Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal"

Transkript

1 Türkiye nin Tek Tarım Gazetesi ŞUBAT 2013 Yıl:2 Sayı:15 TÜRKİYE KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ GAZETESİ Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal»» Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından, Tarımsal Öğretimin Başlangıcının 167 nci Yıldönümü nedeniyle 14 Ocak 2013 günü, Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal konulu bir Sempozyum düzenlendi. 12. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi Yapıldı Türkiye Ziraatçılar Derneğinin düzenlediği 12. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi 17 Ocak 2013 tarihinde Ankara da gerçekleşti. Türkiye Ziraatçılar Derneği, geleneksel hale getirdiği Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi nin 12. sini kutladı. Köy- Koop Genel Başkanı Yakup Yıldız ın da konuşmacı olarak katıldığı kongreye, Milletvekilleri, bürokrat ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Kongrenin ana teması olarak belirlenen Tarım Sektöründe Finansman Sorunları ve Çözüm Yolları çerçevesinde, Denizbank, Garanti Bankası, İş Bankası, Ziraat Bankası ve Şekerbank yetkilileri sunum gerçekleştirdiler.» Syf 4 de Büyükşehir Yasası nın tarım sektörü, toprak ve su kaynakları, doğal varlıklar, çiftçi, köylü ve tüm halkımız, dolayısıyla Türkiye nin bugünü ve yarınını nasıl etkileyeceği, 13 ilde büyükşehir belediyesi kuran ve 16 bin köyün tüzel kişiliğini ortadan kaldıran Büyükşehir Yasası tüm yönleriyle ele alındı. Ankara da, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi nde düzenlenen Sempozyuma, siyasi parti temsilcileri, öğretim üyeleri, bürokratlar ve sivil toplum örgütü yöneticilerinin de aralarında bulunduğu alanında uzman pek çok konuşmacı katıldı. Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan; ZMO Başkanı Dr. Turhan Tuncer, Türkiye nin çeyrek yüzyılı aşkın süredir uygulanan yanlış politikalar sonucu bugün ot ve samanı bile ithal etmek zorunda kalan bir ülke haline geldiğini belirtti. Tuncer, İktidar temsilcileri her ne kadar, Türkiye yi dünyanın en büyük 17. ekonomisi yapmakla övünseler de, 2011 yılı Dünya Ekonomik Forumu Küresel Raporuna göre, ülkelerin gelişmişlikleri açısından Türkiye, 134 ülke arasında 125. sırada yer almaktadır. dedi. Türkiye`nin tarımda dünyanın 7. Avrupa nın 1. ülkesi` olduğuna dair çizilen pembe tabloya karşın, TÜİK rakamları sektörün hemen hemen tüm alanlarında olağanüstü geriye gidişlerin yaşandığını açıkça ortaya koymaktadır diye belirtti. Tuncer, 2000`li yıllarda çiftçilerin 3,3 milyon hektar araziyi ekmekten vazgeçtiklerini, tarımda girdi ve çıktı fiyatları kıyaslandığında toprağı ekmemenin daha karlı bir hal aldığını, 2000 yılı sonrası dönemde buğday üretiminin yerinde saydığını, arpa üretiminin önemli ölçüde gerilediğini, başta tütün ve pamuk olmak üzere endüstri bitkilerinin; nohut, kuru fasulye ve mercimek gibi kuru baklagillerin; patates ve kuru soğan gibi yumru bitkilerin üretimlerinin azaldığını belirtti.» Syf 7 de Geleceğin Köyleri Hareketi Başladı Yeni Büyükşehir Yasası yla köylerin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasını protesto eden Seferihisar köylüleri İzmir Konak Meydanı nda basın açıklaması yaptı. Burada 16 bin köy var yakında! sloganıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Barosu da destek verdi.» Syf 9 da Muğla Ormanları FSC li Oldu Muğla Orman Bölge Müdürlüğü nce FSC (Forest Stewardship Council) kapsamında iki yıldır sürdürülen çalışmalar başarıyla sonuçlandı. Muğla Orman Bölge Müdürü Ali Yıldırım, FSC belgesini alan ilk Orman Bölge Müdürlüğü olduk. Sorumluluk alanımızdaki tüm ormanlar artık FSC sertifikalı. işçisinden memuruna, işletme şefinden Şube Müdürüne kadar emeği geçen tüm personelime teşekkür ediyorum dedi.» Syf 3 de Köy-Koop Merkez Birliği Eğitim Çalıştayı Düzenliyor Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya-Kemer Rose Residance Otel de düzenlenecek olan Çalıştaya; Yönetim ve Denetim Kurulların Yetki ve Sorumlulukları konusunda eğitmen Prof. Dr. Selahattin KUMLU, Girişimcilik konusunda eğitmen Ufuk PEKER, Lider Yöneticilik konusunda ise eğitmen: Arzu AKALIN, üç gün süresinde katılımcı kooperatif ortaklarına eğitim verecekler. Kooperatifçiliğimizin Temel Sıkıntıları Yasal Altyapının Yeterli Olmayışından Kaynaklanmaktadır BM tarafından ilan edilen 2012 Yılı Uluslararası Kooperatifler Yılı nın ardından, kooperatifçiliğimizi ve geçtiğimiz aylarda açıklanan Türkiye Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı nı Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Muammer Niksarlı ile konuştuk.» Syf 8 de Kadın Kooperatiflerine Pozitif Ayırımcılık Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, kadınların kooperatif çatısı altında örgütlenmeleri yönünde özel bir eylem planı hazırlandığını söyledi. Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı nın uygulanmasına yönelik çalışmalara başlandı. Bu kapsamda 9 Ocak 2013 tarihinde Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin le bir araya gelerek, strateji kapsamında kadın kooperatifleri ile ilgili yapılabilecekleri masaya yatırıldı.» Syf 5 de Tarımın saklan(a)maz çöküşü 2012 Yılında da devam etmiştir Köy-Koop Haber yazarlarımızdan Prof.Dr. Mustafa Kaymakçı ile Tarımın 2012 in Bilançosu konusunda bir söyleşi yaptık. Röportaj» Syf 12 de Hadi İLBAŞ Dünden Bugüne Kooperatifçilik -15-» Syf 2 de Prof.Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI Köy Yoksa Geleceğimiz de Yok!» Syf 4 de Erol AKAR Kooperatiflerde İhtisaslaşmaya Gidilmesinin Yarattığı Sorunlar» Syf 6 da Prof.Dr. T.Ayhan ÇIKIN Avrupa Kooperatif Üniversitesi» Syf 14 de Esengül ERDEM Mısır: Herşeyin İçindeyim -III-» Syf 15 de Mehmet VAROL Bu İnsanlar Nereye Bakıyor?» Syf 3 de Dr. Umut TOPRAK Böceklerin Babası: İbrahim Akif Kansu» Syf 10 da Dr. Erhan EKMEN Başarı Hikayeleri» Syf 10 da Ünal ÖRNEK Kooperatifler Saadet Zinciri Değildir» Syf 18 de

2 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 2 KOOPERATİFÇİLİK DÜNDEN BUGÜNE KOOPERATİFÇİLİK -15- İlk Balıkçılık Kooperatifi: Taşucu nda 1968 de kurulan ve büyük ölçüde başarılı olan Taşucu Balıkçılık Kooperatifinin öncüsü olan Aslan Eyce, 1962 de ilk balıkçılık kooperatifi girişiminde bulunmuştur. Bu incelemenin konusunu oluşturan ve Türkiye nin en güçlü balıkçılık kooperatifi olan Taşucu Balıkçılık Kooperatifinin başarısında Aslan Eyce nin çok büyük öncülük ve yürütücülük payı vardır ve bu payda Eyce nin toplumsal-ekonomik kökeninin yine çok önemli rolü bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen bu elverişli koşullarına rağmen Eyce nin 1962 de giriştiği ilk balıkçılık kooperatifi denemesinin başarısızlıkla sonuçlandığını görüyoruz girişimini kendisi şöyle anlatmaktadır yılında balıkçılık yapma hevesine kapılarak Yenişehir adında büyük bir balıkçı motoru aldım ve Kıbrıs a balık ihracatına başladım. Bu arada Taşucu nda dinamitle balık tutan balıkçıların balığını da alıp Kıbrıs a ihraç ediyordum yılında bir gün Taşucu ndaki balıkçıları toplayarak Ben sizin balıklarınızı 4 liraya alıyor, 6 liraya satıyorum. Sizin sırtınızdan %50 kar ediyorum. Gelin bir balıkçılık kooperatifi kuralım, siz de kendi balıklarınızı, ben de kendi tuttuğum balığı hep birlikte satarak her birimizin yararına olmak üzere değerlendirelim dedim. Bu amaçla köyün bir kahvesinde toplandık. Toplantıya köyün bütün balıkçıları katıldı. Onların dışında Taşucu ndaki simsarlık yapan kişilerle öbür tüccar durumunda olanlar da gelmişlerdi. Bunlar genellikle küçük balıkçıları lira avans vererek kendilerine bağımlı kılan ve sürekli ve sürekli olarak onların balığını alan kişilerdi. Toplantıda kooperatifçiliğin yararları üzerinde konuşmaktayken balıkçıların birer ikişer kahveden dışarı çıkmaya başladıklarını gördüm. Sonunda kahvede yalnız başıma kalmıştım. Sonradan öğrendim ki simsar, kabzımal ve küçük tüccarlar balıkçılara sakın bu adamın dediğini yapmaya kalkmayın. Bunun sonu komünistliktir. O zaman bugünkü kazancınızı da cebinize atamazsınız, devlet elinizden alır diye bir propagandaya girişmişlerdi. Kooperatif girişiminin sonuçsuz kalması, 1963 Kıbrıs olayları üzerine adaya balık ihracatının durması Eyce yi balıkçılıktan ve balıkçılarla sıkı ilişkilerden bir sürte uzaklaştırmıştır. Ancak, ticari faaliyetleri, yukarıda belirtilen aile özellikleri, akrabalık, komşuluk ilişlileri, ayrıca amatör balıkçı olması gibi nedenlerle geniş bir çevre ile ilişkilerini sürdüre gelmiştir. Türkiye nin En Büyük Balıkçılık Kooperatifi Anadolu da karayollarının gelişmesi üzerine, Mersin ve Antalya nın ticaret Merkezi ve liman olarak ön plana geçtiğini, Taşucu nun da bir ihracat limanı olmaktan çıktığını ve halkının liman işlerini yitirdiğini görüyoruz. Bu durum, çoğunluğu topraksız olan Taşucu halkını balıkçılığa itmiştir. Ancak, verimli bir balıkçılığın gerektirdiği üretim araçları (motor, sandal, kayık, öbür av gereçleri gibi) yoktur. Tek üretim aracı olarak kullanılan dinamit ise, hem balık neslini yok edici bir olumsuz etki yapmakta ve balıkçılığın gerilemesine yol açmaktaydı; hem de birçok balıkçının kaza sonucu elini, kolunu, gözünü yitirmesi sonucunu doğurmaktaydı. Örneğin, Kumandar Hasan, Şaftırın İsmet, Kösenin oğlu Yaşar, Zoptiri Mustafa, Ovacıklı Memet birer kollarını ve kimisi de aynı zamanda bir gözünü yitirmiş olan balıkçılardı. Mehmet Hadi İLBAŞ Köy-Koop Eski Genel Başkanı Bu sıkıntılı durumun verdiği ruhsal gerginliği gidermek için balıkçılar kendilerini içkiye vermiş durumdalar. Ama rakı, şarap alacak paraları olmayan bu insanlar ancak kuruşluk ispirto alabiliyor ve suyla karıştırıp içiyorlar, sigarayı bakkaldan tane ile satın alıyorlardı. Bu durumda olan balıkçılardan İrfan Erdal, İbrahim Serbest, Abbas Türkeş, İsmet Şahin, Mustafa Akyatan ve Hüseyin Gençler bir araya gelerek Aramızda bir birlik kuralım arkadaşlar derler. Burada sözü kooperatifin ikinci başkanı olan İrfan Erdal a bırakalım; Arkadaşlar dedim, bizim tuttuğumuz balıkları simsar, kabzımal ucuza alıyor. Ve her gün bizim sırtımızdan bizden daha çok para kazanıyorlar. Biz ise yine açız. Bu durumu önlemek için bir birlik kuralım, birlikte çalışalım. Anlaştıktan sonra kalkıp hemen notere giderler. Notere Biz kendi balığımızı kendimiz satmak istiyoruz. Bunun için bir birlik kuracağız. derler. Noter onlara birlik kolay bozun yerine kooperatif kursanız daha iyi olur der. Balıkçıların biz kooperatif nasıl kurulur bilmiyoruz demeleri üzerine, noter hemşerileri Aslan Eyce yi bulmalarını, Onun b u konuda kendilerine yardım edebileceğini söyler. Eyce balıkçıların bu konudaki yardım isteklerini kabul eder ve hemen o akşam kahvede toplantı yapmaya ve kooperatifi kurmaya karar verirler. Aslan Eyce o günü şöyle anlatıyor: O zamanlar benim kooperatifçilik konusunda, kuruluş işlemleri konusunda geniş bilgim yoktu. Daha önce Tarım Kredi Kooperatif Kredi Kooperatiflerinin, Esnaf Kefalet Kooperatifinin kuruluşunda bulundum ama, Balıkçılık Kooperatifi ayrı bir dal, ayrı bir konu olduğu için bu konuyu tam bilmiyordum yılında getirtmiş olduğum Balıkçılık Kooperatifi ana sözleşmesini kaybetmemiştim. Akşam kahveye giderken onu da yanıma aldım. Kooperatifin ana sözleşmesinden amacı belirten ilkeleri okuduk, anlattık. O zaman 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu henüz çıkmamıştı. En az 30 kişi bir araya gelerek kooperatif kurabiliyordu. Artıca, her ortağın en az 100 lira para yatırması zorunluydu. Kahvede b aşlıkçı var ama ancak 3 kişinin cebinden 100 lıra çıktı. Balıkçılar 100 lirayı nereden bulacaklarını düşünürlerken sonradan kooperatifin ikinci başkanı olan İrfan Erdal yakında Taşucu nda belediye başkanlığı seçimi var, üç tane der adayı var. Biz gidelim aday adaylarına diyelim ki, bizim kooperatifin sermayesini yatırırsanız biz size oyumuzu vereceğiz. Böylece, bu fikir kabul edilir ve ertesi günü belediye başkan adaylarına bu yolda başvurulur. Adaylar, bu 30 kişiden kişinin parasını yatırırlar. Öbür bazı balıkçı arkadaşlar da evlerindeki kızlarını çeyizi olan kilimleri, bazıları evlerindeki eşeklerini satarak100 er lira parayı yatırırlar. O akşam alınan karar üzerine balıkçılara şu duyuru yayınlanır. 7 Mart 1968, Taşucu Deniz Ürünleri, İstihsal, Yardımlaşma ve Satış Kooperatifinden Çağrı Senelerdir sahipsizliğinin çilesini çekersin. Fırtınada, yağmurda, yuvadan uzakta, gece-gündüz çalışır tuttuğun balığı en ucuza satarsın. Hastalanırsın, bakanın yok, sandalların parçalanır yaptıran yok. Taşucu Deniz Ürünleri İstihsal, Yardımlaşma ve Satış Kooperatifi senin bütün çile ve ıstırabına son verecektir. Kooperatifimiz seni üye olmaya çağırır. Müteşebbis İdare K. Başkanı Aslan Eyce Silifke de yayınlanan yerel gazeteler de konuya gen iş yer ayırırlar. O zaman Türkiye de kooperatifçilik uygulaması da hızlı değildir. Ticaret Bakanlığına gönderilen kuruluş belgeleri ancak dört beş ay sonra onaydan çıkardı. Bu arada kooperatife karşı olan kesim yine aleyhte propagandaya başlamıştır. Toplanan 3000 TL. parayı başkanın yediği söylentileri yayılır. Kurucu üyeler bütün bu kuşkuları sabırla karşılayarak gidermeye çalışırlar. 10 Eylül 1968 de kooperatifin kuruluş işlemleri biter ve çalışmaya başlar. İlk iş olarak Taşucu nda bir balık alım ve satım yeri açılır. Kurucu yönetim kurulu yeni seçimlere kadar kooperatifin sermayesini kullanmak istemediği için Aslan Eyce ilk çevirme sermayesi olarak kooperatife 1500 TL. borç verir. Kurucu Yönetim Kurulu ikinci başkanı İbrahim serbest de karşılıksız olarak kooperatifin alım satım işlerini yürütme görevini üzerine alır. Böylece artık balıkçı balığını kooperatife getirmeye başlar. O zamana değin simsara balığını 6 liraya satan balıkçı kooperatife 10 liraya satar. Kooperatif de tüketiciye balığı 12 liraya satmaya başlar. Oysa, o zamana değin 6 liraya balığı alan simsar tüketiciye 15 liraya satıyordu. Yani kooperatif hem tüketicinin balığına daha yüksek fiyat ödemeye, hem de tüketiciye daha ucuza balık satmaya başlar. Bunlar birinci kalite balık fiyatlarıdır. Bir hafta sonra kooperatif Aslan Eyce den aldığı 1500 lirayı iade eder. Yani bir hafta içinde 2-3 bin liralık bir kar sağlanmıştır. 6 aylık b ir çalışma sonunda kooperatifin ana sermayesi bin lirayı bulur. Balıkçılar bu durumda çok memnundur. Ancak üretim araçları henüz çok yetersizdir. 3-5 tane sandal kürekle çalışmaktadır. Yalnız iki tane motorlu balıkçı teknesi vardır3-4 mil uzağa kürekle gidip kürekle geliyor teknesi olan balıkçı. Gerisi ise dinamitle balık avlamaktadır. Kooperatif kurulunca ilk iş olarak dinamit i yasaklar. Bunu yaparken ortaklara şu sözü verir. kooperatifimiz güçlenince dinamit atanlara üretim araçları sağlayacağız. Kooperatifin kısa zamanda güçlenmesi bu sözü etkili kılar ve o zamana kadar dinamitle balık avlayan büyük kesim dinamiti bırakarak kooperatifin güçlenmesini beklemiştir. KÖY-KOOP MERKEZ BİRLİĞİ 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu na göre kurulan Köy- Koop Merkez Birliği; Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerin merkezi kuruluşudur. Tarıma ait farklı çalışma alanlarında (Hayvancılık-Süt üretimi ve işlenmesi, seracılık, halı kilim üretimi, zeytin ve zeytinyağı işlenmesi, bal, çeltik üretimi ve işlenmesi, çiçekçilik, fidan, salça, reçel, konserve üretimi v.b.) etkinlik gösterir. Prof.Dr. Lütfü ÇAKMAKÇI Dr. Bediha DEMİRÖZÜ Dr. Caner KOÇ Dr. Tuba ŞANLI Dr. Güray AKDOĞAN Dr. Levent DOĞANKAYA YAYIN KURULU Dr. Yener ATASEVEN Dr. Hilal TUNCA Dr. Özdal KÖKSAL Dr. Alper Serdar ANLI Dr. Umut TOPRAK Gazetemizin Yayın Kurulu Üyeleri Fahri Olarak Görev Yapmaktadırlar. KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ MUHASEBEDE BU AY Değerli Kooperatif yöneticileri ve Kooperatif Üyeleri, Bu ay ki yazımızda yine küçük ama önemli hatırlatmalar da bulunacağız. Bu ay muhasebe olarak yapacağımız işleri kısaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz /4. Dönemine (Ekim-Kasım-Aralık/2011) Ait Kurumlar Geçici Vergisinin beyanı; Ödeme tarihi: Murat AKBABA Muhasebeci Ocak 2013 Dönemine Ait Aylık Gelir/ Kurumlar Vergisi Stopajının Beyanı Ödeme tarihi: Ocak 2013 Dönemine Ait Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Verilmesi Ödeme tarihi: Ocak 2013 Dönemine Ait Katma Değer Vergisinin Beyanı Ödeme tarihi: Ocak 2013 Dönemine İlişkin Ba, Bs Formlarının Verilmesi Bunların yanı sıra geçen ay Aralık-2012 dönemine ait işleri bitirdiğimiz için defterlerin kapanışlarını yapmamız için gerekli olan çalışmaları bu ay bitirmemiz gerekiyor. Çünkü, önümüzdeki ay defterlerin kapanış tasdikleri yapılacağından dolayı herhangi bir sıkıntı yaşamamak için gerekli tedbirleri önceden almak gerekir. Yukarıda söylemiş olduğumuz yapılması gereken işler le ilgili elbette ki Mali Müşavirlerinizin bilgisi vardır. Ama sizlerinde bilgi sahibi olmanız herhangi bir eksikliğe veya unutulmaya karşı bir önlem almanız için yaptığımız hatırlatmalardır. Ayrıca, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, dönem sonu işlemlerini bitirerek, defter kapanışlarına hazır hale geldiğimiz zaman, kooperatiflerimizin Denetçileri ile bir an evvel bağlantı kurarak yapılacak incelemeler sonrasında Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Raporlarımızı oluşturarak Genel Kurul a şimdiden hazırlık yaparak ileriki zamanda Genel Kurul larımızın yapılmasında her hangi bir sıkışıklık veya sıkıntı yaşanmaması lehimize olur. İmtiyaz Sahibi ve Yayınlayan: S.S. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği KÖY-KOOP Adına Yakup YILDIZ Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mehmet VAROL Genel Yayın Yönetmeni: Emel TUĞRUL Haber Müdürü: Turgay SOLMAZ Haber Koordinatörü: Ayhan ELMALIPINAR Reklam Müdürü: Yasemin ACAR Merkez Adres: Paris Cad. 24/7 Kavaklıdere-Ankara Tel: Faks: Web: E-posta: info@koy-koop.org Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın Şubat 2013 ANKARA Baskı: Atalay Matbaacılık Ltd. Şti. Elif Sk. Sütçü Kemal İşhanı No:7/ İskitler - ANKARA Tel: Yazıların Sorumluluğu yazarlara, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

3 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 BİRLİKLERDEN HABER 3 Bu İnsanlar Nereye Bakıyor? Muğla Ormanları FSC Sertifikalı Oldu Gerçekten bu insanlar nereye bakıyor, insanlar derken ortaya konuşmuyorum. Sözünü ettiğim insanlar, bizleriz. Yani Biz üreticiler. Biz üreticiler, iki cami arasında kalmış beynamaz a döndük. Devlet i bakıyoruz, her şey cennet, piyasaya bakıyoruz, cehennem. Öyle bir cehennemden bahsediyorum ki, cadı kazanları kaynıyor. Hele bugünlerde cehennem zabanileri tehdit üstüne tehdit savuruyor. Neden bunları yazmak zorunda kaldım biliyor musunuz? Amacım birilerini övmek, birilerini dövmek, yada birilerine sövmek falan değil, kesinlikle değil. Çok canımız yanıyor bugünlerde. Bir tercih yapmak zorundayız, ya maldan vazgeçeceğiz ya candan. Hükümet adına, Bakanlık adına birileri açıklama yapıyor. Her şey yolunda, piyasaya bakıyoruz, yangın yerine dönmüş. Amacım, birilerini suçlamak ya da zan altında bırakmak değil, ama birileri de bunları konuşmalı. Et piyasası, süt piyasası ve yem piyasasında cadı kazanları kaynıyor bugünlerde. Et üreticide ucuz, rafta pahalı, nedenini soran, sorgulayan yok. Süt piyasası allak bullak. Serbest bölgelerde süt 78 krş. İhaleli bölgelerde 93 krş. Sanayici sütü almak istemiyor, piyasa şartlarından hacmini düşürdü. Süt Kooperatiflerin elinde kaldı. Sebep; sebebini sorduğunda, gerekçe açık. Ya, yağı düşük, ya kuru maddesi, asitiği yüksek, ya da süte antibiyotik bulaşmış. Doğru mu? Doğruluğu, tartışılır. Şirket rotasyon yapacaksa bahane hazır yılında, krizin ayak sesleri duyulmaya başladığında, bizler Bakanlığımızı uyardık. Tedbir alın batıyoruz diye, ancak dikkate alan olmadı u hep birlikte yaşadık. 1 milyon un üzerinde damızlık sağmal hayvanımızı kestirmek zorunda kaldık. Arkasından 0 faizli krediler damızlık düve, karkas et ithalatı başladı. Birileri para kazandı, ama gerçek üretici zarar etti. Kimse bizim feryadımızı dinlemedi yılına gelindiğinde, Bizler gerçek üreticiler işletmelerimizi ayakta tutabilmek için, Bankalara koştuk. Her birimiz bankalardan aldığımız kredilerle diğer bankaların borçlarını ödemeye başladık. Borçlarımızı en az 3 e katladık. Bankalar paralar kazandıkça bizler, iflasın eşiğine geldik. Bakanlığımız, bir şeylerin farkına vardı ve bizi dinlemeye başladı yılında, olumlu tedbirler almaya başlanıldı. Süt piyasasını rahatlatabilmek için, süt tozuna teşvik verdi, yetmedi teşvikleri yükseltti, okul sütü proğramı başlattı. Et ithalatı, damızlık ithalatına izin verdi, piyasadaki açığı kapatmaya başladı, Bakanlık, süt ihalelerinde müdahil oldu, iyi de oldu. Sütte dengeyi korumaya başladık, ama yine denge bozuldu. Yem fiyatları tarihin en yüksek fiyatlarına çıktı. Bakanlığımız uyarılarımızı dikkate aldı, İthal edilen yem hammaddelerinde, vergi ve fonları düşürdü. Birkaç ay fiyatlar geriledi, ne hikmetse, bu aylarda yine zirveye çıktı. Arpa ucuz. Buğday, çavdar, mısır v.s. ucuz. Peki, yem fiyatı neden pahalı? Efendim, kepek çok pahalı. Meğerse keramet, kepekte imiş yılında yaşanılan kötü hava koşulları ve kuraklıktan dolayı, saman altın oldu. Samanda yaşanılan sıkıntıları çözebilmek için, ithalatı serbest bırakıldı, yetmedi. Sayın Bakanımız açıklama yaptı saman bedelinin %25 ini ödeme taahhüdünde bulundu. Et piyasası gerçekten berbattı. İç piyasa çökmüş, alıp satan yoktu. Et ithalatı durduruldu, yetmedi. Etteki KDV % 1 e çekildi, maalesef çözüm olmadı. Et üreticisi feryat ediyor. 1 kg. etin maliyeti 16 TL. Satışımız 13,5 TL. Hemen değil, 3 ay sonrasına gün veriliyor, ya da daha ucuz fiyatlarla kesim yapılıyor. Bakanlığımız, dişi hayvan kesimini yasakladı. Ama üretici çaresiz, ineğini kestiriyor. İnek karkas et fiyatı 8-9 TL. Yasağa rağmen Mehmet VAROL Köy-Koop Genel Başkan Vekili son 3 ayda dişi hayvan kesimi % 300 arttı. Yakın bir tarihte, hem de çok yakın iken, yine birileri bizim sırtımızdan çok paralar kazanırken, Bizler iflasın eşiğindeyiz. Şunu, samimiyetim ile söylüyorum ki; Bizim süt fiyatlarından şikâyetimiz yok. Et fiyatlarından şikâyetimiz yok. Üretmekten de şikayetimiz yok. Neden biliyor musunuz? Avrupa borsa fiyatlarının üzerinde süt satıyoruz. Avrupa fiyatlarının üzerinde et satıyoruz. Ama bir yerde yanlış var. Ülkemizde girdi maliyetleri çok yüksek. Nedir girdi maliyetleri; Tarımda kullanılan mazot, elektrik, gübre, ilaç v.b. o kadar yüksek ki, Avrupa Ülkelerinin yaklaşık 3 katı. Öyle olunca, maalesef böyle oluyor. Piyasa serbest, biz grekoromen, aynı minderde güreşiyoruz. Serbest piyasa ekonomileri, rekabetçi piyasa ile oluşur ve bağımsız kurumlar tarafından denetlenir. Maalesef bizde, piyasa serbest ama denetleyen yok. Yem fiyatları zirveye çıktı, vergi ve fonlar geriye çekilmesine rağmen. Peki, yem fabrikaları üretim ve maliyet fiyatları denetleniyor mu? Hayır Et fiyatları, kasapta ya da marketlerde 35 liraya çıktı. Tüketici et tüketemiyor diye ithalat yapıldı. İç piyasaya 11 liraya et verildi. Fiyatlar düştü mü? Etteki KDV %1 e indirildi, fiyatlar düştü mü? Hayır Yine, kıyma 25 lira, kuşbaşı 30 lira- 35 lira. Piyasadaki et fiyatları denetleniyor mu? 11 liraya alınan et, 35 liraya satılırken, neden bu fiyata satıldığı; Sorgulanıyor mu? Hayır. Ben, biliyorum ki; Gelişmelerden Bakanlığımız mutlu değil. Üretici mutlu değil, Tüketici mutlu değil. Mutlu olanlar; Bankalar, AVM ler yani Aracı-tefeci grubu. Şartların uyuyorsa, sağlam kefilin ve vereceğin ipoteğin var ise bankalar kredi yarışında. Üretici, bir bankadan alıyor, diğer bankanın borcunu ödüyor, yetmiyor, üçüncü bankayı devreye sokuyor, kredi borçları dağ gibi büyüyor. Bu paralar, işletmelerimizi sürdürebilmek, ayakta kalabilmek için alınıyor. Her yıl biraz daha borçlanarak, itiraf edeyim, Ben kabuğumu kırdım. Bankam 1 idi, 2 oldu. Yetmedi 3 oldu, 2013 yılında 5 ayrı banka ile çalışıyorum. Sorunlar var dedik, çözümleri de var Tarım Kanununa uygun olarak, bütçeden tarım a ayrılan pay, %1 in altında olmamalıdır. - Tarımsal üretimde kullanılan mazot, gübre, ilaç ve elektrikten alınan vergi ve fonlar kaldırılmalı, girdi maliyetleri düşürülmelidir. - Piyasalar, devlet tarafından mutlaka denetlenmelidir. - Yem fabrikalarının maliyet ve satışları denetlenmeli, kesif yem de destekleme verilmelidir. - Et piyasası denetlenmelidir. - Geçici bir süre için de olsa, gerçek üreticiye, orta vadede faizsiz kredi kullanımı sağlanmalıdır. Haa, demiştim ya; Bu insanlar nereye bakıyor? Kendine bakıyor, kendisi haklı. Devlete bakıyor; devlet elinden geleni yapıyor, devlet haklı. Sanayiciye bakıyor; Sanayici feryat, figan içinde, sanayici haklı. Tüketiciye bakıyor; Tüketici, satın alamamaktan yakınıyor. Tüketici haklı. Hoca Nasrettin in söylediği gibi; Herkes haklı. Neye bakacağına, neye inanacağına, şaşırmış durumda. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü nde FSC (Forest Stewardship Council-Orman Yönetim Konseyi) kapsamında iki yıldır sürdürülen çalışmalar başarıyla sonuçlandı. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü nce Muğla Valiliği Özer Türk Toplantı Salonu'nda düzenlenen sertifika tanıtım toplantısına Muğla Valisi Fatih Şahin, Garnizon Komutanı Jandarma Kurmay Albay Fevzi Kurşun, İl Müdürleri, Orman Bölge Müdürü Ali YILDIRIM, Köy-Koop Muğla Birlik Başkanı Eray ÇİÇEK, Orman Bölge Müdürlüğü Şube ve İşletme Müdürleri, Sivil Toplum kuruluşu temsilcileri ile Akköprü Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Salih Karahan, Otmanlar Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Mehmet KAPLAN, Akyer Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Sabri ÇİMEN, Sazak Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Mehmet OKUR ve Şenyayla Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı İsmail BÜTÜN ve kooperatif başkanları katıldı. Muğla Orman Bölge Müdürü Ali Yıldırım FSC (Forest Stewardship Council-Orman Yönetim Konseyi) kapsamında iki yıl süresince yapılan çalışmaları bir sunum halinde anlattı. Değerlendirmeler sonunda Muğla Orman Bölge Müdürlüğü nün FSC sertifikasını almaya hak kazandığını belirten Bölge Müdürü Yıldırım; Geçen 2 yıl süresinde Bölge Müdürlüğümüz ve Bölge Müdürlüğümüze bağlı İşletme Müdürlüklerinde öncelikli olarak bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapıldı. Ardından sertifikasyon uzmanları ve teknik elemanlarınca FSC kriterleri konusunda incelemeler yapıldı. Yapılan değerlendirmeler sonunda Bölge Müdürlüğümüze FSC sertifikası verilmesi uygun görüldü. Orman Genel Müdürlüğü ne bağlı olarak FSC belgesini alan ilk Orman Bölge Müdürlüğü olduk. Bölge Müdürlüğümüz sorumluluk alanındaki tüm ormanlar artık FSC sertifikalı. Ben bu konuda işçisinden memuruna, işletme şefinden Şube Müdürüne kadar emeği geçen tüm personelime teşekkür ediyorum dedi. Muğla Valisi Fatih Şahin, orman ürünleri konusunda uluslararası prestije sahip FSC belgesini almaya hak kazandıkları için Muğla Orman Bölge Müdürlüğüne tebrik etti. Aralık 2012 tarihi itibariyle FSC Belgesini almaya hak kazanan Muğla Orman Bölge Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde FSC Belgesini alan ilk Bölge Müdürlüğü olmuş oldu. FSC ORMAN YÖNETİM SERTİFİKASI NEDİR? Global orman ve ormancılık çalışmalarına yön veren FSC Orman Yönetim Konseyi, dünya ormanlarının yönetiminin oluşturulması ve geliştirilmesi için kurulmuş bağımsız yapı bir organizasyondur yılından beridir süregelen orman yönetimi sistemi yaygınlaştırılmakta ve yaygınlaştırılma çalışmaları devam ettirilmektedir. Dünya nın birçok ülkesinde milyonlarca hektardan fazla orman alanı FSC Orman Yönetimi standartlarına uygunluğu ile belgelendirilmiştir. Halen belgelendirme çalışmaları artarak devam etmektedir. Orman Ürünleri üzerinde bulunan FSC etiketleri ile tüketicinin kereste, ahşap, kâğıt ürünü gibi ürünleri alırken tercih yapmasını kolaylaştıran, ürüne güven ve kalite katan bir durum ortaya çıkarmaktadır. Hem üreticiler hem de tüketiciler bu durumdan oldukça memnun olmaktadır. FSC FAYDALARI NELERDİR? 1) Dünya da el değmemiş, insan girmemiş doğal ormanların ve diğer ekolojik yapının, floranın ve habitatların değişimini engeller, 2) Dünya da tehlikeli olan böcek ilaçlarının kullanımını, pestisit risklerini ortadan kaldırır, 3) Ormanı oluşturan Dünyanın Havasına ve dengesine en büyük destek olan ağaçların genetik yapısının değiştirilmesine engel teşkil eder, 4) Dünya da orman bölgelerinde yaşayan ve o yöreye mahsus yapıda olan insanları veya taşralıların haklarına saygı oluşturur, 5) Ormanların azalmasına mani olur, 6) Orman ürünlerinin tüketimini kontrol ve kayıt altına alır, 7) Yılda en az bir kere sertifikalı organizasyonların uygunluğunu kontrol eder, 8) Ürünün iyi yönetilmiş ormanlardan ve kontrollü kaynaklardan elde edildiğini ispatlar ve bu ürünlerin kontrolsüz ağaçlardan üretilen ürünlerle karışmadığını doğrular. Örneğin etiket üreten bir matbaanın, etiketi oluşturduğu kağıdın üretiminde kullanılan hammaddenin iyi yönetilmiş bir ormandan elde edilmesi ve bu kağıtla oluşturulan etiketin gerek üretim aşamalarında gerekse depolama ve sevkiyat aşamalarında karışmasını engelleyici bir sistemin olması sağlanır. Kastamonu Köy-Koop Eğitim Diyor Kastamonu Köy-Koop Birliği 2013 yılının ilk eğitimini Kastamonu ilinin Duruçay köyünde gerçekleştirdi. Köy-Koop Kastamonu Birliği eğitim projesi doğrultusunda Alman Kooperatifleri Konfedarasyonu (DGRV) ve Kastamonu Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile ortaklaşa yapılan eğitim çalışmalarına devam ediyor. Eğitim çalışmaları hakkında Kastamonu Köy- Koop Başkanı Erol Akar, Süt hijyeni, kooperatifçilik, hayvan sağlığı, hayvan bakımı ve beslenmesi, ayrıca benzeri konularda birliğimiz personlellerinden, Ziraat Yüksek Mühendisi (zooteknist) Ahmet Çorbacıoğlu, Ziraat Mühendisi Dilek Özdemir ve Ziraat Mühendisi Volkan Öztürk tarafından verilmekte olup, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğümüzce veteriner hekim desteği sağlanmaktadır. dedi. Eğitim çalışmalarının büyük ilgi gördüğüne değinen Akar, Eğitim çalışmalarımız talepler doğrultusunda belirlenmekte olup, özellikle bayan üreticilerin eğitilmesi ön planda tutularak, her bölgede iki grup halinde eğitim çalışmaları sürülmeketedir. Verilen eğitimlerdeki temel amaç çiğ sütte kalite standartlarının yükseltilmesi ve hayvancılığın daha bilinçli bir şekilde yapılmasını sağlamaktır diye konuştu. Köy-Koop Kastamonu Birliği, KUZKA ve TKDK nın proje teklif çağrısına çıkması üzerine, proje sunmak için çalışmalarına başlamış ve faaliyetlerini hızla sürdürmeye devam ettirmektedir.

4 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 4 TARIM 12. Ulusal Tarım ve Gıda Kongresi Yapıldı Prof.Dr. Mustafa KAYMAKÇI Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mustafa.kaymakci68@gmail.com Köy Yoksa Geleceğimiz de Yok! Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Geleceğin Köyleri Hareketi ni başlatıyor. Soyer, Büyükşehir yasasıyla birlikte 16 Bin köy kapanacak. Biz Seferihisar Belediyesi olarak ilçemize bağlı dokuz köyde bir imza kampanyası başlatarak Anayasa Mahkemesi ne başvuracağız. Köylerle ilgili bir manifesto hazırladık ve adını Geleceğin Köyleri koyduk. Köylerimizin kapanmaması için büyük bir mücadele başlatıyoruz dedi. Tunç Soyer in hazırladığı manifestoda şunlar dile getirilmiş: KÖY YOKSA GELECEĞİMİZ DE YOK! Biz bu topraklarda hep vardık. Doğadan aldığımız kadarını ona verdik.bunu yaparken, insanla ve tüm canlılarla uyum içinde yaşadık.toprağı, suyu ve tohumu candaş bildik. Dünyada ilk köy burada, Anadolu da kuruldu. İnsanların ilk evleri, bu topraklarda inşa edildi. Tohum ilk önce bizim analarımızın avucuna düştü. Buğday, arpa, erik ve daha nicesi Anadolu dan yayılıp kimbilir kaç insanın rıskı oldu. Sayısız oyun, türkü, horon, zeybek, halay, ağıt Bizim meydanlarımızda oynandı, söylendi ve buralardan dalga dalga yayıldı. Evlerimiz sessiz sedasız yıkıldı. Yüzlerce yıl, nesilden nesile taşınan tohumlar kayboldu. Tohum, yaşamın kaynağı, patent altına alındı. Düğün yerlerinde oyunlarımız oynanmaz oldu. Deyişlerin, manilerin, masalların anlamını hatırlayan kalmadı. Son elli yılda köylerimizin büyük kısmı boşaldı. Şehre göç etmek zorunda kaldı. Köylere en son ve belki de en büyük darbeyi yeni kabul edilen Büyükşehir Yasası vurdu. Büyükşehirlerdeki 16 bin köyün tüzel kişiliği tek bir cümleyle kapatıldı. Yeryüzünün ilk köyünün kurulduğu bir coğrafyada binlerce köyün üzerine te bir cümleyle çizmek mümkün mü? Değil elbette. Köy, köktür ve tohumdur. Köy, hem geçmişimiz hem geleceğimizdir. Tüketen insanın savaşların içine sürüklendiği bir çağda, köyler sakince üreten geçmişle geleceğin harmanlandığı yerler olmalıdır. Şehirde veya köyde, nerede yaşarsak yaşayalım sağlıklı bir doğal çevre ve kırsal alana ihtiyacımız var. Köy olmazsa şehirde ne yiyebiliriz? Fabrikasyon sebze ve meyveleri mi, yoksa büyük şirketlerin GDO lu ürünleri mi? Biz, geleceğin köyleri, köy olma hakkımızı anayasal düzeyde savunmak için bir araya geldik. Daha da önemlisi, yasaların hiç düşünmediği bir görevi sürdürmek, geçmişle gelecek arasında köprü kurmak için bir araya geldik. Bereketli ve sağlıklı bir toplum için geleceğin köylerini yeşertmeye niyet ettik. GELECEĞİN KÖYLERİ HAREKETİ Geleceğin Köyleri Hareketi ne Sahip Çıkalım. Tunç Soyer in örgütlediği bu hareket çok önemli. Yazık ki bu toprağın insanı,köklerini kaybetme noktasına geldi. Anadolu ve Trakya köylerinden yayılıp dünyaya ilham veren kadim kültürün sırtını döndü. Geçmişini geleceğinden ayırdı.bu nedenle,başta köylüler olmak üzere, köy muhtarları,tarımın bütün örgütleri ve sağlıklı gıda tüketmek isteyen kentliler bu harekete sahip çıkmalı,milyonları geçecek imza vermeli ve eylem yapmalı. Neden köyler bitirilmek isteniyor? Köylülüğü bitirme salt Türkiye ye özgü değil. Dünyada da küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan köylülük, endüstriyel dev ölçekli işletmeler ikame edilerek bitirilmek isteniyor. Bu şekilde köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelecek, ancak iş ve aş bulamayacak yoksul köylülerin denetimi daha kolay olacak. İzleyen yazıda bunun ideolojik kökenini kısaca açıklamaya çalışacağım. Geleceğin Köyleri Hareketi ne katkı vermek isteyenler, ozelkalem@seferihisar.bel.tr ile bağlantıya geçebilirler. Türkiye Ziraatçılar Derneğinin düzenlediği 12. Ulusal Tarım Ve Gıda Kongresi 17 Ocak 2013 tarihinde Ankara Gür Kent Otelin toplantı salonunda gerçekleşti. Kongreye konuşmacı olarak, Köy-Koop Genel Başkanı Yakup Yıldız, Ziraat Mühenisleri Odası Genel Başkanı Turhan Tuncer, Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlik Başkanı, DSP Genel Başkanı Masum Türker, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, Denizbank Tarım Bankacılığı Pazarlama Grup Müdürü Levent Öztürk, Ziraat Bankası Tarımsal Pazarlama Grup Başkanı Yüksel Cesur, Şekerbank Tarım Bankacılığı Bölüm Müdürü İbrahim Turgutalp, Garanti Bankası Tarım ve Kırsal Kalkınma Bankacılığı Danışmanı Bora Sürmeli, İş Bankası KOBİ Kredileri Tahsis Bölüm Müdürü Hasan Bolat, Çay-Kur Şube Müdürü Halil Yılmaz katıldı. Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, tarıma verilen desteklemelerin ortaya çıkan açığı kapatmaya yetmediğini belirterek, Bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde buğday üreticisinin dekar başına yaptığı mazot harcaması 56 TL dir. Buna karşılık mazot desteği olarak aldığı prim 4 TL dir. Yani destek yapılan masrafın sadece yüzde 7 sini karşılamaktadır. Ülkemiz tarımında yılda 3.5 milyar ton mazot kullanılmaktadır. Bu mazotun ÖTV ve KDV si yaklaşık 9 milyar TL tutmaktadır. Başka bir deyişle, bütçeden tarıma destek olarak bu yıl ayrılacak olan 9 milyar TL nin tamamı, önümüzdeki yıl yalnızca çiftçinin ödediği mazot parasından alınan ÖTV ve KDV olarak geri alancaktır. dedi. Hayvancılıkla uğraşan üreticilerin et ithalatı nedeniyle ağır zarara uğradığını, tarım sektöründe ciddi sıkıntılar yaşandığını, bu sorunlardan öncelikli olanının finansman olduğunu söyleyen Yetkin, Bir diğer önemli konu da, tarımsal desteklerin kullandırılmasında özel bankaların kamu bankalarına sağlanan imkanlardan yararlandırılmasıdır. diye konuştu. Yetkin, tarım sektörünü olarak kenetlenmeleri gerektiğini kaydederek, Tarımda bir lobi yok. Bu konuda güçlü olmamız lazım dedi. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Turhan Tuncer, Türkiye deki tarımı tek kelimeyle özetleyecek olursak, üretmemek daha karlı duruma geldi ise üreticilerin hala üretime devam ediyorsa alınlarından öpmek gerekir. Çünkü girdi maliyetlerinin çok yüksek oluşu üretimi imkansız hale getirmiştir. Samanda yaşanan olay, ekilmeyen alanın boş halde tutulmasından kaynaklanmaktadır. dedi. Tuncer, Bugün ülkemizde alt yapısı yetersiz Türkiye tarımı, girdi-çıktıdan, üretim pazarlamaya kadar sorunlu bir yapı sergilemektedir. Türkiye nin tarımda kendi kendine yeterliliğini yakalamak istiyorsak, tüm değerlerimize sahip çıkarak, tarım arazilerimizi koruyarak, su ile buluşturmalıyız. İthalat yerine akılcı bir politikayla ülkemizin tarım potansiyelini değerlendirmede üretimi desteklemeliyiz. Bugün yeterince desteklenmeyen üretici çareyi banka kredilerinde aramaktadır diye konuştu. DSP Genel Başkanı Masum Türker, çiftçilerin toplumun kamburu olmadığını ifade ederek, parlamentoda çiftçilere yönelik Çiftçiyi Güçlendirme Komisyonu kurulması gerektiğini söyledi. Çiftçilere tehlike altındasınız diyerek, 2001 yılında 41 milyon hektar olan tarım alanının 33 milyon hektara düştüğünü, 3 milyon hektar alanın tarım alanı olmaktan çıktığını, bunun çiftçiye gitmediğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde yasalaşan Belediyeler Kanunu nun en çok çiftçiye zarar vereceğini belirten Türker, Bir gece ansızın daha önce o köye hiç uğramamış belediye başkanı, imar planı ile gelerek sizi zorlayacaktır. Sizin topraklarınız el değiştirecek, rantı başkası alacak dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ise, Türkiye de hayvan sayısının da azaldığını vurgulayarak, 1980 de Türkiye nin 50 milyon koyunu vardı, bugün 22 milyon koyun var. 19 milyon keçisi vardı, şimdi 6,5 milyon keçi kalmış. Yine 1980 de 1 milyon mandamız vardı, bugün ise 80 bin mandamız var yılında 16 milyon sığırımız vardı, günümüzde 12 milyon sığırımız kaldı diye konuştu. Türkiye de ayçiçeği, mısır ve çeltik üretiminin arttığını belirterek, bu üç ürün dışında üretimi sürekli artan başka bir ürün bulamadığını savundu. Denizbank Tarım Bankacılığı Pazarlama Grup Müdürü Levent Öztürk, tarım bankacılığında üretim planlamasının olmaması, fiyat istikrarsızlığı, sermaye birikiminin ve teknoloji kullanımın yetersizliği gibi bazı risk ve sorunların olduğunu söyledi. Geçmiş dönemde, tarım sektörünün karlı görünmemesi, riskin fazla algılanması ve hitap edilen müşteri profillerinin özellikleri nedenleriyle bankaların tarım kesiminden uzak durduğunu ifade eden Öztürk, bugün gelinen noktada ise birçok bankanın tarım sektörüne hizmet verdiğini ve kredi portföyü oluşturduklarına dikkati çekti. Kongrede bir konuşma yapan Köy-Koop Genel Başkanı Yakup Yıldız, tarımda birçok sorun yaşandığını, siyasilerin seçimler öncesi birçok vaadlerde bulunduklarına dikkat çekerek, İktidar olduğumuzda, Türk tarımına yön vermek için sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışacağız diye söz verirler ama maalesef bu güne kadar hiç bir iktidar bu sözlerini yerine getirmedi diye konuştu. Üreticilerin çok acı günler yaşadığını savunan Yıldız, Düşünebiliyor musunuz, saman satan bir tüccar, samanın içine buğday ya da arpa koyuyor. Niye? Çünkü saman 1 TL yi geçti, arpanın, buğdayın fiyatı ise 60 krş. Neden bunu yapmasın, sonuçda o da kar edecek dedi. Finansman sorununun önemini vurgulayan Yıldız, Sıfır faizle kredi alıp hayvancılık yapanların bugün zarar etti. Çünkü 7 binliraya aldığı hayvanı, 2 binliraya satamaz duruma geldi. Maliyetlerin yükselmesi bu duruma hız verdi dedi. Yıldız, Eğer bu ülkede 35 milyon dönüm arazi tarımın dışında bırakılıyorsa bu çok düşündürücüdür. Temelde yaşadığımız sorunlar eğitim ve örgütlenme alanınındadır. Bir üretici birden çok kooperatifle üye olmak durumunda kalıyor. Üretici şaşkınlık yaşıyor. İneğin memesi dört, sahibi beş diye konuştu. Örgüt kirliliği konusuna da değinen Yıldız, Örgüt kirliliğine karşıyız diye ilan ediyorlar, fakat yeni yeni birliklerin oluşumuna da izin verilyor. Dikeyde bir örgütlenmeye ihtiyaç var. diye konuştu. Kongrede ayrıca; Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Okan Gaytancıoğlu, Tarım Sektörünün Kredilendirilmesinde Mevcut Durum konulu bir sunum gerçekleştirdi.

5 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 Kadın Kooperatiflerine Pozitif Ayırımcılık Kadın!... TARIM VE KADIN 5 Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, kadınların kooperatif çatısı altında örgütlenmeleri yönünde özel bir eylem planı hazırlandığını söyledi. Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı nın uygulanmasına yönelik çalışmalara başlandı. Bu kapsamda 9 Ocak 2013 tarihinde Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin le bir araya gelerek, strateji kapsamında kadın kooperatifleri ile ilgili yapılabilecekleri masaya yatırıldı. Bakan Yazıcı, Türkiye kooperatifçiliği ile ilgili olarak ilk kez Gümrük ve Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak, 17 Ekim 2012 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Kooperatiflerin üretim ve istihdama katkısı olacak projelerine kamu kaynaklarından destek sağlanması için hazırladıkları Kooperatifleri Destekleme Programını anlatan Yazıcı, projeyle kadın kooperatiflerine pozitif ayırımcılık yapılacağını bildirdi. Bakan Yazıcı, kooperatiflerin kadın girişimcilerin talepleri doğrultusunda kurulmaya başlandığı ve ortaklarının yüzde 80 ila yüzde 100'ünün kadın olduğu ifade etti. Kooperatiflerin kadınların ihtiyaç duydukları hizmetleri ürettiği, yeni dayanışma alanları yarattığı, ihtiyaç ve taleplerini gündeme taşıdığına dikkat çeken Yazıcı, TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 15 yaş üstü kadınların istihdam oranının yüzde 24 ve işgücüne katılım oranının ise yüzde 27,6 olduğu söyledi. Bakan Yazıcı, bu oranların erkek nüfusa göre oldukça düşük olduğunun altı çizerek, ''Kadının ülke istihdamındaki yerini gösteren bu veriler, kadının mutlaka ekonomide daha fazla yer almasını gerektiriyor. İstihdam ve yoksullukla mücadele noktasında özellikle ekonomik yönden güçsüz kişilerin oluşturduğu kadın kooperatifleri, bu açıdan önem kazanıyor'' değerlendirmesinde bulundu. Koop-Des Hazırlık Çalışmalarına Başlandı Konuşmasında Bakan Yazıcı ayrıca kooperatiflerin ve kadınların ticari işletme kurarken karşılaştıkları en önemli sorunlardan birinin finansman olduğuna dikkat çekerek, bu sorunu çözme noktasında Koop-Des Programı ile kooperatiflerin üretim ve istihdama katkısı olan projelerinin desteklenmesinin planlandığı belirtti. 91 Kooperatif Kuruldu Bakan Yazıcı, kadınların kurduğu kooperatif sayısının hızla arttığını, 80 adet işletme kooperatifinin, 4 adet küçük sanat kooperatifinin, 2 adet üretim ve pazarlama kooperatifinin, 4 adet tüketim kooperatifinin ve 1 adet de yayıncılık kooperatifi olmak üzere toplam 91 kooperatifin kadın girişimciler tarafından kurulduğu söyledi. Ödemiş Kadın Kooperatifi Gıda Market Açtı 26 girişimci kadın tarafından kurulan Ödemiş Yöresi Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi Sini Ev Yemekleri ve Börekleri adı ile ikinci işyerlerini açtılar. Ortaklarının ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile ekonomik faaliyetleri kapsamında yer alan mal ve hizmet üretimi ile pazarlanmasına yönelik ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle ekonomik, sosyal ve kültürel menfaatlerini korumak, geliştirmek, desteklemek ve ortaklarının sağlıklı ve gelişmiş bir çevrede yaşamalarını sağlamak amacıyla 2012 yılında kurulan 26 ortaklı bir kooperatif. Yöresel el işleri ve gıda sektöründe üretim yapan kooperatif el işlerinde; iğne oyaları, takılar, Ödemiş çarşafı, tel kırma, tel sırma, kök boyalı ipekler, efe oyalı fular, ev tekstili, gıda sektöründe; Yöresel yemekler ve tatlar, kahvaltı, ev salçasıreçel,tarhana, erişte, mantı, börek çeşitleri ile faaliyette bulunuyor. Ödemiş Yöresi Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi Ocak ayında açtıkları gıda marketi Sini, sunduğu damak tadı ile büyük beğeni topluyor. Açılışa Ödemiş Belediye Başkanı Bekir Keskin, Kooperatif Başkanı Ülkü Zerdali, siyasi parti temsilcileri, kooperatif üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Açılışta konuşan Kooperatif Başkanı Zerdali, Kadınlardan oluşan Kooperatifimiz kısa zaman da uzun yol kat ederek güzel çalışmalara imza attı. Bugünde sizlerin desteği ve hünerli üyelerimiz ile Sini yi hizmete sokuyoruz ve üyelerimizin ve Ödemişli bayanların sunacakları lezzetleri burada teşhir ederek halkımızın beğenisine sunduk. Hem gelir elde edeceğiz, hem de kooperatifimiz daha da aktif şekilde çeşitli dallarda da faaliyetlerini sürdürecek. Yurt çapında katıldığımız fuarlarda dikkatleri üzerine çeken Ödemiş Kadın Kooperatifimiz ayrıca yöremizin tanıtımında önemli bir rol oynayarak, Ödemişli kadınların ekonomik hayatına destek sağlıyor. Bize destek veren herkese teşekkür ederim. dedi. Belediye Başkanı Keskin ise, Ödemiş te kadınlarımızın bir araya gelerek kooperatif kurmaları ve işletmeleri benim de gurur kaynağımdır. Kadınlar kooperatifinden bizler alışveriş yaparak bu kooperatife destek olmalıyız. Bu sayede kooperatifimiz de büyümeli. Burada kadınlarımız kendilerini buluyorlar. Hazırladıkları börekler, kurabiyeler ve çeşitli gıdalar ile aile ekonomisine de katkı sağlayarak kazanç elde ediyorlar. Yeni mekanlarında kendilerine başarılar diliyorum dedi. Kimi zaman bir güneştir o.temiz saf sıcacık.annedir çocukdur kadındır.ailesini korur kollar,nice çocuklar yetiştirir.azimlidir ve çalışkandır,kadındır! İsterse dünyaları kurar,her işin üstesinden gelir. Sabırlıdır sebatkardır, sevgilidir, yardır. Tehlike anında sanki aslandır. Kilim dokur,halı dokur,tezgah başında. Kızgındır öyle dokur ilmekleri, istekleri vardır. Halıya kilime desen olur. Duaları vardır, renk olur, sabır olur, ilmekleri olur. Tarla da çalışır, çocuk gibi büyütür sever ürünü. Sabırla toprağı çapalar, umutla yağmur yağdırır,suyu toprağa vardırır. Ekin toplar sevgi ile umutla. Hayvanlarına bakar, süt sağar. Görünmez bir eldir sanki ailenin, toplumun üzerinde. Varlığını her yerde hissettirir. Hele istemeye görsün,elinden hiç bir iş kurtulmaz. Her işin üstesinden gelir. Köyde köylü, şehirde şehirlidir. Analığını kadınlığını hiç kaybetmez. En yüce görevide iyi evlatlar yetiştirmekdir. Pratik zekasıyla her zaman evine katkıda bulunur.becerilerini kullanır. Hele de elele verirse, bir araya gelirse üstesinden gelemeyeceği iş, açamayacağı kapı kalmaz. İyi organize olmuş kadınların gücü daha da çoğalır. Çığ olur! Toplumda ses getirir. Başarı sağlar. Sağduyulu, kendilerine ve topluma faydalı kadınlar çoğalır. Kadınlar kalkındıkça toplumun gücü artar. Kendine güvenen kadın çocuklarının ve eşinin gözünde farklı bir değer kazanır. İster köyde ister şehirde olsun kadın kalkındıkça refah düzeyide artacaktır. Bunu sağlamanın en iyi yollarından biride kooperatifçilikdir. Bir araya gelmek bir olmak için iyi bir araçdır. Bir araya gelip büyük işlere imza atmak daha da fazla insana fayda getirecektir. Daha fazla kadın kooperatifleri kurulması dileğiyle sevgiler. Aynur DOĞAN Köy-Koop Manisa Birliği El Sanatları Öğretmeni Çalışkandır kadın üretkendir. Hayalgücü ve becerisi öyle geniştir ki olmadık malzemelerden harikalar yaratır. Gerek evinde gerekse dışarıda bu böyledir. Yokluk da bile mutfağında tenceresini kaynatır, el becerisi ile örer üretir. Elinin emeği ile para kazanmasını bilir. Bu kadınlar her zaman kendi ayaklarının üzerinde durur. Türkiye nin kalkınma yolunda kadının önemi çok büyüktür. Üretimin küçüğü büyüğü olmaz. Küçük damlalar birleşip dereleri, dereler nehirleri, nehirler denizleri besler. Küçük hayaller ile başlayıp, bir çok insana iş imkanı sağlayan birçok kadın var Türkiye de. Bu yüzden yılmadan üretmeye devam etmeli kadın. Desteklenmeli, yol gösterilmeli, elinden tutulmalı. Eğitilmeli, olanaklardan haberdar edilmeli. Bir araya gelmenin ve birlik olmanın önemi anlatılmalı. Küçük hayaller birleşerek çığ gibi büyümeli. Kooperatifçilik bu yolda en iyi köprü. Bu işin içerisinde ki insanlar bilgilerini paylaşarak, bunu bir sosyal sorumluluk projesine dönüştürmeli. Paylaşmalı. Paylaşmak kooperatif olmanın başlangıcı değil mi? Sevinçleri sıkıntıları, kazanımları paylaşmak. Türkiye de nice kadınlar var paylaşmayı bir araya gelmeyi bekleyen. El ele vermeye güçleri ve gönülleri birleştirmeye, kooperatif çatısı altında toplanmaya ihtiyacları var. Bizler Manisalı kadınlar olarak bu işde adım atmayı üst birliğimiz sayesinde başardık. Bizler halen üretiyoruz. Halen öğreniyoruz. Büyüyerek mutlu oluyoruz. Kendimize güvenerek etrafımızda ki insanlara da iyi enerji veriyoruz. İyi bir geleceğe ancak elele ve üreterek ulaşabiliriz. K.Maraşlı Kadın Çiftçinin Başarı Öyküsü Evinin geçimine katkı sağlamak amacı ile 400 m2 alanda çilek üretimine başlayan Kahramanmaraşlı kadın çiftçi Hatice Kaya, üretimini 4 yılda 31 dekara çıkarttı. HAL VE GİDİŞ Sait MUNZUR Hatice Kaya, Kahramanmaraş'ta yaptığı girişimlerle 30 kadına da işveren bir iş kadını olmayı başardı. Kahramanmaraş ın Türkoğlu ilçesinin Kılılı beldesinde yaşayan evli ve 3 çocuk annesi olan Hatice Kaya, 4 yıl öncesine kadar gündelik işlere giderek evinin geçimine katkı sağlıyordu. Kahramanmaraş Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün desteği ile 400 metrekare alana çilek dikerek iş hayatına başlayan Hatice Kaya, yıldan yıla çilek üretimini artırarak şu an 31 dekar alana çıkardı. Yeniliği çok sevdiğini ifade eden Kaya, ''Geçmişte tarlada çalıştım, gündelik işlere gittim ama hayalimde hep kendi işimin patronu olmak vardı. Allah da nasip etti, bugün hem üretiyorum hem de kadınlara iş imkânı sağladım dedi. Bayanların her işi başarabileceğine inanan Kaya, tüm kadınların iş hayatına katılmaları gerektiğini vurguladı. Komşusu ve arkadaşı olan 30 kadınla birlikte üretim yaptıklarını bildiren Hadice Kaya, hem onların hem de kendisinin kazandığını bildirdi. Hatice Kaya, girişimci olduğu kadar da yenilikçi. Modern tarım sistemleri kullanmaya başlayan Kaya, internetten gördüğü çilek tarımında kullanılan bir makineyi alarak işini kolaylaştırmış. Kahramanmaraşlı kadın girişimci, Kılılı beldesindeki TARGEL personeliyle de sürekli irtibat halinde. TARGEL personelinin tüm önerilerini harfiyen uyguluyor. Çilek üretiminin yanında deneme amaçlı ahududu fidanı diktiğini söyleyen Kaya, başarı sağlaması halinde üretim alanını arttıracağını aktardı. Yetkililerden bir de traktör isteyen Kaya, verilmesi halinde bölgesindeki tüm kadın çiftçilere traktörü ücretsiz olarak kullandıracağını da sözlerine ekledi.

6 6 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Birliği TARIM Kooperatiflerde İhtisaslaşmaya Gidilmesinin Yarattığı Sorunlar Soğuk Hava Deposu Şartı Yumurta Sektöründe Sıkıntı Yarattı Tarımsal kalkınma kooperatifleri 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa göre köylerde kurulmaktadır. Kuruluşlarına Tarım İl Müdürlüklerince İzin verilmekte ve Ticaret siciline tescil ettirilerek tüzel kişilik kazanmaktadır. Yürürlüğe 2008 yılında giren Yumurta Tebliği'nde yumurtanın sadece soğuk hava deposu olan yerlerde satışına izin verilmesinin 1 Ocak itibariyle zorunlu hale gelmesi sektörde sıkıntı yarattı. Kuruluşlarında, genellikle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ana sözleşmeleri esas alınmakta olup, ana sözleşmenin 7. Maddesinde çalışma konuları belirlenmiş olup, üreticinin tarım, hayvancılık, orman üretimi, çay bitkisi üretimi ve ürünlerinin pazarlanması ile girdi temini gibi konulardaki tüm ekonomik faaliyetlerini yürütmektedir. Köylerde çok amaçlı Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri kurdurulurken, İl düzeyinde ve merkez birliği düzeyinde konu bazında Tarım Kooperatifleri Birliği (Tar-Koop), Hayvancılık Kooperatifleri Birliği (Hay-Koop), Ormancılık Kooperatifleri Birliği (Or-Koop), Çay Ekicileri Kooperatifi (Çay-Koop) şeklinde ayrıştırma yapılmıştır. Diğer taraftan çok amaçlı olarak nitelendirilen Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler (KöyKoop) Merkez Birliğinin kuruluşuna da 1998 yılında Bakanlıkça izin verilmiştir Sayılı Kooperatifler Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapan 3476 S.K. yürürlüğe girdiğinde, Bakanlıkça yeni bir düzenlemeye gidilmiş, Köy Kalkınma, Ormancılık, Hayvancılık ve Çay kooperatiflerinin ana sözleşmelerini değiştirerek, Bakanlıkça hazırlanan tip ana sözleşme türü olan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Ana sözleşmesine 1988 yılında yürürlüğe giren 3476 sayılı yasa gereği intibak zorunluluğu getirilmiştir. Ancak, 3476 S.K. Geçici 2. Maddesi ile Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce tüzel kişilik kazanmış olan kooperatif üst kuruluşları bu kanun hükümlerine göre kurulmuş sayılır hükmü getirilerek bölge birliklerinin statülerinde her hangi bir değişikliğe gidilmemiş ve intibak zorunluluğu da getirilmemiştir. Bu düzenleme, köylerde kurulmuş bulunan tarımsal kalkınma kooperatifleri çok amaçlı olarak öngörüldüğü için, faaliyet konuları ile ilgili tüm bölge birliklerine ortak olma zorunluluğunu doğurmuştur. Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin tek bir bölge birliğine, bölge birliklerinin de tek bir merkez birliğine ortak olması ile ilgili hiçbir yasal veya idari bir düzenleme, dolayısıyla bir zorunluluk da getirilmemiştir. Bakanlık verileri de zaten bu durumu teyit etmektedir S.K. Tabi Tarımsal Kooperatif Merkez Birlikleri Bünyesinde Yer Alan Kooperatif Birliklerinin Aşağıda Gösterilen Mevcut Durumu: 1- Köy-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 9 Köy. Kal. ve Diğer T.A + 4 Tarım + 7 Hayvancılık = 20 Koop. Birliği, 2- Tar-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 5 Tarım + 4 Köy. Kal. ve Diğer T.A +1 HayKoop.+1 Ormancılık = 11 Koop. Birliği, 3- Hay-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 31 Hayvancılık + 2 Köy. Kal. ve Diğer T.A = 33 Koop. Birliği, 4- Or-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 18 Ormancılık + 8 Köy. Kal. Ve Diğer T.A +1 Hay-Koop.= 27 Koop. Birliği, 5- Tüs-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 10 Sulama + 3 Köy. Kal. Ve Diğer T.A. = 13 Koop. Birliği, 6- Sür-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 13 Su Ürünleri Koop. Birliği, 7- Çay-Koop Merkez Birliği Bünyesinde: 5 Çay-Koop Birliği mevcuttur. Yukarıda görüldüğü üzere Tüm merkez birliklerine ortak bölge birlikleri çeşitlilik arz etmektedir. Bakanlığın her bölge birliğinin kendi ihtisas konusunda örgütlenmesini sağlayamadığı, bizzat bakanlıkça yapılan uygulama sonucu ihtisaslaşmanın gerçekleşmediği görülmektedir. Erol AKAR Köy-Koop Kastamonu Birlik Başkanı Sulama kooperatifi ana sözleşmesinin çalışma konularında değişiklik yapılmasına Bakanlıkça izin verilmekte ve tarımsal kalkınma kooperatifi gibi faaliyet yürütebilmesine imkân sağlanabilmekte ve Bakanlıkça uygulanan hayvancılık kredilerinden yararlandırılmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yayınlanan 2012/49 sayılı Hayvancılık Desteklemeleri Hakkında Uygulama Esasları Tebliği nin 3. Maddesinin (gg) fıkrasında yapılan Yetiştirici/Üretici Örgütünün tanımında, üretici örgütlerinin hiyerarşik yapılanması net bir şekilde belirtilmiştir. Buna rağmen; Bakanlıkça, bir kooperatif, 5996 Sayılı Yasaya göre kurulmuş bulunan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine veya 5200 Sayılı Yasaya göre kurulmuş bulunan Süt Üretici Birliklerine üye olmaları halinde, tebliğe aykırı olmasına rağmen, merkez birliği düzeyinde örgütlenmiş olarak kabul edilebilmektedir. Kooperatif bazında ihtisaslaşma, Bakanlığın bizzat kendi uygulaması ile zaten ortadan kalkmıştır. Aslında bu örgüt yapısı beklenilenin tam aksine ihtisaslaşmaya değil karmaşaya neden olmuştur. Kooperatiflerin çalışma konularının ve faaliyet alanlarının birbiriyle örtüşmesine rağmen bu kadar ayrıştırılması, diğer taraftan Bakanlığın bazı örgütlere tarımsal desteklemelerde ve yetkilendirmelerde ayrıcalık tanıması nedeniyle haksız bir rekabet ortamı yaratılmış, örgütlerin yeterince gelişmesinin önünde bu durum bir engel teşkil etmiştir. Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından yılın başarılı kadın girişimcisi ödülüne layık görülen Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUMBİR) Başkanı Derya Pala, sektörle ilgili gelişmeleri ve yeni uygulamaları değerlendirdi. Pala, önümüzdeki dönemde sektör açısından iyimser olmadıklarını, özellikle küçük üreticileri ve küçük tüccarları çok zorlayacak uygulamaların geldiğini dile getirdi boyunca işletmelerde onay ve kayıt mekanizmasının değiştiğini hatırlatan Pala, bakanlıktan ruhsatları, çalışma ve gıda üretim izinleri olmasına rağmen ruhsat verme yetkisinin tamamen belediyelere devredildiği için bakanlığın vermiş olduğu ruhsatların geçersiz kaldığını dile getirdi. Pala, yeni yönetmelikle tüm gıda işletmelerinin tekrardan bir onay mekanizmasının içine girdiğini belirterek, "Kriterlerde bir değişiklik olmadıysa da uygulamada farklılıklar gündeme geldi. Yumurta Tebliği 2008'de çıkmıştı ama bazı maddeleri çok uygulanmıyordu. Mesela yumurtaların 5-12 derecede paketlenmesi, muhafaza edilmesi ve satılması 2008'den beri yönetmelikte var. AB uyum süreciyle birlikte gıdada HACCP şartlarının da yerine getirilmesi gündeme gelince kurallar katı bir şekilde uygulanmaya başlandı. Sadece üreticilerde değil üreticilerden alıp toptan pazarlayan, toptan alıp piyasada perakende pazarlayan bakkallar ve pazarcılara servis yapanlar da bu yönetmelik içine giriyor. Dolayısıyla onlara yatırım yükü getirdi, işletmelerine soğuk depo yaptırmaları gerekti. Onların ortadan kalkması ve işlerin zorlaşması küçük üreticiyi çok etkiliyor. Sektörün neredeyse yüzde 80'ni küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturuyor. Bunların çoğu kendi yumurtalarını marketlerde ve piyasada perakende olarak pazarlamıyor. Toptancılara veriyorlar. Son düzenleme bu aradaki toptancıların düzeninde bir değişiklik gerektirdiği için bu yatırımı yapamayacak durumda olanlar aradan çıktılar ve çıkacaklar. Böyle olunca küçük üreticilerin pazarlaması zora girecek" dedi. Zamanla küçük üreticiler kapanacak, büyüklere devredilecek Pazarlar ve bakkallar için de 5-12 derece zorunluluğu getirildiğini ifade eden Pala, "Pratikte bunun sağlanması çok zor. Büyük illerde bile elektrik olmayan pazarlar var. Bu satışı ciddi anlamda zorlaştıracak. Küçük üreticilerin en büyük pazarı buralar. Tüketici de taze ve ucuz yumurtayı pazardan alamayacak. Büyük üreticiler ve büyük marketler avantaj sağlarken, küçük üretici ve küçük satıcı ortadan kalkacak, tüketici zarar görecek. Zamanla küçük üreticiler kapanacak ya da büyüklere devredilecek. Bu da sektörü tekelleşmeye doğru götürecek" diye konuştu. Bakkal ve pazar yerlerine istisna getirilsin Pala, yumurtanın güvenilir koşullarda saklanmasını, paketlenmesini ve depolanmasını arzu ettiklerini belirterek, "Dolayısıyla bizim işletmelerden alanların depolarında soğuk hava depoları olsun, büyük marketlerde de soğuk zincir devam etsin ama 7-8 saatte tüketilecek pazaryerlerinde ve bir iki günde tüketilecek küçük bakkallarda soğuk zincire bir istisna getirilmesini istiyoruz. Başka ülkelerin Yumurta Tebliği'ni inceledik. Avrupa'da da Amerika'da da Avustralya'da tebliğde 5-12 derece ibaresi geçiyor. Ama pratikte gördüğümüz hiçbir pazaryerinde yumurta buzdolabında satılmıyor" diye konuştu. Birikim ve deneyimden doğan büyük güç. Pamuk küspesi üretiminde lider kuruluş. Kooperatifler ve birlikler, ayrıştırılması sonucu küçük ve etkisiz kaldığından arzulanan amaca uygun yapılar olmaktan da giderek uzaklaşmıştır. Kooperatiflerin yanında, damızlık birliği, üretici birliği, ziraat odası, tarım kredi ve tarım satış kooperatifleri, pancar kooperatifi vb. benzeri birçok aynı veya benzer faaliyetleri yürüten ve çalışma konuları ve alanları birbiriyle örtüşen birçok üretici örgütünün varlığıda üreticinin mağduriyetine neden olmuş ve üretici tüm bu örgütlere kaynak sağlamak durumunda kalmıştır. Görülüyor ki kooperatifleşmede ihtisaslaşma olmamış, Ülke gerçekleri ile bağdaşmayan ihtisaslaştırmada sorunları çözmemiştir. Tarımsal planlamaların yapıldığı, Ülkemizdeki köylülük nüfusu makul oranlara düştüğü, işletmeler büyüyüp aile işletmeciliğinden ekonomik işletmeciliğe dönüştüğünde ihtisaslaşma zaten kendiliğinden oluşacaktır. Sonuç olarak; Kooperatiflerin ihtisaslaşma adı altında ayrıştırılmadan, bir iktisadi işletme olarak görülmesi halinde sorunların çözümü daha da kolaylaşacaktır

7 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 TARIM 7 Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından, Tarımsal Öğretimin Başlangıcının 167 nci Yıldönümü nedeniyle 14 Ocak 2013 günü, Bütünleştirilen Şehir, Parçalanan Kırsal konulu bir Sempozyum düzenlendi. Büyükşehir Yasası nın tarım sektörü, toprak ve su kaynakları, doğal varlıklar, çiftçi, köylü ve tüm halkımız, dolayısıyla Türkiye nin bugünü ve yarınını nasıl etkileyeceği, 13 ilde büyükşehir belediyesi kuran ve 16 bin köyün tüzel kişiliğini ortadan kaldıran Büyükşehir Yasası tüm yönleriyle ele alındı. Ankara da, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi nde düzenlenen Sempozyuma, siyasi parti temsilcileri, öğretim üyeleri, bürokratlar ve sivil toplum örgütü yöneticilerinin de aralarında bulunduğu, alanında uzman pek çok konuşmacı katıldı. Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan; ZMO Başkanı Dr. Turhan Tuncer, Türkiye nin çeyrek yüzyılı aşkın süredir uygulanan yanlış politikalar sonucu bugün ot ve samanı bile ithal etmek zorunda kalan bir ülke haline geldiğini belirtti. Tuncer, İktidar temsilcileri her ne kadar, Türkiye yi dünyanın en büyük 17. ekonomisi yapmakla övünseler de, 2011 yılı Dünya Ekonomik Forumu Küresel Raporuna göre, ülkelerin gelişmişlikleri açısından Türkiye, 134 ülke arasında 125. sırada yer almaktadır. dedi. Türkiye`nin tarımda dünyanın 7. Avrupa nın 1. ülkesi` olduğuna dair çizilen pembe tabloya karşın, TÜİK rakamları sektörün hemen hemen tüm alanlarında olağanüstü geriye gidişlerin yaşandığını açıkça ortaya koymaktadır diye belirtti. Tuncer, 2000`li yıllarda çiftçilerin 3,3 milyon hektar araziyi ekmekten vazgeçtiklerini, tarımda girdi ve çıktı fiyatları kıyaslandığında toprağı ekmemenin daha karlı bir hal aldığını, 2000 yılı sonrası dönemde buğday üretiminin yerinde saydığını, arpa üretiminin önemli ölçüde gerilediğini, başta tütün ve pamuk olmak üzere endüstri bitkilerinin; nohut, kuru fasulye ve mercimek gibi kuru baklagillerin; patates ve kuru soğan gibi yumru bitkilerin üretimlerinin azaldığını belirtti. Tuncer, Bitkisel üretim alanında yalnızca mısır, çeltik ve ayçiçeğinde anlamlı üretim artışları sağlanmıştır. Bitkisel üretimdeki azalmaya koşut olarak istihdam da gerilemiş, 2000 yılında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi sayısı 7,8 milyon kişi iken, 2011 sonunda bu rakam 6,1 milyon kişiye düşmüştür. Son 10 yıldan 7`sinde tarım ürünleri ithalatı ihracatı geçmiştir. İthal edilen başlıca ürünler bitkisel ham yağ, yağlı tohumlar, pamuk ve buğdaydır. İthalata izin verilmesinden bugüne kadar ülkeye yaklaşık 2.7 milyon baş sığır, koyun ve keçi girmiş; ithal edilen canlı hayvan, et ve et ürünlerine ödenen bedel 3 milyar doları bulmuştur. dedi. Tuncer, ziraat mühendislerinin uzmanlık alanı olan bitki koruma ürünlerinin, eczacılar, ziraat teknikerleri ve teknisyenleri tarafından da satılmasına olanak sağlanmasını eleştirdi. Son TARGEL alımında istihdam edilecek personelin % 60 ının veteriner hekim olarak belirlenmesine tepki gösteren Tuncer, bu tercihte, bilimsel, teknik ve ekonomik ölçütlerin ve bu kapsamda gereksinim duyulan personel ihtiyacının göz önüne alınmadığını, sadece mesleki taassupların ağır bastığını kaydetti. Açılışta, Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet BESLEME, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK, Çankaya Belediye Başkanı Bülent TANIK, Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman GÜRÜN ve CHP Bursa Milletvekili İlhan DEMİRÖZ de birer konuşma yaptılar. Daha sonra yapılan ödül töreninde, ZMO tarafından Kars Boğatepe Peynir Müzesi Koordinatörü İlhan KOÇULU, SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem YILMAZ, SÜR- KOOP Başkanı Ramazan ÖZKAYA ve Öner ÜNALAN`a Özel Ödül verildi. Öner ÜNALAN, 2 yıl önce vefat ettiği için ödülünü eşi aldı. Ege TV program yapımcısı İsmail UĞURAL, ZMO Basın Ödülü ne değer görüldü. Prof. Dr. İsmail KARACA, Prof. Dr. Selim KAPUR ve Doç. Dr. Mehmet KARACA ya ZMO Bilim Ödülü verildi. Törende ayrıca meslekte 50. yılını dolduranlara da plaket verildi. Ödül töreninin tamamlanmasının ardından Sempozyuma geçildi. Sempozyumun Şehirleşme Açısından Büyükşehir Yasası Ne Getirir Ne Götürür? başlıklı ilk oturumunu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi`nden Prof. Dr. Ruşen KE- LEŞ yönetti. Oturumda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gökhan GÜNAYDIN, İzmir Y. Tek.Ens.Şehir ve Bölge Planlama Böl. Başkanı Doç. Dr. Semahat ÖZDEMİR, Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman GÜRÜN, Balıkesir Belediye Başkanı İsmail OK ve ZMO avukatı Zühal DÖNMEZ birer konuşma yaptılar. Tarım ve Kırsalın Geleceği Açısından Büyükşehir Yasası Ne Getirir Ne Götürür? konulu ikinci oturumu da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK yönetti. Oturumda ZMO Yönetim Kurulu Üyesi ve AÜZF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali ÇULLU, Akyaka Belediye Başkanı Ahmet ÇALCA ve Muhtarlar Konfederasyonu Başkanı Hüseyin AKDENİZ konuşmacı olarak yer aldılar. Büyük Şehir Yasası nın ekonomik boyutu ile ele alındığını, oysa ki Sosyolojik, çevresel ve ekolojik boyutunun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Bülent Gülçubuk, Bu yasayla 591 belde belediyesi ile köy ve 29 ilde İl Özel İdaresi ile İl Genel Meclisinin tüzel kişiliği ilk Mahalli İdareler Seçiminden sonra kaldırılıyor. dedi. Gülçubuk, çıkan Yasa nın; Toplumsal uzlaşıyı, katılımcılığı, toplumsal talebi, eşitlik ve adaleti, hiç kimse zarar görmeksizin toplumsal çıkarları, gereksinmeleri gidermeyi, yetkileri toplum yararına kullanmayı ve dağıtmayı karşılamadığını belirtti. Yasa, Merkezin Etkisini Daha da Arttırıyor Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi (YİKM) adıyla bir kurum oluşturuluyor. Bakanlar Kurulu Kararı ile bu illere bağlı ilçeler ve diğer illerde de YİKM kurulabilecek. Yatırım izleme ve koordinasyon merkezinin sevk ve idaresi illerde valilik, ilçelerde ise kaymakamlar tarafından yerine getirilecek. Prof.Dr. Gülçubuk, Çıkan bu yasayı sadece Büyükşehir Yasası olarak nitelendirmenin doğru olmadığını, bu yasanın göründüğünden de çok daha büyük olduğunu, bu maksatla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kurulup farklı yetkiler verildiğini, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu nun değiştirildiğini, Milli Parklar Kanunu nun kaldırılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı na bağlı Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu oluşturulduğunu, Kentsel Dönüşüm Yasası olarak da bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakında Kanun çıkartıldığını, Kıyı Kanun unda değişiklikler yapıldığını, 2-B Yasası olarak da bilinen Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun çıkartıldığını, TMMOB Yasası ili ilgili girişimlerin olduğunu söyledi. Yasanın ne gibi sonuçlar doğuracağından da bahseden Prof.Dr.Gülçubuk, Büyükşehir sınırlarına dahil edilen köylerde yaşayanlar; içme suyu, atık su gideri, alt yapı yatırımları ve benzerleri için zamanla bedel, katılım payı adı v.b. adlarla yeni harcama kalemleri ile karşılaşacakları gibi, bu giderler metropol alandaki fiyatlar düzeyine ulaşarak gittikçe daha ağır maliyetli bir yaşama mahkum olacaklar. dedi. IPARD Uygulama Esasları da da değişiklik yapmak durumunda kalınacağını vurgulayan Prof.Dr.Gülçubuk, Yasa ile yalnızca büyükşehir belediyesi olan iller değil, diğer illerde de 559 belediyenin, nüfusun 2000 in altına düşmesi nedeniyle kapatılması öngürülmüştür. Yalnızca nüfus kriterini esas alan bir düzenleme söz konusudur. Böyle bir düzenleme, hizmetin yerelden sağlanması ve toplumun kararlara katılması açısından büyük dengesizliklere neden olacaktır. diye konuştu. Yasa da belirsizliklerin ortaya çıktığını söyleyen Gülçubuk, -Madde 3, (1) İlçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin talep etmeleri halinde büyükşehir belediyeleri bu Kanuna göre tüzel kişiliği kaldırarak mahalleye dönüşen köylerde yapılacak ticari amaç taşımayan yapılar için yürürlükteki imar mevzuatı doğrultusunda yörenin geleneksel, kültürel ve mimari özelliklerine uygun tip mimari projeler yapar veya yaptırır.- Örneğini verdi. Prof.Dr. Gülçubuk, Madde 3, (4) Bu Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan il özel idaresi, belediye veya köy tüzel kişiliklerine şartlı olarak bağışı yapılan taşınır ve taşınmazların devrinin yapıldığı kurum veya kuruluş, bu taşınır ve taşınmazların bağış amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamakla sorumludur. - Bu maddenin önemini vurgularken, Bunlar üzerinde herhangi bir yaptırım ya da görüş yok diye konuştu. Tarıma, Toprağa Zarar Prof.Dr. Gülçubuk, Madde 7 ile ilgili olarakta (3213 sayılı Kanuna göre maden üretim faaliyetleri ile bu faaliyetlere dayalı ruhsat sahasındaki tesisler için işyeri açma ve çalışma ruhsatına ilişkin yetki ve görevler, il özel idarelerinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı illerde valiliklerce yürütülür.) Tarıma ve toprağa vereceği önem açısından bunu nasıl değerlendireceğiz? Sorusunu yöneltti. Gülçubuk, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler. yasa maddesi ile ilgili olarakta, Ziraat Fakülteleri ile Belediyeler arasında hizmetler arası bir çatışma sürecine mi girecek? dedi. Konuşmasının sonunda Yasa ile ilgili genel bir değerlendirmede bulunan Gülçubuk, Kırsal Arazinin kentleşeceğini, kentsel arazinin ise arsaya dönüştürüleceğini, daha sonra da arsalar imarlaştırılarak rant alanı açılacağı değerlendirmesinde bulunarak; Eğer üretiminiz sınırlıysa, dış ticaret açığınız fazla ise, sanayiniz yeteri kadar üretimde bulunamıyorsa, bir dönem sonra görüldüğü gibi doğal kaynakları servete dönüştürme hesabını yaparsızın. Türkiye gibi ülkelerde de en büyük servet ve sermaye, doğal kaynaklar olarak karşımıza çıkar. dedi.

8 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 8 RÖPORTAJ Röportaj: Emel Tuğrul Kooperatifçiliğimizin Temel Sıkıntıları Yasal Altyapının Yeterli Olmayışından Kaynaklanmaktadır BM tarafından ilan edilen 2012 Yılı Uluslararası Kooperatifler Yılı nın ardından, kooperatifçiliğimizi ve geçtiğimiz aylarda açıklanan Türkiye Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı nı Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Muammer Niksarlı ile konuştuk. Her ne kadar nicel anlamda bir gelişme görülse de güçlü bir kooperatifçilik yapısı ve anlayışı ne yazık ki oluşamamıştır. Bu da kooperatifçiliğin ülkemizde kısıtlı alanlarda faaliyet göstermesine neden olmuştur. Türkiye de daha çok konut yapımı ve tarım alanında yoğunlaşan kooperatifçilik, diğer ülke uygulamalarında olduğu gibi perakende, kredifinans, sigortacılık, enerji üretimi, eğitim, sağlık gibi sektörlerde yer alamamıştır. Köy-Koop Haber - Kooperatifçilik anlayışından bahseder misiniz? Nedir önemi? Muammer Niksarlı - Kooperatif, ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir teşkilattır. Ekonomik ve ticari hayatta kendine has artıları bulunan başarılı girişim örnekleridir. Aslında kooperatif bir ortaklık kültürüdür. Tarım, toptan ve perakende ticaret, konut yapım, su, elektrik ve sağlık sektörleri, bankacılık ve sigortacılık, bilgi ve iletişim teknolojisi, bakım hizmeti, el sanatları, turizm gibi alanlarda kooperatifçilik yapılmaktadır. Dünyada, kooperatifler ekonomik krizin derinleşmesi, işsizliğin artması, toplumsal dışlanma ve yoksulluğun yaygınlaşması gibi problemlerin giderilmesi için ekonomik açıdan en bereketli ve karlı yapılanma olarak etkin işlevlere sahiptir. Bu konuda en çok kooperatif işletmesine sahip ülke Amerika dır. En etkin faaliyetler ise Fransa da görülmektedir. Birleşmiş Milletler, 2012 yılını Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan etti. Amacı; Farkındalık oluşturmak, Kooperatiflerin kurulması ve güçlendirilmesini desteklemek ve Hükümetleri bu yönde teşvik etmek. Bu çerçevede ülkemizde de Kooperatifçilik ile ilgili sorunların belirlenmesi ve çözüm yolları üretilmesi için, Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı. K.K. - Ülkemizde kooperatifçilikle ilgili temel sorunlar nelerdir? M.N. - Ülkemizde 1920 ile 1938 yılları arasında kooperatiflere yönelik yapılan tüm hukuki düzenlemeler, Atatürk ün önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Bugün ise 28 farklı türde 84 binin üzerinde kooperatif bulunmakta. Ancak günümüzün dinamik iş dünyası ve dönüşen kamu anlayışı dolayısıyla kooperatifçilikte de bazı düzenlemeler yetersiz kalmış ve sorunlar ortaya çıkmıştır. Kooperatifçiliğimizin temel sıkıntıları yasal altyapının yeterli olmayışından kaynaklanmaktadır. Örneğin, eksik üst örgütlenme nedeniyle, kooperatiflere yönelik eğitim, finansman, denetim, danışmanlık, teknik ve yasal destek sunumu yetersizdir. Dolayısıyla Türkiye de kooperatiflerin, Milli Gelir, Üretim, İstihdam, Yatırım, Dış Ticaret rakamları içindeki payı ile faaliyet gösterdikleri sektör içerisindeki payları yeterince bilinmemektedir. Her ne kadar nicel anlamda bir gelişme görülse de güçlü bir kooperatifçilik yapısı ve anlayışı ne yazık ki oluşamamıştır. Bu da kooperatifçiliğin ülkemizde kısıtlı alanlarda faaliyet göstermesine neden olmuştur. Türkiye de daha çok konut yapımı ve tarım alanında yoğunlaşan kooperatifçilik, diğer ülke uygulamalarında olduğu gibi perakende, kredi-finans, sigortacılık, enerji üretimi, eğitim, sağlık gibi sektörlerde yer alamamıştır. Neticede; Kamu hizmet sunumu ve kooperatifçiliğe elverişli bir ortam oluşturulması konusunda yaşanan aksaklıklar, Eğitim, bilinçlendirme ve araştırma faaliyetlerindeki yetersizlikler, Örgütlenme ve kooperatifler arası işbirliği sorunu, Sermaye yetersizliği ve uygun finansmana erişim sorunu, Denetim ve imaj sorunu, Kurumsal ve profesyonel yönetim eksikliği, Mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar Kooperatifçilikte bir strateji ve eylem planını oluşturmayı ve hayata geçirmeyi gerektirmiştir. K.K. - Strateji belgesi nasıl oluşturuldu? M.N. - Gümrük ve Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda kooperatiflerden sorumlu Bankalıklar, ilgili kamu kurum ve kuruşları ile sektör temsilcilerinin katkılarıyla yoğun ve katılımcı bir sürecin sonunda oluşturuldu bu belge. Toplamda 47 ayrı kuruluştan 104 temsilci ile gerçekleşen bir dizi yoğun çalışma toplantıları yaptık. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, finans kuruluşları, sendikalar, meslek örgütleri ve üniversiteler vardı bu toplantılarda. Sonunda bir vizyon belirledik: Güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşmak. K.K. Bu yoğun çalışmalar sonucu ortaya çıkan strateji belgesi neyi öngörmektedir? M.N. - Ülkemizde Kooperatifçiliğin gelişmesiyle; Ekonomik ve toplumsal kalkınma sağlanacak, Yoksullukla mücadelede etkinleşilecek, Atıl kaynaklar harekete geçirilecek, Mikro kredi ve finansman olanakları genişletilecek, Sermaye birikiminin sağlanmasına, yeni istihdam alanları oluşturulmasına, üretimin arttırılmasına destek olunacak, Tarımın ve küçük çaplı üretimlerin sanayiye entegrasyonuna, piyasaların olumlu yönde regülâsyonuna, girişimcilik ve ortak iş yapma kültürünün geliştirilmesine önayak olunacak, Toplumsal sermayenin arttırılmasına, gelirin daha adil paylaşımına ve dolayısıyla ülkemizin bir bütün olarak kalkınmasına katkı sağlanacaktır. Bu stratejiyle; kooperatifçiliğe daha elverişli bir ortam oluşturmak, sektöre olan güveni artırmak, verimsiz ve etkin olmayan uygulamaları kaldırmak, sürdürülebilirlik, rekabet edebilirlik ve yenilikçilik sağlamak amacıyla çözümler geliştirilmiştir. K.K - Stratejide ne gibi çözümler önerilmekte? M.N. - 7 stratejik hedef belirlendi. Öncelikle kamu teşkilatlanması ve kooperatiflere hizmet sunum biçimi yeniden yapılandırılacaktır. İlgili bakanlıkların kapasitesi arttırılacak, bazı sorumlulukları kooperatif üst kurumuna devredilecek. Bunun için de kooperatiflere özel veri tabanı oluşturulacak. İkinci olarak eğitim, danışmanlık bilgilendirme ve araştırma faaliyetleri geliştirilecektir. Kooperatif denetim ve yönetim kurulu üyelerine eğitim ve sertifikasyon zorunluluğu getirilecek, bilgilendirme ve eğitim programları hazırlanacak. Kooperatifçilik konusunda, eğitim, araştırma ve yayın faaliyetinde bulunan gönüllü kuruluşların projeleri de desteklenecek. Üçüncü olarak, örgütlenme kapasitesi ve kooperatifler arası iş birliği olanakları arttırılacaktır. Yeni alanlarda kooperatifler kurulması için özendirme çalışmaları yapılacak, kooperatifler arası birleşmeler özendirilecektir. Türkiye de ve dünyadaki kooperatiflerle iş birliği yapılacaktır. Ayrıca kadınlarımızın kooperatifler içerisinde daha fazla yer alması da sağlanacaktır. Dördüncü olarak sermaye yapısı ile kredi ve finansmana erişim olanakları güçlendirilecektir. Ortaklık payı üst sınırı kaldırılacak, kooperatiflerin finansman kaynakları çeşitlendirilecek, yasal mevzuat düzenlenecektir. Uluslararası kaynaklardan faydalanmak için proje üretme kapasitesi arttırılacak, kooperatiflere sürdürülebilir kredi desteği sağlanacaktır. Beşinci strateji iç ve dış denetim sistemlerinin tümüyle revizyonuna ilişkin. Önce uluslararası örnekler incelenerek dış denetim sistemi oluşturulacak, sonra iç denetimle ilgili yasal düzenlemeler yapılacak. Bu çerçevede kooperatif üst kuruluşlarına denetim görev ve sorumluluğu verilecek. Altıncı strateji olarak kurumsal ve profesyonel yönetim kapasitesi arttırılacaktır. Kurumsal Yönetim ilkelerinin kooperatiflerde hakim olması sağlanacaktır. Bu ilkeler arasında üst kuruluşların interneti etkin olarak kullanması, kurumsal strateji belgesi hazırlama zorunluluğu ve ortaklarla periyodik bilgi paylaşımı sağlayacak tüm gerekli mecraların geliştirilmesi var. Elbette kuruluşlarda profesyonel yöneticilerin çalışması da çok önemli. Son olarak mevzuat altyapısı uluslararası esaslara ve ihtiyaçlara göre geliştirilecek ve kooperatifçilik mevzuatı çağdaş bir yapıya kavuşturulacaktır. K.K. - Strateji belgesinin hayata geçmesi için neler yapılmalı? M.N. - Öncelikle yasal altyapının hızla uygulamaya konması gerekir. Kooperatiflerin yaşaması ve büyümelerine elverişli bir yasal çerçeve hazırlanması için devlete çok önemli görevler düşmektedir. Devlet desteği kooperatifçilik değerleri ve ilkeleri ışığında olmalıdır. Gerek kamu gerekse kooperatifçilik sektörü ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla hazırlanan Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Türkiye deki kooperatifçilik sektörünün gelişmesi ve toplumda kooperatif bilincinin oluşturulması açısından ne kadar önemliyse, bu belgede belirtilen hedeflere ulaşılması ve doğru politikalarla istikrarlı ve sürdürülebilir bir ülke kooperatifçiliğinin yaratılması için iş bu stratejinin uygulama, izleme ve değerlendirme aşamaları da o kadar önemlidir. Bu nedenle, Eylem Planı çerçevesinde yer alan faaliyetlerin Belge ile tutarlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi ve ilgili hedeflere zamanında ulaşılması amacıyla bir uygulama, izleme ve koordinasyon mekanizmasının kurulması zorunludur. K.K. - Bu plan içinde yeni kurumsal yapılar var mı? M.N. - Bahsettiğim uygulama, izleme ve koordinasyon sisteminde Çalışma Birimleri, Stratejik Hedefler İzleme Birimi ve Değerlendirme ve Yönlendirme Komitesi olmak üzere üç birimin yer alması öngörülmüştür. Bu birimlerin çalışmalarında; kamu kurumları, kooperatifçilik sektörü ve ilgili sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği halinde paylaşımcı ve katılımcı bir anlayışın hakim olması ve şeffaflığın sağlanması esas alındı. Çalışma Birimleri; Belgenin yürürlüğe girmesini takiben bir ay içinde ve işbirliği yapılacak tüm kurum ve kuruluşların da katılımıyla ilk toplantılarını yapacaklar. Bu kapsamda sorumlu kuruluşlar gerekli hazırlıkları yürütecek. Çalışma Birimleri toplantılarında; işbirliği yapılacak kurum ve kuruluşların ve sorumlu kuruluşların ilgili faaliyet başlığı altında gerçekleştirdikleri çalışmalar ele alınarak, karşılaşılan aksaklıklar veya ileride sorun yaşanmaması için yapılması gereken işbirliği ve koordinasyon konuları değerlendirecek. Stratejik Hedefler İzleme Birimi nin toplantılarında ise, Çalışma Birimleri raporları kapsamında her bir faaliyet için değerlendirmede bulunarak faaliyetlerle ilgili tespit edilen sorunların çözümüne yönelik öneriler hazırlayacaklar. Değerlendirme ve Yönlendirme Komitesi de Eylem Planının uygulanmasını değerlendirmek ve yönlendirmek amacıyla Çalışma Birimlerinin hazırladıkları Gelişim Raporları ve Stratejik Hedefler İzleme Birimi nin hazırladığı İzleme Raporu nda yer alan önerileri dikkate alarak konuyla ilgili çalışmalar yapacak, karşılaşılan sorunların çözümü için gerekli kararları alacak. Değerlendirme ve Yönlendirme Komitesi; Belge nin uygulanmasında karşılaşılan sorunların çözümü için ilgili stratejik hedefler altında yeni faaliyetler düzenleyebilir, var olan faaliyetleri değiştirerek gerekli yönlendirmeler yapabilir, Performans Göstergeleri ile ilgili değişiklik yapabilir veya ihtiyaç halinde yeni Performans Göstergeleri getirebilir.

9 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 TARIM 9 Hayvancılığımız Nereye Gidiyor? Bundan 5 yıl öncesinde bir yerel gazetede sütle ilgili yazı yazmıştım. Tekrar okuduğumda hayvancılığımızda pek bir şeyin değişmediğini, bu gün daha ağır sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu günlerde yine süt fiyatlarının geri çekileceği söylenmektedir, çekilecektir de. Yem fiyatları sürekli yükseliyor. Buna bu yıl birde saman sıkıntısı eklendi. 5 yıl öncesine göre çok şey değişti, Süt konseyi kuruldu. -Türkiye de süt fiyatlarını belirliyor iddasında- Süt birlikleri kuruldu, canlı hayvan ithalatına izin verildi, et ithalatına izin verildi. Şimdi yeni durum görülerek durduruldu. Var olan örgütler zayıflatılarak içlerinden yeni çiftçi örgütleri çıkarıldı. Müteahide, sanayiciye, doktora, sanatçıya, faizsiz krediler verilerek yeni çiftlikler kurduruldu. Bakanlıkça hayvan başına anaç desteği verildi. Okul sütüne başlanıldı. Ama hiçbir derde çare olmadı. Olmayacakta! hepsi birer birer kapanıyor. Hayvanlar bakılamaz duruma gelinerek kesime gidecek, tekrar ithal hayvanlar ülkemize sokularak ülkenin değerleri başka ülkelere akacaktır. Gerçek Üretici ve Köylülerimizle Onların Gerçek Örgütleri Desteklenmedikçe Bir Beş Yıl Sonra Gelinecek Nokta Bu Günlerden Kötü Olacaktır Tarihinde kaleme aldığım yazımı aynen aktarıyorum. Süt te Oynanmak İstenen Oyunlar Geçen ay içinde iş adamımız Sayın Ethem SANCAK Türkiye de üretilen 12 milyon ton sütün 10 milyon tonu lağıma dökülecek süttür demiş ve üreticilerimizin büyük tepkisi ile karşılaşmıştı. Önceki yıl da SET-Bir (SÜT ET GIDA SA- NAYİCİLERİ BİRLİĞİ) başkanı Sayın ERDAL BAHÇIVAN da Süt bulamıyoruz 1000 km den süt getiriyoruz,sütün fiyatı çok yüksek demişti. Bunun akabinde hayvan ithalatının açılması gerekmektedir denildi ve belli şartlarda hayvan ithalatına izin verildi. Ülkemize normal ve kaçak yollardan çok sayıda hayvanın girdiği herkesçe söylenmektedir. Şimdi geldik bu günlere süt fiyatlarında bazı bölgelerde 150 ykr ye varan geri çekmeler yaşamaktayız. Ne oldu da süt fiyatları geri çekiliyor, raflardaki fiyatlar mı düştü? Üretim birkaç kat mı arttı? Hayır hiçbiri değil sütte oynan oyunlar, sonunda buralara gelindi. Daha ne olacak bilemiyoruz. Yıllardır malımızı verdiğimiz firmalar ben bir süre malınızı Okul Sütü İhalesi Onaylandı Nurettin DİNGAZ Köy-Koop Manisa Birlik Başkanı almayacağım diyor. Veya fiyatı indiriyorum, süt kötü diyor. Bu güne kadar iyi di de, bugün mü kötü oldu? Bu şekilde bir ticaret dünyanın neresinde var. Üreticiye yapılanlar hangi ticari ahlakla bağdaşıyor acaba... Biri çıkıyor, süt bulamıyoruz bin km de süt getiriyoruz diyor. Çünkü süt fiyatlarının düşmesini istiyor, hayvan ithalatının açılmasını istiyor. Biri çıkıyor, üreticilerin ürettiği süte dil uzatıyor, çünkü kendi üretmek istiyor, üreticileri kendine rakip görüyor. Tarım bakanlığımız da hayvan başına teşvik vereceğiz diyor. Ve ortalık toz duman gidiyor. Olan üreticilerimize köylülerimize oluyor. Süt fiyatları düşüyor, yem fiyatları yükseliyor. Böyle gider ise üreticilerimiz köylülerimiz hayvanlarını bakamayacak ve kesime sevk edecektir. İşte o zaman sütü 1000 km de de 2000 km de de bulamayacak sanayicimiz. Lağıma dökecek değil, süt bulunamayacak hale geleceğiz. İthal ürünlerimize birde süt katılacak ve o kötü dediğiniz sütleri çok arayacağız. Ama biz üretici örgütleri buna izin vermemeliyiz. Vermeyeceğiz. Bizimle oynuyorlar bu oyunu bozmamız lazım. Biz üretmeye devam edeceğiz. Üretimden gelen gücümüzü bazı aşamalarda kullanmamız gerekiyor. Tüm üreticilerimiz eğer başarabilirsek sütlerimizi çok değil 10 gün evde değerlendirelim, dökelim, kimseye satmayalım bakalım neler oluyor ülkemizde! O sanayici nasıl dolaşıyor peşimizde, bunu yapmalıyız başka çıkışımız yok. Buradan tüm üretici örgütlerine sesleniyorum, Gemisini kurtaran kaptan hesabıyla hareket edildiği sürece kimsenin gemisi kurtulmayacak, gemilerin hepsi batacak. Üretici batarsa, herkes batar. Sanayici de batar. Gelin hep beraber soruna çözüm bulalım, oynanmak istenen oyunları bozalım. Köyümüz için köylülerimiz için ülkemiz için Köy-Koop olarak buna biz hazırız. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan, ancak itiraz üzerine iptal edilen Okul Sütü İhalesi, 9 Ocak ta yeniden yapıldı. İki ihale arasında kamu yararına 18 milyon TL fark oluştuğunu açıklayan Bakanlık, ihale yetkilisi tarafından onaylanan ihaleyi kazanan firmaların 11 Şubat 2013 tarihinde okul sütü dağıtımına başlayacağını duyurdu. İhalede Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi nden oluşan 1. Kısım için en avantajlı teklifi, 45,4 kuruş birim fiyat ve TL toplam fiyatla ile Pınar-Dimes iş ortaklığı verdi. İç Anadolu Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi nden oluşan 2. Kısım için en avantajlı teklif, 40,85 kuruş birim fiyat ve TL toplam fiyatla Aynes in oldu. Marmara ve Karadeniz Bölgesi ni kapsayan 3. Kısım için en avantajlı teklifi, 51 kuruş birim fiyat ve TL toplam fiyatla Ak Gıda verdi. Akdeniz Bölgesi nden oluşan 4. Kısım da da Aynes, 40,85 kuruş birim fiyat ve TL toplam fiyatla en avantajlı teklifi veren firma oldu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 9 Ocak ta 4734 Sayılı yasanın 21/b maddesine göre Pazarlık Usulü ile yapılan Okul Sütü İhalesi nin, 10 Ocak 2013 tarihinde İhale Yetkilisi tarafından onaylandığını açıkladı. Açıklamada, şöyle denildi: İhaleyi kazanan firmalar 11 Şubat 2013 tarihinde okul sütü dağıtımına başlayacaktır. Program kapsamında; eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, okulda, anasınıfı ve ilkokul olmak üzere toplam öğrencinin tamamına, pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle 200 ml UHT içme sütü dağıtılacaktır. Önceki iptal edilen ihalede toplam bedel 152 milyon TL olarak gerçekleşmişti. Yeni yapılan ihalede toplam bedel 134 milyon TL olarak gerçekleşti. İki ihale arasında kamu yararına 18 milyon TL fark oluşmuştur. Geleceğin Köyleri Hareketi Başladı Yeni Büyükşehir Yasası yla köylerin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasını protesto eden Seferihisar köylüleri İzmir Konak Meydanı nda basın açıklaması yaptı. Burada 16 bin köy var yakında! sloganıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Barosu da destek verdi. İzmir Konak Meydanı na geleneksel kıyafetleriyle gelen Seferihisar daki 9 köyün muhtarları ve köylüler, kendi ilçeleriyle aynı kaderi paylaşan 16 bin köyü oluşturdukları Geleceğin Köyleri Hareketine katılmaya davet etti. Köylüler, Büyükşehir Yasası ndaki ilgili maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını dile getirdi. Köy Yoksa Geleceğimiz de Yok! İzmir Seferihisar köylüleri adına Geleceğin Köyleri Manifestosu nu okuyan Turgut Köyü nden Aylin Bostan, Büyükşehirlerdeki 16 bin köyün tüzel kişiliği tek bir cümleyle kaldırıldı. Yeryüzünün ilk köyünün kurulduğu bir coğrafyada binlerce köyün üzerini tek bir cümleyle çizmek mümkün mü? Değil elbette. Biz, geleceğin köyleri, köy olma hakkımızı anayasal düzeyde savunmak için bir araya geldik. Daha da önemlisi, yasaların hiç düşünmediği bir görevi sürdürmek, geçmişle gelecek arasında köprü olmak için bir araya geldik. Bizlerle aynı kaderi paylaşan 16 bin köyü, Geleceğin Köyleri Hareketi ne katılmaya davet ediyoruz. Köy yoksa geleceğimiz de yok! dedi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Köylerin yok olduğu bir Türkiye, kısırlaşmış, çoraklaşmış ve umudu tükenmiş bir yurt demektir. Küçük üreticinin yok edileceği bir yurttaysa sadece endüstriyel tarım ve hayvancılık yapılabilir, bu, yerel lezzetlerin kaybolması, tohum çeşitliliğinin yok edilmesi, GDO lu ürünlerden başka seçenek kalmaması ve kentler için yeni bir potansiyel gecekondu nüfusu yaratmak demektir. diye konuştu. Köylülerin avukatlığını üstlenen İzmir Baro Başkanı Sema Pekdaş, 16 bin köyün bir kalemde kapatılması ne hukukun evrensel ilkelerine, ne anayasaya ne de demokratik kurallara uygundur. Yeni yasa, Anayasamızın 44. ve 45. maddelerine aykırıdır. Anayasada düzenlenmiş en küçük kamu tüzel kişiliği niteliğindeki köyler, referandum yapılmaksızın veya en azından onlara danışılmadan kapatılamaz. 16 bin köyün kapatılmasını düzenleyen yasanın açıkça Anayasaya aykırı olması sebebiyle buradan Cumhurbaşkanına, ana muhalefet partisine ve milletvekillerine sesleniyor, bu kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine dava açmalarını talep ediyoruz dedi. Büyükşehir yasası ile Türkiye de 16 bin köyün tüzel kişiliği sonlanacak ve mahalle olacak. Bu yasayla birlikte köylüler çeşitli vergilere tabi tutulacak, köyler imara açılacak ve tarım arazilerinin de maden ocağı, turizm işletmesi veya özel mülk olmasının önü açılacak. İmece ortadan kalıyor, bahçedeki suya para ödeniyor Köylerin ellerindeki gelirleri alan ve köylülerin daha önce ödemek zorunda olmadığı yeni harcamalara neden olan bu yeni kanun, hem geleneksel anlamda köylülerin biraraya gelerek ortaya çıkardıkları geliri ortadan kaldırıyor, hem de köylülerin bahçesinden aldığı suya bile ücret ödemesine neden oluyor. İnşaat ve mülk ile alakalı yetki ve vergilerin de köy yönetiminden alınarak, belediyelerde toplanıyor oluşu da, köylülerin -yeni mahallelilerin- yüzleşmek zorunda oldukları gerçeklerden sadece biri. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı Zorunluluğu Kalktı Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelikte yapılan değişiklikle işletme kayıt ve onay belgeleri almak için işyeri açma ve çalışma ruhsatı alma zorunluluğu kaldırıldı. Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik te değişiklik öngören yönetmelik, 10 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete de yayımlandı. Buna göre, İşletme kayıt ve onay belgeleri almak için gerekli olan işyeri açma ve çalışma ruhsatı alma zorunluluğu kaldırıldı. Yönetmelikte yapılan değişiklik gereği kayıt kapsamındaki depo, perakende ve toplu tüketim işletmelerinden artık sadece dilekçe ve yönetmelik ekinde yer alan beyanname istenecek. Bu durumda işletmelerden işyeri açma ve çalışma ruhsatının sureti, meslek odası bulunan meslek mensupları için odadan alınmış belge, meslek odası bulunmayanlardan ise gıda işletmecisiyle yapacağı sözleşme artık istenmeyecek. Kayıt kapsamında bulunan gıda üretim işletmelerinden ise sadece dilekçe ve yönetmelik ekinde yer alan beyanname istenecek. İşyeri açma veya deneme izin belgesinin sureti, kapasite raporu veya ekspertiz raporu, kurum beyanı, gıda işletmecisinin güncel bilgilerini içeren Ticaret Sicil Gazetesi veya Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi, meslek odası bulunan meslek mensupları için odadan alınmış çalışma belgesi, bulunmayanlar için gıda işletmecisiyle yapacağı noter onaylı sözleşme artık istenmeyecek. Kayıt kapsamındaki işletmeciler İşletme Kayıt Belgesi almak için il veya ilçe müdürlüklerine başvuracak. Et ve Balık Kurumu'ndan Doğrudan Müdahale Et ve Balık Kurumu geniş yetkilerle donatılacak. Et ve Balık Kurumu, süt üretiminin azaldığı dönemlerde sütü alıp, süt tozuna çevirirken, süt üretiminin bütün aylara yayılması, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların doğum dönemlerinin ayarlanması gibi politikalardan sorumlu olacak. Kurum, Kurban Bayramı döneminde değişen et fiyatlarına müdahale için hayvan kesim tarihlerini ayarlayacak, spekülatörlerin girişimini engellemek için gerektiğinde ithal etle piyasaya et sürebilecek. Yerli et üretimini ve verimini artırmak için hayvan ırklarının değiştirilmesine ilişkin politikalar da Et ve Balık Kurumu'na emanet edilecek. Bakan Mehdi Eker, TBMM'de yaptığı konuşmada, bunun ilk ipucunu vererek, et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmalara EBK ile müdahale edeceklerini açıkladı.

10 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 10 TARIM Böceklerin Babası: İbrahim Akif Kansu 1999 yılıydı. Sonbahardı, yerler hafif buzlu ama hava güneşliydi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü nün bahçesinde, bütün öğrenciler 15 dakikalık ders arasının keyfini sürüyorduk. Derken ara yoldan bölümün yan kapısına doğru yavaşça yaklaşan fötr şapkalı,70 yaşlarında, 1.70 boylarındaki takım elbiseli o kişiyi gördüm. Gitgide yaklaştı bize. Sonra bize gülümseyerek, bu merdivenin basamakları eşit değil dedi. Sima hiç yabancı değildi. Ara bitip Entomoloji dersine girdiğimizde aklım hala o tanıdık simada kalmıştı. Entomoloji kitabına bakarken o tanıdığımı sandığım simanın resmini karşımda buluverdim: Prof. Dr. İ. Akif Kansu Evet aslında o tanıdığımı sandığım sima, evde, okulda, otobüste okuduğumuz entomoloji kitabındaki fotoğraftaki yüzden başkası değildi... İşte Akif Hoca yla ilk karşılaşmam böyle oldu. Akif Hoca 7 yıl önce emekli olmuştu. Biz ondan hiç ders alamadık. Ama zaman geçtikçe ve entomolojiye olan ilgim arttıkça Akif Hoca yı daha çok merak eder oldum ve onu tanımak istedim. Günler ayları kovaladı, aylar yılları derken okul bitti ve asistan oldum. İlk görüşümde Akif Hoca nın yanına gidip kendimi tanıtmaya karar verdim. Yanına gidip biraz da ürkek bir sesle, - Merhaba hocam dediğimde; - Merhaba Umut deyişiyle çok şaşırmıştım. - Sen yeni asistansın değil mi? Hoca nın benim adımı bilmesi beni çok onurlandırmıştı. Öyle ya, kitabını okuduğumuz, entomolojinin duayeni Akif Hoca adımı biliyordu! Şimdi o günü neden çok iyi hatırladığımı anlamışsınızdır. Çünkü hayatını bilime adamış, böyle büyük bilim insanlarıyla ilk tanışma hep çok özel ve hayat boyu unutulmazdır... Akif Hoca 16 Mart 1925 tarihinde İstanbul da doğmuş yılında Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Ziraat Fakültesi nden mezun olmuş, 1950 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi nde asistan olarak girmiş yılında aynı üniversitede doktora derecesini almış, 1957 yılında doçentliğe, 1964 yılında profesörlüğe yükselmiş yılından emekli olduğu 1992 yılına kadar tam 42 yıl sadece Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ne değil aslında ülkemizdeki bilime ve bilimin yuvası diğer üniversitelere ve kuruluşlara da hizmet etmiş. Nitekim 1967 yılında Adana nın yollarını tutmuş ve yılları arasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kurucu Dekanlığını yapmış yılları arasında TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyeliği, yılları arasında TÜBİTAK Genel Sekreter Vekilliği, yılları arasında YÖK Üyeliği, yılları arasında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Danışma Kurulu Başkanlığı ve yılları arasında TÜBİTAK Bilim Kurulu Başkan Vekilliği gibi daha pek çok önemli görevde bulunmuş yılları arasında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölüm Başkanlığı ve yılları arasında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı yapmış Tabi bu emek ve başarı dolu akademik hayatta bir sürü ödül de almış yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülü ise bunlardan en bilineni. Dr. Umut TOPRAK Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü utoprak@agri.ankara.edu.tr Yazımın başında da belirttiğim üzere biz Akif Hoca yı kitaplarıyla tanıdık. Hepimizin başucu kitabı Entomoloji ve Böcek Çevre Bilimi öğrencisinden profesörüne kadar herkesin elinin altında olmuştur hep. Akif Hoca nın akademik hayatını incelerken dikkatimi çeken bir nokta da hocanın yaptığı pek çok derleme ve çeviri. Nitekim bu derlemeler ülkemizde şimdiki o müthiş laboratuvar imkanlarının olmadığı dönemlerde bilginin yaygınlaşması ve pek çok entomolojik konunun anlaşılabilir hale gelmesinde binlerce öğrenciye ve akademisyene kılavuz olmuştur. Bugün ülkemizde Bitki Koruma Bölümlerinden mezun olmuş binlerce kişi, öğrenci, akademisyen ve Ziraat Mühendisi onun doğrudan öğrencisi olmuştur. Bizler Akif Hoca dan entomoloji derslerini alamasak ta aslında Akif Hoca dan çok şey öğrendik. Kitaplarında, makalelerinde, konferanslarında hatta bölüme her geldiğinde koridordaki sohbetlerimizde Duruşuyla, felsefesiyle, bizlere olan desteğiyle, alçakgönüllülüğüyle, bizleri dinlemesiyle, babacanlığıyla ve duygulandığında yaşarıveren gözleriyle, bize sadece hocalığı ve araştırıcılığı değil erdemli ve olgun insan olmayı da öğretti aslında. Evet, Akif Hoca kendinden yaşça çok küçük olanları da büyük bir saygıyla ve dikkatle hep dinlemiştir. Yıllar önce Ankara Üniversitesi Entomoloji Kulübünü bir grup idealist genç böcek sever olarak kurduğumuzda Akif Hoca nın kulübümüze verdiği candan desteği ve gençlere verdiği büyük önemi çok iyi görmüştük. Nitekim kulübün düzenlediği ilk etkinlik Akif Hoca tarafından verilen Tarım ve Doğa konulu seminer olmuştu... Akif Hoca emekli olsa da üniversitede emeklilik olmaz lafının en güzel örneğidir. 80 inine merdiven dayadığı yıllarda vazgeçmeyip bilgisayar klavyesini öğrenmesi ve kitaplarının yeni baskılarını yapması aslında hepimize müthiş bir ilhamdır. Akif Hoca diyince yine bütün seminerlerde ve konferanslarda en önde dikkatle not alan o resim aklıma gelir ve bilimin bir yaşam biçimi olduğunu bir kez daha anlarım. Akif Hoca aynı zamanda müthiş bir dil ustasıdır. Bizlere hep doğru ve saf Türkçe yi anlatmıştır ve hatalarımızı düzeltmiştir. Çukurova Üniversitesi ne her gidişimde İ. Akif Kansu Toplantı Salonu nun önünden geçerken Akif Hoca nın gülümseyen yüzü aklıma gelir ve böyle büyük bir bilim insanını tanıdığım için ne kadar şanslıyım derim. Evet, bu yazının başlığını koyarken Akif Hoca için ne diyebilirim diye çok düşündüm. Ve Böceklerin Babası nda karar kıldım. Çünkü Akif Hoca bizlerin hocası olsa da aslında böceklerin babasıdır. Dünyada bilim dallarının en büyük üstatları o bilimin babası olması ile atfedilir. Akif Hoca Entomoloji Bilimi nin babasıdır. Bizlere böcekleri, ekolojiyi, doğayı ve her canlının bu dünyada yaşama hakkı olduğunu öğreten kişidir. Akif Hocam, iyi ki varsınız, bizler sizin gibi gerçek bilim insanlarının ve üstatların kılavuzluğuna hep ihtiyaç duyacağız. KOOPERATİF Başarı Hikayleri Sevgili Kooperatifçi Dostlar; Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl 2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı idi. Yıl boyunca bir takım faaliyetler gerçekleştirildi. Bunlar kooperatifçiliğe gönül vermiş kişiler için belki tatminkar eylemler değildi. Ama bardağın yarısı boş mu yoksa iyimser yaklaşıp dolu mu diye düşünmek gerektiğine inanıyorum. Bu sayıda sizler ile kooperatifler yılının ardından bir durum muhakemesi yapmayı ve içinde bulunduğumuz bu yıl için basit bir öneride bulunmak istiyorum. Geçen sene gerçekleştirilen faaliyetlerin başında topluma kooperatifçiliği tanıtmak geliyordu. Şunu ifade etmek isterim ki bence en zor faaliyet bu tanıtım konusuydu. Çünkü bir topluma hiç bilmediği bir şeyi kısa sürede tanıtabilirsiniz. Fakat bildiğini sandığı bir şey hakkındaki inançlarını değiştirerek doğrusunu anlatmak belki de deveye hendek atlatmaktan daha zor durum. Kooperatifçilik konusu da ne yazık ki böyle Özellikle son 50 yıldır ülkemiz insanı çeşitli vesileler ile kooperatif kelimesine aşina oldu. Her ne kadar kelimenin tam olarak Türkçe de karşılığı bulunmadığı için beyinlerde tam bir anlamının olmadığı ve milletimiz tarafından benimsenemediği söylense de; 10 yaşının üstünde hemen herkes kooperatif denilince üç aşağı beş yukarı ne olduğunu biliyor. Burada dikkat çekici olan durum, kooperatif kelimesini duyan insanların büyük çoğunluğu bu konudaki olumsuz deneyimlerini ve sorunları dile getiriyorlar, cahil olanlar ise bunu sadece siyasi bir düşünce şekli sanıyorlar. Bu nedenle geçen yıl gerçekleştirilen faaliyetler arasında tanıtım faaliyetleri oldukça önemli idi. Tanıtımın özellikle toplumun 3 kesiminde etkili sonuçlara neden olduğunu düşünüyorum. Birincisi gelecek açısından genç beyinlerde olumlu intibalar oluşturmak için eğitim kurumlarında yapılan tanıtım faaliyetleri oldukça önemli idi. İkincisi kamu kurumlarında bu konunun tekrar hatırlatılması ve gündeme getirilmesi topluma çözüm modelleri oluşturma noktasında tıkanan teknokrat ve bürokratlar açısından faydalı oldu. Üçüncüsü toplumun çeşitli katmanlarında farklı sektörlerde sorunlarına çare arayan yalnız kişiler için bir alternatif umut kapısı olabilir mi düşüncesi oluşmaya başladı. Her ne kadar bu faaliyetler yetersiz gibi görülse de, köhneleşmiş bir zihniyeti yıkmak ve ülkemiz insanının ihtiyaç duyduğu bir hakkı teslim etmek için bir yerden ve yeniden başlamak adına güzel adımlar atıldığını düşünüyorum. Bu nedenle kötü örneklerin yanı sıra başarılı uygulamalarında olduğu, işin sırrının insan faktöründe olduğu konusu üzerinde durulan tanıtım faaliyetleri hiç durmaksızın sürdürülmeli. Dr. Erhan EKMEN Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Teşkilatlanma Daire Başkanlığı Projeler ve Dış İlişkiler Çalışma Grubu Sorumlusu Avrupa Birliği ülkelerindeki önder kooperatif merkez birlikleri de benzer düşünceler içindeler. İnternet sitelerinde, 2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı nın ardından 2013 yılını da kooperatif eğitim yılı olarak kabul ettiklerini ve bu doğrultuda hem örgün hem de yaygın eğitimde kooperatifçilik konusunun öne çıkması için çalışacaklarını belirtiyorlar. Ülkemizdeki Kooperatifçilik Strateji Belgesi Eylem Planı da aynı konuda direktifler içeriyor. Tanıtım konusunda bir başka çalışma ise, Başarılı Kooperatif Hikayeleri adı etkinlikler. Uluslararası Kooperatifler Birliği nin (ICA) kıta örgütü Cooperatives Europe tarafından kurulan Avrupa Kooperatifçilik ve Sosyal Girişimcilik Araştırma Enstitüsü nün (EURİCSE), stories.coop adlı web sayfasında; hikaye anlatma geleneği ile kooperatifçiliğin yararları yaymak için Dünya nın bu konudaki ilk dijital kampanyası kuruldu. Site aracılığı ile Kooperatif işletmelerin daha iyi bir dünya kurar sunar mesajı verilmeye çalışılıyor. Bu sitede Avrupa Birliği nden ve Dünya nın bir çok gelişmiş ülkesinden başarı hikayeleri var. Burada ülkemizden gönderilen hikayeler de yer aldı. Bunun yanı sıra ülkemizdeki çeşitli yayın organlarında geçtiğimiz yıl boyunca başarılı kooperatifleri tanıtan çeşitli yazılar yayınlandı. Bu yayınlar bu yıl daha da artmalı, çok daha fazla yayın organında yayımlanarak kamuoyunun doğru yönde aydınlatılması sağlanmalıdır. Avrupalı meslektaşlarımızın bu konudaki girişimleri örnek alınmalıdır. Sevgili kooperatifçi dostlar, unutmamak gerekir ki; kooperatifçilerin görevi kooperatifleri kurmakla ve geliştirmekle bitmez. Kooperatifçilerin belki de en önemli görevi; kooperatifleri geleceğe taşıyacak çalışmalar yürütmektir. Bu nedenle bir başarı hikayesi ile geleceğe iz bırakmak sorumluluğunuz olduğu kadar, kooperatifçilik geçmişimize karşı da bir vefa borcudur. Marmaris'te Milyonlarca Arı Telef Oldu Marmaris'te etkili olan şiddetli yağmurun ardından bazı köylerde meydana gelen su taşkınları dolayısıyla 4 bin kovandaki milyonlarca arı telef oldu. Muğla- İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Nazif Çiftçi, yaptığını açıklamada, ilçede etkili olan yağmurun bölgedeki çok sayıda arıcıyı zarara uğrattığını söyledi. Köyleri dolaşarak arıcıların zararlarını tespit etiklerini belirten Çiftçi, ''İlk belirlemelere göre 4 bin kovan zarar gördü. Tespit çalışmalarımız devam ediyor. Zarar gören kovan sayısı daha fazla olabilir'' dedi. En fazla zararı Hisarönü köyünün Değirmenyanı Mahallesi'ndeki yağmur sularına kapılan arı kovanlarının gördüğü öğrenildi. Ordu'dan çam balı üretmek için geldiği Değirmenyanı'ndaki bir vadiye kovanlarını koyan Naci Aktaş, bin 400 kovanının yaklaşık bininin kaybolduğunu söyledi. Yaklaşık 200 bin lira zararı olduğunu ifade eden Aktaş, ''Kovanlarımızın yüzde 90'ı hasar gördü. Yüzde 70'i sel sularına kapılarak kayboldu. Kovanlarda milyonlarca arı vardı. Şu anda burada kalanlar, kovanların yüzde 30'u. Ancak bunların da çoğu hasar görmüş durumda. Kalan arıları hayata döndürmeye çalışacağız. Tekrar arıcılığa devam etmeye çalışacağız. Yetkililer de yardımcı olursa çok iyi olur'' diye konuştu. Aktaş, İlçe Tarım gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkililerinin bölgeye gelerek ilk tespit çalışması yaptığını kaydetti.

11 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 GÜNDEM 11 Biyoyakıtlar ve Enerji Tarımı Günümüzde kullanmakta olduğumuz enerjinin hemen hemen hepsi fotosentez yoluyla toplanmış ve depolanmış enerjidir. Tüketmekte olduğumunuz fosil yakıtların (kömür, petrol, doğalgaz) tamamı basit birer antik biyokütledir. Dünya ekonomisindeki hızlı büyüme beraberinde enerji talebinde de büyük artışlara yol açmıştır. Fosil yakıt rezervlerinin sınırlı oluşu, kullanımlarındaki artışa bağlı olarak çevre sorunlarının hızla artması ve zaman zaman enerji güvenliği açısından yaşanan sorunlar (1973 ve 1976 yıllarında yaşanan petrol krizleri ile Körfez krizi) nedenleriyle yeni ve yenilenebilir özellikte alternatif enerji kaynakları arayışı, biyoyakıtları daha fazla gündeme getirmiştir. Atmosferdeki karbondioksitin (CO2) fotosentez yoluyla organik bileşiklere dönüştürülmesi esnasında bağlanan her bir karbonda tutulan güneş enerjisi biyoyakıtların enerji kaynağını oluşturmaktadır. Fotosentez yapan bitkilerde depo edilen bu enerji insanların (aynı zamanda hayvanların) yaşaması için gerekli olan enerjiyi sağlar. Bitkilerde depo edilen bu enerji (biyoenerji) aynı zamanda doğrudan veya çeşitli işlemlerden geçirdikten sonra katı, sıvı veya gaz haline dönüştürülerek hem araçların ve makinelerin çalışabilmesi için gerekli olan enerjiyi sağlar hem de evlerin ısınmasında ve günlük ısı ihtiyacının (pişirme gibi) karşılanmasında kullanılır. Biyokütle Güneş enerjisinin, bitkilerde ve hayvansal ürünlerde kimyasal formda depo edildiği biyokütle, dünyanın en değerli ve çok yönlü kaynakları arasındadır. Biyokütle için en iyi örnek odundur. Ancak yetişmesi uzun yıllar alan ağaçların bilinçsizce kesilmesi, ormansızlaştırma, yangın gibi nedenlerle ormanlar yok olmakta bunun sonucu olarak da büyük çevre felaketlerine yol açılmaktadır. Odunun yanı sıra, tarımsal atıklar, kentsel atıklar, ağaç sanayi atıkları (yonga), enerji bitkileri ve hayvansal atıklar biyokütle kaynağı olarak sayılabilirler. Günümüzde biyokütle enerji kaynaklarını klasik ve modern kaynaklar olarak iki sınıfa ayrılmaktadır. Bunlar; Klasik biyokütle enerji kaynakları: Odun ve tezek Modern biyokütle enerji kaynakları: Enerji bitkileri, enerji ormanları, tarımsal atıklar, ağaç endüstrisi atıkları ile bu bitkilerden ve atıklardan elde edilen biyodizel, biyoetanol gibi çeşitli yakıtlar. Enerji Bitkileri Enerji bitkisi türü denildiğinde tek yıllık veya çok yıllık türlerin katı, sıvı veya gaz enerji hammaddesi (feedstock) üretmek için yetiştirilebilen türler olarak tanımlanabilir. Biyoenerji bitki türü sayısı oldukça fazladır ve dünyanın hemen hemen her bölgesinde yetişebilen birkaç tür mutlaka vardır. Öncelikli olarak karbonhidratları veya yağları depo eden tüm bitki türleri sıvı enerji kaynağı (biyoetanol ve biyodizel) üretimi için uygundur. Bitkilerde depo edilen selüloz, nişasta ve şeker biyoetanol üretimi için kullanılmaktadır. Yağ bitkilerinden elde edilen bitkisel yağlar ise biyodizelin hammaddesini oluşturmaktadır. Lignoselüloz içeren bitki kısımları ise katı yakıt olarak doğrudan enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Bitkisel ham maddelerden alkol elde edilmesi tarımda eski bir gelenektir. Etanol üretimi için uygun türler nişasta içeriği yüksek olan bitkiler (patates, kassava), tahıllar (mısır, tane sorgum) ve şeker bitkileri (şeker pancarı, şeker kamışı, şeker sorgum) dir. Dünyada etanol üretmek için en çok kullanılan bitki türleri ve bu türlerden elde edilebilecek biyoetanol miktarı aşağıdaki çizelgede verilmiştir. Günümüzde bitkilerde bulunan selülozdan da etanol üretilebilmektedir, ancak büyük oranlarda bir üretimi yoktur. Biyodizel kaynağı olan yağ bitkilerinin çok azı yüksek bir birim alan yağ verimine sahiptir. Başlıca yağ bitkileri soya fasulyesi, kolza, Aspir ve ayçiçeğidir. Bazı yağ bitkileri ve verim potansiyelleri Çizelge 2 de listelenmiştir. Çizelge 1. Etanol elde edilebilen bitki türlerinin verimlik yönünden karşılaştırılması Bitki Türü Verim (t/ha) Şeker Nişasta % İçerik (yaş) Verim (t/ha) Çizelge 2. Biyodizel elde edilebilen yağ bitkisi türlerinin verimlilik yönünden karşılaştırılması Katı yakıt olarak değerlendirilebilecek bitki tür sayısı, etanol ve yağ üretimine uygun bitki tür sayısından oldukça fazladır. Bu bitkilerin üretim seviyelerini genetik potansiyellerinin yanı sıra su ve diğer girdilerin alınabilirliği oldukça etkilemektedir. Genel olarak, ideal bir enerji bitkisinin sahip olması gereken karakteristik özellikleri; Yüksek verim (birim alandan maksimum kuru madde üretimi) Üretim için düşük enerji girdisi, Düşük maliyet, Düşük bitki besin maddesi isteğidir. Bu istenen karakterler bölgesel iklime ve toprak şartlarına da bağlıdır. Bunların yanı sıra, dünyanın pek çok ülkesinde ve Etanol Verimi (L/ha) Arpa Kassava Hayvan Pancarı Mısır Patates Şeker Pancarı Şeker Kamışı Tatlı Patates Şeker Sorgum Buğday Kaynak: El Bassam, 1998 Bitki Adı Tane Verimi Yağ Oranı % ülkemizde bitki seçimindeki en önemli sınırlayıcı faktör bitkinin su tüketimidir. Bu bölgeler için bitki seçimindeki en önemli faktör kuraklığa dayanıklılıktır (McKendry, 2002a). Biyokütlenin kullanım alanına göre, enerji bitkisi yetiştiriciliği için bitki seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar; Etanol üretmek için nişasta ve şeker bitkisi türleri yetiştiriciliği Biyodizel kaynağı olarak yağ bitkileri yetiştiriciliği Yakıt olarak kullanmak için ya doğrudan yakarak ya da dolaylı olarak dönüştürerek ısı ve elektrik sağlamak için katı biyokütlenin üretilmesi. Ligno-selülozca zengin hammaddeler metanol, biyodizel, sentetik gaz ve hidrojen gibi yakıt üretimi için kullanılabilir. Biyogaz üretimi için biyokütle yetiştiriciliği olarak özetlenebilir (El Bassam, Yağ Verimi t/ha Kolza Çiğit Keten Yerfıstığı Zeytin Ayçiçeği Aspir Soya Susam Kaynak: El Bassam, 1998 Dr. Güray AKDOĞAN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 1998). Dünya çapında bitki türü tespit edilmiş ve bunun yaklaşık 3000 türü gıda, giyim vb kaynağı olarak insanlar tarafından kullanılmaktadır. Yaklaşık 300 bitki türü insanlar tarafından kültüre alınmış ve bunlardan 60 türü büyük öneme sahiptir. Son yıllarda, yüksek büyüme hızlarına sahip ve oldukça verimsiz topraklarda bile yetişebilen enerji bitkileri üzerine yapılan çalışmalar yoğunlaşmıştır. Bu bitkilerle, günümüzde enerji tarımı olarak da tanımlanabilen yeni bir tarım türü geliştirilmiştir. Enerji bitkileri arasında şekerkamışı, mısır, sorgum gibi çok iyi bilinen ürünler yanında, ülkemizde fazla tanınmayan Miscanthus spp. (dallı darı) ve Panicum virgatum (switchgrass) gibi bazı türlerde bulunmaktadır. Dünyada biyoyakıtlara olan ilgi ve bunların kullanılabilirliğine olan araştırma ve geliştirme çalışmaları her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde de biyoyakıtlar, enerji politikasına dahil edilmiş ve üzerinde durulan bir konu olmuştur. Bu çerçevede çeşitli çalıştaylar düzenlemiş, biyoyakıtların ülkemizdeki mevcut durumu, potansiyeli, kullanılabilirliği ve yaygınlaştırılması için gerekli olan adımları ortaya koymuştur. Bir sonraki yazımızda biyoyakıtlar ve enerji bitkilerini daha yakından tanıtılacaktır. Yararlanılan Kaynaklar El Bassam, N Energy Plant Species. Their Use and Impact on Environment and Development. James and James (Science Publishers) Ltd. London, UK. McKendry, P. 2002a. Energy Production from Biomass (Part 1): Overwiev of Biomass. Bioresource Technology 83 (2002) Özer, Z Bitkilerdeki gizli güç, biyokütle enerjisi. Bilim ve Teknik 342: Süt Kuzusu Projesi ile İzmir de 80 Bin Aileye Süt Dağıtılacak Geçtiğimiz yıl 0-5 yaş grubunda çocuğu olan 46 bin aileye süt desteği veren Belediye bu yıl 350 mahallede tam 80 bin aileye ulaşacak. 21 Ocak ta başlayacak olan yeni dönemde evlerin kapısına kadar götürülen sütlerin dağıtımı için 51 ekip görev yapacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi nın 17 Eylül 2012 de başlattığı Süt Kuzusu Projesi, adım adım büyüyor. Süt Kuzusu projesinin kapsamını 80 bin aileye çıkaran Büyükşehir Belediyesi, Tire Süt Koopratifi yle 4 milyon litrelik sözleşme imzaladı. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, 2013 e üreticinin büyük yaralarla gidiğini, kaderine terk edilen üreticiye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlunun sahip çıktığını söyledi. Eskiyörük, Alt üst olan yem-süt fiyatı dengeleri nedeniyle yem dahi almaza duruma gelen üreticilerimiz, Aziz Başkan ın destekleriyle bir nebze nefes alabilecek diye konuştu. Kocaoğulu nun çocuğuna süt almaya gücü olmayan yoksul ailelerin kapısana kadar süt götürülmesini sağladığını belirten Eskiyörük, Başkan, sosyal belediyecilik konusunda tüm Türkiye ye bir kez daha kılavuzluk yapmıştır. Aynı hassasiyeti tüm başkanlarımızın gösterimesini bekliyoruz dedi. Geçtiğimiz dönemde 1 milyon 288 bin litre UHT süt dağıtan Büyükşehir Belediyesi, bu rakamı iki katından fazla artırarak 3 milyon 200 bin litre süt dağıtmış olacak. Toplanan İnek Sütü Yüzde 2 Azaldı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) süt ürünleri üretim istatistikleri Kasım ayı verilerini açıkladı. TÜİK e göre, kasım ayında toplanan inek sütü miktarı 575 bin 292 ton olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) süt ürünleri üretim istatistikleri Kasım ayı verilerini açıkladı. TÜİK e göre, kasım ayında toplanan inek sütü miktarı 575 bin 292 ton olarak gerçekleşti. Toplanan inek sütü miktarı Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 2 azaldı. İçme sütü üretimi, Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 5,7 azaldı ve 94 bin 993 ton olarak gerçekleşti. Peynir üretimi, önceki aya göre yüzde 2,9 geriledi ve 41 bin 102 tona düştü. Yoğurt üretimi de bir önceki aya oranla yüzde 2,6 azalarak 82 bin 77 tonda kaldı. Öğretmenlere Süt Eğitimi Verildi MEB, Okul Sütü Programı kapsamında 81 ilden 218 öğretmene eğitim verdi. Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı süt dağıtımının başlamasına günler kala 81 ilden 218 öğretmene proje ile ilgili eğitim verdi. Öğretmenlere süt dağıtılmadan önce, süt dağıtımı sırasında ve süt içildikten sonra okullarda yapılacak uygulamalar hakkında bilgi verildi. Eğitim alan öğretmenler Okul Sütü Programı uygulanacak okulların müdürlerine, valiliklerce önceden belirlenmiş tarih ve plan doğrultusunda eğitim verilecek. Okul müdürleri de bu kapsamda öğretmenleri ve velileri bilgilendirecek. 11 Şubat itibariyle 30 bin 885 okulda başlayacak olan Okul Sütü Programı öncesi, 81 ilden gelen Okul Sütü Komisyonlarıyla koordinasyon toplantısı düzenlendi. İlgili bakanlıkların yetkilileri, il okul sütü komisyonlarına programın işleyişi, süt dağıtımının öncesi ve sonrasında yürütülecek faaliyetler, sütlerin depolama ve dağıtım koşulları, karşılaşılabilecek sorunlar ve bu sorunlar karşısında alınabilecek önlemler konusunda bilgi verdi. Toplantıya, 81 ilden valilikler, il gıda, tarım ve hayvancılık müdürlükleri, il milli eğitim müdürlükleri, defterdarlıklar ve il sağlık müdürlüklerinden temsilciler dâhil olmak üzere 650 kişi katıldı.

12 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 12 RÖPORTAJ Tarımın saklan(a)maz çöküşü 2012 yılında da devam etmiştir Röportaj: Ayhan Elmalıpınar Köy-Koop Haber yazarlarımızdan Prof.Dr. Mustafa Kaymakçı ile Tarımın 2012 in Bilançosu konusunda bir söyleşi yaptık. Mustafa Hoca nın; Türkiye Tarımı Üzerine Notlar, 2009, Küresel Kapitalizme Karşı Tarım Yazıları, 2010, Tarım Bağımsızlıktır, 2011, Açlık Ve Emperyalizm, 2012 gibi tarım üzerine çok sayıda kitabı bulunmakta. Hayvansal üretimde dayanılmaz çöküş, geçen yıl olduğu üzere bu yıl da artarak devam etti. Et ve perakende süt fiyatları artış hızını kesmedi. Çiftçi para kazanamadığı gibi tüketicilerde pahalı tüketmeye devam etti. Siyasi iktidar, iç piyasayı terbiye etmek amacıyla başta canlı hayvan olmak üzere kemikli et ve hayvansal ürünler ithalatına sonuna kadar kapı açtı. Prof.Dr. Mustafa Kaymakçı, kendine yeterli tarımsal üretimi olmayan ülkelerin egemenliklerini kayıp edeceğini yazılarında vurguluyor. Tarım beslenmemizden sağlığımıza, ekonomiden dış güvenliğe değin her konu ile bağlantılı olduğunu ve bu açıdan en az çiftçiler kadar kentlileri de ilgilendirdiğini söylüyor. Köy-Koop Haber - Hocam, öncelikle tarımımızın en zayıf halkalarında biri olan hayvancılıkta, 2012 ın bilançosunu yapabilir misiniz? M.K. - Hayvansal üretimde dayanılmaz çöküş, geçen yıl olduğu üzere bu yıl da artarak devam etti. Et ve perakende süt fiyatları artış hızını kesmedi. Çiftçi para kazanamadığı gibi tüketicilerde pahalı tüketmeye devam etti. Siyasi iktidar, iç piyasayı terbiye etmek amacıyla başta canlı hayvan olmak üzere kemikli et ve hayvansal ürünler ithalatına sonuna kadar kapı açtı. TÜİK in bildirişine göre,2012 yılı Ocak-Kasım aylarını kapsamak üzere bin TL lik canlı hayvan, bin TL lik Et ve Ürünleri olmak üzere toplam bin TL lik ithal yapıldı. İthalattan, ithalat lobileri ve bu amaca yönelik olarak kurdurulmuş şirketler, merkez ülkelerin firmaları ve biraz da çiftçileri yarar sağladı ve sağlamaya devam edecek. Kimler kaybetti ve kaybetmeye devam edecek? İthalattan, küçük ve orta ölçekli işletmeler kaybedecek ve kaybetmeye devam edecek. Son zamanlarda bunlara, seslerini çıkaran büyük işletmeler de eklenmeye başladı. K.K. - Bildiğimiz kadar, Türkiye tarihinde ilk kez saman ithal ettik. Nedeni nedir? M.K. - Bu yıl anılan olumsuzluğa kaba yem sıkıntısı da eklendi. Yonca fiyatları yüzde 100 ün,saman fiyatları yüzde 300 ün üstünde bir artış gösterdi. Kimi yetkililer bu sonucu, yağışların yetersizliğine bağlıyorlar. Aslında ortaya çıkan sonucu iklime bağlamak kolaycılık. Arkasında yatan neden, uygulanan tarım politikaları yüzünden dikkate alınacak miktarda tarım toprakların ekilemediğini ve kaba yem sıkıntısından yarar sağlayan iç ve dış spekülatif çıkar gruplarının olduğunu görmek ve söylemek gerekiyor. Bildirişlere göre çiftçiler, 3.3 milyon hektar tarla arazisi işlemekten vazgeçmişlerdir. Kaba yem sıkıntısına düşen çiftçiler, bir yıl öncesi TL ye aldıkları hayvanları TL ye ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar, kalıyorlar. K.K. - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın et kıtlığını giderme konusunda çalışmaları yok mu? M.K. - Var yılı sona ererken Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker den bir açıklama daha geldi; Et ve süt piyasası için müdahale kurumu oluşturulacak. Bakanlar Kuruluna sunulmak için hazır hale geldi. EBK ya sütü de ilave ederek piyasaya müdahale edecek, üretici ve tüketici adına fiyat dengesi yaratacak bir kurum kuracağız. Üretici ve tüketici açısından olumlu sayılabilecek bu düzenlemenin, üretimin büyük bir çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli çiftçilerin ekonomik olarak örgütlenmesiyle ele alınması durumunda işe yarayabileceğini belirtmek gerekiyor. K.K. - Bitkisel üretim, örneğin buğday üretimi ne durumda? M.K yılında da başta buğday olmak üzere, yağlık bitkilerde, bakliyatta, yem ham maddesi olan tahıllarda önemli düşüşler yaşandı. Örneğin, 2011 yılında 21 milyon 800bin ton olan buğday üretiminin 2012 yılında 17 milyon ton civarında gerçekleşti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, buğday ile ilgili bir sorunsalın olmadığını belirttiler, ancak Toprak Mahsulleri Ofisi ne buğday ithali için görev verildi. TÜİK in rakamlarına göre;2012 yılı Ocak-Ekim aylarını kapsayan süreç içinde Türkiye,3.148 bin ton buğday,652 bin ton mısır,200 bin ton çeltik,662 bin ton ayçiçeği ve 967 bin ton soya ithal etti. Son 10 yıllık dönemin rakamlarına gelince;21 milyon ton buğday ithalatı yapılarak karşılığında 6 milyar dolar ödenmiştir. Mısırda 8 milyon tonluk ithalatın karşılığı 1,7 milyar dolar olmuştur. İthal edilen 2,8 milyon ton çeltiğin bedeli ise yaklaşık 1,2 milyar dolardır. K.K. - Ege Bölgesi nin en önemli ürünü olan pamukta da ithalci olduğumuzu söylüyorsunuz? M.K yılının ilk dokuz ayında da 492 bin ton pamuk ithal edildi. Pamukta yıllık ithalat 1,5 milyar doların üzerindedir lere kadar pamuk ihracatçısı olan Türkiye, kullandığı pamuğun yarısını ithal eder hale gelmiştir. Aynı dönemde ithal edilen 7 milyon ton pamuğa ödenen döviz yaklaşık 11 milyar dolardır. K.K yılında tarıma yapılan desteklemeler yeterli oldu mu? Desteklemelerden kimler yararlanıyor? M.K. - Tarımsal destekleme ödemeleri 2012 yılında da artmadı yılında çıkarılan Tarım Kanunu nun 21. maddesine göre, her yıl tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1 i düzeyinde olmak zorunda iken bu rakam ancak binde 5 6 dolayında gerçekleşti. 2-Üstelik, devlet tarıma verilen desteğin çok daha fazlasını tarımsal girdilerden aldığı Özel Tüketim Vergileri(ÖTV) ve Katma Değer Vergisi(KDV) ile geri almaktadır yılında tarıma verilen destek 7.5 milyar TL dolayında kaldı. Örneğin, salt mazottan alınan toplam vergiler ise 9 milyar TL dir yılında uygulamaya konulan havza bazlı modelde, prim desteklerine 2012 yılı için kimi ürünlerde çok küçük artışlar yapıldı. Üretimi yaygın olmayan soya, kanola ve aspir gibi yağ bitkilerine verilen primler artırılırken; hububat, bakliyat ve pamukta son 4 yıldır hemen hemen aynı düzeyde destek verilmiştir. Desteklemelerde arz, talep, üretim, ihracat, ithalat, maliyet gibi temel kriterler dikkate alınmamıştır. Diğer yandan tarımsal destekleme ve kredilerden aslan payının, 2012 yılında da küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha çok büyük dev işletmelerin yararlandığı görüldü. Bunun en göze çarpan örnekleri, hayvancılıkta gözlemlendi. K.K yılında göze çarpan başlıca yasa ve düzenlemeler neler oldu? M.K yılında en önemli düzenlemelerden birisi, Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı " belgesinin açıklanması oldu. Ancak stratejide, kooperatif ile ilgili mevzuatta birden çok yasanın ve üç bakanlığın işlevini sürdürmesi konusu uzmanların eleştirisine neden oldu. Bunun yanında kooperatifçilik ile ilgili bir bankanın stratejiye konmaması da bir eksiklik olarak görüldü. 13 Haziran 2010 tarihindeki Resmi Gazete de yayınlanan,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu nun 50. Maddesinin değiştirilmesiyle ilgili bakanlığın genel kurullarca seçilmiş kooperatif yöneticilerini görevden alabilmesi konusu, demokratik kooperatifçilik hareketi üzerindeki baskısını sürdürdü. Üstelik bu alanda yeni bir örgütlenmeye de olanak sağlandı. Daha açık deyişle, Köy- Koop ların karşısına Tar-Koop lar çıkarıldı. Diğer yandan, meraların amaç dışı kullanımına yol açmakta olan 5 Şubat 2011 tarihli Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik yetmemiş olacak ki, bu kez de Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik te Değişiklik yapıldı ve zeytin alanları madencilik ve enerji yatırımlarına açıldı. K.K. - Çiftçiler neden para kazanamıyor? M.K yılında da ürünlerde çiftçi eline geçen fiyatlarla tüketicinin ödediği fiyatlar arasında önemli farklılıklar devam etti. Sebze ve meyvede üretici ve marketler arasındaki fiyat farkının yüzde 400 leri geçtiği bildiriliyor. Sütte ise tüketicinin ödediği para 2-5 kat daha fazla oldu. Kısaca, pazarlama sürecinde, ne üretici, ne de tüketici memnundur. Pazarlama kanalında bir avuç aracı, üretici ve tüketicilerin yeterli örgütlenmesi olmayışı nedeniyle çıkar sağlıyor. K.K. - Türkiye de çiftçiler yeterli örgütlenmeye sahip değil mi? M.K yılında da çiftçi örgütleri, tarım politikalarına ağırlıklarını koyamadılar. Çiftçilerin ekonomik örgütlenmeleri, çok düşük düzeyde devam ediyor. Çiftçilerin büyük bir çoğunluğu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin kooperatif örgütlenmeleri, Türkiye genelinde tarımsal üretimin ancak yüzde 3-4 ü denetliyor. Örneğin, hayvan ve hayvansal ürün ithalatının hayvancılığı yıkıma götüreceğini herkes görüyor ve söylüyordu. Çiğ süt fiyatlarının düşüşü karşısında birkaç cılız ses çıktı. Ancak örgütler kitlesel tavır geliştiremediler. Bunun nedenlerinden birisi, tarım kesiminde aynı doğrultuda çok örgüt olması yanında, örgütlerin görev alanlarının da çatıştırılmış olması. Bu konu yeterince irdelenmiyor. Diğer yandan kırsal kesimin en önemli ekonomik örgütleri olan Köy-Koop lar, hala tarımsal desteklemeler konusunda ayrıcalıklara sahip olamadılar. Üstelik üzerlerindeki siyasal iktidarın baskıları da giderek artırıldı. Ve 2012 yılında yeterince denetlemedikleri sanılan Köy-Koop lara rakip örgüt de oluşturuldu. K.K. - Türkiye, dışarıdan neden tohumluk ve damızlık hayvan ithal ediyor? M.K. - Tarımsal Ar-Ge Etkinliklerinin geldiği noktada, 2012 yılı içinde gözlemlenen tespitler şöyle özetlenebilir: Tohum üretiminde, özellikle sebze tohumculuğunda dışa bağımlılık en yüksek düzeyde sürdü. Tohumculuk yasası da bu dışa bağımlılığı kırmaktan uzak, daha açıkçası bağımlılığı artıracak doğrultuda işlevine devam etti. Hayvan yetiştiriciliğinin dalları olan; Kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde anababa ve büyük ana-baba soylarında dışa bağımlılık, bu yıl da sürdürüldü. Bu bağımlılığı kıracak çalışmalar ise yetersiz kaldı. Sığır yetiştiriciliğinde Türkiye nin elinde yeterli stok olmasına karşılık, damızlık dışalımları devam ettirildi. Sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde yerli gen kaynaklarının koruma ve geliştirme çalışmaları yetersiz düzeyde devam etti. Tohum ve damızlık hayvan gibi girdilerin dışındaki diğer girdilerde de Türkiye tarımının gereksinmesini karşılayacak Ar-Ge etkinlikleri yeterli olmaktan uzak kaldı. Tarım alanında üretim teknikleri ve yenilikler konusunda da özgün çalışmalar yapılamadı, daha çok merkez ülkelerindeki yeniliklerin uyarlanması söz konusu oldu. K.K. - Açıklamanızdan, Tarımda bağımsızlığımızın kalmadığını, ithalci bir ülke durumuna geldiğimizi TÜİK in rakamlarına dayanarak belittiniz. Neden bu duruma düştük? M.K. - Evet, söylemlerinin tam aksine, tarımın saklan(a)maz çöküşü, 2012 yılında da devam etmiştir. Tarımda ortaya çıkan bu sonucun dışsal ve içsel birçok nedeni vardır. Sorunların giderek ağırlaşmasında, dünyada 1980 li yılların başından itibaren uygulanan küreselleş(tir) me politikalarının başat rol oynadığı görülüyor. Tarımdaki olumsuz dönüşüm sürecinde, dışa bağımlı iç dinamiklerin rolü de yadsınamaz. Öncelikle, tarımsal desteklemelerin kara delik olduğu, köylülüğün yok edilmesi gereği ve tarımsal üretimin dev tarımsal işletmelerle yapılabileceği algısı konularında siyasi partiler ile kent bileşenlerinde beyin yıkama gerçekleştirilmiştir. Diğer yandan özellikle yine kentlerde, beslenme kültürü de değiştirilmiştir. Örneğin hayvancılıkta kımızı et ve süt denilince, ithal ile yönlendirilen sığırcılık öne çıkarılmış, koyun ve keçi ürünleri kötülenmiştir. Bundan ithal lobileri büyük kazanç sağlamıştır. İç etmenler arasına, üretimin büyük bir çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin örgütsüzlüğü yanında sınıf bilincine sahip olmaması ve günlük kısa çıkarların da egemen olması eklenebilir.

13 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 TARIM 13 Denizbank ın Şubesine İnek ve Tavuk Girdi! Denizbank ın Ziraat Bankası ndan sonra tarım bankacılığında en yüksek paya sahip olduğunu söyleyen Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun, Ziraat e rakip değiliz. Allah başımızdan eksik etmesin, biz tamamlayıcıyız. Ziraat SGK ise, biz özel sağlık sigortasıyız dedi. DENİZBANK Tarım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun, Denizbank ın 400 bin tarım bankacılığı müşterisiyle Ziraat Bankası ndan sonra Türkiye de bu alanda en çok müşteriye sahip banka olduğunu hatırlatarak, 700 bin tarım bankacılığı müşterisi olan Ziraat sektörü için SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), biz ise, özel sağlık sigortasıyız dedi. Ziraat Bankası nın maliyetlerini Hazine nin üstlendiği sıfır faizle tarım kredisi gibi ürünlerle çiftçilere ciddi avantajlar sunabildiğini kaydeden Sun, Ancak yine de bu zorlu rekabet koşulları içinde biz Denizbank olarak sektörde önemli bir pazar payı elde etmeyi başardık. Nasıl Türkiye de bugün herkes sağlıkta SGK dan ücretsiz yararlanabildiği halde geniş bir kesim özel sağlık sigortası yapmayı tercih ediyorsa, çiftçiler de, hizmet ve ürünlerimizle fark yaratma çabalarımıza karşılık veriyorlar, bizimle çalışmayı seçiyorlar diye konuştu. Tarlaya Kadar Gidiyoruz Ziraat Bankası ndan farklı olarak Denizbank çalışanlarının çiftçilere özel ürün ve hizmetlerle tarlasına, üretim tesisine kadar gittiklerini belirten Sun, şunları söyledi: Ziraat ile ancak bu şekilde rekabet edebiliyoruz. Çiftçinin ihtiyaçlarını önceden görüp ona göre ürünler geliştirerek fark yaratmaya çalışıyoruz. Böylece müşterilerimiz başka yerde sırada beklemek yerine, tarlasına kadar gelmiş Denizbanklı ile çalışmayı tercih ediyor. Tarım temalı ilk şube Gökhan Sun, Tarım Plus adını verdikleri özel temalı içinde inek ve tavuk maketlerinin yer aldığı şubelerin ilkini Adapazar ı Hendek te açtıkları bilgisini verdi. Denizbank ın 250 şubede tarım bankacılığı yaptığını belirten Sun, kurumsal mimari ve marka geliştirme alanında faaliyet gösteren SKM Projects + ile işbirliği yaparak Tarım Plus şubelerini geliştirdiklerini söyledi. Sun, özellikle hayvancılık, süt hayvancılığı, bodur meyvecilik ve seracılık alanındaki yatırımlara destek verecekleri Tarım Plus şubelerinin ilk etapta Antalya, İzmir, Konya ve Şanlıurfa da açılacağını kaydederek, Bunları daha sonra 10 a çıkaracağız dedi. Denizbank ın sadece yıllık bir geçmişi olduğunu, 2003 te Tarişbank ı bünyesine kattıktan sonra da tarım bankacılığına odaklanmaya başladıklarını söyleyen Sun, bugün tarım bankacılığı için özel konsept şubeler hazırlayacak kadar bu alanda uzmanlaştıklarının altını çizdi. Banka şubesine vitrin koyduk Denizbank ın tarıma özel olarak odaklanan Tarım Plus şubelerinin konseptini geliştiren SKM Projects + Kurucu Ortağı Mimar Hakan Sekmen projeyle ilgili şu detayları anlattı: Tarım Plus şubesinin konseptini oluştururken buranın bir deneyim merkezi olduğu gerçeğinden hareket ettik. Fiziki ortamı tarım bankacılığı ile ilgili hizmetlerin alınabileceği bir şube olduğunu gösteren simgelerle oluşturduk. Buranın Denizbank yazılı olmadan da Denizbank şubesi olduğunu anlatan simgeler koyduk. Kaptan köşkü tasarımı ile Denizbank algısı yaratmayı hedefledik. Müşterinin kalbine dokunmak için ise, tarım sektörüne ilişkin simgeler olan inekleri, meyve ağaçlarını ve tavukları şubenin girişine yerleştirdik.şubeye tıpkı perakende sektöründe olduğu gibi bir vitrin koyduk. Yaş Meyve Sebze İhracatına 'Karantina' AB ülkelerinin ardından, Rusya Federasyonu, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna gibi ülkeler de 'karantina' başlattı. Samana 25 Kuruş Destek Yaş meyve sebze ihracatına karantina engeli konusunda açıklama yapan Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkanı Dr. Salih Çalı, karantina uygulamasını böcek, akar, fungus, bakteri, virüs gibi varlığı istenmeyen bir organizmanın ülkeye girişini engellemeye yönelik işlemler olarak tanımlayarak, Her ülke kendini korumak amacıyla karantina önlemleri alabilir. Ancak uygulama tarife dışı engele dönüşmüş durumda dedi. Türkiye den Rusya ya ihraç edilen ürünlerin, Akdeniz meyve sineği olduğu iddiasıyla geri gönderildiğini bildiren Çalı, Bulgaristan sınırında Türk yaş meyve sebze yüklü araçlarının karantina incelemesi gerekçesiyle durdurulduğunu belirterek, "Uygulama, ticareti zorlaştırıyor. Rutin olarak yapılan tarım ilacı kalıntı analizlerinin dışında yaklaşık 350 Euro indirme-bindirme ve inspection adı altında alınan paralar da karantina uygulamasını bir başka boyuta taşıyor." diye konuştu. Karantina uygulamalarının yeni ihracat pazarlarının kapılarını da yaş meyve sebzecilere kapattığını vurgulayan Çalı, Bazı ülkelerin karantina önlemlerini gerekçe göstererek, yaş meyve sebze ihracatının önüne engeller koyuyor. Bunun örneklerini ABD, Güney Kore, Japonya gibi ülkelerde yaşıyoruz. Bu ülkelere ihracat yapmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Yeni pazarların elde edilmesinde önümüze engel olarak çıkartılan tarife dışı uygulamaların önüne geçmemiz gerekiyor. diye konuştu. Dr. Salih Çalı yatığı açıklamada, özellikle Bulgaristan da karantina uygulamalarına ilişkin sorunların Ekonomi Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın girişimlerine rağmen devam ettiği belirtildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndanyapılan açıklamada, saman fiyatlarında istikrarı sağlamak ve yetiştiricilerin ihtiyacını karşılamak üzere, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla saman temin edileceği bildirildi. Buna göre, Bakanlık tarafından da kilogram başına 25 kuruş karşılıksız destek verilerek yetiştiriciye, maliyet fiyatının altında saman satılacak. Açıklamada, Türkiye genelinde saman teslimatının, 21 Ocak 2013 tarihinde başlayacağı belirtilerek, ihtiyaç sahibi yetiştiricilerin, Tarım Kredi Kooperatifleri'ne başvurmaları gerektiği kaydedildi. Sağlıklı Ürünler Üstün Teknolojiyle Üretilir Kromel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Çalışkan ile sektörü ve Kromel in 2013 hedeflerini konuştuk. Köy-Koop Haber - Öncelikle 2012 yılıyla ilgili bir değerlendirme yapabilir misiniz? Hayvancılık sektöründeki genel durum ve Kromel olarak iş potansiyelinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz? İsmet Çalışkan - Türkiye de süt hayvancılığı politikalarının gelişimi için gıda güvenliği düşünülerek çiğ süt kalitesinin arttırılması ve süt işleme tesislerinde modernizasyon sağlanması için son yıllarda birtakım yaklaşımlar geliştirilmiş ve sektörde ilerleme kaydedilmiştir. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın yaptırımları ve izlediği politikalar sektörde gerekli koşulların sağlanması için bir alt yapı oluşturmaktadır. Bu durum sektörde zincirleme bir hareket geliştirirken Kromel e de yansımaları olumlu yönde olmuştur. Özellikle, AB uyum yasaları çerçevesinde Bakanlık tarafından sunulan hibe projeleri ile yatırım potansiyelinin arttığı bir yıl olmuştur. Süt soğutma tankı satışlarımız adet bazında % 30 artarken makine ekipman bazında da birçok proje hayata geçirilmiştir. Komple tesis olarak Şanlıurfa da ciddi bir yatırımı portföyüne katan firmamız bu doğrultudaki çalışmalarını uzun vadede her zaman ki titizliği ile takip edecektir. K.K yılında yeni ürün ve hedeflerinizle ilgili bilgi verir misiniz? İsmet Çalışkan - Misyonumuz çerçevesinde firma olarak her zaman yenilik ve yatırım diyerek uzun süreli AR-GE & UR-GE & Pazarlama faaliyetlerine önem verdik. Dünya piyasasının ekonomik üretime yönlendiği günümüzde KROMEL de piyasanın şartlarına göre ekonomik üretim ve seri üretimi sağlayan ürün gruplarına yönelmiştir yılında da seri ve tasarruflu üretimin adresi olmayı hedefleyen firmamız, son yıllarda geliştirdiği projelere ile bu hedefini destekleyerek birçok üretim grubunda süt endüstrisine fayda sağlayacak fonksiyonel makine ve ekipman üretmiştir. Sektör için tam otomatik üretim hatları geliştirilerek üretici firmaların hızlı ve seri üretim yapabilmelerini sağlayacak çalışmalara ağırlık veren firmamız misyonu çerçevesinde, hijyenik ve sağlığa yararlı gıda ürünlerinin tüketimini artıracak tüm yeniliklerin öncüsü olmayı ve bu amaçla her gün yeni bir teknolojiyi ülkemize katma hedefi doğrultusunda çalışmaya devam edecektir. K.K. - Bir üreticinin işletmesini uluslararası çapta rekabet edebilir düzeye getirmesi için sizce nelere sahip olması gerekir? İsmet Çalışkan - Hedeflerin çok açık ve ulaşılabilir olması gerekmektedir. Yöneticilerinin yetileri, işletme yönetimi, ürün kalitesi ve özellikleri, pazarlama görüşü, satış ağı ve marka imajından oluşan bütünlüğü ile yaklaşık 20 yıldır ihracat yapan Kromel özellikle son 10 yıldır anahtar teslim otomasyon sistemleri ile birçok projeye imza atmıştır. Profesyonel bir yönetimle dış ticarete yönelerek sektörde ihracata yönelmiş firmaların başında yer alan ve yaklaşık 32 ülkeye ihracatı bulunan Kromel, Sakarya ve Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlamakta ve Dünya arenasında Almanya ve İtalya ile üretim teknolojisinde yarış edebilir hale gelmiştir. Bu Türk makine sektörü açısından çok önemli bir gelişmedir.

14 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 14 TARIM Avrupa Kooperatif Üniversitesi Avrupa Kooperatif Üniversitesi (AKÜ), kooperatif kolejleri birliği aracılığı ile geliştirilmiş bir proje birliğidir. Avrupa Kooperatif Üniversitesi (AKÜ) 2003 de kurulmuş açık bir Avrupa internet ağıdır. Bu ağ içinde kooperatif kolejlerinin tüzel kişilikleri ile gerçek kişiler toplanmıştır. Amacı, sosyal girişimciler tarafından gerçekleştirilen üretim, sermaye birikimi (capitalisation) ve bilgi iletim alanının canlandırılması ve yapılandırılmasıdır. AKÜ, Avrupa düzeyinde dinamik bir sosyal girişimci modelinin gelişmesine katkıda bulunur. Avrupa Kooperatif Üniversitesi, Leonardo da Vinci Avrupa programı çerçevesi içinde kooperatif kolejleri birliği aracılığı ile geliştirilmiş bir proje birliğidir. Bu projenin konusu, sosyal ve dayanışma ekonomisi işletmecilerinin eğitimiyle yükümlü üniversiteler ve eğitim kuruluşları için Avrupa düzeyinde kooperatifçilik deneyim ve araştırma alanı yaratmaktır. Akü Kaynak Merkezi AKÜ Kaynak Merkezi, Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi işletmecilerinin bilgilerini, uygulamalarını ve yenilikçi araçların kullanımını ve araştırma, sermaye birikimi (capitalisation), yardımlaşma ve yayılma süreçlerinde besleyici pedagojik kaynaklar sunar. Ağ olarak AKÜ nün başta gelen hedeflerinden biri, kooperatif pedagojisiyle ilgili akılcı bir eğitim yöntemi açısından ve sosyal ekonomi girişimlerinin farklı ailelerinin kurallar sisteminin ve özel ilkelerinin büyük bir kısmının, içerik açısından, bizzat kendilerine bağladığını kabul eder; sosyal ekonomi girişimcilerinin formasyonunun özelliği de, eylem ve kuram düzeylerinde kaynakla beslenmesi gereğini önemser. Akü Projesi Avrupa Kooperatif Üniversitesi projesinin kuruluş teklifi, Kooperatif Kolejleri Birliği (Groupement des Collèges Coopératifs) tarafından getirilmiştir.bu projenin orijininde ikili bir meydan okuma vardır: 1. Sosyal ve Dayanışma Ekonomisinin yeni mesleki niteliklerinin ihtiyaçlarına yanıt vermek Tatmin edilemeyen ihtiyaçlara cevap vermeye uygun yenilikçi projeler, onların destekçileri ve işletmecileri için yeni becerileri gerektirir. Bu projeler, küresel yaklaşımlar ve stratejik uyarlamalar isterler. Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi nin aktörlerinin bölge içinde kökleşmesi ve uzaktan eğitim uygulamalarının gelişmesi, pedagojik araçların ve yöntemlerin gelişmesini ve yeniden kurulmasını gerektirir: Avrupa düzeyinde nöbetleşe uygulamalar, Eylem araştırması, Kooperatif eğitim. Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi aktörlerinin kazandığı yeni beceriler pek az bilinmektedir ve bu becerilerin bir doğrulanma sisteminden geçmesine ihtiyaç duyulmaktadır. 2. Avrupa düzeyinde Sosyal Ekonomi ve Dayanışma Ekonomisi profesyonellerinin, eğiticilerinin, araştırıcılarının, ve Prof.Dr. T. Ayhan ÇIKIN bilgi birikiminin yakınlaşmasını teşvik etmek Bu başlığı üç amaç altında özetlemek mümkündür : Avrupalı sosyal girişimcilerinin uygulamalarının araştırılması, kimlikleştirilmesi ve profesyonelleşmesi için bir referans belgesi oluşturmak; Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi nde girişimcilik ve toplumsal yenilikçilik için bir Avrupalı eğitim mekanizmasını başlatmak. Kısa sürede, Avrupa Kooperatif Üniversitesi çerçevesinde bu eğitimi geliştirmek ve sürekli kılmak. Akü Projesinin 3 Evresi Avrupa Kooperatif Üniversitesi projesinin ilk evresi: Bu projeyi yürütme sorumluluğunu Provence Alpes Méditerranée (P.A.M) Kooperatif Koleji üstlenmiştir. Bu ilk dönem bir hazırlık dönemidir: Sosyal girişimcilerin günlük faaliyetlerinde kooperatifçilik ilkelerine uygulamaya koyan, bir Avrupa girişimci Referans belgesinin geliştirmesi; Bir AKÜ Şart ının hazırlanması; 5 grup (Belçika, İtalya, İspanya, Fransa, Portekiz) sosyal girişimcilere uzaktan deneysel eğitim kursunun açılması; Kaynak merkezinin ve web sitesinin ilk belgesel temelinin kurulması. Avrupa Kooperatif Üniversitesi projesinin ikinci evresi: Bir önceki proje evresini tamamlayan, Avrupa Kooperatif Üniversitesi Ağı evresinde, sosyal ekonominin genel ilkelerini ve demokratik yönetim pratiklerini uygulamaya koyması, dayanışmanın sonuçlarını takip ederek karakterize olmuş girişimlerin yöneticilerini, sosyal girişimcilerin formasyonu üzerine bir Avrupa ağı yapılandırmayı ve geliştirmeyi hedeflemektedir. Projenin bu evresinde 3 eksen geliştirildi : 1. Dört uzmanlık konusuna göre yenilikçi eğitim araçları ve uygulamaları, bilgi-bulgularının toplanması, yardımlaşma, bunların yayılması ve kullanımına olanak veren bir Avrupa sosyal girişimcilik eğitimi kaynak merkezi kurulması : kooperatif eğitim araçları ve uygulamaları, sosyal ekonomi girişimcileri eğitiminin özel içeriği, sosyal girişimcilik ve formasyon mühendisliği, sosyal girişimcilikte eğitim aktörleri sistemi; 2. Sosyal Ekonominin mesleki örgütleri ( Kooperatifler, Yardımlaşma Sandıkları ve Dernekler) ve formasyon aktörleri (öğretici-araştırıcı, eğitici) arasında değişimi geliştirme ve sağlamlaştırma; 3. Sosyal Ekonomi birlikleri ve federasyonları, formasyon aktörleri ve yerel belediyelerin, Avrupa düzeyinde, bir mobilizasyon stratejisiyle bu ağın sürdürülebilir koşullarının oluşturulması. Avrupa Kooperatif Üniversitesi projesinin üçüncü evresi: 2009 UCE-GIFES projesi 1999 dan beri AKÜ projesini yükümlenen P.A.M Kooperatif Koleji, projenin bu evresinde, eğitim aktörleri ağını açma ve remobilize etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, P.A.M Kooperatif Koleji, Avrupa Kooperatif Üniversitesi Uluslar arası Sosyal Ekonomi Eğitimcileri Birliği Ağı (UCE-GIFES) için yeni bir proje geliştirir. Bu projenin iki amacı vardır: Ağın önemli araçlarını teşkil eden Kaynaklar Merkezi nin ve sitesinin kooperatif çalışma sürecini kayıt altına almak; Kendi bilgilerini ve pratiklerini yardımlaşmacı bir yaklaşım içinde ve sosyal girişimcilerin formasyonunda sürekli yükümlü eğitici bir topluluğu oluşmasına (ulusal ve uluslar arası düzeyde) teşvik etmek ve organize etmek. SONUÇ? Türkiye de kooperatifçilikle ilgili eğitimi, araştırmayı, vb ne zaman ve nasıl gerçekleştirebiliriz? Kahraman Pazarcı AVM lere Karşı Türkiye genelindeki yüzbinlerce büyük alışveriş merkezlerini tercih eden müşterileri pazara çekmek için post makinesi sistemine geçiyor Türkiye sebzeciler meyveciler federasyonu, marketlerin kaldırım önlerinde stant açmasını engellemek için dava açtı. Türkiye genelinde 330 bin pazarcı esnafı marketlere savaş açtı. Süper marketlerin kaldırım önlerine stant açmasını engellemek için hukuki yollara başvuran Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Satıcılar Federasyonu (TÜSPAF), esnafın post makinesini kullanır hale getirmek istediklerini söyledi. Türkiye genelinde pazarcı esnafı büyük alışveriş merkezlerini tercih eden müşterilerini tekrar pazara çekmek için çaba sarf ediyor. Pazarcılar, artık nakit alışveriş yanı sıra vatandaşları tekrar eskisi gibi pazara yönlendirmek için post sistemini de hayata geçirmeyi hazırlıyor. TÜSPAF, 2014 yılında sistemi Türkiye de yaymayı hedefliyor. Türkiye genelinde 330 bin pazarcının tezgah açtığını dile getiren TÜSPAF Başkanı Mehmet Çakman, post makinesi sistemine en yakın zamanda geçeceklerini dile getirdi. Çakman, Bütün esnafımızı post makinesi kullanır hale getireceğiz. Marketler ile bu şekilde rekabet edeceğiz. Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının kötü ve çöp mal almasını engellemek istiyoruz. Biz bu yıldan itibaren bazı şehirlerimizde çalışmalara başladık yılından itibaren Türkiye nin genelinde bu sistemi yaymayı planlıyoruz. Çünkü insanlar kredi kartı olduğu için marketleri tercih ediyor. Artık bize gelecekler dedi. Marketlerin kaldırım önünde meyve ve sebze standı açmalarına izin vermeyeceklerini kaydeden Çakman, marketlere yönelik hukuki savaş başlattıklarını söyledi. Çakman, şöyle devam etti: Marketler ruhsat aldıkları alanlar içerisinde dururlarsa bizim için hiçbir sıkıntı yok. Kaldırım önlerinden bütün marketlerin pislik içinde satılan mallarını kaldırtacağız. Ben bu konuda çok iddialıyım. Yasaya da aykırı. Belediye Ruhsatlandırma Kanunu na da baktığınızda ruhsat aldıkları alanlar gayrimenkulün içidir. Kamuya ait kaldırım değildir. Kanuna göre 500 metrekarenin üstünde dükkanı var olan marketler, en az yarısı kadar otoparkı olmak zorundadır. Bu davayı kazanarak, bütün kapılarının önüne mal çıkaran marketleri temizleyeceğiz. Çakman, Türkiye genelinde belediyeler tarafından yapılan kapalı Pazar yerlerinin kayıt dışılığı da önlediğini söyledi. 2B Başvuruları 1 Ay Daha Uzatıldı Kamuoyunda 2/B olarak bilinen orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışında 28 Ocak olan son başvuru tarihi 1 ay daha uzatıldı. İade başvuruları için süre ise 2 ay daha uzatıldı. Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Resmi Gazete'nin yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'da belirtilen ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre 2/B alanlarındaki taşınmazların kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerin başvuru süresi 1 ay uzatıldı. Aynı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre 2/B alanlarındaki taşınmazların kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerin başvuru süresi de 2 ay uzatıldı. 2B arazilerinin satışı için başvuru geçen yılın Mayıs ayında başlamış ve 30 Ekim 2012 tarihi 28 Ocak 2013 tarihine uzatılmıştı. 2B alanlarının satışından bu yıl 4,8 milyar lira gelir elde edileceği tahmin ediliyor yılı "Avrupa Gıda İsrafına Karşı Aksiyon Yılı" İlan Edildi Her yıl milyonlarca ton gıdanın çöpe gittiği ülkemizde de benzer önlemlerin uygulamaya geçirilmesi için çalışmalara başlanacak. Avrupa Birliği nde 79 milyon insan fakirlik sınırının altında yaşıyor, 16 milyonu ise yardım kuruluşlarının gıda yardımı ile hayatını devam ettiriyor. Avrupa daki evlerde, süpermarketlerde, restaurant ve tedarik zinciri içinde tüketilebilir gıdanın yüzde 50 si israf ediliyor. Avrupa Parlamentosu, bu sorunla başa çıkmak için 2025 yılına kadar gıda israfını yarı yarıya azaltma hedefi koydu ve bu doğrultuda 2014 yılı, Avrupa Gıda İsrafına Karşı Aksiyon Yılı ilan edildi. EUPC İcra Kurulu Üyesi Yavuz Eroğlu, Gıda israfı konusunda ne yazık ki, ülkemizdeki tablo Avrupa dakinden farklı değil. Son verilere göre 12 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı Türkiye de, her yıl 3,6 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar liraya ulaşması ciddi ve çözülmesi gereken bir sorundur.ambalaj sektörü, her yıl 1,5 milyon ton taze sebze ve meyvenin çöpe değil,sofralara gitmesini sağlayabilir. Ülkemizde her gün 10 milyon ekmek israf ediliyor. Ekmeğin ambalajlanması, daha uzun süre saklanmasını sağlar. diye konuştu. Yavuz Eroğlu, Avrupa da yürüttükleri Gıdanı Koru projesi kapsamında alınan önlemlerin Türkiye de de uygulamaya geçmesini hedeflediklerini, aşevleri ile okullarda çocuklara süt dağıtımı gibi geniş kapsamlı projelerde israfın artması nedeniyle yeni bir modele ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Gıdanı Koru projesi neleri hedefliyor -Tüketicilerin ihtiyaçlarından fazla gıda satın almalarını önlemek için gıda ambalajlarının değişik ölçülerde ve gıdayı gerçekten koruyacak şekilde olması gerekiyor. Çift etiket uygulaması yapılsın. Gıdaların üzerinde yazan son kullanma tarihine ek olarak son tüketim tarihinin de yazılması ile son kullanma tarihi yakın olan gıdaların indirimli fiyatlarla ihtiyaç sahiplerine satılmasının da önü açılacak. - Gıdanı Koru projesi, özellikle kamu catering ihalelerinde, yerel gıda ürünleri kullanan ve kalan fazla yemekleri atmak yerine ihtiyaç sahiplerine ve gıda bankalarına ücretsiz veren firmalara öncelik tanınması şeklinde yeniden düzenlenmesi gerekliliğine dikkat çekiyor

15 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 TARIM 15 Mısır: Herşeyin İçindeyim -III- Il pessimismo della ragione e l ottimismo della volontà... der İtalyan düşünür Gramsci diyerek kimi insanlarda hafif kızgınlık uyandıracak bir ifade ile başlayalım yazımıza. Bu söz aklın kötümserliği iradenin iyimserliği anlamına gelir. Yazımız da tamamen bu düstur üzerine kurulu olacak. Bunun üzerine çok fazla tartışılabilir ve felsefe dünyası tartışıyor da; ama biz burada bunu yapmak yerine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu nun biyoyakıt kullanımı ile ilgili yeni düzenlemesi ve mısır üreticisine olası etkilerini tartışmaya çalışacağız. Çünkü kötümserlik ile iyimserlik arasında her zaman diyalektik bir ilişki vardır. Biyoyakıt düzenlemesi tartışmasına geçmeden önce biyoyakıt (biz herşeye yapıştırılan biyo yaftasını kullanmak istemesek de başka bir tartışmaya girmemek için bu şekilde kullanacağız. Doğrusu agroyakıt olmalıdır.) bugünün dünyasında ne anlama geliyor ve nasıl bu yüzyılın en önemli konularından biri haline geldiğini anlamak için ürkek bir bakış atalım olmakta olana ve de bitene. EPDK nın biyoyakıt üretimi ile ilgili tebliğine göre, benzin türlerindeki yerli tarımla üretilmiş etanol içeriğinin 1 Ocak 2013 itibariyle en az %2, 1 Ocak 2014 itibariyle de en az %3 olması gerekiyor. Biyoyakıtlar ülkemizin gündemine ilk olarak 1931 yılında Birinci Ziraat Kongresi nde konu olmuştur ve bir çok alt konuya sahip olan kongrenin ziraat aletleri bölümünde tarımsal üretimin arttırılmasında tarım alet ve makinelerinin önemine değinilmiş ve bu makinelerde kullanılan yakıtı ithal etmek yerine yerel kaynaklarla üretmenin önemine değnilmiştir. Fakat açıktır ki o günden bugüne kadar klasik tabir ile bir arpa boyu kadar yol alınamamış ve ülkemiz ne o tarımsal atılımı gerçekleştirebilmiş ne de petrole bağımlı bir ülke olmaktan kurtulabilmiştir. Atatürk ün talimatı ile 1934 yılında Tarım Traktörlerinde Bitkisel Yağın Yakıt Olarak Kullanılması adıyla imzalanan belge, Türkiye de biyoyakıtlara ilişkin ilk resmi belgedir ve bu belge ile Atatürk Orman Çiftliği ndeki traktörlerde bitkisel yağlar yakıt olarak kullanılmıştır. Yani Türkiye nin ilk biyoyakıtı biyodizeldir. Biz bu yazıda biyodizelden çok biyoetanol konusuna odaklanacağız. Çünkü konu ile ilgisi olan herkesin bildiği gibi Türkiye kullanmakta olduğu bitkisel yağların yüzde doksanından fazlasını dışarıdan almaktadır ve bunun için biyodizelin ve buna bağlı olarak yağ bitkilerinin bugünkü düzenleme ile birlikte yakıt katkısı için bir alternatif olabileceğini düşünmüyoruz. Biyoetanolün hikayesi ise 1936 yılında hazırlanan İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile başlar. Bu plandaki başlıklardan biri Esengül ERDEM Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü e.erdem@comu.edu.tr Ali Kürşat ŞAHİN Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü aksahin@comu.edu.tr de ülke kaynaklarını kullanarak gerçekleştirilecek olan sentetik benzin üretimidir. Tabi işler yolunda gitmemiştir; belki henüz Türkiye nin tarımsal üretiminden istifade edebilecek bir sanayi ülkesi olmaktan uzak olması belki de Atatürk ün ölümü ve İkinci Dünya Savaşı nın başlaması sebebi ile bu plan uygulanamamıştır.işte tam da o sıralarda büyük savaşın arifesinde Amerika devlet başkanı Franklin Delano Roosevelt ünlü konuşmasını gerçekleştirirken ilk olarak etanolün yakıt katkısı olarak kullanılmasından bahsediyordu. Ve kullanıldı da... Savaş boyunca her nasıl olduysa Birleşik Devletlere bazı ülkelerin uyguladığı petrol ambargosuna rağmen uçaklar uçmaya ve bombalamaya devam ettiler! 1800 lü yıllar boyunca gaz lambalarında yakacak olan etanolün kaderi değişmişti artık. Türkiye ye baktığımızda da benzer bir durumu görebiliriz aslında yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı benzin yüzde yirmi oranında biyoetanolle karıştırılarak kullanılmıştır. Fakat bu yıllardan sonra kaydadeğer herhangi bir gelişme olmamış ancak son on yıllık süreçte biyoyakıtlar tekrar gündeme gelmeye başlamıştır. Bunun sebebi ise yaşam standartlarımızın ve dünya nüfusunun artmasına bağlı olarak doğada sınırlı olan fosil yakıtların giderek azalması, yükselen petrol fiyatları ve fosil yakıtların çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar neticesinde bütün dünyada alternatif düzenlemelere gidilmesidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu yazıda biyoetanol ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunacağız. Bir çoğumuzun bildiği gibi biyoetanol üretim sürecinde hammadde olarak arpa, buğday, mısır, şekerpancarı, şeker kamışı, patates gibi içeriğinde şeker, nişasta veya selüloz bulunduran bitkiler kullanılmaktadır. Her ülke biyoetanol üretimleri için arazi, iklim ve ekonomik önceliklerine göre farklı hammadde bitkileri kullanmakla birlikte, bütün dünyada en çok kullanılan biyoetanol hammaddeleri şeker pancarı ve mısırdır. Biyoyakıt üretim politikalarına baktığımızda ise ülkelerin bu üretim sürecinde kullanılmakta olan hammaddeleri ithal etmekten ziyade ülkelerinde yetişmekte olan tarımsal ürünlerden sağladıklarını görüyoruz. Bu şekilde yeni istihdam ve gelir olanakları yaratılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda ülkelerin politikalarına baktığımızda, üretimde tek tür biyoyakıt üretimine ağırlık vermekte olduklarını görüyoruz. Yani aynı anda yoğun bir biçimde hem biyodizel hem de biyoetanol üretmeye çalışan bir ülke bulunmuyor. Buradan Türkiye nin de seçimini biyoetanolden yana yapması gerektiği sonucuna varabiliriz. Bunun için kullanılan bitkilerin üretiminde ülkemizin durumuna baktığımızda ise öncelik buğday, şeker pancarı ve mısırda gibi görülüyor. Bu yıl için zorunlu hale getirilen en az yüzde ikilik katkı için son yıllarda ortalama 3 milyar litre dolaylarında olan benzin tüketimimizi karşılanmasında, senelik ortalama 60 milyon litre biyoetanole ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Şu anda Türkiye nin biyoetanol üretim kapasitesi senelik 170 milyon litre civarındadır. Yani ihtiyaç duyulan miktarları üretmek için gerekli altyapıya sahibiz. 1 litre biyoetanol üretmek için gerekli olan tarımsal hammadde ihtiyaçlarına baktığımızda ise bu üretim için en uygun bitkiler (kurulu tesislerin yapısını da düşündüğümüzde) ülkemiz koşullarında mısır ve şeker pancarı olarak görülüyor Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi mısır üretimimiz her nekadar her geçen gün artsa da ve 2012 yılı sonunda dışardan mısır ithal etmek zorunda değilmişiz gibi gözükse de, bu durumun korunması ve çiftçinin üretime devam etmesi için teşvik edilmesi gerekmektedir. Çünkü biyoetanol üretimimizin yarısının mısır diğer yarısının şekerpancarından karşılanacak olacağını farzedersek en iyi ihtimalle ilaveten bin ton mısır ihtiyacımız olacaktır. Bu da belki çok az da olsa mısır fiyatlarını biraz yükselmesine sebep olabilir. Şekerpancarındaki kota rejimini de düşünürsek belki bu durum biraz daha değişebilir ve daha fazla mısır ekmemiz gerekebilir. Yani iki durum çıkıyor ortaya: Ya mısır üretiminin desteklenmesi ya da şeker pancarı üretimindeki kotaların artırılması. Tabi bu senaryolar minumum yüzde ikilik zorunlu katkı içindi yılı ile birlikte bunun yüzde üçe çıkacak olması rakamları biraz daha etkileyecek ve özellikle mısır üretiminin artırılmasına yönelik önlemleri gerektirecektir. Yukarıda anlatmaya çalıştığımız şeyler temel olarak yazılabilecek en klasik senaryodur. Biz sadece bu pencereden bakmak istemiyoruz. Heryerde bu yakıtların kullanımı ile birlikte artık çevreye daha az zarar verileceği, ülkelerin petrole daha az bağımlı olacağı, yeni iş kapıları açacağı, biyoyakıt üretiminin kırsal kalkınmaya destek olacağı gibi şeyler okuyoruz, duyuyoruz. Bir de başka bir pencereden bakalım olaya... Gelecek Sayıda aklın kötümserliği iradenin iyimserliği daha açık bir anlam kazanacak. Balıkta Ağır Metal İddialarına Tepki Su Ürünleri Merkez Birliği Genel Başkanı (SÜR-KOOP) Ramazan Özkaya, Marmara Denizinde avlanan 11 çeşit balıkta ağır metal kalıntısı için Bu balıkçılık sektörüne darbe olarak nitelendirilmedir dedi. Marmara Denizi nden avlanan 11 çeşit balıkta ağır metal kalıntısına rastlandığı iddialarına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan sonra bir tepki de Türkiye Su Ürünleri ve Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan Özkaya dan geldi. Kalıntı ve ağır metal konusunda çok hassasiyet içerisinde olduklarını, bu balıkların Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı farafından sürekli olarak ayda iki kez analiz edildiğini, bugüne kadar hiçbir olumsuz sonuç alınmadığın söyleyen Özkaya, Bu konuda üniversiteler daha geniş kapsamlı bir araştırma yapması gerekiyor. 11 Balıkta çıkan bu sonuç, bütün balıklar için söylenemez. Bu Türkiye genelinide bağlamaz. Ayrıca böyle bir açıklama balıkçılık sektörüne darbe olarak nitelendirilmesi gerekiyor diye konuştu. Özkaya, Türkiye balık ihracatından 665 Milyon TL lik bir gelir elde ettiğini vurgulayarak, Geniş araştırma yapılarak bu konuda halkı bilinçlendirmek gerekiyor. Balıkçılık sektörü için bu konuda yapıcı açıklama yapılması gerekir. Ağır metal çıkan balıklar İstanbul bölgesinden alınan yani, tezgahtan alınıp analiz yapılan balıklar. Halkın en ucuz fiyata alıp sağılık açısından besin değeri yüksek bu balıkların tüketimine lütfen engel olmayalım dedi. Arıtma Çamuru Tarım Alanlarında Kullanılacak İzmir Büyükşehir Belediyesi, arıtmalardan çıkan günlük 800 ton çamuru kurutarak tarım alanlarında kullanılır hale getirecek. Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi devreye girdiğinde, halen Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi sahasında yapılan çamur depolama işlemi sona erdirilecek ve bu alanlar rehabilite edilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi, arıtmalardan çıkan çamuru yüzde 90 oranında kurutarak tarım alanlarında kullanılır hale getirecek 'Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi' inşaatını hızla sürdürüyor. Mayıs ayında Başkan Aziz Kocaoğlu nun temelini attığı tesisin yüzde 30 u tamamlandı. İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri, tesisin kurutma ünitesinin 2013 yılı yaz başında tamamlanarak çalışmaya başlayacağını bildirdi. Bugünkü döviz kuruyla yaklaşık 60 milyon liraya mal olacak tesisin Çürütücü Ünitesi nin ise 2014 yılı Ocak ayında tamamlanması planlanıyor. Çamurdan Biogaz Üretilecek Tesis içinde 30 bin metrekarelik alanda kurulan Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi devreye girdiğinde, halen Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi sahasında yapılan çamur depolama işlemi sona erdirilecek ve bu alanlar rehabilite edilecek. Çamurda kokuya neden olan organik bileşikler çamur çürütme işlemi sonrasında biyogaz olarak tanımlanan ve yanabilen gaz bileşenine dönüşeceği için kalan çamurda koku problemi olmayacak. Tesis hizmete girdiğinde, diğer arıtma tesisleriyle birlikte günlük 800 tona ulaşan çamur miktarı yaklaşık 4 kat azaltılarak 200 tona düşürülecek. Ayrıca yüzde 90 oranında katı madde içeriğine ulaşan kurutulmuş çamur, tarım alanlarında, kentsel yeşil alanlarda veya ek yakıt olarak sanayide kullanılabilecek. Ayrıca çamur çürütme tesisinde günde tahmini olarak üretilecek 50 bin metreküp biogaz da çamurun kurutulmasında kullanılacak.

16 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 16 HAYVAN SAĞLIĞI TÜBERKÜLOZİS (VEREM) Tüberkülozis: Sığır Tuberkülozu, bütün dünya için önemli bir hastalık olduğu gibi, ülkemizde de üzerinde durulması gereken zoonozlardandır. OIE raporlarına gore ülkemiz de tuberkuloz hastalığının görüldüğü ülkeler arasındadır. Hastalık, Türkiye de 3285 sayılı hayvan sağlığı zabıtası kanununa ve yönetmeliğine göre ihbarı mecburi hastalıklardan birisidir ve hastalıkla mücadele zorunludur. Bakanlığın hastalıkla ilgili bir yönetmeliği vardır. Ülkemizde koyun ve keçi tubekulozu ile ilgili kayıtlı bir bilgi bulunmamaktadır. Vahşi hayvan tuberkulozuna ilgilide birkac rapor dışında ciddi bir bilgi yoktur. Kanatlı tüberkülozu özellikle tavuklarda 1970 li yılların ortalarına kadar sorun olurken, tavukçulukta entegrasyona geçilmesi ve bakım şartlarının iyileşmesine paralel olarak hastalığa ilgili sorunlar minimal düzeye inmiştir. Ülkemizde tuberkuloz hastalığı özellikle sığırlarda önemli bir sorundur. En fazla bu hayvanlarda görülmektedir. Buna bağlı olarakta bu hayvanların etini, sütünü kullanan aynı ortamda yaşayan insanlar içinde hastalığın bulaşması ve yaygınlığı için önemli bir kaynaktır. Memelilerde hastalık yapan tuberküloz bakterileri, Mycobacterium tuberkulosis ve Mycobacterium bovis tir. Myco. tuberkülozis, insandan insana, Myco. bovis, sığırdan insana bulaşmada rol oynar ve Myco. tuberkülozise benzer klinik belirtilere ve patogenik lezyonlara yolaçar. Tuberküloz, hayvanlar arasında en çok sığırlarda görülür. Bunun dışında koyun, keçi, domuz, at ve kanatlılar gibi evcil hayvanlarla birçok yabanıl hayvanın enfeksiyona duyarlılığı bildirilmiştir. Hastalığın inkubasyon süresi, mikroorganizmanın virulansı, dozu, inokulasyon yolu ile ilişkilidir. Hayvanların sıkışık ahırlarda bir arada bulunmaları, hijyenik koşulların iyi olmaması, uygun olmayan bakım ve beslenme, infekte hayvan sütleri ile buzağıların beslenmesi gibi nedenler hastalığın bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Bulaşma: Hijyenik koşulların sağlanamadığı ahırlar hastalığın çıkışında ve yayılmasında önemli rol oynarlar. Hastalık hayvandan hayvana bulaştığı gibi insanlara bulaşır. Hastalık solunum, sindirim, derideki yaralar ve çiftleşme ile bulaşmasının yanı sıra gebelik döneminde anadan yavruya geçmesi de söz konusudur. Hastalık hasta hayvanlara ait et, süt ve süt ürünlerinin yeterince kaynatılmadan tüketilmesi ile insanlara bulaşmaktadır. Sığırlarda tüberküloz genellikle kronik seyreder. Sığırlarda lezyonlar hastalığın yerleştiği organa göre değişir. Belirtiler Etken alındıktan sonra hastalık belirtileri gün içinde ortaya çıkar. İlk olarak iştahsızlık, durgunluk gibi genel belirtiler görülür. Zamanla özellikle akşamları beden ısısında artış meydana gelir. Tüberküloz etkeni çeşitli iç organlarda ve deride lezyonlar oluşmasına neden olursa da hastalığın en sık görülen şekli akciğer tüberkülozudur. Akciğerlerde meydana gelen lezyonlar sonucu hayvanda şiddetli ve kronik öksürük, nefes almada güçlük şekillenir. Hasta hayvanlarda yem yediği halde sürekli zayıflama, tüylerde matlaşma ve bozulma, yorgunluk ve halsizlik dikkati çeker. İleri hastalık durumlarında solunum zorluğu, solunum sayısında artış görülür. Burundan kanlı eksudat gelir. Bu aşamada akciğer sesleri anormalleşir. Lenf yumrularının şişerek trakea ya basınç yaptığı durumlarda solunum güçlüğü belirginleşir. Mediastinal lenf yumrularının şişmesine de bağlı olarakta rumende timpani gelişir. Trakea ve larinkste lezyon varsa bu bölgenin duyarlılığı artar ve öksürük sık ve sert olur. Pleuranın etkilendiği durumda, göğüs üzerine basıldığında hayvan kendini büzer ve öksürük oluşur. Etkenin gıdalarla ağızdan girdiği veya kraşe ile oluşan alimenter tuberkülozda ise ağızdan itibaren sindirim yollarında lezyonlar gelişir ve buna bağlı olarakta gıdaların çiğnenmesi ve yutulmasında aksamalar oluşur. Atipik olarak ishal gelişebilir. Dışkı bazı durumlarda kanlı olur. Tüberkülozlu akciğerin görünümü Teşhis: Hastalıklı hayvanlar sürüden ayrılmalı ve Veteriner Hekime başvurulmalıdır. Klinik ve otopsi bulguları tüberkülozdan şüphelendirse bile kesin teşhis laboratuvar muayeneleri ile olur. Laboratuvar muayeneleri için hayvan hasta iken süt, sperma, idrar, kraşe, ponksiyon sıvıları gönderilebilir. Öldükten sonra ise lezyonlu doku ve organlar ve lenf yumruları steril bir şekilde alınıp labortuvara gönderilebilir. Laboratuvarda sırasıyla; Bakteriyoskopi (Ziehl Nelson boyama), kültür, hayvan deneyi muayene yöntemleri uygulanarak tanı konur. Serolojik testlerin teşhiste bir önemi olmayıp, allerjik testler önemlidir. Alerjik testler:tüberküloz etkenlerinin sıvı ortamda üretilip konsantre edilmesiyle elde edilen tüberkülin allerjeni canlı hayvanlarda tüberkülozun teşhisinde en önemli kriterdir. Daha önce hastalık etkenine maruz kalan hayvanların derisinde allerjenin uygulanmasıyla gecikmiş tip aşırı duyarlılığı bağlı olarak bir reaksiyon meydan gelmektedir. Uygulama; intradermal, subkutan, oftalmo, intradermo palpebral ve skarifikasyon şeklinde yapılabilmekle beraber yurdumuzda intradermal olarak yapılmaktadır. Avian ve mamalian PPD (Purufiye Protein Derivate) tip allerjen aynı zamanda kullanılmakta mamalian tip insan ve sığır tip infeksiyonlarını, avian tip ise kuş tipi enfeksiyonlarını ortaya koymaktadır. Testin uygulanışı ve değerlendirilmesi tüberküloz talimatnamesine göre yapılmaktadır. Yapılan testler sonucu tüberküloz olduğu saptanan hayvanlar mecburi kesime sevk edilmelidir. Korunma: Özellikle sütleriyle tüberküloz etkenlerini dışarıya çıkaran sığırlar hem kendi buzağıları hemde insanlar için çok önemli bir bulaşma kaynağı durumundadır. Tüberkülozla mücadele, bir korunma stratejisi ve eğitimle mümkün olabilmektedir. Bu hastalık yönünden hayvan yetiştiricilerinin ve bakıcılarının eğitimi şarttır. Hastalığın yayılmasında ahır ve barınakların hijyenik durumu, tek yönlü beslenme, uygun olmayan bakım şartları, portörlerin zamanında tespit edilip ayrılmaması, dışarıdan sürüye kontrolsüz hayvan katılması, infekte hayvanların sütleriyle buzağıların beslenmemesi, tüberkülozlu bakıcılar, etkenle bulaşık meralar büyük önem taşımaktadır. İnsan tüberkülozu bir çok gelişmekte olan ülke için hala büyük bir problemdir. Akdeniz ülkeleri zoonoz kontrolu merkezinin bildirdiğine göre önümüzdeki on yıl içinde dünya'da yaklaşık 88,2 milyon yeni tüberküloz vakasının oluşacağı ve bu vakalardan 30 milyon kadarının ölümle son bulacağı tahmin edilmektedir. Hastalıktan korunmak için dışarıdan alınan hayvanlara tüberküloz testi yapılmasına özen gösterilmelidir. Ahırlar çok kalabalık olmamalı, havalandırılması yeterli olmalıdır. Hayvanlara iyi bakım ve besleme yapıldığında hastalığa yakalanma riskinin azalacağı unutulmamalıdır. Hayvan bakıcıları ve hayvan ile teması olan diğer kişilerin her yıl tüberküloz yönünden muayeneden geçirilmesi insan ve hayvan sağlığı açısından önemlidir Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'na Göre; HSZK. Madde 37 - Sığırlarda tüberküloz ve... yakalandığı tespit edilen hayvanlar tazminatlı olarak kestirilir, öldürülür veya imha edilir. Ticari amaçla sütçülük yapan yerlerdeki ineklerin tüberküloz testine,... tabi tutulmaları mecburidir. HSZK. Madde 41 - (Değişik: 27/12/ /1 md.)bu Kanun hükümlerine göre... sığır tüberkülozu,... şap hastalıklarından dolayı öldürülen veya kestirilen hayvanların sahiplerine, Bakanlık bütçesinden aşağıda belirtilen miktarlarda tazminat verilir. HSZY. Madde 93 - Canlı hayvanlar kesilmeden... e) Ayakta yapılan muayene ve kontrollarda; Sığırda;..., tüberküloz,..hastalığı tespit edilenlere el konularak imha edilir. HSZY. Madde 97. e göre: - Kaşeksi ile birlikte seyreden generalize olmuş Tüberküloz hastalığı seyreden hayvanlarda gövde, kan bütün organlara el konularak imha edilir. Aynı maddeye göre yağlar dışında hayvan vücudunun el konularak imha edileceği hususlar şunlardır: 1 - Çok dar sahada tüberküloz lezyonları tespit edilmesine rağmen aşırı derecede kaşektik bulunan etler, 2 - Kaslarda veya lenf yumrularında tüberküloz lezyonları bulunan etler, 3 - İç organlarda ve özellikle dalakta tüberküloz lezyonları bulunan etler, 4 - Göğüs ve karın boşluğundaki organlarda yaygın tüberküloz lezyonları tespit edilen etler, HSZY (Sığırlarda Tüberküloz) Madde Ticari amaçla süt sığırcılığı yapılan yerlerdeki ineklerin sistematik muayenelerinde veya tüberkülin testi yapıldığında yahut Bakanlıkça uygulamaya konulan projelerle ilgili çalışmalarda tüberküloz hastalığı tespit edildiğinde hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanır. Hükümet veteriner hekimince düzenlenen hastalık raporuna göre hastalık çıkış kararı alınır ve ilan edilir. a) Tüberkülozlu hayvanlar tazminatlı olarak kestirilir. Etleri hakkında bu yönetmelik ve Etlerin Teftiş Talimatı'na göre işlem yapılır. b) Tüberküloz hastalığı tespit edilen hayvanla bir arada bulunan damızlık sığırlara tüberkülin testi uygulanır. Test neticesi müspet olanlar aynı şekilde tazminatlı olarak kestirilir. c) Yurt dışından getirilen damızlık sığırlara mahallinde veya tahaffuzhanede uygulanan tüberkülin testinin neticesi menfi ise gittikleri yerlerde iki ay sonra tekrar tüberkülin testi yapılır. Bu testte de menfi sonuç verenler hastalıksız kabul edilir. d) Süt sığırcılığı yapanlar her yıl ineklerini tüberküloz hastalığı bakımından muayeneye ve tüberkülin testi yaptırmağa mecburdur. Hükümet veteriner hekimi hastalıksız hayvanlar için sağlık belgesi düzenler ve sahibine verir. Bu testi yaptırmayan hayvan sahipleri, haklarında kanuni işlem yapılmak üzere savcılığa bildirilir. e) Tüberkülin testi uygulaması ve neticesi ile ilgili hususlarda Sığır Tüberkülozu Yönetmeliği uygulanır. f) Tüberküloz hastalığı çıkan ahırlara dezenfekte edilmedikçe hayvan konulamaz. Hasta ve hastalıktan şüpheli sığırların yemleri ve maddeleri yakılarak veya gömülerek imha edilir. Süt kapları buharla yahut ilaçla dezenfekte edilir. g) Tüberküloz hastalığı çıkan yerlerdeki ineklerin sütü çiğ olarak satışa verilmez. h) Tüberkülozda karantina, hastalık çıkan ahır, ağıl veya yerle sınırlıdır. Hastalar dışındaki hayvanlarda test sonucu menfi ise test iki ay sonra tekrarlanır. İkinci test neticesi menfi olan hayvanlar hastalıksız kabul edilir ve karantina dezenfeksiyon yapılarak kaldırılır. Tuberküloz. Karaciğer, sığır Sığır tüberkülozunun insanlara doğrudan bulaşma olabildiği gibi et, süt hayvansal ürünlerden bulaşabildiği düşünüldüğünde öncelikle; Tüberkülin testi ile portörlerin saptanarak imha edilmesi. Sağlam hayvanlara sağlık sertifikası verilmesi ve bu sertifikanın alım satımda mutlak aranması Mezbahalarda kesimden sonra tüberkülozlu hayvanların saptanması ve bunların geldiği sürülerin öncelikle izlenerek başka portörlerin varlığının araştırılması. Sütlerin herhangi bir bulaşmaya neden olmaması için uygun pastörizasyon veya sterilizasyona tabi tutulup tutulmadığının işletmelerde izlenmesi ve sokak sütçülüğünün engellenmesi, Yurt dışından kaçak hayvan gelişinin önlenmesi, hayvan İthallerinin Tüberküloz ari ülke veya bölgelerden seçilmesi, Sığır tüberkülozunu yok etmek için ülkesel proje ve programlarların kar zarar hesabına göre değil insan sağlığı ön planda tutularak hazırlanması, Sığır populasyonlarıdaki portörler yok edildikten sonra, yabanıl hayvan portörlüğü ile mücadele edilmesi, Ülkede sığır tüberkülozu ile mücadele edilirken insan tüberkülozu ile de eş zamanlı mücadele edilmeli insan kaynaklı tüberkülozun hayvanlara bulaşması önlenmelidir.

17 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 Hayvancılıkta Nerede Yanlış Yapılıyor? -I- HAYVANCILIK Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması na göre Türkiye, Osmanlı nın 85 milyon altın liralık borcunun 2/3 ünü ödeyecekti. Ayrıca 5 yıl süreyle gümrüklerindeki düşük koruma oranlarını değiştiremeyecek, iç üretimi desteklemek üzere gümrük vergilerini artıramayacaktı. Sermaye birikimi olmayan, üstelik yüklü bir borcun altına giren Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nüfusunun %75 inin köylerde yaşaması dolayısıyla tarım öncelikli bir kalkınma modeli benimsedi. İlk iş olarak da 1924 yılında bütçe gelirlerinin %22 sini oluşturan aşar vergisini 1925 yılında kaldırıldı yılında çıkarılan Hayvan Islahı Kanunu ile her köyde bir damızlık bulundurulması şartı getirildi (Bu kanun 2001 yılında yenilendi, 2010 yılında yürürlüğe giren Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile tamamıyla kaldırıldı) yılları arasında tarımsal hasılanın yıllık büyüme hızı ortalaması %8,9 oldu. Ülkemizde gerçek anlamda bir et sanayinin kurulması 1936 yılında gerçekleştirilen sanayi kongresinde ilk kez dile getirildi. Bu konudaki çalışmalara çeşitli nedenlerle ancak 1949 yılında başlanabildi. Sonuçta, 1952 yılında hayvancılığın geliştirilmesi ve verimliliğin artırılması amacıyla Et ve Balık Kurumu (EBK) kuruldu. Ülkenin çeşitli yerlerinde kombinalar açıldı. Ardından, yem konusunu istikrarlı bir zemine oturtmak, hazır yem üretmek üzere var olan yem çeşitlerini ve kaynaklarını işleyip, bu maddelerin tedarik, imal ve ticaretini yapmak, amaca uygun her türlü tarımsal ticari ve sınai girişimlerde bulunmak, özel sektörle işbirliği ve ortaklık yoluna gitmek amaçlarıyla 1956 yılında Yem Sanayi Türk AŞ (YEMSAN) kuruldu. Bu kurumun açtığı yolda 1964 yılından itibaren özel sektör de yem fabrikası kurmaya başladı. Hayvancılık, et ve yem üretiminde verim ve kalite çabalarından sonra sıra süte gelmişti yılında üretilen sütü işlemek için tesisler kurmak, özel sektörü özendirmek üzere ona önderlik etmek, kooperatifleşmeyi özendirmek (639 sayılı KHK ile 2011 yılında Tarım Bakanlığı nın yeniden yapılandırılması sonucunda kooperatifciliği teşvik etmek görevleri arasından çıkarıldı), eğitim ve araştırma yapmak, üreticinin desteklenmesini sağlamak, kalite ve verimin artırılmasını sağlamak, işlenen ürünleri yurt içinde ve dışında satmak amacıyla Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) kuruldu. Kurulan bu tarımsal KİT ler üretimi, verimi ve kaliteyi teşvik etti, üreticinin ucuz girdi kullanarak daha çok kazanmasını, tüketicinin ucuz ve güvenilir gıdaya ulaşmasını sağladı li yıllarda 12 Eylül askeri darbesinin ardından ABD ve İngiltere ile eşzamanlı olarak ülkemizde uygulamaya konan neoliberal politikalarla serbest piyasa ekonomisine geçildi ve tarım alanındaki kamu kurumları yeniden yapılandırıldı. Bu doğrultuda 1984 yılında Tarım Bakanlığı nın pek çok kurmay kurumu (Ziraat İşleri, Zirai Mücadele, Hayvancılığı Geliştirme, Gıda İşleri, Veteriner İşleri, Su Ürünleri, TOP- RAKSU Genel Müdürlükleri) kapatıldı. Eş zamanlı olarak iç piyasayı terbiye etmek adına hayvan ve havyasal ürün ithalatı iç üretime balta vurdu. Terör olayları nedeniyle doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki meraların yasaklanması hayvancılığı geriletti. Bu yıllarda halkımız özelleştirme kavramı ile tanıştı. Önce zarar eden KİT ler satılacaktı. Ancak, uzun yıllar zarar eden bir kit bulunamadı. O zaman KİT lerin zarar ettirilmesine karar verildi ve 1990 lı yıllarla birlikte özelleştirmeler başladı. Günümüzde ise zarar edip etmediğine bakılmadan kamu malları hızla satılmaktadır yılları arasında YEMSAN özelleştirildi. Kurum faiz yükü ile zarar ettirildi yılına kadar zarar etmeyen kurumun 1992 yılındaki zararı 55 bin TL iken ödediği faiz 75 bin TL idi. Özelleştirilen fabrikaların yarıdan fazlası kapatıldı. Yem fabrikaları ülkenin batısına yığıldı yılları arasında SEK özelleştirildi. Bu kurumun da pek çok KİT gibi kuruluş sermayesi verilmeyerek, özel bankalardan yüksek faizli kredi almaya zorlandı. Tüm kârı özel bankalara aktarılarak batırıldı. Sektör yerli ve yabancı 6 holdinge teslim edildi. Süt fiyatları sürekli artarken, çiğ süt üreticisinin kazancı çoğu zaman maliyetin altında kaldı. Özelleştirmenin etkilerine bir örnek vermek gerekirse, Kars süt fabrikasının, satılışından kısa süre sonra makineleri söküldü ve fabrika kapatıldı yıllan arasında EBK özel leştirildi. Kurum faiz yükü ile zarar ettirildi yılında zararı 9 bin TL iken 1991 yılında 55 bin TL ye, 1992 yılında ise 186 bin TL ye yükseldi. Aynı yıl faiz gideri 754 bin TL idi. Özelleştirilen kombinaların çoğu kapatıldı. Devletin elinde sadece 7 kombina kaldı. Piyasanın ancak % 1 ine hakim olabilen bu kombinalar üretimi ve fiyatları yönlendiremedi. EBK özelleştirmelerine de bir örnek vermek gerekirse, Ankara Yenimahalle de 100 dekar bir alan üzerinde kurulu bulunan kombina, amacı doğrultusunda kullanacaklarını söyleyen bir grup iş adamına 29,2 milyon dolara satıldı. Satışın hemen ardından bu iş adamları arazinin yarısını yıllığı 10,5 milyon dolardan Koç Holding bünyesindeki Migros a kiraladı. Araziye Ankara nın ve Balkanların en büyük alışveriş merkezi kuruldu. Uyanık iş adamlarımız, alışveriş merkezinin içindeki 100 mağazadan kendilerine verilen 70 mağazayı da yıllığı 15 milyon dolardan kiraya verdi. Ayrıca, arazinin kalan diğer yarısını da 100 milyon dolara bir Alman şirketine sattılar. Günümüzde, AKP li yıllarda da hayvancılık sektörü için oldukça büyük hatalar yapıldı. Fakir çiftçilere yönelik olarak 2003 yılında Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi uygulamaya kondu. Fakirliğini belgeleyen çiftçilere kurdukları kooperatifler üzerinden ikişer inek dağıtıldı. Proje çerçevesinde bir çiftçi diğerine, kooperatif ise tüm çiftçilere kefil oldu. Bu amaçla 400 milyon TL lik kredi kullanıldı. Ancak, fakir çiftçilerin pek çoğu kredi Ahmet ATALIK ZMO İstanbul Şube Başkanı geri ödemesini bitiremeden hayvanını kaybetti. Borcunu ödeyebilen fakir çiftçilerin pek çoğu, borcunu ödeyemeyen çiftçilere kefilliklerinden dolayı sıkıntılı günler yaşadı yılında, hayvancılık sektöründe hedefleri belirleyen Hayvancılık Stratejisi belgesi açıklandı. Buna göre kültür ırkı sağmal inek sayısının 4,6 milyon baştan 6 milyon başa, çig süt üretiminin 10 milyon tondan 23 milyon tona, endüstride işlenen süt oranının %20 den %80 in üzerine, kırmızı et üretiminin 800 bin tondan 1,3 milyon tona, kişi başına et tüketiminin 10 kilodan 16 kiloya, yem bitkileri ekim alanının 1,2 milyon hektardan 4 milyon hektara, ot üretiminin 23 milyon tondan 70 milyon tona çıkarılması hedefi kondu yılında yaşanan kuraklık ve genel seçim önemli bir dönüm noktası oldu. Girdi maliyetleri hızlı bir şekilde yükseldi. çiğ süt fiyatları yem fiyatlarının gerisinde kaldı. Diğer taraftan tarım desteklerinin neredeyse tamamı seçim öncesinde dağıtıldı. Bu dağıtımdan hemen hemen hiç pay alamayan hayvan üreticisinin alacağı 2008 bütçesine bırakıldı. 750 TL olarak öngörülen hayvancılık destekleri verilen sözlerle 1,2 milyon TL ye ulaştı yılının büyük bölümünde kuraklık yine devam etti. Buna karşın, hayvancılık desteklerini artırmak yerine aşağı çekebilmek için birçok kalem destek kaldı, hayvan başına destek modeline geçildi. Bu kapsamda 15 Nisan 2008 tarihli Resmi Gazete de (RG) Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar yayımlandı. Karar a göre hayvan başına melez ırklar için 300 TL, saf ırklar için 350 TL, hastalıktan ari ırklar için 400 TL, manda başına 300 TL, damızlık koyun ve keçi başına da 10 TL ödeme yapılacaktı. Ancak, üzerinden daha 1,5 ay gemişken bu karar 24 Mayıs 2008 tarihli RG de yayımlanan yeni bir kararla değiştirildi. Irk kavramı kaldırılarak destekler 50 TL aşağı çekildi; destekler anaç sığır başına 250 TL, soy kütüğüne kayıtlı anaç sığır başına 300 TL, hastalıklardan ari işletmelerde anaç sığır başına 350 TL, manda başına 250 TL oldu. Ayrıca, sayı sınırı getirildi. En az 5, en çok 200 hayvana tam destek yapılacak, baş arası için desteğin %50 si, 500 baş üzerine ise %25 i verilecekti. Bu kararla fakir çiftçinin aldığı 2 inek destekleme kapsamı dışında bırakılmış oldu. Diğer yandan ilk kararda süt pirimi tamamen kaldırılırken, yeni kararla 4 kuruş pirim verileceği belirtildi. Bu karardan da yaklaşık 20 gün sonra, 13 Haziran 2008 tarihli RG de Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Uygulama Esasları Tebliği yayımlandı. Bu tebliğ destekleri alabilmenin hiçte kolay olamayacağını gösterdi. Destekten yararlanacak anaç ineğin 2008 yılında doğum yapması şartı getirildi. Buzağının hangi suni tohumlama ile doğduğunun belgelenmesi, destekten yararlanacak ineğin aşılarının tam ve belgeli olması gerekiyordu. Bugüne kadar herhangi bir belge zorunluluğu olmadığından pek çok çiftçi belge almamış, alanlar da saklamamıştı. 30 Ocak 2009 tarihli RG de yayımlanan Tarımsal Desteklemelere Ilişkin Bazı Bakanlar Kurulu Kararları Uyarınca 2009 Yılı Bütçesinden Yapılacak Desteklemelerin Birim Fiyatlarından %10 Kesinti Yapılması Hakkında Karar ile anaç sığır ve manda desteği 250 TL den 225 TL ye, koyun keçi desteği de 10 TL den 9 TL ye düşürüldü. 4 kuruşluk süt pirimi de 3,6 kuruşa indirildi. Sonuç olarak, 2009 yılı bütçesinde hayvancılık destekleri 908 milyon TL ye geriledi (Çizelge 1) yıllarındaki kuraklık ve girdi fiyatlarındaki artışa karşın, yapılan önemli hatalar sonucunda yaklaşık 1 milyon süt ineği ve 250 bin damızlık hayvan kesime gitti. Bu kötüye gidiş Tarım Bakanı tarafindan, yanlış bir bakış açısıyla, kırmızı et üretiminde artış olarak değerlendirildi. Aynı yıl yürürlüğe giren GDO yönetmeliği nedeniyle ülkeye mısır ve soya ithalatı durma noktasına gelince yem fiyatları daha da artış gösterdi. Çizelge:l Hayvancılık Destekleri (milyon TL) Kaynak: Muhasebat Genel Müdürlüğü 2010 yılına gelindiğinde yapılan 3 hayvan sayımının ardından Tarım Bakanı Eker, yeterli besi hayvanı bulunduğunu ve ithalata gerek olmadığını açıkladı. Bu açıklamanın üzerinden bir ay bile geçmeden 30 Nisan 2010 tarihli RG de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile kasaplık canlı hayvan ve et ithalatının önü açıldı. Bu noktadan sonra Türkiye nin hayvancılık politikası gümrük vergisini indirmeye ve yükseltmeye endekslendi. Hatta Türkiye tarihinde ilk kez kurbanlık ithalatı yapıldı. Bir yandan ithalat yapılmaya çalışılırken, diğer yandan sektöre Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla tarihinden itibaren sıfır faizli kredi sağlandı. Artan et fiyatları ve verilen kredinin cazibesiyle para kazanma peşine düşen sektör dışından pek çok kişi hayvancılık işletmeleri kurdu. Para sahibi bu kişiler, yem bitkileri üretimini düşünmediklerinden yem açığı giderek büyümeye, fiyatlar yükselmeye başladı. Sektöre yatırım yapanlar 2011 yılı sonu itibarıyla 6,3 milyar TL kredi kullandı. Her ne kadar sıfır faizli kredi kullansalar da hayvan fiyatlarının iki katına çıkmış olması kredinin avantajını ortadan kaldırdı. Türkiye ile AB arasında 1998 yılında yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında Türkiye, birlik ülkelerinden her yıl ton kırmızı et, ton besilik büyükbaş hayvan ithal edeceğini taahhüt etmişti. Ancak Türkiye, et ithalatına dönük taahhütlerini hem Avrupa da yayılmaya başlayan deli dana hastalığı yüzünden hem de iç piyasadan gelen büyük tepkiler nedeniyle yerine getirmedi. Türkiye 2010 yılından Ekim 2012 ye kadar 26 ülkeden canlı hayvan ve et alımı gerçekleştirdi. Canlı hayvan ithalatına yaklaşık olarak 3,4 milyar TL ödendi ve bu alımın %46 sı AB ülkelerinden, yaklaşık 1,3 milyar TL Iik kırmızı et alımının ise tamamı AB ülkelerinden gerçekleştirildi. Yapılan ithalat karşımıza deli dana hastalığı riskini de ortaya çıkardı. Zira, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü verilerinde bu 26 ülkenin 14 ünde devamlı olarak ya da aralıklarla deli dana hastalığı olduğu görülmektedir. Türkiye de 2012 yılına gelindiğinde bir ilk daha yaşandı ve saman ithalatı yapıldı. Durum yaşanan kuraklılığa bağlandı. Sorunu sadece kuraklığa bağlamak, gerçekleri görememek, yanlış politikaları devam ettirerek sektörü daha da kötü bir duruma sürüklemek olur , ,252 1,700 1,883 Zira ülkemiz topraklarının %75 inde buğday tarımı yapılmaktadır. Dolayısıyla samanın da en büyük hammaddesi buğday sapları olmaktadır. Bu noktada ülkemizde uygulanmakta olan tarım politikalarının ciddi anlamda gözden geçirilmesi gerekmektedir. AKP iktidarı süresince tarım arazileri 30 milyon dekar küçüldü (Çizelge 3). Bu alan Belçika nın yüzölçümüne eşit bir alan olup, AB içindeki 5 ülkenin yüzölçümlerinden daha büyük bir alanı oluşturmaktadır. Diğer yandan buğday ekim alanları da aynı süreçte 12 milyon dekar daraldı (Çizelge 4). Bu alan da AB ülkeleri içerisinde 2 ülkenin yüzölçümlerinden daha büyük bir alana karşılık gelmektedir. Tüm bu olumsuzlukları görmeksizin, hayvan sayıları artarken, saman tedarikinde meydana gelen aksamaları sadece kuraklığa bağlamak, ilerleyen süreçte daha da derin sorunların karşımıza çıkmasına neden olacaktır. Çizelge:3 - Tarım Alanı (milyon dekar) Çizelge:4 - Buğday Ekim Alanı (milyon dekar)

18 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 18 KOOPERATİFÇİLİK Kooperatifler Saadet Zinciri Değildir Geçtiğimiz günlerde televizyonlarda yeni kurulan bir kooperatifin ortak bulmak için uzun dönemden beri süren yüksek maliyetli reklam kampanyası dikkatimi çekti. Reklamlarda öylesi ifadeler kullanılıyordu ki. Tarım sektöründe bugüne kadar faaliyet gösteren dev gibi kooperatiflerimizin yapamadığı işleri bir çırpıda çözüyorlardı. Kooperatifçiliğe yıllarca hizmet vermiş devlet içinde ve dışında onca yönetici ve çalışanın şaşkın bakışları arasında bu kooperatif bir anda mucize projelerle ortaya çıkmıştı. Kurulan yeni kooperatifler sınırlı kaynaklarla oluşturdukları kooperatifleri, geçmişte yaşanan olumsuzluklardan uzak tutmaya özen göstererek, büyütmeye, kendilerini ortaklarına ve kamuoyuna ispat etme ve tanıtma çabasında iken yeni bir kooperatif hiçbir yatırımı olmadan sınırlı sayıdaki kurucu ortakları, muhtemelen sınırlı miktardaki sermeye payları ile yüksek maliyetli reklamlarla ekranları süslüyordu. Tarım sektörünün yıllardan beri bir türlü çare bulamadığı üretim ve pazarlama sorunlarını vaat ettikleri sayıları binleri aşan projelerle çözüyorlardı. Tabii bu arada çevremdeki tarım sektörü ile ilgili insanlar ve basından arkadaşlar böyle bir oluşumun nasıl ortaya çıktığını, nasıl oluyor da daha kurulma aşamasında iken büyük reklam harcamaları ve büyük vaatler ile ortaya çıktığını birbirlerine soruyorlardı. Bende kendimce hemen web sayfalarını taradım konu ile ilgili haberlere göz attım. İlgililerden bilgi almaya çalıştım. 25 civarındaki kişinin kurduğu kooperatif, yöneticileri ve çalışanları çeşitli şehirleri gezmiş, kooperatiflerinin projelerini tanıtmıştı. Bu konuda yapılan haberlerde çelişkili açıklamalara yer veriliyordu. Kimi haberde kooperatifin tesisleri olduğu, kimi haberde de projeler ile tesislerin kurulacağı anlatılıyordu. Ortada gerçekleşen projeden çok ortaklardan toplanan kaynaklarla yapılacak binlerce proje önerileri vardı. Kooperatif daha yeni kurulmuşken, daha ortakları ile tarım ve pazarlama adına bir faaliyet gerçekleştirmeden Ünal ÖRNEK Ziraat Yüksek Mühendisi yerelde kendilerini ortaya koymadan ülke genelinde yeni ortaklar bularak birden büyüme ve kaynak toplama kampanyasına başlamışlardı. Bir zamanlar titan zincirini hatırlatan ifadelerle ortak olacaklara mavi boncuk dağıtıyorlardı. Hatta tarım sektörü ile ilgili daha önce deneyimi bulunmayan insanlara dahi hayvancılık konusunda girdi temini, uygun şartlarda kredi ve pazarlama hizmetleri vereceklerini öneriyorlardı. Ama mevcut konum ve faaliyetleri ile ortada henüz böylesi bir hizmet yoktu. Herşey bir proje ve vaatten ibaretti. Web sayfasından verilen telefonu aradım. Yıllardan beri hizmet ettiğim kooperatifçilik hareketi ve proje deneyimlerim çerçevesinde yer alan tanıdık, deneyimli ve güven veren bir yüz, tanıdık bir ses aradım. Böylesi büyük reklam bütçesi ile yola çıkan kooperatifin web sayfasından gerek ana sözleşme gerekse yönetim kurulu üyelerini öğrenmek istedim. Birde çevremdeki insanların biz kooperatif kurmada zorlanırken böylesi büyük bir reklam harcaması ile neden ve nasıl böyle bir kooperatif kurulmuş? Ne yapmak istiyorlar? Amaçları ve hedefleri nedir? Gibi sordukları sorular benimde aklıma takıldı. Ne yazık ki tatmin edici bir sonuca ulaşamadım. Yasaların ve yetkililerin bizler için yarattığı iyi niyetli fırsatların niçin bizlerce böylesi bir şekilde kullanıldığı noktasında rahatsızlık duydum. Kooperatifin kurulmasına devlet müdahale etmemişti. Yasalar önümüzü açmıştı. Yetkililer kolaylıklar göstermişti. Ama neden bu kişiler daha kendilerini ispat etmeden kooperatifçilik hareketini bir saadet zinciri gibi gösterme çabasına girmişlerdi. Bu resim bana bir zamanlar ortağı olduğum konut kooperatifinde yaşadıklarımı ve sahilde bir arsa kooperatifine ortak olan yakınlarımın yaşadıklarını hatırlattı. Kooperatif kurucularının oluşturdukları ekibin içine sonradan ortak olan kişileri almak istememelerini, hatta denetim kurulu içinde bile yer vermek istememelerini, her konuda çok açık bilgi vermekten kaçınmalarını, hatta görevli personellerin bile ortaklarına bilgi vermeden kaçınmalarını, kooperatiflere giren ve çıkan ortaklara yönelik uygulamaları hatırladım. Yönetim işinin kooperatifin ortaklarına hizmet eder konumdan çıkıp bir grup kişiye profesyonel bir gelir getirici konuma dönüştürülmesini, her biri ülkenin bir tarafına dağılmış ortakların genel kurullara bile gelmekte güçlük çektiklerini ve ortakların çaresizliklerini anımsadım. Bu olayları kooperatifçiliği yıpratmak için haber yapanları ve kürsülerden bu olaylar ile kooperatifçiliği karalayanları düşündüm. Tabii birde son yıllarda proje yapma adına Anadolu nun çeşitli yörelerinde yapılan çalışmaları, toplantıları, size büyük paralar kazandıracağız diye proje için ön para toplamak isteyen kişileri ve grupları. Bu gelişmeler ile ilgili beni arayan dostlarımı, arkadaşlarımı ve tarımsal örgütlerin yönetici ve çalışanlarını aklımdan geçirdim. Hatta ziraat odalarımızdan bazı yöneticilerle görüştüm. Onlarında benim gibi tereddütlü olduklarını ve tüm ziraat odalarının da bu konuda uyarıldıklarını öğrendiğimde yalnız olmadığımı anladım. Ziraat Odalarının duyarlılığını da takdirle karşıladım. Bu konularda en büyük korku Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planının kabul edildiği ve en üst açıklamalar yapıldığı ortamda, yetkililerin olumlu mesaj ve desteklerinin verildiği bir süreçte yeni kurulan kooperatiflerde yöneticilerin yıpratıcı hatalar yapmasıdır. Kooperatif hareketinin yeniden çıkışının engellenmesidir. Öncelikle hepimizin bilmesi gereken ve göz önüne alınması gereken husus kooperatifleri yatırımcılar için kolay kazanç kapısı değildir. Özellikle de tarımsal üretim ve pazarlamada ortakların daha dün bu işe başlayıp kazanç elde edecekleri alan değildir. Tarım sektöründe çalışmak bilgi ve beceri isteyen bir faaliyettir. Tarıma yatırım yapmak isteyenlerin de bankaya para yatırıp faiz geliri elde eder gibi bir gelir elde etmeleri mümkün değildir. Ayrıca kooperatifler birilerinin çalıştığı birilerinin de gelir elde ettiği yapılar hiç değildir. Kooperatifler sosyal ve ekonomik olarak bir dayanışma yerleridir Kooperatifler ortaklarının sınırlı kaynaklarını ülkedeki yasalar çerçevesinde kayıtlı ekonomi içinde değerlendiren ve makul gelir düzeyleri ile üretici ve tüketicileri dikkate alan, sosyal hedefleri de olan sosyo ekonomik oluşumlardır. Kooperatifler ticari bir ortaklık yapısıdır. Kooperatif ortakları kooperatifin zararından da sorumludurlar. Ayrıca öylesi kolay kazanç elde edilmesi de günümüz şartlarında o kadar mümkün değildir. Toplumsal sosyal görevleri de olan kooperatiflerin sadece gelire odaklanması da günümüz kooperatifçilik hareketinin şiddetle karşı çıktığı bir görüştür. Kooperatifçilik hareketinde doğaya ve insana saygılı aşırı gelir hırsı içinde olmayan üretimden tüketime kadar demokratik hak ve adaleti dikkate alan bir düşünce hâkimdir. Kooperatifçiliğin gelişmiş olduğu ülkelerde sosyal politikalarda kamunun sosyal hizmetlerinin önemli bir kısmını da kooperatifler üstlenmektedir. Yüksek gelir beklentisi içinde olan kişilerin ve grupların kooperatif değil ticari şirket çatısı altında toplanmaları kendileri için daha uygundur. Sonuç olarak; kooperatifçilik 150 yılı aşan deneyimler sonucu ortaya konulan uluslararası ilkeleri olan, ilkeleri doğrultusunda kurulan ve yönetilen, toplumsal değerlere önem veren sosyo ekonomik örgütlenmelerdir. Bu ilkeleri dikkate almayan oluşumları kooperatif olarak nitelemek doğru değildir. Birleşmiş Milletlerin 2012 yılını Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan etmesinde temel neden kooperatiflerin yoksulluk karşısında sosyal ve ekonomik avantajları ve başarılarıdır. Kooperatifler doğru, şeffaf, bilgilendirici, demokratik, toplumsal sorumlulukla hareket etmek zorundadır. Aldatıcı reklamlardan özellikle kaçınılmalıdır. Kooperatif yöneticileri uygulamaları ile topluma örnek olmalıdırlar. Kooperatifleri bir saadet zinciri gibi göstermekten özellikle kaçınmalıdırlar. Kooperatifçilikte Yerel Yönetim Birleşmiş Milletler kooperatiflerin sosyo-ekonomik kalkınmaya, özellikle yoksulluğun azaltılmasına, istihdam yaratılmasına ve sosyal bütünleşmeye olan katkılarını vurgulayarak geçen 2012 yılını Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan etmişti. Bu yılın ilanı Kooperatif İşletmeler Daha İyi Bir Dünya Kurar ana temasıyla, tüm dünyada kooperatiflerin kurulması ve gelişmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca; bireylerin, toplulukların ve devletlerin Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi uluslararası kabul görmüş hedeflere ulaşmasına, kooperatif kuruluşlarının katkısının önemine vurgu yapmaktadır. Kooperatifçilik alanında, yerel yönetimler ile kooperatiflerin, demokrasinin ve toplumsal dayanışmanın kaldıracı olduğu 21 Aralık kıyamet günü değil, kooperatifçilik günüdür yılının kooperatif yılı olması, dünyada kooperatifçiliğin yeniden canlanmasının, yeniden önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasının somut göstergesidir. Yerel yönetimler ile kooperatiflerin, insan ve toplumsal odaklı örgütlenmesinin, hayatı kolaylaştırmaya, yaşam kalitesini arttırmaya yönelik olduğu yerel yönetimler ile kooperatifler arasında somut işbirliği olmalı. Sosyal, toplumsal belediyecilik anlayışının kooperatiflerle işbirliğinde, özellikle tarımsal alanda olmak üzere kooperatiflerle ciddi ve anlamlı, çok güzel işbirliği olması gereklidir. Belediyenin ihtiyacı olan çiçekleri, fidanları, ayrıca Belediye tanzim satışlarında Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerin ürettikleri ürünlere destek vererek bu ürünleri kooperatiflerden alması, kooperatifçiliğe verilen desteğin bu şekilde canlandırılması, Bu uygulamalar yapılarak kooperatifliliğe gerekli önemim verilmesi lazımdır. Bu sistemin Türkiye ye yayılacağına inanıyorum Kooperatif birlik ruhunun kalesidir. Birlikten kuvvet doğar sözü bunu en iyi şekilde açıklamaktadır. İnsanlar bireysel olarak yapamadıkları şeyleri, kooperatifler kurarak ortaklaşa başarabilirler. Bu güç; tek insanın yapamadığı ya da iyi yapamadığı çoğu işin üstesinden gelebilir. Bunu yapmak istiyorsak da insanları kooperatifleşmeye yönlendirmeliyiz. Türkiye deki tüm kentlerin zaman içerisinde yeni bir modele ihtiyacı var. Bu modelin adı da; kooperatifçiliktir. Yapı kooperatifleri hele hele İlhan SARIKAYA ilhansarikaya@gmail.com işletme kooperatifçiliğini de benimsemesi halinde sürece çok büyük katkılar sağlar. Kentsel dönüşüm entegre yaklaşımla kentin alt ve üstyapısını kapsayacak bir şekilde bütüncül olarak ele alınmalı. Dönüşüm projelerinin örgütlenmesi, tüm hak sahiplerinin katıldığı ve etkin rol aldığı bir kent ortaklığı çatısı altında olmak zorunda. Bu çatının bir sivil toplum kuruluşu kapsamında örgütlenmesi gerekmektedir. Kent ortaklığının temel elemanlarını özel sektör, kamu sektörü ve yerel unsurlar oluşturmalıdır. Yani buradaki paydaşlar yerel yönetimler, merkezi hükümet, konu sahipleri, muhtarlar ve kooperatif üst birliklerinden oluşmalıdır. Örnek bir kentsel dönüşüm projesi kent ortaklığı temel alınarak, hazırlık, proje, uygulama ve sürdürebilirlik aşamaları ile başarılı bir şekilde uygulanabilecektir. Büyükşehir statüsünde değerlendirilip yeniden yapılandırılmasıyla, hayvancılık sektörü ister istemez büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak, hayvancılık işletmeleri kurmak mümkün olmayacaktır. Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, yerleşim yerinden en az 500 metre uzağa alınarak yapıldığı zaman, işletmelerin kapatılma zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Bu konuda hazırlanan nazım planları incelendiğinde, hayvancılık faaliyet alanı olarak hiçbir yerin gösterilemediği de görülmektedir. Büyükşehir ile birlikte, 10 yıldan bu tarafa yüzde 195 artış gösteren hayvancılık sektörü yok olacaktır. İşte bu uygulama hayata geçtiğinde sektör çökecek, küçük ve orta ölçekli işletmeler kapanacak, köylerden şehir merkezine doğru yeni bir göç olayı başlayacaktır. İstihdam sağlanamayacağı için işsizlik artacak, gelir dengeleri bozulacak ve yeni bir ekonomik kargaşa baş gösterecektir. Bu nedenle köy ve kasabaların çevresinde hayvancılık için alanlar açılmalı, hayvancılık bölgelerinin yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi alt yapıları hazırlanarak hak sahiplerine tahsis edilmelidir. Tahsis edilen alanlar için, tüm üreticilere uzun vadeli, çok düşük faizli yeni kredilendirmeler yapılmalı. Hükümet ve yerel yönetimler sürdürülebilir kırsal kalkınmaya ortam sağlanmasına katkıda bulunmalı. Sosyal ve ekonomik özgürlükleri sağlayacak temel yasa ve kurumları oluşturmalı ve uygulamalı. Gıda, konut, sağlık ve eğitim gibi temel insan ihtiyaçlarını karşılamak için çaba göstererek, eşitliği ve adaleti sağlamalı. Vatandaşların yaşamlarını etkileyen kararlara katılmalarını sağlamalı, yerindeliğe dikkat ederek, ekonomik kalkınma ve olumlu toplumsal gelişmeden toplumun tüm kesimlerinin faydalanmasını sağlamalıdır.

19 Köy-Koop Merkez Biṙliği Şubat 2013 KIRSAL KALKINMA 19 Kooperatiflerde Yönetim Kurulunun Yetkileri ve Görevleri -I- Sevgili Kooperatifciler, kooperatifler Genel Kurul toplantı döneminin başlamasından dolayı, bu ayki yazımda; kooperatif yöneticilerinin görev ve sorumluluklarının neler olduğunu sizlere hatırlatmış olacağım. Yönetim Kurulunun Yetkileri Yönetim Kurulu Yönetim kurulu (YK), kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin çalışmasını yöneten ve onu temsil eden yürütme organıdır. Yönetim kurulu kooperatif hükmü şahsiyetinin kanuni temsilcisi olup, kooperatif idaresinde işletme sahibi gibi bir yer tutar. YK asil ve yedek üyeleri GK da ortaklar arasından 3 asıl 3 yedek olmak üzere en az bir, en fazla dört yıl için seçilirler. GK süre tespiti yapmaz ise 1 yıl seçilmiş sayılırlar. Görevi biten üyelerin yeniden seçilme hakkı vardır. Tüzel kişiler de yönetim kurulu üyeliğine seçilebilirler. Görev Bölüşümü Ve Temsil YK üyeleri, seçildikten sonra yapacakları ilk toplantıda gizli oyla başkan, başkan yardımcısı ve muhasip üyeyi tespit eder. Bu toplantıda, YK nın yapacağı mutat toplantı tarihlerini ve yerini belirler. YK başkanı olmadığı zaman yardımcısı kooperatifi temsilen birinci derecede imzaya yetkilidir. İkinci imza yetkisi yönetim kurulunca muhasip üyeye verilir. Kooperatifin hukuken bağlanabilmesi için kooperatif unvanının yazılıp altının imzaya yetkili olan iki kimse tarafından imzalanması gerekir. Kooperatifi temsile yetkili olanlar kooperatifin konularının sınırları içerisinde çeşitli işleri hukuki işlemleri, kooperatif adına yapmak ve kooperatifin unvanını kullanmak hakkına sahiptirler YK üyeleriyle, kooperatifi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları tescil ve ilana tabidir. Yönetim Kurulu Üyelik Şartları Turgay SOLMAZ Köy-Koop Genel Müdürü bedenlerin görevine YK son verir. Haklarında yukarıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davası açılmış olanların görevleri ilk GK ya kadar devam eder ancak genel kurulca azli veya göreve devamı hakkında karar alınmak üzere yapılacak ilk genel kurul gündemine madde konulur. YK en az iki üyenin katılımı ile toplanır ve kararları çoğunlukla alır. YK üyeliğine seçilenler, denetçiliğe, hakem kurallarına hesap tetkik komisyonuna seçilemez. YK seçilenler ortaklık işlemleri dışında kendisi veya başkası namına, bizzat veya dolaylı olarak kooperatifle kooperatif konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. Çalışma Şekli Yönetim kurulu toplantılarında üyeler, vekalet veya temsil yoluyla oy veremezler. Yönetim kurulu ayda en az bir defa toplanır. Birbiri ardına üç defa mazeretsiz olarak mutat toplantıya gelmeyen üye istifa etmiş sayılır. Üyelikte Ayrılma Ve Sorumluluk Yönetim kurulu üyeleri her zaman görevinden ayrılabilir. Ancak, ayrılan üyenin görevli olduğu zamana ait sorumluluğu zararın ve bunun sorumluluklarının öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, Zararı doğuran fiilin oluş tarihinden itibaren tazminat davası açma hakkı beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Tevfik Fikret CENGİZ Köy-Koop Merkez Birliği Proje Koordinatörü tfikretcengiz@yahoo.com IPARD Programı Uygulaması 42 İl e Çıktı Daha önce 20 ilde uygulanan IPARD programı uygulaması ikinci safhası başladı ve 9.uncu teklif çağrısı yeni illerin katılımıyla 42 ye çıktı. Daha önceki teklif çağrılarına verilen proje tekliflerinin giderek arttığı ve sekizinci çağrıda verilen proje sayısının muhtemelen tatmin edici düzeye yaklaştığı ilgililerce ifade edilmektedir. Program kapsamındaki il sayısının artmasıyla çok daha tatminkâr sayıda ve kalitede proje teklifi hazırlanması beklenebilir. Ancak bu konularda faaliyet gösteren, proje hazırlayan, yatırımcılara danışmanlık yapan bir kişi olarak karşılaştığım sorunlar yanında birçok girişimcinin yanlış bilgilerle yönlendirilmek istendiğini gözlemledim. Bu konuları bir kez de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bazı yatırımcılar hem IPARD programından hibe alabileceklerini hem de Ziraat Bankasının sübvansiyonlu kredilerinden kullanabileceklerini düşünmektedirler. Üstelik bunun bazı proje hazırlayan kişiler tarafından söylendiğini de belirtiyorlar. İlgili kurumun Bir hibe programından faydalanan projenin başka bir kamu desteğinden faydalanamayacağını altını çizerek, her toplantısında belirtmesinde fayda vardır. Tabi bunun sadece yatırım dönemini kapsadığını da belirtmek gerekir. Yine girişimcilerin bazıları yatırımın neredeyse tamamını hibe programından karşılayabilecekleri düşüncesine sahip olarak yola çıkmaktadır. Gerçi bunlara girişimci demek mümkün değilse de bunun mümkün olmadığı mutlaka anlatılmalıdır. Girişimcilerin önceden bilgi sahibi olmaları gereken bir diğer konu da, kiralık arazide (tahsisli değil) yapılan yatırımlarda nelerin hibe kapsamında olmadığı konusunda öncelikle bilgilendirilmeleri yatırım kararı için çok önemli bir faktör olacaktır. Yeni çıkan teklif çağrısında her ilde, her tedbirin kapsama alındığı dikkati çeken bir başka husustur. Uygulama başladığına göre doğru ya da yanlış olduğunu tartışmak gereği kalmamıştır. Bizim il bazında veya bölgesel bazda sektörel desteklere ağırlık verilmesi gerektiği (önceki uygulamanın doğru olduğu) konusunda daha önceki yazılarımızda açıklanan temel düşüncemiz değişmemiştir. Ancak bu durumda il bazında, proje sahiplerinden istenen kapasite yeterlidir ya da yeterli değildir şeklinde bir belgenin proje ekine konulmasının anlamı kalmamıştır. Dolayısıyla bu belge artık istenmemelidir. IPARD programından hibe alan girişimcinin beş yıl süreyle söz konusu proje kapsamındaki taşınır ve taşınmaz malları herhangi bir banka lehine ipotek ve/veya rehin verememesi nedeniyle yatırımcının kredi kullanımını kısıtlamaktadır. Yatırım yapan kişi ancak başka varlıklarını teminat olarak kullanarak veya öz sermayesi ile hibe dışındaki yatırımı finanse edebilmektedir. En kısa sürede çözüm getirilmesi gereken konulardan biri de budur. Tarım ve tarıma dayalı sanayi yatırımcılarının ve kooperatiflerin tesis kurma düşüncesi yanında buralarda çalışacak ara eleman olarak nitelendirilen işgücünün mesleki standartları sağlayacak şekilde eğitilmeleri için başka hibe programlarından da faydalanabilirler. Bu programlar için adresi sık sık ziyaret edilmelidir. Bir yandan tesisleri kurarken diğer taraftan yetişmiş elemanların eğitilmesi ve istihdam edilebilir nitelikler kazanması fonların daha verimli kullanılması anlamına gelecektir. Bu fonlarla ilgili açıklamaları gelecek sayılarımızda yapacağız. Sağlıcakla kalın. Türk vatandaşı olmak, Aynı türde başka bir kooperatifin yönetim kurulu üyesi olmamak, Türk Ceza Kanunundaki zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, görevi suiistimal, sahtekarlık, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, emniyeti suiistimal ve Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlardan veya 3476 Sayılı Kanunla değişik 1163 sayılı Kanuna göre mahkum olmamak, Orman Kanununa muhalefet suçundan mahkum olmamak, Birbirleriyle ve denetleme kurulu üyeleriyle 3. dereceye kadar (3. derece dahil) akraba olmamak, Aralarında herhangi bir iş ortaklığı bulunmamak, Hacir altında bulunmamak, 18 yaşından küçük olmamak, En az ilkokul mezunu olmak, Kooperatifin çalışma konuları ile ilgili işlerin ticaret ve komisyonculuğunu yapmamak gerekmektedir. Üyelik şartları denetçiler tarafından araştırılır. Şartları taşımayanların ve sonradan kay- Üyelikte Ayrılma Ve Sorumluluk Yönetim kurulu üyeleri topluca istifa ettikleri ve yedekler istifa eden üyelerin yerini dolduramadığı taktirde, kooperatif denetçilerce, olmadığı takdirde Bakanlıkça olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılarak, yeniden yönetim kurulu üyelerini seçer. Yönetim kurulundan bir üye istifa edip de, yerine geçecek yedek üye yoksa yönetim kurulu, ortaklar arasından birisini yönetim kurulu üyeliğine seçerek yeni üyeyi toplanacak ilk genel kurulun onayına sunar. Yeni üyeler seçilip göreve başlayıncaya kadar eskileri göreve devam eder. Eski yönetim kurulu görevi devretmemiş ise devredene kadar, genel kurulca karara bağlanmış ödemeler ile önceden ödeme planına bağlanmış ödemeler, vergi, resim ve harç ödemesiyle görevleri sınırlıdır. Yetki Kullanma Yönetim kurulu üyeleri ve temsile yetkili şahıslar genel kurulun devredemeyeceği yetkilerini kullanamaz. Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapıldı Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliğinde Değişiklik Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklikle yönetmeliğin ekleri güncellendi, Türkiye'de kullanımı sonlandırılmış yasaklı pestisitler ayrı bir listede toplandı. İşletmecilere, yönetmelikte yapılan değişikliklere uyum sağlamaları için 1 Mart 2013 tarihine kadar süre tanındı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca 396/2005/EC sayılı AB Tüzüğü dikkate alınarak hazırlanan ''Türk Gıda Kodeksi-Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği'' 29 Aralık 2011'de yürürlüğe girmişti. Söz konusu tüzüğün eklerinde değişiklikler yapılarak, Bakanlıkça daha önce sebze veya meyve gibi genel ürün grubunda ruhsatlandırılmış aktif maddeler için zararlı organizma dikkate alınarak, sadece konukçu oldukları bitkisel ürünlere maksimum kalıntı limit (MRL) değerleri belirlendi. Bu değişikliklerin Yönetmelik eklerine yansıtılması amacıyla da söz konusu değişikliğe gidildi. TKDK Hibe Desteği İçin Proje Arıyor Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından Ankara nın Beypazarı ilçesinde düzenlenen toplantıda, kırsal kalkınma destekleri anlatıldı. teknolojidegisimyenilikbilgiçözümfaydastratejigelecekeglenceodaktasarımdeger TKDK Ankara Koordinatörlüğü yetkilisi Uzman Okan Şükrü yaptığı tanıtımda; yüzde 65'e varan hibe desteği verileceğini, kırsal alanla ilgili her alanda hibe destek programlarının mevcut olduğunu söyleyerek ilk çağrı için başvuru tarihlerinin 15 Şubat-15 Mart 2013 tarihleri arasında olacağını ifade etti. Okan Şükrü, hedeflerinin ilk aşamada en az 30 proje ve 5 milyon Euro hibe desteği vermek istediklerini söyleyerek," Bu yıl kurum olarak ülke çapında 265 Milyon Euro destekleme yapacağız. Ankara Koordinatörlüğü olarak Beypazarı bizim için çok önemli. Beypazarı hem kültürü hem tarihi hemde girişimciliği ile Türkiye'ye örnek olabilecek durumda. Bu nedenle biz yatırım sizden desteği bizden diyoruz." şeklinde konuştu

20 Şubat 2013 Köy-Koop Merkez Biṙliği 20 SAĞLIK Dt. Coşkan ARAS Sağlıklı Dişler, Mutlu Gülüşler... Merhaba değerli okurlar, Ben size bu köşeden, 1- Ağız ve diş sağlığı konusunda bilgiler vereceğim, sohbetler edeceğim; 2- Siz okurlardan gelen soruları cevaplandıracağım, lütfen ileti adresime sorularınızı yazınız. Dişlerimiz ne işe yararlar, önce bunu saptayalım: a) Çiğneme b) Konuşma c) Estetik Dişlerimizin üç işlevinin de önemini vurgulayan şu meşhur hikayeyi çok severim, umarım beğenirsiniz: Tavşan bir gün eczaneye girer, ön dişleri fırlak bir şekilde: -Havuç va mı havuç? Eczacı kibarca cevaplar: -Bizde havuç bulunmaz. Tavşan dışarı çıkar, az sonra geri döner: -Havuç va mı havuç? Eczacı kızarak cevaplar: -Bizde havuç bulunmaz. Tavşan dışarı çıkar, az sonra geri döner: -Havuç va mı havuç? Eczacı dayanamaz, ön dişlere yumruğu çakar, ön dişleri döker. Tavşan dışarı çıkar, az sonra geri döner: -Afedeessiniss, açeba siste havucc süyu bulunu mu, havucc süyu? Şimdi dişlerimizi tanıyalım; Süt Dişleri Süt Dişlerinin Çıkma Zamanları Yaklaşık 6 aylıkken alt önden 2 süt dişi çıkmaya başlarlar. Bazen dişli doğan bebeklere rastlanılabildiği gibi yaklaşık bir senelik gecikme de normal sayılır, bu süreden sonra bir hastalıktan şüphelenmek ve bir dişhekimine başvurmak gerekir. Süt dişleri, yaklaşık 2-2,5 yaşına kadar tamamlanırlar. Toplam 20 süt dişi vardır. Süt dişleri 6-7 yaşından itibaren düşerek yerlerini daimi dişlere bırakmaya başlarlar, tam bu yaşlarda arkalarda yepyeni, büyük daimi dişler çıkarlar, yer değiştirme yaklaşık yaşlarına kadar devam eder. Altta daimi diş olmadığı için ağızda kalan (persiste) süt dişlerine de rastlanmaktadır. Bu durumda ağızda kalan süt dişinin durumuna, yerine ve saptandığı yaşa göre hareket edilerek ağızda kalıp kalmayacağına karar verilir. Daimi Dişler Daimi Dişlerinin Çıkma Zamanları Yaklaşık 6-7 yaşlarında çıkmaya başlarlar ve yaklaşık yaşlarında tamamlanırlar. Yirmi yaş dişleriyle birlikte toplam daimi diş sayısı 32 dir. Yine daimi dişlenmenin, bir iki sene gecikmesi normaldir. Kuzu Dişleri: Bazen yaşlarında insanların yeniden diş çıkardıkları ve halk arasında bunlara kuzu dişleri dendiğini duymuştum. Bunlar, ya daha önceden gömülü kalmış dişlerdir ya da dişler çekilirken kırılıp kalmış köklerdir ve damaklar eridikçe yükselerek ortaya çıkarlar. Yani kuzu dişleri diye üçüncü bir dişlenme yoktur. Diş sağlığı için daima belirteceğim bir konu var: Dişim ağrırsa dişhekimine gider doldurturum yanlıştır. Diş kendiliğinden ağrımıyorsa doldurulur. Kendiliğinden ağrı varsa ya kanal tedavisiyle kurtarılmaya çalışılır ya da çekilir. Dişhekimine, şikayet olmadan 6 ayda bir, en geç yılda bir gidiniz. Unutmayalım, Can boğazdan gelir ama dişlerin de arasından geçer! Bundan sonraki yazımda, süt dişlerini korumaya yönelik yapılabileceklerden bahsedeceğim. İleti adresime çekinmeden olumlu-olumsuz eleştirilerinizi ve sorularınızı yazınız. (Ad soyadınızın yayınlanmasını isteyip istemediğinizi de belirtiniz.) NOT: Sizden önce ben bir soru sorarak yazıma son vereceğim: Soru: Ağızda en son hangi dişler çıkar? Cevap: Takma dişler. Sonraki sayılarda buluşmak üzere; Sağlıklı dişler, mutlu gülüşler Yerel ve Doğal Değerler: Narenciyelerin Bilinçli Kullanımı-Erdemli Limonu Tüketici Hakları Derneği Mersin Şubesi Basın Açıklaması Gıdalarda Mide Bulandıran 45 Teşhis Türkiye de birçok ürün üzerinde yapılan incelemelerden çıkan çarpıcı sonuçlar tükeyici dehşete düşürecek cinsten. Uluslararası bir gıda araştırma şirketi tarafından Türkiye de onlarca ürün üzerinde yapılan incelemeden çok çarpıcı sonuçlar çıktı. Önce etler üzerinde yapılan hilelerin ortaya çıkması ile gündeme gelen gıda skandalları çorap söküğü gibi süt ve süt ürünlerinde, salam, sosis ve sucuklarda, yağlarda, çikolatalarda, şekerleme ve bisküvilerde bir bir deşifre oluyor. Bu tarz haberlerin ardı ardına yayınlanması soframıza gelen gıdaların ne tarz ortamlarda üretildiği ve ne gibi karışımlar ile üretilip satışa sunulduğu ile ilgili vatandaşın aklına çok ciddi tereddütleri getirirken, tüketicilerinde sektöre olan güvenini kaybetmesine neden oluyor. Söz konusu firmalara Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı na bağlı ilgili kurumlar tarafından yüklü miktarlarda para cezaları kesilmesine ve ticaretten men etme gibi çok ağır yaptırımlar uygulanmasına rağmen gıdalar üzerinde oynanan oyunların sonu gelmeyecek gibi görünüyor... ÇiVi Bir dişhekimi ağzını açmayan hastalar için koltuğa bir mekanizma düşünür. Oturma yerine, ayak pedalına basınca ortaya çıkan bir çivi yaptırır. Bir gün korkak bir hasta ağzını açmaz, zorlanır, yine açmaz, zorlanır. Dişhekimi pedala basınca hastanın malum yerine çivi batar. Hasta can havliyle bağırmak için ağzını açtığında dişhekimi alt dişi çeker. Hasta koltuktan fırlar, poposunu tutarken dişhekimine bağırır: Dohtur Beğ, tişimin kokünü niremde hissettim, biliyon muuuuuu? Derneğimiz 2000 yılından bu yana, Yerel ve Doğal Değerlerimiz in; bilinçli farkındalığı, korunup geliştirilmesi, konularında çalışmalara yoğunlaşmıştır. Anılan çalışmaları; Gençlerimiz ve çocuklarımız geleceğimizdir, onlar doğal kaynaklarımızdır. Ve Kadınlar Doğanın en güçlü varlıklarıdır. savlarını önceleyen, ana konular üzerinde durmaktadır. Bu bağlamda, yerel ve doğal değerlerimiz üzerine titreyen tüm çalışmalarımızı; çocuklarımız ve onlar kanalıyla analar-babalar, toplum, kurum ve kuruluşlar üzerine yoğunlaşarak uygulamak, onları anılan konularda içselleştirebilecek, arayışlarımız, başarıya doğru yol almaktadır. Bu anlamda inatçı ve doğal keçilerimiz gibi tüm zorlukları aşarak, kayalara, yellere ektiğimiz tohumların, çimlenmeye- yeşermeye başlaması, hep uzağımızda gördüğümüz umut ışığımızı ve gücümüzü tetiklemektedir. Anılan durumun içinde önemli bir vurgu olarak, yerel ve doğal değerlerimizin en başta gelen yerli mi yerli, sağlıklı, ekonomik,psikolojik imgesi olan endüstriyel girdileriyle de hepten değer kazanan narenciyelerimiz üzerinde de yoğun çalışmalara odaklanmışızdır yılında Tece İlköğretim Okulunda başladığımız çalışmalarımızı, tüm öğrencilere yaparak yaşayarak eğitimle hep okullarımız kanalıyla sürdürmekteyiz. Bu gün narenciye etkinlikleri büyüdü, gelişti, konuyu vurgulayıcı önemli etkinlikler, aldı başını gidiyor. Ne yazık ki tüm çabalara karşın,narenciye kullanımı ve değerlenmesi olması gereken durumlara ulaşamadı.soruna çözüm yolları arayışıyla; çocuklara ve velilerimize, tüm halkımıza, seçilen ve atananlara ulaşma çabamızı sürdürmekteyiz. Anılan istemle ilgili olarak, çocuklarımızın annelerinin, gerekirse babalarının da katkıları alınarak, narenciyelerimizinerdemli limonunun, greyfurtların, kaybolma eğilimlerinde olan turunçların, ayrıca yöreye özgü, ilimizin adını aldığı Mersin- murtlarımızın bilinçli kullanım artırımına yönelik, ürünler elde edilebilir. Bunlar, akıllarına gelen çeşitli üretkenliklerini, beceri ve yaratıcılıklarını harekete geçirecek, çeşitli çalışmaları içeren konulara odaklandık. Sözü edilen çalışmalar içinde, doğal yaşamla doğrudan örtüşen; sağlıklı toprak(organik tarım), sağlıklı bitki ve hayvanlar, bunun paralelinde sağlıklı gıda, sağlıklı düşünme ve sağlıklı ilişkiler, sağlıklı çevre-doğa, ahlakı düzgün ekonomi geleceğimizin umut ışıkları olacaktır. Bu bağlamda, Yavaş Yemeklerimiz başlığı altında; yöremizin ve veya doğa ve kültürümüzün bir boyutu damak tatlarımızın da unutulmaması üzerinde durarak, çoğu organik sertifika karnesi almış ürünleri Çünkü dünya çapında 100 e yakın ülkede kalite ve güvenlik hizmetleri sunan uluslararası bir şirketin Türkiye de birçok gıda ürünü üzerinde yaptığı araştırmadan mide bulandıran sonuçlar çıktı! Söz konusu araştırmada inceleme yapılan ürünler et ve süt ürünleri, yağlar, ballar, içecekler, baharatlar ve diğer gıdalar şeklinde gruplandırılarak selüloz aranması, boya aranması, soya aranması, domuz DNA sı tespiti ve histolojik muayene gibi onlarca farklı analiz ve tespit yöntemlerinden geçirildi. Ortaya çıkan sonuçlar ise gözü dönmüş işletme sahiplerinin daha fazla para kazanmak uğruna halkın sağlığını nasıl hiçe saydıklarını ortaya koydu. Zeytinin Hası, Zeytin sütü sanatsal yaratıcılık becerileriyle, katılımcılara sunulacaktır. İlgili her girişimimizde önümüzü açan, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğüne; okula dikmek için alıç fidesi gönderen, M. İl Orman Müdürlüğüne; etkinliğimize katılan, Mersin 2013 Akdeniz Oyunları masasına, etkinliğimizde bize ev sahipliği yapan, düşünceyi, emeği paylaşan, ilke ve amacımızı gereğince yorumlayıp, uygulayan, Mezitli Kız Teknik ve Meslek Lisesi müdürlüğüne, öğretmen ve velilere, gene aynı anlayış ve destekle katılımcı okullara, onların okul idaresi, öğretmen, veli ve umudumuz, tüm öğrencilere teşekkür ediyoruz. Yerli ürünlerimiz, yerli değerlerimizle, Yerli ve doğal yaşamımızı sürdürerek, hemen yanı başımızdaki, Yerel ve Doğal Değerlerimize sahip çıkalım. Saygılarımızla Etkinliği Hazırlama Komitesi. İnceleme yapılan binlerce farklı ürünün kimisinden boya ve domuz jelâtini çıkarken kimisinde ise tebeşir ve kiremit tozu gibi insanın aklının almayacağı katkı maddeleri tespit edildi. Tereyağına Patates, Baharata Kiremit Tozu! Okuyanların gıda ürünlerine konulan katkı maddelerini öğrendikten sonra yediği tüm ürünleri sorgulamasına sebep olacak araştırmada en çarpıcı olan ise baharatlara inşaat malzemesi olarak bilinen kiremitin tozunun konulması olarak gözükürken, tereyağına patates konulması ve küflenmiş peynirlerin eritilerek krem peynir şeklinde tekrardan piyasaya sürülmesi ise gıda simsarlarının işi hangi noktalara taşıdığını gözler önüne seriyor. Aynı araştırma kapsamında incelenen süt ve süt ürünlerinin içinden yoğurdun kıvam alabilmesi ve su tutabilmesi için bebek bezlerinde kullanılan jel katılırken, süt tozuna ise tebeşir ve kemik tozu katılması okuyanlara pes dedirtti. Kalp ve damar hastalıkları ile kansere karşı iyi geldiği belirtilen zeytin sütü, hücre yeniliyor, cildi besliyor. Zeytinyağı üretiminde önde gelen Edremit Körfezi'nde soğuk baskı yöntemiyle üretilen "zeytin sütü", E vitamini zengini, doğal ve şifalı bir besin. 100 kg zeytinden 1-1,5 litre alınıyor Burun yağı ve ilk yağ olarak da adlandırılan zeytin sütü, oldukça zahmetli bir yöntemle elde ediliyor. Taş değirmende hamur haline getirilen zeytinler, liften yapılmış torbalara dolduruluyor ve ardından baskı tepsisinde üst üste dizilerek kendi kendilerine sızmaya bırakılıyor. Sızma işlemi bittikten sonra su ilave edilmeden kuru sıkımı yapılıyor ve yağ alınıyor. Soğuk baskı denilen bu yöntemle elde edilen zeytinyağı, filtre edilmeden kullanılıyor. 100 kilogram zeytinden 1-1,5 litre alınıyor. Zeytin meyvesinin suyu ve yağını içeren, bir meyve suyu niteliğinde olan zeytin sütü, besin değeri yüksek, başta E vitamini olmak üzere A, D, K vitaminlerince zengin bir ürün. En önemli özelliklerinden biri de kalp ve damar hastalıkları üzerindeki olumlu etkisi olarak gösteriliyor. Zeytin sütü, hücreleri yeniliyor, cildi besliyor, saçları koruyor, mide ağrılarına iyi geliyor.

Mısır alım fiyatı açıklandı

Mısır alım fiyatı açıklandı Mısır alım fiyatı açıklandı Ağustos 28, 2012-1:42:57 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) mısırın tonunu 595 liraya almaya hazır olduğunu bildirerek, bunun geçen

Detaylı

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi

Detaylı

Çevre ve tarım sorunu üzerine Ahmet Atalık ile söyleşi

Çevre ve tarım sorunu üzerine Ahmet Atalık ile söyleşi Çevre ve tarım sorunu üzerine Ahmet Atalık ile söyleşi Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, GDO ya hayır Platformu nun kurucularından ve Türkiye deki tarım ve hayvancılık sorunlarını

Detaylı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı Mart 08, 2012-7:46:36 Bakan Eker, tarımın zannedildiği gibi sadece üreticilerle değil, gıdadan dolayı toplumun tamamını ilgilendiren bir konu olduğunu,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel gıda

Detaylı

2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ

2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ 2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE TARIM POLİTİKALARININ GELECEĞİ SUNUM İÇERİĞİ Türkiye de Tarım Tarımsal girdi politikaları Tarımsal kredi politikaları Tarımsal sulama politikaları Tarımda 2023 Vizyonu 2 TÜRKİYE

Detaylı

7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM

7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM 7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM Tarım sektörü rekabet gücü yüksek bir yapıya kavuşturulacak Tarımda modern işletmeciliğe dönüşüm sağlanacak Tarım arazilerinin

Detaylı

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, yumurta, tereyağı ve kırmızı et tüketiminin kalp ve damar hastalıklarını

Detaylı

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır.

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır. TOBB GGK, TOBB bünyesinde teşekkül ettirilen ve TOBB Yönetim Kurulu nun alacağı kararlara ışık tutan, genç girişimcilik konusunda genel politikalar geliştiren ve görüş oluşturulmasına katkıda bulunan istişari

Detaylı

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU Resim 1: Bakanlığımızca Geliştirilen Yerli Hibritlerimiz (ATAK S). 1. Kanatlı sektörü ile ilgili üretim, tüketim ve istihdam Bakanlığımız, 1930 lu yıllarda

Detaylı

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti HAKKIMIZDA Detay Fuarcılık Organizasyon & Tanıtım Hizmetleri Limited Şirketi TOBB- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nin Y-276 numaralı Yurtiçinde

Detaylı

2 3 4 5 6 2006 2007 2008 2009 2010 Antalya, Isparta, Burdur 3.996.228 4.537.170 4.742.685 5.210.194 7.465.360 Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak 4.711.300 4.924.994 6.127.161 6.408.674 7.107.187 Adana, Mersin

Detaylı

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası 2014 Yılı Faaliyet Raporu BAŞKANDAN Odamızın kurumsal yapısı ve yarım asırlık tarihinden elde ettiği tecrübe ve birikim sayesinde, son derece sağlam temeller üzerinde yapılanmıştır.

Detaylı

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER 03 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ Hayvan Başı Ödeme Suni Tohumlama 3 Hayvan Başı Ödeme 4 Tiftik Üretim 5 Süt Primi( TL/lt) 6 İpek Böceği Sütçü ve kombine ırklar ve melezleri ile

Detaylı

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları 13 Aralık 2012 İZMİR Hizmetlerimiz 13 Aralık 2012 İZMİR KOBİ Akademi KOBİ lerin yurtiçi ve uluslararası pazarlardaki karlılıklarını ve rekabet güçlerini artırabilecekleri

Detaylı

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Sayın Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu TUSAF yönetimi başta olmak üzere, kongremizin

Detaylı

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) ANTALYA DA TARIM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI GIDA ALT SEKTÖRÜ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 6 Eylül 2010, Antalya 1 ANTALYA

Detaylı

E-BÜLTEN (2016 EYLÜL EKİM KASIM ARALIK) SAYI:2016-3

E-BÜLTEN (2016 EYLÜL EKİM KASIM ARALIK) SAYI:2016-3 Camikebir Mah.Mefkure Sokak No:2 Silifke TSO Hizmet Binası Kat.1 Silifke E-BÜLTEN (2016 EYLÜL EKİM KASIM ARALIK) SAYI:2016-3 ODAMIZDAN KOSGEB UYGULAMALI GİRİŞİMCİLİK EĞİTİMİ Silifke Ticaret ve Sanayi Odası

Detaylı

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı ve Türkiye Ziraat odaları Birliği tarafından düzenlenen bilgilendirme, toplantısında konuşan Ziraat odaları

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi toplantısında konuştu

Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi toplantısında konuştu Başbakan Yıldırım, Milli Tarım Projesi toplantısında konuştu Kasım 14, 2016-5:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Hayvancılıkta açığımızı et ithal ederek sürdürülebilir hale getiremeyiz. Mutlaka ve mutlaka

Detaylı

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI ( MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI ( MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI (10-12.05.2017-MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER Dr. Nilgün SEZER AKMAN Türkiye Tohumculuk Sektöründe Önemli Gelişmeler 1923-1960 Geleneksel tedarik 1961

Detaylı

DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Jeotermal Kaynaklı Sera) ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MENDERES TARIMA DAYALI İHTİSAS SERA (Süs Bitkileri Ve Çiçekçilik)

Detaylı

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ Büyük tarımsal ekonomiler sıralamasında 7. sırada yer alan ülkemiz tarımının milli gelire, istihdama ve dış ticarete katkısı giderek artmaktadır. Tarım sektörü; 2008 yılında

Detaylı

KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ

KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ Karınca Dergisi, Ekim 2014, Sayı:934 KOOPERATİFLERE YÖNELİK HİBE DESTEĞİ 1. GİRİŞ Kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılamak

Detaylı

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER 04 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ Hayvan Başı Ödeme Suni Tohumlama Besilik Materyal Üretim Desteği(baş) 3 Hayvan Başı Ödeme 4 Tiftik Üretim 5 Süt Primi( TL/lt) 6 İpek Böceği Sütçü

Detaylı

(A) 1-500 Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş

(A) 1-500 Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş 2016 YILINDA UYGULANACAK TARIMSAL DESTEKLER BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar Amaç ve Kapsam 1. Tarımsal üretimde sertifikalı ve çevreye duyarlı üretimi yaygınlaştırmak, gıda ve yem güvenliğini, erkenciliği,

Detaylı

2000 Yılı Sonrası Reformu - I

2000 Yılı Sonrası Reformu - I 2000 Yılı Sonrası Reformu - I 2000 yılı sonrasında reform niteliğinde atılan adımlar: DGD desteklemede ana araç oldu DGD uygulamasına tüm yurtta geçilmesini öngören 2000/2172 sayılı BKK Oluşturulan Çiftçi

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel gıda

Detaylı

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014 1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014 2- Sanayinin Sorunlarını üniversite çözecek Hürriyet- 02.12.2014 Ankara Üniversitesi bünyesinde yeni kurulan Teknoloji Transfer Ofisi (TTO)

Detaylı

KOOPERATİFLE BAŞARABİLİR MİYİZ?

KOOPERATİFLE BAŞARABİLİR MİYİZ? KOOPERATİFLE BAŞARABİLİR MİYİZ? Prof. Dr. Salahattin KUMLU DGRV-Türkiye Temsilciliği Ankara, 2013 Neden Kooperatif? 2013 Kadın Koop Çalıştayı, Amasya 2 Neden kooperatif? Birlikte başarabilmek için! 2013

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA

SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA Tar-Yat Birimi Destekler 2014 2003 2015 DGD - 387,2 Milyon TL Mazot 14,9 Milyon TL 152,7 Milyon TL ALAN BAZLI TARIMSAL DESTEKLER Kimyevi Gübre

Detaylı

Tire İzmir % Tire İzmir % 2007 50.802 369.477 14% 25.005 614.805 4% 2008 58.142 368.591 16% 28.000 561.079 5%

Tire İzmir % Tire İzmir % 2007 50.802 369.477 14% 25.005 614.805 4% 2008 58.142 368.591 16% 28.000 561.079 5% Tire de ağırlıklı olarak büyükbaş hayvancılık olmak üzere küçükbaş hayvancılık, kümes hayvancılığı ve arıcılık yapılmaktadır. Hayvancılığa verilen önemle çiftçilerin elinde bulunan yerli ırkların yöreye

Detaylı

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde "Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde" 16 Ağustos 2014 Haber Linki: http://www.egemetropolgazetesi.com/haber/kentsel-donusumun-anahtari-kooperatiflerde-17554.html S.S. Batı Anadolu Konut Yapı Kooperatifleri

Detaylı

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR Gözde SEVİLMİŞ Giderek artan nüfusa paralel olarak gıda maddeleri tüketimi ve dolayısıyla bitkisel yağ tüketimi artmaktadır. Diğer yandan artan gıda

Detaylı

MANİSA TİCARET BORSASI

MANİSA TİCARET BORSASI MANİSA TİCARET BORSASI KANATLI SEKTÖR RAPORU 2015 EĞİTİM ARAŞTIRMA BİRİMİ TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nca Geliştirilen Yerli Hibritler (ATAK

Detaylı

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık Mevcut Durum Değerlendirmesi: Dünya ticaretinde gıda sektörü

Detaylı

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI. 2014 Yılı Faaliyet Raporu

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI. 2014 Yılı Faaliyet Raporu YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI 2014 Yılı Faaliyet Raporu Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası 2014 Yılı Oda Faaliyetlerimiz 69 Slayt 31.01.2014 AB Slovenia Projesi Denetimi 03.01.2014 Belediye Başkan Adayı Kazım

Detaylı

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi. Tarım Sektörünün İhracattaki Yeri ve Önemi Şebnem BORAN Ülkemizde son yıllarda önceliğin sanayi sektörüne kayması sonucu ekonomimizde göreceli olarak tarım ürünlerinin ihracatımızdaki ağırlığı giderek

Detaylı

2015 Ekim Ayı Bülteni

2015 Ekim Ayı Bülteni 2015 Ekim Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 01.10.2015 tarihinde Borsamız, TE - TA Teknik Tarım aracılığıyla Üyelerimize ve Bölgedeki Sektör ilgililerine hitaben " Hayvancılıkta

Detaylı

DenizBank KOBİ ve TARIM BANKACILIĞI. Gökhan SUN Genel Müdür Yardımcısı

DenizBank KOBİ ve TARIM BANKACILIĞI. Gökhan SUN Genel Müdür Yardımcısı DenizBank KOBİ ve TARIM BANKACILIĞI Gökhan SUN Genel Müdür Yardımcısı KOBİ ve TARIM BANKACILIĞI Dünyada ve Türkiye de KOBİ lerin Yeri DenizBank KOBİ Bankacılığı KOBİ BANKACILIĞI Dünyada ve Türkiye de Tarım

Detaylı

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak Sami Altınkaya nın Bloomberg TV de canlı olarak yayınlanan çıkış yolu programına katılan KMTSO Başkanı Kemal Karaküçük: 2023 te Kahramanmaraş ın 5 milyar dolar

Detaylı

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI 2015 TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI TÜRKİYE DE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ Ülkemiz coğrafi özellikleri bakımından her türlü hayvansal ürün üretimi için uygun

Detaylı

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti 21 Mayıs Dünya Süt Günümüzü Mecidiyeköy Meydanında Kutladık TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Üyeleri, Dünya Süt Günü etkinlikleri çerçevesinde süt ile alakalı yaşanan bilgi kirliliğini ortadan

Detaylı

08 Kasım 2010 BAYANLAR TRİBÜNLERDEKİ KÜFÜRÜN ÖNÜNE GEÇTİ KUSADASl - demokrat Sayfa 4 AB YOLUNDA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ MASYA YATIRILDI - AYDIN VALİ YARDIMCISI HALİL SERDAR CEVHEROĞLU, - BREZİLYA'DA BİR KADININ

Detaylı

DEVLET DESTEK VE TEŞVİKLERİ ÇİZELGESİ (EYLÜL 2015)

DEVLET DESTEK VE TEŞVİKLERİ ÇİZELGESİ (EYLÜL 2015) DEVLET DESTEK VE ÇİZELGESİ (EYLÜL 2015) SANTEZ BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ Sanayi Genel Sanayi Tezleri Projelerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik San-Tez Projelerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik

Detaylı

T.C. Bilecik İl Genel Meclisi Tarım ve Hayvancılık Komisyonu İL GENEL MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

T.C. Bilecik İl Genel Meclisi Tarım ve Hayvancılık Komisyonu İL GENEL MECLİSİ BAŞKANLIĞINA T.C. Bilecik İl Genel Meclisi Tarım ve Hayvancılık Komisyonu Rapor No:001 Rapor Tarihi:21/04/2010 İL GENEL MECLİSİ BAŞKANLIĞINA İl Genel Meclisinin 09.04.2010 tarihinde yapılan 5 inci birleşiminde alınan

Detaylı

Umut Oran Basın Açıklaması

Umut Oran Basın Açıklaması Umut Oran Basın Açıklaması 13.1.2013 KADERİNE TERKEDİLEN PAMUK DÜNYANIN SAYILI TARIM ÜLKELERİNDEN BİRİ OLMAKLA ÖVÜNEN TÜRKİYE SON 10 YILDA 22 MİLYAR DOLARLIK, PAMUK, PAMUK İPLİĞİ VE PAMUKLU MENSUCAT İTHAL

Detaylı

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ 1 İÇİNDEKİLER 1. Türkiye de Kooperatifçilik. 3 2. Bakanlığımız Görev Alanında Kooperatifler..4 2.1 Türlere Göre Kooperatifler..5 2.2 İllere Göre Kooperatifler.9 2.3 Yeni

Detaylı

Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı

Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI FATİH ACAR: -BÜTÇEDEN SAĞLIK HARCAMALARINA 2012 YILINDA 47,8 MİLYAR LİRA AYRILDI -TÜRKİYE DE 3 MİLYON 447 BİN 166 KİŞİ DİYABET

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KİLİS

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KİLİS T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KİLİS Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel gıda

Detaylı

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ KARAMAN ELMA PANELİ PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ 25 NİSAN 2016 Hazırlayanlar Uzman İsmail ARAS Uzman Hakan ANAÇ Araştırma, Etüt ve Planlama Birimi GİRİŞ Dünyanın en büyük elma üreticilerinden olan ülkemiz ve

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Projenin Hedefleri Projenin hedefi: Amasya da çalışmayan ama çalışmak isteyen ya da aktif olarak iş arayan 300

Detaylı

Su Ürünleri Kooperatiflerinin. Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi

Su Ürünleri Kooperatiflerinin. Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi Su Ürünleri Kooperatiflerinin Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi Vahdet ÜNAL 1 Huriye GÖNCÜOĞLU 1 * Bülent MİRAN 2 11 Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü,

Detaylı

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ 0 İÇİNDEKİLER 1. Türkiye de Kooperatifçilik. 2-3 2. Bakanlığımız Görev Alanında Kooperatifler. 3-11 2.1 Türlere Göre Kooperatifler..4-8 2.2 İllere Göre Kooperatifler.8-10

Detaylı

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ İÇİNDEKİLER 1. Türkiye de Kooperatifçilik. 1-2 2. Bakanlığımız Görev Alanında Kooperatifler. 3-12 2.1 Türlere Göre Kooperatifler..4-8 2.2 İllere Göre Kooperatifler.8-10

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN GÜMÜŞHANE

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN GÜMÜŞHANE T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN GÜMÜŞHANE Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel

Detaylı

EMBRIYO TRANSFERIYLE BIR INEKTEN?100 BUZAGI ALINACAK

EMBRIYO TRANSFERIYLE BIR INEKTEN?100 BUZAGI ALINACAK EMBRIYO TRANSFERIYLE BIR INEKTEN?100 BUZAGI ALINACAK Portal : www.haberkiyisi.com İçeriği : Haber Tarih : 17.12.2016 Adres : https://www.haberkiyisi.com/embriyo-transferiyle-bir-inekten-100-buzagi-alinacak.html

Detaylı

Hüsamettin GÜLHAN T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Hüsamettin GÜLHAN T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Hüsamettin GÜLHAN T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı 1 Kredilerde Son 8 Yılda 54 Kat Artış 2 Tarımsal Kredilerin Sektörel Dağılımı (%) 3 Son 7 Yılda 3,8 Milyon Çiftçiye 39 Milyar TL Kredi

Detaylı

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata 02.12.2016 / Ankara TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata 1/6 geçirilecek olan KOBİ lere Nefes Kredisi için imzalar, Başbakanlık Çankaya Köşkü nde düzenlenen lansman

Detaylı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi TARIMSAL FAALİYETİN ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ Toprak işleme (Organik madde miktarında azalma) Sulama (Taban suyu yükselmesi

Detaylı

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ 12.01.2016 İZMİR KURULUŞ KANUNU Tarım Kredi Kooperatiflerinin temelleri 1863 yılında Memleket Sandıkları adı altında Mithat Paşa tarafından atılmıştır. 1972 yılında çıkarılan

Detaylı

YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan :31:07

YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan :31:07 YOZGAT İLİ MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİMLİLİK, SÜT HİJYENİ VE KALİTESİNİ ARTIRMA PROJESİ Gönderen basin - Nisan 09 2018 15:31:07 Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı Tarımsal Eğitim ve

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Sayfası :15. Syf Sayfası :9. Syf Sayfası :5. Syf. SON DAKİKA GAZETESİ Sayfası :5. Syf. Sportmen ilavesi Sayfası :2. Syf Sayfası :31. Syf Sayfası :3. Syf Sayfası :İnternet Sitesi İZTO dan Selvitopu ve ekibine

Detaylı

Hassas Tarım Teknolojileri

Hassas Tarım Teknolojileri Hassas Tarım Teknolojileri Ziraat Fakült esi Biyosist em Mühendisliği nden Tarıma Hassas Müdahele Üniversitemiz Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği tarafından Hassas Tarım Teknolojileri konulu panel

Detaylı

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Dünya Bankası Grubu Hakkında Dünya Bankası nedir? 1944 te kurulan Banka, kalkınma desteği konusunda dünyanın en büyük kaynağıdır 184 üye ülke sahibidir

Detaylı

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı.

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. DOĞU KARADENİZ 1. ORGANİK TARIM KONGRESİ BAŞLADI. Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümüşhane Valiliği, Aydın Doğan Vakfı,

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Yardımcısı Oran: Et fiyatlarına müdahale, besiciyi bitirir! Tarih : 18.08.2013 ET ÜRETİCİSİ İTHALATLA TERBİYE EDİLEMEZ CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, AKP nin, uyguladığı üreticiyi

Detaylı

TARSUS TİCARET BORSASI

TARSUS TİCARET BORSASI TARSUS TİCARET BORSASI Ülkemizde yetiştirilen tarımsal ürünlerden, tarımsal üretimin bir kısmı doğrudan tüketilirken, bir kısmı sanayide hammadde olarak işlenerek değişik gıdalara dönüştürülmektedir. Tarımsal

Detaylı

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu Teke Yöresi 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı, 27-30 Nisan tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilere açtı. Üreticinin yeni teknolojilerle buluştuğu fuarı ilk gün

Detaylı

Çiftçi Bilgisayarı Bilgilendirme

Çiftçi Bilgisayarı Bilgilendirme Çiftçi Bilgisayarı Bilgilendirme 2012 Tarım Sektörü Nekadar Büyük 3.150.000 Çiftçi ailesi Tarımsal Üretim Yapıyor! Nüfusun 1/3'ü tarımsal faliyetlerle geçimini sağlamaktadır. Çalışan her 4 kişiden biri

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

http://www.yeniasir.com.tr/surmanset/2017/02/21/istihdam-icin-sahaya-indiler Cumhurbaşkanı Erdoğan ın istihdam seferberliği çağrısına Balıkesir den tam destek geldi. Balıkesir Valisi Yazıcı, Sanayi Odası

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. İzmir İlinin Son 5 Yıllık Dönemde Tarımsal Yapısı Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ İzmir, sahip olduğu tarım potansiyeli ve üretimi ile ülkemiz tarımında önemli bir yere sahiptir. Halen Türkiye de üretilen; enginarın

Detaylı

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni 2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 4 Nisan 2015 tarihinde ATSO da düzenlenen Güneş Enerjisi Bilgilendirme Semineri Borsamızı temsilen Egemen ARSLANKIRAY

Detaylı

ÇEKMEKÖY İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI. 1- Başvuru formu ve taahhütname (Ek1)

ÇEKMEKÖY İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI. 1- Başvuru formu ve taahhütname (Ek1) ÇEKMEKÖY İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI SIRA NO HİZMETİN ADI İSTENEN BELGELER HİZMETİN TAMAMLANMA SÜRESİ (EN GEÇ) 1- Başvuru formu ve taahhütname (Ek1) 2- Nüfus cüzdanının

Detaylı

Sizi geleceğe taşır...

Sizi geleceğe taşır... Sizi geleceğe taşır... HAKKIMIZDA Elizi Reklam İnşaat Turizm Tarım Gıda ve Hayv. San. Tic.Ltd.Şti. firması olarak 2001 yılında Antalya da faaliyetine başlamıştır. Şirketimizin ana faaliyet konusu sera

Detaylı

2015 Ağustos Ayı Bülteni

2015 Ağustos Ayı Bülteni 2015 Ağustos Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 05.08.2015 tarihinde İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Zafer Toplantı Salonunda saat 15:00 te Toprak Koruma Kurulu

Detaylı

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Yönetim Kurulu ve Değerlendirme Toplantısı, Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği alanında Türkiye'nin en

Detaylı

2017 ŞUBAT AYI E-BÜLTENİ

2017 ŞUBAT AYI E-BÜLTENİ 2017 ŞUBAT AYI E-BÜLTENİ 06.02.2017 TARİHİNDE ANKARA DA DÜZENLENEN "AKREDİTASYON SİSTEMİ TANITIM EĞİTİMİ" NE BORSAMIZ AKREDİTASYON İZLEME KOMİTESİ OLARAK KATILIM SAĞLADIK. 7 Şubat 2017 Salı günü TOBB konferans

Detaylı

İÇİNDEKİLER KIRMIZI ET, SÜT VE YEM SEKTÖRÜ ANALİZİ Kırmızı Et Sektöründeki Gelişmeler Yem Sektörü Pazar Analizi... 21

İÇİNDEKİLER KIRMIZI ET, SÜT VE YEM SEKTÖRÜ ANALİZİ Kırmızı Et Sektöründeki Gelişmeler Yem Sektörü Pazar Analizi... 21 İÇİNDEKİLER KIRMIZI ET, SÜT VE YEM SEKTÖRÜ ANALİZİ... 2 Kırmızı Et Sektöründeki Gelişmeler... 2 Yem Sektörü Pazar Analizi... 21 Süt Sektörü Pazar Analizi... 22 MEVZUAT... 24 1 KIRMIZI ET SÜT VE YEM SEKTÖR

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel

Detaylı

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK TARIM VE HAYVANCILIK NEDİR? Organik tarımın temel stratejisi, kendine yeterli bir ekosistem oluşturarak, bu ekosistemdeki canlıların optimum

Detaylı

http://www.tv100.com.tr/bakan-faruk-celik-balikesir-organize-sanayi-bolgesi-ni-ziyaret-etti/11108/ Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik,Balıkesir deki temasları kapsamında il merkezinde ilk olarak

Detaylı

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar TARIM SEKTÖRÜ 1. Tarım sektöründe istihdam şartları iyileştirilecektir. 1.1 Tarıma yönelik destekler ihtisaslaşmayı ve istihdamı korumayı teşvik edecek biçimde tasarlanacaktır. Hayvancılık (Tarım Reformu

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2012 EYLÜL SEKTÖREL TARIM KENTİ İZMİR

AR&GE BÜLTEN 2012 EYLÜL SEKTÖREL TARIM KENTİ İZMİR TARIM KENTİ İZMİR Şebnem BORAN Gözde SEVİLMİŞ Küresel iklim değişikliği, gıda fiyatlarındaki yükseliş, dünya nüfusundaki hızlı artış gibi gelişmelerin etkisiyle tarım sektörünün son derece stratejik bir

Detaylı

Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri. Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği)

Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri. Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği) Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği) Tarımsal yapı, toprak (doğa), sermaye, emek ve girişimcilik gibi temel üretim araçlarının

Detaylı

Genel Başkan Ymm Nail Sanlı nın Açılış Konuşmasından Başlıklar

Genel Başkan Ymm Nail Sanlı nın Açılış Konuşmasından Başlıklar III. TÜRKİYE SEKTÖREL MUHASEBE UYGULAMALARI SEMPOZYUMU Sağlık Sektöründe Muhasebe / Finans Vergi, Denetim ve Hukuk 17-19 Ocak 2013 Hilton Kayseri Genel Başkan Ymm Nail Sanlı nın Açılış Konuşmasından Başlıklar

Detaylı

Türk tekstil sektörünün en büyük üreticisi Kahramanmaraş, Milano da düzenlenen ITMA Fuarında 106 kişilik bir heyetle Türkiye yi temsil ediyor.

Türk tekstil sektörünün en büyük üreticisi Kahramanmaraş, Milano da düzenlenen ITMA Fuarında 106 kişilik bir heyetle Türkiye yi temsil ediyor. 106 İŞADAMI ITMA da Türk tekstil sektörünün en büyük üreticisi Kahramanmaraş, Milano da düzenlenen ITMA Fuarında 106 kişilik bir heyetle Türkiye yi temsil ediyor. Türkiye de yapılan tekstil yatırımlarının

Detaylı

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyetleri

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyetleri YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI 2009 Yılı Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası 2009-2010 Yılı 12 Aralık 2009 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Detaylı

ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU

ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU Ağustos 2013, Adana Hazırlayanlar Sabahattin Yumuşak; Adana Güçbirliği Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Sinem Özkan Başlamışlı; Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

Detaylı

ÇAT İLÇE GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ

ÇAT İLÇE GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ 1 ADI Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Desteklemesi 1 Başvuru formu ve taahhütname, (EK 1) 2 Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik kapsamında alınan yetki belgesinin il/ilçe

Detaylı

GELİR GETİRİCİ PROJE DESTEKLERİ VE KASDEP

GELİR GETİRİCİ PROJE DESTEKLERİ VE KASDEP T.C. BAŞBAKANLIK Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü GELİR GETİRİCİ PROJE DESTEKLERİ VE KASDEP Bilgi Broşürü İnsanımızın kimseye muhtaç olmadan doğrudan devlet desteği ile gelir getirici projeler

Detaylı

Kamuda Dijital Dönüşüm Çalıştayı Yapıldı

Kamuda Dijital Dönüşüm Çalıştayı Yapıldı Kamuda Dijital Dönüşüm Çalıştayı Yapıldı KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ: -YENİ BİR BİLGİ TOPLUMU STRATEJİSİ VE EYLEM PLANINI TAMAMLAMIŞ DURUMDAYIZ, BU EYLEM PLANIMIZ BÜYÜME VE İSTİHDAM ODAKLI -EYLEM PLANINDA

Detaylı

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Doç.Dr.Tufan BAL 7.Bölüm Tarımsal Finansman ve Kredi Not: Bu sunuların hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.İ.Hakkı İnan ın Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Kitabından

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum. 1.İZMİR KOBİLER VE BİLİŞİM KONGRESİ TÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ GENEL BAŞKANI RAHMİ AKTEPE NİN AÇILIŞ KONUŞMASI 3 KASIM 2018/İZMİR Sayın İzmir Sanayi Odası Başkanım, Sayın Ege Bölgesi Sanayi Odası 2.Başkanım,

Detaylı