YLIK. Halide Nusret ZO&LUTUNA Emine Işınsu ÖKSÜZ. Yaşar EŞMEKAYA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YLIK. Halide Nusret ZO&LUTUNA Emine Işınsu ÖKSÜZ. Yaşar EŞMEKAYA"

Transkript

1 YLIK KURUCULARI: Halide Nusret ZO&LUTUNA Emine Işınsu ÖKSÜZ Sahibi Yaşar EŞMEKAYA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Peyâmi ÇELİKCAN Töre, T.C. Milli Eğitim Bakanlığınca Tebliğler Dergisi»nin 8 Kasım 1976 tarih ve 1906 numaralı sayısının 496. sayfasında tavsiye edilmiştir. Her türlü haberleşme adresi: TÖRE DERGİSİ P.K. 211, Kızılay - ANKARA İDAREHANE Cemal Gürsel Cad. 73/1 Cebeci/ANKARA ABONE ŞARTLARI Yurtiçi yıllık 6 Aylık Yurtdışı Yıllık 1500 TL. 800 TL. 70 DM. Yıl :13 Sayı: 151 Aralık 1983 Montaj: Renk Ofset Dizgi-PîkajrMAYAŞ A.Ş. Dağıtım; Hürriyet Holding A.Ş. Baskı: DAİLY NEWS Matbaası-Ankara Baskı Tarihi : 30 Kasım 1983 Yurt içi havaleler numaralı posta çekine; yurt dışı havaleler Akbank, Ankara Hasköy Şubesi 4421 numaralı hesapa yatırılabilir. REKLAM TARİFESİ Kapak Tam Safya Renkli Kapak İçi Tam Sayfa Renkli Siyah Beyaz Tam Sayfa TL TL TL. Gönderilen yazılar basılsın veya basılmasın iade edilmez. TÖRE'de yayınlanan yazılar, kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.. 1

2 150. sayısında Türkiye'nin her köşesine ulaşan dergimiz TÖRE ye bir ortak gururu t bir ortak sevinci ve hasreti yapiaşmak isteyen yüzlerce okuyucumuz katıldı. Her yeni okuyucu il birlikte sorumluluklarımızın da arttığını biliyor fakat bu sorumluluğu sadece TÖRE yazarının, TÖRE çalışanının değil % TÖRE okuyucusunun da hissedeceğine inanıyoruz. Çünkü TÖRE, yazarı, çalışanı ve okuyucusu ile büyük bir aile ocağıdır. Bizler bu ailenin duygu ve düşüncelerini dile getirmeye çalışan, aile üyelerini ortak bir gaye etrafında bütünleştirmeye gayret eden birer vasıtayız. Bu ortak gayeyi gerçekleştirmek için, devamlı araştıracak, iyiye ve güzele giden yolda yeni fikirler ortaya atacak ve üzerinde düşünüp, tartışacağız. Ailemizin hangi üyesinden geüse gelsin, hiç bir düşünceye ne aşırı bir itaatkarlık duygusu ile bağlanacak ne de körükörüne reddedeceğiz. Devamlı olarak düşünce talimi yapacağız, düşündüklerimizi açıklamaktan ve tartışmaktan çekinmeyecek fikirlerimizi olgunlaştıracağız. TÖRE okuyucusunun düşünmeye taup olması gereklidir, çünkü TÖRE; "Düşünenlerin Dergisi''dır. İşte bu prensipler çerçevesinde, bu ay; sonu bir iki yıldır sık sık tartışılan fakat üzerinde fazla düşünülmeden, çeşitli peşin hükümlerle ele alınan ve dolayısıyle mahiyeti anlaşılamayan "GENÇLİK VE SANAT" konu sunu ele almayı uygun bulduk. Konu öncelikle gençlerle ilgili olduğu için, düzenlediğimiz bir anketle gençlerin sanat meselelerimiz üzerine düşüncelerini aldık. Bu düşünceler okunduğu zaman da görülecektir ki, hemen her genç arkadaşımız farklı bakış açıları ve yorumlarla meseleyi ele almaktadır. Yine görülecektir ki, her arkadaşımızın doğruya da yanlış temeller üzerine kurulmuş farktı sanat anlayışları vardır. Biz gençlerin bu farklı düşüncelerini neşrederken, hiç kimsenin genç arkadaşlarımızı düşüncelerinden dolayı suçlamayacağını aksine, bu düşüncelerin tahlilini, tenkidini yapıp, üzerinde tartışacağını düşünüyoruz. Bir başlangıç olması hasebiyle, Doç. Dr. Sadık Kemal TÜR AL, Yağmur TUN ALI, > Alemdar YALÇIN ve Alaaddin KORKMAZ genç sanatçıların düşüncelerini de dikkate alarak, "Gençlik ve Sanat" mevzuunun tahutini yapmışlar ve tartışmanın yolunu açmışlardır. Bu yol yazarlarımızdan, okuyucularımıza kadar herkese açıktır. Bu sayımızda, genç kalemlere ayırdığımız '"KIVILCIM" bölümünü münderecatımizınsıklığı dolay isiyle neşredemiyoruz. Konu olarak da "GENÇLİK VE SANAT" mevzuunu ele almamız yani genç sanatçıların düşüncelerini ve meselelerini gündeme getirmemiz, büyük ölçüde bu sayımızın gençlerle ilgili olmasına vesile olmuştur. ; 10 Kasım 1983 günü büyük dava adamı Osman YükselSER DENGEÇTt'yi kaybettik Aktif mücadelesiyle bir nesle öncülük eden SERDENGEÇTİ'nin hayatinin her dönemi bi yuk çımere geçmiştir Bu dünyadaki çilesini ahiretteki Saadetine vllellmzm^ ^ yor, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyoruz.. '«*"«niyaz eaı Saygılarımızla

3 AYIN KONUSU İÇİNDEKİLER GENÇLİK ve SANAT 5 Hüseyin Bozok Kılıçaslan, Erol Yıldır, Murat Sözer, Erdoğan Çakır, İbrahim Şahin, Burak Harputlu, Alaybey Karoğlu, Halime Toroz, Selâhattin Oral, Oğuz Çetin'in anket cevapları 6 Yağmur TUNALI, Alâaddin KORKMAZ, Doç. Dr. Sadık K. TURAL, Alemdar YALÇIN'm "GENÇLİK ve SANAT "üzerine tahlilleri 18 AŞK DİYORUM (ŞİİR) Erdoğan ÇAKIR. 30 VAKİT ÇOK GEÇ(ŞİİR) Burak HARPUTLU MARTILAR UÇUŞUYOR ÜZERİMDEN(ŞİİR) Ahmet ÇİĞDEM.. 32 BİR GÜLÜ NASIL (ŞİİR) Murat SÖZER 34 DİRİLİŞ ve TÜKENİŞ (ŞİİR) Hüseyin Bozok KILIÇASLAN 35 ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR? Prof. Dr. Bayram KODAMAN 36 MUSİKİ İLE TEDAVİ (Mülakat) Dilâver CEBECİ 38 OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ Mustafa Nadir Onay 41 TÜRKİSTAN HALK EDEBİYATI Prof. Dr. Kemal ÖZERGİN 45 MEVLANA İbrahim ŞAHİN 48 DÜŞÜNME HÜRRİYETİ Rıza AKDEMİR DÖRTLÜKLER (ŞİİR) Alper İslâm EVSEN 53 MARKSİZM'İN TENKİDİ Y. Doç. Dr. MehmetBAYRAKDAR 54 GÜN İÇİME HİÇ DOĞMADI (ŞİİR) Muhsin İlyas SUBAŞI KIBRIS NOTLARI Hüseyin MÜMTAZ.57 DESTANLARDA UYANMAK Sevinç ÇOKUM...59 GÜNLER GEÇİYOR (ŞİİR) Ahmet Tevfik OZAN 64 BİR AİLE Yunus Emre ÖZCAN 65 İLMİ FAALİYET İÇİNDE BULUNMAK Çeviren: Doç, Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ.67 NOT DEFTERİ AYIN YORUMU S

4 TÜRKİYE! BASIN YAYIN VE KİTAP FUARI nda TÜRKİYE ODALAR BİRLİĞİ SALONLARI BAKANLIKLAR - ANKARA 26 Kasım - 4 Aralık

5 AYIN KONUSU GENÇLİK ve SANAT Gençük ve özellikle gençliğin sanatla ilgili meseleleri, sık sık gündeme getirilerek tartışıldı. Fakat gençlikteki rahatsızlıkların sebeb ve esasları herkesin düşüncelerini açıkça beyan edebileceği bir tartışma zemini tesis edilemediği için t genellikle çok basit değerlendirmeler ve peşin hükümlerle ele alındı. Şurası muhakkak ki, artık verilenle yetinmeyen, düşünmesini öğrenmeye çalışan, bir gençlikle karşı karşıyayız. Gençliğin bilgi ve şuur seviyesindeki bu yükselme mutlaka ümid verici bir gelişmedir. Ancak, bu gelişmenin sürekli olması ve doğru yollara kanalize edilmesi için; gençlikteki yeni eğilimlerin ciddiyetle ele alınması ve tahlil edilmesi gerekmektedir. Bu sayımızda, bir başlangıç olarak ''Gençlik ve Sanat" üzerine gençlerin ve Doç. Dr. Sadık K.Tural, Alem Yalçın, Yağmur Tunalı ve Alaaddin Korkmaz'm düşüncelerini aldık. Şüphesiz yirmi kadar genç sanatçıya verilerek düzenlenen anketimizin bir bütün olarak gençliğin düşüncelerini temsil ettiğini iddia etmiyoruz. Fakat sınırlı da olsa gençliğin farklı düşüncelerinin temsil edildiği kanaatindeyiz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, biz çözüm bekleyen bir meselenin halli yolunda ilk adımı atıyoruz. Devamı, gençlerin ve "büyüklerin" bu önemli mevzuu ile ilgili vazifelerini yerine getirip, getirmeyeceklerine bağlıdır. Yer verilen düşüncelere katılmayanlar, yanlış bulanlar; katılmayış sebelerini ve kendi düşündüklerini ortaya koydukları takdirde mesele, daha geniş kapsamlı olarak tartışılacak ve çözüme kavuşacaktır. Anket cevaplarını neşrettiğimiz genç arkadaşların değişik dergilerde eserleri neşredilmiş olmasına rağmen, birçok kimse tarafından tanınmayacakları kuvvetle muhtemeldir. Amacımız; henüz eserleriyle kendisini kabul ettirmemiş fakat kabul ettirmek için gayret sarfeden genç sanatçıların düşüncelerini öğrenmek olduğuna göre; isimlerin tanınıp tanınmadığı fazlaca ehemmiyetli değildir. Bu arkadaşlarımızdan Selâhattin Oral, Halime Toros ve İbrahim Şahin 'in hikâyeleri, Erdoğan Çakır, Hüseyin Bozok kılıçaslan, Murat Sözer ve Burak Harputlu'nun şiirleri, Erol Yıldır ve Alaybey Karoğlu'nun desenleri, resimleri TÖRE Dergisi'nde ve DOĞUŞ Edebiyat'ta, Oğuz Çetin in ise çeşitli yazıları Millet Gazetesi ve Hamle Dergisi'nde neşredilmiştir. Kısaca tanıttığımız bu genç sanatçılarımızın cevapladıkları sualler şunlar olmuştur: 1) Mevcut sanat anlayışlarını katıldığınız ve katılmadığınız yönleri ile değerlendirip, kendi sanat anlayışınızı açıklar mısınız? f 2) Sanat meselelerimiz dikkate alındığında "Genç Sanatçı"ya düşen vazifeler neler olacaktır?,- 3) "Genç Sanatçı"yüklendiği vazifeleri yerine getirecek güce ve imkâna sahip midir? 5

6 HÜSEYİN BOZOK KILIÇASLAN M Gücü olan sanatçı, şartlar ne olursa olsun imkânını bulur imkân veya imkânsızlık sanatçının gücüne tesir edecek kadar selâhiyetli bir faktör değildir M Malum olduğu üzere sanat, resim, musiki v,s. gibi şubelerden müteşekkil çok şümullü bir mefhumdur. Bu bakımdan bir edebiyatçı, yâni bir şair olarak vereceğim cevaplarda, yine edebiyatın ön plânda olmasına gayret göstereceğim. Gerek batıda ve gerekse bizde "sanat sanat içindir" görüşü ile "sanat cemiyet içindir" görüşü edebiyatçıların en büyük münakaşa mevzularından biri olmuştur. Cemiyetin düzensizliklerini, insanın meselelerini anlatmaya çalışan edebiyatçılarla, kendi iç âlemlerinin tezahürlerini dile getiren edebiyatçılar arasında çok çetin mücâdeleler vücud bulmuştur. Asırlardan beri "sanat kimin içindir" suali cevabını bulmaya çalışmış ve bir büyük meselenin "öz"ünü teşkil etmiştir. Benim kanaatim şudur ki, sanatçı ister cemiyet için sanatla iştigal etsin, isterse sanat için sanatla iştigal etsin, neticede sanat yine cemiyetin mah olma mevkiindedir. Bu bakımdan sanat cemiyet içindir görüşüne katlimi-: yorum. Çünkü Hügo, Schiller, Lamartine, Goethe, Hâşim, Yahya Kemal gibi sanat sanat içindir düsturuna bağlı kalan sanatçılar, yine cemiyet tarafından okunmuş ve okuyucularının omuzlarında ölümsüz isimler arasına girmiş lerdir. Yâni demem şu ki, sanatçı kendi ruh haletlerini en ince noktasına kadar eserlerine aksettirip, muhataplarını da bundan nasiplendirme yi bilmelidir. Bir sanatçının temi ne olursa olsun mutlaka, ama mutlaka sanat kaygusunu duymalıdır. Ayrıca şu noktaya da temas etmek istiyorum: Biz millet olarak çok şanlı ve zengin bir geçmişe sahibiz. Bunun idrâkinde olmamız şart. Geçmişin kültür değerleriyle yüklü olan sanat eserlerinin günümüzden kopuk olduğunu kabul etmiyorum. Çünki bir sanatçı kendini yaşadığı devirden tecrit edemez. Dünü anlatmış olsa bile, o düne bugünün gözüyle bakacak ve öyle tefsir edecektir. Bir noktada dün ile bugün hâl hamur olacaktır. Ne diyor Camus "sanatçı çağının aynasıdır" öyle ise hasretimizi dile getirmekte hiç bir mahzur olmamalıdır. Yukarıda biraz temas ettim. Dedim ki, şanlı ve zengin bir geçmişe sahibiz, öyle ise ne yapacağız? Dünü çok iyi öğreneceğiz: hatta hıfzedeceğiz. Bunu yaparken de, bugünün insanı olduğumuzu hatırdan çıkarmıyacağız. Sanatçı kendi temini kendisi seçmelidir. Yâni sanatçı, yeri geldiğinde dünü anlatacak, yeri geldiğinde bugünü, bugünün güzelliklerini, çirkinliklerini, hatta iğrençliklerini anlatacaktır. Bunu yaparken de mes'uliyetini ve muhatabına seslenmeyi bilecektir. Bu suale cevap vermek için biraz cesaretli olmak lazım. Vereceğim cevabın haddimizi aşıp aşmayacağı hususunda endişe duyuyorum. Her şeyden önce ferdi gayretin ön plânda olduğu kanaatindeyim. Sanat, onbir kişilik bir futbol takımı değildir. Gerçi sporda da ferdi gayret vardır amma, sanatla mukayese edilemez. Bu bakımdan, kaabiliyetli ve gayretli genç sanatçıların, zamanın elinden tutmamaları için hiç bir sebep göremiyorum. İmkân meselesine gelince: Bu da sanatçının gücüne bağlı. Gücü olan sanatçı, şartlar ne olursa olsun imkânını bulur. Edebiyat târihlerine bakacak olursak, bir çok büyük sanatçının çok zor şartlara göğüs gererek kalbur üstünde kaldıklarını görürüz. Bu sebeple imkân veya imkânsızlık, sanatçının gücüne te'sir edecek kadar selâhiyetli bir faktör değildir. 6

7 EROL YILDIR "Genç sanatçının Dir mevki edinmesi tamamen şansına ve şahsi gayretlerine kalmıştır..; 1 Günümüzde sanatın her alanında çok fark lı anlayışlarla karşılaşmakta ve bu farklr anlayışlar arasında bir sentez kurmak mecburiyetiyle karşı karşıya bulunmaktayız. Şüphesiz sanatı birkaç ana gruba ayırabiliriz. Fakat bu* durum günümüz sanatı için geçerliliğini yitirdiğinden hiçbir anlam taşımayacaktır. Şöyle ki: Birçok sanat tarihçisi ve yorumcusu sanatın iki ana kola ayrıldığım belirtir. "Soyut" ve "Somut" sanat. Fakat her ikisinde birbirini tamamlayan özellikler ihtiva ettiğinde birleşirler. Farklı olarak nitelendirilen iki ayrı sanat anlayışı bir birini tamamlayan ve birbirinden kaynaklanan özellikler taşıması dolayısıyla, sanatçıya iki anlayışı da sinesinde barındıran sanat eserleri yapma mecburiyeti doğar. Günümüz sanatçısı ne kadar soyut çalışırsa çalışsın somut özellikler taşıyacaktır. Bu durumun başlıca nedeni toplum hayatının sanatçı aracılığıyla sanata yansımasının tabii bir neticesidir Çağımız insanı bunalımlıdır; hayatının her safhasında fikri ve bedeni birçok zorlukla karşı karşıyadır. Zorluklara çareler ararken farklı yolları denemektedir. Aslında cemiyetin kişiyi yalnızlığa itmesi bu durumu kaçınılmaz kılmaktadır. Bu durum -cemiyetih bir ferdi olan- sanatçıyı doğrudan etkilemekte farklı sanat anlayışlarına yöneltmektedir. O halde sanatta beürli bir akıma dahil olmayan bağımsız -olabildiğince- sanat anlayışları normal bir sonuç olarak karşımıza çıkacaktır. Bence sanatçının kendi nefsinde topluma karşı üzerine düşen vazifeler olduğunu hissetmesi kesinlikle gereklidir. Kendi sanat anlayışımın özüde budur. Ayrıca yaptığım çalışmalarda -konudan biraz daha fazla- plastik unsurların zenginliğine olabildiğince ulaşmak başlıca problem kaynağım dır. Günümüz sanatçısı sanatı, "para getiren" bir uğraş olarak benimsemektedir. "Madde "- nin sanata hakim olması bence; köksüz bir ağaçtan meyva almaya çalışmak kadar budalaca düşüncedir. Sanatçı 'Ticaret" zihniyetiyle sanat yapamaz. Bir ressam eline fırçasını alıp tuvalinin karşısına geçtiğinde "yapacağı resimi kaç liraya satacağını" düşünüyorsa sanatçı özelliğini yitirmiş demektir. Kişinin yaradılış icabı duygu ve düşüncelerini saklama yeteneği, günümüzde sanat çevrelerinde varolan tüccar zihniyeti sanatçı müsveddelerinin başlıca nedenidir. Bütün bu noktalar ışığında bugünkü genç sanatçıya birçok görevler düşmektedir. Ayrıca bu görevler yapılması kesinlikle gerekli bir şart olarak karşımızdadır. Sanatçı kesinlikle sanatını sevmelidir hatta tutku halini almış bir aşkla bağlanmalıdır. Sevgi karanlıkları aydınlatan esrarlı bir güce sahiptir. Genç sanatçı kendini duygu aynasında seyretmeli, tanımalıdır. Ne olduğunu, ne yapabileceğini ve ne yapması gerektiğini kendisine sormak bunlara içtenükle kendi nefsinde cevap verebilmelidir. Genç sanatçı her alanda birçok zorluklarla, engellerle karşılaşmaya kendini hazırlamalıdır. Gençlik yılları benlik duygusunun en doruk noktada bulunduğu çağlardır. Genç sanatçı hemen tanınmak, bir mevkiye gelmek ister Bence bir ressamın "ressamım" diyebilmesi için kendinden önceki ressamların "neler yaptıklarını" bilmesi gerekir. Günümüzde Türk toplumu sanatçıya her devirden daha çok ihtiyaç duymaktadır. Genç sanatçı bu durumdan yararlanmasını bilmelidir. Karşılaştığı zorluklar onu engellememeli ajksine kamçılamalıdır. Genç sanatçılara duyulan ihtiyaç ve üzerlerine düşen görevlere karşılık mevcut imkanlar ve destekleyici güçlerin yeterli olduğunu belirtmek çok gülünç olur. Ayrıca yapılan güç ve imkan yardimlan yerinde bir yardım değildir. Bence günümüzde genç sanatçının bir mevki edinmesi tamamen şansına ve şahsi gayretlerine kalmıştır. Genç sanatçıların bir ferdi olarak geleceğe büyük ümidlerle baktığımı söyleyemem. Ama, birşeyler yapabilmek için elimden gelen herşeyi ortaya koyacağıma inanıyorum.

8 MURAT SÖZER M Genç sanatçının önemli bir vazifesi de, geçmişin tenkidini yapmaktır" Sanat anlayışları yani, sanata dâir teorik temeller sözkonusu ediliyor fakat ben, bu konuda yeterli bilgi sahibi değilim. Ama bu meselenin bilhassa "Müslüman Genç Sanatçılar" için çok önemli olduğunun şuurundayım. Önemlilik şuradan geliyor: "Müslüman Genç Sanatçı" kayda değer bir sanat teoriğine sahip olmadığı gibi, bu teoriğe temel teşkil edecek meselelerini halledebilmiş, en geniş manâsıyle dünya görüşü diyebileceğimiz bir İslâm'a da şahit değildir. Bu yüzden o, sanatçılığı ile beraber, sanatının dayanacağı temelleri oluşturacak, bu işi yaparken de tslâmi meselelerin çözümü ile uğraşacak, tslâmi dünya görüşünün oluşumuna katkıda bulunacaktır. Bu katkının gerçekleşebilmesi, çok yönlülük, derinlik, bitmez tükenmez bir çalışma azmi, peşin hükümlerden ve değer yargılarından uzaklık, inşam açıklık vb. gibi bazı vazifelerin üstlenilmesine bağlıdır. Bunlar aynı zamanda bir gerekliliktir de. Sanatçı bu durumda sorumluluğu ile baş başa ve fakat gereksiz kayıtlardan uzak durarak eserini, eserinin kendine aitliğini bilerek, ortaya koymak zorundadır. Gereksiz kayıtlar deyince, İslâm adına eser verdiğini söyleyen kişi veya grupların sahip olduğu fikirlerden tutun da müesseselere kadar her şeyi kastediyorum. Kişiler veya gruplarla bir beraberlik sözkonusu olacaksa, bu beraberlik kayıtlayıcı değil de paylaşıcı bir tavırla gerçekleştirilmeli ki, istenene götürücü bir çeşitlilik ortaya çıksın ve rahat, gelişmeye yatkın bir zemin oluşsun. Yukarıda saydığım vazifelere ilâveten yüksek sorumluluk şuuru ile yaşadıkları geçmişin tenkidini yapmak da genç sanatçıların önemli bir vazifesidir. Mitolojiye prestijin esebep olduğu bir geçmişle hesaplaşma diyorum ben buna. Kendilerinde manevi bir dinamizm olduğundan genç sanatçılar olgusunu yaratabilecek bir nicel-nitel birikime sebep olduklarından ve kesinlikle konuşmak istediklerinden eminim. Ama kendilerine bağlı olmayan ve fakat, asıl gerek duydukları güç ve imkâna sahip değiller. Bundan da bir o kadar eminim. Paraları yoktur, yayıncılık yapamazlar. Başka yayın organlarına da sürekli yazamazlar. Çünkü; genellikle soru işareti kullanmak eğilimindedirler. Tenkitleri soyut-coşturucu değil de gayet somut ve ciddidir. Kitle tarafından anlaşılacaklarını da zannetmem. Çünkü şimdiye kadar bahsedilmeyen şeylerden bahsetmek gibi bir garabetleri vardır. Sonra, fazla açılmış oldukları için Kaynak meselesi derhal suçlanabilirler...vs. Kısaca onlar hazırdır vazifelerini yerine getirmeye ama, ortam hazır değildir. ERDOĞAN ÇAKIR Bugün "Genç Şür" adına edilen lâfların bir çoğu, edebiyat sahamızın köşebaşlarını tutanların müsaadeleri! nisbetinde hiç de genç bir tavırdan beklenilmeyecek şekilde; eskilerin tekrarı ve hem de onlara yeni şeyler eklemeyecek bir şekilde edildi. Bu ne demektir? Bu edebiyat sahasının patronlarının yıllardır söylediklerine; cılız, yeni bir iki soluğun daha karışması ve eskiyi sürdürmesi demektir. Genç kabul edilenlerin ve bunların ustalarının bugüne kadar söyledikleri komik sanat anlayışları ve poetikalar; uyuşuk, kokuşmuş ve bir türlü burnunun ucunu göremiyen şiir nutukları... Şiiri formüle edenler, ona şekil, muhteva, sentez vs. diyenler ve "şiir benim için şöyledir, böyledir..." aldatmacası. Bunun hemen herkes tarafından söylenmesi ve kabul edilmesinin tek sebebi vardır; 'Şiir' adına konuşanların özellikle genç geçinenlerin patronları ve koruyucuları tarafından konuşturulmuş olmaları. Şâire göre değişen şiir anlayışları değil, belirli şiir zevkleri olan patronlara göre şekillenen görüşler... Dergi sayfalarını karıştırdığımız zaman, bu söylediklerimin bir çok örneğini görüyoruz. Peki bunların şiir, hele 'genç şiir' adına ' söyleyecek neleri olabilir? Hiç...Onlar artık 8

9 f, Genç hareket, bütün engellerin üzerinden "edebiyat kalıntılarının" enkazını seyredecek tir./' tıların dışında bir düzlemde meydana gelmiş olmasıdır. Bugün genç denilen "genç" bir tavır beklemek beyhudedir. Bu tavra ve hassasiyete sahip bir hareket ise az bir kemiyyete sahip olmakla birlikte keyfiyyetinin gücüyle kendisinden bahsettirecek bir duruma gelmektedir. Genç hareket bütün bunalımları, hasretleri, acılan, sevinçleri ve "şnrle" geliyor. Edebiyat çevrelerinin "aman gençler-yaman gençler" diye ortaya çıkmaları bu hareketin onları rahatsız edecek boyutlara ulaşmış olmasındandır. Onlar, kendilerini devam ettirecek bir aktif, dinamik gücün peşindedir. Buna rağmen var güçleriyle genç hareketin önüne manialar yığmaktadırlar. Fakat genç hareket bütün engellerin üzerinden ^edebiyat kalıntılarının" enkazını seyredecektir. Bu bir imkan ve müsaade meselesi değil, zaman meselesidir. Zamanı olanlar göreceklerdir. İBRAHİM ŞAHİN bütün cazibesini kaybetmiş; ve şiirden, ve sa nattan ve toplumdan uzaklaşmış bir mızmız, sünepe fikrin peşinde 'artçı' olabilirler o kadar Dünya kurulalı beri hiçbir yerde, kendi kendisini inkâr ederek ve yalanlayarak başarıya ulaşmış bir hareket yoktur. Buna rağmen bizde genç şiir adına konuşanlar, kendinden önceki bir akıma veya görüşe katılarak -buna çok nadir olarak yeni bir şeyler ekleyerek kendisini inkâr etmektedir. Hem genç olacaksın, hem de binlerce yıldır söylenmiş şeylerin peşine takılıp bir şeyler mırıldanacaksın. Belki de eskileri kadar güzel söyleyemeyeceksin. Komik poetikalar yazıp, peşinde koşturacaksın. Niçin? 'Genç şiir adına. Bunlar genç değil asırlık bir ağın son çerçevesidir. Çünkü "Genç Şiir" henüz Edebiyat mahkemesinin patronlarından icazet alabilmiş değildir. Alamaz da. Çünkü bu adamlar kendi zevk ve kaidelerinin dışındaki şiire --ye sanata izin vermeyeceklerdir. Bugün "Genç Şiir" adına ortaya çıkanlar ise, edebiyat sahasının Hakimler Kurulunun onayından geçmiş, geçerlilikleri, mevcud sanat anlayışları ve kaidelerine uygunlu klan tasdik edilmiş olanlardır. "Münasiptir" hükmünü alanlardır. "Genç Şiir" değildir, hatta "Şiir" değildir. Edebiyat patronlarından onay almamış "Genç Şür"in poetikası, kuralı, kaidesi sadece "şiir" olması ve geçmişle kurulan artçı bağlan "Sanat şahsi ve muhteremdir" cümlesi nin ihtiva ettiği ma'nanın kabullenemezliği ortadadır. Bu sözün sahibi de izah ettiği fikrini değiştirdiği için eserleriyle hâlâ yaşamaktadır. Bunun üzerinde durmak istemiyorum. Ancak Batı'ya açılışımızla birlikte bizde başlayan sanat faaliyetleri Batı'nın birer kopyası durumundadırlar. Bunları hatırlatmak için kısaca açıklamak istiyorum. Batı'yla münasebetlerimiz resmi olarak Tanzimat Fermanıyla başlatılır. Bu genel hük- 9

10 mün yanmda bir profesörümüz bu münasebetlerin başlangıcını 1839'un tam on üç yıl evvelinden başlatır. Yani 1826'dan... Ve üç devreye ayırırlar. Birincisi tüm Batı değerlerini reddederek askeri yönlere adapte olmak. İkincisi Tanzimat sonrası ikiliği doğuran adaptasyon hareketleri. Üçüncüsü cumhuriyetden sonra kayıtsız şartsız Batı'ya açılış imiz dır. Bunlar m her üçünde de eksik yönler ortadadır. Sorunuzda bahsini ettiğiniz "insanımızın kültür kaosu "nun içinde olması ve tavırların neticesidir. Ancak meselenin çözümü *Doğu'- nun sezgi gücüyle, Batı'nın akılcılığının sentezini yapmakta yatar. Neden sentez dedik? Şunun için: Tek başına rasyonel bir anlayış insanlarda "angoisse" denilen kaosu, buhranı doğuruyor. Bugünkü Batı'İmin durumu budur. Aslında bu durum, sezgi ile aklın; başka bir şekilde anlatımı olan iki anlayışın hayatı izah tarzlarıyla açıklanabilir. Konu uzayacağından fazla açmak istemiyorum. Angoisse dediğimiz unsur insanda gerilimi artırıyor. Ve huzursuzluk başlıyor. Bu Batı felsefesinin bugün ortaya koyduğu insanın dramıdır. Halbuki Doğu'da "stoacı "ların "ataraksia" dedikleri bir gönül rahatlığı söz konusudur. Bu da sezgiyi doğurur. Bir örnek verecek olursak bizim insanımız "Genç sanatçı, ruhunun derinliğinde meydana gelen depremlerin dış dünya ile bağlantısını bulmalıdır..'' mutfağında terazi kullanmaz. El yordamı, goz kararıyla yemek yapar. Ama Avrupa mutfağında terazi vardır. Bunu farkedip terkibi sağlamak gerekir. Bu iki durumun çatışmasından doğan kaosun çözümü terkiptir. Günümüz sanatçısı ister gelenekten, ister görenekten, ister tarihten, isterse tarihten koparak sanatlarını icra etmiş olsunlar, bence her durumda "terkip" meselesine önem vermelidirler. İcra safhasında Türk aydını bunalımlarımızın kaynağını objektif olarak ele almalıdır. Daha doğrusu bizdeki ahçıbaşınm nitel anlayışla, Batı*- lı ahçıbaşının nicel anlayışını birleştirmek zorundadırlar. "Kültür" konusunun başlı başına ayrı bir önem taşıdığını farketmişsinizdir. Cumhuriyet sonrasında-bilhassa Gökalp'le birlikte-kültürmedeniyet kavramları üzerinde bir çok kereler tartışmalar yapıldığı için değinmek istemiyorum. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız Batı hayranlığı, adaptasyon merakı bir çok şair ve yazarlarımıza etki etmiştir. Bu açıktır. Bu anlayış "Batı'da var bizde de olsun" düşüncesiyle izah edilir. Yaklaşık iki üç yüz yıllık bir kökü olan bu anlayışı bırakmalıyız. Sanat adamlarımız hatta ilim adamlarımız kaynağı kendilerinde olan temel fikirleri bile Batı'dan almak konusunda tereddüt etmemişlerdir. Sezginin kaynağı Doğu iken Bergsonculuğun bizde ne işi vardı? Başka bir söyleyişle bunu Batı'dan almaya ne gerek vardı? Schopenhaur'un hayatın kaynağını acı olarak ele alan görüşü bile Uzakdoğu'nun anlayışlarıyla büyük yakınlıklar gösterir. Tabüki bu anlayış bizde de bazı kurumlara te'sir etmiştir. Bugünkü genç sanatçıya düşen işte bu terkibi sağlamaktır. Çünkü biz tarihten kopanlayız. O bizimdir, bugünden de kopmamız mümkün değildir. Çünkü onu yaşıyoruz. İnsanımız, bugünkü insanımız-karamsar olmak istemiyorum- bir realite olarak gözle görülür bir bunalımın içindedir. Günlük hayatın birçok zorluklarının yanı sıra, akşam evine geldiğinde televizyonunda -hem de kendi televizyonunda- i- nancıyla bağdaşmayan bir hadiseyi görür ve nasıl buhrana düşmez? Sokakta, iş yerinde, belirttiğimiz gibi evinde, eğlence yerinde, h ergim medeniyetin yepyeni mahsulleriyle karşılaşmaktadır. Bu adamın içinde yetiştiği kesimin te'siriyle aldığı kültürle tezat teşkil eden mahsuller bu mahsullerin içinde yok mudur? Vardır, ister fikir olarak ister maddi bir eşya olarak... İşte bunları anlamalı ve yorumlaman genç sanatçı. Ruhun derinliğinde meydana gelen depremlerin dış dünya ile bağlantısını bulup ortaya ç ıkarmahd ir. Genç sanatçının -kendi milletimiz için söylüyorum- bir başka vazifesi birliği, milli bir ligi sağlamaktır. Cumhuriyetimizin ilanından tarih denemeyecek bir zaman geçtikten sonra hemen her on yılda bir yapılan yönetim değişikliklerinin sebebini hepimiz biliyoruz. İnsanlar birbirini öldürüyor. İşte bunları yazmalı, sebeplerini ortaya koymalıdır genç sanatçı. Kısacası sanat cemiyetin nizam defteridir. Sanatçı ise bu defterin katibidir. Vazifesi meselenin yanında çözümünü de ortaya koymaktır. Şimdi ortaya bir soru çıkıyor. Genç sanatçı bunları yapmak için neler üzerinde çalışmalıdır? Asli materyali cemiyettir. Ayrıca okumalıdır. Kendi tarihini, Avrupa tarihini okuyup öğrenmelidir. Psikoloji, sosyoloji, felsefe okumalıdır. Hepsinin başında Kur'an-ı Kerim *i bilmelidir. Bunların neticesinde düşünce gelir, teşhis gelir ve çözüm gelir. Genç sanatçının gücü onun estetik dehasının yanmda çalışmasıyla da ilişkilidir. Bunu izah etmeye çalıştık. Bugün dergilerimizde gör düğümüz genç imzalar yetersiz olmakla bera- 10

11 ber bahsettiğimiz hususlara sahip imzalar da yok değildir. Estetik dalış (Contempplation esthetigue) onun dehasıyla ilgilidir. Olayın dışına çıkarak, bir seyirci durumunda kalmak ya da içine girmek konusu değişebilir. Asıl öz estetik dalışıdır. Bu onun doğuştan getirdiği kaabiliyetlerle de izah edilebilir. İmkâna gelince.. Piyasada bir çok sanat dergisi vardır. Sanatın -plâstik veya fonetikbütün dalları için bu imkânların yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Ancak icra vasfından olsa gerek edebiyat için bu imkan daha fazladır. Plâstik sanatlar içinse aynı dergiler yeni imkânlar sağlamak durumundadırlar. Bu sanatların icracılarının sırtına yüklenen mali imkânlar konusu da yabana atılmamalıdır. Bunun sorumlusu devlettir. Her türlü malzeme maliyetinin yanında kaynak mevzuu da mühimdir. Üç sorunun neticesi olarak şunu söyleyebiliriz; genç sanatçı desteklenmelidir. Gerekirse yeni imkanla istikbal onlarındır. sağlanmalıdır. Çünkü BURAK HARPUTLU "Tercümeyle ilim olmayacağı gibi taklidle de sanat olmaz. Çünkü sanatın gayesi olan hakikat, devamlı farklı çehrelere Dürünmektedir.." Sanat hakikate varmada bir vasıtadır; güzelliğin ve bunlarla bezenmiş bir fikrin sembolüdür. Sanatçı hislerine sindirdiği bir dünya ve hayat görüşünü, kendine has bir uslubla realiteler üzerine inşa ederek, bu vazifesini icra eder. "Deha" ve "ilham" sanatçının ihtiyaç duyduğu ve onun sanat zirvesindeki yerini belirleyecek iki temel unsurdur. Batının bir bir geçirdiği sanat devrelerinde -klasizmden toplumcu gerçekliliğe kadarmeseleye bakış açıları farklı olduğu halde, her sanatçının varmak istediği nokta, iyiye ve güzele gitmek olmuştur. Bu noktada sanatın güzellikten sapıp, salt bir çığlığın peşinden gitmesi düşünülemez. Maalesef bizde, Tanzimattan bu güne kadar süregelen bir kararsızlık ve bunun doğurduğu kargaşa, sanatın fasit bir daire içinde dönmesine sebep olmuştur. Jemelde ne batılı oluşumuz, ne de doğulu oluşumuj[_ve j>u IkT TEayram arasında bocadayışımiz, herşeyde jcxu ^dûw^ibt^aliiiatta da meselenin kaynagî^öf muştur. Bilindiği gibi, sanatı besleyen fikirdir. Günümüzde fikrin rayına oturmaması, sanatı^ kaynağından mahrum etmiştir. Bir arado ğ ma - tik kalıpların fikir sanılarak sanata kaynak teşkil edilmesi, sanatı; gayesinden uzaklaştırmış, günlük basit hayatın ve estetikten uzak çiğ görüşlerin uzantısı haline getirmiştir. Sanat hiçbir zaman anlaşılmaz kelimelerden veya şekillerden ibaret maharetlerden değildir. Elbette sanatta muhteva derinliği olacaktır; ama bu, onun anlaşılmazağma se bep teşkil etmemelidir. Günümüz sanatçılarına sorarsanız sanatlarının "toplum için" olduğunu belirtirler; ama hakikatte bunun tam tersini icra ederler. Bu noktada sanat tamamen bir sırra bürünmüş maharetten ibarettir. Sanatının sırrını kendisinden başkası seçemez, Bunun sebebi Batı karşısında yıllardır süregelen "aşağılık kompleksi" ve basitlik ile derinlik arasındaki ölçünün bulunmamasıdır. Genç sanatçılara düşen görev, topluma inerek onun hasletini dile getirmek ve ona iyiyi, güzeli tattırarak kapalı duran hakikat pencerelerinden bir parça ışık vermektir. Genç sanatçı bu vazifeyi yerine getirirken evvela kendini tanımalıdır. Kendi gibi düşünmelidir. Batı'dan da faydalanmalıdır ama, batının duyuş, düşünüş ve hayata bakış tarzının bizden ne kadar farklı olduğunu gözönünde bulundurmalıdır. Eskiyi taklitten öte eskiyi tanımalı ve öğrenmelidir. Divan şiirinin "nezaketi haddeden" geçirme inceliği tanınmadan veya "dünyaya minnet etmemekle" de kurtulunulacağını ortaya seren gerçekçi görüş kavranmadan şürde zirveye çıkmak beklenemez. Herşeyden önce Genç Sanatçı, sanatı besleyerek bir fikre dört elle sarılmak zorundadır. Tercümeyle ilim olmayacağı gibi, taklidle de sanat olmaz, fonkü sanatlın gayesi oıan hakileât^e^amh farklı farklı çehrelere bürünmektedir^ Mesele ona gitmede benimsenecek değişik yolların ortaya çıkarılmasıdır. Girişte de belirttiğim gibi, sanatçının temelde iki şeye ihtiyacı vardır: "Deha" ve "ilham ".JBger Genç Sanatçı dehasını geliştirecek ve ilham alacak yeterli kaynaklara sahip-.se. onun için sanat yolu tamamen açumiş de-"" mektir, Fakat günümüzde bütün bunlardan ote, genç sanatçının sanatını sergileyecek yeterli vasıtaların ve kendilerine gösterilen ilginin azlığından dolayı vazifelerini yerine getirmeleri beklenemez. 11

12 ALAYBEY KAROĞLU İnsan yaratıcılığının en duyarlıklı dokusunu oluşturan sanat, sosyal ekonomik ve kültürel yapı ile yakından ilgilidir. Bilim ve Teknolojideki süratli ilerlemeler ve bunun neticesi olan kültür değişmesi; tarihi süreç içerisinde sanata direkt olarak yansımıştır. Hâl böyle olunca, sanatkar içinde bulunduğu iktisadi ve içtimai sistemin tesirinde kalarak yaşadığı zamanı tarif eder hüviyette eserler yapmıştır. Günümüze kadar birçok araştırma ve icraatlar neticesinde, her zaman başka bir çehre ile karşımıza çıkan sanat; değişik serüvenler yaşamış bazan parlamış, yükselmiş bazan da düşme göstermiştir. Rönesansla başlayan ve dallanıp çiçeklenen Plâstik sanatlarda değişik anlayış ve felsefeler neticesinde: günümüze kadar birbirine tepki olarak doğan sanat akımları zincirini yarattı. Objenin ilk kez yorumlanması ile başlayan Emprestyonizm'den (İzlenimcilik) tutun da, makine ve sanayi hareketlerinin getirdiği sosyal ve psikolojik dengesizliklerin yarattığı Ekspestyonizme (Dışa vurumculuk), ilmi gelişmeler neticesi olan Kübizme ve bu arada görülen daha bir çok sanat akımları Fovizm, Sürrealizm, Sembolizm, Fütürizm ve Dadaizme kadar hatta Kandisky'nin soyut anla\ ışına kadar her defasında yeni ve farklı anlayışların sanata hakim olduğunu görüyoruz. Birbirlerine tepki olarak doğan bu çağdaş ve modern sanat akımları kitle veya grup hareketleri olarak doğar ve gelişir. Bugün ise sanat kitle hareketi olarak görihnıesi yanlışlığı, kültür kaosu ve insanlar arasındaki ilişkilerin zayıflaması neticesinde fertlerin yalnız kalması ve bu yalnızlıkların sanatçıya yansıması; sanatta ferdiciliği ön plâna çıkardı. Zira sanat her ne kadar cemiyetten kaynaklanıyorsa da sanatkârların farklı idrak ve Yorumlarından dolayı sanat fer- Her çeşit sanat akımı tesirinde resim yapıl dığını galerilerde görmekteyiz. Uzun müddet geçerliliklerini sürdüren ve bir zamanlar fazlaca taraftar toplayabilen bu sanat anlayışlarını gözü kapalı kabullenmek ne ölçüde yanlış ise, şaşmaz bir itaatlıkla bunlara sarılmakta o ölçüde doğru değildir. Şu veya bu şekilde resim yapmak için bir takım plânlar düzenlemek ve bu plânlar istikametinde çalışmak günümüzde çok anlamsız olsa gerek. Önemli olan iyisini yapmaktır. Çalışmalarımda iyiyi, doğruyu ve güzeli ararım. Biçim veya şekil hatta muhteva o kadar önemli değildir. Bunların hepsini birlikte yoğrulan ve birbirlerini tamamlayan öğeler olarak düşünürüm. Önemlisi plâstik zenginliğe estetik doymuşluğa, güzele, daha güzele, çok daha güzele ulaşabilmektir. Genç sanatçıya düşen vazifelere gelince: Evvelâ genç sanatçıyı tarif etmek lâzımdır. Benim anladığım genç sanatçı: Her çağda yaşayabilenler veya kabul "Kimseden ilgi görmek için yola çıkmadık. İçimizdeki karar, inanç ve aşk her türlü zorluğu yenecektir..' 1 edilenler değil, bugün sanatçı adayları olan ve yarın sanatçı olabilecek kişilerdir. Sanatçı, kendine ailesine ve milletine daha da genişletirsek, tüm insanlığa karşı bir çok mesuliyetler taşımaktadır. Sanatçının vazifesi toplumu ileriye götürmektir. Bunun için de bir önder olarak topluma hizmet etmek durumundadır. Genç sanatçı kendine göre bir takım yenilikler getirmeli, hocalarını veya büyüklerini aratmamalı, hele hele piyasa imzalarını geçmelidir. Mutlaka geçmelidir, Bu durumda şüphesiz belli bir seviyeyi gerektirir. Zira genç sanatçının Kültür seviyesi yapacağı çalışmalara temel teşkil edeceğinden seviyeli olmak zorundadır. Zaten iyiyi, doğruyu, güzeli bulmak için bu durum da zaruridir. Bunun için bilmeli, bilmek için öğrenmeli, öğrenmek için okumalıdır. Çok... çok., okumalıdır. Şiiri, Edebiyatı, Musikiyi, Felsefeyi, Sosyolojiyi ve Sanat- Tarihini bilmeli, dünyada değişen her çeşit olayı yakından takip etmeli ve yaşamalıdır. Yaşamalıdır ve bilmelidir ki, topluma bir şey- ' ler göstersin. Bunun yanında çalışmalarının 12

13 doyurucu ve tatminkâr olması için de iyi bir estetik terbiyeye ve plâstik anlayışa da sahip olmalıdır. Şimdi, genç sanatçılar bu vazifelerini yerine getirecek güce ve imkana sahip midir suali üzerinde duralım. Sanatçı adayı gençleri, bir profesyonel olarak görmemeliyiz herşeyden önce. Psikolojik açıdan hareketli ve problemli dönemlerini yaşayan gençlerin şüphesiz bir çok eksiklikleri ve kusurları olacaktır. (Bu durumda düşünce ve anlayışının henüz bir temele oturtamadığının tabii neticesi olarak mütalaa edilebilir.) Genç gibi duymak,düşünmek,hissetmek, ve yaşamak belki de çoğu profesyonele nasip olmayan olaydır. Bu yüzden genç sanatçı a- dayları şaşırtıcı hatta anlaşılmaz olmaktadır. Çoğundan ayrı düşünen, anlayan, duyan ve yorumlayan gençlerin kısa zamanda belli bir seviyeye tutturup çok şeyler verebilecekleri hususu genellikle fert, millet ve devlet olarak arzu edilmekte ve bizzat düşlenilmektedir. Hâl böyle olunca gençlere verilenlerle onlardan istenilenlerden bahsetmenin sırası gelmiştir. Bu gün genç sanatçı ilgisizlikten yakınmaktadır. Şimdiye kadar eksikliklerini giderici, yapıcı ve yol gösterici telkinlerde pek bulunulmadığı için eksikler belki de hatalar devam etmekte dolayısı ile belli bir seviye tutturmak zorlaşmaktadır. Cumhuriyetin 60. yılını kutladığımız şu günlerde millet ve sanat uğruna çalışmalarını büyük bir şevkle sürdürmekte istekli olan genç sanatçı ne yazıkki Ortaçağ şartları içerisinde çalışmakta (Tabii çalış ab ilirse) ve kaderine terk edilmektedir. Resim büyük bir maddi ve manevi külfeti gerektirmektedir. Resim yapmak bir tarafa, çalışmaları sergilemek için bir galeri bulmak genç için adeta mümkün değildir. Ticari kafa ile yönetilen galeriler resmini satabileceği Klasik imzaları aramakta, gençler bu arada kaybolmaktadır. Başta maddi imkânsızlıklar olmak üzere ilgi ve desteğin yeterince gösterilmemesi, bu kabuk bağlamış yaranıp Cumhuriyetin 60. yılında da kanamasına sebep olmaktadır. Bunu millet ve devlet olarak aman gençlere sahip olun dertleriyle ilgilenin, eksiklerini giderin diye değil, bizzat bu olayları yaşadığım için söylüyorum. Şurası iyi bilinmelidir ki, kimseden ilgi ve destek görebilmek için yola çıkmadık! İçimizdeki karar, inanç ve aşk her türlü zorluğu yenebileceğimizi, her türlü engeli aşabileceğimizi gösterecektir. HALİME TOROS "Geçmiş bize nelerin yapılmaması gerektiğini öğretmiştir. Fakat nelerin yapılması gerektiğini, bizler, cevaplayacağız.. M Siyasi yapının, içtimai düzenin bir çok faktörlerle sürekli değişim göstermesi; her zaman beraberinde yeni sanat anlayışlarını da getirmiştir. Geçmişten günümüze uzanan sanat anlayışlarına gözattığımızda, "Milli Edebiyat", "Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı" derken "Yeni Türk Edebiyatı"nın yani "kırklardan sonraki" sanat anlayışlarının da, döneminin özelliklerini taşıdığını görürüz. Bu vetire içerisinde, siyâsi yapının değişmesinin; ümmet toplumundan millet toplumuna- tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişin; televizyon, radyo, basın yoluyla ülkeyi istila eden değişik kültürlerin değerlerimizi tahrip etmesi ; insanımızı şaşkına çevirmiş ve yeni "kimlik arayışlarına" sebep olmuştur. Bu sıra dışarıdan ithal edilen sanat anlayışları da edebiyat dünyamızı istilâ etmiştir; Sosyal gerçekçi, egzistansiyalist, ferdiyetçi, materyalist, romantik v.b. Ama -bugün- Batının değerleriyle bir yere varılamıyacağının, batının gözlüğüyle insanımızı, meselelerimizi anlayamayacağının şuuruna varmış, "gerçekçi milli edebiyat akımının" ortaya çıkmasını -materyalist bir zihniyete sahip olmasına rağmen- olumlu bir adım olarak görüyorum. Üstelik bir kısmının "sosyal endişenin" yanı sıra "sanat endişesinin" de üstünde durmaları gerçekten sevindirici. Sömürü edebiyatıyla, gerçekçiyim yaygaralarıyla ortaya çıkıp gerçekçiliğin dozunu kaçıranların, "pili bitmiş" gibi görünüyor. Ayrıca idealist bir tutumla insanları ya çok iyi ya da çok kötü olarak değerlendirip, gününden nefret eden; geçmişin altın çağlarına hasret duyan; geleceğe bakmaktan korkan anlayış da, bugün sanat dünyasındaki yerini kaybetmeye başlamıştır. 13

14 Gün be gün canlanan gür bir ses de, Islâmi dünya görüşünü bütünüyle kavrayıp, eşyada, insanda, tabiattaki güzeli, gerçeği yakalamaya çalışan; müslüman sanatçılardan gelmektedir. Bu anlayış elinin altındaki hazinelerden yararlanmasını başarabilirse, insanlığın meseleleriyle ilgili çözümlere en güçlü soluğu getire çektir. Bu anlayış, düşüncemin ve buna dayalı çalışmalarımın kaynağını teşkil etmektedir. Çalışmalarımda "İslâm'ın mesajını" insanımıza ve bütün insanlığa verebildiğim müddetçe kendimi mutlu hissedeceğim. Sorunuzdan anladığıma göre, "genç sanatçı" tabiriyle, henüz fikri çile çekmeye aday; bilgi, tecrübe ve heyecanını "bir disiplin" içine sokmaya çalışanları kasdetmektesiniz. Bu çerçeve içerisinde cevap vermek istiyorum. Herşeyden önce inandığım ve herkesin inanmasını yürekten istediğim bir prensibim var; Okumak hem de çok okumak. Bu konuda çok hırslı olmamız gerekmektedir. Bu şart. Tabii ki, okumaktan kastımız "Ayaklı kütüphane" olmak değil. Gayemiz; çözüm bekleyen meselelere, mevcut düşünce yapımıza dayalı yeni yorumlar getirmek olmalıdır. Diğer bir vazife; insanı tanımak. Ama zamandan ve mekândan tecrid edilmiş insanı değil, yaşadığımız toplum içerisindeki insanı tanımaya, onun problemlerini, düşüncesini, sevinçlerini, neyi neden yaptığmı araştırmayaöğrenmeye ve bunları anlatmaya memuruz. Oysa bazı arkadaşların düştüğü bir hata var; günümüz yaşantısından nefret etmek ve geçmişe Özlem! Bu durumun oluşmasının en büyük sebebinin de, oturmamış bir toplum olmamızdan ileri geldiğini sanıyorum. Halbuki geçmiş nelerin yapılmaması gerektiğini öğretmiştir fakat nelerin yapılması gerektiğini, bizler, cevaplamalıyız. İşte senelerden beri süren ve genç sanatçıları da bekleyen bu sorudur "Neler yapmalıyız?" Ayrıca genç sanatçıların unutmaması gereken husus, "düşündükleri" ile "yaşantıları" arasındaki paralelliği bozmamak olmalıdır. Benim en önemli isteğim ise, Daniel De Foe'nin dediği gibi, "Hakikati bulan başkaları farklı düşünüyorlar diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala hem de alçaktır." Şöyle söyleyeyim, gençlikte büyük bir heyecan, birşeyler yapamamanın sabırsızlığıaceleciliği var. Yalnız bunun yanı sıra-gerçek ten olması gereken-çok çalışma, yaptıklarıyla yetinmeme, daha iyisini daha güzelini de yapabileceklerine dair inanç, maalesef yok. Yukarıda da belirttiğim gibi, bu heyecan ancak bilgi ve tecrübe ile bir disiplin içinde yoğrulduğunda ' 'güce'' dönüşecektir. Gelelim imkân meselesine. Okuyan, araştıran kesimin büyük bir çoğunluğunu talebelerin oluşturduğunu dikkate alırsak, yayınlanan kitap ve dergilerin pahalı olması ve talebelerin alım gücünün düşük olması yayın dünyasının yeterince takip edilememesine sebep olmaktadır. Bir diğer husus da, gençlere sanatlarını ortaya koyacak imkânın verilmeme sidir. Edebiyat dergileri -birkaç derginin dışında- daha genel bir deyimle; sanat dergileri genç kabiliyetlere kapılarını kapamış ve alışılmış birkaç ismin dışına çıkmamakta adeta ısrar etmektedirler. Mevcut heyecan "güce" dönüştüğünde ve olumsuz şartlar giderildiğinde; genç sanatçıların, "Neler yapmalıyız?" sorusuna layıkıyla cevap vereceklerine inanıyorum. Böyle bir faaliyette bulunduğu için TÖRE dergisine teşekkür eder, çalışmalarında başarılar temenni ederim. M SELAHATTIN ORAL Mirasçı durumunda bulunan genç sanatçılarda bu vazifeyi yerine getirecek ne gücü, ne de imkânı görmekteyim. Büyük sanatçılarla gençler arasında geçilmesi imkânsız uçurumlar ortaya çıkmıştır../ 1 Günümüz sanat anlayışlarının sarih bir şekilde tasvir ve izahmı yapabilmek için toplumumuzun sosyal bünyesini kısaca mütalaa et mek gerektiğine inanıyorum. Osmanlı Imparatorluğu'nun son yıllarında olduğu gibi Cumhuriyetten sonra da ülkemiz çeşitli sebeplerden dolayı kargaşadan kurtulamamıştır. Kurtuluş Savaşı'nm hemen sonrasında açlık, yokluk ve savaşın diğer yaraları,..her yanı harabeye dönmüş bir memleket.. Daha sonra siyasi dönemler ve çok partili dö neme geçiş : Ben buradan başlamak istiyorum. Çünkü partilerle birlikte bir çok fikir daha önce de olmakla birlikte sahneye çıkma imkânı buldu. Sanatçının vücuda getirdiği ya da ortaya koymak istediği sanat anlayışı dünya görüşüyle aynı doğrultudadır. Yani bir paralellik teşkil eder. Siyasi hayattaki bu fark- 14

15 lüıkların sanata yansımasıyla farklı sanat anlayışları ortaya çıkmıştır. Fakat biz bu sanat anlayışlarını iki ana grupta toplayabiliriz: a) Marksist sanat anlayışı b) tslâmcı sanat anlayışı Birincisi üzerinde fazla durmak istemiyorum. Marksist sanat anlayışının içerisinde de çeşitli anlayışlar olmakla birlikte gayede birleşmektedirler. Bunlardan bir kısmı sadece slogan sanatı yaparken bir kısmı da toplumun bilhassa gençliğin bütün meselelerinin cinsel açlıktan geldiğini ve bunun da dışa bir başka şekilde yansıdığı için anlaşılamadığını ileri sürerek sanatı bu yönde kullanmakta ve büyük bir cinayet işlemektedirler. tkinci sanat anlayışına (İslamcı sanat anlayışı) gelince; Bunun içerisinde de farklı anlayışlar mevcuttur. Fakat bunlara geçmeden önce ülkenin durumunu ve geçirmiş olduğu siyasi ve kültürel değişikliklere değinmek istiyorum. Tabii bunun yanında sanayi ve teknolojideki gelişmeler de sanatı yakından ilgilendirmektedir. Yazıya girerken de bahsettiğim gibi çok partili döneme geçtikten sonra ülkemiz çeşitli siyasi fikirlerin ortaya çıkıp rahatlıkla taraftar bulup yerleşebileceği bir yapıya girmiştir. Ekonomik meseleler gün geçtikçe düzeleceği yerde daha da kötüye gitmiş, eğitim öğretim aksamıştır. Yanlış batılılaşmanın sonucunda kendi değerlerimizden uzaklaşmış ve "kültür çatışması" dediğimiz büyük bir mesele ortaya çıkmıştır. Toplumun üzerine inşa edildiği inanç temellerinin hayattan çıkartılmasıyla ortaya çıkan boşluk, bazı aydınlar ve yönetimler tarafından tamamen batıya açılma şeklinde kapatılmaya çalışıldı. Fakat bu gayretler Türkiye'yi ne "Batılı" yapmaya yetti, ne de "batıyı anlamaya". Fakat ülkenin sosyal yapısında büyük bir çözülme meydana geldi. Toplum böylelikle bir "kültür bunalımı"na sürüklenirken sanayi ve teknolojideki gelişmeler de yeni meseleler ortaya çıkardı. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz insanında da endişeler başlamıştır. Sanayi ve teknolojinin makinayı ön plâna çıkarmasıyla insan ikinci plâna itilmekte ve değerini kaybetmektedir. Bu durum çağdaş insanın en önemli meselesi haline gelmiş ve sanatçılar insanın çağımızda karşılaştığı bunalımlar sebebiyle kendisini, çevresini ve evreni yeniden değerlendirmesi gerektiğine inanmışlardır. Bunun için günümüz sanat eserlerinde bu endişeleri görmemiz mümkün. Çağdaş insanın bu bunalımları karşısında ülkemizde "islamcı sanat anlayışı" büyük bir önem kazanmıştır. Bir kısım sanatçımız İslâm düşüncesini ideoloji olarak benimseyip sanatını buna adamış ve Türk olma, milli olma düşüncesini nedense hesaba katmamışlardır. Bazı sanatçılar da yine ideolojiyi ön çıkarmışlar ve kalemlerini sadece bunun için kullanmışlardır. İdeoloji sanat için gereklidir, insan bir gaye için yazar. Fakat bu durum sanat için gerekli olduğu gibi zaman zaman hatta bir müddet tamamen sanatın aleyhinde tezahür etti. Yetişen yeni sanatçılar da gözlerini bu zamanda açtılar. Bir bölümü kendini kurtardı fakat, bir bölümü halâ bu düşünce ile sanata ihanet etmektedirler. Bütün bunlardan daha bariz bir şekiide ortada olan ve sorulardan önceki notlarda da belirtilen duruma gelince: Tarihimize büyük bir hayranlık duyup eserlerini günümüzden kopuk bir şekilde vücuda getiren sanatçılarımızın bunu yapmasında iki sebep olabilir: 1- Çağdaş sanat akımlarını tanımaması 2- Ülkemizin içinde bulunduğu kötü durumu gözönüne alarak Osmanlı İmparatorluğunun şaşalı günlerini özleme si. Bir de tam tersi, yani bizi geçişimizden koparan bir anlayış vardır. Yaşadığımız zamanı anlatmak endişesiyle geçmişe sırt çeviren ve geçmişteki sanat ve kültür hazinesini yok sayan bir anlayıştır. En az birincisi kadar teh likelidir. Eserlerinde kendimizi bulamayız. Insantarihiyle bütündür. Kendi tarihimizden tek iz bulamadığımız fakat yunan mitolojisinden, Hiristiyan kültüründen motifler taşıyan bir eser bize ne kadar yakın olabilir? Bu durumu da iki sebebe bağlayabiliriz: 1- Yanlış bir terbiye neticesi (Sanat ter biyesi) 2- Eski edebiyatımızı sanatımızı tanımaması. Bazı sanatçılarımız ise tarih açısından olmasa da yine geçmişe duyulan hasretle eser vücuda getirirler. Bunların hasretleri ya, eski yaşadıkları toprakların, ya da, çocukluklarının hasretidir. Toplumun karşı karşrya bu» hınduğu meseleleri ortaya koyacakları yerde çareyi "çocukluk günlerine sığınarak" kaçmakta görürler. Daha bir çok anlayış olmakla beraber bir tavır ortaya koyamayanlar da vardır. Sanırım şimdi onlardan bahsetmek için zaman erken. Kendi sanat anlayışıma gelince: (önce genel olarak sanat anlayışımı, daha sonra hikâye üzerine düşüncelerimi söyleyeceğim) Sanatçı ister çocukluğunu anlatsın, ister basit gibi görünen bir olayı işlesin, ya da, "fildişi bir kuleden" sadece kendini anlatsın, sanat ideolojisiz olmaz. Fakat bunu söylemekle sanatı ihmal edip kaleme slogan attırılsın demek istemiyorum. Hocamın bir sözü vardır: "Sanat çaysa ideoloji de içindeki şekerdir. Onu çayın içinde iyice karıştırıp eritmeliyiz ki içenin diline diri diri gelmesin 1 ' İdeolojiyi sanatın 15

16 içinde öyle yoğurmalıyız ki, verdiğimiz kişinin bundan rahatsızlığı olmasın. İdeoloji bir dünya görüşü olduğuna göre bunu ille de bir siyasi partinin fikirleri olarak ele almamak gerekir. Benim dünya görüşümün temelinde aşk temel unsur olabilir ve ben insanlarınmutluluğu için bunu sunabilirim. Bunu yaparken de gayem içinde yaşadığım toplumun kültür değerlerine dayanmak ya da sanatımı onun üzerine inşa etmek olmalıdır. Yine yukarıdaki konuya dönüyorum. İki anlayışın bir sentezi, ne geçmişten kopukluk, ne de geçmişe hayranlık yüzünden günümüzden kopukluk, bunun bileşimini yapmaktır. Hikâyeye gelince: Yukarıda insanların mutluluğu dedim. Evet temel insandır. Mutlulukların da, mutsuzlukların da yeri insanın yaşadığı gizli hayattadır. Yani dışa karşı zamanında belirti göstermeyen hayat. İşte hikâyede temel unsur budur. Ve mesele kişinin kendinde saklı olan duygu ve düşünceleri ele alabilmektedir. Aslında bu, yazar için saklı değildir. Çünkü yazar ele aldığı kahramanın bir yönünü ele almakla beraber her şeyini bilir. Neden mi? Çünkü onu kendisi "yaratmıştır" İsterse onun aklından geçenleri, yine isterse düşünce seviyesinden daha derinlere uzanarak şuuraltına bakabilir ve şuuraltına yerleşmiş "kompleksleri" ortaya koyabilir. Artık çağımızın insanı derdini ulu orta söyleyen, ya da, kapı kapı derman arayan bir kişilikte değildir. Güven duygularını kaybetmiş ve derdini içine atarak içine kapanık bir yapıya bürünmüştür. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir tutarsızlık içindedir. Tepkiler ani ve sebebi açık değildir. Toplum fertlerden oluştuğuna göre hikayecinin asıl öğesi ferttir. Yani insandır. Genç sanatçı için hazır bir çok malzeme 16 vardır, ona terazinin kefelerine koymak kalıyor, ölçüp biçecek, ağır basanları alacak ve bunları kendi kafasındakilerle kıyaslayacak. Artık ister aynı kefeye, isterse karşılıklı kefelere koyabilir. Fakat, bütün bunları yapmadan önce kendisinin ne yapmak istediğini, yani sanatta gayesinin ne olduğunu bilecek. Gençlik iki nesil arasında köprüdür. Onun için karşıya aktardığına iyi dikkat etmelidir. Ülkemizin hangi durumlarla nereye geldiğini gördük-yaşadık. Bizden önceki sanatçıların ortaya koyduğunu ve neticesini de gördük. Yani hatalar ve günahlar ortadadır. Biz bu hataları tekrar etmemeliyiz. Ülkemizde ve dünyada siyasette ya da sanatta neler oluyor yakından takip etmeye mecburuz. Evren değişmek te ve gelişmekte. Hiç bir şey durağan olmadığına göre, çağa ayak uydurmamız ve ortaya bu değişme ve gelişmelere uygun yeni bir şeyler koymamız gerekir. Eski metotlarla ve an layıslarla çağa seslenenleyiz. Bunları yaparken de geçmişimizden mutlaka bağımızı koparmamalıyız Mirasçı durumunda bulunan genç sanatçılarda bu vazifeyi yerine getirecek ne gücü, ne de imkânı görmekteyim. Artık günümüzde eskilerde olduğu gibi usta-çırak metodu da bü yük ölçüde kalkmış durumdadır. Büyük sanatçılar ile gençler arasında geçilmesi imkânsız uçurumlar ortaya çıkmıştır. Sanat kuruluşları bir kaç kişinin tekelinde ve gençlere göstermelikler hariç imkân tanımaz durumda. Gerçekten çaba gösterenler ise yok denecek kadar az. Bu imkânlara sahip olamayan genç sanatçılar ise dağınık bir durumda oldukları için ses lerini duyuramamaktadır. Başka bir etken ise; gençlerin içinde bulunduğu ekonomik durumdaki bozukluk. Bu bozukluk onu sanatla uğraşmaktan ziyade kazanç sağlayacak diğer sahalara itmektedir. Gerçi açlık, yokluk ve sefalet içinde yaşayıp büyük yazar olanlar yok değil. Fakat çağ muz ve getirdiği şartlar buna elverişli değildir. Gençlik ruhen bir çöküntü içerisindedir. Ve bu durum onu bir boşvermişlik havasına sokmuştur. Ferdi yapılan bir kaç başarılı hareket görülmekteyse de sayısı azdır. Sanırım bu durum ortadayken genç sanatçının vazifesini yerine getirebilecek gücünden ve imkânından bahsetmek hayalperestlik olur. Teşekkür ederim., OĞUZ ÇETİN Sanat özel kabiliyet isteyen bir ilgi sahası. Fiilen ilgilenmediğim için mevcut sanat anlayışlarının, ekollerinin değerlendirmesini gerçekçi olarak yapamam. Sanat anlayışıma gelince; Bir sanat mahsulünde şunları ararım genellikle. Sanat mahsulü bir takım birikimlerin sonucu olduğuna göre geçmişten bir şeyler taşır. Bana "hata"-

17 yi anlatmalıdır, bana ve benden sonrakilere. Onun yolgösterici fonksiyonu da vardır, öyleyse geleceğe şekil verme iddiasındadır, mesajlar taşır, köprü vazifesi yapar. Geleceğe gerçeği aktarmalıdır. Eğer amaç insanın yücelmesi, gerçeği ve en önemlisi Bakkı bulabilmesdyse, sanat bu yolda insana hizmet etmelidir, insan için olmalıdır. Salt sanat anlayışına katılamam. Genç ve sanat. Sanat yukarıdaki fonksiyonları yerine getirecekse sanatçıyı "genç" ve "ihtiyar" olarak bir tasnife tutmayı gereksiz bulurum. özellikle son günlerde yoğunlaşmış görünen "genç sanatçı", "ihtiyar sanatçı" tartışması bence suni bir telâş ve ortalığı karıştırma. Kendi kuşağımdan hiçbir kimsenin "ihtiyarlar diktatörlüğüne son" mealinde sloganlar atarak kendilerinden büyüklere sataştığım ve sataşacağını zannetmiyorum. Bu olsa olsa kendini "ihtiyar" kabul edenlerin rahatsızlıklarının bir sonucu olsa gerek. Problem genç-yaşlı problemi değil de sanat mahsûllerinin (aynı zamanda fikir mahsullerini de muhakkak ilave etmek gerekir) kaliteli olması problemi ise bu da bir kandırmacadan başka bir şey değil. Atom bombasının Hiroşima ve Nagazaki'deki sonuçları da minimum çaba ve masrafla en iyisi olduğu için savaş mantığı içerisinde ekstra-ekstra sınıfındandır herhalde, Hitler'in soykırımıda. Olumsuzlukta da kalite sağlanabiliyor. Görebildiğim kadarıyla problemin en büyük tarafı: Gençler istedikleri kadar feryat etsin bu problemlerini anlatamazlar, anlatsalarda büyükleri anlamazlar. Çünkü masada iki ayrı dünya, iki ayn ruh vardır. Bir tarafta herşeyi tüzük ve yönetmelikler kıskacında, sanatçı oldukları halde bir genel müdür gibi mekanizmanın bir parçası haline gelmiş şahsiyetlerinden çok mekanizmayı dile getiren biraz da robotlaşmış büyükler. Diğer tarafta herşeyi sorguya çeken bekar odalarında veya buldukları her mısrada dünyaya, geçmişe, geleceğe kafa tutan isyanlar, düzene girmemiş serzenişler, hezeyanlar. Bu iki ayrı dünya önünde ben yorum ki, yarın bu düzensiz çığlıkların düzen kabul etmeyen arayışların sahibi genç dimağlarındır. Çünkü bu sayıklamalarda sabah güneşiyle toprağını yeni delmiş bir kır çiçeğinin güzelliği, saflığı,.samimiyeti yatıyor. Şüphesiz her kır çiçeği ormanda etrafını saran çamlara kestanelere, palamut ağaçlarına hayretle bak] yordur. Birazda dünyayı yeni görmenin şaş kmlığı, hayreti...ve önünde çam ağaçları gibi anlamsız yüzlerce kurallar. Problem ortaya ürün koyanın ne gençliği veya yaşlılığı, ne de o ürünlerin kalitesi. Prob lem eşyaya bakış açısının değişebileceğini ve kendi penceresinden başka pencere olduğunu kabul etmeyenlerle, onlardan farklı bir gözh dünyaya bakanların, farklı düşünenlerin arasın daki problemdir. Tarih şeridindeki önemli kırıkhklardar birini yaşadığımız bu yıllarda birtakım düşü nen beyinlerin statik konumlarında kalma id diaları, yaşları ne olursa olsun onları ihtiyar lar sınıfına sokar. Bilgi kaynaklarımızın önem li bir bölümünün çok kısa zaman parçalarında süratle değişip sonuçlarını dahi değerlendir meden yeni sebepler ortaya koyduğunu far ketmemiz gerekir artık. Yakın zamana kadaı "mutlak" olarak kabul ettiğimiz birçok kav ram artık tamamen "izafî" olarak karşımızdî durmakta. Ve biz bu izafileri hala mutlak ka bul değerlendirmelerimizi, ürünlerimizi bı anlayışla hazırlarsak yaşımız ne olursa olsuı ihtiyarız demektir. "Genç Sanatçı"nm benim için ne ifad< ettiğini izah etmeye çalışırken zannediyorun bana göre genç sanatçının görevlerinin ne ol duğunu da anlatabildim. Genç sanatçılar bu görevlerini yerine geti rebiliyorlar mı? Bence şimdilik hayır. Birta kim zorlamalar var ama bunların sonuçlarımı genç sanatçıların lehine olduğunu zannetmi yorum. Nuri Gedik bir yazısında 'Tal Sokağı nın Çocukları"nı anlatmıştı, galiba bu dergi nin sahifelerinde. Apartmanı dikiveriyorlar aı saya. "Martı"lığı soracak olursanız, gözler yaşartacak bir idealizm. Ama bütün bunlaı karamsarlık olarak değerlendirmeyin. Bene bu ne bir metod hatası, ne yeterince güçlü ols mamak, ne de başka bir şey. Olayı tecrit ede rek değerlendirmemek gerekiyor. Bu vetired hız girdileri geçmişin birikimleri ve geleceği: beklentileri ise, vetirenin hızını üst sınırında daha fazla zorlayamazsınız ki, üst sınırı da hc nüz bu girdiler tespit etmektedir. Hele gerek alt yapı hazır değilse bu zorlamalar büyük bi ihtimalle başarısızlıkla neticeleneceklerdir. Amaçlı, programlı ve çalışılırken karar bir bekleyişte bulunmak "genç sanatçı "y* " genç düşünce adamı " na görevlerini yerin getirme imkân ve gücünü verebilecektir ki naatimce,. 17

18 Bizim Peyâmi, "Ağabey, işte genç sanatkâr dediğimiz arkadaşların kendilerine sorduğumuz suâllere verdikleri cevaplar. Dört kişinin, bu cevapları değerlendirmesini düşündük; biri de âz olacaksınız." dedi. Biz, bu nev'iden emr-i vakilere alışığız. Gerçi, TÖRE'den gelince, "emr-i vâk*"de dememeli; çünkü, içerden biriyim; ama, ne farkeder;dedim ya, alışığız. İş bu kadarla bitmedi tabii. Genç denilen arkadaşların cevaplarını okuyunca, bir yanlışık olduğunu ve benim yazmamam gerektiğini söyledimse de anlatamadım. Yazı Kurulu Topantısı'nda Dr. Muhtar Bey, Ahmet Bican Bey, Mustafa Özcan Bey ve Patron Yaşar Bey de ledense bu kararı yanlış bulmadılar ve bütün ısrarıma rağmen, şu satırları yazmak mecburiyetinde kaldım. Neden yazmamam gerektiğini düşündüğümü, o arkadaşların cevaplarını okuyan ve benim nizâcımı da tanıyanlar kolaylıkla anlayacaklardır. Benim yerime, sözünü daldan budaktan esirgemeyecek ve bu gibi hâllerde maksada, her zamandan daha çok uygun düşecek ifâdeler kullalabilecek üslûb ve mizaçda birinin yazması, mutlaka daha iyi olacaktı. Neylersiniz ki, böyle ol- Ju ve ben, en ciddî bir oyun olarak kabul ettiğim hayâtımı, öptüğüm El'in himmetiyle sanata jötürü vermiş biri olarak, sözün haysiyeti adına başlatılan bu yazışmaya dâhil olmayı da mucadderâtımın bir çizgisi kabul etmeye mecbur oldum. Madem ki öyle ve madem ki konuşula- ;ak mesele, benim de yüreğime oturmuş bitmez bir derttir.~0 halde, geceler boyu çektiğim analardan bir zerreyi kâğıda koyabilirsem, kısmi bir rahatlama duyacağım. 7 "Genç" ne demektir? Ya gençlik, ya genç sanat? Ya bu sanalda ne menem bir şeydir, Ulah aşkınıza? Sonra, "Genç Sanatçı" da kim oluyor? Evet, bunlar sorulacak suâllerdir. Şayet bir münâkaşa zemînine girilecekse, bu meseleler izerinde birazcık düşünmüş olmak gerekir. Fakat, yoo yoo..vazgeçiyorum. Aksi takdirde, sanat nlayışları ile ekollerden bahseden hazmedilmemiş hurda bilgileri ve mukaddes kitaplarda yer İması belki daha doğru olacak bir yığın sözü dinlemek mecburiyetinde kalırım. Benim buna liyetim yok. Size, "Genç" kelimesinin, rengini, tadını, kokusunu söyleyebilir, şeklini görür, hattâ çizgi :aabiliyetim olsa resmedebildim. Fakat, "genç" denilen, kendini isbât çabasındaki insan veya ısan gruplarını iddialı bir söyleyişle- "bütün cepheleri ve her kategorisiyle size anlatabilirim" lemeye cesaret edemem. Bu mücerredi müşahhasa indirecek cesareti ancak gençler gösterebiliorlar ve ben, bilebildiğim, görebildiğim dağlar kadar noksanımla didişiyorum. Hâl böyleyken, âni, yolumda yürümeye ve kendi dâiremi doldurmaya çalışıyorken, bu tip bir psikolojik analie ne gerek var? Aslında, bilenler biliyor ki, ben de yaş kategorisi îtibâriyle onlardan sayılırım. Fakat, yine ilenler bilirler ki "yetim-1 akran" olduğum bile söylenebilir. Ne dilim, ne zevkim ve ne de dü- 8

19 sunuşum itibariyle beni genç görene tesadüf etmedim. Neresinden baksanız, şaşırtıcı bir ha izahı da zordur; insanı yalnızlaştırır, bütün güzelliğine ve zenginliğine rağmen, kulakların duy madiği bir mûsikîyi terennüm ediyor gibi olursunuz; çünkü, gürültüye alıştırılmış kulaklar, b inceliği duymaz olmuştur. Bunu, sâdece gençleri düşünerek söylediğimi zannetmeyinii Cemiyetimizin büyük bir ekseriyeti için, şaşmaz bir görüntüden bahsediyorum. GENÇ, YİNE GENÇ Ne gariptir ki, genç olmak, mevcudlara karşı çıkmak cesaretiyle bir kabul ediliyor. Herke acâib bir yeni ve orijinal merakının sihrine kapılmış gidiyor. Mes'uliyet hissi kayıp, umûrr ahlâk -uçkur ahlâkından bahsetmiyorum felce uğramış. Acâib bir gidiş. Biri çıkıyor: 'Orijinal olacaksın!" diyor. Bunu duyan genç, bilinen ölçülerden, sembolleı de, hattâ kelimelerden kaçmak tcâbettiğini anlıyor. Gramer bilgisi yok; dilin mantığını kavn mak yok; kelime seçme hüneri yok; zor beğenme titizlik yok; sabır yok., hülâsa, terbiy edilmiş bir düşünce ve zevk yok. Yıkmak, parçalamak, dağıtmak hüner sayılıyor. Bu, materyalist düşüncenin en büyük baş< rılarından biridir: Şaşmayınız! Kim maziye ve mazideki kıymetlere garib bir aşağılık duygus ve güdümlülükle çatıyorsa ki bu orijinalite meraklılarının tavırları son zamanlarda çok kullan lan 'hesaplaşma'dan ziyâde düşmanlık kokuyor, benim yüreğim sızlıyor, Ama, gelin görün k iki mısra söyleyen, kendinden önce hiç kimse gelmemiş veya şiir söyleyememiş kanaatiyle b< bas bağırmaya başlıyor. Adını nasıl koymalı bilmem ki* Yine tekrara*mecburum ki, bu sözler TÖRE'nin anketine cevap veren arkadaşlarım için söylemiyorum. Umûmi bir hava onlarda d görülüyor, o kadar. Cesaretlerini ve bâzılarının ürkekliklerini anlamaya ve takdîr etmeye ç; lışmak elbette vazifemizdir. Meselâ, Erdoğan Bey'in cesareti, hem övülmeye, hem de yukardal umûmî ifâdelere uygunluğu yüzünden, dövülmeye lâyıktır. Aslında,»eminim, O, yazdığında başka türlü anlaşılması gereken bir arkadaşımızdır. Hüseyin Bey'in geleneğe bağlılığı ve göste diği temkin, güzel bir ölçü. Fakat, itiraf edeyim, en çok Erdoğan Bey'in serâzâ cevâbından memnunluk duyuyorum. Cesur bir kaabiliyet; ama, yarın bu sözlerinin bir kışn için pişmanlık duyacakmış.. varsın olsun. Kendini koymuş ortaya: Bütün mesele bu. Kendimle tezada düştüğümü zannetmeyiniz. Temkin taraflısıyım; çünkü, hassasiyet me zu(yp% özünde vardır; lâkin, temkinle beraber bir sanatkâr şahsiyetin izlerini sezemediğim if; deyi ne yapayım! Ankete cevap veren arkadaşların hemen hepsi, artık isim vermeden konuşalım yani sorulan bir suâlin açtığı kapıdan, bolca vermek zorunda kaldıkları kitabi bilgilere boğulmuşlar ve üstelik, doğru veya yanlış demek mecburiyetinde bırakılmışlar. Evet, evvelâ sorulara takı malıyım: Üç sorunun üçü de, böyle yanlış bir mecra'a çekilmeye müsait. Halbuki, böyle büyı

20 lâflar ettirmeye, şu noktada arkadaşlarımızın eserlerine hiç de büyük bir ilâvede bulunmaya- :ak malumatı istemeye ne lüzum vardı? Genç Sanatkâr, zâten arayışının ilk basamağındadır. Siz, merdivenin sona yakın basamaklarından geriye dönüp, kendini tahlil edecek sanatkâr arıyorsunuz. Bu sanatkâr, genç değildir. Eskiler, bu ankete cevap veren arkadaşlarımızın durumunda bulunanlara "Mübtedî M dererdi. Yâni, daha işin alfabesinde bulunan, yeni başlamış bir kimse. Yanlışlık, bu hususun»özden kaçırılmış olmasından doğuyor. Bu yüzden olsa gerek, arkadaşlarımızın meydana getir- Jikleri veya getirecekleri eserler hakkında herhangi bir bilgimiz, daha mühimi sezgimiz olamıyor. Dolayısıyle, hep konuştuğumuz, yazdığımız umûmi şeyleri yeni baştan tekrarlamak mec- >ûriyetinde kalıyoruz. Vesselam, soruları sevmedim, yanlış buldum. Cevapları da, bu sorulara >aralel olduğu için, fikir verici mâhiyette bulamadım. Ama, arzettiğim gibi, hatâ, önce soruardan başlıyor. MÜNÂKAŞA ZEMİNİ YÂHUD "PUF NOKTASI" Madem ki umumî şeyler söyleyeceğiz, baş tarafta geçen ve fakat pek açık söylemediğimiz )âzı hususları yeni baştan ele alalım. Bir defa, bu arkadaşlarım, boşuna çırpınmasınlarijçeleneğe dayanmayan bir sanat hayatlaı olacaksa, b^u köksüzlüğün_varacağı yer,yokluktur. Hiçbir anat hattâ fikiirvevâ j^işlrtana-^ unda millî hayat^ tarifimdenı kopykjıaldie bir yere varamaz. DahaTdoğru bir söyleyişle", kendine )ir gelenek aramaya mecburduttak^tal^dejstikbâlde teşekkül edecek bir geleneğe malzeme eskil etmek gibi imkânsıza yakın, karanlık b J tajihijqjur. Bu kumarı oynayanlar vardır; ama likkat ediniz, onlar bile işin farkına varıp, dönüş" imkânları araştırmakla meşgul oluyorlar. Siz, yiğit iseniz, geleneğin özsuyundan içerek yeni olmayı başarınız. Hattâ, yeni olmak leveslerini bir kenara, bırakın iz. Sanatı duyunuz. Kendinizi tanıyınız-evet kendinizi tanıyınız-; ereceğiniz ^serler sizi yeniye götürecektir. Öyle bir devre gelecektir ki, pek husûsî ruhunuzun >ek husûsi taraf larıy la, ayrı bir sanatkâr şahsiyet olacaksınız. Hem duygunuz, hem de düşünceliz, sizi bu zor arayışa sevkedecektir. Mesele bu kadar tabîf bir seyirdedir. Tutup, daha işin baında niçin reddiyeci olasınız? Reddetmek mi? Reddetmek de ne oluyor? Biz, oradan besleneceğiz. Gelenek, verimli bir opraktır, bizim toprağımızdır. Her yeni sanatkâr tohumu, o toprağa düşer, oradan beslenir, büür, olgunlaşır; ama, meyvesi, rengi, tadı, kokusu farklı olur. Aynı toprağa dikilmekten kaçarken, dünyâ değiştirmek istemiş olmuyor muyuz? Unutmamalı ki, dikilmek istediğimiz o farklı toprağın, iklîmi, suyu, havası., elde edilecek mahsulü ve iyenleri farklıdır. Evet, sanat, mutlaka geleneğe dayanacaktır. Yeni ve farklı bir şey yapmak isteseniz dahi, apacağınız aşının tutması için, gelenekte mevcud olandan harekete mecbursunuz. Milletlerin irihleri gibi, sanatları da bir devam fikriyle kaaimdir(*) Bu devam, dondurulma mânâsında delidir, değişerek devam etmedir. Aksi zâten mümkün değildir. "Her an yeni bir oluş" içindeyiz, layâtın bütün görünüşleriyle beraber, biz de değişiyoruz, değişeceğiz; ama, bâzılarının sandıkırı gibi, tamamen değişme söz konusu olsa idi, ne insan insan kalırdı, ne de binlerce yıllık bir evâm şuuruyla kuvvetli ve kudretli kalan milletler olabilirdi. Milliyetimizin geçirdiği tecrübeler sadece mazinin malı ve ölçüsü değildir; hâlin de, ışallah bulunacak olan istikbâlin de temel esprisi oradan ışık verecektir. Biz, bu devam zînci- '*) Bu konuda, Kültür ve Turizm Bakanlığının "MilltKültür, dergisinin Ekim 1983 sayısında çıkan "Sanatta Devam Fikri üzerine Notlar" başlığını taşıyan yazımıza bakılabilir. Bu yazıdaki gelenekkonusunun daha geniş bir şekilde orada ele alındığı görülecektir. Fakat, lütfen, "etki", "ilişkin", "toplum" gibi kelimeleri "tesir", "<iuri"ve "cemiy et'ie değiştirerek okuyunuz; nedendir bilmiyoruz, adını tesbit edemediğimiz biri o kelimeleri değiştirmiş, dolayısıyle, cümle mimarîsi bozulmuş. 10

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013). Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji

Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji Bir hedef seçtiğiniz zaman o hedefe ulaşmanın getireceği bütün zorluklara katlanmanız gerekir. Her başarım bana ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji kaynağı olmuştur. Güzel bir şey ortaya koymanın heyecanı

Detaylı

ÖN SÖZ fel- sefe tarihi süreklilikte süreci fel- sefe geleneği işidir

ÖN SÖZ fel- sefe tarihi süreklilikte süreci fel- sefe geleneği işidir ÖN SÖZ Hepimiz biliyoruz ki, felsefede cevaplardan çok sorular önemlidir. Bu, felsefede ortaya konulan görüşlerden çok, onların nasıl oluşturulduklarına dikkat çekmek bakımından son derece önemlidir. Felsefeyi

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com Adalet Bakanlığı ve İngiltere Büyükelçiliği tarafından yürütülen, "Türkiye'de Arabuluculuk Sisteminin Geliştirilmesi" projesi kapsamında 5-6 Kasım 2009 tarihlerinde Ankara Hilton Otelinde düzenenen, Hukuki

Detaylı

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI Portal Adres 2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI : www.salom.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 31.10.2018 : http://www.salom.com.tr//haber-108505-2_israil_ve_yahudilik_konferansi_bandirmada_gerceklesti.html

Detaylı

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince desteklenmiştir. Proje Numarası: 458 Kitabın Adı: Büyük Doğu Kapaklarında Portreler, Toplum ve Gençlik Yazarlar: Ahmet

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Onceki izlenimdeki sevgi titresimleri sevgili Ugurcan'in izleniminde devam ediyor...

Onceki izlenimdeki sevgi titresimleri sevgili Ugurcan'in izleniminde devam ediyor... 23 Nisan gecti hala kendimizi toparlayamadik; bir sure daha ruyalarimizi susleyecekler... Ama her zaman onlarin en guzel basarilarla buraya gelmelerini heyecanla bekleyecegiz... Onceki izlenimdeki sevgi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

EŞLER ARASI SAĞLIKLI. İLETİŞİM Asiye Türkan

EŞLER ARASI SAĞLIKLI. İLETİŞİM Asiye Türkan EŞLER ARASI SAĞLIKLI İLETİŞİM Asiye Türkan Bilinçli ve sağlıklı iletişim; Anlamlı hayat, anlamlı hayat da sakin ve mutmain ruh halinin gelişmesine yol açar. Bunun içinde özgür ortam şarttır. Özgür ortam

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI «Öngörülen birleşik Kıbrısta işyerinde işçi sağlığı ve güvenliği» 18 Eylül 2015, MERİT Hotel Lefkoşa Halil Erdim Maden Mühendisi TAŞOVA koordinatörü Kuzey Kıbrıs ta İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 1 Mart

Detaylı

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme 1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme çabalarının teknoloji alanına aktarılmasına bağlı olduğu, tartışmasız kabullenilen

Detaylı

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum. Sayın Kaymakam, Sayın Belediye Başkanı, Sayın Milli Eğitim Müdürü, Darüşşafaka Cemiyeti nin Sayın Başkanı ve Yöneticileri, Saygıdeğer Öğretmenlerimiz, Darüşşafaka daki temel öğrenimlerini başarıyla tamamlayıp,

Detaylı

semih yalman hayal et ki ol çünkü hayalin kadarsın ve hayalin olacaksın dreamstalk hayal peşinde

semih yalman hayal et ki ol çünkü hayalin kadarsın ve hayalin olacaksın dreamstalk hayal peşinde semih yalman hayal et ki ol çünkü hayalin kadarsın ve hayalin olacaksın dreamstalk hayal peşinde Hayal ne? Hayalin ne? Hayalin yok mu? Hayalin var ama mı? Hayal varoluş sebebini bulmak demek. Ruhunun sesini

Detaylı

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer 17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel Sunum Metni Bilge Sumer BÖLÜM : I Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinin İstanbul

Detaylı

www.rehberlikservisi.org

www.rehberlikservisi.org www.rehberlikservisi.org 1 BAŞLARKEN Çocuklarımız bizim için ne kadar önemli? TEOG öncesinde onlar için neler yapıyoruz? Gelecekleri için planlarınız var mı? Çocuklarınızı yeterince anlıyor musunuz? Neden

Detaylı

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü On5yirmi5.com KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü Kaç gündür bir 'vitamin' sorusudur gidiyor. İşte geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS sorularında yer alan 'vitamin' sorusu ve çözümü... Yayın

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan Nasıl daha çok para kazanabiliriz? Nasıl para sorunlarımızı çözeriz. Bunun herkes için yöntemi farklıdır. Gelin George S.Clason Babil in en zengin adamı adlı kitabında para kazanmak için önerdiği yedi

Detaylı

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ YORUM KAVRAMI Betül CANBOLAT Kanun hükmü, yasama organının tercih ettiği çözümün yazılı olarak ifade edilmesidir. Kullanılan

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Çalışan Gazeteciler Günü nde Bodrum da görev yapan gazeteciler Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un Trafo Bodrum da düzenlediği

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor Türk tekstil sektörünün yüzde 35 ini oluşturan Kahramanmaraş, nitelikle eleman ve mühendis kadrosunu iç dinamikleri ile çözerek geleceğine yön veriyor. KMTSO nun

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Standart Eurobarometer 76 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Bu araştırma Avrupa Komisyonu Basın ve İletişim Genel Müdürlüğü tarafından talep ve koordine edilmiştir. Bu rapor

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ 17-26 MAYIS 2013 / CEMAL REŞİT REY SERGİ SALONU Başkan dan Yazı,

Detaylı

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1 Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 4(2): 245-249 EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn978-975-267-891-0.

Detaylı

The European Social Survey

The European Social Survey ESS document date: 12/07/04 The European Social Survey SUPPLEMENTARY QUESTIONNAIRE F-2-F B (Round 2 2004) DENEK NO: VERSİYON NO: F-2-F B 1 ANKETÖRE: HERKESE SORUNUZ! HF1/HF2 KART A Bu bölümde kısaca bazı

Detaylı

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008 SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN 2008 YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008 "Değerli Konuklar, Değerli Misafirler, Cumhurbaşkanlığı

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. AVCILIK İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. Avcılık İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen Avcılık eskiden; İnsanın kendisini korumak, Karnını doyurmak, Hayvan ehlileştirmek,

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi 16.11.2017 Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, Katılım Bankalarımızın Kıymetli Genel Müdürleri, Sayın İnceif

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

Ihlamur; Cana Şifa Bir Dergi!

Ihlamur; Cana Şifa Bir Dergi! On5yirmi5.com Ihlamur; Cana Şifa Bir Dergi! Ihlamur dergisi genel yayın yönetmeni Hakan Sarı ile yayıncılık serüvenlerini ve dergiciliği konuştuk. Yayın Tarihi : 24 Ağustos 2010 Salı (oluşturma : 11/8/2017)

Detaylı

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor.

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor. 2015'e çok az kaldı. Peki 2015'te başımıza neler gelecek? Astrolog Neşe Erden'in yeni kitabından sizin için kısa kısa her burç için 2015 yılının özetini çıkardık. Koç Burcu Ön yargılar, eski yanlış bilgiler

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ I- Açıklama Sizi tam olarak tanımladığına inandığınız her cümlenin yanına 1 yazın. Eğer ifade size uygun değilse, boş bırakın. Sonra her bölümdeki sayıları toplayın. Bölüm 1 Nesneleri

Detaylı

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ fizik güncesi MARMARİS KAMPÜSÜ Haftalık E-bülten Sayı: 3 / 13.03.2015 Hazırlayanlar Defne TÜRKER Herkes zekidir. Ancak bir balığı ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi 4/28/11 12:00 PM Page 67 DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP kürşad Sait BaBUçcU İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi GENEL OTURUM II 1 u?nal tekinalp:layout

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KÜTÜPHANECİLİK KULÜBÜ OKUMA ANKETİ 1 İÇİNDEKİLER Kapsam 3 Sınırlamalar 3 Giriş 4 Anket 5 Bulgular 7 Analiz/Değerlendirme 9 Öneriler 10 2 KAPSAM Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin

Detaylı

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Altın Ayarlı İslâmi Finans Altın Ayarlı İslâmi Finans 09 Ağustos 2011 Salı Uluslararası platformlarda paranın İslâmileştirilmesi konusu epeydir gündemde. Paranın İslâmileştirilmesinden kasıt para ile ilgili ne varsa, ekonomik faaliyetlerden

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ

KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ Bir memlekette sihirli bir su vardır.ondan içen herkes delirmektedir.memlekette bulunan herkes o sudan içmiş ancak memleketin yöneticisi ve yardımcısı içmemiştir.delilerin

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

TİD ÖĞRETİCİ VE TERCÜMAN EĞİTİMİ TERCÜMANLIĞI. Berhan L. Bıyıkoğlu

TİD ÖĞRETİCİ VE TERCÜMAN EĞİTİMİ TERCÜMANLIĞI. Berhan L. Bıyıkoğlu TİD ÖĞRETİCİ VE TERCÜMAN EĞİTİMİ TERCÜMANLIĞI Berhan L. Bıyıkoğlu TÜRK İŞARET DİLİ ÖĞRETİCİ VE TERCÜMANLIK İŞARET VE BEDEN DİLİ İLİŞKİSİ TERCÜMANLIĞI Berhan L. BIYIKOĞLU Berhan L. BIYIKOĞLU TİD ÖĞRETİCİ

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURÂN A ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ILH333 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

2. PROF. DR. ALAYBEY KAROĞLU Sanatta Otuzuncu Yıl Anısına düzenlenen ÇAĞDAŞ TÜRK SANATI SEMPOZYUMU

2. PROF. DR. ALAYBEY KAROĞLU Sanatta Otuzuncu Yıl Anısına düzenlenen ÇAĞDAŞ TÜRK SANATI SEMPOZYUMU PROF.DR. ALAYBEY KAROĞLU TÜRKİYE DE BİR İLK E İMZA ATTI! Alaybey Karoğlu, Adnan Turani ile 1. ALAYBEY KAROĞLU KİŞİSEL RESİM SERGİSİ Trabzon İli Çaykara İlçesi doğumlu Prof. Dr. Alaybey Karoğlu,( Gazi Üniversitesi

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

prop & tasarım prop & tasarım İrem Ergene restoratör & iç mimar rem dizayn www.remdizayn.com

prop & tasarım prop & tasarım İrem Ergene restoratör & iç mimar rem dizayn www.remdizayn.com İrem Ergene restoratör & iç mimar rem dizayn rem dizayn Hayal Edebileceğiniz Herşey Gerçektir... HAKKIMDA PROJELER REFERANSLAR İLETİŞİM Değerli Olan iyi Yaptığın Değil, Yapmaya Değer Olandır... İrem ERGENE

Detaylı

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. HAYRETTİN KARAMAN HOCAMA CEVAB Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. Ancak sizlerin bazı noktalarda

Detaylı

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI Bu yazı www.multimediaquran.com sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır. 11-15-2015. Herhangi bir medyada yayınlanması halinde yukarıdaki bilginin referans olarak verilmesi

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ İSMEK İN USTALARI İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ 24-30 Mayıs 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan Değerli Sanatseverler, İnsan olarak iyiye, güzele, maddi

Detaylı

Dr. İsmet Turanlı. Köln

Dr. İsmet Turanlı. Köln Dr. İsmet Turanlı Köln Fertilite bozukluklarında Psikosomatik yönden diagnoz ve tedavi Fertilite bozukluğu olan hastalara prensip olarak BİO-PSİKO-SOSYAL dimensiyonda yaklaşmak lazımdır. Lüzumlu diyagnostik:

Detaylı

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. DR.HASAN ERİŞ İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yönetimin temel görevlerinden birisi, örgütü oluşturan

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek? Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek? Murabaha Nedir sorusuna lügâvi manasında cevap çok kısa olabilir ama burada daha çok günümüzdeki fiilî durumunu ele almak faydalı olacak. Bahse konu yöntemden,

Detaylı

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI YÖNETİCİ-LİDER FARKI VE LİDERLİĞİN YÖNETİMDEKİ ÖNEMİ Ahmet VERAL (Rapor) Eskişehir, 2011 1. LİDER Genel bir kavram olarak ele alındığında lider, bir grubun hedef oluşturma ve bu hedeflere ulaşma ve ilerleme

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı