SARKOİDOZ HASTALARINDA TAM KAN QUANTİFERON-TB GOLD (IN TUBE) TESTİ SONUÇLARININ TÜBERKÜLİN CİLT TESTİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SARKOİDOZ HASTALARINDA TAM KAN QUANTİFERON-TB GOLD (IN TUBE) TESTİ SONUÇLARININ TÜBERKÜLİN CİLT TESTİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI YEDİKULE GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 5. KLİNİK ŞEF. DR. EMEL ÇAĞLAR SARKOİDOZ HASTALARINDA TAM KAN QUANTİFERON-TB GOLD (IN TUBE) TESTİ SONUÇLARININ TÜBERKÜLİN CİLT TESTİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI UZMANLIK TEZİ DR. EVİN MAKAS İSTANBUL 2007

2

3 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim boyunca değerli bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım her zaman ilgi ve desteğini gördüğüm yanında çalışmaktan onur duyduğum değerli hocam Klinik Şefimiz Dr.Emel Çağlar a, Hastanemiz başhekimi Doç. Dr. Sedat Altın a ve değerli klinik şeflerimiz Dr. Saadettin Çıkrıkçıoğlu, Doç. Dr. Güngör Çamsarı, Doç Dr Pınar Yıldız, Doç. Dr. Veysel Yılmaz, Doç. Dr. Filiz Koşar, Doç. Dr. Esin Tuncay a ve cerrahi klinik şeflerimiz Doç Dr. Atilla Gürses, Doç. Dr. M. Ali Bedirhan, Dr. İbrahim Dinçer e, Rotasyonlarım sırasında bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım Haydarpaşa Numune Hastanesi 5. Dahiliye Klinik Şefi Dr Yıldız Barut a, Haydarpaşa Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Dr. Paşa Göktaş a ve Haseki Hastanesi Radyoloji Klinik Şef Yrd Dr Yıldıray Savaş a, Eğitimim sırasında kendilerinden pek çok şey öğrendiğim bugüne gelmemde emek sahibi olan, ama herşeyden önce bir abla olarak bana her konuda yardımcı olan değerli şef muavinimiz Dr. M.Gönenç Ortaköylü ye, Çalıştığımız süre içinde bilgi ve becerilerinden faydalandığım, birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum öncelikle Uz. Dr. Ayşe Bahadır, Uz. Dr. Atayla Gençoğlu, Uz. Dr. Güler Özgül, Uz. Dr. Figen Alkan a ve tüm uzman doktor meslektaşlarıma, Birlikte çalıştığım asistan akadaşlarım Dr Funda Çelik Şenel, Dr. Engin Aynacı, Dr. Sevilay Birer ve Dr Ümit Moğolkoç a, başta kliniğimiz hemşireleri olmak üzere, hastanemiz tüm servis hemşire ve personeline, Tezime katkılarından dolayı, DETAE (Deneysel Tıp Araştırmaları Enstitüsü Tüberküloz Epidemiyolojisi Labaratuvarı) çalışanları Mikrobiyoloji uzmanı Dr Kaya Köksalan, laborantlar Güneş Cengiz, Gülsemin Ergün, Zehra Etiloğlu na, Desteği ve sevgisiyle her zaman yanımda olan sevgili eşime, çalışmalarımın bitmesini sabırla bekleyen küçük kızıma ve bugünlere gelmemi sağlayan aileme teşekkürlerimi sunarım. I

4 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER Tanımlama ve Sınıflama Epidemiyoloji Etyoloji Patogenez Patoloji Klinik Bulgular Tanı Yöntemleri Ayırıcı Tanı MATERYAL METOD Hasta seçimi Quantiferon TB Gold (in tube) testi; (QFT-GIT) İSTATİSTİKSEL ANALİZ BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ VE ÖZET KAYNAKLAR II

5 TABLO LİSTESİ Tablo 1: Sarkoidozlu hastalarda önerilen başlangıç değerlendirmesi ve tanı için izlenecek yol [ 20 ], [ 4 ] Tablo 2: Histopatolojik Olarak Granülomatöz Lezyon Görülen Hastalıkların Sınıflaması [ 17 ] Tablo 3:TCT Reaksiyonunun Değerlendirilmesi [ 44 ] Tablo 4: T-hücrelerinde IFN Gama araştırmasına dayanan testler ve özellikleri [ 43 ] Tablo 5:TCT ve İFN-γ bazlı testlerin özelliklerinin karşılaştırılması [ 43 ] Tablo 6: QFT-GIT Testinin değerlendirilmesi Tablo 7: Sarkoidoz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test sonuçları Tablo 8: Tüberküloz hastalarının özellikleri, TCT ve QFT-GIT Test Sonuçları Tablo 9: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarının TCT sonuçları Tablo 10: Sarkoidoz ve tüberküloz hastalarında QFT-GIT sonuçları Tablo 11: Sarkoidoz hastalarında evreye göre TCT ve QFT-GIT sonuçları.45 Tablo 12: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile TCT sonuçları Tablo 13: Sarkoidoz hastalarında sistemik steroid tedavisi ile QFT-GIT Test sonuçları III

6 ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1: Sarkoidoz Patogenezi [ 17 ]... 7 Şekil 2: Granülom Yapısı [ 3 ] Şekil 3: Sarkoidoz hastalarında TCT ölçümlerine göre QFT-GIT sonuçları.42 Şekil 4: Tüberküloz hastalarında TCT ölçümüne göre QFT-GIT sonuçları.. 43 Şekil 5: Sarkoidoz hastalarında BCG skar sayısına göre QFT-GIT Test sonuçları IV

7 KISALTMALAR ATS ERS WASOG American Thorasic Society European Respiratory Society World Association of Sarcoidosis and Other Granulomateus Disorders ACE BAL BT YRBT TBAB TBİA VATS QFT-GIT RD1 geni PPD Angiotensin converting enzyme Bronkoalveolar lavaj Bilgisayarlı Tomografi Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi Transbronşial akciğer biyopsisi Transbronşial iğne aspirasyonu Video asiste torokoskopik surgery Quantiferon Tb Gold (İn Tube Metod) Region of difference 1 geni Saflaştırılmış protein türevi ESAT 6 Erken Sekretuar Antijenik Hedef 6 CFP 10 Kültür Filtrat Protein 10 BCG NTM IFN γ TCT Bacillus- Calmetti-Guerin Nontüberküloz mikobakteri İnterferon gama Tüberkülin cilt testi V

8 1. GİRİŞ VE AMAÇ Sarkoidoz etiyolojisi bilinmeyen, multisistemik bir granülomatöz hastalıktır. Bugün için çeşitli özellikleri bilinen hastalığın ilk tanımlanması yüzyılda yapılmıştır de R.William eritema nodosumu tanımlamış de M.Tenneson eritema nodosumun histopatolojik karakterini epiteloid dev hücreler olarak rapor etmiştir. İlk sarkoidoz olgusu 1877 de Jonathan Hutchinson tarafından bildirilmiştir; Papiller Psöriazis ve Mortimer hastalığı olarak da isimlendirilmiştir da Ernest Besnier Lupus pernioyu tanımlamıştır da Cesar Boeck hastalığı multiple benign sarcoidosis olarak isimlendirmiştir de Schauman tarafından hastalığın aynı anda birden çok sistemi etkilediği bildirilmiştir [ 1 ]. Bütün bu gelişmelere rağmen henüz sarkoidozun sebebi bilinmemektedir. İlk tanımlandığı yıllarda bulaşıcı bir etken tarafından oluşturulduğu düşünülse de, epidemiyolojik çalışmalarda infeksiyöz ve çevresel etkenlerin rolü olduğu belirtilmiş, ancak hiçbirisi kesinlik kazanmamıştır. Tüm dünyada görülebilen bir hastalık olan sarkoidoza yakalanma riski bir insanda ömürboyunca % 0,85-2,4 dür. Tutulan organa göre belirtileri ve seyri değişmektedir. Hastaların % sinde akciğer tutulumu olmaktadır. Hastaların en az yarısında hastalık iyi seyretmekte ve ay içinde kendiliğinden gerilemektedir. Sarkoidoz tanısı için kullanılan spesifik bir test olmadığı için tanı tipik klinik radyolojik bulguların varlığına, biyopsi ile nonkazeöz granülomun gösterilmesine ve bütün olası tanıların dışlanmasına dayandırılır [ 2 ]. Tüberküloz ve sarkoidoz hastalıklarının benzerlikleri ayırıcı tanıyı zorlaştırmaktadır. Ancak tüberküloz tanısında 2000 li yıllarda yeni gelişmeler elde edilmiştir. İn vitro T hücrelerinden salınan interferon gamanın araştırılmasına dayanan bu testlerin çalışma ilkesi, Tbc antijenlerine duyarlılaşmış kişilerin T 1

9 hücrelerinin, mikobakteriyel antijenle karşılaştıklarında interferon gama üretimlerine dayanmaktadır. Biz çalışmamızda, bu testlerden bir tanesi olan QuantiFERON TB GOLD (in Tube) yöntemini tanısı kesin olan 41 sarkoidoz ve 15 tüberküloz hastasında uyguladık ve sonuçlarını değerlendirdik. Bu testin sarkoidoz ve tüberküloz hastalıkları ayırıcı tanısındaki yerini araştırmayı amaçladık. 2

10 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Tanımlama ve Sınıflama Sarkoidoz primer olarak lenfatik sistemi ve akciğeri etkileyen sistemik granülomatöz bir hastalıktır yılında ATS (American Thorasic Society), ERS (European Respiratory Society) ve WASOG (World Association of Sarcoidosis and Other Granulomateus Disorders) üyeleri aşağıdaki tanımlamayı önermiştir: Sarkoidoz; etyolojisi bilinmeyen, akciğer ve diğer organları tutan multisistemik bir hastalıktır. Genellikle genç ve orta yaş erişkinlerde görülür. Sıklıkla bilateral hiler lenfadenopati, akciğer tutulumu, göz ve cilt bulguları ile ortaya çıkar. Karaciğer, dalak, lenf nodları, salgı bezleri, kas, kemik ve diğer organ sistemleri tutulumları da olabilir. Klinik ve radyolojik bulgularla birlikte, histolojik incelemede kazeifikasyon göstermeyen epiteloid hücreli granülomun gösterilmesi ile tanı konur. Sıklıkla görülen immünolojik bozukluk ciltte geç tip hipersensitivite reaksiyonunun baskılanması ve tutulum bölgesinde Thelper (CD4)/T supresör (CD8) oranının artmasıdır. Serum immün kompleks düzeyleri ile birlikte diğer B hücre fonksiyonlarında artış belirtileri saptanır. Hastalığın diğer göstergeleri ise serum ACE (angiotensin converting enzyme) düzeyinde yükselme, radyoaktif gallium tutulumunda artma, anormal kalsiyum metabolizması ve flöresan anjiografide anormal bulgulardır. Hastalığın gidişi ve prognozu hastalığın başlama şekli ve yaygınlığı ile ilişkilidir. Eritema nodosum ile birlikte akut bir başlangıç, yada asemptomatik bilateral hiler lenfadenopati iyi prognozu gösterirken, sinsi başlangıç ve akciğer dışı organ tutulumu kronik seyir ve akciğer fibrozisi ile sonlanabilir. Kortikosteroidler semptomları giderir, serum ACE düzeyini normalleştirir ve granülom oluşumunu baskılar [ 3 ]. 3

11 Günümüzde sarkoidoz gelişimini tetikleyen olaylar, hastalığın patogenezi ve hastadan hastaya farklılık gösteren klinik seyrin nedenleri aydınlatılamamıştır Epidemiyoloji Sarkoidoz tüm ırk, yaş ve cinsiyetteki kişileri etkileyebilen, dünyada yaygın bir hastalıktır. Kadınlarda biraz daha sık görülmektedir yaşlarında pik yapar. Çocuklarda ve yaşlılarda da görülebilir. ABD de tahmini prevelans 100,000 de 1-40 arasında olup ırk ve etnik gruplara göre değişmektedir [ 4 ] Etyoloji Hastalığın etiyolojisi ve patogenezi tam anlaşılamamıştır. Ancak aşağıda yazılan etkenlerle bu hastalık arasında bazı ilişkiler vardır; 1. Tüberküloz 2. Atipik mikobakteriler, funguslar, viruslar (Epstein-Barr virüs) 3. Bazı genetik ve immünolojik etkenler 4. Meslek ve sosyal etkenler 5. Çam polenleri Aile bireylerinde görülmesi ve bazı ırklarda daha sık olması genetik faktörlerin önemini göstermektedir. Belli zamanlarda, belli bölgelerde, kan bağı olmayan kişilerde hastalığın sık görülmesi, mevsimsel değişiklik göstermesi çevresel faktörlerin de önemli olduğunu göstermektedir. Hastalardaki immünolojik bulgular, genetik duyarlılığı olan kişilerde bazı spesifik çevresel maddelerle karşılaşma sonucu hastalığın çıktığını düşündürmektedir [ 5 ]. Hastalık gruplarında yapılan epidemiyolojik çalışmalar ortak çevresel maruziyetin varlığını göstermektedir. Man Adasında ortaya çıkan Sarkoidoz hasta sayısındaki artış araştırılmış, bu hastaların 7 yıl boyunca (tanı öncesi 5 yıl, sonrası 2 yıl) birbirlerine yakın yaşadıkları ortaya çıkmıştır [ 6 ], [ 7 ]. Buna benzer yayınlar Kuzey İsveç ve Japonya dan yapılmıştır [ 8 ]. Mevsimsel 4

12 artışlar da bildirilmiştir. Ayrıca hemşire, itfaiye çalışanı ve çam polenine maruz kalan kişilerde hastalığın kümeler oluşturduğu gözlenmiştir [ 4 ]. Bazı gözlemler bu çevresel maddenin bulaşıcı mikroorganizmalar olabileceğini düşündürmektedir. İnsan sarkoid doku homojenatının fare dokusuna verilmesi ile granülom ve inflamasyon oluşması, kemik iliği ve kalp transplantasyonu ile kişiden kişiye geçmesi bu düşünceyi destekler [ 9 ], [ 10 ]. Kuşkulanılan iki etken Mycobacterium tuberculosis ve Propinobactrium türleridir [ 5 ]. Üzerinde en çok çalışılan infeksiyon etkeni mikobakterilerdir. Bazı hastaların doku örneklerinde Mycobacterium Tubercolosis DNA sı görülmüş ve mikroorganizmanın duvarı olmayan L-formu hasta kanında saptanmıştır. Ancak bu bulgular tekrarlayan çalışmalarda gösterilememiştir [ 11 ], [ 12 ], [ 13 ]. Diğer bir olası etken Propionibacterium türleridir. Yapılan bir çalışmada sarkoidozlu hastaların mediastinal lenf bezi biyopsilerinde PCR yöntemi ile Propionibacterium DNA sı aranmış; tüberküloz ve akciğer kanseri hastaları ile karşılaştırıldığında sarkoidozlu hastalarda daha fazla propionobacterium DNA sı bulunmuştur [ 8 ], [ 14 ], [ 15 ]. Bu bulgular ilginç olmakla beraber hiçbiri mikroorganizmayı sarkoidoz nedeni olarak suçlamak için yeterli değildir. Farklı ırk ve etnik gruplar arasında hastalığın insidansı, şiddeti ve belirtileri arasındaki çeşitlilik genetik predispozisyonu desteklemektedir. Hastalığın ailesel kümelenmesi de genetik yatkınlığı düşündürmektedir. Dünyada ilk bildirilen ailesel sarkoidoz 1923 yılında Almanya dan bildirilen iki kızkardeştir. Dünyada en sık İrlanda dan ailevi sarkoidoz olguları bildirilmektedir. Ülkemizde de bildirilen olgular vardır [ 16 ]. Konu hakkında yapılan çalışmaların çoğu HLA genleri üzerinde yoğunlaşmıştır. HLA DR 3, 5, 8, 9, 11, 12, 14, 15, 17, HLA-DPB1, HLA-DQB1 allellerinin yatkınlık oluşturduğu ve HLA-DR1, HLA-DR4 ün koruyucu olduğu yönünde sonuçlar vardır [ 2 ]. Farklı ülkelerde ve aynı ülkedeki farklı popülasyonlar arasında yapılan çalışmalarda farklı antijenlerin korele olduğu gösterilmiştir. 5

13 Hastalık üzerinde etkili olduğu düşünülen IL-1α, TNF-α, CC kemokin reseptörü 2 ve 5, ACE, vitamin D reseptörü polimorfizmleri üzerinde de çalışılmıştır. Bu çalışmalarda hastalığın değişik formlarının değişik halotiplerle birlikteliği gösterilmiştir. (CCR2 polymorfizmi ile Löfgren sendromu arasında kuvvetli birliktelik gösterilmiştir) [ 2 ]. Olası etyolojik nedenleri araştırmak için yapılan gözlemlerde sigara içimi ile kuvvetli negatif korelasyonun varlığı, inteferon α,ve interferon B kullanımının yada kuvvetli antiviral tedavinin hastalığın ortaya çıkmasına ve relapslara neden olduğu gözlenmiştir [ 5 ] Patogenez Sarkoidozun patogenezi yeterli açıklık kazanmamıştır. T hücre proliferasyonundan antijen ile aktive olmuş alveolar makrofajlardan salınan IL1 (interlökin 1) sorumludur. IL1 alveolar T hücrelerin proliferasyonu ve birikimini uyarır. Muhtemelen antijenik özellikleri olan uyarıcı alveolar makrofajların aktivasyonu ile IL1 salınmasına yol açarken, alveolar T hücre aktivasyonu ile IL2 nin (interlökin 2) salınmasına neden olmaktadır. Bu mediatörlerin etkisi ile hızla çoğalan aktif T lenfositlerin alveolde birikimi alveolit gelişmesine neden olur. T lenfositler monosit kemotaktik faktör gibi lenfokinler salgılayarak monositlerin alveollerde toplanmasına neden olur. Bir yandan da monositler epiteloid histiositlere dönüşür. Makrofajların fonksiyonları makrofaj migrasyon inhibisyon faktör ve T lenfosit kökenli makrofaj aktive edici lenfokinler tarafından düzenlenir. Bu hücrelerin bir kısmı granülomayı oluşturur. Alveolit fazı granülom oluşumu ile sonuçlanabilir veya kendiliğinden gerileyebilir. Alveolite neden olan makrofajlar ve granülomların oluşumu akciğer parankimindeki harabiyetten sorumludur. Aktif makrofajlar, T lenfositlerden salınan IL1, gama interferon, alveolar makrofajlardan salınan büyüme faktörü, plateletlerden salınan büyüme faktörü ve fibronektin aracılığı ile fibroblastlar alveolit bölgesinde birikebilir ve fibrozise neden olabilir. Patogenez Şekil 1 de özetlenmiştir. 6

14 Şekil 1: Sarkoidoz Patogenezi [ 17 ] Aktif makrofajların metabolik aktivitesi ile serum, doku ve BAL da (bronkoalveolar lavaj) ACE ve lizozim düzeyleri artar. T helper (CD4) lenfositlerin uyarısı ile B lenfositler aktifleşerek immün globülinlerin salgılanmasında artışa neden olur. Periferik kanda ve dokuda T supresör (CD8) fazlalığı sonucunda geç tip aşırı duyarlılık deri teslerinde negatif sonuç alınmasına neden olur [ 17 ] Patoloji Sarkoidozda akciğer değişiklikleri 3 ana özellik gösterir: 1. Alveolit, 2. Granülom, 3. Fibrozis ve yapısal değişiklik. 7

15 Alveolit; Başta lenfositler olmak üzere monositler ve makrofajlar alveoiliti oluştururlar. Bu hücreler interstisyumda, alveol duvarlarında ve alveol boşluklarında birikmişlerdir. Hastalığın başlangıcında yoğun alveolit ve çok az yoğun granülom bulunur. Granülom hakim duruma geçtiğinde alveolit azalır [ 1 ]. Granülom yapısında; histiyositler, epiteloid hücreler, multinükleer dev hücreler (langhans tipi) merkezde yer almıştır. Periferde ise lenfositler, plazma hücreleri ve fibroblastlar bulunur. Çok sayıda epiteloid hücrenin birleşmesi ile dev hücreler (Langhans) oluşur. Dev hücreler lameller yapıda bazofilik inklüzyonlar (schauman body), yıldız şeklinde asteroid cisimcikler, düzensiz kristal şeklinde anisotropik cisimcikler içerebilir. Bu cisimciklerin görülmesi sarkoidoz lehine kuvvetli bir bulgu oluştursa da tanı için patognomonik değildir [ 1 ]. Şekil 2 de granülom yapısı gösterilmiştir. Şekil 2: Granülom Yapısı [ 3 ]. Şekil 2 de Pulmoner sarkoidozda bronşların (B) subepitelial yapısında, peribronşial konnektif dokuda ve alveolar interstisyum gibi alanlarda nonnekrotizan granülom yapıları görülür. Sarkoid granülomda perigranülomatöz fibrotik değişiklikler görülebilir (ince oklar) ve kronik evrede hyalin 8

16 değişiklikle yer değiştirebilir (yıldız işareti). Granülom yapısından uzaktaki alveolar septa yapıları normaldir. Granülom çevresindeki alveolar septalarda ise lenfosit ağırlılklı infiltrasyon izlenir (kalın ok). Nonnekrotizan granülomların bulunması sarkoidozda kesin tanı koydurucu değildir. (Açık akciğer biyopsilerinden elde edilen örneklerde mikronekroz odakları görülebilir). İnfeksiyonlar (özellikle mikobakteri ve mantar), ekstrensek allejij alveolit, kanserler (akciğer karsinomu, hodgkin, nonhodgkin lenfoma, seminoma), pnömonkonyozlar (özellikle berilyoz), ilaçlar, yabancı cisim gibi farklı durumlarda da nonnekrotizan granülomlar görülebilir. Bazı hastalarda biyopsi materyalinin mikobakteriler için özel boyama, kültür, PCR incelemesi ile değerlendirilmesi gerekir. Ancak bunların da negatif olması spesifik bir etiyolojinin varlığını dışlamaz. Nonnekrotizan granülom ve inflamasyonla giden hastalıklardan ayrımı iyi yapılmalıdır [ 5 ]. Akciğer tutulumu tipik olarak peribronkovasküler, plevral ve interlober septal interstisyumda daha yoğundur. Erken dönemde granülomlar birbirinden ayrı ve histolojik olarak aktiftir. Hastalığın ilerlemesi ile bunlar birleşir birkaç santimetre çapında nodüler sarkoidoz denilen kitleler oluşturabilirler [ 5 ]. Pulmoner damarların granülomatöz inflamasyonu sarkoidozda sıktır. Elastik ve muskuler arterler, arterioller, venüller, venler, lenfatikler ve bronşial damarı içeren her tip ve boydaki damarlar etkilenir. Granülomatöz inflamasyon elastik laminanın ayrılmasıyla ilişkili olabilse de, damar duvarında nekroz olmaz ve tromboz nadirdir. Luminal kompresyon olabilir. Granülomlar hava yolu mukozasını da etkiler ve bronşial biyopsi örneklerinde sıklıkla görülür. Bazen ilerleyerek hava yolu stenozuna neden olabilir. Nadiren granülomatöz inflamasyon bulgusu bronşial yıkama örneklerinde veya balgamda görülebilir. 9

17 Kavite konglemere granülomların neden olduğu merkezi nekroz ile oluşur. İçinde fungus topu gelişerek nadiren fatal hemoptizi gelişebilir. Granülomlar kendiğinden gerileyebilir veya fibrozise ilerleyebilir [ 1 ], [ 5 ]. Fibrozis ve yapısal değişiklik: Fibrozis granülom çevresinden başlayarak merkeze doğru ilerler. Periferal lameler fibrozis paterni sarkoidoz için karakteristiktir. Fibrozisin ilerlemesi ile granülomun yerini hücreden fakir hiyalen yapıya bırakır. Fibrozis, bal peteği görünümü, bronşiektazi ve sekonder vasküler değişiklikler son evre şiddetli hastalığın göstergesidir. Bu evrede granülomatöz özellikler azalıp kaybolabilir. Granülomatöz anjiitis, perivasküler granülomlar ve özellikle fibrozis pulmoner vasküler direnci arttırıp pulmoner hipertansiyon, kor pulmonale ve sağ kalp yetmezliğine neden olabilir [ 1 ], [ 5 ]. Kronik berilyozis histopatolojisi sarkoidozdan ayrılamaz, ayrım klinik ile gerçekleştirilir Klinik Bulgular Sarkoidozda semptomlar ve görülme sıklıkları farklılık göstermektedir. Hastaların %30 u asemptomatiktir ve tarama amaçlı çekilmiş akciğer grafilerindeki anormallik nedeniyle araştırılmıştır. Diğerleri kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık gibi nonspesifik semptomlar ile başvurabilirler. Ateş hastaların %15-20 sinde görülür. En yaygın olarak kişiler tutulan organa bağlı semptomlarla başvururlar. Klinik akut, subakut, kronik olarak sınıflandırılır; Akut; Hastalığın akut formda başlaması %10-15 olguda izlenir. Bu olguların yaklaşık %30 unda eritema nodosum mevcuttur. Bilateral hiler lenf adenopati, eritema nodosum ve poliartriküler artralji / artrit (Löfgren s sendromu) akut bir klinik tablodur [ 5 ]. Prognoz çok iyidir. Bir kaç hafta veya ayda düzelir. Heertfordt sendromu; anterior üveit, parotis bezi tutulumu, fasial paralizi ve ateş tablosudur. 10

18 Subakut; 2 yıldan daha kısa süren akciğer hastalığı belirtileri veya semptomlarından oluşur. Kronik form; 2 yıldan daha uzun süren akciğer hastalığı bulguları yada semptomlarından oluşur. Bu formda fibrokistik tutulum ve akciğer dışı sarkoidoz yaygındır. (remisyonların tamamına yakını (% 85-90) 2 yıl içinde olduğu için referans süre 2 yıl olarak alınmıştır) [ 1 ], [ 18 ] Akciğerler Solunum sistemine ait semptom ve bulgular hastaların yaklaşık üçte birinde vardır. En sık görülenler kuru öksürük ve nefes darlığıdır [ 19 ]. Hemoptizi nadirdir. Genellikle ektazik bronş ya da kistik yapıda yerleşmiş aspergillomaya bağlıdır. Göğüs ağrısı aşırı öksürüğe bağlı olabilir. Nadiren plevra tutulumu (efüzyon, fibrozis, pnömotoraks) ile ilgili olabilir. Fizik muayanede wheezing raller duyulabilir veya normal olabilir [ 5 ] Üst solunum yolları Tutulumu nadirdir. Epiglot tutulumu ciddi hava yolu obstrüksiyonuna neden olabilir. Larenksde granülomlar görülebilir. Komşu lenf bezi inflamasyonunun rekürren sinire geçmesi sonucunda ses kısıklığı oluşabilir [ 5 ] Lenf nodları Lenfadenopati sarkoidozun yaygın bir özelliğidir. Hastaların %75 ila %90 ında intratorasik lenfadenopati vardır. En sık hiler lenf nodlarında gözlenir. %5-30 hastada servikal, aksiller, epitroklear ve inguinal gibi periferik lenadenopati vardır [ 19 ]. Lenf nodu biyopsisi ile de sarkoidoz tanısı konabilir. Ancak granülomatöz inflamasyon bir kesitte görülüyorsa karsinom ve lenfomada da görülebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Granülomatöz inflamasyon gösteren (infeksiyon ve malignite bulgusu olmadan) ekstratorasik lenf nodu biyopsisi başka organ tutulumu yoksa tanı için yeterli değildir. Nontorasik lenf nodlarının veya karaciğerin bu tür izole granülomatöz inflamasyonuna önemi bilinmeyen granülomatöz lezyonlar GLUS Granülomatous Lesions of Unknown Significance denir [ 20 ]. 11

19 Kardiyovasküler sistem Direk veya indirek etkilenir. İndirek etkilenmesi parankim fibrozisine bağlı hipoksemiye, ya da nadir olarak büyümüş lenf bezlerinin pulmoner damarlara bası yapması sonucunda pulmoner hipertansiyon ve kor pulmonale şeklinde olur. Myokardın direkt tutulumu otopsi çalışmalarında %25 gösterilmişse de klinikde nadir görülür. Ani ölüm, paroksismal aritmi, mitral yetmezlik gibi kapak anomalileri, küçük damar tutulumu nedeniyle anjina benzeri göğüs ağrısı, sol kalp yetmezliği ve ventrikül anevrizması ile ortaya çıkabilir [ 5 ] Deri Sarkoidozlu hastaların yaklaşık %20-30 unda deri tutulumu görülür. Bulgular spesifik (granülom oluşumu ile birlikte) veya nonspesifiktir. En sık görülen nonspesifik bulgu eritema nodosumdur. Tipik olarak alt ekstremitelerde görülen yumuşak, multiple, genellikle ülserleşmeyen cilt nodülleridir. Lupus pernio ise genellikle yüz (çoğunlukla burun kemerini tutan), boyun, omuzlar ve parmaklarda görülen morumsu nodüllerdir. Gövde ve üst ekstremitelerde psöriazisi taklit eden plaklar görülebilir. Lupus pernio ve plaklar kronik sarkoidoz bulgularıdır ve nadiren tam geriler. Nonkazeifiye granülomları gösteren deri biyopsisi deri tutulumunun kesin tanısını sağlar [ 5 ] Gözler Oküler sarkoidozun en yaygın belirtisi üveittir. Anterior- posterior üveit, konjunktival nodüller, lakrimal bezde genişleme, retina, sklera ve lens tutulumları görülebilir. Katarkt ve glokoma neden olabilir. Genellikle akut oküler hastalık akut sarkoidli hastalarda görülür [ 5 ], [ 21 ] Sinir sistemi Nörolojik tutulum hastaların %10 undan azında görülür. Periferik, kranial sinirler, beyin, spinal kord ve meninksler tutulabilir. En sık 2. ve 7. kranial sinirler tutulur. Tek ya da iki taraflı fasial paralizi olabilir. Beyin lezyonları grand mal epilepsiye neden olarak beyin tümörlerini taklit edebilir. Psikoz, 12

20 deliryum, kişilik bozukluğu görülebilir. Hipofiz ve hipotalamus tutulumuna bağlı olarak diabetes insipitusa neden olabilir [ 21 ], [ 19 ] Tükrük ve gözyaşı bezleri Parotis, sublingual ve submaksiller bezlerde asemptomatik büyüme olabilir. Tutulum bulgusu olmasa da biyopside nonnekrotizan granülomlar görülebilir. Parotis bezi tutulumu, üveit, ateş varsa uveoparotid ateş denir. Parotis bezi tutulumu, üveit, ve fasial paralizinin varlığında Heertfordt sendromu olarak adlandırılır [ 5 ] Endokrin ve renal Bozulmuş kalsiyum metabolizması sarkoidozda görülen en sık endokrin anormalliktir. Sarkoid granülomdaki aktive makrofajlar tarafından 1,25 dihidroksi vitamin D üretimindeki artış, hiperkalsemi ve hiperkalsiüreye yol açar. Persistan hiperkalsemi ve hiperkalsiüri nefrolitiazis, nefrokalsinozis ve nadiren böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir [ 22 ], [ 23 ]. Granülomatöz interstisyel nefrite bağlı böbrek yetmezliği nadirdir [ 5 ] Karaciğer ve dalak Bu tutulumlar genellikle semptom vermez. Ancak otopsi çalışmalarında granülomlar saptanmıştır. Klinik olarak belirgin karaciğer hastalığı en sık olarak palpabl hepatomegali ve kolestatik karaciğer fonksiyon bozukluğu olarak kendini gösterir. Portal ven ve hepatik ven obstrüksiyonu sonucunda portal hipertansiyon ve Budd-chiari sendromu oluşabilir [ 5 ], [ 21 ] Kas iskelet sistemi Üç tip eklem tutulumu bildirilmiştir. 1- Eritema nodosum, hiler lenfadenopati, ve ateşle birlikte görülen gezici poliartrit 2- Tek yada tekrarlayan ataklarla giden poliartriküler veya monoartriküler artrit 3- Persistan artrit 13

21 Bunların ilki en sık görülen tipidir. Aslen bu poliartrit değil diz, dirsek, bilek gibi büyük eklemlerde görülen poliartraljidir. Kendiliğinden geçer, nadiren tekrarlar ve myalji, fibromyalji ile birlikte görülür. El ve ayak terminal falankslarında zımba deliği gibi kistik kemik lezyonları sarkoidoz için tipik bulgudur. Kas tutulumu nadirdir; nodüller, akut myozit, ve kronik myopatiden oluşur. Kas güçsüzlüğü semptomları steroide bağlı myopatiden ayrılmalıdır [ 5 ] Hematolojik Anemi, lökopeni ve trombositopeni gözlenmiştir. Bazen kemik iliğindeki granülomatöz inflamasyona bağlıdır. Fakat sık olarak lenfositlerin periferik kandan aktif inflamasyon alanlarına redistribüsyonu sonucudur. Anemi de kemik iliğindeki granülomlara bağlıdır veya kronik hastalıktaki nonspesifik kemik iliği süpresyonu sonucudur [ 5 ], [ 21 ] Diğer Meme tutulumu [ 24 ], [ 25 ] ve endometrial [ 26 ] sarkoidoz gibi nadir tutulumlar da bildirilmiştir Tanı Yöntemleri Sarkoidozda tanı koydurucu kesin bir yöntem olmadığı için tanı şu 3 kriter yardımıyla konur; 1. Uygun klinik radyolojik presentasyon, 2. Nonkazeifiye granülomatöz inflamasyonun histopatolojik olarak gösterilmesi, 3. Benzer klinik, radyolojik, histopatolojik tabloyu oluşturan hastalıkların dışlanması [ 2 ], [ 19 ]. Önerilen başlangıç değerlendirmesi ve tanı için izlenecek yol Tablo 1 de gösterilmektedir. 14

22 Tablo 1: Sarkoidozlu hastalarda önerilen başlangıç değerlendirmesi ve tanı için izlenecek yol [ 20 ], [ 4 ] Tanı anında; Çevresel ve mesleksel maruziyeti kapsayan ayrıntılı öykü Potansiyel olarak tutulabilen (kalp, karaciğer, göz) organlara da yönelik tam bir fizik muayene Etkilenen organdan biyopsiler, granülom sebebi olan enfeksiyoz etkenleri dışlamak için kültürler PA ve lateral akciğer grafisi Solunum fonksiyon testi ve difüzyon kapasitesi Elektrokardiyogram Oftalmolojik değerlendirme Renal fonksiyon, karaciğer fonksiyonu, kan sayımı, serum kalsiyum, 24 saatlik idrar kalsiyumu Diğer olasılıkları dışlamak için TCT, organ tutulumunu belirlemek için bilgisayarlı tomografi, galyum sintigrafisi, holter monitorizasyonu İzlemde; Hastalık progresyonu veya yeni organ tutulumu açısından periodik izlem. İlgili organların değerlendirilmesinde en sensitif ve en az invaziv olan yöntemin kullanılması Radyoloji PA akciğer grafisindeki bulgular 4 evrede sınıflandırılır Evre 0; Radyolojik anormallik yok Evre 1; Hiler ve mediastinal lenfadenopati var, akciğer parankim görünümü normal Evre 2; Hiler ve mediastinal lenfadenopati ile birlikte akciğer parankim tutulumu var Evre 3; Diffüz akciğer parankim tutulumu var, lenfadenopati yok. Evre 4; Akciğer parankiminde fibrotik değişikliklerin varlığı [ 4 ]. 15

23 Hiler lenf bezi büyümesi genellikle iki taraflıdır ve simetriktir, iyi sınırlıdır. Hilus ve mediasten arasında ince bir çizgi şeklinde akciğer parankimi seçilir. Bu bulgu lenfoma ve bronş kanserinden ayrımda önemlidir. %3-5 tek taraflı lenfadenopati bildirilmiştir Evre 1 olgularda radyolojik olarak parankim tutulumu olmamakla birlikte histopatolojik olarak % 60 lara varan oranda granülomlar gösterilmiştir [ 1 ]. Evre 2 ve 3 de parankimal lezyonlar en çok orta zonda perihiler bölgededir. Mikroskobik boyutlardaki granülomlar birleşerek radyolojik olarak saptanabilen makroskobik boyuta ulaşabilirler. En sık ortaya çıkan görünüm retikülonodüler paterndir. Tipik parankimal tutulumun yanı sıra alveolar konsolidasyon, segmental infiltrasyonlar, nodüler lezyonlar, endobronşial tutuluma bağlı atelektazi görülebilir. Evre 4 de ise genellikle üst ve orta zonlarda bilateral fibröbüllöz değişiklikler görülür. Volüm kaybı, fissür ve hiluslarda retraksiyonlar olabilir. Nadir olarak da plevral efüzyon, plevral kalınlaşma ve fibrotoraks, pnömotoraks görülebilir. Radyolojik olarak saptanamayan değişiklikleri göstermesi açısından bilgisayarlı tomografi (BT) değerli bir tetkiktir. Mediastinal lenf bezi tutlumu daha net olarak görülür [ 27 ]. Bu lenf nodlarında kalsifikasyon görülebilir. BT hastalığın yaygınlığı ve dağılımını belirlemede yararlı olduğu halde klinik olarak fonksiyon kaybı hakkında bilgi vermez. Sarkoidozlu hastaların tamamında mikroskobik olarak akciğer tutulumu olduğu bilinmektedir. Histolojik olarak akciğer tutulumu kanıtlanmış bazı olgularda YRBT (Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi) normal olabilir. Yine de sarkoidozlu hastaların akciğer tutulumunun tanısında ve derecelendirilmesinde YRBT akciğer grafisinden daha üstündür [ 28 ]. 16

24 YRBT Bulguları Nodüller; Sarkoidozda YRBT de en çok görülen parankimal lezyon küçük nodüllerdir. Bunlar parahiler bronkovasküler ağaç boyunca, lobül merkezinde, interlobüler septa içinde, major fissürler komşuluğunda ve subplevral olmak üzere interstisyel dağılım gösterir. Parahiler bronş duvarlarında ve damarlarda irregüler kalınlaşmalar olur. YRBT de nodüllerin santral akciğerde, üst ve orta zonda dağılım göstermesi ayırıcı tanıda yardımcıdır. Retiküler, retikülonodüler görünüm; nodül ve interlobüler septal kalınlaşmanın, yada nodül ve intralobüler lineer lezyonların birlikte olması retikülonodüler görünümü verir. Buzlu cam görünümü; Düz akciğer grafilerinde kolaylıkla görülmeyen puslu opasiteler (buzlu cam görünümü) YRBT ile görülebilir. Hastaların çoğunda bu görünümü küçük nodüller oluşturur. Patolojik olarak incelendiğinde de interstisyel granülomatöz inflamasyon görülmüştür [ 1 ], [ 28 ]. Konsolidasyon; Üst zonlarda daha belirgin olup, tipik olarak bilateral ve simetriktir. YRBT ile peribronşial veya daha seyrek olarak periferik yerleşimli olduğu görülür. Çoğunda hava bronkogramı vardır. Unilateral olabilir, tüberkülozu taklit eder. Periferik patern de eosinofilik akciğer hastalığını düşündürebilir. Fibrozis; tipik olarak üst zonlar tutulur. Hilusların yukarı çekilmesine, bül oluşumuna, traksiyon bronşiektazilerine ve kompansatris olarak alt loblarda havalanma artışına neden olur [ 1 ] Gallium 67 Sintigrafisi Galyum 67 (Ga-67) nükleer tıpta tümör görüntülemesi ve infeksiyon odağının belirlenmesinde kullanılan en eski radyofarmasotiktir. Fizyolojik olarak karaciğer, dalak, iskelet sistemi, gastrointestinal sistem özellikle kalın barsakta, göz yaşı ve tükrük bezinde ve bazı fizyolojik koşullarda meme dokusunda birikir. Bu fizyolojik birikim dışında yüksek metabolik aktivite, 17

25 kapiller permeabilitede artış, lökosit infiltrasyonu ve hipereminin oluştuğu tümör ya da enfeksiyon bölgelerinde birikir [ 1 ]. Sarkoidozda sıklıkla mediasten her iki hiler bölgede, akciğer parankim alanlarında, sağ paratrakeal bölgede hastalığın evresi ile uyumlu olarak artmış galyum tutulumu bilinmektedir. Ekstratorasik alanda da tutulum olmaktadır. Her iki taraftaki tükrük bezlerinde, göz yaşı bezlerinde ve ortada nazofareks mukozasında izlenen artmış aktivite; Panda İşareti olarak adlandırılır. Toraks da her iki hiler bölgede ve sağ paratrakealde artmış aktivite de; Lambda İşareti olarak adlandırılır [ 29 ]. İntratorasik galyum tutulumu sarkoidoz dışında interstisyel akciğer hastalıklarında, infektif hastalıklarda, neoplastik hastalıklarda da olabilir. Panda işareti olarak tanımlanan görüntü de sarkoidoz dışında HIV pozitif hastalarda, Sjögren sendromunda, baş-boyun tümörleri nedeniyle radyoterapi alan hastalarda, romatoid artrit ve sistemik lupus eritematozisde izlenebilmektedir [ 1 ]. Sulavik SB ve arkadaşlarının 65 i sarkoidoz 605 hastada Ga-67 sintigrafisini uyguladıkları çalışmalarında sarkoidoz hastalarında lambda görünümü %72, panda görünümü %67, ikisi birlikte %62 görülmüştür [ 30 ]. Bu test evre 0 ve 1 sarkoidozlu hastalarda pulmoner tutulumu belirlemek için kullanılabilir [ 29 ]. Ga-67 sintigrafisi, hastalığın tanısının konulmasında, uygun biyopsi bölgesi seçiminde, aktivitesinin ve tedaviye cevabın belirlenmesinde diğer klinik ve labaratuvar bulguları ile birlikte kullanılabilir Solunum Fonksiyon Testleri Sarkoidozlu hastaların çoğunda görülen solunum fonksiyon bozukluğu restriktif tiptedir. Ancak bir çoğunda obstrüktif tip bozukluk da görülür. Nadiren tek başına obstrüktif tip bozukluk görülebilir [ 1 ]. Obstrüktif bozukluk endobronşial hastalık, laringeal tutulum ve trakeal ve bronşial stenoz nedeniyle görülebilir [ 18 ]. Hava yolu aşırı duyarlılığı da görülebilir [ 31 ]. 18

26 Uzun dönemli izlem çalışmalarında parankim lezyonlarının ağırlığı ile solunum fonksiyonlarındaki bozulmalar arasında korelasyon olduğunu göstermiştir [ 32 ]. Evre 1 sarkoidozlu hastaların solunum fonksiyon testinde bozukluk %20 iken, evre 2, 3 ve 4 de %40-70 dir [ 1 ]. Bir çok araştırıcı ağır parankim lezyonu ile difüzyondaki azalma arasında ilişki bulmuştur. Radyolojik bulgularla en iyi korelasyon gösteren fonksiyon parametresi, egzersiz testinde gaz değişiminin bozulmasıdır [ 33 ]. Asemptomatik hastalarda bile DLCO da azalma saptanabilir. Difüzyon bozukluğu parankimin granülomatöz ve fibrotik infiltrasyonuna bağlıdır. Ayrıca akciğer damar ağının tutulumu da difüzyon ölçümlerini etkiler. Sarkoidozda difüzyon katsayısı (Kco) vasküler tutulumu gösterebilir. Sarkoid granülom kan damarlarını tutabilir. Bu tip vasküler tutulum difüzyon bozukluğundan sorumlu olabilir [ 1 ]. Egzersiz tesitinde hipoksemi ve kalp hızı gibi dolaşım sistemi anormallikleri de görülebilir. Bu anormallikler kardiak sarkoidoz nedeniyle sağ ve sol ventrikül fonksiyonlarında azalmaya bağlı olabileceği gibi, akciğer parankim hastalığına bağlı sağ yetmezliğe de bağlı olabilir. Zirve inspiratuar akım hızında da azalma olabilir sebebi solunum kaslarının granülomatöz inflamasyonudur [ 5 ] Bronkoalveolar Lavaj (BAL) Sigara içmeyen sağlıklı kişilerde BAL da %85 makrofaj, %7-12 lenfosit, %1-2 nötrofil bulunur. T helper / T süpressör oranı 1,5-1,8 dir. Sarkoidozlu olgularda BAL da total hücre sayısında artış görülür. Aktif alveolit varlığında T lenfositler, T helper hücrelerin lehine artar. Alveolar makrofaj sayısı da artar, ancak oranı azalır. Torasik lezyonların eşlik etmediği ekstratorasik tutulum varlığında da BAL da lenfositoz izlenebilir. CD4/CD8 oranının 3,5 in üzerinde olması hastalık lehinedir. Bu artış ve lenfosit hakimiyeti aktif sarkoidozda görülebileceği gibi kronik berilyozisde de görülebilir. Pulmoner tüberküloz, kollajen doku hastalıklarına bağlı interstisyel pnömoniler ve IPF li olgularda da sarkoidoza benzer BAL bulguları görülebileceği bildirilmiştir [ 1 ]. 19

27 Anjiotensin Konverting Enzim (ACE) ACE, Anjiotensin 1 in anjiotensin 2 ye dönüşümünü katalizler. Akciğerler ACE aktivitesi yönünden zengindir. Akciğerde pulmoner epitelde yapılır. Sarkoidozlu olgularda epiteloid hücreler ve alveolar makrofajlar tarafından üretilir. Sarkoidozlu olguların %30-80 inde ACE düzeyleri yükselmiştir [ 18 ]. Asbestozis, berilyozis, granülomatöz hepatit, hipersensitivite pnömonitisi, lenfoma, miliyer tüberküloz, primer biliyer siroz, silikozis, koksidiomikozis, diabetes mellitus, gaucher, respiratuar distress sendrom, inflamatuar barsak hastalıkları, hipertiroidizm, karaciğer sirozu, pulmoner neoplasmlar, ve leprada da yüksek olabileceği bildirilmiştir [ 1 ], [ 18 ]. ACE serum dışında BAL, gözyaşı, ve BOS da da yüksek saptanabilir. Ekstra pulmoner sarkoidoz tanısında yardımcı olabilir. Serum ACE düzeyinin sensitivite ve spesifitesi çok iyi değildir. Ancak BAL da yüksek saptanması aktivite lehinedir. Tedaviye cevabın takibinde kullanılabilir [ 34 ]. Sarkoidozda serum ACE düzeylerinin total vücut granülom miktarını yansıttığı ve bu nedenle serum ACE düzeylerinin Ga-67 deki tutulum ile korelasyon gösterdiği saptanmıştır [ 1 ]. Sonuçta, serum ACE yüksekliği spesifik olmadığı için, hastalığın erken döneminde ve inaktif sarkoidozda yeteri kadar sensitif olmadığı için tanısal değeri kısıtlıdır. Ancak tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılabilir [ 1 ] Kweim- Stilzbach Testi Aktif sarkoidozlu hastaların dalaklarından hazırlanan süspansiyonun intradermal enjeksiyonu ile 4-6 hafta sonra ortaya çıkan papülde granülom yapısının gösterilmesi esasına dayanır. Kweim testi, standart preparatının olmaması, uzun zaman alması ve potansiyel sağlık riski nedeniyle günümüzde kullanılmamaktadır [ 18 ]. 20

28 Biyopsi Tanı için materyaller en az invaziv ve en kolay yerden başlanarak alınır. Karakteristik kazeifikasyon içermeyen granülomlar bronkoskopik biyopsiler ile kolayca elde edilebilir. En yaygın olarak fiberoptik bronkoskop ile transbronşial akciğer biyopsisi (TBAB) alınır. Tanı oranı %40-90 olup, hekimin deneyimi ve alınan biyopsi sayısı ile değişkenlik gösterir. Transbronşial iğne aspirasyonu (TBİA) ile mediastinal lenf nodları aspirasyonu tanı oranını arttırabilir [ 35 ]. Endobronşial biyopsi ile de tanı konabilir. Ancak tanı oranı %40-60 gibi daha düşüktür. Büyük nodülleri olan hastalara ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılabilir. Bronkoskopik biyopsiler tanısal değilse, mediastinoskopi ile mediastinal lenf nodu biyopsisi, video eşiliğinde torokoskopik akciğer biyopsisi (VATS), veya açık akciğer biyosisi yapılabilir [ 36 ]. Mediastinoskopide açık akciğer biyopsisine göre hastanede kalış süresi ve komplikasyon oranı daha düşüktür. Video eşiliğinde torokoskopi ile de hem akciğer hem de lenf bezinden biyopsi alınabilir. Tüm bu tanısal prosedürlerle tanı oranı %90 lara ulaşır [ 3 ]. Tükrük bezi, konjunktiva gibi diğer organ biyopsilerinde tanı oranı daha düşük olduğu için genellikle kullanılmaz Diğer Laboratuvar Bulguları Hastaların yaklaşık %10 unda hiperkalsemi, %30 unda hiperkalsiüri görülür. Hiperkalseminin böbreğe olan etkileri dışında göz, akciğer, mide, damarlar ve kulak kıkırdağı gibi organlarda da metastatik kalsifikasyonlar görülebilir. Hematolojik anomaliler de sık görülür. Anemi, lökopeni, lenfopeni sık görülür. Hafif eozinofili olabilir. Trombositopeni nadirdir. Bulunduğunda kötü prognoz belirtisidir [ 1 ]. 21

29 Geç tip hipersensitivite deri testleri (tüberkülin); sarkoidoz hastalarının %30-70 inde negatiftir. Bu anerjinin nedeni T lenfositlerin inflamasyon alanında toplanması ve geç aşırı duyarlılık reaksiyonunu baskılayan lokal inhibitörlerin varlığıdır [ 1 ] Ayırıcı Tanı Sarkoidozun ayırıcı tanısı başlangıçta tutulan organa bağlıdır. Pulmoner sarkoidoz için granülomatöz inflamasyonla karakterli her durum ayırıcı tanıya girer. Granülomatöz hastalıkların ayırıcı tanısı Tablo 2 de gösterilmiştir. Bunlar, mikobakterium tüberkülozis enfeksiyonları, nontüberküloz mikobakteriler ve mantarlardır. Hipersensitivite pnömonileri ve bazı pnömokonyozlar da granülomatöz inflamasyonla ilişkilidir. Özellikle ilginç olan klinik, radyolojik ve patolojik olarak sarkoidozla aynı olan kronik berilyum hastalığıdır [ 21 ]. Titanyum ve alüminyum gibi metaller de granülomatöz reaksiyona neden olur [ 37 ]. Wegener granülomatozisi ve lenfositik interstisyel pnömoniler de ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Lenfnodu biyopsisinde nonkazifiye granülomları görülmesi de geniş bir ayırıcı tanı gerektirir. Mikobakteriler, bruselloz, toksoplasmozis, kedi tırmığı hastalığı granülomatöz lenfadenit yapar. Hodgkin hastalığı, nonhodgkin lenfoma ve metastatik karsinoma gibi malignitelerde de granülomatöz lenfadenopati görülebilir. Tüm lenf nodları ayrıntılı olarak incelenmelidir. Bilinen bir etyoloji olmaksızın nontorasik lenf nodu granülomlarının varlığı sarkoidoz tanısı için yeterli değildir [ 5 ], [ 20 ]. Deri lezyonlarında yabancı cisim reaksiyonları, şistozomiazis, karaciğer hastalığında primer bilier siroz, karaciğer ve barsak lezyonları için de Crohn hastalığı ayırıcı tanıda düşünülmelidir [ 5 ]. 22

30 Tablo 2: Histopatolojik Olarak Granülomatöz Lezyon Görülen Hastalıkların Sınıflaması [ 17 ] 1- ENFEKSİYONLAR a) Mikobakteriler; M. Tüberkülozis, M. Lepra, M. Kansaii, M. Marinum, M. Avium, BCG aşısı b) Bakteriler; Brusella, Francisella tularensis, Propionibacterium, Yersinia c) Spiroketler; Treponema d) Protozoanlar; Leishmania, Toksoplasma gondii e) Metazoalar; Schistosoma, toxocara f) Viruslar; kedi tırmığı hastalığı g) Klamidialar; Lenfogranuloma venarum h) Mantarlar; Blastomyces dermatitis, Coccidioides immitis, Histoplasma capsulatum, Sporothix schencki, Aspergillus, Cryptococcus neoformans 2- KİMYASAL MADDELER; Berilyum, zirkonyum, mineral yağlar, silika, talk, nişasta, metotreksat, kromolin sodyum 3- NEOPLAZMLAR; lenfomalar, karsinom, disgerminom, seminom, malign nazal granüloma 4- EKSTRENSEK ALLEJİK ALVEOLİT; çiftçi akciğeri, kuş besleyicileri hastalığı, mantar işçileri hastalığı, bagassosis, kahve işçileri hastalığı 5- İDİOPATİK; Sarkoidozis, crohn, primer bilier siroz, dev hücreli arteritis, hipogamaglobulinemi, sistemik lupus eritematozis, peyroni hastalığı, wegener granulomatozis, churg-strauss allejik granülomatozisi, bronkosentrik granülomatozis, histiositozis X 6- DİĞER; nedeni bilinmeyen ateş, AİDS, radyoterapi, kanser kemoterapisi, pannikulit, sebase kist, dermoid kist 23

31 Bazı durumlarda kişinin tüberküloz mu yoksa sarkoidoz mu olduğunu belirlemek güç olur. Tabak L ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada yanlışlıkla tüberküloz tanısı alan 23 sarkoidoz hastası incelenmiş, tüberküloz ve sarkoidoz hastalıklarının klinik olarak birbirine benzediği, tüberküloz insidansının yüksek olduğu ülkelerde özellikle ayrımın güç olduğu vurgulanmıştır [ 38 ]. Litinsky I nın yayınladığı bir olgu sunumunda; daha önce tekrarlanan lenf nodu ve sinovia biyopsileriyle nonkazeöz granulomların tesbit edildiği, tüberküloz kültürlerinin negatif, TCTnin negatif olması ve kortikosteroide yanıtı ile sarkoidoz tanısı konan hastada sonradan kronik artrit nedeniyle araştırıldığında tanının tüberküloza değiştirildiği anlatılmıştır. Buna benzer vakaların sarkoidoz ve tüberküloz arasındaki ilişkiye dikkati çektiği, bazen aynı hastada sarkoidoz ve tüberküloz tanılarının ardarda konulabildiği belirtilmiştir [ 39 ]. Ness T ve Virchow JC nin yayınladığı 2 vaka sunumunda da sarkoidoz tüberküloz ayrımının her zaman labaratuvar testleri ile mümkün olmadığı, klinik takibin özellikle tedaviye cevabın önemli olduğu vurgulanmıştır [ 40 ]. Burton BJ ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada inflamatuar optik nöropatili bir hastanın sarkoidoz-tüberküloz ayrımının klinik ve labaratuvar testleri ile yapılamadığı için BAL da PPD spesifik interferon gama düzeyine bakıldığını, bu düzeyin düşük olması nedeniyle hastanın sarkoidoz kabul edildiğini, sistemik steroid tedavisi ile lezyonların ve semptomların gerilediğini belirtmişlerdir. Bu yaklaşımın klinik ve diğer labaratuvar tesleri ile ayrımın yapılamadığı olgularda yararlı olabileceği belirtilmiştir [ 41 ] Tüberkülin Cilt Testi Tüberkülozun ilk bilinen immünolojik tanı aracı TCT dir (tüberkülin cilt testi). Tüberküloz basilinin saflaştırılmış protein türevi (PPD), M. Tüberkülozis, M. Bovis, Bacillus Calmetti Guerin (BCG) suşu ve bir çok (NTM) tüberküloz dışı mikobakterilerce paylaşılan kaba bir antijen 24

32 karışımıdır. Yüksek BCG aşılama oranları ve yüksek NTM temas oranlarına sahip topluluklarda, AIDS, malnütrisyon gibi bağışık sistemi baskılanmış bireylerde TCT özgüllüğü düşüktür [ 42 ]. Tüberkülin cilt testi (TCT), kişinin tüberküloz basili ile enfekte olup olmadığını gösterir. Hastalık hakkında bilgi vermez. Hastalık tanısında dolaylı olarak yardımcı olabilir. TCT nin esası, basilin belirli antijenik bileşenlerinin, tüberküloz basili ile enfekte olan kişilerde gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu yapmasıdır. PPD (purifeid protein derivative), tüberküloz basil kültürü filtresinden protein presipitasyonu ile izole edilir. Kültür filtresinde bulunan ve tüberkülinler denilen antijenik öğeleri içerir. Dozaj olarak PPD nin standart dozu 5 TU dir ve 0,1mg PPD-S içerir. 0,1 mlt'de, 5 TÜ için fosfat tamponlu sodyum klorit %0.85, M.tbc PPD 0,0001mgr, Phenol %0.28, Tween 80 % içerir. PPD ye Tween 80 eklenmesinin nedeni şişenin veya enjektörün camı ya da plastiği tarafından tüberkülinin absorbsiyonunun önlenmesidir. Aynı zamanda tüberkülinin biyolojik aktivitesini yitirmesini önlemektedir [ 43 ]. Uygulama sol önkolun 2/3 üst kısmında iç ya da dış yüzüne, cilt içine yapılır. Kullanılacak alanda cilt lezyonu olmaması ve venlere uzak olması önerilir. PPD nin 5 TÜ nden 0,1 ml doz deri içine verilir. Bu, mantoux yöntemi olarak adlandırılır. Tüberkülin cilt testi 1 ml.lik dizyem taksimatlı, bir kullanımlık 27 gauge kalınlığında iğnesi olan enjektör ile uygulanır. Cilt yüzeyinin hemen altına iğnenin oblik uç kısmı yukarı gelecek şekilde tutularak yapılır. Enjeksiyondan sonra 6 10 mm çaplı bir kabarcık oluşmalıdır. Bu test uygun yapılmamışsa hemen ikinci bir test dozu, birkaç cm uzak bir yere yapılır ve yeri kaydedilir. Şişe ya da ampulün işi bitince tekrar buzdolabı ya da buz kabına konur. Masa üzerinde bekletilmez. Tüberkülin uygulanacak saha herhangi bir antiseptikle silinmez. 25

33 Tüberkülin reaksiyonu geç tip aşırı duyarlılık yanıtıdır. Enfeksiyon ile daha önceden T hücreleri duyarlılaşmıştır. TCT yapılan yere bu duyarlılaşmış T hücreleri gelir ve ortama lenfokin salar. Lenfokinler, o bölgede vazodilatasyona, ödeme, fibrin birikimine ve diğer inflamatuar hücrelerin toplanmasına yol açar. Böylece endürasyon oluşur. Reaksiyon 5-6 saatte başlar ve saatte maksimuma ulaşır. Endürasyonun çapı (ön kolun doğrultusuna dik olan) ölçülür. (TCT nin değerlendirilmesi için bkz. Tablo 3) Virulan basillerle enfekte kişilerin düşük dozda; örneğin 5 TU PPD ile reaksiyon vermelerine karşılık diğer organizmalara bağlı enfeksiyonlarda çok yüksek doz tüberkülin uygulanması ile müspet yanıt alınmaktadır. Bazı ülkelerde veya bölgelerde fazlası ile bulunan bu organizmaların pekçoğu insanlarda patojen değildirler; fakat tüberkülin müspetliği geliştirirler. Bu nedenle, insanlarda virulan mikobakterilerle tüberküloz dışı mikobakteri enfeksiyonları arasında çapraz reaksiyonlar sıktır BCG lilerde Tablo 3:TCT Reaksiyonunun Değerlendirilmesi [ 43 ] 0-5 mm Negatif kabul edilir 6-14 BCG ye atfedilir 15 mm ve üzeri Pozitif kabul edilir, enfeksiyon olarak değerlendirilir. BCG sizlerde 0-5 mm Negatif kabul edilir 6-9 mm 10 mm ve üzeri Şüpheli kabul edilir. 1 hafta sonra test tekrarlanır; yine 6-9 mm bulunursa negatif kabul edilir; 10 mm üzeri pozitif kabul edilir.* Pozitif kabul edilir Bağışıklığı baskılanmış kişilerde 5 mm ve üzeri pozitif kabul edilir** * Booster etkisi : Birinci tüberkülin testinden sonra uygulanan 2. bir testte reaksiyonun belirgin şekilde artması, booster etki olarak tanımlanır. Enfekte olmayan kişilerde tekrarlanan tüberkülin testleri ile tüberkülin duyarlılığı gelişmez. Oysa 26

34 herhangi bir mikobakteri enfeksiyonu ile ya da BCG aşısı ile gelişen tüberkülin hipersensitivitesi yıllarla zayıflar ve giderek söner, kaybolur. Bu durumda yıllar sonra yapılacak ilk testte reaksiyon gelişmeyebilir ya da zayıf gelişir. İkinci testte birinci testin uyarımına bağlı olarak büyük çapta reaksiyon gelişebilir. İkinci test birinci testten bir hafta sonra uygulanır. Booster etki genellikle iki yıl kadar sürebilir. İkinci testte BCG sizlerde 10 mm üzeri, BCG lilerde 15 mm üzeri sonuç alınırsa, bir önceki ölçüme göre 6 mm çap artışı saptanırsa tüberkülin testi pozitif kabul edilir. Booster etki ile anerji olmadığı gösterilmiş olur. * * Bağışıklığı baskılanmış kişiler: kızamık veya boğmaca geçirenler, HIV, AIDS, diyabet,lenfoma ve lösemi gibi hematolojik bozukluklar, kronik peptik ülser, kronik malabsorbsiyon sendromları, orofarinks ve üst gastrointestinal sistem karsinomları, gastrektomi, barsak rezeksiyonu, kronik alkolizm, silikozis, pnömokonyoz, kronik böbrek yetmezliği, uzun süre yüksek doz kortikosteroid ve diğer bağışıklığı baskılayıcı tedavi gerektiren durumlar. (2 4 hafta süreyle,günde 15 mg ve üstü prednizon dozuna eşdeğer steroid dozları yeterli yüksek doz kabul edilmektedir) [ 43 ]. TCT Reaksiyonunun değerlendirilmesinde başlıca 2 sorun mevcuttur: 1. Yanlış pozitif reaksiyon 2. Yanlış negatif reaksiyon 1. Yanlış pozitif reaksiyon: a. BCG aşılaması b. NTM enfeksiyonu c. Booster etkisi d. Küçük venüllerin rüptürü e. Sekonder enfeksiyon f. Eritemin ölçülmesi gibi hatalı yorumlamalar g. Yeni kan transfüzyonu 27

35 2. Yanlış negatif reaksiyon: a. Test edilen kişiye ait faktörler: i. Sistemik viral, bakteriyel, fungal infeksiyonlar ii. Canlı virüs aşıları iii. Metabolik bozukluklar (böbrek yetmezliği vs.) iv. Proteinlerin düşüklüğü v. Lenfoid organları etkileyen hastalıklar (Hodgkin hastalığı, lenfoma, kronik lösemi, sarkoidoz) vi. Kortikosteroid ve immünosupressif kullanımı vii. Yaş (yenidoğan, 45 yaşın üzerindeki kişiler) viii. Stres (cerrahi, yanıklar, mental hastalıklar) b. Kullanılan tüberküline ait faktörler: i. Uygunsuz depolama ii. Uygunsuz sulandırmalar iii. Kimyasal denatürasyon iv. Kontaminasyon v. Yapışma (adsorbsiyon) c. Uygulama yöntemine ilişkin faktörler i. Çok az antijen enjekte etmek ii. Cilt altına enjeksiyon iii. Enjektöre çektikten sonra geç uygulama iv. Diğer cilt testlerine çok yakın enjeksiyon d. Okuma ve kayıt ile ilgili faktörler i. Deneyimsiz okuyucu ii. Bilinçli ya da bilinçsiz hatalar iii. Kayıt hataları [ 43 ] 28

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir IIP (İdiopatik İnterstisyel Pnömoniler) 2002 yılında ATS-ERS bir sınıflama

Detaylı

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT)

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT) TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT) Tüberkülin deri testi tüberküloz infeksiyonunu gösteren deri testlerinin genel ismidir. Bu testler basilin belirli antijenik bileşenlerinin, tüberküloz basili ile infekte olan

Detaylı

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon)

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberküloz bütün yaş gruplarında görülen ve tüm sistemleri tutabilen bir hastalıktır. Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk

Detaylı

1/3 Üst Üst loblar AL süp. seg. 2/3 Alt. Gurney JW. Radiology 1988;167: Ventilasyon %30 Perfüzyon %5 Lenf akımı: TB,Sarkoidoz Silikoz, E.G.

1/3 Üst Üst loblar AL süp. seg. 2/3 Alt. Gurney JW. Radiology 1988;167: Ventilasyon %30 Perfüzyon %5 Lenf akımı: TB,Sarkoidoz Silikoz, E.G. O 2, ph: TB Gerilim: Amfizem V/Q=3:1 Ventilasyon %30 Perfüzyon %5 Lenf akımı: TB,Sarkoidoz Silikoz, E.G. 1/3 Üst Üst loblar AL süp. seg. 2/3 Alt Gurney JW. Radiology 1988;167:359-66 Sarkoidoz ve Langerhans

Detaylı

SARKOİDOZ lu hasta yönetimi

SARKOİDOZ lu hasta yönetimi SARKOİDOZ lu hasta yönetimi Türk Toraks Derneği XIV. Kış Okulu Prof.Dr.Benan Müsellim 20 Şubat 2015 OLGU - 1 29 yaşında Kadın Erzurum doğumlu Ev hanımı 3 yıldır efor dispnesi 4 yıl önce apandektomi Dayısının

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

TULAREMİ HİSTOPATOLOJİSİ VE AYIRICI TANI. Yrd. Doç. Dr. Banu D. Gün Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı

TULAREMİ HİSTOPATOLOJİSİ VE AYIRICI TANI. Yrd. Doç. Dr. Banu D. Gün Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı TULAREMİ HİSTOPATOLOJİSİ VE PATOLOJİ YÖNÜNDEN NDEN AYIRICI TANI Yrd. Doç. Dr. Banu D. Gün Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Patoloji Anabilim Dalı Baş-boyun kitleleri İnce İğne Aspirasyon Sitolojisi (İİAS)

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Soliter Pulmoner Nodül Tanım: Genel bir tanımı olmasa da 3 cm den küçük, akciğer parankimi ile çevrili, beraberinde herhangi patolojinin eşlik

Detaylı

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yakınma OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yaklaşık dört aydır öksürük, Kanlı balgam çıkarma, Göğüs ağrısı ve halsizlik yakınmaları Özgeçmiş Beş yıl önce çekilen akciğer radyogramında sağ üst ve alt zonda tespit

Detaylı

ININ BT İLE AYIRICI TANISI

ININ BT İLE AYIRICI TANISI YAYGIN DANSİTE ARTIŞININ ININ BT İLE AYIRICI TANISI Dr. Çetin Atasoy Ankara Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Buzlu cam yoğunlu unluğu: u: Damar işaretlerinin i seçilebildi ilebildiği i minimal yoğunluk artışı

Detaylı

YAYGIN DANSİTE ININ BT İLE AYIRICI TANISI. Dr. Çetin Atasoy

YAYGIN DANSİTE ININ BT İLE AYIRICI TANISI. Dr. Çetin Atasoy YAYGIN DANSİTE ARTIŞININ ININ BT İLE AYIRICI TANISI Dr. Çetin Atasoy Ankara Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Buzlu cam yoğunlu unluğu: u: Damar işaretlerinin seçilebildi ilebildiği i minimal yoğunluk artışı

Detaylı

İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji

İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji Ağırlıklı olarak interstisyel mesafeleri tutan ve beraberinde çoğu zaman hava boşlukları veya hava yollarının da etkilendiği hastalıklardır. Akciğer parankimini

Detaylı

İnterstisyel hastalıklar. klarında klinik değerlendirme. erlendirme

İnterstisyel hastalıklar. klarında klinik değerlendirme. erlendirme İnterstisyel akciğer hastalıklar klarında klinik değerlendirme erlendirme Doç.Dr.Dr.Benan.Benan MüsellimM Solunumsal semptomlar Dispne Öksürük Balgam Göğüs s ağrısıa Hemoptizi Alveoler hemoraji sendromları

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

SAĞLIK PERSONELİNİN BULAŞICI HASTALIKLARA YÖNELİK TARAMA PROTOKOLÜ

SAĞLIK PERSONELİNİN BULAŞICI HASTALIKLARA YÖNELİK TARAMA PROTOKOLÜ SAĞLIK PERSONELİNİN BULAŞICI HASTALIKLARA YÖNELİK TARAMA PROTOKOLÜ Çalışanların hastane ortamında bulaşıcı hastalıklardan korunmasını sağlamak, bulaşıcı hastalıklara maruziyet durumunda alınması gereken

Detaylı

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik: Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Karsinoid Tümörler Giriş Ender görülen akciğer tümörleridirler Rezeksiyon uygulanan akciğer tümörlerinin %0,4- %3 ünü oluştururlar Benign-malign

Detaylı

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Basit Guatr Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Amaç Basit (nontoksik) diffüz ve nodüler guatrı öğrenmek, tanı ve takip prensiplerini irdelemek. Öğrenim hedefleri 1.Tanım 2.Epidemiyoloji 3.Etiyoloji ve patogenez

Detaylı

LENF NODU ve DİĞER DOKU BİYOPSİLERİNDE TÜBERKÜLOZ BASİLİ İZOLASYONU

LENF NODU ve DİĞER DOKU BİYOPSİLERİNDE TÜBERKÜLOZ BASİLİ İZOLASYONU SORUNLU ÖRNEKLERDEN MİKOBAKTERİ İZOLASYONU LENF NODU ve DİĞER DOKU BİYOPSİLERİNDE TÜBERKÜLOZ BASİLİ İZOLASYONU Yrd. Doç. Dr. Mahmut ÜLGER Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Mikrobiyoloji

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT), YORUMU ve SON GELİŞMELER

TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT), YORUMU ve SON GELİŞMELER 21. Yüzyılda Tüberküloz Sempozyumu ve II. Tüberküloz Laboratuvar Tanı Yöntemleri Kursu, Samsun TÜBERKÜLİN DERİ TESTİ (TDT), YORUMU ve SON GELİŞMELER Doç. Dr. Oğuz Kılınç Dokuz Eylül Üniversitesi Göğüs

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik effüzyon ve sonrasında gözlenen ampiyemdir. Nadir olarak gözlenen enfeksiyonlar ise fungal, viral ve

Detaylı

DR.ENVER YALNIZ İZMİR DR. SUAT SEREN GÖĞÜS HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

DR.ENVER YALNIZ İZMİR DR. SUAT SEREN GÖĞÜS HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DR.ENVER YALNIZ İZMİR DR. SUAT SEREN GÖĞÜS HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OLGU-1 44 yaşında, erkek olgu futbol antrenörü 10 gündür ateş, eforla olan nefes darlığı, kuru öksürük

Detaylı

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi Dr. E. Tuba CANPOLAT 1, Dr. Alper FINDIKÇIOĞLU 2, Dr. Neşe TORUN 3 1 Başkent Üniversitesi

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI Tanı ve Sorunlar Süheyla SÜRÜCÜOĞLU Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa 1 Sunum İçeriği Tanı kriterleri Tanı kriterlerine ilişkin

Detaylı

ği Derne Üroonkoloji

ği Derne Üroonkoloji İNTRAVEZİKAL BCG UYGULAMALARI ÖNCESİ PPD. TESTİ ÖLÇUM DEĞERİ ILE IDRAR IL-2 VE IL-lO DÜZEYLERİ ARASINDAKİ KORELASYON AMAÇ Transizyonel hücreli mesane karsinomlarında transüretral tumör rezeksiyonu sonrası

Detaylı

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM TORAKS RADYOLOJİSİ Prof Dr Nurhayat YILDIRIM PA AKCİĞER GRAFİSİNDE TEKNİK ÖZELLİKLER Film ayakta çekilmelidir. Göğüs ön duvarı film kasetine değmelidir. Işık kaynağı kişinin arkasında olmalıdır. Işık kaynağı

Detaylı

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ TORAKS DEĞERLENDİRME ŞEKLİ 2 ( ID: 64)/OLGU Sİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ SONRASINDA GELİŞEN ORGANİZE PNÖMONİ (OP/ BOOP) Poster 3 ( ID: 66)/Akut Pulmoner Emboli: Spiral

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI RAPOR BÜLTENİ İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI Tarih: 10/09/2015 Sayı : 8 Dünya Lenfoma Farkındalık Günü 15 Eylül 2015 Hazırlayan Neşet SAKARYA Birkaç dakikanızı ayırarak ülkemizde 2011

Detaylı

TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013

TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013 TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013 Langerhans hücreli histiyositoz(lhh) Castleman Hastalığı (CH) Kimura Hastalığı Kikuchi Fujimoto -Histiyositik nekrotizan lenfadenit Rosai-Dorfman hastalığı Tanım Langerhans

Detaylı

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D.

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D. İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D. OLGU 1 23 yaşında kadın hasta Ateş, yorgunluk ve anemi Lökosit: 6.800/mm3, %8 nötrofil, %26 blast,

Detaylı

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur. Dr.Armağan HAZAR ZATÜRRE (PNÖMONİ) Zatürre yada tıbbi tanımla pnömoni nedir? Halk arasında zatürre olarak bilinmekte olan hastalık akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül

Detaylı

Mycobacterium. Mycobacterium hücre duvarının lipid içeriği oldukça fazladır ve mikolik asit içerir

Mycobacterium. Mycobacterium hücre duvarının lipid içeriği oldukça fazladır ve mikolik asit içerir Mycobacterium Mycobacteriaceae ailesi üyeleri uzun, ince, çomak şekilli, hareketsiz bakterilerdir. Özel ayırt edici boyalarla bir kez boyandıklarında seyreltik asitlerle boyayı vermemeleri yani dekolorize

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

SOLİTER PULMONER NODÜL

SOLİTER PULMONER NODÜL SOLİTER PULMONER NODÜL Dr. Sebahat Akoğlu Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Göğüs s Hastalıklar kları AD Tanım 3 cm.den küçük üçük, tek, normal akciğer dokusuyla çevrili, adenopati ya da atelektazi

Detaylı

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014 KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014 EPİDEMİYOLOJİ Akciğer kanseri, günümüzde, kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen ve en fazla ölüme yol açan

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Pulmoner Vasküler Hastalıklar AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AKCİĞER HASTALIKLARI VE YOĞUN BAKIM GÜNLERİ TANI VE TEDAVİDE

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD. TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD. Minai OA, Dasgupta A, Mehta AC 2000 Tarihçe Schieppati 1949, 1958 akciğer kanseri TBNA, subkarinal

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR? Verem hastalığı; verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

Fungal Etkenler. Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı. Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı. Ege Mikrobiyoloji Günleri-3

Fungal Etkenler. Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı. Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı. Ege Mikrobiyoloji Günleri-3 Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı Fungal Etkenler Dr. Ayşe Kalkancı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı SSS enfeksiyonları Mortalite

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı 64 yaşında erkek hasta 10 yıldır KOAH tanılı ve diyabet hastası 25 gün önce göğüs ve sırt ağrısı, nefes darlığı PaO2: 68.2; PaCO2:36 ; O2 satürasyonu: 94,4 FM;

Detaylı

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir? TÜBERKÜLOZ Verem; TB; TBC; Hava yoluyla yayılan bulaşıcı akciğer hastalığıdır. Akciğer dışında kemik, lenf bezleri, böbrek, beyin zarları gibi diğer organları da tutabilir. Tüberküloz bakterisi Mycobacterium

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara H. K., 5 yaşında, Kız çocuğu Şikayet: Karında şişlik Özgeçmiş: 8 aylıkken karında

Detaylı

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis.

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis. Genel olarak bakıldığında soru dağılımı beklenen dışında değildi. Her sınavda sorulan bazı başlıkların sorulmaması dahi olasılık dahilindeydi. Zorluk yönünden geçen sınavlardan pek farklı değildi. Yine

Detaylı

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Dr. Handan Onur XXI. Düzen Klinik Laboratuvar Günleri, Ankara, 23 Ekim 2011 MEME KANSERİ Meme Kanseri Sıklıkla meme başına

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

İnterstisyel Hastalığı aklaşım

İnterstisyel Hastalığı aklaşım İnterstisyel Akciğer Hastalığı Tanıya YaklaY aklaşım Dr. Nesrin Moğulko ulkoç Ege Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Göğüs s Hastalıklar kları Anabilim Dalı Bornova - İzmirzmir Nasıl de İAH? AH? değerlendirmeliyizerlendirmeliyiz

Detaylı

KRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD

KRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD KRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD OLGU 58 y E hasta 10.01.2017 de son aylarda eforla artan nefes darlığı, öksürük, yorgunluk Özgeçmiş: 10 yıldır

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım. Klinik-Radyolojik İpuçları

Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım. Klinik-Radyolojik İpuçları Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım Klinik-Radyolojik İpuçları Çalıştığınız bölüm? 1-İnfeksiyon Hastalıkları 2-Hematoloji 3-Onkoloji 4-Göğüs Hastalıkları 5-Radyoloji 6-Diğer Bağışıklığı

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

İntertisyel pnömonilere patolojik yaklaşım. Dr Büge Öz İstanbul Üniversitesi, Cerrahpasa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

İntertisyel pnömonilere patolojik yaklaşım. Dr Büge Öz İstanbul Üniversitesi, Cerrahpasa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İntertisyel pnömonilere patolojik yaklaşım Dr Büge Öz İstanbul Üniversitesi, Cerrahpasa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İnterstisyel akciğer hastalıkları, histo-morfolojik olarak interstisyel inflamasyon,

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

OLGU SUNUMU-1. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

OLGU SUNUMU-1. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR OLGU SUNUMU-1 Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR 19 yaşında, erkek hasta Yaklaşık 45 gündür olan - Ateş - Boğaz ağrısı - İştahsızlık - Halsizlik - Kilo kaybı - Gece terlemesi ÜSYE AMC ve sefuroksim aksetil kullanma

Detaylı

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek 56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek Sedimantasyon (77mm/saat) CRP 7.67(N:0-0.8mg/dl) Servikal lenf nodu

Detaylı

Bruselloz: Klinik Özellikler

Bruselloz: Klinik Özellikler Bruselloz: Klinik Özellikler Uzm. Dr. Mustafa Aydın ÇEVİK Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Bruselloz - Etkenler B. melitensis B. abortus

Detaylı

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği BRUSELLA ENFEKSİYONU Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Mikrobiyoloji Epidemiyoloji Patogenez Klinik bulgular Tanı- Ayırıcı Tanı Tedavi GİRİŞ Brusellozis bir zoonitik

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Olgu sunumu. Doç Dr Göksel Kıter Pamukkale Üniversitesi Göğüs Hast.

Olgu sunumu. Doç Dr Göksel Kıter Pamukkale Üniversitesi Göğüs Hast. Olgu sunumu Doç Dr Göksel Kıter Pamukkale Üniversitesi Göğüs Hast. gokselkiter@yahoo.com 54y, K, Denizli, evhanımı Ani başlayan öksürük ve nefes darlığı 2,5 ay önce hiçbir solunumsal yakınma yok 10 gün

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Çocukluk Çağı Tüberkülozu. Prof.Dr.Ayper SOMER İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı

Çocukluk Çağı Tüberkülozu. Prof.Dr.Ayper SOMER İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Çocukluk Çağı Tüberkülozu Prof.Dr.Ayper SOMER İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı www.aypersomer.com Tüberküloz görülme sıklığı 1986 dan beri artmaktadır. Dünya nüfusunun

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri TÜBERKÜLOZ Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis mikrobu ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Kişiden kişiye solunum yoluyla bulaşir. Hasta kişilerin öksürmesi, aksırması, hapşurması, konuşması ile havaya

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD 15-30 yaş arası ve > 55 yaş olmak üzere iki dönemde sıklık artışı (+) Erkek ve kadınlarda en

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Nocardia insanlarda ve hayvanlarda lokalize veya dissemine enfeksiyonlardan sorumlu olabilen

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

PULMONER NODÜLLER: OLGU ÖRNEKLERİ İLE. Dr.Selen Bayraktaroğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD/İZMİR

PULMONER NODÜLLER: OLGU ÖRNEKLERİ İLE. Dr.Selen Bayraktaroğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD/İZMİR PULMONER NODÜLLER: OLGU ÖRNEKLERİ İLE Dr.Selen Bayraktaroğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD/İZMİR OLGU 1 30 y, erkek Öykü:İnflamatuar artrit tanısı ile prednol kullanıyor Testiste gelişen

Detaylı