Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı"

Transkript

1 Uluslararası Hukuk ve Politika Cilt 2, No: 5 ss.50-74, 2006 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı Enver BOZKURT* Özet Deniz, ilk çağlardan itibaren insanlığın temel ilgi alanlarından birisidir. Ulaşımın sağlanmasında önemli yollardan biri olmasının yanında, gıda bakımından da önemi çağımızın artan nüfusu ile fark edilmiştir. Devletler, deniz alanlarını daha fazla egemenlik yetkileri altına almak amacıyla, geniş bölgeleri ihtiva eden kavramlar arayışına gitmişlerdir. Latin Amerika Devletleri, önce karasularında 200 mile varan iddialar ileri sürmüşlerdir. Daha sonra balıkçılık bölgesi kavramını geliştirmeye çalışmışlardır Cenevre Sözleşmeleri nde geniş karasuları ve ek olarak balıkçılık bölgesi kavramları kabul edilmemiştir. Önce örf ve adet hukukunda devletin sınırlı egemenliğine tabi bir alan olarak münhasır ekonomik bölge kavramı geliştirilmiştir. Daha sonra 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) de yerini almıştır. Anahtar Kelimeler: Cenevre Sözleşmeleri, Balıkçılık bölgesi, karasuları, sınırlı egemenlik, münhasır ekonomik bölge, bitişik bölge, sahildar GİRİŞ Devletlerin denize ilişkin egemenlik iddiaları yavaş yavaş olmuştur. Önceleri sadece güvenliklerini sağlamak amacıyla devletler taleplerde bulunurken, daha sonraları canlı kaynaklardan yararlanma şeklinde bu iddiaların genişletildiği görülmektedir. Devletin tam egemenliğine tabi deniz alanları iç sular ve karasularıdır. Bilhassa iç sularda devletlerin tartışmasız egemenliği kabul edilmektedir. Karasularında ise, milletlerarası hukukun gereklerine uygun, sahildar devletin egemenliğinde birtakım sınırlamalar yapılmıştır. Örneğin, karasularında diğer devletlerinde haklarını korumak amacıyla, seyrüseferin devamı için zararsız geçiş hakkı milletlerarası hukukun kabul ettiği bir ilke haline gelmiştir. Sınırlı egemenliğe tabi deniz alanları ise, karasularından daha sonra kabul edilmiştir. Bitişik bölge hukuken 1930 Konferansı ndan sonra, 1958 Sözleş- * Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı, E Mail: ebozkurt@kku.edu.tr 50

2 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı mesiyle tamamen devletler hukukuna girmiştir. Kıta sahanlığı, 1945 Truman Bildirisi nden sonra geliştirilmiş ve 1958 Sözleşmesiyle milletlerarası hukuktaki yerini almıştır. Bizim inceleme konumuz olan Münhasır Ekonomik Bölge kavramı ise 1960 Konferansı ndan sonra gelişmiş ve 1982 BMDHS ile çoğu örf ve adet hukuku haline gelmiş kurallar geliştirilerek kodifike edilmek yoluna gidilmiştir. Münhasır ekonomik bölge kavramının incelenebilmesi için, deniz hukukunun neredeyse başlangıçtan itibaren günümüze kadar geçirdiği tüm evrelerin incelenmesi gerekmektedir. Çünkü, milletlerarası hukuktaki gelişmeler, örneğin yeni devletlerin milletlerarası topluma katılması ve bu devletlerin büyük çoğunluğunun az gelişmişlik sürecinde bulunmaları milletlerarası toplumda yeni iddiaların, çekişmelerin kaçınılmaz olduğunu göstermiştir. Bazı yazarların ifade ettiği gibi, yeni ve fakir olan bu devletler, savunmasız ve iktisaden zayıf olmalarından dolayı, büyük askeri ve ekonomik gücü olan devletlere karşı milletlerarası hukukun korumasına ihtiyaç duymaktadırlar 1. Çünkü, devletlerin denizler konusundaki yetki iddialarında, ekonomik nedenler en başta yer almaktadır. BİTİŞİK SULARDA SAHİLDAR DEVLETLERİN YETKİSİ VE GELİŞİMİ Coğrafi ve fiziki bakımdan bir bütünlük arz eden denizlerin hukuki bakımdan bölümlere ayrılması yoluna gidilmiştir. Bu bölümleme gözle görülebilir veya kesin değildir. Çünkü ortaçağlarda, yani bölümlemenin ilk başlangıcında, denizler, açık denizler ve karasuları olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Günümüzde ise bu bölümlemede, iç sular, karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge ve açık deniz yer almaktadır. Devletler hukukunun kurucusu olarak kabul edilen Hugo Grotius tarafından geniş ölçüde savunulan mare liberum (açık deniz) ilkesi ne kadar eski ise sahil suları veya bitişik sular kavramı da o kadar eskidir. Sahil suları terimine karasuları ve bitişik bölge kavramları girmektedir 2. Karasuları, devletin kara ülkesi veya iç sularının dış sınırından itibaren açık denize doğru, devletin kendi milli mevzuatına dayanarak milletlerarası hukukun kabul ettiği belirli bir genişlikteki deniz alanıdır 3. Günümüze kadar olan gelişmeler göstermiştir ki, bugün tartışmasız olarak karasuları devletin egemenliğine tabi deniz alanları içersinde yer almaktadır. Fakat, milletlerarası hukuk bakımından bu egemenliğe bazı sınırlamalar getirilmiştir. Bunlardan en önemlisi zararsız geçiş hakkıdır 4. Ayrıca, sahildar devletin gemiler üzerindeki yargılama hakkında da bazı kısıtlamalar yapılmıştır. Milletlerarası hukukun getirdiği bu kısıtlamalar dışında sahildar devletin egemenliği tamdır. Örneğin, balıkçılık bizi ilgilendiren en önemli konudur. Bu konuda sahildar devlet, 1 Winston Conrad, EXTAVOUR, The Exclusive Economic Zone A Study of the Evolution and Progressive Development of the International Law of the Sea, 2. edition, 1981, s Mehmet, GÖNLÜBOL, Barış Zamanında Sahil Sularının (Karasuları ve Bitişik Bölge) Hukuki Statüsü, (Ankara 1959,) s.5-7; Bazı yazarlar ise kıyı suları kavramını kullanmaktadır ikisi arasında anlam bakımından bir fark yoktur. Kıyı suları için bkz. Yüksel, İNAN, Devletler Hukuku Bakımından Kıyı Suları Balıkçılığı ve Sorunları, (Ankara 1976,) s Hüseyin, PAZARCI, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, 8. Baskı, (Ankara 2005,) s.314; Enver, BOZKURT, / M. Akif KÜTÜKÇÜ, / Yasin, POYRAZ, Devletler Hukuku, 4 Baskı, (Ankara 2004,) s BMDHS nin 17. maddesinde, İşbu Sözleşme hükümleri saklı kalmak üzere, sahili bulunsun veya bulunmasın, bütün devletlerin gemileri, karasularından zararsız geçiş hakkından yararlanırlar. demek suretiyle zararsız geçiş hakkını düzenlemiştir (Aydoğan, ÖZMAN, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, (İstanbul 1984,) s

3 E. Bozkurt ülkesel egemenliğinin 5 gerektirdiği tüm düzenlemeleri yapma yetkisine sahiptir. Buradaki hakları sadece kendi vatandaşlarına hasretme yoluna gidebileceği gibi, antlaşmalar yoluyla diğer devletlerin vatandaşlarına da bazı haklar tanımak yoluna gidebilir. Yani bu alanda sahildar devlet tekel yetkisine sahiptir. Bu tekel yetkisi, avlanma konusunda olduğu gibi düzenleme yapma yetkisi bakımından da söz konusudur. Sahildar devletlerin kıyılarına bitişik deniz alanlarında yetki icra edebilmeleri görüşü 14. yüzyıla, hatta, Romalıların Akdeniz deki uygulamaları nedeniyle bu devre kadar indirgenebilir 6. İlkçağlarda, denizin kullanımında ulaşım önemli bir yer tutmuştur. Daha sonra balıkçılık amacıyla da deniz kullanılmaya başlanmıştır. Bu iki amaçla denizin kullanımı ise büyük deniz gücüne sahip olmayı gerektirmekteydi. Bu nedenle zayıf devletler geniş karasuları talep ederken, güçlü devletler ise, daha az karasuları istemekteydiler 7. Karasularının genişliği meselesi, milletlerarası hukukun en çok uğraştığı konulardan birisidir. Başlangıçta, top atışı mesafesi 8, ufuk hattı görüşü 9, bir yelkenli ile iki günlük mesafe 10 gibi değişken mesafeler önerilmiştir 11. Daha sonraları ise, sabit bir genişlik getirilmesi düşüncesiyle 3 mil 12 genişliğin, milletlerarası hukukun kabul edebileceği bir genişlik olduğu üzerinde durulmuştur. Milletler Cemiyeti döneminde milletlerarası hukukun bazı konuları 13, kodifike edilmeye değer bulunmuştur. Bunlardan birisi de karasularıdır yılında La Haye de toplanan Deniz Hukuku Konferansı nda resmi bir sonuç elde edilememiştir. Fakat karasularının asgari genişliğinin 3 mil, azami genişliği ise 6 mil olduğu konusunda devletler arasında aşağı yukarı bir mutabakat oluşmuştur. Birleşmiş Milletler döneminde de milletlerarası hukukun kodifikasyonu yolunda önemli adımlar atılmıştır. Bunlardan en önemlisi Milletlerarası Hukuk Komisyonu nun uzun çalışmaları sonucunda oluşturulan ve 1958 Cenevre Konferansı nda devletlerce 5 PAZARCI, Uluslararası Hukuk II, s EXTAVOUR, age, s Ferit Hakan, BAYKAL, Karasularının Azami ve Asgari Genişliği (Devletin Karasuları Üzerindeki Yetki Alanının Sınırı), MÜHF Hukuk Araştırmaları, C.7, S.1-3 ( ), s Bu görüşle birlikte anılan en önemli isim Cornelius Von Bynkershoek tur. Fakat, bu yazarın sadece dönemindeki çeşitli görüşleri sistematik şekilde derlediği yoksa bu görüşü ilk savunan kişi olmadığı belirtilmektedir (BAYKAL, agm, s ). Bu mesafe devletin silah gücü ile birlikte görülmüş ve devletin gücü nerede biterse egemenliği de orada biter denilmek suretiyle değişken bir karasuları genişliği getirilmeye çalışılmıştır. Fakat bilhassa günümüzde top atışı mesafesi balistik ilmindeki gelişme gözönüne alınacak olursa savunulamayacağı açıkca ortaya çıkar. Top atışı mesafesinin milletlerarası toplumun ihtiyacını uzun süre karşıladığı da bir gerçektir. 9 Top atışı mesafesine göre değişken bir niteliğe sahip bu görüşe göre, kıyıdan bakılarak görülebilir bir noktaya kadar karasularının genişliği esas alınmıştır. Bu görüşün esas amacı kıyı devletine bir güvenlik ve korunma bölgesi oluşturmaktır. Bu iki görüşün kurulmasında balıkçılık bir amaç olarak düşünülmemiştir (BAYKAL, agm, s ). 10 Loccenius tarafından savunulan bu görüş de milletlerarası hukukta pek kabul görmemiştir (EXTAVOUR, age, p ). 11 İtalyan yazar Sarpi, Karasuları genişliğinin tüm devletler için mutlak olarak değil komşu devletlerin de gereksinimlerine göre düzenlenmesini savunmuştur (EXTAVOUR, age, p.15). 12 Sabit bir genişliğin ortaya çıkmasında balıkçılık amacı önemli bir rol oynamıştır. Çeşitli devletlerin 3 mil veya daha fazla balıkçılık ilanları için bkz. BAYKAL, agm, s ; Daha geniş bilgi çin bkz. EXTAVOUR, age, p Cemiyet 1924 Eylülü nde Genel Kurul kararıyla kodifike edilecek konuları belirlemek için bir uzmanlar komitesi oluşturmuş, bu komite 11 konu seçmiş ve bu konulardan üç tanesinin öncelikle kodifikasyon çalışmasına konu olması kararlaştırılmıştır. Bunlar, sorumluluk, tabiiyet ve karasularıdır. 52

4 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı de kabul edilen sözleşmelerden birisi olan Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesidir. Ne yazık ki, bu sözleşmede de karasularının genişliği ile ilgili herhangi bir düzenleme yer almamıştır. Çünkü devletler herhangi bir genişlik üzerinde konsensüs sağlayamamışlardır. Genişlik konusunun daha sonra toplanacak bir konferansta çözümlenmesine karar verilmiştir. Bu konferans 1960 yılında toplanmış, yine bu konferansta da bir sonuç elde edilememiştir. Karasularının genişliği konusunun milletlerarası hukukta çözümlenememesi, deniz hukukunda önemli bir eksiklik olarak görülmüştür lerden sonra devletlerin, 200 mile 14 kadar varan iddialarına ve deniz hukukunda çözüm bekleyen diğer problemleri açıklığa kavuşturmak amacıyla 1973 yılında başlayan III. Deniz Hukuku Konferansı sonucunda 1982 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi nde (BMDHS) karasularının genişliği meselesi ile ilgili geniş çaplı bir konvansiyonda ilk düzenleme yapılmıştır. Bu sözleşmenin 3. maddesinde 15 karasularının azami genişliği 12 mil olarak öngörülmüştür. İleride de göreceğimiz gibi, münhasır ekonomik bölge kavramının ortaya çıkış nedenlerinden birisi de devletlerin geniş alanlara, bilhassa balıkçılık amacıyla, ve diğer doğal kaynaklara egemen olmak istemeleridir. Karasuları üzerinde bu tür iddialara gerek görülmemektedir. Çünkü karasularında devletin egemenliği söz konusu olmaktadır. Devletler başlangıçta 3 millik bir karasuları eğiliminde iken, sonraları bu iddialarını 12 mile ve hatta günümüzde milletlerarası hukuka aykırı görülse de, 200 mile çıkarma yoluna gitmişlerdir. BMDHS ile 12 mil azami genişlik milletlerarası hukuk kuralı haline geldikten sonra ve MEB kavramının milletlerarası hukukun bir kuralı haline gelmesinden itibaren karasularının genişliği 12 mille sınırlanmıştır denilebilir. Bu sınırlama aynı zamanda açık denizlerin serbestliği ilkesine de uygundur. BİTİŞİK BÖLGE KAVRAMININ GELİŞİMİ Bitişik bölge, sahildar devletin karasularına bitişik olan ve bu devletin belirli bir genişlikte, belirlenmiş birtakım konularda denetleme yetkilerini kullandığı denizin bir parçasını anlatmaktadır 16. Bu kavram, karasuları üzerindeki egemenlik hakları ile, açık denizlerin serbestisi kavramlarının oluşturabileceği bir katı çıkmazı önleme ihtiyacından doğmuştur. Yani, bitişik bölgenin doğması, sahildar devletlerin menfaatlerini onların milli hukukları ve düzenlemelerine karşı azami şekilde koruma ve açık denizlerin serbestiyetinin devamını sağlama ihtiyaçlarından kaynaklanmıştır. Bitişik bölge kavramı, sahildar devlet ve milletlerarası toplumun üyesi diğer devletler arasındaki çelişkili yetki problemlerinin çözümlenmesinde önemli bir rol ifa etmiştir 17. Deniz hukukunun tarihi gelişimi içersinde, ilk bitişik bölge uygulaması olarak 1736 da İngiltere tarafından çıkarılan Hovering Acts gösterilmektedir 18. Devlet uygulamalarında çeşitli amaçlar için bitişik bölge kurulması yoluna gidilmiştir. Fakat, 14 Devletlerin kendilerine bitişik deniz alanlarında yetkilerini genişletirken belirli bir kural ışığında değil, menfaatlerinin gerektirdiği şekilde hareket ettikleri görülür (EXTAVOUR, age, p.13). 15 Bu maddeye göre, Her devlet karasularının genişliğini tespit etme hakkına sahiptir; bu genişlik işbu Sözleşmeye göre tespit edilen esas hatlardan itibaren 12 deniz milini geçemez. (ÖZMAN, age, s.4). 16 PAZARCI, age, s.358; BOZKURT / KÜTÜKÇÜ / POYRAZ, age, s EXTAVOUR, age, p PAZARCI, age, s.358; Charles, CROZAT, (Çev. İlhan F. Akın), Devletler Hukukunda Bitişik Mıntıka Mefhumu, M. Raşit Seviğ e Armağan, (İstanbul 1956,) s

5 E. Bozkurt kavramın ilk ortaya çıkışı hukuken, 1930 La Haye Konferansı nda olmuştur Cenevre Konferansı nda, Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi nin 24. maddesinde 20 bitişik bölgeye genişlik bakımından bir sınır da getirilmek suretiyle, karasularında yapılamayan bitişik bölgede yapılmıştır BMDHS nin ise, 33. maddesi 21, 1958 Sözleşmesi nden farklı olarak yine karasularının iç sınırından itibaren genişliği mile çıkarmıştır. Ayrıca, BMDHS nin 303. maddesinin 2. fıkrasında maddeye atıf yapılmak suretiyle, yeni bir bitişik bölge amacı getirilmiştir. Fakat, bu amaçla ilan edilecek bitişik bölge henüz örf ve adet kuralı haline gelmediğinden, sadece sözleşmeye taraf devletler arasında geçerlidir 24. Bitişik bölge içerisinde sahildar devlet, ülkesinde, iç sularında ya da karasularında belirtilen konulardaki mevzuatına aykırılıklardan dolayı yetki kullanabilecektir. Eğer belirtilen bölgelerde bir suç işlenmişse bunları bitişik bölgede de kovuşturabilir. Yalnız, 1982 BMDHS nin 303/2 ye göre oluşturulan bitişik bölge ise, bu alanda da sahildar devletlere yetkiler vermektedir 25. Balıkçılık amacıyla bitişik bölge ilan edilip edilemeyeceği uzun süre tartışılmıştır. Devletler, örneğin Türkiye 26, yaptıkları milli düzenlemeler ile, balıkçılık amacıyla bitişik 19 Sibert e göre 1930 Konferansı problemlere çözüm bulmak yerine yeni bir problem getirmek suretiyle konuyu daha da karmaşık hale getirmiştir (CROZAT, agm, 533). 20 Bu madde hükmünde şöyle denilmektedir; 1. Açık denizin karasularına bitişik bir bölgesinde kıyı Devleti: a gümrük, maliye, muhaceret veya sağlık ile ilgili düzenlemelerinin ülkesinde veya karasuları içinde ihlalini önlemek; b yukardaki düzenlemelerin ülkesinde veya karasuları içinde vukubulan ihlallerini cezalandırmak için zaruri olan kontrolü icra edebilir. 2. Bitişik bölge, karasuları genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren oniki mili geçemez. 3. İki devletin kıyılarının karşıkarşıya veya yanyana olduğu durumlarda bu iki devletin hiçbirisi, aralarında aksine anlaşma olmadıkça, bitişik bölgesini her noktası iki Devletin karasularının genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hatlar üzerindeki en yakın noktalardan eşit uzaklıkta olan orta hattın ötesine geçiremez. (Aslan, GÜNDÜZ, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Teşkilatlar Hakkında Temel Metinler, 2. Baskı, İstanbul 1994, s.264; Bu maddenin komisyonlarda gelişimi, teklifler ve geniş bilgi için bkz. İlhan, LÜTEM, Deniz Hukukunda Gelişmeler Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı, (Ankara 1959,) s Bu maddeye göre; 1. Bitişik bölge olarak adlandırılan, karasularına bitişik olan bir bölgede sahildar devlet aşağıdaki amaçlarla gerekli kontrolleri yapabilir: a) Ülkesi üzerinde veya karasularında gümrük, maliye, sağlık veya muhaceret ile ilgili kanun ve kurallarına riayetsizlikleri önlemek; b) Bu kanun ve kurallara karşı ülkesi üzerinde veya karasularında meydana gelebilecek riayetsizlikleri cezalandırmak. 2. Bitişik bölge, Karasuları genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 24 deniz milinin ötesine geçemez. demektedir (ÖZMAN, age, s.14). 22 Bir devlet 6 mil karasularına sahipse 18 mil; 12 mil karasularına sahipse 12 mil bitişik bölgeye sahip olacaktır. 23 Bu maddede denizde ortaya çıkarılan arkeolojik ve tarihi eşyalarla ilgili düzenleme yapılmaktadır. 2. fıkra gereğince sahildar devlet bu maddelerin izinsiz çıkarılmasını önlemek amacıyla bitişik bölge ilan edebilecektir. Metin için bkz. ÖZMAN, age, s PAZARCI, age, s PAZARCI, age, s Türkiye, 1964 yılında çıkarılan 476 sayılı Karasuları Kanununun 8. maddesi ile (DÜSTUR, V. Tertip, C.3, s.2444; Resmi Gazete, 25 Mayıs 1964, S.11711), balıkçılık bitişik bölgesi kurmuştur. Nitekim bunun hukuka aykırı görüldüğü fark edilerek 1982 yılında çıkarılan 2674 sayılı Karasuları Kanununda (DÜSTUR, V. Tertip, C.21, s.338; Resmi Gazete, 22 Mayıs 1982, S.17708) buna yer verilmemiştir. 54

6 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı bölge ilan etme yoluna gitmişlerdir. Fakat, bu ilanlar milletlerarası hukuka aykırıdır 27. Çünkü amaçlar, 1958 Sözleşmesi nin 24. ve 1982 BMDHS nin 33. ve 303/2. maddelerinde açıkça sayılmıştır. Bu amaçlar dışında bitişik bölge ilanı söz konusu olamaz 28. Bitişik bölgede esas amaç devletlerin güvenliklerini temin etmektir. Özellikle gümrük konusundaki emniyet ihtiyaçlarından kaynaklanmasına rağmen, daha sonraları balıkçılık amacıyla (bilhassa 1958 ve 1960 Konferansları nda) bitişik bölge oluşturma çabalarının sonuç vermemesi üzerine bu kavram sadece 1982 BMDHS nin belirtilen amaçları içersinde kullanılabilecektir. BALIKÇILIK BÖLGESİ KAVRAMI Sahildar devletin, balık kaynakları ile ilgili kullandığı egemen haklar veya yetkiler, balıkçılık bölgesinin çıkmasına neden olmuştur. Bir tanıma göre balıkçılık bölgesi, geniş anlamda, balık avlanılması konusunda sahildar devletin ülkesel egemenliğinin söz konusu olduğu deniz bölgesidir 29. Milletlerarası pozitif hukukta balıkçılık bölgesi, 1945 Truman bildirisinden kaynaklanmıştır 30. Özetle, bu bildiride, ABD, balıkçılığın korunması amacıyla karasularına bitişik fakat bu suların ilerisinde daha önce açık deniz alanı olarak kabul edilen bir bölgede, milli hukukunun geçerli olacağını ileri sürüyordu. Fakat, bu alanın genişliği bu bildiride de düzenlenmemiştir. Bu bildiriden sonra, Latin Amerikan devletlerinin çoğunluğunun 200 mile kadar varan alanlarda değişik iddialarda bulundukları görülmüştür 31. Münhasır balıkçılık hakları kavramı, balıkçılık bölgesi bakımından öncelikle 1958 Konferansı sırasında büyük ölçüde desteklenmiştir. Bununla beraber, açık denizlerde öncelikli balıkçılık hakları ve sahildar devletlerin özel menfaatleri ile birlikte önemli bir gelişmeyi sürdürmüştür Konferansı nda 32 sahildar devlete balıkçılık kaynaklarını işletmek için daha fazla bir hak vermeyi amaçlayan değişik öneriler, sahildar devletin özel menfaati kavramının temeli olmuştur. Şili, Ekvator, Peru, Filipinler, Vietnam ve bunların hepsinden fazla İzlanda bu özel menfaatlerin tanınması için değişik öneriler sunmuşlardır 33. Sahildar devletin özel menfaatlerinin tanınması, kara sularının arkasında sahildar devlete balıkçılıkla ilgili münhasır yetkinin genel olarak tanınmasının milletlerarası planda ilk adımı sayılabilir 34. Bu tanımanın çok sınırlı ve münhasır balıkçılık yetkisi fikri ile bağlantısından bilinçli olarak kaçınılmasına rağmen, iddia edilen hakların hukuki yapısı bakımından 27 PAZARCI, age, s İNAN aksi görüştedir. Milletlerarası uygulamada balıkçılık konusunda bir bitişik belgenin kabul edildiği ve bunun örf ve adet hukuku kuralı haline geldiğini söylemektedir (İNAN, age, s.16). 29 PAZARCI, age, s Bu bildiri metnini ayrı bir başlık altında inceleyeceğiz. 31 Bu açıklamalar bu bölüm içersinde ayrı bir başlık altında incelenecektir Konferansı sırasında balıkçılık bölgesi ile ilgili bağlayıcı bir karar alınamamıştır. Fakat, kıyı balıkçılıgı ile ilgili bir tavsiye kararı alınmıştır. Giriş kısmından sonra bu kararda şöyle denilmektedir: 1. Muhafaza maksadıyla, sahildar Devletin karasularına bitişik açık denizin bir bölgesinde bir balık nevinin veya balık nevilerinin avını tamamen tahdit etmek gerekiyorsa, böyle bir durumun adilane bir şekilde hallini temin maksadıyla aynı bölgede avlanan diğer Devletlerin, bu nevi balıklara olan ihtiyacı dolayısıyla sahildar Devletin hususi taleplerini tanıyan ve aynı zamanda da diğer Devletlerin menfaatlerini göz önünde tutan bir anlaşma esasının hazırlanması hususunda sahildar Devletle işbirliği yapılmasını, ve 2. Herhangi bir anlaşmazlığın halli için uygun görülen uzlaştırma ve tahkim usullerinin hazırlanmasını, Tavsiye eder. (GÖNLÜBOL, age, s.247). 33 VICUNA, age, p EXTAVOUR, age, p

7 E. Bozkurt önemli ilkelere de işaret etmektedir. Gerçekten, bir taraftan münhasırlaştırılmış geniş yetkiler kavramı ile kabul edilmiş fonksiyonel tipik bir hak durumunu göstermektedir. Diğer taraftan bir hakkaniyet bölgesinin veya ülkesel yetki alanının tamamen gerisindedir. Sahildar devletin özel menfaatleri daha sonraki aşamalarda kuvvetlendirilmesi mümkün iken, onun hukuki yapısına uygun bir değişiklik yansıtılamamıştır. Diğer taraftan, öncelikli balıkçılık hakları problemi, ne yazık ki karasularının genişliği tartışmaları ile birlikte ele alınmış ve bir bitişik balıkçılık bölgesi kurulması ile diğer formülasyonlar tarihi haklar problemi ile ilişkilendirilmiştir. Bu açıdan, Küba ve İzlanda nın balıkçılık menfaati ile etkili bir çözüm bulma çabaları, karasuları ile ilgili olmamasına rağmen, başarısız olmuştur. Bu arada Şili, Peru, Küba ve Uruguay a çeşitli tekliflerde bulunmuşlardır. Ayrıca, bilindiği gibi Kanada ve ABD nin, konferansta kabul edilmeyen öncelikli haklarla ilgili çeşitli tasarıları olmuştur 35. Bu problemin başarısızlığa uğramasında en önemli sebep, belki de karasularının genişliği ile birlikte bu konunun ele alınmasıdır 36. Buradan da anlaşılabileceği gibi, eğer balıkçılık bölgesi kavramı, karasuları ve bitişik bölge rejimlerinden ayrı olarak incelenseydi, 1958 veya 1960 Konferansı ndan hukuki bir kavram olarak balıkçılık bölgesi kavramı çıkabilirdi ve 1960 Konferansları ndan önceki ve sonraki devlet uygulamaları açıkça göstermiştir ki; sahildar devletler kaynakların işletilmesiyle ilgili olarak geniş yetki eğilimindedirler. Bu eğilim, geniş karasularından münhasır balıkçılık bölgeleri iddialarının daha yerinde olduğuna işaret etmiştir 37. Devletlerin fiili uygulamalarının, komşu devletler arasında uyuşmazlığa yol açması kaçınılmazdır. Bu uyuşmazlıklardan birisi de İngiltere ile İzlanda arasında ortaya çıkmış ve problem Adalet Divanı na götürülmüştür. Balıkçılık davası olarak adlandırılan bu olayı kısaca incelemek yararlı olacaktır. İzlanda, 5 Nisan 1948 tarihinde Kıta Sahanlığı Balıkçılığının Bilimsel Korunması Kanunu çıkarmıştır. Bu Kanunun önemli bir özelliği, kıta sahanlığı alanlarında balıkçılık koruma bölgelerinin kurulmasına imkan vermesidir. 19 Mart 1952 tarihinde, kıyıların belirli noktaları arasından çizilen düz esas hatlardan itibaren 4 millik münhasır balıkçılık bölgesi oluşturulmuştur. İngiltere ilk başta buna karşı çıkmasına rağmen sonunda bu bölgeyi kabul etmiştir. 1 Eylül 1958 tarihinde ise, bu genişlik yine düz esas hatlardan itibaren 12 mile çıkarılmıştır. İngiltere 12 mili kabul etmemiş ve problemin Milletlerarası Adalet Divanı na götürülmesini teklif etmiştir. İzlanda, bu teklifi kabul etmeyince problem taraflar arasında nota teatileri ile 11 Mart 1961 de çözümlenmiştir. İngiltere, İzlanda nın ekonomisinin büyük ölçüde balıkçılığa bağımlı olmasını göz önünde tutarak, 12 millik genişliği kabul ediyordu. Fakat nota teatileri ile oluşturulan antlaşma gereğince, İngiliz tabiiyetindeki gemiler sonradan ilan edilen 6 millik alanda 3 yıl süreyle avlanabilecekti. İzlanda balıkçılık bölgesini tekrar genişletirse, İngiltere bakımından bu bölgenin geçerliliği 6 ay sonra olacaktı ve bu genişletmeden doğacak uyuşmazlıklar Milletlerarası Adalet Divanı na sunulacaktı. İzlanda yasama meclisi, 15 Şubat 1972 tarihli kararıyla münhasır balıkçılık bölgesini 50 mile çıkarmaktaydı. Bu kararın en geç 1 Eylül 1972 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştı. Yine, 14 Temmuz 1972 tarihinde kabul edilen bir kanunla, balıkçılık bölgesinin düz esas Cenevre II. Deniz Hukuku Konferansında ABD-Kanada ortak önerisi diğer devletlerce de desteklenmiştir. Fakat, 6 mil karasuları + 6 mil münhasır balıkçılık bölgesi getiren bu teklif bir oy farkla 2/3 gerekli oy çoğunluğunu sağlayamadığından reddedilmiştir (PAZARCI, age, s.362). 36 VICUNA, age, p VICUNA, age, p.9. 56

8 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı hatlardan itibaren 50 mil olması düzenlenmişti. Kanunun 1 Eylül 1972 tarihinde yürürlüğe girmesi kabul ediliyordu. Münhasır balıkçılık bölgesi hemen hemen İzlanda nın kıta sahanlığının dış sınırına kadar uzanmıştı. 14 Nisan 1972 de İngiltere, 5 Haziran 1972 de ise Federal Almanya ayrı ayrı Milletlerarası Adalet Divanı na başvurmuştu. İngiltere nin Divan dan talepleri şunlardı: 1. İzlanda nın Münhasır Balıkçılık Davasını 50 mile çıkarması Devletler Hukuku kurallarına aykırıdır; 2. İngiltere bakımından 1961 antlaşması gereğince tek taraflı genişletme geçerli değildir; 3. Balıkçılık kaynaklarının korunması İzlanda ya genişletme hakkı vermez. Bu kaynakların korunması iki ülke arasındaki antlaşmalara konu olabilecektir. Divan, tarafların itirazlarından ve çeşitli ara kararlarından sonra, 25 Temmuz 1974 tarihinde kesin kararını verdi: 1. İzlanda nın 50 millik balıkçılık bölgesi ilanı İngiltere ye karşı geçersizdir; millik bölgeden sonra, İngiliz balıkçı gemileri hakkında İzlanda tek taraflı düzenleme yapma yetkisine sahip değildir; 3. Taraflar bu uyuşmazlığı iyi niyetli görüşmelerle çözümlemek zorundadırlar; 4.Taraflar bu görüşmelerde; ekonomilerinin balıkçılığa bağlı olup olmadığını ve kaynakların korunmasında karşı devletin menfaatlerini de dikkate almak zorundadırlar 38. Milletlerarası hukukta devletlerin münhasır balıkçılık bölgesine sahip olmaları kabul edilmekle beraber, 50 millik bir genişliğin ise hukuka aykırı olduğuna karar verilmekteydi. MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞİMİ Bugün münhasır ekonomik bölge olarak bilinen deniz alanının devlet uygulamalarına girdiği, 23 Temmuz 1947 tarihli Şili nin kıta sahanlığı ve ona bitişik 200 millik bir alan üzerinde egemenlik iddiasında bulunduğu başkanlık açıklamasıyla iddia edilmektedir 39. Bu iddianın açık denizlerdeki seyrüsefer serbestliği hakkını etkilemeyeceği ve müdahalede bulunulmayacağı yine bildiri metninde düzenlenmiştir. Bu açıklamadan sonra, Şili Yasama Meclisi deniz hukukuyla ilgili bazı kararlar da almıştır. Bu kararlarda, bölgenin ülkesel statüye sahip olmadığı, yalnızca doğal kaynakların ve ilgili yetkilerin kullanımının amaçlandığı belirtilmiştir. Bunun ilk ortaya çıkışında, milli endüstrinin kullanımı ve korunmasıyla bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Yani ekonomik alan ilk plana çıkmıştır denilebilir 40. Daha sonra Peru, 1 Ağustos 1947 de ve benzer şekilde, diğer devletlerin kıyıdan 200 mile ulaşan bir deniz alanında seyrüsefer serbestilerini engellemeyen bir koruma, saklama ve araştırma bölgesi kurma bildirisini açıklamıştır 41 Kavramın ilk devresinde diğer Latin Amerikan Devletleri nin de aşağıda geniş olarak inceleneceği gibi, 200 millik deniz bölgelerini yasama kararlarıyla kurdukları görülmektedir. Bu sırada, bu devletlerin bütünü doğal kaynakların kullanımı hakkı ile seyrüsefer serbestliğini koruma hakları arasında bağlantı kurmak suretiyle iddialarını ileri sürmüşlerdir. Fakat, iddialarını karasuları kavramından farklı göstermeye çalışmışlardır. O zamanlar bu tür deniz iddialarının iki paralel eğilimden çıktığı ayırt edilebilirdi. Birincisi, ekonomik amaçlarla devletin yetkilerini uygulamak için yasama işlemleri veya kanun çıkarma eğilimidir. Bazı 200 mil iddialarına ek olarak bu eğilim kıta sahanlığı ve ilerisindeki kaynakların korunması ve paylaşımını da söylemektedir. İkin- 38 Divanın karararı, tarafların talepleri ara kararları ve geniş bilgi için bkz. İNAN, age, s Latin Amerikan devletlerinin tek tek açıklamaları aşağıda incelenecektir. 40 VICUNA, age, p Julio Cesar, LUPINACCI, The Legal Status of the Exclusive Economic Zone in the 1982 Convention on the Law of the Sea, The Exclusive Economic Zone A Latin American Perspective (Ed. Francisco Orrego Vicuna), 1984, p

9 E. Bozkurt cisi, 200 millik ekonomik amaçlara ek olarak, sahildar devletin ülkesel yetkilerini genişletmeyi amaçlamakta, bazı açılardan bu devletin yetkilerinin uygulanışının artmasını istemektedir. Bu dönemde henüz 200 millik karasuları iddiaları başlamamıştır. Latin Amerikan yasama işlemleri, bu ilk devrede farklı yaklaşımlar uygulamışlar ve zımni olarak ülkesellik kavramını (karasuları) kabul etmeye çalışmışlardır. Bu iki eğilim, ilk Latin Amerikan çok taraflı belgesi olan ve 200 millik deniz alanını iddiasını destekleyen 1952 Santiago Deklarasyonuna ustalıkla yansıtılmıştır. Deklarasyon iddianın ekonomik niteliğini tam olarak uygulamakta fakat, bölgeden seyrüsefer serbestliği yerine zararsız geçiş kavramının kullanılmasını engelleyememiştir. Bu deklarasyon uygulamada değişik devletlerin yasama organlarınca farklı şekilde yorumlanmış ve uygulanmıştır 42. Devletlerin endüstrileri için ekonomik faaliyetlerinde denizcilik kaynaklarının münhasır kullanımına etkisi fikrine tüm devletlerin katılması güç olmamıştır. Bu nedenle bu tür iddialar hızlı ve kolay bir şekilde başarılı olmuşlardır. Ancak, seyrüsefer özgürlüğü, bölge iddiasından menfaat bakımından farklılık arz eder. Santiago Deklarasyonuna imza atan devletlerden bazılarına, örneğin, Şili, seyrüsefer serbestliği coğrafi konumları itibariyle çok gereklidir. Diğer taraftan, Deklarasyona taraf öbür devletler deniz alanında ülkesel genişleme arzularını gerçekleştirmek için seyrüseferi sınırlayıcı bir yaklaşım tercih etmişlerdir. Bu yaklaşımlar, 1958 ve 1960 Cenevre Konferansları nda ve 1982 BMDHS görüşmelerinde önem arz etmiştir 43 Truman Bildirisi 1945 lerde kıyıdan uzak kaynakların farkına büyük ölçüde varılması sonucu, ABD, iki başkanlık bildirisi ile, daha önceden açık deniz alanı olarak kabul edilen bir bölgede iddialarda bulunuyordu öncesinde, denizlerin bölünüşü bilindiği gibi karasuları ve açık deniz şeklindeydi, ayrıca bitişik bölge kuramı da milletlerarası hukuka yerleşmeye başlamıştı. ABD bu dönemde 3 mil karasuları genişliğinin önemli taraftarlarındandı. Truman ın yayınladığı bildiriler, Kıta Sahanlığı, deniz yatağı ve toprak altının doğal kaynakları üzerinde yetki ve kontrol iddiasında bulunuyordu. İlk başta kıta sahanlığının dış sınırı belirtilmemişti. Daha sonra 200 metre derinlik öngörüldü ve ABD diğer devletlerin, deniz altındaki maden kaynaklarının işletilmesi amacıyla, kıyılarına yaklaşmasını önlemiştir. Diğer bildiri, açık denizde belirlenmiş alanlarda kıyı balıkçılığıyla ilgiliydi. ABD, 3 milin ilerisindeki kıyılarındaki bitişik sularda balıkçılık koruma bölgeleri kurduğunu bildiriyordu. Bu bölgeler ABD tarafından kontrol edilecekti ve diğer devletlerin balıkçılık faaliyetleri de korunuyordu. Bildiriler, sahanlık ve koruma bölgeleri üzerindeki suların açık deniz olma niteliğini ve seyrüsefer serbestiyetini etkilemeyeceği vurgulamıştır. İkinci bildiri hiç uygulanmamıştır 44. Bu bildiriler deniz hukukunda önemli bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. Bu bildirilerden cesaret alan diğer devletler, geniş deniz alanları iddialarında bulunmaya başlamışlardır. 42 VICUNA, age, p VICUNA, age, p ATTARD, David, The Exclusive Economic Zone in International Law, 1987, p.2. 58

10 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı Bazı Latin Amerikan Devletlerinin Açıklamaları Tek Taraflı Açıklamalar 1958 ve 1960 Cenevre Konferansları nı takip eden dönemde, milli yasama işlemlerine bakıldığında, değişik devletlerin denizcilik yetkileri ile ilgili hak iddialarından balıkçılık ve diğer kaynaklarla ilgili olanlar, değişik genişliklerde bir münhasır balıkçılık bölgesi veya milli yetkilerden bazılarını kullanmak isteği ile ilgili olmuştur. Bunlar arasında 200 mil iddiaları bütün kıtalarda açıklığa kavuşmaya başlamış ve MEB kavramı, III. Deniz Hukuku Konferansı ndan önce büyük destek görmeye başlamıştır. Diğer taraftan 200 mil karasuları iddiaları MEB den sonra azalmıştır de Deniz Hukuku Konferansı başladığında açıkça dört Latin Amerika devleti 46, 200 mil karasularını resmen kabul etmişti. Altı devlet 47 ise, kaynakların ve ilgili alanların işletilmesi bakımından belirli amaçlar için iddialarda bulunmaktaydılar. Diğer birçok devlet, MEB kavramını desteklemekte 12 mil gerisinde pek iddialarda bulunmuyorlardı 48. Bu devletlerden Meksika, 29 Ekim 1945 tarihli başkanlık açıklamasıyla, kıta sahanlığı üzerindeki bilinen veya bilinmeyen tüm tabii kaynaklar üzerinde egemenlik iddiasında bulunmakta ve balıkçılık alanlarının korunması için gerekli gözetim ve denetim yetkisini kullanacağını düzenlemiştir 49. Arjantin, önce 24 Ocak 1944 tarih 1386 sayılı kanunla ve daha sonra, sayı, 11 Ekim 1946 tarihli kanunla kıta sahanlığı ve bunun üzerindeki sular üzerinde milli egemen yetkilerinin geçerli olacağını düzenlemiştir. Bu kanunlar, sahildar devletin, bilhassa kıta sahanlığı üzerindeki sularda, egemenlik haklarını ortaya koyan ilk düzenlemedir. Deniz hukukunda çok yeni bir kavram olmamasına rağmen, sonraki birçok gelişmeyi etkilemesi ve yeni taleplere yol açması bakımından yeni bir öneme sahipti. Gerçi, kavram iktisadi bir kökene sahip olmakla beraber, öne sürülen bölgenin hukuki statüsü karasularınınkine eşdeğer olmaktaydı 50. Daha sonra, 29 Aralık 1966 tarihli ve sayılı kanunla, karasuları genişliğini 200 deniz miline çıkardı. Bu kanunun 3. maddesinde, diğer devletlerin gemilerine ve uçaklarına seyrüsefer serbestliği ve uçuş serbestliği tanınmaktaydı. Ayrıca, mil arasında kalan deniz alanında yabancı gemilere balıkçılık iznini Arjantin makamları tanıyabilmekteydi. Fakat, bu alanlarda avlanan bir gemi gerekli izni almamışsa hakkında cezai işlemde yapılabilmekteydi 51. Bu kanun, aslında, açıkça 200 millik alanda karasuları deyimi yerine Arjantin devletinin egemenliğinden bahsetmiştir. Daha sonra 22 Nisan 1968 de çıkarılan Medeni Kanun un 2340 maddesiyle, genişliğin özel kanunla belirleneceği düzenlenmiştir. Bu özel düzenlemede sayılı kanun olmaktadır 52. Şili, 23 Haziran 1947 tarihli Kıta Sahanlığı konusundaki Başkanlık Bildirisi nde, karalara, ada sahillerine ve ülke topraklarına bitişik kıta sahanlığı üzerinde, derinliği ne olursa olsun, denizin altında ve kıta sahanlığı altında ve üzerindeki kaynaklar, bil- 45 VICUNA, age, p Brezilya, Ekvator, Panama ve Peru. 47 Kosta Rika, Şili, Arjantin, Uruguay, El Salvador ve Nikaragua. 48 VICUNA, age, p EXTAVOUR, age, p EXTAVOUR, age, p İNAN, age, s LUPINACCI, agm, p

11 E. Bozkurt hassa balıkçılık ve balina avcılığı bakımından milli egemenlik kabul edilmekte ve bu kaynaklarla ilgili talepler belirtmekteydi 53. Kosta Rika,28 Eylül 1949 tarih ve 190 sayılı kararla, kıta sahanlığını derinliği ne olursa olsun, kendisinin egemenliği altına koyuyordu. Fakat sahanlığın üzerindeki sularda balıkçılık bakımından sadece gözetim yetkisi getirilmekteydi 54. Honduras Kongresi 7 Mart 1950 tarihinde Anayasa nın 4 ve 153. maddelerini değiştirmiştir. Bu değişikliklere göre, kıta sahanlığını milli toprakların bir parçası olarak kabul etmekte ve bu alanda egemenlik hakkını kabul etmektedir 55. Panama nın 1 Mart 1946 tarihli Anayasası nın 209. maddesi, kıta sahanlığının devlete ait olduğunu düzenlemektedir. 17 Aralık 1946 tarihli 449 sayılı kanunla, balıkçılık amacıyla karasuları üzerindeki egemenlik yetkisini kıta sahanlığı üzerindeki sulara da uzatmaktadır 56. Bu uygulama 1967 yılına kadar sürdürülmüş ve 2 Şubat 1967 tarihinde kabul edilen 31 sayılı kanunla, 18 Ağustos 1952 tarihinde Şili, Ekvator ve Peru arasında imzalanan Santiago Deniz Alanları Bildirisi nin belirttiği ilke ve amaçları kabul ettiğini bildirdi ve karasuları genişliğini 200 mile çıkardı 57. Bu kanun hükmüne göre, kıta ve ada ülkesi ile ada suları önünde 200 millik genişlikteki deniz bölgesindeki deniz yatağını, bu alanın toprak altını ve üzerindeki hava sahasını kapsayan egemenliğini bildirdi. Panama, daha sonra balıkçılığa, karasularına ve yetkisi altındaki denizlere ilişkin mevcut yasal düzenlemelerini 200 millik sınıra ve 1967 tarihli kanuna göre yeniden düzenledi 58. Peru, 1 Ağustos 1947 tarih ve 781 sayılı Kıt a Sahanlığı ve Kıyılara Bitişik Sulardaki Balıkçılık Konusundaki Başkanlık Bildirisi, 6 hafta önce çıkartılan Şili Kararnamesine uydurulmuştu 59. Bu bildiri ile Peru, kıyıdan itibaren 200 millik bir alanda doğal kaynakların kullanılması, korunması ve geliştirilmesi konusunda egemenliğe sahip olduğunu ilan etmiştir. Peru ekonomisinin balıkçılık kaynaklarına büyük ölçüde ihtiyaç duyması nedeniyle bu düzenleme yapılmıştır ve bu alanda avlanma halinde uyuşmazlıklara da rastlanmıştır 60. Kıyı devletinin 200 millik deniz kaynaklarının korunması amacıyla yetki iddialarında, bu kaynakların korunması yanında, vatandaşlarına, bilhassa balıkçılık ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde, daha geniş ekonomik imkanlar sunmak nedeni de yer almaktadır. El Salvador un 17 Eylül 1952 tarihli Anayasası nın 7. maddesinde, ülkenin toprakları tanımlanırken buna 200 millik kıta sahanlığının da dahil olduğu belirtilmiştir Nisan 1965 tarihli bir kararnameyle Nikaragua da Atlantik ve Pasifik teki kıyılarından itibaren 200 deniz miline kadarki alanda balıkçılık ve diğer kaynakların muhafazası ve yararlı kullanımı için bir Milli Balıkçılık Bölgesi kurmak yoluna gitmiştir 62. Uruguay, 3 Aralık 1969 tarih ve 604/969 sayılı kararname ve 29 Aralık 1969 tarih, sayılı kanunla esas hatlardan başlamak üzere 200 millik alanda karasularını ilan 53 EXTAVOUR, age, p EXTAVOUR, age, p EXTAVOUR, age, p EXTAVOUR, age, p İNAN, age, s LUPINACCI, agm, p EXTAVOUR, age, p Geniş bilgi için bkz. İNAN, age, s EXTAVOUR, age, p LUPINACCI, agm, p

12 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı etti. Uruguay ın 200 millik karasuları ilanı karasuları konusunda iki değişik rejimi birleştiriyordu. Bunlardan birincisi; esas hatlardan itibaren çizilen, zararsız geçişe izin verilen, balıkçılık, avlanma ve deniz kaynaklarının münhasıran Uruguay a kayıtlı gemilere tahsis edildiği 12 millik alan, ikincisi ise, içinde seyrüsefer ve uçuş serbestisi bulunan, canlı kaynakların kullanılmasının yabancı gemilere de Uruguay kanun ve düzenlemeleriyle veya antlaşmalarla uyumlu olarak, Başkan ın izniyle bırakıldığı 188 millik kalan alandır. Yani, Uruguay ın sularında iki ayrı rejim uygulanacaktı. 12 millik alanda egemenliğe ilişkin sınırlama sadece seyrüsefer ve uçuş serbestisi bakımındandır mil arasındaki alanda ise egemenlik esas olmakla birlikte yabancı gemilere birtakım haklar tanınabilmekteydi. III. BMDHK öncesinde 200 millik alanda uygulanan rejimlerden, Uruguay ınki karasularında ve karasularına bitişik alanda farklı rejimler öngörmesi açısından MEB en yakın düzenleme sayılabilir 63. Brezilya, 25 Mart 1970 tarih ve 1098 sayılı kanunla karasuları genişliğini 200 mile çıkardı; ayrıca, bu alan içindeki deniz yatağı ve toprakaltı ile hava sahası üzerinde Brezilya egemenliğini açıkladı. Brezilya nın 200 millik karasuları içinde, milliyetine bakılmaksızın bütün deniz araçlarının zararsız geçiş hakkı 3. maddeyle tanınmıştı. Balıkçılık faaliyetlerinde ise, yararlı kullanım, muhafaza ve araştırma çalışmaları Brezilya düzenlemeleriyle yapılacaktı. 1 Nisan 1971 de sayılı kararname ile 200 millik bölge içinde iki değişik 100 er millik balıkçılık bölgesi kuruldu. Birinci 100 millik bölgede yalnızca Brezilya tabiiyetindeki gemilere balıkçılık hakkı tanınırken, ikinci 100 millik bölgede ise usulüne uygun olarak alınmış izinle yabancı gemiler de balıkçılık faaliyetinde bulunabilecekti 64. Bu ilanların hukuki anlamları çeşitliydi: (1) Klasik karasuları kavramının 200 millik sınır içinde geçerli olması, böylece kıyı devleti, sadece zararsız geçiş istisna olmak üzere tam egemenliğe sahip olmaktadır (Ekvator, Panama, Brezilya). (2) İçinde seyrüsefer ve uçuş serbestisinin tanındığı, bazı durumlarda iki bölüme ayrılmıştır. Bunlardan birinde zararsız geçiş, diğerinde seyrüsefer ve uçuşun serbest olduğu (adına karasuları denilsin ya da denilmesin) bir egemenlik bölgesi, Uruguay da olduğu gibi bazı durumlarda da sorunu uluslararası hukuka göre çözen veya bu tür serbestilerin farklı bölgelerde sınırlanmadığı egemenlik bölgeleri Şili, Peru, El Salvador ve Arjantin tarafından kabul edildi. (3) Denizde bulanan canlı kaynakların muhafazası ve sağlıklı kullanımını sağlamak için milli balıkçılık bölgesi kabul edilmiştir (Nikaragua). Farklılıklara rağmen, bütün bu yöntemler özde benzerdirler ve ortak bir amaca yöneliktirler: Kıyı devletlerinin kıyılarına bitişik sulardaki doğal kaynakların korunması ve kullanılmasının hukuksal çatısını oluşturmak 65. Aslında bu devletlerin iddiaları dikkatle incelenecek olursa, egemenlik ve münhasır hak veya yetki bölgeleri aslında münhasır ekonomik bölge kavramının ilk adımlarıdır 66. Çok Taraflı Açıklamalar 1958 ve 1960 Cenevre I. ve II. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku konferansları sırasında, Şili, Peru ve Ekvator un getirdikleri 200 millik yetki sahası fikri fazla destek bulamadığından bu devletlerin önerileri kabul edilmedi. Fakat bu konferansları izleyen 63 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p.78-79; İNAN, age, s LUPINACCI, agm, p Ekonomik bölge kavramının karşılığıdır da denilebilir (İNAN, age, s.92). 61

13 E. Bozkurt birçok Amerikan devleti, 200 millik alanlarda canlı kaynaklar bakımından egemenlik iddialarında bulundular. Latin Amerikan devletleri tek taraflı bildirilerini pekiştirmek amacıyla, kendi aralarında bazı çok taraflı bildiriler de kabul etmişlerdir. Öncelikle, Şili, Peru ve Ekvator tarafından başlatılan bu harekete 67, daha sonra El Salvador katıldı un sonlarına doğru, ABD ve SSCB bütün deniz ülkelerini aşağıdaki konuları görüşmek üzere yeni bir konferansa çağırdılar: 1) Karasularının genişliğinin maksimum 12 mille sınırlandırılması, 2) Uluslararası boğazlardan geçiş serbestisi, 3) Kıyı devletlerinin açık deniz sularında, 12 millik sınır ötesinde özel balıkçılık faaliyetleri nin korunmasına yönelik kesin düzenlemelerin getirilmesi. Aynı dönemde, BM Genel Kurulu 24. oturumunda 15 Aralık 1969 tarihli 2574 A sayılı kararını açıkladı: Bu kararla, Genel Sekreter in yeni bir BM Deniz Hukuku Konferansı toplaması için geniş bir çalışma yapmasını istedi.bu kararla uyumlu şekilde, genel sekreter 29 Ocak 1970 te, üye devletleri 30 Haziran 1970 te toplantıya katılmak üzere davet etti. Bu olaylara tepki olarak, 200 milin savunucusu olan Uruguay hükümeti diğer Latin Amerika ülkelerini (200 mili kabul eden) Montevideo da görüş alışverişinde ve durum değerlendirmesinde bulunmak üzere toplanmaya çağırdı 69. Montevideo Bildirisi Arjantin, Brezilya, Ekvator, El Salvador, Nikaragua, Panama, Peru, Şili ve Uruguay tarafından 8 Mayıs 1970 tarihinde imzalanmıştır Güney Pasifik kaynaklarının korunması ve kullanılması konusundaki bu konferansta, Şili, Ekvator, Peru 4 antlaşma imzalamışlardır. Bunların en önemlisi 18 Ağustos 1952 tarihinde imzalanan Santiago deklarasyonu olarak bilinen Deniz Alanları Deklarasyonudur. Bu deklarasyonla sözkonusu ülkelerin parlamentolarının kabul ettiği ilkeler şöyle özetlenebilir: kendi milletlerarası denizcilik politikalarının bir ilkesi olarak kıyılarına bitişik deniz sahası üzerinde salt egemenlik ve yetkiye sahip olup, bunu zikredilen kıyılardan 200 mil uzaklığa kadar uzatabileceklerdir. 200 millik sınır içinde her devletin vatandaşlarına kıyısına bitişik sularda doğal kaynaklardan yararlanma hakkı tanıyan ilk uluslararası metin olarak kabul edilebilir. Bu deklarasyon Şili ve Peru açıklamalarını da kapsamakla birlikte seyrüsefer serbestisine değinmesi nedeniyle bunlardan ayrılır. Bu Deklarasyona taraf devletler balıkçılığa ilişkin düzenlemeleri de gerçekleştirecek Güney Pasifik Deniz Kaynaklarının İşletilmesi ve Muhafazası için Daimi Komisyon kurmak yoluna da gittiler. Bunun yanında kaynakların kullanılmasına getirilen yasaklamalar, düzenlemelerin ihlallerinin izlenmesi ve diğer bazı sorunlarla ilgili bir müeyyideler sistemi de oluşturulmuştur. (EXTAVOUR, age, p.78-80; LUPINACCI, agm, s.75-76). 68 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p Bu bildiriye göre; deniz, ülke ve bunun üzerinde yerleşmiş insanlar arasında coğrafi, ekonomik ve sosyal bir bağlantı olduğu esasından hareket edilerek, kıyı halkının deniz çevresinin doğal kaynaklarından öncelikle yararlanma hakkı olduğu kabul edilmektedir. Denizlerde, deniz tabanında ve bunun altındaki toprak tabakasında devletin egemenlik ve yetki alanlarını ve buralardaki kaynakların işletilmesini saptayan kurallar, kıyı devletinin coğrafi koşullarını, özel ihtiyaçlarını ve gelişmekte olan devletlerin ekonomik ve sosyal sorumluluklarını da dikkate almalıdır. Denizin doğal kaynaklarının işletilmesindeki bilimsel ve teknolojik gelişmeler buralardaki canlı kaynakların esasına zarar verecek düzeye ulaşmıştır. Bu ise, kıyı devletlerinin ulusal yetki alanlarındaki kaynakları geleneksel yöntemlere göre daha kapsamlı bir şekilde korumak için gerekli tedbirleri alabilme ve bu alanlardaki balıkçılık faaliyetlerini her kim tarafından yapılırsa yapılsın kıyı devletinin ulusal yasalarına ve diğer devletlerle yapılmış olan antlaşmaların getirdiği yükümlülüklere göre düzenleme haklarını desteklemektedir. Birçoğu Latin Amerika devletlerine ait tek taraflı, iki veya çok taraflı birçok bildiri, öneri ve antlaşma, devletlerin kıyılarına bitişik deniz alanları ile bunların toprak ve toprak altındaki doğal kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi için zorunlu olan genişliğe kadar egemenlik ve yetki alanlarını genişletmelerini haklı gösteren hukuksal ilkeleri kapsamaktadır. Bu hukuksal ilkelere dayanan taraflar, kendilerine özel koşullar nedeniyle egemenlik veya münhasır hak alanlarını su tabakası, toprak ve toprak altını da kapsayacak şekilde karasularının ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz miline kadar genişletmişlerdir. Devletlerin doğal kaynakları üzerindeki egemen hakları Birleşmiş Milletlerin çeşitli organları tarafından da tanınmış ve doğrulanmıştır. 62

14 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı Bu deklarasyon iki temel hakka yer verdi: 1) Kıyı devletlerinin kıyılarına bitişik sularda, bu suların deniz yatağında ve toprak altında vatandaşların ekonomik düzeylerini yükseltmek üzere doğal kaynakların kullanılması hakkı. 2) Kıyı devletlerinin deniz alanlarında buraların coğrafi, jeolojik durumlarına, doğal deniz kaynaklarının varlığını etkileyen faktörlere ve bu kaynakların makul kullanımı ihtiyacına göre sınırları belirlenecek egemenlik ve yetkilerini kurma hakkı.montevideo toplantısına Peru, bütün Latin Amerika ülkelerini Lima da yapılacak bir konferansa çağırdı. 71 Bu çağrıyla, 20 Latin Amerika ülkesinin temsilcileri 8 Ağustos 1970 de görüşlerini ortaya koymak için Peru nun başkentinde toplandı. Bu toplantıda, Latin Amerika Devletleri Deniz Hukuku Deklarasyonu, Montevideo yu imzalayan dokuz devlete ek olarak Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Guatemala, Honduras ve Meksika nın da imzalarıyla ondört ülke tarafından kabul edildi 72. Bolivya, Paraguay ve Venezüella toplantılara katılmasına rağmen ret oyu kullanmışlar; Trinidad ve Tobago ise çekimser kalmışlardır 73. Montevideo ya ek olarak, bu deklarasyon makul ölçü fikrini getirdi. Buna göre kıyı devleti, egemenlik ve yetkilerini bitişik suların coğrafi, jeolojik ve biyolojik durumlarına göre ölçülü şekilde kullanacaktı. Aynı şekilde, iki ilke de Latin Ame- Son uygulamalardan çıkan ve milletlerarası toplumda her geçen gün daha çok destek gören ve devletler hukukunun gelişmesine neden olan ilkelerin ortak bir bildiriyle ifade edilmesi arzulanmış ve bunların deniz hukukunun temel ilkeleri olması önerilmiştir. Bu ilkeler şunlardır: 1. Kıyı devletlerinin, kıyılarına bitişik denizlerdeki ve bu denizlerin altındaki toprak ve toprak altındaki doğal kaynaklardan, ekonomilerini ve halklarının yaşama düzeyini yükseltmek için yararlanma hakları; 2. Kıyı devletlerinin, denizlerdeki egemenlik ve yetki alanlarının saptanmasında bu devletlerin coğrafi ve jeolojik özelliklerinin dikkate alınması; 3. Kıyı devletlerinin kıyılarına bitişik denizlerdeki canlı kaynakları araştırma, koruma ve balık avcılığını düzenleme hakları; 4. Kıyı devletlerinin, kıta sahanlıklarında bulunan canlı kaynakları, bu sahanlığın üzerindeki suların işletmeye elverdiği derinliğe kadar araştırma, koruma ve işletme hakları; 5. Kıyı devletlerinin, egemenlik ve yetki alanları içindeki deniz yatağı ve okyanus tabanında bulunan toprak ve toprak altındaki doğal kaynakları araştırma, koruma ve işletme hakları; 6. Kıyı devletlerinin, egemenlik ve yetki alanları içindeki bölgelerde yukarda değinilen ilkeleri uygulamak konusunda gerekli olan kuralları saptamağa hakları vardır. Ancak, saptanacak bu kurallar hiçsir şekilde bu alanlardaki serbest ulaşım hakkını ve bu alanların üzerinden serbest uçuş hakkını engelleyemez. (İNAN, age, s.86-87). 71 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p Latin Amerika Devletlerinin deniz hukuku konusundaki bildirisi diye de anılan Lima bildirisi, Montevideo bildirisinde açıklanan ilkeleri bir kere daha beyan etmekteydi. Montevideo Bildirisinden farkı ise, bu bildiriye daha çok sayıda devletin taraf olması ve açıklanan ilkelerin daha kapsamlı olmasıydı. Bildiride, devletlerin kıyılarına bitişik sulardaki haklarının 200 deniz miline kadar uzanacağı belirtilmemişti. Bildiride, kıyı devletlerinin kıyılarına bitişik sulardaki haklarının sınırının bu devletlerin coğrafi, jeolojik ve biyolojik özelliklerinin ve kaynakların verimli işletilebilmesini sağlayacak koşulların dikkate alınarak makul hudutlar dahilinde saptanacağı belirtiliyordu. Ancak, makul huduttan amaç yine 200 deniz miliydi. Bildiride 200 deniz mili ifadesinin kullanılmamış olması, kanımca bir taktikte ve kıyı sularının genişliği konusunda henüz 200 deniz mili kuralını uygulamayan devletlerin desteğini almayı amaçlamaktaydı. Deniz hukukunu ilgilendiren sorunları görüşmek üzere Lima da toplanan Latin Amerika Devletleri, yukarda ana hatları belirtilen bildiriden başka 5 ayrı karar da kabul ettiler. Kabul edilen kararlar şunlardır: ( I ) Ulusal yetki alanları dışındaki deniz yatağı ve okyanus tabanı; ( II ) Deniz hukuku konusunda yeni bir milletlerarası konferansın toplanması; ( III ) Deniz çevresinin kirlenmesiyle ilgili sorunlar; ( IV ) Deniz yatağına ve okyanus tabanına veya bunların altındaki toprak tabakasına nükleer veya diğer silahların yerleştirilmesini yasaklama; ( V ) Oseanografik bilimsel araştırmalarının hukuksal sorunları. ( İNAN, age, s.88). 63

15 E. Bozkurt rika Münhasır Ekonomik Bölge kavramının öncüsü oldu. Kıyı devletinin (1) kıyılarına bitişik sularının kullanılması ve araştırılmasından doğabilecek veya diğer tehlikeli ve zehirleyici etkileri önlemek, (2) egemenliği veya yetkisi altındaki sulardaki bütün bilimsel araştırma faaliyetlerini yönetme, izleme, bunlara katılma ve bu tür araştırmaların bilgi ve sonuçlarını edinmek hakkı. Montevideo da bulunan bütün devletlerin deniz ya da hava araçlarının seyrüsefer ve uçuş serbestileri Lima Deklarasyonu nda da yer aldı 74. İki deklarasyon da MEB nin yaratılmasını teşvik etmiştir. Özellikle ikinci deklarasyon, 20. yüzyılın ikinci yarısında uluslararası uygulamaların geçirdiği evrim süreci sonucu, fertlerin ve ülkelerin denizlerdeki çıkarlarının resmi himayelerini güçlendirmek üzere, politik ve sosyal değişimlerle büyüyen ekonomik ihtiyaçlar ve bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler doğrultusunda, yeni deniz hukuku programları ve kurumlarının oluşturulması girişimlerinin bir sonucuydu. Sosyo- ekonomik ve ekolojik faktörler Latin Amerika ülkelerinin deniz hukukuna yeni formüller getiren çabalarında etkin rol oynamıştır. Bu ülkeler kısa bir süre içinde çalışmalarını, bir kısmı Afrika da yer alan gelişmekte olan diğer ülkelerle birleştirdiler. Bunlar MEB kavramını kurmak ve geliştirmek üzere benzer çalışmalarda bulunuyorlardı. İki deklarasyon da deniz, kara ve onun üzerinde yaşayanlar, arasındaki coğrafi, ekonomik ve sosyal bir bağın varlığını kabul ederek başladı. Uygulamaları etkileyen bir diğer faktör de ekolojik kaygılardır. Montevideo deklarasyonu, biyolojik kaynakların kullanımında ve araştırılmasında bilimsel ve teknolojik yöntemlerin tehlikelerini, fazla avlanma veya ekolojik dengelerin bozulmasının önlenmesi gerekliliğini ortaya koydu. Buna göre kıyı devletleri gerekli önlemleri alma hakkına sahiptir 75. MEB nin gelişiminde çeşitli Amerikan organizasyonları ve Latin Amerikan ülkeleri taslaklarına bağlı görüşler, kararlar ve raporlar da önemli rol oynamıştır. Bu kararların en önemlilerinden biri 1956 da kurulan Amerikan Hukukçular Konseyi nin üçüncü toplantısının Deniz Hukukuna İlişkin Meksika İlkeleri başlıklı XIII. kararıdır. Bu belge Amerika eyaletlerinin karasularında coğrafi, jeolojik ve biyolojik etkenlere bağlı olarak, vatandaşlarının ekonomik çıkarlarını, kendi güvenliklerini ve savunmalarını sağlamak için gerekli sınırlara ilişkin birçok ilkeyi düzenlemektedir 76. MEB nin yaratıldığı süreç, kıyı devletlerinin deniz üzerindeki egemenliklerinin geleneksel hallerinden genişletilmesi ile başladı. Aynı zamanda, uluslararası hukukta karasularının genişliğini belirleyen kesin bir kuralın yokluğunu da göz önünde tutmalıyız. Aslında, egemenlik ve serbesti prensipleri arasındaki deniz hukukunun geçmişten gelen klasik tartışmalarından Grotius un mare liberium (serbest deniz) fikri ile Selden in mare clausum (kapalı deniz) fikri arasındaki (karasuları ve açık deniz) ikileminin çözülmesidir. Bu geleneksel ve yaygın eski sistem, uluslararası alanda meydana gelen değişiklikler sonucu yerini yeni kurallara ve kurumlara bıraktı. MEB de bu kurumlardan birisidir 77. BM Genel Kurulu, 1970 Aralık ayında 2750 sayılı kararını açıkladığında ve deniz hukuku konferansının 1973 te toplanıp kurduğu Deniz Yatağının ve Okyanus Zemininin Barışçı Kullanım komitesi tarafından hazırlanan bir taslak anlaşma konferansta 74 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p

16 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı kabul edilirken, dokuz Latin Amerika ülkesinin büyük bir bölümü kıyılarından itibaren 200 millik bütün sularda egemenlik ve yetkilerini ilan etmişlerdi 78. Miras Deniz Kavramı MEB nin ilk temellerinden biri de, miras deniz kavramının ilk defa Karayıp Ülkeleri Deniz Sorunları Konferansı nda yer almasıyla atıldı. Miras deniz kavramı, Inter Amerikan Yargı Komitesi ne 1971 de Şili li hukukçu Edmundo Vargas Carrera tarafından sunulan bir projeden kaynaklandı. Vargas bu terimi ilk defa kullanmış olsa da, Luis Valencia Rodriguez bir çok kişinin 1971 den itibaren, bu anlamdaki ifadeleri Amerika toplantılarında ve deniz yatağı komisyonları oturumlarında kullandığına işaret etti. Illanez Fernandez in açıklaması ve 200 millik sınıra karasularının uzatılması bir çok zorluklar getirmiştir. Bazı yazarlar, bu uygulamaların yalnız büyük deniz güçleri devletler tarafından değil, diğer devletler tarafından da olumsuz karşılandığını eklemektedir. Bunda, bu devletlerin, kendi gemi ve uçaklarının kullandıkları rotalarının üzerinde bulunan yolların yeni açıklanan karasuları içine girmesinin getireceği potansiyel sorunları görmeleri gerçeğini fark etmelerinin de payı vardır. Bu ülkeler bu nedenle yeni bir kavram olarak, ekonomik çıkarlarının ve saygının korunması sağlamak üzere (partimonial) miras deniz i desteklediler. Latin Amerika ülkeleri miras denize, teknik açıdan, karasularında ikili rejimle karşılaştırılınca, seyrüsefer ve uçuş serbestilerinin üstün korunması olarak baktılar 79 Edmando Vargas Carrero raporunda, daha önce, genel uygulamada devletlerin karasularının yalnızca kıyılarına bitişik sularda sınırlandığını, yeni uygulamayla bu sınırın dışında da doğal kaynakların korunması hakkının hukuki dayanağı oluştu demektedir. Lima Deklarasyonu nu temel alarak, yazar, miras denizi kıyı devletinin, kıyılarına bitişik sularda, deniz yatağında, toprak altında, kıta sahanlığında ve bunun toprak altında, coğrafi, jeolojik ve biyolojik karakterler ve buradaki kaynakların makul kullanımı ihtiyacıyla sınırları çizilecek şekilde doğal kaynakların kullanılması, muhafazası ve araştırması için üzerinde münhasır haklara sahip olduğu deniz alanı olarak tanımlandı. Yine aynı rapora göre, miras deniz, karasularını ve kıyı devleti tarafından tek taraflı olarak belirlenecek (hakemlikle değil) mesafeye kadar karasuları dışına uzanan gelişmekte olan ülkelerin mevcut uygulama ve yasalarında olduğu gibi 200 deniz miline kadar olabilen deniz sahasını da kapsayan bir terimdir. Yazar, Miras denizin klasik uluslararası deniz hukukunun karasuları ve açık deniz kavramlarını, bunların ikisinin özelliklerini de bir derece taşıdığı için, içermekteydi demektedir 80. Miras deniz kavramının ilk resmi kullanımı Santo Domingo Deklarasyonu nda Deniz Sorunları Karayip Ülkeleri Konferansı nın uluslararası belgesi olarak gerçekleşti. Deklarasyon Kolombiya, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Guatemala, Haiti, Honduras, Meksika tarafından imzalandı. Deklarasyon karasuları, miras deniz, kıta sahanlığı, uluslararası deniz yatağı, açık deniz, deniz kirliliği ve bölgesel işbirliği gibi konularda ilkelere yer verdi. Karasularıyla ilgili olarak deklarasyon, 1958 Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmesi nin tanımını benimsemek yanında, genişliği konusunda uluslararası bir anlaşma olmadıkça her devletin karasularını 12 mile kadar belirlemek hakkı olduğunu ekler. Miras deniz konusunda iki ilke: 78 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p

17 E. Bozkurt 1. Kıyı devleti, yenilenebilir olsun ya da olmasın suların, deniz yatağının ve toprak altının doğal kaynakları üzerinde egemenlik haklarını, miras deniz içinde uygulayacaktır. 2. Seyrüsefer ve uçuş serbestileri ve kablo ile petrol borusu döşeme bu bölgede kıyı devletinin haklarına zarar getirmemek kaydıyla herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın gerçekleştirebilir 81. Montevideo Deniz Hukuku toplantısının sonuçları Afrika-Asya Hukuku İstişare Komitesi nde ele alındı.komite nin Kolombo (Sri Lanka) daki Ocak 1971 deki 12. oturumunda bir çok ülkenin üyeleri, karasularına bitişik açık denizde kaynakların kullanımına ilişkin niteliği, sınırları, buradaki kıyı devletinin yetkilerinin açıkça belirlenmediği bir münhasır ekonomik yetki bölgesi nden bahsettiler. Yine de, bölgeyle ilgili olarak bir devletin karasularını 12 millik bir mesafeye kadar belirleyebileceği, bu genişlikte bir karasuları kabulüyle, kıyı devletinin münhasır ekonomik yetkilere sahip olduğu bir bölge kurulması arasında organik bir bağ olduğu dile getirildi 82. Daha sonra Kenya da yapılan bir çalışmada, bölgenin daha açık bir tanımlaması yer aldı. Bunda kıyı devletinin ve uluslararası topluluğun hak ve yükümlülükleri, Latin Amerika uygulamasıyla uyumlu şekilde 200 millik sınır ve ilgili uluslararası ilişkilerden bahsedildi. Santa Domingo dan bir kaç gün sonra Haziran 1972 de Afrika Ülkeleri Deniz Hukuku Bölgesel Semineri Yuonde de (Kamerun) toplandı ve Montevideo ile Lima Deklarasyonlarına çok benzer bir sonuca vardı: 1. Afrika ülkeleri coğrafi, jeolojik, biyolojik ve ulusal güvenlik faktörlerini dikkate alarak makul ölçüler içinde kıyılarına bitişik sular üzerinde yetkilerinin sınırlarını belirleme hakkına sahiptirler. 2. Afrika ülkeleri aynı şekilde, karasularının önünde, denizin canlı kaynaklarından yararlanmak ve bunları vatandaşlarının yararına ve ekonomik lehine korumak, kirlenmeyi önlemek ve kontrol için münhasır yetkilere sahip oldukları ekonomik bir bölge kurmak hakkına da sahiptirler 83. Karar, bu bölgenin seyrüsefer ve uçuş serbestilerini, denizaltı kablo ve petrol borularının döşenmesini etkilemeyeceğini de ortaya koyarken, bu bölgenin genişliğini belirlemedi. Bu konuda kıyı devletleri ve kara devletleri arasında anlaşmazlıklar bulunuyordu. 2 no lu karar ise bu bölgenin kıta sahanlığını da kapsamasını ve bazı durumlarda kıyıdan yüzlerce mile kadar mesafeye uzamasını içeriyordu. Afrika Birliği Örgütü Bakanlar Konseyi 21. olağan oturumunda, Adisababa daki Deniz Hukuku Deklarasyonu nda deniz hukukundaki son gelişmeler karşısında Afrika ülkelerinin son durumları en iyi şekilde ortaya kondu. Deklarasyon, bir çok bölümü içeriyordu: 1) Karasular ve boğazlar, 2) Adalar rejimi, 3) MEB, Münhasır Balıkçılık Bölgesi, 4) Bölgesel anlaşmalar, 5) Açık denizlerde avlanma faaliyetleri, 6) Personel eğitimi, 7) Bilimsel araştırma, 8) Deniz çevresinin korunması, 9) Deniz yatağı, okyanus zemini ve buraların yerel (milli) yetki dışında kalan yerlerindeki toprakaltı için uluslararası rejim ve mekanizma LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p EXTAVOUR, age, p LUPINACCI, agm, p.89-90; EXTAVOUR, age, p

18 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı III. BMDHK Görüşmelerinde Münhasır Ekonomik Bölge Ulusal Yetki Sınırları Ötesinde Deniz Yatağı ve Okyanus Tabanının Yararlı Kullanımı Komitesi, BM Genel Kurulu nun aynı kararıyla kurulan Deniz Hukuku Konferansı nın hazırlanması için çıkardığı 2750 C (XXV) sayılı kararına göre kaynakları, nitelikleri, kıyı devletlerinin yetkileri, bilimsel araştırma ve kirlenmenin kontrolü, devletlerin yükümlülükleri, seyrüsefer ve uçuş serbestisi gibi konular açısından 'Karasuları Dışında MEB metin taslağını konferans için hazırladı. Komitenin çalışması sırasında, birçok devlet ve devletler grubu alt komiteye MEB ye ilişkin, bazı nüans farklılıkları bulunan iki öneri taslağı ilettiler. Birinci maddeler taslağı, Kenya tarafından getirildi. Bu taslakta MEB içinde kıyı devletinin şu konularda özel rejimler kurabileceği; deniz yatağı ve toprakaltı, su sütununda bulunan doğal kaynaklar üzerinde egemen haklarını kullanacağı karasularına bitişik bir bölge olarak tanımlandı: 1. Yenilenemez deniz kaynaklarının münhasıran işletilmesi ve araştırılması, 2. Yenilenen kaynakların münhasıran veya tercihli işletilmesi, 3. Yenilenen kaynakların korunması ve muhafazası, 4. Deniz çevresinin kirlenmesinin azaltılması, önlenmesi ve kontrolü, 5. Bilimsel araştırma. Bu bölgenin kurulmasının seyrüsefer ve uçuş, denizaltı kablo ve petrol boru hatlarının döşenmesi serbestilerini engellemeyeceği de eklenmişti. Ayrıca, sahildar devlet kendi MEB sinde bulunan canlı kaynakların, kıyısı bulunan veya bulunmayan veya küçük bir kıta sahanlığına sahip olan komşu devletler tarafından işletilmesini de düzenleyeceği belirtilmişti. Bölgenin genişliği, karasularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren 200 deniz milini geçemeyecekti 85. Latin Amerika devletleri arasında, Kolombiya, Meksika ve Venezüella Santo Domingo Deklarasyonu nda yer alan miras denize atıfta bulunan bir taslak sundular. Miras deniz terimi birçok dilde kavram kargaşalarına yol açmıştır. MEB teriminin Afrika ve Asya devletleri tarafından kabul edilmesi ve Latin Amerika devletlerinin de deniz yatağı komitesi toplantısında MEB kavramını teyit etmeleri bu kargaşayı önlemiştir. Bu gelişmeler neticesinde, Karakas ta Temmuz-Ağustos 1974 toplantılarında gelişmekte olan devletlerin büyük çoğunluğu 200 millik MEB fikrini desteklemişti. Büyük denizci devletler de ekonomik bölge (henüz münhasır niteliği eklenmemişti) olarak adlandırılacak bir açık deniz bölgesinin kurulmasını kabule hazır olduklarını açıklamışlardı. Gelişmekte olan sahildar devletler, bilhassa Latin Amerika devletleri 200 milin kabulüyle büyük bir başarı elde ettiler. MEB de sahildar devletin hak ve yetkilerinin nitelik ve konusuyla, hukuki statüsünün ne olacağı tartışmalarıyla yeni bir mücadele başlamıştı. Ayrıca sahili bulunmayan devletler ve kendilerini coğrafi yönden avantajsız kabul eden devletler de komşu ülkelerin bölgelerindeki doğal kaynakların işletilmesine katılma haklarının kabulünü istediler 86. Kısaca, III. BMDHK görüşmelerinin ilk safhasında, üç temel düşünce eğiliminin belirdiği söylenebilir. Ülkeselci eğilim, 200 milin kabulünden kaynaklanmaktaydı. Bu bölgede ilk 12 milde sahildar devletin yetkileri, buranın dışında 188 millik alanda milletlerarası işbirliğinin sağlanması açısından egemen serbestilerle sınırlanan yetkileri savunmaktaydı. Öncelikli eğilim, sahildar devletin karasularının ötesinde canlı kaynakların işletilmesi amaçlı, tercihli haklarının bulunmasını kabul ediyordu. Sahildar devletlere karasularına bitişik açık deniz alanlarında özel yetki ve haklar tanınacaktı. Bu görüş, 200 millik MEB kabulü ve sahildar devleti ve diğer devletlerin kaynaklar 85 LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p

19 E. Bozkurt üzerindeki hakları ile yetkilerini ortaya koymasına rağmen, MEB nin açık denizin bir parçası olduğunu kabul etmekteydi. Bölgeci eğilim ise, ne karasularına ne de açık denize ait, kendine özgü bir deniz alanı, yeni bir yetki kurumu oluşturulmasına ilişkin görüştü. Diğer iki eğilimden de unsurlar içeriyordu. Konferans görüşmelerinin kayıtları bu eğilimler arasındaki tartışmaları içerir. Bu tartışmalar iki grup ortaya çıkardı. Birincisi, az ya da çok güçlü bir ekonomik bölge isteyenlerdi. Bunlar, aralarında temel farklılıklar bulunsa da, bölgeciler ve ülkeselcilerden oluşuyordu. İkincisi ise, zayıf bir ekonomik bölge isteyenlerdi 87. Konferansın beşinci oturumu sırasında (1976 Ağustos-Eylül), MEB nin hukuki statüsü konusunda daha kabul edilebilir metinlerin oluşması için çaba harcandı. Uruguay temsilcileri, sahildar devletin bölgede güçlendirilmiş haklarına ilişkin 44. maddeyi teklif etti. İkinci Komite nin Başkanı Büyükelçi Andres Aguilar 16 Eylül 1976 da raporunu açıkladığında, tartışmalar 44. ve 46. maddelerin MEB yi karasuları veya açık denizlerden ayrılması için yeniden düzenlenmesinde yoğunlaştı 88. MİLLETLERARASI ÖRF VE ADET HUKUKUNDA MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE Milletlerarası Adalet Divanı Statüsü nün 38. maddesinde, örf ve adetten ayrı bir kaynak olarak bahsedilmektedir. Burada kastedilen iç hukuklara ilişkin örf ve adet hukuku kuralı değildir. Milletlerarası hukuka ait örf ve adet hukuku kurallarıdır. Milletlerarası hukukta, bir milletlerarası ilişki karşısında belli bir biçimde davranan milletlerarası hukuk kişilerinin, sonraki aynı ilişkide aynı biçimde davranmaları milletlerarası örf ve adet hukukunun oluşumunu sağlar. Sanki bu ilişkiyi bir hukuk kuralı düzenliyor gibi davranmaktadırlar. Fakat burada örf ve adetin oluşumunda kanun koyucunun bir rolü bulunmamaktadır 89. Öğretide milletlerarası örf ve adet hukukunun dayanağı konusunda çok tartışma vardır. Bu tartışmalar iki başlık altında toplanabilir. İradecilerin görüşü ve objektivistlerin görüşü olmak üzere. İradecilere göre, örf ve adetin dayanağı devletlerin zımni iradelerinde aranmaktadır. Antlaşmalarda açık olarak belirtilen bu irade, örf ve adette zımni bir mahiyet almaktadır 90. Burada, bir örf ve adet kuralının evrensel bir nitelik kazanabilmesi için bütün devletlerin iradelerinin katılmış olması gerekmektedir 91. Buna göre, bir örf ve adet hukuku kuralı yalnız oluşumuna katılan devletlerle sonradan katılan devletleri bağlıyacak, diğer devletler için bağlayıcı bir niteliği olmayacaktır 92. Objektivistlere göre ise, örf ve adet hukukunun dayanağı süjelerin iradelerinde aranmamalıdır. İradenin dışında ve üstünde objektif esaslarda örf ve adetin dayanağı aranmalıdır LUPINACCI, agm, p LUPINACCI, agm, p Ömer İlhan, AKİPEK, Devletler Hukuku, 1.Kitap:Başlangıç, 3. Bası, (Ankara 1970,) s.67; Seha L., MERAY,Devletler Hukukuna Giriş, C.I, 3. Bası, (Ankara 1968,) s.95 vd. 90 MERAY, age, s.95 vd. 91 PAZARCI, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, I. Kitap, 10. Baskı, (Ankara 2004,) s Edip F., ÇELİK, Milletlerarası Hukuk, Birinci Kitap, İstanbul 1987, s.162; PAZARCI, Uluslararası Hukuk I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s.163; MERAY, Devletler Hukukuna Giriş I, s.95; PAZARCI, Uluslararası Hukuk I, s

20 Uluslararası Hukuk Bakımından Münhasır Ekonomik Bölge Kavramının Ortaya Çıkışı Örf ve adet hukuku kuralları milletlerarası toplumsal yaşamın ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla ortaya çıkmaktadır. Buna göre, bu bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığından, oluşumuna katılmayan devletler bakımından da örf ve adet hukuku kurallarının uygulanmasında bir engel yoktur 94. Milletlerarası Adalet Divanı kararlarına baktığımızda, örf ve adetin dayanağına doğrudan değinilmemiştir. Yukarıda belirtilen her iki görüşü de Divan, değişik kararlarında uygulamıştır. Divan, genel örf ve adet hukuku söz konusu olduğunda objektivist görüşü, bölgesel örf ve adet hukuku karşısında iradeci görüşü benimsemiştir 95. Biz bu görüşe katılamıyoruz, çünkü bölgesel örf ve adet ile genel örf ve adet arasında bir nitelik farkı bulunmamaktadır. Bizim, örf ve adetin hukuksal niteliği konusunda benimsediğimiz görüş, divanın genel örf ve adet hukuku kuralında benimsemiş olduğu görüştür. Yani bir örf ve adet hukuku kuralı olarak oluşan kural tüm devletler için bağlayıcıdır 96. Genelde milletlerarası örf ve adet hukukunun iki unsuru bulunduğu kabul edilmektedir. Milletlerarası örf ve adetin unsurları maddi unsur ve psikolojik unsurdur 97. Fakat bazı yazarlar bir üçüncü unsuru daha gerekli görmektedirler. Bu unsur müeyyide unsurudur 98. Fakat, biz müeyyide unsurunu gerekli görmekle birlikte, bu unsurun psikolojik unsur içinde yer aldığı görüşündeyiz. Objektif unsur da denilen maddi unsur, milletlerarası örf ve adet hukukunda, bir kuralın oluşması için devletlerin aynı durumlarda örnek teşkil eden aynı davranış ve tutumlarını tekrarlaması sonucu meydana gelmektedir. Tekrarlanan her tutum ve davranış milletlerarası örf ve adetin maddi öğesini teşkil etmemektedir. Şöyle ki: Tekrarlar, yani mükerrer uygulama, sürekli olmak zorundadır. Tek bir olay, tek bir davranış, tek bir tutum, fiil milletlerarası örf ve adet hukukunun maddi öğesini oluşturmaz. Zaten bu durumda tekrar olmaz. Milletlerarası Adalet Divanı bir uyuşmazlıkta, örf ve adetin maddi unsuru sayılabilmesi için, uygulamanın sürekli ve yeknesak olması gerektiğini belirtmiştir 99. Benzer olaylardaki fiillerin genel bir uygulama olması gerekir. Burada genellikten kastedilen, bu kuralı uygulamak durumunda bulunan devletlerin de bu uygulamaya itiraz etmemeleridir. Milletlerarası bir örf ve adet hukuku kuralının doğması için, bunun bütün devletler tarafından uygulanmakta olması gerekmez. Fakat iki devlet veya bir devletin uygulamasının milletlerarası örf ve adet hukukunun maddi unsurunu meydana getirmesi de düşünülemez 100. Örf ve adeti meydana getirecek fiiller, milletlerarası alanda ve milletlerarası ilişkilerde uygulanmalıdır. İç hukukta uygulanan davranış ve tutumlar milletlerarası örf ve adet kuralı meydana getirmeye yetmemektedir PAZARCI, Uluslararası Hukuk I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s.162 vd.; PAZARCI, Uluslararası Hukuk I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s.163; BOZKURT / KÜTÜKÇÜ / POYRAZ, age, s MERAY, Devletler Hukukuna Giriş I, s.96; ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s.157; PAZARCI, Uluslararası Hukuk I, s AKİPEK, Devletler Hukuku I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s ÇELİK, Milletlerarası Hukuk I, s

Madde 87 Açık denizlerin serbestliği

Madde 87 Açık denizlerin serbestliği Açık denizler Madde 87 Açık denizlerin serbestliği 1- Açık denizler, sahili bulunsun veya bulunmasın bütün devletlere açıktır. Açık denizlerin serbestliği, işbu Sözleşmede yer alan şartlar ve diğer uluslararası

Detaylı

III. ÜLKE İLE İLGİLİ UYUŞMAZLIKLARDA İLERİ SÜRÜLEN BAZI SİYASÎ ESASLAR 23

III. ÜLKE İLE İLGİLİ UYUŞMAZLIKLARDA İLERİ SÜRÜLEN BAZI SİYASÎ ESASLAR 23 İ Ç İ N D E K İ L E R Sahi} e ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER KISALTMALAR I. TEMEL İLKELER V I X x v 1 II. ÜLKE KAZANMA VE YİTİRME BİÇİMLERİ 5 1. Devir i 6 2. İşgal 11 3. Kazandırıcı Zamanaşımı 10 4. Katılma I 7 5.

Detaylı

A.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DENİZ KAMU HUKUKU FİNAL SINAVI YANIT ANAHTARI 05 Ocak 2014; Saat: 14.30

A.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DENİZ KAMU HUKUKU FİNAL SINAVI YANIT ANAHTARI 05 Ocak 2014; Saat: 14.30 A.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DENİZ KAMU HUKUKU FİNAL SINAVI YANIT ANAHTARI 05 Ocak 2014; Saat: 14.30 1. Aşağıdaki cümlelerden YANLIŞ olanı işaretleyiniz. a) 2. Dünya Savaşı ndan sonra deniz hukuku alanında birincisi

Detaylı

Açık Denizler. (ders planı)

Açık Denizler. (ders planı) 19 Aralık 2106 Açık Denizler (ders planı) Açık deniz tanımı (BMDHS md. 86): Bir devletin iç sularına, karasularına, takımada sularına veya münhasır ekonomik bölgesine dahil olmayan tüm deniz alanları Açık

Detaylı

Dr. DERYA AYDIN OKUR. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi DENİZ HUKUKUNDA

Dr. DERYA AYDIN OKUR. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi DENİZ HUKUKUNDA Dr. DERYA AYDIN OKUR Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi DENİZ HUKUKUNDA LİMAN DEVLETİ YETKİSİ VE DENETİMİ GEMİ KAYNAKLI DENİZ KİRLİLİĞİNİN ÖNLENMESİNDE

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ KISALTMALAR GİRİŞ 1

İÇİNDEKİLER SUNUŞ KISALTMALAR GİRİŞ 1 İÇİNDEKİLER SUNUŞ V KISALTMALAR XXI GİRİŞ 1 BİRİNCİ KISIM Deniz Hukuku'nun Tanımı - Tarihsel Süreç - Kaynaklar BİRİNCİ BÖLÜM KAPSAM -TARİHÇE - KODİFİKASYON I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE : TANIM VE TERMİNOLOJİ 7

Detaylı

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi KANUN (YASA) Kanun Geniş anlamda Dar/Gerçek anlamda Kanun, hukuk kaynaklarından sadece birisidir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TÜRLERİ VE DENİZ ALANLARI BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TANIMI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TÜRLERİ VE DENİZ ALANLARI BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TANIMI KISALTMALAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V Vİİ XVİİ BİRİNCİ KISIM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TÜRLERİ VE DENİZ ALANLARI BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HUKUKTA ADA TANIMI I. KAVRAM OLARAK 3 H. ADA TANIMININ UNSURLARI 5

Detaylı

MÜLTECILERIN HUKUKI STATÜSÜNE ILIŞKIN 1967 PROTOKOLÜ

MÜLTECILERIN HUKUKI STATÜSÜNE ILIŞKIN 1967 PROTOKOLÜ MÜLTECILERIN HUKUKI STATÜSÜNE ILIŞKIN 1967 PROTOKOLÜ IŞBU PROTOKOLE TARAF DEVLETLER, Cenevre'de 28 Temmuz 1951 tarihinde imzalanan Mültecilerin Hukuki Durumuna ilişkin Sözleşme'nin (bundan böyle Sözleşme

Detaylı

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME 151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 7 Haziran 1978 Kanun Tarih ve Sayısı: 25 Kasım 1992

Detaylı

YABANCI HUKUK HAKKINDA BiLGi EDiNiLMESiNE DAiR AVRUPA SÖZLEŞMESİ NE EK PROTOKOL

YABANCI HUKUK HAKKINDA BiLGi EDiNiLMESiNE DAiR AVRUPA SÖZLEŞMESİ NE EK PROTOKOL YABANCI HUKUK HAKKINDA BiLGi EDiNiLMESiNE DAiR AVRUPA SÖZLEŞMESİ NE EK PROTOKOL Strazburg, 15.III. 1978 Bu Protokol ü imzalayan Avrupa Konseyi üyesi Devletler, 7 Haziran 1968 tarihinde Londra da imzaya

Detaylı

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar

Detaylı

(Resmî Gazete ile yayımı: 11.12.1992 Sayı : 21432 Mükerrer)

(Resmî Gazete ile yayımı: 11.12.1992 Sayı : 21432 Mükerrer) 25 Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun (Resmî Gazete ile yayımı:

Detaylı

Giriş Jeolojik anlamda kıta sahanlığı kıyı devletinin, kara ülkesinin, denizin altında süren doğal uzantısına verilen addır. 1 Jeolojik kıta sahanlığı deniz yatağının kara ülkesi ile okyanus tabanı arasında

Detaylı

www.salthukuk.com facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik - 1 2-10

www.salthukuk.com facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik - 1 2-10 www.salthukuk.com facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Konu sayfa Pratik - 1 2-10 1 www.salthukuk.com facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk

Detaylı

İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A.

İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A. İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A. Hava Hukukunun Tanımlanması 31 B. Hava Hukukunun Özerkliği ve

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler Türkiye ve Kitle İmha Silahları Genel Bilgiler Nükleer Silahlar ABD nin nükleer güç tekeli 1949 a kadar sürmüştür. Bugün; Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, İsrail, Hindistan ve Pakistan ın nükleer silahları

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya (bundan böyle "Akit Taraflar" olarak anılacaklardır), Ulusal egemenlik, haklarda eşitlik

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- MEVZUAT

Detaylı

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...V KISALTMALAR... XIII GİRİŞ... 1

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...V KISALTMALAR... XIII GİRİŞ... 1 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...V KISALTMALAR... XIII GİRİŞ... 1 1. KAMU İHALE HUKUKUNUN KAYNAKLARI... 3 A. Asıl Kaynaklar... 3 1. Anayasa... 3 2. Kanunlar... 5 3. Kanun Hükmünde Kararnameler... 8 4. Tüzükler...

Detaylı

Münhasır Ekonomik Bölge Tartışmaları Çerçevesinde Devletlerin Açık Denizlerdeki Hakları

Münhasır Ekonomik Bölge Tartışmaları Çerçevesinde Devletlerin Açık Denizlerdeki Hakları İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt / Vol: 7, Sayı/Issue: 2, 2018 Sayfa: 789-804 Received/Geliş: Accepted/Kabul: [23-02-2018] [22-04-2017] Münhasır Ekonomik Bölge Tartışmaları Çerçevesinde

Detaylı

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2 Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3 Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 Vergi Hukukunda Yorum ÜNİTE:5 1 Vergi Mükellefiyeti ve Sorumluluğu ÜNİTE:6

Detaylı

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası. 4875 sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası. 4875 sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875 Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası 4875 sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU Kanun Numarası : 4875 Kabul Tarihi : 5/6/2003 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 17/6/2003

Detaylı

EK-8. Madde 1. 1. Komite, 59 uncu maddenin 1 ve 2 nci paragrafları uyarınca, Sözleşmeye ilişkin değişiklik önerilerini inceler.

EK-8. Madde 1. 1. Komite, 59 uncu maddenin 1 ve 2 nci paragrafları uyarınca, Sözleşmeye ilişkin değişiklik önerilerini inceler. EK-8 İDARİ KOMİTE VE TIR YÜRÜTME KURULUNUN OLUŞUMU, İŞLEVLERİ, USUL VE ESASLARI / VE İÇ TÜZÜĞÜ İDARİ KOMİTENİN OLUŞUMU, İŞLEVLERİ, USUL VE ESASLARI VE İÇ TÜZÜĞÜ (06/06/1999 tarihli ve 23717 sayılı Resmi

Detaylı

DENİZ TİCARETİ HUKUKU

DENİZ TİCARETİ HUKUKU JEOPOLİTİK Ege Sorunu Türkiye ile Yunanistan Arasında Ege Denizi ne İlişkin Başlıca Sorunlar Karasuları sorunu Kıta sahanlığı sorunu Hava sahası sorunu Gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılması

Detaylı

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Kanun No: 4620 Kabul Tarihi : 31/1/2001

Detaylı

ĠÇĠN BAKANLAR KURULUNA YETKĠ VERĠLMESĠ HAKKINDA KANUN

ĠÇĠN BAKANLAR KURULUNA YETKĠ VERĠLMESĠ HAKKINDA KANUN 3729 MĠLLETLERARASI ANDLAġMALARIN YAPILMASI, YÜRÜRLÜĞÜ VE YAYINLANMASI ĠLE BAZI ANDLAġMALARIN YAPILMASI ĠÇĠN BAKANLAR KURULUNA YETKĠ VERĠLMESĠ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 244 Kabul Tarihi : 31/5/1963

Detaylı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ Ankara, 14 Kasım 2013 PERSONEL BİRİMLERİ TÜM ÇALIŞANLARIN; İşe alınmaları, İstihdamı, sözleşmelerinin tanzimi ve uygulanması, Atama, yükselme ve diğer özlük hakları, Sosyal haklar ve

Detaylı

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006 187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006 ILO Kabul Tarihi: 15 Haziran 2006 Yürürlüğe Giriş Tarihi: 20 Şubat 2009 Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansı, Uluslararası

Detaylı

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN 6545 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 3096 Kabul Tarihi : 4/12/1984 Yayımlandığı R. Gazete

Detaylı

Salih Uygar KILINÇ Avrupa Birliği - EUROCONTROL Sivil Havacılık Düzenlemeleri ve Türkiye

Salih Uygar KILINÇ Avrupa Birliği - EUROCONTROL Sivil Havacılık Düzenlemeleri ve Türkiye Salih Uygar KILINÇ Avrupa Birliği - EUROCONTROL Sivil Havacılık Düzenlemeleri ve Türkiye 1944 Şikago/ICAO Sivil Havacılık Rejimi Avrupa Birliği Sivil Havacılık Düzenlemeleri - Tek Avrupa Hava Sahası I

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ YOKSULLUK

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ YOKSULLUK C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını,. DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ YOKSULLUK İnsani yoksulluk (human poverty), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

Detaylı

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI (Kavramlara Dair Bir Bilgilendirme) Akın Gencer ŞENTÜRK, Avukat İzmir, 16.11.2018 Anayasamız, Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİM VE HUKUK HUKUKUN AMAÇLARI HUKUKUN DALLARI EĞİTİM HUKUKU HUKUKUN KAYNAKLARI ULUSLARARASI BELGELERDE

Detaylı

KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN Kabul Tarihi: 4 Aralık 1984 Resmi Gazete ile Neşir ve

Detaylı

ULUSLARARASI HUKUK TEMEL METİNLER

ULUSLARARASI HUKUK TEMEL METİNLER Prof. Dr. SELAMİ KURAN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü AB Hukuku Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Derya AYDIN OKUR İstanbul Kültür

Detaylı

Milletlerarası Hukuk İÖ Final Sınavı Cevap Anahtarı ( )

Milletlerarası Hukuk İÖ Final Sınavı Cevap Anahtarı ( ) Milletlerarası Hukuk İÖ Final Sınavı Cevap Anahtarı (31.05.2016) I.BÖLÜM 1. KEİT Şartı nın 27. maddesine göre KEİT hukuki kişiliğe sahip olacaktır ve bu kişilik KEİT in dava açma yetkisini içerecektir.

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ

YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ İÇİNDEKİLER Önsöz İçindekiler Kısaltmalar Giriş BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI TİCARİ SÖZLEŞMELERDEN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIKLARIN HUKUKİ

Detaylı

İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44

İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44 İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44 Milletlerarası Çalışma Bürosu Yönetim Kurulu tarafından toplantıya çağırılarak 4 Haziran 1958 de Cenevre de kırk ikinci toplantısını yapan, Milletlerarası

Detaylı

KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESI SÖZLEŞMESI EK İHTIYARI PROTOKOL

KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESI SÖZLEŞMESI EK İHTIYARI PROTOKOL KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESI SÖZLEŞMESI EK İHTIYARI PROTOKOL İşbu Protokol'e Taraf Devletler, Birleşmiş Milletler Şartı Andlaşması'nın temel insan haklarına, insanlık onuru ve insan

Detaylı

İÇİNDEKİLER ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIK REJİMİ

İÇİNDEKİLER ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIK REJİMİ ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER TABLOLAR LİSTESİ ŞEKİLLER LİSTESİ KISALTMALAR İÇİNDEKİLER v vii xv xvii xxi GİRİŞ 1 Birinci Bölüm ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIK REJİMİ 1. ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIK REJİMİNİN TEMELLERİ:

Detaylı

MİLLETLERARASI SÖZLEŞME

MİLLETLERARASI SÖZLEŞME 5 Ağustos 2006 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 26250 MİLLETLERARASI SÖZLEŞME Karar Sayısı : 2006/10692 3 Şubat 2004 tarihinde New York da imzalanan, 1/3/2006 tarihli ve 5468 sayılı Kanunla onaylanması uygun

Detaylı

Sözleşme ye belli başka hususların da ilave edilmesinin arzuya şayan olduğunu düşünerek,

Sözleşme ye belli başka hususların da ilave edilmesinin arzuya şayan olduğunu düşünerek, SUÇLULARIN İADESİNE DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK İKİNCİ PROTOKOL Bu Protokol u imzalamış bulunan Avrupa Konseyi ne üye Devletler, 13 Aralık 1977 tarihinde Paris te imzaya açılmış bulunan Suçluların İadesi

Detaylı

(Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991 Sayı : 20877)

(Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991 Sayı : 20877) 350 Türkiye Cumhuriyeti ile Avusturya Cumhuriyeti Arasında Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun (Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991

Detaylı

Uluslararası Deniz Hukuku Dersi

Uluslararası Deniz Hukuku Dersi 28 Aralık 2016 Uluslararası Deniz Hukuku Dersi Konu Tekrarı Bu çalışmada, son haftalarda derslerde işlenmiş konular başlıklar itibariyle hatırlatılmakta olup, daha ayrıntılı bir çalışmaya destek olmak

Detaylı

TİCARET GEMİLERİNDE ÇALIŞAN KAPTANLAR VE GEMİ ZABİTLERİNİN MESLEKÎ YETERLİLİKLERİNİN ASGARİ İCAPLARINA İLİŞKİN 53 SAYILI SÖZLEŞME

TİCARET GEMİLERİNDE ÇALIŞAN KAPTANLAR VE GEMİ ZABİTLERİNİN MESLEKÎ YETERLİLİKLERİNİN ASGARİ İCAPLARINA İLİŞKİN 53 SAYILI SÖZLEŞME TİCARET GEMİLERİNDE ÇALIŞAN KAPTANLAR VE GEMİ ZABİTLERİNİN MESLEKÎ YETERLİLİKLERİNİN ASGARİ İCAPLARINA İLİŞKİN 53 SAYILI SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 6 Ekim 1936 Kanun Tarih ve Sayısı: 25.6.2003 / 4906 Uluslararası

Detaylı

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran 1983. Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran 1983. Kanun Tarih ve Sayısı (*) : 159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 1Haziran 1983 Kanun Tarih ve Sayısı (*) : Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: Bakanlar Kurulu Kararı

Detaylı

DİKEY INTERNATIONAL Law & Consultancy ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ

DİKEY INTERNATIONAL Law & Consultancy ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ 1. Tahkim Kurumu Uluslararası Hukuk kapsamında, Uluslararası Tahkim müessesesi önemli bir yer işgal etmektedir. Öncelikle Tahkimi, prensipte,

Detaylı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) IV- KREDİ KARTI ÜYELİK ÜCRETİ İLE İLGİLİ GENELGELER 1. GENELGE NO: 2007/02 Tüketicinin ve Rekabetin Korunması lüğü GENELGE NO: 2007/02...VALİLİĞİNE Tüketiciler tarafından Bakanlığımıza ve Tüketici Sorunları

Detaylı

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) SORULAR İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI) 1- İdarenin denetim yollarından biri olarak, idari yargının gerekliliğini tartışınız (10 p). 2- Dünyadaki idari yargı sistemlerini karşılaştırarak, Türkiye nin mensup

Detaylı

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır. 1992 yılına gelindiğinde çevresel endişelerin sürmekte olduğu ve daha geniş kapsamlı bir çalışma gereği ortaya çıkmıştır. En önemli tespit; Çevreye rağmen kalkınmanın sağlanamayacağı, kalkınmanın ihmal

Detaylı

AT - Üçüncü Ülkelerle Yapılan Balıkçılık İşbirliği Anlaşmaları tarih ve COM(2002) 637 sayılı Komisyon Tebliği

AT - Üçüncü Ülkelerle Yapılan Balıkçılık İşbirliği Anlaşmaları tarih ve COM(2002) 637 sayılı Komisyon Tebliği AT - Üçüncü Ülkelerle Yapılan Balıkçılık İşbirliği Anlaşmaları 23.12.2002 tarih ve COM(2002) 637 sayılı Komisyon Tebliği Topluluğun Ortak Balıkçılık Politikası çerçevesinde, üçüncü taraflarla yapılacak

Detaylı

TAŞMAN & ŞANVER. Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen.

TAŞMAN & ŞANVER. Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen. TAŞMAN & ŞANVER Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen.tr BÜLTEN ELEKTRONİK İMZA Elektronik imza nedir? Başka bir elektronik

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Hukuk Fakültesi 2. Sınıf Güz Dönemi. HUK233 İdare Hukuku I Lisans Zorunlu Türkçe. Yok. Yok

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Hukuk Fakültesi 2. Sınıf Güz Dönemi. HUK233 İdare Hukuku I Lisans Zorunlu Türkçe. Yok. Yok . Sınıf Güz Dönemi Teori HUK İdare Hukuku I 4 İdare hukukuna giriş İdare hukukunun kaynakları Hukuk devleti ve eşitlik 4 Merkezi idare Yerel yönetimler İdari özerklik 7 Büyükşehir belediyeleri Kamu iktisadi

Detaylı

YERALTI MADENLERİNDE İŞE ALINMADA ASGARİ YAŞ HAKKINDA SÖZLEŞME

YERALTI MADENLERİNDE İŞE ALINMADA ASGARİ YAŞ HAKKINDA SÖZLEŞME YERALTI MADENLERİNDE İŞE ALINMADA ASGARİ YAŞ HAKKINDA SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 22 Haziran 1965 Kanun Tarih ve Sayısı: 8.5.1991 / 3729 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 21.5.1991 / 20877 Bakanlar Kurulu

Detaylı

Güney Akım Açık Deniz Boru Hattı Türkiye Bölümü

Güney Akım Açık Deniz Boru Hattı Türkiye Bölümü Güney Akım Açık Deniz Boru Hattı Türkiye Bölümü Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED) - Ekler Haziran 2014 Ek 2.1: Ulusal Mevzuat URS-EIA-REP-203876 Genel Çevre Kanunu, Sayı: 2872 ÇED Yönetmeliği

Detaylı

Uluslararası Anlaşmalar İhtisas Komitesi

Uluslararası Anlaşmalar İhtisas Komitesi Uluslararası Anlaşmalar İhtisas Komitesi Sina Baydur UTMK Başkan Vekili Uluslararası Anlaşmalar İhtisas Komitesi Başkanı Komite Başkanı: Sina BAYDUR UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi,

Detaylı

CANSU YENER KESKİN MİLLETLERARASI TAHKİM ANLAŞMASININ KURULMASI VE ETKİSİ

CANSU YENER KESKİN MİLLETLERARASI TAHKİM ANLAŞMASININ KURULMASI VE ETKİSİ CANSU YENER KESKİN MİLLETLERARASI TAHKİM ANLAŞMASININ KURULMASI VE ETKİSİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR... XIX GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM MİLLETLERARASI TAHKİM ANLAŞMASI HAKKINDA GENEL

Detaylı

GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİSKİN 69 SAYILI SÖZLEŞME

GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİSKİN 69 SAYILI SÖZLEŞME GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİSKİN 69 SAYILI SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 6 Haziran 1946 Kanun Tarih ve Sayısı: 15.7.2003 / 4944 Uluslararası Çalışma Bürosu Yönetim Kurulunun daveti üzerine

Detaylı

Kanun No Kabul Tarihi : 25/06/2003. Resmi Gazete Tarihi: 01/07/2003. Resmi Gazete Sayısı: 25155

Kanun No Kabul Tarihi : 25/06/2003. Resmi Gazete Tarihi: 01/07/2003. Resmi Gazete Sayısı: 25155 Ticaret Gemilerinde Çalışan Kaptanlar ve Gemi Zabitlerinin Mesleki Yeterliliklerinin Asgari İcaplarına İlişkin 53 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Kanun No. 4906 Kabul Tarihi

Detaylı

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi Geleceğin Karbon Piyasaları Şekilleniyor Pazara Hazırlık Ortaklık Girişimi (PMR) Kyoto Protokolü nün ilk yükümlülük döneminin sona ereceği 2020 yılı sonrası yeni iklim

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2001/383 Karar Sayısı : 2003/92 Karar Günü : 16.10.2003 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İPTAL DAVASINI AÇAN : Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER İPTAL DAVASININ KONUSU

Detaylı

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ. 5782 Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ. 5782 Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü 5782 Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü 5782 Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun MADDE 2 2644 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi aşağıdaki şekilde

Detaylı

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU 4/11/1999 tarihli ve 23866 sayılı Resmi Gazete 4/11/1999 tarihli ve 23866

Detaylı

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI:

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI: TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI: TÜRKİYE TURİZM MEVZUATI DOÇ.DR. SABAH BALTA YAŞAR ÜNİVERSİTESİ İZMİR HUKUK NEDİR? Hukuk toplum düzenini sağlamak amacıyla devlet tarafından ortaya konulmuş uyma zorunluluğu

Detaylı

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak;

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak; 80 NOLU SÖZLEŞME MİLLETLERARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATININ 1946 YILINDA MONTREAL DE AKDETTİĞİ 29 UNCU TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN SON MADDELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 19 Eylül 1946

Detaylı

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği taslağı tarafımızca incelenmiş olup, aşağıda taslağın hukuka aykırı ve eksik olduğunu düşündüğümüz yönlerine

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ ILO Kabul Tarihi: 7 Haziran 1985 Kanun Tarih ve Sayısı: 07.01.2004 / 5039 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 13.01.2004 / 25345 Uluslararası

Detaylı

UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLAR TÜZÜĞÜ

UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLAR TÜZÜĞÜ UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLAR TÜZÜĞÜ Genel Konferansın 20. Oturumunda benimsenmiştir. (*) Giriş Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu nun amacının UNESCO Kuruluş Sözleşmesi tarafından belirlendiği

Detaylı

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME 34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933 Kanun Tarih ve

Detaylı

Dr. MURAT YILDIRIM ULUSLARARASI VERGİ HUKUKU NDA TAHKİM

Dr. MURAT YILDIRIM ULUSLARARASI VERGİ HUKUKU NDA TAHKİM Dr. MURAT YILDIRIM ULUSLARARASI VERGİ HUKUKU NDA TAHKİM İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix KISALTMALAR...xix 1.GİRİŞ...1 I. KAVRAM VE TERİM...1 1. Kavram...1 a. Tanım...1 b. Unsurlar...4 aa. Anlaşma...4

Detaylı

Madde 2 Serbest dolaşım özgürlüğü

Madde 2 Serbest dolaşım özgürlüğü İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME İLE BU SÖZLEŞME'YE EK BİRİNCİ PROTOKOL'DA TANINMIŞ BULUNAN HAKLARDAN VE ÖZGÜRLÜKLERDEN BAŞKA HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TANIYAN Protokol No:

Detaylı

EGE KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞI

EGE KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞI T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU (ULUSLARARASI KAMU HUKUKU) ANABİLİM DALI EGE KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞI Yüksek Lisans Tezi Hande DAĞISTANLI Ankara 2006 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Turizm Şurası Yönetmeliği

Turizm Şurası Yönetmeliği TURİZM ŞURASI YÖNETMELİĞİ Turizm Şurası Yönetmeliği Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi Gazete Tarihi: 13/10/1998 Resmi Gazete Sayısı: 23492 BİRİNCİ BÖLÜM : Genel Hükümler Amaç Madde 1 -Bu Yönetmeliğin amacı;

Detaylı

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU YENİ TÜRK TİCARET KANUNU İsmail YÜCEL İç Ticaret Genel Müdür V. 8 Şubat 2012 Yeni Türk Ticaret Kanunu - Şeffaflık, - Hesap Verebilirlik, - Kurumsallaşma, - Elektronik Ortamda Hukuki İşlem Tesis Edebilme

Detaylı

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME Kanun No: 19461 Bakanlar Kurulu Kararı: 06.09.1993 (Resmi Gazete Yayım Tarihi: 10.10.1993 Sayı: 21724) Belçika Krallığı, Fransa Cumhuriyeti, Almanya Federal

Detaylı

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE : Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ŞİKAYETİN KONUSU : Özel büro ve turizm tesisleri

Detaylı

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME 207 KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Kanun Hük. Kar. nin Tarihi : 13/12/1983 No : 189 Yetki Kanununun Tarihi : 17/6/1982 No : 2680 Yayımlandığı R.G. Tarihi

Detaylı

TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA

TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA TÜRKİYE DEKİ FİNANSAL KURULUŞLAR İÇİN FATCA Amerika Birleşik Devletleri (ABD), kendi yasalarına göre vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışı banka hesapları üzerinden vergilendirmeden

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri ÜNİTE III GENEL-EVRENSEL ETİK KAVRAMI VE DÜZENLEMELERİ 1. Genel-Evrensel Etik Kavramı: Genel-evrensel etik kavramı

Detaylı

Garanti Bankası. İstanbul, Nişantaşı Şubesi, Şube Kodu: 132 TR

Garanti Bankası. İstanbul, Nişantaşı Şubesi, Şube Kodu: 132 TR AFS Programları 2018 2019 Başvuru Koşulları 1. T.C. Vatandaşı olmak, 2. Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim ve Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüklerine bağlı liselerdeki; Lise Hazırlık, 9, 10,11 ve 12.

Detaylı

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI 1. Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (The Vienna Convention on the Law of Treaties, 1969 (VCLT)), uluslararası hukuk araçlarının

Detaylı

LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR

LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR İmtiyazlı paylar şirketlerin ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda kardan daha çok pay alma, şirkete finansman yaratma ya da şirkete yeni yatırımcıların katılmasını sağlama

Detaylı

HKZ 412 DENİZ TİCARETİ SİGORTA HUKUKU PROF. DR. KEMAL ŞENOCAK PROF. DR. HAKAN KARAN

HKZ 412 DENİZ TİCARETİ SİGORTA HUKUKU PROF. DR. KEMAL ŞENOCAK PROF. DR. HAKAN KARAN HKZ 412 DENİZ TİCARETİ SİGORTA HUKUKU PROF. DR. KEMAL ŞENOCAK PROF. DR. HAKAN KARAN Sayfa 1 / 6 DENİZ TİCARETİ HUKUKU DERSLERİ 1. HAFTA I. DENİZ TİCARETİNİN ÖNEMİ 19. yüzyılın sonlarından itibaren dünya

Detaylı

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. HAFTA: OSMANLI ANAYASAL GELİŞMELERİ [Türk Anayasa Hukukukun Bilgi Kaynaklarının Tanıtımı:

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi CEZA HUKUKU Öğrenme Hedeflerimiz CEZA HUKUKUNUN KONUSU SUÇ VE CEZALARIN KANUNÎLİĞİ SUÇ VE CEZALARIN GEÇMİŞE YÜRÜMEZLİĞİ CEZA

Detaylı

Dr. Deniz Defne KIRLI AYDEMİR. Milletlerarası Usul Hukukunda İHTİYATİ TEDBİRLER

Dr. Deniz Defne KIRLI AYDEMİR. Milletlerarası Usul Hukukunda İHTİYATİ TEDBİRLER Dr. Deniz Defne KIRLI AYDEMİR Milletlerarası Usul Hukukunda İHTİYATİ TEDBİRLER (Brüksel I Tüzüğü, UNIDROIT İlkeleri ve Türk Yargılama Hukuku Çerçevesinde) İÇİNDEKİLER SUNUŞ...VII ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI 3.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER HUKUKUN KAYNAKLARI Yargı organları kararlarını, hukuka dayanan, hukuktan kaynaklanan, hukukun gerektirdiği kararlar olarak sunarlar. Bu açıdan yargı

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 15.02.2016 Türk Hukukunun Bilgi Kaynakları - Mevzuat, Yargı

Detaylı

Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA Sayı : 01-02-44 26.02.2015 Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA Türk kamu yönetiminde son dönemde yaygınlaşarak artan uzmanlaşmaya dayalı personel yaklaşımının, Bakanlık düzeyindeki ilk

Detaylı

TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİNDE SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI HAKKINDA BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTU

TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİNDE SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI HAKKINDA BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTU Serbest Ticaret sı (STA), iki ya da daha fazla ülke arasında ticareti etkileyen tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılarak, taraflar arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını sağlayan, ancak

Detaylı

İNSAN HAKLARI ve BU HAKLARIN KULLANIMI (1) Doç.Dr.Şeref ÜNAL Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı

İNSAN HAKLARI ve BU HAKLARIN KULLANIMI (1) Doç.Dr.Şeref ÜNAL Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İNSAN HAKLARI ve BU HAKLARIN KULLANIMI (1) Doç.Dr.Şeref ÜNAL Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı 1- İnsan hakları kavramı neyi ifade etmektedir? İnsan haklarından yararlanmak için vatandaş olmak şartmıdır?

Detaylı

Dr. H. Zeynep NALÇACIOĞLU ERDEN MİLLETLERARASI YATIRIM HUKUKUNDA DOLAYLI KAMULAŞTIRMA

Dr. H. Zeynep NALÇACIOĞLU ERDEN MİLLETLERARASI YATIRIM HUKUKUNDA DOLAYLI KAMULAŞTIRMA Dr. H. Zeynep NALÇACIOĞLU ERDEN MİLLETLERARASI YATIRIM HUKUKUNDA DOLAYLI KAMULAŞTIRMA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR LİSTESİ... XIX GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Dolaylı Kamulaştırma Kavramı

Detaylı

Arabuluculukta Gizliliğin Korunması

Arabuluculukta Gizliliğin Korunması Yard. Doç. Dr. Çiğdem YAZICI TIKTIK Medenî Usûl Hukuku ve İcra İflâs Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Arabuluculukta Gizliliğin Korunması İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII TEŞEKKÜR... XI İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII

Detaylı