KLASİK FİZİĞİN KURAMI VE FELSEFESİ. Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KLASİK FİZİĞİN KURAMI VE FELSEFESİ. Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR"

Transkript

1 KLASİK FİZİĞİN KURAMI VE FELSEFESİ Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü (8 Aralık 2004, Seminer Notları) M. Serdar ÇAVUŞ Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi İzninizle şimdi sizleri fiziğin gizemli dünyasında kısa bir gezintiye çıkarmak istiyorum. Richard P. Feynman, John Danz Konferansları nda verdiği Her Şeyin Anlamı (1963) konulu bir konuşmasına şöyle başlar: Orta Çağlar da insanların basitçe çok sayıda gözlem yaptığı ve bu gözlemlerin de yasaları akla getirdiği düşünülüyordu, fakat gerçek bu değildir. O, gözlemden daha çok hayal gücü gerektirmektedir. İnsanların bilimde hayal gücünün olduğuna inanmaması şaşırtıcıdır. Bilimdeki hayal gücü, sanattakinden farklı olan, çok ilginç bir yaratıcılık türüdür. Hayal etmedeki büyük zorluk şunlardan kaynaklanır; daha önce hiç görmediğiniz bir şey olacak, daha önce görülmüş, ele alınmış her detayı kapsayacak, o ana kadar düşünülmüş olandan farklı olacak ve daha da önemlisi; kesin olacak ve herhangi bir belirsizlik içermeyecek. Bu, gerçekten zor bir şeydir. Hayal gücünün bilimde ne kadar önemli olduğunu, kendi nefsinde büyük ölçüde yaşayan A. Einstein da bu konuda şöyle der: Hayal etmek bilgiden daha önemlidir Ayrıca mutlak bir temel olarak, bilimin çeşitli kuralları, karşılıklı olarak uyumlu olmalıdır. Gözlemler tamamen aynı gözlemler olduğu sürece, bir kuralı, bir öngörüyü, başka bir kuralın da başka bir öngörüyü vermesi mümkün değildir. Bu nedenle bilim, özel bir iş değildir, tamamen evrenseldir. İlginçtir ki, akıl, hayal ürünlerimizi kurallara sokar. Doğayı betimleyen kurallar, matematiksel kurallar olarak görünmektedir. Bu özellik, gözlemin bir yargıç kimliğinde olmasından kaynaklanır. Ayrıca, matematiksel olmak, bilimin zorunlu bir niteliği de değildir; fakat, matematik, güçlü öngörüler yapmamıza yarayan bir araç olarak bilimin, özellikle de fiziğin en güçlü dilidir ve insan aklının da en büyük eseridir. 1

2 17. yy dan itibaren fizikteki gelişmelere paralel olarak gelişen rasyonalist felsefede ve daha sonra pozitivist düşünce sisteminde hayal gücünün büyük bir rol oynadığını biliyoruz. Her şeye rağmen hayal ürünlerinin deneylerle doğrulanamadığı sürece bir geçerliliğinin olmadığını da bilmemiz gerekir. Bu nedenle fiziğin gelişiminde deneyci felsefe, akılcı felsefe kadar önemli bir rol oynamıştır. Fiziksel bilimlerin temeli olan fizik, evrenin temel ilkeleri ile ilgilenir. Diğer fiziksel bilimlerin (Kimya, Astronomi ve Jeoloji) temelidir. Fiziğin güzelliği, temel fiziksel kuramlarının basitliğinde yatar. Fizik az sayıda temel kavram, denklem ve varsayımla çevremize bakış açımızı değiştirir ve genişletir. Fizik bize dünya ve evren hakkında neler bildiğimizi, insanların bugün bildiklerini nasıl bulduklarını ve yeni buluşlar için nasıl çalıştıklarını öğretir. Fizik sayesinde bilinmeyenle uğraşmak, onu anlamak ve tahmin etmek kudretini kazanırız. Fizikten öğrendiklerimizle yeni buluşlar yaparız. Her yeni buluş yeni teknolojilerin doğması demektir. İnsana, doğayı bir fizikçi gözüyle incelemenin ve anlamanın zevkini verir ve doğa olaylarının yasalarını öğretir. Bu, insana içinde yaşadığı dünyayı anlamak hususunda büyük bir güç kazandıracaktır. Zira, bugünkü dünyada önemli haberlerin, yeni işler yaratan aletlerin ve bir insanın karşılaştığı günlük problemlerin gerisinde fizik vardır. Bu nedenle günümüzde fizik sadece fizikçilerin bir uğraşı alanı değil, konularıyla uzaktan yakından herkesi ilgilendiren bir bilim dalıdır. Kısaca diyebiliriz ki fizik, evrenin temel özelliklerinin sistematik bir incelemesidir. Bu temel özelliklerin her birisi evrende bulunan maddelerin davranışları ve aralarındaki temel etkileşmelerle yakından ilgilidir. Fiziğin iki temel amacı mantık ve deneydir. Lazerden entegre çiplere, elektrik üretiminden jet motorlarına, radyo ve televizyondan hayat için önemli tıbbi cihazlara kadar gelişmeler hayatın her safhasında bilimi ön plana çıkarmıştır. Bilimsel yöntem olarak adlandırılan mantıklı nedenler ve kontrollü deneylerin birleştirilmesiyle doğan süreçleri anlama gayretlerimiz, insanlık tarihinin son bölümünü temsil eder. Yaklaşık 1600 lü yıllara kadar soruların doğruluk ve yanlışlığı çoğunlukla politik ve dini yaklaşımlarla belirlenirdi. Galileo Galilei, Robert Boyle, Isaac Newton gibi büyük fizikçiler bu bilimsel yöntemi dünyaya tanıtmak için öncülük ettiler ve bunu yaparken, zamanın dini ve politik güçlerinden kaynaklanabilecek riski göze aldılar. Doğayı anlama yolu olarak kullanılan bilimsel yöntemlere olan inancımız iki temel varsayıma dayanır: Bunlardan biri, - Deneysel sonuçların yeniden elde edilebileceğidir. Bu, aynı deney seti ile aynı sonuçların gözlemciden bağımsız olarak, tekrar elde edilebileceği anlamına gelir. - İkinci varsayım, doğanın nedensellik ilkesine uygun olarak işlediği ile ilgilidir. Yani, sebep-sonuç ilişkilerine göre; belirli başlangıç koşulları, bir sonuç olarak neyin ortaya çıkacağını belirler. 2

3 Bu iki yöntem olmadan deneysel gözlem kısır kalırdı, çünkü sonuçlar, temel ve tahmin edilebilir davranış örneklerini göstermek için genelleştirilemezlerdi. Bu durumda biz anlaşılmayan (kaotik) bir evrende yaşıyor olurduk. Fiziksel bilimler arasında, fizik en temel olanıdır ve nicel bir bilimdir. Amacı: Madde ve enerjinin ölçülebilir özellikleri arasındaki temel bağıntılarla, fiziksel dünyadaki bütün olayları açılamaktır. Bu temel bağıntılar, fiziğin kanunları olarak bilinirler. Bu kanunlar, pek çok olaylara uygulanılarak türetilen genel ifadelerdir. Fizikçilerin bir işi de bu kanunlardaki temel bağıntıları, mümkünse matematik dili ile ifade etmektir. Bunu yapmakla fizikçiler, özel durumlara kanunları uygulayarak nicel sonuçlar elde etmek için mantıki matematik kuralları kullanma şansı elde ederler. Bilimsel yöntemde kanunlar, deneysel kanıtlara konu olan düşünceler veya kuramlar olarak başlar. Nicel önermeler olarak ortaya atılan bu kuramlar, deneylerle desteklenir; deneylere uymayanlar elenir. Sonuçta, uygulamalarında genel ve evrensel olan kuramlar fiziksel yasa özelliği kazanır ve kalıcı olur. Fizik, özgür düşünce ve kavramlarıyla geliştirdiği, akla, gözleme, deneye, bilimsel şüpheciliğe ve kurama dayalı bilimsel yöntemleriyle, insan aklının yarattığı en büyük eserdir. Şimdi kendimize soralım; fizik nedir? Fizik hakkında bilgimiz ne düzeydedir? Fizikteki gelişmeler yaşantımızı, düşünce sistemimizi ve felsefemizi nasıl etkilemektedir? Klasik fizik kuramı nedir? Nasıl doğmuştur? Felsefesi nedir? Bu soruların yanıtlarını fiziğin evrimine bir göz atarak vermeye çalışalım. Çevremize şöyle bir baktığımızda pahalı deney aletlerine gereksinim duymadan inceleyebileceğimiz pek çok fiziksel olayın bulunduğunu görürüz. Güneş in, Ay ın, gezegenlerin ve yıldızların hareketleri, gökkuşağının spektrum renkleri, göğün maviliği, bulutların oluşumu, yağmurun yağması, suyun akışı, cam ve diğer yüzeylerdeki su damlacıklarının şekilleri, ışığın aynadan ve su birikintilerinden yansıması ve kırılması, Güneş in doğudan doğması ve batıdan batması bunu yaparken yıldan yıla bir miktar kayma yapması, serbest bırakılan cisimlerin yerin merkezine doğru düşmesi, vb. yüzlerce örnek verebiliriz. Bir kaya parçasını daha küçük parçalara ayırabileceğimizi biliyoruz. Aynı işlemi kum taneleri elde edene kadar sürdürebiliriz. Peki, kum tanelerini bölmeye kalkışırsak ne olur? Yunan lı filozof Demokrit, bu soruları yirmi beş yüzyıl önce sorup, atom kavramını ve bir parçacığın daha fazla bölünemeyeceğini öne sürmüştü. Demokrit in bu basit sorusunu yanıtlamak için pek çok fizikçi çaba sarf etti. Oysa, sadece son birkaç yıldır incelenmek üzere yalıtılmış bir atoma sahip olabildiler. Bugün artık, atomları yerlerinden cımbızla çekip alabilecek güçlü mikroskoplar geliştirildi. 3

4 Demokritos Doğum ve ölüm tarihleri net olarak belli olmamakla birlikte, Zenon'dan 30 yıl sonra doğduğu sanılmaktadır (M.Ö.455-M.Ö.370 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor). Çok gezmiş, matematik öğrenmek üzere Babil'e ve Mısır'a gitmiştir. Demokritos'a göre evren, doluluk ve boşluktan oluşmuştur. Dolu kısım, bölünemez küçük parçacıklar, yani atomlar tarafından doldurulmuştur; bunlar ölümsüz ve yalındırlar. Nitelikleri aynı ama biçimleri ayrıdır. Varlıklar bu atomların bir araya gelmelerinden oluşmuşlardır ve bir arada bulundukları sürece vardırlar; şayet bunları oluşturan atomlar bir nedenle dağılırsa yok olur giderler. Evrende gözlemlenen değişim, atomların birleşmesi ve dağılmasından ibarettir. Atomcu kuram, özünde mekanist ve deterministtir, ama bu dönemde atomların nasıl hareket ettiklerine ilişkin güçlü bir yaklaş ımın eksikliği duyulm ak tadır. Demokritos matematikle de ilgilenmiş ve Bir Daire veya Bir Küreye Çizilen Teğet, Geometri Üzerine, Sayılar Üz erine (aynı adı taşıyan bir yapıtı daha vardır) ve İrrasyoneller Üzerine adını taşıyan yapıtlar vermiştir. Bir Daire veya Bir Küreye Çizilen Teğet'te, kürenin veya dairenin teğetle ortak olan bir tek noktası bulunduğunu ve teğet biraz oynatılacak olursa, bu defa daireyi ve küreyi iki noktada k eseceğini ve teğet olma özelliğini kaybedeceğini söyler. Demokritos, astronomi ve kozmoloji ile de ilgilenmiştir. Astronom i ile ilgili görüşleri gerçek dışı olma sına rağmen kozmoloji ile ilgili öngörüleri oldukça ilgi çekicidir. Ona göre, evrende çok sayıda ve çeşitli büyüklüklerde dünyalar vardır. Bunlar birbirlerinden farklı uzaklıklarda bulunurlar. Bazıları oluşmaktadır; bazıları oluşmuştur ve bazıları ise çökmektedir. Bunlardan bazıları çarpışarak yok olurlar. Bazılarında su, bitki ve hayvan yoktur. Bizim bölgemizde ilk önce Yer oluşm uştur. Ay, yıldızların en altında bulunur; onu Güneş ve gözle görülebilen beş g ezegen izler. O halde gerçekten atomlar var ve felsefenin bir konusu olmanın ötesinde bilimin de önemli bir konusu olmuştur; ve biz biliyoruz ki atomlar da alt parçacıklarına bölünebilir ya da iyonlaşabilirler. Her atom, uzaydaki bir gezegenler sistemine benzer. Çekirdeği Güneş e, elektronları gezegenlere benzetebiliriz. Büyük hızlandırıcılar sayesinde bilimciler, çekirdeğin içindeki temel parçacıkları da inceleme olanağına sahiptirler. Yani, Demokrit in bu basit sorusundan başlayarak yüzyıllardır binlerce bilim adamı maddenin yapısıyla ilgili geniş ve bir o kadar da ilginç buluşlar yaptılar. Bu buluşlar tüm dünyadaki araştırma laboratuarlarında hala sürmektedir. Bu kısa özetten yola çıkarak fizik için yaklaşık bir tanım yapılabilir: Doğanın en temel bilimi olan fizik, gerek doğal olarak insanın doğrudan karşılaştığı, gerek kendisinin yarattığı algılanabilir dünyanın ve evrenin nesnelerini, aralarındaki temel etkileşmeleri ve olayları, gözleme, deneme ve kuram hazırlama yoluyla inceleyen bir bilimdir diyebiliriz. 4

5 Kuark ve lepton gibi, maddelerin temel yapı taşlarını oluşturan en küçük parçacıklardan, evrendeki yıldızların, galaksilerin ve gök adaların davranışına varıncaya kadar tüm doğa olaylarını kapsayan geniş bir alan, fiziğin konusuna girmektedir. Aristoteles, (M.Ö ) Ege Denizi'nin kuzeyinde bulunan Stageria'da doğmuştur. O dönemde, Stageria'da İyon kültürü egemendir ve Makedonyalıların buraları istila etmeleri bile bu durumu değiştirmemiştir. Bu nedenle Aristoteles'e bir İyonya filozofu denilebilir. Babası Nicomaihos, hekimdir ve Makedonya Krallarından Amyntus'un (M.Ö ) hekimliğine getirildiğinde, ailesi ile birlikte Stageria'dan Makedonya'nın başkentine taşınmıştır. Aristoteles burada öğrenim görmüş ve savaş yaşamına ilişkin ayrıntılı bilgiler ve deneyimler edinmiştir; bir taraftan İyon ve diğer taraftan Makedonya etkileriyle biçimlenmiş ve gençliğinde, ilgisini daha çok tıp üzerinde yoğunlaştırmıştır. 17 yaşına geldiğinde öğrenimini tamamlaması için Atina'ya gönderilen Aristoteles, hayatının 20 yılını (M.Ö ) burada geçirmiştir. Atina'ya gelir gelmez, Platon'un öğrencisi olarak Akademi'ye girmiş ve hocasının ölümüne kadar burada kalmıştır. Platon, sürekli olarak çekiştiği bu değerli öğrencisinin zekâsına ve enerjisine hayran kalmış ve ona Yunanca'da akıl anlamına gelen Nous adını vermiştir. Aristoteles'in matematik bilgisi araştırmalarına yeterli olacak düzeydeydi; bilimleri matematik, fizik ve metafizik olarak üç bölüme ayırırken, Platon gibi, matematiğe - yani aritmetik, geometri, astronomi ve müzik bilimlerine - bir öncelik tanımıştı; ancak uygulamalı matematikle ilgilenmiyordu. "Eşit şeylerden eşit şeyler çıkarılırsa, kalanlar eşittir." veya "Bir şey aynı anda hem var hem de yok olamaz (üçüncü durumun olanaksızlığı ilkesi)" gibi aksiyomların bütün bilimler için ortak olduğunu, postülaların ise sadece belirli bir bilimin kuruluşunda görev yaptığını söyleyerek, aksiyom ile postüla arasındaki farklılığa işaret etmişti. Aristoteles'in, süreklilik ve sonsuzluk hakkında yapmış olduğu temkinli tartışmalar, matematik tarihi açısından oldukça önemlidir. Sonsuzluğun gerçek olarak değil, gizil olarak varolduğunu kabul etmiştir. Bu temel sorunlar üzerindeki görüşleri, daha sonra Arşimet ve Apollonios tarafından yeniden işlenip değerlendirilecektir. Aristoteles, astronomiye ilişkin görüşlerini Fizik ve Metafizik adlı eserlerinde açıklamıştır; bunun nedeni, astronomi ile fiziği birbirinden ayırmanın olanaksız olduğunu düşünmesidir. Aristoteles'e göre, küre en mükemmel biçim olduğu için, evren küreseldir ve bir kürenin merkezi olduğu için evren sonludur. Yer, evrenin merkezinde bulunur ve bu yüzden, evrenin merkezi aynı zamanda Yer'in de merkezidir. Bir tek evren vardır ve bu evren her yeri doldurur; bu nedenle evrenötesi veya evren-dışı yoktur. Ay, Güneş ve gezegenlerin devinimlerini anlamlandırmak için Eudoxos'un ortak merkezli küreler sistemini kabul etmiştir. Aristoteles'e göre, Evren, Ayüstü ve Ayaltı Evren olmak üzere ikiye ayrılır; Yer'den Ay'a kadar olan kısım, Ayaltı Evren'i, Ay'dan Yıldızlar Küresi'ne kadar olan kısım ise Ayüstü Evren'i oluşturur. Bu iki evren yapı bakımından çok farklıdır. Ayüstü Evren ve burada yer alan gökcisimleri, eterden oluşmuştur; eterin, mükemmel doğası, Ayüstü Evren'e ezelî ve ebedî bir mükemmellik sağlar. Buna karşılık, Ayaltı Evren, her türlü değişimin, oluş ve bozuluşun yer aldığı bir evrendir. Burası, ağırlıklarına göre, Yer'in merkezinden yukarıya doğru sıralanan dört temel öğeden, yani toprak, su, hava ve ateşten oluşmuştur; toprak, diğer üç öğeye nispetle daha ağır olduğu için, en altta, ateş ise daha hafif olduğu için, en üstte bulunur. Aristoteles'e göre bu öğeler, kuru ve yaş ile sıcak ve soğuk gibi birbirlerine karşıt dört niteliğin bileşiminden oluşmuştur. 5

6 Antik çağdan 17. yy ın başına dek fizik terimi, olayların hemen hemen yalnız nitel görünümlerini, varlığını ve maddelerini ele alan, günümüzde doğa felsefesi dediğimiz kavramı belirtiyordu. Bu dönemde bilinen olaylar yalnızca katı ve sıvı maddelerin statik (durgun) davranışı (Arşimet ilkesi- suyun kaldırma kuvveti), ışığın yansıması ve kırılması, ısı ve ateş, ses ve müzikti. Bunlara ek olarak Yunanlıların M.Ö 8. yy da manyetizmayı, 6. yy da statik elektriği buluşunu ve Çinlilerin M.Ö 1000 yılında pusulayı buluşlarını da ekleyebiliriz. Bu konulardaki bilgiler de oldukça yüzeyseldi ve fizik, bir kavram olarak bilinmiyordu. Archimedes (Arşimet) (M.Ö ) Syrakusai de doğmuştur. Zamanının en büyük bilim adamından biri olarak gösterilir. Matematikçi, fizikçi ve filozof olan Arşimet bu alanlarda birçok başarıya imza atmıştır. Daha gençliğinde bilime çok meraklı olan Arşimet o dönemin en büyük bilim merkezlerinden biri olan İskenderiye ye Eukleides den ders almaya gider. İskenderiye'de bulunduğu sıralarda keşfettiği Mısırdaki Arşimet Vidası ndan halen bugün bile su çıkartılıyor. Arşimet o zamanda Roma kırarlığının generali Marcellus'a, Syrakusai almasında birçok sorun çıkarmıştır. İcat ettiği savaş aletlerini Romaya karşı kullanmıştır. Bu Romanın Syrakusai yi almasını üç yıl geciktirmiştir. Bu icatlarından bazıları toplar ve güneş ışınlarını toplayarak düşman gemilerini tutuşturan aynalardır. Çok iyi bir teknisyen olan Arşimet bu icatlarını bazı bilimsel kurallardan yararlanarak yapmıştır. Arşimet'in mekanik alanında yapmış olduğu en büyük buluşlar arasında bileşik makaralar, sonsuz vidalar, hidrolik vidalar ve yakan aynalar söylenebilir. Bunlarla ilgi bir eser bırakmamış ama matematiğin geometri alanında, fiziğin statik ve hidrostatik konularında birçok eser bırakmıştır. Geometriye yapmış olduğu en büyük katkı, bir kürenin yüzölçümünün 2 4 r ve hacminin ise 4 r 3 yüksekliği ise yarıçapına eşit bir üçgenin alanına eşit olduğunu kanıtlayarak pi nin değerinin ile 310 / 71 arasında bulunduğunu bulmuştur. 3 e eşit olduğunu ispatlamış olmasıdır. Bir dairenin alanının, tabanı, bu dairenin çevresine ve 31/ 7 Arşimet'in matematikteki en büyük çalışmalarından biri de eğri yüzeylerin alanlarını bulmak için bazı yöntemler geliştirmesidir. Daha sonra bir parabol kesmesini dörtgenleştirirken sonsuz küçükler hesabına yaklaşmıştır. Bu hesabın tarihteki önemi çok büyüktür çünkü daha sonra Newton'un bulduğu diferansiyel-integral hesap için bir temel olmuştur. Bu konuyla ilgili yazdığı kitapta (Parabolün Dörtgenleştirilmesi) tüketme metodu ile bir parabol kesmesinin alanının, aynı tabana ve yüksekliğe sahip bir üçgenin alanının 4/3 'üne eşit olduğunu bulmuştur. Arşimet'in en büyük çalışmalarından bir tanesi de denge prensiplerini ortaya koymasıdır ve bunu ilk kez açıklayan da kendisidir. Bunlardan ilki eşit kollara asılmış eşit ağırlıkların dengede kalmasını bulmasıdır. İkincisi ise eşit olmayan ağırlıklar, eşit olmayan kollarda bu formül f1l1 f2l2 kullanıldığında dengede kalmasını bulmasıdır. Bu kadar çalışmasından sonra Arşimet "Bana bir dayanak noktası verin Dünyayı yerinden oynatayım" diyerek ne kadar azimli olduğunu bir kez daha dünyaya kanıtlamıştır ve aynı zamanda bu sözü yüzyıllardan beri dillerdedir. Arşimet daha sonra Dünyaya kendisini tanıtan buluşunu yapmıştır yani sıvıların dengesi kanununu bulmuştur (suyun kaldırma kuvvetini). Bir rivayete göre, bir gün Kral İkinci Hieron yaptırmış olduğu altın tacın içine kuyumcunun gümüş karıştırdığından kuşkulanmış ve bu sorunun çözümünü bulması için Arşimet'e yollamıştır. Çok düşünmüş olmasına rağmen sorunu bir türlü çözemeyen Arşimet, yıkanmak için bir hamama gittiğinde, hamam havuzunun içindeyken ağırlığının 6

7 azaldığını hissetmiş ve hamamdan fırlayarak "Buldum, buldum" demiştir. Arşimet'in bu kanunu bulmasıyla doğada tesadüflere yer olmadığı açıkça anlaşılıyordu. Arşimet'in çalışmalarından önce tahtanın yüzdüğü ama demirin battığı biliniyordu ancak sebebi açıklanamıyordu. Arşimet modern bilimsel yöntem anlayışına çok yakın bir anlayışla, statik ve hidrostatik kanunlarını bulmuş ve bugün hala kullanılan bu kanunla tarihteki en büyük bilim adamları arasında yer almayı başarmıştır. Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi Arşimet Roma imparatorluğuna Syrakusai yi almasında birçok zorluk çıkarmıştır, ancak Roma geçte olsa burayı da işgal etmiştir. M.Ö 212'de Roma burayı işgal ederken Arşimet toprak üzerinde bir çalışma yapıyormuş ve bu sırada bir Roma askerinin yanına yaklaştığını görünce kendisini rahat bırakmasını söylemiş ancak asker hiç onu dinlemeden tarihteki en büyük bilim adamlarından birini öldürmüştür. Birçok eski filozof, nesnelerin neden ve nasıl hareket ettiğini açıklamaya çalışmışlardır. Bu konuda ilk ciddi çalışmalar Yunanlı astronomlar ve filozoflar tarafından yapılmıştır. Bu araştırmacılar, gökte bulunan cisimlerin hareketini tanımlamak için oldukça karmaşık modeller tasarlamalarına karşın, böyle hareketlerle yeryüzündeki cisimlerin hareketleri arasında kurdukları ilişkiler tutarsızlık gösteriyordu. Bu filozofların başında Aristo gelir. Bilindiği gibi Aristo, ünlü bir rasyonel, eklektik (seçmeci) felsefecidir. Her şeyin akılla çözülebileceğine, bu nedenle deney yapmaya gerek olmadığına inanmaktadır. Bu yüzden, hareketle ilgili birçok görüşleri, asırlarca fiziğin gelişmesine engel olmuştur. Örneğin, Aristo ya göre, dış bir etkenin yokluğunda hareketin devam edebilmesi ancak ortamın sahip olduğu bir hareket gücüne bağlıdır. Bir cisim, başka bir cisme değmeden kuvvet uygulayamaz. Aristo nun, cisimlerin serbest düşme hareketi ile ilgili teorisi de hayli ilginçtir. Aristo ya göre büyük cisimlerin yerin merkezine doğru gitme eğilimi küçük kütleli cisimlerden daha fazladır ve bu nedenle büyük cisimler küçük cisimlerden daha hızlı düşerler. Fiziği anlayamayanlara göre Aristo daki bu yanılgılar akla uygun görünebilir. Ayrıca Aristo nun yerin, evrenin merkezi olduğu ile ilgili görüşü de fiziğin gelişmesine büyük bir engel olmuştur. Bu görüş, kilise tarafından da benimsenmiş, kilise, aksini söylemeye kalkan Giordino Bruno yu ateşlerde yakmış, Galileo yu ( ) zindanlara atmış ve onun sefalet içinde bir ömür geçirmesine neden olmuştur. Ortaçağ boyunca fiziğin, genelde bilimin gelişmesine en büyük engellerden birisi Avrupa da Aristo nun, doğanın yapısal durumuyla ilgili yanlış düşüncelerinin Hıristiyanlık dininin öğretileri içine girmesini sağlayan kilise ve İslam dünyasında ise imanı akıldan üstün tutan Gazali öğretisini benimsemiş olan medreselerdir. Aristo ile Galileo arsında yaklaşık 2000 yıllık bir zaman aralığı vardır. Nesneler uzayı ile düşünceler uzayının tek bir fizik uzayı halinde birleşmesi için bu kadar uzun bir sürenin geçmesi gerekmiştir. 7

8 Galileo Galilei ( ) İtalya'nın Pisa kentinde 1564'de dünyaya geldi. Öğrenimini bu kentte tamamladı. Çok erken yaşlardan itibaren matematikte başarılıydı. İtalya'nın önde gelen matematikçilerinden biri oldu. Hayatı boyunca mekanik bilimi, mercekler ve astronomiyle ilgilendi, birçok icatlar yaptı. Dünyanın ve diğer gezegenlerin güneşin etrafında döndüğünü savunduğu için başı Kilise'yle derde girdi. Sonunda Kilise yetkilileri, Galilei'yi yargıladı. Ünlü bilim adamı suçlu bulundu. Görüşlerinin yanlış olduğunu açıklayarak canını zor kurtardı. Ancak tarih Galilei'nin yanındaydı. Dünyanın Güneş'in etrafında döndüğünü bugün artık herkes biliyor. Bir zamanlar Galilei'yi yargılayan Kilise bile bu gerçeği kabul etmiş durumda. Hayatının kronolojisini kısa olarak şu şekilde verebiliriz: 1564 İtalya'nın Piza kentinde dünyaya geldi Kendi icat ettiği bir su pompalama makinesi için patent aldı Isı ölçen termoskopu icat etti Teleskopu yaptı Ocak ayında Jüpiter gezegeninin 4 uydusunu keşfetti Toscana büyük dükünün baş matematikçisi oldu Mikroskobu icat etti. Sonraki beş yıl boyunca çok sayıda mikroskop yaptı "Önde gelen İki Dünya Sistemi Üzerine Diyaloglar" adlı kitabını yayınladı Ekim ayında Vatikan'a çağrıldı ve Güneş sistemiyle ilgili görüşleri nedeniyle Kilise'nin üst düzeyli yetkilileri tarafından yargılandı Sürgüne gönderildiği Siena kentinden evine dönmesine izin verildi yaşında öldü. Fiziğin gerçek gelişimi 17. yy başında başladı ve doğa felsefesi nden ayrılarak, bağımsız bir bilim haline gelmesi 1850 de oldu. 16. yy da Kopernik ( ) tarafından, Dünya ile birlikte diğer gezegenlerin de güneş çevresinde döndükleri ortaya atıldı. Galilei, bunun ateşli bir savunucusu oldu. Nicolaus Copernicus ( ) Polonya, Torun'da doğmuştur. Cracow, Bologna, Padua ve Ferrara üniversitelerinde teoloji, hukuk ve tıp öğrenimi görmüş, eğitimini tamamladıktan sonra Frauenburg Katedrali'ne papaz olarak atanmıştır. Ancak, Copernicus öncelikle astronomiye ilgi duymuştur; üniversite yıllarında İtalya'nın ünlü astronomlarıyla tanışmış ve onlardan almış olduğu derslerle bu alandaki bilgisini geliştirme olanağı bulmuştur. Copernicus, Güneş merkezli gök sisteminin kurucusudur; Güneş'in evrenin merkezinde bulunduğunu ve Yer'in bir gezegen gibi, Güneş'in çevresinde dolandığını savunan bu sistemi, 1543 yılında basılan, Gök Kürelerinin Hareketi adlı ünlü kitabında bütün yönleriyle açıklamıştır. Bu yapıt iki ana bölümden oluşur. Birinci bölümde sistemin ana hatları tanıtılmış ve ikinci bölümde ise ayrıntılara inilmiştir. Copernicus'ten önce de Güneş merkezli sistemi ortaya koyanlar olmuştu, ama bunların hiç birisi Copernicus gibi etkili olamamıştır. Copernicus temel prensiplerini ortaya koyduktan sonra yaşamının hemen hemen otuz yılını bunu bir hesaplama sistemi haline getirme çabasıyla geçirmiştir. Sonunda çok eleştirildiği gibi karmaşık da olsa, hatta Batlamyus'tan daha başarılı olmasa da, Yer merkezli 8

9 sistemin karşısına, aynı ayrıntılı hesaplama olanağına sahip bir ikinci sistemi koyabilmiştir. Almagest'ten hesaplama tekniğini, gözlem sonuçlarını almasına rağmen, Ortaçağ bilimine en büyük darbeyi indirmiş, modern astronomiye, modern fiziğe giden yolu açmış, kuşkusuz Yeniçağ'ın öncüsü adını almaya hak kazanmıştır. Kopernik ten sonra, Danimarkalı bir astronom Tycho Brahe ( ) kendi gözlem evinde ilk defa, gezegenlerin hareketi ile ilgili uzun bir süre gözlemler yaptı ve veriler topladı. Bu, modern bilimin anahtarı ve doğanın gerçekten anlaşılmasının başlangıcı oldu. Bir şeyi gözlemek ve bu bilgilerin şu veya bu yorumu çıkarmayı sağlayacak ipuçlarını içerdiğini ummak. Bu, o zamana kadar hiç yapılmamış bir şeydi. Tycho nun ani ölümü üzerine eldeki verilerin değerlendirilmesi işi asistanı Alman astronom ve matematikçi Johan Kepler e ( ) kaldı. Johannes Kepler ( ) 1571'de Almanya'da Württemberg'de doğdu. Astronominin prensi olarak gösterilen Kepler bu alanda birçok başarı elde etmiştir. Sadece astronomiyle değil matematikle de ilgilenmiştir. Kraliyet matematikçisi olmuştur. Babasının sarhoş, annesinin ise akıl dengesi bozuktu. Dört yaşında geçirdiği çok ağır bir çiçek hastalığından sonra gözleri bozulmuş ellerinde de sakatlıklar oluşmuştur. Sorunlu bir ailede büyümesine rağmen öğrencilik dönemi çok başarılı geçmiştir. Tycho, Kepleri asistan olarak yanına çağırdı. Tycho yanına yerleştikten sonra Kepler yıldız falına bakarak para kazanıyordu. Yıldız falına kendiside inanıyordu ve gökyüzünde müziksel bir uyum olması gerektiğini savunuyordu. Ancak ileriki yıllarda inancı çok zayıflamıştı. Tycho'nun yanındaki görevi gezegenlerin yörüngelerini belirlemekti. Yörüngesini incelemeye başladığı ilk gezegen Mars tır. Graz'da, matematik profesörü olarak üniversitede görev yapmıştır. Daha sonra dinsel çekişme Protestanların lehine sonuçlanınca burayı terk etmek zorunda kaldı ve Prag'a yerleşti ve orada 1599'da Brahe'ye yıldız tablolarının hazırlanışında yardım etti. 1601'de Brahe'nin ölümü üzerine saray astronomu olarak göreve başlamıştır. Brahe ölmeden önce o güne kadar yapmış olduğu tüm gözlem kayıtlarını Kepler'e bıraktı. Bu kayıtları Kepler inceledi ve bu astronomik tablolardan bir anlam çıkarmaya çalıştı. Tüm çalışmalarında Kopernik sisteminden yararlandı. Bu konuda, bilinen her şeyi kapsayan ve bunlar arasında mutlak bir uyum sağlayan bir sistemin varolması gerektiğini düşünmüş ve Brahe'nin gözlemlerinden yararlanarak, tekrar tekrar yaptığı hesaplar sonucunda, gezegenlerin dairesel yörüngeler üzerinde ve hızla dolandıkları temel prensibini terk etmiş ve ünlü üç kanununu ortaya koymuştur. Bu nedenle Kepler, modern gök mekaniğinin kurucusu olarak bilinir. Kepler in kendi adıyla anılan ünlü kanunları: 1. Gezegenlerin yörüngeleri, odaklarının birinde Güneş bulunan bir elipstir. 2. Gezegenleri Güneşe birleştiren vektör, eşit zaman aralıklarında eşit alanlar süpürür. 3. Her hangi bir gezegenin yörünge periyodunun karesi, eliptik yörüngesinin büyük 2 T ekseninin yarısının küpüyle orantılıdır. Yani, sabit. 3 a 9

10 Aynı sıralarda Galileo da, bir taraftan bir mercekçinin yaptığı dürbünle gökyüzünü inceliyor, diğer taraftan da Dünyadaki sıradan cisimlerin hareket kurallarını bulmaya çalışıyordu. Bu çalışmalarının sonucunda Galileo, eylemsizlik ilkesi denilen önemli bir kural keşfetti. Bu ilkeye göre sabit bir hızla öteleme yapan bir cisme dıştan bir etki olmadığı taktirde, cisim, sonsuza kadar aynı hızla hareketine devam edecektir. Bunun için, cismin bir hareket gücüne sahip olması gerekmemektedir. Galileo nun ortaya çıkardığı bir diğer gerçek de, Aristo nun kuvvet ve hareketle ilgili düşüncelerinin yanlışlığı olmuştur. Boşlukta bütün cisimlerin hareketlerinin kütlelerinden ve şekillerinden bağımsız olduğunu deneyerek göstermiştir. Serbest düşme deneyi hava direncinin gerçekten etkisiz kaldığı bir vakumda yapıldığında, bir kuş tüyü ile madeni paranın belli bir yükseklikten bırakıldığında yere aynı anda düştükleri bugün fizik laboratuarında gösterilen sıradan bir deneydir. Nitekim böyle bir deney 2 Ağustos 1971 de astronot David Scott tarafından Ay üzerinde de yapıldı ve Galileo yu kesinlikle doğruladı. Galileo Galilei, çağdaş fiziğin temelini atan, matematiği fizikte kullanarak fiziğin dilinin matematik olduğunu gösteren bir kişi olarak bilinir. Bu son derece ilginç insanın fiziğe katkıları yalnız, kinematiği, Aristo dan beri içine düştüğü çıkmazdan kurtarması değil, bu işi yaparken doğa ile ilgili problemleri çözmekte getirdiği yaklaşım, yeni yöntemler, yeni anlayış ve yeni kavramlarla insanlığın eline yepyeni, güçlü ve doğanın yapısına uygun araçlar vermiş olmasıdır. Galilei ile birlikte bir kuşak bilim adamının deneye yöneldiğini görüyoruz fakat genelde bu yönelişin tümünü tek bir kişinin eseri saymak doğru değildir. Kişinin kafasını skolastik düşünce biçiminin boyunduruğundan kurtaran, bilimsel düşünceye olanak veren toplumsal koşulları görmezlikten gelemeyiz. Deneysel bilimin doğuşu ile birlikte tüm Avrupa yı kapsayan yeni bir enerji ve ilgi dalgasına tanık olmaktayız. Hollandalı bir mercekçinin buluşu olan teleskop, Galileo nun elinde hemen gökyüzüne çevrilen bir inceleme aracı niteliğini kazanır. Başka bir İtalyan, Galileo nun öğrencisi Toricelli, barometreyi bulur; havanın, yükseklere çıktıkça azalan bir basınç oluşturduğunu kanıtlar. Almanya da Guericke hava pompasını bulur. İngiltere de kraliçe Elizabeth in hekimi William Gilbert manyetizma üzerine deneyler yapar ve yayınlar. Boyle, gazların basınç yasalarını bulur. Böylece gözlem ve deney yolundan hareketle bilim dünyasını oluşturan bir dizi olgu ve yasanın ortaya çıktığını görüyoruz. Fizik bilimini, Klasik Fizik ve Kuantum Fiziği olmak üzere iki döneme ayırabiliriz. 17. yy boyunca süren ve yirminci yüzyıl başlarına kadar geçen süre klasik fizik dönemi olarak ele alınır. Bu dönemde, üç önemli fizik sentezi bulunmaktadır. 1) Newton un klasik mekanik sentezi (1687), 2) Maxwell in elektromanyetik sentezi (1864), 3) Einstein ın rölativistik mekanik sentezi (özel ve genel rölativite kuramları) ( ). Mekaniğin yapısal ve düşünsel gelişimini şöyle bir tabloda özetleyebiliriz: 10

11 Klasik mekanik, hızı ışık hızından çok büyük, boyutu m atomistik boyuttan çok büyük olan cisimlerin hareketlerini başarıyla inceleyen bir bilimdir. Einstein ın özel görelilik kuramı; ışık hızına yakın hızlarda harekete eden parçacıkların davranışlarını inceleyen, kütlenin mutlak değil, hıza bağlı olarak değiştiğini ve yoğunlaşmış bir enerji olduğunu gösteren, kısaca klasik mekaniği yüksek hızlara genişleten daha genel bir mekanik kuramıdır. Kuantum fiziği, atomik ölçekte meydana gelen olayları inceler; madde ve ışığın 10-8 cm den küçük boyutlu kısımlarına bakıldığında ortaya çıkan görünümü betimler. Kuantum alanlar teorisi; hem çok hızlı hem de çok küçük cisimler için görelilik ve kuantum ilkelerini birlikte sağlayan kurama denir. Kuantum alan kuramı lı yıllarda geliştirilmesine rağmen, bugün daha tam yeterli sayılmamaktadır. Newton un Klasik Mekanik Sentezi Fiziğin gerçek gelişimi ve evrimi 17. yy başında başladı yılında Galileo ölür ve Newton doğar. Rönesans tan beri süre gelen tüm hazırlıklar sanki Newton içindir. Newton ( ), Kepler ve Galileo nun buluşlarına, Francis Becon nun ve Galileo nun kurdukları akılcı bilim yöntemine ve deneysel felsefeye dayanarak 1687 de klasik mekaniğin ilk sentezini yapar. Principia (ilkeler), diğer adıyla doğa felsefesinin matematik ilkeleri adlı yapıtıyla hareket bilimi olan mekaniğin temelini atan Newton, klasik fiziğin en parlak ilk kuramcısı oldu. Klasik mekanik kuramı bize, hızı, ışık hızından çok küçük, boyutu atomistik boyut 10-8 cm ye göre çok büyük boyutlu makro sistemlerin yeryüzünde ve evrende nasıl davrandıklarını anlama ve çoğu kez tam bir isabetle davranışlarını öngörme yeteneğini kazandırmıştır. Newton un sentezi iki farklı konuyu kapsar. Bunlardan biri, cismin, bir kuvvetin etkisi altında nasıl bir yol izleyeceğini açıklayan hareket yasalarıdır. Bunlara dinamik yasaları denir. Diğeri, Gravitasyonel çekim yasasıdır. Newton, Aristo nun eksik ve yanlışlarını bir ölçüde düzelten Galileo nun çalışmalarını tamamladı. Kuvvet için, değme koşulu yerine uzaktan ani etkiyi; hareket için de, kuvvetin cismin hızını değiştirdiği yasasını getirdi. Bu son yasa, belirli 11

12 bir kuvvetin etkisi altında hareket eden bir cismin, belirli bir andaki yeri ve hızı bilinirse, cismin ezele ve ebediyete kadar her an yerinin ve hızının bilinmesine olanak tanıyordu. Buna göre insan, evrendeki gezegen ve yıldızların her birinin yerini, hızını, verilen bir anda saptayabilirse, evrenin geçmişini ve geleceğini belirleyebilecekti. Sir Isaac Newton ( ) 1642'de Lincolnshire'de doğmuştur. İngiliz bir bilim adamı olan Newton dünyaya gelmiş geçmiş en büyük bilim adamlarından biri olarak gösterilir. Newton fizik, matematik ve astronomi dallarıyla ilgilendi; ama özellikle fizikteki buluşlarıyla ön plana çıkar. Newtonun matematiğe en önemli katkısı, tutarlı bir kuram olan sonsuz küçükler hesabını oluşturmasıdır. Newton mekanik alanında daha önceki icatları bir ölçüde düzelterek, tümüyle genelleştirip tamamlayarak, tam ve kesin bir bilimsel kuram biçiminde toparlayan ilk bilim adamı oldu. Evrensel gravitasyonel çekim kuvvetini buldu. 1669'da Cambridge e matematik profesörü olarak atandı. Newton'un fizik dünyasına kazandırdığı en büyük yeniliklerden biri diferansiyel ve integral hesabı buluşudur (Niwton dan bağımsız olarak filozof ve matematikçi Leibniz de bu yüksek matematiği keşfedenlerden birisi olarak bilinir). Bu buluşu yapmasıyla birlikte matematikte yeni bir çığır açmış olan Newton birçok fiziksel problemin çözülmesini sağlamıştır. Newton daha sonra, geliştirdiği mekenik ilkelerini ve matematiksel yöntemleri, Kepler tarafından bir ölçüde ve pek kesin olmayan bir biçimde ortaya konan gezegenlerin ve Ay'ın devinimleri konusuna uyguladı. Newton'ın mekaniği, Einstein'ın görelilik kuramına kadar köklü bir değişime uğramadı, başta akışkanlar ve gök mekaniği olmak üzere mekanik alanında görülen gelişmelerin temelini oluşturdu. Ayrıca, Newton bir akışkan içinde yavaş olarak yer değiştiren bir kürenin, hızıyla orantılı bir dirençle karşılaştığını ilk kez açıklayan kişidir. Newton'un optik dünyasına en büyük katkısı hiç şüphesiz, prizma tarafından dağıtılan beyaz ışığı inceleyerek geliştirdiği renkler kuramıdır. Bu konuda 1666'da çalışmalar yapmaya başladı ve 1672'de Royal Society'ye sundu. Ancak bu çalışmalarının geniş bir açıklamasını daha sonra yayımlanan Opticks kitabında bahsetti. Newton bu kitapta her rengin özgül ve değiştirilemeyen bir özellikte olduğunu savundu. Newton buna dayanarak ışık dalgalarının peryodu ya da frekansı kavramını ortaya attı. Newton, tarih kronolojisi ve simya üzerinde de çalışmalar yapmıştır. 1672'de Royal Society'ye üye seçildi. 1703'de kurum başkanı oldu. Daha sonra birçok çalışma yapan Sir Isaac Newton 1727'de Londra'da öldü. Klasik mekaniğin kuramı Newton tarafından ortaya konmuş, daha sonra Euler, d Alembert, Laplace, Lagrange, Hamilton gibi matematik-fizikçilerin elinde daha da geliştirilmiştir. Klasik kuram; Newton un üç dinamik yasası: Eylemsizlik ilkesi, kuvvet yasası, etkitepki yasası; iki yardımcı ilke: Belirleyicilik (determinizm) ve nedensellik (sebep-sonuç) ilkeleri ve mutlak zaman, mutlak uzay, mutlak kütle aksiyomları üzerine kurulmuştur. Bu yasalar için Galilei rölativitesi geçerlidir. 12

13 Newton un maddesel cisimlerin davranışını düzenleyen üç yasasından birinci ve ikinci yasa, daha önce Galilei nin özünü verdiği yasalardı: Bir cisme hiçbir kuvvet etkimezse cisim, bir doğru üzerindeki tekdüze hareketini sürdürür; cisme net bir kuvvet uygulanırsa bu durumda kütle çarpı ivmesi (yani, momentumundaki değişim oranı) bu kuvvete eşittir. Newton un kendine özgü sezgisiyle gerçekleştirdiği yasa üçüncü yasasıdır: A cisminin B cismine uyguladığı kuvvet, B cisminin A cismine uyguladığı kuvvete eşittir, ancak ters yönlüdür (Her etkiye eşdeğer bir tepki vardır). Bu yasa, Newton un ana yasası olmuştur. Newton un evreni, Öklid in geometrisinin ilkelerine bağımlı bir uzayda oraya buraya hareket eden parçacıklardan oluşur. Bu parçacıkların ivmeleri, onlara etkiyen kuvvetler tarafından belirlenir. Her parçacığın üzerindeki etki, öteki parçacıklardan kaynaklanan ayrı ayrı etkilerin bir araya getirilmesiyle (vektör toplama üst üste gelme- ilkesini kullanarak) elde edilir. Sistemin iyi tanımlanmış bir sistem olmasını sağlamak için kesin bir kurala, A cismi üzerindeki hangi etkinin B cisminden kaynaklanacağını bize bildirecek bir kurala gereksinimimiz vardır. Normal olarak bu etkinin A ve B noktalarından geçen bir doğru üzerinde oluştuğunu varsayıyoruz. Bu etki, evrensel kütle çekim etkisiyse A ve B arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü cisimlerin kütleleriyle doğru, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olacaktır: Ters-kare kuvvet yasası. Evrensel kütle çekiminden başka etkiler için cisimlerin konumlarının ve kütleleri dışındaki özelliklerinin dikkate alınması gerekebilir. Galileo ve Kepler in attığı sağlam temeller üzerine Newton, klasik mekaniği inşa etmeyi başardı. Newton un maddesel cisimlerin davranışını düzenleyen üç yasasından birinci ve ikinci yasa, daha önce Galilei nin özünü verdiği yasalardı: Bir cisme hiçbir kuvvet etkimezse cisim, bir doğru üzerindeki tekdüze hareketini sürdürür; cisme bir kuvvet uygulanırsa bu durumda kütle çarpı ivmesi (yani, momentumundaki değişim oranı) bu kuvvete eşittir. Newton un kendine özgü sezgisiyle gerçekleştirdiği yasa üçüncü yasasıdır: A cisminin B cismine uyguladığı kuvvet, B cisminin A cismine uyguladığı kuvvete eşittir, ancak ters yönlüdür (Her etkiye eşdeğer bir tepki vardır). Bu yasa, Newton un ana yasası olmuştur. Newton un evreni, Öklid in geometrisinin ilkelerine bağımlı bir uzayda oraya buraya hareket eden parçacıklardan oluşur. Bu parçacıkların ivmeleri, onlara etkiyen kuvvetler tarafından belirlenir. Her parçacığın üzerindeki etki, öteki parçacıklardan kaynaklanan ayrı ayrı etkilerin bir araya getirilmesiyle (vektör toplama üst üste gelme- ilkesini kullanarak) elde edilir. Sistemin iyi tanımlanmış bir sistem olmasını sağlamak için kesin bir kurala, A cismi üzerindeki hangi etkinin B cisminden kaynaklanacağını bize bildirecek bir kurala gereksinimimiz vardır. Normal olarak bu etkinin A ve B noktalarından geçen bir doğru üzerinde oluştuğunu varsayıyoruz. Bu etki, evrensel kütle çekim etkisiyse A ve B arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü cisimlerin kütleleriyle doğru aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olacaktır: Ters-kare kuvvet yasası. Evrensel kütle çekiminden başka etkiler için cisimlerin konumlarının ve kütleleri dışındaki özelliklerinin dikkate alınması gerekebilir. Newton, Kepler in üç yasasının, kendine ait genel teoremler kapsamında (ters-kare kuvvet yasasından yararlanarak) elde edildiğini göstermiştir. Kepler in eliptik yörüngeleriyle ilgili her türlü ayrıntılı hesabı, ayrıca dönencelerin presesyonu gibi etkileri (ki yerkürenin dönüş ekseninin yönünün yavaş hareketi, yüzyıllar önce eski Yunanlıların farkına vardıkları bir konudur) doğruladı. Bütün bunları gerçekleştirmek için Newton, sonsuz küçükler hesabının (diferansiyel ve integral hesabı) yanı sıra birçok yeni matematiksel teknik geliştirmek zorunda kaldı. Newton, çalışmalarının olağanüstü başarısını bir ölçüde üstün matematik becerisine ve aynı şekilde üstün fiziksel sezgilerine borçludur. Galilei rölativitesine göre zaman, uzaydan tamamen ayrı ve bütün gözlemciler için aynı, yani hareketten bağımsız, mutlaktır. Mutlak zaman kavramı klasik kuramda, 13

14 etkileşmelerin sonsuz hızla yayılmasını öngörüyordu. Bir alan aracılığı ile etkileşme kavramı henüz bilinmiyordu. Newton, mekanik ile ilgili çalışmalarının yanında optikle ilgili çalışmalar da yapmış ve ışığın paçacık teorisini ileri sürmüştür. Bu teoriyi, mekanik kuramları içerisinde geliştirmiştir. Çağdaşı olan Hollandalı fizikçi Huygens, o sıralarda, ışığın dalga teorisini ortaya atmıştır fakat teori pek ilgi görmemiş ve yaklaşık yüz yıl boyunca unutulmuş ya da unutturulmaya çalışılmıştır. Christian Huygens ( ) Dinamik ve optik alanlarına katkıları nedeniyle iyi tanınan Hollandalı bir fizikçi ve astronomdur. Bir fizikçi olarak; başarıları, ışığın dalga teorisinin açıklanmasını ve sarkaçlı saatin keşfini içerir. Hollandalı bilim adamı, ışığın parçacıklar şeklinde yol alması halinde bu parçacıkların yarı yolda birbirleriyle çarpışacaklarını ve birbirlerini yok edeceklerini ileri sürdü. Huygens, bütün uzayın görünmeyen bir madde ile kaplı bulunduğunu, cisimlerden çıkan ışığın bu maddenin bir dalgasal hareketi şeklinde olduğunu söyledi. Uzaydaki bu maddenin ışığı dalgalar halinde göze taşıdığına inanıyordu. Huygens yayılan ışık dalgalarının her noktasının yeni ışık dalgaları yayınlayan kaynaklar olduğunu ve bütün bu dalgaların uzunlamasına yol aldığını belirtti. Bir astronom olarak Huygens Satürn' ün uydusu, Titan'ı keşfeden ve Satürn çevresindeki halkaları tanıyan ilk kişidir. Huygens çeşitli eğrilerin alanlarının hesabı konusundaki ilk makalesini 1651 yılında yayınladı. Huygens'in optik ve dinamikteki ünü Avrupa'da yayıldı ve 1663'de Royal Society'in kurucu üyesi seçildi. 1673'te, Paris'te Huygens, Horologium Oscillatorium u yayınladı. O, bu çalışmasında eşdeğer basit sarkaç uzunluğunu hesapladığı, bileşik sarkaç problemine bir çözüm önerdi. Aynı yayında, basit sarkacın salınımının periyodunu hesaplamak için bir formül türetti ve bir dairedeki düzgün hareket için merkezkaç kuvvetinin yasalarını açıkladı. Büyük odak uzaklıklı birkaç mercek yaptı ve teleskoplar için renksiz mercekleri keşfetti. Isaac Newton ile karşılaştığı İngiltere ziyaretinden döndükten kısa bir süre sonra, ışığın dalga teorisi konusundaki tezini yayınladı. Huygens'e göre, ışık, göze çarpınca ışık duygusunu oluşturan ve eter içerisinde yayılan titreşimsel bir hareketti. Bu teoriye dayanarak, çift kırılma olayını açıklayabildi ve yansıma ve kırılma yasalarını ortaya çıkardı. Huygens, Newton'dan sonra, 17.yy 'ın ikinci yarısındaki en büyük bilim adamları arasında ikinci kişiydi. İlk kez Hollandalı fizikçi olan Huygens tarafından keşfedilen Orion takımyıldızı bu optik deneylerle bulunmuştu. Galileo ve Descartes tarafından ulaşılan noktanın ötesine, dinamik alanında ileri giden ilk kişiydi. Merkezkaç kuvvet, problemini tamamen çözen kişiydi. Yalnız bir adam olan Huygens, öğrencilerini veya taraftarlarını cezbetmedi ve bulduklarını yayınlamakta çok yavaştı. Huygens, uzun süren bir hastalıktan sonra 1695'te öldü. Belirleyicilik ilkesi Klasik kuram belirleyicidir, yani gelecek tümüyle geçmiş tarafından belirlenir. Belirleyicilik ilkesi, olup biten her şeyin kendilerinden önce gelen olgularca belirlendiği öğretisine dayanır. Belirleyicilik ilkesi, Newton mekaniğinin bir özelliği olarak 19. yy da en parlak dönemine ulaştı. Pierre Simon de Laplace 1820 de yayınladığı bir eserinde, geçmişe bakarak tüm evrenin geleceğini kesinlikle belirlemenin elimizde olduğunu ileri sürmüş ve günümüzde bile dillerde olan şu satırları yazmıştı: Doğada herhangi bir an etkin olan tüm 14

15 güçleri ve evrende var olan tüm nesnelerin o anlık konumlarını bilen bir zekâ, evrendeki en büyük cisimlerden en hafif atomlara kadar tüm nesnelerin hareketlerini tek bir formül kapsamında toplayabilir. Yeter ki bu zekâ eldeki verilerin hepsini birden çözümleyebilecek kadar güçlü olsun. Böyle bir zekâ için kesin olmayan hiçbir şey olamaz; geçmiş gibi gelecek de onun gözleri önünde olacaktır. Bu düşüncenin özgür irade kavramı, felsefe ve din üzerindeki etkileri çok büyük olmuştur. Newton, yasalarını dünyaya sunduktan sonra mekanikçi belirleyicilik diye bir felsefi düşünce kolu ortaya çıktı, Laplace bunun ateşli bir savunucusu oldu. İlerde göreceğimiz gibi, klasik fiziğe duyulan bu güven ve fiziği niteleyen determinizm en yüksek bir noktasına ulaştığı bir dönemde yıkılmış, yerini belirsizlik ilkesine bırakmıştır. Nedensellik ilkesi Her olgunun bir nedeni vardır düşüncesi bizi nedensellik ilkesine götürür. Nedensellik, yani sebep-sonuç ilkesi, bilimde tümevarım yönteminin temeli ve öncüsüdür. Bu yöntemin öncül hipotezi, aynı nedenlerin aynı sonuçları doğuracağı ilkesidir. Nedensellik, doğa olaylarının bir düzen içinde ard arda yinelenmesinin insanda yarattığı bir kavramdır. Neden ve sonuç, birlikte giden ve duruma bağlı kavramlardır. Bir durumda neden olan bir olgu veya koşul bir başka durumda sonuç olabilir. Tersine, bir durumda sonuç olarak beliren bir olgu başka bir durumda neden olabilir. Nedensellik ilkesinin bilimde ve felsefede önemli bir yeri vardır. Bu konuda filozofların değişik karşı görüşleri bulunmaktadır. B. Russel gibi nedensellik kavramının modern bilimde yeri olmadığını ileri süren filozof ve bilim adamları da vardır. Gerçekte, bilime aykırı düşen şey, nedensellik ilkesinin işlemsel yorumu değil, metafizik anlamıdır. Metafizikte bu ilkeye bir öğreti niteliği verilerek, her şeyin bir nedeni vardır, hiçbir şey bir nedene dayanmaksızın var olamaz veya yok olamaz, aynı neden daima aynı sonucu meydana getirir vb. doğrulanması veya yanlışlanması olanak dışı bir takım genel yargılara gidilmiştir. Bilim, ne bu tür genel yargılar ileri sürme yoluna gitmiş ne de bunları bir şekilde doğrulama veya haklı çıkarma çabası içerisine girmiştir. Olguları, gerilerindeki nedenlere inerek açıklama isteği 17. yy dan beri etkinliğini yitirmiştir ve günümüzde artık bilimsel niteliği olmayan bir istek sayılmaktadır; ancak bunu, nedensel ilişki kavramının bilim dışı olduğu biçiminde yorumlamak elbetteki yanlıştır. Galileo ve Newton dan beri bilginlerin, olguların nedenlerini değil olgular arasındaki değişmez (yasal) ilişkileri bulma ve açıklama yoluna gittiklerini görüyoruz. Başka bir deyişle, Aristo geleneğindeki neden arama çabası modern bilimde yerini nedensel ilişki bulma çabasına bırakmıştır. Günümüz bilim felsefecileri nedenselliğin olasılık yorumunu yapmaktadırlar. Patrick Suppes, 1970 te yayınlanan nedenselliğin olasılık teorisi adlı kitabında, nedensellik kavramını şöyle açıklamaktadır: Y gibi bir olgunun ortaya çıkışı X gibi başka bir olgunun ortaya çıkışını yüksek bir olasılıkla izliyor ve X ile Y arasındaki olasılık ilişkisinden sorumlu üçüncü bir olgu yoksa X e Y nin nedeni diyeceğiz. 15

16 Newton Kuramının Başarıları İki yüz yılı aşan gelişme sürecinde Newton teorisinin giderek artan yeni doğrularla pekişme olanağı bulduğunu görüyoruz. Evrensel gravitasyonel çekim kanunu ile Newton, doğanın temel kuvvetlerinden birini buldu; bu, boşlukta gezegenlerin hareketlerini ve gök taşların dünyaya düşüşünü, serbest düşmeyi ve gel-git olaylarını düzenleyen kuvvet idi. Cavendish, gravitasyonel çekim yasasını laboratuarda doğrulamayı başardı. Gravitasyonel çekim nedeniyle gezegenlerin yörüngelerinde oluşan sapmaları, geliştirilen gözlem yöntemleriyle hesaplamak ve doğrulamak mümkün oldu. Sonunda, gravitasyonel çekimiyle bu sapmalara yol açan, ama o zaman henüz bilinmeyen bir gezegenin (Neptün) varlığı Fransız matematikçisi Leverrier ve bağımsız olarak İngiliz astronom Adams tarafından hesaplama yöntemiyle belirlenir ve sonra işaret edilen yerde, Alman astronom Galle tarafından gözlenir. Böylece, matematiksel metodun klasik fiziğe öndeyici gücünü kazandırdığını görüyoruz. Klasik mekanik, tüm bilimler içinde en başarılısı olarak görülmektedir. Bu kuramı kullanarak mühendisler Ay a astronotlar göndermiş ve güneş sisteminin en uç noktalarına kadar uzay aracı yollamışlardır. Astronomlar gökteki olayları yıllarca önceden saniyesine kadar belirleyebilmektedirler. Kaos un Doğuşu 1970 lerde, 1980 lerde ve şu sıralarda, kaos denilen mekanikçi belirleyicilikle yakından ilgili yeni bir araştırma alanı ortaya çıktı. Kaos, matematikle fizik arasındaki yeni bir bilim dalı haline gelebilir deniliyor. Ortaya çıkışı ve gelişmesi, bilgisayarların bilimde kullanımının artmasıyla bağlantılıdır. Kaos, Newton un ikinci yasası gibi belirleyici bir denklemin belirleyici olmayan sonuçlar doğuracağını bize göstermektedir. Kaos nedeniyle klasik mekaniğe yeniden ilgi artmıştır. Maxwell in Elektromanyetizma Kuramı Klasik fiziğin elektrik ve manyetizma ile ilgili kısmına dair ilk gözlemlerin antik çağlara kadar uzandığını görüyoruz. MÖ yıllarında Çin de pusulanın bulunması, MÖ. 8. yy da manyetizmanın, 6.yy da elektriğin eski Yunanlılar tarafından keşfedilmesi bunu göstermektedir. İlk gözlenen elektrik ve manyetik olaylar filozoflara (bir giz anlamında) ilginç görünmüş olmalıydı, fakat onların gözünde bunun pratik bir anlamı yoktu. Elektrik ve manyetizmanın incelenmesi bilimsel devrimin ilk başlarında yer alır. William Gilbert ( ), 1600 de elektrik ve manyetizma üzerine ilk bilimsel çalışmalardan biri olan önemli bir kitabı De Magnete yi yayınladı. Gilbert, Dünyanın dev bir mıknatıs gibi davrandığını ve bu nedenle bir pusula iğnesinin kuzey kutbuna yöneldiğini gösterdi. 16

17 Elektrik ile ilgili olarak kehribardan başka cam, sülfür, balmumu ve mücevher taşları gibi birçok maddenin de sürtünmeyle durgun (statik) elektrik özelliği kazandığını gösterdi. Elektrik bilimi, iki teknik gelişme sayesinde 18. yy boyunca önemli ölçüde bir ilerleme kaydetmiştir. Bunlardan ilki büyük miktarlarda durgun elektrik yükü üreten ve depolayan elektroskobik düzeneklerin geliştirilmesi, ikincisi ise, kontrol edilebilen elektrik akımları üretmek için bu günkü bataryaların öncüleri olan elektrokimyasal hücrelerin geliştirilmesidir. Charles Francois Dufay ( ) iki cins durgun elektriğin var olduğunu keşfetti. Kehribar gibi malzemeleri sürterek üretilen cinsine reçinemsi ve camı sürterek üretilen cinsine de camsı adını vermişti. Daha sonra Benjamin Franklin ( ) bunları sırasıyla eksi ve artı yük olarak adlandırdı ve biz bugün bu isimlendirmeyi kullanıyoruz. Durgun elektrikle ilgili birtakım modeller geliştirildi. Bunlar akışkan tipi modellerdi. Franklin in tek-sıvı modeli ve diğer bir model olan iki-sıvı modeli rekabet halindeydi. Tek-sıvı modelinde yüksüz madde belirli miktarda elektrik sıvısına sahipti; atrı yük, sıvının fazlalığı, eksi yük ise eksikliği demekti. İki-sıvı modelinde ise; iki farklı sıvının biri artı ve diğeri eksi- varlığını kabul etmekteydi. Yüksüz maddede bu iki sıvı eşit miktarlarda bulunmaktaydı. Elektrik ile ilgili çağdaş anlayış çok sonra 1897 de J.J Thomson ( ) tarafından elektronun keşfiyle ortaya çıktı. Yük, maddenin bir özelliği olup, atomları oluşturan temel parçacıklar elektronlar ve protonlar- üzerinde yerleşmiştir. Yükler arasındaki kuvvet üzerine belirleyici deneyi 1785 de Charles Augustin de Coulomb ( ) yapmıştır. Kendi adıyla bilinen Coulomb Kuvveti ni keşfetmiştir. Bu, uzaklığın karesiyle ters orantılı, yüklerin çarpımıyla doğru orantılı olan bir kuvvettir. Elektrik akımı -yani, elektrik yüklerinin akışı- durdun elektrik yüklerinin boşalmasıyla oluşur. Bunun doğadaki örneği şimşektir, fakat sürekli bir akım kaynağı olan bataryalar bulununcaya kadar elektrik akımı ile kesin deneyler yapılamamıştır. Bir batarya, iki elektrodu arasında sabit bir elektromotor kuvvet üreten bir kimyasal reaktördür. Alessandro Volta ( ), Luigi Galvani ( ) ilk bataryayı üretmeyi başaran bilim adamlarıdır. Atomları ve molekülleri bir arada tutan kuvvetlerin elektrik kuvvetleri olduğunu ilk öneren Anthony Carlisle ( ) ve William Nichelson ( ) olmuştur. Elektrik ve manyetizmanın anlaşılmasındaki ilerlemeler için, akan elektrik gerekli bir önkoşuldu ve bu ilerlemeler 19. yy da ardı ardına birbirini izlemiştir. İki ayrı bilim dalı olarak geliştirilen elektrik ve manyetizma, 1820 de Hans Cristian Örsted ( ) tarafından yapılan bir deney sonucunda bu iki bilim dalının birleştirilmesinin mümkün olduğu görüldü. Örsted, bir metal tel içindeki elektrik akımının bir pusulayı saptırdığını göstermiştir. Çağdaş terimlerle söylersek Örsted, elektrik akımının bir manyetik alan yarattığını bulmuştur. Keşfi izleyen bir iki gün içinde Jean-Baptiste Biot ( ) ve Felix Savart ) bu etkiyi kendi laboratuarlarında yeniden yaratmışlar ve manyetik alan şiddetinin, telden olan uzaklığın tersiyle orantılı olarak değiştiğini bulmuşlardı. Andre Marie Amper ( ) elektrik akımlarının manyetik etkileri nasıl yarattığını iyice 17

18 ayrıntılı bir biçimde incelemiş ve bugün kitaplarda geçen manyetik alanla ilgili ve kendi adıyla anılan Amper Yasası nı bulmuştur. Durgun elektrik ve manyetik kuvvetlerin gravitasyonel çekim kuvvetinden tek farkları itici ve çekici özellikte olmalarıdır. Etkileşen kütleler yerine, statik yükler ve manyetik kutup şiddetleri gelir. Ters-kare kuvvet yasasını sağlamaları yönünden her üçü de benzer davranış gösterirler. Bu aşamada, hem elektrik hem de manyetik kuvveti, Newton kuramı kapsamına kolayca almak olasıdır. Işığın davranışı da, ya ışığın taneciklerden (ki bu taneciklere bugün foton adını veriyoruz) ya da ışığın bir ortamda yayılan dalga hareketi olduğunu varsayarak Newton kuramına dahil edilebilir. İkinci seçenekte ise, eter denen ortamın kendisinin de parçacıklardan oluştuğu varsayılmalıdır. O dönemde bu düşünce biçimini savunan fizikçiler çoğunluktaydı. Hareket halindeki elektrik yüklerinin durgun manyetik kuvvetlere neden olabileceği gerçeği, konunun biraz daha karmaşık hale gelmesine yol açmıştır, ama yukarıdaki görüşü bir bütün olarak etkilememiştir. Sayısız matematikçi ve fizikçi (Gauss dahil) Newton kuramı çerçevesinde hareket halindeki elektrik yüklerini tanımlayan ve genel olarak yeterli gözüken denklem sistemleri önerdiler. Newton cu görüşe ilk ciddi eleştiri, büyük İngiliz deneyci ve kuramcısı Michael Faraday ( ) tarafından yapılmıştır. Bu eleştirinin niteliğini anlamak için önce fiziksel alan kavramını anlamalıyız. Bir manyetik alan düşünün. Bunu gözlemlemenin en iyi yolu, bir mıknatıs üzerine konan bir kağıt parçasının üstüne serpiştirilen demir tozlarının aldığı ilginç görüntüye bakmaktır. Demir tozlarının manyetik kuvvet çizgileri denilen çizgiler boyunca, birbirlerini kesmeden dizildikleri görülür. Bu çizgiler manyetik alanın bir resmidir. Uzayda her noktada bu alanın belirli bir yönü, bu notadaki manyetik etkinin yönünü belirler. Gerçekte, her noktada bir vektör bulunduğu için, manyetik alan bize bir vektör alanı örneği sağlar. Aynı şekilde, elektrik yüklü bir cismin çevresi de farklı bir alanla, yani elektrik alanıyla çevrilidir. Benzer olarak, kütle çekim alanı da herhangi bir kütleli cismin çevresinde yer alır. Bunların hepsi uzayda vektör alanlarıdır. Bu görüşler Faraday dan çok önceleri yaygındı ve Newton culara göre bu gibi alanlar tek başlarına gerçek fiziksel maddenin yerini tutmamaktaydı. Bu alanlar daha çok çeşitli kuvvetlerin hesabını yapmak için düşünülmüş matematiksel kavramlardı. Ancak, Faraday ın son derece zengin deneysel bulguları (hareketli bobinler, mıknatıslar, değişen bir manyetik alanın bir elektrik akımı doğurması-faraday indüksiyon yasası-, vb.) onu, elektrik ve manyetik alanların gerçek birer fiziksel nicelik olduklarına inandırdı. Ayrıca, değişen elektrik ve manyetik alanların bazen alan dışındaki boş uzay içinde birbirlerini iteleyerek bir tür dalga üretebildiklerini düşünüyordu. Faraday, ışığın bu tür dalgalardan oluşabileceğini varsaydı. Bu varsayım o dönemde yaygın olarak benimsenen Newton cu görüşe aykırıydı, çünkü bu görüş, alanlara herhangi bir bağlamda gerçek gözüyle bakmıyordu. Alanlar, Newton için noktasal parçacıkların uzaktan eylemiyle ilgilenen, asıl gerçekliğini tanımaya yararlı matematiksel yardımcılardan öte bir şey değillerdi. Elektrik ve manyetizma ile ilişkilendirilen bu gözlemlerden sonra dikkatler tüm bu etkileri birleştirilmiş bir biçimde hesaba katan bir kuramın geliştirilmesine çevrilmişti. Sonunda başarı ile gerçekleştirilen ve tüm fizikçilerin benimsediği, hala geçerli olan kuram alan kuramı oldu. Faraday ın alan kuramı, uzaktan etkileşme kavramının yerini aldı. 18

19 Bir yük ya da akım elemanı üzerindeki kuvvet, yük ya da akım elemanının konumundaki alan nedeniyle oluşuyordu. Faraday ın alan kuramı, Amper yasası ve Gauss yasası, James Clark Maxwell ( ) tarafından kesin bir matematiksel yapıya sokuldu. Maxwell, kendi adını alan ve bugün elektromanyetik teorinin temel bağıntıları olarak bilinen denklemlerini 1864 de yayınladı. Maxwel, matematiksel olarak tutarlı bir alan denklemleri takımı kurmak için o zamanlar deneysel olarak henüz gözlenmemiş, bilinmeyen yeni bir elektromanyetik etkinin varlığını öngörmek zorunda kalmıştır. Bu yer değiştirme akımı dır. Yer değiştirme akımının eklenmesiyle bulunan denklemler, dalga çözümlerine sahiptirler ve dalganın boşluktaki hızı ışık hızına eşittir. Böylece bu matematiksel teori, ışığın da elektromanyetik karakterde olduğunu göstermiştir. Maxwell denklemleri elektrik, manyetizma ve optiğin bir birleşik teorisini oluşturmaktadır. Maxwell denklemlerinin bir öngörüsü, elektrik ve manyetik alanlarının boş uzayda birbirlerini, Faraday ın varsaydığı gibi gerçekten ittiklerini göstermesidir. Salınım yapan bir manyetik alan, salınım yapan bir elektrik alan yaratır ve (Faraday ın deneysel bulgularına göre) bu salınım yapan elektrik alan tekrar salınım yapan bir manyetik alan yaratır. Bu manyetik alan (Maxwell in kuramsal yorumuna göre) yine bir elektrik alan yaratır ve bu böyle sürer gider. Bu gibi dalgaların var olduklarını Alman fizikçi H. Hertz 1888 de deneysel olarak kanıtladı. Faraday ın umudu, bu suretle, Maxwell in harikulade denklemlerinde gerçekten sağlam bir temel bulmuş oluyordu. Maxwell kuramının fiziksel gerçeklik görüşüne getirdiği temel yenilik, alanların bundan böyle hak ettikleri şekilde ciddiye alınmaları ve Newton kuramındaki gerçek parçacıkların birer matematiksel uzantısı gibi sayılmamaları gerektiğidir. Nitekim, Maxwell, alanların elektromanyetik dalgalar halinde yayılırken belli bir miktar enerjiyi taşıdıklarını göstermiştir. Maxwell, söz konusu enerji için açık bir matematik ifade elde etmeyi başarmıştır. Enerjinin, kütleden bağımsız olarak elektromanyetik dalgalarla bir yerden diğerine taşındığı gerçeği, Hertz in bu dalgaları saptamasıyla deneysel olarak doğrulanmıştır. Michael Faraday ( ) Fraday'ın babası İngiltere nin kuzeyinden 1791 başında Newington köyüne iş aramak amacıyla gelmiş bir demirci idi. Annesi Faraday'ın zorluklarla dolu çocukluk döneminde ona duygusal yönden büyük destek olmuş, sakin ve akıllı bir köylü kadındı. Faraday çok yetersiz bir eğitim gördü. Bütün eğitimi kilisenin pazar okulu'nda öğrendiği okuma yazma ve biraz hesaptan ibaretti. Küçük yaşta gazete dağıtıcısı olarak çalışmaya başladı. 14 yaşında ciltçi çırağı oldu. Ciltlenmek üzere getirilen kitapları okuyarak bilgisini genişletmeye başladı. Encyclopedia Brtanica'nın üçüncü baskısındaki elektrik maddesinden özellikle etkilendi. Eski şişeler ve hurda parçalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten yararlanarak deneyler yapmaya başladı. Gene kendi yaptığı zayıf bir Volta pilini kullanarak elektrokimya deneyleri gerçekleştirdi. Londra'daki Kraliyet Enstütüsü'nde Sir Humphrey Davy tarafından verilen kimya konferansları için bir bilet elde etmesi Faraday'ın yaşamında dönüm noktası oldu. Konferanslarda tuttuğu notları ciltleyerek iş isteyen bir mektupla birlikte Davy'ye gönderdi. Bir süre sonra laboratuara yardımcı olarak giren Faraday, kimyayı çağının en büyük deneysel kimyacılarından biri olan Davy'nin yanında öğrenmek fırsatını elde etmiş oldu. 1820'de Faraday, Davy'nin yanından yardımcılık görevinden ayrıldı. 19

20 O zamanlar fizik ve kimya henüz aynı çalışma alanları değildi. Bütünüyle kendi kendini yetiştirmiş (otodidakt) olan Faraday çözümü bulunmamış problemlerle karşılaşabileceği uğraş alanları arıyordu kendine. Seçimi her zaman kimyadan yanaydı ve bunda da şaşırtıcı başarılar elde ediyordu. Karbondioksit ve sülfikhidrit gibi gazları sıvılaştırmayı ilk o başarmıştı, Havagazından benzol'ü, kauçuk'tan dipenten'i ayırdı. Deneyleri tasarlamak konusunda yorulmak nedir bilmiyordu ve onları uygulamakta dahice davranıyordu. Varsayımlarını formüle etmekte onun üstüne kimse yoktu. Bu nedenle hocası Davy'nin yerine, Kraliyet Enstitüsü Müdürlüğü'ne yükselmesi de şaşırtıcı olmadı, iki yıl sonra hiç yüksek öğrenim görmemiş Faraday'a, yeni oluşturulan kimya kürsüsü verildi. Hans Christian Örsted, 1820'de bir telden geçen elektrik akımının tel çevresinde bir manyetik alan oluşturduğunu bulmuştu. Fransız fizikçi Andre Marie Ampere, tel çevresinde oluşan manyetik kuvvetin dairesel olduğunu, gerçekte de tel çevresinde bir manyetik silindir oluştuğunu gösterdi. Bu buluşun önemini ilk kavrayan Faraday oldu. Manyetizma ile elektrik arasındaki ilişki üzerinde çalışmalar yaptı. Elektrik akımının manyetik gücünü, dönen mekanik bir devinime dönüştüren bir düzen geliştirdi. Bu deney her ne kadar bir oyuncağı andırıyor ise de, yine de elektriğin bir iş üretebileceğini kanıtlıyordu, ki bu aslında ilk elektrik motorunun bir modeliydi. Faraday fildişi kulesinde araştırmalar yapmayı sevmiyordu. Buluşları, mesleklere ve endüstriye yararlı olmalıydı. Bu sebeple akşam konferansları, "Friday Evening Discourses" yapmaya başladı. Burada kalem ucu, fener kulesi lambası ya da gümüşlü ayna üretilmesi gibi güncel sorulan ele alıyordu. Bir keresinde maden ocaklarındaki havalandırma konusunda, bir başka akşam taşbaskı konusunda ya da deniz suyunun etkisiyle oluşan aşınma konusunda ders veriyordu. Faraday dinleyicileri heyecanlandıran mükemmel bir konuşmacıydı ve konferanslarım kalabalık bir dinleyici kitlesi izliyordu. Faraday 40 yaşına geldiğinde yine elektriğe yöneldi. Popüler bilimsel bir konferansta, Londralı dinleyiciler karşısında, makaralarla, mıknatıs çubuklarla ve galvanometrelerle deneyler yaptı ve elektriğin yardımı ile manyetizma oluşturmanın yanı sıra, tersine olarak manyetizmanın da elektriğe dönüştürülebileceğini gösterdi. Faraday, bugünkü elektrik santrali tekniğinin temellerinden birini oluşturan endüksiyonu bulmuştu. Basit bir deneyle manyetik alanı görülebilir kılan da o idi. Bir kağıt üstüne serpiştirdiği demir tozu, mıknatısın etkisi ile "kuvvet çizgileri" adım verdiği düzenli şekiller oluşturuyordu. Elektrokimya adı verilen yeni alanda da büyük başarılar elde etmişti. Elektriğin kimyasal etkileri üzerinde araştırmalar yaparken "Faraday Kanunları"nı buldu. Bu kanunlar elektrik akımı ile kutuplarda ayrılan malzeme miktarı arasındaki ilişkiyi tanımlıyorlar. Bugün hala kullanılan elektroliz, elektrolit, elektrot, anot ve katot, Faraday'ın ortaya attığı terimlerdir. Faraday, "doğal kuvvet" dediği elektriğin, ışık veya ısı gibi başka eneriilere dönüşebileceğine bütünüyle inanmıştı yılında, yani Robert von Mayer'den ( ) 16 yıl önce, bütün enerji toplamlarının sabit olduğu konusunda bir doğa kanununun bulunması gerektiğim söyledi. Bununla enerjinin sakınımı kuramına oldukça yaklaşmış oluyordu. Diğer bazı çalışmaları dielektriğin özellikleri, diyamanyetizma ve elektrikle ışık arasındaki ilişki üzerineydi. Faraday ışığın manyetik alandaki polarizasyon düzleminin dönüşünü, örneğin bugün hala ultra hızlı fotoğraf makinesi obtüratörlerinin yapımında kullanılan "Faradayetkisi"ni keşfetti. 'Elektriksel etkilere karşı korunmuş alan sağlayan ve "Faraday kafesi" denilen metal ağ da, bugüne kadar ismiyle anılıyordu. Faraday'ın getirdiği yenilikler, onun hiçbir zaman matematik eğitimi almadığı ve yaşamı boyunca bir fizik formülü yazamadığı göz önüne alındığında, daha da şaşırtıcı görünüyor. Birçok durumda, fiziksel kavramların içeriğini matematiksel olarak yazmayı bile başaramıyordu. Neredeyse her zaman yalnız başına ve kısıtlı teknik malzemelerle çalışıyordu. Yalnızca konferanslarında ona eski topçu üstçavuş Anderson yardımcı oluyor ve bilimsel rolünü: "Ben deneyleri yapıyorum, Faraday da onlara konuşmalarını ekliyor" diye betimliyordu. Otodidakt Michael Faraday'ın, yoksul aile evinden bilim çevresine yükselişinin, ünlü Sir Davy'nin ardılı durumuna gelişinin ve sonunda zamanının en büyük bilgini oluşunun benzeri bir öykü yoktur yılında, bugünkü Nobel Ödülü'ne eşdeğer sayılabilecek Cobley Madalyasi'nı aldı. Fransız 20

17. yy. Dehalar Yüzyılı

17. yy. Dehalar Yüzyılı 17. yy. Dehalar Yüzyılı 20. yy a kadar her bilimsel gelişmeyi etkilediler. 17. yy daki bilimsel devrimin temelleri 14.yy. da atılmıştı fakat; Coğrafi keşifler ile ticaret ve sanayideki gelişmeler sayesinde

Detaylı

FİZİK. Mekanik 12.11.2013 İNM 103: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

FİZİK. Mekanik 12.11.2013 İNM 103: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir? İNM 103: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ 22.10.2013 MEKANİK ANABİLİM DALI Dr. Dilek OKUYUCU Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır. FİZİK Mekanik

Detaylı

FİZİK. Mekanik İNM 221: MUKAVEMET -I. Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır.

FİZİK. Mekanik İNM 221: MUKAVEMET -I. Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır. İNM 221: MUKAVEMET -I 03.07.2017 GİRİŞ: MEKANİK ANABİLİM DALI Dr. Dilek OKUYUCU Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır. FİZİK Mekanik 1 Mekanik

Detaylı

ASTRONOMİ TARİHİ. 4. Bölüm Kopernik Devrimi. Serdar Evren 2013

ASTRONOMİ TARİHİ. 4. Bölüm Kopernik Devrimi. Serdar Evren 2013 ASTRONOMİ TARİHİ 4. Bölüm Kopernik Devrimi Serdar Evren 2013 Fotoğraf: Eski Yunan mitolojisinde sırtında gök küresini taşıyan astronomi tanrısı, ATLAS. Kopernik Devrimi Güneş sisteminin merkezinde Güneş

Detaylı

FİZİK. Mekanik İNM 101: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

FİZİK. Mekanik İNM 101: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir? İNM 101: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ 12.10.2017 MEKANİK ANABİLİM DALI Dr. Dilek OKUYUCU Mekanik Nedir? Mekanik: Kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin davranışını inceleyen bilim dalıdır. FİZİK Mekanik

Detaylı

Bilimsel Bilginin Oluşumu

Bilimsel Bilginin Oluşumu Madde ve Özkütle 2 YGS Fizik 1 YGS Fizik Fiziğin Doğası başlıklı hazırladığımız bu yazıda; bilimin yöntemleri, fiziğin alt dalları, ölçüm, birim, vektörel ve skaler büyüklüklerle birlikte fizik dünyası

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 6. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü A r i s t o (Aritoteles) (M.Ö. 384-322)

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 10. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü RÖNESANS Fransızca da yeniden doğuş

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 11. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü GALILEO GALILEI (1564-1642) Modern fiziğin

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 4. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Antik Yunan Bilimi Sokrat Öncesi Dönem

Detaylı

UZAY VE ZAMAN NEDİR? İnsanın var olduğundan beri kendine sorduğu kendineve evrenedair en önemli soru!

UZAY VE ZAMAN NEDİR? İnsanın var olduğundan beri kendine sorduğu kendineve evrenedair en önemli soru! UZAY VE ZAMAN NEDİR? İnsanın var olduğundan beri kendine sorduğu kendineve evrenedair en önemli soru! Giordano Bruno, Galileo Galilei, Nicolaus Copernicus, Johannes Kepler, René Descartes ARİSTO (ARİSTOTELES)

Detaylı

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur.

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. DEV GEZEGENLER DEV GEZEGENLER Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. Bunlar sırasıyla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenleridir. Bunların kütle ve yarıçapları yersel

Detaylı

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar İnsanoğlunun yıldızları izleyip anlamaya çalıştığı ilk zamanlarda; bazı yıldızların farklı hareketler yaptığını fark etmesiyle başlayan bir hikaye gök mekaniği. Farklı

Detaylı

Biyomekanik Newton Hareket Kanunları

Biyomekanik Newton Hareket Kanunları Biyomekanik Newton Hareket Kanunları Dr. Murat Çilli Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü Aristo. MÖ 300 yıllarında Aristo ( MÖ 384-322 ) hareket için gözlemlerine

Detaylı

1. Her gezegen, odak noktalarından birinde Güneş in bulunduğu eliptik yörüngelerde dolanır.

1. Her gezegen, odak noktalarından birinde Güneş in bulunduğu eliptik yörüngelerde dolanır. Kepler Yasaları Kepler, gezegenlerin hareketlerini açıklayan 3 yasayı açıklayarak bir devrim yarattı. Bu yasalar oldukça basit temellere dayanıyordu. Yüzyıllardır süregelen inanışların dayatmalarıyla uydurulmaya

Detaylı

Fizik 203. Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün

Fizik 203. Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün Fizik 203 Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün Ofis: AS242 Fen ve Edebiyat Fakültesi Tel: 0392-630-1379 ali.ovgun@emu.edu.tr www.aovgun.com Kepler Yasaları Güneş sistemindeki

Detaylı

FİZİK 2 ELEKTRİK VE MANYETİZMA Elektrik yükü Elektrik alanlar Gauss Yasası Elektriksel potansiyel Kondansatör ve dielektrik Akım ve direnç Doğru akım

FİZİK 2 ELEKTRİK VE MANYETİZMA Elektrik yükü Elektrik alanlar Gauss Yasası Elektriksel potansiyel Kondansatör ve dielektrik Akım ve direnç Doğru akım FİZİK 2 ELEKTRİK VE MANYETİZMA Elektrik yükü Elektrik alanlar Gauss Yasası Elektriksel potansiyel Kondansatör ve dielektrik Akım ve direnç Doğru akım devreleri Manyetik alanlar Akım nedeniyle oluşan manyetik

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI)

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI) ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI) ATOMUN YAPISI HAZIRLAYAN: ÇĐĞDEM ERDAL DERS: ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME DERS SORUMLUSU: PROF.DR. ĐNCĐ MORGĐL ANKARA,2008 GĐRĐŞ Kimyayı ve bununla ilgili

Detaylı

DAY 2009 un ANLAMI VE ÖNEMİ

DAY 2009 un ANLAMI VE ÖNEMİ DAY 2009 un ANLAMI VE ÖNEMİ GALİLEO GALİLEİ nin HAYATI G A L İ L E O G A L İ L E i Galileo 15 Şubat 1564'te İtalya nın Toskana bölgesindeki Pisa şehrinde, döneminin tanınmış müzisyenlerinden, Vincenzo

Detaylı

A. ATOMUN TEMEL TANECİKLERİ

A. ATOMUN TEMEL TANECİKLERİ ÜNİTE 3 MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ 1. BÖLÜM MADDENİN TANECİKLİ YAPISI 1- ATOMUN YAPISI Maddenin taneciklerden oluştuğu fikri yani atom kavramı ilk defa demokritus tarafından ortaya atılmıştır. Örneğin;

Detaylı

MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ (STATİK)

MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ (STATİK) MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ (STATİK) Prof. Dr. Metin OLGUN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü HAFTA KONU 1 Giriş, temel kavramlar, statiğin temel ilkeleri 2-3 Düzlem kuvvetler

Detaylı

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel Yasa Kavramı Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel yasa her şeyden önce genellemedir. Ama nasıl bir genelleme? 1.Bekarla evli değildir. 2. Bahçedeki elmalar kırmızıdır 3. Serbest

Detaylı

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü 10. Hafta. Aysuhan OZANSOY

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü 10. Hafta. Aysuhan OZANSOY FİZ102 FİZİK-II Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü 10. Hafta Aysuhan OZANSOY Bölüm 8: Manyetik Alan 1. Mıknatıslar ve manyetik alan 2. Elektrik Yüküne Etkiyen Manyetik Kuvvet 3. Manyetik Alanda

Detaylı

G = mg bağıntısı ile bulunur.

G = mg bağıntısı ile bulunur. ATIŞLAR Havada serbest bırakılan cisimlerin aşağı doğru düşmesi etrafımızda her zaman gördüğümüz bir olaydır. Bu düşme hareketleri, cisimleri yerin merkezine doğru çeken bir kuvvetin varlığını gösterir.

Detaylı

ASTRONOMİ TARİHİ. 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi. Serdar Evren 2013

ASTRONOMİ TARİHİ. 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi. Serdar Evren 2013 ASTRONOMİ TARİHİ 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi Serdar Evren 2013 Fotoğraf: Eski Yunan mitolojisinde sırtında gök küresini taşıyan astronomi tanrısı, ATLAS. Daha modern nesil

Detaylı

I FİZİĞE ÖN HAZIRLIKLAR

I FİZİĞE ÖN HAZIRLIKLAR İÇİNDEKİLER Önsöz. III Bölüm I FİZİĞE ÖN HAZIRLIKLAR 1 1 Ölçme ve Birim Sistemleri 1 2 Uzunluk, Kütle ve Zaman Büyüklükleri (Standartları) 1 3 Boyut Analizi 1 4 Birim Çevirme ve Dönüşüm Çarpanları 1 5

Detaylı

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur.

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. ATOM TEORİLERİ DEMOCRİTUS DEMOCRİTUS Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu taneciklere

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2016-2017 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 7. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Romalılar Döneminde Bilim (devam) Romalılar

Detaylı

Newton ve Einstein nin Evren Anlayışları

Newton ve Einstein nin Evren Anlayışları Newton ve Einstein nin Evren Anlayışları Planck COPERNİCUS 1473-1543 (6 Milyon Yıl) Rutherford (M.Ö.10.000) Thales (M.Ö.625) Sokrates (M.Ö.469-399) Eudoxus Platon (M.Ö.408-355) Aristarchos (M.Ö.427-347)

Detaylı

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.)

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.) ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.) Her sorunun doğru cevabı 5 puandır. Süre 1 ders saatidir. 02.01.2013 ÇARŞAMBA 1. Güneş sisteminde

Detaylı

17.Yüzyıldan-Günümüze Bilim

17.Yüzyıldan-Günümüze Bilim Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü 17.Yüzyıldan-Günümüze Bilim http://666kb.com/i/b7ajhqueg3ktjqwdv.gif Bilimsel Dernekler 17. ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan yeni bir faktör de, hükümetlerin

Detaylı

BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1. BÖLÜM:2 Fizik ve Ölçme 13. BÖLÜM 3: Bir Boyutta Hareket 20. BÖLÜM 4: Düzlemde Hareket 35

BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1. BÖLÜM:2 Fizik ve Ölçme 13. BÖLÜM 3: Bir Boyutta Hareket 20. BÖLÜM 4: Düzlemde Hareket 35 BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1 1.1. Semboller, Bilimsel Gösterimler ve Anlamlı Rakamlar 1.2. Cebir 1.3. Geometri ve Trigometri 1.4. Vektörler 1.5. Seriler ve Yaklaşıklıklar 1.6. Matematik BÖLÜM:2 Fizik

Detaylı

ATOM ATOMUN YAPISI 7. S I N I F S U N U M U. Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir.

ATOM ATOMUN YAPISI 7. S I N I F S U N U M U. Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. ATO YAP Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir Atomda bulunan yükler; negatif yükler ve pozitif yüklerdir Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir Atomu oluşturan

Detaylı

7.DENEY RAPORU AKIM GEÇEN TELE ETKİYEN MANYETİK KUVVETLERİN ÖLÇÜMÜ

7.DENEY RAPORU AKIM GEÇEN TELE ETKİYEN MANYETİK KUVVETLERİN ÖLÇÜMÜ 7.DENEY RAPORU AKIM GEÇEN TELE ETKİYEN MANYETİK KUVVETLERİN ÖLÇÜMÜ Arş. Gör. Ahmet POLATOĞLU Fizik II-Elektrik Laboratuvarı 9 Mart 2018 DENEY RAPORU DENEYİN ADI: Akım Geçen Tele Etkiyen Manyetik Kuvvetlerin

Detaylı

1. Ünite 1 ve 2. Konular Fizik Biliminin Önemi - Fiziğin Uygulama Alanları

1. Ünite 1 ve 2. Konular Fizik Biliminin Önemi - Fiziğin Uygulama Alanları 1 1. Ünite 1 ve 2. Konular Fizik Biliminin Önemi - Fiziğin Uygulama Alanları A nın Yanıtları 1. Fizik bilimini kendisine iş edinen bilim insanlarına... fizikçi adı verilir. 2...., Mekanik kuvvet, hareket

Detaylı

STATİK YRD.DOÇ.DR. KAMİLE TOSUN FELEKOĞLU

STATİK YRD.DOÇ.DR. KAMİLE TOSUN FELEKOĞLU STATİK YRD.DOÇ.DR. KAMİLE TOSUN FELEKOĞLU http://kisi.deu.edu.tr/kamile.tosun/ 2011-2012 BAHAR - ÇEVRE KT 1 KİTAPLAR Mühendislik Mekaniği - Statik, R.C. Hibbeler, S.C. Fan, Literatür Yayıncılık, ISBN:

Detaylı

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı Teleskop: gökyüzüne açılan kapı Teleskop sözcüğü, uzak anlamına gelen tele ve uzağa bakmak anlamına gelen skopein Yunanca sözcüklerinden oluşmuştur. En basit tanımıyla teleskop, gözlerimizle göremeyeceğimiz

Detaylı

Bölüm 1: Fizik ve Ölçme

Bölüm 1: Fizik ve Ölçme Fizik Bölüm 1: Fizik ve Ölçme f=ma İnsanoğlu Problem? Bilim Temel Yasalar Matematik Teori Doğal olayları yönetentemel yasaları bulmak ve ileride yapılacak deneylerin sonuçlarını öngörecekteorilerin geliştirilmesinde

Detaylı

Gökyüzünü İzlerken Kullandığımız Gözlem Araçları

Gökyüzünü İzlerken Kullandığımız Gözlem Araçları Gökyüzünü İzlerken Kullandığımız Gözlem Araçları Gökcisimlerinden elde edilen tek kaynak IŞIKTIR Atmosferimizi pencereye benzetip gökcisimlerinden gelen ışığın yoluna dev etmesini inceleyelim Bilinen

Detaylı

BÖLÜM 4: MADDESEL NOKTANIN KİNETİĞİ: İMPULS ve MOMENTUM

BÖLÜM 4: MADDESEL NOKTANIN KİNETİĞİ: İMPULS ve MOMENTUM BÖLÜM 4: MADDESEL NOKTANIN KİNETİĞİ: İMPULS ve MOMENTUM 4.1. Giriş Bir önceki bölümde, hareket denklemi F = ma nın, maddesel noktanın yer değiştirmesine göre integrasyonu ile elde edilen iş ve enerji denklemlerini

Detaylı

AST413 Gezegen Sistemleri ve Oluşumu. Ders 3 : Kepler Denklemlerinden Ötegezegen Keşiflerine

AST413 Gezegen Sistemleri ve Oluşumu. Ders 3 : Kepler Denklemlerinden Ötegezegen Keşiflerine AST413 Gezegen Sistemleri ve Oluşumu Ders 3 : Kepler Denklemlerinden Ötegezegen Keşiflerine Kepler 1. Yasa (1609) Gezegenler, Güneş'in etrafında eliptik yörüngeler üzerinde dolanırlar! Aphel: enöte Perihel:

Detaylı

Bölüm 7. Manyetik Alan ve. Manyetik Kuvvet. Copyright 2008 Pearson Education Inc., publishing as Pearson Addison-Wesley

Bölüm 7. Manyetik Alan ve. Manyetik Kuvvet. Copyright 2008 Pearson Education Inc., publishing as Pearson Addison-Wesley Bölüm 7 Manyetik Alan ve Manyetik Kuvvet Hedef Öğretiler Manyetik Kuvvet Manyetik Alan ve Manyetik Akı Manyetik Alanda Yüklerin hareketi Yarıiletkenlerde Manyetik Kuvvet hesabı Manyetik Tork Elektrik Motor

Detaylı

5 kilolitre=..lt. 100 desilitre=.dekalitre. 150 gram=..dag. 1. 250 g= mg. 0,2 ton =..gram. 20 dam =.m. 2 km =.cm. 3,5 h = dakika. 20 m 3 =.

5 kilolitre=..lt. 100 desilitre=.dekalitre. 150 gram=..dag. 1. 250 g= mg. 0,2 ton =..gram. 20 dam =.m. 2 km =.cm. 3,5 h = dakika. 20 m 3 =. 2014 2015 Ödevin Veriliş Tarihi: 12.06.2015 Ödevin Teslim Tarihi: 21.09.2015 MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA OKULLARI 1. Aşağıda verilen boşluklarara ifadeler doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız. A. Fiziğin ışıkla

Detaylı

1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER

1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER 1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER Democritus Maddenin tanecikli yapıda olduğunu ileri sürmüş ve maddenin bölünemeyen en küçük parçasına da atom (Yunanca a-tomos, bölünemez ) adını vermiştir Lavoisier Gerçekleştirdiği

Detaylı

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur.

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur. 5 ve Uzay Test Çözmüleri Test 'in Çözümleri 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur.. Gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları sırasıyla; Merkür, Venüs,, Mars, Jupiter, Sütarn, Uranıs ve

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

FİZİK II ELEKTRİK VE MANYETİZMA

FİZİK II ELEKTRİK VE MANYETİZMA FİZİK II ELEKTRİK VE MANYETİZMA Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 3/27/17 Ders Hakkında FizikII Elektrik ve Manyetizma Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fen ve mühendislik öğrencilerine

Detaylı

Skolastik Dönem (8-14.yy)

Skolastik Dönem (8-14.yy) Skolastik Felsefe Skolastik Dönem (8-14.yy) Köklü eğitim kurumlarına sahip olma avantajı 787: Fransa da Şarlman tüm kilise ve manastırların okul açması için kanun çıkardı. Üniversitelerin çekirdekleri

Detaylı

Mühendislik Mekaniği Dinamik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

Mühendislik Mekaniği Dinamik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş Mühendislik Mekaniği Dinamik Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş Bölüm 13 Parçacık Kinetiği: Kuvvet ve İvme Kaynak: Mühendislik Mekaniği: Dinamik, R.C.Hibbeler, S.C.Fan, Çevirenler: A. Soyuçok, Ö. Soyuçok. 13 Parçacık

Detaylı

ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ

ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ FİZİK ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİİŞ Fizik Bilimine Giriş ADF 01 Bilim Nedir? FİZİK NEDİ? Dünyayı, evreni ve evrendeki olayları... ve... dayanarak mantıksal olarak açıklamaya... denir. 4. Optik:... ve...

Detaylı

Kadri Yakut 08.03.2012

Kadri Yakut 08.03.2012 Kadri Yakut 08.03.2012 TEŞEKKÜR Lisans Kara Delikler Eser İş (2009-2010) Büyük Kütleli Kara Delikler Birses Debir (2010-2011) Astrofiziksel Kara Deliklerin Kütlelerinin Belirlenmesi Orhan Erece (2010-2011)

Detaylı

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. 1- Buluşlar ve teknolojik gelişmeler insanların yaşamlarını değiştirir, kolaylaştırır. Fakat ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapılan bu buluşlar ve teknolojik gelişmelerin olumlu etkilerinin yanında olumsuz

Detaylı

ATOM MODELLERİ BERNA AKGENÇ

ATOM MODELLERİ BERNA AKGENÇ ATOM MODELLERİ BERNA AKGENÇ DEMOCRITOS Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu

Detaylı

Hareket Kanunları Uygulamaları

Hareket Kanunları Uygulamaları Fiz 1011 Ders 6 Hareket Kanunları Uygulamaları Sürtünme Kuvveti Dirençli Ortamda Hareket Düzgün Dairesel Hareket http://kisi.deu.edu.tr/mehmet.tarakci/ Sürtünme Kuvveti Çevre faktörlerinden dolayı (hava,

Detaylı

Cismin Ağırlığı Düzlemsel Alanda Ağırlık Merkezi - İntegrasyon Yöntemi Örnekler Düzlemsel Eğride Ağırlık Merkezi - İntegrasyon Yöntemi

Cismin Ağırlığı Düzlemsel Alanda Ağırlık Merkezi - İntegrasyon Yöntemi Örnekler Düzlemsel Eğride Ağırlık Merkezi - İntegrasyon Yöntemi 4. 4. Cismin ğırlığı Düzlemsel landa ğırlık erkezi - İntegrasyon Yöntemi Düzlemsel Eğride ğırlık erkezi - İntegrasyon Yöntemi 4.3 Bileşik Plak ve Teller 4.4 Pappus Guldinus Teoremleri 4.5 Üç Boyutlu Cisimlerde

Detaylı

DİNAMİK TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

DİNAMİK TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ 7 TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ Adem ÇALIŞKAN Hareket veya hareketteki değişmelerin sebeplerini araştırarak kuvvetle hareket arasındaki ilişkiyi inceleyen mekaniğin bölümüne dinamik denir. Hareket, bir

Detaylı

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin)

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin) Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin) kendi özelliğini taşıyan en küçük yapı birimine atom

Detaylı

2. Konum. Bir cismin başlangıç kabul edilen sabit bir noktaya olan uzaklığına konum denir.

2. Konum. Bir cismin başlangıç kabul edilen sabit bir noktaya olan uzaklığına konum denir. HAREKET Bir cismin zamanla çevresindeki diğer cisimlere göre yer değiştirmesine hareket denir. Hareket konumuzu daha iyi anlamamız için öğrenmemiz gereken diğer kavramlar: 1. Yörünge 2. Konum 3. Yer değiştirme

Detaylı

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ Prof. Dr. Altuğ Özpineci ODTÜ Fizik Bölümü Parçacık Fiziği Maddeyi oluşturan temel yapı taşlarını ve onların temel etkileşimlerini arar Democritus (460 MÖ - 370 MÖ)

Detaylı

1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ

1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ 1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ Bohr Modelinin Yetersizlikleri Dalga-Tanecik İkiliği Dalga Mekaniği Kuantum Mekaniği -Orbital Kavramı Kuantum Sayıları Yörünge - Orbital Kavramları

Detaylı

Kütle Çekimi ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler. Yazar Prof.Dr. Önder ORHUN Yrd. Doç. Dr. Murat TANIŞLI

Kütle Çekimi ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler. Yazar Prof.Dr. Önder ORHUN Yrd. Doç. Dr. Murat TANIŞLI Kütle Çekimi Yazar Prof.Dr. Önder ORHUN Yrd. Doç. Dr. Murat TANIŞLI ÜNİTE 9 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Newton'un evrensel çekim yasasını ve Kepler yasalarını bilecek, Çekim sabitinin nasıl ölçüldüğünü

Detaylı

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri 1. Atom Modelleri BÖLÜM2 Maddenin atom adı verilen bir takım taneciklerden oluştuğu fikri çok eskiye dayanmaktadır. Ancak, bilimsel bir (deneye dayalı) atom modeli ilk defa Dalton tarafından ileri sürülmüştür.

Detaylı

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10. ADÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Laboratuvara Giriş Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.2013) Derslik B301 1 BİLGİ EDİNME İHTİYACI:

Detaylı

Teleskop bilim ve astronomide devrim yaratmıştır.

Teleskop bilim ve astronomide devrim yaratmıştır. Teleskop bilim ve astronomide devrim yaratmıştır. Gökyüzüne çevrildiği andan itibaren teleskop bize köklerimizi ve kaderimizi gösteren bir araç olmuştur. Teleskop bilim ve astronomide devrim yaratmıştır.

Detaylı

HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ

HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ HAREKET HAREKET KUVVET İLİŞKİSİ Sabit kabul edilen bir noktaya göre bir cismin konumundaki değişikliğe hareket denir. Bu sabit noktaya referans noktası denir. Fizikte hareket üçe ayrılır Ötelenme Hareketi:

Detaylı

Hareket Kanunları. Newton un Hareket Kanunları. Fiz 1011 Ders 5. Eylemsizlik - Newton un I. Yasası. Temel - Newton un II. Yasası

Hareket Kanunları. Newton un Hareket Kanunları. Fiz 1011 Ders 5. Eylemsizlik - Newton un I. Yasası. Temel - Newton un II. Yasası Fiz 1011 Ders 5 Hareket Kanunları Newton un Hareket Kanunları Eylemsizlik - Newton un I. Yasası Temel - Newton un II. Yasası Etki-Tepki - Newton un III. Yasası http://kisi.deu.edu.tr/mehmet.tarakci/ DİNAMİK

Detaylı

SIVILARIN KALDIRMA KUVVETİ

SIVILARIN KALDIRMA KUVVETİ Kuvvet ve Hareket SIVILARI KALDIRMA KUVVETİ Akışkan olan suyun sahip olduğu özelliklerd özelliklerden d teknik k ik anlamda l d yararlanabilmek, l bililmek, k insanların i yaptıkları çalışmalarla mümkün

Detaylı

V = g. t Y = ½ gt 2 V = 2gh. Serbest Düşme NOT:

V = g. t Y = ½ gt 2 V = 2gh. Serbest Düşme NOT: Havada serbest bırakılan cisimlerin aşağı doğru düşmesi etrafımızda her zaman gördüğümüz bir olaydır. Bu düşme hareketleri, cisimleri yerin merkezine doğru çeken bir kuvvetin varlığını gösterir. Daha önceki

Detaylı

Maddeyi Oluşturan Tanecikler

Maddeyi Oluşturan Tanecikler Maddeyi Oluşturan Tanecikler a) Saf Madde : Kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri olan, ayırt edici özellikleri bulunan ve bu ayırt edici özellikleri sabit olan maddelere saf madde denir. Elementler

Detaylı

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel

Marie Curie. Thomson Cabir bin Hayyan. Henry Becquerel Marie Curie Thomson Cabir bin Hayyan John Dalton Albert Einstein Henry Becquerel 1 John Dalton John Dalton (Eaglesfield, Cumbria, 6 Eylül 1766 Manchester, 27 Temmuz 1844) İngiliz kimyager ve fizikçi, Cumberland

Detaylı

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması OPTİK Işık Nedir? Işığı yaptığı davranışlarla tanırız. Işık saydam ortamlarda yayılır. Işık foton denilen taneciklerden oluşur. Fotonların belirli bir dalga boyu vardır. Bazı fiziksel olaylarda tanecik,

Detaylı

J.J. Thomson (Ġngiliz fizikçi, 1856-1940), 1897 de elektronu keģfetti ve kütle/yük oranını belirledi. 1906 da Nobel Ödülü nü kazandı.

J.J. Thomson (Ġngiliz fizikçi, 1856-1940), 1897 de elektronu keģfetti ve kütle/yük oranını belirledi. 1906 da Nobel Ödülü nü kazandı. 1 5.111 Ders Özeti #2 Bugün için okuma: A.2-A.3 (s F10-F13), B.1-B.2 (s. F15-F18), ve Bölüm 1.1. Ders 3 için okuma: Bölüm 1.2 (3. Baskıda 1.1) Elektromanyetik IĢımanın Özellikleri, Bölüm 1.4 (3. Baskıda

Detaylı

Minti Monti. Uzayı Keşfetmek İster misin? Uzayı Nasıl Keşfettik? Haydi Uzay Aracı Tasarla Evrenin En Sıradışı Gökcismi: KARADELİK Ay'a Yolculuk

Minti Monti. Uzayı Keşfetmek İster misin? Uzayı Nasıl Keşfettik? Haydi Uzay Aracı Tasarla Evrenin En Sıradışı Gökcismi: KARADELİK Ay'a Yolculuk Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi Ücretsizdir Yaz 2012 Sayı:6 ISSN: 2146-281X Uzayı Keşfetmek İster misin? Uzayı Nasıl Keşfettik? Haydi Uzay Aracı Tasarla Evrenin En Sıradışı Gökcismi: KARADELİK

Detaylı

Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir. Atomda bulunan yükler;

Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir. Atomda bulunan yükler; Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir. Atomda bulunan yükler; negatif yükler ve pozitif yüklerdir. Atomu oluşturan parçacıklar:

Detaylı

ASTRONOMİ TARİHİ. 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış. Serdar Evren 2013

ASTRONOMİ TARİHİ. 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış. Serdar Evren 2013 ASTRONOMİ TARİHİ 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış Serdar Evren 2013 Fotoğraf: Eski Yunan mitolojisinde sırtında gök küresini taşıyan astronomi tanrısı, ATLAS. Bilim Tarihine Genel Bakış Modern bilimin

Detaylı

BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ

BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ 1 BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ Bilimsel Yöntem: İnsanın düşünme yeteneğini kullanarak gözlenen olayların açıklamasını yapmak için izlediği yoldur. Bilimsel Çalışma: Bilimsel yöntemlerle yapılan araştırma,

Detaylı

11.1 11.2. Tanım Akışkanların Statiği (Hidrostatik) Örnekler Kaldırma Kuvveti. 11.3 Örnek Eylemsizlik Momenti. 11.4 Eylemsizlik Yarıçapı

11.1 11.2. Tanım Akışkanların Statiği (Hidrostatik) Örnekler Kaldırma Kuvveti. 11.3 Örnek Eylemsizlik Momenti. 11.4 Eylemsizlik Yarıçapı 11.1 11. Tanım Akışkanların Statiği (Hidrostatik) Örnekler Kaldırma Kuvveti 11.3 Örnek Eylemsizlik Momenti 11.4 Eylemsizlik Yarıçapı 11.5 Eksen Takımının Değiştirilmesi 11.6 Asal Eylemsizlik Momentleri

Detaylı

BASINÇ VE KALDIRMA KUVVETI. Sıvıların Kaldırma Kuvveti

BASINÇ VE KALDIRMA KUVVETI. Sıvıların Kaldırma Kuvveti BASINÇ VE KALDIRMA KUVVETI Sıvıların Kaldırma Kuvveti SIVILARIN KALDIRMA KUVVETİ (ARŞİMET PRENSİBİ) F K Sıvı içerisine batırılan bir cisim sıvı tarafından yukarı doğru itilir. Bu itme kuvvetine sıvıların

Detaylı

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları OPTİK Işık Nedir? Işığı yaptığı davranışlarla tanırız. Işık saydam ortamlarda yayılır. Işık foton denilen taneciklerden oluşur. Fotonların belirli bir dalga boyu vardır. Bazı fiziksel olaylarda tanecik,

Detaylı

HAZIRLAYAN: YASEMİN AĞAÇHAN

HAZIRLAYAN: YASEMİN AĞAÇHAN HAZIRLAYAN: YASEMİN AĞAÇHAN ISAAC NEWTON 1643-1727 4 Ocak 1643 tarihinde Woolsthorpe kentinde dünyaya gelen Isaac Newton fiziğin en önemli isimleri arasında yer alır. İlk aynalı teleskopu geliştirmiş,

Detaylı

MARS DA HAYAT VAR MI??????

MARS DA HAYAT VAR MI?????? Cilt 1, Sayı 1 Bülten Tarihi MARS DA HAYAT VAR MI?????? M A R S İçindekiler: 1-Mars da Hayat var mı?? 2-Mars da ilginç bilimler!! 3-Bulmacalar 4-Bilgiler 5-Ödülü Sorular 6-Bilim Adamları nın Gizemli Hayatı

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMLI

12. SINIF KONU ANLATIMLI 12. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGA MEKANİĞİ 2. Konu ELEKTROMANYETİK DALGA ETKİNLİK VE TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Elektromanyetik Dalga Testin 1 in Çözümleri 1. B manyetik alanı sabit v hızıyla hareket ederken,

Detaylı

Fizik Bilimine Giriş. Test-1. Fizik Nedir. 1. Evrendeki olayları anlamımıza yardımcı olan bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

Fizik Bilimine Giriş. Test-1. Fizik Nedir. 1. Evrendeki olayları anlamımıza yardımcı olan bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? 1.Ünite Fizik Bilimine Giriş Fizik Nedir 1. Evrendeki olayları anlamımıza yardımcı olan bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? A) Matematik B) Biyoloji C) Kimya D) Arkeoloji E) Fizik 4. Kuvvet, hareket

Detaylı

YGS FİZİK DENEME SINAVI 2

YGS FİZİK DENEME SINAVI 2 YGS FİZİK DENEME SINAVI 2 Açıklama: Bu deneme sınavında 14 fizik sorusu vardır. Deneme süresi 14 dakikadır. 2017 yılı fizik öğretimi kazanımlarına uygun olarak hazırlanmıştır. YGS konu dağılımına eşdeğer

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE HAREKET. Ünal Ertan Sabancı Üniversitesi. 19 Şubat 2011

GÖKYÜZÜNDE HAREKET. Ünal Ertan Sabancı Üniversitesi. 19 Şubat 2011 GÖKYÜZÜNDE HAREKET Ünal Ertan Sabancı Üniversitesi 19 Şubat 2011 Astronomi (Gökbilim) bilinen ilk uygarlıklarla birlikte başlıyor. Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları yazı ile birlikte bilimin ilk yeşermeye

Detaylı

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bilinen yaşamın yalnızca Dünya da oluşarak, başka gezegen ve yıldız sistemlerinde oluşmamış olmasının birçok nedeni var. Bu yalnızca Dünya

Detaylı

YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK

YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK DURGUN ELEKTRİK Atomda proton ve nötrondan oluşan bir çekirdek ve çekirdeğin çevresinde yörüngelerde hareket eden elektronlar bulunur. Elektrik yüklerinin kaynağı atomun yapısında

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ RASATHANESİ. Evrende Neler Var?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ RASATHANESİ. Evrende Neler Var? ANKARA ÜNİVERSİTESİ RASATHANESİ Evrende Neler Var? Astronomi: Evrende Neler Var? İnsan Evren in Merkezinde Değildir. Astrofizik: Yıldızlar Nasıl Işıyor? Doğa Yasaları Her Yerde Aynıdır. Gözümüzün derinlik

Detaylı

Ünite. Madde ve Özellikleri. 1. Fizik Bilimine Giriş 2. Madde ve Özellikleri 3. Dayanıklılık, Yüzey Gerilimi ve Kılcal Olaylar

Ünite. Madde ve Özellikleri. 1. Fizik Bilimine Giriş 2. Madde ve Özellikleri 3. Dayanıklılık, Yüzey Gerilimi ve Kılcal Olaylar 1 Ünite Madde ve Özellikleri 1. Fizik Bilimine Giriş 2. Madde ve Özellikleri 3. Dayanıklılık, Yüzey Gerilimi ve Kılcal Olaylar 1 Fizik Bilimine Giriş Test Çözümleri 3 Test 1'in Çözümleri 1. Fizikteki

Detaylı

2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI BİTİRİLEN KAYNAKLAR

2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI BİTİRİLEN KAYNAKLAR 2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI 1. Sözcük Anlamı 2. Söz Yorumu 3. Deyim ve Atasözü 4. Cümle Anlamı 5. Cümle Yorumu 6. Paragrafta Anlatım Teknikleri 7. Paragrafta Konu - Ana Düşünce

Detaylı

2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI BİTİRİLEN KAYNAKLAR

2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI BİTİRİLEN KAYNAKLAR 2018 TYT TÜRKÇE KONU LİSTESİ - KAYNAK BİTİRME PLANI 1. Sözcük Anlamı 2. Söz Yorumu 3. Deyim ve Atasözü 4. Cümle Anlamı 5. Cümle Yorumu 6. Paragrafta Anlatım Teknikleri 7. Paragrafta Konu - Ana Düşünce

Detaylı

KİNETİK GAZ KURAMI. Doç. Dr. Faruk GÖKMEŞE Kimya Bölümü Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi 1

KİNETİK GAZ KURAMI. Doç. Dr. Faruk GÖKMEŞE Kimya Bölümü Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi 1 Kinetik Gaz Kuramının Varsayımları Boyle, Gay-Lussac ve Avagadro deneyleri tüm ideal gazların aynı davrandığını göstermektedir ve bunları açıklamak üzere kinetik gaz kuramı ortaya atılmıştır. 1. Gazlar

Detaylı

STATİK MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ. Behcet DAĞHAN. Behcet DAĞHAN. Behcet DAĞHAN. Behcet DAĞHAN

STATİK MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ. Behcet DAĞHAN. Behcet DAĞHAN. Behcet DAĞHAN.  Behcet DAĞHAN Statik Ders Notları Sınav Soru ve Çözümleri DAĞHAN MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ STATİK MÜHENDİSLİK MEKANİĞİ STATİK İÇİNDEKİLE 1. GİİŞ - Skalerler ve ektörler - Newton Kanunları 2. KUET SİSTEMLEİ - İki Boyutlu

Detaylı

Elektrik Yük ve Elektrik Alan

Elektrik Yük ve Elektrik Alan Bölüm 1 Elektrik Yük ve Elektrik Alan Bölüm 1 Hedef Öğretiler Elektrik yükler ve bunların iletken ve yalıtkanlar daki davranışları. Coulomb s Yasası hesaplaması Test yük kavramı ve elektrik alan tanımı.

Detaylı

2: MALZEME ÖZELLİKLERİ

2: MALZEME ÖZELLİKLERİ İÇİNDEKİLER Önsöz III Bölüm 1: TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1.Mekanik, Tanımlar 12 1.1.1.Madde ve Özellikleri 12 1.2.Sayılar, Çevirmeler 13 1.2.1.Üslü Sayılarla İşlemler 13 1.2.2.Köklü Sayılarla İşlemler 16 1.2.3.İkinci

Detaylı

Uydu Yörüngelerine Giriş

Uydu Yörüngelerine Giriş Uydu Yörüngelerine Giriş Niçin Uydular Dolanıyor? Merkezcil kuvvet ile çekim kuvveti t ye bağlı değişim göstermezse yörünge dairesel olur. Eğer hız biraz fazla veya az ise, yani t ye bağlı değişiyorsa

Detaylı

Tarih.../.../... ADI: SOYADI: No: Sınıfı: A) GRUBU ALDIĞI NOT:...

Tarih.../.../... ADI: SOYADI: No: Sınıfı: A) GRUBU ALDIĞI NOT:... ADI: SOYADI: No: Sınıfı: A) GRUBU Tari.../.../... ALDIĞI NOT:... a) Bir maddenin areket durumunu korumak istemesine maddenin.. özelliği denir. b) Birim ve sayıya ilave olarak bir yöne de saip olan büyüklüklere..

Detaylı

1. ÜNİTE FİZİĞİN DOĞASI

1. ÜNİTE FİZİĞİN DOĞASI 1. ÜNİTE FİZİĞİN DOĞASI ÜNİTE ALT BAŞLIKLARI A. Fiziğin Uğraş Alanı B. Fiziğin Doğası C. Fizikte Modelleme, Günlük Yaşam ve Teknoloji ÜNİTE KAPSAMI Bu ünitede; Fiziğin alt dallarını, Fiziğin ne ile uğraştığını,

Detaylı

TEST 1 ÇÖZÜMLER FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ

TEST 1 ÇÖZÜMLER FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ TEST 1 ÇÖZÜMLER FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ 1. Astronomi, tıp, kimya ve jeoloji fizik ile ilgili bilim dallarıdır. Bu bilim dallarının fizik ile ortak çalışma alanları mevcuttur. 2. I. Evrenin yapısını, evreni

Detaylı