OROFASİYAL AĞRILAR VE GÜNCEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "OROFASİYAL AĞRILAR VE GÜNCEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ"

Transkript

1 T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş Ve Çene Hastalıkları Cerrahisi Anabilim Dalı OROFASİYAL AĞRILAR VE GÜNCEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Dt. Tuncay DİKMEN Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Uğur TEKİN İZMİR 2008

2 ÖNSÖZ "Orofasiyal Ağrılar Ve Güncel Tedavi Yöntemleri" isimli tez çalışmama önemli katkılarından dolayı değerli hocam Doç. Dr. Uğur Tekin' e, değerli arkadaşlarım Dt. Evren Sütekin, Özden Sav ve Ahmet Yaylacı ya teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. İzmir 2008 Stj. Dt. Tuncay Dikmen

3 İÇİNDEKİLER 1.AĞRI AĞRININ TANIMI AĞRIDA ROL OYNAYAN MEKANİZMALAR AĞRI İLETİMİ AĞRI TEORİLERİ Primitif Teori Spesifite Teorisi Pattern Teorisi AĞRI SINIFLANDIRILMASI Ağrının Başlama Süresine Göre Sınıflama Mekanizmalarına Göre Ağrı Sınıflaması Kaynaklandığı Bölgeye Göre Ağrı Sınıflaması OROFASİYAL AĞRI EKSTRAKRANİYAL YAPILAR Dentin Ağrısı Pulpa Ağrısı Periapikal Ağrı Akut Apikal Periodontitis Akut Apikal Abse Kronik Apikal Periodontitis Kronik Apikal Abse Apikal Kistler Periodontal Ağrı Akut Nekrotizan Ülseratif Gingivitis 17

4 Periodontal Abse Herpetik Gingivostomatitis Food Impactıon Perikoronitis Diğer Ağrı Nedenleri Coğrafik Dil Alveolitis Gömük Dişler Burun Ve Paranasal Sinüsler Tükürük Bezleri Gözler Kulak Mental Sinir Basısı Myokardial İnfarktüs Angina Pektoris İNTRAKRANİYAL YAPILAR KAS-KEMİK SİSTEMİ İLE İLGİLİ YAPILAR VASKÜLER NEDENLER Migren Cluster Baş Ağrısı Temporal Arterit Atipik Fasiyal Nevralji Kranial Arteritis İntrakraniyal Vazodilatasyon NÖROLOJİK NEDENLER Trigeminal Nevralji Glossofaringeal Nevralji. 37

5 Sfenopalatin Nevralji Genikulat Nevralji (Ramsey-Hunt Send.) Superior Laringeal Nevralji Oksipital Nevralji Eagle Sendromu Postherpetik Nevralji Nasosiliar Nevralji Sluder Nevraljisi Costen Sendromu Posttravmatik ve Postoperatif Nevraljiler Atipik Fasiyal Ağrı PSİKOJENİK NEDENLER TEDAVİ YÖNTEMLERİ ANALJEZİKLER Steroid Olmayan Antiinflamatuvar, Analjezik ve Antipiretik İlaçlar Santral Analjezikler AĞRI TEDAVİSİNDE KULLANILAN DİĞER İLAÇLAR Barbitüratlar, Non Barbitüratlar, Hipnotikler Ve Minör Trankilizanlar Trisiklik Antidepresanlar Stimülanlar (Uyarıcılar) Kortikosteroidler Vazokonstriktörler Vazodilatörler KRANİYAL SİNİR BLOKLARI Trigeminal Blok Maksiller Sinir Bloğu..69

6 Mandibuler Sinir Bloğu Glossofaringeal Ve Vagus Blokajı Servikal Pleksus Bloğu Oksipital Sinir Bloğu Stellar Ganglion Blokajı FİZİK TEDAVİ YÖNTEMLERİ Isı Kriyoterapi Elektriksel Stimulasyon Masaj Traksiyon Egzersiz AKUPUNKTUR TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ. 93

7 GİRİŞ VE AMAÇ İnsanlığın başından beri hekimin önemli görevlerinden biri de ağrının kontrolüdür. Hipokrat, 'ağrıyı dindirmek ilahi bir sanattır' sözüyle, hekimliğin kutsal tarafının insan acılarını dindirme eyleminden kaynaklandığını vurgulamıştır. Milyonlarca insanın hayatını etkileyen ağrı, subjektif bir duyudur ve her vaka özelleştirilerek ağrı tedavisi için maksimum özen gösterilmelidir. Bilinen ağrı kontrol yöntemlerinin yanlış ve eksik uygulanması birçok komplikasyonlara yol açmaktadır. İlaç zehirlenmeleri, alışkanlıkları, gereksiz yere gerçekleştirilen operasyonlar ve diğer iatrojenik komplikasyonlar birbirini izlemektedir. Ağrı, daha önceleri bilindiği gibi diğer hastalıkların bir semptomu olarak değil başlı başına kompleks bir sendromdur. Tedavi yaklaşımında bu özelliği kesinlikle unutulmamalıdır. Bu çalışmadaki amacım dişhekimlerini yakından ilgilendiren orofasiyal bölgedeki ağrıları incelemek ve tedavi yöntemlerine değinmektir.

8 1. AĞRI 1.1. AĞRININ TANIMI Ağrı(pain), Latince poena (ceza, intikam, işkence) sözcüğünden gelen tanımı oldukça güç bir kavramdır. Aristo ağrıyı basit bir duyumsal deneyim olarak nitelendirmektense ruhun ihtirası olarak tanımlamıştır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ağrının karşısında Vücudun herhangi bir yerinde duyulan sürekli ve şiddetli acı yazmaktadır. Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (IASP) Taksonomi Komitesi tarafından yapılan en geçerli tanımlamaya göre Ağrı, vücudun belli bir bölgesinden kaynaklanan, doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan, kişinin geçmişteki deneyimleriyle de ilgili, hoş olmayan emosyonel bir duyumdur, davranış şeklidir. (1, 2) Ağrı her zaman subjektif bir duyudur. Uzmanlar ağrının doku harabiyetine bağlı ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Ancak birçok insanda doku harabiyeti veya fizyopatolojik değişiklik meydana gelmeden de ağrı şikâyeti meydana gelmektedir. Bu iki duyuyu birbirinden ayırt etmek olanaksızdır. Bu nedenlerden dolayı ağrı bulunan bölgeye vücudun neresi olursa olsun geniş bir perspektifle yaklaşılmalı, bölgesel ve bölge dışı hastalıklar etraflıca düşünülmeli ve ondan sonra karar verilmelidir (3) AĞRIDA ROL OYNAYAN MEKANİZMALAR Ağrı sürecinin başlangıç noktası olan nosiseptörler vücudun hemen her dokusunda bulunurlar ve uyarılması sonucu ağrı oluşur. Nosiseptörler deride, dişetinde, oral ve maksillofasiyal bölgedeki müköz membranlarda, kan damarlarında, aponevrotik tabakalarda, kaslarda, periostta, periodontal 2

9 ligamentte, diş pulpasında ve dişin predentin tabakasında bulunmaktadır. Görevleri dokuları yıkıcı veya hasar verici etkilerden korumak için aktiflenen bir uyarı sistemine benzetilebilir (2, 4). Ağrı, ilgili reseptörleri çevreleyen dokularda veya hücrelerde meydana gelen hasar sonucu oluşan non spesifik uyaranların nosiseptörler tarafından algılanması sonucu meydana gelmektedir. Bu uyarılma çevre dokulardaki değişikliğin meydana getirdiği aksiyon potansiyeli sonucu oluşmaktadır. Mekanik uyarana hassas sinir uçlarının uyarılması ile bölgede iyon aktivitesi değişir. İyon aktivitesinin ani değişmesine bağlı olarak A beta, A delta ve C liflerinde kısa süreli deşarjlar sonucu ağrı baş göstermektedir. Bazı liflerde ısıya bağlı değişiklikler de görülmektedir. Lipoprotein yapısındaki hücre çeperinde ısıya bağlı olarak reversibl değişiklikler ortaya çıkabilir. Bu noktada özellikle proteinler önemli rol oynamaktadır. Ayrıca nosiseptörleri etkileyen birçok aljezik kimyasallar da tespit edilmiştir. Bu kimyasalların etkinliği direkt veya indirekt olabilmektedir. İndirekt etkisi reseptörlerin termal veya mekanik uyaranlara karşı hassasiyetlerini değiştirerek oluşmaktadır. Bu kimyasal maddeler salgılandığı bölgelerle birlikte şu şekilde sıralanabilirler; -Dokudan salgılanan maddeler Serotonin: Mast hücreleri ve trombositlerden salgılanır. Histamin: Mast hücreleri, bazofil ve trombositlerden salgılanır. Doku hasarına göre birkaç dakika içinde serbestlenir. Kapiller damarların dilatasyonu ve vasküler permeabilitede artış sağlar. Erken dönemde akut ağrı ve ödem oluşmasında rol oynar. Prostoglandinler: Enflamatuar sıvı içinde bulunur. Agregasyon sırasında plateletler, fagositoz sırasında ise 3

10 nötrofil ve makrofajlar tarafından salgılanır. İntradermal enjeksiyonu ile arter ve venlerin geçici dilatasyonu ile vasküler permeabilitenin artışı ve hiperaljezi sağlar. Potasyum Leukotrinler -Plazmadan salgılanan maddeler Kininler: Bradikinin, lysyl ve metionlysyl. Düz kas kontraksiyonu, arter ve venlerin geçici dilatasyonu ile vasküler permeabilitenin artışı ve hiperaljeziye yol açarlar. -Sinir uçlarından salgılanan maddeler P maddesi: Reseptörlerde bulunur ve kapiller permeabiliteyi arttırır (2, 4). Bu maddeler nosiseptörler çevresindeki damarlarda bulunurlar ve patolojik olay sırasında serbestlenirler. Kimyasal maddeler özellikle doku zedelenmelerinden sonra ortaya çıkan yavaş, ızdırap veren ağrının uyarılmasında önemlidir. Ağrı reseptörleri adapte olmazlar. Vücuttaki pek çok diğer duyu reseptörlerinin tersine, ağrı reseptörleri ya çok az adapte olur veya bazen hiç olmazlar. Buna karşılık bazen, özellikle yavaş, sızılı ve bulantılı ağrılarda ağrı liflerinin uyarılması ağrılı uyaran devam ettikçe artar. Ağrı reseptörlerindeki bu duyarlılık artışına hiperaljezi denir (3). Özelleşmiş nosiseptörler A-beta lifleri olarak isimlendirilir ve şu mekanoreseptörleri içerir; saç reseptörleri, alan reseptörleri, Merkel diskleri, Ruffian sonlanmaları ve Meissner cisimcikleri. A-delta nosiseptörleri geniş çaplı (1-6U) miyelinli liflerdir, iletim hızı yüksektir. (5 30 m/s). Deriye ağrı 4

11 verici bir uyaran uygulandığında hissedilen ilk ağrıdan bu reseptörler sorumludur (2, 3). İlk hissedilen keskin ağrı daha sonra yerini C lifleri ile iletilen yavaş, ağır, künt ağrıya bırakır. C lifleri küçük, miyelinsiz ve yavaş iletim hızına sahip (0,5-2 m/s) sinir hücreleridir. A-delta lifleri ile beyne iletilen hızlı keskin bir ağrıyı, bir saniye kadar sonra, C lifleri ile iletilen yavaş bir ağrı izler (2) AĞRI İLETİMİ Ağrı reseptörü nosiseptörler periferik uçları ağrılı uyarana duyarlı, serbest sinir uçlarıdır. Deri yüzeyinde ve altında ayrıca bazı iç organlarda çıplak sinir uçları olarak bulunurlar. A ve C lifleri medulla spinalise girdikten sonra birkaç segment aşağı ve yukarı uzandıktan sonra Lissauer traktusunun bir kısmını oluştururlar. Bunların akson kollateralleri de dorsal boynuz içine girer. Dorsal boynuzda nosiseptif sinir uçlarının santral terminalleri gri maddenin marginal bölgesi olan Lamina I ile Substansia Gelatinosa (Lamina II ve III) daki nöronlarla sinaps yaparlar. Bir kısım A-delta lifleri ise Lamina V teki hücrelere ulaşırlar (1, 4). Dorsal boynuzda 3 çeşit nöron vardır: Projeksiyon Nöronları: Bu nöronlar ekzite oldukları zaman oluşan impulslar anterolateral afferent sisteme geçer ve ağrı duyusu üst merkezlerde algılanır. Bu grubu oluşturan nöronlar; spesifik olarak nosiseptif olanlar, multireseptif olanlar(sıcak, soğuk, mekanik), spesifik olarak termoreseptif olanlar, hem nosiseptörlerden hem de düşük eşikli mekanoreseptörlerden uyarılanlardır. 5

12 Lokal Eksitatör Ara Nöronlar: Bunlar gelen duyusal informasyonu veya ağrı sinyallerini projeksiyon nöronlarına geçirir ve eskite olmalarına yol açar. İnhibitör Ara Nöronlar: Üst merkezlere ağrılı informasyonun akışını düzenlemede önemli rol alırlar. Genellikle A-delta liflere egzite olduklarında projeksiyon nöronunda inhibisyon meydana getirirler. Ağrı duyusuyla ilgili olarak medulla spinalisin en önemli fonksiyonlarından biri de vücudun ağrıyı kendi kendine kontrol etme yeteneğinin bu bölgede yer almasıdır. Ağrı duyusunu ileten afferent yollar 5 gruba ayrılır; Spinotalamik Yol: En iyi bilinen yoldur; çaprazlaşarak anterolateral spinotalamik traktı oluşturur ve talamusta sonlanır. Spinoretiküler Yol: Bu yol kısmen çaprazlaşır ve anterolateral yoldan yukarı çıkar. Spinomezensefalik Yol: Mezensefalik retiküler formasyon, Periakuaduktal gri madde ve diğer orta beyin yapılarına ulaşır. Spinoservikal yol: Dorsolateral spinal kordon içinden lateral servikal nukleusa giderek çaprazlaşır ve medial lemnisgusa katılan lifleri oluşturur. Dorsal Spinotalamik Traktus: Talamusa ulaşan ve lamina III ve IV ten kaynaklanan lifleri içerir (2, 3). Ağrının üst merkezlere iletilmesi neospinotalamik ve paleospinotalamik yollar ile olmaktadır. Spinoretiküler ve spinomezensefalik yollar paleospinotalamik yollardandır. Bunlar talamusun medial, intralaminer ve 6

13 posterior nukleuslarında sonlanırlar. Neospinotalamik yolun ağrının şiddet farklılıkları ile algılanmasında, paleospinotalamik yolun da ağrının afektif ve otonomik özelliklerinin oluşmasında rol alabileceği ileri sürülmektedir (1, 4) AĞRI TEORİLERİ Yapılan çalışmalar sonucu günümüze kadar ağrı ile ilgili olarak üç tane önemli teori öne sürülmüştür. Bunlar primitif teori, spesifite teorisi ve pattern teorileridir. Bu teorilerin farkları fizyolojik ve psikolojik yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Ağrı ile ilgili fizyolojik mekanizmanın açıklanmasına yönelik ilk çalışma spesifik teori, psikolojik mekanizma ile açıklamaya yönelik ilk çalışma ise pattern teorisidir (4) Primitif Teori Ağrının bir duyudan daha çok, bir duygu olduğu ilkesine dayanan teoridir. Ağrı ile ilgili teorilerin ilki olan primitif teori Aristo tarafından önerilmiştir ve De Partibul Animalius adlı yapıtında bahsedilmektedir (4) Spesifite Teorisi Beyin merkezine iletimi direk sağlayan uyarılmış spesifik alıcıların varlığına dayanan bir teoridir. İlk olarak Descartes tarafından ileri sürülmüştür. Descartes 1664 yılında yayınlanan L Homme-İnsan adlı yapıtında, ağrılı uyaranların çok küçük partikülleri ateşleme görevini gördüğünü, bir anlamda ağrıyı başlatacak ipi çektiğini belirterek Spesifite Teorisi nin temellerini atmıştır. Modern spesifite teorisini geliştiren ise Max Von Frey dir. Araştırmacı, ciltte sıcak, soğuk, dokunma ve ağrı duyularını 7

14 algılayan özelleşmiş reseptörler olduğunu belirtmiştir. Daha sonraki araştırmacılar bunları geliştirerek; spesifik reseptörler, spesifik periferik sinir lifleri, omurilikte spesifik ağrı yollari, talamus ve kortekste spesifik ağrı merkezlerinden oluşan bir sistem varlığını ileri sürmüşlerdir. Spesifite teorisinin 2 yanlisi vardir; Anatomik olarak, spesifik son organlarla spesifik duyular arasında ilişki olup olmadığı histolojik olarak desteklenmemiştir. Psikolojik olarak duyu niteliğinin spesifik impulsları ile beyne iletildiği düşünülmüştür, psikolojik içerik dahil edilmemiştir.(2) Pattern Teorisi Pattern teorisinin temeli, ağrı duyusunun son ve kritik belirleyicisinin uyaranın süresi ve uyaranların toplamı olduğu görüşüne dayanmaktadır. Ağrıyı uyaran sinir iletileri, ciltten algılanan duyuların arka boynuz hücrelerinde toplanması ile oluşturulur ve bu hücrelerin iletimi kritik bir seviyeyi aşarsa ağrı hissedilir. Teorinin en çok kabul gören şekli ise kapı kontrol teorisidir (1,2). Kapı kontrol teorisi 1965 yılında Melzack ve Wall tarafından ileri sürülmüştür. Bu teoriye göre deriden gelen uyaranlar spinal kord ve beyinde modülasyona uğrarlar. Deriden gelen uyaranlar spinal kordda üç değişik sisteme iletilirler. Dorsal kolon, arka boynuz santral transmisyon hücreleri (T hücreleri) ve substantia gelatinoza hücreleri (2). Substantia gelatinozadaki kapı hücreleri presinaptik inhibisyona yol açarlar. Bu hücreler kalın ve ince sinir uçlarını inhibe eder. İnce lifler uyarı 8

15 olmadan iletebilirler. Kuvvetli uyaranlar özellikle kalın lifler üzerine etki eder. Bunlar kapı hücrelerini uyararak T hücrelerine transmisyonu etkiler. Melzack ve Wall ince liflerin kapı hücrelerini inhibe ettiğini, kapıyı açık tuttuğunu ileri sürmektedir. Uyaran uzadığı zaman kalın lifler adapte olmakta ve ince lifler baskın çıkmaktadır. Böylelikle kapı açılmakta ve T hücrelerinden akım artmaktadır (3) AĞRI SINIFLANDIRILMASI Ağrının Başlama Süresine Göre Sınıflama Zamana göre ağrı akut (ivegen) ve kronik (süreğen) olarak ikiye ayrılır; Akut ağrı, ani olarak başlayan, nosiseptif nitelikte olan, neden olan lezyon ile arasında yer, zaman, şiddet açısından yakın ilişkinin olduğu, doku haşarıyla başlayıp, yara iyileşmesi süresince giderek azalan ve kaybolan ağrı tablosudur. Beraberinde otonom sinir sistemi aktivasyonuna bağlı taşikardi, hipertansiyon, solukluk gibi belirtiler bulunur. Postoperatif ağrı, renal kolik, myokard infarktüsü, pankreatit gibi akut ağrılı tablolar tekrarlayan ataklarla intermittan özellik kazanmaktadır. Bazen bu süre 3-6 ayı aşarak kronik ağrı özelliğini kazanır (6,7). Kronik ağrı, çoğu kez nosiseptif nitelikte olup, uyarıcı işlevi geçtikten sonra kişinin hayat kalitesini değiştiren, gerek klinik tablo üzerinde gerekse tedavinin etkinliğinde psikolojik etkenlerin rolünün olduğu kompleks bir tablodur. Kronik ağrılı çoğu hastada, akut ağrıdaki kadar otonomik cevaplar 9

16 yoktur. Sempatik tonus artışı, nöroendokrin fonksiyonda artış belirgindir. Somatik yapılarda, visserlerde, periferik sinir sisteminde uzun süreli disfonksiyon, kronik patolojik hasar, kronik ağrıya neden olur. Kronik ağrıda kişisel ve çevresel faktörlerin rolü vardır. Hastaya, ailesine, topluma ciddi emosyonel, fiziksel, ekonomik stresler yükler (6) Mekanizmalarına Göre Ağrı Sınıflaması Nosiseptif ağrı, fizyopatolojik olayların deri, kas, bağ dokusu, iç organlarda yaygın olarak bulunan nosiseptör adı verilen özel ağrı algılayıcılarını uyarmasıyla ortaya çıkmaktadır. Somatik veya visseral doku hasarına bağlıdır. Somatik yapılardan kaynaklanan nosiseptif ağrı, sızlama şeklinde, bıçak batar gibi, zonklama, basınç hissi gibi tarif edilir. İç organlardan kaynaklanan ağrı eğer obstrüksiyona bağlı ise kemirici ve kramp şeklinde, organ kapsülü ve mezenteri de etkilemişse sızlama, keskin ve zonklama şeklindedir (7,8). Nöropatik ağrı (Nörojenik ağrı) terimi somatosensoriyel sistemin anormal uyarılmasına bağlı ağrılar için kullanılır. Periferik sinir travması veya metabolik hastalıklar sonucu ortaya çıkar. Nöropatik ağrı, farklı bir nörolojik lezyon ile görünen otonomik disfonsiyon veya motor, sensoriyal bölgelerde bir dizestezi oluştuğunda kuvvetle akla gelmelidir. Ağn spontan olarak ortaya çıkabilir. Ağn eşiği düştüğü için normalde ağnsız olan uyarı ağrı yapabilir. Uyarıya yanıt hem sürekli hem de amplitüd bakımından abartılı olabilir (hiperaljezi). Ağrı hissi sağlam bölgelere yansıyabilir. Genel olarak nöropatik ağnlar opioid ilaçlara, nörolitik işlemlere nosiseptif ağrıdan daha az yanıt verir. Nörolitik girişimlerden yarar görmezler. 10

17 Sinir kompresyonuna veya inflamasyonuna bağlı mononöropati, şimşek çakar nevraljiler, diabetik polinöropatiler, deafferantasyon ağrısı nöropatik ağrı çeşitleridir (2, 5, 8). Deafferantasyon ağrısı, periferik ve santral sinir sistemi yaralanmaları sonucunda somato sensoriyel uyaranların iletiminin merkezi sinir sistemine akışının kesilmesi ile ortaya çıkar. Talamik ağrılar, brakiyal pleksus avulsiyonu sonucu ortaya çıkan ağnlar, fantom ağrılar deafferantasyon ağnsına örnek olarak verilebilir (3, 7). Reaktif ağrı, motor ya da sempatik afferentlerin refleks aktivasyonu sonucu nosiseptörlerin uyarılmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Miyofasyal ağrılar reaktif ağrılar arasında sayılabilir. Psikosomatik ağrı (psikojenik ağrı), anksiyete ve depresyon gibi psişik ve psikososyal sorunlann arttığı durumlarda ağrı olarak tanımlanan duygulardır. Somatizasyon hipokondriazis bu ağrı tipine örnektir. Ağrılı bir durum mevcut olabilirse de asıl sorun psikolojik olup hastanın nörofizyolojik duyarlılığının artması ile önemsiz bir doku sorununun aşırı şekilde hissedilmesidir (2, 6) Kaynaklandığı Bölgeye Göre Ağrı Sınıflaması Somatik ağrı; ani başlar, keskindir, iyi lokalize edilir. Tanısı kolaydır. Sinir köklerinin yayılım bölgesinde veya kramp tarzındadır. Yerinin belirlenmesi zordur (3, 4). Viseral ağrı; Yavaş başlar, künt ve sızlayıcıdır. Lokalizasyonu güçtür. Kolik veya kramp tarzındadır. Başka bölgelerde yansıyan ağrı şeklinde ortaya 11

18 çıkabilir. Kardiak ağrının sol kol, diafragmatik ağrının sol omuza yansıması klasik örneklerdir (4). Sempatik ağrı; Sempatik sinir sistemi aktivasyonu ile ortaya çıkan sempatik ağrıya damarsal kökenli ağrılar, refleks sempatik distrofi ve kozaljiler örnek verilebilir. Bu ağrılar yanma tarzındadır. Hasta ağrıyan bölgede soğukluk ve üşümeden yakınır. Distrofîk değişiklikler vardır (1, 6). 2. OROFASİYAL AĞRI Yüz bölgesi saçlı deri hattı, kulak, alt çenenin ön, yan ve arka kenarı ile çevrili alanı kapsar. Bu bölge için oral kavite, nazal kavite ve paranazal sinüsler, gözler, kulaklar ve tükrük bezler bulunur. Yüz ağrıları birinci sırada bu bölgeyi oluşturan yumuşak doku, kemik doku, sinüsler, eklemler, bezler, sinirler ve damarlardaki patolojilerden kaynaklanır. İkinci sırada ise vücudun diğer bölgelerindeki patolojilere bağlı olarak oluşan ve yüz bölgesine yayılan ağrılar gelir. Frontal kemiğin daha derininde tanımlanan ağrılar ise baş ağrıları kapsamına girerler (2, 7). Yüz ağrılarına neden olan hastalıklar doku sistemlerine göre ekstrakranial, intrakranial, kas-kemik sistemi, vasküler, nörolojik ve psikojenik olmak üzere 6 ana başlık altında toplanmışlardır (6, 10). 12

19 Tablo 1. Oral ve kraniyofasiyal ağrıların sınıflandırılması Genel sınıflandırma Ağrı kaynağı Ağrının basit karakteristiği Ekstrakraniyal Diş ve kraniofasiyal organlar Değişken İntrakraniyal Beyin ve ilgili yapılar Değişken Vasküler Vasküler sistem Zonklama tarzında Kassal Kaslar ve bağ dokusu Sabit ağrı Nörolojik Periferal sinir sistemi Sinir boyunca parestezi Psikolojik Çevresel olasılıklar veya ağrı davranışları Değişken 2.1. EKSTRAKRANİYAL YAPILAR Dentin Ağrısı Dental yapının tahrip olması mekanik ve elektriksel uyaranların, ısı değişikliklerinin pulpayı daha kolay etkilemesine yol açar. Bu nedenle normal koşullarda ağrı nedeni olmayan sıcak ve soğuk sinirlerin yüzeysel hale geldiği dentinal bölge ve pulpada ağrıya neden olur, değişiklikleri hemen normale dönmeyeceği için ağrı kesilmez. Dentinal ağrının en önemli özelliği kendiliğinden ortaya çıkmaması, dıştan gelen bir etkene bağlı olmasıdır. Ağrı tam olarak lokalize olmayabilir, çoğu kez etkilenen dişe komşu iki, üç dişin ayrımı güçleşebilir. Hastalar, genellikle ağrının alt veya üst çeneden mi kaynaklandığını ayırt edemeyebilirler. Arka dişlerden kaynaklanan ağrıyı lokalize etmek ön dişlere oranla zordur (2). 13

20 Pulpa Ağrısı Diş pulpası, visseral bir organ olduğu için, pulpa ağrısı da visseral ağrıların özelliklerine sahiptir. Visseral ağrı, derin, donuk, sızlayan tipte bir ağrıdır ve yerini belirlemek güçtür. Visseral ağrılar içinde en tipik olan akut pulpa ağrısında, genellikle hasta, ağrıyan dişi lokalize edemez. Ancak dişte derin dentin çürüğü, pulpa odasına kadar ilerleyen çürük, çatlak veya dişin kırılması gibi objektif bulgularla ağrının kaynağı saptanır. Eğer böyle bir bulgu yoksa klinik olarak teşhis etmek daha da zorlaşabilir. Akut pulpa ağrısının nedeni pulpa reseptörlerine ulaşan zararlı uyaranlardır. Genelde diş yapısı bu reseptörleri dış yüzey irritasyonundan koruyarak, elektriksel uyarı veya aşırı ısı değişimlerinin ağrı şeklinde algılanmasını önler. Eğer dişte bir kırık varsa, pulpada, tükürük veya hava temasında bile ağrı oluşur. Bu ağrı, özellikle çiğneme kuvvetleri etkisi ile kırık parça oynadığında daha çok hissedilir. Pulpada enflamasyon oluştuğunda ise ağrı karakter değiştirir. Pulpa enflamasyonu şiddetli devamlı bir ağrı oluşturacak kadar ilerlemişse, kendiliğinden düzelmez ve genellikle pulpada gangren gelişir. Gangren gelişince, pulpa dokusunun ağrısı azalır, bu azalma pulpa dejenerasyonunun periodontal dejenerasyona ilerleyişinin belirtisidir (3, 12). 14

21 2.1.3 Periapikal Ağrı Akut Apikal Periodontitis Şiddetli bir travma veya kök kanalı yolu ile gelen etiyolojik faktörlerin etkisi ile periodontal membranda ortaya çıkan bir seröz iltihaplanmadır. Etiyolojik faktörün cinsine göre iltihap alanı septik veya aseptik olabilir. Apikal parodonsiyumda biriken seröz eksuda, dişi alveolünden dışarı doğru yükseltmiştir. Aynı nedenle sinir uçları basınç altındadır ve devamlı spontan bir ağrı vardır. Bu ağrı geceleri daha fazladır. Zaman zaman kendi kendine veya provokasyon ile azalır ya da çoğalır, zonklama tarzındadır ve tamamen ortadan kalkmaz. Akut apikal paradontitisli hastalar devamlı ağrı nedeniyle uykusuz ve bitkin görünebilirler (3, 13). Dişe gelen her türlü basınç ve periapekste basınç çoğaltan her türlü etken ağrıyı arttırır. Hasta dişini antagonistine değdirmekten çekinir. Perküsyonda ağrı vardır. Erken evrede şişme mevcut değildir. Apikal alana vestibül tarafından bastırmak ağrıyı çoğaltır. Bu alandaki dişetinde kırmızılık gözlenir. Ağıza giren sıcak maddeler apikal bölgede vazo-dilatasyona neden olarak ağrıyı arttırır. Ilık maddeler hafif vazodilatasyonla drenajı çoğaltarak ağrıda geçici bir azalma yaparlar. Daha ileri devrelerde sellülit ile birlikte, yüzde şişme olabilir. Bazı durumlarda ateş ve kırgınlık bile gelişebilir. Genellikle yüz şiştiğinde, 15

22 etkilenen diş çevresindeki kemiğin periostu aracılığı ile püyün boşalması sonucu ağrı hafifler ve diş kökündeki baskı azalır (3, 12) Akut Apikal Abse Akut apikal absede, pulpadaki enfeksiyon nekroza dönüşerek, alveolar kemiğe yayılır. Bu yayılma, alveolar kemiğin arkasından fasiyal alanlara da geçebilir. Enfeksiyon alveolar kemikte ise, osteitis adı verilir. İnfeksiyon kortikal damağı perfore ettiğinde ve yumuşak dokulara yayıldığında, selülit adını alır. Bununla birlikte, yumuşak dokulara yayılım neticesinde, ağrıda azalma görülür, çünkü iltihabın oluşturduğu sıvı dağılır ve basınç azalır. Enfeksiyon kortikal kemikte meydana geldiğinde, drenaj için bir yol bulunamazsa, abse uzak bölgelere fasiyal düzlem boyunca yayılır ve infeksiyonla sonuçlanır. Odontojenik enfeksiyon, örneğin kavernoz sinüse yayıldığında hayatı tehdit eden enfeksiyonlar oluşabilir. Eğer bu enfeksiyonlar lokalize olur ise, yüzeydeki sert şişlik yumuşak iltihap dolu şişlik haline dönüşür, drenaj ağrıyı azaltır. Artmış ısı ve rejyonel lenfadenopati bu tip enfeksiyonlarla birlikte meydana gelir (12, 14) Kronik Apikal Periodontitis Şiddetli düşük irritasyonların uzun süreli etkileri sonucu periapekste yavaş yavaş genişleyen kronik bir iltihaptır. Genellikle pulpa kaynaklı, apekste konumlanmış yaygın enflamatuar yanıt mevcuttur. Klinikte hassasiyet görülmez, perküsyona pozitif cevap veren diş, çiğnemeye ve palpasyona karşı hassasiyet gösterebilir (12, 14). 16

23 Kronik Apikal Abse Akut bir apikal apsenin çeşitli şekillerde drene olması ile veya devamlı drenaj olanaklarına sahip bir apikal alanda akutlaşamadan meydana gelen bir infiltratif iltihaptır. Akut apikal apse kök kanalından, periodontal aralıktan veya bir fistülden yararlanarak drene olabilir ve kronik hale dönüşebilir. Bazen bir başka yol da, lenf ve kan damarlarının rezorbsiyonu akutlaşmayı önleyebilir. Nasıl oluşursa oluşsun kronik apikal apse herhangi bir klinik belirti vermeden seneler boyu apikal alanda kalabilir. Ancak fistül varlığı halinde fistülün ara sıra açılarak içinden cerahat akması hasta tarafından fark edilebilir veya fistül bir ağız içi muayanesi sırasında dişhekimi tarafından görülebilir. Sakin dönemdeki kronik apikal abse klinikte belirti vermez. Ağrılar akut hale geçtiği zaman, alevlenme olduğu zaman başlar. Her devital dişte kronik apikal abse varlığından şüphe etmek gerekir (3, 13) Apikal Kistler Apikal kistler, hemen tümü ile kronik apikal periodontitisin son aşaması olarak ortaya çıkarlar. Yapı bakımından içinde lipid ve kolesterinden zengin bir sıvı bulunan ve çeperleri epitel dokusu ve onu çeviren bir fibröz doku ile kaplı bir kemik kavitesinden ibarettir. Kist kavitesi çeperindeki epitel hücreleri salgılamaları sonunda biriken sıvının basıncı ile etraftaki kemik dokusunda yavaş fakat devamlı bir erime 17

24 ortaya çıkar. Böylece kist yavaş fakat devamlı bir şekilde büyür ve büyüme sonunda epitelyum hücreleri de çoğalır. Apikal kistler enfekte olmadıkça ağrı yapmazlar. Enfeksiyon durumlarında ise akut apikal abse gibi işlem görmelidir (14) Periodontal Ağrı Akut Nekrotizan Ülseratif Gingivitis (ANUG) ANUG spesifik etyolojisi ve görüntüsü olan yaygın bir dişeti iltihabıdır. Etkilenen dişetleri, serbest dişeti ve interdental papilla ile sınırlıdır. Hastalık yakın temasta yaşayan kişilerde epidemiler şeklinde gelişebilir. Genç ve orta yaşlı kişilerde yaygındır. ANUG' un etyolojisinde fusiform basiller ve spiroketlerin simbiyotik enfeksiyonu rol oynar. Vücut direncinin düşmesi nedeniyle enfeksiyonlara eğilimin artması, kötü ağız hijyeni, sigara içimi, yetersiz beslenme, yorgunluk hali gibi durumlar predispozan faktörlerdir. ANUG'lu hastalar, sıklıkla şiddetli ağrı nedeniyle yemek yiyememekten ve çoğunlukla baş ağrısından şikâyet ederler. Genel kırıklık ve düşük dereceli ateş görülür. Hastalık ağrılı hiperemik dişetleri ve interdental papillada erozyonlar ile karakterizedir. Çoğu zaman ağrı yapan bölge lokalize edilemez, hastalar "bütün ağzım ağrıyor" veya "bütün dişlerim ağrıyor" şeklinde şikâyetlerle kliniğe başvurur. Ülserasyon alanlarında ağrı daha da şiddetlidir. 18

25 Lezyonlar kolay kanarlar ve gri nekrotik pseudomembranlarla kaplıdırlar. Ayırıcı tanı primer herpetik gingivostomatitis ile yapılır. Herpetik enfeksiyonlar genellikle çocukluk çağı hastalığıdır. ANUG, çocuklarda sık görülmez. ANUG' un tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Fakat proflaksi her zaman tavsiye edilir (3, 6) Periodontal Abse Periodontal abse derin periodontal dokuları etkileyen, lokalize, pürülan enflamatuar bir lezyondur. Yabancı maddeleri cep derinliklerine iten, serbest drenajı engelleyen ya da bir cebin ağzının kapanmasına neden olan etkenler periodontal abse oluşumuna yol açabilir. Akut gingival abse ise lokalize (genellikle yüzeysel), ağrılı, hızla genişleyen bir lezyondur ve marginal dişeti veya interdental papilde aninde ortaya çıkar. Dişetine veya dişeti oluğu içine bir yabancı cisimin batması sonucu oluşur (fırça kılı, patlamış mısır gibi). Her iki tip abse de diş sıkan veya bruksizmi olan hastalarda sıklıkla görülür. Hasta dişinin hareket anında veya üstüne basıldığında ağrı yaptığından şikâyetçidir (3, 6) Herpetik Gingivostomatitis Ağız içi boşluğunda primer veya rekürrent formda oluşan akut bir viral enfeksiyondur, HSV-1 veya HSV-2, herpes virüs farklı türünden biri nedeniyle oluşur. Primer herpetik gingivostomatitisin başlangıcında birkaç gün süren 19

26 prodromal semptomlar mevcuttur. Bu semptomlar düşük dereceli ateş, genel halsizlik hali ve kilo kaybı ile birlikte görülen gastrointestinal bozukluklar şeklindedir. Ağız içindeki başlangıç semptomları ise dişetinin yanması veya karıncalanması veya sızlaması şeklindedir. Bu duruma sıklıkla parlak kırmızı marjinal gingivitis, eritem ve yapışık dişetinin ödemi eşlik eder. Disfaji ve servikal lenfadenopati de görülebilir. Primer herpetik gingivostomatitisin tedavisi genellikle koruyucu ve semptomatiktir. Spesifik antiviral terapi, oküler ve genital herpes vakalarında olduğu gibi, komplike olmayan vakalarda kullanılmaz (8) Food Impaction Sert ve lifli yapıdaki gıdaların yenilmesi ile kontak halindeki iki dişin arasına sıkışması sonucu oluşan ağrılı durumdur. Sıkışma sonucu oluşan basınç ve rahatsızlık ağrının nedenidir. Aynı mekanizma kötü yapılmış restorasyonlar veya protezler sonucu da oluşabilmektedir. İlerleyen safhalarda dişeti papilinde enflamasyon görülür (4) Perikoronitis Dişini sürmesi ile iç ve dış mine epiteli hücreleri birleşir, mukozayı delmesiyle epitelyum açılır ve mikroorganizma giriş yolu bulur. Normalde tam sürmeyle dişeti cebine dönüşür, ancak özellikle alt akıl dişlerinde diş tamamen sürmez ve perikoronal aralıkta enfeksiyon gelişir. Barınak köşesi enfeksiyonudur. Enfeksiyondan sorumlu bakteriler Borrelia Vincenti ve Fusiformis Dentium dur. 20

27 Akut safhada çiğneme ile artan, fonksiyonu engelleyen, çevreye yayılan zonklama tarzında ağrılarla karakterizedir. Trismus ve ekstraoral şişliğe neden olabilmektedir. Genelde ateş, nabız ve solunum hızı artmıştır. Palpasyonda hassasiyet ve lenfadenopati görülür (4, 8) Diğer Ağrı Nedenleri Coğrafik Dil Coğrafik dil, dilin lateral yüzleri ve dorsumu üzerinde bir veya daha fazla düz alanların oluşumu ile karakterize etyolojisi bilinmeyen selim bir lezyondur. Düzleşmiş alanlarda fîliform papillanın kaybı söz konusudur. Dilin ventral kısmı, ağız tabanı ve bukkal mukoza gibi ağız kavitesinin diğer kısımlannda da benzer lezyonlar mevcut ise, coğrafya stomatitisi olarak tanımlanır. Sıklıkla asemptomatik olabildikleri gibi coğrafık dil yanma duygusu ile birlikte olabilir. Acılı sıcak gıdalar veya sitrik asit içerikli yiyecek ve içecekler bu gibi durumlara neden olurlar. Herhangi etkili bir tedavisi yoktur. Hastalara bu durumu arttıran yiyeceklerden kaçınmaları tavsiye edilmelidir (9) Alveolitis Akut dental osteitis veya alveolitis denen bu durum, diş çekimini takiben oluşabilir. Bu enflamatuar durum, alveolün kortikal kemiğinin ve periodontal ligament artıklarının infeksiyonu sonucu oluşur. Bir fibröz eklemin parçaları olarak, bu yapılar hem mekanoreseptör hem de nosiseptör 21

28 yönünden zengindir. Bu nedenle diğer kemiksel yapılardan daha fazla nosiseptif cevap verip, cevabi kas etkilerini başlatmak için kapasiteleri vardır ve sekonder uyarıcı etkiler gösterirler. Birçok dişi içeren sekonder ağrı, hassas dişeti ve deri noktaları, hassasiyet bölgeleri ve çiğneme kaslarını tutan kas spazmları oluşturabilir. Alveolitis ağrısı, özellikle temporal ve masseter kaslarını tutan miyofasiyal ağrı tetik noktalarını uyarabilir. Bu tetiklerin ağrısı başlangıç noktası içinde ya da yakınında hissedilebilir. Bu nedenle çekim bölgesinden devam eden çekim ağrısı ile karıştırılabilir. Doğru tedavi için primer ve sekonder ağrıların ayrılması hayati önem taşır (4, 8) Gömük Dişler Gömük 3. Molar dişlerden kaynaklı yansıyan ağrılar diş hekimliğinde sıklıkla karşımıza çıkar. Yansıyan ağrıların çokluğu nedeniyle baş - boyun bölgesi ağrıları karmaşıklık gösterir. 3. Molar dişlerin gömük kalması nedeniyle TME, kulak ve boyun bölgesi, karşı taraftaki dental arkta ağrı ve baş ağrısı görülebilir. Dişin çıkarılması ile, dişin doku ve sinirler üzerine yaptığı baskı ve oluşturduğu enfeksiyon ortadan kaldırıldığı için ağrı ortadan kalkar(1) Burun Ve Paranasal Sinüsler Burundaki anatomik varyasyonların hepsi baş ve yüz ağrısına neden olabilmektedir. Bunlar içinde en fazla yüz ağrısı yapan neden septum deviasyonudur. Septum deviasyonları hassas olan konka mukozaları üzerine yaptıkları basınçla yüz ağrıları oluştururlar. Konkaların ön kısmına olan 22

29 basınç maksillanın üzerinde, üst kısma olan basınç frontal bölgede, arka kısma olan basınç ise gözün arka kısmında ve kulakta ağrıya neden olur. Deviasyona bağlı nazal kökenli ağrıların özelliği ağrının daima deviasyon olan tarafta olması şiddetininde basınç ve tıkanıklıkla orantı göstermesidir. Burundaki ödem ve erektil organlardaki vazomotor değişikliklerde yüz ağrısına neden olabilir. Vazomotor olaylar genellikle alt konkada olur. Stres, anksiyete, seksüel olaylar ve çeşitli emosyonel durumlarda ortaya çıkar (10). Paranazal sinüslerde ve nazal kavitede ağrıya en duyarlı olan kısım sinüs ostiumlarının mukozasıdır. Paranzal sinüslerin akut enfeksiyonlarında en belirgin yakınma yüzün sinüsle uyumlu bölgelerinde hissedilen ağrılardır. Sinüs ağrıları başı oynatmak, aşağıya eğmek, venöz basıncı artıran ıkınma, öksürme, ağır kaldırma, sıkı yakalı gömlek giyme, menstruasyon, mastürbasyon, seksüel heyecan, alkol gibi durumlarda artış gösterir. İstirahat ve uyumakla ağrıda azalma olmaz. Ağrılar hemen daima tek taraflıdır, bazen iki taraflı olsa da bir tarafla daha fazladır. Akut frontal sinüzitte ağrı nazofrontal açıda, gözün iç kantüsünün üstüne doğru, ya da tam frontal sinüs üstündedir. Genellikle sabah başlar ve akşam kaybolur. Akut maksil-ler sinüzitte ağrı fossa kanina üzerindedir. Öğleye doğru başlar ve akşam şiddetlenir. Bazen ağrı üst dişlere vurabilir. Akut ethmoid sinüzitte ağrı daha çok üst nazomaksiller açıda ve gözlerin arasında olur. Sfenoid sinüsün akut enfeksiyonlarında ağrı gözün arkasında, başın derin arka kısımlarında ve çevresinde hissedilir. Bu farklılıklara rağmen tüm paranazal sinüzitlerde frontal bölgede ağrı duyulabilir. Kronik sinüzitlerde başlıca yakınma burundan ve genizden gelen akıntıdır. Pek ağrı yakınması yoktur. Ancak kronik sinüzit aktif hale geçtiğinde, üst solunum yolu enfeksiyonu hallerinde akut 23

30 enfeksiyon belirtileri görülür. Sinüzitlerin, özellikle maksiller sinüsün lenf direnajı alt konkadan olduğu için kronik sinüzitlerin akut ataklarında alt konka da artan ödem nedeniyle ağrılar oluşur (8) Tükürük Bezleri Kabakulak, akut süpüratif parotitis, parotis absesi, sialodenitis, sialolitiazis, tükrük bezleri malign tümörlerinde yüze yayılan ağrılar olur. Özellikle parotis patolojilerinde çiğneme hareketleri ile ağrıda artış vardır. Etkilenen bezlerdeki tükürük akımı yavaşlamıştır. Ağrı ile birlikte bazen ateş de görülebilir. Çocuklarda tükürük bezi şişmesinin en sık görülen nedeni kabakulaktır. Erişkinlerde ise, taş veya müköz tıkaç, tükürük bezi kanallarının tıkanmasını sağlayarak, ağrıya neden olabilir (6, 10) Gözler Orbital sellülit ve abse, akut iritis (ağrı aynı taraf alın ve şakağa ayrılır ve gece artar), akut glokom ( gözde supra orbital bölgede şiddetli ağrı vardır ve gece artar), akut retrobulber nevril (göz hareketleri ile artan, tek taraflı gözün derinlerinde ağrı ya da rahatsızlık hissi vardır), oftalmik herpes zoster (şiddetli nevraljik ağrı yüzün veya başın bir tarafında olur ve 5. sinir oftalmik dalı boyunca herpetik döküntüler vardır), gözde kırma kusurları (miyopi, hipermetropi, astigmatizm gibi kusurlarda ağrı göz yorgunluğu sonrasında ortaya çıkar ve dinlenme ile kaybolur) gibi patolojilerde de yüz ağrıları oluşabilir (2, 3, 10). 24

31 Kulak Kulak ağrıları primer otaljiler ve sekonder otaljiler olmak üzere ikiye ayrılır. Primer otaljileri dış kulak yolu patolojileri (ekstrenal otit, perkiondrit, auriküler abse, fronkül, yaralanma, malign eksternal otit, malign ve benign tümörler, fungal enfeksiyonlar, yabancı cisimler, sıkışmış serumen, büllöz miringitis ve donma), orta kulak ve mastoid patolojileri (akut otitis media, akut mastoidit, barotravma, maligin ve benign tümörler, akut petrozitis ve gradenigo sendromu) oluştururlar. Sekonder otoljileri orofasiyal ağrılar. TME patolojileri, visseral nedenler, nevraljiler, eagle sendromu, parotis patolojileri, angina, torasik anevrizmalar ve tiroiditis gibi nedenler oluşturur (8, 10) Mental Sinir Basısı Nadir olarak, foramen mentalenin daralması, sıkışması sonucu ağrı gelişebilir. Örneğin Paget hastalığında, nadiren bu duruma rastlanabilir. Daha sık olarak, dişsiz ağızlarda alveoler kemiğin rezorbe olmasına bağlı olarak, protezin mental sinire basısı sonucu ağrı ouşabilir. Protezin bu bölgesi aşındırılır veya foramenin yerinin değiştirilmesi gerekebilir (8, 14) Myokardial İnfarktüs Ağrı myokard infarktüsü sırasında meydana gelen iskemi ve daha sonra da nekroza bağlı olarak ortaya çıkar. Özellikle orta ve ileri yaşlarda ve erkeklerde daha sık görülür. Ağrı çok şiddetlidir. Retrosternal bölgeden başlar. Batıcı, sıkıştırıcı tarzdadır. Kol, boyun, çene ve epigastriuma yayılır. Ağrıyla birlikte bulantı, kusma, tedirginlik, baş dönmesi görülür. Şiddetli ağrı bir kaç saat ile bir iki gün 25

32 içerisinde azalır. Ağrısı geçmekle birlikte aralıklı olarak anginal tarzda ağrı baş gösterir. Laboratuar incelemeleri sırasında EKG de klasik değişiklikler, ST yükselmesi, Q dalgalarının belirmesi gibi bulgular ortaya çıkar. CPK, LDH ve SGOT yükselir. Cinsiyet, yaş, sigara, stress gibi etkenler miokard infarktüsünde önemli rol oynar. Koroner arterlerin aterosklerozu en önemli patolojik olaydır. Koroner arter spazmı ve aritmiler kan hacminin azalmasına ve iskemiye neden olur. Miokard infarktüsü sonucunda kardiak arrest, konjestif kalp yetmezliği, kardiojenik şok, perikardit, post infarktüs sendromu, septal perforasyon, tromboz ve emboli, pulmoner emboli gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. İyileşme aylarca sürer. Fiziksel ve organik komplikasyonlar iyileşme dönemini uzatır. Akut dönemde ağrının dindirilmesi büyük önem taşır (1, 3) Angina Pektoris Miokardda nekrotik değişiklikler meydana gelmeden iskemiye bağlı olarak göğüste ağırlık duygusu ve daralma ile seyreden bir ağrıdır. Angina boğulma anlamındadır. Klasik olarak ağrı prekardiumda başlar özellikle sol kolun medialine ve parmaklara yayılır. Bazı vakalarda boyun ve çeneye, sırta ve epigastriuma doğru yayılabilir. Özellikle orta yaşlılarda ve yaşlılarda, erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Fiziksel ve psikolojik etkenlerle ağrı artabilir. Genellikle bir kaç 26

33 dakika sürer. Buna rağmen saatlerce süren vakalar da vardır. Hasta dinlendiği veya nitrogliserin aldığı takdirde ağrı kesilir. Soluk alamama, terleme, bulantı ve geğirme görülür. Ağrı yıllarca aynı karakterde devam edebilir. Bazı vakalarda hızlanarak preinfarktüs döneme girilebilir (1). Ağrı sırasında taşikardi, papiller kas disfonksiyonuna bağlı olarak mitral regürjitasyon üfürümü, S3 ve S4 te ikinci kalp sesinde «splitting» işitilebilir. EKG de ST depresyonu görülür. Ağrısız dönemde eforlu EKG çekildiği zaman yine ST depresyonu ortaya çıkar. Koroner anjiografide koroner arterlerde tipik aterosklerotik bulgular vardır. Bu ateroskleroz yaş, cinsiyet, sigara, kalıtsal özellikler, obesite, diabet, hiperlipidemi gibi nedenlere bağlıdır. Ateroskleroza bağlı olarak koroner arterlerin daralması, kalp oksijen gereksiniminin artması, koroner arter spazmına bağlı olarak akış hızının azalmasına yol açar. Hastaların angina pektoristen korunmak için fazla yorulmaması, stresten kaçınması, sigarayı bırakması gerekir (1, 3) İNTRAKRANİYAL YAPILAR Baş ve boyun ağrısının intrakraniyal sebepleri iki ana gruba ayrılabilir: ağrıya duyarlı dokulara (venöz sinüsle, intrakraniyel arterler, piamater, duramater ve kraniyal sinirler) etki eden patolojilerden kaynaklananlar ve nörofıbromatosis, menenjit, talamik ağrı ve fantom ağrı sendromu gibi SSS sendromlarından kaynaklanan ağrılar. Ağrı kalitesi çarpıntı şeklinden keskin paroksimal ağrıya kadar değişiklik gösterebilir. Ağrıya neden olan intrakraniyal lezyonlar genellikle yorgunluk, baş dönmesi, konuşma veya 27

34 yutkunmada zorlanma, pitosis, zihinsel dağınıklık ve his kaybı gibi nörolojik belirtiler de gösterirler. Eğer kronik kraniyal ağrı şikâyetine sayılan nörolojik belirtilerden biri veya birkaçı eşlik ederse, o zaman intrakraniyal patolojilerden şüphelenilmelidir. Durum nörolog veya beyin cerrahı konsültasyonunu gerektirmektedir. Fantom ağrı, vücudun daha önce ampute edilmiş bir parçasında duyulan ağrıdır. Genellikle kollar arasında görülse de, diş dahil, baş ve boyun bölgelerinde ağrı görülebilir. Ağrı kas ağrısı veya kramp şeklinde olabilir, tedavisi güçtür, hipnoz, sinir blokları, transkutanöz elektrik sinir uyarılması, ilaçlar veya akupunktur ile tedavi edilmeye çalışılır (10, 11) KAS-İSKELET SİSTEMİ İLE İLGİLİ YAPILAR Kronik yüz ağrılarının en sık olarak karşılaşılan tipi kas-kemik sistemiyle (muskulo-iskeletal) ilgili ağrılardır. Kronik yüz ağrılarının kas-kemik kaynağı bir kranio-mandibular hastalık, bir myofasiyal hastalık, bir sistemik romatizmal veya kollagen hastalık, ya da servikal vertebralardaki bir patoloji olabilir. Kraniomandibular hastalıkların etyopatojenezinde çeşitli faktörler rol oynasa da travma genellikle düşünülen en yaygın nedendir. Travma makro travma veya eksternal travma (direkt yada indirekt yaralanma sonucu olabilir) ve mikrotravma (yaygın olarak şiddetli diş sıkmalara bağlı diye ikiye ayrılır. Dişlerdeki oklüzyon bozukluğu kas koordinasyon bozukluğu ve spazma neden olarak TME'de ağrı ve disfonksiyon yaratılır. Yine stres gibi çeşitli psikojenik ve emosyonel nedenler kaslarda aşırı kontraksiyon ve sonuç olarak yorgunluğa neden olarak TME'de ağrı ve disfonksiyon meydana getirirler. Kranio-mandibular hastalıklar TME artropatileri ve myofasiyal kas 28

35 hastalıkları diye ikiye ayrılırlar. Bu patolojilerde ağrı, kas hassasiyeti, TME'de klik diye bir ses, çene hareketlerinde kısıtlılık ve bir tarafa kayma, kulakta ağrı, çınlama ve basınç olabilir. Bu durumlarda ağrı çeneye, frontal ve frontotemporal bölgeye, dişlere, kulağa, periorbital bölgeye yayılabilir (15, 17). Kas ağrısı genellikle nabızsal olmayan ve bazen de sıkıntı veren bir özelliktedir. Bu özellik şiddetli ve spontan olarak gerilme, kasılma, manipulasyon gibi uyanlarla artan şekilde de görülebilir. Bazen ağrı bir basınç şeklinde algılanabildiği gibi, bazen de çıldırtıcı bir yoğunluğa ulaşabilir. Geçici veya kalıcı, sabit, kesikli, tekrarlayıcı olabilir. Değişken karakterlidir: hızlı başlangıç ya da hızlı değişim gözlenebilir. İltihabi kaynaklı olmadıkça hiçbir zaman sınırlaması yoktur. Ayrıca kasların sertliği, şişmesi ya da kısalması sonucu oluşabilen disfonksiyonlar da görülebilir. Palpe edilebilen kas hassasiyeti, dokununca ağrının artması gibi modifikasyonlar, ağrının tipini ve yoğunluğunu değiştirir (19). Kas ağrısının yerini lokalize etmekte manuel palpasyon ve analjezik blokaj teknikleri kullanılmalıdır, ancak inflame dokulara lokal anestezik uygulanması kontrendikedir. Semptomlara göre, kas ağrısı dört ana tipten birine dahil olmaktadır; Koruyucu kas ağrısı, Miyofasiyal trigger noktası ağrısı, Kas spazm ağrısı, Kas enflamasyon ağrısı, Her birinin tedavisi farklı olduğundan, ayırıcı tanı fazlaca önem kazanmaktadır. Ayrıca bu ağrıların geçiş devreleri de iyi tanınmalıdır (19, 20). 29

36 Koruyucu ağrı, iskelet kaslarının kasılması sonucu hipertonik ve ağrılı olmasına karşı gelişen bir koruma cevabıdır. Etkilenen bölgenin daha fazla zarar görmesini engellemek için gereklidir. Kasılmayla oluşan ağrı ve kas zayıflığı hissi o bölgedeki fonksiyonun azalmasına yol açar. Kas disfonksiyonu; kasların sıkılığı, kas kasıldığında ağrının inhibe edici etkisi, kas zayıflığı hissi gibi olaylardan etkilenir. Bu semptomlar ağrının kaynağını belirleyebildiği halde, neden anlaşılmayabilir. Bu mekanizma koruyucu olduğundan sebep ortadan kalkınca ağrı da kalkar, ağrı devam ederse kas spazmı gelişir. Böylece miyojen ağrı siklusu oluşarak bağımsız bir ağrı problemi meydana çıkar. Çiğneme kasları olaya dahil olduğunda, çiğnemede ağrı ve disfonksiyon belirginleşir. Nadir kullanım, gerginlik, sıkma, bruksizm, başka bölgelerdeki ağrılar, oklüzal çatışma, oral ya da okluzal çevredeki değişimler, normal eklem hareketini engelleyen çatışmalar, ağıza yapılan lokal anestezi, diş tedavisi ve her tür diş kaynaklı durumlar ya da oral rahatsızlık hissi bu ağrıya yol açabilir (2, 18). Miyofasiyal trigger noktası; kas dokusunda veya ilgili fasya veya tendonlarında lokalize, gergin bir iskelet kasında aşırı duyarlı bölgedir. Bu nokta basınçla ağrılıdır, ağrı ve otonomik faaliyetleri başlatabilir. Aktif bir trigger noktası genellikle heterotopik olan ağrıya yol açar. Bu ağrı spontan olarak ya da fonksiyonlara bağlı olarak başlayabilir. Latent trigger noktası ise, ağrılı olamamakla birlikte, etkilenen kaslarda zayıflık ve hareket kısıtlılığı yaratabilir ve bu şekilde kalabilir. Ayrıca latent noktalar, boylarının kısalması, çeşitli viral hastalıklar ve direncin düşmesi sonucu aktive olabilirler. 30

37 Aktif trigger noktaları uyarıldığında, heterotopik ağrı oluşur. Bu ağrı kası innerve eden motor sinirin çevresine yayılabilir. Bununla birlikte heterotopik ağrı genellikle spontan ağrı olarak ya da tipik merkezi uyarım etkileri gibi stimulasyonla başlayan sekonder ağrı olarak meydana gelir. Oluşan ağrı trigger noktasının primer ağrı çıkışı civarında segmental olarak oluşur. Trigger noktasının primer ağrı kaynağı genellikle sessiz olduğundan, hastanın ağrı kaynağının belirlenmesinde hekime yardım etmesi zorlaşabilir. Heterotopik ağrı, bilinen referans noktalarıyla karşılaştırıldığında, ağrıya yol açan kasın kolayca belirlenebilmesi önemli bir tanıdır. Trigger noktaları, manuel palpasyonla teşhis edilebilir. Bölgeye yapılan bası, lokal myalji yaratır. Sekonder heterotopik ağrıyı başlatabilir ya da başlatmayabilir. Teşhis tedavi denemeleriyle kesinleşir (2, 4). Masseter kasının yüzeyel kısmında yer alan trigger noktaları üst çene veya alt çene molar dişlere, çenelere veya yüzeye etki eder. Kaynak diş ağrısıdır. Derin kısım ise, kulak ve TME bölgesine etki eder. TME bölgesinden kaynağını alan kulak ağrısı ve preaurikular ağrı en sık görülen belirtidir. Orta hat kesici yolunun defektine bağlı olarak aynı taraftaki ağız açımında nispeten kısıtlılık olabilir. Temporal kas trigger noktalarının etki alanı, üst çene dişlerini ve yüzün üst kısmını etkiler. Baş ağrısı ve diş ağrısına benzer ağrı genel komplikasyonlardır. Açma kısıtlılığı nadiren görülür. Kas, manuel palpasyonla triger noktalarının belirlenebilmesine olanak tanır (18). Medial pterigoid kasın trigger etki alanı, ağzın posterior kısmı, boğaz, TME bölgesi ve kulak altı bölgeleridir. En belirgin şikâyet boğaz ve postmandibular ağrıdır. Östaki borusu semptomları ortaya çıkabilir. Orta hat 31

38 kesici yolu defektine bağlı olarak, karşı tarafta ağız açma zorluğu olabilir. Kas, trigger noktalarının belirlenebilmesi için, manuel palpasyona (intraoral olarak) kısmen izin verir. Bu nedenle fonksiyonel manipulasyon gerekebilir. Kası germek için açma hareketi, kası büzmek için dişlerin sıkılması gerekir. Lateral inferior kasın trigger etki alanı TME bölgesidir ve TME bölgesinde ağrı şikâyetine yol açar. Hafif akut maloklüzyon; aynı taraftaki posterior dişlerde disklüzyon ve diğer taraftaki anterior dişlerde prematür kontakt olarak hissedilir. Bu kas palpasyona izin vermediğinden, miyofasiyal ağrının belirlenebilmesi için fonksiyonel manipulasyon gerekir. Kası germek için dişler maksimum interkuspitasyonda sıkıca sıkılır, kası gevşetmek için çene resistans yapılan bölge yönünde ileri itilir. Superior lateral pterigoid kastaki trigger noktalar, zigomatik bölgeyi etkiler. Artiküler diskin öne kaymasına yetecek miktarda aşırı dejenerasyon olmadıkça disfonksiyon oluşmaz. En sık rastlanan şikâyet molar bölgedeki yaygın ağrıdır. Bu kas manuel palpasyonla muayene edilemediğinden, miyofasiyal ağrının varlığını tespit etmek için fonksiyonel manipulasyon yapılmalıdır. Kasları germek için, dişler maksimum interkuspitasyonda sıkılır, kasları gevşetmek için dişlerin arasına bir cisim konarak ısırtılır. Sternokleidomastoid kasın sternal bölümünün yüzeyel kısmı tüm yüzü ve kafayı etkiler. Kafa ve yüz ağrılarının büyük kısmı bu kastan kaynaklanabilir. Derindeki klavikular bölüm ise kulak, kulak arkası ve frontal bölgeyi etkiler. Kulak ağrısı, TME bölgesinde ağrı, frontal başağrısı en sık rastlanılan şikâyetlerdir. Bu kas gerilim başağrısı yaratan sebeplerden biridir. Duruşa bağlı vertigo görülebilir. Trigger bölgelerinin belirlenmesi için, kasa manuel palpasyon yapılabilir. 32

Bitkisel ürünlerin etkinlik ve güvenilirliğini etkileyen faktörler: -kullanılan bitkinin toplama zamanı -kullanılan kısmı -mevsimsel değişiklikler

Bitkisel ürünlerin etkinlik ve güvenilirliğini etkileyen faktörler: -kullanılan bitkinin toplama zamanı -kullanılan kısmı -mevsimsel değişiklikler Güvenilirlik Bitkisel ilacın kullanımı sırasında karşılaşılabilecek toksisite testleri yapılır. -akut toksisite -kronik toksisite -tekrarlayan doz toksisitesi -mutojenite -karsinojenite -teratojenite -gebelikte

Detaylı

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından

Detaylı

AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ

AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ Öğr. Gör. Müjgan ONARICI Çankırı Karatekin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Çankırı 2013 Ağrı / Organizmayı koruyan bir duyu Duyu doku hasarının olduğu bölgede yanıt Ağrı Tarih

Detaylı

a Fizyolojik-klinik b. Süresine göre c. Kaynaklandığı bölgeye göre d. Mekanizmalarına göre sınıflamak mümkündür.

a Fizyolojik-klinik b. Süresine göre c. Kaynaklandığı bölgeye göre d. Mekanizmalarına göre sınıflamak mümkündür. .,' ğrıyı değişik biçimlerde sınıflamak mümv J: kiindür. Ağrının sınıflanması ağrıya yaklaşımda önemli noktalardan birisidir, Ağrının daha ayrıntılı olarak ele alınması, değerlendirilmesi bu sınıflamalarla

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

YÜZ AĞRILARI T.C. Ege Üniversitesi. Diş Hekimliği Fakültesi. Ağız-Diş ve Çene Cerrahisi. Anabilim Dalı. Bitirme Tezi. Stj. Diş Hekimi Esin ÜLPER

YÜZ AĞRILARI T.C. Ege Üniversitesi. Diş Hekimliği Fakültesi. Ağız-Diş ve Çene Cerrahisi. Anabilim Dalı. Bitirme Tezi. Stj. Diş Hekimi Esin ÜLPER T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız-Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı YÜZ AĞRILARI Bitirme Tezi Stj. Diş Hekimi Esin ÜLPER Danışman Öğretim Üyesi : Prof. Dr. Turgay SEÇKİN İZMİR- 2013

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı Olan Hasta Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı??? Yan ağrısı? Sırt ağrısı? Mide ağrısı? Karın ağrısı? Boğaz ağrısı? Omuz ağrısı? Meme ağrısı? Akut Göğüs Ağrısı Aniden başlar-tipik

Detaylı

Göğüs Ağrısına Yaklaşım. Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği

Göğüs Ağrısına Yaklaşım. Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği Göğüs Ağrısına Yaklaşım Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği Giriş Tanım Etiyoloji Patofizyoloji İlk yaklaşım Anjina ve eşdeğerleri

Detaylı

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Complex Regional Pain Syndromme yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ Genellikle travmalardan sonra ortaya çıkar Belirgin bir sinir hasarı

Detaylı

Çiğneme Kasları ve Çiğneme Fizyolojisi. Prof.Dr.Nurselen TOYGAR

Çiğneme Kasları ve Çiğneme Fizyolojisi. Prof.Dr.Nurselen TOYGAR Çiğneme Kasları ve Çiğneme Fizyolojisi Prof.Dr.Nurselen TOYGAR Çiğneme Kasları Masseter İç pterigoid Dış pterigoid Temporal Suprahyoid kaslar digastrik, geniohyoid ve stylohyoid Çeneyi Kapatan Kaslar Masseter

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI B) ÇEVRESEL (PERİFERAL) SİNİR SİSTEMİ Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir

Detaylı

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı

Detaylı

KAS FASYA FONKSİYONU BOZUKLUĞU (MPD)

KAS FASYA FONKSİYONU BOZUKLUĞU (MPD) G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt II, Sayı 2, Sayfa 231-235, 1985 KAS FASYA FONKSİYONU BOZUKLUĞU (MPD) Sevda SUCA* Cihan AKÇABOY* Temporomandibuler eklem hastalıkları ve fonksiyon bozuklukları eklemin stomatognatik

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları

Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları Doç. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com Somatik Duyular Mekanik değişim ile uyarılan Dokunma Dokunma

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak.

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Ağrı Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır: "Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan,

Detaylı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı TRAVMA Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı HEDEFLER Travmanın tarihçesi Travmanın tanımı Travma çeşitleri (Künt, Penetran, Blast,

Detaylı

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV Göğüs Ağrısına Yaklașım A.Ü. Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Dr. Murat BERBEROĞLU 03.07.2012 Sunu Planı Vakalar Giriș ve Epidemiyoloji Patofizyoloji Tanısal Yaklașım -öykü - risk faktörleri -fizik muayene -test

Detaylı

Ağrı duyusu. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Ağrı duyusu. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Ağrı duyusu Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Duyuların Sınıflandırılması 5 Temel duyu Görme İşitme Dokunma Tad Koku Detaylı Sınıflandırma Görsel sistem Görme duyusu

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞI BAŞ AĞRILARINA YAKLAŞIM. Doç. Dr. Sebahattin VURUCU GATF Çocuk Nörolojisi BD

ÇOCUKLUK ÇAĞI BAŞ AĞRILARINA YAKLAŞIM. Doç. Dr. Sebahattin VURUCU GATF Çocuk Nörolojisi BD ÇOCUKLUK ÇAĞI BAŞ AĞRILARINA YAKLAŞIM Doç. Dr. Sebahattin VURUCU GATF Çocuk Nörolojisi BD Tanım Orbitomeatal çizginin üzerinde hissedilen ağrılar baş ağrıları olarak değerlendirilir Epidemiyoloji Çocuklarda

Detaylı

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a Fizyoloji PSİ 123 Hafta 9 Serebrum Bazal Çekirdekler Orta Beyin (Mezensefalon) Beyin sapının üzerinde, beyincik ve ara beyin arasında kalan bölüm Farklı duyu bilgilerini alarak bütünleştirir ve kortekse

Detaylı

AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON

AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON E Z G I T U N A E R D O Ğ A N Tarihteki yeri Teoriler Ağrı fizyolojisi Tedavi yöntemleri Ağrı tedavisinde elektriksel stimulasyonun yeri (tarihçesi ve güncel yaklaşımlar)

Detaylı

Tetanoz Acil Serviste Tanı Yaralanmalarda Profilaksi. Uzm.Dr.İlhan UZ

Tetanoz Acil Serviste Tanı Yaralanmalarda Profilaksi. Uzm.Dr.İlhan UZ Tetanoz Acil Serviste Tanı Yaralanmalarda Profilaksi Uzm.Dr.İlhan UZ Tetanoz Latince gerilme anlamına gelir. İstemli kasların tonik spazmıyla karakterize akut bir toksemidir. Etken: Clostridium tetani

Detaylı

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media)

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak Neresidir : Kulak; Dış, Orta ve İç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılarak incelenir.dış kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak zarı dış ve orta kulağı

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

Ağrı, Nöropatik ağrı

Ağrı, Nöropatik ağrı Ağrı, Nöropatik ağrı Ağrı, olası bir doku hasarına karşı vücudumuzu uyarmak için sinyaller üreten sinir sisteminin hayati fonksiyonlarındandır. Ağrı, gerçek ya da potansiyel doku hasarıyla ilişkili hoş

Detaylı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Bir Hint Hikayesi: Altı Kör Adam ve Fil DUYSAL UYARAN DUYSAL UYARANIN SİNİR SİNYALLERİNE

Detaylı

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER EGZERSİZ VE TERMAL STRES Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER TERMAL DENGE ısı üretimi BMH Kas etkinliği Hormonlar Besinlerin termik etkisi Postur Çevre ısısı Vücut ısısı (37 o C±1) ısı kaybı konveksiyon, radyasyon,

Detaylı

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN BURUN ANATOMİSİ BURUN FİZYOLOJİSİ Burun fonksiyonları Nefes alma Normal nefes alma yolu nazal solunum Yenidoğanlar mutlak burun solunumu yapar (bilateral koanal atrezi

Detaylı

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ DONUK OMUZ - FROZEN SHOULDERADEZİV KAPSÜLİT Adeziv kapsulit omuz ekleminde, eklem kapsülünün kronik iltihabi bir durumu olup eklem kapsülünde kalınlaşma, sertleşme ve

Detaylı

Duyuların değerlendirilmesi

Duyuların değerlendirilmesi Duyuların değerlendirilmesi Subjektif duyusal yakınmalar Uyuşma,karıncalanma, keçeleşme ve iğnelenmeler-periferik nöropati Yumuşak halıda yürüyormuş hissi, bacaklarda ve gövdede sıkışma, elektriklenme-derin

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

PRİMER BAŞAĞRILARI Semptomdan tanıya gidiş Migren ve Gerilim Başağrıları

PRİMER BAŞAĞRILARI Semptomdan tanıya gidiş Migren ve Gerilim Başağrıları PRİMER BAŞAĞRILARI Semptomdan tanıya gidiş Migren ve Gerilim Başağrıları Dr. Aksel Siva Nöroloji Anabilim Dalı ve Baş Ağrısı Kliniği İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Istanbul GÜNCEL TIP AKADEMİSİ 17 19 Nisan

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER. Dr. Sinan CANAN

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER. Dr. Sinan CANAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER Dr. Sinan CANAN scanan@baskent.edu.tr Bu Bölümde: Sinirsel refleksler: Tipleri ve yolları Otonom refleks yolları ve işlevleri İskelet

Detaylı

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! On5yirmi5.com Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! Mevsim değişimlerinde geniz akıntısı, burnunuzda tıkanıklılık ve bağ ağrılarınızdan şikayetiniz varsa, üst solunum yolu enfeksiyonlarınız 10

Detaylı

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur. NÖR 23 NÖROLOJİ Dr. Ali Kemal ERDEMOĞLU /1 Dr. Ersel DAĞ /2 Dr. Yakup TÜRKEL /3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS NOR 7001 MAKALE SAATİ Nöroloji alanında yabancı dergilerde güncel gelişmelere yönelik yayınlanan

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Endotel zedelenmesi ATEROSKLEROZ Monositlerin intimaya göçü Lipid yüklü makrofajlar Sitokinler İntimaya kas h. göçü

Detaylı

Ağrı patofizyolojisi. Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı

Ağrı patofizyolojisi. Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı Ağrı patofizyolojisi Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı Ağrı? Ağrı, olası bir doku hasarına karşı vücudumuzu uyarmak için sinyaller üreten sinir sisteminin hayati fonksiyonlarındandır. Ağrı,

Detaylı

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRıZINDE ILK MÜDAHALE Kalp krizi tıbbi bir acil durumdur. Erken tanı ve hızlı tedavi oldukça hayati

Detaylı

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması Ağrı Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması Periferik Sinirde İletim Nöron yapısı Sinir lifi tipleri Sinir membranı nın yapısı Sinirde elektriksel iletim Saltatorik

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş 1 Olgu 1: 4 aylık erkek çocuk 2 Üç gündür ateş, boynun sağ yanında şişlik. Bu bölgede yaygın şişlik-kızarıklık ve ısı artışı. Ağız içerisinde Stenon

Detaylı

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi KALP KRİZİ Kalp krizi (miyokard

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Duyu sendromları ve duyu muayenesi. Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji

Duyu sendromları ve duyu muayenesi. Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji Duyu sendromları ve duyu muayenesi Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji Yüzeysel duyular (Eksteroseptiv duyular) : Dokunma, ağrı ve ısı (sıcak, soğuk) duyuları. Derin duyular (Proprioseptiv

Detaylı

*Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *periferik sinir-kas patolojileri

*Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *periferik sinir-kas patolojileri PERİFERİK SİNİRLER *Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *Kronaksi, reobaz *periferik sinir-kas patolojileri KAFA SİNİRLERİ I. N.olfactarius II. N.opticus III. N.oculomotorius

Detaylı

Kalp Fonksiyonları KALP FİZYOLOJİSİ. Kalp Fonksiyonları. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Dolaşım Sistemleri

Kalp Fonksiyonları KALP FİZYOLOJİSİ. Kalp Fonksiyonları. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Dolaşım Sistemleri KALP FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Seçgin SÖYÜNCÜ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD 2009 Kalp Fonksiyonları Kan damarları yoluyla oksijeni ve barsaklarda emilen besin maddelerini dokulara iletir

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

ÜNİTE. FİZYOPATOLOJİ Uzm. Dr. Özlem ÖZSOY İÇİNDEKİLER HEDEFLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ

ÜNİTE. FİZYOPATOLOJİ Uzm. Dr. Özlem ÖZSOY İÇİNDEKİLER HEDEFLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ Giriş Ağrının Tanımı Ağrıya İlişkin Kavramlar Ağrının Algılanması Ağrı Sinyallerinin Merkezi Sinir Sistemine İletilmesi Ağrının Sınıflandırılması Ağrının Değerlendirilmesi

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Kalp Kapağı Hastalıkları Nelerdir? Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD. Giriş

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

Anestezi ve Termoregülasyon

Anestezi ve Termoregülasyon Anestezi ve Termoregülasyon Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Termoregülasyon Nedir? Isının düzenlenmesi, korunması, ideal aralığa getirilmesi amacıyla vücudun meydana getirdiği

Detaylı

NEVRALJİLER. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji A.D.

NEVRALJİLER. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji A.D. NEVRALJİLER Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji A.D. Nevralji nedir? Ağrı: Gerçek ya da potansiyel doku hasarıyla ilişkili hoş olmayan duyusal ve duygusal deneyimdir. Nevralji ise, genellikle belirli bir sinirin

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU Türkiye ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı 205.457 ölümle kardiyovaskülerhastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler

Detaylı

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus

Detaylı

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN KAS FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Uyarılabilen dokular herhangi bir uyarıya karşı hücre zarlarının elektriksel özelliğini değiştirerek aksiyon potansiyeli oluşturup, iletebilme özelliği göstermektedir.

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN

Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN Bilinç İnsanın kendisinin ve çevresinin farkında olma durumu. İç ve dış çevremizde oluşan uyaranların farkında olma durumu. Farklı bilinç düzeyleri

Detaylı

BÖLÜM 19 Yaralanma, zehirlenme ve dış nedenlerin bazı diğer sonuçları (S00-T98) Kafa yaralanmaları (S00-S09) Yüzeysel kafa yaralanması Başın açık

BÖLÜM 19 Yaralanma, zehirlenme ve dış nedenlerin bazı diğer sonuçları (S00-T98) Kafa yaralanmaları (S00-S09) Yüzeysel kafa yaralanması Başın açık S00 S01 S02 S03 S04 S05 S06 S07 S08 S09 S10 S11 S12 S13 S14 S15 S16 S17 S18 S19 S20 S21 S22 S23 S24 S25 S26 S27 S28 S29 S30 S31 S32 S33 S34 S35 S36 S37 S38 S39 BÖLÜM 19 Yaralanma, zehirlenme ve dış nedenlerin

Detaylı

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış PEDODONTİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Serap Çetiner, scetiner@neu.edu.tr DersSorumluları: Prof. Dr. Serap Çetiner, scetiner@neu.edu.tr Prof.Dr. Şaziye Aras, saziye_aras@yahoo.com Prof.Dr. Leyla Durutürk,

Detaylı

8 Merdiven çıkmak, yürümek gibi hareketler baş ağrınızın şiddetini etkiliyor mu? (azaltıyor, etkisiz, arttırıyor)

8 Merdiven çıkmak, yürümek gibi hareketler baş ağrınızın şiddetini etkiliyor mu? (azaltıyor, etkisiz, arttırıyor) Baş ağrısı yakınması ile gelen hastalarda şu yol izlenmelidir: Anamnez FM NM Gerekirse tetkikler/primer-sekonder baş ağrısı ayrımı Tanı Tedavi Baş ağrısı anamnezi alırken şu sorular sorulmalıdır: 1 Başınızın

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı