HUZUREVĠNDE KALAN 65 YAġ ÜSTÜ YAġLILARIN YAġAM KALĠTESĠNĠ ETKĠLEYEN ETMENLERĠN ĠNCELENMESĠ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HUZUREVĠNDE KALAN 65 YAġ ÜSTÜ YAġLILARIN YAġAM KALĠTESĠNĠ ETKĠLEYEN ETMENLERĠN ĠNCELENMESĠ"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ HUZUREVĠNDE KALAN 65 YAġ ÜSTÜ YAġLILARIN YAġAM KALĠTESĠNĠ ETKĠLEYEN ETMENLERĠN ĠNCELENMESĠ Recep YAĞCIOĞLU YÜKSEK LĠSANS TEZĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ FAKÜLTESĠ SOSYAL HĠZMET ANABĠLĠM DALI DanıĢman Prof.Dr. Aliye Mavili AKTAġ KONYA-2013

2 T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ HUZUREVĠNDE KALAN 65 YAġ ÜSTÜ YAġLILARIN YAġAM KALĠTESĠNĠ ETKĠLEYEN ETMENLERĠN ĠNCELENMESĠ Recep YAĞCIOĞLU YÜKSEK LĠSANS TEZĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ FAKÜLTESĠ SOSYAL HĠZMET ANABĠLĠM DALI DanıĢman Prof.Dr. Aliye Mavili AKTAġ KONYA-2013

3 i

4 ÖNSÖZ AraĢtırmam süresince bilgi birikimini ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen danıģmanım Prof. Dr. Aliye Mavili AKTAġ a, verilerin istatistiksel çözümlemelerinde yardımcı olan çalıģma arkadaģım Uzm. Psikolog Burçin ELEMAN a ve araģtırma sürecinde desteğini esirgemeyen eģim ve oğluma teģekkür ediyorum. ii

5 ĠÇĠNDEKĠLER ONAY SAYFASI... i ÖNSÖZ... ii ĠÇĠNDEKĠLER... iii KISALTMALAR... v 1.GĠRĠġ Genel Bilgiler YaĢlılığın Tanımı YaĢlılık ve Bazı YaĢlılık Kuramları Dünya da ve Ülkemizde YaĢlı Nüfus YaĢlıların Gereksinimleri... 6 Tıbbı gereksinimler... 8 Sosyal gereksinimler Ekonomik gereksinimler YaĢam Kalitesi, YaĢam Doyumu, Kaliteli ve Aktif YaĢlanma ve YaĢlılarda Benlik Saygısı Kavramlarına Genel BakıĢ YaĢam kalitesi YaĢlıların yaģam kalitesini etkileyen unsurlar YaĢlıların yaģam kalitesini değiģtiren unsurlar YaĢlının Sağlık Durumu ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢlının Fiziksel Çevresi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢlının Sosyal Çevresi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢlının Ekonomik Seviyesi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢam Doyumu, Kaliteli ve Aktif YaĢlanma YaĢlılarda Benlik Saygısı Bir Bakım Modeli Olan Huzurevleri Narlıdere Huzurevi YaĢlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Konu Ġle Ġlgili Daha Öncesinde YapılmıĢ AraĢtırmalar GEREÇ VE YÖNTEM AraĢtırmanın Önemi AraĢtırmanın Amacı AraĢtırmanın Modeli AraĢtırmanın Evreni ve Örneklem iii

6 2.5.AraĢtırmanın Sınırlılıkları AraĢtırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları AraĢtırmada Verilerin Toplanması AraĢtırma Verilerinin Değerlendirilmesi AraĢtırmanın Etiği AraĢtırmanın ÇalıĢma Takvimi BULGULAR Örneklemin Özellikleri ile Ġlgili Bulgular WHOQOL-OLD TR YaĢam Kalitesi Ölçeğinin ve RBSÖ nün Tanımlayıcı Verilerle KarĢılaĢtırılmasının Değerlendirilmesi Ġle Ġlgili Bulgular TARTIġMA SONUÇ VE ÖNERĠLER ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER EK-A Sosyo- Demografik Özellikler EK-B Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği EK-C. Dünya Sağlık Örgütü YaĢam Kalitesi Ölçeği YaĢlı Modülü 2005 Türkçe Sürümü Kullanım Ġzin Belgesi EK-D.WHOQOL-OLD.TR Dünya Sağlık Örgütü YaĢam Kalitesi Ölçeği YaĢlı Modülü Türkçe Sürümü EK-E. Etik kurul onayı ÖZGEÇMĠġ iv

7 KISALTMALAR ASPB DSÖ ES GYA RBSÖ SGK :Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı :Dünya Sağlık Örgütü :Emekli Sandığı :Günlük YaĢam Aktiviteleri :Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği : Sosyal Güvenlik Kurumu WHOQOL-OLD.TR: Dünya Sağlık Örgütü YaĢam Kalitesi Ölçeği YaĢlılık Versiyonu Türkçe Sürümü v

8 1.GĠRĠġ Nüfus yapısının temel belirleyicisi olan doğurganlık ve mortalite hızlarının düģmesi Dünya da ve Türkiye de nüfusun yaģlanmasına yol açmaktadır. YaĢlılık kaçınılmazdır, ancak özürlülük ve buna bağlı bağımlılık ve bakım gereksinimin en az düzeyde tutulabildiği ve yaģam doyumunun artırılabildiği bir yaģlılık mümkündür. YaĢlılıkta yaģam kalitesi ve yaģam doyumunun yükseltilmesi büyük bir kısmı fiziksel ve ruhsal sağlık alanında kronik özellikteki sağlık sorunlarının azaltılması, sosyal sağlık alanında ise bireyin toplum ve iģ yaģamına aktif katılımının sürdürülmesi ile sağlanabilir (Güler 2006). Ülkemizde geleneksel olarak yaģlı bireylerin ailesi ve çocukları ile birlikte yaģaması eğilimi yüksek olmakla birlikte, son yıllarda çekirdek aile yapısına doğru bir değiģimin olması huzurevinde yaģayan bireylerin sayısında artıģa neden olmuģtur. Kuruma giden yaģlının, kendini kabul etme ve kendine saygı duymayı belirleyen çevreyi tanıma ve denetleyebilme olanakları kaybolmakta, yaģlı birey soyutlanma, yadsınmıģlık, kendini değersiz hissetme gibi duygulara kapılabilmektedir (Aksüllü 2004). YaĢlılarda ekonomik sorunlar yaģlının iģ yapabilme yetisinin yavaģ yavaģ düģmesi ile ortaya çıkmaktadır (Bahar 1998). Emiroğlu nun yaptığı bir araģtırmada yaģlıların ekonomik sorunları; sosyal güvenliğe sahip olmama, aldıkları maaģla giderlerini karģılayamama, yakınlarından maddi yardım alamama, gelirlerin azlığı ve ek bir gelirlerinin olmaması sayılmıģtır (Emiroğlu 1996). YaĢlıların en önemli sorunlarından biri de barınma sorunudur. Özellikle kimsesi olmayan yaģlıların yaģadığı bu sorun kiģide önemli sorunlar yaratabilmektedir. Ülkemizde yapılan araģtırmalarda yaģlıların genelde gecekondu kesimlerinde elveriģsiz Ģartlarda yaģadıkları görülmüģtür (KoĢar 1990, Emiroğlu 1996). Bu Ģartlarda yaģamak kiģinin yaģam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Ekonomik ve barınma gibi sorunlarla karģılaģan yaģlı bireylere gereksinimlere uygun bakım ve tedavi verildiğinde yaģam kalitelerinin olumlu yönde etkilendiği araģtırmalarda tespit edilmiģtir (Akal 2005). Ancak bu araģtırmaların önemli kısmı hizmet almak için kurumlara baģvuran kiģilerle yapılmıģtır. 1

9 Ülkemizde kurum bakımı altında bulunan yaģlı nüfus kiģinin üzerindedir. Hızla yaģlanan ülkemizde kentleģme ve aile yapısındaki değiģimler kurum bakımı hizmetine yönelik talepleri artıracağı düģünülmektedir. Bu talep kurum bakım hizmetlerinin artırılmasını zorunlu kılacaktır. YaĢlı bireylerin yaģamdan aldıkları doyumun ve dolayısıyla yaģam kalitelerinin artması için ruh sağlığını koruyacak ve yaģam kalitesinin güçlendirecek sosyal destek kaynaklarının değerlendirilerek, bireylerin gereksinimlerinin ortaya konulması ve bu doğrultuda gerekli uygulamaların yerine getirilmesinde alanda hizmet veren personele önemli görevler yüklenmektedir (Akal 2005). Bu araģtırma kurum bakımı hizmeti alan geniģ bir grup ile yapılmıģ ve huzurevi uygulamalarına ve akademik araģtırmalara katkı sağlaması amacıyla hazırlanmıģtır. KuruluĢlarda kalan 65 yaģ üstü yaģlıların yaģam kalitesine etki eden etmenlerin belirlenmesi ile yaģlı refahı alanında görev yapan tüm kiģilerin konu ile ilgili bilgi sahibi olması, eksikliklerin tespiti ve hizmet planlamalarında yol göstermesi amacıyla hazırlanmıģtır. Tanımlayıcı olarak yapılan araģtırmada huzurevinde kalan 65 yaģ üstü yaģlıların; a-yaģam kalitesini, b-yaģam kalitesini etkileyen etmenlerin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıģtır. 1.1.Genel Bilgiler YaĢlılığın Tanımı YaĢlılık, yaģam sürecinin ilerleyen dönemlerindeki geliģmenin devamını ve bireylerdeki değiģimleri anlatır (Lewis ve ark 2002). BirleĢmiĢ Milletler in yaģlılıkla ilgili yayınladığı raporlarda, yaģlanma kronolojik olarak 60 yıldan baģlatılır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ye göre ise birçok geliģmiģ ülkede kronolojik olarak 65 yaģ ve üzeri yaģlı kabul edilir (Akal 2005). YaĢlılıkla ilgili araģtırmalarda, yaģlı tanımı genellikle kronolojik olarak yapılır ve DSÖ nun tanımlamasına uygun olarak, geliģmiģ ülkelerin önemli bir kısmında emeklilik yaģı olan 65 yaģ, yaģlılığın baģlangıcı olarak kullanılır (Lewis ve ark 2002). 2

10 Bir toplumun yaģlılık durumunu belirtirken ölçüt olarak kronolojik yaģ kullanılır. YaĢlılık durumu, bir toplumda belirli bir yaģın üzerindekilerin toplam sayısının, o toplumun genel nüfusuna oranının yüzdesidir. Kronolojik yaģla biyolojik, sosyal ve ekonomik yaģlılık ölçütleri arasında, ülkeden ülkeye değiģen belirli bir iliģki vardır. Kronolojik yaģ, yaģlılığın iyi bir ölçütü değildir. Ancak uygulamada kolaylık sağladığı için çoğu kez bu ölçüt kullanılmaktadır. Bu ölçütün yerine yaģam beklentisinin kullanılmasını önerenler vardır (Diricen ve Bilgel 1993) YaĢlılık ve Bazı YaĢlılık Kuramları YaĢlılığı ele alan yayınlar incelendiğinde, araģtırmacıların yaģlılığın çeģitli özelliklerini temel alarak fizyolojik yaģlılık, ekonomik (yasal) yaģlılık, psikolojik yaģlılık, sosyal yaģlılık, toplumsal yaģlılık, biyolojik yaģlılık, kronolojik yaģlılık gibi sınıflara ayırdıkları görülmektedir (Karaca 2010). Toplumdaki yaģlı nüfusun ve yaģlılık sonucu ortaya çıkan sorunların artması sonucunda gerontoloji bilimi ortaya çıkmıģtır. YaĢlılık dönemi ile ilgili hastalıklar ve sağlık problemleri geriatrinin konusu olmaktadır. YaĢlı refahı alanındaki sosyal hizmet müdahale ve uygulamaları gerontolojik sosyal hizmet olarak adlandırılmaktadır. Gerontolojik sosyal hizmet, yaģlıların ve ailelerinin yaģam kalitesinin korunması ve geliģtirilmesi sürecine katkıda bulunur. Ġleri yaģlarda fiziksel, duygusal ve sosyal iyilik halini engelleyen fiziksel, psiko-sosyal, ailesel, kültürel, etnik, örgütsel ve toplumsal faktörlerin ortadan kaldırılması konuları gerontolojik sosyal hizmet kapsamındadır. YaĢlıların baģ etme ve problem çözme kapasitelerinin arttırılarak toplumsal yaģama aktif olarak katılmaları, yaģlı sorun ve ihtiyaçlarının saptanarak, sosyal politikaların oluģturulması da gerontolojik sosyal hizmetin önemli diğer iģlevlerindendir (Duyan 2000). Gerontolojik sosyal hizmet uzmanları, yaģam kalitesini belirleyen, fiziksel, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkisini, genelci bir yaklaģımla değerlendirerek, yaģlılıkla birlikte ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik müdahalelerde bulunurlar. Kriz müdahalesi, ekolojik sistem yaklaģımı, kısa süreli tedavi modelleri, güçlendirme yaklaģımı gibi mesleki bilgi kümesine dayalı becerileriyle, yaģlılar ve aileleriyle birey ve grupla çalıģma yöntemlerini kullanarak, yaģlılara yönelik bakım ve destek hizmetlerinin geliģtirilmesi için ise toplumla çalıģma ve sosyal aksiyon 3

11 yöntemlerinden yararlanarak, mesleki uygulamalarda bulunurlar (Duyan ve ark 2008). Bazı yaģlılık kuramları; Etkinlik (aktivite) teorisi kiģiler yaģlandıkça aktivitelerini sürdürdükleri ölçüde mutlu olduklarını ileri sürer.bu konuda aktif olan yaģlıların aktif olmayan yaģlılara göre daha iyi uyum sağladıkları ve daha çok mutlu olduklarını gösteren araģtırmalar da vardır (Kelly 1987). Bireyin yaģam doyumunun etkinlikleriyle iliģkili olduğuna dayanan etkinlik teorisi, mutluluğun bireyin kendi etkinliklerinden kaynaklandığını kabul eder. YaĢlı bireyin yaģamdaki etkinliğinin giderek azaldığı kabul edilmekle birlikte, yaģlı kiģilerin psikolojik ve sosyal gereksinimleri orta yaģlılarla aynıdır. Bu bağlamda yaģlılığı belirleyen toplumsal etkileģim azlığı toplumun yaģlı bireyden elini çekmesinin bir sonucudur (Onur 1997). Aktivite kuramı, kayıp (deficit) kuramına karģı bir tepki olarak 1960 lı yıllarda ortaya çıktıktan sonra, çok sayıdaki araģtırmalarla yaģam memnuniyeti, yaģam niteliği, yaģam kalitesi ve aktivite arasındaki bağlar ortaya konulmuģtur. YaĢlılıkta yaģam kalitesinin, sosyal görev ve sorumluluklardan geri çekilerek değil, sosyal iliģkileri çoğaltarak ve aktif kalarak elde edilebileceği vurgulanmaktadır. AraĢtırma sonuçları bireyin gençlik ve yetiģkinlik dönemlerinde elde ettiği, etkinlik tarz ve biçimlerinin yaģlılıkta korunduklarını, hatta bunlara yenilerinin eklendiğini göstermektedir. Bireyler, ancak sosyal yaģamın dinamizmini yakalamaya çalıģarak ve günlük yaģam aktivitelerini mümkün olduğunca bağımsız bir biçimde yerine getirmek için çaba sarf ederek, yaģlanmanın beraberinde getirdiği düģüģ olgusu ve ortaya çıkan kimlik krizi ile baģ etme kapasitelerini geliģtirebilirler (Tufan 2007). Özetle, bu kuram; yaģlılık döneminde kaçınılmaz olarak ortaya çıkan fiziksel, psikolojik, zihinsel ve sosyal bir takım değiģikliklerle (kaybolan sosyal roller ve statü, ortaya çıkan hastalıklar, değiģen görünüm vb.), daha etkin bir biçimde baģ edilebilmek için; sosyal çevre (çocuklar, akrabalar, arkadaģlar) ile iliģkilerin varlığı ve sıklığının, sosyal çevre ile birlikte geçirilen zaman ve yapılan faaliyetlerden duyulan memnuniyetin, günlük yaģam aktivitelerini mümkün olduğunca bağımsız bir biçimde yerine getirebilmenin, sosyal faaliyetlere katılım sağlama durumu ve sıklığının, spor ya da egzersiz yapma durumu ve sıklığının, herhangi bir hobi ya da uğraģıya sahip olmanın, serbest zamanları aktif faaliyetlerle değerlendirmenin 4

12 önemine iģaret etmektedir. Aktivite kuramının bu ilkeleri aynı zamanda yaģlılıkta yaģam kalitesinin de belirleyicileri arasındadır (DanıĢ 2009). Rol bırakma teorisine göre yaģlılıkla birilikte ortaya çıkan rol kayıpları bireyin ailesine, mesleğine ve topluma ait oluģluğunu negatif yönde etkiler. YaĢlıdan beklenenler de yaģlıları rolsüzlük rollerine, toplumsal yönden kaybolan statülerine uyum sağlamayı güdülemez (ġahin 2000). ĠliĢki kesme teorisine göre yaģlılık, toplumdan yavaģ yavaģ geri çekilme süreci olarak görülmektedir. YaĢlıların fiziksel etkinlikleri azalırken toplumsal olarak da bir uzaklaģma yaģar ve kendi iç dünyalarına çekilirler. Edilgen oldukları için yeni roller yüklenmezler ve daha da yalnızlığa gömülürler. Bunu doğal olarak kendileri isterler. Bu durum rollerin kaybı ya da azalmasıyla ilgili olup, bireyi toplumsal açıdan yararlı kılan olanakları da giderek azaltır (SavaĢır 1999). Toplumsal değiģim teorisine göre ise geliģen toplumlardaki yaģlıların yapabildikleri ile teknolojik geliģim hızı ve olanakları aynı seviyede değildir. Bu değiģim hızına yetiģemeyen ya da beklentileri karģılayamayan yaģlı birey de zaman zaman modası geçmiģ bulunmaktadır. Bu durumda yaģlı bireyin güvenlik, saygı, sevgi, ait olma ve tanınma gibi ihtiyaçlarını zora sokmaktadır (Karaca 2010) Dünya da ve Ülkemizde YaĢlı Nüfus Ülkemizde son 20 yılda doğurganlık oranındaki azalma, nüfus kompozisyonunda önemli değiģikliklere neden olmuģtur. Türkiye Ġstatistik Kurumu 2011 yılı verilerine göre 65 yaģ ve üzeri kiģilerin oranı yüzde 7.2 yi geçmiģ iken 2050 yılında yüzde 17.6'ya ulaģacağı düģünülmektedir ( tarihinde eriģilmiģtir). 60 yaģ ve üzeri kiģilerin sayısının 2015 yılında ; 2025 yılında ise olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye de hayatta kalma beklentisi 2005 yılı itibari ile 70,8 yıl iken 2015 te 72,3 yıl, 2023 de ise 74, 1 yıl olacağı düģünülmektedir (Görgün 2000). Nüfusun yaģlanması, 21. yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan biridir. Bütün Dünya da insanlar daha uzun yaģamakta, doğum oranları azalmakta ve dolayısıyla yaģlı nüfus sayısal ve oransal olarak artmaktadır. Nüfus yaģlanması, sağlıktan sosyal güvenliğe, çevre ile ilgili konulardan eğitime, iģ 5

13 olanaklarına, sosyal-kültürel faaliyetlere ve aile hayatına kadar toplumun bütün yönlerini etkilemektedir (Türkiye de YaĢlıların durumu ve yaģlanma ulusal eylem planı 2007). Çoğunlukla geliģmiģ ülkelerde daha görünür olan yaģlanma olgusu, artık geliģmiģ ülkeler kadar, geliģmekte olan ülkeler açısından da önemle değerlendirilmesi gereken bir konudur. Yapılan araģtırmalar, ülkemizin yeni bir demografik yapıya geçmekte olduğunu göstermektedir (Türkiye de yaģlıların durumu ve yaģlanma ulusal eylem planı 2007). Yirminci yüzyıl ile birlikte geliģen en önemli kavramlardan birisi; toplumların yaģlanmasıdır. Günümüzde, Dünya daki geliģmiģ ülkelerde 65 yaģ ve üzerinde 146 milyon insan olduğu tahmin edilmektedir ve bu yaģ grubunun 2020 yılında 232 milyona, 2030 da ise 1,4 milyara ulaģacağı düģünülmektedir. 65 yaģın üzerindeki nüfus her yıl %2,7 oranında artmaktadır. Günümüzde en yaģlı nüfusa sahip olmasına rağmen Avrupa, Japonya ve Amerika'nın gelecek 30 yıl içerisinde 65 yaģın üzerinde insan sayısında %400 lük bir artıģ tahmin edilmektedir (DSÖ raporu tarihinde eriģilmiģtir) Dünyada yaģlıların sayısı değil, oranları da artmaktadır. Çünkü bir yandan bebek ve çocuk ölümlerinin azalması sonucu yetiģkinlik çağına eriģenlerin sayısı artarken, diğer yandan üreme düzenindeki değiģiklikler ve aile planlaması uygulamaları, yeni doğanların sayısını azaltarak, yaģlıların oranının yükselmesine neden olmaktadırlar. Üstelik yetiģkinlik çağındaki ölümler azalmakta, dolayısıyla yaģlılık dönemine eriģenlerin sayısı artmaktadır. Bireysel farklılığın yanı sıra yaģlanma sürecini etkileyen en önemli bir faktör de, sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik geliģmelerdir. Tüm bunların sonucunda doğuģtan beklenen yaģam süresi uzamıģ toplam nüfus içindeki 65yaĢ ve üzerindeki nüfus artmıģtır ( tr tarihinde eriģilmiģtir) YaĢlıların Gereksinimleri Ġnsanın temel gereksinimlerini Abraham Maslow (1943) tanımlamıģ ve tabandan yukarıya doğru hiyerarģik bir düzen içinde olduğunu belirtmiģtir. Bunlardan fizyolojik gereksinimler genellikle değiģmezken, diğerleri zaman zaman değiģim gösterir. Hastalık, stres ve kriz halleri bu gereksinimlerin 6

14 karģılanmamasından doğabildiği gibi, hastalıkla birlikte gereksinimler de değiģir. Hayat tehlike altındayken, fizyolojik gereksinimler daha ön planda tutulurken, tehlike geçince diğer gereksinimlere de dikkat edilmeye baģlanır (Tekinsoy 2005). Maslow un temel insan gereksinimleri çizelge 1 de en alttan en üste doğru sıralanmaktadır. ġekilde görüldüğü gibi insanın ilk ve en öncelikli gereksinimi fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesi gereksinimidir. Bundan sonra güven, ait olma ve saygı gereksinimi Ģeklinde ihtiyaçlar kademeli olarak artmaktadır. Bireyin yaģamında en üst gereksinimi ise kendini gerçekleģtirme gereksinimidir. Bu duruma ulaģmıģ birey kiģinin hayat akıģında tüm gereksinimlerini karģılamıģ bulunmaktadır. Fizyolojik bir varlık olarak insanın, yaģamın devamlılığını sürdürebilmesi için temel insan gereksinimlerinin mutlaka karģılanması gerekmektedir. Gereksinimler hiyerarģik sırada önceliklere göre dizilmiģlerdir. YaĢamı sürdürmeye yönelik ihtiyaçlar en büyük önceliğe sahiptir. Daha sonra gelenler ise sevgi ve ait olma, kendine saygı gibi duygusal ve psikolojik gereksinimlerdir(sayın 2006). Çizelge1.1.Maslow un Temel Ġnsan Gereksinimleri (Tekinsoy 2005). YaĢlıların gereksinimleri ve ihtiyaçları yaģları ilerledikçe artmakta ve temel insan gereksinimleri yanında yaģlı birey; fiziksel kapasitedeki yetersizlik, eģin, sevdiklerinin kaybı, rol değiģiklikleri, sosyal ağın küçülmesi gibi nedenlerle günlük yaģam aktivitelerini sürdürmede güçlük ve yalnızlık yaģamaktadır (Tel ve ark 2006). 7

15 Tıbbı gereksinimler YaĢlılık, çeģitli beden sistemlerinde gerilemeleri ve her bir biyolojik sürecin etkinliğinde azalmayı beraberinde getiren bir süreçtir(atalay ve ark 1992). En sık görülen geriatrik problemler ise Ġngilizce baģ harfleri dikkate alınarak yaģlılığın 7 "I" sı olarak ifade edilmiģtir. Bunlar; 1. Intellectual failure (BiliĢsel yetersizlik) 2. lmmobility (Hareketsizlik) 3. Instability (Dengesizlik) 4. Incantinence (Ġnkontinans) 5. Insomnia (Uykusuzluk) 6. Iatrogenic Problems (Ġyatrojenik sorunlar) 7. Involvement of families (Ailenin katılımı) YaĢlılıkta yaģanılan bu sağlık sorunları, daha önce ifade edildiği gibi normal biyolojik gerilemelere, kayıplara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Biyolojik alanda yaģanılan kayıplar, fonksiyonel olan tüm organlarda az ya da çok değiģimlere neden olmakta, dolayısıyla yaģlının beden direncini azaltıp, hastalıklara yakalanma riskini artırmaktadır. Böylece yaģlılıkta pek çok kronik hastalıklar birbirini etkileyerek klinik tablonun değiģmesine yol açmaktadır. Genellikle 65 yaģ ve üzerindeki kiģilerin %90'ının bir kronik hastalığı olduğu, bunların %35'inde 2, %23'ünde 3 ve %15'inde 4 ya da daha fazla hastalığın bir arada bulunduğu bildirilmektedir (KoĢgeroğlu 1992). DeğiĢen Dünya ve geliģen sağlık hizmetleri, sağlığın bütüncül ele alınması gerekliliğini, maliyet etkinliğini göz önünde bulundurmayı, sadece hastalık ve tedavi değil kiģiyi etkileyen tüm unsurların ve kiģinin sağlık ve hastalığına bakıģ açısının da değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır (Hendry ve McVittie 2004, Demirağ 2009). Bu nedenle, kiģinin sağlık durumunu belirlemede nesnel göstergelerin yanında, kendi sağlık ve hastalığını nasıl algıladığını açıklayan ve öznel bir gösterge olan yaģam kalitesi kavramı giderek önem kazanmaktadır (Demirağ 2009). YaĢlanmaya bağlı olarak bireyler birçok sağlık sorunu ile karģı karģıya gelmekte ve bunların olumsuz etkileriyle günlük yaģamlarını bağımsız olarak sürdürmekte güçlük yaģamakta, çevrelerine bağımlı duruma gelmektedirler (Tel ve 8

16 ark 2006). YaĢlıların gereksinimleri nedeniyle yaģlı hasta izlemi kendine özgü farklılıklar içermektedir. Kronik hastalığı olan yaģlı sayısı artmakta, tedavilerdeki geliģmeler nedeniyle hastalar tam olarak iyileģmese de yaģam süresi uzamaktadır. Bu durum kiģinin yaģam kalitesinin yaģla beraber değiģmesine neden olmaktadır. Ancak bu hastalıklar yetilerde belirgin azalmalara neden olmaktadır (DiĢcigil 2007). Özellikle bu durum kronik hastalıklar yaģlı bireylerin enstrümantal desteğe olan ihtiyaçlarının ve yalnızlık yaģama oranlarının artmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra yaģlı bireyin yaģadığı ortam ve sosyo-kültürel özellikler de onun tercihlerini etkilemektedir. Ülkemiz gibi geliģmekte olan ülkelerde hızlı bir sosyal değiģim yaģanmakta, büyük kentlere göç gibi bazı nedenlerle geleneksel aile tipi değiģmektedir. Bu koģullar yaģlıların çocukları ile birlikte yaģlanmalarını güçleģtirmekte ve sosyal, ekonomik destekten yoksun, yalnız yaģayan yaģlı sayısı artmaktadır (Tel ve ark 2006). YaĢlanan toplumun gereksinimleri de zaman ilerledikçe değiģmekte farklılık göstermektedir. Özellikle yaģlılık döneminde artan kronik hastalık görülme sıklığına bağlı olarak sağlık hizmet kullanımı diğer dönemlere göre daha fazladır. Sağlık hizmetlerinde tedavi edici hizmetlerin yanında koruyucu sağlık hizmetlerinin yaģlılık döneminde ayrı bir önemi vardır. Bu hizmet sürecinde ise yaģam kalitesi kavramı giderek daha büyük ve önemli bir yer kaplamaktadır. YaĢlı bireylerde amaç yaģam kalitelerini en yüksek düzeyde tutmak ve bu durumu geliģtirebilmek için gerekli önlemleri almak olmalıdır. YaĢam kalitesini etkileyen pek çok faktör vardır (Baysan 2008). Bağımlılık düzeyi sürekli artan yaģlı nüfus ile ilgili Japonya da yapılan bir araģtırmada, hastanede yatan hastaların %31,2 sini 70 yaģın üzerindekilerin oluģturduğu ve ortalama hastanede kalıģ sürelerinin 105 gün olduğu saptanmıģtır. Diğer bir araģtırma 11 ülkede yapılmıģtır ve buna göre sağlık ve sosyal hizmet kurumlarını kullanımı genel popülasyon içindeki oranlara göre beklenenden üç, dört kat fazladır (Mandıracıoğlu 1992). Yapılan araģtırma yaģlı nüfusun fazla olduğu bir ülkede yapılmıģtır. Ancak dünyadaki teknolojik geliģmeler insan ömrünün nasıl daha sağlıklı bir Ģekilde uzatılması yönündedir. Hızlı teknolojik değiģmeler ve demografik araģtırmalar gösteriyor ki dünya artık yaģlanmakta ve daha da yaģlanacaktır. 9

17 Gayri iradi risklerin içinde bulunan bakıma muhtaçlık riski yaģlanmaya bağlı olarak ortaya çıkmakta ve önemli sosyal risklerin içinde bulunmaktadır. Özürlülük, yaģlılık, hastalık veya malullük risklerinin ortaya çıkmasıyla her zaman bakıma muhtaçlık ortaya çıkmayabilir. Tıbbı tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sayesinde rahatsızlığın giderilmesi ve azaltılması mümkün olabilmektedir. Tedavinin sonuç vermemesi halinde bakıma muhtaçlık sürekli hale gelebilmektedir. KiĢi bir kez bakıma muhtaç hale geldikten sonra sürekli olarak baģkalarına bağımlı olmaktadır. Sosyal gereksinimler YaĢlı birey, sevilen birinin kaybı veya akrabaların ölümü, iģe yaramadığını hissetme, emeklilikle birlikte iģ yaģamındaki, çevrenin ve arkadaģların kaybı, kendini yalnız hissetme gibi ruhsal sorunlarla karģı karģıya kalmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerde, sanayileģme ve kentleģme nedeni ile köyden kente göç, kentleģme ile birlikte azalan iliģkiler, kadının eğitim düzeyinin yükselmesi ile çalıģma hayatına girmesi, gençlerin öğrenim ve evlenme nedeniyle evden ayrılmaları, geniģ ailenin yerini çekirdek aile tipinin alması gibi nedenlerle ailelerin yaģlılara sağladığı destekler azalmaktadır. Bu Ģartlarda yaģayan yaģlı bireylerin evde bakım sorunlarının gündeme geldiği kaynaklarda belirtilmektedir (Akal 2005). Biyo-psiko-sosyal bir varlık olarak tanımlanan insan için hastalık durumu, çok boyutlu bir olgu, bir yaģam, kimlik ve varoluģ krizidir. KiĢinin dengesini, uyumunu bozar. Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden zorlanmalara neden olur. Hastalık durumu, iyi oluģ halinin geçici bozulmasından, yeti yitimine, beden bütünlüğünün ve iģlevselliğinin bozulmasına neden olabilecek, hatta bireyin yaģamını yitirmesi ile sonuçlanabilecek düzeyde olabilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bakımı; kendi kiģisel bakımını sağlama, yaģam kalitesini sürdürme kapasitesinde olmayan, kiģisel tercihlerini kullanmada ve yaģamının devamının sağlanmasında aile, akraba veya tıbbı, sosyal ve diğer uzmanların desteğine gereksinim duyulan etkinlikler olarak tanımlamaktadır. Yatağa bağımlı olarak hayatını devam ettirenler her durumda her türlü bakıma ihtiyaç duyan nüfus grubunu oluģturmaktadır (Mandıracıoğlu 1992). Sebepleri, ortaya çıkıģ Ģekli ve tezahürleri farklı da olsa herkes, bakıma muhtaç hale gelebilmektedir. Bu boyutuyla bakıma muhtaçlık, bireysel anlamda bir 10

18 sosyal risk türüdür. Bakıma muhtaç kiģilerin psiko-sosyal durumları, sadece kendilerini ilgilendiren bir sorun olmaktan çok, baģta aile fertleri olmak üzere sosyal çevrelerini de ilgilendiren toplumsal bir mesele olarak gün ıģığına çıkmaktadır (Oğlak 2008). Sosyal gereksinimler içinde yatağa bağımlı olarak hayatını devam ettiren en önemli nüfus grubunu oluģturan yaģlı bireylerin ihtiyaçları ön plana çıkmaktadır. Sosyal gereksinimlerin en önemli olanını barınma ihtiyacı oluģturmaktadır. Yatağa bağımlı bir kiģinin ilk ihtiyacı tıbbi, ikincisini ise barınma ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. YaĢlı bakımında aile önemli bir toplumsal kurumdur. Ancak; aile çocukların bakımı için tam anlamı ile etkili toplumsal kurum olduğu halde bağımlı yaģlılar için her zaman, her yerde aynı olumlu durumu gösterememektedir. Bu nedenle yaģlının bakılması ve barınacak yer sağlanması için kurumsal bakıma ihtiyaç vardır (Ek 2007). Devletin yaģlılara kurumlarıyla güvence sağlayamadığı Türkiye gibi geliģmekte olan ve az geliģmiģ ülkelerde aile kurumu, yaģlı bakımında önemli bir rol oynamaktadır. Ekonomik gelir seviyesinin düģüklüğü, yaģlıların huzurevlerine kabul edilmesini zorlaģtırmakla birlikte, aileler açısından yaģlı ebeveynlerine bakmak ve bunun karģılığında onların emekli maaģlarından yararlanmak Türkiye için yaygın bir durum olarak göze çarpmaktadır. Yine de kentlerde çekirdek aile yapısının yaygınlaģması pek çok yaģlıyı yalnızlığa itmekte, yoksul kesimlerde de çocukları tarafından terk edilmiģ yaģlıların sayısı artmaktadır. Bu sebeple, yaģlıların barınma ve bakım sorunlarını çözecek kurumlara her zaman ihtiyaç duyulmaktadır (Tekinsoy 2005). Ülkemizde, devletin bakım hizmetleri sağlamadaki yetersizliği ve bakım hizmetlerini veren kuruluģların maddi açıdan getirdiği ek külfet nedeniyle bakıma muhtaç bireylerin bakımı büyük ölçüde aile üyeleri ve/veya gönüllü bakıcılar tarafından yürütülmektedir (Görgün 2000). 11

19 Yatağa bağımlı olan bir kiģi bedenen değil aynı zamanda psikolojik olarak değiģik davranıģlar gösterebilmektedir. Gençliğe, güzelliğe, yüksek mevkili iģlere, toplumsal sınıf ve statüye büyük önem veren, kendini geleceğe endeksleyen günümüz dünyasında yaģlanma ve ölüm yok sayılmakta ve mevcut değer sisteminde bu kavramlara yer verilmemektedir. Bu süreçte yatağa bağımlı kiģi kendi kendine kalmakta ve sosyal izolasyon ile karģı karģıya kalmaktadır (Yılmaz 2008). Sosyal gereksinimlerin karģılanmasında hedef kitlesi insan olan ve insanın toplumda sağlıklı geliģim gösterebilmesi için çaba gösteren beģeri bilimlerde görev yapan yetiģmiģ insan gücüne ihtiyaç bulunmaktadır. Ekonomik gereksinimler Yatağa bağımlı hale gelip çalıģamaz duruma gelen kiģinin gelirinde önemli azalmalar meydana gelmektedir. Sosyal güvencesi olmayan kiģinin bu sorunla karģı karģıya olması ise ekonomik ihtiyacın daha da artmasına neden olmaktadır. Ekonomik sıkıntılar kiģinin sağlığını, beslenmesini etkileyerek daha farklı sağlık sorunlarının doğmasına neden olmaktadır. Ekonomik yetersizliği olup yatağa bağımlı olan kiģinin en önemli sığınacağı birimlerin baģında devletin yataklı tedavi hizmeti veren kurumları gelmektedir. Bu hizmetleri yürüten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına önemli görevler yüklenmiģtir. Ekonomik geliģme bakım hizmetlerinin profesyonelleģmesini ve geliģmesini sağlayacaktır. Ekonomik geliģmiģliğin artması ve bakım hizmetlerinin çeģitlenmesi bu alanda hizmet verecek özel ücretli bakım kurumlarını artıracak ve hizmetler çeģitlenecektir. Bağımlı olmuģ bireyin en önemli gereksinimlerinden bir tanesi de sosyal güvenlik gereksinimidir. Sosyal güvenlik kiģinin sağlığının devamı için gerekli tıbbı tedaviyi sağlamakta ve kiģinin ekonomik kayba uğramasını engellemektedir. Ülkemizde sosyal güvenlik Ģemsiyesi, son kanun değiģikliği ile tüm nüfusu kapsamıģ ve nüfusun tamamı sosyal güvenlik Ģemsiyesi altına alınmıģtır. 65 yaģını geçmiģ ve herhangi bir sosyal güvencesi olmayan ve muhtaç olan kiģilere sosyal güvenlik kurumu belli miktarda maaģ bağlamakta ve ücretsiz sağlık hizmeti sunmaktadır sayılı 65 yaģını doldurmuģ muhtaç güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaģlarına aylık bağlanması hakkındaki kanun kapsamında yapılan uygulamalar nüfusun önemli bir kısmını etkilemektedir. 12

20 Gelir durumunun kötü olması yaģlıların kötü yaģam kalitesine sahip olmalarına neden olan önemli bir faktördür. Bu durumda olan yaģlılarda sağlık sorunu olanların ilerleyen sorunları fark edilememektedir. Beslenme sorunları da yaģamaları kaçınılmazdır. Bu olumsuzluklara rağmen bu yaģlıların çoğu bağımsızlıklarını korumak istemektedirler ve birine bağımlı olma korkusu yaģamaktadırlar bu durumda onları yalnız yaģama yönünde destekleyici bir rol oynamaktadır. Hizmet sunumu özellikle yalnız yaģayan yaģlılarda sorunlu olmaktadır (Baysan 2008). 1.2.YaĢam Kalitesi, YaĢam Doyumu, Kaliteli ve Aktif YaĢlanma ve YaĢlılarda Benlik Saygısı Kavramlarına Genel BakıĢ YaĢam kalitesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlığı, sadece bir hastalığın veya sakatlığın olmaması değil, aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir huzur ve iyilik hali Ģeklinde tanımlamaktadır (Eser ve ark 2005). DSÖ nün tanımına göre yaģam kalitesi; kiģinin yaģadığı kültür ve değer sistemleri çerçevesinde amaçları, beklentileri, standartları ve ilgileri ile iliģkili olarak yaģamdaki pozisyonunu algılayıģ biçimidir. Sosyal, ruhsal ve bedensel iyilik halini gösteren yaģam kalitesi kültür, değer yargıları, kiģinin konumu ve amaçlarına bağlıdır. Bu kavram, yaģam Ģartları ile elde edilebilecek kiģisel doyumun düzeyini etkileyebilen hastalıkların ve günlük yaģamın fiziksel, ruhsal ve toplumsal etkilerine verilen kiģisel tepkileri kapsamakta ve günlük rolleri içeren iģlevsel yeterlilik, toplumsal iliģkilerde iyilik hali, somatik yakınmalar ve yaģamdan alınan doyumu ortaya koymaktadır (Eser 2002). YaĢam kalitesi tanımının hayatın birçok yönünü içermesi gerektiği konusunda fikir birliğine varılmıģtır, ancak bu yönlerin ne olması gerektiği hala tartıģılan bir konudur. En geniģ tanımlamalardan birisi Patrick ve Erickson tarafından yapılmıģtır. Yazarlar, ölüm ve yaģam süresi, yetersizlik, fonksiyonel (sosyal, psikolojik ya da fiziksel) durum, sağlık algılaması ve sosyo-kültürel dezavantajları içeren temel bir kavram tanımlamıģlardır (Yücel 2008). YaĢam kalitesi teriminin kullanıldığı ilk makale 1966 yılında hemodiyaliz hastaları hakkında yayınlanmıģtır. Gene aynı yılda ilk defa yaģam kalitesi hakkında 13

21 yapılan meme kanserli hastaları hedefleyen bir araģtırma yayımlanmıģtır. Gene ilk defa sadece yaģam kalitesi hakkında yazı kabul eden bir dergi Social Ġndicators Research 1974 yılında yayımlanmaya baģlamıģtır (ToktaĢ 2007). YaĢam kalitesi sübjektif ve karmaģık bir kavramdır. Günümüzde artık kabul gören bunun fiziksel, fonksiyonel ve sosyal sağlıktan oluģan çok boyutlu bir kavram olduğudur. Bu kavramın içine çok açık olarak yaģama bağlılık, ağrı, anksiyete, depresyon ve diğer davranıģsal fonksiyonların da katılması kabul görmektedir (ToktaĢ 2007). YaĢlıların yaģam kalitesini etkileyen unsurlar YaĢam kalitesinin birçok bileģeni bulunmaktadır. Bunlar; sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma, yeterli beslenme ve korunma, sağlıklı bir çevre, hak, fırsat ve cinsiyet eģitliği, temel ve yardımcı günlük yaģam aktivitelerini (GYA)yerine getirebilme, saygınlık ve güvenlik vs.dir. Bu bileģenlerin birinin bile eksikliği, kiģinin ben kaliteli bir yaģam sürüyorum duygusunu zedeler. Sürdürülebilirlik, yaģam kalitesi için hem bir ön koģul hem de onun ayrılmaz bir parçasıdır. Hangi düzeyde olursa olsun yaģam kalitesi ve kalitedeki iyileģme sürdürülebilir olmalıdır; aksi taktirde kalite düģecek ve gelecek kuģaklar için durum daha kötü olacaktır. YaĢam kalitesi insanların fiziksel, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karģılanmasıyla sağlanır (Yücel 2008). YaĢam, bedenin temel gereksinimlerinin karģılanmasını gerektirir ve yaģam kalitesi, farklı bireylere hayatlarının farklı dönemlerinde farklı Ģeyler ifade eder. YaĢlanma ile yaģam kalitesinde öncelik tanınan boyutlar da değiģir (Boswell ve ark 1997). Bir bireyin yaģam kalitesini yalnızca onun öznel yaģam niteliğinden yola çıkarak saptamak mümkün değildir. YaĢam kalitesini belirlerken bireyin içinde yaģadığı toplumdaki sosyal sistemler (aile, eğitim, politika, çalıģma hayatı, ekonomi, inanç sistemi, kültür ve değerler sistemi, sosyal refah sistemi vb.) ile olan iliģki ve etkileģimini de göz önünde bulundurmak gerekir çünkü insan, biyo-psiko-sosyal boyutu olan, kültürel bir varlıktır. DavranıĢlarıyla çevresini etkilediği gibi, aynı zamanda içinde bulunduğu çevresel sistemlerden de etkilenir (DanıĢ 2009). Bu nedenle yaģam kalitesini belirlerken objektif ve sübjektif göstergelerin her ikisinden 14

22 de yararlanılmaktadır. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve ulaģım sistemleri, milli gelir, istihdam oranları, sosyal ve fiziksel çevre, tasarruf ve yatırımlar, beslenme biçimleri, güvenlik, sosyal olanaklar, serbest zaman değerlendirme olanakları, boģanma ve suç oranları, makro ekonomik göstergeler, yaģam koģulları, yaģam düzeyi, kentleģme oranı literatürde en sık rastlanan objektif yaģam kalitesi göstergelerindendir. YaĢlıların yaģam kalitesini değiģtiren unsurlar Mc Daniel ve Bach, yaģam kalitesinin dört temel özelliğinden bahsetmektedirler. Bunlar; a. dinamik özelliği (zaman içerisinde değiģim gösterebilmesi), b. çok boyutluluk, c. interaktif olması (bireyler ve çevre ile olan etkileģimden etkilenmesi), d. bireyin beklentileri ve yaģamındaki olaylara uyum göstermesidir. YaĢam kalitesinin tanımlanmasında yaģanan problemlerin bir kısmı bu alanda çalıģan kiģilerin farklı açılardan yaklaģımlarından doğmaktadır. Örneğin; sosyal bilimler alanında çalıģanlar daha çok psikolojik ve sosyal iyilik hali üzerinde dururken; sağlık bilimleri biyolojik, psikolojik ve klinik sonuçlar açısından değerlendirme yapmaktadır. YaĢam kalitesini, engelliliğin sübjektif algılanması olarak değerlendirmek bu kavramın tanımlanmasını kolaylaģtırıcı bir yaklaģımdır (Mc Daniel ve ark 1994). YaĢam kalitesinin dört farklı boyutu bulunmaktadır (Eser 2004). Bunlar sırasıyla; 1- KiĢisel içsel alan (değerler, inançlar, arzular, kiģisel hedefler, sorunlarla baģa çıkma vb.), 2- KiĢisel sosyal alan (aile yapısı, gelir durumu, iģ durumu, toplumun tanıdığı olanaklar vb.), 3- DıĢsal doğal çevre alanı (hava, su kalitesi, tabiat örtüsü, çevre kirliliği vb.) 4- DıĢsal toplumsal çevre alanı (kültürel, sosyal ve dini kurumlar, toplumsal olanaklar, okul, sağlık hizmetleri, güvenlik, ulaģım, alıģveriģ vb.)dır. Görüldüğü gibi birden fazla boyutu olan yaģam kalitesinin, ilerleyen yaģla birlikte bozulmaya eğilimli olduğu bildirilmiģtir. YaĢlanma ile birlikte ortaya çıkan kronik hastalıklar, fiziksel yetersizlikler, ağrılar ve biliģsel bozuklukların (Telatar ve Özcebe 2004) yanı sıra emeklilikten sonra gelir düzeyindeki düģüģ, bakım, beslenme, 15

23 yalnızlık ve sosyal izolasyon, ayırımcılık, ihmal ve istismar gibi yaģlılık döneminde karģılaģılan kimi sorunlar (DanıĢ 2004), azalan yaģam beklentisi ve yakınların kaybı (Emiroğlu 2007) yaģlı bireylerin yaģam kalitelerinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır YaĢlının Sağlık Durumu ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi Sağlık, yaģam kalitesi kavramının çok önemli bir boyutudur (Ercan 2010). Sağlıkla ilgili yaģam kalitesi kavramı yaģam süresinin uzaması ve yeni tedavi alternatiflerinin uygulanmaya baģlaması ile sıklıkla çalıģılan konulardan biri haline gelmiģtir. YaĢam kalitesi ve sağlıkla ilgili yaģam kalitesi kavramları birbirleriyle yakından iliģkili kavramlardır. YaĢam kalitesinin tüm boyutları sağlıkla ilgili yaģam kalitesini de belirler ve bunları birbirinden ayrı düģünmek olanaksızdır (Müezzinoğlu 2004). Sağlıkla iliģkili yaģam kalitesi kavramının kiģinin kendisini iyi hissetmesi, sağlık durumuna genel bir çerçeveden bakıģ açısı ile ilgili olduğu belirtilmektedir (Peel ve ark 2007). Aktif yaģlanmanın belirleyicilerinden düzenli fizik aktivitede bulunmak iģlevselliğin korunması için baģlıca koruyucu yöntem olarak ön plana çıkmaktadır (Çiftçili 2012). Fizik egzersiz, fiziksel zindeliğin bir ya da birden fazla bileģenini artırmak amacı ile yapılan planlanmıģ, yapılandırılmıģ ve tekrarlayıcı hareket olarak tanımlanmaktadır (Paterson 2007). Fizik egzersiz tüm yaģlarda çok önemli yarar sağlamakta, bağımsız yaģam yıllarını arttırmakta, yeti yitimini azaltmakta, kronik hastalık riskini azaltmakta, orta ve ileri yaģtaki bireylerin yaģam kalitesini arttırmaktadır (Chodzko 2009). Yapılan tüm araģtırmalara rağmen yaģlılarda fiziksel egzersizin istenen seviyede olmadığı araģtırmalarda bulunmaktadır. Fizyolojik değiģkenler üzerine tüm etkilerinin yanı sıra egzersizin, psikolojik parametreler üzerinde de çeģitli etkilerinin olduğunu gösteren kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır. Genel psikolojik iyilik haline olumlu etkisi bulunmaktadır. Fiziksel zindelik ve aerobik egzersiz klinik depresyon ve anksiyete riskini azaltmaktadır. Bunun yanı sıra biliģsel iģlevler ve demans da azalmaktadır. Ayrıca yüksek 16

24 yoğunlukta direnç egzersizlerinin klinik depresyon tedavisinde etkili olduğu gösterilmiģtir (Çiftçili 2012) YaĢlının Fiziksel Çevresi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢlıların yaģam kalitesini arttıracak bir yaģam ortamı sağlamak, günlük yaģantıyı baģarıyla yürütebilecek bir çevre oluģturmak, yaģamı daha anlamlı bir hale getirmede oldukça önemlidir. YaĢlıların nerede, nasıl yaģadığı, yaģadığı yerin niteliği ve düzenlenmesi onların yaģam kalitesini iyileģtirici rol oynamaktadır (Bulduk 2007). Fiziksel çevrenin yaģam kalitesini olumlu yönde etkilediği araģtırmalarda tespit edilmiģtir (DanıĢ 2009). YaĢam kalitesinin, ekonomik ve sosyal refahla birebir iliģki içerisinde olduğu kabulüne bağlı olarak, yaģam kalitesine konu olan unsurlar, politik alanda her geçen gün önem kazanmaktadır. YaĢam kalitesinin politik alanda öneminin artmasının sebebi, insanların yaģamlarının salt ekonomik yapıdan ve iliģkilerden etkilenmediğinin anlaģılmıģ olmasıdır. Sosyal refah düzeyini etkileyen sosyo-kültürel ve çevresel faktörlerin öneminin ayrımına varılmıģ olması, gayrisafi milli hasıla gibi sadece ekonomik göstergelerin yanı sıra, toplumun genel refah ve sağlık düzeylerini ortaya koyan diğer faktörleri de konu alan araģtırmaların yoğunlaģmasına sebep olmuģtur. YaĢam kalitesi alanında yoğunlaģan araģtırmaların odak noktasını ise, insanlar ve gündelik hayatın süregeldiği çevre arasındaki iliģki oluģturmaktadır (Selma 2004). Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlıklı bir çevrenin ve sağlıklı bir toplumun oluģturulabilmesi için gerekli olan Ģartlar fiziksel çevrenin ve konut çevresinin kalitesinde temizlik ve güvenliğin esas alınması gerektiğini hatırlatmaktadır. Konut koģulları ve konut çevresinin özellikleri yaģam kalitesinin en önemli göstergelerinden biridir. YaĢam kalitesi araģtırmaları sonuçları konut çevreleri tasarımlarına doğrudan yansır. YaĢam kalitesi açısından konut çevresinin hem fiziksel hem de sosyal boyutunun ele alınması gereklidir. Sosyal birleģmenin sağlanması yaģam kalitesinin yükseltilmesi açısından önemlidir (Türkoğlu 2004). Huzurevlerinde konut ve yaģlılar için düzenlenmiģ alanlar yaģam kalitesini etkilemektedir. YaĢlının bulunduğu sosyal çevre ve çevresel etki alanları kiģinin yaģam kalitesini etkileyebildiği araģtırmalarda bulunmaktadır. 17

25 1.2.4.YaĢlının Sosyal Çevresi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi Dünya da ve ülkemizde değiģim ve geliģmelerle paralel olarak sosyal hizmet sunumunda değiģiklikler yaģanmaktadır. GeçmiĢte öncelikli olarak muhtaç durumda olan yaģlıların bakımı temel hedef olarak benimsenmiģti. Ancak günümüzde bu yaģlıların bakımının yanı sıra yaģlının yaģam kalitesinin artırılarak sağlıklı ve aktif yaģlanma sürecini devam ettirmesi kurumların hedefi olmuģtur. YaĢlının en süt seviyede sosyal hayata katılımı ve bu katılımı devam ettirmesi hedeflenmektedir (Yağcıoğlu 2012). Toplumsal değiģmeyle birlikte aile kurumunun da değiģtiği ve farklı özellikleri bünyesinde barındırdığı görülmüģtür. Ailenin farklılaģması, geleneksel toplumda ailenin üstlendiği rollerin bir kısmını farklı kurumlara aktarmasına yol açmıģtır. Huzurevleri sayı ve nitelik açısından bir toplumun geliģmiģlik düzeyini gösterirken, yaģlıların huzurevinde kalmaları konusunda kültürel ve kiģisel görüģ farklılıkları olmaktadır. GeçmiĢ toplumlara göre huzurevleri daha fazla kabul görmesine karģılık, yaģlıların büyük bir kısmı da huzurevlerinde kalmayı istememektedirler. Bu Türk toplumunun geçmiģten günümüze taģıdığı kültürel mirasından kaynaklanmaktadır. Modern toplumun yapısal organizasyonunda yaģlı bireyler için tanınmıģ belli bir yer yoktur. Modern yaģlı kimseye yük olmak istememesinden dolayı bu kurumlardan yardım almaktadır. Modern toplumun genel ideolojisi, ekonomi ile Ģekillendiğinden ve yaģlı bireyler ekonomik anlamda katkı sağlayamadıklarından ötürü yaģlılık, ciddi bir problem olarak algılanmıģtır (Mandıracıoğlu 2004). YaĢlı bireylerin sosyal ağları onları yaģam döngüsü içinde memnuniyet durumunu etkilemektedir. Yalnızlığın yaģlı insanlar arasında yaygın olduğuna inanılır. YaĢlı yetiģkinlerin sosyal ağ araģtırmalarında, ağı belirlemek için genellikle birkaç kıstas kullanılır. Bu kriterler; ağdaki insanların sayısı, ağın oluģumu, diğer ağ üyeleriyle görüģme sıklığı, mekânsal yakınlık ve sosyal iliģki doyumudur. Sosyal desteğin elde edilebilirliği ve sosyal ağın varlığı, duygusal destek sağlayıcı bir kaynak olabilir. Aynı zamanda bunlar benlik saygısının ve kontrol duygusunun artmasına neden olabilir. Aile, arkadaģ ve komsular, yaģlı insanlara önemli destek kaynaklarıdır. Bireylerin yaģamlarında akrabalar desteğin ilk kaynağıdır, bunu 18

26 arkadaģ ve komsular gibi akraba olmayanlar izler. EĢ ve çocuk desteği olmayan yaģlılar akraba olmayan kiģilere yönelirler (Annak 2005). AraĢtırmalar sosyal destek sistemleri güçlü olan bireylerin yaģam doyumunu ve doğal olarak yaģam kalitesini olumlu yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Sosyal destek ile yaģam doyumu arasında pozitif bir korelasyon bulunmuģtur (Altıparmak 2009) YaĢlının Ekonomik Seviyesi ile YaĢam Kalitesi ĠliĢkisi YaĢam kalitesi genel anlamda bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik hali olarak da ifade edilmektedir. Bu iyilik halinin devamlı olması için kiģiye gerekli olan asgari gelir kiģinin yaģam kalitesini etkilemektedir. Kalite; iģletme yönetiminde iģleri doğru ve zamanında yapmak, müģteriyi memnun etmek anlamında kullanılır. BaĢka bir tanımda ise amaçlanan ile gerçekleģtirilen arasındaki uyum olarak tanımlanır (Baran 2008). YaĢlılık bir kayıp dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu kayıplardan en önemlileri ise kiģinin ekonomik gelir getirici faaliyetten uzaklaģması ve tüketici bir konuma gelmesidir. KiĢi geçmiģ yaģantısında tasarruf yapma eğilimi içinde olmadığı dönemlerde yaģlılıkta ekonomik gelir azlığından yaģamında yaģamıģ olduğu konfor ve güven ortamı kaybolma riski her zaman bulunmaktadır. Yapılan araģtırmalarda kiģilerin ekonomik gelir seviyesi ile yaģam kalitesi arasında anlamlı iliģkiler olduğunu göstermektedir. KiĢinin gelir seviyesi yaģam kalitesini olumlu etkilemektedir. KiĢinin öz bakım gücünün artması, maddi olarak gelir sahibi olması kiģiyi olumlu etkilemektedir. Maddi gelir varlığı yaģlılıkla birlikte kaybolan yeti yitimlerini bir baģkasının desteği ile devam ettirmesini ve bağımlılık seviyesini azaltması yönünde olumlu katkı vermektedir (Yağcıoğlu 2012) YaĢam Doyumu, Kaliteli ve Aktif YaĢlanma Ġlk kez 1961 yılında Neugarten, tarafından ortaya atılan "yaģam doyumu" kavramı daha sonra pek çok araģtırmacıya yol göstermiģtir. YaĢam doyumunu tanımlamak için önce "doyum" kavramının açıklanması uygun olacaktır. Doyum, beklentilerin, gereksinimlerin, istek ve dileklerin karģılanmasıdır. "YaĢam doyumu" ise, bir insanın beklentileriyle (ne istediği), elinde olanların (neye sahip olduğu) karģılaģtırılmasıyla elde edilen durum ya da sonuçtur. YaĢam doyumu, kiģinin beklentilerinin, gerçek durumla kıyaslanmasıyla ortaya çıkan sonucu gösterir. YaĢam 19

27 doyumu, genel olarak kiģinin tüm yaģamını ve bu yaģamın çok çeģitli boyutlarını içerir. YaĢam doyumu denildiğinde, belirli bir duruma iliģkin doyum değil, genel olarak tüm yaģantılardaki doyum anlaģılır. Mutluluk, moral vb. gibi değiģik açılardan iyi olma halini ifade eder (Vara 1999). Neugarten yaģlılarda yaģam doyumunu belirlemek için 5 ölçüt kullanmaktadır (Vara 1999). Buna göre yaģam doyumu yüksek olan yaģlıların; 1.Günlük yaģamdaki etkinliklerden zevk alması, 2.YaĢamının bir anlam taģıması, yaģamıyla ilgili amaçlarının olması ve geçmiģ yaģamının sorumluluğunu kabul etmesi, 3.YaĢamı boyunca öngördüğü amaçlara ulaģtığı inancına sahip olması, 4.Olumlu bir "ben" imgesine sahip olması ve yaģlılığında zayıflıkları ne olursa olsun, kendini değerli bir varlık olarak kabul edebilmesi, 5.YaĢama karģı genelde iyimser bir tutum içinde olması beklenmektedir. YaĢlılar çoğu zaman güçlerinin kalmadığını düģünerek tüm iģ ve uğraģlardan kendilerini geri çekme eğilimi içinde bulunmaktadır (Özer ve Karabulut 2003). YaĢamın hazla ve olumlu duygularla renklenmesi, zenginleģmesi hemen her bireyin istediği bir durumdur. Öte yandan yaģamın acı, keder, elem, yoksunluk, engellenme, gerilim gibi pek çok kötü öğeyi barındırdığı da bilinmektedir. Bireyin öznel ve nesnel konumlarında olumsuz koģullar birçok sarsıntıya neden olmaktadır. Ġnsan bilimcileri, durumsal ve bireysel özellikleri çeģitli modellerle birlikte değerlendirerek; iyi olmanın yapısını daha fazla anlamaya çalıģmıģlardır. Ġnsanın iyilik durumunu karģılayan çok sayıda sözcüğün ve kavramın olduğu bilinmektedir. Mutluluk, haz, doyum, refah, toplumsal iyi olma, yaģam kalitesi, öznel iyi olma bunlar içerisinde öne çıkanlardır. Öznel iyi olma bireyin bakıģ açısından yaģamını değerlendirmesi anlamını içermektedir. YaĢamını değerlendiren bireyin; tepkileri, yargıları bireyin öznel iyi olma durumunu oluģturmaktadır. Bireyin kendi yaģamına iliģkin değerlendirmelerinin üç ayrı boyutu bulunmaktadır. Ancak bunların birbiriyle iliģkili genel bir boyutta sınıflanacağı öne sürülmüģtür. Bunlar, olumlu duygu, olumsuz duygu ve yaģam doyumudur. Olumlu duygu boyutunda yaģanan hazların, sevinçlerin, hoģ duygulanımların çokluğunun; olumsuz duygu boyutunda hoģ 20

28 olmayan, kötü, acı verici duyguların azlığının iyi olma açısından önemli olduğu belirlenmiģtir. YaĢam doyumu ise yaģamın geneline iliģkin biliģsel yargılamaları, değerlendirmeleri kapsamaktadır (Yetim 2001). Dünya Sağlık Örgütü aktif yaģlanmayı; kiģiler yaģlandıkça yaģam kalitelerinin düģmemesi için sağlık, topluma katılım ve güvenlik fırsatlarının en iyi düzeyde sağlanması süreci olarak tanımlamakta ve tüm bireyler için bir hak olarak savunmaktadır. Bu durum tanımdan da anlaģılacağı üzere aktif yaģlanmanın bireysel özellikler taģıdığını düģündürmektedir. Bu nedenle yaģlılık, toplumsal geliģmiģliğe, kiģinin fiziksel sağlığına, sosyal ve psikolojik durumuna bağlı bir değiģken olarak, yaģanılan çağa ve bölgeye göre farklılaģan sübjektif bir kavramdır (Ünalan 2012). YapmıĢ olduğumuz araģtırmada cinsiyetin yaģam kalitesinde belirleyici olup olmadığına bakılacaktır. Ülkemizde yapılan bazı araģtırmalarda cinsiyet ve yaģam doyumu arasında iliģki bulunamamıģtır (Ünal ve ark 2001, Çetinkaya 2004, Özer 2004, ġener 2005). Hemodiyaliz hastalarıyla yapılan bir baģka araģtırmada ise cinsiyet ve yaģam doyumu arasında iliģki bulunamamıģtır (Erdem ve ark 2004). YaĢam doyumuyla ilgili olarak yapılan birçok araģtırma, arkadaģlardan alınan doyum ile öznel iyi olma arasında olumlu iliģkilere iģaret etmiģtir (Falkman 1973, Campbell Converse ve Rodgers 1976, Mitchel 1976, Anderson 1977). ArkadaĢlık, dostluk iliģkisinin doyurucu olması; bireyin çevresinin, kendi kiģisel özellikleri ve değer tercihleri ile uyumlu olmasından kaynaklanabilmektedir (Yetim 2001). Sosyal destek ve yaģam doyumu iliģkisini inceleyen Wan ve Jaccard (1996) da araģtırmalarında sosyal destek ile yaģam doyumu arasında pozitif iliģki bulmuģlardır. Erdem ve ark (2004) nın hemodiyaliz hastalarında umutsuzluk ve yaģam doyumu arasındaki iliģkiyi inceledikleri araģtırmalarında, umutsuzluk ve yaģam doyumu arasında negatif yönde bir iliģki bulunmuģtur. AraĢtırmada 50 yaģ ve üstünde olan hastaların yaģam doyumu puan ortalaması diğer gruplara göre oldukça yüksek bulunmuģtur. 50 yaģ ve üstündeki hastaların yaģam doyumlarının daha yüksek olmasının nedeni, bu yaģtaki hastaların, genç yaģtaki hastalara göre hastalığı daha kolay kabul etmeleri, hastalığa uyum göstermeleri ve uygun baģ etme mekanizmaları geliģtirmeleriyle ilgili olabilir. Cinsiyet, medeni durum ve hemodiyalize girme süresi, yaģam doyumu üzerinde anlamlı bir farklılık 21

29 oluģturmamıģtır. Eğitim durumu ve yaģam doyumu arasında da iliģki bulunmuģtur. Üniversite mezunu olan hastaların yaģam doyumları diğer gruplardan daha yüksek bulgulanmıģtır. Hemodiyaliz hastalarının eğitim seviyesi yükseldikçe yaģamdan aldıkları doyum da yükselmektedir (Erdem ve ark 2004). Çetinkaya (2004) nın araģtırmasında da üniversite mezunlarının yaģam doyumu puanlarının lise mezunlarından yüksek olduğu görülmüģtür YaĢlılarda Benlik Saygısı Psikolojik danıģma ve psikoloji alanlarında en çok araģtırılmıģ değiģkenlerden biri olan benlik saygısını, Rosenberg (1965) bireyin kendisine karģı olumlu ya da olumsuz tutumu olarak açıklamaktadır. Benlik saygısının yüksek ve düģük benlik saygısı olarak iki boyutlu olduğunu söyler. Yüksek benlik saygısına sahip bireyler, kendilerini değerli ve saygıdeğer hissederler, ancak bu kendini üstün görme değildir; düģük benlik saygısına sahip bireyler ise kendilerinden memnun değillerdir ve kendilerini reddederler. Coopersmith (1967) ise benlik saygısını, bireyin kendisini yeterli, önemli, baģarılı ve değerli olarak algılama derecesi olarak tanımlar (Güloğlu ve Karaırmak 2010). Benlik saygısı ve kendini kabul yaģlılıkta da çok önemli olan ancak; çok kolay değiģebilen kavramlardır. Benlik saygısı bireyin toplumdaki rolü ve iliģkileri ile yakından ilgilidir. YaĢlılık ise bireyin toplumdaki rolü ve iliģkilerinde önemli değiģmelerin yaģandığı bir dönemdir. Fiziksel ve zihinsel yeteneklerdeki kayıplar yaģlı bireyin kendini kabulünü ve benlik saygısının düģmesini kolaylaģtırır, bağımlılık ve yetersizlik duygusuna neden olur (Öz 2007). Benlik saygısı kavramı öğrenilmiģ bir yaģantıdır, yaģam boyu devam eden bir süreçtir. Bireyin kendini değerli hissetmesi, yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ortaya koyabilmesi ve baģarılı olması, toplum içinde kabul görmesi ve bedensel özelliklerini benimsemesi gibi etmenler benlik saygısının oluģmasında ve geliģmesinde önemli bir yere sahiptir (Yılmaz 2000). Coopersmith benlik saygısı kavramını kiģinin kendisi hakkında ve sürekliliği olan değerlendirmesi anlamında kullanmıģtır. Bu değerlendirme kiģinin kendisi için onayladığı veya onaylamadığı bazı özelliklerle ilgilidir. Bireyin nelerin üstesinden gelebileceği, neleri baģarabileceği, nelere ne düzeyde önem verdiği gibi özellikleri ile 22

SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ. MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY

SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ. MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY GİRİŞ ÇalıĢmak yaģamın bir parçasıdır. YaĢamak nasıl bir insan hakkı

Detaylı

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi ÇOCUK ÇEVRE ĠLIġKISI Ġnsanı saran her Ģey olarak tanımlanan çevre insanı etkilerken, insanda çevreyi etkilemektedir.

Detaylı

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir.

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir. Durumsallık YaklaĢımı (KoĢulbağımlılık Kuramı) Durumsallık (KoĢulbağımlılık) Kuramının DoğuĢu KoĢul bağımlılık bir Ģeyin diğerine bağımlı olmasıdır. Eğer örgütün etkili olması isteniyorsa, örgütün yapısı

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ahmet ÖZKAN tarafından hazırlanan Ġlkokul ve Ortaokul Yöneticilerinin

Detaylı

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, GERİATRİ 1 Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde, zamanın

Detaylı

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale Prof. Dr. Serap NAZLI Okul psikolojik danışmanları okullarda hangi PDR etkinliklerini uygular? PDR etkinliklerinin genel amacı nedir? Doğrudan-Dolaylı Müdahaleler

Detaylı

BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU

BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU GOÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Tokat Halk Sağlığı Müdürlüğü BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU Yalçın Önder¹, Rıza Çıtıl¹, Mücahit Eğri¹,

Detaylı

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI)

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) Kanser hastalığının yol açtığı strese verilen yanıt, sergilenen uyum

Detaylı

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ *Derya BaĢaran ** Özlem ġahin Altun *Diaverum Özel Merzifon Diyaliz Merkezi **Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Psikiyatri HemĢireliği AD GİRİŞ

Detaylı

www.binnuryesilyaprak.com

www.binnuryesilyaprak.com Türkiye de PDR Eğitimi ve İstihdamında Yeni Eğilimler Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK Türk PDR-DER Başkanı 16 Kasım 2007 Adana Türkiye de Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri Başlangıcından günümüze

Detaylı

ÖZEL SPOR MERKEZLERİNDEKİ İŞLETME SORUNLARININ İNCELENMESİ (Ankara İli Örneği) Doç. Dr. Hakan SUNAY Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

ÖZEL SPOR MERKEZLERİNDEKİ İŞLETME SORUNLARININ İNCELENMESİ (Ankara İli Örneği) Doç. Dr. Hakan SUNAY Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ÖZEL SPOR MERKEZLERİNDEKİ İŞLETME SORUNLARININ İNCELENMESİ (Ankara İli Örneği) Doç. Dr. Hakan SUNAY Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi GİRİŞ-AMAÇ Günümüzde teknolojik gelişmeler, bilim alanındaki

Detaylı

BĠR DEVLET HASTANESĠNDE ÇALIġANLARIN HASTA VE ÇALIġAN GÜVENLĠĞĠ ALGILARININ ĠNCELENMESĠ. Dilek OLUT

BĠR DEVLET HASTANESĠNDE ÇALIġANLARIN HASTA VE ÇALIġAN GÜVENLĠĞĠ ALGILARININ ĠNCELENMESĠ. Dilek OLUT BĠR DEVLET HASTANESĠNDE ÇALIġANLARIN HASTA VE ÇALIġAN GÜVENLĠĞĠ ALGILARININ ĠNCELENMESĠ Dilek OLUT Tıp biliminin ilk ve temel prensiplerinden biri Önce Zarar Verme ilkesidir. Bu doğrultuda kurgulanan sağlık

Detaylı

Sağlık Psikolojisi-Ders 1 Psikoloji-Sağlık Psikolojisi

Sağlık Psikolojisi-Ders 1 Psikoloji-Sağlık Psikolojisi Sağlık Psikolojisi-Ders 1 Psikoloji-Sağlık Psikolojisi Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Psikoloji Psikoloji: Gerek birey düzeyinde gerekse toplum düzeyinde davranıģ, tutum ve düģünce yaklaģımlarını belirleyen ruhsal

Detaylı

YaĢlanma ve egzersiz. Doç. Dr. Mitat KOZ

YaĢlanma ve egzersiz. Doç. Dr. Mitat KOZ YaĢlanma ve egzersiz Doç. Dr. Mitat KOZ Ġnsan organizmasının doğumla baģlayıp ölümle son bulması doğanın evrensel bir sürecidir. YaĢlanma her canlıda görülen, kaçınılmaz ve geri dönülmez bir olaydır.

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ Türk Akreditasyon Kurumu Personel Akreditasyon Başkanlığı Akreditasyon Uzmanı 1 Ülkemizde ve dünyada tüm bireylerin iģgücüne katılması ve iģgücü piyasalarında istihdam edilebilmeleri için; bilgiye dayalı

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR İlknur M. Gönenç Erkek diģi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak kın yarattığı her Ģey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin

Detaylı

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-V Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Yaşlılık Kavramı

Detaylı

Sağlık Nedir? Sağlık Tanımı Sağlık Hizmetleri Türk Sağlık Sistemi. Sağlık tipleri. Sağlık Nedir? Tıbbi Model. Sağlık Modelleri 19/11/2015

Sağlık Nedir? Sağlık Tanımı Sağlık Hizmetleri Türk Sağlık Sistemi. Sağlık tipleri. Sağlık Nedir? Tıbbi Model. Sağlık Modelleri 19/11/2015 Sağlık Tanımı Türk Sağlık Sistemi Yük.Hem.Müge Bulakbaşı Sağlık Nedir? Sağlık negatif yönden hastalığın yokluğu şeklinde tanımlanmaktadır. Pozitif yönden sağlık; bireylerin hayata katılabilme yetenekleri,

Detaylı

ĠNFERTĠL ÇĠFTLERĠN GEREKSĠNĠMLERĠ

ĠNFERTĠL ÇĠFTLERĠN GEREKSĠNĠMLERĠ ĠNFERTĠL ÇĠFTLERĠN GEREKSĠNĠMLERĠ BAKIM GEREKSĠNĠMĠ Bakım vericiler, tıbbi bilgileri doğrultusunda çiftlerin gereksinimlerini bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek, sorunları saptar, planlar, uygular

Detaylı

Çalışma grubunun amacı Çalışma biçimi

Çalışma grubunun amacı Çalışma biçimi Nüfusbilim Derneği olarak, sadece ailelere ve/veya sadece kamu kurumlarına bırakılmayacak kadar büyük ve önemli olan bu toplumsal müdahale alanında, sivil toplum kuruluģlarının, belediyelerin, kamu kurumlarının,

Detaylı

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR Prof.Dr. Ayfer TEZEL HALK SAĞLIĞI Bir toplumdaki bütün insanları; yaşadıkları çevre ile birlikte ele alan, İnrauterin hayattan ölünceye kadar kendi sorumluluğu altında

Detaylı

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ 1. Sosyal yardımlar hak temelli ve önceden belirlenen objektif kriterlere dayalı olarak sunulacaktır. 1.1 Sosyal Yardımların hak temelli yapılmasına yönelik, Avrupa Birliği ve geliģmiģ OECD ülkelerindeki

Detaylı

MESLEKİ EMEKLİLİK PROGRAMLARININ TÜRKİYE DE UYGULANABİLİRLİĞİ

MESLEKİ EMEKLİLİK PROGRAMLARININ TÜRKİYE DE UYGULANABİLİRLİĞİ MESLEKİ EMEKLİLİK PROGRAMLARININ TÜRKİYE DE UYGULANABİLİRLİĞİ ġenay GÖKBAYRAK Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi senay.gokbayrak@politics.ankara.edu.tr Refah Devletinin Krizi ve Sosyal Güvenlik

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Feyzi ÖZMEN tarafından hazırlanan Aday Öğretmenlerin Öz Yeterlilikleri

Detaylı

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN)

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN) ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN) Düzenleme Tarihi: Bingöl Üniversitesi(BÜ) Ġç Kontrol Sistemi Kurulması çalıģmaları kapsamında, Ġç Kontrol Sistemi Proje Ekibimiz

Detaylı

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım YAŞLILIK KURAMLARI Yaşlılık Kuramları Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Aktivite Kuramı Rol Bırakma Kuramı Sosyal-Çevresel Kuram Süreklilik Kuramı Değiş-Tokuş Kuramı başlıkları altında incelenebilir Yaşamdan

Detaylı

2. METODOLOJĠ 1 METODOLOJĠ. Programlar ile Ġstatistiksel Veri Analizi-2 (Prof.Dr. Kazım ÖZDAMAR,2002) çalıģmalarından yararlanılmıģtır.

2. METODOLOJĠ 1 METODOLOJĠ. Programlar ile Ġstatistiksel Veri Analizi-2 (Prof.Dr. Kazım ÖZDAMAR,2002) çalıģmalarından yararlanılmıģtır. GĠRĠġ 1 GĠRĠġ 2 GĠRĠġ 3 İÇİNDEKİLER 1. GĠRĠġ... 4 2. METODOLOJĠ... 5 3. TEMEL BĠLEġENLER ANALĠZĠ TEKNĠĞĠNĠN UYGULANMASI... 8 4. TR52 DÜZEY 2 BÖLGESĠ ĠLÇELERĠ SOSYAL GELĠġMĠġLĠK ENDEKSĠ...10 5. SONUÇ...27

Detaylı

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: YAŞAM ÖYKÜSÜ ADI: TARĠH: Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: Mesleği: Sağlığı: Eğer vefat etmiģse ölüm yaģı: O zaman siz kaç yaģındaydınız: Ölüm Nedeni: Anne: Adı: YaĢı: Mesleği:

Detaylı

T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Ceza Ġnfaz Kurumlarında Madde Bağımlılığı Tedavi Hizmetleri Serap GÖRÜCÜ Psikolog YetiĢkin ĠyileĢtirme Bürosu Madde bağımlılığını kontrol altında

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3 Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi KGRP de 5 Ana Müdahale Doğrudan müdahaleler: 1. Psikolojik danıģma 2. Sınıf rehberliği Dolaylı müdahaleler: 3. Konsültasyon

Detaylı

ANKARA ÇOCUK DOSTU ġehġr PROJESĠ UYGULAMA, GÖREV VE ÇALIġMA YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK VE TANIMLAR

ANKARA ÇOCUK DOSTU ġehġr PROJESĠ UYGULAMA, GÖREV VE ÇALIġMA YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK VE TANIMLAR Amaç ANKARA ÇOCUK DOSTU ġehġr PROJESĠ UYGULAMA, GÖREV VE ÇALIġMA YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK VE TANIMLAR Madde 1- Ankara Çocuk Dostu ġehir Projesinin amacı Ankara yı; Çocuk Hakları SözleĢmesini

Detaylı

SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ

SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ Doç. Dr. Yücel GELĠġLĠ G.Ü.MEF. EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ BÖLÜMÜ Öğretimde Liderlik 1 Liderlik kavramı Liderlik kavramı yöneticiyle eģ tutulan kavram olmakla beraber aralarında ciddi fark

Detaylı

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BAġARILI YÖNETĠMDE ĠLETĠġĠM Hastane İletişim Platformu Hastane ĠletiĢim Platformu Nedir? Bu

Detaylı

Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri

Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri Abdurrahman Çohaz Yaşlılık kaçınılmaz ve geri dönülmez bir süreç olup, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir. Bir başka tanımla yaşlılık fizyolojik

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı Ġlknur M. Gönenç BİR PRENSES HAYAL EDELİM. SİZCE HANGİ MESLEK? KALIP YARGILAR Kalıpyargılar bir gruba iliģkin bilgi, inanç ve beklentilerimizi

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler PSİKOLOJİ DE Besinsel Destekleyiciler 3 Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalıktan Korunmanın Çarelerini Öğrenmektir. Çarelerini Öğrenmektir. Hipokrat Hipokrat 4 Bugünün bilgilerine

Detaylı

PROF. DR.AYġE AVCI 4 MART 2014 II. BAHAR PEDĠATRĠ GÜNLERĠ ADANA

PROF. DR.AYġE AVCI 4 MART 2014 II. BAHAR PEDĠATRĠ GÜNLERĠ ADANA PROF. DR.AYġE AVCI 4 MART II. BAHAR PEDĠATRĠ GÜNLERĠ ADANA Prof.Dr.AyĢe Avcı DÜġERKEN NĠCK HORNBY VERONICA ÖLMEK ĠSTĠYOR PAULO COELHO ĠNTĠHAR JACK LONDON ĠNTĠHAR EMĠLE DURKHEĠM ÖLÜ OZANLAR DERNEĞĠ KLEINBOUM

Detaylı

Yıl: 4, Sayı: 11, Haziran 2017, s

Yıl: 4, Sayı: 11, Haziran 2017, s Yıl: 4, Sayı: 11, Haziran 2017, s. 302-331 Deniz BERBEROĞLU 1 Zekavet KABASAKAL 2 GELĠġĠMSEL YETERSĠZLĠĞĠ OLAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERĠNĠN YAġAM DOYUM VE BAġA ÇIKMA STRATEJĠLERĠNĠN ĠNCELENMESĠ Özet Bu araģtırmanın

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenim de MTÖ Öğretmen Sendikalarının Rolü. ETUI-ETUCE Semineri Vilnius Litvanya Mart 2011

Yaşam Boyu Öğrenim de MTÖ Öğretmen Sendikalarının Rolü. ETUI-ETUCE Semineri Vilnius Litvanya Mart 2011 Yaşam Boyu Öğrenim de MTÖ Öğretmen Sendikalarının Rolü ETUI-ETUCE Semineri Vilnius Litvanya 29-31 Mart 2011 Sendikamızı temsilen yönetim kurulu üyelerimiz Fikret Civisilli ve Deniz Özalp ETUCE konferansına

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETĠN ĠLK ÜNĠTESĠ SĠZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERĠLMĠġTĠR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNĠTELERĠ ĠÇĠNDEKĠLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBĠLĠRSĠNĠZ. ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET WWW.KOLAYAOF.COM

Detaylı

Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri

Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri Prof. Dr. Cemal YÜKSELEN Ġstanbul Arel Üniversitesi 4. Pazarlama AraĢtırmaları Eğitim Semineri 26-29 Ekim 2010 Örnekleme Süreci Anakütleyi Tanımlamak Örnek Çerçevesini

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 Yaşlılık ve Yaşlanma...7 Gerontoloji...11 Gerontoloji Tarihi...12 Diğer Bilim Dallarıyla Ortak Çalışmalar...16 Sosyal Gerontoloji...20 Sosyal Gerontoloji

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve III TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Canan ULUDAĞ tarafından hazırlanan Bağımsız Anaokullarında

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI 1 DERS AKIŞI 1.ÜNİTE: SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMININ GENEL YAPISI, ARADİSİPLİN, TEMATİK YAKLAŞIM 2. ÜNİTE: ÖĞRENME ALANLARI 3. ÜNİTE: BECERİLER

Detaylı

SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 0-6 YAġ ÇOCUĞUN PSĠKOSOSYAL GELĠġĠMĠNĠ DESTEKLEME PROGRAMI (ÇPGD)

SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 0-6 YAġ ÇOCUĞUN PSĠKOSOSYAL GELĠġĠMĠNĠ DESTEKLEME PROGRAMI (ÇPGD) SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 0-6 YAġ ÇOCUĞUN PSĠKOSOSYAL GELĠġĠMĠNĠ DESTEKLEME PROGRAMI (ÇPGD) Erken Dönem Beyin GeliĢimi ile ĠliĢkili Ġleri YaĢlardaki Ruhsal Sorunlar YaĢamın

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ I

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ I SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ I KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE-

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK BİLİMLERİNDE KURAM VE MODELLER Sağlık

Detaylı

HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR

HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR GİRİŞ Hasta eğitimi, sağlığı koruyan ve bireylerde davranış değişikliği geliştirmeye yardım eden öğrenim deneyimlerinin

Detaylı

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ Sağlıkta yapılan dönüģümü değerlendirirken sadece sağlık alanının kendi dinamikleriyle değil aynı zamanda toplumsal süreçler, ideolojik konumlandırılmalar, sınıflararası

Detaylı

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ);

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); SAĞLIK KAVRAMI SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); Yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. şeklinde tanımlamıştır. SAĞLIK KAVRAMI

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

9. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

9. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM Ay Hafta Ders Saati KONULAR KAZANIMLAR 1 3 İnsan, Doğa ve Çevre A.9.1. Doğa ve insan etkileģimini anlamlandırır. A.9.2. Doğa ve insan etkileģimini ortaya koymada coğrafyanın rolünü algılar.

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

Prof Dr Hülya Kayıhan

Prof Dr Hülya Kayıhan Engelli bireylerin istihdamını arttırabilmek ve iģgücü pazarına ulaģabilmelerini kolaylaģtırmak için; çalıģma kapasitesini, motivasyonu, üretkenliği, iģ arama becerilerini sosyal becerilerini arttırmak.

Detaylı

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus )

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) MANTAR, VĠRÜS, KÜF VE BAKTERĠLERĠ YOK EDER, SAĞLIKLI YAġAM ALANLARI OLUġTURUR. % 100 EKOLOJĠK DEZENFEKSĠYONU SAĞLIYOR ve KÖTÜ KOKUKULARA SON VERĠYORUZ

Detaylı

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ 18 Temmuz 2018 Harran Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu Osmanbey YerleĢkesi, ġanlıurfa Harran Üniversitesi Kalite Koordinatörlüğü

Detaylı

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL 11.07.2011 Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D GĠRĠġ Fen bilimleri derslerinde anlamlı

Detaylı

TÜRKİYE DE YAŞLILARIN SAĞLIK VE SOSYAL SORUNLARI. PROF. DR. ALĠYE MANDIRACIOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

TÜRKİYE DE YAŞLILARIN SAĞLIK VE SOSYAL SORUNLARI. PROF. DR. ALĠYE MANDIRACIOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi TÜRKİYE DE YAŞLILARIN SAĞLIK VE SOSYAL SORUNLARI PROF. DR. ALĠYE MANDIRACIOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 2014 UNDP İNSANI GELIŞME RAPORU KıRıLGAN GRUPLAR sosyal dıģlanmıģlık ve yoksulluk Dünyadaki

Detaylı

Aile büyüklerinizi beş yıldızlı yaşam evimizde ağırlıyoruz. www.viphuzurevi.com

Aile büyüklerinizi beş yıldızlı yaşam evimizde ağırlıyoruz. www.viphuzurevi.com Aile büyüklerinizi beş yıldızlı yaşam evimizde ağırlıyoruz www.viphuzurevi.com Davetler, toplantılar Aile büyüklerinin özel ihtimam ve ilgiye ihtiyacı var. Ancak yaģadığımız yoğun iģ ve seyahat temposunda

Detaylı

ADIYAMAN DA YARA BAKIM MERKEZĠ

ADIYAMAN DA YARA BAKIM MERKEZĠ ADIYAMAN DA YARA BAKIM MERKEZĠ Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Fatih DOĞAN Sorumlu HemĢire Binnur Yıldırım Adıyaman E.A.Hastanesi Yara Bakım Merkezi

Detaylı

SAĞLIKLI ŞEHİRLER EN İYİ UYGULAMA ÖDÜLÜ / 2010

SAĞLIKLI ŞEHİRLER EN İYİ UYGULAMA ÖDÜLÜ / 2010 SAĞLIKLI ŞEHİRLER EN İYİ UYGULAMA ÖDÜLÜ / 2010 S A Ğ L I K L I K E N T L E R B Ġ R L Ġ Ğ Ġ B A ġ K A N L I Ğ I SAĞLIKLI ŞEHİRLER EN İYİ UYGULAMA ÖDÜLÜ / 2010 ÖDÜLÜN AMACI Bugün Avrupa da ve dünyada birçok

Detaylı

NĠHAĠ RAPOR, EYLÜL 2011

NĠHAĠ RAPOR, EYLÜL 2011 9. GENEL SONUÇLAR... 1 9.1. GĠRĠġ... 1 9.2. DEĞERLENDĠRME... 1 9.2.1. Ġlin Genel Ġçeriği... 1 9.2.2. Proje Bölgesinin Kapasiteleri... 1 9.2.3. Köylülerin ve Üreticilerin Kapasiteleri... 2 9.2.4. Kurumsal

Detaylı

11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.04.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ ġubat ayı cari iģlemler açığı piyasa beklentisi olan -3,1 Milyar doların hafif üzerinde ve beklentilere yakın -3,19 milyar dolar olarak geldi. Ocak-ġubat cari iģlemler

Detaylı

Engelli olmak nedir? Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN

Engelli olmak nedir? Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri Serbest zaman hakkı???? Engelleyiciler dengelenmesi Arş. Gör. Murat Uygurtaş Anormallik Yetersizlik İşlevsizlik

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR 1 2 DR.FEVZİ-MÜRÜVET UĞUROĞLU ORTAOKULU 2016-2017 / 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILLARI EĞİTİM ORTAMLARINDA UYUŞTURUCU KULLANIMI VE BAĞIMLILIK İLE MÜCADELE EYLEM PLANI Eğitim ortamında ortamlarında uyuģturucu

Detaylı

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG. İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG. K.Nahit Özmenler Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Aytül Karabekiroğlu Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 53 üncü Ulusal

Detaylı

Bu faaliyet sonucunda, yaşlı ve hasta hizmetleri alanında yer alan meslekleri

Bu faaliyet sonucunda, yaşlı ve hasta hizmetleri alanında yer alan meslekleri HASTA VE YAŞLI HİZMETLERİ Bu faaliyet sonucunda, yaşlı ve hasta hizmetleri alanında yer alan meslekleri tanıyacaksınız. A.ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Yaşlılık, 21. yüzyılda ön plana çıkan en önemli

Detaylı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ Amaç ve Ġçerik Projenin temel amacı hastanede tedavi gören çocuklar ve bu dersi seçen öğrenciler

Detaylı

Ġnternet ve Harekât AraĢtırması Uygulamaları

Ġnternet ve Harekât AraĢtırması Uygulamaları Ġnternet ve Harekât AraĢtırması Uygulamaları Cihan Ercan Mustafa Kemal Topcu 1 GĠRĠġ Band İçerik e- Konu\ Mobil Uydu Ağ Genişliği\ e- e- VoIP IpV6 Dağıtma Altyapı QoS ticaret\ Prensip Haberleşme Haberleşme

Detaylı

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ 445 TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ Aydeniz ALİSBAH TUSKAN* 1 İnsanların bir biçimde sınıflanarak genel kategoriler oturtulması sonucunda ortaya çıkan kalıplar ya da bir

Detaylı

HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ. SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU

HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ. SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU 2012 ĠÇĠNDEKĠLER ÜST YÖNETĠCĠ SUNUġU I- GENEL BĠLGĠLER A- Misyon ve Vizyon.. B- Yetki, Görev ve Sorumluluklar... C- Ġdareye

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK BİLİMLERİNDE KURAM VE MODELLER (HEM 701

Detaylı

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU YRD DOÇ DR HİLAL ÖZKAYA SBÜ HAYDARPAŞA NUMUNE EAH. PALYATİF BAKIM MERKEZİ Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi. 9-11 Mart 2018-İstanbul 324.000.000

Detaylı

Teori (saat/hafta) Laboratuar (saat/hafta) BES338 6. Bahar 2 0 0 4

Teori (saat/hafta) Laboratuar (saat/hafta) BES338 6. Bahar 2 0 0 4 Dersin Adı Kodu Yarıyıl BESĠN-BESĠN ÖĞESĠ ĠLE ĠLAÇ ETKĠLEġĠMĠ ÖnkoĢullar Dersin dili Dersin Türü Dersin öğrenme ve öğretme teknikleri Dersin sorumlusu(ları) Dersin amacı Teori Laboratuar BES338 6. Bahar

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA

HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA Kronik böbrek yetmezliği; hastalarda ruhsal, psikososyal ve ekonomik sorunlara yol açması sosyal

Detaylı

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ 359 BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ Osman ÇİMEN, Gazi Üniversitesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara, osman.cimen@gmail.com Gonca ÇİMEN, Milli

Detaylı

Fırsat Maliyeti. Ayşe Güler Şubat 2007

Fırsat Maliyeti. Ayşe Güler Şubat 2007 Fırsat Maliyeti Ayşe Güler Şubat 2007 Ekonomi İnsanların ve toplumların para kullanarak ya da kullanmadan, zaman içinde çeşitli mallar üretmek ve bunları bugün ve gelecekte tüketmek üzere, toplumdaki bireyler

Detaylı

RÜġTÜ AKIN VAKFI BAġKANLIĞI NA ;

RÜġTÜ AKIN VAKFI BAġKANLIĞI NA ; RÜġTÜ AKIN VAKFI BAġKANLIĞI NA ; RÜġTÜ AKIN VAKFI tarafından, maddi desteğe muhtaç, baģarılı Türk gençlerine eğitimde fırsat ve imkan eģitliği vermek ve onların kabiliyetleri ölçüsünde en üst düzeyde yetiģmelerine

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF ANAYASAMIZIN 59 MADDESİ; Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek

Detaylı

tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM 23.02.2012 tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Genel Esaslar Amaç MADDE 1- (1)Bu yönergenin amacı,

Detaylı

DOĞRU SEÇİLMİŞ DİYALİZ TEDAVİSİ VE YAŞAM KALİTESİ

DOĞRU SEÇİLMİŞ DİYALİZ TEDAVİSİ VE YAŞAM KALİTESİ DOĞRU SEÇİLMİŞ DİYALİZ TEDAVİSİ VE YAŞAM KALİTESİ 24. ULUSAL BÖBREK HASTALIKLARI, DİYALİZ VE TRANSPLANTASYON HEMŞİRELİĞİ KONGRESİ-2014 SELMA ÇİÇEK WHO-quality of life Amaçları, beklentileri, hayat standartları,

Detaylı

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ 3 Temmuz 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28342 YÖNETMELİK Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç,

Detaylı

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR Ġġ BAġVURU FORMU ĠSHAKOL Boya Sanayi A.ġ. No:.. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız ÖNEMLĠ NOTLAR 1. BaĢvuru formunu kendi el yazınızla ve bütün soruları dikkatli ve eksiksiz olarak doldurup, imzalayınız. ĠĢ

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler KAPSAYICI EĞİTİM Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi 1 Kapsayıcı Eğitim Eğitimde kapsayıcılık

Detaylı

2010 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ

2010 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ MADEN TETKĠK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Sondaj Dairesi Başkanlığı 21 Yılı Ocak-Haziran Dönemi Faaliyet Raporu 21 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ 1 ÜST YÖNETĠM SUNUMU SONDAJ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI 21 YILI 1. 6 AYLIK

Detaylı

894 2 nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications April, 2011 Antalya-Turkey

894 2 nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications April, 2011 Antalya-Turkey 894 OKUL MÜDÜRLERĠNĠN YETERLĠKLERĠNĠN EĞĠTĠM ÖĞRETĠM SÜRECĠNE ETKĠSĠ Yrd. Doç. Dr. Sevinç PEKER, Yıldız Teknik Üniversitesi, sevpek@gmail.com Öğr.Gör. Gülenaz SELÇUK, Celal Bayar Üniversitesi, gselcuk@hotmail.com

Detaylı

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi Ebe Huriye Güven Gebelik dönemi fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlere

Detaylı

Doç. Dr. Demet ÜNALAN Doç. Dr. Mehmet S. İLKAY Uzman Tülin FİLİK ERCİYES ÜNİVERSİTESİ

Doç. Dr. Demet ÜNALAN Doç. Dr. Mehmet S. İLKAY Uzman Tülin FİLİK ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ: ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞANLARI ÜZERİNDE BİR UYGULAMA Doç. Dr. Demet ÜNALAN Doç. Dr. Mehmet

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Eylemin psikolojisi Kadının psikolojik olarak eyleme ve doğuma uyumu ile ilgilidir. Bu da doğrudan doğum sürecinin seyrini etkiler. Bu faktörlerden herhangi birinin

Detaylı