Somuncu Baba. Editörden. Somuncu Baba EYLÜL-EKÝM Somuncu Baba. A.Tacettin Ateþ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Somuncu Baba. Editörden. Somuncu Baba EYLÜL-EKÝM 2002. Somuncu Baba. A.Tacettin Ateþ"

Transkript

1 Editörden EYLÜL-EKÝM 2002 Somuncu Baba Somuncu Baba KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN: YIL:9 SAYI:40 EYLÜL - EKÝM 2002 ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet KARACA - Adem KOZANOÐLU Yusuf MUTLU - Ýbrahim GÖKMEÞE Hulusi GÜLSEREN - Ali AYDOÐAN Ali GENCAL - Mehmet ÞEN KAPAK Simurg (Otuz Kuþ) Ülker Erke Minyatürü Fotoðraf: Hasan Âli Göksoy TEKNÝK YAPIM AJANS / Darende Tel: SB GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No: Darende / MALATYA Tel:(422) Fax:(422) http/ BASIM-YAYIM-DAÐITIM-PAZARLAMA Somuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. DAÐITIM Yay-Sat RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) BASKI Poyraz Ofset (312) Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. Kýymetli Okurlar; Dergicilik, hür teþebbüslerin, hür tefekkürlerin meydana çýkmasý için bir samimi gayretin eseridir. Her süreli-süresiz yayýnýn hazýrlanmasý, neþredilmesi, okuyucunun eline ulaþmasý belli bir çalýþmanýn, fedâkarlýðýn sonucunda mümkün olabilmektedir yýlýnýn Haziran ayýnda siz kýymetbilir okuyucusuyla buluþan dergimiz, elinizdeki haliyle, 40. sayýsýna ulaþtý, elhamdülillah. Bizim için büyük bir bahtiyarlýk, okuyucular için büyük bir haz. Çünkü hiç kesintisiz okuyucumuzla dokuz yýldýr beraberiz, gönül gönüleyiz. Elinizdeki sayýnýn 40. sayý olmasý hasebiyle, sizlerle hasbihal ederken "kýrk" sayýsýnýn inanç ve kültürümüzdeki yerine iþaret etmek istiyorum; Ýnancýmýzda ve tasavvufi gelenekte kýrk sayýsýnýn bazý hususiyetleri vardýr. Hz. Musa (a.s)'nýn Allahu Teâla ile olan kýrk günlük münacaatýnda temelini bulur. Veliler zümresindeki "Kýrklar" manevi bir hiyerarþinin ifadesidir. Ayrýca Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e peygamberliðin kýrk yaþýnda gelmesi, Hz. Ömer (a.s)'in kýrkýncý müslüman olmasý hasebiyle olgunluk ve kuvvet manasýnda yorumlanmaktadýr. Bu itibarla dergimizin kýrkýncý sayýsý, gerek yazý ve içerik bakýmýyla gerekse grafik ve tasarýmýyla belli bir olgunluða eriþtiðini ispatlamaktadýr. Dergimizin bu sayýsýndaki kapak minyatürü hakkýnda da birkaç söz etmeden geçemeyeceðim. Dergilerimizin çeþitli sayýlarýnda kapaklarýmýzý ve sayfalarýmýzý süsleyen minyatürler, kýymetli san'atkâr M. Ülker Erke hanýmefendinin müstesna çalýþmalarýnýn ürünüdür. Bu sayýmýzdaki kapak minyatürünün ismi ise; "Simurg (Otuz Kuþ)'tur. Efsanelere göre bir diðer ismi "Anka" olan, adð var kendi yok bir kuþtur. Allahü Teâla (C.C)'nýn üfürdüðü insânî (ilâhî) ruhu, geldiði asýl vatanýna (Kaf daðýnýn ardýna) dönecek, orayý aþacak otuz kabiliyetle donatmýþtýr. Kuþ, yükseliþin sembolüdür. Ruh, bu otuz kuþ (yani otuz olumlu yetenek) ile, geldiði yere döner. Simurg ayný zamanda insan-ý kâmili temsil eder. Feridüddin Attar Mantýk'ut-tayr adlý eserinde otuz kuþ hikayesini nefis terbiyesi ve güzel yüzlü sevgilide yok olma sanatý olarak Hz. Yusuf (a.s) ile anlatýr. Güzel yüzlü sevgilinin karþýsýnda utanmaktan yok olan canlar, toza dönen tenler, her þeyden arýndýktan sonra yeniden can bulur. Cihan Simurgunun aydýnlýðýnda yüzlerine parlayan nur ile Simurgun yüzünü görerek, onu kendilerinde, kendilerini onda bulurlar. Gönül âyinesindeki Simurgu bulanlar gerçek terbiyecinin verdiði ruh güzelliðiyle Simurgda yok olurlar. Kapaðýyla ve içeriðiyle bizlere güzel mesajlar veren dergimizin nice kýrk sayýlara, nice kýrk yýllara sizlerle ulaþmasýný dilerim. Baþta manevi desteðini gördüðümüz büyüklerimize sonsuz hürmetlerimizi arz eder, siz kýymetli okuyucularýmýza da þimdiye kadar gösterdiðiniz ilgi ve alâkadar dolayý þükranlarýmý sunarým. A.Tacettin Ateþ TEMSÝLCÝLÝKLER ADANA (322) AMASYA (358) ANKARA (542) ALANYA (242) BURSA (224) ÇAYCUMA (372) G.ANTEP (342) GÖLCÜK (262) DENÝZLÝ (258) ÝSTANBUL (216) ÝZMÝR (535) ÝSKENDERUN (326) KAYSERÝ (352) K.MARAÞ (344) ELBÝSTAN (532) KARABÜK (370) KARAMAN (338) KONYA (332) EREÐLÝ (332) ILGIN (332) KARAPINAR (332) MALATYA (536) MERSÝN (324) OSMANÝYE (322) SAKARYA (264) SAMSUN (362) SÝVAS (346) TOKAT (356) TURHAL (356) ZONGULDAK (378) Ý Ç Ý N D E K Ý L E R Baþyazý... Ahmet Þemsettin 4 ATEÞ Hutbe / Beraat Kandili... Osman Hulûsi ATEÞ 6 Güncel / Çocuðun Din Eðitiminde Ailenin Yeri ve Önemi... Prof.Dr. Mehmet Emin AY 8 Þiir / Bir Ýyilik Yap... Ahmet Mahir 11PEKÞEN Görüþ / Hanefi Hoca nýn Ýktisadi Kalkýnma Raporu... Doç.Dr.Said ÖZTÜRK 12 Kapak Minyatür ve Türk Minyatür Kültürü... Hasan Âli GÖKSOY14 Edebiyat / Yûsuf Hâs Hâcib... Hayati OTYAKMAZ 18 Tarih / Yavuz Sultan Selim ve Manevi Yönü... Resul KESENCELÝ 20 Tasavvuf / Her Kazaya Biz Rýzayý Yardan Öðrendik... Ýsmail PALAKOÐLU 23 Edebiyat / Seyyid Garip Musa ve Onu Konu Edinen Þiirler... Yrd.Doç.Dr.Doðan KAYA 26 Altun Silsile / Hâce Seyyid Nur Muhammed Bedvâni(K.S)... Necmettin SARIOÐLU 30 Kültür / Ahilik... Ahmed Aydýn 34BOLAK Deneme / Bizim Zamanýmýzda... Yrd.Doç.Dr.Cemil GÜLSEREN 38 Menkýbe / Semerât-ül Fuad Adlý Eserde Menkýbelerle Þeyh Hamid-i Veli (K.S). Ýbrahim ÞAHÝN 40 Hatýra / Unutulmayan Bir Sima Mahmud Kemal Ateþ... Musa TEKTAÞ 42 Basýndan Belgelerle Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Fýkýh / Zekatýn Mahiyeti ve Önemi... Muhammed HALICI 48 Mutfaktan / Buhara Pilavý tarifi... Sýdýka SARI 50 Hatýra Fotoðraflarýyla Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Araþtýrma / Osmanlý Devlet Adamlarý ve Tasavvuf... Dr.Necdet YILMAZ 52 Öykü / Hayýr Çarþýs ve Öznur un Kararý... Raziye SAÐLAM 56 Hanýmlara Özel / Gelin Hanýmlara Tavsiyeler... Nuran ÖZDEN 58 Tomurcuklar / Çocuklarda Kekemelik... Kevser BÂKÝ Somuncu Baba

2 Baþyazý Medeniyet, Eðitim ve Bilim Ahmet Þemsettin ATEÞ Bilindiði gibi bütün toplumlarýn kendine has inancý, yaþama tarzý, duygu ve düþünce âlemi, gelenek-görenek, ve ahlâki davranýþ biçimleri vardýr. Milletleri tarih sahnesinde ayakta tutan þey, dinî, millî, tarihi, ahlâki ve kültürel deðerleri fertlerine benimsetmesi ve yaþatmasýdýr. Kendine mahsus kýymetlerin toplumun her ferdinin gönlüne ve kafasýna yazýlmýþ gibi bir düstur halinde benimsenmesi ile mümkündür. Ýslâm dini, bir inanç ve ahlâk nizamý olarak Türk toplumunun yapýsýný belirleyen medeniyettir. Yüce dinimiz insanlýða sadece inanç ve ibadet yönüyle düzen koymamýþ, ayný zamanda bir medeniyet getirmiþtir. Bu itibarla; aziz milletimizin bin yýllýk tarihin þehadetiyle yaþattýðý, sebat, kadirþinaslýk, cömertlik, misafirperverlik yardým, hürmet ve merhamet gibi özellikleri aldýðý deðerlerin temelini saðlam terbiyeye baðlý eðitim teþkil etmektedir. Bu konuyu bir yazarýmýz þöyle tarif ediyor; "Bir millet önce medeniyetini kurar, sonra medeniyetinin inanç ve ahlâk nizamýna göre yaþar. Milletin hayatý, onun kültürüdür. Millet hayatýnda ne varsa, kültür onlardan oluþur. Millet hayatýnýn ve millî kültürün sürekliliðini temin eden vasýta ise terbiye sistemidir. Medeniyetsiz kültür, ilkel kalýr; terbiye sistemi olmadan medeniyet ve kültür devam edemez. Medeniyetimiz sarsýlmýþ ve kültürümüz bölünmüþ olduðuna göre, önce milletin bugün yaþadýðý hayatta medeniyetimizi canlandýrmak ve kültürümüzü bütünleþtirerek verimli hale getirmek, sonra da saðlýklý bir terbiye sistemiyle medeniyetimizi ve kültürümüzü yeni yetiþen nesillere aktarmak gerekir. Terbiye, medeniyetin devamýný, kültürün korunarak onun geliþme yolunun açýk tutulmasýný saðlar. Bir milletin hayatýnda ne varsa, terbiye onu aktarýr. Terbiye millet hayatýný deðiþtirmez; millet hayatýnda olaný ve deðiþeni yeni nesillere kazandýrýr. Terbiye, sonradan millet hayatýnda ne gibi beklenmedik geliþmelere yol açarsa açsýn, sosyolojik açýdan onun iþlevi, muhafaza etmek ve devamlýlýðý saðlamaktýr. Terbiye ile muhafaza edilen ve devam eden birikime dayanarak, yeni nesillerin deðiþik þartlarda deðiþik çözümler bulmasý, kültürdeki deðiþmeyi ve geliþmeyi doðurur. Öyle ise, çok yaygýn bir kanaat olan, her þeyin çözümünün "eðitim"de olduðu görüþü bir yanlýþlýk içeriyor. Meseleler sosyal hayatýn etkileþimleri içinde ve millet vicdanýnda çözümlenir; onun sonucuna göre 'eðitim' düzenlenir." Eðitim; fertlerin ruhunu ve karakterini þekillendiren bir metoddur. Milletler bütün deðerlerini kazanmayý ve devam ettirmeyi eðitim ile sürdürebilirler. Bir milletin yaþayýþ ve düþünüþe ait bütün deðerlerini tarihi seyir içerisinde nesillerden nesillere aktarabilmesi, geliþtirmesi ve devamlýlýðýný sürdürebilmesi eðitim çalýþmalarý iledir. Eðitim, çocuklarýn ve genç neslin önce kendisine ve çevresine, sonra da milletine ve bütün insanlýk âlemine yararlý olmasýný amaçlar. Eðitim, insanýn toplum ve kendisi için deðer yaratabilecek düzeye getirir. Eðitim ayný zamanda bir ülkenin, milletin geçmiþi ile geleceði arasýnda köprü fonksiyonunu üstlenir. Eðitim, bir yandan insanî, manevî, kültürel deðerleri kazandýrarak gönülleri süslerken, diðer yandan da bilim ve teknik beceriler ile beyinleri donatýr. Ýþte geleceðimizi emanet edeceðimiz gençliðin yetiþmesi için önce terbiye ve eðitim, sonrada bilim ve teknolojik donanýmla çaðý yakalayacak þekilde yetiþtirilmesi lazýmdýr. Çünkü Yüce dinimiz insana verdiði aklý ve diðer melekeleri en güzel bir biçimde kullanmasý için ilk olarak "Rabbinin ismiyle oku" emrini vermiþtir. Kur'an-ý Kerimdeki bir çok ayette bilim ve ilimi teþvik eden ifadeler kullanýlmýþtýr. Sevgili peygamberimizin ayný mahiyetteki tavsiyeleri "Ýlim Çin'de de olsa arayýn" hadisinde belirtildiði þekliyle; Ýslâm'ýn ruhuna uygun yabancýlarýn bilgilerinin alýnmasýnda tereddütleri ortadan kaldýrmýþtýr. Ýslam nazarýnda bilim ve teknolojinin en son gayesi, insanýn varlýðýna götürmesidir. Meseleye objektif bakan bilimcilerin Allah'ýn varlýðýný ve birliðini sezebileceðine dair bir çok hadis ve ayet iþaret etmektedir. Allah'ý bilmek ve onu tanýmak için, hatta Ýslâm'ý yayabilmek için ilim þarttýr. Ayrýca Kur'an-ý Kerim'e göre ilim, sadece dini hükümleri deðil, her türlü tabiat ve insan bilimlerini de içine alýr. Ecdadýmýz tarih boyunca insanlýðýn maddî ve mânevi geliþmesi için çok faydalý bilim sistemleri- ni ahlâki kurallar içerisinde ortaya koymuþ ve uygulamýþlardýr. Eðitim müesseselerini, bilimsel çalýþmalar, týp ve diðer akademik alanlarda ihtisaslaþan kurumlar haline getirmiþlerdir. Batýlýlarýn bilim tarihi incelenirken büyük bir bölümünün Ýslâm medeniyetinden etkilendiði ve oraya dayandýðý ortaya çýkmaktadýr. Bugün genç nesillere kazandýracaðýmýz en mühim özellik, kendi benliðimizin ve medeniyetimizin bir parçasý olan bilim ve teknoloji sahasýndaki büyüklüðümüzün hatýrlatýlmasýdýr. Her gün yeni teknolojik ve bilimsel geliþmelerin olduðu bir çaðda yaþýyoruz. Haberleþme ve ulaþým vasýtalarý ile bilgisayar teknolojisi dünyayý küçültmüþtür. Eðitim ve bilim ile, vatanýný, milletini ve insanýný seven, tarihini, kültürünü, Türkçeyi iye bilen, Batý'yý da Asya'yý da tanýyan, kendi benliðini ve haysiyetini yitirmeden her yerden her yeniliði öðrenebilecek genç nesli yetiþtirmeliyiz. Manevi dinamiklerimiz gönüllerin imarýnda en güzel terbiyecidir. Eðitim konusunda yýllardýr göstermiþ olduðumuz hassasiyet yukarýda saydýðýmýz hususlarýn gerçekleþmesi içindir. Gönül seferberliðinde hep birlikte geleceðe yürüyelim. Muvaffakiyet Allah tandýr. Somuncu Baba 4 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

3 Kandil Þeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler Beraat Kandili Beraat Kandili 12.Hutbe Beraat gecesi; Kameri aylarýn sekizincisi olan Þa'banýn on dördüncü gününü on beþinci gününe baðlayan bir gecedir. Müslümanlarca maðfiret ve kurtuluþ gecesi sayýlýr. Müminler bu gecede ibadet ve taâtla meþgul olarak bir yýllýk ömürlerinin muhasebesini yaparak, mükemmel bir insan, olgun bir müslüman vasfý kazanmak içun gelecek günlerine ve hayat iþlerine daha düzenli bir istikamet vermek imkanýný bulurlar. Ýslâm aleminde Beraat gecesinin derin bir saygý ile yer almasýnýn sebebleri: Hazreti Aiþe validemiz þöyle anlatý-yor: Günün birinde Hazreti Peygamber yanýma girdi. Elbisesini çýkardý. Aradan zaman geçmeden tekrar giyindi. Bunun üzerine beni bir þübhe kýskançlýk sardý. Ortaklarýmdan birinin yanýna gidecek sandým ve peþini ta'kip ettim. Medinenin kabristaný olan Baki'de (Cennet-ül Baki) kendisine eriþtim. Müminlere ve þehidlere istiðfar ve dua ediyordu. Kendi kendime: Anam babam sana feda olsun, sen rabbinin rýzasý uðrunda, ben ise dünya peþindeyim, diyerek geri döndüm. Soluk soluða eve girdim. Arkamdan da Resullullah sallallahu aleyhi vessellem girdi. - Neden böyle hýzlý nefes alýyorsun? Dedi. Ben: - Anam babam uðruna feda olsun, yanýma gelüp elbisenizi çýkardýktan sonra tekrar giydiniz beni bir kýskançlýk tuttu ortaklarýmdan (Diðer ezvac-ý mutahharatdan) birinin yanýna gideceðini zannetmiþtim. Nihayet sizi kabristanda dua ederken gördüm dedim. Resulü Ekrem: Resulullah sana haksýzlýk edecek diye mi korkuyorsun? Cibril geldi þöyle dedi: Bu gece Þa'banýn on beþinci gecesidir. Cenab-ý Hakk bu gecede, Beni Kelb kabilesi koyunlarýnýn tüyleri sayýsý kadar kimseyi Cehennemden azad eder. Fakat bu gece Allah; müþriklerin, kincilerin, akrabalarýyla münasebeti kesenlerin, hayat ve ihtiþamlarýna maðrur olanlarýn, ana ve babalarýna isyan edenlerin, içki düþkünlerinin yüzlerine bakmaz dedi ve Resulü Ekrem elbisesini çýkardý. Bu gece ibadet etmeme müsaade eder misiniz? buyurdu. Evet sana anam babam feda olsun dedim. Peygamber namaza kalkdý, secdeye kapanub uzun müddet kaldý. Endiþelendim, elimle yokladým. Elim ayaðýnýn altýna dokununca kýmýldadý ben de sevindim. Secdede þöyle niyaz ettiðini iþittim: "Allahým azabýndan ðufranýna, gazabýndan rýzana sýðýnýrým, senden yine sana iltica ediyorum þanýn yücedir. Sana yaptýðým senayý, senin kendine yaptýðýn senaya denk bulamýyorum. Sana layýk bir suret de hamd ve sena'dan âcizim" dedi (buyurdu) Sabah olunca bunlarý Resulü Ekreme söyledim O da : - Ya Ayþe, bunlarý öðrendin mi? dedi. - Evet ya Resulullah dedim. Resulü Ekrem: "Bunlarý hem öðren hem de baþkalarýna öðret zira bunlarý bana Cibril öðretti ve secdede bunlarý okumamý ta'lim etti buyurdu." Bu hadis-i þerifi Beyhaki "Ali bin el Haris tarýkýyla zikr etti. Hadis ceyyidi ve mürsel'dir. Çünkü "Ali ibni El Haris Ayþe validemizden bizzat duymuþtur. Bu Þa'banýn on beþinci gecesini ibadetlerle ta'atlarla ihya etmek mendupdur. Bu geceye mahsus olarak kýlýnacak namaz, kaza olanlarýn kaza namazlarýný eda etmeleri nafile kýlmalarýndan daha hayýrlýdýr. Ýmam Gazali hazretleri Ýhyai ulûm adlý eserinde Þaban namazý; "Þa'banýn on beþinde yüz rek'at olarak kýlýnýr her iki rekat'da bir selâm verilir. Her rekatda fatihadan sonra onbir defa ihlas suresi okunur. Ýsteyen on rekat kýlar, her rekatda fatihadan sonra yüz defa ihlas suresini okur. Selef-i salihin hazeratý bu namazý kýlarlar ve bu namaza hayr namazý derlerdi." diyor. Peygamberimiz Efendimiz bir hadisi þeriflerinde "Þa'banýn nýsfý olduðunda gecesini kaim ve gündüzünü saim olun zira o gecenin gurûbu þemsin de emr-i hak nazil olup tulu'u fecre deðin bir müstaðfir yok mu ki maðfiret edeyim müsterzýk yok mu ki merzuk edeyim." deyu nida vaki olur buyurmuþlardýr. Bu gecedeki kýyamýn manasý gecenin kýsm-ý azamýnda alâ kavlin bir saatinde ta'atle müþteðil olmakdýr. Kuran yahud hadis okur. Yahud bunlarý dinler veya tesbih eder. Veyahud Peygamberimiz aleyhisselatu vessellama salatu selam çeker, yahud dua eder. En güzel duada "Allahümme inneke afüvvün tuhibbul afve fa'fu annâ"dýr. Ey Rabbimiz! Bizi doðru yola kavuþturduktan sonra kalblerimizi kaydýrma, bize kendi tarafýndan rahmet ihsan eyle, þüphe yok ki herkesin muradýný veren ancak sensin. 1) Bkz. Tevbe,1. Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaþma yapmýþ olduðumuz müþriklere bir ihtar! Somuncu Baba 6 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

4 Çocuðun Din Eðitiminde ailenin yeri Prof. Dr. Mehmet Emin Ay ve önemi Ýnsanýn çocukluðunda aldýðý telkinlerin, hayatý boyunca onda derin etkiler býraktýðý eskiden beri bilinmekte ve ifade edilmektedir. Bugün de çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlarca yapýlan çeþitli araþtýrmalar, çocuðun kiþiliðinin temel özelliklerinin ilk yýllarda oluþtuðunu ortaya koymaktadýr. Hayatýn sonraki dönemlerinde etkisini bariz bir þekilde hissettiren bu özellikler, günümüzde eðitimcilerin ilgisini ilkokul öncesi döneme yöneltmiþtir. Çünkü karakterin tohumlarý ilk çocukluk yýllarýnda atýlmakta ve sonraki yýllarda geliþimini sürdürmektedir. Yine, bilindiði kadarýyla, karakterin 2/3'ü altý yaþýna gelinceye kadar teþekkül etmektedir. Ýlk yýllarda alýnan din eðitiminin de çocuk üzerinde pek çok yönden olumlu etkiler býraktýðý bugün artýk bilinen bir gerçektir. Ayrýca bu yaþlarda çocuðun dini duygularý uyandýðýndan, ona verilen eðitim biçimi daha sonraki yýllarda çocuðun inanç, tutum ve davranýþlarýný da etkilemektedir. Çünkü bu yaþlar, ünlü filozof ve eðitimci J.J.Rousseau'nun ifadesiyle, 1 "Ýnsan hayatýnýn en tehlikeli zamanlarýný" ihtiva etmektedir ve çocuðun çocukluk dönemini geride býrakarak ergenlik çaðýyla birlikte gençlik yýllarýna adým attýðýnda bütün dini inancýný bir kenara býrakmasýnda ve ibadetlerini terk etmesinde, çocukluk yýllarýnda aldýðý eðitim tarzý büyük rol oynamaktadýr. Aþaðýdaki satýrlarda, ailede verilen din eðitiminin çocuk için ne denli önemli olduðunu, ülkemizdeki mevcut durumu ve eðitim sistemimizi de göz önüne alarak deðerlendirmeye çalýþacaðýz. Okulöncesi Dönemde Ailenin Önemi "Ýnsanýn dünyaya geldiði esnada zayýf ve yardýma muhtaç bir varlýk oluþundan" bahseden ayet (Rûm suresi 54. ayet), günümüzün pedagoji ve psikoloji disiplinlerince de kabul edilen, 2 "insan yavrusunun bakýlmaya ve korunmaya ihtiyacý oluþuna" asýrlar öncesinden iþaret etmektedir. Acaba ona bu zayýf halinde ilgiyi, þefkati ve yardýmý kim ya da hangi müessese sunacaktýr? Evrende, sayýlarý milyonlarý bulan varlýklar yaratan Yüce Yaratýcý, kimilerine, daha dünyaya gelir gelmez, kimilerine ise kýsa sayýlabilecek süreler sonrasýnda kendi kendilerine yetebilme kabiliyetini bahþetmiþken, insan gibi en deðerli varlýða, ancak uzun yýllar sonra kendi kendini idare edebilme yeteneði vermiþtir. Hakikaten insan, diðer varlýklarýn aksine, kendisine ilgi gösteren birisinden yoksun kalmasý durumunda hayatýný devam ettiremeyecek kadar acz ve za'f içindedir. Ýþte bu gerçekten hareketle, Allah Teala'nýn, insan yavrusu için, dünyaya gelmesinde vesile olan anne babaya ayrý bir þefkat ve merhamet lûtfederek, onun bu aciz ve zayýf durumunu çocuk lehine döndürdüðünü söyleyebiliriz. Zira bilinen bir gerçektir ki, istenmeyen bebekler bile çok kýsa bir süre içinde etrafýndakileri cezb ederek kendisine baðlamakta ve sevdirmektedir. Ýþte bu noktada þunu ifade etmeliyiz ki, bu þartlar dahilinde dünyaya gelen çocuk için, ona ilgiyi, bakýmý ve þefkati en mükemmel þekilde sunacak olan ancak anne-babasýdýr, bir diðer ifadeyle aile ocaðýdýr. Yapýlan pekçok araþtýrmada, çocuðu insan olma yolunda ilk yönlendiren, ona mensubu bulunduðu kültürel deðerleri kazandýran tek sosyal kurumun da yine aile olduðu sonucuna varýlmýþtýr. 3 Özellikle okul öncesi dönemde çocuk kendisini özdeþ tutacaðý model olarak anne ve babasýný alýr. Onlarýn özellikleriyle deðer yargýlarýný örnek olarak benimser; hareketlerini, konuþma ve davranýþlarýný taklit etmeye uðraþýr. Bir baþka deyiþle çocuk, dýþ dünyayý anne babasýnýn gözlüðü aracýlýðýyla görmeðe çalýþýr. 4 Çünkü çocuk bir modele, bir örneðe muhtaçtýr ve çocuk gerek sosyal gerekse dini tutumlarýný geniþ ölçüde aile içinde anne babasýnýn konuþma ve davranýþ modellerinden elde eder. 5 Gerçekte bu örnek veya model çocuðun ruhuna iþlemekte, duygularýna tesir etmekte ve onu belli bir yöne çevirmektedir. Böylece çocuk, sahip olduðu taklit özelliðiyle, güvendiði ve ayný zamanda etkisinde kaldýðý anne babasýný kopye etmeye çalýþmaktadýr. Öte yandan çocuklarýn, anne babalarýnýn yaþadýklarý dini tecrübelerde sergiledikleri deruni davranýþlarý duyarlý bir þekilde hissettikleri ve bundan da oldukça etkilendikleri bilinmektedir. Bu konuda yapýlan diðer bazý çalýþmalar da, çocuklar üzerinde en önemli etkiyi anne baba davranýþlarýnýn yaptýðýný, olumlu davranýþlarýn doðrudan çocuða yansýdýðýný 6 ve onun dini yaþantýsýna da olumlu bir þekilde katkýda bulunduðunu da ortaya koymaktadýr Dolayýsýyla, sahip olduðu dini duygunun varlýðýyla inanmaya meyilli ve meraklý olan çocuðun, saðlýklý ve dengeli bir biçimde ilgi görmesi gerekmektedir. Bunun da ilk olarak pratikleþtiði ve deðer kazandýðý kurum aile olmakta ve dini prensiplerin uygulandýðý bir ailede yaþayan çocukta dini kavramlarýn daha erken yaþlarda ortaya çýktýðý Somuncu Baba 8 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

5 "Çocuk ana babasýnýn yanýnda bir emanettir. Onun temiz kalbi tamamen boþ, saf ve kýymetli bir cevherdir. O her türlü nakýþa kabiliyetli olduðu gibi, meylettirildiði her þeyi almaya da elveriþlidir. gözlenmektedir. Zaten psikologlar da çocuk dindarlýðýnýn geliþmesinde yetiþkinlerine önemli etkilerini tespit ederek, neticede dini uyanýþý, yetiþkinlerin teþvik, destek ve etkilerine baðlamaktadýrlar. 7 Sonuç olarak, diyebiliriz ki, aile ilk yýllarda çocuðun her yönden geliþmesi hususunda tek sorumlu sayýlýr ve çocuk ona karþý gösterilecek ilgi ya da ilgisizliðin doðal bir sonucu olarak küçük yaþlardan itibaren aile içinde "dindar" ya da "dine karþý ilgisiz" olmaya baþlar. Çocuðun din eðitiminde ailenin önemini sosyal psikolojik yönden ele alan bu kýsa giriþ bilgilerinden sonra konuya bir de dinin ana kaynaklarý açýsýndan yaklaþmak istiyoruz. "Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradýnýzý cehennem ateþinden koruyunuz" mealindeki Tahrim suresinin 6. ayetiyle, ailenin eðitiminden ve bununla birlikte aile kurumunda yaþayan fertlerin bakýmý, korunmasý ve kollanmasýndan da aile reisleri sorumlu tutulmaktadýr. Tabiatýyla bu görevin ifasýnda, aile reisi olan babanýn en yakýn yardýmcýsý anne olacaktýr, olmalýdýr. Yeri gelmiþken burada, Hz. Peygamber (sav)'in fýtratla ilgili hadisini ele almak istiyoruz. Hadisin çeþitli varyantlarýndan biri olan ve Sahihi Müslim'de yer alan ifade þekli, sözkonusu hadisin bugüne kadar ele alýnýþ tarzýndan daha farklý ve daha önemli bir mesaj vermektedir. Zira en çok bilinen ve duyulan þekliyle fýtrat hadisi, "Doðan her çocuk fýtrat üzere doðar, sonra ebeveyni onu yahudileþtirir veya hristiyanlaþtýrýr" þeklindedir. 8 Oysa bahsini ettiðimiz ifadede Hz. Peygamber þöyle buyurmaktadýr: "Her insaný annesi (Allah'a inanmaya yetenekli ve dini inancý kabul etmeye elveriþli bir) fýtrat üzere dünyaya getirir. Sonra ebeveyni onu yahudi, hristiyan veya mecusi biri haline getirir. Eðer ana babasý müslüman iseler çocuk da müslüman olur." 9 Bu ifade biçiminde, anne babadan oluþan aile kurumunun et-kisi bariz bir þekilde ortaya konulmakta ve ailenin çocuðun dini tercihi konusunda ne derece etkili olduðu bariz bir biçimde vurgulanmaktadýr. Hz. Peygamber'in bu veciz ifadesi sosyal bilimlerin ortaya koyduðu gerçeklerle daha iyi anlaþýlmaktadýr. Zira burada hem ýrsi bir faktör olan fýtrat kavramýndan hem de çocuðu mensubu bulunduðu toplumun dinine yönelten çevre faktöründen birlikte bahsedilmektedir. Konuyla ilgili sözlerimizi Ýmam Gazali'nin, þu anlamlý ifadeleriyle tamamlayalým: "Çocuk ana babasýnýn yanýnda bir emanettir. Onun temiz kalbi tamamen boþ, saf ve kýymetli bir cevherdir. O her türlü nakýþa kabiliyetli olduðu gibi, meylettirildiði her þeyi almaya da elveriþlidir. Eðer çocuk hayra alýþtýrýlýr, hayýrlý þeyler öðretilirse, hayýr üzere büyür, dünya ve ahirette mesut olur." 10 Dipnotlar ve Kaynaklar 1. J.Jacques Rousseau, Emil (çev.h.z.ülken, A.R.Ülgener, S.Güzey) 6. bs. Ýst.1966, s Feriha Baymur, Yeni Doðmuþ Çocuk ve Süt Çaðýnda Eðitim, Ank. 1952, s.14; Atalay Yörükoðlu, Çocuk Ruh Saðlýðý, 7. bs. Ank Neda Armaner, Din Psikolojisine Giriþ I, Ank.1980, s.89. A. Vergote, Çocukta Din (çev.e.fýrat) AÜÝFD, XXII, Ank. 1978, s Haluk Yavuzer, Ana Baba ve Çocuk, Ýst. 1986, s Ýbrahim Özgür, Çocuk Psikolojisi, Ýst. 1972, s Haluk Yavuzer, Çocuk Eðitimi El Kitabý, 7. bs. Ýst 2001, s Hans Remplein, Die Seelische Entwicklung des Menschen im Kindes und Jugendalter, 14 aufl. 1966, s Ýlgili hadis için bkz. Buhari Cenaiz, 79; Müslim, Ýman 264; Kader Parantez içindeki ifade Fýtrat'ýn kelime anlamýdýr. Bkz. Ýbn Manzur, Lisanül- Arab, Beyrut, ts. V,56; Fýtrat kavramý hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Mehmet Emin Ay, Çocuklarýmýza Allah'ý Nasýl Anlatalým, 12. bs. Ýst. 2001, s Gazali, Ýhyau Ulumid-din, Ýst.1321, II,72. BÝR ÝYÝLÝK YAP -Ýnsanlara iyiliðin yönünü gösteren Somuncu Baba Hazretleri'ne ithafen- Dünya güzel, ümit tatlý, hayat hoþ, Ýnsana saygý duy, Yaradan'a koþ, Ýyilikten baþka çok þey var ki boþ, Gel bugün birine bir iyilik yap. Bir yetim çocuðun okþa baþýný, Dindir bir öksüzün akan yaþýný. Belki yarýn dikecekler taþýný. Gel bugün birine bir iyilik yap. Paran yoksa, selam ile, söz ile, Dostluðunu belirten bir göz ile, Tatlý dille veya güler yüz ile, Gel bugün birine bir iyilik yap. Sen koþ ona, gelen varsa bir karýþ, Küssen biri ile,önce sen barýþ. Kul gönlünden geçer Allah'a varýþ. Gel bugün birine bir iyilik yap. Derler ki; "Ýftira þer kiþi hakký." Derler ki; "Kötülük her kiþi hakký." Derler ki; "Ýyilik er kiþi hakký." Gel bugün birine bir iyilik yap. Geçer baharla yaz,tez gelir hazan, Bakýrcý için de kurulur kazan, Hurmayla da olsun bir gönül kazan, Gel bugün birine bir iyilik yap. Kimisi görse de hor bir yaþlýyý, Sen gönlünü kazan, sor bir yaþlýyý. Güldürmeye çalýþ, gözü yaþlýyý, Gel bugün birine bir iyilik yap. Bir hayýr iþ için, çalýþ, kafa yor, Bir iyilik yapmak sanma öyle zor. Bir dost ziyaret et, bir hastayý sor, Gel bugün birine bir iyilik yap. Bir yere varýlmaz,kalp kýrma ile, Güzel söz söylemek, zor gelmez dile Bir güler yüz ile olsa da bile, Gel bugün birine bir iyilik yap Ahmet Mahir Pekþen Somuncu Baba 10 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

6 Tarih Hanefi Hoca'nýn Bir Asýr Önceki Ýktisadi Kalkýnma Raporu Doç.Dr. Said ÖZTÜRK Darende ve çevresinin atýl sosyo ekonomik potansiyelinin belirlenerek kalkýnma hamlesinin baþlatýlmasý ve bu maksatla bazý düzenlemelerin yapýlmasýna yönelik olarak Darendeli Hanefi Hoca 18 Rebiülevvel 1328/ 30 Mart 1910 tarihinde Þura-yý Devlet'e bir rapor sunmuþtur. 1 Bu raporda Darende ve çevresinin iktisadi imkanlarýnýn -tarým, ticaret ve sanayi olmak üzere sektörler düzeyinde belirlenerek- geliþtirilmesi için bazý öneriler getirilmiþ ve ulaþým aðýnýn geniþletilmesi, maden kaynaklarýnýn tespit ve deðerlendirilmesi ve idari bazý düzenlemeler üzerinde durulmuþtur. Rapor 12 kýsýmdan oluþmaktadýr. Birinci kýsýmda Darende'nin kalkýnmasýnda, zirai potansiyel deðerlen-dirilmiþtir. Arazilerin sulanabilmesi için bazý tekliflerin getirildiði bu kýsýmda Ars-lantaþ ovasý ile çevresinde bulunan arazilerin sulanmasý için kanal açýlmasý hususunda Sadrazam Mehmet Paþa'nýn ve Darendeli Fotoðraflar: Ýsmet Uður Ýzzet Paþa'nýn akim kalan teþebbüslerinin gerçekleþtirilmesi, ayrýca Ayvalý nahiyesinin ortasýndan geçen Balýkaðý nehrinin iki tarafýnda bulunan arazinin ve Mezgidan köyünün karþýsýndaki arazinin sulanmasý için kanallar açýlmasý, yine Peteklik deresinden Tomalan ovasýna, Aþudý tarafýndan ise Uluviran ovasýna kanallar açýlmasý, zirai potansiyelin deðerlendirilmesi ve ürün yelpazesinin geniþletilmesi ve verimliliðin artýrýlmasý için gereken çalýþmalarýn yapýlmasý, ormanlýk alanlarýn korunmasý ve yeni orman alanlarý oluþturulmasý ve üzüm baðlarý ihdasý teklifi getirilmiþtir. Hanefi Hoca'nýn yüz yýl önce ileri sürdüðü kanallar açýlmasý teklifi ancak yeni gerçekleþme þansý bulmuþtur. Bahsedilen geniþ ovalarýn sulanabilmesi kýsmen Gökpýnar projesi ile mümkün hale gelebilmiþtir. Raporda, ticaretin geliþtirilmesi maksadýyla kazanýn etrafýnda olan Elbistan, Gürün, Kangal, Arga kazalarýyla Darende'ye baðlý Gerimter (Balaban), Elbistan'a baðlý Efsus (Afþin), Akça-dað'a baðlý Hekimhan nahiyelerinde haftalýk veya günlük seyyar pazar kurulmasý, Ziraat ve Ticaret bankalarýnýn teþkil edilmesi, Darende'nin 30 küsur seneden beri ihracat aleyhine bozulan ticaret dengesinin düzeltilmesi gereðinden söz edilmektedir. Bölgede sanayinin geliþmesi için Ýane Sandýklarý'nýn oluþturulmasý, Gürün'de þal ve diðer kumaþlar, Akçadað'da ise halý imal edildiðinden Darende'ye bir iplik ve halý fabrikasý kurulmasý, debbaðhane tesisi ve yeni inþa edilecek hükümet konaðý civarýnda han ve kýrk elli kadar dükkan inþasý, Balaban'da fenn-i kehhallýðýn yani göz tabipliðinin geliþtiði, dolayýsýyla uzmanlarca uygun görülür ise burada bir kehhalhane kurulmasý istenmektedir. Rapor daha bir çok konuyu ele almaktadýr. Bu çerçevede bölgenin zengin maden yataklarýna sahip olmasýndan dolayý bölgeye bir uz-man heyetin gönderi-lerek yerinde tetkiklerin yapýlmasý; eðitim hizmetlerinin yükseltilmesi, yeni okullar açýlmasý, din hizmetlerinin geliþmesi için camisi bulunmayan köylere cami yaptýrýlmasý; saðlýk hizmetlerinin geliþtirilmesi gayesiyle doktor tayini; vakýflarýn yeniden bir düzene sokularak cami, mescid, medrese, tekye ve kütüphanelerin imar ve ihyasýnýn temin edilmesi; Kayseri, Aziziye, Darende, Arga üzerinden bir þose yolun yapýmý; Dördüncü Ordu ile Beþinci Ordu'nun þose yollarla birbirine baðlanmasý için Zara, Divriði, Kangal, Darende, Elbistan ve Maraþ'a kadar yol açýlmasý; Darende ile Elbistan ve yine Darende ile Arga arasýnda iki telgraf hattý yapýmý; güvenliðin yeniden tesisi için gerekli yerlere karakol inþasý ve köprüler inþasý üzerinde durulmaktadýr. Darende'nin tarihçesine kýsaca deðinilen raporun son kýsmýnda, Darende kazasýnýn çevre illere uzaklýðý ve yakýn çevresinde bir çok kazaya merkez olabilecek bir coðrafi konumda bulunmasý ve Darende'nin pek çok konuda geriye gittiðinden bunun önlenmesi için Elbistan, Akçadað, Hekimhan, Kangal ve Gürün'ün baðlanacaðý ve Darende'nin merkez olacaðý bir sancak teþkiline gidilmesi teklifi getirilmektedir. 1. Þura-yý Devlet, Sivas Vilayeti Hulasa Kayýt Defteri, nr. 1820/1. Mehmet Hanefi Efendi Ýktisadi Kalkýnma raporunun son sayfasý. Gökpýnar Enerji ve Sulama Projesi çalýþmalarýndan görünümler Somuncu Baba 12 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

7 Minyatür ve Türk Minyatür Sanatý * Hasan Âli GÖKSOY Bir ara Türkçe karþýlýk olarak nakýþre-sim denilen minyatür, eski elyazmasý kitaplara boya ve altýn yaldýzla yapýlan resimleri tarifeden çok ince bir sanat dalýdýr. Aslýnda "minyatür" deyimi, çok küçük olarak yapýlmýþ ince sanat eser ve eþyalarýnýn hepsine verilen bir sýfat olarak da kullanýlýr. Deyim, Ýtalyanca miniatura kelimesinden gelmektedir. Onun aslý da, eski elyazmalarýnýn baþ harflerinin minium denilen kýrmýzý süleðen boyasý ve yaldýzla yazýlmasý ve süslenmesinden dolayýdýr. Sonralarý kitaplarýn tezhiblerine ve içlerine yapýlan renkli resimlere de miniature denilmiþtir. Daha sonralarý bu deyim, ki-taplara veya levha olarak gayet ince yapýlmýþ küçük kýt'adaki resimlere özel kalmýþ, kitap sayfalarýndaki renkli bezemeler "tezyinat, tezhîb" karþýlýðý olan enluminure deyimiyle anýlmýþtýr. Bu çeþit ince resimler yapma sanatý Çinliler ve Türkler'den Ýranlýlar'a ve oradan Avrupa'ya geçmiþtir. Ýranlýlar ve Türkler bu resim tarzýna "renkli resim" anlamýna nakýþ ve bunu yapanlara nakkaþ demiþlerdir. Çünkü o zamanlar gerek kâðýda ve gerek tahtaya boya ile yapýlan her türlü resimlere ve hattâ renkli ipliklerle yapýlan iþlemelere nakýþ denilirdi. Bu deyim sonralarý bizde de anlamýný deðiþtirdiði ve ancak boya ile yapýlan bezeme için kullanýldýðýndan, konumuz olan resimler hakkýnda "minyatür" deyimini kullanmak gerekmiþtir... Türk ve Ýran minyatürlerini incelersek, bunlarý yapan en ünlü ustalarýn Belh, Horasan, Herat, ve Buharalý olduklarýný görürüz. Bu bölgelerde eski Türk yoðunluðu sebebiyle de, Türk ve Ýran minyatürlerini birbirinden ayýrmak oldukça güçtür. Orta Asya ve Türkistan'da doðan resim sanatý bir yandan Hindistan'a, öte yandan Ýran'a geçerek, oralarda yeni birer tarzýn ortaya çýkmasýna yol açmýþtýr... Ýslâmiyet devrinde Türklerin yaptýklarý minyatürler daha ziyade tarihe ve ilme ait kitaplarda görülür. Ýslâm Dîni'nde, put ve sanem gibi tapýlacak resimler ve boyutlu heykeller caiz görülmediði için, bu fikir, resmin geliþmesine oldukça engel teþkil etmekle beraber, dînî Surnâme-i Vehbî'den mahiyet taþýmayan ve tek boyutlu (derinlik göstermeyen) resimlere müsamaha edilmesi; tarih ve ilim kitaplarýnýn anlaþýlmasýna yardým eden ve tabiatý tümüyle taklit etmeyen bir anlatým özelliðini taþýyan resimlerin yapýlmasýna engel olmamýþtýr. Emevî hükümdarlarýnýn Amra'daki sarayý harabesinde bulunan renkli duvar resimleri ve bunlarda görülen insan suretleri, bu hususta büyük bir taassub gösterilmediðini anlatýr. Nitekim Ýslâmiyet devrinde birçok kitaba resim yapýlmýþtýr... Eski Ýran ve Türk minyatürlerini baþlýca üç devre ayýrabiliriz: 1) Ýslâmiyet-öncesi devir resimleri, 2) Cengiz Han devrine kadar olan dönem resimleri, 3) Cengiz ve Timur zamanýna ait resimler. Selçuklu hükümdarlarýnýn çoðu resme hayli meraklýydýlar. Doðu'nun en ünlü ressamlarýný saraylarýna çaðýrýr, onlarý makam ve hediyelerle Simurg (Otuz Kuþ) Ülker Erke'nin özgün eseri Somuncu Baba 14 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

8 Surnâme-i Vehbî'den teþvik ederek, saraya baðlý nakýþhaneler kurarlar ve bu ustalara kitap resimleri yaptýrýrlardý. Bugün müze ve kütüp-hanelerde Selçuklulara ait minyatürlü birçok astronomi, týp, coðrafya ve diðer ilimlere ait kitaplar vardýr. Bu sebeple de Selçuklu min-yatürleriyle Ýran minyatürleri arasýnda fark yok gibidir... Osmanlý minyatürlerine gelince: Onlarda minyatür, Üçüncü Ahmed zamanýna, yâni Lâle Devri'ne kadar Ýran ve Selçuklu tarzýnda devam etmiþtir. Osmanlýlar Selçuklulardan daha dindar ve mutaassýb olduklarýndan, ilk dönemlerde daha çok bezemeye, güzel yazýya (hüsn-i hat) süsleme amaçlý nakþa önem vererek, insan suretleri yapmaktan önceleri biraz kaçýnmýþlardý. Osmanlýlarda resmin ve minyatürün geliþmesi, Ýstanbul'un Fethi'nden sonradýr. Selçuklu hükümdarlarý gibi Osmanlý pâdiþâhlarý da saraylarýnda birer nakkaþbaþý, yâni baþressam bulundururlardý. Fâtih'in Sinan Bey isminde bir nakkaþbaþýsý vardý. Bu kiþinin Vene-dik'de resim tahsil ettiði söylenir. Menâkýb-ý hünerverân'a göre bunun ustasý Mastori Pavli ve onun da hocasý ünlü ressam Damyano imiþ. Topkapý Sarayý'n-da Fâtih'in iþte bu Sinan Bey tarafýndan yapýlmýþ bir portresi vardýr... Ýkinci Bayezid zamanýnda Tebriz'den Amasya'ya gelmiþ olan Þahkulu, yine o dönemde ayný yerden gelerek saraya baþnakkaþ olan Velican; ve Evliya Çelebi'ye göre yine Ýkinci Baye-zid devrinde yaþayýp 1572'de vefat eden Baba Nakkaþ; Birinci Selim devrinden ismi bize ulaþan Tâcüddîn Girihbend ve Bâlî ya da Hüseyin Bâlî; Kanunî Sultan Süleyman devrinde Kýncý Mahmud ve Ýbrahim Çelebi adlý musavvirlerle (ressamlarla), Hasan Mýsrî adlý müzehhib (tezhib ustasý), Galatalý Mehmed Çelebi, Nigârî sanýyla tanýnan Reis Haydar, yine musavvir Osman ve bunun çýraðý Mehmed Bey ile, Kefeli Hasan Çelebi adýndaki ressamlar meþ-hurdur... Yine 1572'de vefat ettiði kaydedilen Ahmed Nakþî, ayrýca Mustafa Sâî, Nakkaþ Osman, Mirza Ali gibi ustalardan sonra, Dör-düncü Mehmed zamanýnda Selimiyeli Reþd, Mustafa Çelebi, Süleyman Çelebi ve Levnî ile karþýlaþýrýz. Bunlardan Üçüncü Ahmed'in saray ressamý ve nakkaþbaþýsý Levnî, Türk min-yatüründe bir ekoldür. Türk minyatürlerinin çoðunun çevresi tezhiblerle süslenir. Minyatürde kullanýlan boyalar suluboyanýn ayný ise de, biraz daha zamklý olup beyaz boya ile de karýþtýrýlýr. Muhtelif incelikte fýrçalar kullanýlýr. Çizgiler ve ince þekiller tüykalem denilen ve kedi kýlýndan yapýlan gayet ince fýrçayla iþlenir. Bu fýrçalar üç aylýk kedinin arka tüylerinden yapýlýr. Bu tüylerden ucu sivri ve saðlam birkaç kýl kesilip ipekle baðlanýr, tüyün biri biraz uzunca býrakýlarak bir kanat kamýþýna geçirilir. Tavuk kanadý tüyünün kamýþý her zaman eðrice olduðundan, bu iþte kullanýlamaz. En iyisi güvercin kanadýnýn kamýþýdýr. Sonra bu kamýþ tahta bir sapa geçirilir. Resim yapýlacak kâðýt üzerine arapzamkýyla karýþtýrýlmýþ ince bir üstübeç tabakasý sürülerek kurutulduktan sonra tüykalemle resmin çizgileri çizilip renklerle doldurulur. Bazan bu astar üzerine ince bir altýn tabakasý da geçirilir ki, alttaki bu altýn tabakasý renklere bir þeffaflýk verir. Ressamlar genellikle, yaptýklarý resimlerin altýna asýl isimlerini koymazlar ve bazan resmin bir köþesine gayet küçük olarak takma bir isim yazarlardý. Nakþî, Sâî, Levnî, Nigârî gibi isimler hep müstear (takma) isimlerdir. Bunun sebebi, eski anlayýþlara göre, "bunu ben yaptým" gibi bir gurur gösterisinden kaçýnmalarýdýr. 1930'lu yýllarda baþlattýðý çalýþmalarla Geleneksel Türk Süsleme Sanatlarý'nýn yeniden diriliþini saðlayan Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ( )'in açtýðý yolda, þimdi onun birçok usta öðrencisi bu güzel sanatlarýmýzý yaþatmaktadýrlar (*) Celâl Esat Arseven'in Sanat Ansiklopedisi, cilt:3, sayfalarýndaki ilgili maddelerden derlenmiþtir. Ýran Minyatürleri Somuncu Baba 16 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

9 Edebiyat Yûsuf Hâs Hâcib Hayati OTYAKMAZ Yûsuf Hâs Hâcib Yûsuf Hâs Hâcib, Ýslâmî Türk Edebiyatý'nýn adý bilinen ilk þair ve mütefekkiri olarak kabul edilir. Türk Dili ve Edebiyatý bakýmýndan olduðu kadar, Türk kültürünün de deðerli âbidelerinden sayýlan Kutadgu Bilig adlý yazma eserin müellifidir. Yûsuf Hâs Hâcib'in hayatýna dair maalesef yeterli bilgiye sahip deðiliz. Hakkýnda bildiklerimiz daha ziyade Kutadgu Bilig'de yer alan bazý ifadelere ve esere sonradan ilave edilen mensur ve manzum mukaddimelerdeki kýsa bilgilere dayanmaktadýr. Eserin bir yerinde zikredildiði gibi, þairin asýl adý Yûsuf dur. Yûsuf un doðum tarihi de belli deðildir. Eserini tamamladýðýnda 50 yaþýný aþtýðý, 60 yaþýn kendisini çaðýrmakta olduðu göz önüne alýnýrsa, ( / ) seneleri arasýnda doðmuþ olabileceði kabul edilebilir. Þair eserini tamamladýðý 462 ( ) senesinde 54 yaþýnda olduðuna göre, 408 ( )'de doðmuþ olmalýdýr. Asil bir aileye mensup olduðu görülen Yûsuf un, eserinden, olgunluk çaðýna kadar doðum yeri olan Balasagun'da yaþadýðý, bu þehirde kuvvetli bir tahsil gördüðü ve zamanýn geçerli ilimlerini öðrendiði, sanat ve edebiyatla son derece yakýndan ilgilendiði anlaþýlmaktadýr. Nitekim Kutadgu Bilig'de çeþitli ilimlere dair saðlam bilgilerin yer almasý bu hususu doðrulamaktadýr. Manzum mukaddimede Yûsuf un ilim ve hüner sahibi, dindar, faziletli ve çevresinden takdir ve hürmet gören bir kiþi olduðu ifade edilmiþtir. Bu vasýflara sahip olan Yûsuf un kitabýný tamamladýðý 462 (1069) tarihine kadarki hayatý hakkýnda fazla bir þey bilinmemektedir. Ancak þair eserini tamamlayýp Karahanlý Hükümdarý Uluð Buðra Han'a sunmuþ ve bir süre onun yanýnda Hâs Hâcip (saray nazýrý) olarak görevlendirilmiþ ve bu unvanla þöhret kazanmýþtýr. Yûsuf Hâs Hâcib'in hangi tarihte vefat ettiði belli deðildir. Kutadgu Bilig hatimesinde çok ihtiyarladýðýndan, ömrünü insanlara hizmetle geçirdiðinden, bu yüzden de Allah'a ibadette geç kaldýðýndan söz etmesi, þairin uzun bir ömür sürdüðüne delalet etmektedir. XI. asýrda mühim kültür merkezlerinden olan Balasagun ve Kâþgar'ýn, cemiyete faydalý olmayý ön planda tutan, iyi bir Müslüman, alim ve mütefekkir olan Yûsuf un yetiþmesinde mühim bir rol oynadýðý muhakkaktýr. Bilhassa Kâþgar ile Baðdad arasýndaki münasebetler, Kâþgar'da kültür hayatýnýn geliþmesine yardým etmiþti. Yûsuf ve çaðdaþý Kâþgarlý Mahmud'un eserlerini bu þehirde yazmalarý, burada kültür seviyesinin yüksek olduðunu göstermektedir. Balasagun ve Kâþgar'da eski Türk kültürü yanýnda Ýslâm kültürü de geliþmiþti. Bu sayede, Yûsuf, devrinin ileri gelen bilgin ve þairlerinden olan Bîrûnî, Ýbn-i Sînâ, Firdevsî, Ömer Hayyam'dan faydalanmýþ olmalýdýr. Ayrýca Budist ve Maniheist Uygurlarýn dinî ve millî edebiyatlarýna da yabancý olmadýðý anlaþýlmaktadýr. Kutadgu Bilig'de bilhassa týp ile ilgili bilgilerin yer almasý, eskiden beri onun Ýbn-i Sînâ'dan yararlandýðýný düþündürmüþtür. Kutadgu Bilig'de Ýslâm'dan önceki Türk kültürünün derin izlerinin bulunduðu, Yûsuf un Mahmud Kâþgarî'de görülen halk hikmetlerini nakletmekle kalmayýp, bunlarý eserinin en mühim kuruluþ unsurlarý olarak ele aldýðý görülür. Ayrýca birçok beyitler, Kur'an ayetlerinin meâlen tercümeleri mahiyetindedir. Nitekim günlük hayat kaygýlarýnýn üstüne çýkan, ideal bir cemiyet nizamý esas ve çerçevesinin tesbitini gaye edinen müellif, haklý olarak tasavvurlarýný ifade için devrin ve muhitin malzemesinden faydalanmak ve çevresinin anlayabileceði dili kullanmak mecburiyetindeydi. Ayný zamanda bir ahlâkçý olarak kabul edilen Yûsuf un ahlâkî düþüncelerine, bilgi (bilig), iþ (kýlýþ) ve doðruluk (könilik) olmak üzere üç prensibin hakim olduðu görülür. Gerçekten de bilgiye her þeyin üstünde deðer vermesi, dilin insana Allah'ýn en büyük armaðaný, iyiliðin ve doðruluðun üstün bir fazilet olduðu hakkýndaki görüþleri bugün için de geçerli düþüncelerdir. Yûsuf Hâs Hâcib, hakimiyet ve hükümdarlýk kaynaðýnýn ilâhî olduðunu, bu sebeble hakimiyeti temsil eden hükümdar ve ailesinin kutsî sayýldýðýný bildirir. Kutadgu Bilig, edebiyat ve dil bakýmýndan da ehemmiyetlidir. Nitekim o, þiir sanatýnýn teknik ve inceliklerini tam manasýyla taþýyan bir eser mahiyetinde kendi devrinin edebî Türkçe'sinde yazýlmýþ ilk Ýslâmî-Türk manzum eseri olup, klasik Türk þiirinin kurulmasýný da saðlamýþtýr. Bu bakýmdan yeni bir medeniyet sahasýna giren Orta Asya Türkleri'nin kültür geliþmesinde bu eserin rolü büyük olmuþtur. Gerçekten de biri þair diðeri de dilci olan Yûsuf ve Kâþgarlý Mahmud'un eserleri XI. asýr Orta Asya Türk kültürü ve diline ýþýk tutmuþlardýr. KAYNAKLAR Türk Kültürü Dergisi, Kutadgu Bilig sayýsý, S.98 BANARLI Nihat Sami, Resimli Türk Edebiyatý, M.E.B Yay. KABAKLI Ahmet, Türk Edebiyatý T.E.V Yay. KAFESOÐLU Ýbrahim, Kutadgu Bilig ve Kültür Tarimizdeki Yeri, Kültür Bak. Yay. KUTADGU BÝLÝG DEN HÝKMET VE NASÝHATLAR *Eðer Allah'ýn rýzasýný istersen Müslümanlarýn memnun olmasýný iste, sözü kes. *Evini barkýný yak, putunu kýr, yerine cami yap ve Müslüman cemaati topla (put-pereslere hitaben). *Müslümanlýðý aç, Ýslâmiyeti yay, böylece seçkin bir þahsiyetin ve iyi bir adýn olur. Müslümanlara yaklaþýp tecavüz etme, onlara düþmanca davranma, her zaman iyi ol. Müslüman Müslüman ile kardeþtir. *Allah birdir, tekdir ki ikiyi yarattý. Onun birliði þüpheye mahal býrakmaz. *Allah kime haya ve iz'an vermiþse ona devlet ile birlikte bütün þerefleri vermiþ demektir. *Ey hakim! Uzun zaman hüküm sürmek istersen kanunu doðru yürütmeli ve halký korumalýsýn. *Bu dünya insaný Allah'dan uzaklaþtýrýr; iyi iþlere mani olur ve yapýlmasýna meydan vermez. Bundan korktuðu için arif dünyayý býrakýp zahmeti tercih ederek, dünyayý dolaþýr durur. Biri daðda koþar, evi maðaradýr, onun yediði ot kökü, içtiði yaðmur suyudur. Biri Allah'a karþý bu korku ve endiþe ile bitkin bir halde çöllere koþar. Biri çullara bürünmüþ, biri gözünden yaþ dökerek, diyar-diyar dolaþýr. Biri yemek yemez kendini zayýflatýr; biri gece yatmaz, ayakta durur. Uyanmýþ insanlar böyle yaþarlar; gafillerin gafili biz ise, uykuya dalmýþýz. BÝLGÝ: *Bilgi kimde olursa, o büyüklük alýr. *Bilgiyi bilen insandan hastalýk uzaklaþýr. *Ýnsan inciyi denizden çýkarmadýkça, o, ister inci olsun-ister çakýl taþý, farketmez. *Misk ve bilgi birbirine benzer; insan bunlarý yanýnda gizli tutamaz. *Bilginin kýymetini bilgin bilir, akýla hürmet bilgiden gelir. *Bilginin sözü toprak için su gibidir; su verilince, yerden nimet çýkar. *Bilgisiz adamýn düþmaný, kendi bildiði ve yaptýðýdýr. *Bilgili insanýn sözü eksilmez; akan duru pýnarýn suyu kesilmez. *Alimler sulak yerlere benzer; nereye ayak vururlarsa, oradan su çýkar. *Bilgisizin dili daima kilitli olmalý ve bilgili insan da diline hakim olmalý. *Boþ söz bilgisizin aðzýndan çýkar. *Ýnsan, hayvandan bilgisi ile ayrýlmýþtýr. Somuncu Baba 18 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

10 Tarih Yavuz Sultan Selim'in Resul KESENCELÝ Manevi Yönü Hoca Saadettin Efendi'nin babasý, Hasan Can'a, þöyle anlatmýþtýr: "Yavuz Sultan Selim, babasý ile görüþüp dönecekti. Vezirlerin fesadý ve çekememezliðinden dolayý, Uðraþ Deresinde, baba-oðul arasýnda kavga çýktý. Neticede Yavuz geri, çekilip, Trabzon'a döndü. Biz de gemide gidiyorduk. Ferhat Paþa ve daha bazý dostlar ile beraberdik. Bu hezimetten dolayý üzgündük. Kendi kendimize þöyle diyorduk: - Saadetli beyimiz Selim, babasýndan sonra Osmanlý tahtýna otursa, yeni bir dönem baþlasa, her birimiz muradýmýza ersek, padiþahýn kuvveti þerleri defetse, doðuyu ve batýyý fethetsek. Bunlarý dinleyen Yavuz bizlere dönerek dedi ki: -Hey dertliler! Saltanat, saltanat deyip durursunuz. Sekiz dokuz yýl sürecek saltanattan ne fayda umarsýnýz? iþte size istediðiniz verildi." Böylece Yavuz Sultan Selim, daha þehzade iken saltanata geçeceðini, ve saltanatýn sekiz dokuz yýl süreceðini keþfen sezmiþtir." Ferhat Paþa daha sonra þöyle der: "Gemiden çýkýp, Kýrým Hanlýðý'na gittik. Kýrým Haný, Mengli Giray bizi karþýladý, istedi ki Selim onun yanýna varsýn. Bunu sezen Selim, derhal atýný durdurdu. Han düþüncesinden dolayý utanýp, Yavuz'un yanýna geldi. Daha sonra sohbet etmeye baþladýlar. Han dedi ki: - Bu yenilgiden dolayý üzülmeyiniz, isterseniz Kýrým askerini yanýnýza veririm. Yavuz kabul etmedi ve þöyle dedi: - Biz dünya arzusu ve padiþahlýk hevesi ile o tarafa varmadýk. Babamýz hastadýr. Memleket idaresi vezirin elindedir. Bunun neticesi olarak din ve devlet düþmanlarý baþ kaldýrdý. Diðer kardeþlerimiz de rahatlarýný düþünmektedirler. Bu nedenle Osmanlý devletini ve halkýný korumak için kendimizi tehlikeye attýk. Varýp babamýzýn elini öpüp, bir miktar asker alýp, düþmaný yurdumuzdan çýkarmak istemiþtik. Devlet adamlarý buna engel oldular. Allah'ýn takdiri ne ise o olur. Otaðlarýna vardýklarýnda þöyle dediler ki; -Han bize böyle söyledi. Biz hanlýk sevdasýnda olsak bile, hanýn kuklasý olmayý nasýl isteriz? Böyle bir saltanattan ne hayýr gelir. Sonra han kýzýný vermek istedi. Yavuz, bunu da kabul etmedi." Yine Ýran seferlerine çýkacaklarý dönemde, Hasan Can'ýn babasý Hafýz Mehmet, Tebriz'de Molla Kemalettin Erdebili'yi ziyaret eder. Hafýz Mehmet Þeyh'e þöyle der: "- Osmanlý Sultaný, Ýran üzerine gelmektedir. Bu hususta ne dersiniz? Savaþýn sonu ne olur? Þeyh, der ki: - Selim buraya kendi reyi ile gelmez, Allah tarafýndan bu bedbaht Þah Ýsmail'i terbiye için gönderilmektedir. Ruhlar onunladýr. Kendisi de rütbe ve makam sahibidir." Bu olaydan sonra bir gün, sultan Ýran seferi dönüþünde bir sohbet esnasýnda der ki: "-Biz hiç yana sefer etmedik ki, sýrf kendi görüþ ve kararýmýz ile ola. Maneviyat aleminden görevlendirilmeden bir yere yönelmiþ deðiliz." O zaman Hasan Can, babasýnýn anlattýðý olayý anlatmýþtýr. Yavuz Sultan Selim, Osmanlý padiþahlarýnýn ilahi irade ile teyid edildiðine inanýyordu. Osmanlý padiþahlarýnýn evliya kudretine sahip olduðu düþüncesi, onda hakim idi. Zira Molla Þemseddin de: "Ýslâm Sultaný olan Osmanlý hanedâný, Hakkýn nazarýndadýr. Selim Han dahi daire-i evliyada taþra deðildir" diyordu. Yavuz Sultan Selim hakkýnda baþka "Ruha-niyetten behemend olduklarýna mü-teallik kelamýn tevafuku ile padi-þahýn kerameti tasdik edilmiþtir." diyordu. Hasan Can, Mýsýr seferine çýkmadan önce, Yavuz Sultan Selim'in durumunu ve Kapý Aðasý Hasan Aða'nýn gördüðü rüyayý þöyle anlatýr: "Mekaný cennet olsun, merhum padiþah gece çok kitap okur uyumazdý. Bazen de bana okutup dinlerdi. Bazen de dünya ahvaline dair konuþurlardý. Bir gece yataðýmda uyuya kal-mýþým. Sabah namazýný kýldýktan sonra hizmetine koþtum. "-Bu gece görünmedin, ne iþte idin?" diye sordular. "-Birkaç gecedir uykusuz kaldýðým için, bu gece gaflet ile uykuya kalmýþým." Bunu beyan edip, hizmetlerinden geri kaldýðým için özür diledim. "-Þimdi ne düþ gördünse beyan eyle!" "-Arza kabil bir düþ görmedim." Tekrar buyurdular ki, "-Bu ne biçim iþtir. Bütün geceyi uyku ile geçirmiþsin ama bir vaka görmeyesin. Herhalde görülmüþtür." Baþka konulardan biraz konuþtuktan sonra bana dönerek; "-Abes söyleme, herhalde bir vaka görülmüþtür, söyle, gizleme!" Düþümde bir þey gördüðümü hatýrlayamadým. iþe yarar bir þey görmediðime yemin ettim. Sultan mübarek baþlarýný sallayýp, hayret ettiler. Bende sebebi ne olabilir diye hayret ettim. Daha sonra kapý aðasý Hasan Aða'nýn dairesine bir iþ için gönderdiler. Oraya vardýðýmda gördüm ki haznedar baþý Mehmet Aða, kilerci baþý, saray aðasý ve kapý aðasý Hasan Aða, adetleri üzere otururlar. Ama Hasan Aða düþünceli idi. Baþýný öne Somuncu Baba 20 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

11 eðmiþti. Gözleri yaþlý idi. Bu zat, sessiz, salih, geceleri teheccüd namazlarý kýlan birisiydi. Ama bu hali, evvelki hallerine benzemiyordu. Birinin öldüðünü zannettim. "-Aða Hazretleri, kalbiniz gamlý, gözünüz nemli görünür. Sebebi ne ola?" dediðimde, "-Hayýr, bir þey yok." diye gizlemesi üzerine, kapýcý baþý ve haznedar baþý: "-Kardeþ aðaya bu gece bir vaka olmuþ da o uykunun sarhoþluðundandýr." dedi. Bunu üzerine "-Allah için haber verin, devletlü padiþahýmýz elbet vaka görmüþsündür, söyle diye bu bendelerini aciz ettiler. Herhalde, zorlamalarý asýlsýz deðildir. Anlatýnýz." dedim. Rüyayý anlatmasý için aðayý sýkýþtýrdýk. Aða utanma duygusu aðýr basan bir þahýs idi. Bunun için anlatmaktan sakýndý. Aða þöyle dedi: "-Benim gibi yüzü kara bir günahkarýn ne rüyasý olur ki padiþah huzurunda anlatmaya deðsin, kerem edin, bana bu teklifte bulunmayýn" dedi. Biz sýkýþtýrmaya, o da vazgeçirmek için yalvarmaya devam etti. Nihayet Mehmet: "-Nice söylemezsün, bize anlattýðýnda buna me'mur olduðunu naklettim, gizlemesi ihanet olmaz mý?" deyince, aða sýrrýný anlattý: "-Bu gece rüyamda gördüm ki, eþiðinde oturduðumuz bu kapýyý hýzlý hýzlý çaldýlar. "Ne haber var?" diye ileri baktým. Vardým: kapý, dýþarýsý görünecek fakat bir adam sýðmayacak kadar az açýlmýþ. Sarýklý nurani kimseler içeri doldu, elleri bayraklý ve silahlý, mükemmel þahýslar, kapýnýn dibinde elleri sancaklý dört nurani kimseler durur idi. Kapýyý vuranýn elinde padiþahýn ak sancaðý var. Bana dedi ki: "Bilir misin neye gelmiþiz?" Ben de "Buyurun" dedim. Dedi ki "Bu gördüðünüz kimseler, Resûlullah (S.A.V)'ýn ashabýdýr. Bizi Hazreti Resûlullah gönderip, Selim Han'a selam etti. Buyurdu ki: "Kalkýp gelsün ki. Haremeyn hizmeti ona buyruldu. Gördüðün dört kiþiden, bu Hz. Ebubekir-i Sýddýk, bu Hz. Ömer-ül Faruk, bu Hz. Osman-u Zinnüreyn'dir. Seninle konuþan ben ise, Ali Bin Ebi Talip'im. Var Selim Han'a söyle" dedi. Ben dehþetle kendimden geçtim. Tere batmýþ ve sabaha kadar baygýn yatmýþým. Oðlanlar, tecehhüd namazýna mutend üzerine kalkmadýðýmý görünce hasta olduðumu düþünmüþler. Sabah namazýnýn vakti geçmek üzere iken gelip beni uyandýrmýþlar. Aklým baþýma gelince kalkýp namaza yetiþtim. Ama tamamen sükun bulamadým. Aða bunlarý anlatýrken aðlýyordu. Paþanýn buyurduðu hizmeti nakledip derhal huzurlarýna gittiðinde, o hizmeti sual etmeyip tekrar yine rüyadan bahis açarak: "-Þu senin bu gece sabaha kadar uyuyup, bir vaka görmediðin garip gelir. Hemen söyle bir hayvan gibi yatýp uyundun mu?" Dedim ki, "-Padiþahým, vakayý bu Hasan kulunuz görmediyse, bir baþka Hasan kulunuz (kapýaðasý Hasan Aða) görmüþ. Emriniz olursa arz edeyim." Buyurdular ki', "-Söyle görelim..." Ben de hadisenin tamamýný naklettim. Ben anlattýkça mübarek çehresi kýzarmaya baþladý. Daha sonra gözlerindeki mübarek yaþlarý sildi. Bitirince: "-Biz sana demez miyiz ki, biz tarafa memur edilmedikçe hareket etmeyiz. Atalarým keramet sahibi idi, ama biz onlara benzememiþiz." BÝBLÝYOÐRAFYA: Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi, Boðaziçi Yay. Ýst Ahmet Uður, Yavuz Sultan Selim, Erciyes Üniv. Yay. Kayseri Rýza, sözlükte memnuniyet, hoþnutluk, izin yani bir insanýn bir þeyi memnuniyetle kabullenmesi, sýkýntý duymamasýdýr. Dindeki rýza, insanýn yaratýlýþ sebebine uygun olarak "Rabbine ibadet etmek" O'na kul olmak, kazasýna boyun eðmek, tam teslim olmaktýr. Allah'ýn takdirinin dünya aleminde zamaný gelince gerçekleþmesi hükümlerine kalbin güzel bir surette bakmasý, Cenab-ý Hakk'a teslimiyetle dýþ görünüþüyle tabiata muhalif görünen hususlarda itirazý terk ederek, kulluk vazifelerini yerine getirmekten ibarettir. 1 "Her Kazaya Biz Rýzayý Yardan Öðrendik" Ýsmail PALAKOÐLU Hakikatte sýr ve özü belli olmayan, akla aykýrý ve nefse zahmetli görünen ilahi takdirin hükmüne karþý kulun durumu: hastanýn doktora teslim olduðu gibi teslim ve rýzadýr. Çünkü o hükmün neticesinde hayýr mý, þer mi olduðu bizlerce bilinmezdir. Allah katýnda kesinleþmiþ ve takdir edilmiþtir. Allah (c.c.) Ýnsanlar ve bu insanlarýn emrine hizmet eden çeþit çeþit canlýlar, hayvanlar, maddeler yaratmýþtýr. Mümin, her yaratýlana razý olur, her þeyin en uygun ve isabetli þekilde yaratýlmýþ olduðunu kabul eder, rýza halinde bulunur, hepsini sever. Sevmek güzel olarak görebilmenin, razý olmakta sevmenin eseridir. Yaratýlaný güzel olarak görmeyen her þeyi sevmez. Her þeyi sevmeyen her þeyden razý olmaz. Güzel görme, sevme ve razý olma bir bütündür. Parçalara ayrýlmasý mümkün deðildir. 2 Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hazretleri rýza makamýndaki hali þöyle dile getirir; Deme þu niçin þöyle Yerincedir o öyle Bak sonuna, sabreyle Mevla görelim neyler Neylerse güzel eyler Ýbni Arabi'ye göre: "Bu alem Hakk'ýn tecellilerindendir ve var olmasý mümkün olan en güzel alemdir." Bu alemde hayýr da vardýr þer de vardýr. Fakat hayýr çok, þer azdýr. Hayýr sürekli ve kalýcýdýr. Þer ise, geçiçi ve iðretidir. Hayýr, hayýr olduðu için, þer ise; hayrýn anlaþýlmasýna araç olduðu için vardýr. Ve onu tamamlar. Bundan dolayý, yüce Allah'ýn takdir ve iradesiyle Tasavvuf Somuncu Baba 22 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

12 yaratýlmýþ bu alemde, O'nun kazasýna, kaderine takdir ve iradesine rýza göstermek gerekir. 3 Allah (c.c.), Kur'an-ý Kerim'de rýzanýn önemini bazý ayetlerde þöyle buyurur: Mü'min insanlardan bahsettikten sonra "Allah onlardan razý olmuþtur, onlarda Allah'tan razý olmuþlardýr. En büyük saadet budur." 4 "Allah onlardan razý olmuþtur, onlarda Allah'tan razý olmuþlardýr. Rablarýndan korkanlar ebedi olarak cennette kalacaklardýr." 5 Kulun Allah'tan razý olmasý O'nun koyduðu hükümlerden ve mukadderattan rahatsýz olmamasýdýr. Allah'ýn kulundan razý olmasý da; kulun emirlerine uymasý, yasaklarýndan kaçmasý ile mümkün olur. Hulusi Efendi Hazretleri, Hakk'tan gelen her þeyi güzel görerek, divanýnda ki bir ilahisinde þöyle diyor; Her iptilaya dil verip dildariden geldi deyu Her bir kazaya razýyýz ol yariden geldi deyu. 6 Diyerek, yardan gelen her þeye razý olduðunu belirtiyor. Rabiatül Adiviyye' ye; Kul ne zaman rýza mertebesine ulaþýr? diye sorulunca þu cevabý vermiþtir: "Allah'ýn nimeti kadar, musibeti de kendisini memnun edince." Hulusi Efendi (k.s.) bu konuda bir beytinde: Kim bulurdu vahdeti zatýna kurbe vasla yol Kahru lutfu hicrü vaslý cümle yeksan etmese. 7 Allah'tan gelen her þey güzeldir. Onun kahrý ve lutfu birdir. Bunu ihsan bilmek Allah'a kavuþmaya vesiledir. Hulusi Efendi bir kaza sonucu dört yakýnýný kaybetmiþ. Yaný baþýnda aðlayan birisine: "Niçin aðlýyorsun Müftü efendi? Bu ay Muharrem ayý, sýra da bize gelmiþ metin olunuz!" diyerek müthiþ bir sabýr örneði göstermiþtir. 8 Ve þu beyti yazmýþtýr; Ýstikamatte kalem yazmakta mum olsa kiþi Yine mikraz-ý kazadan baþýný kurtaramaz Yine bir beyt de: Her belanýn sabrýný verdi bela ihsan eden dostlar bela ihsan eden, Her kazaya biz rýzayý yardan öðrendik dostlar yardan öðrendik. 9 Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah'ým, gazabýndan rýzana sýðýnýrým." 10 "Allah'ým kazadan sonra rýza halinde olmayý nasip etmeni niyaz ediyorum." 11 diye dua ederdi. Müslümanýn müslümana, þu dünyada en deðerli hediyesi, duasý "Allah senden razý olsun" sözüdür. Bu dualarýn en iyisi, en samimisi ve en yürekten olanýdýr. Bundan dolayý ümmetlerin en seçkini sahabeye "Radiyallahu anhum" diye dua ederiz. 12 Bazan sabýrla, rýza karýþtýrýlýr. Sabýrda tahammül ve olayý hazmetme vardýr. Rýza da ise bundan öte gönül hoþluðuyla kabullenme ve içine sindirme vardýr. Kaynaðý sevgi olan manevi ve ulvi bir duygudur. Tasavvufta sufiler rýza halinin bir çok tarif ve tahlili ile izahýný yapmýþlardýr. Horasanlý alimlere göre; rýza makam olup, tevekkülün sonucudur. Iraklý alimlere göre; rýza bir haldir. Vehbidir. Rýza kalbde tecelli eder. Ömer b. Osman el-mekki'ye göre muhabbet, rýzanýn içinde mütalaa edilmelidir. Muhabbet sadece rýza ile gerçekleþir. Rýzasýz muhabbet olmayacaðý gibi, muhabbetsiz rýzada olamaz." Cüneyd'e göre rýza, kulun iradesini terk etmesidir. Külli iradeye teslim olmasý, kâr ve zarar peþinde koþup, masivaya baðlanmamasýdýr. Abdü'l-Vahid b. Zeyd þöyle demiþtir: "Rýza Allah'ýn en muazzam kapýsý ve dünyanýn cennetidir. Bilinsin ki, Allah Teala, kulundan razý olmadýkça, kulun O'ndan razý olmasý mümkün deðildir. Çünkü Allah Teala "Allah onlardan razý oldu, onlarda O'ndan razý oldu" buyurmuþtur." 13 Rýza halinde ve makamýnda bulunanlar hoþgörülü olduklarýndan, yakýnmazlar, sýzlanmazlar, itiraz etmezler, sýk sýk onun bunun iþine karýþmazlar. Ýnsanlarý eleþtirmekten, kötülemekten, ayýplamaktan ve kýnamaktan uzak dururlar. Çünkü hem hoþgörülüdürler, hem de herkesi az çok haklý görürler. Tasavvufta bela, dert ve ýzdýrap önemlidir. Ýnsaný piþirir, olgunlaþtýrýr. Bunun için derviþ çileli bir hayat yaþar. Sûfiler, Hak Teala'nýn celâl ve cemal tecellilerini ayný derecede gönül hoþluðu ve rahatlýðýyla karþýlamýþlar, ilk zamanlardan beri "Kahrýn da hoþ, lûtfun da hoþ" demiþlerdir. Eþrefoðlu bir beytinde þöyle der: Mihneti, kendine zevk edinmededir alemde hüner Gam u þâd-i dünya böyle gelmiþ böyle gider Hulusi Efendi Hazretleri de, ayný mahiyetteki bir mektubu þöyledir; Hep ashab-ý bela, kibar-ý evliyadýr. Eskiden buðday ekmeði yiyen yavrularýn þimdi yedikleri arpa naný olduðu halde, ne sima ve ne ahlaken bir tadilat ve tagayyürat göstermediler. Bize de kanaat-ý kamile hasýl oldu ki vadii belaya salik, vakt-ý imtihana müsteid maliklerdir. Çünkü vasl u hicraný fark etmeyen bir aþýk, kahr u ihsaný bir tutan bir talib-i salik gibilerdir. Devrin inkilabý anlarýn cuþiþ-i sevdalarýna, þuriþ-i müeddalarýna bir kýlca tafayyürat tari kýlmadý. Cananýnda arzusu bu yoldadýr ki bezm ü visali içün can hazýrlayan sadýk, kahr ile lutfun vasl ile hicranýn farkýný bilmeyüp ancak maksad-ý aksasýyle visalýný talebinde ola ve kadr-i himmetin ali kýlýp ol gevher-i bi-bahayý bula. Her belanýn sabrýný verdi bela ihsan eden Her kazaya biz rýzayý yardan öðrendik. Mýsdakýnca arif-i mahbubun envar-i tecellisinin müstaðrakýdýr. Anýn için her zehr-i belayý, bal olarak içer habibin rýzasý içün kendi rýzasýndan geçer. 14 Þu kadar var ki; günah olan þeylerden, tehlikelerden kaçmak rýzaya zýt olmaz. Belki, rýza kendisinden kaçýnýlmasý gerekli olan þeylerden kaçmaktýr. Kötülere ve kötülüklere rýza göstermek Ýslâmi bir rýza deðildir. Kötülüklere razý olmamak, onlara acýmak ve doðru yolu bulmalarýna yardýmcý olmaya ve dua etmeye engel deðildir. Peygamber efendimiz Uhud Savaþýnda kendini alkanlar içinde býrakan Mekkeli putperestler için "Allah'ým kavmimi affet, onlar ne yaptýklarýný bilmiyorlar." Diye dua etmiþtir. 15 DÝPNOTLAR 1-ERAYDIN Selçuk Tasavvuf ve Tarikatlar,, s. 91, Marifet Yay, Ýst, 1984; CEBECÝOÐLU Ethem, Dini Terimler ve Deyimler Sözlüðü, s.593, Rehber Yay, Ank ULUDAÐ Süleyman Ýnsan ve Tasavvuf,, s. 126, Mavi Yay, Ýst, ULUDAÐ Süleyman, a.g.e, s126 4-Maide, 5/119 5-Beyyine, 98/8 6-ATEÞ Osman Hulusi,Divan-ý Hulûsi-i Darendevi, s.263, Ankara ATEÞ, a.g.e, s SARIOÐLU Mevlüt, Es-Seyyid Hacý Osman Hulûsi Darendevî, Somuncu Baba Dergisi,Y:1; S.1, s.15, Haziran ATEÞ, a.g.e, s Müslim, Salat, Nesai, Sehv, ULUDAÐ, a.g.e, s ERAYDIN, a.g.e,s ATEÞ Osman Hulusi,Mektûbat-ý Hulûsi-i Darendevi, s.30, Ankara, Buhari, Enbiya 54 Somuncu Baba 24 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

13 Edebiyat Seyyid Garip Musa ve Onu Konu Edinen Þiirler Yrd.Doç.Dr.Doðan KAYA Garip Musa, Anadolu'nun manevi yönden inþa edilmesinde rol alan ulu zatlardan birisidir. Hakkýnda bilinenler pek çok erende olduðu gibi rivayetten öte gitmemektedir. Anadolu'ya 90 (Bir söylentiye göre 400) atlýsý ve tahta kýlýcýyla Türkistan'dan geldiði, Hacý Bektaþ Veli'den nasip aldýðý ve Ahmet Yesevî düþüncesi doðrultusunda faaliyet gösterdiði söylenir. Bir söylentiye göre, Divriði civarýnda saygýn olan ve Arhýsu köyünde yatan Garip Baba ile kardeþtir. XIII. yüzyýlýn sonlarý, XIV. yüzyýlýn baþlarýnda yaþadýðý kuvvetle muhtemeldir. Bizi bu düþünceye götüren Ýspanyol Elçisi Klaviyo'nun hatýralarýnda yer alan bir bilgidir. Garip Musa'nýn ailesi Musa Þeyhoðlu, Pirzadeler, Aðagil ve Erzadeler olmak üzere dört büyük gruba ayrýlmýþ bunlardan bir kýsmý Sarýkamýþ'a yerleþmiþtir yýlýnda, eskiden, Deliler bugün Deli Baba köyü halký hakkýnda seyahat notlarýnda bilgi veren ve XIV. yüzyýlda yaþamýþ olan Klaviyo, onlarý bize þöyle tanýtýr: "Deliler köyü namýnda bir yere muvasalat ettik. Buraya Deliler köyü adýnýn verilmesinin sebebi, bütün burada ikamet edenlerin, ruhbaniyet hayatýna girmiþ, dünyayý terk etmiþ Müslüman derviþlerinden olmalarýdýr. Etraftaki köylüler burayý ziyaret ederek derviþlerle görüþüyor, hastalar buraya naklolunuyor ve derviþlerin nefesiyle þifa buluyorlar. Bu derviþlerin reisi, bütün derviþler tarafýndan derin bir hürmet görüyor ve evliya tanýnýyor. Timur buradan geçiyorken derviþlerin yanýna gitmiþ, reisleri yanýnda kalmýþtý. Bütün bu havalide yerleþen kimseler, derviþlere bol bol adaklar gönderiyorlar. Derviþlerin reisi bu köyün hakimidir. Ahali bütün bu derviþleri evliya tanýyorlar. Derviþler sakallarýný ve saçlarýný týraþ ediyor, yaz-kýþ sýrtlarýnda eski bir aba ile yollardan geçiyor, ellerindeki sazlarý çalarak ilahiler okuyorlar. Bunlara ait tekkenin kapýsýnda bugün de bir püskül ve ay þeklinde bir resim görülüyor. Altlarýnda geyik, keçi, koyun boynuzlarýndan bir sýra dizilmiþti. Her derviþin kapýsý üzerinde böyle bir iþaret var..." (Klaviyo, 1975; 79) Deliler köyü halký, Garip Musa ahfadýndandýr. Bu bilgilere bakarak sülalesinden bazýlarýnýn Sarýkamýþ'a gitmeleri, orayý iskan etmeleri için aradan geçen zamaný göz önüne aldýðýmýzda Garip Musa'nýn önceki yüzyýlýn ortalarýna kadar yaþadýðýný söyleyebiliriz. Anadolu'da olduk-ça yaygýn ocaklarýndan birisi olan Garip Musa Ocaðý'dýr. Geçmiþte III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmut ve Abdülaziz tarafýndan verilen fermanlarla imtiyaz tanýnmasý bu ocaðýn ne derece önemli ocak olduðunun iþaretidir. Garip Musa Derneði Baþkaný Musa Karakaþ'taki Sultan Abdülaziz'in Sivas Valisi Zeki Paþa'ya ve Divriði Kadýsý Ahmed Efendi'ye gönderdiði 22 Temmuz 1862 tarihli fermandan anlaþýldýðýna göre; Garip Musa, "sahihü'l-nesep" ve "sadat-ý kiram" yani "ehl-i beyt" soyundandýr. (Karakaþ, Yayýmlanmamýþ Bildiri). Þeceresi, ye-dinci Ýmam Musa-yý Kâzým'ýn torunlarýndan Ýbrahim Sani'ye kadar uzandýðý ifade edilir. Yukarýda sözünü ettiðimiz Musa Þeyhoðullarý ve Pirzadeler sülalesi Divriði'nin Güneþ ve Yaðbasan köylerine, Erzadeler Kangal'ýn Dýþlýk köyüne, Aziz Aða Dede'nin liderliðinde bir baþka grup da Kars'ýn Selim kazasýnýn Asboða vadisinde mekân tutmuþlardýr. Güneþ köyü yakýnlarýnda bir türbede yatmakta olan Garip Musa türbesinde genç yaþta ölen oðlu Güneþ de yatmaktadýr. Türkiye'nin dört bucaðýndan yüzlerce, binlerce insanýn türbesini ziyaret ettiði Garip Musa hakkýnda birçok söylenceler anlatýlmaktadýr. Ýþte bunlardan bazýlarý: *Söylentiye göre Garip Musa, tahta kýlýcýný, türbenin yakýnýnda olan ancak bugün kurumuþ bulunan ardýç aðacýndan keserek yapmýþtýr. (Özen, 1996; 35) *Anlatýlanlara göre, Garip Musa, tahta kýlýcýyla alay eden kalaycýlýk yapan bir Ermeni'nin eþeðini ikiye biçer. Ermeni piþmanlýk duyar ve yalvarmaya baþlar. Bunun üzerine Garip Musa dua eder. Eþek dirilip ayaða kalkar. *Dertlerine derman arayanlar, sevdiklerine kavuþmak isteyenler, çocuðu olmayanlar türbeye gittikten sonra çocuk sahibi olurlar. Türbeye getirilen kurban, al-yeþil ipekle süslenir. Doðan çocuk kýz olursa adý genellikle Dilek yahut Sultan konulur. *Hünkâr Hacý Bektaþ Veli'den nasip alan Musa, oradan ayrýlýrken, Hünkâr kendisine "Git Musa'm git, Divriði topraklarýna git. Garip kalasýn." dedikten sonra adý "Garip Musa" olur. *Garip Musa kendisi gibi alp-eren olan Seyyid Baba ile bir olup tahta kýlýçlarýyla yöre halkýný Müslüman ederler. Halkýn gönlünde ve beyninde önemli yer tutan Garip Musa, Alevi-Bektaþi þairlerince de þiirlere konu olmuþtur. Bu cümleden olarak, biz de özel kitaplýðýmýzda bulunan cönklerdeki Garip Musa'nýn konu edildiði þiirlerle elde edebildiðimiz þiirleri ilim âlemine tanýtmak istedik. Arþivimizden kaydettiðimiz þiirler 7, 8, 20 numaralý cönklerde yer almakta olup Âþýk Muhammed, Kul Hasan, Kusurî, Kul Ýsmail, Þah Hatâyî'ye aittir. Diðer taraftan ayrý bir cönkte de Garip Musa soyundan ve ayný zamanda cöngün sahibi olan þahsýn tutuðu not, Garip Musa'nýn þeceresini takip etmemiz açýsýndan bir vesika niteliðindedir. 1 no'lu cönk: 1296 (Miladi 1880) tarihinde tutulmuþtur. 11,5 X 17 ebadýnda, toplam 68 yapraktýr. Yazý farklýlýðýnýn olmamasý ayný kiþi tarafýndan yazýldýðýný göstermektedir.ýçinde þu þairlerin þiirleri bulunmaktadýr: Âþýkî, Bende, Dedemoðlu, Derviþ Ali, Er Mustafa, Fedayî, Gevherî, Hasretî, Hayrî, Dertli, Hüseyin, Ýsmail, Kul Himmet Üstadým, Niyazî, Pir sultan Abdal, Sefilî, Sýtký, Þah Hatayi, Veli, Viranî- Viranî Abdal. Cöngün sonunda (s. 136) cönk sahibi tarafýndan yazýlan þu bilgi Garip Musa'nýn soyu hakkýnda bilgi vermesi bakýmýndan önemlidir: "Kâtibü'l-huruf Es-Seyyid-i sânî ibn-i Ýbrahim ibn-i Muhammed ibn-i Ýbrahim ibn-i Mahmud Sülâle-i Sultan Garib Musâ-yý sani Ýbrahim...ül mükerrem ibn Ýmam-ý Musâ-yý Kâzým Sultan-ý zî-þan evlâdlarýndan lakabý Küçük Garib oðlu dimekle meþhur kaza-yý Divriði karye-i " 7 no'lu cönk: Ýlk ve son sayfalarý eksik olan bu cönk tahminimize göre XIX. Yüzyýlýn ortalarýnda tutulmuþtur. Aslý, Divriði'nin Karakale köyündeki Hüseyin Demirteþ'tadýr. Cönk, 14.5x21.5 cm. boyutundadýr. Toplam 123 yapraktýr. Ýçinde 40 þairin 140 þiirine yer verilmiþtir. Bu þairlerin baþlýcasý alfabetik sýra ile þöyledir: Asrî, Arif, Âþýk Umman, Budala, Cafer, Cefaî, Derviþ Ali, Dertli, Dedemoðlu, Deli Boran, Fedaî, Feryadî, Gedaî, Gevherî, Gulamî, Hasretî, Hatayî, Hüseyin, Ýsmail, Kul Himmet, Kul Himmet Üstadým, Kul Ýsmail, Kul Sevindik, Miratî, Nesimî, Noksanî, Pir Sultan Abdal, Sadýk, Sefil Ahmet, Sefil Ali, Sefil Edna, Sýtký, Sýrrý, Þem'î, Þi'rî, Teslim Abdal, Veli, Viranî,. Visalî. 8 numarali cönk 79 sayfadan ibaret ve yandan dikiþli olup boyutlarý 12x17 cm.dir. Ýki farklý yazý vardýr. Yazýldýðý yýllara ait her hangi bir kayýt Somuncu Baba 26 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

14 "Git Musa'm git, Divriði topraklarýna git. Garip kalasýn." yoktur. Ancak içinde yer alan þairlerden ve kâðýdýn özelliðinden dolayý XX. yüzyýlýn baþlarýnda tutulduðunu tahmin edebiliriz. Cönkte yer alan þairlerin baþlýcasý alfabetik sýra ile þöyledir: Âþýk Muhammed, Dertli, Fakir Edna, Fedayî, Hüseyin, Ýbrahim, Ýsmail, Kemterî, Kemterî, Kul Fakir, Kul Himmet, Kul Pervane, Mahzunî, Muhammet Mehdî, Muhlisî, Nesimî, Noksanî, Sadýk Musa, Sefil Ali, Sefil Sadýk, Selmanî, Þah Hatayî, Veli, Viranî. 20 numaralý cönk: 234 sayfadan ibarettir. Gürün'ün Külahlý köyünden Cafer Kaplan'da bulunmaktadýr. XIX. yüzyýlda tutulmuþtur. Bu cönk diðer iki cönke göre daha okunaklý ve daha düzenlidir. Cönkte iki ayrý yazý karakteri olup, yazýlar oldukça okunaklýdýr. Þiirlerin dýþýnda Allah'a yalvarma, Hz. Muhammed'den þefaat dileme, Kur'an-ý Kerim'den ayetler, Kerbelâ olayý, Miraç hadisesi ve öðütler yer almaktadýr. Cönkte yer alan þairler ise þunlardýr: Abdal Pir Sultan, Aþýkî, Aþýk Muhammed, Aþýk Hüseyin, Biçare Kalender, Can Hatayî, Dedemoðlu, Dertli, Derviþ Ali, Fevziya, Fuzuli, Hakký, Hatayî, Hatice Mihrap, Hulki Hüseyin, Hüseyin, Ýsmail, Kalender, Kemter, Kul Hasan, Kul Himmet, Kuddusî, Kusurîi, Muhammed, Nesimî, Noksanî, Pir Sultan Abdal, Sadýk, Sefil Abdal, Sefil Ali, Seyyid Budalam, Seyyid Nesimi, Seyyid Nizamoðlu, Sultan Hatayi, Þah Hatayý, Þekür, Nizamoðlu, Teslim Abdal, Veli, Viranî- Virani Abdal-Virani Derviþ, Yeminî. Ýþaret ettiðimiz gibi Garip Musa hakkýnda söylenmiþ þiirler Âþýk Muhammed, Kul Hasan, Kusurî, Kul Ýsmail, Þah Hatâyî'ye aittir. Âþýk Muhammed'in Garip Musa ile ilgili þiiri 8. cönkte (s. 6-8) ve 11. cönkte (s ) yer almaktadýr. Toplam 11 dörtlüktür. "Aman Garip Musa carýn günüdür" þeklinde tek ayakla söylenmiþtir. Kul Ýsmail'in Garip Musa için söylediði þiir 7 numaralý cönkte iki ayrý yerde (s. 100 ve s.123) geçmektedir. Þiir; "Sultan Garip Musa Sultan celalim" þeklinde tek ayaklýdýr. Kusurî'nin þiiri ise aruz vezniyle olup (Mefâîlün, Mefâîlün, Mefâîlün, Mefâîlün) kalýbýyladýr. Þiir 5 dörtlüktür ve baþýnda "Der medh Garip Musa Sultan" ibaresi yer almaktadýr. Þiir 20 numaralý cönkte (s ) kayýtlýdýr. Elimizde þiir bütünlüðünde deðil de dörtlük bazýnda Garip Musa'dan söz eden iki þiir daha vardýr ki onlar da Kul Hasan ile Þah Hatayî'ye aittir. Kul Hasan'ýn þiiri 20 numaralý cönkte (s ) bulunmaktadýr. 8 dörtlük ve "Gelin safa ile gönderin bizi" þeklinde tek ayaklýdýr. Þah Hatayî'nin þiiri 7 numaralý cönkte (s ) bulunmaktadýr. Þiir; "Ali gelir mi olsa bize" ayaðýyla söylenmiþtir. Yukarýda isimlerini zikrettiðimiz þairlerin haricinde elimizde baþka þiirler de mevcuttur. Bunlar; þahsýma Musa Karakuþ tarafýndan verilen altý þiir (Ana Sultan, Baki Aydýn, Garip Musaoðlu, Ýsmail Onasý, Sefil Ali, Þah Hatayî) Ýbrahim Aslanoðlu'nun Pir Sultan Abdallar kitabýnda bir þiir ve Kutluay Erdoðan'ýn Alevi-Bektaþi Gerçeði adlý kitapta kaydedilmiþ olan üç þiir (Þah Hatayî, Muzaffer Ersoy, Hüseyin Þengül) ve Ýsmail Elibol'a ait bir þiirdir. Biz, elde ettiðimiz þiirleri, þairlerin isimlerinin alfabetik sýrasýna göre þu þekilde kaydedeceðiz: Ana Sultan, Âþýk Muhammed, Baki Aydýn, Garip Musaoðlu, Hüseyin Þengül, Ýsmail Onasý, Kul Hasan, Kul Ýsmail, Kusurî, Muzaffer Ersoy, Pir Sultan Abdal, Sefil Ali, Þah Hatayî (iki þiir). Sözünü ettiðimiz þairler, þiirlerinde özel duygularýný ve arzularýný dile getirmenin yaný sýra Garip Musa hakkýndaki kanaatlerini þöyle ortaya koymuþlardýr. Ana Sultan: Kara kuþ donunda dolana dolana Ummanlara dalarak Anadolu'ya gelmiþtir. Âþýk Muhammed: Âþýk olup kudretten balkýmýþ; Hakk'ýn hazinesinde kumaþ dokumuþtur. Karakuþ donuna girmiþtir.ýmdat isteyenin yardýmýna yetiþir. Nice kâfirleri Müslüman etmiþ, Seyyid Baba sancaktarlýðýn yapmýþtýr. On iki Ýmam, Kýrklardan farký yoktur. Cümle erler "belî" der. Kýlýcý ardýçtandýr. Baki Aydýn: Erenler sultaný, evliyanýn piri, Resul soyundan ve güruh-ý nacidendir. Taliplere gýdadýr. Garip Musaoðlu: Kerem ettiklerin zoru baþarmýþtýr, darda olanlar çaðýrdýklarýnda imdadýna yetiþir. Hüseyin Þengül: Hüseyin soyundandýr. Hünkârdan icazet alýp Alan köyüne yerleþmiþtir. Taliplerin halin soran, garibin halinden bilendir, Dârdaki Mansur gibidir. Doksan bin erlerden biridir. Ýsmail Onasý: Muhammed Ali'nin yolu yürümüþ olup, dertliler derman verir. Kul Ýsmail. Diyar-ý Rum'um halifesi, Horasan piri olup cihânýn varýdýr. Balým Sultan'ýn hem yârý garýdýr. Nice aða ve beyleri irþat etmiþ, ardýç kýlýcýyla nice daðlar aþmýþtýr. Tarikat ehlinin kilidin bulmuþtur. Firdevs bahçesin bülbülüdür. Kusuri: Lütfu ve fazileti sýnýrsýzdýr. Kudret eliyle ardýçtan kýlýç tutmuþtur. Çaðrýldýðýnda gelir ve doðudan batýya hükmü olan biridir. Bendesin asla reddetmez. Muzaffer Ersoy: Kendisini ölümsüzleþtiren ardýç fidaný dikmiþtir. Pir Sultan Abdal: Ali ile Muhammed yolunda yüce biridir. Ýmdat isteyenin yardýmýna koþar. Kara kuþ donunda görünmüþtür. Sefil Ali: Ýhsan ettiðine nurlar yaðmýþ Ali soyundan bir erendir. Elinde ardýç kýlýcýyla horasan elinden gelmiþtir. Adam öldürmemiþtir, kan akýtmamýþtýr. Þah Hatâyî: Ali evladýdýr. Baþýnda tac-ý devlet vardýr. Ýlmini kudretten almýþtýr. Don deðiþtirme gibi bir yüceliði vardýr. Yukarýda zikri geçen þairlerin Garip Musa için yazdýklarý þiirlerin tamamýný Somuncu Baba Dergisinin sýnýrlarýný zorlamamak için burada kaydedemiyoruz. Ancak bir kaç örnekle yetinmek istiyoruz. PÝR SULTAN ABDAL Yalýnýz kalmýþým daðlar baþýnda Yeriþ Garip Musa gel imdat eyle Yalýnýz olduðum size malumdur Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Garip Musa sen bir ulu kiþisin Ali ile Muhammed'in eþisin Car diyende hemen sen ulaþýrsýn Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Musa Dede'm Þeydullah'a gidiyor Ýnsan zalim olmuþ piþman ediyor Gör ki zalim kulun bize ne diyor Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Musa Dede'm tekkesini beklesin Mahmut Dede'm talipleri saklasýn Sizi çaðýranlar mahrum kalmasýn Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Karasu'dan aþar oldu yolumuz Gider olduk görünmüyor önümüz Amucam uþaðý kaldý yalýnýz Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Küçük öküzü Aðdað'a yetirdim Atamý anamý bile getirdim Gaziler beni sýlama yetirin Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle Kara kuþ donunda kendi göründü Geldi ýrmak kenarýna oturdu Pir Sultan Abdal'ým iþim bitirdi Yeriþ Garip Musa sen imdat eyle (Aslanoðlu, 1984; ) ÞAH HATÂYÎ Ben bugün bir er gördüm Gayet hikmeti sýr gördüm Batýnda bir pirden sordum Dediler Garip Musa'dýr Dediler Ali evladýdýr Baþýnda tacý devletidir Aslý Ali ile Muhammed'dir Dediler Garip Musa'dýr Ýlmini kudretten alýr Don deðiþtirir gider gelir Kâmillere öðüt verir Dediler Garip Musa'dýr Þah Hatayî'm der ki ey þah Türab ol da öyle dur sen Budur derviþliðe niþan Dediler Garip Musa'dýr (Kaynak þahýs: Musa Karakaþ) Kaynakça: ASLANOÐLU, Ýbrahim (1984), Pir Sultan Abdallar, Ýstanbul KUTLUAY, Erdoðan, (2000), Alevi-Bektaþi Gerçeði, Ýstanbul. KARAKAÞ, Musa, ( ), Ýnanç Önderlerinden Seyyid Garib Musa Sultan, Uluslararasý Türk Dünyasý Ýnanç Önderleri Kongresi, (Yayýmlanmamýþ Bildiri). KLAVÝYO, 1975, Timur Devrinde Semerkand'a Seyahat, Ýstanbul. KUTLU, Özen, (1996), Sivas ve Divriði Yöresinde Eski Türk Ýnançlarýna Baðlý Adak Yerleri, Sivas. ASLAN-Fadime-Yýlmaz YEÞÝL-Enver AYDIN KOLUKISA, Bir Köy Bir Âþýk, Hacý Bektaþ Veli Araþtýrma Dergisi, S. 21, bahar, 2002, s Somuncu Baba 28 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

15 Altun Silsile Hâce Seyyid Nûr Muhammed Bedvânî (K.S.) Mevlüt SARIOÐLU Necmettin Hayatý hakkýnda fazla bilgi olmamasýna raðmen nakþibendiyye silsile-sinde ve bütün Nakþi kaynaklarýnda yer alan bu muhterem zât seyyid olup, "Silsile-i Aliyye" denilen meþhur evliya zincirinin yirmialtýncý halkasýdýr. Doðum tarihi bilinmeyen Seyyid Nur Muhammed el Bed-vani (KS), Nakþibendiyye tarikatýna ait mü-ceddidiyye þubesinin kurucusu olan Ýmam-ý Rabbani (KS)'nin torunlarýndan Þeyh Seyfeddin Serhendi (KS)'nin halifesidir. Orta boylu, esmer benizli, çatýk kaþlý, seyrek sakallý idi. Altýn silsilenin mübarek halkalarýndan biridir. Seyyid Nur Muhammed el Bedvani (KS), feyzini Ýmam-ý Rabbani(KS)'nin torunu, büyük alim ve mürþid-i Kâmil Mu-hammed Seyfeddin Fâruki (KS)'den aldý. Mirza Han muhsin'den ilim öðrendi. Sarf, Na-hiv, mantýk, meânî, tefsir, hadis ve tasavvuf sahasýnda zamanýn en iyi alimlerindendi. Ýnsanlar O'nun ilminden ve manevi ikliminden feyz almak için çok uzak yerlerden gelmiþler, O'nu ziyaret etmiþlerdir. Son derece titiz bir Zahitti. "sokakta fasýkla kar-þýlaþmak, kalpte zulmete yol açabilir." Derdi. Talebelerini teftiþ eder, onlarýn manevi halinden haberden olurdu. Ömürleri boyunca haþyet-i ilahi ile gözlerinden bâran gibi yaþ dökmüþtür. 15 seneyi geçkin bir süre huzur ve istiðrak halinde Somuncu Baba 30 Eylül-Ekim 2002 kalmýþtýr. Bu yüzden mübarek beli eðri kalmýþtýr. O'nun en meþhur talebesi Mazhar-ý Caný Canan (KS) Hazretleridir. Talebelerini de kendisi gibi sünnete baðlý, Allah(CC)'tan korkan, zahid ve muttaki kullar olarak yetiþtiriyordu. Bedevani hz.leri ehl-i dünyadan ve hatta tevekkülleri sebebiyle maiþetleri için uzun boylu tedbirden berî idiler. Kendi ekmeklerini, kendileri hamur yaðurmak suretiyle yapar, onlarý piþirerek bir yere koyar, haddinden fazla acýkmayýnca da yemezlerdi. Mübarek meclislerine ehl-i dünyaya dair ne girse, feyzin kesilmesine sebep olacaðý düþüncesiyle o meseleyi derhal izale ederdi. Yani masivaya dair olan bütün sebepleri giderirdi. Huzura ve sükûta o derece önem verirdi ki; günler, hatta aylar geçer istiðrak halleri devam ederdi. Ýtikada en fazla riayet eden meþayýhlardandýr. Sünnete baðlýlýk derecesine bakýn ki birgün helaya girerken evvela sol ayaðýný atacaðýna sað ayaðýný atmýþ bulundu, ve tam üç gün bunun aðýrlýðýný ve kederine omuzlarýnda taþýdý. Keþif ve keramet halleri sayýlamayacak kadar çoktur. Biz onun bir kaç harikulade halinden bahsedeceðiz. Bir gün huzurlarýna yaþlýca bir kadýn gelmiþti. Bekâr bir kýzýnýn kaybolduðunu bildirerek, Hz. Þeyhten himmet Nîhani ðaybý mutlaktan olýcak feth-i nûrânî Olub nurun alâ nurin seyyid Muhammedin-el Bedvâni dilemiþti. O an mürakabeye dalan Bedevani hz.leri bir süre sonra baþlarýný kaldýrarak: - Kýzýnýz filan gün gelse gerektir, diye buyurmuþlardýr. Söyledikleri gün çýkagelen kýzcaðýz; kendisini cinlerden bir taifenin bir sahrada alýkoyduklarýný, daha sonra (Seyyid Bedvani hz.lerini tarifle) mübarek bir zatýn ge-lerek kendisini kurtardýðýný anlatmýþtýr. Yine bir gün huzur-u âlilerine, kendilerini imtihan için iki þahýs gelmiþ, intisab etmek istediklerini arz etmiþlerdi. Kerameten hallerine vakýf olan Bedvani hz.leri; -Siz evvela akidenizi düzeltin, daha sonra ders alýrsýnýz. Diye buyurmuþlardý. Onlardan birisi akidesini düzelterek intisab etti. daha sonra da bedvani hz.lerinin yetiþtirdiði nadide kiþilerden oldu. Yine bir keresinde hane-i saadetlerinde sohbetin bir anda þekil deðiþtirdiðini gördü ve feyzin evlerine bitiþik bir afyoncu dükkânýndaki afyonkeþler tarafýndan kesildiðini beyan buyurdular. Müridanýndan bir kaç kiþi giderek afyoncu dükkânýný tahrib ettiler. Haberi duyan Hz. þeyh daha da ziyade üzüldüðünü belirterek müridlerine hitaben: - Bu iþ, kadýnýn fetvasýyla olsaydý daha iyi olurdu. Bizim müridimiz münasebetsiz iþ iþlememeliydi. Bari o zatý getirinde gönlünü alalým. Diye buyurarak afyoncuyu huzuruna getirtti. O kimya nazarlarýyla öyle bir nazar ettiler ki, af-yoncu hiç bir hak iddia etmeden onun inabesiyle þereflendi. Tabidir ki; topraðý altýn etmek ve ne denli cahil olursa olsun, insaný kâmil etmek Nur Muhâmmed gibi Hakk erenlerinin iþidir. Böyle olmasaydý, sinelerinden Seyyid Þemseddin-i Canan gibi bir zat doðmazdý. Zira ona baðlý olarak gelen, merdaneler zümresi Þeyh-i Þüyûh Abdullah-i Dehlevilerle, Baðdatlý Halidlerle sadece Nakþi alemine deðil, bütün alemlere ýþýk tutmuþlardýr. Ýþte talebeleri Mazhar Canan hazretleri, mürþidleri olan Seyyid Nur bedvani hazretlerini þöyle tarif ediyor: "O öyle bir zat idi ki, onu kim görürse görsün, imanlarý tazelenir ve kemâle ererlerdi." Nur Muhammed Bedvani hazretleri hicri 1135 senesinin zilkade ayýnýn 11. günü dar-ý bekaya irtihal buyurdular. Allah (c.c.) sýrrýný kutsasýn ve o sýrlardan bizlerede nasib eylesin. Amin. Mazhar Canan hazretleri, mürþidleri olan Seyyid Nur Bedvani hazretlerini þöyle tarif ediyor: "O öyle bir zat idi ki, onu kim görürse görsün, imanlarý tazelenir ve kemâle ererlerdi"

16 Allahul Vahidül Kahhâr H.Hulûsi Ateþ Özel Kolleksiyonundan

17 Kültür AHÝLÝK a h i l i k A.Aydýn BOLAK Ýslâm ülkelerinde meslekî birlikler, Ýslâm devletlerinin dokuzuncu asýrdaki iktisadî büyümesine muvâzî olarak doðup geliþmeye baþlamýþtýr. Asrýnýn en yüksek teknolojisini, servetini, sermayesini ve bu meyanda, yetiþmiþ ahlâklý emeðini, yâni insan gücünü temsil eden Ýslâm devletlerinde meslekî birliklerin teþkilâtlanmasýna ve gayelerine uygun çalýþmalarýna, þeriat, tasavvuf, kahramanlýk ve insanlýk unsurlarý âmil olmuþtur. Bildiðiniz gibi "ahî", fûtüvvet þeyhi olan zâta verilen isimdir. "Fütüvvet", aslý "yiðitlik" olan "fetâ" kelimesinden üremiþtir. "Fûtüvvet" "yiðitlik, kardeþlik" demektir. "La fetâ illâ Ali" cümlesi: "Hazret-i Ali kadar yiðit, cesur, kahraman yoktur" demektir. "Ahilik", Ahiliðe baðlý olan teþkilât demektir. Anadolu Türk-Ýslâm devletlerinde ise tatbikattaki manâsýyla Ahilik; esnaf ve zanaatkarlarýn tarikatý olarak anlaþýlýr olmuþtur. O sebeple her meslekî birliðin, asr-ý saadette yaþamýþ bir sahabe veya bir Ýslâm büyüðü velîsi veya Hazret-i Âdem'e dayanan peygamberlerden bir pîr'i vardýr. Pîr'i olmayan meslekler, cemiyetin iktisadî yapýsýnda ehemmiyeti olmayan iþ gruplarýdýr. Ahî'lik etrafýnda toplanan meslek sahiplerinin, Tasavvufi tarikatlar gibi tekkeleri olurdu. 14'üncü asýrda Anadolu'yu þehir þehir dolaþmýþ meþhur Arap seyyahý Ýbn Battûta, her þehirde bir ahî dergâhýnda veya evinde ikram görmüþ, misafir edilmiþ, ibâdetini yapmýþtýr. Çünkü, ahinin fütüvvetnâmelerde nasýl olacaðý tarif edildiði üzere yaptýrdýðý dergâh, ahî baba veya fütüvvet erbabý tarafýndan tefriþ ve teçhiz edilirdi. Gündüz çalýþan birlik üyeleri, kazandýklarýný ikindi namazýndan sonra topluca dergâh'a getirirlerdi. Bu getirilen paralarla tekkenin ihtiyaçlarý karþýlanýr, topluca yenilir, misafir aðýrlanýr ve gerekli yardýmlar yapýlýrdý. Her zaviye ayný zamanda bir kültür ve meslekî talim-terbiye mahalli idi. Büyük þehirlerde, çeþitli gruplar hâlinde teþkilâtlanan ahîlerin herbirinin müstakil zaviyesi vardý. Küçük þehirlerde ise muhtelif meslek gruplarý tek bir birlik teþkil ederlerdi. Mal ve kalite kontrolü, fiyat tesbiti, bu birliklerin aslî görevi idi. Bu dönemde teþkilâta ilk defa girenlere yiðit veya çýrak adý verilir, "ahî"lik daha sonra kazanýlýrdý. Esnaf birliklerinin baþýnda þeyh, halife veya nakib'ler, bütün esnafýn en üst makamýnda ise þeyhü'lmeþâyih bulunuyordu. Ayrýca mesleðin geleceði açýsýndan çýraklarýn yetiþtirilmesine de çok büyük önem veriliyordu. Anadolu köylerine kadar yayýlan ahilik, pek çok devlet adamýný, askerî zümre mensuplarýný, kadý ve müderrisleri, tarikat þeyhlerini bünyesinde toplamýþtýr. Bu durum XIV. yüzyýl'a kadar sürdü; bundan sonra ise organize esnaf birlikleri þeklini aldý ve iktisadî faaliyet ön plâna çýkmaya baþladý. Ahilik, Osmanlý Devleti'nin kuruluþunda da büyük rol oynadý. Âþýkpaþazâde, Osmanlý Devleti'nin kuruluþu sýrasýnda faal rolü bulunan dört zümre arasýnda ahileri de zikreder. Ýlk Osmanlý padiþahlarýnýn ve vezirlerinin çoðunun ahî teþkilâtýna mensup þeyhler olduðu, Sultan Birinci Murad'ýn, "þedd" kuþandýðý ve teþkilâttan, fetihlerde askerî bir güç olarak faydalanýldýðý bilinmektedir. XIV. yüzyýl ortalarý Orhan Gazi dönemindeki Anadolu'yu anlatan seyyah Ýbn Battûta, ahî birliklerinin þehir ve köylerde teþkilâtlanan zenaat ve ziraat ehli zümreler olduðunu belirtir ve tasavvufi hayatla olan yakýnlýklarýna temas edip, misafir olduðu ahi zaviyelerinin isimlerini verir. Ahiliðe giriþ, þerbet içmek (þürb), þedd veya peþtemâl kuþanmak, þalvar giymekle gerçekleþmekteydi. Ahilik bünyesi, içindeki esnaf birlikleri, ustalar, kalfalar ve çýraklardan oluþuyordu. Çýraklýktan itibaren esnaf birliðinde yükselmek için meslekî ehliyet ve liyâkat þarttý. Çýraklar, mesleði çok iyi öðrenmedikçe dükkân açamazlardý. Esnaf ve dükkân sayýlarý, iþ âletleri ve tezgâhlar sýnýrlandýrýldýðý gibi,ihtiyaca göre mal üretimi de esastý. Osmanlý döneminde, esnaf birliklerinin idare tarzýna çok önem verilmiþti. San'at erbabý içinde en dürüst ve en çok saygýya deðer olan, muhtemelen yaþça da önde bulunan bir. üstad, teþkilâtýn reisi olup, kendisine "Ahi" deniliyordu. Bunlarýn zenaat mensuplarý üzerinde bir þeyh gibi nüfuzu vardý. Ayrýca esnaf arasýndaki inzibatý temin eden ve "yiðitbaþý" yahut "server" denilen bir ikinci reis bulunuyordu. Bir þehirde mevcut zenaat þubesi sayýsý kadar olan ahilerden birisi diðerlerine reis oluyor ve buna "Ahî Baba" adý veriliyordu. Ahî babalar genellikle Kýrþehir'deki Ahî Evran Tekkesi'ne baðlý olan þeyhlerle, bunlarýn çeþitli ülkelerdeki vekilleriydi. Büyük âlim ve mutasavvýf Somuncu Baba 34 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

18 Þeyh Edebâli de ahî þeyhlerinden olup Osman Gazi ile sýký iliþkiler kurmuþ ve kýzýný onunla evlendirmiþti. Orhan Gazi ise ahiliðe ait "Ýhtiyârü'd-dîn" unvanýný almýþtý. Bütün prensiplerini dînin asýl kaynaðýndan alan ahiliðin nizâmnâmelerine "fütüvvetnâme" adý verilirdi. Ahiliðin esaslarý, ahlâkî ve ticarî kaideleri bu kitaplarda yazýlý idi. Teþkilâta güvenen kimse ilk önce bu kitaplarda belirtilen dînî ve ahlâkî emirlere uymak zorunda idi. Fütüvvetnâme'lere göre teþkilât mensuplarýnda bulunmasý gereken vasýflar; vefa, doðruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvân'a nasihat, onlarý doðru yola sevketme, affedici olma ve tövbe idi. Þarap içme, zina, yalan, gýybet, hile gibi davranýþlar ise meslekten atýlmayý gerektiren sebeplerdi. Özellikle Fâtih devrinden itibaren ahilik, siyâsî bir güç olmaktan çýkarak esnaf birliklerinin idâri iþlerini düzenleyen bir teþkilât hâlini aldý. Ahî teþkilâtý ahî geleneðine baðlý olduðu için, teþkilâtta adetâ dînî bir disiplin, dînî ve millî bir hiyerarþi vardý. Yamak, çýrak, kalfa, usta, pir iliþkileri, bu dînî ve millî hiyerarþiye göre düzenlenmiþti. Ayakkabýcýlar, dericiler, bakýrcýlar, demirciler v.s. bütün esnaf ve san'atkârlar; "eline-belinediline saðlam" bir baþkan seçer, buna "pîr" denilirdi. Her endüstri dalýnýn pirleri, kendi aralarýnda bulunduklarý þehir ve kasabayý temsil etmek üzere bir pîr seçerler, ona da "Ahî Baba" derlerdi. Pîr'lerin ve ahî babalarýn gene "eline-belinediline saðlam" yardýmcýlarý olurdu. Bu yardýmcýlar, pîr'lere; esnafýn ve endüstrinin kontrolü, yamak, çýrak, kalfa ve ustalarýn san'at ve ahlâký konusunda, eðitimleri hususunda yardým ederlerdi. Ustalar, tarikat disiplini uyarýnca, yanlarýnda çalýþan yamak, çýrak ve kalfalarýn her türlü problemleriyle meþgul olur, onlarýn iyi bir usta olmalarýný saðlarken, gidip geldikleri yerleri, konuþtuklarý kimseleri, arkadaþlarýný ve hattâ özel hayatlarýný kontrol altýnda bulundurur, uygunsuz davranýþlarý görülürse nasihat ederlerdi. Yamaðýn çýrak, çýraðýn kalfa, kalfanýn usta olabilmesi için, ustanýn huzurunda imtihan vermesi gerekirdi. Özellikle usta olmak isteyen kalfanýn üzerinde durulur, bu kalfanýn ancak pîr ve yardýmcýlarýndan yetki aldýktan sonra dükkân veya atölye açmasýna izin verilirdi. Þer'i mahkeme Somuncu Baba 36 Eylül-Ekim 2002 sicilleri ve kadýlar tarafýndan yazýlan fütüvvetnâmelerden anlaþýldýðýna göre bu imtihanda baþarýlý olmak için yalnýz san'atý iyi bilmek yetmezdi. Ýmtihana giren meslek mensubunun temiz ahlâklý, dürüst, yalan söylemeyen, haram yemeyen, müþteriyi aldatmayan bir kimse olmasý gerekirdi. Dükkân ve atölyeler bu yönleriyle birer eðitim merkezi durumundaydýlar. Ana-baba'lar evlâtlarýný bir ustanýn yanýna çýrak olarak verirken, çocuklarýnýn hem san'at öðreneceðinden, hem de eðitilerek topluma kazandýrýlacaðýndan emin olurlardý. Anadolu'da hâlâ yaþayan; "eti senin, kemiði benim" sözü, bu teslimiyet ve itimâdý ifade etmektedir. Esnaf ve san'atkâr olmak isteyenlerin belirli ahlâk seviyesine eriþmiþ olmasý gerekirdi. Küfredenler, ikiyüzlü ve ortalýðý karýþtýranlar, yalan söyleyenler, sözünü tutmayanlar, kan dökenler, baþkalarýna tuzak kuranlar, sattýðý malda ihtikâr yapanlar ahî olamazdý. Usta olmak isteyen kalfa, kendi mesleðiyle ilgili bir eser yapar, bunu bazý disiplin ve hiyerarþi kurallarýna uyarak zaviyeye getirirdi. Kalfa'nýn kendisi tarafýndan yapýlan eser, zaviyede, yukarýda vasýflarýný özetlediðimiz pîr'ler ve ahî baba tarafýndan incelenir, eksiksiz bulunursa kalfa merasimle "usta"lýða terfi eder, dükkân veya atölye açmasýna izin verilir, usta olan kalfanýn beline bir peþtemâl baðlanýrdý. Ahî baba, usta olan kalfaya: "Harama bakma, haram yeme, haram içme; doðru, sabýrlý, dayanýklý ol; yalan söyleme, kimseyi kandýrma, kanaatkar ol; dünya malýna tama' etme, yanlýþ ölçme, eksik tartma, kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini bil ve kendin muhtaç iken baþkalarýna verecek kadar cömert ol..." öðüdünü verirdi. Yamaklýðýndan itibaren ciddî bir kontrol altýnda bulundurulan ve sürekli olarak eðitilen usta, dükkân açýnca da kendi baþýna buyruk olamazdý. Zaviyelerde eðitilmeye devam eder, kendi kalfa, çýrak ve yamaklarýnýn sorumluluklarýný da üstüne alýrdý. Ustalar, yukarýda sözünü ettiðimiz pîr ve yardýmcýlarýnýn da devamlý gözetimi altýnda bulundurulurlardý. Fazla fiyatla mal satan, eksik tartan, kalitesiz eþya imâl eden ustanýn dükkâný kapatýlýr, meslekî ve sosyal dayanýþmadan mahrum býrakýlýrdý. Bu kimse meselâ bir ayakkabýcý ise, Reisü'l-ahîyetü'l-fiytân, yâni "fütüvvet ehli ahilerin reisi" denilen Ahî Baba'nýn da katýlmasýyla dükkânýnýn önünde muhakeme edilirdi. Suçlu, ayakkabýlarý çýkartýlarak niyaz vaziyetinde bekler, suçu sabit olursa, çürük ayakkabý dükkânýnýn kapýsýna çivilenir, kendi ayakkabýsý da dükkânýnýn damýna atýlarak böylece halk ikaz edilmiþ olurdu. "Pabucu dama atýldý" sözü buradan gelmektedir. Böyle bir cezaya uðrayanlar, zaten küçük olan þehirlerde herkes tarafýndan tanýndýklarý ve artýk kimsenin yüzüne bakamýyacaklarý için çoðu zaman þehri terkederlerdi. Þehri-terketmek zorunda kalan bu tür kimseler, gittikleri þehirlerde kendilerini halka adamýþ, iyilik ve doðruluk timsâli olmuþ, öldükten sonra da velî olarak bilinmiþlerdir. Geriye doðru baktýðýmýzda; bugün sýkýntýsý çekilen üst teknoloji ile bu teknolojiyi besleyen sermaye ve eðitilmiþ iþ gücü yokluðunu gidermeyi hedef alan ve bu sebeple iktisat ve sanayinin, binnetice Devlet'in hedefi olan insan saadetinin, îmân, îmândan doðan ahlâk ve ahlâka baðlý müeyyideye dayalý olduðunu iyice anlayan ecdadýn temsil ettiði sanayi gücünü de görürsünüz. Mimar ve mühendislik, çelik iþçiliði ve sanayii, deri iþçiliði, halý-kilim dokumacýlýðý, her türlü kumaþ, döküm san'atý ve sanayii, kýymetli mâdenler iþçiliði, kâðýt ve benzerlerinin imâli mevzûlarýnda çaðýndaki bütün milletlere üstün eserler veren ecdadýmýzýn gayreti, sâlih amelle meþgul olmak ve ondan uzak kalmamaktýr. Salih amel ise; iman + Ahlâk + Ýlim + Ýnsanýn hayrý unsurlarý biraraya gelmeden kurulamaz. Böylece sýnýf çatýþmalarý, sermayenin tahakkümü, insanlarýn kötü mal ve emekle soyulup emeðe ve sermayeye düþman olmalarýnýn sebebi de yokedilmiþtir. Doðru olduðuna inandýðým bir hususu belirterek yazýmý bitirmek istiyorum. Ýmansýz, ahlâksýz sermaye ve emekle vücut verilen teknoloji ve sanayi yaþayamaz. Çünkü bu sermaye ve emek, sâlih amel yerine bâtýl amelle meþgul olur... SOMUNCU BABA Þeyh Hamid-i Veliyyullah öz adýn Erenlerden idin Somuncu Baba Ýran, Azerbaycan, Hoy þehri yadýn Görenlerden idin Somuncu Baba Doðudan güneþin sardý dört yaný Ýmamlar neslinden ilmi irfaný Anadolu ülkesine kervaný Sürenlerden idin Somuncu Baba Azerbaycan Anadolu arasý Mekânýn Darende oldu burasý Þah Hüseyin kýzýl kanlý yarasý Saranlardan idin Somuncu Baba Dünyayý dolaþýp yurt göre göre Dört kitap hatmettin can vere vere Erzincani Baba ile ikrara Varanlardan idin Somuncu Baba Ýþte geldim sizi tavaf etmeye Derdime derman ol çekip gitmeye Mürþidi Kâmilin elin tutmaya Soranlardan idin Somuncu Baba Necmiye Sultandýr hayat yoldaþýn Abdurrahman Baba hem temel taþýn Gelen mehmanlara kaynardý aþýn Verenlerden idin Somuncu Baba Aslýn ehli beytten neslin Ali'den Bade aldým Þems Tebrizi elinden Ýbrahim Sani oðlu Bektaþ Veli'den Yarenlerden idin Somuncu Baba Aþýk Kul MAHRUMÝ darý divanda Baðdat, Basra, Kâbe gezdin cihanda En sonu mekanýn oldu Darende Duranlardan idin Somuncu Baba Aþýk Mahrumi - Elbistan Eylül-Ekim Somuncu Baba

19 Deneme Yrd.Doç.Dr. Cemil GÜLSEREN Bir yazýmýn sonunu; "Ne dersiniz eski yeni kavgasý bitecek mi?" sorusuyla baðlamýþtým. Bu yazýya da o sorumun olmayan cevabýyla baþlamak istedim. Her son bir baþlangýçtýr. Öyle ki her baþlangýç da bir sonun devamýdýr. Bu iç içe girmiþ kavramlarla kafa karýþtýrmak ya da cümlelerle fantezi yapmak istemiyorum tabii ki. Geçenlerde küçük kýzým misafirlikte olduðum evin vitrininde minyatür bir kum saati bulup eline almýþ inceliyordu. Bana da gösterdi. O bir süstü, bibloydu. Bana onunla ilgili sorular soruyor bir yandan da üstten alta sýzan kumlarý seyrediyordu. Bir zamanlar bunun vakit ölçer olarak kullanýldýðýný söyledim ve saatin uzun öyküsüne girmeden geçiþtirdim. Ben de baþladým kum saatinin süzülüþünü seyretmeye. Ters çeviriyoruz ayný iþlem bitiyor, yeniden tepe taklak... Hep denir ve hep duyarýz "Bizim zamanýmýzda" diye baþlayan kýyaslamalý cümleleri. Hiç bitmez. Bitmeyeceðine de iyice kanaat getirdim. Bir kum saati gibi dönderir dönderir seyrederiz. Hep üstte olan, önce olan aþaðýya bir þeyler aktarýr; ömür bitene kadar dönderirsin, bu sefer o baþlar kendinden sonra gelene kendi bilgisini, birikimini duygusunu, görgüsünü aktarmaya. Ýki neslin geçiþi ortada daralýr. Onlarýn uyuþmasý kum saatinin boðumu gibi dar zordur. Ama imkansýz deðildir. Azar azar da olsa akacaktýr. Çocuktur, gördüðünü gösterir. Aldýðýný satar, verileni yapar. Çocuk bu! Teyp misali. Gâh sesi kaydeder Gâh kamera gibi filmi. Alým gücü yüksektir. Ýþ verici de. Çocukta anne-baba benzerliklerini hep genetik olarak izah eder geçeriz. Kaþý, gözü, boyu posu, sesi, yürüyüþü mutlaka anne ve babadan birini çok andýracaktýr. Ya huyu suyu, görgüsü, göreneði, terbiyesi, þahsiyeti, kimliði? Bunlara da mý ýrsi diyeceksiniz? Bunlarýn oluþumuna baka baka, göre göre, dura dura kazanýmlarla açýklamak geliyor içimden. Sizi bilmem ama ben böyle bilirim. Dede Korkut ne der; "Oðul sofra kurmayý babadan öðrenir." Benim asýl takýldýðým hala "bizim zamanýmýzda" diye baþlayan giriþlerdir.hep duyduk, duyuyoruz, duyacaklar da.týpký kum saati gibi. Deðiþimin mi, tekrarýn mý neyin ifadesidir bu? Belki de hep geçmiþin özlemidir. Yenilerin de kulak asmadýðý anýlar manzumesi. Býktýrýcý bir üsluptur. Kulak ardý edilmesi de ondandýr. Ancak vazgeçe-mediðimiz bir girdap olduðu da tartýþmasýz. Bizim zamanýmýzda büyükler þöyle küçükler böyle. Bizim zamanýmýzda utanma vardý çekinme vardý sakýnma vardý. Bizim zamanýmýzda saygý vardý. Bizim zamanýmýzda televizyon yoktu aile sohbeti, diyalog vardý. Bizim zamanýmýzda böyle bilgisayarlar mý vardý? Biz böyle okurduk, þöyle yazardýk. Ýdare lambasýnda ders çalýþýrdýk. Bizim zamanýmýzda defter-kitap nerde, þimdiki bolluklar þimdiki imkanlar. Bizim zamanýmýzda komþular bir baþka, komþuluk da bambaþkaydý, tadýna doyulmazdý. O zaman mahalle vardý, mahalleli vardý. Mahallenin namusu vardý. Ya þimdi?... Hangi birini sýralayalým. Bitmez bir destan gibi uzar gider bizim zamanýmýzýn hatýralarý, özlemleri. Bizim zamanýmýzýn düðünleri, doðumlarý, cenazeleri, bayramlarý... Neydi o günler diye iç geçirmeler.ya oyunlar, oyuncaklar. Evlerimiz plastik, pilli, dijital oyuncak mezarlýðýna döndü. Bizim zamanýmýzda klip mi vardý sanki. Maniler, ninniler, türküler, halaylar, davullu zurnalý toylar, düðünler neredeler? Ah Behçet NECATÝGÝL ah! "Evimize gidelim eve dönelim" diyordun mýsralarýnda."çok çið çað bu çað" diyordun yýllar öncesinden. Hangi ev? Kaldý mý o özlediðin ev? Þimdi artýk evler de gözetleniyor, cepler de dinleniyor. Neyin mahremiyeti kaldý ki? Çaylar bile poþete girdi dergilerden sonra. Her þey poþetlendi. Dünyamýz bile. Petrol ürünü o poþet her þeyi kapladý. Poþet kaplý dünya içinde hava alamaz oldu ciðerimiz. Sevemez oldu yüreðimiz. Gözlere lens, yüreklere kafes, ayaklara protez... Ne hýzlý ne çok deðiþtik amma... Akýl alýr gibi deðil. Geride kalmak gibi bir lüksümüz bile yok. Nostaljiden de öte, özlemden farklý kýyaslamanýn ta kendisi oldu. "Bizim zamanýmýzda" demek. Hiçbir genç kabullenmese de yaþýný almýþ yürümüþ her insanýn dilinde sakýz oldu.eðitici yönü bence sýfýr. Antipatik bir giriþ. Gençle ara-mýzdaki uçurum farkýný ifade eder. Geri dönüþü ol-mayan bu mukayesedeki cümleler züðürt tesellisi bile olamaz. Farký fark etmekten ziyade bu açýðýn kapanmasý elzem. Baþka türlü yeni nesle nasýl yetiþilir. Aldý baþýný gidiyor. Deðiþim hýzlý, tek-noloji yüksek. Hani nerede mektup, telgraf? Nere-de günlük, hatýra? Bunlarýn yerini alanlar çok cazip. Ýnternet, , mesaj, görüntülü telefon... Hayýflanmak neye ki? Geçmiþe özlem mi? Hayýr. Doðala yani tabii olana düþkünlük elbet kaçýnýlmaz. Yemede-içmede, sevgide-saygýda tabii olana talep zaten insanýn doðasýnda olaný. Aah ah bizim zamanýmýzda kitaplar vardý okunurdu kitaplar kitap gibi kokardý. Bir iki kitap sahibi olmak ne varlýktý ama. Ya þimdi? Her yer kitap dolu cilt cilt, renk renk, alýmlý mý alýmlý ama okuyan... Sadece vitrinlik. Bizim zamanýmýzda dergiler vardý okunmak için, altý çizilmek için aboneliði için harçlýklarýmýzdan özel pay ayýrýrdýk. Gazozumuzdan feragat ederek aldýðýmýz dergiler. Þimdi de var. Çok renkli çok resimli. Kaçý okunuyor, sadece alýnýyor belki. Bizim zamanýmýzda kalemler vardý.tek çeþit olmasa da az ve basit. Yazmak içindi. Ellerimiz þiþerdi. Þimdi de ne kalemler var albenili, sükseli. Sadece taþýmak ve sadece imza atmak için. Yahu ben bunlarý niye yazýyorum ki? O saman kaðýt defterleri o basit kalemleri o sarý kaðýt kitaplar mý özeniyorum sanki. Bizim zamanýmýzýn ramazanlarý, bizim zamanýmýzýn bayramlarý, þunlarý bunlarý derken uzar gider örnekler. Vakit hep öne vakit hep ileriye gider.geriye iþlemez. Yön ileri. Daima ileri. Bizim zamanýmýzda da böyleydi sizin zamanýnýzda da.yarýn da diðer yarýnlar da hep böyle gidecek.takvimi geriye çalýþtýramayýz. Saati de. "Bir suda iki kere yýkanýlmaz." Geçmiþe hayýflanmak da neyin nesi. Dün geçti bugünü yaþýyoruz. Yarýn ne olacak Allah bilir. Velhasýl þu bizim zamanýmýz yok mu yarýn da sizin zamanýnýz olacak. Ya öbür gün. Bu kum saati hep böyle çalýþacak. Güneþ doðdukça, dünya döndükçe insan için an, yaþadýðý andýr. Senin zamanýn sana bizim zamanýmýz da bize. Her insanýn diyeceði, anacaðý, nasihat verirken karþýlaþtýracaðý bir geçmiþ zamaný vardýr. Bu zamanda yaþadýklarý, yaþayamadýklarý, sevdikleri, sevmedikleri, gördükleri, göremedikleri birçok þeyi ileride anne-baba olarak çocuklarýna, dede-nine olarak torunlarýna, hoca olarak öðrencilerine anlatacaklardýr. Kaçýnýlmazdýr. Artýsýyla, eksisiyle, siyahýyla, beyazýyla ama mutlaka. Kum saatinin neresindeyiz dersiniz? Bilen var mý ki? Hoca Nasrettin'e sormuþlar; "Hocam kýyamet ne zaman kopacak acaba biliyor musunuz?" "Karým ölünce küçük kýyamet, ben ölünce büyük kýyamet kopacak." Somuncu Baba 38 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

20 Menkýbe Semerat-ül- Fuad Adlý Eserde Menkýbelerle Þeyh Hamid-i Veli Hazýrlayan: Ýbrahim ÞAHÝN H. 992 (M.1584) ile 1071 (M.1660) yýllarý arasýnda yaþamýþ olan Sarý Abdullah Efendi gerek nazari ve ameli bilimlerde, gerekse teknik ilimlerde malumat sahibi bir zat idi. "Abdi" mahlasý ve "Sarý" lakabýyla meþhur olmuþtur. Semerat-ül Fuad adlý eserinden baþka "Menakýb-ý Evliya", " Nasihat-ül Müluk", "Dürre ve Cevhere", "Desturul Ýnþa", "Mirat-ül Esfiya" ve "Meslek-ül Uþþak" adlý eserleri vardýr. Sarý Abdullah Efendi nin Semerat-ül-Fuad adlý eserinin aslý, Osmanlýca olarak 1288 (m.1868) yýlýnda Matbaa-yý Amire de basýlmýþtýr. Y.Kenan Necefzade tarafýndan Gönül Meyveleri adýyla Türkçeye çevrilerek 1967 yýlýnda Þeni Þark Maarif Kütüphanesi tarafýndan yayýnlanmýþtýr. Sarý Abdullah Efendi Semerat-ül-Fuad (Gönül Meyvesi) adlý eserinde Þeyh Hamid-i Veli (k.s) den özetle þu þekilde bahsetmiþtir; Hidayetin müftüsü velayetin mehdisi akýl ve þeriat ekicisi, aslýn ve ferin arifi Allah sevgisinin daðýtýcýsýdýr. Ýþte Þeyh Ebu Hamid-i Veli böyle bir zattýr. Bütün zahir ve batýn ilimlerin bilgini olarak pek çok keramet göstermiþtir. Çünkü geldi mülk-i Ruma canib-i þarktan Hamid Halk-ý Ruma oldu zatý serbesel zýllý medid. Ýlahi sýr ve Rahmani cezve Rum diyarýna (Anadolu'ya) ilk önce onun yüzünden onun mübarek yüzü suyu hürmetine sirayet etmiþ; bu tertip ve su-retle dünyayý ve dünyada oturanlarý hidayet nuruna gark etmiþtir. Denildiðine göre eskiden Anadolu'da oturup da bir tarikata girmek ve yahut zahiri ve batini ilimleri öðrenmek isteyenler Ýran'a ve Arabistan'a gidip öðrenir ve dönerlermiþ. Ebu Hamid' de böyle yapmýþtýr. Yani Suriye'ye gidip ilim tahsilini yaptýktan sonra Bayazidiye tekkesinde bir þeyhin hizmetinde bulunmuþ ilme ve tahsile bir türlü doymayarak bu defa oradan Ýran'ýn Tebriz þehrine gidip Hoy þehrinde Hoca Alaaddin isminde kendisinde Nur-i Muhammedinin tecelli ettiði bir zatýn bulunduðunu haber alarak ve sonunda sabýrla bir ilim hazinesi bulurum diyerek Hoy' da onu bulmuþ ve yanýna varmýþtýr. Ey sonsuz nur hazinesi kendin gibi bizi de aydýnlat Bizim deðersiz bakýrýmýzý bakýþ iksirinle altýn yap Sen can cevherinin denizisin bizi de cevher kýl. diyerek kendinden geçti. Sonra kendine geldikte dedi ki: Ben sana ne söyleyeyim. Esasen benim bir þey söylememe lüzum yok. Sen kendin bilirsin. Sana meçhul deðil sen gizli sýrlarý bilirsin. Ey hacetlerime daima sýðýnak olan sen. Biz hata edip yolumuzu þaþýrdýk. Meðerse Hoca Alaaddin de artýk son günlerini yaþýyor ve emaneti sahibine teslim için uygun ve layýk birini arýyormuþ. Hoca Alaaddin Ebu Hamid' in iyi niyetle geldiðini ve muhabbet nurunun onda tecelli ettiðini görerek kendisine emniyet geldi ve Ebu Hamid' in emanetini kendisine teslimi hususunda emin bir kimse olduðuna kanaat getirdi ve bu kanaatý da tahakkuk etti. Elini açtý ve ateþin kenarýnda oturmuþ gibi içi ýsýndý. Yüzünü ve anlýný öptü, makamýný ve yolunu sordu, keyfini sorup gönlünü aldý. Ebu Hamid de dedi ki: Ey nur-i Hak. Ey sabýr kurtuluþun anahtarýdýr sözünün manasýnýn mazharý olan zat. Her sorunun karþýlýðý senin yüzünden alýnmakta okuyup öðrenilmektedir. Her müþgül seninle halledilmekte ve her zorluk seninle yenilmektedir. Birbirleriyle bir müddet konuþup görüþtükten sonra Hoca Alaaddin Zikrullah sohbeti için derviþlerini Makamý Þemsi Tebrizi denilen yerde topladý. Onlarýn bu sohbeti üç gün devam etti. Öyle bir sohbetti ki yer, gök, dað ve çöl zelzele gibi sarsýldý. Gökte melekler bile buna hayret ettiler. Cümle bir meydan oluptur bu cihan yekbar mest Arþ mestü ferþ mesk-ü künbed-i devvar mest Sakiya depret elin peymaneler gelsin beri Dolu dolu nuþ eden mestaneler gelsin beri Boynuna edin hamail aþk zincirini Hakkýn Kuþe kuþe çaðrýþýn divaneler gelsin beri Varlýðýn yokluða verip kendisin mahv eyleyen Mahzen-i aþkým olan viraneler gelsin beri Aþýkým maþuk dilinden aleme saldým sala Can-ý baþýn terk eden merdaneler gelsin beri Hoca Alaaddin: herkes gitti kimse kalmadý mý? diye sordu. Her tarafý iyice aradýlar. Bir de baktýlar ki Ebu Hamid bir köþede kendinden geçmiþ, mumla yanan pervane gibi yanmýþ bir durumda. Onu uyandýrdýklarýn da içinden bir ah çekerek þöyle dedi: Aþk elinden yandý canim ya Ali senden meded Ben garibi-i bi nevayým ya Ali senden meded. Sen bana lutf-u keremle derdime bir çare kýl ona mahremdi. Bu çark onun sayesinde dönmektedir. O, insan ruhunun güneþidir. Kendisi her iki Þahsýn sen, ben gedayým ya Ali senden alemde müsterih meded. Ebu Hamid bu þiiri okuduktan sonra Hoca Alaaddin' in ellerine kapandý. Oda onu kucaklayarak þu mesneviyi okudu: Git Hakkýn emrine canla baþla tazim et ve halka müþfik davranýp onlara þefkat öðret. Bizim sýrrýmýzý bildiðin için ona göre hareket et. Derviþlerle, aþýk ve ariflerle dost ol. Sonra da olduðu gibi her iki alem de onun himmeti ile rahat etmektedir. Bu dünya onun elinde bir yumurta gibidir. O, Ýslamýn sýðýnaðýdýr. benim cevherimi öne sür. O, müþkülleri Bu mesneviyi okuduktan sonra Hoca halleden bir zat olup, Alaaddin Ebu Hamid' e Anadolu' ya gitmesi lüzumunu belirtti. Oda bu iþarete uyarak hemen Emir Sultanýn Semerât ül Fuad adlý eserden bir sayfa zati bir nurdur O. hareket etti. O esna da Hoca Ali isminde birisi Ebu Hamid Ýran da ki sýrlarý Anadolu'ya götürüyor diye menfi propagandaya baþladý. Bazý kýsa düþünceli ve olgunluk çaðýna ermemiþ toy insanlarýn Ebu Hamid' e kötülük yapmalarý ihtimali Hoca Alaaddin' in içine doðdu. Kendi adamlarýna þu tembihatta bulundu. Ebu Hamid' in arkasýndan gidin. Gözden kayboluncaya kadar eðer arkasýna dönüp bakarsa bizim için ve Sultan Yýldýrým Beyazýd'a verdiði cevap üzerine gidip Ebu Hamid-i buldular. O güne kadar kimse onu bilmiyor ve tanýmýyordu. Minbere çýkýp Kur'an tilavet etti, hutbe okudu, vaaz etti. Herkes hayrette kaldý. Bazýlarý onu tanýyarak "Ekmekçi Hoca" dediler. Hatta meþhur Molla Fenari dahi oradaydý. O da bir takým sualler sorarak Ebu Hamid onun da müþküllerini çözdü. O gün orada 70 kiþi cezbeye vardý. Ýran için korkulacak bir þey yoktur. Molla Fenari sonra onun evine giderek dedi ki: Adamlarý da onun dediðini yaptý. Tam gözden kaybolacaðýna yakýn bir sýrada Ebu Hamid dönüp iki defa helaldir size takdim ediyorum. Medresede ki vazifemden 5000 akçe biriktirdim; arkasýna baktý. Ebu Hamid o paranýn içinden bir akçe alarak O ayrýldýktan sonra çok geçmeden Hoca Alaaddin merkebine ot aldýrdý. Otu alýp, getirip merkebin önüne vefat etti. Ebu Hamid' de Yýldýrým Beyazýd zamanýnda koydular. Merkep otu kokladýktan sonra üzerine küçük gelip Bursa'da oturdu. abdestini bozdu. Ebu Hamid Bursa'da merkebi ile daðdan odun Sen bir tuzakla Evkafýn parasýný getirdin. Ma'na aleminde haram þarap içtiðin anlaþýldý ve Ebu Hamid þöyle getirir ve ekmek piþirip: somunlar, müminler, diye diye satarmýþ. Piþirdiði ekmek o kadar lezzetli imiþ ki dedi: Bursalýlar onu kapýþ kapýþ alýrlarmýþ. Benim merkebim þimdiye kadar þüpheli bir þey yememiþtir. Demek ki, ot þüpheli bir para ile satýn alýnmýþtýr. Bu Ebu Hamid' in nasýl bir þahsiyet ne gibi bir insan olduðunu kimse bilmiyordu. Ýlim ve hikmet gerçek olmalýdýr; müderrisin sözü Sultan Yýldýrým Beyazýd Bursa'da yaptýrdýðý cami ile deðil. bittiði vakit Emir Sultana bizzat giderek: Ýlim, din için olmalýdýr, utanýlacak leþ için deðil. Önce siz imamlýk yapýnýz ve cemaata nasihat Eðer kendine güveniyor, kendinden emin isen ve buyurunuz dediði zaman Emir Sultan ona þu cevabý cesaretin varsa gel de bize ma'na aleminden ilim sor. verdi; Bunun üzerine Molla Fenari gayri ihtiyari ona bi'at Büyük manevi lider þimdi Bursa'da dýr. O dururken etti. Sonrada Seb'ül mesani tefsirini yazdý ki, bu tefsir bu iþ bana düþmez. alimler arasýnda hala revaçtadýr. Ve sonra onun kim olduðunu söyledi, onu tanýttý. (Seb-ül-mesani; 7 Ayetten meydana gelmiþ olan ve O, ucu bucaðý olmayan engin ve derin bir denizdir. Kur' anýn ilk suresi olan Fatiha Suresidir.) Kimse ona benzemez. Ebu Hamid (Hamideddin) halktan çok saygý ve Onun tuttuðu yol Hak yoludur. Hz. Muhammed' in sevgi gördü. Muazzam bir kalabalýk onu izliyordu; ona tam, kamil ve dürüst din yoludur onun gittiði yol. baðlanmýþtý. Günün birinde Bursa'dan hareketle Aksara' Onun ýþýðý ile her iki alemde aydýnlandý. Ahmed Somuncu Baba 40 Eylül-Ekim 2002 Eylül-Ekim Somuncu Baba

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

Resim 170- Hattat Halim Bey in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu) 133 Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi nde

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen. Gesundheitsamt Freie Hansestadt Bremen Sozialmedizinischer Dienst für Erwachsene Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung Yardýma ve bakýma muhtaç duruma

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Dünyanýn en büyük dairesel pizzasý 128 parçaya bölünecektir. Her bir kesim tam bir çap olacaðýna göre kaç tane kesim yapmak gerekmektedir? A) 7 B) 64 C) 127 D) 128 E) 256 2. Ali'nin

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Hangi þeklin tam olarak yarýsý karalanmýþtýr? A) B) C) D) 2 Þekilde görüldüðü gibi þemsiyemin üzerinde KANGAROO yazýyor. Aþaðýdakilerden hangisi benim þemsiyenin görüntüsü deðildir?

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma Ýçindekiler 1. FASÝKÜL 1. ÜNÝTE: ÞEKÝLLER VE SAYILAR Nokta Düzlem ve Düzlemsel Þekiller Geometrik Cisimlerin Yüzleri ve Yüzeyleri Tablo ve Þekil Grafiði Üç Basamaklý Doðal Sayýlar Sayýlarý Karþýlaþtýrma

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi... ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Fiziksel Özelliklerim............ 10 Duygularým................... 11 1. Haftanýn Testi............... 13 Yapabildiklerim - Hoþlandýklarým.. 15 Günümü Planlarým.............

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ IPA Cross-Border Programme CCI No: 2007CB16IPO008 BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ SINIR ÖTESÝ BÖLGEDE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÝ ÝÞLETMELERÝN ORTAK EKO-GÜÇLERÝ PROJESÝ Ref. ¹ 2007CB16IPO008-2011-2-063, Geçerli sözleþme

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

MedYa KÝt / 26 Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetimi konusunda Türkiye nin ilk dergisi HR DergÝ Human Resources Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetim Dergisi olarak amacýmýz, kurulduðumuz günden bu yana deðiþmedi: Türkiye'de

Detaylı

Mart 2010 Otel Piyasasý Antalya Ýstanbul Gayrimenkul Deðerleme ve Danýþmanlýk A.Þ. Büyükdere Cad. Kervan Geçmez Sok. No:5 K:2 Mecidiyeköy Ýstanbul - Türkiye Tel: +90.212.273.15.16 Faks: +90.212.355.07.28

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2018 3 puanlýk sorular 1. Leyla nýn 10 tane lastik mührü vardýr. Her mührün üzerinde 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 rakamlarýndan biri yazýlýdýr. Kanguru sýnavýnýn tarihini þekilde görüldüðü gibi yazan Leyla,

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 MALÝYE DERGÝSÝ Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Doç.Dr. Ahmet KESÝK Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Doç.Dr. Ahmet KESÝK MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER Yayýn

Detaylı

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Yargýtay Kararlarý T.C Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Davalý þirketin ayný il veya diðer illerde baþka iþyerinin

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði, üyeler arasýndaki haberleþme aðýný daha etkin hale getirmek için, akademik çalýþmalar yürüten bilim insaný, antrenör, öðretmen, öðrenci ve ilgili

Detaylı

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Kýzýlcaþar Geleceðe Hazýrlanýyor Gelin Birlikte Çalýþalým ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Mart 2014 ALPER YILMAZ Halkla Bütünleþen MUHTARLIK Ankara Gölbaþý Kýzýlcaþar Köyünde 4 Mart 1979

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller: Ayna-Gazetesi-renksiz-11-06.qxp 26.10.2006 23:39 Seite 2 Çocuklarda Ateþ Deðerli Ayna okuyucularý, bundan böyle bu sayfada sizleri saðlýk konusunda bilgilendireceðim. Atalarýmýz ne demiþti: olmaya devlet

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme - 1 8 Konuþmayý Yazýya Dökme El yazýnýn yerini alacak bir aygýt düþü XIX. yüzyýlý boyunca çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Deðiþik tasarým örnekleri görülmekle beraber, daktilo dediðimiz aygýtýn satýlabilir

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin. Uður Tok Onaylayan Administrator Çarþamba, 20 Haziran 2007 Son Güncelleme Cuma, 06 Haziran 2008 Besteciler.org ÇOK SEVMÝÞSÝN Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var

Detaylı

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ Vantaan kaupunki Sosiaali- ja terveysvirasto / Puheterapia Monikielisen lapsen puheen ja kielen kehityksen tukeminen ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ turkki ÇOK DÝLLÝ

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU 13 OCAK 2011 Bu program, Avrupa Birliði ve Türkiye Cumhuriyeti tarafýndan finanse edilmektedir. YENÝLÝKÇÝ YÖNTEMLERLE KAYITLI ÝSTÝHDAMIN

Detaylı

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr 20 ad d es et en kal ý içe ride bý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr Kitagami Desenleri Cem ÖNGÝDER 2017 Kitagami Nasýl Yapýlýr Hazýrlayan: Cem Öngider 2017 Ýstanbul Merhaba, Çok uzun zaman önce baþladýðým ancak

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar 2017 Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Simge Özer Pýnarbaþý

Simge Özer Pýnarbaþý Simge Özer Pýnarbaþý 1963 yýlýnda Ýstanbul da doðdu. Ortaöðrenimini Kadýköy Kýz Lisesi nde tamamladý. 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirdi.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden ünite 1 OKUL HEYECANIM TEST 1 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yanlýþtýr? Hayat Bilgisi Vatan ve ulus sevgisinin öðrenildiði yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr?

Detaylı

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM 7. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? 2 1 1 2 A) B) C) D) 3 2 3

Detaylı

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta Mikro Dozaj Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta ve aðýr hizmet tipi modellerimizle Türk

Detaylı

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr. MALÝYE DERGÝSÝ Temmuz - Aralýk 2011 Sayý 161 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Yayýn Kurulu Baþkan Füsun SAVAÞER Üye Ali Mercan AYDIN Üye Nural KARACA

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

0.2-200m3/saat AISI 304-316

0.2-200m3/saat AISI 304-316 RD Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip hava kilidleri her türlü proseste çalýþacak rotor ve gövde seçeneklerine sahiptir.aisi304-aisi316baþtaolmaküzerekimya,maden,gýda...gibi

Detaylı

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi Sunuþ Bu kitap Uluslararasý Çalýþma Örgütü nün Barefoot Research adlý yayýnýnýn Türkçe çevirisidir. Çýplak ayak kavramý Türkçe de sýk kullanýlmadýðý için okuyucuya yabancý gelebilir. Çýplak Ayaklý Araþtýrma

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01 Matematik Mantýk Kümeler Sevgili öðrenciler, hayatýnýza yön verecek olan ÖSS de, baþarýlý olmuþ öðrencilerin ortak özelliði, 4 yýl boyunca düzenli ve disiplinli çalýþmýþ olmalarýdýr. ÖSS Türkiye Birincisi

Detaylı

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý NOT : Bu bölüm önümüzdeki günlerde Prof.Dr. Hüner Þencan ýn incelemesinden sonra daha da geliþtirilerek son halini alacaktýr. Zaman kaybý olmamasý için büyük ölçüde- tamamlanmýþ olan bu bölüm web e konmuþtur.

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýda verilen iþlemleri sýrayla yapýp, soru iþareti yerine yazýlmasý gereken sayýyý bulunuz. A) 7 B) 8 C) 10 D) 15 2. Erinç'in 10 eþit metal þeridi vardýr. Bu metalleri aþaðýdaki

Detaylı

2014-2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "4. AKIL OYUNLARI TURNUVASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 4. Akýl Oyunlarý Turnuvasý, 21 Þubat 2015 tarihinde Özel Sancaktepe Okyanus Koleji

Detaylı

Kullaným kýlavuzu. Oda kumandasý RC. Genel. Oda sýcaklýðýnýn (manuel olarak) ayarlanmasý. Otomatik düþük gece ayarýnýn baþlatýlmasý

Kullaným kýlavuzu. Oda kumandasý RC. Genel. Oda sýcaklýðýnýn (manuel olarak) ayarlanmasý. Otomatik düþük gece ayarýnýn baþlatýlmasý 7206 2000 07/00 Özenle saklayýn! Kullaným kýlavuzu Oda kumandasý RC Genel RC, bir sýcaklýk kontrol ve kumanda paneli olup, gösterge ve kontrol donanýmý aþaðýda verildiði gibidir. Sýcaklýk ayar düðmesi,

Detaylı

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora 2009-40 Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora Ýstanbul, 25 Aðustos 2009 Sirküler Numarasý : Elit - 2009/40 Sirküler Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler

Detaylı

Gelir Vergisi Kesintisi

Gelir Vergisi Kesintisi 2009-16 Gelir Vergisi Kesintisi Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/16 Gelir Vergisi Kesintisi 1. Gelir Vergisi Kanunu Uyarýnca Kesinti Yapmak Zorunda Olanlar: Gelir Vergisi

Detaylı

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý Köylerden (kýrsal kesimden) ve iþ olanaklarýnýn çok sýnýrlý olduðu kentlerden yapýlan göçler iþ olanaklarýnýn fazla olduðu kentlere olur. Ýstanbul, Kocaeli, Ýzmir, Eskiþehir, Adana gibi iþ olanaklarýnýn

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 1. Fasikül TEMA 5 Hayal Gücü TEMA 6 Eðitsel ve Sosyal Etkinlikler r, ýt lý z. Sa ma k l ra atý a S l O ek t Se ek T T ... Ýçindekiler 5. TEMA: HAYAL GÜCÜ Açelyanýn Bir Günü Harf Hece Test 1 Kelime Test

Detaylı

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu. ünite1 Sözcükte Anlam Türkçe 1. TEST 1 k e l e b e k o v a ç i ç e y d a l g a a u m ü z i k e n a k a ð ý t Bulmacada aþaðýda ý verilen sözcüklerden hangisi kullanýlmamýþtýr? 3. Aþaðýdaki altý çizili

Detaylı

Yeni zirvelere doðru, mükemmellikle... ÝNÞAAT, TAAHHÜT VE MÜHENDÝSLÝK GÜÇLÜ BAÞLADI GÜCÜNE GÜÇ KATARAK DEVAM EDÝYOR! Deðerlerimiz Vizyonumuz Mevcut kültür, iþ ahlaký ve deðerlerini muhafaza ederken, tüm

Detaylı

014-015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "7. AKIL OYUNLARI ÞAMPÝYONASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 7. Akýl Oyunlarý Þampiyonasý, 18 Nisan 015 tarihinde Özel Sancaktepe Bilfen Ortaokulu

Detaylı

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC...

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC... 2013 Organizasyonu KUTSAL YOLCULUK HAC... Dilleri, renkleri ve kültürleri farklý milyonlarca inananýn birlikte hareket ettiði hac, Allah katýnda siyahýn beyazdan, Arab'ýn Acem'den, Türk'ün Kürt'ten üstünlüðü

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi 1 Özet Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi Mehmet Ali MALAS, Osman SULAK, Bahadýr ÜNGÖR, Esra ÇETÝN, Soner ALBAY Süleyman Demirel

Detaylı

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. Sendikamýz Yönetim Kurulu Üyesi Erhan KAMIÞLI, 28 Mart 2001 tarihi itibariyle H.Ö. Sabancý Holding Çimento Grubu Baþkanlýðý'na atanmýþtýr.

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere,

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere, ., 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 0 sayýlarý ile bölündüðünde sýrasýyla,, 3, 4, 5, 6, 7, 8, ve 9 kalanlarýný veren en küçük tamsayý aþaðýdakilerden hangisidir? A) 59 B) 59 C) 50 D) 5039 E) 0!- 3. Yasin, annesinin

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

Depo Modüllerin Montajý Öncelikle depolarýmýzý nerelere koyabileceðimizi iyi bilmemiz gerekir.depolarýmýzý kesinlikle binalarýmýzda statik açýdan uygun olamayan yerlere koymamalýyýz. Çatýlar ve balkonlarla

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı