GELiBOLU Rüzgarı Dergisi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GELiBOLU Rüzgarı Dergisi"

Transkript

1 GELiBOLU Rüzgarı Dergisi 3 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ YIL: 4 SAYI: 15 MAYIS 2014 İMTİYAZ SAHİBİ GELİBOLU DERNEĞİ ADINA SÜLEYMAN TAŞ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ SÜLEYMAN TAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENİ CELALETTİN KALKAN GENEL YAYIN YÖNETMEN YARDIMCILARI DUYGU KÜÇÜKYELKENCİ ALPER BURCU ERDEM DERGİ KOORDİNATÖRÜ GÜNSELİ BAŞEL YAYIN KURULU MUSTAFA BAŞEL - AFET KORU AYALP AYKUT ULUPINAR - EMİN ERDOĞAN YALÇIN BAĞATIR GRAFİK-TASARIM c.a.n YEREL TEMSİLCİLER GELİBOLU: EROL OKUYUCU ÇANAKKALE: ENDER ÇERDİK BASKI-CİLT BÜYÜK ANADOLU MEDYA GRUP LTD.ŞTİ. İstanbul Cad. Elİf Sk. No: 7/188 İskitler - ANKARA YAYIN İDARE MERKEZİ Muciburrahman Cad. Özçelik İmaj İş Merkezi No: 94 Kat:5 No: 3 ÇAYYOLU - ANKARA İLETİŞİM TEL: /1860 FAX: WEB ELEKTRONİK POSTA geliboludernegi17@gmail.com 3 Aylık, Yerel, Süreli Yayın Basım Tarihi : Mayıs 2014 GELİBOLU DERNEĞİ NE BAĞIŞLARINIZ İÇİN BANKA HESAP NO. İNGBANK Ümitköy/ANKARA Şb. İBAN - TR DERGİDE YAYINLANAN YAZILAN SORUMLULUĞU YAZARIN KENDİSİNE AİTTİR. ISSN: X EDİTÖRDEN / BİR KISA ÖYKÜ / BEN HARİÇ Celâlettin KALKAN TARİH / ÇANAKKALE ZAFERİ NİN 99.NCU YILI Tufan ERSOY MAKALE / HAYALİMDEKİ GELİBOLU... Afet KORU AYALP TARİH / HISTORY / ORTAK BELLEĞİ VE TARİHİ İNŞAA ETMEK / BUILDING COLLECTIVE MEMORY AND HISTORY Haldun SOLMAZTÜRK ARAŞTIRMA / TÜRK KÜLTÜRÜNÜN KUDRETİ Mustafa BAŞEL KİTAP / KARDEŞİMİN HİKÂYESİ Begün DİNDAR KUTLU TARİH / HISTORY / HAYDİ BİRLİKTE ÖĞRENELİM / LET S COME TO KNOW TOGETHER ANI / AH O ESKİ GÜNLER!.. Sara KARA GÜNCEL / GELİBOLU DA SEÇİM Yalçın BAGATIR ARAŞTIRMA / EY AŞŞŞKK!.. Günseli BAŞEL MAKALE / NEREYE GİDERSEM GİDEYİM? M. Eser EKEN TANITIM / GELİBOLU OSMANLI MUTFAĞI LOKANTASI Emin ERDOĞAN TURİZM / GELİBOLU DA YAPMANIZ GEREKEN 34 ŞEY Emin ERDOĞAN SANAT / AMAN HAAA!.. Burcu ÖZERGENE KÜLTÜR / KÜLTÜR VE AHLÂK Tevfik UMUT SERGİ / GELİBOLU KADINLAR DERNEĞİ ÇİNİ ESERLERİ SERGİSİ Afet Koru AYALP KÖYLERİMİZ / CEVİZLİ KÖY Nihat ENGİN DUYURU / 18 MART ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ ETKİNLİKLERİ VE OKUYUCULARA DUYURU NOSTALJİ / ESKİMEYEN DEFTER ŞİİR / GELİBOLU YA GEL Gülhan GÜLER 36 HABER / DERNEKTEN HABERLER 38 GELİBOLU MUTFAĞI / CİĞER SARMA Halime GETİR Kapak Fotoğrafı :

2 EDİTÖRDEN HER İŞİN İÇİNE BEN KATMAYIN Bir yaz daha yakalamak üzereyiz. Daha nice yazlar yakalayabilmek dileğiyle hepinize gönüllerce selamlar sevgiler sunarak başlıyorum sevgili gençler. Yalnızca gençler değil; Dergimizi ve Derneğimizi izleyen her yaştan tüm dostlarımız çok iyi biliyorlar ki, sadece vermeye gönüllü olanların, hiç kimseden hiçbir şey koparmaya, tırtıklamaya niyeti olmayanların buluşma yeri olan bu hareket, GELİBOLU DERNEĞİ, işte bu karakterine olan güveniniz sayesinde her geçen yıl gönüllerde büyüyor, gücü katlanıyor. Şükürler olsun ki bu yıl da öyle oldu. Hareketin eksikliklerini, zayıflıklarını da tartıştığımız gelenekselleştirilmiş konsept toplantılarını her ayın üçüncü Pazar günü Ankara da gerçekleştiriyoruz (sadece paramız yok şimdilik ve başka bir eksiğimiz bulunmamakta hamdolsun). Gelibolulu olan / olmayan (ama gönlünde mutlaka yoğun bir Gelibolu birikimi yaşatan) sınırlı ama değerli bir kadro ile buluşuyoruz. Orada, en üst dereceden akademik unvanlara sahip ama son derece mütevazi güzel insanlar, çok güçlü bilimsel donanımı olan bilim insanları, bize, Geliboluluğa birikimlerini sunuyorlar. Orada, devlette, kamuda ve özel sektörde geçmişte ve halen yüksek düzeylerde yöneticiliklerde bulunmuş insanlar, cömertçe birikimlerini sunuyorlar. Katılımcıların hepsi de, işin içine hiçbir BEN katılmamış dupduru yaklaşımlarıyla, karınca kararınca, GELİBOLULUK üretimine mütevazi katkılar sağlamaya çalışıyorlar. Hatta laf aramızda, hareketin ihtiyaç duyduğu tüm mali desteği de özveriyle sadece onlar karşılıyorlar. Bunları neden mi anlatıyorum? Şundan. Geçenlerde bir dostumla, kadim bir Gelibolulu dostumla sohbetteyken, konu döndü dolaştı, geldi GELİBOLU DERNEĞİ nin neler yaptığı sorusu eşliğindeki inceden bir dokundurmayla, hareketin eleştirisine oturdu. Onunla da kalmadı, sadece hareketin kurumsal eleştirisine değil; harekete gönül vermiş bir takım isimlerin kişisel eleştirisine de geldi oturdu. Hem de lök gibi affedersiniz. Ama bu haksızlıktı. Gerçeklerle bağdaşmıyordu. Hiçbir şey vermeden almak için yaşayanların konseptiydi bu yaklaşım. Ne yazık ki öyle işte. Ben ci ve insafsız. Eleştirme gibi gösterilen bozuculuk diyeceğim ama dilim varmıyor. Üzüldüm. Dahası utandım dillendirdiği yanlışlardan. Çünkü Geliboluluda vardır utanma. Söylemeden edemeyeceğim ama, biliyor musunuz, sonunda, yanımdan ayrılırken ben değil kendisi utandı o dostum. Sarılıp kucaklaştık hepsi bitti gitti. Geçen yayın döneminin yerel seçim atmosferinde geçirilmiş olmasından da kaynaklanan nedenlerle, DERNEK ve DERGİ ile kendince hesaplaşma ihtiyacı duyan bir takım insanlar oldu. Hoş gördük. Ama, içlerinden bazıları, DERNEĞİN böyle bir ihtiyaç halinde olmadığını görünce, belli ki bu hareketten gelecekte bir zarar görecekleri vehmine kapıldı. Halbuki DER- NEĞİN siyasal hareket olmadığı, bir GELİBOLULUK hareketi olduğu tüm sayılarımızın içeriğinde görülür. Yanlış anlaşılmasın, hareketimiz siyasete ve siyasetçiye karşı değildir. Siyasi uğraşlar ülkeye, yöreye hizmet etme sevdası içerir ve kutlanası insanlardır siyaset insanları. Dediğimiz şu ki, BİZ bu hareketin içinde olduğumuz sürece SİYASETİN İÇİNDE OLMAYACAĞIZ. Budur. Gelibolu nun güzel insanları, lütfen BEN ci olan ve olmayanları ayırt etmekte özenli olmayı, GELİBOLULU DURUŞU nuzu güçlendirmeyi ısrarla sürdürün. İnsanların öğrenme hakkını ve keyfini kullanmaya çalışırken karşılaşabileceği en insafsızca tuzağın yanlışların doğruymuş gibi ittirilmesi tuzağı olduğunu akıldan çıkarmayın. İçine yanlış gizlenmiş doğrular, tamamen yanlış olanlardan katbe kat daha zehirlidir. Çünkü, yanlışı fark etmek çok zor değildir ama, doğrunun içine gizlenmiş yanlışı benim diyen kolay beri fark edemez. Yeterince gençseniz ki ne güzel bir şey öyle olmak -, gençliğinde bu tuzağa düşenlerden, büyüklerinizden, canlı tanıklardan, bu tuzağın GELİBO- LULUĞA verdiği zararları bir ara dinleyin, öğrenin. Sevgili gençler, GELİBOLU nun, artık onlardan, o büyüğünüz olan kişilerden, anne ve babalarınızdan ve de onların anne ve babalarından daha çok ve fazla olarak SİZİN HAKKINIZ olduğunu bilin. Ortaya konan çabaların, sürdürülen tüm gayretlerin, bunlar her ne kadar gençlik haklarını sizden daha önce kullanmış yaştakilerce dile getiriliyorsa da, SİZİN İÇİN, gelecekteki sizin GELİBOLUNUZ için yapılmakta olduğunu görmezden, bilmezden gelmeyin. Özgür ve özgün olmaya ömrünüzce özenin. Paylaşımcı olun. HER İŞİN İÇİNE BEN KATMAYIN. BİZ in de epeyce zevkli keyifli olduğunu tadın. Tadın, bırakamayacaksınız. Dergimizin bu sayısındaki yazımı, ümidimiz, gururumuz, geleceğimiz olan GELİBOLU GENÇLERİNE adıyorum. Sadece 19 Mayıslarda değil; yılın her gününde yüreklerinizde yaşattığınızı bildiğim 19 MAYIS ATATÜRKÜ ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINIZI bir kere daha gönülden kutluyorum. Gözlerinizden öperim sevgili gençler. Celâlettin KALKAN kalkan.c@gmail.com 2

3 ANILAR VE KÜLTÜR SİNEMA SEYRETMEK BÜYÜK ZEVKTİR Yazan : Süleyman TOKGÖZ Em. Gazeteci. Basın Şeref Kartı sahibi Ömrümün 65 yılında ilçede 4 çeşit iş yaratmak için çaba sarf ettim.. Matbaa, yerel gazete, spor ve sinemacılık..57 sene matbaa ve gazetecilik, 30 sene sinema 20 sene futbol Fırıncıoğlu Matbaası ile ilçede ilk matbaayı, Yeni Gelibolu Gazetesi ile ilk yerel gazeteyi, Hürriyet sineması ile ilk yazlık sinemayı açtım. Geliboluspor da ise kalecilik yaptım O zamanlar her yeniliğe şüphe ile bakıldı, bu insanların sayısı 100 kişiyi belki geçmiyordu, sinek küçük ama mide bulandırır misali.. Ben aldırmadım bunlara. Çünkü siz yeter ki yapacağınız iyi işlere gönül verin ve çalışın o işler bütün zorluğa rağmen gelişir yılında Yazlık Hürriyet sinemasını açtım(şimdi Salomon un oğlu Rahmi nin mağazasının olduğu yer). Yerel yönetim izin vermemişti. Dönemin 2 nci Kor. Kur. Bşk. Albay Semih Sancar a çıktım. Kendisi ihtilal döneminin Kaymakam Vekilliğini yapıyordu, Hancı Ali nin kiracısı idi. Bizim mahallede oturuyordu. Bana sinemayı aç ismini de (Hürriyet) koy demişti. 30 yıllık sinemacılık hayatım böyle başladı. Gümrükten çektiğim dönemin en iyi sinema oynatıcı makinasına sahiptim. Sinema bileti 50 krş ama Belediye bilet başına 20 krş vergi alırdı. Sinema ilçede çok tutuldu. Para kazanamadım bu yüzden. Sinemayı Mayısın ortasında açar, Okulların açılmasına yakın kapatırdık. Filmleri bir hafta gösterimde tutmak suretiyle kiralardık. Hava yağışlı oldumu bu sizin için zarar demekti. Bu yüzden gözümüz hep bulutlarda idi. Hürriyet sineması, O dönemi yaşayan insanların hatıralarında bence önemli yer tutuyordur kişilik sinemada hafta sonları 2 film birden oynatırdık ve sinema dolardı. Sezonun en güzel filmlerini İstanbul seyircisi ile aynı zamana seyrettirdik. Sinema dışında İstanbul dan gelen tiyatrolar ve ses sanatçılarına konser için sinemamı tahsis ederdim. Hiç unutmam, bir keresinde 50 sanatçı THM ve TSM den sabaha kadar süren konser vermişti. Bir süre sonra ilçede öncülüğünü yaptığım bu alanda birçok sinemalarda açıldı. (Doğan,Mehtap, kışlık İkizler, Orduevi yazlık, kışlık Atmaca v.b) Ama Hürriyet sineması Trakya nın bile en güzel ve ferah sineması idi. Çünkü amfi sistemi gibi basamaklı yapmıştım. Birçoğu akabinde kapandı ama Hürriyet sineması 1985 yılına kadar ayakta kaldı. Sonra sinemacılığı kışlık kapalı mekanlarda sürdürdüm. Bu arada gazete çıkarmaya da devam ediyordum den sonra ilçede sinema kalmamıştı yılında özel gayretlerim ile Tekirdağ daki bir işletmeciye sinema salonu açtırdım. 2 yıl sürdü ve kapandı.benim bu hayat öykümde yanımda hep TAŞ ailesin çocukları vardı. En büyük yardımcılarım onlardı. Rahmetli şehit Astsb Halit Taş ile başlayan bireylerden Em. Asb. Soner Taş, Em. Kur. Alb. Süleyman Taş ve Em. Hv. Alb. Ahmet Taş ın yardım ve gayretlerini hiç unutmam. Onlardaki saygı, sevgi, ustalığı ve işe bağlılığı çok takdir etmişimdir. Dönelim yine sinemaya. Son 20 yılda Amerikan ve Avrupalı film yapımcıları Türkiye deki sinema salonlarını kiraladılar veya satın alarak sektöre hakim oldular. Bir süre Türk sineması bu yüzden zor duruma düştü. Kısıtlı bütçelerle çektikleri filmleri oynatacak salon bulamadılar. Bilet fiyatları da çok yükselmişti. Halen de yüksektir. Bu pahalı biletlere rağmen sinema seyircisi artıyor. Türk sineması da geliştikçe bu pastadan daha çok pay almaya ve kaliteli film üretmeyi başardı. Sinema özellikle her kesim için önemli eğlence ve kültür arenasıdır. Bu nedenle, Her ilçede 2-3 sinema salonu olması gerekiyor. Nihayet ilçemizde Belediye Başkanımız Mustafa Özacar ın gayreti ile daha çok yeni olarak bir sinemaya kavuştuk. İlçemizde eski Halkevi sineması da açılmalı (Şimdiki Kız Meslek Lisesinin Salonu).. Bu konuyu yetkililerin dikkatine sunmak istedim. İlçemde yaptığım hizmetler karşısında daima saygı ve sevgi gördüm. Bu nedenle değerli Gelibolulu hemşehrilerime minnettarım. 3

4 ANILAR VE KÜLTÜR Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV Shakespeare On ikinci Gece adlı oyununda oyunculardan birini şöyle söyletir: Özlem er ya da geç sallanır, eskir ve yiter gider. Gelibolu deyince, bende öyle olmadı. Gene Shakespeare Antonius ve Kleopatra da der ki: İçimde hiç bitmeyen bir hasret var. İşte, şimdi oldu! Az sayıda dünya kenti kahraman sıfatı kazanmıştır. Gelibolu bunlardan önde geleni. Ben kahramanlığı bize şan vermiş, ama karşımızdakilere karabasan olmuş bu kentte doğdum. Eski nüfus cüzdanıma babam şöyle yazmış: 24 Nisan 1932 de, sabah, fenere bakan odada Ancak, ben daha doğmadan, görevle Gelibolu ya gelen (Atatürk ün İçişleri Bakanı ve CHP Genel Müfettişi) Şükrü Kaya bizim evde hamile gördüğü anneme oğlan olursa adını benimkiyle kafiyeli Türkkaya koyun demiş Babamın işleri nedeniyle ben altı yaşındayken o kentten çıktık. O günden bugüne denizden girişte çift limanı, yokuş boyunca çarşısı, sağında Yahudi mahallesi, ileride Fransız gömütlüğü, eşi olmayan Hamza Bey Koyu, üstü açık namazgâh, Bolayır a giden yol, beyaz boyalı Belediye, yakınında (benim üçüncü sınıfı okuduğum) Namık Kemâl İlkokulu, güzel bahçeli Büyük Cami ve tam karşısında bizim (fener yakınındaki evden çıkıp) dört yanı bahçe içinde iki katlı yeni evimiz, aşağı mahallede akrabalarımız (mühendis Ersin Arıoğlu ve televizyonun başarılı sunucusu Erkan Oyal la kardeş torunlarıyız), yukarıda göçmen evleri ve daha bir sürü görüntü ikide-bir aklıma gelir. Yeni evin arka pencerelerinden Yaz-Kış köpüklü deniz, ardında Çardak la Lapseki görünürdü. Lapseki de eski Helen in köle-doğmuş ünlü Stoik düşünürü Epiktetos un bir okulu varmış. Önemli olan şu ki, derslere kadınların da katılmasında ısrarlıymış Evimizin hemen dışında koca çeşmenin bir yanında Piri Reis anıtı, ötesinde yoğurtçu Azmi de tadına doyum olmayan peynir helvası Konserve sardalyenin öncüsü Alaeddin Bey i şimdi kaç kişi anımsayabilir? Ama ben bugün de onun adını taşıyan konserve balığı alırım. Ailenin işinde otuz yılı aşkın çalışmış (ve beni de gece yarıları uzakta demirlemiş olan gemilerin merdivenlerinden kucağında Gelibolu özlemim Savaş olasılığına karşı Gelibolu ya gelerek savunma önlemlerini denetleyen Maraşal Fevzi Çakmak ın bu fotoğrafını Orduevine doğru yürürken teyzem (sonra Avukat) Şukufe Hanımla birlikte çekmiştik. taşımış olan) olan İhsan ağabeyin adını da hemen anmalıyım. Gelibolu ya, ikinci kez, evlendikten hemen sonra eşimle birlikte ve birkaç yıl sonra da, ben kırk üçümü sürerken anneleriyle iki küçük kızımızı da alarak gelebildik. Evlendikten sonraki gelişte, hemen Hamza Bey Koyu na. Çok küçükken sık gittiğimiz yerdi. Masayı, sandalyeleri kur, karpuzları havuza at. Ne soran var, ne eden. Ancak, yıllar sonra, çevresi kapatılmış; içi bol ağaçlı ama, kapısında silâhlı bir er giremezsiniz diye dayatıyor. Ne var ki, (SBF den eski öğrencimiz) Gelibolu Kaymakamı ve (yedek subayken birliğinin Adapazarı ormanındaki manevrasında) tercümanlık görevini yapmış olduğum korgeneral beni uzaktan hemen tanıyıp çağırınca, sorun çözüldü Bir atasözünü biraz değiştirerek derim ki: Dağların dumanı gider, bu özlem yok olmaz. Bu özlemi bir ya da birkaç yazıya sığdıramam. Eğitimimin önemli bölümü İstanbul da ve sonra Amerika da geçti; dönüşte A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi ne girdiğimden, bunca yıldır da Ankara dayım. Ama ilkokula daha gelmeden önceki ilk birkaç yılım Gelibolu nun maviliğinde geçti. Göğü ve denizi hep açık ve duru anımsıyorum. Ancak, birkaç Ramazan ayının art arda Kışa rastladığı da aklımda. Okula Gelibolu da değil, İstanbul da Cağaloğlu nda Birinci İlkokulda başladım. Ama Gelibolu da hem öğretmenlerin, hem ordunun bir tür maskotuydum. Namık Kemâl İlkokulunda beşinci sınıfı okutan Sabahat öğretmen benim de o sınıfa kayıt yaptırmadan devam etmemi istedi. Beş yaşında bile değildim ama, her sabah Cami-i kebir Mahallesi, 1 sayılı evden siyah önlük ve beyaz yakayla evden çıkar, yürüyerek yakındaki okula gider, öğretmenin tam karşısında ilk sıradaki yerimi alır, ders dinler kalk, bir şiir oku dendiğinde isteneni hemen yapardım. Evde anneannem bana okuma-yazma ve biraz hesap öğrettiği için, İstanbul da bir sınava girip birinci sınıfı atladım ve doğrudan ikiye yazıldım. Bu nedenle, eğitimimin sonuna değin, sınıf arkadaşlarımdan sürekli olarak en az bir yaş küçüktüm. İlk öğretmenim olan anneannem Rafet Hanım ve onun annesi (Kafkasya göçmeni Hurşit Kaptan ın eşi) Sabriye Hanım Gelibolu doğumludurlar. Eve her gün Cumhuriyet gazetesi alınırdı; hafta 4

5 ANILAR VE KÜLTÜR 3.Bir ulusal bayramda beyaz boyalı Belediye Başkanlığı balkonunda şiir okurken Gelibolu yılları sonları da benim için Yavrutürk dergisi. Bu yüzden, ilk söküp okuduğum sözcük başlıktaki Cumhuriyet tir. İlk kitap da Namık Kemâl in Vatan yahut Silistre si. Anneannem Yaz-Kış çırpıntılı ve uzaktan yer yer beyaz köpüklü Çanakkale sularına bakan mutfağımızda yemek yaparken, bu yapıtı bana baştan sona sesli okutmuştu. Gönüllü zabit İslâm Bey in savaşta kılıcı kırılır, sorardı bana: Acaba neden? 1931 baskılı bu kitap hâlâ bendedir. Şinasi ve Ziya Paşa nın adını da ilk oradan öğrendim. Namık Kemâl in şiirlerini okula yazılmadan önce kendi kendime ezberliyordum. Örneğin, Namus ile irfanı yetişmez mi mükafat?/ İkbâl yolu gerçi Kemâl in kapanıktır/ Çok ak göremezsen de saçında, sakalında/ Elminnetülillâh yüzü ak, alnı açıktır. Ozanın mezarı yakında Bolayır daydı. Oraya birkaç kez atla gittim. Atı sağlayan (yıllar sonra, eski Milli Birlikçilerden Numan Esin in kayınpederi olacak olan ve) dedemin yeğeni (o zaman) genç üsteğmen Ekrem Bey di savaşının başlama olasılığı karşısında, ordumuzun önemli bölümü Trakya ya kaydırılmıştı. Tehlike olsa olsa Avrupa dan, Hitler nazizmi ile Mussolini faşizminden gelebilirdi. Bu yüzden, Trakya subay ve askerlerimizle doldu taştı. Gelibolu da askerle kaynıyordu. İçlerinden Zihni üsteğmen beni neredeyse evlât edindi. Ailenin izniyle elimden tutar, lokantaya götürür, beni konuştururdu. Genç bekâr subayların belki de tümü Gelibolu da evlendiler. Büyük teyzemi de tanıdığım en kibar ve düşünceli kişilerden biri olan (Trabzonlu) üsteğmen Saffet Bey istedi. Mareşal Fevzi Çakmak la İsmet Paşa yı da ilk kez Gelibolu da gördüm. Kara ordusunun başarısını manganın iyi yetişmesinde gören Mareşal korugan denilen mitralyöz yuvalarının yerlerini kendi saptamak için gelmişti. Kaldığı yeri bildiğimizden, küçük teyzemle birlikte evin önüne gidip fotoğrafını çekmiştik. İnönü de geldiğinde, tüm Gelibolular iki limanın çevresine doluştular ve onu getiren küçük bir araç eski gümrük binasının önüne gelinceye değin halktan çıt çıkmadı, ama sürücünün yanından gri bir manevra elbisesiyle çıkıp görününce, yer yerinden oynadı. Savaş endişesi nedeniyle, Gelibolu bir asker kenti oluverdi. O zaman (Arapçadan toplantı yeri anlamına) mahfil denen orduevi aynı zamanda bir 5

6 ANILAR VE KÜLTÜR kültür ve kaynaşma merkeziydi. Böylesine başka bir merkez de hemen karşısındaki halkeviydi. Ben ilk filmi oralarda gördüm, ilk tiyatro yapıtını oralarda seyrettim. Her ikisinde de kitaplık, balo ve bilardo salonları vardı. Bahçelerinde nişanlar, düğünler olurdu. O birlikteliğin birinde ön sırada oturan bir üsteğmen 1965 lerde Genel Kurmay İkinci Başkanı oldu. Sonraki Genel Kurmay Başkanlarından Nuri Yamut u, o zaman Tümgeneral Muzaffer Tuğsavul u ve Tuğgeneral Cevdet Bilgişin i Gelibolu da tanıdım. Beni oradaki ordunun maskotu yaparak asker terzisinde teğmen elbisesi diktirip ulusal bayramlarda bana gece gündüz demeden şiir okutan onlardı. Alıp beni birliklerine götürür, (tabancadan mitralyöze değin) silah talimi yaptırırlardı. Yıllar sonra, Bilgişin in kızı ve ailesiyle tanıştığımda, generalin ayrıca çok iyi bir suluboya ressamı olduğunu duvarlarındaki örneklerden anladım. Benim meslekten ilgi alanım Uluslararası İlişkiler olmakla birlikte, Türk resmi üstüne (çoğu yabancı dilde ve yurt dışında olmak üzere) on bir kitabım yayımlandı. Gelibolu da her zaman daha dünmüş gibi anımsayacağım bir anım tüm isteyenlere ev ev dolaşıp gazete ve dergi dağıtan Gelibolulu satıcının eşsiz Atatürk ün hastalığı sırasında, bir ara iyileştiğinde Ailece Bolayır da Namık Kemal mezarı başında. Ön sırada ninem, ben ve ablam arkada babam, teyzem, en arkada annem. Sağdaki çift Gelibolunun doktoru. Orduevi ile Halkevi arasındaki meydanda, bir ulusal bayram nedeniyle şiir okurken, Arkadaki kişi şiiri yazmış olan Ortaokul öğretmeniydi. bu haberi sevinerek ve sokaklarda bağıra bağıra açıklayarak koşuşturmasıdır. O sesi bugün de duyuyorum. Çarşının yukarıdan başladığı yerde dolaşarak beyaz leblebi satan biri vardı. Biz çocuklar, yani ben, yakın komşumuz Haşmet Bey le Nedret Hanım ın oğlu (cin gibi akıllı) Engin ve Mektep Sokağının sonundaki komşumuz Avni Bey in oğlu Ercan leblebicinin yakınından geçerken, cebimize biraz leblebi koyar, para almazdı. İstese de, bizde para yoktu zaten. Paraya gereksinim de duymazdık. İlk altı yılım böyle bir Gelibolu da geçti. Her ailenin bir misafir günü vardı; bizimki Pazartesiydi. Tanıdıklar gece yatıya da gelirlerdi. Bir geceliğine değil, 3-4 günlüğüne, ya da haftalığına; gerçekte, uzakta da oturmazlardı, kimi zaman bir öteki sokakta. Biz eski Gelibolulular böyle komşuluğa alıştık. Hele bir evde evlenecek kız varsa, çeyizi için birkaç hanım gider ve orada günlerce yorgan işlerlerdi. Bu gibi işlerde iki kız kardeş Finnuriler çok özveriliydiler. Gelibolu Balkan faşizminden kaçan Türk ve Müslüman ailelerin ilk uğrak yerlerindendi. Bulgaristan, Romanya ya da Yunanistan da tüm varlıklarını bırakıp yalnız canlarını kurtarma derdinde olduklarından, hiçbir şeyleri yoktu. Kimine göçmen evleri verildi. Bakamadıkları çocuklarını göreceli olarak varlıklı yerli ailelere emanet ederlerdi. Bize de Gülsün, Gülter ve Fatma adlarında ilki Romanya dan ve öteki ikisi Bulgaristan dan üç küçük kız çocuğu bıraktılar. Ben onlarla büyüdüm. Ayrı odalarda yatarlar, mutfak işinde yardımdan başka bir şey yapmazlardı. En büyükleri olan Gülsüm ü Gelibolu da (genç ve yakışıklı) bir polis istedi, verdiler. Biz ailece Gelibolu dan çıkarken, bizim evin eşyalarını da onun evine yollatmışlar Benim gözümde tutan Gelibolu budur. 6

7 GELİBOLU HAYALCİSİ Sevgili memleketlilerim Öncelikle hepimize Bunları size anlatmamdaki geçmiş olsun. Büyük deprem kapımızda ve kapımızı sebebim, ailelerin ço- cuklarının meslek seçiminde çalmaya başladı. Bizler yanlarında olmaları. Öncelikle geçmişimizden ders almayı bilsek ne ala yoksa temel konularda eğitim alma- kalıcı meslekler seçmelerinde, bu sarsıntının ana deprem larında, ana dillerinin yanında olduğunu ve artçıların bizi muhakkak bir lisanı cok iyi öğrenmelerini sağlamalıyız. rahatlattığını düşünüp yaşamaya devam ederiz. Ükemin kanayan yarası Tabi bizim gibi düşünenler vede konuşanlar hal- özel Üniversite tuzağına düşmemelerini özellikle tavsiye kı galyana getiren ve de ederim.buralar tam bir para korkutanlar oluyor. Varsın olsun, belki içinizden biri tuzağı aman dikkatli olun. Çocuklarınızı geçmişi olan köklü kulak asar da yaşam alanını ve ortak yaşam alanlarını okullara yönlendirmeliyiz. Hazırlık yılında muhakkak des- depreme karşı korunaklı hale getirir. İşte ozaman tek aldırın.ailenin mesleğine ne mutlu bize ve bizim gibi devam etmesine dikkat edin. düşünenenlere. Okuduğu yıllarda muhakkak Gelelim ana konumuza.. bir büroda sıtaj yapmasını Gençlerin meslek seçi- mi ve de üniversite sınav sağlayın, bunun için okuduğu şehirde bu imkanı olmalı. sonuçlarının değerlendirilmesi Kalacağı yerde uygun olmalı, hakkında yazacak- bunun için en uygunu tanıdık larıma. Ben sizlerin içinden GELİBOLU LİSE sinden Afet KORU AYALP gençler sonrada sizler karşı çı- bir aile yanı desem öncelikle mezun oldum. Mesleğimi karsınız ama yine de siz bir düşünün. Aile değerlerini yaşaması başka nasıl sağlanır?. sevgili kuzenimin yönlendirmesi ile seçtim. İlk seçimim tam anlamıyla uçuk kaçık Çocuklarımızın illa doktor mühendis olması gerekmiyor. bir seçimdi. İş böyle olunca aile konuyu ele aldı iyide etmiş. Ben gencin kendi başına bir seçim yapabileceğine Her meslek takdiri gerektirir, lakin dikkatli olmalıyız.iş imkanı olan meslekler her zaman geçerlidir. Kasabamın kuşkuyla bakarım nede olsa tecrübem var. Çiftçi bir aileden gelen yöremin kızı botanikçi olmak ister hele birde hangi meslek gurubunda meslek sahibine ihtiyacı var araştırması muhak ki kasabamın görevlileri taraından idealist ise. Ver elini doğu ilinde bir üniversite. Nerede yapılmıştır.bu araştırmaların sonucunu dikkate almalıyız. yatılır? Nerede kalınır? Oralarda nasıl yaşanır? Tabi bunu düşünmek başında kavak yelleri esen lise mezunu için hayal bile değil. Çalışır kazanır, bursumla okurum diyorsunuz da olmuyor. Bu idealist düşünce bana tam bir yıla keresini yapmanız ve ona göre karar vermeniz en iyisi, Sevgili ebeveynler bir araya gelip konunun müza- mal oldu. İkinci sınavın sonunda sevgili kuzenim bana yoksa diplomalı işsizler kervanına katılan çocuklarınız mimarlığı uygun gördü ve tercih sıralamamı yaptı. için üzülmek malesef para etmiyor. İnanın mimar olarak sadece MİMAR SİNAN ı bilen Kısacası yine elele vermenin tam zamanı. Açık mesleklere çocuklarımızı yönlendirin ki kasabamızdan be- ben, mesleğin okuluna başladığımda konuda kör cahildim. Birde okulların açılmasından epey sonra derslere yin göçü olmasın. Ben kendi mesleğimle ilgili tüm sorulara başlamam tam bir komediydi. Gelin görün ki bugün mesleğimi severek yapıyorum. cevap vermeye hazırım.mutlu zamanlar sevgili memleketlilerim. 7

8 KÜLTÜR DÜNYAMIZ ANNELER GÜNÜ!... Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadınların ve annelerin eseridir!...atatürk. Bu sabah gazetede bütün duygu dünyamı altüst eden bir reklam gördüm; Anneniz için en güzel hediyeler bizde!.. diyordu. İnsanların duygularının sömürüldüğü ve incitildiği bu tür sunumlara hep karşı çıkmama rağmen, bu reklam benim çok ilgimi çekti. Reklamı yapılanlar gerçekten çok hoş objelerdi ve beni yıllar öncesine, annemle, ana-kız ilişkisini dolu dolu yaşadığım o korunaklı, mutlu, cıvıltılı, sırtımda dünyaları taşırım nasılsa annem var özgüveni içinde olduğum günlere götürdü. Annem de hep çok güzel şeyleri severdi, bakımlı bahçeler, şık giysiler, çiçekli porselenler, özenle dikilmiş perdeler, mobilyalar.. Oysa yaşam ona, var olma telaşı ve çocuk yetiştirme gayreti içinde olan bütün annelere olduğu gibi, çok sevdiği bu güzelliklerin ne yazık ki çok az bir kısmını sunmuştu. O da bunu asla dert etmeden, elde edebildiğinin daha fazlasını, biz çocukları için dilemişti ve hep bu dileğin gerçek olması için çırpınıp durmuştu. O yıllarda doğum gününden başka böyle özel günler, kutlamalar çok az oluyordu galiba. Ama, zaafları kullanarak tüketimi körükleyen ekonomik düzen henüz bu kadar etkili değildi sanırım. Bahçelerden toplanmış bir demet çiçek bile insanların, ayrıcalıklı olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşamasına yetiyordu!.. Annem için de en güzel hediye, evlatlarının mutluluğu ve iyi olmaları tanrının inayetiyle sunulmuş bir lütuftu. Bizim analı-kızlı olan yaşantımız da, hiçbir çıkarı, karşılığı olmaksızın, sırf vermeye dayalı ama ne yazık ki çoğu zaman tek taraflı- dünyanın en yalın, en büyük sevgisiyle sarmalanmış, başkaları gibi yaşadığımız, sıradan ve çok acıdır ki - hep burnumun direği sızlar- kısacık ömürlü bir ortaklıktı. Zamanı geri çeviren bir düzeneğim olsa, biran bile duraksamadan onun; hadi kızım, okula geç kalacaksın, kalk kahvaltını yap! diye hala kulağımda ünleyen sesinin olduğu o sabahlara dönerim. Hem de bazen arkadaşım Sevinç in de katıldığı, annemin gürül gürül yanan kuzinesinde hazırladığı o dünyalara bedel orta halli kahvaltıların sabahına. Ve ona derim ki; Anne seninle konuşacak ne kadar çok şey var biliyor musun?.. Hala sana söyleyemediklerim ama kimselere de söyleyemeyeceklerim mesela derim. Ayrıca, bir de sırf senin için olan ama senin asla duyamayacağının Günseli BAŞEL gunseli_ba@hotmail.com acı gerçeğiyle bütün dünyaya duyurmak istediklerim.. Ve anne derim: Sen benim; Sabır taşımda sert çeliğimsin, acıdığımda can ilacım,sevdalarımda beyaz sütüm, adak mumum, çerağım, iki gözümsün! Ağustosta kurumuş topraklara yağan bereketim, yaprağımda her sabah terim, çöl gönlümde yediverenim, sedefim, ak incim, bitmez hazinemsin! Kış ayazında boynuma doladığım yün şalımsın, seymenin yeleğindeki nakışım, iğnenin ucundaki oyamsın!... Karacaoğlan dan Güzelleme m, nihavendim, dokuz-sekizlik tınım Bolerom, 9.senfonim, İstanbul um, Ohri m Türkiyemsin!... Güllü lokumum, acı çikolatam, mavi rengim, billur kahkaham; canım annemsin!.. Sensiz geçen 30 yıl Ahh..seninle paylaşmak istediğim neler var neler!... Sana ilkönce ama ben daha büyümedim ki!.. derim. 8

9 KÜLTÜR DÜNYAMIZ Sen olmayınca hala yol ayrımlarında nereye sapacağımı kestiremiyorum, bocalıyorum derim. Anne, hani o yedi kral var ya, senin hep kendinden fedakarlık edip, boyun eğerek barışık durduğun, ben hala onların kimisiyle bazen küsüyorum ya derim, ben senin kadar sert çelik değilim, hala tökezlediğim oluyor, derim.. Ama gözün arkada kalmasın be annecim derim, tökezleyince de bana uzanan eller var O ellere sımsıkı sarılıp, dimdik kalkabiliyorum bak, derim...ben de senin gibi kahkahaları seviyorum, deniz kıyılarını, dost meclislerini, güzel giysileri, sinemayı... Senin yaşayamadığın bazı kolaylıklar da var benim yaşantımda derim, sen de; E e, çağın gereği be kızım!.. dersin, üstelik sevinirsin bilirim. Bir de derim ki; Anne bana o kuzinede bir dilim ekmek kızart, ama üstüne senin kokun sinsin. Birde o yemeklerinin tarifini, sahi onların içine ne katıyordun, sevgini değil mi?.. Zaman yolculuğunu yapamadım ama gönlüm rahat verir mi hiç? Şimdi bir Ankara- Çayyolu sabahının, ha gayret! bir öğlene dönüvereyim dediği kuşluk vaktinde, elimde az şekerli bir kahve, sanki karşımda oturuyormuşcasına; anne diyorum, seninle bir yerlere gidip, şöyle ana-kız, karşılıklı, hiç keyif yaptık mı?.. Pek anımsamıyorum, ama ben arabanın direksiyonundayken seni, o ne giyse yakışır hallerinle yanıma oturtturuyorum bazen, doğru deniz kıyısına Haydi diyorum; hani senin sevdiğin gibi şöyle bakımlı, şık bir mekanda, karşılıklı bir kahve içelim!.. Senin elinden çıkan gibi olmaz eminim ama biz yine de öyleymiş gibi yapalım, ha bu arada benim sana bir ufacık hediyem var!.. Senin bana yaşattığın mutlu ve korunaklı çocukluğumun her bir demini ilmek ilmek dolayarak ördüğüm minnet ve hasret şalını, izin ver senin omuzlarına örteyim!.. Sonra da fincandan çıkan buğuda belli belirsiz gördüğümü sandığım senin hayaline bakarak ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN! diyorum (*) Kurtuluş Savaşında İnebolu dan, çocuğunun üstündeki yorganı alıp, yağan kardan zarar görmesin diye kağnılarla taşıdığı cephaneyi örterek, vatanın kurtuluşu için çocuğunu feda eden Şerife Bacı ve tüm kahraman kadınların anısına!... (*)Gelibolu fotoğrafları arkadaşlarımın arşivinden. Gelibolulu Deprem Gerçeğini Unutma-Tedbirini Al 9

10 BAŞKENTTEN-SANAT GELİBOLU SENFONİSİ GELİBOLU SENFONİSİ E. Tuğg. Haldun Solmaztürk Senfoniler, bilindiği üzere, belli bir biçimi ve tek bir müzik karakteri olmayan, genelde orkestralar için bestelenen uzun yapıtlardır. Avustralya ve Yeni Zelanda devletlerinin ortak girişimi olan Gelibolu Senfonisi on bölümden oluşuyor. Tümüyle ilgili ülkelerin milli bütçelerinden finanse edilen bu iddialı eserle ilgili çalışmalar yıllar önce başladı. Amaç, 2015 yılında, yani Gelibolu muharebelerinin yüzüncü yılında, bu muharebelerde ölenlerin anısına sıradışı bir müzik eseri hediye etmek.. zac koyunda yapılan Şafak Törenlerinde oluyor yılında tamamlanmış olacak senfoni, önce Avustralya, Yeni Zelanda ve Türk müzisyenlerinden oluşan bir karma orkestra tarafından, yine Anzac koyunda sahnelenecek, sonra da üç ülkede turnelere çıkacak.. Geçtiğimiz 28 Nisan akşamı, Avustralya Büyükelçiliğinin davetlisi olarak Gelibolu Senfonisinin dokuzuncu bölümünü Ankara Palas ta dinleme, gözlem yapma ve ilgililerle sohbet fırsatı buldum. Büyükelçiler James Larsen ve Taha MacPherson ve eşleri misafirleri kapıda karşıladılar. Büyükelçi Larsen henüz Mart ayında Türkiye ye geldiğinden Yeni Zelanda Büyükelçisi Sayın Taha MacPherson Bu projeyi Avustralya Muharip Gaziler Bakanlığı yürütüyor.. (Evet, Avustralya da böyle bir bakanlık var.) Senfoni, Avustralya, Yeni Zelanda ve Türk müziğinin örneklerini birbiriyle uyumlu bir şekilde birleştirmeyi hedefliyor. Kolay değil ama yapılmaya çalışılan bu.. Üstelik tek tip milli müzik olmadığı gibi, yerel Maori, Aborjin gibi alt müzik kültürlerini de temsil eden parçalara, örneklere yer verilmeye çalışılıyor. Çalışmanın müzik direktörü Avustralyalı Christopher Latham; ayrıca üç ülkeden toplam on besteci görev almış; Türkiye den Demir Demirkan, Kamran İnce ve Ömer Faruk Tekbilek var. Senfoninin, 2006 yılından başlayarak her yıl bir bölümü besteleniyor ve sahneleniyor. İlk dinletiler 25 Nisan sabahları Gelibolu yarımadasındaki Anonun için bu bir ilkti.(1) İki büyükelçi ve Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru, geleneksel gaydacının arkasından birlikte salona girdiler ve konserden önce birer konuşma yaptılar. Bu senfoniden söz ederken sıkça kültür diplomasisi ifadesi kullanılıyor. Herşeyden önce bu kavramın tabiatı, başarılı olabilmesi için, en azından kamuoyuna açık ortamlarda, kendisinden mümkünse hiç söz etmeden uygulanmasını gerektiriyor. Umarım bu dostça uyarı bazı kulaklara ulaşır ve duyulur, anlaşılır. İkincisi, yine bu kavrama bağlı olarak, yapılan uygulamanın, güdülen amaca ne 1. Avustralya nın Ankara Büyükelçiliği Türkçe web sayfasında hala görünen Büyükelçi Ian Biggs Mart 2014 te görevini Büyükelçi James Larsen a devretti. 10

11 BAŞKENTTEN-SANAT GELİBOLU SENFONİSİ kadar hizmet ettiğinin zaman zaman irdelenmesi ihtiyacı.. Geçen yılki sekizinci bölüm konserden sonra Gelibolu da 1915 teki muharebeler sırasında ara bölgede meydana gelen bir olayın aktarılış şekline ilişkin hoşnutsuzluğumuzu Avustralya Büyükelçiliğine duyurmuştuk. Bu yıl, o derece olmasa da rahatsız edici bir başka gelişmeye şahit olduk. Türk müziği olarak klasik bir arabesk, ve de sadece arabesk, sunuldu. Bu tip müziğin Türkiye de ve hatta Ortadoğu nun farklı coğrafyalarında kabul gördüğünün ve milyonlarca seveninin olduğunun elbetteki farkındayım ve insanların tercihlerine saygı duyuyorum. Ama Türkiye de 1960 larda, 1970 lerde büyük şehirlere göç eden kitlelerin devasa sorunlarından kaçış limanı olarak sığındığı; kendine acıma, hayata küsme, kadere boyun eğme, hayatın güçlükleri karşısında acziyetini kabul ve pes etme eğilimlerini, tevekkülü, babalara biatı, sağlıksız hayranlığı temsil eden bu müzik türünün Türk müziği olarak tanıtılması ve alkışlanmasının bu konsere katılan bir çok Türkü, benim gibi, son derece rahatsız ettiğini gördüm. Yabancıların zaten Arap imajıyla örtüşen Türk imajını destekleyen bu performansla bir sorunları olmadığını, hatta çok beğendiklerini tahmin edersiniz. Bu önde gelen bestecileri ve müzik türlerini kimler seçti, hangi meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleriyle koordine edildi, yardımlaşıldı, Türk hükümeti ve Dışişleri Bakanlığının bir rolü oldu mu, bunları bilmiyoruz. Avustralya Büyükelçisi Sayın James Larsen Çünkü Avustralya Büyükelçiliği sadece, her yıl aynı cümlelerle, kısa ve yetersiz basın açıklamaları yapıyor, bilgi paylaşmıyor. İkincisi doğrudan bizle ilgili.. Sayın Bakan Yardımcısının konuşması(2) görüleceği üzere sadece ondört satırdan oluşuyor. İlgili iki ülke on yıl önce böyle bir karar almışlar, projeye kaynak ayırmışlar, başlatmışlar ve uygulamanın son aşamasına gelmişlerken, Türk hükümetinin ne yapmayı düşündüğünü, 2014 yılının ortasına gelmiş olmamıza rağmen hiç kimse bilmiyor. Sayın Büyükelçiden duymayı umuyorduk, ama sıradan, üstün-körü bir konuşma yaptı ve konserden sonra, herhalde sorulara muhatap olmamak için, hemen ayrıldı. Gelibolu nun bizim için hiç mi önemi yok? Biz ne yapıyoruz? Gelibolu Senfonisi, Avustralya ve Yeni Zelanda nın, elbette öncelikle kendi milli ihtiyaçları için, 2015 e dönük olarak, milli bütçelerinden ayırdıkları kaynaklar ve bu maksatla oluşturdukları kurumlar ve kadrolar eliyle yürüttükleri projelerden sadece biridir. Bunların örneklerini Gelibolu Rüzgarı nda defalarca verdik, yazdık. Kendi ülkemizde, ürettiğimiz ve çok sınırlı kaynaklarımızla yürütmeye çalıştığımız bu tür projeler için muhatap bile bulamamak çok üzücü.. (2) 11

12 ANILAR Gelibolu da yaz mevsimi anıları SON OLTACI Çocuk iken bazen denk gelir görürdüm. Bir ipe dizil- geliyor. amcamızın oğlu Türkay Beyde miş farklı cinsten balıkları Keyifli, içi dolu dolu konuşmalarla Şehrin her yerini orada gezerek satanları. Bunlar OLTA BALIKCILARIYDI. görebiliyorsunuz. Ben orta tahsilimi Sanat Tavsiyem Kamil Ulubay ın çayından sizde için. Okulunda yaptım. Okulumuz aşağı mahallede deniz kenarında idi. (Şimdi o binada Görme adamı: Kadeş Süleyman (SÜLEY- Bu kahvenin bir başka özel Engellileri Okulu var) Okul Bahçesine çıkınca hemen kumsal Kadeş Süleyman Amcamız. MAN Zeyrek) olan sahil başlardı. İyi havalarda, Bu yazıya isim veren son oltacı. küçük bir sandal içersinde olta (Geçen sayımızda Eski Defter ile balık tutanlar ile serpme denilen ağ ile balık avlayanları gömıştık) sayfamızda fotoğrafını yayınlarürdük. Sonraları bizim okulun Süleyman amca, yılların yorgunluğu vücuduna aksetmiş, en önü de dâhil olmak üzere sahil Emin ERDOĞAN ( yalı) dolduruldu şimdi gezinilen yer haline geldi. Tabii bu iş- Çanakkale ile Gelibolu Yardım Her gün Sefanın kahvesine Su ve İnşaat Mühendisi eski Gelibolu lardan. lemler sırasında Yalı İskelesi yok ve Dayanışma Derneği Kurucusu geliyor.,ilerlemiş yaşına rağmen oldu ve civarındaki balıklar da Çanakkale Derneği Onursal Başkanı Balık tutmak için gerekli olta takımları yapıyor. SON OLTACI. başka yerlere gittiler. Dolayısıyla Olta ve serpme ağ atan balıkçılarda yok oldu. yanına gelip muhakkak sohbet eden birde, Emekli Süleyman Amcanın her gün Bu yaz Gelibolu da iken Sefa Beyin kahvesine Havacı Hasan Akan var. gider oldum. Bu sohbetlerinde bende bazen bulundum. Sefa nın kahvesini bilmem bilirmisiniz. Gelibolu Hasan Akan a Süleyman Amca yı anlatalım, nasıl olta bağlar, kaç çeşit olta var, eski oltacılar kimler, ya giderseniz muhakkak sade kahvesini ve Rize den özel getirdiği çaydan demlediği çayını muhakkak hangi olta, hangi balığı yakalar. Bizim konuşmamız içiniz ve Koruk Suyunu Şurubunu da tadınız. halk ağzı bilimsel bir yanımız yok bu konuda, ama; Kahve, dibek kahvesi ayarında İpekimsi içimli. tecrübe var onu konuşturacağız. Hasan Akanla, Çay, ağzınızda rahiya bırakan türden. Önce niye Kadeş Süleyman derler sana diye sorduk. Koruk suyu, ise tam organik. Bahçesine oturduğunuzda, tepenizde sallanan koruklardan yapılma. Bilenler bilir. Bizim Gelibolu iskelesine gelen Kadeş Vapurumuz vardı. Kadeş vapurunun burnu diğer Ayrıca tam organik kavun ve karpuz da var. Sefa Beyin kendi yetiştirdiği. gemilere göre daha uzunmuş. Süleyman Amcamızı Bu yaz kahvenin bahçesinde keyifli sohbetler da Kadeş vapuruna benzetmişler ve Kadeş lakabını oldu. Şöyle; Bir masa var, oturunca çay ve kahve içmek serbest. Para vermiyorsunuz. Bu masa Kamil Ulubay ın masası. Ne içerseniz içiniz ödentiyi o yapıyor. O yokken de Selçuk Kemerli yapıyor ödemeyi. Size ödettirmiyorlar. Bir nevi, Anadolu tabiri ile Ahiler masası. Bu masada Gelibolu için günün konularını da konuşuyorsunuz. Çünkü kenti iyi bilenlerle oturuyorsunuz. Kim bu masa müdavimleri; Mustafa Ulubay amcamızın oğlu Hukukcu Kamil Ulubay, Alaaddin Kemerli Amcamızın Torunu Selçuk Kemerli, Askeri Hakim Rıfat abinin torunu Ercüment Bey, Selahattin Kemerli abimizin kızı, Dalgıç Recai amcanın oğlu Aktemur Bey ve diğer hemşeriler, ara sıra Behçet Eceli 12

13 ANILAR ismine eklemişler. Niye Amca diyorum. Süleyman Amcamız, 1.Ağustos.1927 Gelibolu doğumlu ve hep Gelibolu da.13 yaşından beri de Gelibolu civarı denizlerinde. Bize oltalar konusunda anlattıkları: 1- Sinek oltası; İzmarit, İstavrit, İsparya tutulur. 2- Kısa Palalı Çapraz İğne Oltası; Mercan, Karagöz, Çupra, Sinarit.( Pullu ve yassı balık tutar); 3- Lüfer Oltası ; (Uzun Palalı düz. Çapraz değil) Lüfer, Palamut, Torik. Tutar, 4- Çapari Oltası;( Uzun Palalı Düz iğne) İstavrit, Lüfer, Palamut, Uskumru, Kolyoz.. (Çapari oltası çok çeşitli olurmuş. Sıfırdan başlar 4noya kadar gider. İğne adedine göre adlandırılır. En az 10 lu olur. En çok (arzuya göre) 100 lü bile olabilir. Çok iğneli çapari oltasını kullanmak için marifet istendiğini söyledi, Süleyman Amca. Hasan Akan da 35 li çapari oltasını hep dolaştırdığını ve kullanmanın zor olduğunu ifade etti. 5- Parakat Takımı; Kalkan Kırlangıç, Mecan Sinarit, Levrek ve köpek Balığı, Parakat takımı levrek için bir kulaç suya atılırmış.(bir Kulaç 185 Cm dir) 6- En derin parakat oltası; Mercan ve Snarit ile Mezgite atılır. ( 10 kulaçtır.) Köpek Balığıda bu oltaya gelirmiş. 7- Kaşık Oltası : Rapala Lüfer, Sinarit, levrek, 8- Kıbrıs Takımı; 10 lu Sinek veya Kısa Palalı oltalar aralıksız yan yana bağlanır Kefal, levrek bu takıma gelirmiş.bizim bildiğimiz oltalar, eksikleriyle bunlar. DEDİ ;Ve devam etti Kadeş Süleyman Balığı yakalamak için şimdi misina var.biz misinasız zamanlarda da Balık yakaladık. Neydi misinamız? Gelibolu da, Katanalar vardı. Askerin ağır toplarını çeken. Bu katanaların kuyruklarının kökünden çekilen kılları büküp ( Bu kılı bükecek özel çıkrıklar vardı) önce 3 kat bükülür. Tekrar 3 kat bükülürdü, 18 kata kadar bükülen bu kıllardan uzun kıl sicimler yapılır. Balık avlanırdı. Birde İngiliz sicimi vardı. Ucunda misina vardı. Bize Japonya dan geliyordu. Bu İngiliz sicimleride belli güne dayanırdı. Pahalı idi. Biz bulursak Katana kıl sicimleri tercih ederdik. Sonraları Misinalar gelmeğe başladı rahat ettik.süleyman Amca ya şunu da sorduk. En büyük balığı nerede yakaladın diye Kğ.lık LAGOS yakalamış,saroz da. Çardak ve Gelibolu nun Çankaya burnunda ve Çamurlu Fener Civarında ise 15 Kğ.lık SİNARİT almış. En iyi AKYA nın (LÜFER cinsi) Çankaya Burnunda olduğunu söyledi. Ama şimdi SİNARİT yok, AKYA yok. Yok bu balıklar derken, üzüntüsünü tarif edemem, Sanki evladı gibi, bu balıklar. Eski oltacıları SORDUK. O da şöyle sıraladı. Bu oltacılar kürekli sandallarda oltacılık yaparlarmış. Hatırladıkları; ŞEVKİ DAYI, GAZİ MEHMET DAYI, KARA ALİ DAYI, NAZMİ DAYI, Dayı lakabı Gelibolu için önemli bir lakaptır. Ruhları şad olsun. Sayın okur; Bir sanatın, bir ekmek teknesinin, son elemanı olarak Kadeş SÜLEYMAN I Sefanın Kahvesi nde görebilirsiniz. Olta bağlar. Gönlü gani. Size ya çay ya kahve veya soğuk koruk suyu ikram edecektir. O bir devrin son temsilcisi son fonomeni gibi. Yok olan bazı şeyleri hatırlatması bakımından da çok mukaddes. Saygılarımla. 13

14 DİPLOMASİ İNGİLTERE MİLLİ ANILAR ARBORETUMUNDA ANZAC GÜNÜ Gelibolu Derneğinin partneri Gallipoli & Dardanelles International ın bazı üyeleri, (İngiltere) Gallipoli Derneği gibi başka bazı kuruluşların da üyeleriyle birlikte, İngiltere Milli Anılar Arboretumundaki(1) (MAA) Anzac Günü törenine katılmak üzere Staffordshire a gittiler. Gelibolu Anıtındaki bu tören her sene, on yıl önce bu Haldun Solmaztürk anıtı tasarlayan ve inşa eden Nadir İmamoğlu(2) tarafından düzenlenir. Arboretumlar, kelime anlamı olarak sadece ağaçlardan oluşan bir ağaç müzesidir. Fakat zaman içinde ağaçlara ilave olarak başka bazı objeleri de içerecek şekilde gelişmişlerdir. MAA nın kurucusu, bir dönem Ankara da da görev yapmış olan David Childs dır. İngiltere de yaşayan bir Türk mimar, Sayın İmamoğlu, yıllar önce burada Sumatra Demiryolu temalı anıtı tasarlamak için davet edildiğinde kendisine Gelibolu için de ayrılmış bir yer olup olmadığını sorar. Gerçekten de bu maksatla ayrılmış bir yer vardır, hemen bu anıtı tasarlamak için gönüllü olur. Genç nesillerin ilgisini çekmek için (İmamoğlu 2014) modern malzemeleri kullanır ve ziyaretçilere Gelibolu yarımadasının tam olarak nerede olduğunu, yerini, arazi yapısını, bitki örtüsünü anlatmayı hedefler. Gelibolu Anıtında, Gelibolu yarımadasının üçlü yayvan çerçevelere oturtulmuş cam mozaikten bir haritası ve yazılı dört plaket (birinde Atatürk ün 1934 yılındaki affetme mesajı vardır), savaşan askerleri temsilen 9 ölü meşe ağacı, dünyanın dört bir tarafından gençleri buraya Bu kadar huzurlu bir yerde kanlı bir savaşa, Türk gençleriyle savaşmak için getiren kaderi temsilen ağaçları birbirine bağlayan bir zincir vardır. Gelibolu nun yerel bitkilerinden dokuz meşe de (pırnal meşesi), her bir ölü ağacın arkasına umudu ve affetmeyi temsilen dikilmiştir. Anıt, 25 Nisan 2004 te, İngiltere Kraliçesi IInci Elizabeth ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer in mesaj gönderdikleri bir törenle resmi olarak açıldı. Türk soprano Müge Özel de Yunus Emre den bir ilahi okudu. Gallipoli ANZAC DAY AT THE NATIONAL MEMORIAL ARBORETUM IN BRITAIN Simon Kleinig A number of members of the Gallipoli & Dardanelles International, partner association of Gelibolu Dernegi, along with members of other associations such as Gallipoli Association (of the United Kingdom) travelled up to Staffordshire in England to commemorate Anzac Day at the National Memorial Arboretum (NMA)(1). This event is held each year by Nadir Imamoğlu(2) at the Gallipoli Memorial which he conceived and designed ten years ago. Arboretums, in the strict sense of the word, are collections of trees only. But they have evolved in time to include also other objects in addition to trees. The founder of the NMA is David Childs who once worked in Ankara. Mr. Imamoglu, a Turkish architect who has been living in UK, when he was invited there to design the Sumatra railway some years ago, asked him if there was plot put aside for Gallipoli (Imamoglu 2014). There was one and he volunteered to design the Gallipoli Memorial there. He used contemporary materials to draw the attention of younger generations he explains, and wanted to tell the visitors where exactly the Gallipoli peninsula was, its location, layout and landscape. The Gallipoli Memorial is composed of a treble arched frame which holds a glass mosaic map of Gallipoli peninsula, four different plates each containing different messages (including Ataturk s speech of forgiveness of 1934), 9 dead oak trees representing soldiers who fought there, a chain running between these trees representing fate which brought young men from all over the world to fight young Turkish men in a deadly conflict at such a peaceful location. Nine holm oaks, native of Gallipoli peninsula, were planted behind each dead tree to represent hope and forgiveness. The memorial was formally opened, with messages from H.M. The Quenn and the Turkish President Ahmet Necdet Sezer, on 25th April A Turkish hymn from Yunus Emre was sung by Turkish soprano Mrs. Müge Ozel. Gallipoli & Dardanelles International was there on 25th April 2014, ten years after (1) (2) Gelibolu Anıtı hakkında ayrıntılı bilgi için bknz. The Gallipoli Memorial at the National Memorial Arboretum by Nadir Imamoglu (2014). (1) calendar-of-events/anzac-day-service/ (2) For details on the Gallipoli Memorial at NMA please see The Gallipoli Memorial at the National Memorial Arboretum by Nadir Imamoglu (2014). org/search-results?s=nadir%20imamoglu 14

15 DİPLOMASİ & Dardanelles International, açılışından on yıl sonra, 25 Nisan 2014 te oradaydı. Kötü havaya ve tören boyunca devam eden sağnak yağmura rağmen, büyük bir kalabalık anıtın önünde vakur bir şekilde durdu. Nadir İmamoğlu, Jan ve Roger Pepper in yardımlarıyla, Gelibolu nun öneminden söz etti, Mustafa Kemal Atatürk ün sözlerini okudu. Bir borucu, gelenek olduğu üzere, the Last Post ve Reveille parçalarını çaldı, iki dakikalık saygı duruşu yapıldı ve anıta çelenkler bırakıldı. G&DI adına çelengi Başkan John Crowe koydu. Sonrasında, katılımcılar Ziyaretçi Merkezinin çatısı altında, sıcak ve dostça bir ortamda çay, kahve içtiler ve ikram edilen Anzac bisküilerinden yediler. Arboretum daki 2014 Anzac Günü gerçekten tam anlamıyla uluslararası bir etkinlikti. Ortak bir ilgi alanının birleştirdiği, İngiltere, Kanada, Türkiye, Yeni Zelanda ve Avustralya dan insanlar sıcak bir dostluk ortamında bulunmaktan mutluydular. Çok uzaklarda, İngiltere nin ortasında bir yerlerde, bir çok insanın uzun bir yola çıkmayı göze aldığını, soğuğa ve yağmura rağmen, neredeyse yüz yıl önce Gelibolu da ölenleri andıklarını bilmek, insanı etkiliyor ve yüreğini ısıtıyor. Bu durum, yani bu muharebelerin anılarına adanmışlık duygusu, daha güzel ve daha barışçı bir dünyanın kurulabilmesi için bizleri birbirimize bağlıyor. its opening. Despite inclement weather which saw rain showers persist throughout the service, a large crowd attended the Memorial in the solemnity of the occasion. Nadir Imamoglu, assisted by Jan and Roger Pepper, spoke of the importance of Gallipoli and recited the words of Mustafa Kemal Atatürk. A bugler, as usual, played the Last Post and Reveille and a two-minute silence was observed and wreaths were laid at the memorial. President John Crowe laid a wreath on behalf of G&DI. Afterwards, the crowd retired to the warmth and shelter of the Visitor Centre where tea, coffee and Anzac biscuits were served in a friendly atmosphere. Anzac Day 2014 at the Arboretum was a truly international affair, with people present from Britain, Canada, Turkey, New Zealand and Australia all enjoying the warm fellowship of a shared common interest. It is very heart-warming and moving to know that many people, far away, somewhere in the middle of the United Kingdom, cared for traveling long distances and stood the rain and cold weather to remember all those fell almost a hundred years ago at Gallipoli. This dedication to the memory of this campaign is the link which connects us to build a better, more peaceful world. 15

16 YAKIN TARİHİMİZDEN NURİ YAMUT ANITI E. Alb. Nihat ENGİN Nuri YAMUT Anıtı, Ecabat İlçesi Alçıtepe Köyüne yaklaşık 3 km mesafede, Zığındere nin bir kolu olan Keçi Deresi batısında Silahendaz yamaçlarındadır. 28 Haziran 5 Temmuz 1915 tarihlerinde İngilizlerle yaşanan Zığındere Muharebeleri, Çanakkale muharebelerinin en kanlı çarpışmalarını teşkil etmiştir. Anıtın bulunduğu Keçi Deresi civarında çok şiddetli çarpışmalar meydana gelmiş, bu çarpışmalarda Türk birlikleri şehit ve yaralı olmak üzere askerini kaybetmiştir.1.5 km.genişlikteki bir bölgede 5 tane tümenle muharebe eden Alman Weber Paşa, Liman Von Saders in taarruz ısrarlarına yeterince cevap veremediğinden görevinden alınmış ve yerine Esat Paşa nın kardeşi Vehip Paşa getirilmiştir. Bölgede hayatını kaybeden askerlerimizden çoğunun bedenleri, ön hatlar arasındaki insansız bölgede açıkta kalmıştır. Şehitlerimiz, Düşman Kara birlikleri Komutanı (Britanya Seferi Kuvvetler Komutanı) General Hamilton burada gerçekleşen savaşlar sırasında ateşkes yapma teklifimizi geri çevirdiği için muharebelerin sona erdiği 9 Ocak 1916 tarihine kadar savaşın etkisinden dolayı toplanıp gömülememişlerdir. General Hamilton 3 Temmuz tarihli günlüğünde Düşman subayları(türk subayları); çok üstün vasıflı kişiler, ellerinde kılıçları erlerinin önünde bize doğru koşuyorlar ve birliklerinin cesaretini perçinliyorlar. Fakat ateşimize dayanamayıp çok zaiyat veriyorlardı. Geri çekildiklerinde arazinin üzeri iki sıra Türk cesetleriyle doluydu demektedir. Arazide bulunan kimliği meçhul şehitlerimize ait bu kemikler, 1943 yılında 2.nci Kolordu Komutanlığı yapan Nuri YAMUT Paşa tarafından toplatılmış ve bunları toplu halde gömdürerek üzerlerine bir anıt yaptırılmıştır. Anıtın mimarı Asım KÖMÜRCÜOĞLU dur. Kaidesi 17x15 m. ebatlarındadır. Dış çevre duvarı 41.80x37.20 m.ebatlarında ve m2 alana sahip- tir. Yüksekliği 8.5 m. olan Anıt, Saroz Körfezine hakim bir yerde ve bahçesi büyük çam ağaçlarıyla kaplıdır. Savaşın üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen maalesef defnedilemeyen ve bu bölgede mevcut haliyle kalan şehitlerimizin çürüyen kısımlarından geriye kalan kemikleri, 1943 yılında şehitlerimizle birlikte Çanakkale de savaşan, onların silah arkadaşı olan zamanın 2 nci Kolordu Komutanı Nuri YAMUT tarafından verilen emirle araziden toplananarak anıtın ortasında bulunan mermer lahitin altına gömülmüştür. Savaş öncesi Rum köyü iken boşaltılan ve 1935 li yıllarda Bulgaristan ve Romanya dan bölgeye gelip yerleşen Alçıtepe(eski ismi Kirte) köylülerinin ifadelerine göre, harmanda demet taşıma işinde kullanılan kanatlı öküz arabaları ile 80 araba şehit kemiği toplanmış ve bu anıtın altına gömülmüştür. Anıtın içindeki mermer kapak,kemiklerin konduğu yerin üstüdür. Anıt bulunduğu yer nokta itibari ile müttefik kuvvetlerinin en sağ noktasını teşkil ediyordu. Ayrıca bu bölge Seddülbahir bölgesinde siperlerin birbirine en çok yaklaştığı nokta olmakla beraber lağım faaliyetlerinin de en çok olduğu bölgedir. Zaten anıtın karşısında ki tarlada İngilizlerin erken patlatmış olduğu lağımın çöküntüsü de görülmektedir. Bu anıt yarımada Cesarettepe deki 19 ncu Tüm. Anıtı ndan(şimdiki adı Mehmet Çavuş Anıtı) sonraki ilk özel anıttır. Nuri YAMUT Paşa nın bu anıtı yaptırmak için İstanbul daki iki evini sattığı söylenir. 99 yıl önce vatanı ve milleti için canından olan ve bu uğurda analara evlat acısı yaşatan çocuklarını 16

17 YAKIN TARİHİMİZDEN babasız, eşlerini kocasız bırakan bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.ruhları şad olsun. Ayrıca 2009 yılında bu Anıtın doğu yanına, 10 dönümlük alana Şehitler Sırtı Şehitliği ile onun güney kısmına Sarı Tepe Şehitliği yapılmıştır. Nuri Yamut Paşa Kimdir: 1890 da Selanik te doğdu,1908 yılında teğmen rütbesi ile Harp Okulu ndan mezun oldu. Manastır 6 ncı Kolordu 50 nci Alay 3 ncü Bölükte iken 1912 yılında Balkan Savaşında esir düştü. Esaret dönüşü, 1913 te Harp Akademisi ne girdi. 1 yıl okuduktan sonra tahsili bırakarak Orduya katıldı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı na katıldı da tekrar başladığı akademi tahsilini 1920 de bitirerek Kurmay oldu. Aynı tarihte Anadolu ya geçerek Kurtuluş Savaşı nda yer aldı. İstiklal Savaşı na katıldı ve İstiklal Madalyası kazandı yılına kadar çeşitli karargâh ve birlikler ile Afganistan da görev yaptı yılında tuğgeneral, 1936 yılında tümgeneral, 1939 yılında korgeneral ve 1945 yılında orgeneralliğe yükseldi. Tuğgeneral rütbesi ile 9 ncu Tümen Komutanlığı, Tümgeneral rütbesi ile 9 ncu ve 57 nci Tümen Komutanlığı, Korgeneral rütbesi ile 2 nci ve 12 nci Kolordu Komutanlığı, Orgeneral rütbesi ile 2 nci ve 1 nci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. 3 Ocak 1949 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı na atandı. 1 Temmuz 1949 tarihine kadar aynı zamanda Genelkurmay Başkan Vekilliği görevini de yürüttü. 6 Haziran 1950 tarihinde atandığı 6 ncı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 10 Nisan 1954 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu. TBMM X. ve XI. Dönem İstanbul Milletvekiliği yaptı. Milletvekili iken 27 Mayıs Darbesi sonrası tutuklandı. Tutuklamayı yapan subaylar tarafından dövüldü. Daha sonra Yassıada Yargılamaları sırasında kendisine yapılan işkencelere daha fazla dayanamayarak 5 Haziran 1961 de vefat etti. Gelibolulu Deprem Gerçeğini Unutma-Tedbirini Al 17

18 YAKIN TARİHİMİZDEN KIBRIS BARIŞ HAREKATI BİR YIL DÖNÜMÜ-BİR ANI BENİ BIRAKMA KOMUTANIM! Temmuz 1974 Kıbrıs 20 Barış Harekatı na, Üsteğmen rütbesiyle Bolu Komando Tugayı nda Komando Bölük Komutanı olarak katıldım. Harekatın üçüncü günüydü. Beşparmaklar ve kuzey eteklerinde şiddetli çarpışmalar sürüyor, düşman hakim arazide olduğu için, birliklerimizi yoğun havan ve topçu atışlarıyla tesir altına alıyordu. Hele Beşparmaklar üzerindeki 1023 rakımlı tepede bulunan ileri gözetleyiciyle bütün bölgeyi kontrol edebilecek konumdaydı. Zaman zaman, tek timi bile hedef seçip, sıçramalarını ateş kaydırarak takip ettikleri bile görülmüştür. Gecenin karanlığından yararlanarak, gerekli taktik düzen içerisinde Beşparmaklar dan kuzeye, eteklere indik. Sabahleyin, gün doğmadan başlayacak taarruzun saatini bekliyoruz.zaman ölü,zaman durgun!..o her vakit sel gibi akan zamanı gösteren saatin yelkovanı bile dönmüyor sanki.. Derken,taarruz zamanı geldi Bölüğüm büyük bir sessizlik içerisinde ilerlemeye başladı.güneşin ilk ışıkları yüksek tepelere vurarak,ışık gölge oyunları ile sessizliği daha da korkunç hale getiriyordu. Ama böyle bir anda bile herkes tek vücut olmuş ve tek bir şey düşünüyordu; Daha önceki görevler gibi bunu da başarmak, yeni görevler için hayatta kalmak! Muharebe; bazen zamanın durduğu, bazen da durmasını çok istediğimiz zamanın inadına akıp gittiği bir olaylar zinciri Öyle bir an geliyor ki, sessizlikten eser kalmıyor Her yanı silah sesleri sarıyor. Kulakları sağır eden, sinirleri yıpratan havan,top ve makineli tüfek sesleri Koşan, duran ve bağıran;vurulan,düşen ve haykıran insan sesleri Bundan sonra sesler değil,sessizlik ürkütücüdür artık Çünkü; her sesin ayrı bir anlamı vardır muharebede. Havan mermisinin havada çıkardığı ses başka, topunki başka, makineli tüfeğinki daha başkadır. Düşmanını alnından vuran askerin sevinç narası başka,arkadaşının vurulup düştüğünü gören askerin kin dolu haykırışı ise bambaşkadır! Zaman bir sel gibi aktığından, öğle olduğunu, güneşin bir çöl güneşi gibi tepemize dikildiğini neden sonra anlıyoruz; çünkü fırsat bulup da atıştırılan peksimet ve keçiboynuzundan ötürü susuzluk (E) Albay Mustafa BAŞEL iyice kendini hissettirmektedir. Yaz aylarında Kıbrıs çok sıcaktır. Kuyular bile kurur bu mevsimde Hele Temmuz ve Ağustos aylarında,sıcaklık adeta bir alev dalgası gibi yalar yüzleri.buna uçakların napalm bombalarıyla çıkarttığı yangınlar da eklenince, Anadolu nun serin yaylalarından gelenlerin alışması da bir hayli zor olur. **** Asıl hedefe m. mesafe kalmıştı. Hedef Top Mevzii adını verdiğimiz, içinde çok sayıda Rum cephaneliğinin bulunduğu, oldukça hakim bir tepe üzerine konuşlanmış Mavromadis Kampı idi. 3.KOMD.BÖLÜK KOMUTANI ÜSTEĞMEN MUSTAFA BAŞEL 18

19 YAKIN TARİHİMİZDEN GAZİ ONB. CEMİL VE ARKADAŞLARININ YZB. MUSTAFA BAŞEL İ İLK ZİYARETİ (20 TEMMUZ 1976/BOLU) Ray üzerinde hareket edebilen bir topun bile olduğu bu tepe, çepeçevre hazırlammış irtibat hendekleri ve beton mevzilere yerleştirilmiş 12.7 mm. uçaksavar makinalı tüfekleriyle çok iyi korunmaktaydı. Hem de Cenevre Savaş Sözleşmesi ne göre bu makineli tüfeklerin canlı hedeflere karşı kullanılması kesinlikle yasaklanmışken Biz hedefe yaklaştıkça düşmanın ateş baskısı iyice artıyor, havan ve makineli tüfek atışları daha da şiddetleniyordu. Uçaksavar mermilerinin etkisi ise korkunçtu, isabet ettiği yaşlı keçiboynuzu veya zeytin ağaçlarından şırrak! diye el kadar büyük yongalar kopartıyor,üstelik manevra yapan takımlarımızı da yan ateşine alıyordu. Bu cehennemde, biz hedefe adım adım yaklaştıkça,hedef bizden uzaklaşıyordu sanki Güneş tepemizde olanca yakıcılığı ile dikilmiş,alev alev sıcaklık salıyor,susuzluk ve yorgunluğa patlayan mermilerin ve yanan ağaçların sıcaklığı da ekleniyordu... Kolumdaki saat ü gösteriyor Hedefin ele geçirilmesi an meselesi diye düşünüyorum. Takımlarımla yaptığım telsiz görüşmelerinden gelişmenin sevindirici, başarının yakın olduğunu anlıyorum. Bir huzur kaplıyor içimi Şimdi 1.nci KomandoTakım bölgesinde, hedefe bir dil gibi uzanan tepeciklerden birinin üzerindeyim. Buradan daha iyi görüyorum gelişmeleri. Emirler veren, astlarını gayrete getiren, onlarla aynı şartları yaşayan subaylarım, astsubaylarım Emirleri yerine getirmek için heyecanla koşan,sıçrayan,mevzi değiştiren ve gözünü budaktan esirgemeyen askerlerim Hedefte hala mavi renkli bir bayrak dalgalanıyor Daha da kabarıyor hedefi ele geçirme isteğim Çünkü burada;barış ve özgürlük adına şanlı Ay-yıldızlı Albayrağım dalgalanmalıydı!... **** Ah!...Yandım!.. diye bir ses duyuyorum. O da ne?.habercim iki büklüm yere yıkıldı.karnından vurulmuştu Onbaşı Cemilim Yarası da oldukça ağırdı.ilk yardım yapılırken teselliye çalıştım. Sırtındaki telsizi başka bir ere verdim. Görev devam etmeliydi. Görev;belirtilen zaman içinde hedefin ele geçirilmesiydi. Komşu birliklerin emniyeti de bu görevin başarılmasına bağlıydı Hafif yaralı bir eri yanına bırakıp; Arkadaşın karnından yaralı, sakın su içirme!... diye sıkı sıkı tembih ettim. Oradan uzaklaşırken Cemil in; Beni burada bırakma Komutanım!. diyen sesini duydum. Beni burada bırakma komutanım,bolu da, dağda, bayırda hep senin yanındaydım, ben seni hiç bırakmadım, sen de beni bırakma Belli ki büyük bir panik içindeydi, onu bırakırsam yalnız öleceğini sanmış, bu duyguyla acısını bile unutmuştu. Oracıkta, birlikte olduğu ve babasının yerine koyduğu komutanının,yani benim, o ölüp giderken yanında olamıyacağımı sanmıştı belki de. Oysa biz hep bir kaderi paylaşmamış mıydık, hepimiz birimiz birimiz hepimiz için diye andiçmemiş miydik?.. Ancak,benim ilgilenmem gereken 200 tane daha Cemil im vardı.. Yoluma devam etmek zorundaydım ve öyle yaptım.kısa bir süre sonra sedyeci erlerin gelip Cemil i ve diğer yaralıları tahliye ettiklerini öğrendim. Ancak, Onbaşı Cemil in beni bırakma!. diyen sesi hala kulaklarımdaydı; komutanım,beni bırakma!.. Bölüğümün üstün gayretiyle hedefimiz ele geçirilmişti.biliyorduk ki; Zafer gayrete aşıktır!... Aradan günler geçti Yaralılarımız oldu, şehitlerimiz oldu Ama Cemil in sesi bir türlü gitmiyordu kulaklarımdan!... Acıyla kıvranan,boncuk boncuk terleyen bir yüz ve hep Beni bırakma komutanım! diyen acı dolu bir ses Aradan çok kısa bir zaman geçmişti.o çok direnen tahkimli mevzi bizimdi artık.rum bayrağını indirip yerine çektiğimiz ay-yıldızlı şanlı bayrağımızın VE MAVİ BAYRAK YERİNE AY-YILDIZLI AL BAYRAĞIMIZIN ÇEKİLİŞİ!

20 YAKIN TARİHİMİZDEN dalgalanışını görmek ise büyük bir mutluluktu. Ancak bizim için buruk bir başarıydı. Bedeli; ne yazık ki,üç şehit,dokuz yaralıydı **** Sahi,Cemil ne olmuştu?.. Ağır yaralı olarak Anavatan a gönderilen Cemil den değişik haberler geliyordu. Bir gün kurtulmuş diye gelen haber bir müddet sonra bitkisel hayata girmiş diye geliyor, başka bir gün de kaybettik diye Aslında kurtulmuştu ve Ankara GATA da yatmaktaydı Cemil **** Sanırım 4-5 ay sonra görevli olarak Anavatan a geldim. Ankara ya iner inmez ilk işim Gülhane ye gitmek oldu. Onbaşı Cemil i buldum. Çaycı yapmışlar Haber vermeden giriyorum çay ocağına, yavaşça kulağından tutuyorum Ve Ben seni hiç bırakır mıydım Cemil? diyorum Beni karşısında gören Cemil şaşkın, Cemil sevinçli Cemil ne yapacağını bilemez durumda Ellerime sarılıyor, ellerimi öpüyor. Gözyaşlarıyla ıslanan elimden ağladığını hissediyorum. Kesik kesik devam ediyor; Acıdan acıdandı komutanım Acıdan ne söylediğimi bilemedim Beni bağışla komutanım Sen benim büyüğümsün Sen benim babamsın ve hep öyle kalacaksın!... **** 20Temmuz 1976 Bolu Habercim sivil bir ziyaretçimin olduğunu haber veriyor. Gelmesini söylüyorum. Ve uzun saçlarıyla tertemiz giyimli çakı gibi bir delikanlı saygıyla giriyor odama Karşımda Rizeli Onbaşı Cemil! Yalnız değilmiş,özellikle bu günü BNB.MUSTAFA BAŞEL E TSK.KIBRIS ÜSTÜN CESARET VE FERAGAT MADALYASI (ALTIN) TEVDİ TÖRENİ ( 1984-LEFKOŞA/KIBRIS ) seçmişler, arkadaşlarıyla birlikte ziyaretime gelmişler; Adapazarı ndan Beytullah ve Salih, Konya dan Cengiz,İstanbul dan Hüseyin,İzmit ten Çetin,Sivas tan Kadir..Mersin den Yunus,Kayseri den Himmet Dokuz kişiyle başlayan sevgi, saygı ve ahde vefa yüklü bu anlamlı ziyaretler aradan 40 yıl geçmesine rağmen- her yıl artarak devam etmektedir. Ulu önder Atatürk; Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha saf,seninkinden daha temiz bir askere rastgelinmemiştir!.. diye Mehmetçiği tarif etmemiş miydi?... KIBRIS GAZİLERİNİN EMEKLİ.ALB.MUSTAFA BAŞEL İ ZİYARET ANISI (25 NİSAN 2014/BOLU) 20

21 DERNEK VE YAŞAM GELİBOLU DERNEĞİ NİN YENİ AMBLEMİ Gelibolu Derneği 2009 yılında kuruldu ve bu yıl beşinci yaşını kutladı. Derneğin başlangıçtan itibaren bir logosu vardı. Ama, hem Gelibolu nun ve Gelibolu halkının özelliklerini, hem de Gelibolu ismiyle özdeşleşmiş tarihi anlatan yeni ve daha güzel bir ambleme olan ihtiyaç her zaman hissedildi ve dernek içinde konuşuldu. Şimdi, sonunda bu gerçekleşti. Geliştirme sürecinde, önce, bir grup alternatifler hazırlandı ve amblemin rengi, şekli, temsil ettiği özellikler ve taşıyacağı mesajlar açısından görüş bildirmeleri için dernek üyeleriyle paylaşıldı. Birkaç gün içinde şaşırtıcı bir oranda, ellinin üzerinde görüş alındı. Yine de ambleme son şeklinin verilebilmesi için bir ay süreyle, Ankara da Neon Laser in bilgisayar ekranlarında, bir ekip tarafından saatlerce çalışılması gerekti. İşte sonuçta ortaya bu amblem çıktı.. Gelibolu Derneği nin ambleminin hakim rengi mavi Gelibolu nun ve yarımadanın üzerindeki güneşli gökyüzünü ve aydınlık bir geleceğe olan umudu temsil ediyor. Bölgeyi dört bir yandan çeviren Ege, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizinin rengi, tertemiz sularını yansıtan turkuaz. Süngü hücumuna kalkmaya hazırlanan Türk askeri, 1915 te işgale karşı duran ve düşmanı mağlup etmeyi başaran Türk ordusunu temsil ediyor. Türk bayrağı, ordusunun arkasında duran ve destekleyen, güçlü ordu-millet kavramıyla ordusuyla özdeşleşen Türk milletini gösteriyor. Mehmetçik silueti için Conkbayırı ndaki heykelden esinlenilmiştir. Altındaki kayalar ve dalgalarla deniz feneri, kasabanın tarihi ve kimliğiyle özdeşleşmiş olan Gelibolu feneridir. Aynı zamanda, Gelibolu Derneği nin temel hedeflerinden birini temsil eder: genç nesilleri eğitmek, onları aydınlatmak.. Kırmızı gelincik, Gelibolu kasabasının coğrafi mevkiini ve hem Gelibolu halkının barışseverliğini hem de şehitlere saygıyı temsil eder. Yeşil zeytin yaprakları Gelibolu Derneğinin, Gelibolu muharebelerine bugün nasıl baktığını, bu muharebelerin eski düşmanlara olan husumetin beslenmesi için değil, yeni dostlarla, barışçı ilişkilere dayalı kalıcı bir barışın tesisi için çaba gösteren herkesle işbirliğine hazır olunduğunu gösterir. Bütün dünyanın tanıdığı İngilizce Gallipoli ismi, Gelibolu Derneği nin, ortak anma ve eğitim yönünde, dostluğun gerçek anlamına dayalı uluslararası işbirliği arayışını anlatır. Amblem, üç-kişilik bir ekip tarafından Cihangir Ekinci, Utku İnan ve Fatih Alper bir hediye olarak hazırlandı ve çalışmanın genel koordinasyonunu Haldun Solmaztürk yaptı. E. Tuğg. Haldun Solmaztürk GELiBOLU DERNEGi ADOPTED A NEW EMBLEM The dominant colour of the Gelibolu Dernegi emblem is blue, representing clear, sunny skies over Gelibolu town and the Gelibolu peninsula and hope for a bright future. The colour of the Aegean Sea, Dardanelles and the Marmara Sea surrounding the area is turquoise, bespeaking their crystal clear waters. The Turkish soldier ready to charge with its bayonet fixed symbolizes the Turkish army which stood against invasion in 1915 and succeeded in defeating it. The Turkish flag is the Turkish nation standing behind its army, supporting it and becoming associated with its army by the deeply-felt notion of nation in arms. The Mehmetcik silhouette has been inspired by the statue at Conkbayiri. The light house, with rocks and waves below, is the Gelibolu light-house associated with the town s history and identity. It also represents one of the key aims of Gelibolu Dernegi: educating younger generations enlightening them. The poppy itself represents the geographical location of the Gelibolu town and symbolizes both peace-loving character of the Gelibolu people and also respect for fallensoldiers. Green olive leaves display the perception of the Gallipoli campaign today, by Gelibolu Dernegi, not as a series of battles as a basis for feeding animosity against former enemies but for rather seeking cooperation with new friends for establishing lasting peace based on a search for peaceful relations with all. The universally known name of Gallipoli in English carries the message for international cooperation sought by the Gelibolu Dernegi based on a true meaning of friendship towards common remembrance and education. The logo was produced by a three-men designer team Cihangir Ekinci, Utku Inan and Fatih Alper as a gift, and overall coordination was carried out by Haldun Solmaztürk. 21

22 ŞİİR İÇ LİMANDA BİR TEKNE Beni özlersen, demiştim. Ararsan. Tekneye bak Bakmadın. Uzadıkça uzadı, belli ki yollar gözünde, Yolum. Halbuki başını çevirsen oradaydım. İç limanda. Bakmadın. Gelir de bulamazsan diye. Tekneden. Yıllar var dışarı adımımı atmadım. Sen. Attın. Tekneli resmi duvara astım. İçinde ben. Dışında hayallerim. Bir de, gelmeyen sen, Tekne İç limanda, Kalakaldık Sabahlara kadar, bana bakıp bakıp ağladık resimde Ben.. ve öteki sen Tekne limanda, liman en içimde Resmi astım tekneye Ömrümü astım Kendimi astım Tam ağlarken. Gelmedin. Görmedin. Bir tek gören, Öteki sen Celalettin KALKAN 22

23 GENÇ KALEMLERİMİZ Amerika da yapılan bir araştırmada Sizi en çok ne mutlu eder? sorusuna deneklerin çoğunun Başarı yanıtını verdiği görülmüş. Bu soruyu Türkiye de iş hayatının güzide beyaz yakalılarına sorsak Başarı yanıtını verirken Kısmetse / Hayırlısı / İnş cnm ya! da diyeceklerine eminim! Donanımlı bir çalışan mısınız? Bilin ki, amiriniz özgüven yoksunu bir insansa sizi sindirmeye çalışacaktır. Bu davranışının sebeplerinden biri koltuk sevdası dır. Ya günün birinde, bu lanet olası donanımlı eleman benim koltuğuma talip olmak isterse diye içi içini yerken, size hak ettiğiniz değeri vermesi bir yana dursun, insan gibi davranmasını beklediğiniz hergün ayrı bir hayal kırıklığı yaşarsınız. Bu haksızlığa yandığınız yetmiyormuş gibi, içinizden sürekli Ben bunun için mi okudum bu kadar? sorularını yanıtsız bırakmanın getirdiği belirsizlik duygusu sizi yiyip bitirir. Sizinle aynı unvana sahip olanlarla aranızda çifte standart uygulanmasına akıl sır erdirmeye çalışmanız halinde ise kalan son beyin hücreleriniz de tükenecektir. Oysa iyi bir yönetici, vasıflı vasıfsız tüm elemanlarının bir şirketi kâra geçirmek için orada bulunduğunu; her elemanının kapasitesine, ilgisine ve yeteneğine göre görev vererek hem kendisinin hem de çalışanının iş yükünü azaltacağını, bu sayede işlerinin çok daha verimli sonuçlanacağını bilir. Bu yapılanlar bir yerde birlik ruhu oluşturmak ve imece usulü çalışmak anlamına gelir. Koltuk Sevdası Geçenlerde internette lider ve müdür arasındaki farkları sıralayan bir yazı okumuştum. Maddelerden biri Müdür hep ben der, lider biz der. idi. Bir lider, o koltuğun şirket var oldukça orada bulunacağının ve şirketin de tüm çalışanların katkısıyla var olacağının farkındadır. Bu bilinçte olunmadığı sürece, Türkiye de kurumsal başarının bireysel başarıdan geçtiğini izah etmek gerçekten zor Toplumda önce insana değer vermek kavramı oluşmalı ki, bağlantılı tüm kavramlara geçiş mümkün olabilsin. Aynı şekilde, bireyin toplum kavramını kendi değerleri arasına eklemesi gerekir. Türkiye de zaten kabul görememiş olan İnsan Kaynakları birimine yaptığınız Artık bu eziyeti biri görse! sitemleri de boşa gider. İsmen sizin bir kaynak olduğunuzu belirtir; ama sonuca baktığınızda gördüğünüz değerle doğal bir kaynağa verilen değer arasında uçurum vardır. Bu psikolojik terörün sona ermesi için çoğu kurumun önünde kat etmesi gereken daha çok uzun bir yol var; ama toplumsal bilincin gelişen nesille daha hızlı oluşacağına inanıyorum. Türkiye, tüm dünyada yapılan araştırma ve geliştirmelerin sadece teknolojide değil yönetim sistemlerinde de yapılabildiğini anlamış bir ülke olacak. Bizler de, oturulan koltuğun ve/veya sahip olunan unvanın bir araç, elde edilen sonucun ise bir amaç olduğunu anladığımız günlere Hoş geldin! diyeceğimiz an için mücadele etmeye devam edeceğiz. Begüm DİNDAR KUTLU sarozunkizi@gmail.com 23

24 FOTORAĞRAFÇILIK 24

25 FOTORAĞRAFÇILIK 25

26 DERNEKTEN GELİBOLU DERNEĞİ BBC RADYO/TV İLE İŞBİRLİĞİNE GİDİYOR... Gelibolu Derneği, Çanakkale muharebelerinin 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde yapımını planladığı Uluslararası Gelibolu Belgeseli için İngiliz Yayın Kuruluşu BBC ile işbirliğine gidiyor. Bilindiği gibi Dernek, deneyimli yönetmen Sian Kevill in yapım yönetmenliğini üstlendiği bu filmle ilgili senaryo ve ön çalışmalarını geçen yıl tamamlamıştı. Yapım ekibi iki kez Türkiye ye gelerek Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ni, Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar ve diğer yerel yöneticileri, özel müzeleri ziyaret etmişler, halkla konuşmuşlar, muharebe meydanlarında ön çekimler de yapmışlardı. Sian Kevill, BBC de 24 yıl gibi uzun bir süre çalıştı. En son 2010 yılında ayrılmadan önce BBC nin uluslararası yayın yapan, 200 den fazla ülkede izlenebilen ve yüzmilyonlarca izleyicisi olan World News programının direktörüydü. Gelibolu Derneği, Gelibolu Belgeselini Sian Kevill in MAKE World Media yapım şirketiyle yapacak. Filmin 2015 yılı başında yayına hazır olması arzu ediliyor. Başlangıçta 1 saatlik bir belgesel olarak düşünülen film, kaynak temininin gecikmesi ve zamanın da azalması nedeniyle yarım saate düşürüldü ve bütçesi de küçültüldü. Şimdi başta Çanakkale Valiliği olmak üzere, ilgili kurumların destek kararları bekleniyor. Türk milli makamlarının kararlarındaki gecikme, bu projeye ve benzeri başka projelere ilgi gösteren yabancı ülkelerin ve özel kurumların da tered- dütlü ve mesafeli durmalarına yol açıyor. Geçtiğimiz günlerde bu anlamda önemli bir gelişme oldu. BBC internet sitesinin Birinci Dünya Savaşı editörü olan Tim Plyming, Uluslararası Gelibolu Belgeseli ni 1. Dünya Savaşı web sitesinde, ayrıca BBC nin konuya ilişkin yayın yapan radyo ve televizyon programlarında gösterme kararı aldıklarını açıkladı. Böylece Gelibolu Belgeseli, çok büyük bir izleyici kitlesine ulaşma imkanı bulacak. Her türlü hazırlığı yapılmış, hem Türkiye nin, hem de Gelibolu nun tanıtılmasına büyük katkısı olacak bu sıradışı projeye yetkili makamların bir an önce hakettiği desteği vermelerini bekliyoruz. Sian kevill İlk tanklar (BBC World War At Home) 1nci Dünya Savaşının ilk uçakları (BBC World War 1 At Home) 26

27 EĞİTİMCİDEN Dün, Dünde Kaldı; Bugün, Yarını Düşünme ve Oluşturma Zamanı Bir yerel seçimi daha geride gibi saçma ve yersiz soruların kafaları karıştırmasına izin vermeden ve bıraktık; dün yaşananlar, her ne yaşandı ise dün de bütünüyle hoşgörüyle açık olunmalı her paylaşıma. kaldı. Bugün, yarını düşünme ve oluşturma için akıllı olma, akıllı Alanlarında yeterlilik sahibi, ilgili alanlarda deneyim sahibi ve işin adımlar atma zamanı. Önde gelen üç büyük siyasi uzmanı olan kişilerden, yine hiçbir partinin, birbirinden kıymetli üç komplekse düşmeden faydalanmanın yolları aranmalı. güzel insanı, üç güzel temsilcisi, Gelibolu muzu daha iyi bir noktaya taşıma adına zor bir yarış niyeti başka gibi kısır ve sonu- Şunun bu hesabı var, bunun verdi. Zaman zaman eleştirilerin cunda hiçbir yere vardırmayacak ölçüsü de kaçmış olabilir, küçük anlamsız çıkarım ve varsayımlarla incinmeler, incitilmeler de yaşanmış olunabilir. Dedik ya bu bir hareket etmeden; tamamen Gelibolu muzun aydınlık yarınlarını yarıştı ve bitti. Yalçın BAĞATIR oluşturmak için adımlar atılmasının Her ne yaşandı ise mazide çok daha yararlı olacağı düşüncesindeyim, haddim olmayarak. Gelibolu muz, sıradan yerini bulmalı ve bugünlere asla taşınmamalı. Tabii eğer amaç, Gelibolu, Gelibolu ya hizmet ise bir yerleşim yeri değildir, olmamalıdır. Tarihten gelen Aday adayları da dahil olmak üzere, herkesin gayesi ortak idi: Daha çağdaş, daha yaşanılabilir, her misyonu, sahip olduğu mistik değerleri ve coğrafi pozisyonu ile her şekilde öne çıkarılmalı, hak ettiği yönü ile daha temiz bir Gelibolu. zirvede yerini bir an önce almalıdır. Bundan kuşkusu olan var mı? Herkes üzerine düşeni fazlası ile yapmalı, yerel Olmamalı, diye düşünüyorum. Adaylar projeleri, yönetim bu konuda her fikre açık olmalıdır. Unutulmamalıdır ki; Mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez vaatleri ile görücüye çıktılar. Ülke genelinde yaşananların da etkisi oldu kuşkusuz yapılan seçimde sanan kişilerin kabirleri ile doludur. Mimari tarihimizin en büyük ismi Mimar Sinan ın Selimiye Camii ama adayların projeleri, ön plandaydı. Seçimin galibine şimdilerde büyük bir görev inşaatı sırasında yaşadığı bir olay akıllardan hiç ama düşmekte. Var ise kırgınlıkları hiç çıkarılmamalıdır. ortadan kaldırmak, herkesi kucaklamak birinci görevi olmalı, Koca Sinan ın yanına bir seçilmiş başkanın. gün bir küçük çocuk yaklaşır. Kendisine oy veren ya da Bir minareyi işaret ederek; Şu vermeyen ayrımı yapmadan, minare eğik olmuş der. Büyük kendisine yakışır şekilde, her usta etrafındakilerden birkaç zamanki gülümseyen yüzüyle kişiye, çocuğun gösterdiği minareye bir ip bağlanması ister. ve asla hiçbir şekilde kibire kapılmadan, etrafında her zaman Ardından da bağlanan ipi, üç olacak olan bazı tiplerin deyim beş kişiye çektirir ve çocuğa yerinde ise gazına gelmeden, dönerek sorar: Nasıl şimdi Acaba bunun nasıl bir amacı düzeldi mi? Tarihin gördüğü var diye düşünmeden ve bütünüyle hoşgörü çizgisi içeri- ikna edilmesine ihtiyacı mı var- bu büyük mimarın bir çocuğun sinde hareket etmelidir. dır? Başkanın bu ilçemizdeki Önemli olan, hiç kimsenin ikinci dönemidir. İlk dönem için yapılamayan bazı kafasında soru işareti bırakmadan, olabildiğince fazla kişinin ortak görüşü ile, yine şeylerin bu ikinci dönem için bir açıklaması, bir savunusu olamaz. Zaman, icraat zamanıdır, iş üretme olabildiğince fazla kişinin katılımı ve desteği ile güzelliklere daha da güzellik katabilmektir. Bu şekilde zamanıdır. Gelibolu, bir an önce olması gerektiği noktaya her açıdan ulaştırılmalıdır. atılacak adımlar ve bu adımlar sayesinde elde edilecek kazanımlar kuşkusuz çok daha anlamlı olacaktır. Amaç, sadece bu olacaksa, hedefe ulaşmak da kolay olacaktır. Üretilecek projelerde taraf olan herkesin desteğini, fikrini almanın işi kolaylaştıracağı bağışlanmam temennisi ile Haddimi aşıp, boyumdan büyük laflar ettim ise, düşüncesindeyim, naçizane. Ardında hiçbir art niyet Yarınların inşasında ve güzelliklerin ortaya çıkarılmasında hep birlikte yürümek aramadan, Acaba, bu işten nasıl bir çıkarı olabilir? umuduyla. 27

28 RÜZGARIN GETİRDİKLERİ 18 MAYIS 2014 Gelibolu da tanyeri ağarırken; Öyle masum ve öyle tatlıdır ki SA- BAH GÜNEŞİNİN habercisi tanyerinin ağarması; Bir renk cümbüşüdür. Her dakika değişen Güneş ışıklarının tanyerinde parıldaması. Ben sabahları erken kalkarım. Gelibolu daki evimizin konumu, Sabah Güneşini Marmara Adası üzerinden ve deniz içersinden doğarken, akşam güneşini de Tayfur Köyü tepelerinden batarken görmemize vesile oluyor. Evimizin bu temaşaya müsait olması, beni güzel duygular sarmalına götürdüğü gibi doyumsuz bir heyecana itiyor. Emin ERDOĞAN Mayıs ayında Gelibolu daydım. Şu Su ve İnşaat Mühendisi sıralar tatlı bir bahar esintisi ortalığı Çanakkale ile Gelibolu Yardım kaplıyor. ve Dayanışma Derneği Kurucusu Yakmayan ama insanın içini ısıtan Çanakkale Derneği Onursal Başkanı Güneş ışıkları Boğazın girişinde deli deli akan kıpırdaşan suları üzerinde birbirleriyle adeta kovalamaca oynuyorlar Bu güzel havalarda Gelibolu yu Gelibolu yapan şeyler de bu tabloda yerini alıyor. Deniz üzerinde uçuşup suya dalan martılar ve Yunuslar, birbirlerinin içine akmak istercesine sarmaş dolaş deniz kenarında yürüyen genç aşıklar ile Bana ne yazdan bahardan/ Bana ne boradan kardan/aşağıdan yukarıdan / Yolun sonu görünüyor türküsü dizelerinde yerini bulanlar. Sabahları Güneşin doğuşunu yakalamağa bayılıyorum. Yakalama saatindeki duyguyu, güneşin o müthiş uyanışını kaçıran insanlar adına nasıl dertlenirim anlatamam. Çok hoşuma gider, erkenden yollarda, sahilde deniz kenarında olmak, hava sıcak, soğuk veya sakin, rüzgârlı her nasıl ise öyle içime çekmek. Herkes kalksın, görsün istiyorum Gelibolu nun bu güzelliğini. Derin derin nefes alsın. Her nefes alışlarını da Gelibolu yu görmeyenler, gelmeyenler adına yapsınlar. Ben anlamıyorum, Gelibolu lu olup da Yazları Gelibolu da yaşamamayı. Hem kendinize hemde esnafa faydalı oluyorsunuz Gelibolu ya gelince. Gelibolu esnafına az da olsa katma değer yaratıyorsunuz gezerken, yüzerken. Diğer yerlere bıraktığınız nemalar ile Gelibolu ya az da olsa katkı sağlıyorsunuz. Güne erken başlamak, bize yapmamız gereken her şeyi hızlıca yapıp günü erkenden yaşayabilme ve hayattan zaman kazanma fikrini getirir. Hayal kurma, plan yapma, günün ne getireceği muhasebesi duygusunu bizde oluşturur. Bir Arap atasözü şöyle der. GEÇMİŞ BİR RÜYA, GELECEK İSE BİR DİLEKTİR. Erken Kalkma ile geleceğinize dilekler tutarsınız. İşte bu dileklerin tutulma zamanı, Hayal zamanı ve hüzünlenme maziye dalma zamanıdır. Erken saatler. Hava bu saatlerde daha puslu desem değil, dumanlı desem değil kıvamındadır. Sanki havada asılı kalmış nemli kum taneciklerinin arkasından, önce mavimtırak, sonra sarımtırak ve sonra kızılımsı bir renk, bir film müziğinin nağmeleri gibi doğar, SABAH GÜNEŞİ GELİBOLU da. Böyle seyirlerde, Bolca düşünüp, hayaller kuruyor, mazi ile hesaplaşıp geleceğime dilekler sıralıyorum. Durup dururken efkârlanıp, durup dururken sinirleniyorum VE Nasılda büyüdüm ben, nasıl bugünlere geldim diyorum. Hayatımı güzel geçirip inanılmaz güçlü bir hisle, yürekten inanarak bugünüme hamd ve şükürler ediyorum. Şansıma şükrediyorum. Ben ve arkadaşlarımın veya Gelibolu nun çokluk halkı gibi Küçük burjuva ailesinin çocukları olarak okuyup, meslek sahibi olmamıza, şükrediyorum. Şükür çok büyük bir derdimiz yok. Ama; Gelibolu yu kendimize az da olsa dert etmişiz. Çünkü ruhumuz yeni bir şeyler yapmak dilek ve isteği ile dolu. Bizler halkın içinde bulunduğu şeyleri kendimize dert ediyoruz. Biz Gelibolu lu Ankara da bulunanlar, 28

29 RÜZGARIN GETİRDİKLERİ önce biz konuşmadan Halkın konuşmalarını dinlemek gerektiğine inanıyoruz. Gelibolu da insanlar çok farklı değil. Başörtülü kızla mini etekli kız arasında gösterildiği gibi uçurumlar yok. Gördüm ki; Hemen hepsi (bu Mayıs ayı tatilimde daha iyi gördüm) bir yuva kurmak için çabalıyorlar. Her ikisi de çocuklarını iyi bir okulda okutarak, biri belki Avrupa ya, biri belki Umreye göndermek istiyor. Ama aynı şeyi yapıyorlar. İkiside oturup aynı müziği dinleyebiliyor, aynı filmi seyrediyorlar. Bunlar Gelibolu nun ortak paydaları. Hepimizin bu ortak paydaya saygı göstermemizin şart olduğuna da inanıyorum. Bu inanışları perçinleyen girişimleri Gençlerin Kurduğu DEĞİŞİM DERNEĞİNDE gördüm. Küçük bir dernek evinde her türlü genç her türlü kültürel eğitimi yapabiliyor. İleriki sayılarımızda dernek hakkında yazacağım. Çünkü Dernek Kurmak idare etmek ve yaşatmak zordur. Dernekler verici insanların, hiçbir menfaat gözetmeden bir çıkara hizmet etmeden iş yapan kişilerin yeridir. Çünkü muhatabı halktır. Bizler bu anlayışla, halkı eleştirmiyoruz. Bulgura nohuda kömüre koştu diye eleştirmiyoruz. Onu anlamağa çalışıyoruz. Eğer bir avuç zengin yaratıp, her olanağı onların önüne sererseniz, halkın sorunlarıyla temsili olarak bile ilgilenmezseniz, denetimin gevşek olduğu belediyeler devletin yerini doldurursa.. Gelibolulu Deprem Gerçeğini Unutma-Tedbirini Al Örneğin sağlık sorununu bir türlü çözemediyseniz, halk yapabileceği tek şeyi yapar VE ALLAHA sığınır. Allaha sığınmak için de bulduğu en kestirme yol olan cemaatlere gider. İslami organizasyonlara sığınır Hele orada birey olmanın keyfini yaşarsa Sağlıktan barınmaya, ısınmadan yemeğe bir yığın sorunu oralarda çözüme kavuşturursa Onu kimse yoldan çeviremez Bu dünyanın her tarafında böyle olur. Bu sabah Ve yine deniz kenarına gittim. Güneş ışınlarının denize vurduğu sıralarda İki Bayat ekmek aldım. Denize Bayat ekmek atmak için. Denize ekmekleri parçalayarak attım. Sonra hiçbir şeye şikâyet etmeyen Kefallerin ekmeğe üşüşmelerini bekledim. Geldiler. Denizin benzersiz gülümseyişi ile balıkların nasıl yaşam savaşı verdiklerini görerek güneşi denizi ve balıkları seyrettim. Ve çok güzel susarak, Kulağımdaki çınlamayı dinledim. O çınlamalar bana; Sen sen ol; Yaşamak için kalbi davul gibi çalmayanlardan uzak dur. Çünkü onlar şikâyet kutusunun başında durular. İnsan buldular mı başlarlar dedikoduya, ispiyona, Onu buna, bunu ona çekiştirmeye. Sen sen ol; GÖZLERİNDE IŞILTILARLA GELEÇEĞE BAKANLAR- DAN OL. Gelibolu yu çok seviyorum. Saygılarımla 29

30 GELİBOLU VE TARİH Gelibolu kahırhanesi (!) yer olmuş. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında, Ege K üçücük yerleşim alanına ve az bir nüfusa sahip olmakla birlikte belki de hakkında en çok yazı yazılan ilçelerimizden biridir Gelibolu Ege den esen sert rüzgârlara karşı Gelibolu insanının yüreği gemicilerin şefkat barınağı olmuş; geçmişte zengin gül, meyve ve sebze bahçelerine sahip olsa da deniz ürünlerinin çeşitliliğiyle ünlenmiştir bu şirin yöre inci yüzyıl boyunca büyük bir askeri tesis olarak hizmet sunan baruthane, halkın istihdam edilmesine ve Gelibolu da ticari hareketliliğin artmasına neden olduğu gibi, liman işlerinde yoğunluğu ve ilçe ekonomisinde zenginliği öne çıkarmıştır. Ee, tabii bu kadar meyvesi olunca taşlayanı, haşlayanı çok olmuş Gelibolu nun; nazara gelmiş Gelibolu... Bu yazıda ilçenin zenginlik kaynağı Baruthane ürünlerinin nakliyatını yapan sandalcıları, sandalcıların rotalarını ve deniz fenerlerini göreceğiz. Gelibolu, önce Çanakkale nin arka bahçesi olmuş. Kale-i Sultaniye deki topları hareket ettirmek için Lapseki kazasına tabi Güreci köyünde yaptırılırmış tomruk ve kösküler (küskü). Bu tomrukların nakliye bedeli, Gelibolu Gümrüğü Mukataası malından verilirmiş. 1 Nakliyat denizden yapılıyormuş ama kıyı ve seyir emniyeti için inşa edilen deniz fenerlerinin bazen ihmal, bazen umursamazlık ve bazen de zamansız ortaya çıkan arızalar nedeniyle işlevlerini yerine getirememesi kazaların ortaya çıkmasına sebep Evlerde dokuma yapılan basit tezgâhlar oluyormuş. Gelibolu nun Cenkkaya denilen yerinde geceleyin deniz fenerini yakmayan fenerci tebdil edilmiş (değiştirilmiş). 2 Lapseki de Bayramderesi, Gelibolu da Namazgah, Çetinkaya ve liman ağzında bulunan fener bekçilerine yeni tahsisatlar bağlanarak fenercilik cazip hale getirilmek istenmiş. 3 Gelibolu nun Baruthanesi ise sadece barut üreten bir tesis olmayıp her başı sıkışanın gözünü diktiği bir Adalarında ve Balkanlarda bulunan kalelere ait topların barut ihtiyacını karşılamış; marangozluk işleri, kepçecilik, kovacılık, dokumacılık gibi kârhanelerin (atölyelerin) artmasını sağlamış. Barut çalmak ve kaçak şekilde satmak hastalık haline gelmiş bir ara Gelibolu da. Barutun konacağı, karılacağı ve nakledileceği araç ve yardımcı malzemeler arasında sayılan 85 adet ağaç çanak ve 27 adet karaağaç tekne ve su kovası yaptırıldığına ve bedellerinin tamamen ödendiğine dair yazılar bu çalışmaları teyit etmektedir. 4 Gün olmuş şiddetli yağmurlar yağmış, baruthanenin birçok duvarı ve Gılmanan-ı Acemiyan Kışlalarının bazı yerleri yıkılmış. Tamir için alelhesap üç bin kuruş gönderilmiş; ancak işin bitiminde kontrol edilmek üzere harcama defterlerinin İstanbul a gönderilmesi istenmiş. 5 Sefer zamanlarında ise kalyonlar için levendan (deniz askerleri) deposu olarak görülen Gelibolu da deniz askeri temin etmek üzere; Berren ve bahren sefer vukuu mukarrer (karadan Evlerde dokuma yapılan basit tezgâhlar ve denizden yapılması Kararlaştırılan bir sefer) olmasına binaen Akdeniz ve Karadeniz e çıkarılacak külliyetli miktardaki İnce Donanma gemileri için üç beş gün zarfında Bandırma dan 500 ve Gelibolu dan 200 kalyoncu levendanı tedarik 30

31 GELİBOLU VE TARİH edilerek tersaneye gönderilmesi! 6 şeklinde emirler yazılmış. Sefer zamanlarında yerinden oynatılan Gelibolu insanı, Osmanlı bürokrasisinin tayin gördüğü dönemlerde eşya yükleme ve taşıma işlerinde çalışarak harçlık kazanmıştır. Mora muhassıllığı ve muhafızlığına tayin olunan eski Sivas Valisi Osman Paşa nın Mora ya gitmesi için maiyetine Gümülcine taraflarından 200 beygir tahsis edilmiş. Bunların 140 tanesini vekili yanına almış. Geriye kalan 60 beygir de Paşa nın Gelibolu da bulunan eşyalarının Mora ya taşınması için kullanılmış. 7 Dardanel in kuytu koyları gemilere barınak olma imkânı sağladıkça kıyılara fener konması için yeni girişimler başlatılmış. Aslında babadan oğula geçen bir meslekmiş fenercilik. 8 Lapseki nin Bayram Deresi mevkiinde bir deniz feneri inşa ettiren Gelibolulu Şeyh Mehmed Efendi, birkaç yıl sonra görev yapamaz hale gelen fenerin tamirini de yaptırmış. Gece yanması gereken fanusa bir yakıcı tayin edilerek zeytinyağı bahası Gelibolu Gümrüğü nce karşılanmış. 9 Gelibolu da Çinkaya denen yerdeki fener Gelibolu Ayanı Kalyoncuzade Gemilerde kullanılan meşin su kovası Gemilerde kullanılan meşin su kovası Mustafa tarafından tamir ettirilmiş. 10 Gelibolu, zenginliğin ve ticaretin odağı oldukça haksız kazanç peşinde koşmak isteyen dağlı eşkıya, kem gözlerini bu şirin limana çevirmiş. Özellikle 1793 yılında Gelibolu ya musallat olan Malkara, İlbasan ve Keşan taraflarındaki dağlı eşkıyanın def i ve izalesi (püskürtülmesi ve yok edilmesi) için Biga Mütesellimi Sarımzade ye, yanına bin asker alması ve Gelibolu yakasına geçmesi emri verilmiş. Bolayır- Gelibolu Berzahı nın dar olması kaçış imkânı sağlamadığından Gelibolu ya saldırmaya cesaret edemeyen eşkıya, 1799 dan itibaren daha geniş kaçış alanlarına sahip Tekirdağ bölgesini tercih eder olmuş. İnecik ve Işıklar köylerine tahassun ederek (sığınarak) halkın emniyet ve rahatını ihlâl eden eşkıyanın takip ve tenkili (izlenmesi ve tepelenmesi) için 11 Evreşe ve Şehirköy ayanlarının harp ve darb erbabı (eli silah tutanlar) ile Uçmakdere ve Semtlü köylerine gitmeleri konusunda Gelibolu kadısı bir ilam göndermek zorunda kalmış Olaylara karşı Gelibolu askerle takviye edilmiş ama kahır hiç bitmemiş. Dağlı eşkıyasına mukabele için Anadolu dan getirtilip konuşlandırılacak birliklerin ve mühimmatının yer sorunu ortaya çıkıyormuş. Gelibolu-Bolayır arası Gelibolu ahalisinin hâsılsız (faydasız) ve birtakım balıkçı kayıkçı makulesi (takımı) fukaradan ibaret olduğu, gelecek birlikler için erzakı bu halkın karşılayamayacağı ve bir nüzül emini (konakçı görevlisi) gönderilmesi istenmiş. 13 Kahır bu kadar mı olur? Kışın şiddetinden, karın çokluğundan ve yağmurdan ekser mahsûlatın (çok miktarda ürün) hasara uğradığını söyleyen halk, nısf vergilerin tehirini (vergilerin yarısının ertelenmesi) ve tohumluk olarak zahire tevzi ini (tohumluk buğday dağıtılması) talep etmiş yılında İstanbul daki 141 hanelik Dağıstan muhaciri Gelibolu sancağının Dukakin Çiftliği ne gönderilmiş ve burada iskâna tabi tutulmuşlar. 15 Nüfus arttıkça geçim sıkıntısı insanları kural tanımamaya itmiş. Gelibolu dağlarında kontrolsüz ve kaçak ağaç kesimleri başlamış te yaşanan kuraklığın 17 sonunda gelen yağmurla evlerin cam ve kiremitleri hasar görmüş te sel ve yağmur nedeniyle hasara uğrayan Edirne-Dedeağaç demiryolu onarım sırasında Gelibolu ya tahvili ve Anadolu-Aydın hattına bağlanması düşünülmüş. 19 Eee, şirin köşe Gelibolu! Bu kadar nimet ve güzelliğe sahip olursan bunun külfetine de katlanacaksın tabii. Kim dedi sana bu kadar güzel ol diye? Kaynaklar 1. BOA 16/Ca/1096 Hicri, Dosya: 838, Gömlek: BOA 20/Z/1127 Hicri, Dosya: 45, Gömlek: BOA 29/R/1136 Hicri, Dosya: 86, Gömlek: BOA 27/Z/1143 Hicri, Dosya: 626, Gömlek: BOA 02/R/1176 Hicri, Dosya: 681, Gömlek: BOA 08/Ra/1184 Hicri, Dosya: 167, Gömlek: BOA 15/M/1185 Hicri, Dosya: 159, Gömlek: BOA 19/N/1143 Hicri, Dosya: 14, Gömlek: BOA 07/Ca/1188 Hicri, Dosya: 258, Gömlek: BOA 11/S/1195 Hicri, Dosya: 254, Gömlek: BOA 13/Za/1214 Hicri, Dosya: 70, Gömlek: BOA 23/Za/1214 Hicri, Dosya: 74, Gömlek: BOA 13/C/1221 Hicri, Dosya: 151, Gömlek: BOA 06/Za/1267 Hicri, Dosya: 407, Gömlek: BOA 29/R/1277 Hicri, Dosya: 439, Gömlek:19469/M (Miladi: 14 Kasım 1860) 16. BOA 05/B/1277 Hicri, Dosya: 206, Gömlek: BOA 27/L/1280 Hicri, Dosya: 296, Gömlek: 21 (Miladi: 05 Nisan 1864) 18. BOA 21/Ra/1281 Hicri, Dosya: 682, Gömlek: BOA 03/M/1290 Hicri, Dosya: 449, Gömlek: 14 (Miladi: 03 Mart 1873) 31

32 Gelibolu nun şirin köylerinden: KÖYLERİMİZ KARAİNEBEYLİ KÖYÜ Halkın genellikle Karnebel olarak isimlendirdiği Karainebeyli Köyü, Gelibolu nun 35 km. batısındaki en eski yerli(gacal) köylerindendir. XIV.yy.da Karesi Türkmenlerinin gelip yerleştiği Karnebel Köyü, yarımadanın kuzey batı hattını oluşturan ve Saros Körfezine paralel seyreden vadi şeridinde, Fındıklı, Değirmendüzü ve Tayfur köylerinin uzantısında olup, devamında da Ecabat a bağlı olan Beşyol ve Küçük Anafarta Köyleri vardır. Gelibolu nun en batıdaki köyüdür. 32

33 KÖYLERİMİZ E. Alb. Nihat ENGİN Gelibolu-Eceabat yolun yaklaşık 17 nci km. sindeki Gelibolu Tersanesinin kuzeyinden-yanından köy yoluna girilir ve Cumalı ve Tayfur köyü içinden geçilerek ulaşılır. Yolu asfalt ancak köy içi maalesef stabilizetopraktır. Ece Tepesi nin batı eteğinde geniş bir ovaya nazır olarak konuşlanmış ve yeşillikler arasında bulunan bir köydür. Kuzeyinde Saroz Körfezi, kuzey doğusunda Tayfur Köyü, doğusunda Ilgardere Köyü, güneyinde Kumköy, batısında da Beşyol Köyü bulunmaktadır. Türk lerin Anadolu dan Avrupa ya geçişi sonrasında, Halil Ece Bey in Gelibolu Yarımadası nı işgal etmesiyle Kara Nebi isimli Yörük beyi aile efradıyla Balıkesir(Karesi Beyliği) bölgesinden gelerek bugünkü Halil Ece Bey mezarının olduğu yere ilk yerleşenlerce kurulan ve yaklaşık altı yüz elli yıllık tarihe sahip yerli, yörük-türkmen köyüdür. Karesi Beyliği sülalesi, 11 nci yüzyılda kurulmuş bir Türkmen beyliği olan Danişmendlilere dayanmaktadır. Köye daha sonra Kazak ve Kırım Tatarlarından oluşan Çerkezlerle, 1930 lu yıllarda Balkan muhacırlarından da gelip yerleşenler olmuştur. Köy sonradan şimdiki yerine taşınmıştır. Bölgeye Karesi Beyliğinden aynı dönemde gelen diğer yakın yerli köyler; Büyük ve Küçük Anafarta Köyleri, Beşyol, Kumköy,Yalova, Yolağzı, Ilgardere ve Pazarlı Köyleridir. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi zamanında; Osmanlı Beyliğine ilk katılan Karesi Beyliği nin o zamandaki mevcut deniz gücünden de faydalanan Avrupa Fatihi Gazi Süleyman Paşa nın Komutanı Halil Ece Bey, Avrupa kıtasına ilk adımı Maydos a (Eceabat a) atmış ve bu yöreleri fethetmiştir. Eceabat(Ece Bey tarafından abat edildiğinden), Ece Ovası ve Saroz daki Ece Limanı isimlerini hep Halil Ece Bey den almıştır. Yöre halkına Ece Kavmi de denmektedir.her yıl Mayıs-Haziran döneminde Ece Bey in mezarı bölgesinde(ece Bey Tepesi) halk toplanır, mevlit okunur, pilavlı-ayranlı-tatlılı ikramlarla kutlamalar yapılır ve bu gelenek yıllardır uygulanır. Ece Bey Tepesi doğu yönü dışında her tarafa çok güzel bir manzaraya sahiptir. Bazı efsaneler halk arasında söylenerek bugünlere kadar gelmiştir. Bunlardan biri; Ece Bey in türbesinin yakınında ve köyü gören kayaların üzerinde atının nal izi olduğu, aynı nal izinden bir de km. batıdaki Turşun Köy(Beşyol) KayalıTepe de de var olduğudur. Diğeri ise; Ece Bey Tepesindeki kayalar arasında var olduğu söylenen dilek taşının arasından geçenlerin dileklerinin kabul olduğu, geçemeyenler için ise kayanın sıkıştığı ve dileklerinin kabul olmayacağı kabul edilir. Bir diğer söylenti de; Ece Bey Tepesi ile Kalaycı Dede arasında zaman zaman parlak-nur gibi bir ışık görünmekte olduğudur. Karainebeyli Köyünün eski evleri genellikle taş evler olup, çoğu iki katlıdır. Artık bir kısmı maalesef yıkılmaya yüz tutmuştur. Evlerin yapımında ağaç ve taş ana malzeme olarak kullanılmıştır. Yenilenen evler ise her yerde olduğu gibi demir, tuğla ve beton ana malzemeleriyle(karkas) inşa edilmektedir. Yörük köyü olması dolayısıyla, Anadolu köylerinde yaygın olan köy fırını, köy çeşmesi, köy çamaşırhanesi, köy hamamı gibi ortak tesisler yıllarca kulanılmış ancak bunlardan hamam, cami ve bir kahvehane hala ayaktadır, Köyde XVI.yy.dan kalan mütevazi bir külliyenin 1562 yılında yapılmış çeşmesi, 1572 yılında yapılan hamamı ve 1582 yılında Hacı Murat Efendi tarafından yapılan-yaptırılan ve 1864 de tamir gören yaklaşık 150 kişi kapasiteli bir camisi vardır.cami ve çeşme onarımlarla asıl özelliklerini yitirmiş ancak hamam orijinaldir.hacı Murat Efendi nin türbesi de cami avlusu içindedir. Ayrıca 1899 yılında yapılan, geniş ve ağaçlı bir bahçeye sahip, tavanı ahşap süslemeli ve geleneksel tarihi özellikler taşıyan yaklaşık 50 m2 kapalı alanlı bir kahvehanesi vardır. Giriş kapısı üzerinde mermer üzerine orijinal haliyle Arapça olarak, sol tarafında da Türkçe olarak tercüme edilmiş şekliyle şöyle yazar: MAŞALLAH Bir Vakf inşa eyledim Eceabat ta yoktur benzeri, Kahvecilerin Piri Şehşazeli Tarih:15 Nisan 1315 Köyde öğrenci sayısı az olduğundan diğer köylerde olduğu gibi mevcut okul maalesef kapalıdır. İlköğretim ve lise öğrencileri, taşımalı sistemle Gelibolu daki okullara götürülüp getirilmektedir. 3-4 civarında da üniversitede okuyan öğrenci vardır. Köyün okulu çoğu köylerde olduğu gibi maalesef bakımsız kalmış durumdadır. Köyde eskiden yapılan ve yıllarca kullanılan bir de hamam vardır ki, tarihi özelliği bozulmamış ve suyu bağlandığında hala kullanılacak durumdadır. 33

34 KÖYLERİMİZ Çocukların eğitimi için bazı aileler kasaba ve şehirlere giderken, ekonomik sıkıntılar da gençlerin köyden çıkmalarına sebep olmuş ve bir çoğu iş bulmak için Trakya nın Lüleburgaz, Çorlu ve Çerkezköy bölgelerine gitmişlerdir. Nüfus yıl önce yaklaşık civarındayken şimdi 350 kadardır. Hane sayısı da 150 civarındadır. Köyün toplam arazisi 53 bin dönümdür; bunun 15 bin dönümü ekilir arazi, 600 dönümü köye ait tarla, 400 dönümü mera ve otlak, geriye kalan yaklaşık 37 bin dönümü de orman arazisidir li yıllara kadar Karnebel, zengin ve o zamanın ekonomisi iyi olan köylerinden biriymiş. Karainebeyli Köyü, eskiden değirmenleri ile de meşhur olmuş bir köydür. O zamanlarda köyde iki su değirmeni ile beş yel değirmeni varmış. Yaklaşık 30 yıl öncesine kadar kulanılmakta iken un fabrikası statüsünde değerlendirilerek vergiye tabi tutulduğundan ve teknoloji ürünü biçerdöverler gelince kapatılan bu değirmenler bugün faal olmasa da ciddi manada hasarlarına rağmen hala ayaktadır ve sahip çıkılması gereken köyün önemli kültür değerlerindendir. Eğer onarım görmez ise bu önemli tarihsel değerler maalesef yok olacaktır. Köyün eski muhtarı Eyüp DİNÇER su değirmenlerinden birini yıllarca işleten kişidir. Köyde eskiden hayvancılık çok yaygınmış ancak zamanla insan nüfusu gibi hayvan miktarı da azalmış. Örneğin büyükbaş hayvan miktarı yaklaşık 300 civarında olup çok fazla değişmezken, küçükbaş hayvan miktarı 100 binlerden 4 binlere gerilemiş. Arazi hayvancılığa müsait olduğu için eskiden kış dönemlerinde köye Malkara ve Keşan bölgesinden 3 er-5 er bin davarlarıyla gelenler olurmuş. Süt bol olduğu için yoğurdu, ayranı, yağı, loru ve peyniri de hem bol hem de ünlüymüş. Mandıracılık o zaman daha da yaygınmış ve 3-4 tane mandıra varmış. Şimdi Gelibolu da inşaatlar yapan ve 2013 yılı ortalarına kadar ENGİN Market olarak da faaliyet yürüten ve kaşar peyniri ile meşhurlaşmış Engin Süt Ürünleri tesisi-fabrikası bulunmaktadır(2013 de ara verse de bu veya gelecek yıllarda üretime devam edeceği ifade edilmiştir). Köyde ayrıca yanıç denen soğan ve ışpanak böreği-pidesi ile lorla yapılan gece böreği, ve hammaddesi tuzlanmamış peynir olan peynir helvası yaygın olarak yapılmaktadır. Yaklaşık 50 yıl öncesine kadar kesme taşlar ve arnavut kaldırımları ile döşenmiş sokakları olduğu halde köyün bugün kanalizasyonu ve buna bağlı olarak da parke-asfalt yol gibi kaplamaları maalesef yoktur. Elektriği 1974 de, PTT şubesi 1979 da gelen(artık yok) köyün Sağlık Ocağı olmamış, acil sağlık hizmetleri ebe ile sağlanmıştır. Şimdi ise sağlık hizmeti Gelibolu dan gelen doktor ve hemşirelerle oluşturulan gezici ekiplerle sağlanmaktadır. Köyün önemli zenginliği denebilecek Koyun Limanı ve İncirli Limanı ile buralardaki dalyanlar balikçılık yapanlarca kullanılmaktadır. Yaklaşık 20 hane çiftçiliğe ilaveten balıkçılık yapmaktadır. Tutulan balıklar mesafenin yakınlığı ve tüketim kapasitesinin yüksek olmasından dolayı genellikle Çanakkale ve Ecabat ta satılmaktadır. Gelibolu dan da bazan alıma gelenler olduğu söylenmiştir. 34

35 KÖYLERİMİZ Köyde geçim genellikle tarımla sağlanmaktadır ve tahıl ile sebzecilik yapılmaktadır. Eskiden tahıl yanında pamuk ve susam yaygınken şimdi tahılla beraber ayçiçeği, domates, biber, patlıcan ve kuru fasulye gibi sebzecilik ağırlık kazanmıştır. Meyvecilik azdır, zira pazarlamak zor olmaktadır. Yaklaşık her hanede bir traktör mevcuttur. Bunun dışında 50 civarında kamyonet ve özel araç vardır. Eskiden köyde bağcılık ve zeytincilik de yaygınmış. Pekmez ve şarap yapılan 5 adet şaraphane, susam(şırlan) yağı çıkartılan 4-5 adet yağhane, 1 marangoz atölyesi, 1 motor tamir atölyesi, 1 yem ve un ticarethanesi, 1 pamuk ve tahıl işletme atölyesi,1 dondurma salonu, 3 bakkal, 5 kahvehane ve bir de düğün salonu varmış. Şimdi ise ihtiyaçları karşılayacak; 3 Bakkal, 3 kahvehane ile çiftçilik yapan köylülerin pulluk, tırmık vb.işlerini yapan 1 demirci atölyesi mevcuttur. Ayrıca Su Ürünleri ve Tarımsal Kalkınma Koop olmak üzere 2 adet Kooperatif vardır ve faaliyetlerini sürdürmektedirler. Tarımsal Kalkınma Koop.Bşk. lığı yapan Hakkı VAROL da benim çok sevdiğim eski askerimdir. Köy, Çanakkale savaşlarında hem intikal ve ikmal yolu olarak hem de lojistik üs olarak kullanılmıştır. Köyün batısında kalan düzlük arazi, özellikle Balkan savaşından Çanakkale cephesine gelen askerlerin geçici olarak konakladığı yerdir. Savaş boyunca burada; ekmek fırınları ekmek üretmişler, savaş bölgesine intikal eden kıt alar(askerler) burada mola vermişler, konaklamışlar, çeşmelerinden su ikmali yapmışlar, silah-teçhizat ve malzeme bakım ve onarımları ile şehadete ermenin son hazırlıklarını yapmışlardır. Dergimizin 1 nci sayısında yer verilmiş olan ve1925 te Karainebeyli Köyü nde doğup, 2010 yılında kalp yetmezliğinden İstanbul da vefat eden Türkiye çapında meşhur olmuş şair Arif DAMAR ile Karainebeyli köyünde doğup büyüyen ve TC Merkez bankasında çalışan, 1959 yılında da Almanya ya giderek burada çalışmalarını sürdüren bayan Müşerref AKARÇAY bu köyün en önemli şahsiyetlerindendir. Ayrıca1961 yılında Türk işçilerinin Avrupa ya gönderilmesine ilişkin protokolün imzalanmasına öncülük eden Dr.Selahattin SÖZERİ, tahsil hayatına bu köyde başlayan bir kişidir. Bugün Gelibolu da yaşayan ve bilinen Karainebeyli lerden; yakın zamanda vefat eden Mehmet ENGİN i ve İnşaat firması sahibi oğlu Temel ile torunu inşaat mühendisi Barış ı, emlakçılık yapan ve altın takıları seven Hafız ÖZTÜRK ve kardeşi Aygaz bayii sahibi Hüseyin ÖZTÜRK ü, tüccar Hasan DİLMAÇ ı, dede bakkal olarak isim yapmış Hasan ÖNDER i, esnaf Ali-Ahmet TARIMAN ı, sanayide zirai aletler satan Necat ve Necati TARIMAN Kardeşleri, kasaplardan Basri Akar (Akar Kasap) ve Osman GÜLEN(Gülen Kasap) ile Hüseyin AKAR(Meydan Kasap) ve eniştem-bacanağım E.Asb.Süleyman SEZGİN ile balık malzemeleri satan kardeşi Turgay SEZGİN i sayabiliriz. Bölgede ormanın bol olması nedeniyle özellikle tarlalara zarar verdiği için domuz avcılığı yapılmakta, ayrıca mevsimsel olarak tavşan, üveyik, bıldırcın da avlanabilmektedir. 35

36 KÖYLERİMİZ Köy insanları çalışkan, misafirperver, candan, yumuşak mizaçlı ve kavgası-gürültüsü olmayan kişiler olup, çoğu birbiriyle akrabadırlar. Köyün eski sakinleri Balıkesir yöresinden geldiği için EGE kültürünü yaşamaktadırlar. Düğünler eskiden yakın zamana kadar çarşamba günü başlayıp pazar günü bitecek şekilde davullu-zurnalı yapılmaktaydı. Bayanlar; düğünlerin birinci gününde kat urba denen şalvar, ikinci günü kareli atlas üç etekli, üçüncü gün demiryolu üç etekli, dördüncü gün bindallı, son gün de serbest tarzda olmak üzere her gün-akşam değişik elbiseler giymekteydiler. Erkekler de ahretlik gezme, düğün traşı, kuru getirme gibi adetlerle eski gelenekleri yaşamaktaydılar. Halen köyde yapılan düğünler; biri kına gecesi olmak üzere iki gün sürse de bu tarz giyimler devam etmekte ve eski yerli-yörük kültürü yaşanmaktadır. Oyunlarında hem bayanlar hem erkekler diğer oyunların yanında harmandalı vb. zeybek oyunları oynamaktadırlar. Bu düğünler yukarıda bahsedilen yerli komşu köylerde de halen yaşanmaktadır. Genç kızların okuduğu bazı maniler şöyledir: -Karainebeyli minaresi,yanıyor idaresi, Oğlu beni seviyor, ne karışır annesi. -Saçlara bak saçlara, örmüyorlar sevdiğim, Seni bana münasip, görmüyorlar sevdiğim. -Başımdaki saçımı, beşer beşer örmüşler, Akşam rüyamda gördüm, beni sana vermişler. Köyde 8-10 yıl önce eski gelenekleri ve kültürü yaşatmak maksatlı olarak Ersin KAHYAOĞLU tarafından köylü kızlarının organize edilmesiyle oluşturulan bir folklor ekibi varmış ve talep olduğunda Gelibolu ve Çanakkale ye folklorik oyunlar için gitmekteymişler, ancak zaman ilerledikçe kızlar evlenince ekip maalesef dağılmış. Bu gelenekler halen köyde yapılan düğünlerde yaşanmakta ve yukarıda belirtilen yerli giysiler giyilmeye devam edilmektedir. Her hanede de neredeyse bu giysiler mevcuttur ve artık tarihi değerlere sahiptir. Gelecekte; bir gecelik kasaba düğünleri insanlara yavan gelmeye başladığında kimbilir! belki bir gün çocuklarımız kendimize ait olan bu kültür değerlerimizi görsel medya dışında, bizzat kendi gözüyle görmek-yaşamak isterse Karnebel Köyü ndeki bir düğüne gelip bu mutluluğu yaşama şansına sahip olabilir. 36

37 ÖRGÜTLÜ VE GÜÇLÜ GELİBOLU DUYURU GELİBOLUNUN DEĞİŞİMİ İÇİN GÜÇLÜ BİR STK: GELİBOLU DEĞİŞİM DERNEĞİ Y.Hande TAŞ Bilkent Üniversitesi Gelibolunun Sivil Toplum Gücüne inanan gençleri, Deniz Çankara nın başkanlığında geçen yıl Gelibolu Değişim Derneği ni kurdular. Dernek bir sanat atölyesi kurarak gençleri kültür ve sanata yakın tutabilmek amacı ile faaliyetlerini sürdürdü.dernekte eğitmen olarak görev yapan Ezel Çağlayan, Derneğin gençlere, 6-12 yaş grubu çocuklara ve sanata ilgi duyanlara hizmet ettiğini belirterek «Dernek bünyesinde oluşturduğumuz tiyatro, oyuncukluk alanında kendini geliştirmek isteyen, tiyatroya ilgi duyan ve bu yeteneği gizli kalıp ön yargılarla ertelenen gençlere ve çocuklarımıza bir fırsat sunmuştur dedi. Tiyatro, 17 Mayıs ta sergiledikleri Entrikalı Dolap Komedyası oyunu ile büyük beğeni topladı.yunus Emre Gümüş ün Yazdığı oyunu sahneye koyan Gelibolu nun en başarılı sivil toplum örgütlerinden Değişim Derneğinin Tiyatro Topluluğu Gelibolu da yaşadığımız sanat susuzluğunu gidermek için elinden geleni yapıyor.. Bir yardım kampanyası oluyor en önde onlar gidiyorlar, kurs diyorsunuz onlar açıyor, tiyatro diyorsunuz onlar yapıyor. Hem de karşılığını yeterince görmeden emek, zaman ve para harcayarak. Deniz in içindeki coşkuyu ve heyecanı takdir ediyoruz.. Gelibolu da bazı kesimlerin Hiç bir şey yapmadan kenardan bol bol laf söyleyenler yerine risk alıp üretenlerin yanında olmanızı öneriyoruz. Gelibolu Değişim Derneği, lösemi hastası olan Cumhuriyet Anadolu Lisesi 9. Sınıf öğrencisi Bilge Savaş ın ilik nakli ameliyatı için Bilge için.. adını verdikleri bir bağış kampanyasını başlatmıştı. Tebrikler size

38 NOSTALJİ KÜLTÜR VE YAŞAM SEVGİ ÜZERİNE İnsan sevgisi bütün yasaların temelini oluşturur. Çirkinlikteki güzelliği görmeyen ne bilsin güzel denen şeydeki çirkinliği. ZEN Değerli Okuyucu; Gelibolu Rüzgarı nın bu sayısında, uğraşı alanı ne olursa olsun karşılıklı tarafların birbirlerine adeta düşman gözüyle baktığı, ayyuka çıkan kadın ve çocuk cinayetlerinin kanıksanmaya başlandığı, stadyumların Roma dönemi arenalarına döndüğü, yazılı ve görsel medyanın içimizi karartan haberlerle dolup taştığı günümüzde en çok ihtiyacımız olan şey sevgi üzerine bir şeyler yazmak istedim. Ancak, yazıyı okurken hayal kırıklığına uğramamak için, okuyacaklarınızın romantik sevgi ile uzaktan yakından alakası olmadığını, yazıda Gerçek Sevgi nin ele alındığını başlangıçta belirtmek isterim. Bazılarımız elma severken bazılarımız portakalı, bazılarımız tatlıyı severken bazılarımız acıyı, çoğumuz rakıyı severken bazılarımız şarabı severiz. Chopin i sevenimiz olduğu gibi Dede Efendi yi sevenimiz de vardır. Ama bizim anlatmak istediğimiz sevginin başka bir anlamı olsa gerektir. Sözlük anlamlarını bir tarafa bırakırsak, Spinoza ya göre sevgi dıştan bir nedenin bedeni etkilerken bıraktığı sevinçtir. Erick Fromm sevgiyi, kişinin kendi bütünlüğünü ve bireyselliğini koruyarak geliştirdiği birliktir. Sevgi, kişiyi diğer insanlardan ayıran engelleri ortadan kaldıran, diğer insanlarla birleştiren, insanın elindeki etkin bir güçtür. şeklide tarif eder. Yazıma yukarıdaki sevgi tariflerini çoğaltarak başlamayı düşündüm önce. Ama sonradan sanki bu tanımı herkesin kendisine bırakmanın daha uygun olacağı düşüncesine kapıldım. Bırakayım okurlarım kendi duygularına ve gönüllerindeki heyecanlarına, titreşimlerine göre sevgiyi tanımlasınlar dedim. Bilimsel anlamda sevginin anlatımını öne alıp, bunu mistik anlamda sevgi anlatımı ile sürdürmeyi yeğledim. Bu bağlamda Dr. Scott Peck in Az Seçilen Yol kitabından geniş ölçüde yararlandım. Böylece ünlü bir psikoloğun gözüyle konuya biraz daha derinlik katabileceğimi ve değişik bir açıdan bakabileceğimizi düşündüm. BİLİMSEL ANLAMDA SEVGİ Dr. Peck, kitabının giriş bölümünde akıl ile ruh arasında bir fark görmediğini, bunun içinde zihinsel tekâmül ile ruhsal tekamül süreçleri arasında bir ayrım Tevfik UMUT yapmadığını ifade ediyor. İnsanın ruhsal tekâmül aracının disiplin olduğunu ancak bu disiplinin gerisinde yatan, yani disiplin için gerekli enerjiyi ve dürtüyü sağlayan şeyin sevgi olduğuna inanıyor. Sevginin sözcüklerle ifade edilemeyecek, ölçülemeyecek, ya da sınırlandırılamayacak kadar büyük ve derin olduğunu belirtip, incelenemez olanı incelemeye, bilinmez olanı bilmeye kalkıştığının ve bu gizemle oynamaya başlayacağının bilincinde olduğunu vurguluyor. Yazara göre Sevgi; insanın kendisinin ve bir başkasının ruhsal tekâmülünü desteklemek amacıyla benliğini genişletme arzusudur. Sevginin belirgin özelliklerini şu şekilde özetlemek mümkündür; Sevgi başkalarına duyulan sevgiyle birlikte kendimize duyduğumuz sevgiyi de kapsar. Kendimizi sevmezsek başkalarını sevemeyiz. Bu aynen kendimizöz disipline sahip değilsek çocuklarımıza da disiplin sahibi olmayı öğretemeyişimize benzer.. Kendi gücümüzü beslemezsek başkaları için güç kaynağı olamayız. Sevme egoyu küçülten, törpüleyen, düzene sokan en önemli etkendir. Sevgi şaşılacak derecede dairesel (dönücü) bir süreçtir. Çünkü insanın benliğini genişletmesisüreci bir tekamül sürecidir. İnsanın sınırlarını genişletmesi çaba ister. İnsan sınırlarını ancak 38

39 KÜLTÜR VE YAŞAM bu sınırların ötesine geçebilirse genişletir. Bu da, yani sevgi de çaba ve emek isteyen bir iştir. Değer yeni bir değer yaratır. Sevgi sevgiyi doğurur ve gerçekten sevenler sevginin karşılıklı dansıyla ileri doğru daha hızlı, daha hızlı dönerler. Sevme isteği, sevmek değildir. Sevgi bir irade olayıdır, yani sevgide hem niyet hem de eylem vardır. Sevgi bir etkinliktir, bir şeyin içinde olmaktır. Sevgi kişinin bütünlüğünü, bireyselliğini yitirmeden birleştirmesidir. Bir psikolojik görüşe göre, insan kendisi dışında bir objeye ancak libidinal enerji (cinsel içgüdüsel enerji) ile bağlanabilir. Libidinal enerji ile bağlandığımız şeyleri severek ve onlar için sınırlarımızı genişleterek geçen yıllar boyunca yavaş yavaş benliğimizi genişletiriz; dış dünyayı iç dünyamıza alırız ve benlik sınırlarımızı büyütür, esnetir ve inceltiriz. Bu yolla kendimizi ne kadar genişletirsek o kadar çok severiz ve benliğimizle dünya arasındaki fark o denli bulanıklaşır. Artık kendimizi dünya ile bir tutar, onunla özdeşleşiriz. Bilgeliğe giden yol, yetişkinlikten geçer. Kolay ve kestirme bir yoldur. Benlik sınırları yumuşamadan önce sertleşmelidir. Önce bir kimlik edinilmelidir ki, daha sonra bu aşılabilsin. İnsan kendini kaybetmeden önce bulmak zorundadır. Gerçek ruhsal tekâmül ancak gerçek sevgiyi sürekli olarak yaşamakla ve uygulamakla elde edilebilir. Sevginin tek gerçek hedefi ruhsal tekâmül, ya da insanın tekâmülüdür. Bazı psikologlar, evcil hayvanlara ve bize tam bağımlı kişilere karşı duyduğumuz sevgiyi aslında içgüdüsel bir davranış; romantik sevgiyi yalancı bir sevgi türü olarak tanımlıyorlar. Bu tür sevgilerin, sorumluluk ve saygıdan yoksun bir sevgi olduğuna dikkat çekiyor, tanımaya, fantezi ve hayal gücünün gerçeğe dönüşmesine karşı olduğunu vurguluyorlar. Romantik değil, gerçek sevgi ile duygu arasındaki bağa bakarsak, gerçekte özde yatanın duygusal değil iradi olduğu, insanın üzerinde düşünerek vardığı ve onu bağlayan bir karar olduğu sonucuna varırız. Tıpkı iyi ile kötü gibi, sevgi ve sevgisizlik de öznel değil nesnel olaylardır. Sevgi cesaret gerektirir. Benliğimizi genişlettiğimizde, deyim yerindeyse, benliğimiz yeni ve bilinmeyen bir bölgeye girmiş olur. Kendimizde yeni ve farklı biri oluruz. Değişiriz. Değişim; her şeyi farklı bir şekilde yapmanın yarattığı duygudaima korkutucudur. İşte cesaret o korkuya rağmen o eylemde bulunabilmektir. Bu alanda ruhsal tekamül ve dolayısıyla da sevgi, daima cesaret ister ve risk içerir. Biraz bilimselliğe kaçarak sevgiyi incelemeye çalıştığımız bu bölümde öz disiplinin sevgi temelinden başlayarak geliştiğini gördük. Ama bu sevginin kendisinin nereden geldiği sorusuna yanıt bulamadık. Açıkça bellidir ki sevginin bilimsel anlamda henüz tartışılmamış ve anlaşılması zor boyutları vardır. Esasen bunların bilimsel olarak sosyobiyoloji ve psikoloji ilmince tam olarak yanıtlanabileceğini de sanmıyorum. İş gene felsefeye ve Büyük Gizemin öğrencileri olan mistiklere düşmektedir. Sevginin bu mistik boyutunu da gelecek sayımızda tasavvufta sevgiye yer vererek incelemeye çalışacağız. Hoşça kalınız. 39

40 GEZİ VE KÜLTÜR TARİHİ DEMİRYOLU İSTASYON BİNASI KONUŞABİLSEYDİ Faruk TOSUN Em.P.Kur.Alb. Gelibolu Derneği Üyesi bir kadın durmuş, gelene geçene :- Benim Ahmet i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed i? Yüzbin Ahmed in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:bu tarafa gitmişti,diyor. O tarafa? Aden e mi, Medine ye mi, Kanal a mı, Sarıkamış a mı, Bağdat a mı?... Hayır..Hiç birimiz Ahmed ini görmedik. Yolu Negev veya eskilerin deyimi ile Necev çölünün giriş kapısı sayılan ve Osmanlı nın Birinci Dünya Savaşı yıllarında, stratejik konumu itibariyle önemli bir ikmal merkezi olan Berşeva ya (Be er Sheva o zamanki adıyla Bir es Seba) düşenler, geçmişte bir çok Ahmed in soluklandığı, günümüzde modern binaların arasında kalmış tarihi bir İstasyon binasını ziyaret edebilirler. Hicaz demiryolunun önemli bir istasyonu ve yakın tarihimizin tanıklarından biri olan şimdilerde mahzun ama mağrur bu bina siz çok şeyler anlatacaktır. Hem belki de bir nebze de olsa yalnızlığını giderecek ve size Anadolu dan Türkiye den haber (pek iç açıcı olmasa da) haber soracaktır. Bu bina, bir zamanlar Kanal Cephesine ve Arabistan çöllerine asker, silah, yiyecek ve malzeme Fakat Ahmed in her şeyi gördü. Allah ın Muhammed e bile anlatmadığı cehennemi gördü. Anadolu Ahmed ini soruyor Ahmed i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onu övünderecek bir haber verebilsek Fakat biz Ahmed i kumarda kaybettik! ( Zeytindağı Falih Rıfkı ATAY) sevkinde kullanılmış yaşlı bir demiryolu binasıdır. Çevresinde kendisi ile belki de aynı yaşta okaliptus ve palmiye ağaçları, önünde içi toprak dolmuş küçük bir havuzu ile birlikte size çok şey anlatacaktır. Kapıları kapalı olduğu için camlarından içeriye bir göz atarsanız, rahatlıkla İstasyon Komutanının, yazıcıların ve emniyetle görevli askerlerin odaları, koğuşları hakkında fikir yürütebilirsiniz. Şehrin adından da anlaşılacağı gibi çölün sıcağını hafifletecek Rüzgarın bir defa da olsa Esmesini içinden geçirenlerin biraz olsun serinleyebilmek için o küçük havuzun başında toplandıklarını, bitmeyen savaşı ve anılarını anlattıklarını, memleket özlemi içersinde belki de işitecekleri tren düdüğünü, Anadolu nun sesini, sabırsızca beklediklerini hayal edebilirsiniz. 40

41 GEZİ VE KÜLTÜR Geçtiğimiz yıllarda (2002 yılında) yanına beklediği bir arkadaşı nihayet gelmiştir. Be-er Sheva Belediyesi ile Türkiye Cumhuriyeti Tel-Aviv Büyükelçiliği ve Askeri Ataşeliği nin gayretleriyle, o bölgede İngilizler e ve Anzaklar a karşı çarpışan ve şehit olan kahraman Türk Askerlerinin adına bir anıt inşa edilmiştir. Önünde dalgalanan Ayyıldızlı bayrak ve kitabesi ile iki arkadaş, çölden gelen akşam serinliğinde geçmişe ve Anavatan a olan özlemlerini gidermekte, belki de uzunca bir zamandır neden tren düdüğü işitmediklerini birbirlerine sormaktadırlar 41

42 GEZİ VE KÜLTÜR KÜBA Gülnur BALKAN Merhaba, Sizlere yeni bir seyahat anısı daha; KÜBA Küba Karayipler in en büyük adasıdır. Kristof Kolomb 1492 de adaya çıktığında Kiboni Yerlilerinin de aralarında bulunduğu halk burada yaşıyordu. Ancak 1511 yılında Diego Velazquez 300 İspanyol ile buraya gelip, yerli halkı köleleştirmek istedi. Ayrıca Hristiyan olmaya zorladı. Avrupa kökenli hastalıkları da taşıyıp getirdiklerinden yerli nüfus den e kadar indi. 16. Yüzyıla kadar önemsiz bir İspanyol sömürgesi olmasına rağmen Havana ve Santiago de Cuba gibi liman kentleri İngiliz ve Fransız lara karşı kaleler inşa etmek zorunda kaldı.17. yüzyılda ise ticaret gemilerinin ( özellikle Avrupa ya altın götüren ) mola yeri oldu ve bu nedenden dolayı İngilizler adayı ele geçirdiler ancak 1762 de Amerika daki Florida karşılığında İspanyollara geri verdiler. Ticaret diğer sömürgelere kayınca Küba da tütün ve şeker endüstrisi kuruldu.18. ve 19. yüzyılda ucuz iş gücünü karşılamak amacıyla Afrika dan köleler getirildi. Criollo olarak bilinen Küba da doğup büyümüş İspanyollar, şeker kamışı çiftliklerinin sahipleri olmalarına rağmen yönetimde söz sahibi olamadılar de kendisi çiftlik sahibi olmasına rağmen Carlos Manuel de Cespedes bağımsızlık bildirgesi yazarak kölelerini azalt dedi ve bağımsızlık bilincinin temelini attı yılında Jose Marti bir sonraki ve en önemli başkaldırının liderliğini üstlendi. Küba da hemen her şehirde heykelini görmek mümkündür. 19. yüzyıldan itibaren adanın stratejik önemi ve şeker endüstrisindeki yeri dolayısıyla ABD Küba nın iç işlerine karışmaya başladı lerde halkın %60 ının açlık sınırının altında olmasına rağmen milyonerleri birçok ülkeden fazlaydı. Adaya denizaşı Las Vegas deniyordu. 26 Temmuz 1953 te isyancılar Santiago de Cuba daki Moncada Kışlası na saldırı düzenliyorlar ancak başaramıyorlardı. Castro mahkemede Tarih beni aklayacaktır diye bir savunma yaptı ve böylece halkın ilgisini fazlası ile çekti. İki yıl hapiste kalan ve aftan yararlanıp hapisten çıkan Castro Meksika ya geçti. Burada Che Guevara ile tanışıp, 81 gerilla ile beraber Granma adlı yatla Küba ya çıktılar. Böylece 1 ocak 1959 da zaferi ilan edinceye kadar mücadele ettiler. Castro döneminde; araziler, fabrikalar, kamu kurumları kamulaştırıldı. Parasız eğitim ve sağlık hakları için kapsamlı programlar yürütüldü. Mutlak güç sahibi ve merkezileşmiş hükümet herkesi memnun etmedi yılları arası Kübalı ülkeden ayrıldı. ABD şirketlerinin zarar etmesi nedeni 42

43 GEZİ VE KÜLTÜR ile ABD Castro yu devirmek istedi ama başaramadı. Bu olaydan sonra 1980 lerin sonunda ticaretin çoğunu Rusya ile yaparak komünist olduğunu ilan etti lerden sonra yavaş yavaş ekonomik açıdan yumuşamaya başladı yılında Castro nun hastalanması sonrası kardeşi Raul ülkenin devlet başkanı oldu. Che Guevara; Meksika da Fidel Castro ile tanıştıktan 10 yıl boyunca sağ kolu olarak kalmıştır te Küba dan ayrılmış ve 1967 de Bolivya da öldürülmüştür. Anıt mezarı Küba da Santa Clara dadır. Küba hakkındaki kısa bilgiden sonra gezimize geçelim. Herşeyden önce Küba denince aklı puro, şeker kamışından elde edilen rom içkisi ve müzik gelmektedir. Gezimiz başkent Havana dan başladı. Yüzyıllardan beri devam eden gelenekte saat:21 de yapılan top atışı ile şehrin giriş çıkış kapıları ( 2 kapı var) kapatılıyormuş. Bu gelenek turistik gösteri olarak devam ediyor. İlk gördüğümüz bu gösteri idi. Ertesi gün ilk iş Atatürk büstünü gördük. Tarihi eski şehir merkezini gezdik. Unesco Dünya Mirası Listesi ne alınan eski şehirde yıkıma pek rastlanmıyor. Restorasyon çalışmaları devam ediyor. Parlamento binası çevresi, Katedral Meydanı, Silahlar Meydanı vs. dolaştık. Devrim sonucu Havana da kalmaya devam eden ünlü Amerikalı yazar Ernest Hemingway in herzaman gittiği Floritida Barını ve kaldığı otel odasını ( müze olmuş) ve kaldığı evi ziyaret ettik. Modern Havana yı gezdik. Dikkatimizi çeken insanların üst başının çok iyi olması ve her taraftan müzik seslerinin duyulmasıydı. Ertesi günü Pinar Del Rio şehrine gittik. Havana nın batısında yer alan şehrin en göz alıcı kısmı Vinales Vadisi ndeki tütün tarlaları ve kireç taşı oluşumları idi. Ayrıca kayalıklar üzerine yapılan insan oluşumunu anlatan dev boyuttaki resim ilginçti. Ayrıca İndigo Mağara larındaki tekne turu da hoştu. Ertesi günü Trinidad a doğru hareket ettik. Yolda Montemar Milli Parkı nda bulunan La Boca Timsah Çiftliği ni ve Hazine Lagunu nda tekne turu yaptık. Timsah eti ikram ettiler. Santa Clara ya uğrayıp Che Guevara nın anıt mezarını ziyaret ettik. Daha sonra Unesco Dünya Mirası olan Cienfuegos şehrine gittik. Güneyin incisi olarak bilinen şehir Fransız kolonistler tarafından kurulan tek şehirdir. Şehri gezdikten sonra Trinidad a doğru devam ettik. Ertesi günü Küba nın müze şehri olarak anılan Trinidad şehrini gezdik. İspanyol ve Karayip mimarisinin mükemmel uyumunu yansıtan şehir 1514 te kurulmuştur. Ertesi sabah Pilon a doğru hareket ettik. Yolda ilk yerleşim yerlerinden biri olan Sancti Spiritus şehrini ziyaret ettikten sonra Dünya Mirası olan diğer şehir Camaguey i gezdik. Daha sonra Fidel Castro ve arkadaşlarının devrimi başlatmak için çıktıkları sahilleri ziyaret ettik. Akşam Pilon a vardık. Ertesi günü Bayamo şehrini ziyaret edip Santiago de Cuba ya vardık. Santiago de Cuba Küba nın ikinci en büyük şehridir. Kentte Afro-Küba geleneklerinin etkisi büyük te kurulan şehir 1533 e kadar adanın başkenti olmuştur. Kahraman Şehir olarak anılan şehir 1950 lerde devrimci mücadeledeki rolü ile yeniden önem kazanmıştır. Castro burada Moncada Karargahına saldırmıştır. Şimdi müze ve okuldur. Castro 1 ocak 1959 da zaferini Santiago nun ana meydanında ilan etmiştir. Şehri gezmek epey vakit almaktadır. Ertesi günü uçakla Havana ya hareket ettik gezemediğimiz yerleri gezip, akşam eski arabalara binerek meşhur Tropicana Show a gittik. Show görülmeye değerdi. Ertesi günü Küba ya veda ettik. 43

44 ARAŞTIRMA Dernekten haberler Gelibolu Derneği Avustralya nın Yeni Ankara Büyükelçisine Hoş Geldiniz Ziyaretinde Bulundu Gelibolu Derneği yönetimi, Bşk. Yrd. Prof. Dr. Ümit Bağrıaçık, Yazman Günseli Başel, Gelibolu Rüzgarı Dergisi Editörü E. Tuğg. Celalettin Kalkan ve 100 ncü yıl etkinlikleri koordinatörü E. Tuğg. Haldun Solmaztürk ile birlikte geçtiğimiz cuma günü Avustralya nın yeni Ankara Büyükelçisi James Larsen i makamında ziyaret ederek hoş geldiniz dedi. Dernek Bşk Süleyman Taş ın Gelibolu Derneği Ankara daki Geliboluluları bir araya getirerek bu gruptan sinerji yaratmaya çalışıyor. 1 Nisan salı günü, Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Emin Erdoğan tarafından Kentpark AVM de düzenlene öğle tanışma yemeğine Gelibolulu çalışan gençlerimizden bir grubu katıldı. Katılanlar,H. Cüneyt Eroğlu,Çağrı BALKAN, Serhat Köseoğlu, Mustafa Yılmaz, Figen Sarıtaş, Orhan Gürel,Işılay Işıktaş Sava, Koray Onay,Aziz Eroğlu ve Gözde Acar Aşar olup ilk kez biraraya geldiler. Yemeğe Dernek Ynt. Krl Üyesi Mehmet Küçükyelkenci ile Genel SekreterGünseli Başel de katıldı. yurtdışında bulunaması nedeniyle katılamadığı ziyarette, Gelibolu Derneği nin faaliyetleri Büyükelçiye anlatıldı. Büyükelçi Larsen de şahsımızda bütün Gelibolululara selam ve saygılarını iletti. Gelibolu Derneğinin faaliyetlerinde destek olacaklarını ve ilgi ile takip edeceklerini belirtti. Büyükelçiye Dernekçe hoşgeldin şildi takdim edildi. Ayrıca yöresel balık konservemiz ve Zafer peynir helvası hediye edildi. Ankaradaki Geliboluluları Topladık Gelibolu Derneği Ankarada Çanakkale Zaferi Etkinliği Düzenledi 99 ncı yılını kutladığımız Çanakkale Zaferi için bütün ülkede olduğu gibi Ankara da yaşayan Geliboluluların kurduğu Gelibolu Derneği Başkent Ankara da bir etkinlik düzenledi.etkinlikte hemşehrimiz Prof Dr. Türkaya Ataöv Ermeni meselesini anlatırken Prof Dr. Seçil Karal Akgünve E. Tuğg. Haldun Solmaztürk 1915 Osmanlı coğrafyasında gelişen olayları Çanakkale Zaferi ile birlikte değerlendirdiler. 44

45 ARAŞTIRMA Dursun Paşaya Hoşgeldiniz Yemeği Gelibolu Derneği Yönetim Kurulu, Onursal Üyesi E. Korg Dursun Bak ın SANKO daki görevinden ayrılıp Ankara ya yerleşmesi nedeniyle 03 Mayıs Pazar günü Hacettepe Üniversitesi Sosyal Tesislerinde kendisine 18 Mart Günü Derneğimiz Atamızın Huzuruna Çıktı Gelibolu Derneği olarak bu yıl ilk defa Anıtkabir de Atamızın mozelesine çelenk koyduk. Çok gurulandık hoş geldiniz Brunch verdi. Bruncha yine Onursal üyelerden E.Vali Orhan KIRLI, E. Gnr. Celalettin Kalkan, Günseli Başel, Ümit Bağrıaçık, Emin Erdoğan ve Dernek Bşk Süleyman Taş eşleri ile birlikte katıldı. Mehmetçik Vakfı Genel Müdürlüğünü Ziyaret Ettik 45

46 DERNEK VE YAŞAM AVUSTRALYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDEN JEST Çanakkale Zaferinin önümüzdeki yıl kutlanacak olan 100 ncü yıl etkinliklerine odaklanan Gelibolu Derneği ne Avustralya Büyükelçiliği nden zarif bir jest yapıldı. Büyükelçilik Gazi İşleri Bakanlığı Müsteşarı Matt McKeon, Dernek Başkanı Süleyman TAŞ a Anzak Günü için her sene özel olarak üretilen bir mont takdim etti. Montla birlikte gönderdiği mektupta, Derneğin bu güne kadar sürekli göstermiş olduğu desteğe minnetlerini ifade etti.müsteşar mektubunda Umarım bu montu giydiğinizde dostluğumuzu ve işbirliğimizi hatırlarsınız. Özellikle Çanakkale Savaşlarının 100 ncü yıldönümünün yaklaştığı bu zamanlarda, ileride de sizinle ve ekibinizle çalışmak bizleri mutlu edecektir dedi ÇİĞDEM İLE DERYA DÜNYA EVİNE GİRDİ Yönetim Kurulu üyemiz Mehmet Küçükyelkenci, 24.Mayıs.2014 günü, Ankara da yapılan düğün ile oğlunu evlendirdi. Çiğdem ve Derya ya bir ömür boyu mutluluklar dileriz. 46

47 ARAŞTIRMA HAYIRLI OLSUN Geliboluyu bir 5 yıl daha yönetecek Belediye Başkanı Mustafa Özacar ve Belediye Meclis üyelerine hayırlı olsun. Emlakta 40 Yıllık Tecrübe ve Güven... DONDURMACILAR EMLAK GELİBOLU VE ÇEVRESİNDE SAHİL ARSALARI, - ÇİFTLİK ARAZİLERİ ŞEHİR İÇİNDE KAT KARŞILIĞI ARSALAR - SATILIK İŞ YERİ VE LÜKS DAİRELER KOOPERATİF YERLERİ - VİLLALAR SAROZ KÖRFEZİ -MARMARA DENİZİ - GÜNEYLİ-BOLAYIR-KORUKÖY-KAVAK-EVREŞE -ADİLHAN - SÜTLÜCE- BURHANLI-ILGARDERE-DEMİRTEPE-CENNETKOY DA İMARLI ARSALAR - TARLALAR - YAZLIKLAR. Burhan DONDURMACI YILDIR DEĞİŞMEYEN ADRESİNİZ Eski Polis Karakolu Yanı No. 6 GELİBOLU - ÇANAKKALE TEL: FAX:

48 ARAŞTIRMA İNŞAAT EMLAK SANAYİİ TİCARET LTD. ŞTİ. GÖNCER AYALP MÜHENDİSLİK LTD. ŞTİ. Bahçe Düzenleme - İSTANBUL Restorasyon Çalışmaları Gelibolu - ÇANAKKALE Swiss Otel - ANKARA Abdi İpekçi Spor Salonu-İSTANBUL İELEV 125. YIL İ. Ö. Okulu - İSTANBUL Yeni Galata Köprüsü - İSTANBUL LEVENT Mahallesi Karanfil Caddesi Bambu Sokak No: Levent - Beşiktaş / İSTANBUL E-Posta : info@gambmuhendislik.com E-Posta : info@gambinsaatemlak.com Mayıs Atatürk ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızın ulusumuza kutlu olsun Tel : (0212) (0212) Faks: (0212) Cep : (0533) (0533)

GELiBOLU Rüzgarı Dergisi

GELiBOLU Rüzgarı Dergisi GELiBOLU Rüzgarı Dergisi 3 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ YIL: 4 SAYI: 15 MAYIS 2014 İMTİYAZ SAHİBİ GELİBOLU DERNEĞİ ADINA SÜLEYMAN TAŞ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ SÜLEYMAN TAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENİ CELALETTİN KALKAN

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

Panayır, önce büyük bir insan kalabalığı demektir Kasabanın sakin hayatı bir anda birkaç günlüğüne hareketlenir, nüfusu 5 e 10 a katlanır

Panayır, önce büyük bir insan kalabalığı demektir Kasabanın sakin hayatı bir anda birkaç günlüğüne hareketlenir, nüfusu 5 e 10 a katlanır Değerli Dostlar, PANAYIR deyince aklınıza ne gelir? Kaybolmaya yüz tutan bu geleneğimizin son kalelerinden birine çocukluğumdan 50 yıl sonra, 2009 eylül ayında şahit oldum Hiç panayır gördünüz mü? Peki,

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu Bodrum Ticaret Odası (BODTO) ve Bodrum Belediyesi tarafından ortaklaşa düzenlenen organizasyon ile yaşamının bir bölümünü Bodrum da geçirmiş ve Bodrum a gönül

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Temmuz 15, 2015-4:50:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, salonda bulunanlara, "Bayrama ulaşmadan önce bir bayramı daha sizlerle yapabilmek için bu atama merasimi gerçekleştirme

Detaylı

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: ilkokulu E-DERGi si 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Siir: Dünya Çocuk Bayramı Hikaye: Sagır Kaplumbaga Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur Siir: 23 Nisan Söylediklerimiz

Detaylı

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... Hatta Tarsuslular. Dünyanın öbür ucundan gelen Japonlar,Koreliler,Almanlar

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ . CİN. ALİ'NİN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok TÜRKÇE PAMUK DEDE Pamuk dede hiç durmadan çalışıyordu. Çünkü o çalışmayı çok seviyordu. Her

Detaylı

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN Kahramanmaraş Merkez İlçe Onikişubat Belediyesi, 124 okulda 6 bin ilkokul birinci sınıf öğrencisine çanta ve kırtasiye malzemesi dağıttı. Başkan Mahçiçek, Çocuklar,

Detaylı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 1928 yılında Ankara

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1 by Mehmet- omeruslu06 1 3. Bayrağımızdaki hangi renk daha fazladır? 1. Sınıfımızdaki arkadaşlarımızın her siyah A. B. kırmızı birinin farklı güçlü yanları var. Mesela, Elif. Çizdiği resimleri Ahmet beyaz

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı 1 2 Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı Tanrının hizmetkarı, İngiliz Başbakanının oğlu Teğmen Asquith nin dostu,ingiliz Donanması asteğmenlerinden İstanbul un kurtarılması için ölen

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası AHMETLER İLKOKULU Ahmetler Köyü İlkokulu 1947 yılında köylüler tarafından imece yöntemiyle yapıldı. Bundan önce köy odasının alt katında hazırlanan yer, "Mektep" olarak kullanılıyordu. Mektep'te ilkokul

Detaylı

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM ATATÜRK ANLATIYOR 1 2 1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM Sahibi Atatürkçü Düşünce Derneği adına: Tansel ÇÖLAŞAN Yazı Kurulu Ayşe Nejla ÖZDEMİR (ADD önceki GYK Üyesi, Matematik Öğretmeni ) Alaattin ATALAY

Detaylı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis, 449. ölüm yıl dönümünde Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı. Atatürk Meydanı nda düzenlenen

Detaylı

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile... Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi

Detaylı

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ EXPERT ACCOUNTANTS ASSOCIATION OF TURKEY (15.10.1909 İnegöl -06.11.1987 istanbul) Meslek çalışmalarımızda siz ve eserleriniz

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

BİR SEMPOZYUM HİKAYESİ

BİR SEMPOZYUM HİKAYESİ Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Travma ve Yoğun Bakım Çalışma Grubu olarak 7-8 Eylül 2018 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde fakülte hastanesinde Toraks Duvarı Travmasına Yaklaşım

Detaylı

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok) CÜMLE BİLGİSİ Bir duyguyu, düşünceyi, isteği veya haberi anlatan sözcük yada sözcük grubuna cümle denir. Bir söz gurubunun cümle olabilmesi için anlamlı olabilmesi gerekir. Haberi tam olarak anlatamayan

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN n ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1 n Problem Avcıları Biz problem avcılarıyız. Benim

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

"15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor.

15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor. ŞEHİDİMİZ MUSTAFA CAMBAZ ARTIK ARAMIZDA DEĞİL AMA FOTOGRAFLARI MEMLEKETİNDE SERGİL "15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ Cumartesi, 04 Kasım :31 Video izle: http://www.dailymotion.com/video/x67kzj3 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti olarak üzerimize düşen bir şey varsa bu noktada burası için, Yunanistan için elimizi taşın

Detaylı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Muğla Valisi Amir Çiçek in katılımı ile Menteşe Belediyesi nin katkıları ile Konakaltı Kültür Merkezi nde gerçekleştirilen törenle sanatçı Eda Özdemir in Bir Kadın Üç Sanat

Detaylı

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI AĞUSTOS 2017 Bülten 4 AĞUSTOS 2017 BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI Burdur 1 inci, 2 inci Organize Sanayi Bölgesi ve Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi

Detaylı

''Hepimiz Atatürk'üz''

''Hepimiz Atatürk'üz'' ''Hepimiz Atatürk'üz'' Mustafa Kemal Atatürk tüm yurtta anıldığı gibi Beşiktaş'ta da törenlerle anıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal Atatürk'ün 74. ölüm yıldönümünü anma gününde özel bir mesaj

Detaylı

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ İÇİNDEKİLER BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri HEDEFLER TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım. Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.

Detaylı

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi? Alkollü İçecek: 18.12.2011 Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? -Akşam yemeğinden sonra saat 20:00 civarında. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? -Kendim satın almadım. Kız

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir. YAZIM KURALLARI BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI *Bitmiş cümleler büyük harfle başlar. İnanmak, başarmanın yarısıdır. * Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

En büyük gücümüz teşkilatlarımız

En büyük gücümüz teşkilatlarımız En büyük gücümüz teşkilatlarımız Temmuz 28, 2012-11:30:21 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ''10 yıldan beride bu tarihe layık olmak için takımımızın başı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında 23 Nisan 2014 Çarşamba 17:23 Devremülk Turizm inden Sağlık Turizm ine, madencilik ve mermerden gayrimenkule kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, bakım ve rehabilitasyon çalışmaları tamamlanarak dünya standartlarında bir tesis haline getirilen Bodrum Belediyesi

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları ŞUBAT 93 dündündür G Ö K H A N A K Ç U R A 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri "Çok güzel bir hayatımız vardı. Büyükada'da güzel bir evimiz, arabamız, aşçımız, hizmetçimiz

Detaylı

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA 1. HAFTA TARİH : 01 MART 2016 04 MART 2016 KONU : YEŞİLAY 1- Yeşilay nedir? Ne işe yara? Faaliyetleri nelerdir? Nefes akciğer yapalım. Vücudumuzu 2- Sigara ve alkolün zararlarını hep birlikte öğrenelim

Detaylı

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN Bodrum un beyaz perdedeki gülen yüzü İdil Dizdar, fotoğrafçılık ve oyunculuk kariyerine bir de yönetmenlik ekledi. Bodrum un yakından tanıdığı oyuncu, yönetmen ve fotoğraf

Detaylı

Pencereniz adalara açılsın!

Pencereniz adalara açılsın! Pencereniz adalara açılsın! Dört dörtlük Yaşanılır daireler 2 3 KURUMSAL LOKASYON VE ULAŞIM PEYZAJ VE SAHİL SOSYAL YAŞAM ALANLARI içindekiler 09 11 15 17 21 23 27 29 MARİN PENDİK YATIRIM DEĞERİ KONSEPT

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI: HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI: 09.04.2010 1. Vücudumuzdaki şeker oranını aşağıdaki organlarımızdan hangisi ayarlar? A) Kalp B) Böbrek C) Karaciğer 2. Sağlıklı bir yaşam için en önemli seçenek

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur

Detaylı

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI EYLÜL / 2014 ÖĞRENCİNİN Adı : Soyadı : Sınıfı : 1 EYLÜL / 2014 Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe 1 EYLÜL 2014-2015 Eğitim Öğretim yılı Öğretmen Seminerlerinin Başlaması

Detaylı

BAHÇELİEVLER BELEDİYESİ İMAM HATİP ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLERİMİZ

BAHÇELİEVLER BELEDİYESİ İMAM HATİP ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLERİMİZ BAHÇELİEVLER BELEDİYESİ İMAM HATİP ORTAOKULU 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLERİMİZ Kutlu Doğum Haftası Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v) i hatırlama, anlama ve anlatma amacı ile düzenlediğimiz

Detaylı

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI ESKİŞEHİR ODUNPAZARI MESERRET İNEL İLKOKULU ODUNPAZARI HALK EĞİTİM MERKEZİ TÜRK SANAT MÜZİĞİ KOROSU DESTEĞİYLE GURURLA SUNAR TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI KORO ŞEFİ Tülây TÜRKMEN SANAT DANIŞMANI Hüseyin

Detaylı

Menümüzü incelediniz mi?

Menümüzü incelediniz mi? by elemeği Menümüzü incelediniz mi? Yılmaz Usta nın hikayesini duydunuz mu? Niçin Nevale? Yılmaz Usta nın hikayesi Bir insan pasta ustası olmaya nasıl karar verir? Yani 1972 yılında Kastamonu da doğduğunuzu

Detaylı

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri Müdürlüğümüz bünyesinde faaliyet gösteren AKM Klasik Türk Sanat Müziği Korosunun Şef Mitat

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Abdulkadir Soyad: AKSÖZ TC Kimlik No: 48079752710 Uyruk: T.C. Cinsiyet : Erkek Doğum Yeri: İstanbul/Kadıköy Doğum Tarihi: 25/09/1995 Telefon: 05549916572 Eposta

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN ilkok Adı-Soyadı:... Yukarıdaki resmi inceleyelim. Sonrasında aşağıdaki yönergelere göre, çocukları numaralandıralım ve soruları cevaplayalım. Deniz

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı 24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı Sabancı Öğretmenevi, Akşam Sanat Okulu Salonu'nda gerçekleşen Öğretmenler Günü, Saygı duruşu ve İstiklal Marş'ımızın okunması ile başladı. 1 / 7 Emekli

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. Örnek: Mustafa okula erkenden geldi. ( Kurallı cümle ) --KURALSIZ (DEVRİK) CÜMLE: Eylemi cümle sonunda yer almayan

Detaylı

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Sohbetler *Kendimi tanıyorum (İlgi ve yeteneklerim, hoşlandıklarım, hoşlanmadıklarım) *Arkadaşlarımı tanıyorum *Okulumu tanıyorum

Detaylı

ilk yar'larımızın sevgili dostları

ilk yar'larımızın sevgili dostları ilk yar'larımızın sevgili dostları Bu akşam da Mersin üniversitesinden sevgili İbrahim'in izlenimini paylaşıyoruz... Daha önce Mersin ekibinin her projemize gelişi ile verdiği eşsiz katkıya değinmiştik...

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı