FAST-FOOD TÜKETĠM TARZININ AĠLE FONKSĠYONLARINA ETKĠSĠ: ESKĠġEHĠR ÖRNEĞĠ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FAST-FOOD TÜKETĠM TARZININ AĠLE FONKSĠYONLARINA ETKĠSĠ: ESKĠġEHĠR ÖRNEĞĠ"

Transkript

1 FAST-FOOD TÜKETĠM TARZININ AĠLE FONKSĠYONLARINA ETKĠSĠ: ESKĠġEHĠR ÖRNEĞĠ HAZIRLAYANLAR Tuğba Nur ERDEM Nihal UZAKGĠDER (EskiĢehir Eti Sosyal Bilimler Lisesi) DANIġMAN ÖĞRETMEN MEHMET AKSOY Sosyoloji Alanı Orta Öğretim Öğrencileri Arası AraĢtırma Projeleri YarıĢması Bursa Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu Ocak,

2 İÇİNDEKİLER 1.PROJENİN ADI PROJENİN KONUSU.4 3.PROJENİN AMACI 5 4. HİPOTEZLER 7 5.GİRİŞ 8 6.YÖNTEM ZAMANLAMA BULGULAR VE TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKÇA EKLER.73 2

3 1. PROJENİN ADI Fast-Food Tüketim Tarzının Aile Fonksiyonlarına Etkisi: EskiĢehir Örneği 3

4 2. PROJENİN KONUSU Bu çalıģmada, modern toplumların tüketim tarzı olan Fast-Food tüketim tarzının, Aile kurumunun temel fonksiyonları üzerindeki etkileri araģtırılmıģtır. Hazır ve hızlı yeme anlamına gelen Fast-Food tüketim biçimi toplumun tüketim bakımından benzer hale getirilmesi sürecidir. Endüstriyel toplumların tüketim tarzı olan Fast-Food, küreselleģme süreciyle birlikte daha da yaygın hale gelmiģtir. Zamandan tasarruf etmek için tercih edilen bu tüketim biçimi zamanla toplumsal kültürün bir parçası haline gelmiģtir. Özellikle çocukların ve gençlerin tercih ettiği bu tüketim tarzı beraberinde sosyal sorunlara yol açmaktadır. Ailede meydana gelen erozyonlar (birey-aile iletiģimsizliği, ebeveyn-çocuk iletiģimsizliğ vb.) bunlardan en önemli olanlarıdır. 4

5 3. PROJENİN AMACI Bilindiği üzere aile kurumu toplumsal dokunun temel taģıdır. Toplumsal yapıyı koruyan ve toplumun kültürel değerlerini sonraki kuģaklara taģıyan bir kurumdur. Aile kurumu sosyal yaģamda birden fazla fonksiyon üstlenmiģtir. Bireyin beslenmesi, sevi ihtiyacının karģılanması, sosyalleģmeye ilk adımı atması, aidiyet duygusu kazanması ve bunun gibi kritik görevleri yerine getirmektedir. Toplumsal alanda yaģanan dönüģümler, aile kurumunu da doğrudan etkilemektedir. Küresel modern dünyanın yemek kültürü olan ve hazır yemek, ayaküstü yemek anlamına gelen fast food tüketim tarzı ailenin çoğu fonksiyonunun olumsuz etkiler. Bu çalıģmadaki amaç, fast-food tüketim tarzının aileye olan etkilerini EskiĢehir örnekleminde incelemek, sonuçları sosyolojik bağlamda değerlendirmek ve çözüm önerileri geliģtirmektir. Bu amaç doğrultusunda aģağıdaki sorulara cevap aranmıģtır: 1) Fast-food tüketim tarzı neden tercih edilmektedir? 2) Fast-food tüketim tarzı daha çok hangi meslek üyeleri tarafından tercih edilmektedir? 3) Fast-food tüketim tarzı daha çok hangi eğitim kurumlarında tercih edilmektedir? 4) Fast-food tüketimi daha çok hangi yaģ grupları tarafından tercih edilmektedir? 5) Fast-food tüketimi cinsiyete göre nasıl bir dağılım göstermektedir? 6) Fast-food tüketimine ailelerin tepkisi nedir? 7) Ġnternet kafelere giden çocuklarda ve gençlerde bu tüketim tarzı nasıl bir görünüme sahiptir? 8) Fast-food tüketim tarzı tek tip tüketim anlamına mı gelmektedir? 9) Bu soruna karģı hangi çözümler geliģtirilebilir? 5

6 10) Fast-food tüketim tarzı aile kurumlarının hangi fonksiyonlarına zarar vermektedir? 11) Bu tüketim tarzı aile bütçesine nasıl yansımaktadır? 12) Fast food tüketim tarzı ne kadar rasyoneldir? 13) Fast food tüketim tarzının obeziteyle iliģkisi nedir? 14) Çağımızın problemlerinden biri olan obezite bu tüketim tarzının terk edilmesiyle aģılabilir mi? 15) Bu tüketim tarzının terk edilmesi konusunda kimlere ne tür görevler düģmektedir? 16) Fast food tüketen bireyler, tükettikleri bu besinlerin muhteviyatını ne ölçüde bilmektedirler? 6

7 4.HİPOTEZLER 4.1. ANA HİPOTEZ Ayaküstü tüketim tarzı da denilen fast-food, dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla yayılan ve çeģitli problemlere yol açan tüketim tarzıdır. Bu tüketim tarzının olumsuz Ģekilde etkilediği kurumların baģında aile gelmektedir. Her ne kadar yaģam kolaylığı sağladığı gözükse de aslında fonksiyonel açıdan aile kurumunu erozyona uğratmaktadır ALT HİPOTEZLER ÇalıĢmanın amacına ve ana hipotezine hizmet edecek alt hipotezler Ģu Ģekilde geliģtirilmiģtir: 1) Fast-food tüketim tarzı pratikliği nedeniyle tercih edilmektedir. 2) Bu tüketim tarzı daha çok boģ zaman sıkıntısı çeken bireyler tarafından tercih edilmektedir. 3) Fast-food tüketim tarzı öğrencilerin de çok tercih ettiği bir tüketim tarzıdır. 4) Bu tüketim tarzı ailenin beslenme ve birlikte olma fonksiyonuna zarar vermektedir. 5) Bu tüketim tarzı bireylerin daha çok harcama yapmalarına neden olmaktadır. 6) Bu tüketim tarzı aģırı bireyselleģme yaratmaktadır. 7) Bu tüketim tarzı aile bütçesini olumsuz etkilemektedir. 8) Bu tüketim tarzı aile bireyleri arasında iletiģim kopukluğuna neden olmaktadır. 9) Bu tüketim tarzı aile bireyleri arasında tüketim bakımından bir tür kültür çatıģması oluģturmaktadır. 7

8 5.GİRİŞ Aile; birbirine doğrudan akrabalık bağı ile bağlı olan eriģkin üyelerin çocuklara bakma sorumluluğunu üstlendiği bir insan topluluğudur (Giddens, 2005: ) Ailenin tüm iģlevlerinin en önemlisi kültürü aktarma iģlevidir. Aile topluma yeni bireyler kazandırmasının yanı sıra bu bireylere kültürün öğretilmesi, aktarılması, bireylerin topluma kazandırılması ile ilgili de çok önemli iģlevleri yerine getirmektedir. Modern zamanlarda ailenin tüm bu iģlevleri bazı sebeplerden dolayı giderek körelmektedir. Bunlardan bazıları Ģöyle sıralanabilir: 1. Gençlerin batı kültürüne olan ilgisi 2. Gençlerin boģ zamanlarında aileleri yerine kafeleri tercih etmesi 3. Gençlerin aileleriyle vakit geçirmek yerine çeģitli teknoloji unsurlarını kullanmaları 4. Aile ile birlikte yapılan temel etkinliklerden olan birlikte yemek yeme nin yerini alan, fast-food tur. Fast food hızlı yemek anlamına gelir. Modern toplumların oluģmasıyla birlikte zaman kavramının da önemi artmıģtır. Bunun baģlıca sebepleri Ģu Ģekilde sıralanabilir; a. Kadınların iģ hayatına girmeleri b. Uzun iģ saatleri c. Büyüyen Ģehirlerde ortaya çıkan ulaģım problemleri, gibi faktörler nedeniyle zaman, insanların hayatında önem kazanmıģtır. Kısa sürede hazırlanmasına rağmen son derece ekonomik olan fast food günümüz toplumlarında sıkça tercih edilmektedir. Aynı zamanda ayaküstü yemek anlamını taģıyan fast-food tüketimiyle de zamandan tasarrufu sağlamaktadır. Fast-food tüketmek günümüzde modernleģme unsuru olarak görülmektedir. Fast food tüketmek gençler arasında giderek yayılmaktadır. Evde aileleriyle birlikte yemek yemektense fast food türü yiyecekler tüketmeyi tercih etmektedir. 8

9 Kadınların çalıģma hayatında daha fazla yer almaları, ev ve aile yaģamını kolaylaģtıran ürünlere duyulan ihtiyacı artırmıģtır. Ailelerin beslenme ve yemek piģirme alıģkanlıkları, yemek hazırlamaya ayırdıkları zaman, hazır yiyecekleri tüketme miktarları ile piģirme yöntemleri zaman içerisinde önemli derecede değiģmiģtir. Gıda üretim, iģleme ve pazarlama yöntemlerindeki geliģmeler ailelerin yemek hazırlama faaliyetlerine yeni boyut kazandırmıģtır (Baysal, 2003 ten aktaran, Kılıç ve ġanlıer, 2007, s.32). Ancak bu tüketim tarzı, sağladığı bu pratik yaģamla birlikte çeģitli olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Bunların en önemlisi aile kurumunun temel iģlevlerinde yarattığı anomik durum ve hasardır. Bireyin aile ile olan iletiģimi hızla azalmakta ve bir tür yabancılaģmaya yol açmaktadır. Bu çalıģmada, bu tüketim davranıģının bağımsız değiģken olarak, aile bağlamında hangi sonuçlara yol açtığı irdelenmiģtir. 1.TÜKETİM 1.1.Kavram Olarak Tüketim Tüketilecek mal ve hizmetler için para halinde yapılan harcamaların tümüdür. Bu tüketim sadece mal ve hizmetleri kapsamaz, üretimde kullanılan ham madde gibi unsurlar içinde kullanılır. 1 Tüketim kısaca kiģisel ihtiyaçların veya ailevi ihtiyaçların karģılanması amacıyla mal ve hizmetlerin satın alınması olarak tanımlanabilir. Bu satın alma, sadece günlük ihtiyaçlarımızın karģılanmasıyla ilgili olmayıp, ev eģyası ya da otomobil alınımdan çeģitli konulardan sigorta yaptırmaktan ev kiralamaya ve çeģitli ihtiyaçlar için kredi almaya kadar uzanan geniģ bir alanı kapsar. Tüketme teriminin, daha çok tahrip etmek, harcamak, israf etmek, bitirmek anlamlarına geldiği ve tüketim kavramı içinde benzer çağrıģımların geçerlilik taģıdığı ifade edilmektedir. Ancak tüketim olgusu sadece ekonomik anlamda ve yararcılık esprisi temelinde değil, aynı zamanda gösterge, sembol ve iģaretlerin de içinde olduğu sosyal ve kültürel bir olgu olarak görülmektedir. Refah toplumuyla birlikte tüketim, reel çağrıģımlarının dıģında sınıf, statü, prestij, farklılık, 1 (EriĢim Tarihi: ) 9

10 ayrıcalık, kimlik inģası ve bunun gibi Ģeyler ile iliģkili hale gelmiģtir. J. Baudrillard ın ifadesine göre, tüketim kavramı nesnelerin yanı sıra fikirlerin ve görüngülerin de tüketilmesini içine alır. Tüketim malları, taģıdıkları simgesel anlamlar vasıtasıyla kimliğe dair aidiyetler de taģır. Kültürel görüngülerde imaj, iģaret ve göstergeler de tüketimcilik baskın bir öğedir. Bu yüzden tüketim artık reel bir iliģkiler spektrumu değil büsbütün gösterge, sembolik temsil ve iģaretlerin diline karģılık gelir. Fiske ise tüketimin bir üretim olduğundan bahseder. Dağıtımı yapılan ürünler tamamlanmıģ, iģlenmesi sona ermiģ ürünler değil, gündelik yaģamın kaynakları, popüler kültürün kendisini oluģturmak için kullandığı ham maddelerdir. Her türlü tüketim faaliyeti aslında bir üretim faaliyetidir, çünkü tüketim hep anlam üretimidir. SatıĢ anında Metanın dağıtım ekonomisinde rolü sona erer. Ama bu kez de kültür ekonomisinde çalıģmaya koyulur. Metanın patronlar için çalıģması bittiğinde, kapitalizmin stratejilerinden bağımsızlaģarak, gündelik yaģam kültürünün bir kaynağı haline gelir. Tüketim üretkenliği servetten de sınıftan da bağımsızdır Tüketim süreci iki temel bağlamda çözümlenebilir; 1. Tüketim uygulamalarının kayboldukları ve anlamlarını kazandıkları bir düzlüğe dayanan anlamlandırma ve iletiģ1im süreci olarak 2. Nesnelerin ve göstergelerin bir hiyerarģi içinde konumla ilgili değerler niteliğiyle düzenlediği toplumsal sınıflandırma ve ayrıģımlaģma süreci olarak. Bu ikinci anlayıģa uygun biçimde Baudrillard tüketimde okul gibi bir sınıf kurumudur der. 2 Tüketim kavramı, insanlık tahinin en eski ve en önemli kavramlarından birisidir. Tüketim kavramının en erken tarihli kullanımlarında anlamı, harcama, tahrip etme, israf etmek ve bitirmek tir. Tüketim olgusunun bu dar tanımının yanında bir de geniģ tanımı vardır ki oda, tüketimi doğadan değil, kültür alanından türetildiğinden hareket eder. Bu anlamda tüketim, mallar, eģyalar aracılığıyla doğal ihtiyaçların tatmin edilmesi temelleri üzerine kurmaktan ziyade kurallar ve kodlarla organize edilen iģaretler sistemi olarak değerlendirilir. Tüketim, ihtiyaçların, istek ve arzular ve bu arzuların karģılanması için gerekli olan, mal ve hizmet gibi üretim çeģitlerine ve paraya ya da bunun yerine kullanılacak baģka bir değere dayalı, zaman ve mekâna bağlı olan, sosyal ve ekonomik bir 2 http: // (EriĢim Tarihi: ) 10

11 iliģki biçimidir. Dolayısıyla bu arzu ve isteklerin, bu taleplerin nereden ve nasıl doğduğu ve tüketimi nasıl ve ne Ģekilde yönlendirdiği tespit etmek baģlı baģına bir karmaģa olup, kültür, değerler, yönetim biçimleri ve bireysel ve toplumsal psikolojik unsurların hepsi devreye sokularak ancak tespit edilebileceği ile araģtırmacıyı karģı karģıya bırakmaktadır. Kavram, 20 yüzyılın ikinci yarısında radikal bir değiģim geçirerek karmaģık bir sürecin içerisine girmiģtir. Bu süreç sonucunda kavram, arz-talebe, üretime, para miktarına, gelir seviyesine ve faiz oranlarına bağlı olmaktan nispeten uzaklaģarak, sosyal bir olgu olarak literatürde yerini almıģtır. Tarihsel süreç içerisinde üretim kültüründeki rasyonelleģme tüketim kültürüne de yansımıģ ve tüketimin, onları üretmek için kullanılan faktörlerin kıtlığı ile fonksiyonel bir iliģkisi kurularak rasyonelleģtirilmiģtir. Bu husus da, tüketim kültürü endüstrilerinin oluģumuna ve onunla bütünleģen toplumların medenileģme süreçlerine rast gelir. Tüketim kültürü kavramının biri genel diğeri özel olmak üzere iki cephesi vardır. Genel tanımı, yerli kabilelerin en modern ve küreselleģmekte olan toplumların tüketim kültürüne kadar tüm tüketim toplumları açısından ayrıdır. Kısacası tüketim kültürü ile, her toplumun yaģamakta olduğu tüketim geleneği, tarzı ve biçimi ifade edilmektedir. Özel tanım tüketim kültürü sadece Pazar ekonomisinin egemen olduğu ve ileri ya da post-modern dönemi yaģayan toplumlarda var olan bir olgu olarak ele alınmıģtır. Bu anlamda tüketim kültürü denildiği zaman modern sonrası (post-modern) aģamada olan toplumların kültüründen söz edildiği ortaya çıkmaktadır. Bir baģka ifade ile bu iki cepheden de, tüketim kültürü açıklanırken, post-modern toplumların kültüründen söz edildiği anlaģılmaktır. Tüketim kültürü, kendi değer ve normlarını, hukukunu yaģam tarzını, (daha geniģ açıdan siyasal yaģam biçimini) ve ekonomisini kendi bütünlüğünde var olan ve kendine özgü bir sistemle yaģayan canlı olgudur. Tüketim kültürü ile tüketim toplumu arasındaki kırmızı hatta oldukça önemlidir. Bu hat, yeni tüketim kültürü post-modern toplumların üst kesimlerinde egemen kültür ile bu yeni tarz kültürüne kabullenmeyen toplumun geneli arasındaki hattır. Dolayısıyla toplumun genelinde yeni tüketim tarzı kabul görmediği için o topluma tüketim toplumu denilmesi hatalı olabilir. Bu anlamda tüketim ve toplum arasında iliģkiye tüketici toplum, tüketim toplumu ve kanaatkâr toplum ayrıma tabii tutularak 11

12 bakılabilinir. Tüketici toplum, tüketim toplumu olamamıģ veya o toplum içerisinde yer alamayan ama yeni tüketim kültürünün sınırları nimetlerinden faydalanan toplumdur. Bu toplumlarda gelir-gider ya da harcama arasında gelir aleyhine denge bozulmuģtur. Toplumunun üretici kültüründen ziyade tüketim kültürü daha geliģmiģ veya tüketim kültürü üretim kültürüne göre daha ağır basar. Bu toplumlarda uyum gerginliği ve agresifliği görülür. Tüketim toplumlarında üst sınıfla birlikte orta sınıfta hatta bazı hal ve Ģartlarda en alt sınıfın bireylerinin de yeni tüketim tarzına karģı ilgisiz kalmayıp uyum gösterdiği toplumlardır. Bu toplumlarının gelir-gider veya harcama gelir dengesi üst sınıfta bozulmazken, orta sınıfta nispi olarak dengeyi kurmak için çaba gösterir. Ancak orta ve alt sınıfın yeni tüketim kültürü uyum zorluğu yaģadığı da görülmektedir. Tüketim ve tüketici toplumların dıģında kalan üçüncü tür toplumlar ise kanaatkâr tüketim toplumu olarak isimlendirilebilinir. Bu toplumlar yeni tüketim kalıplarına karģı oldukça duyarsız ve ilgisiz kalırlar. Kendi hallerinde ve kendi alıģtıkları tüketim normlarında ve tüketim alıģkanlıklarına devam eden geleneksel tüketim toplumlarıdır. Ġçine kapalı, değiģeme kabul etmeyen fakat içlerinde mutlu olduklarına inanan bireylerden oluģan kaderci anlayıģla yaģayan toplumlardır. Bu nedenle gelir-gider dengesi hemen hemen hiç bozulmayıp tatminkâr olduklarını görülen ve tatmin olduklarını söyleyen toplumlardır. YaĢayan tüketim toplumu denildiğinde, yeni tarzda geliģen tüketim olgu ve kültürünün, toplumun bütün katmanları tarafından benimsenmesi ve onlar üzerinde egemen olma tarzıdır. Tüketim kültürü, tüketim mallarının doyumundan elde edinilen doyumun toplumsal olarak onaylanması sonucunda oluģur. Bu da kültürel sermayenin toplumsal dengesinin bir sonucudur. Tüketim kültürünün içerisinde, kültürün toplumsal hayatın merkezine taģınması vardır. Ancak, bu kültür, sürekli iģlenen fakat bir ideolojiye dönüģmeyen kültürdür. Bu anlamda, tüketim kültürü, hayat tarzının dinamik bir Ģekilde yeģertilmesidir. Tüketim kültürü tüketim etiğinin sosyolojik ifadesidir. Tüketim kültürü, mallar dünyasının anlaģılır kılmada merkezi bir yer iģgal etmektedirler. Çünkü iktisadın kültür boyutunda, mal ve hizmetlerin sadece faydaları değil, aynı zamanda toplumsal iliģkilerin vasıtası olma özelliği vardır. Bu anlamda, üretim-tüketim-mübadele v.s, piyasa kavramlarını kültürün matrisi 12

13 gibi de algılanması gereği ortaya çıkmaktadır. Tüketim sınıfları en genel anlamda üç mal dizisinin tüketimiyle iliģkili olarak ele alınır. Birincisi, yiyecek sektörüne isabet eden temel mallar dizisi, ikincisi, tüketicinin sermaye donanımına isabet eden teknoloji dizisi ve üçüncüsü de, eğitim, sanat, boģ zaman, v.s. gibi enformasyon dizisine isabet eden mal ve hizmet türleridir. Tüketim mallarını bu Ģekilde sınıflandırılacağı gibi yüksek kültür ürünleri (sanat, roman, opera ) ve sıradan kültür ürünleri (giyim, yiyecek, içecek ) olarak iki sınıfta da toplamak mümkündür. MetalaĢmıĢ piyasanın insanlaģmıģ piyasa haline dönüģtürmede veya metalaģan iktisat teorisinin insanlaģan insan teorisi haline getirmek için piyasanın manipülasyonlardan kurtarılması gerekir. Bu anlamda tüketim ve üretimin aktif göstergelerini piyasa aklı kendi Ģemsiyesi ile kontrol altında tutar. Sosyal piyasa toplumunun birey ve birimi bu manipülasyonlardan kendini koruyan piyasa aklı ile hareket eden birey ve birimidir. Sosyal piyasa toplumu, romantizm, egzotik, arzu, güzellik gibi reklamla beslenen veya manipüle edilen medyatik mal ve hizmetten ziyade, piyasa aklı ile beslenen mal ve hizmetlerin hakim olduğu piyasanın toplumsal modelidir. Sosyal sınıfların kendilerini ifade etme biçimi olarak çağımızda belirginleģen tüketimin bir boyutu da eğlence ve dinlenme tarzı olduğu gerçeğidir. Yani, prestij, göstergeler, imajlar sembol ve imgelerle bireyler kendilerini, bireysel, etnik, siyasal, sosyal ve kiģisel kimliklerini sunmalarına imkan tanımaktadır. Dolayısıyla, modern toplumlarda tüketim Ģekil değiģtirerek, geleneksel toplumlardaki gibi daha çok mal ve hizmetlerin tüketimi yerine, bireylerin, kimlik arayıģının bir olgusu olmuģtur. Sosyal piyasa toplumunu oluģturan kurum ve kurumlar, (birey, birim, hane halkı ve diğer makro unsurlar) nihai amaçlarının ötesinde bir sorumlulukla iktisadi karar ve davranıģlarında bulunurular. Bilindiği gibi sosyal piyasa toplumunu oluģturan kurumların, kurumsal kararları, piyasanın kiģi formunda olmayan güçleri tarafından verilir. Ancak, böylece, toplum, kurum ve kuruluģlar tarafından umursanmıģ olur. Tüketimin Tarihi Tüketim toplumunun tarihi yüzyıla kadar uzanmaktadır. Özellikle Hindistan dan getirilen muslin kumaģlarının Avrupa insanında yarattığı tüketimi, 13

14 farklılaģtırma etkisi, tüketim toplumunun, Avrupa kökenli olmasına neden olmuģtur. Ancak, tüketimin küreselleģmesinde Amerikan tüketim kültürünün etkisi de bu noktada asla yadsınmamalıdır. Çünkü, Amerikan tüketim ve üretim kültürünün daha çok halka ve kitleye yönelik olması Amerika dıģı ülkelerinde bu kültürü benimsemelerinde etkin olmuģtur ve böylece tüketim olgusunun küresel bir boyut kazanmıģtır. Bu noktada Avrupa nın üretim anlayıģının daha özel ve daha çok elit kadroya hitap etmesi, Avrupa tüketim kültünün de AmerikalılaĢmasına neden olduğu söylenebilinir. 20 Yüzyıla gelindiğinde Amerikan tüketim kültünün etkisinin toplumlarda devam ettiğini görüyoruz, fakat Çin ve Japon teknolojisinde ki halka yönelik kitlesel üretimin artması tüketim kültürünün Doğu Asya kaynaklı olmaya yönlendirdiği gözlenebilinir. Tüketim toplumun ortaya çıkıģında Marksist yaklaģımlarda yok değildir. Onlara göre, feodal toplumdan kapitalizme geçiģ, ihtiyacı yönlendirmiģ ve iģçiler kendi ürettikleri malların tüketicisi olmuģlar ve böylece tüketim toplumu doğmuģ ve geliģmiģtir. Her ne yönden tüketim olgusuna bakılırsa bakılsın, bir gerçek vardır ki, o da 20.yüzyıl baģlamadan geleneksel tüketim kültüründen bütün toplumlara nispi olarak uzaklaģmaya baģlamıģlardır. Tüketimi kendi baģına bağımsız bir konu olarak sosyolojik ve ekonomik açıdan inceleyen ilk sosyal bilimci olarak Amerikalı Thorstein Veblen gösterilebilinir. Veblen, Amerikan Ġç SavaĢ ında ( ) güneyde yerleģmiģ eski toprak ve köle sahipleri sınıfını yenen Kuzey Doğu Amerikalı endüstri ve ticari burjuvazi için tüketim oynadığı rolü görmüģ ve incelemeye değer bir sosyal olgu olarak Amerikan sosyolojisi kanalı ile ilk kez sosyoloji ilminin konusu haline getirmiģtir. Marx ve Weber in sosyolojiye üretim değerlerini sokarken, Veblen in tüketim değerlerini incelemeye alması onu tüketim sosyolojisinin kurucusu yapmıģtır. Tüketim kültürünün tarihsel geliģiminde hangi ülkelerin öne çıktığından daha önemli olan husus, bu toplumlarda hangi sınıfların tüketim kültürünün önünde öncü olduğudur. Veblen e göre bu sınıf üretmeden tüketen aylak sınıftır. Ancak Bocock Amerika da bu tahlilin doğru olabileceğini fakat Avrupa da bu tür bir sınıfın olmadığını kendine özgü bir tüketim sınıfının olduğunu ileri sürmektedir. Günümüzde özellikle yüzyılımızın ikinci yarısında kendini yoğun bir Ģekilde hissettiren ve hemen hemen tüm toplum kesimlerine, tüm sınıflara kadar yayılan 14

15 bir tüketim olgusu görülmektedir. Veblen in öne sürdüğü gibi günümüzde yaģanan tüketim olgusu bir sınıf olayı olmaktan çıkmıģ ve tüm toplum sınıflarında belli seviyelerde görülen bir olgu haline gelmiģtir. Veblen in çalıģmak için değil de tüketmek için yaģayan bir sınıf için kavramlaģtırılmıģ olan gösteriģli tüketimi modern kapitalizmin bu yaģanan evresinde çalıģan veya çalıģmayan her bireyin az çok yaģamakta olduğu bir olgu olarak küreselleģtirmenin yanlıģ olacağı da açıktır. Sosyal piyasa toplumlarının da piyasa mübadelelerinde öngörülebilirlik, piyasa aklı ile kendiliğinden geliģen kurallar tarafından oluģtuğu için piyasa gerçek ve mükemmel piyasaya dönüģür. Böylece ticaret ve onun yarattığı yenilikçi piyasa aktörlerinin sosyal formları geliģir. Bu da bilindiği gibi zaten, piyasa ahlakının kendisidir. Aksi halde yani, birey ve birimlerin amaçlarının olmadığı, fakat ahlakın bir üst kurum (devlet gibi) tarafından yazılı kurallarla belirlendiği açık gibi görünen kapalı bir toplum oluģur (Türkiye örneği). Piyasaları az fakat üst akıllı birey ve birimler yönetir. Sosyal piyasa toplumları, billurlaģan piyasalardan oluģur. BillurlaĢan piyasalar ise, cebir ve baskı aygıtlarının bulunmadığı piyasada birey ve birimlerin veya otoriter kurumlar tarafından korunmadığı, piyasanın kendisinin kendisini koruduğu bir organizmadır. Organizmadır, çünkü bilindiği gibi, organizmalar, kendi antikorlarını kendileri ürettiği sürece, bağıģıklık sistemi güçlenir. Aksi halde organizma ölür. Bu anlamda piyasalarda, kendi antikorlarını kendileri ürettiği sürece (dıģarıdan cebir olmadığı) billurlaģır. Sosyal piyasa toplumu onu oluģturan birey ve birimlerin tamamı veya toplumu oluģturan bütün kesimler, kaybolmuģ inançlarını kelimenin tam anlamı ile yeniden buldukları ve olgunlaģtırdıkları bir toplum modelidir. Dolayısıyla, sosyal piyasa toplumunda birey ve birimler, yeni yaģama Ģekilleri yaratma imkânından mahrum bir toplum olmaktan çıkarak, her değiģi ve geliģimi açık bir kültür toplumuna dönüģecektir. Yani, Sosyal piyasa toplumları, bireylerin kendi kendine yeterli olmalarının veya kısmı örgütlenmelerin birliği olmayıp tam aksine, toplu örgütlenmenin birliği olarak değerlendirilmelidir. Çünkü kısmı örgütlenmeler, kısmı amaçlar içindir. Hâlbuki sosyal piyasa toplumları devamlı bir akıģ halidir. Bu nedenle sosyal piyasa toplumları, siyasal, ekonomik ve sosyal akıģın topladığı bir göl olarak değerlendirilmelidir. Yani, yeni bir hayat ve hayata verilen yeni bir anlamın 15

16 toplandığı bir göl, ve bu gölün, birey ve birim (gölün damlaları) kiģisel ve insanî kudret ve aydın oluģlarının, aslında her birinin, bir inanca (insanlık inancına) bağlı oluģlarının hareketi sonucu olarak doğmasıdır. Bilindiği gibi, bütün sosyal yapılar tip ve davranıģlar çabuk Ģekil değiģtiren bir karakter taģımazlar. Bir kere Ģekil aldılar mı, yüzyıllar boyunca çeģitli derecelerde değiģmeden kalırlar. Ancak, sosyal piyasa toplumu açık toplum olduğu için tam aksine derece derece (nispi nispi) değiģerek kendi tarihsel akıģını tamamlar. Görüldüğü gibi, sosyal piyasa toplumları, ilke olarak, ilkesizliği benimsemiģ toplumlardaki, sivil örgütlerin veya toplumsal ve etik sınırların yeniden keģfini hedeflenmiģtir İhtiyaç Nedir? Ġhtiyaçlar insanda yoksunluk hissi yaratırlar ve insan fizyolojik ve psikolojik dengesini (homeostazi)sürdürmek için bu ihtiyaçları tatmin etmek zorundadır. Ancak ihtiyaç kavramı istek kavramı ile karıģabilir. Ġsteklerimizin her zaman karģılanmasına gerek yoktur ancak yaģamımızdaki dengenin sürmesi için ihtiyaçlarımızın mutlaka karģılanması gerekir. Ġhtiyaçları sınıflandırma her ne kadar insandan insana farklılık gösteren bir yapıya sahipse de genel olarak birinci derece temel ihtiyaçlar ve ikinci derece tamamlayıcı ihtiyaçlar olarak iki grupta incelenir. Daha ayrıntılı olarak ise Ģu Ģekilde sınıflandırabiliriz: - Fizyolojik (Yeme, içme vb.) - Güvenlik (Sağlık sigortası vb.) - Sosyal (ArkadaĢlık) - Psikolojik (BaĢarı, statü, self-esteem ) Daha çeģitli Ģekillerde de sınıflandırma yapılabilir.(hayati ihtiyaçlar, hayati olmayan ihtiyaçlar gibi) (EriĢim tarihi: ) 4 http: // (EriĢim Tarihi: ) 16

17 1.3.Tüketici Davranışı Tüketici davranıģı; bireylerin özellikle ekonomik ürünleri ve hizmetleri satın alma ve kullanmadaki kararları ve bununla ilgili faaliyetleri olarak tanımlanmıģtır. Yapısı: - Tüketici davranıģı her Ģeyden önce bir insan davranıģıdır. Ġnsan davranıģını etkileyen bütün değiģkenler, tüketici davranıģını da etkiler. Ancak bu davranıģ tüketimle sınırlıdır. - Tüketici davranıģı disiplinler arası bir yaklaģımdır ve uygulamaya yöneliktir. - Tüketici davranıģı, belirli bir eylem ve olayın incelenmesi yerine bir süreci inceler. Bu süreç bilimsel bir yaklaģımla ele alınmakta ve objektif değerlendirmeler sonucunda genellemelere gidilebilmektedir. - Tüketici davranıģı amaç yönlüdür. Tüketiciler sorunlarına çözüm getirmek için ürün ve hizmet satın alırlar. Ürünler, hizmetler, mağazalar bireylerin potansiyel çözümleridir ve tüketiciler bu çözümlere sahip olmak için bir davranıģ içerisine girerler. Böyle bir amaca yönelmeyen, incelemeyen yaklaģım, tüketici davranıģı konusu içinde incelenemez. - Tüketici davranıģı, satın alma ve ürün kullanma özelliklerini etkileyen değiģkenlerle ilgilidir. Satın alma kararının süreci ve bu sürecin hangi boyutlarda neden farklı oldukları incelendiği gibi, satın alma sonrası ortaya çıkan davranıģlar da incelenen konular arasındadır. Tüketici davranıģları üç temel faktör üzerine kuruludur: a) Kültürel Etkiler (davranıģ normları, sosyalleģme) b) Bireysel Etkiler (güdülenme, duygular, öğrenme ve hatırlama, tutum, algılama, rasyonel ve rasyonel olmayan düģünme, kiģilik ve kiģilik farklılıkları, benlik) c) Grup Etkileri (taklit etme ve öneri alma, aile, sosyal etkiler, etnik ve dinsel etkiler, sosyal sınıf, rol önderlerinin etkisi) Dolayısıyla tüketici davranıģlarındaki değiģimleri takip edebilmek ve inceleyebilmek yukarıda açıklanan alanlarında incelenmesini gerekli kılar (EriĢim tarihi: ) 17

18 1.4.Toplumdaki Değişimler ve Tüketim Kavramına Etkileri Sosyal Piyasa Toplumu ve Tüketim Kültürü Tüketim toplumunda ihtiyaçlar üretim tarafından belirlenmektedir. Bilindiği gibi en sade anlatımla tüketim, insanların yaģamlarını sürdürebilmek için gerekli olan en temel beslenme, barınma, güvenlik ve sağlık gibi ihtiyaçların karģılanmasıdır. Bu ihtiyaçların karģılanması günümüzde artık geleneksel toplum dönemlerine göre kolay karģılanmadığı da ayrı bir gerçek ve sorun olarak durmaktadır. Üretim sürecinde veya sanayi devrimi ile yaģanan olgu, ihtiyacı belirlemede önemli bir rol oynamıģtır. Yani, üretilen mal ve hizmetler temel ihtiyaçtan olmadığı halde, tüketim kültürünün oluģumunda etken olmuģ ve böylece üretilen ürünler vazgeçilmez ihtiyaçlardanmıģ gibi algılamaya neden olacak Ģekilde topluma yansıtılmıģtır. Kısacası, çoğu ihtiyaçlar, üretimin çocuğu olmuģtur. Bu cümleden ürünler üretilmese idi, ihtiyaç olmayacaktı Ģeklinde bir sonuç kapitalist tüketim kültürünün ürünün olduğu da ayrı bir gerçektir. Tabii ki burada üretim mi, tüketimden veya tüketim mi, üretimden veya ihtiyaç mı üretimden, üretim mi ihtiyaçtan çıkar tartıģmasına girilmeyecektir. Ancak, her ikisinin birbirini körüklediği de ayrı bir gerçektir. Burada asıl problem olan husus, çeģit ve sayı olarak sürekli artırılan ve değiģtirilen malların tüketilmesi için bireylerin yanlıģ ihtiyaçlara doğru sürüklenmesi sonucunda oluģan toplum kültürüdür. Yani, kültür endüstrisinin çeģitli yöntemlerle (Reklamlarla) yaydığı tüketim kültüründen ziyade tüketim ideolojisinin oluģturduğu toplumsal tüketim kültürü asıl ve gerçek bir problem gibi durmaktadır. Daha geniģ bir anlatımla, göstergelerin aģırı üretilmesi ve imajlarla simülasyonlarla yeniden üretilmesi, mal ve hizmetin gerçek kullanım değerini yitirmesine neden olmakta ve bu da biçimsiz ve bilinçsiz bir toplumun doğmasına neden olmaktadır. Kısaca, vurgun üretimin hâkim olduğu veya mübadele değerinin kullanım değerinden yüksek olduğu bir toplumdan, piyasayı kurtarıp, mal ve hizmetlerin yeniden üretimi sağlanarak, kullanım değerinin piyasadaki değerine tekrar kavuģturan yani, toplumsal hayatı manipüle eden etkenlerden arındırılarak istikrarlı normlarla desteklenen piyasanın özü kültür toplumudur ki; bu da bir anlamda sosyal piyasa 18

19 toplumun kendisidir. Böylece bilinçsiz tüketim üreten piyasadan, kültür veya sosyal piyasa toplumuna geçiģ de sağlanmıģ olur. Sosyal piyasa toplumunda dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarına harcanan gelir oranında ki değiģmelerde ayrı bir önemdedir. Malların çift standartlı simge boyutu, bireyin tüketim kültürünü önemli derecede etkiler. Simgecilik, üretim ve pazarlama süreçlerinde sadece tasarım ve imajda etkin olmamakta aynı zamanda malların simgesel çağrımla tüketilmesine de çağrı yapmaktadır. Bu alıģveriģteki maksat mübadele değeri yolu ile bireyin statüko onuru yükseltmektir. Sosyal piyasa toplumda gösteriģli tüketim kültürü veya bu tür mal ve hizmetler meta statüsünde dir. Hâlbuki sosyal piyasa toplumunda, mal ve hizmetlerin bireyler tarafından uygun bir Ģekilde nasıl anlamaları gerektiğini ve onların sınıflandırmalarını ve nasıl kullanılacaklarını kavramalarını sağlayan beğeni, ayrım yapma yargısı, bilgi ya da kültürel sermayesi ile davranıģ, tercih ve karar vermeleri esas alınır. Sosyal piyasa toplumunu oluģturan bireylerin tüketim kültürü sermayesi, sadece enformasyon ustalığında değil, aynı zamanda, değiģen her duruma uygun bir Ģekilde ve doğal kullanım ve tüketim alanlarını da bilmeyi gerektirir. Ancak böylece, mal ve hizmetler meta statüsünden kurtarılarak, toplumsal kullanım alanlarına göre piyasa değeri kazanır. Tüketim mallarının toplumsal iliģkilerdeki bu sınırına, sosyal piyasa toplumda hat çeken ise, piyasa aklı olduğu unutulmamalıdır. Sosyal piyasa toplumu, mal ve hizmetleri (enformasyon veya gündelik) kullanma yeteneği yüksek bireylerden oluģur. Ayrıca bu ürünleri tüketmek için ayrılan zamanın hazırlanması, süresi ve yoğunluğunun yanı sıra bu yeteneklerinin gündelik uygulanması, muhafazası ve korunmasını, kullanıģını bilen bir toplumsal modeldir. Tüketim malları tüketicinin dolaylı olarak sınıfsal statüsünü verdiği toplumlardan farklı olarak, sosyal piyasa toplumunda tüketilen tüketim mallarının türü bireyin hayat tarzı tercihlerini gösterir. Yani, sosyal piyasa toplumunda birey hangi giysiyi giydiği (markası) değil, nasıl giydiği üzerinde durur. Bu da sosyal piyasa toplumunun bireyinin tüketim kültürü sermayesinin oldukça yüksek olduğunun göstergesidir. 19

20 Sosyal piyasa toplumunda tüketime yön veren önemli bir etkende endüstriyel tasarımdır. Bilindiği gibi endüstriyel tasarım piyasa toplumunun sanatıdır. Bir taraftan sanat paraya dönüģtürülürken diğer taraftan tüketime teģvik ederek, üretim sürecine ivme verir. Ayrıca endüstriyel tasarım duvarları olmayan kültür müzesinin tüketim eģyasına taģıyarak sosyal piyasa toplumunun bireyinin hayat tarzına da yön ve sanatsal bir haz verir. Böylece her Ģeyi tüketen toplumdan piyasa aklı ile tüketim yapan post-tüketim kültürünün hâkim olduğu bir topluma geçiģ sağlanmıģ olur. Sosyal piyasa toplumunun bireyleri, tükettikleri bütün ürünleri kendileri için birer iletiģim veya tüketimin toplumsal statü onuruna sahip olmak için değil, doğru saatte doğru Ģeyin kullanılması, bedene tam uyum ve rahatlık duygusu gibi unsurlar için tüketirler. Dolayısıyla, sosyal piyasa toplumunun bireyi yönlendiren piyasa aklı, bir taraftan tüketiciyi, diğer taraftan tüketilecek ürünü denetleyerek her iki arasındaki toplumsal uyum arasındaki koordinasyon kurulmuģ olur. Tüketim toplumu tüketim kültürünün anlamını kayıp ettiği ve tüketimin simülasyonların etkisi ile yapıldığı toplumdur. Yani, tüketici bireyler tükettikleri mal ve hizmetlerin anlamlandırmaktan ziyade reklam ve buna benzer araçların etkisi ile tercih ve seçim yaparlar. Sosyal piyasa toplumunda ise, mal ve hizmetlerin anlamlarının ölmediği, gerçekliğinin toplum ve birey tarafından bilindiği ve tüm değerlerinin aģırı değerlenmediği veya simülasyon yanılmalarından arınarak değerlerinin düģürülmediği mal ve hizmetler hâkimdir. Tüketimin dıģsal dinamiklerle popüler bir talep yaratması tüketimden spekülatif karlar elde edilmesini doğurur. Çünkü simülasyon merkezli tüketim, bilinç dıģı tüketimdir ve bireylerin alıģkanlık kültürünün dıģında bir tüketimdir. Yani, tüketim kültürünün deformasyona uğramıģ halidir. Dolayısıyla, bireyler, simülasyon veya reklamlarla kısacası, gündelik bilgilendirilmelerle alıģkanlık haline gelmiģ tüketim kültürünün, tüketimle ilgilenen sivil toplum örgütlerinin bilgilendirmesi ile uzun dönemli alıģkanlık haline dönüģtürülmesi esastır. Ancak böylece o tüketim malı, bireyin bedeni ve bulunduğu sosyal statüsü ile bütünlenmiģ olacaktır ki, tüketim malının, bireyin bedenini ve sosyal statüsünü 20

21 etkileyerek bedenin kendisi ile barıģmasını ve bireyin kendine güvenini sağlamıģ olur. Sosyal piyasa toplumunda tüketim kültürüne, duygu iktisadı değil, araçsal rasyonalizm veya piyasa aklı ayrı bir Ģahsiyet kazandırır. Böylece, bireyler giderek daha etkin bir Ģekilde farklı ürünler tüketme imkânına sahip olurlar. Sosyal piyasa toplumunun bireylerinde, gösteriģli tüketim mallarına harcama yaparak küçük proleterlikten küçük burjuvaziye geçmeye çalıģan bireylerin davranıģlarına rastlanmaz. Onlar daha çok harcamalarını eğitim ve kültür tüketim mallarına yaparlar ve bu harcamayı da sosyal piyasa toplumun bireyleri bir yatırım olarak kabul ederler. Yani, sosyal piyasa toplumunun tüketici bireyi mal ve hizmetleri tüketen obur küçük burjuva bireyi olmayıp tam aksine, her tüketimi bir yatırım olarak kabul eden bireylerden oluģur. Sosyal piyasa toplumunun bireyleri, bireysellik ile hakiki ve sahte ihtiyaçları arasındaki ayrımları piyasa aklını kullanarak, aktif tüketim kültürünü hayat tarzı kültürü haline dönüģtürür. Böylece bu bilinçle davranan bireylerin, hem kültür ve hem de tüketimleri daha hayatı bir nitelik kazanarak toplum içi ve toplumlararası yeni bir toplum yapının yani, sosyal piyasa toplumu kimliği kazanılmıģ olur. Tüketim kültüründe dikkat edilecek bir husus bireylerin kendi öz benliklerimi her hangi bir mala kendilerini yönlendirir yoksa malın kendi öz benliğimi tüketici bireyi kendisine çeker olmasıdır. Tüketim kültürü ilk bakıģta, günümüzde bireyin kendini ifade ederken veya hayat tarzının resmini çıkarırken, öz-bilincini çağrıģtırır. Yani, bir bireyin, giyimi, konuģması, yiyecek ve içecek tercihi, tatil seçimi ve hatta boģ zamanı kullanılması onun beğeni, tercih ve üslup duygusunun tüketime yansıma bilincidir. Bu da o bireye, tüketim tarzı ile bireyselleģme içgüdüsü kazandırır. Sonuçta, birey toplumsal alan içerisinde kendini ifade ederken, dıģa vururken, tüketim kültürünü de yansıtmıģ olur. Hâlbuki bu tür tüketimler bir toplumu manipule eden süreçlerin baģlangıcıdır. Kuralların olmadığı fakat tercihlerin hâkim olduğu bir tüketim toplumu zaafları olan henüz öz-bilincine ulaģmamıģ toplumlardır ki, bu da sosyal piyasa 21

22 toplumunun gerisinde bir toplum demektir. Sosyal piyasa toplumunu oluģturan bireylerin piyasa aklını kullanabilme ve uygulayabilme yetenekleri yoğunlukta olduğu için, kendini veya ne tüketmek istediğini bilen bireyler olarak doğallıkla, tüketim mallarını kendi öz-ģuurları ile tercih ve davranıģta bulunurlar. Bu nokta da, baģlı baģına bir tüketim kültürü veya tüketim psikolojisi daha geniģ bir ifade ile tüketim sosyolojisidir. Tüketiciyi kendisine çeken mallar ise daha çok simgesel mallar olması dolayısıyla Veblen etkisi yaratan mallar grubuna dâhil olur ki, bu malları tüketmek öz-bilinçli tüketicilerin tercihi değildir. Sosyal piyasa toplumu tüketim kültüründe, malların kullanım değeri, mübadele değerinin önündedir. Sosyal piyasa toplumunun ayırıcı bir diğer özelliği zaman tüketiminde görülür. Zamanın tüketim biçiminin değiģimi, toplumun, sosyal piyasa toplumuna dönüģüm hızını verir. Bilindiği gibi gündelik zaman, zorunlu, serbest ve zoraki zaman olarak üç ayrıma tabi tutulmuģtur. Zorunlu zaman, iģ ve eğitim için, serbest zaman, eğlence ve dinlenmeye ve zoraki zamanda ulaģım, yürütülecek iģlem ve formaliteler için ayrılan zamandır. Sosyal piyasa toplumun bu üç zamanın sınırları veya hatları kesin belirlenmiģ ve asla modern günümüz toplumunda olduğu gibi iç içe girmemiģtir. Yani, sosyal piyasa toplumunda, zorunlu zaman, bireyin görev yaptığı firma tarafından alınması ve serbest zamanın azaltılması söz konusu değildir. Çünkü sosyal piyasa toplumu tüketim kültüründe bireyin üretimde verimliliğinin tekrar üretilmesinde zamanını kullanmasının ayrı bir yeri olduğunu kurum, kuruluģ ve bireyler tarafından bilinir ve bireye, zamanını tüketirken baskı uygulayamazlar. Sosyal piyasa toplumunda zaman tüketimi kıt kaynak tüketimi kadar önemli olduğu için boģ zaman toplumunun doğuģu kendiliğinden, otomatik bir mekanizma ile önlenir. Sosyal piyasa toplumunun tüketim mekânları kapitalist tüketim kültüründe olduğu gibi bir eğlence merkezine dönüģtürülmez. Tam aksine sosyal piyasa toplumunun tüketicileri Ģuurlu bir Ģekilde veya neyi, nereden, hangi fiyattan alacağını bilen tüketicilerden oluģtuğundan, büyük alıģ veriģ merkezlerinin tüketimlerini çeģitli yöntemlerle manipüle etmelerinin önüne geçerler. 22

23 Sosyal piyasa toplumu bilinçlenmiģ bireylerden oluģur. Dolayısıyla, tüketici olarak birey, optimum tüketim eğilimi ile tüketimde bulunacaktır. Marx ın eksik tüketim eğilimi nedeniyle kapitalizmin çökeceği varsayımı, sosyal piyasa toplumunun da veya akıllanmıģ sosyal piyasa toplumun da geçerliliğini yitirir. Sosyal piyasa toplumunun üretici birimleri yeni tüketimler yaratırken, kapitalist üretim mantığı içerisinde olmayacaklardır. Ayrıca, 21 yüzyıldaki kapitalizmin, Marx ın yaģadığı dönemdeki kapitalizmden çok uzak da veya kapitalizmin akıllanmıģ olması, eksik tüketim eğilimi sonucu çökecek bir kapitalizm ortadan kaldırmıģ görünmektedir AİLE 2.1.Kavram Olarak Aile BaĢlangıçta aile ve evlilik arasında bir ayırım yapılmalıdır. Aile bir tür gruplaģma veya örgütlenmedir, evlilik Bronislaw Malinowski nin deyiģi ile çocuk üretimi ve korunması için yapılan bir anlaģma iliģkisidir. Meyer F. Nimkoff Evlilik ve Aile isimli kitabında aileyi Çocuklu veya çocuksuz, karı ve kocadan oluģan, az çok bir süresi olan birlik olarak tanımlar. Somner ve Keller e göre, aile en azından iki kuģağı barındıran e kan bağı üzerine kurulu özelliği olan, minyatür bir sosyal örgütlenmedir ( Koenig, 2000: ). Toplumun temel unsuru olarak aile her geçen gün önemini artıran, sosyal bilimcilerin ilgilerini üzerinde toplayan bir durum kazanmaktadır. Bu ilgi, endüstri sürecine giren toplumlarda kendiliğinden doğmaktadır. Aile bir sosyal grup olarak küçülmüģ, fakat kurum olarak güçlenmiģtir. Toplumun sosyal yapısı değiģirken, ailenin de değiģen sosyal yapısında, sosyal ve kültürel rollerinin daha çok güçlendiği gözlenmiģtir. Toplumun sosyal ve kültürel temelleri aile içinde beslenir. Aile kurumu sosyalizasyon sürecinin kaynağı durumundadır. Ġnsanin kazandığı duygu, düģünce, inanç ve davranıģların kökleri ailededir. Biyo-psikolojik vasıflarla baģlayan aile il zamanlarda 6 (EriĢim tarihi: ) 23

24 hukuki normların desteğine ihtiyaç duysa da, biyo-psiko-sosyal karaktere ulaģtıktan sonra hukuk normlarının desteğine fazla ihtiyaç duymayacaktır. Özellikle çocuğun doğumundan sonra aile bütünlüğünü tamamlar ve giderek toplumun odak noktası olma durumunu kazanır ( Nirun, 1994: 19 ). Aile; toplumun en küçük birimi olarak kabul edilir. Aile denince genellikle bir evde oturan anne ve baba ile varsa onların evlenmemiģ çocukları anlaģılır. Bu tip aileye çekirdek aile denir. Çekirdek ailedeki çocukların evlenmesiyle de yeni bir çekirdek aile ortaya çıkar ama aile sözcüğünün bundan daha geniģ anlamı da vardır. Daha çok sayıda akrabadan oluģan birime, hatta bir soyu ya da sülaleyi tanımlamak için de aile sözcüğü kullanılır. 7 Evlilik, kan ya da evlat edinme bağlarıyla birbirine bağlı tek bir hane halkı oluģturan karı-koca, anne-baba, kız-oğul, kız ve erkek kardeģ olarak her biri kendi toplumsal konumu içinde birbirlerini karģılıklı etkileyen, ortak bir kültür yaratan paylaģan ve sürdüren bireyler grubudur. Ayrıca aile topluluğu tek bir hane halkını oluģturduğu için çoğu kez hane halkı terimiyle kullanılır. BaĢka bir açıklama yapmak gerekirse Türk Hukuku na göre aile kan ve mukabele ile birbirine bağlanmıģ, aralarında ki hukuki münasebet Medeni Hukuk ile düzenlenmiģ topluluktur. 8 Aile birçok yönü ile diğer sosyal yapılardan farklı, kendine özgü bir takım özellikleri bulunan bir sosyal örgüttür Aile Tipleri ve Özellikleri Acaba aile hangi Ģekillerden ve yapılardan bugünkü Ģekline gelmiģtir? Aile yapısını ilkin Evlilik Türleri yansıtmaktadır. Çünkü aile evlilik ile 7 http: // (EriĢim Tarihi: ) 8 http: // (EriĢim Tarihi: ) 9 http: // (EriĢim Tarihi: ) 24

25 baģlamaktadır. Ġlkel kavimlerde dahi kimin kiminle evleneceğine dair kesin hükümler vardır. Her devirde evlilik toplum tarafından sınırlandırılmıģ ve merasimlere bağlanmıģtır. Promiscuite sosyal tarihte yoktur. Yani cinsel serbestlik hiçbir devirde görülmemiģtir. Ġlk sıralarda Büyük Aile tiplerine rastlıyoruz. Bunlar ikiden ikiden fazla kuģakları bünyesinde bulundurmaktadır. Aile çevresi geniģtir. YerleĢmiĢ bir soy sülale ve hatta bazı toplumlarda (Aristo nun açıklamalarına da dayanarak diyebiliriz ki, köleler de dâhil) hep birlikte biyo-psiko-eko-sosyal birlik söz konusudur. Buna zamanla siyasi faktörde karıģarak küçük Ģehir devletlerinin özü de oluģturulmuģtur. Karizmatik liderin temelini burada ayırabilir. HansFrayer e göre büyük ailenin en yaģlı lideri aynı zamanda dini fonksiyonların ve merasimlerin de lideridir. Göçebe ve büyük aile tipi bir hayat ortaklığı, bit ortak yaģama tarzı, kültürel bir ünite ve de mülkiyet ortaklığı karakteri arz ediyordu. Endogami(Ġçten Evlenme); grubunda evlilik kendi ailelerinin grupları içinde evlenmeyi-eģ bulmayı ön görürdü. Coğrafi zeminin ücra köģelerinde bu tip ailelere rastlanıyordu. Hayat iliģkileri ve hayat tarzı adeta kapalı bir coğrafi çevre içinde cereyan ediyordu. Egzogami(DıĢtan Evlenme); tipinde ise eģler yabancı kabilelerden alınırdı. Bununda kendine göre kaideleri vardı. (A) kabilesi (B)den; (B) kabilesi (C)den; (C) kabilesi de (D) kabilesinden ve (D) kabilesi de (A) kabilesinden kız alırdı. Bu durum bir bakıma da ekonomik trampa usulü ile bir paralellik arz etmektedir. Bu evlilik türü sosyal tarihte çok görülmüģtür. Poligami(Çok eģ ile evlilik), erkeğin veya kadının birden fazla kadın veya erkekle evlenmesidir. a) Polijini tipi evlilik bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesidir. Bu usule kadın nüfusun çok olduğu bölgelerde ve bir erkeğin siyasi gücünü artırması gayesinin ön plana çıktığı hallerde rastlanmaktadır. b) Poliandri ise bir kadının birden fazla erkekle evlenmesi halidir. Hayat Ģartları bu durumu icabettirmiģtir. Murdock n yaptığı bir araģtırmada ilkel kabilelerden 193 kabilede polijini tipine rastlanmasına mukabil sadece 3 kabilede poliandri tipine rastlanmıģtır. Patrilokal (baba çevresi) evlilik tipinde ise evlenen kadının erkeğin sosyal, kültürel, dini ve coğrafi çevresine dâhil olması söz konusudur. Matrilokal (ana çevresi) evlilikte de erkeğin kadının çevresine girmesi icabediyordu. Sosyal tarihte bir süre sonra erkeğin veya kadının egemenlikleri 25

26 belirmeye baģlamıģtır. PederĢahi (babaerkil) ailede erkek egemendir. Bütün yetkiler aile reisi olan erkekte toplanmıģtır. MaderĢahi (anaerkil) ailede ananın Egemenliği görülüyor. Bütün yetkiler annede veya onun adına en büyük ağabeyi ya da erkek kardeģte yani dayıda toplanmıģtır. Sosyal tarihte uzun süre bu tip aileler yaģamıģtır. Kadınlar kabilede söz sahibidirler. Daha sonraları baba hukuku düzeninin geçerli olmaya baģladığı görülmektedir. Bir de ana hukuku düzenine rastlanmıģtır. Burada kızlar evlenince annenin aile çevresinde kalırlardı. Kocaları da kendi ailelerini terk ederek bu ailelere katılırlardı. Bu durum kuģaklar boyu sürer giderdi. Sonunda küçük aile tipine ulaģılmıģtır. Büyük Ģehir hayatı, sosyal mobilite, endüstrinin gerekleri bu aile tipini yaratmıģtır. Çocuklar evlenince kendi aile yuvalarını kurmak üzere evden ayrılmaktadır. Günümüzün modern evlenme Ģekli monogami, tek eģle evliliktir. Tarihi bakımdan monogami ilkel kabilelerde de görülmüģtür. Günümüzde monogami egemen ve genel evlilik Ģeklidir. Türklerde aile en önemli unsurdur. Bütün kültürel ve sosyal değerleri bünyesinde toplar. Kültürü nesilden nesile aktarır. Manevi bağlar ailede çok kuvvetlidir. Orta Asya da yaģayan Türkler göçebe hayatı sürseler de boy büyük ailenin ilk kademesi idi. Boyun bir lakabı yani bir soyadı vardı. Ana soyundan olan boylar olduğu gibi baba soyundan olan boylara da rastlanmıģtır. Eski Türk ailesinin adı Batı Asya Türklerinde, yedinci göbeğe, Doğu Asya Türklerinde ise dokuzuncu göbeğe kadar sürdürüldü. Ziya Gökalp e göre aile, yuva, ocak, soy, boy sırası ile geliģim göstermiģtir. Mehmet Ersöz e göre kültürdeki inanıģlar, adetler, kurallar bütünü ile klân ailesinden geliģmiģ ve yaģatılmıģtır (Nirun, 1986 dan aktaran Nirun 1994: 23). Kadın Türklerde ailenin önemli bir Ģahsıdır. Kadın erkeğin yardımcısıdır. Bu hususu Dede Korkut Destanlarında görüyoruz. Yazıdan yabandan eve bir udlu konuk gelse, er adam evde olmasa, (evin kadını) ol anı yedürür, içirür, ağırlar, azizler göndürür. Diyor. Radloff a göre erkeğin kadına dayak atması Türklerde duyulmamıģ bir olaydır. EĢler arasında karģılıklı Ģefkat ve saygı vardır (Nirun, 1986 dan aktaran Nirun, 1994: 23). 26

27 Çocuk eski Türk ailesinde çok değerlidir. Kadının çocuğu olursa ona olan sevgi ailede çok yükselir, UĢağı (çocuğu) olan eve Ģeytan girmez, uģak evin gülüdür. denir. Radloff a göre Altaylılarda kadın ve erkek arasındaki görüģme ve konuģma tamamıyla serbesttir. Genç erkekler kız ve kadınlarla konuģurken, kadın yüzünü örtmeyi düģünmez (Nirun, 1994: 23). Bilimsel kaynaklarda genelde iki tip aile görülür. Bunlardan biri anne baba ve küçük çocuklardan meydana gelen çekirdek ailedir. Öteki ise çekirdek ailenin kan ve sıhrî hısımlarıyla birlikte yaģayan Ģekildir. Buna da geleneksel geniģ aile denir. A.Geleneksel Geniş Aile GeniĢ aile genellikle köysel veya geleneksel toplumların bir kurumudur ve ekonomik ve siyasal bir birlik olarak düģünülür. Aileye karģı yöneltilen kiģinin özgürlüğünü kısıtlama ve toplumsal geliģmeyi önleme suçlamaları daha çok bu tip aileyi hedef almıģtır. a) Fonksiyonlar: Bu ailenin fonksiyonlarını Ģöyle sıralamak mümkündür: 1. Ekonomik Fonksiyon: Ekonomik olarak bir bütün olan bu ailede gelir tek elde toplanır ve masraf tek elden yapılır. Ayrıca özellikle tarımda görüldüğü gibi bu ailede oldukça geliģmiģ bir ekonomik iģbölümü ve iģbirliği vardır. 2.Prestij fonksiyonu: Üyeler toplumdaki statülerini aileden alırlar. Soyluluk, rençperlik gibi kanla ya da meslekle ilgili toplumsal statünün kaynağı ailedir. 3. Eğitim fonksiyonu: Ailenin üyelerinin her türlü eğitiminden (mesleki, dinsel, vs.) sorumludur ve bu fonksiyonu burada belirmektedir.(türk toplumundaki kan davası maddi korumaya bir örnektir.)5. Dinsel fonksiyon: Aile, üyelerine sadece dinsel eğitim vermekle kalmaz. Tam bir dinsel birlik olmak üzere üyelerinin ibadetlerini de denetler. 6. Eğlenme ve dinlenme fonksiyonu: Aile, üyelerinin dinlenme ve eğlenmelerinin en iyi Ģekilde sağladığı yerdir. 7. EĢler arasında sevgiyi sağlama ve çocuk yapma fonksiyonu: Bu fonksiyon ailenin en eski ve belki de değiģmemiģ tek fonksiyonudur. B. Çekirdek Aile Geleneksel aileye karģılık, modern toplumlarda aile tipi çekirdek aile olarak belirlenir. 27

28 a) Fonksiyonlar: Bugün aile sadece iki fonksiyon sahibi olarak düģünülür. Bunlardan biri üreme ve çocukların küçük yaģlardaki sosyalizasyonu, ikincisi ise eģler arasında psikolojik dengenin sağlanmasıdır). Bu ailenin özelliklerini şöyle özetlenebilir: 1. Aile, yardın için akrabalarına güvenemez. Akrabalar aileden yardım beklemez. 2. Aile ve ailenin akrabaları birbirleri yönünden karģılıklı haklara pek sahip değillerdir. Bu nedenle karģılıklı zorunluluklar azdır. 3. Aile akrabaların birbiri üzerindeki değer ve ahlak denetimi çok azdır. 4. Akrabalar ailenin konut ve yerleģme yerini seçmezler. Böylece ailenin konut yeri akrabaları oturduğu yerle bağımlı değildir. Bu ise akrabalarla toplumsal etkileģimin derecesini azaltarak ailenin bağımsızlığını destekler. 5. EĢler birbirlerini, akrabaların haklarına ya da çıkarlarına bağlı olmadan sadece kendi kararlarıyla seçerler, evliliğe uyum ise yalnızca karı koca arasında yapılır. 6. Çekirdek ailede evlenme yaģı da geniģ aileden farklıdır. Fakat evlenme yaģının hangi yönde değiģtiği henüz belli olmamıģtır. Evlenen çiftler kendine bakabilecek yaģta olmalıdırlar. (Endüstriyel toplumda meslek sahibi olabilmek için hayli uzun bir eğitim devresi gerektiğinden evlenme yaģının yükselmeye doğru bir eğilim göstereceği beklenirse de gene endüstriyelleģme yarım günlük iģlerde çalıģarak okuma olanağı sağladığından ya da eģlerin biri çalıģırken ötekinin okuması olanaklı olduğundan, bu beklentinin geçerliliği tartıģmalıdır.) 7. Doğurganlık eģlerin ihtiyaçlarına göre kendi kararlarıyla tespit edilir. 8. Evlilik omnilineal dir. 9. Birey olarak eģlerin duygusal dengeleri bu küçük çekirdek birimde sağlanmak zorundadır. Çünkü duygusal dengeyi sağlamak için baģvurulacak baģka bir kaynak yoktur. 10. Ayrılma oranı yüksek olmakla beraber bu oranın artma ya da azalma eğilimi henüz kestirilemez. 11. EĢlerin biri öldüğü ya da ayrılındığı zaman yeniden evlenme eğilimi yükseklerde (Kongar, 1996: ). 28

29 2.3. Ailenin Fonksiyonları Memleketimizde Ailenin Fonksiyonları Bugünkü durumu ile memleketimizde aile kurumunun fonksiyonları ve fonksiyonlarla ilgili problemleri Ģöyle sıralanabilir: AraĢtırmalarda yakalayabildiğimiz ve görebildiğimiz farklılıklar değiģkenlerden doğar. DeğiĢiklik, Ģuurlu ve Ģuur dıģı kendiliğinden olabilir. Ailenin fonksiyonlarındaki değiģme, yeni fonksiyonların yer etmesi, sosyal ikame (yerine koyma) olayları, toplumdaki kurumların kendi fonksiyonlarını tam anlamı ile yerine getirmedikleri zaman görülmektedir. Aile bu fonksiyonları Ģuurlu olarak (bilinçli biçimde) üstlenmek ve yerine getirmektir. Sosyal değiģmeden sonra geliģme, sanayileģme, ĢehirleĢme ve modernleģme sırasıyla aile tarafından kabul edilmektedir. Para ekonomisi, piyasa için üretim, paranın mobilitesi (kapitalin yatay hareketi) ve ailenin mobilitesi için küçülmesi ve böylece kolaylıkla bölgeler arasında hareket edebilir hale gelmesine bir takım problemlere sebep olmuģlardır. Böyle hallerde: - Aile kurumu, fertlerine yetenek kazandırmayı üstlenir. Sanayi toplumu, Ģahıslardaki yeteneklerin geliģmesine yardımcı olur ve teģvik eder. - ModernleĢmede ailenin değerlerindeki değiģme, yenileģme ve geliģmeler yeniden sosyal bütünleģmede önemli rol oynar. - Aktivizt insan olarak yetiģtireceğimiz ilk Ģahıs, aile içinde kadın olacaktır. Çünkü sosyal geliģme ve değiģme sürecinde ailedeki kadının, görevlerini ve fonksiyonlarını tam anlamı ile bilmesi gerekecektir. - Açık ve seçik olarak biliyoruz ki, bugün aileler tüketici niteliktedir. Ġnsan da günümüzde tüketici ruha sahiptir. O, öyle bir tüketicidir ki, kendisi gibi tahripkâr(yırtıcı, kırıcı) tüketici ruhtaki insanları da çoğaltmaktadır. - Baba otoritesi zayıflayınca ve hatta bazı ailelerde ortadan kalkınca, babalık, koruyuculuk (eski deyimle hâkimlik) nitelikler ide zayıflamıģtır. Baba, bir 29

30 babalık modeli oluģturamaz hale geldi, erkek babalık niteliğini kaybetmeye baģladı. - Ailede anne, toplayıcı olmazsa, ailenin ilgi alanı aile dıģına kayacaktır. Baba koruyucu, anne toplayıcı olursa, çocuklar tüketici ve tahrip edici olmazlar. Tahrip (yıkma, yok etme) olayı çocuklarda bir isyanın bir nevi büyüklere karģı gelmenin iģaretleridir. - Çocuk suçluluğunun sebeplerinden örneklerle biliyoruz ki, çocukta görülen tahripkâr davranıģlar, ev veya köylerde samanlık yakmalar ve bu gibi davranıģlar sanayileģmenin de etkisi ile sosyal sonuçlardır. Ancak bu sonucu giderici güçlere aileler sahip olmasını bilmelidir (Nirun 1966; 1967; 1968; 1970 dan aktaran, Nirun 1994: 54). - Aile farklılardan oluģan uyumlu biyo-psiko-sosyal bir birimdir. Ġlk zamanlar fonksiyonel yönleri ağırlıklı geniģ aile bünyeleri topluluk (community) karakterinde idi. Bu ailelerde koruyuculuk vasfı (niteliği) fazla idi. Çok sayıdaki çocuk geniģ ailelere yük olmuyordu. GeniĢ ailelerde her yaģta, her aile ferdinin aile içim yararlı olduğu bir gerçektir. - Sosyal ve ekonomik olarak köylü ailelerinde çocuk ailesine yararlıdır. - EndüstrileĢme ve sonra da sanayileģme ile birlikte Ģehirlerde çok sayıda görülen aileler küçük modern bir biçime geçtikten sonra da bu modern aileler ĢehirlileĢme, arkasından modernleģen toplumun modernleģme sürecine katılmıģ olurlar. - Köylerde ise, yaģlılar veya community, yani topluluk(daha önceki deyimle cemaat) karakterinden kopamayan veya toprağından ayrılmayan kiģiler kalmaktadır. - ġehirde modern küçük aileler modernleģme süreci içinde hayatlarını sürdürürken aynı zamanda köylerde de topluluk(cemaat-community) karakterine bağlı çoğu yaģlılardan oluģan aileler çiftçilik, hayvancılık faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler; fakat bunların sayıları her geçen yıl biraz daha azalmaktadır. Bu değiģme sürecinin sonunda ileride tarım 30

31 ürünlerinin elde edilmesinde toprakların iģletilmesinde ve hayvancılık alanlarında gerileme hızı büyüme tehlikesi gösterecektir ki, köylüyü toprağından koparamayacak kültürel unsur tedbirleri alınması gerekecektir. - ġehirlerde ve hatta kasabalarda aile fertleri evin dıģında çalıģmaktadır. ĠĢokul-eğlence evin dıģında faaliyetlerdir. Aile fonksiyonlarından çoğunu baģka kurumlara devretmiģ durumdadır. BaĢka kurumlar aileden devir aldıkları fonksiyonları ile sanayileģtiler. Aile de bugün bu sanayi faaliyetlerinin gençlerini yetiģtirmektedir. - Farklar için ev dıģında geçirilen zamanlar arttı. ĠĢ konularında, zevklerde ayrı ayrı alanlar aile fertlerini birbirine yabancılaģtıran faktörlerle doludur. Bu arada Aile Yuvası nın fertlerini psiko-sosyal alanda himaye gücü artmaya baģladı. Aile büyükleri daha bilgili, daha güçlü olma çabaları içine girdiler. - Aile tüm bu olumsuz koģullara rağmen varlığını sürdürmeye bütün gücü ile devam etmektedir. Bunu baģaran kadındır. Kadın aile fertlerini bir arada yuvasında tutmada baģarılıdır. DeğiĢen Ģartlara(koĢullara) uyum sağlama Ģansı kadınlarda erkeklerden fazladır. - Baba otoritesini sarsılmasına ters orantılı olarak kadındaki himaye gücü artmaktadır. - Kadın ekonomik faaliyetlere katıldığı, öğretim ve eğitimini artırdığı, geliģtirdiği oranda ev idaresi, çocuk yetiģtirmesi kararlarına da katılması gücü artırmıģtır. - Aile, çocuğun hangi mesleği kazanmasını istiyorsa, o konuda çocuğuna davranıģ kazandırmayı gayret eder. Fakat esas olan çocuktaki iç disiplindir. Kendi kabiliyetini keģfetmekte çocuğa yardımcı olan ailesi bazı güçlükler ile karģı karģıyadır. Aileyi, bencillik duygusu aģırı egoizm davranıģları ve de aģırı derecede ferdiyetçilik duygu ve düģünceleri sarsmaya baģlamıģtır. Aile fertlerine sistemli biçimde çocuğa kendi kabiliyetlerini geliģtirmesi yönünde yardımcı olurken, okul ve sonra da iģ yerleri bu kabiliyetleri sürdürmesine, devam ettirmesine çalıģırlar. 31

32 - Aile yuvasında mahremiyet duygu ve düģüncesi aile hayatını takviye etmeye, güçlendirmeye devam etmektedir. - ModernleĢme fonksiyonlarda farklılaģmak ve sonra tekrar bütünleģmektir. Üretim için insanın bilgisine, gücüne, hünerine farklılıklar içinde ihtiyaç vardır. Aile bünyesi temelde farklıların bütünleģmiģ bir biyo-psiko-sosyal birimidir. - Endüstri ibda(yaratma) gücüne muhtaçtır. Ġbda gücünü güdüleyen güçler farklılar ve rekabet içinde bulunacaktır. - Ġnsanın en önemli nitelikleri, deneme yapması, hür düģünmesi, tenkit etmesidir. Bunları engelleyemeyiz ve önleyemeyiz. Aile kendi mahremiyeti içinde, çocuklarında var olan bu nitelikleri besler, geliģtirir ve güçlendirir. - Ailenin vasıflarından biri de ahenkleģtirici gücüdür. Bu güç aile fertlerini toplumsal tehlikelerden, zararlı hareketlerden korumaktadır. Ahengin toplumda üretilip, geliģtirildiği ortam aile yuvasıdır. - Aile yuvası, sosyal ve kültürel ve de psikolojik ahengin somut yapısıdır. Yuva, ahlaki kaidelerin yol göstericisidir. Aile yuvası, toplumun kalbi ve ruhudur. Aile huzur yuvasıdır.bu huzuru aile yuvasında yaratan, koru yan ve yaģatan da kadındır.ġç disiplin huzurun temel prensibidir. - Endüstri düzeninin insanı yalnızdır, toplumda huzursuzdur, yorgundur, bedbahttır. Tedirginlikler içinde yaģayan bugünün modern dünyasının modern insanını, aktivist insan halinde yetiģtirmek onu sıkıntılarından kurtaracak, ona yön kazandıracak olan aile yuvası, o insana aradığı huzuru da verecektir. Huzur aile yuvası dıģında bulunmaz, prensibini bugünkü insanlara benimsetmek gerekir. - Aktivist insanı yetiģtirmek Ģarttır. Sosyal hayatın bir takım standartları vardır. Bu standartlar aktivist insanda bazı alıģkanlıklar yaratır. Hızlı hareket etmek, aceleci olmak, telaģçı olmak, kendisinden baģkasına güven duymamak gibi Bunlar insan tabiatını değiģtirmiģtir. Ġnsanlar felsefede, 32

33 güzel sanatlarda, edebiyatlarda huzur aradılar. Fakat gerçek hayatın huzurunu onlar aile yuvasında buldular. - Özellikle aktivist insanlar değiģmeye eğilimli kiģilerdir. - DeğiĢmek farklılaģmadır. FarklılaĢma ise modernleģmenin temel faktörüdür. O halde değiģmekten korkmamalıyız. - DeğiĢmeyi olumlu yönde geliģmeye çevirmek esas hedef olmalıdır. - Aile yuvasındaki dayanıģma (solidarity) eskinin topluluk ruhu, duygusu hiçbir sosyal birlikte ailedeki kadar güçlü olamaz. Ailede KADER BĠRLĠĞĠ duygu ve düģüncesiyle davranıģ egemendir. Kader birliği KADER TAYĠN EDĠCĠ OLAYLARLA GELĠġĠR. Ailedeki bu güçlü ĠKSĠR korunmalıdır. - Aile toplumun göstergesidir. Aile toplumun sigortasıdır. Ailenin Idea Stereotype i kadındır. - Aile kültürün kuģaktan kuģağa aktarıcısıdır. - Kadın kültürün kuģaklar arasında aktarılmasında birinci derecede rol oynar. Dünyanın her yerinde aile, ana, baba ve evlenmemiģ çocukları ile kolayca fark edilir, idrak edilir, kavranır bir sosyal birimdir. Aile hayati fonksiyonları yerine getiren ilk birimdir. Ailenin temel sosyal sistemi içinden geçerek fertler toplumsal, sosyal grup hayatına baģlarlar. Ailenin duygusal ve manevi fonksiyonları içinde yeni kuģaklar duygusal hayatın etkisini ve geliģtirilmesini kazanırlar. Çocuğa rasyonalite kanallarını açan, ona mantıklı düģünmek ve davranıģta bulunmak için zekâ ve irade ile realize olmayı, gerçeklik kazanmayı sağlayan ailedir. Ailenin önemi, onun temel bir sosyal varlık olduğu kadar, aynı zamanda toplumun bünyesini ve karakterlerini tayin eden (saptayan) rolü ile belirlenir. Fertlerin duygusal hayatları ailede beslenir, terbiye edilir ve topluma aģılanır. Duygusal hayat, ailede geliģtirilir, emniyet (güven) duygusu yahut güvensizlik hayatın ilk yıllarında ailede aģılanmaktadır. 33

34 Zekâ hayatı aile içinde etkilendi ve uyandırıldı, daha sonra oyun ve akran gruplarında geliģtirildi. BaĢka bir deyimle, çocuğun zekâ ve irade gibi niteliklerinin rasyonel bir karakter kazanması ve çocuğun toplumu gerçekleri ile kavraması ailenin duygusal ve rasyonel hayatına yakından bağlıdır. Zekâ, akıl ve irade hayatları, meseleler karģısında akıllı davranmak halleri, toplum olayları karģısında ilk uyarıģ ve etkileniģ aile içinde baģlar. Sosyal hayatın zorlukları ilkin aile grubu içinde karģılanır. Geleneksel inançlar, tavır ve hareketler (assumptions) ve de sosyal grupların değerleri aile içinde filizlenir, yeģerir ve topluma aktarılır sonra da topluma mal edilir. Evlenme ile yetiģkinler de bir takım sosyal deneyimleri, kazançları, tatmin hallerini aileden kazanırlar. - Babalık ve anneliğin bir takım yeni deneyimlerini ve çocuklarının yetiģtirilmeleri ile geleceğe dönük projelerinin gerçekleģtirilmesini, eģler evlenme ile elde etmiģ oluyordu. - Özellikle bugünkü küçük ve mahrem (intimate) nitelikli aile yuvasından, insanlar Ģahsiyetlerinin gerçek yüzünü ve beğenilip beğenilmediklerini öğrenmek Ģansına sahip olurlar. - Bir insanın aile yuvası içinde eģi ve çocukları ile yapmacıktan ve taklitten uzak bir Ģekilde etkileģime girmesi kolayca mümkündür. - Elde edilmesi en zor olan ekonomik ve duygusal güvenlikler aile içinde kolayca mümkün olur. Demek oluyor ki, aile evlenme ile baģlar. YetiĢkin insanlar memnuniyet duygularının birçoklarını ailede yaģarlar. Onlar, çocuklarından her birinin gelecekte neler yapacakları hakkındaki projelerini gerçekleģtirme mutluluğuna ulaģırlar. Ailenin mahremiyet yapısı içinde insanlar Ģahsiyetlerinin gerçek yanlarını öğrenmek imkânına kavuģurlar. Aileyi, sosyal sistemlerin teorik çerçevesi içinde, kavramsal ve göreli (relative) olarak berraklıkları elde etmiģ ve böylece bir disiplinin (sosyolojinin) genellemelerini daha sonraki olaylara kolaylıkla uygulamak amacı ile inceliyoruz. Pratikte, Türk ailesinin, sosyal sistemine bakarak diyebiliriz ki, 34

35 - EĢlerin seçimi, - Birbirleriyle evlenme kararının verilmesi, - Birbirlerinin anne ve babalarına tanıtılması ve onların izinlerinin alınması, - Evlendikten sonra aile içindeki krizlerin, sıkıntıların giderilmesi, - Çocuğun bakımı ve yetiģtirilmesi, - Çocuğun yaģ dönemlerinde karģılaģtığı problemlerin onunla birlikte çözülmesi ve - Aile dıģındaki aile ile ilgili sosyal sistemlerden (okul, iģ, ekonomik gruplar vs.) yararlı hizmetlerin aileye getirilmesi, kazandırılması durumları günümüzde halledilmesi gereken meseleleridir. Aile üzerindeki çalıģmalarımız da teorik ile pratik birlikte geliģtirilmektedir. Pratik yaklaģıma ile zıt durumda olduğumuz zaman analitik veya geleneksel olmaya dikkat ediyoruz. Elde ettiğimiz gerçek bilgiler, somut olayların altlarında uzanan olguların göstergeleri olan, onların görülmesine izin veren zihnen yapısallaģmıģ olan kavramlardan elde edilmektedir. Böylece hem fonksiyonel hem de kavramsal ve de aynı zaman da yapısal olmaya, bir yandan teorilere, beri yandan pratiklere bağlı kalmaya dikkat ediyoruz. Son değerlendirmelere göre, ailenin sosyal bünyesi bugün karı-koca ve çocuklardan meydana gelir ve hayata aileyi bağlayan fonksiyonlar yerine getirilirken onun sistemi de oluģturulur. Fert, sosyal grup hayatına ailesi ile baģlar. Ailenin yardımı ile çocuğa duygusal hayat kazandırılır ve tıpkı bitkiler, çiçekler yetiģtirilir gibi, çocukta duygusal hayat da yetiģtirilir. Çocuğa, kendisine VAROLAN ZEKÂNIN, ĠRADENĠN GERÇEKLEġMESĠ yolları ailesi tarafından öğretilir ve bu fonksiyonlar için aile kendisini adamıģ olur. Bu yolda hareketin gücü ailedeki sorumluluktur. Zekâ ve irade doğrudan kullanıldığı yolda ÇOCUĞU RASYONEL ĠNSAN yapacaktır. Bu iki yeti (kabiliyet), çocuğa verilen en büyük lütuftur. Duygusallık (hassasiyet) ve çocukta yaģatılan heyecanlı hayatlar, daha küçük yaģlarda bir güven (emniyet) veya güvensizlik (emniyetsizlik), duygusu meydana getirecektir. Zekâ hayatı ilkin aile içinde uyandırılır ve olaylar karģısında tepki durumları yaratılır. Akıl yürütme, akıllı davranıģlar daha sonra oyun ve akran grupları ve arkadaģlıklar arasında, okul faaliyetleri ile 35

36 de bu duygu ve düģünceler ile davranıģlar arasındaki bağlar kurulur ve de sosyal hayat alanında bunlar geniģlik, yaygınlık kazanırlar. Nihayet, sosyal hayatlar; aile çemberi içinde çocukla karģı karģıya getirilir. Annesinin veya babasının (ebeveyninin) yanında çocuğa sosyal hayatları yaģatmak, çocuğu sosyalizasyon sürecine sokmak isteyen aile, bu yolla aynı zamanda kendi geliģimini, sosyolojik duygusunu ve çocukları ile dal budak salıģını topluma aģılar, yani iletir. Aile geleneklerle gelen inançları, olaylar karģısındaki tavırları, davranıģları ve de grup değerlerini benimseyerek sosyal hayatını devam ettirir. Böylece çocuklar her Ģeyden evvel bir sosyal tabiat içinde kendileri için çok doğal olarak benimsedikleri kavramları öğrenir ve yaģarlar. KAVRAMLAR insanların sosyal yaģamlarına kılavuzluk ederler. Mesela Türkiye de CUMHURĠYET, BAĞIMSIZLIK (HÜRRĠYET) ve ADALET kavramları bir çocuk için sosyal hayatının doğal bir parçası halindedir. Çocuk ailesinden öğrendiği gelenekleģmiģ yiyecekleri, yaģam biçimlerini ve hatta giyinme tarzını, eğlence Ģekillerini, zevklerini, düģünme tarzlarını ve kendi ANADĠLĠNDE konuģmasını, baģkaları ile iletiģim kurmasını öğrenir. Yalnız çocuklar değil, ailenin yetiģkin fertleri de aile içinde temel gereksinimlerini ve muhtaç oldukları maddi ve maddi olmayan ve manevi öğeleri ailelerinde bulurlar. Evlenme ile kurulduğu günden itibaren aile içinde kiģiler birçok yönden memnuniyet, hoģnutluk duyarlar, annelik ve babalık duygu, düģünce ve davranıģlarını, bu konulardaki yeni yeni deneyimlerini kazanırlar. Bütün bunlar aile fertlerini önlerinde kendilerini bekleyen günlere projekte etmeye, ileriye doğru planlar kurmaya, hem kendileri ve hem de doğan ve doğacak olan çocukları için bir takım tasavvurlara (yapmak istedikleri iģler) yöneltir. Akıl yolu ile kavramak ve irade ile benimsemek, takdir etmek özellikle küçük ve mahremiyet duygusu ile dolu olan aile içinde öğrenilir. Bir kiģilik aile yuvasında eģine ve çocuklarına tepkide bulunması, onların davranıģlarına karģı cevapları ve onlardan etkilenmesi, ailenin güveni, güvencesi ister ekonomik olsun ister heyecanla dolu olaylar olsun hepsi aile içinde kazanılır. Aileye onlar sosyokültürden gelir. YetiĢkinler ile çocuklar yani yetiģmekte olanlar arasındaki aile içi iliģkiler, ailenin sosyal temelini oluģtururlar. Aile sosyal grubu tam 36

37 anlamı ile teģekkül etmiģ olur. Aile grubunun sosyal ortamı, yani ana-baba ve çocuklardan oluģan sosyal birimin sosyal alanı, genellikle günümüzde bütün dünyaya yayılmıģ durumdadır. Cinsel cazibeler, erkek-kadın arasında evlenmeye teģvik ve tahrik edici sebeptir. Monogami (tek evlilik) olarak eģleģme, iliģkilerin formudur. GeçmiĢ yüzyıllarda eģlerin seçimi genellikle onların anneleri ve babaları tarafından yapılırdı yahut ailenin yaģlıları bu seçimi yaparlardı. Bugün ise eģlerin arzularına, isteklerine bırakılmıģ durumdadır. Memleketimizde, nispeten, gençler eģlerini kendileri seçseler de yine de, aile büyüklerine gösterip onların izinlerini almaktadırlar. Evlenme, aile ve akrabalık süreci, Türkiye de toplumun sosyal bünyesine uygundur. GeçmiĢ yıllardaki, babaların ve annelerin çocukları üzerinde kendi beklentilerini, ümitlerini de geleceğe ait isteklerini, adeti bir hırs gibi planlamak eğilimleri sürmektedir. Çağın modern küçük ailesi yaratıcı bir sosyal grup olmak iddiasındadır. Aile üyeleri evin idaresini, geçimini karģılamak zorundadır. Türkiye de, günümüzde aile ile ilgili sosyal iliģkilerin iki tipi görülmektedir. Birincisi evliliğe ve yuvaya bağlı sosyal iliģkiler ve ikincisi de akrabalar arası iliģkilerdir. Kültür kalıbı ve onun kültür unsurları öncelikle anne ve baba tarafından çocuklarına aktarılır. Hatta diyebiliriz ki, kültürün kuģaktan kuģağa aktarılmasını gerçekleģtiren ailede, ANNEDĠR. Küçük modern aile, çocuğun aile fertlerinin sosyal korunmasını sağlamaya çalıģır. Aile grubu temel bir sosyal sistem ve dinamik bir sosyal kurumdur. Bu sistemin ve dinamiğin içeriklerini kültür kalıbı içindeki kültür unsurlarında aramalıyız (Nirun, 1994: 53 60). 3) FAST FOOD TÜKETİM TARZI 3.1. Kavram Olarak Fast Food Bir yemek terimi olarak Fast food, kısa sürede hazırlanmıģ ve hızlı bir Ģekilde servis edilen yiyeceklere verilen isimdir. TDK tarafından hazır yemek olarak da adlandırılmaktadır. Fast food türü tüketime Türkiye'de ayaküstü beslenme de denilmektedir (EriĢim tarihi: ) 37

38 Fast-food veya Hızlı hazır yemek sistemi az zamanda çok sayıda tüketiciye hizmet veren, standart yöntemlerle hazırlanmıģ besinlerin üretildiği ve satıldığı bir yemek sistemidir. Bu sistem, günü evinden uzak geçiren insanların hem damak zevkine hitap etmiģ hem de zaman problemine çözüm getirmiģtir. Ülkemizde, Fast-food terimi, hem hızlı hazır yemek sistemi hem de ayaküstü sokakta yenilen yiyecekler anlamında kullanılmaktadır. Ülkemizde en çok tüketilen fast-food türü yiyecek içecekler arasında simit, tost, döner, lahmacun, pide, hamburger çeģitleri, soğuk sandviçler, pizza, kızarmıģ patates, kızarmıģ parça tavuk, balık-ekmek, kumpir, kokoreç, kolalı içecekler, çay, kahve vb. yer almaktadır Fast Food Tüketimi Nedir? Günümüz insanının beslenme tarzı eskiye oranla büyük değiģiklikler göstermektedir. Teknolojinin geliģmesi, kentleģme, kadının iģ hayatına atılması, yoğun iģ temposu, seyahat etme, yalnız yaģama gibi etkenler nedeniyle insanlar, beslenmelerine daha az zaman ayırabilmekte ve geleneksel beslenme alıģkanlıklarını değiģtirmektedirler. Günümüzde her geçen gün artan ve yaygınlaģan bir tüketim biçimi olmaya baģlayan fast-food ayaküstü beslenme ve atıģtırma gibi ifadelerle dilimize yerleģmiģtir. 12 Yol üstlerindeki büfelerde ve seyyar arabalarda hazırlanıp satılabildiği gibi, bu tür yiyeceklerin satıldığı fast food restoranları da günümüzde önemli yemek yeme mekânları haline gelmiģtir ve bu restoranların büyük çoğunluğunun evlere paket servis imkânı da vardır. Günümüzde özellikle ABD'de düģük maliyetli fast food restoranlarına göre daha kaliteli servis ve mekâna sahip, biraz daha fiyatların yüksek olduğu fast casual restaurant'lar da tercih edilir olmuģtur. Fast food zaman içinde "kötü gıda" ile aynı anlamda kullanılmaya baģlanıģtır. Hamburger tarzı fast food gıdalar, besin değerinin düģük kalori oranının yüksek oluģu, hayvansal kaynaklı doymamıģ yağ asitleri içermesi, aģırı tüketiminin yüksek tansiyon, osteoporoz ve obezite gibi hastalıklara yakalanma riskini artırması ve koruyucu, renklendirici gibi katkı maddeleri içermesi nedeniyle zararlı bir beslenme biçimi olarak kabul edilmektedir (EriĢim tarihi: ) 12 (EriĢim tarihi: ) 13 (EriĢim tarihi: ) 38

39 Fast-food u baģımıza saran kültürün aynı zamanda seri üretim denen belanın da mimarı olması, elbette tesadüfî değil. Ġlk kez otomobili fabrikasyon bir metaya çeviren Henry Ford un bulduğu montaj yöntemi aynı zamanda fast food imalatına da ilham kaynağı olmuģ. Esasen montaj mesleklerin ölümünü ilan eden bir yöntem. Bir mesleği öğrenmeye ömrünü vakfeden dolayısıyla meslek sahibi olurken bir yandan da ahlak ve karakter sahibi olan zanaatkârın yerini elinde küçük bir aletle küçük bir iģi hızla yapan, dolayısıyla hayatı bu küçük iģten ibaret kalan modern insanın yerini almasının montajla büyük bir ilgisi var. Ve fast food denen illeti yiyen kiģinin o montajı yapan akarbantın baģında duran insan olduğunu da hepimiz biliyoruz. Nitekim tıpkı otomobil gibi tamamen fabrikasyon olan fast foodu hazırlamak için gerekli olan tüm aģamalar, en küçük birimlere kadar bölünmüģ durumda. Fast food dediğimiz Ģey bu bölünme sayesinde yapacağı iģi bir saatte öğrenebilen dolayısıyla meslek sahibi bir zanaatkâr olmasına gerek olmayan insanlarca üretiliyor. Bu, vasıfsız iģ gücünün kullanılabilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla da Ģirket, sürekli olarak eleman değiģtirme, bunun sonucunda da ücretleri en düģük seviyede tutma imkânına sahiptir. Böylece, tam gün çalıģamayan kadınlar ve öğrenciler düģük ücretle iģe alınır ve kıdem / tecrübe sahibi olmasına gerek kalmadan kapı önüne konabilir. Eric Schlosser, fast-food meselesine kafayı takmıģ bir yazar. Hamburger Cumhuriyeti adlı kitabını da dilimize Metis Yayınları kazandırmıģ. Neler neler anlatılıyor kitapta... Mesela o meģhur kızarmıģ patatesin tadı, içinde piģirildiği hayvani yağdan ve bu yağın içine karıģtırılan yapay tatlandırıcıdan geliyor. Yoksa piģirildikten sonra Ģokla dondurulup ardından tekrar piģirilen patatesin saman gibi bir tadı var. Tuhaf ama aynı Ģey hamburger köftesi için de geçerli. Kimyasal maddelerle et tadı verilmiģ bir Ģey yiyoruz. Bu tatlar, yaygın olarak parfümlerin üretildiği laboratuarlarda, aroma Ģirketleri tarafından üretiliyor. Yani o köftenin içinde et yerine baģka bir Ģey olsa da biz yine aynı tadı alacağız. Eric Schlosser kitapta gözler önünde olan ama fark edilmeyen bir Ģeyi tespit ediyor. Diyor ki: `Marketten aldığımız ürünlerin içinde ne olduğu ambalajda yazıyor, fakat bir McDonald`s`a gittiğinizde onca reklam kâğıdının birinde bile hamburgerin, patatesin ya da milkshake`in içindekilerin yazdığını göremezsiniz. Oysa onlar da tamamen fabrikasyon ürün, ne kadarının içinde ne olduğu belli. Fast-food sektörünün ekolojik dengeye olan etkileri ise tüyler ürpertici nitelikte. Orta Amerika ülkelerinde yağmur ormanları McDonalds, Burger King gibi fast-food Ģirketleri tarafından yetiģtirilen 39

40 sığırlara otlak açmak ve ambalaj malzemelerine hammadde sağlamak için yok ediliyor. Ormanlık alanların yüzde 98 ini kaybeden El Salvador gibi ülkelerde içme suyu kaynakları hızla tükenirken aģırı hava kirliliği kitlesel çocuk ölümlerine yol açtığı düģünülürse faturanın ne kadar kabarık olduğu daha net anlaģılabilir. Amazon ormanlarıyla birlikte Sudan ve Etiyopya gibi ülkelerin ormanları da bu yağmadan payını alıyor. Son bir not da fast-food yiyen çocuklarla ilgili. ABD deki besin uzmanlarınca, McDonalds ve benzeri fast-food lokantalarına sık giden çocuklarda, artan bir saldırganlık, korkulu düģ görme ve uykusuzluk saptanmıģ. Çünkü söz konusu lokantalardaki yiyeceklerin vücuttaki Thiamin adlı maddenin azalmasına yol açıyor. Bu da vücuttaki B1 vitaminin azalmasına ve sinir sisteminin zayıflamasına sebep oluyor. Fast-foodun zararları bundan ibaret değil hiç Ģüphesiz. Ancak midemizde patlayan bu atom bombasının tahribatının midemizden ibaret olmadığını göstermek için bu kadarı yeterli.14 4 Mart 2007, Hürriyet Gazetesi (Erkan ÇELEBİ) Sağlıklı okul kantini için 'Sefertası Hareketi' baģladı; Veliler, 14 milyon 874 bin 496 öğrencinin eğitim gördüğü ilk ve ortaöğretim kurumlarında çocukların kantinlerden sağlıksız beslenmesini önlemek için harekete geçti. "Sefertası hareketi" adı verilen oluģum, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nın okul kantinleri yönetmeliği hazırlaması için kamuoyu oluģturmaya çalıģıyor. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuda herhangi bir çalıģması bulunmuyor. Askeriye ve emniyet teģkilatı gibi birçok kamu kurum ve kuruluģu, personelinin sağlıksız beslenmesini önlemek için kantinlerinde satılacak gıda maddelerine yönelik özel yönetmelikler hazırlarken, 14 milyon 874 bin 496 öğrencinin eğitim gördüğü ilk ve ortaöğretim kurumlarının kantinleriyle ilgili bir yönetmelik bulunmuyor. Veliler, çocukların kantinlerden sağlıksız beslenmesini önlemek için harekete geçti. "sefertası hareketi" adı verilen bu oluģum, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nın okul kantinleri yönetmeliği hazırlaması için kamuoyu oluģturmaya çalıģıyor. Öğrenciler sağlıksız besleniyor; ArkadaĢımız AyĢegül Akyarlı Güven'in yaptığı 14 (EriĢim tarihi: ) 40

41 araģtırmaya göre, sadece Ġstanbul'da, 1490 ilköğretim, 696 da lise bulunuyor. Bu okullardaki kantinlerin sayısı da 2 bin 100'e ulaģıyor. Kantin bulunma oranı ilköğretimde yüzde 98,3, liselerde ise yüzde 100. Buna rağmen, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nın okul kantinleriyle ilgili herhangi bir yönetmeliği yok. Hazırlanması için de herhangi bir çalıģma yapılmıyor. Oysa her yıl birçok okul kantininde satılan yiyecekler yüzünden öğrenciler zehirleniyor, satılan ürünler sağlıksız beslenmelerine neden oluyor. Ayrıca, çocuklarda gözlenen obezite, diģlerde çürük ve geliģme geriliğini bu kantinlerde satılan yiyecek ve içecekler tetikliyor. Sağlıklı Gıda Kampanyası: Öğrenci velileri arasında çığ gibi yayılan sefertası hareketi, Ģimdi "Kantinlerde sağlıklı ve güvenli gıda için hukuki düzenleme istiyoruz" sloganıyla kampanyaya dönüģtü. Buna karģın, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise okul kantinlerine yönelik bir yönetmelik çalıģmalarının bulunmadığına dikkat çekiyor. Yetkililer, "Okullarda denetim zaten okul yönetimlerince gerçekleģiyor. Ancak, Sağlık Bakanlığı'nın kararı olmadan belirli besinleri okullara sokmayı yasaklamamız, bazı sektörlere keyfi zarar vermemiz anlamına gelebilir. Özellikle asitli içecek üreticileri için okullar önemli bir pazar oluģturuyor" dediler. Yönetim Karmaşası: Okul kantinlerini iģletme veya ihale ile kiraya verme yetkisi, okul aile birliklerinde bulunuyor. Kantinlerin denetimi ise okul yöneticilerine bırakılıyor. ĠĢletmesi ihaleyle verilen kantinlerden elde edilen net kira gelirinin yüzde 80'i okul aile birliğine, yüzde 10'u ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gidiyor. Kalan yüzde 10 ise Ġl Milli Eğitim Bazı okul yöneticileri öğrencilerin sağlığını koruyabilmek için okulda kantin bulundurmamaktan, parmak iziyle alıģveriģ yaptırmaya, belirli bir yaģın altındaki öğrencilere kantin alıģveriģini yasaklamaktan, yemek saatlerinde kantin kapısına kilit vurmaya kadar çeģitli yöntemlere baģvurabiliyor Hangi okul ne satıyor? -Bilkent: Öğrencilere üç öğün yemek veriyor. Kantin bulunmuyor. -MEF: Kantini okul yönetimi iģletiyor. Öğle yemeği saatinde kantin kapalı tutuluyor. 1 ve 4'üncü sınıfların kantinden alıģveriģ yapmalarına izin verilmiyor. -Özel Yüce: Veliler internetten bilgi sistemine girip, çocuklarının beslenme ve kantin tercihlerini öğrenebiliyor. Dilerse, çocuklarının kantinden yaptığı alıģveriģlere kota koyabiliyor. Bunu da parmak izi sistemiyle gerçekleģtiriyor. Kantinde para kullanmanın 41

42 yasak olduğu okulda veliler her ay öğrenci hesabına para yatırıyor. -Zühtüpaşa İlköğretim: Okulda sadece yemek veriliyor, kantin bulunmuyor. -İstanbul Koleji: Kantinde markalı gıdalar kullanılıyor. Simit, poğaça gibi ürünler okulun yemekhanesinde yapılıyor. DıĢarıdan hazır ürün alınmıyor. -Saint Benoit, Notre Dame de Sion, Ġtalyan Lisesi: Bu okulların yemekhanesi bulunmuyor. Öğrenciler kantinden yararlanıyor. Ġtalyan Lisesi, dondurma satmıyor. -Saint Joseph, Üsküdar Amerikan, Robert Koleji: Öğrenciler, yemekhanenin dıģında kantinden de yararlanıyor. Satılan ürünlere bir kısıtlama getirilmiyor. Veliler kantinleri sağlıksız buluyor? Ġstanbul Kantinciler Esnaf Odası'nın Ġstanbul'da 2 bin veli ile görüģerek yaptığı araģtırmanın sonuçlarına göre, velilerin yüzde 40,4 ü okul kantinlerinde satılan gıdaların sağlıklı olmadığını düģünüyor. Velilerin yüzde 84,4 ü, çocuklarının kantinlerde satılan fast food ürünlerini, asitli içecekleri tüketmesini istemiyor. Sefertası hareketi Yürütme Kurulu BaĢkanı Ümit Sinan Toğçuoğlu okul kantinlerinin, gıda mevzuatı kapsamına alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Okul kantinlerinde kolalı, gazlı içeceklerin, yüksek oranda Ģeker ve yağ, özellikle trans yağ içeren yiyeceklerin satılmasını istemiyoruz" dedi. 15 Toplum McDonald aştırılıyor Mu? Toplumumuzun ve onun örgütlerinin Weberci katı ve düzenli bürokrasiler görüģünden uzaklaģtıkları konusunda herkes aynı fikirde değildir. Bazı eleģtirmenler, çok sayıda göze çarpan örneğin Satürn araba Ģirketi ya da Benetton gibi gerçekte var olmayan bir eğilimin doğuģunu ilan eden medya ve yorumcular tarafından kuģatıldıklarına iģaret etmektedir. George Ritzer, bürokrasiden uzaklaģmayla ilgili tartıģmaya yaptığı katkıda, sanayileģmiģ toplumlarda meydana gelen dönüģümlerle ilgili görünüģü sergilemek için güzel bir metafor sunmuģtur. Ritzer, bürokrasiden uzaklaģmaya doğru kimi eğilimlerin gerçekte görülmelerine rağmen genel olarak yaģadığımız Ģeyin toplumun McDonald aģtırılması olduğunu ileri sürer. Ritzer a göre, McDonald aģtırma, Fast-Food ilkelerinin Amerikan toplumunda ve dünyanın geri kalan yerlerindeki sektörlerde giderek daha çok egemen olmaya baģladığı bir süreçtir. Ritzer, toplumumuzun zamanla 15 (EriĢim tarihi: ) 42

43 daha fazla ussallaģtırılmıģ olacağını gözler önüne sermek için McDonald s lokantalarını yönlendiren dört ilkeden yararlanır; yetkinlik, hesaplılık, tek biçimlilik ve otomasyon aracılığıyla denetim (1996). Ġki farklı Ģehir ya da ülkede McDonald s lokantasına gittiyseniz, iki lokanta arasında çok az farklılık olduğunu göreceksiniz. Ġç dekorasyon çok az değiģiklik gösterebilir ve konuģulan dil olasılıkla ülkeden ülkeye farklılık gösterecektir, ancak düzen, mönü, sipariģ alma sistemi, çalıģanların kıyafetleri, masalar, paketleme ve gülümseyerek servis neredeyse aynıdır. McDonald s yaģantısı, ister Bogoto da ister Pekin de olun, aynı olsun diye düzenlenmiģtir. Bu lokantalar nerede olurlarsa olsunlar, McDonald sa giden insanlar bilirler ki güven verir biçimde her yerde aynı olan yiyeceği hiç telaģsız çabuk bir biçimde alacaklardır. McDonald sın sistemi, bilinçli olarak etkinliği en üst düzeye çıkarmak ve bu iģlemde insan sorumluluğu ve katılımını en alt düzeye indirmektir. SipariĢ almak ile mutfak aletlerini çalıģtırmak ve durdurmak gibi belli önemli iģlerin dıģında bu lokantalardaki iģler, oldukça otomatiktir ve kendi kendine yürür. Ritzer, toplumun bir bütün olarak, iģlerin yürümesi için bu oldukça standart hale gelmiģ ve düzenlenmiģ modele doğru gittiğini öne sürer. Örneğin; günlük yaģamlarımızda Ģimdilerde, insanlar, yerine, otomatik sistem ve bilgisayarlarla iliģkiler içerisindeyiz. E-posta ile sesli mesaj, mektup ve telefonların yerlerini alıyor; e- ticaret neredeyse, mağazalara gidip alıģveriģ yapmanın önüne geçmiģtir; bankamatiklerin sayısı, banka çalıģanlarının sayısından fazladır ve hazır gıdalar, evde piģirmeye göre daha çabuk seçenek sunmaktadır. Son günlerde bir havayolu ya da sigorta Ģirketi gibi büyük bir örgüte telefon ettiyseniz, telefonda bir kiģiyle konuģmanın olanaksız olduğunu anlamıģsınızdır! Otomatik tuģlamalı bilgi hizmetleri, sizin sorunlarınıza yanıt vermek için düzenlenmiģlerdir; o Ģirkete çalıģan birisiyle, sadece özel durumlarda görüģebilirsiniz. Her türden bilgisayar sistemi günlük yaģamlarımızda giderek daha büyük rol oynamaktadır. Ritzer de, önceli Weber gibi, ussallaģtırmanın, insan ruhu ve yaratıcılığı üzerindeki olumsuz etkilerden endiģe duymaktadır. O, McDonaldlaĢtırmanın sosyal hayatı daha homojen, daha katı ve daha az özel hale getirdiğini öne sürer. Bilgisayar ağları, ast ile üstün birlikte karar vermesi ve bilgi teknolojisi, bizi Weber in karamsar görüģünden tamamıyla uzaklaģtırıp geleceğe götürecek yol mudur? Bazıları bunun doğru olduğunu kabul etmiģlerdir, ancak böyle bir görüģ hakkında dikkatli olmalıyız. Bürokratik sistemler, içsel bakımdan, Weber in kabul ettiğinden daha akıģkandırlar ve bunlara, gittikçe daha az hiyerarģik örgüt 43

44 biçimleri tarafından meydan okunmaktadır. Ne var ki bunlar, muhtemelen dinozorlar gibi, tamamen ortadan kaybolmayacaklardır. Yakın gelecekte, bir taraftan örgütlerdeki, diğer taraftan karģıt etkilerdeki hiyerarģi ve kiģisel olmayan büyüklüğe doğru eğilimler arasında süren bir itiģ kakıģ olma olasılığı vardır (Giddens, 2000: 366). Amerikalı sosyolog George Ritzer, yeni dönemlerin toplumunu analiz ettiği bu çalıģması ile McDonald olayının alıģkanlıklarımızla üzerini örttüğümüz boyutlarına dikkat çekiyor. Görünen Ģirin yüzü, "basit, iģlevsel, modüler yiyecekler; parlak renklerle düzenlenmiģ, ıģıltılı mekânlar; birörnek giysili, genç, neģeli çalıģanlar; mama sandalyesine kadar her türlü ayrıntının düģünüldüğü tertemiz aile ortamları..."ndan ibaret olan bu olgunun görünmeyen yönleri üzerine zihin yoruyor. Ritzer'e göre McDonald olayı, yemek ihtiyacını gideren basit bir "fast-food" olmanın sınırlarını çoktan aģmıģ bir toplumsal olayın adıdır. Öyle ki, hayatın her alanını etkileyen bir hayat tarzı üretmektedir. AkılcılaĢtırma sürecinde bürokrasinin yerini almıģ olan bu yemek kültürü, Amerikan toplumunu ve sonunda da dünyayı yapısal olarak etkiliyor. Bu hayat tarzı öylesine büyük bir hızla geliģiyor ki, öngörülebilen bir yakınlıkta bütün insanlar bu hayat tarzıyla hemhal olacak gibi görünüyor. McDonald adının ardındaki isim Amerikalı Ray Kroç, akılcı yaklaģımlarla bu giriģimi büyütmeye çalıģırken, olayın bugünkü boyutlarına ulaģacağını kendisi de tahmin etmiyordu. Kroç ailesi 1937'de ilk restoranlarını açtılar. Restoranın iģletme yöntemlerini yüksek hız, büyük hacim ve düģük fiyat ilkelerine dayandırmıģlardı. KarıĢıklıktan kaçınmak için müģterilere çok kısıtlı bir menü sundular. McDonald kardeģler, masaya servis ve geleneksel piģirme yöntemleri yerine piģirme ve servis için montaj bandı uyguladılar. Eğitimli aģçılar yerine kardeģlerin "sınırlı menüsü, yemek hazırlığını bir ticari mutfağa ilk kez adımını atanların bile hemen öğrenebileceği basit, kendini tekrar eden iģlere indirgemelerine imkan sağladı." KardeĢler, "Izgaracı", "Ģeykçi", "kızartmacı" ve "sosçu" gibi uzmanlaģmıģ restoran iģçilerinin kullanımına öncülük ettiler. ĠĢçilerin yapması gerekenleri hatta söylenmesi gerekenleri bile belirleyen yönetmelikler geliģtirdiler. McDonald kardeģler bütün bunlar ve diğer yöntemlerle akılcılaģtırılmıģ "fast food fabrikası"nın geliģmesinde öncü oldular. 44

45 (s. 64) Ritzer'e göre, McDonaldlaĢtırma Max Weber'in akılcılık kuramının bir uzantısıdır. Weber'e göre biçimsel akılcılık, insanların belirli bir amaç için optimum araç arayıģının kurallar, yönetmelikler ve daha büyük toplumsal yapılar tarafından biçimlenmesidir. Amaç için optimum araçları kendi baģlarına keģfetmek zorunda değillerdi; tam tersine optimum araçlar zaten keģfedilmiģ ve kurallar, yönetmelikler ve yapılarda kurumsallaģtırılmıģtı; insanların bunlara uyması yeterliydi. Nitekim öyle de oldu; insanlar kendileri için uygun görülen tarz, Ģekil ve tatları sorgulamadan elde etme çabasına girince, McDonald yalnızca bir yemek kültürü olmaktan çıkarak bir hayat biçimi olarak kendisini gösterdi. Kitap, on bölümden oluģuyor. Bunlar: "McDonaldlaĢtırmaya GiriĢ", "McDonaldlaĢtırma Öncelleri", "Verimlilik", "Hesaplanabilirlik", "Öngörülebilirlik", "Denetim", "Akılcılığın AkıldıĢılığı", "McDonaldlaĢtırmanın Demir Kafesi mi?", "McDonaldlaĢtırmanın Sınırları", "McDonaldlaĢtırılmıĢ Toplumda YaĢamak Ġçin Pratik Bir Rehber" adlı bölümlerdir. Birinci bölümde fast-food restoranlarının temelindeki ilkelerin, ABD toplumuna ve dünyanın geri kalan kısmına, gün geçtikçe daha çok hakim olmaya baģlamasının nedenleri üzerinde duruluyor. BaĢarı nedenleri: Verimlilik, öngörülebilirlik, hesaplanabilirlik ve denetim olarak belirleniyor. Ayrıca McDonaldlaĢtırmanın üstünlükleri ve insanlara sağladığı izafi kolaylıklar da gözardı edilmiyor. Ġkinci bölümde, McDonaldlaĢtırma ve öncellerini inceleniyor. McDonaldlaĢtırmanın ortaya çıkıģ sürecinde, onun temel karakteristiğini de doğuran bir dizi geliģme belirleniyor. Ayrıca iģçiler üzerinde büyük bir denetime neden olan bilimsel yönetim ve insanların robot gibi davranması sonucunu doğuran otomatik montaj bandının, McDonaldlaĢtırmanın öncelleri olduğu anlatılıyor. Ritzer, McDonaldlaĢtırmanın yeni bir Ģey olmadığını, tarihsel bir boģluktan doğmadığını, yirminci yüzyılda ortaya çıkan bir dizi akılcılaģtırma sürecinin doruk noktasını temsil ettiğini belirtiyor. Üçüncü bölümde fast-food restoranının dört temel bileģeninden ilki olan "Verimlilik" ilkesi üzerinde duruluyor. Fastfood restoranlarında sınırlı sayıda seçeneğin olması, ürünlerin basitleģtirilmesi ve müģterinin iģe koģulması yöntemiyle verimliliğin sağlandığı çarpıcı 45

46 örneklerle anlatılıyor. Burada sorgulanması gereken önemli bir konu olan "Kimin için verimlilik?" sorusuna cevap aranıyor. Verimlilik isteğini fast-food restoranlarının ortaya çıkarmamıģ olmasına rağmen, bunun evrensel bir isteğe dönüģmesine yardımcı olduğu savunuluyor. Bir diğer bölüm olan "Hesaplanabilirlik", McDonaldlaĢtırılmıĢ toplumda niceliğe yapılan vurguyu iģliyor. Ritzer, niceliğin McDonaldlaĢtırılmıĢ toplumda, niteliğin yerine geçme eğiliminden sözediyor. Niceliğe yapılan vurguyla, hem sürecin, hem de sonucun niteliğinin olumsuz yönde etkilenmesi, örneklerle anlatılıyor. McDonaldlaĢtırılmıĢ toplumda, niceliğin niteliğin önüne geçmesi, miktar hakkında yanılsama oluģturulması ve üretim süreciyle servisin rakamlara indirgenmesi, birçok örnekle anlatılıyor. Niceliğe yapılan vurgunun toplumun çeģitli alanlarında da kendini göstermesi anlatılıp, bundan en çok etkilenen, eğitim, siyaset ve televizyon üzerine yapılmıģ araģtırmalara yer veriliyor. BeĢinci bölümde, McDonaldlaĢtırmanın temel bileģenlerinden üçüncüsü olan "Öngörülebilirlik" konusu iģleniyor. AkılcılaĢtırmanın, bir yer ya da zamandan diğerine, öngörülebilirliği sağlamaya yönelik, metodik, sistematik ve rutinin kliģe iliģkilerini belirlediği anlatılıyor. McDonaldlaĢtırılmıĢ toplumda insanların sürprizlerle karģılaģmayı istememeleri, öngörülebilirlik ilkesini önemli kılmaktadır. MüĢteriler, tahmin edebildikleri menüleri, tahmin edebildikleri tatlarla bulacaklarından, müesseseye karģı -gizli- bir dostluk kuracaklardır. BaĢka bir deyiģle McDonald s restoranlarına gelen herkes ayrılırken "yeni tiryakiler" olarak ayrılacaklardır. Altıncı bölümde, McDonaldlaĢtırmanın dördüncü boyutu olan "Denetim" ilkesi inceleniyor. Denetimin insanın yerine, insansız teknolojileri egemen kılarak sağlandığına vurguda bulunuluyor. Ritzer, insansız teknolojilerin belirleyici rol almalarını da, "en önemli amaç, çalıģanların oluģturduğu belirsizliğin üzerinde denetimin artmasıdır." Ģeklinde özetliyor. Ġnsansız teknolojiler çalıģanları denetlerken aynı zamanda iģle ilgili süreçler ve bitmiģ ürünler üzerinde de denetim sağlıyor. ÇalıĢanların yerine robotlar gibi insansız teknolojiler geçtiği zaman, denetimin en üst noktasına ulaģılacak ve insanlar da daha "uysal katılımcılar" haline gelecektir. "Akılcılığın AkıldıĢılığı" baģlığını taģıyan yedinci bölümde, kitapta tanımlanan 46

47 akılcı sistemlerin insanları nasıl insanlıktan çıkarıcı bir fonksiyon üstlendiği üzerinde duruluyor. McDonald's'ın verimlilik ve tutumluluk yanılsaması meydana getirerek baģarı kazandığı belirtiliyor. Yazar, McDonaldlaĢtırmayı akıldıģı ve nihai anlamda mantıksız olarak düģünme nedenini Ģöyle açıklıyor: "Ġnsanlık karģıtı, insanlara zararlı olabilecek, insanlıktan çıkarıcı bir sistem haline gelme eğiliminde olmasıdır." Yazar, yapılan birkaç araģtırmaya dayanarak McDonaldlaĢtırmanın sağlığı da yakından tehdit ettiğini ileri sürüyor. McDonaldlaĢtırmanın insan iliģkilerine vurduğu darbeden bahsederek Ģu tespiti yapıyor: "Ġnsan iliģkileri iģin içine dahil olduğunda, her yönde aynılık geçerli olmaz. RutinleĢme belirgin ve aldatıcıysa, seri olarak üretilen insan iliģkileri, fast-food müģterileri için, insanlıktan çıkarıcı görülebilir. Özgün insan iliģkilerinin yerini, prefabrike iliģkiler aldığı zaman insanlıktan çıkma süreci geliģir." Hatta aile içi iliģkilere indirdiği darbelere dikkat çekilerek bu konuda, deliller öne sürülüyor. Sekizinci Bölümde, "McDonaldlaĢtırmanın Demir Kafesi mi?" sorusunun cevabı aranıyor. "Demir Kafes" tanımlamasıyla yazar, McDonaldlaĢtırılmıĢ toplumun giderek yaygınlaģtığını ve bu yaģama tarzının insanı bazı hürriyetlerden yoksun bıraktığı üzerinde duruyor. Bu bölüm, yazarın McDonaldlaĢmayla ilgili kaygılarının en yoğun olduğu bölüm olarak nitelendirilebilir. Bu sistemin nihai akıldıģılığı olarak insanların denetimden çıkması ve artık onları denetler hale gelmesi kaygısını dile getirmektedir. Ayrıca, neden McDonaldlaĢtırmanın bu kadar yaygınlaģarak kendi kendisini yenileyebildiği sorusuna cevap arıyor. Endüstriyalizm, Fordizm ve Postmodernizm gibi sistemlerin arasında "McDonaldizm" diye tanımlamaya yer bulmaya çalıģır. "McDonaldlaĢmanın Sınırları" adlı dokuzuncu bölümde doğum, ölüm ve ötesi aģamalarında McDonaldlaĢtırmanın yeri anlatılır. Verilen çarpıcı örneklerle McDonaldlaĢtırmanın yaygınlığı hakkında tüm soru iģaretleri ortadan kalkmakta ve McDonaldlaĢtırılmanın boyutları anlaģılmaktadır. Yazar bu bölümde, kendini sürekli çoğaltan ve geniģleten, değiģtirilemez bir niteliğe sahip McDonaldlaĢtırmayı, tüm boyutlarıyla ortaya koymaktadır. Son bölümde, McDonaldlaĢtırmaya değiģik açıdan bakan üç farklı insan profili çiziliyor. McDonaldlaĢtırılmıĢ kurumlara karģı verilebilecek tepkiler ve sonuçları 47

48 hakkında daha önceki verilere dayanarak bilgi sunuluyor. En önemlisi de McDonaldlaĢtırmaya karģı nasıl bir mücadele verilmesi gerektiği biraz esprili bir tarzda okuyucuya tavsiye ediliyor. Tümüyle bu sisteme mahkûm olmadan, sunduklarından en iyi Ģekilde istifade edip, özel yaģamımızda kendimize "akılcılaģtırılmamıģ sığınak" oluģturmamız tavsiye ediliyor. Yazar, son olarak bu kitabın yazılıģ amacını Ģöyle özetliyor: "Kitap boyunca McDonaldlaĢtırmanın kaçınılmazlığını vurgulamama karģın, yanılmıģ olmam en büyük umudum. Gerçekten de bu kitabın ardındaki baģlıca amaç, okurları McDonaldlaĢtırmanın tehlikelerine karģı uyarmak ve onları buna karģı harekete geçirmeye çalıģmak. Ġnsanların McDonaldlaĢmaya direnebileceklerini ve daha makul, daha insani bir dünya oluģturacaklarını umuyorum Murat Gülkıran, (EriĢim tarihi: ) 48

49 6. YÖNTEM Bu araģtırmanın evreni yaklaģık nüfuslu EskiĢehir ilidir. Ancak evrenin tümüne ulaģmak mümkün olmadığından, farklı mesleklere mensup ve farklı mahallerde ikamet eden ailelerden oluģan bir çalıģma evreni oluģturulmuģtur. Bu çalıģma evreninden, basit tesadüfi örneklem yöntemiyle 94 aile bireyinden (anne ve baba) oluģan bir örneklem seçilmiģtir. Bu örnekleme 28 sorudan oluģan bir anket uygulanmıģtır. Anket sorularının tamamı kapalı uçlu sorulardan oluģturulmuģtur. Soruların cevaplandırılmasında anne-baba ayrımı yapılmadan, ebeveyn olma durumu göz önüne alınmıģtır. Ankete katılım % 100 olarak gerçekleģmiģtir. Anket çalıģmasının yanı sıra araģtırma, literatür taramasıyla desteklenmiģtir. Anket ile elde edilen veriler sistemli bir Ģekilde düzenlendikten sonra Excel programı ile analiz edilmiģ ve değerlendirilmiģtir. Sonuçlar grafiklerle gösterilmiģ ve ardından yorumlanmıģtır. 49

50 7. ZAMANLAMA Bu proje yaklaģık 45 günlük bir sürede hazırlanmıģtır. Projenin süreçleri ve zaman planlaması Ģöyle belirlenmiģtir: SÜREÇLER AYRILAN ZAMAN (Gün ve % olarak ) Hipotez Oluşturma 2 gün - % 4,44 Tahminde Bulunma 1 gün - % 2,22 Materyal Belirleme 3 gün - % 6,66 Hipotezleri Sınama 10 gün - % 22,22 Sonuçları Değerlendirme 12 gün - % 26,66 Bilgileri Düzenleme 12 gün - % 26,66 Proje Raporunu Yazma 5 gün - % 11,11 45 gün - %

51 8. BULGULAR VE TARTIŞMA ANKET ANALİZİ Uygulanan ankette katılımcıların %1 i 25 30, %49 u 30 40, %37 si yaģları arasında, %13 ü ise 50 yaģ ve üzeridir. 51

52 Uygulanan ankette katılımcıların %59 u bayan, %42 i baydır. Eğitim Durumu Lise Üniversite 1% 47% 32% 20% Uygulanan ankette katılımcıların %47 si ilköğretim mezunu, %32 si lise mezunu, %20 si üniversite mezunu, %1 i okur yazardır. 52

53 Mesleki Dağılım Araştırma Görevlisi Memur İşçi Emekli Ev hanımı Serbest Meslek Öğretmen Esnaf Hemşire İşsiz 4% 1% 5% 4% 2% 1% 11% 24% 42% 6% Uygulanan ankette katılımcıların %42 si ev hanımı, %24 ü iģçi, %11 i memur, %6 sı emekli, %5 i öğretmen, %4 ü serbest meslek, %4 ü esnaf, %2 si hemģire, %1 i araģtırma görevlisi, %1 i iģsizdir. Gelir Durumu TL TL TL 2000 TL ve üzeri 7% 29% 35% 29% 53

54 Uygulanan ankette katılımcıların %37 sinin gelir durumu TL arasında, %31 inin gelir durumunu TL arasında, %31 inin gelir durumu TL arasında, %7 sinin gelir durumu 2000 TL ve üzeridir. Tercih ettiğiniz tüketim tarzı nedir? Kendim yapmaya çalışırım Fast food tüketiriz 0% 100% Uygulanan ankette katılımcıların tamamı yemeklerini kendilerinin hazırladıklarını beyan etmiģtir. Fast food yeme alışkanlığına nasıl bakıyorsunuz? Olumlu Olumsuz Kısmen olumlu Fikrim yok 23% 5% 0% 72% Uygulanan ankette katılımcıların %72 si fast food alıģkanlığına olumsuz baktığını, %23 ü kısmen olumlu baktığını belirtmiģ, %5 i ise bir fikir beyan etmemiģtir. 54

55 Çocuklarınızın fast food yeme alışkanlığı var mı? Evet Hayır Fikrim yok 5% 0% 45% 50% Uygulanan ankette katılımcıların %52 si çocuklarınızın fast food yeme alıģkanlığı var mı sorusuna evet, %46 sı hayır cevabını vermiģtir. %2 si ise bir fikir beyan etmemiģtir. Varsa bu ne düzeydedir? Çok az Sık sık Her zaman Hiç yok Fikrim yok 23% 6% 58% 1% 12% 55

56 Uygulanan ankette katılımcıların %58 i bu soruya çok az, %23 ü hiç yok, %12 si sık sık, %6 sı fikrim yok, %1 i her zaman cevabını vermiģtir. Çocuğunuzun fast food yeme alışkanlığından rahatsızlık duyuyor musunuz? Evet Hayır Fikrim yok 21% 4% 0% 75% Uygulanan ankette katılımcıların %75 i bu soruya evet, %21 i hayır cevabını vermiģtir. %4 ü ise bir fikir beyan etmemiģtir. 56

57 Sizce çocuğunuzun fast food yemesinin nedeni nedir? Lezzetli bulması Karı-koca olarak çalışıyor olmamız Arkadaş ortamının etkisi Kitle iletişim araçlarındaki reklamlardan etkilenmesi Hepsi Fikrim yok 6% 14% 32% 17% 29% 2% Uygulanan ankette katılımcıların %32 si bu soruya lezzetli bulması, %29 u arkadaģ ortamının etkisi, %17 si kitle iletiģim araçlarındaki reklamlardan etkilenmesi, %6 sı hepsi, %2 si karı koca olarak çalıģıyor olmamız cevabını vermiģtir. %14 ü ise bir fikir beyan etmemiģtir. 57

58 Çocuğunuzun sık sık fast food tüketmesi aile bütçenizi nasıl Olumlu Olumsuz Kısmen olumsuz Fikrim yok etkilemektedir? 11% 0% 39% 50% Uygulanan ankette katılımcıların %50 si bu soruya kısmen olumsuz, %39 u olumsuz, cevabını vermiģtir. %11 i ise bir fikir beyan etmemiģtir. Ailenizin diğer bireyleri çocuğunuz fast food tüketim davranışına nasıl bakmaktadır? Olumlu Olumsuz Kısmen olumsuz Tamamen olumsuz Fikrim yok 3% 12% 14% 20% 51% Uygulanan ankette katılımcıların %51 i bu soruya olumsuz, %20 si kısmen olumsuz, %12 si tamamen olumsuz, %3 ü olumlu cevabını vermiģtir. %24 ü ise bir fikir beyan etmemiģtir. 58

59 Fast food tüketimi konusunda çocuğunuzla herhangi bir problem yaşadınız mı veya yaşıyor musunuz? Evet Hayır Bazen Fikrim yok 28% 3% 10% 59% Uygulanan ankette katılımcıların %59 u bu soruya hayır, %28 i bazen, %10 u evet cevabını vermiģtir. %3 ü ise bir fikir beyan etmemiģtir. Daha çok hangi öğünde ailenizle yemek yeme fırsatı bulabiliyorsunuz? Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği Hepsi Hiçbiri Fikrim yok 2% 1% 14% 17% 0% 66% Uygulanan ankette katılımcıların %66 sı bu soruya akģam yemeği, %17 si kahvaltı, %14 ü hepsi, %2 si hiçbiri, cevabını vermiģtir. %1 i ise bir fikir beyan etmemiģtir. 59

60 Çocuğunuz daha çok hangi öğünlerde fast food tercih etmektedir? Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği Hepsi Hiçbiri Fikrim yok 2% 3% 21% 3% 3% 68% Uygulanan ankette katılımcıların %68 i bu soruya öğle yemeği, %21 i hiçbiri, %3 ü akģam yemeği, %3 ü hepsi, % 3ü kahvaltı cevabını vermiģtir. %2 si ise bir fikir beyan etmemiģtir. 60

61 Uygulanan ankette katılımcıların (66) %51 i bu soruya öğle tatilinin kısa olması, %34 ü arkadaģlarının yönlendirmesi, %10 u güçlü bir alıģkanlığın oluģması, %5 i mesai saatlerinin uzun olması cevabını vermiģtir. Ankete katılan diğer aileler ( 28) Ģu Ģekilde cevaplamıģtır; 14 aile Fast-food yeme alıģkanlıkları yok. 1 aile Hafta sonu çarģıda bulunduğumuz takdirde yiyorlar. 1 aile Kendine biraz daha zaman ayırabilmek için fast-food tercih ediyor. 1 aile Karı-koca olarak çalıģtığımız için fast-food tercih ediyor. 1 aile DeğiĢik bir besin olduğu için fast-food tüketimini tercih ediyor. 1 aile Ara öğünlerde bir Ģeyler yeme isteği olduğu için fast-food tüketiyor. 2 aile BaĢka bir seçenekleri olmadığı için fast-food tüketimini tercih ediyorlar. 3 aile Okulun eve uzak olması nedeniyle eve gelmeyip fast-food tercih ettiklerini. 3 aile ise Ġstekleri üzerine fast-food tüketiyorlar. 61

62 Her öğünde çocuğunuzla biraraya gelememek aile ortamınızı nasıl etkilemektedir? Duygusal zayıflık yaratmaktadır İletişim kopukluğu yaratmaktadır Aile içi tartışmalara neden olmaktadır Kardeşler arasında çeşitli sorunlar yaratmaktadır Kuşak çatışmasına neden olmaktadır 4% 7% 4% 23% 62% Uygulanan ankette katılımcıların %62 si bu soruya iletiģim kopukluğu yaratmaktadır, %23 ü duygusal zayıflık yaratmaktadır, %7 si kardeģler arasında çeģitli sorunlara neden olmaktadır, %4 ü aile içi tartıģmalara neden olmaktadır, %4 ü kuģak çatıģmalarına neden olmaktadır cevabını vermiģtir. Ankete katılan 94 aileden diğer 21 i bu soruyu Aile ortamını olumsuz bir etkisi yoktur. Ģeklinde cevaplamıģtır. 62

63 Çocuğunuzun fast food yeme alışkanlığını bırakması için herhangi bir girişimde bulundunuz mu veya bulunmayı düşünüyor musunuz? Evet Hayır Belki Kesinlikle hayır Fikrim yok 3% 3% 27% 41% 26% Uygulanan ankette katılımcıların %41 i bu soruya evet, %27 si belki, %26 sı hayır, %3 ü kesinlikle hayır cevabını vermiģtir. %3 ü ise bir fikir beyan etmemiģtir. Fast food tüketiminin Türk kültürüne uygun olmayışı çocuklarınızla sizin aranızda kültür çatışmalarına neden olıyor mu? Evet Hayır Bazen Fikrim yok 2% 24% 19% 55% Uygulanan ankette katılımcıların %55 i bu soruya hayır, %24 ü bazen, %19 u evet cevabını vermiģtir. %2 si ise bir fikir beyan etmemiģtir. 63

64 Ayaküstü yemek yeme anlamına gelen fast food tüketim tarzının annelik kurumunu nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Olumlu Olumsuz Kısmen olumlu Kısmen olumsuz Tamamen olumsuz Hiçbiri 5% 2% 22% 45% 24% 2% Uygulanan ankette katılımcıların %45 i bu soruya olumsuz, %24 ü kısmen olumsuz, %22 si tamamen olumsuz, %5 i hiçbiri, %2 si olumlu, %2 si kısmen olumlu cevabını vermiģtir. 64

65 Fast food tüketim tarzı kültürüüze has bir durum değildir. Bu tüketim tarzının aileyi bazı noktalarda işlevsiz kıldığını kabul ettiğimizde, bu durum makro anlamda Türk yemek kültürünü nasıl etkilemektedir? Herhangi bir etkisi yoktur Yozlaşmaya neden olmaktadır Bir takım yemeklerin yok olmasına neden olmaktadır Çeşitlilik katmaktadır Tamamen unutulmasına neden olmaktadır Hiçbiri 8% 5% 5% 10% 36% 36% Uygulanan ankette katılımcıların %36 sı bu soruya bir takım yemeklerin yok olmasına neden olmaktadır, %36 sı yozlaģmaya neden olmaktadır, %10 u herhangi bir etkisi yoktur, %8 i çeģitlilik katmaktadır, %5 i tamamen unutulmasına neden olmaktadır, %5 i hiçbiri cevabını vermiģtir. 65

66 Bu tüketim tazının "aile içi kültürel atmosfer"e nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz? Olumlu Olumsuz Fikrim yok 25% 0% 11% 64% Uygulanan ankette katılımcıların %64 ü bu soruya olumsuz, %11 i olumlu cevabını vermiģtir. %25 i ise bir fikir beyan etmemiģtir. Fast food tüketim tarzını tercih eden çocuğunuzun bu davranışı kardeşlerinde herhangi bir özentiye yol açıyor mu? Evet Hayır Fikrim yok 0% 27% 41% 32% Uygulanan ankette katılımcıların %32 si bu soruya hayır, %41 i evet cevabını vermiģtir. %27 si ise bir fikir beyan etmemiģtir. 66

67 Fast food tüketim tarzı aile büyükleriniz tarafından nasıl değerlendirilmektedir? Olumlu Olumsuz Fikrim yok 17% 0% 6% 77% Uygulanan ankette katılımcıların %77 si olumsuz, %6 sı olumlu cevabını vermiģtir. %17 si ise bir fikir beyan etmemiģtir. Fast food tüketim tarzının obeziteye yol açtığı ortada iken bu konuda aile olarak herhangi bir önlem alıyor musunuzveya almayı düşünüyor musunuz? Evet Hayır Fikrim yok 11% 0% 27% 62% Uygulanan ankette katılımcıların %63 ü bu soruya olumlu, %26 sı olumsuz cevabını vermiģtir. %11 i ise bir fikir beyan etmemiģtir. 67

68 Fast food tüketim tarzını aile kurumu için bir tehdit olarak kabul ettiğimizde, sizce bu tehditin derecesi ne düzeydedir? Önemli bir risk Kesinlikle zararlı olabilecek bir durum Fikrim yok Kısmen zararlı Tehdit olarak görmüyorum 16% 6% 24% 26% 28% Uygulanan ankette katılımcıların %28 i Kısmen Zararlı, %26 sı Kesinlikle zararlı olabilecek bir durum, %24 ü Önemli bir risk, %16 sı Tehdit olarak görmüyorum cevabını vermiģtir. %6 lık kesim ise bir fikir beyan etmemiģtir. 68

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR İlknur M. Gönenç Erkek diģi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak kın yarattığı her Ģey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin

Detaylı

www.binnuryesilyaprak.com

www.binnuryesilyaprak.com Türkiye de PDR Eğitimi ve İstihdamında Yeni Eğilimler Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK Türk PDR-DER Başkanı 16 Kasım 2007 Adana Türkiye de Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri Başlangıcından günümüze

Detaylı

SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ

SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ SINIFTA ÖĞRETĠM LĠDERLĠĞĠ Doç. Dr. Yücel GELĠġLĠ G.Ü.MEF. EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ BÖLÜMÜ Öğretimde Liderlik 1 Liderlik kavramı Liderlik kavramı yöneticiyle eģ tutulan kavram olmakla beraber aralarında ciddi fark

Detaylı

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir.

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir. Durumsallık YaklaĢımı (KoĢulbağımlılık Kuramı) Durumsallık (KoĢulbağımlılık) Kuramının DoğuĢu KoĢul bağımlılık bir Ģeyin diğerine bağımlı olmasıdır. Eğer örgütün etkili olması isteniyorsa, örgütün yapısı

Detaylı

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi ÇOCUK ÇEVRE ĠLIġKISI Ġnsanı saran her Ģey olarak tanımlanan çevre insanı etkilerken, insanda çevreyi etkilemektedir.

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETĠN ĠLK ÜNĠTESĠ SĠZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERĠLMĠġTĠR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNĠTELERĠ ĠÇĠNDEKĠLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBĠLĠRSĠNĠZ. ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET WWW.KOLAYAOF.COM

Detaylı

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL KARARIN ÖZÜ : Sivil Savunma Uzmanlığı nın Görev ve ÇalıĢma Yönetmeliği. TEKLİF : Sivil Savunma Uzmanlığı nın 31.03.2010 tarih, 2010/1043 sayılı teklifi. BAġKANLIK MAKAMI NA; Ġlgi: 18.03.2010 tarih ve 129

Detaylı

SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ. MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY

SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ. MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY GİRİŞ ÇalıĢmak yaģamın bir parçasıdır. YaĢamak nasıl bir insan hakkı

Detaylı

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta İktisada Giriş I 17 Ekim 2016 II. Hafta Ekonomilerdeki Temel Sorunlar İktisat Biliminin ortaya çıkış nedeni kıtlıkla savaştır. Tam kullanım sorunu: Tam istihdam Eksik İstihdam Etkin kullanım sorunu: Hangi

Detaylı

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ 1-) Türkiye de cumhuriyetin ilanından hemen sonra eğitimde, dinde, yönetimde, hukukta, ekonomide, sanatta, aile yapısında

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ KASIM EKĠM EYLÜL Öğrenme Alanı: ĠNANÇ. ÜNĠTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle TanıĢma, Dersin Amacı ve ĠĢleniĢ ġekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste iģlenecek konular ve ders iģleme teknikleri hakkında

Detaylı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Pediatri Bölümü nde Tedavi Gören Çocuklarla HAYAT BĠR ARMAĞANDIR PROJESĠ Amaç ve Ġçerik Projenin temel amacı hastanede tedavi gören çocuklar ve bu dersi seçen öğrenciler

Detaylı

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: YAŞAM ÖYKÜSÜ ADI: TARĠH: Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı: Mesleği: Sağlığı: Eğer vefat etmiģse ölüm yaģı: O zaman siz kaç yaģındaydınız: Ölüm Nedeni: Anne: Adı: YaĢı: Mesleği:

Detaylı

İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları Lisans düzeyindeki bir iletiģim programının değerlendirilmesi için baģvuruda bulunan yükseköğretim kurumu, söz konusu programının bu belgede yer alan ĠLETĠġĠM

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ Erdem ALPTEKĠN Türk finans sistemi incelendiğinde en büyük payı bankaların, daha sonra ise sırasıyla menkul kıymet yatırım fonları, sigorta

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI 1 DERS AKIŞI 1.ÜNİTE: SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMININ GENEL YAPISI, ARADİSİPLİN, TEMATİK YAKLAŞIM 2. ÜNİTE: ÖĞRENME ALANLARI 3. ÜNİTE: BECERİLER

Detaylı

ÜNİTE:1. İktisadın Temel Kavramlarına Giriş ÜNİTE:2. Arz, Talep ve Piyasa Dengesi ÜNİTE:3. Talep ve Arz Esneklikleri ve Uygulamaları ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. İktisadın Temel Kavramlarına Giriş ÜNİTE:2. Arz, Talep ve Piyasa Dengesi ÜNİTE:3. Talep ve Arz Esneklikleri ve Uygulamaları ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 İktisadın Temel Kavramlarına Giriş ÜNİTE:2 Arz, Talep ve Piyasa Dengesi ÜNİTE:3 Talep ve Arz Esneklikleri ve Uygulamaları ÜNİTE:4 Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri ÜNİTE:5 Üretim ve Maliyet

Detaylı

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir.

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir. Giriş ve Kavramlar İktisat Nedir? İktisat insan davranışlarının iktisadi yönünü inceler En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir. İktisat esas olarak insanın mal ve hizmetlerin üretim, değişim

Detaylı

TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET

TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1-Turizm Sosyolojisinin Ortaya Çıkışı, Gelişimi ve Genel Çerçevesi

Detaylı

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı Ġlknur M. Gönenç BİR PRENSES HAYAL EDELİM. SİZCE HANGİ MESLEK? KALIP YARGILAR Kalıpyargılar bir gruba iliģkin bilgi, inanç ve beklentilerimizi

Detaylı

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale Prof. Dr. Serap NAZLI Okul psikolojik danışmanları okullarda hangi PDR etkinliklerini uygular? PDR etkinliklerinin genel amacı nedir? Doğrudan-Dolaylı Müdahaleler

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ahmet ÖZKAN tarafından hazırlanan Ġlkokul ve Ortaokul Yöneticilerinin

Detaylı

Ġspanya da üniversite Sistemi

Ġspanya da üniversite Sistemi Ġspanya da üniversite Sistemi NEDEN ĠSPANYA DA YURT DIġI EĞĠTĠM? Avrupa ile Afrika arasında önemli bir geçiģ yolu olan Ġspanya, günümüzde geleneksel ve modern yaģam tarzlarını bir arada bulunduran önemli

Detaylı

Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri

Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri Prof. Dr. Cemal YÜKSELEN Ġstanbul Arel Üniversitesi 4. Pazarlama AraĢtırmaları Eğitim Semineri 26-29 Ekim 2010 Örnekleme Süreci Anakütleyi Tanımlamak Örnek Çerçevesini

Detaylı

Dersin Kaynakları. Ġktisat I. Ekonomi... Kıtlık...

Dersin Kaynakları. Ġktisat I. Ekonomi... Kıtlık... 1 Dersin Kaynakları Ġktisat I Doç.Dr. Erdal GÜMÜġ Herhangi bir İktisada Giriş ya da İktisat I ya da Ekonomi Bilimine Giriş ya da Ekonominin Temelleri adlı ders kitabı Bazı öneriler Besim Üstünel Ekonominin

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK AİLE YAPILARI Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK AİLE VE TOPLUM Aile toplumun en küçük yapı taşını oluşturur. Toplumlar ailelerin bir araya gelmesiyle oluşur. İnsanlar tarih öncesi

Detaylı

5 YAġ ARILAR SINIFI OCAK AYI BÜLTEN

5 YAġ ARILAR SINIFI OCAK AYI BÜLTEN 5 YAġ ARILAR SINIFI OCAK AYI BÜLTEN ġġġrler: KIġ BABA, YAĞMUR,MEVSĠMLER,MASAL KAHRAMANLARI, ELEKTRĠK BĠLMECELER GAZETE, DERGĠ,KĠTAP,KAPI,KULAK,BURUN,YÜZ,DĠL,KAR ġarkilar AAA KIġ BABA,SAYILAR, ENERJĠ TASARRUFU,UZAYLILAR

Detaylı

ÖZEL ANTALYA ANADOLU HASTANELERİ GRUBU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DR.AHMET CÖMERT

ÖZEL ANTALYA ANADOLU HASTANELERİ GRUBU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DR.AHMET CÖMERT ÖZEL ANTALYA ANADOLU HASTANELERİ GRUBU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DR.AHMET CÖMERT 1 ĠLETĠġĠM İki ya da daha fazla kiģinin düģünce ve fikir alıģveriģidir KonuĢma, hareket yada mimikler ile gerçekleģir. Bizim

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

İşletmecilik ve Ekonomi İşletmecilik ve Hukuk İşletmecilik ve Matematik / İstatistik İşletmecilik ve Davranış Bilimleri

İşletmecilik ve Ekonomi İşletmecilik ve Hukuk İşletmecilik ve Matematik / İstatistik İşletmecilik ve Davranış Bilimleri İşletmeciliğin Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi İşletmecilik ve Ekonomi İşletmecilik ve Hukuk İşletmecilik ve Matematik / İstatistik İşletmecilik ve Davranış Bilimleri İşletme Çevresi Çevre; genel anlamıyla

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

İLEDAK İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

İLEDAK İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları İLEDAK İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları Lisans düzeyindeki bir iletiģim programının değerlendirilmesi için baģvuruda bulunan yükseköğretim kurumu, söz konusu programının bu belgede yer alan

Detaylı

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI 1 BECERĠLER 2 Beceri Nedir? ġimdiye kadar bilgi edinme, yaģam ve okulun temel amacı olarak görülmüģtür. Günümüzde ise bilgiye bakıģ değiģmiģtir. Bilgi;

Detaylı

ELEKTRONİK TİCARET ÖDEME ARAÇLARI

ELEKTRONİK TİCARET ÖDEME ARAÇLARI DERS NOTU - 2 ELEKTRONİK TİCARET ÖDEME ARAÇLARI Ġnternet üzerinden güvenli bir Ģekilde ödeme yapılabilmesi için pek çok araç geliģtirilmiģtir. Kredi Kartı Elektronik Para Elektronik Çek Diğer Ödeme Araçları

Detaylı

Müşteri Memnuniyetinde Etkinlik. 24 Mayıs 2011 İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi (Şişli)

Müşteri Memnuniyetinde Etkinlik. 24 Mayıs 2011 İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi (Şişli) Müşteri Memnuniyetinde Etkinlik 24 Mayıs 2011 İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi (Şişli) Genel Bilgiler - KalDer Yapı ve çalışma tarzı Yönetim Kurulu - Yürütme Kurulu Şubeler dahil toplam çalışan sayımız

Detaylı

HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ. SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU

HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ. SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU 2012 ĠÇĠNDEKĠLER ÜST YÖNETĠCĠ SUNUġU I- GENEL BĠLGĠLER A- Misyon ve Vizyon.. B- Yetki, Görev ve Sorumluluklar... C- Ġdareye

Detaylı

GĠRĠġĠMCĠLĠK VE Ġġ KURMA

GĠRĠġĠMCĠLĠK VE Ġġ KURMA SORULAR 1- KurulmuĢ ve faaliyetlerini sürdüren bir iģletmede çeģitli iģletmecilik iģlevlerinin geliģtirilmesi için yapılan yenilikçilik çabalarına ne ad verilir? A) İç girişimcilik B) Dış girişimcilik

Detaylı

Deprem Tehlike Yönetimi ( )

Deprem Tehlike Yönetimi ( ) Deprem Tehlike Yönetimi ( ) Prof. Dr. Murat UTKUCU Sakarya Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü 3.4.2016 Murat UTKUCU 1 (Adjustment to Hazard) A. Kayıpların kabulü ve paylaģılması 1. Kayıpların kabulü:

Detaylı

ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK YURTİÇİ KARGO

ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK YURTİÇİ KARGO ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK YURTİÇİ KARGO ALĠ ARIMAN:2008463007 OSMAN KARAKILIÇ:2008463066 MELĠK CANER SEVAL: 2008463092 MEHMET TEVFĠK TUNCER:2008463098 ŞİRKET TANITIMI 1982 yılında Türkiye'nin ilk

Detaylı

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI Nevzat Ġhsan SARI / Tapu ve Kadastro MüfettiĢi TaĢınmazların arsa vasfını kazanması ancak imar planlarının uygulanmasıyla mümkündür. Ülkemizde imar planlarının uygulanması

Detaylı

OKULÖNCESĠNDE TEMATĠK YAKLAġIM ve ETKĠN ÖĞRENME. Prof. Dr. Nilüfer DARICA Hasan Kalyoncu Üniversitesi

OKULÖNCESĠNDE TEMATĠK YAKLAġIM ve ETKĠN ÖĞRENME. Prof. Dr. Nilüfer DARICA Hasan Kalyoncu Üniversitesi OKULÖNCESĠNDE TEMATĠK YAKLAġIM ve ETKĠN ÖĞRENME Prof. Dr. Nilüfer DARICA Hasan Kalyoncu Üniversitesi Uzun yıllar öğretimde en kabul edilir görüģ, bilginin hiç bozulmadan öğretenin zihninden öğrenenin zihnine

Detaylı

Özgörkey Otomotiv Yetkili Satıcı ve Yetkili Servisi

Özgörkey Otomotiv Yetkili Satıcı ve Yetkili Servisi Özgörkey Otomotiv Yetkili Satıcı ve Yetkili Servisi Grup ÇekoL : Ebru Tokgöz Gizem Şimşek Özge Bozdemir Emel Sema Tarihçe Temelleri 1951 yılında, Gruba ismini veren Erdoğan Özgörkey tarafından atılan

Detaylı

www.binnuryesilyaprak.com

www.binnuryesilyaprak.com ÇOCUKLA VE ERGENLE ĠLETĠġĠM (Anababa eğitim semineri) Prof. Dr. Binnur YEġĠLYAPRAK Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Onursal Başkanı

Detaylı

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF ANAYASAMIZIN 59 MADDESİ; Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI 1 DERS AKIŞI 1.ÜNİTE: SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMININ GENEL YAPISI, ARADĠSĠPLĠN, TEMATĠK YAKLAġIM 2. ÜNİTE: ÖĞRENME ALANLARI 3. ÜNİTE: BECERĠLER

Detaylı

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR Suyun insan hayatındaki önemi herkesçe bilinen bir konudur. Ġnsan yaģamı açısından oksijenden

Detaylı

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN)

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN) ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN) Düzenleme Tarihi: Bingöl Üniversitesi(BÜ) Ġç Kontrol Sistemi Kurulması çalıģmaları kapsamında, Ġç Kontrol Sistemi Proje Ekibimiz

Detaylı

OLUMLU ÖĞRENME ORTAMI OLUġTURMA. Doç. Dr.Yücel Gelişli, Sınıf Yönetimi 1

OLUMLU ÖĞRENME ORTAMI OLUġTURMA. Doç. Dr.Yücel Gelişli, Sınıf Yönetimi 1 OLUMLU ÖĞRENME ORTAMI OLUġTURMA Doç. Dr.Yücel Gelişli, Sınıf Yönetimi 1 Eğitim; genel anlamda istendik davranıģ değiģtirme, oluģturma ya da bilgi ve becerilerin öğrenenlere kazandırılması sürecidir. Öğrenme

Detaylı

ANNE-BABA TUTUMLARI VE ÇOCUĞUN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi

ANNE-BABA TUTUMLARI VE ÇOCUĞUN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi ANNE-BABA TUTUMLARI VE ÇOCUĞUN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi Çocuğunuzun Nasıl Birey Olmasını İstersiniz? ANNE-BABA-ÇOCUK İLİŞKİSİ Anne-baba-çocuk iliģkisi, temelde anne ve babanın tutumlarına bağlıdır.

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Ulusal ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin kuruluģ amacını,

Detaylı

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ Sağlıkta yapılan dönüģümü değerlendirirken sadece sağlık alanının kendi dinamikleriyle değil aynı zamanda toplumsal süreçler, ideolojik konumlandırılmalar, sınıflararası

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ FELSEFESİ,TEMEL İLKELERİ,VİZYONU MEHMET NURİ KAYNAR TÜRKIYE NIN GELECEK VIZYONU TÜRKĠYE NĠN GELECEK VĠZYONU GELECEĞIN MIMARLARı ÖĞRETMENLER Öğretmen, bugünle gelecek arasında

Detaylı

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ 1. Sosyal yardımlar hak temelli ve önceden belirlenen objektif kriterlere dayalı olarak sunulacaktır. 1.1 Sosyal Yardımların hak temelli yapılmasına yönelik, Avrupa Birliği ve geliģmiģ OECD ülkelerindeki

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 1. Ünite Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar TOPLUMSAL YAPI KAVRAMI Toplum, insanları etkileyen gerçek ilişkiler

Detaylı

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI)

PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O. ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) PROSTAT KANSERİ HASTALARA BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK HĠZMETLERĠ M.Y.O ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI) Kanser hastalığının yol açtığı strese verilen yanıt, sergilenen uyum

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR Ġġ BAġVURU FORMU ĠSHAKOL Boya Sanayi A.ġ. No:.. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız ÖNEMLĠ NOTLAR 1. BaĢvuru formunu kendi el yazınızla ve bütün soruları dikkatli ve eksiksiz olarak doldurup, imzalayınız. ĠĢ

Detaylı

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2 Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3 Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 Vergi Hukukunda Yorum ÜNİTE:5 1 Vergi Mükellefiyeti ve Sorumluluğu ÜNİTE:6

Detaylı

BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU

BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU GOÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Tokat Halk Sağlığı Müdürlüğü BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU Yalçın Önder¹, Rıza Çıtıl¹, Mücahit Eğri¹,

Detaylı

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge 24.03.2014. Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge 24.03.2014. Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar İŞLETMELERİN AMAÇLARI Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar Yrd.Doç.Dr. Gaye Açıkdilli Yrd.Doç.Dr. Erdem Kırkbeşoğlu İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge Kar ın İşlevleri

Detaylı

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilmektedir. Spor Eğitimi Yoluyla Sosyal Katılımın

Detaylı

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından 3.Ders Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından önemli unsurlardır. Spor endüstrisi içerisinde yer

Detaylı

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER )

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER ) EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER ) Genel denge teorisinin sonuçlarının yatırım kararlarında uygulanamamasının iki temel nedeni şunlardır: 1) Genel denge teorisinin tam bölünebilirlik varsayımı her

Detaylı

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI?

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI? ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI? Erzurum, COĞRAFİ VE İDARİ KÜÇÜLMEYİ EKONOMİK BÜYÜMEYE dönüştürebilir mi? TARTIŞMA ÖNERİSİNİN GEREKÇESİ Kamu hizmetlerinin ülke seviyesinde daha verimli

Detaylı

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU Adı Soyadı : Doç. Dr. Mustafa GÜLER, Dilem KOÇAK DURAK, Fatih ÇATAL, Zeynep GÜRLER YILDIZLI, Özgür Özden YALÇIN ÇalıĢtığı Birim :

Detaylı

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ 3 Temmuz 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28342 YÖNETMELİK Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç,

Detaylı

Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi. Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri

Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi. Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri Temel Ġlkeler Mevcut durumun değiģmesi kolay değildir, ZAMAN ve ÇABA gerektirir. DeğiĢimden ziyade DÖNÜġÜM, EVRĠM sürecidir. BaĢarı

Detaylı

Daima Çözüm Ortağınız!!!

Daima Çözüm Ortağınız!!! Ses3000 CNC Neden Ses3000 CNC? Daima Çözüm Ortağınız!!! Ses3000 CNC, isminin getirdiği sorumluluk ile SatıĢ, Eğitim ve Servis hizmetlerini kurulduğu 1994 yılından beri siz değerli sanayicilerimize sağlamayı

Detaylı

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25). Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25). Tarihsel süreç içinde aile kavramının tanımı, yapısı, türleri

Detaylı

T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Ceza Ġnfaz Kurumlarında Madde Bağımlılığı Tedavi Hizmetleri Serap GÖRÜCÜ Psikolog YetiĢkin ĠyileĢtirme Bürosu Madde bağımlılığını kontrol altında

Detaylı

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 6. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI SÜRE SÜRE: 12 DERS İ 1. ÜNİTE ÖĞRENME ALANI-ÜNİTE: BİREY VE TOPLUM EYLÜL EYLÜL 1. (17-23) 2.

Detaylı

ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ÖĞRETİM TEKNİKLERİ ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Ön bilgiler Öğrencilerin öğrenme stilleri Öğrenci tercihleri Öğrenme ortamı Öğretmenin öğretme stilleri Kullanılan öğretim yöntemi 5E ÖĞRETİM MODELİ Yapılandırıcı

Detaylı

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3 Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi KGRP de 5 Ana Müdahale Doğrudan müdahaleler: 1. Psikolojik danıģma 2. Sınıf rehberliği Dolaylı müdahaleler: 3. Konsültasyon

Detaylı

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU Gizem ARABACI Hande UZUNOĞLU Türkiye de medya ulusal ve yerel medya tabanlı olmak üzere temel iki Ģekilde iģlemektedir. Bu iģleyiģ bazen daha kapsamlı

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ TEHLİKELİ ATIK YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

EGE ÜNİVERSİTESİ TEHLİKELİ ATIK YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç EGE ÜNİVERSİTESİ TEHLİKELİ ATIK YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Madde 1- Bu Yönergenin amacı, Ege Üniversitesi Rektörlüğü sorumluluk alanı içinde bulunan eğitim, öğretim,

Detaylı

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU Adı Soyadı : Emre ARSLANBAY Unvanı : Uzman Konu : Hollanda ÇalıĢma Ziyareti Görev Yeri : HOLLANDA Görev Tarihi : 05-10.03.2017 RAPOR

Detaylı

TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ. Dr. Osman Orkan Özer

TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ. Dr. Osman Orkan Özer TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ Dr. Osman Orkan Özer osman.ozer@adu.edu.tr Ders İçeriği 1. Tarım Ekonomisinin Kapsamı 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı 3. Tarımsal Üretim Ekonomisi (3. ve 4. hafta)

Detaylı

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak.

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. MĠSYON Jean e meydan okumaktalar.günlük giyimin en Ģık ve rahat tasarımlarını 365 gün en uygun fiyatlarla

Detaylı

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli Bölüm 6 Pazarları ve Satın alma Davranışı Bölüm Amaçları davranış modelinin unsurlarını öğrenmek davranışını etkileyen başlıca özellikleri belirtmek Alıcı karar sürecini açıklamak Satın Alma Davranışı

Detaylı

İktisat I. Maslow un İhtiyaçlar Hiyerarşisi. İhtiyaç 10/12/2011 İKTİSAT I DERS PLANI TEMEL ĠKTĠSADĠ KAVRAMLAR. Doç. Dr. Erdal GümüĢ. (2.

İktisat I. Maslow un İhtiyaçlar Hiyerarşisi. İhtiyaç 10/12/2011 İKTİSAT I DERS PLANI TEMEL ĠKTĠSADĠ KAVRAMLAR. Doç. Dr. Erdal GümüĢ. (2. İktisat I (2. Hafta) Doç. Dr. Erdal GümüĢ İKTİSAT I DERS PLANI TEMEL ĠKTĠSADĠ KAVRAMLAR TALEP ARZ PĠYASA DENGESĠ ARZ VE TALEP ESNEKLĠKLERĠ HÜKÜMETLERĠN FĠYAT KONTROLLERĠ TÜKETĠCĠ DAVRANIġLARI TEORĠSĠ ÜRETĠM

Detaylı

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU TURKISH BANK A.ġ. 1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU A-BANKAMIZDAKĠ GELĠġMELER 1-ÖZET FĠNANSAL BĠLGĠLER Bankamızın 2008 yıl sonunda 823.201 bin TL. olan aktif büyüklüğü

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

DEĞİŞEN ANNE BABA ROLLERİ

DEĞİŞEN ANNE BABA ROLLERİ DEĞİŞEN ANNE BABA ROLLERİ Çağdaş kuramlar kişiliğin kalıtımla getirilen bir takım özellikler ve çevreyle kurulan etkileşimler sonucu oluştuğunu ileri sürmektedir. Aile, hem kalıtımla aktarılan özellikler

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ 3 TEMEL DESTEĞĠ MEVCUTTUR 1- Ar-Ge Proje Destekleri 2- Çevre Projeleri Destekleri 3- Teknolojik Girişimcilik Destekleri Ar-Ge Proje Destekleri a) Teknoloji

Detaylı

ENFLASYON (Genel bakış)

ENFLASYON (Genel bakış) ENFLASYON (Genel bakış) Gazi Üniversitesi Ekonometri Bölümü -KADİR ÖZKAN - SUNUM KİTLESİ: İKTİSADİ İDARİ BİLİMLER ÖĞRENCİLERİ 1 ENFLASYON NEDİR? Latince bir kelime olan "enflasyon", şişkinlik ya da genişleme

Detaylı

ÜCRET SĠSTEMLERĠ VE VERĠMLĠLĠK DERSĠ. EKOTEN TEKSTĠL A.ġ.

ÜCRET SĠSTEMLERĠ VE VERĠMLĠLĠK DERSĠ. EKOTEN TEKSTĠL A.ġ. ÜCRET SĠSTEMLERĠ VE VERĠMLĠLĠK DERSĠ EKOTEN TEKSTĠL A.ġ. HAZIRLAYANLAR 2008463084 Gizem Özen 2008463055 Tuğba Gülseven 2009463097 Huriye Özdemir 2007463066 Raziye Sinem Sağsöz SUN GRUBU ŞİRKETLERİ SUN

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLGĠSAYAR BĠLĠMLERĠ UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLGĠSAYAR BĠLĠMLERĠ UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLGĠSAYAR BĠLĠMLERĠ UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Mustafa Kemal Üniversitesi

Detaylı

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ 15 1.1. Sosyolojinin Tanımı 16 1.2. Sosyolojinin Alanı, Konusu, Amacı ve Sınırları 17 1.3. Sosyolojinin Alt Disiplinleri 18 1.4.

Detaylı

1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz?

1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz? Test 3 1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz? A) Bakanlar kurulu üyeleri B) Mahalli idareler ve bunların

Detaylı

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2 Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3 Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 Zygmunt Bauman: Modernlik ve Postmodernlik ÜNİTE:5 Tüketim Toplumu, Simülasyon

Detaylı