Sadullah Çiçek. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Transkript

1 - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.

2 *******aşka Esir Olmak******** Aklıma yine sen geldin Kaçan elemlerimi geri getirdin İnanılmaz acıları tekrar verdin Sen beni mahvettin Hayata baktım seni gördüm Geçmişi hatırladım hep sövdüm Seni düşündükçe hep öldüm Eski defterlere bir bir döndüm Gülüm hani seviyordun Hasrete hep sitem ediyordun Mutlulukları her *AN* bekliyordun Ajandana sevgi notlarını ekliyordun Geçmiş unutulmaz biliyorsun Gelecek bilinmez anlıyorsun Seninle sevdam nasıl gidiyor? Aklıma geldikçe sitem ediyorum Bu zalim dünyaya! Senden ayrılalı Unuttum kendimi Düştüm inanılamaz boşluklara Başladım sigaraya merete Gecelerin hamisi oldum... Gerçi eskiden Kırmızı güldün Artık soldun Ben eski ÇİÇEK değilim Kökten yok oldum Dayanılmaz işkenceler çekiyorum Kahroldum, bittim, tükendim... Senden uzaklaşalı; Dünyam karardı Bünyem hepten sarardı İstanbul gecelerine esir oldum Sokakların malı oldum Kaldırımların vazgeçilmezi oldum Gecenin karanlığında; Ayaş demeden, it demeden Bütün korkuları bir kenara atarak; Başımı eğmiş, Elimde tüten sigaralarla Gecenin pervasızlığına Meydan okudum... Sen aklıma geldikçe Hepten kudurdum Banklarda sabahladım

3 Adeta gece kuşu olmuştum Sessizlikle boğuşurken Gecenin karanlığında Bir yanda da; Soğuğun acımasızlığı İliklerime sızarken Hep seni düşündüm Düşündükçe tükendim... Ben yaşıyor muyum? Bu hayat benim mi? Ayaş olup nara atan ben miyim? Aklıma geldikçe; Tekrar tekrar öldüm. Seni gecenin karanlığına sordum Cevap yok. Cevapsız sorular içinde Yok olmaya mahkumum GALİBA! Lanet denen aşka esir oldum Günüm günüme dert oldu Hayatım hayatıma engel oldu Düşüncelerim düşüncesizliğime esir oldu Sevgim sevgisizliğin pençesinde kaldı İnanılmaz haykırışlar Beni hep susturdu... Ama gönlüm susmadı Sadece sessizliğin içinde Boğulup gitti... VEFASIZCA!!! Ben bu satırları yazarken Seni değil Ölümü düşünüyorum İnan çok korkuyorum KENDİMDEN!!!

4 Adalet Ve Kalkınma Partisi DURMAK YOK YOLA DEVAM!!! Adalet yok olmuştu bu ülkede Düzen nedir? Hayaldi memlekette Adil hükümetler yoktu bu ilde Lira tısar, gecelik faizlerde Ekmek, gaz, şeker, yağ... reçetelerde Talihi kör milletim ne ellerde? Vicdansızlar milletten ne istiyor? Ekmeğimizi durdurtuyorlardı... Kalktı ayağa AK gönüller hemen Aylak ve çaylaklar ne der demeden Lider çıktılar, şüphesiz her ilden Kafese giren halk doğdu: Yeniden! Işık geldi, nur saçıldı ülkeden Nice destekler verildi, her yerden Millet tiksinmişti, zaten darbeden Ağız yok! Dil yok! Susmuştuk eskiden!!! Parlak gelecek bekliyor milleti Artık unuttuk bu geçmiş zilleti Refah zamanıdır, yoktur illeti Tüm zamanların en iyi partisi İnşallah son bulmaz bu demokrasi Sefillerin artık dardır çevresi İNSANLARDIR EN TEMEL GARANTİSİ!!!... ocak 2010 Denizli

5 Ah Memleket Kokusu!!! Memleketimin güzelliklerini Anıyorum; Her defasında Kaybolmuş gizemlerini Dile getiriyorum... Yamaçta; Kurulmuş olan köyümden Söz açmak istiyorum... Özlemleri anınca birden Kayboluverir İçimdeki çöküntülü hisler. Etraflıca hasret kokusu sarar Bedenimi... Biricik anamın; Sacda pişirdiği Çıtır çıtır gözlemeleri Tekrar tekrar yad ediyorum... Acaba babam eskisi gibi Hala bastonunu alıp; Keçi ve tekeleri Çale Waşon'a* götürmüş mü acaba? Kalbi ak süt gibi pak pir ninem; Zaman geçirdiği Gönül bahçesinde mi acaba? Dedem; Ağır ağır adımlarla Kahmut'a* Cuma Namazına Gitmeye Devam ediyor mu hala? Halamın eski masum hali Devam ediyor mu? Amcamlar; Yaprak kesmeye gitmişler mi acaba? Dilber Yenge; Ev işleriyle ilgileniyor mu? Mis gibi yemekleri yapmaya devam ediyor mu? Mustafa Emmi'nin oğlu Ahmet evlenip, Malatiya'ya taşınacaktı, Acaba ne yaptı? Hey gidi bizim Rahmetli Emmi'nin oğlu Eşref! Eski neşesi var mı hala? Ekmeği için El-aziz'e, Gitmeyi sürdürüyor mu? Mehmet Zeki devletten aldığı İneklerin parasını verdi mi?

6 Sıra arkadaşım Mahmut'un askerlik kağıdı Gelmesi lazımdı? Hey emmi oğulları! Ahmet, Muhammed(2), Mahmut, Abdulsamed, musa, Halil, Davut, Abdulkerim... Hayat nasıl? Geçiniyor musunuz? Adeta unuttuk birbirimizi! Utansın; Zaman ve kader... -'Bu iki şey insanı mum gibi eritir'! Canım kardaşlarım; Unutur muyum sizleri? Apo, Fatma, Mehmet Emin, Enes, Onur... İçimdeki yanan özlemde hep varsınız! Hey koca çınarlar!!! Hasan Emmi, Mustafa Emmi, Hüsna Najık* Yaşlı Nenem ve Dedem... Köyümün yadigar insanları!.. Hüsna Najık ne alemdesin? Rahmetli cesaret cevheri Ahmet Emmi'nin Sonsuz hasreti Tütüyor mu gözlerinde hala? Rahat ol Najık! Emmi kalbimizde Hala yaşıyor Ve Yaşamaya devam edecek! Eski günleri andıkça Güneş yeniden doğmuş gibi oluyor! Hayata taptaze bir 'AN' katmış gibi Hissederim kendimi!.. Çeşmenin yanında, Çamurdan çeşit çeşit, garip garip, Şekiller yapardık Gariptik, mahzunduk, mazlumduk Ama her şeyden önce Ve de en önemlisi: Bir umut vardı gözlerimizde Masum mutluluklarımız vardı!

7 Ah nerde o günler; O hatıralar,koşuşmalar, Ağlaşmalar, gülüşmeler, Derin derin üzüntüler... Köylü insanların sadakati Memleket insanının şefkati... Özlüyorum Memleketimin kokusunu... AH MEMLEKET KOKUSU!!! ocak 2010 Denizli Not. * Çale Waşon: köyümüzdeki bir vadinin ismi {(zazaca) derin kuytu otların bulunduğu yer, anlamına gelir] Najık: {(zazaca) amca hanımı demek } Kahmut. {(zazaca) Gelintepe Köyü'nün zazaca ismi } Not2: doğup büyüdüğm yörede insanlar çoğunlukla ZAZACA konuşurlar

8 Anadolu'm Yaz kış bembeyaz görünen dağları Görkemi tehlike saçan taşları Bol bol kara üzüm veren bağları Tükenmeyen bereketli aşları... Elleri nasır tutmuş anaların Hissettin mi ince bakışlarını? Gönüllerden sezilen manaların Nur gibi süzülen akışlarını!.. Yarı yırtık potinli çocukların Yüzlerinde sonsuz masumiyeti Boyna takılan nazar boncukların Nasıl da anlatır samimiyeti... Ali dedenin elinden düşmeyen Zerdaliden yontma altın asası Asıl ayakta tutup; bitirmeyen Asası değil, olmayan tasası. Koyunların güdüldüğü seherler... Aleminde yalnız kalan çobanın Yanık sesiyle uyanır köylüler. Bitmez ekmek kavgası bu dünyanın!... Mehmet'in askerlik kağıdı gelir Herkeste; pür telaş, heyecan, gurur... Vatan ocağına nasıl verilir? Gel gör hesabı o zaman sorulur! Yetim yavru bırakan babalara Nasıl ağıt yakılır? Bilir misin? Sineden çıkan koca yaralara Ne dersin; sebat edebilir misin? EKİM SOLHAN -BİNGÖL

9 Anadolu Kadını... Sıcacık yemeği yok ocağında Çocuk sırtında mermi kucağında Öz evlat gibi sever vatanını Özledim Anadolu kadınını! Nasır tutmuş ellerin, ayakların Soğukta penbeleşen yanakların Kuru ayazda biten şakakların Yükten kireç tutan dizkapakların... Ne acılar, ne kederler yaşamış Ne zorluklar, ne engeller atlatmış Nice zaferler, sevinçler başarmış Nasırlı el deme! Düşman patlatmış! Saf duyguların, masum duaların Asırlık nice mutlu yuvaların Bilinmeyen ölümsüz dünyaların Sırları var penbe yanakların... Sevgi emsali merhamet timsali Ermiş visali verir bir misali Anadolu ili kardeşlik dilil Boş değildir; kireç tutan dizleri... Canım kurbandır; o güzel yüzüne Tüm varlığım gelse değmez eline Hayranım pir nine; o pak kalbine Bir de içimi yakan; gülüşüne... ARALIK 2009 SOLHAN BİNGÖL Not: son dörtlük sevgili neneme ithafımdır!

10 Anla Artık! Seni düşündükçe; Kahroluyorum... İçimdeki duyguları, düşünceleri Sana aktaramadığım için; Adeta kavruluyorum! Kestane şekeri gibi Gözlerine; Doya doya bakıp da Derdimi anlatamadığım için Viran oluyorum!.. Unutmak mı? Ne diyorsun güzelim! Seninle hayat var özelim Uzaktan sırılsıklam aşık Olup da; Açılamadığım için Ölmüş denizlerde hissediyorum kendimi Kendimi... Ne olur; ANLA ARTIK! Seviyorum işte Elimde olmasa bile Aşığım o saçlarına Gülen yüzüne Kara kara; Saçlarına Vurgunum işte! Netteki resmine bakınca Ne haddime, diyorum Rahatsız edip, kapını çalayım! İçimdeki duygular bir bir akınca Seni unutmak kolay mı? Güzelim... Elimde değil, biliyorum Yapamam, başaramam diyorum Ama yapamıyorum Anla artık; Seviyorum işte; ANLA ARTIK!!! kasım 2009 malatya

11 Anneler Günü'ne Özel... anne biliyor musun? aklıma yine sen geldin sana bir şiir yazasım geldi biliyorum ne yapsam azdır geceye ancak şiirle seni anlatabilirim özlemlerimi ancak bir şiirle avutabilirim bu gece yıldızlara ancak seni sorabilirim karanlıkta kaybolan duygularımı ancak seninle bulabilirim biliyorum ne yazsam azdır senin için çöllerde avare dolaşsam dağları yarıp ikiye bölsem kaf dağlarına gidip dilek tutsam sırtıma alıp yedi cihan taşısam dudaklarımı ıslatan bir yudum sütüne değmez anne, biliyorum... bugün gibi bütün özel günler, haftalar, aylar, yıllar sana gelsin devri alem önünde diz çöksün... benim için çektiğin sıkıntıları, acıları nasıl inkar edebilirim? nasıl düşüncesiz olabilirim? seni anmadan nasıl hesabı kesebilirim? benim için harcadığın yıllarını nasıl unutabilirim? uykusuz kaldığın geceleri nasıl sorabilirim? karbeyaza dönüştürdüğün saçlarının nasırlaştırdığın ellerinin, ayaklarının zarar gelmesin diye peşimde koştuğun tenha sokaklarının hakkını nasıl ödeyebilirim? gece demeden gündüz demeden bana ettiğn nasihatlerini nasıl unutabilirim anne? karnındayken, binbir zahmetle aştığın dağların, katettiğin yolların ocağın için iş gören kolların ekmek pişirdiğin sıcak tandırların benim için halsiz kalan baldırların dayanılmaz yükler altında beni taşıyan ayakların hakkını nasıl verebilirim? sadece bu özel günü armağan ederek kimi kandırabilirim? inan anne değil bu günler ömrüm boyunca çektiğim acıların ağır bedel ödediğim kavgalarımın acı itiraflarla dolu hatıralarımın sıkıntılar içinde geçen günlerimin dolu dolu yaşadığım özlemlerimin inadına verdiğim sözlerimin

12 sevda hasretiyle yanıp tutşan gözlerimin sarılıp öptüğüm değerlerimin uğruna can verdiğim sevdiklerimin can pahasına bağlanıp her şeyim dediklerimin kaynar sularda kavrulan elleriimin nice sözler sarfeden dilimin kendini deha zanneden beynimin senin yanında tırnak kadar değeri yoktur ve olamaz da! yalvaran gözyaşlarımla ve birazcıkta haddime sığınarak diyorum ki: ne olur; AFFET BENİ ANNE!!! Sadullah ÇİÇEK denizli 9 mayıs 2010 saat: 04:00

13 Arıyorum... arıyorum heyecanlı çocukluğumu kaybolup giden meçhul sevgilimi unutulup yok olan değerlerimi aşk hakkındaki düşüncelerimi arıyorum... birisini arıyorum karşılıksız sevdiğim gönül verdiğim habersizce tutulduğum aşkımı arıyorum meçhul bir insanı arıyorum gece yatağımda; gözlerimi tavana dikerken sanki karşımdaydı rüyalarımı süslerken hep başucumdaydı dertlerimi dinleyip her daim yanımdaydı karanlığın soğuğunda üşürken beni ısıtan kanımdaydı... yıldızları sayarken teker teker duygularımı da anlatırım birer birer çoban yıldızı hep beni dinler, sanki o da benim gibi derbeder... arıyorum onu yine pervasızca biliyorum bulamayacağımı, biliyorum yine de yine de arıyorum arıyorum onu arıyorum...

14 Aşka Dair... Aşk; Sevmek değildir. Hele çay ısmarlayıp tutulmak hiç değildir! Üç beş dakikada aşık olup Ertesi gün ilişkiye girmek de nasıl? Aklımın ucuna bile getirmek istemiyorum. Aşk; Ölümsüzlüktür! Kavuşamamaktır; kavuşmadığı halde Hatırlamak, anmaktır. Özlemle özlemektir. En has özgünlüktür İçten sevmeye, habersizce gönül vermeye Devam etmektir. Fedakarlıktan çekinmemektir Ağlamaktır, sızlanmaktır. Düşündükçe kavrulmaktır... Sıcakta soğuğu, Soğukta da sıcağı En güzel biçimde hissetmektir!.. Aşk; Bu kadar ucuz mu olacaktı? Ayaklar altında çiğnenmeyi Hak ediyor mu acaba? Mazide kaldı; Eski büyük ölümsüz sevdalar Leylalar, Mecnunlar... Ferhatlar, Şirinler... Yusuflar, Züleyhalar... Hepsi artık bir efsaneden ibaret! Kalıplaşmış ama; Donsuz sözlerle birbirimizi kandırıyoruz! 'Seni seviyorum, Seni çok özlüyorum, Aşkım, hayatım, canım, Birtanem, sevgilim, İçim, dışım, her şeyim, Senin için ölürüm...' YOK CANIM DAHA NELER! Gırtlağına birileri bassın İşin ucunda menfaat, Kandırma, dolandırma olmasın hele; Nasıl da kaçacak bir delik ararsın Onu o zaman görmek lazım. KOÇUM;

15 Ucuzluk bit pazarında olur! Bizim pazarlarda; Her şeyin aslı ve sahtesi bulunur Hemde çok ucuza! Ama; Aşkı ve insanı satma Kitabımızda olmadığı gibi Pazarımızda da yoktur!.. OCAK 2010 SOLHAN / BİNGÖL

16 Ben Yolların çilekeş çocuğuyum Dağların kesmekeş dostuyum Sokakların devamlısıyım Ben; kara sevdalıların Bitmez sevdasıyım... Her saat başında; sokak ortasında, Kaldırımların saplanan taşında Çöplerin zehirli aşından; Nasibini arayan Yüreği temizlerdenim... Ben; yaldızlı konakların, Zengin menülü kaynakların Fahişe gibi oynakların Elemanı değilim, olamam. Ben; masum yavruların Ağlayan sesiyim Bülbül gibi öten kumruların Altın fesiyim... Ben; gariban çobanın Temiz ruhuna seslenen kavalıyım Yelden yırtılmış obanın Gerekli zevalıyım. Yalnız bırakamam geceleri Onlar benimle bahtiyar Düşüremem dilimden altın heceleri Onlardır; bana yar! Ben; geçen zamanın Arta kalmış malıyım Ben; zalim dünyanın Naçar hamalıyım Ben; memleketin özüyüm Anamın biricik gözüyüm Babanın dolu sözüyüm Şehit anaların yanan közüyüm Vatan evladı olmuş divane Ana sözü, baba sözü dinlemez Anlamsız bahaneler şahane Hizmet şeref nedir? Bilmez! Ben; kendini bilmez deliyim Ben; sarıksız veliyim Ben; evvelkinin evveliyim Ben; bu dünyada vizeliyim Ben; her şeyimle gizemliyim

17 Ben; geçmişten geleceğe elemliyim Ben; benim, sende bensin; Ben, sensin Dur! Böyle devam etsin... KASIM SOLHAN - BİNGÖL

18 Birsen Yılmaz DEĞERLİ HOCAMA İTHAFIMDIR Birsen e oldu buraya geleli İçim dışım hali vaktiyle deli Ruhumdan esn rüzgarlardan belli SIcacık bir kalbi herkes sevmeli Etme gayri canan üzülmemeli Nice, mutlu seneler dilemeli Yılmaz kendisi, soyadından belli Işık veren lamba gibi verimli Lakayt değil, tam aksine erdemli Mor menekşeler gibi çok sevimli Allah böyle kula ömür vermeli Zahmeti aynen zerafeti gibi! mart 2010 denizli

19 Cemil Bankir SEVGİLİ ARKADAŞIM CEMİL'E İTHAFIMDIR Cemil kardaşımı candan severim Emin şekilde her yerde överim Memnun olduğumu her zaman derim İnşallah zarar gelmez, Allah Kerim! Lafları düzgün, teşekkür ederim. Bela gelse ferman yazar, dizerim Alemde yeri rahat mı? Süzerim Nice sahte dostlar! Fena üzerim Kim gelirse hiç dinlemem, ezerim İlaç gibi dostu iyi seçerim Rahat ol! Yanlış yapanı silerim!!! NİSAN 2010 DENİZLİ

20 Çoban Olmak! Çoban olmak; Bambaşka bir duygu Dağda taze lale olmak Gibi bir şey... Çoban olmak! Çoban olmak! Saf duygular, Taze heyecanlar, Yakalanması zor 'AN'lar, Kavalın dostluğuyla geçen tüm zamanlar Sürü peşinde koşanlar İçli dışlı türkülerle coşanlar Derin derin dereleri ve yamaçları aşanlar Koca kayaları vadilerden Aşağıya doğru; Yuvarlatanlar... Acaba nasıl geçer bu hayatlar? Çobanlığı benim; Masumca yaşayan var mı? Çoban olmak! Çoban olmak! Çoban olmak! Çoban olmak! Günahsız kalmaya, Doğal yaşamaya Ve de; Şehir yaygarasından Uzak kalmaya Tarihi fırsatlar doğurur Çoban olmak! Bambaşka duygudur Çoban olmak! Çoban olmak! EYLÜL 2009 SOLHAN / BİNGÖL

21 Derin Saplantı! Gülmek neydi? Sahiden unutmuşum... Mutlu olmak nasıl bir duyguydu? Düşünüyorum, taşınıyorum Ama, bir türlü çözemiyorum İçimdeki işlemsiz problemleri... Sahiden kafam yerinde değil! Gezmek, tozmak, eğlence Keyif sürmek Kimlerin vazgeçilmez hayatıydı? Ne bileyim? Benim olmadıktan sonra Hiç bir anlamı yok! Sahiden bunlar bana haram mı? Ağlamalar, sızlamalar, dertler, kederler... Hep beni mi bulur? Sahiden bu piyangolar Bana mı hep çıkar? Beni çok mu seviyorlar? Zaten onlar da olmasa; Ben çoktan ölmüşüm! Sağolsun! Vefakar dostlarım: Ağlamalar, sızlamalar, dertler, kederler!.. 17 aralık 2009 denizli

22 Devlet Bahçeli Devlet senin neyine ulan köpek! Elini çek şehit annelerinden! Vatan, millet diye bağırma; köftek! Liderlik neyine, defol ülkeden Egoistin yeri yoktur bu yerde Tip, surat ve kel kafa; ne alemde :) :) :) Bas bağıra teröre çatıyorsun Apo'ya yol gösteren sen değil misin? Hükümeti hep eleştiriyorsun! Çelimsizlik yapan sen değil misin? Erdemli ol! Biraz erdemli! Şopar!!! :) :) :) Lobi çalışmalara son ver! Kaşar!!! :) :) :) İnsan kandırmayla rey toplama lan!!!!!! solhan bingöl ocak 2010

23 Ey Osmanlı Geri Dön! Dünya huzur doluydu, Kırılmazdı kalpler, Herkes mutluydu, Fetihlere giderdi Alperenler... Osmanlı dikmişti büyük sancağı Zulüm ile hükmetme gibi değildi Geçerliydi; İSLAM cihadı! Masumlar savaşta ölmezdi. Tam *ALTI YÜZ ELLİ* sene, Hüküm sürdü cihan devleti. Ey insan! Gel de şimdi dene! Zorbalık her yeri mahvetti! Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu Ertuğrul Gazi, Osman Bey'in yurdu Hacı Bayram-ı Velilerle doluydu Anadolu Sevgiyle yok ettiler, içimizdeki kurdu... Görüyoruz şimdiki halimizi Arıyoruz eski alimizi, Zalimler aramıza daldılar, Kardeşliğimize nifak soktular. Zaman geçti; dünya döndü Mutluluk ve kardeşlik ışığı söndü Büyüklerimizi anamaz olduk Meyvesiz ağaçlar gibi solduk!.. Muhtacız sana Ey OSMANLI! Yürekler dağlanıyor, analar ağlıyor Silahlar patlıyor, havalar dumanlı Çocuklar ölünce, suçlu çıkar sağlıyor... Dünyada adil hüküm süren Kardeşliği bitip tükenmeyen İnsanları zulümden ölmeyen Cihan imparatorluğunu göremediğim için; Ağlıyorum anne! Analar koşardı muharebeye Kucaktaki yavru bebelerle beraber. Cihad dendi mi herkes koşardı sefere!.. Amaç; İSLAM sancağı, Şehitlik, gazilik olunca; Kim olmaz ki seferber! Savaş meydanında; had safhada çarpışmalar ALLAH-U EKBER nidaları yükseliyor... Ezilmek mi? Ne diyorsunuz canlar!

24 Allah yolunda; Gözlerini kapatmış gidiyor, Düşmana; Osmanlı alayları... Kardeşlik, huzur istiyoruz İnsanlar ölmesin, inanç gitmesin Farkında değiliz pervasızca gidiyoruz Gel OSMANLI! İnsanlık bitmesin. Bize; Osmanlar, Fatihler lazım Necipler, Akifler gelsin Adi köpekler neyimize Dünya yeniden düzelsin... Dünyayı ayakta tutan; Kanuniler, Sokulular, Muradlar, Abdülhamidler, Selimler, Akşemseddinler, Mevlanalar, Yunus Emreler, Köroğlular, Orhanlar, Şeyh Şamiller Gerek bize... Dünyayı kurtaranlar nerdesiniz? Özledik be sizleri!.. Umut veren ekmek parası Kanla, barutla bölüşülmesin Bu değil mi ki; insanlığın yüz karası! Ne olur, dayanamıyorum Yüce ALLAH'ım; Kücücük, masum yavrular ölmesin... Yüreğim yetmez de bir gün Ondan korkuyorum!.. Gel Ey OSMANLI! Dünya yeniden sana muhtaç Hayatlar kararmadan İnsanlar birbirlerini yemeden Büyük SOYKIRIM ve KATLİAMları Durdurmak ancak seninle olur! Ey Yüce ALLAH'ım Şüphesiz ki; Yüce ve Merhamatlisin Kullarının zarar görmesini istemezsin Gönder OSMANLI gibi bir devleti! Muhtacız, aciziz, mazlumuz... Bizi ancak OSMANLI gibi Bir cihan imparatorluğu, Senin sayende Huzura kavuşturur... ALLAH'ım izninle, İnşallah diyerek...

25 OSMANLI CİHAN DEVLETİ gibi Yeniden büyük bir huzur ABİDEsini İnsanlığa nasip edersin! Gerçekten OSMANLI'ya muhtacız Olmazsa yeni bir OSMANLI kara haber tez gelir!!! Hazırlanın kıyamet yaklaştı. Hesaplar tutuyor mu acaba? EY OSMANLI GERİ DÖN!..

26 Gönül Gönül bu; Ne olacağı belirsiz Bazen ürkek bir ceylan Bazende kükreyen bir aslan! İşte ben ürkek bir ceylan Gibi olmuştum Bütün bedenimle solmuştum Yok olmuştu içimdeki aslan! Niye kızıyorsun bana Elimde değil vurulmuşum sana Biliyorum, haklısın her defa Suçluyum, affedersin bir kez daha Gözlerin dokunuyor Gözlerime... Bakışların öldürüyor, Bir bak; yaşadıklarıma O zaman belki anlarsın! ekim 2009 solhan bingöl

27 Labirentli Düşünceler!!! korkuyorum gökteki yıldızlardan kayıp giderler bir gün ve yine yalnız kalırım diye ürküyorum güneşin aşırı parlaklığından gün olur patlayıp kızar derdimi anlatacak kimse bulamam diye şüpheleniyorum inandığım dostlardan menfaat uğruna satarlar ve güvenecek kimsem kalmaz diye endişeleniyorum beynimdeki soru iş...aretlerinden güzel bir zamanda aklıma gelip saç başımı yolarlar diye... sadullah çiçek 10 mayıs 10 pzt denizli

28 Mutlu Olmak!!! Sevilmek neydi? Çoktan unutulmuşum... Vurulmak kolay mıydı? Çoktan ölmüşüm!.. Ürkek kalbim birini sevmişti Günün birinde... Belki kavuşurum, mutlu olurum diye; Güzel güzel hayaller kurardım. Gece gündüz rüyalarımı süslerdi, Uzaktaki meçhul sevgilim... Öyle bir duygu ki, Tarif edilmez, düşünsenize! Ben onu deliler gibi seviyorum Çılgın aşıklar gibi vurulmuşum Her 'AN'ım onu düşünmekle geçiyor Onun için; Yüreğimin derinliklerinden İnce ince nağmeler döktürüyorum Yarı yırtık kağıtlara Ve de; Harap düşmüş duvarlara Sevdiğimi haykırıyorum! Onsuz, düşünemiyorum kendimi Onsuz, umutmuşum benliğimi Onsuz, kaybetmişim şenliğimi Onsuz, yalnızlık vurmuş bendimi Onsuz, mutlu olmayı unutmuşum Onsuz, canlı hayatımı uyutmuşum Onsuz, gözlerim görmüyor Onsuz, kulaklarım işitmiyor Onsuz, kelimeleri söyleyemiyorum Onsuz, dişlerim şakırdatmıyor Onsuz, kaşlarım çatmıyor Onsuz, saçlarım diken diken oluyor Onsuz, burnum koku almıyor Onsuz, dilim tat almıyor Onsuz, konuşamıyorum Onsuz, nefes alamıyorum Onsuz, yüreğim çarpmıyor Onsuz, ayaklarım soğukta donmuyor Onsuz, parmaklarım hareket etmiyor Onsuz, kendimi hissetmiyorum Tüm varlığımı, yokluğumu Kısaca her şeyimi Ona vermişim Onsuz, hayat bir zorlu dönemeç

29 Onsuz, dünya bir zindan Onsuz, BEN yokum İşte ben bu hale gelmişim Ya O nasıl? Hiçbir şeyden haberi yok! Onu sevdiğimi söyleyince ŞOKE olmuş... NASIL? NEDEN? NİÇİN? Soruları beynini allak bullak etmiş Önce redd ediyor!.. Çok haklı! Onun sevdiği biri varmış!!! Hayır olamaz! YALANNNNN!!!!!... Deliler gibi sevildiğinden Hiç haberi yok.. Çok doğru, sevdiğimi söyleyememişim Zamanlama hatası. Mektubuma karşılık yazmış, cevap: Ne olur rahatsız etme, Sevdiğim biri var! Yerden yere vurulmuştum Kafamı kırarcasına duvara çakmıştım!.. Gene de hissettirmedim Özür diledim.. Son bir kez daha mutluluklar diledim... İçime hapsettim duygularımı Tüm defterleri umutsuzca kapattım Rahatsız edemezdim onu artık!.. Hakkım da değildi zaten... Sadece ona hissttirmeden Netteki fotoğraflarına Baka baka gözlerimden Gözyaşlarımı akıttırır Gizli gizli ağlardım... Tekrar tekrar mutlu olması için Yüce RABB'imden ona dua ediyordum Mutlu olmak ne güzel duygu Herkese nasip olmayan bir olgu Zaman geçti devran döndü Bir cevap gelmiş MSN me Umutsuzca beklediğim sevgilimden... Aynen şöyle cevap yazmış:

30 Arkadaşlığımız çok güzeldi Aynı dershaneye gider Aynı kafede beraberce Çaylarımızı yudumlayarak içerdik Deli dolu geçen günlerimizin Aksine çok mutluyduk Bol bol konuşurduk Havadan, sudan, anadan, vatandan vs. Ama sevgi ve aşktan hiç bahstmedin Dertlerimizi paylaşırdık Neden o zaman sevdiğini Haykırmadan söylemedin Çok mahcup olmuştum Bu cevaptan sonra kendimi Öldürürcesine kendimi yerden yere Vurmuştum... Dünyam karardı Bünyem tümden sarardı Ağlayan gözlerim Eski günlerini çok aradı Arkadaş! Yok olmuştum Tüm benliğimle solmuştum Dünya bana dar geliyordu Ölmek istiyordum Ne çare? Çaresizlik öyle kaplamıştı ki bedenimi Çirkinlikten bile beterdi... Son bir cevap yazdım: Gülüm; Üzme tatlı canını, Gönülden sevgi bazen suskunluk ister O zaman mutluluğunu harcamak istemememiştim Sen mutluluğunu yaşamaya devam et Bütün elemler bana kalsın. Sen MUTLU OL yeter!!! Gerisi; KOCAMAN BİR YALAN!!!!!... Aralık 2009 malatya

31 Ölümsüz Başbakan: Sayın Recep Tayyip Erdoğan SELAM SANA! Öncesi yoktu, sen gelene kadar Layık değildi ülke aç kurtlara Ümitler yeşerdi, olduk bahtiyar Milleti harcatmadın çakallara Seninle huzur geldi gönüllere Ümit verdin, can verdin, dert dinledin Zalimlere karşı boyun eğmedin Birlik ve beraberliği önerdin Avrupalılara karşı kükredin Şahit Allah diyerek kükredin Büyük Türkiye'mizi savunmaya Ak gönlünle girdin temiz davaya Kararlılıkla uçtuk havalara Allah yolunu açık etsin daim Nice seneler! Sana tek dileğim Sevdalıyız sana büyük başbakan Adaletle hükmettin, Ulu Hakan Yarınla umutlu, seninle canan Ilıman iklim gibisin her 'AN' Nice sevdalar gelir, giden yalan! Rapor çıktı, muhtar olmaz dediler Elele meydanda halay çektiler Cuntaya güvenip nefret ektiler Edepsizce bize akıl verdiler Parayı hırsızlara yedirdiler Tayyip Baba! Yılmadı, yıldırmadı Allah'a güvenerek kandırmadı Yollara düştü hiç engel tanımadı Yolsuzlukları ortaya çıkardı İllegal yapılanmaya rest çekti Perişan insanlara el uzattı Ermeni, Türk, Kürt, Laz, Zaza yok dedi Refah ancak demokraside dedi Düzenbazların hilesidir dedi Onun doğruluğu ispat edildi Ğariban halkın desteğini aldı Açılım yaparak, kurtlara daldı Nalı bozuk atlar sınıfta kaldı... Ocak 2010 Solhan Bingöl

32 Özgün Bulu Sevgili arkadaşım Özgün'e armağanımdır... Ömür insanı bitirir Zehir haince öldürür Gülün dikeni şişirir Ülser mideyi devirir Naçar haller de söndürür Büyük aşklar seni bulsun umutlu bir sevdan olsun Loş ışıkların hep sönsün Ufkuna bol şanslar dolsun..

33 Özür Dilerim! Sana şiirler yazasım gelir Duygularımı düşüncelerimi Veresim gelir Büsbütün sevdiğim Aşık olduğum Gönül verdiğim İnsana; Her şeyi feda edesim gelir... Korkuyordum, ürküyordum Seni üzerim diye... Ne olur anla artık! Dayanamadım Bir kaç satır yazı yazdım Özür dilerim! Artık benim için kücücük bir 'AN' bile Kalmamıştı Her yanımla seninleydim Duvardaki resmini görünce Sabredemedim Bir kaç satır yazı yazmak istedim Özür dilerim! Duygularını okuyunca Doğal halinin devam ettiğini görünce; Tutamadım kendimi Bir kaç satır yazı yazasım geldi Özür dilerim! Seni görmeyeli çok olmuştu Nice zamanlar geçmişti Dünya dursun, ölüm gelsin Devran dönsün Değişen bir şey olmamıştı Ne yapayım güzel kız Kalbim seni seçmişti Bir kaç satır yazıyı ekrana dökesim geldi Özür dilerim! Duygularım akıp gitti Gücüm kalmadı varlığım bitti Gözlerin beni mest etti Dayanamadım; yeter dedim Bir kaç kelime sözü sana söyleyesim geldi ÖZÜR DİLERİM!!! ocak 2010 malatya

34 Resmini Görünce Hayallerle dolu Bir aleme dalmış İçimdeki dopdolu Sevgileri yabana salmıştım RESMİNİ GÖRÜNCE! Onu düşünüyordum Her şeyimle beraber Aklımda... Yine özlüyordum İçimdeki duygular Ona ulaşmak için Olmuştu seferber RESMİNİ GÖRÜNCE! Dolaşırken gördüm; Sanal alemdeki resmini Kıvırcık saçları, mavi gözleri Ak süt gibi parlayan dişleri Tüm alemimle düşlüyordum onu RESMİNİ GÖRÜNCE! Sanki bana bakıyordu Gözleri dopdoluydu İçimdeki hüznü Görür gibiydi RESMİNİ GÖRÜNCE!!!

35 Sen... Dilimden düşmez hecelerdendin Bitip tükenmeyen hecelerdendin Aklımdaki cevapsız bilmecelerdendin Okuyup anlamadığım Eserlerdendin... Varlığım, hayatım, özüm Dünyayı göremediğim iki gözüm Dert anlatamadığım sözüm DÜşündüğüm, hayal ettiğim Özüm ve ÖZGÜN'ümsün Sen; mor sümbülsün Kırmızı bir gülsün Şakır şakır öten bülbülsün İçimde biten külümsün Arı peteğindeki özlümsün!.. ekim 2009 solhan bingöl

36 Sevemedim... Sevemedim... Bana inat yapan dünyayı Dost görünüpte kazık atanları Elini uzatıp da selam vermeyen dostları Yanına alıp sevmeyen kara toprağı Sevemedim... Sevemedim... İnsanların iki yüzünü Güneşin doğudan doğuşunu Ayın batıdan batışını Suyun dereden şırıl şırıl akışını Sevgilinin gören tek gözünü Sıcaklığın yürekleri boğuşunu sevemedim... Sevemedim... Zalim memleketin gurbetini Elin ikram ettiği şerbetini Düşmanın sürekli devam eden muhabettini Sahte basılan paranın değerini Sevemedim... Sevemedim... Yalancı baharın açılan kapısını Onursuz yaşayanların yapısını Eşit bölünemeyen elmanın yarısını Çakma sanatçının şarkısını Siyasetçilerin yalan konuşmasını Menfaat uğruna dostların birbirini satmasını Sevemedim... Sevemedim... Gönül kapısını çalanları Ana yüreğini parçalayanları Bir 'AN'da çizip karalayanları Acımasızca katledilen canları Durmadan akıtılan kanları Sevgi dolu kalpleri yaralayanları Sevemedim... Sevemedim... Vicdansız kardaşları Zalim insanları Düşüncesiz hayvanları Sevemedim ben Sevemedim bir türlü! Sevemedim... Sevemedim... Bu labirent **SİSTEMİ**nin Oluşturduğu yalancı **DÜZENİ**

37 Sevemedim! Sevemedim!! Sevemedim!!! Hiç bir şeyi sevemedim!.. ***SEVEMEDİM KENDİMİ*** Sevemedim... nisan 2010 denizli

38 Seviyordum... onu deliler gibi seviyordum ve onun haberi yoktu güzel güzel duygularım vardı onsuz dünya bana dardı bedenime hep onu sardım ne gariptir ki; bilmiyordu, bu anlamsız hallerimi... karşılıksız seviyordum her şeyimle onu dinliyordum onsuz yazımı siliyordum ne yazk ki; hiçbir şeyi bilmiyordu onu seviyordum ve onun haberi yoktu karşılıksız, bedeva... bir sevgiydi benim ki... benim ki sadece; masum bir mutluluk, masum bir sevdaydı ulaşılması mümkün olmayan anlamsız mı anlamsız bir AŞKTI sadece!..

39 Solhan GÜZEL MEMLEKETİM! Solahan Aşireti'nin soyudur Osmanlı'nın en sadık torunudur Lokma bulma derdi, tek sorunudur Hakkı söyleme en güzel huyudur Adaleti hiç korkmadan savunur Nur yüzlü önderleriyle avunur denizli mart 2010

40 Tarifim Vurgun yemişim; yelpazeler gibi Dalmışım karanlığa; divaneler gibi Ne yapacağımı bilmiyorum Yolumu kaybetmişim, mecnunlar gibi Ben de insanım; yaşamak istiyorum Dakika ve saniyelerden tat almak istiyorum Zalim dünyanın esiri olmuşum Kendime yön vermek istiyorum Can değerli mi? Unutmuşum Gülmek mi? Kendimi uyutmuşum Değerlerimi fazlasıyla aleme sunmuşum Ağlamayı değil, gülmek istiyorum. MAYIS SOLHAN / BİNGÖL

41 Tenha Diyar: Doğu Geçit vermez amansız karlı dağlar Dört mevsim kapalı, çamurlu yollar Zahmeti bol, verimi düşük bağlar Kazma ve kürekle yorulan kollar... Unutulup kaybolan ücra yerler Köylü insanlar ne yer, ne içerler Devlet uğrar mı acaba? Hep derler Al bayrağa canlar feda ederler. Veremden, taundan ölen çocuklar Bitmeyen bulaşıcı hastalıklar Ahırda, ağılda donan hayvanlar Devlet halimizi ne zaman anlar? Hayvan tüccarı milleti soyuyor Sahte paralarla faka koyuyor Çakallar ama gözleri oyuyor Bilmem sahte şeyhler nasıl doyuyor? Çırıçıplak, merasız düz ovalar Dört duvar arasınadaki yuvalar Ölümlerle sonuçlanan davalar İnsanı titreten soğuk havalar... Adını koymuşlar; millet meclisi Her ilden vermişler bir kaç mebusu Hepsi malayani halk gözlemcisi Gün gelir; önleriz kara pusuyu. Terörden ne çekti, bu insanlar Sosyeteler bilmez; yaşayan anlar Yalın ayaklarla karda koşanlar Bir lokmayla mutluluktan uçanlar... Kışlar zordur; kar yağar, camlar donar Babalar; çocuklara bir yuva arar Sıcak bark için; kim arar, kim sorar? Soğukta daha bedenler sarar!.. Terör nice anaları ağlattı Ahırda hayvanlar yakıldı Deli dolu hayatları karattı Maddi manevi insanlar çakıldı. Terör geldi; şeref, namus satıldı İnsanlığın değeri yok edildi Nam salan tüm aileler dağıldı Kardeşe beyaz kefen giydirildi! Canlar kurbandır, ülkem illerine Kim dayanır sert yellerine

42 Umut doğdu, ÇİÇEK'in gözlerine toprak verilmez; yaban ellerine!.. Ekim Solhan / Bingöl Bu şiirde Doğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan zorlu yaşam şartları anlatılmak istenmektedir. örneğin; 'Geçit vermez amansız karlı dağlar Dört mevsim kapalı, çamurlu yollar' Daha çok insanların günün gelişmelerine ayak uyduramaması konu alınmaktadır. Ayrıca bazı temel ve köklü sorunların pençesinde kalan halkın çaresizliği de konu edinmektedir.

43 Tuba Yılmaz Tüm derslere girmedin dönem boyu Ulan Sado! Kaldın kesin, yıl sonu Bırak yüzü, kırkı; hayal et, onu Ayvayı yedin çehren görür moru Yatma dediler, kolay dedin soru Ihladın sınavlarda, hepsi boru Lakayt dolaştın hep unuttun zoru Malum bu ya! Sen git kendini koru Ayaş asıl şimdi oldun kanguru Zoytarı! Unut havayı, gururu... 7 nisan :40 - denizli

44 Üstat Necip Fazıl Kısakürek Üstada ALLAH'ta Binlerce Kez Rahmet... Ünlü bir konakta dünyaya geldi Sigara, içki, kadındı gençliği Tek başına hayatın esiriydi Adeta derin boşluğa girmişti Tutacak el arıyordu elleri... Nihayet buldu altın defineyi Eskiyi unuttu buldu yeniyi Can gitmeden -buldum ayarı- dedi İpi çekip geleceğe yöneldi Para pulu adeta lanetledi Fazileti ve farzları çok sevdi Allah'ı tanımayanları gerdi Zindanlar ona bir şiir gibiydi Irmaklar misali coşan bir seldi Lat putlarla çok mücadele etti Kemale erdi, gönle huzur verdi Istırap altında murada erdi Savundu; dini, imanı, sevgiyi Allah yolunda buldu üst mevkiyi Kimlerle mücadele etmedi ki Ülke hırsızları, aç tilkileri... Rahatı yerdi, savundu yetimi Elzemdi; oldu davaya hizmetçi Kabrin ışık; mekan da CENNET ola!!! nisan 2010 denizli

45 Yine Aklıma Geldin Arkadaşım; çıkmaz sulardayım Yaylı ipler gibi yulardayım Beynimdeki kan durulmuyor İçimdeki cinler bir türlü vurulmuyor... Ben acı çekmezdim Ta ki geçen güne kadar Kalbime nefret tohumlarını ekmezdim Üzülmezdim manidar manidar... Hayalini kuruyorum Gördüğüm her yerde duruyorum Düşündükçe kuduruyorum Ah kardeşim; yine uyduruyorum... Seni andıkça her *AN* Zindan olur bana mekan Sensizlikle geçen her zaman Sanki tüten bir duman Aklıma gelirsin her gece Benim için olursun ece Dilimdeki heceler Olur birer bilmece! kasım 2009 malatya

46 Anadolu yu Sevmek Güzel Anadolu yu sevmek Herhalde bir başka duygu olsa gerek Vatan denince Bayrak denince Yürekler nasıl çarpar? Bileniniz var mı acaba? Nasırlı ellerin Yumuşacık kalplerin Ve sevginin ne olduğunu Anlamak, bilmek lazım Anadolu yu düşünüyorum Bir başka oluyorum Hayallerimle, duygularımla Sevgilerimle, acılarımla Her şeyi toplarım kendimde!.. Anadolu bir başka Memleket Kocaman yüreklerin, Yufka kalpli anaların Ve Vatanı için can atan Gencecik yavruların Yürek attığı bir diyardır Anadolu Koca Seyitlerin, Sütçü İmamların, Çanakkale Şehitlerinin, Dağlarda terörle mücadele eden Kahraman Mehmetçiklerin Yattığı yerdir; Anadolu Anadolu m; Dağlara, taşlara, kuşlara, insanlara Nasıl anlatsam seni Bilmiyorum ki; İçimde tıkanıp kalıyorsun Düşüncelerime dalar İsteklerimi dışa salar Kalbimde; Bir tek kalırsın! Yine de; Kalbim büyüklüğünü İçine sığdıramıyor BİR TÜRLÜ!!!

47 Sadullah ÇİÇEK 2009 denizli

48 Anlıyor Musun? Biliyor musun? Ben sana deliler gibi aşığım Kavuşamayacağımı bile bile Ellerini tutup gözlerine doyasıya Bakamayacağımı bile bile... Ben seni seviyorum Ve sen bunu bilmiyorsun. Anlıyor musun beni? Ne diyorsun desen de Rest çekip reddetsen de Beni tanımasan da, bilmesen de Sana yabancı gelsem de O gözlerine vurgunum Esrar rengiz ruhun esir almış beni... Her ne kadar; Seni seviyorum desem de Benim olamayacaksın asla Bunu adım gibi biliyorum Anlıyor musun beni? Evet!!! Benimkisi resmen Bir zamansızlık, bir dengesizlikti! Ve de; Hakkım yoktu, Seni rahatsız edip huzurunu bozmaya! Elimde değil, biliyorum; Yapmamalıyım, etmemeliyim Diyorum ama Bir türlü başaramıyorum Sevdim işte ne yapayım? Anlıyor musun beni? Dinle beni ey sevilen!!! Asla acı çektirme kendine, Yalnızlığın çukuruna girme. Vefasızlık ve çilelerle boğuşurken Asla kendini bırakma acımasız boşluklara!!! Anlıyor musun beni? Yalnızlığınla baş başa kaldığın zaman Gözyaşların sel olup akmasın Başkaları sevinmesin! Yine yalnız kaldım diye Sakın derbederliğe vurma kendini... Seni seven, sayan Senin iyiliğini isteyen biri var! Yanında olmasa da, moral vermese de hayali varlığı da yetmez mi sana Senin hayalinin ona yettiği gibi... bunu sakın aklından çıkarma bak!

49 sadece birazcık düşün Ve Azıcık hak ver! Olur mu? Anlıyor musun beni? Onu sevmesen, tanımasan bile... senin için yaşamaya çalışan biri var Anlıyor musun beni??? Biliyorum ki; muhtemelen gene anlamamışsın beni Umarım öyle değildir. Aslında öyle olmamalı Anlıyor musun beni!!! KENDİNE İYİ BAK! KENDİNE İYİ BAK!! KENDİNE İYİ BAK!!!

50 Deniz Baykal: Chp CEHALAET HALK PARTİSİ Düzensizlerin kalesi Elalemin tam kahpesi Nefret saçar, hep çehresi İmansızların kalesi Züppelerin efendisi Beterlerin sefinesi Aylakların kefinesi Yağcıların reçinesi Kalpsizlerin tek şifresi Allah'sızların teklisi Lat putun ta kendisidir! Cehaletin temsilcisi Halk değil, cuntanın sesi Parti değil, mafya hepsi!!! solhan bingöl 2009 aralık

51 Eski Bayramlar... Nerde kaldı eski bayramlardan saadetler, Sevgi dolu kucaklaşmalar, özel adetler, O gök kubbeli şadırvanlı temiz mabetler, Yaşlı ve genciyle saf tutulan cemaatler Yarı yırtık potinleri bayrama saklardık Her geçen acı günleri zor bela aklardık Arife günü gecesine kadar şaklardık Akşam, yarım Arap sabunuyla yıkanırdık! Çok şükür hiç şikayet etmezdik halimizden Memnunduk, mutluyduk, belliydi her alimizden Bayram diye, düşmezdi poşetler elimizden Evleri gezer hiç durulmazdı, yelimizden Sırf yarın bayram diye sabahlardık o anı Özenle saklanan potinlerin tam zamanı Hey hat! Neydi o bayram günler! Geçerdi yaman Keşke hiç bitmese bayramlar! Sönmese canlar! Sobalı bir mescide bütün köy toplanırdık Köy imamından başlar, saf saf kopyalanırdık Mescit sığ diye biz de kendimizi stoklardık Hayvanlar ahırda onlara sonra bakardık Namazdan sonra tür tür yemekler gelir yerdik Aramızda barış tohumlarını ekerdik Kurbanları son derece özenli keserdik Fukarayı güzel şekilde mutlu ederdik Rahmetli yakınların ziyaretine gider, Dönüşte yakın bir evde çayımızı içer, Ayak altındaki karı acımadan çiğner, Renk renk, bonbon şekerleri özenle seçerdik Bayramlarda olur yardımların en güzeli Ancak budur: İslam Alemi nin tek emeli Hesapsızın kitabını mutlaka yermeli Müminleri arasını asla germemeli Ah nerde eski bayramlar, hepsini özledim Gene gelsin bu geçmiş bayramlar, hep gözledim O bitmiş geleneklerle kalbime közlendim Bir umudum var gibi; yüreğime sözlendim Bayramlardır, küskünleri en çok barıştıran Mümini kurban yardımlarıyla yarıştıran Bunu kıskanıp ortalığı karıştıranlar! Dağılma yok: bayramdır, sükutu çağrıştıran!.. Sadullah çiçek 2008 malatya

52

53 Garibim Öğretmenler Sesleniyorum tüm öğretmenlere Girmeyin bufalonun pençesine Götürür, bilmediğiniz yerlere Yapışır, tokat gibi ensenize Bir iki ayet, bir tane de hadis Anlatır tarihten birkaç havadis Köle misali, hepsi saftirikler Emret müdürüm! Diyen malfirikler.. Öğrencisini sevse gözden düşer Gizli loca toplantısında pişer Üflenen balon gibi beyni şişer Yılkı atları gibi hemen kişner Müdür Bey, kime göz kırpsa yaşadı Kutsal görevle enseyi okşadı Tutanak yazarken; alır büyük zevk Sevmediklerini kovar; gelir şevk! Okulda ajan ordusunu toplar Onlar arasında kıdemli çavuş Sigaracı öğrencileri coplar Zehirli pençesi var; sanki baykuş! Mertebeli ajanla dostluk kurar Diğerleri eşek gibi çalışır Her istediğini an be an sorar Kerizler; buna zamanla alışır Sadullah çiçek 2008 malatya

54 Görünüşe Bak, Görünüşe! Sözünden, dürüstlüğünden ayrılmaz Mücadelesinde asla yorulmaz Adaletten bahsederse hiç bıkmaz, Yahu senden hoppa, züppe olamaz! İslam deyince tüyleri kabarır Hicivde tek kral! Saçları ağarır Küfürde rengi solar ve sararır Hoppalıklar ancak bunda aranır Görünüşe bak, görünüşe hele Böyle giderse sırtı gelmez yere Nankör pisliklerini vermez ele Bir gün umutsuzca ararsın çare Çizmiş rotayı ayrılmaz bu yoldan Saldırır siyasete dört bir koldan Sınıfa gelir; bahseder, sağdan soldan Haberin olmaz, cennetteki şoldan Söz dolaşır; İmam Hatipler kapalı Aradaki katsayılar fazlalı Hükümet bu konuya el atmalı İçindeki kurtları salmalısın! Törenlerde söz açar adaletten Bana bakınca dolar dalaletten Toplantılarda bahis şeraitten: Yahu ne anlarsın medeniyetten Namazını uzun kılar; sözüm yok Kara cipi var; belli, zekatı çok Din elinde oldu alet, yaptı b*k Zaten inanmam bunlara karnım tok! Sinirliyse durmadan anırır Kızdıysa hemen üstüne saldırır Mecbur dinleriz, durmadan bağırır Şeytan bile bundan korkup sakınır! Saç deyince yürek taş gibi olur Bir çatar ki ruh olmuş gibi solur El vurur saça! Kriz le kendi sorur: Müslüman mısın? Saç başını yolur. Unutma! Adalet mülkün temeli Budur İslam ın yegane emeli Her sözünde bunu iyi demeli Her lafı lokma diye yememeli! 2008 Malatya

55

56 Günah İşler Gibi Adeta günah işler gibi; Seviyordum seni Uğruna ne yollar dener, Ne sözler söyler Ne umursamazlıklar, ne vurdumduymazlıklar Yapardım, dostlarıma karşı. Herkesi ve her şeyi Red ederek Sana yanıyordum Adeta günah işler gibi Adeta günah işler gibi; Sana tapardım; Tanrım sen, mabedim sen, ibadetim sen Bütün yalvarmalarımı, yakarmalarımı Senin için yapar Ve; Seni kazanmak için Her yolu mübah görürdüm Adeta günah işler gibi Adeta günah işler gibi; İyilik meleklerimi kovar Şeytanları etrafıma toplar Ve; Acayip hayallerle Ne planlar kurardım Yine de Tek amacım olarak: Sana kavuşmak için Yapardım tüm bu hilelerimi Adeta günah işler gibi Adeta günah işler gibi; İnkar ederdim varlığımı Sen can vermedikçe Kabullenemezdim yaşantımı Hep örterdim anılarımı Günlük hayatta yaptıklarımı, yapacaklarımı Bile bile yok sayar Yaradan ıma da saygısızlık ederek Seni her şeyim bildim Ve belki; Merhamete gelerek alırsın beni yanına Diye, Var olan gerçekleri tınlamadım Adeta günah işler gibi Adeta günah işler gibi; Umursamazdım bu düzeni Sayısız bilmecelerle dolu olan bu evreni, Nefes alınarak yaşanılan bu çevreyi,

57 Kabul etmek istemediğim acı gerçekleri, Saygıyla önünde eğildiğim değerleri, Belki de deli dolu olarak geçecek günleri, Allah a karşı borçlu olduğum ibadetleri, Vatana, aileye, dostlara, ahbaplara karşı olan sevgiyi, Ayakta tutup yaşama bağlayan ümitleri, Acımasız çilelerden çekilenleri, Gurbet ellerde sırdaş olan hasretleri Ve Bazen ipten alan iyi halleri Ve daha niceleri Saydıklarımın tümünü Bir kenara iterek Sırf seni kazanayım diye, Hiçbir şeyle ilgilenemezdim Adeta günah işler gibi Adeta günah işler gibi; Sana çalışır, sana çabalar Tüm zamanımı sana kurar Senin için uyuyup kalkar Her Allah ın günü Sana odaklanıp, dalar Ve de; Her şeyi boş vererek Senin olmak için Rızalıydım Tüm olup biteceklere Adeta günah işler gibi!!!... Sadullah çiçek - 26 kasım 2010 denizli

58 Kim Kurdu Bu Düzeni? İtiraz ediyorum, duyan var mı? Çekilen sıkıntı ne? Soran var mı? Ezilenin canı mı çıksın illa? Başkaldırıyorum lan diyen var mı? Lafa gelince bülbül kesilenler! Makam, mevki uğruna dilenenler! Yağcılıkta yerlerde sürünenler! Yok mu itibarınız, şerefiniz? Nedir kurulan bu sistem, bu düzen? Kime çalışıyor, bu yağlı maden? Hep ezilen garibanlarsa, neden? Vatandaşım niye içsin, bu kemden? Çıkarılıyor; yasalar, kanunlar Yazılıp çiziliyor antlaşmalar Asılıyor, her yere vesikalar Nedir bu yaptığınız uydurmalar? Çalan çırpanlara göz yumuyorsa Sadece yağlılara yarıyorsa Çırpınan fukarayı vuruyorsa Red ediyorum; ortada ne varsa! Memleket birkaç kişinin olamaz Belli bir kesimi yok sayılamaz Varsa ortada; bir düzen, bir devlet Herkese çalışmalı; fark yapmadan!.. Sadullah çiçek Kasım 2010

59 Mehmet Akif Ersoy Milli davasıyla doğan şairdir kendisi Emeğiyle oldu gönüllerin efendisi Hak'tı, Hukuktu, Adaletti tek temennisi Memleketi için değerdi mücadelesi Erdemiyle kahpelere adeta ders verdi Tutmadı zulümü, zalimlere baş eğmedi Allah büyüktür dedi, yüzlerce kamçı yedi Kanmadı, hızla mücadeleye devam etti İSTİKLAL MARŞI bize güzel hediyesiydi Feyziyle milletine yazdığı eseriydi Emellere alet olmadı, sürgün edildi Rızalıydı davasına; alemce bilindi Son nefeste bile sevdiğini belli etti Onuruyla ve namusuyla herkese yetti Yüce Yaradan mekanını Cennet eylesin!... Milli Şairimize Binlerce kez ALLAH'tan Rahmet MART 2010 denizli

60 Nedir Benden İstediğin? Ağına düştüm yaman oldum halim Sebepsizce harcandı çokça vaktim Nazınla işlemez oldu saatim Nedir benden istediğin ey zalim? Aşkımı yaptın kendine eğlence Zevk alıyordun beni işletince Ümitler verdin bana sebepsizce Her Allah ın günü ettin işkence Duygularımla oynadın öylece Alemde kullandın beni sinsice Üzerimden hesap yaptın haince Sorarım muhakkak; günü gelince! Millettin diline düşürdün beni Yalanlarla reklam yaptın kendini Uğraşma; bilen bilir değerini Sevinme! Enflasyon yutmuştur seni Kim bakarsa o maskeli yüzüne İster istemez kanar her sözüne Emir bekler gibi çöker dizine Çok geçmez; er geç inilir özüne! Güvendim, döktüm içimi delice Bilmezdim şımarırsın, sevilince Bin pişmanım seni öyle görünce Anlatmaz olaydım dedim kendimce! Düşünemezdim deli olduğunu Hırçınlığınla çok kalp kırdığını Yanında ne güllerin solduğunu Herkese gösterdin gırgırlığını Kaç kişi kaybeder, bu kumarında? Kimler kaybolur, asi duvarında? Sayı veremiyorum nazarımda Umarım; yanılmışım kararımda! Güzelim artık bırak bu huyunu Canları sıkıp, çıkartma suyunu Hayatın başındasın, anla bunu Gün gelir de bulamazsın yolunu Şairim, kolay çözülmez benliğim Ağırım, görünse de hafifliğim Bakma tipime, güçlüdür kalemim Huzurumdur; bu altın şiirlerim! Şair yürekler öyle kolay sevmez Zaten herkesi sevmeye değmez

61 Sevse adam gibi sever, vazgeçmez Girdin bu kalbime ister istemez Şairi yaşarken kimse tanımaz Derin dünyası kolay anlaşılmaz Ölümden sonra olur, ulaşılmaz Zaman geçtikçe artık paylaşılmaz Şairin nefesidir, şiirleri Ancak onlarda anlatır, kendini Oradadır; aşkları, sevgileri Bir gün elbet anlaşılır; değeri Zehra! Konu oldun bu şiirime Seni şiirle anlattım herkese Artık ölümsüz oldun, ne dersen de Ece oldun, bu altın hecelerde! Yıllar sonra ikimiz de göçmüşüz Fakat her yerde adımız ölümsüz Haydi ben şairim, sen ne ararsın? ÇÜNKÜ ŞİİRLERİMDE SEN DE VARSIN!!! KASIM 2010 DENİZLİ

62 Sözde; Eğitim Yuvası!!! Öyle fena bir yerdeyim ki kalbim yaralı Özgürlüğüm, hürriyetim yok; bahtım karalı Bu canım kurşuna dizilmiş gibi taralı Arkadaş! Yok oldum; bittim, buraya varalı Yağcısı ve ajanı el üstünde tutulur Geridekiler, tam bir çamur gibi yutulur Hakları alınır, bir kök gibi kurutulur Böyle giderse daha ne tür canlar burkulur Efendisi ve sözde çalışkanı övülür Hakkı arayanlar mı? Ölümüne dövülür Azarlanır, paylanır ve adeta sövülür Bu eğitim mi? Zamanla artık düşünülür Müdür öğrenciyi tanımaz, yan gelir yatar! Yardımcı ve öğretmenleri emrine katar! Verdiği talimatla ajan dostunu satar! Böyle devam ederse; Bu okul kökten batar!.. Nöbetçi hoca dert mi dinler? Bugün maruzat! İzin mi verir? Rüya! Korku var müdür zattan! Yansam, dursam acaba kim beni eder azat! Hiç dinlemezler derdimi; hepsi de geri zat!!! Anlatamaz derdimi ve arzumu dilekçem Tutamazlar artık! Ruhuma geçti bilekçem Öğrenciler okullarda birer kemenniyet Burada hayal bile edilemez emniyet!... Sadullah çiçek 2008 mltya

63 Şehit Anası Ahmed in öldü diyorlar Halbuki yanılıyorlar Şehit oldu demiyorlar Mertebeyi bilmiyorlar Acı haberler tez gelir Ocaklara ateş düşer Ana yüreğidir, erir Ağlamaktan gözler şişer Hain planlarla vurulur Öldüren elbet bulunur Teröristler kusturulur Şehide bin can burkulur Ana içi dolu keder Ne yapsın gayri, bir kader Unutmaz onu yad eller Cennet hazır; onu bekler! Unutma şehitler ölmez Yurt öyle rahat bölünmez Yürekteki ateş sönmez Vatan savunması bitmez!!! 2008 mltya sadullah çiçek

64 Şerife Nine: Hatırlayan Var Mı? Anadolunun tenha bir yerinden Elazığın küçük bir ilçesinden Karakoçanın kırsal bir köyünden Yüreği mavzer Şerife Nineden Bahsediyorum; hatırlayan var mı? Asi bir gecenin karanlığında Dönerken; torunu vardı yanında Eşkiyalara denk gelince yolda Feda etmişti kendini o anda! Siper olmuştu; hatırlayan var mı? Mübarek cuma akşamı gitmişti Mezarlığa, bir yakarıştı derdi Ölümü hatırlamaydı, hedefi Geçimi dardı, yüreği zengindi Bir yanardağdı; hatırlayan var mı? Anadolunun tipik kadınıydı Torunu onun diğer yarısıydı vatan toprakları tek sevdasıydı kendini kurşunlara bırakmıştı Sevda doluydu; hatırlayan var mı? Haber olsun diye vardı manşette Artık akılda yok tek bir seferde Unutulup gitti, gazetelerde Başka bir şey vardı; Şerife Ninede Sesleniyorum; haırlayan var mı? not: 24 haziran 2010da Elazığın karakoçan ilçesinde güvenlik güçleri ile pkkliler arasında çıkan çatışmada çatışma çatışma ortasında kalmış. torununu kurşunlardan korumak için kendini kurşunlara siper ederek torunu kurtul muş. kendisi ise sehit olmuştur. Allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun. Şerife ninelerin unutulmaması dileğiyle...

65 Tanımım Yok! Yaşıyorum; Denli densiz Rotasını kaybetmiş gemi gibiyim Ümitsizliğin sağa sola vurduğu gibi Toz pembe hayaller misali Doğmuşum; Fakat başka alemlerde nefes almışım Değişik çıralar yakılıyor hayatımda Neden ben? Anlamış değilim. Kör kütük kurbanlar misali Çıraları yanlış yakan ben miyim yoksa? Farkında olmadan kendime zarar mı veriyorum? Hiçbir şeyin farkında değilim! Yolsuz yolcu misali Şöyle bir fener olsa da Önümü görebilsem diyorum Ne yazık ki onun da yanımda Işığını kaybedeceğinden Ve yine Karanlıklarla baş başa kalma Labirentlerinden kurtulmama korkusundan Ne yapacağını bilmeyen Bilinçsiz adamın Meçhul ruh misali Yiyorum, içiyorum, Konuşuyorum, duyuyorum, Geziyorum, eğleniyorum, Aşık oluyorum, Ağlıyorum, gülüyorum Bunların tümünün yaşadığımın, Nefes alabildiğimin garantisi herhalde. Fakat ben bambaşka alemlerdeyim Tanımlayamadığım Bir acayip durum misali Yaşayıp da Yaşadığının farkında olmayan insan! Nefes alışverişinde Ve; Aldığı her solukta Bahtsızlığı, karamsarlığı,acizliği Hatırlayan, yaşayan Ya da Hatırlamak, yaşamak zorunda olan biçare insan Tılsımlı rıhtımlar misali Geçen her saniyenin;

66 Sadece bir zaman kaybı, Aşkın, sevginin, heyecanın, güzelim duyguların Uğramadığı boş, terkedilmiş limandaki Gemi kaptanı misali Attığı her adımın farkında olan Fakat Canlı mı, ceset mi? Belirsizliğini hep koruyan Kendine bir mana, anlam ve tanım veremeyen Yaşayan ölü misali Sadullah ÇİÇEK - Denizli

67 Ters İşler Dünya tersine dönüyor Lambalar bir bir sönüyor Şeytanlar hep övülüyor Gelen giden hep sövüyor Adil sözler kurutuldu Mizanlar da unutuldu Dürüstler sanki yutuldu Uyananlar susturuldu Arkadaşlar ne yapayım Bana inanın kapayım Elim güçlüyse, atayım Varlığımı da satayım İnsanlık ne çabuk bitti Çabalar da heba gitti Hakimler aklını yitti Çare onlara aitti!.. Hak tan haberleri yoktur Zaten bahaneler çoktur Rüşvetten mideler toktur Hakkı bekleyene şoktur Şeref ve namus satılmış Hamlığa maya katılmış Zanlar meydana atılmış Gelen gidene çatılmış Doğru ve gerçeği bilmez Yalan ve yanlışı silmez Hakikati hiç dinlemez Adalet işine gelmez!.. Sadullah çiçek aralık 2008 malatya

68 Yıldızlarda Kaybolan Hayaller Eskiden gökyüzüne bakarken Ufukta görünen çoban yıldızıyla Süslerdik hayallerimizi Uçurtmalarla dilekler yollardık Alnımızın akıyla Yüreğimizin paklığıyla Semanın derin endamına dalar Arzuhallerimizi Ve Canlı canlı yaşadığımız Rüyalarımızı zevkle anlatırdık Çekinmeden söylerdik her şeyimizi Cesurduk; Çünkü güveniyorduk, sırlarımızla yoldaş bilirdik onları Dertlerin en incesini bile dile getirirdik Gizlimiz, saklımız ufuklarda bize gülümseyen Yıldızların pençesinde saklıydı Onlar, hayallerimizin son noktasıydı Gecenin karanlığında; Başları kaldırıp semayı izlerken, Galaksinin içindeki küme küme yıldızları Hep yanımızda bulurduk Bulutlarla yıldızımız hiç barışmaz Kara grupları hep hain bilirdik Neden kıskanırsınız ey bulutlar! Demeden geçemiyorduk bir türlü. Çekin perdelerinizi, açılsın ufkumuz! Yıldızlarımızı saklamayın derdik hep. Çıldırırdık; Nahoş naralarla rahatsız ederdik çevreyi Zikre dalan kainatın Yaramaz çocukları gibiydik. Yalnızlığı asla kabullenemezdik, Bulutların, sırdaş yıldızlarımızı örttüğü anlarda Deli fırtınalar kopardı yüreğimizden Fışkıra fışkıra tükenmezdi asi dalgalarımızı Yalnızlığın Allah a mahsus olduğunu bile bile Bir nefes bilirdik yıldızları, Hele ki çoban yıldızı! Sanki bizim için yaratılmıştı Gecenin avazında Köy çeşmesinin başında otururken Ve Yürek yakan ağıtlarımızı patlatırken Bir tek o dinlerdi bizi sanki Deli dolu sevdalarımızın,