Engelsiz Engelli; Ali Duran Karakaya

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Engelsiz Engelli; Ali Duran Karakaya"

Transkript

1 YETER Kİ Bakmayın bana böyle garip garip, Acınacak halim yoktur benim; Sizlerden yoktur farkım Varsa da bu, yaradılışım ve şansım, Annem-babam ister miydi farklı oluşumu, Onlar isterdi diğerleri gibi koşup, oynamamı, Yazıp, konuşup, işitip okumamı, Ufku derinliklerine kadar görmemi, Zamanında okula başlamamı, Engelsiz Engelli; Ali Duran Karakaya Aslında yoktur farkım diğerlerinden, Bu işin üstesinden gelinir, Yeter ki araç-gereç, uzman, Okul sağlansın, sevgi dolu yüreklerden Gözlerim ışıktan yoksun; fakat ellerimle görür, Kulaklarımla algılarım dış uyaranları, İçimde öğrenme isteği var yeter ki; Öğretsinler bana altı noktayı Braille alfabeyi, Sağlasınlar işitme cihazını, Beyaz bastonu, tekerlekli sandalyeyi Rahatlıkla gezer dolaşırım dünyayı Sessiz dünyamla baş başa sanmayın beni Rüzgârın esintisini, Doğanın güzelliklerini, İnsanlar arasındaki iletişimi, Kitaplardaki bilgi birikimini Öğrenirim ben. Yeter ki versinler bana uygun eğitimi. İskender ÖZGÜR Doğan Haber Ajansından Tahsin Ülker şöyle bir haber geçer: Engelli öğrencinin akülü aracını çaldılar. Çukurova Üniversitesi (Ç. Ü.) Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi, bedensel engelli Ali Cankal ın akülü tekerlekli sandalyesi üniversite yerleşkesi içinde kimliği belirsiz kişilerce çalındı. Aracı çalınınca eğitimine bir süre ara vermek zorunda kalan Ali Cankal, okulu bırakmayı düşünecek kadar depresyona girer. Tekrar bir akülü sandalye alması mümkün değildir. Bu durumu öğrenen, Ç. Ü. Engelli Öğrenciler Koordinatörü, Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi İskender Özgür olayı üniversite yönetimine aktarır. O zamanın üniversite yönetimi Ali Cankal ın bu derdine derman olamaz! İskender Hoca hemen, Adana Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Ali Duran Karakaya yı telefonla arar ve Ali Cankal ın sıkıntısını anlatır. Ali Duran Bey o sırada Ankara da bir toplantıdadır. Telefonda İskender Hoca ya verdiği cevap çok nettir: Yarın Adana ya geliyorum. Ali Cankal ın akülü sandalyesini de arabama atıp üniversiteye getiriyorum. Ali Duran Karakaya ertesi günü dediğini aynen gerçekleştirir. Ali Cankal a akülü arabasını elleriyle teslim eder. Ali Cankal şimdi dördüncü sınıfta. Bu yıl okulunu bitirecek. Böylece bir engellinin daha geleceği kurtulur. Bedeni sağlam ama kafası engelli olanlar Ali Cankal ın engelliliğine yardımcı olamaz. Bedeni engelli, kafasında ve yüreğinde hiç bir şeye engel tanımayan Ali Duran Karakaya ise Ali Cankal ın sorununu daha telefonda duyar duymaz beyninde halleder. Benim hayatım, dibe vurup, sıfırlanıp tekrar yukarı çıkmaktır. Bunun için önce inanması gerekir insanın. der Ali Duran Karakaya. On dört yaşına kadar tamamen sağlıklı iken, geçirdiği kaza sonunda belden aşağısı felç olan bir gençtir o. Yaşamı, yalnız engellilere değil, engelsiz kişilere de örnek olacak bir azmin, başarının ve yaşam mücadelesinin öyküsüdür. Bedensel engelli sporunda Adana yı dünyada marka bir şehir haline getirmekte en büyük rolü oynayan kişidir o. Adana da bedensel engellilerin spor dünyasının tarihi ve gelişim öyküsüdür Ali Duran Karakaya nın yaşam öyküsü. ALİ DURAN KARAKAYA 05

2 UYURGEZER DELİKANLININ DAMDAN DÜŞMESİ VE FELÇ OL- MASI Kendini şöyle tanıtıyor Ali Duran Karakaya: 1966 yılında Karataş ın Adalı Köyü nde doğdum. Çiftçilikle uğraşan bir ailenin en son çocuğuyum. Kışın Adana da, yazın köyde sürdürürdük yaşamımızı. İlkokulu üç sene Adana da, iki sene köyde okudum. Ortaokulu okurken, yaşlarında, bir tatil döneminde köydeki çiftlik evine gitmiştik. O dönemde klimalar şimdiki kadar yaygın değildi. Yazın çok sıcak olduğundan, çiftlik evinde damda yatardık. Ben uyurgezerim. Anlatacağım kazadan bir gün önce damda uyurken, gece ikinci kattan aşağıya, evin önündeki bahçeye inmişim. Bahçede domates ve patlıcanların dibine yatmışım. Sabaha karşı üşüyerek uyanıp da nerede olduğumu fark edince, Ben burada ne geziyorum? diye tekrar damdaki yatağıma gitmişim. O sıralar Çukurova daki ağaların imam nikâhı ile ikinci hanım alma âdetleri halen devam etmektedir. Babasının, ilk eşinden yedi çocuğu vardır. Ali Duran, ikinci ve genç eşten olan tek ve son çocuktur. El bebek gül bebek büyütülmektedir. Bir gece önceki uyurgezerlik macerasını büyük ablasına ve amcasının hanımına anlatır Ali Duran. Annesi Hikmet Hanım a söylemek ise aklına gelmez. Bu olaydan bir gün sonra gece yarısı Ali Duran ın uyurgezerliği yine ortaya çıkar. Ancak, bu sefer merdivenlerden inmez. Damdan, sekiz metreden aşağı düşer, küt diye! Dam çok geniş olduğu için anne-babası Ali Duran ı görememekte, cibinlik içinde yattığını zannetmektedir. Ali Duran ın düşme gürültüsüne, hemen yakınlarında oturan halası, ablası ve eniştesi uyanırlar. Gürültüyü, halanın hasta olan oğlunun iniltisi zannederler. Onda bir şey olmadığını görünce inilti sesine doğru giderler. Bir de bakarlar ki Ali Duran yerde yatıyor. Hepsi birden telaşla bağırır, Ali Duran düşmüüüş!. Bunu duyan anne Hikmet Hanım kendini damdan aşağı atmaya yeltenir. Ali Duran ın babası Hacı Mehmet (Hacı Ağa) eşine bir tokat atar, kendine gelsin diye. Eniştesi Ali Duran ı sırtında evin ikinci katına çıkarır, kerevete yatırır. Hastaneye götürmek üzere araba getirilince, Ali Duran ı tekrar sırtında aşağı indirir eniştesi. O zaman Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olan Numune Hastanesi ne götürülür Ali Duran. Belindeki omurilikte (omurga boşluğu içinde bulunan kanal boyunca uzanan sinir dokusu) çok ağır yaralanma olduğu anlaşılacaktır. Ali Duran ın belden aşağısı felç olur. Ciğerlerinde de ciddi yaralanma vardır. Doktorlar, Ali Duran ın kazadan sonra sırtta taşınmasının ne kadar sakıncalı olduğunu, Bu çocuğu nasıl böyle taşırsınız? Sizin köyünüzde bir tabut da mı yoktu? Onun içine koyup getirseniz belki bu çocuğun felci geri döndürülebilirdi! şeklinde ifade edeceklerdir. Yaşayıp yaşamayacağı bilinemez. derler ve çok umut vermez doktorlar. İlk on beş gün beyin cerrahisi yoğun bakım servisinde tedavi görür Ali Duran. Bu on beş gün içinde annesi gece-gündüz hastanenin bahçesinden ayrılmaz. Annesi Hikmet Hanım, Ya Rabbim, oğlum yaşasın, isterse bir torba kemik olsun, evimin bir köşesinde nefes alıp versin yeter ki! diye sürekli dua eder. Yaklaşık bir buçuk ay hastanede yatar Ali Duran. O güne kadar koşan, oynayan Ali Duran ın hayatı birden değişir. Artık belden aşağısı tutmayan paraplejili (belden aşağısının, her iki bacağın tutmaması, felç hali) bir engellidir. ÇİLELİ HASTANE GÜNLERİ Sırtında yaralar oluşur Ali Duran ın. Hastaneden çıkarıldıktan sonra rehabilitasyon görmesi gerektiği söylenir. Fakat, o sırada 12 Eylül (1980) öncesi terörünü yaşayan Türkiye de ve Adana da rehabilitasyon uygulamaları yeterli değildir. Rehabilitasyon için Ankara ya götürülmesinin iyi olacağı söylenir. Önce yakınları gider Ankara ya. Yer olmadığı için beklemeleri gerekmektedir. Süre uzayınca Adana da Karşıyaka Devlet Hastanesi ne yatırılır rehabilitasyon için. Fizyoterapist Ayşe Hançerli (Fotoğrafçı Yüksel Hançerli nin eşi), bu çocuğu daha fazla bekletmeden tam teşekküllü bir hastaneye götürün, Ankara da yer yoksa Kastamonu ya. der. Çok moral verir Ali Duran a. O ana kadar hep yürüyeceğini, iyi olacağını düşünmektedir Ali Duran. Oysa durum onun zannettiğinin aksine, hiç de iç açıcı değildir. Beklentim vardı! Meğer ailem benden gizliyormuş. şeklinde ifade eder bunu. Kastamonu ya gidecekleri sırada 12 Eylül (1980) ihtilali olur. Otobüsün arkasında çarşaf içinde götürülür Kastamonu ya. Rehabilitasyon süreci başlar. Hastanenin yemekleri iyi olmadığı için hemen karşısında ev tutulur. Evde yemek pişirilir ve Ali Duran a götürülür. Annesi yanında kalır. Babası da sürekli gelip gitmektedir. Bu arada hep sırt üstü yatmak zorundadır Ali Duran. Sırtında korkunç yaralar açılır. Yara bakımı, ışık tedavisi uygulanır ama bana mısın demez. Yatak yaralarının iyileşmesi için daha sonra ters pozisyonda yatması gerekecektir. O günlerde yaşadıklarını şöyle anlatır Ali Duran Karakaya: Hep yüzü koyun yatmaktayım. Başımı bir o yana, bir bu yana çevirmekteyim. Beynim yürümeyi unutuyor. Yemeği de o pozisyonda yiyorum. Yemeğin ve suyun lezzetini alamıyorum. Daha önceleri yürümeyi bırakın, oturmayı hayal ediyordum. Şimdi ise sırt üstü yatmayı hayal etmeye başladım. Fizyoterapist bayana bir gün Ben ne zaman yürüyeceğim? dedim. Film orada koptu zaten! ADANA YA GÜÇ VERENLER - I

3 O arada ailenin ekonomik durumu sarsılmaya başlar. Ali Duran ın amcası vefat eder. Tedavi yarıda kesilir ve Adana ya dönerler. Yaralar kapanmaz. Ama Ali Duran inat eder. Yüzüstü yatacağım ve bu yaralar kapanacak. diye ifade eder bu azmini. Dokuz ay böyle yatar. Bu süre içinde suyu pipetle içer. Yemeğin lezzetini alamaz. O günlerde yaşadıklarını Sadece nefes aldım diye tanımlar. Ama bu sıkıntıların mutlaka biteceğine inanır. Öyle bir azmi vardır. Yatağını her hafta odanın bir başka köşesine aldırarak farklı bir manzarayı görmesi, onu biraz olsun rahatlatmaktadır. Ama düzeleceğine dair inancını hiç yitirmez. Doktorun önerisi üzerine yan dönmeye başlar. Anacağızı saatte bir pozisyonunu değiştirir Ali Duran ın. Anası hiç uyumasa da en ufak bir şikâyette bulunmaz. Bu durum böyle yıllarca devam eder. Onun içindir ki, Ali Duran Karakaya nın anasına olan sevgisi başka hiç bir lezzete benzemez. Yıllar sonra depremde enkaz altında kaldığında da önce anasını düşünür. Ali Duran ını kaybederse üzüntüden yaşayamaz diye. FELÇLİ ÇOCUK NASIL YÜRÜYE- CEK? Ali Duran yürüyemese de, hiç olmazsa oturmak istemektedir. Doktorların Çok yatmasın, artık otursun önerisi üzerine korseyle yarım oturmaya başlar. Ardından babası rahatsızlanır. Ali Duran da Ben ne olacağım? kaygısı başlar. Sonraları protez yapılır. Hiç de kolay değildir bu şekilde yürümek. Bir gün koltuk değneği ve protezle yürürken, ayağına küçük bir taş gelir ve robot gibi düşer. Düşe düşe düşmeyi de öğrenir. Her sıkıntıdan bir şey öğrenmektedir. Babası iflas noktasına gelmiştir. Diğer tarafta hayata tutunmak için gelecek endişesi taşımaktadır Ali Duran. Ya başkalarına muhtaç, ya da kendi kendine yetebilecek biri olacaktır. Hiç bir sosyal güvencesi yoktur. Diğer kardeşleri ise ancak kendine yetmektedir. Bir ara Almanya da yaşayan bir akrabanın engelli bir kızının bıraktığı kırık tekerlekli sandalyeyi getirirler. Eski, klasik, çemberi yok, lastikleri patlak bir sandalye. Önce istemez onu Ali Duran. Dışarı attırır. Ancak, dışarı çıkabilmesi için başka şansı bulunmamaktadır. Halasının çocukları onu bu sandalyeye oturturlar. Kendisi sürmeye çalışırken elleri parçalanır. Ama o köhne tekerlekli sandalye Ali Duran ı hayata bağlayan bir araç olur. Eski Türk filmlerindeki gibi üzerine battaniye, çarşaf örterek bindirirler tekerlekli sandalyeye Ali Duran ı. Bir gün halasının çocukları Ali Duran ı tekerlekli sandalye ile köy kahvesine götürürler. Herkes onun ayaklarına ve tekerlekli sandalyesine bakmaktadır. Hele o acır gibi bakışları yok mu? Bu çocuk böyle mi ola- caktı? Vah vah vah.! O psikoloji çok yıkar Ali Duran Karakaya yı. ENGELLİYE BAKIŞ AÇISI: SADA- KA KÜLTÜRÜ Yıl Bir gün engelli raporu (o zamanlar özürlü raporu deniyor) almak üzere Karşıyaka daki Devlet Hastanesi ne giderler babasıyla, maaş bağlansın diye. Babasının işleri daha da bozulmuştur çünkü. Hastanede rapor için beklerken en büyük travmalardan birini yaşar Ali Duran. Genç bir hanım ona yaklaşır, Geçmiş olsun! der, çantasını açar ve beş lira verir. Ali Duran bu hanımın elini öyle bir tutar ki... Kızcağız neye uğradığını şaşırır, elini kurtaramaz. Üzerine kızgın yağlar dökülmüş gibi tırnaklarına kadar terlemektedir Ali Duran. Bunu bana niye veriyorsun? diye müthiş bir şekilde patlar. Kız özür diler. Bu olayla ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle anlatmaya devam eder Ali Duran Karakaya: O an anladım ki, Türkiye de engellilere bakış açısı bu: zavallı, aciz, sadaka kültürüne alıştırılmış ve sadaka kültürüne muhtaç insanlar. Kız kötü niyetli değil. Ağlıyor, özür diliyor. Bütün sorun bilinçsizlikte. Meğer polislik için daha önce başvurduğunda, ciğerlerinde duman çıktığı için sağlık kurulundan olumsuz rapor çıkmış. Buradaki sakat, garip insana yardım ederek Tanrı ya rüşvet verecek. Böylece sağlam raporu alacak. Ali Duran orada kalmak istemez artık. Rapor için heyet muayenesine girmeden eve döner babasıyla. Tekerlekli sandalyesini halasının oğlu ALİ DURAN KARAKAYA 09

4 sürerek mahalleye giderler. Kimse tanımasın diye montunu ve şapkasını kafasına örter. Mahalleye girdiğinde sen yürüyemiyorsun, diyecekler diye korkmaktadır çünkü. Korktuğunu başka bir şekilde yaşayacaktır bu sefer. Köşeyi döndüklerinde mahalledeki bakkalın karısı Oğlum, oğlum, dur, dur, dur! diye bağırır arkalarından. Ali Duran bir şeyler olacağını hissetmektedir. Halasının oğluna Sür çabuk, sür! diye bağırır. Halasının oğlu durur gayri ihtiyari. Bağıran kadın nefes nefese yetişir. Elindeki bozuk parayı Ali Duran a vermek ister. Ali Duran almayınca kucağına bırakır. Başındaki şapkayı çıkarıp kadının yüzüne bakan Ali Duran: Beni tanıyor musun? Ben Hikmet Hanım ın oğluyum! diye bağırır öfkeyle. Bakkalın karısı Ali Duran ı dilenci sanmıştır. Çok üzülür Ali Duran ın bu tepkisi karşısında. Aynı günde ikinci kez muhtaç ve zavallı bir sakat olarak görünmüştür Ali Duran. ÇAKMAKÇI ALİ DURAN Ali Duran Karakaya artık ya kendi kendine yetecek, ya da kardeşlerinin eline bakacaktır. Bir gün koltuk değneklerini kaldırıp atar. O sıralar okul yoktur (1983). Artık durumuna alışmakta ve çok acı hissetmeden kahveye çıkabilmektedir. Para kazanması lazımdır. Çevresindeki acıma duyguları giderek azalmaktadır. Bu benim hayatım. Ben istersem her şey olur der. Yakınları Stephen Hawking le ilgili dergiler getirmektedir. Halasının oğlu, para kazanabilsin diye çakmak doldurma makinası almak ister Ali Duran a. Parası olmadığı için, Hayır! der önce Ali Duran. Sonra borç olarak kabul eder çakmak makinasını. Köyün kahvehanesine kurarlar her sabah düzeneği. İlk günler birçok kimseden para isteyemez. Ne de olsa ağa çocuğuyum diye açıklar bunu. Bazen para alır, bazen almaz. Köyün nüfusu yazın gelen tarım işçileri ile dört-beş bin kişi olduğu için, giderek kazancı artar. Kazandıkça da öder borcunu halasının oğluna. Daha sonra gemilerden atılan ve köy yakınındaki deniz kenarında sahile vuran eski çakmakları getirtir halasının çocuklarına. Her giden bir poşet eski çakmak getirmektedir Ali Duran a. O eski ama Avrupa dan gelen çakmakların beş tanesinden bir çakmak yapar. Sonra da doldurup satar. TÜM KÖYLÜNÜN SIRDAŞI, SANT- RAL GÖREVLİSİ ALİ DURAN O yıllar (1983) ülkede bırakın cep telefonlarını, şehirlerde bile telefon sıkıntısı devam etmektedir. Ali Duran Karakaya nın köyüne telefon getirecektir devlet. Tek bir telefon. Köyde postane ve telefona bakacak bir devlet görevlisi yoktur henüz. Bir kulübeye konulacak bu tek telefon için santral görevlisine ihtiyaç vardır. Ama bu görevli çok güvenilir, ağzı sıkı bir kişi olmalıdır. Köydeki herkesin alacağı, borcu, iyi-kötü her türlü konuşması bu telefondan gerçekleşecektir. Bu iş için birini bulma görevi muhtar ve azalarındır. Ali Duran ın dayısı köyün muhtarıdır. Birkaç aza Ali Duran a gider bu işi teklif etmek için. Muhtar gitmez. Ne de olsa dayıdır. Doğrudan karışmaz bu işe. Azalar, Ali Duran ın telefona bakıp santral görevlisi olmasını teklif ederler. O zamanki usuller gereğince PTT (o tarihteki açılımı ile Posta, Telgraf ve Telefon Müdürlüğü) acentesi olarak görev yapacak ve gelirin belli bir oranını (%10 dan itibaren, gelir durumuna göre giderek artarak) Ali Duran alacaktır. Aynı zamanda çakmak doldurmaya da devam edebilecektir. Muhtarın bir şartı olduğunu iletir azalar; çok iyi sır saklayacaktır. Ali Duran kabul eder bu şartı. Yalnız Adalı Köyü değil, üç-dört köyün telefon konuşması o tek odalı postaneden yapılmaktadır artık. Ali Duran herkesin telefon konuşmasını ve sırrını bilir. Ama bilmiyor gibi davranır. Köyde kim borçlu, kim alacaklı, kim iflas etmek üzere, her şeyden haberi vardır artık. Yalnız Ali Duran da kalan sırlardır bunlar. Ali Duran Karakaya nın ifadesi ile sanki köyün MİT Başkanı dır. BABANIN İFLASI VE KAYBI Genelde çocuklar anne diye ağlarlar. Fakat Ali Duran hep Baba diye ağlarmış. Böyle bir baba sevgisi var. Çiftlikte işler her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Baba artık iflas etmek üzeredir. Alacaklılar gelmeye başlar. Ali Duran babasına, her şeyi satıp çiftçiliği bırakmasını söyler. Kendisi hem çakmak doldurmakta, hem de postanede çalışmaya devam etmektedir nasıl olsa. İşler daha da kötüleşince, Çukurova da benzer durumda olan birçok kişi gibi tefeciden para alırlar. Borç ödenemeyince toprağın bir kısmını satmaya karar verirler. Tarlanın yarısı olan 20 dönümü satmak üzere alıcıyla anlaşırlar. Alıcı, akşam yapılan anlaşmayı sabah bozar. Çünkü tefeciden öğrenmiştir Hacı Mehmet Ağa nın ne kadar zorda olduğunu. Tefeciye borç ödemek için çok acele paraya ihtiyaçları vardır. Aynı paraya tarlanın 30 dönümünü verirseniz alırım der alıcı. Tarla satılır ve alınan paranın tamamı tefeciye ödenir. Hacı Mehmet Ağa dürüstlükten ve adaletten hiç şaşmayan bir adamdır. Satış işleminden sonra tarlayı alana ve tefeciye Siz malın-mülkün, gücün, paranın çok şey olduğunu sanıyorsunuz ama, bir gün gelir bu yaptığınızın hesabını Allah katında verirsiniz. der. Hacı Ağa nın rahatsızlığı gün geçtikçe ilerler. Beyin kanaması geçirir, felç olur, bilincini kaybeder. 10 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I

5 Ali Duran ın idolü, yakışıklı köy ağası babası gözlerinin önünde eriyip gitmektedir. Annesi hem Ali Duran a, hem de eşine bakmaya başlar. Hacı Ağa oğlu Ali Duran a, adaletten hiç şaşmamasını, yalan söylememesini tembih eder. Durumu giderek ağırlaşan Hacı Ağa hastaneye, yoğun bakıma kaldırılır. Ali Duran bir gün postanede görevdeyken babasının ölüm haberini alır. ENGELLİ ALİ DURAN, KAYMA- KAMLIĞIN EN GÜVENİLİR BİLGİ KAYNAĞI Kısa adıyla Fak-Fuk-Fon diye bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, ekonomik durumu kötü olan vatandaşlara yardım için ülkenin bir çok yerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Ancak, ihtiyacı olanların yanı sıra, hiç ihtiyacı olmayan çok sayıda insan da yalan ve sahte bilgi ve belgelerle bu fondan yararlanmaktadır. Fondan yararlanacak kişileri belirlemek için kaymakamlar bir kurul oluşturmuştur. Bu kuruldaki görevliler genellikle muhtarlardan bilgi almakta ve yardım edilecek kişileri ona göre belirlemektedir. Ancak, muhtarlar çoğu zaman siyasi gelecek kaygısı ile yönlendirmede bulunduğu için, yardım edilecek kişiler konusunda her zaman doğru bilgiyi vermemektedir. Kaymakama göre, Adalı Köyü nden, hak etmediği halde Fak-Fuk-Fon dan para alan çok sayıda vatandaş vardır. Bu sorunu çözmek için doğru bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır. Kaymakam yaptığı araştırmayla, doğru bilgi almak için köyün en güvenilir kişisinin Ali Duran Karakaya olduğunu öğrenir. Ali Duran Karakaya bu kadar süredir telefon başında durduğu halde, bugüne kadar hiç kimseye ait bilgiyi kendi yakınlarına bile iletmemiştir. Onun için, Adalı Köyü nde muhtardan bilgi almak yerine Ali Duran Karakaya dan bilgi almak istediklerini söyler kaymakam bey. Oysa henüz 20 yaşını bile bitirmemiştir Ali Duran. Kaymakamın bu teklifi üzerine, bu nasıl bir sınavdır ya Rabbim? der kendi kendine. Fon görevlileri başvuranlar hakkında bilgi almak için postaneye gelirler. Kapıyı kapatıp, Bu zengin mi, şu fakir mi? diye sorarlar Ali Duran Karakaya ya. Ali Duran bu soru şekline itiraz eder. Bana bu şekilde sormayın. Tarlası var mı? Ne kadar toprağı var? Kaç baş hayvanı, kaç çocuğu var? diye sorun, ben de cevaplandırayım. der. Başkaları haksız yere devletten para koparma peşindeyken, Ali Duran Karakaya kimseye muhtaç olmamak için her sabah koltuk değnekleri ile postaneye gitmektedir. Çamurlu köy yollarında 600 metrelik yolu kırk beş dakikada almakta ve gece yarısı elektrik kesilinceye ya da akü bitinceye kadar çalışmaktadır santralde. KALICI VE DÜZENLİ BİR İŞ BU- LABİLME ÇABALARI Ali Duran Karakaya hep şunu düşünmektedir o sıralar: Köy hayatı bana göre değil.. Böbreklerinde enfeksiyon oluşmaya başlar. Tedavi için yazılan Rocephin isimli antibiyotik çok pahalıdır. Bir tanesinin fiyatı Ali Duran ın bir haftalık kazancı kadar tutmaktadır. Genç bir doktor hanım ilaçları başkasının üzerinden yazar da o şekilde alabilir Ali Duran. Ali Duran ın ameliyat olması gerekir. Fak-Fuk-Fon daki görevli hanımın haberi olur. Gerekli evrakları hazırlayıp Ali Duran a verirler ve tedavisinin Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi nde ücretsiz olarak yapılacağını söylerler. Plastik cerrahi servisinde ameliyat olur. Ali Duran Karakaya nın gelecekten beklentileri çok da fazla değildir. Benim hayalim köyden kurtulmak. Düzgün bir sandalyem (tekerlekli) olsun, evimizde onunla kendime ait bir odaya gireyim. Düzgün bir işim olsun, tuvalet bekçiliği bile olsa razıyım. Yeter ki sosyal güvencem olsun. O benim için business bir iş, bir genel müdürlüktür o zaman. diye düşünmektedir. Karataş Ziraat Odası Başkanı Mustafa Bey (Yeşilyaprak) Ali Duran ı çok sevmekte ve beğenmektedir. Ona kalıcı ve sürekli bir iş bulmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışmaktadır. Ali Duran ı engelliler kontenjanından işe almaları için Devlet Su İşleri Bölge Müdürü ne götürür. Asansör olmadığı için, müdürün odasının bulunduğu dördüncü kata sürüne sürüne çıkar Ali Duran. Buradan iş yakalayabilir miyim ümidiyle. Ne yazık ki, bir gün önce gelen bir yazı nedeniyle tüm engelli kadrolarına, o sırada Bulgaristan dan göçmen olarak gelen soydaşların alınması emredilmiştir. Ali Duran, dört katın merdivenlerini hüsranla ve yine sürüne sürüne iner. Tekrar Karataş a dönerler. Köyle Karataş arasındaki on yedi kilometrelik yolu tekerlekli sandalyesini sürerek gider. Ama of bile dememektedir. Bu dünyada adalet varsa bu düzelecek diye düşünmektedir. Ziraat Odası Başkanı Mustafa Bey, Ali Duran a iyi bir iş bulma çabalarını sürdürmektedir. Çukobirlik Genel Müdürü nün (M. Haşim Boyacıoğlu) köye ziyarete geleceğini öğrenir. Bu bilgiyi Ali Duran a iletir. Mustafa Bey genel müdürü postanenin önüne getirir. Müdürüm, işte size bahsettiğim Ali Duran. Çok düzgün adamdır diye Ali Duran ı anlatmaya başlayınca, etraftaki köylüler de öğütlenmiş gibi hep bir ağızdan Harbiden düzgün adamdır, harbiden iyi adamdır. Hazinen olsa güven müdürüm. Bu adam buranın sır küpüdür diyerek Ziraat Odası Başkanı nı desteklerler. Çukobirlik Genel Müdürü personel müdürüne döner ve işlemlere başlayın der. ALİ DURAN KARAKAYA 13

6 Ali Duran hayret eder. Bu kadar kolay mıdır bu iş? On beş gün sonra Ali Duran a sarı bir zarf gelir. Çukobirlik Mihmandar Kooperatifi nde, 152 lira aylık ücretle işe alındığını bildirmektedir. Evet! der Ali Duran. Bu işi Yaradana isyan etmeme, bütün bu eziyetlere dayanma, sabretme ve öfkeyi dizginlemenin karşılığında elde ettiğini düşünür. Sarı zarfı annesine gösterir ve birbirlerine sarılarak sevinç gözyaşlarını dökerler. ALİ DURAN ÇUKOBİRLİK TE Ali Duran artık köyden şehre gelmiştir. Annesi ile birlikte Adana da, babasından kalan üç odalı evin bir odası ile mutfağında yaşamını sürdürmektedir. Diğer iki odayı kiraya verirler, ek gelir olsun diye. Yeni bir tekerlekli sandalye temin eder. İşe gitmek için her sabah Karataş yoluna çıkar, arkadaşları onu kucaklayarak servis aracına bindirirler. Hava yağmurlu ve kötü olduğu zamanlar muhasebe müdürü Sen gelme bugün Ali Duran. der. Bu durum Ali Duran a işe yaramazlık hissi vermektedir. Çok zoruna gider. Allahım, yağmur yağmasın da işe gidebileyim. diye dua etmeye başlar. İşe gittiğinde ise bir iş vermezler Ali Duran a. Sen otur Ali Duran. derler. Bir süre sonra Çukobirlik Mihmandar Yönetim Kurulu Başkanı Osman Gökçe, Ali Duran Karakaya nın çok düzgün bir çocuk olduğunu öğrenir. Onu her türlü malın alım ve satımının yapıldığı, ortasında kantar bulunan, akvaryum denilen yerde görevlendirir. Bir sabah muhasebe müdürü yine gelme deyince, ertesi günü Ali Duran sabah da kalkar, beşte evden çıkar. Eviyle Mihmandar arasındaki altı kilometrelik yolu tekerlekli sandalye ile gider. Personelin normal gelişinden dakika önce oraya varır. Ne zaman geldiğine müdür ve muhasebe müdürü şaşırır. Ertesi günü yine aynı durum. Bir gün yağmur yağar. Yine tekerlekli sandalye ile gider işe. Sırılsıklam olur. Muhasebe müdürü gelir ve iyi niyetle Sen gelme Ali, ben senin maaşını eve yollayacağım. der. Bu ifade Ali Duran da bir hırs motoru, azim motoru görevi görür. Gün gelecek, ben olmadan bu fabrika çalışmayacak der kendi kendine. Gerçekten gün olur, devran döner, Ali Duran Karakaya nın bulunduğu bölümde ondan başka herkes emekli olur. Onun için özel rampalar yapılır. Artık çokça iş üretmektedir. İnsanlarla diyaloğu iyidir. Kendi ifadesi ile orada adalet tartmaktadır. İşine bu kadar hassas yaklaşmaktadır. Kooperatif ortakları ürünlerini başkasının tartmasını istemezler. Herkesin en çok güvendiği kişi Ali Duran dır artık. DÜZ VİTES ARABADA HALATLA GAZ AYARI Bu arada Ali Duran Bey in maaşı artmıştır (1990). Zor günler geride kalmaktadır. Daha bağımsız hareket edebilmek için kendisine 1978 model bir otomobil alır, Şahin 131. Artık kiracıdan alınacak ek gelire ihtiyaç yoktur. Evden kiracıyı da çıkarır. Yeni eşyalar alır. Aldığı araba düz vitestir. Bu şekilde kullanması mümkün değildir. Kullanabilmesi için otomatik vites olması gerektiğini söyler tamirciler. Debriyaj, fren ve gaz için Ali Duran a uygun bir sistem gereklidir. Kendi önerdiği yöntemleri tamircilere uygulattırarak düz vites otomobilinde değişiklikler yaptırtır. Artık elindeki halatla gaz ayarı yapmakta ve aracını kullanabilmektedir. Ehliyeti bile yoktur o sıralar. Bir buçuk yıl o arabayı kullanır. Bu arada tekerlekli sandalyelerinin sayısı artmıştır. Bir tane iş yerinde, bir tane evde, bir eski sandalye de arabasının arkasında bulunmaktadır. Arabasına binince teybini açmakta ve keyfine bakmaktadır. Annesini de arabasının önüne bindirmektedir. Mutluluğuna diyecek yoktur. Ali Duran ın arabayla gidip geldiğini gören başka engelli arkadaşları, gel derneğe gidelim derler. Ama dernek hiç ona göre değildir. Orada herkes zavallı durumunda ve sadaka kültürüne göre davranmaktadır. Hiç üretim yoktur. Gel seni sakatlar derneğine başkan yapalım teklifine de sıcak bakmaz aynı nedenle. Kimseye muhtaç olmayıp da kendi kendine yetmeye başlayınca, daha önce yanına bile uğramayan insanlar yaklaşmaya başlamıştır Ali Duran a. Çünkü kin tutan bir insan değildir Ali. Anası ndan öyle görmüş, öyle öğrenmiştir. Kimseye kin tutmaman lazım oğlum. Hayatta iki şey kalır. Yaptığın iyilik ve kötülük. Üzerinde bir karış ot da bitse, iyiysen iyiydi, kötüysen kötüydü derler. Tercih senin. şeklindedir Hikmet Hanım ın oğluna nasihati. TEKERLEKLİ SANDALYEDE NA- SIL BASKETBOL OYNANIR? Ali Duran bir gün gazetede engellilerin spor yaptığını okur. Hayret eder. Engelli nasıl spor yapar?! İskenderun daki bir engelliler spor kulübünde engelli sporcular basketbol oyna- 14 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 15

7 maktadır. Türkiye şampiyonu olmuşlardır üstelik. Bunu gören Ali Duran Karakaya nın heyecanı daha da artar. Bir engelli olarak basketbol sporuna olan ilgisinin nasıl geliştiğini şöyle anlatır: Epeyi araştırdım. Oradaki kulüple temasa geçtim. O dönem aynı zamanda Milli Takım antrenörü olan Rıfat Hoca (Atamer) engelli bulmuş ve onlara tekerlekli sandalye temin etmiş. Üzerlerindeki formalar tiril tiril. Bir engelli olarak bizim üzerimizde ise çarşaf var. Hocaya ulaştım. Üç ay sonraya randevu alabildim. Arkadaşım Bülent ile birlikte İskenderun a antrenmanlarını izlemeye gittik. Hocadan aldığım izin üzerine, büyük biraderden ödünç aldığım video kamerayı da yanımızda götürdük. O sıralar ilk arabamı satıp 1978 model otomatik vitesli araba almıştım. Rıfat Hoca Nereden geldin oğlum? Bekleyin. Antrenmanın yarısında alacağım seni. diyerek epeyi bekletti bizi. Sporcular için yeni tekerlekli sandalyeler gelmiş Almanya dan. Tam bir askeri disiplin. Rıfat Hoca engelli değil ama, sporcu tekerlekli sandalyesinin nasıl kullanılacağını biliyor ve gösteriyordu bana. Anlatılanları, dünyaya yeni bir şey gelmiş gibi izliyordum. Arkadaşım Bülent de kameraya kaydediyordu. Rıfat Hoca bize göstermek için elindeki topu potaya attı, top potadan geri döndüüü ve sonra gelip bizim kameraya çarptı! O zaman altı-yedi bin Alman Markı olan ödünç kamera üç parçaya bölündü. Ben arabamı satsam ödeyemem kameranın parasını. Rıfat Hoca nın umurunda değil. Aldık kameranın parçalarını, bindik arabamıza. Ne benden bir çıt çıkıyor, ne de Bülent ten. Adana ya geldik. Biraderin yanına gittim ve kamera kaça? dedim. Önce şaşırdı tabii. Kameranın başına geleni anlattım. Yenisini almak için ya arabamı satarım ya da kredi çekerim diye düşündüm. Neyse, korktuğuma göre ucuz atlattım. Bin marka onarıldı kamera. Sonra antrenmandan çektiklerimizi izledik. Nasıl oynadıklarına şaşırdık kaldık. ADANA DA İLK ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ KURULUYOR Ali Duran ın çok iyi anlaştığı bir çocukluk arkadaşı vardır. Hâlen de çok iyi dostu ve ticaret ortağı olan Ramazan (Çavdaryemez). Köyde iken Ramazan la Ali Duran zaman zaman köyün dışına doğru yürürler. Yalnız kalınca da hayal kurarlar. Ramazan ın hayali, evlenip erkek çocuk sahibi olmak ve bir de bakkal dükkanı açmaktır. Ali Duran ın hayali ise köyden kurtulmaktır. Adana da bir işi olsun istemektedir. Tuvalet bekçiliği olsun razıdır. İki şey daha istemektedir: iyi bir tekerlekli sandalye ve evinde kendine ait bir oda. Artık o zor günler geride kalmıştır. Ali Duran ın hem işi vardır, hem de evi. Hatta bir de arabası. Ramazan da hayallerine kavuşmuştur. Evlenmiş, bir oğlu olmuştur. İkinci hayali de gerçektir artık. Kapalı spor salonunun yanında bir marketi bulunmaktadır. O sıralar Gençlik Spor İl Müdürü olan Tuncer Akdoğan Ramazan ın müşterisidir. Doktor, iyi olacak hastanın ayağına gelir. derler ya! Bir gün Ramazan, marketine gelen Tuncer Bey le Ali Duran ı tanıştırır. Ali Duran Tuncer Akdoğan a, Adana da özürlü (o zamanlar engelli yerine bu ifade kullanılıyor) spor kulübünün olmadığını söyler ve bir özürlü spor kulübünü nasıl kurabileceklerini sorar. Tuncer Bey çok pratik, iş bitirici bir yöneticidir. Sonraları Ali Duran la ağabey-kardeş kadar yakın olacaklardır. Tuncer Bey Ali Duran a döner ve Sen özürlüleri, sakatları bul, takımı kurmak için ben bütün masrafları karşılarım, hallederiz. der. Ali Duran inanmaz önce bu duyduklarına. Henüz bilmemektedir çünkü Tuncer Akdoğan ın laf değil iş ürettiğini. Ertesi günü arkadaşı Ramazan a tekrar sorar, Tuncer Bey doğru mu söylüyor diye. Arkadaşı sinirlenir, Tamam işte, on kere söylemeye gerek yok. der. Ali Duran hemen faaliyete geçer. İskenderun daki Rıfat Hoca dan kulüp tüzüğü örneği ister. Başlık dışında her şey aynı kalarak yeni kuracakları kulübün adını koyar: Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü. Kulübü kuracak olan yalnız kendisidir henüz (1993). Yeni üyeler aramaya çıkar. Arabasıyla giderken gördüğü birçok özürlüye seslenir: bak kardeş, özürlüler spor kulübü kuracağız, gelir misin? Bir kısmı Kaç para verecen? diye sorar. Kimi de git işine kardeşim! der. Bir gün Avukat Oktay K. İşoğlu ile tanışır. O da tekerlekli sandalyededir ve masa tenisi oynamaktadır. İşoğlu na, spor kulübü kuracağını ve kurucular arasında olmasını teklif edince, Ben varım. der İşoğlu. Çukobirlik e işe gidip gelirken, su tesisatı satan bir yerde çalışan, kilolu, tosun gibi bir özürlü kişi görür Ali Duran. Adının Murat Kasan olduğunu öğrendiği o kişi de varım der kurucular arasında olma teklifine. Hatta, Hem de oynarım. diye ekler. Kulübü on kişi ile kurarlar 1994 yılında. Ali Duran Karakaya yı kulüp başkanı yaparlar. Takım kaptanı da Murat Kasan olur. Kulüp adresi Ali Duran ın evidir. İlk toplantılarını Vali Yolu nda, ara bir yerdeki çay ocağında gerçekleştirirler. Yönetim kurulu toplantılarını bir buçuk yıl kadar Ali Duran ın arabasında yaparlar. TEKERLEKLİ SANDALYEDE İLK BASKET ÇALIŞMALARI Basketbolla yola çıktıklarına göre, bir an evvel basketbol oynamaları gerekmektedir. Tuncer Akdoğan a giderler. Akdoğan ilk antrenman malzemelerini verdirir: Oradan iki top verin çocuklara. Forma da verin. 16 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 17

8 Üzerinde yazı olmayan, naylondan formalar. Altta sivil pantolon ve kundura, üstte formalarla, Devlet Su İşleri nin merkez tesislerindeki açık sahada, Mayıs ayı içinde güneşte iki buçuk saat çalışırlar. Tekerlekli sandalyeler sporcu sandalyesi değil, Kızılay ın hasta sandalyeleridir. Avuçları şişer ve patlar. Topu bir kez bile çemberden geçiremezler. Ama bu ekipte bir şey vardır, inanç. Bu işin böyle olmayacağını anlarlar. Daha sonra Rıfat Hoca, bu azimli sporculara yardımcı olması için Nuray Sev isimli bir bayan sporcuyu görevlendirir (Nuray Sev Özdemir, hâlen Bedensel Engelliler Atletizm Milli Takım Antrenörü). Çalışmalar daha düzenli ve etkin olmaktadır artık. ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜNÜN TELEVİZYONDA TANITIMI! Konunun içinde olanlar hariç, Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü nü henüz doğru dürüst bilen yoktur. Bir gün Tuncer Akdoğan, kulüp yönetimini televizyona çıkarttırmayı teklif eder. O zamanlar Mithat Yıldırım (Allah rahmet eylesin) Metro TV de spor programı yapmaktadır. Mithat Bey, Akdoğan ın önerisi üzerine Ali Duran Karakaya ve arkadaşlarını programa çıkartır. Ali Duran Bey in ifadesi ile, Mithat Abi bizim ekibi sübhanallah boncuğu gibi dizer. Kulüp başkanını (Ali Duran K.) ve başkan yardımcısını tanıtır. Ondan sonra Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü yöneticilerine hiç söz düşmez. İzleyicilerden telefonlar gelmektedir ama hep başkalarına. Ali Duran ve arkadaşları konu mankeni gibi otururlar programda. Bu durumu şöyle açıklar Ali Duran Karakaya: Meğer bu tür programlara çıkacaklar kendilerini telefonla arayacak kişileri ve ne soracaklarını önceden ayarlıyorlarmış. Bizim bundan haberimiz yok. Böyle olunca da bize ne soru soran oldu, ne de bir kelime konuşabildik, adımızın söylenmesinden başka. Birkaç ay sonra Ali Duran Karakaya ve arkadaşları tekrar bir TV programına katılırlar. Mithat Yıldırım o gün programa Adana lı milli yüzücü Ayhan Karataş ı da davet etmiştir. Sulama kanallarında yüzerek şampiyon olmuş bir yüzücüdür Ayhan Karataş. Kas hastalığından dolayı erimektedir. Programın ağırlığı onun üzerinedir. Eşi de yanındadır. Bu sefer Ali Duran Karakaya işini sağlama bağlamıştır ama. İş yerinden Kenan Cansu isimli bir arkadaşını önceden ayarlamıştır. Program sırasında Kenan telefon açacak ve Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü hakkında uygun sorular sorarak bu kulübün ve özürlülerin sorunlarının konuşulmasını sağlayacaktır. Çok sayıda telefondan sonra nihayet Kenan Cansu nun telefonu gelir. Mikrofonu Ali Duran Karakaya alır hemen, soru kendisine gelecek diye. Fakat Kenan Cansu Ben koyu Demirsporluyum. Bu Demirspor un hali ne olacak? diye başlar konuşmasına. Sonra Ayhan Karataş a soru sorar. Ayhan Karataş a sahip çıkılmadığı için de Bu şehir bu kadar mı vefasız?! diye kızgınlığını ve üzüntüsünü dile getirir. Ali Duran ın konusuna girmez bir türlü. Ali Duran Karakaya nın hazırlığı boşa çıkmıştır. Adı bir kez geçer ancak. Ali Duran ertesi günü iş yerinde Kenan ı görünce Gel buraya! der ama, Kenan köşe bucak kaçmaktadır. Bu arada antrenmanlar devam etmekte, ama top potaya kavuşamamaktadır henüz. Bilgisizlik ve deneyimsizlik nedeniyle bir başka aksilikle karşı karşıyadırlar. Dernekler Masasından gelen bir yazıya göre, kuruluşunu takiben altı ay içinde genel kurul yapılmadığı için, Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü lağvolmuştur. İki top, on naylon forma ve iki defterden ibaret olan demirbaşlar da hazineye istenmektedir. Ali Duran ve arkadaşları öylesine sahiplenmişlerdir ki kulüplerini, gelen yazı üzerine yıkılırlar. Hatta Ali Duran hastalanır, bir hafta hastanede yatar. Tuncer Akdoğan bunu duyunca telefon açar ve Yine alırız, üzülmeyin. der. Ali Duran arkadaşları ile bir araya gelir ve Pamuk eller cebe! diyerek aralarında yine para toplarlar. Yeni defterler alırlar. Aynı isimli bir kulüp kurulamayacağından, yeni kurdukları kulübün adı Adana Engelliler Spor Kulübü olur (1995). AYHAN KARATAŞ (1948, Adana-12 Aralık 2004, İstanbul): Milli yüzücü. Yüzme ve sutopunda en fazla milli olan sporcu (150 kez). Serbest yüzmede Türkiye de ilk kez 100 metreyi 1 dakikanın altında yüzdü, 100 metre serbestte 15 yıl üst üste Türkiye şampiyonu oldu Napoli, 1967 Tunus ve 1971 İzmir yapılan Akdeniz Oyunları nda yeni Türkiye rekorları kırdı. Su topunda Avrupa Karması na seçilen ilk Türk sporcusu. 23 yaşında yakalandığı kas erimesi hastalığıyla 33 yıl mücadele eden milli yüzücü, yokluk içerisinde İstanbul da yaşamını yitirdi. Memleketi Adana da toprağa verildi. İLK TEKERLEKLİ SANDALYELER VE İLK MAÇ Yeni kulüp kurulmuştur ama, henüz oyuncuların tekerlekli sandalyesi bile yoktur. Yeni destekler sağlanmalıdır. O zaman Anadolu Ajansı nda görevli olan Ramazan Şanıvar a giderler. Ramazan Bey Ali Duran a Ben sana doğrularla ilgili bilgi vereceğim. der ve gerçekten de Ali Duran Karakaya yı doğru ve iyi insanlara yönlendirir. Ramazan Bey, Adana Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Genel Başkanı Ali Gülleri ve İl Gençlik ve Spor Müdürü Tuncer Akdoğan, kulüp yöneticilerini o ALİ DURAN KARAKAYA 19

9 zamanki Adana Valisi Naci Parmaksız a götürürler. Naci Bey Adana Engelliler Spor Kulübü ne on tane Kızılay sandalyesi aldırır. Bunlar hasta sandalyesidir ve spor için hiç uygun değildir aslında. Fakat ilk defa, kendi kişisel sandalyeleri dışında tekerlekli sandalyeleri vardır artık. Takımda bir tornacı bulunmaktadır, Erol Demiryürek. Erol, ağabeyinin torna atölyesinde bu Kızılay sandalyelerini sporcu sandalyesi haline getirmek için yöntem geliştirir. Tekerlekli sandalyelere sert plastik malzemeden tekerlekler yapmayı teklif eder. Ağabeyi atölyeyi kapattıktan bir saat sonra arkadaşları ile birlikte atölyeye giderler. Oradaki kalfaya rüşvet verirler ve sabaha kadar iki torna makinasından 20 çift plastik çıkarırlar. Sabahleyin Erol un ağabeyi gelince plastikleri görür ve şaşırır. Durumu öğrenince, Niye bana söylemediniz? Yardımcı olur yaptırırdık. der. Ama bu azimli gençler kendi işlerini kendileri görmüştür. Adana Engelliler Spor Kulübü Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı İlk antrenman maçını Rıfat Hoca nın İskenderun daki takımı ile yapar. Onları Adana ya davet ederler. Ramazan (Şanıvar) Bey yine destek olmaktadır. Gelen ekibe yemek verir. O maça ait en çarpıcı olayı Ali Duran Karakaya şöyle anlatır: Maç sırasında onlar bizim yanımıza gelip hızla geçiyorlar. Biz ne olduğunu anlamadan zınk diye durup kalıyoruz. Meğer onlar Sandalyeler Almanya dan Mersin Gümrüğüne gelir. Hesapta olmayan şekilde bir de KDV ödemek zorunda kalırlar. Ali Duran Karakaya sandalyeleri teslim aldıklarındaki duygularını şöyle açıklamaktadır: Harbiden spor sandalyeleri onlarmış. Sandalyelerin hemen alınmaması bizim basında konuşulmamızı ve daha çok tanınmamızı sağlamış oldu. Sporcu tekerlekli sandalyeleri ile ilk gösteri maçına çıkarlar. Artık bazı oyuncular üçlük sayılar atmaktadır. Ali Duran Karakaya öylesine mutludur ki bunları anlatırken. İnanç ve kendine güven olmadan her şeyin biteceğini düşünür. Hep bir şeye inanmıştır, adalet. İnsan ilişkisinde, evde, sokakta, doğada, günlük yaşamda, her yerde adalet. Engellilerin sorunlarına harcadığı zamanın kendisine verdiği mutluluğu, bu konudaki duygu ve düşüncelerini şöyle açıklar: Bana yorulmuyor musun diyorlar. Yoruluyorum. Fakat bu bir dinamo gibidir. Yaptığın işten keyif alırsan, seversen, insanlığa dair bir nebze katkıda bulunursan, bu sana enerji olarak dönüyor. Bu işe (engellilerin sorunlarına) ayırdığım her zaman benim kazanacağım paradan kayıptır; aileme, sevdiklerime, dostlarıma ayıracağım zamandan kayıptır. Fakat bu işler para kazanmanın keyfinden daha farklı bir lezzet vermekbizim yanımıza gelince tekerlekli sandalyelerimizin frenlerini kilitliyorlarmış. Biz amatörüz ya, ne olduğunu anlamıyoruz başlangıçta. Araba yürümüyor diyoruz. Kenardan biri, Sizin frenleri bağlıyorlar. dedi. Biz de frenleri söktürdük. O maçta üç sayı yapar Ali Duran ın takımı. Bu büyük bir başarıdır, bayramdır Ali Duran ve arkadaşları için. BASKETBOLCULAR SPORCU TE- KERLEKLİ SANDALYESİNE KA- VUŞUYOR Takım oyundaki başarısını artırdıkça mevcut sandalyeler yetersiz kalır. Ramazan Şanıvar, Ali Duran Karakaya nın takımını her fırsatta medyaya çıkarmaktadır. Bir ara takımı Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak a götürür. Hedefleri sporcu tekerlekli sandalyesi aldırmaktır. Aytaç Durak ı ziyaret ettiklerinde sporcu tekerlekli sandalyesi ihtiyacını iletirler. Aytaç Bey Halkla İlişkiler Danışmanı Ali Ulukanlıgil e döner ve Alın on sandalye der. Ali Duran, ligler başlamadan sandalyelere kavuşacaklarını düşünür. Oysa bu sandalyeler tek tip değildir. Herkesin vücut özelliklerine göre imal edilmesi gerekmektedir. İzmir den iki görevli gelir, ölçüleri alırlar. Sandalyeler Almanya da yapılacaktır. Sıra siparişleri vermeye gelince, sporcu tekerlekli sandalyesinin bir tanesinin fiyatının Alman Markı olduğu öğrenilir. Bu rakam Belediye nin düşündüğünün çok üzerindedir. Ali Duran Belediyenin yollarını aşındırır. Fakat sandalyeler bir türlü alınmamaktadır. Bu dönemdeki oyalamayı şöyle anlatır Ali Duran Karakaya: Ali Abi (Ulukanlıgil) her seferinde bize çay içiriyor, yağlayıp yüzlüyor geri gönderiyor. Sandalyeler bir türlü alınmıyor. Bakarlar ki bu iş böyle olmayacak, kendilerine verilen tüyo üzerine yine basın kanalı ile bir şeyler yapmaya karar verirler. Süleyman Canbolat isimli bir gazeteci, Ramazan Şanıvar aracılığı ile haber yapar: Engelli sporcular Başkan a müteşekkir. Sandalye bekliyorlar. Aytaç Bey hemen arar Ali Duran ı: Ya Alim halledeceğiz, merak etme!... Bir süre sonra bir başka ilginç yazı daha çıkar: başlık; Bir rüya gördüm. Çok zekice yazılmış bir yazıdır: Dün bir baktım ki Adana ya on tane tekerlekli sandalye geliyor. Engelliler spor yapmaya başlıyor. Sonra bir de uyanıyorum ki, bu bir rüyaymış. Aytaç Durak bu haber üzerine Ali Duran ı çağırır ve sorar: Bu işte senin parmağın var mı Ali? Amaca ulaşılmıştır nihayet. Bu son haberden sonra işlemler hızlanır. Belediye sandalyelerin ön anlaşmasını yapar ve parasını öder. Türkiye de ilk defa bir belediye, engelli sporu için on tane sporcu tekerlekli sandalyesi alır böylece. tedir. PARAPLEJİLİYİM AMA HAYA- TIN İÇİNDEYİM Paraplejili birçok insan dört duvar arasında kalmış, evlerinde perişan bir şekilde çürümeye yüz tutmuşlardır. Kaza geçiren bir insanın belden aşağısının felç olması ve hayatın içinde olamaması çok büyük bir sıkıntıdır. Hareketsizliğin dışında başka ek sorunlar hayatı daha da zorlaştırır. Bu durumda olanlar için spor, hayatın içinde olabilmenin bir başlangıcıdır. Paraplejili iken kimseye muhtaç olmamak, avuç açmamak, kendi kendine yetebilmek çok anlamlıdır. Hele kendi gibi olanlara nasıl faydalı olabileceğini düşünmek... Bu düşünce, hayata tutunmayı, hayatın içinde olmayı sağlamakta, o da insana farklı bir sorumluluk ve mutluluk getirmektedir. Böyle düşünen Ali Duran Bey, elinden geldiğince bu sorumluluğun gereklerini yerine getirme çabası içindedir. Şöyle ekler düşüncelerini: Tabii bütün bunların bir bedeli vardır. Ama ekonomik değil. Bu bedel, ailenize, kendinize, dostlarınıza ayıracağınız zamandan çaldıklarınızdır. Ama onlar şunu bilir: Bize ayıramadığı zamanı atmosfere bırakmıyor, insanlık için, muhtaçlar için, şehir için kullanıyor. Bunu 11 yaşındaki kızım bile biliyor. Okulundaki, annesinin sırtında sınıfa getirilen ve teneffüse çı- ALİ DURAN KARAKAYA 21

10 kamayan iki engelli arkadaşı için ne yapabileceğimizi soruyor bana. Gönlüm ne kadar ferah olsa da ailemin, akrabalarımın, dostlarımın, herkesin bu konuda bende hakkı var diyorum. Hakları geçiyor bana, ben onlara zaman ayıramadığım için. Olsun, biz artık kendimizi bu işlere vakfetmiş olarak görüyoruz. Sporcu yaşantısına şöyle devam ediyor Ali Duran Bey: Ben artık bir sporcuydum. Sorumluluğu paylaşıyorduk motivasyon için. Kulüp başkanı olduğum için takım kaptanımız Murat Kasan idi (1995). Deplasmanlı liglere katılıyorduk. Biz bir minibüsle deplasmana gideceğimiz zaman, annelerimiz yol azığı olarak pastalar, çörekler hazırlıyorlardı. Öyle gidiyorduk deplasmanlı liglere. Şimdiki engelli sporcular beş yıldızlı otellerde kamp yapıyor. Fakat bizim o zaman bir ekmeği beşe, altıya bölüşerek aldığımız keyif ve lezzet şimdi yok. Çünkü herkes yüreğini koyuyordu o çanağın içine. ADANA ENGELLİLER SPOR KU- LÜBÜ KENDİ TESİSİNE KAVU- ŞUYOR Adana Engelliler Spor Kulübü nün kendine ait bir yeri yoktur henüz. Ali Duran Karakaya nın şahit olduğu bir açılıştaki sohbette Seyhan Belediye Başkanı Ahmet Cevdet Yağ yanındakine, Ne oldu o davalık yer? diye sorar. Güzelyalı da belediyenin halı saha yapmayı düşündüğü bir yer vardır. Fakat etrafındaki apartman sakinleri halı saha yapılmasına izin vermediği gibi, belediyeyi mahkemeye vermişlerdir. Ali Duran Bey sohbete balıklama dalar ve Başkanım, orayı engelli spor kulübüne spor kompleksi yapın, ben oradakileri ikna ederim der. Buraya hepsi olur mu, sen orayı biliyor musun? diye sorar Belediye Başkanı. Ali Duran da yalan söyler ve Biliyorum der. Başkan ın talimatı üzerine Fen İşleri Müdürü ile birlikte giderler bahsedilen yere. Turgut Özal Bulvarı ile Kenan Evren Bulvarı nın birleştiği yer. Ali Duran a göre muazzam bir yerdir orası. Dönüşte tekrar Başkan ın yanına çıkarlar. Orası kesin olur derler. Belediye Başkanı da onay verince, Ali Duran hemen o bölgedeki apartmanlarda oturanlarla konuşmaya gider. Durumu açıklar. Başkanın amacının oraya engelliler için bir spor kompleksi yaptırmak olduğunu anlatır. Bunu duyan apartman sakinleri çok mutlu olurlar ve hemen kabul ederler bu yeni projeyi. İnşaat üç ayda biter. Bölgedeki tüm apartman sakinleri açılışa katılır (1995). Ali Duran Karakaya ve arkadaşlarının çabaları meyvesini vermiştir. Adana Engelliler Spor Kulübü nün bir spor kompleksi vardır artık. Türkiye deki ilk engelliler spor kulübü tesisi üstelik. Hâlen bu spor kulübü çalışmalarını aynı yerde sürdürmektedir. Ali Duran şu an sporcu değil, kulübün onursal başkanıdır. ANNE SEVGİSİ BAŞKA BİR LEZ- ZET Anne sevgisi, anne sıcaklığı herkes için çok farklı bir anlam ifade eder. Fakat Ali Duran Karakaya nın yanında daha ayrıcalıklı bir yeri vardır annesinin. Tüm engelli annelerin yüreğinde, Ben ölürsem çocuğuma ne olacak? kaygısı vardır. Ali Duran Bey annesi ile ilgili duygularını şöyle ifade eder: Bir anne bir evladı bir kez doğurur. Ama benim annem kazadan sonra beni bir kez daha doğurmuş oldu. Annemi daha fazla koklamak isterdim. Anne sevgisi gibi bir lezzet yok. Kırışık yüzünü daha çok öpmek isterdim. Annemin emekli maaşı yoktu. Ben kendi hesabımdan ona emekli maaşı bağlamıştım. Kadıncağız onunla motive olurdu. İki yıl oldu annem öleli. Her Cuma namazından sonra annemin mezarını ziyaret ederim. Asri mezarlıktaki görevlilerle akraba oldum neredeyse. PARAPLEJİLİ ALİ DURAN DÜN- YA EVİNE GİRİYOR Ali Duran 30 yaşına gelmiştir. Annesi artık evlenmesini, baş-göz olmasını istemektedir. Gelin adayını da bulmuştur. Akrabaları bir hanım vardır, Yasemin Hanım. Eşi ölmüş, bir buçuk yaşındaki oğlu Hüseyin ile yalnız kalmıştır. Çok düzgün bir insandır. Ali Duran ın annesi, ciddi bir taraftar desteği ile evlendirmeye ikna eder oğlunu. Düğün istemez gençler. Şimdiki ortağı Ramazan (Çavdaryemez) nikâh şahidi olacaktır. Nikâh için Yüreğir Nikâh Salonu na gitmek üzere şefinden bir-iki saat izin ister Ali Duran. Dışarıda yüzlerce çiftçi beklemektedir o sırada. Müdür, Ali Duran ın arabasıyla çıktığını görür. Kendi nikâhına gittiğini öğrenince de sen niye duruyorsun burada? diye şefe çıkışır. Ali Duran bir bakar ki, Müdür Bey koca bir çiçekle gelmiş nikâh salonuna. Arkadaşı Ramazan ve hanımı, Ali Duran ın şefi ve müdürü vardır yalnızca bu törende (5 Ağustos 1995). İkinci nikâh şahidi Müdür Bey olur böylece. O sırada Ali Duran ın teyzesi rahatsız olduğu için, annesi Erzin e gitmiştir. Ali Duran nikâh töreninden sonra doğru işine gider. KARAKAYA AİLESİ NİN BEBEĞİ DÜNYAYA GELİYOR Yıl Ali Duran Gaziantep te iken eşi Yasemin Hanım dan telefon gelir ve mutlu 22 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 23

11 haberi alır. Bebekleri olacaktır. Sevincinden uçar Ali Duran. Sonra çok tatlı bir kızları doğar (2001). Evde şenlik havası vardır. Ali Duran ın annesi çok mutludur. Eşinin hamileliği süresince Ali Duran hep, Allahım, bana, vatanına-milletine hayırlı, sağlıklı bir evlat ver. Kız evlat ver. Annemin adını koyayım ki annem o lezzeti yaşasın diye dua etmiştir. Eşinin de ısrarlı teklifi ile kızlarının ön adını Hikmet, ikinci adını Nur koyarlar. Hikmet Hanım öylesine sever ki kendi adını taşıyan torununu, o ağlayınca herkesten önce kendisi uyanır. Hikmet Nur altıncı sınıfa gitmektedir şu an. TÜRKİYE BEDENSEL ENGELLİ- LER SPOR FEDERASYONU YÖNE- TİMİNDE Ali Duran Karakaya nın Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Yönetim Kuruluna giriş öyküsü çok ilginçtir. Perihan Savaş (tiyatro ve sinema sanatçısı) federasyon başkanıdır ve yapılacak seçim için birileri Ali Duran Karakaya nın yönetim kuruluna alınmasını önerir. Ali Duran ı cep telefonundan arar ve Ben Perihan Savaş der (1997). Ali Duran, arkadaşları kendisini işletiyor zannederek Ben de Kadir İnanır der. Bunun üzerine karşıdaki bayan bir kahkaha atar. Tekrar Ben Perihan Savaş der. Arayanın gerçekten Perihan Savaş olduğuna birkaç dakika sonra ikna olur Ali Duran. Perihan Savaş, federasyon yönetimine girmesi için teklifte bulunur Ali Duran a. Ali Duran önce kabul etmez bu teklifi. Tam Adanalı. Herkes torpil koymak ister, adam istemiyor şuna bak. Bu Adanalılar da hep havaya girer der Perihan Savaş. Sonra kabul eder Ali Duran, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Yönetim Kuruluna girmeyi. Halen çok iyi dostlukları vardır Perihan Savaş la. Daha sonra Ahmet Yavuz Kocaömer Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı, Ali Duran Karakaya da Federasyon Asbaşkanı olur (1998). Kocaömer, devlet bakanı ile tartıştıktan sonra beraberindeki tüm yönetim kurulu ile birlikte istifa eder (1999). Yeni yapılan seçimde Ali Duran aday olmaz. Bir yıl kadar yönetim dışında kaldıktan sonra tekrar girer yönetim kuruluna. Arkadaşları başkanlık teklif eder Ali Duran Bey e ama kabul etmez. Biz konunun içinde olalım yeter. Mutlaka başında olmamız gerekmez der. O zamandan beri de Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Asbaşkanı olarak görevini sürdürmeye devam etmektedir. ÖLÜMDEN KIL PAYI KURTULUŞ: 17 AĞUSTOS MARMARA DEPRE- Mİ Almanya dan, engelli sporlarında uzman olan Dr. Hans Joachim Travinski, engelli sporu konusunda seminerler vermek üzere Türkiye ye gelmiştir. Engelli sporunda Türkiye nin Almanya dan kırk yıl geride olduğunu söylemektedir Travinski (Ali Duran Karakaya gibi idealist kişilerin gayreti ile engelli sporunda Türkiye çok ALİ DURAN KARAKAYA 25

12 hızlı koşmuş ve bugün dünyada söz sahibi ülkeler arasına girmiştir oysa). Bir de Çek asıllı asistan hanım vardır yanında, Yana. Travinski seminer programına İstanbul dan sonra Adapazarı nda devam edecektir. O sıralar Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Ahmet Yavuz Kocaömer, seminerin düzenleneceği Sakarya İl Gençlik Spor Müdürü ise Fazlı Bayram dır (şu anki Adana İl Gençlik ve Spor Müdürü). Ali Duran Bey yeni, sıfır bir otomobil almıştır ve Adapazarı na kendi arabasıyla gider. Seminerin katılımcı sayısı kişi kadardır. Almanya da yaşayan Bülent isimli bir Türk tercüman olarak gelmiştir. Seminerin üçüncü günü Travinski ve Yana çok sıkıldıklarını söylerler. Ali Duran Bey onları Türk usülü eğlence için Sapanca ya götürür. Belim ağrıyor, hastayım diyen Travinski ve Yana o gece yarısına kadar sahneden hiç inmeden dans ederler. Gece de müzik durur ve otele dönerler. Çok bunaltıcı bir sıcaktır. Ali Duran ın içi içine sığmamaktadır! O gün başka iki arkadaşı, Harman Yazıcıoğlu (antrenör) ve Dursun Yılmaz (beden eğitimi öğrencisi) da otelde Ali Duran ın yanında kalmak ve Travinski ile sohbet etmek istemektedirler. Ali Duran onların gelmesini istemez. Hatta çok sert bir şekilde söyler bunu: Gelmeyeceksiniz dedim!. Adapazarı nın tek beş yıldızlı oteli num tıkalı. Nefes almak için ağzımı elimle temizliyor, çamur ve kireç çıkarıyorum. Burada bu şekilde ölmemeliyim. Anam aklıma geliyor. O ölür. Benim ölümümü ona gösterme ya Rabbim diyorum. Bunları beynimde düşünüyorum. O bu acıları hisseder diyorum. Nitekim o gece yaylada sabaha kadar, bana bir şeyler oluyor diye uyuyamamış anam. O sıkıntıdan kurtulmak için sürekli dua ediyorum. Orada enkaz altında dört saat kaldım. Ama bana göre kırk yıldı o süre. Sabah saat sularında çıkardılar beni oradan. Sesler geliyor. İmdat demeye çalışıyorum, sesim çıkmıyor. Her artçı depremde umudum biraz daha azalıyor. Bir ara sesler duyuyorum. Karşı taraftaki varoştan, lüks otel enkazına yağmaya geliyorlar. Otelin batı kısmından da iyiliksever vatandaşlar yardıma geliyor. Benim üzerimde olduklarını hissediyorum ama sesim çıkamıyor. İmdat, kimse yok mu, beni kurtarın... Sen çok derindesin, sabah kurtarma ekibini getirelim. Şimdi daha kolay kurtaracaklarımız var. Size para vereyim diyorum ama onlar gidiyor. Bayılıp, yine ayılıyorum. Davudi bir ses, Evladım sabırlı ol, sakın isyan etme. diyor ve beni konuşturuyor. Ne iş yaptığımı soruyor. Ben tek başıma bir şey yapamam. Birazdan gelirler sana yardıma diye ekliyor. Ben o sesten oksijen, yaşam enerjisi alıyorum sanki. Hava aydınlanıyor ve gitmem laolan Elmas Oteli nde kalmaktadırlar. Ondan sonrasını şöyle anlatır Ali Duran Karakaya: görevli çocuklar benim arabamı her zaman otelin arka tarafına koyuyorlar ve dışarı çıkacağımız zaman öne getiriyorlardı. Öyle olunca da araç beklemem gerekiyordu. O gece (16 Ağustos u 17 Ağustos a bağlayan gece, 1999) arabamı otelin önüne koymalarını söyledim. Yattık. Ben yedinci katta kalıyordum. Travinski benim bir altımdaki katta. Gece gibi gürültü ile uyandım. Bağırışlar, çığırışlar. Bir gürültü, bir uğultu. Anladım ki deprem. Yatağım pencerenin yanında. Yapıştım yatağıma. Güm güm vurarak sallanıyorum. Bir an düşündüm; asansöre gitsem mümkün değil. Yedinci kattan aşağı kendimi atayım diyorum kendi kendime. Bina müthiş bir gürültü ile bomba gibi patladı. Elektriklerin kesilmesi ile beraber tavan üstüme çöktü ve film koptu. On katlı bina yerle bir... Otelde 85 kişi kalıyordu. Dört kişisi bizim ekip: Ben, tercüman Bülent, Travinski ve Yana. Tavanın çökmesi ile birlikte aşağı düştüğümü hissediyorum. Sabaha karşı ayılmışım. Ben rüya, kâbus görüyorum sanıyorum. Bir taraftan da Allahım ne olur bu rüya olsun, kâbus olsun diye düşünüyorum. Ayılıyorum, Allahım ben bu kadar uzun bir kâbus görmezdim. Nasıl bir kâbustur bu? diyorum. Etlerimi sıkıyorum, kâbus değil, gerçek bu. Bütün bedenim enkaz altınzım diyor davudi ses. Gitme, senden öncekiler de gitti gelmedi. Benimle konuş, sesini benden esirgeme diye yalvarıyorum. Ama o, Benim de ailem enkaz altında. Gitmem lazım diyor ve gidiyor. Ağlıyorum. Yine artçılar oluyor. İmdat kimse yok mu? diye sesleniyorum yine. Biri duyar mı diye. Birtakım insanlar geliyor. Kurtarma ekibi sanırım. Vuruyorlar, kimse var mı diye. Son kalan enerjimle imdat diyebiliyorum. Adamlar, arkadaş çok derindesin diyor. Burayı sabaha bırakalım. Üzerinde kolon ve tabla var diyorlar. Biri yaşımı soruyor. Daha gençmiş diyor. Benim yerime 3-5 kişiyi kurtarabileceklerini söylüyorlar. Benimle konuşan, sana ışık tutuyoruz, mesafeni anlayacağız diyor ve başlıyor sormaya: Görüyor musun? Yok. Görüyor musun? Yok. Görüyor musun? Yok. Diğeri gidelim diyor. Sesleniyorum yine yalvarırcasına: Benim bir anam var, bir tanısanız. Yeni evliyim. Ne olur burada bırakmayın beni. diyorum. Yine ışığı görüp görmediğimi soruyorlar. Son noktaya bakıyoruz diyorlar. Artık gördüm diyorum, görmediğim halde. Yoksa gidecekler. Balyozlarla, makinalarla kırmaya başlıyorlar üstümdeki enkazı. Gördüm dediğim yer, boşta olan parmaklarımın üstü. Kırıyorlar. Işığı gerçekten görüyorum sonunda. Ağlamaya başlıyorum. Şimdi gördüm aslında diyemiyorum. Gördüğüm ilk kişinin iki parmağıda. Yedinci kat birinci kata inmiş. Sol kolumun üstüne binanın kolonu gelmiş. Başımı bir köşede minder kadar bir alana yerleştirmişim. Ufacık bir alanda iki tavan arasındayım. Yalnızca başım boşlukta, nefes almaya çalışıyorum. Arada bayılıyorum. Artçılar oluyor. Göğsüm sıkışıyor ve nefes almam zorlaşıyor. İnleyen seslerin bir kısmı kesiliyor. Ben burada ölmemeliyim ya Rabbim. Yapacak çok şeyim var daha. diye düşünüyorum. Nefesim kesiliyor, yine kendimden geçiyorum. On-onbeş dakika sonra tekrar ayılıyorum. Kulağıma sesler geliyor enkaz altından: İmdat beni kurtaran yok mu? Ağlayan, sızlayan, inleyen...bir süre sonra iniltilerin bir kısmı kesiliyor! Ambulans sirenleri... O sesler hâlâ kulaklarımda. Sesimi çıkaramıyorum, duyuramıyorum. Kaburgalarımın üstünde baskı var. Bu arada hayata dair tüm ertelediklerim, pişmanlıklarım hesap soruyor. Annem, eşim, 1,5 yaşındaki oğlum Hüseyin aklıma geliyor. Babası da gitti. Baba diye sarıldığı kişi de giderse bunların hâli ne olur? Annem ne olur? Alnımdan kan akıyor. Her yerim kan içinde. Taş-toprak topluyor, kanı durdurmak için baskı yapıyorum. Tozla tampon yapa yapa alnım çamur oluyor. Nefes alamıyorum. Toz, kireç, oksijensizlik... Her hareketin, göz kırpmalarının bile enerji kaybı olduğunu izlemiştim bir deprem belgeselinde. Burnı yakalıyorum. O iki parmak bana nefes, enerji veriyor. Artçı deprem oluyor, elimi bırak diyor, bırakmıyorum. Sağ kolumu ve ayaklarımı enkazdan çıkarıyorlar. Nefesim bitiyor neredeyse. Konuşamıyorum. Sol kolumda iki ay önce İsveç ten 200 dolara aldığım bir saat vardı. Enkazdan çıkmıyor bir türlü o kolum. Üç kişi, senin yaşam bağını sağladık, biz 17 AĞUSTOS 1999 MARMARA DEPREMİ: 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02 de gerçekleşen, Kocaeli/Gölcük merkezli deprem. Richter ölçeğine göre 7,5 Mw büyüklüğünde. Tüm Marmara Bölgesi nde, Ankara dan İzmir e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, ölüm, yaralı oldu, 505 kişi sakat kaldı; konut, işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık ölüm, e yakın ağır-hafif yaralı oldu. Ayrıca çöken bina ile yaklaşık kişi evsiz kaldı. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi. Bu nedenle, gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. 26 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 27

13 gidelim, tam teşekküllü bir ekip getirelim deyip gidiyor sonunda. Ama benim gücüm kalmadı ki. Kayaların üzerinde eski Türkçe dört gibi duruyorum. Bu can pazarında yaralıların ve ölülerin üzerinden hırsızlık yapmak için gelenler var. Sol kolumdaki çelik kordonlu yeni saati sökmeye çalışıyorlar. Kolumda hâlâ yara yeri var. Hiç uğraşmayın diyorum. Saati bırakın. Aşağıda 01 plakalı beyaz bir araba var. Onu alın gidin. Sonra silahlı birileri gelip havaya ateş edince soyguncular kaçıyor. Daha sonra yardım ekibi geliyor. Kolonu kesemeyince kolu keselim diyorlar. Bunu duyunca, yapmayın, benim zaten ayaklarım da yok, yürüyemiyorum, bir de kolumu kesmeyin. Çekin, parçalansın kolum, ama kesmeyin diyorum. Üç dört kişi asılıyor, kolumu kemiğe varana kadar parçalayarak çıkarıyorlar. Bir kan akıyor kolumdan! Eski bir araçla o zamanki Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) hastanesinin bahçesine götürüp bırakıyorlar beni. Bir polis geliyor. Ben federasyon asbaşkanıyım. Bana telefon, helikopter ya da araç ayarlarsanız, ne kadar para gerekirse veririm diyorum. Telsizin şarjı bile bitti. Sen ne diyorsun? deyip gidiyor polis memuru. Hemen yanı başımda yatan bir çocuk konuşurken -askerden izine gelmiş- nefesi kesiliyor ve ölüyor! Ben bittim. Onunki gibi benim de sol tarafım ağrıyor. Bir serum bağladılar bana, başka serum gelmedi. Yaşlı bir teyze var, çocukları geldi, onu İstanbul a götürecekler. Arkadaşım Ramazan Çavdaryemez in cep telefon numarasını verdim arasınlar diye. Bu arada Travinski ve Yana enkaz altında ölüyor. Çevirmen çocukta hiç bir şey yok, sapasağlam. Deprem anında kalkıyor, onun bulunduğu alan patlıyor ve deprem onu dışarı atıyor. Federasyon Başkanı Yavuz Kocaömer de gelmişti seminere. Bakan bey (spordan sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü) le engelli sporu üzerine tartışıyor (16 Ağustos 1999). Bakan, engellinin de sporu mu olurmuş? deyince, bütün ısrarlarıma rağmen orada kalmak istemiyor federasyon başkanı. İstifa edeceğim diyerek İstanbul a gidiyor. Bu gidiş Yavuz Kocaömer in hayatını kurtarıyor. Otelden geri çevirdiğim antrenör Harman Yazıcıoğlu ve spor öğrencisi Dursun Yılmaz ın da hayatı kurtuluyor böylece. Deprem sabahı federasyon başkanı, dört kişilik ekipten yalnızca tercümanın kurtulduğu haberini alıyor. Ertesi günü gazetelerde benim ölüm ilanım yayınlanıyor: Değerli as başkanımız Ali Duran Karakaya Adapazarı ndaki depremde kaybedilmiştir!... Biz hastane bahçesindeyiz oysa. İstanbul a götürülen yaşlı teyzeyi kızı hastaneye bırakınca, bir ara arkadaşım Ramazan a telefon açıyor ve yaşadığım haberini iletiyor. Ramazan, büyük ağabeyim Kenan ve üç arkadaşım arabayla Adapazarı na geliyorlar. Gençlik ve Spor İl Müdürüne gittiklerinde kendilerine söylenen: o otelden kurtulan olmadı. Bunun üzerine Bari ölüsünü alalım diyorlar. Futbol sahasında cesetler arasında beni arıyor, bulamıyorlar. Yılmadan devam ediyorlar aramaya. Bulunduğum hastanenin bahçesinde dolaşırlarken şu çalıların arasında biri yatıyor diyor Ramazan. O konuşmayı duydum. Yabancı değil, çocukluk arkadaşım, ortağım, nikâh şahidim Ramazan ın sesi bu. Beni gördü, Gardaaaaşşş diye koştu. Sarıldık ve başladık ağlamaya. Beni arabanın arkasına naylon ve buranda ile koydular. Doktor, iç kanama olabilir, götürmeyin diyor. Ben ise götürün, burada kalmak istemiyorum diye diretiyorum. Ne oldu? diye soruyorlar bana, o moralsizlikle ve yıkılmışlıkla hiç bir şey anlatamıyorum. Beni bu şehirden götürün diyorum. Arabamı soruyorlar. Son akşam söylediklerimi yine yapmamış oteldeki görevli çocuklar ve arabamı arkadaki açık parka almışlar önceki günlerdeki gibi. Arabam hasarsız kurtulmuş. Aslında düşündüğüm mü var ki arabamı o şartlarda? Hâlâ gözümün önünden geçiyor yaşadığım travma... Azraille pazarlığımı sanki dün gibi hatırlıyorum. Arkadaşlarım arabamı da aldı ve yola çıktık. Yolda anama telefon açıyoruz. Guzumu duydum guzumu, yavruuuum! diye bağırıyor telefonda anam. Doktor Tanzer Ölçer le (o sırada SSK hastanesinin başhekim yardımcısı) temasa geçiyoruz. Anam hastanenin bahçesinde bekliyor bizi. On yaş yaşlanmış. Nasıl öpüyor, kokluyor beni! O kazadan önce bana hep, engelli yaşamı ile uğraşma, çocuklarına, evine vakit ayır yavrum derdi. Ben de ona herkesin hayır duasını alıyorum anacığım derdim. Ben şu an bu hayır duaları sayesinde yaşıyorum belki de. Hastanede bir hafta yattım. Anam uyumuyor. Yirmi dört saat baş ucumda bekliyor. Bir daha bir yere gitmeyeceksin, gözümün önünden ayrılmayacaksın diyor. Deprem, belden aşağısının felç olmasına neden olan kazadan çok daha ağır gelmiştir Ali Duran a. Yatağı biraz kıpırdasa sıçramaktadır. Arkadaşlarının önerisi üzerine psikiyatriste gider. Çeşitli ilaçlar verilir. Fakat bu ilaçları almaz. Bir hafta sonra başka bir doktorun söyledikleri daha çok yatar kafasına. Korkunun üstüne gider, dalga geçmeye başlar korkuyla. Hatta, kendisine Depremi anlat. diyenlere, Bu işler bedava olmaz. Anlatmam için yemek ısmarlamalısınız bana diyecek kadar rahattır artık. Bu sorunuyla nasıl baş ettiğini şöyle açıklamaktadır Ali Duran Karakaya: Her şey insanın kendinde başlıyor, kendinde bitiyor. Önce istemek, güzel bakmak ve güzele doğru yürümek, yaşamı sevmek gerekiyor. Biraz da maneviyat tabii. Bunlar olursa sorun hallolur. Böyle söylese de, depremin üzerin- 28 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 29

14 Adana dakinin çok kötü olduğunu düşünmektedir. Bu arada Adana da kırktan fazla engelli STK sı vardır ama hepsi birbirini yemektedir. Siz kendi davanıza sahip çıkmazsanız başkaları sizi idare eder diye çıkışır bu STK ların yöneticilerine Karakaya. Kent Konseyi Üst Kuruluna mevcut yönergelerle birlikte yeni öneriler getirir. Düşüncelerini şöyle açıklar Engelliler Meclisi nde: Burada kamu kuruluşları, odalar, STK lar ve engelliler olmalıdır. Engellilerin olduğu bir Engelliler Meclisinde engelliler ötekileştirilemez. Gruplardan biri diğerleri üzerinde üstünlük oluşturamaz. Burada demokrasinin kuralları geçerli olmalıdır. der. Bu tartışmaların yapıldığı bir meclis toplantısında, Kent Konseyi kurucularından Dr. S. Haluk Uygur, Hiç kimse demokrasiyi askıya alamaz, der şehri yönetenlere. Engelli olmamasına rağmen, engelli bireylerin istismarına karşı olağanüstü çaba gösteren Masum Aydın (Psikolog, Adana Kent Konseyi Engelliler Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi), Engelliler Meclisi nde engelli bireylerin haklarının savunulmasında ve Ali Duran Bey in başarılı, üretken çalışmalarında en büyük destekçilerdendir. Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Asbaşkanı olduğu için, Engelliler Meclisi nde görev alma gibi bir niyeti yoktur aslında Karakaya nın. Hatta bazı kişiler onun bir dönem Engelliler Meclisi nden yıllar geçmesine rağmen, kapalı yerde kalmaktan hâlâ korkmaktadır Ali Duran Bey. Bu nedenle de, kendisiyle yaptığımız sohbetler hep kapalı olmayan mekânlarda gerçekleştirilmiştir. O dönemi hızlı geçirmemde arkadaşlarımın ve çevremin büyük desteği oldu. Çevre çok önemli. İstemek de bir o kadar önemli. O süreçte bu ağır travmayı yaşayıp da bu kadar hafif atlatan kaç kişi vardır bilemiyorum. Benim paraplejili halim için bir profesör abimiz, dünyanın en ağır hastalığını yaşıyorsunuz, ama yapılamayacak şeyleri başarıyorsunuz. Bunu yapabilen çok az insanlardansınız derdi. şeklinde devam eder Ali Duran Karakaya. KARAKAYA, ADANA KENT KON- SEYİ ENGELLİLER MECLİSİ NDE Kent Konseyi Engelliler Meclisi, kurucularından İpek Kobaner in başkanlığında çalışmalarını sürdürmektedir. Adana da engelsiz mekân sayısı hızla artmaktadır. İpek Hanım ın ve Vali İlhan Atış ın önerisi ile Ali Duran Bey Engelliler Meclisi Yönetim Kurulu na girer. Milletvekili adayı olan İpek Hanım konseyden istifa edince Engelliler Meclisi Başkanı değişir. Ali Duran Bey Engelliler Meclisi ne girdiğinde öncelikle yönergeyi inceler. Kent Konseyi Yönergesi insan haklarına ve eşitliğe aykırıdır. Türkiye deki diğer yönergelere göre den uzak durmasını söylerler. Bu tavır Ali Duran Karakaya nın üzerinde ters etki yapar. Engelliler Meclisi ne girmeye karar verir. Tüm STK lar Ali Duran Karakaya nın etrafında birleşir. Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz la konuşur Ali Duran Bey: Bu işin içinde ben varım der. Yapılan genel kurulda Ali Duran Karakaya oyların büyük bir çoğunluğunu alarak Engelliler Meclisi Başkanı seçilir ( ). ENGELLİ NE BEKLER? Ali Duran Bey e göre engellinin sorunlarına yaklaşımda temel yanlışlık davranış biçimlerindedir. Sağlam kişinin engelliye, engellinin de kendisine bakış açısı değişmelidir. Bunun için ise sağlıklı farkındalık olmalıdır. Şöyle devam eder Ali Duran Karakaya: Bir engelli olarak merhaba dediğimde karşıdakinin ilk baktığı şey tekerlekli sandalyemdir. Şu sohbetten sonra siz bir engellinin önce tekerlekli sandalyesine ya da koltuk değneğine değil, yüreğine, düşüncesine bakacaksınız. Anlatmaya çalıştığım sağlıklı farkındalık bu. Bazı çevreler hâlâ işin ajitasyonundalar. Kimseye acıma gibi bir şey olmamalı. Engelli istismarı olmamalı. Bu konuda oldukça önemli yol aldık. Daha da iyi olacağına inanıyorum. Engelliler Meclisi nin çok iyi çalışması, Büyükşehir Belediyesi nin kaynaklarıyla soruna ciddi yaklaşı- ADANA BÜYÜKŞEHİR KENT KONSEYİ ENGELLİ MECLİSİ : Kent konseyleri Yerel Gündem 21 çerçevesinde bir dünya projesi niteliğinde olup, temel amacı sivil inisiyatifin yönetime dahil edilmesidir. Adana Büyükşehir Belediyesi Encümeni nde Haziran 2000 de, Türkiye de Yerel Gündem 21 lerin Geliştirilmesi projesi ne katılım kararı alındı. Buna göre, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde önce Yerel Gündem 21 Kurulu oluşturuldu. Bu kurul öncülüğünde başlatılan çalışmalarla 41 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütlerinin katılımı ile Adana Kent Konseyi Kurucular Kurulu meydana getirildi. Kent Konseyi Koordinasyon Kurulu kurumsal kotalar doğrultusunda 57 üyenin katılımıyla ilk toplantısını 2 Ekim 2001 tarihinde yaptı ve seçim yoluyla Yürütme Kurulu nu belirledi. Engelli Meclisi, Kent Konseyi ne bağlı olarak kuruldu ve 3 Haziran 2003 tarihinde ilk genel kurulunu yaptı. Yedi kurucu dernek ile çalışmalarına başladı. Engelli Meclisi, engelli yurttaşlarla ilgili tüm sivil toplum örgütlerinin, resmi kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve yerel yönetimler temsilcilerinin katıldığı bir meclis olarak faaliyetlerine devam etmektedir. ALİ DURAN KARAKAYA 31

15 mı, Adana da engelli yaşamı ile ilgili sağlıklı farkındalık sürecinde önemli bir ilerleme sağlar. Metro çalışanlarına ve otobüs işletmesinde çalışan 400 şoföre Engelli Bireylerle Sağlıklı İletişim semineri verilir. Başlangıçta Adana da iki tane asansörlü otobüs varken, şu an 210 otobüsün hepsinde de engelli asansörü bulunmaktadır. Bu kendiliğinden olmadı. İnsanların yüreğinde, hafızasında bu bilinci oluşturduk. Üç ay gibi kısa bir sürede tüm otobüsler engelsiz hale geldi. Her şey tam istediğimiz gibi değil ama iyi gidiyor. Engelli-engelsiz bir arada rahat yaşayabilmeli. diyor Ali Duran Bey. Engelliler Meclisi, Engelsiz Okullar, Engelsiz Yarınlar, İbadette Engel Yok projeleri ve Birlikte yaşamanın engeli yoktur! sloganı ile toplumda engellilikle ilgili duyarlılığı artıracak projeleri gerçekleştirmeye devam eder. En etkili projelerden biri, Uluslararası Engelli Gençlik Festivali dir. Ali Duran Bey bu festivalin dünyadaki en geniş katılımlı engelli festivali ve fikir babasının da Ahmet İhsan Çay olduğunu belirtir. Festivallerin sekizincisi 30 Kasım-4 Aralık 2012 tarihlerinde gerçekleştirilir. Bu festivalle ilgili ayrıntıyı şu şekilde anlatır Ali Duran Bey: Festivalde beş-altı bin kişinin katılımı ile Atatürk Parkı ndan Büyükşehir Belediyesi önüne yürüyüş yaptık. Kortejin bir ucu Atatürk Parkı nda, diğer ucu Büyükşehir Belediyesi önünde idi. Bir karnaval havasında Engelli-engelsiz yan yana mesajını verdik. Bu yıl (2013) Mayıs tarihlerinde yapılan festivale Adana ve Diyarbakır ın yanında yedi farklı ülkeden (Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, İsveç, Romanya, Bulgaristan, Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) engelli grupları katıldı. Atatürk Parkı ndan başlayan yürüyüş İstasyon önündeki Uğur Mumcu Meydanı nda sona erdi. Engelli-engelsiz el-ele, diz-dize. Konuk engelli gençler ertesi günü Yüreğir Kapalı Spor Salonu nda değişik gösteriler sundular. Kent Konseyi Engelli Meclisi Üyesi Cam Adam Zekeriya Ünal ise farklılıklara rağmen tüm vatandaşların aynı haklara sahip olduğunu belirterek, Yetkililerden eğitim, istihdam ve sosyal yaşam olanaklarına zorlanmadan kavuşabileceğim, engelli çocuk ebeveynlerinin uzman kişilerce bilgilendirilecekleri ve çocuklarını eve kapatmak yerine hayata dahil edecekleri bir düzen istiyorum dedi. Toplumun engelliye bakış açısı konusundaki görüşlerini açıklamaya şu şekilde devam ediyor Ali Duran Bey: Benim için kaldırımlar sorun değil. Toplu taşıma araçları, üstüme gelen dolmuş şoförü sorun değil. Engelli konusunda benim için sorun beyin. Ülkemizde teşhis doğru, tedavi yanlış. Önce kafaların değişmesi gerekir. Bunun için ise topluma doğru farkındalık anlatılmalı. Engelliliği hem engelliler, hem de engelli olmayanlar istismar ediyor. İşimiz zor ama imkânsız değil. Kamuoyundaki bilinç ve bakış açısı düzeliyor. Bu yıl sonuna doğru şehrimiz engelsizler için Türkiye de bir numaraya çıkacak. Son on yılda engellilere yönelik Türk Hava Yolları (THY) ve hava alanı uygulamalarının nasıl değiştiğini kendi yaşamından örnek vererek şöyle anlatıyor Ali Duran Bey: On yıl kadar önce THY nin engelliler için böyle bir sistemi yoktu. Benim uçağa çıkmam meşakkatli kabul edildiği için ikinci uçuşumda kapı kapandı dendi ve uçağa binemedim. Şimdi engelli doğru modelini öğrendiler. Engelli kişi kim olursa olsun, görevliler kapıda karşılıyor ve asansörle uçağa kadar götürüyor. Engelli için bir ayrıcalık değil bu. Haklar var, hizmet var, kurallar var. İstenen tek şey eşitlik. MİLLETVEKİLİ ADAYI ALİ DU- RAN KARAKAYA Engelliler konusundaki aktif çabaları ve başarıları, 2011 genel seçimlerinde Ali Duran Karakaya nın milletvekili aday adayı olarak desteklenmesinde büyük rol oynar. Bu süreci şöyle anlatır Ali Duran Bey: Kısa zamanda çok iyi bir yere geldim. Bu teşebbüsümden dolayı pişman değilim. Orada öğrendiklerim sivil hayattakinden çok farklıydı. İyi bir deneyim oldu. Ummadığım insanlardan destekler AHMET İHSAN ÇAY (1949, Adana): İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi ni bitirdi. Adana Engelli Meclisi ve Altın Oran Düşünce ve Sanat Platformu kurucu üyelerinden. Dünyada ilk defa yapılan Engelli Gençlik Festivali nin Adana da gerçekleşmesini sağladı (19 Mayıs 2003). Hitit hiyeroglif alfabesinin çözülmesine neden olan iki dilli yazıtı bularak dünya tarihini değiştirdiğine inandığımız Halet Çambel in belgesel filmini ve Toroslar da Bir Kraliçe; Halet Çambel isimli belgeselin hazırlanmasını Zülfikar Tümer le birlikte gerçekleştirdi. Bunlardan ikincisi, Karatepe kapalı müze alanının bitimiyle birlikte tamamlanarak, Karatepe ye gelen misafirlere gösterilmeye başlandı.

16 gördüm. Neden siyasete girdiğimi soruyorlardı. Federasyon asbaşkanlığım devam ediyordu zaten. Siyasete girme amacım da insan sevgisi idi. Toplumun %12 si engelli. Yakınları ile birlikte yaklaşık yirmi beş milyon insan eder. Engelli istismarını önlemek ve topluma bunu çok iyi anlatmak, insanların yüreğine küçücük bir mum ışığı ve iyi bir rol model olabilmek için aday oldum. Meclise girerek belki bir şeyleri daha da değiştirebiliriz diye düşündüm. ADANA DA İLK ULUSLARARASI TEKERLEKLİ BASKETBOL ŞAM- PİYONASI Ali Duran Karakaya, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Asbaşkanı olarak dünyaya açılmaktadır artık. Dünya ve Avrupa Başkanları ile görüşmektedir. Bir gün Frankfurt ta (Almanya), birlikte yemek yedikleri Avrupa Federasyon Başkanı Jan Berteling, Sen çok güzel şeyler yapıyorsun Ali Duran. Adana ya küçük bir organizasyon verelim. Beş-altı takımın katılacağı bir organizasyon. der. Kabul eder bu teklifi Ali Duran Bey. Böylece, uluslararası boyuttaki tekerlekli sandalye basketbol şampiyonasının bir bölümü Türkiye de ilk defa Adana da gerçekleştirilecektir (Willi Brinkmann Cup, 2005, bir bölümü). Organizasyonla ilgili en önemli sorun, o sıralar Adana da tekerlekli sandalyelere uygun asansörlü araç sayısının yetersizliğidir. Turnuvaya katılacak altı takıma karşılık yalnızca iki asansörlü otobüs vardır. Daha önceleri olduğu gibi, bu sorunu da pratik yoldan çözmeyi başarır Ali Duran Bey. Sanayici bir arkadaşı (Arif Yıldız), dönerli seyyar rampalar ve buna uygun aparatlar yapar. Engelli sporcuların konaklayacağı otellere ve spor salonlarının önüne yerleştirilir bunlar. İlk organizasyon gayet başarılı bir şekilde gerçekleştirilir böylece. ADANA DA İLK AVRUPA KUPASI FİNALİ Ali Duran Karakaya nın 2005 teki başarısı üzerine, Tekerlekli Sandalye Avrupa Basketbol Federasyonu Genel Sekreteri Ron Coppenrath, tekerlekli sandalye 2006 Andre Vergauwen Kupası Finalleri ni de Karakaya ya önerir. Yurt dışından sekiz takım ve bir Adana takımı katılır bu turnuvaya. Tüm çalışanlar gönüllüdür. Özellikle Ç.Ü. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi İsmail Güneş in, bu etkinlikten itibaren çok büyük desteği olacaktır Ali Duran Bey in çalışmalarına. Bu şampiyona ile birlikte, daha sonra yapılacak olan uluslararası tekerlekli sandalye basketbol şampiyonalarının hepsinde de genel koordinatörlük görevini üstlenecektir İsmail Bey. O zamandan beri kardeş gibi yakındırlar Ali Duran Karakaya ile İsmail Güneş. Ali Duran Bey, 2006 yılındaki ilk büyük turnuvaya ait başarının nedenini, Bir hedef etrafında düzgün insanlardan çok iyi bir ekip oluştu. Tüm çalışanlar gönüllü idi. Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, THY, Acıbadem, TEMSA... şeklinde açıklar. Ali Duran Karakaya sayesinde Adana, uluslararası tekerlekli sandalye basketbol turnuvalarının Türkiye deki bir bacağı olma yolundadır. Ardından Willi Brinkmann Kupası finalleri düzenlenir 2007 yılında Adana da. AVRUPA NIN EN BÜYÜK TUR- NUVASI ADANA DA Avrupa Genç Milli Takımlar Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası, Avrupa çapındaki en büyük organizasyondur. On iki ülke milli takımı katılmaktadır. Bu organizasyonun erkekler için olanını 2008 yılında Adana ya getirme azmindedir Ali Duran Karakaya. İngiltere ve başka iki ülke daha taliptir bu şampiyonanın ev sahipliğine. Diğer iki ülke çekilince, aday olarak Türkiye ve İngiltere kalır. İngiltere, dünyada engelli sporunun başladığı yerdir. Londra da Stoke Mandeville gibi, dünya engelli sporunun merkezi olan bir spor kompleksi, hastane, konaklama tesisleri ve paralimpik bir köy bulunmaktadır. Üstelik Londra Belediye Başkanı da arkalarındadır. Avrupa Federasyon Başkanı Jan Berteling ve diğer Avrupa Federasyon yetkililerine göre Adana nın hiç şansı yoktur. Fakat Ali Duran Bey kararlıdır bu turnuvayı Adana ya getirmeye. Yoğun bir sponsor arayışına girer. Turnuvaya THY ile gelecek tüm sporcuların bilet ücretine %50 indirim sözü alır THY yetkililerinden. Bir diğer önemli konu, dünyanın çeşitli yerlerinden, yaşlarındaki engelli çocuğun ve beraberindeki yöneticilerin Dünya Gençlik Kampı uygulaması ile bu turnuvada yer almasıdır. Bu ekibin konaklama, beslenme ve transfer ücretlerinin yerel düzenleme kurulunca karşılanması istenmektedir. İngiltere, gençlik kampı için kaynak bulamamıştır. Ali Duran Bey dersini çok iyi çalışmıştır. Arkasına şehrini (Adana) almıştır. Dünya Gençlik Kampı için sporcu ve yönetici toplamı olarak 50 değil, 100 değil, tam 150 kişinin misafir edileceğini söyler. Hiç kimsenin beklemediği bu müthiş teklif karşısında Avrupa Federasyonu yetkilileri, 2008 Avrupa Genç Erkek Milli Takımlar Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası nın Adana da yapılmasını kararlaştırır. Bu başarının sırrını Tüm şehir, üniversite, Adanalı arkamızda durdu. Bu başarı Adana nındır. şeklinde açıklar Ali Duran Bey. Ali Duran Bey şampiyonanın dört kişilik organizasyon komitesinde yer alır. Bu komite, olabilecek itirazları değerlendirip karara bağlayacaktır. Turnuva sırasında Amerikalı antre- ALİ DURAN KARAKAYA 35

17 nör, bir İngiliz sporcunun yaş sınırını geçtiğini Hollandalı bir yönetici ile konuşurken, Ali Duran Bey in yardımcısı Gülen (Ün) Hanım bu konuşmayı duyar ve durumu Ali Duran Bey e iletir hemen. İngiltere beş maç yapmıştır o güne kadar. Kurallara göre, İngiltere nin o güne kadar yaptığı tüm maçlardan hükmen yenik sayılması gerekmektedir. Bu durumda Türkiye bir maç alırsa yarı final oynayacaktır. Avrupa Federasyonunda görevli bazı kişiler bu yanlış uygulamaya göz yumulmasını isterler. Ali Duran Bey in tepkisi çok sert olur: Burada bir hata yaparsanız, ilelebet bu hatanın altında kalırsınız. der. Federasyon yetkilileri de Bu işin anayasasına bakalım. diyerek, kuralların gereğini yerine getirirler. İngiliz Milli Takımı 22 yaş sınırını bir yaş farkla geçmiş bir sporcuyu oynatmanın cezasını çok ağır ödemiş, yaptığı beş maçı hükmen yenik sayılmıştır. Bunun üzerine Türk Milli Takımı daha bir coşar ve sonunda Avrupa ikincisi olur. Böylece iki zafer birden kazanılmıştır. Hem bu şampiyonanın ev sahipliği İngiltere nin elinden alınmış, hem de takımımız Avrupa ikincisi olmuştur. Bu turnuva gençler şampiyonaları içinde Avrupa da son 10 yılın en iyi organizasyonu seçilir. ADANA DA DÜNYANIN ÜÇÜN- CÜ BÜYÜK ŞAMPİYONASI Adana, engelliler sporunda dünyada bilinen bir şehirdir artık. Başarılı organizasyonları gören Avrupa Federasyonu, 2009 yılındaki Tekerlekli Sandalye Basketbol Avrupa Büyük Erkekler Şampiyonası nın da özellikle Adana da yapılması için bastırır. Bu şampiyona, tekerlekli sandalye basketbol turnuvaları içinde Paralimpik oyunlardan ve Dünya Kupası ndan sonraki üçüncü büyük etkinliktir. Güney Kore, Belçika ve İspanya da adaydır. Karar verilmesine üç gün kala bizi ikna ettiler ve aday olduk. Biz aday olunca diğerleri çekildi. şeklinde gururla açıklar bu durumu Ali Duran Bey. O turnuva artık ustalık dönemidir. İyi bir hazırlık yapılmıştır. Taşköprü üzerinde turnuvaya katılan on iki ülkenin bayrakları asılır ve projeksiyonla birçok dilde gösteriler yapılır. Ali Duran Bey kişisel ilişkileri sayesinde, ses sanatçısı Hadise yi (Açıkgöz) hiç bir bedel ödemeden getirmeyi başarır Adana ya. Adanalı sanatçı Murat Kekilli engelli sporcular için Haydi Türkiye isimli bir marş besteler. Dünyada ilk kez engelli sporcuların bir marşı olur böylece. Bu bestenin 15 günlük stüdyo çalışmasına ait tüm masrafları kendisi karşılar Murat Kekilli. A Milli takımımız bu turnuvada, 2008 yılındaki gençler gibi Avrupa ikinciliğini kazanır. 2013, DÜNYA GENÇ ERKEKLER ŞAMPİYONASI Geldik 2013 yılına. Avrupa dar gelir Ali Duran Karakaya ya. Adana da dünya çapında organizasyonlar gerçekleştirmek istemektedir. Tekerlekli Sandalye Basketbol Dünya Genç Erkekler Şampiyonası (U23 Wheelchair Basketball Men s World Championship) ev sahipliği için dört ülke niyetlidir. Sonunda Güney Afrika Cumhuriyeti ve Türkiye kalır. Ağır top (!) İngiltere, Güney Afrika Cumhuriyeti ni desteklemektedir. Güney Afrika ekibi Spor Bakanlığı nı arkasına almıştır. İyi bir gönüllü ekip oluşturulur Adana da. Biz farklı bir şeyler yapmalıyız diye düşünür Ali Duran Bey. İsmail Güneş, Ali Duran Bey le birlikte çok çalışır bu organizasyonun Adana ya alınması için. Uluslararası Federasyon Yetkilileri ile yapacağı görüşme için kahvaltılı bir toplantı düzenler Karakaya. Kahvaltıdaki oturma düzenini öyle bir ayarlar ki; masanın bir tarafında şehri yöneten devlet görevlileri (Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, ilçe belediye başkanları) vardır, diğer tarafında ise patronlardan, sponsorlardan oluşan grup (sanayi ve ticaret odaları, borsa, THY, Acıbadem, TEMSA...). Dünya Başkanı Bayan Maureen Orchard (International Wheelchair Basketball Federation (IWBF) Başkanı) şaşırır bu tablo karşısında. İş adamları tarafı bizi öne geçirir böylece. Şampiyonanın yeri Adana dır. Ali Duran Karakaya, 2013 Tekerlekli Sandalye Dünya Genç Erkekler Şampiyonası Yerel Organizasyon Komitesi Başkanıdır. İsmail Güneş de bu şampiyonanın Yerel Organizasyon Komitesi Koordinatörü. Ali Duran Bey şöyle yorumlar bu sonucu: Adana olmasaydı, bu turnuva Türkiye de olmayacaktı. Burada Adana sevdası işin içine girdi, başka bir şey değil. Biz bir ekibiz. Buradaki dünya şampiyonasını alabilmek için kulis yapmak amacıyla, ikişer-üçer kişilik ekiple iki defa Londra ya, birer defa Frankfurt a ve Madrit e gittik. Şehri arkamıza aldık. Yapamayacağımız hiçbir sözü vermedik, söz verdiklerimizi yaptık, eksiğimizi-yanlışımızı da açıkça söyledik ve savunmadık. Bir daha bu hataları yapmayacağız dedik. Sıfır hata insan doğasına aykırı çünkü. Böylesine aktif, cesur ve gerçekçi çalışmaların sonunda, dünyanın en büyük organizasyonlarından biri Adana ya kazandırılmış olur. Milyon dolarlık reklam programları yapılsa bu kadar etkili olabilir mi acaba Adana mızın ve Türkiye nin tanıtımı için? ENGELLİ SORUNLARINI ÇÖZ- MEK İÇİN NE YAPMALI? Özel eğitim konusunda ülkemizin önde gelen uzmanlarından İskender Özgür, engelliler konusunda yapılması gerekenleri özet olarak şu şekilde belirtiyor: Bu konuda politikacılar, dernekler, sendikalar, anneler-babalar, engellilik her an bizim de kapımızı çalabilecek bir sorun düşüncesiyle herkes elini taşın altına koymalı. Burada istismar söz konusu olmamalı, yapılan hiç bir şey gösteriye dönüştürülmemeli. Keşke diğer engelsiz insanlar da bir engele maruz kalmadan, bunun her an karşılarına çıkabileceğini hissetseler de bu konuda çalışsalar. Engelli hiç bir şey yapamaz bakışı çağ dışıdır. Engelliler üretken hale getirilmelidir. Aslında günümüzde geçerli olan anlayış, eşit haklardan ve eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanma hakkıdır. Yasa önünde eşitlik, eşit yapabilirlik, belirleyicilik anlamına gelmemektedir. (Özgür, İ). KAYNAK Özgür İ: Ülkemizde Engelli Bireylere Yönelik Toplumsal Değerler (Baskıda olan makale ve kişisel görüşme, 2013) Yaşamını on dört yaşından beri paraplejili olarak sürdüren bir engelli olan Ali Duran Karakaya, İskender Özgür ün söylediklerini çoktan içselleştirmiş ve bir yaşam felsefesi haline getirmiş. Hatta bu uğurda, engelli-engelsiz çok az insanın başarabileceği birçok şeyi başarmış. Hem kendisi ve ailesi, hem de şehrinde, ülkesinde yaşayan tüm engelliler için. Buna rağmen başardıklarını yeterli görmüyor ve şöyle devam ediyor: Yapmak istediklerimin olabilirliği % Yaptıklarım ise yapmak istediklerimin %25-30 u. Şehirdeki dinamiklerle engellinin düşündükleri tam örtüşmüyor maalesef. Engelli bireylerle ilgili sağlıklı farkındalık çok önemli. Her şey toplumun eğitiminde saklı. Ağır engelli çocukların 36 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 37

18 ailelerinin, özellikle annelerinin eğitimi çok önemli. Bazı STK lar, dörtbeş yılda bir yapılan genel seçimlerde engellilerin hamiliğine soyunuyorlar. Sağlıklı farkındalığı yakalayabilirsek bunları düzeltebiliriz. Bu konuda tüm şehir birlikte hareket etmeli. Toplumun engelliler konusundaki eğitimi düzeltilmeden birçok şeyi düzeltemeyiz. Şehirde engelli yaşam politikası oluşturulmalı. Bu politika belediyeleri, valiliği, tüm Türkiye yi kapsamalı. Türkiye de engelliler konusunda teşhis doğru, tedavi yanlış. Kanseri aspirinle tedavi edebilir misiniz? Bu kadar bütçe ve zaman, para ayrılmasına rağmen sorunların kalkmamış olması bundan. Kaynaklar öncelikle toplumun bilinçlendirilmesine kullanılmalı. Yaşadığımız şehre geldiğimizde, diğer şehirlere göre çok iyi durumdayız. Bizim yaptığımız spor organizasyonları farkındalığı artırdı. Yapmamız gerekenlere ilkokul, ortaokul çağında başlanmalı. Mevcut gençleri eğitmek daha kolay. Bu çocuklar aile kuracak. Yönetimin bir parçası olacak. Belki yıl sonra bu işin meyvesi alınacak. Toplumun eğitimi sağlanınca birçok şeyi çözmüş oluyorsunuz. Böylesine idealist ve özverili gayretlerine karşılık, kendi oturduğu apartman komşuları Ali Duran Karakaya nın engelliliğine ne kadar destek olmaktadır acaba? Sıkı durun şimdi. Acı ama gerçek bir kesit Ali Duran Bey in günlük yaşamından. Ali Duran Bey kimseye muhtaç olmadan tekerlekli sandalyesi ile dairesine çıkabilmek için, masrafını kendi karşılamak üzere asansör yaptırmak ister. Apartman yöneticisi karşı çıkar bu isteğine! Oysa, yasal olarak kimsenin engellemesi mümkün değildir Ali Duran Bey in bu insanca talebini. Avukatını ve Çukurova Belediye Başkanı nı arar. Projesini çizdirir ve sonunda yaptırır kendi engelli asansörünü. Ali Duran Bey in de söylediği gibi, esas olan engelli olmayı önlemektir. Bunun için herkese iş düşmektedir. Bu konuda çok önemli mesajları vardır Karakaya nın: Nasıl engelli olunmaz? İnsan hatalarına bağlı unsurlar, annelerin beslenme bozukluğu, alkol, sigara, iş kazaları, akraba evliliği... Bunların insana verebileceği zararlar çocuklara, gençlere öğretilmeli. Bu konudaki eğitim faaliyetleri çok yetersiz maalesef. Engelliliği önlemek için şehrin ve devletin politikası olmalı. Kaldırımlar ve toplu taşıma araçları engellilere göre düzenlenmeli. Bir inşaatı yapan, yapımına izin veren ve bu inşaatı denetleyen kişiler sorumluluğunu bilmeli, yapacağı bir yanlışın kaç cana mal olabileceğini düşünmeli. Engelliliğe sebep olacak durumları ortadan kaldırmak için yalnız STK lar değil, yerel yönetimler ve devlet de çalışmalı. Yasalar çıkarıldığında yerel yönetimler bunu uygulayabilmeli. Sigara içme yasağı var, uygulanmıyor. Şehirdeki tüm engeller 2012 nin Temmuz ayına kadar kaldırılmalı deniyor, sonra bu süre 2016 ya kadar uzatılıyor. Bütün siyasi şapkalar bir kenara konup, yasalar uygulanabilir hale getirilmeli. STK lar bir yerden sonra yoruluyor. Elinde yönetim gücü ve para olanlar, çözmesi gerekenler bu sorunları çözmeli. Yasalar yeterli. Yasa çıkıyor ama uygulayacak olan yerel yönetimler yeterince uygulamıyor. Ankara nın yaptırımı olmayınca yerel yönetimlerin de yaptırımı olmuyor. ADANA ENGELLİLER KONU- SUNDA NE KADAR BAŞARILI? Adana da engelliler konusunda yapılanların Türkiye ortalamasına göre çok iyi ama yine de yetersiz olduğunu söylüyor Ali Duran Bey. Adana en iyiler arasında olmasına rağmen, Adana da engelliler konusunda yapılanlara on üzerinden altı puan veriyor. Bütün otobüsler engelsiz şu an. Duraklara henüz sıra gelmedi. Şehir yapılanmasında henüz böyle bir şey yok. İleride bu da hallolacaktır. Ama sıkıntı gelmeden şimdiden tedbir alınmalı. Şehirde ve ülkede engelli politikası olmalı. Adana da iyi özel eğitim kurumları da var, bu işi istismar edenler de. Kamu eğitim kurumları yetersiz. Eksiklerin giderilmesi konusunda biz de çalışıyoruz. Dünyadaki örneklere göre engelli eğitimi konusunda biz çok geriyiz. diye devam ediyor. ENGELLİYE YAKLAŞIM NASIL OLMALI? Engelliler konusunda akademik açıdan önemli çalışmalar gerçekleştiren, onlarca konferans veren İskender Özgür, engellilerin sorunlarını çözmeye yönelik önemli mesajlar vermektedir. Öncelikle onları dışlamamak ve acımamak gerektiğini söyler (Özgür, İ). Engellilere acımak insani bir duygudur, fakat bu acıma duygusu onlara yansıtılmamalıdır. Acıma duygusu, onların yaşam koşullarının düzeltilmesi yönünde eyleme dönüştürülmelidir. Çünkü engelli bireyler bütünüyle yetersiz değildirler. Gizli güçlerini kullanmalarına fırsat verildiğinde üretken ve kendi kendilerine yeterli bireyler durumuna getirilebilirler. Engelli bireylere yönelik tutumların olumluya dönüştürülmesinde tüm toplumun önemli rolleri vardır. Bunlar içinde aile en önemli olanıdır. Her engelli çocuğun gerisinde engelli aile olabilir düşüncesiyle eğitime aileden başlamak en doğru yaklaşımdır. Ailenin bilinçlendirilmesini sağlamadan toplumun aydınlatılması çok zor olur. On dört yaşından beri tekerlekli sandalyeye mahkûm olan, fakat bu durumunu hiç bir şekilde istismar etmeyen Ali Duran Karakaya, İskender Özgür ün ifadesi ile, Bedensel engelli olmasına rağmen hiçbir zaman kendini engelli olarak görmeyen, kendini normal, her şeye sahip bir insan olarak görebilen ve kendi iç dünyasıyla barışık olan, engelli haklarını engeli olmayanların haklarının üzerinde görmeyen, aslında eşitliği ve toplumsal entegrasyonu sağlamaya çalışan bir insandır. Bedensel engelli sporunda Adana yı dünyada marka bir şehir haline getirmekte en büyük rolü oynayan Ali Duran Karakaya, engellilerle ilgili sorunların çözümü için şu üç önemli noktanın üzerinde özellikle duruyor: 1-Engelli STK ları uyum içinde iş birliği oluşturarak çalışmalı ve böylece şehir yönetiminde inisiyatif sahibi olanları birlikte etkilemeli. 2-Vatandaş yerel yönetimlerde yeteri kadar doğru baskı unsuru yaratamıyor. Valilik, belediye çalışmıyor demekle, ağlamakla olmaz. Belli sıkıntılar için bin vatandaş belediyeye mektup ya da bin vatandaş valiliğe e-posta gönderse, o kurumlarda yer yerinden oynar. Vatandaş olmanın şartlarındandır bu. Biz bu gücü kullanmıyoruz. 3-Kendini amatör bir ruhla bu şehre, ülkeye vakfedenlerin şevki kırılmamalı. Şöyle tamamlıyor sözlerini Ali Duran Karakaya: Ben bu şehirde yönetici olsam, bir şey yapmama gerek yok. Bu şehirde öyle enerji dolu insanlar var ki, önce bu insanları motive ederim. Ciddi motivasyon eksikliğine rağmen, şehirdeki bizim gibi bir avuç Donkişot ortada koşturuyor. Bu insanların iyi bir şekilde motivasyonuyla üstesinden gelinemeyecek sorun yoktur. Adana yı engelli sporunda yalnız Türkiye de değil, dünyada marka bir şehir haline getiren Ali Duran Karakaya, engelliler için yılmadan, yorulmadan gece gündüz koşturmaya devam ediyor. Ona göre engelli yok, engellenen var. Ali Duran Karakaya önüne konan tüm engelleri aşıyor, sınır tanımıyor. Bu inançla ve yürekle, sanki bitmeyen bir maraton koşuyor. Ya engelsizler (!) ne yapıyor? 38 ADANA YA GÜÇ VERENLER - I ALİ DURAN KARAKAYA 39

19 Bu kitap Seyhan Rotary Kulübü nün ve Güney Rotary Kulübü nün katkılarıyla basılmıştır. Ünal ZORLUDEMİR Kayseri de doğdu (1952), 37 yıldır Adanalı yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ni bitirdi. Aynı yıl asistan olarak göreve başladığı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı nda öğretim üyesi olarak çalışmayı sürdürmekte. AFAD da aldığı temel fotoğraf eğitiminden sonra Vahap Akşen, Ali Sabri Taşlıel ve Burak Durhasan ın Fotoğraf/Photoshop Atölyelerine katıldı. Mehmet İlbaysözü ile bir fotoğraf projesine devam etmekte. Son dört yıldır S. Haluk Uygur un çeşitli fotoğraf atölyelerinde ve Altın Oran Düşünce ve Sanat Platformu çatısı altında çalışmalarını sürdürerek karma fotoğraf sergilerinde yer aldı. Sosyal sorumluluk projesi kapsamına giren etkinliklerden ayrı bir haz almakta. Eşi ve iki kızından sonra yaşamına keyif katan en değerli şeyler mesleği, Türk Sanat Müziği ve fotoğraf...

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti Türkiye Sutopu Federasyonu na bağlı Bodrum Yarımada Su Sporları Kulübü sporcuları, elde ettikleri başarının ardından Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon

Detaylı

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR Bodrum a 3 günlük şirket etkinliğine gelen çalışanlar deniz dibi temizliği gerçekleştirdi. Otomotiv sanayinin köklü firmalarından Farplas, çalışanları için

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu B.B. Bodrumspor ile Ortakent Yahşi mahallesinde bulunan Bimeks Teknoloji Mağazaları arasında sponsorluk anlaşması yapıldı. B.B. Bodrumspor un Gümbet Mahallesinde

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un davetiyle Bodrum a gelen Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor. Van Mustafa Cengiz Ortaokulu Mor Menekşeler

Detaylı

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. TÜRKÇE 12-13: OKUMA - ANLAMA - YAZMA OKUMA - ANLAMA 1: Rezervasyon Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. Duşlu olması şart. Otel görevlisi: Tek kişilik odamız kalmadı

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok

Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok Bodrum Belediyesi Bodrumspor Kulüp binasında, futbol şubesinde yapılan değişikler ile ilgili bir basın açıklaması düzenlendi. Düzenlenen basın açıklamasına Bodrumspor

Detaylı

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

TABURCUYUZ, YA SONRASI? TABURCUYUZ, YA SONRASI? Uzm. Hemş. Emel DİLEK Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları ABD Annem, 67 yaşında, Emekli öğretmen, HT hastası, 2002 yılında geçirmiş olduğu beyin ameliyatı sonrası

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na göre 2008 yılı sonu itibariyle evlatt edindirilen

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU

HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK. O halde, A, B, C, D, E, F sayılarını kolayca bulacağınızı sanıyoruz. 3 A 6 B 2 6 C 10 5 D E F MUZİP BİR SORU HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN ORTAK ÖZELLİK Eskişehir, Balıkesir, Diyarbakır ve Adana, birbirinden güzel 4 ilimizdir. Eskişehir de hiç olmayan bir özellikten, Balıkesir de 1, Diyarbakır da 2, Adana da 3 tane

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10 Bir Gencin Eroin Kullandığı Nasıl Anlaşılır? Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Anatolia Klinikleri nde Şef Yardımcısı Doç. Dr. Özkan Pektaş a bu soruyu sorduğumda söze şöyle başladı: Daha kırık kırık, çatallı,

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı Nejat İşler in başkanı olduğu Gümüşlükspor Kulübü Futbol Yaz Okulu nun açılışına, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon yanı sıra ünlü teknik direktör Aykut Kocaman da

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙ ΕΙΑΣ, ΙΑ ΒΙΟΥ ΜΑΘΗΣΗΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Eğitim, Hayatboyu Öğrenme ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri

Detaylı

MİNİK PATİKLER ANAOKULU

MİNİK PATİKLER ANAOKULU Stanford Üniversitesinden Walter Mischel deneyi 1970 li yılların başında Stanford Üniversitesinden Walter Mischel tarihe geçen ilginç bir deney yapıyor; Marşmelov Deneyi. Deneye 600 çocuk katılıyor. Deneyi

Detaylı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Dil: Türkçe Seviye: A1/A2 1. Günaydın, benim adım Lavin, soyadım Çeşme. (a) Günaydın ben adım Lavin, soyadım Çeşme. Günaydın benim ad Lavin, soyad Çeşme. 2. Ben doktorum,

Detaylı

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi Asuman Beksarı J. Keth Moorhead Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. sözünü Asuman Beksarı için

Detaylı

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ 9 Şubat Pazar günü gerçekleştirilen seçimler ile Bodrum Şöförler ve Otomobilciler Esnaf Odası başkanı seçilen Hasan Kablı, Aytekin Çanakcı dan

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim 1.-4. sınıf Takdimci El Kitabı

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim 1.-4. sınıf Takdimci El Kitabı Bu el kitabı, 2015 yılı Kızılay Haftası okul etkinlikleri için Türk Kızılayı şube, bölge ve yerel merkezlerine hazırlanmıştır. İlköğretim 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik hazırlanan sunumun

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ Cumhuriyet Halk Partisi 25.Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Adayı Efsane Başkan Kamil Dalkara memleketi Pazarcık ta Gövde gösteri yaptı. CHP Kahramanmaraş Milletvekili

Detaylı

Özel gereksinimli çocuklar

Özel gereksinimli çocuklar Özel gereksinimli çocuklar Spor becerileri yolu ile toplumsal yaşama uyum ve katılımlarını sağlamak Mutlu ve üretken bireyler olmalarına yardımcı olmak. Programımıza yaklaşık 70 sporcu devam etmektedir.

Detaylı

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI Engelli futbolcular ın dostluk maçı Bodrum da, Hollanda dan gelen zihinsel engelli futbolcular takımı ile Dalaman, Ortaca Bölgesi Engelliler

Detaylı

BY BYY DEMET ÖĞRETMENİM

BY BYY DEMET ÖĞRETMENİM BY BYY DEMET ÖĞRETMENİM Bodrum un sevilen öğretmeni, sporcu Demet Tezgider sevenlerinin ellerinde, gözyaşları ve dualar ile son yolculuğuna uğurlandı. Demet Yorgancı Tezgider, dün sabah saatlerinde İzmir

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU Formun Amacı: Bu form çocuğun sağlık durumu, psikomotor gelişimi, özbakım gelişimi, sosyal duygusal gelişimi ve davranışsal özelliklerine ilişkin bireysel gereksinimleri

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ ΔΠΣΑ (7) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ ΔΠΣΑ (7) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: B ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

ÖZEL VEGA ANAOKULU Öğretim Yılı 3 YAŞ KELEBEKLER SINIFI

ÖZEL VEGA ANAOKULU Öğretim Yılı 3 YAŞ KELEBEKLER SINIFI ÖZEL VEGA ANAOKULU 2015 2016 Öğretim Yılı 3 YAŞ KELEBEKLER SINIFI Kendini İfade Etme Biçimimiz KONU BAŞLIĞI: Oyun ve Ben ANA FİKİR : Oyunlarla hem eğlenirim hem de duygularımı paylaşırım TARİH: 15.02-15.04.

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları 2013 / 2014 SAYI: 17 Haftanın Bazı Başlıkları Çocukla İyi Zaman Geçirmenin 10 Yolu VI. Geleneksel Piyano Resitali Miniklere Anlamlı Hediye Okul Küçük Erkek Basketbol Takımı mızdan Başarı Çocukla İyi Zaman

Detaylı

Kanatları Kırılan Çocuklar Cuma, 02 Ekim :21

Kanatları Kırılan Çocuklar Cuma, 02 Ekim :21 İnsanlara yardım etmeyi millet olarak çok severiz. Bazen üzerimize vazife olmayan görevleri de kendimize yükleyerek, sırf iyilik olsun diye insanlara yardım etmeye çalışırız. Bunu bazen o kadar abartırız

Detaylı

Benimle Evlenir misin?

Benimle Evlenir misin? Benimle Evlenir misin? Bodrum sokakları ilginç bir evlenme teklifine daha sahne oldu. Bodrumlu genç kaptan Ali Özbaylan 9 yıl önce tanıştığı kız arkadaşı Tuba Cihat a, Milta Marina da bulunan bir kafede

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Bodrum da bir ilk, kapalı kort hizmete girdi

Bodrum da bir ilk, kapalı kort hizmete girdi Bodrum da bir ilk, kapalı kort hizmete girdi Bodrum Golf Tenis A.Ş. tarafından Bodrum Golf ve Tenis Kulübü nde yapılan ve Bodrum da bir ilk olan kapalı kort, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon tarafından

Detaylı

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI Portal Adres KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI : www.anayurtgazetesi.com İçeriği : Gündem Tarih : 24.03.2014 : http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=489297 KLÜ DEN SAGLIK

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

Plaka Tahdidi Çıkmadı

Plaka Tahdidi Çıkmadı Plaka Tahdidi Çıkmadı Ana Sayfa» Özel Haber 26.10.2015 16:59 26 Ekim 2015 tarihinde AKOM Binası'nda gerçekleştirilen UKOME Toplantısı'nın gündeminde ''Plaka Tahdidi''konusu görüşüldü. 26 Ekim 2015 Pazartesi

Detaylı

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin) Birnci vize 1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin) a)... su b)... otel c)... kahve ç)... çay d)... yemek e)... boylu f)... adam g)... kız

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

Son Matine Senaryo : Ali CEYLAN 0535 369 71 72

Son Matine Senaryo : Ali CEYLAN 0535 369 71 72 Son Matine Senaryo : Ali CEYLAN 0535 369 71 72 SAHNE 1 SİNEMA MÜDÜRİYETİ / İÇ / GÜN Sinema müdürü Yılmaz bey herzaman ki gibi gözlükler gözükde, gazatesini okumaktadır.biraz sonra telefon çalar. Telefon

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: B ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı