Söyleþi 4 DE 7 DE 2 DE

Transkript

1 Libya Hükümet Sözcüsü Muhammed el Zavi, BM Güvenlik Konseyi kararýna uyarak ateþkes ilan etmelerine raðmen barbarca saldýrýya uðradýklarýný söyledi. Baþkent Trablus ta basýn toplantýsý düzenleyen el Zavi, ateþkesin uygulanmasý konusunda ülkeye gözlemciler de davet ettiklerini hatýrlattý. El Zavi, bugünkü saldýrýlarda çok sayýda sivilin öldüðü ya da yaralandýðýný belirterek, Bu saldýrýný hiçbir gerekçesi olamaz. dedi. Libya Ordusu, 'Haçlý düþmanlarýn baþkent Trablus yakýnlarýndaki bir hastaneyi vurduðunu' öne sürdü. Libya devlet televizyonundan yayýnlanan açýklamada, hastanenin kronik hastalýklar üzerinde uzmanlaþmýþ olduðu belirtildi. Daha önce de Libya devlet televizyonu, "Haçlý düþmanlarý baþkent Trablus'ta sivil hedefleri vurdu' iddiasýnda bulunmuþtu. KARADAN VE DENÝZDEN VURUYORLAR Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nin, 'Libya'daki sivillerin korunmasý' ve 'uçuþ yasaðý uygulanmasý' kararýnýn ardýndan Batýlý güçler, bu ülkedeki hedefleri vurmaya baþladý. Fransa'daki toplantýnýn ardýndan önce Fransýz uçaklarý Bingazi yakýnlarýndaki birkaç tank ve zýrhlý aracý vurdu. Daha sonra ABD ve Ýngiltere denizaltýlarý, ülkenin batýsýndaki 20 hedefe 112 Tomahawk füzesi fýrlattý. Birinci safha olarak ilan edilen bu saldýrýlarýn Libya'nýn hava savunma sistemlerinin hedef alýndýðý belirtildi. Amerikan uçaklarýnýn, hava savunma sistemlerinin imhasýndan sonra Libya üzerinde uçmaya baþlamasý bekleniyor. Rusya'nýn "üzüntüyle" karþýladýðý saldýrý Venezuela tarafýndan kýnandý. Söyleþi 4 DE 2 DE 7 DE Baharýn müjdecisi ve "yeni gün" olarak bilinen Nevruz Bayramý, Türkiye'nin çeþitli illerinde birçok etkinlikle kutlanacak. Ankara'daki kutlamalar Kültür ve Turizm Bakanlýðý, Uluslararasý Türk Kültür Teþkilatý (TÜRKSOY), Valilik ve Büyükþehir Belediyesinin katkýlarýyla Gençlik Parký'nda gerçekleþtirilecek. Nevruz þöleni akþam saatlerinde Gazi Üniversitesi Yerleþkesindeki gösteriler ve konserle devam edecek. Gençlik Parký'ndaki etkinlikleri izlemeye gelen vatandaþlara Nevruz pilavý ikramýnýn yapýlmasýnýn yaný sýra kýz çocuklarýna yöresel bebekler, erkeklere de ahþap topaç daðýtýlacak. Araþtýrma Eðitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, Bakanlýðýn Türkiye'nin pek çok kentindeki Nevruz kutlamalarýna destek verdiðini söyledi. Bu yýl ki Nevruz kutlamalarýnýn oldukça yoðun olduðunu anlatan Evkuran, Ankara'daki etkinliklere iliþkin þu bilgileri verdi: "Ankara'da Gençlik Parký meydan altýnda saat 11.30'da baþlayacak kutlamalar kapsamýnda, protokol konuþmalarý yapýlacak, Nevruz ateþi yakýlacak ve demir dövülecek. TÜRKSOY tarafýndan davet edilen dans ve müzik gösterileri þenliðe renk katýlacak. Daha sonra Nevruz pilavý ikramý yapýlacak. Nevruz Bayramý'nýn bir þölen havasýnda kutlanmasý gerekiyor. Biz istiyoruz ki Anadolu'da geleneksel kültür deðerlerimizin, sanat ürünlerimizin de tanýtýmýný gerçekleþtirelim. Nevruz programý da bunun için bir fýrsat. Bakanlýðýmýz artýk bir gelenek haline gelen hediye daðýtýmý için Anadolu'nun yerel renklerini, kadýnlarýmýzýn el emeði göz nuru folklorik yapma bebeklerini satýn alýyor. Bunlarý öðrenciler, protokol ve vatandaþlarýmýza daðýtacaðýz. Böylece bu sanatý yaþatan hanýmlarýmýza destek oluyoruz. 8 DE Hacýbektaþ'ta ilk tören Atatürk anýtýna çelenk býrakýlmasýnýn devamýnda Cumhuriyet Meydanýnda saygý duruþu ve Ýstiklal Marþý'nýn okunmasýndan sonra Hacý Bektaþ Veli Kültür Merkezinde düzenlenen programda, Hacýbektaþ lisesi tarafýndan... 3 DE 5 DE GDO ya Hayýr Platformu yaýnladýðý bir basýn açýklamasýyla ithal soya ve mýsýrýn kullanýlmamasýný istedi. Açýklama þöyle: GDO ya Hayýr Platformu Bileþenlerine, basýn ve halkýmýza duyuru; HERBÝSÝT E (YABANÝ OT ÝLAÇLARI) DAYANIKLILIK GENÝNE SAHÝP GDO LU ÜRÜNLERÝN ÇÝFTLÝK HAYVANLARINDA KISIRLIK VE DÜÞÜÐE NEDEN OLDUÐU BELÝRLENDÝ. HERBÝSÝTLER VE HERBÝSÝT TOLERANSLI SOYA VE MISIRLAR DERHAL MERCEK ALTINA ALINSIN Geçtiðimiz yýl yürürlüðe giren Biyogüvenlik Kanunu, GDO lu tohumlarýn ithalini ve ülke topraklarýnda ekilmelerini yasaklarken, yemlik ya da yaðlýk olarak ithalatlarýna belli kurallar çerçevesinde serbestlik tanýmýþtýr. 8 DE

2 Arap ülkelerindeki halk isyanlarýnýn domino etkisinden söz ederken Japonya da doðanýn isyanýný karþýmýzda bulduk Önce büyük bir deprem ardýndan tsunami onun ardýndan da nükleer felaket Ve korku filmlerini andýran bu üçleme ardýndan da Japon insanýnýn kabusa dönen yaþamý Oysa Japonya için tüm bu hikaye baþlarken beklentiler ne kadar da farklýydý Japon halký 1945 yýlýnýn Aðustosunda bugünküne benzer bir felaketle karþýlaþmýþtý. Ancak o zaman felaketin kaynaðý doða deðil, ABD ydi. Hiroþima ve Nagazaki ye iki atom bombasý atan ABD, 100 binden fazla insaný öldürmüþ, yüz binlerce insanýn da sakat kalmasýna neden olmuþtu. Japonya, kapitalist sistem içinde büyümek, zenginleþmek ve kendisini tüm dünyaya kabul ettirmek amacýyla -yaþadýðý felaketin nedeni olan ABD nin de yönlendirmesiyle- yeni bir üretim sisteminin geliþtirilmesine ev sahipliði yaptý. Daha sonra yalýn üretim veya Japon üretim modeli denilen bu sistemde amaç en düþük maliyetle en yüksek verimliliðin saðlanmasýydý. Japon iþçisinin olaðanüstü fedakarlýðý ve çalýþkanlýðý sayesinde emeðin en üst düzeyde sömürüsüne dayanan bu sistem baþarýya ulaþtý. Japon mucizesi olarak adlandýrýlan bu sistemle üretilen ürünler piyasada üstünlük saðlarken, Japon ekonomisi de hýzla büyümeye baþladý. Emeðin ve doðanýn daha fazla sömürüsüne dayanan Japon üretim modeli, 1970 lerde krize giren kapitalizm için bir kurtarýcý olarak görüldü ve tüm dünyada uygulanmaya baþladý. Japonya, II. Dünya Savaþý nda aldýðý yenilginin de vermiþ olduðu hýrsla kapitalist ekonomide üstün olma yarýþýnda dünyanýn ikinci büyük ekonomisi olacak kadar önemli baþarý elde etti. Ancak emeðin ve doðanýn sömürüsüne dayanan bu baþarý, 1990 lý yýllardan sonra yaþanan krizlerle birlikte sekteye uðradý. Böylece Japon mucizesini gerçekleþtiren Japon emekçiler iþsizleþmeye, iþ ve sosyal güvencelerini kaybetmeye ve yoksullaþmaya baþladý. Japonya iþçi sýnýfýnýn mücadeleci bir örgütlenmeden yoksun olmasý tüm bu koþullar karþýsýnda ortaya çýkmasý gereken tepkiyi engelledi. Kendisine yönelik sömürü karþýsýnda doða, Japon emekçisi kadar suskun kalmadý Bilindiði gibi Japonya, fay hatlarýnýn en yoðun olduðu ve deprem riskinin en yüksek olduðu ülkedir. Ancak Japonya, kapitalist ekonominin kurallarýna uygun biçimde rekabette öne çýkayým derken sadece emek sömürüsü üzerinden maliyetleri düþürme yoluna gitmemiþ, üretim için gerekli olan enerjiyi de en düþük maliyetle elde etmeye çalýþmýþtýr. Bu baðlamda Japonya, sahip olduðu teknolojiye güvenerek adeta doðaya meydan okumuþ ve zaten her biçimde doða ve insan için tehdit oluþturan nükleer enerji santrallerini kurmuþtur. Ve iþte doða, daha fazla kâr, daha fazla zenginlik hýrsýyla kendisine meydan okuyan Japonya nýn son 60 yýlda gerçekleþtirdiði mucize yi birkaç gün içinde silip atmýþtýr. Bugün deprem ve tsunamiden ölen on binlerce kiþi yanýnda milyonlarca Japon ve Japonya ya komþu ülke insaný nükleer santralin yaydýðý radyasyon nedeniyle ölüm tehlikesiyle karþý karþýyadýr. Japonya nýn kapitalizmin kurallarýna uymak çabasýyla yaþadýðý acýlarýn daha da derinleþtiði bugünlerde Türkiye Hükümeti, inatla nükleer enerji santrali kurma programýný sürdürmektedir. Bu inadýn gerekçesi çok tanýdýktýr. Nükleer santrallerle daha ucuza elektrik saðlanarak maliyetler düþürülecek ve böylece kârlar artabilecektir. Yani Mersin Akkuyu da ve Sinop ta yapýlmasý planlanan nükleer santrallerle on milyonlarca insanýn yaþamýnýn tehlikeye atýlmasýnýn tek gerekçesi daha fazla, çok daha fazla kâr hýrsýdýr Þimdi merak edilen þudur: Milyonlarca insan, bir grup sermayedarýn daha fazla kâr etmeleri uðruna kendilerinin ve gelecek nesillerinin yaþamýnýn tehlikeye atýlmasýna karþý mý çýkacaktýr yoksa Japonlar gibi sessiz kalacak ve sýranýn kendilerine gelmesini mi bekleyecektir? Sinop ve Akkuyu da santral kurulmasýna karþý özellikle bu yörede yaþayanlarýn yürüttükleri mücadeleler varýdýr. Ancak bu son derece yetersizdir. Türkiye nin her neresinde olursa olsun nükleer santrallere karþý topyekün mücadele yürütmek gerekir. Bu arada emek sömürüsünün de doða sömürüsünün de kaynaðýnýn kapitalizm olduðu da unutulmamalýdýr. Bu nedenle emek mücadelesinin de doða mücadelesinin de hedefi kapitalizm olmalý ve mücadele bu hedefte birleþtirilmelidir. Bu baðlamda emek mücadelesinin içerisinde bulunan herkes ve her örgüt (sendikalar, meslek odalarý, siyasi partiler vs) baþta nükleer santraller ve HES ler olmak üzere doðaya yönelik sömürüye karþý mücadele içerisinde de yer almalýdýr. Sözün özü: Üretimi insan ihtiyaçlarýný karþýlama amacýndan çýkartýp kârýn kaynaðý haline getiren kapitalizm, emeði de doðayý da sömürmekte ve bunu yaparken Japonya da olduðu gibi hýzla insanlýðýn sonunu da hazýrlamaktadýr. Dolayýsýyla kapitalizmle mücadele artýk insanlýðýn var olma mücadelesi haline gelmiþtir. Bu mücadelenin sonucunda ya insanlýk kazanacaktýr ya da -yerküreyle birlikte- insanlýk kaybedecektir Evrensel Öðrencilerin polis olmaya özendirilmesi için baþlatýlan proje kapsamýnda okullardan polis otobüsleriyle alýnan öðrencilere Gaziantep Polis Meslek Yüksekokulu nda silah ve atýþ talimi dersi veriliyor POLÝS KIYAFETÝ GÝYDÝRÝYORLAR Polisimi Tanýyorum, Polisimi Seviyorum, Polis Olmak Ýstiyorum' projesi kapsamýnda pilot bölge seçilen Gaziantep'te, Emniyet Müdürlüðü yoðun bir çalýþma içine girdi. Proje kapsamýnda lise öðrencileri Gaziantep Emniyet Müdürlüðü'ne ait otobüslerle okullarýndan alýnarak Gaziantep Polis Yüksekokulu'na getiriliyor ve gezi sýrasýnda öðrencilere polis kýyafetleri giydiriliyor. ATIÞ POLÝGONUNDA DERS Gezi sýrasýnda okulun tüm birimlerinde gezdirilen öðrencilere, silah ve atýþla ilgili bilgiler de, okulun atýþ poligonunda bire bir aktarýlýyor. Projeyle ilgili konuþan yetkililer, öðrencilerin kendilerini polis gibi hissetmeleri ve polislik mesleðini sevmeleri açýsýndan ayrýca kendilerine yakýn savunma, polis savunma taktikleri de öðrettiklerini aktarýyor. Gaziantep'te baþlatýlan proje tüm yurda yayýlacak. Lise öðrencilerinin polis olmaya özendirilmesi amacýyla Polisimi Tanýyorum, Polisimi Seviyorum ve Polis Olmak Ýstiyorum isimli bir proje baþlatýldý. Proje ilk olarak Gaziantep te hayata geçirildi. 9 Mart ta baþlayan proje kapsamýnda lise öðrencileri Gaziantep Emniyet Müdürlüðü ne ait otobüslerle okullarýndan alýnarak Gaziantep Polis Yüksekokulu na getiriliyor ve gezi sýrasýnda öðrencilere polis kýyafetleri giydiriliyor. Burada polis kýyafetleri ile bir gün geçiren 12 Mart 1995 Gazi Katliamý nýn yýldönümünün bu yýlki anmasý sonrasý polis karakolunda verilen yemeðe katýlan Gazi Cemevi yöneticileri ve bazý mahalle muhtarlarýna, katliamda yakýnlarýný kaybedenlerin aileleri tepki gösterdi: Yemeðe katýlanlar Gazi halkýný temsil etmiyor Gazi Katliamý'nýn 16. yýlý anmasý için Gazi Mahallesi'nde binlerce kiþinin katýldýðý yürüyüþ sonrasý Gazi Cemevi yöneticileri ve bazý mahalle muhtarlarýnýn Gazi Polis Merkezi'nde verilen yemeðe katýlmasý, katliamda yakýnlarýný kaybeden aileler ve çeþitli gruplar tarafýndan tepki gördü. Önceki akþam (15 Mart) Hacý Bektaþ-ý Veli Gazi Kültür Vakfý (Gazi Cemevi) önüne yürüyen kalabalýk bir grup "Katillerin sofrasýna oturmak düþkünlüktür. Katillerle Barýþmayacaðýz" pankartý ve katliamda yaþamýný yitirenlerin fotoðraflarýný taþýdý. Katliamda yaþamýný yitiren Dinçer Sel'in kardeþi Metin Sel, "Gazi Þehit Aileleri" adýna okuduðu basýn açýklamasýnda "Bu yýl anma yürüyüþü sonrasýnda aileler ve Gazi halkýnýn bilgisi dýþýnda karakola gidilerek evlatlarýmýzýn katilleriyle "Barýþ Yemeði" adý altýnda yemek yiyenler olmuþtur" diyerek, basýna konunun çarpýtýlarak yansýtýldýðýný söyledi. "Sofraya oturanlarýn, Gazi halkýyla hiçbir ilgisi yok" Sel, "1995 yýlýndaki katliamda 18 evladýmýzý yitirdik. Katliam sonrasý davalarda devlet kendi katillerini akladý. Katillerimizle ayný sofraya oturanlarýn, aileler ve Gazi halkýyla hiçbir ilgisi yok" dedi. liselilere, polisliði tanýtan sunumlar yapýlýyor. HENÜZ PÝLOT UYGULAMA YAPILIYOR haber.sol.org.tr nin haberine göre, projenin yaygýnlaþtýrýlmasý planlanýyor. Gaziantep Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Osman Metli nin en son toplantýda verdiði bilgilere dayandýrýlan haberde, projenin 7 hafta süreceði ve 14 okulda uygulanacaðý belirtildi. Geçtiðimiz günlerde gerçekleþtirilen son toplantýda lise öðrencilerine emniyet teþkilatýnýn tüm birimleri hakkýnda bilgi verildiðini belirten Osman Metli, þunlarý kaydetti: Bu yýl pilot olarak uygulamaya baþlanan projemizi, 2012 yýlýnda daha geniþ kapsamlý olarak hayata geçirmeyi düþünüyoruz. Amacýmýz, 2012 yýlýnda Gaziantep te bulunan tüm okullarýn öðrencilerine polislik mesleðini tanýtabilmek. Osman Meti nin açýklamalarýnýn ardýndan Gaziantep Polis Meslek Yüksekokulu Toplantý Salonu na alýnan liselilere Gaziantep Emniyet Müdürlüðü Terörle Mücadele Þube Müdürü Basri Kaya, Kaçakçýlýk ve Organize Suçlarla Mücadele Þube Müdürü Orhan Çaðlayan, Özel Hareket Þube Müdürü Fahrettin Akyýldýz ve Toplum Destekli Polislik Büro Amiri Murat Lale tarafýndan sunum yapýldý. MUHBÝR ÖÐRENCÝ PROJESÝ DE VARDI Milli Eðitim Bakanlýðý ile Emniyet Genel Müdürlüðü arasýndaki anlaþma çerçevesinde her okulda sivil ve resmi kýyafetli polislerin bulunmasý hedefleniyor. Bu anlaþma çerçevesinde hemen her liseye polisler yerleþtirilmiþ durumda. Bu polisler güvenlik gibi konular dýþýnda öðrencilerin psikolojik sorunlarý ile de ilgileniyor ve okullarýn Rehberlik ve Danýþmanlýk hocalarý ile beraber çalýþýyor. Öte yandan Milli Eðitim Bakaný Nimet Çubukçu nun Okul Güvenliði Projesi nde, öðrencilerin polis muhbiri olarak görevlendirildiði ortaya çýkmýþtý. Ortaya çýkan bir belge, polis olarak görevlendirilen öðrencilerin kendi okullarýnda polisi temsil edecekleri ve Çocuk Polisi Okul Temsilcisi olarak belirlenen öðrencilere kimlik kartý düzenleneceði bilgisini içeriyordu. BirGün Yemeðe katýlanlarýn kendilerini temsil etmediðini belirten Sel, "Gazili kimliðine ve halkýn deðerlerine sýrt çevirenler, Gazi'yi temsil edemezler. Bu düþkünlüðü yapanlar derhal özür dilemeli" diye konuþtu. Devrimci Alevi Komitesi: "Hangi yüzle halkýn arasýnda dolaþacaklar?" Devrimci Alevi Komitesi ise yaptýðý yazýlý açýklamada, yemeðe katýlanlara tepkisini þu sözleri kullanarak gösterdi: "Daha bir gün öncesinde þehitlerimiz için verilen yemeði organize edenler, üstünden 24 saat geçmemesine raðmen gidip katillerin sofrasýna oturdular. Hiçbir þey olmamýþ gibi, katillerle pozlar vererek yemeði yediler. "Canlarýmýzý katledenlerle yemek yiyen Cemevi yöneticiler, hangi yüzle Alevi inancýný anlatacak? "Mahalle muhtarlarý, hangi yüzle Gazi halkýnýn arasýnda dolaþacaklar? "18 canýmýzý katledenlerle ayný masaya oturanlar, þehitlerimize ihanet edenlerdir." 12 Mart Cumartesi günü yapýlan yürüyüþ sonrasý yapýlan yemeðe Gazi Cemevi baþkaný ve dedesi Veli Gülsoy, cemevi yöneticileri Ali Ekber Özen, Mustafa Yýldýz, Metin Polat, Rýza Þahin, Þükrü Akkaya, Ali Kemal, Ýsmet Erdoðan, eski cemevi baþkaný Hýdýr Elmas, Alevi Vakýflar Federasyonu baþkaný Doðan Bermek, 75. Yýl Mahallesi muhtarý Sedat Çetintaþ ve Zübeyde Haným Mahallesi muhtarý Ali Ekber Palabýyýk katýlmýþtý. (EÇ) * Haberde Günlük ve Radikal gazetelerinden yararlandýk. KAYNAK : Ýstanbul - BÝA Haber Merkezi

3 Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Güneþ KAÝM Nevþehir Üniversitesince hazýrlanan kutlama programýna Rektör Prof. Dr. Filiz KILIÇ'ýn yanýsýra Nevþehir Belediye Baþkan Yardýmcýsý Yusuf KAYA, Rektör Yardýmcýsý Prof. Dr. Çetin PEKACAR, Ýl Emniyet Müdür Yardýmcýsý Akýn KIRIMTAY, Gülþehir Belediye Baþkaný Mustafa DURSUN, akademik ve idari personel, öðrenciler ile vatandaþlar katýldý. N.Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öðrencisi Þeyma Demir'in Ýstiklal Marþýmýzý okumasýyla baþlayan program, N.Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Öðrencisi Sami Kocamýþ'ýn "Çanakkale Þehitlerine" adlý þiiri okumasýyla devam etti. Ardýndan N.Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öðretim Üyeleri tarafýndan verilen konferansa geçildi. N.Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Baþkaný Prof. Dr. Erol SEYFELÝ "1915'ten 2011'e Çanakkale" ve N.Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Ethem ÖZKAN "Ýstiklal Marþýnýn Kabulü ve Mehmet Akif " konulu konuþmalarýný yaptý. Prof. Dr. Erol Seyfeli, "Çanakkale Savaþlarý Birinci Dünya Savaþý'nda kazandýðýmýz tek zafer olmuþtur. Yedi cephede birden mücadele edilmiþ, ancak maalesef baþarýlý olunamamýþtýr." dedi ve Çanakkale Savaþý'nýn Türk'ün Kürt'le, Laz'ýn Çerkez'le, Alevi'nin Sünni ile sarmaþ dolaþ omuz omuza yürek yüreðe düþmana karþý mücadele ettiði destan olduðunu anýmsattý. Seyfeli, "Her þeyden önce "Çanakkale Geçilmez" sözünün söylenmesi bir bakýma þöyle bir gerçeði de ortaya çýkarmaktadýr: Bir taraftan millî mücadelemizin en lirik ve özlü duygularýný hissettiren milli marþýmýzýn kabulü, diðer taraftan birinci dünya savaþýnda yenilmediðimiz tek cephe olan Çanakkale hakikaten geçilmedi. 252 bin þehit verildi. Bir saat içerisinde 10 bin yedek subayýmýz, üniversite gençliðimiz þehit oldu. Birinci Dünya Savaþýnda kilometre kare baþýna 38 kiþi ölürken, Ýkinci Dünya Savaþýnda kilometre kare baþýna 80 kiþi ölürken, dikkatle dinleyiniz ki Çanakkale'de bir kilometre kare baþýna tam 252 kiþinin þehit olduðu hercümerç bir dünya karþýmýza çýkýyor. Bu destanýn inançla birlikte bilgi, eðitim, disiplin, kahramanlýk, kumandanlýk, cesaret, özveri ve bir milletin sýmsýký kenetlendiðinin ürünü olduðunu vurgulayan Seyfeli sözlerini þöyle sürdürdü: "Çanakkale Savaþý sýrasýnda Ýstanbul'da öyle bir hava esmeye baþlamýþtý ki adeta liselerin bütün öðrencileri ve üniversitelerin bütün gençleri askere gidebilmek için Askerlik Þubesi önünde yýðýlmýþlardý. Millî gururlarýný, onurlarýný ve haysiyetlerini kurtarabilmek için asker oluyorlardý. Düþünün, bunlar tecilli olmalarýna raðmen askerliði vatan borcu olarak en ön sýralarda yapabiliyorlardý. Lise 2 ve 3. sýnýf öðrencileri askere gitmiþler ve bir daha dönmemiþlerdir. Kastamonu Lisesi, yakýnýmýzdaki Kayseri Lisesi o yýl mezun vermemiþtir. Bu, Çanakkale'nin muhteþem bir yer olduðunu gösteriyor; vatanýný koruma uðruna o gençlerdeki millî ve manevi duygularýn, vatan sevgisinin ve özgür yaþama anlayýþýnýn ne kadar önemli olduðunu anlatýyor." dedi. N.Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Ethem ÖZKAN ise konuþmasýnda Mehmet Akif Ersoy'un edebî yönüne dikkat çekti ve Ýstiklal Marþýmýzýn kabul ediliþinin öyküsünü anlattý. Mehmet Akif Ersoy'un her zaman doðruluðu ön planda tuttuðunu vurgulayan Özkan,"Mehmet Akif, sadece Ýstiklal Marþýmýzý yazmýþ olsaydý yine de çok büyük bir þair olarak gönlümüzdeki yerini alacaktý. O ise bütün hayatý boyunca kendini pek düþünmemiþ, sevdikleri ve deðer verdikleri için yaþamýþtýr. Her þeyin üstünde tuttuðu deðerlerin baþýnda vatan sevgisi ve tam baðýmsýz devlet anlayýþý gelmektedir. Þairin bu deðerler uðruna yapamayacaðý þey yoktur. Yeter ki millet vatanýnda hür yaþasýn, onun için bundan büyük mutluluk yoktur. O hep gerçekler dünyasýnda yaþamýþtýr. Her zaman görüp yaþadýklarýný millete aktarmaya çalýþmýþtýr" þeklinde konuþtu. Verilen konferanslarýn ardýndan Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarý tarafýndan "Türkülerle Çanakkale Zaferi" adlý muhteþem Türk Halk Müziði Konseri verildi. Gaziantep Üniversitesi Sanatçý Öðretim Elemaný Türk Musikisi Devlet Konservatuarý Müdürü Hakan TATYÜZ tarafýndan hazýrlanan birbirinden güzel eserler davetlileri hem duygulandýrdý hem de vatan ve milliyetçilik duygularýný perçinledi. Ýstiklal Marþýnýn okunmasý ve saygý duruþunun ardýndan baþlayan gece, okunan þiirlerin etkisiyle duygu dolu anlara sahne oldu. Ýstiklal Marþýnýn kabulünün edebî ve tarihî yönlerinin anlatýldýðý etkinlik büyük ilgi gördü. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarý tarafýndan seslendirilen birbirinden güzel eserlerin yer aldýðý " Türkülerle Çanakkale Zaferi" adlý Türk Halk Müziði Konseri ile son bulan kutlama programýyla Nevþehir Üniversitesi konuklara unutulmaz bir gece yaþattý. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Hüseyin KAÝM 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Þehitleri, Hacýbektaþ ta anma programý çerçevesinde düzenlenen tören ve salon etkinliði ile anýldý. Hacýbektaþ'ta ilk tören Atatürk anýtýna çelenk býrakýlmasýnýn devamýnda Cumhuriyet Meydanýnda saygý duruþu ve Ýstiklal Marþý'nýn okunmasýndan sonra Hacý Bektaþ Veli Kültür Merkezinde düzenlenen programda, Hacýbektaþ lisesi tarafýndan Çanakkale Zaferi adýna yazýlmýþ çeþitli besteler seslendirildi. Öðrenciler daha sonra, "Koca Reis" adlý oyunu sahneledi. Çanakkale Þehitlerini anma etkinliðine, Hacýbektaþ Kaymakamý Mustafa Eldivan ve Belediye Baþkaný A. Rýza Selmanpakoðlu, Hacýbektaþ Garnizon Komutanlýðý, Hacýbektaþ Emniyet Müdürlüðü, Kurum müdürleri ve Okul Müdürleri, öðretmenleri, öðrenci gruplarý ile çok sayýda vatandaþýn katýldýðý gözlemlendi.

4 ÞULE YILDIRIM Geçtiðimiz haftalarda Derelerin Kardeþliði Platformu nun Giresun daki bir toplantýsýnda Güven Eken in çýkan bir tartýþma üzerine, Derenin suyunu þirketler, insanlarýný da siyasi partiler yaðmalamaya çalýþýyor. Ýkisini de vermeyeceðiz. Bugüne kadar bu konularda aðzýmý açmadým. ÖDP, TKP, EMEP bu vadilerdeki HES maðduru insanlarý siyasette ele geçirebilmek için plan ve projeler yapýyorlar. Platform kuruyorlar. Önemli bir platform da Derelerin Kardeþliði. Ele geçiriyorlar, bunlarýn içinde dolaþýyorlar, vadi vadi geziyorlar. Bütün hikaye bu" demesi üzerine ortalýk karýþtý. HES lere karþý mücadelede yaþanan bu bölünmede, kimi platformlar Doða Derneði ve TEMA Vakfý gibi oluþumlarý þirketlerle iþbirliði yapýyor þeklinde belgelerle ifþa ederken, karþý taraf da boþ durmadý ve Eken inki gibi ifadelerle halkýn oyunu sol partilere yönlendirmekle suçladý. Peki gazetecilerin deyimiyle platformlar itiþip kakýþýrken olan doðaya ve derelere mi oldu? Bunu konuyla yakýndan ilgili olan, büyük resmi görebilmek üzere kapýsýný çaldýðýmýz Gaye Yýlmaz la konuþtuk. Yýlmaz, suyun ve doðal kaynaklarýn dünyada ve Türkiye de meta haline getirilmesi üzerine çalýþmalarý da olan bir öðretim üyesi. GERÇEK MUHALEFET YOK» Derelerin korunmasý mücadelesi nerede sekteye uðradý sorun, ne sizce? Suyun Ticarileþmesine Hayýr Platformu sermayenin toplumsal muhalefeti içerme stratejisi bilgisine ulaþmýþtý. Bunu platforma ilk taþýyan kiþi de ben oldum. Henüz Türkiye Su Meclisi kurulmamýþtý ama bir çaðrý metni vardý. Yürütme kurulunu açýkladýlar. Ýlk þüpheleniþim manifesto metnindendi. Okuduðumda kaygý duydum. Aslýnda yereldeki toplumsal hareketin buna aldanmamasý mümkün deðildi. Tuzaklarla dolu stratejik bir metindi. Ýçinde muhalif olan cümleler de çoktu ama satýr aralarýnda gerçekte muhalefetin olmadýðýný görüyorsunuz. ÞÝRKETLER DESTEKLÝYOR» Peki neydi metindeki sorunlu bölgeler? HES lere karþý cümleler geçiyor ama Biz suyla ilgili yasalarýn AB Su Çerçeve direktifine uygun þekilde deðiþmesini, bütünleþik havza yönetimini istiyoruz diyorlar. Aynýsýný Dünya Su Forumu ve Dünya Su Konseyi de bütün hükümetlerden talep ediyor. Bu havzanýn çok geniþ þekilde tanýmlanýp bu alanlarýn doða talanýna açýk hale getirilmesidir. Artýk okuyabiliyoruz konseyin bu cümlelerini Bu iþin öncüleri kim diye biraz derinlere gittiðimde, karþýma TEMA, Doða Derneði, AB 3. Dünya ülkeleri life programý, AB Komisyonu, Çevre ve Orman Bakanlýðý, Devlet Su Ýþleri gibi yapýlar çýktý. Doða Derneði nin destekçileri bunlar. Coca Cola, Motorola, Microsoft, Koç gibi þirketler Doða Derneði ni destekleyenler. TEMA yý zaten biliyoruz. TEMA þirketlerin kendilerini kurduðunu kabul ediyor ama hiçbir iþadamý bizi etkileyemez diyor. Oysa mütevelli heyeti bütün vakýflarýn en üst karar organýdýr. O nedenle TEMA, bütünleþik havza yönetimini kararlarý içinden bir türlü çýkaramýyor. O nedenle Çevre ve Orman Bakanlýðý muhatabýmýz veya ortaðýmýz deðil olsa olsa karþýtýmýzdýr, ona karþý bir mücadele yürütmeliyiz diyemiyor. O nedenle AB den aldýðý fonlarý yerelde daha çok gençleri kullanarak projelendiriyor. Onlarýn her biri de karbon ticareti üzerinden TEMA ya çok büyük karbon kredisi gelmesini saðlýyor. KARBON KREDÝSÝ NASIL KAZANILIR?» Karbon ticaretini anlatýr mýsýnýz? Her þey burada düðümleniyor gibi Karbon kredilerinin mekanizmasý BM dedir. Sadece HES yapmakla kredi gelmez ama HES bunlardan biridir. Rüzgâr, güneþ gibi bütün yenilenebilir enerjiler karbon kredisi kazandýrýr. Temiz olduðu iddia edilen bütün üretim biçimleri, ekoturizm denilen ekolojik turizmin ve ekolojik tarýmýn piyasalaþmýþ biçimi þirketlerin cebini karbon kredisiyle dolduruyor. Oysa markette herkesin organik ürüne ulaþabilmesi lazým deðil mi? Yerel üretim biçimleri tasfiye olurken, en kýrsal dediðimiz alan bile kapitalizmin içine çekiliyor. Bu firmalara hem ekolojik ürünü satarak kazanç getiriyor hem de bu üretim nedeniyle karbon kredisi kazanýyorlar ama bunun bedeli önemli benim için. Bunun bedeli ekoturizm doðayý katletmez diye bir þey yok. Kyoto Protokolü ne göre sadece ekonomik vasýf kazandýrýlmýþ göller nehirler ve doðal varlýklar karbon kredisine hak kazanabiliyor. Siz Amazon ormanlarýna sermayenin giriþine izin vermezseniz o kadar zenginliðe sahip Amazon un bir kuruþluk bile karbon kredisi hakký olmuyor. BORÇLU VE ALACAKLI ÜLKELER» Karbon ticaretinin mekanizmasý nasýl iþliyor peki? Þu anda dünya son derece tehlikeli bir sürece gidiyor. Bütün kaynaklar sonuna doðru yaklaþýyor. Bunun karþýlýðýnda bu sistemi kuran BM muazzam bir kazanç elde ediyor. Sistemi, Kyoto Protokolü yle kurdu. Þu anda CDM (Clean Development Mechanism) diye bir mekanizma oluþturdular. Dünyadaki karbon salýnýmýný bunun üzerinden ülkelere göre belirliyorlar. Borçlu ve alacaklý ülkeler var. Alacaklý ülkeler az geliþmiþler, borçlu olanlar da çok karbon salanlar, en sanayileþmiþ ülkeler. Alacaklý ülkeler borcu olanlardan karbon kredisi alacak ve bu krediyi ödemek yerine geliþmiþ ülkeler bizim gibi ülkelere yenilenebilir enerji yatýrýmlarý yapacaklar. O sayede borçlarýný azaltýyorlar ve borsalara 2007 de girmeye baþlayan karbon ticaretinin hacmi þu anda 120 milyar dolar oldu. Türkiye de þu an bütün borsalarýn çok ciddi karbon borsasý kurma çabalarý var. Temmuz ayýnda çýkan bir yönetmelikle Çevre Bakanlýðý temiz enerji üretimi yapanlarý kayýt etmeye baþladý. Dünyada bunu imzalamayan dört beþ ülke kaldý. Bu iþ neden doðal kaynaklara vahþice yansýdý? Çünkü aþýrý bir sermaye birikimi var ve bu birikim bir yerlere kanalize edilemezse para sermayenin deðersizleþmesi söz konusu. Bu yüzden paraya çevrilebilecek ne varsa kullanýyorlar. ORMANLAR ÖZELLEÞECEK» Türkiye de neler olacak peki? Çok kýsa süre içinde göreceksiniz þu anki ya da sonraki hükümet Türkiye de ormanlarý özel sektöre devredecek. Þu an 2B yasalarý bunun hazýrlýðý çünkü baþka türlü karbon kredisine hak kazanýlamýyor. Kirli enerji ve kirli üretim doðayý kirletir, yenilenebilir enerji ve temiz üretim doðayý geri dönüþsüz bir þekilde tüketir. Kirli enerjinin yerine yenilenebiliri tercih edemeyiz. Bütün kapitalistler güneþ enerjsine yoðunlaþsaydý dünyada ekecek dikecek toprak kalmazdý çünkü her yer güneþ panelleriyle kapanmýþ olurdu. Bu radikal bir düþünüþ deðil, güneþ enerjisinin üretim maliyeti düþse görün týpký HES ler gibi Sayý daha da artacak. Çünkü rekabet orada Taþkýnlarý bahane etmesinler HES ler için. Yýllarca nerelerdeydiler o zaman taþkýnlar olurken? TEMÝZ HAVANIN TÝCARETÝ» Saf bir çevreci anlayýþ mý çözüm sizce? BM raporlarýna göre OECD ülkelerinde 1960 yýlýnda tüketilen temiz suyun sadece yüzde 12 sini sanayi çekiyormuþ yýlýnda bu rakam yüzde 59 a çýkmýþ. Benzerini enerji için düþünerek toplumlarýn gerçekten muazzam miktarda enerjiye ihtiyacý var mý yok mu sorgulamasý yapmalýyýz. Çünkü biz hem kirleten hem yenilenebilir enerjiyi reddediyoruz. Saf çevreci bir yaklaþým içinde de deðiliz. Toplumlarýn ihtiyacý olduðu kadar baraj, toplumsal ihtiyacý giderecek kadar HES e de karþý deðiliz ama bu alanlarýn ticarete açýlmasý halinde ihtiyaçla sýnýrlý kalmayacaðýný, onu binlerce kat aþacaðýný bilecek kadar deneyimliyiz.» Karbon ticaretine dönersek dediðiniz bu temiz havanýn ticaretidir Dünyada bundan önceki kredilerde hep para sermayenin kýtlaþmasý dolayýsýyla kriz olurdu. Ýlk defa farklý bir kriz yaþýyoruz. O yüzden bize teðet geçti diyorlar. Bu muazzam para birikimi yatýrýma dönüþmediðinde deðersizleþiyor. Kendi kendini yiyen, hýzla deðersizleþen bir para. Geleneksel sektörlerde yatýrýma dönüþürse kâr oranlarý düþüyor. Bunun tek çözümü rekabetin az olduðu ilk defa metalaþan alanlara yatýrmak, bunun içinde ise sadece doðal kaynaklar yok, eðitimden saðlýða bütün kamusal hizmetler alaný var. Bu alanlarýn sermayenin emrine tahsis edilmesi söz konusu. Karbon ticareti bildiðimiz temiz havanýn ticaretidir. Atmosferde karbon oraný arttýkça temiz hava azaldýkça borsalardaki kredi fiyatlarý yükselir. Toplumlar bunu anlamasýn diye teknik bir isim verilmiþtir. Ormanlarýn metalaþmasý karbon ticaretinin ayrýlmaz bir parçasýdýr. Bütün devlet ormanlarý özelleþecek. O alanlara sermaye ve emek girecek. TEMA gibi Doða Derneði gibi sistem yanlýsý örgütler, yerinden edilme sorunu sosyal çözüme kavuþturulsun derler, doðalarý gereði herkes yerinde yaþayacak diyemezler. GÝZLÝ STRATEJÝ» Sermayenin doðanýn talanýna karþý muhalefeti þekillendirdiðini belirtiyorsunuz. Evet, sermaye ülkede toplumsal muhalefet çizdiðim sýnýrlar içinde olacak diyor. Türkiye Su Meclisi Anadolu da baþlayan bütün toplumsal muhalefeti içermeye baþladý hedefi gereði. Bir garabet var, suyla ilgili bütün konularda olmasý gerekmez mi bu meclisin? Göze batan yerlerde hemen uzlaþmaya hazýr bir muhalefet var. Yereldeki mücadeleleri ýlýmlaþtýrmak istiyorlar. Her þeye hayýr olmaz HES e karþý olalým ama ekoturizm tarým yapalým diye önermeler yapýyorlar. Gerçek bir muhalif önerme, kolektif üretime yönelik hiçbir önerileri yok Asýl hedef DÝSK, TMMOB, KESK, TTB Bu yapýlarýn da gizli stratejiden ne kadar haberi var acaba? TEMA TEÞHÝR EDÝLMELÝ» Karadeniz Ýsyandadýr Platformu ilk ifþaatý yapmýþtý TEMA yla ilgili KÝP bu iþi baþlatan oldu. Onlar da baþta sermayeyle iþbirliði kurmakta sakýnca görmüyordu, onlarla birlikte eylem yaparýz diyorlardý fakat Loç Vadisi nde somut ORYA olayýný yaþadýlar. Sermayeyle iþbirliði yapmayacaklarýný deklare ettiler. Gecikmiþ ama dürüst geliyor bana. TEMA nýn çok fazla daha teþhir edilmesi gereken yanlarý var. Bakanlýklarýn ve uluslararasý kuruluþlarýn da ifþa edilmesi lazým. BirGün

5 Erhan ÜSTÜNDAÐ Nihayet devletin tepesindekilerin - çekinerek ve seyrek de olsa- Kürt'e adýyla seslenebildiði bir dönemdeyiz ama geniþ toplumsal kesimler için nesiller boyunca olmadýðýna inandýrýldýklarý insanlarla tanýþmak o kadar kolay deðil. Kürtçe henüz mahkeme salonlarýnda, hastanelerde, okullarda da "bilinmiyor". Öte yandan pandoranýn kutusu açýldý ve Kürtçe'yi bu topraklarda yeniden kutunun içine hapsetmek mümkün görünmüyor. Akademisyen Özlem Galip ve gazeteciyazar Abidin Parýltý, böyle bir dönemde devasa bir iþin altýna girerek "Kürt romaný"nýn seceresini çýkarttýlar ve meraklýlarýna bir okuma kýlavuzu hazýrladýlar. Ýstedikleri "var-yok", "edebiyata uygun-deðil" gibi vasat tartýþmalarýn artýk geride býrakýlmasý ve Kürtçe edebiyatýn okunmaya, çoðalmaya, tartýþýlmaya baþlamasý. Galip ve Parýltý'yla Sel Yayýnlarý'ndan çýkan incelemeyi, Kürtçe edebiyatý konuþtuk Kitap fikri aklýnýza nasýl düþtü? Özlem: Çok eskiye dayanýyor aslýnda. Yaklaþýk iki sene önce baþladýk düþünmeye. Doktoraya baþladýðýmda Abidin'e ulaþtým bazý fikirler almak için. Daha önce de Kürtçe üzerine hiç çalýþmamýþtým. Arkadaþlýðýmýz böyle baþladý, her karþýlaþtýðýmýzda edebiyat üzerine, Kürtçe üzerine konuþmaya baþladýk. Ýlk fikir Abidin'den geldi. Radikal'de bunun üzerine yazýyorum, sen de roman üzerine çalýþýyorsun, böyle bir kitap yapalým mý, dedi. Abidin: Zorlu bir süreçti aslýnda. Öncülümüz, örnek alacaðýmýz bir metin ya da proje yoktu. Hal böyle olunca, kararý verdik de, nasýl sürdüreceðiz bunu, Kürt edebiyatý mý yapacaðýz, roman üzerine mi gideceðiz; ayrýntýlara nasýl gireceðiz, yola koyulmak zor oldu. Bir de bizim kaygýlarýmýz var. Temel dertlerimizden biri Kürtçe edebiyatýn görünme ihtiyacýydý. Çünkü biz konuþuyoruz tartýþýyoruz ama bir türlü görülmek istenmeyen, üzerine çok siyaset yapýlmasýna raðmen -bu siyasetin hepsi aslýnda gelip dile dayanýyor, ama dilin hammaddesi edebiyata deðinilmiyor. Ömrünü sürgünde tüketmiþ ya da yeni yeni baþlayan pek çok yazar var ve Türkiye'de tanýnmýyorlar. Hala insanlar çýkýyor, Kürt edebiyatý yok, diyor. Biz de bu kitapla diyoruz ki, var iþte. Ö: NTV'de bir programda Muhsin Kýzýlkaya çevirisini gösteriyor, Eðitim-Sen baþkaný da Kürtçe diye edebiyata uygun bir dil yok diyor. Kýzýlkaya çok sinirlenmiþti ve "o zaman ben bir dahiyim, 800 sayfalýk kitabý çevirdiðime göre" demiþti. A: Sakallý Celal'in bir lafý var ya, bu kadar cahillik ancak eðitimle olur diye... Tam o. Bir þeyi görmek istemiyorsan yoktur. Ýþte bilinmeyen dil deniyorsa da, sen bilmediðin için böyle diyorsun. Ö: Kürtlerin sürekli siyasi olaylarla gündeme gelmesi de rahatsýzlýk verici. Bizi çok dar bir alana kýstýrýyorlar. Oysa Kürtler sinemacý, Kürtler edebiyatçý, her millette olduðu gibi bizde de bu çeþitlilik var. Ben sadece Türkiye bazlý söylemiyorum, Avrupa'da da bu yaklaþým var. Akademik kitaplara baktýðýnda da ya Amerika'yla iliþkisi, ya Ortadoðu'daki yeri, Türkiye'yle sorunlarý ele alýnýyor. Sinemasý, edebiyatý sürekli görmezden geliniyor. Bu da Kürtlere yapýlmýþ büyük bir haksýzlýk. Ya da hep belirli bir perspektiften bakýlýyor. Sanki bizim sadece bir politik kimliðimiz var ve sadece politik kimliðimizle konuþabiliriz. Bu tür çalýþmalar sayesinde Kürtler en azýndan baþka yönleriyle de anýlacak. Sinema bunu yapmaya baþladý. Bizim temennimiz edebiyatýn da konuþulmaya baþlanmasý. Zaten Kitap Türkçe ve esas olarak Türk okuru hedef alýyor diyebilir miyiz? A: Biz sadece bilinmeyen dil argümanýyla konuþanlara bir þey söylemiyoruz. Bu kitap o yüzden Türkçe yazýldý. Bu dili merak eden, kültürü merak eden çokça insan var ama ellerinde doküman yok. Kürtçe de bilmedikleri için sadece saðdan soldan duyduklarýný ya da Türkçe'ye çevrilen az sayýdaki yazarý tanýyorlar. Biz de dedik ki, tüm Kürt romancýlarý antoloji gibi ele almamýza imkan yok, dolayýsýyla bir seçim yapmamýz lazým. Orada da öznellik giriyor devreye. Bunun üzerine çok tartýþtýk. Çünkü alýngan bir toplumuz. Kaþ yapayým derken göz çýkarmayalým istedik. O zaman baþlangýcýndan bu yana Kürt romanýnýn hangi merhalelerden geçtiðini, iyi kötü temsiliyet meselesini kimlerin üzerinden kurabiliriz, konularý, dili, yazma biçimi, ele aldýðý meseleleri neye göre, nasýl biçimlendiririz... Bunlarý demek için de hepsini okumak lazým, ezbere olmuyor çünkü. Evet, nasýl yaptýnýz, kitapta bahsettiðiniz tüm romanlarý okudunuz mu? A: Okuduk. Kitabýn sonunda bir liste var. Ýlk kez yayýnlanýyor ve yok diyenlere iþte 240 küsur roman var diyoruz. Az mý az. Egemen kültürlerle, Türkçe'yle karþýlaþtýrýldýðýnda az. Ö: Ama buradaki tartýþmaya bakarsanýz hiç Kürt romaný yok. Mehmed Uzun'un birkaç kitabý yayýnlandý, Firat Cewerî, Hesenê Metê, Selahattin Bulut'un eserleri Türkçeye çevrildi. Ama baþka yok. Bana þu bile soruldu: Eline vicdanýna koy ve söyle, gerçekten Kürt romaný var mý? Yani hala benim olmamýþ bir þeyi varmýþ gibi gösterdiðimi düþünebiliyorlar. A: Bu psikolojinin altýnda da, iyi niyetli bile olsa, ayný þey yatýyor: Ben bilmiyorsam yok. Türk edebiyatýnda söz sahibi birkaç kiþiye zamanýnda Kürt edebiyatýný bilip bilmediklerini sormuþtum. Ýþte Mehmed Uzun var dediler. Uzun'u ben çok severim ama onun dýþýnda da var. Ýyi ya da kötü, onu sen deðerlendireceksin ama önce okuman lazým. Ö: Ben o taraftan da bakmaya çalýþýyorum. Bir tiyatrocu arkadaþým "biz hatta Kürtçe bir oyunu sahnelemeyi düþündük ama arkadaþlar Kürtçe çeviriye uygun bir dil deðilmiþ" dedi. Eskiden buna çok sert tepki verirdim ama þimdi onlarý anlamaya çalýþýyorum. Kürtçe'ye yönelik çok ciddi bir inkar var. Ben de acaba Türkiye'de çoðunluðun içinde olsaydým böyle algýlar mýydým diye, düþünmeye baþladým. Çünkü medyasýyla diðer yönleriyle bu toplumsal algýyý kýrmasý için çok büyük bir savaþ gerekiyor. Ýnsanlar zaten bir baþka savaþýn içinde, hayat mücadelesi içinde. Bir de Kürtleri anlamak, Ermenileri anlamak için mücadeleye mi girecek? Öyle insanlar var, ama onlar özellikle bunu yapýyor. Ama sokaktaki insan için çok zor. A: Þunu da inkar etmemek lazým, mesela bu kitabýn çokça konuþulmasý, Mehmed Uzun'un çok satmasý, aslýnda bir anlamda da merak eden insanlarýn olduðunu gösteriyor. Çünkü ne Kürtleri ne Türkleri bir kefeye koyabiliriz. Umarýz bu kitap sözün deðerini bilen insanlarýn eline ulaþýr ve çok zor koþullarda kendi edebiyatýný üreten, hiçbir pazar deðeri olmayan bir dilin, eðitim dili olmayan, sürekli yasaklanmýþ, mahalle baskýsý görmüþ, çoðu yazarýnýn yakýn yýllara kadar sürgünde kaldýðý bir kültürün hayatta kalma mücadelesinin farkýna varýlýr. Bakýyoruz, Kürt yazarlarýn çoðu sürgünde ve kanserden ölmüþtür. Hep bir sürgün hastalýðýna dönüþmüþ, yurtsuzluk, topraksýzlýk meselesi üzerine dönmüþler. Kitabýn içeriðine girersek, Kürt romanýna dair öne çýkan tespitleriniz neler oldu? Ö: Benim en çok ilgimi çeken þey þu oldu. Adam aslýnda kendi köyünde doðmuþ ve orada yazýyor romanýný. Diyelim Diyarbakýr'da ve Diyarbakýr'da yazýyor. Ama tema yine sürgün ve göç üzerine. Sürekli yerinden yurdundan edilme Kürtlerin zihnine, ruhuna yerleþmiþ. Sanki bu bizim doðamýzýn bir parçasý haline geliyor. Yani bu sürgün duygusu sadece Avrupa'daki sürgün Kürtlerde yok. Ýstanbul'daki kendini sürgün Kürt olarak deðerlendiriyor. Kürtler sürekli yerlerinden edilmiþ ve bununla mücadele etmek zorunda kalmýþ. Sürgün ve göç aðýrlýkta ama baþka temalar var mý? Ö: Var ama azýnlýkta. Olaðandýþý diye niteleyebileceðimiz konulara da deðiniliyor. Üzerine düþünülmesi gereken aþk hikayeleri de var, eþcinsellik üzerine kurulu romanlar da var. Ama sayýlarý az. A: Genel olarak bakýldýðýnda Kürt romaný Kürt'ü anlatýyor. Bu durum bir yerde doðal da karþýlanmalýdýr. Çünkü edebiyat bir tür tarihi yeniden diriltme ve toplumsal hafýza iþlevi de görüyor burada. Dolayýsýyla yazar yaþadýklarýný, yakýn çevresinde gördüklerini meselesi yapýyor. Bahsettiðimiz gibi sürgüne gidenler sürgünü anlatýyor, ya da geride býraktýðý topraðýný, çatýþma sürecini, askeri darbeyi, hapishaneyi anlatýyor. Ya da dönüyor tarihsel meseleleri anlatýyor. Ama temelde bakýldýðýnda Kürt romaný Kürt'ü anlatýyor ama çoðunlukla entelektüel Kürt'ü anlatýyor. Bakýldýðýnda karakterlere bile entelektüel meseleler yansýyor, çünkü söylemek istediði bir þey var, hatta zaman zaman didaktik bir þekilde yapýyor bunu. Ben bunu zaman zaman eleþtiriyorum, karakterin olmamasýný -Türk edebiyatýnda bile karakterden ne kadar bahsedebilirizbunun toplumla ilgisi var. Cemaat toplumuyuz, modernitenin içinde yaþasak da hala feodal bir toplumuz. Böyle olunca karakteri bir birey olarak öne çýkarmak zorlaþýyor. O zaman konuya daha fazla odaklanýyor. Dengbêjlerden, tarihsel meselelerden, kahramanlýklardan... Bugüne baktýðýmýzda biraz daha kabuðunu kýrmaya çalýþan, modern hayata girmeye çalýþan temalara rastlýyoruz. Devam Edecek

6 Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Hasan KANKAL Nevþehir Ýl Tarým Müdürlüðü'nce meyveciliði geliþtirmek ve teþvik etmek amacýyla Ýl Özel Ýdaresi destekli; ceviz, badem, yüksek sistem bað, kiraz fidanlarý ile çilek fidesi ve sýrýk domates fidelerinin üreticilere teslimine devam ediliyor. Ýl Tarým Müdürü Ahmet ÞAHÝN konu hakkýnda yaptýðý açýklamalarda þunlarý söyledi yýlýnda Ýlimizde Meyveciliði Geliþtirme Projesi kapsamýnda çiftçilerimize daðýtýlmak üzere deðiþik % ( ) oranlarýnda bedelli olarak aþýlý ve tüplü meyve fidanlarýn daðýtýmýna 16 Mart 2011 tarihi itibariyle baþlandý. Ýl Özel Ýdaresi Bütçesi kaynaklý olarak daðýtýmý yapýlmaya baþlanan meyve fidanlarý ise; 250 dekar þebin ve bilecik çeþidi ceviz fidaný, 250 dekar teksas ve nonpariel çeþidi badem fidaný,100 dekar alphonse lavale, razaki, italia, trakya ilkeren, red globe çeþidi asma,150 dekar 0900 ziraat ve Lambert çeþidi kiraz, 10 dekar selva çeþidi çilek fidesi ve 15 dekar alana dikilmek üzere alsancak çeþidi sýrýk domates fidesi daðýtýlacaktýr. Üreticilerimize daðýtýmý yapýlacak Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Hasan KANKAL Müsabakalar sonunda küçük kýzlarda Çardak Ýlköðretim Okulu, küçük erkeklerde ise Derinkuyu Ýlköðretim Okulu Masa Tenisi takýmlarý il birincisi oldu. Nevþehir merkez Damat Ýbrahim Paþa fidanlardan her bir çiftçimize ceviz için 5-10 dekar alan, badem için 5-10 dekar, yüksek sistem bað için 5-10 dekar, kiraz için 5-10 dekar, çilek fidesi için 1 dekar ve sýrýk domates için 1 dekar alan projelendirilecektir. Daðýtýmý yapýlan fidanlarý toplam proje bedelleri ise; Ceviz proje bedeli TL, bunun Tl si devlet katkýsý, Tl si çiftçi katkýsý, Badem proje bedeli TL olup, bunun TL si devlet katkýsý, TL çiftçi Daðýtýlan bu fidanlar sayesinde, bölgemiz iklim þartlarýna uygun, yüksek verimli ve erkenci meyve fidanlarý ile üreticilerimizin farklý ürün desenine yönelerek risklere karþý korunmasý saðlanarak yeni ve kalýcý alternatifi üretim imkânlarý ortaya konulmak suretiyle daha bilinçli, daha bilgili tarýmsal üretim faaliyeti yapmalarý saðlanmýþ olacaktýr. Spor Salonu'nda yapýlan il birinciliði müsabakalarýna erkeklerde 10 takýmdan 32 sporcu, kýzlar kategorisinde ise 10 takýmdan 33 sporcu katýldý. Müsabakalar sonunda, küçük erkeklerde Derinkuyu Ýlköðretim Okulu birinci, Özyayla Ýlköðretim Okulu ikinci, 30 Aðustos Ýlköðretim Okulu üçüncü, Hacýbektaþ Atatürk Ýlköðretim Okulu dördüncü oldu. Küçük kýzlarda ise, Çardak Ýlköðretim Okulu birinciliði elde etti. Kozaklý Mehmet Akif Ersoy Ýlköðretim Okulu ikinci, TOKÝ 125. Yýl Ýlköðretim Okulu üçüncü, Avanos Ahmet Ergün Ýlköðretim Okulu dördüncü oldu. Ýl birincisi okullar Nisan 2011 tarihleri arasýnda Çorum'da yapýlacak Türkiye þampiyonasýnda Nevþehir'i temsil etme hakký kazandý. Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Hüseyin KAÝM 28/01/2011 tarihinde çevre illerde ve ilimizde artan þap hastalýðý mihraklarýndan dolayý Nevþehir Ýli Hayvan Saðlýk ve zabýtasý Komisyonu kararý ile kapatýlan hayvan pazarý gerekli temizlik ve dezenfeksiyon yapýlarak 21/03/2011 tarihinde Ýl Hayvan Saðlýk ve Zabýtasý Komisyonu kararý ile yeniden hizmete açýlmaktadýr. Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý Talimatlarý ve Ýl Hayvan Saðlýk ve Zabýtasý Komisyonu kararlarý gereði Pazar giriþinde Pazar Veteriner Hekimi ve Kolluk kuvvetlerince belge kontrolleri yapýlacaktýr.hayvan pazarýna merkez ilçe köy ve kasabalarýndan hayvanlarýný getirecek olan yetiþtirici ve celeplerden menþe Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Hasan KANKAL Nevþehir Ýl Tarým Müdürlüðünce yürütülen þap aþýlama kampanyasý kapsamýnda hayvan yetiþtiricilerini bilgilendirmek amacýyla köy ve kasabalarda eðitim toplantýlarý düzenlendi. Ýlimiz hayvan varlýðýnýn þap hastalýðýna karþý korunmasý, hastalýðýn tanýmý, mücadele yöntemleri, karantina tedbirleri ile idari tedbirler, hayvan hareketleri, güncelleme çalýþmalarý ve havyan saðlýðý ile diðer konular hakkýnda düzenlenen eðitim toplantýlarýna Nevþehir Ýl Tarým Müdürü Yardýmcýsý Kenan ÞAHÝN, Hayvan Saðlýðý Þube Müdürü Rukiye PINAR, kampanyada görev alan Veteriner Hekimler, Tarým danýþmanlarý ve hayvan yetiþtiricileri katýldý. Kavak ve Kaymaklý Kasabalarý ile Alacaþar, Boðaz, Çardak ve Ýcik Köylerinde düzenlenen eðitim toplantýlarýna üreticiler yoðun ilgi gösterdiler. Eðitimlerde Ýl Müdür Yardýmcýsý Kenan ÞAHÝN, hayvan yetiþtiricilerinden þap aþýlama kampanyasýna ve güncelleme çalýþmalarýna ilgi göstermelerini, aþý ve güncelleme çalýþmalarý için görevlendirilen saðlýk personeline yardýmcý olmalarýný istedi. Hayvan Saðlýðý Þube Müdürü Rukiye Pýnar, düzenlenen eðitim toplantýlarýnda üreticilere þap aþýsý yaptýrmalarýný, aþýnýn yavru atmaya neden olmadýðýný, gebeliðinin þahadetnamesi+hayvan pasaportu, çevre ilçe ve illerden hayvan getireceklerden ise veteriner saðlýk raporu+hayvan pasaportu istenecektir.bu belgeleri bulunmayanlar hayvan pazarýna alýnmayýp ayný zamanda da kolluk kuvvetlerince tutulan tutanaða dayanýlarak cezai iþlem uygulanacaktýr. Hayvan yetiþtiricilerinin ve alým satýmcýlarýn maðdur olmamalarý için gerekli belgelerle hayvan pazarýna gelmeleri önemle duyurulur. ÖNEMLÝ HATIRLATMA: Merkez ilçe ve baðlý köy ve kasabalardan (Menþe Þahadetnamesi + Hayvan Pasaportu) Diðer Ýlçe ve illerden geliþte (Veteriner Saðlýk Raporu+Hayvan Pasaportu) Kamuoyuna ve ilgililere önemle duyurulur. son döneminde bile hayvanlara güvenle uygulandýðýný belirterek, aþý yapýlmamýþ hayvanlarýn Ýl ve Ýlçe dýþýna sevklerine izin verilmeyeceðini ve aþýsýz hayvanlara Veteriner Saðlýk Raporu düzenlenmeyeceðini ifade ederek, yetiþtiricilerin maðdur olmamasý için hayvanlarýný mutlaka aþýlatmalarýný, Ýl Müdürlüðünden hayvan pasaportlarýný almalarýný istedi. Aþý yaptýrmayan hayvan sahiplerine 5996 Sayýlý Kanun hükümlerine göre 5.385TL idari para cezasý uygulanacaðýný, 30 Haziran 2011 tarihine kadar iþletmelerinde bulunan hayvanlarýnýn güncelleme iþlemlerini tamamlatmalarýný istedi. Bu tarihten sonra veteriner saðlýk raporu, menþei þehadetnamesi ve hayvan pasaportu bulunmayan hayvanlarýn kaydýnýn yapýlmayacaðýný belirtti. Pýnar, yetiþtiricilerin hayvan yetiþtiricilerinden ahýrlarlarýnda dezenfeksiyon yapmalarýný, ahýrlara kontrolsüz giriþ çýkýþlara izin vermemelerini istedi.

7 Bildiðiniz gibi ortada bir Torba yasa var. Ýçinden her an her þey çýkabilir cinsinden. Tam adýný yazalým olsun bitsin sayýlý Bazý Alacaklarýn yeniden yapýlandýrýlmasý ile Sosyal sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu ve Diðer Bazý Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Deðiþiklik Yapýlmasý Hakkýnda Kanun Bu Kanun 13 Þubat 2011 de kabul edildi ve 25 Þubat 2011 de Resmi Gazetede yayýnlandý. Bazý alacaklar, bazý kanunlar gibi gayet(!) açýklayýcý ifadelerle bezeli bu baþlýktan da anlaþýlacaðý üzere içerisi karmakarýþýk. Bu torbadan 12 Eylül de tutuklanmýþ, iþkence görmüþ, iþinden edilmiþ, yalnýz bedenen ve ruhen sakatlanmamýþ, fakat iþsizlikle de, yoklukla da sosyal ve siyasal haklarýndan mahrum kalarak da ayrýmcýlýða ve sosyal dýþlanmaya tabi tutularak da cezalandýrýlmaya kalkýþýlmýþ insanlarýmýza bir umut çýkabilir mi diye baktýk. Þüphesiz yaþadýklarýnýn karþýlýðý olacak hiçbir maddi karþýlýk yok. Ama bugün hayatlarýný biraz da olsa kolaylaþtýracak bir þey çýkar mý diye umut ettik.. Ama netice þimdiden söyleyelim ki çok iç açýcý deðil. Yine de, bu konuda sorulan sorulara da genel bir yanýt geliþtirmeye çalýþtýk. Yalnýz Beraat Edenler ve Kovuþturulmasýna Yer Olmadýðýna Karar Verilenleri Kapsýyor Darbe dönemindeki hak kayýplarý ile ilgili düzenleme Bazý Kanunlarda Deðiþiklik Yapýlmasýna Ýliþkin Hükümler ve Son Hükümler adý altýnda düzenlenmiþ. Torba Yasanýn 52 inci maddesi 5510 sayýlý Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu na geçici maddeler ekliyor bunlardan geçici 36. madde ilgilendiðimiz konuyu düzenliyor. Bu maddeye göre 13/5/1971 tarihli ve 1402 sayýlý Sýkýyönetim Kanunu uyarýnca kurulan sýkýyönetim mahkemelerinin görev alanýna giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlý Kuvvetlerinin yönetime el koyduðu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarýnda kovuþturmaya yer olmadýðýna veya beraatlerine karar verilenlerin, gözaltýnda veya tutuklulukta geçen süreleri için borçlanabilecekler. (Þüphesiz AKP Hükümeti nin adalet ve demokrasiden ne anladýðýný ziyadesiyle yüzümüze çaptýðý günlerden geçiyoruz. AKP nin 12 Eylül ün iþkence ile alýnan ifadelerle tarafsýz(!) ve adil(!) mahkemelerde yargýlanan ve bunun sonucu mahkûm olanlarý bu düzenlemenin dýþýnda tutmasý bir yandan da 12 Eylül le hesaplaþmasý(!) gayet manidar. Belki biz yanlýþ anladýk yahu! Hemen günahlarýný almayalým. Belki de AKP, baþka bir yýla denk gelen 12 Eylül ile hesaplaþýyor!) Nasýl ve Ne Süre Ýçinde Borçlanýlabilinir? Velhasýl hüküm giymiþ olanlar bu borçlanma hakkýndan yararlanamayacaklar. Ancak 12 Eylül 1980 den baþlayarak (Kanun sürenin sýnýrýna dair bir referans vermiyor. Muhtemelen bir genelge ile uygulama esaslarý belirlenecektir.) sýkýyönetim mahkemelerinin görev alanýna giren suçlar nedeniyle haklarýnda takipsizlik kararý verilenler ya da beraat edenler gözaltýnda geçen ya da tutuklu geçen sürelerini borçlanabilecekler. Ancak bu haktan yararlanabilmek için gözaltýnda veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin belgelemeleri, geçici kanunun yayýmý tarihinden itibaren altý ay içerisinde talepte bulunmasý gerekiyor. Yani hak sahiplerinin bu kanunun Resmi Gazetede yayýnlandýðý tarih olan 25 Þubat 2011 den baþlayarak baþvurmak ve borçlanmak için 6 aylarý var. Bunun için Kara Kuvvetleri Adli Müþavirliðine baþvurarak hakkýnýzda alýnan Sýkýyönetim Mahkemesi kararlarýný edinerek bir baþvuru belgesi ile Sosyal Güvenlik Ýl müdürlüðüne yahut Sosyal Güvenlik Merkezine baþvurabilirsiniz. Eðer Kara Kuvvetleri Adli Müþavirliði ile muhatap olmak istemezseniz, diðer bir seçenek baþvuru belgesi ile ayný yerlere müracaatýnýz halinde gerekli belgeler SGK tarafýndan Kara Kuvvetleri Adli Müþavirliðinden istenmesi. Nasýl Hesaplanacak, Kim Ödeyecek? talep tarihinde 82 nci maddeye göre prime esas günlük kazanç alt sýnýrýnýn % 32 si üzerinden hesaplanacak primlerinin; bu durumlarýndan dolayý dava açýp tazminat alanlarýn borcun teblið tarihinden itibaren altý ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince, tazminat almamýþ olanlarýn ise Hazinece ödenmesi suretiyle borçlandýrýlýr. Yani SSK lý olanlar için belirlenen asgari ücretin %32 'si üzerinden hesaplanacak. Tutuklanmalarý veya gözaltýna alýnmalarýndan dolayý dava açarak tazminat almýþ bulunanlarýn borçlanmalarý kendileri yahut hak sahipleri tarafýndan, dava açýp tazminat almayanlarýn borçlanmalarý hazine tarafýndan ödenecek. Ancak sigortalýlýk baþlangýç tarihinden önceki dönemler için yapýlan borçlanmalar, sigortalýlýk baþlangýç tarihini geriye doðru götürmeyecek. Memurlar Ýçin de Geçerli mi? Yukarýda belirttiðimiz pek çok husus ayný dönem içerisinde 5434 sayýlý T.C Emekli Sandýðý Kanuna tabi çalýþmakta olanlar (memurlar) içinde geçerli. 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarýnda kovuþturmaya yer olmadýðýna veya beraatlerine karar verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayýlmayan gözaltýnda veya tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu durumlarýný belgeleyerek bu maddenin yayýmý tarihinden itibaren altý ay içerisinde talepte bulunmasý kaydýyla, gözaltýna alýndýðý veya tutuklandýðý tarihteki emeklilik keseneðine esas aylýk derece ve kademesinin talep tarihindeki katsayýlar ve emeklilik keseneðine esas aylýðýn hesabýna ait diðer unsurlar ile kesenek ve karþýlýk oranlarý esas alýnmak suretiyle hesaplanacak borçlanma tutarýnýn altý ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince ödenmesi halinde hizmet sürelerine eklenir. Borçlanýlan süreler 5434 sayýlý Kanunun geçici 205 inci maddesine göre yaþ tespitinde dikkate alýnmaz. Hem SSK hem de 5434 sayýlý kanununa göre çalýþanlardan bu kanunun yürürlüðe girdiði tarihe kadar, kendi sigortalýlýklarýndan dolayý sosyal güvenlik kanunlarýna göre gelir veya aylýk baðlanmýþ olanlar ile söz konusu süreleri herhangi bir þekilde sigortalýlýk hizmeti olarak deðerlendirilmiþ olanlarýn borçlanama yapmalarý mümkün görünmüyor. Ayrýca borçlandýrýlan sürelerin emekli ikramiyesi hesabýnda dikkate alýnmayacaðý da bu kanun deðiþikliðinde belirtilmiþ. BirGün DÝSK, KESK, TTB ve TMMOB, bugün (18 Mart) AKP nin baskýlarýna karþý Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir de ayný anda Susmayacaðýz dedi Ýstanbul DÝSK, KESK, TTB ve TMMOB saat da Taksim Tramvay Duraðý nda buluþtu. Eylemde Susmayacaðýz! yazýlý pankartýn yaný sýra KESK Ýstanbul Þubeler Platformu nun pankartý ve TMMOB Ýstanbul Ýl Koordinasyon Kurulu nun Baþbakan der ki; nükleer santral riski = tüpgaz riski yazýlý pankartý açýldý. Eylemde Metal Ýþçileri Greviyle Dayanýþma Platformu ve direniþteki Ontex-Canbebe iþçileri de pankart açtý. Yaðmura raðmen eyleme yüzün üzerinde emekçi katýldý. Eylemde ilk konuþmayý DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün yaptý. Görgün, AKP nin baský politikalarýna karþý susmayacaklarýný belirtti. Baþbakanýn nükleer santrale iliþkin sözlerini eleþtiren Görgün Japonya halkýyla dayanýþma içinde olunmasý gerektiðini ifade etti. Görgün, baþbakanýn Arap liderlerine halký dinleyin derken kendi emekçisine cop ve biber gazýyla cevap verdiðini ifade etti ve AKP nin baskýlarýna karþý mücadele edeceklerini belirtti. Görgün ün ardýndan KESK Genel Baþkaný Döndü Taka Çýnar ortak basýn açýklamasýný okudu. Çýnar, AKP nin referandumun ardýndan baskýcý-otoriter bir rejim inþa ettiðini ve kendi yargýsýný yaratarak hukukun üstünlüðü yerine sýnýrsýz hukuksuzluðu getirdiðini ifade etti. AKP ye muhalif herkesin susturulmaya çalýþýldýðýný belirten Çýnar, cemaati eleþtiren gazetecilerin gözaltýna alýndýðýný söyledi. Çýnar, AKP nin kendisine karþý olan herkesi Ergenekoncu ilan ederek gerçek Ergenekon u örtmeye çalýþtýðýný vurguladý. Çýnar, aydýnlýk bir gelecek, eþit, özgür, baðýmsýz ve demokratik Türkiye için baskýcý ve karanlýk düzene direnmekten baþka çare olmadýðýný söyledi ve AKP nin karanlýðýna ve sömürüye karþý mücadele edeceklerini belirtti. Çýnar, saðlýk emekçilerinin 13 Mart ta güvencesizliðe ve özelleþtirmelere karþý yükselttikleri ses ile 21 Mart ta halklarýn barýþ ve kardeþlik bayramýnda yükselecek sesi 1 Mayýs ta alanlara taþýmak için yürüyoruz dedi. Çýnar ýn açýklamasýnýn ardýndan eylem sona erdi. Ankara DÝSK, KESK, TMMOB ve TTB nin çaðrýcýlýðýný yaptýðý eyleme siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri de yoðun destek gösterdi. Saat da Susmayacaðýz pankartý ile Kolej den baþlayan yürüyüþ Sakarya Meydaný na sonlandý. Sýk sýk Özgür basýn susturulamaz, Faþizme karþý omuz omuza, Susma sustukça sýra sana gelecek sloganlarýnýn atýldýðý eylem de katýlýmcý kurumlar adýna basýn açýklmasýný TMMOB Genel Baþkaný Mehmet Soðancý okudu. Konuþmasýna Nazým Hikmet in Hürriyet Kavgasý þiiriyle baþlayan Soðancý AKP iktidarýnýn sermaye yanlýsý tutumlarýný devam ettirdiðini, gündelik hayata üzerinde de muhafazakarlaþtýrma temelinde baskýlarýný arttýrdýrðýný söyledi. Tutuklanan gazeteciler, protestolarda uygulanan polis þiddeti, üniversitelere üzerine uygulanan baský, emekçilerin haklarýnýn gasp edilmesi, Alevi yurttaþlarýn eþit yurttaþlýk taleplerinin göz ardý edilmesi, Kürt ve muhalif siyasetçilere uygulanan baský ve tutuklamalara dikkat çeken Soðancý sözün bittiði yerde olduklarýný ifade etti. AKP nin ülkeyi nasýl bir karanlýða doðru sürüklediðinin ortada olduðunu söyleyen Soðancý yaratýlmak istenen korku imparatorluðuna karþý direnmekten baþka bir yol olmadýðýný belirtti. AKP nin karanlýðýna ve sömürü düzenine karþý yürüdüklerini ifade eden Soðancý Þimdi sesimizi birleþtirme zamanýdýr. Þimdi sesimizi büyütme zamanýdýr. Þimdi Kurtuluþ yok tekbaþýna ya hep beraber ya hiç birimiz deme zamanýdýr diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Ýzmir AKP ye karþý saflarý sýklaþtýralým DÝSK, KESK, TMMOB ve TTB nin düzenlediði susmayacaðýz eylemlerinin Ýzmir ayaðý kitlesel bir basýn açýklamasý ile yapýldý. Saat da Konak YKM önünde buluþan emek örgütleri buradan eski Sümerbank önüne yürüdüler. Yürüyüþ sýrasýnda sýkça faþizme karþý omuz omuza, susma sustukça sýra sana gelecek sloganlarý atan topluluk adýna basýn açýklamasýný TMMOB ÝKK dönem sözcüsü Ferdan Çiftçi yaptý. Çiftçi konuþmasýnda, AKP nin ileri demokrasisini iþçilere, gençlere, kadýnlara ve muhaliflere uyguladýðý baský politikalarýnda görüyoruz dedi. Özellikle üniversite gençliði üzerindeki baskýlarý eleþtiren Çiftçi þunlarý söyledi: "Ýnsanlarýn kendilerini savunma hakký elinden alýnýyor". Sesimize ses katýn Çiftçi nin konuþmasýndan sonra DÝSK Ege bölge temsilcisi Ali Çeltek AKP nin baský ve karalama politikalarýna karþý herkesi direniþe çaðýran bir konuþma yaptý. Çeltek; Gazetecilere yapýlan saldýrýlara karþý susmayacaðýz, týpký KESK e yönelik yapýlan saldýrýlarda susmadýðýmýz gibi dedi. "Baþýný kaldýranýn üzerine silindir gibi geliniyor, bu uygulamalar faþist uygulamalardýr" diyen Çeltek, metal iþçilerinin greve gideceðini hatýrlatarak genel grev genel direniþ çaðrýsýnda bulundu. Ýþverenler arasýndaki en azgýn örgütlenme Metal Sanayicileri Sendikasý'na (MESS) karþý greve gidecek olan Birleþik Metal Ýþ Sendikasý yla dayanýþmaya çaðýran Çeltek; Sesimize ses katýn dedi. Sendika.Org / Ýstanbul - Ýzmir

8 GDO ya Hayýr Platformu yaýnladýðý bir basýn açýklamasýyla ithal soya ve mýsýrýn kullanýlmamasýný istedi. Açýklama þöyle: GDO ya Hayýr Platformu Bileþenlerine, basýn ve halkýmýza duyuru; HERBÝSÝT E (YABANÝ OT ÝLAÇLARI) DAYANIKLILIK GENÝNE SAHÝP GDO LU ÜRÜNLERÝN ÇÝFTLÝK HAYVANLARINDA KISIRLIK VE DÜÞÜÐE NEDEN OLDUÐU BELÝRLENDÝ. HERBÝSÝTLER VE HERBÝSÝT TOLERANSLI SOYA VE MISIRLAR DERHAL MERCEK ALTINA ALINSIN Geçtiðimiz yýl yürürlüðe giren Biyogüvenlik Kanunu, GDO lu tohumlarýn ithalini ve ülke topraklarýnda ekilmelerini yasaklarken, yemlik Ali Ekber Yýldýrým Tarýmda düþük faizli kredinin þartlarý belirlendi. Bakanlar Kurulu nun 3 Ocak 2011 de aldýðý karar doðrultusunda Ziraat Bankasý ve Tarým Kredi Kooperatifleri aracýlýðýyla kullandýrýlacak düþük faizli krediye iliþkin uygulama tebliði yayýnlandý. Resmi Gazete nin 12 Mart 2011 tarihli sayýsýnda yayýnlanan tebliðe göre, hayvancýlýk, tarýmsal sulama, seracýlýk, iyi tarým, organik tarým, su ürünleri yetiþtiriciliði ve avcýlýðý, sertifikalý tohum, fide, fidan üretim ve kullanýmý, tarýmsal mekanizasyonda düþük faizli kredi kullandýrýlacak. Hayvancýlýk ve tarýmsal sulama kredilerinde faiz indirimi yüzde 100 oranýnda( sýfýr faiz) uygulanýrken, diðer üretim alanlarýndaki kredilerde yüzde 50 faiz indirimi uygulanacak. Ana baþlýklarýyla düþük faizli kredinin þartlarý ve uygulamasý þöyle olacak: 1- Damýzlýk süt sýðýrý, damýzlýk etçi sýðýr ve büyük baþ hayvan yetiþtiriciliði için en az 10 baþ ve üzeri yeni iþletme kuranlar veya mevcut iþletmeyi en az 10 baþ ve üzerine çýkarmak isteyenler sýfýr faizli iþletme veya yatýrým kredisi kullanabilecek. 2- Damýzlýk süt sýðýrý yetiþtiriciliði kapsamýnda holstein siyah alaca, holstein kýrmýzý alaca, brown swiss, simental(flekvi) ve jersey ýrký hayvanlarla kurulu veya kurulacak iþletmelere, damýzlýk etçi sýðýr yetiþtiriciliðinde ise angus, simental(etçi) hereford, þarole ve limuzin ýrký hayvanlarla kurulu veya kurulacak iþletmelere kredi verilecek. 3- Kredi, Damýzlýk Belgeli/Saf Irk Sertifikalý hayvan alýmlarýný, barýnak yapýmýný ve tadilatýný, süt saðým ünitesi, süt soðutma tanký, yem hazýrlama ünitesi ve silaj makinesi alýmýný, damýzlýk hayvan baþýna azami beþ dekarý aþmamak üzere çok yýllýk yem bitkisi tesisi ve diðer yatýrým giderlerini kapsýyor. 4- Damýzlýk düve yetiþtiriciliði yapmak isteyen yatýrýmcýlara 50 baþ ve üzerinde iþletme kurmak veya iþletmesinin kapasitesini 50 baþ üzerine çýkartmak isteyen giriþimcilere yatýrým ve iþletme kredisi kullandýrýlacak. 5- Karar kapsamýnda; büyükbaþ hayvan yetiþtiriciliðinde inek/diþi manda için 10 baþ ve üzerinde, küçükbaþ hayvan yetiþtiriciliðinde koyun için en az 50 baþ, keçi (saanen, Kilis, Ankara keçisi yetiþtiriciliði ve kýl keçisi ýrk ýslahý amacýyla belirtilen ýrklarla melezleme suretiyle yapýlan yetiþtiricilik) için en az 25 baþ kapasiteye sahip iþletme kurmak isteyen veya kurulu iþletmesini bu kapasiteler üzerine çýkartmak isteyen yetiþtiricilere yatýrým ve iþletme kredisi verilecek. Büyükbaþ/küçükbaþ hayvan ya da yaðlýk olarak ithalatlarýna belli kurallar çerçevesinde serbestlik tanýmýþtýr. Kanuna göre bu ürünlerin ithalatlarýnda son kararý, 13 Aðustos 2010 tarihli Biyogüvenlik Kurulu ve Komitelerin Çalýþma Usul ve Esaslarýna Dair Yönetmelik çerçevesinde kurulan Biyogüvenlik Kurulu vermektedir. Biyogüvenlik Kurulu nun, kendisinden önce görev yapan Bilimsel Komite nin, hiçbir bilimsel araþtýrma ya da inceleme yapmadan GDO lu 3 soya, 21 mýsýr, 3 kolza 1 þeker pancarý ve 1 patates geninin ithalatý için verdiði izni iptal etmesini, olumlu karþýlamaktayýz. Ancak Biyogüvenlik Kurulu da, 26 Ocak 2011 tarihinde Türkiye Yem Sanayicileri Birliði nin baþvurusu üzerine GDO lu soya ithalatýna izin vermiþtir (27827 sayýlý RG/Biyogüvenlik Kurulu Kararý yetiþtiriciliði için kurulu veya kurulacak iþletmelere kullandýrýlacak olan yatýrým kredileri hayvan alýmlarýný, barýnak yapýmý ve tadilatýný, süt saðým ünitesi, süt soðutma tanký, yem hazýrlama ünitesi ve silaj makinesi alýmýný, büyükbaþta saðmal hayvan baþýna, küçükbaþta ise her 10 baþ saðmal hayvan için azami beþ dekarý aþmamak üzere çok yýllýk yem bitkisi tesisi ve diðer yatýrým giderlerini kapsýyor. 6- Besi sýðýrcýlýðý iþletmesi kurmak veya iþletmesini büyütmek isteyenlerin yatýrým ve iþletme kredisinden yararlanmalarý için en az 10 baþ kapasiteli olmasý þartýna uymalarý gerekiyor. Ýþletme kredisi ile temin edilecek hayvanlar en fazla 18 aylýk yaþta, erkek olmalý. Ayrýca alýnacak hayvanlarýn Sýðýr Cinsi Hayvanlarýn Tanýmlanmasý Tescili ve Ýzlenmesi Yönetmeliði kapsamýnda tanýmlanmýþ (küpelendirilmiþ) olmalarý ve Türkvet veri tabanýnda en az 3 ay süreyle kayýtlý olmalarý zorunluluðu var. 7- Uygulama tebliðine göre; 100 baþ ve üzerinde küçükbaþ hayvan besi iþletmesi kurmak veya iþletmesinin kapasitesini 100 baþ ve üzerine çýkarmak isteyen yetiþtiricilere yatýrým ve iþletme kredisi kullandýrýlacak. Ýþletme kredisi ile temin edilecek hayvanlar en az 6 aylýk yaþta ve erkek olmalý, hayvanlarýn, Türkvet veri tabanýnda en az 3 ay süreyle kayýtlý olmalarý zorunluluðu var. 8- Tarýmsal sulama sistemleri; tarlaya getirilen suyun tarla içine daðýtýlmasý amacýyla, basýnçlý sulama sistemlerinin (damla/yaðmurlama sulama sistemleri) kurulmasý konusunda yüzde 100 indirimli yatýrým kredisi kullandýrýlýyor. Ayrýca bu kapsamda suyun kaynaðýndan alýnarak tarlaya taþýnmasý konusunda da kredi veriliyor. 9- Kontrollü örtüaltý tarýmý, iyi tarým uygulamalarý, organik tarým, su ürünleri yetiþtiriciliði, su ürünleri avcýlýðý, yurtiçi sertifikalý tohum, fide, fidan ve standart fidan üretimi, yurtiçinde üretilen sertifikalý tohum, fide, fidan ve standart fidan kullanýmý, kanatlý sektörü, arýcýlýk ve tarýmsal mekanizasyon konusundaki yatýrýmlar ise yüzde 50 faiz indirimli kredi ile destekleniyor. Özetle, üreticilerin, giriþimcilerin yýlbaþýndan bu yana beklediði düþük faizli kredi açýldý. Yeni yatýrým yapmak veya mevcut iþletmelerini büyütmek isteyenler Ziraat Bankasý veya Tarým Kredi Kooperatiflerine baþvurarak düþük faizli kredi alabilirler. Kredi almak kolay, önemli olan krediyi geri ödeyebilmek. Bu nedenle kredi almadan önce her yatýrýmcýnýn yapacaðý yatýrýmla ilgili çok kapsamlý bir fizibilite çalýþmasý yapmasý þart. Çünkü ucuz veya indirimli diye alýnan kredi, iyi deðerlendirilmezse çok pahalýya patlayabilir. Bizden uyarmasý. 1, 2 ve 3). Buna göre, Bayer firmasýna ait A soya fasulyesi çeþidinin taþýdýðý herbisit tolerans geni, Monsanto firmasýna ait; MON soya fasulyesi çeþidinin taþýdýðý herbisit tolerans geni ve MON89788 soya fasulyesi çeþidinin taþýdýðý herbisit tolerans geni içeren soya fasulyesi ve ürünleri, hayvan yemi ya da yem hammaddesi olarak kullanýlmak üzere ithal edilecektir. Ýthalatý söz konusu olacak GDO lu soya ürünleri, yabani ot ilaçlarýna (herbisit) dayanýklýlýk geni aktarýlmýþ olan çeþitlerden üretilmektedir. Biyogüvenlik Kurulu nun ithalat izni gerekçelerinden biri de Avrupa Gýda Güvenliði Kurumu nun (EFSA), bu ürünlerin yem olarak Avrupa Birliðine ithalatýný onaylamýþ olmasýdýr. EFSA nýn 2007 deki onay gerekçesi ise, hayvan yemi olarak kullanýlan herbisit toleranslý GDO lu ürünlerden hayvanlarýn etine, sütüne, yumurtasýna GDO geçmediði ve tespit edilebilir bir zarar saptanmadýðýna dayanmaktadýr. Ancak geçtiðimiz ay Monsanto firmasýna ait herbisit toleranslý bir yonca çeþidi (AlfaAlfa) hakkýnda ABD Tarým Bakanlýðý Ulusal Bitki Hastalýklarý Tedavi Sistemleri Koordinatörü olan Don Huber tarafýndan yazýlan mektup büyük bir tedirginlik yaratmýþtýr. Amerikan Tarým Bakanlýðý nýn söz konusu yonca çeþidinin ekimine ve ticaretine izin vermesinden 10 gün önce gönderilen ancak dikkate alýnmayan mektupta, uzman bilim adamlarýnýn herbisit tolerans geni aktarýlmýþ soya fasulyesi ve mýsýrda, elektron mikroskobuyla görülebilen yeni bir patojen tespit ettikleri bildirilmiþtir. Bu patojenin de bitki, hayvan ve insanlar için önemli saðlýk sorunlarýna neden olabileceði uyarýsý yapýlmýþtýr. Huber mektubunda bu patojenin ABD nin soya ve mýsýr ihraç pazarlarýný çökertebilecek, yerli gýda ve besi endüstrilerine ciddi zarar verebileceði uyarýsýnda bulunarak, bu bulgularýn erken dönemde ABD Tarým Bakanlýðý na verilerek, onay bekleyen herbisit tolerans geni yonca çeþidi hakkýnda oluþturulacak kararýn gözden geçirilmesi amaçlanmýþtýr. Burada herbisit tolerans geni veya bu genin geliþtirilmesine neden olan Roundup adlý ot öldürücünün, söz konusu patojenin tetikleyicisi veya ortak faktörü olduðunun belirlenmesi durumunda, yukarýda bahsedilen onayýn verilmesinin bir felaketle sonuçlanabileceði bildirilmiþtir. Mevcut kanýtlara dayanarak þu an alýnabilecek en akýlcý önlemin, sistemi aklayabilecek bulgularýn ortaya konmasýna dek bunlarýn serbest kullanýmýnýn askýya alýnmasý olacaðý da bildirilmiþtir. Araþtýrýcý 40 yýlýný askeri kurumlarda biyolojik silah, mikrobiyal savaþým konularýnda deneyim kazanmýþ bir bilim adamý olarak bu patojenin daha önce bilinmeyen ve yüksek risk kategorisinde deðerlendirilmesi gereken acil bir sorun olarak ortaya çýktýðýný ifade etmiþtir. Patojen ile ilgili olarak mektupta patojen þöyle tanýmlanmýþtýr; sadece elektron mikroskobuyla görülebilen (36,000X), orta büyüklükte bir virüsün boyutunda, kendi kendine çoðalabilen, daha fazla mikro mantarlara benzeyen mikro mantar tipi bir organizma. Bunlarýn gerçek olmasý durumunda bu organizma þimdiye deðin belirlenebilen ilk mikro mantardýr. Patojenin çok nadir görülen bir þekilde hem bitki, hem de memelilerde hastalýða yol açtýðýna dair güçlü kanýtlar bulunmuþtur. Patojen herbisit tolerans genli soya fasulyesi ve mýsýrda, fermente yem ürünlerinde, ürün artýklarýnda, domuz midesi içeriðinde, domuz ve sýðýr plasentasýnda yüksek miktarlarda bulunmuþtur. Bu organizma, ürün verimi ve çiftçi gelirini ciddi þekilde düþüren soyada Ani Ölüm Sendromu (Sudden Death Syndrome) ve mýsýrda Bakteriyal Çürüklük (Goss wilt) hastalýk etmeniyle bulaþýk bitkiler üzerinde rahatlýkla çoðalabilmektedir. Patojen ayrýca, SDS ye (Fusarium solani fsp glycines) yol açan mantar hastalýðý etmeninde de bulunmuþtur. Laboratuar denemeleri sonucu kýsýrlýk görülen ve düþük yapan birçok besi hayvanýnda bu organizmanýn varlýðý doðrulanmýþtýr. Devam eden araþtýrmanýn ilk sonuçlarý, ayný durumun klinik denemelerinde ortaya çýkan düþüklerle de doðrulanmýþtýr. Patojen, son birkaç yýl içinde ABD deki sýðýr, inek, domuz ve at çiftliklerinde kýsýrlýk ve düþüklerde görülen hýzlý artýþý da açýklamaktadýr. Bu bilgi, süt iþletmelerindeki danalardaki kýsýrlýk oranýnýn % 20'nin üzerine çýkmasý ve sýðýrlarda düþük yapma oranýnýn % 45 e kadar yükselmesi þeklinde rapor edilmektedir. Örnek verilecek olursa, buðdayla beslenen gebe süt ineðinden 450 sinin düþük yaptýðý görülürken; ayný dönemde ayný sürüden otla beslenen inekte hiç düþük olayýna rastlanmamýþtýr. Hayvanlara verilen buðdayda yüksek oranda patojene rastlanmasýnýn, büyük olasýlýkla buðdayda yabancý ot kontrolü için kullanýlan glyphosate (yabani ot ilacý etken maddesi) maddesinden geldiði düþünülmektedir. Özetle, Roundup Ready mahsullerinde çokça bulunan bu yeni hayvani patojenin varlýðý ve salgýn boyutlarýna varan bitki ve hayvan ölümleriyle iliþkisi nedeniyle, ABD Tarým Bakanlýðýnýn, ilgili kurumlarla birlikte yapýlacak bu araþtýrmaya katýlmasý talep edilmiþtir. Glyphosate kullanýmýnýn yan etkilerinin bu patojenin geliþmesinde etkin olup olmadýðý ya da zayýf bitki ve hayvan bünyelerine daha çok zarar verip vermediði derhal incelenmelidir. Glyphosate ýn toprak patojenlerine yol açtýðý ve 40'dan fazla bitkinin ölümündeki artýþla iliþkisi olduðu hali hazýrda ortaya konmuþtur. Bu madde temel bitki besin maddelerinin alýmýný engelleyerek bitki savunmalarýný çökertmekte, yemlerdeki besinlerin biyo-eriþilebilirlik düzeyini düþürmekte, bu da hayvanlarda anomalilere yol açmaktadýr. Geçtiðimiz yýl GDOlu soya ve mýsýr üretiminin yoðun olarak yapýldýðý Arjantin de,bilim insanlarýndan Roundup herbisitinin tavuklarda ve kurbaðalarda doðum anomalilerine neden olduðu açýklamalarý gelmiþti. Huber in bu açýklamalarý çevre, ekoloji ve tüketici örgütleri tarafýndan ciddiye alýnýrken, bazý bilim çevreleri bu açýklamada bahsi geçen araþtýrmalarýn böyle bir sonuca varmak için yeterli olmadýðýný,bu konu üzerinde daha derin araþtýrma ve analizler yapýlmasýnýn gerekli olduðunu dile getirmiþlerdir. Elbetteki komplo teorisi gibi ortaya atýlan bazý tezlerin doðrulanmasý yada yalanlanmasý için bilimsel araþtýrmalarýn yapýlmasý gerekmektedir. Fakat Huber in uyarýlarýlarýnda haklý olabileceði gerçeðini de göz ardý etmemek gerekir. Bu nedenle Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý ile Biyogüvenlik Kurulunu, bitki, hayvan ve insan saðlýðý, çevre ve ekoloji riskleri olan GDOlu ürünlerin ithaline izin vermeme konusunda uyarýyoruz. GDO lu ürünlere Türkiye nin ihtiyacý yoktur, ve her türlü GDOlu ürününün Türkiye ye giriþi ve tüketiciye ulaþmasý engellenmelidir. GDO YA HAYIR PLATFORMU