AĞUSTOS Mefkûre İnsanı. Karıncalar Neden Süper Organizmalardır? İnternet Çağında Okul Çimlenmede Sırlı İşleyiş Her Evlât Bir Emanet

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AĞUSTOS 2014. Mefkûre İnsanı. Karıncalar Neden Süper Organizmalardır? İnternet Çağında Okul Çimlenmede Sırlı İşleyiş Her Evlât Bir Emanet"

Transkript

1 YIL 36 SAYI 427 ISSN Yürü arkana bakmadan ruhunun ufkuna! Buldukların, bulacağına referans sana; O yolda yürüyenler asla yolda kalmadı, Güven, gönül verdiğin o rahmet-i Rahman a! Mefkûre İnsanı Karıncalar Neden Süper Organizmalardır? İnternet Çağında Okul Çimlenmede Sırlı İşleyiş Her Evlât Bir Emanet

2 Çağın insanı, gayesizliğin, mefkûresiz liğin kurbanı olmuştur. O bazen mefkûresizliğiyle iradesinin üzerine yatarak olduğu yerde kokuşmuş kalmış; bazen de iradî olma adına etrafını yakıp yıkmış, bir anarşist, bir nihilist gibi davranmıştır. Doğrusu o, durgunlaşınca içten içe kendini yiyip bitirmiş, harekete geçince de din, diyanet, ahlâk ve adalet gibi değerleri yıkıp yerle bir etmiştir.. evet, onun kabuğuna çekilip münzevîleşmesi de, sosyal çevre ile münasebete geçmesi de hep bir problem olmuştur. Bu midesi aktif, beyni pasif, hisleri sürekli galeyanda ve kalbinin mevcudiyetinden habersiz cismanî varlığın, gündelik dedikodu dışında kalıcı, ruhlara inşirah verici ve onu ge

3 leceğe taşıyıcı kayda değer hiçbir yanı, hiçbir düşüncesi, hiçbir tavrı ve hiçbir projesi yoktur. Zayıf olduğu zaman her şeyi suskunlukla geçiştirir. Güçlendiği zaman da değişik tahrip yollarıyla kendini ifade etmeye çalışır; yer yer hazanla savrulan yapraklar gibi esintilere göre şurada-burada sürüklenir durur, zaman zaman da çer çöp gibi sıkışıp kaldığı yerde gelen üzerinden geçer, giden üzerinden geçer. Yıllar var ki bu meş ûm hava âdeta insanımızın tabiatı hâline geldi. Evet o, duygusunda, düşüncesinde ve gaye-i hayalinde daralıp, büzüşüp dar bir fânusun içine girmeye razı olduğu günden beri ya aşağılık komplekslerine kapıldı ya da hezeyanlarla boşalmaya çalıştı.. ve her iki durumda da millî karakteriyle savaşıp durdu. Maalesef şimdilerde de bu savaş, daha farklı bir buudda bütün hızıyla devam ediyor. Düşünün ki âlem, yeni bir çağ mülâhazasıyla projeden projeye koşarken biz büyük ölçüde hâlâ birbirini takip eden buhran fasit daireleri (kısır döngüler) içinde kıvranıp duruyoruz. Düşüncelerimiz dağınık, duygularımız süflî, davranışlarımız tutarsız, yüreklerimiz de merhametsiz.. yığınlar mânâsız gelgitlerin ağında birer oyuncak, toplum her gün ayrı bir mihrap peşinde ve rehberler de gaflet içinde. Öyle ki hangi müesseseye bir göz atsanız, içten içe kaynadığını görür ve ürperirsiniz. Evet, bir düşünce hayatını ya da ahlâkı, kültürü, sanatı, siyaseti, iktisadı, hukuku içiniz burkulmadan seyredemezsiniz. Bir dönemde bizimle aynı kaderi paylaşmış, aynı mazlumiyet ve mağduriyetleri yaşamış çevremizdeki toplumlar da, bize özeniyormuşçasına, her türlü mesâvîde âdeta bizimle atbaşı.. hattâ bazı olumsuzluklarda fersah fersah bizim önümüzde oldukları bile söylenebilir. İçten içe birbirini yemeler, sürekli harb u darp, peşi peşine ihtilaller, her zaman kuvvetin hak üzerindeki hakimiyeti ve şuursuzca taklit bu koskoca dünyanın âdeta alın yazısı. Zaten, kartalların yenik düştüğü bir mücadelede serçelerden başka bir şey de beklenemezdi. Böyle iç içe sadmelerle sürekli sarsılan, sarsıldıkça her gün biraz daha su alan millet gemisini onarıp uzun seferlere hazırlamak için bugüne kadar inanç, azim ve ümidini koruyabilmiş yüksek mefkûreli, uzun soluklu, yaşamasını yaşatmaya bağlamış ve maddî-mânevî füyuzât hislerinden fedakârlıkta bulunabilecek babayiğitlere ihtiyaç var.. birkaç asırdan beri dünyanın üzerine çöken değişik dalga boyundaki tazyikleri, farklı görünümdeki baskıları parçalayıp dağıtacak, hiç olmazsa yumuşatıp hafifletebilecek polat iradeli babayiğitlere. Kendi kurtuluşlarını kurtarmaya bağlayan, ikbal ve geleceklerini başkalarının mutluluğu adına toprak gibi ayaklar altına serebilen; hava gibi herkesin demine damarına karışıp, her bünyede kan gibi deveran edip duran; su gibi hasret ve hararetlerin üzerinde çağlayıp her yana hayat üfleyen; sonra da bütün hareketlerini ruhunun derinliklerinde mefkûreleştirebildiği bir mesuliyete bağlayan; ferdî sorumluluk sınırlarını aşkın bir merhamet iradesi ve bütün insanlığı kucaklayacak enginlikte bir şefkatle bize yitirdiğimiz ruh ve mânâyı kazandırmaya çalışan; çalışıp son bir kere daha bize insanî muhtevamızı hatırlatan bu yüksek idealler sayesinde öyle zannediyorum ki, bütün insanlığın yüzü gülecek, şu birkaç asırlık muzdariplerin ızdırapları dinecek ve belki de dünya yeniden bir kez daha mihverine oturacaktır.. tabiî bu arada, bunca zamandır mefkûresiz yaşayan âvâre ruhlara da birer örnek teşkil edeceklerdir. Zaten, insanların müşterek kaderi de, onlara ayrı kalma, ayrı yaşama fırsatını vermeyecek şekilde bir program ihtiva etmektedir. Biz gözlerimizi yumup kulaklarımızı tıkasak da hâdiseler, aramızdaki pek çok müşterek noktayı değişik yollarla kafamızın içine sokarak bizi münferit hislerden daha çok müşterek lezzet ve elemler atmosferine çekip vicdanlarımıza içtimaîliğimizi hatırlatmakta. Zîrâ bizim her hareketimiz, şöyle veya böyle herkesi

4 alâkadar ettiği gibi, âlemin en ücrâ bir köşesinde meydana gelen herhangi bir hâdise de bizi alâkadar etmektedir. Böyle bir iç içelik, biraz da insanın insan olmasından, onun duygularından, düşüncelerinden ve uzak-yakın çevresinde cereyan eden hâdiselerin müşterek tesirinden, sözün özü başkalarıyla beraber yaşama kaderinden ve paylaşma konumunda yaratılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Aslında insanoğlu, fıtratının bu ölçüde cebrî beraberliğe programlandığı sırrını kavrayabilse, kaderin hükmünü de yanına alarak daha hızlı hareket edebilir. Ayrıca o, niyet ve iradesiyle kendini bu tabiî akışa saldığı takdirde, tabiîliğe aklî, mantıkî ve iradî bir derinlik de kazandırarak, bir yandan insan olma esprisini ortaya koyarken, diğer yandan da dileme ve niyet etme sevabını elde edecek ve iradesini, kendi ebedîleşme mefkûresini çözen bir anahtar hâline getirecektir. Onun içindir ki, e bedmüddet var ol ma yı düşünen herkes, mut la ka başkalarını da kurtarıp kucaklamayı ül kü edinmelidir ki, ebediyet yolunda kurtarıp kucakladığı herkes tarafından da kucaklanabilsin. Bunun aksine, kendi kurtuluşlarını başkalarını yıkma üzerine bina eden bencil, harîs ve merhametsiz ruhlar, sevmedikleri gibi sevilmemişler ve her kesim tarafından istiskal edilegelmişlerdir. Ayrıca, yararlı insanın yararı herkesten evvel kendine, zararlı insanın zararı da kendinedir. Tabiatında yararlı olma cevheri bulunan bir insan, tabiat ve karakterini sergileyip gönlünün diliyle kendini ifade ettiği her yerde, granitler gibi en sert gönüllerde bile taht kurabilmiş ve herkesin vird-i zebânı olagelmiştir. Düşüncelerimiz dağınık, duygularımız süflî, davranışlarımız tutarsız, yüreklerimiz de merhametsiz.. yığınlar mânâsız gelgitlerin ağında birer oyuncak, toplum her gün ayrı bir mihrap peşinde ve rehberler de gaflet içinde. Bencil, hırslı, kindar, merhametsiz davranan ve kendi varlığını sürdürme adına, yarasalar gibi hep harabeleri kollayan muhteris kimseler, hep ferdî dünyalarının dar mahbesinde kalmış ve müşterek bir dünyanın enginliğini hiçbir zaman duyamamışlardır. Hattâ onlar, o kendi daracık âlemlerinde bile asla huzur içinde olamamışlardır. Kalb ve vicdanlarında her zaman kaybeden bu insanlar, her şeyden evvel kendi içlerinde insan olma değerlerini kurutmuş ve kalblerini öldürmüşlerdir. Evet, sadece kendilerini düşünüp başka herkese karşı kapalı yaşayan bu kimseler, birer miskinlik örneği ve ölüm-hayat arası sürüm sürüm öyle canlı cenazelerdir ki, ne hayatın sıcaklığını duyabilirler ne de yaşatmanın hararetini. Gerçek hayat, bugünün ve yarının insanları düşünülerek plânlanan ve onlar için yaşama gayesiyle mefkûrelendirilen hayattır. İşte baştan sona kadar hayatın her basamağına hakim olan böyle bir şuur, bir idrak, bir his, hakikî insan olma karakterinin tam resmi ve hadd-i tâmmıdır. Bu öyle bir resimdir ki, firasetle ona bakabilen herkes, bu fotoğrafın arkasında bütün bir varlıkla ne derin ve ne sıcak bir alâkanın bulunduğunu rahatlıkla görebilir. Bu resimde, insan, hem kendine hem de başkalarına kalb gözüyle bakar ve bakıp gördüklerini de vicdanın kadirşinaslığı ile değerlendirir. İşte insan böyle bir bakış zaviyesi sayesinde, kendi iç dünyasını daha iyi temâşâ ettiği gibi, aynı menşurla çevresini de daha yakından görüp tanıma imkânını yakalar ve herkesi, her şeyi daha mülâyim, daha yumuşak ve daha sıcak bulur. Ne var ki, böyle bir iç derinlik, hemen

5 Evet, sadece kendilerini düşünüp başka herkese karşı kapalı yaşayan bu kimseler, birer miskinlik örneği ve ölümhayat arası sürüm sürüm öyle canlı cenazelerdir ki, ne hayatın sıcaklığını duyabilirler ne de yaşatmanın hararetini. birdenbire elde edilemez. O, vicdanlarımızın derinliklerinde uzun bir mayalanma döneminden sonra ortaya çıkan bir merhamet tezahürü ve gönlün dilinden bir insanî çağrıdır. Bu çağrı, gönül adamının vicdanından fışkırır, her yana kendi boyasını çalar ve zamanla da her şeyi kendi diliyle konuşturmaya başlar. O doğrudan doğruya kalbden yükseldiği için de dıştaki şerarelerden ve şurada-burada havayı kirleten parazitlerden de asla müteessir olmaz. Göklerde ve yerde hüsnükabule açık, iman esaslı, ihsan derinlikli bu çağrıya, bir gün bütün ruhanîlerin saygıyla yöneleceği, gök kapıları aralanarak ona iltifat ve teveccühlerin yağacağı muhakkaktır. İşte esas o zaman bütün gönüller merhametle atacak, merhametle düşünecek, merhametle konuşacak, merhametle davranacak ve bütün varlığı merhametle kucaklayacaktır.. ve zannediyorum, yeryüzü, bu ölçüde bir merhametin pırıl pırıl aynası hâline geldiği işte o gün bizler de, hayatı daha içten sevecek, sevdirecek ve başkalarına ebedileşme yollarını gösterme uğrunda nefsimize ait hasis şeylerden bütün bütün sıyrılarak, vicdanın müşâhede ufkuyla hem kendimizi hem de bizim dışımızdakileri daha farklı görebilme zaviyesini yakalamış olacağız; yakalamış olacak ve sadece yapabileceğimiz iyilik ve güzellik düşüncesiyle yetinmeyip, elimizden gelmeyen iyiliklere, güzelliklere de ulaşmaya çalışacak ve bu konuda sürekli erilmez zirvelerin hülyalarıyla oturup-kalkacağız. Ulaşılmazlar ulaşılır hâle gelince tahdîs-i nimet le gürleyecek; takatimizin sınırlarını zorlayan aşkın mefkûreler karşısında da hep ümitten soluklarımızı imanla kanatlandırarak aktif bekleyiş içinde olacağız. Her hâlde iyilik aşkıyla kendi sınırlarını zorlayan böyle bir ruhî seviye, insanın en derin yanı ve kayda değer en engin yönü olsa gerek. O, bu yanı ve bu yönüyle Hak katında da, halk katında da değerler üstü değerlere ulaşacaktır ki, işte onun ahsen-i takvîm e mazhariyeti de bu derinliği itibarıyladır. Bu ölçüde, Allah ile iyi münasebetin neticesi olarak herkese karşı duyulan böyle bir alâka, ferdiyet plânında bir mefkûre; Beni şehit eyle, milletimi aziz eyle. sözleriyle seslendirilen düşünce, yüksek bir millî mefkûre; Milletimin imanını selâmette görürsem Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. ifadeleriyle dile getirilen civanmertlik, aşkın bir mefkûre; hayatına kastedenlere karşı: Allah ım, ümmetimi bağışla, onlar beni bilmiyorlar. 1 kelimeleriyle ifade edilen âlemşümul şefkat ise mesuliyet eksenli, merhamet derinlikli kuşatan bir mefkûredir. Kanaatimce, toplumumuzun şimdilerde, şunabuna değil, bu ölçüde mefkûre kahramanlarına ihtiyacı var. Önce kendi milletimize, sonra da bütün bir insanlığa merhamet duygusuyla ellerini uzatabilen ve ellerini Rabbine her kaldırışında başkalarını dileyen mefkûre kahramanlarına. Böyle büyük bir ihtiyacı başkaları karşılayamayacağına göre, konumumuzun gereği kendi içimizden başlayarak onu seslendirmek de yine bize kalıyor. Dipnot 1. Buhârî, enbiyâ 54; Müslim, cihâd

6 { } Kıyametin yakın olduğunu hemen herkes biliyor. Ama, her gün onun bir parçasının koptuğunu, bilmem idrak eden kaç insan var?.. Dr. Ahmet Nazif CANOĞLU Resim-1 Amazon karınca kolonisinin arasına, başka koloniye ait bir karınca bırakıldığında, kolonideki karıncaların, yabancı karıncayı, kafasını makaslayarak öldürdüğü müşahede edilmiştir. Karıncaların işitme duyuları ayaklarına yerleştirilmiştir. Diğer canlılar tarafından ezilmemeleri için, Rahmeti Sonsuz (celle celâluhu) bu canlılara, en hafif sesleri bile fark edebilecek hususiyette işitme duyuları vermiştir. Yerin altındaki titreşimlere duyarlı bu minik canlılar, zelzeleyi önceden fark edebilmektedir. Bu canlılar, âdeta kendilerine has hiss-i kablelvuku a (önseziye) sahiptirler. Birinci Dünya Savaşı öncesi karıncaların cenazelerini yuvalarından dışarı taşımalarını müşahede eden veli bir zât, onların sıradışı hareketlerini, dünya çapında büyük bir hâdisenin patlak vermesine işaret olarak yorumlamıştır. 1 Karıncalar birçok özelliğiyle enteresan mahlûklar dır. Bir buğday tanesini tek başına yuvalarına taşımaları, onların çalışkanlığına örnektir. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri, onların süper

7 organizmalar olarak adlandırılmasına vesile olmuştur. Karıncalar, bulundukları koloninin diğer fertleriyle ortak bir kimyevî molekül üzerinden ayrılmaz bir yapı oluşturur. Bu sayede de bağlı oldukları koloniden asla ayrılmazlar. Araştırmacılar, karıncaların kolonileriyle beraber yaşayıp, beraber öldüklerini ifade ederler. Kolonilerin çoğunda, kanatlı erkek karıncanın biri yuvayı terk eder. Bu karınca, yuvasını terk etmiş dişi bir karıncayla yeni bir aile kurar ve yeni koloniler oluşturur. Dişi karıncalar, eşlerinden yeterli miktarda sperm alır ve onların yumurtalarıyla birleşmesine izin verir. Bu döllenmiş yumurtalardan çıkan dişi karıncalar işçi olacaktır. Döllenmemiş yumurtalardan ise, erkek karıncalar yaratılır. Yeryüzünde tespit edilmiş karınca türü vardır. Antarktika da yaşayan az sayıda karınca çeşidinden biri, göçebe asker karıncalardır. Bu karıncalar, her gün yer değiştirebilmektedir. Diğer böcekleri ve küçük omurgalıları besin kaynağı olarak kullandıklarından, etçil karıncalar olarak da bilinirler. Sıradışı hususiyetlerde yaratılmış bir başka karınca türü, Güney Afrika yaprakkesici karıncalarıdır. Bitkilerle ve mantarlarla beslenen bu karıncalar, toprağın derinliklerinde inşa ettikleri mantar bahçelerinde yaşar. Toplu savaşabilen bu karıncalar, çok iyi toprak kazar. Yuva olarak, toprakların çatlak kısımlarını seçerler; toprak kazmada, zaman ve enerji tasarruf edebilme kabiliyetiyle donatılmışlardır. Resim-2 Avustralya nın yağmacı buldog karıncalarına, uçan bir arıyı havada kolayca yakalayabilecek maharetler verilmiştir. Diğer karınca türlerine kıyasen çok daha çevik olan bu tür, keskin bir algılama hissine ve yakalama kabiliyetine sahip kılınmıştır. Hayranlık uyandırıcı karınca davranışları Amazon karınca kolonisinin arasına, başka koloniye ait bir karınca bırakıldığında, kolonideki karıncaların, yabancı karıncayı, kafasını makaslayarak öldürdüğü müşahede edilmiştir (Resim 1). Göçmen asker karıncalar, bacaklarını birbirlerine ip şeklinde kenetleyerek havada asılı bir yuva oluşturabilir. Bu şekilde yuva inşa etmenin maksadı, küre hâlini almış karınca topluluğunun tam ortasındaki kraliçe karıncayı ve lârvaları korumaktır. Bu asılı yuvanın yeri, sadece yiyecek için değiştirilir. Neslin devamlılığını sağlama maksatlı yuvaya, binlerce karınca katılabilir. Avustralya nın yağmacı buldog karıncalarına, uçan bir arıyı havada kolayca yakalayabilecek maharetler verilmiştir. Diğer karınca türlerine kıyasen çok daha çevik olan bu tür, keskin bir algılama hissine ve yakalama kabiliyetine sahip kılınmıştır (Resim 2). Kuzey Arjantin de yaşayan karıncalar, su taşkınlarıyla karaya vurmuş pirana vb. balıkları yiyebilen etçil türlerdir. Gemilerin iskele halatlarından ve köprülerinden tırmanabilen bu karıncalar, gemilerle seyahat ederek çok farklı coğrafyalara taşınmıştır lı yıllarda Güney Kaliforniya ya taşınan bu karıncalar, daha sonra ABD nin güney kısımlarında görülmüştür. İnsanoğlunda bulunan toplu taşıma kabiliyeti, karıncalara da bahşedilmiştir. Büyük yağma karıncası, diğer işçileri sırtında taşıyarak grupta enerji tasarrufunu sağlamaktadır. Karınca davranışlarıyla alâkalı bir başka enteresan tespit şudur: Bir koloni, işgal ettiği bölgede bulunan diğer genç karıncaları, kendi kolonisine katıp, onları hizmet maksatlı kullanabilmektedir. Amazon karıncalarının arasına düşen bir siyah karıncanın, koza vb. maddeleri taşıması buna bir misâl verilebilir (Resim 3). Sürahi bitkisinin filizlerini barınak olarak kullanan marangoz karıncalar, hem bu bitkinin içindeki havuzcuklarda yüzer, hem de bitkinin sindiremediği diğer böcekleri, yiyecek kaynağı olarak kullanır (Resim 4). Lârva karıncalar ise, buldog veya başka tür bir işçi karıncaya yiyecek için yalvarıyormuşçasına mekanik hareketler yapar. Karıncalarda lârva dönemlerinde beslenme önemlidir. Karıncanın gelecekte asker, işçi veya kraliçe olması, beslenme tarzıyla alâkalı olabilir. İlim dünyası şu âna kadarki araştırmalar ışığında, asker, kraliçe veya işçi karınca seçimin nasıl yapıldığı hakkında kesin bir fikre sahip değildir. Karıncaların herhangi bir mantık ve iradeye sahip olmadan bir seçim yapmaları, Yüce Allah ın (celle celâluhu) ilhamı ile hareket ettiklerinin açık birer delilidir. Allah ın (celle celâluhu) yaratma fii

8 Resim-3 Bir koloni, işgal ettiği bölgede bulunan diğer genç karıncaları, kendi kolonisine katıp, onları hizmet maksatlı kullanabilmektedir. li, Kur ân-ı Kerîm de mealen şöyle ifade edilmiştir: Şüphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve çeşitli canlıları yeryüzüne yaymasında kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır. (Casiye Sûresi, 3 4) Karıncalar etrafa yaydıkları kimyevî maddelerle (feromenler) ve diğer karıncaların bu haberleşme moleküllerini tespit edebilen anten yapılarıyla, güçlü bir sosyal hayat inşa eder. Karıncalarda içtimaî hayatın düzeninin korunmasına yönelik itaat davranışları da gözlenir. Araştırmalarda, termitlerin bir kraliçenin emriyle hareket ettiği, kraliçeden ayrı ses geçirmez bir bölüme alınan termitlerin, toplum düzenini nizamî hareketlerle korudukları, ancak kraliçenin öldürülmesiyle düzenli hareketlerin bir ânda durduğu görülmüştür. Karıncaların sosyal davranışları, birlikte hareketleri, Bediüzzaman Said Nursi nin de dikkatini çekmiştir. O, karıncaları şu sözlerle takdir etmiştir: O zaman, şimdiki gibi, hali bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara veriyordum. Ekmeğimi onun suyu ile yerdim. Benden sordular, ben dedim: Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. Cumhuriyetperverliklerine hürmeten, taneleri karıncalara veriyorum. ( ) Küçücük hayvanların cenazelerini ve nimetin küçücük parçalarını ve tanelerini toplamakla vazifeli karıncalar, nezâfet (temizlik) memurları olarak, hem nimet-i İlâhîyenin küçük parçalarını teleften, çiğnemekten, hakaretten ve abesiyetten korumakla ve küçücük hayvanatın cenazelerini toplamakla, sıhhiye memurları gibi vazifelendirilmişlerdir. Karıncaların davranışları, araştırma projelerine ilham olmaktadır. Bunlardan biri, Robot Karıncalar Ordusu projesidir. Bu projede, küçük, ucuz ve basit robotların geliştirilmesi hedeflenmiştir. Karıncaların proje için uygun bulunmasının sebebi ise, grup şeklinde hareket etmeleri, koordinasyon içinde olmaları, fizikî işleri takım hâlinde yerine getirmeleri ve ortaklaşa karar almalarıdır. Karınca davranışlarından ilham alınan bir başka uygulama ise, Karınca koloni optimizasyonu algoritması isimli problem çözme tekniğidir. Karıncaların ilham kaynağı olan davranışları şunlardır: Koloni hâlinde yaşayan karıncalar, yiyecek bulmak için, ilk olarak öncü karıncaları çevreye tek başlarına gönderirler. Öncüler, etrafı araştırarak uygun yiyecek kaynağını bulmaya çalışır. Öncülerden biri yiyecek bulduğu takdirde, koloniye geri dönerken, feromon isimli molekülleri etrafa yayar, böylelikle arkasında hususi koku izi bırakır. Aynı yiyecek kaynağını keşfeden başka bir öncü karınca, daha kestirme bir yol bulmuş da olabilir. Yiyecek kaynağını başarıyla bulan öncü karınca geri dönerken, en kısa yoldan dönmemiş de olabilir. Hattâ 3-4 öncü karıncanın her biri, farklı bir kestirme yol da bulabilir. Peki, kolonidekiler, hangi öncünün kestirme yolunu Resim-4 Karıncalarda lârva dönemlerinde beslenme önemlidir. Karıncanın gelecekte asker, işçi veya kraliçe olması, beslenme tarzıyla alâkalı olabilir. İlim dünyası şu âna kadarki araştırmalar ışığında, asker, kraliçe veya işçi karınca seçimin nasıl yapıldığı hakkında kesin bir fikre sahip değildir. Karıncaların herhangi bir mantık ve iradeye sahip olmadan bir seçim yapmaları, Yüce Allah ın (celle celâluhu) ilhamı ile hareket ettiklerinin açık birer delilidir.

9 izleyecektir? Bu durumda kolonideki diğer karıncalar, karmaşık ve uzun yollarla yiyeceğin kaynağına gitme durumuyla karşı karşıya kalabilir. Ama kestirme yollardaki kimyevî koku izleri, düzenli olarak yenilenir ve bu sayede de karıncalar daha belirgin izi olan, yani daha çok tercih edilen yolu kolayca anlar. Az tercih edileni değil, çok tercih edileni, yani güçlü feromen kokusu aldıkları yolu tercih ederek, uzun yollardan yiyecek kaynağına gitmek mecburiyetinde kalmazlar. Karıncaların kullandığı bu çözüm plânının benzeri, zaman alan karmaşık bilgisayar problemlerinin çözülmesinde de kullanılmaktadır. 2 Bu çok tercih edilen ve güncellenen feromen izi sayesinde diğer karıncalar da, zaman ve enerjilerini israf etmeden, doğrudan yiyecek kaynağına yönelir. Mühendisler, bilgisayar ortamında oluşturdukları sa nal karıncaların davranış ağlarına bakarak, bazı problemleri daha kolay çözebilmektedir. Haberleşme ağlarında kullanılan yönlendirici sinyallerin en kısa rotadan gönderilmesi, trafik sıkışıklığının önlenmesi, bunlara çarpıcı misâllerdir. Karıncalar, cisim itibariyle küçük ve basit gibi görünmelerine rağmen, içlerindeki hayat onlara öyle bir kıymet ve genişlik vermektedir ki, hayatı olmayan dağları ve galaksileri sanat itibari ile geride bırakıp süper organizmalar tabirini hak etmektedirler. a.canoglu@sizinti.com.tr Dipnotlar 1. A. Aymaz, Avrupa Zaman, Yunus Kaan Truvalı, Zafer Dergisi, Mayıs Kaynaklar - Science Illustrated, Kasım-Aralık Risale-i Nur Külliyatı, Bediüzzaman Said Nur sî, Şahdamar Yayınları. Levsiyata girdi gençlik, alâkasız kaldık, Yutuverdi onları bir zifiri karanlık; Sezemedik işin buraya varacağını; Şimdilerde her şey apaçık bir maskaralık

10 Dr. Ö. Said GÖNÜLLÜ İnternet Çağında Okul Sadece Türkiye de değil, hemen her ülkede eğitim sistemi ve okullar sürekli tartışma konusu. Bunun çeşitli sebepleri var. Çocuklar dâima bir endişe sebebidir. Onların bugününü, yarınını düşünürüz. Okul sistemi öğrencinin hayatında en merkezî konuma yerleşmiştir. Gün, hafta ve yılın büyük kısmını kaplar. Aşırı kısıtlamalar getirdiği için insan tabiatına aykırıdır. Öğrenciler ve (büyük kısmı öğrenci velisi olan) öğretmenler okuldan çoğu zaman rahatsızlık duyarlar. Okul aslında katlanılan bir icattır ve onu düzeltmek zordur. Okulu çocukların severek gittiği veya büyüklerin arzuladığı şekilde algıladığı bir yer durumuna getirmek neredeyse imkânsızdır. Büyüklerin, okulu doğru algılama ve kurgulama noktasında sürekli hata yapması ilginçtir. Kaldı ki, çocuktan okulun kendisi için önemini hissetmesini beklemek ne derece doğrudur? Bugünün dünyasında okul, çocuk için gerçekten çok mu veya neden önemlidir, okul onu anlamakta mıdır, getirdiği-götürdüğü açısından sorgulanmakta mıdır?

11 Aslında (kanunî gereklilik bir yana) çoğu insan, çocuğunu gelecekte bir yerlerde görmeyi arzuladığı için okula gönderiyor. Peki, onlara sadece dünya için bilgi ve metot öğretilen bir okul anlayışı, insanın bütünlüğünü bozmuş olmuyor mu?!.. Okula neden ihtiyaç duyarız? Bugünün pratiğinde, herhalde dünyada hayatı sürdürebilmek için olsa gerek. Doğru binalar, yollar, köprüler inşa etmek, sağlıklı su, besin, ilaç temin etmek, temiz enerji kullanmak, insanın temel ihtiyaçlarını doğru, sağlıklı, ekonomik metotlarla karşılamak için. Bilgi ve tecrübe birikimini çocuklara, gençlere aktarmak için. Peki bu uğurda bilhassa ülkemizde olduğu gibi, okulu ve hayatı çocuklar açısından bugünkü ölçüde zorlaştırmaya, baştan sona sistematik bir eziyete dönüştürmeye gerek var mı?!.. İnternet çağında esaret ve dayatma Tabloya sadece okul ile bilgi arasındaki münasebet açısından bakıldığında, bugün çok farklı şartların ortaya çıkmış olduğu görülür. Bilgiyi üretme, dağıtma ve kullanma yolu artık çok farklı. Bilgiye ulaşma imkânı, hızı ve yaygınlığı çok yüksek. Bazı bilgileri elde etmek için okula gitmek gerekmiyor bugün. Çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren, yakın geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde çok bilgiyi, en önemlisi de sadece kendi istediklerini çok kısa zamanda, okul gibi bir sistem tarafından zorlanmadan, evde internet üstünden öğreniyorlar. Birçok okul-öncesi çocuk okuma-yazmayı ve dört işlem yapmayı bu şekilde kavrayabiliyor. Buna karşılık, okul sistemi, çocuğu, genci ve hocayı daraltan, tek tipleştiren, onlara kendi çerçevesini dayatan, insan fıtratına aykırı, yarı esaret gibi yaşanıyor ne yazık ki! Okul kavramının tabiatında bu kısmen var zaten. Ortaçağ daki skolastik yaklaşım, o dönem okul anlayışını ve metodunu belirleyen felsefenin yeni düşüncelere kapalı olmasının da sıfatı olmuştu daha sonra. Platon, Aristo ve Öklid in esas alındığı, Kilise babalarının belirlediği (Patristik) müfredatta bazı kitaplara öğrencinin el sürmesi, hattâ uzaktan bakması bile yasaktı. Bugün ülkemizdeki okul sistemini, dış dünyaya kapanmadan, fakat tamamen onu taklit de etmeden, insanı anlamak isteyen bir düşünce duruluğuyla geliştirilecek orijinal yaklaşımlara da değer vererek bir bütün olarak kritiğe tâbi tutmak gerekiyor. Evde, yolda, okulda mevcut sistemin tatmin etmediği, huzursuz, saldırgan, terbiyesi noksan, ahlâkı bozuk, diğer yandan da sınav tutsağı yapılmış, kendine ait bir düşüncesi olmayan çocuklarımızı gördükçe, bunun âcil bir ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Bugün ülkemizde, dört-beş yaşından, yani birçok şeyi oyunla daha sağlıklı şekilde öğrenme çağından itibaren çocukları dört duvar arasına sıkıştırıyor, farklılıkları dikkate almıyor, saatlerce, aylarca, yıllarca onları hiç merak etmedikleri, hoşlanmadıkları, dolayısıyla asla gerçekten anlamadıkları, genellikle ezberledikleri, en iyi ihtimalle öğrendikleri, ama asla anlamadıkları ve dolayısıyla kısa zaman içinde unuttukları, en önemlisi de işlerine yaramayacak yığınla bilgi altında sıkıyor, bitmeyen imtihanlarla bıktırıyoruz. Çünkü, bir mânâ veremedikleri, bu yüzden de hoşlanmadıkları birçok şeyi yapmak mecburiyetindeler. Çocuklar, evde-okulda insan tabiatına uyumlu dengeli bir denetim olmadığında ailelerini ve kendilerini pişman edecek yanlışlar yapabilirler, yapıyorlar, bu doğru, fakat sadece kendi temayül, merak, derin alâka ve hür iradeleriyle bir şeyler öğrenmek istediklerinde de bunu çoğu defa okulda bulamıyorlar. Buna karşılık, televizyon ve internetin merak uyandıran, kişiye mahsus alternatifler sunan, hızlı öğrenmeyi kolaylaştıran, farklı dillerde de takip edilebilen ve her an el altında bulunduğu için zaman sınırlaması da getirmeyen dünyası okul öncesi yaşlardan üniversite seviyesine hattâ bütün topluma bu imkânı sağlıyor. Bugün öğrenciler iletişimin bu müspet tarafından bilgi ve düşünce ufuklarını genişletecek, kâbiliyetlerini geliştirecek şekilde istifade edebilirler. Dolayısıyla okul sistemindeki çok yönlü tıkanıklıkların çözülmesi için bugün internet realitesini dikkate alarak, ilkokuldan üniversiteye yeni bir muhteva ve metot geliştirmek, belki de, okul anlayışımızı kökünden sorgulamak gerekiyor. Bu durumda, okula başlama yaşı, sağlıklı sosyalleşme ortamının hazırlanması, müfredat, kitap, tablet, internet, oyun, ders konuları üzerinde, yeni bir eğitim-terbiye süreci üzerinde düşünülebilir. Çocuklara ev, okul, tabiat veya başka mekânlarda, doğru metot ve araçlarla, didaktik olmadan, düşünmeye davet edildikleri ve bilgileri buna göre keşfettikleri süreçler sunulabilir. Okul, sınıf, hoca fonksiyonları buna göre şekillendirilebilir. Okul çağında çocuğun bulunduğu maddî durumu yetersiz ailelere ücretsiz ve filtreli internet desteği sağlanabilir. Okul = hedefinden sapmış mânâsız imtihanlar Bugün çocuklarımızı biyolojiden tarih, coğrafya, edebiyata kadar kitaplardaki bilgileri ezberlemeye zorluyor, ayrıntılarla boğuyoruz. Üniversite, lise hattâ ortaokul hocası imtihanlarda öğrenciye neden kitaplardaki bilgileri sorar (istisnalar bir yana)? Öğrenci yarın meslekte ihtiyaç duyduğunda bunları bulacak zâten. Kaldı ki, bu bilgilerin bir kısmı yenilenecek, düzeltilecek veya gerekmeyecek türden. Bugün insanlığın bilgiye ulaşma açısından herhangi bir sıkıntısı yok. Esas hedef, öğrenciye hayatta karşılaşılan sadece meslekî değil, her tür problemi sağlıklı anlama, çözüm için hangi bilgi ve metotlara ihtiyaç duyduğunu doğru belirleme, sonra da bunlara ulaşıp kullanma yollarını göstermek olmalıdır. İmtihanlar da, kaynakların açık olduğu, öğrencinin ezberlemek veya kopya hazırla

12 Esas hedef, öğrenciye hayatta karşılaşılan sadece meslekî değil, her tür problemi sağlıklı anlama, çözüm için hangi bilgi ve metotlara ihtiyaç duyduğunu doğru belirleme, sonra da bunlara ulaşıp kullanma yollarını göstermek olmalıdır. mak durumunda kalmadığı bir tür kısa araştırma-çözme süreçleri olarak, büyük oranda sahada, yerinde uygulanmalıdır. Kısacası, öğrencinin, konuları anlayıp anlamadığını ölçmenin doğru yollarını bulmalıyız. İnsanlık, bugünkü mânâda okul yokken de varlığını sürdürebildi, bilgi ve tecrübesini nesilden nesile aktardı. İnsanlar farklı yapı ve kabiliyetlerde yaratıldığından, her mesleğin meraklısı, araştıranı çıktı, bunlar ustalık kazandı, yeni ustalar yetiştirdi. Bugün aynı durum, hem de daha büyük imkânlarla geçerli: en azından teknolojik altyapı ve lâboratuvar gerektirmeyen, icrası için diplomanın değil kâbiliyetin ve pratikliğin ön-şart olduğu meslekler (matematik, edebiyat, tarih, coğrafya, müzik, resim, spor, yabancı dil, bilgisayar programlama vs) internet ağırlıklı bir sistemde ustalardan öğrenilebilir, geliştirilebilir. Tıp, eczacılık, diş hekimliği, veterinerlik, ziraat, mühendislik, hukuk gibi hem geniş kapsamlı kompleks sistem bilimleri durumundaki, hem de verdiği resmî diploma sağlık, adalet ve meslek kurumlarında (ve bunların denetimi altında)

13 meslek icrası için önem taşıyan disiplinler bunların hâricindedir; fakat bunların da bilgi yükünden ve ezberden kurtarılması gerekmektedir. Buna karşılık, bir şirketin ihtiyaç duyduğu yazılım işini yapmak veya gençlere yabancı dili ezbersiz sevdirerek öğretmek için kişinin diploması değil kabiliyet ve çalışkanlığı ön plândadır. Bugün, eğitim-öğretim yapma icazeti (diploması) ve pedagojik formasyon dersleri almış öğretmen-hoca vasfı taşıyan insanların çalıştığı okulların başarısını nasıl ölçeceğiz? Tabii ki, mezun ettikleri öğrencilerin durumuyla. Burada problem sadece üniversiteye giriş imtihanlarında milyona yakın gencin matematikten, fizikten sıfır alması değil, bizim diplomalı çocuklarımıza çektirdiğimiz bu kadar okul eziyetinden sonra gelecekte onlara hangi konularda ne ölçüde güveneceğimiz hususunda düğümleniyor. Fakat bugün Türkiye de LYS ye (Lisans Yerleştirme Sınavı) hazırlanan öğrenciler için neredeyse her derse yönelik şifreleme kitapları hazırlanmıştır ve bunlar piyasada büyük rağbet görmektedir. Bu kitapların hedefi, yığınla terim, kavram ve bilgiyi öğrenmesi mümkün olmayan öğrencilerin bunları şifreleyerek akılda tutmasını sağlamaktır. Yani aslında bu yöntemle çocuklarımız okulda önlerini aydınlatacak, onları mesleklerinde başarılı kılacak temel-anahtar bilgiler öğrenmiyor, anlamadıkları yığınla bilgiyi şifreleme tekniklerini öğreniyorlar. Ülke olarak kendimizi kandırmaktan başka ne ile izah edebiliriz bu durumu? Diğer yandan öğrenciler, okulda yıllar boyu öğrenemedikleri (kitaplarda bulunmayan) kıymetli bilgileri, hissedemedikleri derin hakikatleri gelip konferans veren meslek ve hayat tecrübesi sahibi bir misafirden birkaç saatte aldıklarını söylerler genellikle. Demek ki biz okulda, Bediüzzaman ın (ra) dediği gibi, anahtar bilgileri aktarmalıyız, yığınla gereksiz malumatı değil. Sonrasında iş, öğrencinin seçimine ve buna cevap verebilen sistemler geliştirmeye kalıyor. Nasıl bir okul? Bu sorunun cevabı, çocukların cahil kalmasının önüne geçmek olarak verilirdi eskiden. Fakat bugün klâsik okul-sınıf-ders sistemi olmadan da insanın kendini geliştirebileceği ve meslek öğrenebileceği bir dünya var. Teknik ve teknolojik alt-yapı buna müsaittir. Bu yüzden Fransa, Almanya, ABD gibi ülkelerde bazı meslekler için sadece okul değil, diploma mecburiyeti de kalkmıştır. Önemli olan diploma değil, kişinin belli bir mesleği pratik ve başarılı olarak yapıp yapamadığını göstermesidir. Bu ülkelerde hiçbir diploması olmayan, yazılım uzmanı, yazar, müzik eğitmeni insanlar kendilerini ispat edip iş bulabilmektedirler. İlgilisi bilir: Yaz stajı yapan öğrenciler, mesleği yerinde öğrenmiş, kendilerine güvenleri artmış, okul- daki bilgileri ezberlemeden yerine oturtmuş bir tecrübe ve donanımla okula dönerler. Dolayısıyla, lise ve üniversite saha çalışmasına ve staja ağırlık verilen bir sistem mantığıyla yeniden düzenlenebilir. Sınıf psikolojisinden uzak, fakat rahatlığın suiistimal edilmediği, ortamdaki herkesin derse aktif katılımının sağlandığı programlar plânlanabilir. Diğer yandan, insan için önemli bir başka husus bugün genellikle pek konuşulmuyor: Gençler, okuldan bağımsız olarak zihinlerinde ve his dünyalarında belirginleşen insan, aile, dünya, hayat, ölüm, ölüm sonrası ile ilgili sorulara cevap ararken okulda veya üniversitede sağlıklı mecralar bulamıyor. Modern eğitim, bilhassa bugünün üniversite anlayışı, insanı akıl makinesinden ibaret kabul ettiğinden bu tür soruları kendi sahasına sokmuyor, muhatap olmuyor. Meselâ mühendislik eğitimi nihayetinde insan için geliştirilecek sistemlerle ilgili olmasına rağmen (inşaat, makine, tekstil, gıda vd) sanki hedefinde insan yokmuş gibi, insanın bütünlüğü, temel hakları, insana saygı, empati gibi değerlere müfredatında pek yer vermiyor. Hâlbuki üniversite kavramı Ortaçağ da Kilise den yavaş yavaş bağımsızlaşırken, meslek öğretilen kurum değil, evrensel bilginin herkese açık olarak konuşulması imkânı (ve de mekânı) şeklinde anlaşılıyordu. Belki de şu soruyu sormalıyız: Bir çocuk için, dünyaya gelmenin mânâsı, gitmek-kalmak istemediği, kendisinin alternatifler arasından tercih etmediği, fakat kanunen yıllarca gitmek zorunda olduğu okul denilen bir mekânda sabahın erkeninden günün ilerleyen saatlerine kadar yoruluncaya dek tutulmak, kendisine sorulmadan, ilgisi, merakı, temayülleri dikkate alınmadan belirlenmiş, hoşlanmadığı dersleri dinlemek, eve döndüğünde tamamen kendisi dışında belirlenmiş ödevleri yapmak mıdır?!.. İnsanın yaratılma sebebi bu olabilir mi?!.. Cenab-ı Hakk akıl nimetiyle yarattığı her insana kabiliyetler vermiştir. Yeryüzü misafirhanesinde yol arkadaşlığı yapan insanlık ailesinde her ferdin, kabiliyet ve tercihine göre bir işin ucundan tutması, insanlığa faydalı olması kendisine saygısının bir gereğidir. Çocuklarımızın ne gibi kabiliyetleri olduğunu, hangi konulara içlerinden gelerek derin alâka ve merak duyduğunu, neyi severek yaptığını ve Allah ın izniyle muvaffak olduğunu çok erken yaşta keşfetmek gibi bir mecburiyetimiz yok. Onlar makine değil. Her insan ayrı bir âlem. Bazı çocuklar kendini hemen ele vermez, veya zaman içinde ilgisi başka alanlara kayabilir, o konuda başarılı olabilir. Fakat bunların bugünkü okullarda başarılamadığı çok açık. Çok iddialı olmasına karşılık, hakikatte içi boş bu körleşmiş sistemi cesaretle müzakere edecek ve dönüştürecek insanları da Allah bir gün lütfeder elbet! o.gonullu@sizinti.com.tr

14 { } Gençler, gençlikleri ve güzellikleri geçince ne kadar kıymetsiz kalacaklarını önceden sezebilselerdi, herhalde hiç durmadan ebedî gençlik ve güzellik yollarını araştıracaklardı... Çimlenmede Sırlı İşleyiş Zekeriya ŞÜKÜR Tohumun ağaç olma yolculuğunun ilk durağı, çimlenmedir. Bu mu cizevî hâdisede, tohum önce su alarak şişer ve metabolizma faaliyetleri başlar. Diğer bir ifadeyle, tohumun canlı kısmı olan embriyo uykudan uyanır, fizyolojik olarak aktifleşir, büyümeye başlar ve fidecik hâline gelir. Çimlenme için, sebepler açısından, sadece tohumun suyla buluşması yeterli değildir; ortamda uygun sıcaklık ve oksijen de olmalıdır. Embriyonun fizyolojik olarak aktif hâle getirilerek çimlenmesine kadar geçen süredeki durumuna uyku hâli (dormansi) denir. Uyku hâli gösteren tohumlar, genellikle sonbaharda olgunlaşarak dökülür. Bunlar kış aylarını yaprak, kar ve toprak arasında geçirerek ilkbaharda çimlenmeye hazır hâle gelir. Bazı bitki çeşitlerinin tohumları, uygun nem, sıcaklık ve oksijen olmasına rağmen çimlenemez; bunların bir sıcak ve bir soğuk periyod geçirmeye ihtiyacı vardır. Bu tohumlar için sıcak periyod, döllenmeyi müteakip yaz ayları, soğuk periyod ise kış aylarıdır. Bu tür bitkiler genellikle ilkbaharda çiçek açar, döllenir ve böylece tohum meydana gelir. Yaz ve sonbaharda olgunlaşır, sonbahar sonlarına doğru tohum dökülür, kış boyunca dinlenir ve sonraki ilkbaharda çimlenerek yeni bir ağaç olma sürecine girer. Çimlenmenin önündeki engeller Birçok ağaç, çalı ve çiçek tohumu; uygun nem, sıcaklık ve oksijen şartları altında ekilseler dahi, o yıl çimlenemeyebilir. Bunların kısa sürede çimlenebilmesi için bazı engellerin giderilmesi gerekir. Çimlenmenin önündeki engeller, tohumun kabuk, embriyo ve endosperm kısımlarından birinde veya birkaçında olabilir. Kabuk veya etli kısımdaki engel, çimlenme için gerekli suyun içeri girişi sırasında ortaya çıkar. Dış kabuğun sert ve kalın olması durumunda, tohumun içerisine su giremez ve çimlenme gerçekleşemez. Sert tohum kabukları tohumun su almasını zorlaştırıp yavaş ve düzensiz çimlenmeye sebep olur. Bu tip engeller; akasya, erguvan ve sumak gibi türlerde görülür. Kiraz gibi, yumuşak etli meyvelere sahip türlerde çimlenme, tohum ile kabuk arasındaki etli kısımda yer alan bazı kimyevî maddelerden de olumsuz etkilenebilir. Bu maddelerden dolayı, tohumlarda engelleyici dinlenme (inhibitör) denen bir uyku hâli meydana gelir. Ardıç, üvez, elma, mürver, alıç, hanımeli cinslerine ait türlerde bu tarz çimlenme engeline rastlanır. Embriyodaki engel, embriyonun yeterli derecede gelişememesi veya meşe, dışbudak ve akçaağaç türlerinde olduğu gibi tohumun uyku hâlinin uzamasıdır

15 Embriyonun fizyolojik olarak aktif hâle getirilerek çimlenmesine kadar geçen süredeki durumuna uyku hâli (dormansi) denir. Endospermdeki engel, tohumun suyu almasına rağmen, besin dokusu veya çenek yapraklarda (kotiledon) depo edilen besin maddelerinin embriyoyu besleyip büyütecek şekilde çözülememesidir. Çimlenme engelleri, engelin şekline ve türüne göre değişen işlemlerle kolaylıkla kaldırılabilir. Bu olmadan yapılan ekimler, meyve ve tohumların aylarca hattâ bir veya birkaç yıl çimlenmeden toprakta kalmalarına sebep olabilir. Bu yüzden, ekimlerinden önce bu tohumların çimlenme engellerinin giderilmesi gerekir. Tohumların çimlenebilmesinden alınan ilhamlar Çimlenme engellerinin kaldırılmasında zedeleme ve katlama teknikleri kullanılır. Zedeleme; asitle muamele, sıcak suda bekletme, soğuk suda bekletmenin yanısıra bazı mekanik metotlarla da yapılır. Asitle muamele; tohumun mekanik olarak su almasını ve gaz hareketlerini engelleyen, embriyonun büyümesine karşı direnç oluşturan sert tohum kabuğunun yumuşatılmasında kullanılan bir metottur. Kolay, ucuz, hızlı ve verimli bir metot olmasına karşılık, büyük dikkat gerektirir. Kaynar su kullanılan sıcak suda bekletme metodunda, kabuğu su geçirmeyen tohumlar, 4 5 defa C sıcaklıktaki suya batırılır, sonra yeterince serin su içinde saat süreyle soğumaya ve şişmeye bırakılır. Bu metot tohuma zarar verebilir. Soğuk su metodunda ise, tohum 2 7 gün arasında soğuk suda bekletilir. Suyun her gün değiştirilmesi gerekir. Çimlenme engellerini aşmada uygulanan diğer metot katlamadır. Fizikî veya fizyolojik çimlenme engeli olan birçok orman ağacı türü ve çalı formundaki odunsu bitki tohumları; soğuk, sıcak veya hem sıcak ve hem soğuk rutubetli bir ortamda bekletilerek engelleri giderilebilir. Bu işleme katlama denir. Katlama çoğunlukla nemli ve steril kum, turba, yosun gibi ortamlarda gerçekleştirilir. Bu teknikte, tohumların kışı tabiatta yaprak, kar veya toprak altında geçirme süreci taklit edilir. Kayın, göknar, sedir, bazı çam ve lâdin türleri, ardıç, bazı akçaağaç ve meşe türleri ile dışbudak türlerinin tohumlarında bu teknikler kullanılır. Soğuk (soğuk-ıslak) katlama; genellikle uyku ihtiyacı gösteren tohumlarla, embriyonun olgunlaşmamış olmasından ve tohum kabuğunun geçirgensizliğinden kaynaklanan engellere karşı uygulanan bir metottur. Burada tohumlar; soğukta (genellikle C) ve rutubetli, fakat iyi havalanabilen kum, turba, yosun gibi bir ortamda tutulur. Soğuk-ıslak katlama Çimlenme engeli olarak tarif edilen bu hâdiseler, aslında sebepler dairesinde yaratılan bazı ön şartların olduğu mânâsına gelir. Yüce Yaratıcı (celle celâluhu) tabiatta tohumun çimlenmesi için bu sebepleri hazırlar. Ülfet perdesi aralandığında, aslında bu düzenli ve tertipli akışın altında çok mükemmel bir işleyişin olduğu fark edilir

16 Çimlenme engelleri, engelin şekline ve türüne göre değişen işlemlerle kolaylıkla kaldırılabilir. Bu olmadan yapılan ekimler, meyve ve tohumların aylarca hattâ bir veya birkaç yıl çimlenmeden toprakta kalmalarına sebep olabilir. Çimlenme engellerinin kaldırılmasında zedeleme ve katlama teknikleri kullanılır. Zedeleme; asitle muamele, sıcak suda bekletme, soğuk suda bekletmenin yanısıra bazı mekanik metotlarla da yapılır. tekniği, tohum kabuğu engeli, besin depo maddelerinin embriyo tarafından kullanılma zorluğu, embriyonun olgunlaşma yetersizliği, tohum ile kabuk arası etli kısımda bazı kimyevî madde engeli olması durumlarında uygulanır. Çıplak katlama metodunda, rutubetli bir ortam kullanılmaz; tohumlar 3 0 C deki su içinde 24 saat bekletilir, sonra polietilen torbalara konur. Saklama boyunca iyi bir havalandırma sağlamak için tohumlar haftada bir havalandırılır. Bazı türlerin tohumları, soğuk katlamadan önce bir sıcak katlamaya tâbi tutulursa, daha iyi çimlenir. Buna sıcak-soğuk katlama denir. Bu metot, birden fazla çimlenme engeli olanlarda -özellikle kabuk geçirgensizliğinde ve embriyodan kaynaklanan engellerin giderilmesinde- kullanılır. Önce uygulanan bir sıcak katlama ile mikroorganizma faaliyeti artırılarak tohum kabuğunun çözülmesi hızlandırılır, böylece kabuk engeli aşılır. Bunu takip eden soğuk katlamayla, embriyonun olgunlaşması ve gelişmesi sağlanır. Mevsim sıcaklıklarının taklit edildiği sıcak-soğuk katlama tekniğinde tohumlar, tabiatta önce yaz, sonra kış mevsiminde bekledikleri gibi, lâboratuvarda da belli bir süre C, daha sonra 1 4 C de bekletilir. Dışbudak (Fraxinus excelsior) ağaç tohumu, bu işleme misâl verilebilir. Bu ağaç tohumlarında 21 C de 8 hafta süreyle yapılan sıcak nemli bekletilmeyi takiben, 1 3 C de 12 hafta süreyle soğuk nemli bekletme neticesinde çimlenmenin başarılı olduğu belirlenmiştir. Kâinatta her hâdise sebepler dairesinde gerçekleşir. Tohumun çimlenmesi için de birtakım hâdiseler yaratılmaktadır. Lâboratuvarda tohumun çimlenmesi için gerekli şartlar sağlandığı hâlde, bazı ağaç türlerinde tohumlar yine de çimlenemez. Çimlenme engeli olarak tarif edilen bu hâdiseler, aslında sebepler dairesinde yaratılan bazı ön şartların olduğu mânâsına gelir. Yüce Yaratıcı (celle celâluhu) tabiatta tohumun çimlenmesi için bu sebepleri hazırlar. Ülfet perdesi aralandığında, aslında bu düzenli ve tertipli akışın altında çok mükemmel bir işleyişin olduğu fark edilir. z.sukur@sizinti.com.tr Kaynaklar - Bradford, K.J., and Nonogaki, H., (Edited by). Seed Development Dormancy and Germination, Annual Plant Reviews, Volume 27, USA, Black, M., Bradford, K. J., Vázquez-Ramos, J. (Edited by). Seed Biology, Advances and Applications Proceedings of the Sixth International Workshop on Seeds, Mérida, México, Steve W. Adkins, Sarah E. Ashmore, Sheldon C. Navie, Seeds: Biology, Development And Ecology, CAB International

17 Dr. Alaeddin HEKİM Pek çok kişinin farkına varmadığı, utangaçlık veya ruhî çöküntü ile izah ettiği sosyal fobi, cemiyet içindeki durumumuzu sekteye uğratır. Bu rahatsızlığa yakalanan kişi, başkalarının gözü önünde olabileceği ortamlardan (toplu taşıma vasıtaları, sinema, konferans salonu vb.) aşırı şekilde ve devamlı olarak korkar. Bu durumu düşünmek bile kişide sıkıntı doğurur. Bu sıkıntı; endişeden panik durumuna kadar değişik şiddette olabilir. Bu sebeple kişi, kendince sıkıntı doğurabilecek topluluk içerisine girme gibi durumlardan sürekli kaçar. Pek çok kişinin farkına varmadığı, utangaçlık veya ruhî çöküntü ile izah ettiği sosyal fobi, cemiyet içindeki durumumuzu sekteye uğratır. Bu rahatsızlığa yakalanan kişi, başkalarının gözü önünde olabileceği ortamlardan aşırı şekilde ve devamlı olarak korkar

18 Bu problem sebebiyle sözlü imtihanlarda başarısız olan talebe az değildir. Bazen bu durum, hususi bir fonksiyonun toplum içerisinde icrasıyla (konuşma yapmak, müzik âleti çalmak gibi), sınırlı olabilir. Bazen de yaygın olarak görülür ve kişi hiçbir faaliyette bulunmasa bile, toplum içine girmekten kesinlikle çekinir. Aslında kişi, bu durumunun aşırı ve mânâsız olduğunu bilmekte ve korkularının gerçekle alâkası olmadığını ve gereksiz olduğunu kabul etmektedir. Fakat korkularına engel olamamakta ve korktuğu şeylerden kaçınmayı tercih etmektedir. Zamanla bu durum fasit bir daire hâlini alabilir. Sosyal fobi yaşayan kişilerin, hâdiseleri aşırı abarttığı görülür. Bunlar, her insanın hayatta başına gelebilecek sıkıntı durumunu, çok yüksek perdeden algılarlar. hâle sokar. Toplulukla her karşılaştığında çarpıntı, terleme ve sıkıntı hissi; kişinin sosyal durumunu âdeta felç eder. Bu durum, kişinin meslek hayatına da menfî tesir eder. Toplumu âdeta kendisine zararlı bir yapı olarak görmek, çeşitli anti sosyal eğilimleri de beraberinde getirebilir. Toplum için böyle kişilerin varlığı bir nevi kayıptır. Topluma faydalı olabilecek fiil ve düşüncelerini çekinmeden söyleyememeleri sebebiyle bu kişilerden yeterince istifade edilemeyecektir. Or ta ya çıkabilecek karşılıklı korku ve emniyetsizlik hisleri sebebiyle sosyal yapının da zarar görmesi kaçınılmazdır. Sosyal fobi, nasıl ortaya çıkar; kişideki hangi düşünme sisteminin ürünüdür? Bu kişiler ya korktukları duruma hiç maruz kalmamışlardır veya fobisinin gelişmesine yol açacak travmatik bir hâdiseyle karşılaşmışlardır. Meselâ, tek başına büyümüş ve hayatını yalnız başına geçiren bir insanın, birdenbire toplum karşısına çıkarılması ve konuşmaya davet edilmesi sosyal fobiyi başlatabilir. Diğer bir durum ise, daha önce toplum karşısında zor durumda kalmış, küçük düşürülmüş bir insanın topluluk karşısına çıkmaktan korkmasıdır. Sosyal fobi yaşayan kişilerin, hâdiseleri aşırı abarttığı görülür. Bunlar, her insanın hayatta başına gelebilecek sıkıntı durumunu, çok yüksek perdeden algılarlar. Meselâ yüzü biraz kızardığında, bütün vücudunun kıpkırmızı kesildiğini düşünürler. Diğer insanların kendisine aşırı derecede odaklandıklarını düşünerek utangaçlık duyguları içine girerler. Kişi bu durumuyla mücadele edecek gücü kendinde bulamaz. Cemiyet içinde yaşanan her korku ve tedirginlik, sosyal fobi olarak değerlendirilebilir mi? Aslında hemen her insanın hayatta çekindiği bazı durum ve hâdiseler vardır. Ancak birçok kişi, bundan sadece hafif bir tedirginlik hisseder ve daha sonra meselenin üstünde durmaz. Fobi durumunda ise, hâdise o ânda olmasa bile, zihindeki bir düşünce sıkıntıyı başlatabilir. Kişinin hissettiklerinin derecesi, başına gelen veya gelebilecek olan hâdisenin derecesinden çok daha fazladır. Sosyal fobinin kişi/topluma zararları Her şeyden önce sosyal fobi, hayatı dayanılmaz bir Sosyal fobiden korunma yolları Dinimizin, sosyal fobinin önlenmesine vesile olacak bazı prensipleri vardır. Selâmlaşmak, gıybetin yasaklanması, insanlardan bir insan olmak, cemiyet hayatını teşvik, cemaatle namaz kılmak, her ân ihsan şuuruyla yaşamak bunlardan bazılarıdır. Sosyal hayatta karşılaşan kişilerin birbirlerine selâm vermelerinin emredilmesi; insanları birbirine yakınlaştıran, endişeleri izale eden, korkuları gideren bir tutumdur. Selâmlaşma ile Benden sana bir zarar gelmez., Senin hakkında iyi şeyler diliyor ve düşünüyorum. mesajı verilmektedir. Böylece fertler arasında sağlıklı bir iletişim sağlanmaktadır. Topluluğa giren bir kişinin selâm vermesi, toplumun da verilen selâmı alması her türlü endişe ve korkudan kurtulma adına mühim bir işarettir. Toplumda selâmlaşmanın yaygınlaştırılması, sosyal yapıyı pekiştirir ve korkuların emniyet hissine dönüşmesine yardımcı olur. Cemiyette insanların birbirleri aleyhinde konuşması, emniyeti tehdit eden mühim bir unsurdur. Toplumdan çekinen bir insanın, bir de her fırsatta aleyhinde konuşulduğunu hissetmesi, onun korkularını daha da artıracaktır. İftira dinimizde zaten yasaktır. Bununla birlikte kişinin hoşlanmayacağı şeylerin gıyabında konuşulması da dinimizce yasaklanmıştır. Böyle olunca kişi, diğer insanların dillerinden emin olacak ve kendini emniyette hissedecektir. İnsanın cemiyet içinde ilgi odağı hâline geldiğini düşünmesinin bir sebebi de, diğer insanlardan farklı olduğuna inanmasıdır. Çeşitli özellikleri itibariyle zaten hiçbir insan diğerine benzememektedir. Her insanın yapısı, rengi, huyu diğer insanlardan farklıdır ve bu durum, Yaratıcı nın (celle celâluhu) âyetlerindendir. Ancak, farklılıkların üstünlük se

19 bebi olduğunu düşünmek doğru değildir. Hz. Ali Efendimiz e (ra) isnat edilen bir sözde, insanlar içinde insanlardan bir insan olmak nazara verilmiş ve tevazua dikkat çekilmiştir. Cemaatle kılınan namazlarda, kişide kul olma şuuru ile Allah (celle celâluhu) karşısında diğer insanlarla eşit durumda olduğu hissi pekiştirilmektedir. İnsanlardan bir insan olma düşüncesi, olgunluğun göstergesidir. İnsanın cemiyet hayatına yönlendirilmesi, kişinin sosyal yönünü kuvvetlendirmek adına fevkalâde bir tedbirdir. İbadetleri Allah ı görüyormuş gibi bir hisle yapma mânâsına gelen ihsan şuuru da, cemiyet içinde başka, tek başına kaldığı zaman başka duygu ve düşüncelere girmemenin mühim bir vesilesidir. Zamanla bu duygu, ibadet dışında da gözetildiği şuurunun yerleşmesini sağlar. İnsan haddizatında hiçbir zaman yalnız değildir. İnsan her ân Allah ın (celle celâluhu) gözetimi altındadır. Bu gerçeği bilen hakikat erleri, etraflarında başka insan olmadığı zamanlarda bile cemiyet içindeymiş gibi dikkatli oturup kalkmışlardır. Bu his, topluluk içine girilen zamanlarda kalbî değişimlerin olmamasını, tek başına kalınan ânlarda da kalbî teyakkuzun devam etmesini temin eder. Her ân cemiyet içinde bulunduğu şuuruyla yaşayan ihsan sahibi bir insan, topluluk içine girdiği zaman, düşünce ve duygu hezeyanları yaşamaz. Bu prensipler hayata taşındığında, fertlerin yanısıra toplumu da çeşitli korkulardan emin olunacak bir yapıya kavuşturur. Sosyal fobinin tedavisi Problem, koruyucu safhayı geçtiğinde, genellikle tedavi uygulanır. Tedaviler; psikolojik veya psikiyatrik temelli olmak üzere ikiye ayrılır. İlâç olarak Beta blokerler, Anksiyolitikler ve Antidepresanlar sıklıkla kullanılmaktadır. Psikolojik tedavi olarak; davranış tedavisi, bilişsel davranışçı ve grup tedavisi ön plâna çıkmaktadır. Bu tedavilerin esası; kişinin korktuğu duruma yavaş yavaş alıştırılması, başkalarının gözü ile kendi davranışlarını değerlendirmesi, incelemesi ve kişiye derin nefes alma gibi sıkıntıyı azaltıcı metotların öğretilmesidir. Netice olarak; toplumdan korkan, topluma yabancı ve cemiyet içerisine girdiğinde değişik hezeyanlar yaşayan insanların, cemiyete faydalı, üretken insanlar olarak topluma kazandırılması önemlidir. Bunun için, cemiyet hayatının ve cemaatle ibadetin teşvik edilmesi; selâmlaşmanın yaygınlaştırılması, gıybetin yasaklanması, insanlardan bir insan olma şuurunun yerleştirilmesi ve ihsan şuurunun kalblerde yer etmesi mühim adımlardır. a.hekim@sizinti.com.tr Kaynaklar - Sevsen Cebeci, Bünyamin Işık. Sosyal Fobi. Yaşama Sanatı. Sayı 9, Sayfa: Erol Özmen, Ömer Aydemir, Erhan Bayraktar. Genel Tıpta Psikiyatrik Sendromlar. HYB Yayıncılık, Bölüm-6 Genel Tıpta Anksiyete, Sayfa: James L.Jacobson, Alan MJacobson. Psikiyatrinin Sırları, Nobel Tıp Kitabevleri Bölüm 15. Sosyal Fobi ve Özgül Fobiler. Göç et dört bir yana ve mum tutuşturmaya koş, Işığın yetimlerine başka her çare boş, Karanlıktakiler için kim ne derse desin; Aksine çare denenlerse, pek çoğu bomboş

Yalancı Akasya, Gladiçya, bazı Ardıç ve Alıç türlerinde başarı ile

Yalancı Akasya, Gladiçya, bazı Ardıç ve Alıç türlerinde başarı ile Yalancı Akasya, Gladiçya, bazı Ardıç ve Alıç türlerinde başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda törpüleme, zımparalama ve özel mekanik aşındırma (çam kırıklarıyla çizdirme) yöntemleri kullanılabilir. Ancak

Detaylı

TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER Sıcaklık, Nem ve Oksijen temel çimlenme koşullarıdır. Ancak bu koşulların sağlanması durumunda bile bazı türlerin tohumları

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Onaltı yaşında, lisede iken yazdığım bir yazıyı. Cesaret edip, bir gazetenin araştırma merkezine göndermiştim.

Detaylı

Tohumların saklanması sırasındaki rutubet içerikleri %5-14 arasında değişmekle birlikte, genel olarak %8-10 civarına düşmektedir.

Tohumların saklanması sırasındaki rutubet içerikleri %5-14 arasında değişmekle birlikte, genel olarak %8-10 civarına düşmektedir. Kısa ömürlü tohumlar sınıfında yer alan yumuşak kabuklu Göknar ve Sedir tohumları, %7-12 rutubet içeriği ve -15ºC de 3-5 yıl kadar çimlenme kabiliyetine zarar vermeden saklanabilmektedir. Tohumların saklanması

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

En ideali ağaçların tamamının tohum tuttuğu dönemdir.

En ideali ağaçların tamamının tohum tuttuğu dönemdir. Ormancılıkta yaygın olarak kullanılan kabule göre, tohum verimi itibariyle beş durum söz konusudur. Bunlar; 1- zengin, 2- iyi, 3- orta, 4- zayıf (serpili tohum yılı) ve 5- tohumsuz yıl olmak üzere adlandırılır.

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ itaate mecbur bırakılan çocuk: edilgen çocuk Her çocuk, anne-babasıyla uyum içinde yaşamaktan büyük huzur duyar. Çünkü annebaba, çocuk için yaşamın kurallarını

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları çocuk bakım evi yolunda olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 2-3 yaşındaki çocuk hakkında durum ve gelişim görüşmesi Çocuk bakım

Detaylı

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır? İSTEK ÖZEL KEMAL ATATÜRK ANAOKULU MARTILAR SINIFI Mevsimler Geçtikçe Doğadaki Canlıların Yaşam Biçimleri de Değişir Konusu İle İlgili Neler Biliyoruz? Ece S. : Yaz mevsimi olunca hayvanlar daha da heyecanlanır.

Detaylı

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da 21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da geleceğin mimarı nesiller artık bizim ellerimizde, güvenle... Keşke Hep Çocuk Kalsak! Büyüyünce ne olacaksın diye sorarlar. Oysa çocuk kalmak en güzel şey değil midir?

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda o kadar çok canlı türü var ki bu canlıları tek tek incelemek olanaksızdır. Bu yüzden bilim insanları canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmışlardır.

Detaylı

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. AVCILIK İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. Avcılık İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen Avcılık eskiden; İnsanın kendisini korumak, Karnını doyurmak, Hayvan ehlileştirmek,

Detaylı

YGS-LYS de. 20 Yıllık ÇINAR Tecrübesi. www.cinarkoleji.com.tr

YGS-LYS de. 20 Yıllık ÇINAR Tecrübesi. www.cinarkoleji.com.tr YGS-LYS de 20 Yıllık ÇINAR Tecrübesi www.cinarkoleji.com.tr Çınar Koleji nde güne her sabah mutlulukla başlarsınız. 20 yıllık eğitim tecrübesiyle geliştirilen Sınavlara Hazırlık Sistemi ile sınav endişesi

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği BİRİ MATEMATİK Mİ DEDİ? BİZ KİMİZ? Yüce Rabbimiz dünya hayatını insanoğluna imtihan yeri kılmış, sırat-ı müstakim olarak göndermiş olduğu dinin yaşanabilmesi ve birbirlerine ulaştırılabilmesi için Müslümanları

Detaylı

Mefkûre İnsanı. https://www.youtube.com/watch?v=hkigshcj3ey. https://www.youtube.com/watch?v=zosa6fqwfxs. Hazirlik Sorulari:

Mefkûre İnsanı. https://www.youtube.com/watch?v=hkigshcj3ey. https://www.youtube.com/watch?v=zosa6fqwfxs. Hazirlik Sorulari: Mefkûre İnsanı https://www.youtube.com/watch?v=hkigshcj3ey https://www.youtube.com/watch?v=zosa6fqwfxs Hazirlik Sorulari: 1. Mefkure Insani ne demektir? 2. Mefkure insaninin vasiflari nelerdir? 3. Mefkure

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Türkisch Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Veliler için Bilgiler Januar 2008 / Türkisch 2 / 6 Zürih Kantonu İlköğretim Okulu Hedefler ve Hedefe Yönelik Görüşler Zürih kantonunda devlet ilköğretim okulu

Detaylı

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013). Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin

Detaylı

MÜHENDİSLİK KARİYERİ Mühendislik Kariyeri Mezun olduktan sonra çalışmak için seçtiğiniz şirket ne olursa olsun genelde işe basit projelerle başlayacaksınız. Mühendis olmak için üniversitede 4 yıl harcamanıza

Detaylı

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453 ÖZEL EGE LİSESİ (ORTAOKULU) DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ KAZA VE KADER (Allah, herkesin ne yapacağını bilip yazdığına göre, insanların hayır işlemesinin bir anlamı var mı? İslam da İnsanın İradeli Fiilleri

Detaylı

www.rehberlikservisi.org

www.rehberlikservisi.org www.rehberlikservisi.org 1 BAŞLARKEN Çocuklarımız bizim için ne kadar önemli? TEOG öncesinde onlar için neler yapıyoruz? Gelecekleri için planlarınız var mı? Çocuklarınızı yeterince anlıyor musunuz? Neden

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Fen Bilgisi konularının zihnimizde kalıcı olmasını sağlamak için, konuyu dinlediğiniz akşam mutlaka en az bir 10 dakika tekrarını yapın.

Fen Bilgisi konularının zihnimizde kalıcı olmasını sağlamak için, konuyu dinlediğiniz akşam mutlaka en az bir 10 dakika tekrarını yapın. SBS Fen Bilgisi Derslerine Nasıl Çalışılır? Fen Bilgisi dersi, derste (okulda) öğrenilir. Sizler de dersi çok iyi takip ederek ayrıntıları yakalamaya çalışın. Kaçırdığınız veya anlayamadığınız noktaları

Detaylı

IQ Oyun Tasarımı Öğretmen Kılavuzu Dedektif Oyunu

IQ Oyun Tasarımı Öğretmen Kılavuzu Dedektif Oyunu IQ Oyun Tasarımı Öğretmen Kılavuzu Dedektif Oyunu Özet Öğrenciler bir oyun tasarımcısının bakış açısından dedektif Oyunu denen bir IQ oyununu tasarlayacaklar ya da analiz/ test edeceklerdir. Bu ödev öğrencilerinizin

Detaylı

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM 1 Timsahlar dişlerini kendileri temizleyemezler. Timsahlar yemek yedikten sonra dişlerinin temizlenmesi için ağızlarını açarlar.

Detaylı

TASARIM ODAKLI DÜŞÜN KAHVALTILIKLAR

TASARIM ODAKLI DÜŞÜN KAHVALTILIKLAR TASARIM ODAKLI DÜŞÜN KAHVALTILIKLAR DOĞADAN İLHAM ALARAK TASARLIYORUZ! Ufuk Ceylan ve Dilek Yördem Ceylan Anne babalara... Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan tasarım kavramı aslında çok eskilere dayanır.

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2

2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2 Sayın Veli, Bu mektubumuzda, 2015-2016 Eğitim - Öğretim yılı MEV Koleji Özel Güzelbahçe İlkokulu,3. Sınıflar sınıf öğretmenleri zümresi

Detaylı

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ÜREME ORGANI ÇİÇEK ÇİÇEKLER BİTKİLERİN EŞEYLİ ÜREME ORGANIDIR. ÇİÇEĞİN KISIMLARI taç yaprak TAM ÇİÇEĞİN ŞEKLİ başçık sapçık dişicik

Detaylı

Çayın Bitkisel Özellikleri

Çayın Bitkisel Özellikleri Çayın Bitkisel Özellikleri Bir asırlık bir ömre sahip bulunan çay bitkisi doğada büyümeye bırakıldığında zaman bir ağaç görünümünü alır. Görünüş itibarı ile dağınık bir görünüm arz eden bitki yapısı tek

Detaylı

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 12/17/2013 2 12/17/2013 3 KISA KISALAR 12/17/2013 4 12/17/2013 5 İLİM VE MEVLANA Bizzat kendisi büyük bir alim olan Mevlana ilmin değerine inanır. Ona göre ilim ; Hz. Süleyman'ın

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Matematik Öğretimi. Ne? 1

Matematik Öğretimi. Ne? 1 Matematik Öğretimi Ne? 1 Matematik nedir? Matematik, sayı ve uzay bilimidir. Matematik, tüm olası modellerin incelenmesidir Matematiğin özü, sayı ve miktarla ilgili düşüncelerle çalışmak değildir. Matematik,

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS(Liselere Geçiş Sistemi) deneme sınavı arayan birçok öğrenci için güzel bir hizmet Şanlıurfa MEM tarafından veriliyor. LGS deneme sınavı ile 2 Haziran

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4 ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4 22 Mart 2013 Sayın Velimiz, Dördüncü rehberlik postamızda sizlerle, Davranış ve Değerler Eğitimi Programı kapsamında

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI 2017-2018 SINIF / YAŞ haklar ve lar, haklar ve lar 4/5 YAŞ Ailemizi ve kültürlerimizi bilmek kimliğimizi geliştirmemizi sağlar. Aile kültürümüz Aile kültürleri arasındaki

Detaylı

Bitkilerde Eşeyli Üreme

Bitkilerde Eşeyli Üreme Bitkilerde Eşeyli Üreme İki farklı cinsiyete ait üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlılar oluşmasına eşeyli üreme denir. Oluşan yeni canlı, ana canlılardan farklı kalıtsal özelliklere sahiptir. Bitkiler

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Eğitimde Rehberlik *Rehberlik, bireyin en verimli bir şekilde gelişmesini ve doyum verici

Detaylı

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

DAVRANIŞSAL KİLO KONTROLÜ VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLER - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Kilo alma karışık mekanizmaların sonucudur. Genetik, fizyolojik, çevresel ve davranışsal öğelerin bir karışımıdır. Sanıldığının aksine, psikolojik sorunların aşırı kiloya neden olmadığı, tam tersine aşırı

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma 1 of 5 14/10/2010 Stresle Başa Çıkma Stres bizim baskıya karşı duygusal ve fiziksel tepkimizdir. Bu baskı dışsal faktörlerden kendimizin ya da bir yakınımızın yaşam etkinliklerinden, hastalıklarından yaşam

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Economic Policy. Opening Lecture

Economic Policy. Opening Lecture Economic Policy Opening Lecture Neden buradasın? economic policy iktisat üniversite Neden buradasın? iktisat öğrenmek (varsayalım!) geleceğin için üniversite diploma bilgi Neden buradasın? bilgi bilmek

Detaylı

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? Öncelikle başarıp, başaramadıklarına karar vermek için hedefimiz belli olmalı. Yabancı dil öğreniminde çocuğunuz için nasıl bir hedef düşünüyorsunuz, o, kendisi için ne düşünüyor?

Detaylı

Psikomotor Gelişim ve Oyun

Psikomotor Gelişim ve Oyun Psikomotor Gelişim ve Oyun Oyun? Çocuğun, kendini, diğer insanları, doğayı ve nesneleri tanıma etkinliğidir. Çocuğun kendi deneyimleriyle öğrenme yoludur. Düşünülmeden, eğlence amacıyla yapılan hareketlerdir.

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Cenâb-ı Hak geçmiş ümmetleri çeşitli cezalar ile cezalandırmış,ağır imtihanlarla,ince elekten eler gibi elemiştir.

Cenâb-ı Hak geçmiş ümmetleri çeşitli cezalar ile cezalandırmış,ağır imtihanlarla,ince elekten eler gibi elemiştir. KANSER VE SEBEBLERİ Erişkin olan bir insanda takriben 50 trilyon hücre bulunmaktadır. Hayat tek bir hücre ile başlar. Büyüme tamamlanıncaya kadar milyonlarca defa bölünme gerçekleşir. Bölünme,lalettayin

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİKÇİ (MOLEKÜLER BİYOLOG)

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİKÇİ (MOLEKÜLER BİYOLOG) MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİKÇİ (MOLEKÜLER BİYOLOG) TANIM Canlı hücre içindeki malzemeleri (DNA, Protein, Enzim vb.), hücre yapısının işlevini ve hücreler arasındaki etkileşimi laboratuar ortamında inceleyerek

Detaylı

Karıncalar. Karıncaların vücutları diğer böceklerde olduğu gibi üç kısımdan oluşur: 1. baş 2. göğüs 3. karın (kuyruk kısmı) baş (Kopf)

Karıncalar. Karıncaların vücutları diğer böceklerde olduğu gibi üç kısımdan oluşur: 1. baş 2. göğüs 3. karın (kuyruk kısmı) baş (Kopf) Karıncalar Karıncalar, böcekler familyasına aittirler. Dünyada on binin üzerinde karınca türü vardır. Avusturya da ise yüz karınca türüne rastlanır. Organize koloniler (gruplar) halinde, toprağın altında

Detaylı

TÜRKİYE DE MÜHENDİSLERİ N SORUNLARI VE MÜHENDİS

TÜRKİYE DE MÜHENDİSLERİ N SORUNLARI VE MÜHENDİS TÜRKİYE DE MÜHENDİSLERİ N SORUNLARI VE MÜHENDİS OLMAK Türkiye de Mühendis Olmanın Zorluklarını 4 Evrede İncelemek Yerinde Olacaktır. Bunları; İlköğretim ve Lise eğitimi evresi. ÖSS evresi. Lisans eğitimi

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME Problem Nedir? Çözülmesi gereken mesele, soru, sorun veya aşılması gereken engel. Organizmanın karşılaştığı her türlü güçlük. Tek boyutlu veya çok boyutlu

Detaylı

Maden Kurtarma Bir kurtarma faaliyeti sırasında Maden Kurtarma ekibinin öncelikleri şu şekilde sıralanabilir;

Maden Kurtarma Bir kurtarma faaliyeti sırasında Maden Kurtarma ekibinin öncelikleri şu şekilde sıralanabilir; Maden Kurtarma Bir kurtarma faaliyeti sırasında Maden Kurtarma ekibinin öncelikleri şu şekilde sıralanabilir; Maden Kurtarma ekibinin güvenliği Hayat kurtarmak Acil durumu kontrol etmek Acil durumun ortadan

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR?

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR? İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR? Emniyet kavramı birçok ülkede olduğu gibi; ülkemizde de her seviyedeki kurum, kuruluş, teşkilat ve özellikle bireyler seviyesinde değişik şekillerde ve

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI İZMİT RAHMİ SEYMEN YERLEŞKESİ 2017-18 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI STRES YÖNETİMİ VELİ BÜLTENİ Sayın Velimiz; Stres ile mücadele her gelişim dönemi için önemlidir. Fakat özellikle ergenlik

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu MKÜ de İftar Coşkusu Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu Antakya Ottoman Otel havuzbaşında bir araya gelen Üniversite personeli muhteşem manzara eşliğinde iftar coşkusu

Detaylı

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir.

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir. İletişim için icat edilen cep telefonları, bugün artık çok farklı alanlarda ve çok farklı amaçlarda kullanılmaktadır. Okul çağı çocuğuna okul giderken yolda durakta bir şey olursa haberimiz olsun diye

Detaylı

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir? Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik,

Detaylı

MESLEK NEDİR? Meslek, bir kişinin hayatını kazanmak geçimini sağlamak için yaptığı iş olarak tanımlanmaktadır.

MESLEK NEDİR? Meslek, bir kişinin hayatını kazanmak geçimini sağlamak için yaptığı iş olarak tanımlanmaktadır. MESLEK SEÇİMİ MESLEK NEDİR? Meslek, bir kişinin hayatını kazanmak geçimini sağlamak için yaptığı iş olarak tanımlanmaktadır. Belli bir eğitimi gerektiren bilgi, beceri, ustalık, sevgi ve ilgi isteyen sürekli

Detaylı

İnsanın zihin altına yerleşmiş olan not defteri..gördüğü,duyduğu hatta hissettiği şeylerin depolama sistemi

İnsanın zihin altına yerleşmiş olan not defteri..gördüğü,duyduğu hatta hissettiği şeylerin depolama sistemi İÇ GÜDÜ SEVKİ İLÂHİ İnsanın zihin altına yerleşmiş olan not defteri..gördüğü,duyduğu hatta hissettiği şeylerin depolama sistemi İnsan en çok etkilenen bir varlıktır.her gördüğü ve işittiği şeylerden hatta

Detaylı

ENSAR VAKFI EĞİTİM PLATFORMU (EVEP) SEMİNER ATÖLYESİ ITESTPLUS EĞİTİM PLATFORMU - IT+# !!!!!!!!!!! TEOG - YGS-LYS NEDİR?GS-LYS Nedİr?

ENSAR VAKFI EĞİTİM PLATFORMU (EVEP) SEMİNER ATÖLYESİ ITESTPLUS EĞİTİM PLATFORMU - IT+# !!!!!!!!!!! TEOG - YGS-LYS NEDİR?GS-LYS Nedİr? TEOG - YGS-LYS NEDİR?GS-LYS Nedİr? TEOG & YGS- LYS Dedikleri Bu seminerimizle TEOG & YGS- LYS sisteminde yapılan son değişiklikleri sizlere aktarıyoruz. Örneğin, A) Sınava toplam kaç başvurunun olduğu,

Detaylı

Her Okulun Bir Projesi Var

Her Okulun Bir Projesi Var T.C ÇORUM VALİLİĞİ ŞEHİT ALİ KARSLI İMAM HATİP ORTAOKULU Her Okulun Bir Projesi Var Merak Eden Çocuk Saati ÇORUM 2017 Proje Adı: Merak Eden Çocuk Saati Projenin Sahibi: Şehit Ali Karslı İmam Hatip Ortaokulu

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR..

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. ÖĞRENCİLERDE PERFORMANS, MOTİVASYON VE BAŞARI GELİŞTİRME TEKNİKLERİ Skeçler, Testler, Video çekimleri Başarıya Ulaşmak İçin HEDEF BELİRLEMEK PLAN OLUŞTURMAK

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları günlük bakımcıya veya kreşe gidecek olan vede başlamış olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 9-14 aylık çocuklar hakkında durum ve

Detaylı

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI Doç.Dr. Soner KAZAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110-Ankara skazaz@ankara.edu.tr 2- SÜS BİTKİLERİNİN ÇOĞALTMA YÖNTEMLERİ

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI DAHA İYİ OLABİLMEK BAŞARMA DUYGUSUNU YAŞAMAK KENDİN OLABİLMEK BASKIYI TAKDİRE ÇEVİREBİLMEK KIYASLANMAYI ENGELLEMEK İÇİN

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI DAHA İYİ OLABİLMEK BAŞARMA DUYGUSUNU YAŞAMAK KENDİN OLABİLMEK BASKIYI TAKDİRE ÇEVİREBİLMEK KIYASLANMAYI ENGELLEMEK İÇİN VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI DAHA İYİ OLABİLMEK BAŞARMA DUYGUSUNU YAŞAMAK KENDİN OLABİLMEK BASKIYI TAKDİRE ÇEVİREBİLMEK KIYASLANMAYI ENGELLEMEK İÇİN Uyarılara kulak verin! Stephen R. Covey, Etkili İnsanların

Detaylı

2013/2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI.. ORTAOKULU 7.SINIFLAR YIL SONU ŞUBE ÖĞRETMENLER KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

2013/2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI.. ORTAOKULU 7.SINIFLAR YIL SONU ŞUBE ÖĞRETMENLER KURULU TOPLANTI TUTANAĞI 2013/2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI.. ORTAOKULU 7.SINIFLAR YIL SONU ŞUBE ÖĞRETMENLER KURULU TOPLANTI TUTANAĞI TOPLANTI TARİHİ : TOPLANTI YERİ : Öğretmenler Odası TOPLANTI SAATİ : 10:30 GÜNDEM : 1-Açılış ve yoklama

Detaylı

SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSİ

SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSİ TANIM Sularda yaşayan bitki ve hayvanlardan, besin olarak yararlanılabilecek olanların avlanması, üretilmesi, türlerinin iyileştirilmesi, yetiştirilmesi ve depolanması konularında çalışan kişidir. A- GÖREVLER

Detaylı

Diğer: Diğer:... Diğer:...

Diğer: Diğer:... Diğer:... Anket Üniversite Bu anket formu, işitme engellilerin üniversite eğitimlerini desteklemeyi amaçlayan bir proje çerçevesinde sizlerin sorunlarını değerlendirmek için hazırlanmıştır. Ad Soyad: Devam ettiğiniz

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK 5.sınıf öğrencileriyle Karşılıksız İyilik Yapmak ne demektir? sorusu üzerine sınıfta beyin

Detaylı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com Adalet Bakanlığı ve İngiltere Büyükelçiliği tarafından yürütülen, "Türkiye'de Arabuluculuk Sisteminin Geliştirilmesi" projesi kapsamında 5-6 Kasım 2009 tarihlerinde Ankara Hilton Otelinde düzenenen, Hukuki

Detaylı

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya MOTİVASYON Nilüfer ALÇALAR 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya Motivayon nedir? Motivasyon kaynaklarımız Motivasyon engelleri İşimizde motivasyon

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı