Sanatçı: Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan ve eser veren kişiye denir. GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYATLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sanatçı: Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan ve eser veren kişiye denir. GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYATLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR"

Transkript

1 GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYATLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR Sanat insanla birlikte var oluş bir kavramdır. Aslında sanat şudur, şeklinde net bir tanım yapmak çok zordur. Sanat sözcüğü Arapça kökenlidir ve suni sözcüğünden türemiştir. Sanat: İnsanın duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi unsurlarla güzel ve etkileyici bir biçimde, kişisel bir üslupla ifade etmesine denir. Sanat, aslında insanın içindeki güzellik duygusunun dışa vurmasıdır. Nerede bir insan varsa orada sanat da olmuştur. Sanat Eseri: İnsanın yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkardığı üstün ve değerli eserlere denir. SANAT ESERİ VE ÖZELLİKLERİ Sanat eseri insanla birlikte var olmuş ve insanın ihtiyaçlarından doğmuştur. Sanat eseri, insanın kendini anlatma biçimlerinden biridir. Sanat eseri, sürekli değişen ve genişleyen bir insan etkinliğidir. Sanat etkinliği, yeni bir yapı kurma ve şekil verme etkinliğidir. Sanatçı, malzemeyi kendi bakış açısına göre seçer, ayıklar, değiştirir, yorumlar ve yeniden ortaya koyar. Sanat eseri, sanatçının yorumunu yansıtır. Sanat eseri kendine özgü bir iletişim aracıdır. Sanat eserinin kendi anlamından başka bir de okunduğu, seyredildiği veya duyulduğu yerde kazandığı anlamı vardır. Sanat eseri gerek üretim gerekse bakımından bireyseldir. anlamlandırma Sanat eseri dış dünyanın yorumlanarak değiştirilmesiyle ortaya çıkar. Sanat eseri öğretmez, açıklamaz; çağrışımlara ve sezgilere dayanır. Akıldan çok duygulara hitap eder. Sanatçı: Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan ve eser veren kişiye denir. Zanaat: İnsanların maddeye dayanan ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iştir. Bu işi yapan kişiye ise zanaatkâr denir. Güzel sanatlar: Edebiyat, müzik, resim, heykel gibi insanda coşku ve heyecan uyandıran, uygulamalı olmayıp yalnızca estetik yönden değerlendirilmesi geren sanat yapıtlarıdır. Güzel sanatları diğer sanatlardan ayıran en önemi özellik insanda coşku ve estetik haz uyandırması ve kurmaca dediğimiz bir gerçeklik anlayışına sahip olmasıdır. Güzel sanatların temeli olan nitelikler şunlardır: güzellik, etkileyicilik, özgünlük, öğreticilik, evrensellik ve yaratıcılıktır. Edebi Eser: İnsanda üstün bir güzellik duygusu ve heyecan uyandıran dil ürünlerine denir. Edebi eser estetik bir değer taşır. Edebi eseri yaşatan başlıca öğe dildir. FAYDA SAĞLAYAN ESERLERLE SANAT ESERLERİ ARASINDAKİ FARK Sanatçı, maddeyi güzellik amacıyla; zanaatkâr ise maddeyi yararlılık amacıyla işler. Mermerden mutfak tezgâhı yapan kişi zanaatkârdır. Zanaatkâr bir ihtiyacı giderme, fayda sağlama amacı taşır. Zanaatkârın yaptığı mutfak tezgâhı satılabilir, çoğaltılabilir, tekrarlanabilir. Mermerden heykel yapan kişi ise sanatçıdır. Mutfak tezgâhı faydacılık anlayışıyla yapılır, heykel ise estetik zevk için yapılır. Sanatçının bu eseri çoğaltılamaz, satılamaz ( kâr amacı gütmez), tekrarlanamaz ve biriciktir. Sanatçı eserine kendi duygu, düşünce ve hayallerini estetik bir biçimde yansıtır. NOT: Zanaatın doğuşunda plastik sanatlar etkilidir. Zanaat sanata fayda boyu kazandıran bir etmendir. Sanat eserleri insanda birtakım güzel duygular uyandırır. İnsana bir coşku ve heyecan verir. İnsanın duygu ve hayal dünyasını zenginleştirir ve geliştirir. Medeniyet: Bir ülkenin, bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının, fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümüne medeniyet( uygarlık) denir. İnsanlar yüksek medeniyetler seviyesine sanat ile çıkabilir.

2 GÜZEL SANATLARIN DOĞUŞU GÜZEL SANATLARIN SINIFLANDIRILMASI İnsan; konuşan, düşünen, eğiten, çalışan, birlikte yaşayan, değerleri olan, sanat yapan biyolojik ve psikolojik bir varlıktır. Sanat, insanın varlık şartlarından biridir. İnsan olan her yerde mutlaka güzel sanat etkinliği de vardır. Tabiatta karşılaştığımız renk, şekil, ses, taş, kum, su doğal varlıklardır. İnsan bu doğal varlıkları gözlemlemiş, araştırmış, incelemiş ve ihtiyaçlarına göre bunlara şekil vermiştir. Sanat eseri de sanatçının tabiata yeni bir düzen, yeni bir şekil vermesiyle başlamıştır. Karışık bir taş, demir, çimento, cam yığını bir araya gelince bunlar mimari eser oluşturmaz. Mimari eser için bu malzemelerin belli bir plan ve düzen içinde bir araya getirilmesi ve özgün bir yapı oluşturması gerekir. Sesler, boyalar, kelimeler için de durum aynıdır. Müzisyen notalara, ressam boyalara, yazar da kelimelere yeni şekiller verir ve böylece sanat eseri ortaya çıkar. Sonuçta güzel sanatların doğuşunda; İnsanın ve toplumun kendini ifade etme isteğinin Bireysel ve toplumsal ihtiyaçları karşılama çabasının İnançlarının ve yaşama duygusunun Doğaya şekil verme etkinliklerinin büyük payı vardır. Herkes kendini farklı şekillerde ifade etmek isteyebilir. Bu istek resim, müzik, heykel, sinema, tiyatro veya şiir şeklinde olabilir. Mühim olan sanatçının bir şekilde dış dünya ile iletişime geçmesidir. Bu iletişimde kullanılan malzemeye göre sanat alanları ortaya çıkmıştır. Güzel sanatların sınıflandırılmasında sanat eserlerinin seslendiği duyu organları da belirleyici unsurdur. Aynı zamanda sanatçının kullandığı malzeme de bu sınıflandırmada önemli bir unsurdur. İşitsel( fonetik) sanatların malzemesi dil ve ses, görsel (plastik) sanatların malzemesi madde, dramatik(ritmik) sanatların malzemesi ise hareket tir. SANAT ESERİYLE SANATÇI ARASINDAKİ İLİŞKİ Sanatçı olmasaydı sanat eseri de olmazdı. Sanat eseri sanatçının ürünüdür. Sanatçı; herkesin gördüğünü, hissettiğini, duyduğunu, düşündüğünü farklı şekilde gören, hisseden, duyan, düşünen ve bunları farklı şekilde yansıtan ve bunlara kendi yorumunu katan insandır. Sanat eseri hiçbir özelliğiyle başka eserlere benzemez. Sanat eseri sanatçısını çeşitli yönleriyle temsil eder ve onu yansıtır.

3 SANATI İNCELEYEN BİLİM DALLARI Sanatı inceleyen her bilim dalı, sanatın belli bir yönünü inceler. Bu bilim dallarının en başında Sanat Felsefesi ve Estetik gelir. Sanat Tarihi ve Arkeoloji sanatı tarihsel boyutta inceler. Sanat Psikolojisi izleyici veya sanatçı olarak bireyi; Sanat Sosyolojisi ise toplumsal yapı ile sanat arasındaki ilişkiyi inceler. BELLİ BAŞLI SANAT TÜRLERİ Edebiyat: Nazım ve nesir yoluyla duruma göre söylenen ya da yazılan zarif, ölçülü, ahenkli, dil kurallarına uygun sözler veya bu çevredeki sözlerden bahseden sanat dalıdır. Hat: Arap harfleriyle yazılmış güzel el yazısıdır. Bu sanat dinsel kaynaklıdır. Arapçada hat, çizgi ya da bir satır yazı anlamındadır. Hat sanatıyla uğraşan kişilere hattat denir.

4 Müzik: İnsan ya da bir çalgı sesinin belli bir ritme göre düzenlenmesi müzik sanatının temelini oluşturur. Doğada var olan seslerin bir ahenk bütünü oluşturacak biçimde yeniden düzenlenmesiyle müzik ortaya çıkar. Dans: Müzik temposuna uyularak bir kompozisyon çerçevesinde yapılan ve estetik değer taşıyan vücut hareketleridir. Resim: Malzemesi boya ve çeşitli yüzeyle olan bir sanattır. Soyut ya da somut şekillerin çizilmesi temeline dayanır. Bale: Dans, mimik, müzik ve dekor sanatlarını ileri düzeyde birleştirerek kullanan bir tiyatro gösterisidir. Bedenin harmonik olarak terbiyesi amacını taşır. Tiyatro: Hayali veya gerçek olayların belli yerlerde, yetenekli kişilerce seyirciler önünde canlandırılması sanatıdır. Mimari: Değişik malzemelerden yararlanarak üç boyutlu, estetik bir fiziksel yapı kurma, mekân tasarlama sanatıdır. Günümüzde bu sanatın yararlılık ve işlevsellik yönü öne çıkmıştır. Opera: Baştan sona bestelenmiş sololu, korolu, orkestralı sahne oyunudur. Oyunun çoğunu sözlü bölümler oluşturur. Sözler konunun akışına göre çeşitli müzik türleri içinde bestelenir.

5 Heykel: Mekân içinde üç boyutlu estetik biçimler oluşturmayı amaçlayan görsel bir sanat dalıdır. Heykel sanatı eskiden beri mimarlıkla yakın ilişki içindedir. NOT: Bilimin toplumsallığı sanattan daha fazladır. Toplumsal yaşamın sürdürülmesinde bilime sanattan daha fazla ihtiyaç duyulur. NOT: Güzel Sanatlar yer ve zaman göre değişen özel konular ı sezdirici, duyurucu bir tutumla ele alır. Gerçekte değişen olguların arkasında değişmeden kalan aşk, ölüm, ayrılık, özlem, yaşama sevinci gibi evrensel olan değerleri işler. Güzel sanatları yaşatan da bu gibi değişmez, kalıcı değerlere dayanması ve güzeli amaçlamasıdır. GÜZEL SANATLARIN İNSAN YAŞAMINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Sinema: Bir ışık kaynağından çıkan ışınları, üzerinde resimler bulunan bir film şeridinden geçirerek gerçekte olduğu gibi hareketli görüntüler meydana getirme işi ve bu şekilde meydana gelmiş olan görüntüdür. Sinema sanatı resim, müzik, tiyatro gibi güzel sanatları kapsar. İnsanlarda estetik kaygısı vardır. Güzel sanatlar insanların duygularını inceltir, sentez ve analiz yapma yetisini artırır. Duygu ve düşüncelerini geliştirir. İnsanı renk ve biçimsellik açısından daha seçici davranmaya ve uyum aramaya iter. İnsan güzel ses duymak ister, güzel bir görüntü görmek ister. Güzel sanatlar lüks değil ihtiyaçtır; çünkü ruh güzelliklerle beslenir. Sanat hayatı yaşanır hale getirir ve güzelliklerin paylaşılmasına aracı olur. Sanat, insanın ruhsal ve zihinsel duyarlılıklarının gelişmesine katkı sağlar. Sanat hayatın içindedir ve bizi hayata bağlar. Hayatın kalitesini artırır. BİLİM İLE GÜZEL SANATLAR ARASINDAKİ FARK 1-Sanat bir canlandırmadır, kurgusal ve özneldir. 2-Soyut duygu ve düşünceleri somut olarak orya koyar. 3-Sanatçı, doğadaki varlıklardan etkilenerek güzeli ortaya koyar. Yani sanatta güzellik aranır. 4-Sanat nesnelerin biçimlerini görmemizi sağlar. 5-Sanat kişiseldir, bireysel duyguları ve hayalleri yansıtır. 6-İnsan ruhsal dünyadaki arayışlarını sanatla karşılar. Sanat ruha hitap eder. 1-Bilim bir açıklamadır, nesnel ve gerçektir. 2-Somut gerçekleri soyut formüllerle, teorilerle ortaya koyar. 3-Bilimde ise doğruları bulmak amaçlanır. 4-Bilim, nesnelerin nedenlerini anlamamıza yardımcı olur. 5-Bilim geneldir, değişmeyen gerçekleri açıklar. 6-Bilim bedene hitap eder. Bizi kendimizle yüzleştirir. İnsanı ve toplumu sakinleştirir. GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ Edebiyatın Tanımı ve Özellikleri Edebiyat: Duygu, düşünce ve hayallerin kişide beğeni uyandıracak biçimde söz ya da yazıyla ortaya konmasıdır. Edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve edebiyat dille gerçekleştirilen bir güzel sanat etkinliğidir. Edebiyatın asıl amacı dili anlamlı, etkili ve güzel bir şekilde kullanmaktır. Edebi eserlerde gelişigüzellik yoktur. Edebi eser planlı bir yapıdır. Bu yapının en önemli özelliği özgün olmasıdır. Edebiyatın temelinde kurgu vardır. Edebiyat gerçeklerden beslense de bunu kendine özgü bir kurgu ile anlatır. Estetik, edebiyatın da en önemli öğelerindendir. Edebiyatta fayda ikinci plandadır. Edebiyat estetik zevk vermenin yanı sıra derin anlamlar da içerir. Bu yönüyle yararlılık amacı da taşır.

6 Edebi değeri belirleyen unsurlardan biri de üslup tur. Üslup yazarın düşünme ve düşündüğünü aktarma biçimidir. Herhangi bir yazı veya söz edebi eser değildir. Edebi eser olabilmesi için dil estetiği, üslup, taşıdığı duygu ve düşünce değeri, özgünlük, hayranlık uyandıracak anlatımı gibi özelliklere sahip olması gerekir. Edebiyatla Güzel Sanatlar İlişkisi Aynı amacı taşıyan güzel sanat dalları kullanılan malzemeler ve ifade ediliş biçimi yönüyle birbirinden az çok ayrılır. Edebiyat en çok resim ve müzikle içli dışlı olmuştur. Bunun nedeni sözün ahenk ve betimlemeye dönük olmasıdır. Edebiyat sinemaya ve tiyatroya kaynaklık etmektedir. Özellikle klasikleşmiş edebi eserler sinemaya ve tiyatroya uyarlanmaktadır. (Romeo ve Juliet) EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ Sanat eserleri ortaya konurken zaman zaman diğer bilimlerden yararlanır. Güzel sanatların bir dalı olan edebiyatın diğer bilim dallarıyla ilgisi vardır. Edebiyatın en önemli konusu tarihi, sosyal ve psikolojik bir varlık olan insan dır. Bu bakımdan edebiyatın, insanı ve toplumu değişik yönleriyle inceleyen psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, toplum bilimi, ruh bilimi, dil bilimi, coğrafya, din gibi bilim dallarıyla yakın ilişki içindedir. Bu bilim dalları edebiyat araştırmalarını kolaylaştırır. A) Edebiyat- Tarih İlişkisi Tarih: Geçmişte yaşamış insan topluluklarının ekonomik, siyasal ve sosyal alanlardaki yaşantılarını neden-sonuç ilişkisi içinde, belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek, tarafsız bir biçimde inceleyen ve anlatan bilimdir. Tüm edebi eserler bir tarihi dönem içinde oluşmuştur. Edebi metinler, oluştukları tarihi dönem izlerini taşır. Falih Rıfkı Atay ın Zeytindağı adlı eseri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun Sodom ve Gomore adlı eseri tarihin belli bir dönemine yani azıldıkları döneme ışık tutan ve okuyucuyu o günlere götüren eserlerdendir. Bazen bir edebi metin konusunu tamamıyla tarihten alabilir. B) Edebiyat- Sosyoloji İlişkisi Sosyoloji toplumu inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyoloji; sosyal olayları, toplumların kuruluş, yükseliş ve çöküşünü, insan ilişkilerini ve toplumların birbirleri ile münasebetlerini inceler. Sosyoloji bireysel sorunlarla ilgilenmez, toplumsal sorunlarla ilgilenir. Edebi ürünler toplumların inançlarını, yaşayış tarzlarını, duygu ve düşüncelerini yansıtır. Ayrıca edebi eserlerde insanların birbirleriyle olan ilişkilerini ve din anlayışlarını görmek de mümkündür. C) Edebiyat- Psikoloji İlişkisi Psikoloji, doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilen insan ve hayvan davranışlarını bilimsel yöntem ve tekniklerle inceleyen bilim dalıdır. Edebi metinler yazarının ve başkalarının yaşamlarından izler taşır. Edebi eserler onu ortaya koyan sanatçının duygu, düşünce ve ruh halini yansıtır, psikolojik durumuna ilişkin bilgiler verir. D) Edebiyat- Felsefe İlişkisi Felsefe, varlık, güzellik, adalet, doruluk, akıl, bilgi, dil, din gibi konulardaki temel sorunlarla ilgili çalışma yapan bir bilim dalıdır. Felsefi düşünce insanın evren içindeki kendi varlığını merak etmesiyle ve bu konuda sorular sormasıyla başlamıştır. Felsefe ile edebiyat arasındaki ilişki genellikle felsefenin edebi eserin gerisindeki felsefi anlayışı tanımlaması şeklinde olur. Bunun yanında bazı edebi eserlerin zaman zaman felsefecilere yol gösterdiği ve ilham verdiği de olmuştur. Edebiyatın temel öğesi olan dil, diğer bilim dallarının da anlatım aracıdır. Bundan dolayı felsefe, psikoloji, sosyoloji, hatta tarih, coğrafya, ekonomi vb. diğer bilim dallarıyla yakından ilişkisi vardır. Araştırmacılar da edebiyat araştırmalarında yazarın biyografisini yazarken tarih biliminden, yaşadığı ortamı yazarken sosyoloji biliminden, yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu anlatırken ise psikolojiden faydalanırlar. Yazarı etkileyen toplumsal, siyasal ve felsefî görüşleri de diğer sosyal bilimlerin yardımıyla ortaya koyarlar. Bu metinler edebi metin olmakla beraber tarihe de kaynaklık eder. Edebi eserler incelenerek dönemin ve toplumun değer yargıları, estetik tutumu ve diğer görüşleri hakkında bilgi sahibi incelenebilir.

7 DİLİN İNSAN VE TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Dil bir iletişim aracıdır. Duygu, düşünce ve istekler dil ile aktarılır. Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında sözü söyleyen kişi kaynak, söylenen bir söz (mesaj, ileti), iletilen sözü alan alıcı ve bir de iletişimin yapıldığı iletişim ortamı vardır. Bu düzeneğe iletişim sistemi denir. Bu yönüyle dil en etkin bir iletişim aracıdır. Her sanat dalının kendini ifade ediş tarzı farklıdır. Ressam renklerle, müzisyen seslerle, mimar ana maddesi toprak ve taş olan maddelerle sanatını yerine getirir. Edebiyatın da ana malzemesi dildir. Dil sayesinde duygular, düşünceler, sevinçler üzüntüler dile getirilir. Bu bakımdan dil olmadan edebiyat olmaz; dil edebiyatı, edebiyat da dili besler, geliştirir. Edebi eserler sayesinde dil gelişir; anlam zenginliği kazanır ve sözcük sayısı artar. Bu yönüyle dil; altına, şair ve yazarlar da bu altını işleyen kuyumcuya benzetilir. Hikâyeler, romanlar, şiirler, tiyatro türündeki eserler dil ile yazılır. Dilin diğer önemli bir yanı da ulusal birlik ve beraberliği sağlamasıdır. Aynı dili konuşan, aynı duygu düşünce ve zevkleri paylaşanlar, kederde ve kıvançta birlikte hareket ederler. Bir ulusun maddî ve manevî alanda ortaya koyduğu tüm eserler kültürü oluşturur. Edebiyat da kültürün içerisinde yer alan bir sanat dalıdır. Örneğin İslâmiyet ten önceki dönemde yazılmış olan ürünlerden destanlar, koşuklar, savlar sayesinde biz o dönemin kültürünü, yaşam biçimini, inançlarını öğreniriz. Dil, kültürün zenginleşmesine katkı sağlar. Dil ile oluşturulan kültürel değerler de vardır: Türküler, halk hikâyeleri, masallar, ninniler vb. pek çok folklorik kültürel değer birer dil ürünüdür Dil, kültürel değerlerin korunması ve kayıt altına alınmasını sağlar. Aynı dili konuşan toplumlar ortak kültürel ürünler ortaya koyarlar Atasözleri, deyimler, halk hikâyeleri, masallar bunun en güzel örneğidir. Dil, kuşaklar arasındaki kültür köprüsüdür. Ayrıca dil bir kültür oluşturucu olarak da karşımıza çıkar. Çünkü duygu ve düşüncelerin tam olarak anlatılabilmesi dilin mükemmelliğine ve zenginliğine bağlıdır. Bilim ve sanat dile bağlıdır. Bu bakımdan dildeki gelişmişlik kültürdeki gelişmişliğin göstergesidir.

8 Bu dünyada bir nesneye Yanar içim göynür özüm Yiğit iken ölenlere Gök ekini biçmiş gibi Yunus Emre Yukarıdaki metin 14. yüzyılda sade bir dille söylenmiştir. Bu metin dil sayesinde günümüze dek yaşamıştır. Bu sayede Yunus Emre gibi yüzlerce şairin, yazarın eserleri korunabilmiştir. Bu bakımdan dil bir kültür taşıyıcısı olarak önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Dil ve kültür edebiyata bir derinlik, bir canlılık katmaktadır. Bir dil, konuşan kişinin kültür düzeyine göre farklılıklar gösterir. Bir kişinin bakkalda, alışverişte ya da sokakta konuştuğu dil ile resmi çevrelerde kullandığı dil farklıdır. Bu nedenle günlük yaşamda alışverişte, eş dost arasında, bakkalda kullandığımız dile konuşma dili denir. Konuşma dilinde duygu ve düşünceler kısa cümlelerle anlatılır, anlatımda devrik cümlelere yer verilir. Konuşma dilinde noktalama işaretlerine pek uyulmaz. Onun yerine vurguya ve tonlamaya dikkat edilir. Çoğu zaman cümlede öğelerin yerleri değişir; yüklem başta ya da ortada olur. Duygu ve düşünce daha belirgin olarak söylenir. Nerde kaldın, kardeşim? Bugün gelir mi buraya? vb. cümleleri buna örnek olarak gösterilebilir. Bir rapor, bir makale, fıkra ya da bilimsel içerikli yazı hazırlarken kullanılan dile de yazı dili denir. Günlük resmî yaşamda, gazetelerde, dergide ve kitaplarda kullanılan dil yazı dilidir. Yazı dilinde cümlelerin açık, akıcı, sade ve dil bilgisi kurallarına uygun olmasına dikkat edilir. Yazıda yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine uyulur. Bir milleti ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, millî şuuru besleyen, bir millete mensup olma hazzını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan unsur olarak dilin, millet hayatındaki yeri çok önemlidir. Öyle ki milletin varlığı, dilin varlığıyla mümkündür. İnsanın geçmişini öğrenmesinde, gününü yaşamasında, geleceğine yön vermesinde, kişiliğini kazanmasında, aynı dili konuşan diğer insanlarla iletişim kurmasında ve kendisini ifade etmesinde dilin çok önemli bir araç olduğu muhakkaktır. Bu bakımdan dil bir anlamda bireye hizmet eder. İnsan tabiatı gereği toplu hâlde yaşamaya ihtiyaç duyar. Çevresinde kendiyle aynı değerleri paylaşan insanların bulunmasını ister. Bu ortak değerlerin oluşturulmasında, paylaşılmasında, nesilden nesile aktarılmasında, milletin varlığını devam ettirmesinde dil, çok önemli bir görevi yerine getirir. Çünkü millet olmanın birinci şartı, aynı dili konuşmaktır. Dil, milletin ortak kültürüyle yol alarak varlığını devam ettirir. Milleti oluşturan bireyler arasında birleştirici bir rol üstlenen dil, aynı zamanda ortak şuurun, millî şuurun ortaya çıkmasına hizmet eder. Millî birliği ve beraberliği sağlar. Dilin bu özelliği Atatürk ün Türkiye Cumhuriyetini kuran; Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası, bugün kendi milliyetini yapan her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. sözlerinde veciz ifadesini bulmuştur. Millî varlığın korunmasıyla dilin korunması arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Dilini unutmayan fakat bağımsızlığını kaybeden bir toplum milliyetini koruyor demektir. Bu toplum, bağımsızlığını kazanıp bir devlet kurarak, bir millet olarak yeniden tarih sahnesine çıkabilir. Sovyet Rusya nın dağılmasıyla Türklerin ve diğer milletlerin bağımsız birer devlet olarak yeniden tarih sahnesine çıkmaları bunun en yeni örneğidir. Tarihte bunun başka pek çok örneği vardır. Ancak dilini kaybeden milletlerin tarih sahnesinden silindikleri de bilinmektedir. Bir milletin dili bozulursa kültüründe sıkıntılar ortaya çıkar. Düşünce, sanat ve edebiyat alanlarında çöküntü başlar. Dil asıl işlevini (insanlar arasında anlaşma aracı olma) yerine getiremez. Kitleler birbirlerini anlayamaz hâle gelir ve yavaş yavaş kopmalar başlar. Bu gerçek, tecrübeyle sabit olduğu için bir milleti içten yıkma yönteminde işe önce dilden başlanır. Yeni neslin kültürel değerleri öğrenmemesi ve bireylerin, kuşakların birbiriyle sağlıklı iletişim kurmalarını engellemek için ne gerekiyorsa yapılır. Bu yüzden dil üzerinde oynanan oyunlara karşı her zaman uyanık olmak gerekir.

9 Adres bulmada kolaylık olsun gibi bir bahaneyle meselâ; Yunus Emre Caddesi ni 4. Cadde şeklinde değiştirmek bile kültür bakımından son derece yanlıştır. Çünkü cadde adını rakamla ifade ettiğiniz zaman bu tabelayı okuyan kimsenin buradan caddenin numarası dışında öğrenebileceği bir şey yoktur. Fakat Yunus Emre adının yaşatılması hâlinde en azından yetişen nesil Yunus Emre nin kim olduğunu, bu caddeye neden bu ismin verildiğini merak edecektir, öğrenmek isteyecektir ve sonuçta kendi kültüründen bir şeyler bulacaktır. Bir milletin ruhu, karakteri, anlayışı çoğunlukla sanatkârların ortaya koydukları eserlere yansıdığından bu yönüyle de dil, sosyal yapının ve kültürün aynası durumundadır. Dolayısıyla bu eserlerin dikkatle incelenmesi o milletin karakteri hakkında sağlam ipuçları verecektir. Özetlemek gerekirse dil, milletin manevî gücünün aynasıdır. Bir milletin kültürel değerlerini oluşturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyatı, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, ahlâk anlayışı, müziği geçmişten günümüze ancak dil sayesinde aktarılmaktadır. Dolayısıyla dilin korunmasıyla millî varlığın korunmasını aynı seviyede algılamak gerekir. Edebiyat-Dil ve Kültür İlişkisi Edebiyat, kültürün bir parçasıdır. Dil ise edebiyat ve kültürün taşıyıcısıdır. Bundan dolayı dil, kültür ve edebiyatı birbirine bağlar. Bir milletin yaşam biçimi onun aynı zamanda kültürüdür. Milletin gelenek göreneklerinden folkloruna, insani ilişkilerinden inançlarına, halk oyunlarından fıkralarına kadar bütün değerleri o milletin kültürünü oluşturur. Kültürün en önemli kaynakları arasında edebiyat ve dil de vardır. Çünkü edebiyat da kültürü kuşaktan kuşağa aktaran onu taşıyan ve muhafaza en etkili araçlardan biridir. Birçok bilgi, birikim ve tecrübeyi atasözlerinden, bilmecelerden, tekerlemelerden, manilerden, hikâyelerden, fıkralardan öğrenmek mümkündür. Yazar ve şairler eserlerinde içinde bulundukları çevreyi ve kültürü dille yansıtır. Bu da kültür ve edebiyatla dilin işlevini açıklar. Düşünce, duygu ve isteklerin; bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve çok gelişmiş bir dizgedir. (Doğan Aksan) Türk Dil Kurumu nun ise insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan olarak tanımladığı dil, bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere belli başlı özelliklere sahiptir. Dilin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: Dil, her şeyden önce sürekli gelişme gösteren canlı bir varlıktır. Dil, onu oluşturan topluma aittir, bunun için toplumsal bir değer taşır. Dil, sistemli ve gelişmiş bir iletişim aracıdır. Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir. Dil, sosyal ve canlı bir varlıktır. Dil birliği, bir milleti oluşturan özelliklerin başında gelir. Dil, en küçük birimi olan seslerden örülmüş bir yapıdır. Dil, toplumsal rolü sayesinde kişiler arasında duygu ve düşünce ortaklığı sağlar. Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. İnsanoğlunun en büyük icatlarından biri olan dil, kişiler arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan biridir. İletişimin dille gerçekleştirilen, jest ve mimiklerle gerçekleştirilen, resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen ya da simgelerle gerçekleştirilen türleri vardır. Bir bilginin, bir niyetin ilkel ya da gelişmiş bir işaret dizgesinden yararlanarak, bir zihinden başka bir zihne ya da bir merkezden başka bir merkeze ulaştırılması olarak tanımlanan bildirişimin sağlanabilmesi için, iletişim öğelerinin bilinmesi gerekmektedir. Dilin Önemi ve Özellikleri Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir. (Muharrem Ergin)

10 Dilin Kullanımındaki Farklılıklar Dilin günlük kullanımıyla, bilim, felsefe ve edebiyat eserlerindeki kullanımları farklıdır. Bilimsel eserlerde; nesnel, açıklayıcı ve anlaşılır bir dil kullanılır. Bilimsel eserlerde dil, kesin olanı ifade edecek bir yapı ve söyleyiş kazanır. Duyguların anlatıma katılmamasına çalışılır. Felsefi eserlerde; kavramsal bir dil kullanılır. Felsefi metinlerde düşünceyi dile getiren kavramlar ön plana çıkar. Sözcüklerin terim anlamlarından yararlanılır. Felsefi konuşmaları anlamak için sözcüklerin terim anlamlarını ve konuyu bilmek gerekir. Günlük konuşmada; ihtiyaçları gidermeye yönelik bir dil kullanılır. İnsan günlük ihtiyacını dille karşılar. Günlük hayatta doğal dilin imkânları kullanılır. Konuşma dilinde duygular, istekler, beklentiler en sade biçimde dile getirilir. Bilimsel bir üsluptan kaçınılır. Felsefi terimlere başvurulmaz. Sanat kaygısı taşımaz. METİN Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Başka bir ifadeyle metin, bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin bütünüdür. Metin, dille değişik düzeylerde iletişim kurmanın aracıdır. Sesten paragrafa kadar her dil öğesi aslında metnin bir parçasıdır ve onun ortaya çıkmasına hizmet eder. Metnin niteliğini anlatma ve anlaşmanın amacı belirler. Sanatçı vermek istediği mesaja göre metinler oluşturur. Yazarın vermek istediği mesajı metni türünü, boyutunu, anlatım biçimini ve dil özelliklerini belirler. Metinlerin oluşumunda hitap edilen kitlenin özellikleri de belirleyicidir. Metinde cümlelerin arka arkaya anlamsal bir bağlantı kurularak sıralanmasından paragraflar oluşur. Paragrafta bir ana fikir etrafında sıralanmış cümleler bulunur. Metinde paragraflar düşünce birimidir. Bir paragraftan diğerine geçerken dil, düşünce ve anlam birliği sağlanır. Metindeki paragrafın içinde giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunur. Metinde paragraflar anlatılan konunun boyutuna göre uzunluk ya da kısalık gösterir. Birkaç cümleden oluşan paragraflar olduğu gibi tek cümleden oluşan paragraflar da vardır. Paragrafların bir araya gelmesinden de bir metin (makale, fıkra, söyleşi, deneme, hikâye, roman vb.) oluşur. Her metnin bir ana düşüncesi vardır. Metinde ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşünceler paragraflarda dile getirilir. Ana düşünce metinde bir cümle olarak belirtilebileceği gibi yazının bütününden de çıkartılabilir. Metin giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı gibi metinler bir duygu, düşünce, istek ya da olayı anlatmada araç olarak kullanılır. Metinler manzum metinler ve mensur metinler olmak üzere iki kısımda incelenir.

11 Metinlerin Sınıflandırılması Metinler gerçeklikle ilişkileri, metinde kullanılan dilin işlevi, yazılış amaçları ve anlatım biçimleri bakımından sanat metinleri ve öğretici metinler olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar da kendi içinde ayrı ayrı sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma şöyledir: 5. Söz sanatlarına pek başvurulmaz. 6. Dil göndergesel işlevde kullanılır ve genelde resmi bir dil vardır. 7. Çoğunlukla geniş zaman kipi kullanılır. 8. Dil dışı öğeler(grafik, plan, çizelge, tablo) kullanılabilir. 9. Sanat kaygısı taşımaz 10. İleti doğrudan verilir. 11. Sade bir dille yazılır, üslup kaygısı yoktur. SANATSAL(EDEBİ) METİNLERİN ÖZELLİKLERİ 1.Sanat metinlerinde amaç okuyucuya estetik zevk vermektir. 2.Öyküleyici ve betimleyici anlatım türü kullanılır. 3.Yazarın üslup kaygısı vardır. Genellikle samimi ifadeler kullanılır. 4.Dilin sanatsal işlevi kullanılır. 5.Söz sanatlarına yer verilir. Hayallere ve mecazlara da yer verilebilir. 6.Sanatsal metinlerde kapalı anlatım söz konusudur. 7.Bilgilendirme amacı yoktur. Öğretici Metinler ile Sanatsal Metinler Arasındaki Fark Öğretici metinlerle sanat metinleri arasındaki ilk fark gönderge-metin ilişkisinden kaynaklanıyor. Sanat metinlerinin göndergesi yani ana düşüncesi kendi içindedir ve doğrudan göndergeyi açıklamaz. Diğer metinler ise göndergeyi anlatır, açıklar, yorumlar. 8.Kişi, zaman, mekân ve olaylar değişebilir. 9.Sanatsal metinlerde amaç okuyucuyu yazarın kendi yarattığı kurmaca dünyaya çekmektir. Yani olay kurmacadır. 10.Sanatsal metinlerde ileti dolaylı olarak verilir. Direkt olarak söylenmez. İkinci farklılık anlamdan kaynaklanır. Sanat metinlerinin tek anlamı değil, birden çok anlamı vardır. Sanatsal metinler her okunduğunda, duyulduğunda, seyredildiğinde akıllarda yeniden kurulur. Öğretici metinlerle sanatsal metinler arasındaki diğer farklar şöyledir. ÖĞRETİCİ(DİDAKTİK) METİNLERİNÖZELLİKLERİ 1. Bilgi verme amacıyla düzenlenir. Bu nedenle bahsedilen konuyla ilgili terimler kullanılabilir. 2.Kurmaca yoktur, gerçekler dile getirilir. 3.Genellikle açıklayıcı anlatım türü nadiren ise tartışmacı anlatım kullanılır. 4. Nesnel bir üslup söz konusudur.

12 EDEBİ METİN( SANATSAL METİN ) Edebi metin, duygu düşünce ve hayallerin insanda heyecan ve hayranlık uyandıracak şekilde ve estetik bir yapı içinde söylenmesi ve yazılması ile oluşan edebiyat ürünlerine denir. Bir yazar hikâye yazdığında ortaya çıkan eser edebi eserdir. Edebi metinlerin kendine özgü bir dil anlayışı vardır. Edebi metinlerde mecazlı ifadeler, yan anlamlar, süslü bir dil kullanılır. Yazıldığı dönemin özelliklerini taşımalı, insanın duygu, düşünce ve hayallerini beslemelidir. Edebi metin özenle kullanılmış, işlenmiş bir dil ve anlatımla oluşturulmalıdır. İnsanların duygu, düşünce ve hayal dünyasını geliştirir, zenginleştirir. Edebi eserlerin amacı bilgi vermek değildir. Edebi eserlerde sanatsal bir dil kullanılır. Mecazlar ve yan anlamlar vardır. Edebi eserlerin amacı öğretmek değildir. Edebi eserler her okunuşunda farklı çağrışımlar uyandırır. Edebi metinlerde kelime mümkün değildir. ve cümleleri değiştirmek Edebi metinlerde dil estetik ve şiirsel bir işlev kazanır. Edebi metinler sanat amacıyla üretilir. Sanatı öğretmez; sezdirir, hissettirir, çağrıştırır. Sanatın kendine özgü bir düşündürme ve hatırlatma biçimi vardır. Sanatçı, gerçekleri kendi düş gücüyle harmanlayarak yeniden kurgular. Edebî metinlerde kelimeler, günlük hayatta, herkesin bildiği, alışılmış anlamlarıyla değil, yazarın okuyucuya sunmak istediklerine göre yeni anlamlar yüklenir. Bu bakımdan anlatmaya bağlı edebî metinler ile bilimsel metinler birbirinden farklıdır. Bilimsel metinlerde anlam herkes için aynıdır. Hiçbir yerde ve durumda değişmez. Akdeniz in bitki örtüsü makidir. gibi bir cümle herkes tarafından aynı şekilde algılanır. Ancak edebî metinlerde, okuyucunun o anda içinde bulunduğu ruh hâli, dünya görüşü, bilgi ve kültür seviyesi edebî metnin anlamını değiştirir. Çünkü edebî metinlerdeki sözler veya söz grupları yalnızca sözlük anlamlarıyla metinde yer almazlar; bulundukları bağlama (ortama) göre anlam değeri kazanırlar. Edebî metinler yan anlam bakımından zengindir. Kelimeler ve kelime grupları, metin içerisinde farklı anlamlar kazanır. Bu nedenle edebî metinler anlam bakımından zenginleşir. Tek bir anlamları bulunmaz, okuyucunun bilgisi, görgüsü, psikolojik durumuna göre yeniden anlamlandırılır ve yorumlanırlar. Edebi( Sanatsal) Metinlerin Özellikleri Edebiyat ürünü( Edebi eser) sağlam düşünceli, güzel anlatımlı, özlü ve özgün olmalıdır. Zamanın süzgecinden geçebilmeli( kalıcı), insanları etkilemeli, toplumca anlaşılmalı ve beğenilmelidir. Edebi metinler kurmaca(tasarlanmış) metinlerdir. İnsanlar arasında dostluğun kurulmasını sağlar. Çevremizdeki güzellikleri bize gösterir. Kişinin hissettiği ancak tanımlayamadığı duyguları tanımlar. Bir edebî eseri okuyan kişi psikolojik yönden rahatlar, o eserin kahramanıyla empati kurar, onunla bütünleşir. EDEBİYAT VE GERÇEKLİK Yazarlar günlük hayatta karşılaştığımız ya da karşılaşabileceğimiz nitelikteki olayları oldukları gibi değil kendi iç dünyalarında kurguladıktan sonra dışa yansıtırlar. Yaratılan kahramanlar çevremizdeki kişilere benzer. Yazarlar çok iyi tanıdıkları bir kaç kişinin özelliklerini bir kişi üzerinde toplayabilir. Olayları ve kişileri iyice kurguladıktan sonra eserini yazar. Edebi metinler, yazıldığı dönemin özelliklerinden ve o dönemdeki her türlü gerçeklikten belirli ölçüler içerisinde yararlanırlar. Edebi eserlerde gerçeklik, kaynağını diğer bilim ve bilgi alanlarının ortaya koyduğu sonuçlardan alabilir. Yine günlük yaşamımızda karşılaşabileceğimiz her türlü konu edebi esere kaynaklık edebilir. Edebiyat eserindeki içeriğin gerçeklikle bağı vardır. Eseri oluşturan yazar ya da şair belli bir toplumsal gerçeklik içinde yaşamaktadır ve eserinde gerçekliği şöyle ya da böyle yansıtır. Edebiyat eseri, yazıldıktan sonra da toplumsal gerçeklik içinde yer alır. Sonuçta o eseri okuyanlar belli bir toplumsal gerçeklik içinde bulunduğuna göre eserin gerçeklikle bağı başka bir biçimde sürmektedir. Kısacası yazmak da gerçeklikle ilişki kurmanın bir yoludur.

13 Yazar içinde yaşadığı gerçekten yola çıkarak eserini oluşturur. Ancak yaşanan doğal gerçeklik olduğu gibi değil, edebiyatın kuralları içinde esere yansır. Yani sanatçı doğal gerçekliği konu olarak ele alıp yeni bir gerçeklik içinde tekrar şekillendirir, kurgular; buna edebi gerçeklik denir. Edebiyat insana özgü özellikleri, kurmacanın dünyasında dile getirir. Edebi metnin konusu; doğa ile ilişki halindeki en geniş anlamıyla duyan, düşünen, tasarlayan, yaşayan insandır. Dolayısıyla edebi metinlerde insanla ilgili her konu işlenebilir. Bilim de sanat da aynı gerçeklikle uğraşır. Sanat, gerçekliği insana özgü özelliklerden hareketle değiştirerek yeniden oluşturur, bilim ise açıklar. Edebi metin yazılırken dönemin özelliklerinden ve o dönemdeki her türlü gerçeklikten yararlanılır. Ancak bu yararlanma, bilimin gerçeklikten yararlanmasından farklıdır. Gerçek dediğimiz şey, değişikliğe uğrayarak edebî eserin dünyasına girer. Bundan dolayıdır ki hayatın gerçeği ile sanatın gerçeği birbirinden farklıdır. En gerçekçi olduğu iddia edilen edebî eserler dahi yaşanmış olanı değil, gerçeğe uygun olanı dikkatlere sunar. Kurtuluş Savaşı, tarihî bir hadisedir. Tarihçiler bu hadiseyi anlatırlar, romancılar da eserlerine konu alırlar. Tarihçinin çalışması bir fotoğrafa; romancının çalışması ise resme benzer. İçinde bulunduğumuz, yaşadığımız âlemin dışında edebî metinde yer alan âleme haricî âlem (kurmaca dünya) denir. Bu âlem, insanın hayalinde oluşur ve anlatma vasıtasıyla dışa aksettirilir. Özetle, edebiyat, gerçek hayatın yorumlanmasıdır. Sanat gerçekliği değiştirip, dönüştürüp, yorumlayıp, yeniden yaratır. Gazete haberi, tıbbi makale, sözleşme gibi metinler gerçekliği doğrudan doğruya ifade eder. Roman, öykü, şiir gibi türler ise doğal gerçekliği edebi öğelerle birleştirerek kurmaca gerçeklik haline getirir. Sanat eserleri de edebiyat eserleri gibi kurmacadır. Bir edebî eserin temel özelliklerinden biri de sanatçının, eserinde meydana getirdiği dünyadır. Edebî eserde dış dünya, insan ve insana özgü özellikler kurmaca yoluyla dile getirilir. Bununla birlikte edebî eserlerde oluşturulan bu dünya tamamen hayalî değildir. Yani dış dünya dediğimiz gerçek dünya ile bağlantılıdır. Fakat gerçeğin tıpatıp aynısı da değildir. Gerçeğin olduğu gibi yansıtılmaya çalışıldığı metinler, bilimsel metinlerdir. Nasıl ki bir ressamın yaptığı tablodaki görüntü ile o görüntünün gerçeği arasında ressam farkı varsa, edebî eserlerde de yazar farkı vardır. Sanatçı, görüp duyduklarından etkilenir, onları yeniden biçimlendirir ve hayalinde yorumlar. Bu yorumlamada şair ya da yazarın hayata bakışı aldığı eğitim, yaşadığı dönem, içinde yaşadığı çevre etkili olur. Edebî metinlerin özelliklerinden biri de dikkatlere sunulan olayın hayalî olmasıdır. Destan, masal, mesnevî, hikâye ve roman gibi edebî eserleri, tarih, biyografi, seyahat yazısı, hatıra ve benzeri eserlerden ayıran hususiyet de burada aranmalıdır. Kısacası edebi metinde olay, tarihî ve yaşanmış olandan farklıdır. Hiçbir romanın tarihî ve yaşanmış olayı olduğu gibi dikkatlere sunduğu iddia edilemez.

14 COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER ( ŞİİR ) 1)Şiir ve Zihniyet A) ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ Zihniyet, bir dönemdeki sosyal, siyasî, idarî, adlî, dinî, ticarî hayatın birlikte oluşturduğu ortamdır. Yani devrin kabul edilmiş sanat zevki ve hâkim anlayışıdır. Bir dönemdeki dinî, siyasi, ekonomik, sivil, askerî hayatın duygu, anlayış ve zevkler bütünü zihniyeti oluşturur. Bireysel farklılıklar dışında bir toplumdaki bireylerde ortak olan inançlar, yargılar ve temsiller bütünü de zihniyet kavramının içindedir. Zihniyet, bir toplum ve kültürün üyelerinin ortak tutumlarını da yansıtır. Bir eser hangi dönemde verilmişse, o dönemden izler taşır. Şairlerin şiirleri de yaşadıkları dönemden izler taşır. Şairlerin şiirlerinde de yaşadıkları dönemin sosyal ve siyasal olaylarını, kültürünü, ilişkilerini, inançlarını, sanat zevkini görmek mümkündür. Dolayısıyla bir şiiri incelerken, o şiirin yazıldığı dönemin ve şairin özellikleri göz önüne alınmalıdır. Yani şiir incelemek istiyorsak şiirin yazıldığı dönemin zihniyetini bilmemiz gerekir. Batıdan alınma, kuru bir taklide dayalı, havada kalan soyut ve bizimle ilgisi olmayan Batı sanatı yerine bizim kendi sanatımızı, kendimiz kurmamız gerektiğini söylüyor. Ona göre Anadolu, millî sanat üretimi için bakir bir alandır. Hem tabii güzellikleri hem insanlarının kültür zenginlikleri, gönül dünyalarının renkliliği, insani, medenî kimlik ve kişilikleri sanat ve edebiyat için yararlanılacak zengin ve önemli bir kaynaktır. Metin hem konu olarak hem de dil ve anlatım olarak dönemin zihniyetini( anlayışını ) yansıtıyor. Bu metinden hareketle dönemin siyasi, sosyal, idari, adli, askeri ve dini hayatı hakkında bilgi sahibi olabiliriz. ÖRNEK-2- ÖRNEK-1- SANAT Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolu muz Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel) Faruk Nafiz, bu dizeleri, Millî Edebiyat akımının temel ilkelerinden biri olan Türkçeyi sadeleştirme anlayışına bağlı kalarak yalın bir dille yazmıştır. Bu dizelerde şair, kendi dönemi içinde Türk şairine sanatın kaynağını ve malzemesini gösteriyor.

15 ÖRNEK-3- ÖRNEK-4-

16 2)Şiirde Ahenk(Ses ve Ritim) Coşku ve heyecanı dile getiren metinlerdeki birimler ses ve anlam kaynaşmasından oluşur. Bu birimler mısra(dize), beyit, kıta(dörtlük), bent, şiir cümlesi vb. adlar alır. Bu birimler duygu ya dayalı bir tema etrafında birleşerek bir bütünü meydana getirir. Şiirler bu bütünün en çarpıcı ve belirgin örnekleridir. A) Şiirin Ahenk Özellikleri Ahenk, bir bütünü meydana getiren unsurların seçimindeki titizliğin ve ustalığın sonucudur. Şiirde ahenk, ustaca kullanılan ses akışı, söyleyiş, ritim, ölçü ve her türlü ses benzerliğiyle sağlanır. Vurgu: Bazı kelime ve hecelerin diğerlerine göre daha baskılı, daha kuvvetli söylenmesidir. Vurgu hem kelimenin anlamını güçlendiren hem de şiirde ahengi sağlayan bir unsurdur. Ahenk: Kelimelerin birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün oluşturmasıdır. Kelime anlamı olarak ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. Şiirde ahengi sağlayan iç ve dış unsurlar genel olarak şunlardır: Şiirde ahengi sağlayan öğeler şunlardır: -Ölçü (Hece Ölçüsü, Aruz Ölçüsü), -Uyak/Redif/İç uyak -Aliterasyon Asonans -Ses akışı (Söyleyiş tarzı) -Vurgu ve tonlama İç Ahenk: Konunun işlenişinden ve kelimeler arasındaki ses uyuşmasından ileri gelen bir ahenktir. İç kafiye, asonans ve aliterasyon sanatları şiirin iç ahengini oluşturur. Dış Ahenk: Ölçü, redif ve kafiye (uyak) gibi şiirin dış unsurlarının oluşturduğu ahenktir. Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış; Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle. Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle ************************************ Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve siyah serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öt Şiir okurken vurgu ve tonlamanın gerektiği gibi yapılması, şiirin ahengini ve etki gücünü bir kat daha artırır. İstiklal Marşı nın aşağıdaki mısralarında geçen koyu harflerle yazılmış heceleri önce vurgusuz sonra ise vurgulu okuyalım. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Vurgu ve tonlamaya dikkat ederek okuduğumuzda şiirin etkisinin arttığını görmekteyiz. Tonlama: Anlatılmak istenen duygu veya düşüncenin daha etkili ifade edilebilmesi için ses tonunu değiştirerek okumaya denir. Tonlama, dilin doğal bir özelliği değildir. Okuyucu ses tonunu metnin içeriğine uygun olarak yükseltir veya azaltır. Böylece acıma, üzüntü, özlem, hayranlık, sevgi, korku gibi duygular belirginleşir. Bir sarsıntı Uyandım uzun süren uykudan, Geçiyordu araba yola benzer bir sudan. Bu beyitteki Bir sarsıntı sözü uykudan uyanıp bir sürprizle karşılaşan insanın şaşkınlığını sezdirecek bir ses tonuyla okunmalıdır. Ne yapıyorsun? cümlesini kızgınlık anında başka, şaşma anlatırken başka, hâl hatır sorarken başka ses tonlarıyla sorarız. Yukarıdaki şiir Yahya Kemal Beyatlı nın Rindler in Ölümü adlı şiirdir. Bu şiirin ikinci dörtlüğünün üçüncü dizesindeki siyah kelimesinin iç ahengi bozduğunu düşünüyordu. Uzun çalışmalar, düşünmeler ve dizelerin nabzını yoklayışlar sonuna şair, siyah kelimesinin yerine serin kelimesini getirerek kelime seçimindeki titizliği göstermiş ve iç ahengi sağlamıştır.

17 Aşağıdaki cümleleri uygun şekilde tonlamaya çalışınız. Bu arada "şimdi" kelimesinin aldığı değişik tonları izleyiniz. Şimdi geldim diyorum, anlamıyor musun? Daha fazla bekleyemem; ya şimdi ya da hiçbir zaman! Anlamadım, şimdi mi diyorsun? Sonra değil, şimdi. Ne! Şimdi diyen sen değil misin? Şimdi mi? Kesinlikle olmaz. Sen şimdi onu bunu bırak da ötesinden söz et. Şimdi buradaydı. Ölçü(Vezin): Ahengi sağlamak, şiire belli bir düzen vermek için çeşitli ölçüler kullanılır. Türk edebiyatında iki önemli ölçü kullanılmıştır. Bunlardan birincisi atlı bozkır kültüründen bu yana kullanılan hece ölçüsü dür. Diğer ise Klasik edebiyata ait olan aruz ölçüsü dür. a) Hece Ölçüsü: Bu ölçüye göre ilk mısradaki hece sayısı diğer mısralardaki hece sayısına eşit olmalıdır. Hece ölçüsü Türk dilinin doğal ölçüsüdür. Eskiden bu ölçüye parmak hesabı da denirdi. Sadece şiirler değil atasözleri, deyimler ve bilmeceler de hece ölçüsüyle yazılmıştır. 7 li, 8 li, 11 li ve 14 lü hece ölçüsü kalıpları en çok kullanılan kalıplardır. Yaş-o-tuz-beş-yo-lun- ya-rı-sı-e-der Dan-te-gi-bi-or-ta-sın-da-yız-öm-rün 11 li hece ölçüsü Yal-var-mak-ya-kar-mak-na-fi-le-bu-gün De-li-kan-lı-ça-ğı-mız-da-ki-cev-her ************************************************ Baş-ka-sa-nat-bil-me-yiz,/ kar-şı-mız-da-du-rur-ken Söy-len-me-miş-bir-ma-sal/gi-bi-A-na-do-lu'-muz Ar-ka-daş,-biz-bu-yol-da/ tür-kü-ler-tut-tu-rur-ken Sa-na-u-ğur-lar-ol-sun- / ay-rı-lı-yor-yo-lu-muz 7+7=14'lü hece ölçüsü ( Faruk Nafiz Çamlıbel) ************************************************ Durak: Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi artırmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu ayrım yerlerine durak (durgunlanma) denir. Durak, ahenk sağlayan bir çeşit ses kesimidir. Sözün gidişi zorlanmadan şiir okuyucusuna bir nefes payı bırakılmıştır. Duraklarda kelimelerden ortalarından bölünemez. İyi bir durakta kelime mutlaka bitmiştir. Hece ölçüsünde ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı duraklar kullanılmıştır. Not: Bir şiirde, bütün dizelerin durakları aynı olabileceği gibi, belli dizelerde farklı duraklar da kullanılabilir. Bir şiirin her dizesinde farklı duraklar kullanılmışsa, o şiir duraksız kabul edilir. Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrüm 11 Gençlik böyledir işte, gelir gider; 11 Ve kırılır sonra kolun kanadın; 11 Koşarsın pencereden pencereye 11 (Cahit Sıtkı Tarancı) Yukarıdaki dörtlüğü oluşturan bütün dizelerdeki hece sayısı 11'dir. Fakat bütün dizelerde duraklar aynı yerde değildir. Kelimeler ortadan bölünemeyeceğine göre bu dörtlüğü duraksız kabul etmek zorundayız. Bu durumda yukarıdaki şiir hece ölçüsünün 11'li kalıbıyla ve duraksız olarak yazılmıştır diyebiliriz. b) Aruz ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin açıklık kapalılık esasına bağlı olan bir ölçü sistemidir. Sonu ünlü ile biten heceler açık, sonu ünsüzle biten heceler de kapalı hece olarak adlandırılır. Ayrıca uzun ünlü bulunduran heceler ile dize sonundaki heceler daima kapalı kabul edilir. Aruz ölçüsünde duraklar sözcükleri bölebilir. İp-ti-da-Bağ-dat-'a / se-fer-o-lan-da At-la-dı-hen-de-ği / geç-ti-genç-os-man Vu-rul-du-san-cak-tar / kap-tı-san-ca-ğı İ-let-ti,-be-de-ne / dik-ti-genç-os-man 6+5=11'li hece ölçüsü ( Kayıkçı Kul Mustafa )

18 . = Kapalı hece - = Açık hece ********************************************** O be nim mil / le ti min yıl / dı zı dır par / la ya cak Fe i la tün Fe i la tün Fe i la tün Fe i tün ************************************************ Âteş gibi bir nehr akıyordu - -. /. - -./. - - Rûhumla o rûhun arasından - -. /. - - / ( Ahmet Haşim) Cahit Sıtkı nın bu şiirinde herhangi bir ölçü birimi kullanılmamış, serbest ölçü ile yazılmıştır. Kafiye (Uyak ): Genellikle mısra sonlarında bulunan anlamları ve görevleri farklı olan ses veya ek benzerlikleridir. Kafiyeyi mısra sonundaki kelimenin kök veya gövdesinde aramalıyız Redif: Mısra sonlarında bulunan anlamları ve görevleri aynı olan ses, ek ve kelime benzerlikleridir. Redifi mısra sonundaki kelimenin eklerinde aramalıyız. Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir. Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar. c) Serbest Ölçü: Herhangi bir sisteme bağlı olmayan ölçüdür.19.yüzyıl sonlarından itibaren edebiyatımıza girmiştir. MEMLEKET İSTERİM Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Kafiye Çeşitleri a) Yarım Kafiye: Mısra sonlarındaki kelimelerin kök veya gövdelerindeki tek ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI Ecel büke belimizi Söyletmeye dilimizi Hasta iken halimizi Soranlara selam olsun ( Yunus Emre )

19 Yürü bre Dadaloğlu m yürü git. Dertli dertli Çukurova yolun tut Bunda suçun varsa Hakka tövbe et De ki gayrı bizim iller iniler ( Dadaloğlu ) Ben çektiğim kimler çeker Gözlerim kanlı yaş döker Bulanık bulanık akar Dağlarım seliyim şimdi (Kul Mustafa) Üstümüzden gelen boran kış gibi Şahin pençesinde yavru kuş gibi Seher sabahında rüya düş gibi Çağırta bağırta aldı dert beni ( Pir Sultan Abdal ) Evlerinin önü çardak Elifin elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye (Karacaoğlan) Erkenden çağırır, ya deniz ya bahçe Her yerde tükenmez kahkaha, eğlence Daha uzak, uzak sanırsınız gece Bir de bakarsınız gün batmış, ay bedir (Ahmet Kutsi Tecer ) NOT: Oluşma yerleri ( ağızdaki şekillenme noktaları ) birbirine yakın olan ünsüzler de yarım kafiye sayılır. Yaz gelir de heveslenir bitersin Güz gelince başın alır gidersin Yavru niçin boynun eğri tutarsın Senin derdin benden beter menevşe. ( Karacaoğlan) b) Tam Kafiye: Mısra sonlarındaki kelimelerin kök veya gövdelerindeki biri ünlü biri ünsüz olmak üzere iki sesin benzerliğiyle oluşan kafiye çeşididir. Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin; İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler Tak, tak ayak sesimi aç köpekler işitsin Yolumda bir tak olsun zulmetten taş kemerler Sen miydin o afet ki dedim, bezm-i ezelde Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde, Bir sofrada içtik, ikimiz aynı emelde, Karşımda uyanmış gibi bir baktı sarardı. (Y. Kemal Beyatlı) Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum, Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum, Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum Varayım da mezarına v a r a y ı m Başucunda el kavuşup d u r a y ı m Bıktın mıydı benden deyip s o r a y ı m Mezarına giden yollar iniler ( Dadaloğlu ) On atlıya karar verdim yaşını Yenice sevdaya salmış başını El yanında yakar gider kaşını (Y. Kemal Beyatlı) Şimdi ay bir serv-i simindir s u d a Esme ey bad, esme canan u y k u d a Tenhalarda gülüşünü sevdiğim. ( Yahya Kemal Beyatlı )

20 Çimenler üstünde üç beş damla kan Gözünü nefretle kapatır ceylan Çırpınır ağzında bir demet kekik Kör avcı her şeye çekilmez tetik NOT: Arapçadan dilimize geçmiş bazı sözcüklerde bir uzun ünlü ile bir ünsüz yan yana geldiğinde uzun ünlü çift ses sayıldığından zengin kafiyeyi oluştururlar. Çıhdı yaşıl perdeden arz eyledi ruhsâr gül Saldı mirat-i zamir pakden jengâr gül Orhan zamanından kalma bir duvar Onunla bir yaşta ihtiyar çınar NOT: Dilimize Arapçadan geçmiş bazı sözcüklerde yer alan uzun ünlüler çift ses sayıldığı için bu ünlülerin oluşturduğu kafiyeler tam kafiyedir. d) Cinaslı Kafiye: Aynı seslerden oluşan; fakat farklı anlamların karşılayan ( sesteş) kelimelerle yapılan kafiye çeşididir. Cinas bir ses tekrarı değildir. Ses tekrarlarının anlamları aynıdır ki buna redif diyoruz. Cinas olabilmesi için yazılışlarının aynı, anlamlarının farklı olması ( sesteş ) olması gerekir. Hoyrattır bu akşamüstleri daimâ Gün saltanatıyla gitti mi bir defâ Kalem böyle çalınmıştır yazıma Yazım kışa uymaz kışım yazıma c) Zengin Kafiye: Mısra sonlarındaki kelimelerin kök veya gövdelerindeki en az üç ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir. Bir âlem ki gökler boru içinde Akıl almazların zoru içinde Üst üste sorular soru içinde (Necip Fazıl Kısakürek) Bir zafer müjdesi burada her isim Yekpare bir anda gün, saat, mevsim. Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk, Soğuk bir mart sabahı.. Buz tutuyor her soluk (F. Nafiz Çamlıbel) Her nefeste söyledik yüz bin günah Bir günaha etmedik hiçbir gün ah Niçin kondun a bülbül Kapımdaki asmaya Ben yârimden vazgeçmem Götürseler asmaya Bilmem ki yaz mı gelmiş Niçin açmış gül erken Aklımı kayıp ettim Nazlı yârim gülerken Bahçe sana bağ bana Değme zincir kar etmez Zülfün teli bağ bana Baygın bir ihtizaz ile bi-huş akar dere, Sahillerinde çocuklar uzanmış çemenlere Miskin Yunus biçareyim Kendin çöz kendin tara Değmesin el başına Ben yârime kavuştum Darısı el başına Baştan ayağa yareyim Dost ilinden avareyim Gel gör beni aşk neyledi ( Yunus Emre )

21 e) Tunç Kafiye: Mısra sonundaki bir sözcük başka bir mısra sonundaki sözcüğün için geçiyorsa tunç kafiye olur Bursa da eski bir cami avlusu Mermer şadırvanda şakırdayan su (Ahmet Hamdi Tanpınar) Her şey akar, su tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. (Necip Fazıl Kısakürek) Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var (Mehmet Âkif Ersoy) Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın (Mehmet Âkif Ersoy) Kafiye Şeması (Uyak Düzeni) : İlk olarak mısraların son seslerine bakılarak kafiye şeması çıkartılır. Kafiye şemalarının, mısraların son seslerindeki benzerliğe göre çeşitleri vardır: a) Düz Kafiye: Birinci dize ile ikinci dizenin; üçüncü dize ilde dördüncü dizenin kafiyeli olmasıdır. Düz kafiyenin mısra sonundaki seslerin benzerliği şöyle olabilir: aaaa, aabb, aaxa, aaab Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,...a Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,...a Işık ışık, dalga dalga bayrağım!...b Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım...b Hiç anılmaz olmuş atalar adı...a Beşikte bırakmış ana evladı...a Kırılmış yetimin konu kanadı...a Zulüm pençesinden aman kalmamış...b b)çapraz Kafiye: Birinci mısra ile üçüncü mısra; ikinci mısra ile de dördüncü mısra aralarında kafiyeli olursa bu çapraz kafiyeyi oluşturur. Kafiye düzeni abab şeklindedir. NOT: Halk edebiyatında kalın sesliler ( a-ı-o-u ) ile ince sesliler ( e-i-ö-ü ) kafiye oluşturabilir. Benden selam olsun Bolu beyine Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır. Redif oluşturur. Ok gıcırtısından, kalkan sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir. Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,...a Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum,...b Yolumun karanlığa saplanan noktasında,...a Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum...b (Necip Fazıl Kısakürek) Hayran olarak bakarsınız da...a Hülyanızı fetheder bu hali...b Beş yüz sene sonra karşınızda...a İstanbul fethinin hayali...b c)sarma( Sarmal ) Kafiye: Bir dörtlükte birinci mısranın dördüncü mısra ile ikinci mısranın üçüncü mısra mısra ile kafiyeli olması sarmal kafiyeyi oluşturur. Kafiye şeması abba şeklindedir.

22 En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü...a Titrek elleriyle gererken yayı... b Her yandan bir merak sardı alayı...b Ok uçtu, hedefin kalbine düştü...a ( Yahya Kemal Beyatlı ) İhtiyar, elini bağrına soktu,...a Dedi ki: İstanbul muhasarası...b Başlarken aldığım gaza yarası...b İçinden çektiğim bu oktu...a Asonans: Mısralarda aynı ünlü harflerin tekrarı ile sağlanan ses uyumuna denir. Tanıdığım bir ağaç var Etlik bağlarına yakın Saadetin adını bile duymamış Allah ın işine bakın. Ayağın sakınarak basma aman sultanım Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun d) Mani tipi Kafiye: Mani tipindeki şiirlerde kullanılan uyak türüdür. Kafiye şeması aaxa şeklindedir. Tek dörtlük için geçerlidir. Bu kafiye şeması ( aaxa) düz kafiyede de kullanılır. Mani tipi kafiye olabilmesi için dörtlüğün mani türünde yazılmış olması gerekir Dağlarda kar kalmadı...a Gözlerde fer kalmadı...a Daha yazacak idim...x Kâğıtta yer kalmadı...a Tren gelir öterek...a Kömürünü dökerek...a Ben anamdan ayrıldım...b Gözüm yaşım dökerek...a Aliterasyon: Şiirde ahenk unsurları dendiğinde sadece redif ve kafiye akla gelmemelidir. Aliterasyon iç ahenk unsurlarındandır. Mısralarda aynı sessiz harflerin tekrarlanmasıyla elde edilen ses uyumuna aliterasyon denir. Karadır kaşların ferman yazdırır Bu dert beni diyar diyar gezdirir Lokman hekim gelse yaram azdırır Yaramı sarmaya yar kendi gelsin Erenler efelenmez eserek elden ele Emekle evlek evlek eken erer emele Enselese elemler erene elce elver Ereceksen eğlenme, eserle er emele Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi Neyzensen, nefessen neylersin neyi Senin kalbiden sürgün oldum ilkin bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği ü harfi ile asonans, s harfi ile aliterasyon yapılmıştır. İç Kafiye: Dize sonlarındaki kafiyenin dize içinde de tekrar edilmesiyle oluşan ses uyumuna denir. Düz yazıda da iç kafiye ( seci ) kullanılabilir. Ancak şiirdeki iç kafiye ( seci ) ile düz yazıdaki iç kafiye ( seci ) biraz farklıdır. Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı? Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı? Bu dizelerde -maz mı ifadeleri rediftir. -an sesleri ise tam kafiyedir. Mısra sonundaki bu kafiye mısra içinde de sık sık tekrar edilmiştir. İşte bu iç kafiye dir. Gül gülse daim ağlasa bülbül acep değil Zira kimine ağla demişler kimine gül

23 Serbest Şiir: Serbest şiir ölçüsüz şiirdir. Dizelerde hecelerin sayısı ve uzunluk-kısalığı önemli değildir. Şair isterse uyak kullanabilir, istemezse de kullanmaz. İsterse şiirini bent dediğimiz bölümlere ayırabilir, istemezse ayırmaz. Serbest şiirde ölçü kullanılmaz, hiçbir kuralı yoktur. Serbest şiirde dış ahenk bulunmadığı için bütün ağırlık iç ahengin üzerine yüklenir. Bu yüzden serbest şiirde sözcükleri kullanma ve titizlikle seçme çok önemlidir. Serbest şiir 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, 20. Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce Bir yer var biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım duyuyorum Anlatamıyorum (Orhan Veli ) ŞİİR İNCELEME-1- yüzyılda tüm dünyaya yayılmış bir nazım biçimidir. Türk edebiyatına Nazım Hikmet in bir dergide yayınladığı şiiriyle serbest ölçü girmiş ve aygınlaşmıştır Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler (Nazım Hikmet)

24 ŞİİR İNCELEME-2-3. Şiir Dili Şiir insanın duygu, coşku, özlem ve hayallerini kendine özgü bir dille ifade eder. Dili daha canlı, daha güzel ve daha etkili hâle getirerek ona bir kimlik kazandırır. Şair günlük dildeki sözcükleri özenle seçer. Onlara yepyeni anlamlar kazandırır. Kullanılan dile yeni değerler ve anlamlar kazandırır. Şiir insanın aklına yönelik değil, duygularına yöneliktir. Şiirde bol bol yan ve mecaz anlamlar kullanılır. Şairler şiirlerinde benzetmelere, değişmecelere (mecaz) yer verir. Somut varlıkları soyutlaştırır, soyutları da somutlaştırır. Böylece duygu ve düşüncelerine bir anlam derinliği kazandırır. Şairler, şiirlerini tekdüzelikten kurtarmak için sanatlardan yararlanmıştır. Böylece şiir, daha ilgi çekici, merak uyandırıcı bir hâl almıştır. Şairlerin yararlandıkları belli başlı sanatlar şunlardır: SÖZ SANATLARI Söz sanatları etkili ve güzel bir anlatıma ulaşmak için yapılır. 1. Benzetme ( Teşbih ): Anlatıma kuvvet ve güzellik katabilmek için aralarında ilgi kurulabilen iki varlıktan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Günlük dilde yaygın olarak kullanılır ve şairlerin en çok başvurduğu söz sanatıdır. Benzetmenin dört temel öğesi vardır: a) Benzeyen: Benzetme yapılan konuda zayıf olandır. b) Benzetilen: Benzetme yapılan nitelikte güçlü olandır. c) Benzetme Yönü: Benzetmenin yapıldığı nitelik ya da özelliktir. d)benzetme Edatı: Benzetme yapılabilmesi için söylenen gibi- kadar- güya- sanki- misal vb edatlardır. Yaşlı kadın, çocuk gibi huysuzluk yapıyordu. Benzeyen Benzetilen Benzetme Edatı Benzetme Yönü Veli, karınca kadar çalışkandır. Benzeyen Benzetilen Benzetme Edatı Benzetme Yönü

25 NOT: Benzetmenin asıl öğeleri benzeyen ve benzetilen dir. Benzetmenin yapılabilmesi için bu iki öğenin mutlaka bulunması gerekir. Benzetme yönü ve benzetme edatı olmasa da olur. Tilki Selim, Ayı Rüstem sadece benzeyen ve benzetilen vardır. Bu beyitte akşam gün battıktan sonra oluşan kızıllık, bu kızıl rengin cümbüşü ateş bayramına ve bir şenliğe benzetilmiştir. Benzeyen yani akşam vakti yoktur. Benzetilen yani ateş bayramı vardır. Sadece benzetilen olduğu için açık istiare yapılmıştır. NOT: Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan benzetmelere Teşbih-i Beliğ yani yalın benzetme denir. Gökyüzü bir sonsuz rüya denizi Besleyen onlardır düşlerimizi Her akşam peşinde götürür izi Aşarken dağları bir bir bulutlar. Şair burada gökyüzünü sonsuz bir rüya denizine benzetmiş. Sadece benzeyen ( gökyüzü ) ve benzetilen ( sonsuz bir rüya denizi) kullanıldığı için teşbih-i beliğ yapılmıştır. Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü. ( Yahya Kemal) Bu örnekte Yahya Kemal gökyüzündeki bulutları kurşuna benzetmiş. Benzetilen kurşun vardır. Benzeyen bulutlar yoktur. Sadece benzetilen olduğu için açık istiare vardır. Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. ( Mehmet Akif Ersoy) NOT: Bir benzetmede benzetmenin dört temel öğesi de varsa bu tür benzetmelere ayrıntılı benzetme ( tam benzetme) denir. Bizim gemi martı gibi pek oynak. ( Enis Behiç Koryürek ) Sular öyle temiz ki annemin yüzü gibi. ( Kemalettin Kamu ) 2.İstiare( Eğretileme): Benzetmenin unsurlarından benzeyen veya kendisine benzetilen ile yapılan söz sanatıdır. İstiare ikiye ayrılır: a)açık İstiare: Sadece kendisine benzetilenle yapılan istiaredir. Bir ateş bayramı, bir vakitsiz donanma... Sandım, ömrüm bitecek, bitmeyecek bu yanma. Şair askerleri güneşe benzetmiştir. Benzetilen güneşler Benzeyen ise askerlerdir. Ancak benzetilen olduğu ve benzeyen olmadığı için açık istiaredir. Biçare gönüller ne giden son gemidir bu Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. ( Yahya Kemal ) Yahya Kemal gemi derken aslında tabut u anlatmak istiyor. Ancak benzetilen yani gemi yazılmış, benzeyen yani tabut yazılmamıştır. İşte bu açık istiaredir.

26 b) Kapalı İstiare: Benzetmenin öğelerinden sadece benzeyenle yapılan istiaredir. Gri, zehirli bir şubat sabah Yavaşça saplandı şehrin kalbine Dizelerinde şubat sabahı zehirli bir oka benzetilmiştir. Benzeyen yani şubat sabahı vardır, benzetilen yani zehirli ok yoktur. Benzeyenin olduğu benzetilenin olmadığı bu istiare kapalı istiaredir. Paydos bundan böyle çılgınlıklara; Sert konuşmağa başladı aynalar. Dizelerinde aynalar, sert bir tavırla konuşan insana benzetilmiştir. Benzetilen yani sert tavırla konuşan insan yoktur; ancak benzeyen yani aynalar vardır. Bu kapalı istiaredir. Bulutlar, el ele veren bulutlar Ve cenuba doğru uzanıyorlar. Dizelerinde ise bulutlar el ele vermiş insanlara benzetilmiştir. Benzetilen yani insan yoktur; ancak benzeyen yani bulutlar vardır. İşte bu kapalı istiaredir. Dalların boynu bükük Kederliyiz der gibi Bu dizelerde dallar boynu bükük sözünden de anlaşılacağı üzere insan a benzetiliyor. Burada kendisine benzetilen durumundaki insan dan söz edilmemiş, kapalı istiareye başvurulmuştur. Ben gidersem sazım sen kal dünyada Gizli sırlarımı aşikâr etme Lal olsun dillerin söyleme yâda Garip bülbül gibi âh-ü zâr etme ( Aşık Veysel ) Ay suda bestelerken en güzel şarkısını Küreklerim de suya en derin şiiri yazdı Dizelerinde ay ve kürekler insana özgü niteliklerle aktarıldığından teşhis sanatı yapılmıştır. İnsana özgü bir özellik olan şarkı bestelemek, Ay a; şiir yazmak ise kürekler e verilmiştir. 4. İntak ( Konuşturma ): İnsan dışındaki varlıkların insan gibi konuşturulmasıdır. NOT: İntak(Konuşturma) sanatının olduğu her yerde kişileştirme( teşhis) sanatı da vardır. İntak sanatı en çok fabl yazı türünde kullanılır. Çiğdem der ki ben elâyım Yiğit başına belâyım Dizelerinde sözü edilen çiğdem insan dışındaki bir varlıktır. Çiğdem der ki sözüyle çiğdem konuşturulduğundan intak sanatı yapılmıştır. Ey benim sarı tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk, derdim büyük Ben anınçün inilerim. ( Pir Sultan Abdal ) 3. Kişileştirme ( Teşhis ): İnsan dışındaki varlıklara insana özgü ( konuşma, küsme, kızma, sevinme...) özelliklerin yüklenmesidir. NOT: Kişileştirmede insan dışı varlıklar insana benzetilir ve benzetilen olan insan söylenmez. Kişileştirme, aslında kapalı istiare dir. Kişileştirme sanatı fabllarda sıkça kullanılır. Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna: - Tenimde bir yara işler gibisin, Titrerim rüzgârlar zarar verdi. ( Ahmet Kutsi Tecer ) Küçük bir çeşmeyim yurdumun Unutulmuş bir dağında Hiç kesilmeyecek suyum Yıldızların aydınlığında Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap Böyle emreylemiş Çalap (Allah) Derdim vardır inilerim."

27 5. Hüsn-i Talil ( Güzel Sebebe Bağlama ): Bir olayın ya da durumun gerçek sebebi çok iyi bilindiği halde onu başka ve daha güzel bir sebepten oluyormuş gibi gösterme sanatıdır. Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar. Bu dizelerde şair doğal bir olayı yani ağaçların yeşillenmesini güzel şeyler düşünmeye vesile olarak açıklamıştır. Sen gülünce güller açar Gülpembe, Bülbüller seni söyler, biz dinlerdik Gülpembe. Sen gelince bahar gelir Gülpembe, Dereler seni çağlar, sevinirdik Gülpembe. "Sen yoksun hiçbir şey yok Güneşin rengi Ağustos yıldızlarının sıcaklığı Karanfil kokusu" Şair, karanfil kokusunun ağustos yıldızlarının sıcaklığının, güneşin renginin olmayışını gerçekçi bir neden değil de sevdiğinin yok oluşuna bağlıyor. 6.Tecahül-i Ârif ( Bilmezlikten Gelme): Çok iyi bildiği hatta bazen de yaşadığı bir olayı bilmezlikten gelerek başkasına aitmiş gibi anlatma sanatıdır. Geç fark ettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar, ateş yakarmış Burada şair güllerin açmasını sevgilinin gülmesine, baharın gelmesini yine sevgilinin gelmesine bağlamıştır. Yani bu olayların nedenini güzel bir sebebe bağlamıştır. Dizelerinde şair, taşın sert olduğunu, suyun insanı boğduğunu, ateşin yaktığını elbette biliyor. Ancak bunları bilmiyormuş gibi bir tavır takınarak tecahül-i arif sanatı yapıyor. Ayrılık hasretine içerledi güller Yapraklarını döküverdi birer birer Dizelerinde güllerin yapraklarını dökmesi, ayrılık hasreti çekme nedenine bağlanmıştır. Oysaki güllerin yapraklarını dökmesinin gerçek nedeni bu değildir. "Sen gittin yaslara büründü cihan Soluyor dallarda gül dertli dertli" Şair, "akşamın gelişini" ve "gülün solmasını", "sevgilinin gidişine bağlamıştır. Böylece gerçek neden yerine hoşa giden, hayali bir neden bulmuştur. "Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına" Akıncıların yeni ülkeler fethetme isteklerinin nedeni olarak, şair atlarına yeni bir ülkede yem vermek isteyişlerini gösteriyor. Oysa fetihlerin asıl amacı toprak kazanmaktır. Eğilmiş arza kadar muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanar bülbüller Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer. Dizelerinde şair, akşam güneşi ile etrafı kaplayan kızıl güneşin tabiattaki yansımalarını betimlediği bu şiirinde, suların ateş gibi görünmelerinin ve mermerin tunç gibi kırmızı renk almalarının sebebini sanki bilmiyormuş gibi sorarak tecahül-i arif sanatı yapmıştır. On sekiz yaşlarında hande be-leb( dudağında gülüş) Ölüvermek... Demek bu mümkünmüş. Şair her insan için her anda mümkün olabilecek ölümün farkında değilmiş gibi davranmaktadır. Dolayısıyla tecahül-i arif sanatı yapılmıştır.

28 "Yılın ilk karı yağdı İyice kısaldı günler Ölülerimiz üşür mü ki?" Son dizede şair ölülerin üşümediklerini bildikleri halde, sorudan yaralanarak bu durumu bilmezlikten geliyor. "Sözü yazdımdı da kalmış öbür entaride Va'diniz bûse mi vuslat mı unuttum ne idi" Şair, sevgilisinin kendisine buse mi vuslat sözü mü verdiğini unuttuğunu belirterek bildiği bir gerçeği bilmezlikten geliyor. "Ey şûh Nedimâ ile bir seyrin işittik Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde" ŞÛH: çılgın, TENHACA: gizlice, İŞRET: yeme içme 7. Telmih ( Hatırlatma ): Herkesin bildiği tarihi bir olayı, ünlü bir tarihi kişiyi, tarihi bir eseri ya da sözü hatırlatma sanatıdır. Hikmeti taleb-i malda Karun gibi şimdi Hahişgeri-i lokmada Lokman unutulmuş. ( Nabi ) Mal mülk peşinde koşarak Karun gibi yaşamanın adına hikmet diyorlar şimdi. O kadar ki lokma peşinde koşarken Lokman Hekim in öğütleri unutulmuş Şair burada geçmişte zenginliği ile insanların hafızasında yer edinmiş Karun a ve hikmetli öğütleri Kuran-ı Kerim de geçen Lokman Hekim e şiirde yer vererek bize bunları hatırlatmıştır. Yani telmih yapmıştır. Ne büyüksü ki kanın kurtarıyor Tevhidi Bedr in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. ( Mehmet Akif Ersoy ) Bu beyitte, sevgili ile Göksu'ya gezmeye giden de Nedim, bunu başkasından işitmiş gibi bibi söyleyen de Nedim'dir. Yani biliyor ama başkasından duymuş gibi bilmezlikten geliyor. "Âb-ı gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su" ( Bilmiyorum, dönen kubbe "gökyüzü" kendiliğinden mi su rengindedir; yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır. ) Bu beyitte şair gökyüzünün neden su renginde olduğunu zaten biliyor; ama bilmezlikten geliyor. Şair burada Çanakkale cephesinde çarpışan Türk askerinin gösterdiği kahramanlığın büyüklüğünü anlatabilmek için Bedir kelimesiyle, Peygamberimizin ve sahabelerinin katıldığı Bedir Savaşı nı bizlere hatırlatarak telmih yapıyor. Mende Mecnundan füzun âşıklık istidadı var Âşık-ı sadık menem Mecnun un ancak adı var Kıl tefahür kim senin hem var ben tek âşıkın Leyla'nın Mecnun u Şirin in eğer Ferhat ı var Ehl-i temkinem meni benzetme ey gül bülbüle Derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var ************************************************ Bende mecnundan daha fazla âşıklık özellikleri var Sadık olan âşık benim, Mecnunun sadece adı var Ben senin aşığınım ki bununla övünmelisin Nasıl Leyla nın Mecnunu, Şirinin Ferhat ı var Aklım başımda ey gül beni bülbüle benzetme Onun derde sabrı yok her an feryadı var Bu dizede şair kendi aşkını anlatırken bizlere de Leyla ile Mecnun u, Ferhat ile Şirin i hatırlatıyor.

29 8. İrsal-i Mesel ( Atasözlerine Gönderme Yapma- Atasözü Söyleme): Deyim ve atasözlerini kullanarak şiirde anlamı pekiştirmeye, şiiri anlaşılır kılmaya denir. Çağır Karac oğlan çağır Taş düştüğü yerde ağır Gönül sevdiğinden soğur Görülmeyi görülmeyi... Şair bu dörtlükte Taş düştüğü yerde ağırdır. Atasözünü kullanarak irsal-i mesel sanatı yapmıştır. Yunus ki nergiste güler, gülde kanar Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar Bu dizelerde gül, nergis, gelincik çiçek adları ile tenasüp yapılmıştır Kestanelik gölgesinde hayal gibi yürürsün Bülbül şakır bir ağacın nazenin gülüsün Tarlalarda gülümseyen çiçeklerin alında Elâ gözlü güzellerin gül benzini görürsün Allah a sığın şahs-ı halimin gazabından Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir Bu dizelerde şair yumuşak huylu kişilerin kızdıklarında çok tehlikeli olacağından söz etmiş, bu düşüncesini de Yumuşak huylu atın çiftesi pektir. atasözü ile kuvvetlendirmiştir: Kirpikleri uzundur yârin hayâle sığmaz Eski meseldir âşık mızrak çuvala sığmaz Esnafa da biraz insaf gerektir Bal tutan parmağın yalar demişler Bu dörtlükte ise Mızrak çuvala sığmaz., Bal tutan parmağını yalar. atasözleri kullanılarak irsal-i mesel yapılmıştır. 9.Tenasüp ( Uygunluk ): Tenasüp sözcüğü, uygunluk, orantı, yakışma anlamına gelir. Edebiyatta, aralarında anlamca ilgi bulunan iki ya da daha çok sözcüğü bir beyit ya da dize kullanma sanatına tenasüp denir. NOT: Bilimsel terimler, mitoloji ve tarih kahramanları, hayvan, bitki ve çiçek adlan en çok yapılan tenasüp konularındandır. Ne nergis, ne leylak, ne lâle, ne gül Hepsiyle dolu bir selesin, sevgili Bu dörtlükte birbiri ile ilgili olan kestanelik, ağaç, bülbül, gül, tarla, çiçek sözcüklerini bir arada kullanan şair tenasüp sanatından yararlanmıştır. Samsun un evleri denize bakar Sokaklar yosun içinde Çapalar, takalar, mavnalar Bilyeler gibi suyun yüzünde Bir iner bir kalkar Bu dizelerde denizle ilgili yosun, çapa, taka, mavna, su sözcükleri bir arada kullanılarak tenasüp yapılmıştır. Çalınsın saz, keman, santur, kanun hoş makam ile Okunsun şarkılar dil besteler mahurdan sadâlarla Dizelerinde müzik alanıyla ilgili sözcükler (saz, keman, santur, kanun ) bir arada kullanılarak tenasüp yapılmıştır. Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna ya Rap ne güneşler batıyor. Bu dörtlükte Mehmet Akif Ersoy savaşın acımasız manzarasını ve havada uçuşan insan organlarını bir arada sayarak tenasüp sanatına başvurmuştur. Bu dizede birbiri ile ilgili anlamca çiçek adları kullanılarak tenasüp sanatından yararlanılmıştır.

30 10. Tezat ( Zıtlık ): Bir cümle ya da mısrada karşıt anlamlı sözcüklerden hareketle iki zıt düşüncenin karşılaştırılmasına tezat denir. Yani dizelerde zıt anlamlı kelimelerin kullanılmasıdır. NOT: Tezat sadece zıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması değildir. Tezat için birbirine karşıt özelliklerin de belirtilmesi gerekir. Geç yatar, erken kalkar. cümlesinde geç-erken zıt anlamlı sözcüklerdir. Burada tezat yoktur; çünkü burada bir fikir ayrılığı, bir çelişme söz konusu değildir. Güleriz ağlanacak halimize. Bu dizede ise tezat söz konusudur. Çünkü burada gülmek-ağlamak sözcükleri sadece zıt anlamlı değildir. Aynı zamanda ağlamak-gülmek gibi iki zıt eylemin bir insan ruhunda ve aynı zamanda olması, insanın iki duygu arasında çatışma yaşaması, insan ruhundaki karşıtlığın dile getirilmesi söz konusudur. Ne varlığına sevinirim Ne yoluğuna üzülürüm Aşkın ile avunurum Bana seni, gerek seni. Bu dörtlükte varlık- yokluk bir arada kullanılarak tezat oluşturulmuştur. NOT: Tezat sanatında zıt anlamlı sözcüklerden hareketle bir varlık, kavram ya da durumun iki zıt yönü ortaya konur. Şair, zıt anlamlı sözcüklerden hareketle aynı kavrama iki farklı yönden bakar, bu iki yanı bir kavrama, bir ortak noktaya bağlar. Bu açıdan zıt anlamlı sözcüklerden biri gerçek, diğeri mecaz anlamı ile kullanılır. Ne siyah eylemiş bu nasiyeyi (alın) Saçımı bembeyaz eden bahtım Bu dizelerde siyah alın bembeyaz saç sözleri ile tezat yapılmıştır. Siyah beyaz birbirinin zıddıdır; ama siyah alınla kötü talih anlatılmak istenmiştir. Gerçekte alın siyah olamaz. Bembeyaz saç ise gerçek anlamdadır. Burada alnı siyah, saçı beyaz yapan talihtir. Yani iki zıt işi yapan talihtir. Böylece tezat yapılmıştır. Var olan yokluğun ömrünü sürüyorum Aşklar bomboş kuruntu, hürriyetler esaret Bu dizede var yok, hürriyet esaret sözcükleri ile tezat yapılmıştır. Varken yokluğu yaşamak, hürriyetin, yani özgür olmanın esaret yani kölelik olması birer karşıt düşüncedir. Bu karşıt düşüncelerin bir arada işlenmesi ise tezattır. Aydınlıkça koştum karanlık çıktı Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı Bir yarken bir yok İşte dünyamızın işleri Dizelerinde aydınlık ve karanlık sözcükleri ile tezat yapılmıştır. Şair, içine düştüğü durumu, çaresizliği anlatırken tezat sanatından yararlanmıştır. Şair bu dizelerde dünya işlerinin geçiciliğini var ve yok sözcüklerinden hareketle anlatmış, bu karşıt anlamlı sözcükleri kullanarak tezat yapmıştır. 11. Tariz ( İğneleme- Tersini Söyleme ) Sanatı: Tariz, taş atma anlamına gelir. Edebiyatta birini küçük düşürmek ve onunla alay etmek amacıyla, söylenecek sözü tam tersi olan bir sözle nükte yaparak anlatma sanatına tariz denir. Derse geç gelen bir öğrenciye öğretmeninin: Aferin oğlum, her zamanki gibi erkencisin. demesi tariz sanatına örnektir.

31 Her nere gidersen eyle talanı Öyle yap ki ağlatasın güleni Bir saatte söyle yüz yalanı El bir doğru söz söylerse inanma NOT: Kinayede sözcüğün gerçek anlamından bir sonuç çıksa da kastedilen mecaz anlamıdır. Ateş düştüğü yeri yakar. Bu dörtlükte şair, tariz sanatı ile okuyucuya öğüt vermektedir. Evet, bu dörtlükte şair sanki okuyucuya talan eylemesini, gülenleri ağlatmasını, yalan söylemesini, başkalarının sözüne inanmamasını öğütler gibidir. Ama şair, burada anlattıklarının tam zıddını öğütlemektedir aslında. Gördüğüm şeyi asla sezemem Korku bilmem hiç yalnız gezemem İcap etse kendi adım yazamam Kâtiplikte gayet iştiharım var Bu dörtlükte şair, korkak kişilerin cesur, cahil insanların bilgili görünmesini tariz sanatı ile anlatmış, böyle kişileri üstü kapalı bir şekilde eleştirmiştir. 12. Kinaye ( Değinmece ): Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanılmasıdır. NOT: Atasözleri ve deyimler kinayeli anlatıma çok güzel örneklerdir. Bulmadım dünyada gönüle mekân Nerde bir gül bitse etrafı diken ( Sümmani) Gerçekten gül dalı dikenlerle doludur; fakat şiirin ikinci dizesinde asıl anlatılmak istenen Nerde bir iyilik olsa, kötülük onun hemen yanında olur. düşüncesidir. Yani diken sözcüğü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanılarak kinaye yapılmıştır. İzmir in içinde gül ile diken Kör olsun dikeni yoluma diken Ayrılık değil mi belimi büken Yazar bu dizelerde diken kelimesini hem gerçek anlamıyla kullanmış, hem de sevgiliyle araya giren engel anlamında kullanmıştır. Bu atasözünde kinaye vardır. Gerçek anlamda ateşin düştüğü yeri yaktığı doğrudur. Bu atasözünün mecaz anlamı ise bir derdin, sıkıntının, en çok, onu çeken kişiyi etkilediği dir. Bu atasözünde de kastedilen, gerçek değil mecaz anlamıdır. 13. Tekrir ( Tekrar Etme ): Tekrir, tekrar etme, yeniden söyleme anlamına gelir. Aynı dörtlük ya da beyitte bir kelimeyi anlatımı pekiştirmek amacıyla sık sık tekrar etme sanatıdır. Sular gene o sular, kıyı gene o kıyı Gene çamlar dinliyor uzaktan bir şarkıyı Bu dizelerde gene sözcüğü tekrar edilerek tekrir yapılmıştır. Sanatçı, burada aynı durumun, aynı şeylerin devam ettiğini, tekrarlandığını anlatmak için gene sözcüğünden yararlanmış, okuyucunun dikkatini buraya çekmeye çalışmıştır. NOT: Tekrirde sanatçı, sözün etkisini güçlendirmek amacıyla anlamı üzerinde yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yineler, böylece dikkatleri o sözcük ve anlamı üzerine çekmek ister. Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse Her kapıda ağlayıp bu kapıda gülümse Şair dizelerde ölüm olgusuna dikkat çekmek için kapı sözcüğünden yararlanmıştır. Ölümü bir kapı olarak niteleyen şair, bu sözcüğü yineleyerek okuyucunun dikkatini ölüm temasına çekmiştir. Gül, gül dedi bülbül güle Gül gülmedi gitti Gül bülbüle, bülbül güle Yar olmadı gitti Bu dörtlükte gül ile bülbül kelimeleri sık sık tekrarlanarak dikkat çekilmek istenmiş ve tekrir sanatı yapılmıştır.

32 14.Mübalağa ( Abartma ): Herhangi bir şeyin özelliklerini olduğundan daha büyük ya da olduğundan daha küçük göstermeye denir. Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat Arş a kanatlandık o hızla. (Yahya Kemal) Şair atların hızını oka benzetmekte ve mübalağa etmektedir. İlahi, kabul senden, rey senden; şifa senden, dert senden, İlahi, iman verdin, daim eyle,; ihsan verdin kaim eyle. Görüldüğü üzere bu düz yazıda şiir havası seci sanatıyla sezilmektedir. 16. Cinas: Yazılışları aynı anlamları ayrı sözcükleri ( sesteş sözcükleri ) dize sonlarında kullanma sanatıdır. Bir sinek bir kartalı Salladı vurdu yere Yalan değildir gerçektir Ben de gördüm tozunu Niçin kondun a bülbül Kapımdaki asmaya Ben yârimden vazgeçmem Götürseler asmaya Bir sineğin bir kartalı yere çarpması, sallaması mümkün değildir. Yunus Emre bu şiirinde bunu gerçekmiş gibi vererek mübalağa sanatını kullanmıştır. Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle, Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle. ( Yahya Kemal Beyatlı ) Bu beyitte, akıncılarımızın düşman üzerine büyük bir hızla atılmalarını anlatmak için uçtuk ifadesi kullanılarak mübalağa yapılmıştır. 15.Seci ( İç Uyak ): Düz yazıda kelimelerin şiirdeki kafiyeye benzer bir ritim verecekmiş gibi sıralanmasına denir. Bu sanata özellikle Divan nesrinde sıkça rastlarız. Bilmem ki yaz mı gelmiş Niçin açmış gül erken Aklımı kayıp ettim Nazlı yârim gülerken Bahçe sana bağ bana Değme zincir kar etmez Zülfün teli bağ bana Kendin çöz kendin tara Değmesin el başına Ben yârime kavuştum Darısı el başına İlahi her neyi gülzâr ettinse anı ittim. İlahi elime her ne sundunsa anı tattım. İlahi gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter. İlahi vücudum bahçesine ne diktinse o biter. Sinan Paşa dan alınan bu parçada yazar, yazıda ahengi sağlamak için seciden yararlanmıştır, tüter biter, yaktınsa, diktinse sözcükleri birbiri ile kafiyeli olarak kullanılmıştır. Yazar, düzyazı içinde birbiri ile kafiyeli bu tür sözcükleri kullanarak yazıya akıcılık kazandırmıştır. 17. Tevriye( İki Anlamlılık) Tevriye, örtmek, amacını gizlemek anlamına gelir. Edebiyatta nükte yapmak amacıyla birçok anlamı olan bir sözcüğü uzak anlamını kastederek kullanma sanatına tevriye denir. Bir kelime birden fazla anlamda kullanılır. Bu sanatta sözün yakın anlamı söylenir, uzak anlamı anlatılmak istenir. Uzak anlam ilk anda okuyucu tarafından kavranmayacak biçimde gizlenir. Okur, yakın anlamla oyalanır, ama anlatılmak istenen uzak anlamda gizlidir. Bu uzak anlam şiire ayrı bir güzellik katar.

33 Bu kadar letafet çünkü sende var İNCELEME-1- Beyaz gerdanında bir de ben gerek Bu dizelerde ben sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Ben, insan vücudunda, özellikle yüzde bulunan, koyu renk lekelerdir. Şair, bu anlama gelen ben i kullanmış, ama kendisini anlatmak istemiştir. Çünkü sözcüğün uzak anlamında birinci tekil kişi söz konusudur. Baki çemende bir hayli perişan imiş varak Benzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan Bu dizelerde rüzgâr sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Çünkü rüzgâr sözcüğünün iki anlamı vardır. Yakın anlam yel, uzak anlam ise zaman dır. Şiirde yakın anlam söylenerek sözcüğün uzak anlamı anlatılmak istenmiştir. Hani selamı hani bir peyamı cânânın Saba senin de işin hep heva imiş yazık Dizelerinde heva sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Çünkü heva sözcüğü hava ve istek, arzu anlamına gelmektedir. Sözcüğün yakın anlamı hava söylenmiş; ama istek, arzu anlamı anlatılmak istenmiştir. Dedim: Dilber, niçin sararıp soldun Dedi: hep çektiğim dil yarasıdır. Bu dizelerde dil sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Dil sözcüğü hem tat alma organı hem de gönül, yürek anlamındadır. Şair yakın anlam olan dilindeki yaranın kendisinin sararıp solmasına yol açtığını söylerken, uzak anlam olan bir güzele olan aşkı nedeniyle böyle sararıp solduğunu anlatmak istemiştir.

34 4.Şiirde Yapı Şiirin yapısı anlam ve ses kaynaşmasından oluşur. Anlam ve ses kaynaşmasından oluşan nazım birimlerine beyit, kıt a, bent, mısra gibi isimler verilir. Dize, beyit, dörtlük gibi birimlerle ölçü, kafiye düzeni, tema ve imgeler belli bir bütün oluşturarak şiirde yapıyı meydana getirir. a) Nazım Birimi Bir şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan en küçük birime nazım birimi denir. Türk edebiyatında değişik dönemlerde farkı nazım birimleri kullanılmıştır. En çok kullanılan nazım birimleri şunlardır: a.1.mısra (dize): Coşku ve heyecanı dile getiren metinlerde, yani şiirde yapıyı meydana getiren her bir satıra mısra ya da dize denir. Mısra anlamlı en küçük nazım birimidir. Bu, bir şiirin parçası olabileceği gibi, kendi içinde bağımsız bir bütün de olabilir. Bir şiirin içinde her yönüyle en güçlü, güzel, akılda kalan ve dikkat çeken mısraya mısra-i berceste denir. Şiirlerinin içinde akılda kalıcı olan bazı mısra-i berceste örnekleri aşağıdadır. Sitem hep aşinalardan gelir, bigâneden gelmez. (Nabi) Dahleden dinimize bari Müselman olsa (Şeyhülislam Bahai Efendi) Sır atlarla geçildi kıldan ince o sıratlar ( Ahmet Necdet) Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül ( Nevres) Kibarın kelamı kelamın kibarıdır ( Laedri) Bir evde dü zen olsa ol evde düzen olmaz (Laedri ) Su uyur, düşman uyur, hasta-i hicran uyumaz (Galip Dede)

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

LYS. Lisans Yerleştirme Sınavı. Öğretmenin defteri

LYS. Lisans Yerleştirme Sınavı. Öğretmenin defteri LYS Lisans Yerleştirme Sınavı Öğretmenin defteri LYS EDEBİYAT HIZLI ÖĞRETİM EDİTÖR Turgut MEŞE İÇİNDEKİLER Güzel Sanatlar ve Edebiyat... Türk Edebiyatının Dönemlere Ayrılması... 1 29 Bütün hakları Editör

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

I. DÖNEM. 1. Şiir İnceleme Yöntemi... 25 2. Şiir Okuma... 49 3. Manzume ve Şiir... 50 DERS KİTABI ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ... 61

I. DÖNEM. 1. Şiir İnceleme Yöntemi... 25 2. Şiir Okuma... 49 3. Manzume ve Şiir... 50 DERS KİTABI ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ... 61 VII İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I. DÖNEM 1. ÜNİTE (GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT) 1. Güzel Sanatlarda Edebiyatın Yeri... 5 2. Edebiyatın Bilimlerle İlişkisi... 7 3. Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi...

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYIN KURULU Hazırlayanlar Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYINA HAZIRLAYANLAR KURULU Kurumsal Yayınlar Yönetmeni Saime YILDIRIM Kurumsal Yayınlar Birimi Dizgi & Grafik Mustafa

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR 1. Edebiyat tarihinin incelediği konuları açıklar. 2. Edebî eserlerin yazıldığı dönemi temsil eden belge olma niteliğini sorgular 3. Uygarlık tarihiyle edebiyat

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : MEHMET ERKAN Eğitsel Performans Olay Çevresinde Oluşan

Detaylı

EDEBİYAT ADF GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT. Sanat ve Zanaat. ÜNİTE 1: GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel Sanatlar ve Edebiyat Metinlerin Sınıflandırılması

EDEBİYAT ADF GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT. Sanat ve Zanaat. ÜNİTE 1: GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel Sanatlar ve Edebiyat Metinlerin Sınıflandırılması EDEBİYAT ÜNİTE 1: GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel Sanatlar ve Edebiyat Metinlerin Sınıflandırılması ADF 01 GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Sanat ve Zanaat Bir duygunun, tasarının ya da güzelliğin çizgi, renk,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1 2

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 1 2 2 2 3 2 4 2 1 2 2 2 3 2 4 2 KONU ADI KAZANIMLAR 1. İletişim sürecini oluşturan ögeleri ve iletişimde dilin işlevini belirler. 2. Dil ve kültür arasındaki ilişkiyi 1.

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1 Anlam Bilgisi SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 CÜMLE ANLAMI...16 Öznel ve Nesnel Anlatým...16 Neden - Sonuç Ýliþkisi...16 Amaç - Sonuç Ýliþkisi...16 Koþula

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No. ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI 1.KURUMUN ADI 2.KURUMUN ADRESİ 3.KURUCU TEMSİLCİSİ ADI :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA :ARTI ÖZEL

Detaylı

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI Türk ve dünya edebiyatında ortaya konan eserler, amaçları ve içerikleri açısından farklı özellikler taşırlar. Bu eserler genel olarak üç ana başlıkta toplanır. Ancak son dönemde bu sınıflandırmaların sınırları

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

2016 EYLÜL MUSTAFAKEMALPAŞA / BURSA T.C. MUSTAFAKEMALPAŞA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİL VE ANLATIM DERSLERİ UYGULAMA SINAVI YÖNERGESİ

2016 EYLÜL MUSTAFAKEMALPAŞA / BURSA T.C. MUSTAFAKEMALPAŞA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİL VE ANLATIM DERSLERİ UYGULAMA SINAVI YÖNERGESİ 2016 EYLÜL Dil ve Anlatım Uygulama Sınavı T.C. MUSTAFAKEMALPAŞA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ DİL VE ANLATIM DERSLERİ UYGULAMA SINAVI YÖNERGESİ TÜRK DİLİ

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 1. TEMA: BİREY VE TOPLUM 2. TEMA: ATATÜRK 3. TEMA: DEĞERLERİMİZ 4. TEMA: DÜNYAMIZ VE UZAY 5. TEMA: ÜRETİM TÜKETİM VE VERİMLİLİK 6. TEMA: SAĞLIK VE ÇEVRE 7. TEMA: GÜZEL ÜLKEM

Detaylı

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten Bir duygunun, bir tasarının ya da güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü ve bu anlatım sonucu ortaya çıkan üstün yaratıcılıktır. insan yaratıcılığının, yeteneklerinin ve düş gücünün; mimari,

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/2012 23:14 1.Aşağıdaki sanatçılarımızdan hangileri Beş Hececiler grubunda yer alır? A) Orhan Veli Kanık Ahmet Kutsi Tecer B) Yusuf Ziya Ortaç Faruk Nafiz Çamlıbel

Detaylı

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI SÜRE YÖNTEM- TEKNİKLER ETKİNLİKLER ARAÇ- GEREÇLER GEZİ- GÖZLEM- İNCELEME ATATÜRKÇÜLÜK ÖLÇME- DEĞERLENDİRME..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; 1.-2.-3.-4

Detaylı

B. ŞİİRİN AHNEK ÖGELERİ

B. ŞİİRİN AHNEK ÖGELERİ B. ŞİİRİN AHNEK ÖGELERİ Ahenk Ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. Edebiyatta ise kelimelerin birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün olması anlamındadır. Şiirde ahenk; ustaca kullanılan

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ ATATÜRKÇÜLÜK (5 EYLÜL-27 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinlenenle ilgili soru sormak, görüş

Detaylı

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ TEMALAR 1. TEMA: BİREY VE TOPLUM 2. TEMA: DEĞERLERİMİZ 3. TEMA: ATATÜRK 4. TEMA: ÜRETİM-TÜKETİM VE VERİMLİLİK 5. TEMA: SAĞLIK VE ÇEVRE 6. TEMA: YENİLİKLER VE GELİŞME 7. TEMA:

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 015 016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİL VE ANLATIM İ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI EYLÜL ÜNİTE I İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR ÜNİTE 1 İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR HAFTA 1 Ders

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE KISA DÖNEMLİ MATERYAL YÖNTEM- i doğru kullanır. 1 2 3 4 Söylenen sözcüğü tekrar eder. Gösterilen ve söylenen nesnenin adını söyler. Gösterilen nesnenin adını söyler. Resmi

Detaylı

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ Dilin Tanımı 2 Türkçe Sözlükte; İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan. (1998/I:

Detaylı

... SINIF TEMA ESASINA DAYALI YILLIK PLAN TASLAĞI

... SINIF TEMA ESASINA DAYALI YILLIK PLAN TASLAĞI ... İLKÖĞRETİM OKULU TÜRKÇE İ... SINIF TEMA ESASINA DALI YILLIK PLAN TASLAĞI 1. TEMA: DOĞA VE EVREN TEMEL DİL BECERİLERİ VE 1. Okuma kurallarını uygulama: 1.5 2. Okuduğu metni anlama ve çözümleme: 2.1,

Detaylı

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 015 016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1. SINIF DİL VE ANLATIM İ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI EYLÜL ÜNİTE I SANAT METİNLERİ ÜNİTE 1 İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR HAFTA HAFTA 8 Eylül-

Detaylı

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ C E N T R U L NAŢIONAL DE EVALUARE ŞI E X A M I N A R E PROGRAMA DE EXAMEN PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ BACALAUREAT 2011 TIP PROGRAMĂ: PROFIL TEOLOGIC ŞI PEDAGOGIC Pagina 1 din 5

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Çevre, çok geniş kapsama sahip olan bir kavram olduğu için, tek bir tanım yerine bu konuda yapılmış araştırmalarda kullanılan çeşitli tanımları bulunmaktadır. Çevre: İnsanın

Detaylı

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BEŞİKDÜZÜ MESLEK YÜKSEKOKULU YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI ÖĞR. GÖR. COŞKUN ALİYAZICIOĞLU EYLÜL 2017 - TRABZON SLAYT 4 2. Raporlarda Etkinlik Faktörleri Etkin yazım,

Detaylı

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI SÜRE YÖNTEM- TEKNİKLER ETKİNLİKLER ARAÇ-GEREÇLER GEZİ-GÖZLEM- İNCELEME ATATÜRKÇÜLÜK ÖLÇME- DEĞERLENDİRME..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; 5.6.7.8. SINIFLAR

Detaylı

Etkili Konuşmanın Özellikleri

Etkili Konuşmanın Özellikleri Etkili Konuşmanın Özellikleri Yalın bir tanımla konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözle iletme işidir. Konuşma günlük yaşamımızın bir parçası gibidir. Tıpkı soluk

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı ÖZELLİKLERİ ÖZELLİKLERİ

Detaylı

Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir.

Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir. KİTAP VE ÇOCUK Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir. Türkçe dil etkinlikleri çocuğun kendi

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI B İ R E Y V E T O P L U M EYLÜL EYLÜL 19-23 EYLÜL (1. Hafta) 1. TEMA 26-30 EYLÜL (2. Hafta) GÖRSEL GÖRSEL Dinleme kurallarını uygulama: 1 Dinlediğini anlama: 1, 3, Konuşma kurallarını uygulama: 1, 2, 3,

Detaylı

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme

Detaylı

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ EYLÜL 1-2 (16-27-EYLÜL 2013) DOĞA VE EVREN İSTİKAL MARŞI-İKİNDİLER Türkçe Dersine Yönelik Tutum Ölçeği İLKÖĞRETİM SI 1. Okuma kurallarını uygulama:1.5 Okuma yöntem ve tekniklerini kullanır.2. Okuduğu metni

Detaylı

YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016

YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016 YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016 İyi Öğretmenin Önemi Çocukta etki bırakır (doğrudan veya dolaylı) Eğitime yakınlaştırır veya uzaklaştırır Rol modeldir Hayat felsefesini aşılayabilir Karakter oluşumunda etki

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM İletişim Dil - Kültür İlişkisi İnsan, İletişim ve Dil Dillerin Sınıflandırılması Türk Dilinin Tarihi Gelişimi ve Türkiye Türkçesi Türkçenin Ses Özellikleri Telaffuz (Söyleyiş)

Detaylı

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ * Koyu renkle yazılmış kazanımlar; ulusal sınavlarda (SBS...gibi) sınav sorusu olarak çıkabilen konulardır; diğer kazanımlarımız temel ana dili becerilerini geliştirmeye

Detaylı

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ VELİ BÜLTENİ MAYIS -2012 ÇOCUK VE KİTAP "EĞİTİM YAŞAM İÇİNDİR" 2 ÇOCUK VE KİTAP Önceleri çocuk için kitap bir oyuncaktır.

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN 1) XI. Yüzyıl dil ürünlerinden olan bu eserin değeri, yalnızca Türk dilinin sözcüklerini toplamak, kurallarını ve

Detaylı

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir)

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) GİRİŞ Ana dili, bir toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde filizlenmeye başlar. Çevresiyle

Detaylı

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur?

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur? 7. Sınıf Tarama Testi 3 1 1. Aşağıda kil erden hangisi eş sesli (sesteş) bir kelime değildir? A) An B) Büyük C) Boz D) Dil 2. Başarılı bir konuşma, her şeyden önce dinleyicilerin seviyesine, ilgi ve beğenilerine

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI Uzun Dönemli Amaç : İLK OKUMA-YAZMA Tümceyi sözcüklere ayırır. 1. Tümcenin kaç sözcüklü olduğunu söyler. 2. Tümcenin sözcüklerinin altlarını çizerek gösterir. 3. Tümce kartını sözcüklerinden keserek ayırır.

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

NOKTALAMA - YAZIM NOKTALAMA. 1. Nokta (.) Çocuklar bahçede oynuyor. Dr. Ayhan Bey tanıdığımızdır. (doktor) Yarışmada 1. olmuş.

NOKTALAMA - YAZIM NOKTALAMA. 1. Nokta (.) Çocuklar bahçede oynuyor. Dr. Ayhan Bey tanıdığımızdır. (doktor) Yarışmada 1. olmuş. NOKTALAMA - YAZIM NOKTALAMA 1. Nokta (.) Cümlenin sonuna konur. Çocuklar bahçede oynuyor. Kısaltmaların sonuna konur. Dr. Ayhan Bey tanıdığımızdır. (doktor) Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı BİÇİM BİLGİSİ (Kök, Ek ve

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 5. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ 3 4 5 Ön bilgilerini kullanarak okuduğunu anlamlandırır. Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin

Detaylı

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ A B KAZANIM NO KAZANIMLAR 1 11 30027 1 / 31 Kelimelerin anlam oluşturmada birbirleriyle ilişkilerini belirler. 2 12 30027 Kelimelerin

Detaylı

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ TDE729 1 3 + 0 6 Sosyal bilimlerle ilişkili

Detaylı

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : Temel Bilgiler Hazırlayan : Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Bir anlatıyı (récit ), hikâyeyi yazan kişidir. YAZAR = Yazar, yaşayan yahut yaşamış olan gerçek bir şahıstır! Yazarın hitap ettiği

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı FİİLLER (Anlam-Kip-Kişi- Anlam

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 6. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ AY 1 Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi 4 5 Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Kök ve eki kavrar.

Detaylı

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR) . İLKOKULU ÖZEL EĞİTİM SINIFI TÜRKÇE DERSİ KABA DEĞERLENDİRME ARACI KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR) 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemek için hazırlık yapar. 2. Dikkatini dinlediğine yoğunlaştırır.

Detaylı

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK 4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10 İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 DİL, DİLLER VE TÜRKÇE... 1 1. Giriş... 2 2. Dilin Özellikleri... 2 3. Yeryüzündeki Diller... 2 4. Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri... 4 5. Türk Yazı Dilinin Gelişmesi Eski Türkçe...

Detaylı

Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?

Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur? 7. Sınıf Türkçe Deneme Sınavı 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zaman zarfı yoktur? A) Adana ya gidip üç beş gün kalacağım. B) Toplantı saatini dün Pınar dan öğrendim. C) Eşyalarımızı toplayıp hemen

Detaylı

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama

Detaylı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI. 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI. 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI 1. KURUMUN ADI :Tercih Özel Öğretim Kursu 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA 3. KURUCUNUN ADI :ARTI ÖZEL EĞİTİM

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ AY HAFTA 016-017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE DERS SAATİ KONU ADI 1 FİİLİMSİLER SÖZCÜKTE ANLAM KAZANIMLAR Fiilimsiyle, fiil ve isim soylu kelimeler arasındaki farkları kavrar.

Detaylı

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Hazırlanan Öğrencinin; Adı: Soyadı: Doğum Tarihi: Yaşı: Öğrencinin Ailesine Ait Bilgiler: ADI- SOYADI BABA ANNE MESLEĞİ ADRES

Detaylı

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI 11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI A. RAPOR: Herhangi bir konuyu, olayı veya incelenmekle görevlendirilen kişi veya kişilerin, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilgili yere bildirmek üzere yazdıkları

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI 013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI AY: EYLÜL (11 İş Günü Hafta) GÜN SAAT KONULAR ÖĞRENCİLERİN KAZANACAĞI HEDEF VE DAVRANIŞLAR

Detaylı

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR HAZIRLAYAN KEMAL ÖZDEMİR 201291321308 KÜTAHYA@2012 Konu: Türkçe

Detaylı

PLEVNE ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI TÜRKÇE DERSİ 5. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI KAZANIMLAR OKUMA DİNLEME KONUŞMA YAZMA

PLEVNE ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI TÜRKÇE DERSİ 5. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI KAZANIMLAR OKUMA DİNLEME KONUŞMA YAZMA Tarih - Saat Tekn. 1. Hafta İSTİKLAL MARŞI 6 Saat 1. kurallarını uygulama 1. k için hazırlık 2. amacını 3. amacına uygun yöntem 4. Okuduğu kelimeleri doğru telaffuz 5.Noktalama işaretlerine dikkat ederek

Detaylı

9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM

9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM 9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM 01 İletişim 6 3 2 1 02 İnsan, İletişim ve Dil 3 1 03 Dil-Kültür İlişkisi 3 1 1 1 04 Dillerin Sınıflandırılması 6 3 1 1 1 05 Türk Dilinin Tarihî

Detaylı