EYLÜL Ya atma deali. Horlama Çözümsüz De il Sefer-i Hümâyûna Ç kan Kitaplar Ku lar n Fizi indeki Mükemmellik Beyaz Alt n Lityum

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "EYLÜL 2010. Ya atma deali. Horlama Çözümsüz De il Sefer-i Hümâyûna Ç kan Kitaplar Ku lar n Fizi indeki Mükemmellik Beyaz Alt n Lityum"

Transkript

1 EYLÜL 2010 YIL 32 SAYI 380 ISSN Yansan da yang n söndürmek sana dü üyor, Vicdan n sana kendini ate e at diyor; Ate sürekli harl yor, alevler co uyor, Tulumban al yeti ki, herkes seni dü lüyor. Ya atma deali Horlama Çözümsüz De il Sefer-i Hümâyûna Ç kan Kitaplar Ku lar n Fizi indeki Mükemmellik Beyaz Alt n Lityum

2 Bugüne kadar hiçbir ideoloji, insanlar uzun zaman bir arada tutmay ba aramad. Bir arada tutmak öyle dursun, böyle bir beraberli in gerektirdi i artlar dahi tam olarak ortaya koyamad. Ne yak n tarih itibar yla dünyan n büyük bir bölümüne hükmetme konumunda bulunan Bat l ülkeler, ne do udaki sosyalist ve komünist milletler ne de varl -yoklu u müsâvi, Cemil Meriç in ifadesiyle Âraftakiler diyece imiz ba ms zlar.. evet hiçbiri onca iddias na ra men dünyaya kal c bir huzur ve güven veremedi. Vaad edilenlerin verilemeyi i, al c konumunda bulunanlar n güvenini temelden sarst gibi, verilenlerin evrensel olamay, insanl bütünüyle kucaklayamay ve insan tabiat na mülâyim gelmeyi i de, herkeste bir güven bunal m meydana getirdi; dahas bundan böyle vaad edilecek eylere kar da bir ku ku ve tereddüt hâs l etti. Art k bugün insanl k kendine teklif edilen herhangi bir sisteme kar biraz üpheci, biraz endi eli, biraz da müstehzî.. zira o, bugüne kadar cebren içine çekildi i hiçbir sistemin tam i lemedi i, i letilemedi i inanc nda. Demek ki bu sistemlerin hepsinde ciddî eksiklikler vard ; bu da onlar n ortaya koyduklar bir k s m gü EYLÜL 2010

3 zellikleri al p götürüyordu ve insanlar n haf zalar nda sadece esefli birer hülya ve y k k birer rüya kal yordu. Mekanik bir sistemde küçük bir parçan n eksikli i, o mükemmel sistemi bir enkaz y n haline getirdi i gibi, büyük iddialarla ortaya at lan ideolojiler de büyük ölçüde be er tabiat na ters olmalar, her kesimi kucaklayamamalar, vaad ettiklerini gerçekle tirememeleri, insanl n ihtiyaçlar na cevap verememeleri; dahas bir k s m insanî de erleri göz ard etmeleri, hatta baz lar itibar yla, insanlar aras nda kin, nefret ve gayz duygular n körüklemeleri aç s ndan, günümüzdeki ideolojilerin hemen hepsi art k birer dü ünce enkaz hâline gelmi tir veya toplumlar taraf ndan öyle alg lanmakta d r. Dolay s yla da denebilir ki, bugün, küçük bir az nl n d nda, hemen herkes sars k, herkes ümitsiz, herkes ku kulu bir bekleyi ve sebepler üstü bir aray içinde. Bu itibarla da, evvelâ millet olarak bizim, sonra da topyekün insanl n, iradelerimize fer, gözlerimize nur ve gönüllerimize ümit kazand racak ve bizi yeni inkisarlara u ratmayacak yüksek bir mefkûreye ihtiyac m z var. Aklî, mant kî, hissî bo luklar olmayan ve yukar da söz konusu edilen olumsuzluklara kar kapal bulunan, artlar el verdikçe de realize edilebilen bir mefkûre ve bir gâye-i hayale ihtiyac m z var. Yeryüzünde dü ünce dünyalar n n merkez de i tirdi i, temel ve kal c alâkalar n ah slar âleminden fikirler âlemine kayd, üst üste yan lmalar n insanlar bundan sonraki tespitlerinde daha hassas olmaya zorlad bir dönemde ya yoruz. Bu genel durum e er bir k s m tutarl stratejilerle de erlendirilebilir ve toplumdaki metafizik gerilim ve birkaç as rl k aktivite yüksek bir ideal etraf nda iyi organize edilebilirse, bugün olmasa da çok yak n bir gelecekte, büyük ço unluk itibar yla insanl k belli ölçüde de olsa bu câzibe merkezinin çevresinde mutlaka bir araya gelecektir. Ne var ki, her eyden evvel, o yüksek gâye-i hayalin belirlenmesi icap eder. Bugüne kadar böyle oldu u gibi imdilerde de pek çok millet, belli politikalar bulundu u halde bu politikalar n sa lam bir mefkûre ile irtibatland ramad klar ndan dolay hep sallant lar ya am ve insanlar n gönüllerine girme konusunda ciddî bir mesafe alamam lard r. Bu durum, medeniyet ve demokrasi ad na tam oturakla amam ülkelerde daha çok hissedilse de, kendilerini medeniyet muallimi ve demokrasinin de üstad sayan milletler için de ayn yla geçerlidir. D görünü leri ne kadar parlak olursa olsun, propagandalar ne söylerse söylesin, bugün onca atafat, debdebe ve ihti ama ra men büyük gibi görünen pek çok devlet, parlak, imrendirici ideal bir gelecek ve seviyeli bir hayat vaad etmekten daha ziyade, pragmatik yörüngede hareket ediyor olman n muvakkat aldatmacalar yla gafil y nlar oyalamada ve yar nlar ad na hiçbir ey söyleyememekte, dahas kalb, ruh ve vicdanlar da hep aç b rakmaktad r. imdi bize, bütün bu olumsuzluklar da göz önünde bulundurarak kendi de erlerimizi esas al p, ileriye mâtuf onlar n üzerinde üretece imiz politika ve tasar larda hep yüksek bir gâye-i hayal takip etmek dü mektedir ki, politikalar m zda istikrar olabilsin; olabilsin de bu iki gücü müsademeye meydan vermeden ayn yönde kullanabilelim. Müsademeye meydan vermeden diyoruz; zira herhangi bir faaliyet veya hareket ne kadar samimî duygularla da temsil edilse her zaman yap c olmayabilir. Niyet, do ru i lerin mânevî bir buudu olarak âyân- takdir bir i say lsa da, yanl i lerin vasf oldu unda kat iyen ayn mânây ifade etmez. Herhangi bir hareket, motivasyon durumuna göre yap c da olabilir, y k c da. Plân ve projede ak l, mant k ve hislerin bir de er ifade etti i yerde, hissî bo luklar n bulunmamas yan nda sa lam bir temsil de çok önemlidir. Bazen, her biri tek ba na iyi say lan i ler bile, teâruzlar ve tesâkutlar a nda birbirini yok edebilir. Herhangi bir yiyecek maddesini yuvalar na ta mak isteyen kar ncalar n, hedef farkl l ya da onlar n hareket EYLÜL

4 etme mü terek insiyak programlar n n muvakkat his dalgalar kar s nda alabora olmas yla, biri o tarafa-biri bu tarafa zorlad klar nda bütün enerjilerini tükettikleri hâlde kat iyen hedefe yakla amad klar gibi, hiçbir ideali ve gâye-i hayali bulunmayan, bulunsa da ona göre zihnî haz rl olmayan toplumlar da hep hareket ederler ama, asla mesafe alamazlar; zira mesafe alma evvelâ, vicdan n sayg duyaca ve iç insiyaklar n bir ibadet ne vesi içinde temayül gösterece i yüce bir hedefin belirlenmesine; sonra, mevcut artlar ve ortama göre kusursuz bir organizasyona; bunu müteakip de, ayr ayr devrelerdeki enerjinin ayn noktaya yönlendirilmesine; yani farkl kesimlerdeki bilgi birikimi, tecrübe ve bloke gücün o gâye-i hayalin emrine verilmesine ba l d r. Millî Mücadele esnas nda bütün ferdî faaliyetler, hür ve müstakil bir Türkiye gerçekle tirme istikametinde yo unla m t. Oldukça basit fakat her kesimce sayg duyulan bu mefkûre, aklî, mant kî, hissî bütün bo luklar dolduracak ve bütün hareketleri tek bir noktaya teksîfe yetecek güçteydi ve i te bu güç, art- âdi plân nda hedeflenen hususlar gerçekle tirmeye yetti. Ancak her zafer ve muvaffakiyet beraberinde rehavet de getirece inden, mefkûrenin her zaman renk atmadan bütün canl l yla mevcudiyetini devam ettirmesi de bir hayli zordur. Biz bu zor i te ne kadar ba ar l olmu uzdur, onu tarihin de erlendirmesine b rakal m. E er zaferler ya ayan bir toplumu yüksek mefkûrelere uyar c yeni sebeplerle beslemezseniz, metafizik gerilimin gev emesi ve fütur fasit dairelerinin ya anmas kaç n lmaz olur. Gerçi, böyle bir gerilim gev emesini sadece zaferlerle gelen rehavete ya da ba ar sarho lu una veya zaman zaman insan tabiat nda kendini hissettiren bir kabz hâline, bir umursamazl a vermek her zaman isabetli olmayabilir. Zira bazen; güven vaad etmeyen lider ve rehberlerin tereddüt do- uran tav rlar.. bazen onlar n yeteneklerinin s n rl l.. bazen ayd nlar n ufuksuzlu u; öyle ki, milleti ta mak istedikleri ufkun ötesini de- il berisini bile görememeleri.. bazen milletçe içinde ya ad m z durumu tam kavrayamama ve motivasyon eksikli i.. bazen Makyavelist ve pragmatist dü üncelerin dinî ve millî de erlerin önüne geçmesi... gibi hususlar hem dü ünce hayat m zda hem de hareket ve aksiyonlar m zda çatlamalar meydana getirebilir. Bugün biz, bu mahzurlar n hepsinin söz konusu olabilece i bir atmosferin do urdu u de i ik krizler silsilesiyle kar kar ya bulunuyoruz. Hemen her zaman kendimizi salma ve çözülecekmi gibi bir da n kl k içinde bulunma görünümü sergilemekteyiz. Böyle bir durumun, dü manlar n i tihas n kabartaca nda, dostlar da inkisara u rataca nda üphe yok; dahas millî hayat m zda bu ölçüde aklî, mant kî, hissî bo luklara meydan vermeye devam edersek hafizanallah gerçekten devrilebiliriz de. Milletimizin böyle bir dü ü le meydana gelmesi mukadder görünen fezâyi ve fecâyii ya amamas için, üçüncü s n f ülkelere mahsus, hedefsizlik, sömürülebilirlik ve vesâyette ya ama psikolojisinden bütün bütün s yr larak, Allah a dayan p, sa ye sar lmaya, ilâhî tevfiki millî birlik ve beraberlikte aramaya, sonra da kendimiz olmaya ve kendi yüksek ideallerimizi takip etmeye mecburuz. ç içe uçurumlarla kar kar ya kald m z, köprülerin y k l p yollar n yürünmez hâle geldi i ve milletimizin, tarihinde az ya anan türden de i ik imtihanlarla sars ld bir f rt nal zaman diliminde, al lagelen formdaki tasar larla bütün bu olumsuzluklar n üstesinden gelinemeyece i aç kt r. Böylesine ola anüstü hâller, insanüstü gayret ve fevkalâde bir performans isteyen hâllerdir ve böyle hâller bazen planlar yla, projeleriyle, stratejileriyle ve bunlar üretecek cins dima lar yla, ya ama yerine ya atmaya ömürlerini adam temsilci kahramanlar yla, ayn zamanda baz milletler için birer tarihî milât da olagelmi tir. Onun içindir ki, büyük bir millet olmay dü ledi imiz u günlerde, uzmanca plân ve projelerin lüzumuna inanman n yan nda, EYLÜL 2010

5 hatta ondan da önce, büyük bir millet olma mefkûresine ba l ideal nesillerin yeti tirilmesi zaruretine inan yoruz. Dar bir dairede de olsa böyle bir mefkûrenin belli ölçüde gerçekle mesi ve örneklerini birkaç bin insanla ortaya koyarak, t pk Millî Mücadele de oldu u gibi, yurdunu yuvas n terk edip dünyan n dört bir yan na hicretler te kiliyle, her tarafa millî ruh fidelerini dikmeye çal malar, gelece in büyük Türkiye sinin dünyadaki karakollar n haz rlamalar, gittikleri her yerde kendi ruh ve mânâ dünyalar n sergilemeleri, milletimizin tarihin derinliklerinden gelen itibar n yeniden ortaya ç kar p onu, devletleraras muvazenedeki hakikî yerine oturtmaya gayret etmeleri ve bütün bunlarda belli ölçüde muvaffak da olmalar, yüksek bir mefkûreye dilbeste olmu ideal nesillerin neler yapabileceklerini gösterme bak m ndan önemli misaller olsa gerek. Bugün, dünyan n en güçlü devletlerinin de- i ik lobi faaliyetlerinden kendilerini tan tmaya kadar milyarlar harcayarak hâlledemedikleri pek çok problemleri, bu hasbîler kadrosu, bazen aç, bazen susuz; ama her zaman imanl, ümitli, azimli ve yine ifadenin Âkifçesiyle; Allah a dayan p, sa ye sar l p, hikmete de râm olmalar yla bir hamlede, bir nefhada halledebiliyorlar. te böyle harika bir olu um ne küçümsenmeli, ne tesadüflere verilmeli ne de gidilen ülkelerin azizli inde aranmal d r. Bu fevkalâde hareketteki s r, samimî gönüllerin Allah a yönelmesinde ve azizli i tarihin derinliklerinden gelen bir millete, Cenâb- Hakk n ekstradan ihsanlar nda aranmal d r.. evet her ba ar da oldu u gibi bunda da gayret, samimiyetle çarpan sinelerden; vefa, milletten; tevfik de Allah tand r. Tarihin en güç dönemlerinde, çaresizliklere meydan okuyor gibi birdenbire f k r p ortaya ç kan ve onca yoklu a ra men hep varl k cilveleriyle serpilip geli en harika hamleler gibi, günümüzde de, pek çok tazyik, iftira, isnat ve insafs zca karalamalara ra men, askerî birliklerin millî mar larla güle-oynaya ölüme yürüdükleri gibi, bu vefal milletin ona yak r fedakâr evlâtlar da, ellerinde ilim, irfan me aleleri, gelece in büyük ülkesi ad na sürekli gurbete, hasrete, mahrumiyete yürüyorlar. Senelerden beri hiçbir fire vermeden, milletimiz ve ülkemiz hesab na çok önemli bir misyon edâ eden bu insanlar n, hiç bitmeyen güç kaynaklar imanlar, hiç sönmeyen a k u heyecan menbâlar da millî mefkûreleridir. Bu iki dinami in ne hayatî bir önem ifade etti ini bilmeyenler, inanç ve mefkûrenin insana neler yapt rabilece ini bir türlü ak l edemediklerinden yer yer kin, nefret kar m bir ku kuyla, zaman zaman da hezeyanla an bir haz ms zl kla; Acaba bütün bunlar nas l oluyor? Bu i te bunlar n ne ç karlar var? diyor, idealsizliklerini ortaya koyuyorlar. Her eyden evvel yüksek bir mefkûre, ideal nesilleri harekete geçiren bir mar, onlar n bitmeyen enerjilerini besleyen bir dinamo, a k u heyecanlar için dupduru bir kaynak ve kaderlerini semalara hayk ran bir co kudur. Böyle bir mefkûre sayesinde, mü terek harekete dönü üp, katlanarak büyüyen ferdî gayretler, ayr bir derinli e, ayr bir debiye ve tabiî ayr bir ritme ula arak, tepeleri a ma pahas na da olsa kendine mutlaka bir mecrâ bularak yoluna devam edecektir. nsanl n karanl klar içinde bocalad bir dönemde, çölün ba r ndan f k r p ç kan ve bir hamlede dünyan n mâkûs kaderini de i tiren, bir nefhada üç k t ada ümidin sesi-solu u olup inleyen o bir avuç ilk mücahitlerin en önemli güç kaynaklar imanlar ve o imanla her zaman gönüllerinde köpürüp duran ilhamlar ba kalar n n sinelerine bo altabilme idealleriydi. Asya steplerinden kalk p Anadolu ya yürüyen ve bir a iretten koskoca bir cihan devleti ç karan Osmanl serencâmesinin arkas nda da ayn dinamikler vard ; tabiî Millî Mücadele yi gerçekle tiren kahramanlar n dima lar nda da. Yirminci asr n ortalar na do ru hiçbir hayat emâresi ta- mayan Hintli kalabal klar hürriyet ve istiklâle yürüten büyük heyecan n temelindeki güç de o milletin iman, ümidi ve kendileri olarak EYLÜL

6 kalabilme-ya ayabilme mefkûresinden ba ka bir ey de ildi. Ne var ki, insanlar n sinelerinde böyle bir ate i tutu turup onlar harekete geçirecek idealin de bir disiplinler ideali olmas ve bir nizama ba l olmas gerekir. n a edilecek bir âbideden evvel onu te kil edecek unsurlar n sa laml, her parçan n bir di eriyle uyumu ve hedeflenen esteti e mü terek katk lar çok önemlidir. Bütünü meydana getiren parçalarda elveri lilik, uyum dü ünülmeden, ortaya konan eserde mükemmelli e ula lamaz.. evet, ferdî gayret ve hamleler, mü terek harekete göre disipline edilemez ve iyi bir motivasyon sa lanamazsa, fertler aras müsâdeme kaç n lmaz olur. Dolay s yla da nizam bozulur, her hamle bir ba ka harekete ra men cereyan etmeye ba lar ve kesirli say lar n çarp m nda oldu u gibi her i lem, gider de erlerin dü mesini ve keyfiyetin s f rlanmas n netice verir. Bu itibarla, daha önce de i aret edildi i gibi, zarar veriyor mülâhazas yla ferdî enerjiler kat iyen söndürülmemeli, aksine, mümkün oldu unca zerresi dahi zâyi edilmeden, daha önceden belirlenmi bulunan gâye-i hayali gerçekle tirme yönüne kanalize edilmeli ve ruhlardaki müsademe ahlâk giderilerek onun yerine mutabakat anlay yerle tirilmeli, hatta mümkünse her fert bu konuda artland r lmal d r. Bütün dinler, o geni kapsaml misyonlar içinde, bilhassa bu anlay tespit etmek için gelmi lerdir denebilir. Evet her din, ferdî enerjileri zapturapt alt na al p bütün mevcut bloke gücü yeni bir medeniyet ve yeni bir umran ça- na yürümenin önemli bir dinami i hâline getirmi tir. Din rehberli inde her fert, hürriyet ve ahsî faaliyetlerini, toplumun hareket ve faaliyetleriyle dengeleyerek, t pk fezada herhangi bir peykin, bir câzibe merkezi etraf nda, ona ba l hareket etti i ayn anda, kendi çevresinde de dönmesi gibi o da, bir yandan kendi iradesinin hakk n verip özgürce davran rken, di er yandan da ba kalar yla olan hareket bütünlü- ünü koruyup iki hamleyi birden gerçekle tirebilmi tir. Zaten, bütünlük ve denge, daha sa lam bir organizasyona ba lanmam sa, parça parça hareketler ne kadar canl ve çal ml da olsa, umumî maksat istikametinde birbirlerini desteklemeleri öyle dursun, bazen hareketsizlikten daha kötü sonuçlar da do urabilirler. Hâs l, ister hareketsizlik ister harekette disiplinsizlik ikisi de farkl birer ölüm demektir. Fertleri böyle bir ölümle sars lm milletlerin elenip tarihin d nda kalmalar ise kaç n lmazd r. nsanlarda münferit hareket etme duygusu, biraz bencillikten, biraz herkesin kendine güvenmesinden ve iktidar n n s n rlar n bilememesinden, biraz da, birlik ve beraberlik ruhunun, kolektif faaliyetlerin, vifak ve ittifak n, nas l ses getiren bir inayet ça r s oldu unun sezilememesinden kaynaklanmaktad r. Bütün bunlar n yan nda bazen de öhret, an, ahsî ç kar gibi hususlar da ferdî mülâhazalar öne ç karabilir.. hatta bu mülâhazalar yla, bir dönemde reh-i sevdâ deyip Allah r zas için soluk solu a ko up durdu u hizmet saflar ndan ayr larak, kendini yeme-içme-yatma- trahta bulunma insiyaklar na salan ve çevrelerini, hedeflerini bütün bütün unutan tâli sizler de ç kabilir. Hedef unutulup ortada gâye-i hayal kalmay nca, kim olursa olsun art k egoizman n a na dü ülmesi, hizmet a k u evkinin yerini cismanî arzular n almas ve ba kalar için ya ama duygusunun sönmesi kaç n lmaz olacakt r. Bu aç dan denilebilir ki, bugün bizim meseleler üstü en büyük meselemiz; millet fertlerinin ruhunda yeniden bir kere daha ya atma arzusunu tutu turarak, onunla idealleri aras na girmi bulunan bütün yabanc mülâhazalar ay klad ktan sonra onun durgunla m gibi görünen enerjisini harekete geçirip, iyi bir motivasyon ve disiplinli bir faaliyetle onu bir kere daha tarihî mefkûresine do ru yürütmektir. Böyle bir harekette, köylü-kentli, ayd n-esnaf, talebe-muallim, cemaat-hatip bütün kesimleriyle toplumun bu mü terek hareketine yörünge te kil edecek fasl- mü tereklerin belirlenmesinde de zaruret vard r. Bu fasl- mü terekleri EYLÜL 2010

7 buna ortak payda da diyebiliriz milletimizi, dünya devletleri aras nda önemli bir muvazene unsuru haline getirmek.. ferden-ferdâ ne pahas na olursa olsun bu misyonu edâ etme ahd ü peymân nda bulunmak.. dü ünceyi öne ç kar p, millî hisleri de dengeleyerek bu umumî harekette aklî, mant kî, hissî bo luklara meydan vermemek.. hakikat a k n, ilim ve ara t rma i tiyak n Allah a amûdî yükselmenin birer vesilesi sayarak toplumu her zaman bu anlay la beslemek... gibi hususlar olarak s ralayabiliriz. Böyle bir yakla m sayesinde, bu ideali payla an fertlerin sürekli canl kalacaklar na, kolektif faaliyetlerin âhenk içinde yürütülece ine, h zl motivasyonlarla zaman ve imkânlar n en rantabl ekilde de erlendirilece ine ve dü ünceye geni leme f rsat verildi i için her an yenilenmeye de aç k kal naca na inan yoruz. Bütün bunlar gerçekle tirmek için, Müslümana ne yeni bir din anlay telkin etmeye ne de herkese Müslümanl yeni ba tan ö retmeye ihtiyaç vard r. Yap lmas gerekli olan ey, sadece ona, bugüne kadar ö rendiklerinin hayatî önemlerini, müessiriyetlerini ve kal c l klar n anlatmak olmal d r. Ne ac d r ki, bu konuda da rivayetler kafalar kar t racak kadar muhtelif.. hevâ vü heves akl n önünde ve hüdân n ota- nda ikamet ediyor, his de mant n taht nda ahkâm kesiyor.. bu çarp kl, inkâr ve ilhad meslek edinmi bulunan ve oturup kalk p dine sald ran bir k s m ateistlerde görmek mümkün oldu u gibi, sadece kendini dindar sanan kalbî ve ruhî hayata kapal softalarda da görebiliriz. Bu iki tip insan, zahiren birbirinden farkl görünse de ülkeye, millete, dine zarar vermede at ba say labilirler. Her iki kesim de, dinin ruhuna kar fevkalâde sayg s z, hür dü ünce ad na alabildi ine müsamahas z ve payla maya da kapal d rlar. ftira, tezvir, karalama bunlar n biricik sermayeleri ve kendilerinden kabul etmediklerini gammazlama da en büyük mârifetleridir. Neye s n p kime arkalar n dayayacaklar önemli de ildir; önemli olan, hazmedemediklerini ne yap p yap p hazmetmektir. Asl nda her iki cephenin de bu konudaki h rslar ve gayretleri o kadar a k nd r ki, zannediyorum cehdin bu kadar (!) yerinde kullan lsayd o bütün bir dünyay ihya edebilirdi. Elbette ki, böyle karanl k bir atmosferde ve bu ölçüde dü ünmez, görmez ve bilmezler arenas nda fikir hayat, hakikat a k, ilim ve ara t rma tutkusu bulunmayacakt r.. bulunsa da geli meyecektir.. geli se de bir fanteziden ileriye gidemeyecektir. Zaten hâl-i pür-melâlimiz bunu bir de il, yüzlerce dille ilan etmiyor mu? Oysaki, milletçe bizim dü üncemiz bir imar, bir in a dü üncesi olmal d r; olmal ve birkaç as rdan beri içinde bocalay p durdu umuz dü- ünce fakirli inden, mefkûresizlikten mutlaka kurtulmal y z. Bizim bugün, belki de her eyden daha çok, kendi medeniyet telakkimiz ve kendi kültürümüzle dirilme gibi yüksek bir gâye-i hayale ihtiyac m z var. Evet, yak n bir gelecekte milletimizin tarihî de erler blokaj üzerinde bir heykel gibi yükselmesi için, milletçe daha çok sanc ya, zd raba ve zaman n ç ld rt c l na kar sab rl olmaya mecburuz. Hâdiselerin kendi tabiatlar içinde geli me süresine sayg l kalmak, bu tabiat çok iyi tan maya ba l d r. Kur ân, Efendimiz e: E er var lacak yer ve hedef yak n olsayd, onlar Seni takip edeceklerdi. Ne var ki, mesafeler onlara insafl gelmedi. diyerek O nu teselli, tak l p yollarda kalanlar da tevbih etmektedir. Kald ki, Müslümanca dü ünceye göre bir hareket ve hamlenin en tabiî hedefi say lan Allah r zas elde edildikten sonra, millet ad na verilen hizmetlerin, ülkemizi devletleraras muvazenede en sayg n konuma getirmesi gerçekle sin ya da gerçekle mesin maksat hâs l olmu demektir. Zaten bir mü min her hizmet ve her faaliyetinde O nun r zas na ula may hedefler; böylece O nun d ndaki bütün izafî hedefler de, gerçek hedef kar s nda birer vesileye dönü ürler. * Bu yaz, Yeni Ümit dergisinin Ocak- ubat-mart 1999 tarihli 43. say s ndan al nm t r. EYLÜL

8 Her gönül eri ümitten bir me ale ile yola ç km, bununla tufanlar gö üslemi ; f rt nalarla pençele mi ve dalgalarla bo u mu tur. Sonbaharda renkleri değişen yapraklar, aynı zamanda, tat, koku, besin muhteviyatı, toksisite, sertlik ve yumuşaklık gibi özellikleri açısından da farklılaşır. Farklı renk pigmentlerinin gördükleri vazifeler, sonbahar yapraklarının renklenmesi için açık bir İlâhî hikmete işaret etmektedir. Dr. C. Hamza AYDIN Varl n ve hâdiselerin hakikatini ara t rma, insano lunun önemli bir yan d r. Canl lar dünyas ndaki her bir hâdisenin fonksiyon ve hikmetini ortaya ç karma yönündeki çal malar n say s gün geçtikçe artmaktad r. Sonbahar mevsiminde k a haz rlanan a açlar, yapraklar dökülmeden önce, ye ilden sar ve k rm z n n de i ik tonlar na do ru neden bir renk de i imine maruz kal r? Edebiyatç lar, filozoflar ve airler, sonbahardaki bu renk farkl la mas n ihtiyarlaman n, ayr l k vaktinin ve yeni bir hayata haz rlanman n habercisi olarak görürler ve bununla çe itli insanî hakikatleri dile getirirler. Ancak tabiatta cereyan eden hâdiselerinin tefekküre vesilesi olmalar n n yan nda, varl klar n bizzat kendilerine bakan yönleri de vard r. Yapraklar n rengi sonbaharda neden de i ir? Okullarda bu durum, k dönemine haz rl k olan y k m ve bozumun bir yan tesiri olarak ö retilmi ti. Bu ne kadar do rudur? K rm z renkli antosiyaninler neden sadece sonbaharda üretilir? Canl lar n hayatlar n n devr-i dâimler (çevrimler) içerisinde devam ettirildi ini dü ündü ümüzde, yapraklar n sonbaharda ye ilden sar ve k rm z ya do ru renk de i imine u ramas n, a açlar n gelmekte olan k mevsimine haz rl k süreci olarak görebiliriz. Çünkü k n fotosentez için gereken s cakl k olmad ndan, fotosentez fabrikalar n n kapat lmas gerekmektedir. Donmu topraktan buharla mayla kaybedilen suyu yerine koyma imkân da yoktur. Donmaya ba l olarak doku hasar riski de vard r. Biyomalzeme üretim fabrikalar n n (fotosentez) bulundu u yapraklar, topra a dü meden önce çürümezler, aksine metabolik faaliyetlerini art rarak, muazzam derecede güzel bir renklenmeye mâruz kal rlar. Yapraklardaki besinlerin büyük k sm (azotun % 70 i ve kuru kütlenin % 60 ) gövdelerine ta n r. Yukar daki sorulara cevap bulmaya çal an baz ara t rmac lara göre, bu sistemin içinde gerçekle en pigment üretim ve kontrol mekanizmas n n önemli bir faydas, yapraklar so u un ve iddetli güne n n olumsuz tesirlerinden korumakt r. Renklenme, yapra te kil eden hücrelere yerle tirilmi farkl renk maddelerinin (pigment) yo unla mas yla gerçekle tirilir. En fazla bulunan pigment maddesi ye il renkli klorofil, fotosentezde birinci derecede rol oynar. Sar renkli ksantofiller de fotosentez i leminin önemli bir parças d r ve bütün ye il yapraklarda bulunur. Sar renkli karetonoidler ise fotooksidatif ( ba EYLÜL 2010

9 l oksitlenme) zarara kar bitkinin korunmas nda vazifelidir. Klorofil molekülünün y k m artt nda di er renk maddeleri daha belirgin ekilde görünür ve yeni renklerin ortaya ç kmas nda vazife gören pigment maddeleri de sentezlenmeye ba lan r. Sonbahar yapraklar ndaki sar pigmentlerin bitkiye enerji aç s ndan bir mâliyeti yoktur. Sonbaharda üretilen k rm z antosiyaninlerin fizyolojik fonksiyonlar o kadar çe itlidir ki, bunlar sviçre çak s gibi molekül olarak isimlendirilmi tir. Serbest radikaller çok güçlü antioksidan moleküller olan k rm z antosiyaninlere ba lanarak tesirsiz hâle getirilir. Bitkinin fotoinhibisyondan (dü ük s cakl k ve iddetli güne birlikte oldu unda fotosentezdeki biyokimyevî i lemlerin bozulmas hâdisesi) korunmas nda rol al rlar. Böylece, fotosentez fabrikas n n y k m yava lat l r. K rm z antosiyaninler ayr ca, a r metaller gibi bitkiye zararl maddeler için birikme noktas olarak da i görür. K z lötesi n absorbe etti i için, yapraklar n s t lmas nda ve zararl ültraviyole nlara kar bitkinin korunmas nda rol al r. Davran ekologlar, sonbaharda yapraklardaki renk de i iminin a açlar n dü manlar ndan korunmak için bir sinyal fonksiyonu görebilece inden yola ç karak, parlak sonbahar renklerinin yaprak bitlerine kar bir ikaz i areti olabilece ini belirtmektedir. Çünkü yaprak bitleri, bitkiye zarar veren böceklerdendir ve virüs ta rlar. Güçlü bir üreme kapasitesine sahip olan yaprak biti, alt haftada 5,9 milyar yavru üretebilir. Bir yaprak üzerinde aras yaprak biti beslenebilir. Ayr ca sonbaharda kanatl yaprak bitleri yumurta b rakabilecekleri ve kendilerine k mevsiminde s nak olacak a aç dallar arar. Dolay s yla böyle bir kolonizasyon, bitkiler için ciddi bir hasard r. Amerika da yeti en ç nar a ac Platanus occidentalis, yaprak bitlerinden korunabildi inde % 280 daha fazla odun gövde üretilmesine sahne olmaktad r. Netice olarak a açlar n yaprak bitlerinden korunmas için bir müdafaa sinyali üretilmesi gerekir. Ancak, yap lan ara t rmalar bunun renkler üzerinden gerçekle mesinin üpheli oldu u yönünde yo unla maktad r. Yaprak bitlerinin renk sinyallerine cevap ürettikleri do ru olsa da, otlarla beslenen böceklerde renk reseptörleri ve reseptör sonras nöronal bilgi i lemleri insandakinden farkl oldu undan bize parlak gelen renkler, böceklere bozuk ve s radan görünebilir. Aksi de do ru olabilir. Bize itici gelen bir renk, böceklere çok çekici gelebilir. Otlarla beslenen böceklerin (yaprak bitleri dâhil) gözlerine üç tip renk reseptörü yerle tirilmi tir. Her biri, ültraviyole, mavi ve ye il spektral bölgeye maksimum seviyede duyarl olacak ekilde yarat lm t r. u âna kadar üzerinde deney yap lan yaprak biti dâhil hiçbir böcek insanlardaki gibi k rm z renk reseptörlerine sahip de ildir. Dolay s yla k rm z antosiyaninlerin yaprak bitleri için uzakla t r c bir sinyal olma ihtimali yoktur. nsanlar için sar ve k rm z dikkat çekici renkler iken, yaprak bitleri için k rm z çekici de ildir. Ye il renkler, otçul böcekler için çekicidir; çünkü ye il renkli reseptörleri daha fazla uyar l r. Ancak yaprak bitleri k rm z ve ye il renkli yapraklardan ziyade, sar renkli olanlara kar duyarl d r. Sar renklerin yüksek nispette geri yans t lmas, z t renklerin tesiri prensibince, yans yan sar n bitin gözündeki ye il renkli reseptörleri daha iyi uyarmas na sebep olur. Bu yüzden, ye ili arayan böcekler için sar renkli yapraklar, inan lmaz bir çekim noktas olu turur. Sar renk âdeta, yaprak ye ilmi gibi tesir uyand r r. Dolay s yla, yaprak bitlerini uzakla t rmak için, a açlar n yapraklar n n renklendirildi i hipotezi do ru de ildir. Tam aksine, yapraklar ye ilden sar ya döndükçe daha fazla yaprak biti, k geçirmek için kendilerine gelir. Benzer ekilde baharda binlerce bitkinin çiçek açarak renklenmesinin bir hikmeti, tozla mada vazifeli böcekleri çekmektir. Çiçeklerin hemen her böce in görme sistemini en iyi uyaran renklerle yarat lmas neticesi, üzerlerindeki polenlerin ba ka çiçeklere ta- nmas kolayla r. Özetle, sonbaharda renkleri de i en yapraklar, ayn zamanda, tat, koku, besin muhteviyat, toksisite, sertlik ve yumu akl k gibi özellikleri aç s ndan da farkl la r. Farkl renk pigmentlerinin gördükleri vazifeler, sonbahar yapraklar n n renklenmesi için aç k bir lâhî hikmete i aret etmektedir. Biyolojik sistemde meydana gelen ve de i en renklerin sinyal rollerini belirlemek için, rengi alg layan canl n n görme sisteminin spektral duyarl l na ve alg lama sonras nöronal bilgi i lem basamaklar na dair tecrübî bilgi toplamak gereklidir. Çünkü bir yandan her canl türünün kendisine bah edilmi görme sistemini renge ba l olarak farkl farkl kullanacak ekilde yarat ld - na, di er yandan da farkl renklerin belli bir vazife için var edildi ine dâir oldukça fazla veri vard r. Bütün bunlar aç kça göstermektedir ki, kâinatta hiçbir ey abes, ba bo ve mânâs z de ildir. - Kaynak Lars Chittka*, Thomas F. Döring (2007) Unsolved Mystery: Are Autumn Foliage Colors Red Signals to Aphids? PLOS Biology. August 2007 Volume 5 Issue 8 e187 EYLÜL

10 Dr. Ramazan BALCI Islâm ilk emrini oku olarak vermi ; kitap, kâ t ve kalem bu emirle Müslüman n dünyas nda mukaddes varl klar aras na girmi ti. nsan, kâinat ve Kur ân birlikte okunacak, insanl k âlemi bütün esaretlerden kurtulacak, Allah n (celle celâlühü) ezelî saltanat, yeryüzü ve gökyüzünde itaatkâr ba lar üzerinde ilân edilecekti. Oku emriyle ba layan Asr- Saadet bahar bu emir tutuldukça kutlu esintilerini sürdürdü durdu. simler ekiller de i se de, o mukaddes mânâ de i memi ; slâm n son medeniyetini kuran Osmanl da kitap temeli üzerine in a edilmi ti. Osman Gazi, eyh Edebali nin dergâh nda misafir edildi i odan n duvar nda as l Kur ân kar- Bilmeyen evket-i Bismillah Anlamaz s rr- Kelâmullah 1 s nda sabaha kadar ayakta beklemi ti. Kendisine beylik veren 2. G yaseddin Mesud un ferman, bu edebi tamamlayan bir emanetti: Pey gamberimiz in eceresinden olan seyyidleri muazzez ve muhterem tutup kendile rine riayet ve himâyeti ve iz az ve ikram âhiret zahiresi eyleyesin ve Peygam berimiz in veresesi olan ulu ulemâya lü tuf ve efkâtle muamele edip, dinin be kas n ve eriatin icras n onlar n varl n n berekât ndan bilip hat rlar n ren cide etmekten gayet endi e edip sak nas n! Beylikler dönemi, emanet ald topra, okudu- u kitaptan ay rmayan bir anlay la camiler, mektepler, tekkeler, türbeler ve zaviyelerle süsledi. 2 Sonra gelecek olan büyük padi ahlar n hepsi de zaman, EYLÜL 2010

11 insan, topra ve kitab do ru okuyan insanlard. Her birinin ayr bir hikâyesi vard bu sevdaya dair. 2. Murad, otuz sene süren saltanat döneminde dindar, lütufkâr, âdil ve metin bir hükümdar nâm b rakt. Harpten nefret ederdi. Saltanat sevdas da yoktu. Genç ya nda Ma nisa da yapt rd Dilara bahçeleriyle nefis saray nda kitap okumak veya iir yazmak istiyordu. ki defa taht b rakt. Osmanl tarihinde gönül r zas ile taht b rakan sultanlar n da tek örne i oldu. 3 Yerine geçen ufuklar n sultan Fatih, Osmanl ayd nlanmas n ba latacak bir hamle yapacakt. H ristiyan dininin esaslar n bilen birisinden ö renmek için Patrik Gennadius a H ristiyanl k üstüne bir risale yazmas n emretmi ; Trabzonlu Amirutzes, mrozlu Kritovulos ve Anconal Ciriaco gibi Yunan ve talyan bilginlerini saray nda toplam, Amirutzes e bir dünya haritas smarlam, Batlamyus un co rafyas n Türkçeye çevirtmi, sarayda Yunan ve Lâtin klâsiklerinden bir kütüphane kurmu tu. 4 nsanl k için bir Rönesans tan bahsedilecekse bu Fatih dönemi olmal yd. Alt n ça n sultanlar oku emrini tam mânâs yla idrak etmi olmal yd lar. Fatih e mirasç olan Beyazid-i Veli, felsefe bilgisine sahipti; kozmografya ile fazla me gul olurdu. Kitap okumaktan kalan vaktinde ordunun slah için çal rd. 2. Murad gibi, âlimlere mahsus elbiseler giyerdi. 5 Sultan Bayezîd âlimlere özenmesine ra men cihad n sevab n çok aziz bildi i için kat ld sava larda elbise ve ayakkab lar üzerinde biriken tozlar büyük bir itina ile toplatt rm, bunlar n, vefat nda yüzüne saç lmas n istemi ti. Bu tozlar hadîsin ifadesiyle ate -i cehîmi andan dur eyleyecekti. 6 Yavuz Sultan Selim Han, gecelerini okumaya ay r r, hususi meclislerinde ilmî, edebî bahisler açar, âlim ve airler bu meclislere kat l rlard. Saray kütüphanesinin tamam n okumu tu. Arap ve Acem dillerini bütün incelikleriyle bildi ini divan ndan anlamak mümkündü. Kitap okurken gözlük kullan rd. Osmanl hükümdarlar aras nda ilim itibariyle en önemli ahsiyet Yavuz du. Padi ah, altm bin askerin ba nda Gazze çöllerini geçerken çöl Araplar bir kat r ya ma ettiler. Padi ah ya malanan e yaya ac m yordu. Ancak kat r n üzerinde zevkle okuduklar bir adet Vassaf Tarihi ne pek üzüldüler. Padi ah n üzüldü ünü gören Halimi Çelebi yirmi günde yeni bir Vassaf Tarihi yazd raca n Oku emriyle başlayan Asr-ı Saadet baharı bu emir tutuldukça kutlu esintilerini sürdürdü durdu. İsimler şekiller değişse de, o mukaddes mânâ değişmemiş; İslâm ın son medeniyetini kuran Osmanlı da kitap temeli üzerine inşa edilmişti. ifade etti. Padi ah dairesi hocalar ndan Hattat emsüddin Efendi nin kalemi çok süratliydi. Halimi Çelebi Nil e bakan bir oda buldu. emsüddin Efendi oday üzerine kilitleyip, padi ah na son hizmetini burada yapm oldu. Zîrâ dönü yolunda Halimi Efendi ile birlikte ayn günde vefat edeceklerdi. ki cenaze ayn günde Salihiye Mezarl na defnedildi. 7 M s r fethinden dönü ünde getirdi i kitaplarla Topkap Saray Kütüphanesi ni zenginle tirmi ti. Kürtleri temsilen M s r Seferi ne kat lan dris-i Bitlisî, bu s rada Demirî nin Tarih-i Tabi sini tercüme etmi, M s r da gördü ü yolsuzluklar ifade eden küçük bir de kaside kaleme alm t. Vezirler, dris e tercüme için bin duka alt n vereceklerdi; ancak iiri padi aha veremezlerdi. Halk n menfaatini kendi menfaatine tercih eden dris, vezirlerin teklif ettikleri paray reddetti ve eserini sultana kendisi takdim etti. Sultan Selim, vezirlerinden biri için asla göstermeyece i müsamahay Molla dris e gösterdi. Onu stanbul a gönderdi. Ulemâya hürmet onun nazar nda her eyin önündeydi. Bu silsilenin en muhte em ismi hiç üphesiz Kanûnî Sultan Süleyman d. O sadece Osmanl taht n n sultan de il, ayn zamanda söz mülkünün de sultan yd. Muhibbî Divan söz sultanl na ait örneklerle doluydu. Çok okurdu. Alâeddin Ali Çelebi nin Hümayun-nâme ad ile tercüme etti i Kelile ve Dimne yi bir gecede okumu, sabahleyin mütercimi Bursa kad l na tayin etmi ti. Süleymaniye Câmii ne 153 eserle ayn ad ta yan Süleymaniye Kütüphanesi ni ekledi, ehzade Mehmed için yapt rd camiye de ayn ekilde bir kütüphane vakfetmi ti. 8 Bir fetret devrinin ard ndan 4. Murad sefere ç kacakt. Sefere ç kan kitap bu sefer stanbul dayd. Devrin me hur alimlerini saraya ça r p vedala t ve söz s ras nda mam Efendi den Ba dad seferinden EYLÜL

12 Asırları kuşatan seferlere eşlik eden kitaplar, nihayet 3. Ahmed in sarayda inşa ettirdiği Enderun Kütüphanesi nde toplandı. Bu kütüphane fütuhat dönemlerinde Rumlardan, Sırplardan, Macarlardan alınmış çok sayıda kitap ve eski divanlar ile doldurulmuştu. Arapça, Farsça ve Türkçe adet kitap vardı. dönünceye kadar bir Kur ân- Kerim yazmas n istedi. mam Efendi, eyh Hamdullah üslûbunda yeti mi bir hattat olup, kolay lokma de ildi. Kulunuz bu bazara giremem. Bahas n tâyin buyurun ki, te rifinize dek hem dua, hem evk ile tamam olur in allah! Matlûbun ne mikdard r? Bin kuru tan a a ya zamam! Bin ku ru yerine bin alt n olsun! Herkesi titreten sultan bu sert hocaya beklenmedik bir ihsanda bulunmu tu. Ba dat Seferi iki sene sürdü. Dönü ünde sultan sözünü unutmam t. mam Efendiyi huzuruna ça rd. yi bir hattat olan padi ah, Kur ân- Kerîm i ba tan sona inceledi: mam Efendi, bu mushaf n, evvelinden âh r daha ho olmu, niçin mutab k olmam? Evaili, feth-i Ba dad halecâniyle; evâhiri sürûr-i fetih ve meserret-i kudümünüz hayâliyle yaz ld! Padi ah bu söze vurulmu bin alt n daha ihsan etmi ti. airler Sat l k bir sözü bin dinara diye bu hâdiseye tarih dü tüler, ayn zamanda kütüphaneler dolusu nefîs yazmalar n hangi gayretlerle günümüze ula t na ahit oldular. 9 Ba dat Seferi, ayr ca Topkap Saray n n en zarif, en renkli, en muhte em binas olan Ba dat Kö kü nü ve kütüphanesinde bulunan 366 cilt kitab hat ra b rakt. Sefer-i hümâyûna kat lan son eserler 4. Mehmed in ota ndan hareket etti. Sultan ava giderken bile önünde Kur ân- Kerîm ta yan bir deve bulundururdu. Ayn zamanda hususi tarihçisi Abdi yi yan ndan ay rmaz, tarihine baz vak alar kendisi yazard. Bu tarih, baz sahifeleri bizzat bir padi ah kalemi ile yaz lm yegâne eserdi. 10 As rlar ku atan seferlere e lik eden kitaplar, nihayet 3. Ahmed in sarayda in a ettirdi i Enderun Kütüphanesi nde topland. Bu kütüphane fütuhat dönemlerinde Rumlardan, S rplardan, Macarlardan al nm çok say da kitap ve eski divanlar ile doldurulmu tu. Arapça, Farsça ve Türkçe adet kitap vard. Aralar nda paha biçilmez yazma kitaplar n yer ald bu koleksiyonun -sonraki dönemlerde yabanc dilde eserlere çok fazla iltifat edilmedi i içinmaalesef büyük ço unlu u elden ç kar lm, antik eserlerden elde yaln zca 30 kadar kitap kalm t r. Kütüphanenin üzerindeki Arapça kitabede u ifadeler mevcuttur: Sultan Ahmed bir bina in a etti ve k ymetli kitaplar toplad. Sad k bir niyet ve ilhâm ile kütüphane kurmaya bizzat kendi ba lad. lim ehline hürmet kazand rmak ve ilme ra bet ettirmek için Allah devletini daim etsin onu kendi nuruyla in a etti. Kat ndan ona bol nimetler ihsan eylesin ve ecrini art rs n. Ona tarih olarak fîhâ kütübün kayyimeh 11 ibaresi yeter. 1131/ Kitaplar sefer-i hümâyûna ç kmaz olduktan sonra imparatorlukta her ey de i meye ba lam t. Semadan inen kitap Hazret-i Kur ân ile içinde ya an lan kâinat kitab aras ndaki ba unutulmu tu. Zamanla okuyan niçin okudu unu anlamayacak, alt n ça arayanlar nas l kaybettiklerini dü- ünemeyecekti. Ulemâ ve medrese çevreleri, tatbikî ve aklî ilimlere s rt çevirmi ti. Ali Pa a n n terekesinde ç kan felsefe, astronomi ve tarih kitaplar n n kütüphanelere konulmas na bizzat eyhülislâm kar- ç km t ( l767). 13 Bir ifrat ya anm t. Fen bilimleri hayattan ç kar l nca yava yava taassup yerle ecek, e itimde ak l nurunu yitirecek, neticede büyük medeniyet yar kaybedilecekti. ehit Selim, zaman n gerektirdi i bütün hesap ve geometri, tarih, co rafya, kozmografya derslerinin okutuldu u Mühendishane-i Bahri-i Hümayun u 14 açt nda art k çok geçti. At alan Bat l güçler, Üsküdar çoktan geçmi lerdi. Ne var ki, zarar bu kadarla kalmad. Asr n en yaln z adam, kay p bir medeniyetin muhasebesini yapm, talebenin gayreti din ilimleri ve fen ilimlerinin beraber okutulmas ile kanatlan r, birini al rsan z kör taassup ç kar, di erini terk ederseniz dinsizlik sizi bo ar diye seslenmi ; ama sözünü dinletememi ti. Fen bilimlerinin terk edilmesini tenkit edenler, dinî ilimleri büyük bir kinle yasak EYLÜL 2010

13 lad lar. nsanlar y llarca Sadece Rabbimiz Allah t r. diyen kitaplar okuduklar için zindanlara at ld lar. Geçti çok ükür! Vars n muhataplar m beni dinlemesinler! Ey Hamzalar, Ömerler! Size sesleniyorum! diyen ç l a lebbeyk! diyen k süvarileri, yeni bir sefere ç kt lar! Oku kavlinden okul emrini alan söz atl lar, imdi yedi k tadan, Horhor kalas n n kap c s na emanet b rakmak için siyah güller, al güller ta maktalar! Söz balyozda, dü ünce, kitap ayak alt nda, Bir kaba kuvvet hükmediyor hemen her yanda; K yamet kopuyor çoklar hâlâ uykuda, Bilmem ki bir uyanma olacak m yak nda..? Dipnotlar 1. Hakanî Mehmed Bey in hilyesinden 2. Hammer, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye Tarihi (I-X), (terc Ata Bey), stanbul c. 1 s Dani mend, smail Hâmi, zahl Osmanl Tarihi Kronolojisi (I-V), stanbul1972. c. I, s Halil nalc k, Osmanl mparatorlu u Klasik Ça ( ) (Çev, Ru en SEZER ) YKY, stanbul 2003; s Uzunçar l smail Hakk, Osmanl Tarihi (I-VII),TTK 1954, II, s Hammer, c. II, s Hayrullah Efendi, Devlet-i Âliyye-i Osmaniye Tarihi, Son Havadis, c. VI, s ( ehzadeba Cami kütüphanesinde, 7 adet tefsir, 11 adet hadîs, 13 usul-i f kh, 20 adet furu, 27 kelam, 13 maani, 9 lügat, 5 nahv, 3 sarf, 8 hikmet, 14 mant k, yekûn olarak 130 eser vard ; Kanunî Devrinde Kitap Sanat, Kütüphaneleri ve Süleymaniye Kütüphanesi, Dr. Mujgân Cunbur) 9. Kemal Ç, Sultan IV. Murad n Bir Kur ân- Kerîm ine ve Bir Sözüne 1000 er Alt n Verdi i Hattat, Tarih Dünyas, 3/ Hammer, c.6. s O sahifelerde dosdo ru hükümler vard r./ (Bütün kitaplar n hepsi, Kur ân- Kerîm in içinde vard r. Beyine/4) 12. Ramazan Balc, Saray n S rlar (Abdurrahman eref), Elit Kültür, stanbul 2009, s Halil nalc k, s Hüseyin ATAY; Medreselerin Islahat, Ankara Üniversitesi, lahiyat Fakültesi Dergisi, nr. 25, EYLÜL

14 Ümit ve azimle co an bir Berberî köle, Herkül sütunlar na yeni bir nam getirmi ve deniz a r ülkelerin efsanevî kahraman hâline gelmi tir. Muhammet MERTEK Uçmak için a r, suya dalmak için ise hafif vücutlar yla ku lar, fizi in s n rlar n zorlamakta... Harika uçu teknikleriyle, dü- ünen insanlar hayrete sevk eden ku lar üzerinde sergilenen sanatlara biraz yak ndan bakal m. Sinek a rl nda bir torpido Bir canl n n suya dalabilmesini sa layan en temel faktör, vücudunun sudan a r olmas d r. 40 gr. muhteviyat, 18 cm e ula an boyuyla yal çapk n n n (Alcedo atthis) her dalma hamlesinde suyun yüzeyinde kalmas ve dalamad için de bal k avlayamamas gerekirdi. Fakat Rezzâk- Kerîm bu ku un r zk n denizin derinliklerine koydu undan, ona dalma özelli i de vermi tir. 90 km ye ula an bir h zla suya dalabilen yal çapk n, bu h zla 60 cm. derindeki av n yakalayabilmekte ve daha sonra kendi ekseni üzerinde dönüp, kanatlar n kürek gibi kullanarak su üzerine ç kmaktad r. Av n kaç rmamak için mükemmel bir zamanlama yapan ku un dalmas ile ç kmas üç saniyede gerçekle ir. Yal çapk n bu kadar k sa sürede boyunun 414 kat kadar bir mesafeyi a m olur. Bu da onun bir sava uça kadar h zl hareket edebildi ini gösterir. Yal çapk n n n yapt klar insan ölçe inde bir mukayeseye tâbi tutulursa bu, insan n üç saniye içinde 26 metre derinli e dal p oradan bir çoban köpe i büyüklü ündeki av yla tekrar yukar ç kmas mânâs na gelir. Burada enteresan bir hususu daha belirtmek gerekir. Yal çapk n n n yakalamak istedi i bal k, n suda ve havada k r lma dereceleri farkl olmas sebebiyle asl nda görüldü ünden farkl konumdad r. Optik bilgisinden mahrum bir ku, bu fizik problemini nas l çözmektedir? Bir telek ne kadar a rl a sahip? Uçma kabiliyeti verilmi ku lar n fizikî bir s n r vard r. Bir ku un uçabilmesi için 15 kg geçmemesi gerekir. Bu a rl n üzerindeki ku lar n havalanabilmesi için, kanatlar n n da ayn nispette büyük olmas lâz md r, ki bu derece büyük ve EYLÜL 2010

15 a r kanatlar olan bir ku un uçabilmesi zordur. Sessiz ku ular n (Cygnus olor) erkekleri 14 kilogram n üzerindedir, hattâ 20 kg. muhteviyata sahip ku ular bile mevcuttur. Ancak Kudreti Sonsuz, bu durumu özel bir yap ile telâfi etmi tir. Sessiz ku ular n di er ku larda oldu u gibi baz kemikleri hava ile doludur ve bu kemikler iç k s mdan ufak direklerle sa lamla t r lm t r. Bu sebeple sözkonusu ku lar n telek ve kemikleri, muhteviyatlar n n yüzde onu kadar bir a rl a sahiptir. Ku ular n kanatlar nda bulunan ve uçmada kullan lan teleklerin her birini harekete geçirmekle vazifeli 12 binden fazla kas lifi vard r. Uzun (50 cm.) olan kanat telekleri, kanatlar n ta ma yüzeyini oldukça büyütmektedir. Her bir telek, uçu esnas nda 200 gram a rl ta yabilmektedir. Bu sebeple tek kanat tele ini bile kaybeden ku unun havalanmas art k mümkün de- ildir. Teleklerin tamamen yenilenmesi 60 gün kadar sürmektedir. Bayku lar uçan radar istasyonlar m d r? Samanl kta f nd k yiyen bir farenin ç kard ses dalgalar n n duyulmas normal artlarda mümkün de ildir. Hassas bir al c ya sahip k l nm bayku lar bunun d nda tutmal y z. Bayku lar n yüz yap s, bir Awacs erken uyar uça n n yüksek teknolojiyle üretilen cihaz na benzemektedir. Aynen uydu anteni gibi en küçük ses dalgalar na bile odaklanan bu yap y bayku un ilmiyle izah edemeyiz. Bayku un kulaklar asimetrik yarat ld için (sa kula daha yüksek), sesler yak n olan kula a di erinden saniyenin de biri kadar h zla daha erken ula r. Bir ses kayna n n tam yerini belirlemek için bu küçük zaman fark, bayku a yetmektedir. E zamanl olarak i itme merkezindeki sinir hücresiyle av n üç boyutlu görüntüsü bayku un beyninde hayali olarak belirmektedir. Bayku a, 14 boyun omurlar n n anatomisi sayesinde (insanda ve memeli hayvanlarda yedi boyun omuru vard r), kafas n 270 derece çevirme ve av n n tam yerini tespit kabiliyeti verilmi tir. Bayku, sesin geldi i yere do ru uçarken, katetti i mesafe ile av n bulundu u yer aras ndaki konumunu -av yer de i tirse bile- her ân ayarlayabilmektedir. Bu a maz hesap neticesinde, bayku un av n sesini ilk i itti i ândan, öldürücü vuru u yapt âna kadar ancak üç saniye geçer. 90 km ye ulaşan bir hızla suya dalabilen yalıçapkını, bu hızla 60 cm. derindeki avını yakalayabilmekte ve daha sonra kendi ekseni üzerinde dönüp, kanatlarını kürek gibi kullanarak su üzerine çıkmaktadır. Avını kaçırmamak için mükemmel bir zamanlama yapan kuşun dalması ile çıkması üç saniyede gerçekleşir. Hayatta kalman n matemati i var m d r? Formül öyle: Bu üç rakam n ne ifade etti ini hemen anlaman z zordur. Ancak bu rakamlar, bir s rc dü manlar taraf ndan neredeyse yakalanamaz hâle getiriyor. Bu rakamlar n mânâs n öyle açabiliriz: Yak n ndaki 7 kom un ne yap yorsa, onlar taklit et; onlardan sürekli en az 15 cm. aral kla uç; hiçbir zaman saatte 70 km den h zl uçma. Bunlardan ba ka bir kaide daha vard r: Bütün dü manlar ndan uzak dur. Bu prensiplere riayet edildi inde ortaya ç kan korunma ise muazzamd r. S rc k sürüleri, bir organizma gibi hareket eden birkaç yüz bin ku tan olu ur. Saniyeden daha az bir zaman diliminde sürünün yönünü, büyüklü ünü ve geni li ini de i tirebilirler. Bu durumda dü manlar n n böylesi s k bir y na kar pek anslar yoktur. Zîrâ y rt c ku lar n, avlar n yakalayabilmeleri için hedeflerini belirleme mecburiyetleri vard r. Sürünün çok h zl ve âni hareketleri y rt c ku lar n sald r s na engel olmaktad r. Buna ra men, sald r y göze alan y rt c lar n EYLÜL

16 net görebilir. Bu mükemmel görme için, retinan n her milimetre karesinde bir milyondan fazla k al c hücre görev yapar. nsanla k yaslarsak, ayn birim alanda insan n retinas nda sözkonusu hücrelerden kadar bulunur. Retina ve merce in bu yap s dolay s yla kartal n gözleri insan gözü kadar büyüktür. âyet insan gözlerinin de ayn kabiliyeti göstermesi icap etseydi, iri bir elma kadar olmas gerekirdi. nsan n kartal gibi avlanmaya ihtiyac olmad ndan, ona yük olacak böyle büyük gözler verilmemi tir. Baykuşun kulakları asimetrik yaratıldığı için (sağ kulağı daha yüksek), sesler yakın olan kulağa diğerinden saniyenin de biri kadar hızla daha erken ulaşır. Bir ses kaynağının tam yerini belirlemek için bu küçük zaman farkı, baykuşa yetmektedir. eli bo döner. Zîrâ bu muazzam sürü, tek bir vücut gibi hareket ederek meydana getirdikleri dalga ile dü man bir anafor içine al r ve uçamaz hâle getirene kadar onu daralt r. Sersemleyen y rt c ku un sürüden uzakla maktan ba ka çaresi kalmaz. S rc klar n ibretlik bu hareket tarz ak llara; Hem yerde hareket eden hiçbir canl, kanatlar yla uçan hiçbir ku türü yoktur ki sizin gibi birer toplum te kil etmesinler. (En âm, 6/38) mealindeki âyeti getirir. Kartallar yandan görebilir mi? Dünyan n en iyi kameras 300 metre yükseklikten fare büyüklü ündeki nesneleri görebilir. Bu mükemmel bir eydir. Fakat buna ra men bu kamera hiçbir ekilde kartal gözüyle k yaslanamaz. Kartallar metreden daha fazla bir mesafeden hedeflerini çok net görebilir. Öyle ki, kartallar bu mesafeden sudaki bal bile ayr nt lar yla izleyebilirler. Kartallara bah edilen bu hususiyet, teknolojinin zor taklit edebilece i bir eydir. Çünkü kartal gözünün merce i insan nkinin aksine yumu akt r, daha h zl ekilde net görür ve nesneyi daha fazla büyütür. Ayr ca kartallar n her gözü, iki ayr net görme merkezine sahiptir. Bu sayede ku lar, ayn ânda hem önlerini, hem de yanlar n Bir beyin ne kadar sars labilir? G-faktörü bir vücudun h zlanmadan do an a rl n ifade eder. Meselâ bir jet gökyüzüne do ru ç karken pilotun maruz kald yerçekimi çok müthi ekilde artar ve kan bacak damarlar na büyük bir bas nç yapar. Bir uzay arac kalk nda 3 G ye, bir sava uça ortalama 10 G ye; bir otomobil kafa kafaya çarp t nda en yüksek de er olan 120 G ye sahiptir. A açkakan ise gagas n n her vuru uyla inan lmas zor bir biçimde G ye ula r. Ba ka bir deyi le, bu durum ku un, kafas n saatte 25 km. h zla beton bir duvara çarpmas mânâs na gelir ve a açkakan bu i i saniyede 20 defa yapar. nsan için ise 14 G den daha büyük de erler öldürücüdür. Buna kar l k a açkakanlar, astronotlar n ini lerinde ya ad klar tahammülün birkaç yüz kat ndan daha fazlas n kald rma kabiliyetine sahip k l nm t r. Bu da ancak çok özel histolojik/anatomik bir yap yla ve mükemmel ölçülerde yarat lan bir kafatas yla mümkün olmaktad r. Gagan n a aca sert bir ekilde vurmas yla olu an travmay engellemek için, a açkakan n beyni kafatas n neredeyse tamamen doldurur. Süngerimsi yap da yarat lm kemik dokusu, amortisör olarak vazife görür. Kafa ve ense kaslar da vurdu u yerin kar s na do ru gerilir ve vuru dalgalar n zarars z hâle getirir. Dilin alt k sm bile, beyni sa lamla t rmak ve sars lmadan korumak için kafatas n n etraf na bir kere dolanm t r. Bir avuç kurtçuk için kafas n a açlara vuran a açkakanlar için bu durum bir s k nt ve zorluk olu turmaz; zîrâ bütün bunlar bu durumu bilen Müdebbir-i Hakiki (celle celâlühü) taraf ndan haz rlanm lard r. Bir hortum gücü olu turan küçük ku lar Kanatlar n açt klar nda, iki kanat aras ndaki me EYLÜL 2010

17 safe 35 cm ye kadar ula an k rlang çlar, normal büyüklükte bir çakmaktan daha az a rl a sahiptir. K rlang çlar n ilk bak ta görülen vücut yap s, onlar n eksik manevra kabiliyetleriyle ancak vasat bir uçu sergilemeleri gerekti ini gösterir. Ancak tabiata ç k p k rlarda pervâz eden k rlang çlar gördü ümüzde, durumun hiç de öyle olmad anla l r. K rlang çlar, harika yarat l lar yla fizikî bak mdan hemen hemen imkâns z gibi görülen bir i i ba armaktad r. Öyle ki, bu ku lar gövdelerinden sadece 2 cm. kadar geni bir aral ktan bile, jet h z yla geçmektedir. Bunu ritmik olarak hiç durmadan ç rpt klar kanatlar yla ba ar rlar. Ara t rmac lar, buna özel bir mekanizmayla hareket eden kanat yap s n n vesile oldu unu tespit ettiler. K rlang çlar n kanatlar n n üst k sm, havay bir girdap hâline getirebilmektedir. Bu girdap sayesinde ortaya ç kan bas nçla büyük bir kald rma gücü ve denge meydana gelir. Ku lar âdeta hortumlar n gücüyle uçar. Bu tarz uçma, imdiye kadar sadece böceklerde biliniyordu. K rlang çlar, Yarat c n n bah- etti i bu harika mekanizmayla kanatlar n âdeta vücutlar na yap t rarak, geçilmesi zor yerlerden kolayl kla geçebilir. Netice itibar yla, k rlang çlar ba döndürücü bir h zla 90 derecelik dönü leri gerçekle tirebilir. Bu mini hortumlar n gücünden sesten h zl uçaklarda da istifade edilmektedir. Uçan denizalt lar olabilir mi? Her y l n may s nda, sardalya (Sardinella) sürüleri yüzünden Güney Afrika sahillerine onbinlerce köpek bal, balina ve yunus bal gelir. Fakat Sessiz kuğuların diğer kuşlarda olduğu gibi bazı kemikleri hava ile doludur ve bu kemikler iç kısımdan ufak direklerle sağlamlaştırılmıştır. Bu sebeple sözkonusu kuşların telek ve kemikleri, muhteviyatlarının yüzde onu kadar bir ağırlığa sahiptir. Dünyanın en iyi kamerası 300 metre yükseklikten fare büyüklüğündeki nesneleri görebilir. Bu mükemmel bir şeydir. Fakat buna rağmen bu kamera hiçbir şekilde kartal gözüyle kıyaslanamaz. en güçlü sardalya avc s su alt nda de il, denizin 30 metre üzerinde av n gözetleyen bir ku tur. Di- er deniz ku lar ndan çok daha ba ar l avlanan sümsük ku u (Morus capensis), mükemmel bir vücut yap s na sahiptir. Köpek bal klar bile her iki avdan ancak birini yakalayabilirken, sümsük ku unun mükemmel avlanma teknikleri ona rekor bir ba ar sa lar. Bunun birinci sebebi, oldukça h zl bir ekilde hiç sapma olmadan hedefine ula malar ; ikinci sebebi de, su alt nda rahat hareket edebilmeleridir. Bu deniz ku lar ilk etapta 10 metre; her kanat ç rp ta da 20 metre derine inebilirler. Saatte 120 km ye yakla an bir dal h z na sahiptirler. Oksijen bak m ndan zengin havay hava keselerinde tutabilme özellikleri, onlar n bir dakika kadar su alt nda avlanabilmelerine vesile olur. Avlar n n i ini genellikle su alt nda bitirdiklerinden, onlar su yüzeyine ç kard klar pek görülmemektedir. Teknolojik imkânlar n destekledi i ara t rmalar artt kça, canl lar âleminde insan hayrete dü- ürecek daha nice mekanizma ke fedilecektir. Bu kadar ince hesaplarla hayat n sürdüren canl lar n varl n tesadüflerle aç klamaya çal mak akl zorlamak olmaz m? EYLÜL

18 2. Mahmud un şartlar gereği çok iyi yetiştirilmesi lâzımdı. Bunun için 3. Selim, hemen her gün musiki dersi vermek bahanesi ile 24 yaşındaki veliahtşehzadeyi dairesine çağırıyor, tahta geçtiğinde yapması icap eden şeyleri kendisine öğretmeye çalışıyordu. Yusuf KARAOSMANO LU 2. Mahmud un babas 1. Abdülhamid, annesi Gürcü as ll Nak -i Dil Sultan d r. 20 Temmuz 1785 te do an 2. Mahmud, Osmanl n n 30. padi ah d r. Osmanl ailesi Kur ân n bayraktar bir millet oldu undan küçük ehzade de, ba tan itibaren Allah (celle celâlühü) ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sevgisiyle yeti tirilmi ve bu sevginin gereklerini de ömrünün sonuna kadar hassasiyetle ortaya koymu tur. Bu sevginin bir tercüman olarak kaleme ald na t- erîfi 1820 de Medine ye, Hücre-i Saadet e göndermi tir. Çok küçük ya ta babas n kaybeden 2. Mahmud, bütün baba sevgisini amcas 3. Selim den görmü tür. 2. Mahmud un artlar gere i çok iyi yeti tirilmesi lâz md. Bunun için 3. Selim, hemen her gün musiki dersi vermek bahanesi ile 24 ya ndaki veliaht- ehzadeyi dairesine ça r yor, tahta geçti inde yapmas icap eden eyleri kendisine ö retmeye çal yordu. Bunu yaparken de sürekli kendi uygulama ve tecrübelerini aktar yor, hattâ büyük bir tevazu ve mahcubiyetle, yapt hatalar da ifade ederek onun da ayn yanl a dü mesini engelleme ad na gayret gösteriyordu. Sürekli O lum Mahmud! Bütün ümidim sendedir, devletin istikbali de sendedir. Nizam- Cedit tatbik edilmezse bu devlet için felah bulmak ihtimali yoktur. n allah tez zamanda saltanat sana nasip olur. Benim hatalar mdan ders alarak nizam ile devlete taze bir ruh verirsin. diyerek onu devlet yönetimine haz rl yordu. Amcas ndan ald ders ve nasihatler hükümdar oldu unda devleti idare etme ad na ona büyük bir bilgi ve tecrübe kazand rm t. Devrin k ymetli âlimlerinden teknik, askerî, idarî sahalarda özel dersler alm t. Ayr ca o, iyi bir hattat, bestekâr ve müzisyendi. 3. Selim i tahtan indirip hapsedenler, 2. Mahmud u da yok etmek istiyordu. Kendisini tam bir ihtilâl karga as içinde bulan veliaht, geli melerin seyrini ve muhtemel sonucunu bilecek kadar EYLÜL 2010

19 da saray n tarihine vâk f idi ve gelecek ad na sabredip ülkenin tekrar do ru zemine getirilmesi gerekti ine inan yordu. O, tam bir Osmanl idi. Ya devlet ba a veya kuzgun le e eklinde dü ünüyor ve Bir ehzade için ikisinin ortas nda bir ihtimal yoktur. diyordu. Yan ndaki korumalar na Önce amcam Sultan Selim i ehit etmek isterler! Tez yeti ip amcam kurtar n ben burada elimden gelen müdafaa tertibat n al r m. Kazand m z her dakika bizim için kâr- azimdir. diyerek elinde k l ç, pürdikkat, telâ göstermeksizin hayat n kastetmeye kararl yakla k 30 a yak n yeniçeriyi beklemeye ba lam t. Korumalar ve özellikle de hizmetkâr Cevriye Kalfa n n k zg n kül operasyonu ile k smen zaman kazan lm, ortaya ç kan kar kl ktan faydalan larak ehzade odadan dama ç kart lm ve sonunda kurtar lm t. Fakat bu nas l bir cürettir ki, devletin ba- ndaki otoriteyi yok etmeye karar veren karanl k kurulun tetikçileri, ehzade dama ç karken onu yaralam lard. Rusçuk Ayan Alemdar Mustafa Pa a n n da yard m yla katillerin elinden zor kurtulmu tu. 2. Mahmud, Temmuz 1808 de 23 ya nda tahta geçmi ve Osmanl Devleti nin bir bak ma üçüncü kurucusu olmu tu. Genç hükümdar tahta ç kt nda hem 3. Selim in bütün fikirlerinin vârisiydi, hem de ondan ö rendikleri ile elinde bir yol haritas mevcuttu. Sultan 2. Mahmud, sab rl olmas n n, bir i i sona erdirme dirayetinin, takip fikri ve azminin yan nda, gerekti inde ad m n geri atmas n bilen, yerinde son derece atak ve sert olabilen bir ki ili e sahipti. 2. Mahmud, ulema, Kap kulu ordusu, t mar sistemi ve reaya aras nda tekrar bir ahengin kurulmas gerekti ini dü ünmü ve i e buradan ba lamaya karar vermi ti. Bu ise kurumlar n aslî vazifelerini yerine getirme ad na bir iradenin ortaya konmas ndan geçecekti. Çünkü devletin kurulu y llar nda, çok önemli i ler ba aran yeniçeri ordusu, zamanla bozulmu, kontrol edilemez, do rudan siyasete kat lan, devlet adamlar n tayin ve azlettiren, padi ahlar tahttan indiren veya tahta ç kartan ba bozuk bir kuvvet hâline gelmi ti. Dolay s yla tekrar aslî Devletin kuruluş yıllarında, çok önemli işler başaran yeniçeri ordusu, zamanla bozulmuş, kontrol edilemez bir hâle gelmiş, doğrudan siyasete katılan, devlet adamlarını tayin ve azlettiren, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkartan başı bozuk bir kuvvet hâline gelmişti. Dolayısıyla tekrar aslî vazifelerine döndürülmeleri gerekiyordu. vazifelerine döndürülmeleri gerekiyordu. Bir zamanlar Avrupa y titreten, inançlar u runa yüzy llar boyu sava an yeniçeriye, siyasî otoriteye itaat dü üncesinin yeniden kazand r lmas gerekliydi. Ayn ekilde ulema s n f da ilim ö retme görevine dönmeliydi. Genç padi- ah kararl idi. Ancak ba lang çta bütün bu problemleri çözecek nüfuzu elde edememi ti. Bunun için tam on sekiz y l sab rla bekledi. Ne uzun bir bekleyi ti. Fakat gelecek neslin istikbali ve devletin devam ve temadisi ad na beklemesi gerekiyordu. Amcas n n ba na gelenler tekerrür etmemeliydi. Zaten Amcas da Bütün ümidim sendedir, devletin istikbali de sendedir. dememi miydi? Sultan Mahmud, amcas n n dü tü ü hatalara dü mek istemiyordu. Nihayet 1826 n n Haziran n da, Topkap senet odas nda, sabah namaz ndan sonra erkan- padi aha duygulu bir konu ma ile Cülusumdan beri k l kadar kanun ve eriat ve ananeden ayr lmad m. Esasen böyle hareket etmek benim vecibe-i zimmetimdir. Bana Cenab- Hakk n emaneti olan milletimi ve teb am s yanet z mn nda ne kadar gayret eyledi im cümlenin malumudur. Onsekiz senelik saltanat mda bilirsiniz defalarca isyan ve tu yan ettiler. E k yal klar na tahammül ettimse kan dökülmesinden çekindi im içindir. Kap kullar na bu kadar ihsan ettim ve müsamaha gösterdim Efendiler söyleyin bu isyan huruc ales-sultan de il midir? Me ru hükümdarlar na kar ihtilal eden bu taifeye ne yapmak gerektir. demi ti. Sonra, Arkamdan gelin h rka-i erif dairesine gidelim. diyerek kendi eliyle Peygamberimiz in (sallallahü aleyhi ve sellem) bayra n ç kar p, te sancak- erîf, Sultanahmet Meydan na dikilsin. emrini vererek bir bak ma yeni ba lang ca do ru yola ç kma vaktinin de geldi ine i aret etmi ti. Bu hâdise tarihe Vak a-y Hayriye olarak geçmi tir. Bu hareketle Sultan Mahmud un birinci saltanat dönemi kapanm ve bir bak ma 41 ya nda ikinci hükümdarl k dönemi ba lam t. Devlet-i Âliye için yapt yat r mlar Padi ahl n n ilk döneminde, iyi bir tecrübe kaza- EYLÜL

20 nan 2. Mahmud, kendisine Büyük Hükümdar unvan n kazand ran icraatlar n ikinci dönemde yapm t r. Devrindeki büyük hâdiseler kar s nda asla ümitsizlik ve gev eklik göstermeyen hükümdar, devletin teknik ve sanayide ileri seviyeye ula mas ad na çok gayret göstermi, Devlet-i Âliye için birçok idarî, askerî ve içtimaî slahat n önünü açm ve yeni müesseselerin kurulmas n sa lam t r. Öncelikle Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ad verilen yeni bir askerî yap kurulmu, topçu, humbarac ve la mc ocaklar slâh edilmi ti. Sonra Mekteb-i Bahriye aç lm, e itim ve ö retimini en üst seviyeye ç karmak için Avrupa dan hocalar getirilmi ti. Askerî e itim ve yeni silâhlar n kullan m n n ö renilmesi için Avrupa ya askerî ö renciler gönderilmi, Avrupa y yak ndan takip etmek için Avrupa n n önemli merkezlerinde konsolosluklar aç lm t de Takvim-i Vakâyi adl ilk Türk gazetesi de bu dönemde ç kar lm t r. Ayr ca askerî t bbiye mekteplerini kurmu, bu müessesenin e itim ve ö retimini en üst seviyeye ç karmak için Avrupa dan hocalar ve mütehass slar getirtmi tir. E itim ve ö retimi paras z hâle getirmi, ilk tahsili de mecbur k lm t. Askerî T bbiye, Harbiye ve sivil yüksek okullar n talebe ihtiyac n kar lamak için medrese ve mekteplere ilâveten Rü tiye okullar n n aç lmas n sa lam t. Devlet memurlar n n yeti tirilmesi için Mekteb-i Maarif-i Adliye yi ve büyük bir yekûn tutan vak flar için de Evkaf Nezareti ni kurmu tur. Okullar n seviyesini yükseltmek ve fen ve teknik kitaplar n tercümesini sa lamak için tercüme bürosu kurulmu tu. Görüldü ü üzere devleti gerek sosyal bak mdan, gerekse uygarl k aç s ndan ileri bir ülke hâline getirmek için çal an 2. Mahmud, ülkenin imar na, ilim, sanat ve sosyal müesseselerine önem vererek yukar da k smen bahsedilen de i- im ve dönü ümü gerçekle tirmi tir. Sonunda onun içinde Emr-i Hak vaki olup dostlar diyar na vuslat vakti geldi inde ya 54 ü, tarihler de 30 Haziran 1839 u gösteriyordu. Kaynaklar - Y lmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, Cilt 6, Sayfa , Ötüken Yay nevi, stanbul TDV slâm Ansiklopedisi, Cilt 1, 27, Münir Aktepe, Kemal Beydilli, stanbul 1988, Ankara 2003, Sayfa , Hamit Er, Osmanl Devleti nde Ça da la ma ve E itim, Sayfa Ra bet Yay nlar, stanbul Osmanl Devleti Tarihi, Cilt 1, Feza Gazetecilik, stanbul 1999, Sayfa İsyan Ahlâkı yla Allah a teslimiyet etimolojisi ve dü ünür lerin hâlleri, yo un ve aktif bir Dü ünme nin durum a i aret ediyor. Herkes in, d ar n n, afak n, masiva n n evreninde kar- la lan soru(n)larla iç e dönülür. D ar da ve mekânda sürdürülen hareketten dü ülerek içeri de/ iç te ba layacak olan hareketin öznesi olunur. nsan yürürken veya ko arken dü ünmez; yürüdü ü ve ko tu u yola de il, yürümenin ve ko man n kendisine yo unla r. Dü ünmeye ba lad nda ise, yürüdü ü veya ko tu u yoldan dü er; dü ündü ünün içinde k vr l p kal r. Bu sebeple hep öyle denmi tir: Durup dü ünmek laz m. Evet, dü ünmek için durmak gerekiyor. Böyledir ki, bugün de söyledikleri ve yazd klar üzerinde dü ünmeye devam etti imiz soy isimlerin (dü ünür ve mütefekkirlerin) ay r c özelli i, fildi i kulelerinde yaln z ba lar na bir hayat ya am olmalar d r. S rl, derin, her bir kuytusunda hikmet olan bir hayat... Bu öyle bir hayatt r ki, kar l, aç l m ve prati i çok az görünmü tür. Ya anacak bir ey olmaktan çok ancak üzerinde dü ünülebilecek bir hayattan bahsediyoruz; aksiyona dönü memi, sadece ikame edilebilmi bir hayat Ehl-i irfan ve hakikatin hayatlar böyledir. Söylenegelmi ve alt çizilmi bir husustur bu; hem mütefekkir hem aksiyoner olabilmi çok az insan vard r. Mütefekkir dü ünce siyle kalm, aksiyoner ise hareket iyle Türkiye de de bu böyle olmu tur. Dü üncesini hareket inde görünür k lm veya hareket inin teorisini olu turmu insan say s fazla de ildir. syan Ahlâk teziyle Sorbon da doktora yapan ilk Türk unvan alan Nurettin Topçu, az rastlanan bu mütefekkiraksiyoner lerden biridir. Anadolu nun kodlar na sahip Erzurumlu bir baba ve Erzincanl bir annenin o lu olarak stanbul da do an Topçu dan bize kalan külliyat n/dü üncenin merkezinde hareket vard r. Bu hareket, i aret etti i iradey le var olur; irade yse, insan n içine do du u tabiat, mekân, tarihi ve sosyolojiyi, yani kendini a mas mânâs na gelir. nsan ancak üst bir de er olan EYLÜL 2010

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası 2007 NİSAN EKONOMİ Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Türkiye ekonomisi dünyadaki konjonktürel büyüme eğilimine paralel gelişme evresini 20 çeyrektir aralıksız devam ettiriyor. Ekonominin 2006 da yüzde

Detaylı

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın

Detaylı

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman TABOY HASTA Vitaboy çok kötü bir rüya görüyordu. Rüyas nda karanl k bir yerdeydi. Kimse onun sesini duymuyordu. Yata nda k vran yordu. Birden uyand. Bütün bunlar bir rüyayd. Fakat kendini çok yorgun hissediyordu.

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU 2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU I- 2008 Mali Yılı Bütçe Sonuçları: Mali Disiplin Sağlandı mı? Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 2008 mali yılı geçici bütçe uygulama sonuçlarına

Detaylı

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 04 Ekim 2009 Pazar günü, Ahmet Bozkurt un öncülüğünde Fotoğraf Sanatı Kurumu tarafından organize

Detaylı

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu Bu bölümde; Fizik ve Fizi in Yöntemleri, Fiziksel Nicelikler, Standartlar ve Birimler, Uluslararas Birim Sistemi (SI), Uzunluk, Kütle ve

Detaylı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sn. Veysel Eroğlu nun katılımları ile gerçekleştiriyor olacağımız toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor,

Detaylı

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; 1 BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ; O gece en güzel yıldızlar kaydı, Nereden geliyordu bu aydınlık? Neydi insanları bu denli mutlu

Detaylı

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor! Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor! Dursun YILDIZ topraksuenerji 21 Ocak 2013 ABD Petrol İhracatçısı Olacak. Taşlar Yerinden Oynar mı? 1973 deki petrol krizi alternatif enerji arayışlarını arttırdı.

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 09:26 Ümmü Kühhâ radıyallahu anhâ hakkında ferâiz âyetleri nâzil olan bir hanım sahâbî... Cahiliye devrinin kötü âdetlerinden birinin ortadan kalkmasını sebeb olan bir bahtiyar... Mirastan, hanım ve kızlara

Detaylı

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler, Bu araştırmada Fen Bilgisi sorularını anlama düzeyinizi belirlemek amaçlanmıştır. Bunun için hazırlanmış bu testte SBS de sorulmuş bazı sorular

Detaylı

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ SAYI : BİR 7-11 MAYIS 2009 ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ Ben siyasi hayatım ve ülke sevdamla ilgili olarak tüm Türkiye yi memleketim bilirim ancak Çemişgezek benim doğup, büyüdüğüm yer. Elazığ Valisi Muammer

Detaylı

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler Endüstri Mühendisliğine Giriş Jane M. Fraser Bölüm 2 Sık sık duyacağınız büyük fikirler Bu kitabı okurken, büyük olasılıkla öğreneceğiniz şeylere hayret edecek ve varolan bilgileriniz ve belirli yeni becerilerle

Detaylı

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU DİN HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİREBOLU MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU MUTLULUĞUNUZA REHBERLİK EDER Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla beslenmesi gerekir. Bunların

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85 i Bu sayıda; 2013 Cari Açık Verileri; 2013 Aralık Sanayi Üretimi; 2014 Ocak İşsizlik Ödemesi; S&P Görünüm Değişikliği kararı değerlendirilmiştir.

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ Deneyde dolu alan tarama dönüşümünün nasıl yapıldığı anlatılacaktır. Dolu alan tarama

Detaylı

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Gümrük Ve Ticaret Bakanı Sn. Nurettin CANİKLİ nin Kredi Kefalet Kooperatifleri Ortaklarının Borçlarının Yapılandırılması Basın Toplantısı 24 Eylül 2014 Saat:11.00 - ANKARA Kredi Kefalet Kooperatiflerinin

Detaylı

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİNDE ÖNEMLİ RENKLER DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 RENKLER Türk mitolojisinde renklerin sembolik anlamları ilk olarak batılı Türkologların dikkatini çekmiş ve çalışmalarında bu hususa işaret etmişlerdir.

Detaylı

Fizik ve Ölçme. Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır

Fizik ve Ölçme. Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır Fizik ve Ölçme Fizik deneysel gözlemler ve nicel ölçümlere dayanır Fizik kanunları temel büyüklükler(nicelikler) cinsinden ifade edilir. Mekanikte üç temel büyüklük vardır; bunlar uzunluk(l), zaman(t)

Detaylı

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu. BASIN BÜLTENİ Selçuk Üniversitesi Akören Ali Rıza Ercan Meslek Yüksekokulunda 01.04.2015 tarihinde 100. Yılında Çanakkale yi Anlamak adlı konferans düzenlendi. Şehitlerimiz anısına yapılan saygı duruşu

Detaylı

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan da, Ardahan Üniversitesi nde sizlerle birlikte olmaktan memnuniyetimi bildirerek sözlerime başlamak isterim. Hepinizi sevgi

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU? Rıza KARAMAN Kamu İhale Mevzuatı Uzmanı 1. GİRİŞ İdareler, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarına çıkarken

Detaylı

BAŞLARKEN Okul öncesi yıllar çocukların örgün eğitime başlamadan önce çok sayıda bilgi, beceri ve tutum kazandığı, hayata hazırlandığı kritik bir dönemdir. Bu yıllarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumlar

Detaylı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. 8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder. Soru : Din nedir? Din, Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberler

Detaylı

Brexit ten Kim Korkar?

Brexit ten Kim Korkar? EDAM Türkiye ve Avrupa Birliği Bilgi Notu Brexit ten Kim Korkar? Haziran 2016 Sinan Ülgen EDAM Başkanı 2 23 Haziranda İngiliz halkı, İngiltere nin AB de kalıp kalmayacağına dair bir halkoyuna katılacak.

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği Dursun Yıldız SPD Başkanı 2 Nisan 2016 Giriş Gelişmenin ve karşı duruşun, doğuya karşı batının, kuzey kıyısına karşı güney kıyısının, Afrika ya karşı

Detaylı

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM 1 2 VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM 3 VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Yayın No.10 ISBN 975 94473 6 3 Kapak tasarım: Şule İLGÜĞ - ilgug75@hotmail.com Baskı Yeri:

Detaylı

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet 57 Yrd. Doç. Dr. Yakup EMÜL, Bilgisayar Programlama Ders Notları (B02) Şimdiye kadar C programlama dilinin, verileri ekrana yazdırma, kullanıcıdan verileri alma, işlemler

Detaylı

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır. Yazıyı PDF Yapan : Seyhan Tekelioğlu seyhan@hotmail.com http://www.seyhan.biz Topolojiler Her bilgisayar ağı verinin sistemler arasında gelip gitmesini sağlayacak bir yola ihtiyaç duyar. Aradaki bu yol

Detaylı

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri Prof.Dr. Cevat NAL Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarl k Fakültesi Dekan Y.Doç.Dr. Esra YEL Fakülte Akreditasyon Koordinatörü

Detaylı

ÖĞRENME FAALĠYETĠ 7. 7. GELĠġMĠġ ÖZELLĠKLER

ÖĞRENME FAALĠYETĠ 7. 7. GELĠġMĠġ ÖZELLĠKLER ÖĞRENME FAALĠYETĠ 7 AMAÇ ÖĞRENME FAALĠYETĠ 7 Bu faaliyette verilen bilgiler ile hazırlamıģ olduğunuz belgeye uygun baģvuruları (Ġçindekiler Tablosu, Dipnot/sonnot, Ģekil tablosu, resim yazısı vb.) hatasız

Detaylı

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A İÇ KONTROL ç Kontrol Dairesi I lda Arslan 2 ubat 2009 / ISPART A İç Kontrol Tanım ç Kontrol, kurumlar n, yöneticileri ve çal anlar taraf ndan uygulanan; kurumlar n hedeflerinin el de edilmesinde gereken

Detaylı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı Ocak 15, 2013-3:55:02 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde kurulan ''İşte Eşitlik Platformu'' tanıtıldı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele

Detaylı

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 18 Aral k 1979 da Birle mi Milletler Genel cinsiyet ayr mc l n yasaklayan ve kad n haklar n güvence alt na alan

Detaylı

Danışma Kurulu Tüzüğü

Danışma Kurulu Tüzüğü Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Otel Yöneticiliği Bölümü Danışma Kurulu Tüzüğü MADDE I Bölüm 1.1. GİRİŞ 1.1.1. AD Danışma Kurulu nun adı, Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu ve Otel

Detaylı

(0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76

(0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76 (0216) 330 59 69-342 57 77 - (0505) 582 44 76 E T M KOÇLU U S nav sistemlerinde yap lan de i ikliklerin s kla mas, hem velilerin hem de ö rencilerin süreç içerisinde emin ad mlarla ilerlemelerini zorla

Detaylı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı Okyanus, Yaşam İçin Gereklidir Ve Doğal Dengesinin Korunması İçin İnsanların Çaba Göstermesi Gereklidir Neler Biliyoruz? İpek A.: Okyanusun mavi ve yeşil su olduğunu biliyorum. Deniz Can K: Yunuslar karaya

Detaylı

Cümlede Anlam İlişkileri

Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede Anlam İlişkileri Cümlede anlam ilişkileri kpss Türkçe konuları arasında önemli bir yer kaplamaktadır. Cümlede anlam ilişkilerine geçmeden önce cümlenin tanımını yapalım. Cümle, yargı bildiren,

Detaylı

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum.

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum. KADER BUNA MÜSAADE ETMEZ Zulüm zulümdür.herkim tarafından ve nerede yapılırsa yapılsın.allah zulmü imhal etsede yani mühlet tanısa da ihmal etmez.kolay kolay neticesini âhirete bırakmaz.bu O nun adaletinin

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Detaylı

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Dersin Amacı Bu dersin amacı, öğrencilerin; Öğretmenlik mesleği ile tanışmalarını, Öğretmenliğin özellikleri

Detaylı

MODÜL BİLGİ SAYFASI İÇERİK

MODÜL BİLGİ SAYFASI İÇERİK : 10X10 ÇAPRAZ DAMA OYUN KURALLARI SÜRE : 40/8 AÇIKLAMA : Öğrenci/Kursiyerin 10x10 çapraz dama oyun kurallarını tanıması ve incelemesi sağlanmalıdır. GENEL AMAÇ : Öğrenci/Kursiyer, uygun şartlar sağlandığında

Detaylı

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Anaokulu /aile yuvası anketi 2015 Araştırma sonucu Göteborg daki anaokulları ve aile yuvaları ( familjedaghem) faaliyetlerinde kalitenin geliştirilmesinde kullanılacaktır. Soruları ebeveyn veya veli olarak

Detaylı

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR? Zeki Aslan YILDIZLAR NASIL OLUŞUR? Yıldız nedir sorusunu insanlık yüz binlerce belki de milyonlarca yıldır soruyordu? Fakat yıldızların fiziksel doğası ve yaşam çevrimleri ancak 1900 lü yıllardan sonra

Detaylı

0 dan matematik. Bora Arslantürk. çalışma kitabı

0 dan matematik. Bora Arslantürk. çalışma kitabı 0 dan matematik 0 dan matematik 1 çalışma kitabı Sıfırdan başlanarak matematik ile ilgili sıkıntı yaşayan herkese hitap etmesi, Akıllı renklendirme ile göz yoran değil ayrım yapmayı, istenileni bulmayı

Detaylı

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK 2009 8.SINIF SBS SINAV SORUSU 6. Yukarıdaki tablo 1906 yılında Osman Hamdi Bey tarafından yapılmıştır. Tablonun adı Kaplumbağa Terbiyecisi dir. Bu tabloyla ilgili aşağıdaki

Detaylı

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız 1 2 TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız Tunç Tort a ve kütüphane sorumlusu Tansu Hanım

Detaylı

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları M i m e d 2 0 1 0 ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları S1: Erasmus kapsamında yapılan projelerle yarışamaya katılınabilir mi? C1: Erasmus kapsamında gidilen yurtdışı üniversitelerdeki

Detaylı

fırça, rulo, cırcır vasıtasıyla elyafa yedirilir. Maliyeti en düşük

fırça, rulo, cırcır vasıtasıyla elyafa yedirilir. Maliyeti en düşük Bu yazımızda daha önce sözünü ettiğimiz kompozit materyallerin uygulamasına değineceğiz. Laminasyon denilen işlem, elyaf ve reçinenin bir araya getirilerek kompozit materyale dönüşmesine verilen isimdir.

Detaylı

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM Varlıkların zihindeki tasarımı kavram olarak ifade edilir. Ağaç, kuş, çiçek, insan tek tek varlıkların tasarımıyla ortaya çıkmış kavramlardır. Kavramlar genel olduklarından

Detaylı

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ HÜKMÜ ŞARTI ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Detaylı

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Bodrum da düzenlenen toplantıda yeni süreç ile ilgili büyükşehir daire başkanları tarafından Bodrum halkına

Detaylı

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar 2013 / 2014 SAYI: 04 Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar Haftanın Bazı Başlıkları Sağ ve Sol Beynin Şifreleri Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları

Detaylı

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ Belirli amaçları gerçekleştirmek üzere gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ve belirlenen hedefe ulaşmak için, ortak ya da yöneticilerin dikkat ve özen

Detaylı

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Çiçeğin Yapısı Tohumlu bitkilerin eşeyli üreme organı çiçektir. Açık tohumlu bitkilerin çiçeklerine kozalak adı verilir. Erkek kozalaklarda

Detaylı

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir. Kök Kavramı Örneklerle Konu Anlatımı 1 TÜRKÇE DERSİNDE ATATÜRKÇÜLÜK 2104 sayılı Tebliğler dergisinde yayımlanan Temel Eğitim ve Orta Öğretim Kurumlarında Atatürk İlke ve İnkılaplarının Öğretim Esasları

Detaylı

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi özcan DEMİREL 1750 Üniversiteler Yasası nın 2. maddesinde üniversiteler, fakülte, bölüm, kürsü ve benzeri kuruluşlarla hizmet birimlerinden oluşan özerkliğe ve kamu

Detaylı

MAĞARA RESİMLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNDEN BİZE ULAŞTI

MAĞARA RESİMLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNDEN BİZE ULAŞTI MAĞARA RESİMLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNDEN BİZE ULAŞTI İlk insanlar Taş Devri boyunca, çoğu Avrupa da olan mağara resimleri yaptı. Dinsel amaçlı olduğu sanılan resimlerde, hayvan ve insan figürleri vardır.

Detaylı

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET DOI= 10.17556/jef.54455 Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2 Genişletilmiş Özet Giriş Son yıllarda

Detaylı

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö G R ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö rencilerin Türkçe ö renirken yapt anla malardan dolay,

Detaylı

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ 1-2 Kasım 2013 tarihlerinde TED Okulları nda görev yapan müdür yardımcılarına yönelik olarak Antalya da bir hizmet içi eğitim gerçekleştirilmiştir. 25 TED Okulu ndan

Detaylı

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER Şekil-1: BREADBOARD Yukarıda, deneylerde kullandığımız breadboard un şekli görünmektedir. Bu board üzerinde harflerle isimlendirilen satırlar ve numaralarla

Detaylı

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com Giriş Yönetim alanında yaşanan değişim, süreç yönetimi anlayışını ön plana çıkarmıştır. Süreç yönetimi; insan ve madde kaynaklarını

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (2012) 287-291 287 KİTAP İNCELEMESİ Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri Editörler Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice

Detaylı

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI Halil YAVUZ Emekli müftü ÖNSÖZ Hamd, şânı yüce olan Allah(c.c) a, salât-ü selâm O nun kulu ve Rasûlü Muhammed

Detaylı

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 15 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL

Detaylı

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler 1.Temel Kavramlar Abaküs Nedir... 7 Abaküsün Tarihçesi... 9 Abaküsün Faydaları... 12 Abaküsü Tanıyalım... 13 Abaküste Rakamların Gösterili i... 18 Abaküste Parmak Hareketlerinin Gösterili i... 19 2. lemler

Detaylı

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet Tasarım Raporu Grup İsmi Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK Kısa Özet Tasarım raporumuzda öncelikle amacımızı belirledik. Otomasyonumuzun ana taslağını nasıl oluşturduğumuzu ve bu süreçte neler yaptığımıza karar

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Şam da Emevi Caminde namaz kılmayı hayal eden Başbakan, hava sahamızı koruyabilmek için NATO dan Patriot füzeleri istemekte, gençlerimize adam gibi ölmekten bahsetmektedir.

Detaylı

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır. KAVRAMLAR Büyüme ve Gelişme Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır. Büyüme Büyüme, bedende gerçekleşen ve boy uzamasında olduğu gibi sayısal (nicel) değişikliklerle ifade edilebilecek yapısal

Detaylı

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI Dosya Sayısı : 2015-1-69 (Önaraştırma) Karar Sayısı : 16-02/30-9 Karar Tarihi : 14.01.2016 A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER Başkan Üyeler : Prof. Dr. Ömer

Detaylı

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri Gelişim psikolojisi, bireylerin yaşam boyunca geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal

Detaylı

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın BDDK Başkanım, İktisadi Araştırmalar Vakfı, Borsamız

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR 1 Aralık 2008 de hilal şeklini almış ay ile Venüs yıldızı birbirlerine o kadar yaklaştılar ki, tam bir Türk Bayrağı görüntüsü oluştu. Ay ve Venüs ün bu hali bana hemen Üsküp

Detaylı

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü 07.03.2012 06:18

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü 07.03.2012 06:18 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/03/201203... 1 of 5 6 Mart 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28225 Atatürk Üniversitesinden: YÖNETMELİK ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ASTROFİZİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Detaylı

TEKNOLOJİ VE TASARIM

TEKNOLOJİ VE TASARIM TEKNOLOJİ VE TASARIM YAPIM KUŞAĞI SINIFLAR ODAK NOKTALARI 7. SINIF Üretiyoruz 8. SINIF Üretelim Tanıtalım Öğrencinin: Adı Soyadı: Aslı KARTAL Sınıf, No: 7/C, 2729 Yahya KARAKURT Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni

Detaylı

BİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal

BİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal BİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal müzeler vb.) Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgiye

Detaylı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı Antalya Toros Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (TODOSK) tarafından düzenlenen 22. Kızlarsivrisi Yaz Dağcılık Şenliği ne katılmak

Detaylı

HEALTFIT MİNİ KONDİSYON BİSİKLETİ

HEALTFIT MİNİ KONDİSYON BİSİKLETİ HEALTFIT MİNİ KONDİSYON BİSİKLETİ 1 A. Önemli Güvenlik Uyarıları ve Kullanım Önerileri Mini Kondisyon Bisikletinizi kullanmadan önce bu kılavuzdaki bütün talimatları okuyunuz. Kullanım öncesi bütün uyarı

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL Sözlerime gayrimenkul ve finans sektörlerinin temsilcilerini bir araya

Detaylı

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN Döküm Prof. Dr. Akgün ALSARAN Döküm Döküm, sıvı haldeki akıcı olan malzemelerin, üretilmek istenen parçanın biçiminde bir boşluğa sahip olan kalıplara dökülerek katılaştırıldığı bir üretim yöntemidir.

Detaylı

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir? DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Katılımcı tarafından ödenen katkı paylarının %25 i oranında devlet tarafından katılımcının emeklilik hesabına ödenen tutardır. Devlet katkısı başlangıç tarihi

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

ÖLÜMÜNÜN B R NC YILDÖNÜMÜNDE BAHT YAR VAHAPZADE SEMPOZYUMU

ÖLÜMÜNÜN B R NC YILDÖNÜMÜNDE BAHT YAR VAHAPZADE SEMPOZYUMU ÖLÜMÜNÜN B R NC YILDÖNÜMÜNDE BAHT YAR VAHAPZADE SEMPOZYUMU 16 Mart 2010, Ankara Cemile KINACI * Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ça da Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar Bölümü ile TÜRKSOY'un i birli

Detaylı

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1 e-makâlât Mezhep Araştırmaları, VII/1 (Bahar 2014), ss. 261-265. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR Ali Rabbânî Gülpâyigânî, Önsöz Yayıncılık, İstanbul 2014 456 sayfa, Adem Sezgin

Detaylı

Büyük kuşlar için kutu yuvalar. Peçeli baykuş yuvası

Büyük kuşlar için kutu yuvalar. Peçeli baykuş yuvası Büyük kuşlar için kutu yuvalar Kuşların çoğu ağaç deliklerine yuva yaparlar. Yaşlı ve kurumuş ağaçlar fırtınalardan dolayı devrildiği için buraları kuşlar için önemli yuvalar teşkil etmezler. Bu yüzden

Detaylı

RİSKLİ YAPILAR ve GÜÇG

RİSKLİ YAPILAR ve GÜÇG RİSKLİ YAPILAR ve GÜÇG ÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI Doç.. Dr. Ercan ÖZGAN Düzce Üniversitesi YAPILARDA OLU AN R SKLER N NEDENLER GENEL OLARAK 1. Tasar m ve Analiz Hatalar 2. Malzeme Hatalar 3. çilik Hatalar

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı... 1. 2 Giriş... 1. 3 Yöntem... 1. 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6. 5 Kaynakça... 7 İÇİNDEKİLER 1 Projenin Amacı... 1 2 Giriş... 1 3 Yöntem... 1 4 Sonuçlar ve Tartışma... 6 5 Kaynakça... 7 FARKLI ORTAMLARDA HANGİ RENK IŞIĞIN DAHA FAZLA SOĞURULDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI Projenin Amacı : Atmosfer

Detaylı

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER Dünyada üretilen krom cevherinin % 90 ının metalurji sanayinde ferrokrom üretiminde, üretilen ferrokromun da yaklaşık % 90 ının paslanmaz çelik sektöründe

Detaylı

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ MEZARLIKLAR

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ MEZARLIKLAR 840 KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ MEZARLIKLAR MEZARLIKLAR 841 ALİYENLER MEZARLIĞI Karatay İlçesi, Yanık Camii Esiri Mehmet Sokakta yer almaktadır. 06.01.1989-370 Mezarlığa

Detaylı

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili?

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili? Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti Hasan Çağlayan Dündar Araştırmacı Ayşegül Dinççağ Araştırmacı

Detaylı

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION

Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION Almanya dan Bir Örnek WESER-EMS UNION Prof.Dr. Selahattin Kumlu Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya Faaliyet Onayı Alma Koşulları Hayvansal üretimin geliştirilmesine katkıda bulunacak

Detaylı

FOTOĞRAFÇILIK HAKKINDA KISA NOTLAR

FOTOĞRAFÇILIK HAKKINDA KISA NOTLAR FOTOĞRAFÇILIK HAKKINDA KISA NOTLAR Fotoğraf çekimi esnasında farklı üç temel faktör fotoğrafın oluşumunu sağlar. Bunlar ISO ( ASA- DIN ) / DİYAFRAM -ENSTANTANE ( Shutter Obtüratör Perde ) olarak adlandırılır.

Detaylı