DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI TUSEM : Dahiliye : Pediatri : Genel Cerrahi : Kadın Doğum 2. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI TUSEM : Dahiliye : Pediatri : Genel Cerrahi : Kadın Doğum 2. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI"

Transkript

1 DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI 1 A 2 A 3 D 4 D 5 A 6 C 7 B 8 D 9 D 10 C 11 C 12 B 13 C 14 C 15 D 16 C 17 D 18 A 19 E 20 B 21 A 22 D 23 A 24 A 25 C 26 B 27 A 28 C 29 E 30 C TEMEL BİLİMLER 1-14 : Anatomi : Histoloji Embriyoloji : Fizyoloji : Biyokimya : Mikrobiyoloji : Patoloji : Farmakoloji TEMEL BİLİMLER 31 D 32 D 33 E 34 A 35 C 36 B 37 B 38 D 39 D 40 C 41 D 42 D 43 B 44 D 45 B 46 D 47 E 48 A 49 E 50 D 51 E 52 C 53 C 54 E 55 C 56 D 57 C 58 D 59 A 60 A 61 B 62 C 63 D 64 D 65 E 66 B 67 E 68 D 69 E 70 D 71 B 72 D 73 E 74 D 75 D 76 E 77 D 78 E 79 B 80 A 81 E 82 C 83 C 84 B 85 C 86 A 87 C 88 B 89 D 90 D KLİNİK BİLİMLER 1-42 : Dahiliye : Pediatri (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) : Genel Cerrahi : Kadın Doğum 2. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI 91 C 92 A 93 B 94 D 95 A 96 B 97 B 98 C 99 C 100 C 101 A 102 D 103 E 104 D 105 B 106 A 107 E 108 C 109 E 110 A 111 E 112 B 113 D 114 D 115 C 116 C 117 A 118 E 119 D 120 A 1 D 2 E 3 B 4 B 5 A 6 B 7 A 8 A 9 E 10 D 11 A 12 B 13 E 14 D 15 B 16 D 17 A 18 D 19 E 20 A 21 A 22 D 23 A 24 C 25 B 26 E 27 A 28 D 29 E 30 D (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar) KLİNİK BİLİMLER 31 C 32 E 33 C 34 B 35 E 36 D 37 D 38 D 39 C 40 C 41 D 42 D 43 D 44 B 45 A 46 D 47 E 48 B 49 C 50 D 51 B 52 C 53 C 54 A 55 E 56 B 57 D 58 C 59 E 60 E 61 A 62 C 63 D 64 C 65 D 66 B 67 D 68 C 69 B 70 E 71 B 72 A 73 B 74 D 75 E 76 A 77 C 78 D 79 C 80 E 81 A 82 C 83 E 84 D 85 E 86 D 87 A 88 A 89 C 90 B 91 A 92 A 93 B 94 D 95 D 96 E 97 B 98 E 99 C 100 A 101 C 102 E 103 C 104 E 105 D 106 B 107 D 108 E 109 D 110 D 111 D 112 A 113 A 114 E 115 B 116 A 117 E 118 E 119 B 120 E Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri ( adresinden takip edebilirsiniz.

2 Temel Bilimler / T 42-2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. I. Cellulae ethmoidales anteriores II. Cellulae ethmoidales mediae III. Sinus frontalis IV. Sinus sphenoidalis V. Sinus maxillaris Yukarıdakilerden hangileri meatus nasi medius da infundibulum a açılır? A) I ve III B) II ve III C) I III IV D) II III V 2. Aşağıdaki eklemlerden hangisinin diskusu yoktur? A) Art. radioulnaris proximalis B) Art. sternoclvicularis C) Art. acromioclavicularis D) Symphysis intervertebralis E) Art. radiocarpea 2 A Diskusu olan sinovyal eklemler: Art. temporomandibularis Art. acromioclavicularis Art. sternoclavicularis Art. radiocarpalis Art. radioulnaris distalis Diskusu olan non synovial eklemler: Symphysis pubis Symphysis intervertebralis 3. Linea arcuata hangi kemikte yer alan bir oluşumdur? A) Humerus 3 D B) Femur C) Os sphenoidale D) Os coxae E) Os temporale Linea arcuata, os coxa nın iç yüzünde ramus ossis pubis superior le os ilii arasında bileşim hattıdır. Pelvis majör, pelvis minör ayrımını yaptıran linea terminalis hattında yer alır. E) II ve IV 4. Aşağıdaki arterlerden hangisi thalamusun beslenmesinde en fazla rol alır? 1 A A) Arteria basilaris B) Arteria cerebri anterior C) Arteria cerebri media D) Arteria cerebri posterior E) Arteria meningea media 4 D Thalamus, esas olarak posterior cerebral arter ve dalları tarafından beslenir. Arteria cerebri media sadec ön kısmının küçük bir bölümünü sular, ancak cerebri media ile ilgili patolojilerde thalamusun bağlantı yollarının etkilenmesi nedeniyle talamik sendrom semptomları görülebilir. 5. Vena lumbalis ascendens dextra ile vena subcostalis in birleşimi sonucu oluşan ven aşağıdakilerden hangisidir? A) Vena azygos B) Vena hemiazygos C) Vena cava inferior D) Vena porta hepatis E) Vena hemiazygos accessoria 5 A Vena lumbalis ascendens dextra + vena subcostalis dextra = V. azygos Vena lumbalis ascendens sinistra + vena subcostalis sinistra = V. hemiazygos V. lienalis + V. mesenterica superior = Vena porta hepatis tir. 2

3 Temel Bilimler / T Aşağıdakilerden hangileri pes ancerinus adlı tendinöz yapının oluşumuna katılır? I. M. Semitendinosus II. M. Semimembranosus III. M. Soleus IV. M. Sartorius V. M. Gracilis A) I-III-V B) I-II-III C) I-IV-V D) II-III-V E) II-IV-V 6 C Bacağa fleksiyon yaptıran kaslardan m. sartorius, m. semitendinosus ve m. gracilis tendonlarının ortak sonlanma noktasına pes ancerinus adı verilir. 7. Aşağıdaki kaslardan hangisi median sinir felcinden etkilenmez? A) M. flexor pollicis longus B) M. palmaris brevis C) M. abductor pollicis brevis D) M. pronator quadratus E) Mm. lumbricales I II 7 B M. palmaris brevis, nervus ulnaris tarafından innerve edilir, hipotenar bölgede yer alır. Nervus medianus tarafından innerve edilen kaslar: - M. pronator teres - M. palmaris longus - Mm. flexor carpi radiales - M. flexor digitorum superficialis - M. flexor digitorum profundus I II - M. flexor pollicis longus - M. pronator quadratus - Mm. lumbricales I-II - M. abductor pollicis brevis - M. flexor pollicis brevis çaput profundus - M. opponens pollicis 8. Alt beden yarımının bilinçli derin duyusunu taşıyan liflerin ikinci nöronu nerededir? A) Ganglion spinale de B) Medulla spinalis in columna posterior unda lamina I-II 8 D C) Medulla spinalis in columna lateralis inde D) Medulla oblangata da E) Thalamus da Bilinçli derin duyu, alt beden yarımından fasciculus gracilis, üst beden yarımından fasciculus cuneatus tarafından taşınır. Birinci nöronları canalis vertebralis içinde radix posterior da yer alan ganglion spinale dedir; burdan sonra medulla spinalisin funiculus posterior unda çapraz yapmadan çıkan aksonların ikinci nöronları medulla oblangata (Bulbus) da nucleus gracilis ve cuneatus tur. Burdan sonra decussatio lemniscorum adlı çaparazı yaparak lemniscus medialis adıyla devam eden aksonlar thalamus da nucleus ventralis postero lateralis e (üçüncü nöron) ordanda tlamaokortikal yollarla parietal lob gyrus psotcentralis te (dördüncü nöron) sonlanırlar. 9. Aşağıdaki brachial plexus dallarından hangisi genellikle saf C5 kökenlidir? A) N. Subscapularis B) N. Thoracodorsalis C) N. Suprascapularis D) N. Dorsalis scapulae E) N. Subclavius 9 D N. dorsalis scapulae saf C5 ön dalından çıkar, m. rhomboideus major ve minor kaslarının, m. levator scapula nın siniridir. Bu kaslar saf C5 kökenli sinirden uyarılmaları nedeniyle EMG de değerlidir. 10. Claustrum ile insular korteks arasında kalan beyaz cevher alanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Capsula interna B) Capsula externa C) Capsula extrema D) Rostrum corporis callosi E) Splenium corporis callosi 3

4 Temel Bilimler / T C 12. Verumontanum (colliculus seminalis) nerede yer alır? A) Vesica urinaria B) Prostatik ürethra C) Penil ürethra D) Membranöz ürethra E) Epididim C) M. Pectoralis majör D) M. Teres majör E) M. Brachialis 13 C İnsular korteks ile claustrum arası capsula extrema: İnsular M. pectoralis major, skapulaya tutunmaz ama kola içe rotasyon, adduksiyon ve fleksiyon yaptırır. korteksin afferent ve efferent liflerini içerir. Claustrum ile nucleus lentiformis (veya putamen) arası: Capsula externa: cortococortical asosiasyon liflerininin bir kısmını içerir. Nucleus lentiformis ile thalamus arası: Capsula interna nın crus posterior u Nucleus lentiformis ile nucleus caudatus arasında ise capsula interna nın crus anterior u bulunur. capsula interna projeksiyon liflerinin esas geçiş bölgesidir. 11. Aşağıdakilerden hangisinin lezyonunda işitme duyusu 11 C etkilenmez? A) Nervus facialis B) Nervus vestibulocohlearis C) N. Glossopharyngeus D) N. Trigeminus E) Lemniscus lateralis N. facialis felcinde, stapes kası da felç olursa hiperakuzi görülür. N. trigeminus felcinde m. tensor tympani etkilenirse hipoakuzi görülür. N. vestibulocochlearis zaten işitme ve denge siniridir. Lemniscus lateralis işitme impulsunu pons tan thalamus a (corpus geniculatum mediale) taşıyan aksonların adıdır. N. glossopharyngeus ise orta kulak kavitesinin duyusunu alır, felci işitme duyumunu doğrudan etkilemez. 12 B Prostat bezinin apeksi hizasında prostatik üretra tabanında yer alan çıkıntıya verumontanum denir. Her iki yanına ductus ejaculatorius lar açılır. 13. Aşağıdakilerden hangisi skapulaya tutunmadan kola (omuz eklemine) hareket sağlar? A) M. Deltoideus B) M. Trapezius 14. Uterusun otonomları aşağıdaki ligamentlerden hangisinin içinde yer alır? A) Ligamentum ovarii proprium B) Ligamentum suspensorium ovarii C) Ligamentum sacrouterinum D) Ligamentum transversum cervicis E) Ligamentum teres uteri 14 C Uterusun otonomları (sempatikleri T12 L1 spinal segmentlerinden, parasempatikleri ise S2-S4 kökenli nn. erigenteslerden kaynaklanır) sakrouterin ligament içinde; overlerin otonomları (sempatikleri T9-T10 spinal segmentlerinden, parasempatikleri nervus vagsu tan gelir) ise ligamentum suspensorium ovarii içerisinde yer alırlar. 15. Primordial germ hücreleri aşağıdaki hücrelerin ya da yapıların hangisinden gelişir? A) Heuser membranı B) Paraksiyel mezoderm C) Hipoblast D) Epiblast E) Amnioblast 4

5 Temel Bilimler / T D Gametler gebeliğin ikinci haftasında epiblast içinde oluşan ve yolk kesesine göçen primordial germ hücrelerinden köken alır. 2. haftada epiblasttan kaynaklanan hücreler 4. haftada vitellus (yolk) kesesi endodermine buradan da 5. haftada gonadal kabarıklıklara (ilkel gonadlar) göç eder. 6. haftada artık primordial gonadların mezodermine yerleşmiştir. İlk olarak yolk kesesinde saptanabilirler. Primordial germ hücrelerinin göçü BMP-4 (Bone Morphogenic Protein) tarafından düzenlenir. Göç sırasında mitoz bölünmeyle sayıları giderek artar. Altıncı haftada gonadal kabarıklıklara yerleşen primordial germ hücreleri genotip erkek ise spermatogoniumlara, dişi ise oogoniumlara farklılaşır. 16. Gebeliğin üçüncü haftasında görülen ve geçici bir süre amnion boşluğu ile vitellus kesesini birleştiren nöroenterik kanal aşağıdakilerden hangisinin oluşumu sırasında ortaya çıkar? A) Allantois B) Nöral tüp C) Notokord D) Mezonefroz 16 C E) Faringeal kompleksler Notokord aksiyal iskelet kaidesini oluşturacak hücre kordonudur. Primitif düğümden invagine olan epiblast hücrelerinin bir kısmı prenotokordal hücrelere dönüşür. Prenotokordal hücreler orta hatta kranial tarafa doğru göç ederek hipoblastla kaynaşır ve notokordal plak ortaya çıkar. Bir süre sonra prenotokordal hücreler hipoblast tabakadan ayrılarak kısa bir süre sonra gelişecek nöral tüpün altında bir kordon oluştururlar. Bu hücre kordonuna notokord denir. Notokordun gelişimi kranialden kaudale doğru olur. Notokordun primitif çukura ulaştığı yerde amnion boşluğu ile vitellus kesesini geçici bir süre birleştiren nöroenterik kanal oluşur. Notokord gelişimini tamamladığında nöroenterik kanal kapanır. 17. Aşağıdaki granüler endoplazmik retikulum (GER) ile ilgili ifadelerden hangisi/hangileri doğrudur? I. Sinyal tanıma partikülü GER membranına bağlı bir proteindir. 17 D II. Lizozomal enzimler GER de sentezlenir. III. GER de sentezlenen proteinler COPII aracılığı ile golgi ye taşınır. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III Lizozomal enzimler ve hücre dışına salgılanacak proteinlerin önemli bir bölümü GER de sentezlenir. Sentez aşaması bitince golgiye yollanarak son şekilleri verilir. Ribozomlarda sentezlenen proteinlerin sinyal dizisi denen bir amino asit dizisi bulunur. Dışarıya salgılanacak proteinlerin sinyal dizileri sitoplazmadaki sinyal tanıma taneciği (SRP-signal recognition particule) tarafından tanınır. Böylece sinyal tanıma taneciği ribozomda yeni sentezlenen proteine bağlanır. SRP ile bağlanma gerçekleştiğinde sinyal dizisinin uzaması durdurulur. SRP ve ribozom beraberce endoplazmik retikulum membranına gider. Endoplazmik retikulum membranında ise SRP reseptörü bulunmaktadır. Ribozom bu reseptör aracılığı ile endoplazmik retikuluma tutunur ve sentez translokon denen bir kanal aracılığı ile GER lümenine doğru devam eder. İşlemin buraya kadar olan kısmı GTP bağımlıdır. Protein sentezi tamamlanmadan önce, GER membranına bağlı sinyal peptidaz enzimi sinyal dizisini koparır. Granüler endoplazmik retikulumda sentezlenen proteinler COP II denen (coated protein complex) taşıma kesecikleriyle golgi kompleksine aktarılır. Proteinlere karbonhidrat ve sülfat gibi yan moleküller golgide eklenir. 18. Koku epiteli gibi, sınırlı da olsa bölünme yeteneği olan nöronlarda bulunan ara filaman aşağıdakilerden hangisidir? A) Nestin B) Fakinin C) Lamin D) Desmin E) Vimentin 5

6 Temel Bilimler / T A 20 B Ara flaman proteini Vimentin Desmin Sitokeratin Nöroflaman Glial fibriler asidik protein (GFAP) Periferin Nestin α-interneksin Sinemin Sinkoilin Paranemin Laminler Filensin Fakinin Bulunduğu hücre tipi Mezenşim kaynaklı hücreler (fibroblast, kondrosit, makrofaj, osteoblast vb) Kas hücresi Epitel hücreleri Nöronlar Astrositler, mikroglialar, Schwann hücreleri, oligodendrositler, ependim hücreleri, pituisitler Periferik sinir hücreleri Nöronlar (kök hücreler) Nöronlar (medulla spinalis ve optik sinir) Kas hücresi Kas hücresi Kas hücresi Çekirdek Lens Lens 19. Aşağıdaki hücre bağlantı tiplerinden hangisindeki adezyon molekülleri hücre içinde ara filaman ya da mikrofilamanlara bağlanmaz? 19 E A) Zonula adherens B) Fasya adherens C) Macula adherens D) Fokal adezyon E) Gap junction Gap junctionlar iletici tip bağlantı birimleridir. Hücreler arasında 1000 daltondan küçük moleküllerin geçişine izin verirler. Bu tip bağlantıların bulunduğu bölgede hücre membranları arasındaki mesafe 25 nm den 3 nm ye düşer ve konnekson adı verilen yapılar gap junctionları oluşturur. Konneksonlar ise konneksin adı verilen altı adet protein alt ünitesinden oluşur. Gap junction lar hücre içindeki ara ya da mikro filamanlara bağlanmaz. 20. Sadece kılsız deride (glabröz) belirgin olarak görülebilen epidermis tabakası hangisidir? A) Stratum corneum B) Stratum lucidum C) Stratum granulozum D) Stratum spinozum E) Stratum bazale Stratum lucidum sadece kalın (glabröz) deride belirgin olan bir tabakadır. Organelleri net belli olmayan, eozinofilik, yassı hücrelerden oluşur. Yarı saydam görünen bu tabakadaki hücrelerin arasında desmosomları görmek mümkündür. Hücrelerdeki eleidin isimli protein bu tabakanın yarı saydam gözükmesinin nedenidir. 21 A 21. Bilişsel (kognitif) fonksiyonları en fazla olan bazal ganglion aşağıdakilerden hangisidir? A) Kaudat çekirdek B) Putamen C) Globus pallidum D) Subtalamik çekirdek E) Substantia nigra Bazal ganglionların rol oynadığı SSS işlevleri: Bilinç altı yapılan motor hareketler (spor sırasında, çivi çakma, yazı yazma, vokalizasyonun bazı yönleri, kontrollü göz hareketleri gibi ustalık gerektiren) Hareketlerin yapılmadan önce tasarlanması Kognisyon (bellekte depolanan bilgiyi ve o an gelen duysal bilgileri kullanarak yapılan düşünme işi) Bazal ganglionların kognitif işlevlerinden özellikle kaudat çekirdek sorumludur. 22. Görme sırasında olan olaylarla ilgili olarak hangisi/ hangileri doğrudur? 22 D I. Reseptör hücrelerde fosfodiesteraz enzimi aktive olur. II. Transducin denen G proteini inhibe olur. III. Hücre hiperpolarize olur. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III Işığın fotoreseptör hücrelere ulaşmasını izleyerek sırasıyla aşağıdaki olaylar olur: Fotopigmentte değişme Rodopsinin metarodopsin II ye dönüşümü= Aktif rodopsin Transdusin aktivasyonu Fosfodiesteraz aktivasyonu cgmp de azalma 6

7 Temel Bilimler / T 42-2 cgmp duyarlı Na + kanallarının kapanması Fotoreseptör hücrede hiperpolarizasyon (İMP -40 mv) Nörotransmitter (glutamat) salınımında azalma Bipolar hücrelerde ve diğer sinirsel elemanlarda cevap 24 A 23. Aşağıdaki kalp bölgelerinin hangisinde iletim hızı en 23 A Doku yavaştır? A) Sinoatriyal düğüm B) İnternodal yollar C) His demeti D) Purkinje sistemi E) Ventrikül kası SA nod 0.05 Atriyal yollar 1 AV nod 0.05 His demeti 1 Purkinje sistemi 4 Ventrikül kası 1 İletim hızı (m/sn) 24. Şekilde sol ventriküle ait üç farklı hacim-basınç eğrisi görülmektedir. Buna göre aşağıdaki durumlarla ilgili doğru eşleşme hangisidir? A. Ön yükte artış B. Art yükte artış C. Pozitif inotropik etki D. Negatif inotropik etki A B C D A) I II III - B) II - I III C) III I II - D) - III I II E) I III - II 25. Trombinin etkileri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi/hangileri yanlıştır? 25 C I. Trombositleri aktive eder. II. Faktör XIII ü aktive eder. III. Plazmini inhibe eder. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III Trombinin etkileri: Fibrinojenden fibrin oluşturur. Faktör XIII ü (fibrin stabilize edici faktör) aktive eder. Faktör V ve VIII in etkisini artırır. Trombin G proteini ile eşleşmiş proteinaz isimli reseptöre bağlanarak trombositleri, endotel hücrelerini ve lökositleri aktive eder. Trombin faktör V ve VIII i aktive ederek pıhtılaşmayı kolaylaştıran bir prokoagulan olmakla birlikte, trombomoduline bağlanınca protein C yi aktifleştiren bir antikoagulan olur. Plazminojen trombin ve hasarlı damardan salgılanan doku plazminojen aktivatörünün (tpa) etkisiyle plazmine dönüşür. 7

8 Temel Bilimler / T Azurofilik granüller (primer granül) nötrofil yapımın hangi aşamasında oluşur? A) Miyeloblast B) Promiyelosit C) Miyelosit D) Metamiyelosit E) Band hücresi 26 B Granülositlerin kemik iliğinde yapımını miyelosit aşamasına kadar nötrofil, eosinofil ve bazofil için ortaktır ve şu evrelerden oluşur: Miyeloblast: Kemik iliğinde morfolojik olarak en erken ayırt edilebilen nötrofil prekürsörüdür. Sitoplazması azdır ve granül içermez. Promiyelosit: Azurofilik granüller granülopoezin sadece bu aşamasında oluşur. Miyelosit: Sekonder granüller bu aşamada oluşmaya başlar. Dolayısıyla granülositin hangi tipte olduğu bu evrede anlaşılabilir. Bu evre mitozun son görüldüğü evredir. Metamiyelosit: Bu evreden itibaren hücreler bölünmezler (postmitotik). Sekonder granül sayısı iyice arttığı için hücreler rahatlıkla tanınabilir. Band (stab) hücresi: At nalı şeklinde, segmente olmamış, tek loblu görünen bir çekirdeği vardır. Dolaşımdaki band formu görülme oranı %-3 tür. Enfeksiyon ve yangısal durumlarda artabilir. Olgun hücre 27. Akciğerde terminal bronşiollerde bulunan Clara hücreleri ile ilgili olarak hangisi/hangileri yanlıştır? I. Serotonin salgılayan hücrelerdir. II. Terminal bronşiolde en fazla bulunan hücredir. III. Sürfaktan gibi yüzey-aktif bir lipoprotein salgılar. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III 27 A Clara hücreleri terminal bronşiolde en çok bulunan hücredir. Sürfaktan gibi yüzey-aktif bir lipoprotein salgılar. Clara hücresi salgı proteini (CC16) salgılar. CC16 bronkoalveoler lavaj sıvısında saptanabilir ve miktarındaki azalma akciğer hasarını gösterir. cgmp etkisiyle klor salgılar. 28. Mide asit salgısı sırasında klorun lümene salgılanmasını sağlayan olay aşağıdakilerden hangisidir? A) Klor-bikarbonat değiştiricisi ile karşılıklı yer değiştirme B) Klor pompasının çalışması 28 C C) Paryetal hücrenin hiperpolarize olması D) Paryetal hücrenin depolarize olması E) Paryetal hücrede camp azalması Paryetal hücrenin bazolateral tarafında 2 türlü K+ kanalı bulunur. Biri camp, diğeri Ca++ tarafından açılır. K+ un dışarı çıkışı hücreyi hiperpolarize eder. Böylece Cl- un dışarı çıkması için itici güç artmış olur. camp artışı ve Ca++ luminal membrana daha fazla Cl- kanalı yerleşmesine neden olur. 29. Böbrek tübüllerinin çıkan kalın henle bölümü ile ilgili olarak hangisi yanlıştır? A) Filtre olan sodyum, potasyum ve klorun %25 i buradan emilir. B) Magnezyumun en fazla geri emildiği tübül segmentidir. C) Burada su emilimi olmaz. D) Tamm-Horsfall glikoproteini (üromodulin) çıkan kalın koldaki hücreler tarafından üretilir. E) Aldosteronun hedef bölgesidir. 29 E Aldosteronun hedef bölgesi distal tübül sonu ve kortikal toplayıcı kanallardır. 8

9 Temel Bilimler / T Aşağıdakilerden hangisi glomerüler filtrasyon hızının (GFR) belirlenmesinde doğrudan önemli değildir? 30 C A) Kan basıncı B) Mezengial hücreler C) Filtrata geçen glukoz miktarı D) Plazma protein konsantrasyonu E) Bowman aralığındaki hidrostatik basınç GFR Starling güçleri ve filtrasyon sabit (Kf) tarafından aşağıdaki formüle uygun olarak belirlenir. GFR=Kf x Net filtrasyon basıncı Starling güçleri olarak bilinen basınç değerleri şöyledir: Sıvıyı damar dışına çıkarmaya çalışanlar Sıvıyı damar içinde tutmaya çalışanlar Glomerüler kapiller hidrostatik basınç (P GC ) Bowman aralığı içindeki kolloid osmotik basınç (p BS ) Glomerüler kapiller kolloid osmotik basıncı (p GC ) Bowman aralığı içindeki hidrostatik basınç (P BS ) 60 mmhg 0 mmhg 32 mmhg 18 mmhg Kf değerinin temel belirleyicisi ise mezengial hücrelerdir. Mezengial hücrelerin kasılması Kf değerini azaltırken (açık glomerül kapiller sayısını azaltmak yoluyla), gevşemesi Kf değerini artırmaktadır. 31 D 31. Pankreastan özellikle postprandial dönemde salgılanan, mide boşalmasını geciktiren ve glukagon salınımını inhibe eden hormon aşağıdakilerden hangisidir? A) Glukagon B) Aktivin C) Gastrik inhibitör peptit D) Amilin E) Somatomedin C Amilin pankreas B hücrelerinden postprandial dönemde salgılanır. Mide boşalmasını geciktirici ve glukagon salınımını inhibe edici etkisi vardır. 32. Progesteron ile ilgili olarak hangisi/hangileri yanlıştır? 32 D I. Plazmada en çok seks hormonu bağlayıcı globuline bağlanır. II. Belirgin anabolik etkisi vardır. III. Solunumu uyarır. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Progesteron Dolaşımdaki progesteronun yaklaşık %2 si serbesttir. %80 i albumine, %18 i kortikosteroid bağlayıcı globuline (transkortin) bağlanır. Karaciğerde pregnandiole yıkılır. Etkileri Progesteronun başlıca hedef organları uterus, meme ve beyindir. Uterustaki en önemli etkisi, luteal fazda, endometriumdaki sekretuar değişiklikler ile uterusu implantasyona hazırlamasıdır. Myometriumu etkileyerek antiöstrojenik etkiyle düz kas hücrelerinin uyarılabilirliğini azaltır. Ayrıca, endometriumda östrojen reseptör sayısını azaltır ve b-östradiolün daha düşük etkili östrojenlere dönüşümünü artırır. Memelerde lobül ve alveollerin gelişimini uyararak süt salgı işlevini destekler. Tek başına süt salgısını gerçekleştiremez. Süt salgısı için gebeliğin ilerleyen dönemlerinde prolaktine gereksinim vardır. Yüksek dozda progesteron LH salgısını baskılar ve östrojenlerin inhibe edici etkisini güçlendirerek ovulasyonu engeller. Sekretuar fazda progesteron, östrojen ve inhibin FHS ile LH salgısını baskılar. Menstrüasyondan 2-3 gün önce progesteron, östrojen ve inhibin düzeyleri en düşük seviyesine iner. Böylece hipofiz baskıdan kurtulur. FSH ve LH salgısı yeniden başlar. Östrojenin menstrüasyon sonrasında yeniden yükselmesiyle follikül gelişimi yeniden başlar. Siklusun 12. gününde östrojen bu kez pozitif feedback etkiyle LH ta daha fazla, FSH ta biraz daha az bir yükselmeye neden olur ve ovulasyon gerçekleşir. Progesteron vücut ısısını yükseltir. Ovulasyon sırasındaki bazal vücut ısısı artışından sorumludur. Solunumu uyarır. Bu nedenle luteal evrede pco2 düşer. Fizyolojik önemi bilinmemektedir. Yüksek dozlarda aldosteronun etkisini antagonize ederek natriüreze neden olur. Progesteronun önemli bir anabolik etkisi yoktur. 9

10 Temel Bilimler / T Aşağıdaki bileşiklerden hangisi sekonder safra asitidir? 33 E A) Kenodeoksikolik asit B) Kolik asit C) Glikokolik asit D) Taurokenodeoksikolik asit E) Deoksikolik asit Safra asitlerinin yapıları: 24 karbonludurlar. 2-3 OH grubu ve bir yan zincir bulunur. Fizyolojik ph da tamamen iyonize olmazlar. Hem polar hem nonpolar yüzleri vardır ve bağırsakta lipidleri emülsifiye ederler. Sekonder safra asitleri, konjuge safra asitlerinin barsak bakterileri tarafından dekonjuge edilmesi sonucu oluşurlar. İki tane sekonde safra asiti bulunur. Bunlar; litokolik asit ve deoksikolik asittir. Safra asitlerinin sentezi ve yıkımı 34. Hipoglisemi, laktik asidemi, hiperürisemi, ketozis ve taş bebek yüzü görünümüne yol açan glikojen depo hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Von Gierke hastalığı B) Pompe hastalığı C) Forbes hastalığı D) Mc Ardle hastalığı E) Hers hastalığı 34 A Tip-I Von Gierke hastalığında glukoz 6-fosfataz enzim eksikliği olamakta ve sadece karaciğer etkilenmektedir. Glikojen Depo Hastalıkları Tip Etkilenen Enzim Özellikleri I Glukoz 6-fosfataz (von Gierke hastalığı) Karaciğer ve renal tübül hücreleri glikojenle doludur. Hipoglisemi, laktik asidemi, hiperürisemi, ketozis, hiperlipemi, taş bebek yüzü görünümü II Lizozomal α-glukozidaz (Pompe hastalığı) III Amilo 1,6-glukozidaz (dal koparıcı) (Forbes veya Cori Fatal, lizozomlarda glikojen birikimi, kalp yetmezliği hst) IV Amilo 4,5-transglukozidaz (dallandırıcı enzim) (Andersen hst) Az dalı polisakkarid birikimi. İlk yılda kalp veya karaciğer yetmezliğine bağlı ölüm. V Kas glikojen fosforilaz (McArdle hastalığı) Egzersiz toleransında azalma, kas glikojen miktarında artma, egzersiz sonrası kan laktatında azalma VI Karaciğer glikojen fosforilaz (Hers hastalığı) Karaciğer glikojen miktarında artma, hipoglisemi VII Kas-eritrosit Tip V gibi, ayrıca hemolitik anemi fosfofruktokinaz (Tarui hst) VIII Fosforilaz kinaz Tip VI gibi 35. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisi glukojenik özellik göstermez? 35 C A) Alanin B) Glutamat C) Lizin D) Valin E) Serin Lösin ve lizin saf ketojenik amino asitlerdir. Bunların dışında kalan amino asitler ya saf glikojenik ya da hem glikojenik hem de ketojenik özellik gösterirler. Hem glikojenik hem de ketojenik olan amino asitler: Fenilalanin, tirozin, triptofan ve izolösindir. En önemli iki glikojenik amino asitler ise alanin ve glutamattır. 36. Ökaryotik canlılardaki DNA sentezinde (replikasyonda) öncü (leading) sarmalda sentezi gerçekleştiren DNA polimeraz aşağıdakilerden hangisidir? A) DNA polimeraz α B) DNA polimeraz δ C) DNA polimeraz β D) DNA polimeraz ε E) DNA polimeraz γ 10

11 Temel Bilimler / T B DNA sentezini DNA polimerazlar katalizler. Prokaryotlarda üç adet DNA polimeraz vardır: pol- I, pol-ii ve pol-iii. Pol-III öncü sarmalın, Pol-I seken sarmalın sentezinde ve pol-ii ise tamirde rol oynar. Ökaryotlarda beş adet DNA polimeraz bulunur. Bunlar ve fonksiyonları: DNA polimeraz α: Seken sarmal DNA polimeraz δ: Öncü sarmal DNA polimeraz- β: Tamir DNA polimeraz ε: Tamir DNA polimeraz- γ: Mitokondrial DNA sentezini gerçekleştirirler. 37. Perifer hücrelerde bulunan ve kolesterolü kolesterol esteri haline çeviren enzim aşağıdakilerden hangisidir? A) LCAT (Lesitin kolesterol açil transferaz) B) ACAT (Açil kolesterol açil transferaz) C) CETP (Kolesterol ester transfer protein) D) HTGL (Hepatik triaçilgliserol lipaz) E) LPL (Lipoprotein lipaz) 37 B LCAT (Lesitin kolesterol açil transferaz): HDL üzerinde bulunur ve perifer hücrelerden alınan ve membrana yerleşmiş olan kolesterol moleküllerine yağ asiti transferini gerçekleştirip onları kolesterol esterine çeviren ve HDL içine yönlenmesini sağlayan enzimdir. ACAT (Açil kolesterol açil transferaz): LCAT ın yaptığı işi perifer hücrelerde gerçekleştiren enzimdir. CETP (Kolesterol ester transfer protein): HDL molekülünün tamamen kolesterol esterleri ile dolduğunda ve HDL 2 oluştuğunda, bu artan kolesterol içeriğinin en yakındaki lipoproteine aktarılmasından sorumlu olan enzimdir. HTGL (Hepatik triaçilgliserol lipaz): Lipoprotein lipazla aynı fonksiyonu gören ancak hepatik kan dolaşımında yer alan damarların endoteline tutunan enzimdir. LPL (Lipoprotein lipaz): Damar endoteline heparan sülfatla bağlı olan ve dolaşımdaki şilomikronlar ile VLDL lerin içindeki TAG leri parçalayan enzimdir. 38. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisinin kodonu yoktur? A) Prolin B) Fenilalanin C) Lizin D) Sitrüllin E) Arjinin 38 D Hidroksilizin ve hidroksiprolin, postranslasyonel modifikasyonla lizin ve prolin amino asitlerinden prolil hidroksilaz ve lizil hidroksilaz enzimleri aracılığı ile oluşur. Posttranslasyonel medifikasyonla ayrıca fosfoserin ve gamakarboksiglutamatda oluşur. Bu amino asitlerin dışında üre siklüsünde oluşan ve kullanılan ornitin ve sitrüllin amino asitlerinin de kodonları yoktur. 39. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi amino asitlerden köken almaz? A) T3-T4 B) Sfingolipitler C) Kreatin D) Fosfotidil kolin E) Glikolipitler 39 D T3-T4: Fenilalanin ve tirozinden. Sfingolipitler ve Glikoproteinler: Seramid türevidirler. Seramid: Sfingozine yağ asidi ilavesi ile oluşur. Sfingozin yapısı ise serin ve palmitik asidin birleşmesi ile oluşur. Kreatin: Glisin, arginin ve SAM den sentezlenir. Glisin böbrekte, argininle birleşerek ornitin ve guanidinoasetat oluşur. Guanidinoasetat, karaciğerde SAM tarafından metillenir ve kreatin oluşur. Lesitin (fosfotidil kolin): Fosfoaçilgliserol olup fosfotidik asite kolin ilavesi ile oluşur. 40. Yağ asiti sentaz sisteminde 1 molekül palmitik asit sentezleninceye kadar toplam kaç mol CO 2 ve kaç mol NADPH+H + harcanır? Harcanan CO 2 Harcanan NADPH+H + A) 1 mol 7 mol B) 7 mol 7 mol C) 7 mol 14 mol D) 14 mol 7 mol E) 14 mol 14 mol 11

12 Temel Bilimler / T C Bir molekül palmitik asit sentezleninceye kadar 7 mol CO 2 ve 14 mol NADPH + H + harcanır. NADPH + H + molekülleri çift bağların doyrulmasında harcanırken, CO 2 kullanımı asetilkoa nın Malonil KoA haline getirilmesinde harcanır. azalmış patolojik kollajen sentezi izlenir. Bu hastalıkta, hipermobilite, hiperelastik deri ve yara iyileşmesinde gecikme izlenir. Menkes hastalığı: Bakır metabolizması bozukluğuna bağlı lizil oksidaz yetersizdir. Yağ asiti sentezi Osteogenezis imperfekta: Tip I kollajen bozukluğu, kırılgan kemikler, mavi sklera Skorbüt: C vitamini eksikliği, prolin hidroksilasyonu bozukluğu 41. Aşağıda verilen bileşiklerden hangisi izopren birimi içermez? A) Dolikol fosfat B) Vitamin D C) Ubiqinon D) Bilirubin E) Heme A İzopren bileşikleri kolesterol sentezi sırasında mevalonattan oluşan 5 karbonlu bileşikler olup, yağda çözünen vitaminler başta olmak üzere, ubiqinon, dolikol gibi bileşiklerin öncülüdür. 42. Bir molekül glukozun beyinde CO 2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net kaç mol ATP kazanılır? A) 2 mol ATP B) 5 mol ATP C) 7 mol ATP D) 30 mol ATP E) 32 mol ATP 42 D Karaciğer ve kalp kasında malat aspartat mekik sistemi bulunduğundan 1 mol glukozun CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net 32 mol ATP kazanılır. 43. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi kollajen proteini ile ilişkili değildir? A) Ehler Danlos sendromu B) Williams sendromu C) Menkes hastalığı D) Epidermolizis bulloza E) Marfan sendromu 43 B Kollajen hastlıkları Ehler Danlos sendromu: Ehler-Danlos (Tip VI) sendromunda, lizil hidroksilaz enzim eksikliğine bağlı olarak, hidroksilizil içeriği Alport sendromu: Böbrek glomerül bazal membranı etkilenmiştir (tip IV kollajen) Epidermolizis Bulloza: Tip VII kollajen etkilenmiştir. Seçeneklerde verilen Williams sendromu elastinle ilgili bir patolojidir. Elastin ile ilgili diğer patalojiler 41 D Akciğer Anfizemi: Normalde alfa-1 antitripsin, nötrofil elastazı inhibe ederek akciğerdeki elastinin yıkımını önlemektedir. Anfizemde alfa-1 antitripsin eksikliğine bağlı olarak elastin parçalanması söz konusudur. Williams sendromu: Bağ dokusu ve merkezi sinir sistemini tutan bir gelişme hastalığı olan William sendromlu olguların yaklaşık %90 ında, elastin geninde kopmalar belirlenmiştir. Mutasyonlar, elastin sentezini etkileyerek bu hastalıkta çoğunlukla bulunan supravalvüler aort stenozunun oluşmasında da bir neden olabilir. Skleroderma: Birçok deri hastalığı (örn.skleroderma) elastin birikmesiyle ilişkilidir. Diğerleri; kütis laksa ve derinin yaşlanması gibi hallerde elastinin parçalanması veya azalması görülür. 12

13 Temel Bilimler / T Methemoglobin molekülünü, hemoglobin haline getiren enzim ve kullandığı kofaktör aşağıdakilerden hangisidir? Enzim Kofaktör A) Sitokrom oksidaz FADH 2 B) NO sentetaz NADH+H + C) Peroksidaz Fe D) Sitokrom b5 redüktaz NADH+H + E) Hem oksijenaz Cu 44 D Methemoglobin, Hb ya da Mb deki, +2 (ferröz) değerlikli demirin serbest radikaller, H 2 O 2, ilaçlar ve mutasyonlar (özellikle, Hb-M mutasyonu)gibi nedenlerle oksitlenerek +3 hale (ferrik) 45. Aşağıda verilen enzimlerden hangisi fonksiyonel plazma enzimidir? A) Laktat dehidrogenaz B) Psödokolinesteraz C) Aldolaz D) Hormona duyarlı lipaz E) Sitrat sentaz 45 B Fonksiyonel plazma enzimleri: Sentezlendikleri dokudan plazmaya salınırlar ve kanda daha yüksek düzeyde bulunurlar. Örn. lipoprotein lipaz, psödokolinesteraz, pıhtılaşma faktörleri 46. Glukozun birinci karbonunun oksidasyonu sonucu hangi bileşik oluşur? A) Glukuronik asit B) Lakton türevi 46 D C) Hemiasetal formu D) Glikonik asit E) Deoksi formu Glukozun 1. Karbonu olan aldehid grubu okside olursa, glikonik asit oluşur. 6. karbonu okside olursa o zaman glukuronik asit meyadan gelir. dönmesi sonucu, molekülün üç boyutlu yapısının bozularak, oksijen taşıyamaması durumudur. Bu şekilde methemoglobinemi ya da metmyoglobinemi meydana gelir. Nedenleri; serbest radikaller, H2O2, ilaçlar ve mutasyonlar (özellikle,hb-m 47. Aşağıda verilen enzimlerden hangisi glikolizde ATP sentezinin yapıldığı reaksiyonlardan birini katalizler? mutasyonu). Methemoglobin eritrositlerde mevcut NADHsitokrom-B5 redüktaz enzimi ile hemoglobine rejenere olur. A) Fosfofruktokinaz B) Gliseraldehid 3-fosfat dehidrogenaz C) Glukokinaz D) Aldolaz E) Pirüvat kinaz 47 E Substrat düzeyinde fosforilasyon; ATP eldesi için mitokondri iç membranında yer alan elektron transport zinciri ve oksidatif fosforilasyona ihtiyaç duymadan direkt ATP sentezlenmesidir. Glikolizde iki reaksiyon sırasında direkt ATP sentezi yapılır. Bu noktalar: 1. Fosfogliserat kinaz 2. Pirüvat kinaz dır. 48. Aşağıdaki monosakkaridlerden hangisi yapısında keton grubu içerir? A) Ksilüloz B) Glukoz C) Glisealdehit D) Mannoz E) Galaktoz 13

14 Temel Bilimler / T A 50 D Fruktoz, ribuloz ve ksilüloz organizmamızda kullanılan önemli ketozlardır. MONOSAKKARİDLER Karbon Sayılarına Göre Fonksiyonel Gruplara Göre Trioz (gliseraldehid 3-fosfat) Aldozlar Ketozlar Tetroz (eritroz 4-fosfat) Glukoz Fruktoz Pentoz (riboz, ksiloz, ribüloz) Galaktoz Ribüloz Heksoz (glukoz, früktoz, galaktoz) Riboz Ksilüloz Heptoz (sedoheotüloz 7--fosfat) 49. Rotenon zehirlenmesinde aşağıdaki enzimlerden hangisinin inhibisyonu ölüme neden olur? 49 E A) Sitokrom c redüktaz B) Süksinat dehidrogenaz C) Sitokrom oksidaz D) Koenzim Q redüktaz E) NADH dehidrogenaz Rotenon kompleks -1 in yani diğer adı ile NADH dehidrogenaz ın inhibitörüdür. ETKİ YERİ Kompleks I Kompleks II Kompleks III Kompleks IV Kompleks V Patalojik olarak eşleşmeyi ayıran ajanlar Fizyolojik olarak eşleşmeyi ayıran ajan Adenin-nükleotid taşıyıcısını inhibe eden İNHİBİTÖR Amobarbital (barbitürat), pierisidin A (antibiyotik) ve rotenon (bir balık zehiri) Karboksin ve TTFA (tenoiltrifluoroaseton) Dimerkaprol ile antimisin, miksotiazol ve stigmatellin gibi antibiyotiklerelektronların sitokrom b-c, kompleksi içinden geçişini engeller. Siyanür, sodyum azid ve karbon monoksid (CO), Oligomisin 2,4-Dinitrofenol, pentaklorofenol, Valinomisin, Nigerisin Termogenin Atraktilozid 50. Fosfatidilkolin (lesitin) yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz? A) Yağ asidi B) Gliserol C) Ester bağları D) Seramid E) Gliserol dışında bir polialkol Fosfatidilkolin (lesitin): Fosfatidik asitin kolinle birleşmiş şeklidir. Hücre membranlarında en bol bulunan fosfolipiddir ve vücut kolin deposunun önemli bir kısmını oluşturur. Kolin, asetilkolin halinde sinir iletiminde önemlidir ve labil metil gruplarının bir deposudur. Dipalmitoil lesitin akciğer sürfaktanının başlıca bileşenidir. Prematürelerde eksikliği solunum güçlüğü sendromuna yol açar. FOSFOGLİSERİDLER LESİTİN - fosfotidilkolin H O H C O C O H C O C H 3 C O H 3 C N CH 2 CH 2 O P CH 2 H 3 C O - Non-polar kuyruk Polar baş 51. Aşağıda verilen yöntemlerden hangisi şeker ölçümünde kullanılır? 51 E A) Kjeldahl yöntemi B) Folin-Ciocalteu yöntemi C) Biüret yöntemi D) Lowry yöntemi E) Fehling yöntemi Seçeneklerde geçen, Kjeldahl yöntemi, Folin-Ciocalteu yöntemi, Biüret yöntemi ve Lowry yöntemi ile kantitatif protein ölçümü yapılmaktadır. Fehling yöntemi ise şeker ölçümünde kullanılır. 52. Steroid hormon sentezinde kolesterolün sitoplazmaya alınmasını sağlayan kanal proteini aşağıdakilerden hangisidir? A) Desmolaz B) Asetil KoA Karboksilaz C) Steroid akut regülatör protein D) Tiokinaz E) Yağ açil KoA protein 14

15 Temel Bilimler / T C Steroid hormon sentezinde kolesterolün sitoplazmaya alınmasını sağlayan kanal proteini, Steroid akut regülatör proteindir (STAR). 53. Yapısındaki karbonhidrat ile proteinler arasında kovalent bağ içermeyen ve sülfat bulundurmayan glikozaminoglikan aşağıdakilerden hangisidir? A) Keratan sülfat B) Heparin C) Hyaluronik asit D) Heparan sülfat E) Kondrotin sülfat 53 C Hyaluronik asit, yapısında sülfat içermez ve karbonhidratprotein arasında da kovalent bağ yerine non-kovalent bağlar bulundurur. 54. Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) NAD B) NADP + C) FMN D) Glukoz-6-fosfat E) Ribuloz- 5-fosfat 54 E Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül ribuloz 5-fosfat tır. 55. Haemophilus influenzae ya bağlı epiglottit tanısında 55 C en uygun örnek aşağıdakilerden hangisidir? A) Bronkoalveoler lavaj B) Nazofarengeal aspirat C) Kan D) Burun E) Beyin omurilik sıvısı Haemophilus influenzae ya bağlı epiglottit tanısında en uygun örnek kan kültürüdür. Bu durumda nazofarenks örneği alınmaz, bu durumda örnek alınmamalııdr aksi halde hastada solunum yetmezliği gelişebilir.yan boyun grafisinde şişmiş epiglottis başparmak arazı (thumb sign) şeklinde görülür. Kapsüllü H.influenzae suşlarına bağlı olarak menenjit, pnömoni, sepsis/bakteriyemi, epiglottit, selülit, septik artrit gibi infeksiyonlar invaziv infeksiyonlar gelişebilir. 56. Aşağıdaki aşılardan hangisi konjuge aşıdır? A) Difteri B) Tetanoz C) İnfluenza 56 D D) Pnömokok E) BCG Pnömokok, H.influenza tip B ve meingokokların kapsül yapısından elde edilen kapsüler konjuge(proteinle bağlanmış) polisakkarit aşıları mevcuttur. Difteri ve tetanoz toksoid aşı, influenza aşısı inaktif (ölü) aşı, BCG aşısı ise canlı (attenüe) bakteri aşısıdır. 57. Hücre duvarı sentezinde N-asetil muraminik asiti N-asetil glikozamine dönüşümünü sağlayan pürivil transferazı inhibe ederek hücre duvarı sentezini inhibe eden antimikrobiyal ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Vankomisin B) Ampisilin C) Fosfomisin D) Sikloserin E) Basitrasin 57 C Soruda fosfomisinin etki mekanizması tanımlanmaktadır. Hücre duvarı sentezini inhibe eden antibiyotikler ve etki mekanizmaları aşağıda özetlenmiştir; Sikloserin: Sikloserin hem L-alaninin D-alanine dönüşmesini, hem de D-alaninin sentetazı inhibe ederek hücre duvarı sentezini inhibe eder. Sikloserin minör (sekonder) antitüberküloz ilaçtır. Basitrasin: Hücre duvarındaki NAMA ve NAGA nın sitoplazma zarından geçip hücre duvarına taşınmasında isoprenil fosfat denilen lipit taşıyıcı rol oynar. Basitrasinin bu yapı ile kompleks yaparak duvarı sentezini engeller. Vankomisin ve teikoplanin (Glikopeptidler) : Peptidoglikan sentez inhibiyonu Betalaktamlar: Transpeptidasyon inhibisyonu ile hücre duvarı sentezini inhibe eder. 15

16 Temel Bilimler / T Bakterilerde protein sentezinin peptidil transferaz enzimini inhibe ederek etki eden, yenidoğanda gri bebek sendromu, erişkinlerde ise aplastik anemiye neden olabilen bakteriyostatik antibiyotik aşağıdakilerden hangisidir? 58 D A) Telitromisin B) Doksisiklin C) Klindamisin D) Kloramfenikol E) Siprofloksasin Soruda kloramfenikolün etki mekanizması tanımlanmaktadır. Kloramfenikol 50S ribozom ünitesine bağlanarak protein sentezini peptidil transferaz aşamasında inhibe eder. Bakterilerde translasyon aşamaları 1. İnisiyasyon (Başlama) - Aminoglikozitler 30S ribozoma bağlanarak inisiyasyon kopleksinin oluşmasını engeller - Oksasolidionlar (linezolid) 50S ribozoma bağlanarak inisiyasyon kopleksinin oluşmasını engeller 2. Elongasyon: Tetrasiklinler 30S e bağlanarak trna nın A bölgesine bağlanmasını engeller. 3. Peptidil transferaz: Kloramfenikol ve dalfopristin 50S ribozoma bağlanarak peptidil transferaz enzimini inhibe eder. 4. Translokasyon: Makrolitler, Linkozamidler ve Streptograminler 50S (23S) e bağlanarak translokasyonu engeller. 5. Uzama faktörü (elongation factor-2, EF2): Difteri ve Pseudomonas aeruginosa nın ekzotoksinleri ökaryotik EF2 yi inhibe ederek protein sentezini engeller. 59. Aşağıdaki bakterilerden hangisi invaziv (inflamatuvar ) ishale neden olmaz? A) Bacillus cereus B) Clostridium difficile C) Campylobacter jejuni D) Shigella dysenteriae tip 1 E) Yersinia enterocolitica 59 A Bacillus cereus beklemiş pirinç pilavı yenmesi sonucunda besin zehirlenmesine (gastroenterite) neden olur. Bu klinik tabloda dışkıda kan ve eritrosin görülmez.invaziv ishal etkenleri Tablo da gösterilmiştir. Etken Özellik Tanı ve önemli not Kanlı ishal (invazyon veya sitotoksin) Nontifoidal Zoonoz (özellikle H 2 S pozitif koloniler salmonella yumurta) EIEC Dizanteriform ishal Hareketsiz ve laktoza geç etki (shigellaya benzer görünüm) Shigella spp. Düşük enfektif doz (10-100) yüksek ateş, Hareketsiz ve laktoz negatif konvülsiyon EHEC (0157:H7) verotoksin Hamburgerlerden bulaş, HUS, hemorajik kolit Sorbitol negatif. Antibiyotik HUS riskini arttırdığından kullanılmaz. Y. enterocolitica Mezenter LAP, Soğukta zenginleştirme çocuklarda poliartrit ile birlikte görülür C. Difficile Antibiyotikle ilişkili ishal, pseudomembranöz Tanı dışkıda toksin A ve B nin gösterilmesiyle konur enterokolit Campylobacter jejuni Zoonoz Tek polar flagella, Martı kanadı şeklinde mikroaerofilik, 42 o C de üreyebilme V. Kabuklu deniz ürünleri Halofil, oksidaz (+) parahaemolyticus (midye ve istridye) yenmesiyle bulaş E. histolitika Amipli dizanteri Eritrositleri sindirmiş trofozoidler (patojen) Balantidium coli Domuzlardan bulaş Silyası olan tek parazit 60. Monositler içerisinde morulaya neden olan ve kenelerden bulaşan, Riketsiya grubunda yer alan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? 60 A A) Ehrlichia chaffeensis B) Rickettsia prowazekii C) Rickettsia conori D) Bartonella quintana E) Coxiella burnetii Soruda kenelerden bulaşan, Riketsiya grubunda yer alan zorunlu intrasellüler bir bakteri olan Ehrlichia chaffeensis tanımlanmaktadır. 16

17 Temel Bilimler / T Ekzotoksini plazmid tarafından sentezlenen ve üç bölümden oluşan, bölümlerden birinin adenilat siklaz enzimini aktive etmesi sonucu ödemin geliştiği, zoonotik infeksiyon etkeni Gram pozitif basil aşağıdakilerden hangisidir? 61 B A) Corynebacterium diphtheriae B) Bacillus anthracis C) Clostridium tetani D) Bordetella pertussis E) Listeria monocytogenes oruda Bacillus anthracis ekzotoksini tanımlanmaktadır. Ekzotoksin protektif (koruyucu) antijen, ödem faktör (Adenilat siklaz enzimini aktive eder) ve lethal faktörden oluşur. Plazmid tarafından sentezlenir (Palzmid tarafından sentezlenen ekzotoksinler; Pe-Te-Te-Ba-NK-EFT olarak ezberlenebilir; P plazmid, ETEC, Tetanoz ekzotoksinleri (Tetanospazmin ve tetanolizin), Bacillus anthracis ekzotoksini ve S.aureus un eksfoliyatif toksini) 62. Düzenli olarak termal havuza giden 65 yaşında erkek 62 C hasta yüksek ateş, öksürük yakınmaları ile acil servise başvuruyor. Anamnezinden diabetinin olduğu ve sigara içtiği öğreniliyor. PA akciğer grafisinde multilobar konsolidasyon alanları saptanıyor. Laboratuvar testlerinde lökositoz, hiponatremi, hipofosfatemi, ALT ve AST degerlerinde normalin iki katı yükseklik saptanıyor. Hastadan alınan bronkoalveoler lavaj sıvısının kanlı agar ve EMB besiyerlerinde ekimi sonrasında üreme saptanmıyor. Gram boyamada etken saptanmazken, bol nötrofil lökosit görülüyor. Üriner antijen testi pozitif saptanan hastada aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi kullanılabilir? A) Seftriakson B) Piperasilin-tazobaktam C) Klaritromisin D) Linezolid E) Kolistin Soruda Legionella pneumophila ya bağlı pnömoni tablosu tanımlanmaktadır. Tedavide makrolidler (klaritromisin, azitromisin, spiramisin vb.), tetrasiklinler (doksisiklin, tetrasiklin), ve solunum kinolonları (levofloksasin, moksifloksasin, gemifloksasin) kullanılabilir. Ağır olgularda tedaviye rifampisin eklenebilir. Beta-laktam antibiyotikler etkisizdir. 63. Cinsel yolla bulaşan infeksiyon etkenleri ve tanı yöntemleri eşleştirmesine ilişkin hangisi yanlıştır? 63 D A) Chlamydia trachomatis Doku kültürü veya IFA testi B) Neisseria gonorrhoeae Gram boyama veya Thayer-Martin besiyerine örneğin ekilmesi C) Haemophilus ducreyi Gram boyama veya kültürde etkenin üretilmesi D) Treponema pallidum Weil-Felix testi E) Human papilloma virüs İn situ hibridizasyon Treponema pallidum tanısında genital lezonlardan (şankr veya Condylomata lata) karanlık alan mikroskopisi ve serolojik testler (VDRL, RPR, TPI, FTA-ABS) kullanılabilir. Weil-Felix testi, Riketsiya infeksiyonlarının tanısında kullanılabilen bir serolojik testtir. 64 D 64. RNA virüsü olmasına rağmen, replikasyonunu çekirdekte yapan virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) Parainfluenza B) Rhabdovirüs C) Rotavirüs D) HTLV-1 E) Variola Retrovirüsler (HIV, HTLV-1, 2,HTLV-5 vb.), hepatit Delta virüsü ve influenza (grip) virüsü RNA virüsü olmasına rağmen replikasyonunu sitoplazmada değil çekirdekte yapar. Pox virüs (Variola, vaccinia, Molloscum-Contagiosum vb.) ise DNA virüsü olmasına rağmen replikasyonunu nukleusta değil sitoplazmada yapar. 65. Çift zarf yapısı içeren, RNA yapısı taca benzeyen solunumla ve fekal-oral yolla bulaşabilen virüs aşağıdakilerden hangisidir? 65 E A) Reovirüs B) Solunum sinsityal virüs C) Pox virüs D) Norovirüs E) Corona virüs oruda Coronavirüs tanımlanmaktadır. Corona virüs en büyük viral RNA ya sahiptir. SARS (şiddetli akut solunum sendromu) a neden olabilir. Hem solunum yoluyla hem de fekal-oral yolla bulaşabilir. 17

18 Temel Bilimler / T İki yaşında kız çocuk konjonktivada kanama, kırmız göz, kemozis yakınmalarıyla acile başvuruyor. Anamnezinden teyzesi tarafından bakıldığı, bir hafta önce teyzesinin de gözlerinde kızarıklık, kemozis olduğu ve geçtiği öğreniliyor. Bu çocukta en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Parainfluena virüs B) Adenovirüs C) Coxsackie B virüs D) Newcastle hastalığı virüsü E) Chikungunya virüs 66 B Soruda adenovirüse bağlı epidemik keratokonjuktivit tanımlanmaktadır. Bu klinik tablo kontamine yüzme havuzlarından, virüs içeren üst solunum yolu sekresyonlarının göze temasından, hasta kişinin ellerinden veya havlu, çarşaf vb.) eşyalarından bulaşabilir. Oldukça bulaşıcı bir klinik tablodur. Kırmızı göze(redeye) neden olabilir. Diğer konjunktivite etkeni olan virüsler; HSV, VZV, Picornavirüs ailesinde yer alan enterovirüs 70, Coxsackie A24 dür. 67. Arbovirüs grubunda yer almayan virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) Batı Nil virüsü B) Chikungunya virüs C) Japon B ensefaliti virüs D) Zika virüs E) Nipah virüs 67 E Nipah, Manengle ve Hedra virüsler zoonotik (hayvandan insana bulaşan) Paramyxovirüs ailesi üyeleridir. Paramyxovirüs ailesinde yer alan Newcastle hastalığı virüsü de zoonotik özellik gösterir ve tavuklarda yalancı tavuk vebası olarak isimlendirilen hastalığa neden olur. Bu virüste Paramyxovirüs aileisnde yer alır, hastalıklı hayvandan insanlara bulaşarak konjunktivite neden olabilir. Diğer seçeneklerde yer alan virüsler ise arbovirüs (artrapod borne; artrapod aracılıklı) grubunda yer alır. 68. Mantar hastalıklarının serolojik tanısında kullanılan beta 1-3 glukan testi aşağıdakilerden hangisinin tanısında kullanılmaz? A) Candida albicans B) Aspergilus fumigatus C) Fusarium solani D) Pneumocystis jirovecii(carinii) E) Trichosporon asahii 68 D Pneumocystis jirovecii, Zygomycetes türü küf mantarları (Mucor,Rhizopus ve Absidia) ve Cryptococcus neoformans tanısında beta 1-3 glukan testi kullanılmaz.diğer seçeneklerde yer alan mantar infeksiyonlarının tanısında ise kullanılabilir. 69. Mantar hücre duvarında kitin sentezini inhibe ederek 69 E etki eden antifungal ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Amfoterisin B B) Vorikonazol C) Nistatin D) Anidulafungin E) Nikkomisin Z ikkomisin mantar hücre duvarında kitin sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antifungal ilaçlar ve etki mekanizmaları Tablo da gösterilmiştir. Sınıf Poliyenler (Nistatin, amfoterisin B) Azoller (Ketokonazol, flukonazol, itrakonazol, vorikonazol) Pirimidin (Flusitozin) Ekinokandinler Nikkomisin Z Piramidisin Etki Mekanizması Ergosteroide porlar oluşturur, membranda oksidatif hasar geliştirir. Sitokrom P450 bağımlı enzimlerden Lanosterol 14α demetilaz inhibisyonu, 24 metilen dihidro lanosterol demetilaz inhibisyonu 5-florourasile dönüşerek RNA, timine dönüşerek DNA yapısını bozar. Nükleik asit sentezi inhibibe eder. 1-3 beta D-glukan sentetaz inhibisyonu ile hücre duvarı sentezini engeller. Mantar hücre duvarındaki kitin sentezinin inhibisyonu Mantar hücre duvarındaki mannan inhibisyonu 70. Balkan nefropatisi ve üroepiteliyal tümörlerle ilişkili mantar mikotoksini aşağıdakilerden hangisidir? A) Aflatoksin B) Fumonozin C) Strinin D) Okratoksin E) Ergot alkaloidleri 18

19 Temel Bilimler / T D 71 B Mikotoksinler ve neden olduğu hastalıklar/ kanserler Tablo da gösterilmiştir Mantar türü/ türleri Aspergiilus ve Penicilium türleri (spp.) Fusarium moniliforme Mikotoksin Okratoksinler (okratoksin A) Fumonisin B1 ve B2 (Mısırla beslenenlerde sık) Ergotamin ve ergokristin, Lysergik asit türevleri Trikotekenler (T-2 toksin, DAS) Yaptığı hastalık /kanser Balkan endemik nefropatisi,kronik nefrit ve üroepiteliyal tümörler Ösofagus kanseri, Disfaji,ağrı, kanama Clavicesps cinsi küfler Ergotizm, bacaklarda ödem, tendonlarda gangren Fusarium cinsi Kusma, anjina, ishal, deri inflamasyonu,solunum semptomları, süt bebeklerinde idiopatik akciğer kanaması? Fusarium spp. Zearalenon Hayvanlarda östrojenik hastalıklar, üreme sisteminde hipertrofi veya atrofi, çocuklarda Prococcious sendromu Aspergillus flavus Penicilium ve Aspergillus spp. Penicilium ve Aspergillus spp Aflatoksin B1 ve diğerleri (bayat kuruyemiş, tahıl vb) Aflatoksin bilinen en güçlü doğal karsinojendir *** Sitrinin (Pirinç, buğday, yulaf,arpa) Siklopiyazonik asit (Darı) Penicilium Strioviridin (Pirinç) Arthrinium spp 3-nitropropiyonik asit(şeker kamışı) Hepatosellüler karsinom Sarı pirinç hastalığı,nefropati Kodua (Darı içkisi) zehirlenmesi uyku hali, titreme, sersemlik Çarpıntı, kusma, solunum yetmezliği Küflü şeker kamışı zehirlenmesi,kas güçsüzlüğü, nöbetler, karpopedal kasılma, koma 71. Schistosoma haematobiumun bulaştan sorumlu formu ve tutulum yaptığı başlıca organ aşağıdakilerden hangisidir? Bulaştan sorumlu formu A) Meteserkarya Karaciğer B) Serkarya Mesane C) Rhabdiditiform larva Akciğer Tutulum yaptığı organ D) Filariform larva İnce barsaklar E) Serkarya Karaciğer Schistosoma haematobium parazitin serkarya formunun cildi delmesi (penetrasyonu ) ile bulaşır. Serkarya formları mesane venlerini tutar. Tanıda parazitin yumurtaları idrarda araştırılır. Skuamöz mesane kanserine neden olabilir. 72 D 72. Plasmodium ovale sıtması tanısı konan bir hastada periferik yaymada saptanmayan parazit formu hangisidir? A) Şizont B) Gametosit C) Genç trofozoid D) Hipnozoid E) Olgun trofozoid Plasmodium vivax ve Plasmodium ovale nin hipnozoid formları karaciğerde bulunur, periferik yaymada saptanmaz. Diğer seçeneklerdeki formlar ise periferik yaymada saptanabilir. 73. Plasentayı geçebilen immunglobulin molekülüne ilişkin hangi ifade yanlıştır? A) Serum konsantrasyonu en fazladır. B) Serum yarı ömrü en uzundur. C) G1,G2,G3 izotipleri komplemanı klasik yoldan aktive eder. D) Staphylococcus aureus un A proteinine bağlanır, Fc parçası opsonindir. 73 E E) Kompleman sistemini klasik yoldan en fazla aktive eder. Plasentayı geçebilen immunglobulin IgG dir. Kompleman sistemini en fazla aktive eden immunglobulin ise pentamerik yapıdaki IgM dir. Diğer seçeneklerdeki ifadeler ise doğrudur. 74. İmmun sistem hücrelerinden hangisi MHC sınıf II antijeni ile T lenfositlere antijen sunar? A) Nötrofil lökosit B) Mast hücresi C) Eozinofil D) Kupffer hücresi E) Foliküler dendritik hücre 19

20 Temel Bilimler / T D Monositler ve makrofajlar antijen sunan hücrelerdir. Kupffer hücresi karaciğer dokusundaki antijenleri sunan doku makrofajıdır ve yüzeyinde MHC sınıf II molekülü ile antijenleri CD4+T lenfositlere (Th) sunabilir. Diğer seçeneklerde yer alan nötrofiller, mast hücresi ve eozinofiller antijen sunmaz, fagositoz yaparlar. Foliküler dendritik hücre antijen sunan hücredir ancak MHC sınıf II molekülü olmadan antijen sunarlar. Follüküler dendritik hücreler lenf bezi, dalak ve MALT dokusunun B hücre bölgesinde bulunan primer ve sekonder foliküller içinde bulunurlar. Bu hücreler göç etmezler ve MHCII antijenleri içermezler. Fakat içerdikleri kompleman resöptörleri ile immün kompleksleri bağlarlar. Bu hücreler Fc reseptörü içerirler. Germinal merkez dendritik hücreler ise sekonder folliküllerin germinal merkezlerinde bulunur, MHC II molekülü içermesi ve göç edebilmesi ile folliküler dendritik hücrelerden ayrılır. Bu yolun inhibisyonunu yapan IAP (inhibitors of 75. İmmun sistemde antikora bağımlı hücresel sitotoksisite reaksiyonlarına katılmayan hücre aşağıdakilerden apoptozis) dur. IAP inhibisyonu ile fizyolojik apoptozisi başlatan proteinler Smac/DIABLO proteinleridir. hangisidir? Ektrinsik Apoptozis yolu (Ölüm Reseptörü kaynaklı yol) A) Eozinofil B) Makrofaj Apoptotik sinyali taşıyan ölüm reseptörlerinin aktivasyonuyla karekterizedir. Bu yolda rol oynayan reseptörler TNF C) Nötrofil lökosit D) Mast hücresi E) Doğal öldürücü (NK) hücre reseptörleridir. 75 D Kaspazlar inisiyatör ve exacütör diye ikiye ayrılırlar. İnisiyatör kaspazlar kaspaz 8 ve 9 dur. Exacütör kaspazlar kaspaz 3 ve 6 dır. Mast hücresi Tip 1 aşırı duyarlılık (anaflaktik tip) ana effektör hücresidir, antikora bağımlı hücresel sitotoksisite (ADCC) reaksiyonuna katılmaz. Diğer seçenekelrdeki hücreler ise katılır. İntrinsik kaspaz yolu (mitokondriyal yol) kaspaz 9 ile başlar. Ekstrensek kaspaz yolu (ölüm reseptörü yolu) ise ADCC ye katılan hücreler Nenem hücreleri (Nötrofil, eozinofil, kaspaz 8 ile (ayrıca kaspaz 10) başlar. (Ekstrensek kaspaz NK hücresi ve makrofajlar) olarak ezberlenebilir. yolu FLIP ile inhibe edilir.) 76. Yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda rektal bölgede taşıyıcılığın tarandığı ve vankomisine kazanılmış direnç gösteren hastane infeksiyonu etkeni aşağıdaki bakterilerden hangisidir? A) Acinetobacter baumannii B) Pseudmonas aeruginosa C) E.coli D) Klebsiella pneumoniae E) Enterocoocus faecium 76 E Soruda Enterococcus faecium tanımlanmaktadır. Bu bakteri vankomisine kazanılmış direnç gösterir ve yatan hastalarda rektal bölgede kolonize olabilir. 77. İntrinsik apoptozis yolağında aşağıdakilerden hangisinin rolü yoktur? A) Mitokondri B) SMAC/DIABLO 77 D C) Bcl-2 D) FLIP E) Kaspaz 9 FLIP ekstrinsik apoptozis yolağının inhibitörüdür. Apoptozis patofizyolojisinde 2 mekanizmadan bahsedilmektedir. İntrinsik Apoptozis yolu (Mitokondriyal yol) Apoptozis gelişiminde rol oynayan major yoldur. Mitokondriden stoplazmaya geçen Sitokrom C nin kaspaz enzimlerini aktivasyonuyla gerçekleşir. İki yolda rol oynayan ortak ve en önemli exacütör kaspaz 3 tür. 20

21 Temel Bilimler / T Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi vazodilatasyona neden olmaz? A) PAF B) Histamin C) PGE2 D) Lipoksin E) Lökotrien D4 78 E Lökotrienler vazokonstrüksiyona sebep olurlar. PAF hem vazodilatasyon hem de vazokonstrüksiyon yapabilir. İnflamasyonda Mediatörlerin Farklı Reaksiyonlarda Rolü Vazodilatasyon Histamin Prostaglandinler Nitrik oksid Lipoksin Vasküler C3a-C5a geçirgenlik artışı Histamin, Serotonin Bradikinin PAF Lökotrien C4, D4, E4 Substans P Kemotaksis-Lökosit İL-1, TNFα aktivasyonu Kemokinler C3a, C5a Lökotrien B4 Bakteri ürünleri Ateş İL-1 TNFα Prostaglandinler Ağrı Substans P Prostaglandinler Bradikinin Doku hasarı Nitrik oksid (major etken) Lizozomal enzimler Oksijen radikalleri 79. Aşağıdakilerden hangisi akut lenfoblastik lenfomada en sık izlenen translokasyondur? 79 B A) Bcr-abl füzyonu B) ETV6-RUNX füzyonu C) Pax8-pparg füzyonu D) T(11;18) E) T (14;18) ALL hastalarında en sık izlenen translokasyon t(12;21) (ETV6- RUNX1 füzyonu) dur ve iyi prognoz göstergesidir. ALL hastalarında t(9;22) (brc-abl füzyonu) translokasyonu kötü prognoz göstergesidir A 1. Nodüler sklerozan 2. Lenfositten fakir 3. Mikst sellüler 4. Lenfositten zengin 5. Nodüler lenfosit predominant Yukarıda hodgkin lenfoma tiplerinden hangileri EBV ile en çok ilişkili olan tiplerdir? A) 2,3,4 B) 1,2,3 C) 3,4,5 D) 1,5 E) 2,3 Hodgkin lenfoma tiplerinden EBV ile en çok ilişkili olan lenfositten fakir tiptir (%90). Miks sellüler tip %70, lenfositten zengin tip ise %40 ilişkilidir. Diğer tiplerin EBV ile ilişkisi yoktur. HODGKİN LENFOMALAR Primer olarak lenf nodlarının hastalığıdır. Başlangıçta tek bir nod yada bir lenf nodu zincirini tutar. Zamanla tercihen anatomik olarak yakın lenf nodlarını tutar ve ilerler. Tümörün mikroskopik teşhisi için Reed Sternberg hücreleri nin görülmesi gereklidir. Bu hücreler CD 15 ve CD30 pozitiftirler. PAX5 + dirler. Hodgkin hastalığında lenf nodunda ağrısız büyüme tipikdir. En sık etkilenen lenf nodu grubu (tüm tiplerde) servikal bölgedir. Gençlerde ve düşük evreli olgularda prognoz iyidir. Hodgkin hastalığında hastalığın evresi klinik açıdan son derece önemlidir. Tedavi seçimi ve prognoz direkt olarak evre ile ilişkilidir. Evre hodgkin lenfomalarda nonhodgkin lenfomaya oranla daha önemlidir. Hodgkin hastalığına eşlik eden sistemik bulgular ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, kaşıntı (B semptomları) ve anemidir. Reed Sternberg (RS) hücreleri: Geniş sitoplazması ve spesifik nükleusu olan hücrelerdir. Bu hücrelerin nükleusları ya çok çekirdekli yada multilobüle tek çekirdeklidir. (Baykuş gözü) Çekirdeklerinde eozinofilik inklüzyon benzeri nükleoller olan hücrelerdir. 21

22 Temel Bilimler / T 42-2 Hodgkin hastalığı beş grup altında incelenir. Histolojik sınıflama RS hücreleri ve lenfositlerin oranı ile ilişkilidir. Bir hodgkin az miktarda lenfosit vardır. Retiküler varyant: Bol miktarda RS hücresi, varyantları ve lenfomada ne kadar lenfosit varsa o kadar iyi differansiyedir. Diffuz fibroz varyant: Aşırı fibröz doku, az miktarda klasik RS CD15+, CD 30+ ve az miktarda lenfosit EBV (%90) ve Lenfosit yok ise o kadar kötü prognozlu olacaktır. 1) Nodüler sklerozan (en sık) HIV ile ilişkilidir. Çok kötü prognozludur. 2) Mikst sellüler (ikinci en sık) LENFOSİT PREDOMİNANT: 3) Lenfositten zengin Hodkgin hastalığının non-klasik varyantı olarak kabul edilir 4) Lenfositten fakir (diğer tipler klasik tiplerdir). Olguların ancak %5 ini oluşturur. 5) Lenfosit predominant (en iyi) Genç erkeklerde servikal ve aksiller LAP bazen de mediastinal NODÜLER SKLEROZAN tutulum yapar. En sık görülen formdur (%65-70). Kadın ve erkeklerde eşit Bol miktarda L&H tip (popcorn varyant) tipinde RS hücreleri vardır. Bu RS hücreleri CD15 (-) ve CD 30-, CD20+ dir- oranda gözlenir. Özellikle genç kadınlarda mediastinal tutulum vardır. Lenf nodunda reaktif komponent T lenfositleri, eozinofiller, plazma hücreleri ve histiositler vardır. ler ve ayrıca bcl6 eksprese ederler (germinal merkezdeki B hücrelerine benzer şekilde). Lakuner tipte RS hücreleri görülür. RS hücreleri CD15 ve CD Eozinofil, plazma hücresi, nekroz ve fibrozis yoktur tirler. Rekürrens sıktır, fakat prognoz mükemmeldir. EBV ile ilişkisi Histolojik incelemede: Lenf nodlarında nödüller gözlenir ve yoktur. bu nodüllerin fibröz septalarla birbirinden ayrılmış olduğu görülür. EBV ile ilişkisi yoktur. Mediastinal, alt servikal ve supraklavikular lenf nodlarında tutulum yapar. Eozinofil birikimi izlenir (Eozinofil birikimi mikst ve nodüler sklerozan tiplerde izlenir.) Silikoz hastalarında erken dönemde nodüller izlenir, İkinci en sık görülen formdur(%10-20). 50 yaş civarı erkek hastalarda en sık görülen tiptir. bu nodüller fibrotiktir ve sellüleriteden fakirdirler. Bol klasik tipte RS hücreleri görülür. RS hücreleri CD15 +, 2. Granülomlarla seyreden tek pnömokonyoz berilyozisdir. CD 30+ pozitiftirler EBV ile ilişkilidir ve lenfositten fakir ile birlikte diğer hodgkin 3. Tüberküloz ile en çok ilişkili pnömokonyoz antrakozisdir. tiplerine göre nispeten kötü prognozludur. Fakat genel itibariyle prognoz iyidir. Gece terlemesi, ateş, kilo kaybı fazladır. LENFOSİTTEN ZENGİN Tüm Hodgkin hastalarının %5 ini oluşturur. Sıklıkla genç erkeklerde boyunda yada aksillada lenfadenomegali ile başlar ve mediasten tutulumu izlenmez Az sayıda klasik tipte RS hücreleri görülür. RS hücreleri CD15 +, CD 30+ pozitiftirler. RS hücreleri arasında bol miktarda matur lenfositler bulunur. EBV ile ilişkisi düşüktür ve prognoz son derece iyidir. LENFOSİTTEN FAKİR En az rastlanan tipdir. Nonhodgkin lenfomayla en çok karışan ve nonhodgkin lenfomaya dönüşmeriski en fazla olan tiptir. Yaşlı erkeklerde sıktır. Geri kalmış ülkelerde sık görülür. İki varyantı vardır. 4. Tüm pnömokonyozların son dönem bulgusu bal peteği akciğer oluşumudur. Pnömokonyozlar ile ilgili yukarıdaki bilgilerden hangileri doğrudur? (LANET OLSUN) A) 1, 2, 3, 4 B) 1, 2 C) 2, 3, 4 D) 3, 4 E) 1, 2, 4 81 E Tüberküloz ile en çok ilişkili olan pnömokonyoz silikozisdir. Diğer ifadeler doğrudur. 22

23 Temel Bilimler / T Yetişkin tip medüller kistik böbrek hastalığında en sık izlenen gen mutasyonu aşağıdakilerden hangisidir? 82 C A) Podosin B) Nefrin C) MCKD D) Fibrokistin E) APOL1 Genetik geçişli kistik böbrek hastalarında ana sorun tübül epitelyal hücrelerin silyosentrozom kompleksindedir. Major gen bozuklukları: MCKD: Yetişkin tip medüller kistik hastalık Polikistin : Erişkin tip polikistik böbrek hastalığı Fibrokistin: Çocukluk çağı polikistik böbrek hastalığı Nefrokistin: Nefronofitizis kompleksi, 83. Spermatositik seminom ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? (Aman Allahım!) A) Histolojik incelemede küçük, orta ve dev hücre yapıları gözlenir. B) Ektratestiküler yerleşim olmaz. C) Tek histolojik yapıda izlenmez, sıklıkla mikst olarak gözlenir. D) Metastaz yapmaz. E) İntratübüler germ hücreli neoplaziden gelişmez. 83 C Spermatositik seminom mikst formda izlenmez sıklıkla tek histolojik yapıda izlenir. Spermatositik seminomun klasik seminomdan farkları Lenfosit infiltrasyonu yoktur Granülom yoktur Sinsityotrofoblast infiltrasyonu yoktur Ekstratestiküler yerleşim olmaz Mikst formda izlenmez ITGCN ile birlikte olmaz 84. Hamileliğinde abortusu engellemek için DES (dietilstilbestrol) kullanan kadınların kız çocuklarında en sık izlenen vajinal patoloji aşağıdakilerden hangisidir? 84 B A) Berrak hücreli adenokarsinom B) Vajinal adenozis C) Sarkoma botyroides D) Hemanjiyom E) Vajinal leiomyom Vajinal adenozis: Hamileliğinde abortusu engellemek için DES (dietilstilbestrol) kullanan kadınların kız çocuklarında görülen nadir bir patolojidir. Bu patolojide vajen epiteli glandüler epitele dönüşür ve bu lezyonlardan berrak hücreli adenokarsinom gelişebilir. 85. Oral kavite karsinomları etiyolojisinde aşağıdakilerden 85 C hangisi rol oynamaz? A) Oral liken planus B) Kronik kandidiyazis C) Beyaz spongioform nevüs D) HPV E) Oral submukozal fibrozis Beyaz spongioform nevüs patolojisi nevüs değildir ve premalign özellik taşımaz. ORAL KANSER ETIYOLOJISINDE RISK FAKTÖRLERI Karsinojenler Güneş ışığı Genetik faktörler Prekanseröz lezyonlar Sigara Diskeratozis Liken planus Betel kongenita Oral Alkol Fankoni submukozal anemisi fibrozis Oral epitelyal displazi Mikrobiyal ajanlar HPV (en önemli) Kandida Sifiliz 86. İntrafuzal kas iğciklerinde ayrışma, nekrozların izlendiği ve kas hücrelerinde tipik halka (ring) fiber yapılarının izlendiği kas hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? (hadi!) A) Myotonik distrofi B) Duchene muskular distrofi C) İyon kanalı myopatileri D) Lipid myopati E) Mitokondriyal myopati 23

24 Temel Bilimler / T A Myotonik Distrofi Kaslarda istemsiz uzun süreli kasılmalarla karekterizedir. Otozomal dominant geçişli, CTG triple nükleotid tekrarı vardır. Her jenerasyonda bu tekrarlar giderek artar ve daha ağır hastalık tabloları oluşur (anticipation). Kas hücrelerinde nükleuslarda belirgin bir artış vardır ve halka (ring) fiber yapıları oluşur. Tüm distrofiler içerisinde sadece myotonik distrofide intrafusal kas iğciklerinde patoloji vardır (ayrışma, nekroz ve rejenerasyon). Klinik bulgular: Tipik yüz görünümü (facies myopatika), katarakt, frontal kellik, gonadal atrofi, ptozis, kardiyomyopati, azalmış immunglobulin, anormal glukoz toleransı birlikteliğidir. 87 C E) Uniform yapıda eozinofilik hücre infiltrasyonları B 1. Çölyak hastalığı ile ilişkilidir. Familyal tiplerin sporadik olanlardan önemli bir farkıda tiroid 2. Lezyonları bilateral, simetrik ve özellikle fleksör yü- dokusu etrafında Multicentrik C hücre hiperplazisinin eşlik zeyleri tutar. 3. İmmün flörasan incelemede lineer IgA birikimi izlenir. Parafolliküler veya C hücrelerinden köken alan nöroendokrin bir tümördür. Çok büyük oranda kalsitonin salgılarlar. Kalsitonin dışında CEA, VIP, ACTH ve serotoninde salınımı olabi- 4. Büller subepidermal yerleşimlidir. Dermatitis herpetiformis hastalığı ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur? lir. %80 oranında sporadik bir tümördür. Fakat kalıtsal geçiş özellik gösterme oranı en yüksek olan tiroid kanseridir. Geri A) 1,2,4 kalan tümörler familyal olup multiple endokrin neoplazilerin B) 1,2,3,4 C) 1,4 D) 1,3,4 E) 2,4 DERMATİTİS HERPETİFORMİS (DUHRİNG HASTALIĞI) Sıklıkla 3-4. Dekatlarda sıklıkla erkeklerde izlenen kaşıntılı ve tekrarlayıcı büllöz hastalıktır. Hastaların büyük çoğunluğu çölyak hastalığı ile beraberdir ve glutensiz diyete cevap verirler. Bu hastalıkta tip 2 hipersensitivite reaksiyonu ile oluşur. Lezyonlar tipik olarak bilateral ve simetriktir ve lezyonların özellikle bulunduğu yerler ekstensör yüzeyler dirsek, diz, sırt üst kısmı ve kalçalardır. Mikroskopik olarak dermal papilların uçlarında nötrofil lökosit ve eozinofillerin bulunduğu mikroapseler ve ödem bulunur. Dermal papilla uçlarında granüler IgA birikim izlenir. Zamanla veziküller oluşur ve bunlar birleşip subepidermal bülleri oluşturur. İmmünflorasanda dermal papilla uçlarında, selektif olarak lokalize IgA ya ait granüler birikim izlenir. Hastalarda diyetteki gliadine karşı gelişen IgA antikorlar epidermis bazal membranı ile dermişi birbirine bağlayan retikulin ile çapraz reaksiyona girerler. etmesidir. 88. Familyal medüller tiroid kanserlerinin sporadik olanlardan ayırımında kullanılan temel fark aşağıdakilerden hangisidir? (lanet olsun) A) Kalsitonin salgısı kaybı B) Multicentrik C hücre hiperplazisi C) Yaygın fibrozis D) Tiroglobulin ekspresyon kaybı bir komponenti olarak izlenir. Familyal özellikte olanlar erken yaşta izlenir ve RET mutasyonları izlenir. Prognoz daha kötüdür. Familyal tiplerin sporadik olanlardan önemli bir farkıda tiroid dokusu etrafında Multicentrik C hücre hiperplazisinin eşlik etmesidir. 89. Şok tablosunda organlarda izlenen bulgular ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Akciğerde diffüz alveolar hasar gelişir. B) Septik şok durumunda fibrinden zengin mikrotrombüsler sıklıkla beyin, kalp ve akciğerlerde birikir. C) Adrenal bezde relatif inaktif olan vakuollü hücreler metabolik aktif hücrelere dönüştüklerinden steroid sentezi artar ve adrenallerde lipid miktarı azalır. D) Karaciğerde perisantral nekroz ve yağlanma izlenir. E) Kalpte subendokardiyal hemorajiler ve koagulasyon nekrozu izlenir. 24

25 Temel Bilimler / T D Karaciğerde sentrilobüler nekroz ve yağlanma izlenir. ŞOKTA (İSKEMİDE) ORGANLARDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER Beyin: İskemik ensefalopati gelişir (Water-sheed enfarkt, yeni doğanda germinal matriks kanamaları, periventriküler lökomalazi). Kalp: Fokal veya multiple koagülasyon nekrozları, subendokardiyal hemorajileri ve kontraksiyon band nekrozları izlenir. Böbrekler: Bilateral yaygın akut tubüler nekroz Akciğerler: Hipoksik hasara en dirençli organlardır. Diffüz alveolar hasar oluşumu (ARDS). Bu durumda akciğerlerde yaygın hyalen membran birikim izlenir. Sindirim Sistemi: Mukozalarda hemoraji ve nekrozlar Adrenaller: Kortekste lipid azalması Karaciğer: Hepatositlerde yağlanma ve sentrilobuler nekroz Patogenezde uygunsuz bir hücresel cevap suçlanmaktadır (Tip 4 hipersensitivite) 2. IL-2 ve IL-7 gen polimorfizmi hastalık sıklığını artırır. 3. Periferik sinirler tutulmaz. 4. Shadow (gölge) plakları remyelinizasyon göstergesidir. Multple skleroz ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri doğrudur? A) 1 ve 2 B) 1, 3 90 D C) 1, 2, 4 E) BRCA2 mutasyonlu meme karsinomları sıklıkla luminal, D) 1, 2, 3, 4 yüksek proliferasyonlu moleküler alt tip for- E) 2, 4 mundadırlar ve kötü prognozludurlar. MULTİPLE SKLEROZ En sık görülen demyelinizan hastalıktır yaş arası kadınlarda sık görülen patogenezin tam olarak bilinmediği bir hastalıktır. Patogenezinde miyelin kılıfına karşı uygunsuz bir hücresel cevap suçlanmıştır. Th 1 lenfositlerinin IFN-gama ile makrofajları uyarımı ve Th 17 lenfositlerinin lökositleri ortama çağırması ile hasar gelişmektedir. Makrofaj ve diğer lökositlerin toksik ürünleri sonucu myelin hasarı gelişir. IL-2 ve IL-7 gen polimorfizminin hastalık sıklığını artırdığı gösterilmiştir. Hastalık relapslar ve remisyonlarla karekterizedir. Major klinik bulguları görme bozukluklarına neden olan retrobulber optik nörit, spastite, duyu bozuklukları, yürüme bozuklukları ve konuşma bozukluklarıdır. Son evrede hastalarda sallanarak yürüme, idrar ve gayta inkontinansı gözlenir. Bazı hastalar tamamen yatalak olabilirler. Beyaz cevher hastalığıdır. Beyin, optik sinir ve spinal kordun beyaz cevherini tutar. Periferik sinirler tutulmaz. Lezyonlar çift taraflı simetrik dağılım gösterir. Aktif lezyonlar sıklıkla küçük venlerin etrafında gözlenir ve bu lezyonlarda oligodentrositler ve aksonlar azalmıştır ve yoğun inflamatuar hücre mevcuttur. İnaktif lezyonlarda myelin gözlenmez, yoğun gliozis mevcuttur. Bazı plaklarda etkilenen beyaz cevher- normal beyaz cevher arasında sınır belirsiz olur, bu plaklara shadow (gölge) plaklar da denir. Bu remyelinizasyon göstergesidir. 91. Meme karsinomları için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? (HADİ!) A) Herediter meme karsinomlarında en sık mutasyone olan gen BRCA-1 dir. B) BRCA-1 mutasyonlu meme karsinomlarında medüller histolojik tip %13 oranında gözlenirken, medüller özellikler %60 oranında izlenir. C) Medüller tip meme karsinomlarında lenfositik infitrasyon kötü prognoz göstergesidir. D) İnvaziv lobüler meme karsinomlarında E-cadherini kodlayan CDH1 mutasyonları izlenir. 91 C Medüller tip meme karsinomlarında lenfosittik infiltrasyon iyi prognozla ilişkilidir. Medüller tip meme karsinomlarında lenfosittik infiltrasyon iyi prognoz göstergesidir. 92. Herediter pankreatitlerde en sık izlenen mutasyon aşağıdakilerden hangisidir? A) PRSS1 B) SPINK1 C) CFTR D) P53 E) P

26 Temel Bilimler / T A 94 D Herediter pankreatitlerde rekürren pankreatit atakları olmaktadır. En sık izlenen genetik değişiklikler: PRSS1 ( en sık), SPINK1 ve CFTR dir. Herediter pankreatitlerde hayatlarının bir döneminde pankreas kanseri gelişme riski %40 dır. 93. Neonatal hepatitin en önemli mikroskobik bulgusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Kanaliküler yapı bozukluğu B) Panlobüler dev hücre transformasyonu C) Güve yeniği nekrozu 93 B D) Pas (+) inklüzyonlar E) Mallory cisimcikleri NEONATAL KOLESTAZ İnfantlarda 14 ve 21. günlerden sonra devam eden sarılıklarda akla gelmedildir. Neonatal kolestazın major sebepleri: kolanjiyopatiler (biliyer atrezi vb.) ve neonatal hepatit (idiopatik, AAT eksikliği ve enfeksiyonlar)dir. Neonatal kolestaz nedenleri: Ekstrahepatik biliyer atrezi, Neonatal enfeksiyon (CMV, sepsis, idrar yolu enf ve sifiliz), ilaçlar, parenteral beslenme, genetik hastalıklar (AAT eksikliği, tirozinemi, niemann pick, galaktozemi, alagille sendromu, kistik fibrozis), şok ve idiopatik neonatal hepatit. Neonatal hepatit olgularının %10 u idiopatiktir. Neonatal hepatitin (dev hücreli hepatit) en önemli mikroskopik bulguları: Panlobüler dev hücre transformayonu Belirgin kanaliküler kolestaz, reaktif Kupferr hücre değişiklikler ve lobüler yapı bozukluğu 94. Sesil serrated adenomlar (testere dişli sapsız adenomlar) ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Sıklıkla sağ kolonda yerleşirler. B) Mikrosatellite instabilite yolağında bozukluk vardır ve en sık izlenen mutasyonlar BRAF, MLH mutasyonlarıdır. C) Hiperplastik poliplerle histolojik olarak karışırlar. D) Belirgin displazi izlenir. E) Premaligndirler. Bu adenomlar permalign olmalarına rağmen displazi izlenmez ve hiperplastik polip ile karışır. Sesil serrated poliplerin önemli özellikleri: Sağ kolonda yerleşirler. Hiperplastik polipten histolojik farkları:kript bazali de dahil olmak üzere tüm gland uzunluğu boyunca serrated (dişli) yapılanma, kript dilatasyonu ve lateral doğru büyüme Mikrosatellite instabilite yolağında (DNA tamir genlerinde mutasyon, hipermetilasyon) bozukluk vardır. MSH, MLH mutasyonları ve BRAF mutasyonları izlenir. Displazi izlenmez fakat premaligndirler. 95. Aşağıdaki malabsorbsiyon hastalıklarının hangisinde intraluminal sindirimde sorun yoktur? A) Çölyak hastalığı B) Kistik fibrozis C) Kronik pankreatit D) Primer safra asit malabsorbsiyonu E) İnflamatur bağırsak hastalığı 95 A Malabsorbsiyon hastalıklarında defekt İntraluminal sindirimde sorun: Kronik Pankreatit, Kistik fibrozis, Primer safra asit malabsorbpsiyonu, İnflamatuar barsak hastalığı Terminal sindirimde sorun: Çölyak hastalığı, Tropikal sprue, Otoimmün enteropati, Disakkarizidaz ksikliği, Enfeksiyöz gastroenterit Transepitelyal transportta sorun: Çölyak, Tropikal sprue, Primer safra asit malabsorbsiyonu, Karsinoid sendrom, Otoimmün enteropati, Abetalipoproteinemi, Enfeksiyöz gastroenterit, İnflamatuar barsakn hastalığı Lenfatik transportda sorun: Whipple 96. Hastadan hastaya doku komponentlerinin değiştiği ve heterojenitenin izlendiği tükrük bezi tümörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Warthin tümörü B) Pleomorfik adenom C) Monomorfik adenom D) Adenoid kistik karsinom E) Mukoepidermoid karsinom 26

27 Temel Bilimler / T B Pleomorfik adenomların majör özelliği heterojenitedir. PLEOMORFİK ADENOM En sık izlenen tükrük bezi tümörüdür. Benign mikst bir tümördür. Kapsüllü ve benign olmasına rağmen çevre dokulara yapışıklık gösterebilir. Geniş cerrahi eksizyon gereklidir. Mikroskopik incelemede ceşitli oranlarda miksoid, hyalin, kondroid hatta kemik dokuları izlenebilir. Mikroskopik incelemede epitelyal (duktal) ve mezenkimal (myoepitelyal) olmak üzere iki ayrı doku komponenti bulunur ve her hastada bu doku komponentlerinin oranı farklı olabilir (pleomorfik). Bu tümörün major özelliği bu heterojenitedir. 97. Mesane, safra kesesi, vajen ve burun gibi mukozası bulunan organlarda gelişen ve hipersellüler cambium tabakası ile karekterize tümör aşağıdakilerden hangisidir? A) Alveolar soft part sarkom B) Embryonel rhabdomyosarkom C) Alveolar rhabdomyosarkom D) Leiomyosarkom E) Pleomorfik sarkom 97 B Embryonel rhabdomyosarkom: Beş yaştan küçük çocuklarda izlenir. Mesane ve safra kanalı gibi mukozası bulunan organlarda da izlenebilir. Multiple polipoidal kitle şeklinde izlenir. En iyi prognozlu rhabdomyosarkom formudur. Vajina epiteli altında hipersellüler cambium tabakası bulunmaktadır. 98. Eroin kullanımı ve AIDS hastalığı ile en çok ilişkili olan glomerülonefrit hangisidir? A) Membranöz glomerülonefrit B) Minimal değişiklik hastalığı C) Fokal segmental glomerüloskleroz D) Membranoproliferatif glomerülonefrit E) Rapidly progresif glomerülonefrit 98 C FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ İsminden anlaşıldığı gibi bu hastalıkta hasar bütün glomerüllerde izlenmez. Sadece bazı glomerüllerde hasar vardır (Fokal). Bazı glomerüllerinde bazı segmentlerinde hasar izlenir (Segmental). Etkilenen glomerülde mezengial lokalizasyonlarda IgM, kompleman birikimleri gözlenir. Yetişkinlerde nefrotik sendromun en sık sebebidir. Eroin kullanımı ve AIDS hastalığı ile sıkı ilişkilidir. 99. Aşağıdaki benzodiazepinlerden hangisi diğerlerine kıyasla daha fazla rebound insomnia, daha az artık etki yapar? A) Flurazepam B) Diazepam C) Triazolam D) Klordiazepoksit E) Klorazepat 99 C Midazolam ve triazolam gibi kısa etkili benzodiazepinler uzun etkili olanlara göre daha fazla bağımlılık, yoksunluk, psikotik yan tesir, rebound insomnia ve daha az artık etki yapar (bu soru kısa etkili benzodiazepini bulunuz sorusudur) I. Asetilkolin II. Histamin III. Gastrin IV. Prostaglandin E 2 Yukarıdaki endojen maddelerden hangileri adenilat siklaz üzerinden mide asit salgısının düzenlenmesine katkı yapar? A) I. II ve III B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV E) I, II, III ve IV 27

28 Temel Bilimler / T C 102 D Mide asit salgısını artıranlar Histamin H 2 reseptörü Gs (adenilat siklaz ) Asetilkolin M 3 reseptörü Gq (fosfolipaz C ) Gastrin reseptörü Gq (fosfolipaz C ) Mide asit salgısını azaltanlar PGE 2, EP 3 reseptörü Gi (adenilat siklaz ) Somatostatin reseptörü Gi (adenilat siklaz ) 101. Aşağıdaki antihipertansif ilaçlardan hangisinin uzun süreli kullanımı ile gutun provake olma olasılığı en yüksektir? 101 A Tiazidler A) Tiazid grubu diüretikler B) ACE inhibitörleri C) Anjiotensin II reseptör blokörleri D) Kalsiyum kanal blokörleri E) Beta reseptör blokörleri Distal tubülde Na/Cl transportunu inhibe ederler. Hiperkalsemiye neden olurlar. Tip 1 ve tip 2 diyabette kullanılan ilaçlar İnsülin Amilin analoğu (Pramlintid) Alfa-glukosidaz inhibitörleri (Akarboz / Vogliboz / Miglitol) Hipoglisemi yapanlar İnsülin Sulfonilüreler Glinidler Kilo aldıranlar İnsülin Sulfonilüreler Glinidler Glitazonlar Hipertansiyon, kalp yetmezliği, nefrojenik diabetes insipidus, 103. hipokalsemi ve idiopatik hiperkalsiüri tedavisinde I. Sefotetan kullanılırlar. Yan tesirleri Hipokalemi Hipomagnezemi Hiperkalsemi Hiperürisemi (Gutta verilmez) Hiperlipidemi Hiperglisemi Erektil disfonksiyon (en sık, ikinci beta blokör) II. Moksolaktam III. Sefaperazon IV. Sefmetazol Yukarıdaki sefalosporinlerden hangileri metiltiotetrazol grubu içerdikleri için alkolle alındığında disülfiram benzeri reaksiyon yapar? A) I. II ve III B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV 102. Aşağıdaki antidiyabetik ilaçlardan hangisinin hipoglisemi riski en yüksektir? E) I, II, III ve IV 103 E A) Eksenatid Sefoperazon, sefmetazol, sefotetan, sefomandol ve moksalaktam B) Stagliptin C) Rosiglitazon D) Glibenklamid gibi metiltiotetrazol grubu içerenler, K vitamini ile dü- zelen hipoprotrombinemiye bağlı kanama ve alkolle alındıklarında disülfiram reaksiyonu yapar. E) Metformin 28

29 Temel Bilimler / T Kompetetif tip farmakolojik antagonizma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Antagonist, agonistin bağlandığı reseptöre reversibl bağlanarak agonistin etkisini tamamen önler. B) Antagonist, agonistin kan düzeyini doğrudan etkilemez. C) Antagonistin reseptöre afinitesi agonistten fazla olabilir. D) Antagonistin dozunun artırılması ile agonistin EC 50 değeri azalır. E) Agonistin dozunun artırılması ile antagonistin etkisi tamamen önlenir. 104 D Farmakolojik Antagonizma (Kompetetif Tip) Antagonist, agonistin reseptörüne reversibl bağlanır ve agonistin etkisini tamamen önler. Antagonistin reseptöre afinitesi agonistten fazla olabilir. Antagonist, agonistin kan düzeyini doğrudan etkilemez. Agonistin dozu artırılırsa, antagonisti reseptörden kovar ve aynı maksimum etkiyi oluşturur. Agonistin EC 50 değeri artar ve doz yanıt eğrisi paralel olarak sağa kayar. Kompetetif antagonistin gücü PA 2 ile ifade edilir Aşağıdaki ilaçlardan hangisi sistolik ve diyastolik kan basıncında artma, pozitif inotropik ve negatif kronotropik etki yapar? A) Epinefrin 105 B B) Norepinefrin C) İzoproterenol D) Dopamin E) Terbutalin Noradrenalin (Norepinefrin) α 1, α 2 ve β 1 reseptörleri uyarır. β 2 reseptörleri aktive etmez. Periferik vasküler direnci, sistolik ve diyastolik kan basıncını artırır. Pozitif inotropik etki yapar. İntravenöz yoldan verilir. Vagal uyarı sonucu refleks bradikardi yapar. Önceden gangliyon blokörü veya atropin verilmesi refleks bradikardiyi önler. Kalp nakli yapılan hastalarda ve in vitro kullanılışta bradikardiye neden olmaz. Bronkodilatasyon ile hiperglisemi ve hipokalemi gibi metabolik etki yapmaz. Ortostatik hipotansiyon, bölgesel kan akımının azaltılması ve lokal anesteziklerin etki süresinin uzatılması gibi durumlarda kullanılır. Astım tedavisinde tercih edilmez Kontrol altına alınamayan hipertansiyonu olan hastada aşağıdaki antidepresanlardan hangisi uygun değildir? A) Venlafaksin B) Sertralin C) Mirtazapin D) Trazodon E) Klomipramin 106 A Selektif Serotonin-Noradrenalin Re-Uptake İnhibitörleri (Venlafaksin / Duloksetin / Milnasipran) Depresyon, anksiyete, panik bozukluk, nöropatik ağrı ve fibromyalji tedavisinde kullanılırlar. Muskarinik, α 1 ve H 1 reseptörleri bloke edici etkileri düşüktür. Antikolinerjik yan tesir ve sedasyon yapıcı etkileri minimaldir. Hipertansiyon ve taşikardi yaparlar. Venlafaksin, kontrol altına alınamayan hipertansiyonu olan hastalara verilmez Aşağıdakilerden hangisi 5-HT reseptörlerine agonist etki yapan ilaçlardan biri değildir? A) Sumatriptan B) Buspiron C) Lorkaserin D) Prukaloprid E) Ketanserin 107 E Buspiron 5-HT 1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yaparak anksiyete profilaksisinde kullanılır. Triptanlar 5-HT 1B/D reseptörlerine agonist etki yaparak migren krizlerinde kullanılır. 29

30 Temel Bilimler / T 42-2 Lorkaserin 5-HT 2C agonistidir. İştahı azaltır. Obezite tedavisinde kullanılır. Tegaserod / Prukaloprid 5-HT 4 reseptörlerine agonist etki yaparlar. Prokinetik etkilidirler. İrritabl kolon ve kronik konstipasyon tedavisinde kullanılırlar. Ketanserin 5-HT 2 reseptörlerine antagonist etki yaparak antihipertansif ve antiagregan etki yapar Aşağıdakilerden hangisi inozin monofosfat dehidrogenaz inhibitörü, pürin antimetaboliti antiromatizmal ilaçtır? A) Anakinra B) Leflunomid C) Mikofenolat mofetil D) Sirolimus 111. E) Etanersept I. Radyoterapiye bağlı kserostomi 108 C II. Postoperatif ileus Mikofenolat mofetil III. Nörojenik mesane Pürin antimetabolitidir. IV. Glokom İnozin monofosfat dehidrogenazı inhibe eder. Yukarıdakilerden hangileri doğrudan etkili kolinomimetik ilaçların kullanım endikasyonlarıdır? Romatoid artit, lupus ve Wegener hastalığında kullanılır. A) I. II ve III 109. Aşağıdakilerden hangisi meme kanserinin anti-östrojenik tedavisinde kullanılan ilaçlardan biri değildir? A) Tamoksifen B) Eksemestan C) Letrozol D) Fulvestrant E) Abirateron 109 E Abirateron 17-hidroksilaz ve liyazı inhibe ederek kortizol ve testosteron sentezini baskılar. Refrakter prostat kanserinin tedavisinde oral yoldan kullanılır AIDS tedavisinde kullanılan Raltegravir in etki mekanizması aşağıdakilerden hangisidir? A) İntegrazı inhibe ederek DNA iplikçik transferini önler. B) Revers transkriptazı inhibe ederek mrna dan DNA 110 A kopyalanmasını önler. C) Proetazı inhibe ederek viral olgunlaşmayı önler. D) CCR5 kemokin reseptörlerini inhibe ederek gp120 bağlanmasını, füzyon ve girişi önler. E) M 2 iyon kanalını inhibe ederek viral penetrasyonu ve viral RNA nın soyulmasını önler. Raltegravir / Elvitegravir / Dolutegravir İntegraz enzimini inhibe ederler. DNA iplikçik transferini önlerler. B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV E) I, II, III ve IV 111 E Doğrudan Etkili Kolinomimetiklerin Endikasyonları Göz ameliyatlarında myozis oluşturmak Nörojenik mesane İleus Diyabetik gastroparazi Sjögren sendromu veya radyoterapiye bağlı ağız kuruluğu Glokom 30

31 Temel Bilimler / T B 112. Aşağıdaki lokal anesteziklerden hangisi atipik kolinesteraz aktivitesini test etmek için kullanılır? A) Mepivakain B) Dibukain C) Bupivakain D) Prilokain E) Etidokain Dibukain: Gravimetrik etki gücü en yüksek lokal anesteziktir. Atipik kolinesteraz aktivitesini test etmek için kullanılır. Topikal anestezide verilir Aşağıdakilerden hangisi voltaj bağımlı N-tipi kalsiyum 113 D kanallarını inhibe ederek refrakter kronik ağrı tedavisinde intratekal kullanılan non-opiyat ilaçtır? A) Buprenorfin B) Pentazosin C) Dronabinol D) Zikonotid E) Flunarizin Zikonotid Non-opiyat ilaçtır. N-tipi kalsiyum kanallarını inhibe eder. Refrakter kronik ağrılı durumlarda intratekal verilir Aşağıdaki ilaçlardan hangisi kalbin kasılma gücünü ve AV iletimi etkilemeden kalp hızını azaltır? A) Levosimendan B) Sakubitril C) Nikorandil D) İvabradin E) Ranolazin 114 D Ivabradin SA nod ve retinada bulunan hiperpolarizasyonla aktive I f (I funny ) sodyum kanalını inhibe eder. Kalbin kasılma gücünü ve AV iletimi değiştirmeden bradikardi yapar (pür bradikardik ajan). Görme ilişkili yan tesirlere neden olur. Endikasyonları Koroner arter hastalığı Kronik stabil anjina Kalp yetmezliği Sinüs taşikardisi 115. Aşağıdaki beta-laktam antibiyotiklerden hangisi trombositlerde ADP yi bağlayarak kanama zamanını uzatır? 115 C A) Nafsilin B) Seftriakson C) Piperasilin D) Aztreonam E) Meropenem Piperasilin ve tikarsilin gibi antipsödomonal penisilinler trombositlerde ADP yi bağlayarak kanama zamanını uzatırlar. 116 C 116. Yüksek doz ilaç alarak intihar girişiminde bulunan hastada myotik pupilla, bradikardi, bronkokonstriksiyon, iskelet kası fasikülasyonları ve santral konvülsiyon bulguları mevcuttur. Hastanın aldığı ilaç aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Neostigmin B) Betanekol C) Fizostigmin D) Atropin E) Kokain Hastada görülen bulgular kolinerjik bulgular olduğu için D ve E şıkkı doğru cevap olamaz. İskelet kası fasikülasyonları nikotinik reseptörlere bağlı olduğu için yalnızca muskarinik etki yapan betanekol doğru cevap olamaz. Hastada santral konvülsiyon bulguları olduğu için santrale geçmeyen neostigmin doğru cevap olamaz Aşağıdakilerden hangisi gevşetici prostaglandin reseptörlerinden biri değildir? 117 A A) Prostaglandin E 2, EP 1 reseptörü B) Prostaglandin E 2, EP 2 reseptörü C) Prostaglandin E 2, EP 4 reseptörü D) Prostaglandin D 2, DP 1 reseptörü E) Prostaglandin I 2, IP reseptörü Prostaglandin Reseptörleri Gevşetici (Gs kenetli) PGE2, EP2,4 reseptörü PGI2, IP reseptörü PGD2, DP1 reseptörü 31

32 Temel Bilimler / T 42-2 Kasıcı (Gq kenetli) PGE2, EP1 reseptörü TxA2, TP reseptörü PGF2alfa, FP reseptörü 118. Aşağıdaki mekanizmalardan hangisi ile prokinetik etki elde edilemez? A) Tip 2 klor kanal aktivasyonu B) Guanilat siklaz 2C aktivasyonu 118 E C) Muskarinik reseptör aktivasyonu D) 5-HT 4 reseptör aktivasyonu E) Periferik mü reseptör aktivasyonu Prokinetik Etki Mekanizmaları Muskarinik reseptör aktivasyonu (Betanekol / Metoklopramid) Motilin reseptör aktivasyonu (Eritromisin) Dopamin D 2 reseptör blokajı (Metoklopramid / Domperidon) 5-HT 4 reseptör aktivasyonu (Metoklopramid / Tegaserod / Prukaloprid) Tip 2 klor kanal aktivasyonu (Lubiproston) Guanilat siklaz 2C aktivasyonu (Linaklotid) Kolesistokinin reseptör blokajı (Loksiglumid) Periferik mü reseptör blokajı (Alvimopan) 119. Aşağıdakilerden hangisi LDL-kolesterolü (LDL-C) düşürmek için injeksiyonla kullanılan, LDL reseptör yüzeyinde bulunan proprotein convertase subtilisin / kexin tip 9 u (PCSK9) inhibe eden rekombinant ilaçtır? A) Mipomersen B) Lomitapid C) Anasetrapib D) Alirocumab E) Avasimib 119 D Alirocumab Hepatositlerde LDL reseptör yüzeyinde bulunan proprotein convertase subtilisin / kexin tip 9 (PCSK9) antikorudur. Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilir. LDL-kolesterolü (LDL-C) düşürmek için injeksiyonla kullanılır İnfüzyon hızı 3 mg/dakika, dağılım hacmi 40 litre, klerensi 600 ml/dakika ve yarı ömrü 4 saat olan ilacın kararlı plazma derişimi (Css) ve eliminasyon hız sabitesi (ke) aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir? Css (mg/l) A) 5 1/8 B) 15 1/2 C) 25 1/4 D) 50 1/6 E) 125 1/6 120 A İntravenöz infüzyonla verilişte; Css=infüzyon hızı / kleren olduğuna göre Css=3 mg/dakika / 0.6 L/dakika formülünden 5 mg/l olarak bulunur. Css=VD x ke formülünden; ke=1/8 olarak bulunur. ke 32

33 KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Mitral darlığı nedeniyle takip edilmekte olan bir hastanın elektrokardiyogramı aşağıda yer almaktadır. EKG de izlenen ritm aşağıdakilerden hangisidir? 1 D A) Sinüs taşikardisi B) Paroksismal atrial taşikardi C) Atrial flutter D) Atrial fibrilasyon E) Multifokal atrial taşikardi Doğru cevap sadece EKG ye bakarak konulabilir ama soruda mitral stenoz hikayesi zaten bizi spesifik bir aritmiye hemen yönlendirmeli. Mitral stenozun en sık kronik komplikasyonu atrial fibrilasyondur. EKG ye baktığımızda belirgin bir p dalgası görmüyoruz ve R-R mesafeleri arasındaki düzensizlik bizi hemen atrial fibrilasyona yönlendirmelidir. 2 E 2. Bilinen bir hastalığı olmayan kırk iki yaşındaki erkek yapılan poliklinikte tekrarlayan tansiyon ölçümlerinde, kan basıncı 155/96 mmhg olarak saptanıyor. Bu hastada aşağıdaki ilaçlardan hangisi hipertansiyon tedavisinde ilk basamakta düşünülmemelidir? A) Perindopril B) Valsartan C) Amlodipin D) Tiazid E) Doksazosin Bilinen bir komormiditesi olmayan hipertansiyon hastalarında ilk basamakta tercih edilmesi gereken tedaviler: ACE inhibitörleri, anjiotensin2 reseptör blokerleri, tiazidler ya da periferik etkili kalsiyum kanal blokerleri olmalıdır. Alfa blokerler eşlik eden prostat hiperplazisi olan vakalarda ilk sırada bazen düşünülebilir. Şıklarda olmamasına rağmen şunu da hatırlayalım, beta blokerlerin antihipertansif etkileri düşüktür bu yüzden komorbid bir diyabet ya da koroner arter hastalığı yoksa ilk sırada genellikle düşünülmezler. Hipertansiyon için betabloker verilecekse periferik vazodilatasyon etkisi olan karvedilol, labetelol ya da nebivolol tercih edilmelidir. 3. İlerleyici nefes darlığı ve halsizlik ile şikayeti gelen hastada fizik muayenede bilateral gode bırakan pretibial ödem ve juguler venöz distansiyon dikkati çekiyor. İnspiryum döneminde venöz distansiyon daha da belirginleşiyor. Ekokardiyografide ejeksiyon fraksiyonu >%60 ve kalp odacıklarında genişleme saptanmıyor. 3 B Kardiyak kataterizasyonda sağ atrium basınç trasesi aşağıdaki gibi olan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? a A) Kardiyak tamponad B) Konstriktif perikardit C) Dilate kardiyomiyopati x v y Tricuspid valve opens D) Sağ ventrikül miyokard infarktüsü E) Hipertrofik kardiyomiyopati Hastada EKO da belirgin duvar kalınlığında artış olmaması hipertrofik KMP yi, odacıkların boyut olarak normal olması dilate KMP yi, ejeksiyon fraksiyonun normal olması miyokard infarktüsünden ve son olarak perikardiyal boşlukta belirgin bir sıvının olmayışı bizi tamponattan uzaklaştırmalıdır. Fizik muayenede kusmall işareti ve basınç eğrisinde y inişinin belirginleşmesi akla öncelikle perikardiyal konstriksiyonu getirmelidir. 4. Atrial fibrilasyon nedenile antikoagulan olarak dabigatran kullanan bir hasta acil servise getiriliyor. Masif alt gastrointestinal kanama bulguları olan hastada aşağıdaki antidotlardan hangisi dabigatrana bağlı toksisitede kullanılabilir? A) Protamin sülfat B) İdarucizumab C) Andexanet alfa D) Vitamin K E) Apixaban 39

34 4 B Antikoagulasyon toksisitesinde kullanılan ajanlar klinikte çok iyi bilinmeli ve böyle bir masif kanama ile karşılaşıldığında gecikmeden uygulanmalıdır. Protamin sülfat: Heparin toksisitesinde (birazda düşük molekül ağırlıklı heparinlere etkisi vardır) İdarucizumab: Dabigatran toksisitesinde Andexanet alfa: Oral direk faktör 10a inhibitörü toksisitesinde (-xaban ile bitenler, rivaroxaban gibi) Vitamin K: Warfarin toksisitesinde kullanılır Apixaban bir antidot değil tam tersine oral kullanılan bir faktör 10a inhibitörüdür. 5. Sadece Gram negatif bakterilere karşı etkinliğe sahip, hücre membranı sentezini inhibe eden antibiyotik aşağıdakilerden hangisidir? A) Polimiksin E B) Daptomisin C) Vankomisin D) Benzatil penisilin E) Basitrasin Obstrüktif akciğer hastalıkları: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı 5 A (amfizem ve kronik bronşit), astım, bronşiektazi ve bronşiolittir. Soruda polimikisin E( kolistin) tanımlanmaktadır. Kolistin sadece Gram negatif bakterilere etkilidir, nefrotoksik ve nörotoksik etkileri mevcuttur. Hücre membranı sentezini inhibe 9. Aşağıdakilerden insülinlerden hangisi en uzun etki sü- ederek etki eder. 6. Aşağıdakilerden hangisi astım için major risk faktörüdür? 6 B A) Hava kirliliği B) Atopi C) Diyet D) Maternal sigara içiciliği E) Viral üst solunum yolu enfeksiyonu Astım için majör risk faktörü atopidir. Astım sıklıkla allerjik rinit ve atopik dermatit gibi diğer atopik hastalıklara eşlik eder. Viral üst solunum yolu enfeksiyonları, astımı olanlarda astım atağını en sık tetikleyen faktördür. 7. Aşağıdaki tedavilerden hangisinin kistik fibrozis hastalığında kullanımı vardır? A) İvacaftor B) Rituksimab C) Prednisolon D) Azotioprin E) Takrolimus 7 A Kistik fibrozis, klor iyonunun transportundan sorumlu, hücre membranında yer alan büyük bir iyon kanalı olan kistik fibrozis transmembran regulatör (CFTR) proteininde kalıtsal defekt nedeniyle oluşan bir hastalıktır. Otozomal resesif kalıtılır. İvacaftor, klor iyon kanalında akımı artırır. İvacaftor özellikle G551D genetik mutasyonu olanlarda etkilidir. 8 A 8. Aşağıdakilerden hangisi obstrüktif akciğer hastalığı değildir? A) Asbestozis B) Astım C) Bronşiektazi D) Kronik bronşit E) Amfizem resine sahiptir? A) İnsülin glarjin B) İnsülin detemir C) İnsülin aspart D) İnsülin glulisin E) İnsülin degludec 9 E İnsülinler genel olarak kısa - orta - uzun etkili olarak üç grupa ayrılırlar. Kısa etkili insülin olan kristalize insülin etki süresi 5-8 saat iken hızlı etkili (insülin glulisin, insülin aspart, insülin lispro) insülinlerin 3-5 saattir. Orta etkili insülin örneği NPH insülin etki süresi saattir. Uzun etkili insülinler olan glarjin ve detemir insülin etki süresi saatttir. Yeni grup, ultra uzun insülinlerden Glarjin insülin U-300 etki süresi 30 saat iken Degludec insülin etki süresi 40 saattir. 40

35 İnsülin tipi Jenerik adı Etki başlangıcı Pik etki Etki süresi Prandiyal (bolus) insülinler Kısa etkili (Human regüler Kristalize insan insülin dk 2-4 st 5-8 st Kristalize insan insülin U dk 2-4 st 5-8 st Glulisin insülin Hızlı etkili (Prandiyal analog) Aspart insülin Lispro insülin Lispro insülin U dk dk 3-5 st Bazal İnsülinler Orta etkili (Bazal analog) NPH insan insülin 1-3 st 8 st st Glargin insülin Uzun etkili (Bazal analog) Biyobenzer glargin insülin Detemir insülin st Piksiz st Degludec insülin 2 st Piksiz 40 st Ultra uzun etkili (Bazal analog) Degludec insülin U st Piksiz 40 st Glargin insülin U st Piksiz 30 st Hazır karışım (bifazik) insülinler Hazır karışım human (Regüler + NPH) %30 kristalize + %70 NPH insan insülin dk Değişken st Hazır karışım analog (Lispro + NPL) %25 insülin lispro + %75 insülin lispro protamin %50 insülin lispro + %50 insülin lispro protamin dk Değişken st %30 insülin aspart + %70 insülin aspart protamin Hazır karışım analog (Aspart + NPA) %70 insülin aspart + %30 insülin aspart protamin %50 insülin aspart + %50 insülin aspart protamin dk Değişken st Hazır karışım analog (Aspart + Degludec) %30 insülin aspart + %70 insülin degludec protamin dk Değişken 40 st 10. Aşağıdakilerden hangisi tiroid nodülünün sonografik özelliklerine göre malignite düşündürmez? 10 D A) Hipoekoik nodül B) Mikrokalsifikasyon C) Yüksekliğinin genişliğinden fazla olması (genişliğinden uzun olması) D) Süngerimsi nodül E) Düzensiz sınırlar Tiroid Nodüllerin Sonografik Özelliklerine Göre Benignite ve Malignite Kriterleri Malignite kriterleri Hipoekoik veya belirgin hipoekoik olması Mikrokalsifikasyon Kesikli lineer kenar kalsifikasyonları Düzensiz sınırlar Yükseklik>genişlik (genişliğinden uzun) Artmış nodül içi kanlanma (Tip III) Boyun önü kasların invazyonu Halo olmaması ya da halonun yer yer kesilmesi Patolojik servikal lenf nodları olması Benignite kriterleri Saf kistik nodül Hiperekoik olması Halosu ve düzenli sınırları olması Süngerimsi nodül Bozulmamış yumurta kabuğu kalsifikasyonu Kanlanma olmaması ya da periferik olması Nodül boyutlarında belirgin küçülme Multipl iç içe geçmiş nodüller Normal reaktif lenf nodları 41

36 11. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi kronik otoimmun tiroidite (Hashimato tiroiditi) diğerlerinden daha sık olarak eşlik eder? A) Kronik otoimmun gastrit B) Vitiligo C) Primer biliyer siroz D) Sistemik lupus eritematozus E) Diyabetes mellitus tip 1 11 A Hashimato tiroiditi en sık görülen otoimmun tiroid hastalığıdır. Kadınlarda daha sıktır. Tiroid bezinde lenfosit ve plazma hücrelerinin diffüz infiltrasyonu vardır. Hashimato tiroiditine diğer otoimmun hastalıklar eşlik eder. Bu hastalıklar arasında en sık; kronik otoimmun gastrit (%2.8), vitiligo (%2.7) ve romatoid artrittir (%2.4). 12 B 12. Aşağıdakilerden hangisi geriatrik hastalarda osteoporozun sekonder nedenlerinden biri değildir? A) Hipogonadizm B) Hipotiroidizm C) Primer hiperparatiroidizm D) Cushing hastalığı E) Alkolizm D-penisilamin, trientin ve oral çinko tedavisi Wilson hastalığı Hipertiroidizmde hızlanmış kemik turnover bağlı osteoporoz görülür. Ancak hipotiroidi, osteoporoz nedenlerinden biri değildir. 13. Kemoprofilaksi gerektirmeyen hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) Malarya B) Meningokok menenjiti C) Tüberküloz D) Yapay kapak hastalarında infektif endokardit E) Pnömokok menenjiti 13 E Seçeneklerde yer alan pnömokok menejiti dışındaki durumlarda kemoprofilaksi uygulanabilir. Pnömokok menenjitinde kemoprofilaksi gerekmez. H.influenzae menenjitinden korunmada da kemoprofilaksi hasta ile temas eden aile bireyleri ile hastayla yakın temas etmiş sağlık personeline önerilir. 14. Türkiye de en sık rastlanılan HBV genotipi aşağıdakilerden hangisidir? A) A B) B C) C D) D E) E 14 D HBV tüm dünyada 8 adet genotip (A-H) görülür. Klinik seyir ve tedavi açısından genotipler önemlidir. Ülkemizde en sık genotip D görülür. 15 B 15. Herediter hemokromatozis için en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir? A) D-penisilamin B) Terapötik flebotomi C) Oral çinko D) Trientin E) Kolestiramin Hemokromatozis için en uygun tedavi flebotomidir. tedavisinde yer almaktadır. Wilson hastalığı akut krizinde oral çinko tedavisi ilk seçenektir. 16. Aşağıdakilerden hangisi orofarengeal disfaji nedenlerinden biri değildir? A) Dil kökü kanseri B) Myastenia gravis C) Servikal vertebrada osteofitler D) Akalazya E) Zenker divertikülü 16 D Disfaji; orofarengeal ve özofageal disfaji olarak ikiye ayrılır. Akalazya, diffüz özofageal disfaji ve skleroderma (motilite bozuklukları) ile özofageal tm, Schatzki halkası ve peptik striktürü (mekanik disfaji) özofageal disfajilerdir. 42

37 17. Yirmi beş yaşındaki tremor ve disartri yakınmaları olan hasta, yeni gelişen sarılık ve karın şişliği nedeni ile doktora başvuruyor. Laboratuvar değerlerinde ALT 98, AST 76 saptanırken, periferik yaymasında hemolitik anemi saptanıyor. Aşağıdakilerden hangisi bu hastalık için yanlıştır? A) Duodenal bakır emilimi artmıştır B) Hemoliz görülebilir. C) Tedavide trientin veya D-penisilamin kullanılır. D) Böbrek tutulumu renal tübüler asidoz yapar. E) Plazma bakır düzeyi düşüktür. 17 A Wilson hastalığında asıl patoloji; karaciğerden bakır ekskres- olduğu için hemolitik anemi ipuçlarıdır. Antibiyotik öyküsü ve yonu bozulmasıdır. Duodenumda emilimin arttığı durum demir için hemokromatozis hastalığıdır. Böbrekte proksimal tübül tutulumuna bağlı RTA tip II, Fankoni sendromu görülebilinir. Uzun dönem tedavide trientin ve D-penisillamin kullanılırken akut krizde çinko kullanılır. Seruloplazmin düzeyi düşüktür, dolayısiyle plazma bakır düzeyi de düşük ölçülür. 18. Aşağıdakilerden hangisi stem cell veya öncül hücrelerdeki defekt ile karekterize bir anemi değildir? 18 D A) Paroksizmal noktürnal hemoglobinüri B) Aplastik anemi C) Myelodisplastik sendrom D) Herediter sferositoz E) AML ye bağlı anemi PNH kazanılmış stem cell defektidir. Aplastik anemi ve MDS de de stem cell defekti mevcuttur. Akut lösemiler stem cell defektine bağlı Kİ yetmezliği yaparlar. Herediter sferositoz ise genellikle otozomal dominant geçen, eritrosit membranındaki proteinlerinden spektrin veya ankrinde (ankrin defekti daha sık) defekt sonucu eritrosit ozmotik frajilitesinde artış ve defektif eritrositlerin dalakta yıkımı ile karakterize genetik bir hastalıktır. 19. Antibiyotik kullanım öyküsü olan 30 yaşında erkek hasta efor dispnesi ve sarılık nedeniyle araştırılıyor. Hb=10, MCV=85, MCHC=40, BK=6000, Plt= , indirekt bilirübin, LDH ve retikülosit yüksek bulunuyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 19 E A) Megaloblastik anemi B) Soğuk aglütinin hastalığı C) Mikroanjiyopatik hemolitik anemi D) Glukoz-6-P dehidrogenaz eksikliği E) Otoimmün hemolitik anemi Sarılık ve anemi-ldh-indirek bilirübin artışı; retikülositozda MCHC artışı (sferositoz ipucu); otoimmün heolitik anemiyi düşündürür. Direkt Coombs testi ile tanı doğrulanır. Penisilin ve aspirin gibi ilaçlar doğrudan eritrositlere bağlanır ve ilaçlara karşı Ig G tipinde antikor sentezlenir. Direkt coombs (+) hafif bir hemolizdir. Metil-dopa ve kinidin de ilaçlara bağlı immün hemolitik anemiye yol açabilir. 20. Elektif şartlarda kolesistektomi yapılan 40 yaşında bayan hastanın cerrahi sonrası kanaması durmayınca yapılan testlerde PTZ, aptt, platelet sayısı normal, kanama zamanı uzun bulunuyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Aspirin kullanımı B) DİK C) F13 eksikliği D) F12 eksikliği E) Kronik karaciğer hastalığı 20 A Sadece kanama zamanı uzun olduğuna göre erken hemostaz defekti var demektir; aspirin trombosit fonksiyonlarını bozarak kanama yapar. 43

38 21. Pnömoni tanısıyla takip edilen hastanın genel durumunda bir değişiklik olmamasına rağmen trombosit değerlerinde /mm³ den / mm³ e düşme gözleniyor. Bu hasta için öncelikli olarak aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır? A) Periferik yayma bakılmalıdır. B) Kanama zamanı bakılmalıdır. C) aptt bakılmalıdır. D) PTZ bakılmalıdır. E) Von Willebrand faktör bakılmalıdır. 21 A Pnömoni gibi enfeksiyonlar sırasında hastalık sepsise ilerlerse DİK gelişebilir ve hastanın trombosit sayısı düşer. Periferik yaymada şistositler, fragmente eritrositler saptanır. Bu hastada genel durumda kötüleşme beklenirdi. Bazen hastalarda ilasek olmasına, rağmen retinoik asit (ATRA, tretionin) tedavisi sa- AML-M3 tedavisi: Bu grupta DİK yüzünden erken mortalite yükca bağlı trombositopeni gelişebilir veya psödotrombositopeni yesinde, en iyi prognoza sahiptir. Tedavisi retinoik asit, takiben olabilir, öncelikle periferik yayma ile değerlendirilir. kemoterapidir. Relaps olan vakalarda arsenik trioksit kullanılabilir. Retinoik asit sendromu: Tedaviden sonraki ilk 3 hafta içinde, ateş, dispne, göğüs ağrısı, pulmoner infiltrasyonlar, plevral-perikardiyal efüzyon ve hipoksi ile karekterizedir. Malign hücrelerin pulmoner damar endoteline adezyonu sonucunda oluşur. Steroid, KT ve destek tedavisi uygulanır. Mortalite %10 dur. 22. Altmış yedi yaşında erkek hasta prostatizm şikayetleri nedeniyle araştırılırken CBC de Hb=15, BK= (%80 küçük lenfosit), Plt= bulunuyor. İmmünfenotiplendirmede CD5+, CD23+ lenfosit popülasyonu saptanıyor. Bu vakada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) KML B) AML C) ALL D) KLL E) Non-Hodgkin lenfoma 22 D KLL de en erken evrede sadece lenfositoz vardır ve genellikle başka amaçlarla hastaneye gittiklerinde yapılan CBC ve PY ile tanı şüphesi doğar. Periferde ve kemik iliğinde lenfositoz, ileri evrelerde anemi ve trombositopeni görülür. 23. t(15;17) kromozom translokasyonu bulunan ve M3 tipi akut miyeloblastik lösemi tanısıyla oral indüksiyon tedavisi almakta olan, 60 yaşında bir erkek hastanın tedavisinin 11. gününde yüksek ateş, kilo artışı, ödem, plevral efüzyon, hipotansiyon ve lökositoz gelişiyor. 23 A Bu hasta için bundan sonraki aşamada en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Antrasiklin+glukokortikoid B) İmipenem+amikasin C) Arsenik trioksit D) Taze donmuş plazma+heparin E) Plazmaferez 24. Aşağıdaki sistemik hastalıklardan hangisinde glomerül tutulumu en az olasıdır/beklenmez? A) Diyabetes mellitus B) Amiloidoz C) Sistemik skleroz D) Sistemik lupus eritromatozus E) Granülomatöz polianjitis (Wegener) 24 C Daha önce yandal dahiliye sınavında sorgulanmış bir nefroloji bilgisi. Sistemik hastalıklarda çoğunlukla renal bir tutulum olacaksa beklenen patern glomerül tutulumudur. Bu kurala uymayan çok önemli iki hastalık vardır: Sistemik skleroz ve Sjögren sendromu. Her ikisinde de genellikle tubulointertisiyel tutulum beklenir. Aynı zamanda sistemik sikleroz renal arter dallarını tutarak iskemik hasara da neden olabilir. 44

39 25. Aşağıdakilerden hangisi kreatinin yüksekliği ile gelen bir hastada kronik böbrek hastalığı düşündüren bulgulardan biri değildir? A) Bilateral böbrek boyutlarında küçülme B) Hipofosfatemi C) Parathormon yüksekliği D) Anemi 27. Aşağıdakilerden hangisi sekonder Raynaud sendromu özelliklerinden biri değildir? A) Ataklar ağrısızdır. B) Sistemik skleroza eşlik edebilir. C) Parmak ucu ülserleri görülebilir. D) Tırnak yatağı kapiller damar ağı anormaldir. E) Tedavide endotelin reseptör antagonisti verilebilir. E) Diyabetes mellitus öyküsü 25 B Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda akut ve kronik ayrımı yaparken yaklaşımda kullanılan temel şeyler bilinmelidir. Böyle bir hasta geldiğinde ilk sorulan soru daha önceki tetkiklerinde kreatinin yüksekliği olup olmadığıdır. Öyküde 27 A Sekonder Raynaud Sendromu Sekonder Raynaud sendromu başka bir otoimmün sendroma eşlik eden Raynaud olarak tanımlanabilir. Çok ciddi bir vaskülopatidir ve uç doku iskemilerine (ülserlere) neden olur. Bu yüzden ataklar çok ağrılıdır. mutlaka kronik böbrek hastalığı yapan sık nedenler (diyabetes Tanısında en iyi yöntem tırnak yatağı kapilleroskopisidir ve burada anormal yapıda/mikrokanama odakları bulunan damar mellitus ve hipertansiyon) sorgulanmalıdır. Lab tetkiklerinde böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda hiperfosfatemi ağı görülür. beklenecektir. Hem akut hem de kronik durumlarda görülebilir (hipofosfatemi beklenmez). Hipokalsemi ve hiperfosfatemi Tedavisinde güçlü vazodilatatör ajanlar genellikle tercih edelir; PDE5 inhibitörleri, endotelin reseptör antagonistleri ve nedeni ile sekonder hiperparatiroidi görülecektir. EPO sentezi azalacağı için özellikle evre 3 ve sonrasında kronik hastalık prostoglandin analogları. anemisi beklenen bulgulardan biridir. Radyolojik görüntüleme de genellikle böbrek boyutlarında küçülme beklenir. 26. Aşağıdakilerden hangisi sistemik skleroz ile takip edilen bir hastada renal kriz riskini arttıran faktörlerden biri değildir? A) Diffüz cilt tutulumu 26 E B) Glukokortikoid kullanımı C) Anti-RNA polimeraz-3 antikorları D) Tendon sürtünme sesi E) Anti sentromer antikorları Daha önce sınavda sorgulanan skleroderma/sistemik skleroz renal kriz risk faktörlerinin toplu bir şekilde öğrenilebileceği bir soru. Temel olarak 4 tane risk faktörü sayılabilir: En önemli risk faktörü diffüz cilt tutulumudur. Bunun yanında glukokortikoid kullanımı, anti-rna pol3 antikorları ve tendon sürtünme sesi duyulması da riski belirgin olarak arttırmaktadır. Anti sentromer antikorları bulunanlarda ise risk daha düşüktür. 28. Aşağıdakilerden hangisi Chlamydia trachomatis in neden olduğu bir hastalık değildir? A) Fitz Hugh Curtis sendromu (fibrinöz perihepatit) B) Nongonokokal üretrit C) İnfantil pnömoni D) Granulomatozis infantiseptica E) Trahom 28 D Granulomatozis infantiseptica, Listeria monocytogenes in yenidoğanda doku ve organlarda neden olduğu granülomlarla seyreden hastalık tablosudur. Diğer seçeneklerdeki hastalıklara ve Reiter sendromuna Chlamydia trachomatis neden olabilir. 45

40 29. Yirmi sekiz yaşında genç kız; omuz ve sırtında his kaybı nedeniyle nöroloji polikliniğine başvurmaktadır. Anamnezde şikayetlerinin 3 aydan beridir giderek arttığını, bilinen bir hastalığının olmadığını ve ilaç kullanmadığını belirtmektedir. Fizik muayenede omuz ve sırt bölgesinde dokunma duyusunda azalma tespit edilen olguda kalça posterior ve lateralinde duyu kaybının olmadığı tespit ediliyor. Kranial MRG incelemesi normal olan olguda; servikal MRG incelemesine ait değerlendirmede spinal kordda myelopatik sinyal değişikliği saptanmamış olup; santral kanalın kistik dilatasyon göstermektedir. Bu vakada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Multipl skleroz B) Mononöritis mültipleks C) Subakut kombine dejenerasyon D) Akut transvers myelit E) Syringohidromyeli 29 E Pelerin tarzı duyu kaybı, sakral korunma ve santral kanalda kistik dilatasyon Siringomyeliye ait bulgulardır. Ağrı ve ısı kaybının dokunma duyusu kaybına oranla daha ön planda olması mutlaka bilinmelidir (Şikayet genellikle ağrı-ısı duyusunun kaybıdır) 30. Yetmiş altı yaşında normotansif bir olguda lateralizan nörolojik bulguların varlığını açıklamaya yönelik yapılan beyin BT incelemede; lober kanama,kortikal atrofi ve derin beyaz cevherde milimetrik kronik infarkt alanları saptanmıştır. Olguda travma ya da ilaç kullanım öyküsü mevcut değildir. Bu olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Spontan anevrizma rüptürü B) Sinüs trombozu venöz infarkt C) Atrofiye sekonder subdural kanama D) Amiloid anjiopatisi E) Glioblastoma multiforme 30 D Normotansif yaşlı bir olguda lober kanama; aksi ispat edilinceye kadar amiloid anjiopati kabul edilmelidir. Kanamanın subaraknoid (anevrizma rüptürü) ya da subdural mesafede değil (atrofiye sekonder kronik subdural hematom); lober-intraparankimal alanda olduğu; Eşlik eden hemorajik ya da nekrotizan kitle olmayışı (GBM) ve sinüs trombozu yapabilecek herhangi bir predispozan faktörden bahsedilmeyişi (sinüs trombozu-venöz infarkt) diğer seçeneklerden uzaklaşmamıza yol açmaktadır. 31. Nöroloji yoğun bakımda takip edilen bir hastada; hastanın normal uyku süresinden en az %25 daha fazla süre uykuda kaldığı ve ara ara deliryum ataklarının geliştiği gözleniyor. Tarif edilen bilinç durumu aşağıdakilerden hangisidir? A) Konfüzyon B) Letarji C) Hipersomni D) Stupor E) Vejetatif durum 31 C Konfüzyon: Hasta uyanıktır, ancak bilinç bulanıktır. Algılama, dikkat, tepki verme ve konsantrasyon yeteneği azalmıştır. Letarji: Hasta uykudadır ancak hafif uyaranlarla kolayca uyandırılabilir. Oryantasyon genelde bozuktur ve uyaran ortadan kaldırılınca hemen uykuya geçer. Hipersomni: Hastanın normal uyku süresinden %25 daha fazla süre uykuda kalmasıdır, deliryum atakları eşlik eder. Stupor: Hasta uykudadır, sadece ağrılı uyaranlarla uyandırılır ve uyarı kesilir kesilmez hızlıca uykuya geçer. Vejetatif durum: Hastada uyku-uyanıklık siklusu varlığını korur ancak bilişsel(kognitif) reaksiyon gösteremezler. Tepkileri ilkel davranışlardan ibarettir. Koma: Ağrılı uyaranlara da yanıt yoktur. Locked in: Bilinç açıktır ancak ponsta kortikospinal yol etkilendiğinden hiçbir motor yanıt alınamaz. Sadece göz kırpma ve gözleri aşağı yukarı hareket ettirme vardır. 32. İki haftadır sol gözünde şiddetli ağrı, kızarıklık, göz kapağında düşme ve çift görme yakınması ile başvuran 39 yaşındaki bayan hastanın nörolojik muayenesinde sol gözde ptozis ve dışa bakış kısıtlılığı mevcuttur. Kranial MR venografi tetkikinde; sol kavernöz sinüs içerisinde akımın kaybolduğu ve inflamatuar sinyal değişiklikleri izleniyor. BOS incelemesinde; serolojik değerler ve enfeksiyona ait parametreler negatif olarak bulunuyor. Bu olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Nörobehçet-sinüs trombozu B) Dev hücreli arterit C) Ramsey Hunt sendromu D) Granülomatöz polianjitis E) Tolosa-Hunt sendromu 32 E TOLOSA-HUNT SENDROMU: Kavernöz sinüste idiopatik inflamasyon sonucu tromboza bağlı ağrılı oftalmopleji olmasıdır. Kavernöz sinüs içerisindeki kranial sinirler etkilenir ve muayene bulguları ortaya çıkar (Medial duvar(6.cn), Lateral duvar (3, 4, V1, V2. CN). 46

41 33. Aşağıdaki tümörlerden hangisi 4.ventrikülü, Magendi ve Luschka forameni oblitere edebilen, hemorajinin sıklıkla görüldüğü, 6.kromozom mutasyonuna sekonder gelişebilen ve rozet-psödorozet formasyonları içeren çocukluk çağındaki posterior fossa tümörüdür? A) Pilositik astrositom B) Atipik Teratoid Rabdoid tümör C) Ependimom D) Koroid pleksus papillomu E) Pleomorfik ksantoastrositom 33 C Epandim ve Koroid Pleksus Tümörleri Epandimoma, ventriküllerin ve omuriliğin santral kanalının duvarını kaplayan epandim hücrelerinden gelişir. Ventriküllerde ve omurilik kanalı boyunca herhangi bir yerde görülebilirler. Ancak 4. ventrikül ve kauda ekinada sıktırlar. Çevre dokuları infiltre eder, BOS yoluyla metastaz yapabilirler. Genellikle benigndir. Aşırı BOS salgılayarak hidrosefaliye yol açabilir. Tedavide genellikle tümör rezeksiyonuna ek olarak BOS yoluyla yayılıma karşı radyoterapi uygulanmaktadır. 34. Osteoporoz tedavisinde monoklonal Ig G2 ile etkisini gösteren yeni kuşak ilaç aşağıdakileren hangisidir? 34 B A) Bifosfonatlar B) Denosumab C) Odanacatib D) Romosozumab E) Stronsiyum Odanacatib: Osteoklast fonksiyonlarını baskılayan, Romosozumab ise sklerostini inhibe eden anabolik yeni kuşak ilaç grubuna ait ilaçlardır. Denosumab: Monoklonal IgG2 antikorudur. Stronsiumun Mİ riskinde artışa yol açtığı, bifosfonatların ise hipokalsemi, Gis intoleransı, mandibula ve maksillada osteonekroz gibi yan etkilere yol açabileceği unutulmamalıdır. 35. Aşağıdaki kronik ağrı nedenlerinden hangisi; sedimantasyon - CRP yüksekliği ve steroide dramatik yanıt vermesi ile diğerlerinden ayrılabilir? 35 E A) Nöropatik ağrı B) Myofasial ağrı sendromu C) Fibromyalji D) Kompleks bölgesel ağrı sendromu E) Polimyalji romatika Poliyaljia Romatika Bir aydan uzun süren boyun, omuzlar ve pelvik kuşaktaki ağrı ve tutuklukla karakterizedir. Zayıflık ve atrofi yoktur. Hastalar 50 yaşın üzerindedir. Kadınlarda daha sık görülür. Boyun, sırt, omuzlar, kol ve uyluklardaki şiddetli ağrı yakınması ani olarak başlar. Gece ağrısı yaygındır. Yorgunluk, ateş, kilo kaybı, iştahsızlık, depresyon gibi nonspesifik semptomlar olabilir. Sedimentasyon hızı hemen daima yüksektir. Saatte 100 mm yi aşabilir. Özellikle fibrinojen olmak üzere diğer akut faz reaktanları artar. Kas enzim seviyeleri, EMG ve kas biyopsisi normaldir. Polimiyaljia romatikanın kortikosteroidlere cevabı dramatiktir. NSAİİ ile de fayda elde edilebilir. Düşük doz kortikosteroid tedaviye birkaç yıl devam edilir. İlacın erken kesilmesi nükslere yol açabilir. Temporal arterit ile birlikteliği sıktır. 36. Otuz üç yaşındaki kadın hasta avuç içinde ve el bileği iç yan yüzeyde mor renkte, ciltten kabarık ve kaşıntılı lezyon ile başvuruyor. Öyküsünde ağız içerisinde de sürekli yara çıktığını belirtiyor ve yapılan fizik muayenede ağız içinde ülserasyon saptanıyor. Bu vakada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Pemfigus vulgaris B) Dermatitis herpetiformis C) Toksik epidermal nekrolizis D) Liken planus E) Büllöz Pemfigoid 47

42 36 D Liken planusa ait 5P özelliği unutulmamalıdır. (Poligonal, purple, pruritik, polished, papül) Ayrıca tipik lezyonunun leylak ve pembe renkte olduğunu ve retiküler (ağsı) beyazlık olduğu unutulmamalıdır. (Wickham çizgileri). Mikroskobisinde ise nekrotik keratinositlerde görülen Civatte bodies akılda tutulmamalıdır. 37. Aşağıdakilerden hangisi atopik dermatit major kriterleri arasında yer almaz? A) Kişisel veya ailesel atopi öyküsü B) Kronik, tekrarlayan dermatit C) Çocuk ve erişkinlerde fleksural bölge tutulumu D) Ciltte kuruluk E) Kaşıntı 37 D Atopik dermatit tanısında Hanifin-Rajka kriterleri Majör Kriterler Minör Kriterler Kaşıntı Kuruluk Deri infeksiyonlarına duyarlılık Kişisel veya ailesel atopi El ve ayaklarda spesifik İktiyozis öyküsü olmayan dermatit Kronik, tekrarlayan Palmar çizgilerde Keratozis pilaris dermatit derinleşme Süt çocuğunda yüz ve Yüksek serum IgE Pitiriyazis alba ektansör bölge tutulumu düzeyi Çocuk ve erişkinlerde Meme başı egzeması Erken başlangıç yaşı fleksural bölge tutulumu Deri testlerinde pozitif allerjen yanıtı Göz altında Dennie Morgan çizgileri Göz altında koyulaşma Keratokonus Anterior subkapsüler Beyaz dermografizm katarakt Tekrarlayan konjunktivit Yanaklarda hiperemi Besin allerjisi Çevresel ve psikolojik faktörlerden hastalığın seyrinin etkilenmesi Ciltte kuruluk; ATOPİK DERMATİT için major bulgu değil minor bulgudur. 38. Kronik alkolizm ve beslenme bozukluğu olan 55 yaşındaki hasta bilinç bozukluğu ile acil servise başvuruyor. Nörolojik muayenede nistagmus ve konjuge bakış paralizileri, ataksik yürüyüş, global konfüzyon ve hafıza bozukluğu saptanıyor. Bu vakada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Marchiafawa Bignami hastalığı B) Subakut kombine dejenerasyon C) Alkolik serebellar dejenerasyon D) Wernicke-Korsakoff sendromu E) Strachan sendromu 38 D Marchiafawa Bignami Hastalığı: Kırmızı şarap içicilerinde görülen,korpus kallosumda dejenerasyon ve atrofi ile devam eden durumdur. Subakut kombine dejenerasyon: Posterior kolon subakut kombine dejenerasyonu genellikle parestezi, derin duyu bozukluğu ve ataksi ile karakterize kronik progressif bir bozukluktur. B12 vitamini eksikliğine sekonder gelişir. Wernicke Korsakoff Sendromu: Kronik alkolizmde Tiamin eksikliğine bağlı demans benzeri hafıza bozukluğu, konfüzyon, nistagmus, ataksik yürüyüş ile karakterize klinik tablodur. Strachnan Sendromu: Bu sendrom ilk olarak Jamaika lı şeker kamışı işçilerinde tanımlanmıştır. Triadı: Ambliopi, ağrılı nöropati, orogenital dermatitis tir. 39. Her zaman kötü bir şey olacağı korkusu, uykusuzluk, sempatik ve parasempatik semptomların olduğu psikiyatrik bozukluk aşağıdakilerden hangisidir? A) Posttravmatik stres bozukluğu B) Sosyal fobi C) Yaygın anksiyete bozukluğu D) Obsesif bozukluk E) Panik atak 39 C Psikiyatride sık karşılaşılan anksiyete bozukluklarını özetleyelim Panik bozukluğu: Agarofobili olabilir. Sodyum laktat atakları provake eder.%50 hastada mitral valv prolapsusu vardır. Tedavide en etkili ajan imipramindir. OKB: Obsesyon+kompulsiyon. En sık hijyen ve kontrolcü tipleri görülür. En etkili farmakolojik tedavi klomipramin iken üstüne gitme oldukça başarılı modalitedir. Özgül fobi: Kedi-köpekten kaçınma ya da yükseklik korkusu Sosyal fobi: Sosyal durumlardan mantık dışı korku ve kaçınma Yaygın anksiyete bozukluğu: Her zaman bir şey olacak korkusu vardır. Posttravmatik stres bozukluğu: Travmadan sonra en az 1 ay süreyle olayın tekrar tekrar düşücelerle yaşanmasıdır. (Flashback) 48

43 40. Gebelikte kızamıkçık enfeksiyonu geçirme ile katarakt arasındaki ilişkiyi gösterebilmek amacıyla yapılan bir çalışmada, kataraktlı bebek doğuran bir grup anneye ve kontrol olarak normal bebek doğuran bir grup anneye gebelikleri sırasında kızamıkçık geçirip geçirmedikleri sorulmuştur. Bu araştırma tipi aşağıdakilerden hangisidir? A) Kohort tipi B) Deneysel C) Vaka kontrol tipi D) Metodolojik çalışma E) Sistematik derleme 40 C Eğer hastalığı bilinen kişileri biliyor ve başlangıç noktamız burası ise;çalışma bittiğinde etkene maruz kalanları buluyorsak bu araştırma vaka-kontrol araştırmasıdır. 41. Aşağıdaki uygulamalardan hangisi sağlıkta sekonder koruma kapsamında yer alır? A) Kızamık aşısı B) Bronkoskopi C) Cerrahi eksplorasyon D) Pap smear incelemesi E) ELISA testi 41 D Primer Korunma: Sağlık Eğitimi Olumlu Çevre Sağlama Beslenmenin Düzenlenmesi Kişisel Hijyen Sağlama Aile Planlanması Bağışıklama-Kemoproflaksi Seroproflaksi Vektör Kontrolü Yoksulluk Önlemi İçin Sosyal-Kültürel Çalışmalar Genetik Hastalıkların Önlenmesi Kaza ve Kanserojenlerden Koruma Sekonder Korunma: Hipertansif kişilerde EKG takibinin yapılması Meme kanseri için mamografi Serviks CA taraması Tersiyer Korunma: Mevcut hastalığın seyrini iyileştirme Medikal ve sosyal rehabilitasyon Oluşmuş sekellerin azaltılmasıdır 42. Türkiye de yapılan istatistiki verilere göre en sık görülen meslek hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Benzene bağlı hastalıklar B) Kadmiyuma bağlı hastalıklar 42 D C) Krom ve bileşikleri ile zehirlenme D) Silikozis ve silikotüberküloz E) Civa zehirlenmesi 43. Aşağıdakilerden hangisi yenidoğanda sepsis bulgusu olabilir? A) El ve ayakta lokalize lenfödem B) Jeneralize ödem C) Amniyotik bant D) Sklerem E) Aşırı frajil cilt 43 D Sklerem periferik dolaşım bozukluğuna bağlı deri altı yağ dokusunda sertleşmedir. Sepsis bulgusudur. Yenidoğanda sepsis bulgusu olabilecek cilt lezyonları: 1. Sklerem 2. Persistan kutis marmaratus 3. Peteşi-purpura 44. Aşağıdakilerden hangisi preterm bebeklere, term bebeklerin ihtiyaçlarına ek olarak verilmesi gereken vitaminlerden birisi değildir? A) C vitamini B) B 12 vitamini C) Folik asit D) E vitamini E) A vitamini 44 B Term bebeklerin ihtiyaçlarına ek olarak preterm bebeklere C vitamini, E vitamini, folik asit, ekstra D vitamini, A vitamini verilmelidir. 49

44 45. Aşağıdakilerden hangisi yenidoğanda görülen konvülsiyonda en sık ve ilk akla gelmesi gereken nedendir? A) Hipoksik iskemik ensefalopati B) İntrakraniyal kanama C) Menenjit D) Hipoglisemi E) Benign familyal nöbet 45 A YENİDOĞANDA KONVÜLSİYON NEDENLERİ I. Hipoksik iskemik ensefalopati Yenidoğan konvülsiyonlarının en sık nedenidir. Vakaların %50-60 ını oluşturur. Doğumdan sonra 12.saetten sonra ortaya çıkar. II. Vasküler olaylar İntrakaranial kanamalar ve iskemik inmeler vakaların %10-20 sini oluştururlar. Kanama primer subaraknoid, intraventriküler veya subdural olabilir. Hem arteryel inme hem de venöz sinüs trombozu konvülsiyona neden olabilir. III. İntrakranial enfeksiyonlar Vakaların %5-10 unu oluştururlar. Bakteriyel menenjit veya çoğu herpes ensefaliti olmak üzere TORCH enfeksiyonları şeklindedir. IV. Beyin malformasyonları Vakaların %5-10 unu oluştururlar. Kızlarda görülen Aicardi sendromu örnek olabilir. V. Metabolik bozukluklar Hipoglisemi, hipokalsemi, hipomagnezemi, hiponatremi (sıklıkla uydunsuz ADH salınımına bağlı), fetus skalpına yanlışlıkla lokal anestezik enjeksiyonu, asidoz ve/veya hiperamonyemi yapan aminoasit ve organik asit metabolizma bozuklukları, non-ketotik hiperglisinemi, piridoksin ve piridoksin bağımlı hsatalıklar konvülsiyona neden olabilir. VI. İlaç yoksunluğu Genellikle hayatın ilk 3 gününde pasif norkotik analjezik, sedatif-hipnotikler ve diğer bağımlılığa bağlı gelişir. VII. Yenidoğan nöbet sendromları Benign idiopatik neonatal nöbetler (5 gün nöbetleri) 5. Gün civarında apne veya fokal motor nöbetler şeklinde başlar. İnteriktal EEG de belirgin theta pointu alternant (4-7 Hz keskin aktivite) ve iktal EEG de multifokal elektrografik nöbetler gösterir. İlaçlara iyi yanıt alınır ve prognozda iyidir. Benign familyal neonatal nöbetler 2-4. Günde ortaya çıkar, 2-15 haftada düzelir. Göz kayması, tonik postür, klonik jerkler ve motor otomatizmalar şeklindedir. İnteriktal EEG genellikle normaldir. KCNQ2 ve KCNQ3 gen mutasyonları sonucu görülürler. %16 sında sonradan epilepsi gelişir. Erken miyoklonik ensefalopati ve erken infantil epileptik ensefalopati (Ohtahara sendromu) kötü prognozlu yenidoğanda ortaya çıkan epilepsi sendromlarıdır. 46. Sekiz aylık erkek çocuk solukluk ve iştahsızlık nedeniyle getiriliyor. Anamnezde 10 gündür soğuk algınlığı semptomlarının olduğu öğreniliyor. Fizik muayenesinde solukluk ve taşikardi dışında patolojik bir bulguya rastlanmıyor. Laboratuvarda hemoglobin: 5 gr/dl, MCV: 76, beyaz küre: 4000/mm 3, trombosit: /mm 3, retikülosit %0.1 saptanması üzerine yapılan kemik iliği aspirasyonunda eritroid seride aplazi olduğu gözleniyor. Yukarıdaki hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Diamond-Blackfan hipoplastik anemisi B) Demir eksikliği anemisi C) Scwachmann-Diamond sendromu D) Çocukluk çağının geçici eritroblastopenisi E) Fanconi aplastik anemisi 46 D Kemik iliğinde aplazi olması, bu derinlikte bir aneminin normositer olması ve bebeğin sekiz aylık olması demir eksikliği anemisini ekarte eder. Diğer nedenler eritroid aplazi yapabilirler. Ancak Fanconi sendromu ve Scwachmann-Diamond sendromu her üç seride de aplaziye neden olan aplastik anemi nedenleridir. Ayrıca Scwachmann-Diamond sendromu bu yaş grubunda önce nötropeniye neden olan myeloid yetersizlikle gelir. Ayrıca her ikisinde de stres eritropoeze bağlı MCV artışı bekleriz. Nadir olmalarını da düşünürsek bunları da ekarte edebiliriz. Sadece eritroid aplazi (hipoplastik anemi) yapan diğer iki nedenden Çocukluk çağı geçici eritroblastopenisi anamnezde viral enfeksiyon öyküsü olduğundan, MCV normal olmasından, fizik muayenede eşlik eden konjenital anomali olmaması ve en sık hipoplastik anemi nedeni olmasından ötürü olası tanıdır. Diamond Blackfan da genellikle viral enfeksiyon öyküsü olmaz, MCV stres eritropoeze bağlı yükselir ve vakalara sıklıkla konjenital anomaliler eşlik eder. 47. Burun kanaması ve ciltte nokta şeklinde kırmızı döküntü nedeniyle başvuran 3 yaşındaki bir çocuğun yapılan rutin testlerden tam kan sayımı, periferik yayma, PT ve aptt normal olarak saptanıyor. Aşağıdakilerden hangisi bu çocukta kanama diatezi nedeni olarak düşünülmez? A) Tip 1 VWH B) F 13 eksikliği C) Alfa-2 anti plazmin eksikliği D) Plazminojen aktivatör inhibitörü-1 (PAI-1) eksikliği E) Faktör 12 eksikliği 50

45 47 E Birinci basamak tetkikler (TKS, PY, PT, aptt )normal ama kanama varsa 1. Tip 1 VWH 2. F 13 eksikliği 3. Alfa-2 anti plazmin eksikliği 4. Plazminojen aktivatör inhibitörü-1 (PAI-1) eksikliği 5. Hafif F 8, 9, 11 eksikliği (Hemofili A, B, C) 6. Glanzman trombastenisi 7. Trombosit depo havuz hastalığı 8. Trombosit salınım bozukluğu 9. Kollagen hastalıklar 10. C vitamini eksikliği 11. Bazı vasküler kanama bozuklukları Bu durumda kanama zamanı bakılırsa Glanzman trombastenisi, Trombosit depo havuz hastalığı, Trombosit salınım bozukluğu, Kollagen hastalıklar, C vitamini eksikliği ve bazı vasküler kanama bozukluklarında kanama zamanı uzun bulunur. F12 eksikliğinde ise hastada klinik olarak kanama gözlenmez ayrıca aptt çok uzamıştır. 48. Aşağıdakilerden hangisi WHO/REAL sınıflamasına göre en iyi prognozlu çocukluk çağı Hodgin lenfoma histolojik alt tipidir? A) Lenfositten zengin B) Nodüler lenfosit predominant C) Mikst sellüler D) Nodüler sklerozan E) Lenfositten fakir 48 B Klasik Hodgin lenfoma sınıflamasında en iyi prognozlu tip lenfositten zengin olandır. Ancak günümüzde kullanılan WHO/ Real sınıflamasına göre prognozu mükemmel olan nodüler lenfosit predominat tiptir. 49. Batında kitle nedeniyle başvurup nöroblastoma tanısı alan çocuk için aşağıdakilerden hangisi iyi prognoz nedeni değildir? A) Hiperdiploidi varlığı B) 18 aydan küçük yaş C) 1p delesyonu varlığı D) Evre 4S olmak E) Torakal yerleşim 49 C Nöroblastom prognostik faktörler Faktör İYİ PROGNOZ KÖTÜ PROGNOZ Yaş < 1 yaş ( 18 ay) > 1 yaş (18 ay) Evre Evre 1,2, Evre 4S Evre3, 4 Histoloji (Shimada) İyi histoloji Kötü hitoloji Ferritin ng/ml > 142 ng/ml LDH Normal > 1500 U/L NSE (nöron spesifik Normal > 100 ng/ml enolaz) N-myc amplifikasyonu (-) (+) 17 q Trizomi (-) (+) [t (1;17) veya t (11;17)] VMA/HVA (>1) (<1) 1p delesyonu (-) (+) 11q delesyonu (-) (+) 14q delesyonu (-) (+) trk-a gen ekspresyonu (+) (-) DNA ploidi??? Hiperdiploidi neardiploidi/near tetraploidi Lokalizasyon torakal, servikal, pelvik abdomen 50. Aşağıdakilerden hangisi altı aylık bir süt çocuğunda gastointestinal kanama nedeni olarak düşünülmez? 50 D A) Bakteriyel enterit B) Süt protein alerjisi C) İntussepsiyon D) Juvenil kolonik polip E) Yutulan materyal kan Juvenil kolonik polip retansiyon/inflamatuvar poliptir. < 20 yaş en sık barsak tümörüdür (%1-3) yaş arası sıktır. Maligniteye dönüşmez. Dışkılamayla /sonrasında parlak kırmızı kanama yapar. Alt kadran ağrısı ve kramp beklenmez. Demir eksikliği anemisi (%30),polip infartı-spontan ampütasyon sıktır, diyare ve obstrüksiyon nadirdir. Tanı ve tedavi kolonoskopi ile yapılır. Rekürrens olabilir 51

46 Çocuklarda gastrointestinal kanamanın ayırıcı tanısı SÜT ÇOCUĞU ÇOCUK ADOLESAN SIK Bakteriyel enterit Süt protein alerjisi İntussepsiyon Yutulan materyal kan Anal fissür Lenfonodüler hiperplazi Bakteriyel enterit Anal fissür Kolon polipleri İntussepsiyon Peptik ülser/gastrit Yutulan epistaksis Prolaps (travmatik) Gastropati Mallory-Weiss sendromu SEYREK Volvulus Özofagus varisleri Nekrotizan enterokolit Meckel divertikülü Özofajit Meckel divertikülü Lenfonodüler hiperplazi Stres ülseri, gastrit Henöch-Schönlein YD Hemorajik purpurası hastalığı Yabancı cisim, Hemanjiom, AV malformasyon, Özofajit Cinsel istismar Hemolitik üremik sendrom Enflamatuvar barsak hastalığı Koagülopati Duplikasyon kistleri Bakteriyel enterit Enflamatuvar barsak hastalığı Peptik ülser/gastrit Prolaps (travmatik) Gastropati Mallory-Weiss sendromu Anal fissür Kolon polipleri Hemoroid Özofagus varisleri Özofajit İlaç ülserleri Telenjiektazi-anglodisplazi Graft vesus host hastalığı Duplikasyon kistleri 51. Aşağıdaki malabsorbsiyon nedenlerinden hangisi sadece anne sütü alan bir bebekte ishale neden olmaz? 51 B A) Konjenital laktaz eksikliği B) Sükraz-izomaltaz eksikliği C) Kronik mikrovillus inklüzyon hastalığı D) Enterokinaz eksikliği E) İntestinal lenfanjiektazi SÜKRAZ-İZOMALTAZ EKSİKLİĞİ Konjenital dissakkaridaz eksikliklerinin nispeten sık görülen OR geçen bir nedenidir. Semptomlar (gaz, sulu ishal ve gelişme geriliği) diyete sükroz veya glukoz polimerleri ilave olduğunda başlar. Yani ek gıdaya geçildiğinde veya sükroz ve glukoz polimerleri içeren mama verilince semptomatik olur. Tekrarlayıcı karın ağrısı olmaz. Sükroz redüktan olmadığı için hidroklorik asit ile hidrolize edilmedikçe Clinitest ile redüktan madde saptanmaz. Diyette sükrozun ömür boyu çıkarılması ve sakrosidaz enzim replasmanı tedaviyi oluşturur. 52. Uzamış sarılık nedeniyle araştırılan 28 günlük bebeğin fizik muayenesinde geniş alın, çukur göz, hipertelorizm, geniş-düz burun, gelişmemiş mandibula ile üçgen şeklinde yüz görünümü ayrıca sol 2.interkostal aralıkta 2-3/6 sistolik ejeksiyon üfürümü saptanıyor. Laboratuvarda direkt bilurubini 3.4 mg/dl olan hastanın karaciğer USG de intrahepatik safra kanaliküllerinin sayısının azaldığı tespit ediliyor. 52 C Bu olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Familyal progresif intrahepatik kolestaz tip 1 B) Caroli Hastalığı C) Alagille Sendromu D) Bilyer atrezi E) İdiopatik neonatal hepatit Alagille Sendromu (Arteriyohepatik displazi) En sık intrahepatik safra kanalı azlığı nedenidir. Atipik yüz görünümü (geniş alın, çukur göz, hipertelorizm, geniş-düz burun, gelişmemiş mandibula); Göz anomalileri (Posterior embryotakson, mikrokornea ), KKH (periferik PS, Fallot, PA, ASD, VSD, AoK), vertebral anomali (Kelebek vertebra, vertebral füzton, spina bifida occülta), Tubulointertisyel nefropati, boy kısalığı ile karakterizedir. 53. Lumbosakral myelomeningoseli olan bir çocuğun baş çevresinin hızla büyüdüğü öğreniliyor. Fizik muayenede kabarık fontanel, skalp venlerinde genişleme, gözlerde batan güneş manzarası, canlı derin tendon refleksleri, spastisite, klonus ve Babinski pozitifliği saptanıyor. 53 C Aşağıdakilerden hangisi bu klinik tabloya neden olabilecek en olası tanıdır? A) Dandy-Walker malformasyonu B) Meckel-Gruber sendromu C) Tip II Arnold-Chiari defekti D) Araknoid Kist E) Megasisterna Magna Hastada klinik tabloyu yaratan hidrosefali bulgularıdır. Meningomyeloselli % 80 vakada Tip II Chiari defekti ile birlikte hidrosefali gelişir. 52

47 54. On dört yaşında erkek çocuk yürümekte ve ayakta durmakta güçlük çekme, kendi ayağına takılarak düşme şikayeti ile başvurmuş. Fizik muayenesinde hastanın yüksek adımla yürüdüğü, ayak kavsinin yüksek olduğu, bacak kaslarının inceldiği ve aşil refleksinin alınamadığı tespit ediliyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Charcot-Marie-Tooth hastalığı B) Dejerine-Sottas hastalığı C) Guillain-Barre sendromu D) Duchenne muskuler distrofisi E) Spinal muskuler atrofi tip 3 54 A Charcot-Marie-Tooth (Peroneal muskuler atrofi Herediter Motor Sensoryal Nöropati tip I) En sık genetik nöropatidir. Genellikle OD kalıtılır. Geç çocukluk ve erken ergenlikte (nadiren 2 yaş kadar erken) yürüme bozukluğu ile ortaya çıkar. Beceriksiz, kolay düşen ve kendi ayaklarına takılan çocuklardır. Bacak ön kasları atrofiye uğrar Leylek bacak görüntüsü tipiktir. Düşük ayak eklenir. Bilateraldir ama hafif asimetrik olabilir. İleride el kasları da etkilenir. Motor yetersizliğe hafif bir duyu kaybı (proprioseptif ve vibrasyon duyusu) da eşlik edebilir. Sinirler palpe edilecek kadar büyür. Distalde DTR alınamaz. Zeka normaldir. Tanı sural sinir biopsisi ile konur. Schwann hücre stoplazmasında soğan zarı oluşumu (interstisyel hipertrofik nöropati) karakteristiktir. Çoğu hastalık hafiftir ve yaşam süresi normaldir. Bazı hastalar yaşlarında yürüme engelli hale gelir. Herediter Motor Sensoryal Nöropati tip III (HMSN tip III- Dejerine-Sottas hastalığı) Tip 1 e benzer daha ağırdır. Erken başlar ve hızlı ilerler. Pupil refleksi olmaması ve Argyll Robertson pupil sık görülür. 55. Aşağıdakilerden hangisi erkek çocuklarda pubertenin ilk bulgusudur? A) Aksiller kıllanma B) Penis büyümesi C) Skrotumda pigmentasyon artışı D) Pubik kıllanma E) Testis volümünün artması 55 E Pubertenin ilk belirtisi testislerin büyümesidir (volüm 4 ml veya uzun çap 2.5 cm) Bunu skrotumun incelmesi ve pigmentasyonu ve penis büyümesi izler. Pubik kıllanma ardından aksiler kıllanma görülür. Erkeklerde büyüme hızlanması genital evre III-IV (13-14 yaşlar arasında) başlar. Büyüme atağı erkeklerde kızlardan 2 yıl sonra meydana gelir ve büyüme 18 yaş ötesine kadar devam eder. Erkekler spermatogenez ile fertil hale gelerek pubertelerini tamamlarlar. 56. Yenidoğan bir bebek boyunda şişlik nedeniyle getiriliyor. Fizik muayenesinde guatr dışında bulgıya rastlanmıyor. Laboratuvarda TSH yüksek, T4 düşüklüğü dışında patolojik bulgu tespit edilmiyor. Bu hastada guatrın en olası nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Tiroid disgenezisi B) Tiroid peroksidaz enzim eksikliği C) Pendred sendromu D) Annenin gebelikte propiltiyourasil kullanımı E) Annenin Graves olması 56 B Hastada konjenital hipotiroidi ve konjenital guatr var. Konjenital hipotiroidinin %85 inin nedeni tiroid disgenezisidir ancak bu hastalarda guatr olmaz. Konjenital hipotiroidinin %10 nedeni olan dishormonogenezler ise guatr ile birliktedir. Tiroid peroksidaz eksikliği en sık dishormonogenez nedenidir. Konjenital guatr fetal T4 sentez defektinden (dishormonogenez) veya maternal antitiroid (propiltiyourasil) ve iyot içeren ilaç (amiadaron, antitutsif) kullanımından kaynaklanabilir. Neonatal Graves ve TSH reseptör aktive edici mutasyonları sıklıkla guatra neden olur. İyot eksikliğine bağlı konjenital guatr gelişmiş ülkelerde nadirdir. Pendred sendromu doğumda ötiroid guatr ve ilerleyen yaşlarda sağırlıkla karakterizedir. Tiroid içinde teratom guatr lobüllü, asimetrik, sert ve/veya çok büyük olduğunda akla gelmelidir. 53

48 57. On beş günlük yenidoğana Guthrie testinin pozitif saptanması sonucu istenen tetkiklerde plazma tirozin düzeyinin çok yüksek, fenilalanin düzeyinin orta derecede yüksek saptanması sonucu geçici tirozinemi tanısı konuluyor. Aşağıdakilerden hangisi bu hastada hipertirozinemiyi hızla düzeltmek için kullanılır? A) Fenil alaninden kısıtlı diet B) Tetrahidrobiopterin C) Tirozinden kısıtlı diet D) Yüksek doz C vitamini E) Nitisinon 57 D YENİDOĞANIN GEÇİCİ TİROZİNEMİSİ 4- hidroksifenilpiruvat dioksijenaz (4-HPPD) enzim matürasyonunun gecikmesidir. Yaşamın ilk bir iki haftasında plazma tirozin seviyesi 60 mg/dl ye kadar yükselebilir. Çoğu etkilenen bebek prematüredir veya yüksek proteinli diyet alırlar. Çoğu asemptomatiktir. Guthrie testinin pozitif saptanması sonucu FKÜ tanısı için istenen tetkiklerde plazma tirozin düzeyinin çok yüksek, phe düzeyinin orta derecede yüksek saptanması sonucu tanı konur. Nadiren letarji, zayıf beslenme ve motor aktivitede azalma olur. Tedavi edilmeseler bile 1 ayda düzelirler. Kısa süre diyetten proteinin kısıtlanması (< 2gr/kg/gün) ve C vitamini ( mg/gün) verilmesi hipertirozinemiyi hızla düzeltir. Bazı hastalarda hafif entelektüel bozukluk bildirilmiştir. 58. Aşağıdakilerden hangisi sitrülinemili bebekte eksik saptanan enzimdir? 58 C A) Karbamil fosfat sentetaz B) Ornitin transkarbamilaz C) Arjinosüksinat sentetaz D) Arjinosüksinat liyaz E) Arginaz Sitrülinemi Tip 1 (klasik form) de eksik enzim Arjinosüksinat sentetaz (AS) dır. 59. Aşağıdakilerden hangisi mezokardiyak odakta pansistolik üfürüm saptanan çocukta en olası tanıdır? 59 E A) Mitral kapak yetmezliği B) Triküspid kapak yetmezliği C) Atrial septal defekt D) Patent duktus arteriyozus E) Ventriküler septal defekt Pan-sistolik üfürüm triküspit odakta duyulursa triküsüpit kapak yetmezliği, mitral odakta duyulursa mitral kapak yetmezliği, mezokardiyak odakta duyulursa ventriküler septal defekt düşünülmelidir. 60. Akut romatizmal ateşli çocuklarda gözlenen artrit ile 60 E ilgili ifadelerden hangisi doğru değildir? A) Büyük eklemleri tutar B) Gezici tarzdadır. C) Aspirine dramatik yanıt verir D) Kalça tutulmaz. E) Nadiren de olsa sekel bırakabilir. Poliartrit: %75 ile en sık görülen bulgudur. Büyük eklemleri (diz, ayak bileği, el bileği, dirsek) tutar. Spina, kalça ve küçük eklemler tutulmaz veya çok nadiren tutulabilir. Gezici tarzdadır. Aspirin tedavisine dramatik yanıt verir. Sekel bırakmadan iyileşir. Ciddi artritle ciddi kardit arasında ters ilişki vardır. 61. Aşağıdakilerden hangisinin prodromal dönemde hemolitik üremik sendrom tanısı konan çocukta saptanması kötü prognoz nedeni değildir? A) Hemorajik kolit B) Nötrofili C) Normal idrar çıkışı D) Hipertansiyon E) Masif proteinüri 54

49 61 A Erken dönemde kötü prognoz kriterleri; 1. Uzun süre anüride kalma 2. Major MSS tutulumu 3. Yüksek nötrofil sayısı 4. Yüksek PAI-1 düzeyi 5. Diyare prodromunun olmaması 6. Normal idrar çıkışı 7. Bariz proteinüri 8. Hipertansiyon 9. Biyopside yaygın ve ağır arterioler değişiklikler Erişkinlerde çocuklardan daha ağır seyreder. Hemorajik kolit iyi prognostiktir. Diyarenin uzun sürmesi prognozu kötüleştirir Herediter, diyare ilişkisiz (pnömokok), idiopatik ve kompleman faktör H ile ilişkili olanlarda prognoz kötüdür. Geç dönemde kötü prognoz kriterleri; Başlangıç böbrek biyopsi bulguları belirleyicidir. Prognozu belirlemek için biyopsi önerilmez. 1. Kortikal nekrozu olanların % 90 ında sekel 2. Glomerüllerin yarısından fazlasında trombüs bulunanların ise % 60 ında sekel kalır. Santral Sinir Sistemi tutulumu HÜS te en sık ölüm sebebidir. 62. Aşağıdakilerden hangisi idiopatik hiperkalsüri saptanan hematürili bir çocukta önerilen tedavi yöntemlerinden birisi değildir? 62 C A) Sodyum kısıtlaması B) Bol sıvı alımı C) Kalsiyum kısıtlaması D) Tiazid diüretikler E) Potasyum sitrat İdiopatik Hiperkalsiüri Taş formasyonu yokluğunda rekürren gros hematüri, persistan mikroskobik hematüri, dizüri, karın ağrısı yapabilen OD kalıtılabilen antitedir. 24 saatlik idrarda artmış Ca (>4mg/kg) ekskresyonu ve spot idrarda Ca/Cr>0,20 dir. <7 ay infantlarda oran 0.8 e kadar normal kabul edilir. Tedavi edilmezse nefrolitiazisle sonuçlanır. Tiazid diüretikler verilebilir. Na kısıtlaması yapılabilir.potasyum sitrat kullanılabilir. Diyette Ca kısıtlaması önerilmez. 63. Aşağıdakilerden hangisi kruplu bir çocukta tedavide kullanılmaz? 63 D A) Soğuk buhar B) Nebülize rasemik epinefrin C) Nebülize rasemik olmayan epinefrin D) Antibiyotik E) Oral deksametazon Krupta - Soğuk buhar (Vizingli olgularda bronkospazmı arttırabilir) - Nebulize rasemik epinefrin ( ml rasemik veya 5 ml, 1/1000 lik rasemik olmayan epinefrin). Nebulize adrenalin endikasyonları: Dinlenme sırasında (sakinken) stridor; olası entübasyon gereksinimi; respiratuvar distres ve hipoksidir. Taşikardi, Fallot tetralojisi ve ventriküler çıkım obstrüksiyonu olan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır. - Kortikosteroidler Deksametazon ( mg/kg oral yolla) İnhale budesonid oral deksametazon kadar etkilidir. - Antibiyotiklerin yeri yok (epiglottit dışında) - Heliox ( ağır olgularda) - Trakeostomi, endotrakeal entübasyon 64. Aşağıdakilerden hangisi humoral immün yetmezlik düşündüren laboratuar bulgularından değildir? A) Kan izohemaglutinin düzeyi düşüklüğü B) Aşılara yetersiz antikor yanıtı C) Candida deri testine yanıt alınamaması D) Total immunglobulin düzeyinin 400 mg/dl den az olması E) Flowsitometride düşük B hücre sayısı 55

50 64 C Humoral immun yetmezlik laboratuar bulguları A ve B tipi eritrosit polisakkarid antijenlerine (izohemagglutininler) karşı olan antikorların varlığı ve seviyesini saptamak için basit bir tarama testi kullanılmaktadır. Bu test daha çok IgM antikorlarının fonksiyonlarını ölçer. Fakat izohemagglutininler, normalde yaşamın ilk iki yılında yokturlar ve kan grubu AB olan hastalarda ise hiçbir zaman bulunmaz. DBT ve Hib aşısı pek çok çocuğa yapıldığı için, bu aşıların oluşturduğu antikor ölçümleri bilgi verici olacaktır. Eğer titreler düşükse yeniden aşı yapılarak titre artışı değerlendirilebilir. Polisakkarid aşı (pnömokok aşısı) yanıtı 2 yaşından sonra değerlendirilmelidir. Difteri, tetanoz ve polio aşıları protein yapısında olup IgG1 ve IgG3 yanıtını uyarırken, H. İnfluenza, pnömokok ve meningokok aşıları (polisakkarid yapıdadır) IgG2 yanıtını uyarırlar. Genel olarak Ig A, M, G nin toplamı 400 mg/dl nin altındaysa antikor yapımı yetersiz kabul edilir. Toplam değer eğer 600mg/dl nin üzerindeyse normal, arasındaysa şüpheli kabul edilerek araştırılır. Kalıcı B hücre defektlerinde IgM ve IgG sentezi genellikle görülmez. Selektif IgA eksikliği serum IgA düzeylerinin ölçülmesiyle ekarte edilebilir. Kortikosteroid alan hastaların genellikle düşük IgG konsantrasyonları vardır, ama normal bir şekilde antikor üretirler. Bir veya daha çok immunoglobin gruplarının çok yüksek serum konsantrasyonları, HIV enfeksiyonu veya kronik granulomatöz hastalığın belirtisi olabilir. Agammaglobulinemik olduğu saptanan hastaların, B-hücre-spesifik CD antijenlere (genelde CD19 veya CD 20) karşı monoklonal antikorlar kullanılıp flow sitometri ile kan B hücrelerinin sayımı yapılması gerekmektedir. Candida veya PPD testine yanıt alınamaması hücresel immun yetmezliklerin tarama testidir. 65. Aşağıdakilerden hangisi serum hastalığı tanısı konan çocuklar ile ilgili doğru bir ifade değildir? A) Semptomlar yabancı antijen alındıktan 7-12 gün sonra ortaya çıkar B) Birden fazla eklemi tutan reaktif artrit görülebilir. C) Hastalık, genellikle 1-2 hafta içinde kendi kendini sınırlar. D) C3 ve C4 normal düzeydedir. E) Tedavide antihistaminikler ve gerekirse steroidler kullanılır. 65 D Genellikle tedavi amaçlı kullanılan sıvılarla ortaya çıkan, immün kompleks aracılı hipersensitivite vaskulitidir. Tip 3 alerjik reaksiyondur. Semptomlar yabancı antijen alındıktan 7-12 gün sonra ortaya çıkar. Generalize semptomlar ortaya çıkmadan birkaç gün önce enjeksiyon bölgesi ödemli ve eritemli hale gelir. Bunu ateş, halsizlik, morbiliform raş, ürtiker izler. Myalji, lenfadenopati, artralji, artrit (birden fazla eklem tutulur), ishal melena tabloya eşlik edebilir. Hastalık, genellikle 1-2 hafta içinde kendi kendini sınırlar. Serum hastalığı benzeri reaksiyonlar, ilaçlar ( özellikle antibiyotikler-penisilin, sefaklor), IVIG, böcek venomu ile meydana gelebilir. Tanıda dolaşan immün komplekslerin saptanması yardımcı olabilir, C3 ve C4 düşüktür, sedimentasyon yüksektir, trombositopeni vardır. Tedavide antihistaminikler ve gerekirse steroidler kullanılır. 66. Aşağıdakilerden hangisi anti-nükleer antikor (ANA) un saptandığı romatizmal hastalıklardan birisi değildir? A) Juvenil idyopatik artrit B) Kawasaki hastalığı C) Psöriatik artrit D) Sistemik lupus eritematozus E) Juvenil dermatomiyozit 66 B Anti-nükleer antikor (ANA) pozitif ve ANA negatif romatizmal hastalıklar ANA (+) Romatizmal ANA (-) Romatizmal Juvenil idyopatik artrit Sistemik başlangıçlı JIA Oligoartiküler JİA Entezit ilişkili artrit Poliartiküler Akut romatizmal ateş Psöriatik artrit Post-streptokokal artrit Sistemik lupus eritematozus Reaktif artritler Juvenil dermatomiyozit Vaskülitler Skleroderma Henöch-schönlein Karma bağ dokusu hastalığı Kawasaki ve diğer İlaca bağlı lupus Sarkoidoz Anti-nükleer antikor (ANA) pozitif non-romatizmal hastalıklar Enfeksiyonlar EBV Hepatit C Sıtma Tüberküloz Parvovirüs Lyme Tiroid hastalıkları Hashimoto Graves Malignite ALL Lenfoma GİS hastalıkları İnflamatuar barsak hastalığı, Kronik hepatitler Primer bilyer siroz Çevresel toksinler İlaçlar Fenitoin Prokainamid Etosüksimid İzoniazid Aile bireyinde ANA (+) liği 56

51 67. T.C Sağlık Bakanlığı aşı takviminde bulunmayan ve Türkiye de kullanılmayan aşı aşağıdakilerden hangisidir? 67 D A) İnaktif polio B) Aselüler boğmaca C) Oral polio D) Polisakkarit pnömokok E) Suçiçeği Sağlık Bakanlığı Aşı Takvimi Aşılar Doğumda 1. Ayın sonu 2. Ayın sonu 4. Ayın sonu 6. Ayın sonu 12. Ayın sonu 18. Ayın sonu 24. Ayın sonu İlkokul 1. Sınıf İlkokul 8. Sınıf Hepatit B 1 II III BCG I DaPT-Inaktif polio-hib I II III R Konjuge pnömokok I II III R MMR I R DaPT-IPA R Oral polio I R Td Hepatit A I II Su çiçeği I 68. Çocuklarda görülen Streptococcus pyogenes akut tonsillofarenjiti ilgili ifadelerden hangisi doğru değildir? A) 2-3 yaşından önce nadirdir. B) Boğaz ağrısı ve ateşle aniden ortaya çıkar. C) Tanıda altın standart hızlı antijen testidir. D) Taşıyıcılık tedavi gerektirmez. E) Tedavide trimetoprim-sulfometeksazol kullanılmaz. 68 C S.pyogenesin en sık klinik tablosudur. Bakteriyel farenjitin en sık etkenidir. 2-3 yaşından önce nadirdir, 5-15 yaşlarında sıktır, > 15 yaş sıklığı azalır. Klinik bulgular:2-4 günlük inkübasyondan sonra boğaz ağrısı ve ateşle aniden ortaya çıkar. Öksürük genellikle yoktur. Baş ağrısı ve GİS semptomları sık görülür. Fizik Muayene: Farenks hiperemik, tonsiller hipertrofik ve üzerinde sarı, sızıntı şeklinde kanamalı eksüdatiftir. Yumuşak damak ve posterior farenkste peteşiler vardır. Uvula kırmızı, noktalı ve şiştir. Anterior servikal hassas LAP palpe edilebilir. Bazı hastalarda kızıl bulguları görülebilir. R Tanı: Gold standart boğaz kültürüdür (%90-95). Hızlı antijen testi çok spesifiktir, pozitif saptanırsa kültüre gerek yoktur. Ancak duyarlılığı düşüktür. Negatif ise kültürle onaylanmalıdır. Tedavi: 1. Penisilin V 2. Amoksisilin 3. Benzatin penisilin (tek doz) 4. Eritromisin ve diğer makrolidler.( Azitromisin 5 gün, diğerleri 10 gün po) 5. Klindamisin 6. Dar spektrumlu sefalosporin (Sefaleksin, Sefadroksil) * Trimetoprim-Sulfometeksazol GAS ların dirençli olmasından dolayı kullanılmaz. **Tetrasiklinler kullanılmaz. ***Taşıyıcılık tedavi gerektirmez. Tekrarlayan enfeksiyonlar veya düzelmeyen enfeksiyonlarda gerekirse Klindamisin (20 mg/kg/gün po, 3 doza bölünerek, 10 gün) kullanılabilir. Komplikasyon: Hastalık 9 gün içinde tedavi edilmez ise ortaya çıkar. Süpüratif komplikasyonlar: Peritonsiller, retrofaringeal abse, mastoidit. Non-süpüratif komplikasyonlar: ARA, APSGN. 69. Ağır malnütrisyonlu bir çocuk beslenmeye başladıktan sonra ortaya çıkabilecek yeniden beslenme sendromunun ilk işareti aşağıdakilerden hangisidir? 69 B A) Hipertrigliseridemi B) Hipofosfatemi C) Hiperpotasemi D) Hipokalsemi E) Hipoglisemi Yeniden beslenme (refeeding) sendromu; akut nutrisyonel rehabilitasyonda hipofosfatemi, hipokalemi, hipomagnezemi, tiamin eksikliği, sodyum retansiyonu ve hiperglisemi görülmesidir. İlk işareti ilk hafta ortaya çıkan hipofosfatemidir. 57

52 70. İleri yaşam desteği uygulanan hastalarda damar yolu bulunamazsa aşağıdaki ilaçlardan hangisi endotrakeal tüp içinden verilemez? 70 E A) Epinefrin B) Lidokain C) Vazopresin D) Atropin E) Noradrenalin İlk 5 dakikada intravenöz veya intraosseöz yol açılamıyorsa kullanılacak 3. Yol endotrakeal yoldur. Bu yolla ilaçlar kullanılabilir. Kullanılabilen ilaçlar; Epinefrin Lidokain Vazopresin Atropin Naloksan 71. Aşağıdakilerden hangisi trisiklik antidepresan zehirlenmesinde en sık ölüm nedenidir? A) Ventriküler aritmi B) Refrakter hipotansiyon C) Hipertermi D) Koma E) Hipertansiyon 71 B TRİSİKLİK ANTİDEPRESANLAR Deliryum, midriazis, kuru müköz membran, taşikardi, hipertermi, hafif hipertansiyon, idrar retansiyonu ve yavaş GİS motilitesi gibi antikolinerjik bulgular gösterirler. Letarji, koma, myokloniler ve nöbetler MSS bulgularıdır. Sinüs taşikardisi en sık KVS bulgusudur. ORS genişler, erken ventriküler atım ve ventriküler aritmi gelişir. Refrakter hipotansiyon kötü prognoz bulgusudur ve ölümün en sık nedenidir. Antidot olarak NaHCO3 kullanılır. Fizostigmin artık kullanılmıyor. Kardiak ileti bozukluğu ve nöbet yoksa kullanılabilir. 72. Aşağıdakilerden hangisi anne sütü ile beslenen bebeğin emzirilme yeterliliğinin en iyi göstergesidir? 72 A A) Bebeğin günlük ve haftalık yeterli tartı alması B) Semptomatik süt akma refleksi varlığı C) Beslenme sırasında belirgin yutkunma sesi duyulması D) Bebeğin günlük iken doğum ağırlığına ulaşmış olması E) Günde 5-6 kez idrarını yapması Emzirmenin yeterliliğini göstermede kullanılabilecek parametreler: Bebeğin günlük ve haftalık yeterli tartı alması ( en önemli) Semptomatik süt akma refleksi (oksitosin) varlığı Beslenme sırasında belirgin yutkunma sesi duyulması Emme sonrası bebekte doygunluk belirtileri varlığı Bebeğin günlük iken doğum ağırlığına ulaşmış olması Günde 5-6 kez idrarını yapması Bebekler 2 yada 3 saate bir emerler, ancak emme sayısı yeterliliği gösterecek güvenli bir parametre değildir. Bebekler günde 2-3 kez cıvık sarı renkli gaita çıkarırlar ancak gaita sayısı da emme sayısı yeterliliği gösterecek güvenli bir parametre değildir 73. Dört gün önce kolesistektomi yapılmış olan 40 yaşındaki kadın hastada serum Na seviyesi 124 meq/l olarak tespit edilmiştir. Hastanın rutin kan tetkiklerinde başkaca patolojik değer tespit edilmemiştir. Bu hastaya en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) % 0.9 NaCl +KCl infüzyonu B) Sıvı kısıtlaması C) Diyaliz D) %5 Dextroz+İnsülin infüzyonu E) Furosemid ile forse diürez 73 B Hastada asemptomatik hiponatremi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun sıklıkla sebebi postop ADH salınımıdır. ADH salınımı sonucu sıvı tutulumu ve dilüsyonel hiponatremi gelişmektedir. Genellikle kendini sınırlayan bu durum yalnızca sıvı kısıtlaması ile çoğunlukla tedavi edilir. 58

53 74. Altmış yaşında erkek hastaya kolon kanseri nedeniyle sağ hemikolektomi yapılmış. Hastanın postop dönemde uzayan paralitik ileusu nedeniyle 5. günde NG sonda yerinde tutulmaya devam edilmektedir. Hastanın deri turgoru azalmış, rektal tuşede rektum mukozası kuru, dil kuru ve ortostatik hipotansiyonu mevcuttur. Hastanın laboratuar tetkiklerinde; Arterial kan gazı çalışması ph:7,56, pco2 50 mmhg, Elektrolit: Na 132 meq/l, K 3.0 meq/l, Cl 82 meq/l, HCO3 42 meq/l. Bu hastada en olası asit baz bozukluğu aşağıdakilerden hangisidir? A) Metabolik alkaloz B) Respiratuar alkaloz ve metabolik alkaloz C) Respiratuar asidoz metabolik kompansasyonlu D) Metabolik alkaloz respiratuar kompansasyonlu E) Mixt asidoz ve metabolik alkaloz 74 D Asit baz denge bozukluklarında klinik ile beraber laboratuar değerlendirmesi yapılmalıdır. Soruda uzamış ileus vakası ve sürekli nazogastrik aspirasyon mide içerik kaybına neden olmaktadır. Bu durumda hastada potasyum kaybının da ön planda olduğu esas olarak asit kaybı beklenmelidir. Laboratuar bulgularda öncelik hastanın ph değerlendirilmesidir, mevcut ph değeri ile hasta alkalozdadır. İkinci aşama olayın metabolik veya respiratuvar komponentinin olup olmadığının değerlendirilmesidir. HCO3 42 meq/l yüksekliği metabolik olduğunu işaret eder. Son aşamada bu bozukluğa kompansatuar bir yanıt oluşturulmuş mu? Değerlendirmesi yapılmalıdır. Beklenen pco2=0.7xhco3+21 formülü ile hesaplanır ise pco2= 0.7x42+21 =50,4 olması idi, vaka sorusunda da pco2mmhg şeklinde tespit edilmiş yani respiratuar kompansasyon yapılmaya çalışılmaktadır. 75. Aşağıdaki alternatif solüsyonlardan hangisi kan vizkozitesinin azalmasına neden olur? 75 E A) Kolloidler B) Hipertonik NaCl C) Gelatin D) Albumin E) Dextran Alternatif replasman sıvıları ve özellikleri: Hipertonik NaCl: Cerebral perfüzyon artışı ve İntrakraniel basınç azalması Kanama artışı Kolloidler : Kapiller geçirgenlik artışı Albumin: Allerjik reaksiyon Böbrek yetmezliği ve pulmoner yetmezlikte dikkatli kullanılmalı Dextran: Kan vizkozitesini azaltır Hetastarch: Kanama bozukluğu Gelatin Kanama bozukluğu 76. Travma hastalarında aşağıdakilerden hangisi kortizolün immunsupresif etkilerini bloke eder? 76 A A) MIF (Makrofaj inhibitör faktör) B) ADH (Anti diüretik hormon) C) GH (Büyüme hormonu) D) ACTH (Adreno kortikotrofik hormon) E) IL 10 Glukokortikoid antagonistidir. Proinflamatuar bir hormondur. Septik şoku güçlendirdiği ileri sürülmektedir. Ön hipofiz, T lenfosit, makrofajlar gibi birçok hücre ve dokudan salınabilir 77. Kırk yaşında Crohn hastalığı olan kadın hastada gelişen enterokütan fistül nedeniyle TPN başlanmış ve 4 hafta boyunca standart hipertonik glukoz-aminoasit solüsyonu verilmiştir. Özellikle dirsek ve diz deri katlantı yüzeylerinde hiperpigmente kabuklu lezyonlar geliştiği gözlenmiştir. Hastadaki bu durum aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? A) Çinko eksikliği B) Hipomagnezemi C) Esansiyel yağ asidi eksikliği D) Bakır eksikliği E) Selenyum eksikliği 59

54 77 C Esansiyel yağ asiti eksikliğinin klinik olarak belirgin hale gelmesi için hastaya 4 hafta süre ile hiç yağ verilmemesi gerekir. Eksikliğine en sık rastlanan esansiyel yağ asidi linoleik asittir. Hastalarda kuru deri, saç dökülmesi, ekzamatöz dermatit, azalmış göz içi basıncı, trombositopeni görülebilir 78. Hipovolemik şok ile ilgili aşağıdaki patofizyolojik değişikliklerden hangisi beklenmez? A) Azalmış kardiak output B) Artmış vasküler rezistans C) Azalmış venöz basınç D) Artmış mikst venöz satürasyon E) Negatif baz excess 78 D Volüm azalması durumunda öncelikli amaç kalp ve beyin akımının korunması için ortaya çıkan değişiklikler temel yanıtı oluşturur. Bu amaçla arteriolar vazokonstruksiyon sonucu prekapiller sfinkter basıncının artması ve böylece sistemik vasküler direncin yükselmesi İlk kompansatuvar cevap kapiller yatakta hidrostatik basınç azalması sonucunda hücreler arası (interstisiyel) sıvı vasküler yatağa geçer ve efektif dolaşım hacminin (preload) kompansatuvar olarak artması sağlanır. Venöz tonusun artması ile preload artırılmaya çalışılır. Ortalama arteriyel KB azalır. OAKB= (SKB +2 DKB)/3 CVP azalır. PAB ve PAKB azalır. Kalp debisi azalır. Sistemik vasküler dirençte artar (ilk kompanzatuar değişikliktir). Arteriyel-venöz O2 içerik farkında artar (periferik oksijen kullanımı artar ve svo2 düşer). Şok tablosu derinleştikçe periferik perfüzyonun azalmasına bağlı olarak total O2 tüketimi azalır. Zamanla gelişen asidoz sonucu negatif baz excess beklenir. 79. Aşağıdakilerden hangisi masif transfüzyon sonrası beklenen komplikasyonlardan biri değildir? A) DIC B) Hipokalsemi C) Hipopotasemi D) Hipotermi E) Akut akciğer hasarı 79 C Tek seferde 2500 ml veya 24 h te 5000 ml transfüzyon masif transfüzyon olarak kabul edilir. Komplikasyonları: Dolaşım yetmezliği, hipervolemi, Akut A.C hasarı Dilüsyonel trombositopeni, trombosit fonk.bzk (Masif tranfüzyonda en sık kanama nedenidir.) FV,VIII,XI eksikliği, DIC Asidoz (Rutin bikarbonat önerilmez) 2,3DPG eksikliği, O2 dis. eğrisi sola kayar Hiperkalemi, hiperamonyemi Hipotermi Sitrat toksisitesi, İyonize Ca bağlar (Rutin Ca gerek yok) Hemolitik reax. 80. Yirmi beş yaşındaki hasta trafik kazası sonucu gelişen multipl femur ve pelvis kırıkları nedeniyle yaklaşık 24 saattir gözlem altında iken, aniden solunum zorluğu gelişmiştir. Hastanın muayenesinde toraks üst ve boyun kısımlarında peteşial lezyonlar ve şuur bulanıklığı tespit edilmiştir. Hipoksemi ve trombositopeni tespit edilen hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Pnömotoraks B) Septik şok C) Hava embolisi D) Kardiyojenik şok E) Yağ embolisi 80 E YAĞ EMBOLİSİ: Travma, uzun kemik kırıkları, ortopedik cerrahi sonrasında gelişebilir. Solunum yetmezliği, takipne, hipotansiyon, baş boyun ve retinada peteşiler. Mental değişiklikler, hipoksi, AC grafisinde bilateral infiltrasyon ile karakterizedir. Laboratuar incelemelerinde trombositopeni, düşük hematokrit ve hipokalsemi saptanır. 81. Aşağıdaki yanık etyolojilerinden hangisinde spesifik olarak lokal veya sistemik Ca kullanmak gerekebilir? A) Hidroflorik asit yanığı B) İnhalasyon yanığı C) Hidroklorik asit yanığı D) Sülfürik asit yanığı E) Fenol yanığı 60

55 81 A Hidroflorik asit yanıkları, florid iyon ve kalsiyum şelasyonu ile hastada hayatı tehdit edici hipokalsemiye yol açabilir. Ayrıca bu kimyasal ile oluşan cilt reaksiyonları son derece ağrılıdır. Hastadaki bu ağrıların azaltılması için Ca glukonat içeren jeller topikal uygulanabilir. Bunun dışında semptomatik hipokalsemi durumunda hastaya, IV Ca replasmanı yapılmalıdır. 82. Otuz yaşında multinodüler guatr nedeniyle total tiroidektomi yapılan hastada postoperatif 2. günde karpal spazm ve ağız çevresi uyuşma ile beraber fasial sinir trasesi perküsyonu ile ağız çevresi kaslarda kontraksiyon tespit edilmiştir. Bu hastadaki muhtemele laboratuvar bulguları aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir? Serum Ca Serum P Serum PTH A) Yüksek N N B) Yüksek Düşük Düşük C) Düşük Yüksek Düşük D) Düşük Düşük N E) Düşük Yüksek Yüksek 82 C 1. Hipoparatiroidinin en sık nedeni cerrahi (sıklıkla tiroidektomilere sekonder) nedenlerledir. Kan Ca düşük, P yüksek, PTH düşüktür. Postoperatif Ca düşüklüğü olabilir. Genellikle ilk hatta daha geç saatlerde ve yavaş yavaş gelişir. 2..Otoimmun Hipoparatiroidizm İkinci sık nedendir. İzole veya otoimmun diğer sendromlarla beraber olabilir. 3. İdyopatik Hipoparatiroidizm Nadiren karşılaşılır. 4. Digeorge Sendromu Konjenital olarak paratiroid bezleri ve timusun yokluğudur. 83. Soliter tiroid nodülünde aşağıdaki özelliklerden hangisi daha çok benign özellik olarak yorumlanır? A) Hipoekoik olması B) Artmış santral vaskülarite olması C) Duvar sınırlarının düzgün olmaması D) Mikrokalsifikasyon olması E) Belirgin kistik komponent 83 E Baş, boyun bölgesine herhangi bir sebeple alınmış radyasyon tiroid kanseri (özellikle papiller kanser) riskini arttırır. Özellikle radyasyona maruz kalınan yaş önemlidir. Bunun yanında tiroid kanserine ait aile hikayesi de riski (özellikle medüller ve papiller kanser) arttırır. 40 yaş üzeri erkek ve 50 yaş üzeri kadındaki ve ayrıca çocuklarda ortaya çıkan nodüllerde malignite olasılığı daha yüksektir. Son zamanlarda gelişen, hızla büyüyen veya uzun yıllardır değişiklik göstermeyen bir nodülün büyümeye başlaması kanser için uyarıcı olmalıdır. Malign nodüller genellikle solid, sert ve etrafa invazyon eğiliminde olduğundan ses kısıklığı, dispne, disfaji gibi bası semptomlarının ortaya çıkması malignite düşündürmelidir. Nodülle beraber olan lenf bezleri uyarıcı olmalıdır. Çoğu malign nodültek, sert ve hareketsiz bir kitle olarak karşımıza çıkar. Tiroid sintigrafisinde soğuk nodüller risklidir. Ancak soğuk nodüllerin yalnıza %10-20 si maligndir. Tiroid US, nodüllerin saptanmasında ve solid-kistik ayırımının yapılmasında en yararlı tetkiktir. Radyolojik olarak US de pür kistik nodüllerde malignite ihtimali çok düşüktür. Ancak; Kistik nodülde kuşkulu durumlar; Solid Hipoekojen İnce mikrokalsifikasyonlar olması Sınırları düzensiz nodül Vaskülarite artışı Beraberinde şüpheli lap varlığı malignite ihtimalini artırır. 84. Aşağıdaki malignitelerden hangisinin sentezlediği hormonun, fonksiyonel olma ihtimali daha fazladır? A) Tiroid papiller kanser B) Mide adenokanseri C) Meme kanseri D) Paratiroid kanseri E) Apendiks karsinoid tümörü 84 D Sayılan maligniteler içinde paratiroid ca.lar salgıladıkları PTH ile hiperparatiroidizme neden olurlarar( %90). Karsinomlar çok sayıda hormon salgılayabilirler; ancak çoğu klinik bulguya yol açamaz. 61

56 85. Elli beş yaşında şikayeti olmayan erkek hastaya yapılmış olan abdominal BT de sağ surrenalde 3 cm çapında kitle tespit edilmiştir. 1 yıldır akciğer ca. nedeniyle takip ve tedavi edildiği öğrenilen hastanın bu aşamadan sonra surrenaldeki kitlesi için hangi yaklaşım uygun değildir? A) 24 saatlik kortizol sevileri bakılması. B) 24 saatlik katekolamin seviyeleri bakılması. C) Kitleye İİAB yapılması D) Plazma aldosteron ve renin düzeyleri bakılması E) Hormon açıdan inaktif olduğu ispat edilirse yıllık BT ile takip yapılması. 85 E Adrenal insidentellomalar (Aİ), başka nedenler le yapılan tetkikler sırasında rastlantısal olarak saptanan kitlelerdir. Sıklığı otopsi serilerinde % 10 lara kadar çıkar. Aİ saptandığı zaman aydınlatılması gereken noktalar; Fonksiyonel olup olmadığı, malign olup olmadığı ve tedavisinin çok daha hızlı birikir. Çok sensitiftir. Nadir false (-) veya (+) so- cerrahi olup olmadığıdır. nuç verir.bu yüzden multipl tümörlerde veya ektopik yerleşim Soruda: A,B ve D seçeneklerinde kitlenin fonksiyon durumu araştırılmıştır. Ameliyat öncesi hipertansiyon kontrolü için genelde katekolamin sentezini inhibe eden ilaçlar veya α ve β adrenerjik C seçeneği malignite öyküsü veren hastada metastaz değerlendirmesi açısından kullanılabilir, ancak surrenaldeki kitlelere İİAB blokerler kullanılır. Bu amaçla fenoksibenzamin veya daha yapmadan önce mutlaka feokromasitoma ekarte edilmelidir. selektif olan doksazosin, ace inhibitörleri, ca kanal blokerleri kullanılabilir. E seçeneği metastaz olması muhtemel bir lezyon için yanlış bir değerlendirmedir. Maligniteye dair hikaye vermeyen ve hormon inaktif bir vaka olsaydı, kitle 4 cm altında olduğu için 6 ay dır. Sadece β bloker verilir ise epinefrin ile vazodilatasyonu Β blokerler, alfa blokerden önce verilmeden kullanılmamalı- veya yıllık BT takibi yapılabilirdi. inhibe ederek hipertansiyonu arttırabilir. 86. Feokromasitoma ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Çoğunluğu extraadrenaldir. B) Vakaların %50-70 i benigndir. C) MEN tip 1 in bir parçası olabilir. D) Metaiyodobenzil guanidin taramasıyla görüntülenebilir. E) Cerrahiden önce beta blokör tedavisi yeterlidir. 86 D Feokromasitomanın bazı özelliklerini %10 lar kuralı ile özetleyebiliriz. %10 bilateral %10 extraadrenal %10 ailesel %10 malign %10 çocuklarda Multiple endokrin neoplazi tip ıı de pheokromositoma, medüller tiroid kanseri ve sıklıkla Baş ağrısı, çarpıntı ve aşırı terleme klasik triadıdır. BT, MRG(en sensitif ve spesifik yöntem) ve ı131 methiodobenzilguanidine sintigrafisi (MIBG) ile cerrahi preoperatif bilgi verilebilir. I131 MIBG selektif olarak chromaffin hücrelerinde birikir. Feokromastoma hücrelerinde normal chromaffin hücrelerinden düşünülenlerde çok etkindir. 87. Aşağıdaki meme karsinomlarının hangisinde uzak metastaz ihtimali diğerlerine göre daha yüksektir? A) İnvaziv duktal karsinom B) Medüller karsinom C) Tübüler karsinom D) İnsitu duktal karsinom E) Müsinöz karsinom 87 A İnfiltratif meme karsinomlarının alt tiplerinde genel olarak prognoz klasik infitratif duktal karsinoma göre daha iyidir. 62

57 88. Gebelerdeki meme kanseri hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Prognozu gebe olmayanlara göre daha kötüdür. B) En çok invaziv duktal karsinoma görülür. C) Meme koruyucu cerrahi yapılabilir. D) RT gebelik sonrası uygulanabilir. E) Gebeliğe bağlı memedeki değişiklikler geç tanıya neden olabilir. 88 A Gebe hastada meme kanseri için, prognoz hastalığın evresine bağlıdır. Ancak gebeliğe bağlı memelerdeki değişikler hastalarda geç tanıya neden olabilir. Hastalarda cerrahi tedavi prensipleri değişmez; ancak gerekirse RT ve KT gebelik sonrasına ertelenir. 89. Altmış beş yaşında hastanın katı gıdalarla yutma güçlüğü ve son 4 ayda 15 kilo kaybı şikayetleri mevcuttur. Hastanın 40 yıldır sigara ve alkol alışkanlığı olduğu öğreniliyor. Baryumlu grafide özofagus orta kısmında obstrüktif lezyon gözleniyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Difüz özefageal spazm B) Akalazya C) Özofagus karsinomu D) Plummer Vinson sendromu E) Gastroözefageal reflü 89 C İleri yaştaki disfaji ve kilo kaybı özofagus karsinomu için şüphelenilmesi gereken ve çoğunlukla ilk bulgudur. Histopatolojik olrak squamoz hücreli karsinom daha sıklıkla görülse de özellikle gelişmekte olan ülkelerde adenokarsinom sıklığı artmaktadır. Tanıda endoskopi en önemli yöntemdir. 90. Yukarıdaki vakada tanısal anlamda en önemli yöntem aşağıdakilerden hangisidir? A) BT B) Özofagogastroskopi C) Manometrik çalışma D) Bernstein testi E) Torakoskopi 90 B İleri yaştaki disfaji ve kilo kaybı özofagus karsinomu için şüphelenilmesi gereken ve çoğunlukla ilk bulgudur. Histopatolojik olrak squamoz hücreli karsinom daha sıklıkla görülse de özellikle gelişmekte olan ülkelerde adenokarsinom sıklığı artmaktadır. Tanıda endoskopi en önemli yöntemdir. 91. Tifo tanılı otuz sekiz yaşındaki lokanta işçisi erkek hastanın uzun süreli antibiyotik tedavisine rağmen gaita kültürlerinde tifo pozitifliği saptanmaktadır. Bu hastaya en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Elektif kolesistektomi B) Terminal ileum rezeksiyonu C) İlaçsız takip D) Farklı antibiyotik kullanımı E) Tifo aşılama 91 A S.tifo nun ya da diğer salmonella tiplerinin neden olabileceği akut bir ateşli hastalıktır. Kanama ve perforasyon olabilir. Perforasyon tipik olarak ileumun son 30 cm sinde olur. Antibiyotik seçiminde ilk tercih florokinolon veya trimetoprimsülfametoksazoldur. Kloramfenikol de bazen alternatif olabilir. Perforasyon olan vakalarda primer onarım yeterlidir. Tifo olan ve tedavi edilen hastalarda dahi % 3 oranında taşıyıcılık gelişir. Kaynak safra kesesidir. Safra kesesi fonksiyonel olanlara ilaç tedavisi, eğer başarısız olması ya da safra kesesinin fonksiyon görmediği kişilerde ise, kolesistektomi uygulanmalıdır. 92. İnsülinoma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Vakaların %10'u benign ve soliterdir. B) En sık görülen fonksiyonel pankreas endokrin tümörüdür. C) Tanı için kullanılan kriterler Whipple triadı olarak bilinir. D) Artmış serum insülin ve C peptit seviyeleri labaratuvar bulgulardır. E) Lokalizasyon çalışmalarında sıklıkla BT ve EUS kullanılır. 63

58 92 A İnsülinomalar çoğunlukla benign tümörlerdir. Hastalarda hipoglisemi semptomları, kan şekerinin 50 mg/dl den düşük olması, semptomların glikoz infüzyonu ile ortadan kalkması (Whipple triadı) tanı adına önemlidir. 93. Altmış yaşındaki kadın hasta son 3 gündür karın orta kısımlarında ağrı, kusma şikayetleri nedeniyle acil servise başvurmuştur. Dehidrate görünümlü hastada FM de, hiperaktif bağırsak sesleri, minimal hassasiyet ve distansiyon dışında patoloji yoktur. Hastanın direkt karın grafisinde dilate ince bağırsak ansları, sağ alt kadranda 2.5 cm çapında opasite ve safra yollarında hava tespit ediliyor. Bu vakada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) İnce bağırsak tümörü B) Safra taşı ileusu C) Akut pankreatit D) Çekum tümörü E) İntusepsiyon 93 B Safra taşları en sık duodenuma, ikinci sıklıkta transvers kolona fistülize olurlar. Duedonuma fistüklize olan taşlar yeterince büyükse özellikle distal ileumda tıkanıklık emptomlarına yol açabilirler. Bu hastalarda obstrüksiyonun giderilmesi ve fistül onarımı gerekir. 94. Gastrinoma tespit edilen hastada aşağıdaki tetkiklerden hangisinin yapılması tedavi açısından önemlidir? 94 D A) Serum Fe düzeyi B) Kalsitonin düzeyi C) Katekolamin düzeyler D) Kan Ca düzeyi E) Serum tiroglobulin düzeyi Gastrinoma, Werner Sendromu nun bir parçası olabilir. MEA-1 (multiple endokrin adenomatozis) adı verilmiştir. Bu hastaların % 90 ında hiperparatiroidizm, (genellikle paratiroid hiperplazisi sonucu), % pankreas gastrinoması, % 30 hipofiz adenomu ve % adrenokortikal hiperplazi mevcuttur. 95. Aşağıdakilerden hangisinin rektum prolapsusu etyolojisinde yeri yoktur? A) Kronik konstipasyon B) Konjenital nedenler C) Bağ dokusu gevşekliğ D) Multiparite E) Sigmoid kolonun uzun oluşu 95 D Rektal prolapsus için risk faktörleri: Kadın cinsiyet, ileri yaş, kronik konstipasyon, antipsikotik kullanımı, histerektomi, anorektal ameliyatlar, uzun rektosigmoid kolon, internal sfinkterde zayıflık, levator ani diastazı, diabetik nöropati, spinal travma, parapleji, bağ dokusu gevşekliği, nulliparite. 96. Aşağıdakilerden hangisi kolon karsinomu için risk faktörü değildir? A) İleri yaş B) Uzun süreli ülseratif kolit C) Aşırı kırmızı et tüketimi D) Şişmanlık E) NSAİİ kullanımı 96 E ETYOLOJİ VE RİSK FAKTÖRLERİ Kuvvetli risk faktörleri (rr > 4.0): İleri yaş, doğduğu ülke (kuzey amerika ve kuzey avrupa ya karşı asya veya afrika),aileyi polipozis (gardner sendromu), herediter nonpolipozis kolorektal kanser, uzun süreli ülseratif kolit Orta derecede risk faktörleri (rr ): Aşırı kırmızı et tüketimi, daha önceden adenoma varlığı, pelvik radyasyon Hafıf risk faktörleri (rr ): Fazla yağlı diyet, alkol, sigara içmek, şişmanlık, uzun boy, kolesistektomi, yüksek sukroz tüketimi Hafif koruyucu faktörler (rr ): Sebze ve meyve ağırlıklı diyet, fiber (lif) den zengin diyet, fazla folat ve metionin alımı, kalsiyumdan zengin diyet, postmenapozal hormonal tedavi Orta derecede koruyucu faktör (rr<0.6): Fizik egzersiz, aspirin/nsaıd alımı. Koruyucu faktörler: Bitkisel lifler, oleik asit (zeytin yağı, balık yağı), Ca, selenyum, folik asit, vit A, C, E, aspirin ve nsaii (sülindak) kolorektal polip ve kanser gelişimine karşı koruyucudur. 97. Umbilikal hernilerle ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Prematüre bebeklerde daha sık gelişir. B) Konjenital hernilerde yüksek strangülasyon riski nedeniyle cerrahi endikasyon vardır. C) Asit, kitle, obezite gibi karın içi basınç artışı durumlarında gelişme ihtimali artar. D) Kadınlarda daha sık görülür. E) Tüm fıtıkların %3-5 ini oluşturur. 64

59 97 B Konjenital umbilikal herniler 4-5 yaşlarına kadar spontan kapanma ihtimaline karşı bekletilebilir. 98. Aşağıdaki durumların hangisinde panüveit beklenmez? 98 E A) Behçet hastalığı B) Travma C) Sarkoidoz D) Sempatik oftalmi E) Reiter sendromu Panüveit yapan başlıca nedenler; Behçet, Travma, Toksoplazma, Tüberküloz, Sarkoidoz, Sifiliz, Sempatik Oftalmi, Vogt- Koyanagi-Harada sendromu gibi nedenlerdir. Reiter sendromu: Artrit, Üretrit, Konjonktivitin görüldüğü; keratoderma blenorajica ve balanitis circinata nın eşlik ettiği seronegatif artropati grubu arasında yer almaktadır. 99. Otuz üç yaşında erkek hasta bahar aylarında gözlerde sulanma ve yanma batma nedeniyle Göz polikliniğine başvuruyor. Hipereozinofili ve serum IgE düzeylerinde yükseklik saptanan olgunun ;ayrıca çocukken astım nedeniyle tedavi aldığı belirtiliyor. Fizik muayenede solda daha belirgin olmak üzere konjonktival hiperemi, palpebral konjonktivada belirginleşme, buna bağlı hafif ptozis saptanıyor. Cildinde kuruluk ya da kaşıntı saptanmayan olguda en olası tanı ve bulgu hangi seçenekte verilmiştir? A) Anterior üveit-köppe/busacca nodülleri B) Keratomalazi-Bitot lekeleri C) Vernal konjonktivit-kaldırım taşına benzer dev papiller hipertrofi D) Fliktenli konjonktivit-ip bulgusu E) Atopik keratokonjonktivit-kalkanvari ülserasyonlar 99 C VERNAL KONJONKTİVİT Çocukları ve genç erişkinler Bahar nezlesi-fotofobi-yanma-batma-lakrimasyon Atopi birlikteliği Erkeklerde daha sık Periferik kanda eozinofili ve serum IgE Palpebral, limbal ve mikst tip Palpebral tutulumda kaldırım taşına benzer dev papiller hipertrofi (hafif ptozis yapabilir) ve limbus tutulumunda ise Trantas noktaları unutulmamalıdır Pulsatil tinnitus, iletim tipi işitme kaybı gibi şikayetlerle prezente olabilen, idrarda tümör kökenli sempatomimetik ajan metabolitlerine yönelik tayin yapılabilen, fizik bakıda Bronwn işareti (+) olan, orta kulak boşluğu orijinli, oldukça hipervaskülerize kitlesel lezyon hangi seçenekte yer almaktadır? 100 A A) Glomus tympanicum B) Skuamoz hücreli karsinom C) Endolenfatik kese tümörü D) Akustik nörinom E) Menenjiom 101. Tükrük bezi tümörleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? 101 C A) Tükrük bezi boyutu küçüldükçe, kitlenin malign olma olasılığı artar. B) En sık görülen benign tümör, pleomorfik adenomdur ve malignleşebilir. C) Tükrük bezi tümörlerinde histopatolojik tanı ve evreleme için operasyon öncesi genellikle biyopsi alınmaktadır. D) Bilateral tutulumda lösemi ve lenfoma akılda tutulmalıdır. E) Benign olmasına rağmen radyolojik ve klinik bulguları malignite ile karışan tümör Warthin tümörüdür. Tükrük bezi tümörleri benign/malign ayrımı yapılmaksızın genellikle cerrahi operasyon ile tedavi edildiklerinden pre-op biyopsi tercih edilmez. Diğer şıklarda yer alan ifadeler doğrudur. Özellikle pleomorfik adenomda malign transformasyon karsinoma ex pleomorfik adenom ve cerrahi sonrası nüks gelişebileceği akılda tutulmalıdır Ostekondrozlarla ilgili aşağıdaki seçeneklerden hangisi yanlıştır? A) Legg-Calve-Perthes / Femur başı B) Kohler hastalığı / Tarsal navikuler C) Osgood Schlatter Hastalığı / Tüberositas tibia D) Sever Hastalığı / Calcaneus posterioru E) Kienbock hastalığı / Scaphoid kemik 65

60 102 E Legg - Calve- Perthes Hastalığı (Koksa plana): Femur başı avasküler nekrozu Humerus Başı Avasküler Nekrozu: Anterior sirkumfleks arter; Anatomik boyun kırıkları(posterior sirkumfleks arter-collum chirurgicum) Kohler Hastalığı: Tarsal naviküler kemiğin aseptik nekrozudur. Osgood-Schlatter Hastalığı: Tuberositas tibianın aseptik nekrozudur. Freiberg Hastalığı: Kadınlarda sık görülen; küçük metatarslardan herhangi birinin osteokondrozudur. En sık 2. metatars başını tutar. SEVER Hastalığı: Kalkaneus posterioru Kienbock Hastalığı: Lunat kemiğin aseptik nekrozudur Thiemann Hastalığı: El falankslarının avasküler nekrozudur. Ailesel geçiş vardır (OD) 103. Histopatolojik olarak aynı özellikleri gösteren ve daha 103 C çok boyutsal farklılığın olması, yerleşim yeri ve klinik bulgulardaki farklılık ile ayırt edilebilen tümör ikilisi hangi seçenekte doğru verilmiştir? A) Ewing sarkomu- Osteosarkom B) Kondrosarkom-Osteoma C) Osteoid osteoma-osteoblastom D) Dev hücreli kemik tümörü-kondroblastom E) Dev hücreli kemik tümörü-osteoblastom 104 E 104. Aşağıdaki kemik patolojilerinden hangisinin sıklığı eşleştiği sendrom ile artış göstermez? A) Fibröz Displazi - McCune Albright / Mazabraud sendromu B) Enkondrom Olier / Mafucci sendromu C) Osteosarkom Li Fraumeni sendromu D) Osteoma Gardner sendromu E) Osteoblastom Osler Weber Rendu Sendromu A, B, C ve D şıklarındaki patolojiler eşleştikleri sendromda sıklığı artmış olarak görülürken E şıkkında ifade edilen Osteoblastom; Osler-Weber-Rendu sendromu (Herediter Hemorajik Telenjiektazi) ile ilişkisizdir Üriner sistem taşlarına yönelik tedavi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) 4-5 mm boyutundaki taşlar üreteri rahatlıkla geçer ve çoğu zaman izlem-bol sıvı alımı yeterlidir. B) ESWL 2 cm in altındaki taşlara etkilidir; ancak kalsiyum fosfat ve sistin taşları bu tedavi yöntemine dirençlidir. C) ESWL sonrası nüks görülen 2 cm in altındaki taşlara yönelik en uygun tedavi seçeneği fleksibl üreterorenoskopidir. D) ESWL nin etkili olmadığı obezite ve at nalı böbrek gibi durumlarda ilk tedavi seçeneği perkütan nefrolitotripsidir. E) Brödel hattından yapılan insizyon ile taşa ulaşma işlemi anatrofik nefrolitotomi olarak adlandırılır. 105 D 4-5 mm çapındaki taşlar, üreteri rahat geçer. ESWL(Exracorporeal shock wave lithotripsy) 2 cm nin altında çapa sahip taşlarda etkilidir. Sistin ve kalsiyum fosfat taşları ESWL ye dirençlidir. Komplikasyonlar: Hematüri, ödem, perinefrik hematom, renal kan akımında azalma, akut renal hasar. Kontrendikasyon: Gebelik Kanama bozuklukları FLEKSİBL ÜRETERORENOSKOPİ 2 cm nin altındaki taşlar için en uygundur. Endikasyonlar ESWL sonrası nüks ESWL nin etkili olmadığı durumlar: Obezite, Atnalı böbrek Kas iskelet deformiteleri: PNLT ile ulaşım zordur. Sistin taşları: ESWL ye dirençlidir PNLT(PERKUTAN NEFROLİTOTRİPSİ) Endikasyonlar 3 cm nin üzerindeki taşlar. ESWL ya da URS ile litotripsi yöntemleri sonrası nüks eden taşlar Staghorn taşlar(rezidüel fragmanlar için tekrar PNLT ya da ESWL kullanılabilir. AÇIK CERRAHİ: Daha çok staghorn taşlarında gerekmektedir. PYELOLİTOTOMİ: Renal pelvis açılarak taşa ulaşılır ANATROFİK NEFROLİTOTOMİ: Brödel hattından yapılan böbrek insizyon ile taşa ulaşılır. PARSİYEL NEFREKTOMİ: Kısmi non foknsiyone böbreklerde kullanılır. TOTAL NEFREKTOMİ: Non-foknsiyonel böbrek ve taş varlığında 66

61 106. Aşağıdakilerin hangisinde üriner sistemde en sık görülen inorganik ve organik taşlar sırasıyla verilmiştir? 106 B A) Ca Pirofosfat Ürik asit B) Ca Oksalat Ürik asit C) Magnezyum amonyum fosfat Sistin D) Ca Pirofosfat Ksantin E) Ca Oksalat - Struvit Üriner sistemde; En sık görülen inorganik taş Kalsiyum okzalat; organik taş ise ürik asit taşlarıdır. Ca pirofosfatın en parlak taş olduğu, enfeksiyona sekonder gelişen taşların Magnezyum-amonyum-fosfat olduğu, sistin taşlarının herediter olabileceği diğer potansiyel soru adayı bilgileridir Yirmi üç yaşındaki kadın hasta;menstrüel siklusun D gününde acil servise karın ağrısı şikayetiyle başvuruyor. Yapılan fizik muayenede suprapubik ve inguinal hassasiyetin yanı sıra olgunun takipneik olduğu farkediliyor ve 20 dakikalık nazal O2 desteğinin ardından arteriel kan gazı incelemesinde ph değerinin olduğu görülmüştür. Anamnezde ayrıca olgu daha önceki menstrüasyon dönemlerinde de benzer hızlı soluma şikayetlerinin olduğunu ifade etmektedir. Buna göre en olası tanı ve yapılacak ilk tetkik aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A) Astım Solunum fonksiyon testi B) Amfizem PA Akciğer grafisi C) Atipik pnömoni HRCT D) Katamenial pnömotoraks PA Akciğer grafisi E) Primer spontan pnömotoraks PA Akciğer grafisi Katamenial pnömotoraks: Menstürasyon gören 25 yaş üstü kadınlarda görülür. Menstürasyonun gününde pnömotoraks gelişir. Patogenez net değildir. Genellikle pelvik endometriozis öyküsü vardır. AC, plevra ve diaframda endometrial lezyonlar saptanır. Pneumotoraks için ilk istenecek tetkik Akciğer grafisidir ve derin inspiryumda değil; ekspiryumda çekilmesi gerektiği unutulmamalıdır. (Rüptüre visseral pleuranın görülmesi amaçlanmaktadır ) 108. Aşağıdakilerden hangisi koroner arter bypass greft (CABG) klinik endikasyonlarından değildir? 108 E A) Akut miyokard enfarktüsü B) Hayatı tehdit eden ventriküler aritmiler C) Kronik angina pektoris D) İntrakoroner girişimlerde başarısızlık E) EF<%25 olması Koroner bypass endikasyonları Anatomik endikasyonlar Klinik endikasyonlar Stenoz >%50 (3D %75 demek) Kronik angina pektoris Sol ana koroner arter hastalığı Anstabil angina pektoris 3 damar hastalığı Akut miyokard enfarktüsü Bozulmuş ventrikül fonksiyonu Intrakoroner girişimlerde Anginadan kurtulmak için başarısızlık olursa Tek damar hastalığı PTCA LAD dışı tek/iki damar hastalığı Stent Hayatı tehdit eden ventriküler aritmiler Pulmoner Hipertansiyon, EF<%25 ve Canlı dokunun bulunmaması-iskemikkardiomyopati CABG klinik kontranedikasyonları arasında yer almaktadır Term bir gebede intrauterin gelişme geriliği (IUGR) saptanıyor. Hasta yönetiminde en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? 109 D A) Modifiye Biyofizik skor ile takip B) Doppler ve Nonstress test ile takip C) Amnion miktarına göre doğum D) Hemen doğum E) Kontraksiyon stress testi Term bir gebede IUGR tespit edilirse öncelikle doğum kararının alınması gerekir. Hemen Doğum Kararı alınması gereken Başlıca Durumlar Şiddetli preeklampsi-eklampsi Koryoamniyonit tablosu HELP sendromu Termde IUGR 67

62 110. Histerosalpingografi (HSG) de uterusta dolma defektine neden olmayan ve tek tubal lümenin izlenebileceği uterin anomali aşağıdakilerden hangisidir? 110 D A) Uterin septum B) Bikornuat uterus C) Arkuat uterus D) Unikornuat uterus E) Uterus didelfis Tek paramezonefrik kanal gelişmiştir. Bu durumda %40 olguda beraberinde unilateral renal agenezi mevcuttur. HSG de tek tuba görülür Diyabetik gebe bir kadında insülin ihtiyacının en az olduğu dönem aşağıdakilerden hangisidir? 111 D A) Gebeliğin ilk yarısı B) Gebeliğin ikinci yarısı C) Travay ve doğum D) Erken postpartum evre E) Doğumdan sonraki haftalar Diyabetik bir gebede hipogliseminin en sık görüldüğü hafta dönem Diyabetik bir gebede insülin ihtiyacının en fazla olduğu İkinci dönem trimester Diyabetik bir gebede insülin ihtiyacının en az olduğu Postpartum dönem 24 saat Özellikle postpartum erken dönemde (ilk 24 saatte) dönemde gebelik hormonlarının düşüşüne bağlı ( özellikle HPL 24 saat içinde düzeyi sıfıra iner) olarak insülin ihtiyacı azalır Otuz yaşında ve doğumu takiben öksürme ile idrar kaçırma şikayeti olan kadında, doğum sırasında zedelenmiş olması en muhtemel kas aşağıdakilerden hangisidir? A) Pubokoksigeus kası B) Puborektalis kası C) Obturator internus kası D) Derin transvers perineal kas E) Bulbokavernozus kası 112 A 113. Postmenopozal kombine östrojen ve progesteron tedavisi alan hastada aşağıdaki değişikliklerden hangisi beklenmez? A) Demans riskinde azalma B) İnvazif meme kanseri riskinde artma C) Kolorektal kanser riskinde azalma D) Venöz tromboemboli riskinde artma E) Kalça kırığı riskinde azalma 113 A Postmenopozal östrojen ve progestin tedavisi (HRT) Risk Artışına Neden Olduğu Risk Azalmasına Neden Olduğu Durumlar Durumlar Koroner kalp hastalığı Kalça kırığı Stroke Kolorektal kanser Pulmoner emboli Meme kanseri Demans (Alzheimer) DVT 114. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir? 114 E A) Angajman B) Pelvik girimden geçiş C) Orta pelvise giriş D) Pelvik çıkım düzlemine giriş E) Omuz doğmadan hemen önce Tusta sorgulanmış bir bilgi DOĞUMUN ANA HAREKETLERI Angajman Ekstansiyon İniş Dış rotasyon Fleksiyon Atılım İç rotasyon 68

63 External Rotasyon Amacı omuzları pelvik çıkımın en geniş yeri olan ön-arka çapına getirmektir. Şekilde görüldüğü gibi dış rotasyon hareketi omuz doğmadan önce yapılır. 115 B 115. Aşağıdakilerden hangisi servikal intraepitelyal neoplazilerin etyolojisinde rol oynayan faktörlerden biri olarak kabul edilmez? A) Genç yaşta seksüel ilişkiye başlama B) Yüksek sosyo-ekonomik düzey C) Geçirilmiş insan papilloma virüs infeksiyonu D) Grand multiparite E) Multipl seksüel partner Servikal invaziv ve preinvaziv lezyonlar için risk faktörleri Kronik HPV enfeksiyonu Çok sayıda cinsel partnerli erkek ile beraberlik Düşük sosyoekonomik durum A-C vit, folat ve beta karoten HSV,Klamidya,OKS eksikliği Irk Erken yaşta ilk ilişki Sigara Çok sayıda cinsel partner Multiparite İmmun süpresyon HIV 116. Aşağıdaki özelliklerden hangisi over kanserinde FİGO evrelemesini değiştirmez? A) İnvazyon derinliği B) Over dış yüzeyinde tümör varlığı C) Peritoneal implant çapı D) İngüinal lenf nodu tutulumu E) Fallop tüplerinin tutulumu 116 A EVRE I Over veya overlerde sınırlı tümör IA Tek overde sınırlı tümör; dış yüzeyde tümör ya da malign hücre içeren asit ve/veya yıkama sıvısı yok; kapsül intakt. IB Her iki overde sınırlı tümör, dış yüzeyde tümör ya da malign hücre içeren asit ve/veya yıkama sıvısı yok; kapsül intakt. IC Tek veya iki overde sınırlı tümör 1c1 Cerrahi esnasında kist/tümör rüptürü ile yayım 1c2 Cerrahi öncesi kapsül rüptürü veya over yüzeyinde tümör 1c3 Ascitte veya peritoneal yıkamada malign hücreler EVRE II Pelvik yayılım gösteren tek veya her iki overde sınırlı tümör IIA Uterus ve/veya tüplere yayılım gösteren tümör IIB Diğer pelvik intraperitoneal organlara yayılım gösteren tümör EVRE III Pelvis dışında peritoneal implantlar ve/veya reproperitoneal ve/ veya inguinal lenf nodu tutulumu (Karaciğer yüzeyindeki) IIIA1 Sadece pozitif retroperitoneal lenf nodları IIIA1 (i) <10 mm metastaz IIIA1 (ii) >10 mm metastaz IIIA2 Mikroskopik ekstrapelvik (girimin üzerinde) peritoneal tutulum + Positif retroperitoneal lenf nodları IIIB <2 cm makroskopik ekstrapelvik peritoneal metastazlar + Positif retroperitoneal lenf nodları. Dalak ve karaciğer kapsülü tutulumu da dahi IIIB >2 cm makroskopik ekstrapelvik peritoneal metastazlar + Positif retroperitoneal lenf nodları. Dalak ve karaciğer kapsülü tutulumu da dahi EVRE IV Uzak metastaz Malign hücre içeren plevral efüzyon veya parankimal karaciğer metastazı IVA Sitoloji positif pevral efüzyon IVB Dalak ve karaciğerde parankimal metastaz, karın dışı organ metastazı (inguinal lenf nodları ve abdominal kavite dışındaki lenf nod metastazları) Şekilde görüldüğü gibi invazyon derinliği ve tümör çapının (sınıflamada olan metastaz çapı) evrelemede yeri yoktur 117. İnguinal hernisi olan ve fenotipik olarak dişi görünümündeki prepubertal kız çocuğunda yapılan ultrasonografide uterus izlenmiyor. Yapılan karyotip inceleme sonucu 46 XY olarak belirtilen olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Swyer sendromu B) Turner sendromu C) Müllerian agenezi D) Konjenital adrenal hiperplazi E) Testiküler feminizasyon 69

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368 21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik ph'de tamponlama etkisi vardır? A) CH3COC- / CH3COOH (pka = 4.76) B) HPO24- / H2PO-4 (pka = 6.86) C) NH3/NH+4(pKa =9.25) D) H2PO-4 / H3PO4 (pka =2.14) E) PO34-/

Detaylı

BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI ( ) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217)

BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI ( ) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217) BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI (05.11.2012) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217) Adı Soyadı: A Fakülte No: 1- Asetil KoA, birçok amaçla kullanılabilir. Aşağıdakilerden

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ 9. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI Palmitoleik ve oleik asitlerin sentezi için palmitik ve stearik asitler hayvansal organizmalardaki çıkş maddeleridir.

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir.

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir. Biyokimya sınavı orta zorlukta bir sınavdı. 1-2 tane zor soru ve 5-6 tane eski soru soruldu. Soruların; 16 tanesi temel bilgi, 4 tanesi ise detay bilgi ölçmekteydi. 33. soru mikrobiyolojiye daha yakındır.

Detaylı

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 asli.memisoglu@deu.edu.tr KONULAR HAYVAN HÜCRESİ HAYVAN, BİTKİ, MANTAR, BAKTERİ HÜCRE FARKLARI HÜCRE ORGANELLERİ

Detaylı

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır. Seçmeli Ders: Dokular ve Organlar Arası Metabolik İlişkiler 1.HAFTA Normal metabolizmada aktif olan günlük akış; Yaşamak için gerekli olan enerji akışı, dışardan alınan gıdalardan elde edilir. Kullanılan

Detaylı

25.03.2015. 1. Glukoz - 6 Fosfataz enzim eksikliğinde hangi glikojen depo hastalığı oluşur?

25.03.2015. 1. Glukoz - 6 Fosfataz enzim eksikliğinde hangi glikojen depo hastalığı oluşur? 1. Glukoz - 6 Fosfataz enzim eksikliğinde hangi glikojen depo hastalığı oluşur? a. Tıp II - Pompe hastalığı b. Tip III - Forbes - Cori Hastalığı c. Tip I- Von Gierke Hastalığı d.tıp V- Mc Ardle Hastalığı.

Detaylı

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın Mitokondri, ökaryotik organizmanın farklı bir organeli Şekilleri küremsi veya uzun silindirik Çapları 0.5-1 μm uzunlukları 2-6 μm Sayıları

Detaylı

Sfingozin türevi membran lipidleri

Sfingozin türevi membran lipidleri Dr. Suat Erdoğan Sfingozin türevi membran lipidleri Sfingolipidler Sfingomyelin Glikolipidler Kolesterol ve Steroidler Bu tür lipidler gliserol içermezler Yapıda bir amino alkol olan sfingozin bulunur

Detaylı

GLİKOJEN METABOLİZMASI

GLİKOJEN METABOLİZMASI METABOLİZMASI DİLDAR KONUKOĞLU TIBBİ BİYOKİMYA 8.4.2015 DİLDAR KONUKOĞLU 1 YAPISI Alfa-[1,6] glikozid Alfa- [1-4] glikozid bağı yapısal olarak D-glukozdan oluşmuş dallanmış yapı gösteren homopolisakkarittir.

Detaylı

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi 1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık

Detaylı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç

Detaylı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas

İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas Kas Fizyolojisi İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas Vücudun yaklaşık,%40 ı çizgili kas, %10 u düz kas kastan oluşmaktadır. Kas hücreleri kasılma (kontraksiyon) yeteneğine

Detaylı

Karbohidratlar. Karbohidratların sınıflandırılması. Monosakkaritler

Karbohidratlar. Karbohidratların sınıflandırılması. Monosakkaritler Karbohidratlar Yeryüzünde en çok bulunan organik molekül grubudur, (CH 2 O) n genel formülüyle ifade edilebilirler. Genelde suda çözünürler, Güneş ışığının fotosentez yapan organizmalar tarafından tutulmasıyla

Detaylı

LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ SAFRA ASİTLERİ

LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ SAFRA ASİTLERİ 8. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ 1. Yapısal fonksiyon görevi: Lipitler fosfolipitler başta olmak üzere hücre ve organel zarlarının yapısına girer

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Canlının en küçük birimi Hücre 1665 yılında ilk olarak İngiliz bilim adamı Robert Hooke şişe mantarından kesit alıp mikroskopta

Detaylı

İnsan Fibroblastları. Hücre İskeleti

İnsan Fibroblastları. Hücre İskeleti İnsan Fibroblastları Hücre İskeleti Hücre iskeletinin temel proteinleri Hücre iskeletinin genel işlevleri Hücre iskeleti-hastalık t l k ilişkileri i HÜCRE = Sitosol + organeller + hücre iskeleti HÜCRE

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) DOĞRU YANLIŞ SORULARI Depo yağlar iç organları basınç ve darbelerden korur. Steroitler hücre zarının yapısına katılır ve geçirgenliğini artırır.

Detaylı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı Kolesterol Metabolizması Prof. Dr. Fidancı Kolesterol oldukça önemli bir biyolojik moleküldür. Membran yapısında önemli rol oynar. Steroid hormonların ve safra asitlerinin sentezinde öncül maddedir. Diyet

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

OKSİJENLİ SOLUNUM

OKSİJENLİ SOLUNUM 1 ----------------------- OKSİJENLİ SOLUNUM ----------------------- **Oksijenli solunum (aerobik): Besinlerin, oksijen yardımıyla parçalanarak, ATP sentezlenmesine oksijenli solunum denir. Enzim C 6 H

Detaylı

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi BİY 471 Lipid Metabolizması-I Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ 2008-2009 Güz Yarı Dönemi Lipoproteinler Türev lipidler: Glikolipidler Lipoproteinler Lipoproteinler, lipidlerin proteinlerle oluşturdukları komplekslerdir.

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca

Detaylı

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) (İlkbahar Dönemi) TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ 22 NİSAN 2017 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun,

Detaylı

TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) (Sonbahar Dönemi) TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ 25 EYLÜL 2016 PAZAR SABAH

TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) (Sonbahar Dönemi) TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ 25 EYLÜL 2016 PAZAR SABAH T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) (Sonbahar Dönemi) TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ 25 EYLÜL 2016 PAZAR SABAH Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

GOÜ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II IV. KURUL 2009 2010

GOÜ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II IV. KURUL 2009 2010 IV. Kurul Gastrointestinal Sistem ve Metabolizma IV. Kurul Süresi: 5 hafta IV. Kurul Başlangıç Tarihi: 17 Şubat 2010 IV. Kurul Bitiş ve Sınav Tarihi: 22 23 Mart 2010 Ders Kurulu Sorumlusu: Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015

MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015 Canlıların prokaryot ve ökoaryot olma özelliğini hücre komponentlerinden hangisi belirler? MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015 B. Stoplazmik membran C. Golgi membranı D. Nükleer membran E. Endoplazmik retikulum

Detaylı

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları Doç. Dr. Ahmet Özaydın Nükleus (çekirdek) ökaryotlar ile prokaryotları ayıran temel özelliktir. Çekirdek hem genetik bilginin deposu hem de kontrol merkezidir.

Detaylı

Kolesterol Metabolizması. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D.

Kolesterol Metabolizması. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Kolesterol Metabolizması Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Steroidler Steroidlerin yapı taşı birbirine yapışık 4 halkalı karbon iskelehdir, bu yapı

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla

Detaylı

KAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri

KAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri KAS DOKUSU Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri Kasın Fonksiyonu Hareket Solunum Vücut ısısının üretimi İletişim Organların kontraksiyonu

Detaylı

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli Endotel, dolaşım sistemini döşeyen tek katlı yassı epiteldir. Endotel hücreleri, kan damarlarını kan akımı yönünde uzunlamasına döşeyen yassı,

Detaylı

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su KAN DOKUSU Kanın Bileşenleri Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08 Plazma :%55 Hücreler : %45 Plazmanın %90 su Kan Hücreleri Eritrosit Lökosit Trombosit Agranulosit Lenfosit Monosit Granulosit Nötrofil

Detaylı

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP Tamamı karbon ( C ) elementi taşıyan moleküllerden oluşan bir gruptur. Doğal organik bileşikler canlı vücudunda sentezlenir. Ancak günümüzde birçok organik bileşik ( vitamin, hormon, antibiyotik vb. )

Detaylı

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır 9.Sınıf Biyoloji 1 Akıllı Defter vitaminler,hormonlar,nükleik asitler sembole tıklayınca etkinlik açılır sembole tıklayınca ppt sunumu açılır sembole tıklayınca video açılır 1 VİTAMİNLER ***Vitaminler:

Detaylı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ PROF.DR.MİTAT KOZ

HÜCRE FİZYOLOJİSİ PROF.DR.MİTAT KOZ HÜCRE FİZYOLOJİSİ PROF.DR.MİTAT KOZ 1 HÜCRE Kompleks çok hücreli organizmaların, (hayatın karakteristik özelliklerine sahip) en küçük yapısal birimine HÜCRE denir. Hücreler yaşayan organizmaların yapısal

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 1) Bakterilerin gerçekleştirdiği, I. Kimyasal enerji sayesinde besin sentezleme II. Işık enerjisini kimyasal bağ enerjisine dönüştürme III. Kimyasal bağ enerjisini ATP enerjisine

Detaylı

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN KAS FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Uyarılabilen dokular herhangi bir uyarıya karşı hücre zarlarının elektriksel özelliğini değiştirerek aksiyon potansiyeli oluşturup, iletebilme özelliği göstermektedir.

Detaylı

TRANSLASYON ve PROTEİNLER

TRANSLASYON ve PROTEİNLER TRANSLASYON ve PROTEİNLER Prof. Dr. Sacide PEHLİVAN 13 Aralık 2016 mrna daki baz sırasının kullanılarak amino asitlerin doğru sıra ile proteini oluşturmasını kapsayan olayların tümüne Translasyon veya

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) 11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZ) Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı

Detaylı

DÖNEM II 4. DERS KURULU 10 Şubat 4 Nisan 2014. Prof.Dr. Mustafa SARSILMAZ

DÖNEM II 4. DERS KURULU 10 Şubat 4 Nisan 2014. Prof.Dr. Mustafa SARSILMAZ DÖNEM II. DERS KURULU 0 Şubat Nisan 0 Dekan : Dönem II Koordinatörü : Ders Kurulu Başkanı : Prof.Dr. Yrd.Doç.Dr. Yrd.Doç.Dr. KURUL DERSLERİ TEORİK PRATİK TOPLAM AKTS DERS VEREN ÖĞRETİM ÜYELERİ 0 (x) -

Detaylı

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu)

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Yağ Asitleri Uzun karbon zincirine sahip

Detaylı

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI.

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Hazırlayan: Sibel ÖCAL 0501150027 I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Eksikliği 1 2 Pantotenik asit (Vitamin

Detaylı

Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü. Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü. Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı YAĞ ASİTLERİNİN OKSİDASYONU Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü. Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı YAĞ ASİTLERİNİN ADİPOSİTLERDEN MOBİLİZASYONU ATGL; adiposit triaçilgliserol lipaz, HSL; hormona duyarlı

Detaylı

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ DNA replikasyonu DNA nın replikasyonu, DNA molekülünün, sakladığı genetik bilgilerin sonraki nesillere aktarılması için kendi kopyasını

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium Clostridium Gram pozitif, sporlu çomaklar olup anaeropturlar. Doğal yaşam ortamları toprak, ayrıca insan ve hayvanların bağırsaklarıdır. Hastalık etkeni türlerde patojenite ekzotoksin veya ekzoenzim üretimi

Detaylı

HÜCRE. Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi

HÜCRE. Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi HÜCRE Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi Hücre Canlıların en küçük yapı taşıdır Bütün canlılar hücrelerden oluşur Canlılar tek hücreli ya da çok hücreli olabilir Bitki ve hayvan hücresi = çok

Detaylı

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri DOKU Dicle Aras Doku ve doku türleri Doku Bazı özel görevler üstlenmiş hücre topluluklarıdır. Bir doku aynı yönde özelleşmiş hücre ve hücreler arası maddelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. İntrauterin

Detaylı

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir)

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir) Bağ doku Mezodermden köken alır En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir) Bağ dokunun Fonksiyonları Diğer organ ve dokuların Fonksiyonal ve yapısal desteğini sağlar. kan damarları aracılığı

Detaylı

ORGANİK BİLEŞİKLER Karbon Dünyası

ORGANİK BİLEŞİKLER Karbon Dünyası ORGANİK BİLEŞİKLER Canlı Organizmalarda bulunan büyük ve karışık yapılı moleküller yani makromoleküllerdir Makromoleküllerin hepsinde karbon vardır. Karbon Dünyası Makromoleküller birbirlerine kovalent

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ GENETİK MATERYALLER VE YAPILARI HER HÜCREDE Genetik bilgilerin kodlandığı bir DNA genomu bulunur Bu genetik bilgiler mrna ve ribozomlar aracılığı ile proteinlere dönüştürülür

Detaylı

Adrenal Korteks Hormonları

Adrenal Korteks Hormonları Adrenal Korteks Hormonları Doç. Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji AD Bu derste öğrencilerle Adrenal korteks hormonlarının (AKH) sentez ve salgılanması, organizmadaki hücre, doku ve sistemlerde genel fizyolojik

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ CEVAP 1: (TOPLAM 9 PUAN) 1.1: Eğer terleme ve su emilimi arasındaki ilişkide ortam sıcaklığının etkisini öğrenmek istiyorsa; deneyi aynı sayıda yaprağa sahip aynı tür

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI 11. Sınıf 1) Oksijenli solunumda, oksijen molekülleri, I. Oksidatif fosforilasyon II. Glikoliz II. Krebs Evrelerinden hangilerinde kullanılır? A) Yalnız I B) Yalnız II C)

Detaylı

BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA

BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA TANIMLAR GLĠKOLĠZ: (LĠZ LEZYON (LYSIS), YIKAMA, PARÇALAMA ANLAMINDADIR). Glikoliz hücrede sitozolde gerçekleģir. Glikoliz olayı hem aerobik hem de anaerobik organizmalarda

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf DOĞRU YANLIŞ SORULARI Nitel gözlemlerin güvenilirliği nicel gözlemlerden fazladır. Ökaryot hücrelerde kalıtım materyali çekirdek içinde bulunur. Ototrof beslenen canlılar

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir. DERS: BİYOLOJİ KONU: C.T.B(Vitaminler e Nükleik Asitler) VİTAMİNLER Bitkiler ihtiyaç duydukları bütün vitaminleri üretip, insanlar ise bir kısmını hazır alır. Özellikleri: Yapıcı, onarıcı, düzenleyicidirler.

Detaylı

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER www.benimdershanem.esy.es Bilgi paylaştıkça çoğalır. BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER NÜKLEİK ASİTLER Nükleik asitler, bütün canlı hücrelerde ve virüslerde bulunan, nükleotid birimlerden

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) 2017-2018 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 31 Biyofizik 4-4 Fizyoloji 22 5X2 27 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 18 Tıbbi

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 15 EYLÜL 2014-31 EKİM 2014) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı

Hücre İskeleti. Prof.Dr. Alp Can Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı

Hücre İskeleti. Prof.Dr. Alp Can Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı Hücre İskeleti Prof.Dr. Alp Can Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı Hücre iskeletinin temel ve yardımcı proteinleri Hücre iskeletinin genel işlevleri Hücre iskeleti-hastalık ilişkileri HÜCRE = Sitosol

Detaylı

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 19 EYLÜL 2016 28 EKİM 2016) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

MİTOKONDRİ Doç. Dr. Mehmet GÜVEN

MİTOKONDRİ Doç. Dr. Mehmet GÜVEN MİTOKONDRİ Doç.. Dr. Mehmet GÜVENG Hemen hemen bütün b ökaryotik hücrelerde ve ökaryotik mikroorganizmalarda bulunur. Eritrositlerde, bakterilerde ve yeşil alglerde mitokondri yoktur. Şekilleri (küremsi

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019) 2018-2019 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK 2018 01 MART 2019) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 36 Fizyoloji 22 4X2 30 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 24 Tıbbi Biyokimya

Detaylı

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinapslar. yrd.doç.dr. emin ulaş erdem

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinapslar. yrd.doç.dr. emin ulaş erdem FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi Sinapslar yrd.doç.dr. emin ulaş erdem TANIM Sinaps, nöronların (sinir hücrelerinin) diğer nöronlara ya da kas veya salgı bezleri gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmesine

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

Hücre İskeleti. İnsan Fibroblastları Alp Can, 2002. Prof.Dr. Alp Can Histoloji- Embriyoloji Anabilim Dalı

Hücre İskeleti. İnsan Fibroblastları Alp Can, 2002. Prof.Dr. Alp Can Histoloji- Embriyoloji Anabilim Dalı Hücre İskeleti İnsan Fibroblastları Alp Can, 2002 Prof.Dr. Alp Can Histoloji- Embriyoloji Anabilim Dalı Hücre iskeletinin temel ve yardımcı proteinleri Hücre iskeletinin genel işlevleri Hücre iskeleti-hastalık

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

Sitoplazmik membran periferal integral

Sitoplazmik membran periferal integral İÇ YAPILAR Sitoplazmik membran Hücre duvarının altında, ince ve bakterilerde genellikle aynı yapıda İki katmandan oluşur Periplasmik boşluk ve sitoplazmaya bakan yüzeyde, protein ve fosfolipid İç bölgede,

Detaylı

Düz Kas. Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Mesane. Uterus. İnce bağırsak

Düz Kas. Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Mesane. Uterus. İnce bağırsak Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Düz Kas Mesane Uterus İnce bağırsak Düz Kas İşlevleri İstemsiz kasılma Bazı düz kas hücreleri kollajen, elastin, glikozaminoglikan,

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #1

YGS ANAHTAR SORULAR #1 YGS ANAHTAR SORULAR #1 1) Yıkımları sırasında Tüketilen O2 miktarı 2) H2O2 H2O2 H2O2 Grafikte bazı organik bileşiklerin yıkımları sırasında tüketilen oksijen miktarı verilmiştir. Buna göre organik bileşiklerin

Detaylı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I I DOKU BİYOLOJİSİ I. DERS KURULU ( 18 EYLÜL 2017 27 EKİM 2017) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ

Detaylı

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ 0 1 Test Adı Endikasyon Çalışma Yöntemi Numunenin alınacağı tüp Glukoz Diabetes mellitus (tarama, tedavi) Üre Böbrek yetmezliği Kreatinin Böbrek yetmezliği

Detaylı

Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik asitler olmak üzere beş gruba ayrılır.

Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik asitler olmak üzere beş gruba ayrılır. ORGANİK BİLEŞİKLER **Organik bileşikler: Canlılar tarafından sentezlenirler. Yapılarında C, H, atomlarını bulundururlar. Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı

9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı 9.Sınıf Biyoloji 1 Yaşam Bilimi Biyoloji cevap anahtarı 1 CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ *Canlıların temel bileşenleri: Canlıların temel bileşenleri; organik ve inorganik bileşikler olmak üzere ikiye ayrılır.

Detaylı

3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri Monosakkaritler

3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri Monosakkaritler 3.1. Karbonhidratların Tanımı 3.2. Karbonhidratların Sınıflandırılması 3.3. Monosakkaritler ve Monosakkarit Türevleri 3.3.1. Monosakkaritler 3.3.1.1. Monosakkaritlerin isimlendirilmesi 3.3.2. Monosakkaritlerin

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM: II 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1- NÖROENDOKRİN SİSTEM DERS KURULU. 19 Eylül 2011 02 Aralık 2011

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM: II 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1- NÖROENDOKRİN SİSTEM DERS KURULU. 19 Eylül 2011 02 Aralık 2011 T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM: II 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1- NÖROENDOKRİN SİSTEM DERS KURULU 19 Eylül 2011 02 Aralık 2011 KURUL DERSLERİ TEORİK LAB TOPLAM 1- ANATOMİ 39 22 61 2- BİYOFİZİK

Detaylı

Uyluk ön bölge kasları; musculus iliopsoas, musculus sartorius (terzi kası), musculus quadriceps femoris, musculus tensor fasciae latae dır.

Uyluk ön bölge kasları; musculus iliopsoas, musculus sartorius (terzi kası), musculus quadriceps femoris, musculus tensor fasciae latae dır. Uyluk ön bölge kasları; musculus iliopsoas, musculus sartorius (terzi kası), musculus quadriceps femoris, musculus tensor fasciae latae dır. Musculus sartorius; vücudun en uzun kasıdır. Spina iliaca anterior

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER Virüsler Hücresel yapı da dahil olmak üzere canlıların ortak özelliklerini göstermeyen canlılardır. Prokaryotlardan daha küçüklerdir.

Detaylı