Bizim Dergi. 3 ayda bir yayınlanır Nisan 2006 Sayı 2. Anneler Gününüz Kutlu Olsun

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bizim Dergi. 3 ayda bir yayınlanır Nisan 2006 Sayı 2. Anneler Gününüz Kutlu Olsun"

Transkript

1 Bizim Dergi 3 ayda bir yayınlanır Anneler Gününüz Kutlu Olsun

2 Bizim Dergi 2 İsviçre Türk Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Adına Başkanı Fatma JÄGGLI Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Sorumlusu Gülter LOCHER Yazı veyayın Kurulu Esin KESKİN Fatma JÄGGLI Füsun EGLI Gülter LOCHER Meltem DİRİK NAUER Sevim KARADENİZ Zuhal TETİKAŞAR İsviçre de Sigortalar Adnan MİRZA Çocuk Eğitim ve Eğlence Sayfaları Tuba GÖNÇ Kadın ve Sağlık Meltem DİRİK NAUER Yazarlar Gülter LOCHER Didem REİSOĞLU Semra FİZ Teknik Yayın Sorumlusu Jakob JÄGGLI Baskı N. SÜZEN Druckerei Oberholzer AG İletişim: bizim.dergi@turk-frauenverein.ch Yazışma Adresi: Türkischer Frauenhilfsverein Schweiz Postfach Winterthur Postcheck: Bu Sayımıza Katkıda Bulunanlar Prof. Azmi GÜRAN Elif ŞAHİN Feza KALFA Gürsel SELÇUK Hatice YÜRÜTÜCÜ Necati ARI Nevin DİRİK Değerli Okuyucular, Sevgili Üyelerimiz Sizlerle ikinci sayımızda buluşma mutluluğunun heyecanını yaşamak ne güzel. Tüm ekip arkadaşlarımıza, başkanımız Fatma Jäggli ye, bize teknik desteği ile büyük emek vererek dergimizi gerçekleçtirmemizi sağlayan başkanımızın eşi değerli dostumuz Jakob Jäggli ye ve yine dışarıdan yazıları ve usta kalemleri ile dergimizin içeriğine gulter.locher@turk-frauenverein.ch katkıda bulunan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Kalemlerine, beyinlerine sağlık Çok anlamlı olayların yaşandığı iki ayı geride bırakırken, tüm dünyada annelere armağan edilmiş günü içinde barındıran Mayıs ayının arifesindeyiz. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü tüm dünyada anıldı. Kadınların geçmiş yüzyıllardaki çileleri ve günümüze kadar geçtikleri taşlı çakıllı yollarda çok haklı oldukları davalarındaki kayıpları, kazanımları, geldikleri konum çok tartışıldı, yazıldı, çizildi Kadınların geldikleri konum dedim de, bir kadının kadınlığının en yüce, en kutsal ve en mutlu anı anne olduğu andır kuşkusuz. Eğer mutluluğun zirvesi gerçekten varsa, annenin bebeğini ilk kez kollarına aldığı o muhteşem an olmalı. Ve o andan itibaren giderek büyüyen ve ölene dek büyümesini tamamlayamayan, anne olanın içine yüreğine sığmayan ve yürekten taşan, gözle dahi görülebilen o sevgi Annenin çocuğuna karşı hissettiği, yeryüzündeki tek koşulsuz, karşılıksız verilen sevgidir. Ve böylesine büyük bir sevgiyi yürekte yaşam boyu taşımak, bir insanın insan olarak erişebileceği en yüce mevkidir. Çünkü ister çocuğumuza ister başka bir varlığa olsun, sevgi en doğurgan en yayılgan duygudur. Hele ki annelerin içindeki sevgiler Bir eşi bulunmayan bu sevgiye dair anlamlı bir hikaye vardır, pek çoklarımız da biliriz ya yine de anlatmak geldi içimden: Bir delikanlı çok güzel bir kıza aşık olmuş Kız pek güzeldir güzel olmasına ya, yüreği de o denli fesattır. Delikanlıya he diyecek demesine, lakin bir şartı vardır yüzü güzel kalbi fesat tazenin. Oğlanın çok sevdiği anacığını çekememektedir, müstakbel erkeğinin yüreğinde başka sevgilere tahammülü yoktur besbelli Gelelim güzelimizin şartına: Oğlandan anasının yüreğini istemektedir Oğlan allak bullak olur, muhtemelen şok bile olur bir an sever fedakar anacığını ne de olsa, anaya el kalkar mı hem? Fakat fesat güzele fena tutulmuş, dışı kız içi şeytan dişinin Nuh a peygamber diyeceği yok, kendisine olan aşkından aklını kaçırmak üzere olan delikanlının yalvarmaları yakarmaları kar edecek gibi değil. Ne yapsın, kızdan vazgeçmesi mümkün değil Gider anasına anlatır durumunu. Ana oğluna kıyabilir mi hiç, açar göğsünü verir oğlunun eline bıçağı, al yavrum yüreğim zaten senin der Oğlan iki gözü kanlı gözyaşlarla dolu anacığının yüreciğini çıkarır alır göğsünden bıçağıyla, ana yüreğinden damlayan kanlarla, gözünün yaşı birbirine karışır, kanlı gözyaşlarından dolayı yolunun üzerindeki taşı göremez ve takılıp düşer O anda kanlı ana yüreği dillenir ah oğlum, vah oğlum, canın acıdı mı yavrum? G.Locher TÜM ANNELERE SEVGİLER SAYGILAR Bizim Dergi kısa adı TFS olan İsviçre Türk Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği nin Resmi Yayın Organıdır

3 Bizim Dergi 3 DERNEK DUYURULARI TFS 23. Olağan Genel Kurul Toplantısı... 3 TFS 2 Yıllık Faaliyet Raporu... 4 SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN HABERLER Winterthur Türkgücü Derneği 45 Yaşında... 4 Umut Çocukları Derneği / Röportaj Elif Şahin... 6 Akraba Evliliği ve Zihinsel Özürlülük / Röportaj Meltem D. Nauer OKUL BİLGİLERİ Herşeyin Başı Eğitim Hatice Yürütücü Eğitim Anıları Necati Arı...13 SOSYAL SİGORTALAR Örnek Ülke: İsviçre Adnan Mirza AİLE, TOPLUM VE YAŞAM Mutsuz Evlilik / Boşanma Gülter Locher Mutlu Boşanma / Boşanmada Çocuklar Gülter Locher SAĞLIKLI YAŞAM / YOGA VE GERÇEK BEN Yoga ve Korkular Üzerine Meltem D. Nauer Doğadan İnsana Armağanlar / Yoğurt KÜLTÜR, SANAT VE DÜŞÜNCE YAZILARI Emsalsiz Yükseliş Prof. Azmi Güran ÖnceTanrıça Analar Vardı Gülter Locher Şiirler Ustalardan ÖYKÜLER Aziz Nesin Dost Başına Dayamak Başımızı / Sizden Şiirler Gürsel Selçuk / Feza Kalfa Yaşam Öyküleri / Sizden Gelenler Feza Kalfa Sizin İçin Okuduk / Kitap Gülter Locher KÖŞE YAZILARI Öpüşmek Semra Fiz Eşitlik Didem Reisoğlu Çirkin Kadın Gerçekten Yoktur ÇOCUK DÜNYASI Tuba Gönç GÜLERKEN DE DÜŞÜNELİM...40 RÖPORTAJ Mavi Star Semra Fiz Dernek Duyuruları: Derneğimizin 23. Olağan Genel Kurul toplantısı 26 Mart 2006 tarihinde Winterthur Hotel Zentrum Töss te, üye ve misafirlerin iştirakleri ile başarılı bir şekilde gerçekleşmiştir. Tüm katılımcılara dergimiz aracılığıyla bir kez daha teşekkür ediyor ve tüm okurlarımıza göreve seçilen arkadaşlarımızı duyurmak istiyoruz. Fahri Başkan Hidayet Aladağ Hukuk Danışmanı Tülin Aladağ Başkan Sekreter Sekreter Muhasebe Organize Yedekler Fatma Jäggli Esin Keskin Meltem Dirik Nauer Füsun Egli Sevim Karadeniz Zuhal Tetikaşar Hüsniye Arslantürk Semra Fiz Denetleme Kurulu Esra Kalfa Nur Özmelek Onur Kurulu Ayşe Benli Nilgül Altınay Yedekler Didem Daneffel Süheyla Sarı

4 Bizim Dergi 4 14 Mart Mart 2006 tarihleri arasındaki 2 yıllık dönemin Genel Kurul'a sunulan faaliyet raporu özeti ise aşağıdaki gibidir: Üyelerimizle birlikte Anneler Günü kutlamaları Türkiye den İsviçre ye gelen birinci nesil anısına Winterthur Brühlgutpark ta bir ağaç dikimi Sadece bayanların katıldığı Komşunu al, gel günü partisi Rigi Dağı na gezi Her yıl yapılan geleneksel balolarımızın gerçekleştirilmesi İftar yemekleri Şeker ve kurban bayramlarında, Okul Aile Birliği ve Türkgücü Derneği yle ortaklaşa, çocuklarımıza bayram eğlenceleri Winterthur Seemerfest te yiyecek-içecek satımı standı Konsolosluk, entegrasyon dairesi ve diğer sivil toplum örgütlerinin toplantılarına katılıp, yararlı bilgilerin üyelere iletilmesi Umut Çocukları Derneği`ne, yardıma muhtaç yoksul ailelere, Muş Toprakkale İlkokulu na, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ne, Kaşmir depreminde yardıma muhtaç kalan insanlara, Kadıköy Dayanışma ve Tüketim Kooperatifi ne toplam 13'567 İsviçre Frangı yardım Ödenen üye aidatları toplam 9'150 İsviçre Frangı Anlaşılacağı üzere Derneğimize ödenen üye aidatlarının tamamı yardım amacıyla bağış olarak gönderilmiş, yaptığımız faaliyetler sonucu elde edilen gelirler ve hayırseverlerin bağışlarıyla da hem Derneğin kırtasiye, pul, baskı, internet sayfası, Bizim Dergi gibi masrafları karşılanmış, hem de yardım paraları takviye edilmiştir.

5 Bizim Dergi 5 Yeni yönetim döneminin ilk Yönetim Kurulu Toplantısı da 3 Nisan 2006 tarihinde yapılmıştır. Yeni dönemde ön görülen faaliyetlerimiz şöyledir: Birinci Nesil in anısına diktiğimiz Akçaağacımızın 2. yaşı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda Brühlgutpark Zürcherstrasse Winterthur`da, saat 17:00 de kutlanacaktır. Ağacımızın bu yılki doğum günü, aynı zamanda Büyük Önder imizin 125.doğum yılına denk gelmesi nedeniyle ayrı bir anlam taşımaktadır. İsviçre günlük yaşam kültürünün sergilendiği Ballenberg açık hava müzesine 18 Haziran tarihinde bir gezi düzenlenecektir. Temiz hava ve yaz aylarının güzelliğinden faydalanmak, sevgi, kardeşlik ve kaynaşma havasını güçlendirmek amacıyla 9 Temmuz tarihinde bir piknik düzenlenecektir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Winterthur Seemerfest te Derneğimize ek gelir elde etmek amacıyla Eylül tarihlerinde bir yiyecek-içecek standı kurulacaktır. Geleneksel Dernek Balomuz 16 Eylül tarihinde gerşekleştirilecektir. 24 Eylül tarihinde başlayacak mübarek Ramazan ayı münasebetiyle, ay içerisinde bir iftar yemeği tertip edilecektir. Yukarıdaki faaliyetlerimiz dışında tertiplemeyi arzu ettiğimiz, tarihleri henüz belirlenmemiş çeşitli kültür ve eğlence etkinlikleri ise sayın üyelerimize ve ilgililere önceden duyurulacaktır Winterthur Türkgücü Derneği 45 Yaşında Winterthur Türkgücü Derneği 19 Mart ta kuruluşunun 45. Yılını kusursuz bir organizasyonla coşku içinde kutladı. Dia gösterisiyle, kuruluşundan bugüne kadar olan birliktelikler fotoğraflarla tekrar yaşandı Biz de TFS ve Bizim Dergi Ekibi olarak Türgücü Derneğini, başarılarının devamı dileğiyle candan kutluyoruz.

6 Bizim Dergi 6 Geleceği Çalınan Çocuklara Umut: Umut Çocukları Derneği Değerli Üyelerimiz Derneğinizin sizler sayesindeki yardım faaliyetlerinden ilk sayımızda söz etmiştik. Umut Çocukları Derneği maddi-manevi desteklediklerimizden sadece birisi. Sayın Başkan ımız Fatma Jäggli ye, sokaklardaki çocuklarımıza sahip çıkan bu dernekle yapılan, izlemiş olduğu kapsamlı söyleşiyi bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyoruz. Ayrıca Hyphen ve Natural Stone gibi dergilerle çeşitli gazetelerde haber-röportaj ve köşe yazarlığı yapan Elif Şahin i de anmadan geçemeyeceğiz; şu anda Rota Tanıtım Ajansında editörlük yapan Elif Şahin, bizleri, gerçekleştirmiş olduğu güzel röportajıyla böylesine kutsal bir amaca hizmet eden bu dernek hakkında bilgilendirdi. İşte gazetecilik bu dur diyoruz ve fazla söze gerek görmüyoruz. Herşey Elif Şahin ve Umut Çocukları Derneği Başkanı Pedagog/Gazeteci Ahmet Yusuf Kulca nın söyleşisinde söylenmiş zaten... Röportajı okuduktan sonra sizlerin de derneğiniz aracılığıyla yapmış olduğunuz katkılardan dolayı mutlu olacağınızdan kuşku duymuyoruz... Türkiye nin ve özellikle Megakent İstanbul un en önemli problemlerinden biri de sokak çocukları sorunu. Bu soruna çözüm getirmek için uğraşan pek çok sivil toplum kuruluşu var. Bunlardan birisi de Umut Çocukları Derneği. Dernek Başkanı Pedagog-Gazeteci Ahmet Yusuf Kulca ile sokak çocukları sorununu, bu sorunu çözmek için yola çıkan derneği ve faaliyetlerini konuştuk. Kulca, geleceği çalınan sokak çocuklarıyla aslında ülkemizin ve dünyanın geleceğinin çalındığını vurguluyor. Umut Çocukları Derneği nden bahseder misiniz; ne zaman, ne amaçla kuruldu bu dernek? Ahmet Yusuf Kulca Umut Çocukları Derneği, Türkiye de ilk kurulan sivil toplum örgütü. 14 Temmuz 1992 yılında, Barınacak Yeri Olmayan Çocuk ve Gençleri Koruma ve Geliştirme Derneği adı altında kuruldu. Bir yıl sonra adını değiştirdik; Sokak Çocukları Derneği dedik. Çünkü derdimizi; hangi alanda çalıştığımızı bir türlü anlatamadık insanlara. Sokak Çocukları Derneği olarak adımızı değiştirdikten sonra ise sokak çocuklarını damgalamak şeklinde yorumlandı bu isim. Bunu da Elif Şahin değiştirdik; Sokak Çocukları Gönüllüleri Derneği yaptık; burada da ismin değiştiğini ama anlamın değişmediğini gördük. En son Umut Çocukları Derneği olarak değiştirdik ve dört yıldan beri bu ismi kullanıyoruz. Derneğin amacı ise sokaklarda yaşayan çocuk ve gençleri topluma kazandırmak. Aileleriyle ilişkileri kopuk olan, geçimini sokaktan sağlayan, sokakta çalıştırılan çocuk ve gençleri bir şekilde topluma kazandırmak, aileleriyle iletişime geçmek, eğitim almalarını sağlamak, toplumdaki konumlarını değiştirmek gibi çok geniş bir alana yayılan hedeflerimiz var. Kamuoyu oluşmasını da sağladı mı bu dernek? Tabi... Umut Çocukları Derneği adı altında kamuoyu oluşturmayı da amaçlıyoruz zaten. 90 lı yıllarda; bu çocukların adam yerine konulmadığı, topluma kazandırılması mümkün olmayan çocuklar şeklinde değerlendirildiği, ön yargıların çok fazla olduğu bir dönemde, Umut Çocukları Derneği, bu çocukların sevgi-saygı gördüklerinde, ilgi gösterildiğinde, hizmet verildiğinde, onlara inanıldığında çok şeylerin değişebileceğini anlatmaya çalıştı. Bu derneğin en büyük faydası, medyayı kullanarak, konferanslar vererek halkı bilinçlendirerek bu çocukların topluma kazandırılabileceğini ispatlamış olması. Bir kamuoyu oluşturduk; bu kamuoyunun oluşması sonucunda da Türkiye nin bir çok yerinde, başta devlet olmak üzere, bu çocuklarla ilgili bir şeyler yapılması gerektiği fikri doğdu. Bu dernek, bu anlamda da öncülük yaptı. O dönemlerde tek bir dernektik biz; sonradan pek çok ilde sokak

7 Bizim Dergi 7 çocukları ile ilgili dernekler kurulmaya başlandı. Fakat bu konuda halkın duyarlılığı yeteri kadar gelişmediği, hala önyargılar kırılmadığı, basında bu çocuklar genelde olumsuz şekilde yer aldığı için maalesef bir yapılanma, bir süreklilik, bir kurumsallaşma söz konusu olmadı. Ama umudumuzu kaybetmedik; bütün o derneklerle işbirliği devam ediyor ve çok yakın bir gelecekte en büyük isteğimiz, bütün derneklerin bir federasyon altında toplanması. Bu birkaç kez gündeme geldi, yönetim kurulundaki insanlar da buna sıcak baktılar. İnanıyorum ki yılında, alt yapı çalışmaları da tamamlandığında Türkiye de sokak çocukları ve gençlerle uğraşan bu dernekler bir çatı altında toplanacaklar. Sokak çocukları sorununun çözülmesi için neler yapılması gerekiyor ve kimlere ne görevler düşüyor? Türkiye de sokak çocukları problemini çözmek istiyorsak; yapılması gereken, ailelere yönelik çalışmaların ön planda tutulması. Şu anda risk altında yaşayan çocuk ve gençlerin sayısı çok fazla. Ailesinin yanında olup da risk altında olan çocuk ve gençler de var. Ama maalesef önleyici ve koruyucu çalışmaların yetersizliği nedeniyle çocuklar evden kaçıyorlar. Örneğin Türkiye de boşanmaların sayısı artmıştır, neden artmıştır araştırılmıyor. Artan boşanmaların neticesinde çocuklara ve kadınlara ne olmuştur? Anne ve çocuk hangi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır? Bunlar araştırılmamıştır. Pek çok soruya cevap bulunması gerekiyor. Eğitimsizlik, göç, işsizlik, anne ve babanın boşanması, tekrar evlenmesi, üvey anne-baba, aile içindeki fiziksel-duygusalcinsel istismar gibi bir çok neden bir araya geldiğinde çocuğun evden kaçtığını görüyoruz. Bu nedenler ortadan kalkmadığı sürece evden kaçma olayı devam edeceği için, önleyici ve koruyucu çalışma da yapılmayacağı için sokaktaki çocukların sayısı azalmak yerine çoğalmaya devam edecektir. O nedenle yapılması gereken en önemli çalışma, kaynağı kurutucu çalışmalar. Kaynağı kurutucu çalışmalarda, yani ailelerin eğitimi, ailelerin güçlendirilmesi, çocuk ve annenin desteklenmesi ve eğitilmesine maalesef ön ayak olamamışız yeteri kadar. Bunun bedelini ağır ödüyoruz. Kaynağı kuruturken de, kaynaktan akan sularımız var; bunu musluktan akan suya benzetiyorum. Musluktan akan su da evden kaçan çocukları simgeliyor. Evden kaçan çocuklarla ilgili de Türkiye de ciddi anlamda bir alt yapının olmadığını ve böyle bir çalışma yapılmadığını görüyoruz. Böylece ne oluyor; musluktan akan su bir havuza geliyor. Havuzdaki su, sokakta çalıştırılan çocuklar; ayakkabı boyayan, mendil satan, kırmızı ışıklarda otomobil camlarını silen ve dilenen çocuklar. Havuzun içindeki suyun korunaklı bir su olması gibi sokakta çalıştırılan çocuklar da korunaklı gibi gözüküyor. Yani ailesinin yanında kalıyor, sabah sokakta çalışıyor; sokakta yaşamayan çocuklar ama sokağın her türlü istismarına açık olan çocuklar. Havuzun içindeki sular nasıl zaman içinde kirleniyorsa sokakta çalıştırılan çocuklar da zaman içerisinde kirleniyor. Bunu görmemiz gerekiyor. Bir de havuzdan taşan suyumuz var; bu da sokakta yaşayan çocukları simgeliyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalar, havuzu boşaltıcı çalışmalarla, havuzdan taşan suyla ilgili çalışmalar. Yani sokakta çalıştırılan ve yaşayan çocuklarla ilgili çalışmalar. Ama musluğu kapatıcı çalışmalarla yani evden kaçan çocuklarla ilgili çalışmalarla, kaynağı kurutucu çalışmalar olmayınca bir kısır döngü yaşanıyor. Siz havuzdan yüz çocuk alıyorsunuz bu sefer üç yüz çocuk musluktan geliyor. Sokak çocukları problemini gerçek anlamda çözmek istiyorsak öncelikle, ailelerin yanında kalan ve risk altında olan çocuklara yönelik çalışmaların çok acil başlatılması gerekiyor. Ardından musluktan akan yani evden kaçan çocuklarla ilgili çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu dört çalışma; kaynağı kurutucu çalışmalar, musluğu kapatıcı çalışmalar, havuzu boşaltıcı çalışmalar, havuzdan taşan suyla ilgili çalışmaları kısa, orta ve uzun vadede düşünmemiz gerekiyor. Aileden kopmamış çocuklara yardım etmek daha kolay sanırım Eğer ailede çocuğu yakalayabilirsek hiç merkez falan kurmanız gerekmiyor. Aileye gidiyorsunuz, aile merkez oluyor ve az bir masrafla, kısa bir zaman zarfı içerisinde risk altında olan çocuğa müdahale etme şansınız oluyor. Evden kaçmış, sokağa gelmiş olan bir çocuğa yapmanız gereken beş tane merkez var; kız ve erkek çocuklar için iki merkez kurmak zorunda kalıyorsunuz; yaş grubuna göre ayırdığınız zaman da beş merkez

8 Bizim Dergi 8 ortaya çıkıyor. Onun personeli, müdürü, yiyeceğiiçeceğini düşünürseniz ailedeki hizmetin daha kolay olduğu görülüyor. Havuzdaki ise daha pahalıya mal oluyor; taştığı zamanda iki-üç katına çıkıyor. Sokağa gelmiş bir çocuğu eski haline getirmek için bazen birbirinden farklı 25 merkez kurmak zorunda kalıyorsunuz. Sokak çocuklarının karşı karşıya olduğu tehlikeler ve sokağın kanunları nelerdir? Sokağa gelmek risk altına girmek demektir; sokağın her türlü tehlikesine karşı göğüs germek demektir. Çocuklar sokağa geldiği zaman inanamayacağınız kadar tehlikeyle karşı karşıyalar. Bunların başında; okuldan uzaklaşıyorlar, aile ortamından uzaklaşıyorlar, meslekten uzaklaşıyorlar, her türlü madde bağımlılığına alışıyorlar. Bu çocuklar her gün ölümle burun burunalar; dayak yiyebilirler, cinselfiziksel istismara uğrayabilirler, bu çocukları mafiya ve tetikçiler kullanabilir. Her türlü bulaşıcı hastalığa yakalanma ve yayma gibi bir tehlikeleri var; bunun başında da Aids geliyor. Sokak kanunlarına geldiğimizde; ispiyonculuk çok büyük bir suç sokaklarda; ispiyon ettiğinizde dayak yiyorsunuz. Dayak yiyen çocuklara gözdağı veriliyor, bir daha yaparsan daha büyük cezalar alırsın şeklinde. Orta ispiyon olaylarında çocuklar dayak yiyorlar ve gruptan atılıyorlar. İstanbul gibi bir şehirde gruptan atılmak büyük bir cezadır. Çünkü çocukların İstanbul sokaklarında tek başına yaşamaları çok zordur. Bu ağır bir cezadır ve ispiyon suçu olduğu gerekçesiyle diğer gruplar da kabul etmezler. Çok daha büyük ispiyon olaylarında ise kaza süsü verilen ölümler meydana gelir. Kendi aralarında kuş dili konuşurlar, lakaplar kullanırlar, asıl isimlerinden kimseye bahsetmezler. Sokaktaki gücü artırmak için birbirinin kanını emerler ve kan kardeş olurlar. Bu çocuklar gerçek hayat hikayelerini anlatmazlar; ailelerini öldürürler, yeni bir hikayeyle başlarlar. Kesinlikle grup içindeki bilgi dışarı sızdırılmaz. Bu nedenle gruplar kapalı gruplardır. Bu kapalı grupları çözmek gerekiyor. Bizi bekleyen en büyük tehlike, bu ülkenin ve dünyanın geleceği çalınıyor aslında, bu çocukların geleceği çalınarak. Hırsızlık ve kapkaç olaylarının, gaspın, her türlü madde bağımlılığının, organ mafyası tarafından kullanılmanın nedenlerinden bir tanesi bu çocukların, sahipsiz, başıboş bırakılması ve toplum duyarlılığının yetersiz olması. Sokak çocuklarının en büyük problemlerinden bir tanesi de bu. Sokak çocukları ile ilgili yasalar yeterli mi ve uygulanırlığı ne boyutta ülkemizde? Türkiye de Çocuk Koruma Yasası da dahil olmak üzere Anayasa, Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve Fatma Jäggli ve Genel Koordinatör Uğur İlhan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi nin belli maddeleri çocukların yüksek yararını gözeten maddeler içeriyor ve bu işten de Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü sorumlu. Sokak çocukları sorunu, 40 yıl boyunca unutulmuş bir sorun. Yani 1957 ile 1997 yılları arasında toplam 40 yıl, iki farklı kanun olmasına rağmen, sokak çocukları ile ilgili maddeler işletilememiş. Örneğin 1957 yılında çıkan 6972 sayılı Korumaya Muhtaç Çocuklar Kanunu nun 4. maddesi şunu söyler; Annesi ve babası tarafından fuhuşa, dilenciliğe, alkollü içkilere, uyuşturucuya, suça bulaşmış çocuk korumaya muhtaç çocuktur. Buna devlet sahip çıkar. Bir de 1983 te çıkan bir yasa var, 2828 sayılı yasa, o da Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kanunu diye geçiyor; dördüncü madde yine aynı arasında 40 yıl, devlet bu dördüncü maddeyi işletmemiş. 40 yıllık bir geçmişi olan ve çalışma yapılmayan bu alanda Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu 1997 yılından beri çalışma yapmaya başlamış. Bu kadar süre içerisinde 40 yıllık açığı kapatmak kolay değil. Yapılan çalışmalar yeteri kadar gözükmüyor. Çünkü ağır bir yara almış durumdayız. Çocuk sorununda biz gerçekten geri kalmış durumdayız ve bunun bedelini ağır ödüyoruz. Bugün yapılan bütün çalışmalarda hala elle tutulur gözle görülür bir şeyler olmamasının nedeni bu. Ama bu şu demek değildir ki hiç bir çalışma yapılmıyor yılından beri İstanbul başta olmak üzere Türkiye nin bir çok yerinde, devlet, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, kaymakamlıklar, valilikler ve şimdi belediyeler de eklendi, sokakta yaşayan, çalışan, fuhuşa bulaşmış, istismara uğramış ve evlerinden kaçmış olan çocuklarla ilgili çalışmalar yapıyor. Ama zamana karşı yarışı kazanmanın yolu sadece kaymakamın, valinin, sosyal hizmetlerin çalışmalarıyla olmaz; bu topyekun bir savaş, bir seferberlik. Bu seferberliğe herkesin katılması gerekiyor; başta iş adamlarının, üniversitelerin, basının, sivil toplum örgütlerinin, devletin, hayırsever vatandaşların ve sanatçıların bu alana katılması

9 Bizim Dergi 9 gerekiyor ki biz bu işi çözelim. Yoksa 40 yıllık açığı kapatmanın başka bir yolu yok. Birlik ve beraberlik ruhunu yaşatmamız gerekiyor, desteği devam ettirmemiz gerekiyor, herkesin katılımıyla bu işin çözülebileceğine inandırmamız gerekiyor. Yoksa gerçekten işimiz çok zor. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk Koruma Yasası, Medeni Kanun, Anayasa gibi çocukları koruyan o kadar çok yasa var ki Türkiye de bu yasaların kağıt üzerinde kaldığını görüyoruz çoğu zaman. Hayata geçememesinin nedeni de pratiğe dönüşmemesi; uygulama alanının yeteri kadar olmaması. Şu anda hala devlet kapkaç, yankesicilik ve gasp olaylarına karışmış 18 yaş altı çocuklarla ilgili olarak ciddi anlamda bir yapılanmaya gidememiştir. Tek bir örnek yok. Türkiye genelinde kapkaç, yankesicilik ve gasp olayına karıştığı anda çocukları rehabilite edebilecek, onları topluma kazandırabilecek ve yetişkinler ile suç örgütleri tarafından kullanılmalarını engelleyecek herhangi bir önlem de alındığını söyleyemem şu ana kadar. Umut Çocukları Derneği sokaktaki çocuklar için neler yapıyor? Dernek olarak biz, sokak çalışması yapıyoruz, sokakları dolaşıyoruz; madde kullanan, mağaralarda, köprü altlarında, bankamatiklerde, sur diplerinde kalan çocukları ve gençleri bulup onları ikna etmeye çalışıyoruz. Çamaşırhanemiz var; çamaşırhaneye getiriyoruz, saçları kesiliyor, banyo ihtiyaçları karşılanıyor, üstü başı yıkanıyor, bit ve mantar temizleniyor, hastalıklardan uzaklaştırılıyor, diğer sağlık tetkikleri yapılıyor. Gece barınağımız var 22 yataklı; geceleri de orada kalabiliyorlar. Gece barınağının amacı, bankamatikte, sokaklarda, hijyen olmayan ortamlarda yaşamak yerine daha kontrollü ve gerçekten daha güvenli bir ortamda yaşamalarını sağlamak; çocuklara ev veya yurt hayatı yaşatmak. Burada kaldıktan sonra Bakırköy İlk Adım İstasyonu na geliyorlar. Burada belirli bir süre kaldıktan sonra da tedaviye yönelik olarak Bakırköy Ruh ve Sinir Hatalıkları Hastanesi nde AMATEM, ANATEM, ÇAMATEM dediğimiz uyuşturucu bağımlısı merkezlerinde tedavi ediliyor yılından beri bir gençlik evi oluşturmaya çalışıyoruz ve bunu devlete empoze etmeye çalışıyoruz. Bu sene bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum. Devlet gördü ki arasına da bakmamız gerekiyor. AB ye giren bir ülkeyiz; AB de gençliği koruma yasaları varken, Türkiye de 18 yaş üstü gençliği koruma yasalarının olmaması düşündürücü. Türkiye genç bir nüfus; çocuk ve gençlerden oluşan %50 ye yakın bir nüfusa sahip. Ama maalesef çocuk ve gençleri koruyan bir yasası olmadığından dolayı 18 yaşını dolduran gençlerin tedavileri sorun yaratabiliyor. Sorun yaratmaması için de biz elimizden geleni yapıyoruz. Spot: Hırsızlık ve kapkaç olaylarının, gaspın, her türlü madde bağımlılığının, organ mafiyası tarafından kullanılmanın nedenlerinden bir tanesi de bu çocukların, sahipsiz, başıboş bırakılması ve toplum duyarlılığının yetersiz olması. Elif Şahin AKRABA EVLİLİĞİ VE ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLÜK Meltem Dirik Nauer Sevgili okurlar, bu yazının amacı dikkatinizi sadece akraba evliliklerinin yol açabileceği sorunlara çekmek değil, aynı zamanda sizleri Ankara'da faaliyet gösteren ve kendi alanında Türkiye'nin en köklü ve başarılı sivil toplum örgütlerinden olan ZİHİNSEL YETERSİZ ÇOCUKLARI YETİŞTİRME VE KORUMA VAKFI'nın varlığından haberdar etmektir. Başka bir deyişle bu yazının ulaşmak istediği hedef kitle; -Akraba evliliğinin sakıncalarını bilmeyenler ya da hafife alanlar, -Türkiye'de doğru adrese ulaşamayan zihinsel özürlü çocuk sahibi akrabası ya da tanıdığı olanlar, -Türkiye'de olup da, zihinsel özürlü çocuğuna, sırf fakir olduğu için eğitim imkanı tanıyamayan birilerini tanıyanlar, -ve daha doğru ve güvenilir bir adrese bağış yapmak isteyen hayırseverlerdir. Söz konusu vakfın Yönetim Kurulu Üyesi ve İkinci Başkanı Nevin Dirik, bizlere konuya ilişkin şunları aktarıyor: 'Dört çocuğumdan en küçüğü zihinsel özürlü. Tanrı bizlere ve benzer kaderi paylaşanlara sonsuz sabır ve kolaylıklar versin. Ömür boyu taşınması gereken bu çok ağır hayat yükü ancak doğru bilgilendirme, eğitim ve bilinçlenme sayesinde kolay taşınabilir hale geliyor. Ben zihinsel özürlü kızım vesilesiyle 30 yıl önce bu çocuklar için gönüllü olarak çalışmaya başladım. Önceleri, bir de küçük okulu bulunan bir dernek çatısı altında hizmet ediyorduk. Sonra bu çocuklarımız için daha iyi eğitim imkanları yaratmak, onları topluma kaynaştırmak ve geleceklerini güvence altına alabilmek amacıyla bazı kaderdaşlarımızla biraraya gelerek vakfımızı kurduk. O zamandan beri gönül birliği, türlü fedakarlıklar ve hayırseverlerin sonsuz destekleriyle çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Vakıf olarak geldiğimiz nokta, başladığımız noktaya göre son derece parlak ve umut vaadedici olmakla beraber, Türkiye genelindeki zihinsel özürlü çocuk ve yetişkinlerin sorunları dikkate alındığında, adeta okyanusda bir damla gibidir. Yine de bizler moralimizi bozmadan, umudumuzu kaybetmeden tüm

10 Bizim Dergi 10 gayretimizle çalışmaya devam ediyoruz. Bu çalışmalar arasında en önem verdiğimiz husus tabiki halkımızın zihinsel özürlülüğün nedenleri konusunda bilinçlendirilmesidir. Zihinsel özürlülülüğün ne anlama geldiği, şiddeti, seviyeleri ve nedenleri konusunda anlatacak çok şey var. Mesela benim kızım Emine Nevin Dirik iki yaşındayken geçirdiği kızamık ansafalit nedeniyle beyin ve zeka özürlü. Memnuniyetle hepinizi daha pek çok bilgi için web sitemize davet ediyorum. Internette konuya ilişkin daha başka siteler de mevcut. Burada altını çizmek istediğimiz ise akraba evliliklerinin özürlü çocuk doğurma riskini ne kadar çok arttırdığıdır. Yıllardır yaptığımız araştırmalar, ülkemizde hala tereddütsüz kabul gören akraba evliliği geleneğinin, zihinsel özürlü çocuk doğumlarında büyük bir rol oynadığı gerçeğini ortaya koymuştur. Hatta durum o kadar vahim ve acıdır ki; akraba evliliği yapmış birçok ailede sadece bir değil, birkaç özürlü çocuk bulunabilmektedir. Bir ailede, bir evin içinde sakat ikiüç kardeş düşünebiliyor musunuz? Bu nedenle bizler Türkiye'de akraba evliliğinin engellenmesi için büyük mücadele veriyoruz. Aynı geleneğin Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımız arasında da yaygınlığını koruduğunu, vakfımızın dış ilişkileri ve yurtdışında yaşayan tanıdıklarımız aracılığıyla üzülerek öğreniyoruz. Oysa batı ülkelerinde zihinsel özürlü bebek doğumlarında, daha ziyade aşırı alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı gibi faktörler rol oynamaktadır. Bunlar da son derece üzücü ve ortadan kaldırılması gereken sebeplerdir ancak başka türlü toplumsal sorunların varlığına işaret etmektedir. Kısacası örf ve adet dayatmasından ziyade çoğu ekonomik çıkar için gerçekleştirilen akraba evlilikleri yoluyla sakat doğumlara yol açmak, göz göre göre cinayet işlemek gibidir ve cahilliğin göstergesidir. 21. yüzyılda, uzay, hız ve bilgi çağında akraba evliliklerinin hala yüksek oranlarda devam etmesi maalesef ülkemiz için büyük utançtır. Bugün vakfımızda 120 çocuk ve zihinsel özürlü yetişkin birey eğitim ve rehabilitasyon görmektedir. Bu sayının %30'unu akraba evliliği yüzünden zihinsel özürlü olarak doğmuş çocuk ve yetişkinler oluşturmaktadır. Bu korkunç bir orandır. Yine bu oran içinde 8 ailenin çocuğu 2 ya da üç kardeştirler. Üstelik hatırlatmak isterim ki, akraba evlilikleri bünyesinde doğan çocuklarda sadece zihinsel özürlülük değil, görme, işitme, ortopedik özürlülük de görülmektedir. Akraba evliliklerinin engellenilemez ya da kaçınılamaz olduğu durumlarda eşlerin çocuk yapmadan önce mutlaka gerekli genetik incelemelerden geçirilmesi gerekmektedir. Genetik olarak sakıncalı olanların, öncellikle kendi mutlulukları adına çocuk sahibi olmaktan mutlaka kaçınmaları gerekmektedir. Doğum doktorları bu konuda çiftlere yol gösterecek kişilerdir. Sayın Nevin Dirik'e bu çarpıcı ve aydınlatıcı bilgiler için çok teşekkür ediyoruz. Yazımızın sonunda ilgilenecekler için ZİHİNSEL YETERSİZ ÇOCUKLARI YETİŞTİRME VE KORUMA VAKFI hakkında özet bir bilgi vermek istiyoruz: Vakfın Genel Merkezi Ankara Gölbaşı'ndadır. Antalya, Bolu, Elazığ, İskenderun, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Manisa, Mersin, Niksar, Samsun, Tarsus ve Tekirdağ'da şubeleri vardır. Faaliyet amacı ve alanları: Zihinsel yetersiz çocuk ve bireylere kişisel zeka ve yetenek kapasiteleri doğrultusunda beceri kazandırarak, gerek vakıf bünyesinde kurulan korumalı iş atölyelerinde, gerekse diğer iş yerlerinde üretime katkılarını sağlamak, işe yerleştirilenleri izleyerek destek eğitimi vermek. Ailelerin ve toplumun zihinsel yetersizlik konusunda aydınlatılması ve özürlü bireylerin toplumla kaynaşabilmesi için bilimsel inceleme ve araştırmalar yapmak veya yaptırmak. Eğitim ve rehabilitasyona ilişkin yayınlar yayınlamak. İl ve ilçelerde şubeler açmak suretiyle zihinsel yetersizlere yaşadıkları yörede hizmet sunmak. Kimsesiz kalmış zihinsel yetersizleri vakfın korumasına almak, onlara yaşamları boyunca himaye, eğitim ve durumları elverişli olanlar için istihdam sağlamak. Vakıf, yukarıda bahsedilen amaçlar doğrultusunda 1982 yılından beri sayısız sosyal ve eğitim etkinlikleri gerçekleştirmektedir. Ayrıntılı bilgi için: ZİHİNSEL YETERSİZ ÇOCUKLARI YETİŞTİRME VE KORUMA VAKFI Vilayetler Evi Karşısı, Gülermak Fabrikası Yanı PK 29 Gölbaşı/ Ankara (Faks) web Sitesi : zycvakfi@ada.com.tr Gönüllülüler için Banka Hesap no: Vakıflar Bankası Merkez Şubesi - Ankara Ziraat Bankası, Gölbaşı Şubesi - Ankara / Meltem Dirik Nauer

11 Bizim Dergi 11 Herşeyin Başı Eğitim Çocuklarımız geleceğimizdir... Çocuklarımızın okumasını istiyoruz... Bizim çocuklar neden hep başarısız? Bunlar bizim çocukları hep düşük okullara veriyorlar!!! Bir taraftan çocuklardan ve gençlerden beklentilerimiz, diğer taraftan etkileyemediğimiz gerçekler bazen anne babaları çaresiz bırakıyor. Burada yazdığım bilgiler yalnız ve yalnız okula giden çocuğu olan anne babalara ve okula giden öğrencilere yönelik değil. Çocuğunuz bugün küçük ise, siz farkına varmadan okul çağına gelecektir. Akrabalarınızın, arkadaşlarınızın, komşularınızın bu bilgilere ihtiyacı olabilir. Onlara iletmek görevi de siz değerli okuyuculara düşüyor. Çocuklar hepimizin çocukları, biz de elimizden geleni yapalım, değil mi? Değerli okurlar, İsviçre nin eğitim sistemi belli hedefler Hatice Yürütücü ve temeller üzerine kurulmuş. Sınıf veya okul değişimlerinde yalnız notlar göz önünde tutulmuyor. Sosyal tutum, kişisel gelişme, düzenli ve disiplinli çalışma, eğitim konusunda hedeflere ulaşabilmek için gereken adımlar. Biliyorum, konu çok geniş Okul sistemi ile başlayalım: İsviçre genelinde uygulanan sistemler birbirine uyarlanmaya çalışılıyor. Arka sayfada kanton Zürih te geçerli sistemi göreceksiniz. Okulların kapılarını açmak için gereken anahtarı her öğrenci elinde tutuyor. Anahtar ne kadar sağlam olursa, kapıların açılması da o derece kolay oluyor. Anahtarı sağlamlaştırmanın yolları Çocuklar etraflarında gördükleri örneklere göre hareket ederler, kendilerini bu örneklere göre ifade ederler. Yeteneklerinin iyi gelişebilmesi için de okulda belli dersleri görürler. Daha okul öncesinde çocuk, konuşmayı ve anlatmayı öğrenir. Okulda öğrendikleri, hem kelime hazinesinin hem de düşünme yeteneğinin gelişmesinde faydalı olur.günlük konuşmanın dışında, okuduğunu ve duyduğunu anlamak, düşünce ve bilgilerini düzgün bir şekilde ifade etmek öğrencilerden -sınıfının seviyesine göre- beklenen önemli bir yetenek. Almanca ve Matematik dersleri bu yeteneklerin gelişmesinde önemli rol oynarlar. Notların yanı sıra nelere bakılıyor? Aşağıda, notların yanı sıra nelere de bakıldığını sıralıyorum (her yeteneğe 1-6 arası not verildiği zaman ortaya çıkan tablo, kimin hangi okula gideceğini belirler): Öğrencinin davranışları Hiç her zaman Öğrenci derste ilgili ve dikkatlidir Arkadaşları ile iyi geçiniyor Ev ödevlerini zamanında ve düzgün yapıyor Masasını, defter ve kitaplarını temiz tutuyor Ödevleri çabuk ve doğru kavrayabiliyor Eleştiri kaldırabiliyor Organizeli bir şekilde çalışabiliyor Arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı saygılı Zor ödevleri ve soruları severek yapıyor Yeni konulara açık Verilen ödevleri kısa zamanda ve sorumlulukla yapıyor Genelde mantıklı ve akıllıca hareket eder Genelde ilgi ile çalışır Gruplara uyum sağlar Motivasyonu yüksek, hedeflerine ulaşmak için gayret gösterir Sınıfta gönüllü olarak görevler üstlenir Güzel soruları ve kaliteli bilgileri ile derse katkıda bulunur

12 Bizim Dergi 12 Schulsystem im Kanton Zürich Quelle: Broschüre Neugestaltung der Oberstufe der Volksschule im Kanton Zürich Erweitert: H. Yürütücü Nachhilfestudio Gymnasium için 6. sınıfta veya sınıflarda girilebilecek sınavlar kapıları açar. Gymnasium sonunda verilen (MATURA) olgunluk sınavı üniversite ve ETH da okuma şansı doğurur. Meslek eğitimi yapacak gençlerin, 9. sınıfta bir meslek seçip, önce eğitimleri için bir işyeri bulmaları gerekir. Daha sonra meslek okuluna kayıt yaptırabilirler. Meslek eğitimi ile aynı zamanda sınav ile girdikleri 3 yıllık (Berufsmittelschule) Meslek Lisesi ni yine sınavla bitirdikten ve meslek eğitimlerini başarı ile tamamladıktan sonra Meslek Yüksek Okulları na devam edebilirler. Hatta bugün başarılı öğrencilere üniversiteye geçiş de mümkün. Herkes benden birşey istiyor, bu işin altından nasıl kalkarım? ANNE BABA EV ARKADAŞ TOPLUM ÖĞRETMEN OKUL

13 Bizim Dergi 13 EĞİTİM ANILARI Necati Arı Dergimizin bu sayısında Winterthur da Türk çocuklarının eğitimine büyük katkısı olan Winterthur Okul Aile Birliği Başkanı Necati Arı beye söz vermek, onun birikiminden faydalanmak istedik. O da bu dileğimizi kırmadı ve bizim için zamanını ayırıp bir yazı hazırladı.. Necati Bey 1970 li yıllardan beri vatandaşlarımıza tercüme işlerinde yardımcı olan, herkes tarafından çok sevilen ve saygı duyulan bir insan. Kendisi İsviçre ye tekniker olarak gelmiş, burada da Mühendislik Teknik Okulu nu bitirmiş yılından itibaren de özellikle eğitim işleri ile ilgilenmiş yılında Winterthur Okul Aile Birliği nin kurulmasıyla birlikte, sürekli bu birlikte ve değişik derneklerde çalışmış. Pek çok insanımızın, tecrübelerinden yararlanmak için aradığı bir isim olmuş. Artık bir torun sahibi de olan Arı, bir yılı Amerika, İsviçre, Türkiye arasında mekik dokuyarak geçiriyor. Okumaya hevesli, çalışkan, hedefini belirlemiş çocuklar için, bütün yolların açık olduğunu düşünüyor. Sizleri onun cümleleri ile başbaşa bırakıyoruz. İsviçre ye Geliş İlk işçiler altmışlı yılların başlarında buraya gelmeğe başladılar. Onların bir çoğunun düşüncesi, maddiyata bağlı hayallerini gerçekleştirip memlekete geriye dönmekti. Aradan seneler geçti geriye dönüş bir çokları tarafından gerçekleştirilemedi. Tek başına gelenler, bir müddet sonra ailelerini de yanlarına getirdiler. Ailelerin gelmeleriyle beraber, öngörülmeyen veya bir çokları tarafından düşünülmeyen bazı sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Türkiye ile İsviçre arasında resmi anlaşma yapılmadan önce, buraya gelen işçilerin bir çoğu, Migros ta Karl Ketterer in kurdurmuş olduğu bir büro tarafından getirildiler. Bu büro gelen işcilerden hiç bir maddi talepte bulunmadı. Türkgücü Derneği Rahmetli Karl Ketterer Migros ta yönetici ve aynı zamanda milletvekili olup sosyal yönü çok kuvvetli bir kimse idi. Migros Türk kurulurken bir müddet Türkiye de kalmış ve Türklere olan sempatisinden dolayı bizlerin buraya gelmemize vesile olmuştur. İlk gelen Türklere Sizin burada bir çok sorununuz olacak onları halledebilmeniz için bir araya gelerek bir birlik oluşturmanız gerekli diyerek, Türkgücü Derneği ni Zürih te kurdurmuş ve uzun bir zamanda derneğin başkanlığını yapmıştır. Winterthur da Türklerin toplu ve sayılarının da çok olması nedeniyle, Türkgücü Derneği, altmışlı yılların sonlarına doğru Winterthur a getirildi. Türkçe Eğitim Dernek Winterthur a geldikten bir müddet sonra acil bir yönetim kurulu toplantısı yapılması gerekti.yöneticiler haberleşerek akşam toplandık. Yönetim kurulundaki vazifeli bir arkadaş söz alarak, çok heyecanlı bir şekilde, toplantıyı haber vermek için bir yöneticinin evine gittiğini; iki çocuğu olan arkadaşın çocukları ile Türkçe anlaşamadığını anlattı. Yönetim kurulu derhal bir durum değerlendirmesi yaptı ve hiç vakit kaybetmeden çocuklara Türkçe eğitim verme kararı aldı. Evlenerek buraya gelen bir bayan öğretmen çocuklara ders verme işini üstlendi. Vazifeli arkadaşlar cumartesi günleri çocukları minibüslerle toplayarak, çalıştığımız fabrikanın kantininde, Türkçe eğitimini başlattılar. Bu eğitim Türkiye den öğretmen gelinceye kadar devam etti. Okul Aile Birliği Yetmişli senelerin başlarında Türkiye den ilk gönderilen öğretmenlerin okullarda ders vermesi için, okullardan yer almak mümkün değildi, onun için ders verilecek yeri kiralamak zorunda kaldık senesinden itibaren okullardan yer almamız mümkün oldu. Şu anda haftanın altı günü Winterthur da okullarda Türkçe ve Türk kültürü dersleri, Türkiye den gelen öğretmenler tarafından verilmektedir. Öğretmenlerimiz, okul aile

14 Bizim Dergi 14 birliklerinin kurulmasının gerekli olduğunu bildirdiler. Türkgücü Derneği yönetim kurulu, eğitim işlerinin bağımsız bir okul aile birliği tarafından yürütülmesinin daha uygun olacağını düşündü ve kurulacak okul aile birliğini destekleme kararı aldı senesinde Winterthur da bulunan bütün derneklerin temsilcileri, veliler ve öğretmenler beraber bir toplantı yaparak ilk okul aile birliğini kurduk. Okul aile birliğinin görevi kısa olarak, veliler ile öğretmenler ve resmi makamlar arasında bir köprü vazifesi görmektir. Türkçe ve Türk Kültürü dersi öğretmenleri ile müşterek olarak çalışıyoruz. 23 Nisan kutlamaları, 10 Kasım anma törenleri, geziler ve çocuklarla ilgili çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Ayrıca velilere İsviçre okulları hakkında bilgiler veriyoruz. Velilerin, İsviçreli öğretmenlerin ve resmi makamların karşılaştıkları sorunlarda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çocukların İsviçre okullarında başarılarını artırmak için kurslar organize ettik, fakat bu kurslara ilgi fazla olmadı. Boş zamanlarımızda fahri olarak yapmış olduğumuz bu işlerin daha faydalı olabilmesi için daha fazla çalışacak insana ihtiyaç var. Okul aile birliğinde tarafsız olarak çalışarak bütün Türklere hizmet verebilmek için, yönetim kuruluna velilerin seçtikleri yöneticilerden başka, derneklerinde birer tane temsilci göndermeleri kararlaştırıldı. Derneklerin bazıları bu karara uymadılar. Okul aile birliğinin masraflarını da dernekler karşılayacaktı. Şu anda birliğin bütün masraflarını Türk Gücü Derneği karşılıyor. İsviçre Türk Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği de bazen katkıda bulunuyor. Velilerden her hangi bir aidat talep edilmiyor. Winterthur da bulunan başka yabancıların okul aile birlikleri ile beraberde bazı çalışmalarımız oldu. Bütün yabancıları ilgilendiren konularda müşterek hareket edildiği takdirde neticeye varmak daha kolay oluyor. Senelerce Türk makamlarından buraya lisan bilen öğretmen göndermelerini istedik. Bu isteğimiz gerçekleşti. Şimdi gelen öğretmenlerin hepsi lisan biliyorlar. Eğer çocuğunuz İsviçre okulunda bir problemle karşılaşırsa, Türk öğretmenin de çocuk hakkında görüş bildirme hakkı var. Türk ve İsviçreli öğretmenler görüşerek çocuklara daha yararlı olabilirler. Çocuk ve Eğitim Çocuğun okulda başarılı olması için anne ve babanın çocuk ile alakadar olması gerekli. Lisan bilmemek bir engel değil. Çocuğun okulda ne yaptığını sormak, onu dinlemek, ana lisanında kendisini doğru olarak ifade etmesine fırsat vermek, çocuğu cesaretlendirir ve onun başarısına büyük katkı sağlar. Maalesef çocuğunun öğretmenini tanımayan, hatta çocuğunun hangi sınıfa gittiğini dahi bilmiyen velilerle karşılaştık. Türk okullarına iştirak da düşük. Veliler gerekçe olarak çocuğun İsviçre okulunda zorlanmasını söylüyorlar. Bu gerekçeyi biz, Türk okullarının başladığı senelerde bazı İsviçreli öğretmenlerden de duyduk. O zamanlar Türk öğretmenlerinin yapmış oldukları bir araştırma sonunda, İsviçre okulunda başarılı olan çocuğun, Türkçe derslerinde de başarılı olduğunu gördük. Yani çocukların Türk okuluna gelmeleri, İsviçre okullarındaki başarılarını azaltmaz, hatta çocukların kendilerine olan güvenlerini arttırır. İsviçre ilkokullarında yabancı lisan uygulaması başlatıldığını hatırlatmak istiyorum. Çocukların ilkokula başlamadan önce karşılaştıkları bir zorluğa da kısaca temas etmek istiyorum. Eğitimin başlangıcı olan anaokulunun ikinci sınıfında, çocukların okula başlama olgunluğuna ulaşıp ulaşmadıklarına karar veriliyor. Ailesinden ilk defa ayrılarak, yabancı ve lisanını bilmediği bir ortama gelen çocuğun çevreye uyumu uzun bir zaman alıyor ve bu durum bazı çocukların bir sene kaybetmelerine sebep oluyor. Türk Anaokulu dersleri başladıktan sonra çocuklarda kısa zamanda büyük bir gelişme oldu. Çocukların zorlandıkları intibak devresi, Türk anaokulu derslerindeki analisanları sayesinde daha çabuk atlatıldı, bu sayede ilkokula başlarken karşılaşılan sene kaybı problemi büyük ölçüde halledilmiş oldu. Çocuklardaki bu pozitif gelişmeyi 23 Nisan kutlamalarında da görmek mümkün. Yabancılar ve yabancı çocukları hakkında o kadar çok çalışmalar yapıldı ki onlara bir göz atmak için, insanın günlerce zamana ihtiyacı oluyor. Belgeleri karıştırırken elime geçen bir bildiriyi sizlere de iletmek istiyorum. 20 Kasım 1959 senesinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nda, Çocuk hakları tespit edilerek, oybirliği ile kabul edilmiş. Bu kararın tercümesini sizlere sunmak istiyorum. İnsanlığın çocuklara verebilecekleri şeyin en iyisini vermek borçlarıdır. Çocukların sahip olduğu haklar : 1. Cinsiyet, ırk, inanç, geldiği yere bakılmadan eşitlik hakkı. 2. Sıhhatli bir manevi ve fiziki gelişme hakkı. 3.Bir isim ve vatana sahip olma hakkı. 4.Kafi miktarda gıda, ikametgah ve tıbbi yardım hakkı. 5. Eğer özürlü ise, özel bakım hakkı. 6.Sevgi, anlayış ve bakım hakkı. 7. Ücretsiz ders, oyun ve dinlenme hakkı. 8. Felaket ve acil durumlarda derhal yardım hakkı. 9. Zulüm, ihmal ve sömürülmeye karşı korunma hakkı. 10. Takipten korunma, dünyayı kaplayan, kardeşlik ve barış istiyen bir ruhi eğitim hakkı. Sağlık ve esenlikler dileği ile N. Arı

15 Bizim Dergi 15 Sosyal Sigortalarda Örnek Ülke: İsviçre Adnan Mirza Basından takip etmişsinizdir; tüm yakınmalara rağmen Devlet Sosyal Sigortaları AHV 2005 yılını tekrar 2.5 milyar İsviçre Frank ına yakın bir artı ile kapattı ve böylelikle servetini 30 milyara çıkarmış oldu ( aktuell/highlight/d/index.htm ). Komşu ülkelere bakıldığında bu çok büyük bir başarı; örneğin Almanya veya İtalya nın Sosyal Sigorta kasalarında para yerine milyarlarca Euro borç bulunuyor. Meslek Grup Sigortaları yasaları çerçevesinde kurulan işyerlerinin bilançoları dışında yönetilen pansiyon kasalardaki (Pensionskasse), takriben 600 milyar Frank lık kapital birikimini de AHV'ye ilave edersek, İsviçre nin yaşlılıkta başkalarına bağımlı olmadan yaşamaya ne kadar önem verdiğini görmüş oluyoruz. İsviçre yi çok özellikli bir konuma getiren ve bir çok ülkeyi kıskandıran asıl bu iki sistemin nasıl finanse edildiğidir. AHV, "Umlageverfahren" dediğimiz, bugün çalışan kesimin işverenlerle birlikte ödediği primlerin yaşlılık maaşına çevrilmesine dayalı bir sistemdir. Yani biz çalışanlar şu anda emekli olanların yaşlılık maaşlarını ödüyoruz. Bu sistemde emekli maaşı alanlar, aktiv hayatta olan ve çalışan kesime yüzde yüz bağımlılar. Yeni nesil çalışmaz veya az çalışır ve prim ödemezse veya düşük prim öderse, bir önceki nesil çalıştığı ve primlerini ödediği halde yaşlılık maaşlarını almaları tehlikeye girebilir ( nesiller arası mukavele ). Pansiyon kasa ise "Kapitaldeckungsverfahren" diye anılan kapital birikimi ile finanse ediliyor. Bu sistemde bizlerin ve işverenlerin primleri faizleri ile birlikte bizim için açılan hesabımıza yatırılıyor. Emekli olduğumuzda bu hesapta olan kapitali ya maaş olarak ya da toplu olarak çekebiliyoruz (toplu kapital çekimi kanun ve tüzüklerce düzenlenmiştir), yani diğer nesile bağımlılık diye bir şey söz konusu değil. Avrupa Birliği ülkeleri öncelikle AHV'nin sistemi "Umlageverfahren" ile sosyal sigortalarını finanse ediyorlardı. Bu nesiller arası bağımlılığın farkına çoktan varan Avrupa Birliği, 2003 yılında yürürlüğe giren EU-Direktive ( ) ile kapital birikimine yönelik Sosyal Sigortalar ı ( Pensionskasse ) teşvik ediyor. Aşağıdaki istatistiklerle size bu konuda Avrupa Birliği nin daha ne kadar gerilerde olduğunu göstermek istiyorum: İsviçre de yaşlılıktaki gelirin ortalama yüzde 42'si AHV'den, yüzde 32'si pansiyon kasadan (Pensionskasse) ve yüzde 26'sı üçüncü sütun dediğimiz kişisel tasarruflardan (yaşam sigortaları, borsa gelirleri, banka faizleri, gayrimenkul gelirleri v.b.) sağlanırken, bu oran Almanya da çok daha değişik bir tablo sergiliyor; Almanya da yaşlılık gelirinin yüzde 85'i (İsviçre de yüzde 42) devletin Sosyal Sigortalar ı kaynaklıdır ve sadece yüzde 5'i işverenlerce isteğe bağlı yapılan emekli sandıkları ile sağlanmaktadır. Yüzde 10'u ise kişisel tasarruflardan gelmektedir. Bu örnek tüm yaşlılık maaşları finansmanının devlete yüklendiğini gösteriyor. Böylelikle Almanya da niye Sosyal Sigortalar Sistemi nin iflasta olduğunu anlamış oluyoruz. AB ülkelerinin İsviçre de yüz yıla yakın mazisi olan pansiyon kasalardaki birikmiş kapitale yetişmeleri için daha çok uzun seneler beklemeleri gerekiyor. Ben örneği Almanya dan verdim. İtalya, Fransa ve bilhassa AB'ye yeni üye olan ülkelerin (Ost Erweiterung) Almanya dan hiçbir farkları yok. Yani yaşlılıkta herşey devletten bekleniyor. Devlet iflas etmeyeceğine ve maaşları da ödemek zorunda olduğuna göre, sosyal sigortalar bu ülkelerde her geçen gün daha da büyük bütçe açıklarına neden olmaktadırlar. Sonuç olarak diyebiliriz ki bugüne kadar hiç açık vermeyen ve kasaları dolu olan İsviçre Sosyal Sigortalar Sistemi dünyanın en iyilerinden birisidir. Bunu yalnız bizler değil, diğer ülkelerin yetkilileri de fırsat geldikçe üzerine basa basa söylüyorlar. Meyve veren ağaç taşlanır demiş atalarımız. Bundan İsviçre Sosyal Sigortaları da nasibini alıyor. Sistem iyi yürümesine rağmen reform bahaneleri ile değiştirilmeye gayret ediliyor, örneğin pansiyon kasaların son zamanlarda borsalarda yaşadıkları zorluklardan dolayı AHV'ye transfer edilmesi gibi saçma teklifler geliyor. Diğer ülkelerin gıpta ile baktıkları ve yavaş yavaş uygulamaya başladıkları sistemi ortadan kaldırmak bana gerçekten çok anlamsız geliyor. Elimizde olan bu nimetin kıymetini bilelim. Aslında bu ülke yalnızca sosyal güvenlikte değil, ayrıca eğitimde de çok büyük imkanlar sunuyor bizlere. Bazen ne yazık ki değerini tam olarak bilemiyoruz. Bir dahaki sayımızda görüşmek üzere hoşcakalın. A. Mirza

16 Bizim Dergi 16 MUTSUZ EVLİLİK MUTLU BOŞANMA Gülter Locher Mutsuz Evlilik çoğumuzca anlaşılır birşeydir de, Mutlu Boşanma da nesi diye soracak bazılarımız? Aslında şaşırmakta da haklıyız. Çünkü boşanma sürecinde yaşanan aile dramlarına öyle çok tanık olduk ki; hele gazeteler üçüncü sayfalarında çarpıcı, heyecanı körükleyici, yükselttikleri adrenalinimizle birlikte oturduğumuz koltuklardan zıplatan başlıklarını rengarenk resimlerle süsleyerek, bu aile dramlarından az mı gelir sağlıyorlar. Hatta TV kanalları insan dramlarının ticari getirisini farkettiklerinden beri, erkek ve kadın ilişkilerinin en zarif hallerini naklen izlemeye başladık. Artık insanlar sinemaya, tiyatroya gitmeyi bıraktı, ana haber bültenlerinden bile (tabi ki dünyadan da) bihaber kaldık; kültür ve sanat ağırlıklı yayınlara ağırlık veren TV leri program menümüzün listesine dahi kayıt etmez olduk. İnsan acıları, sefalet, küfürlü argolu magandalar, naklen tecavüzler, feminizm, dayaktan morarmış kadın yüzleri, Sosyal Darwinizm, katliamları doğal ayıklanma şeklinde yorumlayan çağdaş katillerin ayıklama operasyonları, Irak, vb, gibi konular daha heyecan verici oldular günümüz insanı için. Dramatik yaşamlar ve olaylar televolenin seksi sunucularının elinde, sorumsuz medyanın renkli sayfalarında sermaye olarak kullanılıyor, yeni milyonerler yaratmaya, milyonerleri milyarder yapmaya devam ediyor. Sonunda gereken, -belki de birileri tarafından istenen- oldu, insan bir (ş)ey oldu Ah Neler de yazmışım, konuyu dağıtmaya birkaç satır kalmış, biz yine en önemlilerden biri olan global bir meselemize, toplumlarda aile kurumlarının çöküşüne dönelim. İstatiskilere göre ABD, Avrupa ve Türkiye nin batı bölgelerinde boşanmalar başdöndürücü bir hızla artıyor. Tüm dünyanın siyasetçileri, sosyal bilimcileri, düşünürleri yarattıkları bu canavarı, bu çöküşü endişe ile izliyorlar, neden-sonuç teorileri üretiyorlar, toplumların ve insanın sosyal geleceğini tartışıyorlar. Ünlü Tarihin Sonu nu yazan ABD li siyaset bilimcisi-düşünür Fukuyama da bunlardan biri. The End of Order / Düzenin Sonu adlı son kitabıyla bu tartışmalara katılan Fukuyama ya göre, kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması çıbanın başı. Yazar, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin ekonomik göstergelerini, tezine dayanak yaparak, çalışan kadın sayısındaki artış ile boşanma oranları arasındaki yüksek korelasyona dikkat çekiyor. Yani kadın, çalışma yaşamına girdikçe, boşanmalarda da artış oluyor. Bunu, her ne kadar neden-sonuç ilişkisi olarak vurgulamıyorsa da "biri varsa, öbürü de var" mesajını veriyor. Fukuyama, bir tek Japonya'nın, bu denkleme uymadığına dikkat çekiyor. Japonya'da kadınların erkeklerden çok daha az kazanması yasayla belirlenmiş durumda. Boşanmalarda yasa, kadını değil erkeği kanatlarının altına alıyor. Kadının boşandıktan sonra çocuklarını tek başına yetiştirmesi, devlet yardımına muhtaç olmaksızın olanaksız. Fukuyama nın bu konudaki yorumu şöyle: "Japonya ve Asya toplumlarında, Kuzey Amerika ve Avrupa'da rastlanan sosyal sorunlar yaşanmıyor, çünkü Asya toplumlarında kadının erkeğe eşitliğine karşı daha güçlü bir direniş var." Yani pek çok erkeğin de destekleyeceğinden kuşku duymadığım Fukuyama tezine göre, kabaca bir deyişle kadınların çalışmaları ve doğum kontrol yöntemleri sayesinde edindikleri cinsel özgürlükleri engellenir, sosyal güvenceleri de kısıtlanırsa mecburen çocuk doğurup, evlerine, mutfak tezgahlarının, bulaşık lavabolarının başına dönerler, kocalarının vurdukları yerde güller açtıran dayağına yeniden alışırlar, aile kurumu da kurtulur, dünya da Fukuyama nın vurguladığı bu görüş, açıkça dile getirilmeye cesaret edilmese de erkekler safında çok yaygın bir kabul görüyor. Kadın ekonomik özgürlüğünü kazanmaya başladıktan sonra kısmen de olsa baskıdan kurtulmanın, kendi bedenine sahip çıkmanın şaşkınlığını henüz tam atamazken, erkekler de egemenliklerinin sonuna gelmiş olduklarının bilinçsiz sancılarını çekmekteler. Cinsler arasındaki rekabet, düşmanlığı ve uzaklaşarak yabancılaşmayı getirirken; kadınlar yasaları ve edindikleri haklarını arkalarına alarak daha güvenli bir şekilde kolayca boşanma kararı alabilmekteler artık. Erkeğin aşağılamasına, şiddetine ve baskısına yüzlerce yıl boyun

17 Bizim Dergi 17 eğmek zorunda bırakılmış olan kadın, henüz tam özümseyemediği özgürlük aşamasındaki kimlik bunalımları içindedir. Dünyamızı madalyonun iki yüzüne bakar gibi izlersek, her iki uç nokta da, olumlu ve olumsuz, haklı ve haksız yönleriyle gözümüzün önündedir. Ama gerçek olan birşey varsa madalyonun her iki yüzündeki yaşamlarda da insanlar acı çekmekte, mutsuzlukları sürmektedir. Aslında bu tam karşıt ikilem bizlere problemin çözümününde büyük bir fırsat sunuyor. Cinslerin birbirlerini yeterli tanımamaları, önyargıları asırlardan beri sorunlarını da çıkmaza sokmuştur. Kadına zayıf cins diyerek koruyucu, sahiplenici duygular besleyen erkek aynı zamanda da fiziksel üstünlüğünü şiddet kullanarak istismar etmekte sakınca görmemiştir. Gandi nin güzel bir yorumu vardır kadının aciz görülmesi ile ilgili: Kadına zayıf cins demek, erkek tarafından kadının aşağılanmasıdır, haksızlıktır. Kaba güce güç diyeceksek, erkek kadından gerçekten çok daha üstündür. Şiddete başvurmamak insanlığın yasasıysa gelecek de kadınlarındır. Evliliklerin boşanma ile sonuçlanmasındaki ekonomik etkenlerin dışında kadın tarafından cinsel aldatmalar çok önemli bir artış gösteriyor. Eskiden erkekler aldatma konusunda kesinlikle bayrağı elden düşürmezken ve üstelik toplumun da desteği ile çapkınlığı, erkek olmanın bir gereği olarak kendisine çok da yakıştırırken, kadınların böyle bir yanlışa(!) düşmeleri çoğunlukla yaşamlarına mal olmaktaydı. Şimdilerdeyse en yaygın boşanma nedenlerinden biri de kadınların kocalarını aldatmaları. Eğer evli bir insanın eşinin dışında birisiyle cinsel beraberliğini ahlak sorunu olarak yorumlarsak, aklımıza ahlak ı da sorgulamak geliyor. Geleneksel toplumlarda benimsenmiş ahlak kuralları vardır. Bu kurallar bu toplumların insanlarına benimsetilir. Dışarıdan verilmiş bu kurallar ne var ki çoğu kişide çok kaygan zeminde oturmaktadır. Oysa özgürce ve bilinçliliğimizle kişiliğimizde özümseyerek geliştirdiğimiz kendi ahlak kurallarımız bize her toplumdaki insan ilişkilerimizde doğru bildiğimiz yönümüzden sapmamıza engel olacaktır. Ülkemizin katı geleneksel bölgelerinde çocukluktan başlayarak uzun vadeye dağılmış bir şekilde de olsa toplumun önyargılarından korunmak üzere benimsetilen ahlak, özgür bilinç yoluyla edinilmediğinden, o kişinin sahip olduğu gerçek ahlakı değildir. En uygun zemini ya da fırsatı bulduğunda ahlaksızlıkta bir sakınca görmeyecektir. Çünkü bu tarz kişi bilinçsiz olduğu için güçsüzdür de. Son yıllarda Avrupa ülkelerinde, ülkelerinin toplumsal baskısından uzaklaşan evli Türk kadınlarının giderek eşlerini daha çok aldatmaları bu tarz yapay ahlaka en çarpıcı örnek olarak gösterilebilir. Mutsuz evliliklerin bitiş nedenlerine çok fazla girmeden, daha önemli bir konu olan boşanmalarda çocukların durumlarına değinelim biraz da Nedir Mutlu Boşanma gerçekten? MUTLU BOŞANMA? Boşanmış (aile) çocuklar mutlu olabilir mi? GEO WISSEN Dergisinin Nr. 34/2004 sayısında biri Pedagog diğeri Çocuk Hastalıkları Tedavi Uzmanı olan iki karşıt görüşlü bilim insanına bu soru soruluyordu. Bremen Üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof.Ulrike Hyams ın yanıtı oldukça kesin bir hayır!! ken, Zürih Üniversitesi Çocuk Hastanesi Çocuk Sağlığı Bölüm Şefi Prof. Remo Largo nun savı daha cesaretlendiriciydi. GEO-WISSEN den Redaktör Claus Pete nin yönetimindeki söyleşi okumaya değerdi doğrusu. Karşıt görüşte iki bilim insanının çok önemli olan bu sosyal problem üzerine yazmış oldukları kitapları da var: Hyams ın anne ve babaların boşanmamak için herşeyi yapmaları gerektiği mesajını veren Kinder wollen keine Scheidung / Çocuklar Boşanma İstemiyorlar a karşılık, Zürih li Prof.Largo nun kendi tezini savunduğu kitabının adı ise oldukça kışkırtıcı: Glückliche Scheidungskinder / Mutlu Boşanma Çocukları. GEO muhabirinin, kitabının başlığı ile ilgili boşanmaktan dolayı mutlu olmuş çocuklar tanıdınız mı gerçekten sorusuna Largo dan birazcık öfke barındıran tepkisel bir yanıt geliyordu. bu soruyu bu şekilde sorduğunuza göre kitabımın başlığını yalnlış anladınız. Elbette ki çocukları mutlu etmek için boşanmak gerektiğini söylemek istemiyorum. Ama bu konuda yazılmış kitapların çoğunda boşanmanın çocuklar açısından ne büyük bir mutsuzluk ve yıkım olduğu vurgulanıyor. Bense boşanma sürecinin ve sonrasının çocuklar için en az zararla nasıl atlatılabileceğini anlatıyorum. Hyams ise boşanmadan sonra, babanın, çocukların yaşamından genellikle tamamen çıktığını, yüzde doksan gibi büyük bir oranla annenin yanında yaşadıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: Bazı babalar kendiliklerinden uzaklaşıyorlar, coğunlukla da annelerin koyduğu engellemelerle karşılaşıyorlar. Annelerin bu davranışları, babaların bir zamanlar çok sevdikleri bu kadına karşı içlerindeki nefretin giderek büyümesine neden oluyor. Anne ve babalarının aralarındaki bu olumsuz duygular ve çekişmeler çocukları çok derinden yaralıyor. Buna karşılık Largo nun düşünceleri ise şöyle: Sizin söz ettiğiniz anneler azınlıktalar. Benim gözlemlerime göre giderek daha fazla anne boşandıktan sonra

18 Bizim Dergi 18 çocukları ile babalarının ilişkilerinin bitmemesi için çaba gösteriyorlar. Ama ne yazık ki boşanmadan en fazla iki yıl içinde her iki babadan birisi çocukları ile kontağını sürdürmekten vazgeçiyor, bu bir trajedidir. Evet, aslında gönül ister ki Hyams ın önerisini gerçekleştirmek mümkün olsun. Birbirlerini severek bir ömür boyu yaşamı paylaşmak üzere ortak yuva kurmuş çiftlerin boşanmak zorunda kalmamaları hem kendileri, hem de bu ailede ilk sosyalleşme deneyimlerine başlayan çocukları ve dolayısı ile toplum için en ideal olanı. Aile kurumlarının çökmesi toplumların geleceği açısından pek de iç açıcı görünmüyor. Mutsuz insanlar, psikolojik rahatsızlıklar, büyüklerine güveni sarsılmış çocuklar, sorunlu gençlik Hastalanmış bir toplum. Japonya uygulamasının kabul edilir yanı olmadığına göre, şimdilik boşanmalara engel olabilmek pek de mümkün görünmüyor. Ama acil olarak yapılabilecek şeyler var; herşeyden önce anne ve babaların eğitimi, bilinçlendirilmesi, boşanma sürecinde ve boşanma gerçekleştikten sonra çocuklarımızla ilişkilerimizin kalitesinin önemini ve şeklini öğreten çalışma ve eğitim programları, yayın organlarının üzerlerine düşen sorumluluklarının çok iyi farkında olmaları vs. Türkiye halen dünya üzerindeki diğer ülkelere kıyasla, yurt genelindeki boşanma oranının düşük olduğu bir ülke. Avrupalı Türkler için ise artan boşanmalar ciddi bir sosyal sorun haline gelmiş bile. Hiç kuşku yok ki bu durum çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan biri. Ama birlikte yaşamak mümkün olmayıp başka çözüm yolu kalmayınca, yine de biz Prof. Hyams ın görüşlerini bir kenara bırakıp, aksine en az zararla bu üzücü süreci nasıl atlatabileceğimize yoğunlaşmak zorundayız. Gerekirse profesyonel yardım almaktan kaçınmamalıyız. Boşanmayı çocuklar büyüyünceye kadar ertelemek bir çözüm mü? Zürih li Prof. Reno Largo ya göre bunun yararının çok nadiren görüldüğüdür. Eğer bir çift arasında çözülmesi olanaksız sorunlar başgöstermiş, evlilik fiilen bitmişse bunu çocuklardan gizlemek zaten olanaksız. Evde anne baba arasındaki sürekli yüksek sesli tartışmalar, fiziksel şiddet, ya da tersine sürekli sessizlik, aynı evin içinde dargınlık, babanın eve mümkün olduğunca geç gelmesi, bazen dışarıda kalması evin içindeki atmosferi yaşanmaz hale getirebilir. Birbirleri ile sorunları olan her iki taraf da çocuklarına karşı olan görev ve sorumluluklarına yoğunlaşamazlar, çocuklarına yararlı bir anne baba olabilmeleri çok zorlaşabilir. Böyle bir evin içinde yaşayan çocuk, boşanan aile çocuklarından çok daha fazla zarar alabilmekte, uyum sorunları yaşamaktadır. Sonuç olarak bazen bir evlilik sorununu çözmenin tek yolu kalmaktadır: Evliliği sonlandırmak. Çocuklar Boşanmanın Kendisinden Çok Oluş Biçiminden ve Süreçte Yaşananlardan Etkilenirler Aile birliğinin bozulması belli bir sürecin geldiği son noktadır. İstenilmeden yaşanan bu acı durumda en büyük bedeli çocuklar öderler. Her ailenin boşanma süreci farklı yaşanır, sorunları farklı olabilir. Eğer ihanet ve sadakatsizlik aile huzurunu bozan nedense evdeki öfke ve düşmanlık çok daha şiddetli olacaktır. Nedenler ne olursa olsun eşlerin aralarındaki bu durum çocukların kendilerini suçlamalarına, kendileri olmasa annesi ile babasının ayrılmayacaklarına inanırlar. Çünkü çocuk anne ve babasını bir çift olarak düşünemez onlar anne ve babadır. En büyük korkusu terkedilmek korkusudur ki bu korkusunu boşanma gerçekleşip, terkedilmediğini deneyimleriyle yaşamadan geçirebilmek mümkün değildir. Çocukluk ve gençlik yaşları gelişimin henüz tamamlanmadığı esnek yaşlar olduğundan her yaşta farklı etkileneceklerdir. Ama biz şimdilik okul öncesi çocuklarının üzerinde duracağız. OKUL ÖNCESİ YAŞLARDAKİ ÇOCUKLARIN BOŞANMAYA TEPKİLERİ Regresyon Emosyonel gereksinimlerde artma Bağımlılık (yapışkanlık, yetişkinin eteklerinin dibinden ayrılmamak) Artmış Agresyon

19 Bizim Dergi 19 Korku, üzüntü, kızgınlık Erkek çocuklar daha çok etkilenir Her ne kadar çocukların cinsiyetleri ile boşanmanın etkileri arasında fark olmadığını bildiren çalışmalar olsa da (Pett 1982) boşanmalarda evi terkedenin sıklıkla baba olması nedeniyle psikanalizler erkek çocukların daha çok etkilendiklerini gözlemlemişlerdir. Boşanma sonrası okul öncesi erkek çocukta babanın yokluğundan dolayı erkekliği telafi, egosentrik düşünce (benmerkezci) ve ödipal korkular gibi zedelenmeler olabilmektedir (Roseby,85). Boşanma öncesi evde yaşanan stres Evet, tüm uzmanlar adeta bir ağızdan, boşanma öncesi evde yaşananların niteliğiyle ilgili aynı uyarıları yapıyorlar. Eğer boşanma öncesi şiddet ve çatışmalar yoğun yaşanmış ise çocuklarımız da bozuklukları çok daha şiddetli yaşamakta ve uzun süreli etkilerden kurtulamamaktalar. Ebeveynlik işlevlerinin aksatılması Yaşanan stresler çocuklarımıza karşı görevlerimizi aksatmamıza neden olabilir. Bu durum çocukların güven, otonomi duygularını olumsuz etkileyebilir. Okul öncesi çocuklar boşanma döneminde daha abartılı tepkiler göstermektedirler. Fantazi ve gerçeği biribirinden ayırt etme güçlükleri, bakıma ve korunmaya muhtaç olmaları ve bu bağımlılıklarının farkındalıkları nedenleriyle çok korkuya kapılmaktadırlar. Bunlar kısa dönem tepkileri olarak belirlenmekte, eğer çocuk bir yıl içinde saptanan kısa dönem sorunları ile hala başedemiyorsa, boşanma dışında faktörler akla gelmelidir ve doktora başvurulmalıdır. Ebeveyn, çocuk ilişkisindeki kalite boşanmayı takibeden ilk yılda küçüklerin sorunlarla başa çıkabilmelerinin en önemli belirleyicisi olmaktadır. Davranışsal Tepkiler regresyon, artmış agresyon. Okul öncesi çocuklar çoğunlukla anne ve babasının ayrılmasına, gelişmelerini tamamladıkları bir aşamaya geri dönerek tepki verirler; örneğin parmak emme, yatağı ıslatma, anne ve babaya vurmalar, eskiden sevdiği bir oyuncağa tekrar bağlanmalar, inat, vb (regresyon). Bu gerileme davranışları, zor durumlardan kaçarak kontrolu elinde tuttuklarının, zihinsel olarak emin ve rahatlatıcı bir yere sığındıklarının göstergesi olduğu icin normal, hatta sağlıklı bulunuyor. Bu davranışların bir yıl içinde iyileşmeye başladığı belirtilmektedir. Çocuklar boşanmaya duydukları öfkeyi, yaşlarına, kişilik yapılarına ve ailedeki ilişkilerin niteliklerine göre değişik şekillerde dışa vururlar. Özellikle erkek çocukları babalarının gidişine daha az toleranslı olmalarından ötürü artmış agresyonu daha siddetli yaşayabilirler. Sık sık kavga ederler, öğretmenlerine, anne babaya ve onlarla ilgilenen herkese bağırarak, kırıp dökerek öfkelerini açığa vururlar. Ödipal dönemdeki okul öncesi çocukların daha da agresif oldukları belirtilmektedir. Emosyonal (duygusal) Tepkiler Bütün çocuklar anne ve babalarının ayrılmasından ve ailenin dağılmasından sonra korkuya kapılırlar. Boşanmadan sonra evde kalan ebeveynin de kendisini terkedip gideceğinden, giden ebeveyn tarafından eskisi gibi sevilmediğinden, yiyecek ve yatacak yer bulamamaktan korkarlar. Korkularını da ağlamak, ebeveynden başkasının yanında kalmayı reddetmek, ebeveyni gözünün önünden ayırmamak gibi davranışlarla açığa çıkarırlar. Çocuklar boşanmada söz sahibi olmamalarına rağmen suçluluk duygusuna kapılırlar, örneğin daha uslu olsalardı, annelerine karşı gelmeselerdi, okulda notları kötü olmasaydı gibi nedenlerlerle herşeyin sebebinin kendileri olduğunu düşünürler. Boşanmanın üzerinden yıllar geçse de, anne ve baba başkaları ile evlenmiş de olsalar birgün anne ve babalarının bir araya gelecekleri hayallerini kurarlar, bazen de bu hayalleri kurmalarına ebeveynlerin çocuklarına bilerek ya da bilmeyerek yanlış sinyaller vermeleri neden olabilir. Okul öncesi çocuklar anne ve özellikle babalarının onları her türlü şeyden koruyacaklarına inanırlar. Bu nedenle kendilerini koruyan bu kişilerin ayrılmaları onlarda büyük korkuya neden olur. Tüm bu saydığımız etki ve tepkiler en fazla bir yıl sonra düzelme göstermektedir. Wallerstein (1984) 10 yıllık takip çalışmalarında küçük çocukların bu dönemde yaşadıklarını ilerdeki zamanlarda anımsayamamaları nedeni ile daha büyük çocuklara nazaran daha az emosyonel tepkiler gösterdiklerini saptamıştır. Psikoanalitik alandaki çalışmalar yapan araştırmacılar, baba yokluğunun ödipal evrede erkek çocuklardaki agresyonun artmasını, erkekliği telafi olarak açıklamakta ve bu sonucun altını çizmekteler. Kızlar ise baba yokluğundan daha farklı etkilenmekteler. Erkeklerle çok genç yaşlarda ilişkilere girdikleri, baştan çıkarıcı davrandıkları, flört ve cinsel ilişkiye daha erken yaşlarda başladıkları belirtilmekte (Hetherington (1972). Baba yokluğu çocuklara acı veriyor Ayrılığı ödipal dönemde yaşamış erkek çocukların agresyonlarını latans döneme (6-12 yaş arası orta çocukluk dönemi) taşıdıkları belirtiliyor. Okul öncesi baba yokluğu yaşayan erkek çocukların latans yaşında okul başarılarının sık sık düştüğü, okul davranış bozuklukları gösterdikleri öne sürülmekte. Bu yaşlardaki erkek ve kız çocuklarının çoğu baba sevgisi ile doludur ve babalar çocukların hayatında çok önemli bir rol oynar. Babaların evden ayrılmaları çocukları her an karşılarında görebilecekleri güçlü erkek modelinden mahrum etmiş olur. Özellikle de erkek çocuklar sorumluluk, başarı, babalık, diğer insanlarla geçinmek, karşı cinsle ilişki kurmak ve saldırgan huylarını kontrol etmek gibi konularda uygun erkek davranışlarını

20 Bizim Dergi 20 öğrenmek için hayatlarının en güvenilir öğretmenini kaybetmiş olurlar. Babasız evde büyüyen erkek çocukların daha az rekabetçi, sporla daha az ilgili, başkalarına bağımlı ve daha saldırgan oldukları araştırmalarla saptanmıştır. Eğer baba, erkek çocuk okul öncesi dönemdeyken ayrılırsa, çocuğun cinsel kimliği konusunda da aklı karışır. Babasız evde büyüyen kızlar ise karşı cinsle ilişki kurmakta zorlanırlar. Bazıları yaşlarına oranla çok çabuk uyanmıştır. Bunun nedeni, babaları ile olması beklendiği gibi cinsellik dışı yollarla bir erkeğin ilgisini çekme egzersizleri yapma fırsatı bulamamış olmalarıdır. Yaşca büyük kızlar hayallerinde bir baba yaratıp onunla avunur, gerçeğin soğuk yüzünden kaçarlar. Yaşanan sorunlar çok çeşitli ve buraya sığdıramayacağımız kadar çok. Buraya sığdırmaya çalıştıklarımız en çok dikkati çeken ve üzerinde durulması gereken sorunlar. BOŞANMA SÜRECİNDE VE SONRASINDA ÇOCUKLARIMIZA NASIL YARDIM EDEBİLİRİZ? Anne ve baba ayrılmış olsalar da çocuklar her iki ebeveyne de derin bağlılık duyarlar, ayrılan tarafı özlerler. Eğer ayrılan tarafın cinsiyeti çocuğun cinsiyeti ile aynı ise bu özlem çok daha derin olacaktır. Öncelikle tarafların çocukların bu duygularına çok önem vermeleri gerekir. Çocuklar dokuz on yaşlarına geldiklerinde anne babanın ayrılmasını daha iyi kabullenmeye başlarlar. Eski eşine öfke duyan anne ve babalar bu yaşlardaki çocuklarına daha çok içlerini dökerler. BU YAPILABİLECEK EN BÜYÜK YANLIŞTIR!! Tam tersine çocukları diğer ebeveynle mutlu ve sıcak bir ilişki sağlamak için yardım etmek, ayrılan tarafa da bu konuda cesaret ve ortam sağlamak en sağlıklı tutum olacaktır. Çocuklarımızı her zaman sevilmeye devam edileceklerine ve en iyi şekilde bakılacaklarına inandırmalıyız. Eski eşimizle ilişkiyi olabildiğince sorunsuz olarak sürdürmeye çalışmalı, çocuklarla ilgili konularda işbirliği yapmalıyız. Çocuk hiçbir zaman karşı tarafı cezalandırmak için kullanılacak bir silah değildir. Maalesef özellikle annelerin duygusal taşmaları esnasında çok sık yaptığı yanlışlardan biridir ve bu şekilde davranarak çocuklarında ömür boyu silinmeyecek izler bırakabilirler. Çocuğunuza boşanma konusunda dürüst davranın Yaşına uygun bir şekilde açık ve basit ifadelerle yeni aile düzeninizi anlatın; değişikliklere alışmanın zaman alacağını ama yeni düzen içinde de mutlu olacaklarına ikna edin. Hukuki süreçteki mücadeleye çocuğunuzu karıştırmayın... Çocuklar aranızda geçen tartışmalara tanık olmasınlar. Çocukların yaşı ne olursa olsun mahkemede, hele ki ebeveynlerinden bir tanesine karşı tanık sandalyasında işi yoktur. Boşanmada her iki taraf da çocukların iyiliği için geri adım atabilmeli ve uzlaşma yolunu tercih etmelidir. Eski eşinizle iletişim halinde olmanız çocuklarınızın geleceği ve sağlığı açısından gereklidir Unutmamak gerekir ki çocukların yetişmesi konusunda her iki taraf da aynı ölçüde yükümlüdür ve bir tarafın yokluğu, çocukta çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Çocuk için aynı ölçüde önemli olduğumuzu asla unutmamalıyız. Bu iletişime çevreden tepki ve eleştiriler gelebilir. Bu konuda kararlı olun, şu anda siz ve çocuğunuz önemlisiniz ve gerekirse egoist olmaktan hiç çekinmemelisiniz. Ex eş vardır ama ex anne ya da ex baba yoktur Bu nedenle çocuğumuzun diğer tarafla ilişkisine ve duygularına saygı duymamız gereklidir. Hem annesi hem de babasıyla güçlü sevgi bağları gelişmiş çocuklar geleceğe daha iyi hazırlanırlar. Kendinizi suçlama eğilimine girmeyin Boşanan çiftler bazen çocuklarına karşı suçluluk hissederek çocuklarına çok fazla toleranslı davranırlar, normal yaşamınızı ve alışkanlıklarınızı sürdürmeye çalışmalısınız. Aksi takdirde kontrolu elinizden kaçırıp evinizde küçük bir diktatör yaratabilirsiniz. Boşanma sırasında ve sonrasında yaşamınızda çok önemli değişiklikler yapmamlısınız Elbette ki yeni bir hayat arkadaşı edinmek, yeni bir şehir, yeni bir çevre, yeni bir iş gibi değişiklikler yapmak herkesin hakkıdır. Ama, zaten boşanma ile çok değişiklikler yaşayan çocuğumuza, en azından kendi özel yaşamımızda yapacağımız değişiklikleri biraz ertelemek, öncelikle çocuğumuz üzerinde yoğunlaşmak yeni yaşamına alışmasında çok yardımcı olacaktır. Bu önerileri yazarken zorluğunun da farkındayım ama, unutmayalım çocuklarımız herşeyden ve herkesten önemlidir. Olan hiçbirşeyden de sorumlu değillerdir. Biz olmazsak sağlıklı büyüyemezler Çocuklar hepimizindir, toplumların geleceğidir. Sağlıklı, barış içinde ve mutlu bir dünya yaratmak, biz anne babaların elindedir. Bu bilinçle çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Aile birliğini korumak boşandıktan sonra da mümkündür G.Locher Yararlanılan Kaynaklar: Hildegard s Introduction to Psychology /Atkinsons Geo Wissen Nr. 34/ bilimler/cocuk ruh/bosanma

21 Bizim Dergi 21 YOGA İLE GERÇEK BEN İN İZİNDE Meltem Dirik Nauer Yoga ve Korkular Üzerine Hayatımızı zindan etseler bile beraber yaşayıp gitmekten, ya da saklamaya çalışmaktan başka bir çare bulamadığımız duygularımızdır korkularımız. Çoğumuz onları görmeyi, kabullenmeyi ya da inceleyerek, anlamaya çalışmayı bilerek veya bilmeyerek erteleriz. Oysa onlarla ilgili ivedilikle konuşacak çok şey vardır; Mesela Korku nun kaynağı nedir? Korku nun yaşamımızdaki yeri ve etkisi nedir? Yani korkan bir zihin sevebilir mi mesela? Korkan bir zihin doğru düşünüp, algılayabilir mi? Korku isteklerimizin gücünü ve iradeyi ve yaratıcılığı nasıl etkiler? Korkular giderilebilirler mi? Cesaret nedir? Korkunun yokluğu mudur sadece? Ünlü İngiliz şair William SHAKESPEARE demiş ki: İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Kendisini sevilmeye layık görmediği için sevilmekten korkuyor; sorumluluk getireceği için düşünmekten korkuyor; eleştirilmekten korktuğu için, konuşmaktan korkuyor; reddedilmekten korktuğu için duygularını ifade etmekten korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için, yaşlanmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için unutulmaktan korkuyor, ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için. Şair böyle açıklamış korkunun nedenlerini. Son derece derin ve yerinde saptamalar ama bizlerin hemen şimdi günlük hayatımızda uygulama imkanı olan cevaplara ihtiyacımız var. İstediğimiz yaşamları yaratabilmek için korkulardan kurtulmaya, kendimize daha çok güvenmeye ve cesarete ihtiyacımız var. Şimdi korkuların kaynağını irdeleyelim; Korkularımızı düşünceler vasıtasıyla yarattığımızı anlamalıyız. Örneğin araba kullanırken kaza yapmaktan korkuyorsak aslında, zihin araba kullanmak yerine o anda düşünce üretmekle meşguldur yani ortada bir bölünme söz konusudur zihin ve beden birarada degildir. Zihin araba sürmeye tam anlamıyla konsantre olursa o korku dolu düşünceleri yaratamaz; çünkü zihnimiz bir tanedir ve aynı anda birden fazla birşey düşünemez. Düşünceden düşünceye çok hızlı atlayabilmesi, zihnin aynı anda çok şeyi düşünebilmesi gibi algılanabilir ama aslında sadece sırasıyla bir tek şeyi düşünmektedir. Zihnimizin bu yapısını bilmek korkularımızla günlük hayatımızda mücadele etmekte bize çok faydalı olabilir. Mesela sevdiği birini kaybetme düşüncesine sık sık saplanıp kalan biri, zihnindeki bu düşünce akışını başka bir yöne doğru kaydırabilir. Bu sanki pazara çıkıp da bir malın kötüsünü satın almama hakkını kullanmak gibidir. Böyle olumsuz düşünceler üşüştüğünde aklımıza Seni satın almıyorum diyebiliriz onlara. Yani zekamızı devreye sokmuş oluyoruz. Böyle olumsuz düşüncelerin şu anda bana ne faydası olabilir ki?! türünden analizler yapabiliriz. Kısacası tam şu anda her ne yapıyorsak tüm varlığımızla onunla meşgul olmak günlük huzurumuzun başlıca kaynağıdır. Bir de bilinmeyenden korkmak vardır. Eski köye yeni adet getirmek Bildiğim cehennem, bilmediğim cennetten evladır gibi halk deyişlerimiz bu tip bir korkunun dışavurumudur. Bilinmeyen, denenmemiş birşeyin sorun yaratacağından, alışılageleni yok edeceğinden korkulur. Oysa değişime direnmek kadar gülünç birşey yoktur. İster razı olalım, ister olmayalım, değişim yaşamlarımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ondan korkmak yerine, onunla nasıl bir uyum yakalayabilirim'i sorgulamak, insani gelişimimizin en önemli ödevlerindendir. Ve korkuların en büyük başka bir kaynağı da bağlılıklarımızdır. Gençliğimize, güzelliğimize, bedenimize, ailemize, evimize, eşyalarımıza, paramıza, şöhretimize, onurumuza, toplum içindeki imajımıza sıkı sıkıya bağlanırız. Bunları bizim, bize ait zannederiz ve onları kaybetmek korkusuyla başkalarına ya da erdemlerimize zarar verme pahasına herşeyi yapmaya hazır oluruz. Oysa bu dünya gezeginindeki yaşamın en belirgin kurallarından biri geçicilik, kendi kültürümüzün diliyle fanilik tir. Bize ait olduğunu düşündüğümüz ne varsa er geç bırakmak zorunda kalacağız birgün. Hatta bedenimizi bile. Bu da her insanın en nihai korkusu olan ölüm korkusuyla eş anlama gelir. Ölümü herşeyin sonu gibi algılamak insanın zihninde büyük bir yitip gitme, yabana gitme korkusu yaratır. Oysa tüm yaşam felsefesi öğretilerinde ruhun sonsuz olduğu, ölümün sadece maddeye ait olduğu anlatılmıyor mu? Her bireyin yaşamında en beşeri görevlerinden biri ölümü kendine has bir şekilde özümseyebilmesidir. (Bu başka bir yazının konusudur.) Şimdi yazımızın başındaki sorulara topyekün cevap verebiliriz: Hayır! korkan insan sevemez. Herşeyi kendi varlığına bir tehdit olarak algılayan biri nasıl sevsin? Korku yüzünden sadece kendi konumunu sağlamlaştırmaya odaklanmış biri başkaları için nasıl olumlu düşünceler üretsin?! Elindeki, etrafındaki herşeyin sahibi olduğunu sanan ve onları kaybetmekten korkan biri paylaşmayı nasıl

22 Bizim Dergi 22 öğrensin? Yerküreyi cehenneme çeviren tüm çatışmaların, şiddetin ve savaşların kökeninde, hep bu korku denen şey yatmıyor mu? Evet korku irademizi de, isteklerimizin gücünü de, yaratıcılığımızı da, yaşamda değişiklik yapma arzularımızı da baltalar. Ve cesaret korkunun yokluğundan ziyade, zeka aracılığıyla onla mücadeleye girişmektir. Ben bunun üstesinden gelebilirim demektir. Ve tam bu noktada konumuzu Yoga'ya getirip, bağlıyoruz. Yoga insanın kendisini tanıma bilimi olduğu için, kişi Yoga yoluyla korkularla mücadelede uygulaması en pratik önerileri ve önlemleri öğrenir; *Kişi önce çeşitli meditasyon teknikleriyle kendi iç dünyasına nasıl yöneleceğini anlamaya başlar. O zaman gerçekte hangi korkuları olup olmadığıyla yüzleşebilir hale gelir. Kendisinin his ya da düşüncelerden ibaret bir varlık olmadığını yavaş yavaş idrak eder. Dolayısıyla korkularının üstüne gitme yönünde kendini daha kolay ikna edebilir ve pozitif düşünce yöntemleriyle onlara karşı olumlu düşünce ve telkin kalıpları geliştirmeyi öğrenir. Bu korkumu yeniyorum, yaşamımı etkilemesine izin vermiyorum, şimdi kendimi yaptığım işe konsantre ediyorum gibi. *Bedensel Yoga egzersizleri, konsantrasyon, nefes ve meditasyon calışmaları sinir sistemi üzerine çok olumlu etki ettiğinden, korku esnasında bedende ortaya çıkan mekanik değişimler bu yolla engellenmiş olurlar. Bu çalışmaları disiplin ve düzen içinde uygulayan biri korkularla mücadelede çok büyük bir adım atmış olur. Konsantrasyon egzersizlerinin başlıca amacı bizlere tam şu anda, şimdide yaşamayı öğretmektir. *Yoga insanlara kahveden ve sinir sistemini uyaran diğer tüm uyarıcılardan uzak durmayı ya da hiç olmazsa azaltmayı önerir. *Korkularımız ruh sağlığımızı ve hayatımızın dengesini bozmaya başlarsa ve korktuğumuz nesneleri veya durumları hatırladığımızda bile kendimizi kötü hissediyorsak, artık fobilerimiz ortaya çıkmış ve bizi yönlendiriyor demektir. İşte bu durumda harekete geçerek bir psikiyatr veya psikologdan yardım almaktan çekinmemeliyiz. Yoga yapan kişiler zamanla bedenleriyle birlikte zihinsel esneklik de kazandığı için bu tip kararlar almakta kendilerine dürüst davranırlar ve zorlanmazlar. M. D. Nauer

23 Bizim Dergi 23 DOĞADAN İNSANA ARMAĞANLAR Yoğurdu sofranızdan eksik etmeyin Süt ürünlerinin ana gıda gruplarından olan yoğurt en besleyici ve sağlıklı besinlerden biridir. Yüksek miktarda protein, kalsiyum, fosfor, iyod, flor ve çeşitli vitaminleri içerir. Yoğurt bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığı önleyici etkiye sahiptir. Yoğurdun ve yoğurt üretiminde kullanılan laktik asit bakterilerinin kanser, enfeksiyonlar, gastro intestinal hastalıklar ve astım gibi hastalıkları önleyici etkilerinin olduğu yapılan araştırmalarda bulunmuştur. Tüm bu hastalıkların oluşmasında en önemli nedenin bağışıklık sistemi olduğu saptanmıştır. Yoğurt, bağışıklık sistemine uyarıcı etkisinden dolayı çeşitli hastalıkların önlenmesinde önemli bir etkendir. Yoğurdu sofralarından eksik etmeyen kişiler ve özellikle yaşlılar gibi bağışıklık sistemi baskılanmış gruplarda bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara karşı direnç de artmaktadır. İşte yoğurt hakkında bilmemiz gerekenler Zararlı bakterilerin üremesini durdurarak bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar. Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına etkisi bulunmaktadır, mide rahatsızlıklarını önler. Şeker hastaları için yararlı bir besindir, kan şekerini düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Kaymağı alınmış ve mutlaka ekşimemiş yoğurt tercih edilmelidir. Bağırsak düzensizliklerinin giderilmesine, özellikle çocuk ve yetişkinlerde karşılaşılan ishallerin tedavisine yardımcı olur. Bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların çoğalmalarına ve hatta yaşamalarına engel olur. Kanser riskini azaltır, özellikle kolon kanserine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Vücuttaki kolesterol miktarının azalmasına yardımcı olur, LDL kolesterolü azaltır. Kandaki asit baz dengesini sağlıklı hale getirir. Süt ve süt ürünlerini tükettikten sonra laktoz intolerans nedeniyle bağırsaklarda gaz problemi yaşayan kişilerde laktozun parçalanması nedeniyle gaz oluşumunu azaltır. Bağırsakları temizlediği, zararlı bakterileri önleyerek ishal oluşumunu engellediği için gıda zehirlenmelerine karşı koruyucudur. Bağırsaklarda B vitaminlerinin bolca üretilmesini sağlar. Rahatlatıcı etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle iyi ve rahat bir uyku için idealdir. Kalsiyumun daha fazla emilmesini ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlamaktadır. Antibiyotik kullananlar, ilacın etkisiyle zarar görebilecek yararlı bakterilerin korunması amacıyla yoğurt yemelidirler. Midesi çok duyarlı olanlar ile oniki parmak bağırsağı ülseri olanlara dokunabilir. Bu durumda dikkatli tüketilmelidir. Yoğurt ayrıca inulin adıyla bilinen, alt sindirim sistemindeki sağlığı geliştirici bakterilerin üremelerini ve canlı kalmalarını sağlayan prebiotik bir madde içermektedir. Yoğurt gibi fermente süt ürünlerinin üretiminde kullanılan geleneksel laktik asit bakterileri gastrointestinal sistemde canlı kalamaz. Kolon kanseri riskini azaltıyor Probiyotik gıdalar, yeterli sayıda alındığı zaman bağırsak mikroflorasının dengesini geliştirerek katkıda bulunan canlı bakteriler içeren gıdalar olarak tanımlanmaktadır. Probiyotiklerin bağışıklık sistemini geliştirdiği ve kolon kanseri riskini de düşürdüğü belirtilmektedir. Geleneksel olarak probiyotikler yoğurt ve diğer fermente gıdalara eklenirken, son yıllarda içeceklere ve tablet, kapsül veya dondurularak kurutulmuş formdaki preparatlara da ilave edilmiştir. Sindirim sisteminde bulunan bu yararlı bakterilerin etkileri, onların canlı olmasına ve metabolik aktivitelerine bağlıdır. Probiyotikler yutuldukları zaman mide ve safra asitleri tarafından elimine olabilirler, ancak bir kısmı kalın bağırsağa ulaşır ve orada yerleşir. Üremeleri oligasakkarit olarak bilinen kompleks karbonhidratların varlığına bağlıdır. Belirli oligosakkaritler prebiyotikler olarak düşünülür. Bunlar sindirilemeyen gıdalardır, ancak kolondaki bir veya sınırlı sayıdaki bakterinin aktivitesi ve üremesini destekleyerek yarar sağlar. Probiyotik gıdalardan maksimum yararın sağlanabilmesi için, prebiyotikler kullanılır. Fermente olabilen lif türleri, zararlı bakterilerin gelişimini engelleyerek probiyotik etki gösterir. Barsak içindeki ortamın ph sını değiştirerek aside dönüştürür ve zararlı bakteri enzimlerinin çalışmasını engeller. Böylece sağlık üzerinde koruyucu etkiye sahiptir. Yoğurt 7 den 70 e herkese lazım. Hatta en çok 7 sindekine ve 70 indekine lazım. Bu yüzden çocuk yaşlı herkesin günlük beslenmelerinde muhakkak yoğurda yer vermesi gerekmektedir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin (kısa adı ile SAM-DER in) davetlisi olarak 2010 yılında kurulduğu dönemde Sam-der e geldim ve büyük

Detaylı

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ BAHARA MERHABA Toprağın ve suyun güneşle buluştuğu, doğanın canlandığı, aydınlık ve sıcak günlere kavuştuğumuz güzel bahar aylarına merhaba dedik. Baharın verdiği canlılık ve heyecanla eğitim- öğretim

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

GRUP 5 ÇANKIRI KASTAMONU ZONGULDAK

GRUP 5 ÇANKIRI KASTAMONU ZONGULDAK GRUP 5 ÇANKIRI KASTAMONU ZONGULDAK GÜÇLÜ YÖNLER Çankırı ilinde Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Çankırı Belediyesi bünyesinde olan bir Yaşlı Koordinasyon birimi bulunmaktadır. Zonguldak ilinde ise 2000 yılında

Detaylı

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ. OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ. Osmaniye de yaşayan Kahramanmaraş lılar tarafından kurulan Osmaniye Kahramanmaraşlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği nin

Detaylı

İsviçre Türk Kadınları Yardımlașma ve Dayanıșma Derneği Türkischer Frauenhilfsverein Schweiz. 27. Genel Kurul Toplantısı 24 Mart 2013

İsviçre Türk Kadınları Yardımlașma ve Dayanıșma Derneği Türkischer Frauenhilfsverein Schweiz. 27. Genel Kurul Toplantısı 24 Mart 2013 Gündem: Açılış Misafirlerin tanıtılması Divan heyetinin seçilmesi Gündemin onaylanması Saygı duruşu Faaliyet ve muhasebe raporlarının okunması Denetim kurulu raporunun okunması Raporlar hakkında görüşler

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR? Haziran 2010 SOSYAL MEDYA ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR? Proje Koordinatörleri: İndeks Araştırma Ekibi Simge Şahin, İstanbul Bilgi Üniversitesi Giriş:

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

Türk filmleri günü!..

Türk filmleri günü!.. Neşeyle kutladılar Beşiktaş Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezi ile birlikte ortaklaşa düzenlenen Meslek Edindirme Kursları'ndan Bilgisayar Kursu öğrencileri 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü neşeyle kutladı,

Detaylı

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu MKÜ de İftar Coşkusu Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu Antakya Ottoman Otel havuzbaşında bir araya gelen Üniversite personeli muhteşem manzara eşliğinde iftar coşkusu

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

2013 YILI Faaliyet Raporu

2013 YILI Faaliyet Raporu 222 YILI Raporu YILI YILI R a proayili rpuo r u 223 İçindekiler 8 Mar t Dünya Emekçi Kadınlar Günü 10 Kasım Atatürk ü Anma G ı d a G ü v e n l i ğ i Pa n e l i ( 1 9 O c a k 2 0 1 3 ) P l a s t i k K a

Detaylı

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Türkisch Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Veliler için Bilgiler Januar 2008 / Türkisch 2 / 6 Zürih Kantonu İlköğretim Okulu Hedefler ve Hedefe Yönelik Görüşler Zürih kantonunda devlet ilköğretim okulu

Detaylı

Çocuklarınıza interneti yasaklamayın; yaptıklarını takip edin. 12 Ocak 2014 Pazar günü, İELEV Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi

Çocuklarınıza interneti yasaklamayın; yaptıklarını takip edin. 12 Ocak 2014 Pazar günü, İELEV Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi Çocuklarınıza interneti yasaklamayın; yaptıklarını takip edin 12 Ocak 2014 Pazar günü, İELEV Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi, çağımızın vazgeçilmez gelişim aracı bilgisayar ve

Detaylı

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok Antalya daki 4 üniversitenin sektör için gerekli eğitimleri verdiği, Akdeniz Üniversitesi

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi Isparta Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenen Sosyal Güvenlik Reformunun

Detaylı

Proje: COMPASS 510858-LLP-1-AT-LEONARDO-LMP. Proje hakkında açıklayıcı bilgiler

Proje: COMPASS 510858-LLP-1-AT-LEONARDO-LMP. Proje hakkında açıklayıcı bilgiler Proje: COMPASS 510858-LLP-1-AT-LEONARDO-LMP Proje hakkında açıklayıcı bilgiler Bu anketin amacı, niteliksel bilgilerin toplanıp, belirli formlarda yardım ve ihtiyacı olan, 15-25 yaş arası göçmen yada farklı

Detaylı

BİRİNCİ KISIM Genel Esaslar

BİRİNCİ KISIM Genel Esaslar 5841 ZORUNLU İLKÖĞRENİM ÇAĞI DIŞINDA KALMIŞ OKUMA- YAZMA BİLMEYEN VATANDAŞLARIN, OKUR - YAZAR DURUMA GETİRİLMESİ VEYA BUNLARA İLKOKUL DÜZEYİNDE EĞİTİM - ÖĞRETİM YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa nın Dünya Girişimcilik Haftası na özel 16 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı! Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa tarafından yaptırılan

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır. Dersin Adı Tema Adı Kazanım Konu Süre : İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi : İnsan Olmak : Y4.1.2. İnsanın doğuştan gelen temel ve vazgeçilmez hakları olduğunu bilir. : Doğuştan Gelen Haklarımız :

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Nisan 23, 2012-10:12:04 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ülkesinin çocuklarına, gençlerine gerekli yatırımı yapmayan, gereken sorumluluğu ve özeni yerine

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı.

Administrator tarafından yazıldı. Çamlıyayla Köyü Dernek yönetimi ve Kadın kolları geçtiğimiz hafta sonu çok güzel organizasyonla Alucra-Çamoluk-Şebinkarahisarlı sağlık alanında çalışan tüm personelleri biraraya getirdi. İstanbul bölgesinde

Detaylı

DEBİP DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ

DEBİP DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ DEBİP ZEHRA SUNA MANASIR İLKOKULU / ORTAOKULU 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YIL SONU DEĞERLENDİRMESİ Raportör Müdür Yardımcısı Hasan ALKIN Okul

Detaylı

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ DEĞERLENDİRME NOTU: Yasemin KARADENİZ YILMAZ Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, İstatistikçi KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ 27.06.2014 DEĞERLENDİRME NOTU:

Detaylı

Đsmail Hilmi Adıgüzel

Đsmail Hilmi Adıgüzel Đsmail Hilmi Adıgüzel Gençlik Platformu / Kurcu Başkan Marka Yönetimi Derneği / Yönetim Kurulu Üyesi Türkiye Fotoğraf Gönüllüleri / Genel Koordinatör Đnternet Medya ve Bilişim Federasyonu / Yönetici Gravga

Detaylı

SEDAŞ DÜNYA ÇOCUK GÜNÜNÜ KUTLADI

SEDAŞ DÜNYA ÇOCUK GÜNÜNÜ KUTLADI ÇOCUKLAR DA PAYDAŞLARIMIZ SEDAŞ DÜNYA ÇOCUK GÜNÜNÜ KUTLADI SEDAŞ İcra Başkanı Bekir Sami Güven, Dünya çocuk günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Bölgemizde, sanayiden, sağlığa, ticaretten, aydınlatmaya,

Detaylı

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU ADI- SOYADI T.C. KİMLİK NUMARASI DOSYA NUMARASI İLK GÖRÜŞME TARİHİ Çocukla İlgili Genel Bilgiler Hukuki statüsü Suça Sürüklenen Mağdur Tanık Korunmaya

Detaylı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı On5yirmi5.com Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı Türkiye ve İstanbul çapında verilecek olan Yaz Kur an Kursu eğitimlerini İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Yaman ile konuştuk Yayın Tarihi : 15

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

TARSUS BELEDİYESİ NE ZİYARET

TARSUS BELEDİYESİ NE ZİYARET TARSUS BELEDİYESİ NE ZİYARET Toplum Projesi etkinliği olarak İngilizce öğretmenimiz, rehberlik öğretmenimiz ve biz, yani beş Tarsus lu öğrenci, belediyenin Tarsus ta yürüttüğü sosyal hizmetlerin neler

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim İŞİTME ENGELLİ GÜL USTABAŞ GENÇ İŞİTME ENGELLİLER NORMAL OKULLARDA KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE TABİ OLMALI. İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE NORMAL İNSANLAR GİBİ HATTA ONLARDAN DAHA AZ SORUN YAŞIYOR SORU-- Kısaca

Detaylı

Sayı. OR-AN Rotary Kulübü. Eylül. Kuruluş : 7 Ekim 1997. John Kenny UR Başkanı. Hasan Akduman Dönem Guvernörü 2009-2010. Zeynep Gökalp Dönem Başkanı

Sayı. OR-AN Rotary Kulübü. Eylül. Kuruluş : 7 Ekim 1997. John Kenny UR Başkanı. Hasan Akduman Dönem Guvernörü 2009-2010. Zeynep Gökalp Dönem Başkanı Sevgili Dostlarım, Dönemimizin 2 ayını geride bıraktık. Yaz aylarının güzel günlerini tatil ile değerlendiren dostlarımız artık Ankara ya döndüler. Çocukların okulları başladı. Sevgili Çocuklarımıza yeni

Detaylı

1-Okul yönetimi ile işbirliği yaparak kermes düzenledik, gelir elde ettik. Kermes etkinliğine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz.

1-Okul yönetimi ile işbirliği yaparak kermes düzenledik, gelir elde ettik. Kermes etkinliğine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. YENİBOSNA DOĞU SANAYİ İLKOKULU OKUL AİLE BİRLİĞİ 25/10/2013-15/10/2014 DÖNEMİ YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORUDUR. Sayın Divan Başkanım, Sayın Şube müdürüm, Sayın Genel Kurul üyeleri, hepinizi saygı ile

Detaylı

KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ?

KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ? KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ? Aralık 2011 de kurulan Türk Psikologlar Derneği Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Birimi (TPD-KTCÇB),TPD bünyesinde düzenlenecek toplumsal

Detaylı

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI 1. Amaç Uyuşturucu ile Mücadele İl Kurullarının amacı, uyuşturucu ile mücadele sürecinde mevcut durumu tespit etmek ve hazırlanan eylem

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Sayfası :5. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :6. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :3. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :İnternet Sitesi SON DAKİKA GAZETESİ Sayfası :İnternet Sitesi Karabağlar Belediyesi Farkındalık Yaratacak

Detaylı

Nüfus Yaşlanması ve Yaşlılığın Finansmanı

Nüfus Yaşlanması ve Yaşlılığın Finansmanı Nüfus Yaşlanması ve Yaşlılığın Finansmanı Prof. Dr. Serdar SAYAN TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi 4. Türkiye Nüfusbilim Kongresi Ankara 6 Kasım 2015 Yaşlılık (Emeklilik) Sigortası Türkiye de çalışanların

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar? İSTANBUL TOKAT PAZARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİ BAŞKANI CENGİZ ÇEVİK DERNEK OLARAK DAĞITTIĞIMIZ KİŞİSEL GELİŞİM DERGİLERİ ÖĞRENCİLERİMİZDE İNANILMAZ GELİŞMELERE SEBEP OLMUŞ 2014 YILINDA 10.000 KİŞİSEL GELİŞİM

Detaylı

"Köklü geçmişimize yakışır, Asil bir gelecek için..." Kulübümüz ASİLDER in faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor.

Köklü geçmişimize yakışır, Asil bir gelecek için... Kulübümüz ASİLDER in faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. "Köklü geçmişimize yakışır, Asil bir gelecek için..." Kulübümüz ASİLDER in faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. İyi İnsan yetiştirme yarışında siz değerli gönüllülerimizin de bir tuzu olsun istedik.

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Diğer: Diğer:... Diğer:...

Diğer: Diğer:... Diğer:... Anket Üniversite Bu anket formu, işitme engellilerin üniversite eğitimlerini desteklemeyi amaçlayan bir proje çerçevesinde sizlerin sorunlarını değerlendirmek için hazırlanmıştır. Ad Soyad: Devam ettiğiniz

Detaylı

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3 1886 ÖZEL GETRONAGAN ERMENĐ LĐSESĐ R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3 2010 2011 Kız olursa Sarin, erkek olursa Masis Erkek olursa doktor, kız olursa öğretmen KENDĐNĐ TANIMA VE MESLEK SEÇĐMĐ Sevgili veliler,

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, Geçtiğimiz hafta sonunda 2-6.sınıflardaki öğrencilerimizin

Detaylı

Gelir getiren çalışmalarımız:

Gelir getiren çalışmalarımız: YENİBOSNA DOĞU SANAYİ İLKOKULU OKUL AİLE BİRLİĞİ 05/10/2016-04/10/2017 DÖNEMİ YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORUDUR. Sayın Divan Başkanım, Sayın Şube müdürüm, Sayın Genel Kurul üyeleri, hepinizi saygı ile

Detaylı

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum. Page 1 of 6 Edirne Valisi Sayın Dursun Ali Şahin, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Recep Zıpkınkurt, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası nın değerli üyeleri ve temsilcileri, Bilgi birikimi ve üslubunu,

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Üç nesil Anneler Günü

Üç nesil Anneler Günü Üç nesil Anneler Günü Mayıs 10, 2015-11:45:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hotar, siyasete başladığında 1,5 yaşında olan ve adeta "parti içinde büyüyen" 15 yaşındaki kızı Ayşe ve her zaman kendisine

Detaylı

2010 2012 ETKİNLİK RAPORU. 29.1.2010 tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

2010 2012 ETKİNLİK RAPORU. 29.1.2010 tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz. ÇOCUK İSTİSMARINI VE İHMALİNİ ÖNLEME DERNEĞİ 2010 2012 ETKİNLİK RAPORU 29.1.2010 tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz. Bu nedenle

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

ÇANAKKALE KARA SAVAŞLARI 100.YIL ANMA TÖRENİ

ÇANAKKALE KARA SAVAŞLARI 100.YIL ANMA TÖRENİ S.1 ÇANAKKALE KARA SAVAŞLARI 100.YIL ANMA TÖRENİ / NATO ÜYESİ ÜLKELER DIŞİŞLERİ BAKANLARI ZİRVESİ S.2 SAMSUNG GALAXY S6 VE GALAXY S6 EDGE LANSMAN AKTİVİTELERİ S.3 TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ULULARARASI

Detaylı

Kadınlar ikinci bir şansı hak ediyor!

Kadınlar ikinci bir şansı hak ediyor! Kadınlar ikinci bir şansı hak ediyor! Hem kadınlar kazansın, hem ülkemiz. Çünkü Biz Büyük Bir Aileyiz. www.aile.gov.tr www.gonulelcileri.gov.tr Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin yapılan pek çok hukuksal

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile... Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi

Detaylı

WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI

WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI Wisconsin eyaletinde yer alan, Amerika nın en büyük eğlence su parkı olan Wilderness Hotel Golf&Resort te, Campus 2015 Work and Travel katılımcılarını

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 1. SINIFLAR

ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 1. SINIFLAR ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 1. SINIFLAR İlim Yayma Vakfı İrfan Okulları olarak salih ve samimi niyetlerle tohumu atılmış bir kurum olma şuuruyla bugüne ulaştığımıza inanmaktayız. 20 Yılı

Detaylı

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ Geleceğe ışık tutan, Başöğretmen Atatürk ün emanetine sahip çıkıp, eserinin üzerine imza atan, bilgiyi öğretmekten

Detaylı

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI Prof. Dr. Nezih Güven (ODTÜ, Rektör Danışmanı) Doç. Dr. Ayşe Gündüz Hoşgör (ODTÜ,Sosyoloji Blm.) Y. Doç. Dr. Mustafa Şen (ODTÜ, Sosyoloji Bölümü) Bağlantı

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Sevgili Beyoğlulular,

Sevgili Beyoğlulular, Sevgili Beyoğlulular, Övünebileceğimiz değerlerimizden biri de yardımlaşma konusunda gösterdiğimiz hassasiyettir. Bugüne kadar millet olarak ihtiyaç sahibi olan herkesin yardımına koştuk. Dayanışmanın

Detaylı

ELEKTRİK İLETİM SİSTEMİ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ STRATEJİK PLANI

ELEKTRİK İLETİM SİSTEMİ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ STRATEJİK PLANI ELEKTRİK İLETİM SİSTEMİ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ STRATEJİK PLANI 1. Giriş 2. GZFT Analizi 3. Misyon,Vizyon ve İlkeler 4. Stratejik Amaç ve Hedefler 5. Mayıs 2016-Mayıs 2017 Dönemi Eylem Planı(Amaçlar ve Hedefler

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014 KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014 2014 yılında Kadın Dayanışma Vakfı Danışma Merkezi ne 354 kadın başvurdu. 101 kadın yüz yüze başvuru yaparken,

Detaylı

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Projenin Hedefleri Projenin hedefi: Amasya da çalışmayan ama çalışmak isteyen ya da aktif olarak iş arayan 300

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili OCAK 2012 FAALİYET RAPORU Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Yenice Belde Belediye Başkanı Ali Kuru yu makamında ziyaret

Detaylı

ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 3. SINIFLAR

ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 3. SINIFLAR ATAKENT, MADENLER, GÜNGÖREN, PENDİK KAMPÜSÜ 3. SINIFLAR İlim Yayma Vakfı İrfan Okulları olarak salih ve samimi niyetlerle tohumu atılmış bir kurum olma şuuruyla bugüne ulaştığımıza inanmaktayız. 20 Yılı

Detaylı

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr Aylık Süreli Elektronik Yayın ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı Bakan İslam, 2015 yılı sonuna kadar, yurt ve yuvalarda şu anda kalmakta olan bin civarında çocuğumuzun da çocuk evlerine geçişini

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 30.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 30.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 30.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, Bu hafta eğitim ve öğretim çalışmalarımız planlanan çalışmalar

Detaylı

Gezimiz, meslekler ve bölümler ile ilgili olarak birçok

Gezimiz, meslekler ve bölümler ile ilgili olarak birçok Ankara Üniversite Oryantasyon Gezisi Mesleki rehberlik çalışmaları çerçevesinde 9. sınıf öğrencilerimize Ankara gezisi düzenlendi. Öğrencilerimizin, birçok üniversite ve bölüm hakkında bilgi sahibi olmalarını

Detaylı

Öğretim araç ve gereçlerinin reformu

Öğretim araç ve gereçlerinin reformu Öğretim araç ve gereçlerinin reformu Hamburglu öğrenciler için daha çok yeni kitap Önemli sorulara yanıtlar burada! Freie und Hansestadt Hamburg Behörde für Bildung und Sport Hamburg Senatosu kararlaştırdı:

Detaylı

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun! K A Y I O K U L L A R I Haftalı 17-21 NİSAN 2017 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı coşkuyla kutladık. Yarının aydınlık geleceği olan

Detaylı

Cocuklari icin cirpinan ogretmenleri gordukce hem cok seviniyoruz, hem de onlara yonelik daha fazla birseyler yapabilme derdine dusuyoruz...

Cocuklari icin cirpinan ogretmenleri gordukce hem cok seviniyoruz, hem de onlara yonelik daha fazla birseyler yapabilme derdine dusuyoruz... Kemal Ogretmen fotograflari karne gunu gecince hemen paylasmaliyiz heyecani yasadik, tipki 1 onceki hafta sevgili Selda Ogretmenimizden gelen fotograf ve mektuplari aldigimiz geceki heyecana benzer...

Detaylı

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI Türkiye İstatistik Kurumu ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde yaklaşık 8,4 milyon

Detaylı

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek Pancar İle İlgili Tarımsal Üretime Dayalı Ürün Geliştirme - PANPEK Projesinin Tanıtım Toplantısı Gerçekleştirildi Ankara Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen, Polatlı Ticaret Odası, Başkent Üniversitesi,

Detaylı

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için 8 MART TA ALANLARA! 8 Mart, kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadeleyi yaşamlarıyla ödedikleri bir

Detaylı

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? 5 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile nedir? Aileyi oluşturan bireylerin

Detaylı

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Gönül Elçileri İletişim Stratejisi

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Gönül Elçileri İletişim Stratejisi T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Gönül Elçileri İletişim Stratejisi Gönül Elçiliği tanımı Gönül Elçiliği: İnsana ve insanlığa hizmet için karşılık beklemeden emek veren kişi ve gruplar için kullanılan

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. 2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. Binanın açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul

Detaylı

Kadınlar kimsenin namusu değildir

Kadınlar kimsenin namusu değildir Kadınlar kimsenin namusu değildir Son dönemlerde medyada namus cinayetlerine sıkça rastlanmaya başlandı. Kadınlarımız vahşice öldürüldü. Bu tür insan hakları ihlallerinin yapıldığı olaylar karşısında sessiz

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz. 1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz. Sınava sayılı günler kala heyecanı gözlerinden okunan 8.sınıf öğrencilerimize TEOG öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı

Detaylı

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014 VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 6Mayıs 2014 KOBİ lerde İş Sağlığı ve Güvenliği Nihat TUNALI İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı Yönetim Kurulu Başkan Vekili 7 milyon metrekare

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı