,10 ile 6-10 yılın izlediği görülmektedir. Firmaların faaliyet yıllarının 5 yılın altında yoğunlaşmasından, işletmenin genç makine parkuru ile üretim yaptığı anlaşılmaktadır. Şekil 7.Firmaların Hukuki Yapısına İlişkin Dağılım ANONİM, 27% ŞAHIS, 9% LIMITED, 64% Şekil 7 ye göre firmaların ticari unvanlarına bakıldığında %9 unun şahıs, %27 sinin anonim şirketi olduğu görülmektedir. Bu dağılımdan firmaların büyük çoğunlukla limitet şirketi yapısında olduğu anlaşılmaktadır.

107 96 Tablo 2.Firmada Çalışan Sayısına İlişkin Dağılım FİRMADA ÇALIŞAN SAYISI Katılımcı Sayısı % KİŞİ KİŞİ KİŞİ TOPLAM Tablo 2 ye göre, firmaların çoğunun (%45,5) kişi ile çalıştıkları görülmektedir. Buna göre işletmelerin ortalama 189 kişi çalışanı ile 3624 Sayılı KOSGEB KOBİ Kanununa göre, orta ölçekli işletmeler olduğu söylenebilir. Tablo 3.Firmada AR-GE Durumuna İlişkin Dağılım FİRMADA AR-GE MEVCUTLUĞU Katılımcı Sayısı % EVET HAYIR TOPLAM Tablo 3 e göre firmaların AR-GE çalışmalarına yönelik dağılıma bakıldığında %18,2 lik oranında mevcut çalışmaların olduğu, büyük bir çoğunluğu oluşturan %81,8 lik oranının herhangi bir AR-GE departmanına sahip olmadığı belirlenmiştir. Tablo 4.AR-GE Olmama Nedenine İlişkin Dağılım ÖNEM DERECESİ AĞIRLIKLI NEDENLER TOPLAM % Kaynak Yetersizliği * * * * * İhtiyaç Duyulmaması 8 * * Personel Eksikliği 1 * * TOPLAM Ağırlıklı toplam=( 1.derece frekansı x3+ 2.derece frekansı x2+ 3.derece frekansı x1) Tablo 4 te işletmelerde AR-GE olmama nedenlerine bakıldığında yaklaşık %11 lik kısmın personel eksikliğinden kaynaklandığını düşünürken, geriye kalan büyük çoğunluğun AR-GE ye ihtiyaç duymadığı görülmektedir. Tablo 5.Firmaların Satış Şekline İlişkin Dağılım SATIŞ ŞEKLİ Katılımcı Sayısı % Kendi Markası ile Müşterinin İstediği Marka ile Her İkisi 0 0 TOPLAM Tablo 5 teki satış şekline ilişkin dağılıma bakıldığında (%72,7) müşterinin istediği marka ile satışa ağırlık verildiği dikkat çekmektedir. Kendi markası ile satış yapan firmanın yalnızca %27,3 lük bir orana sahip olduğu görülmektedir. Her ikisi ile satış yapan bir firmanın olmaması ise Adıyaman ilinde hazır giyim sektöründeki firmaların ya sadece kendi markası ile ya da yalnızca fason çalışarak satış yapmayı tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Tablo 6.Firmaların Rekabet Etmede Karşılaştıkları Güçlüklerin Önem Derecesine İlişkin Dağılımı ÖNEM DERECESİ AĞIRLIKLI NEDENLER TOPLAM % Kalifiye İşgücü Eksikliği 1 5 * * Finansman Eksikliği * * * * * * Teknoloji Eksikliği * * 1 * Hammadde Temini * * Yüksek Maliyet 10 * * *

108 97 Diğer..Ortadoğu * * 1 * TOPLAM Tablo 6 da firmaların rekabet etmede en çok (%65,58) yüksek maliyet sorunuyla karşılaştığı, bunu 22,96 lık oranla kalifiye işgücü eksikliği sorununun izlediği görülmektedir. Tablo 7.İhracat Yapılma Durumuna İlişkin Dağılım Katılımcı Sayısı % İHRACAT YAPILMA DURUMU EVET HAYIR TOPLAM Tablo 7 de görüldüğü gibi firmaların ihracat gerçekleştirme durumuna ilişkin soruya %54,5 ile evet, %45,5 ile hayır yanıtını verdikleri anlaşılmaktır. Tablo 8.İhracatı Gerçekleştirme Yöntemlerine İlişkin Dağılım İHRACATI GERÇEKLEŞTİRME YÖNTEMİ Katılımcı Sayısı % KENDİ İMKANLARI İLE YURT DIŞI TEMSİLCİLİKLERİ İLE 0 0 ACENTALAR TOPLAM Tablo 8 de görüldüğü üzere Adıyaman da ihracat yapan firmaların %66,7 sinin kendi imkânları ile, %33,3 ünün ise aracı acentalarla ihracat yaptığı saptanmıştır. Şekil 8.İhracat Yapılan Ülkelere İlişkin Dağılım 60% 40% 20% 0% 46% 10% 18% 2% 1% 6% 8% 6% 3% Şekil 8 de görüldüğü üzere araştırma kapsamında görüşülen firmaların ihracat yaptıkları ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Bunu sırasıyla %18 lik oranla İngiltere ve %10 luk oranla Fransa takip etmektedir. Tablo 9.İhracatta Karşılaşılan Sorunların Önem Derecesine İlişkin Dağılım ÖNEM DERECESİ AĞIRLIKLI İHRACATTA KARŞILAŞILAN SORUNLAR TOPLAM % Markalaşma 1 * * Üretim Maliyetlerinin Diğer Firmalardan Yüksek Olması * 1 * Yabancı Piyasalarda Rekabetin Giderek Yoğunlaşması 4 * Bürokratik İşlemlerin Yoğunluğu * 1 * İhracatta Uzman Personelin Yetersizliği 1 * * İç Piyasada Daha iyi Mal Satabilme 5 * * Kapasite Kullanım Oranının Düşük Olması * 1 * İhracatta Bilgi Yetersizliği * 1 * TOPLAM Ağırlıklı toplam=(1.derece frekansı x3+ 2.derece frekansı x2+ 3.derece frekansı x1)

109 98 Tablo 9 da firmaların ihracatta karşılaştığı sorunların en başında iç piyasada daha iyi mal satabilme olduğu görülmektedir. Ayrıca firmaların %30,96 sının yabancı piyasalarda rekabetin giderek yoğunlaşmasından dolayı ihracata olumlu bakmadıkları dikkat çekmektedir. Şekil 9.Kümelenmenin Sektöre Kazandırdıklarına İlişkin Dağılım EVET, 0% HAYIR, 100% Şekil 9 da firma yetkilerinin tümünün Adıyaman Tekstil kümelenmesinin sektörü geliştirip geliştirmediğine ilişkin sorusuna hayır cevabını verdiği görülmektedir. Şekil 10.Üretim Yöntemlerine İlişkin Dağılım Sürekli Üretim, 9% Parti Üretim, 27% Siparişe Göre Üretim, 64% Üretim yapan firmaların %9 u sürekli üretim yaparken, %27 si parti üretimi yapmaktadır. Siparişe göre üretim yapan firmaların oranının %64 ile en büyük paya sahip olduğu dikkat çekmektedir. 100,0% 0,0% Şekil 11.Üretim Kapasite Kullanım Oranlarına İlişkin Dağılım 0,0% 18,2% 36,4% 45,4% 72,0% %0-25 %26-50 %51-75 % ORTALAMA Şekil 11 de üretim kapasite kullanım oranlarına ilişkin dağılıma bakıldığında Adıyaman ili hazır giyim sektörü firmalarının genellikle ortalama %72 kapasiteyle çalıştığı tespit edilmiştir. Tablo 10.Tam Kapasite Kullanamama Nedenlerinin Önem Derecesine Göre Dağılım ÖNEM DERECESİ AĞIRLIKLI NEDENLER TOPLAM % Hammadde Temin Yetersizliği * 1 * Finansal Kaynak Yetersizliği 1 * * İşgücü Yetersizliği 7 1 * Teknoloji Yetersizliği * 1 * Enerji Altyapı Yetersizliği * * * * * Yüksek Maliyet Nedeniyle Talep Yetersizliği 3 1 * TOPLAM Ağırlıklı toplam=(1.derece frekansı x3+ 2.derece frekansı x2+ 3.derece frekansı x1) Tablo 10 da Adıyaman da hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin tam kapasite ile çalışamama nedenlerine ilişkin dağılıma bakıldığında yaklaşık %56 lık oranla işgücü sorununun en önemli sorun olduğu, bunu yüksek maliyet nedeniyle talep yetersizliği (%26,83) sorununun izlediği görülmektedir. Şekil 12.Üretim Maliyetine İlişkin Dağılım

110 99 40,00% 20,00% 0,00% 33% 11% 25% 7% 13% 2% 9% 25,27%12,20% 38,12% 4,55% 11,65% 3,07% 5,14% TÜRKİYE İÇİN ORTALAMA MALİYET ADIYAMAN İLİ TOPLAM MALİYET ADIYAMAN İLİ TOPLAM MALİYET TÜRKİYE İÇİN ORTALAMA MALİYET Şekil 12 de görüldüğü üzere gerek Adıyaman ili gerekse Türkiye için hazır giyim ve konfeksiyon ortalama maliyetinde kumaş birim maliyeti önemli bir paya sahiptir. Ancak Adıyaman için ortalama maliyette en büyük pay %38,12 ile işçilik maliyeti iken, Türkiye ortalama maliyetinde %33 lük pay ile kumaş birim maliyetidir. Adıyaman kumaş hammaddesine yakınlığı, bu kalem maliyetinin Türkiye ortalaması altında olmasına katkı sağlamaktadır. Adıyaman ili sektör işletmelerinin faaliyet yıllarının 5 yılın altında olması ve genç makine parkuruna sahip olması amortisman gider kaleminin düşük olmasını sağlamaktadır. Maliyetler içerisinde önemli gider olan enerji kalemi Adıyaman için, hem ilin bu sektördeki tüm maliyetleri arasında hem de Türkiye ortalama maliyetlerine oranla daha küçük bir oran teşkil ederek, Adıyaman a büyük avantaj sağlamaktadır. ÇALIŞTAY VE STRATEJİK ANALİZ Verimli bir biçimde çözüm yolları üretmek amacıyla Adıyaman Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Adıyaman Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü, Adıyaman Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, KOSGEB Adıyaman Hizmet Merkezi Müdürlüğü, Adıyaman Üniversitesi, Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası, Adıyaman Tekstil ve Hazır Giyim Kümelenme Derneği, Adıyaman Giyim Sanayicileri Derneği ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla çalıştay gerçekleşmiştir. Çalıştayda tespit edilen 16 sorun tartışmalar sırasında yeniden derlenip birleştirilmiş ve oylama yöntemi ile 4 önemli ana soruna indirgenmiştir. Adıyaman hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün yol haritasına aynı konuya farklı bakış açıları ile yapılan katkıların daha olumlu çözümlerle ulaşılabileceği düşüncesiyle paydaşlara, tespit edilen bu 4 önemli ana soruna çözüm yolları önermeleri talep edilmiştir. Çalıştayda paydaşlar tarafından belirlenen dört ana sorun ve bunlara karşı izlenebilecek stratejiler şu şekildedir: Ana Sorun 1: Yatırım Teşvik Sisteminde Adıyaman ın 5. Bölgede yer alması tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 2012/1 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ e göre komple yeni, tevsi, modernizasyon ve ürün çeşitlendirme yatırımları desteklenmektedir. Söz konusu destekler coğrafi olarak farklılaşarak il düzeyinde kademelendirilmiştir. Altı kademeden oluşan sistemde Adıyaman ili 5. Bölgede, sosyoekonomik gelişmişliği Adıyaman a çok yakın olan Diyarbakır ve Şanlıurfa 6. Bölgede yer almıştır. Bu durum Adıyaman ın bölgesel rekabet edebilirliğini olumsuz etkilemiş, özellikle emek yoğun sektörlerde SGK prim ödemelerinden ötürü işletmelerin üretim maliyetleri görece yüksek kalmıştır. Yeni yatırımcı ise 5. Bölgede yer alan Adıyaman yerine daha uygun üretim maliyeti elde edebileceği komşu illerden birini tercih etmektedir. Strateji İlgili Kuruluş Sorumlu Kuruluş 1 Tebliğ in revize edilerek Adıyaman için bölgesel rekabet şartlarının eşitlenmesi gerekmektedir. Ekonomi Bakanlığı STK Meslek Odaları İşveren Birlikleri

111 100 Ana Sorun 2: İşletmelerin pazarlama sıkıntısı Son yıllarda artan küreselleşme ve teknolojik gelişmeler beraberinde yenilik faaliyetlerinin önemini arttırmaktadır. Firmaların rekabet edilebilirlik güçleri yapmış oldukları yeniliklerle doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Pazara sunulan ürün, marka sahibi olması ile avantajlı olabilir ancak öncelikli tüketicinin istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte olmalıdır. Bu da hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün aynı zamanda tüketici odaklı olduğunu göstermektedir. Bir ürünün kalıcılığını sağlayan marka rekabet etmede son derece önemli bir faktör iken; Adıyaman ili bu sektörde fason olarak yer alarak; marka ve koleksiyon çalışmalarını göz ardı etmektedir. Aynı zamanda pazarlamada cazip konum sağlayan kent imajının olmayışı ile dezavantajlı duruma düşmektedir. Strateji İlgili Kuruluş Sorumlu Kuruluş 1 Kent imajı elde edilebilmesi için yerel marka çalışmaları yapılmalıdır 2 Öncelikle kalite bilinci oluşturulmalı ve AR- GE çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Marka oluşturmak uzun süreli bir stratejide uygulanabilir ancak koleksiyon çıkarmak markalaşma konusunda atılan ilk adım olmalıdır. Türk Patent Enstitüsü STK Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü TÜBİTAK İKA Adıyaman Valiliği Adıyaman OSB Adıyaman TSO Adıyaman Üniversitesi İKA(İpekyolu Kalkınma Ajansı) İşveren Birlikleri 3 Her firmanın ihtiyacını karşılayabilecek kamusal AR-GE kurumları veya hazır giyim araştırma merkezleri kurulmalıdır. 4 Firmaların tüketicilerin isteklerini doğrudan karşılayabilmesi ve müşterileriyle daha yakın ilişkilerde bulunabilmesi için sektörde niş pazarlar aranmalıdır. Adıyaman Üniversitesi İKA TÜBİTAK Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İTKİB GAİB Adıyaman TSO İKA Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü İşveren Birlikleri Ana Sorun 3: Teknolojinin yeteri düzeyde takip edilememesi Giderek küreselleşen dünya ekonomisinde yoğunlaşan rekabet, maliyette düşük, kalitede yüksek ve verimli üretimleri ön plana çıkarmıştır. Adıyaman a en fazla istihdam sağlayan lokomotif sektörü hazır giyim, çok fazla prosesi olan ve emek yoğun bir sektördür. Bu sektörde, çalışma sistemi personellerin bir işi tamamlayıp diğer personele devretmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Devir etme sürecinde yapılan küçük bir hata; özellikle fason üretim yapan işletmelerde zincirleme büyük bir hatayı doğurur. İş takibinin; işin gerçekleştiği anda kontrolü iş akışını kolaylaştırdığı gibi hata oranını

112 101 düşürür ve zamanında sevkiyat sağlar. Bu da beraberinde müşteride güvenirlik, rekabette ve maliyette avantaj getirir. Ancak Adıyaman hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe; kurumsallaşmış bir yapıda olması gereken üretimde-kontrolde-sevkiyatta teknolojik uygulamaların varlığından söz edilemezken; hiçbir bilgisayar destekli yazılım da mevcut değildir. Strateji İlgili Kuruluş Sorumlu Kuruluş 1 Yüksek üretim kapasite ve kalitesi ile tercih edilen işletme olmak için teknolojik gelişmeleri takip etmek gerektiği bilinci işverenlere kazandırılmalıdır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü İKA KOBİ 2 Teknolojik aletler ve kullanıcılar en az 5 yıl desteklenmelidir. KOSGEB İKA KOBİ 3 Teknolojilerin gün geçtikçe hızla ilerlemesinden dolayı işverenlere bu konuda destek ve eğitim verilmelidir. Adıyaman Üniversitesi Makine Mühendisleri Odası İKA İşveren Birlikleri Ana Sorun 4: Nitelikli eleman eksikliği Adıyaman ili hazır giyim ve konfeksiyon sektöründeki pek çok firmanın makine ve ekipman yatırımları yeni olmasına rağmen verimin çok düşük olduğu görülmektedir. Çünkü verimlilik; teknolojik donanımın yanı sıra bu donanımı kullanacak bilgi ve beceriye sahip insan gücü ile anlamlanmaktadır. Ekonomik büyüme ve teknolojik gelişmeler, ticarette üretim şeklini değiştirmektedir. Kalifiye iş gücü; hem kaliteli üretimi hem de üretimin çeşitlenmesini etkileyen temel unsurdur. Özel sektör-üniversitepersonel kombinasyonunun kurulması; bu rekabet ortamında hem zamandan tasarruf sağlarken hem de gereksiz maliyetlere engel olacaktır. Bunun için maddi olarak yapılan yatırımın yanı sıra beşeri sermaye de önem arz etmektedir. Strateji İlgili Kuruluş Sorumlu Kuruluş 1 Üniversite-Sanayi işbirliği olmalıdır. Adıyaman Üniversitesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü İKA Adıyaman Valiliği 2 Üniversitede Tekstil Mühendisliği bölümü Yükseköğretim açılmalıdır. Kurulu Başkanlığı Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi Adıyaman Üniversitesi ATSO Adıyaman Üniversitesi 3 Sektörde istihdam edilecek insanları verimli kılacak yetileri kazandırma adına hizmet içi ve mesleki eğitimlere ağırlık verilmelidir. Adıyaman Üniversitesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü İŞ-KUR Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi SONUÇ Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü Adıyaman istihdamının ve ekonomisinin lokomotifi konumundadır yılında ilin ihracat gelirinin %87 sini gerçekleştiren sektör, imalat sanayindeki toplam

113 102 istihdamın %70 ini oluşturmakta, Adıyaman ın tüm sosyal denge ve ekonomik göstergelerini etkileyecek stratejik bir konumda bulunmaktadır. Özellikle Adıyaman da kadın işgücüne istihdam sağlayan sektör, genellikle fason üretim yapan KOBİ lerden oluşmaktadır. Adıyaman da tekstil ve hazır giyim sektörüne girişlerin kolay olması; yapılan yatırımların uzman ve ön fizibiliteden yoksun yatırımcılar tarafından yapılmasına ve verimlilikten yoksun bir rekabet ortamı oluşmasına neden olmaktadır. Sektörde firmaların kurumsal olmamalarından; üretim, yönetim ve pazarlama gibi konularda bütünleşik çalışmalarından kaynaklanan sorunlar mevcuttur. Sektörün fason çalışması pazarlama ve ihracatı etkileyen önemli bir faktördür. Sektörde, kopyalama yaygın olup; firmanın kendine özgü koleksiyonları ve ürün çeşitliliği yetersizdir. Pazarlamada karşılaşılan sorunlardan bir diğeri de kent imajının ticarette önemli rolü söz konusu iken Adıyaman ı simgeleyen bir coğrafi işaretin bulunmamasıdır. Adıyaman ın ihracat yapabilmesi ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilmesi için, marka ve tasarımın yanı sıra AR-GE ye önem vermesi gerekmektedir. Sektörde klasik yönteme dayalı satış ve pazarlama mevcutken aynı zamanda yeni pazarlar için yeni stratejiler belirlenmelidir. Yeni ürün geliştirmede, gelişen teknolojide, ihtiyaç duyulan programlarda, otomasyonda, pazar stratejilerinde, pazarlama araştırmalarında üniversite-sanayi işbirliği önem kazanmaktadır. Adıyaman ilinin, emek yoğun bir sektör olması sebebiyle önceden ucuz işçilikten avantaj sağladığı tekstilde, yeni teşvik sistemi ile işgücü başta olmak üzere hammadde maliyetlerinden oluşan temel maliyet unsurlarında rekabet avantajını kaybetmiştir. Sektördeki pek çok firmanın makine ve ekipmanları yeterli düzeyde teknolojik donanıma sahipken, yeterli verimlilik ve kapasitede çalışmamaktadır, çünkü firmalar verimliliği yalnızca teknolojiye yapılan yatırımla kısıtlamaktadır. Oysa verimlilik, teknoloji ile birlikte teknolojiyi kullanabilecek bilgi ile donatılmış insan gücü ile anlamlanmaktadır. Sanayide üretimi artırmak, maliyetleri azaltmak, ürün çeşitliliği sağlamak ve kaliteyi arttırmak için nitelikli işgücü ve teknoloji gerekir. Bunlar ise, nitelikli eğitim ve AR-GE ile sağlanabilir. Burada, konusunda iyi eğitim almış işgücü ve güncellenen teknolojiye uyumu kolaylaştıran hayat boyu öğrenmenin önemi ortaya çıkmaktadır. İş dünyasının aradığı insan gücü profiline uygun eleman yetiştirmesi gereken üniversiteler, sanayi işbirliğinde son derece verimsiz kalmıştır. Ortak bir çalışma yeterince sağlanamamış, rollerin iyi tanımlandığı bir işbirliği oluşmamıştır. Adıyaman Üniversitesi, hem şehrin tüm imalat sanayisinin ihtiyaç duyduğu hem de üretim süreçlerinde kullanılacak teknolojiyi üreterek geleceğe taşıyan donanımda insan gücü yetiştirmelidir te kurulan Adıyaman Tekstil Kümelenme Derneği ne üye firmalarının geçmişte yaptığı ortak çalışmalarda başarı elde edememeleri, firmaların küresel rekabette tek başına ilerleyebilecekleri düşüncesine itmiş ve sektördeki kümelenme çalışmalarının sonlanmasına neden olmuştur. Oysa hem mevcut durumdan hem de küresel krizden dolayı ortaya çıkan sorunları ortadan kaldırmaya çalışan kümelenme, ortaklık, ortak alım-satım ve ortak hareket stratejileri sayesinde de firmalara hammadde maliyetlerinde avantajlı konum kazandıracaktır. Yine kümelenme ile Üniversite-Sanayi işbirlikleri geliştirilebilecek ve tek başına AR-GE departmanı kuramayan firmalar ortak laboratuvarlardan yararlanarak gelişen teknolojiyi kolayca ve düşük maliyetlerle takip edebilecektir. Bu sayede firmalar tasarım ve koleksiyon oluşturabilecek ve yalnızca kendilerine ait ürünlerle pazarda hak ettikleri konuma ulaşabileceklerdir. Adıyaman Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü nün rekabet gücünün yükselmesi yalnızca ticari anlamda değil; ilin tüm sosyal yaşantısı ve refahı için de önemlidir. Bu açıdan Adıyaman ili için önemli bir yere sahip olan hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe globalleşen ekonomide avantaj sağlayacak kümelenme yeniden aktifleşmeli; dernek üyeleri arasındaki mevcut ilişkiler gelişmeli; geliştirilecek ortak stratejiler göz ardı edilmemelidir.

114 103 KAYNAKLAR ALÜFTEKİN, N., YÜKSEL, Ö., TAŞ, A., ÇAKAR, G., BAYRAKTAR, F., Küresel Krizden Çıkışta Kümelenme Modeli: Tekstil ve Hazır Giyim sektörü örneği. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, Y.2012, C.5, S.10, s BAKIRCI, Muzaffer. "Adıyaman da İmalat Sanayinin Gelişimi ve Yapısı." Türk Coğrafya Dergisi S.59,Y.2012, s KAVRAKOĞLU, İ., GEDİK S., BALKIR M. (2002), Yeni Rekabet Stratejileri ve Türk Sanayi, TÜSİAD Yayınları, No: TÜSİAD-T/200-07/322. KÜÇÜKKİREMİTÇİ O., (2012). İmalat Sanayi ve Ana Sektörlerinin Performansı Yapısal ve Mekansal Özellikleri Açısından Değerlendirilmesi, Türkiye İmalat Sanayiinin Analizi ( Dönemi, 22 Ana Sektör İtibariyle) içinde. Mustafa Şimşek 26 (edt.). Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Yayınları Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğü. PORTER, Michael, Cluster and the New Economics of Competition, Harvard Business Review, November December,Y.1998, p SAYIN, M. "Yerel Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak GAP-GİDEM Projesi." (2006) ( sitesinden tarihinde erişilmiştir.)

115 104 AR-GE TEŞVİKLERİNİN MALİ YÖNÜ Fehmi Ali ILDIR 1 ÖZET Ar-Ge harcamaları ve rekabetçilik açısından halen dünyada arzu edilen sıralarda yer alamamasına karşın, Türkiye de de özellikle son on yıllık dönemde bu alanında önemli gelişmeler kaydedilmiştir yılında yürürlüğe giren 5746 sayılı AR-GE Kanunu ile ülke içinde gerçek anlamda bir araştırma ve geliştirme bilincinin oluşturulması amaçlanmış ve firmalara çeşitli mali destekler getirilmiştir. Türkiye nin, hedeflendiği gibi 2023 yılı itibarıyla küresel bazda ilk on ekonomi arasında yer alabilmesi için, ülke genelinde üretim yapısında araştırma ve geliştirme destekli bir dönüşüm gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu çalışmada AR-GE desteklerinin 5746 sayılı AR-GE Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesince firmalara sağlayacakları getirileri ve vergi kanunları karşısında oluşabilecek belgelendirme problemlerinin nasıl aşılacağı üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: AR-GE Harcamaları AR-GE teşvikleri, AR-GE indirimleri. ABSTRACT Although still unable to take part in the desired order in terms of competitiveness and R & D expenditures in the world, Turkey has also made significant progresses, especially in the last decade, in this area. The R & D Law No. 5746, which entered into force in the year 2008, has aimed to create a real sense of awareness of research and development in the country, and various financial supports have been made available. Turkey, as it aims to be among the top ten economies on a global basis as of 2023, has to perform a conversion supported by research and development in the structure of production in the country. In this study, the benefits of the R & D supports in the frame of the R & D Law No and Corporation Tax Law No for the firms, and how to overcome the possible problems of recognition and documentation of the tax laws will be focused on. Keywords: Research and development expenses R&D incentives, R&D reductions 1 Doç. Dr. Fehmi Ali ILDIR., İ.İ.B.F., İşletme Bölümü, Uludağ Üniversitesi, Bursa, Türkiye e-posta: aliildir@uludag.edu.tr

116 105 GİRİŞ Günümüzde ülkeler istikrarlı bir ekonomik büyümeye kavuşabilmek için ekonomik verimliliklerini ve üretim yapılarını üst düzeyde tutabilecek çeşitli çalışmaların içine girmektedir. Bu çalışmaların başında da araştırma & geliştirme faaliyetleri gelmektedir. Ancak yapısı gereği yüksek harcama kalemlerine sahip olan bu çalışmalar, mikro bazda firmaları oldukça zorlamaktadır. Ayrıca ülkelerin daha az kaynakla daha fazla katma değer yaratma çabası içerisinde oldukları da göz önüne alındığında bu faaliyetlerin ülke bazında teşvik edilmesi ve desteklenmesi zorunlu hale gelmektedir. Ar-Ge ve rekabetçilik açısından halen dünyada arzu edilen sıralarda yer alamamasına karşın, Türkiye de de özellikle son yıllarda bu alanda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İlk olarak teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyette bulunan kurumlara yönelik Ar-Ge ve yazılım geliştirme faaliyetlerine teşvikler sağlayan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. Belirli bir bölge içinde kalmasına rağmen Ar-Ge bilinci ve farkındalığı oluşturması açısından etkin bir rol oynamıştır. Daha sonra 03/04/2007 tarihinde yayımlanan Kurumlar Vergisi Kanunu 1.nolu Tebliğ ile firmaların bir Ar-Ge Departmanı oluşturmaları koşulu ile Ar-Ge harcamalarının tamamının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine olanak tanınmıştır. Son olarak da 1 Nisan 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe giren ve %100 Ar-Ge indirimi yanında Ar-Ge personeline yönelik teşvikler de içeren 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Kanun ile Ar-Ge faaliyetlerine sağlanan teşviklerde önemli bir noktaya gelinmiştir sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihlerde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu kanunla birlikte sağlanan teşviklerin yardımıyla 2013 yılında Ar-ge harcamalarının GSMH içindeki payının %2 olması hedeflenmişti ( TUSİAD Raporu Aralık-2009) yılından itibaren TUİK verilerine göre Ar-Ge harcamalarının GSMH içinde gerçekleşen payları aşağıdaki gibi olmuştur. YILLAR AR-GE HARCAMA /GSMH (BİNDE) , , , , , ,46 Görüldüğü gibi ülke içinde Ar-Ge yatırımları için yapılan harcamaların oranı hedeflenen orana yaklaşamamıştır. Bunun temel nedeni, son yıllarda Ar-Ge ile ilgili olarak artan farkındalığa ve geliştirilen mevzuata rağmen teşvik ve destek uygulamalarında sorunlar ile karşılaşılması ve konu ile ilgili değişik mevzuat düzenlemeleri nedeniyle kurumlar arasında uyum ve koordinasyon ihtiyacı bulunmasıdır. Özellikle Ar-Ge teşviklerinin işleyişi ile bu teşvik kapsamında oluşan mali işlemlerin tabi olduğu hükümlerinin farklı kanunlarda belirlenmiş olması uygulamada vergisel sorunların oluşmasına ve Ar-Ge yatırımı yapacak olan firmaların bu yatırımlarını ertelemelerine neden

117 106 olmaktadır. Bu çalışmada 5520 ve 5746 sayılı kanunlarda sağlanan teşvik uygulamaları karşılaştırmalı olarak irdelenerek firmalara sorun oluşturabilecek noktalar açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır. 1. AR-GE İNDİRİMLERİNE İLİŞKİN MALİ SORUNLAR Hem 5520 hem de 5746 sayılı kanunlarda Ar-Ge harcamalarının tamamının kurumlar vergisi matrahından indirilebilmesine ilişkin bir teşvik uygulaması getirilmiş ve Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilen gider unsurlarının neler olduğu açıklanmıştır. Çoğu gider unsuru birbirine benzemekle birlikte indirim konusu işlemlerde birbirlerinden farklılıklar gösterebilmektedir. Konunun daha iyi irdelenmesi açısından ilgili kanunlarda açıklanan gider unsurları karşılaştırmalı olarak aşağıda verilmiştir sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Her türlü direkt ilk madde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ara mamul, yedek parça ve benzeri giderleri ile amortisman uygulamasına konu olmayan maddi ve gayrimaddi kıymet iktisaplarına ilişkin giderleri kapsar. Hammadde ve diğer malzeme stoklarından Ar-Ge faaliyetlerinde fiilen kullanılan kısma ilişkin maliyetler Ar-Ge harcaması kapsamındadır. Bu nedenle, henüz Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılmamış olan hammadde ve diğer malzemelere ilişkin maliyet tutarlarının stoklar hesabında; kullanılan, satılan ya da elden çıkarılanların da stoklar hesabından mahsup edilmek suretiyle izlenmesi gerekmektedir. Her türlü doğrudan ilk madde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ara mamul, yedek parça, prototip ve benzeri giderler ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre amortismana tabi tutulması mümkün olmayan maddi kıymetlerin iktisabına ilişkin giderleri kapsar. Hammadde ve diğer malzeme stoklarından Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde fiilen kullanılan kısma ilişkin maliyetler Ar-Ge ve yenilik harcaması kapsamındadır. Bu nedenle, henüz Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde kullanılmamış olan hammadde ve diğer malzemelere ilişkin maliyet tutarlarının stok hesaplarında; kullanılan, satılan ya da elden çıkarılanların da stok hesaplarından mahsup edilmek suretiyle izlenmesi gerekir İlk Madde ve Malzeme Giderleri Her iki kanunda da ilk madde ve malzeme giderlerine ilişkin tek önemli koşul madde ve malzemelerin Ar-Ge çalışmalarında kullanılması ve bunların belgelenmesidir. Mali denetimlerde yaşanan sorunların başında alınan veya ana stoktan Ar-Ge ye çekilen madde ve malzemelerin ne tutarda kullanıldığının ispat edilemeyişidir. Kimi zaman ar-ge stoğunda madde ve malzeme görünmesine rağmen, bu malzemelerin toplam tutarının çalışmalarda kullanılmış gibi indirim konusu yapıldığı görülmektedir. Her iki kanununda da açıkça ifade edildiği gibi ar-ge çalışmalarında kullanılmak üzere alınan stokların kullanılmayan kısmının ya ana stoğa geri gönderilmesi yada stokta kalanların alına stok tutarından mahsup edilerek indirim konusu olacak madde ve malzeme tutarının doğru belirlenmesi sağlanmış olacaktır.

118 Personel Giderleri 5520 sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla çalıştırılan ve faaliyetin gerektirdiği nitelikte personel ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen ücretler ile bu mahiyetteki giderlerdir. İşletmenin Ar-Ge departmanında çalıştırılan hizmetliler ve benzeri vasıfsız personel ile Ar-Ge departmanına tahsis edilmemiş olup günün bir kısmında Ar- Ge departmanında çalışan personele ödenen ücretler bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Kanun kapsamında gerçekleştirilen Ar- Ge ve yenilik faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla çalıştırılan Ar-Ge personeliyle ilgili olarak tahakkuk ettirilen ücretler ile bu mahiyetteki giderlerdir. Tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının %10 unu aşmamak üzere, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katılan ve bu faaliyetlerle doğrudan ilişkili destek personelinin ücretleri ile bu mahiyetteki giderler de personel gideri kapsamındadır. Kısmi çalışma hâlinde, personelin Ar- Ge ve yenilik faaliyetlerine ayırdığı zamanın toplam çalışma zamanına oranı dikkate alınmak suretiyle bulunan ücret tutarları, Ar-Ge ve yenilik harcaması olarak dikkate alınır. İki kanun arasında en belirgin fark 5746 sayılı Kanun un uygulanmasına ilişkin yayımlanan yönetmelikte, Ar-Ge faaliyeti kapsamında kısmi çalışan personelin ücret giderlerinin toplam çalışma zamanına oranlama yapılarak Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilebileceği belirtilmiş iken, sayılı Kanun a ilişkin yayımlanan 1 Seri No lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ne göre ise Ar-Ge faaliyetlerinde kısmi çalışan personele ödenen ücretler Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilmemesidir. Bu durumda her iki kanun kapsamında Ar-Ge indirimi tutarının hesaplanmasında, dikkate alınacak personel gideri tutarı önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Aynı mantıkla hazırlanmış bir indirim teşvik unsurunun farklı tutarlarda indirim teşviki oluşturması mükelleflere uygulamada zorluk çıkarmaktadır. Zira maliyet artışına neden olmaması için firma çalışanlarının bazılarının hem ar-ge de hem de ana faaliyet içinde çalıştırılması günümüz çalışma koşullarının bir gereği olmaktadır(ernst&young; 2011). Ayrıca bir diğer önemli sorun 5746 sayılı kanun kapsamında çalışan ar-ge merkezine sahip firmaların, en az 30 tam zamanlı çalışana sahip olmaları ve bu çalışanların ar-ge merkezi dışında iş nedeniyle bile olsa geçirdikleri süreler ar-ge harcaması olarak indirim konusu yapılamamasıdır. Bu durum özellikle çalışan sayısının alt sınırlarda seyrettiği firmalarda tam zamanlı çalışan sayısının hesaplanmasında problemlere yol açmakta ve hatta ar-ge merkezi belgesinin iptal edilmesine yol açabilmektedir.

119 Genel Giderler 5520 sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Ar-Ge faaliyetlerini yürütmek amacıyla elektrik, su, gaz, bakım-onarım, haberleşme, nakliye ile Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan makine ve teçhizata ilişkin bakım ve onarım giderleri gibi Ar-Ge faaliyetinin devamlılığını sağlamak için katlanılan diğer giderleri kapsar. Sigorta giderleri, Ar-Ge faaliyetlerinin bizzat yürütülmesi amacıyla kullanılan tesis için ödenen kira giderleri ile kitap, dergi ve benzeri bilimsel yayınlara ait giderler de bu kapsamdadır. Bu giderlerin, Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilebilmesi için Ar-Ge departmanında fiilen kullanıldığının tespit ve tevsik edilmesi gerekmektedir. Çeşitli kıstaslara göre genel işletme giderleri üzerinden hesaplanacak paylar bu kapsamda değerlendirilmez. Münhasıran Ar-Ge merkezlerinin elektrik, su, gaz, bakım-onarım, haberleşme, nakliye giderleri ile bu merkezlerde kullanılan makine ve teçhizata ilişkin bakım ve onarım giderleri gibi bu merkezlerde yürütülen faaliyetin devamlılığını sağlamak için yapılan giderleri kapsar. Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine ilişkin sigorta giderleri, kitap, dergi ve benzeri bilimsel yayınlara ait giderler de bu kapsamdadır. Ancak, büro ve kırtasiye gibi sarf malzemelerine ilişkin giderler bu kapsamda değerlendirilmez. Bu giderlerin, Ar-Ge ve yenilik harcaması olarak değerlendirilebilmesi için Ar-Ge merkezinde fiilen kullanıldığının tespit ve tevsik edilmesi gerekmektedir. Çeşitli kıstaslara göre genel işletme giderleri üzerinden hesaplanacak paylar bu kapsamda değerlendirilmez sayılı Kanun a ilişkin yayımlanan 1 Seri No lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği nde genel giderler için herhangi bir sınırlama getirilmemiş olup, giderlerin Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilebilmesi için Ar-Ge departmanında fiilen kullanıldığının tespit ve tevsik edilmesi gerektiği belirtilmiştir sayılı Kanun kapsamında ise genel giderler elektrik, su, gaz, bakımonarım, haberleşme, nakliye giderleri ile Ar-Ge merkezlerinde kullanılan makine ve teçhizata ilişkin bakım ve onarım giderleri gibi bu merkezlerde yürütülen faaliyetin devamlılığını sağlamak için yapılan giderler olarak tanımlanmış olup, söz konusu genel giderlerin Ar-Ge indiriminin hesaplanması esnasında sadece Ar-Ge merkezleri için geçerli Ar-Ge harcaması olarak kabul edildiği gibi bir sonuç çıkmaktadır(kvk Uygulama Yönetmeliği;2007). Ancak 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge indirimi uygulaması sadece Ar-Ge merkezi belgesi alan kurumlara yönelik getirilen bir düzenleme olmayıp, teknoloji merkezi işletmelerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar- Ge ve yenilik projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerce gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamına uygulanmak üzere getirilmiştir. Bu yanlış algı yine Ar-ge merkezi olmayan, ancak 5746 sayılı kanunun öngördüğü diğer projelerde ar-ge faaliyeti yapan firmalarda uygulama sorunlarına yol açmaktadır. Ar-Ge çalışması yapan pek çok firma genel gider başlığı altında yaptığı harcamaları çoğunlukla indirim konusu yapmamaktadır(ar-ge Kanunu;2008).

120 109 Bir diğer farklılık ise 5520 sayılı kanun kapsamında Ar-Ge faaliyetleri için kiralanan gayri menkullere ilişkin kiralar indirim konusu olarak kabul edilir iken 5746 sayılı kanunda kira gideri indirim konusu genel giderler içinde zikredilmemiştir. Böylece Ar-Ge faaliyetinin sürdürülebilmesi için en önemli gider unsuru bu kanun kapsamında dışarıda bırakılmıştır Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler 5520 sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Normal bakım ve onarım giderleri dışında Ar-Ge faaliyetleriyle ile ilgili olarak işletme dışında yerli veya yabancı diğer kurum ve kuruluşlardan mesleki veya teknik destek alınması veya bunlara yaptırılan analizlerle ilgili olarak yapılan ödemelerle, bu mahiyetteki diğer ödemelerdir. Normal bakım ve onarım giderleri hariç olmak üzere, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleriyle ilgili olarak işletme dışında yerli veya yabancı diğer kurum ve kuruluşlardan mesleki veya teknik destek alınması veya bunlara yaptırılan analizlerle ilgili olarak yapılan ödemelerle, bu mahiyetteki diğer ödemelerdir. Bu şekilde alınan danışmanlık hizmeti ve diğer hizmet alımlarına ilişkin harcamalar Ar-Ge ve yenilik harcaması kapsamında gerçekleştirilen toplam harcama tutarının %20 sini geçemez. İki kanun arasındaki en belirgin fark dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlerin toplam Ar-Ge harcamaları içinde 5746 sayılı kanun kapsamında %20 gibi bir oran kısıtlamasının olması, 5520 sayılı kanunda böyle bir kısıtlamanın olmamasıdır. Ar-Ge harcamasının firmanın kendi bünyesinde ve kendi bilgi birikimi ile yapılması esası olması tabiidir sayılı kanunda bu esas içinde alınabilecek destek %20 ile sınırlandırılmış iken diğer kanunda böyle bir sınırlandırmanın olmaması teşvik uygulamasında uygulama dengesizliği yaratmaktadır. Zira 5520 sayılı kanun kapsamında sınırsız destek alarak Ar-Ge birikimi olmadan bir firmanın Ar-ge çalışması yapması ve bu harcamaları indirim konusu yapması söz konusu olabilmektedir. Uygulamada sorun yaratan bir diğer önemli konu %20 oranının tüm Ar-ge faaliyetleri üzerinden mi, yoksa ilgili döneme düşen tutarları üzerinden mi hesaplanacağıdır. Zira tüm harcamalar üzerinden bir hesaplama yapılır ise ve %20 lik tutar aşıldığında indirim konusu yapılmış olan Ar-Ge harcamalarının geçmişe dönük olarak yeniden düzeltilmesi söz konusu olmakta yada bazı durumlarda vergi ziyaı ile karşılaşılmaktadır Amortisman ve Tükenme Payları 5520 sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Doğrudan Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan bina, makine-tesis ve cihazlar, taşıtlar, döşeme ve demirbaş gibi maddi ve maddi olmayan duran varlıklar için ayrılan amortisman ve tükenme paylarından oluşur. Diğer taraftan, iktisadi kıymetin münhasıran Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılması ve bu kullanımın sürekli olması gerekmektedir. Ar-Ge departmanı dışında başka faaliyetlerde de kullanılan iktisadi Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için ayrılan amortismanlardan oluşur. Ar-Ge ve yenilik faaliyeti dışında başka faaliyetlerde de kullanılan makine ve teçhizata ilişkin amortismanlar, bunların Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde

121 110 kıymetlere ilişkin amortismanlar Ar-Ge harcaması kapsamında değildir. kullanıldığı gün sayısına göre hesaplanır. İki kanun karşılaştırıldığında ortaya çıkan en belirgin fark 5746 sayılı Kanun un kapsamında, Ar-Ge harcamalarının tespitinde Ar-Ge ve yenilik faaliyeti dışında başka faaliyetlerde de kullanılan makine ve teçhizata ilişkin amortismanların, bunların Ar-Ge faaliyetlerinde kullanıldığı gün sayısına göre dikkate alınmasıdır. Oysa 5520 sayılı Kanun a ilişkin yayımlanan 1 Seri No lu KV Genel Tebliği nde Ar-Ge departmanı dışında başka faaliyetlerde de kullanılan iktisadi kıymetlere ilişkin amortismanların hiç bir şekilde Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilmeyeceği açıklanmıştır. Birçok işletme üretim faaliyetlerinde kullandığı makineleri Ar-Ge projeleri sırasında kullanmakta ve seri üretim aşamasında yine bu makinelerden faydalanmaktadır sayılı Kanun a ilişkin yukarıda belirtilen düzenleme seçimlik hakkını 5520 sayılı Kanun dan yana kullanan mükelleflerin aleyhine bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira makinelerini hem Ar-Ge faaliyetlerinde hem de üretim aşamasında kullanan işletmelerin söz konusu makinelere ilişkin amortisman giderleri hiçbir şekilde Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilmemektedir(tusiad Raporu;2009). Ayrıca 5520 sayılı kanun kapsamında ar-ge faaliyetin yürütüldüğü binaya ilişkin amortisman uygulaması indirim konusu yapılırken 5546 sayılı kanun kapsamında bina amortismanına ilişkin herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Teçhizatın kısmen ar-ge faaliyetinde kullanıldığı durumlarda bu faaliyete düşen amortisman oranı gibi binalar içinde bir hesaplamanın olması gerektiği açıktır. Ancak ilgili yönetmelikte bir açıklama olmaması nedeni ile bu uygulamada sorunlara yol açmaktadır Finansman Giderleri 5520 sayılı Kanun a Göre 5746 sayılı Kanun a Göre Ar-Ge projesi bazında yerli, yabancı ve uluslararası kurumlardan temin edilen kredilere ilişkin finansman giderleridir. İndirimi Konusu Dışında Finansman giderleri 5520 sayılı Kanun a ilişkin yayımlanan 1 Seri No lu KV Genel Tebliği nde Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilmiş ancak 5746 sayılı Kanun un uygulanmasına ilişkin yayımlanan yönetmelikte finansman giderlerine hiç değinilmemiştir. Bilindiği üzere A-Ge yatırımları girişimciler tarafından gerek özkaynaklardan gerekse de iç ve d ış kaynaklardan finansman temin edilerek yapılmaktadır. Yatırımlarını özkaynaklar yerine dış finansman temin ederek sağlayan girişimciler olduğu düşünüldüğünde, finansman giderlerinin 5746 sayılı Kanun uygulamasında Ar-Ge harcaması olarak dikkate alınmıyor olması, özellikle gelir vergisi stopajı teşviki, sigorta primi desteği vb. avantajlardan yararlanmak için seçimlik hakkını 5746 sayılı Kanun dan yana kullanan birçok kurumun aleyhine bir durum teşkil etmektedir(tusiad Raporu;2009).

122 GELİR VERGİSİ STOPAJINA İLİŞKİN MALİ SORUNLAR 5746 sayılı kanun kapsamında Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve tekno girişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar için %90 ı, diğerleri için %80 i gelir vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın hesaplanmasında, bu kapsamdaki personelin fiilen Ar- Ge ve yenilik faaliyetlerine ayırdıkları zamanın toplam çalışma zamanına oranı dikkate alınmaktadır. Teşvik uygulamasında, istisna, Ar-Ge ve yenilik faaliyeti kapsamında çalışmaya ilişkin ücret matrahına uygulanır ve sadece vergiye tabi ücret üzerinden tevkif edilen tutar muhtasar beyannameye yansıtılmaktadır. Denetim uygulamalarında en sık rastlanılan sorunların başında ar-ge faaliyetlerinde kısmi zamanlı olarak görünen personelin, ar-ge faaliyetinde geçirdiği süre dikkate alınarak bu süreye isabet eden ücreti üzerinden hesaplanacak gelir vergisi stopaj teşviki istisna kapsamına alınması gerekirken, tam ücreti üzerinden hesaplama yapılarak istisna kapsamına alınmasıdır. Bu durum kimi zaman bilgi eksikliğinden, kimi zaman da gün hesaplamasında yapılan yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır. Bir diğer sorun ise SGK tarafından yapılan denetimlerde Ar-ge faaliyetinde çalışan personelin denetimin yapıldığı günlerde firma dışında olmasına rağmen, daha sonra yapılan stopaj hesaplamalarında ilgili personelin firmada o gün itibariyle çalışıyormuş gibi istisna hesaplaması yapılmasıdır. Maliye ile SGK denetimlerinin bu kapsamda birlikte değerlendirildiği düşünülür ise firmaların yapacağı bu tarz yanlışlıkların vergi ziyaı oluşturduğu unutulmamalıdır. 3. SİGORTA PRİM DESTEĞİNE İLİŞKİN MALİ SORUNLAR Kamu personeli hariç olmak üzere, teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde çalışan Ar-Ge personeli ile destek personelinin, Ar-Ge kapsamındaki çalışmaları nedeniyle elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanmaktadır. Ayrıca 6111 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunda yapılan değişiklik sonucunda, 1/3/2011 tarihinden itibaren gerek diğer bir prim desteği kapsamına, gerekse beş puanlık prim desteği kapsamına giren bir sigortalı için, ilgili kanunda mükerrer yararlanılamayacağı hususunda bir düzenleme bulunmayan hallerde, aynı dönemde aynı sigortalı için iki ayrı kanunda öngörülen prim desteklerinden yararlanılması mümkün hale getirilmiştir. Bu durumda, her iki destek kapsamına giren sigortalılardan dolayı öncelikle beş puanlık prim desteğinden, ardından diğer kanunda öngörülen destekten yararlanılabilmektedir(iş bankası Yayınları;2013) sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yapılan bu düzenleme ile 2011/Mart ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden başlamak üzere kapsama giren ve yasal ödeme süresi geçmiş prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı

123 112 borcu bulunmayan işverenlerce; 5746 Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen sigorta prim desteğinden yararlanılması sırasında, öncelikle 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde öngörülen beş puanlık prim desteğinden yararlanılacak, ardından 5746 sayılı Kanun da öngörülen destekten, işveren hissesine isabet eden beş puanlık kısım düşüldükten sonra kalan işveren hissesi üzerinden 5746 sayılı Kanunda öngörülen oranlar üzerinden yararlanılabilecektir(ar-ge Kanunu Uygulama Yönetmeliği;2008). Mali denetimlerde sıklıkla karşılaşılan hataların başında da firmaların Ar-Ge faaliyetlerinde çalıştırdıkları personeli için hem yukarıda açıklanan 5510 sayılı kanun kapsamındaki %5, hem de 5746 sayılı kanundaki işveren hissesinin yarısına isabet eden desteğin her ikisinden de yararlanmaları gelmektedir. Oysa 5746 sayılı kanun kapsamında Ar-ge faaliyeti gösteren firmaların %5 lik kısmı düştükten sonra kalan işveren hissesi üzerinden öngörülen oranda yararlanmaları gerekmektedir. 4. SONUÇ Yukarıdaki başlıklarda açıklanmaya çalışılan mali nitelikli sorunların başında Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesinde birden fazla mevzuat içinde belirlenmiş olan teşvik unsurları gelmektedir. Özüne bakıldığında teşvik unsurlarının hemen hemen hepsi aynı niteliği taşımakla birlikte uygulama farklılıkları içermektedir. Dolayısıyla desteklerin farklı kanunlarda ele alınması öncelikle Ar-Ge faaliyetinde bulunan firmalarda uygulama karışıklığına yol açmakta, daha sonra da imkanlardan yeterince yararlanılamamasına ya da teşvikten yararlanırken bir takım vergisel risklerin üstlenilmesine neden olabilmektedir. Dolayısıyla çıkarılan Ar-Ge desteklerinin tam olarak uygulanabilmesi ve ülke hedefi olan Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payının artırılarak yeni teknoloji ve ürünlerin elde edilebilmesi için en kısa zamanda tüm teşvik unsurlarının tek bir mevzuat kapsamında birleştirilmesi atılacak ilk adım olması gerekmektedir.

124 113 KAYNAKLAR Araştırma Ve Gelıştırme Faalıyetlerının Desteklenmesı Hakkındakı Kanun; 2008 Araştırma Ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun; Yönetmeliği; No:1; 2008 Uygulama Arslanalp Hasan Ali; Gelir Ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinde Ar-Ge Harcamaları İndirimi Ve Muhasebesi, Bağriaçik Atila; Ar-Ge Ve Yenilik Projelerinin Finansal Yönetiminde Dikkat Edilecek Hususlar, Ernst&Young ; 100 Soruda Ar- Ge Teşvikleri, Grounhaug Kjell &Ghaurı Pervez; 2010, Research Methods İn Business Studies, İş Bankası Yayınları; Haziran 2013, Dünya da Ve Türkiye de Ar-Ge Faaliyetleri İktisadi Araştırmalar Bölümü Kiraz Abdullah; Tübitak tan Alınan Sanayi Ar-Ge Desteklerinin Vergi Uygulamaları Yönünden Muhasebeleştirilmesine Bakış, Karslioğlu Hüseyin; Ar-Ge İndirimi Uygulama Esasları, Kurumlar Vergisi Kanunu; 2006, Kurumlar Vergisi Kanunu; Uygulama Yönetmeliği No. 1; 03/04/2007 Marzano Robert, Marzano Jana,Pıckerıng Debra;, 2003, Classroom Management That Works:Research-Based Strategies For Every Teacher Öğrendik Güray; Araştırma Ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun, Smıth Mark, Thorpe Richhard, Jackson Poul; 2012, Management Research Toçu Hülya; Ar-Ge Harcamalarının Muhasebe Kayıtlarına İntikali Ve Kurumlar Beyanname Üzerinde İndirim, TUSİAD Raporu; 2009; Mevcut Ar-Ge Düzenlemelerinde Karşılaşılan Sorunlar.

125 114

126 115 YEREL KALKINMADA SOSYAL İNOVASYON VİZYONU Aslı ÖZTOPCU 1 İnovasyon; büyüme ve rekabet edebilme avantajı için kullanılan araçlardan biridir. Sosyal inovasyon ise üretimdeki yeniliklerden çok daha geniş kapsamlı ve toplumu etkileyen bir inovasyon türüdür. Küreselleşme ile birlikte işletmeler rekabet edilebilirliğini artırmak için inovasyondan yararlanmaktadır. Ancak yerel kalkınma açısından değerlendirildiğinde bireysel inovasyon çalışmalarının yetersiz kaldığı görülmektedir. Küreselleşmeyle birlikte aynı şekilde yerelleşme çabalarında da artış görülmektedir. Bu bağlamda yerel kalkınmada bölgesel sorunların giderilmesi, bölgenin iyileştirilmesi ve rekabet edilebilirliğinde artış sağlanması için yerel kalkınma politikaları geliştirilmektedir. Kalkınma politikaları içinde kullanılan araçlardan biri de sosyal inovasyondur. Ancak yerel yönetimlerin bu kavram altında çalışmaya başlaması çok eskilere dayanmamakla birlikte, inovasyonun ar-ge çalışmalarındaki geçmişi oldukça eskilere dayanmaktadır. Sosyal inovasyonun biraz daha zor yapılandırılmasından dolayı bu anlamda uzak durdukları görülmektedir. Çünkü sosyal inovasyonun gerçekleştirilmesinde sadece bir kurum değil bölgedeki yerel yönetimin, işletmelerin ve bölge halkının da katılımının olması gerekmektedir. Bu bağlamda yapılacak çalışmalar sayesinde bölgenin sosyo-ekonomik gelişimi ve bireylerin yaşam kalitesinin artışına da katkıda bulunulmaktadır. Bölgesel kalkınma açısından sosyal inovasyon çalışmalarının en çok sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak STK lar yerel yönetim organı olarak devlet sisteminde yer almamaktadır. Dolayısıyla bir bölgenin sürdürülebilir kalkınma çalışmalarında bölgenin sosyal sermayesinden yararlanan ve bireylerle de en yakın ilişkide bulunan bir kurum olarak belediyelerin bu projeleri geliştirmesi veya desteklemesiyle sosyo-ekonomik kalkınmada pozitif sonuçlar oluşturabileceği görülmektedir. Özellikle etnik çeşitliliğe sahip bölgelerde kültürlerin birbirine yakınlaşması ve bölgede güvenli, huzurlu yaşam alanına sahip bireylerin yaşaması devlet beklentileri arasında olmaktadır. Sosyal inovasyon bu bağlamda toplumun kendi kendini geliştirmesi için de fırsat alanı oluşturmaktadır. Sosyo-ekonomik kalkınma amaçlı çalışmalarla sosyal problemlere ve ihtiyaçlara çözüm üretilebilmektedir. Belediyelerin organize edeceği sosyal inovasyon çalışmalarıyla bölgesel sosyoekonomik gelişime katkıda bulunulacaktır. Bu çalışmanın amacı, yerel kalkınma planlarında yerel yönetimlerin sosyal inovasyon çalışmalarına ağırlık vermesinin sağlayacağı katkıyı araştırmaktır. Yerel kalkınma için belediyelerin yapacağı sosyal inovasyon çalışmalarının bölge kalkınmasına pozitif etkiler oluşturacağı hipotezi üzerine araştırma yapılacaktır. Anahtar kelimeler: İnovasyon, sosyal inovasyon, yerel kalkınma, belediye 1 Öğr.Gör. Aslı ÖZTOPCU, Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü, Maltepe Üniversitesi, İstanbul, Türkiye, e-posta: aslioztopcu@maltepe.edu.tr 1

127 116 SOCIAL INNOVATION VISION AT LOCAL DEVELOPMENT Aslı ÖZTOPCU 2 Innovation is one of the tools used for the advantage of growth and competition. Sosyal innovation is a kind of innovation that is more comprehensive than the renewals in production and influences the society. Through the globalization, corporations benefit from innovation for increasing the competitiveness. However, it is observed that the individual innovation studies are inadequate when it is evaluated from the view of local development. An increase is observed in the localization efforts through the globalization. In this context, local development politics are being refined in order to remove the regional problems at local development, to improve the region and to provide an increase in competitiveness. One of the instruments used at development politics is social innovation. However, the local governments starting to study under this context does not have a long history, while the history of innovation at research and development studies is really long. It is seen that, they stay away because of the hard structuring of social innovation. Because, in order to realize social innovation, not only the participation of one institution, but also the participation of the local governments in the region, corporations and resident population are needed. Through the studies that will be made in this context, the socio-economic development of the region and the increase in the life quality of individuals are being contributed. Within the view of regional development, the social innovation studies are conducted mostly by non governmental organizations. However, the NGOs do not take place as a local government organ at governmental system. Accordingly, as the closest institution to the individuals and most contributed by the regional social capital for the sustainable development studies of a region, the municipalities improving and supporting these projects will create positive results. The integration of cultures especially in the regions that has etnic diversity and the existence of secure and peaceful life in the region are within the expectations of the governments. Social innovation constitutes opportunity area for the society to develop itself. By the studies aiming the socio-economic development, the solutions can be produced for social problems and needs. The social innovation studies organized by municipalities will contribute to regional socio-economic development. The purpose of this study is to survey the contribution of the local governments giving importance to social innovation projects at their local development plans. A research will be conducted on the hypothesis that the municipalities social innovation studies for local development will make positive impact on regional development. Key words: Innovation, social innovation, local development, municipality. 2 Öğr.Gör. Aslı ÖZTOPCU, Banking and Insurance Department, Maltepe University, İstanbul, Türkiye, e-posta: aslioztopcu@maltepe.edu.tr 2

128 117 1.YEREL KALKINMADA SOSYAL İNOVASYON VİZYONU Klasik iktisat anlayışından bugüne kadar yaşanan gelişmeler çok hızlı ilerlemekle birlikte iktisat disiplini ile diğer sosyal bilimler alanındaki disiplinlerin bir arada çalışması da tartışma içinde ilerlemektedir. Ekonomik büyümeye odaklanan iktisat anlayışı için insan odaklı çalışmaların yer alması eskiye dayanmakla birlikte bazı platformlarda eleştirilmektedir. Diğer taraftan düşünsel olarak bu konular sorgulanmaktayken bilimsel olarak daha geniş kapsamda da ilerleme gösterdiği söylenebilir. Özellikle kalkınma iktisadı açısından ülkeler arası rekabet; ekonomik parametrelerle birlikte inovasyon, yeni gelişim teorileri, farklılaştırılmış yerel kalkınma politikaları, sosyal girişimcilik, fiziksel sermaye dışındaki diğer sermaye türleri ve sosyal belediyecilik anlayışı gibi yenilikçi kavramlar üzerinden bölgesel ve ülkesel kalkınma çalışmalarına odaklanılmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte birey yaşam alanının daha yaşanabilir kılmak için iktisat disiplini gibi diğer sosyal bilimler ve fen bilimleri disiplinleri de aynı gayret içinde hareket etmektedir. Bu bağlamda inovasyon; bireysel ve kurumsal yenilenme, ilerleme ve ekonomik kalkınma sağlamak için sıkça başvurulan alternatiflerden biridir. İnovasyon genellikle yenilenmiş ya da değiştirilmiş üretim sürecinin çıktılarının tüketiciye ulaştırılması ve yeni pazarlama anlayışı içinde sahip olduğu payı artırma çabası olarak tanımlanmaktadır. Sosyal inovasyon ise bireysel beklentilerin karşılanması için değil, toplumsal gelişimin, ihtiyaçların giderilmesi, eşit gelir dağılımı, yoksulluğun azalması gibi sosyal ihtiyaçların çözümüne odaklı yapılan sürdürülebilir çalışmaları ifade etmektedir (Tolunoğlu, 2015). Sosyal inovasyon çalışmalarının biraz daha kompleks olması ve işbirliğine ihtiyaç duyması nedeniyle bireysel çalışmaların bu anlamda yetersiz kaldığı görülmektedir. Firmaların yapmış olduğu inovasyon çalışmalarının Ar-Ge odaklı olması kendi kârlılıklarını artırmak için yaptığı çalışmalardır. Ancak toplumsal inovasyon kâr kaygısı duyulmadan gerçekleştirildiğinde gerçek amacına ulaşmaktadır. Bu nedenle sosyal inovasyon çalışmalarının en çok sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak yeterli katılım ve beklenen sonuçların oluşmamasının nedeni, kuruluşların bireylere ulaşıp sosyal ağlar oluşturamamalarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla yapılacak çalışmaların bölge halkına rahatça ulaşabilen, güçlü sosyal ağlara sahip olan belediyeler tarafından yapılandırılması yerel kalkınmada daha pozitif değerler üretilmesini sağlayacaktır. Belediyelerle sosyal inovasyon ilişkisini kurmadan önce, inovasyon ve sosyal inovasyon kavramlarının tarihsel süreçteki rotasını takip ederek bugünkü anlayışı belirlemek daha kolay olacaktır. 1.1.İnovasyon Kavramı İnovasyon; yeni ve değişik bir şey yapmak anlamına gelmektedir. Bu nedenle var olan her ürünün geliştirilmesi ve birey için daha çok yarar sağlayacak şekillerde oluşturulması amacıyla yapılan çalışmaları ifade etmektedir. Bir açısından değerlendirildiğinde ise diğer firmalardan daha farklı bir yenilik bulabilmek için üretimin Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapılmasıdır (Bal, 2011). Aynı şekilde OECD nin Oslo kılavuzunda da inovasyon için değiştirilen ürün ve hizmet süreci, pazarlama faaliyetleri, iş yeri organizasyonu olarak tanımlanmaktadır (OECD-Eurostat, 2055). Ar-Ge parayı bilgiye çevirirken, yenilik (inovasyon) bilgiyi paraya çeviren süreçtir, ancak sadece para değil aynı zamanda insanlığın yaşamını da iyileştiren süreçtir. İşin içinde bir de yaşam kalitesini artırmak da vardır görüşü yaşamdaki tüm yeniliklerin birey yaşamının kalitesini artırmaya yönelik olması gerekliliğini vurgulamaktadır (Çakır, 2015). Bazen yapılan buluşlarında inovasyon olarak ele alınmasına karşın çoğu zaman var olan ürünler üzerinde farklılıklar oluşturmak, kelimenin anlamıyla daha çok örtüşmektedir. Daha soyut bir açıklamada ise sosyal, kültürel ve idari alanlarda her tür yeni yöntemleri ifade etmektedir. Dolayısıyla somut anlamda üretimdeki yenilikleri soyut anlamda da yönetimsel ve sosyo-ekonomik oluşumları göstermektedir. Değişim ve yenilik amacındaki inovasyon özellikle son on yıldır işletmeler için rekabet edebilme stratejileri içinde yer almaktadır. Tarihsel süreçte incelendiğinde en çok firmaların kârlılığını artırmak için kullanılan yöntemlerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Yeni ürün geliştirmede en son teknolojinin kullanılması kadar mevcut ürünlerin yenilenmesi için de inovasyondan yararlanılmaktadır. 3

129 118 İnovasyonun kapsamıyla ilgili tartışmalar ise bugün hala devam etmektedir. Buluş yapmanın ya da sadece mevcut ürünlerde yenilenme yapmanın ya da her ikisinin de inovasyon kabul edildiği farklı görüşler bulunmaktadır. Bir ürünün ilk çıkışı önemli olmakla birlikte o ürünün geliştirilmesi de o kadar önemlidir. Bu nedenle inovasyon; üretime girmiş ya da girecek ürünün teknoloji ve kreatif düşünce ile geliştirilip piyasaya sunulması ile aynı kapsamda ele alınabilmektedir (Güngör, 2013). Dolayısıyla inovasyon ve teknolojinin yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ileri teknoloji kullanımı nedeniyle inovasyondan yararlanmanın da gelişmekte olan ülkelere göre daha başarılı olduğu görülmektedir. Bu sayede firmalar maliyetin düşmesi, verimlilik artışı, istihdam artışı ve kârlılık elde etmektedir. Üretim hacminin ve karlılığın artışı da firmayla birlikte bölge ekonomisini de etkilemektedir (şekil1). Şekil 1. İnovasyon Kavramı Yenilikçilik denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Avusturya İktisat Okulu nun önemli teorisyenlerinden Schumpeter olmaktadır. Ona göre inovasyon kalkınmada itici güçtür ve kalkınma için ihtiyaç duyulan yenilikleri kapsamaktadır (Bölgesel İnovasyon M erkezleri Raporu, 2015). Son yayını olan ve Türkçeye de çevrilen Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi kitabında sıkça inovasyona yer vermektedir. Burada inovasyonu ekonomik ve sosyal boyutuyla birlikte ayrıştırarak irdelemekte ve yapılacak yeniliklerin sınırlı olmasının oluşturacağı tehlikenin de göz önünde bulundurulması gerektiğinden bahsetmektedir (Schumpeter, 2013). Schumpeter in teorisine göre; inovasyonun temelde belirlenen kriterleri şu şekildedir (Ünal, 2014): Yeni ürünlerin geliştirilmesi Yeni üretim metodları Yeni pazarlar Yeni hammadde kaynakları Yeni endüstriyel örgütlenme metodları Beş temel yaklaşımdan yola çıktığımızda bugüne kadar en çok kullanılan ürün inovasyonu, süreç inovasyonu, pazarlama inovasyonu, örgütsel inovasyon ve toplumsal inovasyon şeklinde yapılandırılan alanların içinde en geniş kapsamlı olanın toplumsal inovasyon olduğunu görmekteyiz. Diğer inovasyon çeşitlerinin hepsinin bireysel ya da kurumsal amaçlara hizmet ederken, toplumsal inovasyon çalışmalarının ise bir toplumda oluşturacağı fayda ile sağlanacak sosyo-ekonomik gelişmelere hizmet etmektedir. Bu nedenle iktisat açısından her bir firmanın oluşturacağı ekonomik 4

130 119 çıktıların dışında ekonomik parametrelerle ilgilenen iktisat için toplumsal inovasyon çalışmaları da değerlendirilmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye deki firmalar da sektörel rekabeti artırmak için sıkça inovasyona başvurmaktadır. Ulusal düzeyde ise oluşturduğu değer suretiyle kalkınma planlarında inovasyonla ilgili belirlenen programların olduğu görülmektedir. Örneğin; Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ( ) kapsamında oluşturduğu politikalarda inovasyon odaklı hareket ettiklerini açıklamaktadır. Daha ileriki dönemlere gelindiğinde ise Dokuzuncu Kalkınma Planı ( ) kapsamında inovasyon stratejisi ve eylem planı hazırlandığı görülmektedir. Son olarak Onuncu Kalkınma Planı ( ) kapsamında Özel İhtisas Komisyonu yla birlikte çalışma gruplarının Ar-Ge de oluşturulacak yenilikler için destek verme kararı aldığı anlaşılmaktadır (Köse, 2013). Kalkınma planlarında inovasyona yer verilmesi Türkiye açısından da ilerleme olarak görülmektedir. Ancak bu aşamada daha çok üretim artışı için oluşturulan politikalarla yapılan kalkınma çabası görülmektedir. Bu nedenle çalışmanın amacı olan toplumsal değer üretmek için sosyal inovasyonun belediyeler tarafından organize edilmesi varsayımı üzerinde çalışmanın diğer bölümlerinde sosyal inovasyon ve belediyelerin çalışmaları araştırılacaktır Sosyal İnovasyon Kavramı Sosyal inovasyon genel olarak çevre, ekonomi, kültür ve toplumla ilgili sorunlara yenilikçi çözümler üretmek ve uygulamaktır. Daha çok girişimciliğe önem verilmekle birlikte son yıllarda sosyal girişimcilikle birlikte sosyal inovasyondan da yararlanılmaya başlanmıştır. Sosyal girişimciler de çevre, sağlık, eğitim ve insan hakları gibi konularda mevcut sorunların giderilmesi için inovasyon temeliyle hazırladıkları sürdürülebilir projeler gerçekleştirmektedir. Sosyal inovasyon Austin vd. göre; diğer inovasyonlardan çok farklıdır. Sahip olunan sorumlulukla diğerlerinden tamamen ayrılmaktadır. Biri kâr amacıyla inovasyonu kullanmaktayken diğeri sosyal oluşumlar kazandırma amacıyla hareket etmektedir. Sosyal inovasyonda girişimcilikte oluşturulan tek tip standartlar yokken üretim inovasyonunda standartlaştırılmış yapılara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun dışında firmalardaki inovasyonun başarısı üretim artışı ve finansal kazanç ile ölçülmektedir. Sosyal inovasyonda ise sosyal ihtiyaçların giderilmesi ve bunlardan dolayı ekonomik etkiler oluşmaktadır. Son olarak (en önemlisi beklide); firmalar Ar-Ge çalışmaları için gerekli kaynağı çok rahatlıkla temin edebilirken sosyal inovasyon için kaynak bulunması ve kullanımı çok daha zor ve zahmetli olmaktadır (Aktaran: Certo, Miller, 2008). Finansman yetersizliği ya da diğer kaynakların zayıflığı nedeniyle bazı projelerin sonuç alınamadan sonlandırılmak zorunda olduğu durumları da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Şekil 2. Sosyal İnovasyonun Temel ve Ortak Unsurları Kaynak: Tucker, S Social Innovation for Public Service Excellence. Singapur: UNDP Global Centre for Public Service. 5

131 120 Sosyal inovasyonun (Şekil 2) açıklandığı gibi kompleks, avantajlı am a bazen zorlayan özelllikleri bulunmaktadır. Buna göre, sosyal inovasyonlar uzun ömürlü ve dayanıklıdır. Toplumun çok çeşitli unsurlarını aynı çatı altında buluşturabilir. Sosyal inovasyonlar, sosyal girişimciliği gerekli kılar. Negatif veya pozitif sonuçları itibariyle geniş toplumsal kesimleri etkileme gücüne sahiptir. Sosyal inovasyonlar, sosyal problemlerin uzun süreli analizini gerektirir. Üstelik sosyal farkındalık ve desteğe gereksinim duymaktadır. Son olarak, teknoloji, medya gibi bir takım alt yapı faktörleriyle desteklenmesi gerekmektedir (Koç, 2010). Başta yerel kalkınma olmak üzere bireylerin çeşitli nedenlerle bireysel gelişime ihtiyaç duydukları göz önünde bulundurulursa sosyal inovasyon uygulamalarına duyulan ihtiyacın nedenlerini de şu şekilde sıralayabiliriz (Mulgan, 2007): Yükselen yaşam beklentisi (Sürekli değişen kent ihtiyaçları) Ülke ya da şehirlerde büyüyen çeşitlilik (Bölgesel farklılıklar, sorunlar) Eşitsizlik Hastalıklar (kronik rahatsızlıklar, mental rahatsızlıklar, diyabet, kanser vb.) Refah davranış sorunları (obezite, kötü beslenme, bağımlılıklar vb.) Ergenlik sorunları (yetiştirme, eğitim, kariyer vb.) Mutluluk sorunu (birey başına düşen GSYH nın düşük olmasına karşın hayat pozitif bakma ihtiyacı). Gelişen ekonomilerde, toplumsal sorunların çözümünde ilk akla gelen sosyal duyarlılığı yüksek olan sivil toplum kuruluşları olmaktadır. Sivil toplum kuruluşları birçok konuda çalışmalara öncülük ettiği gibi sosyal inovasyon konusunda da en çok faaliyet düzenleyen kurumların başında gelmektedir. Sosyo-kültürel faaliyetler ile toplumda sosyo-ekonomik çıktılar elde edilmektedir. Sivil Toplum kuruluşları genellikle kamu-özel sektör işbirliği açısından yaşanan sorunlar göz önünde bulundurulduğunda kamu kurumlarına kıyasla kâr kaygısı olan firmalara göre daha güvenilir bir izlenim bırakmaktadır. Diğer taraftan sivil toplumla olan ilişkileri ve yeni bir oluşum başlatma sorumluluğunu yerine getirmesi nedeniyle kaygıları da azalttığı görülmektedir. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarında gönüllü katılanların sosyal yaşamda daha üretken olması, daha az sorunla uğraşması da çalışmaların verimliliğini artırmaktadır. Kamudaki yönetim yaklaşımları açısından değerlendirildiğinde de yerel yönetimlerden daha çok yönetişim yaklaşımı ile çalıştıkları görülmektedir. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ile ilgili toplumdaki genel yargı, oluşacak sosyal problemlerin hemen kurumlarca fark edilip her tür çözüm için uğraşacakları şeklindedir (Anheier, 2013). Sivil toplum örgütleri dışında toplumsal sorunlara çözüm sunan başka araçlarda bulunmaktadır. Örneğin tüm toplumların ortak sorunu olan işsizlik ile ilgili çalışmaların sayısı oldukça çoktur. Gelişmekte olan ülkelerde bile işsizlik ve kadın çalışan sayısının düşük olması gelişmekte olan ülkeler açısından daha çok tehdit içermektedir. Çözüm için sürekli alternatifler değerlendirilmektedir. Örneğin New York Times da bir makalede kendi işini kendin yarat şeklindeki girişimciliği teşvik eden makaleler sosyal sorunların çözümünde alternatif yaklaşımlar olmaktadır (Güven, 2013). Her bölgenin kültürel ve ekonomik yapısı farklı olduğundan bölgesel sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik farklılıklarda bölgelere göre farklı sosyal inovasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle tek tip geliştirilen bir modelin farklı ihtiyaçlara sahip bölgeler için bir yararı olmayacaktır. Sosyal sermayeden yararlanarak yapılan çalışmalarda belediyenin sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı çalışmalarda önem kazanmaktadır. Sosyal belediyecilik yaklaşımında sivil toplum kuruluşlarının olması ve bunların üye sayısı önemlidir. Dünya Değerler Araştırması'na göre; İsveç vatandaşların % 85'i, Hollanda'da vatandaşların % 84, Amerika Birleşik Devletleri'nde % 71, Almanya da ise % 67 oranında vatandaşın en az bir derneğe üyeliği bulunmaktadır. Meksika da % 24, Hindistan da %13 dir. Gelişmekte olan ülkelere bakıldığında kurumlara katılımın yüzdesi de azalmaktadır (Krishina, 2002: 3). 6

132 121 Sivil toplum kuruluşlarının varlığı toplumda sorunları olan birey ve kurumlar için çözüm alternatifi olmakta, güvenlik ve sosyal sorumluluk açısından katkı sağlamaktadır. Ancak birey yaşam alanını ilgilendiren sorunların devlet tarafından ele alınması gerekirken sadece sivil toplum kuruluşlarıyla bunlara çözüm oluşturma çabasına destek olunmaması bölgesel düzeyde bireylerin yaşam kalitesini artıran çaba olarak görülememektedir. Sivil toplum kuruluşlarının bu anlamdaki misyonu toplumsal sorunların çözülmesi ve bölgesel ekonomiye katkıda bulunması açısından son derece yarar sağlayan çabalardır. Ancak devletin organları olarak görülen yerel yönetimlerde özellikle belediye gibi stratejik konumu olan ve bölgede en geniş yetki alanına sahip olan kurum olması nedeniyle daha farklı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyo-ekonomik düzeyde mevcut piyasa düzenine uygun çalışmalar için devlet, halkın katılımı, firmaların hangi sorumlulukları alacağı konusunda politikaların belirlenmesi gerekmektedir. Örneğin, bir bölgedeki yoksulluk sorunu çözülecekse ihtiyaç duyulacak olan alt yapı, teknik sistem, hizmet ve finansal yarar sağlayacak birey ve kurumların görevleri nasıl olacaktır sorularının cevaplarının belirlenmiş olması gerekmektedir (Novogratz, 2013). Bu alt yapının hazırlanması için STK lardan ve özel frmalardan daha fazlasına ihtiyaç duyulmaktadır Dünyada Sosyal İnovasyon Sosyal inovasyon yakın zamanda daha sık kullanılmakla birlikte kavram olarak eskiden beri varlığını korumaktadır. İlk örnek olarak köleliğe karşıt görüşte olan Garrison tarafından 1833 yılında American Anti-Salavery Society ve 1889 da Adams tarafından yoksul insanlara hizmet için kurulan Hull House gösterilebilir. Daha sonra 1976 da Yunus un Bangladeşte yoksulluk ve kadınlar için kurduğu Grameen Bank ile 1980 de Drayton tarafından kurulan Ashoka sosyal inovasyonun ilk oluşumlarına gösterilecek örneklerdendir (Mair &Marti, 2006). Örneklerdeki gibi sosyal faaliyetlerde bulunan girişimciler; kâr amacı olmadan toplumdaki bireyler için yarar sağlamak adına faaliyetler düzenlemektedir. Bu projeler sayesinde hem sorunların çözümüne katkı sağlanmakta hem de o konularla ilgili genel ön yargılarında da değişim sağlamaktadır (Sagawa & Segal, 2000). Sosyal inovasyon için bahsedilen isimlerden Muhammed Yunus aynı zamanda 2006 yılında mikro kredi ile yaptığı yenilikle ilgili Nobel Ödülünü almıştır. Bu ve benzeri çalışmalar sosyal inovasyonun daha çok dikkat çeken ve değer oluşturan bir kavram olmasını sağlamaktadır. Bu sayede işletmelerle sosyal gelişim arasında bağ kurulması da mümkün olmaktadır. Bireysel veya kurumsal yapılan hayırseverlik ve sosyal sorumluluk projeleri toplumsal duyarlılığı göstermek için önemlidir. Ancak hayırsever olmak sadece vicdanı rahatlatmak değil aynı zamanda bireylerin yaşam kalitesini artıran türdeki çabalardan oluşmalıdır (Güven, 2013). Sosyal amaçlı gerçekleştirilen her faaliyette hem ekonomik kâr elde edilmekte hem de bu kârın yine sosyal amaçlı kullanılması ile sonuçlanmaktadır. İstihdam imkânı oluşturan faaliyetler aynı şekilde bölgesel ekonomik büyüme ve mutlu bölge halkı oluşumuna destek sağlamaktadır. Örneğin, kamu sektöründe inovasyon konusunda lider olan Danimarka da 2002 yılında kurulan MindLab etnograf, tasarımcı ve kamu politikaları uzmanları ile birlikte çalışılmaktadır. Oluşturdukları faaliyetler ile bireylerin sosyal yaşamdaki problemlerin giderilmesi için çaba verilmektedir. Atık yönetimi, istihdam sorunu, cezaevindeki hükümlülerle gardiyanlar arasındaki sorunlar, engelli bireyler gibi birçok alanda yaratıcı fikir ve çalışmalarla bölgesel kalkınmaya destek sağlamaktadır. Bunun dışında İngiltere de LiveWork, Engine, Participle ve Think Public gibi danışmanlık şirketleri, Ulusal Sağlık Hizmetleri nin Institute for Innovation and Improvement (İnovasyon ve Gelişim Enstitüsü), UK Design Council ın Public Services by Design programı gibi kuruluşların sayısında artış olduğu görülmektedir. Amerika da IDEO ve Local Projects şirketi, Bloomberg Philanthropies Sivil toplum kuruluşu, New Urban Mechanics kurumu ve US Office of Personnel Managment ait olan İnnovation Lab gibi kurumlar bulunmaktadır (Bason, 2013). Yine DFID (İngiltere Kalkınma Örgütü) ve GIZ (Almanya Kalkınma Örgütü) 2012 de düzenlenen zirve sosyal inovasyon çalışmaları için önemlidir. Hindistan da yapılan zirvede hem sosyal girişimciler tanıtılırken aynı zamanda Sosyal Girişimcilik Ödülleri de dağıtılmıştır (George, 2013). 7

133 122 Bu güzel örneklerin yanı sıra bu anlamda doğru olmayacak ülke çalışmalarıyla da karşılaşmaktayız. Örneğin; Meksika da bu anlamda hayırseverlik kavramı çok zayıf olduğu için sosyal sorunların çözümü için çok fazla çalışma yapılmadığı görülmektedir. Diğer taraftan sosyal girişimcilerin karşılaştığı en büyük sorun da bu anlamda yapılacak olan çalışmalara yasal olarak izin verilmemesidir. Dolayısıyla ülke ya da bölgeler açısından değerlendirildiğinde bölge kalkınması için ekonomik verilerin artışını sağlayan üretim dışında sosyal temelli faaliyetlerin de ekonomik katkılarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Hükümet politikalarının yerel kalkınma için çaba gösteren kurum ve diğer kuruluşlara destek olması ya da imkân sağlaması da ülke politikalarında yer alması gereken yaklaşımlardan biridir. Türkiye bu açıdan biraz daha avantajlı olan ülkeler arasında yer almaktadır. Şu ana kadar hükümet politikalarında bazı dönemlerde insan odaklı yaklaşımlara çok fazla önem verilmese de bu anlamda çalışan birey ve kurumlara engelleyici bir politika sürdürdükleri de görülmemektedir. Ayrıca birey ilişkilerine değer veren bir toplum olmamız açısından oluşan sorunlara hep birlikte çözüm bulunması gibi çabalarla da karşılaşılmaktadır. Diğer taraftan nüfus yoğunluğu gençlerden oluşan ve büyük nüfusa sahip olan bir ülke olarak gelişmiş ekonomiler arasında yer almıyor olmak bölgeler arasında büyük sosyo-ekonomik farklılıklar olması nedeniyle sorunlarda süreklilik arz etmektedir. Sosyal inovasyon açısından bakıldığında Türkiye de son yıllarda çalışmalarda artış görülmektedir. Örneğin; TÜSEV (Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı) in yaptığı çalışmalar sosyal girişimciliğe öncülük yapmaktadır. Sosyal İnovasyon Merkezi, uluslararası platformda destek sağlayan Ashoka, Sabancı Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi gibi kurumların rehberlik ve çalışmaları da toplumsal kalkınma sürecine destek veren kurumlar arasında yer almaktadır. Türkiye de Türk girişimci birey ve kurumların yapmış olduğu çalışmaların yanı sıra, küresel bazda dünyanın birçok yerinde üyeleri bulunan kurumlarla da çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, 1980 yılında Bill Drayton tarafından kurulan Ashoka sosyal girişimcilere fon sağlamak amacıyla kurulmuştur ve dünyanın neredeyse her bölgesinden üyeleri bulunmaktadır. Türkiye de Avrupa bölgesi içinde faaliyetlere katılmaktadır. Toplamda 24 Türk üyesi bulunmaktadır. Yurttaş katılımı, çevre, sağlık, insan hakları toplamında %1.27 paya sahiptir (Kayalar ve Arslan, 2013). Diğerlerine göre çok düşük bir oran olmasına karşın ülkemiz adına atılan adımlar için örnek teşkil etmektedir. Ancak Türkiye de sadece sosyal girişim faaliyetlerini ele alacak ve bölgesel gelişmeler için çalışacak bir kamu desteği hala bulunmamaktadır. Sadece Türkiye açısından değerlendirildiğinde kamu tarafından finans desteğinin olmaması yapılacak sosyal girişimlerin gerçekleşmesinde sorunlara neden olmaktadır ( Ersen ve Ekmekçi, 2013). 2. YEREL EKONOMİK KALKINMA VE SOSYAL İNOVASYON Bugün için dünyayı genel olarak tehdit eden sorunların bir kısmı artık bilinmektedir. Salgın hastalıklar, iklim değişiklikleri, nükleer silahlardaki artış, otizm, su tasarrufu gerekliliği gibi küresel sorunların varlığı her ülke için aynı tehdidi oluşturmaktadır. Dünyayı ilgilendiren bu sorunlarla mücadele edebilmek içinse bireylerin birbiriyle iletişim halinde olması ve ortak sorunlara ortak çözümler oluşturmak için işbirliği yapması gerekmektedir. Dolayısıyla böyle durumlarda daha geniş sosyal inovasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Makro düzeyde hükümetler arasında yapılacak işbirlikleri ile bu sorunlara çözüm aranması söz konusuyken mikro düzeyde bakıldığında bölgesel mücadeleye indirgenmesi gerekmektedir. Tüm ülkeler açısından değerlendirilecek olursa bölgesel farklılıklar ve ülke kaynaklarının farklı dağılımı nedeniyle her bölgenin farklı uygulamalarla sorunları çözmeleri gerekmektedir. Küresel sorunların dışında ülke sosyo-ekonomik yapısında mevcut olan sorunlar ve bölgelere göre de ayrıca oluşan sorunlar bir araya getirildiğinde bir bölgeyi etkisi altına alan ve çözüm bekleyen sorunların çok da az olmadığı görülmektedir. 8

134 123 Üretim ve iletişim teknolojilerindeki inovasyon kullanımı ile gerçekleştirilen sosyal inovasyonlar toplumda ekonomik gelişime katkı sağlamaktadır. Ayrıca bazı uzun vadede gelişen sorunlara (iklim değişikliği, yaşlı nüfus artışı vb.) ancak sosyal inovasyon gibi kompleks ve sürdürülebilir planlarla katkı sağlanabilmektedir. Bir bölgenin yerel kalkınma faaliyetleri açısından bakıldığında ise, öncelikli amacın bölgenin sosyokültürel ve sosyo-ekonomik olarak sorunlarının ele alınması ve çözümü için yine sosyo-ekonomik politika ve çalışmalar yürütülmesi olmaktadır. Diğer taraftan gelişmiş bölgelerin diğer bölgelere karşı rekabet edilebilirliğindeki artış da bölge halkı açısından önemlidir. Geleneksel anlayışta yerel kalkınma veya toplumsal kalkınmayı etkileyen unsurlar basit bir bakış açısından oluşmaktadır. Ancak sadece ekonomik büyümenin yeterli olmadığı ve eksik olan alanların fark edilmesi ile entelektüel sermaye, insan sermayesi, beşeri sermaye ve nihayetinde sosyal sermaye de bu eksiklikleri açıklamada kullanılmaya başlanmıştır. Kalkınmayı etkileyen diğer faktörlere göre ölçülebilmesi ve saptanması daha zor olsa da kalkınma sonuçlarında bir paya sahip olduğu da kabul edilmektedir. Şekil 3. Firmaların İnovasyon Performanslarını Etkileyen Ulusal İnovasyon Politikaları Kaynak: Yavuz, A., Albeni M. ve Kaya, D. G Ulusal İnovasyon Politikaları ve Kamu Harcamaları: Çeşitli Ülkeler Üzerine Bir Karşılaştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. C.14, S.3 s.73. Ekonomik büyümenin dışında kalan sosyo-kültürel alandaki gelişmeler hayat standardını gösteren unsurlardır. İktisat açısından bireylerin hayat standartlarına bakılırken bahsedilen göstergeler genellikle otomobil, kamyon, otobüs sayısı, ileri teknoloji ürün sayısı, sinema salonu sayısı gibi göstergeler olmaktadır. Sadece bu açıdan bile ele alınsa bireylerin eşit gelir dağılımına sahip olması ya da yoksulluğun azaltılması ya da bireysel yaşam kalitesinde artış sağlanması açısından sosyal sermayeden yararlanma ile belirlenen faktörlerde artış sağlanabilecektir. Bölgesel yatırımlardaki artış, istihdam olanaklarının artışı ve yapılan işbirliği sayesinde kent ya da bölgenin rekabet edilebilirliği artacaktır. Ancak bireylerin gelir düzeyindeki artış yaşam alanına etki etse de bunun hangi şekilde yapılacağını göstermediğinden bu defada yaşam kalitesi sorunları ile karşılaşılmaktadır. Bu aşamada biraz sosyal sermayeden bahsetmek iyi olacaktır. Sosyal sermaye; ilgili gruptaki bireyler arası ilişkileri 9

135 124 göstermektedir. Bireyler arası güven, kurulan sosyal ağların gücü, karşılıklılık, işbirliği ile oluşan çıktılardır. Bölgesel olarak sosyal sermaye o bölgedeki kalkınma çabalarının gerçekleştirilmesi açısından verimlilik, süreç, çalışmaların kolay uygulanabilirliği ve dolaylı oluşturacağı bölge ekonomisine olan katkısı açısından önemli olmaktadır. Dolayısıyla sosyal sermayesi yüksek olan bölgelerde yapılacak sosyal inovasyon çalışmalarında da beklenen sonuçlara ulaşmak daha kolay ve kısa sürede olacaktır. Sosyal sermayenin inovasyonla yakın ilişkisi vardır. Yeni bir buluş ya da üretimde yenilenme sosyal sermayesi yüksek olan bölgelerde hemen gerçekleşmekteyken sosyal sermayesi düşük olan bölgelerde daha uzun zamana ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla yüksek sosyal sermayeye sahip bölgelerin ekonomisi, ileri teknoloji kullanımına da açık olmaktadır (Iyer, Kitson, Toh., 2005). Bahsedilen çalışmaların yapılabilmesi için küresel boyutta öncelikli olarak hükümetlerin kurumsal ve hukuki alt yapıyı oluşturmaları gerekmektedir. Ekonomik, toplumsal ve siyasal amaçların gerçekleşmesi için inovasyon stratejilerine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sayede etkin kaynak kullanımı sağlanacak ve toplumların refahıyla ekonomik büyüme doğru orantıda geliştirilebilecektir (Yavuz, Albeni ve Kaya, 2009). Bu nedenler bireylerin toplum içinde var olma mücadelesinde karşılaştığı sorunlardır. Bireylerin tek başına verdiği bu mücadelede yer almak, destek olmak ya da birey sorunlarının toplumsal sorun olduğunu kabul etmek sosyo-ekonomik iyileştirme için kullanılabilecek araçlardan biridir. Bunların giderilmesi için birey yakın çevrenin maddi manevi ilgisine ihtiyaç duymaktadır. Bu ilgiyi sağlayacak öncü kurum ise sadece sivil toplum örgütleri değil belediyeler gibi devleti temsil eden organlar olmalıdır. Belediyelerin organize etmesi için çalışmanın bu kısmında belediyelerin çalışma ortamları ele alınacaktır Belediyeler ve Sosyal İnovasyon Yerel kalkınma ve toplumsal duyarlılık çalışmalarını gerçekleştiren kurumlar arasında kalkınma ajansları, belediyeler, kent konseyleri, muhtarlıklar, ilçelerde özel il idareleri, sivil toplum kuruluşlar ve diğer dernekler bulunmaktadır. Bu kurumların içinde kalkınma ajansları bölgesel kalkınma açısından en çok yarar sağlayacak kurumlar gibi görünse de kuruluşu gereği devlet organı olarak bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Kalkınma Ajansları sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun ile Kalkınma Ajanslarının kurulması kanuni bir temele bağlanmıştır. Dolayısıyla hükümet politikalarında işbirliği olarak yer almakla birlikte bölgesel birey (vatandaş) açısından bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Diğer kurumların içinde en kompleks ve geniş yetki alanına sahip kurum belediyelerdir. Bu nedenle yerel kalkınmada en üst rolü üstlenen belediyeler olmaktadır. Diğer taraftan belediyelerin kentsel yönetişim anlayışı ile yerel demokrasinin sağlanması ve bölgesel sorunların çözümünde yerel ölçekte bilgi ve kapasitenin doğru kullanılması gerekmektedir. Bunun sağlıklı şekilde yapılabilmesi için ise katılımcılık ve işbirliğinin olması gerekmektedir (Chashin, Garg, 1997). Bölgesel inovasyon çalışmalarının önemi yapılan araştırmalarda da vurgulanmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalarda inovasyonun bölge halkının üzerinde oluşturduğu sosyo-ekonomik düzeydeki pozitif etkileri de görülmektedir. Bu bağlamda bölgenin en yetkili kurumu olan belediyeler tarafından yapılacak olan sosyal inovasyon çalışmaları ise diğer bölgesel inovasyon çabalarına göre çok daha fazla etki oluşturacaktır. Hayırseverlik ya da toplumsal duyarlılık olarak yapılan çalışmalarda sosyal sorumluluk bilinci ile gerçekleştirilen her faaliyetin bölgenin toplumsal durumuna ve bireysel yaşam alanına da etki edecektir. Belediyelerin organizasyonunda hazırlanacak olan sosyal inovasyon projelerinin bulunduğu bölgeye etkisi şu şekilde olacaktır: 10

136 125 Şekil 4. Sosyal İnovasyonun Bölgesel Etki Alanları Birey Yaşam Kalitesi Eğitim, Sağlık, çevre, insan hakları, gönüllü katılım, sosyal sermaye Ekonomik büyüme Yerel yönetimlerde sorumluluğu olan ve gönüllü sorumluluk alan tüm kurumlar yaptıkları çalışmalarla yerel halkın işbirliği, iletişim, güven, gönüllü katılım, sosyal değerlerinin korunması gibi faktörlerle sosyal sermayeyi geliştirmektedir. Sosyal sermayesi yüksek olan bölgelerde sosyo-kültürel ve sosyoekonomik etkileri daha çabuk görülecektir. Ancak belediyelerin sosyal sermaye ve yönetişim temelli çalışmalarında en çok karşılaşılan sorunların yönetimsel karar faaliyetlerinde demokratik katılımın sağlanamayışı, verilen kararlarda ve uygulamalarda istenildiği ölçüde şeffaflık ve hesap vermede eksikliklerin olmasıyla diğer kurumlarla olan işbirliği ve haberleşme, koordinasyonda ihmal olduğu anlaşılmaktadır (Ak, 2009). Bu nedenle sosyal inovasyon organizasyonları için öncelikle belediyelerin yönetim biçimleriyle ilgili eksikliklerini gidermeleri gerekmektedir. Burada sosyal inovasyonun sağlayacağı yararlardan biri de belediyelerin yönetim biçimlerine dair yapacakları sosyal inovasyondur. Dolayısıyla öncelikle kendi sistemlerini kurup sürdürülebilir hale getirmesi ve sonra bölge halkının refah düzeyini artırmak için sosyal inovasyon çalışmalarını gerçekleştirmesi doğru bir strateji olacaktır. Bu bağlamda belediyelerin öncelikle hazırladıkları yerel kalkınma planlarında bölgesel sosyoekonomik sorunların tespiti ve bunların giderilmesine yönelik alternatiflerin belirlenmesi gerekmektedir (bu çalışmalar her belediye tarafından gerçekleştirilse de genellikle durum saptamalarında zayıf kalındığı gözlenmektedir). Karar verilen faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için gerekli kaynak ve diğer etkenleri de belirledikten sonra STK, işletme, bölge kaynakları ile belirli süreli işbirlikleri ile uygulamaya geçilebilecektir. Dolayısıyla ilgilenen her aktörün bireysel çabası yerine organize edilmiş ve bir devlet organının liderliğinde yürütülmesiyle halkın katılımını da sağlamak kolay olacaktır. Bu anlamda çalışmaları olan belediyelerin örnek alınması ya da belirlenen stratejilerden yararlanarak sosyal inovasyon uygulamaları yapılması da yerel kalkınma faaliyetlerinde başarı sağlayacaktır. Diğer ülkelerin belediyelerinin sosyal inovasyon çalışmalarında ye alan çalışmalara öneri olabilecek uygulamalar şunlar olabilir: Sosyal girişimcilik okulu kapsamında Teknoloji Kentsel gelişim Bölgesel ulaşım geliştirme Toplumsal gelişim Kamu politikaları Kentsel dönüşüm Kendi kendine yardım grupları 11

137 126 Mahalle fidanlığı kurma Tüketici kooperatifleri Kendi konutunu inşa etme Organik tarım teşviki Halk sağlığı projeleri Çocuk bakımı (sağlık, yetiştirme ve pedagoji) Çevre bilinci Kadın ve çocuk hakları Enerjiden yararlanma (rüzgâr, güneş, yenilebilir enerji) Kronik rahatsızlıkların tedavisi Diyabet, böbrek yetmezliği vb. rahatsızlıkların tedavisi Örnek projeler ve yeni oluşturulabilecek sosyal inovasyon uygulamalarının alt yapısı hazırlanırken geçici çözümler değil kalıcı çözümler oluşturmak için çalışılması gerekmektedir. Sadece hayırseverlik ya da sosyal sorumluluk projeleri ile yapılacak sosyal inovasyon yerel kalkınmada geçici etkiler oluşturacaktır. Kalkınmanın amacı sorunları azaltmak değil sosyo-ekonomik gelişim elde edilmesidir. Sonuç olarak sosyal inovasyon çalışmaları geçici değil kalıcı çözümler üretmek amacıyla hazırlanmalı ve sürdürülebilir olmalıdır. Victor HUGO nun da dediği gibi; Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz. Biz ise, ortadan kaldırılmış yoksulluk. Bu yüzden anlaşamıyoruz. Teşekkür Makalemi hazırlarken yardımını esirgemeyen oda arkadaşım Öğr.Gör. Nuran KARAAĞAOĞLU na teşekkürü borç bilirim. Kaynaklar Ak, A. (2009). Ulusal Kalkınma Aracı Olarak Belediyelerin Kaynak Kullanım Meselesine Güncel Bir Yaklaşım. Ankara: Ulusal Kalkınma ve Yerel Yönetimler Sempozyumu. S: Anheier, H. K in Sivil Toplum Kuruluşları. Optimist Dergisi özel sayısı. 5. sayı. S: Bal,O İnovasyonun Ekonomik Kalkınmaya Etkileri. İKDER. Bason, C İnovasyonun Devlet Boyutu. Optimist Dergisi özel sayısı. 5. sayı. S: Certo, T., Miller, t Social entrepreneurship: Key issues and concepts. Business Horizon 51, Çakır, S Ar-Ge, Yenilik (Innovation), Buluş (Invention) Arasında Ne Fark Var? S ?trk=groups_most_popular-0-b-ttl&goback=.gmp_ Drucker, p İnnovation and entrepreneurship. Burlington : Charon Tec ltd. Ersen, T. B. ve Ekmekçi, A Sosyal Girişimcilik ve Türkiye. Optimist Dergisi özel sayısı. 5. sayı. S: 6-8. Güven, S Sosyal Etki Yaratmak. Optimist Dergisi özel sayısı. Sayı: 5. s: 4-5. George, M. M Londra ve Newyork ta Sosyal İnovasyon. Optimist Dergisi özel sayısı. Sayı: 5. s: Iyer, S., Kitson, M., Toh, B Social Capital, Economic Growth and Regional Development. Regional Studies. Vol Kayalar, M. ve Arslan, T. E., Ashoka ya üye Sosyal Girişimcilerin Türkiye ve Dünyadaki Faaliyet Alanlarının Karşılaştırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi Elektronik Dergi Sistemi. Koç, O Toplumsal Sorunlarla Mücadelede Bir Kaldıraç Olarak Sosyal İnovasyon ve Sosyal Girişimcilik Açısından Önemi. Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi (5:2). S: Köse, S Sürdürülebilirlik Perspektifi İçinde Sosyal Devlet Yaklaşımı: STK ların Sosyal 12

138 127 İnovasyon Rolü ve Yoksullukla Mücadelede Son Modeli. Yüksek lisans Tezi. Mair, J., Martı, I.; Social Entrepreneurship Research: A Source of Explanation, Prediction, and Delight, Journal of World Business, 41, ss Mulgan, G Social İnnovation. What it is, why it Matters and how it can be accelerated. London: The Basingstoke Press. First published. Novogratz, J Yoksulların Yanında Durmak. Optimist Dergisi özel sayısı. Sayı: 5. s: Schumpeter, J. A Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi. Ankara: Alter yayınları. Tolunoğlu, M Sosyal İnovasyon Nedir, Örnekleri ve Mekanizması. Ünal, G. T İnovasyon nedir? Yavuz, A., Albeni M. ve Kaya, D. G Ulusal İnovasyon Politikaları ve Kamu Harcamaları: Çeşitli Ülkeler Üzerine Bir Karşılaştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. C.14, S.3 s

139 128 TR41 BÖLGESİ İÇİN AKILLI UZMANLAŞMA ALANININ BELİRLENMESİNDE GÖSTERGELER YAKLAŞIMI Emine ARSLAN PAULİ 1, Yasin DALGIÇ 2 ÖZET Akıllı uzmanlaşma, bir ülke ya da bölgenin bir alanda AR-GE ve yenilikçiliğe önem vererek rakipler arasında uzmanlaşmasını ve böylelikle amaca dönük politikalarla ekonomisini güçlendirmesini amaçlar. Ele alınan ülke ya da bölgede akıllı uzmanlaşmanın sağlanabileceği alanın belirlenmesi, doğru ve gerçekçi bir yol haritası çıkarılması adına önem taşımaktadır. Akıllı uzmanlaşmanın sağlanacağı alanın belirlenmesinde farklı yöntemlere başvurulmaktadır. Bunlar, bilim ve teknoloji alanındaki göstergelerin analizi, istihdamın sektörel dağılımı, ihracat göstergeleri ve öngörüler içeren yaklaşımlardır. Bu yöntemlerden göstergeler yöntemi, uzmanlaşılacak alanın belirlenmesinin yanında, AR-GE ve yenilikçilik politikalarının akıllı uzmanlaşmadaki etkilerinin ölçülmesi ve değerlendirmesi adına da önemlidir. Bu çalışmada, Türkiye de TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Bölgesi için, AR-GE ve yenilikçiliğe yönelik göstergelerin kullanılmasıyla bölge için akıllı uzmanlaşma alanların belirlenmesine çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: TR41 Bursa Eskişehir Bilecik, SMART, akıllı uzmanlaşma, AR-GE ve yenilikçilik göstergeleri ABSTRACT INDICATOR APPROACH TO DETERMINE SMART SPECIALISATION AREA IN TR41 REGION Smart specialisation aims to make a region or a country specialise among its competitors by putting emphasis on R&D and innovation and therefore strengthen its economy with policies towards the target. To determine the area in which the country or region may provide smart specialisation is important in order to create a right and realistic road map. The different methods are used to determine in which area the smart specialisation will be provided. These are the approaches including analysis of the indicators in science and technology, sectoral distribution of employment, export indicators and forecasts. Among these methods, indicator method is also important for measuring the effect and evaluation of R&D and innovation policies beside determining the specialisation area. In this article, by using R&D and innovation indicators, it is aimed to determine smart specialisation areas for TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Region in Turkey. Keywords: TR41 Bursa Eskisehir Bilecik, SMART, smart specialisation, R&D and innovation indicators GİRİŞ Akıllı uzmanlaşma, önceleri, bir bölgeyi varolan ya da yeni alanlarda, diğerlerine kıyasla daha avantajlı hale getirebilecek faaliyetlerde bilgi yatırımlarının nasıl yönlendirileceğiyle ilgili bir 1 Uzman, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), Bursa, Türkiye, e-posta: eminearslan.pauli@bebka.org.tr 2 Uzman, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), Bursa, Türkiye, e-posta: yasin.dalgic@bebka.org.tr

140 129 kavramken, artık bu ilk tanımının ötesinde, politika uygulamalarını da içine alan daha kapsamlı bir kavrama dönüşmüştür. Akıllı uzmanlaşmanın rolleri: 1. Bilimsel, teknolojik ve ekonomik uzmanlaşmanın diğer bölgelere kıyasla avantaj sağlaması ve ekonomik kalkınmayı tetiklemesi, 2. Avantaj sağlayan ya da gelecekte sağlayabilecek alanların tanımlanması için politika yaklaşımı oluşturulması 3. Uzmanlaşma stratejilerinin ekonomik ve sosyal çıktılara dönüştürülmesi için bölgelere, özel sektör paydaş ve girişimcilere kilit rol veren yönetişim uygulamalarının geliştirilmesidir. Avrupa Birliği, 2020 yılına kadar olan süre için oluşturduğu Avrupa 2020 adındaki büyüme stratejisinde; akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomi olmayı amaçlamaktadır. Avrupa Birliği nin 2020 ye kadar ulaşmak istediği beş güçlü hedefinden biri olan yenilikçilik hedefine ulaşılması için, ulusal ve bölgesel düzeyde girişimcilik süreçlerinde akıllı uzmanlaşma stratejilerinin oluşturulması ve böylelikle Avrupa Birliği (AB) yapısal fonlarının daha etkin kullanılması ile AB, kamu ve özel yatırımlar arasındaki sinerjinin artırılması amaçlanmaktadır. RIS3 (Research and Innovation Strategies for Smart Specialisation- Akıllı Uzmanlaşma için Araştırma ve Yenilikçilik Stratejileri) ün amacı: Tüm bölgeler için yenilikçiliği bir öncelik haline getirmek Yatırımda odaklanmak ve sinerji oluşturmak Yenilik sürecini iyileştirmek Yönetişimi artırmak ve paydaşların daha yoğun bir şekilde katılımını sağlamaktır. Bu stratejilerin ekonomik amaçları arasında özellikle bölgeleri uluslararası yatırımcılar için daha görünür kılmak, kalkınma stratejilerinde çakışmalardan ve tekrarlardan kaçınmak ile bilgi yayılımını ve teknolojik çeşitlendirmeyi teşvik etmek yer almaktadır. Akıllı Uzmanlaşma için Araştırma ve Yenilikçilik Stratejileri Avrupa Birliği kaynaklı bir strateji olmakla birlikte OECD ülkeleri de akıllı uzmanlaşma yaklaşımını yakından takip etmektedir. Akıllı uzmanlaşma barındırdığı rolleriyle, ülke ya da bölgelerin yenilikçiliğe yönlenen, bilgi yoğun dinamiklerini yerel olarak harekete geçirmeleri, bir ekonomik gelişme politikası yürütmeleri yararlı olmaktadır. Böylelikle, bölge ve ülkelerin özellikle krizden uzak bir ekonomi sürdürebilmelerine yardımcı olmaktadır. AKILLI UZMANLAŞMA ALANI Akıllı uzmanlaşmanın sağlanabileceği alanların belirlenmesinde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bunun için kullanılabilecek tek başına yeterli olabilecek bir yöntem olmadığı gibi birçok farklı yöntemin biraraya getirildiği yaklaşımlar takip edilebilmektedir. Bunlardan ilki bilimsel ve teknolojik uzmanlaşmanın analizidir. Bu grupta değerlendirilebilecek olanlar, AR-GE yatırım harcamalarının, bilimsel yayınların ve patent başvurularının alanlar itibariyle dağılımının analizidir. Bu analizde, gösterge değerlerinin kıyaslanan diğer bölgelerin üzerinde ya da ülke geneline göre üzerinde olup olmadığına bakılır. Burada farklı göstergelerin sektörlerle ilişkilendirilmesine çalışılır. Bu analizin avantajlı olduğu yön, çoğunlukla kıyaslamalı yorum yapılamasına olanak sağlamasıdır. Dezavantajı ise, bilim ve teknolojiyle ilgili göstergelerin alan belirlemesinin ilk adımı olması, daha sonra aday alanların ticari ve yenilikçi yönünün incelenmesi gerekir. Diğeri ise bölgesel ekonomik uzmanlaşma alanının analizidir. Bu analizde istihdam ya da katma değere göre nasıl bir uzmanlaşmayla karşılaşıldığına bakılır. Diğer bölge ekonomilerine kıyasla,

141 130 bölgede hangi sektörlerin öne çıktığına ve sektörlerde kümelenmenin görülüp görülmediği analiz edilir. Kullanılabilecek ekonomik göstergeler her ne kadar sektörler arası etkileşimi ortaya koymasa da sektörlerde varolan yığınlaşmaları ortaya çıkarabilmektedir. Bu sebeple, yapılan ekonomik analizin ardından sektörler arası ilişkileri ortaya koyan bir çalışmanın yanında, sektörlerin içinde yenilikçiliğin katkıda bulunabileceği sektörler sıralanmalıdır. Bu çalışmanın kapsamına, ayrıntılı ekonomik uzmanlaşma analizi ve içinde yer alan kümelenme analizleri dahil edilmemiştir. Çalışmada, temel olarak bilimsel ve teknolojik uzmanlaşmanın analizi kapsamında yeralan akıllı uzmanlaşma alanının belirlenmesinde göstergeler yaklaşımına değinilmiştir. Bu kapsamda, AR-GE ve yenilikçiliğe yönelik göstergelerin kullanılmasıyla bölge için akıllı uzmanlaşma alanların belirlenmesinde TR41 Bölgesi Bölgesi örnek olarak çalışılmıştır. TR41 BÖLGESİ TR41 Bölgesi İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) na göre Türkiye de oluşturulan 26 istatistiki bölgeden biridir. Bu bölgeye, Bursa, Eskişehir ve Bilecik illeri dahil edilmiştir. Coğrafi olarak, İç Anadolu ve Marmara Bölgeleri üzerinde olan bölgenin yüzölçümü göl hariç 28565,54 km 2, 2014 nüfusu ise tür. Bölge, 2011 yılı itibariyle milyon TL Gayri Safi Katma Değeri (GSKD) ile ülke GSKD nin %6,39 unu oluşturarak 26 bölge içinde dördüncü sırada gelmektedir. TR41 BÖLGESİNDE AKILLI UZMANLAŞMA ALANLARI Bilimsel Araştırma Uzmanlaşması TR41 Bölgesinde, Bursa da biri vakıf, ikisi devlet üniversitesi olmak üzere 3, Eskişehir de 2 devlet üniversitesi, Bilecik te 1 devlet üniversitesi olmak üzere toplamda 6 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerden en eski olanlarından Anadolu Üniversitesi nin temelini 1958 de kurulan Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi oluşturur, üniversite 1982 de Anadolu Üniversitesi ne dönüşmüştür. Bölgenin diğer köklü üniversitesi olan Bursa da bulunan Uludağ Üniversitesi ise temelini 1970 yılında İstanbul Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan Bursa Tıp Fakültesi ile 1974 yılında kurulan Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi nden almaktadır. Bilimsel uzmanlaşmanın belirlenmesi için kullanılan en yaygın göstergeler, üniversitelerin bilimsel yayınlarıyla ilgili göstergelerdir. Bilimsel yayınların bölgelerde uzun yıllar boyunca, hangi konularda ana olarak yoğunlaştığının belirlenmesi AR-GE ve yenilikçiliğin temel taşı olan bilim alanındaki uzmanlaşmayı ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, öncelikle TR41 Bölgesi illerindeki üniversitelerin bilimsel yayınlarına hem sayı olarak hem de her il toplamındaki payları olarak bakılmış, bu paylar Türkiye deki tüm bilimsel yayınların dağılımıyla kıyaslanmıştır.

142 131 Konularına Göre Bilimsel Yayın Sayısı Hukuk Ekonomi ve İşletme Ortak Disiplinler Yer Bilimleri Eğitim Matematik Bilgisayar Bilimleri Sosyal Bilimler Psikoloji ve psikiyatri Moleküler biyoloji ve genetik Mühendislik, malzeme bilimleri Biyoloji, kimya, fizik, astrofizik Zirai Bilimler, bitki ve hayvan Bilimleri, ekoloji ve Klinik tıp, farmakoloji, immünoloji, mikrobiyoloji, Bilecik Eskişehir Bursa Şekil 1. Konularına Göre Bilimsel Yayın Sayısı Veri Kaynağı: TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) üniversiteler yayın sayısı, Şubat Bursa, Eskişehir ve Bilecik illerindeki üniversitelerden yapılan yayınların %41,21 si Bursa dan, %57,33 ü Eskişehir den, %1,46 sı ise Bilecik ten gelmektedir. Bilimsel yayınlara konular itibariyle bakıldığında; Bursa, yıllarında klinik tıp, farmakoloji, immünoloji, mikrobiyoloji ve nörolojik bilimler alanı, ilden yapılan toplam yayınların %41,04 üne karşılık gelmektedir. Bu alanda verilen yayınların %79 unu klinik tıp alanında verilen yayınlar oluşturmaktadır. Alanın toplam içindeki oranı, klinik ve tıp bilimlerinin Türkiye toplamındaki oranı olan %38,04 ün üzerine çıkarak il için öne çıkan bir alan olmaktadır. Bursa da bunun yanında zirai bilimler, bitki ve hayvan bilimleri, ekoloji ve çevre alanında yapılan yayınlarıyla (toplamın %22,71 i) Türkiye deki oranın (%10,56) oldukça üzerindedir. Bu alandaki yayınların alt kırılımına bakıldığında, yoğunlukla bitki ve hayvan bilimleri alanında (%61 oranıyla) yayınlar yapıldığı görülmektedir. Biyoloji, kimya, fizik, astrofizik ile mühendislik, malzeme bilimleri alanlarında verilen yayın oranı hem Eskişehir hem de Bilecik için Türkiye oranlarının, sırasıyla %18,88 ve %16,58, çok üzerindedir. Bu oranlar sırasıyla Eskişehir için %26,46 ve %23,06 iken Bilecik için %28,94 ve %42,98 tir. Bilecik için mühendislik, malzeme bilimleri alanında yapılan yayınlar önemli bir oranda öne çıkmaktadır. Eskişehir için ise klinik ve temel tıp bilimleri, biyoloji, kimya, fizik, astrofizik ile mühendislik, malzeme bilimleri üç alanda yapılan yayınlar birbirine yakın oranda öne çıkan alanlardır. Yayın konularının toplam içindeki paylarına genel olarak bakıldığında, Bursa üniversitelerinin bilimsel yayınları klinik tıp, farmakoloji, immünoloji, mikrobiyoloji ve nörolojik bilimler alanında yığınlaşmıştır. Eskişehir ili ise biyoloji, kimya, fizik, astrofizik ile mühendislik, malzeme bilimleri nde, Bilecik de mühendislik, malzeme bilimleri ndeki bilimsel uzmanlaşma eğilimini ortaya koymuştur.

143 132 Bilimsel Yayın Yapılan Konuların Payları (%) Ekonomi ve İşletme Ortak Disiplinler Yer Bilimleri Klinik tıp, farmakoloji, immünoloji, 50 Zirai Bilimler, bitki ve Hukuk hayvan Bilimleri, ekoloji Biyoloji, kimya, fizik, astrofizik Mühendislik, malzeme bilimleri Moleküler biyoloji ve genetik Eğitim Psikoloji ve psikiyatri Matematik Bilgisayar Bilimleri Sosyal Bilimler Bursa Eskişehir Bilecik Şekil 2. Bilimsel Yayın Yapılan Konuların Payları (%) Veri Kaynağı: TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) üniversiteler yayın sayısı, Şubat Teknolojik Uzmanlaşma Teknolojik uzmanlaşma için kullanılan en yaygın göstergeler, patentle ilgili göstergelerdir. Genel olarak fikri mülkiyet hakları yenilikçilikle ilgili başlatılan ve yürütülmekte olan faaliyetlerle ilgili bilgi verir. Fikri mülkiyet haklarına başvuru süreci belli basamakların izlenmesi gereken uzun bir süreç olduğundan, patent başvuru sayısı göstergesi, yenilikçilikle ilgili potansiyeli daha iyi temsil eden bir göstergedir. Uzmanlaşmanın belirlenmesinde önemli olan yürütülen çalışmaların sürekliliği ve sürdürülebilirliğinim incelenmesi için bu gösterge, yılları için hesaplanmış, göstergenin değişim eğilimine bakılarak da yenilikçilik alanında uzmanlaşılan/ uzmanlaşılacak alan gözlemlenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, TR41 illeri için sektörel verilen patent başvuruları nüfusa oranlanarak, hem bölge illerinin birbiriyle kıyaslanması sağlanmış hem de ülke içinde, bölge illerin yenilikçilik bakımından fikri mülkiyet girişimleriyle ilgili öne çıkabilecek sektörleri olup olmadığına bakılmıştır. Bursa da Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı sektörü için yüz bin kişi başına patent başvurusu göstergesi ön plana çıkmaktadır. Bu sektörde, tekstil, gıda vb. alanlar için üretilen makineler yer almaktadır. İl için ikinci gelen sektör ise Başka yerde sınıflandırılmamış aletlerin imalatı sektörüdür. Ancak, Bursa da patent başvurularının hemen hemen mevcut tüm sektörlerden geldiği bu sebeple de başvuruların ana olarak yoğunlaştığı bir sektörün bulunmadığı gözlenmektedir. Eskişehir için önemli ilk sektör Bursa da da ön plana çıkan sektör olan Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı dır. İkinci sırada ise farklı bir sektör olarak Ana kimyasal maddelerin üretimi sektörü bulunmaktadır ve ardından Başka yerde sınıflandırılmamış ev aletleri imalatı gelmektedir. Eskişehir de başvuruların ana olarak söz konusu üç sektörden geldiği ve bu üç sektörde önemli bir yoğunlaşma olduğu görülmektedir. Eskişehir in Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı sektöründeki yüz bin kişi başına patent başvurusu yılları arası 2,03 e kadar çıkarak Türkiye için en yüksek 0,25 olarak gerçekleşen değerlerinin üzerine çıkmıştır.

144 133 Bursa- Sektörlere Göre Yüz Bin Kişi Başına Patent Başvurusu 4,50 4,00 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 0,50 0,00 Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı Başka yerde sınıflandırılmamış ev aletleri imalatı Eskişehir- Sektörlere Göre Yüz Bin Kişi Başına Patent Başvurusu 4,50 4,00 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 0,50 0,00 Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı Başka yerde sınıflandırılmamış ev Ana kimyasal maddelerin aletleri imalatı imalatı ,50 4,00 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 0,50 0,00 Bilecik- Sektörlere Göre Yüz Bin Kişi Başına Patent Başvurusu Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı Şekil 3. Sektörlere Göre TR41 İllerinde Yüz Bin Kişi Başına Patent Başvuru Sayısı Veri Kaynağı: Türkiye Patent Enstitüsü sektörlerine göre patent istatistikleri ve Türkiye İstatistik Kurumu nüfus istatistikleri kullanılarak hesaplanmıştır, Mart Bilecik için gösterge incelendiğinde patent başvurusu için bir sektörde yığınlaşma olmadığı görülürken, en fazla patent başvurusunun 'Başka yerde sınıflandırılmamış ev aletleri imalatı' sektöründe olduğu görülmektedir. Bu gösterge Türkiye için yıllarında 0,23-0,63 arasında gerçekleşirken, Bilecik için Türkiye değerinin çok üzerinde 2,07-3,98 arasında değişmiştir. Özellikle, hem Bursa ilinin hem de Eskişehir ilinin Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı sektöründeki sürekli ve istikrarlı patent çalışmaları, bu alanda bu iki ilin geçmişten gelen sanayisinin yenilikçilik alanına da kayarak, teknoloji ve yenilik üreten kimliklerini ortaya koymaktadır.

145 134 SONUÇ Çalışmada, TR41 Bölgesi illeri olan Bursa, Eskişehir ve Bilecik teki üniversitelerin uzun yıllar boyunca bilimsel yayınlarının konulara göre dağılımı incelenerek illerin bilimsel araştırma uzmanlaşmasına bakılmıştır. Diğer taraftan yenilikçilikle ilgili eğilimi ortaya koyan fikri mülkiyet haklarından patentle ilgili patent başvurularının ele alındığı göstergeyle de illerin teknolojik uzmanlaşması incelenmiştir. Her iki uzmanlaşmanın analizinin temel taşları göstergeler olmuştur. Akıllı uzmanlaşmanın belirlenmesinde göstergeler tek başına yeterli bir yaklaşım olmamakla birlikte, alan belirlenmesinde göstergeler yaklaşımı, analizlerin ilk adımı olmaktadır. Söz konusu göstergeler, akıllı uzmanlaşma için bölge/ ülke potansiyellerinin kıyaslamalı olarak ortaya konmasını sağlar. Bu sebeple, göstergeler yaklaşımı bölge/ ülkelerin uzmanlaşarak farklılaşmasını ve rekabetçi olmasını sağlayacak sektörlerin belirlenmesinde, kapsamlı analizlerin başlangıcı olarak alınabilir. Akıllı uzmanlaşma alanının belirlenmesindeki analizlerin önemi, akıllı uzmanlaşmanın hangi alanda gerçekleştirileceğinin belirlenmesinin önemine bağlı olarak büyüktür. Alan belirlemenin önemi özellikle, bölgelerin bölgesel yetenekleri, fırsatları ve ihtiyaçlarına göre gerçekçi politikaların oluşturulmasında ortaya çıkmaktadır. Akıllı uzmanlaşma alanının belirlenmesiyle, her bölgenin aynı öncelikleri tekrarlayarak ve aynı konularda kamu fonlarının kullanmasının önüne geçilebilir, daha az rekabetçi bölge/ ülkelerin ekonomilerini güçlendirecek farklı alanlarda uzmanlaşması sağlanabilir. KAYNAKÇA Glänzel, W., Thijs, B., Callaert, J., du Plessis, M., Andries, P., Debackere, K., Larosse, J., Geerts, N. OECD Smart Specialization Project Constructing the Baseline, ECOOM (Expertisecentrum O&O Monitoring) KU Leuven & EWI, Erişim tarihi: European Commision. National/Regional Innovation Strategies For Smart Specialisation (R IS3) Cohesion Policy , Foray, D., Goddard, J., Beldarrain, X.G., vd., Guide to Research and Innovation Strategies for Smart Specialisation (RIS 3), S3 Smart Specialisation Platform, European Union Regional Policy, Mart OECD, Draft Synthesis Report On Innovation Driven-Growth In Regions: The Role Of Smart Specialisation. OECD, Innovation-driven Growth in Regions: The Role of Smart Specialisation, Erişim tarihi: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Genel Nüfus Sayımı ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi İstatistikleri, Mart Türkiye Patent Enstitüsü Patent İstatistikleri, Mart TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) Verileri, Şubat 2013.

146 135 ENDÜSTRİYEL AR-GE PROJELERİNDE ZAMAN YÖNETİMİ VE PROJE BAŞARISINA ETKİSİ Sabriye Coşkun ÖZTOP 1, Hakan F. ÖZTOP 2,* 1 Fırat Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fak. Girişimcilik ve Yenilik Yönetimi ELAZIĞ 2 Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Makine Müh. Böl. ELAZIĞ * İrtibat kurulacak yazar: hfoztop1@gmail.com ÖZET Son yıllarda desteklenen proje kalemlerindeki artış ve firmaların yeni ürün arayışları Endüstriyel Ar- Ge projelerinin sayısında da artış meydana getirmektedir. Ar-Ge çalışmaları yürütülürken en önemli unsurlardan biri de zaman yönetimidir. Bu çalışmada, firmaların kabul edilen projelerinin iş-zaman çizelgesine göre yürütülebilmesi esnasındaki problemler ve çözüm önerileri üzerine bir çalışma yapılmıştır. Çalışmada, farklı tipteki Endüstriyel Ar-Ge projeleri için öncüllük ilişkileri ve bunların projenin başarı ile yürütülmesindeki etkileri sunulmuş ve bazı örnekler verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Zaman Yönetimi, Proje Yönetimi, Ar-Ge ABSTRACT Numbers of Research and Development (R&D) projects are increased rapidly in recent years due to some Project support foundation by government or special sector. One of the main factors which affect the Project management is the time management. The time management is the main member of the Project management. In this work, some problems and solution methods on time-management and work plan are discussed for ongoing R&D Project of firms. In the study, work plan and order of the works on the plan for different R&D projects are discussed and some examples are discussed. Keyworks: Time management, Project management, R&D GİRİŞ Proje, kavramından anladığımız, operasyonel işler dışında, birbiriyle ilişkili işler grubunun belli bir hedefe ulaşmak üzere belirli bir plan dahilinde optimum süre ya da maliyetle tamamlanması sürecidir. Son yıllarda, özellikle artan teşviklerin yaygınlaşması küçük Kobilerden uluslar arası markaya sahip üretim yapan firmalara kadar Ar-Ge birim ve merkezlerinin kurulmasını ve sadece bu kısımda istihdam edilen özelikle de beyaz yakalı çalışan sayısının artışını sağlamıştır. Bu birim ve merkezlerde yapılan çalışmalar proje bazlı yürütülmekte olup, proje sonunda da bir prototip üretimi esasına dayanır. Dolayısıyla, proje temelli bir çalışma esastır. Proje, tanımı gereği belirlenen bir hedefe yoğunlaşmış olup, süresi ne kadar uzun olursa olsun, projeler geçicidir. Kalıcı olan, proje sonunda, elde edilen prototip ve bu prototipin seri imalata dönük alt yapısının hazırlanmasıdır. Projelerde kullanılan temel kaynaklar, finans, malzeme, alet/teçhizat ve bazı hizmet alımları olmakla beraber, en temel kaynak zamandır. Trietsch ve Baker (2012) yapmış oldukları çalışmada, CPM (Critical Path Method), Kritik Yol Metodu ve PERT ( Project Evaluation and Review Technique), Proje Değerlendirme ve İrdeleme Tekniği gibi sistemlerin proje yönetiminde önemli çalışmalar olduklarını ancak, bu çalışmalarında 1

147 136 halen tartışma konusu olduğunu vurgulamışlardır. Yine bu sistemleri esas alan günümüz proje yönetimine yönelik olarak PERT21 sistemini önermişlerdir. Maravas ve Pantouvakis (2013) proje ve program yönetiminde bazı belirsizliklerin maliyet ve zaman yönetimi üzerindeki etkilerini tartışmış ve çözüm yolları önermişlerdir. Çözüm yöntemi olarak bütünsel (holistik) çözüm yaklaşımı önerilmiştir. Hazır (2015) tarafından yapılan derleme bir çalışmada, proje yönetimini etkileyen temel unsurlar ve bu unsurların modellemesi üzerinde durulmuştur. Çalışmada, zaman yönetiminin temel proje yönetimi etkenlerinden biri olduğu vurgulanmıştır. Özellikle de, proje performans kriteri konusunda performans analizi yapan EVA (Earned Value Analysis) tekniği ile ilgili yapılan çalışmalar derlenmiştir. Bu derleme çalışmasında, özellikle endüstriyel Ar-Ge projelerinde zaman yönetiminin proje yönetimi üzerine etkileri araştırılacak ve etkin bir proje yönetimi için öneriler ortaya konaraki zaman yönetimini etkileyen bazı örnekler verilecektir. FAALİYET PLANLAMA Endüstride, araştırma enstitülerinde ya da üniversitelerde faaliyette bulunulan hemen her alanda, proje uygulaması yapmak mümkündür. Bununla birlikte, projeler icra edilirken, proje kaynak ve süreleri faaliyet alanının gerektirdiği şekilde planlanır. Yukarıda da belirtildiği üzere, hangi proje olursa olsun, süre sınırlıdır. Bir başka deyişle, belirli bir sayıdaki insan kaynağı, belirli bir süre için, projeye odaklı çalışmak zorundadır. Faaliyet planları arasında en önemli kıstaslardan biri proje süresidir. Bir projenin minimum maliyette tamamlanması beklendiği gibi, minimum sürede de tamamlanması beklenmektedir. Proje Yönetiminde iki temel yaklaşım kullanılır. Bunlardan biri, PERT (Proje Degerlendirme ve Gözden Geçirme Teknigi): Faaliyetlerin tamamlanma zamanları, belirli olasılık dagılımları sergileyen rassal degiskenler balgamında tahmin edilir. Yani, Olasılıksal Yaklasım diğeri ise, CPM (Kritik Yol Yöntemi): Faaliyetlerin tamamlanma zamanları, belirli bir faaliyetin tamamlanması için harcanan maddi kaynağa bağlıdır. Yani, Deterministik Yaklasımdır. Proje için gerekli zamanın doğru tahmin edilmesi proje başarısında ciddi rol oynar. Bu da risklerin dikkate alınması ile orantılıdır. Kritik faaliyetlerin planlanması ciddi önem taşır. Örneğin, bir malzemenin aşınma deneyleri yapılacaksa, öncesinde numunenizin hazırlanması şarttır. Eğer, numune hazırlaması için yeterli zaman bulunamazsa, ya domino etkisi gibi birinci iş paketinde uzayan zaman diğerlerini etkileyecek ya da diğer iş paketlerinin süresinin kısaltılması sağlanacaktır. Yolda durup plan yapmak önemlidir. Projelerde kalan işin tamamlanması için gerekli zamanın belirli aralıklarla durup gözden geçirilmesi önemlidir. Hizmet Alımları, proje yönetimi sırasında çoğu zaman elzem ve kabul edilebilir konulardan biridir. Örneğin, firma bir numunenin sonucunu ve analizini yurtiçi ya da yurtdışı bir laboratuarda yaptırabilir. Bunun için, gerekli süre önceden tahmin edilebilmeli, ön görüşmeler yapılmalı ve hizmet alımının yapılacağı tarih ve sürede laboratuar yoğunluğu önceden belirlenmelidir. Danışmanlık Hizmetleri ve süre ilişkisi de önemlidir. Firma, yapacağı proje sürecinde, yurtiçi ve yurtdışı, firma, araştırma enstitüsü ya da üniversitelerden danışmanlık hizmeti alabilir. Burada, proje faaliyetini etkileyebilecek en önemli parametre, danışmanın konu ile ilgili yetkinliği, faaliyeti içeren iş 2

148 137 paketi sürecinde danışmanın iş yoğunluğu ve belirlenen sürede seyahat ya da çalışmaya engel bir probleminin olup olmayışı proje sürecini etkiler. Özellikle, kritik faaliyetlerde, muhakkak surette bu durum B planına yansıtılmalı ya da ön tedbirler alınmalıdır. ZAMAN YÖNETİMİ Proje yönetiminin temel unsurları arasında, kapsam, maliyet, kalite, insan kaynakları, iletişim, Risk, tedarik ve entegrasyon yönetimi yer alır. Bunun dışında en temel unsurlardan biri de zaman yönetimidir. Toplamda proje yönetimi dokuz temel unsurdan oluşmaktadır. Günümüzde iş yaşamında bir çok kişiden duyarız. Zaman Yetmiyor. Bir çok proje için de bu durum geçerlidir. Zaman neden yetmez? Proje için ön görülen zaman ve belirlenen zaman içerisinde projenin tamamlanması için gerekli kriterler nelerdir? Proje faaliyetlerinde, En Erken Başlangıç Zamanı ( Bir faaliyete, öncelik ilişkisi doğrultusunda başlanabilecek en erken süre), En Geç Başlangıç Zamanı (Bir faaliyetin, projeyi geciktirmeden başlayabileceği en geç süre), En Erken Sonlanma Zamanı (Bir faaliyetin sonlanabileceği en erken süre), En Geç Sonlanma Zamanı ( Bir faaliyetin, projeyi geciktirmeden sonlanabileceği en geç süre) gibi temel kavramlar iyi belirlenmelidir. Projenin başarı kriterlerinden biri de projenin taahhüt edilen zamanda ya da daha öncesinde bitirilmesidir. Çıktılar için Ne zaman? sorusu anlamlıdır (Barutçugil, 2008). Günlük hayatta yaptığımız öncelikler sıralaması projelerde de yer almaktadır. Zaman yönetiminde aktivitelerin süreleri belirlenirken, eş zamanlı yürüyecek aktiviteler, ardışık yürüyecek aktiviteler ve eş bitişli aktiviteler olarak sıralanabilir. Projenin zamanında bitirilebilmesi için aktivitelerin çok iyi planlanması gerekmektedir. RİSKLER Özellikle, iş dünyasında firmaların yaptıkları üretimler ya da faaliyetler zamanla belirli riskleri üzerinden atmış ve belirli bir karlılık ve Pazar payı ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Ancak, her proje ne kadar ön hazırlığı olursa olsun, belirli riskler taşır. Kısacası, projeler operasyonel işlere göre risk oranı daha yüksek faaliyetlerdir. Projelerde ortaya çıkabilecek risklerin ilk ve en şiddetli olarak etkilediği proje unsuru zaman yönetimidir. Risk yönetimi ne kadar iyi tanımlanır ve B planı ne kadar güçlü yapılırsa, proje iş paketleri bundan minimal derecede etkilenir. Risk analizleri için beyin fırtınası, SWOT analizi, Delphi, mülakat vb gibi yöntemler uygulanabilir (Proje Yönetimi Klavuzu). Firmada ya da projede çalışan ekibin riskler konusunda fikri alınmalı ve muhakkak surette değerlendirilmelidir. Risk yönetimi proje büyüklüğü ile doğru orantılı olup, geniş kapsamlı projelerde riskler daha fazla ve riskleri gidermek için maliyetlerde o oranda etkilidir. UYGULAMA ÖRNEKLERİ Testler ve Denemelerden dolayı proje süresinin uzamasına bir örnek: A Firması prorotip bir tesis için bir proje gerçekleştirsin ve bu proje için de bir araştırma fonundan proje finansmanı sağlasın. Proje tüm iş paketlerinde başarı ile yürütülmüş, tesis kurulmuş ancak devreye alınması noktasında, tesis bir başka firmaya yapılıp satıldığından, firma diğer yatırımlarını tamamlamadığı için devreye alınamamıştır. Bu durumda, projenin en son paketi olan, testler ve denemeler iş paketi yapılamamış ve proje nihayetlendirilememiştir. Sonuçta, iki alternatif ortaya çıkmıştır. Biri projenin dondurularak, daha sonra testlerin yapılması. Diğeri de son iş paketindeki 3

149 138 giderlerden muafiyet. Birinci iş paketi takip edilerek proje tahmin edilenden 8 ay sonra tamamlanmıştır. Öncelik sıralamasının projeyi aksamasına örnek: Bir C firması patentini de almış olduğu bir ürünü, projelendirmek amacıyla, bir proje desteği almıştır. Ancak, firma ve proje yetkilisi ürünlerine son derece güvenmektedir. Projenin ön testleri de yapılmış ancak prototip ürün henüz ortaya çıkmamıştır. Bu nedenle henüz ortaya çıkmamış bir ürün için piyasayı kaptırmamak adına reklam ve tanıtım yatırımları yaparak, finansal planlamayı yapamamış ve projenin zaman açısından öncelikler sıralamasını bozduklarından dolayı projenin neticelenme süresi gecikmiştir. Patent ve fikri haklar ve proje yönetimi: Bir firma, ortakları ve mühendisleri ile birlikte bir proje geliştirmiştir. Ancak, mühendislerden biri işten ayrılır ve yurtdışına gider. Firma ortaya atılan ve ön çalışmaları yapılan fikri projelendirmeyi dener ve bir destek kaleminden projelerine destek alır. Proje başvurusu yapılır, proje onaylanır ve hatta ilk iş paketi tamamlanır. Bu durumu haber alan firmanın eski çalışanı yurtdışından döner ve konuyu ilgili makamlara ileterek projenin durdurulmasını sağlar. Ancak, sonuçta mühendis haksız görülür. Fakat proje süresi geçer, uzatmalarda kifayet etmez ve firma projeyi iptal etmek zorunda kalır. Burada temel sorun, riskler ve zaman planlaması yapılmadan, fikri haklar gözetilmeden önemli bir projenin ve emeğin heba edilmesidir. Yurtdışı alımlar ve zamanlama: Projelerde ve proje yönetiminde temel unsurlardan biri de tedarik yönetimi dir ki bu da zaman yönetimini doğrudan etkiler. Bu konuya bir örnek olarak, bir firmanın geliştirdiği bir proje fikrinde, firma bir ürünü yurtdışından bir Uzakdoğu ülkesinden ithal etmek durumundadır. Projenin destek kararı çıkar ve firma çalışmalarına başlar. Ancak, yurtdışı cihazın siparişini basit nedenlerle bugünden yarına sürekli olarak ertelemektedir. Verilen sipariş neticesinde, ürünün en az 3-4 ay sonra gemiye verilebileceği, bu tarihten sonra da en az 1 ayda ellerinde olacağı ve gün sürede de cihazın kurulabileceğini ve risklerle beraber kendilerine 6 ay bir süre verilmesi gerektiğini karşı firma ifade eder. Halbuki proje planında bu süre 2 ay kadar ön görülmüştür. Belirtilen kilit cihazdan dolayı proje süresi beklenenden en az 1 yıl kadar uzamıştır. İklim Şartları ve zaman yönetimi: Özellikle iklime bağlı olarak gerçekleştirilen projelerde zaman planlaması çok daha dikkatli yapılmalıdır. Örneğin, Güneş Enerjisi projeleri, zirai ya da tarımsal projeler, toprak ya da bina, beton ile ilgili projeler, laboratuarda şartlandırma yapılmayacaksa, doğrudan doğa koşullarında gerçekleştirilecekse, zaman planlaması projeyi daha önemli bir ölçüde etkileyecektir. Makine Kapasitesinin proje yönetimine etkisi: Firmada mevcutta bulunan ancak, kapasitesi net olmayan makinelerin kapasitesinin önceden belirlenmesi proje zaman planının belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Firma bünyesinde bulunan bir torna ile yapılabileceği tahmin edilebilen bir iş ya da firma laboratuarında bulunan bir cihazla yapılması planlanan bir ölçümün iş paketinde vakti geldiğinde yapılamaması, proje süresini ve kalitesini önemli ölçüde etkiler. 4

150 139 SONUÇLAR Yapılan çalışmalardan ortaya çıkarılabilecek temel sonuç, proje başarısını etkileyen en temel faktörlerden biri, zaman ve zamanın iyi yönetimidir. Proje başarısında kilit faktörlerden biri zamandır. Projede, zamanı iyi kullanabilmek için öncelikler listesi kesinlikle yapılmalıdır. Karmaşık ve çok bileşenli projelerde, PERT, CPM gibi analitik yöntemler kullanılmalıdır. Zaman, personel performansı ve maliyetler konusunda da ciddi rol oynar. Zamanı iyi yönetebilmenin en önemli kriterlerinden biri de projedeki risklerin iyi belirlenerek, B planının iyi hazırlanmasıdır. KAYNAKLAR Barutçugil, İ., (2008) Proje Yönetimi, Kariyer Yayıncılık. Hazır, Ö., (2015) A review of analytical models, approaches and decision support tools in Project monitoring and control, Int. J. Proj. Management, vol. 33, pp Maravas, A., Pantouvakis, J.P., Guidelines for modelling time and cost uncertainty in Project and programme management, Procedia-Socical and Behavioral Sci. 74 (2013) Proje Yönetimi Klavuzu, ISO-KATEK, 21.pdf?AspxAutoDetectCookieSupport=1 Trietsch, D., Baker, K. R., (2012) PERT 21: Fitting PERT/CPM for use in the 21st century, Int. J. Project Management, vol. 30, pp

151 140 ÖRGÜTSEL İNOVASYON BOYUTUNDA GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE MODELİ: KARABÜK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Abdullah KARAKAYA 1, Lokman DOĞAN 2 ÖZET Temel misyonu, riski yönetmek ve kuruluşun varlığını devam ettirebilmek olan girişimcilik, yaratıcı ve inovatif fikirlerin oluşturulması ve uygulanmasını gerektirir. Günümüzde önemi sürekli artan ve birçok çalışmaya konu olan girişimci üniversite modelinde de girişimcilik bu yönüyle ön plana çıkmaktadır. Üniversite kurumu, klasik anlayışta sadece öğrenci yetiştiren ve araştırma yapan kurumlar olarak tanımlanırken; girişimciliği ve inovasyonu ana etken olarak kabul eden modern anlayışta, teknolojinin ve bilginin bölgeye transfer edildiği, girişimci yönü kuvvetli ve inovasyon odaklı kurumlar olarak tanımlanmıştır. Böylece üniversiteler, inovasyon olgusu paralelinde; piyasayla yakın ilişki kuran, piyasanın taleplerini dikkate alan ve daha çok bölgesel kalkınma için işbirliği sağlayan bir kurum durumuna gelmiştir. Bu çalışmada; Karabük Üniversitesi nin faaliyetleri, üniversitelerde girişimciliğin ve inovasyonun artırılması ve rekabet ortamının oluşturulması amacıyla TUBİTAK YÖK TÜİK işbirliğinde hazırlanan Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi kapsamında değerlendirilmiştir. Bu kapsamda faaliyetler; doküman inceleme, mülakat ve gözlem yöntemiyle elde edilmiş ve analize tabi tutulmuştur. Sonuçlar; Karabük Üniversitesi nin girişimci ve inovatif faaliyetleri desteklediğini göstermektedir. Bu girişimci ve inovatif faaliyetler paralelinde; Teknopark, Teknoloji Merkezleri, Kuluçka Merkezleri ve Teknoloji Transfer Ofisleri nin kurulması ile patent ve faydalı model geliştirme yönünde çalışanların teşvik edilmesi öneri niteliğinde sunulabilir. Anahtar Kelimeler: Girişimci, Girişimcilik, İnovasyon, Girişimci Üniversite. ABSTRACK Entrepreneurship, whose primary mission is risk management and maintaining the existence of the institution, requires creative and innovative ideas to be applied. In this respect, entrepreneurship becomes prominent in entrepreneurial university model which becomes increasingly important and has recently been the subject of many studies. Classical approach defines universities as institutions just educating students and doing research whereas modern approach which accepts entrepreneurship and innovation as the main determinant defines them as institutions transferring technology and information to the field and being highly entrepreneurial and innovation-focused. In this way, universities, parallel with the concept of innovation, have become more involved with the market and its demands and cooperative for regional development. In this study, the activities of Karabuk University are evaluated within the scope of Entrepreneurial and Innovative University Index prepared jointly by The Scientific and Technological Research 1 Doç. Dr., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Karabük Üniversitesi, Karabük, Türkiye, e-posta: akarakaya@karabuk.edu.tr 2 Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme ABD, Karabük Üniversitesi, Karabük, Türkiye, e-posta: lokmandogan@karabuk.edu.tr

152 141 Council of Turkey CoHE Turkish Statistical Institute in order to increase entrepreneurship and innovation and create a competitive atmosphere in universities. Within this framework; the activities are gathered by examining documents and making interviews and observations and then they are analyzed. The result shows that Karabuk University supports entrepreneurial and innovative activities. Therefore; it can be suggested to establish Technopark, Technology Centers, Incubation Centers and Technology Transfer Offices and to encourage employees to develop patent and useful model. Keywords: Entrepreneur, Entrepreneurship, Innovation, Entrepreneur Universities. GİRİŞ Bilgiye dayalı, küresel ekonomik yarış ile birlikte bilişim ve iletişim teknolojilerinde yaşanan önemli gelişmeler, ülkelerin her alanda olduğu gibi yükseköğretim alanında da sistemlerini yeniden değerlendirmelerini ve gelişmeler ışığında yeniden yapılandırmalarını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte üniversitelerin ve dolayısı ile de ülkelerin kaderini belirleyecek inovatif stratejiler oluşturulmaya ve uygulanmaya başlanmıştır. Üniversiteler; günümüzde, teknolojinin ve bilginin bölgeye transferini sağlayan, girişimci ve inovatif yönü kuvvetli, piyasa ile yakın ilişki kuran, piyasanın taleplerini dikkate alan ve sosyal kalkınma için işbirliği sağlayan kurumlar olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Üniversitelerin; sisteminin mevcut yapısındaki kısıtlamalara rağmen, güncel eğilimlere uygun bir biçimde, gelişim ve değişime ayak uydurmaya çalıştığı gözlemlenmektedir. Bu süreçte, yeniden yapılanma yolunda göz önüne alınması gereken en önemli husus; gerek eğitim-öğretim gerekse bilimsel araştırmalar açısından niceliğin yanında niteliğin, yani kalitenin artırılması yönündeki inovatif faaliyetlerdir. Bu da girişimci üniversite olgusunun temel amaçlarındandır. Bu amaçların yerine getirilmesi ve plânlamasının iyi yapılabilmesi için analizler yapılır ve bu analizlere göre hangi yönde hareket edileceği belirlenir. Bu çalışmada; Karabük Üniversitesi nin faaliyetleri; üniversitelerde girişimciliğin ve inovasyonun artırılması ve rekabet ortamının oluşturulması amacıyla TUBİTAK YÖK TÜİK işbirliğinde hazırlanan Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi kapsamında değerlendirilmiştir. Bu kapsamda faaliyetler; doküman inceleme, mülakat ve gözlem yöntemiyle elde edilmiş ve analize tabi tutulmuştur. KURAMSAL ÇERÇEVE İnovasyon Kavramı ve Çeşitleri İnovasyon, kavram olarak hem yenileme sürecini hem de bu süreç sonunda ortaya çıkan bir sonucu anlatmaktadır (Mutioğlu ve Gözlü, 2011). Yeniliğin hammaddesi yaratıcılık, yaratıcılığın hammaddesi düşünce, düşüncenin hammaddesi hayal gücüdür. Hayal gücünü harekete geçiren şey insanın fizyolojik ve psikolojik özelliklerinin yanı sıra ihtiyaçlarıdır (Ürper, 2005). İnovasyon Sistemi; öğrenmeyi, araştırmayı ve keşif yapmayı etkileyen iktisadi yapı ve kurumsal örgütlenmenin tüm bölümlerini ve yönlerini içermektedir (Cooke vd., 2007). İnovatif faaliyetlerin nihai amacı, işletmenin etkinlik ve performansını arttırmaktır. Değişen iç ve dış koşullara bir cevap olarak veya organizasyonun dış çevresini etkileme gerekliliğinde doğan değişim faaliyetlerinin temeli, inovasyona yönelik stratejik eğilimlerdir. Değişen iç ve dış koşullara uyum sağlamak ve ticari faaliyeti sürdürmek isteyen kurumlar zaman içinde inovasyonu benimserler (Bulut ve Arbak, 2012).

153 142 İnovasyonun, sürekli gelişmeyi içeren, tekrarlanan bir karakteri bulunmaktadır. Yeni ürün, hizmet ve süreçler geliştikçe, bu çabalarla ilişki ancak farklı inovasyonlarla ortaya çıkmaktadır (Kanter, 2006). İnovasyon; derecelerine, alanlarına, özelliklerine göre birçok farklı sınıflandırmalara tabi tutulmuştur. Meydana getirdiği değişim ve farklılığın derecesine göre inovasyon, genel olarak radikal ve artırımsal olarak sınıflandırılmıştır. Radikal inovasyonlar, radikal fikirler sonucu daha önce denenmemiş ürün, hizmet veya yöntemlerin geliştirildiği büyük atılımlarla oluşur. Artırımsal inovasyonlar ise, adım adım yapılan, bir dizi geliştirme ve iyileştirme faaliyetini içeren çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkar (Elçi; 2006). Literatürde yapılan farklı bir sınıflandırmada ise yönetimsel ve teknik inovasyondan bahsedilmektedir. Teknik inovasyonlar, organizasyonun teknik sisteminde oluşan ve organizasyonun öncelikli iş faaliyetleri ile ilgili iken, yönetimsel inovasyonlar, organizasyonun sosyal sisteminde oluşurlar. Oslo Manual Kılavuzu nda inovasyon konusunda; ürün inovasyonu, süreç inovasyonu, pazarlama inovasyonu ve organizasyonel inovasyon olarak dörtlü bir ayrım yapılmıştır (Yavuz; 2010): Ürün İnovasyonu: Önemli ölçüde geliştirilmiş ürün veya hizmetin ifadesidir. Teknik özelliklerde, bileşenlerde, materyallerde, bütünleşik yazılımlarda veya diğer fonksiyonel özelliklerde önemli gelişimleri içerir. Süreç İnovasyonu: Üretim veya teslimat yöntemindeki değişimler ile ara basamakların uygulanması faaliyetidir. Bu yöntem; tekniklerde, ekipmanda ve yazılımdaki önemli gelişmeleri içerir. Pazarlama İnovasyonu: Ürün tasarımında veya paketlemede, ürün konumlandırma ve tutundurmada, ürün promosyonu veya fiyatlamada önemli değişimleri içeren yeni pazarlama yöntemlerinin uygulanmasıdır. Bu tür inovasyonlar, satın alma süreci boyunca olası müşterilerle gelişecek etkileşimi farklılaştırmaya odaklanır. Organizasyonel İnovasyon: Organizasyonların iş alanı içinde veya dış ilişkilerde uygulayacağı yeni yöntemlerle ilgilidir. Kaynakların en optimal şekilde bir araya getirilmesi ve kullanılması yönündeki farklı yapılanmaları ifade eder. Girişimci Üniversitede Organizasyonel İnovasyon Bu çalışmada; inovasyonun önemli bir parçası olan bilginin çoğunlukla üniversite kaynaklı olması nedeniyle, girişimci üniversitelerin inovatif faaliyetleri ile ilgilenen organizasyonel inovasyon konusu ele alınmıştır. Bilgiyi üreten ve yayan kuruluşlar olarak üniversiteler, inovasyon konusunda endüstri çevreleri ile beraber daha büyük rol oynamaya başlamışlardır. Üniversiteler, bilgi toplumunda hem entellektüel insan sermayesi sunucusu olarak hem de yeni iş fikirleri oluşturulması, yeni iş yerleri kurulmasında öncülük rolü ile yaratıcı girişimcilik sisteminin ana unsuru durumuna gelmektedirler (Odabaşı, 2006). Üniversitelerin rollerine bakıldığında bir taraftan geleneksel olarak insan kaynağı yetiştiren, bilgi birikim merkezi olduğu; sanayileşme devriyle birlikte ise bilgi üretim fabrikası rolünü üstlendiği görülmektedir. Ancak günümüz bilgi ekonomisi içerisinde üniversitelerin üçüncü rolü de yerel ihtiyaçlarla entegre inovatif ve girişimci üniversite olmak olarak nitelendirilmektedir. Üniversitelerin eğitim yolu ile nitelikli insan kaynağı oluşturma ve araştırma yaparak bilgi üretme misyonu yanında, ürettikleri bilginin yenilik faaliyetlerine katkı sağlaması ve ekonomiye kazandırılması konusu da öne çıkmaktadır. Üniversiteler böylelikle ulusal yenilik sistemi içerisinde inovasyon ve girişimcilik ekosistemini destekleyici bilgi merkezleri haline gelmektedir ((a) Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (2011/104) nun 23. toplantısında Üniversitelerde inovatif faaliyetleri ve girişimciliği desteklemek amacıyla politikalar geliştirilmesine yönelik kararlar alınmıştır. Bu kapsamda; ilk aşamada aşağıdaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesi plânlanmıştır:

154 143 Teknoloji transfer ofislerinin desteklenmesi Kuluçka merkezlerinin desteklenmesi Akademik yükseltme ölçütlerinin girişimcilik ve inovasyonu teşvik edecek şekilde yeniden tasarımı Girişimci ve inovatif üniversite endekslerinin oluşturulması Girişimci ve inovatif üniversite endeksleri, araştırmamıza model olduğu için çalışmada bu kavram üzerinde durulmuştur. Üniversitelerde girişimcilik ve inovasyon alanında rekabetin hızlandırılması ve bu sayede üniversite girişimciliğini ve inovatif faaliyetleri arttırmak amacıyla TÜBİTAK YÖK TÜİK işbirliğinde çalışma grubu oluşturularak Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksleri nin oluşturulmasına ve girişimci üniversitelerin kamuoyuna duyurulmasına karar verilmiştir. Girişimci ve inovatif üniversiteler, Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi Gösterge Seti ne göre puanlamaya tabi tutulmuştur. Bu gösterge seti Şekil 1 de gösterilmektedir. Şekil 1: Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi Gösterge Seti Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği Ekonomik Katkı ve Ticarileşme Girişimci ve İnovatif Üniversite Fikri Mülkiyet Havuzu Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü İşbirliği ve Etkileşim Kaynak: (b) 23 gösterge kapsamında veriler; TÜBİTAK, YÖK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TPE, Kalkınma Bakanlığı, KOSGEB, TTGV ve TÜBA tarafından sağlanmıştır. Tablo 1 de, gösterge setine ait beş ana madde ve altındaki 23 alt madde gösterilmektedir. Boyutlar / Veri Sağlayan Kurumlar 1: Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği TÜBİTAK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TTGV, YÖK, TÜBA, Üniversiteler Tablo 1. Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi Boyutları Alt Maddeler % -Bilimsel Yayın Sayısı -Atıf sayısı -Ar-Ge ve Yenilik Destek Programlarından Alınan Proje sayısı -Ar-Ge ve Yenilik Destek Programlarından Alınan Fon Tutarı -Ulusal ve Uluslararası Bilim Ödülü Sayısı -Doktoralı Mezun Sayısı %20

155 144 2: Fikri Mülkiyet Havuzu TPE, Üniversiteler 3: İş Birliği ve Etkileşim TÜBİTAK, YÖK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TTGV, Üniversiteler 4: Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB, Üniversiteler 5: Ekonomik Katkı ve Ticarileşme Bilim, sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, YÖK, KOSGEB, TPE, Üniversiteler -Patent Başvuru Sayısı -Patent Belge Sayısı -Faydalı Model / Endüstriyel Tasarım Belge Sayısı -Uluslararası Patent Başvuru Sayısı -Üniversite-Sanayi İşbirliğinde Yapılan Ar-Ge ve Yenilik Projeleri Sayısı - Üniversite-Sanayi İşbirliğinde Yapılan Ar-Ge ve Yenilik Projelerinden Alınan Fon Tutarı -Uluslararası İşbirliği İle Yapılan Ar-Ge ve Yenilik Proje Sayısı -Uluslararası Ar-Ge ve Yenilik İşbirliklerinden Elde Edilen Fon Tutarı -Dolaşımdaki Öğretim Elemanı / Öğrenci Sayısı -Lisans ve Lisansüstü Seviyesinde Girişimcilik, Teknoloji Yönetimi ve İnovasyon Yönetimi Ders Sayısı -Teknoloji Transfer Ofisi, Teknopark, Kuluçka Merkezleri ve TEKMER lerin Yönetiminde Tam Zaman Çalışan Kişi Sayısı -Teknoloji Transfer Ofisi Yapılanmasının Varlığı -Üniversite Dışına Yönelik Düzenlenen Girişimcilik, Teknoloji Yönetimi ve İnovasyon Yönetimi Eğitim/Sertifika Program Sayısı -Akademisyenlerin Teknoparklarda, Kuluçka Merkezlerinde, TEKMER lerde Ortak Veya Sahip Olduğu Faal Firma Sayısı -Üniversite Öğrencilerinin veya Son Beş Yıl İçinde Mezun Olanların, Teknoparklarda, Kuluçka Merkezlerinde, TEKMER lerde Ortak Veya Sahip Olduğu Firma Sayısı - Akademisyenlerin Teknoparklarda, Kuluçka Merkezlerinde, TEKMER lerde Ortak Veya Sahip Olduğu Firmalarda İstihdam Edilen Kişi Sayısı -Lisanslanan Patent / Faydalı Model / Endüstriyel Tasarım Sayısı Kaynak: (b) %15 %25 %15 %25 TÜBİTAK ın ilk olarak 2012 yılında hazırladığı Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi dikkate alınarak her yıl Türkiye nin en girişimci ve inovatif üniversiteleri belirlenmektedir. Bu çalışma ile üniversitelerde, girişimcilik ve inovasyon odaklı rekabetin artması, böylece girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi hedeflenmektedir. KARABÜK ÜNİVERSİTESİ NİN İNOVATİF FAALİYETLERİ VE SONUÇLARI Karabük Üniversitesi nin Kısa Tanıtımı: Türkiye nin en genç üniversitelerinden birisi olan Karabük Üniversitesi, 29 Mayıs 2007 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 5662 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kurulmuştur. Yeni kurulan üniversiteler içinde yer alan Karabük Üniversitesi hızla büyümeye başlamış ve birçok alanda ilklere imza atmayı başarmıştır. Üniversitenin hızlı büyüme eğilimi gösterdiği bazı önemli alanlar Tablo 2 de sunulmuştur. Tablo 2. Karabük Üniversitesi Gelişim Süreci Ölçütler

156 145 Akademik Birim Sayısı 6 29 Öğrenci Sayısı Personel Sayısı Bütçe Tutarı Kaynak: (a) Yeni bir üniversite olması ve kısa bir sürede hızla gelişme göstermesi Karabük Üniversitesi nin girişimci ve inovatif faaliyetlere önem vermesi sonucu gerçekleşmiştir. Üniversite nin 2014 yılına ait ayrıntılı kısmi verileri Tablo 3 de gösterilmektedir. Tablo 3. Üniversiteyi Tanıtıcı 2014 Yılı Sonu Kısmi Verileri Akademik Birimler Sayı Öğretim Düzeyi Öğrenci Çalışan Türü Kişi Fakülte 14 Önlisans Akademik 850 Yüksekokul 4 Lisans İdari 417 Enstitü 4 Yüksek Lisans Meslek Yüksekokulu 7 Doktora 253 Toplam 29 Toplam Toplam Kaynak: (a) Karabük Üniversitesi nin Girişimci ve İnovatif Faaliyetleri: Karabük Üniversitesi nin girişimci ve inovatif faaliyetleri; Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksi nde belirtilen, bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliği, fikri mülkiyet havuzu, işbirliği ve etkileşim, girişimcilik ve yenilikçilik kültürü, ekonomik ve sosyal katkı ile ticarileşme maddelerine göre analiz edilmiştir. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği İle İlgili Faaliyetler: Ocak Aralık 2014 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi tarafından desteklenen toplam 233 adet devam eden ve tamamlanmış, 70 adet başvuru aşamasında olan bilimsel araştırma projesi (BAP) olduğu bilgisi elde edilmiştir. (Cevaplayıcı 4: Şu an devam eden ya da bitmiş 233 tane BAP projemiz var. 70 tane de başvuru değerlendirilmeyi bekliyor.) (Cevaplayıcı 7: En son aldığım bilgiye göre 70 adet proje başvurusu var. 233 proje de devam etmekte. Bu 233 projeden tamamlananlar da mevcut. Ancak tamamlananlarla ilgili elimde sayısal bir veri yok.) Karabük Üniversitesi ile ilişkili olarak yürütülen projeler ve destek tutarları Tablo 4 de sunulmuştur. Tablo 4. Bilimsel Araştırma Projeleri Proje Tipi Adet Yıllık Ortalama Destek Tutarı (TL) Üniversite Destekli Proje TL Sanayi Tezi Programı Kapsamındaki Projeler (SANTEZ) TL Kalkınma Bakanlığı Ar-Ge Projesi TL TUBİTAK Destekli Proje TL Avrupa Birliği (AB) Destekli Sosyal Proje TL Öğrenci Projeleri TL Toplam TL Kaynak: web.karabuk.edu.tr 3 Üniversite kurulduğu yılda bir bütçeye sahip olmadığından 2008 yılı bütçesi yazılmıştır.

157 146 Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı (BİDEB), Üniversitelerde öğrenim görmekte olan lisans öğrencilerini, projeler yoluyla araştırma yapmaya teşvik etmek amacıyla lisans öğreniminde yapacakları araştırma projelerine destek vermektedir. Bu kapsamda Karabük Üniversitesi nin, 2014 birinci döneminde, desteklenen 486 projeden 50 sine; 2014 altıncı döneminde, desteklenen 202 projeden 24 üne sahip olduğu görülmüştür. Buna göre toplam desteklenen projelere göre oran %10 iken %12 ye çıkmıştır. Karabük Üniversitesi nin 2014 birinci döneminde 50 başvuru ile Üniversiteler arasında 2. sırada yer aldığı bilgisine varılmıştır ((b) Karabük Üniversitesi nin üst yönetiminin yurt dışında eğitim faaliyeti veren başka Üniversiteler ile doktora protokolleri imzaladığı ve farklı alanlarda sempozyumlar düzenlendiği öğrenilmiştir. Bu alanda, Degil Studi Di Sassari Üniversitesi ile doktora protokolü imzalandığı ve her yıl Karabük Üniversitesi tarafından organize edilen 17 ülkeden akademisyenlerin katıldığı Uluslararası Mühendislik ve Fen Bilimlerinde Yenilikçi Teknolojiler Sempozyumu na (ISITES) ev sahipliği yapıldığı bilgisine varılmıştır. (Cevaplayıcı 1: İmzalanan doktora protokolleri ve katılınan sempozyumlar var. Bu yıl KBÜ ev sahipliğinde düzenlenen ve 17 ülke akademisyeninin katıldığı ISITES sempozyumu vardı. Açılımı, Uluslararası Mühendislik ve Fen Bilimlerinde Yenilikçi Teknolojiler Sempozyumu dur. Degil Studi Di Sassari Üniversitesi ile imzalanan protokolü de doktora protokolüne örnek olarak verebilirim.) Teknoloji alanında Karabük Üniversitesi nin yaptığı çalışmalardan bazıları aşağıdaki gibi tespit edilmiştir: 2013 yılında hizmete giren Demir Çelik Enstitüsü, demir-çelik sektörünün ihtiyaç duyduğu test ve analizleri yapmaktadır (Demir Çelik Store, 2014). Tarımda, zararlı böceklerle ilgili mücadelede kullanılmak üzere güneş enerjisi ile çalışan ve sadece zararlı erkek böcekleri yakalayan robot geliştirilmiştir (Sabah Ankara, 2014). Tıbbi cihaz üretiminde dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için Tıp Mühendisliği Lisans Programı açılmıştır (Yeni Şafak Ankara, 2014). Elektrikli Araç Takımı (KBÜELAR) tarafından en iyi tasarım ödül ü alan Nar isimli elektrikli otomobil üretilmiştir (Sabah Ankara, 2014). Robot kulübü tarafından geliştirilen ve Motorobot Yarışması nda farklı kategorilerde iki ödüle layık görülen Hırçın adlı robot üretilmiştir (Son-An, 2014). Uzaktan kumandalı prototip ekskavatör üretilmiştir (video.karabuk.edu.tr). Karabük Üniversitesi nin bilimsel ve teknolojik alanlarda gelişmesindeki en büyük payın öğrenci kulüplerinin kurulması ve Üniversite nin bu kulüplere büyük destek vermesi olduğu bilgisi alınmıştır. (Cevaplayıcı 5: Teknolojik olsun, bilimsel olsun bir şeyler üretmede öğrenci kulüplerinin çok etkisi var. Üniversite nin de bu kulüpleri desteklemesi bu yöndeki gelişmeleri daha da kuvvetlendirmektedir.) Karabük Üniversitesi nin 50 civarında öğrenci kulübünü barındırdığı öğrenilmiştir ((a) Fikri Mülkiyet Havuzu İle İlgili Faaliyetler: Karabük Üniversitesi bünyesindeki fakültelerde, AHCI, SSCI, SCI-Exsp 4 indeksli değerlerde yer alan, her fakülte için ortalama civarında yayın ve atıf olduğu, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısının 1,5 olduğu görülmüştür. Patent ve faydalı modelin ise fakülte başına düşen sayısının 0.63 olduğu bilgisi elde edilmiştir. Patent ve faydalı modelin en çok mühendislik alnında olduğu tespit edilmiştir (web.karabuk.edu.tr). İşbirliği ve Etkileşim İle İlgili Faaliyetler: 4 SCI, SCIE, SSCI ve AHCI, merkezi Philadelphia (ABD)'da bulunan ISI'nin kullanıldığı indekslerdir. ISI kısaca, düzenli olarak binlerce bilimsel dergiyi tarayarak, içeriğini okuyucularına duyuran bir sistemdir.

158 147 Karabük ilinde demir-çelik sanayi kuruluşlarının yoğun olması ve Kardemir A.Ş. gibi büyük bir kuruluşun Karabük te bu alanda faaliyet göstermesi sebebiyle üniversite-sanayi işbirliğinin genellikle demir çelik alanında yoğunlaştığı gözlemlenmiştir. Mülakat, doküman incelemeleri ve gözlem sonucunda Karabük Üniversitesi nin bazı işbirliği ve etkileşim faaliyetlerinin aşağıdaki gibi olduğu bilgisi elde edilmiştir: Bölgedeki haddehane denilen sanayi kuruluşları ile Üniversite arasında toplam 21 işbirliği projesi ve bu projelerden elde edilen TL civarında gelir vardır. (Cevaplayıcı 9: Kardemir A.Ş. haricinde, işbirliği için uygun haddehaneler ile toplamda 21 adet anlaşmamız var. Sadece bu anlaşmaların Üniversite ye getirisi TL olmuştur.) Yurtdışında test edilen, Kardemir A.Ş. nin 72 metre uzunluğundaki hızlı tren rayları artık Karabük Üniversitesi Demir Çelik Enstitüsü nde test edilmektedir (Demir Çelik Store, 2014). Türk Standartları Enstitüsü ile Karabük Üniversitesi arasında; Türk Standartları Enstitüsü tarafından Karabük Üniversitesi öğrencilerine ve personeline; belgelendirme, eğitim, standardizasyon ve laboratuvar hizmetleri eğitimi ve buna karşılık, Karabük Üniversitesi nin Türk Standartları Enstitüsü teknik personeline teknik alan eğitimi verilmesi konusunda protokol imzalanmıştır ( Türk Standartları Enstitüsü ile Karabük Üniversitesi arasında; Ar-Ge projeleri geliştirme konusunda protokol imzalanmıştır ( Değişim programları kapsamında; diğer üniversiteler ile protokoller imzalanmıştır. Anlaşma kapsamında öğrenci ve akademisyen değişimleri gerçekleştirilmiştir. Programlara ait veriler Tablo 5 de sunulmuştur. Tablo 5. Değişim Programları Program Adı Protokol Gelen Giden Gelen Giden Sayısı Öğr. Öğr. Akad. Akad. Mevlana Erasmus Farabi Toplam Kaynak: web.karabuk.edu.tr Karabük Üniversitesi eğitimde akademik işbirliği ve etkileşimi sağlamak amacıyla Degil Studi Sassari Üniversitesi ile Doktora Protokolü imzalamıştır ((c) Kardemir A.Ş. de yıllık ortalama kursiyere toplamda saat eğitim verilmiştir (Cevaplayıcı 3: KABUSEM olarak Kardemir A.Ş. firmasına her yıl eğitim verilmektedir. Yıllar itibariyle bakarsak ortalama civarında kursiyere 25 li gruplar halinde toplamda saat eğitim verilmektedir), Karabük ilinde faaliyet gösteren Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi de Sağlık Bakanlığı ile imzalanan protokol sonucunda hizmet vermektedir. Karabük Üniversitesi ile Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki işbirliği sonucu, KBÜ de pedogojik formasyon alan öğrenciler, MEB okullarında Tarih ve Coğrafya alanlarında öğretmenlik stajlarını yapmaktadırlar ( Avrupa Birliği nin Leonardo Da Vinci hibe programı tarafından desteklenen, Türkiye, Fransa, Portekiz ve İtalya ortaklığında, sertifikalı yenilenebilir enerji teknisyeni yetiştirilmesi yönünde anlaşma yapılmıştır ((d) TUBİTAK ve diğer kurum/kuruluşlarla proje destek programları yapılmaktadır. Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü İle İlgili Faaliyetler: Karabük Üniversitesi web sitesi taramasında; girişimcilik ve yenilikçilik alanında, aşağıda sayılan ve Türkiye de ilk olan faaliyetlerin gerçekleştirildiği bilgisi elde edilmiştir ((e)

159 148 Girişimcilik, Risk Yönetimi, Tıp Mühendisliği, Raylı Sistemler Mühendisliği Lisans Programları açılmıştır. Demir Çelik Enstitüsü kurulmuştur. Üstten bakıldığında, hilal ve yıldız şeklinde görünen Türkiye de ilk Ay Yıldızlı Stadyum açılmıştır. Kadın mehteran takımı kurulmuştur. Karabük Üniversitesi nin yukarıda sayılan girişimci ve inovatif faaliyetleri sonucu şu ödüllere layık görüldüğü bilgisine varılmıştır ((e) EFQM 3 Yıldız Mükemmellikte Yetkinlik Belgesi Dünya İş Konfederasyonu tarafından verilen THE BIZZ 2013 (İş Mükemmelliği Uluslararası Tanıma) Yılın En İyi Üniversitesi ve Yılın En İyi Rektörü Ödülü Avrupa Komisyonu tarafından verilen ECTS Label Ödülü Avrupa İş Konseyi (EBA) tarafından verilen Yılın En İyi Üniversitesi ve Yılın En İyi Rektörü Ödülü DS Label Diploma Eki Etiketi Ödülü Ekonomik ve Sosyal Katkı İle Ticarileşme İle İlgili Faaliyetler: Karabük Üniversitesi nin öğrenci sayısındaki ve personel sayısındaki artışta devamlılık gözlemlenmiştir yılı sonu itibariyle öğrenci sayısının , akademik ve idari personel sayısının ise olduğu bilgisi elde edilmiştir ((a) KBÜ öğrenci ve personel sayısındaki artışın Karabük ili ekonomisine büyük katkı sağladığı öğrenilmiştir. (Cevaplayıcı 1: Öğrenci sayısındaki artış Karabük ili ekonomisini beslemektedir. Ayrıca akademik ve idari personel sayıları da Karabük için ciddi bir gelir kaynağını ifade etmektedir.) Karabük ilinin Üniversite ye yakın veya tek vasıta ile ulaşılabilecek yerlerinde ev kiralarının aylık 600 TL TL arasında olduğu, yine özel yurt ücretlerinin aylık 400 TL 750 TL arasında olduğu gözlemlenmiştir kişilik bir öğrenci grubu ve kişilik bir çalışan grubu düşünüldüğünde, kira bazında dolaşımda olan paranın aylık TL nin üstünde olduğu bilgisine varılmaktadır. Her ay esnaf alışverişinde ortalama 200 TL harcama yapıldığı varsayımıyla öğrenci ve personel grubunun Karabük ekonomisine sağladığı katkının aylık yaklaşık TL olduğu söylenebilir. Karabük Üniversitesi nin öğrenci ve personel grubunun barınma, ulaşım, yemek, sağlık, eğlence gibi ihtiyaçları için açılan yeni teşebbüslerin çok sayıda eleman aldığı ve böylelikle istihdam yarattığı gözlemlenmiştir. Bu teşebbüslerin, ekonomik katkı yanında sosyal katkı da sağladığı bilgisi elde edilmiştir. Üniversite nin sosyal alanda bölgeye katkı sağlayan bazı uygulamaları şu şekilde tespit edilmiştir: Üstten bakıldığında hilal ve yıldız şeklinde görünen ilk Ay Yıldızlı Stadyum; sportif faaliyetlere, kültürel faaliyetlere ve eğlence faaliyetlerine ev sahipliği yapmaktadır (Bizim Gazete, 2014). Sivil Havacılık Yüksek Okulu na paralel olarak Havaalanı yapımı çalışmaları başlamıştır (Karabük Postası, 2014). Bölgenin en büyük Eğitim ve Araştırma Hastanesi kurulmuştur (Türkiye Ankara, 2014). Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Birimi nde Misafir Anne Oteli açılmıştır (Türkiye Ankara, 2014). Safranbolu konukevleri barınma alanında hizmet vermektedir. Dünyada ilk olan, kadın mehteran takımı kurulmuştur. Kızılay a 2023 ünite kan bağışı yapılmıştır (Günboyu, 2014), adet raptiye ile yapılan Fatih Sultan Mehmet portresinin geliri Soma daki öğrencilere bağışlanmıştır (Haber Vaktim, 2014). Robot yarışlarından kazanılan parasal ödüller Soma ya bağışlanmıştır (Son-An, 2014). Dünya çevre ödülü alınmıştır (Ekovitrin, 2014).

160 149 Hastane hizmetleri ve konukevlerinin sunduğu hizmetler ticarileşme faktörüne örnek teşkil etmektedir. SONUÇ Üniversitelerde, girişimci ve inovatif yönü kuvvetlendirmek için bu tür faaliyetleri destekleyecek nitelikte planlanma, organizasyon ve uygulama gerekmektedir. Bu araştırmada; üniversitelerde girişimcilik ve inovasyon alanında rekabetin hızlandırılması ve bu sayede üniversite girişimciliğini ve inovatif faaliyetleri arttırmak amacıyla TÜBİTAK YÖK TÜİK işbirliğinde çalışma grubu oluşturularak hazırlanan Girişimci ve İnovatif Üniversite Endeksleri model alınmış ve Karabük Üniversitesi nin faaliyetleri bu kapsamında aşağıdaki başlıklar altında değerlendirilmiştir: Bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliği Fikri mülkiyet havuzu İşbirliği ve etkileşim Girişimcilik ve yenilikçilik kültürü Ekonomik ve sosyal katkı ile ticarileşme Yapılan değerlendirmelerde; Karabük Üniversitesi nin girişimci ve inovatif faaliyetleri desteklediği anlaşılmaktadır. Bu faaliyetlerin nicelik ve nitelik yönünden zenginleştirilmesinin, Üniversite nin girişimci ve inovatif yönünü geliştirmede yararlı olacağı söylenebilir. Ayrıca, bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliğinin geliştirilmesi için de bilimsel yayın sayısı, atıf sayısı, ar-ge proje sayısı ve alınan fon tutarı ile ulusal ve uluslararası ödül sayısının artırılması yönünde çalışanların desteklenmesi yararlı olacaktır. Patent ve faydalı model çalışmalarına teşvik, ulusal ve uluslararası patent başvuruları ve alınan belge sayılarının artırılması, fikri mülkiyet havuzunun gelişmesi yönünde faydalı olabilecektir. Bununla birlikte, üniversite-sanayi işbirliği ve uluslararası alandaki işbirlikleri kapsamında yapılan, ar-ge ve diğer girişimci - inovatif proje sayısı ile bu projelerden alınan fon tutarlarının artırılması, bu alandaki potansiyele önemli katkılar sağlayacaktır. Girişimcilik, Teknoloji Yönetimi ve İnovasyon Yönetimi ders sayılarının artırılması, bilgi ve teknoloji birimlerinin kurulması, girişimci ve inovatif yeteneği artırabilecektir. Teknoparkların, Teknoloji Merkezleri nin ve Kuluçka Merkezleri nin kurulması, yeterli sayıda öğrenci ve yeterli sayıda akademisyenin bu merkezlerde hizmet veren firmalara ortak veya firmaların sahibi olması ise ekonomik ve sosyal katkı ile ticarileşme kapsamında verimi artıracaktır. KAYNAKÇA Bulut, C. ve Arbak, H İnovasyon, Direnç ve İletişim: Kavramsal Bir Tartışma, Inovasyon Dünyasına Bir Yolculuk, Ed. S. Karaata, İzmir: EGIAD, Cooke, P., Laurentis C. D., Tödtling, F. ve Trippl, M Regional Knowledge Economies, England: Edward Elgar Publishing. Demir ve Çelik Testlerinde Dışa Bağımlılık Ortadan Kalktı (2014, Temmuz 01) Demir Çelik Store. İlk Ay Yıldızlı Stat Tamamlandı (2014, Haziran 15) Bizim Gazete. Kanter, R.M. (2006). Innovation: The Classic Traps, Harvard Business Review, 84 (11), 70. Elçi, Ş. (2006) İnovasyon Kalkınma ve Rekabetin Anahtarı, Nova Yayınları. Karabük Havaalanı İstiyor (2014, Eylül 1) Karabük Postası. Karabük Üniversitesi ne Dünya Çevre Ödülü (2014, Mayıs 01) Ekovitrin. KEAH ta Misafir Anne Oteli Hizmeti (2014, Haziran 09) Türkiye Ankara. Mutioğlu, H. Ve Gözgü, F Küreselleşme ve Yeni Ekonomi Spiralinde Baş Aktör: İnovasyon 3.Uluslararası iktisatçılar Zirvesi, Tebliğler Kitabı, 3, 122.

161 150 Nar İle Siftahı Bakan Işık Yaptı (2014, Ağustos 25) Sabah Ankara. Odabaşı, Y Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite, Araştırma Makaleleri, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 1(1), Robot Kulübümüzün Ödülleri Somaya (2014, Mayıs 19) Son-An. Tek Noktada 2023 Kan Bağışı İle Rekor Kırıldı (2014, Mayıs 14) Günboyu Tıbbi Cihaz Üretiminde Yerli Dönem Başlayacak (2014, Mayıs 21) Yeni Şafak Ankara. Üniversiteli Öğrencilerinin Rekor Denemesinin Geliri Soma ya (2014, Mayıs 29) Haber Vaktim. Ürper, Y Girişimcilikte Yaratıcılık, Girişimcilik, Ed: Y. Odabaşı, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 21. Yavuz, Ç İşletmelerde İnovasyon-Performans İlişkisinin İncelenmesine Dönük Bir Çalışma, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 5 (2), (a) (27 Şubat 2015). (b) (03 Mart 2015). (c) (03 Mart 2015). (d) (28 Şubat 2015). (e) ( 07 Mart 2015). (a) (12 Mart 2015). (b) (05 Mart 2015). (c) (12 Mart2015). (02 Mart 2015). (08 Mart 2015). (08 Mart 2015). (02 Mart 2015).

162 151 TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİNİN BELİRLEYİCİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ Murat Mustafa KUTLUTÜRK 1, Özlem FİKİRLİ 2, Ahmet Kibar ÇETİN 3 ÖZET Günümüzde gelişmiş ülkelerin refah düzeyini sürekli artıran en önemli faktör, verimlilik odaklı ekonomik politikaları başarılı bir şekilde uygulamalarıdır. Bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir yüksek bir büyüme için büyük önem taşıyan toplam faktör verimliliğinin (TFV) belirleyicilerini bulmaktır. Çalışmada Türkiye nin dönemini kapsayan yıllık veriler kullanılmıştır. Literatürde mikro ve makro yaklaşımlar kullanılarak birçok değişkenle açıklanmaya çalışılan TFV, bu çalışmada makro değişkenlerden açıklık oranı (dış ticaret hacmi/gsyh), doğrudan ya bancı yatırım oranı ve beşeri sermaye değişkenleri kullanılarak modellenmiştir. TFV nin kısa ve uzun dönem belirleyicilerini bulmak için eşbütünleşme ve hata düzeltme modelleri kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Toplam faktör verimliliği, eşbütünleşme THE INVESTIGATION OF DETERMINANTS OF TOTAL FACTOR PRODUCTIVITY: CASE OF TURKEY ABSTRACT Today the most important factor of the continuous increase of the level of welfare in developed countries is their success to implement the productivity oriented economic policies. The aim of this study is to find the determinants of total factor productivity (TFP), which has great importance for sustainable high level of growth. In the study, annual data of Turkey covering the period is used. TFP, explained by using different micro and macro variables in the literature, is modeled by the macro variables openness ratio (trade volume/gdp), foreign direct investment and human capital in this study. To investigate the short and long run determinants of TFP cointegration and error correction models are used. Keywords: Total factor productivity, cointegration 1 Yrd. Doç. Dr., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: mmkutluturk@gmail.com 2 Araş. Gör., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: ozlemfikirli@karatekin.edu.tr 3 Doç. Dr., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: akcetin@hotmail.edu.tr 1

163 152 GİRİŞ Toplam faktör verimliliği iktisadi büyümenin ayırt edici bir özelliği olarak son yıllarda öne çıkan bir kavramdır. Özellikle içsel büyüme modellerinde üretim faktörlerinin kullanımı kadar bunların etkin kullanılıp kullanılmadıkları önem kazanmıştır. Bu bağlamda toplam faktör verimliliğinin hesaplanması ve belirleyicilerinin araştırılması dikkat çeken bir araştırma konusu olmuştur. Romer (19 86) bilgi ve beşeri sermayeye yapılan yatırımların Solow un (1956) belirtiğinin aksine azalan verimler yasasına tabi olmadığını ifade etmiştir. Çünkü elde edinen kazanımlar ekonominin geneline yayılma eğilimindedir. Romer e (1956) göre ekonomik büyümenin temelinde bilgi birikimi vardır. Yazar bilginin üretim sürecinin yan etkileri arasında daha etkin üretimin olacağını ifade etmiştir. İçsel büyümenin olması için ortaya koyduğu temel şartlar içinde etkinliğin sağlanması için teknoloji düzeyinin tespitinin önemini ifade etmiştir. Lucas (1988), Romer in ortaya koyduğu modeli irdeleyerek daha da geliştirmiştir. Buna göre emeğin verimliliğindeki artışa bağlı olarak artan getiriler açığa çıkmaktadır yılında Romer teknolojik gelişmenin ekonomik büyümenin önemli bir dinamiği olduğu gibi piyasa teşviklerinin bir sonucu olarak da gerçekleştiğini belirtmiştir. Grossman ve Helpman (1994) teknolojideki gelişmeleri büyüm enin önünde görünen sınırları ortadan kaldırmanın bir yolu olabileceğini düşünmektedirler. Teknolojideki gelişmeler bilgi birikimiyle, bilgi birikimi de AR-GE harcamalarıyla ve bunun sonucu inovatif buluşlarla önemli ölçüde ilintilidir. Burada inovasyon, teknolojik gelişmeleri yeniden güdüleyerek sürekli bir akım yaratmaktadır. Teknolojideki gelişmeler de üretim süreçlerini doğrudan etkilediği için verimlilik artışını uzun dönemde etkilemektedir. Bu bağlamda çalışmamızın amacı Türkiye için toplam faktör verimliliğini hesaplamak ve bunu etkileyen faktörleri belirlemektir. Bu amaçla üniversite eğitimi, ülkenin dışa açıklığı, doğrudan yabancı yatırımların TFV üzerine etkileri eşbütünleşme analizi ile incelenmiştir. TEORİ Ekonomik büyümenin hesaplanmasına ilişkin ilk yaklaşımı Solow (1957) tarafından ortaya koymuştur. Solow geometrik indeks olarak adlandırdığı TFV ölçme sürecinde artık (residual) yaklaşımı adı verilen ve fiziki üretim girdilerinin üretime katkıları belirlendikten sonra arta kalan kısmın hesaplanmasına dayanan büyüme hesaplamasındaki eşitliği kullanmıştır. Bu sürece Kendrick aritmetik ölçüm yaklaşımını getirmiştir. Denison vd (1990) ve Lau vd. (1993) bu sürece katkıda bulunmuşlardır. Üretimdeki artış tamamen üretim faktörleri olan sermaye ve emek ile açıklanamayıp, teknolojik ilerlemenin bir sonucu olarak da açığa çıkmaktadır. Toplam faktör verimliliğinin ifadesi olan teknolojik ilerleme hem sermayenin verimliliğini hem de emeğin verimliliğini artırmayı içeren bir kavram olarak literatürde yer almaya başlamıştır. Solow (1956), Lucas (1988) ve Romer (1990) uzun dönemde verimlilik artışının ana kaynağı olarak teknolojik gelişmeyi ön plana çıkarmışlardır. Toplam faktör verimliliğini de bu gelişmenin bir göstergesi olarak ele almışlardır. Eğitim Genellikle eğitim düzeyindeki ilerleme olarak kabul edilen beşeri sermayenin TFV üzerine etkileri bu makalenin inceleme konularından birdir. Nelson ve Phelps (1966) eğitimin bir ülkenin yeni teknolojilere uyum sağlamasında anahtar role sahip olduğunu ifade etmektedir. Sharpe (1998) diğer faktörlerin yanında eğitimin ekonomideki genel verimlilik düzeyini güçlendirdiğini göstermiştir. Yazar ilk ve orta öğretimin verimlilik üzerine etkisi olduğunu belirlemiştir. Akinlo (2005) ve Njikam vd. (2006) orta eğitimin TFV üzerine etkilerini araştırmışlardır. Nachega ve Fontaine (2006) iyi eğitimli iş gücünün TFV üzerine doğrudan ve dolaylı olumlu etkileri olduğunu tespit etmiştir. Bu çalışmada üniversite mezun sayısını beşeri sermayenin gelişiminin bir göstergesi olarak modele dâhil edilmiştir. 2

164 153 Ekonomik açıklık Dışa açık olan ekonomilerin ileri teknolojilere, ucuz girdilere, ara mallara ve büyük pazarlara ulaşma olanakları olduğu için ekonomiye genel anlamıyla olumlu bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Özellikle ileri teknoloji üretim mal ithalatının TFV üzerinde olumlu etkileri olmaktadır. (Lewis 1980, Grossman ve Helpman 1994, Miller and Upadhay 2000, Miller ve Upadhay 2002, Akinlo 2005, Khan 2006). Mayer (2001) ithalatı yabancıların geliştirdiği bilginin ürün üzerinden taşındığı noktasına vurgu yapmış ve bu durumun ithalatçı ülkede kullanılan teknolojiyi geliştirerek TFV üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade etmiştir. Özellikle ARGE de kullanılan araç ve gereçlerin teknoloji transferindeki rolü çok daha büyük olmaktadır. Yazar burada eğitimli iş gücünün bilginin aktarılması ve kullanılması süreçlerinde önemli bir rol oynadığına yani özümseme kapasitesine vurgu yapmıştır. Literatürde ekonomik açıklığın ifadesi olarak ihracatın GSYH ya oranı veya ithalat ve ihracatın toplamının GSYH ya oranı kullanılmaktadır (Miller ve Upadhay 2002, Akinlo 2005,Khan 2006, Nachega ve Fontaine 2006, Njikman vd., 2006). Bu çalışmada ekonomik açıklık ithalat ve ihracat toplamının GSYH ya oranı olarak ifade edilmiştir. Sonuç olarak ticaret, teknolojinin gelişmesinde önemli bir yeri olmakla beraber, ülkenin özümseme kapasitesine önemli derecede bağlıdır. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Bilgi birikimi üzerinde, eğitim ve ekonominin dünyaya açıklık düzeyi yanında doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) da etkilidir. DYY ler aracılığıyla gelişmiş ülkelerin ileri teknolojileri diğer ülkelere transfer etmelerinin bir sonucu olarak ekonomik büyüme potansiyeli üzerinde artırıcı bir etkisi vardır. DYY ler ekonomi üzerinde bilginin yayılması ve ticaretin artması gibi pozitif dışsallıklar açığa çıkartmaktadır. Keller ve Yeaple (2003) DYY ile büyüme arasında güçlü bir ilişki bulmuşlardır. Griffith vd. (2003) DYY lerin endüstri kolları içinde verimliliklerin artırılmasında önemli bir faktör olduğunu ifade etmiştir. Graner ve Isaksson (2002) yabancı yatırımların verimlilik artışı üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Bununla beraber Aitken ve Harison (1999) DYY lerin verimlilik üzerine etkilerinin negatif olduğunu tespit etmişlerdir. AMPİRİK MODEL VE VERİLER TFV artışı üzerinde farklı makro değişkenlerin incelenmesine ilişkin modelimiz aşağıdaki gibi oluşturuldu: TFV = F(AÇIKLIK, DYY, EĞİTİM) (1) Tablo 1. Değişkenlere ilişkin bilgi tablosu Değişken Tanım Kaynak TVF Toplam faktör verimliliğinin logaritması TFV t = Y t / K β. L 1-β formülüyle elde edildi. K t = (1 g) K t-1 + I t g = 1 ((K t I t) / K t-1 ) I, sermaye birikimi hesaplanan yılda gerçekleşen sabit sermaye yatırımlarını göstermektedir. AÇIKLIK İthalat ve ihracatın toplamının GSYH içindeki payının logaritması. AÇIKLIK = ((İhracat + İthalat) / GSYH) * 100 Dünya Bankası, TUİK Dünya Bankası DYY Doğrudan Yabancı Yatırımların GSYH içindeki payının logaritması (net, % GSYH) Dünya Bankası EĞİTİM Yüksek öğretimden mezun olan öğrenci sayısının logaritması Dünya Bankası 3

165 154 Modelde kullanılan verilerin tamamı Dünya Bankası ve TÜİK veri bankasından alınmıştır yılları arasında yıllık veriler kullanılmıştır. 2 yıla ilişkin veri olmadığı için bu değerler tahmin edilerek veri setine dâhil edilmiştir. Birim kök durağanlık testi Zaman serisi analizlerinde yalancı regresyon sorunuyla karşılaşmamak için veri setlerinin durağan olup olmadığı, başka bir ifadeyle birim kök barındırıp barındırmadığı testi yapılır (Engle ve Granger, 1987). Bu çalışmada bu amaçla geliştirilmiş olan Augmented Dickey-Fuller (ADF) ve Phillips-Perron (PP) testi uygulanmıştır. Aşağıdaki tabloda test sonuçlar özetlenmiştir: Değişken TFV EĞİTİM AÇIKLIK DYY Düzey Birinci fark Düzey Birinci fark Düzey Birinci fark Düzey Birinci fark Düzey Birinci fark Tablo 1. Birim Kök Testi Sonuçları Augmented Dickey Fuller (ADF) Philips-Perron (PP) test istatistiği test istatistiği Sabit+ trendli Sabit+ trendli Sabitli model Sabitli model model model -1,246-5,935*** -0,584-4,194*** -1,5406-5,2499*** -2,196-6,366*** -2,113-5,839*** -2,145-4,062** -3,026-5,156*** -3,3259-6,245*** Not: *, **, *** sırasıyla %10, %5 ve %1 düzeyinde anlamlı olduğunu göstermektedir. -1,206-5,939*** -0,580-4,121*** -1,307-8,237*** -2,145-11,908*** -2,166-5,845*** -2,411-3,964** -2,846-7,364*** -3,262-12,620*** Bu sonuçlar tüm değişkenlerin düzeyde durağan olmadığını ancak birinci farklarının durağan olduğunu, I(1), göstermektedir. Eşbütünleşme Analizi Johansen ve Juselius (1990) tarafından geliştirilen eşbütünleşme metodu ile birinci farkları durağan olan değişkenler arasında uzun dönem ilişki olup olmadığı araştırılabilmektedir. Test süreci trace (iz) ve Max-Eigenvalue (en büyük özdeğer) istatistiği kullanılarak eşbütünleşme var boş hipotezi sınanır. Herhangi bir anlamlılık düzeyinde modellerden hangisi olursa olsun bu testi geçerse, I(1) verilerinin lineer kombinasyonları uzun dönemde durağandır. Lütkepohl vd. (2000) küçük örneklemlerde daha anlamlı sonuçlar vereceği için iz istatistiğinin tercih edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Modelimize ilişkin eşbütünleşme analiz sonuçları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir: hipotezler sıfır Tablo 2. Johansen eşbütünleşme test istatistik sonuçları Maximum Eigenvalue Trace (iz) testi (En Büyük Öz Değer) testi Test Test alternatif Kritik değer alternatif Kritik değer istatistiği istatistiği r=0 r 1 77,67110* 54,079 r=1 51,35996* 28,5881 r 1 r 2 26, ,1927 r=2 13, ,2996 r 2 r 3 12, ,2618 r=3 7, ,8921 r 3 r 4 4, ,1645 r=4 4, ,1646 Not: * 0,05 anlamlılık düzeyinde boş hipotezin reddedildiğini ifade etmektedir. En büyük öz değer (Maximum Eigenvalu e) ve iz (trace) istatistiklerine göre % 5 anlamlılık düzeyinde değişkenler arasında eşbütünleşme yoktur hipotezi reddedilmiştir. İkinci satırda bulunan en fazla bir ilişki olduğu hipotezi ise reddedilmemiştir. Dolayısıyla değişkenler arasına bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 4

166 155 TFV = *EĞİTİM *AÇIKLIK *DYY (2) ( ) ( ) ( ) ( ) t-test (0,975) (4,517) (6,139) (5,743) İlgili değişkene, ekonominin dışa açıklığının ve DYY lerin pozitif ve beşeri sermayeyi temsilen kullandığımız üniversite eğitiminin negatif etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç Deniz ve Doğruel (2008), Erdoğan ve Yıldırım (2009) ve Yakışık ve Çetin (2014) çalışmalarındaki bulgularla örtüşmektedir. Yakışık ve Çetin (2014) ü niversite eğitiminin etkilerinin negatif olmasının, ülkenin düşük ve orta-düşük teknoloji kullanan sektörlerinde yoğunlaşmasının bir sonucu olarak piyasada yükseköğretim mezunu talebinin düşük olması şeklinde yorumlanabileceğini ifade etmişlerdir. Yani yükseköğretim mezunları sayısı artarken bunların istihdam edileceği ileri teknoloji yatrımları aynı oranda gelişmemekte ve bu mezunlar düşük ve orta teknoloji gerektiren üretim süreçlerinde istihdam edilmektedirler. Ülkenin dışa açıklığına ilişkin katsayı beklentilerimize uygun olarak pozitif çıkmıştır. İthaalat yeni ürünlere yerli piyasada pazar oluşturması (bilginin yayılması), yeni üretim teknolojileriyle verimliliğin artırılması ve ARGE merkezlerinde ve araştırma enstütülerinde yenilikçi aktivitelerin artırma gibi TFV üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Bir ülkenin ihracatı o ülkenin dünya piyasasında fiyat ve kalite bağlamında rekabet gücünün yüksekliğine işaret ettmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda DYY lerin verimlilik artışına katkılarına ilişkin farklı sonuçlar tespit edilmişti. Bu çalışmada DYY lerin TFV üzerinde olumlu ekileri olduğu gözlemlenmiştir. Ülkeye gelen DYY ler teknoloji transferi yoluyla verimlilik üzerinde yapıcı katkıları olmaktadır. Hata Düzeltme Modeli Modelimizde yer alan değişkenlerin durağan hale getirilmesi sürecinde birinci farkların alınması bilgi kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle model kısa dönemde denge değerinden sapabilir. Hata düzeltme modeli eşbütünleşme modelindeki hata teriminin bir gecikmesini (EC t-1) kısa dönem denklemde değişken olarak kullanarak kısa dönemdeki sapmaları kısmen düzetmektedir. Tablo 3. Hata düzeltme modeli D(TFV) Standart t-test (EC) t-1-0, , ,21788 D(TFV(-1)) 0, , ,30707 D(TFV(-2)) -0, , ,61538 D(EĞİTİM(-1)) 0, , ,55192 D(EĞİTİM (-2)) 0, , ,95772 D(AÇIKLIK(-1)) -0, , ,81413 D(AÇIKLIK (-2)) -0,1914 0, ,50853 D(DYY(-1)) 0, , ,65725 D(DYY(-2)) 0, , ,03606 Eşbütünleşme denklemindeki hata teriminin bir dönem gecikmeli teriminin -1 ile 0 arasında ve istatistikî olarak anlamlı çıkması kısa dönem denge düzeyinde sapmanın düzeltildiğini göstermektedir. Bu bağlamda hata düzeltme modeline göre, değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişki kısa dönemli sapmaların %29,6 sı aynı dönem içinde düzeltilmektedir. SONUÇ Bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir yüksek bir büyüme için büyük önem taşıyan TFV belirleyicilerini bulmaktır. Çalışmada Türkiye nin dönemini kapsayan yıllık veriler kullanılmıştır. Literatürde mikro ve makro yaklaşımlar kullanılarak birçok değişkenle açıklanmaya çalışılan TFV, bu çalışmada makro değişkenlerden dışa açıklık oranı, doğrudan yabancı yatırım oranı ve beşeri sermaye değişkenleri kullanılarak modellenmiştir. TFV nin kısa ve uzun dönem 5

167 156 belirleyicilerini bulmak için eşbütünleşme ve hata düzeltme modelleri tahmin edilmiştir. Modelimiz, üniversite eğitiminin TFV üzerinde azaltıcı, doğrudan yabancı yatırımlarla dışa açıklığın ise olumlu yönde bir etkisi olduğunu önermektedir. KAYNAKLAR Aitken, B. ve Harrison, A., Do domestic firms benefit from foreign direct investment? Evidence from Venezuela, American Economic Review, vol. 89, pp Akinlo, A. E., Impact of Macroeconomic Factors on Total Factor Productivity in Sub-Saharan African Countries. Research Paper # 2005/39, World Institute for Development Economics Research, UNU. Akinlo, A. E., Impact of Macroeconomic Factors on Total Factor Productivity in Sub-Saharan African Countries. Research Paper # 2005/39, World Institute for Development Economics Research, UNU. Denison, E.F., The Sources of Economic Growth in the United States and the Alternatives Before us. CED Supplementary Paper No. 13. Committee for Economic Development, New York. Deniz, Z., Dogruel, A.S., Disaggregated Education Data growth:some facts from Turkey and MENA Countries, Topics in Middle Eastern and North Africam Economies (Electronic Journal) Erdoğan, S., Yıldırım, D.Ç., Türkiye de Eğitim-İktisadi Büyüme İlişkisi üzerine Ekonometrik bir inceleme, Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, vol. 4(2), Graner, M., Isaksson, A., Export Performance, in A. Bigsten and P. Kimuyu (Eds.), Structure and Performance of Manufacturing in Kenya, London: Palgrave. Griffith, R., Redding, S., Simpson H., Productivity Convergence and Foreign Ownership at the Establishment Level, Discussion Paper No. 572, London: Centre for Economic Performance. Grossman, G., Helpman, E., Endogenous Innovation in the Theory of Growth. Journal of Economic Perspectives, vol. 8, pp Grossman, G. M., Helpman, E., "Endogenous Innovation in the Theory of Growth." Journal of Economic Perspectives, 8 (1): Jorgenson, D. W., Griliches Z., The explanation of productivity change. Review of Economic Studies, vol. 34 (3): Keller, W., Yeaple, S.R., Multinational Enterprises, International Trade, and Productivity Growth: Firm-Level Evidence from the United States, NBER Working Paper No. 9504, Cambridge, MA: NBER. Kendrick, J. W., Productivity Trends in the United States, NBER, Princeton University Press. Khan, S., Macro Determinants of Total factor Productivity in Pakistan. Working Paper Series #10, State Bank of Pakistan, Karachi. Lau, L. J., Jamison, D. T., Liu, S.C., Rivkin, S., 1993 Education and Economic Growth: Some Cross- Sectional Evidence From Brazil. Journal of Development Economics, vol. 41, Lewis, A. W., The Slowing Down of the Engine of Economic Growth. American Economic Review, Vol. 70, Lucas, R.E., On the mechanics of economic development. Journal of Monetary Economics 22 (1) Lutkepohl, H., Saıkkonen, P., Trenkler C., Maximum EigenValue Versus Trace Test for the Cointegration Rank of a VAR Process, Erişim tarihi: Mayer, J Technology Diffusion, Human Capital and Economic Growth in Developing Countries, Discussion Papers, No. 154, Geneva: United Nations Conference on Trade and Development. Miller, S. M., Upadhyay, M..P., Total Factor Productivity, Human Capital and Outward Orientation: Differences by Stage of Development and Geographic Regions. University of Connecticut, Department of Economics Working Paper Series, Working Paper No

168 157 Miller, S. M., Upadhay, M. P The Effect of Openness, Trade Orientation, and Human Capital on Total Factor Productivity. Journal of Development Economics, Vol. 63, pp Nachega, J., Fontaine, T., Economic Growth and Total factor Productivity in Niger. International Monetary Fund (IMF), working paper, No. WP/06/208. Nelson, R.R., Phelps, E.S., Investment in Human, Technological Diffusion, and Economic Growth, American Economic Review Proceedings, LVI, Njikam, O., Binam J. N., Tachi S., Understanding Total Factor Productivity Growth in Sub Saharan Africa Countries. WP No.2006/3, Secretariat for Institutional Support for Economic Research in Africa. Otani, I., Villanueva, D., Long term growth in developing countries and its determinents an Empirical analysis. World Development 18 (6), Romer, P.M., Increasing returns and long-run growth. Journal of Political Economy 94 (5) Romer, P.M., Endogenous technological change. Journal of Political Economy 98 (5) S71 S102. Sharpe, A., Productivity: Key to Success. The Report, Ottawa: Centre for the Study of Living Standards. Erişim tarihi: Solow, R., A contribution to the theory of economic growth. Quarterly Journal of Economics, 70, Solow, R. M., Technical Change and the Aggregate Production Function, Review of Economics and Statistics, 39: Yakışık, H., Çetin, A., 2014., Eğitim, Sağlık ve Teknoloji Düzeyinin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: ARDL Sınır Testi Yaklaşımı, Sosyo Ekonomi, ,

169 158 GİRİŞİMCİLİĞİN DİNAMİKLERİ: ÜLKE KURUMSAL YAPISININ GİRİŞİMCİLİĞİN YOĞUNLUĞUNA ETKİSİNE DAİR AMPİRİK BİR İNCELEME Mehmet Nasih TAĞ 1, İlhan TABUR 2 ÖZET Girişimcilik, inovasyon için insanın ekonomik risk üstlendiği süreci ifade eder. Başarılı olması durumunda girişimcilik kişi ve toplum için değer yaratır. Bu önemine rağmen, girişimciliğin dinamiklerine dair kanıtlara dayalı bilgimiz kısıtlıdır. Özellikle bir ülkedeki hukuki, bürokratik ve normatif sistemleri kapsayan kurumsal çevrenin girişimciliğe etkisini inceleyen geniş örnekleme dayalı sınırlı sayıda ampirik çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmada, kurumsal ekonomi ve kurumsal teori literatürü ışığında girişimciliğin dinamiklerinden kabul edilen ülkelerin kurumsal yapı ve sistemlerinin girişimcilik yoğunluğuna etkisi panel veri kullanılarak incelenmektedir. Bulgular, ülkelerin kurumsal çevresinin unsurlarından olan hukukun üstünlüğü, yolsuzluk algısı, devlet düzenlemelerinin etkinliği ve ekonomik açıklık gibi faktörlerin girişimciliğin yoğunluğunu önemli derecede etkilediği fikrini güçlü bir şekilde desteklemektedir. Anahtar Kelimeler: girişimcilik, kurumsal ekonomi, kurumsal çevre, bürokratik etkinlik DYNAMICS OF ENTREPRENEURSHIP: AN EMPIRICAL EXAMINATION OF THE EFFECT OF COUNTRY INSTITUTIONAL ENVIRONMENT ON ENTREPRENEURSHIP DENSITY Mehmet Nasih TAĞ 1, İlhan TABUR 2 ABSTRACT Entrepreneurship is the process by which people undertake risk to innovate a product. If successful, entrepreneurship creates value both for the individual and for the society. Despite its importance, our evidence based knowledge of the dynamics of entrepreneurship is limited. Especially, there are few empirical studies that investigate the effect of country institutional environment on entrepreneurship in large sample setting. Using the lenses of institutional economics and institutional theory and utilizing a large sample of country level panel data, this study investigates the effects of institutional environment on the density of entrepreneurship. The results provide a strong support for the proposition that aspects of institutional environment such as rule of law, corruption perception, regulatory efficiency and open markets have a significant effect on the density of entrepreneurship. Key words: Entrepreneurship, institutional economics, institutional environment, government efficiency 1 Yrd. Doç. Dr., İşletme Bölümü, Mersin Üniversitesi, Mersin, Türkiye e-posta: tag@mersin.edu.tr 2 Doktora Öğrencisi, İşletme Bölümü, Mersin Üniversitesi, Mersin, Türkiye e-posta: ilhantabur@hotmail.com

170 159 GİRİŞ Girişimcilik bir ekonomide değişimin ve gelişmenin temel dinamiğidir. Girişimciliğin bu etkisinin bilinmesine rağmen ülkeler arasında girişimcilik oranı açısından ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Son yıllarda bazı araştırmacılar bu farklılıkları ülkelerin kurumsal yapı ve sistemleri ile ilişkilendiren teorik ve ampirik araştırmalara odaklanmıştır ( Acs, Desai ve Hessels, 2008; Aidis, Estrin ve Mickiewicz, 2008; Anokhin ve Schulze, 2009; Baumol, 1990; Bruton, Ahlstrom ve Li, 2010; Busenitz, Gomez ve Spencer, 2000; Nyström, 2008). Bu araştırmalara göre bir ülkenin kurumsal yapı ve sistemlerinin kalitesi potansiyel girişimcileri ekonomik açıdan yararlı alanlara odaklanmaya teşvik etmekte ve dolayısıyla üretken girişimcilik oranını artırmaktadır (Acemoglu, Johnson ve Robinson, 2001; North, 1990; Sobel, 2008). Kurumların önemli olduğuna dair görüş birliği olmasına rağmen, ne tür kurumların girişimciliği teşvik edip artırdığına dair tartışmalar devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı ekonomik faaliyet ve süreçlerdeki serbestliği artıran kurumsal yapı ve sistemlerin girişimcilik ile ilişkisini analiz etmektir. TEORİK ARKAPLAN ve HİPOTEZLER Bazı araştırmacılar girişimcilik kavramını girişimci kişinin ne yaptığı çerçevesinde tanımlar. Ancak bu tanımlamalar girişimciliğin çevresini ve dolayısıyla kişi dışındaki dinamiklerini gözden kaçırmaktadır. Bu çalışmada girişimcilik ekonomik fırsatların algılanması ya da yaratılması, değerlendirilmesi ve bu fırsatlardan belirsizlik altında yararlanılması süreci olarak tanımlanmaktadır (Shane ve Venkataraman, 2000; Henrekson, 2007). Schumpeter (1934), liberal kapitalist gelişmenin itici gücü olarak yeniliği ve bunun gerçekleştiği süreç olarak girişimciliği merkeze oturtmaktadır. Pek çok teorik ve ampirik çalışma bu nosyonu desteklemekte (Baumol, 1993; Boettke ve Coyne, 2009; Kirzner, 1973) ve günümüzün küreselleşen ortamında ülkelerin kalkına ve gelişmesinin sağlayan bir en önemli unsurlardan biri olarak kabul görmektedir (Reynolds, 1997; Busenitz, Gomez ve Spencer, 2000; Manolova, Eunni ve Giyoshev, 2008). Reynolds, Hay ve Camp a (1999) göre ülke düzeyinde ekonomik gelişme farklılıklarının yaklaşık yüzde elliye yakını ülkeler arasındaki girişimcilik oranı farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Girişimciliğin ülkelerin ekonomik kalkınmalarına olumlu yönde katkı sağladığına ilişkin bir çok akademik çalışma mevcut olmasına rağmen; günümüzde girişimciliğin bazı ülkelerde daha başarılı olmasını ve girişimcilikte başarının ve verimliliğin ülkelere göre farklılık göstermesini açıklayan sınırlı sayıda çalışma mevcuttur (Aronson, 1991; Rondinelli ve Kasarda, 1992; Busenitz vd., 2000). Bazı araştırmacılar ülkeler arasındaki girişimcilik oranı farkını ülkelerin kurumsal yapı ve sistemlerine atfetmektedir (Acemoglu, Johnson ve Robinson, 2005; Baumol, 1990). North (1990) girişimcilere ekonomik değer yaratmak için cesaret veren en önemli faktörün, bir ekonominin sahip olduğu kaynaklardan ziyade, kurumsal çevrenin özellikleri olduğunu ileri sürmektedir. Bu özellikler kısaca kurumlar olarak bilinmektedir. Kurumlar genelde yasalarla belirlenmiş ya da sosyal sistemde kabul görmüş oyunun kuralları olarak tanımlanmaktadır. Yasalarla belirlenmiş resmi kurumlar yasama, yürütme ve yargının gücünü, yetkilerini ve işleyişini belirlemektedir. Resmi olmayan kurumlar ise kültür ve ticari gelenek ve göreneklerdir. Sosyal açıdan kabul görmüş resmi olmayan kurumlar resmi kurumların gerçekte nasıl işleyeceğini de belirlemektedir. Dolayısıyla kurumlar, nasıl dizayn edildiklerine bağlı olarak girişimcilik sürecini kolaylaştırabileceği gibi aynı zamanda da zorlaştırabilir. Ülkelerin sahip olduğu kurumsal yapılar ve düzenlemeler, girişimcilerin yapacağı inovasyon türünün tercihine (Nelson, 1993) yapılacak yatırımların seçimine, yatırımın büyüklüğüne kadar birçok hususa etki etmektedir. Örneğin kurumlara ulaşımın kolaylığı, girişimi başlatma ve sürdürme maliyetleri, kamusal destek ve teşvikler gibi birçok husus girişimin başarısında önemli etkenlerdir.

171 160 Resmi olmayan kurumlar zamanla oluştukları ve dolayısıyla kolayca değişmedikleri için araştırmacılar daha çok göreceli olarak daha kolay değiştirilebilen resmi kurumların girişimcilik üzerindeki etkisine odaklanmışlardır. Bu noktada önemli bir soru ne tür resmi kurumların girişimcilik oranını artırdığıdır. Bu çalışmada potansiyel girişimcilerin karşı karşıya oldukları ve resmi kurumsal çevreden kaynaklanan ekonomik özgürlüklerin girişimciliğe etkisi analiz edilmektedir. Ekonomik özgürlük sayesinde potansiyel bir girişimci sahip olduğu imkanları kendi hedefleri doğrultusunda değerlendirme şansına sahip olacaktır. Bu özgürlükler bir kişiye veya gruba ırk, cinsiyet, etnisite, aile bağlantıları vb. faktörlerden dolayı avantaj sağlamak yerine herkese kendi kabiliyetleri ve eforu doğrultusunda girişimde bulunma ve başarı şansını artırma olanağı sağlamaktadır. Bireyin güçlendiren, bireyler arasında ayrımcılığı mümkün olduğunca azaltan ve bireyler arasında açık rekabeti teşvik eden resmi kurumların ekonomik özgürlüğü artıracağı beklenmektedir. Bu prensipler çerçevesinde Heritage Vakfı tarafından yayımlanan Ekonomik Özgürlük İndeks i ekonomik özgürlükleri dört ana kategoride incelemektedir. 3 Bunlar, hukukun üstünlüğü, devletin ekonomideki ağırlığı, devlet düzenlemelerinin etkinliği ve ekonomik açıklık olarak sıralanmaktadır. Bu çalışmada bu dört faktör ile beraber yine aynı indeks tarafından ölçülen ve yayımlanan yolsuzluk algısı ile girişimcilik arasında pozitif bir ilişki olduğu ileri sürülmektedir. Dolayısıyla, aşağıdaki beş hipotez test edilecektir. Hipotez 1: Bir ülkede hukukun üstünlüğü artıkça o ülkede girişimcilik oranı da artmaktadır. Hipotez 2: Bir ülkede devletin ekonomideki ağırlığı artıkça artıkça o ülkede girişimcilik oranı da azalmaktadır. Hipotez 3: Bir ülkede devlet düzenlemelerinin etkinliği artıkça o ülkede girişimcilik oranı da artmaktadır. Hipotez 4: Bir ülkede ekonomik açıklık artıkça o ülkede girişimcilik oranı da artmaktadır. Hipotez 5: Bir ülkede yolsuzluk algısı azaldıkça o ülkede girişimcilik oranı da artmaktadır. VERİ ve YÖNTEM Veriler Hipotezlerimizi test etmek için Dünya Bankası, Dünya Ekonomi Forumu ve Heritage Vakfı na ait veri tabanlarından yararlanarak analizlerde kullandığımız bütün değişkenler için 2006 ve 2011 arası dönemi kapsayan yıllar için ülke düzeyinde veri toplanmıştır. İstatistiksel analizler, herhangi bir değişkene dair verisi olmayan ülkeler çıkarıldıktan sonra 94 ülke için 464 veriden oluşan ve dengeli olmayan bir panel veri örneklemi kullanılarak yapılmıştır. Örneklem içindeki ülke sayısı yeni girişim verisi rapor eden bütün dünya ülkelerini kapsamıyor olmasına rağmen, örneklem periyodu içinde herhangi bir yılda kurulan yeni girişimlerin oldukça büyük bir bölümünün o yıl temsil edildiğini düşünmekteyiz. Örneğin 2008 yılı içinde tüm dünyada kurulan yeni girişimlerin %84 üne yakını örnekleme ve dolayısıyla analizlere dâhil olmuştur. Bağımlı Değişken Bu araştırmada bağımlı değişken olarak Dünya Bankası nın girişimcilik anketi ile ülke düzeyinde topladığı verilerinden yeni firma yoğunluğu (new business density) kullanılmıştır. Bu ankete göre yeni firma yoğunluğu bir ülkede bir takvim yılı içinde yaş arası kişiler tarafından kurulan 1000 kişi başına düşen firma sayısı olarak tanımlanmaktadır. Kurulan yeni firma sayısı yerine yeni firma yoğunluğunu bağımlı değişken olarak analiz etmenin en büyük avantajı yeni firma yoğunluğu değişkeninin ülkeler arasındaki nüfus farklılıklarından kaynaklanan yeni firma kurma farkını dikkate almasıdır. 3 Bu indeks ve indekste kullanılan ölçekler metodoloji kısmında daha genişçe tartışılacaktır.

172 161 Bağımsız Değişkenler Temel bağımsız değişkenleri ölçmek için Heritage Vakfı nca her yıl yayımlanan Ekonomik Özgürlük İndeksi (EÖİ) verileri kullanılmıştır. Bu indeks 1995 ten beri 184 ülkenin ekonomik ve politik kurumlarına dair çeşitli verilere dayalı hesaplanıp yayımlanmaktadır. 4 Bu çalışmada indeksin yılları arası verileri kullanılarak hukukun üstünlüğü, devletin ekonomideki ağırlığı, devlet düzenlemelerinin etkinliği, ekonomik açıklık ve yolsuzluk algısı düzeyi değişkenleri ölçülmüştür. Hukukun üstünlüğü, EÖİ nin iki alt unsuruna dayanılarak hesaplanmıştır: mülkiyet hakları ve yolsuzluk algısı. Bir ülkedeki kanunların ve kanunları uygulayan mahkeme ve polis gücünün özel mülkiyet haklarını koruma ve kollama derecesi özel mülkiyet hakları düzeyini vermektedir. Yolsuzluk algısı düzeyi ise bir ülkede yolsuzluk algısının ne derece düşük olduğu ile ölçülmektedir. Mülkiyet hakları derecesi ve yolsuzluk algısı düzeyinin ortalaması ile bir ülkedeki hukukun üstünlüğü düzeyi ölçülmektedir. 5 Devletin ekonomideki ağırlığı nı ölçmek için indeksin iki alt unsuru kullanılmıştır: mali özgürlük ve devlet harcamaları. Mali özgürlük bir ülke vatandaşlarının karşı karşıya oldukları doğrudan veya dolaylı vergi yükü ile ölçülmektedir. Devlet harcamaları da devletçe yapılan tüketim, yatırım ve transfer harcamalarını içermektedir. Devlet düzenlemelerinin etkinliği indeksin üc unsuru ile ölçülmektedir: iş kurma özgürlüğü, çalışma özgürlüğü ve parasal özgürlük. İş kurma özgürlüğü bir kişinin bir iş kurma ve yönetme önündeki devlet/hükümet kaynaklı resmi ve resmi olmayan engellerin azlığını ölçmektedir. Çalışma özgürlüğü bir kişinin istediği yerde ve zamanda çalışması önündeki engellerin azlığı ve işgücü piyasalarının esnekliği ile ölçülmektedir. Parasal özgürlük döviz kurunun stabil olması ve piyasa tarafından belirlenmesi düzeyini ölçmektedir. Ekonomik açıklık değişkenini ölçmek için indeksin üç unsuru kullanılmıştır: ticaret yapma özgürlüğü, yatırım yapma özgürlüğü ve finansal özgürlük. Ticaret yapma özgürlüğü ithalat ve ihracat önündeki engel ve gümrük tarifelerinin ne derece var olduğunu ölçer. Yatırım yapma özgürlüğü belirli bir alana ülke içinden veya dışından sermaye yatırımı yapma veya ülke dışında bir bölgede yatırım amacı güden sermaye çıkışı önündeki engelleri ölçer. Finansal özgürlük bankacılık hizmetlerinin etkinliği ile beraber sermaye piyasalarında devletin rolünü ve etkisini ölçer. Yukarıda ölçekleri tanımlanan bağımsız değişkenler teorik modelimiz ile ortaya konan ve girişimciliği etkilediği düşünülen ülke kurumsal ve politik çevresi ile ilgili temel faktörleri ölçmektedir. Bu faktörler yanı sıra, girişimciliğin gerçekleşmesi için bir takım üretim faktörlerinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu faktörlerin bir ülkede ne derece bulunduğu girişimciliğin oranını etkileyecektir. Bu mantıktan hareketle ekonometrik modelimizde girişimciliği etkileyebileceğini düşündüğümüz altı faktör için kontrol uygulanmıştır. Bu faktörlerden doğal kaynaklar, Dünya Bankası verilerinden yararlanılarak bir ülkenin doğal kaynaklardan (petrol, doğal gaz, kömür, mineral ve orman) elde ettiği gelirin brüt milli gelire oranı ile ölçülmektedir. Geri kalan beş kontrol değişkenini ölçmek için Dünya Ekonomi Forumu nun Küresel Rekabetçilik İndeksi verileri kullanılmıştır. Bir ülkedeki girişimcilik oranının gelir düzeyi ile doğru orantılı olarak artacağı varsayımıyla analizlerimizde ülke brüt milli gelir i için kontrol uyguluyoruz. Ayrıca, yükseköğretimin gelişmiş olduğu ülkelerde beşeri sermayenin de yüksek olacağı ve dolayısıyla girişimcilik oranının artacağı varsayımıyla ülke düzeyinde 4 Bu indeks ile ilgili detaylı açıklama ve metodolojiye indeksin web sayfasından ( ulaşılabilir. 5 Yolsuzluk algısının düzeyinin tek başına girişimciliğe etkisi ayrıca analiz edilip sonuçları analizler kısmında tartışılmaktadır.

173 162 yükseköğretim kalitesi için kontrol uyguluyoruz. Bir ülkede iş kurmanın basit ve hızlı olması girişimcilik oranını artırabileceğinden, analizlerimizde iş kurma süresi için kontrol uyguluyoruz. Girişimciliği kolaylaştıran ve artıran bir unsur da teknoloji olacağı varsayımıyla, ileri teknolojilerin varlığı için kontrol uyguluyoruz. Son olarak, ulaştırma ve enerji altyapısının gelişmiş olduğu ülkelerde girişimcilik oranının yüksek olacağını dikkate alarak fiziki altyapı için analizlerimizde kontrol uyguluyoruz. Ekonometrik Model ve Analiz Tekniği Yukarıda ölçekleri verilen değişkenlerin girişimcilik üzerindeki etkisini ölçmek için aşağıda verilen regresyon modeli analiz edilecektir. lnyfy = β + β (KNT ) + β (HÜ ) + β (DA ) + β (DE ) + β (EA ) + ν + ε (1) Bu eşitlikte i bir ülkeyi ve t yılı ifade etmektedir. lnyfy, girşimcilik ölçeğimiz olan yeni firma yoğunlığunun doğal logaritmasını, HÜ, hukukun üstünşüğünü, DA, devletin ekonomideki ağırlığını, DE, devlet düzenlemelerinin etkinliğini ve EA ekonomik açıklığı ifade etmektedir. Son olarak KNT yukarıda verilen kontrol değişkenlerimizin vektörünü ifade etmektedir. Kontrol değişkenlerimizden doğal kaynaklar ve brüt milli gelirin doğal logaritmaları alınarak regresyon analizimize dahil edilmişlerdir. Çalışmamızda 2006 ile 2011 yılları arası dönemi kapsayan panel veriler kullanılmaktadır. Panel verilerin en önemli avantajı paneller arası varyans ile beraber panel-içi varyansın bağımlı değişken ile ilişkisini analiz etmeye imkân vermesi ve analiz edilen üniteye özgü ölçülemeyen faktörlerin etkisini ölçülen ve dolayısıyla analiz edilen faktörlerin ektisinden arındırmasıdır. Yukarıda verilen eşitlikte ν ölçülüp analize dahil edilmemiş üniteye (ülkeye) özgü etkileri ifade etmektedir. Bu etkileri modelleyip ölçmenin iki temel yolu vardır. Bunlardan sabit-etki (fixed effects) modeli panel-içi varyansının bağımlı değişkendeki varyans ile ilişkisini analiz etmeye odaklanırken, rassal-etki (random effects) modeli ise hem panel-içi hem de paneller arası varyansın bağımlı değişkendeki varyans ile ilişkisini analiz etmemize imkan vermektedir. Hangi modelin (analiz tekniğinin) uygun olduğu verilerin yapısına bağlıdır. Örneklemdeki veriler incelendiğinde paneller arası varyans oldukça yüksek iken, panel-içi varyans oldukça düşük düzeyde kalmakta ve sabit-etki modelinin kullanımını yararsız hale getirmektedir. Dolayısıyla bütün analizlerimiz rassal-etki modeli kullanılarak yapılmıştır. Ayrıca, modeldeki hata teriminin (ε ) varyansının sabit olmadığı varsayımıyla katsayıların standart sapmaları hesaplanmıştır. AMPİRİK BULGULAR ve DEĞERLENDİRME Tanımlayıcı istatistik ve korelasyonlar Tablo 1 de verilmektedir. Bu istatistiklere göre incelediğimiz dönemde yeni firma yoğunluğu 29 görülmektedir. Bir başka değişle bütün dünyada ortalama 1000 kişi başına 29 firma kurulmuştur. Bu istatistik ile ilgili dikkati çeken önemli bir nokta standart sapmanın çok yüksek olmasıdır. Bir başka değişle girişimcilik oranı açısından ülkeler arasında çok büyük bir fark olduğu göze çarpmaktadır. Korelasyonlara baktığımızda bu farkın ülkelerin kurumsal yapı ve sistemleri ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu görmekteyiz. Bu ilişkilerin regresyon analizleri daha yakından incelenmeleri gerektiği açıktır. Tablo 2, (1) de verilen eşitliğin rassal-etkiler panel regresyon sonuçlarını vermektedir. Model 1 sadece kontrol değişkenlerinin girişimcilik ile olan ilişkisini vermektedir. Bu sonuçlara göre girişimcilik ile kontrol değişkenlerinden yükseköğretim kalitesi, brüt milli gelir ve ileri teknolojinin yaygınlığı arasında

174 pozitif bir ilişki olduğu söylenebilir. Ancak doğal kaynak zenginliğinin girişimcilik ile negatif bir ilişkisi olduğu görülmektedir. R 2 lere bakıldığında bu ilişkinin önemli bir 163

175 164 Tablo 1. Tanımlayıcı İstatistik ve Korelasyonlar Değişken Ort. Std. Sap Yeni Firma Yoğunluğu Doğal Kaynaklar Brüt Milli Gelir 229, , Yüks. Öğr. Kalitesi İş Kurma Süresi İleri Teknoloji Fiziki Altyapı Hukukun Üstünlüğü Devletin Ekon. Ağırlığı Dev. Düzenlem. Etkinliği Ekonomik Açıklık Yolsuzluk Algısı

176 165 Tablo 2. Rassal-Etki (Random Effects) Regresyon Sonuçları Model 1 Model 2 Model 3 Model 4 Model 5 Model 6 Katsayı P> z Katsayı P> z Katsayı P> z Katsayı P> z Katsayı P> z Katsayı P> z Sabit Yüks. Öğr. Kalitesi Doğal Kaynaklar Brüt Milli Gelir (ln) İş Kurma Süresi İleri Teknoloji Fiziki Altyapı Hukukun Üstünlüğü Devletin Ekon. Ağırlığı Dev. Düzenlem. Etkinliği Ekonomik Açıklık Yolsuzluk Algısı n Wald Chi R^2 (panel-içi) R^2 (paneller arası) R^2 (genel)

177 166 bölümünün paneller arası varyanstan kaynaklandığı görülmektedir. Bu da rassal-etkiler panel regesyon modelinin kullanımını desteklemektedir. Model 2 den Model 6 ya kadar olan sonuçlar ülke kurumsal yapı ve sistemlerini karakterize eden temel bağımsız değişkenlerimizin girişimcilik ile ilişkisini vermektedir. Bu değişkenlerin etkilerini ayrı regresyonlar ile analiz etmemizin nedeni bu bağımsız değişkenler arasındaki yüksek korelasyonun çoklu bağlanım (multicollinearity) sorunu yaratması ve bunun da regresyon sonuçlarını önemli ölçüde etkilemesidir. Bu gibi durumlarda araştırmacılar değişkenleri ayrı regresyon modelleri ile analiz etmeyi tercih etmektedirler. Sonuçlara bakıldığında, devletin ekonomideki ağırlığı hariç kurumsal yapı ve sistemlerle ilgili bütün değişkenlerin girişimcilik ile önemli ölçüde ilişkili olduğu görülmektedir. Yanı sıra, doğal kaynaklar dışında kalan kontrol değişkenlerin girişimcilik ile olan ilişkisi bütün modellerde devam etmektedir. 6 Bu modellerdeki R 2 ler Model 1 deki R 2 ler ile karşılaştırıldıklarında önemli ölçüde artıklarını görmekteyiz. Sonuç olarak, ampirik bulgular potansiyel girişimcilerin içinde bulunduğu kurumsal yapı ve sistemlerin girişimcilik oranını önemli ölçüde etkilediği tezini güçlü bir şekilde desteklemektedir. Dolayısıyla, girişimciliğin bir ekonomideki kaynakların bolluğundan ziyade kurumsal çevrenin özellikleri ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. 6 Model 6 da ileri teknolojinin etkisi marjinal kalmaktadır. Ancak tek taraflı hipotez testi uygulanması durumunda ileri teknolojinin katsayısının Model 6 da da istatistiksel açıdan anlamlı olduğu görülmektedir.

178 167 KAYNAKLAR Acemoglu, D., Johnson, S., & Robinson, J. A. (2001). Reversal of fortune: Geography and institutions in the making of the modern world income distribution (No. w8460). National bureau of economic research. Acemoglu, D., Johnson, S., & Robinson, J. A. (2005). Institutions as a fundamental cause of long-run growth. Handbook of economic growth, 1, Acs, Z. J., Desai, S., & Hessels, J. (2008). Entrepreneurship, economic development and institutions. Small Business Economics, 31(3), Aidis, R., Estrin, S., & Mickiewicz, T. (2008). Institutions and entrepreneurship development in Russia: A comparative perspective. Journal of Business Venturing, 23(6), Anokhin, S., & Schulze, W. S. (2009). Entrepreneurship, innovation, and corruption. Journal of Business Venturing, 24(5), Aronson, R. L. (1991). Self-employment: A labor market perspective (No. 24). Ilr Pr. Baumol, W. J. (1990). Entrepreneurship: Productive, unproductive, and destructive. Journal of Political Economy, 98(5), Baumol, W. J. (1993). Formal entrepreneurship theory in economics: Existence and bounds. Journal of business venturing, 8(3), Boettke, P. J., & Coyne, C. J. (2009). Context matters: Institutions and entrepreneurship. Now Publishers Inc. Bruton, G. D., Ahlstrom, D., & Li, H. L. (2010). Institutional theory and entrepreneurship: where are we now and where do we need to move in the future?. Entrepreneurship theory and practice, 34(3), Busenitz, L. W., Gomez, C., & Spencer, J. W. (2000). Count ry institutional profiles: Unlocking entrepreneurial phenomena. Academy of Management journal, 43(5), Henrekson, M. (2007). Entrepreneurship and institutions. Available at SSRN Kirzner, I. M. (1973). Competition and entrepreneurship. University of Chicago press. Chicago, IL. Manolova, T. S., Eunni, R. V., & Gyoshev, B. S. (2008). Institutional environments for entrepreneurship: Evidence from emerging economies in Eastern Europe. Entrepreneurship Theory and Practice, 32(1), Nelson, R. R. (1993). A retrospective. In R. Nelson (Ed.), National Innovation Systems, Oxford University Press, NY. North, D. C. (1990). Institutions, institutional change and economic performance. Cambridge university press. Nyström, K. (2008). The institutions of economic freedom and entrepreneurship: evidence from panel data. Public Choice, 136(3-4), Reynolds, P. D. (1997). New and small firms in expanding markets. Small business economics, 9(1), Reynolds, P. D., Hay, M., & Camp, S. M. (1999). Global entrepreneurship monitor. Kansas City, Missouri: Kauffman Center for Entrepreneurial Leadership. Rondinelli, D. A., & Kasarda, J. D. (1992). Foreign trade potential, small enterprise development and job creation in developing countries. Small Business Economics, 4(4), Schumpeter, J. A. (1934). The theory of economic development: An inquiry into profits, capital, credit, interest, and the business cycle (Vol. 55). Transaction publishers. Shane, S., & Venkataraman, S. (2000). The promise of entrepreneurship as a field of research. Academy of management review, 25(1), Sobel, R. S. (2008). Testing Baumol: Institutional quality and the productivity of entrepreneurship. Journal of Business Venturing, 23(6),

179 168 KÜMELENEN KOBİLER İÇİN HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM FAALİYETLERİNİN ÖNEMİ: KAYSERİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MOBİLYA İŞ KÜMESİNDE BİR UYGULAMA 1 Hasan AYYILDIZ 2, Eda DİŞLİ 3 ÖZET Kümelenme, birbirleri ile rekabet eden aynı zamanda ilişkili veya birbirlerinin tamamlayıcısı olan ürünleri üreten ve satan işletmeler ile destek kuruluşlarının (üniversite, finans kurumları, lojistik, pazarlama, halkla ilişkiler ve tanıtım, vb.), sektörel ve coğrafi temelde yoğunlaşmalarıdır. Dünyada hızla gelişen kümelenme kavramı, Türkiye de de ekonomi alanında kendine yer bulmuştur. Çünkü kümelenme, firmalara sektörle ilgili piyasa bilgisine ulaşma ve bilimsel gelişmeleri yakından takip edebilme imkânlarının yanında firmaların, ürün kalitesini ve verimliliğini arttırması, yenilikçi bir yapı çerçevesinde, pazarlama, finansmana ulaşım gibi kaynakları daha etkin kullanabilmesi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu çalışmanın ana amacı, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Mobilya İş Kümesi içinde yer alan KOBİ lerin halkla ilişkiler ve tanıtım ile ilgili sorunlarını ve bunlara yönelik çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Çalışmada ayrıca, kümelenmenin tarihi gelişim süreci, ülkemizdeki durumu, halkla ilişkiler nedir ve kümelenme ile ilişkisi nedir gibi soruların cevapları da yer almaktadır. Kümelenen Kobi ler için halkla ilişkiler ve tanıtımın öneminin incelendiği bu çalışmada, firmalara üç bölüm ve 44 sorudan oluşan bir anket uygulanmıştır. Anketin birinci bölümünü, şirketi tanımaya yönelik bilgiler oluşturmaktadır. İkinci ve üçüncü bölüm ise, işletmelerin bölgedeki tanıtım faaliyetlerinden duydukları memnuniyet düzeyleri, eksiklikler ve önerilerinin neler olduğu gibi sorulardan oluşmaktadır. Anket verileri SPSS paket programında test edilmiş ve sonuçlar ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Kümelenme, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Halkla ilişkiler ve Tanıtım. IMPORTING OF PUBLIC RELATIONS AND PUBLICITY ACTIVITIES FOR CLUSTERING SME'S: AN APPLICATION FOR KAYSERİ ORGANIZED INDUSTRIAL ZONE FURNITURE BUSINESS CLUSTER ABSTRACT Clustering is the concentration of businesses which produce and sell the products that are competing with each other and at the same time related to each other or complementary to each other and supporting organizations (universities, financial institutions, logistics, marketing, public relations and publicity, etc) in sectoral and geographical basis. The concept of clustering which develops rapidly in the world, has found its place in the economic field also in Turkey. This is because that, clustering gives opportunities such as reaching market information related to the sector and following scientific developments intimately in addition to an important chance with which firms can increase the product quality and the productivity under an innovative structure and can use resources such as marketing, finance, and transportation more efficiently. This study is to put forward the problems related to public relations and promotion of SMBs standing in Kayseri Organized Industrial Zone Furniture Business Cluster and the solutions regarding these problems. The questionnaire consists of 2 parts and 44 questions. The first section consists of questions intended to recognize the company.the second section consists of the questions to measure the companies satisfaction regarding public relations and publicity in cluster region, its weaknesses and their requests. The survey data is tested in SPSS software and then the result is put forward. Key Words: Clustering, Small and Medium Sized Enterprises, Public Relations and Publicity. 1 Bu çalışma, Eda DİŞLİ tarafından Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme/Pazarlama ABD de, Doç.Dr Hasan AYYILDIZ danışmalığında hazırlanmış ve 2014 yılında kabul edilmiş olan Kümelenen Kobiler İçin Halkla İlişkiler ve Tanıtım Faaliyetlerinin Önemi başlıklı yayınlanmamış yüksek lisans tezinden türetilmiştir. 2 Doç.Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF İşletme Bölümü, ayyidiz@ktu.edu.tr. 3 Öğretim Görevlisi, Gümüşhane Üniversitesi, Köse İrfan Can Meslek Yüksekokulu, edisli@gumushane.edu.tr.

180 169 I. LİTERATÜR ARAŞTIRMASI 1.1. Kümelenme Kavramı ve Önemi İşletmelerin, varlıklarını sürdürebilmeleri ve rekabet güçlerini artırabilmeleri için ürünlerini, hizmetlerini ve iş yapış yöntemlerini sürekli olarak geliştirmeleri, yenilemeleri, içinde yer aldıkları ağlardan en iyi şekilde faydalanabilmeleri kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Bu kapsamda kümelenme yaklaşımı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bölgelerin ve işletmelerin rekabet güçlerini artırmada önemli bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır (Cansız, 2011: 5). Dünyada ve Türkiye de kümelenme ile ilgili birçok tanım yapılmıştır: Küme, belli bir alanda coğrafi olarak yakın yerleşmiş, ortak özellikler ve tanımlayıcılar ile birbirine bağlı olan firmaların ve kurumların oluşturduğu gruptur (Porter 1998 a, 1990b). Crouch and Farrell 2004, Küme kavramı, benzer türde işler yapan firmalara birbirine yakın yerleşmeyi önermektir. Rosenfeld 1997, Küme en basit ifadesiyle, coğrafi yakınlık ve karşılıklı dayanışmadan ötürü sinerji üretebilme yeteneği olan firmaların toplanmalarını ifade eder. Feser 1998, İktisadi kümeler, yalnızca ilişkili ve destekleyici endüstriler ve kurumlardan ibaret değildir. Kümeler daha çok kendi aralarındaki ilişkilerin sağladığı güç sayesinde daha rekabetçi olabilen ilişkili ve destekleyici kurumlardan oluşmaktadır. Swann ve Prevezer 1996, Kümeler, bir coğrafi alan içinde yer alan, tek bir endüstri temeline dayalı firmalar grubudur. Simmie ve Sennett 1999, Yenilikçi bir küme, özellikle bir tedarik zinciri boyunca yüksek derecede işbirliği yapan ve aynı piyasa koşulları altında çalışan, birbirine bağlı çok sayıdaki endüstri ve/veya hizmet firmasından oluşmaktadır. Roelandt ve Hertog 1999 İktisadi kümeler, bir üretim zinciri içinde birbirine güçlü şekilde bağlı olan firmarın oluşturduğu ağlardır. Enright 1996, Küme, içinde bulunulması her bir firmanın bireysel rekabetçiliği için önemli olan firma ve kuruluşların oluşturduğu bir gruptur (Martin ve Sunley 2002 den aktaran, Kalay, 2009, Eroğlu ve Yalçın 2013, Alsaç 2010). Birbirine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, karşılıklı bağımlı tedarikçileri de içeren firmalar ve/veya işletmeler bilgi üreten kurumlar, destekleyici kurumlar, müşteriler, kümelenmeyi destekleyen ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler tarafından oluşturulmuş ağdır (Bulu 2004 ve Eraslan 2009). Literatürde sanayi bölgeleri ve ağ yapılanmaları gibi bazı kavramlar kümelenme ile karıştırılmaktadır. Bu kavramlar kümelenme ile benzer kavramlar olup, birçok yönden birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Tablo 1: Kümelenmeyle Benzer Kavramlar ve Aralarındaki Farklar Özellikler Ağ Yapılanmaları Kümelenme Sanayi Bölgeleri Üyelik Sınırlı Açık Sınırlı İlişkiler İşbirliği yoluyla rekabet İşbirliği ile beraber rekabet İşbirliği yoluyla Aktör Ortak İş hedefleri Kollektif vizyon Ortak çıkarlar ve hedefler Temel İlişki Biçimsel Ortaklık Biçimsel Olmayan İlişki Ölçek Limitli, İşletmeler arası Bilginin başka alınması genelde yerlerden Geniş Genelde bir veya birkaç sanayi Bilgi Transferi İlişkiler Mekan, Yakınlık İlişkiler Şekli Kaynak: Cooke 2001 den, aktaran Akdeve, 2008 ve 2009, Alsaç, 2010, Eroğlu, t. y, Cansız, 2011 Son yirmi yıl boyunca dünya çevresindeki politikacılar, inovasyonu (yenilik) hızlandırmak ve küme oluşumunu, büyümeyi ve rekabet dinamiklerini desteklemek için çeşitli programlar başlatmışlardır

181 170 (Sölvell ve Williams, 2013). Örneğin; Silikon Vadisi dünyanın ilk bilişim kümesidir. Silikon vadisinde kurulan teknoloji odaklı şirketlerin bilişim devrimi sayesinde yüksek karlılığa ulaşması ile finans kurumları silikon vadisine gelmeye başlamış, finansmanın bölgeye gelmesi de firmaların yeteneklerini arttırmış ve girişimcilik kültürüne güç vermiştir ( Apple, Google, Microsoft, Wal-Mart Stores, Facebook ve Twitter gibi dünyaca ünlü şirketlerin çıkış yeri Silikon Vadisi dir ( Dünyanın en çok bilinen ikinci kümesi ise, Hollywood dur. Geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında Amerikan halkının artan alım gücüne bağlı olarak sinemaya olan ilgisindeki artış sayesinde dünyanın en geniş film yapımcısı haline gelmiştir. Hollywood şu anki yapısı itibariyle hem bir sektörü hem de coğrafi bir alanı temsil etmektedir. (Cangel, 2009). Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de Porter ın rekabet teorisiyle ses bulan kümelenmeler, son yüzyılın en çok konuşulacak rekabet gücü belirleyicisi olarak genel kabul görme yolunda ilerlemektedir. Competitive Advantage of Turkey (CAT) sonra 2004 yılında kurularak faaliyetlerine başlayan Ulusal Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) ve Dış Ticaret Müşteşarlığı nın Türkiye de Kümelenme Politikalarının Geliştirilmesi adıyla yürütmekte olduğu projedir (Dulupçu ve Keskin, 2010). Sultanahmet Turizm kümelenmesi Türkiye nin ilk kümelenme örnekleri içesindedir. Bu küme bölgesinde, coğrafi olarak birbirine çok yakın turistik destinasyonların varlığı ve büyük holdinglerin sektöre girmesiyle artan ve hızlanan sermaye akışı, sektörün rekabetçiliği üzerinde olumlu katkıda bulunmuştur (Kuşat, 2010) KOBİ ler ve Kümelenme Yönetmelik, KOBİ leri üç gruba ayırarak tanımlamaktadır. Bunlar, mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler olarak belirtilmiştir. Tanımda, iki ana kriterden yararlanılmaktadır. Birincisi istihdam edilen personel sayısı, ikincisi ise işletmelerin mali büyüklükleridir. Yönetmelikte, KOBİ lerin sınıflandırıldığı beşinci maddede yapılan tanımlara göre (Taş, 2010: 45): Mikro işletme: 10 kişiden az (1-9 arası) yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı (ya da mali bilançosu) 1 milyon TL yi aşmayan çok küçük ölçekli işletmelerdir. Küçük işletme: 50 kişiden az (10-49 arası) yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosu 5 milyon TL yi aşmayan işletmelerdir. Orta büyüklükteki işletme: 250 kişiden az ( arası) yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosu 25 milyon TL yi aşmayan işletmelerdir. Kümelenme politikası genellikle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere odaklanmaktadır. Birçok kümeye bir veya birkaç büyük şirket egemendir. KOBİ ler kesinlikle her kümenin yapı unsurudur. Kümeler büyük şirketleri barındırabilirler ve onlar tarafından yönlendirilebilirler, fakat kümenin sürdürülebilirliği ve büyümesi için çok sayıda KOBİ nin mevcut olması şarttır ( Şirket ve bölgeler için küme girişimlerinden beklenen potansiyel fayda umudu, hükümetleri ve diğer kamu kişilerini, küme geliştirme politikaları başlatmak için cesaretlendirir, onları bu konuda teşvik eder. Genelde iyi ilişkilerin geliştirildiği kümeler üç önemli faaliyete katkıda bulunurlar. Bunlar; ulusal ve uluslararası kilit aktörleri harekete geçirmek, lider konumda olan firmaların kümelenme üzerinde liderlik konumlarını arttırabilmeleri ve kümelenmenin gelişimine katkıda bulunmaktır (Cloe, 2006). Ayrıca kümelenmeler, iş-hükümet diyaloğunun kurulması içinde bir başlangıç noktası oluşturur (Roelandt ve Hertog, t.y). KOBİ ler birlikte kümelenerek ölçek ve kapsam ekonomilerine ulaşabilir, coğrafi yakınlık ve sıklıkla güvene dayalı olarak oluşturulmuş karşılıklı etkileşimler sayesinde, iş görme maliyetlerini azaltabilirler (OECD, 2007) Kümelenme ve Halkla İlişkiler Avrupa da binlerce küme ve bunlara liderlik eden binlerce küme organizasyonu, belli bir alanda en mükemmel ve en rekabetçi olarak tanınmak için çaba göstermektedirler. İşte bu rekabetçi ve dinamik

182 171 çevrede, kümeler için önemli olan stratejik pazarlamaya, marka geliştirmeye ve tanıtım faaliyetlerine verdikleri önem ve bu yönlerden farklılaşma ölçütleridir (Boesso ve diğerleri, 2012). Kümenin halkla ilişkiler ve tanıtımı için; makale ve yazılar, reklam kampanyaları, potansiyel ortaklar ve müşterilerle doğrudan bağlantılar kurmak, küme temsilcilerinin doğrudan tanıtım ziyaretleri, uluslararası fuarlarda stant açmak gibi tanıtım faaliyetleri örnek olarak gösterilebilir ( Ayrıca, küme içindeki firmaların web sayfaları oluşturmaları sadece kendi şirketlerini değil kümenin bulunduğu bölgeyi tanıtmaları, kümedeki diğer şirketlerin web sayfalarına linkler vermeleri de iletişim uygulamalarına örnek olarak verilebilir (Nasır, 2009). Ayrıca ayrıntılı bir küme veri tabanı oluşturmak da, kümeleşme bilgisini ve küme ortaklarının yönetimini sağlayabilmek için çok önemlidir. Bu veri tabanı ortaklar hakkında en azından adresleri, ciroları, çalışan sayısı gibi bilgileri ve verdikleri hizmet cinsini kapsamalıdır (Altay, 2011). Etkin kümelenme için gerekli ön koşullar sağlandıktan sonra, küme oyuncularının pazarlama, tanıtım ve iletişim kaynak ve yetkinliklerini paylaşarak hareket etmeleri de önemlidir. Böylelikle küme oyuncuları için kaynaklar ve yetkinlikler arttırılır, maliyetler daha etkili bir şekilde azaltılır, sadece yerel pazarlarda değil, uluslararası piyasalarda da daha fazla tanınırlık sağlanır, daha cazip bir imaj yaratılır, daha etkin bir dağıtım ağı oluşturulur ve daha etkin bir satış sağlanır (Nasır, 2009). Kümedeki halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyeti, kümenin pazarlanmasında, markalaşmasında ve uluslararası alanda tanınmasında çok önemli katkılar sağlar. Güçlü küme markası ise kümeye, daha güçlü ve daha karlı işbirliklerinin oluşmasında, daha ileri bir sosyalleşme sağlanmasında, marka lisanslamada düşük maliyet ve iletişim maliyetlerinin düşmesi gibi birçok yönde fayda sağlar (Boesso ve diğerleri, 2012). Kümelerdeki halkla ilişkiler planının geliştirilmesi yapısal planlamaya dayanır. Kümelenmede halkla ilişkiler sadece planlı, kalıcı ve sistematik bir şekilde olursa başarı elde edilir (Scheer and Zallinger, 2008). Küme tanıtımı kümenin sorumluluk alanlarından birisidir. Tanıtım faaliyetleri güçlü olan bir kümede üyelerinin iş birliği motivasyonu da daha yüksek olmaktadır. Üyelerin tanınırlık düzeyleri artmaktadır. Tanıtım ve halkla ilişkiler için kullanılacak araçlar ve faaliyetlerin en uygun bileşimi, kümenin tanıtım hedefleri, tanıtım yapacağı gruplar, aktarmak istediği mesajlar ve iletişim tarzına göre tasarlanmalıdır. Aşağıda örnek araç ve faaliyetler verilmiştir ( Küme sunumu: Film, kısa ve çarpıcı bilgiler ve görseller içeren genel tanıtım broşürleri, heyet gezileri ve firma ziyaretlerinde kullanılmak üzere, daha ayrıntılı bilgi içeren dokümanlar, tamamlanmış projelerin kısa tanıtımı, bu dokümanların sunum şekli, logo, standart kartvizit ve bayrağı da içeren kurumsal kimlik, posterler, promosyon malzemeleri (post-in, not defteri, kalem gibi), küme etkinliklerini ve bilgilerini içeren duvar/masa takvimi Web sitesi: Ana sayfası kolay açılan, hızlı, güncel ve sık sık yenilenen, sosyal medya ve küme ağlarına (XING, Linkendln, facebook, Twitter) üyeliklerin gerçekleştirilmesi ( Dergi: Küme, küme üyeleri ve sektör hakkında bilgi içermeli, ayrıca bir ana tema olmalı, röportaj ve araştırma sonuçları içerebilir. Konferans, Panel, Kongre, Fuar vb. Ortamlar: Tanıtımın hedef kitlesini bir araya getiren, sektör, proje, küme temalı bu tür etkinlikler kümenin tanınırlığı için ideal ortamlardır. Üye/Ürün Kataloğu: Kümenin ve küme üyelerinin sağladığı ürün ve hizmetler hakkında bilgiler içermelidir. Stratejik İş Birlikleri ve (Uluslararası) Projeler: Kümenin neler yaptığı, ortalık kapasitesi ve işbirliği durumunda sunabileceği faydaları gerçekçi bir şekilde yansıttığı için inandırıcı ve etkileyici bir tanıtım aracıdır.

183 172 II. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ 2.1. Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Kısıtları Küme bölgesinde bulunan KOBİ ler için yapılan tanıtım faaliyetleri, işletmelerin ne kadar sıklıkla reklam verdikleri, bir halkla ilişkiler ve tanıtım biriminin olup olmaması, tanıtım yaparken en çok hangi reklam aracını kullandıkları gibi soruların cevaplarının ortaya konulması bu araştırmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Bu amaçla, Türkiye de kümelenme örneklerinde biri olan Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Mobilya İş Kümesinde yer alan işletmeler üzerinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın bulgularının yorumlanmasında bazı kısıtların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu bağlamda ilk kısıt küme bölgesinde bulunan 450 firmayla sekiz günlük süre içerisinde görüşülmesinin imkânlar dâhilinde olmamasıdır. Bu araştırma Mart 2104 tarihleri arasında yapılmıştır. Dolayısıyla zaman kısıtı bu araştırmaya dâhil edilecek KOBİ sayısını da etkilemiştir. Araştırmada maliyet kısıtı nedeniyle iki anketör görevlendirilmiştir Araştırmanın Evren ve Örneklemi Bu çalışmanın evrenini, Kayseri OSB ye kayıtlı 450 mobilya şirketi oluşturmaktadır. Bu bağlamda küme bölgesinde bulunan 450 firmayla görüşülmesinin imkânlar dâhilinde olmaması nedeniyle ana kütleyi temsilen tesadüfi örnekleme ile 217 işletme örnek kütle olarak seçilmiştir. 2.4.Araştırmanın Hipotezleri H 1: İşletmelerin faaliyet süreleri ile halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma durumu arasında anlamlı bir ilişki vardır. H 2: Yöneticinin eğitim durumu ile halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma durumu arasında anlamlı bir ilişki vardır. H 3: işletmede çalışan sayısı ile çalışanlar için düzenlenen eğitim, seminer vb. etkinliklerin yeterli olup olmaması durumu arasında anlamlı bir ilişki vardır. H 4: İşletmenin bir internet sitesinin olması ile e-posta/sms ile bilgilendirme almak istemeleri durumu arasında anlamlı bir ilişki vardır. III. ARAŞTIRMANIN BULGULARI 3.1. Araştırmaya Katılan Şirketlerin Temel Özellikleri Kümelenen Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler için halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetlerinin öneminin araştırıldığı çalışmanın bu bölümünde, araştırmaya katılan şirketlerin temel özellikleri verilmiştir. Tablo 2: Araştırmaya Katılan Şirketlerin Temel Özellikleri İşletmenin Sayı % faaliyet süresi 1-5 yıl 86 39, yıl 86 39, yıl 26 12, yıl 8 3,7 21 yıl ve 11 5,1 üstü

184 173 İşletmenin Sayı % hukuki durumu Anonim 41 %18,9 Limited 137 %63,1 Şahıs 39 %18,0 İşletmede Sayı % çalışan sayısı 1-9 kişi 14 6, kişi , kişi 55 25,3 İşletmedeki Sayı % İthalat Durumu Evet Hayır İşletme Sayı % yöneticisin in eğitim durumu Master 9 4,1 Ön ,1 lisanslisans Lise 59 27,2 Ortaokul 24 11,1 İlkokul 25 11,5 Tablo 2 de araştırmaya katılan işletmelerin temel özellikleri verilmiştir. Tablodaki verilere göre, şirketlerin %39,6 sının 1-5 yıl, %39,6 sının da 6-10 yıl faaliyette olduğu anlaşılmaktadır. Küme bölgesinde bulunan mobilya işletmelerin çoğunluğunu Limited şirketler oluşturmaktadır. Elde edilen verilere göre, işletmelerin %63 ünü limited şirketler oluşturmaktadır. Tablodaki veriler incelendiği zaman, işletmeler bünyelerinde en çok arası işçi çalıştırmaktadırlar. Bu oran %68,2 dir. Tablodaki diğer önemli bir bulgu ise, işletme yöneticilerinin eğitim seviyeleri ile ilgilidir. Buna göre üniversite mezunu yöneticilerin bulunduğu işletmelerin oranı %46,1 dir. Tabloya göre, işletmelerin %59 u henüz ithalat yapmaya başlamamışlardır. Araştırmaya katılan işletmeler içerisinde ithalat yapan işletmelerin oranı ise azımsanmayacak derecededir. İşletmelerin %41 i ithalat yapmaktadır Kümelenme Bölgesindeki Halkla İlişkiler ve Tanıtım Faaliyetleri İle İlgili Bulgular Bu bölümde, araştırmaya katılan işletmelerin kendi bünyesindeki halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetleri ile ilgili bulgulara yer verilmiştir. Tablo 3: Kümedeki KOBİ lerin Halkla İlişkiler ve Tanıtım Faaliyetleriyle İlgili Bulgular İşletmede Sayı % halkla ilişkiler ve tanıtım birimi var mı? Evet 25 11,5 Hayır ,5

185 174 İşletmeye ait Sayı % bir internet sitesi var mı? Evet ,8 Hayır 20 9,2 Tablo 3 e göre; araştırmaya katılan şirketlerin, %88,5 inin bünyesinde bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimi yoktur. 217 şirketin sadece %11,5 inde halkla ilişkiler birimi mevcuttur. Bu da genellikle orta büyüklükteki işletmelerde görülmektedir. Tabloya göre, işletmelerin %90,8 i internet sitesine sahiptir. Bu sayede işletmeler, internet sitelerinde ürünlerinin tanıtımını yapıp daha çok müşteriye ulaşabilmektedirler. Tablo 4: İşletmelerin Reklam Kampanyalarına İlişkin Bulguları İşletmelerin bir yıl Sayı % içerisinde reklam verme sıklıkları Her ay 10 4,6 2 ayda bir 11 5,1 3-6 ayda bir 7 3, ayda bir 12 5,5 Yılda bir kez 46 21,2 Hiç reklam vermiyoruz ,4 Reklam verirken en çok Sayı % kullandığınız halkla ilişkiler ve tanıtım aracı hangisi/hangileri Televizyon 33 15,2 Radyo 3 1,4 Billboard 21 9,7 Gazete, dergi, bülten 12 5,5 Reklam Vermeyen İşletmeler 29 13,4 Tablo 4 e göre araştırmaya katılan işletmelerin %4,6 sı her ay reklam vermektedir. Yılda sadece bir kez reklam veren işletmelerin oranı ise, %21,2 dir. Araştırmaya katılan şirketlerin %60,4 ü bir yıl içerisinde hiç reklam vermemektedir. Reklam aracı olarak %15,2 ile televizyon tercih edilirken, ikinci sırada %13,4 ile gazete, dergi, vs. gelmektedir. Reklam aracı olarak billboard tercih eden işletmelerin oranı ise %9,7 dir. Tablo 5: Küme Bölgesindeki İşletmeleri Halkla İlişkiler ve Tanıtım Faaliyetleri Konusunda İstek ve İhtiyaçları Küme yönetimi tarafından, kümenin internet sitesinde ve hazırlanan kataloglarda hangi dilde/dillerde tanıtım yapılmasını istersiniz? Sayı % İngilizce 34 15,7 Almanca 27 12,4

186 175 Rusça 4 1,9 Arapça ,1 Farsça 5 2,3 Küme aşağıdaki Sayı % sosyal medya araçlarından hangilerine üye olmalıdır? Facebook 68 31,3 Twitter 21 9,7 Linkedln 11 5,1 Avrupa küme işbirliği platformu 74 34,1 Küme bölgesinde düzenli olarak bir Sayı % radyo yayını yapılması fikrine katılıyor musunuz? Evet ,3 Kısmen 13 6,0 Hayır 45 20, Araştırmanın Hipotez Testleri Araştırmanın bu bölümünde işletme bilgileri, işletmenin halkla ilişkiler faaliyetleri ile küme bölgesinde KOBİ ler için yapılan halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetleri, bu konudaki eksiklikler ve beklentilerin neler olduğu soruları arasında çapraz tablo yapılmıştır. Verilerin anlamlılık ve Ki-Kare değerleri bulunup, hipotezler test edilmiştir. Tablo 6: İşletmenin Faaliyet Süresi İle Halkla İlişkiler ve Tanıtım Birimi Arasındaki İlişki Evet Hayır Toplam İşletmenin faaliyet süresi 1-5 yıl Sayı % 4,7% 95,3% 100,0% 6-10 yıl Sayı % 15,1% 84,9% 100,0% yıl Sayı yıl ve üstü X 2 : 26,464 α: 0,05 P:0,00 C:0,330 % 7,7% 92,3% 100,0% Sayı % 54,5% 45,5% 100,0% Tablo 6 daki veriler istatistiksel olarak yorumlandığı zaman, işletmenin faaliyet süresi ile halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma arasında (X 2 =26,464 ve P=0,00 0,05) anlamlı bir ilişki bulunmuştur. İşletmenin faaliyette bulunduğu süre arttıkça bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma oranı da artmaktadır. Bu ilişkinin gücünü gösteren (C=0,330) değeri ise yüksektir. Elde edilen bu sonuçlara göre, H 1 hipotezi kabul edilmiştir. Tabloda 21 ve daha fazla süredir faaliyette olan

187 176 işletmelerin %54,5 inde bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimi mevcutken, 1-5 yıl arasında faaliyette olan işletmelerde bu oran %4,7 dir. Tablo 7. Yöneticinin Eğitim Durumu İle Halkla İlişkiler ve Tanıtım Birimine Sahip Olma Evet Hayır Toplam Yöneticinin eğitim durumu nedir? Lisans/Yüksek lisans/doktora Sayı % %14 86,0% 100,0 İlkokul Sayı % 8,0% 92,0% 100,0 Toplam Sayı X 2 :80,834 α:0,05 P:0,00 C:0,521 % 11,5% 88,5% 100,0 Tablo 7 deki veriler incelendiği zaman; iki değişken aralarında istatistiksel olarak anlamlıdır diyebiliriz. Çünkü tablo verileri (X 2 =80,834 ve P 0,05) şeklindedir. Bu ilişkinin gücü ise (C:0,521) yüksektir. Tabloya göre üniversite mezunu yöneticilere sahip işletmelerin %14 ünde halkla ilişkiler birimi mevcuttur. İlkokul mezunu yöneticilerin olduğu işletmelerin ise %8 inde bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimi mevcuttur. Bu sonuçlara göre H 2 hipotezi kabul edilmiştir. Tablo 8: İşletmede Çalışan Sayısı İle Küme Bölgesindeki İşletmeler İçin Yapılan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetlerinin Yeterli Olup Olmaması Arasındaki İlişki Yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yeterli buluyor Evet Kısmen Hayır Toplam musunuz? İşletmede çalışan sayısı 1-9 kişi Sayı kişi kişi % 14,3% 35,7% 50,0% 100,0% Sayı % 12,2% 26,4% 61,5% 100,0% Sayı % 20,0% 30,9% 49,1% 100,0% TOPLAM Sayı X 2 :3,543 α:0,05 P:0,471 C:0,127 % 14,3% 28,1% 57,6% 100,0% Tablo 8 de, işletmede çalışan sayısı ile çalışanlar için düzenlenen eğitim, seminer vb. etkinliklerin yeterli olup olmaması arasındaki ilişki test edilmiştir. Tablo verileri yorumlandığı zaman, işletmede toplam çalışan sayısı değişkeni ile onlar için yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin yeterli olup olmaması değişkeni arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (X 2 =3,543 ve P 0,05) bulunmamıştır. Bu ilişkinin gücü ise (C=0,127) yüksektir. Bu durumda H 3 hipotezi kabul edilmemiştir. Tablo 8 e göre 1-9 işçi çalıştıran işletmelerin %14,3 ü yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yeterli bulurken, %35,7 si kısmen yeterli ve %50 si yetersiz bulmaktadır işçi çalıştıran işletmelerin ise, %12,2 si yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yeterli bulurken, %26,4 ü kısmen yeterli ve %61,5 i yetersiz bulmaktadır arasında işçi çalıştıran işletmelerin ise, %49,1 kendileri için yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yeterli bulmazken %30,9 u kısmen yeterli ve %20 si yeterli bulmaktadır. % % %

188 177 Tablo 9. İşletmelerin İnternet Sitesine Sahip Olmaları İle e-posta İle Bilgilendirme Almak İstemeleri Arasındaki İlişki E posta ile bilgilendirme almak ister misiniz? Evet Hayır Toplam İşletmenize ait bir internet sitesi var mı? Evet Sayı % 88,3% 11.7% 100,0% Hayır Sayı % 75,0% 25,0% 100,0% TOPLAM Sayı X 2 :4,053 α:0,05 P:0,256 C:0,135 % 87,1% 12.9% 100,0% Tablo 9 da araştırmaya katılan işletmelerin internet sitesine sahip olup olmamaları ile e-posta veya SMS ile bilgilendirme almak istemeleri arasındaki ilişki incelenmiştir. İki değişken arasında istatistiksel olarak, anlamlı bir ilişki (X 2 =4,053 ve P 0,05) bulunmamıştır. Bu ilişkinin gücünü gösteren (C:0,135) değeri ise yüksektir. Tabloya göre, işletmeye ait bir internet sitesi olan işletmelerin %88,3 ü e-pota ile bilgilendirme almak isterken, %7,6 sı almak istememektedir. İnternet sitesine sahip olmayan işletmelerin ise %75 i bilgilendirme almak isterken, %25 i e-posta veya SMS ile bilgilendirmeyi gerekli görmemektedir. H 4 hipotezi reddedilmiştir. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Araştırma Kayseri ili mobilya kümelenmesindeki KOBİ leri kapsamaktadır. Bu araştırmada literatür verileri dışında, esas olarak anket tarama modeli uygulanmıştır. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan veriler, yüz yüze görüşme yoluyla yapılan anket yöntemi ile elde edilmiştir. Böylelikle, ana kütleyi temsilen seçilen örnek kütleye hazırlanan anketler uygulanmış ve sonuçlar SPSS paket programında değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, ankete katılan 217 işletmelerin sadece %5,1 i 21 yıl ve daha fazla süredir faaliyet göstermektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin önemli bir kısmının ise en fazla 10 yıllık şirketler olduğu anlaşılmaktadır. Küme bölgesinde bulunan mobilya işletmelerinin çoğunluğunu Limited şirketler oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin azımsanmayacak bir kısmı %41 ithalat yapmaktadır. Bu nedenle, hem yurt içinde hem de yurtdışında tanıtım faaliyetlerinin iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Araştırmadaki diğer bir önemli bulgu ise, işletme yöneticilerinin eğitim seviyeleridir. Araştırma sonuçlarına göre, araştırmaya katılan işletmelerin %46,1 inin yöneticisi bir üniversite mezunudur. Araştırmadan çıkarılabilecek başka bir önemli bulgu ise, işletmelerin %88,5 inde halkla ilişkiler ve tanıtım biriminin mevcut olmamasıdır. Bu oran azımsanmayacak derece yüksektir. İşletmelerde bu birimin yapacağı işlerin büyük kısmı muhasebe biriminde çalışanlar veya diğer departmanlar tarafından yürütülmektedir. Bu konuda işletmelere eğitim verilmesi ve desteklenmesi gerekli görülmüştür. İşletmelerin %90,8 i bir internet sitesine sahiptir. Bu işletmeler ürün tanıtımlarını internet sitelerinden gerçekleştirmektedirler. Bu konuyla ilgili olarak, internet sayfasının düzeni, şeffaflığı ve yabancı dil seçeneklerinin bulunması müşterinin işletmeye rahat ulaşması açısından önemlidir. Araştırmadaki diğer bir önemli bulgu ise, işletmelerin reklam aracı olarak en çok görsel medyayı (TV) tercih etmeleridir. Bu nedenle küme bölgesinde profesyonel reklam ajanslarının var olması işletmeler açısından önemlidir. Araştırmaya katılan işletmelerin küme yönetiminden beklentilerine bakıldığı zaman ise, ithalat yapan işletmeler satışlarının büyük kısmını Arap ülkelerine yapmaktadırlar. Bu nedenle oluşturulacak bir küme web sayfasında veya kataloglarda yabancı dil olarak en çok Arapça tercih edilmektedir. En az oranda %5 tercih edilen dil ise Farsça dır. Araştırma sonuçlarına göre işletmelerin %73,3 ü küme bölgesinde yapılacak radyo yayını fikrine sıcak bakmaktadır. Bu durum, bölgede meydana gelen olayları anında öğrenmek ve tedbir almak açısından işletmelere fayda sağlayacaktır.

189 178 Araştırmanın hipotez testleri yorumlandığı zaman; araştırmaya katılan işletmelerin faaliyette bulundukları süre ile bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma arasında anlamlı bir (X 2 =26,464 ve P=0,00 0,05) ilişki bulunmuştur. En uzun yıl faaliyette olan işletmeler için birimlerin görev farklılıklarını özümsediklerini söylemek mümkündür. Hipotez testlerindeki diğer bir önemli bulgu ise, işletme yöneticilerinin eğitim seviyeleri ile işletmede halkla ilişkiler ve tanıtım birimine sahip olma arasında anlamlı bir ilişkinin olmasıdır. Araştırma sonuçlarına göre, üniversite mezunu işletme yöneticilerinin bulunduğu işletmelerin hepsinde bir halkla ilişkiler ve tanıtım birimi mevcuttur. Bu yöneticiler halkla ilişkiler ve tanıtım biriminin, hem işletmenin işleyişi hem de sürekliliğinin sağlanmasında halkla ilişkiler biriminin önemini kavrayabilmişlerdir. Bu konuda, küme bölgesinde bulunan diğer işletmelerin de bilinçlendirilmesi gerekli görülmektedir. Ayrıca araştırma sonuçlarından, küme bölgesinde işletme çalışanları için yapılan eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin de yetersiz olduğu sonucu çıkarılabilir. Hipotez test sonucuna göre, internet sitesine sahip olan işletmeler ile işletmelerin e-posta ile bilgilendirme almak istemeleri arsında anlamlı bir ilişki (X 2 =4,053 ve P 0,05) bulunmamıştır. İşletmeye ait internet sitesi olan şirketlerin %88,3 ü e-pota ile bilgilendirme almak isterken, %7,6 sı almak istememektedir. İnternet sitesine sahip olmayan işletmelerin ise %75 i bilgilendirme almak isterken, %25 i e-posta veya SMS ile bilgilendirmeyi gerekli görmemektedir. H 4 hipotezi reddedilmiştir. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Mobilya İş Kümesinde gerçekleştirilen bu çalışma, bundan sonra bu alanda yapılacak çalışmalara faydalı olabilir. Türkiye de KOBİ ler için genel bir sorun niteli taşıyan halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetleri, kümelenen KOBİ ler içinde yetersiz görülmüştür. Bununla ilgili küme yöneticilerine önemli görevler düşmektedir. Bunlar: 1. Web sitesinin sürekli güncellenmesi ve işletme bilgilerine eksiksiz yer verilmesi, 2. Fuarlar, seminerle ve toplantılarla ilgili KOBİ lerin bilgilendirilmesi, 3. Küme bölgesinde meydana gelen olayların anında işletmelere iletilmesi, 4. Çeşitli dillerde tanıtım broşürleri hazırlayarak yurt içi ve yurt dışı fuarlarda işletmelerin tanıtılması, 5. Çalışanların performansını arttırmak amacıyla özel aktivitelere yer verilmesi, 6. Küme bölgesinde yabancı müşterilerin ilgisini çekecek çalışmalara yer verilmesi gibi küme yöneticilerine ve işletme sahiplerine önemli görevler düşmektedir.

190 179 YARARLANILAN KAYNAKLAR Akdeve, E., 2008, Sanayi Kümelerinde Yenilik, İşletmeler arası İlişkiler ve Yakınlıklar Organize Sanayi Bölgesinde Uygulama, Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Akdeve, E., 2009, Kümeleşme Bağlamında Yerel Potansiyelimiz OSB ler, Çerçeve Dergisi, 17(51), s ALSAÇ, Filiz., Bölgesel Gelişme Aracı Olarak Kümelenme Yaklaşımı ve Türkiye İçin Kümelenme Destek Modeli Önerisi, Uzmanlık Tezi, DPT, Ankara. Altay, T.A., Küme ve Kümeleşme, e.k%c3%bcmele%c5%9fme.2011.pdf ( ). Ankara Kalkınma Ajansı Bilgi Notu 2012., Ankara Kalkınma Ajansı Silikon Vadisi Ziyareti ve Bilişim Ekosistemi Dünya Örnekleri, ( ) Boesso, Ivan.,, Maria Sole D Orazio., Alessandra, Torresan 2012., Cluster Marketing and Branding, www. ( ). Bulu, M., 2009, Rekabet İçin Kümelenme Temelli Yaklaşımlara İhtiyacımız Var, Çerçeve Dergisi, 17(51), Bulu, Melih., Elmas Modeli İle Ankara Bilişim Kümelenmesi Rekabet Analizi, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, , Kasım 2004, Eskişehir. Cangel, Ayça., Dünya Genelinde Sektörel Kümelenme Örnekleri, Çerçeve Dergisi, 17(51), Cansız, M., 2011, Türkiye de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, t-cansiz-kumelenme.pdf, ( ). Cleo, 2012., Cluster Marketing and Branding www. s/2013/12/cluster-marketing-and-branding.pdf, ( ). Eraslan, Hakkı., Kümelenme Temelli Kalkınma Stratejileri, Çerçeve Dergisi, 17(51), Eroğlu, Osman., ve Yazıcı, Azmi., 2013 Rekabet ve Mekânsal Kuramlara İlişkin Bir Değerlendirme, Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 4(6), Keskin, H., ve Dulupçu, M., 2010, Kümelenmeler Bir Literatür İncelemesi, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 15(1), Kuşat, N., 2010, Kobiler İçin Kümelenmelerin Önemi ve Turizm İçin Kümelenmenin Uygunluğunun araştırılması, Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, 2(2), Kuşat, Nurdan., Kobiler İçin Kümelenmelerin Önemi ve Turizm İçin Kümelenmenin Uygunluğunun araştırılması, Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, 2(2), Nasır, Aslıhan., Kümelenmeler ve Pazarlama, Çerçeve Dergisi, 17(51), OECD, 2007, Competitive Regional Clusters, USA: OEDC Publishers. ( ). Porter, E.M., 1990, The Competıtıve Advantage of Nations, Harvard Business Review, 90211, Porter, E.M., 1998, Cluster And New Economic of Competıtıon, Harvard Business Review, 98609,

191 180 Roelandt, T.J.A., ve Hertog, P., Summary Report of TheGroup on Clusters (t.y.), ( ). Roelandt, T.J.A., ve Hertog, P., t.y. Summary Report of TheGroup on Clusters ( ). Scheer, Guntar., ve Zallinger, Lucasvon., 2007, Cluster-Practial Guise, gtz.de/dokumente /bib/ pdf, ( ). Sölvell, Ö., ve Williams, M., 2013, Building the Cluster Commons, Ivory Tower Publishing, 113(51), 27. T.C EKONOMİ BAKANLIĞI., 2009, Küme Oluşumu Kayseri Mobilya İş Kümesi Analizi, ( ). T.C EKONOMİ BAKANLIĞI., t.y, Kümeler İçin Uluslararasılaştırma Stratejileri ve Pazarlama Kılavuzu smenetworking.gov.tr /userfiles/ pdf/belgeler /ekonomibakanligi/5_ uluslararasilasma.pdf, ( ). Taş, Yunus., 2010, Avrupa Birliği ve Türkiye de Kobilerin İstihdam Arttırıcı Etkileri, 2.Baskı, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları.

192 181 ÜLKELERİN KÜLTÜREL BOYUTLARININ İNOVASYON KAPASİTELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Emre Şahin DÖLARSLAN 1, Harun YAKIŞIK 2, Berna Şafak Zülfikar SAVCI 3 ÖZET Bu çalışmanın amacı, güç mesafesi, bireyci-toplulukçu, erillik-dişilik ve belirsizlikten kaçınma gibi kültürel boyutların, ülkelerin yenilikçi yapılarıyla ilişkilerini araştırmaktır. Ülkelerin kültürel boyutlarının yenilikçi seviyeler üzerine etkilerinin olup olmadığı literatürde uzun bir süredir incelenmektedir. Çalışmada, Dünya Bankası nın tüm ülkeler için hazırladığı inovasyon göstergelerinden biri olan araştırma-geliştirme (AR-GE) harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) payları ve Hofstede nin kültürel ülke endeksleri kullanılmıştır. Bu amaçla, Hofstede nin endekslediği 101 ülkeden, Dünya Bankası nın verilerine göre 45 ülke örneklem grubu oluşturulmuştur. Bu ülke gruplarına ait AR-GE harcamalarının GSYİH içindeki payı yılları arasındaki verilerin ortalaması alınarak hesaplanmıştır. Çalışma kapsamında ülkelerin kültürel boyutları ile yenilikçi kapasiteleri arasındaki ilişkiyi ve yönünü tespit etmek amacıyla korelasyon ve regresyon analizi yapılmıştır. Elde edilen regresyon analizi sonucuna göre, güç mesafesi ile inovasyon arasında anlamlı bir ilişki bulunmuş ve gücün merkezde toplanması yönünde davranış sergileyen ülkelerin AR-GE yatırımlarına daha az kaynak ayırdığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kültürel Boyutlar, Yenilik, Korelasyon, Regresyon IMPACT OF CULTURAL DIMENSIONS ON INNOVATION CAPACITY OF COUNTRIES ABSTRACT This study investigates the relationship between the level of innovative structures of countries and cultural dimensions such as power distance, individualism versus collectivism, masculinity versus femininity and uncertainty avoidance. Whether the cultural dimensions of countries have an impact on the level of innovative capacity has been analyzed in literature. In this study, the share of research and development expenditures, which represent innovative capacity of countries, in gross domestic products (GDP) according to World Bank (WB) and cultural indices of countries by Hofstede are used. For this purpose, a sample of 45 countries is selected according to data of WB out of 101 countries by Hofstede. The shares of R&D expenditures are calculated as the average data from 2004 to In the context of the country group, the correlation table is depicted in order to determine whether there is a relationship between cultural dimensions and innovative capacity, and the direction of the relation as well. According to the results of the regression analysis, it is found that power distance is significantly correlated to level of innovative capacity of the countries. Moreover, countries which tend to behave in order to create power in the center, share less resource for the R&D investment. Key Words: Cultural Dimensions, Innovation, Correlation, Regression 1 Yrd. Doç. Dr., İşletme Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: esdolarslan@gmail.com 2 Yrd. Doç. Dr., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: harunyakisik@gmail.com 3 Arş. Gör., İktisat Bölümü, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı, Türkiye, e-posta: bernazulfikar@gmail.com

193 182 GİRİŞ Yenilikçilik faaliyetlerinin hız kazandığı günümüzde, yeniliklerin temel belirleyicilerini tespit etmenin önemi yadsınamaz. Eğer bu belirleyiciler tespit edilirse geleceğe dönük politik önermelerde sapmaların kontrolü kolaylaşacaktır. Bu bağlamda araştırmacıların yoğunlaştığı konuların başında kültürün yenilikler üzerinde etkileri gelmektedir (Hofstede, 1980; Mokyr, 2002; Fukuyama, 2008; Tayeb, 1992). Hofstede (1980) nin çalışması, kültürün ülkelerin yenilikçi kapasiteleri üzerinde etkilerini inceleyen çalışmaların başında gelmektedir. Kültürün içeriğine baktığımızda; bilim, inanç, sanat, ahlaki değerler, hukuk, gelenek ve diğer yaşam biçimleri gibi çok sayıda bileşeni içerdiğinden kapsayıcı tanımı güçleşmektedir (Tylor, 1958). Dolayısıyla araştırmacıların kültürü farklı şekillerde tanımladığı görülmektedir. Hofstede (1980) kültürü, iki grup arasında farklılık arz eden ve grubu özel hale getiren programlanmış akıl, Trompenaars ve Hampden-Turner (1997) bir toplumun sorunlar karşısında geliştirdikleri kurallar ve mototlar, Koçel (2003) değerler, inançlar, davranış ve semboller, Tayeb (1992) ise insanların ortaklaşa sahip olduğu değer ve tutumlar olarak tanımlamaktadır. Tanımın içerdiği boyutlar gereği kültür, hem çok sayıda bileşen tarafından etkilenmekte hem de toplumların evrilmesinde çok sayıda alanı etkilediği görülmektedir. Özellikle kültürün etkilediği alanları şu şekilde özetleyebiliriz; (i) toplumun ekonomik dönüşümüne (Smith, 1776; Yeldan, 2010; Knack ve Keefer, 1997), (ii) hükümetlerin politikalarına (Fukuyama, 2008), (iii) kurumlar ve işletmelerdir (Fukuyama, 2008; Hampden-Turner & Trompenaars, 1997; Hofstede,1980; Lipset, 1990). Böylece, toplumda hemen hemen her alanı etkileyen kültürün ülkenin yenilikçi kapasitesi üzerinde önemli bir faktör olduğu belirgin hale gelmektedir. Bu bağlamda Hofstede, ülkelerin kültürel yapılarını temsilen, 72 farklı ülkede faaliyette bulunan IBM firması çalışanları üzerinde, kültürel değerleri içeren anket soruları sonuçlarına göre endeksler oluşturmuştur. Hofstede çalışmasını 1968 ve 1972 yıllarında yapılan 116,000 anket sonuçlarına göre gerçekleşmiştir. Bu çalışma sonucunda ülkelerin kültürel yapıları dört farklı boyutta değerlendirilmiştir. Bu boyutlar; güç mesafesi endeksi (power distance index), bireyci-toplulukçu endeksi (individualism index), erillik-dişilik endeksi (masculinity index) ve belirsizlikten kaçınma endeksi (masculinity index) dir (Hofstede, 2001). Boyutların içeriği Tablo 1 de görülmektedir. Tablo 1. Kültürel Boyutlar ve İçeriği Kültürel Boyutlar Boyutların İçeriği Hofstede in güç mesafesi endeksi kurumlardaki gücün eşit olmayan bir şekilde dağılmış olmasıyla ilişkilidir. Güç mesafesi yüksek olan toplumlar veya kurumlar merkezileşmiş bir yönetim biçimini kabul Güce Mesafesi Endeksi (GME) ederken, dar güç mesafesine sahip yapılarda çalışanlar üstleri ile iletişimde daha rahat hareket ederler ve karar alma süreçlerine eleştiri yoluyla katkı sağlayabilirler. Hofstede in çalışmalarına göre dar güç mesafesine Batılı ülkelerde daha sık rastlanmaktadır. Bu endeks incelenen kurum veya toplumlardaki kişilerin birey olarak mı yoksa bir yapının üyesi olarak mı davrandığını belirlemeye çalışır. Bireycilik Toplulukçuluk (BTE) Bireyciliğin yoğun olduğu yapılarda kişiler bağımsız hareket ederken, toplulukçuluğun baskın olduğu yapılarda gruplar, grup başarıları ve biz kavramları önem kazanır. Hofstede toplumları eril ve dişil toplumlar olarak ikiye ayırmıştır. Dişil toplumlar, eşitlik, yaşam kalitesi, işbirliği, iş ve insani ilişkilere değer Erillik - Dişilik (EDE) verilmesi gibi karakteristikleri öne çıkarırken eril toplumlar, rekabet, para, hırs gibi değerleri öne çıkaran toplumlardır. Hofstede bu boyut ile kurum veya toplumlardaki bireylerin belirsizlik karşısında neler yaptıklarını değerlendirir. Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu kurum veya toplumlarda bireyler kural merkezli Belirsizlikten Kaçınma (BKE) oldukları için kuralların açık ve net olması beklenir. Belirsizlikten kaçınmanın zayıf olduğu toplumlarda ise kurallar esnektir ve bu durum bireyleri rahatsız etmez dolayısıyla daha az stres sözkonusudur. Kaynak: (Erişim Tarihi: )

194 183 Çalışma bulgularına göre Hofstede, insanların zihinsel programlarını tecrübeleri ve yaşadığı toplumun kültürel yapılarıyla geliştirdiğini ortaya koymaktadır (Hofstede, 1980). Dolayısıyla ülkeler, genel kültürün belirleyici bileşenleriyle temsil edilir ve ülkenin yönetim ve organizasyonel yapısına etki ettiği söylenebilir. Bu durumda bireylerin ya da bir organizasyon içerisinde faaliyette bulunan insanların rolleri ve ilişkileri kültürel yapının etkisi altında olmaktadır (Hoecklin, 1996). Aynı zamanda yüksek milli gelire sahip ülkelerin yenilikçi yapılarının öne çıktığı görülmektedir. Bu ülkelerin yenilikçi yapılarıyla sahip oldukları kültürel yapıları arasında nasıl bir etkileşim olduğu dikkatleri çekmektedir. Bunun yanında, düşük gelire sahip olan ülkelerin yenilikçi durumlarındaki olumsuz yapının kültürel yapıyla ilişkisi önem arz etmektedir (Shane, 1993). Eğer düşük gelire sahip ülkeler kültürel dönüşümün etkisiyle gelişmiş ülke standartlarına doğru evrilmek istiyorlarsa yaratıcılık, inovasyon ve inisiyatif yapılarını da dönüştürmek durumundadırlar (Nadler ve Tushman, 1996). Yaratıcı ve inovasyon kapasitelerini geliştirmeden gelişmiş ülke standartlarına ulaşmanın zor olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur (Ford ve Gioia, 1995; King ve Anderson, 2002). Bu çalışma, Hofstede nin gelitirdiği kültürel boyutlarla (güç mesafesi, bireyci-toplulukçu, erillikdişilik ve belirsizlikten kaçınma) Dünya Bankası nın tüm ülkeler için hazırladığı inovasyon göstergelerinden biri olan araştırma-geliştirme (AR-GE) harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) payları arasında ilşkiyi ortaya koymaktır. Hofstede nin endekslediği 101 ülkeden, Dünya Bankası nın verilerine göre 45 ülke örneklem grubu oluşturulmuştur. Bu ülke gruplarına ait AR-GE harcamalarının GSYİH içindeki payı yılları arasındaki verilerin ortalaması alınarak hesaplanmıştır. Çalışma kapsamında ülkelerin kültürel boyutları ile yenilikçi kapasiteleri arasındaki ilişkiyi ve yönünü tespit etmek amacıyla korelasyon ve regresyon analizi yapılmıştır. Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ülkelerin yenilikçi kapasiteleriyle kültürel yapıları arasında yapılan literatür özeti, ikinci bölümde ülkelerin yenilikçi kapasiteleri ve kültürel yapıları arasında ilişki ve bulgular verilmiş, son bölümde ise elde edilen bulgular ışığında öngörülerde bulunulmuştur. LİTERATÜR ÖZETİ Son dönemlerde, kültürel faktörlerle inovasyon arasındaki ilişki araştırmacıların yoğunlaştığı konuların başında gelmektedir. İnovasyonun ülke ekonomisine etkileri sanayi devrimimin başladığı döneme kadar götürülmektedir. Sanayi devriminin neden İngiltere de başladığı inovasyon tarihinde önemli yer tutmaktadır. Bunun ötesinde, İngiltere nin endüstriyel başarısının kaynağının bilimsel bilgi temelli olmadığı yapılan çalışmalarda ortaya konulmaktadır. Çünkü Çin, M.S. 2. ve 4. yüzyıllar arasında el arabası, kâğıdı, hidroelektrik tekniklerden yararlanarak gemi imalatını, tarım aletlerini, gübre ve veterinerlik tekniklerini geliştirmiş ancak Avrupalılar bu teknikleri Çin den çok sonra kullanmaya başladıkları bilinmektedir. İslam toplumlarının da dönemin bilimsel gelişmelerinde Avrupalılardan önde olduğu bilinmektedir. Bu gerçekler akıllara, bilimsel teknikler özellikle İngiltere de daha sonra ortaya çıkmasına rağmen endüstriyel başarısında başka faktörlerin etkin olup olmadığı sorusunu getirmektedir (Yeldan, 2010). Bu gelişmelerin yanında dikkate alınması gereken konu, Çin ve İslam toplumlarındaki gelişmelerin sürekli ve sürdürülebilir olmayışıdır. Bu bilimsel gelişmeler ticarileştirilemediğinden süreklilik kazanamamış ve kısa süre sonra kesintiye uğramıştır. Buna karşılık İngiltere de başlayan sanayi devrimi ve tetiklediği teknolojik yenilikler kar güdüsüyle ticarileştirildiğinden sürekli hale gelmiştir. Bilimsel tekniklerde gösterdikleri başarılara rağmen, Çin in 1400 lü yıllardan sonra İslam toplumlarının ise 1187 den sonra durgunluk sürecine girerken özellikle İngiltere de bilimsel bilginin endüstriyel devrimi gerçekleştirecek zihniyet dönüşümü dikkatleri çekmektedir. Bu zihniyet dönüşümünün dinamikleri; (i) tüccar sınıfının karları ve özel mülkiyet haklarını güvence altına alan 1215 Magna Carta nın İngiltere de imzalanması (ii) bilimsel yöntemlerle araştırma için akılcı ve çoğulcu ortamlar yaratmaları (iii) endüstriyel girişimciler için yaratıcı fikirleri destekleyen sistem yaratmaları (iv) kapitalist zihniyetin yönettiği tekelleşmiş küresel ticareti yaratmaları (v) tekelleşen

195 184 kapitalist zihniyetin kar amacına odaklanması (v) bu dönemde Asya ve İslam ülkelerinde yönetimle halk arasında keyfi vergiler ve servetlere el koymalar yaygınken Avrupalı tüccarlar kanuna dayalı vergi, sözleşmeler ve şirket oluşumlarından yararlanmaları (vi) özellikle arasında yeni şeyler icat edenlerin belli eğitim düzeyine sahip olmayan ve kazanç peşinde koşanlar değil, sezgileriyle risk alan ve deneme yanılma yoluyla yenilikleri geliştiren faktörlerdir (Yeldan, 2010). İngiltere nin sanayi devrimini gerçekleştirmesi bilimsel bilgi stokundan çok verimlilik artışıyla sermaye birikimi sağlayacak sistemin devlet politikası haline gelmesi, özgürlük ve eşitliğe dayalı toplum yapısının inşası ve kültürel devinim olduğu ileri sürülmektedir (Landes, 1999, aktaran Yelden, 2010). Ayrıca İngiltere nin bu dönemde ( ) devlet politikası haline gelen koloniyal ticaretten elde ettiği kazançların da endüstriyel devrimin hızlanmasında etkili olduğunun gözden kaçmaması gereken bir faktör olduğu vurgulanmaktadır (Foreman ve Peck, 1983, aktaran Yeldan, 2010). Genel olarak teknolojik değişim kültürünün 18.YY sonrası başlaması; (i) telif haklarının güvence altına alınması, (ii) 18.YY da gelişmeye başlayan ulus devlet aygıtının sonuçlandırdığı kurumsal yapı ve kamusal güven oluşumu, (iii) teknolojik değişimi tetikleyecek kar güdüsünün oluşması sebeplerine dayandırılmaktadır (Mokyr, 2002). Bu bağlamda, İngiltere de ticari zihniyet değişiminin sanayi devrimindeki önemi yadsınamaz. Dolayısıyla sanayi devriminin başlamasında kültürel yapının etkisi öne çıkmaktadır. İngiltere de ortaya çıkan sanayi devrimini başlatan faktörlerin salt bilimsel tekniklerdeki ilerleme temelinde düşünülmesi durumunda resmin bütününü görmemizde eksik kalacağı açıktır. Sanayi devrimi öncesi özellikle İngiltere de mucitlere halkın bakışı onların illistyonist olduğu yönündeydi. Bu algıların değişmesi ancak kültürel dönüşümün etkisiyle olduğu açıktır. Avrupa da meydana gelen bu dönüşümü kültürel çevre ve iş ilişkileri bağlamında değerlendiren Weber in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu çalışması özetlemektedir (Weber, 1904). Doğu toplumlarının halen teknolojik gelişmeye kapalı olmaları ve kültürel algılarının bu gelişmelere engel olmasında, kültürel yapının yenilik yaratmadaki etkisi belirgin hale gelmektedir. Toplumların zihniyet dönüşümünde devletin rolü yadsınamaz. Fukuyama, devletin ticari kültürel dönüşümde üstleneceği birincil işlevlerini; kamusal malların temini, adalet sisteminin işler hale getirilmesi ve mülkiyet haklarının teminat altına alınması, bunun yanında devletin etkin işlevi olarak isimlendirdiği endüstriyel politikaların oluşturulması ve piyasalara işlerlik kazandırılması şeklinde vurgulamaktadır. Ayrıca Fukuyama, devletin minimum işlevlerinden olan adaletin iyileştirilmesi, mülkiyet haklarının korunması ve kamusal mallarının temininde etkin bir yapının ticari kültürün oluşmasında kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır (Fukuyama, 2008). Kültürel dönüşümün etkinliğini sanayi devrimini temel alarak geliştirdiği yaklaşımda Smith (1776, aktaran Ünsal, 2007), işbölümü ve uzmanlaşmanın bir ülkenin teknolojik yeniliklerin ortaya çıkmasına yol açacağını vurgulamaktadır. Smith işbölümünün yaratacağı verimlilik artışının, imalat sektöründe çalışan işçilerin yaratıcılıkları sonucu meydana geleceğini ortaya koymaktadır. Schumpeter ise ekonominin dinamik halde sürekli büyümesini sağlayan unsurun yenilikler olduğunu belirtmektedir. Yenilikleri yaratacak olan kesimlerin ise girişimciler olduğunu formüle etmektedir. Girişimcileri yenilik yapmaya iten faktörlerin kar güdüsünden psikolojik faktörlere kadar rol oynadığını belirtmektedir. Bu faktörleri harekete geçiren temel unsurun ise yenilik yapma kültürünün dinamik hale gelmesi olduğunu açıklamaktadır (Ünsal, 2007). Yukarıda ülkelerin yenilik yapma kapasitelerini açıklayan yaklaşımların (Smith, Schumpeter, Landes, Foreman ve Peck, Mokyr, Yeldan ve Fukuyama) son dönemlerde yapılan çalışma bulgularıyla daha da zenginleştiği görülmektedir. Rosenberg (1972) yaptığı çalışmada ülkelerin yenilik kapasiteleri verimliliklerini etkileyerek sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ortaya koyacaklarını değerlendirmektedir. Dolayısıyla sürdürülebilir büyümede teknolojinin ve teknolojinin geliştirdiği verimliliğin oynadığı rol büyüktür. Ancak teknolojiyi geliştirecek yeniliklerin yaratılmasını sağlayacak en temel faktörün ise kültür olduğu belirgin hale gelmektedir.

196 185 Literatürde kültürel yapının ülkelerin yenilik kapasitesininin etkilediğini destekleyen çok sayıda çalışma bulunmaktadır (Westwood ve Low, 2003; Kaasa ve Vadi, 2008; Herbig ve Dunphy, 1998). Özellikle bu çalışmalardan Westwood ve Low un yaptıkları çalışmada, toplumların yenilik yapısını belirleyen ve gerekli ortamları sağlayan en önemli faktörlerden birisi kültür olduğunu ileri sürülmektedir (Westwood ve Low, 2003). Ülkelerin kültürel yapısının yenilik kapasitelerine olumlu etkisi yanı sıra gerçekleşen yeniliklerin toplum tarafından benimsenme ve özümsenmesine olumlu katkı yapacağı önemli faktörlerdendir (Herbig ve Dunphy, 1998). Kültürel yapının neden ülkelerin yenilik kapasitesine etkilerinin olduğu akademik çalışmalarda elde edilen bulgu sonuçlarına göre çeşitlilik arz ettiğini görmekteyiz. Png vd. (2001) yaptıkları çalışmada kültürün toplumun yenilikleri kabullenme davranışı üzerine olumlu etkileri olması yönünden değerlendirmektedir. Dolayısıyla kültürel yapının etkilediği yenilik, hem firma hem de milli gelir açısından hızla artan rekabet şartlarında sürdürülebilir büyümenin temel belirleyicisidir. Yeniliğin sadece yeni bir ürün geliştirmek olmadığı aynı zamanda teknoloji, ürün, pazarlama ve süreç yönetimini geliştirdiği bilinmektedir. Sözü edilen alanları da kapsayan yenilik, özellikle firmalara önemli rekabet avantajı kazandırarak firma değerini geliştiren faktör olarak kendini göstermektedir. Böylece firmaların artan karlılık ve başarılı organizasyonel yapıları sayesinde geleceğe daha güvenli planlamalarına katkı yapacaktır (Kumar, 2014). Buna karşılık kültürel yapının yeniliklere sebep olduğu gibi yenilik yapmayı engelleye bileceği uzun zamandır araştırmacıların dikkatlerini çekmiştir. Kültürün bu engelleyici özelliğini farklı kültürlere sahip olan ülkeler bazında ortaya koymak için OECD nin Oslo Manual çalışması önemlidir (Carvaho, 2006). Oslo Manual in geliştirilmiş şekli olan CIS (Topluluk İnovasyon Araştırması) 1992 yılından beri Avrupa ülkelerinde uygulanmaktadır. Çalışmanın hareket noktasını imalat sektöründeki yenilik süreci oluşturmaktadır. CIS in 1992 ve 1997 yıllarında yaptığı çalışmalar, teknolojik yenilik süreçlerinin belirleyicilerini ortaya koymaya çalışırken, 2005 yılında yaptığı çalışmanın içeriğini hizmet sektöründeki yenilikler ve teknolojik olmayan yenilikler oluşturmuştur. CIS in sonuçlarının güvenilirliği farklı kültürlere sahip ülkelerde uygulanarak yeniliklerle kültürel yapılar arasında nasıl bir bağıntının olduğunun ortaya konulması önemlidir (Beyhan vd., 2009). Osla Manual yenilikleri daha geniş perspektifte alırken, CIS daha dar anlamda kullanarak yenilik endeksleri oluşturmuştur. Oslo Manual yeniliği Schumpeter in yenilik tanımlamasını temel alarak, Yeni bir ürün üretmek ya da mevcut üründe önemli değişikler meydana getirmek, yeni bir pazarlama metodu geliştirmek, süreçlerde yenilik meydana getirmek, iş uygulamalarında organizasyonla ilgili yeni bir metot geliştirmek ve işyeri organizasyonu ya da dış ilişkilerde yenilikler yapmak şeklinde tanımlamıştır (Oslo Manual, p.46). Çalışma sonuçlarına göre kurumsal yapı içerisinde farklı birimler arasında ortak iş yapma kültürünü geliştiren toplumların daha yenilikçi olacağı belirtilmektedir (Casson, 1990). Hofstede nin indekslerinden güç mesafesi, bireyci-toplulukçu, erillik-dişilik ve belirsizlikten kaçınma boyutlarını dikkate alarak farklı sonuçlar elde eden çalışmalar bulunmaktadır. Elizur vd., (1991) yaptıkları çalışmada Çin, Tayvan, Kore ve İsrail in yenilikçi kapasitelerinde toplulukçu yapılarının daha etkin olduğu sonucunu elde etmişlerdir. Shane (1992, 1993) yaptığı çalışmada risk alan toplumların riskten kaçınan toplumlara göre daha yenilikçi oldukları sonucuna ulaşmıştır. Çünkü risk alan toplumlarda organizasyon içerisindeki birey rollerinin daha yenilikçi olma yönünde sistemleştirildiği görülmektedir. Yine aynı çalışmasında Shane, bireyselci toplumların toplulukçu toplumlara göre daha yenilikçi oldukları sonucuna ulaşmıştır. Bireyselci toplumlarda öğrencilerin daha yenilikçi ancak toplulukçu toplumlarda öğrencilerin daha az yenilikçi oldukları tespit edilmiştir (Jellen ve Urban, 1989; Zha vd., 2006). Çünkü bireyci toplumların öğrencileri öğrenmekten çok nasıl öğrenildiği yönünde daha fazla beyin fırtınası yaptıkları görülmüştür (Hofstede, 2010). Toplulukçu toplumlarda ise eğitimin odaklandığı nokta nasıl yapıldığı yönündedir (Hofstede, 2010).

197 186 Ayrıca Fukuyama (1995) ortaklaşa iş yapma kültürü güçlü toplumların daha büyük ölçekli işletmelere sahipken düşük güven duygusuna sahip toplumların ise işletme büyüklüğünün aile ilişkilerine bağlı kaldığını ifade etmektedir. Fukuyama düşük güven duygusuna sahip toplumlara örnek olarak İtalya ve Çin i örnek göstererek bu ülkelerde devletin iş dünyasına müdahale ederek büyük ölçekli işletme kurulmasına yardımcı olduğunu belirtmektedir. Shane (1992, 1993) yaptığı çalışmalarda güç mesafesi ile yenilikçilik arasında negatif ilişki elde etmiştir. Yüksek güç mesafesine sahip toplumların, bireyleri inovasyon yapma konusunda motive etmede zorlandıkları görülmüştür. Bunun yanında düşük güç mesafesine sahip toplumlarda ise insanlar arasında eşit hak ve fırsatların mevcut olduğuna inanılmaktadır (Hofstede, 2010). Buna karşın yüksek güç mesafesine sahip toplumlarda genel algı, güce ne kadar yakın olunursa özel ayrıcalıklar elde edildiği yönündedir (Hofstede, 2010). Ülkelerin yenilikçi kapasitelerini engelleyen kültürel faktörlerin yanında, yönetim ve organizasyon kültürün, yenilikçi yatırımları destekleyecek dış finansal kaynaklara ulaşma kültürü, pazarı domine eden mevcut rakip firmalarla rekabet etme kültürü, bilim ve teknoloji altyapıdan yoksunluk ve bu eksikliğin farkındalığı kültürü gibi kültürel bileşenler de ülkelerin yenilikçi kapasitelerini etkileyen kültür bileşenleri önemli hale gelmektedir (D'Estea vd.,2014). Kültürel yapının ülkelerin yenilikçi kapasiteleri üzerine etkilerinin yanında, ülkelerin yenilikçi kapasitelerine etki eden faktörleri üç grupta toplanmaktadır. Birinci olarak ülkenin güçlü yenilikçi altyapısına sahip olması ve bunun da ülkenin genel bilim ve teknoloji politikalarıyla bağlantılı olduğu, ikinci olarak ülkenin sanayi kümelenmesindeki durumu ve son olarak ülkenin genel yenilik altyapısı ile sanayi kümelenmesi arasındaki ilişkinin derecesi olarak gruplanmaktadır (Furmana vd., 2002). Bu sistemin işlerliğinin yine de ülkenin yeniliklere verdiği önem kültürüne bağlı olduğu söylenebilir. Sonuçta kültürün dışındaki teknik altyapının ve süreç yönetimi gibi yenilikleri doğrudan etkileyecek kültürün alt bileşenleriyle ilgili olduğu açıktır. Uzun dönemde yenilikçi sistemin işlerliği ve sürdürülebilirliği bilime, teknolojiye ve yeniliğe önem verecek ve absorbe edecek kültürel zihniyet dönüşümünün gerekli olduğu önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. VERİLER, YÖNTEM VE AMPİRİK BULGULAR Çalışmada bağımsız değişken olarak Hofstede nin 101 ülke için geliştirdiği kültürel boyut endekslerinden güç mesafesi endeksi (GME), bireyci-toplulukçu endeksi (BTE), erilik-dişilik endeksi (EDE) ve belirsizlikten kaçınma endeksi (BKE), kültürel yapıyı temsil eden boyut endeksleri kullanılmıştır. Bu ülkelerden AR-GE harcama payları verilerine ulaşılan 45 ülke grubu oluşturulmuştur. Bağımlı değişken, Dünya Bankası nın hazırladığı inovasyon göstergelerinden biri olan araştırma-geliştirme (AR-GE) harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) payları olarak verilerine ulaşılan 45 ülkenin yılları arasındaki verilerin ortalaması alınmıştır. İnovasyon göstergesi olarak AR-GE harcamalarının GSYİH payları alınmıştır. Dünya Bankası ülkelerin fikri mülkiyet hakları ödemeleri, AR-GE harcamalarının GSYİH içerisindeki payları, bilimsel ve teknik makale sayısı, ülkede yerleşik ve yerleşik olmayanların patent başvuru sayıları, ticari marka başvuruları, AR-GE sektöründe çalışan araştırmacıların sayıları, AR-GE sektöründe çalışan teknik personel sayıları ve toplam mamul ihracatı içerisinde ileri teknoloji ürünlerinin paylarını inovasyon göstergeleri olarak kullanmıştır (DB, 2015). Çalışma kapsamında ülkelerin kültürel boyutları ile yenilikçi kapasiteleri arasındaki ilişkiyi ve yönünü tespit etmek amacıyla korelasyon ve regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçları;

198 187 Tablo 2. Korelasyon Sonuçları GME BTE EDE BKE ARGE/GS YİH Pearson Correlation 1 -,647 **,182,359 * -,605 ** GME Sig. (2-tailed),000,231,016,000 N Pearson Correlation -,647 ** 1 -,101 -,262,468 ** BTE Sig. (2-tailed),000,509,082,001 N Pearson Correlation,182 -,101 1,100 -,086 EDE Sig. (2-tailed),231,509,515,576 N Pearson Correlation,359 * -,262, ,285 BKE Sig. (2-tailed),016,082,515,057 N Pearson Correlation -,605 **,468 ** -,086 -,285 1 ARGE/GS Sig. (2-tailed),000,001,576,057 YİH N **. Korelasyon 0.01 seviyesinde anlamlıdır (2 yönlü). *. Korelasyon 0.05 seviyesinde anlamlıdır (2 yönlü). Korelasyon analizi sonucunda AR-GE/GSYİH ile GME değişkeni arasında 0,01 anlamlılık seviyesinde anlamlı bir ilişki ve negatif korelasyon vardır (-,605; p<0,05). Yine AR-GE/GSYİH bağımlı değişkeni ile BTE arasında 0,01 anlamlılık seviyesinde anlamlı bir ilişki ve pozitif bir korelasyon vardır (,468; p<0,05). Diğer yandan, AR-GE/GSYİH ile EDE ve BKE değişkenleri arasında ilişki olmadığı tespit edilmiştir. Tablo 3. Model Özeti Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,618 a,381,320, a. Değişkenler: (Sabit), GME, BTE, EDE, BKE Tablo 3 te görüldüğü gibi AR-GE/GSYİH bağımlı değişkenindeki değişimin yüzde 38,1 inin modele dâhil edilen güç mesafesi endeksi, bireyselci-toplulukçu endeksi, erillik-dişilik endeksi ve belirsizlikten kaçınma endeksi değişkenleri tarafından açıklandığı görülmektedir. Tablo 4. ANOVA a Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. Regression 19, ,760 6,167,001 b 1 Residual 30,878 40,772 Total 49, a. Bağımlı Değişken: ARGE/GSYİH b. Bağımsız Değişkenler: (Sabit), GME, BTE, EDE, BKE

199 188 Tablo 4 te ANOVA sonuçlarına bakıldığında 6,167 F tablo değeri (sig. 0,001) modelimizin bir bütün olarak anlamlı olduğunu göstermektedir. Tablo 5. Katsayılar a Model Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients B Std. Error Beta t Sig. Collineraty Statistics Tolerance VIF (Sabit) 2,596,869 2,988,005 GME -,024,008 -,499-2,932,006,533 1,876 1 BTE,006,008,128,786,436, EDE,001,006,026,203,840,965 1,036 BKE -,004,006 -,075 -,564,576,869 1,151 a. Bağımlı Değişken: ARGE/GSYİH Tablo 5 te modeldeki değişkenlerin katsayı değerleri ve bunlara ilişkin t değerleri gösterilmektedir. Modele dâhil edilen değişkenlerden sadece bağımlı değişken ve GME değişkenin katsayıları anlamlı iken BTE, EDE ve BKE değişkenlerinin katsayılarının anlamlı olmadığı görülmektedir. Ayrıca bağımsız değişkenler arasında çoklu bağlantı sorunu olup olmadığını belirlemek üzere VIF değerlerinin önerilen sınırlar dâhilinde olduğu görülmektedir. SONUÇ Ülkelerin inovasyon kapasiteleriyle kültürel yapıları arasındaki ilişki uzun zamandır araştırmacıların odaklandığı konuların başında gelmektedir. Bu çalışmada Hofstede nin geliştirdiği kültürel ülke endeksleri ile ülkelerin AR-GE harcamalarının GSYİH payları arasındaki ilişki incelenmiştir. Hofstede nin endekslediği 101 ülkeden, Dünya Bankası nın verilerine göre 45 ülke örneklem grubu oluşturulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre, güç mesafesi ile inovasyon arasında negatif ilişki bulunmuş ve elde edilen negatif bir ilişki beklenen bir sonuçtur. Elde edilen bu sonuç, Shane (1992, 1993) ve Hofstede (2010) çalışma bulgularını desteklemektedir. Dolayısıyla gücün merkezde toplanması yönünde davranış sergileyen ülkelerin AR-GE yatırımlarına daha az kaynak ayırdığı görülmüştür. Yine çalışma bulgularına göre bireyci ile inovasyon arasında pozitif ve güçlü bir ilişki bulunmuştur. Aynı şekilde bireysci toplumların toplulukçu toplumlara göre daha yenilikçi oldukları bulgusu, Shane (1992, 1993), Hofstede (2010), llen & Urban (1989) ve Zha vd., (2006) çalışma bulgularını desteklemektedir. Çalışma sonuçları Türkiye açısından değerlendirildiğinde, Türkiye nin GME ve BTE boyutları açısından gelişmiş batı toplumlarıyla kıyaslandığında önemli sapmalar göstermektedir. Kültürel boyutlardan GME ve BTE değerleri EK Tablo da detaylı olarak verilmiştir. Türkiye nin GME 66 değeri alırken BTE ise 37 değeri almıştır. Gelişmiş toplumlarda GME değerlerinin daha düşük ve BTE değerlerinin ise daha yüksek olduğu görülmektedir. Sonuç olarak kültürün güç mesafesi ve bireyci-toplulukçu boyutlarıyla yenilikleri temsilen kullanılan AR-GE harcamalarının GSYİH payları arasında anlamlı ve güçlü bir ilişki bulunmuş, sürdürülebilir bir yenilik yapısı yaratmak isteyen toplumların, daha çok bireysel kararların gelişmesini sağlayıcı

200 ortamların hazırlanmasının önem arz ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda pozitif eleştiri geliştiren toplumların merkeze bağımlılıktan çok gücün bireyde olduğu algısına katkı yapacağı daha belirgin hale gelmektedir. 189

201 190 KAYNAKLAR Beyhan, B., Dayar, E., Fındık, D., ve Tandoğan, S., Comments and Critics on the Discrepancies between the Oslo Manual and the Community Innovation Surveys in Developed and Developing Countries, Tekpol Working Paper Series. Carvalho, F., The measurement of Innovation in developing countries: an overview of the main criticisms and suggestions regarding the adoption of the Oslo Manual approach. Available Online: Casson, M., Entrepreneurship, Edward Elgar Publishing Company, Wermont. D'Estea, P. Rentocchinia, F. and Vega-Jurado, J., The Role of Human Capital in Lowering the Barriers to Engaging in Innovation: Evidence from the Spanish Innovation, Survey, Industry and Innovation, 21:1, 1-19, DOI: / Elizur, D., Borg, I., Hunt, R., & Beck, I., The structure of work values: A crosscultural comparison. Journal of Organizational Behavior, Volume 12, Issue 1, Ford, C.M., & Gioia, D.A.,1995. Creative action in organizations: Ivory tower visions and real world voices. Thousand Oaks, CA: Sage. Fukuyama, F.,1995. Trust: The social virtues and the creation of prosperity. New York, NY: Free Press. Fukuyama, F., Devlet İnşası, Türkçesi: Devrim Çetinkasap, Remzi Kitabevi, İstanbul. Furmana, J. L., Porter, M. E. and Stern, S., The determinants of national innovative capacity, Research Policy 31, Herbig, P. and Dunphy, S., Culture and Innovation, Cross Cultural Management, Volume 5, Issue 4, Hoecklin, L., Managing Cultural Differences: Strategies for Competitive Advantage, Addison-Wesley, Wokingham. Hofstede, (Erişim Tarihi: ) Hofstede, G., Hofstede, G. J., Minkov, M., Cultures and organizations: Software of the mind (3rd ed.). New York, NY: McGraw Hill. Hofstede, G.H., Culture Consequences: International Differences in Work-related Values, Sage Publications, London, 225 s. Jellen, H. U., and Urban, K., Assessing creative potential worldwide: The first crosscultural application of the test for creative thinking-drawing production (TCT_DP). Gifted Education, 6, Kaasa, A., and Vadi, M., How Does Culture Contribute To Innovation? Evidence From European Countries, University of Tartu, Faculty of Economics and Business Administration. (Erişim Tarihi: ) King, N., & Anderson, N., Managing innovation and change: A critical guide for organizations. London: Thomson. Knack S., and Keefer, P., Does Socail Capital Have an Economic Payoff: A Cross Country Invetsigation, Quarterly Journal of Economics, Volume 112, Koçel, T., İşletme Yöneticiliği. 9. Bası, Beta, İstanbul, s.29 Kumar, V., Understanding Cultural Differences in Innovation: A Conceptual

202 191 Framework and Future Research Directions, Journal of International Marketing, Vol. 22, No. 3, 1-2. Lipset, S. M., Continental divide: The value and institutions of the United States and Canada. New York, NY: Routledge. Mokyr, J., The Gifts of Athena. Historical Origins of the Knowledge Economy. Princeton, Oxford. Nadler, D.A., and Tushman, M.L., Implementing new designs: Managing organizational change. In M.L. Tushman and P. Anderson (Eds.), Managing strategic innovation and change: A collection of readings (pp ). New York: Oxford University Press. Png, I. P. L., B. C. Y. Tan. and Wee, K.L., "Dimensions of National Culture and Corporate Adoption of IT Infrastructure." IEEE Transactions an Engineering Management, Volume 48, Issue 1, Rosenberg, N., Factors affecting diffusion of technology. Explorations in Economic History, Volume 10, Issue 1, Shane, S., Why do some societies invent more than others? Journal of Business Venturing, Volume 7, Issue 1. Shane, S., Cultural influences on national rates of innovation. Journal of Business Venturing, Volume 8, Issue 1, Smith, A., An inquiry into the nature and causes of the wealth of nations. London, UK: Methuen. Tayeb, M. H., The Global Business Environment, Sage Publications, London. Trompenaars, F., and Hampden-Turner, C., Riding the waves of culture. Nicholas Brealey Publishing, London Tylor, E. B., Primitive culture. New York, NY: Harper, p.1 UNDP, Human Development Report, 1990 Ünsal, E.M., İktisadi Büyüme, İmaj Yayınevi, Ankara, Weber, M., Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu, Çeviren: Gülistan Solmaz, Alter Yayıncılık, Ankara, World Bank, (Erişim Tarihi: ) Westwood R., and Low, D. R., The Multicultural Muse: Culture, Creativity and Innovation, International, Journal of Cross Cultural Management, Volume 3, Issue 2, Yeldan,. E., İktisadi Büyüme ve Bölüşüm Teorileri, Elif Yayınevi, Ankara, Zha, P., Walczyk, J. J., Griffith-Ross, D., Tobacyk, J., and Walczyk, D., The impact of culture and individualism-collectivism on the creative potential and achievement of American and Chinese adults. Creativity Research Journal, 18,

203 192 Ek. Ülkelerin Kültürel Boyut Endeksleri Ülkeler GMB BTB EDB BKB Arjantin Avusturya Belçika Brezilya Bulgaristan Kanada Çin Kolombiya Hırvatistan Çek Cumhuriyeti Danimarka Mısır Estonya Finlandiya Fransa Almanya Hong Kong Macaristan İrlanda İsrail İtalya Japonya Kuveyt Letonya Litvanya Lüksemburg Malta Meksika Hollanda Norveç Panama Polonya Portekiz Romanya Rusya Sırbistan Singapur Slovakya Slovenya İspanya

204 193 İsveç Trinidad ve Tobago Türkiye İngiltere Amerika

205 194 LİSE ÖĞRENCİLERİNİN DÜŞÜNME STİLLERİNİN YARATICILIK DÜZEYLERİNE ETKİSİ Özge ÖZTÜRK 1, Zeynep ÖZTEKİN 2 ÖZET Araştırmanın amacı, lise öğrencilerinin düşünme stillerinin; yaratıcılık düzeylerine etkisinin incelenmesidir. Tarama modellerinden genel tarama modeli ile yapılan araştırmanın çalışma grubu, Elazığ ilindeki farklı sosyo-ekonomik düzeylerde belirlenen lise öğrencileridir. Çalışma grubu onuncu sınıfta öğrenim görmekte olan onbeş-onaltı yaş grubundaki öğrencilerdir. Veriler, Sternberg tarafından geliştirilen Düşünme Stilleri Ölçeği nden ve Raudsepp tarafından geliştirilen Yaratıcılık Düzeyini Belirleme Anketi nden derleyerek oluşturulan envanterin lise öğrencilerine uygulanması sonucunda elde edilmiştir. Araştırmanın verileri SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilerden yola çıkılarak araştırmacılar ve uygulayıcılar için çeşitli öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Düşünme stilleri, yaratıcılık ABSTRACT The main aim of this study is to investigate thinking styles of high school students to effect of their level of creativity..the working group of study with the general screening model of the screening models are the highschool students determined in different socio-economic levels in Elazığ. The working group are year-old students who are studying in tenth grade. Data developed by Sternberg 'Thinking Styles Questionnaire from and developed by Raudsepp created by compiling an inventory of Determining the Level of Creativity survey of high school students have been obtained as a result of the implementation. The research data are analyzed using SPSS software. Starting from the data obtained several recommendations for researchers and practitioners have been developed. Key words : Thinking styles, creativity 1 Özge ÖZTÜRK, Teknoloji ve Bilgi Yönetimi Bölümü, Fırat Üniversitesi, Elazığ, Türkiye, e-posta: ozgeozgenozturk@yahoo.com 2 Zeynep ÖZTEKİN, Teknoloji ve Bilgi Yönetimi Bölümü, Fırat Üniversitesi, Elazığ, Türkiye, e-posta: zeynep.eymir@gmail.com

206 195 1.GİRİŞ Bireysel farklılıklar eğitim ve öğretim sürecinde bireylerin başarılarına etki eden ve bu sürecin şekillenmesinde etkili rolü olan önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda bireysel farklılıklar günümüzde araştırmacıların ilgilendiği, sorguladığı konular arasında sıkça bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda bireysel farklılıkları tek boyutta değerlendirmek mümkün olmadığı için bu farklılıklar sınıflandırılmış ve her biri başka değişkenlerle incelenerek, ilişkisi veya farklılıkları ortaya koyularak çalışmalarda yerini almıştır. Zeka, yetenek, özgüven, motivasyon, öğrenme ve düşünme stilleri, yaratıcılık düzeyi önemli bireysel farklılıklardandır. Ülkemizde yapılan araştırmalar incelendiğinde düşünme stilleri ile yaratıcılık düzeyi arasındaki ilişkiyi veya farklılığı inceleyen çalışmaya pek rastlanmamıştır. Literatüre katkıda bulunmak amacıyla yapılan bu araştırmada düşünme stillerinin yaratıcılık düzeyleri ile ilişkisi incelenmiştir Düşünme Stilleri ve Yaratıcılık Düşünme nedir? Böyle bir soruyu oluşturma yeteneği, düşünme konusunda insanoğlunun yeteneğinin farklılığını göstermektedir. Diğer hiçbir canlı, tasarlayamaz, analiz edemez, hatırlayamaz ya da insanların gösterebildiği davranışları planlayamaz. Düşünme bilginin zihinsel olarak ortaya konuşunun (sunumunun) işlenmesidir. Bu sunum; bir kelime olabilir, görsel bir tasarı olabilir, bir ses ya da herhangi bir fikir olabilir. Düşünme eylemi, bir amaca ulaşmaya rehberlik etmek, bir soruya cevap vermek ya da bir problemi çözmek amaçlandığında, yeni ve farklı bir biçime bilginin düzenlenişini transfer etmektir. Düşünme bir beceridir, doğrudan öğretilebilir, öğretilmelidir. Birinin düşünme yetenekleri ve etkililiği iyi düşünme araçları kullanılarak kesinlikle geliştirilebilir. Toplumların geleceği, bireylerin, yaratıcı, muhakeme gücü yüksek, düşünebilen bireyler yetiştirebilmesiyle mümkündür. Bu bağlamda, eğitimin amacı, sadece bilginin kazandırılması değil, aynı zamanda yaratıcılık ve problem çözme için üst düzeyde düşünme stratejilerinin düzenlenmesi ve geliştirilmesini kapsamalıdır(çubukçu, 2004). Düşünme ayrıca dış dünyada olup bitenlerin yansıması ile zihinde yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçekliklerin, fikirlerin oluşması düşünme olarak adlandırılır. Bu tanıma ek olarak düşünme; gözlem, deneyim, sezgi, akıl yürütme ve diğer kanallarla elde edilen bilgiyi kavramsallaştırma, uygulama, analiz ve değerlendirmenin disipline edilmiş şekli olarak tanımlanmaktadır. Stil kavramı, moda, spor alanları, sanat, medya ve eğitim psikolojisi de dâhil olmak üzere birçok akademik disiplinlerde, çeşitli anlamlarda kullanılır. Stil bir şeyleri yaparken ya da düşünürken tercih edilen yoldur. Stil bir yetenek değildir, daha ziyade insanların sahip olduğu yeteneklerini kullanımındaki tercihleridir. Bu, kişilikle yetenek arasındaki bir ara yüzdür. (Sternberg, 1997). Bu

207 196 kavramın çok yönlü olması tanımında ve anlaşılmasında bazı zamanlarda zorluk oluşturmaktadır. Yine de bu kavram bireysellikle ilgilidir ve çoğunlukla bireysel kalite, form, faaliyet veya davranışları tanımlamak için kullanılır. Bunların yanı sıra stil, bir kişinin düşünme, öğrenme, konuşma ya da öğretme yolu olabilir. (Smith ve Pellegrini, 2000). Düşünme stilleri, yeteneklerle değil insanların yeteneklerini kullanmayı nasıl tercih ettiği ile ilgilenen akademik performanslarındaki bireysel farklılıkları kendine kaynak edinmektedir. Düşünme stillerinin alternatif teorileri vardır ki hepsi ortak bir hedefi işaret eder yetenekler ile açıklanamayan performansı bireysel farklılıklar ile açıklamak (Stemberg, 1997). Öğrencilerin günlük etkinliklerini gerçekleştirirken ve öğrenme sürecinde davranış edinmeye çalışırken, becerilerini işe koşmak için tercihen kullandıkları yaklaşımları ve yolları bilmek ve açıklamak, bunlardan yaratıcılık ve sorgulama temelli olanları geliştirmek, akademik alan başta olmak üzere her alanda performansı yükseltmek ve okulun üretkenliğini arttırmak bakımından önemli yararlar sağlar. Bu bağlamda, stil kavramı eğitim öğretim süreçlerinde bireylerin yaratıcılığını geliştirmede önemli bir unsurdur (Buluş, 2005). Eğitim öğretim sürecinde öğrencilerin farklı düşünme stillerine sahip olması bireysel farlılıkların şekillenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Aynı şekilde yine yaratıcılık düzeyi ile düşünme stilleri arasında da ilişki kurulabilir. Bir kişinin düşünme stili onun bireysel bütün farklılıklarını etkilediği gibi yaratıcılık düzeyini de etkilemektedir. Yaratıcı düşünceyi tanımlamak amacıyla farklı bilim dallarından birçok uzman çeşitli tanımlamalar yapmış olmalarına rağmen yaratıcı düşüncenin henüz kesin bir tanımı bulunmamaktadır. Yaratıcılık, son derece karmaşık bir olaydır (Meissner, 2006). Toplumların gelişmesinde yaratıcı düşünce önemli bir rol oynamaktadır. Yaratıcılık, toplumlarda daha çok estetik ve sanatla uğraşan kişilere yakıştırılan bir özelliktir. Ancak insanlar sanatçı olmasalar da yaratıcı olabilir. Bir ev hanımı, doktor, satıcı, yönetici, bilim adamı vb. yaratıcı olabilir. Yaratıcılık bir öğrenme, düşünme, algılama biçimidir. Yaşantımızın her yönünde yaratıcı düşünmelerden yararlanabiliriz. Pek çok buluş yaratıcı düşünmenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır (Erden, 2007). Yaratıcılık; henüz doğru cevabı bulunmayan problemlere yeni yollar, yeni çözümler, yeni fikirler, yeni buluşlar üretme yeteneğidir. Yaratıcılığın genel yetenekle yüksek ilişki göstermediğine ilişkin kanıtlar bulunmaktadır(tuckman, 1991; Gage ve Berliner, 1989 dan akt. Senemoğlu, 2007). Gibson ve Chandler (1988) e göre yaratıcılıkta önemli olan, bireyin geleneksel olmayan yollarla problemlere

208 197 çözüm üretmesidir. Yaratıcı birey, problemin farklı yönlerini görerek alternatif çözümler üretebilir(senemoğlu, 2007). Yaratıcılığın temelinde akıcı, esnek ve özgün düşünebilme, dolayısıyla sorun çözebilme becerisi yatmaktadır. Sezgi, merak ve mecaz yaratıcılığa ortam hazırlayan en önemli unsurlardır. Yaratıcılık kişilerin doğuştan getirdikleri bir özelliktir. Sınırları olmayan, geliştirilebilen bir eylemdir. Öğrenilmez, fakat uygun koşullar sağlandığı taktirde geliştirilebilir (Artut 2001). 2. YÖNTEM Bu çalışma, nicel tarama modellerinden genel tarama modelidir. Veriler, Sternberg tarafından geliştirilen Düşünme Stilleri Ölçeği nden ve Raudsepp tarafından geliştirilen Yaratıcılık Düzeyini Belirleme Anketi nden derleyerek oluşturulan envanterin lise öğrencilerine uygulanması sonucunda elde edilmiştir. Bu çalışmada kullanılan Sternberg,J ve Wagner (1988, 1997) tarafından geliştirilen, Seval Fer tarafından Türkçeye uyarlanan, düşünme stilleri envanterinin temelleri yine Sternberg tarafından öne sürülen zihinsel özyönetim teorisine dayanmaktadır. Aşağıda bulunan Tablo 1 de zihinsel özyönetim kuramına göre düşünme stilleri ve temel özellikleri yer almaktadır. Tablo 1. Zihinsel Özyönetim Kuramına Göre Düşünme Stilleri ve Temel Özellikleri

209 198 Tablo 1 incelendiğinde, düşünme stillerinin beş temel boyuta ve on üç alt boyuta sahip olduğu görülmektedir. Bu çalışmada eğilimler ve yönelimler temel boyutları incelenmiştir. Buna göre öğrencilerin sahip olduğu düşünme stilinin yaratıcılık düzeyiyle olan ilişkisi incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, Elazığ ilinde farklı sosyo-ekonomik seviyelerde (düşük, orta ve yüksek olarak) belirlenen mahallelerde öğrenim gören 10. sınıf lise öğrencilerinden seçilmiştir. Çalışma grubunda yer alan öğrenciler yaş grubundadır. Ayrıca çalışma grubu oluşturulurken farklı lise türlerinden öğrenciler seçilmiştir. Anketlerden elde edilen veriler, SPSS programı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunda 157 öğrenci bulunmaktadır. Çalışma grubunun 84 unu (%53,50) kız, 73 ünü (% 46,50 ) ise erkek öğrenciler oluşturmuştur. Çalışma grubundaki öğrencilerin anne-baba birliktelik durumları ve öğrencinin kimin yanında yaşadığına dair bilgilerde elde edilmiştir. Yine öğrencilerin anne ve babalarının eğitim durumları da anket sonucunda elde edilmiştir. 4.BULGULAR, SONUÇ VE ÖNERİLER Tablo 2. Lise Öğrencilerinin Düşünme Stilleri İle Yaratıcılık Düzeyleri Arasındaki İlişki Yaratıcılık Düzeyi ve Düşünme Stilleri N p Yukarıdaki tablo incelendiğinde, araştırmaya toplam 157 öğrencinin katıldığı görülmektedir. Tablo 2 ye göre lise öğrencilerinin düşünme stilleri ile yaratıcılık düzeyleri arasında (p=0,00, p<0,05) anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre lise öğrencilerinin yaratıcılık düzeyleri düşünme stillerine göre değişmektedir. Dışadönük düşünme stiline sahip öğrencilerin içedönük düşünme stiline sahip öğrencilere kıyasla yaratıcılık düzeylerinde farklılık olduğu görülmüştür. Bu farklılık dışadönük düşünme stiline sahip öğrencilerden kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde yenilikçi düşünme stiline sahip öğrencilerin tutucu düşünme stiline sahip öğrencilere göre daha yaratıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

210 199 Araştırmanın ikinci sorusu olan lise öğrencilerinin ailelerinin gelir düzeyi ile yaratıcılık arasındaki ilişkiye ait Anova değerleri Tablo 3 de verilmiştir. Tablo 3. Lise Öğrencilerinin Ailelerinin Gelir Düzeyi İle Yaratıcılık Arasındaki İlişkiye Ait Anova Değerleri Gelir Düzeyi N SS p Düşük Orta Yüksek Toplam Analizler sonucunda elde edilen Tablo.3 deki verilere göre ailelerin gelir düzeyi ile lise öğrencilerinin yaratıcılık düzeyleri arasında (p=0.23, p>0.05) anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuca göre sosyo-ekonomik farklılıkların yaratıcılığa etki etmediği söylenebilir. Tablo 4. Lise Öğrencilerinin Babalarının Eğitim Seviyeleri İle Öğrencilerin Yaratıcılık Düzeyleri Arasındaki İlişkiye Ait Anova Değerleri Babanın Eğitim Seviyesi N SS p Okur Yazar Değil İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Üniversite Mezunu Lisansüstü Mezunu Toplam 157 3, Tablo 4 teki verilere göre anlamlılık değeri p= 0.27, p>0.05 olduğundan lise öğrencilerinin yaratıcılık düzeyleri babanın eğitim seviyesine göre farklılık göstermemektedir.

211 200 Tablo 5. Lise Öğrencilerinin Annelerinin Eğitim Seviyeleri İle Öğrencilerin Yaratıcılık Düzeyleri Arasındaki İlişkiye Ait Anova Değerleri Annenin Eğitim Seviyesi N SS p Okur Yazar Değil İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Üniversite Mezunu Lisansüstü Mezunu Toplam 157 3, Uygulanan anketler sonucunda elde edilen verilere göre lise öğrencilerinin annelerinin eğitim seviyeleri ile öğrencilerin yaratıcılıkları arasında anlamlı bir farklılık (p=0.28, p>0,05) bulunmamaktadır. Yapılan araştırmaya ilişkin bulgular, yaratıcılık düzeyinin düşünme stillerine göre farklılık gösterdiğini ancak ailenin gelir düzeyine ve ebeveynlerin eğitim seviyesine göre farklılık göstermediğini ortaya koymuştur. Bu çalışma sonucunda uygulayıcılar; öğrenciler ortaöğretime geçiş yapmadan onların düşünme stillerine ilişkin bilgi sahibi olarak okul seçiminde yönlendirmede bulunabilir, öğrencilerin düşünme stillerini dikkate alarak öğrenme ortamlarını her okulda farklı hazırlayabilirler. Araştırmacılar, öğrencilerin yaratıcılık ve düşünme stillerini diğer faktörlerle ( cinsiyet, okul türü gibi) karşılaştırabilirler. Bu çalışma sadece 10. Sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Aynı şekilde bu tarz çalışmalar ilk ve orta seviyedeki okulların farklı sınıfları için ve daha çeşitli okul türleri için yapılabilir.

212 201 KAYNAKLAR Artut, K Sanat Eğitimi Kuramları ve Yönetimleri. Anı Yayıncılık, Ankara. Buluş, Mustafa İlköğretim Bölümü Öğrencilerinin Düşünme Stilleri Profili Açısından İncelenmesi. Ege Eğitim Dergisi s Çubukçu, Zühal Öğretmen Adaylarının Düşünme Stillerinin Öğrenme Biçimlerini Tercih Etmelerindeki Etkisi. XIII.Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı. Erden, M, Eğitim Psikolojisi. Gelişim-Öğrenme-Öğretme. Ankara:Arkadaş Yayınevi. Fer, S., "Aday Öğretmenlerin Düşünme Stilleri Nedir?" XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eylül 2005, Denizli. Meissner H Creativity and Mathematics Education, İlköğretim Online c. 5(1), s Senemoğlu, Nuray Gelişim Öğrenme ve Öğretim:Kuramdan Uygulamaya. Ankara:Gönül Yayıncılık. Smith, P. (Editör) ; Pellegrini, A.D. (Editör) Psychology of Edu cation, Major Themes: Pupils and Learning. Stemberg, R. J. (1997). Thinking styles. New York: Cambridge University Press.

213 202 AR-GE ÇALIŞMALARININ HASTA VE ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: MALATYA DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ Songül IŞIK, Derya CENGİL, Özal Erkan DEMİR, Uzm. Dr. Erhan BERK (ÖZET) Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde, kalkınma ile ilgili olarak seksenli yıllarla birlikte yeni bir model arayışı içerisine girilmiş, bunun neticesinde Ar-Ge çalışmaları, inovasyon ve bilgi ön plana çıkmıştır. Günümüz modern dünyasında bir ülke için gelişmişliğin ölçüsü, bilim ve teknolojiye verilen önemle yakından ilişkilidir. Bu noktada Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) içerisinde Araştırma Geliştirme (Ar Ge) harcamalarına ayrılan pay büyük bir önem arz etmektedir. Ar-Ge, bilgiye ve teknolojiye dayalı olarak yeni ürünlerin oluşturulması, geliştirilmesi ve yeni üretim tekniklerinin gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Nitekim literatürde bu oranın %2 den fazla olması ülkenin gelişmişliğinin önemli bir ölçüsü olarak kabul edilmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan Temel Bilim ve Teknoloji Göstergeleri 2009/2 raporuna göre, Ar Ge harcamalarının 2008 yılı OECD ortalaması yaklaşık 30 milyar dolar, Avrupa Birliği (AB) ortalaması 10 milyar dolardır. Yay ınlanan rakamların işaret ettiği üzere Ar-Ge çalışmalarının ve bilgiye yatırım yapmanın önemini kavrayan Avrupa ülkeleri bu uğurda harcama yapmaktan geri durmamıştır. Kalkınmışlık düzeyinin ölçümünde kullanılan en önemli göstergelerden biri de sağlık harcamalarıdır. Ülkemizde sağlık alanında yapılmakta olan Ar- Ge çalışmaları Sağlık Bakanlığı, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, Kamu ve Özel Sağlık Kuruluşları ile TÜBİTAK tarafından; genellikle sağlık teknolojileri, ilaçlar, sağlığın korunması ve tedavisi alanlarında gerçekleştirilmekte, bu çalışmaların sosyal etkileri üzerinde durulmamaktadır. Oysaki Dünya Sağlık Örgütü sağlığı Sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamaktadır. Bu da inovasyon ve Ar- Ge faaliyetlerinin sağlık sektöründe etkin bir biçimde uygulanmasını gerekli kılmıştır. Bildirimizde, Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge birimi tarafından, hasta memnuniyetini arttırmak, personel, hasta ve yönetim üçlüsünün ilişkisini güçlendirmek amacıyla yürütülen Bir Fikrim Var Projesi ile zamandan ve iş gücünden tasarruf sağlamak amacıyla geçiş yaptığımız Online Eğitim Sistemi çalışmalarının hasta ve çalışan memnuniyetleri üzerindeki etkileri tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Sağlık, Ar-Ge, İnovasyon, Hasta ve Çalışan Memnuniyeti 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

214 203 THE EFFECTS OF RESEARCH-DEVELIPMENT UNIT OF MALATYA STATE HOSPITAL S STUDİES ON PATİENT AND PERSONEL PLEASURE medical expert Erhan BERK, Özal Erkan DEMİR, Songül IŞIK, Derya CENGİL ABSTRACT It has been in seaarch quest of a new model about progress along with 1980 in developed and developing countries of world as a result of this, research- development (arge) activities, innovation and information come to the frefront. In our modern-day world, the accuracy of development for a country is closely related to the valve of science and techonology. Herein, percentage of research-development outlay offers a great importance within gross domestic product setting great store. Research-Development can be identified as creating developing new products based on information and techology, and implementing new production techniques. Thus,this rate being more than %2 is accepted as a big accuracy of the country s development in literature. According to the report basic sciense and ındicotors of Techology 2009/2 which is broad casted by Economic Cooperation and development expense in 2008 is approximately 30 billion dolars, and the average of the European Union is 10 billion dolars. The broadcasted numbers as pointed out, European countries understanding the impertance of Researc-Development activities and investing in knowledge don t retrain to spend Money. One of the most important indicater in measurement of development level is also health expense research-development activities based on healthcare field in our country are usually carried out in the fields of health techrologies, drugs preserving health and treatment by Ministry of Health, Refik Saydam hıfzısıhha Merkezi,Public and Private Health Foundattions, TÜBİTAK, but social effects of these studies are passed off. However, world Health Organization(WHO) identifies healt as well-being is not only physically, spiritually and secially, but also not being pesture in disease and disability. This makes essential carrying out innovation and research-development studies in health field effectively. The effects of Online Education System studies which switched on the intent of saving time and laber force in patient and personel pleasure and in an attempt to increase patient plesure, to stregthen relation in.patient, personennel and moragement triad with the Project of I have an idea will be discussed in our declaration by Research-Development of Malatya State Hospital. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

215 204 GİRİŞ Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) kelimesi son zamanlarda sıkça kullanılmakla beraber herkes tarafından farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Kimilerine göre Ar-Ge yeni bir ürün üretmek iken, kimilerine göre salt bilimsel çalışmalar yapmaktır. Tanım olarak ise Ar-Ge, bilimsel ve teknik bilgi birikimini artırmak amacıyla, sistematik bir temele dayalı olarak yürütülen, yaratıcı çaba ve bu bilgi birikiminin yeni uygulamalarda kullanımıdır (Gemici, 2015). Ar-Ge, bilim ve teknoloji altyapısını oluşturarak, mevcut ürünlerin geliştirilmesi ve işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi için temel bir işletme fonksiyonu olarak tanımlanmaktadır (Şimşek ve Çelik, 2010:275). İşletmelerin yeni ürün ve üretim tekniklerinin geliştirilmesine yönelik gerçekleştirdikleri sistemli ve yaratıcı çalışmalar veya çalışmalar topluluğu Ar-Ge olarak adlandırılır (Can ve Güney, 2007:517). Eğitim, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni ürünler ve bilgiye dayalı yeni projeler üretmek veya mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmalar da Ar-Ge olarak tanımlanır (TOBB, 2004: 10). Ar-Ge faaliyetlerini sadece işletmeler bazında ekonomik amaçlı ürün geliştirilmesi olarak düşünmek doğru değildir. Hastalıklara yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, enerji, su, gıda, çevre vb. küresel sorunlar için yeni çözüm yollarının bulunması, yeni iletişim yollarının veya güvenlik araçlarının keşfedilmesi gibi tüm alanlarda Ar-Ge faaliyetlerinden söz etmek mümkündür. Bu nedenle, Ar-Ge faaliyetlerine stratejik boyutta artan ölçüde önem vermek gereklidir (Akbulak ve Akbulak, 2010:7). Günümüzde giderek artan küresel rekabet, işletmeleri yeni ürünler, hizmetler, süreçler ve örgüt yapıları geliştirmeye, yenilikçi olmaya zorlamaktadır. Yenilik, bir düşüncenin, aracın, sistemin, politikanın, programın, ürünün veya hizmetin işletme tarafından ilk kez sunulması veya kullanılması olarak tanımlanabilir (Güleş ve Bülbül, 2004:125). İnovasyon, örgütlerde daha önce var olan bilgilerin farklı kullanımını ya da yeni bilgi üreterek değer yaratmanın nasıl yapılacağını ifade eden bir terimdir. Bu kavram genellikle yeni bir ürün veya hizmet geliştirme anlamında kullanılırsa da, yeni iş modelleri, yönetim teknikleri ve yeni örgütsel yapıları da kapsamaktadır (Jamrog ve diğ., 2006: 10). İnovasyon uygulamalarında temel amaç, daha önce keşfedilmemiş olanı keşfetmek değil; gözden kaçan her türlü yöntemsel aksaklığı veya organizasyonel bozukluğu tespit edip mevcut sorunları yeni fikirlerle çözmek ve sorun yaşanmayan sistemleri ise daha iyi işler hale getirmektir (Cambaz, 2009). İnovasyon kavramı bilinenin aksine mutlaka yeni teknoloji anlamına gelmemekle birlikte önemli olan yeni, farklı, sıra dışı veya karşılanmamış ihtiyaçlara hitap eden fikir üretmektir. Ar-Ge faaliyetleri birbiriyle bağlantılı üç aşamadan oluşmaktadır; 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

216 205 1) Temel Araştırma: Belirli, özgün bir uygulama veya kullanım düşünülmeden, kuramsal veya deneysel çalışmalarla olguların ve gözlemlenebilir durumların altında yatana ilişkin yeni bilgi edinmeye denir. 2) Uygulamalı Araştırma: Uygulamalı araştırma da özgün bilgi üretmeye yöneliktir. Ana hedef olarak doğrudan özgün ve pratik bir amaç içerir. 3) Endüstriyel Geliştirme: Araştırma ve/veya pratik deneyimden edinilmiş ve halen var olan bilginin üzerinde yükselen, ancak yeni materyaller, ürünler, devreler üretmeye; yeni süreçler, sistemler hizmetler oluşturmaya veya halen üretilmiş veya oluşturulmuş olanları büyük ölçüde iyileştirmeye yönelik sistemli çalışmalardır (Gemici, 2015). Araştırma geliştirme faaliyetleri ve inovasyon uygulamaları tüm dünyada büyümenin, verimliliğin ve rekabet edebilirliğin önemli bir parçasıdır. Bugün genellikle gelişmiş ülkeler, Ar-Ge faaliyetlerine ve özellikle temel araştırmalara büyük önem verirken, gelişmekte olan ülkelerde bu faaliyetler daha az yapılmaktadır (Sağlık Bakanlığı, 2001). SAĞLIKTA AR- GE Ar-Ge faaliyetleri, özellikle 2. Dünya savaşından sonra önem kazanmış ve birçok ülkede "Devlet Politikası" olarak ön plana çıkmış, bilim ve teknolojideki en önemli atılım bu yıllarda kendini göstermiş ve teknik ilerlemenin iktisadi kalkınmaya etkisi araştırılmaya başlanmıştır (Sağlık Bakanlığı, 2001). Ar-Ge faaliyetlerinin belirleyici özelliği; yeni bilgi ve ürün üretmek veya mevcut ürünleri daha yüksek bir verimlilik artışı ve daha düşük bir maliyetle üretmek imkanı sağlamasıdır. Ar-Ge faaliyetlerini benzer etkinliklerden ayıran temel ölçüt, Ar-Ge' de çok yüksek derecede yenilik (özgünlük) bulunmasıdır (Sağlık Bakanlığı,2001). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayırımı dikkate alınarak konuya bakıldığında; halen kalkınmış ülkelerde yapılan Ar-Ge faaliyetleri, dünyada yapılan araştırmaların %95'ini, dünya patent mülkiyetinin %94 ünü oluştururken, dünya nüfusunun %70'ini oluşturan kalkınmakta olan ülkeler bu faaliyetlerin ancak %5'ini gerçekleştirmekte, dünya patent mülkiyetinin yalnızca %6'sına sahiptirler (United Nations, 1998: 29). Ayrıca, gelişmiş ülkelerin Ar-Ge harcamaları GSMH'nın %2-3'ü dolayında iken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran % civarındadır. Aynı şekilde, gelişmiş ülkelerde iktisaden faal on bin nüfusa düşen araştırmacı sayısı arasında değişirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran en fazla %40 dır (Sağlık Bakanlığı, Ankara, Kasım,2001). Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan kaynakların içindeki payı, 1997 yılında, AB ülkelerinde ortalama %2, ABD'de %2.8, Japonya'da %3 civarındadır. Türkiye'de ise bu pay %1 olarak hedeflenmiş ancak, yaklaşık %0.5 civarında gerçekleşmiştir. Toplam harcama içinde özel sektörün payı %30 olarak hedeflenmiş ancak 1996 da %26 ya ve 1997 de %32 ye yükselmiştir. Özel sektörün toplam içindeki payı, Japonya da %72, ABD de %74, Almanya da %67, Kore de %72 dir. İktisaden faal on bin kişiye düşen tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli sayısı, 1996 yılında, Türkiye'de 10 olmasına karşılık, AB ülkelerinde ortalama 94, ABD'de 80 ve Japonya da 130'dur (Sargutan, 1996:70). Diğer taraftan sağlık sektörünün temel kurumlarından olan hastaneler, sürdürülebilirlik ve rekabet gücü sağlama ve hastaların, sağlık personelinin ve paydaşların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

217 206 verebilme düşüncesiyle yenilikçi olmak durumundadırlar (Boutros, 2007: 51). Bu düşünceden hareketle son on yılda inovasyonun sağlık sektörü ve hastaneler için önemi daha fazla gündeme gelmiş, akademisyen ve uygulayıcıların bu yöne eğilimleri artmıştır. Ne var ki sağlık hizmetlerinin, neyi yapmanın etkili ve gerekli olduğunu belirlemeyi güçleştiren karmaşık yapısı inovasyon yapmayı da güçleştirmektedir (Price, 2006:49). Hastanelerde yenilikçilik, sanayi sektörüne göre uygulanabilirliği daha güç bir olgu olarak kabul edilebilir. Buna ek olarak yenilikçilik kavramının, hastaneler açısından sanayi sektörüne göre daha yeni bir olgu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır (Aksay ve Orhan, 2013). Sağlık hizmeti -doğası gereği- meydana gelebilecek küçük bir hatayla insan hayatı için tehlikeli olabilecek sonuçlar doğurabilir. Bu durum ilk bakışta hastane işletmelerinde yenilikçilik yapmanın risk almada çekimser kalınabileceği düşüncesi ile- daha zor olacağı algısını doğurmaktadır. Ancak tıp bilimindeki sürekli ilerlemelerin hastane işletmelerinde sunulan teşhis, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine entegrasyonu çabaları beraberinde yenilikçiliği getirecektir. Bunun yanı sıra otelcilik, yemek, teknik hizmetler, eğitim ve hasta kayıt gibi teşhis ve tedavi süreçlerine bileşen olan daha pek çok faaliyetin gerçekleştiği yerler olan hastanelerin, yenilikçilik yapabilme adına zengin işletmeler olduğu görülmektedir (Aksay ve Orhan, 2013). Sağlık sektörünün çıktıları hizmet alanlara somut bir şekilde sunulmadığı için; hizmet alan hastalarımızın memnuniyeti hizmet kalitesini belirlemede ön plana çıkmaktadır. Sağlık hizmetlerinde yenilikleri 2 ayrı başlık altında inceleyebiliriz: 1.Teknolojik yani hizmetin sunuş biçimini değiştirebilecek nitelikte yenilikler 2.Hizmetin sunum biçiminden ziyade mevzuatsal / kanunsal biçimde yenilikler Sağlık işletmeleri temel çıkış noktası olarak kaliteli, sürekli ve hızlı hizmet üretmek zaruriyetinde olan kuruluşlardır. Bu çerçeveden hareket ile dünyada sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi anlamında birçok alanda araştırma ve yenilikler gerçekleştirilmektedir. Kişisel sağlıktan, toplumu etkileyen önleyici sağlık çalışmalarına dek yapılan tüm faaliyetlerin temelinde yukarıda bahsi geçen noktalar yer almaktadır (Cambaz, 2009). HASTANEMİZDE AR- GE Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge Birimi çok yakın bir geçmişe sahip olup; hasta/çalışan hak ve güvenliği çerçevesinde, yenilikçi yaklaşımıyla, ekip çalışmasına inanarak, iyileştirmede sürdürülebilirlik bilincini ilke edinmiştir. Ar-Ge Birimimiz sağlık hizmetlerinin daha etkin ve verimli olmasını amaçlayan, hizmet kalitesinin sürekli olarak yükseltilmesi gerekliliğine inanan, toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi için projeler geliştiren, karşılanmamış ihtiyaçlara etik değerleri gözeterek maliyet etkin çözümler üreten bir hizmet anlayışına sahiptir. Malatya Devlet Hastanesinde görev yapan tüm personelin yönetime katılımının sağlanması, hasta, personel ve yönetim üçlüsünün ilişkisinin güçlendirilmesi, hizmet sunumunda minimum iş gücü ve maliyet ile maximum faydanın sağlanması için gerekli eylem planlarının oluşturulması temel misyonumuz olmuştur. Sağlık sektörünün her alanında hizmet veren personellerin hizmet içi eğitimlerinin Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu eğitim programları çerçevesinde tam ve verimli olacak şekilde verilmesinin sağlanması, Hastanemizde yapılan sosyal faaliyetler ile personellerle bir araya gelinerek 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

218 207 önemli günlerinde yanlarında olduğumuzun hissettirilmesiyle sağlık hizmetlerini sunanların ve alanların memnuniyetlerinin arttırılması ilke edinilmiştir. 1) Ar- Ge Birimi Çalışma Prensibi Yenilikçi olmak, yeni teknolojiler, ürün ve süreçler geliştirmek, rekabet oyununda ayakta kalmanın temel koşulu olarak görülmektedir. İşletmelerin başarı kriterleri arasında üst sıralarda yerini alan inovasyon yeteneği açısından Ar-Ge hayati önem taşıyan faaliyetlerden birisi olarak kabul görmektedir (Nunes vd., 2010:292). Bu noktada işletmelerin Ar -Ge faaliyetlerine gereken önemi vermesi gerekmektedir. Ancak girişimsel inovasyon yoksa başka bir ifadeyle Ar-Ge faaliyetlerini yapanların girişimcilik niteliği yoksa değer yaratılamaz ve Ar-Ge sonuçları inovasyona dönüştürülemez (Zerenler vd., 2007:662). Çünkü işletmeler için günümüzde ve gelecekte yaşamsal öneme sahip olacak inovasyon, işletmenin sahip olduğu insan kaynakları ile doğrudan ilişki içerisindedir ( Pfeffer, 1995:26; Tokmak, 2008:31). Dolayısıyla inovasyon kavramını soyut olmaktan çıkartıp somut olarak bir ürün veya hizmete çeviren Ar-Ge faaliyetleri de işletmelerde rakipler tarafından taklit edilemeyecek rekabet üstünlüğü sağlamanın en önemli unsuru sayılan insan kaynakları ile doğrudan ilişkili olarak değerlendirilmektedir (Yaşar, 1999:62). Ar-Ge faaliyetlerinde başarıya ulaşmanın koşulu nitelikli personelin istihdam edilmesinden geçmektedir. Ancak işletmeler Ar-Ge faaliyetlerinin insan boyutunu ihmal etmekte, daha çok Ar- Ge nin finansal boyutlarına ve çıktılarına odaklanmaktadırlar. Oysa, yenilikçiliğin ve Ar-Ge nin en önemli girdisini beyin gücü oluşturmaktadır (Bakan, Doğan ve Kıllı, 2013:36). Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge Birimi olarak hizmette katkıyı arttırmak amacıyla, paylaşımcı ve teknik kabiliyetleri ortaya çıkarıp birleştirerek, potansiyel beyin gücü ve bilgi birikimini tanıyıp tetikleyerek, kurumumuz çalışanlarının ve kurumumuzdan hizmet alanların istifadesine sunarak memnuniyetini artırmayı amaçladık. Bu hedeflerden hareketle ekip ruhu ile çalışmalar yapmak, teknik, idari ve mali konularda proje üretmek için tamamen gönüllülük esasına dayalı bir ekip oluşturduk. Ülkemizde çalışan iş gücü içinde kişide sadece 10 kişi Ar-Ge çalışmalarında görev alıyorken bu oran kurumumuzda çalışan 3565 personel içinde 50 kişi olup bu kişiler kendi görevlerine ek olarak Ar-Ge çalışmalarında görev almaktadırlar. Ar-Ge ekibimiz; Ar-Ge Birim çalışanları ve çemberlerden oluşmaktadır (Şekil 1). Çemberlerimiz, en az 3 kişi olacak şekilde değişen sayılarda üyelerden oluşmaktadır. Her çemberin üyelerinin koyduğu faaliyet alanlarına özgü isimleri vardır. Faaliyet alanlarını, alt çember sayılarını ve programlarını kendileri belirlerler. Her faaliyet ya da projenin bir yürütücüsü vardır ve yürütücüleri yine çember üyeleri seçerler. Her branştan gönüllü kişiler birlikte Ar-Ge çemberi oluşturabilir ve herkesin çalıştığı alanda çember oluşturmaları tercih edilir. Çemberlerimizin Ar-Ge konuları teknik, tıbbi, mali ve idari, yaşamı kolaylaştıran, karşılanmamış ihtiyaçları gideren, sosyal faaliyet ve sorumlulukları da içeren geri dönüşümlü, uygulanabilir ve sürdürülebilir öğeler içerir. Kendi faaliyet alanlarında Ar-Ge çalışmaları yapan çemberler, başka alanlarda Ar-Ge çalışması yapan çemberlerle etkileşim içinde olur ve birbirlerine yol gösterebilirler. Ar-Ge birimi ve çemberler kendi belirledikleri periyotlarla toplantılar yaparlar. 2) Ar-Ge Biriminin Görevleri Ar-Ge projeleri üretmek ve Ar-Ge çalışmalarının bizzat içinde olmak, Ar-Ge süreç yönetiminde çemberler arasında koordinasyonu sağlamak, 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

219 208 Ar-Ge çemberleri nin oluşumunda lokomotif olmak, Ar-Ge birimi ve Ar-Ge çemberi toplantıları düzenlemek, Sağlık bakanlığı ve diğer kurumların, Ar-Ge birimleri ile koordinasyonunu sağlamak. Teknolojik gelişim fuar ve seminerlerini takip etmek, ürün ve hizmet konulu AR-GE gezileri düzenlemek ve çember üyeleri ile katılım organizasyonu yapmak, Projelerin gereklerine göre, kamu kurumlarından ve gönüllü teşvik ve destek kuruluşlarından, direk ve dolaylı destek sağlamak. 3) Ar-Ge Çemberleri Şekil 1 Sosyal Faaliyet Çemberi: Belirli gün ve haftalara uygun olarak ilgili etkinliklerin planlanması, personele duyurulması ve gerçekleştirilmesini, doğum, ölüm, düğün vb. durumlarda tüm personelin haberdar olmasını sağlar. Çemberin temel amacı personeli sosyal etkinliklerle motive etmek, yönetimin personelin yanında olduğunu hissettirerek, personel-yönetim ilişkisini güçlendirmek, Ar-Ge faaliyetlerine katılım için personeli yüreklendirmek ve böylece çalışan memnuniyetinin artırılmasını sağlamaktır. Bu kapsamda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 14 Mart Tıp Bayramı Etkinliği gibi faaliyetler gerçekleştirilmiş olup, personellerin memnuniyetini yapmış olduğumuz anket çalışması ile ölçülmüştür. Eğitim Çemberi: Hastanemizde hizmet veren personellerin Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu eğitim programları ile ihtiyaç olduğu tespit edilen konularda hizmet içi eğitimlerinin verilmesinin sağlanması amaç edinilmiştir. Personelin eğitim ihtiyacının saptanmasını, eğitim komitesinin aldığı kararların geliştirilerek uygulanmasını, üniversiteler, bakanlık vb. kurumlar tarafından gerçekleştirilen kongre, sempozyum, panel gibi etkinliklerin duyurusunun yapılması ve personelin katılımının sağlanması ve kurum dışından alınacak olan eğitimlerin organizasyonu sağlanmaktadır. Sağlık Turizmi Çemberi: Bu çemberimizin amacı; sağlık bilişim altyapısının sağlık turizmine uyumlu hale getirilmesine, uluslar arası alanda sağlık lansman ve pazarlamasının yapılarak, nitelikli insan potansiyelinin oluşturulup sağlık tesislerine erişilebilirliğin arttırılmasını sağlamaktır. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

220 209 Malatya Devlet Hastanesini küresel sağlık turizimi için cazibe merkezi haline getirerek, kurumumuzun rekabet edilebilirlik düzeyinin geliştirilmesine katkı sağlamayı hedeflemiştir. Yeşil Hastane Çemberi: Bu çember; hastanemiz atıklarının standartlara uygun şekilde ayrıştırılması, doğaya zarar vermeyecek şekilde geri dönüşümünün sağlanması, tıbbi atıkların minimizasyonunu sağlayarak mali giderinin azaltılması ve doğaya katkı sağlayacak projelerin geliştirilmesi faaliyetlerini yürütmektedir. Yürüttüğü tüm faaliyetlerde sürekli iyileştirmeyi, doğal kaynakların etkin kullanılmasını, yasalara tam uyumlu kirliliğin önlenmesini, faaliyetleri sırasında oluşan atıkların öncelikli olarak kaynağında azaltılmasını ve ayrıştırılmasını, geri dönüşüme kazandırılmasını ve en uygun yöntemlerle bertaraf edilmesini amaç edinmektedir. Tıbbi Cihaz ve Teknoloji Çemberi: Yeni bir tıbbi ürünün tasarlanması, var olan teknolojilerin geliştirilmesi ya da uygulanabilirliğin artırılmasını hedeflemektedir. Görsel Tasarım, Reklam ve Tanıtım Çemberi: Hastanemizle ilgili yeni uygulamaların hasta ve personellerimize duyurulması, ilklerin tanıtımının yapılması, görünürlük faaliyetlerinin geliştirilip uygulanması, web sitesinin düzenlenmesi, basınla koordinasyonun sağlanması, yapılacak sosyal faaliyetlerin duyurusunun ve görsel tanıtımının yapılması amaçlamıştır. Sosyal Sorumluluk Çemberi: Malatya Devlet Hastanesi sosyal sorumluluk faaliyetlerini asli faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmektedir. Bu çember sürdürülebilir gelişme için yenilikçi ürünler kadar sağlıklı, eğitimli ve temiz bir çevrede yaşayan kuşakların yetiştirilmesini ilke edinerek, toplumun, sağlık konusunda bilinçlendirilmesi ve sağlıklı bir neslin yetişmesini, yürütülen faaliyetlerin eğitim ekseninde yapılanmasını ve toplumun entelektüel sermayesinin gelişimine katkı sağlamayı hedefler. 4) Ar-Ge Birimi Proje ve Faaliyetleri Bir fikrim Var Projesi: İşletmelerde Ar Ge departmanlarının çalışmaları sonucu olsun ya da olmasın inovasyon süreci üç temel aşamada gerçekleşir (Aksay ve Orhan, 2013: 10-23). Bunlar, fikir üretimi, fikirlerin gerçekleştirilmesi ve fikirlerin ticarileşmesi aşamalarıdır. İnovasyon sürecinin birinci aşamasını fikir üretimi ve uygun fikirlerin seçilmesi oluşturmaktadır. Bu aşamada örgüt, iç ve dış çevre faktörleri üzerinde gerçekleştirilecek araştırmalarda inovasyon için yeni fikirler toplar ve seçer. Bu fikirler, mevcut teknolojik imkânların itmesi ya da pazarda oluşan talebin çekmesi ile de şekillenebilmektedir (Sattler, 2011: 12) Ar-Ge ile inovasyon ayrılmaz bir bütündür. Ar-Ge yenilikçi fikirlerin gelişmesini sağlarken, yenilikçi bir kurum kültürü veya imajı da Ar-Ge yi destekler. Bir Fikrim Var Projesi ile kurumumuzun inovatif kültür ve imajına çalışanlarımızı paydaş alarak yeni fikirlerle yeni uygulamalar kazandırmaktır. Bir Fikrim Var Projesi aylık periyotlarla gerçekleştirilen, birimimize teslim edilen fikirlerin Ar-Ge ekibince değerlendirildiği, fayda maliyet analizi yapılarak uygulanabilir ve sürdürebilir fikirlerden bir projenin seçilerek hayata geçirildiği bir uygulamadır. Hayata geçirilen fikir sahibine teşekkür etmek ve diğer personellerin katılımını teşvik etmek için ödüllendirme yapılmaktadır. Bu proje kurumumuzun her alanında çalışan kadrolu ve hizmet alımı bütün personelleri kapsamaktadır. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

221 210 Bir Fikrim Var Projesi Şubat ayı itibariyle hayata geçmiş olup 2 proje gerçekleştirilmiştir. Bunlardan birincisi; temizlik personelimizin fikri olan Servislerde Anı Köşesi Oluşturulması fikri olup hasta çalışan ilişkisinin güçlendirilmesi ve memnuniyetinin artırılması hedeflenmektedir. İkinci fikir ise servis hemşiresinden gelen Hasta Mahremiyetinin Sağlanması fikri olup, bu kapsamda hasta odalarının kapısında bulunan gözlem pencereleri uygun şekilde yeniden dizayn edilmiştir. Böylece hem hasta mahremiyeti hem de hastanın güvenliği sağlanarak hastanemizde misafir olduğu günlerini daha konforlu geçirmesini ve hasta memnuniyetinin artırılmasını hedeflemekteyiz. Sağlıkta Hippotherapy Turizmi Projesi : Hippotherapy; fiziksel, sosyal ve psikolojik gelişimi doğal ortamlarda ve keyifli bir şekilde sağlayan eşsiz bir programdır. Ülkemizde bulunan 10 milyonun üzerinde çoğu bedensel ve zihinsel engelli vatandaşımız, hippotherapy merkezlerinin yaygın olmaması veya maddi imkansızlıklarından dolayı bu yöntemden yararlanamamaktadır. Malatya Devlet Hastanesi olarak amacımız; sağlık bilişim altyapısının sağlık turizmine uyumlu hale getirilmesine, uluslar arası alanda sağlık lansman ve pazarlamasının yapılarak, nitelikli insan potansiyelinin oluşturulup sağlık tesislerine erişilebilirliğin arttırılmasına, Malatya Sultansuyu Tarım İşletmesi nin küresel sağlık turizmi için cazibe merkezi haline getirilmesine ve kurumumuzun rekabet edilebilirlik düzeyinin geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Combine Oksi-vapor Maske (buhar ve oksijenin aynı anda kullanılmasını sağlayacak maske) Projesi: Ürün, ameliyat olmak için anestezi almış hastaların uyandırılma safhasında, yoğun bakımlarda, acil servis veya müşahedelerinde ve diğer servislerde, buhar ve oksijeni beraber verme endikasyonu görüldüğü zaman buharın daha efektif yani daha verimli uygulanabilmesi için tasarlanmıştır. Combine Oksi-vapor Maske, kullanılan buharın daha efektif olmasını, işgücünden tasarrufu ve konforun sağlanmasını hedeflemektedir. Desteğim Ebem Olsun Projesi: Bir eğitim projesi olan Desteğim Ebem Olsun Projesi ile amacımız; modern tıp eğitimi alarak mezun olan ebelerin, anne ve bebeğe dost, yürekten iletişim becerilerine sahip, kadın bedeninin doğal bir fonksiyonu olan doğumun tüm güzelliği ile yaşanmasına katkı sağlayacak eğitim bilgilerini tazeleyecek, kendilerine güven ve motivasyon sağlayacak eğitimler planlanmaktadır. Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge Birimi olarak bu proje ile profesyonel ebeliğin desteklenmesi ve güçlenmesi yoluyla, kadın ve çocuk sağlığının dolayısıyla toplum sağlığının yükseltilmesi ve iyileştirilmesi, ilimizdeki tüm kadınların ve bebeklerin, kaliteli ebelik bakımı almasını ve bu sayede toplumsal gelişmenin sağlanması amaçlanmaktadır. Sağlıkta Gönül Turizmi: İnsanoğlunun hayatta tutunduğu en önemli dal inancıdır. Bu doğrultuda, inandığı değerlere sahip çıkma ve kavuşma arzusu vardır. İnsanoğlu gönül bağı kurduğu mekanları görme ve ziyaret etme isteği içindedir. Ancak bu arzusunu yerine getirmesi için sağlığının yerinde olması gerekmektedir. Biz bu proje ile, insanımızın inandığı değerlere sahip çıkmayı istedikleri halde kronik rahatsızlıkları ve engelinden dolayı Darende Somuncu Baba Külliyesi ne gönül bağı olup da gelemeyen insanlara hizmet etmeyi amaçlıyoruz. Böylece adına gönül turizmi dediğimiz bu proje ile sağlık turizmine katkı sağlamak istiyoruz. Bizimle Büyüyen Orman Projesi: Orman İşletme Müdürlüğü nün paydaşlığında yürüttüğümüz bu proje ile hastanemize tahsis edilen arazinin ağaçlandırma faaliyetleri gerçekleştirilmiş olup, personelimizin aileleriyle katılımları sağlanarak çevre ve doğa bilincinin artırılması hedeflenmiştir. Bu da hem ilimiz, hem hastanemiz hem de toplumun bilinçlenmesini 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

222 211 sağlayan bu proje, sosyal sorumluluk çemberi ve yeşil hastane çemberinin ortak olarak yürüttüğü bir faaliyettir. Sağlıklı Birey, Sağlıklı Toplum Projesi: İlimiz Malatya genelinde ağır ruhsal bozukluğu olan yaklaşık 400 hasta olduğu tahmin edilmektedir. Bu hastaların birçoğunun sosyo-ekonomik düzeyi düşük çevrelerde yaşadığı, aralarında engelli hastaların da olduğu, bu hastaların birçoğunun maddi yetersizlikler ve bedensel engelleri nedeni ile evlerinden çıkamadıkları bilinmektedir. Ağır ruhsal bozukluğu olan bu hastaların ilaç tedavisinden sonra sosyal hayata katılımları, sanatsal ve sportif faaliyetlerde bulunmaları, kısacası sosyal hayata katılmaları oldukça zorlaşmaktadır. Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge Birimi olarak, bu proje ile ilimizdeki ağır ruhsal bozukluğu olan hastalara ulaşarak, hastalara sanatsal ve sportif faaliyetler düzenlemek, hastaları topluma yeniden kazandırmak, hasta yakınlarına rehberlik etmeyi amaçlamaktayız. Yine bu proje ile toplumda ruhsal hastalıklarla ilgili damgalama eğiliminin azaltılmasına katkıda bulunulması, ağır ruh sağlığı sorunu bulunan yakınlarına bakan aileler için odaklı destek ve psiko-eğitim sunulması, sosyal işlevin istikrarlı hale getirilmesi ve bireyin toplum hayatı içerisinde geçirdiği sürenin artırılması hedeflenmektedir. Bu proje sonunda hastalara, toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde psiko-sosyal destek hizmetleri verilerek yataklı kurumlara daha az ihtiyaç duyan bir hasta kitlesi oluşturulması hedeflenmektedir. Online Eğitim Projesi: Eğitim çemberinin ilk faaliyeti olan Online Eğitim Sistemi çalışanların işgücünden maximum oranda istifade etmeyi, zamandan tasarruf sağlamayı ve ilgili eğitimlerin tüm personele ulaşmasını sağlamayı hedefler. Hastanemiz Şubat ayı itibariyle bu sisteme geçmiş olup uygulama Kayseri ilinden örnek alınmıştır. Online Eğitim Sistemi ülkemiz için yeni bir kavram olmayıp, hastanemiz için yeni bir uygulamadır. Çalışan sayısının 3565 olduğu bir hastanede personelin eğitim ihtiyacını aynı oranda karşılamak, eğitim katılım oranlarını yükseltmek ve nöbet tutan personele eğitim planlamak kolay olmamaktadır. Bu da online eğitim sistemini gerekli kılmıştır. Personelin unvanına ve çalıştığı birime göre zorunlu eğitimler sisteme yüklenmekte olup, kişiler web sayfamızın online eğitim modulünden kullanıcı adı ve parola girerek eğitime erişim sağlamaktadır. Sistem eğitim kayıtlarını yazılı doküman olarak vermekte, bu da gerek raporlama da gerekse de istatistiki veri elde etmede kolaylık sağlamaktadır. Her vardiya grubuna eğitim planlamanın mümkün olmadığı ve 6 kampüsü olan bir hastane için online eğitim sistemi zamandan ve işgücünden maximum tasarruf sağlamaktadır. Çalışanlarımızın online eğitim sistemi ile ilgili memnuniyet oranları yapılan anket çalışmasıyla ölçülmüş olup, her geçen gün oranlar artmakta ve sisteme kabul görmektedir. ANKET ANALİZİ VE YORUMU Ar-Ge çalışmalarının hasta ve çalışan memnuniyeti üzerindeki etkilerini ölçmek için hasta ve çalışanlara ayrı olmak üzere iki anket hazırlanmıştır. Anket çalışması birebir görüşme yöntemi kullanılarak yapılmış ve verilen cevaplar kayıtlara alınmıştır. Anket çalışması 150 hasta ve 150 çalışan grubu örneklem alınarak gerçekleştirilmiştir. Çalışan anketleri için her branştan meslek grubunun katılımı sağlanmış ve hasta anketleri yapılırken de; servislerde yatan, poliklinik hizmeti alan, acil ünitelerine başvuru yapan hastaların ankete katılımı sağlanmıştır. Çalışanlara yönelik olarak hazırlanan anket 26 sorudan oluşmuştur. İlk 5 soru demografik bilgilere ilişkin düzenlenmiş, 21 soru ise hastanemizde yürütülen Ar-Ge faaliyetleri ve inovasyon konularına ayrılmıştır. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

223 212 Hasta memnuniyeti üzerine geliştiren anket formunda ise ilk 5 soru yine demografik bilgilere ayrılırken 14 soru hastanede geliştirilen Ar-Ge faaliyetlerine ve hastanenin iyileştirilen fiziki şartlarına ilişkin olarak düzenlenmiştir. Çalışmaya katılan çalışanlardan, 88 tanesi kadın, 62 tanesi erkek olup, yaş grubundan olanların ağırlıklı olduğu görülmüştür. 1) Çalışan Anketleri Analizi SORU Hastanemizde AR-GE biriminin kurulduğunu biliyor muydunuz? Sorusuna 128 katılımcı evet cevabını verirken, 18 katılımcı hayır cevabını vermiş, 9 kişi ise AR-GE ile ilgili bir fikir beyan etmemiştir. 128 katılımcının AR-GE biriminin kurulduğunu bilmesi hastanede böyle bir birimin varlığından önemli oranda haberdar olduğunun göstergesidir SORU Fakat hemen arkasından sorulan AR-GE biriminin faaliyetlerinden haberdar mısınız? sorusuna 71 katılımcı evet cevabını vermiş, 46 katılımcı biraz/bazen cevabını vermiş, 33 kişi ise haberdar olmadığı cevabını vermiştir. Bu durum hastanemizde AR-GE biriminin kurulduğunun bilindiği fakat faaliyetlerinde önemli ölçüde haberdar olunmadığı sonucunu göstermektedir SORU AR-GE biriminin faaliyetlerinde memnun musunuz? sorusuna ise 72 kişi evet, 50 kişi biraz/bazen 28 kişi ise hayır cevabını vermiştir. Bu yanıtlar değerlendirmeye tabi tutulduğunda genel bir memnuniyet halinin varlığından söz edebiliriz SORU 0 10.SORU SORU Yapılan faaliyetleri destekliyor musunuz? sorusuna verilen cevaplardan 101 katılımcı evet, 35 katılımcı biraz/bazen, 14 katılımcının verdiği hayır cevabından da anlaşılacağı üzere hastanemizde uygulanan AR-GE çalışmaları büyük oranda desteklendiğini görmekte 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

224 213 ve bunu anketin 11. Sorusu olan AR-GE çalışmalarına aktif destek olmak ister misiniz? sorusuna verilen 102 evet, 22 biraz/bazen, 26 hayır cevabı da desteklemektedir SORU Hastanemizin AR-GE birimi tarafından uygulamaya sokulan Bir fikrim var projesinde 106 katılımcının haberdar olduğu, 22 katılımcının ise haberdar olmadığı, 22 katılımcının ise projenin içeriğinden bilgi sahibi olmadığı sonucu çıkmaktadır SORU SORU Büyük bir çoğunluğu Bir fikrim var projesinden haberdar olan katılımcıların Herhangi bir fikirle başvuru yaptınız mı? sorusuna verdikleri 12 evet, 138 hayır cevabı hastanede yapılan AR-GE etkinliklerine yeterli destek verilmediğini, fakat 14. Soruda Yapmadıysanız başvuru yapmayı düşünür müsünüz? sorusuna verilen 84 evet, 41 hayır cevabı ile çalışmalara destek vermeye hazır büyük bir grubun varlığından söz edilebilir SORU Soru da sorulan, Bir fikrim var projesi ile görüşlerinizin yönetim tarafından değerlendirileceğini düşünüyor musunuz? Sorusuna verilen 92 evet cevabının ise, çalışanların yenilikçi fikirlere sahip çıkma konusunda hastane yönetimine güvendiği sonucu çıkmaktadır SORU Sorulan ve Bir fikrim var projesinin uygulama sonuçlarından birisi olan servislerde bulunan hasta odalarındaki pencerelerin estetik kaygılar gözetilerek, hasta mahremiyetinin gözetilmesi ve hasta konforu için kapatılması uygulamasının değerlendirilmesine 103 evet cevabı ile destek verildiği görülmüştür. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

225 SORU Sorulmuş olan, Servislerde anı köşesi oluşturulması uygulamasını yerinde buluyor musunuz? sorusuna 106 evet cevabı, 22 hayır cevabı uygulamanın benimsendiğini göstermektedir SORU 0 19SORU Sorulan online eğitim sistemi hakkında bilgiye sahip misiniz? sorusuna 127 evet, cevabı veren katılımcıların büyük bir çoğunluğunu bilgi sahibi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Aynı şekilde Online eğitim sistemine giriş yaptınız mı? sorusuna verilen 122 katılımcı evet cevabı vermiştir SORU Sorulmuş olan, Online eğitim sisteminin gerekli olduğunu düşünüyor musunuz sorusuna verilen 113 evet yanıtı ve bir önceki soruya verilen 122 evet yanıtı online eğitim sisteminin kurumda benimsediğini göstermektedir SORU 0 23.SORU Online eğitim zamandan ve işgücünden tasarruf sağlıyor mu? sorusuna verilen 120 evet yanıtı da bu değerlendirmeyi doğrular mahiyettedir. Fakat online sistem eğitimlerinin verimli olduğunu düşünüyor musunuz sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde 93 evet cevabı verilirken, hayır cevapları 21 biraz/ bazen cevabı ise 36 olmuştur. Bu durum online eğitim sisteminin verimlilik açısında değerlendirilmesi gereken bir ölçek vermektedir. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

226 SORU Online eğitim sistemine geçişten memnun musunuz? sorusuna verilen cevap 113 evet şeklinde oluşmuştur. Bu hal, sistemin süreç içerisinde tam olarak yerleşeceğinin de göstergesi olarak değerlendirilebilir SORU SORU 0 KURUM İÇİ KURUM DIŞI Bir bakıma ve iş götürmekle olarak da ifade edilen Sisteme evde giriş yapma imkanınınız var mı? Sorusuna 100 evet 50 hayır cevabı çıkmış, fakat sisteme yoğunlukla olarak 122 kişi ile kurum içinde yapıldığı görülmüştür. 2) Hasta Anketleri Analizi SORU Hastalara sorulan Hastanemize ilk başvurunuz mu? sorusuna 76 evet 74 hayır cevabı verilmiştir SORU Hastalara yönlendirilen Hastanemizde olumlu gelişmeler olduğunu düşünüyor musunuz? sorusuna verilen 145 evet, 2 biraz/ bazen, 3 hayır cevabı bulunmaktadır. 6.soru ile 7. soruyu birlikte değerlendirdiğimizde, hastaneye daha önce gelmemiş kişilerin hastane hakkında olumlu gelişmeler olduğunu ifade etmesi, akraba, komşu ve basından takip ettikleri ile bir fikir sahibi olduğu sonucu çıkarılabilir. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

227 SORU Hastalara sorulan Hastanemize ilk başvurunuz mu? sorusuna 76 evet, 74 hayır cevabı verilmiştir. Hastanemizin yenilikçi bir hizmet anlayışını benimsediğini düşünüyor musunuz sorusuna 136 evet, 10 biraz/bazen ve 4 hayır cevabı verilmiştir SORU Hastanemizin koğuş sisteminin tek yataklı oda sistemine geçişte memnun musunuz? sorusuna bütün katılımcılar evet cevabı verilmiştir SORU Hasta odalarında wc ve banyo olmasından memnun musunuz? sorusuna ise 3 hayır cevabı verilirken 3 biraz/ bazen cevabı 144 evet cevabı verilmiştir SORU Hastanede AR-GE birimi tarafından takip edilen Bir fikrim var projesi kapsamında gerçekleştirilen oda kapılarındaki camların, hasta mahremiyeti ve konforu düşünülerek estetik kaygılar gözetilerek kapatılması uygulaması 94 evet ile karşılık bulurken 53 hayır, 3 biraz/ bazen cevabı ile değerlendirilmiştir SORU Hastalara yöneltilen Servislerde oluşturacağımız anı köşesinde yer almak ister misiniz? sorusuna verilen 71 evet 70 hayır 9 biraz/ bazen cevabı ile, hastaların önemli bir kısmının anı köşesinde yer almak istediği sonucuna ulaşılabilir. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

228 SORU SORU Hastalara yönlendirilen Başka bir sağlık kurumunda hizmet aldınız mı? sorusuna verilen 113 evet cevabı, Kurumumuzu hizmet aldığınız diğer kurumlardan daha yenilikçi buluyor musunuz? sorusuna verilen 137 evet cevabı, kurumun hastalar tarafından daha yenilikçi bir hastane olarak kabul edildiğini göstermektedir SORU Personelin motivasyonunun yüksek olmasının, hastalara olumlu etkilerinin olacağını düşünüyor musunuz? sorusuna verilen 146 evet cevabının, hastalar tarafından, personel motivasyonunun önemsendiği göstermektedir SORU Hastaların personele yapılacak hizmet içi eğitimlerinin kendilerine olumlu yansıyacağını düşünenlerin sayısı 137 olup, sadece 7 kişi biraz/bazen, 1 kişi hayır demektedir SORU SORU Hastanemizde AR-GE birimi tarafından takip edilen Yöneticilerin hastalarla öğle yemeği yemesi uygulamasından 90 hastanın haberdar olmadığı, 45 hastanın da haberdar olduğu görülmüştür. Aynı soru ile bağlantılı olarak sorulan Bu kapsamda yöneticilerimizle yemek yemek ister misiniz? Sorusuna ise 92 evet, 56 hayır cevabı verilmiştir. 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

229 SORU Son soru ile Hastalarla öğle yemeği uygulamasının hasta-yönetim ilişkisini güçlendirip güçlendirmeyeceği sorulmuştur. Bu soruya ise 125 evet cevabı, 16 hayır cevabı verilirken, 9 biraz/bazen cevabı verilmiştir. SONUÇ Günümüzde giderek artan küresel rekabet, işletmeleri yeni ürünler, hizmetler, süreçler ve örgüt yapıları geliştirmeye, yenilikçi olmaya zorlamaktadır. İnovasyon uygulamalarında temel amaç, daha önce keşfedilmemiş olanı keşfetmek değil; gözden kaçan her türlü yöntemsel aksaklığı veya organizasyonel bozukluğu tespit edip mevcut sorunları yeni fikirlerle çözmek ve sorun yaşanmayan sistemleri ise daha iyi işler hale getirmektir. İnovasyon kavramı bilinenin aksine mutlaka yeni teknoloji anlamına gelmemekle birlikte önemli olan yeni, farklı, sıra dışı veya karşılanmamış ihtiyaçlara hitap eden fikir üretmek olduğu daha önce ifade edilmişti. Araştırmada, Malatya Devlet Hastanesi Ar-Ge birimi tarafından, hasta memnuniyetini arttırmak, personel, hasta ve yönetim üçlüsünün ilişkisini güçlendirmek amacıyla yürütülen Bir Fikrim Var Projesi ile zamandan ve iş gücünden tasarruf sağlamak amacıyla geçiş yaptığımız Online Eğitim Sistemi çalışmalarının hasta ve çalışan memnuniyetleri üzerindeki etkileri araştırılmış ve yapılan faaliyetlere ilişkin memnuniyet olduğu görülmüştür. Sağlık hizmetlerinin sunumunda yapılan her yenilik, üretilen her hizmet, toplumun yaşam kalitesini ve hayat standardını artırmaya yönelik faaliyetler olduğundan sağlık sektörü için inovasyon ve Ar-Ge faaliyetleri diğer sektörlere göre daha fazla önem arz etmektedir. Gelişen teknolojiye ayak uyduran sağlık kurumları, hasta konforu ve memnuniyeti açısından öncü kurumlar olmaktadırlar. Biz de bu amaçla sürdürdüğümüz Ar-Ge yolculuğunun başında olan bir hastane olarak, yaptığımız anket çalışmalarının sonucunda personelimizin Ar-Ge ve faaliyetlerinden, hastalarımızın ise Ar-Ge faaliyetlerinin ürünü olan yeni uygulamalardan oldukça memnun oldukları görülmüştür. KAYNAKÇA Akbulak, Y. ve Akbulak, S. (2010) Türkiye nin Rekabet Gücü Bağlamında Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) Faaliyetlerinin Özendirilmesi, Finans Politik Ekonomik Yorumlar Dergisi, 47 (544) Haziran, Aksay, K. ve Orhan, F. (2013). Hastanelerde İnovasyon Sürecinin Risk Yönetimi Bağlamı nda Değerlendirilmesi: Bir Model Önerisi, Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C:2 S:3 (10-23) 1 Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

230 219 Bakan, İ., Doğan, İ.F. ve Kıllı, Mustafa Ar-Ge Faaliyetlerinde İnsan Kaynaklarının Önemi Akademik Bakış Dergisi, Sayı: 36, Mayıs Haziran 2013 Boutros, Akram., How To Make Innovation Happen, Physician Exucative, March-April Cambaz, A., (2009, 10 Aralık) Sağlık Hizmetlerindeki Yeniliklerin (Inovasyon) Sağlık İşletmelerinin (Kurumlarının) Rekabet Gücü Üzerindeki Etkileri 27 Mart 2015 tarihinde ( adresinden erişildi. Can, H. ve Güney, S. (2007), Genel İşletme İlkeler, Kavramlar, Kurumlar, Arıkan Yayınları, İstanbul. GEMİCİ Z., Ar-Ge Nedir? Nasıl Yapılmalıdır? Uluslar arası Teknoloji Birliği Web Sitesinden ( // 26/06/2015 tarihinde erişildi. Güleş, H.K. ve Bülbül, H. (2004), Yenilikçilik: İşletmeler İçin Stratejik Rekabet Aracı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Jamrog, Jay.;Vickers, Mark.; Bear, Donna.; Building and Sustaining a Culture That Supports Innovation, Human Resources Planning, Cilt: 29, Sayı: 3, Nunes, P.M., Serrasqueiro, Z., Mendes, L. ve Sequeira, T. N. (2010). Relationship Between Growth And R&D İntensity İn Low-Tech And High Tech Portuguese Service SMES, Journal of Service Management, Vol. 21 No. 3, Pfeffer, J. (1995). Rekabette Üstünlüğün Sırrı: İnsan, Çev., Sinem Gül, 2. Bask ı, Sabah Kitapları, İstanbul Sağlık Bakanlığı, Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Avrupa Birliğinde ve Türkiye de Sağlık Sektöründe Ar-Ge Faaliyetleri, Ankara, Kasım, 2001). Sargutan, Erdal 1996 Türk Bilim ve Teknoloji Politikasının Bir Unsuru Olarak Sağlık İdaresinde Teknik ve Teknoloji Politikaları (Sağlık Yayınları) Sattler, Markus.; Excellence in Innovation Management: A Meta-Analytic Review on thepredictors of InnovationPerformance, Gabler Verlag Springer Fachmedien Wiesbaden GmbH, Şimşek, Ş. ve Çelik, A. (2010), Genel İşletme, Eğitim Akademi Yayınları, Konya. TOBB (Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği) (2004). Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Destekleri Rehberi, Sayı 3. Tokmak, İ. (2008). Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminin İşletmelerin Yenilikçilik Yeteneğine Etkisi Ve Elektronik Sanayisine Yönelik Bir Araştırma, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora tezi. United Nations 1998 Trade and Development Transfer of Techonology. It's Implications for Development and Environment, (United Nations Conference,TD/B/C.6/22). Yaşar, M. (1999). İşletmelerde 2000 li Yılların En Önemli Rekabet Stratejisi: Yenilikçilik, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Zerenler, M,. Türker, N. ve Şahin, E. (2007), Küresel Teknoloji, Araştırma -Geliştirme (Ar -Ge) ve Yenilik İlişkisi, Selçuk Üniversitesi SBED, sayı 17, ss Songül IŞIK, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: 44songul44@mynet.com 2 Derya CENGİL, Malatya Devlet Hastanesi, Malatya, Türkiye, e-posta: dry_44@hotmail.com

231 220 TÜRKİYEDE İNOVASYON ALANINDA YAPILAN LİSANÜSTÜ TEZLERE YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ: DÖNEMİ Tekin ERDOĞAN 1, Ömür Yaşar SAATÇIOĞLU 2 ÖZET Ülkelerde yapılan inovasyon konulu araştırmalar bir ülkenin inovasyona verdiği önemin önemli bir göstergesidir. Bu kapsamda araştırmamızın amacı, Türkiye de inovasyon alanında yapılmış lisansüstü tezlerini analiz etmektir. Araştırma evrenini, Türkiye de yılları arasında inovasyon anahtar sözcüklerinde tanımlanmış ve YÖK Ulusal Tez Merkezi ne ulaştırılmış sosyal bilimler alanında, işletme ve işletme ile ilgili lisansüstü tezlerden oluşturmaktadır. Çalışmada bu kriterlere uyan 136 adet erişime açık lisansüstü tezden oluşmaktadır. Tezlerin analizinde içerik analizi tekniği uygulanmış, veriler frekans ve yüzdelikler ile analiz edilmiştir.araştırmada elde edilen sonuçların, inovasyon alanında yeni araştırma konusu seçiminde araştırmacılara yardımcı olacağı düşünülmektedir. Araştırma, inovasyon konusunun hangi yöntemler kullanılarak araştırma yaptıklarını ana hatları ile inceleyerek, lisansüstü düzeyde araştırılmış konuları sentezlemeyi hedeflemiş ve hangi konularında araştırma yapılmadığını belirlemeye çalışmıştır. Araştırma bulguları, inovasyon konusunda yapılmış çalışmaların sınıflandırılmasını oluşturacak ve yapılmasının faydalı olacağı düşünülen çalışma konuları ile ilgili öneriler getirecektir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, yenilikçilik, lisansüstü tez, işletme, içerik analizi. ABSTRACT Researches on innovation made in the country are an important indicator of the importance given to innovation in a country. The goal of our research is to analyze multiple graduate theses written on innovation in Turkey. Research universe compromises theses which are defined in the "innovation" keyword between the years of in Turkey and have been sent the Council of Higher Education National Thesis Centre in social sciences in the business administration and businessrelated post-graduate theses. With meet these criteria in this study consists of 136 accessible postgraduate theses. Content analysis techniques applied in the analysis of the theses and the data is analyzed using frequencies and percentages. The results obtained in the study should be considered as help for researchers for the selection of new research topics in the field of innovation. The goal of this research is to analyze which topics on regard of innovation have already been discussed in existing theses and which topics have not been given professional attention. The findings will form classifications on studies of innovation and will offer recommendations in regard to activities which might be open for discussion in future writings. Keywords: Innovation, modernism, postgraduate theses, business, content analyses 1 Dr.Öğrencisi, Denizcilik İşletmeleri Yönetimi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, Türkiye, e-posta: tekinova@hotmail.com 2 Doç. Dr., Denizcilik İşletmeleri Yönetimi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, Türkiye, e-posta: yasar.saatci@deu.edu.tr

232 221 GİRİŞ 21. yüzyılla hayatımıza giren bir kavram gibi görünen inovasyon aslında insanlığın tarihi kadar eski bir kavram olan yenilik ve yenilikçiğin yerine günümüzde kullanılan bir kavramdır. Geçmişte bilgiye ulaşmak öyle zordu ki, yenilikçilik başka bir ülkede veya uzak bir coğrafyada yapılan bir şeyi ifade etmekteydi. Sonraları yenilikçilik bilim ve teknolojiden Ar-Ge yapmaya dönüşmüş, günümüzde ise, yenilik için bilim ve teknoloji tek başına yeterli gelememekte, bilim ve teknolojinin yanında başka yenilikler üretmek, farklılıklar oluşturmak gerekmektedir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir sözü ise inovasyonun en basit anlatımlarındandır. Bu bağlamda inovasyon yenilikçiliğin yenilik yapmada anlatılan aksiyon durumunun kelimelere dökülmüş halidir. Aynı suda iki kere yıkanılamayacağını belirten bir filozof gibi, bulunduğumuz şartlar ve ortam sürekli değişim içindedir. İnovasyon yalnızca ürünlerde veya çıktılarda yapılacak bir yenilik süreci değil, hizmetlerde veya süreçlerde ve birçok konuda ele alınabilir. Dünya üzerindeki birçok ülke sanayisinin gelişmesi, bilişim teknolojilerinin gelişmesi, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması gibi nedenler; sadece bilimsel ve teknolojik gelişmelerin özellikle uluslararası ticari rekabette tek başına yetersiz kalabilmesine sebep olmuştur. Bilimin ve teknolojinin gelişmesi çok gerekli ve önemli olduğu kesindir, fakat artık bu gelişmeleri ticari başarılara dönüştürmek gerekmektedir. Porter (1990) a göre inovasyonla birlikte ülkeler küresel pazarda sürdürülebilir rekabet gücü kazanabilir ve şirketler, ancak inovasyon ile rekabet avantajı yakalayabilirler. Ayrıca Porter, Firmalari rekabetçi olmadikça bir ülke ekonomisi rekabetçi olamaz tespitinde bulunmaktadir (Porter,2004;47-48) Inovasyon bir ülkenin rekabetçi pozisyonun göstergesidir.bir ülke de yapılan inovasyon ile ilgili akademik çalışmalar, o ülkede yapılan inovasyon faliyetlerinin ve inovasyona olan ilginin bir yansımasıdır. Bu çalışma Türkiye de inovasyon çalışmalarının mevcut durumunun resmi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. ARAŞTIRMANIN AMACI Araştırmamızın amacı, inovasyon alanında yapılmış lisansüstü tezlerini analiz etmektir. Türkiye de yılları arasında inovasyon veya yenlikçilik konulu anahtar sözcüklerinde tanımlanmış ve YÖK Ulusal Tez Merkezi ne ulaştırılmış sosyal bilimler alanında, işletme ve işletme ile ilgili lisansüstü tezler araştırma evreni olarak belirlenmiştir. Tarama sonucunda kriterlere uyan erişime açık lisansüstü tezler 136 adet olarak belirlenmiştir. Tezlerin analizinde biblometrik araştırmalar içersinde yer alan, içerik analizi tekniği uygulanmış, veriler frekans ve yüzdelikler ile analiz edilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar neticesinde, özellikle inovasyon alanında yeni araştırma konusu ve sektör seçiminde araştırmacılara yardımcı olacağı değerlendirilmektedir. Araştırma, inovasyon konusunun hangi yöntemlerle yapıldıklarını ana hatları ile inceleyerek, lisansüstü düzeyde araştırılmış konuları sentezlemeyi hedeflemiş ve hangi sektörde araştırma yapılmadığını belirlemeye çalışmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse araştırmanın amacı, inovasyon ve yenlik alanında yapılmış yüksek lisans ve doktora tezlerinin analizini yapmaktır. Bu genel amaca uygun olarak sırasıyla şu sorulara cevap aranmıştır: a) Tezlerin lisansüstü eğitim düzeyine göre dağılımı b) Tezlerin üniversitelere göre dağılımı c) Tezlerin çalışıldığı danışmanlara göre dağılımı d) Tezlerin yöntemlerine göre dağılımı e) Tezlerin yıllara göre dağılımı f) Tezlerin uygulama düzeyine göre dağılımı g) Tezlerin kesit alanına göre dağılımı h) Tezlerin araştırılan değişkenlerine göre dağılımı i) Tezlerin araştırma düzeylerine göre dağılımları j) Tezlerinde araştırma yapılan sektörlere göre dağılımı

233 222 TÜRKİYE DE İNOVASYON ALANINDA YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZLER Literatürde inovasyonu ölçen ve ülkelerin inovasyon performanslarını ortaya koyan birçok gösterge mevcuttur. Bilgi yoğun sektörlerdeki istihdam, Toplam Faktör Verimliliği (TFV), AR&GE harcamaları, patent başvuru ve tescil sayıları, girişimci, araştırmacı ve teknisyen sayıları, ileri teknoloji ihracatı, royalti ve lisans ücretleri, inovasyon kapasitesi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) nin ihracatı bu göstergelerden sadece bir kaçıdır (Şahinli&Kılınç, 2013). Bununla birlikte bir ülkede yapılan eğitim faaliyetleri de inovasyon ölçütleri arasında yer almaktadır. Kişi başına düşen makale sayısı bu ölçütlerden biridir (Köksoy et al, 2010). Akademik araştırmalar inovasyon üretim kaynaklarından birisidir. Akamdemik araştırmalar ülkelerin, firmaların, kurumların, ürünlerin, hizmetlerin vb. inovasyonu ile ilgili bir çok konuyu araştırır ve yeniliklerin üretilmesine, eleştirilmesine ve iyileştirilmesine yardımcı olur. Bu nedenlerle inovasyon ile ilgili yapılmış lisansüstü tezlerin sayısı, bir ülkede yapılan inovasyon faaliyetleri ile doğru orantılı olduğunu söylemek yanlış bir çıkarım olmaz. Bu kapsamda Türkiye de inovasyon ile alakalı lisansüstü tezleri inceleyen bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Bu nedenle çalışmamız bu konuda yapılacak ilk çalışma olacaktır. Yapacağımız bu çalışma ile inovasyon alanında yapılmış lisansüstü tezlerin durumunu ve genel hatlarıyla çalışmaların içeriklerini ortaya koymaya çalışılacaktır. YÖNTEM Araştırma Modeli Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi tekniği kullanılmaktadır. Nitel araştırmalar var olan görünümü, konuyu ve durumu derinlemesine çalışılmasına olanak sağlar. Doküman incelemesi tekniği ile yapılan bu çalışma bibliyometrik araştırmalar seklinde de tanımlanmaktadır. Bibliyometrik araştırmalar yayınların farklı yöntemlerle analiz edilmesine ve bilimsel amaçlı çalışmaların sentezlenmesine olanak sağlayan araştırmalardır. Bu kapsamda biblometrik çalışmalar araştırmaların etkinliğini ve sonuçlarının ölçülmesinde kullanılır (Coşkun et al.,2014). Bibliyometrik araştırmalar bilim dallarının kendi alanlarındaki yayın düzeylerini; yayın sayısı, yayın niteliği, yayın yapılan platformların ait olduğu endekslerin seçimi gibi ölçütler ışığında değerlendirerek geleceğe yönelik bilim politikalarının oluşturulmasına yardımcı olabilir (Alkan, 2014). Bu araştırma tarama modelinde desenlenmiş, bibliyometrik betimsel bir çalışma olup, biblometrik araştırmaların ele aldığı ölçütlerden bir kaçı kullanılmıştır. İnovasyon ile ilgili tezlerin analizinde içerik analizi tekniği uygulanmış ve veriler, frekans ve yüzdelikler ile analiz edilmiştir. Analiz Birimi/Örneklem Çalışmada inovasyon veya yenilik veya yenikçilik anahtar kelimeleriyle YÖK ün Tez Tarama Merkezi nde yayınlanmış ve erişime açık olan lisansüstü toplam 136 teze ulaşılmış ve bu tezler analize tabi tutulmuştur. Bu tezlerden 61 tanesi yüksek lisans 11 tanesi de doktora tezidir. Tezler en yoğun yapıldıkları dönemler dikkate alınarak (15 yıl) tarihleri arasında hazırlanan tezlerden oluşmaktadır. Veri toplama sürecinin başlangıcında inovasyon alanında yapılan lisansüstü tez çalışmaları yıl sınırlaması getirilmeden incelenmesine karar verilmiş, ancak ulusal tez merkezinin 2000 yılı öncesi tezlerin sayıca az olması ve mevcudun da birçoğunun erişime kapalı olması; benzer şekilde 2015 yılına ait tezlerin de sayısının az olması ve yazar tarafından makale çalışması yapmak amacıyla erişiminin kısıtlanması nedeniyle bu araştırmaya 2000 den önceki ve 2015 yılında yapılan tezler dâhil edilmemiştir. İncelemeye tabi tutulan tezler YÖK ün ulusal tez merkezinden tarihleri arasında kalan zaman diliminde edinilmiş. Edinilen bu tezlerin yıllara ve düzeylerine göre dağîlimi Tablo 1 deki gibidir:

234 223 Tezin Düzeyi Tablo 1. İncelenen Tezlerin Düzeyi ve Hazırlanan Yıllara Göre Dağılımı Tezlerin Sayısı Yüksek Lisans Doktora Toplam Sınırlılık Grafik 1 de yılları arasında inovasyon alanında yapılan ve hiçbir kıstas getirilmeden lisansüstü tez sayıları gösterilmektedir. Erişime açık 181, erişime kapalı 122 ve tolamda 303 adet tez bulunmaktadır. Grafik 1: Yıllara Göre İnovasyon Alanında Lisansüstü Tez Sayıları Ancak bu araştırmada 2014 yılına kadar YÖK Tez Dokümantasyon merkezinde kayıtlı inovasyon, ve yenilik anahtar sözcüklerinde taranmış ve inovasyon konusuyla ilgili olduğu düşünülen sosyal bilimler enstitüsü altında işletme anabilim dalında yapılmış lisansüstü tezlerle sınırlandırılımıştır. Bu sınırlanırma ile ulaşılan tez sayısı 136 adet olarak belirlenmiştir. Verilerin Toplanması Araştırmanın verileri doküman incelemesi tekniğiyle toplanmıştır yılları arasında yazılmış yüksek lisans tezlerine adresi kullanılarak ulaşılmaya çalışılmış; izinli durumunda olan yüksek lisans tezler enstitülerine göre sıralanmış, işletme anabilim dalı ile ilgili olanlar araştırma konusu olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda tablo 2, tezleri sınıflandırmamızı sağlayan en önemli ölçüt olmuştur. Tablo 2 de görüldü üzere işletme anabilim dalı 48 tez ile en çok inovasyon çalışmasının yapıldığı bölüm olmuştur. Yönetim ve organizasyon bilim dalı 26 tez ile ikinci sırada olurken, ilerleyen bölümler de tablo 4 de göreceğimiz 23 tez ile en çok inovasyon araştırması yapan Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsün de çalışmaların büyük bir kısmının yapıldığı Strateji Bilimi Anabilim Dalı, 14 lisansüstü çalışmasıyla en çok inovasyon araştırması yapan üçüncü bilim dalı olmuştur.

235 224 Tablo 2: Tezlerin Enstitü, Anabilim Dalı, Bilim Dallarına Göre Dağılımı Enstitü, Anabilim Dalı ve Bilim Dallarına Göre Dağılım Frekans Yüzde Bilgi ve İnovasyon Yönetimi Bilim Dalı 1 1% Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları Anabilim Dalı 5 4% Bilim ve Teknoloji Stratejileri Anabilim Dalı 1 1% İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı 2 1% İnsan Kaynakları Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı Anabilim Dalı 1 1% İşletme Anabilim Dalı 48 35% İşletme Yönetimi ve Organizasyon Bilim Dalı 11 8% Muhasebe Finansman Bilim Dalı 1 1% Örgütsel Davranış Bilim Dalı 1 1% Pazarlama Bilim Dalı 5 4% Üretim Yönetimi ve Endüstri İşletmeciliği Bilim Dalı 2 1% Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı 6 4% Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı 26 19% Sağlık Kurumları İşletmeciliği Anabilim Dalı 1 1% Strateji Bilimi Anabilim Dalı 14 10% Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Anabilim Dalı 6 4% Sosyal Bilimler Enstitüsü 5 4% % BULGULAR VE YORUM Tezlerin lisansüstü eğitim düzeyine göre dağılımı Yüksek lisans ve doktora düzeyindeki tezlerin dağılımı Tablo 3 de gösterilmiştir. Tablo 3: Tezlerin lisansüstü eğitim düzeyine göre dağılımı Lisans Üstü Tez Düzeyi Frekans Yüzde Yüksek Lisans 98 72% Doktora 38 28% % İnovasyon ile ilgili yapılan tezlerin çoğunluğu (% 72,9) yüksek lisans düzeyindedir. Doktora düzeyindeki çalışma sayısı ise otuz sekiz adettir (%28). Bu verilere göre, işletme alanında yapılan ve erişime açık olan tezlerin sayısı 15 yıllık bir zaman aralığı ile ele alındığında sayıca ülkemiz için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Tezlerin üniversitelere göre dağılımı Tezlerin üniversitelere göre dağılımı Tablo 4 te gösterilmiştir. İnovasyon alanında en çok, sırasıyla Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (23), Atatürk Üniversitesi (10), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (9), İstanbul Üniversitesi nde (9) tez yapılmıştır. Diğer 32 üniversitede de bu alanda yapılmış çalışmalara rastlanmaktadır. İnovasyon veya yenlik veya yenilikçilik anahtar kelimeleri ile enstitü ve üniversite gözetilmeden arama yapıldığında çıkan tez sayısı 319 olarak ortaya çıkmıştır. Bu anahtar kelimeler ile tıp alanında yapılan çalışma sayısı yalnızca 2 dir ve fen bilimlerinde ise bu anahtar sözcükler ile yapılmış çalışma 39 dur. İnovasyon kelimesinin bir lisansüstü tezinde kullanılmaması o tezin inovasyon araştırması olmadığı anlamına gelmeyecektir. Ancak arama kriterleri gereği işletme alanında yapılan tezler yalnızca 136 çıkmış ve çalışmaların yapıldığı üniversite sayısı yalnızca 36 dır.

236 225 Tablo 4: Tezlerin üniversitelere göre dağılımı Üniversite Frekans Yüzde 1 Akdeniz Üniversitesi 1 1% 2 Atatürk Üniversitesi 10 7% 3 Başkent Üniversitesi 2 1% 4 Dokuz Eylül Üniversitesi 7 5% 5 Dumlupınar Üniversitesi 6 4% 6 Gaziantep Üniversitesi 6 4% 7 Adnan Menderes Üniversitesi 1 1% 8 Afyon Kocatepe Üniversitesi 2 1% 9 Aksaray Üniversitesi 1 1% 10 Anadolu Üniversitesi 1 1% 11 Bahçeşehir Üniversitesi 1 1% 12 Balıkesir Üniversitesi 1 1% 13 Beykent Üniversitesi 3 2% 14 Celal Bayar Üniversitesi 2 1% 15 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2 1% 16 Çukurova Üniversitesi 1 1% 17 Düzce Üniversitesi 3 2% 18 Erciyes Üniversitesi 4 3% 19 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 2 1% 20 Gazi Üniversitesi 4 3% 21 Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 23 17% 22 Hacettepe Üniversitesi 5 4% 23 İnönü Üniversitesi 1 1% 24 İstanbul Teknik Üniversitesi 1 1% 25 İstanbul Üniversitesi 9 7% 26 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 1 1% 27 Karadeniz Teknik Üniversitesi 2 1% 28 Kocaeli Üniversitesi 3 2% 29 Marmara Üniversitesi 3 2% 30 Orta Doğu Teknik Üniversitesi 9 7% 31 Sakarya Üniversitesi 2 1% 32 Selçuk Üniversitesi 7 5% 33 Süleyman Demirel Üniversitesi 2 1% 34 Yaşar Üniversitesi 3 2% 35 Yeditepe Üniversitesi 5 4% 36 Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 1 1% % Danışmanlara göre dağılımı İnovasyon alanında tez çalıştıran akademisyenlerin kariyerlerine ilişkin dağılım Tablo 5 te gösterilmiştir. Tablo 5. Danışmanlara göre tezlerin dağılımı Danışman Unvan Frekans Yüzde Yrd. Doç.Dr % Doç.Dr % Prof.Dr % % Tablo 5 incelendiğinde inovasyon alanında tez yönetenlerin % 36,6 sı Profesör, % 36 sı Doçent Dr., % 28 i de Yardımcı Doçent Dr. unvanını taşımaktadır. İnovasyon alanında tez çalışmaları yeniliklere daha açık olması beklenen genç akademisyenlerin çalışmalarının ağırlıkta olmadığı görülmüştür.

237 226 Tezlerin yöntemlerine göre dağılımı Tezlerin araştırma yöntemleri inovasyon alanında yapılan çalışmaların türü ve niteliği konusunda bir ipucu verebilir. Tablo 6 de tezlerde kullanılan yöntemlerin dağılımına yer verilmiştir. Tablo 6. Tezlerin yöntemlerine göre dağılımı Araştırma Yöntemleri Frekans Yüzde Yüksek Lisans Nicel 89 65% Nitel 8 6% Doktora Nicel 37 27% Nitel 2 1% % Tezlerdeki araştırmalara temel teşkil eden yöntemler incelendiğinde nicel araştırma yöntemlerinin vazgeçilmez olduğu görülmektedir (% 93). Nicel yöntemlerde ise açık ara veri toplama aracı olarak anket yönteminin tercih edildiği görülmüştür. Nicel araştırmalarda veriler gözlem, mülakat ve anket yoluyla toplanabilir ancak analiz edilen tezlerin yalnızca çok küçük kısmında mülakat ve gözlem veri toplama aracı olarak kullanıldığı görülmüştür. Bazı tezlerde yöntemin ne olduğuna değinilmeden araştırılan konu betimlenmeye çalışılmıştır. Bu tür çalışmalar genelde derleme niteliğindedir ve literatür taraması şeklinde yapılmıştır. Tezlerin yıllara göre dağılımı Tezlerin yıllara göre dağılımı Tablo 7 de gösterilmiştir. Tablo 7: Tezlerin Yıllara Göre Dağılımları Yıllara Göre Tezler Frekans Yüzde % % % % % % % % % % % % % % % % Tablo 7 de yılları arasında inovasyon alanında yapılan lisansüstü tezlerin yıllara göre; 2010 ve 2012 yılları arasında 23 er çalışma ile en çok çalışma yapılan yıllar olduğu görülmüştür yılından sonra inovasyon alanında çalışma sayılarında artış olduğu görülmektedir.

238 227 Tez yazım sürecinin genel itibari ile yüksek lisans tezleri için en az iki yıl, doktora tezleri için dört yıl olduğu düşünüldüğünde, 2008 ekomik krizi baz alındığında, yüksek lisans tezlerinde 2010 yılında, doktora tezlerinde ise 2012 yılında sayıca en yüksek noktaya ulaşılmış, ekonomik kriz ve tez sayıkarının arasında anlamsal bir ilişki olduğu sonucu çıkarılmıştır. Ancak 2013 ve 2014 yıllarında erişme izin verilmeyen birçok tez olduğu için sayı olarak düşüş görülmektedir. YÖK veri tabanı araştırıldığında erişme açık olamayan bu sayı yılları için 21 olarak tespit edilmiş, grafik 1 den de görüleceği üzere 2009 yılından itibariyle erişilen 18 sayısından, yıl bazında yazılan tez sayısında önemli ölçüde bir artışın olmadığı görülmüştür. Tezlerin Uygulama düzeyine göre dağılımı Tezlerin uygulama düzeylerine göre dağılımları Tablo 8 de gösterilmiştir. Tablo 8: Tezlerin Uygulama Düzeylerine Göre Dağılımları Uygulama Düzeyi Frekans Yüzde Yüksek Lisans Alan Çalışması 91 67% Literatür Taraması 7 5% Doktora Alan Çalışması 38 28% Literatür Taraması % Tablo 7 den anlaşılacağı üzere tezlerin neredeyse tamamına yakını alan çalışması olarak ele alınmıştır. Yüksek lisans tezlerinin bir kısmında (%7) yalnızca literatür çalışması olarak ele alınmıştır. Tezlerin veri kesit düzeyine göre dağılımı Veri kesit çalışmaları kesitsel ve boylamasal olarak iki şekilde gruplanabilir. Kesitsel çalışmalar (Cross sectional) popülâsyon alt gruplarını temsil eden rastgele örneklemlerde sadece bir defa veri toplayarak yürütülen çalışmalardır. Boylamsal çalışmalarda bunun aksine sadece belli, kısa bir süre zarfında toplanan veriler üzerinden değil de uzun bir zaman diliminde, her bir dilimi için ayrı veri toplanarak yapılan çalışmadır. Tezlerin veri kesit düzeylerine göre dağılımları Tablo 8 de gösterilmiştir. Tablo 9: Tezlerin Veri Kesit Düzeylerine Göre Dağılımları Veri Kesit Düzeyi Frekans Yüzde Yüksek Lisans Kesitsel 83 61% Boylamsal 15 11% Doktora Kesitsel 34 25% Boylamsal 4 3% % Burada esas olan, kullandığınız zaman dilimlerinin her birinde bütün değişkenler için veri elde edilmesidir. Araştırmamıza konu olan lisansüstü tezlerin yüzde 86 sı anlık ve bir kerelik verilerle kullanılarak elde edilmiş elemsel kesit çalışmalarıdır. Daha çok veri setine ihtiyaç duyulan ve verilerin daha zor elde edildiği ancak daha anlamlı verilerin elde edilebildiği boylamsal çalışmalar tezlerin yalnızca yüzde 14 lük bir kesimini oluşturmaktadır. Tezlerinde araştırılan değişkenlerine göre dağılımı Çalışmada kullanılan tezler incelendiğinde temel olarak inovasyon değişkenlerinin üç değişken üzerinde araştırıldığı görülmüştür. Bunlardan birincisi; bireylerin özelliklerinin ele alındığı kişiden kişiye fark edilen değişkenleri araştıran, bireysel değişkenler, ikincisi; kişlerin davranışlarının araştırıldığı değişkenler, son olarak; örgütsel değişkenlerin kullanıldığı değişkenler olarak tespit edilmiştir. Tezlerin araştırılan değişkenlerine göre dağılımları Tablo 10 de gösterilmiştir.

239 228 Tablo 10: Tezlerin Uygulama Düzeylerine Göre Dağılımları İnovasyon Ölçülerine Göre Frekans Yüzde Bireysel Değişkenler 2 2 Davranışsal Değişkenler Örgütsel Değişkenler Tümü % Tablo 10 da görüleceği üzere yapılan çalışmalarda bireysel, davranışsal ve örgütsel değişkenler veya birkaçı bir arada kullanılarak araştırmalar yapılmıştır. Bireysel değişkenleri ölçen, müşterilerin ihtiyaçları vb. araştırmaların çok düşük bir düzeyde kaldığı tablo 10 da görülmektedir. İnovasyonda örgütsel değişkenlerin araştırıldığı analiz edildiği tezler ise çalışmaların yüzde 75 ile en büyük bir çoğunluğunu oluşturmuştur. tablo 10 da görüleceği üzere değişkenlerin kullanımına göre 130 tez ile karşılaşılmış bunun nedeninin ise nicel yöntemler ile yapılan çalışmaların bir kısmında bu değişkenlerin kullanılmadığıdır. Tezlerinde Araştırma Düzeylerine göre dağılımı Tezler incelendiğinde genel itibari ile 3 ana grup üzerinde inovasyon araştırmaları yapılmıştır. Bunlar sırası ile, şirketler, bireyler ve diğerleri olarak sınıflandırdığımız, ülkeleri, uygulamaları ve sınıflandırılamayan inovasyonları kapsayan gruptur. Tezlerin araştırma düzeylerine göre dağılımları Tablo 10 de gösterilmiştir. Tablo 10: Tezlerin Araştırma Düzeylerine Göre Dağılımları Araştırma Alanı Frekans Yüzde Yüksek Lisans Şirket 70 51% Birey 15 11% Diğer (Ülke, Uygulama vb.) 13 10% Doktora Şirket 31 23% Birey 7 5% % Tablo 10 da görüleceği üzere çalışmaların yüzde 74 lük bir kısmı, şirketlerin araştırıldığı çalışmalardır. Bireyler üzerinde yapılan çalışmalar ise yapılan tüm çalışmaların yüzde 16 sını oluşturmaktadır. Bir önceki bölümde yer alan tablo 9 da görülen kullanılan değişkenlerde bireysel değişkenleri kullanan makale sayısı 2 adettir. Buradan çıkarılacak sonuç bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda da örgütsel ve davranışsal değişkenlerin araştırıldığıdır. Çalışmaların yüzde 10 luk bir kısmında ise eğitim kurumları, STK lar veya ülkeler düzeyinde çalışmaların olduğu belirlenmiştir. Tezlerinde Araştırma Yapılan Sektörlere göre dağılımı Tezlerin araştırma yapılan sektörlere göre dağılımları Tablo 10 de gösterilmiştir. Tablo 10 da görüleceği üzere çalışmalarda yüzde 33 ile en fazla ele alınan işletmeler KOBİ ler olmuştur. Tez lerde bazı işletmelere herhangi bir ayırt edici özellik getirilmediğinden, araştırılmanın yapıldığı işletmeler KOBİ olarak sınıflandırılmıştır. Ardından üzerine en fazla araştırma konusu olan 12 şer tez ile imalat sanayi ve teknoloji-bilişim sektörü olmuştur. Özellikleri ayırt edilebilecek KOBİ ler ve büyük ölçekli işletmeler dışında belli başlı 19 adet sektörün araştırıldığı görülmüştür. Şirket düzeyinde araştırılan tez sayısı tablo 10 da 101 iken tablo 11 de 117 sayısının yer aldığı görülmüştür bunun nedeninin bireyler üzerinde yapılan çalışmalarında sektör gözeterek yapılması nedeniyledir. Örneğin, teknoloji üzerine müşteri alışkanlıklarını inceleyen bir çalışma, araştırılan sektörün teknoloji olması nedeni ile bu kapsamda yer almıştır. Bazı çalışmalarda ise ülke, ürün vb. alanların incelenmesi nedeniyle listeye giremediği görülmüştür.

240 229 Tablo 11: Tezlerin Araştırma Düzeylerine Göre Dağılımları Sektör Frekans Yüzde Ayakkabı sektörü 2 2% Bankacılık 3 3% Boya Sanayi 1 1% Büyük Ölçekli Şirketler 4 3% Cam Sanayi 2 2% Çay Sektörü 1 1% Metal 3 3% Eğitim 4 3% Gıda 5 4% Hizmet Sektörü 2 2% İmalat Sanayi 12 10% Kalkınma ajansları 1 1% Kimya sektörü 1 1% KOBİ 39 33% Lojistik 2 2% Medikal 4 3% Mermer sanayi 1 1% Otomotiv 2 2% Sanayi işletmeleri 6 5% Savunma Sanayi 1 1% Seramik İşletmeleri 1 1% Teknoloji 12 10% Turizm 8 7% % SONUÇ: TARTIŞMA VE ÖNERİLER YÖK verilerine göre Türkiye genelinde üniversite sayısı 181 dir. Bu kadar üniversite arasından yalnızca 136 adet işletme bölümünde yapılmış inovasyon ile ilgili tezin olması inovasyon çalışmalarında ne kadar geri kaldığımızın bir işaretçisidir. İnovasyon veya yenilik veya yenilikçilik anahtar sözcükleri ile hiçbir kıstas gözetmeden yapılan çalışma sayısı yalnızca 319 dur. Bu sonuç bile inovasyon liginde nerede olduğumuzun bir göstergesidir. Yenidünya düzeninde inovasyon bireylerin, firmaların ve ülkelerin merkezinde kümelendiği yapıtaşıdır. İnovasyon yapmayan şirketlerin, ülkelerin öleceği, ilerlemeyeceği çok açıktır. Bu kapsamda inovasyon ile ilgili öyküler, çalışmalar her yerde mevcuttur. Ancak bunların incelenip lisansüstü düzeyde teze, makaleye dönüştürülememesi, gerekli incelemelerin kısır kalmasına ve gelecek çalışmalarda yapı taşı olmasına engel olacak bir durum olacaktır. Türkiye de ele alınan, üzerinde çalışılan sektör sayısının 21 olması, inovasyon çalışmalarının incelenmesi gerektiği daha birçok sektörün olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

241 230 Kamu sektörü, hayvancılık, havacılık, deniz bilimleri, ulaştırma gibi Türkiye için önem arz eden ve güncel konular neredeyse hiç araştırılmamıştır. Bu alanlar inovasyon ile ilgili yapılmak istenen çalışmalara özgün olunması açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir. İnovasyon kavramı her geçen gün popülerliğini artıran bir kavram haline gelmiş ve bunun yansıması lisansüstü tezlerde de beklenirken, yıllar bazında belirgin bir artış trendinin olmadığı görülmüştür. Bu durumun izine kapalı olan tez sayılarının ele alınması ile bile değişmemiştir. Grafik 1 de bu durum açıkça görülebilmektedir. Ayrıca ürün ve hizmet düzeyinde inovasyonları inceleyen araştırmalar çok kısıtlı sayıdadır. Özellikle hizmet düzeyinde inovasyonların incelenmesi Türkiye nin en güçlü sektörlerinden olan hizmet sektörü için önemli bir çalışma konusudur. İnovasyon ile ilgili lisansüstü tezlerden büyük çoğunluğu kesitsel veriler ile nicel yöntemleri kullanmış ve bu nicel yöntemlerin içerisinden veri toplama amacıyla anket yöntemi tercih edilmiştir. Veri toplama araçları olarak diğer araçların yeterince kullanılmadığı sonucu ortaya açık bir şekilde çıkmıştır. Bu çalışmanın bir benzerinin Türk akademisyenler tarafından inovasyon ile ilgili yapılan yayınların indeksli dergilerde taranması ile yapılabileceği ve bu çalışmada çıkan sonuçların benzerliklerinin incelenmesi önerilmektedir. Ayrıca bu kapsamda, inovasyon ile ilgili lisansüstü makale ve tezler ile ülkelerin inovasyon güçlerinin karşılaştırmaları faydalı olacağı değerlendirilmektedir. KAYNAKLAR Alkan, G. (2014). Türkiye de muhasebe alaninda yapilan lisansüstü tez çalismalari üzerine bir arastirma ( ). Muhasebe ve Finansman Dergisi, 61, Coskun,İ, Dündar, Ş, Parlak C. (2014). Türkiye de Özel Egitim Alaninda Yapilmis Lisansüstü Tezlerin Çesitli Degiskenler Açisindan Incelenme( ) Ege Egitim Dergisi 2014 (15) 2: ELÇI, Ş. (2007). Inovasyon Kalkinmanin ve Rekabetin Anahtari, Ankara: Technopolis Group. Köksoy FN, Gönüllü D, Bulut T, Başak M, Soybir GR, Kuru B. (2010). Bilim ve Ekonomi: Türkiye nin dünyadaki yeri. Ulusal Cerrahi Dergisi 2010; 26: Porter, M. (1990). The Competitive Advantage of Nations, The Free Press, New York. PORTER, M.E., (2004), Building the Microeconomic Foundations of Prosperity: Findings from the Business Competitiveness Index, Global Competitiveness Report , World Economic Forum, s ,s. 31;, M.E.Porter, Delgado, M., Ketels, C., Stern, S., (2008), Moving to a New Global Competitiveness Index, Global Competitiveness Report , World Economic Forum, pp Şahinli MA., Kılınç, E. (2013). İnovasyon ve İnovasyon Göstergeleri: AB Ülkeleri ve Türkiye karşilaştirmasi, Selçuk Ün.İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi,ISSN: / Nisan / Sayı: 25

242 231 BÖLGESEL BİR KÜME YAPILANMASI ÖRNEĞİ: İNEGÖL MOBİLYA KÜMESİ Yasin DALGIÇ 1, Emine ARSLAN PAULİ 2 ÖZET Günümüz dünyasında ülkelerin, bölgelerin ve yerel düzeyde firmaların, ağır rekabet koşulları ile mücadele edebilmek için işbirliği içinde çalışma eğilimleri artmaktadır. Genel olarak bir mal ve/veya hizmet üretirken bu üretim sürecinde birbirleri ile işbirliği içinde çalışan firmalar, tedarikçiler, hizmet sağlayıcılar ve üretim sürecini destekleyici diğer kurum ve kuruluşların bir araya geldiği yapılar olarak tanımlanabilen kümeler rekabet gücünün hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde artırılması bağlamında önemli bir araç olarak görülmektedir. Çoğu zaman ulusal düzeyde makro politikalarla da desteklenen bu yapıların en başarılı örneklerini, doğrudan firmaların inisiyatifiyle oluşan, zaman içinde paydaşları arasında işbirliği düzeyini geliştiren ve diğer pazarlarda rekabetçiliğini arttıran kümeler oluşturmaktadır. Türkiye nin farklı bölgelerinde var olan bu yapılar arasında en iyi örneklerden biri olan İnegöl Mobilya Kümesi; kuruluş ve gelişim aşamaları göz önüne alındığında ülkemizde farklı sektör ve üretim süreçlerinde faaliyet gösteren diğer küme yapılarına örnek olabilecek nitelikler taşımaktadır. İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği çatısı altında faaliyet gösteren firmaların odak noktasında yer aldığı İnegöl Mobilya Kümesi aynı zamanda kamu kurum ve kuruluşları, üniversite, finans sektörü gibi kümenin gelişimi için ihtiyaç duyulan yapılarla işbirliği ilişkilerini geliştirmeye devam etmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarından alınan teşvik ve finansman destekleri, ihtiyaç duyulan alanlarda üniversitelerle yapılan ortak araştırma ve geliştirme faaliyetleri, yurtdışındaki ticari işbirliklerinin sürekli geliştirilmesi gibi özellikler, kümenin hem ulusal hem de uluslararası alanda ön plana çıkan önemli başarıları arasında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Mobilya, kümelenme, ağ yapısı, rekabet. ABSTRACT The tendencies of countries, regions and at the local level small firms for working together in order to compete under heavy competition conditions have increased in today s world. Cluster, which has generally defined as collaboration of firms, suppliers, service providers and other institutions and organizations coming together while producing goods and/or services, are seen as an important tool for increasing competition in both regional and international levels. Among the clusters, the ones which are composed through own initiatives of the firms and which increase the collaboration level among the shareholders and competitiveness in the markets, are seen as the best examples. İnegöl Furniture Cluster, when evaluated in terms of its establishment and development stages, has unique features that set the pace to other clusters that are established in different regions of Turkey and are operating in different sectors and production processes. İnegöl Furniture Cluster, which stands under focus of the firms operating under the Association of İnegöl Furniture Manufacturers, continues to increase the relationship between the governmental organizations and institutions, universities, finance institutions, which are necessary for the development of cluster. Funding and promotion supports granted from the governmental institutions and organizations, collaborative research and development activities with universities in needed areas, increasing level of international trade cooperation can be sited among the main successes of the cluster. Keywords: Furniture, clustering, network structure, competition. 1 Uzman, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), Bursa, Türkiye, e-posta: yasin.dalgic@bebka.org.tr 2 Uzman, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), Bursa, Türkiye, e-posta: eminearslan.pauli@bebka.org.tr

243 232 GİRİŞ Günümüz dünyasında ülkelerin, bölgelerin ve daha da mikro ölçekte firmaların, ağır rekabet koşullarına karşı mücadele etmenin çok zor olduğunun farkına varmaları ile birlikte birçok alanda ortak işbirliklerine gitme çabalarının arttığı görülmektedir. Özellikle üretim faaliyetinin temelinde yer alan işletmelerin etkin rol oynadığı bu süreçlerde, ortak çalışmaların artması farklı özelliklerde işbirliği yapılanmalarının oluşmasını sağlamıştır. Genel olarak belli bir coğrafyada belli bir sektör ya da üretim süreci odaklı firma yoğunlaşmaları olarak ortaya çıkan bu işbirlikleri, 1900 lü yılların başında öncelikle coğrafi yerleşim kapsamında değerlendirilmiştir. Bu düşüncenin ilk incelemeleri Alfred Marshall ( Marshall, 1920) tarafından ele alınmıştır. Bir sektörün bir bölgede yoğunlaşmasının temelinde, fiziksel koşulların ön planda olduğunu öne süren bu görüşler, sektörel yoğunlaşmalara bağlı olarak ortaya çıkan işbirliklerinin ilk düşünsel incelemeleri olması bakımından önemlidir. Tarihsel süreç içinde farklı kavramlar üzerinden oluşumları devam eden sektörel yoğunlaşmaların büyüme kutupları, geri ve ileri bağlantılar, yığışım ekonomileri, ekonomik coğrafya, kentsel ve bölgesel ekonomiler, ulusal inovasyon sistemleri, bölgesel bilim, sanayi bölgeleri ve sosyal ağlara ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere çok sayıda tanımı yapılmaya çalışılmış ve ilgili birçok araştırma bu yoğunlaşmalar üzerine odaklanmıştır (Porter, 2008). Kümelenmenin Tanımı ve Amacı Sektörel yoğunlaşmalar ve yığınlaşma ekonomileri kavramlarından kümelenme kavramına geçişte Michael Porter ilgili literatüre ve sektörel yapılanmalara ilişkin tanımlama ve çalışmaları açısından çok önemli bir yere sahiptir (Cansız, 2011). Porter (2008) kümelenmeyi birbiriyle rekabet eden, ama aynı zamanda işbirliği de yapan belirli alanlarda birbirine bağlı şirketler, uzman tedarikçiler, hizmet sağlayıcılar, ilgili sektörlerdeki firmalar ve bağlantılı kurumlardan (örneğin, ünive rsiteler, standart kurumları ve ticaret birlikleri) oluşan coğrafi yoğunlaşmalar olarak nitelendirmektedir. Dolayısı ile kümelenmeyi, sadece belirli veya benzer sektörde faaliyet gösteren firmalar ya da sektörel yığınlaşma olgusundan çok farklı bir boyuta taşımak gerekmektedir. bu çerçevede aynı veya benzer işi yapan işletmeler yanında, bu yapılanmayı en etkili ve rekabetçi olacak şekilde tamamlayacak olan destekleyici kurumların da bu yapılanmanın içinde mutlaka var olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kümelenme yapılanmasının temelinde, firmaların karlılığı ve sürdürülebilirliği yer almaktadır. İşbirliği içinde hareket eden firmalar başta girdi maliyetlerinin azalması olmak üzere birçok alanda, tek başlarına ulaşamayacakları bazı avantajlara sahip olabilmektedir. Küme içindeki firmaların ihracat, satış ve verimliliğinin artırılması, yenilik ve yeni teknolojilerin teşvik edilerek yenilikçilik düzeyinin yükseltilmesi ve işletmeler arasında ağ oluşturulması ile yeni işletmelerin bölgeye çekilmesi kümelenme yapılanmasının firmalara sağladığı başlıca faydaları arasında sayılmaktadır (Cansız, 2011). Ayrıca aynı veya benzer alanlarda faaliyet gösteren firmaların bir araya gelmesi, lobi faaliyetleri ve ortak sorunlara çözüm bulma konusunda firmaların elini güçlendirmektedir. Küme Aktörleri Kümeler belli bir sektör kapsamında yoğunlaşmış olmalarına rağmen sadece belli başlı malların ticaretinin yapıldığı bir sistem olarak algılanmamalıdır (Krugman, 1991). Kümeler genel olarak mal veya hizmet üretimlerinin gerçekleştirildiği yapılar olmakla beraber, aynı zamanda bilginin üretildiği ve yayıldığı, yeni buluşlar, iş fikirleri ve inovasyonun doğduğu yapılar olarak da düşünülebilir. Dolayısı ile kümeler bazen işlev, çıktı, amaç ve aktörlerine göre sanayi kümesi, yenilik kümesi ve risk kümesi olarak da sınıflandırılmaktadır (Andersson, 2004). Sınıflandırma yöntemi farklı olsa da, küme yapılanmasında mal ve hizmet akımlarını gerçekleştiren firmalar/işletmeler yanında küme yapısını tamamlayıcı ve destekleyici birçok farklı kurumun da yer alması gerektiği farklı küme tanımlarında ortak bir nokta olarak ortaya çıkmaktadır. Ana faaliyetleri gerçekleştiren ve genelde özel sektörde faaliyet gösteren firmalar hem büyük ölçekli hem de KOBİ statüsünde olabilir. Bazı küme yapılanmalarında büyük ölçekli firmalar kümenin merkezinde yer alıp kümede liderlik rolü üstelenebildiği gibi bazı küme yapılanmalarında da genel

244 233 olarak KOBİ lerin ağırlığı olabilmektedir. Küme bünyesinde yer alan firmalar, hammadde veya girdi tedarikçileri, hizmet sağlayıcılar (danışmanlık, lojist ik vb.), üretici ve pazarlamacı firmalar olarak sınıflandırılabilir. Finans sektöründe faaliyet gösteren kurumlar, girişim sermayesi şirketleri, leasing firmaları özellikle firmalara kaynak sağlamaları açısından kritik öneme sahipken kamu kurum ve kuruluşları, izledikleri makro ve mikro politikalar ile küme üyelerini yönlendirici veya destekleyici düzenlemeler yapabilmektedirler. Bilginin üretilmesinde üniversiteler, araştırma merkezleri, teknoparklar ve laboratuvarlar, yayılması aşamasında teknoloji transfer ofisleri büyük önem taşımaktadır. Kümenin gelişmesi, tanıtımının yapılması, eksik veya ihtiyaç duyulan yeni aktörlerin kümeye dâhil edilmesi aşamasında medya ve iletişim firmalarına görev düşerken küme aktörleri arasında işbirliğinin devamlı hale getirilmesi, lobi faaliyetleri ve ortak ihtiyaçların karşılanması aşamasında da çatı kuruluşların etkin olması beklenmektedir. Dünyada Başarılı Küme Örnekleri Kümelenme yapılanmasına bağlı olarak ortaya çıkan dolaylı avantajlar da hem bölgesel hem de ülke bazında rekabetçiliğin önemli bileşenleri arasında yer almaktadır. Belli bir sektör, üretim veya hizmet sürecinde ulusal ve uluslararası alanda rekabetçiliği ile ön plana çıkan bölgeler yatırım, turizm ve ticaret anlamında daha çok ilgi çekmekte ve durum aynı zamanda diğer alanlarda da çarpan etkisi yaratabilmektedir. Kümelenme yapısının, bu şekilde, sadece firma bazında değil, aynı zamanda ulusal rekabeti artırıcı bir unsur olarak ortaya çıkması, doğal olarak oluşan küme yapılanmalarının yanı sıra, birçok ülkenin makro politikalarında sektörel yığınlaşma ve kümelenme politikalarını ön plana çıkarmıştır. Bu politikaların da etkisi ile dünya genelinde, başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere birçok küme oluşmuştur. Özellikle ABD, İtalya, Almanya, Portekiz, İsveç gibi ülkelerde birçok farklı sektörde başarılı kümelenme yapıları görülmektedir (Porter, 2008). ABD de farklı eyaletlerde farklı kümelenmeler oldukça yoğun bir şekilde yer almaktadır. Bu kümeler arasında San Francisco da yer alan Silikon Vadisi teknoloji ve bilişim sektöründe dünyada çok önemli bir yere sahip olan Microsoft, Apple, İntel, HP gibi firmaların ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı merkez olarak bilinmektedir. Bu küme, ortaya çıkan yeni teknolojik bilginin, mühendisler, bilim adamları, savunma bakanlığı finansmanı, risk sermayesi şirketlerinin verimli bir ağ geliştirmesi ve daha ilk aşamalarda Stanford Üniversitesi nin kurumsal liderliğinin tek elde toplanması sonucu ortaya çıkmıştır (Cansız, 2011). Aynı şekilde New York ta yer alan Manhattan bölgesi de finans sektörü açısından dünyada Londra ile birlikte bir merkez konumundadır. Çin de de özellikle ülkenin doğu bölgesinde oldukça yoğun sektörel kümelenmeler bulunmaktadır. Hazır giyim ve tekstil havzası olarak nitelendirilebilecek Zheijang ve Guangdong bölgelerinde başta sentetik iplik üretimi olmak üzere, iplik boyama, kürk, deri tekstili, çocuk giyimi, gündelik kıyafet üretimi ve iç giyim ürünleri ön plana çıkmaktadır. Geleneksel olarak nitelendirilebilecek olan tekstil ve hazır giyim sektörü yanında son dönemde gelişen, daha ileri teknoloji barındıran ve dolayısı ile katma değeri yüksek olan elektrikli araç ve fotovoltaik sistemler (Wuxi), elektronik sektörü (Shenzen) ve güneş enerjisinin ısıtma sistemlerinde kullanımı ile ilgili üretim yapan sektörlerin (Dezhou) geliştiği görülmektedir (Li&Fung Research Centre, 2010). Bu sektörlerin gelişmesinde özellikle merkezi ve yerel otoritelerin ülke genelinde inovasyon odaklı üretimi teşvik etmesi, sektörlerin katma değerini artırıcı politikalar izleyerek ve bu sektörleri desteklemesinin önemli rol oynadığı bilinmektedir. Türkiye de Kümelenme Çalışmaları Türkiye de kümelenme faaliyetlerinin Devlet Planlama Teşkilatı nın (şimdiki adı ile Kalkınma Bakanlığı) kurulmasıyla birlikte ülke genelinde planlı kalkınma modeli nin esas alınmasıyla başladığı söylenebilir lı yıllardan itibaren uygulamaya konulan sanayi odaklı büyüme politikaları kapsamında sanayileşme ve kentleşme amacıyla Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri kurulmaya başlanmıştır (Cansız, 2011). OSB ler (ve KSS ler) aynı zamanda benzer faaliyetlerde bulunan firmaları aynı coğrafi yerleşke içinde barındırması sebebi ile firmaların birbirleri arasındaki işlemlerde maliyetler düşürmekte ve sinerji yaratarak verimliklerini artırmada önemli

245 234 avantajlar sunmaktadır (TEPAV, 2006). Benzer faaliyette bulunan ve coğrafi olarak belli bir bölgede yoğunlaşan bu firmalar ülkemizde kümelenme yapılanmasının ilk aşamalarını oluşturmaktadır. Ülkemizde kümelenme konusunda özellikle 2000 li yılların başından itibaren çeşitli istatistiki veri toplama ve analiz çalışmaları yapılmıştır. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan ve 2005 yılında yayımlanan Türkiye de Bölgesel Gelişme Politikaları Sektör-Bölge Yığınlaşmaları isimli çalışmada Türkiye de sektörlerin hangi Düzey 2 bölgelerinde hangi derecede yoğunlaştığını tespit etmek amacı ile yığınlaşma oranları hesaplanmıştır (Alsaç, 2010). İlgili çalışma sadece imalat sanayi sektörlerinin yığınlaşmasını incelemesi sebebi ile kümelenme olgusunu tam yansıtmamakla beraber sektörlerin bölgeler özelinde kümelenme potansiyellerini ortaya koyması açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Kümelenme konusunda diğer benzer analizler yapılmış ve bu konuda AB projeleri uygulanmış olmakla birlikte konuya ilişkin kapsamlı çalışmalar Dokuzuncu Kalkınma Planı ( ) döneminde başlamıştır (Cansız, 2011). Bu kapsamda Türkiye de uygulanmış en kapsamlı proje olarak nitelendirilebilecek olan AB destekli Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi (UKPGP), döneminde yürütülmüştür. Paydaş analizleri, eğitim programları ve uluslararası tecrübe paylaşımlarının gerçekleştirildiği projede, ulusal seviyede makro küme haritalarının oluşturulması için analiz çalışmaları yer almıştır. Çalışma kapsamında 20 küme belirlenmiş ve bu kümelerin haritalama çalışmaları yapılmıştır. Bölgesel ölçekte kümelerin ortaya konması ve haritalama çalışmalarının yapıldığı başka bir proje de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (şimdiki adı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı) tarafından uygulamaya konulan Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programıdır. İlgili projede Avrupa Birliği katılım sürecinde katılım öncesinde sunulan yardımların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için bölgelerin rekabet edebilirlik potansiyellerinin ortaya konulması amacı ile ülke genelinde yığınlaşma gösteren sektörler ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu çalışma, sadece imalat sanayi sektörleri odaklı olmayıp, tarım ve hizmetler sektörünün de analizlere katılması açısından önem arz etmektedir (Cansız, 2011). Mevcut durumda ülkemizde kümelenme çalışmalarına, ulusal ve bölgesel analiz çalışmalarına ek olarak başta bazı bakanlıklar olmak üzere yerel otoriteler tarafından hız verilmiştir. Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda faaliyet gösteren kalkınma ajansları tarafından sağlanan bazı fonlar, ilgili bölgelerde sektörel işbirliği ve ortak çalışma uygulamalarını geliştirmeye katkı sağlama amacını taşımaktadır. Bunun dışında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (K OSGEB) tarafından işbirliği-güçbirliği kapsamında sağlanan destekler de küme girişimlerini desteklemeye yönelik olarak sağlanan fonlar arasında değerlendirilebilir. Yerel kurum ve kuruluşlar dışında, makro çerçevede ve bakanlıklar düzeyinde yürütülen ve kümelenme çalışmalarını destekleyen birçok uygulama da son dönemde faaliyete geçirilmiştir. Ekonomi Bakanlığı tarafından koordine edilen KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi ; belirlenmiş bazı bölgelerde rekabet gücü taşıyan sektörlerin geliştirilerek ulusal kümelenme politikasına temel oluşturması ve sürdürülebilir ihracat artışını sağlayacak rekabetçi yapının geliştirilmesine katkı sağlaması amacını taşımaktadır. Bu proje aynı zamanda döneminde uygulanan Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi nin devamı niteliğindedir. Yine Ekonomi Bakanlığı bünyesinde kümelenme yaklaşımını esas alan yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi ve işbirliği kuruluşlarının önderliğinde ihracat seferberliğinin başlatılmasını amaçlayan uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesine yönelik destek mekanizması da ülke genelinde önemli bir ivme kazandırmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da, 2012 yılında yayınlanan yönetmelik 3 ile belirlenen şartlar çerçevesinde küme oluşumlarında önemli ölçüde destek vermektedir. Yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Ulusal Kümelenme 3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 15/09/2012 tarihli ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kümelenme Destek Programı Uygulama Yönetmeliği.

246 235 Stratejileri Geliştirilmesi Projesi, makro ölçekli olarak yürütülen kümelenme çalışmaları kapsamında yürütülen projeler arasında yer almaktadır. İnegöl Mobilya Sektörü Ülkemizde makro politikalar çerçevesinde yürütülen bu çalışmalar kümelenme çalışmalarını ve kümelerin faaliyetlerini oldukça arttırmış olmakla beraber, genel olarak politikalardan bağımsız gelişmiş ve doğal bir süreç sonunda işletmelerin ve diğer kurumların kendi inisiyatifleriyle oluşan ortak çalışma ve işbirliği platformlarının daha başarılı olduğu görülmektedir. Rekabet içinde işbirliği amacı ile bir araya gelen işletmeler ve diğer kurumlar çoğu zaman bir dernek çatısı altında bir araya gelmekte ve küme faaliyetlerini bu şekilde sürdürmektedirler. Ülkemizde bu şekilde gelişmiş ve alanında başarılı kümelerden biri olan Bursa nın İnegöl ilçesinde faaliyetlerini sürdüren İnegöl Mobilya Kümesi dir. Ülkemizde mobilya sektörünün bölgesel olarak yoğunlaşmasında genel olarak başta orman ürünleri olmak üzere hammaddeye yakınlık ve pazar olanakları önemli rol oynamıştır. Türkiye'nin birçok bölgesinde büyüklü küçüklü mobilya üreticileri var olmakla birlikte bu üreticiler yoğun olarak İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri, Antalya ve Mersin illerinde yer almaktadır (TOBB, 2013). Kayseri, üretim ve ihracat değerleri bağlamında ilk sırada yer alırken İstanbul mobilya sektöründe bir perakende merkezi olarak ortaya çıkmaktadır (Yılmaz, 2014). Bursa-İnegöl bölgesi de işletme başı istihdam ortalaması 10,9 ile Kayseri den sonra en yüksek istihdam ortalamasına sahip bölgedir (TOBB, 2013). İnegöl ve yakın çevresinde, İpek Yolu üzerinde olması, zengin orman varlığı barındırması sebebiyle çok eski dönemlerden itibaren ağaç ve kerestecilik faaliyetleri görülmektedir. Orman ürünleri varlığı ve ticaretine bağlı olarak gelişen sandalye, döğen imalatı, at arabası ve araba başlığı üretimi cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren evrim geçirmiş ve bu alanda imalat sanayi gelişmiştir ten sonra bireysel girişimlerle İnegöl de mobilya imalatına başlanmış ve o yıllara kadar at arabası, tahta kaşık, sandalye ve sandık imal eden İnegöl deki zanaatkârlar artık mobilya imal etmeye başlamışlardır (İTSO, 2013). Özellikle 1950'li yıllardan sonra mobilya imalatı küçük atölyelerde yaygınlaşmış ve 1960 lı yılların ortalarında mobilya için önemli bir hammadde olan sunta üretimi ilçede başlamıştır. Bu durum, üreticilerin modern ve modüler mobilya üretimi için önemli bir gelişme olmuştur yılında Türkiye nin ilk mobilya ihtisas organize sanayi bölgesi yine İnegöl ilçesinde faaliyet ine başlamış ve mobilya imalathanelerinin fabrikalaşma ve markalaşma ivmesini arttırmıştır. Bunun yanında 2011 yılında, üretilen mobilyalarda kalite ve standartlara uyumun test edilmesi için Türkiye nin ilk mobilya test laboratuvarı kurulmuştur (Yılmaz, 2014). Günümüzde, ilçede ana üretici veya tedarikçi konumunda olan civarında iş yerinde üretilen mobilyaların çeşitleri ve modelleri oldukça zengindir. Modern ve klasik koltuk takımları, yatak odası ve yemek odası takımları, oturma grupları, çekyat, kanepe, çocuk ve genç odası mobilyaları, mutfak ve mobilya aksesuarları üretilmekte ve bölgede ortak markalaşma faaliyetleri de hız kazanmaktadır. (İTSO, 2013). Bu bağlamda, ilçedeki ağaç işçiliği ve mobilyacılığın İnegöl deki yüzlerce yıllık gelişimini kronolojik olarak anlatmak, tarihine ilişkin bilgi vermek, araştırma ve arşivleme yapmak ve bu sanatın kültürünü geniş kitlelere yaymak için 2014 yılında oluşturulan İnegöl Belediyesi Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi bu alanda kurulan ilk müze niteliğini taşımaktadır. İnegöl Mobilya Sektörü Dış Ticareti İnegöl ilçesinin, dış ticaret anlamında da Bursa da ve ülkemizde önemli bir konuma sahip olduğu söylenebilir yılı dış ticaret verilerine göre ilçe, 500 milyon doları aşan bir dış ticaret fazlasına sahiptir. Tablo 1. İnegöl İhracat Verileri (2012) İHRACAT İTHALAT SEKTÖR TUTAR ($) SEKTÖR TUTAR ($) Tekstil Tekstil

247 236 Mobilya Orman Ürünleri Orman Ürünleri Gıda Gıda Kimya Otomotiv Yan Sanayi Otomotiv Yan Sanayi Kimya Mobilya Makine & Metal Makine & Metal Diğer Sektörler Diğer Sektörler Genel Toplam Genel Toplam Kaynak: İnegöl TSO raporu, 2013, s Mobilya sektörü, tek başına ele alındığında tekstil sektörünü takiben 427 milyon dolarlık değeriyle en fazla dış ticaret fazlasına sahip sektör olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda ilçenin toplam ihracatının %32 si doğrudan mobilya sektörüne aittir. Mobilya sektörü ve bu sektörün temel girdilerini sağlayan orman ürünleri sektörü birlikte değerlendirildiğinde bu sektörlerin toplam ilçe ihracatı içindeki payı %39 un üzerine çıkmaktadır. Yurtiçi mobilya satışları dikkate alındığında da İnegöl ilçesinin bir mobilya üretim ve ticaret merkezi konumunda olduğu görülmektedir. Zira İnegöl de mobilya sektörü, ülkenin toplam mobilya ihracatının %15 ini, yurtiçi mobilya talebinin ise %40 ını gerçekleştirmektedir (TÜMSİAD, 2014). İnegöl Mobilya Kümesi Yapılanması İnegöl ilçesindeki bir küme yapılanmasında yer alması gereken bütün aktörlerin mobilya kümesi içinde yer aldığı söylenebilir. Şekil 1. İnegöl Mobilya Kümesi Ağ Yapısı Geniş bir tedarikçi yelpazesine sahip olan mobilya kümesi yerel yönetimler, STK lar ve kamu kurumları ile sürekli iletişim halindedir. Tasarım, markalaşma ve Ar-Ge konusunda da önemli çalışmaları takip eden küme tanıtım, markalaşma ve pazarlama faaliyetlerinin tamamına yakınını kendi yürütmektedir. Çoğunlukla KOBİ statüsünde sahip olan küme üyeleri, büyük çoğunlukla nihai kullanıcıya doğrudan ulaşmaktadır. Bu durum da kar marjlarını arttırmakta ve müşteriye özel ürünlerle piyasada talep gören bir yapıya sahip olmalarını sağlamaktadır.

248 237 Firmalar İnegöl mobilya kümelenmesi yapılanmasının temelinde genellikle küçük ve orta ölçekli, KOBİ niteliği taşıyan firmalar yer almaktadır. Dernek bünyesinde 100 e yakın firma yer almakta ve bu firmalarda in üzerinde kişi istihdam edilmektedir (İMOS, 2014). İnegöl de faaliyet gösteren kayıtlı firma ve çalışan sayıları incelendiğinde de bu bölgede önemli bir yoğunlaşma olduğu görülmektedir. Tablo 2. İnegöl İşyeri ve İstihdam Verileri (Haziran 2013) İşyeri Sayısı İnegöl ün Payı İstihdam İnegöl ün Payı İnegöl %100, %100,0 Bursa %57, %71,3 Türkiye %5, %10,0 Kaynak: SGK Verileri Sektördeki firmaların önemli bir bölümü, İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği çatısı altında örgütlenmiştir. Bu dernek aynı zamanda küme organizasyon şemasının merkezinde yer almakta ve kümenin diğer aktörleri ile sektör arasındaki işbirliği ve koordinasyonu sağlamaktadır. Sektördeki kümelenme çalışmaları sebebiyle İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği, 2013 Avrupa Küme Analizleri Sekretaryası (E uropean Secretariat for Cluster Analysis-ESCA) tarafından bronz kalite etiketiyle ödüllendirilmiştir. Küme yapısındaki firmaların, iç finansman açısından oldukça güçlü bir konumda olduğu söylenebilir. Genel olarak belli başlı projelerde farklı kurum ve kuruluşlardan hibe ve destek yolu ile finansman sağlanmakla beraber, yatırım ve finansman gerektiren diğer projeler için kendi öz kaynaklarını kullanmaktadırlar. Bu kapsamda, yaklaşık 200 milyon dolar maliyeti olan ve İnegöl mobilyasını uluslararası platformda tanıtımını ve pazarlanmasını amaçlayan Mobilya Kent projesi, İnegöl deki yaklaşık 100 mobilya üreticisinin tamamen kendi imkânlarıyla finanse edilmektedir. Firmaların ortak hedefler için kendi finansmanlarını kullanmaları, küme yapılanmasının sürdürülebilirliği ve firmalar arası güven olgusunun tahsis edilmesi bağlamında önemli bir husustur. Tedarikçiler Mobilya sektörü, tedarik zincirinde çok farklı sektörlerden beslenen bir sektörüdür. Başta mobilya üretim makine çeşitleri, deri ve kumaşçılar, sünger satıcıları, nalbur malzemecileri, boya firmaları, metalciler, başlıkçılar, orman ürünleri olmak üzere çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren mobilya sektöründe tedarik zincirini oluşturmaktadırlar. İnegöl de yer alan firmaların çoğunun güçlü tedarik altyapısı bulunmaktadır. Tedarikçilerin önemli bir kısmı yakın çevrede faaliyet göstermektedir. Bu durum malzeme temininde özellikle zaman konusunda bölgeye önemli avantajlar sağlarken, hem de işletmeler arasında işbirliği olanaklarını arttırmaktadır. Bölgedeki üretici firmaların ihtiyaç duyduğu hammadde ve diğer ürünlerin, önemli bir kısmı bölgede yer alan işletmeler tarafından karşılanmaktadır. Sunta, kumaş, metal vb. malzeme üreticileri gibi bölgede ve yakın çevrede yerleşik tedarikçi firmalar, güçlü bir küme yapısının oluşmasında son derce etkin rol oynamaktadırlar. Kamu Kurumları ile İşbirliği İnegöl de yer alan mobilya üreticileri hem bölgedeki hem de ülke genelindeki birçok kamu kurumu ile yakın ilişki ve işbirliği içindedir. Başta yerel yönetimler olmak üzere, ticaret ve sanayi odası, bölgede faaliyet gösteren kalkınma ajansı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkiler sürekli gelişme halindedir. İlçedeki birçok mobilya üreticisi, Kalkınma Ajansı, KOSGEB, Ekonomi Bakanlığı gibi hem bölgesel hem de ülke rekabetçiliğinin geliştirilmesi kapsamında hibe ve destek sağlayan kurumlardan önemli derecede yararlanmaktadır. Ar-Ge, Tasarım Merkezleri, Laboratuvarlar İnegöl deki mobilya üreticileri, ülkemiz açısından değerlendirildiğinde hem yerel hem de ulusal pazarda önemli bir yere sahiptir. Özellikle uluslararası pazarlara girebilmek ve bu pazarlarda kalıcı olabilmek için mobilya üretiminde güvenilirlik, dayanıklılık, emniyet ve işçilik kalitesi gibi özellikler tüketiciler tarafından başlıca aranan özellikler arasında yer almaktadır. Bu özelliklere yönelik sertifikasyonların alınması, uluslararası pazarlardaki talebin hem miktarı hem de sürdürülebilirliği

249 238 açısından kritiktir. Başta İnegöl de faaliyet gösteren mobilya üreticileri olmak üzere, ülkemizdeki birçok mobilya üreticisi, sektörde önem arz eden sertifika ve kalite belgelerinin alınması için çok yakın geçmişe kadar yurtdışında farklı bölgelerde bulunan test merkezlerine başvurmak zorunda kalmışlardır. Bu kapsamda, hem İnegöl ün mobilya sektöründeki konumunu güçlendirmek, hem de ülkemizdeki diğer mobilya üreticilerinin maliyetlerin azaltmak için Mobilya Test Laboratuvarı, TUV Rheinland tarafından Ekim 2011 de İnegöl de faaliyete geçirilmiştir. Fakat karlılık ile ilgili sorunları sebebiyle yakın zamanda ilgili laboratuvar kapanmıştır. Özellikle Avrupa ülkelerine ihracat için gerekli olan belli başlı sertifikasyonların elde edilmesi için talepte bulunan firmaların sayısının ilçe genelinde az olması sebebiyle kapanan laboratuvar yerine farklı alternatiflerin araştırılması için çalışmalar başlatılmıştır. İnegöl ilçesinin mobilya sektörü kapsamında ön plana çıkan girişimlerinden biri de son dönemde bölgedeki kalkınma ajansı tarafından desteklenen ve İMOS tarafından yürütülen İnegöl Mobilya Tasarım ve Rekabet Merkezi projesidir. İnegöl ve bölgedeki mobilya imalatçılarının işbirliği çerçevesinde ortak kullanabilecekleri tasarım ve rekabetçilik merkezinin kurulmasını amaçlaya proje yetkin is gücü eksikliğinin karşılanmasına yönelik olarak değer zincirinin süreçlerine yönelik tasarım, üretim ve yönetim genel baslıklarında ortak eğitim programlarının geliştirilmesi, üniversite-sanayi işbirliğini arttırması, bilgi ve teknoloji transferlerini sağlayacak platformların geliştirilmesine yönelik olarak hem ilçedeki mobilya sektörü hem de bölge açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Sonuç Ülkemizde farklı bölgelerde sektörel bağlamda rekabet ve işbirliği çerçevesinde belli başlı birlikteliklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Gene anlamda küme yapısı adı verilen bu organizasyonların bazıları belli otoritelerin plan ve program çerçevesinde yönlendirmesiyle ortaya çıkarken birçoğu tamamen ilgili aktörlerin kendi çabaları ve istekleriyle oluşmuştur. İnegöl Mobilya Kümesi, ilgili bölgede yer alan birçok mobilya üreticisinin, ilgili tedarikçiler, kamu kurumları, araştırma kurumları gibi birçok aktörle bir araya gelerek oluşumunu gerçekleştirdiği ve İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği çatısı altında faaliyet gösterdikleri bir yapı şeklinde ortaya çıkmıştır. Kümenin sürekli yenilik, yeni uluslararası pazar araştırmaları ve rekabetçiliğin geliştirilebilmesi için tasarım, ortak marka yaratılması ve pazarlama alanında yürütmüş olduğu çalışmalar, kamu kurumları ve yerel yönetimlerle beraber yürüttükleri projeler ülkemizde oluşum aşamasındaki ya da gelişme evrelerinde bulunan birçok kümeye örnek teşkil edebilecek bir yapıya sahiptir.

250 KAYNAKLAR Alsaç, F., Bölgesel Gelişme Aracı Olarak Kümelenme Yaklaşımı ve Türkiye için Küme Destek Modeli Önerisi. Ankara: Kalkınma Bakanlığı, s138. Andersson, T., Kind, J., & Andersen, C. L., Towards a New Growth and Innovation Policy in Norway. Malmö: IKED, s30. Cansız, M., Türkiye de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları. Ankara: OSBÜK, s7-77. İMOS, İnegöl Haber. adresinden alınmıştır İTSO, İnegöl Ekonomi Raporu. Bursa: İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası, s5-45. Krugman, P., Geography and Trade. London: MIT Press/Leuven UP, s142. Li&Fung Research Centre, Industrial Cluster Series(10). Marshall, A., Industrial Organizaton. A. Marshall içinde, Principles of Economics. London: Macmillan and Co., Ltd, s27. Porter, M., Rekabet Üzerine. İstanbul: Optimist Yayınları, s253. TEPAV, Organize Sanayi Bölgeleri ve Kamusal Yetkiler: Faydalar ve Sorunlar Nelerdir? TEPAV, s2. TOBB, Türkiye Mobilya Ürünleri Meclisi Sektör Raporu. Ankara: TOBB, s7-8. TÜMSİAD, adresinden alınmıştır UKPGP Basın Bilgi Notu, tarihinde u.pdf adresinden alındı Yılmaz, N. N., Türkiye Ev Mobilyası Sektörünün Değer Zinciri Analizi Yöntemiyle İncelenmesi. Ankara: Kalkınma Bakanlığı, s

251 240 YAZILIM SEKTÖRÜNDE İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ Asaf VAROL 1 ÖZET Günümüzde en hızlı gelişen sektörlerden birisi yazılımdır. Son yıllarda yazılım alanlarında farklı yenilik ve girişimcilik örnekleri mevcuttur. Birçok otomasyon sisteminin kontrolü, yazılımlar sayesinde yapılmaktadır. Akıllı telefon sistemleri için binlerce uygulama geliştirilmekte ve mobil iletişim günden güne yaşamın bir parçası haline gelmektedir. Yazılım sektörü için büyük yatırımlar gerekmemektedir. İnternet bağlantısı olan bir kişi sadece bir bilgisayarla dahi yazılım sektöründe yenilikler yapılabilir ve kendisine finansal gelirler sağlayabilir. Evini işyeri gibi kullanıp yazılım alanında dünyada şirketlere yazılım ihracatı yapılabilir. Hindistan yazılım sektöründe önemli gelişmeler kaydeden ve dünya şirketlerine yazılım ihraç eden bir özelliğe sahiptir. Dünya yazılım sektörünün büyük şirketleri maliyetlerin düşük olması nedeniyle Hindistan a yönelmektedirler. Türkiye yazılım sektöründe yaptığı ithalat ve ihracat potansiyelleri arasında büyük farklılıklar vardır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Girişimci Bilgi Sisteminin 2013 yılı verilerine göre Türkiye yazılım sektöründe 6,8 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmıştır. Bu rakam içerisinde ihracat tutarının 690 milyon dolar olduğu göz önüne alınırsa, Türkiye nin yazılım ihraç etmesinde daha kat edeceği uzun bir yolun olduğu görülür. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Çalışma Grupları Yönetmeliğine dayanılarak yeni bir Yazılım Sektörü Çalışma gurubu oluşturulmuştur. Bu grubun amacı yazılım alanlarında yeni stratejiler belirlemek ve kişilerin yazılım sektöründe kendi şirketlerini kurmaya, yenilikçi ve girişimci olmalarına cesaretlendirmektir. Türkiye de yazılım sektörünün geleceğini belirlemek için bir GZFT (Güçlü ve Zayıf Yönler ile Fırsat ve Tehditler) analizi yapılmıştır. Bu çalışmada yazılım sektörünün Türkiye de gelişmesi için ne tür stratejilerin belirlenmesi gerektiği üzerinde durulacaktır. Buna ilave olarak, yazılım sektöründe girişimcilerin nasıl yetiştirilebileceği ele alınacak ve gelecek için bazı öneriler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Yazılım sektörü, İnovasyon, girişimcilik. THE INPORTANCE OF INNOVATION AND ENTREPRENEURSHIP IN THE SOFTWARE SECTOR ABSTRACT Nowadays, software is one of the rapidly developing sector. There have been a lot of innovations and entrepreneurships in the field of software within the last decades. The control of many automation systems are done by software. That is why various applications have been developed for smart phones and mobile communications that are part of our daily lives. Software sector does not require huge investments. Someone who has internet connection at its home can create software and generates an income out of it. India is a country where many people develop 1 Prof. Dr. Yazılım Mühendisliği Bölümü, Fırat Üniversitesi, Elazığ, Türkiye e-posta: varol.asaf@gmail.com

252 241 software products for variety of purposes. India also has an important role in exporting software to overseas, because software companies have headed to India due to low labor costs. There are vital differences between export and import potentials of Turkey in software sector. According to the data obtained from the 2013 Entrepreneurship Information System from Ministry of Science, the Turkish software trading volume has reached to 6.8 billion dollars. If we consider that the export potential of Turkey was only 690 million dollars, it is clear that Turkey has a very long way in terms of exporting software. Recently, Working Group in Software Sectors based on the regulation called Working Groups of the Ministry of Science, Industry and Technology was established. The aim of this group is to define new strategies in software development and encourages the people to create their companies, to be innovators or entrepreneurs in software sectors. A SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities and Threats) analysis was done to define the future of the software sectors in Turkey. In this study possible strategies will be analyzed in order to further improve the software development business in Turkey. In addition, we will discuss about how entrepreneurs should be trained in software area and some recommendations will be provided for future. Keywords: Software sector, Innovation, entrepreneurship. GİRİŞ Uluslararası Telekom Birliğinin (IT U); Kasım 2014 tarihleri arasında Gürcistan ın Başkenti Tiflis te düzenlediği 12. Dünya Telekomünikasyon ve ICT Göstergeleri Sempozyumunda Bilgi Toplumunun Ölçümlenmesi Raporu 2014 ( Measuring the Information Society Report=MIS Report 2014) yayımlanmıştır. Bu rapora göre, sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşümün temelinde Enformasyon ve Bilişim Teknolojilerinin yer aldığı ve son yıllarda en büyük gelişmenin mobil cihazlarda yaşandığı belirtilmiştir. Dünya genelinde geniş bant mobil telefon kullanımının son 5 yılda yüzde 9 luk artıştan yüzde 32 lik bir artış oranına çıktığı gözlemlenmiştir. Rapora göre mobil telefondaki abonelik sayısı 7 milyara ulaşmıştır (Erkan, 2014). Dünya da internet kullanımı yüzde 6,6 büyüme hızına sahiptir. Dünya nüfusunda internet kullananların sayısı 3 milyarı aşarken; internet kullanan ev halkının oranı yüzde 44 e ulaşmış bulunmaktadır. Konuya dijital bölünmüşlük açısından yaklaşıldığında, Dünya da 450 milyon insanın, henüz mobil hatlara ulaşamadığı ve 4,3 milyar insanın da internet kullanımından yoksun bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu arada, Dünya da telekomünikasyondan elde edilen hasılat, 1.88 trilyon ABD doları düzeyinde durağanlaşmakta olup; bu rakam Dünya GSMH sının (Gayri Safi Milli Hasıla) yüzde 2,7 sine karşılık gelmektedir (Erkan, 2014) yılından beri ülkelerin ICT Kalkınma Endeksleri ( ICT Development Index= IDI) hesaplanmaktadır. Bu endeks 11 ayrı değişken esas alınarak yapılmaktadır. Bu endekslerden ilk 5 tanesi ICT donanımına giriş alt endeksidir. Bu alt endeks, toplam endeks içerisindeki payı yüzde 40 oranındadır. Alt endeks içerisinde mobil ve sabit telefon hat bağlantıları, ev halkının bilgisayar ve internet bağlantıları yanında internet bant genişliği değişkenleri yer almaktadır. ICT Kullanımı için kullanılan endekslerden ikincisi ise üç değişkenden oluşmaktadır. Bu endeksler içerisinde, her 100 kişiden kaçının sabit geniş bant aboneliği, kaçının kablosuz geniş bant aboneliği olduğu ve internetin kişisel kullanım oranı bilgileri yer almakta olup, bu endeksin de payı yüzde 40 tır. Bu değişkenler, sosyal medya, iş dünyası, kamu ve okullardaki ICT kullanım yoğunluğunu yansıtmaktadır. Son endeks ise ICT Yetenek Endeksi olarak adlandırılmakta olup, yetişkinlerin eğitim oranı ile uzmanlığa dayalı ikinci ve üçüncü düzey eğitimli nüfusun oranını kapsamaktadır ve payı yüzde 20 dir. Söz konusu üç

253 242 alt endeksin ayrıntılı analizi sonucunda birleştirilmesi ile elde edilen IDI endeksi, ICT nin bilgi toplumu yönündeki gelişimi düzeyini yansıtmaktadır (Erkan, 2014) yılı Raporunda 2013 yılı için 166 ülkenin ICT (Information and Communication Technologies) Kalkınma Endeksi (ICT Development Index-IDI) hesaplanmıştır. Hesaplamada endeksin en üst değeri 10 olarak belirlenmiştir. Dünya ortalaması 4.77 değerini alırken, en yüksek endeks değerine 8,86 ile Danimarka ve en düşük değere 0.96 ile Merkezi Afrika Cumhuriyeti sahiptir. IDI değerlerinde, ülkeler arasındaki farklılık ve sapma boyutu daha çok, ICT Kullanımı endeks grubundan kaynaklanmaktadır (MISR, 2014). IDI endeksinde en yüksek değerlere ulaşan ilk 10 ülke, 8.86 ile 8.26 arasında değişen değerlere sahiptir. Bu 10 ülke sırasıyla şunlardır: Danimarka (8.86), Güney Kore (8.85), İsveç (8.67), İzlanda (8.64), İngiltere (8.50), Norveç (8.39), Hollanda (8.38), Finlandiya (8.31), Hon g Kong (8.28) ve Lüksemburg (8.26). Bunları 11. Sırada Japonya (8.22), 14. sırada ABD (8.02) ve 17. sırada Almanya (7.90) izlemektedir. Listenin en sonunda ise Çat (1.11), Nijerya (1.03) ve Merkezi Afrika Cumhuriyeti (0.96) değerleri ile yer almaktadır (Erkan, 2014). Türkiye nin IDI endeksleri 2012 ve 2013 yılları için sırası ile 5.12 ve 5.29 değerlerinde olup; buradaki kısmi iyileşme 166 ülke içindeki 68 inci sıradaki konumunun değişmesine yetmemiştir. Başka bir ifade ile diğer çoğu ülke, Türkiye den daha hızlı biçimde konumunu düzeltmektedir. Örneğin 2012 yılından 2013 yılına konumunu hızlı yükselten ülkeler grubunda, Birleşik Arap Emirlikleri, 14 sıra; Fiji 12 sıra; Tayland 10 sıra; Oman 9 sıra ve Katar 8 sıra ile en başlarda yer almaktadırlar (Erkan, 2014). Türkiye nin daha önceki yıllardaki konumuna bakıldığında, 2010 yılında 155 ülke içinde 4.17 endeksi ile 66. Sırada yer alırken; 2011 yılında 4.38 endeksi ile 69. Sıraya gerilemiştir. Buna karşın 2011 den 2012 ye geçerken, 5.12 endeksi ile 166 ülke içinde durumunu bir basamak düzeltmiştir. Oysa 2012 den 2013 e geçerken sıradaki konumu değişmemiştir (Tablo 1) (Erkan, 2014, MISR, 2014). Tablo 1: Türkiye nin IDI Endeksi açısından değişimi ve Dünya ülkeleri arasındaki sıralaması (MISR, 2014). Türkiye IDI Değeri 4,17 4, Konumu 66/155 69/155 68/166 68/166 Türkiye nin IDI endeksinde daha iyi bir konuma gelebilmesi, ICT Donanım altyapısını daha hızlı geliştirmesi ve ICT kullanım alanlarının daha etkin olarak yönlendirilmesine bağlı bulunmaktadır (Erkan, 2014, MISR, 2014). Türkiye nin IDI endeksleri açısından dünya ülkeleri arasındaki sıralaması dikkate alındığında, yazılım sektöründe çok başarılı bir gidişatın sergilenemediği söylenebilir. Bu başarısızlığın altında yatan temel nedenlerin başında yazılım sektöründe yetişmiş kalifiye eleman eksikliği sayılabilir. Bunun haricinde alt yapı eksikliği de bu sektörde istenilen düzeyde gelişmenin önündeki engeller arasında yer almaktadır. TÜRKİYE ÖLÇEĞİNDE YAZILIM SEKTÖRÜNDE GZFT ANALİZİ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yazılım sektöründe Türkiye nin inovasyon yapabileceği, genç girişimci yazılımcılar yetiştirilerek sektörün büyük atılımlar gerçekleştirebileceği düşüncesinden

254 243 hareket ederek, tarihinde Bakanlık Yazılım Sektörü Stratejisi Çalıştayını düzenlenmiştir. Bu çalıştayda 18 numaralı masada akademisyenler, özel sektör yetkilileri, kamu kurum ve kuruluşlardan temsilciler yer almıştır (Tablo 2). Bu çalışma gurubunun yapmış olduğu GZFT analizi sonrasında aşağıdaki sonuçlar saptanmıştır (Varol, 2014). Tablo 2: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Yazılım Sektörü Stratejisi Çalıştayı 18 numaralı masa ekibi Adı ve Soyadı Prof. Dr. Asaf Varol Mehmet Akyelli Dr. Mustafa Kemal Akgül Dr. Mahmut Karaman Dr. Ahmet Tümay Mesut Aktekin Ramazan Polat Nezihe Saygı Gökhan Köseoğlu Serkan Ulu Kurumu Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Yazılım Mühendisliği Bölümü TOBB-Türkiye Bilgisayar Yazılımı Meclis Başkanı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü-Danışmanlık ve Eğitim Dairesi Başkanı Yıldız Teknik Üniversitesi-Teknopark Genel Müdürü TÜBİTAK-Yazılım Teknolojileri Araştırma Enstitüsü-Proje Yönetim Ofisi Yöneticisi Erciyes Teknoloji Transferi Ofisi TTO Uzmanı SSK Mersin Üniversitesi Teknopark Enerji Bakanlığı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı-Uzman Tablo 3 de Türkiye de Yazılım Sektöründeki Fırsatlar ve Tehditler ile sektörün Güçlü ve Zayıf yönlerinin analiz sonuçları verilmiştir. Ülkede doymamış bir yazılım pazarın olması, Türkiye nin coğrafik konumunun yazılım ihracatını artırabilecek özellikler taşıması, Bakanlığın bu sektörü stratejik sektörler arasında görmesi, ülkede bilişim alt yapısının nispeten yeterli olması ve ülkenin genç bir nüfusa sahip olması, fırsatlar olarak saptanmıştır. Ülkede yazılım strateji belgesinin olmaması, yabancı şirketlerin bu alanda ülkeye hâkim olması, açık kod yazılımlarının yaygın bulunmaması, yazılım standartlarının şirketlere uygulanamaması ve mevcut ihale mevzuatının yazılım sektörü ihalelerine uygun olmaması, Yazılım sektörünü tehdit eden unsurlar olarak değerlendirilmiştir. Genç nüfusunun bulunması, ülkede şu dönemlerde mühendislik alanları içerisinde en saygın mesleklerden biri olarak yazılımın görülmesi, internet alt yapısının nispeten yeterli olması, mevcut uzaktan öğretim alt yapısı ile yazılım sektöründe eğitim almak isteyenlere imkânların sunulabilmesi ve üniversitelerde yazılım mühendisliği bölümlerinin son yıllarda çoğalması durumları, Türkiye de yazılım sektörünün güçlü yönleri olarak öngörülmüştür. Yazılım sektörünün zayıf yönleri ise bu alanda çalışan personelin İngilizce dil sorunları, yazılım envanterlerinin ve istatistiklerinin olmaması, üniversite-sanayi işbirliğinin eksikliği, ülkede güçlü yazılım markalarının henüz yeterince yaygınlaşmaması, yazılım sektörüne Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarının yeterince sahip çıkmaması, proje yönetimlerinin sürdürülebilir olmaması, yazılım üretim standartlarının yaygınlaşmamasıdır.

255 244 Tablo 3: Türkiye de Yazılım Sektöründeki Fırsatlar, Tehditler, Güçlü ve Zayıf Yönlerin Analiz Sonuçları (Varol, 2014). FIRSATLAR TEHDİTLER GÜÇLÜ YÖNLER ZAYIF YÖNLER Türkiye de doymamış bir iç pazarın olması Türkiye nin konumu itibariyle komşu bölgelere yazılım ihraç etme potansiyeli Türkiye yazılım sektörünün Devlet tarafından stratejik sektörler arasında görülmeye başlanması Türkiye bilişim alt yapısının yazılım sektörünün gelişmesini destekleyecek düzeyde olması Yazılım sektörünün en az maliyet ve sermayeye ihtiyaç duyması Türkiye de yazılım sektörünün kaynak verimliliği en yüksek sektör olması İnternet ve akıllı telefon kullanımının genç nüfus arasında yaygın olması Yazılım geliştirmesine yönelik olarak teknopark yerleşkelerinin varlığı ve Devlet destekli olması Türkiye de Yazılım Strateji Belgesinin olmaması Açık kod yazılımlarının kamu uygulamalarında yaygınlaşmaması Yabancı yazılım şirketlerinin Türkiye pazarına hâkim olması Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli ve eğitimli eleman eksikliği (önemli boyutta) Sektörel işbirliğinin yapılandırılamaması Dünyada geçerli olan yazılım standartlarının yazılım şirketlerinde uygulanmaması Kamu ihalelerindeki mevzuatın ulusal yazılım sektörüne uygun olmaması Mevcut ve potansiyel iş gücünün olması (genç nüfus ve yazılım know-how ı) Yazılım mesleğinin güçlü bir mesleki imajının olması Yazılım üretimi için güçlü bir İnternet altyapısının olması Yazılım potansiyelinin uzaktan eğitim ile düşük maliyetli olarak eğitilebilmesi Birçok sektörü içeren yazılım analizlerinin var olması Üniversitelerde yazılım bölümlerinin artması Yazılım sektöründe çalışan personelin İngilizce yetersizliği Yazılım envanterinin ve istatistiklerinin olmaması Üniversite ve sanayi işbirliğinin yetersizliği Güçlü markaların olmaması Yazılım sektörünün kamuda sahiplenen bir kurumun olmaması Yazılım proje yönetimin yeterli ve sürdürülebilir olmaması Kamu sektöründe yazılım projelerinin değerlendirilmesini sağlayacak nitelikli personelin eksikliği Yazılım üretim standartlarının yaygınlaşmaması Tablo 4 de Türkiye deki yazılım sektörünün ihtiyaçları, öncelikler ve hedef önerileri verilmektedir (Varol, 2014). Yazılım sektöründe nitelikli eleman eksikliği en önemli sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Yazılım alanında eğitim veren kurum ve kuruluşların müfredatlarının pazara uygun hale getirilmesi zorunludur. Türkiye de internet alt yapısının iyileştirilmesi gerekmektedir. Dünya standartlarının ulusal yazılım şirketlerinde yaygınlaştırılması beklenmektedir. Mesleki Yeterlilik Kurumunca tanımlanıp Resmi Gazetede yayınlanan ulusal yazılım standartlarının öngördüğü sertifikaların yaygınlaştırılması, yazılım sektöründe eğitim veren kurumların öğrencilerinin son yıl

256 245 içerisinde en az bir yarıyıl süre ile işyeri eğitimine tabi tutulması, yazılım sektörü için yeni teşviklerin belirlenmesi, üniversite-sanayi işbirliklerinin artırılması gibi hedefler belirlenmiştir (Tablo 4). Tablo 4: Türkiye deki yazılım sektörünün ihtiyaçları ve öncelikleri (Varol, 2014) İHTİYAÇLAR/ÖNCELİKLER İHTİYAÇLAR/ÖNCELİKLER HEDEF ÖNERİLERİ HEDEF ÖNERİLERİ Yazılım sektöründe nitelikli eleman eğitimi (Üniversite eğitim müfredatının pazara uygun hale getirilmesi) İnternet altyapısının iyileştirilmesi Dünya standartlarının ulusal yazılım şirketlerinde yaygınlaştırılması Mesleki Yeterlilik Kurumunca tanımlanıp Resmi Gazetede yayınlanan ulusal yazılım standartlarının öngördüğü sertifikaların yaygınlaştırılması Yazılım sektöründe eğitim veren kurumların öğrencilerinin son yıl içerisinde en az bir yarıyıl süre ile işyeri eğitimine tabi tutulması Destek ve teşviklerin ulusal yazılım üretiminin geliştirilmesine uygun hale getirilmesi Üniversite-Sanayi işbirliklerinin artırılması Yazılım sektörünü sahiplenen bir birimin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında olmaması Türkiye deki Teknoloji Fakülteleri modeline benzer uygulamalı bir eğitimin yazılım alanında hayata geçirilmesi Mesleki Yeterlilik Kurumu sertifikasyonlarının kamuda yaygınlaşmasının sağlanması Yazılım şirketlerinin kümeleşmesini sağlayacak modellerin oluşturulması Kamudaki yazılım ihalelerinde rekabeti ve kaliteyi artırıcı, ulusal yazılıma öncelik veren düzenlemelerin hayata geçirilmesi Ulusal açık kaynak kodlu ürünlerin (PARDUS) hayata geçirilmesi Yazılım ihracatını arttırılması İthal yazılımların yeni ürünlerle ikame edilmesi Türkiye de yazılım sektörü için çalışma gurubunca belirlenen hedeflere ait eylem önerisi, sorumlu kurum ve kuruluşlar ve öngörülen dönemler Tablo 5 te verilmiştir. Tablo 5: Türkiye de yazılım sektörü için belirlenen bazı hedefler, eylem önerileri ve sorumlu kurum ve kuruluşlar (Varol, 2014) HEDEF ÖNERİSİ NO: 1 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Türkiye deki Teknoloji Fakülteleri modeline benzer uygulamalı bir eğitimin yazılım alanında hayata geçirilmesi Eğitim müfredatının sektör ve üniversite temsilcileriyle birlikte hazırlanması Uygulamalı eğitimin (örneğin: Teknoloji Fakülteleri, TOBB ETÜ, Gaziantep Üniversitesi) bir yarıyıl veya 1 yıl süreli intörn biçiminde yürütülmesi Üniversitelerde 2+2 modeli çift diplomaya yönelik eğitim sistemlerinin çoğaltılması (Örneğin: Fırat Üniversitesi, Yazılım Mühendisliği Bölümü) Uygulamalı eğitimin ABD deki ACM, ABET ve Türkiye deki MÜDEK ÜAK, YÖK, BSTB, Üniversiteler, STK (TOBB) YÖK, TSO lar, Üniversiteler YÖK, Üniversiteler ABET, MÜDEK DÖNEM Kısa vade Kısa vade Kısa vade Kısa vade

257 246 akreditasyon standartlarına yükseltilmesi Artan siber tehditler karşısında uzman eleman yetiştirmek amacıyla Adli Bilişim Mühendisliği bölümlerinin çoğaltılması (Örneğin: Fırat Üniversitesi) YÖK, ÜAK, Üniversiteler HEDEF ÖNERİSİ NO: 2 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Mesleki Yeterlilik Kurumu sertifikasyonlarının kamuda yaygınlaşmasının sağlanması Kamu personel alımlarında MYK sertifikalı personele öncelik verilmesi Kamu ihalelerinde, ihaleye giren şirketlerin personelinin MYK sertifikasına sahip olmalarının avantaj sağlanması Başbakanlık, MYK Başbakanlık, KİK HEDEF ÖNERİSİ NO: 3 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Yazılım şirketlerinin kümeleşmesini sağlayacak modellerin oluşturulması Teknoloji geliştirme bölgelerinin yazılım firmalarının işbirliğini geliştirmek için çalışmalar yapılması TGB (Teknoloji Geliştirme Bölgesi) dışındaki yazılım firmalarının TSO lar (Ticaret Sanayi Odaları) vasıtasıyla (rekabet öncesi işbirliği) geliştirilmesi BSTB, Ekonomi Bakanlığı TOBB HEDEF ÖNERİSİ NO: 4 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Kamudaki yazılım ihalelerinde rekabeti ve kaliteyi artırıcı, ulusal yazılıma öncelik veren düzenlemelerin hayata geçirilmesi Yerli yazılımların hizmet statüsünden çıkarılıp, mal statüsüne (yabancı yazılımlarda olduğu gibi) sokulması Kamu yazılım alımlarında, fiyat dışı unsurların kullanımına ilişkin kılavuzların (2. Mevzuat) hazırlanması Firma derecelendirmenin hayata geçirilmesi Firma derecelendirmesi sağlayacak sektörel standartların ortaya konulması KİK Sayıştay, Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı BSTB, TOBB TSE, TOBB, BSTB, Üniversiteler HEDEF ÖNERİSİ NO: 5 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Ulusal açık kaynak kodlu işletim sistemi olan PARDUS un hayata geçirilmesi PARDUS un hayata geçirilmesi için eylem planlarının oluşturulması Kamu kurumlarındaki yazılımların açık kaynak kodlu yazılımlara dönüştürülmesi TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı, BSTB BSTB, TÜBİTAK, TOBB HEDEF ÖNERİSİ NO: 6 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ Yazılım ihracatını arttırmak Yurtdışı Pazar araştırması yurtdışı firmalarla eşleştirmeyi sağlamak için yönetmeliklerin düzenlenmesi Ekonomi Bakanlığı, BSTB, TOBB Orta vade DÖNEM Kısa vade Orta vade DÖNEM Orta vade Orta vade DÖNEM Kısa vade Orta vade Orta vade Orta vade DÖNEM Kısa vade Orta vade DÖNEM Orta vade Yerli yazılımların çok dilli hale getirilmesi STK, TOBB Orta vade İhracat yapan yazılım firmalarına yönelik teşvik desteklerinin artırılması Yerli yazılımların, ulusal yazılım standartlarına uygun hale getirilmesi Ekonomi Bakanlığı, BSTB BSTB, TSE, TOBB, MYK Orta vade Orta vade

258 247 Uluslararası hizmet tedarikine girebilmek için, ilgili standartlarının yaygınlaştırılması TSE, BSTB, TOBB, MYK HEDEF ÖNERİSİ NO: 7 EYLEM ÖNERİSİ SORUMLU KURUM/KURULUŞ İthal yazılımların yeni ürünlerle ikame edilmesi Açık kaynak kodlu ürün geliştirmenin teşvik edilmesi Yabancı firmalarının ülkemize satışlarında engelleyici faktörlerin geliştirilmesi Yazılım envanterinin en kısa sürede çıkartılması Sanayi kapasite raporunun karşılığı olacak derecelendirmenin yazılım firmaları için yapılması TÜBİTAK, BSTB, STK BSTB, Ekonomi Bakanlığı TOBB, BSTB TOBB, BSTB Uzun vade DÖNEM Orta vade Uzun vade Orta vade Orta vade TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ Örgün öğrenim yapan üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, desteği veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun düzenlenmiştir (Teknogirişim, 2008). Son yıllarda Teknogirişim Sermayesi adı altında verilen bu desteklerden yararlanan ve kendi şirketlerini kuran yüzlerce girişimci bulunmaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Fikir Sizden 100 bin TL Destek Bizden sloganı ile üniversitelerden mezun olmuş ya da bir yıl içerisinde mezun olabilecek kişilere imkân sağlayarak kendi şirketlerini kurmaya teşvik etmektedir. Bu kategoriye giren kişilerin Bakanlığa sundukları projeler, farklı üniversitelerden oluşturulan jürilerce incelenmekte, proje sahibinin raporunu jüri önünde sunması sonrasında, uygun şartları sağlayanlara maddi destek verilmektedir. Bakanlığın bu desteği sayesinde Teknopark larda faaliyetlerini sürdüren yüzlerce şirket bulunmaktadır. Teknogirişim desteğinden faydalanan projelerin önemli bir bölümünün, bilişim alanında olması dikkat çekicidir. Bu da yazılım sektöründe son yıllarda önemli gelişmelerin yaşandığına işarettir. Bakanlığın farklı isimler altında verdiği çeşitli desteklere ilave olarak yeni uygulamaya koyduğu Yazılım Sektörü Çalışma Gurubu sayesinde yakın gelecekte yazılım sektöründe önemli gelişmelerin yaşanması beklenmektedir. Yazılım Sektörü Çalışma Gurubu içerisinde Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, KOSGEB, Türk Standartları Enstitüsü, TÜBİTAK, Türkiye İstatistik Kurumu, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, YASAD Yazılım Sanayicileri Derneği, Bilgisayar Mühendisleri Odası, Bilgi Güvenliği Derneği; İstanbul, Yıldız Teknik, Bilkent, Orta Doğu Teknik, Boğaziçi ve Gazi Üniversiteleri yer almaktadır. Bu gurubun üyelerinin farklı kamu kurum ve kuruluşlarından seçilmiş olması, topyekûn bir kalkınma sağlama hedefinden kaynaklanmaktadır. YAZILIM ALANINDA ALINAN DERECELER ÖSYM 2014 yılı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda bilgisayar alanında alınan dereceleri Tablo 6 daki isimler altında toplamıştır (ÖSYM, 2014).

259 248 Tablo 6: Bilgisayar ve yazılım alanlarında alınan dereceler Adli bilişim mühendisliği Bilgisayar bilimleri Bilgisayar mühendisliği Bilgisayar teknolojisi ve bilişim sistemleri Bilgisayar ve yazılım mühendisliği Bilişim sistemleri mühendisliği Bilişim sistemleri ve teknolojileri İstatistik ve bilgisayar bilimleri Matematik ve bilgisayar bilimleri Matematik-bilgisayar Yazılım mühendisliği Türkiye de bilgisayar mühendisliği programları içerisinde derslerin bir bölümü donanım ağırlıklı verilmektedir. Örneğin bilgisayar mühendisliği bölümlerinde okuyan öğrenciler elektronik ve kontrol gibi donanım ağırlıklı dersler de almaktadırlar. Yazılım sektörü için Türkiye koşullarında donanımdan ziyade kodlamanın daha önemli olduğu görüldüğünden, son yıllarda sadece yazılım alanında eğitim veren yeni bölümler oluşturulmuştur. Yazılım mühendisliği bilişim alanında oldukça rağbet gören bölümlerden birisidir. Hatta üniversitelerin bazılarının bünyelerinde bilgisayar mühendisliği bölümleri bulunmasına karşın yazılım mühendisliği adı altında da bölümler açmaya başlamışlardır. Örneğin Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümü mevcut iken daha sonradan Teknoloji Fakültesi bünyesinde 2009 yılında Yazılım Mühendisliği bölümü kurulmuştur. Hatta buna ilave olarak Mühendislik Fakültesi bünyesinde de Yazılım Mühendisliği Bölümü kurulmuş ve yılından itibaren öğrenci alma çalışmaları devam etmektedir. Yani Fırat Üniversitesi bünyesinde hem Teknoloji Fakültesinde hem de Mühendislik Fakültesinde Yazılım Mühendisliği bölümleri yer almaktadır. Yazılım mühendisliği adı altında Türkiye de eğitim veren üniversiteler Tablo 7 de verilmiştir (ÖSYM, 2014). Tablo 7: Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yazılım mühendisliği bölümlerini ihtiva eden ve öğrencisi olan üniversiteler Üniversite adı Fakültesi Üniversite adı Fakültesi Atılım Mühendislik İzmir Mühendislik Bahçeşehir Mühendislik Karadeniz Of Teknoloji Beykent Mühendislik-Mimarlık Maltepe Mühendislik ve Doğa Bilimleri Celal Bayar Hasan Ferdi Turgutlu Teknoloji Toros Bilgisayar ve Yazılım Mühendisliği Fırat Teknoloji Yaşar Mühendislik Işık Mühendislik Doğu Akdeniz- KKTC- Mühendislik Gazimağusa İstanbul Mühendislik Lefke Avrupa- KKTC-Lefke Mühendislik Aydın İzmir Ekonomi Mühendislik ve Bilgisayar Bilimleri Yakın Doğu-KKTC-Lefkoşa Mühendislik Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi bünyesinde kurulan Yazılım Mühendisliği Bölümü içerisinde iki ayrı program yer almaktadır. Bu programlardan birisi Uluslararası Ortak Lisans Programı (UOLP) olarak adlandırılmaktadır. Çift diploma adıyla da bilinen bu programda eğitim tamamen İngilizce verilmektedir. Öğrenciler bir yıl yoğun İngilizce dil eğitimi aldıktan sonra birinci ve ikinci sınıflarına ait mesleki derslerini gene Fırat Üniversitesi bünyesinde tamamlamaktadırlar. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri Texas eyaletinde yer alan Sam Houston State Üniversitesinde eğitimlerinin üçüncü ve dördüncü sınıflarını tamamlayacaklardır. Eğitimlerini başarı ile bitiren öğrenciler hem Fırat hem de Sam Houston State Üniversitelerinden ayrı ayrı diplomalar alacaklardır. Fırat Üniversitesinde Yazılım Mühendisliği diploması, Sam Houston State Üniversitesinde de Software Engineering Technology diplomasına sahip olacaklardır. Bu programın projelendirilmesi Prof. Dr. Asaf Varol ve Prof. Dr. Peter Alan Cooper tarafından gerçekleştirilmiştir (Cooper&Varol, 2013).

260 249 Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi bünyesinde Yazılım Mühendisliğinin Türkçe eğitim veren bir diğer programı daha bulunmaktadır. Bu programda akademik yılından itibaren dersler %30 oranda İngilizce verilecektir. Adli Bilişim Mühendisliği Türkiye de ilk ve tek olarak Fırat Üniversitesinde mevcuttur. Bu mühendislik alanının Türkiye de kurulmasını sağlayan ve projelendiren de gene Prof. Dr. Asaf Varol, Prof. Dr. Peter Alan Cooper ve Doç. Dr. Cihan Varol dur (Varol&Cooper&Varol, 2013). Bu bölümden mezun olacak mühendisler yazılım mühendisliğinin bir alt bilim kolu olan siber suçlar, bilgi güvenliği ve ağ güvenliği alanında uzmanlaşmış olacaklardır. YAZILIM SEKTÖRÜNDE GİRİŞİMCİLERİN YETİŞTİRİLMESİ VE ÖNERİLER Türkiye yazılım sektöründe Hindistan gibi dünyada söz sahibi olabilir. Bunun için GZFT analizinde belirtilen hedefler doğrultusunda ülke genelinde bir eylem planı yapılması gerekir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2014 yılı sonunda başlatılan Yazılım Sektörü Stratejisi ciddi bir şekilde sürdürülebilir kılınmalıdır. GZFT analizi bölümünde de belirtildiği gibi yazılım sektörü ile doğrudan ilişkili kurum ve kuruluşlar Başbakanlık, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Üniversitelerarası Kurulu (ÜAK), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), üniversiteler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB), Sivil Toplum Kuruluşları (STK), Ticaret Sanayi Odaları (TSO), Ekonomi Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Sayıştay, Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB), kamu İlan Kurumu, Türk Standartlar Enstitüsü (TSE), Mesleki Yeterlilik Kurumudur. Bu kurum ve kuruluşlar koordineli bir biçimde yazılım sektörü için belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için eylem planları hazırlamalıdır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı girişimcilere sunduğu maddi destekleri artırılmalıdır. TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı yazılım sektörünün maddi açıdan desteklenebilmesi için yeni stratejileri belirlemelidir. Yazılım Mühendisliği bölümlerinin çoğaltılması gerekir. Bu bölümlerde eğitim dilinin İngilizce olması benimsenmelidir. Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Yazılım Mühendisliği Uluslararası Ortak Lisans Programı (UOLP) benzeri ortak programlar çoğaltılmalıdır. KAYNAKLAR Erkan, H., Uluslararası Telekom Birliğinin ( ITU), Bilgi Toplumunun Ölçümlenmesi Raporu 2014 (Measuring the Information Society Report= MIS Report 2014), Raporda Türkiye yi ilgilendiren kısımların Türkçe özet tercümesi (yayınlanmamış). Cooper, P., A.; Varol, A., 2013, The Development of International Collaborative Undergraduate Degree Programs, Süleyman Demirel University Journal of Natural and Applied Science, 17(1), Özel Sayı, 2013, p MISR, Measuring the Information Society Report, International Telecommunication Union (ITU), CH-1211 Geneva Switzerland ÖSYM, 2014., Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu. Teknogirişim, 2015, Teknogirişim Sermaye Desteği, 2008, Resmi Gazete, , Sayı: Varol. C., Cooper, P., A., Varol, A., 2013, Türkiye de Adli Bilişim Eğitimi, 1 st International Symposium on Digital Forensics and Security (ISDFS 13), May 2013, Elazığ, Turkey, p Varol, A, 2014, Yazılım Sektörü Stratejisinin Odağındaki Fırat Üniversitesi, KAPI Dergisi, Elazığ, Aralık 2014, Sayı: 4.

261 TÜRKİYE DEKİ İŞLETMELERİN YENİLİK FAALİYETLERİ VE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN BELİRLENMESİ Mehmet KARAHAN 1, Hasan DİNÇ2 ÖZET Küreselleşmenin ortaya çıkardığı dinamikler, örgütlerin faaliyet gösterdikleri çevre üzerinde birçok değişime neden olmuştur. Modern dünya, son zamanlarda daha çok rekabet, hız, risk, verimlilik ve dinamizm gibi kavramlarla ilgilenir olmuştur. Tabiidir ki modern dünyanın yapı taşlarından biri olan örgütlerde bu değişimlerden etkilenmiştir. Örgütler, yaşanan bu büyük değişime ayak uydurabilmek için ürün, yapı, sistem, süreç ve stratejilerini sürekli olarak yenilemek zorunluluğunda kalmışlardır. Bunun yolu ise yaratıcı ve yenilikçi olmaktır. Yeniliğe ve yaratıcılığa daha fazla önem vererek fırsatlardan yararlanabilen, yeni müşteriler kazanan veya var olanları koruyan, müşterileri için yeni değerler oluşturarak sürdürülebilir bir rekabet avantajı yakalayan işletmelerin başarıya ulaşmada rakiplerine oranla daha şanslı oldukları oldukça açıktır. Araştırmada, sektörlerin teknolojik yenilik yapma, yeni ürün ve süreç geliştirme, yeni teknolojileri kullanma durumları, teknolojiyi yayma konusundaki çalışmaları ve yenilik yapabilme yeteneklerinin tespiti amaçlanmıştır. Bu sonuçları elde edebilmek için çalışmada; TUİK tarafından dönemsel olarak gerçekleştirilip yayınlanan yenilik araştırması dönemi istatistik verilerinden ve yine yenilik düzeyinin tespiti için en önemli göstergelerden biri sayılan ARGE faaliyetleri araştırmasından elde edilen verilerden yararlanılmıştır. Araştırma verilerinden elde edilen bilgilere göre döneminde Türkiye de yenilik faaliyeti yürüten girişimlerin oranı % 48,5, ürün ve süreç yeniliği yapan girişimlerin oranı % 27 olduğu belirlenmiştir. Ayrıca pazarlama yeniliği yapan girişimlerin % 58,6 sının ürün ve hizmetlerin fiyatlandırmasında yeni yöntemler kullandığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yenilik için Engeller, Ürün Yeniliği, Ulusal Yenilik Sistemi. ABSTRACT The dynamics of globalization lead to many changes on the environments in which organizations carry out their activities. Modern world has become more interested in competition, speed, risk, productivity and dynamism. Of course, the building blocks of the modern world are affected by these changes. The organizations have to renovate their products, systems, processes and strategies. The way of this is to be creative & innovative. The organizations which give priority to creativity and innovation, gain new costumers, obtain a sustainable competitive advantage by producing new values to its customers are obviously advantageous over their rivals. The goal of this research is to determine the industry s, technological innovation, new product and process development, using new technology situations, the ability to spread new technology. The results of this research is based on the seasonal statistic database (which is prepared by TUIK, Turkish Statistical Institute), also research and development activities research data s. According to the research statics, percentage of ones who makes innovative enterprises is 48,5 %, who works on product and process innovation is 27 %. Also 58,6 % of the enterprises that works on marketing innovations uses new methods of pricing the product and services. Keywords: Obstacles for Innovations, Product Innovation, National Innovative System. 1 Yrd.Doç.Dr., İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, Türkiye, e-posta: mehmet.karahan@dicle.edu.tr 2 Doktora Öğrencisi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümü, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, Türkiye, e-posta: @ogr.dicle.edu.tr 250

262 1. GIRIŞ Ekonomik yapıların değiştiği ve sosyal ilişkilerin yeniden şekillendiği son yüzyılda, teknolojik gelişmelerin ve küreselleşmenin etkileri çok büyüktür. Küreselleşme sonucunda gelişen teknoloji ve bilgi sistemleri, ekonomik yapıları hatta ülkelerin hukuk sistemlerini bile etkilenmiştir. Kısacası, insanların hayatları birbirine daha fazla benzemiş ve daha yaklaşmıştır (Atik, 2005). Bilim ve teknolojinin avantajları ile özellikle iletişim ve taşımacılığın hızlı değişimiyle, küreselleşme uluslararası konjüktür ve sosyo-ekonomik nedenlerin oluşturduğu bir durum oluşturmuştur. Bu gelişmeler sayesinde piyasalar tek bir piyasa içinde toplanmıştır. Bu süreç, yenilikler yapmak ve araştırma-geliştirme çalışmalarına dayandırılmaktadır. Yenilik, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi süreci olarak tanımlanır. Bu nedenle de teknik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütündür. Bireylerde ve toplumda değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeşleşen bir kültür gerektirir. Yenilikten (inovasyon) beklenen, bilim ve teknoloji etkinliğinde bir fikrin kuram, eylem ve sonuç bakımından yarara dönüşmesidir. Yenilik, duruma göre yerel ve ulusal özelikleri olan bir etkinliktir (Langvik vd., 2005). Ülkeler ulusal öncelliklerine göre kendi yenilik stratejilerini çizmek zorundadır. Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerimizin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri, yenilemeleri ve başarısız denemelerinden bile deneyim kazanma bağlamında bir şeyler öğrenmeleri gerekmektedir (Maslach, 2015). Bu değişim "yenilikçilik" olarak adlandırılmaktadır. Yenilikçilik, rekabetçi piyasada sürdürülebilir bir avantaj sağlamak, lider firmalardan biri olmak ve performans artırmak gibi fırsatları yaratan bir metottur. Firmalar piyasada ürettikleri hizmeti ve ürünleri iyileştirerek daha değerli müşteri kitlesi elde etmeye çalışarak rekabetçi piyasada diğer firmaların önüne geçmeye çalışırlar. Bunu başarmak için maliyet liderliği, farklılaşma, maliyet oryantasyonu içinde en çok farklılaşmaya odaklanırlar. Bu noktada inovasyon rekabetçi piyasada karlılığı artırır ve maliyetleri ciddi anlamda düşürerek, inovasyon yapmayan firmalara göre birkaç adım daha öne çıkmasını sağlar. Günümüz rekabet ortamında firmaların rakipleriyle mücadele etmesi ve onlara karşı üstünlük sağlamasında rakiplerine göre rekabetçi öncelikleri daha başarılı uygulaması gerekmektedir. Öte yandan, firmaların dinamik bir örgüt olarak rakiplerine kolay hedef olmaması için ise yenilikçi olmaları büyük önem taşımaktadır. Yenilikçilik ekonomik hayatın tüm döneminde önemli bir unsur iken, günümüz rekabet ortamında firmaların ürünlerini, süreçlerini ve örgütsel yapılarını sürekli yenilemeleri, varlıklarını devam ettirebilmeleri için kaçınılmaz olmuştur (Cozijnsen vd., 2000; Karahan ve Karhan, 2013). İnovasyona ulaşmak için yapılan Ar-Ge çalışmaları hem bölgesel, hem yerel, hem de küresel olabilmektedir. Esasen, inovasyonun kendisi evrensel bir olgudur ve bu nedenle inovasyonun ölçümlenebilmesi için hem Ar-Ge çalışmalarına hem de inovasyonu etkileyen diğer faktörlere uluslararası boyutta bakılmalıdır. 2. YENİLİK KAVRAMI ve ÇEŞİTLERİ İnovasyon, Latin köküne bakıldığında hem yenileme sürecini, hem de bu sürecin sonunda ortaya çıkan bilgiyi, teknolojiyi veya ürünü ifade eder. Kısacası; bu sözcük içinde yenilik ve yenilemek anlamlarını birlikte bulundurur. Dolayısıyla bilimde olsun, teknolojik gelişmede veya üretimde olsun, inovasyon anlamında yenilik, bir önceki duruma göre önemli karşılaştırmalı üstünlükler getirir (Gökalp, 2007:1). Türkçeye yenilik olarak tercüme edilen ve Latince innovationem sözcüğünden gelen inovasyon kelimesi yenileme, değiştirme, öncü ve ilk gibi değişik anlamlara gelmektedir (Naktiyok, 2007; Arpacı, 2011). Yenilik kavramı Schumpeter (1934) tarafından yapıcı/yaratıcı bir yıkım olarak tanımlanmıştır. Schumpeter e göre yenilik sadece yeni bir ürünün yaratılması değil, aynı zamanda bir ürünün ticari değere kavuşturulması (Love vd., 2009), yeni bir sistemin oluşturulması, ticari bir amaç doğrultusunda mevcut ürün ve hizmetlerde yapılan iyileştirmeler ile mevcut ürün, yöntem veya hizmetin bir başka alan veya sektörde uygulanması da yeniliktir. İnovasyon, işletmedeki yeni fikirlerin, yeni pazarların, uygulamaların yeni ürün ve hizmete dönüştürülmesi, uyarlanması, uygulanması ve bütünleşmesini içeren bir süreçtir (Demirkaya ve 251

263 Zengin, 2014). Keşif ya da icattan farklı olarak inovasyon, bir fikrin oluşumundan pazara gelmesine kadarki tüm faaliyetlerin yönetimini, yeniliğin kendisinden çok, sonucunu farklılaştırma ve değiştirmeye bağlı ekonomik ve toplumsal bir sistemi ifade eder. Yaratıcılık inovasyondan farklıdır; işletmedeki yaratıcı fikirlerin harekete geçirilmesini içermekle birlikte yaratıcılık, inovasyon için başlangıç noktası olarak görülmektedir (Akın ve Reyhanoğlu, 2014; Erkan, 2014). Bülbül (2007) yaptığı çalışmasında, gıda sanayinde rekabetçi strateji olarak firmaların çoğunluğunun maliyet liderliği stratejisini tercih ettiklerini, bununla birlikte farklılaşma stratejisini uygulayan firmaların sayısının da oldukça yüksek olduğunu ifade etmiştir. Günümüz pazarlarında rakiplerinden kendilerini farklılaştırabilenler başarılı olduklarını ve dolayısıyla bu bulgu rekabette geleneksel olarak ifade edilebilecek düşük maliyet ve fiyata dayalı rekabet anlayışının Türk gıda sanayinde değişmeye başladığı şeklinde yorumlamıştır. Akın ve Reyhanoğlu (2014) yaptıkları çalışmada, inovasyon türleri, işletme büyüklükleri, satış hâsılatı, küresel pazar durumu, inovasyon harcamaları, işletmeye inovasyon konusunda finansal destek sağlanması, inovasyonu geliştirecek çeşitli bilgi kaynaklarının kullanılması ve inovasyon için diğer kurumlarla işbirliğinin birbiriyle ilişkili olduğunu ifade etmişler ve bu boyutların inovasyon türlerine etkisinin olduğunu savunmuşlardır. Oslo Kılavuzu (2005) na göre yenilik türleri dört ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar; ürün yeniliği (Product Innovation), süreç yeniliği (Process Innovation), pazarlama yeniliği (Marketing Innovation), organizasyonel yeniliktir (Organizational Innovation). Ürün yeniliği, teknolojik ürün yeniliği ve teknolojik süreç yeniliği kavramları ile yakından ilgiliyken, pazarlama ve organizasyonel yenilik türleri Oslo Kılavuzuna sonradan dâhil edilmiştir. Oslo Kılavuzunda ürün yeniliğini Mevcut özellikleri veya öngörülen kullanımlarına göre yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş bir mal veya hizmetin ortaya konulması olarak tanımlanmıştır. Ürün yeniliği bazı araştırmacılar (Dibrell vd., 2008; Tidd, 2001) tarafından ise bir firma ve/veya kurumun ürettiği mallarda (ürün/hizmet) yapılan yenilikler ve değişiklikler olarak tanımlanmıştır. Örneğin bir otomobil firması için üretilen her yeni model bir ürün yeniliğidir. Süreç yeniliği, Yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir üretim veya teslimat yönteminin gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bir firmanın ürün/hizmet üretim ve sunum süreçlerinde yaptıkları yenilikler ve değişikliklerdir. Bu tür yenilikler üretim yöntemleri, mal ve hizmet üretmek amacıyla kullanılan teknikleri, teçhizatı ve yazılımları kapsamaktadır. Pazarlama yeniliği, ürün tasarımı veya ambalajlaması, ürün konumlandırması, ürün tanıtımı veya fiyatlandırmasında önemli değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Pazarlama yeniliği ile hedeflenen firmaların yeni pazarlara erişmesi ve yeni pazarlama/tanıtım yöntemleri ile satışların artırılmasıdır. Organizasyonel yenilik, Bir firmanın ticari uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerinde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanması olarak tanımlanmıştır (OECD, 2005). Organizasyonel yenilik ile idari ve işlem maliyetlerini düşürmek, işyeri memnuniyetini ve dolayısı ile çalışanların verimliliğini iyileştirmek, ticari olmayan varlıklara erişim kazanmak ya da araç gereç maliyetlerini düşürmek suretiyle firmanın performansının artırılması hedeflenmektedir (İZKA, 2012). 3. ARAŞTIRMANI AMACI, KAPSAMI, YÖNTEMİ VE BULGULARI 3.1. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı Yapılan bu çalışmada, sektörlerin teknolojik yenilik yapma, yeni ürün ve süreç geliştirme, yeni teknolojiyi kullanma ve teknolojiyi yayma konusundaki çalışmalarının ve yenilik yapabilme yetenekleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Böylelikle ülkemizde faaliyet göstermekte olan girişimlerin yenilik düzeylerinin artırılması, yenilik yapmalarını engelleyen sebeplerin ortaya çıkarılıp, sorunların çözümlenmesi mümkün olabilecektir. Bunun yanı sıra yenilik çalışmalarının ekonomik büyümeye ve rekabete etkisi daha iyi anlaşılacak, ülkemizin yenilik performansı diğer ülkeler ile karşılaştırılmalı olarak incelenebilecektir. Araştırmada kullanılan veriler; sanayi sektöründeki (madencilik ve taşocakçılığı, imalat sanayi, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme, su temini, kanalizasyon) girişimler ile hizmet 252

264 sektöründeki (toptan ticaret, ulaştırma ve depolama, finans ve sigorta, bilgi ve iletişim, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri, mimarlık, mühendislik faaliyetleri) girişimlerden örnekleme yöntemi ile TUİK tarafından elde edilmiştir. Ayıca araştırmanın coğrafi kapsamı Türkiye olarak belirlenmiştir Araştırmanın Yöntemi Türkiye İstatistik Kurumu tarafından dönemsel olarak yapılan ve kurumun resmi web sitesinde yayınlanan Teknolojik Yenilik İstatistikleri; sektörlerin teknolojik yenilik yapma, yeni ürün ve süreç geliştirme, yeni teknolojiyi kullanma, teknolojiyi yayma konusundaki çalışmalarını ve yenilik yapabilme yeteneklerinin tespiti amacıyla, OECD metodolojisi ve Oslo Kılavuzu na uygun olarak Topluluk Yenililik Anketi Model Soru Kâğıdının uyarlanması ile iki yılda bir, üç yıllık dönemler halinde yapılmaktadır. Yapılan bu çalışmada, referans yılı 2013 olan ve yıllarını kapsayan üç yıllık döneme ait sonuçlarının verildiği bültenden faydalanılmıştır (TÜİK, 2014). Türkiye de yenilik istatistiklerinin kaynağı; örnekleme yöntemi ile belirlenen kapsam dâhilindeki girişimlerdir. Yenilik istatistikleri yüz yüze görüşme ile TÜİK bölge müdürlükleri kanalı ile derlenmektedir. Veri derleme işlemi Web tabanlı soru kâğıdı ile yapılmış ve veri işleme de yine TÜİK bölge müdürlükleri tarafından gerçekleştirilmiştir Araştırmadan Elde Edilen Bulguların Değerlendirilmesi İnovasyon Faaliyetlerinde Bulunan Yenilikçi Girişimler Türkiye de yılları arasında yenilik faaliyetlerinde bulunulan girişimler ve yenilik türleri; genel, sanayi ve hizmet sektöründeki yenilik oranları olmak üzere üç ayrı sınıflandırma, aşağıda Şekil 1 de gösterilmiştir. Şekil 1 incelendiğinde, yılları arasında yenilik girişiminde bulunan firmaların % 48,5 olduğu ve en yüksek yenilik oranın % 49,8 ile sanayi sektöründe olduğu ve % 47 sinin de hizmet üreten girişimler olduğu görülmektedir. Şekil 1: Yenilikçi Girişimler ve Yenilik Türleri, Genel 48,5 49,8 Sanayi Hizmet 47 31,7 31,2 32,3 17,7 19,2 Yenilikçi girişimler 20,4 21,9 15,8 34,7 37,1 31,6 18,6 Ürün yeniliği yapanlar Süreç yeniliği yapanlar Organizasyon yeniliği yapanlar Pazarlama yeniliği yapanlar Şekil 1 de görüldüğü gibi, ürün yeniliği yapan girişimlerin genel oranı % 17,7 olup, sanayide % 19,2 ve hizmet üreten girişimlerde bu oran % 15,8 dir. Yine yenilikçi girişimlerden süreç yeniliği yapan girişimlerin genel oranı % 20,4 olup, sanayide % 21,9 ve hizmet üreten girişimlerde % 18,6 olarak gerçekleşmiştir. Organizasyon yeniliği yapan işletmelerin oranı % 31,7 olup, bunlardan % 31,2 si sanayi ve % 32,3 ü hizmet sektöründe yapılmıştır. Pazarlama yeniliği yapan girişimlerde ise genel oran % 34,7 olup, sanayide % 37,1, hizmet üreten girişimlerde ise % 31,6 olarak belirlenmiştir. Elde edilen bu verilere göre, Türkiye de yılları arasında % 34,7 oranı ile en fazla pazarlama yeniliği yapılmıştır. Pazarlama yeniliği en çok % 37,1 oranında sanayi sektöründe ve % 31,6 oranında hizmet sektöründe yapılmıştır. 253

265 Türkiye de Yılları Arasında Ürün Yeniliği Faaliyeti Yapan Girişimler Bu bölümde ürün yeniliği yapan girişimlerin bu yeniliği hangi alanda yaptıkları incelenmiştir. Şekil 2 de görüldüğü gibi, ürün yeniliği genel olarak en fazla % 77,1 ile mal yeniliğinde yapılmıştır. Ürün yeniliğini hizmet sektöründe yapan girişimlerin oranı ise genel olarak % 61,3 tür. Şekil 2: Ürün Yeniliği Yapan Girişimler, Genel Sa na yi Hizmet 90,3 79,7 77,1 61,3 57,5 48,9 Mal yeniliği Hizmet yeniliği Şekil 2 de görüldüğü gibi, yılları arasında ürün yeniliği yapan girişimlerin çoğunluğu mal yeniliği yapmışlardır ve (% 90,3) sanayi sektöründedir. Mal yeniliği yapan hizmet sektöründeki girişimlerin oranı ise % 57,5 dir. Buna göre mal yeniliği en fazla sanayi kesiminde yapılmıştır. Yine ürün yeniliği yapan girişimlerin çoğunluğu bu yeniliği daha ziyade (% 80) hizmet sektöründe ve hizmet yeniliği olarak yapmışlardır. Bu sonuçlara göre, işletmeler ürün yeniliğini daha ziyade, mal yeniliği olarak ve sanayi sektöründe yapmaktadırlar Türkiye de Yılları Arasında Süreç Yeniliği Yapan Girişimler Şekil 3 de görüldüğü gibi, Türkiye de süreç yeniliği yapan girişimlerin çoğunluğu bu yeniliği mal ve hizmet üretimi süreçlerinde ve sanayi sektöründe (% 87) yapmıştır. Destekleme faaliyetleriyle ilgili yapılan yenilik çalışmalarının çoğunluğu da (% 64) hizmet sektöründe yapılmıştır. Lojistik, teslimat ve dağıtım süreçlerinde yapılan yenilik faaliyetlerinin çoğunluğunun da (% 48) yine hizmet sektöründe yapıldığı tespit edilmiştir. Şekil 3: Süreç Yeniliği Yapan Girişimler, Genel Sanayi Hizmet 86,6 79,9 70,2 63,9 58,4 45,3 Mal veya hizmet üretim süreçleri 43,4 54,5 48,1 Lojistik, teslimat ve dağıtım süreçleri Destekleme faaliyetleri ile ilgili Şekil 3 de görüldüğü gibi, yılları arasında süreç yeniliği yapan girişimlerin çoğunluğu bu yeniliği mal ve hizmet üretimi sürecinde, sonra destekleme faaliyetleri ile ilgili 254

266 konularda, daha sonra da lojistik teslimat ve dağıtım süreçlerinde yapmışlardır. Buna göre süreç yeniliği yapan işletmelerin çoğunluğunun, mal ve hizmet üretim süreçlerinde yenilik yapma ihtiyacı duydukları ifade edilebilir Türkiye de Yılları Arasında Organizasyon Yeniliği Yapan Girişimler Girişimlerin yılları arasında uyguladıkları organizasyon yeniliği faaliyetleri Şekil 4 de gösterilmiştir. Şekil 4 incelendiğinde, girişimlerin uyguladıkları organizasyon yeniliği faaliyetlerinden genel olarak en yüksek oranda iş sorumlulukları ve karar alma sürecinde yeni yöntemler (% 83) kullandıkları, sonra organizasyon süreci için yeni iş yöntemleri ortaya koymaya çalıştıkları (% 68) görülmektedir. Şekil 4: Girişimlerin Uyguladıkları Organizasyon Yeniliği Faaliyetleri, Genel Sa na yi 82,9 68,1 70,3 Hizmet 83,4 82,6 65,5 22,9 Organizasyon süreci için yeni iş yöntemleri ortaya koymak İş sorumlulukları ve karar alma sürecinde yeni yöntemler 24,3 21,8 Diğer girişimler veya kamu kuruluşları ile işbirliği, ortaklık, taşeronluk vb. yollarla Şekil 4 de görüldüğü gibi işletmeler, organizasyon yeniliği faaliyetlerinden iş sorumlulukları ve karar alma süreçlerinde yeni yöntemler kullanmayı daha çok hizmet sektöründe (% 83) tercih etmekte, organizasyon süreci için yeni iş yöntemleri arayışlarını da çoğunlukla sanayi sektöründe (% 70) ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Diğer girişimler veya kamu kuruluşları ile işbirliği, ortaklık, taşeronluk gibi yollarla organizasyon yeniliği yapmayı ise daha çok (% 24) hizmet sektöründe tercih etmektedirler. Bu verilere göre araştırmaya katılan işletmelerin çoğunluğunun organizasyon yeniliği uygulamalarından, iş sorumlulukları ve karar alma süreçlerinde yeni yöntemler kullanmayı tercih ettikleri ifade edilebilir Türkiye de Yılları Arasında Uygulanan Pazarlama Yeniliği Faaliyetleri Şekil 5 de görüldüğü gibi Türkiye de yılları arasında uygulanan pazarlama yeniliği faaliyetlerinden, genel olarak en yüksek oran % 58,6 ile ürün ve hizmetlerin fiyatlandırılmasında yeni metotlar kullanmışlardır. Bu konuda en düşük oran ise (% 41,8), yeni bir satış veya dağıtım yönteminin kullanılmasıdır. Şekil 5: Girişimlerin Uyguladıkları Pazarlama Yeniliği Faaliyetleri, Genel Sa na yi Hizmet 62,4 55,9 55,7 54,9 58,6 57,3 46,2 41,8 41,2 60,6 42,7 Ürünün tasarımı veya Ürün tanıtımı için yeni ortam Yeni bir satış veya dağıtım ambalajının estetiğinde veya reklam tekniklerinin yönteminin uygulanması önemli değişiklik yapılması kullanılması ,1 Ürün ve hizmetlerin fiyatlandırmasında yeni metodların uygulanması

267 Şekil 5 de görüldüğü gibi girişimlerin uyguladıkları pazarlama yeniliği faaliyetleri kapsamında; en çok ürünün tasarımı veya ambalaj estetiğindeki önemli değişiklikler sanayi sektöründe yapılmış (% 62), ürün ve hizmetlerin fiyatlandırmasında yeni metotların uygulaması (% 60) ve ürün tanıtımı için yeni ortam veya reklam tekniklerinin kullanılması (% 57) faaliyetleri de hizmet sektöründe tercih edilen faaliyetlerdir Yenilik Faaliyetlerinde Bulunan Girişimlerin Devamlılığı Bu kısımda girişimlerin yılları arasında yaptıkları yenilik faaliyetlerinin sürdürülebilirliği konusu incelendiğinde; Şekil 6 da görüldüğü gibi genel olarak Türkiye deki yenilikçi girişimlerin bu faaliyetlerini sürdürdükleri (% 48), bir kısmının da bu faaliyetlere henüz devam etmekte oldukları (% 14) ve çok az bir kısmının da yaptıkları yenilik faaliyetlerinin sonuçsuz kaldığı (% 4) görülmektedir. Şekil 6: Yenilikçi Girişim ve Sürdürebilirlik, Genel 49,8 48,5 Sa na yi Hizmet 47 14,2 3,9 3,7 12,6 3,4 Yenilik faaliyeti sonuçsuz kalan girişimler Yenilikçi girişimler 15,6 Yenilik faaliyeti devam eden girişimler Şekil 6 da görüldüğü gibi yılları arasında, yenilik faaliyeti devam girişimlerin çoğunluğu sanayi sektöründe (%16), bir kısmı da (% 13) hizmet üreten girişimlerdir. Yenilik faaliyeti sonuçsuz kalan işletmelerin çoğunluğu sanayi (% 4) sektöründe faaliyet göstermektedir. Bu sonuçlara göre, ilgili dönemde Türkiye de yenilik faaliyeti yapan girişimlerin büyük çoğunluğu sanayi kesiminden olup bu faaliyetleri büyük çoğunlukla başarılı olmuştur Yenilik Faaliyetlerinde Bulunan Girişimlerin Finansal Destek Alma Durumları yılları arasında Türkiye de yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin genel olarak çoğunluğu başka kaynaklardan finansal destek almışlardır. Şekil 7 de görüldüğü gibi finansal destek alan girişimlerin % 26 sı sanayi kesiminden, % 21 i ise hizmet sektöründe faaliyet gösteren girişimlerdir. Şekil 7: Girişimlerin Çeşitli Kaynaklardan Finansal Destek Alma Durumları, Genel Sa na yi Hizmet 26 24, , ,6 Finansal destek alan girişimler Merkezi kamu kurum/kuruluşları 3,2 4,1 Yerel veya bölgesel kamu kuruluşları 256 1,8 1,6 1,9 Avrupa Birliği

268 Şekil 7 de görüldüğü gibi yenilik faaliyeti yürüten sanayi girişimlerinin çoğunluğu merkezi kamu kurum/kuruluşlarından (% 24), bir kısmı yerel veya bölgesel kamu kuruluşlarından (% 3) ve çok azı da Avrupa birliği kaynaklarından (% 2) finansal destek almışlardır. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren girişimlerin çoğunluğu merkezi kamu kurum/kuruluşlarından (% 19), yerel veya bölgesel kamu kuruluşlarından (% 4) ve çok azı da Avrupa birliği kaynaklarından (% 2) finansal destek almışlardır. Bu sonuçlara göre, yenilik faaliyeti yapan girişimler daha ziyade merkezi kamu kurumlarından finansal destek almaktadırlar. Yerel ve Avrupa birliği kaynaklarından finansal destek alan girişimlerin oranı ise oldukça azdır Girişimlerin Yenilik Yapma Amaçları Türkiye de yılları arasında yapılan yenilik faaliyetlerinin genel amacı, Şekil 8 de görüldüğü üzere işletme cirosunu artırmaktır (% 60). Bu amaç sanayi ve hizmet sektörü için de yaklaşık olarak aynı oranlardadır denilebilir. Şekil 8: Girişimlerin Yenilik Yapma Amaçları, Genel 59, ,6 56,5 56,7 Sanayi 56,3 50,6 Cironun artması Hizmet Pazar payının artması 52,6 48 Maliyetlerin düşmesi 50,3 49,9 50,8 Kar marjının artması Şekil 8 de görüldüğü gibi Türkiye deki girişimlerin yenilik yapma amaçları incelendiğinde, yenilikçi girişimlerin cirolarını arttırmak amaçlarının, sanayide % 60 ve hizmet sektöründe ise % 59 olduğu görülmektedir. Pazar payının artırmak amacı ile yenilik yapan girişimler; sanayi sektöründe % 57 ve hizmet sektöründe % 56 olduğu görülmektedir. Yenilik yapma amaçları arasındaki maliyetin düşürülmesi amacı ise, sanayide % 53, hizmet sektöründe % 48 oranında tercih edilmiştir. Kar marjını artırmak amacı ile yenilik yapan girişimlerin oranı da sanayide % 50 ve hizmet sektöründe % 51 oranındadır. Bu sonuçlara göre, işletmelerin yenilik yapma amacı çoğunlukla cirolarını artırmaktır. Bunun yanı sıra pazar payının ve kar marjının artırılması amacıyla da işletmelerin bir kısmı yenilik yapma ihtiyacı duymaktadırlar Yenilikçi Girişimlerin Karşılaştıkları Engeller Türkiye de yılları arasında yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin karşılaştıkları engeller incelendiğinde, Şekil 9 da görüldüğü gibi genel olarak en çok güçlü fiyat rekabetinin (% 49), daha sonra devlet düzenlemelerinin (% 34) ve yeni pazarlara girişin yüksek maliyetlerinin (% 33) girişimler tarafından engel olarak değerlendirildiğini söyleyebiliriz. 257

269 Şekil 9: Yenilik Faaliyetinde Bulunan Girişimlerin Karşılaştıkları Engeller, Genel Sanayi Hizmet 49,5 50,5 48,1 29,8 31,7 27,3 32,6 34,2 29,1 30,6 30,5 34,4 35,6 32,8 25,8 Güçlü fiyat rekabeti Ürün kalitesi, tanınırlığı Yeterli parasal kaynağa Yeni pazarlara girişin Devlet ve markası üzerindeki sahip olunmaması yüksek maliyeti düzenlemelerinin ya da güçlü rekabet yasal gerekliliklerin maliyeti Şekil 9 da görüldüğü gibi, yenilikçi girişimlerin karşılaştıkları engeller arasında güçlü fiyat rekabetini sanayi kesiminde % 50, hizmet sektöründen % 48 oranında engel olarak görmektedirler. Devlet düzenlemelerinin ya da yasal gerekliliklerin maliyetini engel olarak görenler ise sanayi kesiminin % 36 ve hizmet sektörünün % 33 üdür. Yeni pazarlara girişin yüksek maliyetli olmasını engel olarak değerlendiren girişimler ise sanayi sektöründen % 34 ve hizmet sektöründen % 30 oranındadır. Yeterli parasal kaynağa sahip olmamayı engel olarak değerlendiren girişimler ise sanayi sektöründen % 31 ve hizmet sektöründen % 26 oranındadır. Ürün kalitesi, tanınırlığı ve markası üzerindeki güçlü rekabeti engel olarak değerlendiren girişimlerin oranı da, sanayi kesimi için % 32 ve hizmet sektörü için % 27 dir. Bu sonuçlara göre, yenilik faaliyeti yapan girişimler çoğunlukla güçlü fiyat rekabetini engel olarak değerlendirmekte, daha sonra devlet düzenlemelerinin, yasal gerekliliklerin ve yeni pazara girişin yüksek maliyetlerinin engel olduğu görüşünü taşımaktadırlar Girişimlerin Yenilik Faaliyetlerinde Bulunmama Nedenleri Türkiye de girişimlerin neden yenilik faaliyetlerinde bulunmadığı Şekil 10 üzerinden genel olarak değerlendirildiğinde, girişimlerin % 41 i güçlü fiyat rekabetinden dolayı yenilik faaliyeti yapmadığı, % 28 i devlet düzenlemelerinden dolayı, % 28 i yeterli parasal kaynağa sahip olmadığından, % 26 sı yeni pazarlara girişin yüksek maliyetli oluşundan ve % 24 ü talep eksikliğinden dolayı yenilik faaliyeti yapmadığı görülmektedir. Yenilik faaliyetlerinde bulunmayan girişimlerin sektörel bakımdan oranlarına bakıldığındaysa, sanayi kesiminde % 42 si ve hizmet sektöründe ise % 40 olduğu görülmektedir. Şekil 10: Girişimlerin Yenilik Faaliyetinde Bulunmama Nedenleri, ,2 42 Genel 40,2 Sanayi Hizmet 31,9 24,4 25,8 Güçlü fiyat rekabeti 23,3 22,8 Talep eksikliği 27,9 29,2 28,6 27,9 25,8 26,4 22,6 Yeterli parasal kaynağa Yeni pazarlara girişin Devlet sahip olunmaması yüksek maliyeti düzenlemelerinin ya da yasal gerekliliklerin maliyeti 258

İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI

İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI İNOVASYON 2023 SEMPOZYUM KİTAPÇIĞI 24-25 Nisan 2015 ELAZIĞ EDİTÖR Prof. Dr. Mehmet EROĞLU DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Ubeyde İPEK (Kongre Başkanı), Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet EROĞLU (Düzenleme

Detaylı

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve Düzce Üniversitesi 2015-2019 stratejik planında Düzce Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) doğrudan yer almakta olup, bu plan kapsamında ortaya konulan hedeflere ulaşılmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu

Detaylı

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs 17 7 Mart 17, Ankara İÇERİK Ankara Kalkınma Ajansı Onuncu Kalkınma Planı Bölge Planı 11-13 Bölge Planı 14-23 Ankara Kalkınma Ajansı Tarafından Sağlık

Detaylı

ETTOM e-bülten SAYI 1

ETTOM e-bülten SAYI 1 ETTOM e-bülten SAYI 1 TEKNOLOJİ TRANSFERİ NEDİR? Teknoloji Transferi; kamu, özel sektör, araştırma ve eğitim kuruluşları, sivil toplum örgütleri gibi paydaşlar arasında bilgi, deneyim ve teçhizat akışı

Detaylı

YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY

YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY «Arayüz yapılarının kullanıcı odaklı yaklaşımlarla ihtiyaca yönelik hizmetler verebilmesi için kapasitelerinin ve yetkinliklerinin arttırılması» Proje Ekibi Yürütücü: Marmara

Detaylı

Kuruluş 6 Mayıs 2000 ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ

Kuruluş 6 Mayıs 2000 ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ Kuruluş 6 Mayıs 2000 ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ 1 ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ ÜSAM Sanayi ARAYÜZ Üniversite ORGANİZASYON YAPISI GENEL KURUL YÖNETİM KURULU GENEL

Detaylı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 İÇERİK Amaç, Vizyon Hazırlık Süreci İnovasyona Dayalı Mevcut Durum Stratejiler Kümelenme ile ilgili faaliyetler Sorular (Varsa) İNOVASYON & KÜMELENME

Detaylı

www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ Öncelikler ve İhtisaslaşma Organizasyon ve Eşgüdüm Yaşam Kalitesinin Artırılması Sürdürülebilir Kalkınma Bilgi Toplumuna Dönüşüm Rekabet Gücünün

Detaylı

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara SUNUM İÇERİĞİ 1. İstanbul Sanayi Odası nın Sanayi Üniversite İşbirliğine Bakışı ve Bu Kapsamdaki Rolü 2. Sanayi- Üniversite

Detaylı

TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI ÜNİTE.1

TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI ÜNİTE.1 TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI ÜNİTE.1 TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSLERİ ve İSTE-TTO TEKNOLOJİ TRANSFERİ OFİSİ NEDİR? Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO); Akademik araştırma sonuçlarının verimli ve hızlı bir şekilde

Detaylı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kümelenme Destek Programı Fadime YILMAZ San. ve Tek. Uzmanı 1 Küme Kümeler, özellikle de aynı faaliyet alanında hem rekabet içinde olan hem de birbirleriyle işbirliği

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ... Semih ERDEN EGE MODELİ 1994 den bu yana faaliyetini sürdürmektedir. Üniversitemiz: Ar-Ge ve Sanayi ilişkilerini Türkiye için tamamen özgün bir yapısı

Detaylı

Örgütsel Yenilik Süreci

Örgütsel Yenilik Süreci Örgütsel Yenilik Süreci TEKNOLOJİ VE İNOVASYON YÖNETİMİ -Hafta 5 Örgütsel Yenilikçilik Süreci-Planlaması Dr. Hakan ÇERÇİOĞLU 1 2 1 Örgütsel Yeniliğin Özellikleri Örgütsel bağlamda yenilik, örgütü ve üyelerini

Detaylı

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI İzmir, 9.Aralık.2016 AB Ağlarıyla Güçlenen Girişimcilik Projesi HEDEF KİTLEMİZ SİVİL TOPLUM DİYALOĞU PROGRAMI İÇİNDE AB AĞLARIYLA

Detaylı

Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi

Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi TTO BİLGİLENDİRME SUNUMU ANKARA, 2017 Giriş Teknoloji transferi, fikir ve tekniklerin bir yerde geliştirilip, geliştirildiği yerde veya başka bir yerde uygulamaya

Detaylı

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 E-mail:cluster@konyacluster.com Konya Kümelenme Merkezi Konya da kümelenme faaliyetleri 2006-2007 yılında Konya

Detaylı

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları Mühendislik Fakültelerinin Araştırma ve Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkılarının Değerlendirilmesi Paneli

Detaylı

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu 1- YENİLEŞİM YÖNETİMİ / LİDERLİK Liderler, yenilikçi bir kurum için gerekli olan ihtiyaçlar doğrultusunda; Yenileşim doğrultusunda vizyonu oluştururlar, Strateji ve politikaları tanımlarlar, Farkındalık

Detaylı

2015 YILI GİRİŞİMCİLİK SERTİFİKA PROGRAMI EĞİTİM MODÜLLERİ KATALOĞU

2015 YILI GİRİŞİMCİLİK SERTİFİKA PROGRAMI EĞİTİM MODÜLLERİ KATALOĞU 2015 YILI GİRİŞİMCİLİK SERTİFİKA PROGRAMI EĞİTİM MODÜLLERİ KATALOĞU ZORUNLU EĞİTİM MODÜLLERİ ( 30 SAAT) Kodu Adı Açıklama Modül Saati Eğitim Yöntemi (*) GSER01 GSER02 GSER04 GSER14 Girişimciliğin Temelleri

Detaylı

Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri

Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri Dr. Sinan Tandoğan Girişim Destek Grubu TEYDEB TÜBİTAK TÜBİTAK Girişimcilik Destekleri: TÜBİTAK Girişimcilik Destekleri

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ Prof. Dr. Candeğer YILMAZ,... Ege Üniversitesi Rektörü EGE MODELİ 1994 den bu yana faaliyetini sürdürmektedir. Üniversitemiz: Ar-Ge ve Sanayi ilişkilerini

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİNE YÖNELİK URGE PROJE YÖNETİMİ EĞİTİM PROGRAMI T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı ? UR-GE Tebliği nin Çıkış Noktası UR-GE Tebliği nin Vizyonu ve Yapıtaşları UR-GE

Detaylı

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi toplumunda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yarattığı hız ve etkileşim ağı içinde, rekabet ve kalite anlayışının değiştiği bir kültür

Detaylı

www.novusens.com 2012, Novusens

www.novusens.com 2012, Novusens www.novusens.com İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK ENSTİTÜSÜ Vizyon... Ulusal ve uluslararası paydaşları ile sürdürülebilir büyüme ve rekabeti amaçlayan, ekonomiye ve toplumsal kalkınmaya katma değer yaratacak

Detaylı

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik AGORADA 2012 BÖLGESEL İNOVASYON STRATEJİSİNİN UYGULANMASI: BİR ADIM SONRASI 19.10.2012 / Samsun Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik Bülent Açıkgöz BM Ortak Program Yöneticisi

Detaylı

EK 10. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFERİ POLİTİKA BELGESİ

EK 10. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFERİ POLİTİKA BELGESİ 1601 TÜBİTAK YENİLİK VE GİRİŞİMCİLİK ALANLARINDA KAPASİTE ARTIRILMASINA YÖNELİK DESTEK PROGRAMI Teknoloji Transfer Ofislerine Yönelik Hazırlık, Başlangıç ve Kapasite Artırımı Sağlanması ve Uygulanması

Detaylı

TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ*

TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ* TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ* GENEL BİLGİLER 200 yılında yayınlanan 469 sayılı Kanun ile kurulan Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde; teknolojik bilginin üretilmesi, üretilen bilginin ticarileştirilmesi,

Detaylı

KONYA TEKNOKENT SELÇUK ÜNİVERİTESİ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ

KONYA TEKNOKENT SELÇUK ÜNİVERİTESİ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ KONYA TEKNOKENT SELÇUK ÜNİVERİTESİ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ PROJE VE İŞ GELİŞTİRME MERKEZİ 2006 yılında kurulmuş olan PİGEM; teknoloji transferi, girişimciliği destekleme ve inovasyona yönelik diğer

Detaylı

Türkiye ile İlgili Sorular

Türkiye ile İlgili Sorular Bilgi Toplumu İzmir Delfi Anketi 2. Tur Bilgi Toplumu İzmir çalışması ikinci tur Delfi anketine hoş geldiniz. İkinci tur 31 Ağustos 5 Eylül 2012 tarihlerini kapsayacaktır. Bu turda 1. Tur sonuçlarının

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ 2014 NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ İşbirliği - Güçbirliği Destek Programı KOBİ lerin bir araya gelerek tedarik, pazarlama, düşük kapasite kullanımı, rekabet gücü zayıflığı ve finansman gibi Ortak Sorunlara

Detaylı

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI www.sanayi.gov.tr 1 Bakanlığımız özellikle son 7 yıllık süreçte, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin desteklenmesi,

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON Z. Güldem Ökem, PhD Research Fellow Centre for European Policy Studies (guldem.okem@ceps.eu) 23 Şubat 2011, Ankara Türkiye nin Avrupa Birliği

Detaylı

Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü

Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü Teknoloji Geliştirme Alanında Üniversite Sanayi Ortak Çalışmalarında Deneyimler Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü Üniversite Sanayi İşbirliğinde Yaklaşımlar 29 Mart 2013 Elazığ Önsöz Çeşitli

Detaylı

08 Kasım 2012. Ankara

08 Kasım 2012. Ankara 08 Kasım 2012 Ankara KOBİ ler ve KOSGEB Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço veya net satış hasılatı 25 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ Bilser Dönmez YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 103 YILLIK DENEYİM 30.000+ ÖĞRENCİ 24.000 Lisans 5.600 Y.Lisans 1.600 Doktora Öğrencisi 1.700+ AKADEMİSYEN 10

Detaylı

Güncelleme: 15 Nisan 2012

Güncelleme: 15 Nisan 2012 İNOVİTA için Gözden Geçirilmiş Sürüm Dünya Bankası Türkiye Ulusal İnovasyon Sistemi Raporu ndan Özet Notlar Haziran 2009 Güncelleme: 15 Nisan 2012 1 2007 ve 2013 yılları arasını kapsayan 9. Kalkınma Planı,

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ

TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ AR-GE MERKEZLERİ İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ PAYLAŞIM TOPLANTISI FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ TURKCELL TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA & GELİŞTİRME A.Ş. SUNUM PLANI 1. UYGULAMANIN

Detaylı

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI Bölgesel Yenilik Stratejisi Çalışmaları; Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi İstanbul Bölgesel Yenilik Stratejisi Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi Önemli Not: Bu anketten elde

Detaylı

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB VE KURULUŞ AMACI KOSGEB, 1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile

Detaylı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı T.C EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ VİZYONUMUZ Proje yaklaşımını ve kümelenme yaklaşımını

Detaylı

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı M. Emrah SAZAK Daire Başkanı UR GE Tebliğinin

Detaylı

Sanayi Üniversite Đşbirliği Süreçlerinde Ekosistem Yönetimi Sanayi Üniversite Đşbirliği Faaliyetleri

Sanayi Üniversite Đşbirliği Süreçlerinde Ekosistem Yönetimi Sanayi Üniversite Đşbirliği Faaliyetleri ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ MERKEZLERİ PLATFORMU ÜSİMP 5. ULUSAL KONGRESİ SABANCI ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL 21-2222 HAZİRAN 2012 ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ SÜREÇLERİNDE EKOSİSTEM YÖNETİMİNİN ROLÜ METE MELEKSOY

Detaylı

Teknoloji Transfer Ofisi

Teknoloji Transfer Ofisi Teknoloji Transfer Ofisi 2016-17 Akademik Yılı Uyum Eğitimi TTO Tanıtımı Yrd. Doç. Dr. İlker KÖSE MEDİPOL Üniversitesi İçerik Medipol TTO Tanıtımı GYÜ Endeks Göstergeleri Nelerdir? İlk 50 ye Giren Üniversiteler

Detaylı

REKABETÇİ SEKTÖRLER PROGRAMI PROJE ÇAĞRISI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 6 NİSAN 2017 ANKARA

REKABETÇİ SEKTÖRLER PROGRAMI PROJE ÇAĞRISI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 6 NİSAN 2017 ANKARA REKABETÇİ SEKTÖRLER PROGRAMI PROJE ÇAĞRISI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 6 NİSAN 2017 ANKARA İÇERİK 1 2 3 4 TEMEL BİLGİLER GENEL KURALLAR REHBER DOKÜMANLAR ÇAĞRI BAŞLIKLARI 5 BAŞVURU SÜRECİ 6 DEĞERLENDİRME

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011 Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü Hasan Mandal 2 Haziran 2011 1 SANAYİ KURULUŞLARI İÇİN REKABET EVRİMİ 1960 lar ÜRETİM üstünlüğü ile rekabet 1970

Detaylı

SUNUM PLANI. Araştırma-Geliştirme, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı

SUNUM PLANI. Araştırma-Geliştirme, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Kasım 2017 1 SUNUM PLANI Araştırma-Geliştirme, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama (TEKNOPAZAR)

Detaylı

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği Gökhan Özertan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 6 Mart 2017 Gökhan Özertan Tarımın Geleceği 6 Mart 2017 1 / 13 Dünya Tarımında Gelişmeler Tarımın fiziksel, sosyal

Detaylı

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Daha kapsayıcı bir toplum için sözlerini eyleme dökerek çalışan iş dünyası ve hükümetler AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Avrupa da önümüzdeki

Detaylı

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009 Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009 SANGEM, bir ESO kuruluşudur Neden SANGEM? Eskişehir Sanayi Odası ESO nun öncü girişimiyle kurulan ve kâr amaçsız (non-profit) bir kuruluş olan

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON Z. Güldem Ökem, PhD Research Fellow Centre for European Policy Studies(CEPS) 23 Şubat 2011, Ankara Türkiye nin Avrupa Birliği ne Üyelik

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

TÜBİTAK ın Teknoloji Transfer Ofisleri Desteği. Prof. Dr. Yücel ALTUNBAŞAK TÜBİTAK Başkanı

TÜBİTAK ın Teknoloji Transfer Ofisleri Desteği. Prof. Dr. Yücel ALTUNBAŞAK TÜBİTAK Başkanı TÜBİTAK ın Teknoloji Transfer Ofisleri Desteği Prof. Dr. Yücel ALTUNBAŞAK TÜBİTAK Başkanı Desteklerdeki Ticarileştirme Oranı Arttı 2010 yılından itibaren Ar-Ge desteklerindeki ticarileştirme oranı % 2

Detaylı

KÜMELENME TEORİSİ VE PORTER ELMAS MODELİ

KÜMELENME TEORİSİ VE PORTER ELMAS MODELİ KÜMELENME TEORİSİ VE PORTER ELMAS MODELİ Hazırlayan: Zeynep HAS İZMİR KASIM 2013 PORTER ELMAS MODELİ Giriş Günümüz ekonomi dünyasında, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde kümelenme ve kümelenme

Detaylı

ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİSİ: KONYA TEKNOKENT-SELÇUK TTO PROF. DR BAYRAM SADE YÖNETİM KURULU BAŞKANI

ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİSİ: KONYA TEKNOKENT-SELÇUK TTO PROF. DR BAYRAM SADE YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİSİ: KONYA TEKNOKENT-SELÇUK TTO PROF. DR BAYRAM SADE YÖNETİM KURULU BAŞKANI DÜZCE-9 MAYIS 2013 KONYA TEKNOKENT SELÇUK ÜNİVERİTESİ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME

Detaylı

KOSGEB. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI Hamit SUCU ADANA HİZMET MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ

KOSGEB. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI Hamit SUCU ADANA HİZMET MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI Hamit SUCU ADANA HİZMET MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ KAPSAM KOSGEB İN GÖREVİ VE HEDEF KİTLESİ KOBİ LER KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

Detaylı

İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu

İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu Destek ve Teşvik Programları Ürün ve Üretim Geliştirme Destekleri Ticarileştirme ve Pazarlama Destekleri Araştırma-Geliştirme Destekleri Destek

Detaylı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı T.C EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ Proje yaklaşımını ve kümelenme yaklaşımını esas

Detaylı

ÇUKUROVA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ (ÇUKUROVA TEKNOKENT)

ÇUKUROVA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ (ÇUKUROVA TEKNOKENT) ÇUKUROVA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ (ÇUKUROVA TEKNOKENT) Adana Sanayi Odası 24.02.2014 Prof.Dr. Kadir AYDIN Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sanayi ve Ticaret

Detaylı

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ KISA ÖZET WWW.KOLAYAOF.COM 1 İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 : Temel Kavramlar..3 ÜNİTE 2:Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin Yayılması..4 ÜNİTE 3:Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve

Detaylı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTGV, 1 Haziran 1991 de bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Türk Sanayii nin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü artırmak amacıyla, teknolojiye dayalı inovasyonun

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER)

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) 1.KOBİ PROJE DESTEK PROGRAMI İşletmelere özgü sorunların işletmeler tarafından projelendirildiği ve projelendirilen maliyetlerin desteklenebildiği bir programa ihtiyaç

Detaylı

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu Dr.Mesud ÜNAL 03 Ekim 2016 1/24 Sunum Planı Küresel Rekabette ARGE ve İnovasyonun Önemi Küresel Rekabetin ARGE Boyutu ve İnovasyon Boyutu Küresel Rekabet sürecinde

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE)

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE) 1 T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE) Türkiye, artan dış ticaret hacmi ve ekonomik performansı ile dünya ekonomisinde önemli bir aktör haline gelmiştir.

Detaylı

1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı

1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı Ahmet Rıza Balım Teknoloji Transfer Mekanizmaları Destekleme Grubu Kom. Sekreteri Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Değişen

Detaylı

SELÇUK TTO GÖREVLENDİRME ETKİNLİK RAPOR FORMU ETKİNLİK DETAYLARI

SELÇUK TTO GÖREVLENDİRME ETKİNLİK RAPOR FORMU ETKİNLİK DETAYLARI Doküman No Sayfa No 1/1 Etkinlik Yer Tarih 12.12.2013 ETKİNLİK DETAYLARI KOSGEB-GİZ ANADOLU DA EKONOMİNİN DESTEKLENMESİ PROJESİ Konya Teknokent Ardıçlı Toplantı Salonu Saat 10.00 16.00 Katılımcı/ları TTO

Detaylı

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı. X. KOBİ İ ZİRVESİİ İ REKABET GÜCÜ İÇİN ULUSLARARASILAŞMA VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı 13 Şubat 2014 KOSGEB KOSGEB,

Detaylı

TÜRKİYE NİN ÜSİ ODAKLI SÜREÇLERİ 2011-2014 (23.BTYK - 27.BTYK) 2014 ve Sonrası (27. BTYK - )

TÜRKİYE NİN ÜSİ ODAKLI SÜREÇLERİ 2011-2014 (23.BTYK - 27.BTYK) 2014 ve Sonrası (27. BTYK - ) TÜRKİYE NİN ÜSİ ODAKLI SÜREÇLERİ 2011 öncesi ( - 23. BTYK) 2011-2014 (23.BTYK - 27.BTYK) 2014 ve Sonrası (27. BTYK - ) ANA HEDEF 2023 YILINDA DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİSİ OLMAK!!! 500 Milyar

Detaylı

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI 1 TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI Mart 2011 - Antalya 2 KOSGEB ORGANİZASYONEL YAPISI KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilgili

Detaylı

Bilginin Teknolojiye Dönüşümü. Teknoloji Transfer Ofisi. Teknoloji Transfer Ofisi.

Bilginin Teknolojiye Dönüşümü. Teknoloji Transfer Ofisi. Teknoloji Transfer Ofisi. www.atatto.com.tr +90 442 282 2006 +90 442 282 2006-124 info@atatto.com.tr Atatürk Üniversitesi Yerleşkesi ATA Teknokent B Blok No: 113, 25240 Yakutiye/Erzurum/TÜRKİYE www.atatto.com.tr Atatürk Üniversitesi

Detaylı

ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI. ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO

ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI. ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO Gazi TTO nun Amacı Gazi Üniversitesi bünyesindeki bilimsel ve teknolojik bilginin toplumsal faydaya ve ekonomik değere dönüşümünü ve

Detaylı

YRD. DOÇ. DR. BİROL MERCAN ÖZGEÇMİŞ KİMLİK BİLGİLERİ. AKADEMİK ÜNVANLARI (Üniversitesi ve Tarihi ) YÜKSEK LİSANS TEZİ VE DANIŞMANI

YRD. DOÇ. DR. BİROL MERCAN ÖZGEÇMİŞ KİMLİK BİLGİLERİ. AKADEMİK ÜNVANLARI (Üniversitesi ve Tarihi ) YÜKSEK LİSANS TEZİ VE DANIŞMANI YRD. DOÇ. DR. BİROL MERCAN ÖZGEÇMİŞ KİMLİK BİLGİLERİ Adı ve Soyadı Birol Mercan Doğum Yeri Karaman Doğum Tarihi 29.05.1968 Yabancı Dili Almanca Uzmanlık Alanı Kümelenme, İnovasyon, Rekabet Medeni Durumu

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 Bu Yönergenin amacı; Yeditepe Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisinin yönetimi ve

Detaylı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı A. Hakan ÖZDEMİR 31 Mayıs 2010 Vakfımızın Kuruluşu TTGV, 1 Haziran 1991 de bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Türk Sanayii nin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü

Detaylı

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Altan Özkil Atılım Üniversitesi Sav. Tekno. Uyg. ve Arşt. Merkezi Müdürü Prof.Dr. Hasan AKAY Atılım Üniversitesi Rektör Yardımcısı ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce

Detaylı

TÜBİTAK TEYDEB 2.0 Yeni Destek Sistemi Dönüşümü

TÜBİTAK TEYDEB 2.0 Yeni Destek Sistemi Dönüşümü TEYDEB 2.0 Yeni Destek Sistemi Dönüşümü Temmuz 2017 Önerilen Sistemin Kapsamı Yenilikçi fikirlerin yaratılması, değerlendirilmesi ve dönüştürülmesini kolaylaştıran Doğrudan ve arayüz destek mekanizmaları

Detaylı

BSTB: Kümelenme Destek Programı

BSTB: Kümelenme Destek Programı BSTB: Kümelenme Destek Programı ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞE GİDEN YOLDA KÜMELENME: ADANA-SAĞLIK TURİZMİ KÜMELENME TOPLANTISI 11/12/2012 1 Küme ne değildir? Net bir tanım yapmak mümkündür ancak bu yönde

Detaylı

Türkçe'de daha çok yenilik olarak kullanılan, Latince innovatus'tan türetilen, İngilizcede innovation sözcüğü karşılığında inovasyon kelimesi

Türkçe'de daha çok yenilik olarak kullanılan, Latince innovatus'tan türetilen, İngilizcede innovation sözcüğü karşılığında inovasyon kelimesi İNOVASYON Türkçe'de daha çok yenilik olarak kullanılan, Latince innovatus'tan türetilen, İngilizcede innovation sözcüğü karşılığında inovasyon kelimesi kullanılmıştır. Bu yaklaşımın benimsenmesindeki temel

Detaylı

ATA Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisi (ATA TTO ) Hizmetlerinin Tanıtımı

ATA Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisi (ATA TTO ) Hizmetlerinin Tanıtımı ATA Teknokent ve Teknoloji Transfer Ofisi (ATA TTO ) Hizmetlerinin Tanıtımı Teknokent Nedir? Teknokentler, üniversiteler, araştırma kurumları ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içerisinde araştırma, geliştirme

Detaylı

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ Ocak 2014 T. C. EKONOMİ BAKANLIĞI 1 VİZYONUMUZ Proje yaklaşımını ve kümelenme yaklaşımını esas alan yerel dinamiklerin harekete geçirilmesine

Detaylı

İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır.

İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. İNOVASYON İNOVASYON NEDİR İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. Daha önce çözülmemiş sorunları çözmeyi, Daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermeyi, Var olan

Detaylı

AR-GE POLİTİKALARI VE ARAŞTIRMA ALTYAPI DESTEKLERİ. Özgür Kadir ÖZER

AR-GE POLİTİKALARI VE ARAŞTIRMA ALTYAPI DESTEKLERİ. Özgür Kadir ÖZER AR-GE POLİTİKALARI VE ARAŞTIRMA ALTYAPI DESTEKLERİ Özgür Kadir ÖZER 11 Onuncu Kalkınma Planında bilim, teknoloji ve yenilik Araştırma altyapı yatırımları 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine

Detaylı

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi, Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi, İçerik Genel Bakış Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Türk Patent Enstitüsü ve Görevleri Eskiden hammadde kaynaklarına ve sermaye birikimine sahip olan ülkeler güç ve kontrol

Detaylı

Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri. Mahmut Kiper TTGV, Başuzman

Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri. Mahmut Kiper TTGV, Başuzman Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri Mahmut Kiper TTGV, Başuzman Misyonlar: Üniversite: bilimsel ilerlemenin temel üreticileri Sanayi : yeni teknolojilerin ve buna bağlı

Detaylı

BİLİM KURULLARI İLE ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ ÇEŞİTLENDİRİLEREK SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRİLMESİ

BİLİM KURULLARI İLE ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ ÇEŞİTLENDİRİLEREK SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRİLMESİ II. AR-GE MERKEZLERİ İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ ZİRVESİ KAMU-ÜNİVERSİTE -SANAYİ İŞBİRLİĞİ BİLİM KURULLARI İLE ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ ÇEŞİTLENDİRİLEREK SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRİLMESİ VOLKAN İTFAİYE ARAÇLARI

Detaylı

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr ANKARA KALKINMA AJANSI www.ankaraka.org.tr TÜRKİYE'NİN En Genç Kalkınma Ajansı Ankara Kalkınma Ajansı bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak, bölgenin rekabet gücünü artırmak ve gelişimini hızlandırmak

Detaylı

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri TERSİNE MENTORLUK Tersine mentorluk, öğrenmeyi teşvik eden ve jenerasyonlar arası ilişkiyi kolaylaştıran yenilikçi bir mentorluk uygulamasıdır. Mentor rolünde genç ve düşük kıdemli bir kişi bulunurken,

Detaylı

AJANDA HAKKIMIZDA EĞİTİMLERİMİZ. Biz Kimiz? Vizyonumuz Misyonumuz Değerlerimiz. Eğitim Bölümlerimiz Eğitim İçeriklerimiz

AJANDA HAKKIMIZDA EĞİTİMLERİMİZ. Biz Kimiz? Vizyonumuz Misyonumuz Değerlerimiz. Eğitim Bölümlerimiz Eğitim İçeriklerimiz AJANDA HAKKIMIZDA Biz Kimiz? Vizyonumuz Misyonumuz Değerlerimiz EĞİTİMLERİMİZ Eğitim Bölümlerimiz Eğitim İçeriklerimiz BİZ KİMİZ? Eğitim Sektöründe 11 yıllık tecrübe ve bilgi birikimine sahip olarak yola

Detaylı

Günümüzde en önemli rekabet gücü. Araştırma ve Geliştirme AR-GE. Günümüzde en önemli Ar-Ge Nedir? Yrd. Doç. Dr. M. Volkan Türker

Günümüzde en önemli rekabet gücü. Araştırma ve Geliştirme AR-GE. Günümüzde en önemli Ar-Ge Nedir? Yrd. Doç. Dr. M. Volkan Türker Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü Teknoloji ve Yenilik Yönetimi Dersi Araştırma ve Geliştirme AR-GE Yrd. Doç. Dr. M. Volkan Türker 1 Günümüzde en önemli rekabet gücü Daha önce değindiğimiz

Detaylı

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ KARAMAN ELMA PANELİ PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ 25 NİSAN 2016 Hazırlayanlar Uzman İsmail ARAS Uzman Hakan ANAÇ Araştırma, Etüt ve Planlama Birimi GİRİŞ Dünyanın en büyük elma üreticilerinden olan ülkemiz ve

Detaylı

İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular. Atilla Hakan ÖZDEMİR

İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular. Atilla Hakan ÖZDEMİR İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular Atilla Hakan ÖZDEMİR PhD, MBA, PMP Biyoteknoloji Sektörel İnovasyon Sistemi Semineri 3 Nisan 2013, Ankara İrlanda Göstergeler 2005 2012 Nüfus

Detaylı

BARTIN ÜNİVERSİTESİ PROJE VE TEKNOLOJİ OFİSİ GENEL KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞMA İLKE VE ESASLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BARTIN ÜNİVERSİTESİ PROJE VE TEKNOLOJİ OFİSİ GENEL KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞMA İLKE VE ESASLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar BARTIN ÜNİVERSİTESİ PROJE VE TEKNOLOJİ OFİSİ GENEL KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞMA İLKE VE ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1. Bu Yönerge Bartın Üniversitesi Rektörlüğüne

Detaylı

İşletmelerin Karşılaştığı Tehdit Nedir? Zafer-İn Operasyonu nun Hedefleri Nedir?

İşletmelerin Karşılaştığı Tehdit Nedir? Zafer-İn Operasyonu nun Hedefleri Nedir? İşletmelerin Karşılaştığı Tehdit Nedir? Pek çok işletme, sektördeki yeniliklere ve değişen taleplere hızlı uyum sağlayamadığı için rekabet edemez ve hatta devamlılığını sağlayamaz hale gelebilmektedir.

Detaylı

İVEDİK OSB. Misyon-Vizyon

İVEDİK OSB. Misyon-Vizyon İVEDİK OSB Misyon-Vizyon Ankara nın ve üyelerinin; ulusal ve uluslararası ticaretten daha fazla pay alan, rekabet gücüne ulaşmış siyasi ve ekonomik oluşumları kendi yararı doğrultusunda kullanabilen, varlık

Detaylı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs 2013 - Düzce 1

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs 2013 - Düzce 1 Mayıs 2013 - Düzce 1 İçerik Giriş Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinde En Somut Ara Yüzler: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ülkemizde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Bölgesel

Detaylı

%25 - %90 6-12 19/02/2014 gen@istka.org.tr. %25 - %90 6-12 18/02/2014 evk@istka.org.tr 200.000 1.500.000 200.000-10.000.000 25.000.

%25 - %90 6-12 19/02/2014 gen@istka.org.tr. %25 - %90 6-12 18/02/2014 evk@istka.org.tr 200.000 1.500.000 200.000-10.000.000 25.000. Program Adı / Kodu Afetlere Hazırlık Mali Destek Programı ISTKA/2014/AFK Verimli ve Temiz Enerji Mali Destek Programı (İşletmeler) ISTKA/2014/EVI Verimli ve Temiz Enerji Mali Destek Programı ISTKA/2014/EVK

Detaylı

İhracat Genel Müdürlüğü KOBĠ ve Kümelenme Destekleri Daire BaĢkanlığı. Hatice ġafak ERGÜN Uzman

İhracat Genel Müdürlüğü KOBĠ ve Kümelenme Destekleri Daire BaĢkanlığı. Hatice ġafak ERGÜN Uzman İhracat Genel Müdürlüğü KOBĠ ve Kümelenme Destekleri Daire BaĢkanlığı Hatice ġafak ERGÜN Uzman ULUSLARARASI REKABETÇĠLĠĞE GĠDEN YOLDA KÜMELENME SAMSUN KONFERANSI 7 Aralık 2012 / Samsun Devam ediyoruz...

Detaylı

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ Amaç BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Madde 1. Bu yönergenin amacı, Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi nin (KOÜ TTO),

Detaylı