Bizim Şehrin Bülteni

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bizim Şehrin Bülteni"

Transkript

1 Bizim Şehrin Bülteni RİBAT EĞİTİM VAKFI ADAPAZARI ŞUBESİ YIL: 11 SAYI: 43 Ekim - Kasım - Aralık 2014 ISSN Mezhep ve Mezhepçilik Arasında İslam Dünyası Kur'an Anlayışında Kırılma Yusuf YAVUZYILMAZ Sahir AKÇA Mehmet KUZU Hicret

2 Kalite ve hizmet odaklı çalışan filizfidan yapı müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir firmadır. Bünyesindeki markalarla yapı sektöründe toptan ve perakende hizmet vermektedir. Graniser seramik Ece vitrifiye,armatür ve banyo dolapları Penta armatür-sanica banyo sistemleri Durul banyo sistemleri Art floor laminat parke Bumay cam mozaik ve inox bordür Zaffiro cam mozaik Japar Damla banyo dolapları ve sayamadığımız birçok marka ile toptan ve perakende hizmet vermektedir. 2 Tel: Fax: Küpçüler Mahallesi Karasu Yolu Caddesi No: 10/87 Erenler/SAKARYA Seramik

3 Editörden Yusuf E. ERDEM IŞİD işit! Bazı BM Güvenlik Konseyi ülkelerinin gözetiminde dostları tarafından kurulup beslendiğini tüm dünyanın duyduğu IŞİD! Sizin gibi bir canavarı hortlatan ve şu an kontrollerinden çıktığınız için terörist ilan edilen zavallılar! İzlediği acımasız ve şahsiyetsiz politikaların ve buna duyulan öfke ve isyanın neticesi olarak Batı dünyası ile Esad ve Maliki nin acımasız mezhepçi politikalarının ürünü olarak bölgenin başına bela oldunuz. Elinize tutuşturulan İsrail, ABD ve Rusya yapımı ağır silahlarla katliamlarınıza devam ediyorsunuz. Maddi, istihbari, lojistik imkânlarınız ve militanlarınızla şimdilik gizli bir örgütsünüz, tam olarak tanınmıyorsunuz; fakat çok yakında gizeminiz çözülecektir. Şu an eylemlerinizle kimleri sevindirdiğiniz, kimlere hizmet ettiğiniz ortada. Onlar da zamanı gelince sizleri bırakıp, Ortadoğu da oyuna yeni piyonlar sürecekler. Şu anda dünyanın en zengin ve en korkunç terör örgütü arasına girmiş durumdasınız. Tebrikler (!) Bu halinizle küresel güçlerin İslam ümmeti arasına sokmak istediği mezhepçilik fitnesi ve dünyada oluşturmak istedikleri İslam algısı için önemli bir figür haline geldiniz. İslam a karşı İslam ı çıkartarak sizin gibi mezhepçi unsurları kullanıp emperyal hedeflerine rahatça ulaşabilmeyi hedefleyen küresel güçlerin Ortadoğu daki çıkarlarını korumak, işbirlikçi rejimlerin güvenliğini sağlamak için kurulmuş piyon terör örgütüsünüz. Bugün onlar için dostsunuz, çok yakında ise düşmanları olacaksınız. Yüzleri maskeli komutanlar tarafından yönetilen, çok iyi yabancı dil bilen zavallı teröristler! Nereden geldiği ve kimin verdiğini bilmediğiniz emirlere uyup, masum insanları katledip, yurtlarını yakıp-yıkıyor, kalanlarını göçe zorluyorsunuz. Bu yetmezmiş gibi Allah ın adını yüceltmek için cihad eden Müslüman kardeşlerinize silah doğrultarak Siyonistlere uşaklık ediyorsunuz. Gasp, saldırı ve cinayetlerinizi yazı ve videolarla sosyal medyada paylaşarak ümmetin İslam Devleti idealine İsrail in bile beceremediği en ağır darbeyi vuruyorsunuz. Efendileriniz için hizmetkârlığınız çok tatminkâr. Mezhep ayrımcılığını büyüterek ümmeti birbirine düşürüp bir araya gelmelerinin önünü kesmekle görevlisiniz. İslam da farklı mezheplerden olmak öldürülmek için asla meşru bir neden değilken, uşaklık ettiğiniz efendileriniz dininde herhalde meşru bir savaş nedeni! Hiçbir emperyal güce, Batılı devlete ve İsrail e ses çıkarmazken yalnızca Müslüman halkları hedef yapmanız ve onları katletmeniz ne de manidar Amacınız insanları, Eğer İslam Devleti Müslüman katletmek, adam kaçırmak ise böyle bir devlete lanet olsun noktasına getirmekse bilinçsiz toplumlara bu mesajınız ulaştı. İplerinizi ellerinde tutan oyun kurucularınız maalesef bunda büyük oranda başarılı oldukları söylenebilir. Ama bu oyun bozulacak Şeytanın Allah ve Peygamberle aldattığı zalimler topluluğu için yaşasın cehennem! Ada da kalın! 3

4 içindekiler TESETTÜR 6 NEREYE GİDİYOR? Abdullah BÜYÜK 10 Hz. HATİCE (r.anha) Hamza TEKİN 14 MEZHEP ve MEZHEPÇİLİK ARASINDA İSLÂM DÜNYASI Yusuf YAVUZYILMAZ 20 HİCRET Sahir AKÇA 18 TARAFSIZLIK MÜMKÜN MÜ? Mustafa AYDIN 23 HANIM SAHABİLER Hz. MÂRİYETÜ L KIBTİYYE (r.anhâ) Abdulaziz eş-şennavi 4

5 KiLER 24 FAALİYETLERİMİZ 28 ÇOCUKLARA ÖYKÜLERLE 40 HADİS Halil ATALAY 30 KUR'AN ANLAYIŞINDA KIRILMA Mehmet KUZU RİBAT EĞİTİM VAKFI ADAPAZARI ŞUBESİ YIL: 11 SAYI: 43 EKİM - KASIM - ARALIK 2014 RİBAT EĞİTİM VAKFI Adapazarı Şûbesi Adına Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Sâhir AKÇA Yayın Kurulu: Sâhir AKÇA Yusuf Ertuğrul ERDEM Yusuf ERKAN Cihan YILDIZ Genel Yayın Yönetmeni: Yusuf Ertuğrul ERDEM 34 ARNAVUTLUK Yusuf E. ERDEM Reklâm Sorumlusu: Yusuf ERKAN Tel: İrtibat Adresi: Cumhuriyet Mh. Hatip Sk. No.6 (İlim Yayma Kız Yurdu yanı) ADAPAZARI adabulteni@hotmail.com Telefax: Tasarım ve Baskı: BURAK OFSET Sorumluluk: Yayınlanan yazıların fikri sorumluluğu yazarlara aittir. Gönderilen yazılar iade edilmez. İsim zikredilerek iktibas yapılabilir. BASIM TARİHİ: EKİM 2014 ISSN

6 Abdullah BÜYÜK TESETTÜR NEREYE GİDİYOR? Kelime-i tevhid okumak ve inanmak bir kaç saniyemizi alır, ancak, kelime-i tevhidin gereğini yerine getirmek ömrümüzün tamamını kuşatır. Tesettürün üzerimizden sakıt olması ölümümüzle alakalıdır. Aslında hiçbir yere gitmiyor. Dimdik ayakta. Aslına uygun olarak giyinenler şeref ve hürmetle nesilden nesile taşırken, içini boşaltanlar ise tesettürü modaya kurban etmenin adeta mücadelesini veriyorlar. Bilinçli veya bilinçsiz olarak Beş, altı, yedi yaşlarına gelmiş kız evlatlarına moda bağlantılı kıyafet alarak: Daha küçük, ileride örtünür mantığı maalesef iflas etti. Binlerce aile, tesettür konusunda çocuklarını modaya kurban etmiş durumdadır. Elleri, dizlere vurmanın da hiçbir getirisi olmamaktadır. Şu an 7-8 yaşlarında olan kızlarımızın yaşı a dayandığında ise, şu veya bu sebeple bir hastalığa yakalanmaktadır ki, tıp dilinde adı egzibisyonizm yani teşhircilik, ilerisi ise vücut teşhiri hastalığı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumun ileri boyutu öyle bir hal alır ki, hanımına başkalarının bakmasında sakınca görmeyenler ile hanımların, kendilerini bakılacak şekilde ayarlamaları olan psikolojik bir hastalık ortaya çıkar. Tesettürü modaya kurban edenler, ne yaptı ki bâtılı hakkın, haramı farzın üzerine koydular? Bu sorunun cevabı her Müslüman için çok önemli bir meseledir. Mümin olan insan gerçek manada iman etmiş, Müslüman olan insan ise inancının gereğini yaparak, sâlih amellerle kulluk hayatını ispatlamaya çalışmaktadır. Bir amelin icrasında, gerçekleşmesinde dört önemli konu vardır. Tesettür de farz olan bir amel olduğuna göre bu amelin gerçekleşmesi için neler gerekmektedir? İnanmak, Yapacağı o amel hakkında bilgi sahibi olmak, O ameli yaparken iyi niyet taşımak, Ve yapacağı ameli, ilahi ölçüler dâhilinde yapmak. Tesettürün içinde bulunan başörtüsünden örnek verelim. Müslüman, akıl-baliğ olmuş bir hanımefendi, önce tesettürün farz olduğuna kesin olarak iman etmelidir. Tesettür hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Tesettür amelini icra ederken, iyi bir niyete sahip olmalıdır. Ve son olarak tesettürün, başörtüsünün ilahi ve fıkhî kaidelere, prensiplere uygun olması gerektiğini bilmelidir. İşte bu dört merhaleli tesettür icra edildiğinde, namaz gibi, hac ve zekât gibi, kalbi selim ile yapılmış salih ameller arasına girer. Aksi halde, vestiyerinden alır giyeceğini, geçer boy aynasının karşısına ve kendimi nasıl daha fazla çekici yapabilirim? niyeti ile teşhirciliğe yönelik ilk adımını aynanın karşısında atmıştır. Allah ın çizdiği sınırları, hudutları çiğnemeye yönelik her türlü 6

7 iş, gayret, amel, Allah katında değerlendirilir, daha sonra paçavra gibi yüzümüze çarptırılır. Laubali olarak veya samimiyetten yoksun olarak kıldığımız namaz ne ise, hakkında kesin hüküm bulunan tesettürü yozlaştırmak, modaya kurban etmek, imtihanı kaybetmenin açık ifadesidir. Olayın bir başka yönüne bakacak olursak, kalplerimizin küt-küt attırmasına sebep olacak bir başka acı gerçekle karşılaşırız. Nedir acaba o şey? diyecek olursak, bir iyiliğe veya kötülüğe sebep olanlar, sebep oldukları şeylere sevap ve günah açısından ortaktırlar. Allah a sığınarak şu örneği de vermeden geçemeyeceğim. Teşhircilik hastalığının varacağı son noktayı biliyor muyuz acaba? İşte o şey de fuhşun yayılmasına sebep olmaktır. Bu ciddi konunun farkında olmayan kızlarımız, hanım kardeşlerimiz, bir başka âlemde hesap vermeyecekmiş gibi yaşamaya başlarlar. Veya yaptıklarının hesabı sorulmayacak anlayışı ile yaşamaya alışırlar. Veyahut hayatımızın tamamının ilahi bir kamera tarafından tespit edildiği inancı, hayatımızdan kopar gider, ona göre yaşayış tarzına başlarız. Netice itibari ile kelime-i tevhid okumak ve inanmak bir kaç saniyemizi alır ancak, kelime-i tevhidin gereğini yerine getirmek ömrümüzün tamamını kuşatır. Tesettürün üzerimizden 7

8 sakıt olması ölümümüzle alakalıdır. Mevsimlik durumu yoktur. Bir, bir buçuk metrekarelik bez parçası, mağazada, vitrinlerde kaldığı müddetçe kumaş parçası olarak kalır. Bir kızımızın, bir hanımefendinin başına şeref tacı olarak konduğu an, Allah ın farzlarından bir farz olur. Lütfen bu şerefli, rabbani tacı (örtüyükıyafeti) modaya mağlup ettirmeyelim En açık ifade ile söyleyecek olursam; tesettür, kadını içine düşebileceği her türlü kötülüklerden koruyan bir araçtır. Ve yine tesettür, kadının, cennete girmesine vesile olan, sebep olan bir ortamdır. Bir iş yerinde zarurete binaen, başı kapalı olarak çalışan bir hanım, patronunun yazıhanesinde kırk yıllık dost gibi konuşuyor, şakalaşıyor veya laubali hareketlere giriyorsa, tesettür veya başörtüsü onun için tesettür olmaktan çıkmış, günaha davet çıkaran bir alet olmuştur. Veya cennete girmeye vesile olan tesettür, yerini günaha, isyana terk etmiştir. Peygamberimizin Ey Kâbe, seni Allahü Teâlâ, şerefli, mükerrem ve muazzam kıldı. Fakat mümin, hürmet bakımından senden daha kıymetlidir (İbn Mace, Mec.üz Zevaid) hadisi her şeyi ortaya koymaktadır. Mümin, Kâbe den daha kıymetli ise, Müslüman hanımın tesettürü, başörtüsü, Kâbe örtüsünden kıyaslanamayacak derecede üstündür. Tesettürü modaya kurban eden ve bunun farkında olmayan hanım kardeşlerim için, tarihi bir hadiseyi, olayı hatırlatmak istiyorum: Medine de, Müslüman bir kadın, Yahudinin kuyumcu dükkânına girer. Alacağını alıp dükkândan çıkacağı anda, haberi olmadan bir başka Yahudi, Müslüman hanımın sarkan örtüsünü gizlice bir tarafa iliştirdi. Müslüman hanım dükkândan çıkmak için adımını atınca, örtüsü düştü ve iffet abidesi hanım çığlık attı. Yahudilerde kahkahalar atarak gülüştüler. Ne var ki bu hadise, Beni Kaynuka isimli kabile ile savaşmaya sebep oldu. Müslüman bir hanımın tesettürüne yapılacak olan menfi bir tavır, yeryüzündeki tüm Müslüman hanımlara yapılmış olan bir tavır ve hakarettir. İskilipli Atıf Efendiye mahkemedeki hâkim der ki: Şapka bir bez parçasıdır. Niçin bu kadar üzerinde duruyorsun? Şehidimiz Atıf Efendi cevap verir: Oturduğunuz koltuğun üzerinde olan bayrak da bir bez parçasıdır. Onu indirip, orak-çekik amblemli bayrağı asar mısınız? Tesettürün ve başörtüsünün ortadan kaldırılması için senelerce adeta savaşılmıştır. Bugün Müslüman bir hanımın sekülerizmin -dünyevileşmenin- verdiği hastalık sebebi ile tesettürünü ve başörtüsünü kurda-kuşa yem edercesine, modaya kurban etmesinin, ahiret sorgusunun altından kalkamayız. İslam ın sınırlarını korumak şartıyla, meşru olan her şey, Müslüman hanım için helaldir ve mubahtır. İşte size canlı bir örnek: Makyajını (süslenmesini) evinde, özellikle beyi için gerçekleştiren bir hanım, bunu ibadet inancı ile değerlendirmelidir. Sahabe hanımlarından Ümmü Ri le isimli bir kadın geldi ve Peygamberimize şöyle dedi: - Ben kocaları için kadınların makyajını yapan ve süsleyen bir kadınım. Eğer bu günah ise vazgeçeyim Resulullah Efendimiz: Ey Ümmü Ri le! Onlara makyaj yap ve süsle buyurmuştur. (el İsabe- Üsdü l ğabe: Hz. Peygamberin Yönetimi. Cilt 2, sahife 333.) Bu arada tesettürü modaya kurban etmeye alet olan, firmalar ve sahipleri de bu önemli konuyu ciddi ciddi düşünmelidirler. Peygamberimiz, fayda vermeyen ilimden Allah a sığınmıştır. Lütfen hayatımızı tepeden tırnağa gözden geçirelim. Müslümanlar olarak, bize fayda vermeyen kazançlardan, fayda vermeyen tesettürlerden, faydası olmayan ticaretten vs. uzak kalıp, Allah ın rızası ve ölçüleri dışında kalmış olan her şeyden, yine O na iltica etmek, inancımızın gereğini yapmak demektir. Not: Tesettür ile alakalı fıkıh terazisinde tartılıp, ibresi helal gösteren her türlü kıyafet, kıyafet alanımızın çok zengin olduğunu ispatlar. Sudan daki Müslüman bir hanımın kıyafet şekliyle, Erzurum daki bir hanımın kıyafet şekli elbette farklıdır. Bu farklılık zenginliği olan bir farklılıktır. Tesettür ve başörtüsünü, Kâbe nin örtüsünden daha kıymetli mertebelere çıkaran tüm hanım ve kız kardeşlerimize selam ve saygılar sunarken, evlendiği hanımını, dünyaya gelen kızını, meşru olan tesettürle buluşturan beylere ve babalara kucak dolusu takdir ve tebriklerimi sunuyorum. 8

9 Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah a aitiz, ve (sonunda) yine O na döneceğiz. (Bakara/156) Bilal Tayfur TANIŞIR İyi bir aile reisi, tavizsiz bir Müslüman, mesleğinde tam bir ustaydı. Bilal-i Habeşi Mescidi nin Cuma imamıydı. Hazırladığı hutbeler hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor Çarşamba günü Hakk ın rahmetine kavuştu. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun. (Ruhuna el-fatiha)

10 Hamza TEKİN Hz. HATİCE Cebrâil Rasûlullah a gelerek Hatice ye hem Cenâb-ı Hakk ın hem de kendisinin selâmını söylemesini ve ona içinde hiçbir gürültünün, çalışıp yorulmanın bulunmadığı oyulmuş inciden yapılma bir köşkün verileceğini müjdelemesini bildirmiştir. Hatice b. Huveylid in Milâdî 556 yılında Mekke de doğduğu anlaşılmaktadır. Soyu dedelerinden Kusay da Rasûl-i Ekrem in soyu ile birleşir. Kureyş in eşrafından olan babası Huveylid, kaynakların önemli bir kısmına göre Ficâr savaşından önce öldü. Annesi Fâtıma bint Zâide (Zeyd) b. Cündeb (Esam) el-âmiriyye olup onun soyu da Lüey b. Galib de Rasûlullah ın soyu ile birleşir. Hatice nin üstün iffeti sebebiyle İslâmiyet ten önce Tâhire lakabıyla anıldığı bilinmektedir. Kübrâ sıfatı ise Rasûl-i Ekrem in en büyük hanımı olması sebebiyle daha sonraki dönemlerden itibaren kullanılmıştır. Hatice evlilik çağına gelince amcasının oğlu Varaka b. Nevfel ile evlenmesi uygun görülmüşse de bu evlilik gerçekleşmemiştir. Hz. Peygamber ile evlenmeden önce iki evlilik yapan Hatice, ilk evliliğini Ebû Hâle Hind b. (Nebbâş b.) Zürâre et-temîmî ile yaptı. Bu evlilikten, Rasûl-i Ekrem in şemâiline dair rivayetiyle tanınan ve onun terbiyesinde yetişen Hind adlı oğlu doğdu. Ebû Hâle den bir de kızı olduğu söylenmektedir. Hatice nin babası şeref sâhibi biri idi. Mekke ye yerleşmiş, Beni Abduddar oğulları ile dostluk ve birliktelik oluşturmuştu. Kureyşliler halifleri ile kız alıp verirlerdi. Ebu Hâle ile evlendi ondan Hind ve Hâle isimli iki çocuğu oldu. Ebu Hâle den sonra Atik bin Abid ile evlendi. Ondan ise Hind isimli bir kızı oldu. Hind ile Sayfi b. Ümeyye evlendi ki amcası oğlu idi, ondan Muhammed isimli bir çocuğu olmuştu işte bu zatın soyundan gelenlere Tâhire Oğulları denmiştir. Hatice nin değerinden dolayı bu adla anılıyorlardı. Bu zatın Medine de akrabaları varsa da soyları sonradan tükenmişti. Hatice ye lakap olarak Ümmü Hind diye hitap edilirdi. Hatice sermaye sâhibi olup onunla ticaret yapardı, sermaye ondan çalışma ortağı başkasından Mudarebe şeklinde işlerini devam ettirirdi. Çıkardığı kervanlar Kureyş in kervanları gibi haşmetli ve kalabalık olurdu. Allah Rasûlünün doğruluğu, eminliği, değerli bir ahlâka sâhip olduğu Hatice ye ulaşmıştı. Bu arada Ebu Talip de kardeşinin oğlu Muhammed e Biz sermayesiz kaldık, zaman bize sıkıntı getirdi, malımız olmadığı gibi ticaret yapacak sermayemizde yok. Hatice senin aşiretin ve kavminden ticaret için insanlar götürüyor faydalanıyorlar. Hatice ye gidip durumu arz etsen seni başkasına tercih edeceğini sanıyorum. dedi. Durum Hatice ye arz edilmişti. Hatice efendimize sermaye vererek ticaret için Şam a çıkmasını teklif etti. Başkasına verdiğinden daha fazlasını efendimize vereceğini söyledi. Bu sefer esnasında hizmetçisi Meysere ile birlikte gitmesi gerektiğini de bildirdi. Allah Rasûlü bu teklifi kabul etti. Meysere ile birlikte sefere çıktılar ve Şam a geldiler. Getirdiği malları sattı, istenenleri de aldı. Yine Meysere ile birlikte Mekke ye geri döndüler. Bu seferde daha öncekilere nisbetle daha fazla kâr edilmişti. Meysere efendimizle birlikte olduğu zaman içinde onun nasıl bir güzel ahlâka sâhip olduğunu Hatice ye uzun uzun anlattı. Hatice bunu üzerine Hz. Rasûle evlenme teklifinde bulundu Bu teklifi efendimiz amcalarına anlattı. Dünür olmak üzere amcası Hamza b. Abdulmuttalip ile Huveylid b. Esed in evine geldiler. Hamza Hatice yi Rasûle istedi. Huveylid zil zurna sarhoştu, buna rağmen Arapların atasözü olan Bu burnuna vurulmayacak bir erkek dedi. Rasul ile nikâh kıyıldı, mihir 10

11 olarak efendimiz yirmi genç deve verdi. Hatice efendimizle evlendiğinde kırk yaşlarında, Hz. Rasul de yirmi beş yaşında idi. Allah Rasûlünün ilk hanımı olmuştu Hz. Hatice. Hatice dâr-ı bekâ ya irtihal edene kadar da yüce Rasul başka bir hanımla evlenmemiştir. Hz. Rasûlün Hatice den Kasım, Abdullah, Zeyneb, Ümmü Külsüm, Rukiyye ve Fatıma isimli altı çocuğu olmuştur. Bu evlilik sırasında Hatice muhtemelen kırk yaşlarında bulunuyordu. Onun otuz yedi veya yirmi sekiz yaşında olduğuna dair rivayetler zayıf kabul edilmekle birlikte bilhassa ikinci rivayet, hepsi de İslâmiyet ten önce olmak üzere Hatice nin bu evlilikten yedi çocuk sâhibi oluşu gerçeğiyle daha iyi bağdaşmaktadır. Hz. Muhammed in ise o tarihte yirmi beş yaşında olduğu rivayeti ağırlık kazanmaktadır. Hz. Muhammed ile Hatice nin ilk çocukları Kâsım olup iki yaşına kadar yaşadı. Râsûl-i Ekrem Ebü l- Kâsım künyesini onun adından almıştır. En büyük çocuklarının Zeynep olduğu da söylenmektedir. Daha sonra Rukıyye, Ümmü Külsûm ve Fâtıma doğdu. Çocuklarından Tayyip (Abdullah) ile Tâhir peygamberlikten önce vefat etti. Bazı kaynaklarda Abdullah, Tâhir ve Tayyib in aynı çocuk olduğu, İslâmiyet ten sonra doğduğu için bu çocuğun Tayyip ve Tahir lakabıyla anıldığı kaydedilmektedir. Hz. Muhammed Nebî olarak gönderilip görevlendirildiğinde ona ilk iman eden Hz. Hatice olmuştur. Allah tan getirdiği emirlere hemen iman etmiş ve ona destek vermiştir. Bi set inden dolayı müşrikler tarafından maruz kaldığı işkence ve ezaları Hatice nin desteği ile atlatmış, davetinde devam etmiş Hatice efendimizle evlendiğinde kırk yaşlarında, Hz. Rasul de yirmi beş yaşında idi. Allah Rasûlünün ilk hanımı olmuştu Hz. Hatice. Hatice dâr-ı bekâ ya irtihal edene kadar da yüce Rasul başka bir hanımla evlenmemiştir. onun desteği Rasûlün sıkıntısını hafifletmiştir. Allah Rasûlünün aldığı ilk vahiyler sadık rüya şeklinde idi. Rüyada gördüğü her şey sabahın aydınlığı gibi ortaya çıkıyordu. Sonra inziva ve yalnızlıktan hoşlanmaya başladı. Hıra dağındaki mağaraya gidiyor tefekkür ve ibadet yapıyordu. Gittiğinde de birçok gece orada kalmaktaydı. Hz. Hatice onun için azık hazırlayıp veriyordu. Hıra da tefekkür yoluyla ibâdet ettiği günlerde Hatice onunla hep meşgul olmuş, eve dönmesi geciktiği zaman hizmetkârları vasıtasıyla ona ulaşmıştır. Hz. Hatice nin Rasûlullah ın hayatındaki en önemli rollerinden biri, peygamberlik geldiği zaman kendisine herkesten önce iman etmesi ve onu bütün varlığı ile desteklemesi idi. Hz. Muhammed, Hıra mağarasında bulunduğu sırada daha önce hiç karşılaşmadığı Cebrâil ona peygamber olduğunu tebliğ ettiği ve vücudunu üç defa kucaklayıp kuvvetlice sıktıktan sonra Alak Sûresinin ilk beş âyetini öğrettiği zaman büyük bir heyecana kapıldı ve korkudan yüreği titreyerek evine döndü. Başına gelenleri anlattıktan sonra; Bana neler oluyor, Hatice? diyerek kendinden korktuğunu söyledi Bunun üzerine Hz. Hatice Rasûlullah ın korku ve endişelerini gideren şu sözleri söyledi: Öyle deme! Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, doğru konuşursun, işini görmekten âciz kimselerin elinden tutarsın, yoksulları kayırırsın, misafirleri ağırlarsın, haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin Sonra Hz. Hatice Hz. Muhammed i alarak Amcaoğlu Varaka b. Nevfel e geldiler. Cahiliyye devrinde Hıristiyan olmuş, İbranice bilen ve yazan, hatta bir hayli İncil nüshaları yazmış olan ve son zamanlarda da gözlerini kaybetmiş bulunan biri idi. Hatice ona: Ey amcam oğlu. Kardeşin oğlunu bir dinle bak söyleyeceği şeyler var dedi. Hz. Rasul Hıra da olanları ona haber verdi. Bunu Üzerine Varaka; Ey Muhammed! O sana gelen Namustur, yâni Cebrail dir ki Musa ya da gelmişti. Sen Nebî olarak görevlendirileceksin. Ah keşke bi set inde genç olsam da kavminin seni yurdundan çıkardıklarında sana destek olabilseydim. dedi. Efendimiz; Beni çıkaracaklar mı? dediğinde Varaka; Evet! Tüm senin gibi İlâhî kudret tarafından gönderilmiş ve görevlendirilmiş kişiler yurtlarından çıkarılmıştır. Dedi. Eğer o gün ben hayatta olursam sana güçlü bir destek verirdim diye sözlerine devam etti. Kısa bir zaman sonra Varaka öldü burada vahiy de kesilmişti. Hz. Hatice ve Hz. Rasul gizli bir şekilde epey müddet namaz kılarak beklediler. Afif el-kindî naklediyor: Cahiliyye zamanında Mekke ye gelmiştim. Oradan alış veriş yapıp aileme elbise ve kokular almak istiyordum. Abdulmuttalibin oğlu Abbas a 11

12 misafir oldum. Onunla beraber Kâbe de otururken baktım bir genç geldi. Kâbe ye yaklaştı başını göğe kaldırdı baktı sonra Kâbe ye döndü kıyam hâlinde idi. Biraz sonra bir çocuk gelerek onun sağına durdu. Kısa bir zaman sonra bir kadın geldi onların arkasına durdu. O genç rükûa eğildi, onlar da eğiliyordu. Rükûdan doğruldu onlar da doğruluyordu. O genç secdeye kapandı, çocukla kadın da secde etti. Ben dedim ki; Ey Abbas! Burada büyük bir olay görüyorum. Abbas; Evet bu bir hadise ve görülmemiş bir durum dedi. Sonra devam ederek; Bu genç kim biliyor musun? dedi. Ben hayır bilmiyorum dediğimde, Bu genç Muhammed b.abdullah b. Abdulmuttalip tir, benim kardeşimin oğludur. Gördüğün kadın ise Hatice binti Huveylit kardeşim oğlunun karısıdır. O çocuk ise kardeşim Ebu Talibin oğlu Ali dir dedi. Bu genç bize Rabbinin yerin ve göğün Rabbi olan Allah olduğunu söylüyor, Allah ın kendine bu dinle emrettiğini anlatıyor. Yemin olsun ki şu anda yeryüzünde bu dine müntesip bu üç kişiden başka kimse yoktur diye devam etti Abbas. Afif diyor ki; O gün bunların dördüncüsü olmayı o kadar istemiştim ki. Hz. Rasul Hz. Hatice ye son derece saygı duyar ve üstün tutardı. Kendine vahiy gelmeden önce de Hatice ye hep sevgi ve saygı ile davranmıştı. Hatice vefat ettikten sonra dahi hep onu anar, över ve ondan sitayişle bahsederdi. Hatta Hatice ye saygısı o kadar büyüktü ki, Hz. Aişe ölü olan bu kadını kıskanmış, Hatice den bahsettikçe sanki efendimize çıkışır şekilde ikazlar yapıyordu. Resûl-i Ekrem, Hz. Hatice nin vefatından sonra çeşitli hanımlarla evlendiği hâlde onu hiçbir zaman unutmamış, eşinin fedakârlığını ve dostluğunu her fırsatta anmış, evde koyun kesildiği zaman Hatice nin eski dostlarına ondan birer parça göndermeyi ihmal etmemiştir. Bir defasında Hatice nin kız kardeşi Hâle nin içeri girmek üzere izin istediğini duyan Hz. Peygamber, onun sesini ve izin isteme tarzını Hatice nin sesine ve tavrına benzeterek heyecanlanmış ve Allah ım, bu Huveylid kızı Hâle dir! demişti. Hz. Âişe, bizzat itiraf ettiği gibi hayatında en çok Hatice yi kıskanmış, ölüp gitmiş bir kadını ne diye hâlâ anıp durduğunu, üstelik Allah ın kendisine ondan daha hayırlısını verdiğini söyleyerek bu duygusunu ifade etmiştir. Resûl-i Ekrem, Âişe nin kendisini ondan daha hayırlı görmesini tasvip etmemiş, davasına kimsenin inanmadığı günlerde onun inandığını, halkın kendisini yalanladığı sırada onun tasdik ettiğini, hiç kimsenin kendisine bir şey vermediği dönemde onun İslâm davasını malıyla desteklediğini, üstelik diğer eşlerinden çocuğu olmadığı hâlde Cenâb-ı Hakk ın kendisine ondan çocuk verdiğini söylemiştir. Ayrıca onun bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı olduğunu belirtmiştir. Nitekim bir defasında Cebrâil Rasûlullah a gelerek Hatice ye hem Cenâb-ı Hakk ın hem de kendisinin selâmını söylemesini ve ona içinde hiçbir gürültünün, çalışıp yorulmanın bulunmadığı oyulmuş inciden yapılma bir köşkün verileceğini müjdelemesini bildirmiştir. Hatice hayatta iken bir başka kadınla evlenmeyen Hz. Peygamber, Âişe nin belirttiğine göre hâtıralarını yâdedip kendisi için istiğfarda bulunmaktan büyük haz duyardı. Rasûl-i Ekrem in kızı Zeynep, kocası Ebü l-âs Bedir Gazvesi nde Müslümanlara esir düştüğünde evlendiği gün annesinin kendisine hediye ettiği gerdanlığı onu kurtarmak üzere fidye olarak göndermişti. Hz. Peygamber Hatice nin gerdanlığını görünce duygulandı ve ashaptan gerdanlığın tekrar Zeyneb e gönderilmesini rica etti. Resûl-i Ekrem, Mâriye den doğan İbrâhim dışındaki bütün çocuklarının annesi olan Hz. Hatice yi hayatı boyunca minnet ve sevgiyle anmıştır. Hatice, müşriklerin zulmü ve haksızlığı karşısında Rasûlullah ı hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Mekkeli müşrikler Şi bü Ebî Tâlib de Müslümanları kuşattığında kendisi de Hz. Peygamber ile birlikte iki üç yıl boyunca muhasaraya göğüs gerdi. Servetini onun davası uğrunda harcamaktan geri durmadı. Hz. Hatice, yirmi beş yıl kadar süren mutlu bir evlilik hayatından sonra hicretten üç yıl kadar önce 10 Ramazan da (19 Nisan 620) vefat etti ve Hacûn Kabristanı na defnedildi. Öldüğünde altmış beş yaşında olduğu nakledilir. Kabre konurken bizzat Rasûl-i Ekrem mezara girerek naşını mezara indirmiştir. Hicretten dört veya beş yıl önce öldüğü de söylenmektedir. Rasûl-i Ekrem, Hatice nin vefatından üç gün önce amcası Ebû Tâlib i kaybettiği için düşmanlarına karşı kendisini savunan iki desteğini yitirmiş oldu. Hatice nin vefatı büyük bir musibet ve üzüntü kaynağı oldu. Tabii peşinden başka üzüntüler de geldi, ama Rasûl-i Ekrem bunları sabır ve metanetle karşılamıştır. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından Hz. Hatice nin kabri üzerinde yaptırılan türbe, Mekke nin Suudi yönetimine geçmesi üzerine diğer türbelerle birlikte 1926 yılında yıktırılmıştır. 12

13 Bize uğramadan karar vermeyin Pencere Uzmanı YAPI & DEKORASYON Sapanca: Rüstempaşa Mah. Atatürk Cad. No:10/A1 Tel: Serdivan: İstiklal Mah.Bağlar Cad. No:5/A Tel:

14 Yusuf YAVUZYILMAZ MEZHEP ve MEZHEPÇİLİK ARASINDA İSLÂM DÜNYASI Mezheplerin ortaya çıkışında insanların anlayış farklılıkları, yetiştikleri toplumsal yapının taşıdığı farklılıklar, karşılaştıkları siyasî olaylar ve çözüm biçimleri, eski kültür ve medeniyetlerin felsefi ve düşünsel etkileri, dini metinlerin yorumlanması etkili olmuştur. İslâm, başından beri farklı anlayışların içinde temsil imkânı bulduğu büyük bir kültür ve medeniyetin adıdır. Ancak erken zamanlardan beri farklı anlayışların genel ifadesi olan mezheplerin, entelektüel farklılık ve gelişime hizmet etmekten çok çatışmanın ve ayrışmanın yuvaları hâline gelmesi, konunun İslâm dünyasının bugünü ve geleceği açısından çok önemli olduğunu göstermektedir. Günümüzde özellikle Irak ve Suriye de yaşanan çatışmaların temelinde mezhep faktörünün bulunması da konunun ihmal edilmemesi gerektiğini göstermektedir. Daha derine inersek Şii Türkmenlerin, Şii Arapların; Sünnî Türkmenler ve Sünnî Araplardan fikrî ve siyasî olarak farklılaşması, mezhep olayının etnik ve kültürel aidiyeti aşan bir yönünün olduğunu da göstermektedir. Aynı dinin farklı yorumları olan mezheplerin düşünsel anlamda zenginlik, pratik hayatta kolaylık sağlayacak yerde çatışma ve ayrışmanın nedenlerinden biri olması bu alanda köklü bir anlayış değişikliğinin olması gerektiğini göstermektedir. Çok daha trajik olan aynı dinin mensupları arasında mezhep ayrılıkları yüzünden çıkan çatışmalar sonucunda birbirlerini katletmeleridir. Arapça bir kelime olan mezhep sözlükte; görüş, anlayış, öğreti, farklı tutum ve davranış, benimsenen fikir ve gidilen yol gibi anlamlara gelir. Terim olarak mezhep; bir dinin tarihinde görüş, yorum ve anlayış farklılıklarının kurumsallaşmış yapılarını ifade eder. Dolayısıyla mezhepten kastedilen, İslâm la ilgili görüş, anlayış ve yorum farklılıkları sebebiyle ortaya çıkan siyasî ve itikadî sistemlerdir. (Sönmez Kutlu, Mezhepler Tarihine Giriş, dem yayınları, s.10) Bir dinin yayılması, yeni sorunlarla karşılaşması, diğer kültürlerin etkileri ve âyetlerin farklı yorumlanması gibi nedenlerle değişik düşüncelerin ortaya çıkması son derece doğaldır. Doğal olmayan bilgi düzeyi ne olursa olsun bir beşerin bilgi düzeyi ile Allah ın bilgi düzeyini karıştırmaktır. Beşer tarih ve kültürle kuşatılmıştır ve konumu gereği yanılgıya açıktır. İlâh ise zaman ve tarih dışıdır ve bilgisi hatadan arındırılmıştır. Hiç kimse kim Arap ırkçılığı, Hilâfet anlaşmazlığı, Müslümanların eski din mensuplarına komşuluğu ve bunlardan bir kısmının İslâm a girmesi, felsefenin tercüme edilmesi, kapalı meseleleri inceleme konusundaki merak, hikâyeler, yoruma açık âyetler müslümanların aralarında çıkan fikri ayrılıkların özel sebepleridir. tarafından üretilirse üretilsin bir dînî yorumu yegâne yorum diye ortaya koyamaz. Mezheplerin doğuşunu ve geli- 14

15 şimini inceleyen bilim dalına Mezhepler Tarihi denir. Şimdiye kadar çok sayıda mezhep tanımı yapılmıştır. Sönmez Kutlu, bu tanımlardan yola çıkarak kapsamlı bir tanım yapmaktadır: Geçmişte ve günümüzde siyasî ve itikadî gâyelerle vücut bulmuş İslâm Düşünce Ekolleri diyebileceğimiz beşerî ve toplumsal oluşumların; doğdukları ortamı, doğuş sebeplerini, teşekkül süreçlerini, fikirlerini, mensuplarını, edebiyatını, yayıldığı bölgeleri ve İslâm düşüncesine katkılarını temel kaynaklardan hareketle zaman-mekân bağlamında ve fikir-hadîse irtibatı çerçevesinde tasvir edici metotla ve tarafsız gözle inceleyen bilim dalıdır. Konu ne olursa olsun insanın yapısından kaynaklanan fikrî ayrılıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Muhammed Ebu Zehra ya göre insanlar arsındaki fikrî ayrılıkların kökeninde konunun kendiliğinden kapalı olması, arzu, istek ve mizaçların değişik olması, yönelişlerin değişik olması, eskileri taklit, algılama farklılığı, liderlik ve hükmetme arzusu, yönelişlerin değişik olması ve eskileri taklit gibi sebepler yer almaktadır. (M. Ebu Zehra, İslâm Mezhepleri Tarihi, Y. Şafak Kültür Armağanı, s:17-19). Müslümanların aralarında çıkan fikri ayrılıklar konusunda bu genel meselelerin yanında özel sebepler de vardır. Bunlar arasında Arap ırkçılığı, Hilâfet anlaşmazlığı, Müslümanların eski din mensuplarına komşuluğu ve bunlardan bir kısmının İslâm a girmesi, felsefenin tercüme edilmesi, kapalı meseleleri inceleme konusundaki merak, hikâyeler, yoruma açık âyetler yer almaktadır. (Bkz, M. Ebu Zehra) İslâm bir din olarak ortaya çıktığı andan itibaren birçok sorunla karşılaşmıştır. Gerek Hz. Peygamber in davranışlarındaki çoğulculuk, gerekse daha sonra yaşanan olaylar farklı anlayışların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu konuda ilk çalışmaları yapan, daha sonraki çalışmalara da kaynaklık edecek olan Şehristani dir. Mezhepler Tarihi açısından ünlü yazar Şehristani nin el-milel ve n Nihal adlı eseri konunun tarihi açısından son derece önemlidir. Şehristani ye göre İslâm dünyasında önemli anlaşmazlıklara yol açan meseleler şunlardır: 1- Hz. Peygamber in Medine ye gelişinden sonra Müslüman cemaatle içice yaşayan münafıkların sistemli yollarla çıkardıkları ihtilaflar, 2- Allah ın zatı konusunda düşünenlerin ortaya çıkardığı görüş ayrılıkları, 3- Peygamber in vefatı üzerine Hz. Ömer in kılıcını çekerek onun ölmediğini ve İsa (as) gibi göğe çekildiğini söylemesi üzerine, Hz. Ebu Bekir in Âl-i İmran 143. âyeti okuyup bu fikre karşı çıkması, 4- Peygamber in defni konusunda ihtilaf, 5- Hz. Peygamberin vefatından sonra kimin Halîfe olacağı, 6- Fedek arazisi ihtilafı, 7- Ridde Savaşları, 8- Halîfe Hz. Ebu Bekir in vefat etmeden önce yerine halef olarak Hz. Ömer i göstermesi, 9- Şura konusunda yaşanan görüş ayrılıkları, 10 Hz. Ali nin Halîfe seçilmesinden sonra yaşanan olaylar zinciri. (Ali Bulaç, İslâm Düşüncesinde Din Felsefe Akıl Vahiy İlişkisi, Beyan Yayınları, s: 80-82, özetlenerek.) Hilâfet konusu ve Hz. Ali devrinde yaşanan olaylar ihtilafların ana kaynağının siyasî olduğunu göstermektedir. Zaman içinde yaşanan dünyanın aktüel sorunlarının çözümü konusunda yaşanan fikir ayrılıkları da ihtilaflar konusunda etkili olmuştur. Mezheplerin ortaya çıkışında insanların anlayış farklılıkları, yetiştikleri toplumsal yapının taşıdığı farklılıklar, karşılaştıkları siyasî olaylar ve çözüm biçimleri, eski kültür ve medeniyetlerin felsefi ve düşünsel etkileri, dini metinlerin yorumlanması etkili olmuştur. Sönmez Kutlu, mezhepler tarihi konusunda yaptığı çalışmada, mezheplerin doğuşunu zihniyetlere göre temellendirmektedir. Buna göre farklı mezheplerin doğuşuna etki eden farklı din anlayışları şunlar olmuştur: a- Tepkisel Kabilevî din anlayışı, b- Akılcı Hadarî din anlayışı, c- Geleneksel Muhafazakâr din anlayışlı, d- Politik Karizmatik kaderci din anlayışı. (Sönmez Kutlu, s: 56-64) Şurası açık ki, siyasî, dînî, sosyal konularda yaşanan fikir ayrılıkları ve ihtilaflar mutlaka kötü değildir. Hatta bir konuda birbirinden farklı görüşlerin ortaya çıkması sağlık işaretidir. Bu anlamda Hz. Peygamber Ümmetimin ihtilafı rahmettir demiştir. Bu anlamda bir toplumun tartışmaya yol açacak fikir çokluğunun olmaması, toplumun dinamizmini önemli ölçüde köreltir. İhtilaf konusunda karşı olunan nokta fikri ayrılıkların çatışmaya dönüşme durumudur. Bu anlamda mezhepler arasındaki ötekileştirme anlayışının dînî hiçbir temeli ve meşruiyeti yoktur. Çatışmayı derinleştiren faktörlerden biri de eskileri taklit ve gelen bilgileri eleştiri süzge- 15

16 cinden geçirmeden doğru kabul etmektir. Hiç kuşkusuz Taklitten taassup doğar. Çünkü kişinin taklit ettiği görüşlerin kutsallığı, kişiyi kendi hakkında mutaassıp olmaya götürür. Aşırı taassubun bulunduğu yerde aşırı ihtilaf da olur. Taassup, zayıf bağlardan ve konunun her yönüyle anlaşılamamış olmasından ileri gelir. Çünkü mutaassıp, düşünce ve anlayışını konuya karşı sadece bir yönüyle ortaya koyar. Ancak nadiren de olsa, imanın kuvvetli oluşu taassubun sebebi olabilir. (Muhammed Ebu Zehra, s.19) Aslına bakılırsa temel sorun mezheplerin olması değil, mezhep konusunda yaşanan taassup ve mezhepçiliktir. Mezhepçilik, bağlı olduğu mezhebi dînin üzerine çıkarmakta, dîni mezhep penceresinden yorumlamaktır. Bu da oldukça sınırlandırıcı İslâm anlayışına yol açmaktadır. Görünen o ki, hakikati bir mezhep üzerinden temellendirmek mümkün değildir. Çünkü hiçbir mezhep dinden daha geniş bir bilgi sistemine sâhip değildir. Mezhepler çeşitli siyasî, kültürel faktörlerin ortaya çıkardığı farklı dînî anlayışlardır. Bu farklı görüşler çatışmaya yol açmadığı sürece bir toplumun dinamizmini sağlarlar. Hiçbir mezhep imamı konumu, bilgisi ve kapasitesi ne olursa olsun görüşleri dinle eşitlenemez ve onun üzerine çıkarılamaz. Herhangi bir mezhep adına ileri sürülen düşünceler tabiatı gereği tarihîdir, dönemseldir ve zamana karşı dayanıksızdır. Belirli bir tarihî zamanda ve yeryüzünün her hangi bir bölgesinde üretilen her görüş, doğası gereği zamana karşı dayanıksızdır ve evrensel değildir. Bir tarihî dönemde üretilen düşünceyi bütün zamanlar için değişmez bir bilgi olarak değerlendirme, Garaudy nin deyimiyle Entegrizm dir. Hiçbir mezhep kendini hakikatin tek temsilcisi olarak görüp diğer mezhepleri batıl ilân edemez. Bu tutum fanatizmi artıracağı gibi, düşünsel gelişimi de büyük ölçüde öldürür. Mezheplerin ölçüleceği temel kaynak Kur ân dır. Hiçbir mezhep diğerinin ölçüsüne vurulup değerlendirilemez. Üstelik hiçbir mezhebin her görüşünde isabet ettiği, doğru olduğu söylenemez. Mezhebî görüşler entelektüel çoğulculuğun ve içtihat mekanizmasının ürünüdür. Aslâ çatışmanın, ayrışmanın, ötekileştirmenin sebebi olamazlar. Konumu ve yaygınlığı ne olursa olsun mezhebi yaygınlaştırmak için savaş aslâ meşru değildir. Farklı mezheplerden olmak öldürülmek için aslâ meşru bir neden değildir. 16

17 Mezhepler arası ihtilaflı konularda birey istediği içtihadı seçer ve uygular. Bu anlamda mezhepler insanlara seçenekler sunarlar; kişiler de kendi sorunlarına uygun olan çözümleri alarak uygularlar. Başka mezheplerin içtihatlarından yararlanmayı önleyecek hiçbir ahlâkî ve dînî gerekçe yoktur. Asıl sorun mezheplerin çokluğu değildir. Mezheplerin çokluğu entelektüel anlamda dinamizmin kaynağıdır. Sorun mezhep konusunda kendi dışındaki mezheplere karşı takınılan inkârcı ve dışlayıcı tavırdır. Mezhepler ortaya çıktıkları dönemde yaptıkları içtihatlarla İslâm ın dinamizmine katkı yapmışlardır. Çünkü yeni ortaya çıkan sorunlara temel kaynaklardan yola çıkarak yeni çözümler getirmek gerekmektedir. Ancak bu içtihat dinamizmini kaybeden mezhepler, İslâm düşüncesinin dinamizmini sağlamak şöyle dursun dinamizmin ve değişimin önünde engel hâline gelmişlerdir. İçtihat kapısının kapanmasıyla İslâm aklı günümüze değil geçmişe yoğunlaşmak zorunda kalmıştır. Gerçek şu ki, günümüze yoğunlaşamayan ve sürekli karşılaşılan sorunlara geçmişe dönerek cevap vermek zorunda kalan bir inanç, günümüzün aktüel sorunlarına cevap veremez. Sorun mezhep değil, mezhep üzerinden kendi siyasî anlayışlarını meşrulaştırmak isteyen zümrelerin varlığıdır. 17

18 Mustafa AYDIN TARAFSIZLIK MÜMKÜN MÜ? İman ve küfür taraf olmanın hâlidir. Tarafsızlık ise bir nevi şirktir. İkisi arasında yol aramaktır. Bu da küfür ve inkâr madalyonunun iç hâlidir. Sistemin, antların, yeminlerin kendisi taraf olduğuna göre tarafsızım diyen dahi bir taraf hâlini temsil etmiyor mu? Taraf, Arapça bir isimdir. Türkçemizde manası; Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri: yön, yan, doğrultu; istekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri; bir şeyin belli bölümü, kısmı anlamlarına gelir. Taraf olmak ve tarafsız olmak konusu genellikle siyasetin arenasında kullanılan bir kavramdır. Aslına bakılırsa canlı olan her ne varsa taraf olmak üzere yaratılmıştır. Zîra insan demek, irade demektir. İradesizlik de bir iradedir. Yâni tarafsız sanılan bir duruş da bir taraftır. İnsanlarımız tarafsızlık kavramıyla âdeta bir aldatmacaya zorlanmaktadır. Aslına bakılırsa birinin Kral çıplak demesi gerekir. Aldatmacanın 21. yüzyılda da devam etmesi daha vahim bir husustur. Kur ân ın ikinci sûresinin ilk âyetleri üç sınıf insanı anlatmaktadır. Aslına bakılıra insanlar açısından üç kısım sanılan durum, Allah tarafından iki kısım olduğu açıklanmaktadır. Mü min, kâfir ve münafık denilen üç gurup, aslına bakılıra mü min ve kâfir olarak da ele alınması öğretilmektedir. Tarafsızlık bir anlamıyla nifak üzere davranıştır. İnkârdan veya imandan yana tavır aldığını gizleyerek, inkâra kapı açmaktır. Yûsuf Sûresinde de kardeşler üç kısım olarak ele alınır. Yûsuf ve kardeşi, Yûsuf un öldürülmesini isteyen kardeşleri ve son olarak da öldürülmesine karşı çıkıp kuyuya atılmasını öğüt veren kardeşidir. Burada da görülüyor ki tarafın üç kısmı okunmaktadır. İsrâiloğullarının günah hayatında da tarafların farklılıkları şöyle anlatılır; Öğüt vermekten vazgeçenler, öğüt vermeye devam edenler ve öğütten ders almayanlar. (Araf Sûresi, ) Tarafsızlık kavramı bir kandırmacadır. Ne devlet başkanı ve ne de başka bir yurttaş asla tarafsız olamaz ve olmamıştır. Zîra insan iradeli varlıktır. Öyle ki insanın hevasıyla, ilmi arasındaki duruşunda dahi taraf olmak vardır. Nefsine taraf olanlar ve vahye taraf olanlar. Eşler arasında, çocuklar arasında dahi taraf olma hâline dikkat çekilmiştir. Peki, doğru olan kavram tarafsız olma hâli değil, adâlet ve liyâkati dikkate alma ve önem verme hâlidir. Ben Müslüman olarak, Müslümanlardan taraf olmam gerekir, fakat bu tarafgirlik, hâinliği yapanın Müslüman olması sebebiyle onu savunmamı gerektirmez. Zîra İslâm da asıl olan emanete riayettir. İşi ehline vermek diye belirtilen bu husus taraf olmanın âdil, hakkâniyet, ehliyet ve emanet anlamlarını ihtiva ettiği bir gerçektir. İman ve küfür taraf olmanın hâlidir. Tarafsızlık ise bir nevi şirktir. İkisi arasında yol aramaktır. Bu da küfür ve inkâr madalyonunun iç hâlidir. Sistemin, antların, yeminlerin kendisi taraf olduğuna göre tarafsızım diyen dahi bir taraf hâlini temsil etmiyor mu? Söze Cumhurbaşkanlığı yemininde; Cumhurbaşkanı sıfatıyla. Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez 18

19 bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adâlet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim. denilmektedir. Bu sözde yemin metni incelenecek olursa, önce taraf olunan husus beyan edilmiş, sonra da tarafsızlık andı içilmiştir. Yukarıda sayılanlara taraf olmayanların, tarafsız bir Cumhurbaşkanının olması mümkün müdür? Bu yeminin son kelimesi olan ant içerim kavramı bana İsrâiloğullarıyla ilgili bir âyeti hatırlatmıştır, şöyle ki; İnkârlarıyla kalblerine buzağı sevgisi içirildi. (el Bakara/93) Bu âyet üzerinde çok düşünmek gerekir. Kalbe bâtılın içirilmesi ne anlama gelir? Bâtılın kaynağı ve çeşmesi nelerdir? Dünkü içirilme ile bugünkü içmenin arasında fark var mıdır? Yansız diye ifade edebileceğimiz tarafsızlık hâli mademki bir kandırmacadır, öyleyse doğru metni ve sözü bulmak gerekir. Partisi olan ve o partinin adayı olan birinin seçildikten sonra tarafsız olması nasıl mümkündür? Öyle olsaydı seçim yerine, Keloğlan ın hikâyesi gibi tâlih kuşu birinin başına konar ve o yönetici olurdu. Bir de seçmenler taraf olduğuna göre seçilen nasıl tarafsız olacak? Bir câmi imamı mezhepli ve meşrepli olabilir, fakat diğer mezhep ve meşreplerle arasındaki ölçü nasıl olmalı hususunda bir yol haritası belirlememişse o insan faydalı bir hizmet yapamaz. Sâdece kendi müntesiplerini var sayıp, diğerlerini yok sayarsa hakikat yolunda ilerlemesi zordur. Bu sebepledir ki tarafsız olma hâli gerçekte yalan hâlidir. Taraf olanlar adâletli, liyâkatli ve emânetli bir tavır ortaya koyarlarsa başarılı olmaları mümkündür. Meselâ insan ilişkilerine ölçü şu olmalıdır: Kendi nefsi için istediğini kardeşi için de istemedikçe mü min olamazsınız hadisi taraf olmanın ölçüsünü ortaya koymaktadır. İşin temeline bakılırsa kelime-i şehâdet taraf olmanın ilânıdır. Bu meselede şu âyeti de gözden geçirmek gerekir. En am Sûresi, 19 âyette insanın; De ki; Ben aslâ şehâdet etmem ifadesiyle küfrün, şirkin yanında taraf olmayacağını beyan etmektedir. Müslümanlar neyin tarafı olduğunu bilseydiler, taraf olmanın erdeminin sonuçlarına erkenden kavuşurlardı. Ama öyle olmadı. Bâtıla, şirke taraf olunarak tevhid yaşanmaz ve anlaşılmaz. Bize tarafsız değil, taraflı insan lâzım. Bir elde kadeh, bir elde Kur ân; Bir helâldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman! (Ömer Hayyam) Taraf olmayanlar bertaraf olur. Ben taraf olana değil, tarafsızım diyene şüpheyle bakarım. Anayasaya; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz maddesini yazmışlar, fakat vatandaşların neye taraf olmaları gerektiği de anayasaya yazılmıştır. Bu ne yaman bir çelişkidir. Taraf olan yasadan, tarafsız yurttaş çıkmaz. Sonuç, insan ya Allah ın hizbindendir ya da şeytanın hizbindendir. Kimin tarafındaysanız safınızı belli edin, ama adâlet, ehliyet ve liyâkate önem vererek hayatı yaşanılır kılmak gayretiyle. Allah tan yana olanın ibâdetleri ve hayatı makbuldür. Tağuta/azgınlaştıran her şeye taraf olanların ise âkıbetleri hüsrandır. 19

20 Sahir AKÇA HİCRET Hicret; geniş anlamında Allah ın emir ve yasaklarını yerine getirmesi engellenen kişilerin, kendileri için daha uygun, güvenli ve serbest ortam veya mekânlara yaptıkları göçtür. Değil mi ki hicret, bâtıldan hakka, yanlıştan doğruya kaçış, öyle ise; hicret hazırlığı her alanda olmalıdır. Eğitim, iktisat, siyaset, ahlâk vs. Sözlükte; Terk etmek, ayrılmak, bir yerden başka bir yere göç etmek, kişi ve kişilerin bulundukları yerden başka bir yere göç yoluyla ayrılmalarıdır. Istılahta ise; Hz. Muhammed (sav) Efendimiz ve arkadaşlarının M. 622 yılında Mekke den Medîne ye göç etmeleri kasdedilir. Bu, bedenle olabileceği gibi, dil ve kalb ile de olabilir. Müzzemmil 10; Onlardan güzel bir şekilde ayrıl mealindeki âyet, üç türlü Hecr i Ayrılmayı ihtiva ettiği muhtemeldir: Beden, Kalp ve Dil. Müddesir 5; Azab(a götürecek şeyleri) terket de de. Nisâ 34 ve Ankebût 26 da ise; Kalbi Allah ın dışındaki şeylerden ayırıp yine O na yönelmek anlamında kullanılır ki, bu Allah a hicret yönelme ibâdetidir. Hicret kavramı, Kur ân da göç etmenin dışında Allah a eş koşmak veya puta tapmak gibi çirkin davranışlardan kaçınmak ve bir insanın yanından ayrılmak anlamında da kullanılmıştır. Seyyid Şerif Cürcanî; Küfür ahkâmının tatbik edildiği beldeden, Dâr-ûl İslâm a intikâl etmeye Hicret denilir, Râgıp el- İsfahanî; Hecr veya Hicran; insanın başkasından ayrılmasıdır. Bu, bedenle, kalble veya dille olabilir tariflerini yaparlar. Muhâceret aynı zamanda; Şehvetlerden, kötü huylardan ve günahlardan uzaklaşmak, onları terk ve reddetmektir de. Efendimiz (sav), Muhâcir, Allah ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir sözü ile hicret kavramına mecâzi bir anlam da yüklemiştir. Hicret; geniş anlamında Allah ın emir ve yasaklarını yerine getirmesi engellenen kişilerin, kendileri için daha uygun, güvenli ve serbest ortam veya mekânlara yaptıkları göçtür. Değil mi ki hicret, bâtıldan hakka, yanlıştan doğruya kaçış, öyle ise; hicret hazırlığı her alanda olmalıdır. Eğitim, iktisat, siyaset, ahlâk, vs. Ebû Dâvud (rha) Efendimiz (sav) in; Muhâcir, Allah ın yasakladığı şeylerden ayrılan ve onlara elveda diyen kimsedir sözleriyle Hicretin umûmî mânâsını açıklamaktadır. Her alanda Allah ın istemediği şeylerden, Allah nizâmının tasvip ettiği şeylere hicret. Allah, bizlere önce Hicreti hakkıyla anlamayı, hicretin hayat veren gücüyle uyanmayı, hazırlandıktan sonra ferdî hareket ekmekten cemaat olmaya, cemaatten de devletine hicret etmeyi nasîp etsin. Hicreti terk etmek, nefse zulmetmektir. Hicrette bereket, genişlik ve Allah ın rızâsı vardır. 20

21 Bir Müslüman ın temel hedefi Allah a ihlâsla ibâdet edebilmektir. Ruhlar âleminde gerçekleşen Misak a, o misakın tabii sonucu olan Emânet e hakkıyla riayet edebildiği müddetçe, yeryüzünün neresinde olursa olsun yaşayabilir. Elbette hangi hâlde bulunursa bulunsun; insanları, Allah ın dinine davet etmeye devam edecektir. Herhangi bir devlet; Müslümanların ibâdet etmelerine karışmaz ve tebliğ hususundaki gayretlerini sınırlamazsa mesele yoktur. Ancak, bütün bunları kanunla yasaklar ve ibâdet ettikleri için zulüm ederse, işte o zaman Hicret kavramı devreye girmektedir: Hz. Âdem (as) ile başlayan Tevhid Mücâdelesi; Tâğutî güçlerin zulmü sebebiyle, hicret eden muttakî insanların ızdırabını gündeme getirir. Kâfirler ve müstekbirler daima zorbalığa başvurmuşlardır. Tarih boyunca; birçok Peygamber ve muttakî mü min, sâdece Allah a ibâdet edebilmek için hicret etmişlerdir. Baskı ve çevre şartları sebebiyle İslâm ı yaşayamayan her mükellef, mutlaka hicret etmeye mecburdurlar. Kur ân, Hicret ten, hicretin gereğinden, hicret edenlerden ve etmeyenlerden söz eder. Hicret in ne kadar önemli olduğunu şu âyetlerle daha iyi anlarız: Nisâ, 97-99; Öz nefislerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki; Ne işte idiniz İslâm için ne yapıyordunuz? Onlar; Biz yeryüzünde acizlerdik derler. Melekler de; Peki! Allah ın arzı yeryüzü geniş değil miydi? Siz de oradan hicret edeydiniz ya! derler. İşte, onların duracağı - varacağı yer Cehennemdir. Erkek, kadın ve çocuklardan zaaf ve acz içerisinde bırakılıp da, hiçbir çâreye gücü yetmeyen ve - Hicrete bir yol bulamayanlar müstesna. Zîrâ, işte onlar Allah ın affını umabilirler. Mekke de Müslüman oldukları hâlde, hicret etmeye imkânları da varken imanlarını gizleyen ve İslâm ın emirlerini edâ edemeyenler hakkında inen bu âyetler, hicretin önemini bildirmektedir. Bu âyetlerin nüzul sebebi olarak şunlar nakledilir: Peygamberimiz (sav) zamanında bazı Müslümanlar müşriklerle beraber durup onların sayılarının artmasına sebep oluyorlardı. Bazıları savaşlar sırasında öldürülebiliyorlardı. Veya, bir kısım Mekkeliler İslâm a girmiş, fakat bunu açığa vurmamışlardı. Bedir savaşında müşrikler onları da beraberlerinde savaşa götürdüler ve bazıları bu savaşta öldürüldü. Müslümanlar bunun üzerine; Bizim arkadaşlarımız Müslüman idiler, savaşa zorla getirildiler deyip, onlara Allah tan mağfiret dilediler. İşte bu hadiseler üzerine bu âyetlerin nâzil olduğu rivâyet edilir. Demek ki, mü minlerin bu gibi durumlarda; Biz İslâm ı ayakta tutamayacak kadar zayıf kimselerdik demeleri kendilerini kurtarmayacaktır. Çünkü İslâm ı tamamıyla yaşayabilmek için herhangi bir teşebbüste bulunmamışlar ve böylece Kendilerine Nefislerine zulmetmişlerdir. Fakat, gerçekten Hicret edemeyecek durumda olan zayıf mustazaflar bundan müstesnadır. Bu âyetler, müşrikler arasında bulunup da dinini ayakta tutamayan herkesedir. Hicret edebilecekken etmeyenler, kendi nefislerine zulmetmişler ve bu âyetler hükmünce, haram işledikleri icmâ ile kabul edilmiştir. (İbn-i Kesir Tefsiri) Bu hüküm kıyamete kadar bâkî olup, genel bir hükümdür. İbn-i Hacer el-askalanî hicreti ikiye ayırır: 1. İşkence ve korku diyarından, güven diyarına, (Habeşistan a ve ilk Medîne ye hicret gibi.) 2. Küfür diyarından hicret. (Medîne ye İslâm Devletinden sonra ki hicret.) Ancak Mekke fethedildikten sonra Efendimiz; Fetihten sonra hicret yoktur, ancak cihad ve niyet vardır buyurarak, Mekke den Medîne ye hicreti kaldırmıştır. Abdullah b. Ömer (ra); Yeryüzünde küfür diyarı var olup, kâfirlerle savaş sürdüğü müddetçe hicret devam edecektir. Zîrâ, Efendimiz (sav) Düşmanla cihad devam ettiği müddetçe, hicret devam edecektir buyurmuştur der. Bu hadise göre, Hicretin farz olduğu küfür diyarı, Müslümanlarla savaşın devam ettiği yerlerdir. Anlaşılıyor ki, İslâmî anlamda hicret, bir yerden başka bir yere göçten ibaret olmayıp, İslâm ın gelişme, yayılma ve tebliğ stratejisi çerçevesinde çok önemli yere sâhip bir olaydır. Şayet hicret, basit bir göçten ibaret olsaydı, müş- 21

22 riklerin Müslümanların peşini bırakmaları gerekirdi. Oysa gerek Habeşistan, gerekse Medîne muhacirleri hicretten sonra da müşriklerce sürekli olarak rahatsız edilmişlerdir. Çünkü bu muhacirlerin, bulundukları yerde güçlenerek Mekke yi müşriklerin elinden alma gâyesini güttükleri onların da tahmin ettikleri bir husustu. Gerçekten de, Peygamberimizin, muhacirlere gösterdiği hedeflerin başında Mekke nin fethi, Kâbe nin putlardan arındırılarak tevhidle, tekbirle şanlanması geliyordu ki, hicretten çok uzun sayılmayacak bir süre sonra bu gâye gerçekleştirilmiştir. İslâm tarihinde ve Peygamberimizin hayatında kuşkusuz en önemli olay Hicret tir. Çünkü bu olay İslâmî tebliğde bir dönüm noktasıdır, İslâm toplumunun var olmasına açılan kapıdır, baskıdan kurtulan Müslümanların dirilişi ve güçlü bir yapı olarak ortaya çıkışıdır. Hicret; imanın, Allah a ve Rasûlüne bağlılığın, Allah yolunda fedâkârlık yapmanın, dünyalıklardan vazgeçmenin, yalnızca Allah rızâsını seçmenin bir göstergesi; küfre ve onların azgın temsilcilerinin hükmüne boyun eğmemenin, iman uğruna her zorluğu göze almanın destansı ifadesidir. Peygamberimizle birlikte bu destanı yazan güzel insanlara Kur ân Muhâcir diyor ve onları kelimelerin en tatlısı ile övüyor: Tevbe, 100; Öne geçen Muhâcirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da O ndan râzı olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Bu yolculuk - Hicret sıradan bir göç değildir. Bu, iktisâdî bir sebebe dayanan yer değiştirme, daha rahat bir yaşamı elde etmeye yöneliş, ya da başka diyarların altın veya başka zenginliklerinin çekici davetine icabet değildi. Bu hicret, aydınlığa, kurtuluşa, İslâm ın nûruna, İslâm ı tebliği en uzak yerlere kadar götürebilme imkânına, Allah a hakkıyla kulluk yapma fırsatına uzanan bir yolculuktu. İslâm tarihinin açılma, dal budak salma günüdür Hicret. Böylece toplumsal bir güce ve siyasî bir yapıya kavuşan Müslümanlar, dinlerini rahatça yaşama imkânına kavuştular. İslâm Medîne de dirildi, güçlendi, genişledi ve zaman içerisinde bütün dünyaya ulaşma fırsatını buldu. Bu bakımdan Hicret, yalnızca zulüm ve baskıdan kurtulmak değil, bir mevzi değiştirme, bir siyasî manevra, bir strateji ve var olma yolculuğudur. Mekke den Medîne ye Hicret, Mekke nin fethiyle bitmiştir. Ama, Hicretin espirisi, onun taşıdığı mânâ, onun gerekliliği ve faydaları kıyâmete kadar devam edecektir. Müslümanlar İslâm ı yaşama konusunda baskıya, işkenceye, dayatmaya uğradıkları zaman, Allah ın geniş arzında İslâm ı yaşayabilecekleri bir yere göç edeceklerdir. Kendi içlerinde, gönüllerinde sürekli bir şekilde kötüden iyiye doğru, eksiklikten tekâmüle doğru manevî Hicreti sürekli yaşayacaklardır, yaşamalıdırlar da. Efendimiz (sav) de şöyle buyurmuştur: Memleketler, Allah ın memleketleridir. Kullar da Allah ın kullarıdır. Nerede hayır bulursan orada yerleş. (İbn-i Kesîr, Tefsir.) O hâlde, insan bulunduğu yerde dinini, Allah ın emirlerinin bütününü yaşayamıyor, zorluklarla karşılaşıyor, Allah tan başka şeylere kul olması için telkin edilip zorlanıyorsa, orası Müslüman ın yaşayabileceği bir yer değildir. Bütün yeryüzü Allah ın olduğuna göre, yaşayabileceği yeri arayıp bulmalı, Hicret edip o darlıktan genişliğe çıkmak için gereğini yaparak, Allah a kulluk etmek mü minin prensibi olmalıdır. Gerçek iman, inanılan şeylerin gönüllere hapsedilmekten kurtarılıp hayatta sergilenmesidir, yaşanmasıdır. Hicret de, bu gerçeği ifade etmek için yapılır. Ancak, o bir kaçış veya normal bir göç olmayıp, onunla İslâm Devleti ne atılan bir ilk adımdır. Müslüman ın Müslüman ca yaşayışını ortaya koymak için bir yer değiştirmesidir. İnancını icraat sahasına koymak, inancını devletleştirmek, güçlenmek ve sonra da Hicret etmek zorunda kaldığı yere yönelerek orada da İslâm ı her şeyiyle hâkim kılma girişimidir. Bugün de Hicret i anlama tarzımız, Efendimiz (sav) in Hicretindeki mânâlardan farklı olamaz. Yâni, Hicret i bir doğum veya ölüm yıldönümü gibi anlamak, onun hakkını gasbetmek, onun Müslüman a hayat veren iksirini frenleyip hapsetmek demektir. Hicret in sadece söz ve yazılarla anlatılması ve bununla yetinilmesi de Hicret e aday olamayışımızın bir delilidir. Bütün bunlar Efendimiz (sav) tarafından; Allah için ihlâslı olarak gerçek mânâda hicret ediniz. Muhacirlere sadece sözlerle benzemeye çalışarak muhacirlik taslamayınız (En-Nihâye) ikazıyla yasaklanmıştır. Allah rızası için muhacirler olabilmek dileğiyle. 22

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan. Sevgili Peygamberimiz 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke de doğdu Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre dir. Doğduktan sonra 4 yaşına

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ 15.03.2010 Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ Ficar savaşları ve Hılful Fudul olaylarından sonra, Hz. Muhammed (s.a.s.) in yirmi beş yaşında iken Hatice ile evlendiği yıla kadar

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Siyer-i Nebi ne demektir? Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) doğumundan ölümüne kadar geçen hayatı içindeki yaşayışı, ahlâkı, âdet ve davranışlarını inceleyen ilimdir.

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s) Ahmed el Hasan (a.s) 1 Rahman ve Rahim olan Allahın Adıyla. Hamd Alemlerin Rabbi Allahadır. Allahın selamı Muhammed ve Al-i Muhammedin, İmamlar ve Mehdilerin üzerine olsun. Dünyanın Doğusundaki ve Batısındaki

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular İÇİNDEKİLER Takdim. 9 İTİKAD ÜNİTESİ Din Din Ne Demektir?... Dinin Çeşitleri... İslâm Dininin Bazı Özellikleri... I. BÖLÜM 11 11 11 II. BÖLÜM İman İmanın Tanımı... İmanın Şartları... Allah'a İman... Allah

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ Gençlik Programları 1. HAFTA SIYER NEDIR? Siyeri nasıl okuyalım? Niçin Peygamber gönderilmiştir? Hz. Peygamber i sevmek ve hayatının bilinmesi gerekliliğini

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI 15.03.2010 Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI Uhud savaşından dört ay sonra meydana gelen Bi r-i Maûne fâciası ndan sağ kurtulan

Detaylı

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Mülheim an der Ruhr Fatih Camii Islam kelimesi üc manaya gelir 1. Yüce Allahın emirlerine itaat edip, yasaklarından kacınmak. 2. Bütün insanlarla diğer canlılar

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11 İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11 İslâm Dini nin Bazı Özellikleri... IGMG Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığı İÇİNDEKİLER Ders Kitapları Serisi Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ Din Din Ne Demektir?... 11 Dinin Çeşitleri... 11

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Tashih: Emine Aydın isbn: 978 605 5523 29 9 Sertifika no: 14452 2 Uğurböceği

Detaylı

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI 15.03.2010 Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI Müslümanlarla yaptıkları antlaşmaya ilk ihanet eden Yahudi kabilesi Kaynukâ'oğullarıdır.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM )

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM ) İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM ) TARİH GÜN SAAT İLÇE YER VAİZE ADI/SOYADI 01.01.2014 Çarşamba 10:30 Bornova Debre Camii Fatma Özmen ERGEN Ölüm ve Ömür Muhasebesi 01.01.2014

Detaylı

AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE

AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE Aile, tek başına olmaktan kurtulup, can yoldaşına kavuşmaktır Aynı çatı altında yalnızlık ve yabancılık değil! Ve O, iki eşi, erkeği ve kadını yarattı. (Necm, 53/45) Kadınlar,

Detaylı

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU e-makâlât Mezhep Araştırmaları, IV/2 (Güz 2011), ss. 179-183. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU Halil İbrahim Bulut, Araştırma Yayınları, Ankara, Nisan 2011,

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

Ümmü Rumân (r.a) Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :32

Ümmü Rumân (r.a) Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :32 Ümmü Rumân radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin kayınvâlidesi olma şerefine eren bahtiyar bir hanım sahâbi... Hazreti Âişe radıyallahu anhâ annemizin biricik annesi... Hz.

Detaylı

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir? Din Kültürü. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir? Düşünmeyi öğretir Hayata anlam katar Sabretmeyi öğretir Herkesten yardım istemeyi öğretir Özgür olmayı öğretir. Peygamberimizin Medine'ye

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. AHMAK DOST Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir. İbrahim Peygamberden yana olduğunu

Detaylı

Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadının yeri. Prof. Dr. Hamid bin Mahmud Sufrata (GSM : 0505-105-146)

Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadının yeri. Prof. Dr. Hamid bin Mahmud Sufrata (GSM : 0505-105-146) Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadının yeri Prof. Dr. Hamid bin Mahmud Sufrata (GSM : 0505-105-146) Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadın konusuna baktığımızda

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Kavramlar. 1.Mü min. 2. Kafirler. 3.Münafiklar. 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri

Kavramlar. 1.Mü min. 2. Kafirler. 3.Münafiklar. 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri KAVRAMLAR Kavramlar 1.Mü min 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri 2. Kafirler 2.1 Kur anda Kafirler ile ilgili Ayetler 2.2 Kur anda Kafirlerin Özellikleri

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20 T.C. 8. SINIF I. DÖNEM ORTK (MZERET) SINVI 14 RLIK 2013 Saat: 11.20 DİN KÜLTÜRÜ VE HLK BİLGİSİ 1. Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık. (Kamer suresi, 49. ayet) Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.

Detaylı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN IÇERIK ÖNSÖZ 13 Giriş DİN VE AKAİT Günümüzde Din Algısı Sosyal Bilimcilere Göre Din İslam Açısından Din Dinin Anlam Çerçevesi İslam Dini İslam ın İnanç Boyutu Akait İman İman-İslam Farkı İman Bakımından

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ UMRENİN FAZİLETİ UMRE YAPMANIN FAZİLETİ İbn Mâce deki rivayet şöyledir: Hz. Aişe (r.a) der ki: Ey Allah ın Resulü, kadınlara da cihad var mıdır? Efendimiz (s.a.v): Evet, içinde savaş olmayan bir cihad

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 A. GENEL BİLGİLER...1 1. Tarihin Faydası ve Önemi...3 2. Kur an ve Tarih...4 3. Hadis ve Tarih...5 4. Siyer ve Meğâzî...6 5. İslâm Tarihçiliğinin Doğuşu ve Gelişmesi...6 B. İSLÂM

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

PEYGAMBERLERE VE İLAHİ KİTAPLARA İNANÇ 7. 10. Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler

Detaylı

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma Question İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma (s.a)'nın mushafı hakkındaki sözleri idi. Allah-u Teâlâ tarafından Hz. Fatıma Zehra (s.a)'ya ilham edilen

Detaylı

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI EBÛ BEKİR ES - SIDDÎK (ra) Peygamber Efendimiz den sadece birkaç yaş küçüktü. Çocukluk yaşlarında başlayan arkadaşlıkları bir ömür boyu sürdü. Peygamberimiz e vahiy geldiğinde

Detaylı

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ حكم الصلاة مع الجماعة ] باللغة التركية [ Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid ألفه الشيخ: محمد صالح المنجد Terceme edenler Muhammed Şahin ترجمه: محمد

Detaylı

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü Soru: Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu. Benim sorum şudur: Faizden kazanılan para ile yapılan evde kılınan namazın hükmü nedir? Cevap: Aleykum selam

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Kur'an-ı Kerimde bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanlara hayat verme gibi

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) M.570 senesinde Arabistan ın Mekke şehrinde doğdu. Dedesi Abdül Muttalib ona Muhammed ismini verdi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) öksüz olarak dünyaya geldi. Babası Abdullah, doğumundan

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir. UMRE DİNİ SUNUM UMRENİN FAZİLETİ CİHADA DENKTİR Hz. Aişe (r.a) Efendimiz e (s.a.v) sorar: Ey Allah ın Resulü, kadınlara da cihad var mıdır? Efendimiz (s.a.v): Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME ETKİNLİK Ders: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ Sınıf: 9.Sınıf Ünite: İslam da İman Esasları Konu: Kitaplara İman Etkinliğin adı: İlahi Mesaj Süre: 40 dak + 40 dak Yine onlar, sana indirilene

Detaylı

5. Kureyş kabilesinin önde gelenlerinden olup İslâm a düşmanlığından dolayı peygamberimizin ''bilgisizlerin önderi'' dediği kişi kimdir?

5. Kureyş kabilesinin önde gelenlerinden olup İslâm a düşmanlığından dolayı peygamberimizin ''bilgisizlerin önderi'' dediği kişi kimdir? 1. Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde ilkokullar arası düzenlenen bu yarışmada sorumlu olduğunuz kitabın adı aşağıdakilerden hangisidir? A) Peygamberimi Seviyorum B) Peygamberimi Öğreniyorum

Detaylı

Fetih izzet ve şerefle bütün insanları tanıştırma mücahedesidir. Bu kutlu gayede karşısına çıkanlarla en güzel şekilde mücahede etmektir.

Fetih izzet ve şerefle bütün insanları tanıştırma mücahedesidir. Bu kutlu gayede karşısına çıkanlarla en güzel şekilde mücahede etmektir. İslam fetih dinidir. Müslümanlar gönül fatihleridir. Fetih, Tevhid in yeryüzüne hâkim olmasıdır. Fetih açmak demektir. Kapıları, kilitleri, kilitli kalpleri ve gönülleri açmak demektir. Fetih, kalplerin

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I Ş U B A T 25.02.203 / 0.03.203 8.02.203 / 22.02.203 Tel : 0 26 39 59 38 Faks : 0 26 334 96 96 http://pamem.meb.k2.tr ÖĞRETİM YILI : 202 / 203 İN ADI : DİN KÜLTÜRÜ VE MESLEK AHLAKI ÖĞRETMENLERİ : YAVUZ

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır. Bir vatandaşımız tarafından okullarda Öğrenci Andı nın okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Danıştay 8. Dairesi 2009/1614 Esas Sayı ile dava açılmıştır. Dava dosyasına konulmak üzere, Bakanı

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI 1- Soru: Allah ın insanlar arasından seçip vahiy indirdiği kişiye ne ad verilir? Cevap: Peygamber/Resul/Nebi denir. 2- Soru: Kuran da peygamber hangi kelimelerle ifade edilmektedir? Cevap: Resul ve nebi

Detaylı

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir. Şeyh Şamil (k.s) in Sözleri Kahrolsun Sefil Esaret! Yaşasın Şanlı Ve Güzel Ölüm! Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Detaylı

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06 Şehâdet kelimesi sözlükte tanıklık etmek, huzurda bulunmak, idrak etmek, haber vermek, muttali olmak ve bilmek anlarına kullanılmıştır. Dini ıstılahta ise, Allah ın dinini en yüce tutmak için bu uğurda

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar Mikat Sınırları Kâbe (Beytullah) Makam-ı İbrahim Safa ve Merve Tepeleri Zemzem Kuyusu Arafat Müzdelife Mina 1 Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar Mekke deki Önemli Ziyaret Mekânları

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA (1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA Birinci Ehlibeyt (a.s) Kültür ve Sanat Festivaline Davet Kısa Filmler ve İngilizce Kitap Yazımı bölümlerinde Büyük Peygamber (s.a.a) konulu ve büyük hediyeli

Detaylı