14 yýl sonra Ýþ Bankasý Hacýbektaþ ta

Transkript

1 Erdoðan Aydýn Efsaneyle Gerçekleri Ayýklamak Her yýl Aðustos o r t a s ý n d a Hacýbektaþ ilçesinde yapýlan þenlik, Anadolu tarihin önemli þahsiyetlerinden biri olan Bektaþ-ý Veli adýna yapýlýyor olmasý nedeniyle, Tarihçe nin de ilgi alanýna giriyor. Böylesi tarihsel þahsiyetler söz konusu olduðunda karþýmýza çýkan sorunlardan biri, efsane ile gerçeðin sýklýkla birbirine karýþmasýdýr. Ýnanç önderleri söz konusu olduðunda bu durum daha da belirginleþiyor. >8 DE Ahmet Yesevi 14 yýl sonra Ýþ Bankasý Hacýbektaþ ta 993 Yýlýnda kapanan ve 14 yýl sonra 11.Eylül.2007 tarihinde tekrar açýlan Ýþ Bankasý Hacýbektaþ þubesi, çalýþanlarý ile birlikte halkýmýza hizmet sunmaya devam ediyor. Kendisi ile görüþtüðümüz þube müdürü sayýn Melahat Çavdýr þunlarý söyledi yýlýnda kapanan Ýþ Bankasý þubemizi, 14 yýl sonra tekrar halkýmýzýn hizmetine açtýk. >7 DE Çilehane nin iki yüzü ve harfiyat kirliliði Hacýbektaþlýlar projesi Radyo internet üzerinden tüm dünyaya sesleniyor Çeki düzen verelim üstümüze (!) Osmanlý topraklarýnda doðmasa da, döneminde yaþamasa da Ahmet Yesevi'nin Osmanlý Ýmparatorluðu üzerinde önemli etkileri olmuþtur. Etkileri günümüze kadar ulaþan Ahmet Yesevi, 11. Yüzyýlýn ikinci yarýsýnda bugünkü Kazakistan'ýn Çimkent þehrinin doðusundaki Sayram kasabasýnda doðmuþtur. 5 DE Ahmet Aslan Kendim olduðum anýlarým sadece köydeki çocukluk yýllarýndaydý. Nüfus kütüðüne kayýt olduðumda beþ yaþýndaydým kayýtlara geçtiðim günde kendimi kaybetmiþtim,okula baþladýðýmda öðretilip bana ait olmayan olgulardan mekanýmý da kaybettim. >5 DE Ýlçemiz mezarlýðýnýn da bulunduðu, Alevi-Bektaþilerin inanç mekanlarýndan olan ÇÝLEHANE çevresine TOKÝ þantiyelerinden çýkan hafriyat ve moloz döküldü. Doðal dokusu tahrip edilen Cilehane nin hafriyat çalýþmasýna baðlý olarak çirkin bir görüntünün oluþtuðu gözlendi. Bu durumu Eylül ayýný son günlerinde Cilehaneyi ziyaret eden misafirlere ve orada bulunan Hacýbektaþlý vatandaþlar ile bazý esnaf vatandaþlara sorduk. >3 DE CHP Nevþehir Ýl Baþkaný Hüseyin Çetin hayatýný kaybetti CHP Nevþehir Ýl Baþkaný Hüseyin Çetin akþam saatlerinde tedavi gördüðü Ýstanbul Kartal Devlet Hastanesi'nde hayatýný kaybetti. Evli ve 7 çocuk babasý olan 55 yaþýndaki Hüseyin Çetin, yaklaþýk 15 yýlý aþkýn süredir CHP Nevþehir Ýl Baþkanlýðý görevini sürdürüyordu. 5 yýl önce yakalandýðý Karaciðer yetmezliði hastalýðý ile mücadele eden Çetin, daha önce Ankara ve Kayseri'de çeþitli hastanelerde tedavi görmüþtü. >3 DE Referans Gazetesi ne konuþan AKP nin Alevi Milletvekili Hüseyin Tuðcu, devletten iþ almak isteyen müteahhitlerin eþlerinin kapanmaya baþladýðý iddiasýna, "Elbette iþ alacaksa kendine çeki düzen verecektir insan. Bu yönetimin durumuna göre þekillenecektir yanýtýný vermiþ. BEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: Ev Tel: >6 DA "Tüm dairelerde oruç tutmayanlarýn isimlerini bildirin!" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý, Türkiye Elektrik Ýletim Anonim Þirketi (TEÝAÞ) Genel Müdürlüðü nde yemek çýkarýlmasý gerekçesine dayanýlarak, tüm dairelerde oruç tutmayanlarýn isimlerinin bildirilmesi istendi. >6 DA

2 2 24 Eylül 2007 Pazartesi Kýzýlaðýl Ýlköðretim Okulu Kýzýlaðýl Ýlköðretim Okulu 1946 yýlýnda hizmete açýldý. Ýlk adý Kýzýlaðýl Köyü Ýlkokulu dur. O tarihlerde Kýrþehir ili Hacýbektaþ Ýlçesi Milli Eðitim Müdürlüðü bünyesinde iken Nevþehirin 1954 yýlýnda il olmasý, Hacýbektaþýn da bu ile baðlanmasý nedeniyle Nevþehir Ýli Hacýbektaþ Ýlçesi Milli Eðitim Müdürlüðü bünyesine katýldý. Son nüfus sayýmýnda Kýzýlaðýlýn belediyelik olmasýyla ek bir bina daha inþa edildi. Günümüzde hem Kýzýlaðýl Beldesi ndeki ilköðretim çaðýndaki öðrencilere hem de Kayaaltý Köyü nden taþýmalý olarak gelen ikinci kademe öðrencilerine hizmet vermektedir. Küçük onarýmlar dýþýnda okulun fiziki yapýsýnda bir deðiþiklik olmamýþtýr. Okulda kaliteyi ve verimliliði arttýrmak için plan ve projeler yapýlmýþtýr yýlýnda okul tarihinde ilk defa bir öðrenci Anadolu lisesini kazanma baþarýsýný göstermiþtir. Nevþehir Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü nün hedeflediði ve üzerinde önemle durduðu, her yýl lgs ve össde Türkiye baþarý deðerlendirmelerinde ön sýralarda yer alma düþünce ve çalýþmalarý söz konusudur. Okul Müdürü Ahmet Sakin Öðretmen Sayýsý: 10 Toplam Öðrenci Sayýsý: 126 Derslik Sayýsý : 8 Okul Adresi Kýzýlaðýl/Hacýbektaþ Tel: kizilagililkogretim@hotmail.com NOT: Kýzýlaðýl Ýlköðretim Okulu nun tanýtýmýnda Ýlçe Milli Eðitim Müdürlüðü nün Okullarýmýz adý altýnda vermiþ olduðu bilgilerden yararlanýlmýþtýr. Yarýn: Rifat Kartal Anaokulu Karaburna Yol Kavþaðý yapýlýyor Meltem ve Ömür e mutluluklar dileriz Sulucakarahöyük / HACIBEKTAÞ Yaþar Doðan Özçelik Bir dönem Sulucanýn kahrýný çeken gazetemiz çalýþanlarýndan ve arkadaþmýz Ömür Göcer 23 Eylül 2007 Pazar günü Süha Savaþ Düðün Salonu nda Meltem Daþkýn ile Niþanlandý. Daþkýn ve Göçer aileleri nin Süha Düðün Salonun da yapýlan niþan törenine çok sayýda vatandaþýn katýldýðý gözlendi. Gazetemizinde davetli olduðu Niþan töreninin çoþkulu olmasý ayrýca dikkatlerden kaçmadý. Yaþamlarýný birleþtirme doðrultusunda ilk adýmý atan arkadaþýmaz ve gazetemizin emektarý Ömür Göcer ve yaþamýný birleþtireceði Meltem Daþkýn a bizde tüm gazete çalýþanlarý olarak ömür boyu mutluluklar dileriz. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Suavi Cesur Hacýbektaþ Belediyesi nin Temmuz 2007 itibarýyla baþlatmýþ olduðu þehir içi yol yapým çalýþmalarý devam ediyor Aðustos Hacýbektaþ Veli Anma Kültür ve SanatEtkinlikleri öncesi baþlanan ve 16 aðustos da vatandaþýn hizmetine açýlan Terminal cevre yolu arasý yol çalýþmasýný tamamlayan Hacýbektaþ Belediyesi çalýþmalarýný Hacýbektaþ Çok Proðramlý Lisesi önünde bulunan Karaburna Yol Kavþaðý yapýmý için yoðunlaþtýrdý. Yaya kaldýrýmý bulunmadýðý için, Ç.P.L. öðrencilerinin özellikle geliþ ve gidiþlerinde tehlike arz eden bu yol belediyenin yapmýþ olduðu çalýþma sonucu Dönel Kavþaklý, yaya kaldýrýmlý, taþýtlarýn ve yayalarýn (özellikle öðrencilerin) rahatlýkla hareket edebileçeði bir yapýya büründürüldü. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ Sos. Yar. ve Day Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd Halk Eðitim Müd Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT T.M.O Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý

3 CHP Nevþehir Ýl Baþkaný Hüseyin Çetin hayatýný kaybetti Sulucakarahöyük HACIBEKTAÞ CHP Nevþehir Ýl Baþkaný Hüseyin Çetin akþam saatlerinde tedavi gördüðü Ýstanbul Kartal Devlet Hastanesi'nde hayatýný kaybetti. Evli ve 7 çocuk babasý olan 55 yaþýndaki Hüseyin Çetin, yaklaþýk 15 yýlý aþkýn süredir CHP Nevþehir Ýl Baþkanlýðý görevini sürdürüyordu. 5 yýl önce yakalandýðý Karaciðer yetmezliði hastalýðý ile mücadele eden Çetin, daha önce Ankara ve Kayseri'de çeþitli hastanelerde tedavi görmüþtü. CHP Genel Bakaný Deniz Baykal, Ýstanbul'da hayatýný kaybeden CHP Nevþehir Ýl Baþkaný Hüseyin Çetin'in cenaze töreni için Nevþehir'e geldi. Hüseyin Çetin için Nevþehir Kurþunlu Camisi'nde kýlýnan cenaze namazýna, Baykal'ýn yaný sýra CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Sekreter Yardýmcýlarý Mehmet Sevigen ile Algan Hacaloðlu, CHP milletvekilleri, il baþkanlarý ile Nevþehir Vali Vekili Hüseyin Ergi ile çok sayýda vatandaþ katýldý. Deniz Baykal, cenaze namazý öncesi gazetecilere yaptýðý açýklamada Hüseyin Çetin'in dürüst, ilkeli bir il baþkaný olarak CHP'ye, Nevþehir'e ve Türkiye'ye önemli hizmetler verdiðini söyledi. Siyasi yaþamý boyunca Çetin'in desteðini her zaman arkasýnda hissettiðini vurgulayan Baykal ''Kendisini þükran duygularýyla anýyoruz'' dedi. Hüseyin Çetin'in cenazesi yarýn memleketi Alacaþar köyünde topraða verildi. AKP'nin "Alevi" Vekili: Aleviler saðcýdýr AKP'nin "Alevi" milletvekili Hüseyin Tuðcu Alevilerin aslýnda saðcý olduðunu iddia etti. Ayrýca vekil, "üniversitelerin güzel sanatlar bölümünde insanlarý çýrýlçýplak yapýp buna sanat diyorsunuz." diye AKP zihniyetini özetledi. AK Parti'nin Alevi kurucu üyesi ve Kütahya Milletveki Hüseyin Tuðcu, türban konusunda azýnlýklýk bir sol grupla millet arasýnda çatýþma olduðunu savunarak, "Üniversitelerin güzel sanatlar bölümünde insanlarý çýrýlçýplak soyuyorsunuz. Buna sanat diyorsunuz. Bu, bu kadar özgürce ve yapay bir þekilde olduðu halde biz hâlâ türbanla uðraþýyorsak bu anlam ifade etmiyor" diyor. Tuðcuson rönemde bazý iþadamlarýnýn ihale almak için eþlerinin baþýný örtmeye baþlamasý ile ilgili olarak, "Evet tabiki bunlar olabilir. Ýþ alacaksa kendine çeki düzen verecektir" dedi. Referans Gazetesin'nden Nuray Baþaran'ýn köþesindeki yazýsýnda lyeralan konu ile ilgili soru ve yanýtlar þöyle: Sizi partiye Tayyip Bey kendisi mi davet etti? Evet tabiî ki baþbakanýmýz kendisi davet etti. Teklifin size gelmesinin nedeni Alevi olmanýzdan dolayý mý? Sadece Alevi olmam deðil. Alevilikle ilgili yapmýþ olduðum çalýþmalar, en önemli nokta bu tabiî ki. Müslümanlar da saðcýdýr deniliyor... Evet bu çok garip, yanlýþ maalesef. Ben daha önceki konuþmalarýmda bunu söyledim, normalde Türkiye'deki Aleviler merkez saðdýr. Býrakýn merkez saðý, saðýn merkezindedir Aleviler. Son dönemde, devletten iþ alacak müteahhitlerin eþlerinin örtünmeye baþladýðý, hükümetin bu tür uygulamalarýnda da söz edilen iddaalar var bunlara ne diyorsunuz? Evet tabi ki bunlar olabilir, insanýn olduðu her yerde her þey mümkün. Bu olabilir buna bir þey demiyorum. Elbette iþ alacaksa, iþ yapacaksa kendine çeki düzen verecektir insan. Bu yönetimin durumuna göre þekillenecektir. Yani iþ alan müteahhitin kendine çekidüzen mi vermesi gerekiyor. Eþi kapalý olmazsa, olmaz mý? Hayýr o anlamda deðil. Ýnsan bir þey yapacaksa, bir þey becerecekse, bazý konularda uyuma kendini hazýrlamak zorundadýr. Yani düþünün bir öðrenci üniversite mezunu iþ için bir yere baþvurduðunda, en azýndan oraya kravat takmasý, düzgün gitmesi, konuþmasý onun iþe alýnýp alýnmasýný etkiliyecektir. Tabi bu anlamda insanda gittiðinde, o iþi almasý ve sonuçlandýrmasý için baþarýlý olabilmesi için karþýsýndaki insana göre kendisine çeki düzen verecektir bu anlamda söylüyorum çeki düzeni. Bir okulun bir eðitim sisteminin belli bir giyim tarzý kuþamý standardý olmamalý mýdýr? Olmalýdýr ama bunun türbanla ilgisi yoktur. Bikini tarzýnda gelen öðrenciler yok mu bunu herkes biliyor güzel sanatlarýn bölümleri var hepimizin bildiði çýrýlçýplak soyuyorsunuz. Buna sanat diyorsunuz, bunu sanat altýnda yapýyorsunuz. Yani bu mu sadece sanat? Kimi soyuyorlar? Öðrenciyi soyuyorsunuz veya dýþardan getirdiðiniz bir kiþiyi soyuyorsunuz. Diyorsunuz ki, bunun resmini yap baþka bir þey yok baþka bir özellik yok sadece o. (Milliyet) Çilehane nin iki yüzü ve harfiyat kirliliði Anfi Tiyatro nun ön yüzü Sulucakarahöyük /HACIBEKTAÞ Ýlçemiz mezarlýðýnýn da bulunduðu, Alevi-Bektaþilerin inanç mekanlarýndan olan ÇÝLEHANE çevresine TOKÝ þantiyelerinden çýkan hafriyat ve moloz döküldü. Doðal dokusu tahrip edilen Cilehane nin hafriyat çalýþmasýna baðlý olarak çirkin bir görüntünün oluþtuðu gözlendi. Bu durumu Eylül ayýný son günlerinde Cilehaneyi ziyaret eden misafirlere ve orada bulunan Hacýbektaþlý vatandaþlar ile bazý esnaf Anfi Tiyatro nun arka yüzü vatandaþlara sorduk. Hacýbektaþa gelen ziyaretçilerinde tepkisine neden olan bu çalýþmayý doðru bulmadýklarýný belirten ziyaretçiler Tarihi, kültürel turistik ve her þeyden önemlisi biz Alevibektaþiler açýsýndan önemli inanç mekanlarýndan olan Cilehane nin koruma altýna alýnmasý önemli. Bizim için kutsal olan mekanlarýn kuþaktan kuþaða bozulmadan, tahrip edilmeden korunmasý gerekir. Bu hem devletin yapmasý gereken bir uygulamadýr, hemde belediyenin yapmasý gereken bir uygulamadýr. Gördüðümüz kadarýyla belediye Cilehane yi tel örgülerle koruma altýna almýþ. Ama büyük bir bölümü ise adeta yýktýrýlmýþ durumda. Anfi Tiyatro nun arkasýnýn tamamýna yakýný patika yol haline getirilmiþ.bu hafriyat çalýþmasý tel örgülerin tamamýna yakýnýný yok etmiþ durumda.bu teller hafriyat çalýþmasýndan önce deðerlendirilebilir yada planlamasý daha doðru yapýlsa idi tel örgülere boþ yere para harçanmazdý. Harfiyat calýþmasý Hacýbektaþ ýn ve Cilehane nin doðal yapýsýný bozan bir görüntü açýða çýkarmýþ. Bizim için önemli olan inanç mekanlarý görüyoruz ki; mandýralar, fabrikalar ve yerleþim yerleri ile çevreleniyor. Buralarýn peyzajý bozulmamasý ve korunmasý gerekir iken adeta doðal coðrafi yapý betonlaþtýrýlýyor. Þeklinde konuþtular. Bu görüþ ve düþünceleri ve ayný zamanda Cilehane nin þimdiki durumunu sorduðumuz bazý Hacýbektaþlý vatandaþlar ise isimlerinin verilmemesi koþulu ile þunlarý dile getirdiler: Belediye Cilehane nin etrafýný telle cevirdi. Bunu doðru bulan oldu doðru bulmayan oldu. Ama belediye Baþkaný Cilehane nin etrafýnýn çevrilmesinin doðru olduðunu ýsrarla savundu. Bu konuda ciddi bir para da harcandý. Ama bugün görüyoruz ki o cevrilen telleri hafriyat çalýþmasýyla yerle bir ettiler. Þimdi ne oldu. Harcanan paraya yazýk deðil mi.? Yýkýlacaktý neden etrafý tellerle kapatýldý. Israrla Cilehane nin etrafýnýn tellerle cevrilmesini doðru buluyordunuz o zaman neden yýktýrdýnýz.? Þimdi Cilehane nin iki yüzü var. Bir görünen ön yüzü birde görünmeyen arka yüzü. Gidin bakýn. Ön yüzü daha derli toplu ve tellerle çevrili. Anfi Tiyatronun ön yüzü Ýnsanlýk Anýtý, arka yüzü ise harabe. Arka taraf ayrýca patika yol yapýlmýþ. Ýnsanlar oradan içeri giriyor. Anlayacaðýnýz yapýlan masraf boþa gitti.

4 Ali Duran Gülçiçek SÝMAVNE KADISIOÐLU ÞEYH BEDREDDÝN VE EYLEMÝ (2) Yârin yanaðýndan gayri her þeyde, her yerde, hep beraber! Der urmaz idi Mansur tevhidi... dan Aþk darýna döst zülfü asmýþtý beni uryan. 7 Þeyh Bedreddin, Seyyid Hüseyin Ahlati nin Hakk a yürümesinden (vefatýndan) sonra, bir süre tekke postniþinliðini yaptý; ayrýca Mýsýr sultanlarýndan Barkuk oðlu Farac a dersler verdi. Altý ay sonra Mýsýr dan ayrýldý. Buradan önce Haleb e geçti. Cebel Arsus (Ýskenderun yakýnlarýnda bir sýradað) da meþhur Kýzýlbaþ þairlerinden Safevi devletinin kurucusu Þah Ýsmail Hatayi nin dedesi Þayh Cüneyd le buluþtu. Âþýk Paþazade nin bildirdiðine göre, Þayh Cüneyd bir ara Konya da Þeyh Sadreddin (Konyevi) nin tekkesini ziyaret etti. Þeyh, bu misafirini kâfirlikle (dinsizlikle) suçlayýnca, Cüneyd, ertesi gün kalkýp yola düþtü ve Varsak a (Kilikya, Adana, Gaziantep dolaylarýnda Türkmen boylarýnýn yaþadýðý bölgeye) doðru gitti. Tekke postniþini Abd allâtif, Karamanoðlu Ýbrahim Bey e hemen haber bildirdi: Cüneyd in iyi bir sufi olmadýðýný ve tahtýnda gözü olduðunu yazdý. Bunun üzerine Karamanoðlu, Þeyh Cüneyd in yakalanmasý için Varsak beyliðine haber bildirdi. Bunu duyan Þeyh Cüneyd, yanýna birkaç kiþiyi alarak Halep e gitti. Cebel Arsus ta Þeyh Bedreddin le bir araya geldiler. Ne var ki, Halep teki softalar da bunlara rahatlýk vermediler. Mevlana Ahmed Bekri ve Abd-el-Kerim, Halife Þeyh Zeyneddin in müritleri, Mýsýr Sultaný Çakmak a (öl. 1453) bir haber yollayarak, senin ülkende deccallar türedi diye þikayette bulundular. Bunun üzerine Mýsýr Sultaný, Halep beyliðine, Þeyh Cüneyd ile Þeyh Bedreddin in yakalanmasý için emir verdi. Halep Valisi, hasta olduðundan, yerine yardýmcýsý Ulu Hacib i bunlarýn üzerine gönderdi. Çýkan çatýþmada Þeyh Cüneyd in 70, Þeyh Bedreddin in 25 yoldaþý þehid edildi. Bu olaydan sonra Þeyh Cüneyd ile Þeyh Bedreddin Halep ten ayrýldýlar. Þeyh Cüneyd, Canik (Amasya-Giresun) tarafýna geçti. Yandaþlarýna haber salýp, beni görmek isteyen Canik te arasýn dedi. (Bk. Kýzýlbaþlýk kavramýnýn içyüzü). Görüldüðü gibi, Þeyh Bedreddin in, daha sonraki Bedreddin eyleminde, özellikle Kýzýlbaþlar tarafýndan desteklenmesi ve düþüncelerinin onlar tarafýndan benimsenmesi bir rastlantý deðildir. Menakýbý Þeyh Bedreddin de verilen bilgilere göre, Þeyh Bedreddin, Haleb e geldiðinde, (16.yüzyýlda bu bölgeye yerleþtirilen Beðdili, Gündüzlü, Avþarlý, Bayat, Ýnablu, Küpekli, Karkýn, Kýzýk, Uç, Acurlu, Döðer, Kýnýk Eymür, Bahadýrlý, Kaçýlu, Karakoyunlu ve Bahadýrlý gibi oymaklardan oluþan) Halep Türkmenlerinden bin kiþi kendisini karþýladý ve kendisi için bir Hanikah yapýp içlerinde alýkoymak istediler. Bedreddin, bunlarýn arasýnda Seyyid Ýmaddedin Nesimi nin asýlmasýna fetva verenlerden birinin de olduðunu anlayýnca Halep te durmadý. Burdan önce Konya ya gitti. Orada birçok ulema arkadaþlarýyla görüþtü. Aydýn, Tire, Ýzmir, Sakýz ve Kütahya illerini gezdi, daha sonra Bursa, Gelibolu/Seyit Kavaðý ve Koðar daðý üzerinde Edirne ye geldi. Burada hayatta olan annesi ve babasýyla görüþtü.8 Þeyh Bedreddin Konya ya geldiðinde, Karamanoðlu (Mehmed Bey II, öl.1423), O nu sarayýna çaðýrýp bir ziyafet verdi ve orada kendisinden keramet göstermesini istedi. Þeyh buna topraðý göstererek ne olduðunu sordu. Karamanoðlu, toprak olduðunu söyledi. Þeyh Þibli ye, Sana hakikat yolunu gösteren kim oldu? diye sormuþlar. Bir köpek demiþ þeyh ve anlatmýþ: Bir gün, bir su kýyýsýnda, susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek gördüm. Köpek, içmek için suya her hamle ediþinde suda kendi suretini görüyor ve bunu baþka bir köpek sanýp korkuyla geri kaçýyordu. Sonunda susuzluðu, içindeki korkuya üstün geldi ve köpek suya atladý. Atlamasýyla da sudaki suret kayboldu. Gereksindiði þeyle kendisi arasýndaki engel, kendisiydi. Ben de, kendim sandýðým þeyin aslýnda içimdeki engel olduðunu anladýðýmda engel ortadan kalktý. Ama bana yolumu ilk gösteren bu sokak köpeði oldu... ÞEYH BEDREDDÝN Bedreddin, yemiþ aðaçlarýnýn nereden bittiðini sordu. Karamanoðlu gülerek yerden bittiðini söyledi. Bedreddin, akan sularýn ve pýnarlarýn nereden çýktýklarýný da sorup, bunlarýn da yerden çýktýðý cevabýný Karamanoðlu ndan aldý ve ardýndan Bedreddin: Ey Padiþah! Bizden sen keramet iste!.. Dünya kerametle dopdoludur. Bu yolda toprak olursan bütün yemiþler senden biter. Ýçin, dýþýn kerametle dolar!... diye sözünü baðladý. Bunu duyan hükümdar kendisine geldi ve bu hale hayran kalýp Bedreddin e biat eyledi... 9 Osmanlý padiþahý Yýldýrým Bayezid in ( ) oðlu Musa Çelebi tahta çýkýnca (1410) Þeyh Bedreddin i Rumeli Beylerbeyliðine (Kazaskerliðe) getirdi. Bedreddin in Kazaskerlik görevi pek uzun sürmedi. Kardeþler arasýndan çýkan taht kavgasýndan dolayý, Mehmed I ( ), kardeþi Musa Çelebi yi tahtan indirerek yerine kendisi geçti ve Þeyh Bedreddin i de görevinden alýp Ýznik e sürgün etti. Þeyh Bedreddin, Rumeli Beylerbeyliði sýrasýnda, Alevi Dedelerinden Börklüce Mustafa (Dede Sultan) ile tanýþmýþtý. Dede Sultan, Bedreddin in yanýnda çalýþýyordu. Bedreddin Ýznik e sürgün edilince, Dede Sultan da Aydýn tarafýna gitti. Aydýn dan Karaburun a geçti. Börklüce Mustafa Aydýn ve Karaburun da, Torlak Kemal Manisa da, Þeyh Bedreddin Rumeli, Silistre, Dobruca ve Deliorman bölgelerinde faaliyetlerini yürütüp, renk, dil, din, ýrk ayrýmý gözetmeksizin, insanlar arasýnda tam bir eþitliðin, özgürlüðün ve mal ortaklýðýnýn saðlanmasý yönünde propaganda yaparak farklý inançlardan, etnik kökenlerden geniþ bir halk kitlesini biraraya getirdiler. Olayý duyan Mehmet I (Çelebi), Saruhan Valisi Süleyman Bey in emrine güçlü bir ordu vererek Börklüce Mustafa nýn üzerine gönderdi. Börklüce Mustafa 6000 kiþilik yoldaþýyla Süleyman Bey in ordusunu yenilgiye uðrattý. Daha sonra Saruhan ve Aydýn a vali olarak atanan Ali Bey ve kuvvetleri de bu olayda yenilince, Mehmet Çelebi, Amasya valiliðinde bulunan oðlu Murad ýn komutasýna Anadolu ve Rumeli askerlerinden oluþan güçlü bir ordu vererek Börklüce nin üzerine gönderdi. Bayezid Paþanýn yönetimindeki bu ordu, genç-ihtiyar, kadýn kýz, demeden binlerce insaný hunharca kýlýçtan geçirdi. Börklüce Mustafa ve yoldaþlarý Efes te çarmýha gerilerek idam edildiler. Torlak Kemal ise Manisa da yakalanýp daraðacýna götürüldü. Daraðacýna götürülen Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa nýn yoldaþlarý son söz olarak: Ýriþ Pirim iriþ gör ki olaný / kurtar muhanetten elde kalaný!.. dediler.10 Aydýn ýn Türk köylüleri, Sakýzlý Rum gemiciler, Yahudi esnaflarý, On bin mülhid yoldaþý Börklüce Mustafa nýn Düþman ormanýna on bin balta gibi daldý. Bayraklarý al, yeþil, Kalkanlarý kakma, tolgasý tunç Saflar pâre pâre edildi ama, Boþanan yaðmur içinde gün inerken akþama On binler iki bin kaldý. Hep bir aðýzdan türkü söyleyip Hep beraber sulardan çekmek aðý, Demiri oya gibi iþleyip hep beraber, Hep beraber sürebilmek topraðý, Ballý incirleri hep beraber yiyebilmek, Yârin yanaðýndan gayri her þeyde, her yerde, hep beraber! Diyebilmek için...11 *** Aydýn ellerinde ceran gezerdi Analar al yeþil tuðra bezerdi Bacýlar tuðraya sedef dizerdi Sedefin üstüne âyet yazardý Ýriþ pirim iriþ, gör ki olaný Kurtar muhanetten elde kalaný Beþparmak üstünden bir bulut yaðdý Bulut deðildi de bir koca daðdý Alazlanýp gelen billâh çeraðdý Irahmet çekildi, ok, cýda yaðdý Ýriþ koç yiðidim uðrular geldi Uðrunun soluðu baðrýmý deldi Kýlýç üþürürdü, beyi sultaný Atýný koþturdu veziri, haný Biz de helâl ettik bu kuþça caný And verdik yoluna, dökeriz kaný Ýriþ Dedem Sultan, kavgaya iriþ Ýmdi can günüdür, gazaya giriþ!.. Aydýn da, Ortaklar, Karaburun da Kýlýç ceran oldu, oynuyor kýnda Bir elim harmanda, bir elim kanda Kanara kurarýz biz de yakýnda Ýriþ koç yiðidim er meydanýna Sultanýn ettiðin koma yanýna Sultanoðlu leþkerine buyurdu Buyruðunu dört bir yana duyurdu Kýlýç çaldý, ana, bebe savurdu Yalým esti her yanlarý kavurdu Vur yoldaþ vuralým, kavga günüdür Ahýrý evveli gine ölümdür Sultana paþadan muþtu salýndý Leþker ortasýnda ziller çalýndý Dedemin baþýna ferman kýlýndý Bir seher vaktiydi kaddi12 alýndý Sesimi banlasam varabilmez Gayrý benim yüzüm gülebilmez!..13 Deli Orman (Aðaçdenizi) bölgesinde Kýzýlbaþ topluluklarý arasýnda yaþayan ve onlarýn desteðini alan Þeyh Bedreddin, bir baskýn sonucunda yakalanýp Serez e getirildi. Padiþahýn huzurunda karasakallý, kara cüppeli bir softa kurulu tarafýndan sorguya çekildi. Tanýnmýþ fetvacýlardan Ýranlý Mevlana Haydar Herevi (öl. 1427), bazý kaynaklara göre, Ýranlý Molla Said in, þeran kaný helal, fakat malý haramdýr þeklinde verdiði bir fetvayla14 Þeyh Bedreddin 18 Aralýk 1416 da15 kimi kaynaklara göre de 1420 de Serez in Bakýrcýlar çarþýsýnda çýrýlçýplak asýldý. Tarihçi Ýbn Arabþah a göre, Þeyh Bedreddin, hakkýnda yazýlan bu fetvayý kendisi mühürler. Þeyh Bedreddin softalarýn yazdýðý bu fetvayý eline alýr, dini konularda fetva vermek hakkýna sahip olduðu Kahire günlerinden beri yanýnda taþýdýðý mührünü cebinden çýkartýp: Hakikat bize insanlarý varlýklarýna, dinlerine, dillerine göre ayýrmamýzý deðil, birleþtirmemizi buyurur. Ama madem ki biz yenildik, þimdi artýk bütün bu konuþmalar boþadýr. Yeryüzü sultanýna baþkaldýrmýþ birinin katli vacip deðil midir? Vaciptir! Öylese verin þu fetvanýzý! deyip, fetvanýn altýna mührü kendisi basar. Þeyh Bedreddin daraðacýna giderken, kalabalýk arasýnda Akþemseddin, Mecnun, Durasý Emre, Derviþ Ýbrahim, taþçý ustalarý Aþot ve Vartan kardeþleri ve öteki mücadele arkadaþlarýný, öðrencilerini görünce, onlara þu vasiyette bulundu: Bedenimi þu bakýrcýlar çarþýsý yakýnýnda bir yere gömün. Ama beni kara toprakta deðil, hakikatý anlamýþ insanlarýn yüreklerinde arayýn! dedi.16 Ve öyle oldu. Bedreddin in bedeni Serez topraðýna, düþünceleri ve öðretisi ise hakikatý anlayanlarýn yüreðine gömüldü. Halkýn yüreðinde yaþayan; sözü, bakýþý ve soluðuyla tekrar dirilen Bedreddin in bu öyküsünü gelin Nâzým Hikmet Ran dan (Selanik Moskova 1963) dinleyelim: BEDREDDÝN ÝN ÖLÜSÜ Yýl 823 tü (1419/20), çocuklar... Hünkâr ýn iradesi ve Ýranlý Molla Said in fetvasýyla Simavne Kadýsý Oðlu Þeyh Bedreddin i bir aðaca asmýþtýlar. Gecenin geç ve yýldýzsýz bir saatiydi. Yavaþ sesle, korkarak yapýlan bir ihanet konuþmasý gibi yaðmur çiseliyor. Aðacýn kalýn ve yapraksýz bir dalýnda sallanan 79 yaþýndaki Bedreddin in çýrýlçýplak ölüsü ýslanýyordu. Dermansýz, ince kolunun ucunda bembeyaz bir ýþýk külçesi gibi yanan sað eli, bir bakýrcý dükkânýnýn kapalý kepeneklerine yukardan dokunacak, kepenekleri açýp dükkânýn bakýr kýzýltýlarýyla dolu karanlýðýn aydýnlatacak gibiydi. Simavne Kadýsý Oðlu Bedreddin in bu sað eli, narlar, aç çocuk çýðlýklarý, at kiþnemeleri, zincir ve kýrbaç sesleriyle dolu havalarýn içinde, göz alabildiðine sýnýrsýz, dalgalarý köpürmüþ serin bir deniz pýrýltýsýyla dolaþmýþtý, çocuklar... O, Varidat ý bu eliyle yazdýydý. Sularýn, topraklarýn ve yemiþlerin, din, ýrk ayrýlýðý gözetmeksizin, yeryüzünü iþleyenlerin müþterek mülkü olduðunu söyledi. Anadolu ve Karaorman köylüleri yeryüzünün yemiþlerini bu elin açtýðý kardeþ sofrasýnda yemek için, o güne dek iþitilmemiþ bir kavga türküsünün sevinciyle ayaklandýlar. Devrin sultaný, sýrma cepkenli, al atlas külahlý ordularýndan birinin baþýna þehzadelerinden birini geçirip onlarýn üstüne gönderdi. Þehzade yi yendiler... Bedrettin, sultanýn özüyle çarpýþmak için Rumeli ye geçti... Karaorman da ihtilal ordusunun çadýrlarýný kurdu. Çarpýþma olmadý fakat. Ýhtilal çadýrlarýnýn sýcaklýðýna dost gibi sýðýnan hünkâr uþaklarý, bir gecenin karanlýðýyla anlaþarak Simavneli yi kaçýrdýlar, Edirne ye getirdiler. O vakit, dünyasýnýn en büyük bilgini, sýnýrsýz topraðýn, iþelyen kolun, duyan yüreðin þeyhi, ihtilalin dev adamý, dinsiz Bedreddin; kendisinin idamýný isteyen Molla Said in hattý talik ile yazýlmýþ fetvasýný, gözlerinde yenilmemiþ bir pýrýltý, iþte bu sað eliyle imzaladýydý, çocuklar. Gece... Yaðmur çiseliyor... Simaven Kadýsý Oðlu Bedreddin in çýrýlçýplak ölüsü, kepenekleri inik, yüzlerini elleriyle kapatmýþ analar gibi dilsiz Edirne esnaf çarþýsýnda, yapraksýz bir aðacýn dalýndan sallanýyordu. Köþeden üç adam belirdi. Birisinin yedeðinde kýr bir at vardý. Eðersiz bir at... Devam Edecek

5 Ahmet Yesevi çevresi ile batý Türkistan'da etkili olmuþtur. Daha sonra Horasan, Ýran ve Azerbeycan'da Kazakistan'da "Yesevi Zikri" adý verilen törenlerde, geleneðin islami deðerlerle Osmanlý topraklarýnda doðmasa da, döneminde yaþamasa da Ahmet Yesevi'nin Osmanlý Ýmparatorluðu üzerinde önemli etkileri olmuþtur. Etkileri günümüze kadar ulaþan Ahmet Yesevi, 11. Yüzyýlýn ikinci yarýsýnda bugünkü Kazakistan'ýn Çimkent þehrinin doðusundaki Sayram kasabasýnda doðmuþtur. Sayram, o dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezidir. Babasýnýn ölümünden sonra, ablasý ile birlikte Sayram yakýnlarýndaki Yesi'ye yerleþen Yesevi, burada "Arslan Baba" adlý bir Türk þeyhinden ilk eðitimini almaya baþlamýþtýr. Türbesi Yesi yakýnýndaki Otrar'da bulunan Arslan Baba, rivayete göre; Hz. Muhammed'in emanet ettiði hurmayý Ahmet Yesevi'ye ulaþtýrmak görevini üstlenmiþtir. Mezar-ý Þerifte bulunduðu bir dönem, Ýmam Rýza'nýn öðrencisi olduðu belirtilen Arslan Babanýn, Yesevi'nin manevi yücelmesinde önemli bir yeri vardýr. Eðitiminin ilk aþamasýný tamamladýktan sonra dönemin en önemli merkezi olan ve deðiþik bölgelerden binlerce öðrencinin akýnýna uðrayan Buhara'ya giden Yesevi, burada dönemin önde gelen din bilginlerinden olan Þeyh Yusuf Hemedani'ye baðlanmýþtýr. Türbesi Merv'de bulunan Hemedani'den yoðun bir tasavvuf eðitimi alan Yesevi, Þeyhin dört halifesinden üçüncüsü olmuþ ve ilk iki halifeden sonra þeyhinin yerine geçmiþtir. Kendim olduðum anýlarým sadece köydeki çocukluk yýllarýndaydý. Nüfus kütüðüne kayýt olduðumda beþ yaþýndaydým kayýtlara geçtiðim günde kendimi kaybetmiþtim,okula baþladýðýmda öðretilip bana ait olmayan olgulardan mekanýmý da kaybettim. Okulda baþarýlý olduðum tek ders sadece resim dersiydi. Belkide kaybettiðim kendimi Tablolarda kalýcý hale getiririm diye düþünmüþdüm. Tablolarýmýn birinde bulduðum þey tam kendim olmasamda, bulduðum tek þey Türkiye de Resimde birincisi olmamdý, onlarýda babamýn yakýp üstünde keyifle çay ve sigara içmesini seyretmekle kaybettim. Lisede Tembur (Baðlama-saz) ile kendimi yeniden aramaya baþladým,tembur çalmakla her ne kadar sevgililerim tarafýndan horlanýp Aðustos Böceðine Hamedani'den aldýðý bir iþaretle buradaki irþad makamýný Þeyh Adülhalik Gücdûvani'ye býrakarak Yesi'ye dönen Yesevi, büyük bir etki alanýna ulaþacak olan Yeseviye Ocaðý'ný kurmuþtur. Abdülhalik Gücdüvani ise öðrencisi Muhammed Bahaüddin Nakþbend'i yetiþtirerek, o dönemde Yeseviye Ocaðý dýþýnda ortaya çýkan iki büyük tarikattan birinin öncülüðünü yapmýþtýr. Buhara'da kurulan Nakþibendiye tarikatý, zamanla Afganistan, Hindistan ve Anadolu'ya yayýlmýþtýr. Yesevi, öðretisini hocasý Arslan Baba'dan aldýðý "ehl-i beyt" sevgisi ve bu doðrultudaki tasavvuf anlayýþý üzerine kurmuþtur. Bir Türk sufi tarafýndan kurulan bu ilk büyük "Türk tarikatý", önce Maveraünnehir, Taþkent ve Ahmet Aslan benzetildiysemde, onlarda beni kaybetti. Sonra sazýmla beraber beni aramaya baþladýk Diyarbakýr derken Ýstanbul Teknik Üniversitesi Devlet konservatuarýna çýktýk, derken her yerde beni aradýk.biraz hatýrladýk ama orda da yokmuþum. Sonra Almanya ya gelmekle benle sazým birbirimizi kaybettik. Daha sonra gitarla taþýnýp o beni sazýmla buluþturdu artýk üç kiþi olmuþtuk. Ben Tembur ve gitar, üçümüzde çýkan týnýlarla yaþamýn (m.ö) 3000 yýl öncesiyle iliþkili olduðunu anladým. Bana öðretilenler, beni hala yanýltýyor Acaba tarihi gerçekten sýfýr konulan yerde mi baþlýyor? Sýfýrý doðru yerde koymuþlar mý? Susarak Özlüyorum Susarak Özlüyorum (iþte buna býçak çekiyorum) Sözcüklerim varmýyor uzaklarýna Birer birer düþüyor bütün öpmelerim Aðýr yenilgiler alarak Adresinde yoklu unu kýyamet bilerek Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanýmadan, ne garip Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanýmadan, ne garip Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanýmadan, ne garip Sense uzak, çok uzakta Bir deniz gibisin resimlerde yaþayan Türkler arasýnda yayýlan Yesevi tarikatý, 13 yüz yýldan baþlayarak göçlerle Anadolu'ya, oradan da Balkanlara ulaþmýþtýr. Yesevi öðretisinin bu denli etkili olmasýnýn temel nedenlerinden biri; Ahmet Yesevi'nin düþüncelerini anlatmak için, o dönemde gelenek olduðu üzere Arapça veya Farsça'yý deðil, Türkçe'yi seçmesidir. Hece vezniyle yazdýðý þiirlerle öðretisinin hýzla yayýlmasýný ve kuþaktan kuþaða kolayca aktarýlmasýný bu yolla saðlayan Yesevi'nin "Hikmet" olarak adlandýrýlan ve yüzyýllarca sözlü olarak yaþatýlan þiirleri, 15. Yüzyýlda yazýya geçirilerek "Divan-ý Hikmet" adý altýnda toplanmýþ ve kutsal bir kitap olarak elden ele dolaþmýþtýr. Ýslam'ýn deðerlerini Türk kültürünün deðerleri ile kaynaþtýran Yesevi öðretisi, özellikle bozkýrlarda yaþayan Türk boylarýnýn Ýslamiyet'i benimsemesini kolaylaþtýrmýþtýr. Ýslam'ý tanýmalarýna ve benimsemelerine karþýn, varolan deðerlerinden kopmayan bu topluluklar için, kentli din bilginlerinin sunduðu kuralcý Ýslamiyet'ten çok, derviþlerin sunduðu, dine esnek yaklaþan ve eski inançlarý yadsýmayan, bir Ýslam anlayýþý daha yakýn gelmiþtir. Böylece "þaman" geleneklerinin bir kýsmý az ya da çok deðiþikliklere uðrasa bile varlýðýný sürdürmek imkaný bulmuþtur. Geleneðe göre, toplumsal yaþamýn her alanýnda olduðu gibi, dinsel törenlerde de kadýn-erkek birliktedir. Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen Duydum çok sonradan, adýn önemli deðil Acýn ayný tadý veriyor Adresinde yokluðunu kýyamet bilerek Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanýmadan, ne garip iþte buna býçak çekiyorum þimdi adý yok, hiç bir sevgilinin Zaman zaman deðil þimdi Yalnýz benmiyim bu ahir zamanda Derviþ mekanýna aþk ile çaðýran Bu ahir zamanda Meso Meso, meso, meso royê mi ra mevece meso Sebir bike, meso esqê mawo rez bireso Dina hiraya teynayinê xiravina, meso Meso, yarê ez rew miron, sey manenay, meso Meso, meso... meso... Meso meso, zeriya mi ca meverde, meso Mircika mi meso, tevera puko, xezebo, meso Mi rê to re kes star nêbeno, meso Meso wuli serdiçinay ez ben feqir, meso Meso, meso... meso... Meso meso, dormê ma bêbextiya, meso Heliya binato pinê, meteristere meso Kune ta ra beni kou serde, meso Per o payê tu sikine, zerya mi bervena, meso Meso meso... meso... kaynaþtýrýlarak bu gün bile sürdürüldüðü görülebilir. Bu örnekler, Yesevi'nin temsil ettiði Ýslam'ýn, varolan inanç sisteminin tamamen terk edilmesini þart koþmadýðýný ortaya koymaktadýr. Bu yüzden bugün yalnýzca Kazakistan'da deðil, eski Türkistan topraklarý üzerinde yaþayan Türk topluluklarýnýn çoðunda þaman gelenekleri Ýslamiyet içinde varlýðýný sürdürür. Üstelik bu uygulamalar, Ahmet Yesevi'nin izinden gidenlerce Anadolu'ya ve Balkanlar'a da taþýnmýþtýr. Ahmet Yesevi, öðretisini "Dört Kapý" olarak bilinen þu ilkeler üzerine kurmuþtur: Þeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir. Dört Kapý, Ýslamiyet'ten önceki Türk inançlardan kaynaklanmýþtýr. Þamanlýkta Doðu, Batý, Kuzey ve Güney yönleri, kutsal kabul edilen dört ögedir. Yönler dört renk ve dört kutsal varlýkla simgeleþtirilmiþtir: Mavi, Beyaz, Siyah ve Kýzýl. Aðaç, Demir, Su ve Ateþ. Þaman inancýna göre bunlar, evrenin ve insanýn özünü oluþturur: Adalet, Kudret, Akýl ve Uyum. Dört Kapý ilkesi Hacý Bektaþ Veli'nin öðretisine de temel oluþturur. Hacý Bektaþ Veli her bir kapýya onar makam ekler ve "Dört Kapý, Kýrk Makam" olarak adlandýrýlan ilkeler bütününü ortaya koyar. Mevsimsiz kar Bir dað yangýný içerim Deli mayýnlar döþenir damarýma Kýnsýz bir öfke düþer yoluma Beni benden aþýrýr Mevsimsiz kar yaðar Taþtan demirden içeri Ak ellerini uzat Ellerini ellerime býrak Söz:emir ali yaðan Müzik:umut altýnçað Kýzýldere Kerpiç bir ev vardý orda Sarýlmýþtý dört bir yandan Her taraftan kurþunlara Hedef oldu kýzýldere Daha yeni gün açmýþtý Sarýlýp vedalaþmýþtý Devrime bedel vermiþtik Mahþerinde kýzýldere Oynuyordu yer yerinden Korkmuyorduk biz ölümden Kahpe faþizmin elinden Direniyor kýzýldere Kaynak kiþi: ozan zaman M.düzenleme: umut altýnçað

6 Çeki düzen verelim üstümüze (!) Referans Gazetesi ne konuþan AKP nin Alevi Milletvekili Hüseyin Tuðcu, devletten iþ almak isteyen müteahhitlerin eþlerinin kapanmaya baþladýðý iddiasýna, "Elbette iþ alacaksa kendine çeki düzen verecektir insan. Bu yönetimin durumuna göre þekillenecektir yanýtýný vermiþ. Kim ne kadar inkar ederse etsin, Türkiye nin gittiði yol iþte budur! Önceki gün ajanslara, Türkiye Elektrik Ýletiþim AÞ, (TEÝAÞ) da oruç tutmayanlarýn fiþlendiði yönünde bir haber düþmüþ ve hemen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý, Türkiye Elektrik Ýletim Anonim Þirketi (TEÝAÞ) Genel Müdürlüðü nde yemek çýkarýlmasý gerekçesine dayanýlarak, tüm dairelerde oruç tutmayanlarýn isimlerinin bildirilmesi istendi. Enerji Bakanlýðý'nda oruç tutmayanlar 'andýcý' Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý, Türkiye Elektrik Ýletim Anonim Þirketi (TEÝAÞ) Genel Müdürlüðü nde yemek çýkarýlmasý gerekçesine dayanýlarak, tüm dairelerde oruç tutmayanlarýn isimlerinin bildirilmesi istendi. Ramazanýn baþlamasýnýn ardýndan TEÝAÞ ta öðle yemeði uygulamasýnýn ne olacaðý konusu gündeme geldi. Oruç tutmayanlar için sýnýrlý akabinde kurum tarafýndan yalanlanmýþtý. Bu bir çamur at izi kalsýn ya da kurumu yýpratmaya yönelik kurma bir haber miydi acaba? AKP kadrolarýnýn devletin tüm organlarýna ince ince iþlendiði iddialarý da hükümeti yýpratmaya yönelik bir taarruz hareketi miydi sizce? Hayýr! Ýktidar ne kadar inkar ederse etsin, yeni anayasa ile birlikte, uygar, çaðdaþ Türkiye Cumhuriyeti nin devlet kurumlarýna yakýnda tesettürsüz, selamün aleyküm süz giremezseniz hiç þaþmayýn. Eðer herhangi bir belediyeye iþiniz düþerse göreceksiniz, bayan memurlarýn büyük bir çoðunluðunun türbanlý olduðunu. Devir ye kürküm ye devri çünkü. Aslýnda bizim Alevi vekilimiz gayet güzel özetlemiþ. Ýþ yapmak istiyorsan, ortama uyacak, kendine çekidüzen vereceksin! Türkiye yeni bir sürece giriyor. Patlamak üzere olan Anadolu sermayesi ile, büyük kentlerdeki yerleþik seçkinlerin koltuk kapma savaþlarý iyice kanlandý. Anadolu da yakýn sayýda yemek çýkarýlmasý kararý alýnan TEÝAÞ ta kaç kiþinin yemek yiyeceði konusunda ise ilginç bir uygulamaya baþvuruldu. Dairelerde kaç kiþinin öðle yemeði yiyeceðinin sorulmasý yerine, isim bildirilmesi talimatý verildi. Talimata göre dairelerde oruç tutmayanlarýn isimleri yazýlarak bir liste oluþturulacak. Bu liste ilgili birime verilecek. Bu çerçevede öðle yemeðinin kaç kiþi için çýkarýlacaðý düzenlemesi yapýlacak. 'BÖYLE BÝRÞEY OLAMAZ' Öðle yemeði için sayý belirlenmesi gerekçesiyle oruç tutmayanlarýn isminin istendiði Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý'na baðlý Türkiye Elektrik Ýletim Anonim Þirketi nin (TEÝAÞ) Genel Müdürü Ýlhami Özþahin, bu olaydan haberi olmadýðýný, kurumda böyle bir uygulamaya izin vermeyeceðini söyledi. zamana kadar KOBÝ niteliði taþýyan pek çok iþletme, artýk büyük þehirlerde holdingleþiyor, inanýlmaz paralarla, yýllardýr zirvede oturan çok büyük gruplardan toplu olarak þirketler, sektörler satýn alýnýyor. Yemekli toplantýlarda, hem de yanlarýnda bir basýn ordusu varken, hiç umursamadan, masadaki ayaklý bardaklarý bile kaldýrtýp, yerine normal su bardaklarý koyduruyorlar. Bunlarýn hepsine birebir þahit oluyoruz. Dev ihalelere bazen alenen, bazen de perde arkasýndan sessiz sedasýz gizlice giriyorlar. Eþleri türbanlý, parmaklarý gümüþ yüzüklü, ince býyýklý new generation patron prototipleri. Birbirlerini tanýmayaný, aralarýnda þu veya bu þekilde iliþkisi olmayaný yok! Bir taraf, herkesin içi rahat olsun, Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir. Bundan kimsenin kuþkusu olmasýn diye memleketi oyalarken, yandaþlarý arkadan gümbür gümbür geliyor! Merak etmeyin sayýn vekilim. Bu yeni düzende hepimiz daha dikkatli olacak, hepimiz daha bir çeki düzen vereceðiz üstümüze. Ýlhan Demirarslan ýn þu dizeleri aklýmýzda olarak: Çeki düzen verelim üstümüze... Atatürk üm karþýmda. Yatmýþ, uyumuþ karlar üstüne, Kalpaðý baþýnda. Çenesine uzanmýþ eli, Atatürk üm çýkar Kocatepe ye, Dalgýn, düþünceli. Elinde beyaz tebeþir, Geçmiþ tahta baþýna, Atatürk üm ders verir. Baþýnda yeni þapkasý, Yola çýkmýþ, yürümüþ; Kalabalýk arkasý. Bir ýþýk vurmuþ yüzümüze; Atatürk üm bakýyor, besbelli; "Tüm dairelerde oruç tutmayanlarýn isimlerini bildirin!" AKP nin Alevi Milletvekili Hüseyin Tuðcu KURBANLIK KURBANLIK SATIÞLARIMIZDA KREDÝ KARTI GEÇERLÝDÝR WORLD CARD INIZA ÖZEL PEÞÝN FÝYATINA + 5 WORLD TAKSÝT VE KUZU KESÝLMÝÞ BÜTÜN 1 KÝLOSU : 9 YTL KUZU CANLI PASKÜL 1 KÝLOSU : 4 YTL KOYUN KESÝLMÝÞ BÜTÜN 1 KÝLOSU : 7 YTL KOYUN CANLI PASKÜL 1 KÝLOSU : 3,5 YTL Kamil ÖNTAÞ CEP: Adres: ÝLÝCEK KÖYÜ HACIBEKTAÞ/NEVÞEHÝR Özþahin, Benim bu uygulamadan haberim yok. Yemek hizmetlerini de biz deðil TEDAÞ (Türkiye Elektrik Daðýtým Anonim Þirketi) veriyor. Böyle bir þey olamaz dedi. Özþahin, ANKA ya yaptýðý açýklamada, oruç tutanlarýn isimlerinin alýndýðýndan bilgisi olmadýðýný, haberi gördükten sonra hemen ilgili birimleri arayarak durumu sorduðunu söyledi. Böyle bir uygulama olamaz. Benim zaten hiç haberim yoktu diyen Özþahin, yemek hizmetlerinin TEÝAÞ deðil TEDAÞ tarafýndan verildiðini kaydetti. Özþahin, TEDAÞ ilan yapmýþ olabilir; Öðle yemeði için ismini yazdýrsýn demiþ olabilirler. Yoksa oruç tutmayanlarýn isminin alýnmasý; böyle bir þey olamaz dedi.

7 14 yýl sonra Ýþ Bankasý Hacýbektaþ ta 7 Sulucakarahöyük /Suavi Cesur çabasý içerisindeyiz. Þube olarak yolun HACIBEKTAÞ Yýlýnda kapanan ve 14 yýl sonra 11.Eylül.2007 tarihinde tekrar açýlan Ýþ Bankasý Hacýbektaþ þubesi, çalýþanlarý ile birlikte halkýmýza hizmet sunmaya devam ediyor. Kendisi ile görüþtüðümüz þube müdürü sayýn Melahat Çavdýr þunlarý baþýndayýz, daha çok desteðe ihtiyacýmýz var, hizmette sýnýr ýn olmadýðýna inanýyorum, hizmet bizden takdir halkýmýzdandýr dedi. Diðer yandan, kamu kurumlarýnda çalýþan memurlarýn bir çoðunun da, sadece bankamatik hizmetinin kendileri için yeterli olmadýðý, söyledi. bankacýlýk iþlemleri için çevre il ve 1993 yýlýnda kapanan Ýþ Bankasý þubemizi, 14 yýl sonra tekrar halkýmýzýn hizmetine açtýk. 11.Eylül.2007 de yaptýðýmýz açýlýþta büyük bir ilgi ile karþýlandýk, bu nedenle halkýmýzýn bize gösterdiði alakaya ve teveccühe teþekkür ediyorum. Banka þubemize olan ilgi ve hareketlilik artarak devam ediyor, Ýlçemizde bulunan on ayrý kamu kurumu ve belediye çalýþanlarý ile, maaþ ücretlerini þubemizden almalarý konusunda anlaþma saðladýk. Ýlerideki dönemlerde tüm kurumlarla da anlaþacaðýmýza inanýyorum, zira biz þube çalýþanlarý olarak insanlarla yüz Ýþ Bankasý Þube Müdürü Melahat Çavdýr yüzeyiz, sadece bankamatik hizmeti vermiyoruz. Ýþçimizin, çiftçimizin, memurumuzun ve yurt dýþýnda çalýþanlarýmýzýn, bankacýlýkla ilgili tüm iþlemlerini, teknolojinin en yeni iletiþim araçlarýný kullanarak, yürütme ilçelerdeki ilgili banka þubelerine gitmek zorunda kaldýklarý, bu durumdan da þikayetçi olduklarý öðrenildi. Hacýbektaþ halkýnýn ve çarþý esnafýnýn geneli de, ilçemizde açýlan Ýþ Bankasý þubesinin hýzmet anlamýnda, kendileri için bir þans olduðunu belirttiler. Özellikle esnaf kesimi, iþlerinin kolaylaþtýðýný, dakikalarca kuyrukta beklemekten kurtulduklarýný, bu nedenle kendileri açýsýndan önemli olan zamandan da, tasarruf ettiklerini dile getirdiler. SATILIK DAÝRE Zir Mahallesi Bengiler mevkiinde 120 m2 üzerine 3 katlý daire satýlýtýr. Müracaat: Mustafa Tiflis Karaburna Kasabasý Tel: ederi 55 bin euro MUSTAFA SÜMEN SATILIK MANDIRA Kangallý Mevkii nde m2 üzerinde biriket yapýlý 150m2 kapalý alan 250m2 yarý açýk mandýra 2 dekar bað ve 150 adet meyve aðacý bulunan mandýra satýlýktýr. Müracat: Emin Türkmen Tel:

8 Parçalý Bulutlu En Yüksek 0 C En Düþük 0 C 14 7 Erdoðan Aydýn Her yýl Aðustos ortasýnda Hacýbektaþ ilçesinde yapýlan þenlik, Anadolu tarihin ö n e m l i þahsiyetlerinden biri olan Bektaþ-ý Veli adýna yapýlýyor olmasý nedeniyle, Tarihçe nin de ilgi alanýna giriyor. Böylesi tarihsel þahsiyetler söz konusu olduðunda karþýmýza çýkan sorunlardan biri, efsane ile gerçeðin sýklýkla birbirine karýþmasýdýr. Ýnanç önderleri söz konusu olduðunda bu durum daha da belirginleþiyor. Öncelikle Hacý Bektaþ örneðinde sýradýþý bir durumla karþý karþýya olduðumuzu anýmsamalýyýz. Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlýktýr diyen ayrýksý bir inanç önderi söz konusu olan. 72 millete bir nazarla bakmayan / Kýrk yýl müderris olsa hakikatte asidir diyen, eline beline diline hâkim olmayý temel düstur edinen bir inanç biçiminin çok özel bir bilgesidir söz konusu olan. Ona atfedilen; Hararet nardadýr, sacda deðildir Keramet baþtadýr, taçta deðildir Her ne ararsan kendinde ara Kudüs te, Mekke de, Hac da deðildir deyiþi bile, günümüz ortalamasýnýn ilerisinde bir bilgelikle karþý karþýya olduðumuzu gösteriyor. Ý. Melikoff un, Baba Ýlyas ýn soyundan gelen Aþýkpaþazade ile Elvan Çelebi, keza Eflaki ve diðer kaynaklardan aktarmalarla gösterdiði gibi, Hacý Bektaþ, kardeþi Menteþ ile birlikte Babai ayaklanmasýnýn öncüsü Baba Resûl ün yanýbaþýnda, dahasý Baba Resûl ün halife-i has ý, gözde mürididir. Paralý Frenk askerlerinin katliamýyla ezilecek olan ayaklanmada (1240) Baba Ýlyas ve Baba Ýshak yaný sýra Menteþ de öldürülenler arasýndadýr. Hacý Bektaþ, Babailerin Selçuklu egemenliðince aranýp öldürüldüðü bu baský sürecini Sulucakarahöyük te Hýristiyanlar arasýnda saklanarak atlatacaktýr. Bunu yaparken ayný zamanda kendini eðitecek, düþünceleri doðrultusunda insanlarý örgütlemeye çalýþacaktýr de öldüðü zaman, ardýnda zayýf bir çevre ama güçlü bir fikri yapý býrakacaktýr. Bu zayýf iliþki aðý, fikri yapýnýn gücü ve ortamýn uygun olmasý nedeniyle, Osmanlýnýn kuruluþ sürecinde hýzla büyüyecek ve farklýlaþacaktýr. Ölümünden 200 yýlý aþkýn bir dönem sonra kaleme alýnacak olan Vilayetname ise, Hacý Bektaþ ve Bektaþliði, resmi Osmanlý tarih yazýmýnýn çarpýtmalarýna kurban edecektir. Bektaþ-ý Veli nin Resmi üretimi Abdülbaki Gölpýnarlý nýn da iþaret ettiði gibi Vilayetname, II. Beyazýt zamanýnda ve Balým Sultan ýn Bektaþi Postniþinliðine atanmadýðý, yani 1501 öncesinde, Ýlyas Bin Hýzýr (Uzun Firdevsi) tarafýndan yazýlacaktýr (Vilayetname, s.xxvii) Vilayetname, Bektaþiliðin henüz Ali eksenli bir tarikat/inanç haline gelmediði bir dönemin ürünüdür. Nitekim Vilayetname de Kýzýlbaþ/Safevi söyleminin hiçbir izi bulunmamaktadýr ki, bu etki Bektaþiliðe sonradan girecektir. Vilayetname, II. Bayezit in, Bektaþi türbesinin çatýsýný tunç levhalarla kaplattýðýný söylemektedir. Demek ki bundan sonra yazýlmýþtýr. Diðer yandan Vilayetname, Balým Efsaneyle Gerçekleri Ayýklamak Her yýl Aðustos ortasýnda Hacýbektaþ ilçesinde yapýlan þenlik, Anadolu tarihin önemli þahsiyetlerinden biri olan Bektaþ-ý Veli adýna yapýlýyor olmasý nedeniyle, Tarihçe nin de ilgi alanýna giriyor. Böylesi tarihsel þahsiyetler söz konusu olduðunda karþýmýza çýkan sorunlardan biri, efsane ile gerçeðin sýklýkla birbirine karýþmasýdýr. Ýnanç önderleri söz konusu olduðunda bu durum daha da belirginleþiyor. Sultan ýn, Kýzýlbaþlýðýn halktaki yayýlýþýný etkisizleþtirmek üzere Bektaþiliðe getirilen yeniliklerden önce kaleme alýnmýþ görünmektedir. (Ý. Melikoff, Hacý Bektaþ Efsaneden Gerçeðe, s.99) Bu dönem, Anadolu Alevîlerinin Osmanlý ve Yeniçerileri tarafýndan katliamdan katliama uðratýldýðý dönemdir ayný zamanda. Kýzýlbaþ düþmaný Osmanlý iktidarý ile entegre olmuþ bir Bektaþî Babasý tarafýndan yazýlmýþ olan Vilayetname, Bektaþi Dergahýnýn Osmanlý otoritesinin bir parçasý olduðu dönemin iliþkileri çerçevesinde II. Beyazýt ve Osmanlý egemenliðinin istediði bir Hacý Bektaþ portresi çizmektedir. Bu Vilayetname'yi esas alacak olursak, Babai katliamýndan sað kurtulmuþ Hace Bektaþ, Babailerle asla iliþkilenmemiþtir. Aksine gençlik dönemini Anadolu'da deðil Türkistan da, Yesevi nin yanýnda geçirmiþtir. Doðumundan 6 ay sonra parmak kaldýrarak þahadet getirmiþ, 12 imamdan yedincisi Musa Kâzým ýn soyundan gelmiþ, manen de olsa Hac ca gitmiþ, revize edilmiþ olsa da namaz dahil ibadetinde Ýslamcý özellikler gösteren ve tabii Osmanlýyý kâfirlere karþý savaþa yönlendiren bir yeniçeri aðasýný andýrmaktadýr. Esasen Vilayetname den hareketle çizilecek bir Bektaþ-ý Veli portresinin gerçeðinden ne kadar uzak olduðunu anlamak için birkaç bilgi aktarmakta yarar var: Söz konusu bu kaynaða göre Bektaþ-ý Veli, hocasý Lokman Perende ye atfen, daha küçük bir çocukken Muhammed ve Ali den Kur an okumayý öðrendiði, yine Lokman Perende nin hac dönüþündeki anlatýmýna göre, Kâbe de namaz kýlarken Bektaþ ýn da sürekli kendisiyle birlikte namaz kýldýðý, yani cismen olmasa da Hac a gittiðini (ki Anadolu'ya göçerken cismen gittiði iddialarý da mevcut) öðreniyoruz. Vilayetname de namaz kýlan, bir an bile ibadetten geri kalmayan, üstüne üstlük cihat yapan bir Bektaþ portresiyle karþý karþýyayýz. Tarih Dýþý Ýddialar Bu kaynaða göre Ahmet Yesevî ile ayný dönemde yaþamýþ, onun yaþlýlýðýnda gençliðini yaþayan, ondan ders alan bir Bektaþ söz konusu. Daha garibi bu dönemde Horasan da kâfir- Hýristiyan bir egemenlik olduðu iddia edilmekte ve Yesevî nin, oðlu Kutbeddin Haydar ý bu kâfirlerin elinden kurtarmak üzere Bektaþ ý görevlendirdiði, Bektaþ ýn da bunlarý ezdiðini ve Haydar ý kurtarýp bu kâfirleri Müslüman yaptýðýný öðreniyoruz. Bu tarih dýþý iddialarýn sonu yok; daha sonra Ahmet Yesevî nin, seccadesini eline alýp huzuruna gelen Bektaþ a, git seni Rum a saldýk diyerek Anadolu yu Ýslâmlaþtýrmaya gönderdiðini öðreniyoruz. Tabii bunlar, resmi ihtiyaçlar doðrultusunda üretilmiþ iddialardýr. Her þeyden önce Ahmet Yesevî'nin yaþadýðý zaman ile Hace Bektaþ'ýn yaþadýðý zaman arasýnda tahminen 100 yýl var. Diðer yandan 12 Ýmam soyu Araptýr, oysa Bektaþ-ý Veli Arap kökenli deðil bir Türkmen velisidir. Bu anlamda da Vilayetname nin bilgileri doðru deðil. Vilayetname ile tarihe inip onu aydýnlatacaklarýný sananlar, tarihe deðil efsaneler dünyasýna inmiþ olacaklardýr. K u þ k u s u z efsanelerden de tarihçilerin öðrenebileceði çok þey var; ancak bunlardan öðreneceðimiz tarihsel olgular deðil, dönemin ve yazanýn siyasal, kültürel dünyasýdýr. Ancak onlardan bundan ötesini beklemek tarih yazýcýsýný ve ona inananlarý efsane kuyusunda boðar. Yesevilik, özellikleri Ýslamlaþmanýn henüz baþarýya ulaþamadýðý bir dönemin, Ýslam'la birlikte eski inançlarýn da birarada yaþadýðý bir geçiþ dönemine denk düþüyor. Bizzat Yesevi, dönemin Ýslamcýlarýnca sapkýn görülen, farzlara uymayan, haremlik selamlýk ayrýmýna itibar etmeyen bir dönem bilgesi. Yesevi damar üzerinden sonradan Ýslamcýlaþanlar Nakþibendiliði üretirken Ýslamcýlaþmayýp kendi Alevi sentezini kuranlar ise Bâtýni tarikatlarla iliþkileneceklerdir. Bu anlamda Bektaþ-ý Veli ile Yesevi arasýnda tarihsel-teolojik bir etkilenmeden söz edilse de organik bir baðdan kesinlikle söz edilemez. Aksine Bektaþilik açýsýndan organik bir bað, ancak Babailik ve Vefailik le kurulabilir. Ki Bektaþ-ý Veli nin, Ede Bâli, Geyikli Baba vb. dönemin tüm erenleri gibi kendini Vefai gördüðü ve yine bir Vefai olan Baba Ýlyas ýn halifesi olduðu biliniyor. Fuat Köprülü nün de iþaret ettiði gibi, Tacü l-arif in lâkabýyla da tanýnan Seyyid Ebu l Vefa-yi Kürdî, Baba Ýlyas öncesi Batýni inanç ekolünün en büyük etkeni durumundadýr. Osman a Elifi Taç Giydirmek! Vilayetname de Hacý Bektaþ ýn, 1160 ta ölen Yesevî den, gerçek dýþý, tarih dýþý bir þekilde ders aldýrýlmasý yetmezmiþ gibi, bir de 1290 larda Osman Bey ile görüþen bir Bektaþ ile karþý karþýyayýz. Oysa ölümü 1271 olan Bektaþ-ý Veli nin Yesevî nin yaþlýlýðýna yetiþmesi mümkün olmadýðý gibi Osman ýn ilk iktidar dönemine yetiþmesi de mümkün deðil. Buna raðmen Osman Bey e Elifi Taç giydirip kýlýç kuþatan bir Bektaþ la karþý karþýyayýz. Dolayýsýyla bütün bu bilgilerden, Vilayetname nin efsaneler dünyasýna iliþkin bir anlatý olduðu sonucuna varýyoruz. Vilayetname ye göre Bektaþ ýn Osmanlý kurucusu Osman Bey le de ayný dönemde yaþadýðýný, onunla konuþtuðunu, onu kutsadýðýný, bizim yaptýðýmýz gibi onu kâfire göndersin diye Sultan Alaattin Keyhüsrev e emir verdiðini, bunun üzerine Osmanoðullarý askerinin hiç bozguna uðramadýðýný öðreniyoruz. Özetle Vilayetnamede, Alevilikteki Kýzýlbaþ özellikleri de göremediðimiz gibi Hace Bektaþ a özgü pasifist, barýþçý, öteki inançlarý bir gören anlayýþlarý da göremiyoruz. Ama buna raðmen Hacý Bektaþ a gerçek dýþý bir þekilde yüklenen bu Yeniçeri kuruculuðu ve ajitatörlüðü damgasýný bir övünç vesilesi yapabilenler de olmaktadýr: "1339 yýlýnda Bursa Atýcýlar Meydaný nda mahþeri bir kalabalýk toplanmýþtý. Bütün gönüller büyük önder Orhan Bey ile evliyalar baðr-ý baþý, erenler baþçeþmesi Hacý Bektâþ-i Veli nin muhabbetiyle dolanýyordu. Bursa tarihi bir an yaþýyordu. Orhan Gazi yeni bir ordu kurmak üzere, Türklüðün ikinci Nuh u Hacý Bektâþ-ý Veli yi davet etmiþti. Büyük Türk evliyasýnýn görklü bakýþýyla bütün kalpler fetholmuþ genç ihtiyar çoluk çocuk in cin dað taþ istiklâle çýkmýþtý. Hacý Bektâþ-ý Veli, güzeþteleriyle beraber Bursa yý þereflendirmiþti. Gülbanklar dalga dalga semalara yükseliyordu. Allah Allah þayialarýyla yer gök dolmuþtu. Hacý Bektaþ-ý Veli alana ulu bir ateþ yaktýrmýþ, üstüne bir kazan oturtmuþ, aþ piþiriyordu. Hacý Bektâþ-ý Veli aðýr aðýr doðrulmuþ, sað elini Bati istikametine çevirmiþ, manen Ýstanbul un, Kosova nýn, Belgrat ýn, Varna nýn, Budapeþte nin fethini iþaret ediyordu". (26) Turgut Koca Baba dan akt. Þevki Koca, Cem Dergisi, sayý 96, s. 26. Bektaþiliðin Ýstismarý Orhan Bey ile o, doðmadan ölmüþ olan Bektâþ-ý Veli yi ayný sahnede oynatmak gibi maddî hatalar ve komik mizansenler bir yana, burada çizilen Bektâþ-ý Veli portresinin, gerçeðinin tam karþýtý olmak üzere, Ýstanbul dan, Belgrat a, fetihten fetihe koþan (ve tabiî bunun kaçýnýlmaz sonucu, dönüp kendi halkýna saldýran) bir Yeniçeri aðasý portresi olduðu açýktýr. Burada egemene, hele ki onun militarizmine yataklýk yapan bir Bektaþîliðin, kaçýnýlmaz olarak kendi zýddýna dönüþünün sonuçlarý ile karþý karþýyayýz. Bu efsaneyi esas alan Bektaþiliðin Osmanlýcý kanadý Babaganlýðýn son dedebabasý Bedri Noyan da Hacý Bektaþ ýn ölüm tarihini 1337 (738.H) ye, yani ölümünden 66 yýl sonrasýna kadar götürecektir; böylece Yeniçeri nin bizzat onun tarafýndan kutsandýðýný ispatlamaya, Osmanlý iktidarýnýn uzantýsý bir Bektaþîlik anlayýþýný, bizzat Hacý Bektaþ üzerinden meþrulaþtýrmaya çalýþacaktýr. Devþirme ve Yeniçeri zihniyetini Bektaþîlik görüntüsü altýnda günümüze taþýmaya çalýþan bu anlayýþ, ayný zamanda geleneðin önemli postniþini Kalender Çelebi den de; "vatan bütünlüðünü tehlikeye atan" bir "asi" diye söz ederek, Osmanlý yý "vatan" düzlemine yükselten bir anakronizm sergileyecektir. (B. Noyan Bektaþîlik ve Alevîlik, s.154, 115) Benzer sorun alanlarý Makalat ta da bulunmaktadýr. Doðrudan Hacý Bektaþ a atfedilen Makalat ýn da gerçekte Hacý Bektaþ a ait olmadýðý bir yana, tarikat kurmamýþ olan Hacý Bektaþ a tarikattan sözettirilmekte, Her ne ararsan kendinde ara / Mekke de Kudüste Hacda deðildir diyen bu inanç önderine Hac cýn farz olduðu söyletilmektedir (Ý. Melikoff, Hacý Bektaþ Efsaneden Gerçeðe, s.107). Týpký Vilayetname nin Hacý Bektaþ a bir paye olarak hacý yapmakta, hacca gitmiþ göstermesi gibi. Nakþibendî Þeyhi Esat Coþan ýn, Makalat tan hareketle Bektaþ-ý Veli nin ortodoks anlamda Müslümanlýðýný ispatlamasý da, bu tip sorun alanlarýnýn istismar örnekleri olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Ancak kabul edilmelidir ki bu tarihe yönelik istismar örnekleri, sadece Coþan da gördüðümüz gibi dýþarýdan yapýlmamakta, Hacý Bektaþ, içeriden ve çok daha etkili istismar örnekleriyle karþýlaþmaktadýr. Cumhuriyet