SEMPOZYUM AĞRI DAĞI ETEKLERĠNDE ADLĠ BĠLĠMLER GÜNLERĠ MAYIS 2009 IĞDIR ĠPA IĞDIR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SEMPOZYUM AĞRI DAĞI ETEKLERĠNDE ADLĠ BĠLĠMLER GÜNLERĠ 20 21 MAYIS 2009 IĞDIR ĠPA IĞDIR"

Transkript

1 SEMPOZYUM AĞRI DAĞI ETEKLERĠNDE ADLĠ BĠLĠMLER GÜNLERĠ MAYIS 2009 IĞDIR ĠPA IĞDIR

2 SEMPOZYUM AĞRI DAĞI ETEKLERİNDE ADLİ BİLİMLER GÜNLERİ MAYIS 2009 IĞDIR DÜZENLEYENLER: Iğdır Valiliği Iğdır Emniyet Müdürlüğü Iğdır Üniversitesi KPL Daire Başkanlığı Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim dalı Başkanlığı Adli Bilimciler Derneği IPA-Iğdır (Uluslararası Polis Birliği Iğdır Şube Başkanlığı) PROGRAM 19 Mayıs 2009: Kars a İntikal Kars Gezisi Tuzluca Tuz Mağaraları Gezisi- Iğdır a İntikal Mayıs Sempozyum 22 Mayıs Nahcivan gezisi 23 Mayıs 2009 Dönüş AÇILIŞ PROGRAMI : Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı Ağrı Dağı Belgeselinin İzlenmesi YER: KÜLTÜR MERKEZİ 20 Mayıs 2009 Iğdır Emniyet Müdürü Mustafa AYDIN ın konuşmaları Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit HANCI nın konuşmaları

3 Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı YILMAZ ın konuşmaları Iğdır Valisi Saim Saffet KARAHİSARLI nın konuşmaları (Emirlerine maruzdur.) 10:00-10:45 Konferans: Tarihte Sarıkamış Harekatı ve Şehitlerimiz Prof. Dr. Bingur SÖNMEZ: Sarıkamış Grubu Kurucusu 10:45-11:00 Ara PANEL 1 : TÜRKİYEDE ADLİ BİLİMLER 11:00-12:30 OTURUM BAŞKANI: Prof. Dr. İ.HAMİT HANCI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı KONUŞMACILAR: Prof. Dr. SEMA AKA-Bağımsız Araştırmacı: Türkiye de Adli Diş Hekimliği Prof. Dr. AYLA SEVİM EROL-Ankara Üniversitesi DTC Fakültesi Antropoloji: Türkiye de Adli Antropoloji 4. Sınıf Emn. Md. CEM MEHMET ÇETİN-Artvin İl Emn. Müd. Olay Yeri İnc. Şube Müdürü: Türkiye de Toplu Ölümlerde Kimlik Tespiti Hizmetleri Meral DÖLEK-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.B.D. Başkanlığı Adli Hemşirelik 12:30-13:30 Yemek Arası PANEL 2 : ADLİ BİLİMLER VE HUKUK 13:30-15:00 OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI: Prof. Dr. AHMET NEZİH KÖK- Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. Başkanı: Otopside Kanıtlar KONUŞMACILAR:

4 Av. DEVRİM KARAKULAH- Adli Bilimciler Derneği Genel Sekreteri: Telekomünikasyon yolu ile Yapılan İletişimin Denetlenmesi Av. OSMAN FIRAT TURAN- Ankara Üniversitesi Hukuk Müşavirliği: Hukuka Aykırı Deliller Emniyet Amiri AHMET MİTHAT ÖZKAN- Iğdır Emn. Müd. Asayiş Şb. Müd V. Adli Victimoloji Başkomiser İHSAN ZORLU- Iğdır Emn. Müd. Çocuk Şube Müd. V. Iğdır da Çocuk Şube Müdürlüğü Hizmetleri 15:00-15:15 Ara PANEL 3 :ADLİ BİLİMLER VE SPOR 15:15-16:30 OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI- Prof. Dr. ERDAL ZORBA- Gazi Üniversitesi BESYO Müdürü- Herkes için Spor(HIS) Federasyonu Başkanı: Türkiye de Adli Bilimler ve Sporun Alanları KONUŞMACILAR: Mülkiye Müfettişi HAMİT YÜKSEL Spor Karşılaşmalarında Asayiş ve Güvenlik Emniyet Amiri FIRAT AKYOL - Iğdır Em. Müd. TEM Şb. Müdürlüğü Sporda Şiddet Olayları ve Önlenmesi Iğdır Gençlik ve Spor İl Müdürü Metin ÖZEN Spor ve Şiddet Uz. Dr. SERPİL YAYLACI -Acıbadem Bakırköy Hastanesi Acil Servisi: Stadyumlar Afete Hazırmı ve Stadyum Afet Planı 16:30-16:45 Ara PANEL 4 : CEZA HUKUKU HİZMETİNDE ADLİ TIP 16:45-17:45 OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI: DOÇ. DR. NEVZAT ALKAN- İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D: İstanbul Üniversitesi Adli Tıpta İmza İncelemeleri KONUŞMACILAR:

5 Biyolog NURULLAH ZENGİN-Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Biyoloji Daire Başkanı: Ceza Muhakemesi hukuku yönünden beden muayenesi ve örnek alma Başkomiser İbrahim SEMİZOĞLU- KPL Daire Başkanlığı Biyoloji İnc. Şb. Müd.: Kalite Standardı Kapsamında Barkot Uygulanışları ve DNA Bankası Kimyager Yücel DENER- Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı Kimya Daire Başkanı: Olay Yerinde kimyasal deliller. Solunum havasında ve kanda alkol karşılaştırması. Adli Toksikoloji. Başkomiser İrfan TEZCOŞKUN -Iğdır EM. Müd. Olay Yer. İnc. Şb Müd V.: Iğdır da Olay Yeri İnceleme Hizmetleri Polis Memuru Haluk BİNGÖL- Iğdır Em. Müd. Olay Yer. İnc. Şb. Müdürlüğü: Olay yerindeki Kulak İzlerinin Değerlendirilmesi IĞDIR GEZİSİ 21 Mayıs 2009 YER: EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI SALONU PANEL 5 : ADLİ BİLİMLERİN ALANLARI VE ÇALIŞMA SAHALARI 09:00-11:00 OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI: Metanet AHUNDOVA-Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Azerbaycan da Adli Kimya Hizmeti KONUŞMACILAR: Dr. Jamal MUSAYEV- Azerbaycan Adli Tıp Üniversitesi Pataloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi: Adli Pataloji Doç. Dr. Binnur ÖNAL- Sağlık Bakanlığı Dışkapı Araştırma Hastanesi Patoloji Klinik Şefi: Adli Patoloji Dr. Nesimi VAHABOV Adli Psikiyatri 11:00-11:15 Ara

6 PANEL 6 : TÜRKİYE AZERBAYCAN- ABD VE YUNANİSTAN DA ADLİ BİLİMLER UYGULAMALARI 11: OTURUM BAŞKANI: Mustafa AYDIN- Iğdır Emniyet Müdürü KONUŞMACILAR Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Kenan MAMEDOV Azerbaycan da Adli Tıp Hizmetleri 11:15-12:00 KONFERANS: Dr. HÜSEYİN BEKİR- Yunanistan Serbest Hekim: Yunanistan da Adli Tıp Hizmetleri 12:00-12:30 KONFERANS: 3. Sınıf Emniyet Müdürü Naci ÖZMEN: KPL NİN Çalışma Sistematiği 12:30-13:00 4. Snf. Em. Müd. Mehmet AKALIN- Kars Emn. Müd. Havaalanı Şb. Müd.: ABD de Adli Soruşturma Süreci - Prof. Dr. İ.HAMİT HANCI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı: Ölüme Felsefi Bakışlar 13:00-13:30 SONUÇ BİLDİRGESİ DİLEK VE TEMENNİLER 13:30-14:30 YEMEK ARASI 14:30-19:00 Iğdır- Doğubeyazıt gezisi 19:30 Kapanış Kokteyli 22 Mayıs 2009 Nahçıvan Gezisi

7 EMNİYET MÜDÜRÜ SAYIN MUSTAFA AYDIN IN KONUŞMALARI Sayın Valim, Sayın Garnizon Komutanım, Sayın Başsavcım, Sayın Rektörüm, Sayın Adalet Komisyonu Başkanım, Azerbaycan, Yunanistan ve Iğdır dışından ilimize teşrif eden yargımızın kıymetli temsilcileri, Değerli Daire Müdürlerim, Kıymetli Basın Mensupları ve Sevgili Meslektaşlarım; Güvenli bir ortamda yaşamı, devam ettirme dün olduğu gibi bugün de insanların en temel istek ve ihtiyaçlarından birisi olma özelliğini korumaktadır. Her geçen gün suç oranı ve çeşidinin arttığı dünyamızda suç ve suçlu ile mücadelede artık devletlerin ilk gündemi haline gelmiştir. Dün adı bile bilinmeyen suçlardan bugün birçok insan mağdur duruma düşmektedir. Siber suçlar, bebek pornosu, küresel terörizm, kontör dolandırıcılığı, günümüzde yeni tanıştığımız suçlara birer örnektir. Temel hizmet ve ihtiyaçların kaliteli ve çağdaş standartlarda gerçekleşmesini ancak güvenli bir ortamda mümkün olabileceği anlayışından hareketle, huzur ve güvenliğin temin ve tesisi devletin vatandaşlarına karşı en temel sorumluğu olduğunu ifade etmek isterim. Suç ile mücadele, diğer bir ifade ile güvenliği sağlamanın yollarında en önemlisi gerçek suçlunun tespit edilerek, hukuki süreç içerisinde işlediği suçun karşısındaki müeyyide ile cezalandırılmasıdır. Bu ise, ancak suçun işlendiği andan itibaren nihai yargı kararının verildiği son safhaya kadar kanun uygulayıcılarının adli bilimlere ait veriler ışığında gerçekleştirdikleri bir süreç ile doğru orantılıdır. Ulu önderimizin Adalet Mülkün Temelidir sözü birçok yönü ile yorumlanacağı gibi Hayatın Temelidir şeklinde de anlaşılabilir. İnsan ve toplum hayatını düzenleyen, adalet kavramının temin ve tesisinde adli bilimler önemli bir yere sahiptir. Diğer bir ifade ile adli bilimler adalet olgusunun motor güçlerinden birisidir diyebiliriz. Kamuoyuna tatmin eden ve her türlü tartışmadan uzak bir yargı kararının temelinde adli bilimlere ait alanlardan, Adli Tıp, Balistik, Daktiloskopi, Grafoloji, Adli Antropoloji ve diğer adli bilimlere ait verilerin bulunduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Sayın Valim, Adli Bilimler sürekli gelişen ve yenilenen bir yapıya sahiptir. Palinoloji, Entemoloji, Astronomi, Meteoroloji, Antropoloji dün değişik konularda faaliyet gösteren birer bilim dalı iken, bugün Adaletin hizmetinde soruşturma ve kovuşturmalarda belirleyici hükümler ifade etmektedirler. Bu çerçevede gerek kanun uygulayıcıları gerekse halkımız nezdinde, maddi delil ve bilimselliğe dayalı bir adalet anlayışının geliştirilmesi ve adli bilimler alnındaki son gelişmeleri paylaşmak ve

8 değerlendirmek amacı ile tarihi bir çok olay efsane ve mitolojiye konu olan, Ağrı Dağı ile Adli Bilimleri birleştirerek bundan sonraki süreçte Adli Bilimlerde adı anılacak olan Ağrı Dağı eteklerinde yani Iğdır ımızda Sayın Valimizin himayelerinde Iğdır Valiliği, Iğdır Emniyet Müdürlüğü, Iğdır Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı, KPL Daire Başkanlığı, İPA Iğdır Şube Başkanlığı, Adli Bilimciler Derneği Organizesinde MAYIS tarihlerinde iki gün süre ile gerçekleştirdiğimiz bu sempozyumun dünya barışı ve güvenliğine hizmet edeceğine inanıyorum. Bu duygularla Yunanistan dan, Azerbaycan dan, Ankara, İstanbul, Antalya ve Erzurum dan katılan değerli Bilim Adamı, Akademisyen ve Bürokratlara şimdiden değerli fikir ve görüşlerini bizlerle paylaştıkları için teşekkür ediyor, bu sempozyumun ülkelerimiz için hayırlı olmasının temenni ediyorum. Sayın Valim, Değerli Konuklar PROF. DR. HAMİT HANCI NIN KONUŞMALARI Iğdır Valiliği, Iğdır Emniyet Müdürlüğü, Iğdır Üniversitesi, İPA Iğdır, Ankara Üniversitesi ve Adli Bilimciler Derneği işbirliği ile düzenlenen Ağrı Dağı Eteklerinde Adli Bilimler Günleri ne hoşgeldiniz. ADLİ TIP VE ADLİ BİLİMLER Adli tıbbın temel görevi, otopsileri yapmak, ölüm sebeplerini ve zamanını saptamak, adli bir olaya yönelik insan vücudu üzerindeki darp izlerini tespit etmek ve cinsel saldırılarda delil saptamaktır. Dışarıdan bakıldığında sadece otopsi yapılan ve adli rapor verilen bir bilim alanı olarak görülen, Adli Tıp son yıllarda bir çok bilim dalıyla ortaklaşa çalışır hale gelmiştir. Adli Bilimler; Tıp, Fen ve Sosyal Bilimler alanlarındaki bilgilerin Adaletin hizmetine sunulmasıyla ilgilenen bir daldır. Bu geniş yelpaze içerisinde tıp bilimlerinden, uzman hekim ve diş hekimi; fen bilimlerinden kimyacı, eczacı, antropolog, biyolog, zoolog, botanikçi, toksikolog, makine, elektrik ve elektronik mühendisleri; sosyal bilimlerden ise hukuk fakültesi mezunları, hakim, savcı, avukat, polis akademisi mezunları, jandarma, psikolog, pedagog, sosyolog ve hatta iletişim fakültesi mezunları yerini almaktadır. Esasında Adli Bilimleri bir buzdağına benzetecek olursak Adli Tıp sadece suyun üzerinde görünen kısmıdır. Fakat altta çok daha büyük bir alan vardır. Adli bilimlerin 40 tan fazla alanı var; ADLİ BİLİMLER: Adli Tıp, Adli Biyoloji, Adli Psikiyatri, Adli Diş Hekimliği, Adli Antropoloji, Adli Arkeoloji, Adli Gıda, Adli Tekstil, Adli Bilişim, Adli Muhasebe, Adli Toksikoloji, Adli Entomoloji, Adli Palinoloji, Adli Meteoroloji, Adli Eczacılık, Belge İnceleme, Adli Otomotiv, Adli Sosyoloji, Adli Mühendislik, Balistik/Adli Fizik, Adli Hipnoz, Hasta Ve Hekim Hakları, Adli Veterinerlik, Kriminoloji, Olay Yeri İnceleme, Adli Radyoloji, Adli Sanat, Yeniden Yüzlendirme, Adli Hemşirelik, Adli Görüntüleme, Adli Patoloji, Yangın-Kundakçılık, Adli Animasyon vb...

9 Dikkat ederseniz nokta nokta koyduğumuz ve buraya sığdıramadığımız bir çok alan vardır Adli Spor ve Adli Sanat da bunların içindedir. Son zamanlarda Adli Bilimlerin gelişebilmesi için Polis Akademisi bünyesinde Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Adli Bilimler Yüksek Lisansı da açıldı. Burada yüksek lisans programları uygulanmaktadır yılında kurulan Adli Bilimciler Derneği bu alanda çalışan Adli Bilimcileri bir araya getirerek, Adli Bilimlerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Derneğimiz Türkiye deki ilk Adli Diş Hekimliği, Adli Antropoloji,Yangın İncelemeleri, Adli Psikiyatri,Adli Hemşirelik, Adli Bilişim sertifikalı kurslarını düzenlemiş, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında ülkemizin ilk Adli Entomoloji, Adli Diş Hekimliği, Adli Antropoloji, Adli Hemşirelik, Adli Sanat Laboratuarları kurulmuştur. Türkiye nin İlk Adli Entomoloji Kitabı Bölümümüzce yazılmış Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı nca basılmıştır. Türkiye de ilk Çapraz Sorgu Kitabı Bölümümüzce çıkarılmıştır.çapraz sorgu, tanık/bilirkişi ile avukat arasında beyinsel bir düellodan ibarettir. Avrupa Birliği sürecinde yasalarımıza yerleşecek Çapraz Sorgunun tanıtılması ve eğitimi hakkında çalışmalar başlatılmıştır. Yine yakın zamanda Türkiye de ilk kez Sayın Prof. Dr. Erdal ZORBA hocamın katkıları ile 1. Dünya Adli Bilimler ve Spor Kongresini gerçekleştirdik. Adli Bilimciler Derneğinin Hukuk, Adli Hemşirelik, Adli Diş Hekimliği, Ulaşım Güvenliği, Sağlık Hukuku, Adli Antropoloji, Yangın İncelemeleri, Çocuk İstismarı Araştırma komisyonları mevcut olup konuyla ilgili çalışmak isteyen herkese açıktır. Adli Bilimciler Derneği İlgili Adli Bilimler Alanlarında Özel Başvurularda Alternatif Raporlar Sunarak da Adalete Hizmet Etmektedir. Adli Bilimciler Derneği, Ankara Üniversitesi Yerel Üniversitesi, Kriminal Polis Laboratuarları ve Jandarma Kriminal Laboratuarları ile Anadolu Adli Bilimler Kongreleri düzenlemektedir. Anadolu Adli Bilimler Kongreleri baştan beri Emniyet Müdürümüz Mustafa Aydın ın katılımı ile sürdürülmektedir. Bu yıl da Sivas ta gerçekleştirilecektir. İlkini Erzincan da daha sonra ikincisini Kayseri de gerçekleştirdik. Üçüncüsü Eskişehir de gerçekleştirildi. Dördüncü Denizli de gerçekleştirildi, daha sonra Samsun da bunu yaptık. Ve en son da altıncısı Manisa da gerçekleştirildi, yedincisini de bu yıl umarım Sivas da gerçekleştireceğiz. Emniyet Müdürümüz Mustafa Aydın Derneğimizin her yıl Avanos, Avanos Belediyesi ile düzenlediği Kapadokya Adli Bilimler Kongrelerine de destek vermektedir. Türkiye de Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi DVI F2K çalışmaları sayın Mustafa AYDIN ve onun desteğiyle şu an Artvin Emniyeti Olay Yeri İnceleme Şube Müdürü olan Cem Mehmet ÇETİN tarafından başlatılmıştır.

10 EGM Asayiş Daire Başkanlığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Atatürk Üniversitesi işbirliği ile, 9-12 Ekim 2002 tarihinde Erzincan da gerçekleşen I. Anadolu Adli Bilimler kongresinde konuyla ilgili ilk bilimsel poster çalışması yapılmış, daha sonra konu bilimsel makalelerde işlenmiştir. İlk ekibin kurulma çalışmaları 2002 yılında SASEM Müdürü Mustafa Aydın ın gayretleriyle Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı da konuya eğitim boyutunda dahil edilerek başlatılmıştır. Bu amaçla ülkemizdeki ilk DVI kursu düzenlenmiş; bu kursa Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, EGM Kriminal Laboratuarı, Sivil Savunma Teşkilatı ve Ankara İtfaiyesi mensupları katılmıştır. Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi DVI F2K Timlerinin kurulması çalışmalarında önem veren Mustafa Aydın Üniversiteler, Kriminal Laboratuarlar ve Derneğimizin işbirliği ile Van da düzenlenen Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi Sempozyumuna da öncülük etmiştir. Türkiye de İlk DVI Kongresi 3-5 Mayıs 2004 de Van da, Ankara Üniv. Tıp Fak. Adli Tıp A.D- Akara Ü.DTCF EGM Jandarma GK-Adli Tıp Kurumu ve Adli Bilimciler Derneği işbirliği ile gerçekleştirildi. Sayın Mustafa AYDIN ın gayretleri Kriminal ve Asayiş Daire Başkanlıkları Desteği ile gerçekleştirilen Olay Yeri İnceleme Kursları; OLAY YERİ İNCELEMESİ VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İHTİSAS SEMİNERLERİ 1-EGM Asayiş Daire Başkanlığı SASEM 2-EGM Kriminal Polis Lab. Bşk. 3-Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp AD Olay Yeri İncelemesinde Adli Tıp Uygulamaları , ŞANLIURFA , BURSA , Didim-AYDIN , SAMSUN KAYSERİ ERZURUM VAN Başta Sayın Emniyet Müdürümüz Mustafa AYDIN olmak üzere sempozyuma ev sahipliği yapan Iğdır Valiliği, Iğdır Üniversitesi,İPA Iğdır emeği geçen herkese bizleri kırmayıp panelimize katılan değerli konuşmacılara ve siz saygıdeğer katılımcılara teşekkür eder, saygılarımızla tekrar hoş geldiniz der, Panelin başarılı geçmesini dileriz. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ SN. PROF. DR. İBRAHİM HAKKI YILMAZ IN KONUŞMALARI

11 Sayın Valim, ilimizin Saygıdeğer Mülkü Amirleri, Değerli Bilim Adamlarımız ve Sempozyum katılımcıları, Basınımızın Güzide Temsilcileri, Uluslararası Ağrı Dağı Eteklerinde Adli Bilimler Günleri Sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz. Iğdır Üniversitesi 22 Mayıs 2008 tarihinde 5765 Sayılı Yasayla kurulmuş 15 Eylül 2008 tarihinde Rektör ataması yapılmış ve bu tarihten itibaren Iğdır üniversitesinde Bilimsel etkinlik ve toplantılar başlamıştır. Bu Sempozyumda Iğdır Üniversitesinin katıldığı etkinliklerden biridir. Bilindiği gibi Bilimin Kaynağı, Üniversitelerdir. Üniversiteler aynı zamanda yeni bilgi ve Teknoloji üreten araştırma ve eğitim kurumlarıdır. Adli tıp hizmetlerinde Üniversitelerimizden yararlanılması bilimsel gelişmelerin izlenmesi ve uygulanması açısından oldukça önemlidir. Ülkemizde ilk adli tıp birimi 1909 da askeri ve sivil tıp mektepleri birleştirilerek, İstanbul Tıp Fakültesinde oluşturulmuş, daha sonra sırası ile 1946 yılında Ankara üniversitesi Tıp Fakültesinde, 1959 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde, 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, Adli Tıp Birimleri kurulmuştur. Bunu diğer kurulan Tıp Fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dalları izlemiştir. Adli Tıp Anabilim Dalları Yüksek Öğretim Kurumu Yasasına göre eğitim, öğretim ve Bilimsel Araştırma yapan bilimlerdir. Türkiye de halen iki Adli Tıp Enstitüsü ve 39 İlde Adli Tıp Anabilim Dalı bulunmaktadır. Adli Tıp Enstitüleri dışında bazı Üniversitelerin, Sağlık Bilimleri Enstitüleri Adli Tıp Dalında Yüksek Lisans ve Doktora Programları vermektedir. Bu uzmanlık alanının öneminin giderek anlaşılmasıyla birlikte, diğer üniversitelerimiz ve özellikle son kurulan yeni üniversitelerimizde Adli Tıp alanı ile ilgili anabilim dalları ve Lisansüstü Programları açılacaktır. Iğdır Üniversitesi olarak, Sağlık Bilimleri Enstitümüzde, Adli Tıp ile ilgili Lisansüstü program açmayı planlamaktayız. Bu bilim dalının gelişmesiyle birlikte, suçların daha kolay aydınlığa kavuşturulacağı kanaatindeyim. Burada şunu da özellikle belirtmek isterim ki, önemli olan insanların suç işlemesinin engellenmesidir. Bunu % 100 başarmak, olası görünmese de suç işleme oranını en aza indirmek tüm kamu ve sivil toplum örgütlerinin hedefi olmalıdır. Özellikle toplumumuzun daha bilinçli ve eğitimli hale getirilmesi bu hedefe uylaşmada önemli katkı sağlayacaktır. Ben bu sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür eder, başarılı bir sempozyum geçirmek dileği ile tekrar hepinize hoş geldiniz der saygılar sunarım. IĞDIR VALİSİ SN. SAİM SAFFET KARAHİSARLI NIN KONUŞMALARI Çok değerli Bilim Adamlarımız, Spor Adamlarımız, Kıymetli Bürokratlarımız, Değerli Başsavcımız, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanımız, birlikte çalıştığımız çok değerli kamu görevlilerimiz, basınımızın değerli mensupları, hanımefendiler, beyefendiler hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

12 Hakikaten Türkiye nin en doğusundan bu güzel serhat şehirde böyle güzel bir toplantının yapılmış olmasından ve salonunun dolu olmasından da mutlu olduğumu ayrıca belirtmek istiyorum. Bir ayrı teşekkürü de Mustafa AYDIN Bey gibi araştırmaya ve incelemeye önem veren, kendisini yetiştirmeye gayret eden ve öyle inanıyorum ki burada görev yaptığı süre içerisinde bağlı bulunduğu arkadaşlardan da aynı heyecanı verecek olan, Iğdır a çok güzel hizmetler yapacak olan bir arkadaşla birlikte çalışmış olmak beni ayrıca mutlu ediyor. Bu sempozyum bu kadar değerli Bilim Adamlarının İlimize gelmesi onun sayesinde olmuştur. Ona ayrıca bir teşekkür etmek istiyorum. Ben sözlerimi çok fazla uzatmayacağım. Konular çok yoğun ve çok önemli, ben kendimde istifade edeceğimi ve sizin de istifade edeceğinizi düşünüyorum. Bilim Adamlarımıza sözü bırakacağım ama söylemek istediğim çok küçük bir iki şey var. Değerli arkadaşlar devlet, tabi hepimizin hayatında çok önemli bir yer tutuyor ve biz Türk Milleti olarak da devlete ayrıca değer veren bir milletiz. İşte her şeyimiz devletimiz için feda olsun, devletimiz varolsun, Allah devletimizi başımızdan eksik etmesin, devletimiz için canımızı veririz, şehit olalım falan gibi ama artık sıra, vatandaşı için kendisini feda eden devlete geldi yavaş yavaş diyorum. Vatandaşı nerede olursa olsun dünyanın herhangi bir ücra köşesinde Amerika da, Avrupa da, Afrika da, Alaska da efendim, Asya nın en ücra köşesinde Ağrı Dağı nın tepesinde bile olsa onun haklarını, hukukunu arayan, onu koruyan, onu seven bir devlet anlayışına geçmemiz gerekiyor. Halkı mutlu etmeyen, insanları mutlu kılmayan devlet olmaz. Devletimizin mümkün olduğunca fikir hürriyetinin, düşünce hürriyetinin, onurunun uygulandığı ve müteşebbüs hürriyetinin uygulandığı başka insanların gıpta ile baktığı Türkiye de yaşamayı, Türk vatandaşı olmayı, arzu ettiği büyük ülke olmasını diliyorum. Bunu hep birlikte başarmak zorundayız. Hepimize kardeşçe öyle sımsıkı sarılmak zorundayız. Adalet bizim için çok önemli, bunu tabi, Hekim ve Savcılarımız yerine getirmeye çalışıyorlar, bunu yerine getirirken, Emniyet Mensuplarımızdan, Jandarma Mensuplarımızdan, diğer kamu kurumlarından, diğer görevlilerden yardım alıyorlar. Ama bir husus daha söylemek istiyorum, değerli arkadaşlarım; halkımızın eğitim seviyesi henüz istediğimiz ölçüde yüksek değil, içlerinde okula gitmemiş olanlar, hiç eğitim almamış olanlar, efendim ilkokul ortaokul, liseden mezun olanlar var. Onlara hizmeti biz götüreceğiz. Devlet bizi bunun için eğitti, yetiştirdi. Halkımızın vatandaşlarımızın yaptığı bazı hataları mazur göreceğiz, onlar hata yapabilir ama bizim hata yapmamamız gerekiyor. Kendimizi her zaman eğitmemiz gerekiyor. Tabi bu sempozyum konusu Adli Tıp Bilimleri. Çok özel spesifik bir konu, suç işlendikten sonra suçlunun bulunması ve yakalanması, kamu vicdanının tatmin edilmesi, efendim onların cezalandırılması önemli bir konu, ama gücün işlenmemesi için yapılması gereken önleyici güvenlik hizmetleri de çok önemli. Yani suç işlendikten sonra vatandaşımız hayatını kaybettikten sonra kıymeti yok. Siz istediğiniz kadar yakalananı cezalandırın. Elbette tatmin olacak, elbette yani adaleti arayacağız ama öncesi de çok önemli değerli arkadaşlarım. Fakat bunu önleyici kolluk hizmetlerine götürürken sizin vatandaştan daha eğitimli olduğunuzu, vatandaşa hizmet amacıyla gittiğinizi, bakın siz görev ve yetki diyorsanız eğer, devletten maaş alıyorsanız, vatandaşa hizmet amacıyla bunu yapmak zorunda olduğunuzu, hiç aklınızdan çıkarmayacaksınız. Vatandaşı incitmeyeceksiniz, onu koruyup, kollayıp, seveceksiniz. Çok aşırı azami ilgi göstereceğinize inanıyorum. Böyle sempozyum Iğdır ımızda, ilimizde düzenlenmiş olmasından mutlu olduğumuzu belirtmek istiyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum. PROF DR. BİNGÜR SÖNMEZ İN ÖZ GEÇMİŞİ

13 1952 yılında Sarıkamış ta doğdu. İlk ve Orta Öğrenimini tamamladıktan sonra Pendik Lisesini 1969 yılında bitirerek İstanbul tıp Fakültesine girdi yılında Tıp doktoru olarak mezun olduktan sonra, burslu olarak İngiltere de 1 yıl yabancı dil eğitimi gördü yılları arasındaki uzmanlık eğitiminin içinde 1 yıl Londra Sen Thomas hastanesinde kalp cerrahisi asistanı ve ren enstitüsünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. İngiltere de aynı hastanede tekrar 3 yıl çalışarak koroner cerrahisi eğitimi aldı yılında doçent, 1997 yılında profesör oldu yılı sonunda kesin dönüş yaparak İstanbul Üniversitesi Kardioloji Enstitüsünde göreve başladı ve 1995 yılına kadar aynı zamanda Florence Nightingale hastanesinde çalıştı. Daha sonra Florence Nightingale hastanesinde kalp cerrahisi bölüm başkanı, aynı zamanda Kadir HAS üniversitesi Tıp Fakültesinde cerrahi bölümleri başkanı olarak çalıştı tarihinden beri Memorial hastanesinde kalp cerrahisi bölüm başkanı olarak çalışmakta. Evli, 2 çocuğu var. KONFERANS:TARİHTE SARIKAMIŞ HAREKATI VE ŞEHİTLERİMİZ : SARIKAMIŞ HAREKATI Prof Dr Bingür Sönmez Ülkemin aydınlık yüzü olan insanlar, hepinize merhaba. Bugün sizleri, 90 yıl tarih sayfaları içerisinde, üzeri karlarla örtülmüş bir yere götüreceğim: Sarıkamış. Yıllarca hiç konuşulmamış, fakat unutturulamamış da. Neden biliyor musunuz? Çünkü ağıtları var. Bugün bu salonda bulunan değerli kardeşlerim; hepiniz Yemeni biliyorsunuz. Çünkü türküsü var, Giden Gelmemiş, Çocuklarımız Çanakkale yi biliyorlar, Aynalı çarşısı varmış. Peki Galiçya yı, Filistin i, Kanal Seferi ni hatırlayan var mı? Galiçya nerede kaç bin şehit orada yatıyor bilen yok. Sarıkamış biraz daha şanslıymış ağıtları olduğu için hatırda kalmış. Ama siyasi nedenlerle, Cumhuriyet Dönemi nin sıkıntılı dönemlerinde ört bas edilmiş, konuşulması istenmemiştir. Enver Paşa nın kişiliği, ittihat terakkinin kurmayları ve Alman Genel Kurmayı nın istememesi nedeniyle konuşulmamıştır. Siyaset anlaşılabilir ama ama, şehidin ne günahı vardı. Sarıkamış, tarihimizin kalplerimizde açtığı en derin yara, Sarıkamış, Türk Ordusu, Rusları Kars tan, Ardahan dan, Sarıkamış tan, atmak için 3 bin koldan taarruz ediyor. Ama gel gelelim Mehmetçiğin başına yağmur gibi kurşun değil kar yağıyor. Mehmet aaaç, Mehmet çıplaaaak, üzerinde incecik yazlık elbise, ayaklarında yırtık pırtık çarıklarla yürüyorlar, o tipinin ayazın altında. Mehmetçik kalbi üzerinde yürüyor. Karnını sıcak çorbayla değil, kalbini Vatan aşkıyla doldurup da yürüyor. Kar mermi olmuş, havan olmuş, alev makinesi olmuş, Mehmetçiği yakıyor. Gökyüzünden düşen her bir kar tanesi gözyaşlarını tutamıyor, bu defada o gözyaşları donup, Mehmetçiğin tertemiz alnına düşüyor. Mehmedim en önde, bata çıka yürüyor, bata çıka yürüyor, bata çıka yürüyor, bakıyor uzaklara, beyaaaz, beyaaaaaz, beyaaaaaaaaaz..

14 3. Ordu nun Sarıkamış Meydan Muharebesi veya Sarıkamış İhata (Çevirme) Manevraları olarak tarihe geçen savaş aslında 4 yıl süren Kafkas Cephesi dir. Doğu Cephesi Birinci Dünya Savaşında ilk açılan elemle kapanan bir cephedir. Sovyetler birliğinden temin ettiğimiz bir dergiden alınan bu fotoğrafın altında, Sarıkamış Savaşı nda öldürülmüş ve donmuş Türkler yazmaktadır. Bu fotoğraf kartpostal haline getirilerek tüm Sovyet Rusya ya propaganda amaçlı olarak dağıtılmıştır. Bu kartpostalın altında İkinci milli savaş 1914, 1915 Sarıkamış harbinde öldürülmüş ve yaralanmış Türkler yazmaktadır. Bakalım geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza Sarıkamış gerçeğini ne kadar öğretiyoruz: Kızımın 7. sınıf kitabında Osmanlı devleti bu cephede Ruslarla savaştı. Ruslar 1914 de Doğu Anadolu ya saldırdılar. Oradaki ordunun başında bulunan Enver paşanın Ruslara karşı başlattığı taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. 8. sınıf kitabında ise Kafkasya cephesinin odak noktası doğu Anadolu idi de Ruslar. Sadece 4 satır. 9. ve 10. sınıf kitaplarında bu cepheyle ilgili hiçbir şey yazmamaktadır. 11. sınıf kitabında ise gene sadece 4 satır olarak yer almaktadır. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize 90 bin şehidimizi sadece bu kadar anlatabilmişiz. Osmanlının batı sınırında bir karış toprak için savaşlar açtığı dönemde Elviye-i Selase olarak adlandırılan Kars, Ardahan, Batum, son 150 yıl içerisinde sayısız defa bazen kağıt üzerinde bazen büyük savaşlar verilerek sınır değiştirmiştir. Dönemin siyasi yapısına bir göz atacak olursak, ittifak devletleri Almanya, Avusturya, Macaristan ve İtalya, İtilaf Devletleri İngiltere, Fransa ve Rusya. 28 Haziran da Macaristan veliahdının öldürülmesiyle başlayan bir dünya savaşı. Dört yıl süren savaşın o gün ismi, Birinci Dünya Savaşı değil, Büyük Dünya Savaşı. Bu dünya felaketi daha sonra Birinci Dünya Savaşı olarak adlandırıldı. Almanya 1 Ağustos 1914 de Rusya ya, 3 Ağustos 1914 de Fransa ya, harp ilan etti. İngiltere nin Almanya ya harp ilan etmesiyle birlikte tüm dünyayı saran ve 4 yıl süren bir savaş başlamış oldu. Osmanlı o günlerde balkan savaşından yeni çıkmıştı ve orduyu gençleştirme harekatı nedeniyle deneyimli subaylarının çoğunu kaybetmiş bulunuyordu. Ne siyasal yapı olarak, ne ekonomik olarak, ne de askeri yapılanma olarak, henüz böyle bir savaş için hazırlıklı değildi. Fakat, Osmanlının her şartta da bölüşülmesi üzerine konuşlanmış bir Avrupa da mutlaka bir müttefik sağlamak zorundaydı. Öncelikle Ruslarla anlaşma yapılmaya çalışıldı, fakat Ruslar muhatap dahi olmadılar, çünkü Fransızlar izin vermedi. Cemal Paşa Fransızlarla görüşmeye gittiğinde, 3 hafta hiçbir seviyede görüşme temin edemedi. İngilizler 2 büyük savaş gemimizin parası ödenmiş olmasına rağmen vermediler. Dönemde iktidarda ittihat ve terakki partisi bulunmaktaydı ve Meclis üyelerine ve padişaha dahi sormadan 22 Temmuz 1914 de Almanya ile gizli bir ittifak imzalandı. Almanya talep ettiğimiz 3 milyon altına, 5 milyon altın borç veririm, diyerek ittifaka girdi. Neden 6 milyon altın olduğunun sebebini, 6 milyonu 90 bine bölerseniz bir askerimizin kaça feda edildiğini çok iyi anlarsınız. Yapılan anlaşma çok kolaydı. Almanya, Avusturya ve Macaristan arasında savaşa girerse Türkiye tarafsız kalacak. Almanya Rusya ile harbe girerse Türkiye katılacak, Türkiye saldırıya uğrarsa Almanya yardım edecek. Son derece makul görünüyor. Fakat son bir madde vardı ki Türk ordusuna Alman kuvvet heyeti komuta edecekti. Bu durumda Osmanlı Genel Kurmayı, Alman Genel Kurmayı nın bir alt karargahı haline gelmiş oldu. (Ekranda bulunan bir Avrupa haritası üzerinde) Yapılan ittifak anlaşmasına göre siyah olan kısım, central power-merkezi güç denilen bir güç birliği oluşturuyordu. Bakın Almanya Macaristan ortada, ortada beyazlık olan Romanya ve Sırbistan. Bulgaristan uzun zaman tarafsız kalmıştı. Harita

15 üzerinde Türkiye, müttefiklerinde kopuk olarak yer alıyordu. Akdeniz de üstünlüğün, İngiliz ve Fransızlara, Karadenizde üstünlüğün, Ruslara geçmesi ile müttefiklerimizden söz verilen ve çok ihtilacımız olan hiçbir yardım alınamadı. Yavuz (Goben) ve Midilli (Breslav) gemilerinin Çanakkale Boğazı ndan girmesiyle birlikte biz bu gemileri satın aldık dememize rağmen, bir anda tarafsızlıktan çıktık ve 5 milyon altın borçlanmayı da kabul ederek, Almanya ile ittifak sağlamış olduk. Türk Ordusu nu Alman kuvvet heyeti kontrol edecek, sözünün altında ne yatıyor ona bakalım. 42 üst düzey subay bir üst rütbe ile Osmanlının komuta heyetinin başına geçti. Bakınız komuta heyetine. Genel kurmay başkanı General Bronsart, 3. Ordu Kurmay Başkanı Yarbay Guze, Harekat Şube Müdürü Yarbay Feldman, Donanma Komutanı Amiral Souchon, 1. Ordu Komutanı Liman Von Sanders, Padişah Özel Danışmanı Goltz paşa ve diğerleri. Bunların hepsi yaşları arasında olan, askeri deneyimleri oldukça sınırlı, ülkesinde başarılı olamayan, maceraperest subaylardı. Tabi ki aklı selim paşalar da vardı. Seferberlik tamam ama, bu yıl savaşa girmeyelim diye Enver paşayı ikna etmeye çalışıyorlardı. Bir tanesi 3. ordu komutanı Hasan İzzet Paşadır. Harbiye den hocasıdır. Enver Paşa nın, uygun bir dilde kendisine savaşa girmek için ilkbaharı beklemek gerektiğini anlatması üzerine Harbiye den hocam olmasaydınız sizi şimdi elimle vururdum diyor. Ve kısa bir süre sonra kendisi Romanya da bir göreve atanıyor. Paşa da bu görevi kabul ediyor ama bir süre sonra istifa ediyor. Almanlar biraz acele etmek zorundalar, çünkü Manr da Fransızlara yenilmiş bulunmaktalar. Yavuz ve Midilli nin de boğazları geçmesiyle birlikte itilaf devletlerine tarafsızlığımızı göstermek için Biz gemileri satın aldık dememize rağmen bir anda Alman subaylar şapkalarını çıkarıp kırmızı fesler giydiler ve 29 Ekimde Sivastopol un bombalanmasıyla birlikte savaşın içinde bulduk kendimizi. 1 Kasım da Ruslar doğu sınırını geçerek aktif olarak savaşı başlatmış oldular. İnanılmaz bir şey Türk subaylar, savaşa girdiğimizi ancak bu olaydan sonra öğrendiler. Padişah hiçbir zaman neden savaşa girdiğimizi öğrenemedi, bakanlar neden savaştığımızın farkında bile değillerdi. Alman ların bize yükledikleri doğuda bir Rus cephesi açarak batı cephesinde Almanya nın yükünü hafifletmekten başka bir şey değildi. Alman Genel Kurmay Başkanı General Moltke diyordu ki İslam ihtilalinin gerçekleştirilmesi için mümkün olduğu kadar kısa süre içerisinde Kafkasya ya ve Mısır a karşı harekata geçmelisiniz. Bir Alman generalini İslam ihtilali, neden bu kadar ilgilendiriyordu anlamak mümkün değildir. Bu sırada Enver Paşa bir Alman hayranıydı, kendisi kolağası iken bir buçuk yıl Berlin de ateşe olarak kalmıştı. Bu hayranlık Almanperest olarak adlandırılmasına neden olmuştu. Bazı Almanlar da Türkiye ye yazdığı mektuplara Enverland yazmak saygısızlığını gösteriyorlardı. Bunlar benim özel arşivim. Birinci Dünya Savaşı nda karikatürün gücünü gösteren bir dergi tarihli bir derginin (Lustige Blatter) ön kapağında henüz bir yarbaydır, henüz paşa olmamıştır ve saray damadı da değildir, sadece Berlin de bir ateşedir. Fakat Alman lar onun ileride ne olacağını, Almanlara ne kadar hizmet edeceğini, daha o gün tayin etmişlerdir. Jutner isimli bu karikatürist aracılığı ile daha o gün Enver Paşa yı öyle dolduruşa getirmişlerdir ki, muhtemelen Alman derin Devleti nin organizasyonudur. Bu karikatürde Napolyon giysileri içinde olan Enver Paşa görünüyor ve alttaki yazı Türklerin, Napolyon u, Enver bey, Şimdi yalnızca Waterlo mu bekliyorum. O da gerçekleşti mi artık benzerlik tam. 32 yaşında olan bir kolağasını( yarbay) ne kadar gaza getirdiklerini görüyoruz. Bu karikatür Rusya da bir dergide de alay konusu edilerek derginin sayfaları arasına taşınmış bulunmaktadır. Yetmiyor bir yıl sonra, Jutner yine başka bir dergide, Ekim 1914 de öyle bir karikatür çiziyor ki, karikatürün altındaki yazı Kutsal savaş, kızıl denizi yararak geçiş, bugün yine aynı, binlerce yıl önce olduğu gibi batıya doğru bir ulus yürüyor. Büyük bir

16 ulus, dev ordularıyla Türkler yürüyüşe geçiyor ve günümüzün Musa peygamberinin adı Enver. Enver Paşa yı Napolyon gibi uçurmak yetmemiş peygambersin sen, bir ulusun kurtarıcısısın diye dolduruşa getiren Alman derin devletini görüyoruz. Başka bir Amerikan kitabından alınan bir notta, ona Küçük Napolyon derlerdi diye bahsediliyor. (Enver Paşa fotoğrafının altında ona little Napolyon derlerdi yazıyor). Alman lar orta Avrupa da Ruslarla ciddi bir çatışma içindedirler. Almanya nın bize verdiği görev eğer bir Kafkas cephesi açılırsa Rus ların orta Avrupa dan bazı güçlerini Kafkasya ya çekeceği kesindir. Nitekim daha sonra Rus arşivleri dörtyüzbin askerin orta Avrupa dan Kafkasya ya çekildiğini rapor etmiştir. Fakat Kafkaslarda, ciddi şekilde başı derde giren Ruslar, müttefiki olan Almanlardan, İngilizlerden, Çanakkale ye saldırmalarını rica etmişlerdir. Bu da bize yaklaşık 9 ay süren bir Çanakkale savaşı felaketini yaşatmıştır. Osmanlı silahlı kuvvetleri Rusya ya ve Mısır a taarruz ederek orta Avrupa daki asıl cephelerini ne kadar çok kuvvetli ayırırsa, müttefiklerimize o kadar çok yararlı olacaktık ve ödünç aldıkları beş milyon altını da hak etmiş olacaktık. Bir anda kendimizi 7 cephede savaşmak zorunda bulduk. Kafkas Cephesi- Sarıkamış, Bağdat, Mısır, Filistin, Romanya, Galiçya, Çanakkale, Suriye, Makedonya. Osmanlı nın son 150 yılı içinde batı sınırlarından bir karış toprak vermemek için savaşlar açtığı günlerde Elviye-i Selase olarak adlandırılan Kars-Ardahan-Batum 1878 Osmanlı Rus savaşının anlaşmasının orijinal metninde Rus imparatoru Osmanlı sultanının bir milyar dörtyüzon milyon ruble savaş tazminatını ödemekten aciz olduğunu bildiği için lütfedip Kars, Ardahan, Batum, Beyazıtı savaş tazminatı olarak kabul etmiştir. Diğer bir kısım savaş tazminatı da 3 taksit olarak tahsil edilecektir. denmektedir. Geriye kalan savaş tazminatıyla neler yapıldığını biraz sonra göreceksiniz.hollanda dan getirtilen mimarlara, Kars ve Sarıkamış ta inanılmaz güzellikte binalar inşa edilmiştir, o zamanki savaş tazminatıyla. Sarıkamış, küçücük bir kasaba, 4000 nüfusu var. 2 avcı taburu askerle korunuyor, o sırada. O günkü savaş tazminatıyla yaptırılan binalar, hala ayakta. Komutanlık köşkü olarak ve halen hastane olarak kullanılan binalar var. Çar köşkü avcı köşküdür. Özel izinle ziyaret edilebiliyor. Çar ikinci Nikolanın av köşküdür. Sarıkamış savaşı sırasındada gelip burada bulunarak askere moral verdiği biliniyor. Vagon atölyeleri bulunmakta. Karsta bulunan ve bugün cami olarak kullanılan bir kilise bulunmakta. Bugün o binaların hepsi koruma altına alınmıştır. O yıllarda hepsinde merkezi ısıtma sistemi bulunmaktadır. Ve zengin ormanlar.. Seferberlik başladığı anda çoğu 93 harbinin yani 1878 Osmanlı Rus savaşının mağduru olan dedeler-nineler maniler diziyorlar. Moskof tan artık intikam almanın vakti gelmiştir sevinciyle diyorlar ki; İstanbul dan Enver paşamız geldi. Açıldı gönlümüz yüzümüz güldü Ordu Sarıkamış a harekat kıldı Kış günü dağ bize gülistan gelir. Fakat 15 gün süren savaşın sonunda maniler ağıt halini alır ve Soğanlının gök taşları

17 Kızarır al haşhaşları Soğanlıda kırıldı hep Erzurum un dadaşları Sarıkamış diye söndü 90 bin evin ocağı Bence ağıtlar tarihi ciddi şekilde yansıtıyor, bugün hala kaç bin şehit tartışması yapılırken bu ağıtla doğru rakamları bize sunuyorlar. Bu ağıt Avşar ellerinden çıkıp geri dönmeyen 4 çocuğu için bir ana tarafından yazılmıştır: Sarıkamış altın bulak Soğanlıyı biz ne bilek Bizim uşak böyle gezer Ağlı zıbın kara yelek. Toroslar dan çıkıp nasıl olsa devlet verir diye ağlı zıbın kara yeleğiyle gelen çocuklar devlet kıyafet veremeyince ağlı zıbın kara yelek kalıyor. 3 gemi dolusu kışlık giysi İstanbul dan yola çıkıyor, Enver paşa dönemin donanma komutanına bilgi vermediği için Zonguldak ı bombalayan bir Rus filosuyla karşılaşıyor ve yarım saat içinde korumasız olan bu 3 gemi batırılıyor. Bu geminin içinde iki alay asker, iki tayyare, bir tayyare taburu, 3 pilot var. Savaş daha o gün kaybediliyor aslında fakat emir alınmış, her şey devam etmek zorunda. Dinlediğiniz bu ağıt Uzun yayla dan çıkıp geri dönmeyen 1500 Çerkez genç için yapılmış bir ağıttır. Bugün hala Çerkez topluluklarında söylenmektedir. Sarıkamış a mermiler dökülür, Çerkez ağıtları Sarıkamış a dökülür Uzun yayla atlıları ahret yoluna düştünüz, duyanların yürekleri sızlıyor. Osmanlı nüfusunun 12 milyon olduğu dönemde, 90 bin şehidin ne demek olduğu düşünülürse o gün evinden şehit çıkmamış aile hemen hemen yoktur. Ağıt: Şu göçmen kuşlar geri dönerler,

18 döneceğinizden umutluyduk ama umudumuzu yitirdik diye bitmektedir. Çerkezce söyleyince mutlaka kafiyeli geliyor. Savaş sadece kar, kış ve Rus ile değil salgın hastalıklarla da yapılıyordu. Balkan Savaşı ndan armağan kalan kolera, tifo ve vebanın yanında ciddi şekilde orduları kıran tifüs de sorun yaratmaya başlamıştı. 3. ordunun hastaneleri zaten yetersiz durumdaydı. 150 bin kişiden fazla mevcutlu 3. ordunun askeri için mevcut tesisler zaten yetmiyordu. Askeri hekim sayısı çok azdı. Baş komutanın vekalet karargahı sağlık dairesinin yakın ilgisiyle, emekli ve yedek subaylarla 234 olan hekim sayısı 425 e yükselmişti. Tümenlerine birer seyyar hastane verilmişti ve hasta nakil araçları organize edilmişti. Küçük köylerde hastaneler organize edilmiş ve hekim ve eczacılar gönderilmişti. Kızılay harekete geçirilmişti. Elazığ da bir Kızılay Hastanesi vardı ve Narman a gönderilmişti. Bu hesaba göre 57 menzil kolu olması gerekiyordu ve 39 menzil kolu tamamlanmıştı, sadece 18 menzil kolu eksikti. Fakat gerçek öyle değildi. Gerçekte henüz teşekkül etmekte olan 14 menzil komutanlıklarından ancak, Erzincan Kelkit ve Bayburt gibi önemli noktalara birer hekim verilebilmişti ve hiçbir sıhhi teçhisat ve malzeme yoktu. Erzurum da yatan 5 bin askerin tedavisinde memur hekim sayısı sadece 129 du ve 150 bin mevcutlu bir orduya bakmayla yükümlüydü. Bunların bir kısmının idari hizmetlerde olduğunun düşünürseniz Erzurum da yaklaşık 250 hastaya bir hekim düşmekteydi. Hasta nakliye araçları henüz yoktu, mevzi sıhhiye deposu henüz kurulmamıştı. Seferberliğin ilanında harbiye nezareti sıhhiye dairesinden Samsun ve Trabzon yollarından malzeme sevkiyatı başlamıştı. Fakat deniz üstünlüğünün Ruslara geçmesi nedeniyle İstanbul dan hiçbir malzeme Trabzon ve Rize ye oradan da Erzurum a gönderilmemeye başlanmıştı. Bu yüzden tek mevcut tren yolu İstanbul dan Ulukışla ya yani Toroslar a, oradan da Erzurum a yani 400 km yi 35 ila 40 günde sırtta çuval ile ilkyardım malzemesi taşınmaya başlanmıştı. Hele bir ara İstanbul dan sıhhi malzeme adı altında çuvallar dolusu sigara gönderilmesi, bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Tüm bu raporları hazırlayan ordu, sağlık teşkilatının savaşa hazır olduğunu yazan, Ordu Baş Tabibi Kemal Bey bir hastalık bahanesiyle Erzurum dan ayrılmıştı. Hazırlanan plan çok basitti. Enver Paşa Almanların Tanen berk de Ruslara karşı savaştığı sıradaki taktiği kullanıyordu. Almanlar ciddi şekilde bir savaş kazanmıştı ve 200 bin civarında Rus askerini imha etmişlerdi, fakat mevsim yaz idi, Tanen berk bir ovaydı ve bataklıklar vardı. Büyük bir kuşatma harekatı yapmaya müsaitti. Fakat Sarıkamış 2200 metre ile 3150 metre arasında değişen dağlar, uçurumlar ve vadilerden ibaretti. Ve kış bastırmıştı. Enver Paşa ya göre, Erzurum dan çıkan ordu büyük bir kuşatma harekatıyla Kars a kadar işgal edecek ve tüm Rus ordusunu imha edecekti Kolordular ve 2. Süvari Birliği ana gruplardı. 11. Kolordu ve 2. süvari tümeni Aras Nehri nin kuzeyinden ve güneyinden Rusları kendi üzerine çekeceklerdi. 9. Kolordu Karga pazarı Dağları nı kendisine siper alarak Bardıza kadar geleceklerdi. 10. kolorduya Hafız Hakkı Paşa komuta ediyordu ve önce Narmana gidecekler, Oltu yu aldıktan sonra Bardız a geleceklerdi. Böylece büyük bir kuşatma ile Sarıkamış alınacaktı. İki tarafın askeri, karşılaştırıldığında piyade taburu olarak, Rusların üstünlüğü var, bizim sadece süvari bölüğü üstünlüğümüz vardı. Diğer konularda Ruslar genellikle bizden üstünlerdi. Kağıt üzerinde inanılmaz şekilde kolay görülen bir plan yapılmıştı. Fakat kolordular arasında hiçbir koordinasyon sağlanamadığı gibi tümenler arasında da hiçbir koordinasyon yoktu. Oltu ya yaklaştıkları yerde 31 ve 32. tümenler, birbirleriyle 4 saat boyunca çatıştılar, 2000 şehit verdikten sonra birbirlerinin dost birlikler olduğunu anlayarak, silahlarını atıp birbirlerine sarılmışlar. Fakat 2000 şehit verdikten sonra

19 Ruslar ilk saldırıda gerçekten paniğe kapıldılar, geriye çekilmeye başladılar, 22 Aralık da harekat başladı ve 24 Aralık da 9.kolordu. Bardız a geldi, büyük çatışma olmadan. Ruslar ciddi panik halinde geriye çekilmeye başladılar. Bardız Osmanlının 1878 de Ruslar a bıraktığı ve geriye alınan ilk Osmanlı toprağı oldu Ruslar dan. Askerin 2-3 gün sonra ilk sıcak yemek yediği yer oldu. 17. tümen gaziler köyüne yani Bardız Köyü ne girdiği zaman caminin minaresine asacak bayrak bulamadılar. O kadar tedariksizler ki, alay sancağını camiye asıyorlar. Bütün kurgu, 25 Aralık da Sarıkamış önünde 9. ve 10. Kolordu Sarıkamış önünde buluşacak. Fakat görüyorsunuz ki, 10. kolordu Oltu dan çıktıktan sonra, Kosor Boğazı na doğru gidiyor, Allahuekber Dağları na paralel bir yol izliyor. Hafız Hakkı Paşa, ömründe bir alaya dahi komuta etmemiş bir komutan. Bir meydan muharebesinde bir kolordunun sorumluluğunu alıyor. İki Rus Tugayı nın geri çekilmesiyle onların peşine düşüyor ve yanlış bir kararla kendisini bir anda Allahuekber Dağı nın eteklerinde buluyor. Bir anda asker Allahuekber Dağları nın eteklerinde buluyor kendilerini kişi olarak başlayan kolordu, 4 gün sonra Allahuekber in öbür tarafına 2600 asker olarak iniyor. 10. kolordu, 25 Aralık ta Sarıkamış ta olması beklenirken, ancak 29 unda Selim e gelebiliyor. Tren yolunu tahrib ediyor. 29 undan sonra Sarıkamış a geldiklerinde de, zaten Ruslar ciddi şekilde toparlanmışlardı ve Tiflis ten gelen genç harbiyeliler ve taze güçlerle, karşı saldırıya geçmeye başlamışlardı. Başarısızlıkla sonuçlanan harekatta 1 Ocak tan itibaren geri çekilmeye başladı. Enver Paşa da 3 Ocak tan itibaren çevirme operasyonunun başladığını anlayınca Erzurum a kaçtı. Olması gereken harekat, Oltu dan Bardız a iken, bir anda çember 100 km daha genişletiliyor. Allahuekber e sapan 10. kolordunun Sarıkamış ın önüne gelmesi 4 gün gecikiyor, felaketin başlangıcı böyle oluyor. Aralık sonunda çıkan bir tipide herkes birbirini kaybediyor 29 Aralık günü tek başına kalan erler çıldırıyor ve mevcutlu koca ordu, sınırı geçerken 1000 kişiye iniyor. Bugün, Allahuekber Dağı nın 10. kolordunun rotası, yani Ersinek Yaylası ndan çıkış yolunda inanılmaz toplu mezarlar var. Harekat başladığında, askerimizin kılık kıyafeti oldukça derli toplu ama, askerlerimiz yazlık kıyafetlerle. Askerlerimizin hiç birinin paltosu yok. Kosor Boğazı geçilirken, Hafız Hakkı Paşa bakıyor ki, çok geç kaldı, Sarıkamış a yetişemiyor, geç kalırsa Enver Paşa Sarıkamış ı ondan önce alacak ve saraya mahcup olacaktır. Askerin kaputunu ve sırt çantasını çıkarttırıyor. Akşam 5 ten sonra çıkan soğukta, bir çok asker yol kenarına düşmeye başlayınca geriye birlik göndererek, eşyaların geri getirilmesini sağlamaya çalışıyor, fakat giden birlik de geri dönemiyor. Kazak askerlerinin 3 ay hiçbir sığınma barınma yeri olmadan karda kışta açıkta kalabilecekleri söyleniyor. Bizim Mehmetçikler yazlık kıyafetler içerisinde Milisler ise ağlı zıbın kara yelek. Enver paşa diyor ki Askerler hepinizi ziyaret ettim, gördüm ki ayağınızda çarığınız, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Fakat yakın zamanda Kafkasya ya gireceğiz siz orada her türlü bolluğa kavuşacaksınız. İslam dünyasının tüm umudu sizin son bir yardımınıza bakıyor. Enver Paşa nın kendi ağzından söylediğidir, sözlerdir bunlar. Sadece 3 günlük yiyecek alınız. Her türlü nimet sizi orada bekliyor diyor. 11.kolordu komutanı Galip Paşa diyor ki Tümenler müthiş zayiat veriyor, Mehmetçikler sapır sapır dökülüyor, saflar arasında korkunç boşluklar doğuyordu. İleri atılan Mehmetçikler şehit olan arkadaşlarının üzerlerine basarak hücum ediyorlarda Değerli dinleyenler; nedenini anlamanın mümkün olmadığı bir şekilde, bize yıllarca bir gecede tek kurşun atmadan şehit olan, zavallılar olarak gösterilen bu 90 bin şehit birer kahramandır. Tarihte örneği görülmemiş bir emre itaat söz konusudur. Hepsi Sarıkamış a giderken şehit olmuştur, hepsi birer kahramanlık abidesidir. Eğer donmak bir şahadet ise bilin ki en kutsal olanıdır. Bu savaş 15 gün sürmüştür ve göğüs göğüse süngü savaşları vardır. Köyler, mevziler, tepeler işgal edilmiştir. Sarıkamış a iki kez girilmiş, istasyon ve askeri kışlalar işgal edilmiş ve bir gece kalınmış, sokak savaşları bile yapılmıştır.

20 Kızıl kilise yolunda Ruslar 28, 29. tümen sıhhiye bölüklerini esir ediyorlar. Hasankalede 1600 hasta kasaba içinde 20 evde de binden fazla yaralı bulunuyor. Hekimlerin bir çoğu tifüse yakalanıyor ve bir çok sağlık görevlisi tifüsten ölüyor. Enver Paşa bir hastane ziyaretinde, hastaneyi çok pis buluyor ve tabip yarbaya çok hakaret ediyor. Tabip binbaşı diyor ki, Paşam elimizdeki imkan budur. Biraz daha imkan verilirse askerimize daha iyi hizmet ederiz. Enver Paşa Hasan İzzet Paşa ya dönerek Bunu cepheye er olarak gönderiniz emrini veriyor. Ve Tabip Binbaşı Azap Cephesine er olarak gönderiliyor. Yine başka bir asker hastanesi ziyaretinde elini beşinci kez yaralanmış, bir askerin omuzuna koyarak Pazarlık ölünceye kadar diyor. Bugün Hasankale de okul olan bu bina, o gün Hasankale Asker Hastanesidir. Yedek subay Halil Ataman, anılarında çekilme sırasında Hasankale terk edilirken bu hastanenin önünde bulunan ve üzeri hiç kapanmayan çukurda bulunan, 100 şehidimizin üzerinin toprakla örtülerek terk edildiğini, yazmıştır. Bugün bu şehitlerin yeri bilinmiyor ve üzerinde çocuklar oyun oynuyorlar. Gelecek yıl içinde bir sismolojik çalışma ile bu şehitlerin yerlerini tespit edip üzerine bir anıt dikmeye çalışacağız. Türk asker hekimliği ve asker hastaneleri kitabının yazarı General Tabip Kemal Özbay ın bir çalışmasında, Sahra Sıhhiye Müfettişi Umumi Süleyman Paşa Tifüse yakalanan subay eşek, hekim olursa eşek oğlu eşektir diye beyanatta bulunuyor ve kefaretini 3 ay sonra, (ilahi adalet) kendisi de tifüs olarak ölüyor. Bu olaydan sonra Erzurum ve Hasankale de bulunan doktorlara şöyle bir tebligat gönderiyor Tifüse yakalanan personelin temiz, savaş çalkantısından uzak bir yerde dinlenerek eski sağlıklarına dönebilirler. Bu nedenle ilgili personelin İstanbul a gönderilmesi ve yerlerine yeni personellerin gönderilmesi planlanmıştır. Fakat ilgili personel bir önceki hakaretten ciddi şekilde rencide olan hekimler olarak paşaya bir cevap yazarlar Erzurum ve Hasankale ye gelen her hekimin tifüse yakalanması kaçınılmazdır. Ülkenin büyük özverilerle yetiştirdiği doktorlarını ölümün kucağına atması doğru değildir. Bizler burada kalmaya razıyız diye yanıt veriyorlar. Ayrıca Hafız Hakkı Paşa da tifüse yakalanmış ve 5 şubatta Erzurum a nakledilmiş,13 şubatta vefat etmiş, Kars Kapı şehitliğine defnedilmiştir. Dr. Derviş Kutman 10. Kolordudan geriye dönen nadir subaylardan biridir. Geriye dönmesini çok güçlü olan atına borçlu olduğunu yazıyor hatıralarında. Diyor ki; Eldiven yoktu, elimize alkol sürdüğümüz anda anında buharlaşıyor ve elimiz donuyordu. Yaptığımız tek şey sargı, bandaj ve yerinde bırakmaktı. 29 Aralık gecesi bir er karşıdan atılan bir obüs ile bacağı parçalanıyor. Genç tabip üsteğmen yarayı sarıyor ve çaresizlik içinde yerinde bırakılıyor, arkasını döndüğünde, Hafız Hakkı Paşa yı görüyor ve tüm askeri teamülleri aşarak Paşam ne olacak bu askerin hali, hiçbir nakliye imkanım yoktur diyor. Hafız Hakkı Paşa kısa bir süre düşündükten sonra Biraz sabret en yakın yer Sarıkamış diyor. Sevgili dinleyiciler bugün en çok konuşulan kaç bin şehit olduğudur , 9000, 900, 9 olsa ne fark eder. Onlar 120 bin kahramandı. Şimdi hiç birisi yok. Değişik rakamlar var, çünkü giden askerin sayısı belli değil, yabancı yayınlarda , hatta den bahsediliyor. Geriye döndüğü bilinen kişi felaketin başka bir boyutunu ortaya çıkarıyor. Çünkü enfeksiyon görmemiş dağ köylerine tifüs götürüyorlar. Genel kurmay emir yayınlıyor, Cepheden gelen askerleri evinize almayın. Dışarıda soyun, yıkayın, tıraş edin, elbiselerini kaynatıp eve öyle alın. Aksi taktirde eve gelen bir asker 5-6 cenaze çıkmasına neden oluyor.

21 Esirlerin durumu ayrı bir olay 7000 esir var. Esirler Hamamlı köyüne getiriliyor. Sarıkamış a 5 km uzaklıkta olan Hamamlı köyü bir esir kampı haline getirilmiş. Çadırlardan birisi karantina çadırı, yedek subay Halil Ataman anılarında diyor ki Birinci çadırda iki hafta bekletilen esirlerden yaşamını kaybedenler iki çadır arasındaki çukura atılıyordu. Gece boyunca kurtlar ve tilkiler şehitlerimizi yiyordu. 2. haftada ölmeyenler diğer çadıra alınıyordu ve ilk tiren ile Sibirya ya gönderiliyordu. Bu nakiller sırasında Subaylar biraz daha itinalı muamele görünüyorlardı ama erler i bir hayvan vagonuna doldurularak, 4-5 gün hiçbir ihtiyaçları görülmeden 1-15 ay boyunca seyahat ettiriyorlardı. Bir istasyona da kenara çekilen 2 vagondan etrafa koku yayılması üzerine fark edilen şehitlerin bulunduğu bu iki vagon yakılıyor. Bu olay bir Alman ve Rus gazetesinde haber olarak yayınlanmıştır. Bu iki haber kaynağını da araştırıyoruz. 14. gün artık maniler ağıt halini almıştı. Artık moskofa zafer kazanmaya giden dedeler, nineler; Gözünü sevdiğim eşe Tekerim dayandı taşa Seferberliği durdur Elini öpem Enver paşa Demeye başladılar. Molla Mustafa, bir arkadaşına yazdığı mektupta diyor ki, 500 ila 1500 şehidi aynı çukura defnediliyordu. Değil isimlerini tespit etmek bazen sayılarını bile bilemiyorduk. Elbiseleri ile defnediyorduk. Hepsinin cenaze namazını kıldık. Molla Mustafa nın bu mektupta belirttiği 11 şehitliğin yerine ilave olarak Sarıkamış Dayanışma Grubu olarak yaptığımız çalışmalarda yirminin üzerinde şehitlik saptadık. Nisan ayında karlar eriyip şehitlerimiz kardelenler gibi ortaya çıkmaya başlayınca 3-4 hafta boyunca toplanmış ve toplu mezarlara defnedilmişlerdir. Ahmet Muhip Dranas bir yazısında Dört yıl boyunca dağlarda kurt nesli arttı demiştir. Ruslar 7000 esir alabilmişler fakat tatmin olmamışlardı. Siz 36 yıl tabyalarımızda Rus ekmeği yediniz, Osmanlının askeri gelince alkış tuttunuz diyerek yerli halkı toplayıp Sibirya ya götürmüşlerdir. Bu insanların nakil edilmeleri sırasında gerçek bir soykırım yapılmıştır. Peki bu sırada İstanbul da neler oluyordu? 5 Ocak ta savaş bitmiş, 90 bin üzerinde şehit, tahammül edilemeyecek kadar esir var. Bu sırada İstanbul da Enver paşa için balolar düzenlenmiş tebrikler kabul edilmiştir. Mustafa Kemal soruyor, Paşam ne yaptınız Sarıkamış ta? Enver Paşa elini havada çevirerek Biraz savaştık geldik diye cevap veriyor. Enver Paşa nın uyguladığı şiddetli sansür basında çıkan 26 Ocak tarihli bir gazete diyor ki; Kafkas tepeleri bembeyaz bir örtü ile örtülüdür. Kar hemen bir metreyi geçti. Harekattaki sükun hep bu sebeptendir. Bahadır askerlerimize ilerlemek özlemi o kadar çoktur ki kabil olsa nefesleriyle karları eritip yol açacaklar. Nispeten, karları az olan mıntıkalarda kahramanlarımız muvaffakiyetler elde ediyorlar. Dün düşmandan süngü hücumuyla 2 mevzi zaptettiler.

22 26 Aralık 2004 tarihinde, Sarıkamış harekatının 90. yılında Sarıkamış a giren 17. tümenin askerlerini sembolize 2000 asker 2000 sivil ile birlikte 9 km karlarda yürüyerek Kızılçubuk Köyünden Sarıkamış Şehitliğine kadar yürüdük Sarıkamış Dramı_ Sarıkamış şehitleri bir hafta boyunca yazılı ve görsel basında haber olarak yer aldı. Artık herkes Sarıkamış ın nerede olduğunu, şehitlerinin tane olduğunu biliyor. Sevgili dinleyiciler; hiçbir emek boşa gitmiyor. Bugün Soğanlı ve Allahuekber dağları bugün milli park olarak ilan edildi. Artık bu şehitliklere yol yapılacak, artık bu şehitlerin parası olacak ve daha akılda kalıcı anma törenleri yapılacak.. Bardız dan geri çekilirken 5 Ocak ta hafız hakkı paşa alman subaylara Fransızca olarak onurumuzdan başka bir şeyimiz kalmadı diyor. Savaştan sonra Ordu Asker Alma Dairesi Başkanı (Enver paşa nın sınıf arkadaşı) Behiç Bey Sarıkamış taki kaybı gösteren bir liste sunduğu zaman (henüz yayınlanmamış anılarda bu sayı Kafkas Cephesi boyunca yani 4 yılda dir) paşa cevap olarak: Bunlar nasıl olsa bir gün ölmeyecekler miydi demiştir. Bu memleketin bir de Mustafa Kemal i var. Sakarya Savaşı nda paşanın 129 bin askeri var 5700 askeri kaybederek Polatlı ya kadar gelmiş olan Yunanlıları geri püskürtmüştür. Sadece yüzde 4 askerini kaybederek bir zafer kazanmıştır. Dumlupınar a geldiğinde paşanın biraz daha fazla askeri var, 207 bin sadece 2500 yani yüzde 1 askerini kaybederek bir ülkeyi var ediyor. Bir Sarıkamış Savaşı düşününüz ki, yüzde 95 askerinizi kaybediyorsunuz ve hiç bir şey kazanamıyorsunuz. 2 yıl öncesine kadar Sarıkamış ile ilgili sadece iki kitap vardı. Bugün 6-7. baskısını yapan 7-8 kitap var. Beyaz Hüzün isimli kitap sattı ve filmi çekilecek. Ayrıca iki film daha konuşuluyor. Dedelerinin anılarının değerini fark eden torunlar uzman ellere teslim ettiler. Daha bir o kadarı bekleniyor. Diyanet şleri Başkanı Sn Bardakçı ile yaptığımız görüşmeler sonunda her yıl Aralık ayının son haftasının Cuma günü Sarıkamış şehitleri adına bir vaaz verilmesini sağladık ve aynı akşam yöre camilerinde bu şehitler için kuran-mevlit okunarak dua edilmesini sağladık. Tbp General Kemal Özbay ın kitabındaki son cümlesi şöyledir: Hekim ve sağlık teşkilatı yetersiz ve iyi hazırlanmamış bir ortamda savaşan bir ordunun başarılı olması imkansızdır. II. Ordunun Sarıkamış Harekatı sırasında göstermiş olduğu çaba, korkusuzluk, serüven, yüreklilik ve başarıyı hiçbir kalem gereği gibi anlatamayacaktır. Sarıkamış Dramı ancak 1919 yılında esaretten dönenlerin verdikleri bilgiler ile fark edilmiştir. Yaşanan açlık, dondurucu soğuk, moral çöküntü ve bozgunun etkisi, tıpkı Çanakkale gibi, derin bir uykuda bulunan ulusal bilincin uyanmasını sağlamış, direnme gücü canlanmış ve Kurtuluş Savaşı Destanı nın yazılmasına büyük katkısı olmuştur. Kurtuluş Savaşının önsözü Çanakkale de yazılmışsa, Çanakkale nin önsözü Sarıkamış ta yazılmıştır. Biz Sarıkamış dayanışma grubu olarak bir ateş yaktık,

23 Bu ateş 90 bin ananın yüreğindeki ateştir. Onlar kahramandı ruhları şad olsun. Dilerim Evrende Savaşlar Hiç Olmasın, Dilerim İnsanlık Sevgisi Tüm Evrene Yayılsın, Dilerim Yurtta Barış, Evrende Barış Olsun. 10:45-11:00 Ara 11:00-12:30 PANEL 1 : TÜRKİYEDE ADLİ BİLİMLER OTURUM BAŞKANI: Prof. Dr. İ.HAMİT HANCI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı KONUŞMACILAR: Prof. Dr. SEMA AKA-Bağımsız Araştırmacı: Türkiye de Adli Diş Hekimliği Prof. Dr. AYLA SEVİM EROL-Ankara Üniversitesi DTC Fakültesi Antropoloji: Türkiye de Adli Antropoloji 4. Sınıf Emn. Md. CEM MEHMET ÇETİN-Artvin İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürü: Türkiye de Toplu Ölümlerde Kimlik Tespiti Hizmetleri Meral DÖLEK-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.B.D. Başkanlığı Adli Hemşirelik PROF. DR. SEMA AKA-BAĞIMSIZ ARAŞTIRMACI: Türkiye de Adli Diş Hekimliği Sayın Meslektaşlarım Değerli Misafirler Azerbaycan dan buraya gelen sevgili dostlarımız ve bu kongrenin yapılmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma sevgilerimi sunuyorum. Bugün sizlere Türkiye de Adli Diş Hekimliği konusunda bir konuşma yapacağım. Fakat konuşmamdan önce, benimde Sarıkamış da yitirdiğim dedem hakkında birkaç slayt sizlere takdim etmek istiyorum.

24 Öncelikle sayın Prof. Dr. Bingur SÖNMEZ hocamıza tarihte Sarıkamış harekatı ile ilgili konferansından dolayı son derece teşekkür ederiz. Bizi bilgilendirdi ve duygulandırdı. Bu savaşta 3. Ordu, 10. Kolordu, 32. Fırka, Erkan- ı harbiyesinde kurmay yüzbaşı olarak görev yapan dedem sayın Mehmet Rüştü ŞATIR da Soğanlı Dağları nı aşıp Sarıkamış a inerken Allahuekber Dağları nda tam zirvede vurularak 25 yaşında şehit düşmüştür. Kendisi İsmet İNÖNÜ nün de sınıf arkadaşıdır. Sarıkamış savaşından önce Karadağ ve diğer cephelerde de savaşmıştır. Sayın Mehmet Rüştü ŞATIR ın Sivas Fırka kumandanı Erkan- ı Harbiye Mirivalarından Sn. Ali Rıza bey kendisine gönderdiği resminin arkasına 1327 (1911) senesinde kara hududunda kolum kanadım makamında müstesna vatanına hüsnü hizmet ve gayretini gördüğüm Fırkamın Erkan-ı Harbiye reisi oğlum Rüştü Bey e yadigarımdır yazmıştır. 29. Tümen Komutanı Sn. Kurmay Albay Arif BAYTIN, Sn. Mehmet rüştü ŞATIR ın vurulduğu gün içinde Bu gün Sarıkamış Muhaberesinin en buhranlı ve en feci günü oldu ifadesini yazmıştır. Bu savaşta 3. Ordunun büyük bölümü çarpışma anında ve soğuktan donarak şehit düşmüştür. Ölümün ardından üniformasına ait rütbe apoletleri, sırma kendisinin kemeri ve bindiği atı hatıra olarak ailesine gönderilmiştir. Dönemin yazarlarından Sayın Şevket Süreyya AYDEMİR; 10. Kolorduda bir subay olan ağabeyinin şehit olduğu bu savaşın muharebeden çok 2800 metre yükseklikteki karanlık ormanda -30 derecede, 1 metreyi aşan kar, gece gündüz devam eden kar tipisi ve fırtınası içinde yenilmez doğa güçleri ile bir savaş olduğunu yazmıştır. Kültür ve Turizm bakanlığı ile Kars Valisi Sayın Mehmet Ufuk ERDEM, 2006 yılında Sarıkamış İlçesi ne bağlı Kızılçubuk Köyü nde başlayan 11 kilometrelik bir yürüyüş organize etmiştir. Bu yürüyüşe; daire amirleri, askerler, şehit yakınları ve vatandaşlardan oluşan yaklaşık ikibin kişilik grup ile Şehit Rüştü ŞATIR dedemizin torunları, Sinan PULUR ve Ferda PULUR katılmıştır. Kendileri MUZAFFER FERDA GÜZİDE PULUR İLKÖĞRETİM OKULU NU yaptırmışlardır. Bu çarpışmada, dedemiz gibi asker yaşamlarını kaybetmiştir. Burada her birinin ruhuna rahmet diliyorum. TÜRKİYE DE ADLİ DİŞ HEKİMLİĞİ Adli Diş Hekimliği, Adli Tıp ve Diş Hekimliği alanlarının önemli bir dalıdır. Bu bilim dalı, gerek yaşayanda, gerekse tanınmaz hale gelen cesetlerde, dental özellikleri tanımlayarak kimliklendirme problemini bilimsel yöntemlerle çözen ve her türlü ölüm, kaza, meslek hatası, suç, istismar ve şiddet olgularının karanlık ve şüpheli yönlerini aydınlatmak amacı ile, diş hekimliği biliminin tüm dallarına ait prensip ve teknikleri uygular. Adli Diş Hekimliği alanı, resmi diş hekimliği eğitimi kapsamına tam olarak girmeyen bazı özel konuları içerdiğinden, ilave bir eğitim gerektirir. Her diş hekimi bu konuda bilirkişilik görevi yapabilir, ancak Türkiye de bu konudaki tecrübeli meslektaşlarımızın sayısı henüz azdır. ADLİ DİŞ HEKİMLİĞİ (ADH) DÜNYADA İLK ADLİ ORGANİZASYONDA YERİNİ ALMIŞTIR

25 Dünyada Adli Bilimler konusunda ilk resmi organizasyon 1948 yılında kurulan Amerikan Adli Bilimler Akademisi ( American Academy of Forensie Sciences-AAFS) isimli bir kuruluş olmuştur. Bu akademide, aşağıda isimleri verilen ilk özel 9. uzmanlık alanı içinde diş hekimliği de yerini almıştır. 1- Patoloji ve biyoloji 2- Toksikoloji 3- Kriminolistik 4- Şüpheli Dökümanlar 5- Kriminal Diş Hekimliği 6- Antropoloji 7- Hukuk 8- Psikiyatri 9- Mühendislik ve Jeoloji ADLİ ODONTOLOJİ NİN DERS OLARAK VERİLMESİ Uluslararsı Diş Hekimliği Fedarasyonu, 1968 tarihinde yapılan toplantısında Diş Hekimliği Fakültelerinde Adli Odontoloji nin ders olarak verilmesi kararlaştırılmıştır. Amerikan Adli Diş Hekimliği Derneği 1970 yılında kurulduğunda Adli Odontoloji alanını Diş Hekimliğinin bir dalı olarak kabul etmiş ve bu dalda doktora programları açmıştır. Adli Diş Hekimliği 2009 da nerede? Türkiye de henüz her diş hekimliği fakültesinin lisans eğitiminde Adli Diş Hekimliği dersleri verilmemektedir. Doktora programları ve doçentlik alanları açılamamıştır. Bilgisine başvurulan her diş hekimi bir çok dalda yaşayan insan veya arkeolojik kalıntılara ait dental yapılardan aşağıda belirtilen bir çok bilgiyi açığa çıkarabilir. 1- Yaş Tayini 2- Cinsiyet 3- Biyolojik Farklılık 4- Beslenme Şekilleri 5- Anamoileri 6- Diş Hastalıkları 7- Artı Farkları 8- Eğitim ve sosyal Statü 9- Yaşam Yeri ve zamanı 10- Ses ve Fonasyon Düzeyi Adli Diş Hekimliği konusunda çalışmalarımızı yürütebilmek için, tarihinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı bünyesinde Sn. Prof. Dr. Hamit HANCI hocamızın başkanlığında Adli Diş Hekimliği birimini kurduk. Bu birimde Adli Diş Hekimliği Eğitimi vermek amacı ile Türkiye de ilk sertifikalı Adli Diş Hekimliği kurslarını Nisan 2004 ve 30 Ocak-04 Şubat 2005 tarihlerinde gerçekleştirdik. ADLİ DİŞ HEKİMLİĞİ VE ARAŞTIRMA ALANLARI 1- Diş Kron ve Kök yapısından kimlik saptama

26 2- Kayıt karşılaştırma ile kimlik saptama 3- Isırık izleri analizi 4- Dental toksizde analiz 5- Diş yapısından DNA analizi ile cinsiyet saptama 6- Odontometri ile cinsiyeti saptama DİŞ KRON ve KÖK YAPISINDAN YAŞ SAPTAMA 2009 Ben ve meslektaşlarım bu yıl Adli Diş Hekimliği alanında Dünyada ilk defa fetus ve infant diş boyutlarından ölüm anındaki yaşı saptadık ve elde ettiğimiz 4 adet yaş saptama formülümüze ATA formülü adını vererek büyük önderimiz Mustafa kemal Atatürk ün şerefine ithaf ettik Bu araştırmada fetüs ve infantlarda santral kesici diş metrik boyutlarından yaş hesaplanmıştır. Maksitler ve mandibuler santral kesici dişlerin; mezio-distal, bukko-lingual kron yüksekliği, kron kalınlığı ve kök boyu olmak üzere beş boyutu ölçülmüştür. Sonuçlar göstermiştir ki yaş hesaplamalarında 44, hafta kritik zamandır, bu tarih konsepsiyondan sonra 40 haftaya ilave olarak doğum sonrası 4-5 haftayı kapsar. Yaş ile diş boyutları arası ilişkiyi saptamak için; 44,45 hafta öncesi ve sonrasına ait 4 yaş formülü türetilmiştir. Ayrıca ATA formülünden diş kalsifikasyon zamanı da belirlenebilir. Sonuç olarak fetus ve infantların yaşı tek bir santral kesici dişin boyutlarından saptanabilir. Bu çalışmaya göre, adli araştırmacılar, kimliklendirme araştırmaları sırasında yaş saptarken embriyonik büyüme ve gelişim sürecini dikkate almaları gerekir. DİŞ YAPISINDAN DNA İLE CİNSİYET SAPTAMA Dişlerden moleküler araştırma yapılırken önceleri aşındırma tekniği kullanılıyor ve antik diş yapılarının morfolojisi bozuluyordu. Bunun dışında kökten krona doğru çalışılan Retograt teknik diş kökünün zayıf yapısına bağlı olarak diş kökünü yıpratmaktaydı. Son makalemizde krondan köke doğru çalışılan Orthograde tekniği kullanımını önerdik, bu teknik artık diş örneklerinin yapısının korunmasını sağlamaktadır. KAYIT KARŞILAŞTIRMA İLE KİMLİK SAPTANMASI 2008 Adli Diş Hekimliği için yazılım uzmanı Sn. Kemal GÜLOL ile dental kayıt amaçlı GADO ( Geometriç Analysis dental Otomotion) software, yani (Geometriç Dental Analiz Otomasyon ) yazılımını geliştirdik. ISIRIK İZLERİ ANALİZİ İnsan vücudu yada yiyecek maddesi üzerinde tespit edilen ısırık izleri bir delil olarak araştırılabilir. Odontolojistlerin uzmanlığı, dişlerdeki kalıtımsal ve kazanılmış özelliklerden sonuca varma özelliğini sağlar. YENİ ÖNERİ SPOR DİŞ HEKİMLİĞİ

27 Dünya Adli Bilimler ve Spor Kongresinde 29 Kasım 2008 tarihinde Sn. Doç. Dr. Meltem Dartar ÖZTAN ile beraber TRAVMATİK DİŞ YARALANMALARINDA TEDAVİ konulu bildirimizde diş hekimlerinin spor alanında da görevi olduğunu bu nedenle Spor Diş Hekimliği alanında kurulması gerektiğini bildirdik. Spor Diş Hekimliği diş hekimliği mesleğinin sporcuların ağız, yüz ve baş yaralanmalarını önleyen ve ilgili belirti ve hastalıklarının tedavisini sağlayan bir dalıdır. Spor yaralanmalarının % oranında önlenebileceği bildirilmiştir. Dünyada Academy for sports detistry kuruldu, kongrelerini yapıyorlar. SPORCULAR İÇİN AĞIZ KORUYUCU KULLANIMI ŞARTTIR! 1- Fabrikasyon Ağız Koruyucular 2- Uzman Diş Hekimim Tarafından Hazırlanan Ağız koruyucular SONUÇLAR 1- Türkiye de Adli Diş hekimliği Eğitimi geliştirilmelidir. Tüm diş hekimliği fakültelerinde Adli Tıp dersinin adı Adli Tıp ve Adli Diş Hekimliği olmalıdır ve Adli diş Hekimliği kısmı diş hekimliğinde uzmanlığı olan bir öğretim üyesi tarafından verilmelidir. Adli Diş Hekimliği lisans ve lisansüstü eğitime alınmalıdır bu konuda doktora programları ve kariyer alanları açılmalıdır. 2- Diş hekimleri odaları, diş hekimlerine hastalarının dental kayıtlarını radyografi ve fotoğraflar gibi büyük önem taşıyan belgelerini gerektiğinde detaylı bir karşılaştırma yapabilmeleri için, arşivlerinde düzgün bir şekilde tutma ve saklama zorunluluğu getirmelidir. 3- Türkiye de Spor Diş Hekimliği alanı Spor Diş Hekimliği Akademisi adı altında kurulmalıdır. Hepinize ilginizden dolayı teşekkür ederim. Prof. Dr. AYLA SEVİM EROL - Ankara Üniversitesi DTC Fakültesi Antropoloji: Türkiye de Adli Antropoloji Teşekkür ediyorum sayın başkan, Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürüm, Sayın Rektörüm, değerli öğretim üyesi konuklarımız. Biraz yorduk. Bingür hocam yordu. Biraz duygulandık. Çok teşekkür ediyorum. Çok güzeldi. Ben biraz kısa kesmek istiyorum. Hızlı geçmek istiyorum. Türkiye de Adli Antropoloji henüz doğum aşamasında. Daha emeklemiyor, yürümüyor. Doğum aşamasında ve Türkiye gündemine adli antropolojiye sayın İşcan la görüyoruz. Sayın Yaşar İşcan Amerika dan Türkiye ye döndükten sonra Adli Antropoloji Türkiye gündemine girmiştir. Ve sayın Hamit Hancı nın çok geniş ufkundan yararlanarak Adli Tıp a bir Adli Antropoloji laboratuarı teşekkür ediyoruz sayesinde oluşturmuş oldu. Antropoloji aslında biraz yabancıdır. Adli ntropoloji dediğimizde önce antropolojiyi bilmek gerekir diye düşünüyoruz. Kısaca insan bilimi diye tanımlıyoruz. Ve son derece geniş alanları olan bir bilim dalı olarak görmek mümkündür.

28 İnsan bilimleri, toplum bilimleri, doğa bilimleri içerisinde kesiştiği noktalar vardır. Biyolojik tarih, sosyoloji içerisinde antropolojiyi orta noktada görebiliyoruz. Bunların içerisinde de biyoloji, tarih, antropoloji ve sosyal antropoloji olmak üzere farklı stilleri bulunan antropolojinin, biyolojik antropoloji içerisinde ki adli antropolojiyi biz aslında koyacak yerde bulamıyoruz. Çünkü tıpla ilgilendiği için acaba tıpın içerisinde mi olmalı? Biyolojik antropolojiyle ilgilendiği için biyolojik antropoloji mi çeşitli ülkelerde farklı farklı bilim dalları içerisinde yer alıyor. Şimdi onun farkındayız. Bir bilim dalı olarak eğitime başladı. Bu durumda şimdi buna ihtiyaç duyduğu gün gibi ortada. Adli bilimler içerisinde biraz önce Hamit hocamın anlattığı gibi sabahki konuşmasında adli antropoloji diğer bilim dallarıyla birlikte bu çalışma grubunda görmek mümkün. Tabii ki toplu kitle ölümleri sonucunda oluşan iskeletleşmiş bireylerin değerlendirilmesi için gereklidir, Adli Antropoloji diyoruz. İskeletleşme sürecinin değişik ortamlarda ve değişik sürelerde olduğunu biliyoruz ve Antropoloji ne demiştik, iskeletleşmiş duruma gelen bireylerin kimliklendirilmesine yardımcı olmak için kullanmak gerekir demiştik. Çok çeşitli işlemler uygulanıyor, kemiklerin hayvan mı, insan mı olduğunu ayırmak gerekir.ne yazık ki ben, kötü olayla karşılaştım, Çanakkale Şehitler Müzesinde maalesef hayvan kemiklerini bir şehidin kemikleri diye koymuşlardı uyardım, umarım düzeltmişlerdir, bilmiyorum.o halde önce hayvan ve insanı birbirinden ayırmamız gerekiyor. Eğer iskelet elimize geçiyorsa, ölüm zamanının belirlenmesi için yararlanılan bulgular vardır. 14 Bakın erişkin bir bireyde bulunan 206 kemiğin her birinin antropolojide diyor, hızlıca geçiyorum. özelliğini bilmek gerekir, adli

29 65 Ameliyat izleri geçirenler, cüceler, genel travmalar, bakınız bu tür şu parçayı kaybettiğiniz zaman, şunun bir adli vaka olduğunu anlamak oldukça zordur. Çünkü çıkarırken şu parça kolayca dağılabilir. O halde dikkat edilmesi gereken pek çok olgu var. Bakın Dünyada Adli Antropoloji alanında çalışan önemli bazı bilim adamlarının isimlerini burada görüyorsunuz.biz Türkiye de ne yapıyoruz oraya geliyorum hemen. 5 dakika toparlayıp, bunlar kurs programları, kurs çalışmalarından örneklerdir, Amerika dan değişik üniversitelerden. Türkiye de 2003 tarihli, Adli Tıp kanununda değişiklik yapılması hakkında ki kanunun 7. maddesinin (f) fıkrasında Adli Antropoloji uzmanının olması gerekir maddesini gördüm ve çıkardım. ADLİ TIP KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN Kanun No : 4810, Kabul Tarihi: 19/02/2003, Resmi Gazete Tarihi: 25/02/2003, Resmi Gazete Sayısı: Madde 7 - Adli Tıp Kurumu Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Adli Tıp Kurumunda altı ihtisas kurulu bulunur. Aşağıdaki ihtisas kurulları, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile; f) Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu birer; - Kadın Hastalıkları ve Doğum, - Radyoloji, - Üroloji, - Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Uzmanlarından oluşur. - Çocuk Psikiyatrisi, - Adli Antropoloji, - Çocuk Cerrahisi, 92 Evet çok mühim olmuş böyle bir şeyin olması. Ama adli antropoloji var mı? Yok. Şu anda Türkiye de Adli Antropolog yok. Adli Antropoloji yapanlar ya adli tıpçılar ya da antropologlar. O halde Adli Antropolog yetiştirmek için bir birime ihtiyaç var mı? Var. Bunun kurulması için çalışmalar yapmak lazım, yapılabilir yılında HANCI nın oluşturduğu adli antropoloji laboratuarına münferit iskelet parçaları çalışıldı. Çokta öyle bütün toplu gömü üzerinde çalışılmadı şimdiye kadar. O da aslında bir eksiğimiz.burada kolluk kuvvetlerinin mensupları bulunuyor. Eğer böyle bir şeyle karşılaşılırsa lütfen elamanlarınıza ostroloji, Adli Antropoloji öğretin. Son aşamalarda Güvenlik Birimleri Enstitüsünün adli bilimler birimi kuruldu, çok

30 mutlu oldum.orada Adli Antropoloji öğretiliyor.bakın yerin 11 metre derinliklerine indim iskelet topladım. Özellikle çok zor bir kuyuydu. Sivil savunmayla birlikte girdik çünkü etrafımızda ki bütün parçalar bizim için çok önemliydi. Domuz dişleri bulduğumuz için Müslüman mezarlığı olmadığını anlayabiliyoruz. Etrafından topladığımız parçalardan seminerler veriyoruz. Biz bir çok savcılıktan gelen çalışmayı görüyoruz.burası Sincan mezarlığından çıkarılmış bir ceset üzerinde kimliği belirsiz bir ceset üzerinde çalıştık ancak derisi tam olarak bitmediği iskeletleşmediği için aldığımız parçalar tabi ki kaldı. 30 lu yaşlarda ki bir bireye ait ceset bu. Benden sonra bir şeyi vurgulamak istiyorum. Ben Antropolojik bilgileri verdim. Arkasından gömüldü. Bir gün sonra çıkarıldı, otopsi yapılması için, 3 kere ceset yerinden çıkarıldı.eğer bir ekibimiz olsaydı, bu ceset 3 kere yerinden çıkarılmayacaktı. Bu da bizim bir eksiğimiz Türkiye de. Tarihi malzemeler üzerinde çalıştık Türkiye de. Adli vakalar çok fazla gelmedi. Trabzon da çıkarılan bir iskelet bu. Saçma deliğini görebiliyoruz. İşte bunlar Antropolojik çalışmalarla çok net ortaya çıkarılabiliyor. Toplu gömülerdir. Her biri için bir takım yöntemler gerekiyor. Bu nedenle Adli Antropologların mutlaka yetişmesi gerekiyor düşüncesiyle sayın Hancı hocamız kurslar düzenliyor. Bu kurslarda Antropoloji bilgileri, tıp bilgileri diş hocamızın da katkıları oldu. Kurslar düzenlendi. Zaten şimdi bu arkadaşlarımız Adli Antropolog olarak görevlerini yapmaktadırlar.böylece Türkiye deki Adli Antropolojinin daha doğum aşamasında olduğunu anlattım. Aslında ben size çok fazla bir şey veremedim. Belki bir ışık olabilir. Adli Antropolojinin gelişmesi için çok fazla çaba sarf etmemiz gerektiğini anlatabilmişimdir. Sabrınız için teşekkürler. 4. Sınıf Emn. Md. CEM MEHMET ÇETİN Artvin İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürü Türkiye de Toplu Ölümlerde Kimlik Tespiti Hizmetleri Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürüm, Sayın Rektörüm, değerli konuklar. Bana ayrılan kısa süre içerisinde ülkemizde DVI olarak isimlendirilen, açılımında felaket sonrası kimliklendirme çalışmalar hakkında sizlere bir takım bilgiler vermek istiyorum. Öncelikle DVI nin tanımı nedir? DVI İngilizce bir terim. Fakat uluslararası alanda bu şekilde uygulanıyor. Biz aslında Disaster Victim Indentification, bunu Türkçeye tercüme ettiğimizde felaket kurbanlarının kimliklendirilmesi anlamına geliyor. Bunun önemi nerden kaynaklanıyor. Son derece önemli, çünkü kimlik tespiti için, birçok hukuki işlem başarılı bir şekilde sonuçlandırılması, efendim hayatını kaybeden kimliklendirilmediği takdirde, hayatını kaybeden bir takım insanların ölümünden sonra bir takım işlerin sorunsuz kalması sebep veriyor. Bunlar miras ve benzer hukuk alanlarını ilgilendiriyor. Bunun için ölen insanların kimliklendirilmiş olması gerekiyor. Tabi birde felaket konusu var. Kimliklendirme felaket kelimelerini bir araya getiriyoruz. Bu çalışmada felaketler çok geniş bir yelpazede değerlendiriliyor. Ulaşım, doğal afetler, teknik, savaş, terör şeklindeki felaketleri söylüyoruz. Tabi ülkenin durumuna göre fiziki yapısına göre, deprem, volkan, volkanik püskürmeler, terör saldırıları gibi risk grubuna baktığımız zaman, her ülkenin felaket riskleri birbirinden farklıdır. Ama ülkemiz hem doğal felaketler, hem diğer terör saldırısında oluşabilecek felaketler gibi, felaketlerin çok yoğun yaşandığı bir ülke. Kimliklendirme sürecini burada belirtmek istiyorum. Kimliklendirme süreci basitçe bir felaket sonrasında kayıp olarak yani felaketin ardından bulunamayan, aranan kayıp kişilerle bir yerlerde enkaz altında bir uçak düşmüşse uçağın enkazının çevresinde ve içinde bulunan ceset ve ceset parçalarının karşılaştırılması, basitçe kayıp kişilerle ilgili verileri topluyoruz. Kimliği bilinmeyen ceset ve ceset parçalarında bulguları topluyoruz. Bunları bilimsel veriler ışığında altını çizmek istiyorum. Bilimsel veriler ışığında ki nedir bunlar? Bir sonraki slaytta izah edeceğim. Bunların ışığında kesin veri olarak karşılaştırıp sonuca gitme, tabi bu arada kurban yakınlarının yardımıyla görsel kimliklendirme de yapılabiliyor. Biz buna karşı çıkıyoruz. Çünkü bunun

31 bilimsel bir gerçekliği yok. Neden doğrudan yüzleştirme, ne kadar sağlıklıdır. Aileler tarafından yapılan görsel kimliklendirmenin % 50 si, hatta daha fazlası yanlıştır. Şöyle bir şey var. Bu kadını tanıyabildiniz mi? Aslında tanıyorsunuz. Fakat öldükten sonra vücut bütünlüğü bozulmamış. Ne hale geldiğini görüyorsunuz. Tanımayacak bir şekilde deforme oluyor ki, bunun uçak kazası, deprem yada başka bir felaket sonrası kimliklendirmenin görsel açıdan ne kadar yanlış olabileceğini izah etmek istiyorum. Tahribat derecesinde kimliklendirme yöntemlerinin uygulandırılabilmesi açısından çok önemli tahribat derecesi yani meydana gelen bir felaket neticesi oluşan yani cesette oluşan tahribat derecesi ne kadar fazlaysa kimliklendirme araçlarının o kadar yoğun olarak kullanılması gerekiyor. Farklı kimliklendirme yöntemleri görüyoruz burada. Biz parmak izi, diş hocamız az önce söyledi, kendi sunumlarında söylemiş oldukları diş incelemeleri, antropolojik incelemeler, parmak izi, DNA yada vücut içerisinde bulunan bir takım bedenle alakalı emareler, belirtiler, doğuştan meydana gelen bir takım değişmeyen kalıtsal özellikler kimliklendirme yöntemleri için son derece önemli. Burada yine birkaç bilimsel kimliklendirme örneklerini görmekteyiz. Kimliklendirme yapılmadığı takdirde ortaya böyle görüntüler çıkıyor. Biliyorsunuz bu 2004 yılında meydana gelen depremle, ardından tusunami sonrası bir foto muhabiri tarafından çekilmiş sokak ortasındaki dağılmış cesetlerin etrafındaki bir görüntü. Yine burada da dünyanın değişik yerlerinde özellikle gelişmemiş toplumlarda, geri kalmış toplumlarda felaket neticesinde ortaya çıkan görüntüler. Bunların hiçbiri insana yakışmayan görüntüler. Tabi birde DVI dediğimiz, felaketlerin kimliklendirilmesi ekibinden bahsetmek istiyorum. Bir ekip var, uzmandan oluşan bir ekip var. Burada öncü birlik, rapor merkezi, komplike bir yapı. Multi disipline bir ortam. İçerisinde birçok farklı uzmanlık alanları var. Parmak izi uzmanından, adli diş hekimine, patalog adli tıp uzmanı, antropolog, biyolog, psikolog, adli fotoğrafçı, otopsi asistanı gibi Bu listeyi daha da artırmak mümkün. Felaketzede kurbanların kimliklendirilmesin de gönüllülük ilkesi esastır. Çünkü şartlar ve çalışma ortamı son derece ağırdır. Biraz sonra bazı görüntülerde bunun ne kadar zor ve ağır olduğunu göreceksiniz. Kendini geliştirme vasfı uzun süre çalışmaya hazır olma, yüksek motivasyon gibi bir takım özelliklerin olması gerekiyor. Burada alt birimlerin, özetle görevleri var. Aile bireyleri, personel yeterliliği çok önemli. Çünkü son derece stresli bir çalışma, psikolojik olarak çok büyük yıkımlara sebebiyet verebiliyor. Yani siz felaket olan bir yere gidiyorsunuz, haftalarca, günlerce çalışıyorsunuz, döndükten sonra hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Fakat aradan yıllar sonra çok yoğun ve çok tehlikeli travmalar geçiriyorsunuz. Adli Tıp, gene aynı şekilde otopsiler de çok önemli. Burada postmörtem çalışma sahası, yani cesedi böyle bir fabrika gibi düşünelim. Cesedin gelişinden, yani üzerinde çalışmalar tamamlandıktan sonra, aile bireylerine yakınlarına teslim edilene kadar ki süredeki aşamaları görüyoruz. Felaketzede kurbanların kimliklendirilmesin de uluslararası bir otorite var. İnterpol içerisinde bir komite var. Bu 76 üye ülkenin DVI birimleriyle irtibat halinde çalışma yürütüyorlar. Formlarımız var. Bu formları biz hocalarımızın da yardımlarıyla Türkçeye çevirdik. Her ülke bu formları kendi dilinde kullanıyor. Formların formatı aynı. Yani formun 5.sayfasının 8.maddesindeki özellik bütün dillerde aynı olduğu için uluslar arası felaketzedelerin kimliklendirilmesi operasyonunda ülkelerarası bilgi alışverişi de rahatlıkla sağlanıyor. Evet bizim Türkiye olarak katıldığımız birkaç operasyon var. Onlardan bahsetmek istiyorum. İlk defa 17 Ağustos 1999 İzmit depreminde tam manasıyla olmasa bile kısmi olarak çalışma yaptık. Oldukça yüksek sayıdaki vatandaşımızın kimliğini tespit ettik. Emniyet Genel Müdürlüğümüze bağlı olarak vücut bütünlüğü bozulmuş vatandaşlarımızın kimlik tespitini iki aylık bir çalışmayla sağlamaya çalıştık. Yine 2006 yılında Adana Osmaniye yolunda meydana gelen trafik kazasında 44 mülteci hayatını kaybediyor. Hiçbirinin üzerinden kimliklerini tespit edecek herhangi bir belge, doküman, pasaport olmadığı için tamamen bilimsel yollarla kimlik tespiti çalışmalarını yaptık.

32 Bizim için en önemli vaka, 3 Mart 2005 tarihindeki vaka. Kabilde düşen bir uçak var. 104 yolcusuyla birlikte Kabil e inişte düşer. Belki hatırlarsınız, içerisinde 9 tane Afganistan da çalışan, Türk şirketlerinde çalışan inşaat mühendisleri vardı. Hepsi hayatını kaybetti. Nato Afganistan özel temsilcisi sayın Hikmet ÇETİN in, tabi Emniyet Genel Müdürlüğümüzün talimatlarıyla 5 kişilik bir ekip oluşturduk. Afganistan a hareket ettik. Gittiğimiz zaman, düşen uçak buydu. Son derece kötü şartlar. Çünkü aşağı yukarı 3500 metrelik, terör örgütlerinin özellikle barındığı Hindikuş Dağlarının uzantısı olan Çapari Dağına çıkılmıştı. Oradaki bölge son derece tehlikeliydi. Mayın tehlikesi vardı. Aşağı yukarı 15 gün kadar cesetlere ulaşılamadı zaten. Mayınların temizlenmesi ve hava şartları çok kötüydü. Daha sonra cesetlere ulaştık. Fakat bütün olarak ceset bulamadık. Cesetlerin birçoğu hayvanlar tarafından parçalanmıştı. Bunları toplayıp Afganistandaki, Kabildeki askeri hastaneye getirip üzerinde 1 ay süren çalışmalar yaptık. Ağırlıklı olarak DNA çalıştık. Cesetler torbalara konularak getirilmişti. Afgan askerleri yapmıştı. Bir torbanın içerisinden 2 kopmuş kafa 4 bacak şeklinde parça çıktı. Bunları bir puzzle gibi nerdeyse bütünleştirmeye çalıştık. Birinci fotoğraftaki görüyorsunuz cesedin kafası aşağı yukarı 4-5 saatlik çalışmayla fotoğraftaki gibi, yüzü tanınacak hale getirdik. Tabi bu uzun zaman aldı. Burada pilot, pilot kabininden çıkarmış olduğumuz ceset parçaları pilot-yardımcı pilot ve uçuş teknisyenlerine ait. Hepsi birbirine karışmıştı. Onları birbirinden ayırıp bütün olarak tespit etmeye çalıştık. Kurban yakınlarının da gelip bakmaları mümkün değildi. Çünkü Afganistan parmak izi kayıtları, nüfus kayıtları bile yok. Çok büyük zorluklar çektik. Oradaki tercümanlarımız çok yardımcı oldular. Bize ve hemen hemen tüm cesetlerin tamamının kimliklendirilmesini yaptık. İçinde 4 Amerikalı, 4 İtalyan gibi farklı ülkelerden yolcularda vardı. Eğitim fakültelerimiz var. İlk faaliyetimiz Hamit hocamız ve Mustafa AYDIN müdürümüzün çok özverili gayretleriyle SASEM de yapıldı yılında ilk DVI eğitimi yapıldı. Ardından yine Van da ilk ulusal DVI kongresi yapıldı. Ardından Avrupa Birliği Kimlik Programı kapsamında Alman DVI ekibinden biz bir eğitim aldık. Oldukça güzel bir eğitim aldık, iki dönem halinde. Biz hem tecrübe kazandık, eğitildik. Afganistan a gittik ve bir takım ülkeleri eğitelim dedik. Üsküp te 15 katılımcının katılımıyla DVI eğitimi yaptık. Çok başarılı bir şekilde Üsküp te ki meslektaşlarımızı da eğitmiş olduk. Şimdi sunumum bitti. Ancak hocam çok kısa bir görüntü var ondan da bahsetmek istiyorum. 24 Aralık 2004 tarihinde meydana gelen, herkesin bildiği bu tsunamide yapılan kimlik tespit çalışmalarının Hollanda DVI ekibinin kamerasından görüntüleri. Tabi şok havaalanından olay yerine varışlarına kadar başlıyor. Ben hızlı hızlı geçeceğim. Önemli yerleri göstermek istiyorum. Devasa, yani insan aklının almayacağı büyüklükte bir felaket. Apartman büyüklüğündeki dalgalar şehrin kilometre içerisine dev tankerleri sürükleyecek kadar tsunami düşünün. Yüzlerce binlerce şehre dalgalar geliyor. Ardından tabi dalgaların çekilmesiyle birlikte her yer ceset. 237 bin ceset. Ortam sıcak tabi cesetler bozulmaya başlıyor. Bulabildikleri bütün düzlüklere cesetleri böyle sermişler. Çünkü muhafaza edebilecekleri bir yer yok. Onlarca ülkeden 2500 gönüllü kimliklendirme çalışmasına katılıyor. Buna tıp fakültesi öğrencileri de dahil. Daha sonra parmak izi çalışması, otopsiler ve farklı yerlerde çalışmalar. Konteynerler getiriyorlar. Cesetlerin incelemesine başlıyorlar. Burada pembe formlar ölüm sonrası yeri, cesetlerden alınan bilgilerin doldurulduğu formlar, sarı formlarda kurban yakınlarından alınan bilgilerin doldurulduğu formlar. Bakın burada normal insanlar bunlara aklını yitirmiş der. Ama bunlar bir motivasyon. Yani oradaki insanlar müthiş bir stres altında çalışıyor. Fakat böyle dans ederek bu stresi minimum seviyeye indiriyorlar. Ve sonunda, bütün DVI çalışanları ve hayatını kaybedenlerin yakınları görkemli bir anma töreni düzenliyorlar. Burada bu anma töreninde hayatını kaybeden kurbanlar kadar göğe doğru yükselen her bir fener bir kurbanı temsil ediyor. Bu tip şeyler çok önemli. Çünkü travmayı anlatabilmenin yollarından bir tanesi. Binlerce meşale. Burada tabi çalışmalar devam ediyor. İki sene sürüyor çalışmalar. Burada kendisi benimde yakından tanıdığım, beraber toplantılara katılmış olduğum Hollanda DVI şefi Peter, çok fazla operasyona katılmıştır. Dünyada önde gelen

33 uzmanlardan biridir. O bu şekilde bir kurbanın kimliğinin tespit edilmesinin ardından, bu bir kız çocuğunun annesi. Peter diyor ki, kimliklendirme bitti. Bilimsel olarak tespit edecek cenazeyi. Annesi diyor ki son bir kez evladımı görmek istiyorum. Çünkü Budist geleneklerine göre yakılacak. Peter onun isteğini kırmıyor. Annesi cesedin bulunmuş olduğu masaya geliyor. Diyor ki tabi orda annenin yüzündeki ifadeyi özellikle görmenizi istiyorum. Bakıyor evet o diyor. Zaten tanımlanmış. Dokunmak istiyor. Fakat diyor ki lütfen dokunmayın. Bir annenin son isteği çocuğuna son bir kez dokunmak istiyor. Peter refleks olarak diyor ki, lütfen çünkü çürümüş bir ceset. Hastalık bulaşabilir. Lütfen tehlikeli dokunmayın diyor. Ve anne elini çekiyor. Ondan sonra Peter birazdan izleyeceksiniz. O deneyimli DVI şefi kendini tutamıyor. Burada dikkat ederseniz, diğer uzmanlar hemen gelip ona sarıldılar. Çünkü çok önemli bu. Evet ve çalışmalar bu şekilde tamamlanıyor. Biz az önce izah ettiğim birkaç operasyonda benzer görüntülerde, benzer hissiyatıda defalarca yaşadık. Beni sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Meral DÖLEK - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.B.D. Başkanlığı Adli Hemşirelik Sayın Valim, Sayın Hocalarım, Sayın Konuklar. Öncelikle burada bulunduğum için çok mutluyum. Bu arada Turgut hocam söyledi. Size hemşirelikten adli hemşirelikten kısaca bahsetmek istiyorum. Yıl 1954, hemşirelik yasası ilk defa çıkıyor. Okumadan size kısaca bahsedeceğim. Hemşirelerin çiçek aşısını yapabilecekleri, acil hallerde pansuman yapabilecekleri ve doktorun tavsiyesi üzerine de ilaçları şırınga edebileceklerinden bahsediliyor. Bunun içinde 25 yaşını aşmış, ilkokulu bitirmiş her bayanın hemşire olabileceğinden bahsediliyor. Takdir edersiniz ki, 1954 yılındaki yasa ve ülkemizin sağlık gereksinimlerine hizmet edecek çağdaş bir hemşirelik anlayışına sahip değildir. Bu yasa 1950 li yılların sağlık anlayışını içermektedir. Türkiye nin de üyesi olduğu uluslararası kuruluşların görüş ve kararları hemşireliğe eski yasadaki alanların ötesinde bakım veren, eğiten, danışılan, yöneten ve araştıran roller öngörmektedir. Hemşirelik; hastaları izlemek, tanı koymak ve tedavi süreçlerini yönlendirmek için gerekli olan ileri soyut düşünme yeteneği ve bilgi, belirli düzeyde matematik beceri, psikolojik ve sosyolojik olguları kavrayacak kadar kültürel donanım, ağır tempoyu üstlenebilecek bir fiziksel dayanıklılık ve her şeyden önce temel insanlık değerleri gerektiren bir meslektir yılında hemşirelik mesleği bir adım daha attı ve yeni yasa tasarısı kabul edildi. Yasa tasarısının genelinde Türkiye de hemşirelik üniversite düzeyene çıkarıldı. Cinsiyet ayrımı kalktı. Bu burada özellikle bahsetmek istediğim, özel dallarda yada branşlaşma adına sertifika programlarıyla hemşirelerin gelişmeleri sağlandı. Adli hemşirelik, hemşirelik ilminin, yasaların ve yasal prosedürlerin gerektirdiği yasal sorumluluklar çerçevesinde gerçekleştirilmesidir. Günümüzde yaşanan adli olayların boyutunun toplumun refah ve güvenliğinin sağlanmasında adli olayların çözümlenmesinde mağdurların eş ve çocuklarının korunmasında adli tıp ve adli hemşireliğe önemli sorumluluklar yüklenmektedir. Peki, adli hemşireler nelerle uğraşmaktadırlar. Aile içi şiddet, cinsel saldırı, çocuk ve yaşlı istismarı, fizyolojik ve psikolojik istismar, alkol ve madde bağımlılığı, bunlar en çok ilgilendikleri konular. Hemşire birçok olayda sanık ve mağduru ilk kez gören ailesi ve yakınlarıyla ilk iletişime giren muayene sırasında eşyalarına dokunan sanık ve mağdurdan alınan kan ve doku örnekleriyle ilk temas eden kişidir. Adli tıp toplantısı gerektiren hastaların saptanması, kanıtların toplanması, saklanması, kayıt edilmesinde hemşire önemli bir rol oynamaktadır. Bu görevleri yaparken hemşire adli tıp uzmanı ya da polis gibi ayrıntılı inceleme yapmamakta, sadece uzmanlarca incelenmekte olan doğruyu farklı

34 yollarla incelemekte ve söz konusu cisimlerde ortak çalışma yapmaktadır. Sanık ya da mağdura hemşirelik bakımını planlamakta ve uygulamaktadır. Adli olayı fark eden ve tanımlayan hemşire tedavi ve bakım sırasında adli kanıtların kaybolmasını da engelleyebilir. Kanıtın toplanması için fotoğraflama, örnek alma, giysilerin korunması, kanıtların kaydedilmesi görülmektedir. Kanıtları korurken her bir kanıtın ayrı ayrı zarf içine yerleştirilmesi, bozulmaması için bant, zarf yada paket kullanarak mühürlenmelidir. Hastanın adı, protokol numarası, doğum tarihi yazılmalıdır. Kanıtları toplayan hemşirenin adı, ünvanı, hastanenin adı ve klinik mutlaka yazılmalıdır. Her kanıt tek tek kaydedilmeli ve hemşire pakete her bir zarfa gün tarih belirterek imza atılmalıdır. Tüm kanıtlar kaydedilmelidir. Doğru ve eksiksiz kaydedilmelidir. Görsel kayıtlar oluşturulmalıdır. Kayıtlar açık, anlaşılır olmalıdır. Kayıtlar hemşirenin yorumunu içermemelidir. Bireyin gelişimlerine yönelik bakım ve taburculuk planının yapılması ayrıca hemşirenin görevlerindendir. Aynı zamanda kriz yönetimi yapması ve mağdurların sosyal servislerle temasa geçmesi de, ayrıca hemşirenin görevlerindendir. Adli hemşireler olgularda şüpheci olmalı. Veri toplamalı, bulguları kaydetmeli, görsel kayıtlar oluşturmalı, fiziksel kanıtları toplamalı. Kanıtları kontamine etmemeli. Kanıtları korumalı, uygun şekilde muhafaza etmeli. Kanıtların yok edilmesini engellemeli, ilgili birimlere güvenli bir şekilde iletmeli. Tanıklık yaptığında doğru kavramlarla konuşmalı. Yasaları bilmeli, yorum yapmalıdır. Türkiye nin ilk kez sertifikalı, adli hemşirelik kursu, Ankara Üniversitesi ana bilim alanında düzenlenmiştir. Bu tarihten itibaren 7 kez adli hemşirelik kursu düzenlenmiştir. Şu anda adli hemşireler derneği içerisinde adli hemşireler komisyonu kurulmuş, çalışmalarına devam etmektedir. Ve eğer bir olaya ilişkin ne olmuş, ne olabilir diye bakacaksanız, tıbbi kayıtlara bakın. Ama gerçekten ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız, hemşirelik kayıtlarını okuyun. Teşekkür ederim, sağ olun. 12:30-13:30 Yemek Arası 13:30-15:00 PANEL 2 : ADLİ BİLİMLER VE HUKUK OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI: Prof. Dr. AHMET NEZİH KÖK- Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. Başkanı: Otopside Kanıtlar KONUŞMACILAR: Av. DEVRİM KARAKULAH- Adli Bilimciler Derneği Genel Sekreteri: Telekomünikasyon yolu ile Yapılan İletişimin Denetlenmesi Av. OSMAN FIRAT TURAN- Ankara üniversitesi Hukuk Müşavirliği: Hukuka Aykırı Deliller Emniyet Amiri AHMET MİTHAT ÖZKAN- Iğdır Emn. Müd. Asayiş Şb. Müd V. Adli Victimoloji Başkomiser İHSAN ZORLU- Iğdır Emn. Müd. Çocuk Şube Müd. V. Iğdır da Çocuk Şube Müdürlüğü Hizmetleri Av. DEVRİM KARAKULAH- Adli Bilimciler Derneği Genel Sekreteri Telekomünikasyon yolu ile Yapılan İletişimin Denetlenmesi

35 İLGİLİ MEVZUAT AİHS madde 8 T.C. Anayasası madde CMK madde 135 ve devamı PVSK madde ek 7 JTGYK madde 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu Adalet Bakanlığının sayılı yönetmeliği TANIMLAR Telekomünikasyon : İşaret, sembol, ses ve görüntü ile elektrik sinyallerine dönüştürülebilen her türlü verinin; kablo, telsiz, optik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, elektro kimyasal, elektro mekanik ve diğer iletim sistemleri vasıtasıyla iletilmesi, gönderilmesi ve alınmasını ifade eder. İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması : Telekomünikasyon yoluyla gerçekleştirilmekte olan konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile diğer her türlü iletişimin uygun teknik araçlarla dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik işlemleri ifade eder. İletişimin tespiti : İletişimin içeriğine müdahale etmeden, iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri ifade eder. Sinyal bilgisi : Bir şebekede haberleşmenin iletimi veya faturalama amacıyla işlenen her türlü veriyi ifade eder. Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi : İletişimin içeriğine müdahale niteliğinde olmayıp yetkili makamdan alınan karar kapsamında sinyal bilgilerinin iletişim sistemleri üzerinde bıraktığı izlerin tespit edilerek, bunlardan anlamlandırılan sonuçlar çıkarmak üzere gerçekleştirilen değerlendirme işlemlerini ifade eder. AİHS Madde 8 : Özel hayatın ve aile hayatının korunması 1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir. AİHS e Göre İletişime Müdahalenin Şartları İletişimlere müdahalenin kanunlara uygun olması. Müdahalenin meşru bir amacının bulunması. Demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde olması.

36 T.C. Anayasası Madde 22 Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İletişimin Denetlenmesi Koşulları CMK m Maddi Koşullar Suç Şüphesi İkinci derecede uygulanabilirlik Tedbirle ilgili olan kişiler 2. Biçimsel koşullar Karar verme yetkisi Kararın içeriği 3. Tedbirin Süresi ve Sona Ermesi CMK m.135 Uygulama Koşulları 1. Maddi Koşullar Suç (6) Bu madde "kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler" ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir: a) Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80), 2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83), 3. İşkence (madde 94, 95), 4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102), 5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 6. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 7. Parada sahtecilik (madde 197), 8. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

37 9. Fuhuş (madde 227, fıkra 3), 10. İhaleye fesat karıştırma (madde 235), 11. Rüşvet (madde 252), 12. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282), 13. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315), 14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları. b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları. c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar. e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar. 1. Maddi Koşullar Suç Şüphesi Suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı (Tedbire başvurulması için suçun işlendiğine dair varlığı) 1. Maddi Koşullar İkinci derecede uygulanabilirlik Başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması hali: Soruşturma veya kovuşturma sırasında diğer tedbirlere başvurulmuş olsa bile sonuç alınamayacağı hususunda bir beklentinin varlığı veya başka yöntemlerden biri veya birkaçının uygulanmasına rağmen delil elde edilememesi ve delillere ancak bu Yönetmelikte düzenlenen tedbirlerle ulaşılabilecek olmasını, 1. Maddi Koşullar Tedbirle ilgili olan kişiler Şüpheli Sanık 2. Biçimsel koşullar Karar verme yetkisi Hakim Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde C. Savcısı 2. Biçimsel koşullar Kararın içeriği Tedbire başvurma nedenine ilişkin yeterli bilgi, Yüklenen suçun türü, Hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği ve adresi,

38 İletişim aracının türü, Telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu, Tedbirin türü, Tedbirin kapsamı Tedbirin süresi belirtilir. 3. Tedbirin Süresi ve Sona Ermesi Süre : En çok 3 ay. Sona Erme : Şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi Hakimin onay vermemesi Verilen sürenin dolması TEŞEKKÜRLER Av. OSMAN FIRAT TURAN- Ankara Üniversitesi Hukuk Müşavirliği: Toplum, eğitimi parasız vermediği için suçludur; Yarattığı geceden toplum sorumludur. Hukuka Aykırı Deliller -DELİL YASAKLARI- Bu ruh gölgelerle doludur, böylece orada günah işlenir. Suçlu günahı işleyen değil, gölgeyi yaratandır. I- DELİL KAVRAMI Victor Hugo Ceza muhakemesinde amaç maddi gerçeğin araştırılmasıdır. Ve bu duruma bağlı olarak cezai uyuşmazlık iki yönü ile karşımıza çıkar; 1 Maddi Yön 2 Hukuki Yön Ceza Muhakemesinde işlendiği iddia edilen eylemin işlenip işlenmediği, işlenmiş ise bunun suç teşkil edip etmediği, suç teşkil ediyor ise bunun sanık tarafından işlenip işlenmediği belirlenecektir. Yargıç bu soruların cevabını araştırmak bir başka deyişle maddi gerçeği araştırmak suretiyle hükme ulaşacaktır. Yargıcın muhakeme sonucunda maddi olayı çözmesine ve böylece bunu sabit görmesine veya görmemesine hizmet eden araçlara delil denir. Delil yargıcın karar kaynağıdır ve ceza muhakemesinde esas itibariyle delillerin değerlendirilmesinden ibarettir.

39 a. Delil in yargıcı inandırmış olması yeterli değildir, yargıcı tam bir kanaate ulaştırmış olması gerekmektedir. b. Medeni Usul Hukukundan farklı olarak Ceza Muhakemesinde ispat yükü sorunu bulunmamaktadır. Delil Serbestisi İlkesi Ceza Muhakemesinde maddi gerçek araştırıldığı için her şey delildir, her şey her şeyle ispatlanabilir. İspat edilmesi gereken olay geçmişe yöneliktir ve olayın zamanı ve şartları önceden bilinememektedir. Delillerin önceden hazırlanmaması nedeniyle ceza muhakemesinde delil serbestliği ilkesi benimsenmiştir. Bununla birlikte yargıç muhakeme sırasında tarafların ileri sürdükleri delillerle bağlı değildir. Vicdani Delil Sistemi Ceza Muhakemesinde, delil olarak ileri sürülen hususların delil olma değerini yargıç serbestçe belirler. Ceza yargıcı bir hususun sabit olduğu hakkındaki hükmünü tam bir kanaatle verir. Yargıcın değerlendirmesi akla ve mantığa dayalı olmalıdır. Bir başka deyişle yargıç hangi delillere neden inandığını yada inanmadığını açıklamak zorundadır. Delil Türleri DELİLLER BEYAN DELİLLER BELGE DELİLLER TANIK BEYANI YAZILI BELGELER SANIK BEYANI GÖ RÜNT ÜYLE TESPĠT EDĠLE N BELG ELER DĠĞER KĠġĠLERĠN BEYANI SESLE TESPİT EDİLEN BELGELER BELİRTİLER DOĞAL BELĠRTĠLER YAPAY BELĠRTĠLER

40 Delillerin Özellikleri 1. Deliller gerçekçi olmalı, yani gerçeğin bir parçasını oluşturmalı ve beş duyu ile algılanabilmelidir. 2. Deliller akılcı olmalı, yani gerçeği akla uygun olarak ifade edebilmelidir. 3. Deliller olayı temsil etmelidir. Yani olayın tamamını yada bir kısmını yansıtmalıdır. 4. Deliller elde edilebilir ve kanıt bakımından önemli olmalıdır. 5. Deliller Hukuka aykırı olmamalıdır. II- DELİL YASAKLARI Hukuk devleti esaslarına uygun bir ceza muhakemesinde delil elde edilmesi ve değerlendirmesi işlemlerine getirilen sınırlamalara DELİL YASAKLARI denir. 1.Delil Yasaklarının Amaç ve Görevi 1. Maddi gerçeğin araştırılmasına bazı sınırlamalar getirilerek kişisel ve toplumsal değerleri korumaya çalışmak. 2. İnsan Hakları ile Temel Hak ve Hürriyetleri Korumak. 3. Gerçeğin tespitini ve meşru bir cezanın verilmesini sağlamak. 4. Özel hayatın gizliliğini korumak. 2.Delil Yasaklarının Hukuksal Temeli HUKUKA AYKIRI DELİLLER ANAYASA M.38/6 CMK DELİL ELDE ETME YASAKLARI M.147 DELİL DEĞERLENDİRME YASAKLARI M.148 A- Anayasa 38/6 Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez. Anayasa m.38/6 nın özellikleri

41 1. Delil kavramından değil, bulgu kavramından söz edilmektedir. Bulgu Nedir? Delil niteliği kazanmış her türlü iz, eser ve belirtidir. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş her türlü iz, eser ve belirti delil yasağı kapsamındadır. 2. Delil olarak kabul edilmeyecek bulgular, hukuka değil, kanuna aykırı olmalıdır. Örneğin; aramada hazır bulunması gereken kişiler hazır olmaksızın yapılan bir arama sonucu elde edilen delil kullanılamaz. 3. Anayasa delil olarak kabul edilmeyeceğinden bahsederek, sadece hakimi değil, kolluk, savcı, mağdur ve müdafide dahil tüm ceza muhakemesi süjeleri açısından delil yasağı getirmiştir. Yine bu yasak geniş kapsamlı olup, hem elde etmeyi, hem de değerlendirme yasağını kapsamaktadır. B- CMK Kapsamında Delil Yasakları B.1- Delil Elde Etme Yasakları 1. Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi (147). 2. İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller (148). B.2- Delil Değerlendirme Yasakları Hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin değerlendirmeye alınmaması (217). B.1- Delil Elde Etme Yasakları 1- Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi (m.147 CMK) İfade ve sorgunun ana esasları CMK m.147 de belirlenmiş olup, Sanığa CMK m.147 de belirlenen hakları hatırlatılmadan işlem yapılması delil yasaklarının doğumuna sebebiyet verir. Bu şekilde elde edilen deliller hükme esas alınamaz. Yine ifade ve sorgu öncesinde sanığa CMK m. 147 de sayılan haklarının hatırlatılmaması veya ifade ve sorgu sırasında uyulması gereken prosedüre uyulmaması, ifade ve sorgu sırasında elde edilen sanık açıklamalarının hükme esas alınmasını engeller. İfade Alma ve Sorgu Kavramları; İfade Alma: Soruşturma evresinde şüphelinin anlatımının, Cumhuriyet Savcısı veya kolluk tarafından saptanmasıdır. Sorgu: Soruşturma evresinde sulh ceza yargıcı tarafından şüphelinin, kovuşturma evresinde ise, sanığın anlatımlarının yargıç veya mahkeme tarafından alınmasıdır.

42 Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu gerçeğin ortaya çıkarılmasında başvurulacak kanıtlardan birisi de ifade alma veya sorguya çekmedir. İfade verme ve sorgulama, kanıt amacı olmakla birlikte, aynı zamanda savunma aracıdır. Şüpheli veya sanıktan iddiaların tersini kanıtlaması istenemez ise de, olayın en yakın tanığı olduğundan, ifadesi veya sorgusunun, kanıtlamaya faydalı olacağı açıktır. Düzenleme karşılaştırmalı ceza usul hukukunda kişi özgürlüğü bakımında yerleşmiş bulunan temel ilkelere uygundur. Üzerine suç atılan veya şüphe altına sokulan kimsenin savunma hakkını güvence altına almak amacıyla madde, sorgunun veya ifade almanın ne surette yapılacağını ayrıntıları ile göstermektedir. Düzenleme, önce şüpheli veya sanığın haklarını saptayan ve sonra da sorgu yapacak ve ifade alacak yetkililere hitap eden iki kategori hükmü içermektedir. CMK m.147 ye göre, şüphelinin veya sanığın, ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulması gerekmektedir; a.şüpheli veya sanığın kimliği saptanmalıdır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak yanıtlamak zorundadır. b.sanığa kendisine yüklenen suç anlatılmalıdır c.sanığa müdafi seçme hakkı bulunduğu ve onun kanuni yardımından yararlanabileceği, müdafiinin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, baro tarafından bir müdafiinin görevlendirmesi sağlanır. d.95 inci madde hükmü saklı kalmak kaydı ile yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhal bildirilir. e.yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir. f.şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır. g.ifade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. h.ifade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkanlardan yararlanılır. i.ifade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Tutanakta şu hususlara yer verilir. - İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih, - İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,

43 - İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri, - Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı, - İmzadan çekilme halinde bunun nedenleri. Yargıtay Kararları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararları uyarınca sanığa haklarının bildirilmemesi başka yönle incelenme yapılmaksızın mutlak bozma nedenidir. Şüpheliye hakları hatırlatılmadan yapılan sorgu, hukuken yapılmamış kabul edilmekte ve suçun oluşmaması ya da yeterli kanıt bulunmaması sebebiyle verilen beraat kararları bozulmaktadır. Bozma kararları usul bozması niteliğinde olup, dosya başka yönleri ile incelenmemektedir. Ancak; CYY.sı 147.maddesinde tanınan susma hakkı kullanan sanık hakkında, "... susma hakkıyla siyasi bir duruş içine girdiği..." biçiminde yasal olmayan gerekçeyle takdiri indirim nedeninin uygulanmamış olması; Görevsiz mahkemede dinlenen tanıkların adil bir yargılama için tekrarlanma olanağı bulunduğu halde yeniden dinlenmedikleri gibi, anlatımları da duruşmada okunup değerlendirilmediği, istinabe yoluyla dinlendiklerinin anlaşılması, Tanıkların ifade tutanakları dosya içerisinde bulunmamasına karşın, anlatımlarına dayanarak hükümlülük kararı verilmesi, Görevsizlik kararı veren Mahkemece sanıkların sorgusu yapılmış ise de, görevli olan mahkeme tarafından usulüne uygun şekilde sorgularının yapılmaması, Mahkemece duruşma açıldığı halde hükümlü hazır bulundurulmadan ve savunması alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, CMK 147. maddesine aykırı bulunarak kararlar bozma kararları verilmiştir. Sorgu yalnızca sanık yararına konulan bir usul kuralı değildir. Maddi gerçeğe ulaşmak için konulmuş kamusal niteliği ağır basan bir usul kuralıdır. Kamu düzeni ile ilgili olan bu kurala uyulmaması mutlak bir bozma nedeni olarak görülmektedir. 2- İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller (m.148 CMK) CMK m.148 de düzenlenen yasak usullerin kullanılmış olması halinde elde edilen ifadeler, rıza ile verilmiş olsa dahi delil olarak değerlendirilemez. Anılan maddenin 1.fıkrası uyarınca; Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Anayasanın 17.maddesinde, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı buyrulmuş, TCK m.94,95,96 da da bir kimseye suçunu söyletmek için işkence yapan görevliler cezalandırılmıştır.

44 CMK m.148 in önemli noktası ise; ifade alma ve sorguda sanığın beyanının özgür iradesine dayanacağı kuralını içermesidir. Özgür iradeye dayanmayan beyan hiçbir surette ceza muhakemesinde kullanılamayacaktır. CMK m.148 sadece işkenceyi önlemek amacıyla kabul edilmiş bir düzenleme değildir. Burada korunmak istenen, başta işkence olmak üzere maddede sayılan bazı insanlık dışı davranışlardan sanığın haysiyetini korumak, sanığın maddi gerçekliği ararken bir obje haline getirilmesine engel olmaktır. Kötü davranma; İfade alan veya sorgulamayı yapan kişinin etkili eylem olarak ortaya çıkan davranışlarıdır. Sağlığa yönelen bütün saldırıların bu kavram içerisinde düşünülmesi gerekmektedir. Hakarette bu kapsama girmektedir. İşkence; İlaç verme; Yorma; Izdırap, acı veren, ağrılara neden olan tekrarlanan davranışlardır. Zorla katı, sıvı veya gaz şeklindeki maddelerin insan vücuduna verilmesidir. Kişiyi sürekli sorgulayarak ya da ayakta tutarak onun bitkin düşürülmesidir. Sanığın gece yarısı veya sabaha karşı, tam uykuya dalacağı sırada uyandırılması işleminin sık sık tekrarlanması da yormadır. Aldatma; Kişinin yanıltılması veya şaşırtılmasıdır. Örneğin, suç ortaklarının suçu kabul ettiği ya da kendisini suçladığı yalanıyla şüphelinin ikrarının sağlanması hali aldatmadır. Bedensel Cebir ve Şiddette Bulunma; Etkili eylem derecesine varmayan zorlamalardır. Yasaya Aykırı Menfaat Vaadi; Yasada öngörülmeyen konularda söz vermektir. Örneğin sanığın ikrar etmesi halinde cezalandırılmayacağının veya cezasının yarısından fazlasının indirilmesinin temin edileceğinin veya şartları oluşmadığı halde verilecek cezanın tecil edileceğinin söylenmesi gibi. Bazı Araçları Kullanma;

45 Sanığın iradesinin hür bir şekilde oluşmasına engel olarak kullanılan her türlü aracın kullanılması. Elektrik verme, coplama, falakaya yatırma, yalan makinesi, hipnotik telkinler gibi. CMK m.148 de örnek olarak gösterilen ve iradenin özgür bir şekilde oluşmasını engellediği için yasaklanan eylem ve işlemlerin anlamını saptamak, özellikle uygulayıcılar açısından oldukça zordur. Örneğin, kötü davranma, işkence, bedensel cebir arasında ne gibi farklılıkların olduğunu ortaya koyabilmek kolay değildir. Bedensel cebir, yakalama, zorla getirme gibi koruma tedbirlerinde söz konusu olabilen beyan elde etmek amacıyla vücuda yapılan ve acı ve ızdırap veren fiziki müdahalelerdir. İşkence ise sistematik bir şekilde yapılır ve salt bedensel cebri içermez aynı zamanda ruhsal bütünlüğe de yönelir. Kötü muamele ise cebir ve işkence dışında kalan her türlü hukuk dışı muameledir. Müdafi Hazır Bulunmaksızın Alınan İfade (148/4) CMK m.148/4 de savunma hakkı açısından oldukça önemli yeni bir delil yasağı düzenlenmiştir. Bu da soruşturma aşamasında mecburi müdafi sistemidir. Anılan düzenleme uyarınca; Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Alınır ise o hüküm kanuna aykırı bir delile dayandığı için Yargıtay tarafından mutlak surette bozulacaktır. İfade alma ve sorgudaki yasak usuller CMK m.213 ve 217 ile birlikte değerlendirilmelidir. Kolluk anlatımının okunabilmesi yalnızca bu ifade sırasında müdafi de hazır bulunmuş ise olanaklıdır. Müdafi hazır bulunmaksızın alınan kolluk ifadelerinin, dosyaya alınmaması ve mahkeme huzurunda doğrulanmadıkça da hükme esas alınmaması gerekir. Bu nedenle sorgu ve ifade tutanağında eğer müdafiinin imzası mevcut değilse, mahkeme re sen şüpheli veya sanığın bu ifadeleri doğrulayıp doğrulamadığını sormalıdır. Bir başka deyişle müdafi hazır bulunmaksızın alınan kolluk ifadeleri, hiçbir şekilde duruşmaya dahil edilemeyecek ve mahkeme huzurunda doğrulanmadıkça hükme esas alınmayacaktır. CMK m.148 kapsamında açıklamış olduğumuz yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler rıza olsa dahi delil olarak kabul dilemez. İkrarın delil olarak kabul edilmesi özgür irade ile verilmiş olmasına bağlıdır. Yargıtay Kararları; Ceza hukukunun temel amacı, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin açığa çıkarılmasını sağlamaktır. Sanığın ifadesi, gerçeği öğrenmek konusunda hakim için delil teşkil edebilir ise de, yan kanıtlarla doğrulanmayan, oluşa ve maddi gerçeğe uygun düşmeyen, bilimsel kanıtlarla doğrulanmayan soyut ikrara dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulması, ceza hukukunun "maddi gerçekliğe ulaşma" ilkesine aykırılık teşkil eder. Bu nedenle; sanığın baskıya dayalı olduğunu belirterek kabul etmediği kolluk ifadesi dışında, isnat olunan suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını

46 aşan yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Cumhuriyet Savcısının soruşturmayı bizzat yürüttüğü ve müdafii huzurunda usulüne uygun şekilde aldığı savunmasında, sanığın işlediği suçu tüm ayrıntılarıyla anlattığı ve bu ifadesinin müştekinin beyanlarını da doğruladığı gözetilmeden; sanığın yargılama aşamasındaki suçu inkara yönelik anlatımı nazara alınarak sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, BOZMA kararları ile sonuçlanmıştır. AİHM Yaklaşımı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3.maddesinde; Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz hükmü düzenlenmiştir. İşkence kavramının kendisine özgü farklı bir hukuki boyutu vardır AİHS inde hem işkence hem de insanlık dışı ve küçük düşürücü muamele terimleri kullanılarak iki kavram arasında kesin bir ayrım yapılmıştır. AİHM ne göre asıl amaç çok ciddi ve acımasız eziyet niteliğindeki kasıtlı insanlık dışı muameleye dikkati çekmektir. AİHM, muamele veya cezayı işkence olarak belirleyen unsurları tanımlamakla birlikte, bu kavramın tam olarak ne anlama geldiğini hiç tanımlamaya çalışmamıştır. Buna karşılık tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Sözleşmesi nde yer alan tanımı kısmen onaylamıştır. Anılan sözleşmenin 1.maddesi uyarınca; Kendisinden veya üçüncü bir kişiden bilgi veya itiraf elde etmek, kendisinin veya üçüncü bir kişinin işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir suç için cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi sindirmek veya baskı altında tutmak amacıyla veya her türlü ayırımcılığa dayalı nedenlerle bir kişiye kasıtlı olarak ister fiziksel, ister ruhsal olarak şiddetli acı verilmesi veya eziyet yapılması eylemi işkencedir. Bu tanımdan işkencenin üç ana unsuru çıkartılabilmektedir. Bunlar; i. Şiddetli ruhsal acı veya eziyet, ii. Acının kasıtlı ve bilinçli olarak uygulanması, iii. Bilgi almak, cezalandırmak ve sindirmek gibi belirli bir amacın izlenmesi. Selmouni Fransa ya karşı Başvurucu Fransa da tutuklu bulunan Hollanda ve Fas uyruklu bir kişiydi. Başvurucu neredeyse tüm bedenini kaplayan çok sayıda yoğun darbeye maruz kalmıştı. Saçlarından çekilerek sürüklenmiş; iki yanda kendisine çelme takmak üzere dizilmiş polis memurlarının oluşturduğu koridor boyunca koşmaya zorlanmış; genç bir kadının önünde diz çökmeye zorlanmış ve bu sırada birisi bak şimdi birinin şarkı söylediğini duyacaksın demiş; üzerine işenmiş ve önce kaynak lambası, sonra da şırınga ile tehdit edilmiştir. AİHM bu muamelenin yalnızca şiddet içermekle kalmayıp, aynı zamanda fiziksel durumu ne olursa olsun herkes için iğrenç ve küçük düşürücü olduğunu kaydetmiştir. Bu davada muamelenin süre unsuru ile belirtilen uygulamaların polisteki alıkonulma süresinin herhangi bir bölümü ile kısıtlı kalmayıp, sorgulamanın devam ettiği birkaç gün boyunca sürekli tekrarlanan bir saldırı şeklinde olduğu ve bunun durumu daha da vahimleştirdiği dikkate alınmıştır.

47 Teixeiro de Castro Portekiz e Karşı İki sivil polis memuru eroin alıcısı kılığında küçük uyuşturucu satıcılığından şüphelenilen bir kişiye yaklaşmıştı. Başka bir kişi aracılığıyla temas kurulan satıcıyla eroin temini konusunda anlaşılmıştı. Satıcı da uyuşturucuyu başka bir kişiden almıştı. Satıcı uyuşturucuyu polis memurlarına teslim ederken yakalanmıştı. Başvurucu (satıcı), sivil giyimli polis memurları tarafından daha sonra hüküm giydiği bir suçu işlemesi için kışkırtıldığını belirterek, adil yargılanmadığı şikayetince bulunmuştur. AİHM, tanıkların ifadelerinin doğru bir şekilde kanıt kabul edilip edilmediğini belirlemek gibi bir görevi olmadığını, esas sorumluluğun, kanıtların elde ediliş yöntemleri de dahil olmak üzere yargılamayı bir bütün halinde adillik açısından değerlendirmek olduğunu belirtmiştir. Tebdili kıyafet ajan kullanımının kısıtlı olması ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin davalarda bile yeterli teminat bulunması gerektiğine dikkat çekilmiştir. 6.madde kapsamındaki genel adillik şartları en basitinden en karmaşığına kadar tüm suç türleri için geçerlidir. Suçla mücadelede kamu menfaatinin gözetilmesi, provokasyon yolu ile kanıt edilmesini haklı çıkarmaz. AİHM bu dava da iki polis memurunun satıcının suç işleme kapasitesini esasen pasif bir biçimde soruşturmakla kalmadıklarını, aksine suçun işlenmesini kışkırtacak şekilde kişiyi etkileme yoluna gittiklerini düşünmüştür. AİHM ayrıca, yerel mahkemelerin kararlarında başvurucunun esasen iki polis memurunun ifadelerine dayanarak hüküm giydiğinin belirtildiğine dikkat çekmişlerdir. Dolayısıyla AİHM, polis memurlarının hareketinin tebdili kıyafet ajanların görev tanımı aştığını, zira suçu provoke ettiklerini ve memurların müdahalesi olmaksızın suçun işleneceğini gösteren hiç bir şey bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumda, 6.madde (1) ihlaline karar verilmiştir. B.2- Delil Değerlendirme Yasakları CMK m. 217/2 uyarınca; Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Ceza Muhakemesinde kural maddi gerçeğin araştırılmasıdır. Bu amaca ulaşılmasını sağlayacak her şey delil olabilir. Ceza yargılamasında vicdani kanıt ilkesi geçerli olup, bu ilke ceza yargıcının kararını bir inanca vararak vermesi gerekliliğidir. Söz konusu bu ilke her şeyin delil olmasını ve de delillerin serbest bir şekilde değerlendirilmesini öngörür. Ceza Muhakemesinde bir kanıt taraflarca ileri sürülebileceği gibi, yargıç tarafından da toplanabilir. Kanıtlar yargıç tarafından olaysal olarak değerlendirilir. Ne var ki bu durum yargıcın keyfi hareket edeceği anlamını taşımamaktadır. Daha öncede belirtildiği üzere delil sayılabilecek şeylerin bir takım özelliklere haiz olması gerekmektedir. Peki nedir bu özellikler?

48 Deliller; i. Gerçekçi olmalı, ii. Akılcı olmalı, iii. Olayı yansıtıcı olmalı, iv. Kanıtlamaya yararlı olmalı, v. Hukuka uygun olarak elde edilmiş bulunmalıdır. CMK m.217/2, ceza usul hukuku açısından olağanüstü bir önem taşımaktadır ve adil yargılama ile bağlantılı bir ilkeyi belirtmektedir. İlke delilin doğruluğunu, haklılığını hakkaniyete uygunluğunu sağlamak amacı taşımaktadır. İster soruşturma ister kovuşturma evrelerinde olsun hukuka aykırı olarak örneğin, işkence, narko analiz, hataya sürükleyici eylemler, sorgulamalar, baskılar, kişinin fiziki ve moral bütünlüğüne saldırılar yoluyla elde edilmiş deliller hükme esas alınmayacaktır. Anılan hüküm ile Anayasanın 38/6 ınca maddesinde yapılan düzenleme Ceza Muhakemesi Kanununa yansıtılmıştır. Bununla birlikte hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin geçersiz sayılacağı halleri sınırlandırmak amacı ile bazı hukuk sistemlerinde çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin İngiltere de delilin geçersiz sayılması; ağır kusur, kabulünün davanın adilliğine ve hakkaniyete zarar vereceğinin anlaşılması hallerinde mahkemeye takdir yetkisi tanınmaktadır. Anayasal hakları ihlal suretiyle yapılmış soruşturma işlemlerinin geçersi olduğunu kabul eden Amerika Birleşik Devletleri hukuku bu hususta iki sınırlama getirmiştir. Kanuna aykırı eylemlere hedef kılınan kişi sanık değilse, kanuna aykırı olarak elde edilen delil geçersiz sayılmamaktadır. Ceza Yargılamasında gerçek ancak akla uygun ve gerçekçi kanıt ve değerlendirmelerden ortaya çıkmalıdır. Yargıç varsayımlara dayanarak hüküm kuramaz. Kuşkuya dayanılmamalı, bu şekilde hükümlülük kararı verilmemelidir. Her ne kadar Hukuk Yargılamasının aksine ceza yargılamasında delil serbestliği ilkesi kural olsa da, bu ilkenin en belirgin ayrıcalığı yukarıda da belirtilen, suçun ancak hukuka uygun deliller ile ispatlanmış olması zorunluluğudur. Bu ilke ile delillerin haklılığını, doğruluğunu ve hakkaniyete uygunluğunu sağlamak amaçlanmıştır. Hukuka aykırı yöntemler ile elde edilmiş deliller hükme esas olarak alınmayacaktır. Hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin, hükme esas alınamayacağı hükmü, CMK m.148 de düzenlenen yasak sorgu yöntemleri doğrultusunda düzenlenmiştir. CMK m.217/2 hükmü buyurucu ve yargıcı bağlayıcıdır. Hukuka aykırı delilin hükme dayanak yapılması durumunda kararın bozulması gerekir. Hukuka aykırı deliller, ister soruşturma makamlarınca ister üçüncü kişilerce elde edilmiş olsun kullanılmamalıdır. Anayasal haklar ihlal edilerek toplana deliller delil olarak kullanılmamalıdır.

49 - Sanığın hakları hatırlatılmadan yapılan sorgu yada yemin verilme veya çekilme hakkı hatırlatılmadan alınan tanık ve bilirkişi beyanları hukuka aykırı olarak elde edildiğinden, hükme esas alınamaz. - Yöntemine aykırı yapılan arama ve el koymalarda elde edilen delillerde hükme esas alınamaz. - Yeminsiz dinlenen tanığın ifadesinin hükme etkisi yoktur. - Sanığın hakları anımsatılmadan sorgusu yapıldığında, suçu inkar etmiş, ancak başka delillerle hükümlülük kararı verilmişse, bu durumda hükmün bozulması gerekliliği ileri sürülmüş, ne var ki CGK sonuca etkisi olsun olmasın, buyurucu hükme aykırı davranıldığı gerekçesiyle bozma kararı vermektedir. - Hukuka aykırı elde edilen delil kullanılmayıp dosya da kalmış ise, yine hükmün bozulması gerekmektedir. - Özel kişilerin hukuka aykırı olarak elde ettikleri deliller de, hükme esas alınamaz. - Hukuka aykırı elde edilen deliller, ilişiği bulunmayan veya kendisinden kaynaklanmayan diğer hukuka uygun delilleri etkilemez ve onları hukuka hale getirmez. Yargıtay Kararları; CMK' nın 135, 206/2-a, 230/2 ve 217. maddeleri gereğince iletişimin tespitine dair kararların dosya içerisine konulması ve duruşmada okunmak suretiyle delillerin hukuka uygun ya da aykırı olup olmadıklarının tartışılıp değerlendirilmesi, 1- Sanık, mağdur ve tanık beyanlarındaki çelişkiler ve Adli Tıp Kurumu raporundaki bulgular dikkate alınarak, mahallinde mağdur, sanık ve tanıklar hazır edilmek suretiyle temsili ve tatbiki keşif yapılıp ifadeler arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılıp hedefin mobil olup olmadığı, atış şekli, mesafesi gibi durumlar, beyanlara göre saptanıp sonucuna göre suç vasfının belirlenmesi, Soruşturma aşamasındaki beyanı hükme esas alınan tanığın duruşmada dinlenmemesi suretiyle CMK nun 201, 215, 217. maddelerine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiştir. AİHM Yaklaşımı AİHM, delillerin kabul edilebilirliğine ilişkin kendi görüşlerinin, ulusal mahkemelerin bu doğrultudaki görüşlerinin yerini alamayacağını sıkça belirtmiş, ancak yine de yargılamanın adil olup olmadığını kararlaştırırken delillerin ele alınış biçimini önemli bir konu olarak incelemiştir. Delillere ilişkin kurallar dolayısıyla tüm Taraf Devletlerde yerel mahkemeler için büyük önem taşımaktadır. AİHM yerel hukukun ihlaliyle elde edilen delillerin, bir kişinin suçlu bulunmasında tek ve esas kanıt olarak kullanılmasının Sözleşmenin 6.maddesinin (adil yargılama) ihlali olup olmadığını henüz kararlaştırmamıştır. Kostovski Hollanda ya karşı Kimliklerinin gizli kalmasını isteyen iki kişi tarafından sanığın(başvurucu) bir banka soygununa karışmış olduğu polis bildirilmişti. Kimliği gizli tutulan iki tanığın verdiği ifadeler, başvurucunun silahlı soygundan hüküm giydiği duruşmada yüksek sesle okunmuştu. Başvurucu sanık AİHM ye, kimliği gizli tutulan iki tanığın ifadesinin kanıt olarak kullanılması sebebiyle adil bir şekilde yargılanmadığı şikayetinde bulunmuştur. AİHM prensipte tüm delillerin sanığın mevcudiyetinde sunulması gerektiğini belirtmiştir. Ancak yargılama öncesi elde edilen ifadelerin kanıt olarak kullanılması tek başına 6.maddeyle bağdaşmaz değildir, yeter ki savunma haklarına saygı gösterilmiş olsun. Bu haklar uyarınca sanığa

50 yargılamanın herhangi bir aşamasında bir tanığa itiraz etme ve soru yöneltme hakkı tanınmalıdır. Mevcut davada bu hak tanınmadığı için, AİHM 6.maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. III- DELİL YASAKLARININ UZAK ETKİSİ (ZEHİRLİ AĞACIN MEYVELERİ) Delil yasaklarının varlığı halin de söz konusu delil hükme esas alınmaz. Yine delil yasakları elde edilmesini sağladığı diğer delilleri de hükme esas alınamaz hale getirir. Hukuka aykırılığın dolaylı veya doğrudan olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Örneğin işkence yapılarak elde edilen adreste hukuka uygun bir arama yapılmış olsa dahi elde edilen delillerle suç ispatlanamaz. IV- TESADÜFEN ELDE EDİLEN DELİLLER Ceza Muhakemesi Kanununun 138. maddesinde, " ( 1 ) Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhal bildirilir. ( 2 ) Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135. maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhal bildirilir." hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenlemede sınırlı olarak sayılan suçlarla ilgili olarak, sınırlı hallerde telefon haberleşmesinin dinlenmesi olanağı getirilmiştir. Bu düzenleme, başka suçun işlendiği şüphesini uyandıracak şekilde tesadüfen elde edilen delillerin değerlendirilmesi olanağı tanınmıştır. Ancak, telefon dinlemesi sırasında tesadüfen elde edilen kanıtların dikkate alınabilmesi için, söz konusu suçun da 135. maddede sayılan katalog suçlardan birisine uygun olması gerekmektedir. Bu halde, durum derhal C.Savcısına bildirilerek bu kanıtın değerlendirilmesi söz konusu olabilecek ve yasa dışı elde edilmiş kanıt olarak değerlendirilmeyecektir. V- SONUÇ Dostoyevski Karamazov Kardeşler isimli romanında şöyle der; Bir suçsuzu cezalandırmaktansa on suçluyu bağışlarım. Yasak deliller ile ilgili düzenlemeler özünde yerinde ve isabetlidir. Demokratik bir toplumda adaletin hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesi açısından önemli olduğu gibi; suçlunun ortaya çıkarılması ve cezalandırılması kadar suçlu olmayanların cezalandırılmaması anlamında da önemlidir. Amaç suçluları korumak değil, tam aksine masumu korumaktır /Iğdır

51 ASIL ADALET İnsanlarda tek sıcak kanun Üzümden şarap yapmaları Kömürden ateş yapmaları Öpücüklerden insan yapmalarıdır İnsanlarda tek zorlu kanun Savaşlara yoksulluğa karşı Kendilerini ayakta tutmaları Ölüme karşı yaşamalarıdır İnsanlarda tek güzel kanun Suyu ışık yapmaları Düşü gerçek yapmaları Düşmanı kardeş yapmalarıdır Hep var olan kanunlardır bunlar Bir çocukcağızın ta yüreğinden başlar Yayılır genişler uzar gider Ta akla kadar Paul Eluard Çeviri : A.Kadir KAYNAKÇA Toroslu Feyzioğlu Ceza Muhakemesi Hukuku Özbek Kanbur Bacaksız Doğan Ceza Muhakemesi Hukuku Yaşar Ceza Muhakemesi Kanunu Şahin Ceza Muhakemesi Hukuku

52 Öztürk Erdem Ceza Muhakemesi Hukuku Demirbaş Ceza Hukuku Genel Hükümler Artuk Gökçen Yenisey Ceza Hukuku Genel Hükümler Centel Ceza Muhakemesi Hukuku Feyzioğlu Ceza Muhakemesi Hukukunda Tanıklık Feyzioğlu Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat Kunter Yenisey Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku Emniyet Amiri AHMET MİTHAT ÖZKAN- Iğdır Emn. Müd. Asayiş Şb. Müd V. Adli Victimoloji ADLİ VİKTİMOLOJİ : Mağdur ve Mağdur Bilimi (victimology) Viktimoloji, kriminolojide mağdur veya suç kurbanı, yani başka birisinin eyleminden zarar görmüş, acı çekmiş veya ölmüş olan kişi anlamına gelir. Kısaca mağduru inceleyen bilim dalıdır. Viktimolojinin amacı, mağduru psikolojik, sosyal ve hukuksal boyutlar arasındaki ilişkiler kapsamında incelemek ve mağduriyetinin giderilmesi için gerekli şartları ortaya koymaktır. Adli viktimoloji ise, suç mağduriyetini, mağdur ve fail ilişkisini, mağdurlar ve ceza adalet sistemi (polis, adli makamlar, suçla ilgilenen her türlü kurum-kuruluş) ilişkisini bilimsel yöntemle araştıran bir disiplindir. Viktimoloji (mağdur bilimi) kavramını ilk kez 1949 yılında Amerikalı psikiyatr Frederick Wertham kullanmıştır li yılların başında, Amerika ve Avrupa da suç oranlarının artması, ceza adalet sistemindeki yetersizlikler ve suçun mağdurlar üzerine olan olumsuz etkilerine karşı mağdur hareketleri gelişmiştir. Amerikan yaklaşımı mağdur hakları ekseninde gelişirken, Avrupa daki yaklaşım mağdur hizmetleri yönünde olmuştur. Türkiye de ise, sanık ve mağdurlara ilişkin politikaların toplumsal koşullar ve beklentiler ışığında oluşturulduğunu söyleyemeyiz. Yeni çıkarılan Ceza Kanunu ve CMK mağdura yönelik düzenlemeler öngörmüştür. Türkiye gibi ekonomik, sosyal ve siyasal sıkıntıların olduğu ülkelerde mağdur,mağdur politikaları gibi konular yeterince ele alınmamaktadır. Ancak, toplum tarafından tanınan kişilere yönelik saldırılar sonucu oluşan mağduriyetler gündeme gelmektedir. Suçun bireysel mağduru olduğu gibi, kamu düzeninin bozulması nedeniyle devlet de yasal olarak mağdur olarak kabul edilmektedir. Alternatif yaklaşımlar gündeme gelse bile, Türkiye de Devlet suçluyu cezalandırma yetkisini tekeline almıştır. Devlet mağdurun da haklarını koruyan kurum olarak değerlendirilmektedir. Fiziksel bir mağduriyet sonrası polis sanığı kendi aracıyla doktor raporu almaya götürürken, mağduriyetini kanıtlamak isteyenlerin bu işlemi kendi olanaklarıyla yapması da başka bir çelişkiyi oluşturmaktadır

53 Tüm toplumlarda mağdurların oluşumu ve yok olması devam eden bir süreçtir. Elli yıl önce aile içinde çocuklara yönelik şiddet, çocuk yetiştirme sürecinin doğal bir parçası olarak kabul edilirken, günümüzde bu eylem mağduriyet olarak değerlendirilmektedir. Değerlendirmedeki bu değişikliğin temel nedeni, sosyal tutumların değişmesinden kaynaklanmaktadır Mağduriyetin tanımının önemi hakkında en çarpıcı örnek evlilik içi istenmeyen cinsel ilişkidir. Bazı ülkeler bu eylemi tecavüz olarak adlandırmış ve kadını da mağdur olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla, bakış açısı, mağduriyet, tanımlama ve müdahale arasında sıkı bir ilişki vardır.kocadır döver de sever de anlayışının egemen olduğu bir toplumda kadına yönelik şiddet mağduriyet olarak algılanmayacaktır. Eğitimde şiddetin normal sayıldığı bir toplumda da çocuklara yönelik şiddet mağduriyet olarak değerlendirilmez. Mağduriyet, kişisel, objektif olmayan ve göreceli bir kavramdır. Mağduriyet normatif ölçütlere göre tanımlanan bir olgudur. Mağdur tanımının önemi nedir? Tanımlama, beraberinde eyleme karşı resmi ve resmi olmayan tepkileri belirler. Toplumun, ceza adalet sisteminin mağdur olan kişiye bakışı önemlidir. Toplum söz konusu eylemleri kötü, eylemlere maruz kalan kişiyi de mağdur olarak tanımlarsa bu eylemlerin engellenmesi hakkında toplumsal bilinç oluşur. Toplumsal bilinç beraberinde, toplumsal tepkiyi ve değişimi getirir. Yasalar, polis ve ceza adalet sistemi aktörleri bir eylemi kötü davranış ve etkilenen kişiyi de mağdur olarak tanımlarsa gereken adli, idari ve destek çalışmaları da beraberinde gelir. Günümüzde suç, suçlu ile mağdur arasında bir sorun olarak değerlendirilmemektedir. Mağdur ikinci plana itilmiş; mağdurun yerine, mağdurun haklarını korumakla yükümlü devlet ortaya çıkmıştır. Mağdurun ceza adalet sürecinde rolü sadece şikayetçi ve tanık statüsüne inmiştir Devlet, mağdur adına tüm işlemleri yapma sorumluluğunu almıştır. Bu yaklaşım beraberinde birtakım soruları da getirmiştir: Mağdurun beklentileri, gereksinimleri karşılanıyor mu? Mağdurun öncelikleri hesaba katılıyor mu? Devletin sorumluluk anlayışı, mağdura karşı sorumluluktan topluma karşı sorumluluk haline gelmiştir. Suçlunun cezalandırılması ise, devletin sorumluluğunu yerine getirmesi olarak yorumlanmaktadır. Bu arada mağdura karşı devletin sorumluluğu göz ardı edilmiş olmaktadır. Temel öncelik, kamu düzeninin korunması, hukuka saygının yerleşmesi ve bunları çiğneyenlerin de cezalandırılmasına verilmiştir. Bu bağlamda bireysel mağduriyetler önemsenmemiştir. Bu yaklaşıma adalet sisteminin gayrişahsileştirilmesi denilmektedir. Mağduriyetin giderilmesi bir haktır. Bu hak adli, sağlık ve diğer durumlarla ilgili yapılması gereken tüm işlemler hakkında mağdurun bilgilendirilmesini gerektirir. Mağduriyetin giderilmesi, mağdura saygı gösterilmesi ve desteklenmesi, yapılması gerekenlerin başında gelmektedir. Mağdur hakları, sanığa yönelik yapılan adli işlemler, süreci ve sonucu hakkında mağdurun bilgilendirilmesini de gündeme getirir. Buna bilgilendirilme hakkı denir

54 Mağdur ceza adalet sisteminde aktif bir rol oynamalıdır. Bu da mağdurun ceza adalet sisteminin sağladığı hizmetler ve yapılan işlemler hakkında sahip olduğu bilgiyle doğru orantılıdır. 11 Kasım 1985 Birleşmiş Milletler Suç Mağdurları ve Gücün Suiistimali Hakkında Temel Adalet Hükümleri Beyannamesi: Dört temel başlıkta ele alabileceğimiz bu beyanname, mağdurun adli ve idari soruşturma sürecine başvurma hakkını vermektedir. Birincisi, mağdur adil bir şekilde muamele görmeli ve mağdurların isteklerine kulak verilmelidir. İkincisi, mağdura suçlu tarafından tazminat ödenmelidir. Üçüncüsü, sanığın fakir olması halinde tazminatın hükümet tarafından ödenmesi gerekmektedir. Dördüncüsü ise, mağdurun içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulması için yardım alması gerekmektedir. Mağdurların hakları nelerdir? Hukuksal olarak mağdurlara yönelik neler yapılmalıdır? Mağdurlara resmi ve özel kuruluşlar tarafından başlıca destek, bilgi ve yönlendirme hizmetleri nerelerde verilmektedir? Kadınlara yönelik sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri Batı ülkelerinde yaygınlaşmaktadır. Bu kurumlar mağdurlara yönelik pratik yardımlar yaparak, gidecek yerleri olmayanları sığınma evlerine yerleştirmektedir. Türkiye de mağdurlara yönelik çalışmaların büyük bir kısmı gönüllü kuruluşlar tarafından yapılmaktadır Mağdur ve Ceza Adalet Sistemi Ceza adalet sisteminin sağlıklı işleyebilmesi ve başarılı olabilmesi, mağdurla ceza adalet sistemi arasında işbirliğinin sağlanmasıyla mümkündür. Suçun mağdurlarına yönelik ceza adalet sisteminin aktörlerinden gelen talepler, mağdura yönelik olumsuz çalışmalar,mağdurları daha da çok sıkıntıya düşürmektedir. İkincil mağduriyet olarak da adlandırılan bu durum, bazı olaylarda mağduru, işlenen suçtan daha fazla sıkıntıya sokmaktadır. Özellikle aile içi şiddet ve tecavüz suçlarında, mağdur adli süreçten kaynaklanan nedenlerden dolayı tekrar mağdur edilmektedir. Bu durum, mağdurların başta polis olmak üzere ceza adalet sistemini harekete geçirmemelerine neden olmaktadır. Polis ve diğer adalet kurumlarına karşı ilgisiz ve kapalı olmak sadece mağdurlarla sınırlı kalmamakta, mağdurun yakınları da aynı tutum içinde girmektedir. Ceza adalet sistemi sürecinde mağdura karşı polis ve mahkemelerin takındığı olumsuz tavır ikincil bir mağduriyet olarak algılanmaktadır. Mağdurun değeri, suçun ihbar edilmesi, tanıklık yapılmasıyla ölçülmektedir. Mağdur mahkeme sürecinde de yorgun, depresif, şaşkın bir hale gelmektedir. Mağdur, ceza adalet sisteminde önemli bir işleve sahiptir. Suçların ortaya çıkması ve suçluların cezalandırılması, mağdur ile ceza adalet sistemi arasında iyi bir ilişkinin kurulmasına bağlıdır. Mağdur, suçun bildirilmesi, delillerin toplanması, suçlunun teşhis edilmesi ve mahkemede tanıklık, suçun aydınlatılmasında önemli rol oynamaktadır. Polis ve mahkemelerin mağdura karşı takındığı olumsuz tavırlar, mağdurun ceza adalet sistemiyle olan işbirliğini koparmasına neden olmaktadır. Bu da suçun aydınlatılmasını zorlaştırmakta, hatta olanaksız hale getirmektedir. Mağdur öncelikle dinlenilmesini, kendisine saygı gösterilmesini ve bilgilendirilmesini ister. Polis hakkındaki olumsuz kanaati, mağdurda ikincil bir hayal kırıklığına neden olmaktadır. Devlet, mağdurun işbirliği içinde olmasını isterken, mağdur da kendisine karşı iyi davranılmasını istemektedir. İyi davranış

55 öncelikle mağdurun saygı görmesi, dinlenmesi ve bilgilendirilmesidir. Mağdur, kendisi için çalışıldığına inanmalıdır. Mağdur ve Polis Mağdurun ilk başvuracağı kurum polistir. Polis açısından bakıldığında ise mağdur, suç sonrası ilk işlemleri başlatan, suç hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olan ve suçlunun yakalanmasında çok önemli rolü olan bir kişidir. Polis ile mağdurun ilişkisi, gerek suçun aydınlatılmasında, gerekse polis-halk ilişkilerinin geliştirilmesi ve halk desteğinin sağlanması açısından önemlidir. Polisin temel işlevlerinden biri, suç ve suçlular hakkında bilgi edinip suçluları yakalayıp mahkum edilmelerini sağlamaktır. Bu nedenle mağdurların bilgilerinin önemi göz ardı edilmeyerek, bu bilginin daha da artırılması için çalışmalıdır. Polis, bilgi edinmek için birçok yöntem uygulamaktadır. Toplum destekli polislik, bu yöntemlerden biridir. Toplum destekli polislik, polis ile halk arasında uzlaşmayı sağlamak, ortak hedefler belirlemek ve bu hedefler doğrultusunda çalışmayı önermektedir. Polis ile halk suçların önlenmesinde sorumluluk paylaşımı içindedirler. Halk aynı zamanda, polisin gözü ve kulağıdır. Mağdurun suçu polise bildirmemesinin nedenleri nelerdir? Polisin bir şey yapamayacağı düşüncesi, mağdurun polise gitmemesine neden olur. Cinsel suçlarda mağdur polise gitmemektedir. Daha sonraki saldırıdan korkulması, polise olan güvensizlik, mağdurun başvurusunu engellemektedir. Mağduriyet sonrası nasıl bir yaklaşım sergileneceğinin bilinmemesi ve bunun başkalarıyla tartışılıp karara bağlanması da suçun polise bildirilmemesinde önemli bir rol oynamaktadır. Mağdurun suça karşı yaklaşımı polisi şaşırtmamalıdır. Mağdur ilk olarak çok tepki verip, daha sonra tepki düzeyini azaltabilir. Bunun tersi de olasıdır. İlk şokun etkisiyle tepkisiz kalan mağdur, ilerleyen aşamalarda tepkisini artırabilir. Polis olayı büyüterek mağduru korkutmamaya özen göstermelidir. Özellikle cinsel suçlarda polis, yaklaşımlarıyla mağduru utandırmamalıdır. Mağdurun saygınlığına dikkat edilmelidir. Mağdur gelecekte olası suçlardan korunma yollarını bilmelidir. Özellikle ev ve oto hırsızlığının önlenmesinde pratik bilgilere gereksinim vardır. Polisin sorumluluğu sadece suçların önlenmesi değil, aynı zamanda mağdurlara da yardım etmesi gerekir. Buna mağdurun dikkate alınması diyebiliriz. Polis, başta aile içi şiddet olmak üzere, bazı suçları suç olarak değerlendirmemekte ve gerekli müdahaleyi yapmamaktadır. Bu durumda polis, olayı kriz olarak değerlendirmekte ve taraflar arasında arabuluculuk yapmaktadır. Polisin bu yaklaşımı, başta kadına yönelik şiddet olmak üzere birtakım suçların önlenememesine neden olmaktadır. Ülkemizde de aile içi şiddetin ceza adalet sistemi tarafından daha ciddi bir şekilde ele alınmasına yönelik toplumsal baskılar sürmektedir.

56 Polis önceliklerini yeniden ele almalı ve mağdurlara yönelik yapabileceği çalışmaları ortaya koymalıdır. Buradaki temel felsefe polisin sadece suçları önlemekle yetinmeyip, mağdurlara yönelik çalışmalar yapması gerektiği olmalıdır. Bu amaçla aşağıdakiler yapılmalıdır: 1- Mağdura yönelik hizmetleri sağlayan örgütsel yapının değişimi. 2-Yetersiz sunulan hizmet alanlarının geliştirilmesi ve sunulan hizmetlerin daha belirgin hale getirilmesi. 3-Devletin sağladığı hizmetlerin genişletilmesi, polis, mahkemeler ve sivil toplum örgütleri arasında eşgüdümün sağlanması Suçun aydınlatılabilmesi için mağdurun da profilinin çıkarılması gerekir. Bu bağlamda polis mağdur ilişkisi önem taşımaktadır.mağdur ile polis arasındaki ilişki neden zayıftır? Polis, mağdur hakkında neden ayrıntılı bilgi sahibi olmak istemez? Polis, tanık olduğu mağduriyetlerden duygusal olarak etkilenmemesi için mağduru nesneleştirmekte, olayı sadece araştırılacak, delillerin toplanacağı, ifadelerin alınacağı bir durum olarak değerlendirmektedir. Polis ancak bu şekilde yaşadığı olayların psikolojik etkisinden kurtulabilmektedir. Polis ile mağdur bir bütünlük içinde olamamaktadır. Polis mağduriyet olayını kişiselleştirmekten kaçınmalıdır. Polis olayları kişiselleştirirse mağdurun yaşadığı sorunları da yaşayacak, kendisini mağdurun yerine koyacaktır. Bu da polisin yaşamını olumsuz yönde etkileyecektir. Özellikle ağır suçlarda, cinayetlerde başarılı bir polis, en az suçlu hakkında bilgi edinebilmek için harcadığı zaman kadar, mağdur hakkında bilgi edinebilmek için de harcamalıdır. Mağdurun profilinin de çıkarılması gerekmektedir. Mağdurun genel anlamda yaşam tarzı, kimlerle, neler yaptığı saptanmalıdır. Mağdur ile suçlu arasında bir çeşit ilişki hattı kurulmalıdır. Bu hat, iş, okul, boş zaman, eğlence ve mekansal olabilir. Suç mağdurları insandır. Mağduriyet ile kişisel ahlak değerlerimiz, önyargılarımız karışmamalıdır. Sıradan bir kadına yapılan tecavüz ile seks işçisi bir kadına yapılan tecavüzün ayrı kategorilerde değerlendirilmemesi gerekir. Mağdurlar mağduriyetlerinden sorumlu değildir. Özellikle cinsel suçlarda bazıları mağduru kısmen veya tamamen sorumlu tutmaktadır. Şehrin kötü bölgesinde cüzdanı çalınan veya fiziksel zarar gören bir mağdura ne işin vardı oralarda? Kendi düşen ağlamaz mı diyeceğiz? Mağdurun suçu haber verme konusundaki ilgisizliği pek çok nedene bağlanabilir. Mağdur-polis ilişkilerinde yaşanan sorunların başında, polisin ne yapacağını bilmemesi, ilgisizlik, güvenliğin sağlanamaması ve gizliliğin korunamaması gelmektedir. Polis mağdurun güvenliğini sağlamalıdır. Özellikle şikâyet, tanıklık ve mahkeme sonrası süreçte mağdurun güvenliğinin sağlanması, mükerrer mağduriyetin önlenmesi ve mağdurun polise olan güvenin oluşması açısından önemlidir. Polis, cinsel suç mağdurlarına karşı daha duyarlı olmalıdır. Mağdura karşı onu suçlayacak tavırlardan kaçınarak, hayatta kalmayı başarabildiğinden dolayı mağdur takdir edilmelidir. Mağdurun cesaretlendirilmesi, yaşamını kontrol edebildiği inancının verilmesi ve mağdurun kendine olan güveninin sağlanması hedeflenmelidir.

57 Mağdurun ifadeleri gizlilikle alınmalı, medya ile olan ilişkilerde dikkatli olunmalıdır. Polis birimlerine gelen mağdura önyargılı yaklaşım, kararların mağdurun dinlenilmeden verilmesi, mağdurun şikâyetinden vazgeçmesine neden olmaktadır. Bazı olaylarda da polis yaptıysa bir nedeni vardır. Suçun birazını kendinizde arayın gibi ifadeler kullanarak mağduriyet daha da artmaktadır. Polis-mağdur ilişkileri hakkında ilginç saptamalar vardır: Polis tarafından yürütülen soruşturma esnasında, olayı yaşayan ve sıkıntı çeken mağdur adeta sorguya çekilmektedir. Özellikle yaralama olaylarında mağdur, kendi canının derdiyle uğraşırken, polis ise olay hakkında daha detaylı bilgi ve delil toplayarak en kısa zamanda suçluyu yakalamak peşindedir.fiziksel ve psikolojik acı içinde bulunan mağdur, daha fazla bilgi vermesi için sıkıştırılmaktadır. Böylece, mağdur bir kez daha mağdur edilmektedir. Hazırlık soruşturmasında mağdur önemli bir unsurdur. Sanığın gözaltı ve adli makamlara çıkarılması aşamasında mağdur da tekrar savcılığa çıkarılmakta, poliste verdiği ifadeler tekrarlanmakta, mağdur sanık ile aynı ortamda bulunmanın sıkıntısını yaşamakta, ayrıca zaman ve işgücü kaybına neden olmaktadır. Yargılamanın uzun sürmesi veya ertelenmesi de önemli sorunların başında gelmektedir li yılların başında, Avrupa da nüfus yoğunluğu ülkemize yakın olan Fransa da hakim görev yaparken bu sayı ülkemizde 5500 idi.bu alanda mutlaka ciddi bir reform yapılmalı, hakim sayısı yeterli seviyeye getirilmelidir. Hepimiz, herhangi bir zaman içinde mağdur olabiliriz. Ceza hukukunun temel amacı, huzurun sağlanması, yaranın tedavi edilmesi ve zararın karşılanmasıdır. Ceza hukukunun amacı konusundaki yaklaşımlardan biri de, iki tarafın (mağdur ile suçlu) bir araya getirilmesi, taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmasıdır. Bu yaklaşıma göre cezanın amacı misilleme yapmak değildir. Dolayısıyla şiddet olaylarının -özellikle aile içi şiddet- devam etmesi ve mağduriyetin daha da ağırlaşması söz konusudur.bu nedenle çatışma çözme mekanizmasına ihtiyaç vardır. Cezalandırma sistemi, burada dile getirilenlerin tersini yapmaktadır. Cezalandırma bağları ortadan kaldırmakta, düşmanlığı artırmaktadır. Bu da taraflar arasındaki anlaşma ve uzlaşmayı daha da zorlaştırmakta, hatta olanaksız hale getirmektedir. Mağdur ne istiyor? Almanya, Amerika ve Kanada da yapılan çalışmalarda mağdurlar zararın telafi edilmesini istemektedirler. Eğer mağduriyet hırsızlık ise, çalınan malın geri getirilmesi, kırılan pencerenin tamir edilmesi, çalınan arabanın tamir edilmesi gibi örnekler verilebilir. Yeni politikaların temel felsefesi âdil, insancıl, mağdur ve sanığın yararını göz önüne alan etkili bir adalet sisteminin oluşturulması olmalıdır. Sanığın insani olmayan bir yaklaşıma maruz kalması mağdura bir yarar getirmeyecektir. Mağdurun çilesi, sanığın çile çekmesiyle azalmayacaktır. Polis, mağdura yardım ederek, daha çok bilgi ve halk desteğini sağlayabilir. Polisin mağdura olduğu kadar, mağdurun da polise ihtiyacı vardır. PVSK da polisin mağdura yönelik yapması gereken

58 çalışmalar net olarak yazılmalıdır. Polis eğitiminde mağdura yönelik yapılacak çalışmaların öğretilmesi son derece önemlidir. Mağdura sosyal destek nasıl sağlanmalıdır? Polis hizmetlerinde mağdur destek ünitesi kurulmalıdır. Destek ünitesi mağdura yönelik hizmetler veren kurumlar arasında eşgüdümün sağlanmasından sorumludur. Mağdura karşı polis duyarlı olmalı, yapması gerekenler konusunda mağduru bilgilendirmeli ve yönlendirmelidir. Günümüzün mağduru, yarının suçlusu, günümüzün suçlusu ise yarının mağduru olabilir. Özellikle aile içi şiddet olaylarında, cinsel taciz mağduriyetlerinde bu durum daha belirgin bir şekilde görünmektedir. Ceza kanununda yer alan suçların bir kısmında, mağduriyetin kolektif olduğu kabul edilmektedir. Özel hükümler kitabının üçüncü kısmı Topluma Karşı Suçlar başlığını taşımaktadır. Burada toplumun geneli için tehlike yaratan işler, çevreye, kamu sağlığına, kamu güvenine, kamu barışına, genel ahlaka ve aile düzenine karşı suçlarda mağdur toplumun genelidir. Örneğin piyasaya sahte para sürülmesinde esas olarak bireyler tek tek mağdur olmaktadır. Mal veya hizmet satışı karşılığında sahte para kime verilmişse, mağdur odur. Oysa ceza kanunu bu durumda mağduriyeti kolektif kabul etmiştir. Kumar oynanması için yer sağlama suçu düzenlenirken (5271 sayılı Türk Ceza Kanunu, madde 228), kumarın sosyal bakımdan ortaya koyduğu büyük tehlikeler göz önüne alınmaktadır. Suçtan doğan mağduriyetin giderilmesine yönelik çalışmalar ülkeden ülkeye değişmektedir. Bu hususta Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler tarafından yapılan uluslar arası çalışmalar söz konusudur tarihli Birleşmiş Milletler Suçların Önlenmesi ve Suçluların Tedavisi deklarasyonu; ceza muhakemesinde adil işlem hakkı, zararlı durumun eski hale iadesi hakkı, meydana gelen zararın tazmini hakkı ile yardım ve uygun tedavi haklarını öngörmektedir. Uluslar arası alanda en önemli kabul edilen bu deklarasyon, adeta mağdurların Manga Carta sı kabul edilmektedir 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu nda mağduriyetin giderilmesine yönelik bazı iyileştirmeler yapılmıştır. Kanunun 234. maddesi Mağdur Hakları başlığını taşımaktadır. Burada mağdurun yargılamaya etkin bir şekilde katılması amaçlanmıştır. En önemlisi, mağdurun talep etmesi halinde, soruşturma ve kovuşturma aşamasında, ücretsiz olarak müdafiden yararlanma hakkı getirilmiştir. Ayrıca CMK ile getirilen uzlaşma sistemi mağduriyetin giderilmesinde etkili bir yöntem olacaktır. Buna göre küçük zararların giderilmesi için, çok uzun sürecek bir yargı işlemine gidilmeyecek, failin zararı tazmin etmeyi kabul etmesi halinde sorun savcılık aşamasında halledilecektir. Mağduriyet günlük yaşam içinde olağan devam eden olaylar sonucu oluşmamaktadır. Olağan devam eden olayların daima insanlığın iyiliğine ve yararına olduğu ön kabulünün neticesi olarak, mağduriyet olağan dışı olaylar neticesi meydana gelmektedir. Referanslar

59 Bahar, H.İ.(2006) Suç Mağdurları, Ankara:Adalet yayınları Bahar, H.İ.(1998) Poliste Demokrasi ve İnsan Hakları, Ankara:Türk Demokrasi Vakfı Bahar, H.İ.(2002)Okul ve Ailede Şiddet,Ankara:Polis Akademisi Yayınları. Biz Çocuk Şube Müdürlüğü olarak ; Başkomiser İHSAN ZORLU- Iğdır Emn. Müd. Çocuk Şube Müd. V. Iğdır da Çocuk Şube Müdürlüğü Hizmetleri Korunmaya muhtaç olan, İhmal ve istismara maruz kalan, bulunan, Evden veya kurumdan kaçan Refakatsiz, Sokakta yaşayan, Sokakta çalıştırılan, Oturduğu yeri haber vermekten aciz, Hakkında koruma, ıslah ve/veya tedavi tedbiri alınan, Suça maruz kalan, Suç işlediği şüphesi altında bulunan ve Kimliği tespit edilemeyen çocuklara yönelik hizmetler sunmaktayız Çocuklar Adalet Sistemi İçerisine 1-) Suç İşlediği Şüphesi ile 2-) Bir Suçun Mağduru veya Tanığı Olarak, 3-) Bunların Dışında Kalan Bir Korunma İhtiyacı İçinde Olması Gerekçesi ile Girerler SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK (Kanunla ihtilafa düşen çocuk-suçlu Çocuk); Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan yada işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocukları TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK Suça Sürüklenmiş Çocuklar 0-12 yaş yaş yaş

60 Ceza ehliyeti yok (Koruyucu ve Destekleyici Ceza Ehliyeti bulunmaktadır (Tedbir ve/veya ceza ve /veya denetim) Tedbir=Güvenlik Tedbiri Ceza Ehliyeti Yok Ceza Ehliyeti Var Mağdur Çocuk; Tanık Çocuk; Kendilerine yönelik işlenen bir suç sonunda herhangi bir zarar gören çocukları kapsamaktadır 1-)Kendi davasında çocuk tanık olarak görülen ve/veya suçun mağduru olan çocuklar. 2-)Birisi suç işlediğinde olayı gören veya duyan ya da olay hakkında bir gerçeği açıklayabilecek durumda olan çocuklar. ÇOCUĞU SOKAĞA ve SUÇA İTEN SEBEPLER Ailenin Gelir Elde Etme Yöntemleri Sosyal çevre ve eğitim Kolay para kazanma Parçalanmış aile Öz anne veya babanın ölümü Terk edilme yada evi terke zorlama Anne ve babalığı kabul etmeme Hastalık ve ekonomik yoksulluk Anne ve babalığa hevesli olmama Eşler arasında ileri derecede anlaşmazlık İhmal, Fiziksel, cinsel ve duygusal istismar Ekonomik istismar ve İşsizlik Alkol bağımlılığı Ruhsal sorunlar ve medya gibi Çocuk İhmali ve İstismarı Çocuk İhmali: Çocuğun beslenme, giyinme, barınma, eğitim veya sağlık gibi temel gereksinimlerinin karşılanmasında esnek davranmak Çocuk İhmali olarak tanımlanmaktadır.

61 FİZİKSEL İSTİSMAR Onlara kaza sonucu olmayan yaralanmalar ve dayak atma gibi davranışlarda bulunmak fiziksel İstismar, DUYGUSAL İSTİSMAR Eğitim ve öğretim süreçlerinden alıkonularak, fiziksel, psikolojik, ruhsal ve toplumsal gelişmelerine uygun olmayan koşullarda çalıştırılan çocuklardır. EKONOMİK İSTİSMAR Eğitim ve öğretim süreçlerinden alıkonularak, fiziksel, psikolojik, ruhsal ve toplumsal gelişmelerine uygun olmayan koşullarda çalıştırılan çocuklardır Çalışan-Çalıştırılan Çocuklar; Sosyo-kültürel gelişimi olumsuz etkilenmektedir. Eğitimi aksatılmakta yada bıraktırılmakta. Sokak kültürüne ve sokak yaşamıyla tanışma. Uçuçu madde kullanımı. Çocukluğunu yaşayamama. T.C.K. Madde 229 Dilencilik Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ÇOCUK TİCARETİ MAĞDURLARI Çocuk satışı, Çocukların zorla çalıştırılması, Organlarının kar amacıyla nakli ve satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi gibi GELENEKLER VE ÇOCUK MAĞDURİYETİ Düğünlerde ve maç sonrası havaya ateş Otomobilde çocuğun arka koltuğa oturtulmaması Kemer takılmaması Erken yaşta evlendirme Töre cinayetleri Okula göndermeme EVLENME YAŞI

62 Medeni Kanunun 124. maddesine göre kişinin evlenebilmesi için 17 yaşını doldurmuş olması gerekir. Olağan üstü hallerde ve çok önemli bir sebep varsa hakim 16 yaşını doldurmuş erkek veya kız çocuğunun evlenmesine izin verebilir. ÇOCUKLARIN OKULA GÖNDERİLMEMESİ İLKÖĞRETİM ve EĞİTİM KANUNU Madde 53 : Okula devam etmeyen öğrencilerin devamsızlık sebepleri okul idarelerince ve ilköğretim müfettişlerince araştırılarak devama engel olan maddi ve manevi sebeplerin giderilmesine çalışılır. Bu sebeplerin giderilmesi mümkün olmadığı takdirde durum, köy muhtarı, diğer yerlerde mülki amirlere bildirilir. Bu makamlarca gerekli tedbirler alınır KORUNMA İHTİYACI OLAN ÇOCUK Çocuk Koruma Kanunu Madde 3: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuklardır. KAYIP ÇOCUKLAR Açlığı azaltmak, can sıkıntısını gidermek, heyecan yaratmak, korkuyu bastırmak ve cesaret sağlamak, umutsuzluğu ve depresyonu bastırmak, utanma duygusunu azaltmak, uyku sorununu gidermek ve uyuşukluk sağlamak, bir gruba dahil olmak ve kabul görmek, çeşitli ağrılarını azaltmak ve yaşadığı olumsuz duyguları bastırmak için uçucu madde kullanmayı tercih ederler Madde Kullanan Çocuklar; Açlığı azaltmak, can sıkıntısını gidermek, heyecan yaratmak, korkuyu bastırmak ve cesaret sağlamak, umutsuzluğu ve depresyonu bastırmak, utanma duygusunu azaltmak, uyku sorununu gidermek ve uyuşukluk sağlamak, bir gruba dahil olmak ve kabul görmek, çeşitli ağrılarını azaltmak ve yaşadığı olumsuz duyguları bastırmak için uçucu madde kullanmayı tercih ederler SOKAK ÇOCUĞU: Geceleri yada bazı geceler evine dönmeyen, aile desteğinden ve korumasından yoksun bir şekilde zamanının büyük bir bölümünü sokaklarda geçiren çocuklardır. SOKAKTA CALIŞAN ÇOCUK: Ailesinin desteği ve korumasında olmasına rağmen, zamanın büyük bir bölümünü sokaklarda çalışarak geçiren çocuklardır. ÇOCUĞU SOKAĞA İTEN SEBEPLER Parçalanmış aile Öz anne veya babanın ölümü Terk edilme yada evi terke zorlama

63 Anne ve babalığı kabul etmeme Hastalık ve ekonomik yoksulluk Anne ve babalığa hevesli olmama Eşler arasında ileri derecede anlaşmazlık Fiziksel, cinsel ve duygusal istismar İşsizlik Alkol bağımlılığı Ruhsal sorunlar ÇOCUK KORUMA KANUNU MADDE 5 : Danışma Tedbiri (SHÇEK) Eğitim Tedbiri (Milli Eğitim) Bakım Tedbiri (Kanuni yakınları, veli,vasi) Sağlık Tedbiri (Sağlık Bakanlığı) Barınma Tedbiri ( SHÇEK) IĞDIR EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ÇOCUK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİ ŞUBEMİZİN KURULUŞU VE YAPILANMASI Iğdır Emniyet Teşkilatı tarihinde İlçe Emniyet Amirliği iken İlçe Emniyet Müdürlüğüne, tarihinde ise İl Emniyet Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Şube Müdürlüğümüz C standardına göre faaliyet göstermek üzere tarihinde faaliyete geçmiştir ŞUBE MÜDÜRÜ, İDARİ BÜRO AMİRLİĞİ, ADLİ BÜRO AMİRLİĞİ, SUÇ ÖNLEME BÜRO AMİRLİĞİ, SOSYAL HİZMET BÜRO AMİRLİĞİ, KAYIP ÇOCUKLAR BÜRO AMİRLİĞİ PERSONEL DURUMU Çocuk Şube Müdürlüğümüzde ( 1 ) Şube Müdür V. Başkomiser, Yardımcısı olmak üzere toplam ( 11 ) personel mevcuttur. ( 9) Polis Memuru ve (1) Teknisyen RÜTBELER HALEN MEVCUT ŞUBE MÜDÜR V. ( BAŞKOMİSER) 1 POLİS MEMURU 9 TEKNİSYEN YARDIMCISI 1 TOPLAM 11

64 MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR OLAY SAYISI BİR ÖNC. YILA GÖRE FARK ARTIŞ ORANI 01.01/ / %21 AZALMA 01.01/ %23 AZALMA 01.01/ %117 ARTMA 01.01/ Bir önceki yılın aynı dönemine göre % 30 AZALMA ŞAHSA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR OLAY SAYISI BİR ÖNC. YILA GÖRE FARK ARTIŞ ORANI 01.01/ / %19 ARTMA 01.01/ %34 ARTMA 01.01/ %17 AZALMA

65 01.01/ Bir önceki yılın aynı dönemine göre % 33 ARTMA 2008 YILI İÇERİSİNDE MEYDANA GELEN ( 0-18) YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN KARIŞTIĞI TÜM OLAYLAR OLAYIN ADI F.B. F.M. OLAY YAKALANAN TEVKİF SERBEST FİRAR GASP VE SOYGUN CİNAYET MALA ZARAR VERME KAÇIRMA OLAYLARI CİNSEL TACİZ CİNSEL İSTİSMAR POLİSE MUKAVEMET S.K.M KASTEN (DARP) KESİCİ YARALAMA YARALAMA ALETLE SİLAHLA YARALAMA YARALAMALI KAZASI TRAFİK TEHDİT İNTİHARA TEŞEBBÜS HIRSIZLIK HIRSIZLIĞA TEŞEBBÜS YANKESİCİLİK

66 TERÖR SUÇLARI KAÇAKÇILIK SUÇLARI MALA KARŞI İŞLENEN TASNİF DIŞI SUÇLAR ŞAHSA KARŞI İŞLENEN TASNİF DIŞI SUÇLAR TAKSİRLE YARALANMA KAYIP ŞAHIS GENEL TOPLAM IĞDIR EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ GÜVENLİ EĞİTİM PROJESİ Milli Eğitim Bakanlığı İle İçişleri Bakanlığı Genelgesine İstinaden İl Merkezinde Bulunan 29 Okulun Her Birine Bir Rütbeli ve 1 Ekip Görevlendirilmiş olup, ekipler günlük okul güvenliği ile ilgili görev alıp, Rütbeli personel sorumlu oldukları okullarda Periyodik zamanlarda toplantı yaparak Okul Güvenliğini Sağlamaktadırlar. OKULLARDA MEYDANA GELEN OLAY SAYISI ÖĞRETİM DÖNEMİ OLAY SAYISI Öğretim Yılı Öğretim Yılı Öğretim Yılı kayıp çocuk bulunarak ailesine veya ilgili kuruma teslim edilip, sosyal incelemeleri yapılmaları sağlanmıştır.

67 Valilik Makamının tarih ve 40 Sayılı Olur Emri İle oluşturulan Denetim Komisyonu Başkanlığında İlimiz Merkezde faaliyet Gösteren İnternet kafelerde tarihinde saat 08:00 da başlanılmış saat 16:00 da denetime son verilmiş, yapılan denetim neticesinde toplam 35 adet internet kafe denetlenmiştir. Çocukların daha sağlıklı internetten faydalanabilmeleri için Çocuk Şube Müdürlüğümüzde 12 kişilik bilgisayar sınıfı oluşturulmuştur. Küreselleşen, bilginin olduğu gibi suç unsurlarının da hızla yaygınlaştığı günümüzde, suç ve suçlularla daha etkin mücadele etmek, bu mücadeleyi sadece klasik polisiye tedbirlerle değil, sosyal tedbirlerle halkımızla sağlıklı ve doğru iletişim kurarak yapmak, halkımıza hak ettiği güven duygusunu verip ihbar mekanizmasını en üst seviyede etkin kılmak, suç kavramını ve varlığını çocuk ve gençlerimizden mümkün olduğunca uzak tutarak, geleceğin yetişkinlerinin suça karışmalarını şimdiden engellemek, idari ve suçu önleyici görevimizi pratikte yerine getirebilmek, Çocuk koruma kanununun işlevini maksimum seviyeye taşıyabilmek, suça sürüklenen çocuklarımızı topluma kazandırmak, suç mağduru çocuklarımızın suçtan gördüğü psikolojik etkiyi minimuma indirmek, sokakta çalışan çocuklarımıza uzanan sıcak bir el olabilmek, olumsuz sosyal şartlardan mağdur olan çocuklarımıza diğer kurumlarımızla beraber ulaşabilmek, ülkemizin geleceğinin garantisi olan eğitim öğretim yuvalarımızı yüzde yüz güvenli kılmak, cumhuriyetimizin güvenlik unsuru olarak kimsesizlerin kimsesi olabilmek adına 2006 yılında Çocuk Günleri projesi planlanmış, projemiz 2009 yılında da devam etmektedir ÇOCUK GÜNLERİ PROJESİNE DESTEK VEREN KURUMLAR İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ AKUT DERNEĞİ Projenin Faaliyete geçirilip olumlu sonuçlar alınabilmesi için; 68/77 Kod Nolu Ekip kurulmuş, İlimiz Karaağaç Mahallesi Fatih Caddesi üzerinde bulunan Emniyet Müdürlüğüne ait Hizmet binamızın ön ve arka bahçe düzenlemeleri tamamlanmış, çocuk parkı için çalışmalar devam etmektedir. Çocuk Şube müdürlüğümüz hizmet binasında bir katta faaliyet gösterirken bir kat daha şube müdürlüğü emrine verilmiş bu katta, 1-grup terapi formatında sosyal hizmet uzmanı çocuk sohbet odası,(a-mağdur çocuklar b-suça sürüklenen çocuklar c-sokakta çalışan çocuklar sohbet odası) 2- Çocuk salonu faaliyete geçirilmiş (kütüphane,satranç) oluşturmuştur. Valilik Emri ile, adli ve idari işlerin daha etkin yürütülebilmesi için Sosyal Hizmet Uzmanı görevlendirilmiştir. Şube Müdürlüğümüzde 1 bilgisayar 1 printer bulunmakta iken Bilgi İşlem Daire Başkanlığından Büro Hizmetlerinde kullanılmak üzere 4, Bilgisayar sınıfında kullanılmak üzere 6 bilgisayar olmak üzere toplam 11 bilgisayar, 1 printer ve 1 scaner ve fotokopi makinesi tahsis edilmiştir. Hizmet binamıza Pol-net ve Internet ağı sistemi ve santral kurulmuştur. Çocuk muhafaza odası malzemeleri yenilenmiş, Şube Müdürlüğü yer döşemeleri değiştirilmiştir.

68 Şube Müdürlüğümüz personelinin kış şartlarında ısınması soba ile sağlanmakta iken kalorifer sistemi faaliyete geçirilmiştir.hizmet binasına jeneratör ve güç kaynağı ve santral tahsis edilmiştir. Sinema Gösterimi yapılmıştır. Bu Proje Kapsamında 29 Okulda çeşitli zamanlarda Sohbet toplantısı, Öğrencilere yönelik atletizm, şiir resim ve benzeri Yarışmalar düzenlenmiş, yarışmaya katılan gençlerimize kitap hediye edilmiştir. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için 5000 adet kitap ve ansiklopedi seti hediye edilmiştir Özel Harekat Şube Müdürlüğü ile Yavrukartallar Anaokulu yaptırılmış ve bu okul çeşitli zamanlarda ziyaret edilerek kitap seti, oyuncak ve anasınıfı eğitim materyali hediye edilmiştir. Hacı Ali Parim Çocuk Yuvasında kalan çocuklara yönelik polis evinde pizza partisi, sinema gösterimi, palyaço gösterisi gibi çeşitli etkinlikler yapılmış ve bu çocuklar ziyaret edilerek hediye verilmiştir. İl Emniyet Müdürümüzü Ziyarete gelen öğrenciler İle yemek organizasyonu yapılmış ve çeşitli hediyeler verilmiştir çocuğa kıyafet hediye edilmiştir. Şube müdürlüğümüz tarafından sokakta çalıştığı tespit edilen 22 çocuğa şube müdürlüğümüzde ayakkabı hediye edilip, sosyal hizmetler il müdürlüğüne bildirilmiştir. Okula gitmediği tespit edilen 287 çocuk aileleri ile görüşülerek Eğitim Öğretime devam etmeleri sağlanmıştır. 50 çocuğa sosyal inceleme raporu düzenlenmiştir. Baly kullandığı tespit edilen 10 çocuk tedavilerinin yaptırılabilmesi için Devlet hastanesi ve İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bildirilmiştir. İdaremizde bu tip suçların meydana gelebileceği metruk binalar tespit edilerek yıkımı için Belediye başkanlığına bildirilmiştir. Bu Proje sayesinde yaklaşık çocuğa ulaşılmıştır. Prof. Dr. AHMET NEZİH KÖK - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D.Başkanı Otopside Kanıtlar

69 Sayın katılımcılar bende Başkomiserimiz Sayın İhsan ZORLU ya çok çok teşekkür ediyorum. İlerleyen saatler ama benimde 15 dakikalık bir konuşmam olacak. Bu arada otopsideki kanıtlardan bahsedeceğim. Ben sizlerin yaşama hakkına yönelik suçlarda otopsilerde yeterince kanıtlardan bahsedeceğim. Bütün haklarımızda ön şart yaşamaktır.bu yaşama hakkının bir şekilde kişiliklerinden alınmış olması ölüm dediğimiz olgunun gelişmesine neden oluyor. Ve ölüm dediğimiz olayda fizyolojik bir olaydır. Her ne kadar her canlı ölümü tadacak olsa da hukukun kendisine bağlamış olduğu sonuç nedeni ile hukukla bilgi anlamında birleşmesidir ve uluslar arası hukuk da gerek İnsan hakları evrensel bildirgesi, gerek Avrupa insan hakları sözleşmesi ve Anayasamızda da 17. maddesi kapsamı içerisinde yaşam hakkından bahsediyor. Şimdi yaşam hakkının sona ermiş olmasında deminde söylediğimiz gibi doğumla birlikte başlayan ve hukukun kişilik olarak tanımladığı süreç sona ermiştir. Öyle olunca da hukuki anlamda bu ölüm olayının çok farklı sonuçlarıdır. Bir kere her şeyden önce kişilik sorunudur. Ama ölümün oluş şekline göre hukukun ilgisi azalıp çoğalabiliyor ve Adli Tıp yönünden baktığımızda bu ölümlerin sebebini ikiye ayırıyoruz. Birincisi doğal ölüm kişinin kendisinde mevcut bir hastalık nedeniyle herhangi bir Adli yönü olmayan ölüm. Bu gibi durumlarda hekim cesedi muayene ediyor. Bu cesedin muayenesinden sonra ölümün doğal sebeplerle olduğuna kanaat getirecek olursa umumi hıfsıssıhha kanunu ilgili maddeleri gereğince bir defin tarzı belirliyor ve cesedin gömülmesine izin veriliyor ve ceset gömülebiliyor. Ama eğer ölenin kimliği şüpheli ise bilemiyoruz yada ölümün oluş şekli itibariyle doğal olmamış şüpheli bir durum söz konusuysa o gibi durumlar, yasanın kendisine görev verdiği kişiler ki bunlar muhtarlar, kolluk, hekimler ve cenaze işleriyle uğraşanlar bu durum mutlaka cumhuriyet savcılığına ceza muhakemesi kanunun 159. maddesinin 1. fıkrası gereğince ihbar vermekle yükümlüdür. Bu ihbar görevi yerine getirilmediyse Adli görevi ihmal kapsamındadır. O nedenle üzerinize görevler düşüyor. 2. durumda bu ihbar üzerine ortaya çıkan vaka bir adli vakadır ve burada Cumhuriyet Savcısına görevler düşüyor. 3. bir durum olarak ayrı olarak söyleyebileceğimiz şeyde şüpheli ölümdür. Burada olayın zorunluluk olup olmadığını üstüne kesin bir görüş yoktur. Ölümün oluş şekli şüphelidir. Mesela bir olaya gittiniz gördünüz bir nöbet tutan polisin veya dışarıdan asker gelmesi oluş şekli itibariyle şüpheli olduğu için bu gibi durumlarda mutlaka şüpheli ölümlerin düzenlettirici olmak ve kapsamında CMK nın ihbar yükümlülüğüdür. Bu durumda yapılacak otopsinin güçlüğünü vefalı ölüm olarak yada normal ölüm olarak gündeme gelir. Oldu ki şüpheli ölüm olayı varsa tabip ihbar silsilesi içerisinde direk Cumhuriyet Savcılığına bildirmekle birlikte olay yerine öncelikle tabip gitmesidir.tabip fikriyle tabi Cumhuriyet Savcısının talimatları doğrultusunda görevi yerine getirecektir. Suç ne olduğunun anlaşılamamasında ki başarısızlık olay yerinin toplumun altında bulunmasıdır. Çünkü olay yeri olayın geliştiği mahaldir. Mağdura ait insanın şüpheliye ait sanığa ait bana ait olaydaki intikal etmiş herkese ait her türlü delil oradan toplanır. Bu nedenle olay yerinin güvence altına alınması, olayın en önemli özelliğidir ve adli tıptaki bir sözle her temas bir iz bırakır neticesinde oradaki izlerin kaybolmamasına dikkat edilerek ve sonradan fuzuli kişilere ait izlerin oluşmasına engel oluyor.bu konuda karşılıklı kriminalistik deliller bir kavram oluşturur. Bu bir uğraşa aslında tam olarak bilim olarak adlandırılmasıdır. Delil bildirme, kimlik bildirme değerleridir. Ve

70 ceza soruşturmalarında maddi gerçekleşme olduğu kişide her türlü delil ceza yargılamasında kullanılmaktadır.işte bu suça ve suçluya izlerin tespit edilmesi kriminalistik dediğimiz uğraşı anlatmıştır. Adli tıpta bunlardan birisidir. Ölüm olayları 2 aşamadadır Adli vakalar 1 Ceza Muhakemesi kanunu 86. maddesi yani ölümün adli hakkının adli olmasının mutlaka otopsinin Cumhuriyet Savcısının huzurunda yaptığı bu işlerden ötürü 3 tane önemli delil vardır. 2 Ölüm zamanı harici hukukların tespit edilmesidir. 3 Ölümle ilgili hali harici olguları tespit edilmesidir. Tabi bu durumun adli muayenesinde hekimin imkanları kısıtlıdır. Çünkü cesedin iç muayenesi yapılamadığından dolayı elde edilecek bulgular da kısıtlıdır. Kurumlarda kısıtlıdır. Şimdi adli muayenesi yapılırken tabiî ki akabinde otopsi yapılırken hekimlerimizin uluslar arası bir hekim olarak, iç hukukumuza da yansımış Minnesota otopsi protokolüne uygun bir şekilde ölü muayenesi ve otopsi yapılmasıdır. Özellikle insan hakları ihlallerine bağlı meydana gelen ölüm olaylarında olay yerine hekimin gitmesi, olay yerinde ölü muayenesinin nasıl yapılacağı, normalde ölü muayenesinin nasıl olacağı, otopsinin nasıl yapılacağı şeklinde bir kılavuz kitaptır.mutlaka bunların hekimlerimizce çok iyi bilinmesi lazım ve C.Savcılarımızın bunları çok iyi denetlemeleri gerekmektedir. Şimdi bu gibi durumlarda ne yapılır? Adli Tıp muayenelerinde olay yerinde yapılacak muayenelerin tabiî ki kolluk çok iyi bir şekilde bilmelidir ve adli ölüm muayenesinde özellikle her şey öncelikle giysilerden başlar. Giysiler çok önemli düzeydedir. Giysilerin cepleri dahil olmak üzere markaları üzerindeki tüm girinti ve çıkıntılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu arada mutlaka fotoğraflamalar yapılmalı, zaten ceza muhakemesinin 87. maddesinin 5. fıkrasına göre artık görüntü kaydının alınması lazımdır. Ama fotoğraflamada çok önemlidir. Adli fotoğraflama ayrı bir olaydır. Bu gibi durumlarda özellikle delillerin yerlerinin görüntülenmesi ve bu gibi durumların vücut dağılımına göre yer belirtmesidir ve belli bir şekilde kayıtlara geçmesidir. Bu aşamada yine Adli muayene de yapılacak işlemlerden biri özellikle kimliğin belirlenemediği durumlarda mutlaka parmak izlerinin alınmasıdır. Parmak İzleri alındığı müddetçe mutlaka tırnak dipleri incelenmeli, tırnak diplerinde herhangi bir biyolojik materyal bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özelliklede bir mücadele anında maktulün tırnak diplerinde kalan biyolojik vakaların meydana gelişinde bize sanık hakkında şüpheli hakkında çok önemli bulgular verir. Diğer bir husus Adli radyoloji olarak kullanacağımız, özellikle ateşli silah yaralanması neticesi varsa vücut içerisinde kalmış mermi çekirdeklerinin hangi bölgede olduğunun belirlenmesi bulunduğu bölgede ölüme sebep olup olmadığının belirtilmesi bizim açımızdan önemlidir. Bu arada beklenen ölüm zamanına ait harici bulguların mutlaka belirtilmesi gerekir. Cesedin taze olduğu durumlarda sorun yoktur. Ama ceset eğer herhangi bir şekilde parçalanmışsa çürümüşse, yada toplu ölümler söz konusuysa bu gibi durumlarda otopsi oldukça zor.

71 Otopsideki diğer amaçlarımızdan biriside sadece ölüm sebebini belirlemek değil aynı zamanda olaya ait kanıtların elde edilmesi, mesela elde edilecek mermi çekirdeklerinin balistikteki değerlendirilmesinin yapılabilmesi için alımı, kanın değeri, cinsel saldırı olaylarında maktulün üzerinde herhangi bir sperm lekesi veya sperm akması, kılların tüylerin uzunluğu bizim açımızdan özellikle çok önemlidir. Bu arada bunun 2 kişi olduğu gerek kolluk gerek yargı mensuplarının ve gerekse Adli Tıp uzmanlarının birlikte çalışması gerektiğinden ayrıca vurgulamak zorundayız. Bunları söyledikten sonra zaman darlığı nedeni ile hepinizi saygı ile selamlıyorum. 15:00-15:15 Ara 15:15-16:30 PANEL 3:ADLİ BİLİMLER VE SPOR OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI- Prof. Dr. ERDAL ZORBA- Gazi Üniversitesi BESYO Müdürü- Herkes için Spor(HIS) Federasyonu Başkanı: Türkiye de Adli Bilimler ve Sporun Alanları KONUŞMACILAR: Mülkiye Müfettişi HAMİT YÜKSEL Spor Karşılaşmalarında Asayiş ve Güvenlik Emniyet Amiri FIRAT AKYOL - Iğdır Em. Müd. TEM Şb. Müdürlüğü Sporda Şiddet Olayları ve Önlenmesi Iğdır Gençlik ve Spor İl Müdürü Metin ÖZEN Spor ve Şiddet Uz. Dr. SERPİL YAYLACI -Acıbadem Bakırköy Hastanesi Acil Servisi: Stadyumlar Afete Hazırmı ve Stadyum Afet Planı 16:30-16:45 Ara Prof. Dr. ERDAL ZORBA- Gazi Üniversitesi BESYO Müdürü- Herkes için Spor(HIS) Federasyonu Başkanı: Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürüm Türkiye de Adli Bilimler ve Sporun Alanları Özellikle müsaade ederseniz şükranlarımı sayın Valime sunmak istiyorum.çünkü ben çok kongrelere katıldım.belki onlarca kongreye katıldım ama bu görevi başından sonuna kadar, bu işe sahip çıkarak işin içinde bulunan vali sayısı çok azdır. Müsaade ederseniz bir koca alkış sayın Valimize. Müsaade ederseniz bir yandan programdan yararlanmak için bu sunuşu biz mümkün olduğu kadar kısa tutmaya, bunlarla ilgili sunuşu kısaca değerlendirmek istiyoruz. Sabahki oturumda bize saygı değer Bingur hocamız bize Sarıkamış harekatı ile ilgili güzel bir sunum yaptı ve gerçekten bu sunuştan sonra bizim nevi şahsımız böyle bir sunuş yapmamız zor. Hakikaten ağzınıza dilinize sağlık sağ olun var olun.

72 Birde bu şu ana kadar sunuş yapan arkadaşlarımızın hepsi dolu dolu ilerlerken biz sporla ilgili güzel sunuş gösterelim. Ben izin verirseniz şiddet konusuna girmeden önce biraz fair play konusunu ele almak istiyorum. Çünkü fair play konusu girdiğim zaman bizim federasyon ben herkes için spor federasyonuyum ama bizim anayasamızın 3. maddesinin bize öğütlediği her yaştaki Türk vatandaşına beden ve ruh sağlığını geliştirmek ve sporun kitlelere yayılmasını teşvik etmek düşüncesinden doğmuş bir federasyon nelere dikkat ediyor? İşte bu özelliğinden sonra vereceğimiz özgeliş önergesinde programımıza geçiyoruz. Bu federasyonun görevi; spora olan tutkusuyla, daha sağlıklı bir Türkiye, spora olan tutkusuyla daha iyiliğiyle, hoşluğuyla tanınan bir Türkiye, şiddetten uzak olan bir Türkiye, spora olan tutkusuyla, ekonomisiyle gelişen bir Türkiye, sporu olan ve olimpiyatları düzenleyen hak eden bir Türkiye çünkü olimpiyatların düzenlenebilmesi için bir ülkenin olimpiyatı olabilmesi için kesinlikle devletin politikası olan bir olimpiyat düzenlenmesi için öncelikle girişimlerinin alınması ve spor kültürünün yaygınlaşması gereklidir.spor kültürü ve şiddet tamamen birbiri ile zıt anlamdadır. Ne kadar spor kültürünü yaygınlaştırırsanız o kadar şiddeti azaltırsınız. İşte Türkiye deki bu kavramlar ile aklımıza gelecek mutlaka bir hoşgörü ile düzenlenen ve sınıf ayrımı yapılmayan bir ülkede spor çok büyük bir araçtır. Ama ben bundan bahsetmiyorum. Futbolcuların çok farklı bir sektör oluşu sektörden gösterdiği ve hala devam eden spor anlayışıyla eğitim vardır, barış vardır, sevgi vardır, arkadaşlık vardır, bu programların gerçekleştirilmesi ve her şeyden önce mutlaka ve mutlaka yaygınlaşması için bizlere görev düşüyor. Ben sadece federasyon başkanıyım. Ama bu federasyon eğer şiddetin önlenmesi gerektiriyorsa her birimiz federasyon üyesinden birisisiniz. Ve bu üye bize hesap sormalı. Bu gün sayın Cumhurbaşkanımızdan başlayarak 7 yaşındaki çocuğun dışarıda simit satan çocuğun yani her yaşa hitabeden bir federasyon ve bunu açıklarken şundan yine bahsetmek istiyorum. Özellikle biz şiddetin önlenmesini spor kültürünün yaygınlaşması konusunda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Sayın Valimizden, Sayın Emniyet Müdürümüzden, Sayın İl Müdürümüzden ( burada şimdi konuşmacı) büyük destekler alıyoruz. Yani sağ olsunlar özellikle Milli Eğitim Müdürümüz burada görev yapıyor ona da çok teşekkür ediyoruz. Biz özellikle bizim bunları yaparken ben bir şey söylemeyi unuttum. Sayın Candan Hocamız çok özür dilerim kusura bakmayın sizde hoş geldiniz. Biliyorsunuz bürokraside bu tür konulu konuşmalarda görüntü atlamalar, eksiklikler, heyecanımızdan ve yahut da bir çoğunluktan dolayı oluyor kusurumuza bakmayın. Bizler mikrofonu aldık mı susmayı bilmeyiz ama özellikle şunu vurgulamak istiyorum. Bizim yapmak istediğimiz özelliklerden dolayı Sayın Serpil YAYLACI hocam en son konuşmada son noktayı koydu. Kadınlar konusunda biz kadınlara, yaşlılara, çocuklara, hapishanede olana, çalışanlara her kesime, her kesim insan olanı kapsıyoruz. Onun için Sayın Valimize, Sayın Emniyet Müdürümüze, Sayın Emniyet Müdür Yardımcımıza, Sayın Jandarma Alay Komutanımıza hepsinin de tekrar çalışmalarımızı desteklemelerini istiyoruz.

73 Bununla ilgili birçok şey anlatacağız da. Ben şimdi sayın hocam diyorki müsaade ederseniz Doktor Serpil YAYLACI ile görüşmemiz oldu. Kadın haklarının, haklı o konuda kadının ezilmişliğinden bahsediyor. İzin verirseniz her kese muhakkak konuşma hakkı verilmiştir. Ve bu konuda önem ve saygılı olması ama özellikle bayan olmasından dolayı, müsaade ederseniz ayrımcılıktan değil onların bir anne olması, bir annelik duygusuyla onbin kat daha etkilidir. Ve müsaade ederseniz konuşmayı ilk Serpil hocamdan başlatalım. Ben sözü Serpil hocama bırakıyorum konusu Stadyumlar afete hazır mı ve stadyum afet planı saygılar sunuyorum. Uz. Dr. SERPİL YAYLACI -Acıbadem Bakırköy Hastanesi Acil Servisi: Stadyumlar Afete Hazır mı ve Stadyum Afet Planı Şimdi siz sayın konuklara, stadyum afet planı, stadyumlar afete hazır mı konusuna genel bir çerçeve içerisinde değinmek istiyorum. Hiç hekim var mı aramızda? Sağlık hizmeti vermek durumunda kalan. Onlar ellerini kaldırabilirler mi? Yok. Sivil olarak, daha çok profesyonel durumu nedir? Sanıyorum adli tıpçılar var. Diğer katılımcılar genelde çevik kuvvet yanılmıyorsam. Beden öğretmeni. Bu sınıfın dışında bir meslek grubundan var mı? Neyse, bakış açımı ona göre belirtmek istiyorum. Bu akşam 21:45 için planı olan var mı aranızda? Maç var. UEFA kupası finali Türkiye de yapılıyor, İstanbul da yapılıyor. Erdal bey olimpiyat düzenlemekten ve bununla ilgili koşulların oluşmasından söz etti. Komşumuz Yunanistan bununla ilgili bir deneyim yaşadı ve bunu kitap haline getirdiler. Yani o olimpiyat aktivitesi boyunca yaşadıkları, profesyonel deneyimlerini, sağlık organizasyonlarını ve bununla ilgili planlamalarını kitap haline getirdiler. Dolayısıyla bu konu bize uzak gibi görünse de, stadyum afet planları ve sıra dışı durumlar, bu kadar kalabalık kitlelerin katıldığı organizasyonlarda sağlık hizmeti vermek gerçekten güncel bir soru ve giderekte daha çok önümüze çıkacak gibi görünüyor. Futbol maçları, büyük organizasyonlar, konser organizasyonları bu anlamda evet bu konuda ihtiyaç var dedirtiyor. Burada siyah beyaz göreceğiniz resimler bir fotoğraf sanatçısının resimleri. O diyor ki hiçbir şey göründüğü gibi değil. O temayı işleyen, siyah beyaz fotoğraflar göreceksiniz. Gerçekten bu konuda da hiçbir şey göründüğü gibi değil. Mesela burası için böyle bir organizasyon örnek olabilir mi sizce. Burası için böyle bir şeye ihtiyaç var mı? Olabilir. Ben duydum ki, sağ olsun Mustafa bey bana görme imkanı verdi. Bir futbol sahanız, bir stadınız var. Yine büyük kutlamaların olduğu, mesela Nevruz Kutlamalarının yapıldığı, sanırım yanılıyorsam düzeltin, pancar alanı denen bir alanda yedi sekiz bin kişinin bir araya geldiği, efendim, festival alanı var. Yani birçok insanın bir araya gelip saatlerce kalacağı organizasyonlar bu herkes için hepimizin ihtiyacı var. Tabi burada çıkabilecek kavga, arbede, saldırı, toplu zehirlenme yada nefessiz ortamlarda çıkabilecek ek sorunlar her zaman karşımızda. Bende Bingur hocamızın sabahki sunumunda payıma düşeni aldım. Onun çok vurguladığı ve çok hoşuma giden bir şeyi vardı orda.bir riskten söz etti Öldürülmek riskinden söz etti. Bu konuda da bir stadyumların organizasyonu konusunda da öngörülebilir bir risk değerlendirmesi şart. Onun için o olaya girmeden organizasyona girmeden kişilerin bu işe katılmaları ikna olmaları çok değerli. Yoksa bir takım şeyler gerçekleştikten sonra onu yönetmek neredeyse imkansız. Bu stadı tanıyor musunuz? Bu stadı yaklaşık bin toplumsal alan yaklaşık bin kapasitesi olan bir stat. Ben bunu çok etkileyici buluyorum. Düşünün milyonlarca insan UEFA finalini seyredecek. Sizce kaç hekim görev alıyordur bu organizasyonda. Bir tahminde bulunmak isteyen var mı? 5 doktor, 8 doktor, 2 doktor. Peki. Boş stat masum gözüküyor. Ama böyle görünürken, böylesine doluyken,

74 gerçekten çok farklı şeyler olabiliyor. Daha önce İstanbul da şampiyonlar ligi finali yapılmıştı. Ve ben orda hekim olarak rol almıştım. Tanrı sizi inandırsın, omuz inksiyonu yapmıştık alanda. Yani omzu çıkmış birinin omzunu yerine takmak zorunda kaldık. Bacağı kırılmış bir İtalyan hastaneye gitmek yerine yedi yıldır bu finali beklediğini söyledi ve maça gitmeyi tercih ettiğini söyledi. Dört tane bir tanesinden eminim, beş tane kalp krizi vakası oldu. Gerçekten o binlerce kişinin çok ciddi sağlık sorunu oldu. Gerçekten çok ciddi bir organizasyon ve hiçbir sorun olmazsa orda kaç doktorun olduğunu hiç kimse sormayacak. Ama gerçek bir sorun yaşanırsa bu ciddi bir sorun. Yangın sorunu gibi karşımıza çıkabilir. Tabi bu planları yaparken fizik koşullarını bilmek çok önemli. Seyircilerin birbirine farklı mesafelerde olmaları, aralarda güvenliğin olması, biliyorsunuz teller, ağlar kaldırıldı Şükrü Saraçoğlu Stadında. Hatta artık polisin içerdeki yeri sadece özel güvenliğin içerde olması, polisin içerdeki stat içinde aktiviteye, güvenliğe dokunmaması gibi yakında yürürlüğe girecek yasal düzenlemeler var. Yani hepimiz o olayın içinde tarafız. Ama bu yine güzel. Gerçekleşebilirse ciddi bir organizasyon diye görüyorum. Şekil bazında yani konuk takım Ukrayna dan, Almanya dan nerden gelecek. Stada nasıl gelecek. Bunlar birbiriyle karşılaşacaklar mı? Güvenlik nasıl sağlanacak? O stat nasıl boşalacak. Orda ciddi bir sağlık sorunu olursa bununla nasıl başa çıkılacak. Acaba o statta o bölgede yaşayan birinin ambulans çağrılması gereken birinin gerçekten ambulans çağrıldığında acaba bir gecikme olacak mı? Bir patlama olursa, bir yangın, deprem söz konusu olursa acaba B planımız nedir? Sağlık personeli nerden gidecek, nasıl desteklenecek? Gibi onlarca sorulması ve yanıtlanması gereken soru var. Bu bir uydu görüntüsü görüyoruz. Stada gelecek seyircilerin bir kısmı deniz yoluyla gelecekler ve bir kısmı da yine bir başka kaynaktan deniz yoluyla gelecekler ve birbirleriyle hiç karşılaşmayacaklar. Polisin, altyapı koşullarının belediyenin, stadyumla ilgili görevlilerin rol almaları gerekiyor. UEFA nın kendi görevlileri var. Ama bir ülke olarak seçilmiş olmanın prestiji var. Hem de başka amaçları var. Yani ticari anlamda, reklam gibi. Bu giderek daha çok gündemimize girecek gibi görünüyor. Hukuki literatüre bakacak olursak genel olarak literatürdeki yaklaşım geriye dönük olarak olayların değerlendirilmesi ve tahmin etme üzerinedir. Yaklaşık neler olacağını önceden tahmin edebilirmiyiz? Ne kadar insan kaynağına ihtiyacımız var. Ve grubu nasıl yönetebiliriz der literatürde. Ama şu gerçek ki spesifik bir yerde tanımlanmamış bir zaman diliminde eğer en az bir araya gelecek en az bin kişi bir araya geliyorsa bu büyük ölçekli bir planlamadır. Özel bir hazırlık gerektirir. Yani sizin Nevruz Kutlamalarınıza da, festivallerinize de, geçmişte gittiğiniz Selahattin ALPAY konserinde de yedi bin kişiye ulaştığını duydum ufak bir sorguyla. Sizin içinde gereklidir. Farklı bilgi aslında. Bir bakış açası. Amacımız ne? Ne yapmak istiyoruz? Peki burada santrale çok bağlı olmayan esnek bir medikal kapasitesi lazım. Birden koşullar değişebilir. Yerel, bölgesel gerektiğinde genişletilebilen bir model olmak zorunda. Bunun için en önemli şeylerden bir tanesi hızlı, acil sağlık hizmetini normalde nasıl üretebiliriz. Yani düzen nasıl çalışıyor. Hastanesi içerisindeki teçhizatı kurulmuş mu? bunun ne kadarı düzenli çalışıyor normal zamanda. Bir kriz durumu yada bir kalabalık söz konusu değilse bunu o durumda yapabilmek için günü kurtarmamız lazım. Ve o özel durumları yerine getirmek için hazırlıkları yapmış olmamız lazım.yani özel durumlarda penaltılarla, bir takım şeyler gerçekleştiyse, tartışmalı pozisyon varsa birden kalabalığın durumu değişebilir. Etkinlik ne kadar sürecek, katılımcılar yaşlımı, hastalıkları varmı, kalabalık kızgın mı, üzgün mü, ayakta seyirci var mı? Eğer seyirciler oturuyorlarsa o zaman bir takım olayların çıkması, yaşanması olasılığı daha azdır. Eğer seyirciler farklı bir madde kullanıyorlarsa riskler artıyor. Etkinlik alanının girişleri, çıkışları nasıl? Çok önemli. Çünkü ani bir boşaltma söz konusu olduğunda, acaba bunun için bir hazırlık var mı? Bu defa bir şey dikkatimi çekti. Örneğin papanın katıldığı toplantılarda onbinlerce insan bir araya geldi. İnsanlar kalp krizinden ölüyorlar ve şiddet olayı pek görülmüyor. Ama rock konserleri, bu gibi

75 organizasyonlarda ve spor aktivitelerinde daha çok şiddete bağlı ve alkol, uyuşturucuya bağlı yaralanmalar ve tıbbi bakım gereksinimleri literatürde bildirilmiş. Tabi bir hastayı gerçekten bir hastaneye göndermek gerekirse o koşulları nasıl sağlayacağız. O kalabalığın içinden nasıl çıkacağız. O kalabalığın ortasında eğer bir şey olursa bizim ambulansımız oraya hangi hızla gidecek gibi planlamalar yapsak, hatta bunun ötesinde tatbikatlar denemiş olmak gerekiyor. Peki bu sıkıntıyı, aktivite planımızı yaparken neye bakalım. Tabi ki medikal yaklaşımı, stadyumun dolma, boşaltma, acil durumlara göre değerlendirmeler. Tabi diğer ekiplerle toplantılar, polisle, stadyumun lokal görevlileriyle, itfaiyeyle. Hangi düzeyde bakım verebiliriz. Hangi hastayı sevk edebiliriz. Buna önceden karar vermek, nereye sevk edeceğiz. Bunu belirlemiş olmakta lazım. Eğer ekstra insan kaynağı gerektiriyorsa bunu nerden bulacağız. Tıbbi olanaklarımız yeterlimi? Alanda en fazla neyi yapacağız. Hangi tedaviyi düzeyde kalacağız. Ne gibi transfer kaynakları kullanacağız. Etrafta su var mı, tuvalet var mı? Onca insanın ihtiyaçlarını nasıl gidereceğiz. Yiyecek ihtiyaçları olursa ne yapacaklar. Tıbbi bakım ihtiyaçları olursa bunu nasıl fark edecekler. Kendilerimi fark edecek. Bizim gözlemcilerimiz mi olacak. Bizim gözlemcilerimiz alana nasıl yayılacak gibi pek çok örnekte söz konusu. Birde iletişimi nasıl sağlayacağız. Telsizle mi konuşacağız. Kayıtlar önemli. Çünkü yaptıklarımızdan öğreniyoruz. Eğer bunu yapabilirsek, kaydedebilirsek, bir sonraki deneyimimizi daha iyi planlayabiliriz. Literatür şunu söylüyor. Eğer on bin kişi varsa yaklaşık onbeş, yirmi ila elli tıbbi bakım gerektiren kişi söz konusu. Bunu tahmin edebilirsiniz. Yani on yirmi diyelim, yirmi ile elli ise sizin ölçeğinize göre ne kadar kaç tıbbi bakım gerektirecek, kaç farklı olacak, bunu tahmin edebilirsiniz. Bütün, tek tek bileşenlerden daha büyüktür. Burası bugün benim sizin alanınızdan çektiğim fotoğraflar. Orda raylı bir kapınız var. Çok çok daha güvenli görünüyor. Çünkü kalabalık birden dışarı boşalmak istediğinde içeri doğru açılan bir kapı her zaman için ezilme nedeni. Yani grup o kapının geriye doğru açılmasına izin vermiyor. Çünkü bu tip alanlarda her zaman kapının dışarıya doğru açılmaması lazım ki acil bir boşaltma sağlanabilsin. Birde açıktaki alanlar da yıldırıma yönelik bir takım önlemleri alınmasını önerebiliriz. Benim söyleyeceklerim bunlar. Çok teşekkür ederim. Mülkiye Müfettişi HAMİT YÜKSEL Spor Karşılaşmalarında Asayiş ve Güvenlik Sayın konuklar, kıymetli davetliler, basınımızın güzide mensupları; Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Benim sizlere sunacağım konu, spor karşılaşmalarında asayiş ve güvenliktir. Tabiî ki Konumuz uzun ve kapsamlıdır. Ancak burada ben 30 dakikalık sürede sizlere, spor kelimesinin ve kavramının kısa bir değerlendirmesini yaparak konuşmama başlayıp, Ülkemizdeki yasal mevzuatı kısaca özetledikten sonra, bu konudaki öneri ve tavsiyeleri sizlere anlatarak konuşmamı tamamlayacağım. SPOR KARġILAġMALARINDA ASAYĠġ VE GÜVENLĠK : Evrensel kültürün bir parçası olan, Dünya da dili, ırkı, dini, farklı insanları birleģtiren önemli bir vasıta, dünya barıģına katkı sağlayan bir etkinlik olan spor; Fiziksel faydasının yanı sıra, insanların ruhsal sağlığını olumlu yönde etkileyen, sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile yapılan hareketler topluluğu olarak tanımlanabilmektedir. Kısacası spor: Dinlenmek, eğlenmek, sosyal kaynaģma ve kitle eğitim vasıtasıdır.

76 BaĢka bir değiģle spor: Ġnsan bedenini fiziki yönüyle geliģtirdiği gibi oyunlar, hareketler, yarıģmalar vasıtasıyla aynı zamanda insan seciyesini, davranıģ niteliğini, psiģik yapısını belirleyen bir bilim dalıdır. Bu tanımlamalardan görüleceği üzere, Ahlak eğitimi ile spor eğitimi etle tırnak gibi birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Mustafa Kemal Atatürk Ben sporcunun; zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim. Diyerek, sporun toplumsal geliģimindeki rolünü, ahlak ve spor eğitimlerinden beklenenin kuvvetli bir kiģilik yapısı kazandırılması olduğunu vurgulamıģtır. Spor eğitimi insana, sağlam bir vücut, çelik gibi seciye, sade, temiz, açık, doğru ve hür bir ruh aģılamaktadır. Sporun en önemli unsurlarından biri de, uluslararası barıģa katkıda bulunmasıdır. Sportif aktiviteler, birbirine uzak duran toplumların yaklaģmalarını, birbirlerini anlamalarını sağlamakla kalmayıp, siyasi sorunların insan boyutunda olmadığını halk kitlelerine göstermektedir. Ġkili karģılaģmalarla birbirini tanıyan toplumlar, farklı bir ülkenin sporcunun ülkesinde olması, bir sporcunun veya bir takımın popüler olması ile toplumsal yakınlaģma içerisine de girebilmektedirler. Olimpiyat oyunlarının birbirine geçen beģ halkası 5 kıta nın, 5 kıta insanının birbirine kenetlenmesini ifade etmektedir. Sporun ferdi faydalarını sıralarsak; Kötü alıģkanlıklardan uzak tutuyor, günlük hayatı olumlu yönde etkiliyor, unutkanlığı azaltıyor en önemlisi fiziksel görüntüyü güzelleģtirip, güçlendirip artırıyor. Ruh halini düzeltip karamsarlıktan uzak tutuyor yaģlanmayı geciktiriyor. Günümüzde, sporun diğer yönlerini bir kenara bırakırsak, sadece fiziksel sağlık kazandırıcı yönü ticari bir arzı yaratmaktadır. Bu bakımdan, spora olan talep gün geçtikçe artmakta ve farklı boyutlar yaratılmaktadır. Ülkemizde spor güvenliğini ve asayiģi sağlamak üzere özel yasal mevzuat oluģturulmuģtur. Tarafımdan ilgililerle yapılan görüģmelerde ve alınan bilgilere göre yasal mevzuat açısından Türkiye nin ileri bir seviyede bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu bakımdan; 5149 Sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiģtir. Bu Kanunun amacı; Spor karģılaģmalarının yapıldığı yerler ya da alanlar ile buraların eklentisi ve etrafında, karģılaģma öncesinde, karģılaģma sırasında veya sonrasında Ģiddetli rekabet ve bunun doğurduğu fanatizmin sonucu patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı, kesici, delici maddelerinin kullanılmasının, Ģiddet ve düzensizliğin kiģilik haklarına, ailevi veya manevi değerlere yönelik hakaret, sövme ve aģağılayıcı slogan ve davranıģların yer aldığı sporun ruhuna, ilke ve kurallarına uymayan kötü tezahüratın önlenmesi suretiyle huzur ve güvenliğin, kiģi dokunulmazlığı ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemler ve uygulanacak yaptırımlarla ilgili usul ve esasların düzenlenmesi olarak belirtilmiģtir. Dolayısıyla 5149 sayılı spor müsabakaların da Ģiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair Kanun spor sahalarında alınacak güvenlik tedbirlerini, yasak fiil ve davranıģları bunlara uygulanacak yaptırımları, spor kulüplerinin, taraftarların, taraftar derneklerinin, taraftar temsilcilerinin, spor federasyonlarının, yayın kuruluģları ile diğer ilgili kiģi ve kurumların spor müsabakalarında Ģiddet ve düzensizliğin önlenmesine iliģkin hususlardaki görev ve sorumluluklarını kapsamaktadır. Yine 5149 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca Kanun kapsamındaki hususların uygulanmasıyla ilgili olarak tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak Spor Müsabakalarda ġiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik yürürlüğe girmiģtir. ( tarih ve 2004/7755 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilmiģtir.) Kanunu özetlemeye çalıģırsak; Kanunun 4. maddesi ile spor alanlarında sağlık ve güvenlikle ilgili her türlü

77 düzenleme yapma yetkisi ev sahibi kulübe verilmiģtir. Bir baģka deyiģle spor alanlarının düzenlenmesi ev sahibi kulübe aittir. Spor alanı veya stat dediğimiz yerdeki saha içi güvenlik 5. madde uyarınca spor kulüplerine ait olduğu belirtilmiģ ve bu hizmeti özel güvenlik kuruluģlarından satınalınabilecektir. Müsabaka güvenliğinin ise, o yerin en büyük mülki amirince rütbeli bir emniyet personelinin müsabaka güvenlik amiri olarak görevlendirilmesi gerekmektedir. Görevlendirilen bu müsabaka güvenlik amiri; karģılaģmanın asayiģ ve güvenliği için ilgili tüm kiģi ve kuruluģlarla koordineyi sağlamakla yetkili ve görevli kılınmıģtır. Ayrıca ev sahibi spor kulüpleri tarafından, konuk takım seyircileri için bağımsız bir bölüm hazırlaması gerekmektedir. Federasyonlar güvenliğin sağlanması, denetlenmesi, uluslararası federasyonların talimatlarının uygulamaya konulması, gerekli ek önlemlerin aldırılması konusunda spor güvenlik kurulu ile koordinasyonu sağlamak, kısacası kontrol ve denetim konusunda yetkili ve sorumludurlar. Taraftar dernekleri bu kanuna aykırı davranamayacakları gibi, taraftarlarını spor ahlakına, ilkelerine uygun biçimde sportif faaliyetleri izlemeye yönelik eğitici faaliyet göstermesi gerekmektedir. Spor kulüpleri taraftar temsilcilerini belirleyerek emniyet müdürlüklerine bildirirler. Seçilen bu temsilciler, maç seyiri ve saha içi her türlü güvenliğin sağlanmasında yetkililere ve görevlilere yardımcı olmak durumundadırlar. Kanun 11. maddesinde spor müsabakalarında satılması, kullanılması ve taģınması yasak olan maddeler ve cisimler Ģu Ģekilde belirtilmiģtir: Spor alanlarında; her türlü silah, kesici veya delici alet, sis bombası, ses bombası veya maytap gibi patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı maddeler ile taģ, metal gibi fırlatılabilecek veya yaralayıcı nitelikte sert cisim veya tehlike arz edebilecek veya müsabaka düzenini bozabilecek diğer maddeler ile alkollü içecekler ve çevreyi kirletecek nitelikte konfeti ve benzeri cisimler bulundurulamaz ve satılamaz. Yine 18. maddede de bu hususlara aykırı davranıģlara verilecek cezalar belirtilmiģtir. Kanun, çirkin ve kötü tezahüratı yasakladığı gibi seyir güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemlerin alınmasını da istemiģtir. Bilet satıģlarının; Federasyon ve kulüp tarafından belirlenen yerlerde ve görevliler dıģında satılamayacağı, yasak beyan ve demeçler verilemeyeceği; basın ve yayın kuruluģlarınca da kanuna aykırı pankart, söz, fiil gibi davranıģlarla buna iliģkin yorumların yayımlanmasını yasaklamıģ ve cezalandırılmasını istemiģtir. Müsabaka sahasına seyircilerin alınmasında ve maç bitiminde seyircilerin tamamen tahliyesine kadar, ulusal ve uluslar arası federasyonların ön gördüğü görevli kişiler dışında kalan hiç kimsenin alınmayacağı, spor ahlakına aykırı, tahrik edici, dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, etnik ve siyasi ayrımcılığa yönelik söz sarf edilmesi veya bu mahiyette afiş veya pankartların müsabaka alanına veya yakın çevresine asılması yasaklanmıştır. Kanunda yer alan cezalandırma Ģekilleri, hapis cezası, adli ve idari para cezası, müsabakaları seyirden men cezası, spor salonuna ve alanlarına alınmama ve çıkartılma cezası olarak belirlenmektedir. Bu Kanuna aykırı davranan dernekler hakkında ayrıca Dernekler Kanuna göre de iģlem yapılacağı belirtilmiģtir (5253 sayılı Dernekler Kanunu). Bu kanunda belirtilen fiillerden dolayı futbol branģındaki spor kulüplerine verilmesi öngörülen cezalar, eski 3813 sayılı Kanunun 25. maddesi, yeni tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun 15. maddesi hükmü uygulanması istisnası getirilmiģtir. Bu Kanun da ki idari para cezaları ve tedbirlerin uygulanması: Ġl ve Ġlçe spor güvenlik kurullarınca karar alınarak verilmesi öngörülmüģtür. Ayrıca yasaklara uymayanların kimlik

78 bilgileri fotoğraflarıyla birlikte kaydedilmesi ve kiģilerin takip edilmesi mahalli emniyet birimlerince sağlanacaktır Sayılı Spor Müsabakalarında ġiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Dair Kanunun Uygulanmasına Dair Usul ve Esasları Düzenleyen Yönetmelik; Kanunda yer alan kurum, kuruluģ ve kiģilerin yetki, görev ve sorumluluklarını kapsamaktadır. Bu Kanun ve Yönetmeliğin uygulanmasında en önemli görev spor güvenlik kurullarına düģmektedir. Ġl spor güvenlik kurulu vali veya vali yardımcısının baģkanlığın da, belediye baģkanlığı, il jandarma komutanlığı, il emniyet müdürlüğü, gençlik ve spor müdürlüğü, ilgili federasyonun ve il sağlık müdürlüğü temsilcileri ve gerekli görülecek spor kulüplerinin yetkilileri ile basın kuruluģlarının ve kamu kuruluģlarının temsilcilerinden oluģmakta olup, ilçelerde kaymakamların baģkanlığında, il spor güvenlik kurulunda yer alan kurum ve kuruluģların ilçede ki temsilcilerinden ilçe spor güvenlik kurulları oluģturulmaktadır. Bu kurullar teknik alt yapının oluģturulması, uzman personelin görevlendirilmesi, kurum ve kuruluģlar arasındaki koordinasyonun sağlanması, çirkin tezahürat ve taģkınlıkların önlenmesi, diğer olaylarda ve hususlarda gerekli tedbirlerin alınarak sağlanmasından tamamen sorumlu tutulmuģtur. Ayrıca inceleme yaparak, bunun sonucunda rapor düzenlenmesi, düzenlenen bu raporun en büyük mülki idare amirine sunmak gibi görevleri de mevcuttur. Müsabaka esnasında esas görevli ve sorumlunun, mülki amirce görevlendirilen müsabaka güvenlik amirinin olduğu anlaģılmaktadır. Ġl, ilçe emniyet müdürlükleri ile Jandarma komutanlıkları esasen saha dıģında, giriģinde ve il - ilçe genelinde gerekli tedbir önlem ve güvenliğin sağlanmasında görevler, yetki ve sorumluluklar verilmiģtir. Yine yönetmelikte federasyonların, spor kulüplerinin, özel güvenlik teģkilatının, taraftar dernek ve taraftarlarının görev, yetki ve sorumlulukları tek tek belirtilmiģtir. Ayrıca bu hususlar, 5442 sayılı Ġller Ġdaresi Kanunu ile de vali ve kaymakamların genel asayiģ ve güvenliğin sağlanması görev ve yetkileri arasında da yer almaktadır. Spor alanlarına kurulacak güvenlik sistemleriyle teknik donanım özellikler için ilgili federasyonca talimat çıkarılması da ön görülmüģtür. Tüm bunlardan anlaģıldığı üzere kanun ve yönetmelik spor karģılaģmalarında asayiģ ve güvenliğin sağlanmasında Ġl de Vali, Ġlçede Kaymakam baģta olmak üzere, spor ve asayiģle ilgili tüm kurum, kuruluģ ve hatta taraftar temsilcileri kanalı ile kiģiler olmak üzere herkese görev, yetki ve sorumluluklar yüklemiģtir. Kanunun uygulanıģından bu yana; bazı aksamaların olduğu, bazı eklemelerin ve cıkarmaların yapılması gerektiği bu babta; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce hazırlanan ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında ġiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun da uygulamalarda karģılaģılan aksaklıkların giderilmesi için yapılması gereken değiģikliklerle ilgili kanun tasarısı hazırlanmasına önerileri Ģunlardır; Kanunun 1. maddesinde belirtilen kanunun amacının uygulanması gereken yerlerin süre ya da zamanın daha da geniģletilmesi, 5. maddesindeki özel güvenlik teģkilatına alınacaklarda asayiģ, güvenlik, seyirci ve olaylarda çok özel teknik eğitim alınması Ģartının da getirilmesi, 12. maddede ki çirkin ve kötü tezahüratla ilgili hükümlerin federasyonların disiplin ve ceza yönetmeliklerinde yer aldığından Kanundan çıkarılması, bu sayede taraftar ve polis arasındaki gerginliğin azaltılması, 14.maddede belirtilen usulsüz bilet satıģının Türk Ceza Kanun da yer aldığı, karaborsa bilet satıģının TCK dan çıkarılarak daha ağır ceza veren 5149 sayılı kanunda belirtilen cezaların uygulanması

79 15. madde de ki yasak beyan ve demeçlerle, 16.madde deki yayın yasağıyla ilgili olarak federasyonların daha ağır yaptırımlar uygulandığından, bu görevin il ve ilçe spor güvenlik kurullarının görevinden çıkarılması, Kanunun 17. maddesinde belirtilen yasak fiilleri yapanlara daha etkili ve caydırıcı nitelikte ağır idari para cezasının ve seyirden men cezasının uygulanması, 18.madde de yer alan spor müsabakalarında kullanılması ve taģınması yasak olan maddeleri kullanma ve taģıma yapanlara verilen cezaların karar alma ve uygulamanın, tebligat gibi nedenlerle geciktiğinden, bu gecikmenin önlenmesi ile ilgili değiģikliklerin yapılması, 19.madde deki alkollü ve keyif verici madde kullanan kiģiler müsabaka alanına alınmaması hükmünün bulunduğu, ancak karģılığında bir ceza belirtilmediği, bu hususta bir ceza hükmü getirilmesi, 20.madde de usulsüz bilet satanlara hapis cezası hükmünün yanında spor alanlarının çevresinden uzaklaģtırma cezasının da getirilmesi, Cezaların uygulanması maddesi olan 28. maddenin usul ve uygulama yönünden yetkilerin açıkça belirtilmesi ve anlatılması sağlanarak kanun uygulanmasının aktif hale getirilmesi; Emniyet Genel Müdürlüğünce Kanunda yapılması gereken değiģiklik önerileri; amigolarında Kanunda belirtilen kıģkırtıcı, tahrik edici, yasaklamalara ve cezalandırmalara ilave edilmesi, yasaklı kiģilerin sahalara girmesinin takibinin özellikle büyük illerde zorlaģtığı, saha dıģında olay çıkartan veya güvenliği bozanlara da idari ceza verilmesi, birde spor güvenlik kurullarının ceza verilmesinde sıkıntılar yaģandığı, bu sıkıntıların giderilmesi için örneğin Almanya da olduğu gibi federasyonlara bu cezaları verme yetkisinin tanınması, saha içinden polisin biran önce çekilerek kulüplerce temin edilecek özel güvenlik teģkilatlarınca sağlanması için kanun 5. maddesi ve bunun uygulanma sürecini baģlatan 1. geçici maddesi süre uzatımı olmadan uygulamaya konulması; ĠstenmiĢtir. Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire BaĢkanlığı bünyesinde daha önce büro amirliği Ģeklinde faaliyet gösteren birim tarihinde Spor Güvenliği ġube Müdürlüğüne dönüģtürüldüğü; il ler de ise çevik kuvvet Ģube müdürlüklerinde büro amirliği olarak faaliyet gösterdiği, spor güvenliği Ģube müdürlüğü uluslararası futbol bilgi merkezinin Türkiye de ki muhatabı olup ulusal futbol bilgi merkezi olarak görev yapmakta, yine il ler deki spor güvenliği büro amirlikleri de yerel futbol bilgi merkezi olarak görev yapmakta oldukları, ayrıca tarihinde ĠçiĢleri Bakanlığınca yayımlanan 23 no lu genelge ile illerde spor güvenliği büro amirliği kurmak ve büroların görevleri belirtildiği incelenmiģtir. Fanatiklerle ilgili bilgi bankasının oluģturulduğu, pol- net aracılığı ile tüm emniyet birimleri bu bilgilere ulaģabilmektedir.yıllara göre ceza alanlar : 2004 yılında (297), 2005 yılında (653), 2006 yılında (748), 2007 yılında (1161), 2008 yılında yaklaģık olarak (930) olmak üzere toplam 3781 kiģiye idari para cezasının ve seyirden men cezalarının uygulandığı, bu cezaların spor branģlarına göre dağılımı ise; tabii ki Ģiddet olaylarında en baģı çeken futbolda 3624, basketbolda 110, voleybolda 20, hentbolda 4, boksda 4 ve diğer branģlarda 19 kiģiye ceza uygulandığı belirtilmiģtir. Ayrıca okul mezuniyet durumuna göre fanatiklerin dağılımı: 1484 le lise mezunları birinci sırada, 760 la ilkokul ikinci sırada, 675 le ortaokul, 585 lede üniversite mezunları izlemektedir. Yine Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan spor da Ģiddeti azaltmak için yapılması gerekenler ile çözüm ve önerileri aģağıdaki Ģekilde belirtilmiģtir: - Toplumdaki saldırganlık ve şiddeti doğuran sebeplerinin kaldırılması için hep birlikte gerekenler yapılmalıdır.

80 - Saldırganlık ve şiddetin öğrenilmiş davranış olduğu, kişilerin öncelikle bunu ailesinde, sonra arkadaş çevresinde pekiştirdiği bilinmektedir. Toplumların güçlü bir şekilde ayakta durmasının başlıca sebebi ailedir. Aile yapısını güçlendirmek, dolayısıyla kültürümüze sahip çıkmalıyız. - Toplumun ekonomik refah düzeyi geliştirilmelidir. Küfür-kavga ve dövüş, sosyal yaşamın her alanında görülmektedir. Bunların sebeplerine inerek çözüm yolları üretilmelidir. - Toplumun eğitiminin arttırılması, dolayısıyla ahlaki eğitimini de ihmal etmeden, kişilere sevgi-saygı duyguları aşılanmalıdır. - Spor bilimi ve spor becerileri ülkemiz insanına genç yaşta verilirse ancak istenen sonuçlara ulaşılabilir. Toplumun eğitimini artırarak ahlaki eğitimini de ihmal etmeden kişilere sevgi ve saygı duygularını aşılaya bilirsek her alanda olduğu gibi spor da özellikle futbol karşılaşmalarında statlar da bunun karşılığını bulabilir taraftarların daha hoş görülü olacağı düşünülmektedir. - Spor eğitimi zamanında yeterince verilmeli ve kaliteli ve kalıcı bir eğitim sistemi geliştirilmelidir. - Sporun hangi şartlarda ve hangi kurallarla yapılacağı evrensel kriterle belirlenmiştir. Spor kendi kural ve ilkeleriyle yapılır. Sporcudan, seyirciye kadar herkese bu ilke ve kurallar öğretilmelidir. - Cezaların caydırıcılığı olmalı ve muhakkak uygulanmalıdır. Sporu çirkinleştiren ve kitleleri yanlış yönlendiren her kim olursa olsun hak ettiği cezaya çarptırılmalı ve örnek olay olarak açıklanmalıdır. - Kişilerin, izleyicilikle birlikte uygulayıcı olarak da sportif ortamın içine girmeleri sağlanmalıdır - Stadyum da kavga-dövüş ve ısrarla küfür eden seyircinin tespit edilerek teşhir edilmesi, müsabakalara alınmaması sağlanmalıdır. - Medya yoluyla gerek oyun kuralları gerekse diğer eğitici konuları içeren programlar hazırlanarak, seyircilerin eğitilmesi sağlanmalıdır. - Güvenlik görevlileri küfür, kavga dövüşe anında müdahale ederek, problemin büyümesine izin vermeden çözüme kavuşturulmalıdır. Statlar da hakemlere ve başkalarına küfür kesinlikle önlenmelidir. - İyi hakemler yetiştirilmeli ve herkes güvenmelidir. Hakemlerde bu güvene layık olmalıdırlar. - Hakemliğin nitelik ve nicelik olarak üst düzeye çıkartılarak, profesyonelleştirilmesi sağlanmalıdır. Kitle psikolojisi ve spor sosyolojisi alanında eğitilmeleri sağlanmalıdır. - Antrenörler, sporcularının olumlu ve olumsuz davranışlarını belirlemeli, ihlali durumunda başarılı olunsa da, o sporcuyu cezalandırmalıdır. Kazanmanın ve kaybetmenin her şey olmadığını önce, kendisi bilmeli daha sonra bünyesinde bulunan sporcularına kabul ettirilmelidir. - Amigolar, sosyal rol liderlik gereği büyük öneme sahip kişilerdir. Her isteyenin amigo olarak görev yapmaması sağlanmalıdır. Amigolar bir eğitimden geçirildikten sonra görev almalıdırlar. - Futbolda kent kavgalarının ortadan kalkması için, birbirine yakın illerin aynı gruba düşmemesine özen gösterilmelidir.

81 - Ayda bir kez en centilmen takım seyircisi seçilerek ödüllendirilmesi sağlanmalıdır. - Toplu bilet satışına kesinlikle müsaade edilmemelidir. - Bayan seyirci sayısının artışı teşvik edilmelidir. - Gerek gişelerde (uzun kuyruklar) gerekse stadyum içerisinde sağlıklı fiziksel koşullar oluşturulmalıdır. Beklenmedik bir olayda stadyumun çok çabuk boşaltılacak şekilde donatılması temin edilmelidir. - Girişte iyi bir kontrol yapılmalıdır. Üzerinde herhangi bir kesici, delici veya yaralayıcı madde bulunan kişiler sahaya alınmamalıdır. - Spor köşe yazarları gerek olayların çıkmasında, gerekse olayların önlenmesinde kendilerine düşen görevin bilincinde olarak üsluplarına dikkat etmelidirler. Spor yayınları kışkırtıcılıktan uzak, doğru, objektif yanlış anlamalara izin vermeyecek, taraftarı, izleyiciyi, sporcuyu, halkı eğitici tarzda olmalıdır. - Yöneticilerin, kulüp bünyesindeki fanatik seyircileri desteklememeleri gerekir. - Unutulmaması gereken bir uyarı yöneticilerin, gerçekten bu problemin ortadan kalkmasını istemeleri durumunda, problem büyük oranda çözülebilir. -Yöneticilerin sorumsuz tutum ve söylemlerden kaçınmaları, kucaklayıcı ve hoşgörülü sağduyulu davranmaları gerekir. - Kulüp yöneticileri, görevliler emniyet güçleri ve amigolar bir iletişim ve işbirliği içerisinde olmalıdırlar. Sonuç olarak spor; toplum için barış, kardeşlik, yarış, oyun ve boş zamanları değerlendirme aracıdır. Spor sağlık, güzellik ve başarıdır ama asla şiddet değildir. Bundan böyle spor karşılaşmalarında centilmence mücadelelerin sahne alması dileklerimle, selamlar ve saygılar sunuyorum. Emniyet Amiri FIRAT AKYOL - Iğdır Em. Müd. TEM Şb. Müdürlüğü Sporda Şiddet Olayları ve Önlenmesi SPORDA ŞİDDET OLAYLARI VE ÖNLENMESİ Günümüzde sporun anlamını tanımlarken sıklıkla, sporun saldırganlığı ortadan kaldırma ve öfke patlamalarını hafifletme imkânı sağladığı konusuna vurgu yapılmaktadır. Öte yandan birçok spor müsabakasında da, özellikle futbolda, saldırgan eylemlerin nicelik ve nitelik olarak arttığı ve spor kamuoyunun gündeminde önemli bir yer işgal ettiği gözlenmektedir. SPOR DOSTLUK VE KARDEŞLİKTİR

82 Sporun toplumsal ilişkilere olumlu katkılarının olmasına karşın, spor müsabakalarında şiddet olayları görülmesi çoğu zaman bu olumlu katkıları yok etmektedir. Sporun ruhunu zedeleyici davranışlar, sporun topluma ve toplumsal ilişkilere getireceği pozitif etkileri azaltmaktadır. Futbol, dünyadaki en popüler spor dalıdır. Küçüğüyle, büyüğüyle yaklaşık 2 milyardan fazla insan futbolla ilgilenmektedir. Bunun doğal sebebi olarak ta müsabakalarda her çeşitten insan bir araya gelmektedir. Özellikle futbol müsabakalarında yaşanan ve sonucu ölümlere bile varabilen şiddet olayları; sporun/futbolun özünde bulunan rekabet duygusunun kontrol altına alınamamasının, insanın yapısında bulunan şiddet eğilimiyle bütünleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki dünya futbol tarihinde ölümle sonuçlanan olaylar meydana gelmiştir te Peru nun başkenti Lima da 24 Mayıs günü Tokyo olimpiyatları eleme grup karşılaşması olan Peru-Arjantin maçı sırasında hakem, ev sahibi takımın golünü iptal edince tribünde olaylar çıkmış, 320 kişi ölmüştür Kolombiya-Cali de Pascal Guerrero Stadı nda 17 Kasım günü Cali-Amerika maçı sonunda çıkan olaylarda 24 kişi ölmüştür. Yine 1985 yılında Belçika nın Heysel stadında oynanan Liverpool-Juventus maçı esnasında çıkan olaylarda 39 kişi hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde de maalesef benzer olaylar meydana gelmiştir. Eylül 1967 tarihinde Kayseri de oynanan Sivas-Kayserispor maçında ve sonrasında meydana gelen olaylarda 40 kişi ölmüş, 600 kişi yaralanmıştır yılının Haziran ayında ise Kırıkkale de oynanan Kırıkkalespor-Tarsus İdman Yurdu maçında çıkan olaylarda 10 kişi ölmüş, 102 kişi yaralanmıştır yılındaki yasal düzenlemenin hemen sonrasında oynanan Beşiktaş-Rizespor maçında 16 yaşında bir çocuk bıçaklanarak öldürülmüştür. Galatasaray ın UEFA kupasını kazandığı yıl, İstanbul daki Leeds United maçı öncesi, Leeds li iki taraftar Galatasaraylı taraftarlarca bıçaklanarak öldürülmüştür. Futbol seyircisinin takımını büyük bir tutkuyla sevmesi gayet normal bir psikolojik ruh hali olmasına karşın, rakip takım seyircilerine ve futbolcularına karşı acımasızca davranması ve zaman zaman şiddete yönelmesi bireyin psikolojik olarak, takım tutma alışkanlığını iyi yönetemediğini göstermektedir. Ayrıca bireyin diğer seyirciler arasında kitle psikolojisiyle daha rahat hareket etmesi ve kendini güvende hissetmesi bireyi daha da saldırgan hale getirebilmektedir. Ülkemizde her ne kadar yanlışta olsa toplumun büyük bir kesimi stadyumları rahatça bağırılan, küfür edinilebilen, istenildiği gibi davranarak stres atılabilen dokunulmaz yerler olarak algılamakta hatta sade futbol sevgisi için maç izlemeye gelen kişileri tribünlerin tiyatro-sinema yeri olmadığı eleştirisine maruz bırakarak rahatsız etmekte, etki altına almaktadırlar. SEYİRCİ TÜRLERİ : Taraftarlar, fanatikler, holiganlar ve televizyon izleyicileri olarak gruplandırılabilir. Fanatikler :Tutmuş olduğu takıma (her türlü durumda) gönülden bağlanan ve takımının kazanması için her yolu meşru gören kişilerdir. Holiganizm: Taraftarı olunan takıma hissedilen gönülden bağlılıkla pek ilgisi olmadan, sporu şiddet uygulamak için zemin olarak kullanan tutum.

83 Holiganlar: Onlar için önemli olan takımlarını kazanıp kaybetmesi değil, kavga etmek, kırıp dökmektir. Holiganların özelliklerine bakıldığında ; Bedensel kavgaları çoğu kez bunlar başlatırlar, Bazen silâh kullanabilirler, Zalimce davranışlar sergileyebilirler, Başkalarının malına kasıtlı olarak zarar verebilirler, Yangın çıkarabilirler, Sık yalan söyleyip, hırsızlık yapabilirler, Kendisinin ya da başkalarının güvenliğini hiçe sayabilirler, Pişmanlık ya da suçluluk duymama özellikleri taşıdıkları görülebilmektedir. Küresel futbol endüstrisi 200 milyar dolarlık cirosu ile medya ve reklam endüstrileriyle de sıkı bir ilişkiye girdiği bilinmektedir. Dolayısıyla medyada spor ve özellikle futbol ile ilgili geniş ölçüde haberler ve programlar yayınlanmaktadır. Ancak medya, sporun ruhu ndan uzaklaşarak kâr maksimize etme amacı güttüğünden, yapılan yayınlarda argo tabirlerin, kışkırtıcı ve kavgacı bir üslubun çokça kullanıldığı görülmüştür. Bu da futbol holiganizminin artmasına sebep olmaktadır. Türkiye medyası göz önüne alındığında; özellikle futbol müsabakaları öncesinde yer alan haberler, iki takım arasında oynanacak maçın bir spor organizasyonundan ziyade sonunda mutlaka zafer kazanılması gereken bir mücadele olduğu şeklinde verilmektedir. Spor medyasının kamuoyunu yönlendirmesi açısından etkisinin incelendiği bir araştırmada %85 oranında etkili olduğu sonucu çıkarken, yine aynı araştırmada spor programlarının kamuoyuna etkisinin nasıl yansıdığı sorusuna verilen cevapta %73 oranında olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkmıştır. GAZETE HABERLERİ Aslan Parçalıyor, Dört koldan taarruz Fanatik, Kartal böyle parçalar, Kiev de savaş olacak Hürriyet, Tek dişli timsah!, İlhan Gamsız Milliyet, Türk Ateşi, Avrupa sana ekstralarge, Sabah, Şerefsiz Benes, Kör hakem ver-me-yin Star, A.gücü ne tek kurşun, İki bomba yolda Milliyet, Hesap günü geldi, Rakibi Boğun! Sabah, İngiliz sicimiyle asıldık, Cim-Bom luysan Övün Değilsen İtaat Et Star,

84 Bomba Üstüne Bomba, Şimdi Titre İngiltere, Paris i Fetih Günü Fotomaç, Al Sana Bir Türk Daha, Sambacıyla Hesabımız Var Hürriyet Gazetesi, Futbol da Türk Çağı, Cehennemin Yeri Değişti, Sabah Gazetesi, Hollanda kuşatması!, Fransa yı Türk Korkusu Sardı Star, Futbolcu ve teknik direktörlerin taraftarlar üzerinde önemli etkileri vardır. Bu kişiler tarafından kaybedilmiş bir maç sonrası hakemi veya rakip oyuncuyu suçlayıcı açıklamalar yapılması, maç sırasında provakatif davranışlarda bulunulması taraftarın tansiyonunu yükseltmekte ve şiddet olaylarının oluşmasına etki etmektedir. TEKNİK DİREKTÖR DEMEÇLERİ; Komutan benim (Güneş, Ş., A- Milli Takım), Kelle kopacak! (Terim, F., G.Saray.) Fanatik, Acıyla savaşacağız (Lucescu, BJK) Fotomaç, Hakeme gözlük (Lucescu, BJK) Sabah, Kaplanı vuracağız (Yanal, E., Gençlerbirliği), Çekin, çekin- havalar ısınınca başka yerlerimi de çektireceğim, ama kasetleri de isteyeceğim (Terim, F., G.Saray) Hürriyet, FUTBOLCU DEMEÇLERİ; Sakın İstanbul a gelme Bu maçın rövanşı da var (Tugay, Milli Takım), Futbol erkek oyunudur Çeneleri değil ayakları konuşsun (Zago, BJK) Fotomaç, Milli formadan kaçan haindir (Ünsal, H., G.Saray,), Rakibi ısırırım (Volkan, G.Saray) Hürriyet, Şerefsiz değilim (Serhat, F.Bahçe), Bazen Pittbull, bazen buldozer gibiyim (Volkan, G.Saray) Milliyet, Bülent maç içinde sürekli küfür etti (Saffet, D.Bakırspor), Saffet yalan söylüyor.herhalde geçmişten kaynaklanan bir hıncı var (Bülent, G.Saray) Sabah Kaptanlık bandı kirlendi (Rüştü, F.Bahçe,) Sırtımdan vuruldum Önce sahip çıktılar, sonra da kovuldum. Başkan benimle konuşmadı! bana kazık attılar (Nouma, P.,) Star

85 Ezer geçeriz (Okan-Hasan, BJK) Fotomaç, Şampiyon olmasaydık, darağacını hazırlamışlardı. Beni İnönü de asarlardı (Sergen, BJK), Cehenneme Geleceksiniz (Yıldıray, Milli Takım) Sabah, Erikson Cehenneme Gel! (Yıldıray, Milli Takım), Taraftarla savaşa giderim (Servet, F.Bahçe) Star, Kulüp yöneticilerinin taraflı, kışkırtıcı açıklamaları olumsuz etkilere yol açtığı gibi, yöneticilerin taraftar gurupları ile karşılıklı menfaate dayanan ilişkileri, taraftar guruplarına bedava bilet dağıtımı, deplasman maçları için otobüs ayarlanması, yabancı maddelerin sahaya sokulmasının kolaylaştırılması gibi maddi ve manevi anlamda yardımları futbol sahalarında görülen şiddetin temel sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Otoritelerinde hemfikir olduğu üzere taraftar guruplarına sağlanan bu menfaatler bitirilmedikçe (o kadarki bazı kişiler hayatlarını bu yardımlarla kazanmakta ve kaybetmemek için tribünlerde güç gösterisinde bulunabilmektedir) futbol sahalarındaki şiddetin önüne geçilmesi güç olacaktır. Ülkemizde ekonomik faaliyetin yoğun olduğu diğer alanlarda olduğu gibi mafya ülkemizde para ve güç göstergesi olan futbola da el atmıştır. Mahkeme kayıtlarına da geçen maç sonucunu etkilemekten, hakem atamalarına müdahaleye, Futbol Federasyonu seçimlerine etki etmekten, bazı spor yazarlarının yaralanması olaylarına kadar mafya futbolda söz sahibi olmak adına birçok olaya karışmış ve futbola kirli elini bulaştırmıştır. Maalesef ki, memleketimizdeki stadyumların birçoğu UEFA standartlarının altında olup, mimari açıdan zayıf olduğu gibi, giriş çıkış kapı sayılarının azlığı, stat içerisindeki donanımların (kafeterya, tuvalet vs.) yetersizliği ve temizlik konusundaki yetersizliklerle 21. yüzyılın çağdaş toplumuna yakışmamaktadır. Özellikle tel örgüler ve demir parmaklıklar insanlara kafese atılmış duygusu verdiği gibi tribünlerdeki gerilimi artırıcı rol oynamakta, taraftarlar tel örgünün arkasında dokunulmaz olduklarını varsayıp istedikleri gibi davranmaktadır. SPORDA ŞİDDET VE HUKUKİ DÜZENLEMELER Spor hukukunun dünyadaki gelişimi ancak 20. yy ın son çeyreğine götürülebilmektedir. Bu dalda en eskisi olduğunu ifade eden Fransa Limoges Üniversitesi Spor Hukuku ve Ekonomisi Merkezi 1977 de kurulmuştur. ABD Milwaukee de bulunan Marquette Üniversitesi Ulusal Spor Hukuku Enstitüsü ise 1989 tarihlidir. İsviçre de Neuchatel Üniversitesi nde bulunan ve FIFA nın mali desteği ile kurulmuş olan Spor Araştırmaları Uluslararası Merkezi çok daha yeni olup, kuruluşu 1996 yılına aittir. Avrupa da, spor müsabakalarında ve özellikle futbol maçlarında seyirciler arasındaki şiddet ve sonuçlarından kaygı duyulması nedeniyle, tarihinde Strasbourg da, Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterileri ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi' imzalanmıştır. Sözleşmeyi Avrupa Konseyi ne üye devletler ile Avrupa Kültür Sözleşmesi ne taraf diğer devletler imzalamıştır. Türkiye de söz konusu uluslararası sözleşmeyi 1990 yılında kabul etmiştir. TÜRK HUKUKUNDAKİ DÜZENLEMELER

86 Türkiye de spor müsabakalarındaki şiddetin ve düzensizliğin önlenmesi amacı ile ilgili bir düzenleme ancak 2004 yılında, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile yapılmıştır. Bu kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları ortaya koyan Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik de hazırlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, ilgili yasanın çıktığı tarihten itibaren olaylara karışan fanatik taraftar sayısı; 2004 yılında yılında yılında yılında yılında 930 Toplam 3 bin 789 u buldu ŞİDDET OLAYLARININ ÖNLENMESİ; Futbol stadlarının modernizasyonu gerçekleştirilerek bütün statlar numaralı koltuklu hale getirilmeli, tel örgüler kademeli olarak kaldırılmalı, yeme-içme, tuvalet ve diğer servisler geliştirilerek stadyumlar eğlence merkezi haline getirilmeli. Ayrıca statların içi ve çevresi kameralarla donatılarak güvenlik için alınan tedbirler artırılmalı (nicelikten öte niteliğe önem verilmeli) İstihbarat Servisleri ile koordineli çalışan, Spor/Futbol İstihbaratı toplayan bir birim oluşturularak, holiganların arasına girerek onlarla aynı hayatı paylaşarak, toplanan veriler ışığında ülke içi ve dışında oluşabilecek birçok olaya önceden müdahale edilmeli.mevcut data bankası verilerinin bu birimle güçlendirilerek şiddet olaylarına karışan veya katılma şüphesi olan kişiler hakkında gerekli önlemler alınmalıdır. Geçmiş tarihlerde VİP tribünü izleyicilerinin, kulüp yöneticilerinin, siyasi yetkililerin ve milletvekillerinin değişik boyutları ve yönleriyle futbol holiganizminin içerisinde bulundukları görülmüştür.(maç sırasında hakeme su şişesi fırlatan daha sonrada tartaklayan milletvekili kendini ben.. sporun holiganıyım takımımın haklarını korurum) Bu tür olaylara karışanlarla ilgili daha ağır yaptırımı olan kanuni düzenlemeler yapılmalıdır. Ülkemizde maalesef ki spor sevgisinden bahsetmek mümkün değildir. Toplumun büyük bir kısmı sadece futbolla özelliklede üç büyük futbol takımıyla ilgilenmekte buna rağmen futbol maçlarına olan katılım derbi maçlar dışında düşük seviyelerde kalmaktadır. Gerçektende futbolu sadece bir oyun olarak sevdiğimiz söylenemez eğer öyle olsaydı futbolun üç neticeli bir oyun olduğu unutulup başarı sadece galibiyete endekslenmez ve dolayısı ile de kazanma şansları yüksek olan üç büyük kulübün dışında diğer kulüplerde yeterli taraftar desteği alabilirlerdi.yerel yönetimlerin diğer kamu kurum ve kuruluşlar ile daha etkin işbirliği yaparak taraftar desteği için projeler geliştirmelidir. Ayrıca devlet politikası olarak toplum spor yapmaya teşvik edilmeli, taraftarlar tribünlerden sahaya indirilmeli sadece izleyici olarak bırakılmamalıdır. 70 milyonu aşkın nüfuslu ülkemizde sadece 350 bin lisanslı sporcu olduğu görüldüğünde ülkemizde spora katılımın ne kadar düşük seviyelerde kaldığı görülecektir. İnsanlar mücadeleyi, yarışmayı, galip gelip mağlup olmayı televizyonlardan, tribünlerden ziyade bizzat yaşayarak öğrendiği takdirde olayın zorluğunu daha iyi anlayacak karşısındaki kişinin düşmanı değil rakibi olduğunu algılayacaktır

87 SPORDA ŞİDDETE SON; Sporda şiddet dünyada ki pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye de de önemli bir toplumsal sorundur. Sorunu çözebilmek için çok yönlü bir bakış açısı gerekmektedir. İstenmeyen olayların yaşanmasında sadece taraftar yada sadece medyayı suçlamak ve tek taraflı önlemler almak kesin çözüm olmamaktadır. ŞİDDETSİZ OLUN Iğdır Gençlik ve Spor İl Müdürü Metin ÖZEN Spor ve Şiddet SPORDA SALDIRGANLIK VE ŞİDDET ŞİDDET SİZ OLMAYIN Spor, insanlara fiziksel ve ruhsal kazanımlar sağlamanın ötesinde, dünya evrensel kültürünün en önemli parçasıdır. Toplumların spora ve sporculara göstermiş oldukları ilginin artışı, sportif müsabakaların bütün toplum katmanlarından milyonlarca insanı sürüklemesi, kuşkusuz sporu ve sporcuları ayrıcalıklı bir konuma getirmiştir. Spor, kişinin sağlık durumunu geliştiren ve gelişmiş sağlık durumunu devam ettiren hareketler şeklinde ifade edilmektedir. Sporda yarışma amacının dışında, sağlığı koruma düşüncesi de yer almakta ve insanlar bu düşünceyle spor yapmaya davet edilmektedir. Bu davet özellikle gelişmiş ülkelerde yerini bulmakta ve geniş insan kitleleri çok değişik sportif etkinliklerde bulunmaktadır (1). Bu da aynı zamanda performans sporunu doğurmakta, sporcuların performanslarındaki çok küçük bir gelişim müsabaka sonucundaki sıralamada belirgin değişikliklere sebep olmaktadır (2). Spor genel olarak bakıldığında bütün dünyada, insanları ve ülkeleri birbirine yaklaştıran dostlukların kurulmasında bir araç olarak görülür. Spor tarihi kitapları, Yunanistan da yapılan Olimpiyat Oyunları esnasında savaşların kesildiğinden bahseder. Bu olay sporun bütünleştiriciliğinin bir kanıtıdır(3). Spor oyunla yarışmayı birleştiren, bedensel yetenekleri daha fazla olduğu için kazananları ödüllendiren, üst düzey oyun, mücadele ve ağır kas çalışması gerektirdiği için sürekli yoğun çabayı zorunlu kılan bir uğraştır. Sporda amaç; zevk, boş zaman değerlendirmek ve üstünlüğü kabul ettirmek olduğu kadar, günümüzde para kazanmak ve geçim sağlamak için bir meslek dahi olmuştur. İnsan başarma güdüsüne sahip bir varlıktır. Çevresine, doğaya kısaca dünyaya hükmetmek insanın özünde var olan bir güdüdür. Eğer bu güdü doğru yöne kanalize edilmezse saldırganlık ve şiddet ortaya çıkar (4). Bir endüstri olarak spor sosyal, fizyolojik, psikolojik boyutları ile ele alındığında, kazanma arzusu veya rakibine üstünlük kurma hırsı ile bazen istenmeyen hukuki boyutlara, sakatlıklara hatta ölümlere götürebilmektedir. Bunun en önemli göstergelerini, spordaki ani ölümler, doping, şike, şiddet gibi konular oluşturmaktadır (5). Saldırganlık (aggression) bir kişi ya da nesneye yönelik bir eylem olup, sözel veya fizikî güç harcanarak, öfke, hiddet, kin ve düşmanlık gibi duyguların davranış ile ifade edilmesidir. Diğer bir deyişle saldırganlık, kişinin kendisine ya da başkalarına zarar vermeyi, yaralayarak acı çektirmeyi ve eziyet etmeyi

88 amaçlayan davranış şeklidir. Saldırganlık kişiye yönelik olabileceği gibi bir nesneye yönelik de olabilir. Bir kişinin şiddet düşünceleri veya fantezileri, saldırgan uyaranlar iç denetimi (otokontrolü) azaltacak yoğunluğa ulaştığında şiddet eylemine neden olabilir (6) Bazı bilim adamları saldırganlığı insan doğasında varolan bir öldürme içgüdüsü olarak tanımlarken, bazıları da öğrenme yoluyla kazanılmış davranışlar olarak tanımlamaktadır. Saldırganlık tanımlarındaki ayrılıklar ise farklı kuramsal görüşlerden ileri gelmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir; Saldırganlık, öfke ve düşmanlık hisleriyle ilgili bir terim olarak, tehdit edilme, aşağılanma, engellenme durumlarına tepki olarak ortaya çıkar ve bir güdü olarak işlevde bulunur (7). Saldırganlık başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış ya da eylemdir şeklinde tanımlanabilir (8). Saldırganlık, günlük hayatımızda ve sporda artan bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Sporda başarı rakibin engellenmesine bağlı olduğundan kurallara bağlı olarak buna izin verilir. Sporcu, yarışmalar sırasında başarılı olabilmek için rakibiyle sürekli rekabet içindedir ve bu rekabet mevcut yeteneklerine uygun düşmeyen aşırı riskli eylemleri de peşinden getirmektedir (9) Spor alanında saldırganlık ise, bir sporcunun, ilgili spor dalına ait kuralların dışına taşarak, karşısındakine zarar vermek niyet ve kasıdı ile bir davranışta bulunma eğilimini göstermesidir. Sporda saldırganlık davranışları, söz, beden ve işaretlerle yapılır (10). Spor faaliyetlerindeki saldırganlığın sınırlarını, ilgili spor dalının kurallarıyla yapılan hareketin taşıdığı niyet ve kasıt belirler. Aynı hareket, değişik spor dallarında farklı şekilde değerlendirilir. Beden temasının sıklığının artmasıyla birlikte, saldırganlığın görülme ihtimali de artar (11). Saldırganlık; başka bir canlıya fiziksel ya da psikolojik olarak zarar verme niyeti taşıyan davranış şekli olarak tanımlanırken, Şiddet; saldırganlığın aşırı şekli, ciddi fiziksel zarar verme düşüncesi taşıyan eylem olarak tanımlanmaktadır (12). Kelime anlamı itibarı ile baktığımızda aslında şiddet suçtur (13), gücün kuvvetin hukuka aykırı olarak kullanılmasıdır (14). İnsanlarda şiddet kullanma, kanuna uymamak, kişiye zarar vermek, hakaret etmek, onurunu kırmak, sükunet ve huzura son vermek; birinin hakkını çiğnemek, hırpalamak, incitmek, canını acıtmak için zor kullanmak; yıkıcı aşırı davranışlarda bulunmak, aşırı derecede öfke ifade etmek şekillerinde kendini gösteren davranışlardır (15). Lorenz, insanların doğuştan şiddet eğilimli olduklarını ve şiddet eğilimlerini kontrol etme yolları öğrendiklerini öne sürerken, Bandura, insanların şiddeti yaşantıları yoluyla öğrendiklerini belirtmiştir (13). Türkçede şiddet, sert ve katı davranış, karşıt tutumda olanlara karşı kaba kuvvet kullanma, bir kişiye güç veya baskı uygulayarak, isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak anlamına gelmektedir. Şiddet eylemi ise; bir kişiye güç veya baskı uygulayarak, isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak: şiddet uygulama eylemi ise; zorlama, saldırı, kaba kuvvet, bedensel yâda psikolojik acı çektirme yada işkence, vurma, yaralama olarak tanımlanmaktadır (16). Sporda şiddet, spor kuralları dışında oluşan ve sporun yarışmacı amaçlarıyla alakasız ve zarara sebep olan davranış, davranışlar olarak tanımlanabilir. Leonard, sporda saldırganlığı iki şekilde tanımlamıştır; araçsal saldırganlık ve tepkisel saldırganlık. Araçsal saldırganlık, duygusal değildir ve amaç kökenlidir. Tepkisel saldırganlık ise temelde amacı zarar vermek olan duygusal bir bileşene sahiptir (17).

89 Şiddetin meydana gelmesi en çok oyunculardan kaynaklanırken, antrenörleri, aileleri, taraftarları ve medyayı içeren diğerleri de, bugün sporda saldırganlığın yaygın olarak tanımlanan durumuna katkıda bulunmaktadır (7). Seyirci saldırganlığı üzerinde dikkate değer araştırmalar yapılmış, taraftarların oyuncuları şiddete teşvik edip etmediği yada aksettirip aksettirmediği üzerinde durulmuş, fikir birliği kurulamamıştır (18). İzleyiciler, oyunculardan, antrenörlerden, amigolardan ve birbirlerinden destek alırlar. İzleyiciler, sık sık bir takımdan öz saygı ve sosyal bir kimlik duygusu elde ederler (19). Günümüzde birey ve toplumu giderek daha fazla rahatsız eden şiddetin kaynağı çeşitli etkenlere bağlıdır. Bunların içerisinde en önemli yeri kuşkusuz görsel medya olarak tanımladığımız televizyonlar alır. Nitekim bir araştırmada insanların televizyonda en çok şiddet ve korku filmleri izlediklerini ve bundan etkilendiklerini ortaya koymaktadır (20) Leonard, medyanın mantığa aykırı bir pozisyonda bulunduğunu ileri sürmektedir. Medya, televizyon, dergi, gazete ve radyo yoluyla, sporla ilgili şiddete maruz durumlar meydana getirir, böylece çocuklara taklit edebilecekleri birçok örnek davranışları sunmaktadır. Onun yorumu, şiddet hareketlerini heyecanla bağlayan mücadelenin telkin edici tanımlarıyla bağlıdır (17). Spor müsabakalarında yenmek ve yenilmek, iki yüzü keskin bir kılıç gibidir. Bu durum, yarışmacı sporcuya devamlı baskı ve tehdit altında olma hissini yaşatır. Tüm spor müsabakalarının kuralları uluslar arası düzeyde belirlenmekte ve bu kuralların ihlal edilmemesi için gerekli tüm tedbirler alınmaktadır. Buna rağmen, normal şartlar ve kurallar çerçevesinde yarışı kazanamayacağını anlayan sporcu ya da diğer ilgililer kuralları ihlal ederek ve rakibe saldırgan davranışlarda bulunarak yarışı kendi lehine çevirmeye çalışırlar (21). Bu ise, şiddet içeren davranışların sportif aktivitelerde zaman zaman kabul görmesine ve desteklenmesine, hatta başarı için önemli bir etken olarak görülmesine yol açmaktadır (22). Lorenz insanların doğuştan şiddet eğilimli olduklarını ve şiddet eğilimlerini kontrol etme yolları öğrendiklerini öne sürerken, Bandura insanların şiddeti yaşantıları yoluyla öğrendiklerini belirtmiştir(23). Şiddetin acısını ve yıkıcılığını en güçlü biçimde yaşayan insan, sürekli şiddetten yakınmış fakat yakındığı şeyin faili olmaktan da vazgeçmemiştir. İnsan, şiddetin hem mağduru hem da faili olmak gibi çelişkili durumdan kurtulamadığı için, meşru olan ve olmayan ayrımına gitmiş ve böylelikle doğrudan ve dolaylı bir şekilde şiddeti hep var kılan bir olguya dönüştürmüştür. Bu sebeple denilebilir ki, herkesin ve her toplumun, kendine göre bir meşru şiddeti olmuştur. Bir yandan savunma, öte yandan intikam duygusu veya ceza yahut eğitim adına meşrulaşan şiddet, insanın ayrılmaz parçası olarak var olagelmiştir (16). Bir bakıma spor toplumun küçük bir aynasıdır (24). Tıpkı toplumun diğer alanlarında olduğu gibi, spor ve şiddet arasındaki ilişkiler de ekonomik, psikolojik, sosyolojik ve antropolojik faktörlere bağlı olarak şekillenir. Spor ve şiddet arasındaki ilişkileri yalnızca bir cepheden bakarak açıklamak her zaman eksik kalmaya mahkûm bir yaklaşım olacaktır (25). Toplumlarda spor toplumsal bütünleşmeyi artırmak, insanlar arasındaki sempati duygularını geliştirmek, bireysel ve toplumsal huzura erişmek maksadıyla gerçekleşen aktiviteler olarak algılanır. Oysa sporcular, spor adamları ve seyirciler zaman zaman toplu ölümlere yol açabilen şiddet hareketleri içinde

90 yer alabilmektedir. Bu sporda şiddetin karanlık yüzü olarak her zaman karşımızda durmaktadır. Gerek devletler kendi bünyelerinde gerekse uluslararası kuruluşlar dünya ölçeğinde sporda şiddeti önlemeye dönük girişimlerde bulunurken, bu yöndeki etkinlikleri desteklemektedir (26). Eğer engellenmenin saldırganlık duygularına yol açma eğilimi yarattığı hipotezi güncelliğini koruyacaksa her spor karşılaşmasının potansiyel olarak saldırganlık eğilimlerini besleyebileceğini de kabul etmek gerekecektir. Ancak buradaki engelleme sporun özgün bağlamı çerçevesindeki rekabet ve bu rekabetin içeriğini oluşturan kurallar, ilkeler ve değerlerinden ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu noktada durum seyirci, sporcu ve yöneticiler açısından farklı boyutlarda değerlendirilmelidir. Norm dışı engellemeler ve buna bağlı ortaya çıkan saldırgan eğilimler bireysel, kültürel ve toplumsal değişkenlerle birlikte düşünülmelidir (26). Spor müsabakaları ve rekabetin yaşandığı şartlar, saldırganlık gösterileri için uygun bir zemin oluşturur. Sporda şiddet olaylarına saldırganlık dürtüsünü bastıramayan, denetleyemeyen, günlük hayatta amaç ve beklentilerine ulaşamayan, yeterince sosyalleşmemiş, benlik, kimlik, kişilik bunalımı içinde bulunan gençlerin yol açtığı kanısı oldukça yaygındır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de genellikle kitle psikolojisiyle hareket eden futbol seyircisi saha ve tribünlerde şiddet olaylarına sebep olabilmektedir (27). Sporla ilgili mevzuatta bu konuya ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak bu tür tedbirler yeterli olmadığından şiddet olaylarını önleme maksadıyla 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun yapılmıştır. Spor müsabakalarında seyircilerin neden olduğu şiddet olaylarında, öncelikle bu şiddet olaylarını çıkaran kişilerin spor yaptırımı içinde cezalandırılması öngörülmektedir. Bu tür olaylara, seyircisi ve hak mahrumiyeti cezası öngörülmektedir ve sebep olan kulüp de cezalandırılmaktadır (28). Şiddetin meydana gelmesi en çok oyunculardan kaynaklanırken, antrenörleri, aileleri, taraftarları ve medyayı içeren diğerleri de, bugün sporda saldırganlığın yaygın olarak tanımlanan durumuna katkıda bulunur. Profesyonel sporcuların davranışları koçları, takım arkadaşları, seyirciler, medya, sponsorlar ve lig heyeti tarafından yapılan pekiştirmeler ve baskılarla etkilenirken, sağlıklı bir model yaratmak için gerekli olan sorumluluk, tüm bu sözü edilenler arasında paylaşılmalıdır. Sporda şiddetin durması için sorumluluk sporcuların kendisinde olmakla birlikte, sporun yönetim organları, ciddi ihlalleri onaylamayarak ve ihlallere uygulanacak kuralları ağırlaştırarak, kabul edilebilir davranışları belirlemede çok önemli rol oynayabilirler. Kaynaklar 1- Kalyon, T.A., Spor Hekimliği Sporcu Sağlığı ve Spor Sakatlıkları, GATA Basımevi, Ankara, Wadler, G., Hainline, B., Drugsand Athlete, F.A., Davis Company, Philadelphia, 1999.

91 3- Çakı, R., Bayan ve Erkek Voleybolcularda Müsabaka Öncesi ve Sonrası Bazı Davranış Özelliklerinin Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara Pulur, A., Kaynak, İ., Orhan,S., Polislerin Spor Müsabakalarındaki Saldırgan Seyirciye Müdahalede Kendi Taraftarlığının Etkisinin Araştırılması, Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi, Cilt 5, s: 2, s, , Orhan, Ö., Zorba E., Hancı, H., Eşiyok, B., Taş, M., Akyüz, M., IV. Kapadokya Adli Bilimler Kongresi, I. Türkçe Konuşan Adli Bilimciler Kongresi, Nevşehir, Mcguıre, M.T., Troısı, A., Comprehensive Textbook Of Psychiatry, Fifth Edition, Baltimore, U.S.A., Williams And Wilkins, s: , Cliford, T.M., Psikolojiye Giriş Ders Kitabı, (Çev: H. Arıcı, G. Acar, G. Urar), s.431, Ankara, Freedmann, J.L., Sears, D.O., Carlsmith, J.M., Sosyal psikoloji.(çev: A. Dönmez). Ankara: İmge Russell, G.W., Crowd size and density in relation to athletic aggression and performance. Social Behavior and Personality Research, 2(1), İkizler, H. C., Sporda Başarının Psikolojisi, Alfa Basım Dağıtım, İstanbul, s: Tiryaki, S., Spor yapan bireylerin saldırganlık düzeylerinin belirlenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Mersin Berkowitz, L., Aggression. New York: NY. McGraw-Hill, Trebley, E. R., The Development Of Aggressive Behaviour During Childhood: What Have We Learned İn The Last Century?, International Journal Of Behavioral Development, s: 24 (2), S , 2000, Kanada. 14- Dönmezer, S., Çağdaş Toplumda Şiddet Ve Mafia Suçları, Cogito Dergisi, s: 6-7, , İstanbul, Erten, Y., Ardalı, C., Saldırganlık, Şiddet Ve Terörün Psikososyal Yapıları, Cogito Dergisi, s: 6-7, , İstanbul, Yıldırım, N., Aile içi Şiddet ve Toplum Üzerine Etkisi, 3. Uluslar Arası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, s 181, Kırgızıstan, Leonard, Wilbert Marcellus., A Sociological Perspective of Sport (Third Edition). New York, Macmillan Publishing Company, Lee, Martin J., From Rivalry to Hostility Among Sports Fans. Quest, 37 (1) 38-49, Debendotte, Valerie., Spectator Violence at Sports Events: What Keeps Enthusiastic Fans in Bounds? The Physician and Sportsmedicine, 16 (4) EJ

92 20- Özönder,C., İlköğretim Okullarında Şiddet ve Taciz, Türk - Eğitimsen, Ankara, Acet, M., Sporda Saldırganlık Ve Şiddet, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul, s:56, 79, 80, Tavacıoğlu, L., Kora, K., Yeltepe, H., Atılgan E., Sporcuların Spordaki Şiddete Bakış Ve Tutumlarının Değerlendirilmesi, Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, The 10th ICHPER. SD Europe Congres& The TSSA 8th İnternational Sports Scıence Congres, Antalya, November, 17-20, Trebley, E. R., The development of aggressive behaviour during childhood: what have we learned in the last century?, International Journal of Behavioral Development,, s: 24 (2), Kanada, Frey J. H., Eitzen, S., Sport and Society, Annual Review of Sociology, Vol. 17, pp , Özdemir C., Mercan R., Spor ve Şiddet: Adnan Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokul Öğrencileri Üzerine Sosyolojik Bir Çalışma IX. Spor Bilimleri Kongresi, Muğla, Yetim A., Sosyoloji ve Spor, Morpa Yayınları, İstanbul, Köknel, Ö., Bireysel Toplum ve Şiddet, Altın Kitapları, İstanbul, Çağlayan, R., Spor Hukuku, Asil Yayın Dağıtım, Ankara, :45-17:45 PANEL 4: CEZA HUKUKUNUN HİZMETİNDE ADLİ TIP OTURUM BAŞKANI ve KONUŞMACI: DOÇ. DR. NEVZAT ALKAN- Fakültesi Adli Tıp A.D: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Adli Tıpta İmza İncelemeleri KONUŞMACILAR: Biyolog NURULLAH ZENGİN-Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Biyoloji Daire Başkanı: Ceza Muhakemesi hukuku yönünden beden muayenesi ve örnek alma Başkomiser İbrahim SEMİZOĞLU- KPL Daire Başkanlığı Biyoloji İnc. Şb. Müd.: Kalite Standardı Kapsamında Barkot Uygulanışları ve DNA Bankası Kimyager Yücel DENER- Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı Kimya Daire Başkanı: Olay Yerinde kimyasal deliller. Solunum havasında ve kanda alkol karşılaştırması. Adli Toksikoloji. Başkomiser İrfan TEZCOŞKUN -Iğdır EM. Müd. Olay Yer. İnc. Şb Müd V.: Iğdır da Olay Yeri İnceleme Hizmetleri Polis Memuru Haluk BİNGÖL- Iğdır Em. Müd. Olay Yer. İnc. Şb. Müdürlüğü: Olay yerindeki Kulak İzlerinin Değerlendirilmesi

93 Biyolog NURULLAH ZENGİN-Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Biyoloji Daire Başkanı: Ceza Muhakemesi hukuku yönünden beden muayenesi ve örnek alma CMK. YÖNÜNDEN BEDEN MUAYENESİ, ÖRNEK ALMA VE MOLEKÜLER GENETİK İNCELEMELER Kriminal alanda kaydedilen bilimsel ilerlemeler ve yapılan yasal düzenlemelerle birlikte gelişmiş ülkelerde vicdani delil sisteminden bilimsel delil aşamasına geçilmiştir. Bir suça ilişkin delil elde etme amacıyla mağdur, şüpheli, sanık yada diğer kişilerin beden muayenesi ile bu kişilerin vücutlarından örnek alma işlemleri 5271 sayılı ceza muhakemesi kanununun ilgili maddelerinde hükme bağlanmıştır. Ceza muhakemeleri kanununun 75 ila 80. maddelerinde öngörülen bu işlemlerin yapılması ile ilgili usuller ceza muhakemesinde beden muayenesi, genetik incelemeler ve fiziki kimliğin tespiti hakkındaki yönetmelikte açıkça belirtilmiştir. Ülkemizde yapılan bu yasal düzenlemelerle, bir yandan toplum yararı ve kamu güvenliği gözetilirken diğer yandan da kişilik haklarının korunması amaçlanarak bilimsel delil sistemine geçişte önemli bir adım atılmıştır. Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınmasına ilişkin maddelerin uygulanması ile cmk nın benimsediği en temel ilkelerden biri olan delilden sanığa ulaşma sistemi nin gerçekleştirilmesi de mümkün olabilecektir tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı yasa ile uygulama usullerini belirleyen yönetmeliğin tarihinde yayınlanmasına rağmen özellikle beden muayenesi, bedenden örnek alınması ve moleküler genetik incelemelerle ilgili konuların uygulanmasında halen birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Bu sunumda beden muayenesi, bedenden örnek alma, moleküler genetik incelemeler ve inceleme sonuçlarının gizliliği konuları ceza muhakemesi kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri ile pratik uygulamalardaki yaşanan aksaklıklarla birlikte değerlendirilmiştir. Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi yapılabilir ya da vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilir (cmk m.75/1) Şüpheli yada sanık aydınlatılmış olmalarına rağmen muayene yapılmasına ya da örnek alınmasına rıza göstermemeleri halinde kararın infazı için ilgilinin muayenesini veya vücudundan örnek alınmasını sağlamak üzere ilgili c.başsavcılığınca gerekli önlemler alınır (yönetmelik m.18) Ancak alınacak önlemlerin ne olacağı, zor kullanılıp kullanılmayacağı, yada örneklerin ne şekilde alınacağına ilişkin herhangi bir açıklık bulunmamaktadır.

94 Bedenden örnek alınması için yapılacak tıbbi girişimlerin kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir. (cmk. m.75/2) Vücudun muayenesi şüpheli veya sanığın iradesi olmaksızın ancak onun sağlığı için bir tehlike teşkil etmediği sürece yapılabilir. kişinin sağlığına zarar verme tehlikesi hukuki bir kavram olmadığı için hukuki bir değerlendirmeye tabi tutulamaz. Bu durumda hakim yada savcının sağlık personelinin görüşüne başvurması kaçınılmazdır. şüpheli veya sanığın daha önce geçirmiş olduğu hastalıkların, ameliyatların, belirlenmesi ve bu kişiler üzerinde gerekli olması halinde bazı tetkiklerin yapılması müdahalenin kişinin sağlığını tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin belirlenmesi yönünden zorunludur Günümüz hukuk anlayışında hekimler çalışmalarını izin verilen risk çerçeve-sinde yerine getirmektedirler. Her tıbbi müdahalenin normal sapmaları ve riskleri vardır. İlk bakışta basit bir tıbbi girişim olarak görülebilen kan alma işleminin anaflaksi oluşturma yada daha kolay gibi görülen ağız içi epitel sürüntü alma işleminin de inhibisyon oluşturma gibi potansiyel riskleri vardır. bu risklerin oluşması durumunda sorumluluk kime veya kimlere ait olacaktır. Şüpheli veya sanığın vücudundan örnek alınması ile ilgili müdahaleler ancak tabip tarafından veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir. (yönetmelik m.6) Burada sağlık mesleği mensubu olarak tanımlanmamış dolayısıyla bedenden örnek almaya yetkisi olmayan biyolog, kimyager, biyokimyacı gibi personelin görev yaptığı kriminal laboratuarlarda kişilerin bedenlerinden örnek alma sorun olmaktadır. Kişilerin sağlık kuruluşlarına sevk edilerek örnek alınması ise zaman kaybı ve güvenlik riski gibi sorunlara yol açmaktadır. CMK nın 78,79 ve 80. maddeleri ile ilgili yönetmeliğin 12,13 ve 14, maddeleri gereğince olay yerinde bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları da dahil olmak üzere moleküler genetik inceleme yapılmasının sadece hakim kararı ile mümkün olabileceği belirtilmiştir. Hakim kararı bulunmadan yapılan tüm taleplerin yerine getirilmesinin mümkün olmadığı açıkça belirtilmesine rağmen zaman zaman c.savcılıklarının moleküler genetik inceleme talebi ile kriminal laboratuvarlara numuneler gönderdikleri bilinmektedir. Moleküler genetik inceleme talebinin hakim kararı ile yapılacağı açıktır. ancak gönderilen numunelerinde bir an önce analizlerinin yapılarak raporlandırılması da o oranda önemlidir. Uygulanan prosedür konusunda yapılan yazışma ve zaman zaman yapılan numune iadeleri de analizlenecek olan materyale geri dönüşü olmayan zararlar verebilmektedir. Bu problem özellikle otopsi sırasında alınan materyaller konusunda çok yoğun olarak yaşanmaktadır.

95 Bu konunun adalet bakanlığınca c.başsavcılıklarına gönderilecek genelgeler veya hizmet içi eğitimlerle halledilmesi gerekmektedir. CMK. 79/2 ve ilgili yönetmeliğin 13. maddesine göre moleküler genetik inceleme yapılacak materyaller bilirkişiye ilgilinin adı soyadı, adresi, doğum tarihi gibi kimlik bilgileri bildirilmeden verilir. bu bilgiler için mahkeme veya savcılıkça kod sistemi uygulanır. Kanun ve yönetmelikte bu madde açıkça belirtilmesine rağmen kanun yürürlüğe girdiği tarihten bu güne kadar Ankara adli tıp biyoloji ihtisas dairesine gelen yaklaşık 5000 civarındaki dosyadan sadece 3-5 tanesi kodlanarak gelmiştir. Sonuçlanan binlerce dosyada cmk 79/2 ve yönetmeliğin 13.maddesine açıkça aykırılık mevcuttur. bu durumda delillerin hukukiliği tartışmaya açılmış olmuyor mu? Elde edilmiş ve hakim kararıyla moleküler genetik incelemeye alınmış örnekler üzerinde yapılan inceleme sonuçları, kişisel veri niteliğinde olduğundan başka bir amaçla kullanılamaz ve yargılama süreci sonucunda 10 gün içerisinde c.savcısı huzurunda yok edilir. (cmk m.80) Moleküler genetik inceleme sonuçlarının başka bir amaçla kullanılmayacağı hükmü ülkemizde henüz kurulma çalışmaları yapılan milli dna veri bankalarına inceleme sonuçlarının aktarılması ve bu sonuçların kullanılması sürecinde tartışma konusu olabilir. C.savcısı huzurunda yapılacağı söylenen veri imhası işlemi kafalarda soru işareti oluşturabilecek bir konudur. Adli amaçlı moleküler genetik incelemelerde sonuçların elde edildiği, son aşama bilgisayar donanımlı genetik analizör cihazları tarafından geçekleştirilmektedir. yazılı ve basılı evrakın uygun şekilde yok edileceği düşünülse bile bilgisayar ortamındaki bir dokümanın silinmesinin gerçek bir yok etme olup olmadığı tartışmaya açıktır. Bir dosyanın yargılama sürecinin sonucu ancak temyiz aşamaları bittikten sonra başlar. bu süre ise ülkemizde en iyi ihtimal ile 2-3 yıldır. Kriminal laboratuvarlara analizi yapılan dosyaların yargılama süreçlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı ile ilgili olarak geri bildirim pek yapılmamaktadır. Bu güne kadar imha işlemi ile ilgili olarak tarafımızca sonuçlandırılan binlerce dosyadan sadece 2-3 tanesi için talimat gelmiştir. bu da kanun metni ile uygulamadaki çelişkiyi ortaya koyması bakımından ilgi çekici bir örnektir. CMK nın moleküler genetik inceleme sonuçlarının gizliliğini düzenleyen maddelerinde(m.80) inceleme sonuçlarının kişisel veri niteliğinde olduğu gerekçesiyle c.savcısı huzurunda imha edilmesi hükme bağlanırken analizler sonucu elde edilen dna örneklerinin (izolatların) imhası konusuna açıklık getirilmemiştir. Ancak ilgili yönetmelikte verilerin imhası dışında ayrıca dna izolatları konusunda da açıklamalarda bulunulmuştur.

96 Buna göre genetik analizler için izole edilen dna örnekleri bilirkişi tarafından rapor hazırlandıktan sonra imha edilir ve bu husus raporda açıkça belirtilir. (yönetmelik m.14) Analizlerde elde edilen dna izolatlarının imhası hükmü yönetmelikte açıkça yazılmasına rağmen adli tıp kurumu kanunu uygulama yönetmeliğinin biyoloji ihtisas dairelerinin çalışma usullerini belirleyen 13. maddesine göre dna izolatlarının en az 1(bir) yıl muhafaza edilmek mecburiyeti vardır. Bu durumda önümüzde iki farklı yönetmelik ve iki farklı hüküm bulunmaktadır. İnceleme sonuçları ve dna izolatlarının imhası yapıldıktan sonra yargılama makamının farklı bir şahıs yada delile ulaşması durumunda daha önceki bulgularla yapılmasını isteyeceği karşılaştırma taleplerinde bir takım zorlukların ve problemlerin yaşanması ve hatta yapılamaması kaçınılmazdır. Sonuç olarak basit bir usul hatası olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan ve bu şekilde elde edilen delillerin cmk nın ilgili maddeleri gereği mahkumiyet hükmüne esas alınamayacak olması, yine aynı yasa hükümlerine göre suç işleme olasılığı bulunan şüphelilerin beraat etmeleri ve istemleri halinde tazminat sorumluluğu sonuçlarını doğuracağının dikkate alınması gerekmektedir. TEŞEKKÜRLER Başkomiser İbrahim SEMİZOĞLU- KPL Daire Başkanlığı Biyoloji İnc. Şb. Müd.: Kalite Standardı Kapsamında Barkot Uygulanışları ve DNA Bankası TS EN ISO/IEC Kapsamında Barkod Uygulamaları ve DNA Veri Bankası Sayın Müdürüm, değerli katılımcılar. Öncelikle böyle özel bir toplantıda bulunmaktan onur ve mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Dairemizde Adli Biyoloji Çalışmaları na geçmeden isterseniz biyolojinin Türkiye de ki uygulamalarına değinelim kısaca. Adli Biyoloji İncelemeleri Organizasyon Şeması

97 1938 KPL kuruldu Adli Biyoloji çalışmaları başladı DNA Analizleri yapılmaya başlandı STR Çalışmaları başladı 1998 Biyolojik İncelemeler Şb. Müd. kuruldu LİAS ve DNA Veri Bankası uygulamasına geçildi Barkod uygulamasına geçildi TS EN ISO/IEC Kriminal daire başkanlığımızın iki tane laboratuarı var. Ankara ve İstanbul olmak üzere: Personel Eğitim Durumu LİSANS (Biyoloji) : 37 YÜKSEK OKUL (Kimya, Hemşirelik, Laboratuvar) : 8 Doktora : 5 Yüksek Lisans : 16 Analizler Otozomal STR (Ampfl STR Identifiler Kit) Y Kromozomu (Ampfl STR Yfiler Kit) DNA Miktar Tayini (Quantifiler Human Quantification Kit) Mitokondri (HV1, HV2 sekans analizleri) Gelen İş Sayıları YIL ANKARA ĠSTANBUL

98 Yılı Analiz Sayıları Olay Sayısı 6505 Bulgu Sayısı DNA Ġzolasyonu DNA Amplifikasyon Real time PCR DNA Elektroforez LİAS Laboratuvar İş Akış Sistemi Uzmanlık z m a n l ı k Barkodua r k o d u Az önce bahsettiğimiz gibi bunların hepsini yaparken bilgisayar ve teknoloji destekli yapıyoruz. LİAS laboratuar işletme sistemimiz benzer örneklerinden olay yerinde ki olayların aydınlatılmasında bunun bize faydasını şöyle izah edeceğim. Görmüş olduğunuz gibi her olayın bir uzmanlık barkodu var.

99 Uzmanlık z m a n l ı k Barkodua r k o d u UZM-ANK ANK-BYL Uzm anlık Ankara Yıl Biyoloji Şube Vaka Numarası Herhangi bir bilginin, herhangi bir anda laboratuarımızı aradığında, uzmanlık barkodunu söylediğinde işin hangi aşamada olduğunu yada nerede bulunduğunu cevaplandırabilme seçeneğimiz var. DELİL E L Ġ L BARKODUA R K O D U Yine her delil ve numune için ayrı bir barkod var. Bu da numune üzerinde hangi uzmanımızın, hangi asistanımızın, hangi teknisyenimizin ne çalışmalarda olduğunu; Hangi şartlarda hangi malzemeyi kullandığını görebiliyoruz. TS EN ISO/IEC Laboratuvar Akreditasyon Çalışmaları

100 2005 Ocak Polisin Adli Kapasitesinin Güçlendirilmesi adlı Twinning projesi kapsamında İngiltere Adli Bilimler Servisinden (FSS) iki uzmanın laboratuvarımızı ziyareti ve çalışma programının hazırlanması Nisan Birinci basamak çalışma programının tamamlanması ve heyetin çalışmaları tekrar denetlemesi 2006 Ocak Genel şablon ve formların oluşturulması 2006 Ekim Barkod uygulamasına geçiş yapıldı Aralık 244 sayfa prosedür ve talimat yazıldı, 30 form oluşturuldu, 81 cihaza ait dosyalar ve personel dosyaları oluşturuldu doküman olarak tüm çalışmalar tamamlandı Ocak KPL Daire Başkanlığı Kalite Yönetim Sistemi uygulaması başlatıldı Mart TÜRKAK a resmi başvuru yapıldı Eylül Jos TOTHE (Hollanda Adli Bilimler Enstitüsü NFI) hazırlık çalışmaları üzerinde ön değerlendirmelerini yaptı Kasım Resmi denetleme yapıldı. Denetlemeyi İngo BASTISCH (Almanya Kriminal Labortuvarları BKA ) gerçekleştirdi Ocak Uygunsuzluklar giderildi 2009 Mart Başvuru onaylandı. Dokümantasyon Teknik prosedürler Teknik talimatlar Uygunsuzluk raporları Önleyici ve düzenleyici faaliyet raporları Cihaz dosyaları Personel dosyaları Kontaminasyon takip formları DNA Veri Bankası kayıt formları Referans malzeme formları Validasyon ve ölçüm belirsizliği raporları TESTLER Yeterlilik Testleri CTS Karşılaştırma testleri JKL, BKA Eğitim yıl 1 Adli Bilimlere Giriş 2 LİAS programı 3 Kalite Yönetim Sistemi

101 4 Olay yeri inceleme ve mevzuat bilgisi 5 DNA nın moleküler yapısı 6 DNA nın organizasyonu ve gen prensibi 7 DNA nın replikasyonu, transkripsiyonu ve translasyonu 8 Ön seroloji testleri 9 UV Işık incelemesi 10 Mutasyon ve polimorfizm 11 Mitokondrial DNA Analizleri 12 DNA Miktarının tayini 13 STR analizleri 14 Sekans teknikleri 15 PCR teknikleri 16 İzolasyon teknikleri 17 Y Kromozomu analizleri 18 Elektroforez teknikleri 19 Mikroskobik İncelemeler 20 Kan lekelerinin yorumlanması 1-3 yıl DNA Analiz Cihazı DNA Analiz Cihazı bakımı ve spatial kalibrasyon DNA Analiz Cihazı DATA Collection yazılımı DNA Analiz Cihazı spektral kalibrasyonu PCR Cihazı Real Time PCR Cihazı Real Time PCR Cihazı kalibrasyonları ve bakımı 8 M48 DNA İzolasyon Cihazı ve bakımı 9 EZ1 DNA İzolasyon Cihazı ve bakımı 10 Genescan ve tiplendirme prensipleri 11 Genemapper programı ve tiplendirme 12 Genemapper programı ve karışık örnekler Eğitim -2 Eğitim tutanakları Toplu eğitim tutanakları ve takip çizelgesi Eğitim takip tablosu Eğitim sonu değerlendirme ve sınav tutanakları Sertifikalar KONTROL 3 lü kontrol sistemi 2- u kontrol sistemi

102 3- Çıkan iş tekrarı 4- + ve örnekler 5- DNA Bankası Kontaminasyon taraması 6- Geriye dönük irtibat raporları 7- Kontaminasyon taraması (altı aylık) 8- Kontaminasyon önlemleri (oda geçişleri, kıyafetler ve ekipman) Hazırlık Aşamasında Olan Çalışmalarımız Adli Biyoloji Asistanı Eğitim Kitabı-1 1 Adli Bilimlere Giriş 2 LİAS programı 3 Kalite Yönetim Sistemi 4 Olay yeri inceleme ve mevzuat bilgisi 5 DNA nın moleküler yapısı 6 DNA nın organizasyonu ve gen prensibi 7 DNA nın replikasyonu, transkripsiyonu ve translasyonu 8 Ön seroloji testleri 9 UV Işık incelemesi 10 Mutasyon ve polimorfizm 11 Mitokondrial DNA Analizleri 12 DNA Miktarının tayini 13 STR analizleri 14 Sekans teknikleri 15 PCR teknikleri 16 İzolasyon teknikleri 17 Y Kromozomu analizleri

103 18 Elektroforez teknikleri 19 Mikroskobik İncelemeler 20 Kan lekelerinin yorumlanması Adli Biyoloji Asistanı Eğitim Kitabı DNA Analiz Cihazı DNA Analiz Cihazı bakımı ve spatial kalibrasyon DNA Analiz Cihazı DATA Collection yazılımı DNA Analiz Cihazı spektral kalibrasyonu PCR Cihazı Real Time PCR Cihazı Real Time PCR Cihazı kalibrasyonları ve bakımı 8 M48 DNA İzolasyon Cihazı ve bakımı 9 EZ1 DNA İzolasyon Cihazı ve bakımı 10 Genescan ve tiplendirme prensipleri 11 Genemapper programı ve tiplendirme 12 Genemapper programı ve karışık örnekler Eğitim CD si Olay yeri güvenliği Olay yerinden biyolojik delillerin toplanması ve paketlenmesi Adli Biyoloji İncelemeleri DNA Veri Bankası DNA Veri Bankası İçeriği: Olay yerinden elde edilen ve şahıslarla eşleştirilemeyen DNA profilleri Laboratuvarda çalışan personele ait DNA profilleri CMK ve ilgili yönetmelik ile uygun görülen şahıslara ait profiller İrtibat İstatistikleri Olay Türü Ocak Şubat Mart Nisan Toplam Cinsel Taciz 1 1 Cinsel İstismar 1 1 2

104 Hırsızlık Cinayet Izrar Otoya Mermi Çekirdeği İsabaeti 1 1 Fiili Livata Gasp 1 1 Buluntu Oto Yaralama Soygun 1 1 İşyerinde yangın GENEL TOPLAM 154 Milli DNA Veri Bankası Kanunu 2006 yılında komisyon kuruldu. Komisyon üyeleri; Polis, Jandarma ve Adli Tıp Kurumu Biyoloji Bölümü Başkan ve müdürleri, Polis, Jandarma ve Adli Tıp Kurumu Biyoloji Bölümlerinden ikişer DNA uzmanı, Adalet Bakanlığından hakim ve savcılar, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı. Hazırlanan kanun taslağı için 2007 yılında görüşler toplandı yılı başında gelen eleştiri ve öneriler değerlendirerek revize edilen taslak başbakanlığı gönderildi Mayıs Sağlık Bakanlığı nın görüşleri değerlendirildi Haziran Maliye Bakanlığının görüşleri değerlendirilerek yasa son taslağı Başbakanlığa gönderilecek.

105 Milli i l l i DNA N A Veri e r i Bankasıa n k a s ı Ben sabrınız için bu saate kadar bulunduğunuz için herkese teşekkür ediyor ve inşallah beraber bir yerlerde çalışmak kısmet olur, iyi günler diliyorum. Kimyager Yücel DENER- Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı Kimya Daire Başkanı: Olay Yerinde kimyasal deliller. Solunum havasında ve kanda alkol karşılaştırması. Toksikoloji. Adli ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI NA BAĞLI KİMYA İHTİSAS DAİRESİ BAŞKANLIĞI LABORATUVARLARINDA Adli Tıp Kurumu merkez ve taşra teşkilatlarına 4810 sayılı Kanunla değişik 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu ve ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde; mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklarca; bilimsel ve teknik görüş istenen adli olgularla ilgili olarak gönderilen materyaller ile Kurumumuza bağlı morg ihtisas dairesi tarafından gönderilen biyolojik materyallerde toksikolojik, narkotik, gıdai, alkolmetrik ve Adli Tıp Kurumunun ihtisas konuları çerçevesinde her türlü kimyasal analizler yapılmaktadır Ayrıca; Adli Tıp Kurumunun tespit edeceği usule göre savcı yerine karakollar tarafından gönderilen kişilerin solunum havalarında veya usulüne göre gönderilen kan veya idrar örneklerinde alkol veya narkotik madde incelemesi ve analizleri yapılarak sonucun bir raporla tespit edilerek mahalline gönderilmesi

106 - Olayla irtibatı düşünülen,içerisinde kimyasal madde bulunma ihtimali olan her türlü malzeme ve maddeleri; - Her türlü uyuşturucu ve psikotop maddeler ile ilaç ve toxik maddelerin cins,saflık derecesi ve katkı maddelerini tespit etmek,diğer olaylarla irtibatını araştırmak - Kanda ve solunum havasında alkol derişimini belirlemek; - Lif,mürekkep, boya, metal, polimer, leke, organik ve inorganik maddeler ile benzerlerini incelemek, kimyasal analizlerini ve mukayeselerini yapmak Kimyasal analizleri yapan ADLİ KİMYA nın yetkisindedir. Bu tanıma bakarak adli kimyayı yalnızca laboratuvar incelemeleri ile kısıtlı olarak değerlendirmek doğru değildir. Laboratuvar incelemeleri ile olayı aydınlatabilecek bulguların neler olabileceği, bunların olay yerinden nasıl toplanacağı, laboratuvara nasıl ulaştırılacağı konuları da adli kimyanın alanına girer. ADLİ KİMYA: Laboratuvar analizleri ve incelemeleri tanımlayarak ve/veya karşılaştırarak, bu bulguların suç ile ilgisini belirleyen ve suçun aydınlatılmasına somut olarak katkıda bulunan bir bilim dalıdır. TOKSİKOLOJİ NARKOTİK ENSTRÜMENTAL & ARAŞTIRMA ALKOL GIDA & YANGIN ARAŞTIRMA TOKSİKOLOJİ Zehir bilimi anlamına gelmekte ve kimyasallar ile biyolojik sistem arasındaki etkileşimleri zararlı sonuçları yönünden kalitatif ve kantitatif olarak inceleyen ayrıca,kimyasalların zararsızlık limitlerini belirleyen bilim dalıdır Zehir: Hücre, doku ve organizmanın metabolizmasını etkileyerek biyolojik sistemlere zarar veren, kalıcı hasara ve/veya ölüme neden olan doğal, sentetik yapıda kimyasal maddelerdir Uygunsuz doz ve süre kullanıldığında biyolojik sistemde olumsuz, istenmeyen etkiler veya hasar oluşturabilme kapasitesine sahip maddelere veya etkenlere Toksik Madde denir. Toksik etki oluşturmayan hiçbir madde yoktur. İlaçla zehiri ayıran yegane fark DOZ dur Toksisite oluşumunda; Doz Temas süresi Temas yolu Temas sıklığı Zehirlenmeler Adli Tıp Açısından 2 Ana Gruba Ayrılır

107 I.Grup Yaygın,geniş kitlelerin zehirlendiği olgular. Örnek: Çevresel zehirlenmeleri Endüstriyel zehirlenmeleri II.Grup Bireysel, kişilerin tek olarak zehirlendiği olgular. Örnek; Kaza sonucu zehirlenmeler, İlaca bağlı zehirlenmeler, İntihar veya cinayet orjinli kazalar Çevresel Zehirlenme Havada bulunan duman ve benzeri hava kirletici maddeler, çevrede bulunan bazı maddeler,motor egzozları (kurşun zehirlenmeleri, CO),Kömür dumanı, SO2,CO2,atık yakmaları,asit yağmurları Endüstriyel Zehirlenme Aromatik hidrokarbonlar (benzen) Deriden emilerek alınır Alifatik hidrokarbonlar (klor,brom) Karaciğer ve böbreklere etki ederler Kurşun,berilyum,kadmiyum akciğerde hasar oluşturur, Manganez SSS ne etki eder TARIM İLAÇLARI Organofosfatlı bileşikler; Tarımda kullanılır Hava ve deri yoluyla emilim Kaslarda felç oluştururlar Pestisitler; İnsektisit (böcek öldürücü), Herbisit (yabani ot öldürücü), Fungusit (küf öldürücü), Rodentisit (kemirgen öldürücü) Bireysel Zehirlenme Cinayete bağlı zehirlenmelerde Doğal zehirlenmeler Şüpheli zehirlenme Madde Bağımlılığı Uyuşturucu madde : MSS de,his ve davranışlarda değişiklik ve dengesizliklere sebep olan, Sürekli kullanımı halinde alışkanlık meydana getiren, İleri safhasında bağımlılık oluşturan, Yokluğu esnasında ise ruhi ve fiziki reaksiyonlara yol açan zehirleyici maddeler dir Toksikoloji nin Alt Dalları Tanımlayıcı Toksikoloji Klinik Toksikoloji Çevre Toksikolojisi

108 Endüstri Toksikoljisi Adli Toksikoloji Analitik Toksikoloji Adli toksikoloji, zehir etkisi gösteren maddelerin, kriminal olaylarda; ölüm, yaralanma, fizyolojik bozukluklar ve davranış bozukluklarına olan etkilerini inceleyen bir bilim dalıdır, toksikolojinin yasal amaçlarla kullanımı" olarak tanımlanır Adli toksikoloji zehirlenmenin hukuksal yönünü değerlendirir, maruz kalınan kimyasal maddenin doz etki ilişkisinin yorumunu yapar Postmortem Toksikoloji Doping Analizleri Uyuşturucu ve İlaç Analizleri Toksikoloji şubesi; Mahkemeler,Hakimlikler,Savcılıklardan direkt olarak veya Morg İhtisas Dairesi kanalı ile gönderilen her türlü otopsi materyalinde Toksikolojik analizler yapmakla yükümlüdür. Adli Toksikoloji Laboratuvarlarında Analizi Yapılan Maddeler İLAÇLAR UÇUCULAR Tedavi Edici İlaçlar Analjezikler (aspirin, parasetamol v.b.) Narkotik analjezikler (morfin, kodein v.b.) Antidepresanlar (amitriptilin, sertralin v.b.) Benzodiazepinler (diazepam, temazepam v.b.) Bağımlılık Yapan İlaçlar Narkotik maddeler, depresanlar, halusinojenler, uyarıcılar Alkoller; Metil alkol, etil alkol, etilen glikol Solventler; Toluen, aseton, klorlu hidrokarbonlar v.b. Gazlar; Bütan, propan, karbonmonoksid, hidrojen siyanür v.b. PESTİSİDLER İnsektisitler (malation, DDT, temik v.b.) Herbisitler (paraquat, diquat v.b.) Rodentisitler (warfarin, racumin v.b.) METALLER

109 Kurşun, cıva, krom, potasyum v.b. Toksik Maddelerin Organizmaya Girme Yolları ORAL YOL : Gaz halindeki zehirli maddeler dışında bulunan her madde ağız,mide ve barsak mukozalarında venöz kana karışır SOLUNUM YOLU : Gaz halinde solunum havasına karışan toksik maddeler alveollere dolar.daha sonra arterial dolaşıma girer.toksik maddeler karaciğerin anti-toksik süzgecine takılmaz CİLT YOLU : Emilim yavaştır, iyot, zirai mücadele ilaçları, böcek öldürücüler, Salisilat, karbontetraklorür, asitler, arsenik ve cıva bileşikleri bu yola organizmaya girebilen maddelerdir PARANTERAL YOL : Öldürücü doz oral dozun 1/3 ü kadardır. Morfin,kinin, insülin,yüksek doz toksik ilaçlar bu yola alınabilir MUKOZA YOLU : Toksik madde ağız,burun ve mukozalardan emilebilir. Atropin,kokain, eroin bu yolla zehirleme yapar. Vajen ve rektum mukozalarından da zehirli madde girişi olabilir. Zehirlerin Organizmaya Dağılımı ve Birikim Durumu Suda çözünen maddeler daha çok kan ve kanlı dokularda (ör:alkol) Yağda çözünen maddeler beyin ve karaciğerde Flor kemik ve dişlerde Ağır metaller kıl,tırnak ve ciltte Benzen,kurşun kemik iliğinde Kurşun ile civa bileşikleri böbreklerde birikir Tüm zehirli maddeler özellikle metaller,kurşun,civa arsenik karaciğerde tutunur veya birikirler TOKSİK MADDE ATILIMI Gaz halinde ve uçucu olan zehirler solunum yolu ile atılır Metaller safra yolu ile atılır Civa barsak kanalından atılır Tükürük, ter, idrar atılım yolları arasındadır Kusma ve ishal de önemli bir toksik madde atılım yoludur Zehirin Dağılım ve Atılımı RENAL : Böbrekler birçok ilacın ve toksik maddelerin eliminasyonun da önemli bir organdır SAFRA : DDT ve Kurşun gibi toksin maddeler safra yolu ile elimine olurlar AKCİĞER : Gazlar ve uçucu maddeler elimine olur

110 SALYA VE TÜKÜRÜK : İyodür,bromür, lityum,civa, sitriknin gibi bazı ilaçlar ve toksik maddeler tükürük bezlerinden pasif difüzyonla tükürüğe geçerek elimine olur MATERYAL ALIMI-1 Zehirlenmeye neden olan maddelerin tespiti yapılmalı Olay yerinde bulunan ilaçlar,kimyasal maddeler titiz bir şekilde toplanmalı ve koruma altına alınmalı,analizleri yapılmalı Bu maddelerin içine konacağı kaplar,tüp ve kutular her türlü kirlilikten uzak ve çok temiz olmalı, üzerine gerekli bilgiler yazılmalı Hastanın kusmuğu,mide lavajı yapılmışsa yıkantı sıvısı ve muhteviyatı alınmalı ve analize gönderilmelidir Materyaller süratle ve mümkünse soğuk zincir yöntemi ile gönderilmeli ve analizleri yapılmalı Koruma maddeleri muhakkak etiketlemede belirtilmelidir. Şayet ölen kişinin cesedi ölümden çok daha sonra bulunmuşsa,tefessüh dolayısı ile pek çok organik yapılı toksik madde bozunmaya uğrayacağından kemik iliği iyi bir materyal olarak alınabilir Saçlar toksikolojik analizlerde kullanılabildiğinden en az 300 mg.analiz için alınabilir Otopsi sırasında alınan materyalin analize alınırken öncelik olarak toksik maddenin bulunma olasılığı olan bölgelerin seçimi önemlidir Püfrefaksiyon dolayısı ile konsantrasyonları değişebilen toksik maddeler bulunduğundan ölüm vakalarıda otopsinin hemen yapılıp,alınan materyalinde hemen analize gönderilmesi gerekir Çürümüş cesetlerde beslenen becekler,kurtcuklar materyal olarak kullanılabilinir. Püfrefaksiyon dolğısıyle konsantrasyonları değişebilen toksik maddeler (alkol,ciyanür,cohb..) bulunduğundan otopsi hemen yapılmalı ve analiz OTOPSİDE TOKSİKOLOJİK ANALİZ İÇİN ALINACAK MATERYALLER MATERYAL MATERYAL MİKTARI ALINMASI GEREKEN DURUMLAR İDRAR Alınabildiği kadar (enaz ml.) Alınamıyorsa mesane ilk yıkama suyu Her otopside,sistematik uyutucu, uyuşturucu analizleri PERİFERİK VENÖZ KAN ÖRNEĞİ Koruyucusuz tüpe en az ml. EDTA veya potasyum oksalat veya Heparinli tüpe en az 5-10 ml. % 1 lik NaF içeren tüpe 5 ml. Her otopside, Alkol,sistematik uyutucu uyuşturucu,ilaç,cohb, uçucu madde- analizleri, KALP KANI Koruyucusuz tüpe en az ml. EDTA veya potasyum oksalat veya Heparinli tüpe en az 5-10 ml. % 1 lik NaF içeren tüpe 5 ml. Her otopside KARACİĞER VE DİĞER Karaciğer 200 Gr. Her otopside

111 ORGANLAR AKCİĞER Diğer 100 Gr. Her ikisi de ayrı ayrı (histolojik inceleme için örnek alındıktan sonra) Her otopside;uçucu madde inhalasyonu şüphelerinde ana bronkuslar bağlanıp ayrı kaba konarak MİDE VE İÇERİĞİ BARSAK VE İÇERİĞİ BEYİN OMURİLİK SIVISI Mide delinerek içeriği ile birlikte ayrı bir kap içerisinde Barsak bölümler halinde bağlanarak Barsak içeriği elde edilebildiği kadar Elde edilebildiği kadar Her otopside Ölümden birkaç gün önce alınan zehirler ve ağız yolu ile alındığından şüphe edilen zehirlenme Kan alınamıyorsa GÖZ İÇİ SIVI (VİTREUS HUMOR) 5 ml. Alkol,İlaç zehirlenmesi,k analizi, SAÇ, KIL, TIRNAK Saçlar kökleri korunarak zarf içinde 1 gr Tırnak makasla kesilerek petri kutusu içinde Metallerde (kronik zehirlenmelerde), Uyutucu,uyuşturucu ve uyarıcılar,vs. SAFRA Tamamı veya elde edilebildiği kadar % 1 lik NaF içeren tüp içerisinde Uyutucu,uyarıcı,uyuşturucu maddeler ve bazı ilaçlarla zehirlenmeler ENJEKSİYON YERİ Cilt,cilt altı,kas doku kama şeklinde eksize edilerek çıkarılır. Kontrol amaçlı uzak bölgeden de alınmalıdır Uyutucu,uyarıcı, uyuşturucu maddeler ve bazı ilaçlarla zehirlenmeler KAS DOKUSU 200 GR. İç organlar çürümüş ise KEMİK 200 GR. Ağır metal zehirlenmeleri,flor zehirlenmesi,radyoaktif zehirlenme YAĞ DOKU 200 GR. Pestisit zehirlenmesinde,yağda çözünen ilaçla zehirlenme

112 KUSMUK Elde edilebildiği kadar Gıda ve ilaçla zehirlenme MATERYAL GÖNDERİLME ESASLARI-1 Otopsi raporunun gönderilmesi, Tanık ifadelerinin gönderilmesi veya savcılık yazısında dipnot olarak belirtilmesi Olay anında,ölüme etki edebileceği şüphelenilen materyalin ambalajı ile birlikte gönderilmesi Toksikolojik analizler için gönderilen iç organ parçaları ve kanın yanında mutlaka idrar numunesinin de gönderilmesi Gönderilecek tüm materyallerin kontaminasyonuna yol açmayacak şekilde ayrı ayrı kaplara konularak gönderilmesi Alkol analizi istenen kanların,içine konacağı tüplerin temizlik amacı ile alkol veya formalinle çalkalanmaması gerekmektedir İç organlar cam kavanozlar içerisinde % 10 luk formaldehitle organların üzerini örtecek şekilde konulmalı,üzerlerine etiket bilgileri yazılmalı ve tutanak altına alınmalı Mide içeriğinde gözle görünür tablet yada kapsül olması halinde tek tek alınarak ayrı ambalajlarda gönderilmeli Kan ve safra 250 mg.naf/30 ml.sıvı olacak şekilde gönderilmeli, Mezar açmada ceset çürümüş ise yumuşamış kısımlar,kemiklerden bir kısım,saçlar ve kefen parçaları ile cesetin altındaki ve üstündeki topraktan örnek alınmalı Gıda maddeleri ile zehirlenme şüphesi var ise kullanılan tabak,bardak gibi materyalin yıkanmaksızın alınan gıdanın kalan kısmıyla birlikte gönderilmeli Her otopside 3 vücut boşluğu açılarak örneklerin uygun şekilde alınmalı, Her örnek uygun kaplara konmalı, üzerine ölen kişinin adı soyadı yazılmalı,tarih ve saat belirtilmelidir CANLI KİŞİLERDEN MATERYAL ALIM-1 Canlı kişilerden materyal alımı, CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU NA GÖRE yapılarak örnek alınmalıdır.( CMK madde 75/1,2,3,4 ) BEDEN MUAYENESİ Bu müdahaleler ancak hekim tarafından veya hekim gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir. Şüpheli veya sanığın vücudundan saç, tükürük ve tırnak gibi örnekler alınabilmesine Cumhuriyet savcısı da karar verebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz. (CMK,MADDE:75;1.FIKRA) Tıbbî muayenenin yapılabilmesi veya vücuttan örnekler alınabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir. (CMK,MADDE:75;2.FIKRA) Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla, mağdurun bedeni üzerinde tıbbî muayene yapılabilmesine veya kan, saç, tükürük, tırnak, cinsel salgı gibi örnekler alınabilmesine; sağlığını tehlikeye düşürmemek koşuluyla, Cumhuriyet savcısının istemiyle yada re'sen hâkim veya mahkeme tarafından karar verilebilir. (CMK,MADDE:76;1.FIKRA) UYGUN KORUMA YÖNTEMLERİ

113 NaF Güçlü bir enzim inhibitörüdür.% 1 w/v olarak kullanılır % 0.01 w/v oranında kullanıldığında bakteri çoğalmasını önler Kan alkol konsantrasyonunun enzimatik yöntemle ölçülmesini engeller HgCl NaN3 Enzimatik alkol analizinde kullanılma. % 0.3 W/V oranında kullanıldığında etkilidir 1-14 gün arası etkilidir Na-SİTRAT EDTA Kanın uzak yerden gönderilmesi durumunda kullanılır Kanda alkol tayini yapılacaksa konulmaması gerekir Kanda etanol metanol tayininde yanıltıcı etki olabilir HEPARİN Kanda alkol tayini yapılacaksa konulmaması gerekir Kanda etanol metanol tayininde yanıltıcı etki olabiliyor CANLI VAKALARDA ŞEMATİK MATERYAL ALIM KAN UYGUN ALIM ŞEKLİ KORUMA YÖNTEMİ LABORATUVARA SEVKİ Alkol analizi için en az 5ml aynı zamanda uyutucuuyuşturucu analizinde istenirse 20ml venöz kan (ön kol toplardamar) alınır Antiseptik olarak alkol veya alkollü herhangi bir sıvı kullanılmamalı, Kanın hemolize olmaması ve endojen alkol oluşumunu geciktirmek için % 1 oranında NaF veya sitratlı tüplerde + 4oC de muhafaza edilir. Kan tüpü üzeri etiketlendirilerek + 4 C de soğuk zincir yöntemiyle sevk edilmelidir Mümkünse kurye ile gönderilmelidir Posta veya kargo ile uzak yerden gönderilmesi durumunda mutlaka koruyucu konulmalı ve etiketinde belirtilmelidir İDRAR UYGUN ALIM ŞEKLİ KORUMA YÖNTEMİ LABORATUVARA SEVKİ

114 İdrar numunelerinde, uyutucu,uyuşturucu maddeler veya metabolitleri uyuşturucu maddelerin çeşidine ve kullanan kişinin metabolizma hızına göre 3-6 gün arasında görülebilir Kimyasal koruma ilave edilmez +40C de soğuk zincir ile koruma sağlanır. İdrar kabı veya tüpü etiketlendirilerek mümkünse kurye ve soğuk zincir yöntemi ile sevk edilir SAÇ UYGUN ALIM ŞEKLİ KORUMA YÖNTEMİ LABORATUVARA SEVKİ Kafanın üst,ön,arka ve yan Kağıt zarflar içine kısımlarından köklere en yakın konulmalı, kuru ve temiz yerden kesilerek en az 100mg (0,1 gr) yerde saklanmalıdır, alınmalıdır. Koruyucu konulmaz Etiketlenme işlemi yapılarak yönetmeliğe göre gönderilir TIRNAK UYGUN ALIM ŞEKLİ KORUMA YÖNTEMİ LABORATUVARA SEVKİ Özellikle esrar imalatıdan şüphelenilmesi durumunda kişinin tırnakları makasla kesilir veya petri kabına törpülenir Koruyucu konulmaz, Kapalı petri kabında muhafaza edilir. Etiketleme işlemi yapılarak yönetmeliğimize göre gönderilir NUMUNE ALINAN ÖRNEKLER Uyutucu,uyuşturucu madde tespiti amacıyla kan örneklerinin alınması ve gönderilmesi Uyutucu,uyuşturucu madde tespiti amacıyla İdrar örneklerinin alınması ve gönderilmesi Alkol tespiti amacıyla kan örneklerinin alınması ve gönderilmesi Mide yıkama suyu veya mide içeriği Saç ve kıl örnekleri Tırnak örnekleri Gıda maddeleri Gıda maddeleri Gıda maddeleri ile zehirlenme şüphesi var ise kullanılan tabak,bardak gibi materyalin yıkanmaksızın alınan gıdanın kalan kısmıyla birlikte gönderilmesi gereklidir. Ulaşılabiliniyorsa gıdanın kullanılmamış olan örnekleride karşılaştırma için gönderilmelidir.ideal olan örneklerin olabilecek en kısa sürede laboratuvara ulaştırılması ve analiz edilmesidir.eğer analiz için beklenilecekse materyalin bozulmaması için gereken şartlar sağlanmalıdır.

115 Her bir numune ayrı ambalaj içine konarak mühürlü ve etiketli olarak varsa numune alma tutanağı ile birlikte gönderilmelidir a) Delilleri toplarken bulaşmayı engelleyici tedbirler alınması gereklidir. b) Numune alma araç ve kapları temiz ve steril olmalı. c) Numune kapları sıkıca kapatılmalı,su ve hava geçirmemeli d) Numuneler depolama sıcaklığında tutularak süratle laboratuara ulaştırılmalı (0 ºC 20 ºC de en geç 24 saat içinde taşınmalı) e) Her bir numune ayrı ambalaj içine konarak mühürlü ve etiketli olarak varsa numune alma tutanağı ile birlikte gönderilmelidir Hastanede mide yıkama ilk suyu atılmamalıdır Mide yıkama suyu veya mide içeriği ( invaziv yöntem ) kişi kusuyorsa veya olay yerinde kusmuk varsa cam bir kaba veya ağzı kapaklı pilastik bir tüp koruyucu konulmaz orogastrik bir tüp aracılığı ile mideye sıvı verilip aspire edilir toksik madde alımının üzerinden 60 dakikadan fazla süre geçmediyse gastrik lavaj uygulanabilir Kişilerde alkol incelemesi için,olayın meydana geldiği andan itibaren canlı kişilerden iki saat içinde kan alınmalı ve soğuk zincir ile usulüne uygun gönderilmelidir. - Kişilerde uyutucu uyuşturucu aranması için,olay anından itibaren 24 saat içinde kan ve idrar alınmalıdır. 24 saat geçirilmiş ve kan alınamıyor ise ilk 48 saat içinde idrar alınması gerekir. Ayrıca bu tür olaylarda (canlı) kan ve idrar alımında olay tarihi ve saati,kan ve İdrarın kişiden alındığı tarih ve saatin mutlaka bir tutanakla tespit edilmesi ve tutanağın da yazı ekinde gönderilmesi gerekmektedir. TAŞRADAN KİMYA İHTİSAS DAİRESİNE GÖNDERİLECEK MATERYALLER Toksikolojik materyaller gönderilirken ölüme neden olabilecek materyalde (ör.zehir,tarım ilacı,ilaç veya bunların boş kutuları) gönderilmelidir Toksikolojik inceleme için örnek sıvılar ve iç organ parçaları gönderilecekse ; a) Beyin,böbrek,akciğer,karaciğerden her birinden yetişkinlerden en az 100 gr.lık parçalar olacak şekilde ayrı ayrı kavanozlara konup tercihen hiçbir koruyucu sıvı koymadan soğuk zincire uyularak gönderilmelidir. ( +4 ºC de 2 gün içinde ).Eğer soğuk zincir uygulanamıyorsa % 10 luk formolin içnde gönderilir. b) Kan,indar ve safra örneği ayrı ayrı kapalı tüplerde gönderilmelidir.kan örneği sodyum florürlü veya EDTA lı tüplerde en az 30 ml lik iki tüp halinde gönderilmelidir. c) Midenin tümü ve içeriği ayrı bir kavanoza koyulmalıdır.kişi hastanede tedavi görmüş ise ilk mide yıkama suyununda ayrı kapta gönderilmesi gerekir. d) İnce ve kalın bağırsaktan 30 cm lik parçalar uçları bağlanarak ayrı bir kavanoza konulmalıdır e) Gönderilecek materyaller kontaminasyona yol açmayacak şekilde gönderilmelidir.özellikle alkol analizi istenen kanların,tespit sıvısı formalin veya alkol olan organ Kavanozlarının yanında aynı kutuda gönderilmemesi gerekmektedir

116 f) Tüm kaplar tahta kutuya konularak usulüne uygun biçimde mühürlü bez torba içerisinde gönderilmelidir. g) Uyuşturucu analizi için en az 300mg.ağırlığında ve en az 1,5 cm boyunda köksüz saç örnekleri gönderilmelidir h) Şayet şahıs kendisi resmi yazı ve kolu mühürlü olarak veya kurye ile gönderilirse ilşube müdürlüklerinde veya adli tıp bölümlerinde kan,saç,tükürük ve idrar örneği alınabilir ve tutanağa geçirilir - Kurye ile gönderilen materyaller,at.k. Uygulama yönetmeliğinin ilgili maddesine uygun şekilde mühürlü torba veya zarf içinde gönderilmelidir.ağzı usulüne uygun olarak kapatılmamış ve mühürlenmemiş koliler veya zarflar hiçbir surette kabul edilmeyip iade edilecektir ZEHİRLENME ŞÜPHESİNDE MEZAR AÇMA, MATERYAL ALMA VE GÖNDERME Zehirlenme şüphesi ile mezar açmalarda, işleme kadar geçen süreye bağlı olarak cesette değişiklikler görülür. Tamamen değişiklikler olabileceği gibi tahnit cesedin koruyucu maddelerle ( ör: % 10 formolin,% 10 gliserin,% 3 fenol,% 3 NaCl,% 10 alkol karışımı ) korunması sağlanmalıdır. Laboratuara gönderilecek örnekler aşağıdaki özelliklere göre alınmalıdır - Vücut ve organ parçaları,deri,bütün dişler,protezler,saçlar,el ve ayak tırnakları,omurga parçası ve kaval kemiği, - Eğer varsa cesetten beslenen böcek,kurtcuk ve uçan larvaların materyal olarak alınması ve analiz için gönderilmesinin sağlanması - Cesetin üzerinden 1 kg.kadar toprak alınması, - Cesedin hemen altından 1 kg.kadar toprak alınması, - Cesedin cm. uzağından her yönden 1 kg.kadar toprak alınması, - Yakınında başka mezar yoksa kontrol örnek olarak 2 mt.uzakta ve 1 mt derinden 1 kg.kadar toprak alınması, - Mezara uzak bir bölgeden nötral örnek amaçlı 1 kg.kadar toprak alınması, - Elde edilen tüm örnekler A.T.K. Uygulama Yönetmeliği esas alınarak gönderilir Bu kurallara göre elde edilen toprak örneklerinin incelenmesiyle,öncelikle mezarlık toprağının varsa doğal arsenik,bakır,kurşun,civa,krom,gümüş,baryum veya mangan düzeyi belirlenmiş olur. Daha sonra cesede ait örnekler incelenerek,elde edilen tüm sonuçlar tümüyle değerlendirmeye tabi tutulur. DEĞERLENDİRME : Öykü Muayene

117 Olay yeri, adli dosya incelemesi ve örnek toplanması Doku ve organların incelenmesi (analiz) Analitik bulguların yorumlanması Öykü ve muayene Analize başlamadan önce olgu hikayesinin alınması,konu ile ilgili ayrıntılı bilgi edinilmesi ve gerekirse ayrıca bilgi toplanması son derece önemlidir. - Yaş,cinsiyet,meslek,geçmişte ilaç kullanımı ile ilgili öykü,mevcut hastalıklar,ölüm öncesi ilaç alıp almadığı,otopsi bulguları,olay yerinde bulunan ilaç kutuları,gıda artıkları ve diğer malzemeler,semptomlar ve ölüm arasında geçen zaman not alınmalıdır. - Eğer alınan ilaç vb.madde belli ise onunla ilgili ön bilgiler toplanması analize yardımcı olacaktır. - Ayrıca bu durum hangi biyolojik materyalin alınması gerekliliği konusunda yönlendirici olacaktır. - Materyalin doğru alınması ve iletilmesi son derece önemlidir. TOKSİKOLOJİK DELİLLER AÇISINDAN OLAY YERİ İNCELEME Kriminal olaylar; Suçlu,mağdur ve olay yeri üçgeninde çalışmayı gerektirir. Olay yerine gitmeden bir suçun araştırılması ve aydınlatılması pek olası değildir. Olay yeri,suç,suçlu ve mağdura ait olan ve olay yeri kalıntısı olarak değerlendirilen değişik nitelikte şüpheli materyalleri barındırır. sessiz tanık olarak adlandırılır. Olay yeri Toksikolojik analize esas materyaller ağırlıklı olarak biyolojik materyaller olmakla birlikte, kriminal inceleme amacıyle olay yerinden toplanan diğer materyallerde de toksikolojik Analiz yapılması suçun aydınlatılmasında katkıda bulunmaktadır. Toksikolojik analiz için incelemeye alınan delillerin kaynağı, - Canlı organizmalar - Postmortem dokular - olay yeri kalıntıları Toplanan örneklerin toksikolojik analiz ve değerlendirmeleri, olay türüne göre jandarma,polis kriminal,adli tıp ve hıfzısıhha kurumlarına ait birimlerde yapılır. Olay yerinden toksikolojik delil toplanırken, - Toksikolojik analiz için nereden hangi örnekler ne miktarda alınmalı? - Toplanan örnek toksikolojik delil özelliğindemi?

118 - Toplanan örnekler hangi lab.nasıl gönderilmeli? - Tam olarak ne aranmalıdır? - Toplanan örnekler için özel saklama şartları nelerdir? Olay yeri kalıntıları Zehirlenme olayının olduğu yerde (olay yeri), zehirlenen kişi ve ölünün çevresinde bulunan şişeler, kaplar, diğer şüpheli materyal zehirlenme olayı ile ilgili olabilir. Bu nedenle "olay yeri kalıntısı " olarak isimlendirilen bu materyal analiz için alınır. Bu tip materyalden alınan numuneler ancak destekleyici olabilir. Değerlendirmede asıl olan biyolojik numunedir Olay yerinde bulunan deliller esas olarak, - Fiziksel (parmak izi,ayak izi,giysi,ilaç kutuları vb) - Kimyasal (ilaç,boya,toprak,metal vb) - Toksikolojik (saç,kan,yiyecek,içecek,larva vb) İncelemeye esas zehirler; 1 Doğal kaynaklı Hayvansal (yılan,akrep..) Bitkisel (zehirli mantar vb) Mineral ( çevresel etmen veya beslenme ile birikim toksik etki yapar. 2 Yapay kaynaklı ;pestisitler,uçucu yanıcı madde,gazlar ALKOL POSTMORTEM KANDA ALKOL : Cesetlerde püfrefaksiyonun başlamasıyle birlikte bakteri ve funguslar önce kan glikozunu sonra da dokulardaki glikojeni yıkarak açığa çıkan glikozu kullanarak etil alkole çevirir. Endojen alkol ve kontaminasyona dikkat CANLI KANDA ALKOL SOLUNUM HAVASINDA ALKOL ALVEOL / KAN ALKOL : İçkilerle alınan alkolün % 20 kadarı mideden,geri kalan kısmı barsaklardan (% 80) emilime uğrar. Emilim kalın barsaklara oranla,ince barsaklarda pek daha fazladır. %10 20 alkol konsanrasyonu emilim max. Kana geçen alkol doku ve organlara içerdikleri su ve kan oranında dağılır.bu nedenle az su içeren kemik ve yağ dokusunda alkol konsantrasyonu çok düşüktür.0.67/1.00 Kanın serum kısmı-plazmasıbütün kana göre %15 oranında fazla su içerdiğinden burdaki alkol derişimi kana göre farklıdır.1.15/1.00 olarak verilir.alveolde: idrar ve tükürükte,1,35

119 Alkol absorbe edildikten sonra metabolik faktörler harekete geçerler ve kandaki alkol seviyesini düşürme yolunda bir faaliyet başlar. Bu faaliyet alkol tamamen metabolize edilinceye kadar devam eder. Karaciğerde; C2H5 (%90) ADH Aset aldehit ALDH CH3COOH (yıkılır) CO2 + H2O % 5 8 i kadarı solunum ve idrar yolu ile değişime uğramadan atılır.tükürük ile atılan alkol tekrar yutulduğundan dikkate alınmamalıdır. Alkolün vücutta yıkılma hızı genellikle sabit kabul edilir ve kişiden kişiye çoklu değişkenlere göre farklılık göstermekle birlikte saatte 100 ml de 10 ila 27 mg arasında kan düzeyinde düşme görülebilir Midede besinlerin bulunması, yavaş yavaş içme ve içilen içkideki alkol konsantrasyonu absorbsiyona etki eden faktörlerdir. Alkolün kan/solunum havası oranı 1/2300 şeklinde adapte edilerek hataların elimine edileceği ancak solunum havasındaki alkolün ölçümüyle kan alkolünün gerçek anlamda tayin edilemeyeceği genel kabul görmektedir Alkol alımı tamamlandıktan sonra 30,60,90,120 dak.ki alkol düzeyleri birbirinden farklıdır. Kan alkol düzeyinde maksimal düzeye ulaşımı,alımdan sonra yaklaşık 1-2 saat sonradır. Alkolün organizmadan geçişi, diğer toksiklerle mukayese edilemeyecek kadar süratlidir. Normal şartlarda total eliminasyon 20 saat sürer, 8-10 saat sonra kandaki seviye çok düşer. Ortalama bir dozda içildiği zaman kanda 4-5 saat sonra alkolün ¾ ü, 8 saat sonra 1/3 ü kalır. Alkol almış bir kişide alınan miktar öldürücü doza yakın yakın olsa bile alımdan 20 saat sonra sıfır veya sıfıra yakın değer bulunur Alkol emilimi genelde 1-3 üç saatte tamamlanır. Alkol alımına başlandıktan sonra ilk15 dakika civarında arteriyel kan düzeyi venöz düzeyden % kadar daha yüksek olabilir. Ancak emilim tamamlandıktan sonra venöz düzey arteriyel düzeyden hafif yükselir ve denge oluşur. Yapılan çalışmalarda alveol/alkol ile kan/alkol düzeyleri arasında anlamlı farklar bulunduğu bildirilmiştir Akciğer boşluğundaki havada bulunan alkol kanda bulunanın yanında oldukça azdır. Çünkü faz, gaz fazıdır ve buradaki derişim buhar basıncıyla ilintilidir. Bazı alkollü gargaraların veya mentollü yiyeceklerin ağıza alınması ile yanlış sonuç alınabilir. Ağzın alkolle çalkalanmasında ağız alkolü 15 dakikada, alkol içildikten sonraki ağız alkolü 8 10 dakika içinde yanıltıcı sonuçlar verebilmektedir.

120 Nefesteki alkol yoğunluğunun tespit edilmesinin usulü: Ciğerde, nefesle alınan hava ile, kılcal damarlardaki kan karşılaşır ve nefes verme sırasında kandaki alkolün bir kısmı nefesle verilecek olan havaya geçer. Bununla birlikte, nefesteki alkolün yoğunluğu zamana bağlı olduğu için, kılcal damarlarda bulunan kandaki alkolün yoğunluğunu, aynen yansıtmaz Alkolün en son içildiği andan (Trinkende) iki saat sonrası ile, beş saat sonrası arasında yaklaşık 1:2300 oranında bir sapma olmaktadır. Bu nedenle, kandaki alkol yoğunluğunun, nefesteki alkol yoğunluğuna bakılarak, tam doğru bir şekilde hesaplanması güçtür Akciğer boşluğundaki havada bulunan alkol kanda bulunanın yanında oldukça azdır.çünki faz,gaz fazıdır ve buradaki derişim buhar basıçlarıyle ilintilidir.1/23000 Doğruya yakın bir ölçme yapılabilmesi için, nefes örneğinin en son içme anından sonra, en az yirmi dakika geçtikten sonra alınması gerekir. Ağızda veya dişler arasında kalmış bulunan alkol de ölçümü etkileyeceği için, değerlerin yüksek çıkması kaçınılmazdır. Alkol içildikten sonraki birinci saat içinde yapılan ölçümlerde, nefesteki alkol miktarı, kandakine nazaran daha yüksek çıkar. Adli açıdan ceza muhakemesine delil olabilecek bir ölçmenin 10 dakika kadar izleme süresinden sonra tekrarlanması gerekmektedir Akciğer boşluğundaki havada bulunan alkol kanda bulunanın yanında oldukça azdır.çünki faz,gaz fazıdır ve buradaki derişim buhar basıçlarıyle ilintilidir.1/23000 Kolluk gerek teknik cihazlar kullanarak, nefes örneği alarak, gerekse ilginin bunu istemesi, yani ölçüme itiraz etmesi durumunda, yetkili kişilerce alınan kan örneği üzerinde tespit yapmaya yetkilidir. b) Nefes örneği üzerinden teknik cihaz ile yapılan tespit; usulüne uygun yapılmadığı, iki defa tekrarlanmadığı ve ölçümü yapan alet iyi ayarlanmadığı ve teknik özellikleri bakımından gelişmiş teknolojiye uygun olmadığı hallerde, hatalı sonuçlar verebilir. c) Bedendeki alkolün yoğunluğunun belirlenmesinde, kan örneğinin tahlil edilmesi daha sağlıklı neticeler vermektedir. Ceza muhakemeside delil olarak kullanılacak olan verilerin, kan örneğine dayanması tercih edilmelidir. Başkomiser İrfan TEZCOŞKUN -Iğdır EM. Müd. Olay Yer. İnc. Şb Müd V. Iğdır da Olay Yeri İnceleme Hizmetleri OLAY YERİ İNCELEME HİZMETLERİ POLİSİN SORUŞTURMA YAPMAKLA İLGİLİ GÖREVLERİ 1- İdari Görevleri (Önleme Görevi) 2- Adli Görevleri İDARİ GÖREVİ : Suçun işlenmesini önlemeye yönelik suç öncesi görevidir.

121 ADLİ GÖREVİ : Önleyici zabıta tedbirleri ile engel olunamaması sonucu bir suçun işlenmesi durumunda, olaya el konulması, suç faillerinin aranması, delillerin toplanması ve koruma altına alınması, suç faillerinin yakalanması ve evrakın C.Savcılığına gecikmeden teslimi kanunlarla Polise tevdi olunan adli görevdir. OLAY YERİ İNCELEMESİ Suçun aydınlatılması amacıyla olay yerlerinde her türlü iz, eser, emare ve delil niteliği taşıyabilecek bulguların çeşitli bilimsel, teknik yöntem ve metod kullanarak araştırılması, elde edilen bulguların tespit edilmesi ve kayıt altına alınması (belgelenmesi), toplanması, muhafazası ve incelenmek üzere ilgili yerlere gönderilmesi işlemidir. Olay yeri incelemesinin duayeni E.LOCARD ın Değişim Prensibi, olay yerine yaklaşım felsefesini oluşturur. Locard, Bir ortamı terk eden bir kişinin orada bulunduğuna dair iz bırakmaması, yada üstünde o ortamdan bir şeyler alıp götürmemesi hemen hemen imkansızdır. diyerek bir araştırmacının inceleme öncesi sahip olması gereken vizyonu ortaya koymaktadır. Olay yeri incelemesi ile elde edeceğimiz en önemli şey maddi delillerdir. Bu tür deliller şüphelinin aleyhine dilsiz birer tanıktır. İnsan tanıkların varlığı bile onları yok edemez. E.LOCARD DELİLLERİN FAYDALARI İşlenmiş bir suçu ispat edebilir ve suçun anahtar unsurunu belirler. Şüpheli ile mağdur ve olay yeri arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Mağdurun ve suça katılan kişilerin kimliğini belirler. Gerçek suçlunun tespitini sağlar. Mağdurun masumiyetini güçlendirir veya sanığın suçsuzluğunu ispat edebilir. Görgü tanıklarının beyanından daha güvenilirdir. Diğer benzeri olaylarla ilişkilerini tespit eder.

122 Türkiye yi çok üzen 15 Kasim 2003 Beyoglu ve Şişli'deki 2 sinagoga beth israel ve neve şalom ile 20 Kasım 2003'te HSBC Genel Müdürlüğü ile İngiliz Konsolosluğuna yönelik olan çok sayıda kisinin yasamini kaybettigi saldirilarda yaklaşık 12 saat gibi kısa bir sürede fail lerin kimlikleri ve olaya karışan araçların bilgileri tespit edilmiştir tarihinde DİYARBAKIR da mesai çıkışı Ali Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksek okulu ndan çıkan polisleri taşıyan servis otobüsüne teröristler tarafından düzenlen silahlı saldırıda 5 polis şehit oldu, 14 ü polis 19 kişi de yaralandı. Yapılan incelemeler neticesin de olay yerinden elde edilen deliller sayesinde failler kısa sürede yakalandı. Toplam 81 il ve 7 ilçede 155 iş istasyonu ve 516 live scan cihazı ile son 10 yıl içerisinde toplam civarında faili meçhul olay aydınlatılmış; kişinin ve 600 cesedin kimlik tespiti yapılmıştır. Kimlik tespiti nedir? Biyometrik verilerden yararlanmak suretiyle kişinin kimliğinin belirlenmesidir. Biyometrik veri, kişiyi diğerinden ayıran ölçeklenebilir fiziki özelliklerin tümüdür. Biyometri, bireysel tanımlayıcı fiziki özellikleri esas alır. Kişisel veri, kişiyi bir diğerinden ayıran bilgi ve özelliklerin tümüne denir. Kimlik tespitine imkan veren biyometrik veriler? Parmak izi, DNA, Fotoğraf, Avuç izi, Eşkal özellikleri, Beden ölçüleri, Diş/Isırık izi, Ses ve görüntü, İris, Kulak izi Kimlik teşhisine yarayacak diğer vücut izleri Parmak izinin kullanım alanları 1. DNA ile birlikte güvenilir kimliklendirme yöntemlerinin başında gelmektedir. 2. Özel sektörlerde ve kapı giriş noktalarında kimlik kontrol ve doğrulama yöntemi 3. Deprem, sel felaketi, uçak kazası, terörist saldırılar gibi felaketlerde kurbanların kimliklerinin tespiti 4. Nüfus, vergi, veraset ve noter gibi özel hukuk işlemlerinde en güvenilir tanınma ve ispat aracı 5. Suç soruşturması veya ceza yargılamasında suça ilişkin delil ve güçlü bir ispat aracı 6. Kayıp şahıs veya kimliği belirsiz cesetlerin tanınmasında önemli bir araçtır. PVSK neler getiriyor? Madde 5 - (Değişik madde: 02/06/ S.K./2.mad) Polis;

123 a) Gönüllü, b) Her çeşit silah ruhsatı, sürücü belgesi, pasaport veya pasaport yerine geçen belge almak için başvuruda bulunan, c) Başta polis olmak üzere, genel veya özel kolluk görevlisi ya da özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilen, ç) Türk vatandaşlığına başvuruda bulunan, d) Sığınma talebinde bulunan veya gerekli görülmesi halinde, ülkeye giriş yapan sair yabancı, e) Gözaltına alınan, kişilerin parmak izini alır. Yeni düzenleme neler getiriyor? Parmak izi alımının idari bir alanda düzenlenmesi, kimlik tespiti olgusunun öne çıkarılmış olması, Belge güvenliğinin sağlanması ve sahte kimlik kullanımı ile mücadele etmek suretiyle kişilerin haklarının korunması, Parmak izi alınacak kişilerle ilgili alanın oldukça genişletilmesi, Elektronik bir sistem öngörülmesi, Sistemin parmak izi ve fotoğrafla sınırlandırılması, Veri alma nedenine ilişkin kayıt tutulmaması, fişleme olgusuna son verilmesi, Gönüllülük ilkesinin getirilmiş olması, Gözaltına alınan kişilerin parmak izinin alınması, Yabancılarla ilgili geniş bir düzenlemenin yapılması, Kolluk görevlilerinin parmak izinin alınması, Sürücü belgesi, silah ruhsatı veya pasaport almak için başvuran kişilerin parmak izinin alınması, CMK ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine göre alınan verilerin sisteme kaydedilmesi, Verilerden kimlerin yararlanabileceği hususunun açıkça düzenlenmiş olması, Verilerin hangi amaçlarla kullanılabileceğinin net olarak belirlenmiş olması, Sistem güvenliğinin öngörülmesi, (sisteme ne zaman ve kim tarafından hangi amaçla erişim sağlandığı) Verilerin saklanması/arşivleme sorununun kesin olarak çözümlenmesi, Verilerin silinmesi hususunun çözümlenmiş olması. Adli Arama - Hedef, Ģüpheli veya sanık, iģtirakçi ve yataklık eden (suç Ģüphesi altında olan kiģiler) - Henüz kamu düzeni bozulmamıģtır - Konut dokunulmazlığı ve özel hayatın ve aile hayatının gizliliği temel esastır - Ġlgilinin rızası ile arama mümkün değildir - Failin kimliğinin ve aranılan eģyanın niteliğinin bilinmesi koģulu Olay Yeri Ġnceleme - Hedef, fail-mağdur ve diğer kiģiler ile olay yeri - Kamu düzeni açıkça bozulmuģtur - Konut dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği harici etkenlerle bozulmuģtur (yasal müdahale ve kısıtlama olmaksızın) - Ġlgilinin rızası ile inceleme mümkün (TCK 26/2, CMK 234) - Failin kimliğinin önceden bilinmesi gerekmez

124 - Arama nedenini oluģturan fiilin bilinmesi - Sonunda daha çok el koyma iģlemini gerektirir - Aramada ele geçirilen ve elkonulan eģyanın, talebi halinde, zilyede bir belge ile bildirilmesi zorunludur - El koyma iģleminin sonuçları çok ağır (elden çıkarma, iade CMK 131 vs.) - El konulan eģya veya bulguların hakime onaylatma zorunluluğu mevcut - Arama konusu, henüz gerçekleģmemiģ bir suç olabilir - Kural olarak gece arama yapılmaz - Konut, iģyeri ve diğer kapalı alanlarda yapılan aramalarda, (savcı nezaret etmiyorsa) zilyed veya ihtiyar heyetinden ya da komģusundan iki kiģi bulunmak zorundadır - Makul Ģüphe - Somut olgu - Saklıyı ortaya çıkarma iģlemidir. - Kanuni Dayanağı AY , CMK Hedef delil arama veya spesifik yaklaģım (somut olgunun bulunması) söz konusu değildir - Sonunda muhafaza altına alma iģlemini gerektirir - MüĢteki yada zilyede bir belge düzenleme zorunluluğu yoktur (Muhafaza altına alınan eģya hariç) - Muhafaza altına alma, fazla prosedür gerektirmez - Muhafaza altına alma iģleminin hakime onaylatılması gerekmez - Fiilen gerçekleģmiģ bir suç, suç sonrası bir süreç - Geceleyin oyi yapılabilir, hukuki bir sınırlama yoktur (teknik zorunluluklar hariç) - OYĠ sırasında, ihtiyar heyetinden veya komģudan birilerinin olması zorunlu değildir (Tavsiye edilir) - Suçüstü hali, Gecikmesinde sakınca bulunan hal - Somut olay, kesinlik - AraĢtırma, Tespit Ve Tescil iģlemidir. - Kanuni Dayanağı PVSK 2, Ek-6. CMK Polis Memuru Haluk BİNGÖL- Iğdır Em. Müd. Olay Yer. İnc. Şb. Müdürlüğü: Olay yerindeki Kulak İzlerinin Değerlendirilmesi OLAY YERİ İNCELEMEDE KULAK İZİ Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürüm, Değerli Hocalarım ve Kıymetli dinleyiciler ve katılımcılar; Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlenmekte olan Ağrı Dağı Eteklerinde Adli Bilimler Günleri Sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz. Ceza Hukukunun Hizmetinde Adli Tıp konulu panel içerisinde sizlere Olay Yerindeki Kulak izlerinin değerlendirilmesi ve aydınlatılmış olan olayların içerikleri hakkında bilgi sunmaya çalışacağım. Sunumuma başlamadan önce sizlere aktaracağım Olay Yerindeki Kulak İzlerinin Değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalarda bizlere öncülük eden, teknik konular ile ilgili yol gösteren Sayın İl Emniyet Müdürümüz Mustafa AYDIN a minnettarlığımı ifade ederek saygılar sunarım. Emniyet ve Asayiş hizmetlerinin kendine özgü özellikleri yönünden polisin başlıca iki görevi vardır: Birincisi, suç işlenmesini önlemeye yönelik idari görevi,

125 İkincisi ise önleyici zabıta tedbirleri ile engel olunamaması sonucu bir suçun işlenmesi durumunda, kanunlarla polise görev olarak verilen suç ve failleri ile bunlara ait delillerin tespit edilmesi, faillerinin yakalanması ve yargı safhalarında yaptığı çalışmaları kapsayan adli görevidir. Hukuk sistemi içerisinde yargılanan birçok sanık, gerçek suçlu olsalar bile, suçun iyi bir şekilde delillendirilememesinden dolayı serbest kalmaktadır. Bu açıdan suçlunun tespitinde maddi suç delillerinin elde edilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Delil; Bir hukuki sorunu çözmeye, suç fiilini ispata, meydana gelen bir suçun aydınlatılması ve suç faillerinin tespitine yarayan, hukuka aykırı olarak elde edilmemiş her tür bulguya delil denir. Her delil bir bulgudur ama her bulgu bir delil değildir. Olay yerinden elde edilen deliller aksi ispat edilene kadar geçerliliklerini korurlar. Hukuk sistemimiz serbest delil sistemini benimsemiştir. Bu açıdan olay yerinde bulunabilecek her şey delil olabilir. Bu yüzden biz olay yeri inceleme personeli olarak; Locard Teoremi Her Temas Bir İz Bırakır 1877 yılında Fransız Kriminalistik uzmanı Prof. Edmund LOCARD 'ın geliştirdiği (Değişim Prensibi) ne göre: "Bir ortamı terk eden bir kişinin orada bulunduğuna dair iz bırakmaması, yada üstünde o ortamdan bir şeyler alıp götürmemesi hemen hemen imkansızdır". Prensibi ne göre inceleme yapmaktayız. OLAY BİLGİSİ 1.OLAY 23,09,2004 saat 17,30 bursa ili Osmangazi ilçesi çırpan mahallesinde bulunan dört katlı binanın en alt daire kapısı omuzlanarak içeri girilmiş, ikametten 200$ alınmıştır. Olay yerinde yapılan çalışmalar neticesi, daire giriş kapısı üzerinde yapılan tozlama yöntemi sonucunda geliştirilerek fotoğrafı çekilen kulak izi.

126 OLAY BİLGİSİ 2.OLAY 27,09,2004 saat 17,30 bursa ili yıldırım ilçesi karaağaç mahallesinde beş katlı binanın 3. katında bulunan daire kapısı kırılarak içeri girilmiş, ikametten 1 pırlanta set ve 1 inci set alınmıştır. Olay yerinde ise daire kapısında mevcut iz, hiçbir yöntem uygulamadan kulak izine benzer şeklin ölçekli fotoğrafı çekilmiştir. 2. Olay gerçekleştikten hemen sonra şüpheli olay yerini terk ederken kovalamaca neticesi yakalanmıştır. Mevcut kulak izleri mukayese yapılabilmesi için zanlının; kulak fotoğrafları ölçekli çekilmiş, 10*10 cm ebatlarında cam parçalarına kulaklar dayatılarak ortaya çıkan izler tozlanmıştır. ġüpheli Ģahsın Mukayeseli amaçlı Fotoğrafı çekilmiģ sağ kulağı ġüpheli Ģahsın tozlama yöntemi ile alınan sağ kulak izi

127 ġüpheli Ģahsın Mukayeseli amaçlı Fotoğrafı çekilmiģ sol kulağı ġüpheli Ģahsın tozlama yöntemi ile alınan sol kulak izi Alınan mukayese örnekleri ve Olay yeri bulguları Bursa Polis Kriminal Laboratuar Müdürlüğü Balistik ve İz incelemeleri Şube Müdürlüğünce KULAK İZLERİNİN ebat, anatomik yapı ve karakteristik özellikler yönünden uygunlukların bulunduğu ve mevcut izlerin zanlının sağ kulağı ile oluşturulmuş olduğuna dair Ekspertiz Raporu düzenlenmiştir. Düzenlenen Ekspertiz Raporlarında olay yerlerinde elde edilen kulak izlerinin.. isimli şüpheli den alınan Kulak izleri ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

128 Olay yeri inceleme hizmetlerinde, meydana gelen olayla ilgili araştırma yapılırken 4 delil grubuna ait bulgular araştırılır. Bu deliller ; 1. Biyolojik deliller, 2. Fiziksel deliller, 3. Kimyasal deliller, 4. İz deliller, dir. Kulak izi; İz deliller grubunda yer almaktadır. Kulak, yapısı itibariyle üç boyutludur, her insanda farklılık gösterir, hatta insanda bulunan her iki kulak bile farklılıklar arzeder. Kulak izinin delil olabilirliği dünyada tartışılmaktadır. İngiltere, Hollanda ve Amerika da kulak izi delilleri ile alakalı değişik davalar görülmüştür. Kulak izi ilgili çalışmalar; Hollandalı Polis Cornelis Van der LUGT tarafından irdelenmiştir.1996 yılında İngiltere de evinde boğularak öldürülmüş olarak bulunan 94 yaşındaki kadının evi incelenmiş olay yerinde zorlanarak açılan camda bulunan kulak izinden başka bulguya rastlanmamıştır. Bilirkişi olarak tayin edilen Hollandalı polis aynı mahallede ikamet eden şüpheli Mark DALLENGER e ait olduğunu savunmuştur. 2. bilirkişi Glaskow üniversitesi Adli Tıp Prof.Dr. WANEZIS te izin aynı kişi ye ait olabileceğini söylemiştir. Bu olay Kulak izinin Mahkûm ettirdiği ilk vaka olarak değerlendirilmektedir. Bazı bilim adamlarının Kulak izinin delil olabileceği noktasında fikir birliği olmasına rağmen, 3 boyutlu yapıya sahip kulağın, bastırılan alanın çeşidi (duvar, cam vs.), basılma şiddetinin farklılığı ve bastırma açılarının değişkenliğine göre ortaya çıkan izin iki boyutlu olacağı ve bunun sağlıklı olmayacağı kanaatiyle delil olamayacağı tezini savunmuşlardır. Daha sonra değişik tarihlerde Hollandalı polis, değişik olaylarda bulunan kulak izi delilleri neticesi mahkûm olan şahısların temyizler de bozulduğuna şahit olmuştur. Bu farklı görüşler çerçevesinde Kulak izi bulunan vakalarda sadece kulak ile yetinmeyip kulak harici bireysel izlerinde aranması gerekmektedir. Mevcut resimler de görüleceği gibi kulak izinin delil olabilmesi noktasında tartışmalar süredursun şahsın kulağına yakın yerde şark çıbanı adı verilen yaranın aynısının kapılarda yer alması bu delili daha da meşrulaştırmıştır. Delil olabilirliği kesinleşmiş olan materyaller haricinde olay yerlerinde uzmanların beş duyu elde ettikleri bulgular da ispatlanabildiği takdirde delil olması katidir. Bu olay da da bu düşünce açıkça gözlemlenmiştir. KAYNAKLAR :

129 1- EGM-KPL Olay Yeri Ġnceleme ve Kimlik Tespit ġube Müdürlüğü OLAY YERĠ ĠNCELEME TEMEL EĞĠTĠMĠ KĠTABI 2- Sevil ATASOY Ġstanbul Adli Tıp Enstitüsü Müdürü, Hürriyet Gazetesi Pazar Eki 3- Bursa Polis Kriminal Laboratuar Müdürlüğü tarih ĠZ 2004/ KULAK ĠZĠ DELĠLĠNDE BURSA MODELĠ SavaĢ TEPECĠK, Nursel TÜRKMEN, Uğur ARGUN, Bülent EREN ve ġ.ali ÖZEL KULAK ĠZĠ ĠLE ĠLGĠLĠ BASINDA ÇIKAN HABERLER

130 DOÇ. DR. NEVZAT ALKAN - Ġstanbul Üniversitesi Ġstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D: Adli Tıpta Ġmza Ġncelemeleri ADLĠ TIPTA ĠMZA ĠNCELEMELERĠ Kimliğini Kaybetti, BaĢına Gelmeyen Kalmadı 17 Aralık 2008 Adına sahte Ģirketler kurulan 18 yıllık öğretmen, dolandırıcılıktan tutuklandı. Edirne'de iki yıl önce kimliğini kaybeden ve adına Konya ve Ġstanbul da 3 adet Ģirket kurularak bankalardan yüksek miktarda kredi çekilen, çok sayıda firmaya da adını taģıyan çek koçanı ile karģılıksız çek yazılan 18 yıllık Türkçe öğretmeni Tuncay Erten, 'KarĢılıksız çek verme ve nitelikli dolandırıcılık' suçundan tutuklanarak Edirne Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Edirne merkezde bulunan Yusuf Hoca Ġlköğretim Okulu'nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan evli ve 1 çocuk babası Tuncay Erten in (42) 2 yıl önce kaybettiği nüfus cüzdanı baģına dert oldu. Kimliğini kaybettiğini fark eden Tuncay Erten, Edirne Nüfus Müdürlüğü'ne giderek 2006 yılı içinde kimliğini tekrar çıkartırdı. Erten'in kimliğini bulan kiģi ya da kiģiler ise 'Erten Gümrük Komisyonculuğu' adı altında Ġstanbul'da bir Ģirket kurdu ve çok sayıda bankadan yüksek miktarda kredi çekti (20 milyon TL). Ayrıca bir bankadan da çek koçanı aldı. Bir süre sonra öğretmenin evine bankalardan çekilen kredilerin ödenmediğine dair ihbarnameler gelmeye baģladı. KarĢı dava açmasına rağmen öğretmenin maaģının bir bölümüne tedbir ve arabasına ipotek konuldu.

131 Adına 3 ayrı Ģirketin kurulduğu tespit edilen Erten, haberi olmadan Konya ve Ġstanbul da kurulan Ģirketlerin borçları nedeniyle açılan davaları kaybetti. Tuncay Erten'in adını taģıyan çek ile çok sayıda firmaya bu ödemeler yapıldı. Çeklerin karģılıksız çıkması üzerine ise Konya'da bulunan bir firma, Tuncay Erten hakkında karģılıksız çek verme suçundan Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesi ne dava açtı. Mahkeme sürecinde kimliği bulan kiģilerin çek koçanı çıkarttığı bankaya verdiği adrese tebligat yapıldı. Ancak belirtilen adreste Tuncay Erten isminde kimsenin bulunmaması üzerine mahkeme tarafından tutuklama kararı çıkartıldı.bunun üzerine yapılan kimlik bilgilerinin incelenmesinin ardından Erten'in Edirne'de bulunduğu tespit edildi. Bunun üzerine görevli polis memurları Erten'e okulda ders verdiği sırada ulaģtı ve Erten i gözaltına aldı. Neye uğradığına ĢaĢıran Erten, çıkartıldığı mahkeme tarafından nitelikli dolandırıcılık ve karģılıksız çek verme' suçundan tutuklanarak Edirne Kapalı Cezaevine gönderildi. Öte yandan, kimliğini bulan kiģiler Tuncay Erten adına bir bankadan 9 bin YTL kredi çekti. Kredinin vadesinde ödenmemesi üzerine bankanın avukatları Erten'in Edirne'de olduğunu tespit etti ve maaģına haciz iģlemi yaptırdı. MaaĢına haciz geldiği öğrenen Erten ise konuyu araģtırınca kaybolan kimliği ile kredi çekildiğini öğrendi ve bankaya, haciz kararırın çıkartan mahkemeye ve Bankalar Birliği ne kimliğimi kaybettiğini belirten bir dilekçe ile baģvurdu. Bunun üzerine inceleme baģlatıldı. KardeĢinin kredi kartı bile kullanmadığını belirten abla Mayide Gürkaynak, "KardeĢimin hiç bir bankaya borcu yoktu. Ne olduğunu anlayamadık. Kaybettiği kimliği ile adına kredi çekilmiģ ve çek defteri alınmıģ. Bunun üzerine kardeģim dün tutuklandı" dedi. Dayısının iki yıl önce kimliğini kaybettiğini belirten Okan Gürkaynak, "Dayım iki yıl önce kimliğini kaybetti, ardından yeni kimlik çıkardı.daha sonra kaybolan kimlik üzerinden Ģirketler kurulduğu ve bankalardan kredi çekildiği ve çekler kesildiğini öğrendik. Dün polisler gelerek dayımı aldılar, adliyeye çıkartılarak nitelikli dolandırıcılıktan tutuklandı" dedi. 19 Aralık 2008 Kayıp kimliği yüzünden tutuklanan öğretmen serbest bırakıldı.ġimdi kredi veren 4 bankaya dava açacak. Erten, baģından geçen olayları Ģöyle anlattı: "Ġlk olarak Ġstanbul GüneĢli'de 'Erten Gümrük Komisyonculuğu' adında bir Ģirket kuruyorlar. 4 ayrı bankadan çek defteri alıp kredi çekiyorlar. Dikkat çekmemek için ilk etapta bu çekleri ödeyen dolandırıcılar 4 ay içinde büyük vurgunu yapıp kayıplara karıģıyor." Nüfus cüzdanındaki fotoğrafının çıkarılıp dolandırıcılardan birinin fotoğrafının yapıģtırıldığını ve bu sayede dolandırıcıların vurguna baģladığını ifade eden Erten, "Bankalar, noterlik ve muhtar bunu atlamıģ. Hepsi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Bilmediğim adreslere yapılan tebligatlara cevap verilmediği için kesinleģmiģ cezalarım oldu. Ġki

132 gün önce cezaevine götürüldüm. Ġtiraz etmediğim için de suçlamaları kabul etmiģ sayıldım. Suçsuzluğum ispatlanınca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım" dedi. Polisin elinde ipucu olarak yalnızca dolandırıcının fotoğrafı olduğunu kaydeden Tuncay Erten, "Bu sistem Türkiye'de çok rahatlıkla yapılan bir dolandırıcılık. Benim gibi birçok mağdur var. Bankalar buna nasıl müsaade etmiģ anlamıyorum. Kimlik uyuyor ama fotoğraf tutmuyor. Hiçbir araģtırma yapılmamıģ. Milyonlarca YTL lik iģe imza atmıģlar. Yurdun çeģitli yerlerinden gelen suçlamalarla karģı karģıya kaldım. ġu an öğretmenlik mesleğime devam ediyorum ancak hapse girebilirim" diye konuģtu. Erten, davalara itiraz ettiğini ve hakimin durdurma kararı verdiğini de belirterek, "YaklaĢık 100 yapraklı çek var. Ben önceki gün 4 tanesi yüzünden cezaevine girdim ki daha çok çek var.belki bu süreç 10 yılı alacak. Ben memurum. 5 aydır maaģım ve arabam hacizli. Ġstanbul'da, Konya'da ve Denizli'de bir çok mahkemeye gideceğim. Bunlara bir de avukatlık paraları eklenirse nasıl karģılayacağım bilemiyorum" ifadelerini kullandı. Ġmza: Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını ya da onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya iģaret. Bir Ģahsın bir belge altına özel olarak teģkil ettiği ve söz konusu belge içeriğini bildiğini ve onayladığını gösteren, nispeten otomatik bir biçimde teģkil edilmekte olan özel elyazısı Ģekli. Ġmza sahteciliklerinde amaç BaĢkasının adına imza atma Kendisi sonradan inkar etmek amaçlı farklı biçimde imza atma Ġmza Sahteciliklerinin Ortaya Çıkartılması Adli Tıp Kurumu Polis Kriminal Laboratuarları Jandarma Kriminal Laboratuarları Diğer bilirkiģiler Sahtecilik tipleri Pul nakli Üstten gitme; model imza altta - model imza üstte Bakarak taklit Serbest taklit Yazıcı, tarayıcı, çeģitli yazılım programları, renkli fotokopi ve bilgisayar teknolojileri kullanılarak Ġmza atma makineleri Ġmza ile ilgili kanuni düzenlemeler 2525 sayılı, kabul tarihli Soyadı Kanunu na dayanılarak çıkartılan Soyadı Nizamnamesi (tüzük) nin 2. maddesinde;

133 SöyleyiĢte, yazıģta, imzada özad önde, soyadı sonda olmak üzere bütün harfleri söylenerek veya yazılarak kullanabileceği gibi söyleyiģte ve yazıģta özadsız, yalnız soyadını kullanmak ve imzada öz adın ilk harfini, özadı iki tane ise her ikisinin ilk harflerini veya birinin ilk harfi ile ötekinin tümünü ve soyadının tamamını yazmak uygundur. Yazıcı, tarayıcı, çeģitli yazılım programları, renkli fotokopi ve bilgisayar teknolojileri kullanılarak yaratılan imza sahtecilikleri Bilgisayar teknolojileri kullanılarak yaratılan imza sahteciliğinde son nokta; Ġmza atma makineleri Doç. Dr. Nevzat Alkan , Iğdır 171

134 Doç. Dr. Nevzat Alkan , Iğdır 172 Neden böyle makinelere ihtiyaç duyuldu? Senatörler, büyük Ģirket yöneticileri, sinema-müzik yıldızları, vakitleri olmadığından. Doç. Dr. Nevzat Alkan , Iğdır 175

135 21 Mayıs 2009 YER: EMNĠYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI SALONU PANEL 5 : ADLĠ BĠLĠMLERĠN ALANLARI VE ÇALIġMA SAHALARI 09:00-11:00 OTURUM BAġKANI ve KONUġMACI: Metanet AHUNDOVA-Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Azerbaycan da Adli Kimya Hizmeti KONUġMACILAR: Dr. Jamal MUSAYEV- Azerbaycan Adli Tıp Üniversitesi Pataloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi: Adli Pataloji Doç. Dr. Binnur ÖNAL- Sağlık Bakanlığı DıĢkapı AraĢtırma Hastanesi Patoloji Klinik ġefi: Adli Patoloji Dr. Nesimi VAHABOV Adli Psikiyatri Azerbaycan da Adli Patoloji Hizmeti. Tarihi bilgiler. Dr. Jamal MUSAYEV- Azerbaycan Adli Tıp Üniversitesi Pataloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi: Adli Pataloji Azerbaycanda Adli Patoloji hizmeti 1950-li yıllarda sunulmaya baģlamıģtır yılında o dönemler Adli Tıp Bürosu olarak faaliyet gösteren kurumun Baküde yerleģen morg binasında uzun süre patolog olarak çalıģmıģ prof. Ali Rzaoğlu AtakiĢiyev adli patolog olarak çalıģmaya baģlamıģtır senesinde Adli Tıp Bürosunun Baküde II merkezi Ģubesi cesetlerin merkezi müyine Ģubesi faaliyyete baģlamıģ ve Ģubede prof. A.R.AtakiĢiyevin baģkanlığı ile Adli Patoloji Laboratuarı hizmete açılmıģtır senesinde adli tıp laboraturına bölüm statüsü verilmiģtir. Bölüme çeģitli zamanlarda prof. A.R.AtakiĢiyevden sonra Doç. Dr. A.M.Askerov, Doç.Dr. N.N.Kolesnikov, Dr. A.Ġ.Glazov, Doç. Dr. M.PaĢayev baģkanlık yapmıģtır senesinde eski Sovetler birliyinde ve dunyada bir ilk gerçekleģtirilmiģ, bu güne kadar faaliyyet gösteren adli tıp

136 ve patoloji hizmetlerini birleģtiren ortak bir kurum Adli Tıp ve Patoloji hizmete açılmıģtır senesindeyse Adli Tıp Bölümüne Ģube statüsü verilmiģ ve serbest faaliyyete baģlamıģtır senesinden günümüze kadar Ģubeye Doç. Dr. Adalet Beybala oğlu Hasanov baģkanlık yapmaktadır. Adli patoloji Ģubesi 50-li yıllarda küçük bir odayla faaliyyete baģlayan Adli Tıp hizmeti günümüzde Baküdeki Kurumumuzun Patolojik Antomi Bürosu binasının bir katını kapsamaktadır. ġube 3 adli patolog odası, 2 laboratuar, 1 teknisyen odası, 1 makroskopi odası, 3 material arģivi odası, 1 belge arģivi odası, 2 malzeme odası ve 3 yardımcı odadan oluģmaktadır. Günümüzde Ģubede biri Ģube baģkanı olmak üzere 8 adli patolog, biri baģ teknisyen olmak üzere 9 teknisyen, 2 arģiv ve belge görevlisi ve 5 yardımcı personel bulunmaktadır. Adli patoloji Ģubesinin faaliyyeti. Adli bioloji, adli kimya, kriminalistik, belge araģtırmaları, cinsi cinayetler Ģubelerinin yanısıra adli patoloji Ģubesi de merkezleģdirilmiģ Ģekilde bütün ülkeye hizmet veriyor. Bütün bölgelerde yapılan otopsilerde alınan organ ve doku örnekleri içinde 10 % formol olan konteynere koyuluyor ve yolculuk sırasında örneklere her hangi bir müdahele etme ihtimaline karģı konteynerin kapağı mühürleniyor. Her bir vakadan alınan organ ve doku örneklerinin bulunduğu konteynerin yanında örnekleri müayineye gönderen Ģube tarafından doldurulan gönderiģ belgesi yer alıyor. GonderiĢ belgesinde örneklerin hangi Ģube ve kim tarafından gönderildigi, otopsi numarası, müyine edilmis Ģahısa ait bilgiler, olayın geliģme Ģekli, gönderilen organ ve doku örneklerinin nerden ve kaç parça alındığı, konteynerin Ģekli, hacmi, rengi hakda bilgiler yer alıyor. Ülkenin dört bir yanından Material patolojik incelenme için kurumumuz kargosu tarafından Baküde yerleģen adli patoloji Ģubesine taģınıyor. Ve Ģubemizde hazırlanan raporlar aynı kargo hizmeti aracılığıyla gereken yere sevk ediliyor. Her bir vaka için patolojik incelemeler genelde gün sürüyor. ġubeye getirilen materialler önce makroskopi odasında müayineye alınıyor. Müayine için alınan parçalar preparat hazırlanması için laboratuara, geriye kalan parçalar ise formol arģivine gönderiliyor. Bölümümüzde preparatlar patoloji laboratuarlarında alıģkın olduğumuz parafin kesikleri değil selloidin kesikleri yöntemi ile hazırlanıyor. Bu yöntemin üstün tarafı iģlemlerden geçerken dokuların doğal halini maksimum korumasıdır. Örneğin dokulardakı ödem ve kanama gibi mühim bulgular bu yöntem kullanıldığında iģlemlerden zarar görmüyor. Hazırlanan kesikler çeģitli boyanma yöntemleri ile boyanıyor. Hazırlanan raporda incelenen örneklerde bulunan patolojik bulgular ve sonuç olarak örneklere patohistoloji tanı belirtiliyor.

137 Savcılık, mahkeme ve ya adli tıp uzmanı tarafından her hangi bir talep olduğu zaman formol arģivinde bulunan örnekler, selloidin blokları ve preparatlar üzerinde tekrar müyineler yapıla bilir. Son 5 yılda adli patoloji bölümünde incelenen vaka sayısı cetvelde gösterilmiģdir. Adli patolojik müayinelerin sayısı yapılan otopsi sayısını yansıtmıyor. Otopsilerin büyük kısmında (örnegin trafik kazası sonucu ölmüģ Ģahıslarda) patolojik incelenme gerçekleģtirilmiyor. Doç. Dr. Binnur ÖNAL- Sağlık Bakanlığı DıĢkapı AraĢtırma Hastanesi Patoloji Klinik ġefi: Adli Patoloji Sayın Emniyet Müdürüm, hocalarım, değerli meslektaģlarım, değerli konuklar. Bu güzel ev sahipliği için, Iğdır a, Emniyet Müdürümüze, Üniversite Rektörlüğüne ve tüm yetkililerimize teģekkür ediyoruz.. gerçekten ilk günden beride çok sıcak bir ev sahipliğiyle toplantıyı yaģıyoruz hep birlikte ayrıca multi disipliner yaklaģımla Sema akın hocamızı ve çok değerli adli antropolog hocalarımızı da dinlemekten ben onur duydum. Dünyada zaten bilim insanlarının çok kısıtlı sayıda olduğu bu bilim dallarında ülkemizden bilim kadınlarının öncülük etmesi ayrıca onur verdi. Bu fırsat içinde teģekkür ediyorum. Yalnızca Hamit Hancı hocamızın Ġzmirli hemģerimin enerjisine yetiģmek mümkün değil. Hamit hoca banla Ģöyle bir 5-10 dakikalık bir katkıda bulunursunuz demiģti. Dün programda bir baktım yarım saat tabi ben 5-10 dakikaya göre 5-6 slayt hazırlamıģtım.

138 Onun için dün akģamdan beri böyle ek slaydı tekrar internetten nasıl eklerim telaģı içinde biraz yoğun bir hazırlık oldu. Adli potolojide sitiloji uygulamalarıydı hani temel konu baģlığım tabi adli patoloji ani ve öngörülemeyen ölümlerde ölüm nedenini araģtıran bilim dalı bir tıbbi ihtisas dalı dünyada ilk bu konudaki çalıģmalar. Sitoloji uygulamalarına ait sonuçlar 1980 li yılar da literatürde yayınlanmaya baģladı tabi patoloji doku kesiklerinde Cemal meslektaģımında belirttiği gibi doku kesiklerinde tanı koymak. Sitoloji patolojinin bir yan dalı hücre düzeyinde teģhis koymak materyalin toplanması ve hazırlanmasında sitoloji uygulamalarının ilk ortaya çıkıģı yaģayan ve ölü kiģilerde cinsiyet belirlenmesi ve tabiî ki hastalık teģhisi zaten patolojinin varlık nedeni eğer biz bu teģhisi sitolojik düzeyde hücre düzeyinde koyuyorsak bu sitolojinin adli patolojiye uygulaması oluyor. Ama bugün tartıģılmayan bir konu. Adli patoloji uygulamalarında sitoloji artık kendini kanıtlamıģ bir pratik uygulama değeri olan bir dal bizim tabi tüm ana cihazımız ve tüm tanı süreçlerimiz mikroskoba dayalı patoloji biliminde cerrahi patoloji ameliyat materyalleri ve küçük biyopsilerde onların laboratuar süreçlerinden geçirilerek bir teģhis konması iģ akıģ süreci. Sitopatoloji hücre düzeyinde yani vücut sıvıları ya kendiliğinden dökülen hücreler, kadınlarda rahim ağzı kanserinin teģhisine yönelik hücre örneklemesi pakyayma ilk yöntemlerden, sitopatolojinin ya da çok ince iğnelerle vücudun farklı organlarından bir kitle olduğunda hücre örneklenmesi, yada klearada, batın, göğüs, kalp boģluğunda bazı patolojik süreçlere bağlı sıvı toplandığında bu sıvıların dıģarı alınıp sentofroģlenme iģleminden sonra yine buradaki teģhisin konması adli patoloji tabi ani ve öngörülemeyen ölümlerde bu ölüm nedenlerini anlamaya yönelik en yaygın yöntem otopsi uygulamalarıydı. Son yıllarda eğer hastaya otopsi yapılamadıysa vücut bütünlüğünü bozmadan, cesedin kaybedilmiģ olan kiģinin organlardan ince iğne ile Postmortem nekropsi adıyla organlardan ince iğneyle vücut bütünlüğü bozulmadan dünyada uygulamalar artıyor. Sitopotolojinin cerrahi patolojiye göre en büyük üstünlüğü nonilmazi dediğimiz, yani organ ve vücut bütünlüğünü bozmadan hücre örneklemesine ve teģhise imkan vermesi tabi dünyanın gidiģi nonilmazil yöntemlere doğru moleküler tekniklere de hücre sağlaması açısından sitolojinin oldukça önemli bir yeri var moleküler patoloji uygulamaları bugün kanser tedavilerinde hastanın tedaviye nasıl bir yanıt vereceğini öngörme dediğimiz prediktif faktörlerin belirlenmesinde yine hastalığın nasıl seyredeceğini ortaya koyan proknosif faktörlerin belirlenmesinde hücre elde etmede çok değerli bir yöntem sitopatoloji tabii Oral ve maksillofasiyal patoloji de adli patoloji ile oldukça iç içe bir bilim dalı biz tabi patolojide hep çok disiplinli yaklaģıyoruz yani hastanın radyolojik verileri ameliyatla çıkarılan organdaki bizim ilk bizim çıplak gözle gördüğümüz makroskobik bulgular onu Cemal meslektaģımın da dediği gibi laboratuar süreçlerinden geçiriliyor, bir takım takip ve boyama iģlemlerinden sonra lezyonlar ortaya konuyor adli patolojide iģte biraz öncede özetlemeye çalıģtığım yöntemlerle vücut sıvılarının laboratuar tetkiki hücre örneklemesi ve doku incelemeleri bu tanıya yardımcı oluyor yine sitopatoloji tabi tarama yöntemi bugün bütün dünyada ama adli sitoloji uygulamaları direk tanıya yönelik teģhis koymaya yönelik.tedavi fonksiyonu henüz adli pataloji ile de örtüģtüğü alan yok.prognoz ve tedaviye yanıtta klinik uygulamalarda sitolojik incelemelerde biz hücreleri böyle ayrı ayrı tek tek görebiliyoruz. Ġnce iğne dediğimiz iğnelerle de organlardan, ani olarak kaybedilmiģ bir hastadan radyolojik incelemede de bir kitle saptanmıģ ise herhangi bir organda, ama hastaya otopsi yapılamadı ise ölüm nedeni belli değilse, radyolojinin gösterdiği o organdaki kitleden direk postmortemle ince iğne ile hücre alınabilir.

139 Dünyada adli teknisyenlik diye bir kavram var. Mesleki tanım var.bizde tabi sitoloji tarayıcısı teknisyen tanımı yapılmamıģ ve ara eleman eksikliği bu gün sağlık mesleklerininde en önemli eksiği ara eleman açığı, ihtiyaç duyduğumuz görev tanımı olarak ara eleman eksikliği. Adli teknisyen bildiğim kadarı ile ülkemizde yok. Yani çıraklıktan öğrenen. Tabi otopsi teknisyenleri hakikaten iģlerinde çok hızlanmıģ yani bir kadavrayı 10 dakikada çok rahat organlarını verebiliyorlar ama dünya bu gün bilgi, yetenek ve donanım olarak çok daha ayrıntılandırmıģ, görev tanımlarını adli teknisyenlerin. Neler bekleniyor? Önce normali bilmeli tabi, Anatomik patolojinin ve sitolojinin normalini bilmeleri ve buna göre normalden sapma gösteren anormali tanımaları bekleniyor. Bunun kabul edilebilir, makul bir bilgi düzeyine sahip olmaları gerekiyor. Yine adli olarak parmak izi, avuç içi izi ve radyolojik görüntülendirmelerde de bir makul ölçüde bilgi sahibi olmaları bekleniyor. Morg alanlarının dekontaminasyonu prosedürlerinde ve aseptik koģulları sağlama da bilgi sahibi olmaları isteniyor. Yine morg enstirümantosyonu, cihazların, donanımın sağlanmasında bir bilgi sahibi olmaları. Bu gün bir tanımlanmıģ görev tanımı dünyada ki, adli teknisyenlerin. Kimyasal ve Histolojik prosedürler: Yani adli nedenlerle uygulanan otopsilerde çünkü bilimsel otopsilerde dünyada çok azaldı, bilimsel otopsiler ama adli amaçlı yapılan otopsilerde kimyasal ve histolojik prosedürler, sitoloji uygulamalarında bir adli teknisyenin bilgi sahibi olması bekleniyor ve eğitimlerinde de bu beklentiler karģılanmaya çalıģılıyor. Yine modern yöntemler ve yine tıbbi muayenenin farklı süreçlerinde bilgi sahibi olmaları, tüm tanıya yönelik testleri bilmeleri gibi yine yanıklar, parçalanmıģ vücut bütünlüğü bozulmuģ durumlarda ki o süreci yönetebilme becerileri ve bütün bunları da belli bir zaman diliminde belli bir hızda yapabilmeleri bekleniyor. Birde adli seroloji bu gün adli sitolojiden de ayrı bir alt grup olarak iģte kan grubu tayinleri, kanda yapılan bazı tetkikler, ve vücut sıvılarında ki suç iģleme durumlarında vücut sıvılarında ki incelemelerde Forensic seroloji diye daha da alt branģ tanımlanmıģ durumda. Ayrıca bu DNA, parmak izini de bu seroloji grubu üstleniyor. Bizim ülkemizde Patoloji Dernekleri Federasyonumuzun çatısı altındayız bütün Pataloglar.1400 den fazla Patolog federasyon üyesiyiz ve benimde kurucusu olmaktan onur duyduğum Sitopoloji Derneğimizde Federasyonum kurucu beģ derneğinden birisi. Amam biz ülkede henüz adli sitolojiyi telaffuz etmemiģtik. Dün Hamit Hocam bu toplantı ilklerin telaffuz edildiği toplantı oldu dedi.adli sitoloji alanında da öyle oldu aslında. Ama 2011 de Ġstanbul da Türkiye olarak ev sahipliğini de aldığımız, kabul edildiğimiz, seçildiğimiz Avrupa Sitoloji Kongresinde de böyle bir oturum açacağız, Adli Sitoloji oturumu. ĠnĢallah hep birlikte 2011 de Ġstanbul da Avrupalı meslektaģlarımızı ağırlamayı diliyorum. Tabi her Ģey severek mümkün. Böyle bilginin ve sevginin paylaģıldığı nice güzel toplantılarda buluģmak dileğiyle; HoĢçakalın.

140 Dr. Nesimi VAHABOV Adli Psikiyatri MUAYĠNE ZAMANI ĠLK KEZ BELĠRLENMĠġ PSĠKĠYATRĠK HASTALARIN PSĠKOPATALOJĠ GÖSTERGELERĠ Değerli emniyet müdürüm, değerli Hamit hocam ve değerli konuklar. Ġlk önce tüm Iğdırlılara tüm herkese teģekkür ederim. Hakikaten kendimizi baģka bir yerde değil vatanımızda gibi hissediyoruz. HoĢ geldiniz ve teģekkür ederim. Takdim edeceğim mevzu muayene zamanı ilk kez belirlenmiģ psikiyatrik hastaların psikopataloji göstergeleri. Suç iģlemiģ psikolojisi sağlam hastalarla, toplum için tehlikeli hareketlerde bulunan psikolojisi bozuk hastalar arasında fark ikisinde de çeģitli hastalıklar olmasından ibaret, yani tüm hastalar psikolojisi bozuk hastalar onların oranı artınca hasta Ģahıslar kendilerini eleģtiri kabiliyetini kaybedip çeģitli suçlar iģleyebiliyorlar. Maalesef bu tür meseleler hep suç iģlendikten sonra mahkeme sahalarında bireysel olarak çözülüyor. Ama bizim Ģahsi tecrübemiz gösteriyor ki bazı hallerde psikiyatrik hastanın olması ilk kez mahkemeye çıkartılarak yani ilk kez mahkeme aģamasında muayene ediliyor ve halbuki bu tür psikiyatrik hastalar zamanında belirlenip tedavi olursa tehlikeli suçların da önüne geçilebilir. 1. baģlama bünyesinin suçla iģledikten sonra Adli Kurumların kararları esnasında Azerbaycan cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Kurumunda Validen geçmiģ ve psikiyatrik hastalık ilk kez belirlenmiģ kiģiler oluģturuyor. Onların sayısı 49 yani burada biz dikkat edersek erkeklerin çoğunluk teģkil ettiğini görebiliriz. Eğer onların erkeklerin kadınlara sayısı simetriği yani 1 e 11, 45 i erkek ve 4 ü kadın olmak üzere toplam 49 kiģi teģkil etmiģ. YaĢ ve yaģa göre hayatının en aktif çağında olan kiģiler çoğunluk teģkil etmektedir. Dikkat ederseniz bu yaģ arası olan Ģahıslar yani çoğunluk teģkil etmekte, 22 kiģi diğerleri yaģ arası olanlar 9 kiģi, kiģi, yaklaģık 3 kiģi, 60 ın üzerinde ise çok az rastlanmakta en aktif çağında olmasıysa gençliğin inancına göre daha çok meyletmesi gösteriliyor. Anlamsız halli suç iģleyen kiģiler arasında eğitim seviyesine gelince;ġģte ondan önce medeni haline gelince, evli olanlar bekar olanların sayısı eģit, yani burada sayı eģit, boģanmıģların sayısı az. Suç iģleyen kiģiler suç iģlediği zaman yani muayene de geçen zaman 10 u çalıģıyor 9 u iģsiz. Biz burada neyin altını çizmek isterim. ĠĢsizlik sorununda yani insanları cinayete sürekleyebiliyor. Yani zor yaģam Ģartları, iģsizlik zor yaģam Ģartları oluģturuyor ve bunun neticesinde de cinayetler, iģte suç iģleyebiliyorlar.

141 Askerlik geçenler 33 oradan geri gönderilenler 1 ve Hastaneye gönderilemeyenler 12 olmuģ. Akraba arasında ruh hastası olanlar 8, olmayanlar 41 kiģi yani bu neyi gösteriyor. Çok tehlike bir Ģey burada görmek mümkün yani hatta, akraba arasında ruh hastası olmayanlar bile onların hiçbir akrabası arasında ruh hastası olan yok ama bunlarda ilk kez, iģte herhangi bir psikotik bozuntu ortaya çıkmıģ. Bununda mutlaka tedavi, muayene zamanı ancak görebilirsiniz. ĠĢte anlamsız hal suçu iģleyenlerin, bundan sonra ilk kez konan teģhis oranı; ġizofreni, Ģizoafektif psikoz ve Ģizofereniye benzer psikoslar %63,3 involyusyon paranoit %12.2, Ģahsiyetin paranoyal geliģmesi %10, kemakıllılık %8, alkol paranoiti %6 ġizofreni ve Ģizoafektif psikoz ve Ģizofrene benzer psikozların aynı grupta gösterilmesinin nedeni bu vaziyetlerin klasik sıralandırmada Ģizofreni hastalığının tefkif listesinde olması. Anlamsız halinde tehlikeli hareketler yapan ve suç iģleyen kiģilerde keskin ve psikolojik haller, gayri psikolojik hallere mukayesede bir hayli fazla. Suçlar genelde insan hayatına ve sağlığına karģı yönelmiģ yani %39 ile 69 arası. ĠĢte bu insan hayatı sağlığına karģı yönelmiģ zor iģle tehdit etme %10 ila 20 arası, EMK ile ilgili karģı suçlar %2 ile 4 arası ölçüsünde azalan suçlar %3 ile 6 arası. Elde edilen sonuçlarda, tam olarak gösteriyor ki çeģitli psikiyatrik hastalıklara yakalanmıģ hastalar tarafından iģlenmiģ suçlar ve onların motifleri oldukça farklı. Сектор 2

142 Ġlk önce onu söylemek gerekir ki tutuklanana kadar hastalar ekseriyetle 40 kiģi hiçbir psikiyatrik hastanede kayıt olmamıģ ve tedavi görmemiģ, yalnız 9 kiģi iģte var olan teģhislerle gayri-profil tedavisini görmüģ. Ama böyle herhangi bir psikiyatrik hastanede kayıtlı olmamıģlar. Göstergesi Ģu ki, kiģiler çoğunda psikolojik haller kesin oluģmasından ve psikopotoloji belirtilerinden genelde paranoya veya halisünasyon paranoya, hatta travma Ģeklinde belirtmesine rağmen bu kiģiler suç iģleyene kadar kimsenin dikkatini çekmemiģ. Ekstra psikiyatri uzmanları son zamanlarda psikiyatrik hastalıkta belirlemiģ. Günümüzde psikiyatrik hastalıklar ekseriyetle gizli Ģekilde ilerliyor. Hastalar uzun zaman kendi heyecanlarını gizlemeyi disimilasyon yapmayı baģarıyor. Yalnız tutuklandıktan sonra cezaevlerinde hücrede tutuldukları zaman onların psiko halleri kökleģiyor ve hastalığın belirtileri gözüküyor. ĠĢte bu heyecan ve gerginlik onların bu çıkık kabarıcı hallerinin belirlenmesine neden oluyor. Psiko bozuklukların kesin oluģması birkaç ayla birkaç yılı kapsayan zamanla mümkün olmuģlar ki bu kadar uzun zaman içerisinde bile hastaların ekseriyetle hiçbiri ne kayıt nede tedavi olmamıģ. Bazı hastaların yakınları hastada psiko bozukluğun olduğunu hissetseler bile buna önem vermemiģ, kimse hastanın tedavisi için uğraģmamıģ. Kimisi hastanın tedavisi için gerekli maddi durumu aģar olması, kimisi de hastane içi hiç kimseye zarar dokundurmamasını esas belirtmiģtir. Buradaki Ģahısların iģledikleri suçların nedenleri genellikle kıskançlık sahip olması, iliģki ve takip, zarar yitirme, Ģahsiyeti yükseltmeye sahip olmaları, hiperaktif halüsülasyonlar oluģmuģtur. Kıskançlık sayıklamaları Ģizofrenin paranoya Ģeklinde halüsüne paranoya alkol bağımlılığına benzer bir Ģizofrene benzer psikoloji çeģitleri olmuģtur. Bu psikolojik bozukluklar sonucunda iģlenmiģ suçlar insan hayatına ve sağlığına karģı yönelik holiganik amelleri olmuģtur. namusunu korumak için kendisine ihanet eden kişiden öç almak niyetile Kıskançlık sayıklamaları genelde 3 istikamette yönelir karısını(kocasını) yolundan saptıran kiģiden öç almak niyetile kendi hayatını kızgın sevgiliden kurtarmak niyetile Onların hayata geçirilmesi 3 istikamete yönelmiģtir.

143 Namusunu temizlemek için kendisine ihanet eden kiģiler öc almak niyetindedir. Karısını yahut kocasını yolundan saptıran kiģiler eģ olmak niyetiyle ve kendi hayatını kızgın sevdiğiyle kurtarmak niyetindedir. Böyle hallerde hastalar kendilerinin aģağılandığını, namuslarının ayaklar altına atıldığını, hayatlarına mal olduğunu düģünüyor ve erkek hastalar karılarının ihanetini kendisinin bir erkek gibi zayıf, sevdiğininse aģırı güçlü olduğunu düģünmesi gibi değerlendiriyor. Bu düģünceler onun için tahammül edilmez ve ağır olduğu için heyecan ve öfkeli seviyeye çıkıyor ve sonuçta tüm güç namusunun temizlenmesine yöneliyor. ĠliĢki ve takip zarar yitirme saptamaları Ģizofreninin paranoya Ģekli, paranoya geliģmesiyle olmuģtur. Sonuçta iģlenmiģ suçlar insan sağlığına ve insan hayatına karģı yönelik holiganik hareketler olmuģtur. Böyle hallerde hastaya inanıyorum ki onların amir kiģiler veya gruplar tarafından takip ediliyor veya öteki insanların ona karģı olan münasebeti değiģiyor yada en yakınında sağlığına zarar getirmeye çalıģıyor. Sonuçta hastalar kendilerini savunmak istiyor. Ġlk önce hastalar takipte kötü münasebetten zarar getirmek isteyenlerden kaçmaya gayret ediyor. Evleri, iģyerleri değiģiyor. ĠĢte çeģitli kurumlara Ģikayetler yazıyor. Sivil savunma tedbirleri yardım etmeyince hasta aktif savunmaya geçiyor ve rakiplerine karģı agresif hareketlerde bulunuyor. O zaman hastalarının toplumsal tehlikenin en üst seviyeye çıkması mümkün. Muayene edilen hastaların psikotik hallerinin bünyesine interatif iģitmesi halüsülasyonları oluģturmakta, onların esas Ģikayetleri kulaklarına türlü seslerin gelmelerinde ve emredici içerikte olmasından ibarettir. Bu tür hastalarda insan sağlığına ve hayatına yönelik suç iģlemek holiganlık yapmak iktidarında, böyle hastalar önce seslere dikkat etmemeye çalıģır, emirlere karģı direniģ gösterir, lakin psikotik halin keskinleģmesi heyecanın korkunun ve sinir uyanıklığının artması sonucunda emirleri yerine getirmek mecburiyetinde kalarak, en ağır cinayetlerden bile kaçınmaz. En sonda çok tehlikeli bir hususa değinmek Ġsterim. Kim haklılık hakkında bu tür ihtisaslar toplumsal tehlikenin yüksek olmadığı düģünülüyor. Lakin uyuģturucu satıģı ve yaygınlaģmasıyla ilgili kiģileri böyle hastaların kullandığı öngörülürse tehlikenin hangi boyutta olduğunu anlamak kolay. ĠĢte sonucu söylemek isterim; psikiyatrik hastalar tam zamanında belirlenerek teģhis konmazsa tedavisi gecikirse o zaman yalnız hastaların kendisi için değil etrafındaki akrabaları ve yakınları için toplum için çok ciddi tehlike söz konusu olabiliyor. Eğer hastanın ilk aģamalarının tedavisi ilaçlarla psikoterapi seanslarıyla mümkün olabiliyorsa, teģhisin gecikmesi ve gereken yardımın yapılmaması, hastanın tehlikeli davranıģlara hatta ağır cinayetler iģlemeye kadir bir kiģiye dönüģmesine sebep olur. Dikkatiniz için teģekkür ederim.

144 Metanet AHUNDOVA-Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Azerbaycan da Adli Kimya Hizmeti Azerbaycan Cumhuriyetinde adli-kimya Ģubesi 1926-cı yılda karakola bağımlı olarak oluģturulmuģtur. ġubenin ilk baģkanı eczacı V.A.Aveliani olmuģtur yılından 1957 yılına kadar adli-kimya araģtırmaları N.Nerimanov adına Azerbaycan Devlet Tıp Enstitüsünde gerçekleģtirilmiģtir yılından günümüze kadar Adli Tıp ve Patoloji Kurumuna bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Adli kimya Ģubesi oluģturulduğu günden günümüze kadar zamanın talebine uygun olarak ilerleyerek büyümektedir. ġubenin maddi fenni teçhizatı günbegün artırılmaktadır. GeliĢim, Ģubede araģtırılan incelemelerin kalitesinin artımına, alınan sonuçların daha doğru olmasına yardımda bulunuyor. Yarandığı ilk yıllarda bir-iki uzman kimyacının çalıģtığı Ģubede günümüzde 14 adli-tıpuzman kimyacı, 2 uzman biyokimyacı, 18 teknisyen çalıģıyor. ġubemizde 5 laboratuar, 1arkiv ve 5 uzmanların iģ odası vardır. Adli-kimya Ģubesi bütün Azerbaycan Cumhuriyetine hizmet etmektedir. Adli-kimya Ģubesinde Azerbaycan Cumhuriyetinin bütün bölgelerinden kanıtlar, savcılığın, mahkemenin, mahkeme tıp uzmanlarının ve karakolun kararıyla incelenir. Bu incelemeler Ģubenin bünyesini oluģturan uygun bölümlerde gerçekleģtiriliyor. (slayd2) Adli-kimya Ģubesinde aģağıdaki bölümler vardır:(slayt-2) 1 UyuĢturucu maddelerin incelenmesi bölümü 2 Alkol ve diğer uçucu keyiflendirici maddelerin incelenmesi bölümü 3 Biokimya bölümü 4 Genel zehirleyici maddelerin incelenmesi bölümü Adli-kimya Ģubesine dahil olan incelenecek iģlerin uzmanlar arasında dağılımını Ģube reisi uygun bölümler üzere uzmanların iģ tecrübesini ve iģlerinin yoğunluğunu hesaba alarak yapıyor. Son iki yılda uygun bölümler üzere incelenen vakaların karģılaģtırmalı istatistik göstergesini sizlere sunmak istiyorum. (slayd3)adli-kimya Ģubesinde genelde incelenen araģtırmaların sayı:2007 yılında 2363, 2008 yılında 2403 olmuģtur.(slayt-3) (slayd4)-alkolün incelenmesi için Ģubeye 2007-de 1679, 2008-de 1345 vaka sevk edilmiģtir de 346, 2008 de 420 de alkolün olduğu belirlenmiģtir.(slayt-4)

145 (slayd5)-uyuģturucu ve psikotrop maddelerin belirlenmesi için 2007 de 430 vaka sevk edilmiģ bunlardan 17 de Afyon grubu alkoloitleri,135 de alkol, 1de benzodiazepin, 1de fenotiazin, 1de ise kanobinoid olduğu malum olmuģtur.(slayt-5) (slayd6)-2008 yılında 364 vakadan 30 da afyon grubu alkoloiti, 74 de alkol, 6 da benzodiazepinler, 4 de fenotiazinler, 1 kannobinoid, 2 de barbituratlar, 2 de kokain olduğu malum olmuģtur.(slayt-6) Ġstatistik sonuçlardan göründüğü gibi, belirlenen maddeler, özellikle de uyuģturucu ve psikotrop maddelerin belirlenmesinde 2008 yılındaki sonuçların 2007 yılındaki sonuçlardan bir az fazla olması dikkat çekiyor. Adli-kimya Ģubesinde yeni inceleme yöntemlerinin araģtırmalarda kullanılması ve aynı zamanda uzmanların iģ tecrübelerinin yükseltilmesi, yeni inceleme yöntemlerinin derinden benimsenmesi kaliteliliğin esas sebeplerindendir. Bu kalitelilik 2009 yılının ilk 4 ayı içerisinde incelemelerin sonuçlarında da gözükmektedir. (slayd7)2009 yılının ilk 4 ayı içerisinde Ģubeye 840 vaka dahil olmuģ, bunlardan 180-i uyuģturucu ve psikotrop maddelerin incelenmesi için sevk edilmiģtir.(slayt-8) Bunlardan 33 de afyon grubu alkoloiti, 4 de benzodiazepin, 4 de metamfetamin, 1 dese antidepresan olduğu malum olmuģtur. Sonuçlardan da göründüğü gibi 2009 yılının ilk 4 ayında 2008 yılından farklı olarak Metamfetaminlerin bulunması ve incelenen afyon grubu alkaloitleri (esasında di-asetil morphin) ve onun sintetik analokları 2008 yılının genel göstergesinden çok olması dikkat çekiyor(slayt-9). Buradan da gözükdüğü gibi 2008 yılında 17 afyon grubu alkoloidi bulunduğu halde 2009 yılının ilk 4 ayında 33 afyon grubu alkoloidi belirlenmiģtir. Metamfetaminlerse ilk defa olarak 2009 un ilk 4 ayında bulunmuģtur. Artıma neden olarak önce de kaydettiğim gibi uzmanların yeni inceleme yöntemlerini derinden benimsemesi ve Ģubenin maddi fenni teçhizatının artırılmasıdır. PANEL 6 : TÜRKĠYE AZERBAYCAN - ABD VE YUNANĠSTAN DA ADLĠ BĠLĠMLER UYGULAMALARI OTURUM BAġKANI: Mustafa AYDIN- Iğdır Emniyet Müdürü KONUġMACILAR Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Kenan MAMEDOV Azerbaycan da Adli Tıp Hizmetleri 11:15-12:00 KONFERANS: Dr. HÜSEYĠN BEKĠR- Yunanistan Serbest Hekim: Yunanistan da Adli Tıp Hizmetleri

146 12:00-12:30 KONFERANS: 3. Sınıf Emniyet Müdürü Naci ÖZMEN: KPL NĠN ÇalıĢma Sistematiği 12:30-13:00 4. Snf. Em. Müd. Mehmet AKALIN- Kars Emn. Müd. Havaalanı ġb. Müd.: ABD de Adli SoruĢturma Süreci Prof. Dr. Ġ.HAMĠT HANCI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D. ve Adli Bilimciler Derneği BaĢkanı: Ölüme Felsefi BakıĢlar Azerbaycan Adli Tıp ve Pataloji Tıp Kurumu-Kimya Uzmanı: Kenan MAMEDOV Azerbaycan da Adli Tıp Hizmetleri AZERBAYCAN DA ADLĠ TIP HĠZMETLERĠ Azerbaycan Adli Tıp ve Patoloji kurumu; Azerbaycan da adli tıp hizmetleri 1926 yılından beri mevcuttur.1988 yılında adli tıp kurumuna hastanelerde ki patolojik bölümlerde katılarak Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Adli Tıp ve Patoloji Kurumu tesis edilmiģtir. Günümüzde kuruma Prof. Dr. ġakir MUSAYEV baģkanlık etmektedir. Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp ve Patoloji Kurumu Adli Tıp Hizmeti Patoloji Hizmeti Kurumun Ülke çapında 6 merkezi Ģubesi: MERKEZĠ ġubeler: Adli Biyoloji Adli Pataloji

147 Adli Kimya Kriminalistik Belge Ġncelemesi Cinsel Suçlar ġubeleri ve bundan baģka 6 laboratuarı baģkent Bakü de 11 Ģubesi ve Bakü dıģında 4 Ģehir ve 48 il Ģubesi mevcuttur. Ayrıca Ermenistan tarafından iģgal edilmiģ topraklarda ki illere ait 11 il Ģubesi iģgal sebebinden faaliyet gösterememektedir. Kurum Adli Tıp hizmetleri ile beraber Patoloji hizmetleri vermektedir. Patoloji iģleri ile ilgili sorumluluğu kurumun baģkan yardımcısı olan Doç. Dr. Adalet HASANOV üstlenmiģtir. Patoloji hizmeti baģkent Bakü de merkezi patolojik anatomik bürosu 3 patoloji Ģubesi ve kurumun diğer Ģubelerinde verilmektedir. Kurumda 185 Adli Tıp uzmanı ve 51 Patoloji uzmanı olmakla 236 uzman doktor 242 teknisyen ve adli hemģire 160 hizmet personeli çalıģmaktadır. Kurumun adli Tıp bölümü hukuk muhafaza, adliye, sağlık kurumlarına ve vatandaģlara; Patoloji bölümü ise yalnız sağlık kurumları ve vatandaģlara hizmet etmektedir. Kurumda Adli Tıp hizmet alanına adli otopsi ve vatandaģların adli muayenesi, belgelerin incelenmesi, kriminalistik, adli biyoloji, adli kimya, adli patoloji, adli radyoloji gibi hizmet türleri vardır. Kurumun Patolojik hizmet alanı ise histoloji ve sitolojik muayenede medikal otopsilerle sınırlıdır. Adli Patoloji eğitimi ülkenin tek tıp eğitimi verme yetkisi olan Azerbaycan Tıp Üniversitesinin 4. ve 5. sınıflarında verilmektedir. Uzmanların yetiģmesi için Adli Tıp ve Patoloji kurumunun Ģubeleri kullanılmaktadır. Dr. HÜSEYĠN BEKĠR- Yunanistan Serbest Hekim: YUNANĠSTAN DA ADLĠ TIP HĠZMETLERĠ Yunanistan da Adli Tıp Hizmetleri Yunanistan da adli tıp baģlı baģına bağımsız bir ihtisas dalıdır.görevi pozitif bilim ile yargıya ıģık tutmak ve yardım etmektir.ġhtisas süresi 3 yıldır.ġlk 1 yıl patolojik anatomi,daha sonra 2 yıl adli tıp.adli tıp eğitiminde:adli patolojik anatomi,adli travmatoloji,adli toksikoloji,adli psikiyatri ve tıbbi deontoloji eğitimi mevcuttur. TARĠHÇESĠ Yunanistan da adli tıp resmi olarak 1957 de bağımsız ihtisas olarak baģlamıģtır.buna rağmen adli tabip sayısı civarındadır.bu adli tabiplerin bir kısmı adalet bakanlığı bünyesinde resmi kadrolu olarak,bir kısmı da tıp fakülteleri adli tıp kürsülerinde

148 çalıģmaktadır.bazı Ģehir ve illerde adli tabip bulunmamaktadır.bu durumda savcılık genellikle bir genel cerrahi uzmanını adli tabip olarak görevlendirmektedir. TARĠHE BAKIġ Her ne kadar tıbbın baģlangıç tarihçesi eski Yunan medeniyetine (Hipokrat,Aristo vs)ait ise de,adli tıp ile ilgili arkeolojik bulgular Roma Ġmparatorluğuna aittir. Ġlk defa Dr. Antisius Sezar a otopsi uygulamıģ ve ölüm sebebinin kesici ve delici aletlerden oluģan toplam 23 travmadan geldiğini tefferuatlı bir Ģekilde tarif etmiģtir. YUNANĠSTAN TARĠHÇESĠ Yunanistan resmi arģivlerine göre 1830 da kral Othon tarafından kurulan Yunanistan devleti bünyesinde Atina da ilk üniversite(kapodistron) faaliyete baģlamıģtır ve bu üniversitede adli tıp bir yan dal olarak faaliyet göstermiģtir. Bu gün ise adı geçen üniversitenin adli tıp kürsüsü toplam 13 öğretim üyesi ile faaliyet göstermektedir. ADLĠ TIBBIN FAALĠYETLERĠ VE VERDĠĞĠ EĞĠTĠM FAALĠYETLER Hastane içi ölümler,ani ölümler,trafik kazaları,cinayet,sebebi Ģüpheli ölümlerde otopsi yapmak.toksikoloji,adli histopatoloji,adli antropoloji,moleküller biyoloji(dna analizi)gibi ileri laboratuar tetkikleri uygulamak. Adli tıp ihtisası yapan asistanlara eğitim vermek ayrıca tıbbın yan dalları(farmatoloji,tıbbi arkeoloji vs)na mastır ve yüksek lisans doktora eğitimi vermek. YUNANĠSTAN DA SON DURUM ġu anda Atina,Selanik,Ġraklion(Girit Adası)nda tam teģekküllü adli tıp kürsüleri mevcuttur. Bölgemiz Batı Trakya da Dimokrition üniversitesi Aleksandrupolis Tıp Fakültesi bünyesinde adli tıp kürsüsü mevcuttur. Kürsü baģkanlığını Patolojik Anatomi hocasının üstlendiği bölümde bir adli tıp uzmanı doçent 2 yıldır çalıģmaktadır. ALEKSANDRUPOLĠS ADLĠ TIP KÜRSÜSÜ FAALĠYETLERĠ Doç. Dr. bayan Katerina Kanaki den aldığımız resmi bilgilere göre son 3 yılda sadece 4 cinayet vakasına inceleme yapılmıģtır. Bölgemiz kaçak göçmen geçiģ yolu olduğundan sık sık mayına bağlı ölümler olmaktadır. En fazla darp ve yaralanma olaylarına adli tıp raporu düzenleme Trafik,iĢ kazaları ve boğulmalarda ölüm Hastane dıģı genç ölüm vakaları,ani ölümler,ģüpheli ölümler ameliyat esnasında ve sonrasında oluģan ölümler

149 Hasta yakınları tarafından suç duyurusu yapıldığında bilir kiģi raporu Savcı veya adli merciler tarafından istendiğinde olay yeri inceleme delil toplama otopsi ve gerekli labaratuvar tetkiklerini yapma Kürsümüzde gerekli uzman kadro ve teknik donanım tam olmadığından gerektiğinde sıklıkla Atina, bazen Selanik, bazen de Girit üniversiteleri adli tıp kürsülerinden bilimsel ve labaratuvar yardımı alınmaktadır. Böylece adli tıp uzmanının bizzat yaptığı otopsi,olay yeri incelemesi,ģahsi tecrübesi,elde ettiği pozitif bulgu ve deliller ıģığında ve iģbirliği yapılan üniversitelere gönderilen laboratuvar tetkiklerinin sonucuna göre rapor düzenlenmektedir Yakın gelecekte kürsüye yeni uzman, asistan,laboratuvar teknisyeni ve gerekli medikal donanım alınması programlanmıģtır. 3. Sınıf Emniyet Müdürü Naci ÖZMEN: KPL NĠN ÇalıĢma Sistematiği KPL DAĠRESĠ BAġKANLIĞI MERKEZĠ TEġKĠLAT ġemasi

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sarıkamış Dersleri 103 yıl önce Birinci Dünya Savaşının başlangıcında Doğu (Kafkas) Cephesinde yaşanan olaylar her düzeyde alınacak çok acı derslerle doludur. Sarıkamış

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ Prof. Dr. Aydın PAŞAOĞLU 1948 yılında doğdu. 1973 de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nden mezun oldu. Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalında asistanlığa başladı.

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı 1 2 Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı Tanrının hizmetkarı, İngiliz Başbakanının oğlu Teğmen Asquith nin dostu,ingiliz Donanması asteğmenlerinden İstanbul un kurtarılması için ölen

Detaylı

HUKUKİ SÜREÇTE ADLİ BİLİMLER EĞİTİMİ

HUKUKİ SÜREÇTE ADLİ BİLİMLER EĞİTİMİ HUKUKİ SÜREÇTE ADLİ BİLİMLER EĞİTİMİ EĞİTİMİN AMACI Katılımcılara genel anlamda Adli Bilimler kapsamında bulunan disiplinlerin tanıtılması, bu disiplinlerin sınırlamaları, güçlü yanları, birbirleri ile

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Galiçya Cephesi ve Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal altında tutarken, Türk askeri de, Avrupa sınırındaki

Detaylı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 1928 yılında Ankara

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER III XI 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 2. Coğrafi Durum... 5 a. Çanakkale

Detaylı

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

Şerafettin TUĞ Kaymakamı T.C. GAZİEMİR KAYMAKAMLIĞI İLÇE YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ SAYI :BO54VLK4354802.880,01/ 1462 08.09.2010 KONU :19 Eylül 2010 Gaziler günü... GAZİEMİR Gaziemir İlçesi 19 Eylül 2010 Gaziler Günü Anma Tören Programı

Detaylı

Eczacılık VII.1. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.2. ECZACILIK EĞİTİMİ

Eczacılık VII.1. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.2. ECZACILIK EĞİTİMİ VII.. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.. ECZACILIK EĞİTİMİ VII.. Uygulamaları TABLO-: BRANŞLARA GÖRE ECZACI DAĞILIMI (008) BRANŞLAR ECZACI SAYISI Bakanlık ve SGK'da Çalışan Eczacılar (Kamu Eczacısı) İlaç Sektöründe

Detaylı

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER Üniversitemiz Merkez Kütüphane Konferans Salonunda İnovasyon ve Liderlik Topluluğu tarafından gerçekleştirilen Anılarla

Detaylı

BASKAN TOPRAK ISTANBUL ÜNIVERSITESI REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖ...

BASKAN TOPRAK ISTANBUL ÜNIVERSITESI REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖ... BASKAN TOPRAK ISTANBUL ÜNIVERSITESI REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖ... Portal : www.habermrt.com İçeriği : Gündem Adres : http://www.habermrt.com/3-bolge/avcilar/baskan-toprak-istanbul-universitesi-rektoru-prof-dr-yunus-soyleti-agir

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI TEŞKİLAT İÇİ HAFTALIK BÜLTENİ YIL: 2013 SAYI : 198 22-29-TEMMUZ 2013 İstanbul, geleneksel iftarımızda buluştu Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak anlamına gelmez Ülkedeki

Detaylı

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen Ekim 2017 Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi nde bulunan, Haldun Özen tarafından bir araya getirilen Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu na

Detaylı

20.10.2014 PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

20.10.2014 PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ 20.10.2014 PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ 4 Yılda 40 Kat Öğrenci Kuruluşundan bu yana geçen dört senede öğrenci sayısını kırka katlayan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Türkiye nin ilk on üniversitesi

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı Sayfa 4 15 Temmuz Demokrasi Parkı törenle açıldı Hafta içi 08:00 / 17.30 saatleri arasında hizmet vermekteyiz 3 10/Kasım/2016 DİDİM VATANDAŞLARIMIZIN DAİMA HİZMETİNDE... Çağrı Merkezi ve Halk Masası 444

Detaylı

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Temmuz 15, 2015-4:50:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, salonda bulunanlara, "Bayrama ulaşmadan önce bir bayramı daha sizlerle yapabilmek için bu atama merasimi gerçekleştirme

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Sayın Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu TUSAF yönetimi başta olmak üzere, kongremizin

Detaylı

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI KARABÜK ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI Yıllara Göre Akademik Personel,İdari Personel ve Öğrenci Sayıları Öğrenci Sayıları Akademik Personel 9.877..79.78 İdari Personel.7..79.. 9 9 9 977 7.99 8.78

Detaylı

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ Yrd. Doç. Dr. A. Poyraz GÜRSON Atılım Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Dr. A. Poyraz Gürson, İlk-ortaöğretim ve liseyi İzmir Karşıyaka'da tamamlamayı müteakip

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

Adı Soyadı Ünvanı. : Fatma Figen Uğurlu : Uzman Hemşire

Adı Soyadı Ünvanı. : Fatma Figen Uğurlu : Uzman Hemşire Adı Soyadı Ünvanı : Fatma Figen Uğurlu : Uzman Hemşire Doğum Tarihi : 08-09-1963 Doğum Yeri : Ankara Uyruğu : T.C. Medeni Durumu : Evli Yabancı Dili : İngilizce İş telefonu : 0212 660 11 25 / 27618 İş

Detaylı

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA Uluslararası IUA İdareciler Birliği Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve tecrübe paylaşımına zemin hazırlamak amacıyla 21-23 Kasım 2012 tarihlerinde

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

İLETİŞİM Beypazarı Adli Bilimler Günleri. Yayınlanma tarihi 01 Haziran 2015

İLETİŞİM Beypazarı Adli Bilimler Günleri. Yayınlanma tarihi 01 Haziran 2015 İLETİŞİM Beypazarı Adli Bilimler Günleri Yayınlanma tarihi 01 Haziran 2015 Ankara Üniversitesi, Adli Tıp Kurumu, Beypazarı Belediye Başkanlığı, Adli Bilimciler Derneği (ADBİD) ve Emniyet Genel Müdürlüğü

Detaylı

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı, AHMET BAHA ÖĞÜTKEN 24.DÖNEM İSTANBUL MİLLETVEKİLİ TEŞKİLAT BAŞKAN YARDIMCISI 1961'de İstanbul, Fatih te doğdu, Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini

Detaylı

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI Portal Adres 2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI : www.salom.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 31.10.2018 : http://www.salom.com.tr//haber-108505-2_israil_ve_yahudilik_konferansi_bandirmada_gerceklesti.html

Detaylı

Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. K. Atatürk VAKİT ÇİZELGESİ ÇELENK SUNMA TÖRENİ Tarih:10.11.2013 Yer :Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Meydanı Atatürk

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Hastane Müdürü 8 Döner Sermaye Saymanı 8 Sağlık Müdürü 1 Baştabip 20 BALIKESİR

Hastane Müdürü 8 Döner Sermaye Saymanı 8 Sağlık Müdürü 1 Baştabip 20 BALIKESİR BAKANLIĞIMIZ TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİREN HASTANE YÖNETİMİ UYGULAMALARI VE SAĞLIK HİZMETLERİNDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ UYGULAMALARI BÖLGESEL EĞİTİM TOPLANTILARI Yataklı tedavi kurumlarımızda verilmekte olan

Detaylı

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin CHP İl Kongresine katılarak bir konuşma

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

Haytap Anaolu 3.İmdat Turu - 17.Gün Km Yol ve 20 Resmi Kurum Görüşmesi

Haytap Anaolu 3.İmdat Turu - 17.Gün Km Yol ve 20 Resmi Kurum Görüşmesi Haytap Anaolu 3.İmdat Turu - 17.Gün 5.000 Km Yol ve 20 Resmi Kurum Görüşmesi http://haytap.org/index.php/haytap-saha-calismalari/haytap-anadolu-3.imdat-turu-17.gun-5.000 -km-yol-ve-20-resim-kurum-gorusmesi

Detaylı

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI Türkiye İstatistik Kurumu ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde yaklaşık 8,4 milyon

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

Gün boyu devam eden Batı Karadeniz Acil Tıp Günleri: Karabük Sempozyumu katılımcıların katılım sertifikalarını alması ile sona erdi.

Gün boyu devam eden Batı Karadeniz Acil Tıp Günleri: Karabük Sempozyumu katılımcıların katılım sertifikalarını alması ile sona erdi. Üniversitemiz Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Koyuncu nun organizasyonluğunda Batı Karadeniz Acil Tıp Günleri: Karabük Sempozyumu Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Hamit Çepni

Detaylı

Öğrenmek İstiyorum Kampanyası

Öğrenmek İstiyorum Kampanyası Öğrenmek İstiyorum Kampanyası TRABZON DA KAMPANYAYA İLGİ ARTIYOR sağlık üreme sağlığı bilgilerinin girmesine yönelik olarak başlanan Öğrenmek İstiyorum Kampanyası kapsamında Trabzon da ilgi gün geçtikçe

Detaylı

AKADEMİ ÇEVRE FAALİYET RAPORU 2017

AKADEMİ ÇEVRE FAALİYET RAPORU 2017 AKADEMİ ÇEVRE FAALİYET RAPORU 2017 IFAT EURASIA- 2. ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ FUARI 16-18 Şubat 2017 AKADEMİ ÇEVRE A.Ş. olarak ekibimizle Türkiye de 2. kez gerçekleşen IFAT Eurasia da standımızı kurarak paydaşlarımız,

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis, 449. ölüm yıl dönümünde Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliklerle anıldı. Atatürk Meydanı nda düzenlenen

Detaylı

Şanlıurfa Eğitim Seminerine büyük ilgi!

Şanlıurfa Eğitim Seminerine büyük ilgi! Şanlıurfa Eğitim Seminerine büyük ilgi! Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen Radyoteknoloji Eğitim Semineri açılış konuşmalarında; Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Detaylı

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler, ÇOCUKLARIN İNTERNET ORTAMINDA CİNSEL İSTİSMARINA KARŞI GLOBAL İTTİFAK AÇILIŞ KONFERANSI 5 Aralık 2012- Brüksel ADALET BAKANI SAYIN SADULLAH ERGİN İN KONUŞMA METNİ Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler,

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Cepheden Cepheye Koşan Komutan: Gazi Ahmet Muhtar Paşa O smanlı Devletinin son dönemlerinde, ordunun en önemli komutanlarından biri de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa dır. Verilen

Detaylı

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN 125 7. TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN AĞRI İL TEMSİLCİLİĞİ 02 Temmuz 2011 tarihinde, Van da düzenlenen Van, Hakkâri, Muş, Ağrı, Bitlis İlleri Enerji Forumu na Temsilcilik heyeti ve üyelerce

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ AK PARTİ TBMM GRUP BAŞKANLIĞI MİLLETVEK KASIM 2016 FAALİYET RAPORLARI Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ TBMM 24. 25. ve 26. Dönem Manisa Milletvekili AK Parti Siyasi Erdem ve Etik Kurulu Üyesi (FETÖ/PDY) 15 Temmuz

Detaylı

K.KODU KONTENJAN KONTENJAN PUAN PUAN KADRO UNVANI KURUM ADI 3176421 1 0 082.164 082.164 AVUKAT (BOLU) ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (MERKEZ)

K.KODU KONTENJAN KONTENJAN PUAN PUAN KADRO UNVANI KURUM ADI 3176421 1 0 082.164 082.164 AVUKAT (BOLU) ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (MERKEZ) 3176421 1 0 082.164 082.164 AVUKAT (BOLU) ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (MERKEZ) 3176423 2 0 080.960 081.595 MÜHENDİS (ANKARA) ADALET BAKANLIĞI (MERKEZ) 3176424 3 0 079.384 079.639 MÜHENDİS (ANKARA)

Detaylı

2012 2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

2012 2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü 2012 2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ SAMSUN Ö N S Ö Z 2012 2013 eğitim öğretim yılına sizlerle başlamanın heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Tüm eğitim

Detaylı

Kuzey Irak'a harekat

Kuzey Irak'a harekat Kuzey Irak'a harekat Asker terörü engellemek için yeniden Irak'a girdi. Irak'ın kuzeyinde istihbarat uçuçu yapan insansız uçaklar bugün hareketli PKK gruplarını tespit etti. Türk Silahlı Kuvvetleri Zap

Detaylı

Strateji Geliştirme Başkanı Sayın Alpaslan AZAPAĞASI konuşmalarında, günümüzde hukuk fakültesi öğrencilerinin meslek yaşamına girmeden uygulama ile ta

Strateji Geliştirme Başkanı Sayın Alpaslan AZAPAĞASI konuşmalarında, günümüzde hukuk fakültesi öğrencilerinin meslek yaşamına girmeden uygulama ile ta Hukuk Klinikleri Protokolü imza töreni 3 Kasım 2016 tarihinde Ankara Hakimevi nde gerçekleştirilmiştir. Törene Adalet Bakan Yardımcısı Sayın Bilal UÇAR, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Sayın Kenan İPEK, Müsteşar

Detaylı

Destek Personeli Eğitimleri

Destek Personeli Eğitimleri 2.Dönem eczane çalışanlarının Destek Personeli Eğitimleri 28 Aralık 2009 tarihinde başladı 9 Valimiz Sayın Zübeyir KEMELEK 15 Aralık 2009 tarihinde Yönetim Kurulumuzu ziyaret etti.. İstanbul Ecza Koop'la

Detaylı

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51 Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51 Ocak 08, 2013-7:10:56 Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ''Bugün itibarıyla Suriye'den ülkemize gelmiş, kamplarımızda kalan sığınmacı sayısı 152 bin 51'dir'' dedi.

Detaylı

TÜRKİYE DAĞCILIK FEDERASYONU 2015 YILI DAĞCILIK FAALİYET PROGRAMI

TÜRKİYE DAĞCILIK FEDERASYONU 2015 YILI DAĞCILIK FAALİYET PROGRAMI 201 YILI DAĞCILIK FAALİYET PROGRAMI 1 SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA FALİYETİ SARIKAMIŞ 03-04 Ocak 2 KIŞ TEMEL EĞİTİMİ GÜMÜŞHANE 24-30 Ocak 3 SÜPHAN DAĞI KIŞ TIRMANIŞI ADİLCEVAZ 01-04 Şubat 4 BMU BALKAN ÜLKELERİ

Detaylı

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Doç.Dr. Yunus KOÇ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI ÖĞRETİM ÜYESİ SAYILARI/İSTATİSTİKLER Görevlendirme: 1 profesör (yabancı

Detaylı

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok Antalya daki 4 üniversitenin sektör için gerekli eğitimleri verdiği, Akdeniz Üniversitesi

Detaylı

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ EXPERT ACCOUNTANTS ASSOCIATION OF TURKEY (15.10.1909 İnegöl -06.11.1987 istanbul) Meslek çalışmalarımızda siz ve eserleriniz

Detaylı

Ziyaret. Adabı. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu nda, İstiklâl uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmed in yattığı yerdir.

Ziyaret. Adabı. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu nda, İstiklâl uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmed in yattığı yerdir. Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Ziyaret GELİBOLU TARİHÎ ALAN'I Adabı Bu ıssız, gölgesiz yolun

Detaylı

20 Mart 2013 Kurtuluşunun 95.Yılında Erzurum Ankara 5. II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları

20 Mart 2013 Kurtuluşunun 95.Yılında Erzurum Ankara 5. II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları 0 Yılında Düzenlenen Paneller 0 Mart 0 Kurtuluşunun 9.Yılında Erzurum Ankara 0- Mayıs 0 II. Abdülhamit Dönemi ve Günümüze Yansımaları Elazığ 0 Yılında Düzenlenen Paneller Şubat 0 Rize nin Düşman İşgalinden

Detaylı

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU 2017 yılı Ocak ayından beri Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Haluk Baş, Emniyet Genel Müdürlüğü nün 2017 Normal Şark Atama Tayinleri kapsamında

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı; Yüksek Yargı Kurumlarının çok değerli Başkanları; Sayın Büyükelçiler; Avrupa Konseyinin çok değerli temsilcileri; Uluslararası Kuruluşların değerli temsilcileri

Detaylı

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34> 3.2.2. ECZANELER Osmanlı İmparatorluğu döneminde en eski eczane 1757 yılında Bahçekapı semtinde açılmış olan İki Kapılı Eczahane'dir. İstanbul'da sahibi Türk olan ilk eczahane ise "Eczahane-i Hamdi" adıyla

Detaylı

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart 2015. TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) 213 05 46 Faks: 0 (464) 213 05 46 E-posta: 703285@meb.k12.

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart 2015. TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) 213 05 46 Faks: 0 (464) 213 05 46 E-posta: 703285@meb.k12. TOBB İLKOKULU SAYI 3 Mart 2015 Telefon: 0 (464) 213 05 46 Faks: 0 (464) 213 05 46 E-posta: 703285@meb.k12.tr TOBB ilkokulu Hanımefendilerden Anlamlı Ziyaret Sayın Valimizin eşi Hanife YAZICI ve beraberinde

Detaylı

ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI 1 40. KARADENİZ ODA BAŞKANLARI TOPLANTISI ORDU MALİ MÜŞAVİRLER ODASI EV SAHİPLİĞİNDE 29-30 HAZİRAN TARİHLERİNDE ORDU DA YAPILDI. Ordu'da düzenlenen ve mesleki

Detaylı

TABLO-3B. B GRUBU KADROLARA ATANACAKLARDA ARANACAK KOŞULLAR Yerleştirme Yapılacak Kadrolar Koşul ve

TABLO-3B. B GRUBU KADROLARA ATANACAKLARDA ARANACAK KOŞULLAR Yerleştirme Yapılacak Kadrolar Koşul ve 50 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 8971 SANTRAL MEMURU (BOLU)... GİH 10 1... 13,17, 210 8981 DAKTİLOGRAF (BOLU)... GİH 12 1... 13, 17, 237, 242 8991 HEMŞİRELİK (BOLU)... SH 12 4... 13, 79, 216 9001

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ Millî Savunma Üniversitesi Müzesi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst düzeyde eğitim, öğretim ve bilim kuruluşu olan Millî Savunma Üniversitesi (Harp Akademileri)

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü 2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü 2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ T.C. SAMSUN VALİLİĞİ İl Millî Eğitim Müdürlüğü 2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ SAMSUN 2013 ÖNSÖZ 2013 2014 Eğitim - Öğretim yılına sizlerle başlamanın heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Tüm

Detaylı

VALİLİĞİNE (İl Sağlık Müdürlüğü) GENELGE 2005/88

VALİLİĞİNE (İl Sağlık Müdürlüğü) GENELGE 2005/88 Konu: Psiko-Teknik Değerlendirme Merkezi 03.06.2005/8148 VALİLİĞİNE (İl Sağlık Müdürlüğü) GENELGE 2005/88 Bilindiği üzere Psiko-Teknik Değerlendirme Merkezlerinin açılış, işleyiş ve denetim işlemleri 18.07.1997

Detaylı

MİMARLAR DERNEĞİ 1927

MİMARLAR DERNEĞİ 1927 MİMARLAR DERNEĞİ 1927 11.06.2006 25.05.2008 68. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU DERNEK KOD NO: 6-168298 ÇALIŞMA DÖNEMİ İÇİNDE ARAMIZDAN AYRILAN MESLEKTAŞLARIMIZIN ANILARI ÖNÜNDE SAYGI İLE EĞİLİYORUZ 11 HAZİRAN 2006

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Ocak 1995: Nehri yüzerek geçen Çeçen gerillalar Rus tankını imha etti

Ocak 1995: Nehri yüzerek geçen Çeçen gerillalar Rus tankını imha etti Ocak 1995: Nehri yüzerek geçen Çeçen gerillalar Rus tankını imha etti Birinci Çeçen Savaşı'nda, Grozni kuşatması esnasında gerçekleştirilen saldırı ve başarılı askeri taktik, ABD ordusu kitaplarında okutuluyor.

Detaylı

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Eylül 2017 Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan, 30 Aralık 1888 tarihinde Edremitli Hacı Halilzade Ahmed Bey'in oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Kataloglama

Detaylı

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ OCAK-HAZİRAN 2010 DÖNEMİ KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ OCAK-HAZİRAN 2010 DÖNEMİ KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ OCAK-HAZİRAN 2010 DÖNEMİ KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU TEMMUZ 2010 GİRİŞ 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun

Detaylı

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ (TÜREK 2014 ) 5-6 Kasım 2014, İstanbul Fotoğraf: Emrah TAŞKIRAN TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ / 5-6 KASIM Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından üçüncüsü

Detaylı

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR

ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR. Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR ÇANAKKALE SAVAŞI NDA SAĞLIKÇILAR Yrd. Doç. Dr. Burhan SAYILIR Yaralıların Cepheden Sevki Cephe Yuva Sargıyeri Araba Durakları Seyyar, Harp, Menzil Hastaneleri Memleket Hastaneleri AÇIKLAMA Bu kartlarda

Detaylı

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ AK PARTİ TBMM GRUP BAŞKANLIĞI MİLLETVEK EYLÜL 2016 FAALİYET RAPORLARI Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ TBMM 24. 25. ve 26. Dönem Manisa Milletvekili AK Parti Siyasi Erdem ve Etik Kurulu Üyesi 15 Temmuz Darbe Girişimi

Detaylı

DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI

DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI Halkın, ilk yardım ile ilgili basit uygulamaların hayat kurtardığı ve ilk yardım öğrenmenin önemini fark etmelerini sağlamak, Kişileri ilk yardım öğrenmeye motive etmek,

Detaylı

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım, MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım, İş Dünyası, STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Sayıştay. Haber Bülteni. 2 Nevzat Altan 3. Daire. 3 Ali Osman Güçlü Sayıştay. 4 Bekir Aydınlı Sayıştay. Taykan Ataman 5. Daire Başkanlığına Seçildi

Sayıştay. Haber Bülteni. 2 Nevzat Altan 3. Daire. 3 Ali Osman Güçlü Sayıştay. 4 Bekir Aydınlı Sayıştay. Taykan Ataman 5. Daire Başkanlığına Seçildi Temmuz 2010 Yıl: 14 Sayı: 164 Bu Sayıda 1 Taykan Ataman 5. Daire Başkanlığına Seçildi 2 Nevzat Altan 3. Daire Başkanlığına Seçildi İbrahim Kandemir Sayıştay 3 Ali Osman Güçlü Sayıştay Ömer Zengin Sayıştay

Detaylı