NECLA YARAMIŞ Mavi Düşler

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NECLA YARAMIŞ Mavi Düşler"

Transkript

1 1

2 2

3 NECLA YARAMIŞ Mavi Düşler 3

4 Mavi Düşler 2011 Necla YARAMIŞ 1.BASKI, Ekim 2011, Adana (500 adet) Ece Kitap Yayıncılık Yayına hazırlayan Eyüp CEYLAN Hürü Gamze SAYGIN Mehmet SAYGIN Baskı ve Cilt E-posta Alev DİKİCİ 4

5 NECLA YARAMIŞ Mavi Düşler 5

6 6

7 Anneannem; Dallarından sevgi tomurcukları hiç eksilmeyen bir çınar ağacıdır benim anneannem. O, köklerinden beslendiği toprakları bünyesinde sıcacık bir aşkla yıkayıp, dallarından her daim size o aşkı sunar. Gözleri hep ışıl ışıldır. Hayat çok güzel diye fısıldar size gözleri daima. Nezaketiyle sizi sıcacık sarmalar.yüreğinde kocaman öyküleri vardır anneannemin. Her birinden ne çok öğüt çıkar sizin için ve çocukluktan bu yana hepsi birer şarkı olur kulağınızda. Sonra bir bakmışsınız; sizi düşündüren bir günde hayatınızı kolaylaştırıveren birer anahtar olmuşlar. Geceleri uyurken güvenli bir uykuya dalıştır anneannemi düşünmek. Sırtınızı sıvazlar sanki elleri çünkü onun cümleleri vardır aklınızda. O gerçekten ancak rüyalarınızda gördüğünüz kadar güzel ve narin bir kelebektir aslında, herkesin hayatına sihirli bir dokunuşu olan bir kelebek. Ve onun yaşam mücadelesi de o kırılganlığına rağmen, çok güçlü olmuştur her zaman. Bize o sihirli anahtarlarından verdiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bunun için sana çok teşekkür ederim anneanneciğim. Seni çok seven torunun Heyecan Gizem Ceylan Yakan 7

8 8

9 Hani bir çocuğu büyütürken ne kadar yorulur anne ve baba, çaba harcayarak öğretir ona her şeyi ya; çocuk da yorulur aslında gelişirken, büyürken, güzelleşirken. Böyledir güç zamanlarımız da hayatta; yorulursun, çaba harcarsın ama meyvesini alırsın her güçlüğün. Sen yorulurken, sana güç veren şeyler de yorulur aslında, beraber yoğrulursunuz. diye anlatıyordu o sabah telefonun ucundaki yumuşak ses: Mavi Kelebek. Sabahın erken saatinde yatağımdan fırlamış, düşüncelerden arınmak istercesine dışarı atmıştm kendimi. Yorgundu beynim, bedenim gibi...yürüdüğüm yerlere, beynimdeki fazla düşünceleri bırakmak için hızlıca yürüyordum. Hani kaybolursunuz bazen beyninizin size sunduğu kalabalıklarda ve tek bir şey uyandırmaya yetecektir aslında sizi yeniden... İçimi okumuştu sanki anneannem. Tek tek söylüyordu duymak istediğim sözcükleri, gözlerindeki mavi huzuru sesiyle hissettirircesine. O yeni sözcüklere ihtiyacı vardı çünkü beynimin. İçimdeki kalabalıklığı süpürüp yeni ve güzel cümleler edinmeye Gülümsemek için hiçbir şeyi bekleme! dedi kapatırken. Gülümsedim :) Güneşe bakıp yeniden yürümeye başladım geçtiğim yerlerden. Tek tek alıp savuruyordum eski ve yorgun cümlelerini beynimin. Sadece bugün sabah duyduğum güzel cümlelere yer açmalıydım...yann Tiersen, La Veillee ye geçti kulağımdaki müzik. Kendime göz kırptım: Nerelerdeydin? Hadi al bakalım, bir yorgunluk kahvesi iyi gelir sana şimdi. Beni daima güneşe uyandıran ve kendime, hayata göz kırpmamı unutturmayan Mavi Kelebek in yaşam sevinciyle okumanız dileğiyle. Ceylan Ceylan 9

10 10

11 Sevgi denen şey bir ağaca benzer. Kendiliğinden yeşerir. Kökleri tüm benliğimizi sarar. Kırık bir kalpte bile yeşerir. V. Hugo I Otobüs yolculuğunun verdiği yorgunluk, belki de hiç tanımadığı annesiyle tanışma düşüncesi, Sofi nin huzurunu kaçırmıştı. İstanbul dan bir tura katılarak gelmişti Atina ya. Uzun Yunanistan turu sonrası, Atina da Kongo Oteli ne indiklerinde, otelde derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Ilık sakin bir geceydi. Sofi odasına yerleştiğinde biraz dinlenmek istedi, annesi ve onun ailesiyle tanışmayı daha sonraya bıraktı. Çok yorgundu. Bir duş alarak yatağına uzandı. Bütün günün yorgunluğu üstüne deliksiz bir uyku çekeceğini düşünmüştü. Ne var ki başını yastığa koyar koymaz beyni işlemeye başladı. Hayatının çok zorlu bir döneminin içindeydi. Düşünceliydi. Uyumak istiyordu. İlaç içti ama ilaç pek etkisini göstermedi, onun duygularını uyuşturdu ancak. Kendini uykuya vermeye kararlı olmasına karşın artık uyuyamayacağının biliyordu. 11

12 12 Kalktı, pencereye giderek camı açtı. Bu güzel havayı ciğerlerine doldururken belki de akşamın tenhalığında, bütün arkadaşlarından, ona eski hayatını anlatan her şeyden uzak, kendi kendini anlayabileceğini düşündü ama nasıl yapacağını bilemiyordu. Bütün arzularını kalbinde bir ağrı gibi duyuyordu. Sabah gün doğmadan kalktı. Annesiyle tanışma düşüncesi uykusunda bile kaybolmamış ve en sonunda onu uyandırmıştı. Uyanır uyanmaz ışığı yaktı ve saatine baktı. Hemen kalkarak banyo yaptı. Üstüne bir bluejean ile rahat bir t-shirt geçirdikten sonra aynaya baktığında pek solgun buldu kendini. Saçlarını ensesinde gevşek bir topuzla topladı. Bu model onu olduğundan daha büyük ve olgun gösteriyordu. Sofi annesiyle karşılaşmanın heyecanı içerisindeydi. Onu hiç tanımıyordu. Sofi ilk çocukluk yıllarını pek de hatırlıyor sayılmazdı. Uzun, yalnız ve korku dolu günler geçirmişti. Tüm bunlar geçmişte kaldı diye geçirdi içinden, dalıp gitmişti.yavaş yavaş merdivenlerden indi. Resepsiyondan annesinin numarasını çevirdi. Karşısına kimin çıkacağını bilmiyordu. Çok heyecanlıydı. Biraz sonra karşı taraftaki bir ses İngilizce olarak annesinin evde olmadığını söylüyordu. Sofi ona bir not bırakarak, annesinin eve gelir gelmez kendisini aramasını istedi. Otelin ismini ve oda numarasını verdi. Kahvaltıdan sonra grupla şehir dışına çıkacaklardı.

13 II Sofi evli değildi. 28 yaşındaydı. Babası tek çocuğu olan Sofi ye büyük bir miras bırakarak ölmüştü. Sofi nin annesi Yunanlı bir ailenin kızıydı. Son derece güzel bir kadındı. Babası bir iş için gittiği Atina da annesiyle tanışmış ve ona aşık olmuştu. Peri masallarını aratmayan bir düğünle evlenen çiftin evlilikleri uzun sürmemiş, Sofi nin doğumundan kısa bir süre sonra anlaşamayarak evliliklerine son vermişlerdi. Yıkılmakta olan evliliklerini tamire çalışmışlar ama o çok tatlı bebek bile gittikçe çatırdamaya başlayan evliliklerini kurtaramamıştı. Sofi nin babası karısının üzerine gereğinden fazla düşüyordu. Bu durum zaman zaman dayanılmaz hale geliyordu. Kadın çok ama çok yorulmuştu bu evlilikten. En sonunda boşanmaya karar vermiş ve evden ayrılarak Yunanistan a, ailesinin yanına dönmüştü. Boşandıkları zaman son derece sarsılmış ve kocasına düşman gözüyle bakmaya başlamıştı. Sofi nin babası kalbinden vurulmuşa dönmüş, gururu incinmiş mutsuz bir adam olmuştu. Karısına olan aşkından duyduğu acı onu birkaç kez intihara kadar götürmüştü, Allah a çok şükür ki hepsinde kurtulmuştu. Kendini işine vermişti ve işi başından aşkın bir baba için kızına vakit ayırmak çok zordu. Bütün bunlar o yaştaki küçük bir çocuk için çok güçtü. Sofi babasının yanında babaannesiyle birlikte büyüdü. 13

14 14 Baba ocağındaki yaşantısı güzel olmaktan uzaktı. Babasıyla annesinin ayrılması onun insanlar arasındaki bağlara güvenini yok etmişti. Aşkın korkunç yüzünü görmüş olduğu için başka kadınlar gibi sevgiyi yalnız huzur ve güzellik yerine koyamıyordu. Bu nedenle aşkı kendinden uzak tuttu. Kendi yaşıtları evlenmişken o eğitimini ön planda tutmuş, İtalya da moda tasarımı okumaya karar vermişti. İtalya ya yerleşti. Geçmişi düşünürken, bütün bu geçen yıllar boyunca her şeye karşı büyük bir kayıtsızlık göstermiş olduğunu ilk kez anladı. Hayatın gerçek yüzünü hiç tanımadığını ayrımsadı. Üzerine ruhsal bir gerginlik, acı ve uyuşuk bir şaşkınlık çöktü. Nasıl bir insan olduğunu neler yapabileceğini merak etmeye başladı. İyilik ya da kötülük yapmaya yeteneği ne kadardı acaba? Genç kadın sonunda bunları hiç bilmediğini anladı. Bir insanın ne yaptığını, ne olduğunu söylemesine gerek yoktu. Önemli olan yalnızca ne olduğuydu. Sofi nin hayatı hep korkuyla geçmişti. Eve her gelişinde babasını sağ bulacak mıyım korkusuyla yaşadı. Babaannesi bir gün ona: Eğer sen olmasaydın baban annenin evi terk ettiği gün ölürdü, sen ona hayat verdin. Onun için seni çok seviyorum. demişti. Sofi babasına sevgiden çok acıma duymuştu hep. Babası öldüğü gün, onun öyle hiç konuşmadan kıpırdamadan yattığını görünce, annesine olan aşkı, onunla ayrılışları, hayatı, hepsinin aklından silindiğini farketti genç kadın. Derin derin içini çekti.

15 Gözlerinden akan yaşların farkında bile değildi. Çocuk olduğu ve önünde her türlü imkanın bulunduğu günleri hatırladı. Onu ağlatan etkenin çocukluğunu hatırlaması olduğunu sezinlemişti. Sofi artık sona eren bu zavallı kırık hayata ağlayıp, babasının öbür dünyadaki hayatında huzurlu olması için dua etmişti. Temiz ruhun cennete gittiğinden emindi. Babaannesini hatırladı. Sofi yi dinin güzel yönlerini öğreterek büyütmüştü. Herhangi bir tehlikede insanın hiçbir zaman yapayalnız olmadığını öğretti Sofi ye. Dinin tatlı himayesi ve çabucak gelip geçen yıllar boyunca insandaki çocuk ruhunun tazeliğini körletmeyen bir inanca sahip olmak ne güzel şeydi. Sofi 20 yaşındayken babaannesini kaybetmişti. Kendisini en iyi anlayan bir dosttan olmuştu. Sevdiklerini birer birer kaybetmiş, bu koskoca dünyada yapayalnız hissettmişti kendini. Gözyaşlarını tutamadı. Çocukluğundan beri bu kadar ağladığını hatırlamıyordu. Babası, ölümünden birkaç gün önce Sofi yi yanına çağırmış: Bir gün bana bir şey olursa anneni bul, ona, onu çok üzdüğümü, beni affetmesini söyle. demişti. Gözlerinden akan yaşların farkında bile değildi. Hayatı boyunca hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı ama babasının, büyük acısına rağmen kızının mutluluğu için her şeyi yapmaya çalışan bu adamın, vasiyetini yerine getirmek istiyordu.bu ruh durumu içerisinde, Yunanistan a gidip annesini ve onun ailesini tanımanın zamanının geldiğine karar verdi. 15

16 Arkadaşı olan bir seyahat acentası sahibini aradı ve tura katılarak Yunanistan a geldi. Vasiyeti yerine getirirken, bu arada geçmişin acılarından sıyrılarak yeni bir yaşama başlayabilecekti. Duygularını tazelemek, kendini yeniden bulmak istiyordu. Hayallerinin gerçekler tarafından yok edildiğini hatırlıyordu. Ömrü soğuk ve amaçsız geçmişti. Çok zaman bir inanca sahip olduğunu bile unuttu. İnancımı kullanmaya kullanmaya paslandırdım gitti diye düşündü. Fakat bir gün gelir, bu büyük silahın parlak kalmasının şart olduğunu anlarız; bu dünyadaki acılara ve tehlikelere yalnız o silahla karşı koyabiliriz. III Sevgiye çok ihtiyacı vardı. Gözlerini kapadı. O eski hayatını bırakırken ruhen derin bir nefes almış gibi ferahlamıştı, artık kendini toparlamıştı. Onu daldığı düşüncelerden tur grubundan birinin dostane bir sesle çağırması sıyırdı. Özür dilerim, bir an dalmışım diye yanıtladı. Daha sonra şehir turuna çıktılar. Günlerden cumartesiydi. Baharla birlikte her şey yeniden doğuyordu. Yol boyunca birbirinden güzel rengarenk çiçekler, çiçeklenmiş meyve ağaçları türlü renkler sergiliyorlardı. Sofi bu olağanüstü güzelliği seyrederken annesiyle tanışacak olmanın heyecanı içindeydi. Annesinin yurdunu da kendi yurduna benzetti. Doğal güzellikleri, Yunan insanının sıcaklığını hiç böyle düşünmemişti. 16

17 Annesiyle arasında hissettiği mesafe, yabancılık bir anda buz kalıbı gibi eriyivermişti. Yol boyunca gezdikleri yerler hakkında bilgi veriyorlardı. Pire Limanı nı, daha sonra Mora yarımadasını asıl Yunanistan dan ayıran, Adriyatik Denizi ile Ege Denizi ni birleştiren Korint Kanalı nı gördüler. Daha sonra Adriyatik Denizi kıyısında bulunan Loutraki Köyü nde balık lokantasında balık yediler. Sofi, gruptan genç bir adamın gezi boyunca bir gölge gibi kendisini takip ettiğini fark etti. Adama dikkatle baktığında Sofi birden irkildi. Daha önceden düşünmediği, aklına bile getirmediği bir şeyin farkına varmış gibiydi. Uzun bir dalgınlıktan sıyrıldı ve hatırladı, her şey bir tesadüfle başlamıştı. Evet, bu genç adam Selanik te konakladıklarında Aya Dimitri Kilisesinde gördüğü genç adamdı. Gezinin ilk gününü, Selanik te olanları hatırladı Sofi... IV Selanik e vardıklarında, tur grubunun hareket saati gelince Sofi hızla odasından inmişti. İlk önce Atatürk ün doğduğu, çocukluk ve gençlik günlerinin bir kısmını geçirdiği, memleketin hür bir irade rejimine kavuşması için arkadaşları ile birlikte mücadele kararı verdiği tarihi evi gezdiler. Bugün Atatürk Evi adıyla tanzim edilmiş ve ziyarete açılmış eve, Atatürk ün doğduğu ikinci kattaki odaya girince, Sofi çok duygulanmış, gözyaşlarını tutamamıştı. 17

18 18 Daha sonra Aya Dimitri Kilisesi ne gitmişlerdi. Sofi kiliseyi gezerken birden bire ayinin içine katılmış olduğunu fark etmişti, daha sonra papazla sohbet etmiş, papaz da dualı bir somunu Sofi ye verince bu davranışı grup içinde yadırganmış: Seni papaz kutsadı, Hristiyan oldun. diye takılmışlardı. Sofi onları: Burası Tanrı nın evi, papaz da tanrı insanı. Her din güzeldir. İnsan ister Hristiyanlar gibi Evharistiya ayinine katılsın, ister Hac için Mekke ye gitsin, fark etmez ki. Güneş ışığını vermek için tefrik eder mi? İnsanların hepsi aynı yaradılıştadır. diye yanıtlamıştı. O anda, birisinin Sofi yi rahatsız etmek istemediği için olacak usulce uzaklaştığını görmüştü. Arkasından bakan Sofi yabancının zayıf ama sağlam yapılı olduğunu ve yürürken yere güçlü bastığını görmüştü. Sofi bütün bunları çarçabuk gözlemlemişti, gene de genç adam bu incelemenin farkındaydı. Sofi bunu anlayınca sıkılmış, belki de böyle önemsiz bir bakışla aralarında ince de olsa bir bağ kurduğu için ona bakmaktan vazgeçmişti. Allah ım bana yardım et, hislerime mağlup etme beni. diye yalvarmıştı. İşte o genç adam şimdi yanı başında duruyordu. Sofi başını çevirip ona baktı. Onun da kendisini seyrettiğini fark etti. Genç adamın yüzünde sıcacık bir tebessüm vardı. Sofi kızardığını hissederek gözlerini kaçırdı. Erkeklerin böyle dikkatle bakmasından hoşlanmazdı. Ne oluyor bana, neden onu görünce heyecanlandım? diye düşündü.

19 Geç saatlerde otele döndüklerinde onu bir sürpriz bekliyordu. Resepsiyondaki görevliye: Bana bir mesaj var mı? diye sorduğunda, salonda kendisini bekleyen misafirleri olduğu yanıtını aldı. Salona girdiğinde birden bire annesini karşısında görmesi onu çok heyecanlandırdı, bir an öleceğini sandı. Annesine koştu, ona sarıldı. Her ikisi de mutluluktan ağlıyordu. İnsanın annesinin yanında olması ne kadar güzeldi. Annesini hiç tanımamıştı. Onu hayal meyal hatırlıyordu. Bazen çocukluğuna döner annesini hatırlamaya çalışırdı. Evde annesine ait tek bir resim bile yoktu. Babası evde annesinin isminin anılmasını kesinlikle istemezdi. Anne sevgisine o kadar ihtiyacı vardı ki. Annesinin o evi terk edişini hayal meyal hatırlıyordu. O evden çıkıp giderken arkasından Anne! diye bağırması hiç aklından gitmiyordu. İlk oyuncakları, patikleri hala evde saklıydı. Bazen Sofi onları çıkarır ve annesini hayal ederdi. Şimdi ise annesi karşısındaydı. Annesine dikkatle baktı; o yaşına rağmen çok güzel bir kadındı. Sofi, o an annesinin hep gülen aydınlık yüzünü, mutlulukla parlayan gözlerini görüyordu. Annesi: Seni düşünmediğim tek bir günüm bile olmadı Sofi, o güzel yüzünü hep hayal ettim, seni annesiz bıraktığım için çok üzgünüm. Babanla ayrı dünyaların insanıydık, yürütemedik. Böyle olsun istemezdim. dedi. Annesi eşini, kızını ve genç bir papaz olan kardeşini de beraberinde getirmişti. Dayısının adının 19

20 Yorgo olduğunu öğrendiği zaman Aya Dimitri kilisesinde tanıştığı papazı hatırladı. Ne tuhaftı, bir papaz dayısı olacağı hiç aklına gelmemiş, hiç düşünmemişti. Ona dikkatle baktı, uzun boylu ince yapılıydı. Yüzünde insana huzur veren bir hava, gözlerinde sevgi ve şefkat okunuyordu. Annesi eşini tanıştırdığında, Sofi bir an babasını düşündü. Acaba annem hep babama sadık ve babam mutlu kalsaydı, ben nasıl bir insan olurdum? diye düşündü. Bu düşünceleri kafasından atmaya çalıştı, bunları düşünmenin artık bir yararı yoktu. Dayısı Sofi yi candan, içten bir gülüşle kucakladı: - Gelişinin anneni ne kadar mutlu ettiğini biliyor musun? - Evet biliyorum, ben de çok mutluyum. Sofi ona dikkatle baktı. 6o yaşlarında ama çok daha genç gösteren erkeklerdendi. Orta boylu, ne yaşının ne de yaşadığı hayatın kendisini çökertmesine izin vermemiş bir erkekti. Koyu renk saçları henüz seyrekleşmemişti. Yakışıklı bile sayılabilirdi. Adının Anna olduğunu öğrendiği kız kardeşi ise 15 yaşlarında narin, sevimli bir kızdı, Sofi ye sevgiyle bakan bir çift göz. Arıların topladığı bal kadar saf ve temiz. Sofi küçük kızın güzel yüzüne baktı ve içten gelen bir tebessümle gülümsedi ona. Daha sonra hep birlikte deniz kenarında bir balık lokantasına gittiler. 20

21 Her zaman gittikleri yer olmalı ki çok güzel karşılandılar, masa önceden hazırlanmıştı. Masalarına oturduktan sonra garson mönüyü getirirken Sofi: Harika bir yer burası. demekten kendini alamadı. Annesine kavuşmuş olmanın heyecanından tir tir titriyordu. Annesi ceketini çıkararak onun omzuna koydu. Hep birlikte kadeh kaldırarak Sofi nin gelişini, anne kızın kavuşmasını kutladılar. Dayısı balıkları temizleyip ona veriyordu ama o heyecandan balıkları yutamıyordu. O sırada yanına çok güzel bir kedi geldi. İnsanlara alışık olmalı ki Sofi nin dizine patileriyle vurarak ondan bir şeyler istiyordu. O da kendine verilen balıkları gizlice kediye yedirdi. Orada geç saatlere kadar oturup sohbet ettiler. Annesi Türkçe yi çok güzel konuşuyordu: - Beni sana nasıl tanıttılar? - Böyle bir soruyu nasıl sorabiliyorsun, seni bana kötü tanıtsalardı ben şimdi burada olmazdım. Buraya babamın vasiyetini yerine getirmek için geldim çünkü seninle buluşmamı babam istemişti. - Üzgünüm, baban bana taşıyamayacağım kadar büyük bir ceza vermişti. Sabırla bugünü bekledim. Çok şükür Tanrı dualarımı kabul etti ve sen şimdi yanımdasın. Sevdiğin mutlu değilse sen de mutlu olamazsın ki kızım. Artık seni buldum bırakmaya da hiç niyetim yok. Yemekten kalktıklarında vakit epeyce geç olmuştu. Otele döndüklerinde vedalaşırken annesi ertesi gün öğle yemeğinde birlikte olmalarını teklif etti. Gelip 21

22 22 kendisini otelden alacaklarını söylediler. Onları yolcu ettikten sonra odasına çıkmak üzereyken gizemli yol arkadaşıyla karşılaştı lobide. Sofi ye iyi geceler diledi genç adam. Sofi de karşılık verdi. Odasına geçince heyecanlı olduğunu fark etti. Ne oluyor bana, neden onu görünce heyecanlanıyorum? diye kendi kendine kızdı. Sofi o gece uzunca bir süre uyuyamadı; annesi, ailesi, babasının anıları ve gizemli yol arkadaşı aklında dönüp durdular. Sabah Sofi gözlerini açıp da pırıl pırıl gökyüzünü gördüğü zaman bir kuş hafifliğiyle sıçrayarak yataktan kalktı. Huzur dolu bir hava içinde odasından çıktı. Aşağıya inerken otel görevlisinin uyarısı üzerine annesinin kendisini lobide beklemekte olduğunu gördü. Beraberinde eşi ve kızı Anna da vardı. Bir aile içinde yaşamanın ne kadar da güzel olduğunu düşündü. Ruhunun ve kalbinin böyle bir ortamda, bütün gücüyle sevmeye ve yaşamaya hazır olduğunu hissetti. İçinde yeni yeni yeşeren bir enerji ve güç varsa bu, karakterinin özelliğinden çok şu bir kaç günün içinde bıraktığı izdi. Beraberce sahilde küçük bir gezinti yaptılar. Bir lokantada yemek yediler, sohbet ettiler. Sofi ye kalması için çok ısrar ettilerse de Sofi turla geri döneceğini, babasının işleri için orada olması gerektiğini söyledi. İşlerini yoluna koyar koymaz geri döneceğine söz verdi onlara. Onları da davet etti. Bilhassa Anna yı yaz tatilinde mutlaka bekleyeceğini söyledi. Yemekten kalktıklarında epey geç olmuştu. Otele gelince onlara veda etme vakti de gelmişti ama birbirlerinden hiç ayrılmak istemiyorlardı.

23 O hep gülen aydınlık yüzleri hiç unutmayacaktı. Onlarla vedalaştı, gözlerinden süzülen yaşları elleriyle sildi. V O gece otelde son günleriydi. Akşam yemeği için elbisesini değiştirdi, saçlarını iyice fırçaladı. Uzun bal sarısı saçları omuzlarında altın gibi parlıyordu. Yüzünün ince ve biçimli kemik yapısını inceledi. Boyanmış gür kirpiklerin çevrelediği iri masmavi gözleri ile aynaya baktığında görüntüsünden memnun kalmıştı. Sofi heyecanlıydı, yavaş yavaş merdivenlerden inerken salonda yol arkadaşına rastlayınca nasıl davranacağını düşündü. En iyisi yüz yüze gelince bir selam verip geçmekti. Bu düşüncelerin kendisini ne kadar yormuş olduğunu fark etti. Ama işler planladığı gibi gitmedi; yol arkadaşı Sofi yi görünce birden ayağa kalkarak nazik bir tavırla ona selam verdi ve masasına davet etti. Sofi bir anlık tereddütten sonra onu kırmadı, masasına oturdu. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra yol arkadaşı Sofi ye döndü, kendini tanıttı; adı Cem di. Sofi de kendini tanıttı. Cem tura İstanbul dan katılmıştı. Mimar olduğunu, ilk kez bir tura katıldığını söylüyordu. Çekingen bir hali vardı. Böyle bir adamda bu kadar çekingenlik tuhaf değil miydi? Bu çekingenliğin nedeni acaba neydi, bir anlam veremedi Sofi. Genç adam gerçekten yakışıklıydı, tipinde dikkat çekici soylu bir ifade vardı. Kıyafeti zevkli olduğunun deliliydi. Traşı 23

24 özenliydi. Ağzının iki yanında, yanaklarındaki çizgiler yüzüne çok yakışıyordu. Cem konuşurken, Sofi onun bakışlarında ne etkili bir manyetizma bulunduğunu o anda anladı. Sarıya çalan ela gözlerinde koyu renk benekler vardı. Ancak bu gözler, derinliklerinde gizli tutmaya kararlı olduğu bir şeyi de perdeliyordu sanki. Cem in çekingenliği biraz da tedirginliğindendi. Sofi de Yunanistan a neden geldiğini anlattı ona. Sofi nin konuşmaları Cem in içini ferahlatmış gibi yüzünün ifadesi değişmişti, bakışlarındaki o tedirginlik kaybolmuştu.yemeklerini bitirmişlerdi. Sofi izin istedi: Bir mahsuru yoksa yukarı çıkıp biraz uzanacağım. dedi. O hep gülen aydınlık yüzleri hiç unutmayacaktı. Onlarla vedalaştı, gözlerinden süzülen yaşları elleriyle sildi. kolayca, bütün bunların Allah tarafından yaratılmış olduğunu söyleyebiliyor. Şu varlığımızın rüzgârdan ne farkı var, nereye gittiğimizi anlamadıktan sonra? Bence insan elinden gelen en iyi şeyi yapmaya çalıştığı müddetçe, Allah onunla beraberdir. Ama zamanla öğrenecektim. Hayat büyük bir öğretmendi. Özellikle, dürüst ve açık insanları yola getirme konusunda. Odasına girdiğinde müthiş bir kor göğsünü tutuşturuyordu. Ne oluyor bana diye düşündü yine. Bir kolejliyim ben, 28 yaşında koca bir kadınım ve erkeklerden de etkilenmem. Temiz hava solumaya ve serin gece rüzgarına alnını okşatmaya ihtiyacı vardı. İçinden dürüst bir ses asla bir erkeği kandıramayacağını söylüyordu. Kalbinin derinliklerinde nedenini 24

25 bilmediği bir acı duyuyordu. Birden anladı, bir ürperti yayıldı vücuduna, içinde bir şeylerin sıcaklığını hissetti. Bir şeyler değişiyordu hayatında, bunu seziyor, bekliyordu. Ne var ki bunu nasıl adlandıracağını bilemiyordu. Yüreğinin derinliklerindeki gizli bir özlem farkında bile olmadan su yüzüne çıkmıştı. Aşk bu muydu? Bütün dinlerden üstün olan bir aşk. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Gökyüzü bulutsuzdu ve güneş tatlı tatlı bir sıcaklık saçıyordu etrafa. Sabahın sessizliğinde etrafı seyrederken düşünceliydi. Otelde son günleriydi. Bu ayrılış onu biraz üzüyordu. O gün Atina dan ayrılacaklardı. Annesini düşündü. Acaba mutlu muydu? İkinci evliliğinde inşallah mutluluğu yakalamıştır diye düşündü. Bu koca dünyada yapayalnız hissetti kendini, gözyaşlarını tutamadı. Birden Cem i hissetti yanında. Elini sessizce Sofi nin omzuna koyarak, yalnız değilsin demek istiyordu sanki. Bu düşünce Sofi yi duygulandırdı, rahatlattı. Cem ile aralarında gizli, derin bir bağlılık oluşmuş gibiydi. Cem e karşı içinde bir sevgi uyanmıştı, içinde garip bir şeylerin doğduğunun farkına vardı. İçindeki korku yavaş yavaş yok oluyor, onun yerini inanılmaz bir huzur alıyordu. Anlamıştı, Cem i seviyordu. Bu o kadar açık bir gerçekti ki daha önce anlamaması için kör olması gerekiyordu. Onu ta Aya Dimitri kilisesinde gördüğünde aşık olmuştu. Cem i ne kadar az tanıdığını düşündü, oysa onu daha yakından tanımayı, kişiliğinin 25

26 derinliklerine ulaşabilmeyi ne kadar çok isterdi. Cem in geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Çekingen bir hali vardı. Nedeni acaba neydi? Sakladığı bir sırrı mı vardı? Cem in sesinde garip bir titreşimin varlığını sezinlemişti. Sağlıklı ilişkilerde sırlar yoktur, olmamalı diye düşündü. Ama kendi duygularıyla öyle meşguldu ki üzerinde fazla durmadı. Yaşamında yepyeni, alışık olmadığı bir sayfa açılıyor gibiydi. Onu seviyor muydu? Evet. Ama korkuyordu. Cem i iyi tanıması lazımdı. Genç adam ya kalbini çalıp da yakıp kavurduktan sonra bırakıp giderse diye düşündü. Sofi bu düşüncelerden sonra kafasının içinden sürekli mesleğini, uzun çabalarla yoluna koyduğu kariyerini geçirmeye başladı. Yavaş yavaş bu düşünce ağır basmaya başladı; olanları, Cem le yakınlaşmasını unutup, işine, eski düzenine dönmeliydi bir an önce. Bu kez kalbiyle yaptığı savaşı mantığı kazanmıştı. Yine de hangi tarafı tutması gerektiğini bilmiyordu. Bekleyecek, görecekti. Sofi düşüncelerden sıyrılarak kendine geldiğinde Cem in ısrarlı bakışlarıyla karşılaştı. İçinin titrediğini hissetti. Cem in bakışları hala Sofi nin üzerindeydi. Bir şeyler düşündüğü ya da hesapladığı belliydi. Cem birden Sofi ye dönerek: Hayatınızda biri var mı? diye soruverdi. Sofi kıpkırmızı kesildi ve karşılık vermedi. Neden sonra: Hayır, hiç sevmedim. diye cevapladı Cem i. 26

27 - Neden sevmediğinizi sorabilir miyim? - İnsanların içinde bazı sırlar vardır. Bu sırlara hiç dokunmamak gerekir. Cem rahatlamış gibi derin bir nefes aldıktan sonra Sofi ye dönerek: Sizin ilginizi çekebiliyor muyum? diye soruverdi. Sofi bir an tereddütten sonra sakin bir tavırla: Evet. diye yanıtlamıştı ki birden bire tur rehberinin sesiyle kendilerine geldiler; Atina dan ayrılma saatinin geldiğini haber veriyordu rehber. Sofi kalktı, Cem de arkasından geldi. Tur grubu otobüse yerleşmiş onları bekliyordu. Nihayet Atina dan ayrıldılar. Bu ayrılış onu biraz üzmüştü. Cem, canını sıkan bir şey olup olmadığını sordu ancak Sofi cevap vermeyip pencereden dışarıyı seyrediyordu, dalıp gitmişti. Genç adam gözlerini ondan ayırmadan konuşuyordu. Sofi boğazının kuruduğunu hissetti. Dudağını ısırıp ona baktı. Cem Sofi ye dönerek: Şu an buradayız. Geçmiş geride kaldı, gelecekten de haberimiz yok. Şimdi yaşadığımız şu anı biliyoruz. Onun için bu anı değerlendirelim. Her zaman şimdi de yaşamayı becerebilirsen mutlu olursun. dedi. Sofi onu üzdüğünü anlamıştı. Üzgünüm. diyerek mendille gözyaşlarını sildi. Bir bardak su uzatan Cem in pırıl pırıl ışıldayan gözleriyle karşılaştı. Suyu yavaş yavaş içerken onun bu hareketi yüreğini ısıtmıştı. Sofi başını çevirip ona baktı. Cem in yüzünde sıcak, güven veren bir tebessüm vardı. 27

28 - Sana güzel olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun? Yalan söylemedim. - Evet, biliyorum. Cem ile beraber olmanın mutluluğunu yaşamak istiyordu. Önlerinde uzun bir yolculuk olduğu için Sofi mutluydu. 13 saatlik bu yolculukta görmedikleri yerleri göreceklerdi. Yol üzerinde Olimpos Dağları vardı; tanrıların mekanı. Yunanlılar tanrıların yaşadığı yer diyorlar. Olimpos Dağları arasında göze iyi geldiği söylenen Ayazma şifalı suyu var. Cem sürekli gördükleri yerler hakkında bilgi veriyordu, anlaşılan tura katılmadan önce iyi bir hazırlık yapmıştı. Yol üzerinde Türklerin oturdukları İskece, Gümülcüne köyleri vardı. Sofi buradaki Türklerle sohbet etti, onların gönüllerini aldı. İkinci sınıf insan muamelesi gördükleri için mutlu olmadıklarını gördü. Sofi yi bu durum derinden etkilemişti. Tarihte olan olaylardan olsa gerek diye düşündü. Uzun bir yolculuktan sonra Kavala ya geldiler. Yorucu bir gün geçirmişlerdi ama bu yolculuk yorgunluğa değmişti. Otele yerleşince Sofi bir banyo yaptı. Biraz dinlenmek için yatağa uzandı. Cem i düşündü. Ertesi sabah şehir turuna çıktılar, Kavalalı Mehmet Ali Paşa nın yaşadığı yeri ve heykelini gördüler. Cem yine yanı başında Kavala hakkında bilgiler veriyordu. At üzerinde muhteşem Mehmet Ali Paşa heykelinin etrafına hükmeder gibi bir hali vardı. Cem anlatıyor 28

29 Sofi de hayranlıkla onu dinliyordu. Konya da doğmuş, daha sonra Kavala ya gelmiş 11 kardeşten biriymiş Mehmet Ali Paşa. Osmanlı döneminde bayağı entrikalar çevirmiş, vali olarak Mısır a gitmiş, oraya yerleşmiş. O dönem Kral Faruk un beşinci ve son dönemiymiş. Mehmet Ali Paşa Osmanlılar ın hazinesini soyarak Mısır ı zengin etmiş. Bu yüzden Mısır hükümeti onun heykelini Kavala da evinin yanında bir parka dikmiş. Bunu duyunca Sofi çok şaşırmıştı; insan kendi vatanına nasıl ihanet eder diye düşündü. Akşam yemeği için Sofi büyük bir özenle hazırlandı. Cem ile son günleriydi, bu akşam çok şık olmak istiyordu. Son derece heyecanlıydı. Ne giyeceğine bir türlü karar veremiyordu. Bu yüzden bütün elbiselerini teker teker incelemiş ve sonunda beyaz ipek krep kumaştan elbisesinin aynadaki görüntüsünden memnun kalmıştı. Sofi omuzlarına dökülen bal sarısı saçlarını arkada topladı. Yavaş yavaş merdivenlerden aşağıya inerken Cem e rastladı. O da henüz odasından çıkmış aşağıya iniyordu. Sofi ye selam verdi. Daha sonra ona dikkatle baktı ve Ne kadar güzelsiniz. diye fısıldadı. Sofi gülümsedi. Evet farkındayım. diye cevap verdi. Gözleri onun gözlerini okuyordu. Cem in Gözleriniz tıpkı hayalimdeki deniz kızının gözlerine benziyor. demesi Sofi yi şaşırttı. - Güzel biri olmalı bu deniz kızı. - Onda sevdiğim her şey var. 29

30 O dakikada, en nihayet birbirlerini tam olarak sonsuza kadar unutmamak üzere anladılar. - Sizi ilk gördüğüm anda vuruldum. Bu dünyada bir kadınla bir erkeğin birbirini sevmesinin bu kadar büyük bir mutluluk olduğunu kavrayamazdım. - Demek mutlusun? - Mutlu görünmüyor muyum? Sofi karşılık vermedi. Cem in gözlerini kendisine diktiğini, bir cevap beklediğini hissetti. Cem in usul usul: Senin de mutlu olduğunu bilmek bana sonsuz bir huzur verecektir. dediğini duyunca Sofi nin içindeki gurur ve bu gururla birlikte uyuşmuş olan bütün duyguları uyandı. Yüzünün hatta bütün bedeninin kıpkırmızı kesildiğini ve bunu Cem in fark ettiğini sanıyordu. Cem e bakarken artık gözleri sakin, yüzü güleçti. Cem bir tavernaya gitmelerini teklif etti. Sofi de kabul etti, o da eğlenmek, bu son gecede Cem ile beraber olmanın mutluluğunu yaşamak istiyordu. Birbirlerine öyle yakındılar ki gerçek dünyanın çok çok uzağındaydılar sanki, zaman duygusunu yitirip saatlerce eğlendiler. Geç saatlerde Sofi kalkmak isteyince Cem sesini çıkarmadan arkasından geldi. Otele dönerken Cem birden Sofi ye candan içten sevimli bir gülüşle: Sevdiğini kaybedersen ne yaparsın? diye soruverdi. Sofi: Sevdiğine kalbinde bir yer açarsın, orada sonsuza kadar yaşar. diye yanıtladı ama Cem in bu sorusuna 30

31 bir anlam verememişti. Neden bu soruyu sormuştu? Sofi odasına çekildiğinde düşünceliydi, kolay kolay uyku tutmayacağını biliyordu. Belki yüzüncü kez, öyle güzel bir geceydi ki diye düşünmekten kendini alamadı. Senin verdiğin mutluluğu bana kimse veremez. demişti Cem. Gözlerini kapadı. VI Sofi uyandığı zaman gözlerini kamaştıran aydınlık gecenin ağırlığını üzerinden kaldırmıştı. İçinde sözcüklerle tanımlanamayacak kadar tatlı bir heyecan, coşku dolu bir sevinç vardı. Genç yüreğinin bütün tutkusuyla, sonsuz bir aşkla seviyordu Cem i. Cem in ise kendi içinde bir hesaplaşma süreci geçirdiğini ve düşünmeye ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Bu nedenle onu zorlayıcı bir davranışta bulunmaması gerektiğini, ona karşı olan duygularını anlatacak olursa üzerinde duygusal bir baskı yaratacağını biliyordu. O nedenle Cem le daha fazla yakınlaşmamaya karar verdi. İnsan neyi arıyorsa karşısına çıkacaktır diye düşündü. Karşılaşmaları tesadüf değildi, Cem onun kaderiydi, bunu hissediyordu. Kadere olan inancı böyle diyordu ona. Allah ım, başkalarını aydınlatabilmem için beni aydınlat, kalbimdeki büyük aşkı sen muhafaza et, bu sevgi en büyük servetim olarak senden ayırmasın beni. diye dua etti. Aşk kötülüğü yakar, mahveder. Bütün ahlak kusurlarını yakıp temizleyecek olan yegane ateş, 31

32 aşktır. Öyleyse aşk kötü değildir diye kendi kendine tekrarladı. Huzur içimizde, insanın kendi ruhundadır. Sana en doğru yolu gösteren kendi kalbindir. Bu bir ışıktı, küçük bir alevdi. Bu düşünceleri ruhuna olanca canlılığı verdi, huzurla dolduğunu hissetti. Sonra babasını düşündü. Ne tuhaftı. Babasının kaderi gibi Sofi de Cem ile Atina da tanışmış, ona aşık olmuştu. Ama annesinin yaptığı hataları yapmayacaktı; evlenince kocasını hep mutlu edecekti. Onun evliliği ölene dek sürecek, anne ve babasınınki gibi kısa ömürlü olmayacaktı. Babası ömrü boyunca tek bir kadını sevmişti, Sofi de sonsuza dek tek bir erkeği sevecekti. Aşk acı çekmekmiş, öyle de olsa, yine de onu sevmekten vazgeçmeyecekti. Kapısı çalınınca düşüncelerinden sıyrıldı, Cem grubun hareket saatinin geldiğini haber veriyordu. Hemen toparlandı. Beraberce aşağıya indiler. Önlerinde uzun bir yolculuk olduğunu biliyordu ama Cem ile beraber olmak onu mutlu ediyordu. Yolculuk heyacanı ve mutluluğuna rağmen düşünceliydi de. Cem hakkında hiçbir şey bilmiyordu, zaman ne getirecekti? VII İstanbul a döndüklerinde Sofi Büyükada daki köşke yerleşmişti. İlk günlerde Cem le sık sık telefonla görüşmelerine rağmen zamanla görüşmeleri seyrekleşmişti, Cem aramıyordu. Çevresini karabulutlar 32

33 sarmışçasına içi sıkılıyor, üzülüyordu Sofi. O heyecanlı günlerin böyle sona ereceğini hiç düşünmemişti. Benliğindeki yaşam duygusu uçup gitmiş, içine kapanmıştı. Hiçbir şeye ilgi duymuyordu artık, işine olan ilgisi de kaybolmuştu, kendini işine veremiyordu eskisi gibi. Güneşi yitirmiş, tüm dünyası bulutlanmış, buğulu gözleri yağmurlanmış, tüm renkler siyaha dönüşmüştü adeta. İçine düştüğü bu durumdan ancak Cem kurtarabilirdi onu. Yaşamını renklendirecek, kendisini neşelendirecek, yarınlara umutla bakmasını sağlayacak, içini ışıtacak kişi Cem di. Umutsuz, sıkıcı, neşesiz, boğucu yaz sıcağıyla geçen günler yerini serin, hüzün dolu hazana bıraktı. Kasım ın sonlarına doğru bir akşam, güneş evin batıya bakan penceresinden ışıklarını yansıtıyor, odayı yavaş yavaş loş bir kızıllık kaplıyordu. İsteksiz, uyuşuk bir halde yemek masasındayken, Cem aklına düştü yeniden. Ona duyduğu özlemin yine güçlendiğini duydu benliğinde. Uzun zamandır ondan bir haber alamıyordu. İşittiği telefonun sesiyle kendine geldi. Günlerdir, aylardır haber alamayıp, merakla beklediği adamın sesiydi ahizedeki. İşte, sevdiği adam sesleniyordu kendisine: - Alo. Merhaba Sofi, ben Cem, nasılsın? Kulaklarına inanamıyordu, sesinin titremesine engel olmaya çalıştı: 33

34 - Merhaba Cem, teşekkür ederim, iyiyim. - Seni uzun zamandır arayamadım Sofi, bağışla lütfen. - Neden Cem, neden? Aylardır özlemle bir haber bekledim senden. - Halletmem gereken işlerim vardı Sofi. Zamana ihtiyacım var, lütfen biraz daha zaman tanı. Bundan böyle seni daha sık arayacağım inan. - Sensiz geçen günlerimin bana yüklediği acıyı, sıkıntıyı anlatamam. - Sofi. Sofi lütfen dinle. Ben hep kendimi kandırmışım şimdiye kadar. Kendimle yüzleşmekten kaçındım hep. - Cem, insanların hata yapması doğaldır ancak bu hatalardan ders çıkarmadan ilerlemek, yaşamın anlamını yitirmesine yol açar. Cem in halletmek istediği ne olabilirdi acaba, yoksa evli miydi? Hayır, hayır. Evli bir adamla olamazdı, bir yuvayı yıkamazdı. Güvenemezdi evli bir adama. - Sofi, seni benim sevdiğim kadar kimse sevemez, seni bütün kalbimle seviyorum inan. Seni çok özledim. - Ben de seni çok özledim. Telefonu kapatınca umutsuz ve bitkin bir şekilde attı kendini koltuğa. Cem, Sofi yi gerçekten seviyor muydu, doğru söylüyor muydu? Ne idi halletmek istediği mesele, evli miydi Cem yoksa, çocukları var mıydı? Karısından boşanmaya mı çalışıyordu? Evliyse onunla 34

35 birlikte olması imkansızdı, bir yuvayı nasıl dağıtabilirdi? Onu çok seviyordu, onun da kendisini sevdiğini sanıyordu. Acaba doğru muydu? Bilmiyordu. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Niçin bir türlü mutluluğu bulamıyorum diye düşündü. Derin düşüncelerin verdiği yorgunlukla koltukta uykuya daldı bir süre sonra. Rüyasında denizin ortasında tek başına bir sandaldaydı.uçsuz bucaksız denizin ortasında, vahşi dalgaların üstünde yalnızlığın verdiği telaşla, nasıl karaya ulaşacağının endişesiyle boğuşuyordu. Kurtulması için Tanrı ya dua ediyordu. Aniden uzunca bir dalın kendine uzandığını gördü. Ne olmuştu da o kocaman dal kendine kadar uzanmıştı. Tutunduğu dalın yardımıyla sahile kadar geldi. Hayretle etrafına bakınırken kumsalda, az ileride bir ağacın altında duran bir adam gördü. Tanıdık biri değildi ama uzaklarda kendisini koruyan biri vardı demek ki. Uyandığında rüyasındaki adamı düşündü. Tanımadığı bu kişi mi kurtarmıştı kendisini? Tanrı ya şükretti. Asla umutsuzluğa düşmemesi gerektiğini, her yanılgının doğruyu bulmakta bir adım olduğunu düşündü. Yaptığı hatalardan ders çıkarmalıydı, bu yanlışlıklar sayesinde doğruyu bularak üzüntülerin ardından sevince ulaşıp bizzat hayatın içinde, hayatla yoğrularak gerçeğe yol almalıydı. Mutluluk gözyaşlarının arkasındaydı. Elbette güneş doğacaktı her gecenin ardından. Üzülmenin doğru olmadığını, her zaman mantığıyla değil de duygularıyla hareket ettiğini, zayıf tarafının bu 35

36 zayıf tarafının bu olduğunu biliyordu. Bu durum karşısında ağlamaktan başka bir şey yapamayacağını sanmıştı, gözleri yaşlı da olsa gülebildiğini görünce iyileşeceğini hissetti. VIII Rengarenk çiçekleriyle, uçuşan böcekleri, kelebekleriyle, cıvıldaşan kuşlarıyla etrafa mutluluk ve enerji saçan ilkbahar, yazın sıcağına bırakmıştı yerini.bu sıcak günlerde zaman zaman köşke giderek yalnızlığını avutuyor, huzur buluyordu Büyükada da. Akşamları köşkün balkonunda kendiyle baş başa, denizdeki yakamozlara kapılıyordu. Bir gün önce çarşaf gibi olan deniz hafif dalgalarla sahili köpürdeterek çırpışıyordu o gece. Kumsalın üzerine köpükten bir çarşaf gibi yayılan dalgalar sönerek geri dönüyordu denize. Karşıda, İstanbul da yanıp sönen ışık hüzmelerinin göğe vuran aydınlığı yıldızlara ulaşmaya çalışıyordu adeta. Çıplak ayaklarla kumsala indi Sofi anılarıyla beraber, derin bir iç geçirdi, bir özlem fırtınası koptu içinde. Ne de çabuk geçmişti günler; dünlerin bugüne, bugünlerin hızla yarınlara dönüşümünü hüzünle düşünürken omzunda bir el hissetti. Başını kaldırdı, Cem le göz göze geldi. Cem in kendisine uzanan elini tuttuğunda, bu elin ne denli güçlü ama aynı zamanda ne denli de ılık, koruyucu olduğunu hissetti. 36

37 Genç adam sevgi ve şefkatle: Merhaba, güzelliğinden bir şey yitirmemişsin. dedi. Sahil boyunca yürüdüler kumların üzerinde sohbet ederek. Hemen hemen bir yıl olmuştu görüşmeyeli. İkisi de havadan sudan söz etmeye özen gösteriyor, geçmişi anmamaya çalışıyorlardı. İkisi de aralarındaki ilişkinin değiştiğini fark etmişlerdi. Sofi, Cem in gönlünü almak için hiçbir girişimde bulunmadı, artık dost kalmak düşüncesindeydi. Soluk aldıkları havadan başka bir şeyi paylaşmayan iki yabancı gibi davranmaktan kendilerini alamadılar. İçinden kendini yokluyordu Sofi o gece Cem ayrılırken. Görüşmek üzere. dedi Cem. Sofi gülümsemekle yetindi. Bu kez daha güçlü olması gerektiğini, duygularıyla değil mantığıyla hareket etmesi gerektiğini yineledi durdu kendi kendine. Kaygı zihin gücünün büyük kısmını tüketir, genç ruhu yaralar. Kötü düşünceleri içinden söküp atmak, aydınlıkta yaşamak istiyordu. Sabah güneşinin parlaklığı kuş cıvıltılarının ışıltıyla dolduruyordu odayı. Açık pencereden içeri giren yaz sabahının serinletici yelinin yüzünü okşamasıyla açtı gözlerini. Kollarını yukarı doğru kavuşturup tatlı tatlı gerindi. Vücudunu bir sağa bir sola yaylandırarak, bacaklarını tavana doğru uzatıp dizlerini karnına doğru bükerek yaptığı kültür fizik hareketiyle canlandırdı kendini. Kahvaltısını neşeyle hazırladı. Büyükada nın 37

38 tepelerinden topladığı mis kokan kekikleri üzerine doğradığı zeytin tabağına biraz sızma zeytinyağı döktü, yarım limon sıktı. Beyaz Ezine peynirini tabağa dilimlerken mis gibi kızarmış ekmeğin kokusunu çekti içine.verandada çayını yudumlarken denizin üstünde uçuşan martıları seyre daldı. Onlar da sabah kahvaltılarını yapıyorlardı denize batıp çıkarak. Havada geniş bir daire çiziyor, denizde gözüne kestirdiği balığa doğru hızla pike yapıp balığı kaptıkları gibi havalanıyorlardı. Gece gittikleri avdan dönen balıkçıların motor sesleri martıların çığlıklarına karışıyordu. Gün hareketli başlamıştı her yaz sabahı gibi. Yüzünde tatlı bir tebessüm ve elinde bir demet çiçekle gelen Cem in Günaydın. diye seslenişi ayırdı bu seyirden Sofi yi. - Günaydın. Kahvaltı yaptın mı? - Bir bardak çay alırım, lütfen. Mutfakta çayı zarif bardağa dökerken her şeyi açıkça konuşması gerektiğini düşündü, ama nereden başlamalıydı? Karşılıklı gülümseyerek tedirgin bir şekilde yudumlarken çaylarını, Cem başladı söze: - Dün gece sana bazı şeyleri açıklamak için gelmiştim, ancak kendimde o cesareti bulamadım. - Ne gibi şeyler? 38

39 - Üç yıldır karımdan ve çocuğumdan ayrı yaşıyorum. Bu ayrılığın sebebi sen değilsin inan. Tahminlerinde yanılmamıştı Sofi. Kalbinin çarpıntısı yanaklarının kızarıklığıyla ele veriyordu kendisini. Elleri terliyor, dudakları titriyor, kirpiklerini ıslatan gözlerinin buğusu yanaklarından inci taneleri gibi süzülüyordu. Şüphelerinde yanılmadığını Cem in bu itirafı ortaya koymuştu işte. Cem evliydi, üstelik bir de çocuğu vardı. Annesiz büyüyen Sofi, bir yuvayı dağıtan ve minik bir çocuğun babasız büyümesine neden olan birisi olmak istemiyordu. O minik yavrunun da bu acıları yaşamasına, acılarla büyümesine nasıl katlanabilirdi ki? - Bir türlü mutlu yaşayamadık, ayrı dünyaların insanları olduğumuzu çok geç anladık.belki bizi birbirimize bağlar diye çocuk yaptık fakat o da çare olmadı. Seni tanıdıkça tattım mutluluğu. Sana geldiğimde yaşadığımı anlıyordum. Ancak mantığım seni yasak kılıyordu bana. Sen bana yasaktın, ne var ki yasaklandıkça daha da bağlandım sana. - Bunları önceden anlatman gerekmez miydi Cem? - Zamana ihtiyacım vardı Sofi. Zamanla düzelir sanıyordum ama senden kopamıyordum. Evdeki tatsızlıklar büyüdükçe, tartışmalar çoğaldıkça karımdan uzaklaşıyordum. Şefkat ararken, sığınacak bir limandın 39

40 benim için. Huzuru sende buluyorum çünkü. - Ayrılmak çözüm getirdi mi, daha da karmaşık hale gelmedi mi şimdi durum Cem? - Şiddetli geçimsizlik, kışkançlık bunaltmıştı beni. Bu nedenle ayrı yaşamaya başladık. - Evliliğe karar vermeden önce neden çok iyi düşünmedin? - Bir yuvam olsun, seveceğim bir karım olsun istedim, onu kendime uygun bir eş olarak görmüştüm. - Yani onu hiç sevmemiş olduğunu mu söylemek istiyorsun? Bu soruyu sorduğu için kızdı kendine Sofi. Cem in özel hayatıyla ilgili yorumlar yapmaya hakkı olmadığını düşündü. Cem ses tonuyla sakin görünse de Sofi onun da tedirgin, sinirli olduğunun farkındaydı. Ne yapmamı istiyorsun Sofi? diye sordu Cem. Bu soru Sofi yi etkilemişti, gözleri doldu, Cem in acı çekmesine dayanamayacağını düşündü ama birden toparlandı. Sevdiği adam evliydi. Onu ne kadar tanıyordu, söylediklerinde gerçekten dürüst müydü? Bu konuyu sakin kafayla daha sonra konuşsak iyi olur Cem. diye cevapladı. Uzun uzun baktı arkasından sevdiği adamın gidişine. Seviyordu Cem i, ömrünün sonuna kadar da seveceğini biliyordu ama karar vermişti, duygularına yenilmeyecekti. 40

41 İnsan iradesinin bazen aşamadığı engeller de var tabi diye düşündü. Hayal kırıklıkları, hüzün ve mutsuzluklarımız nasıl da yalnızlaştırıyor bizleri, nasıl da yabancılaşıyoruz kendimize. Doğaya, evrene nasıl da boş gözlerle bakıyoruz. Bir süre sonra da kendimizi bir kurban ya da bir trajedinin kahramanı gibi görüp yaşama sevincimizi yitirmeye başlıyoruz. Acılar, ızdıraplar insanın kendi zayıflıklarının, zaaflarının, bencilliklerinin farkına varması ve bunların üstesinden gelmesi için sunulmamış mıdır insana? Sorunları görmezden gelmek ya da sızlanarak şikayet etmek bize aynı tecrübeleri yaşatmaktan başka bir işe yaramaz. Bu düşüncelerin içinde Buda nın bir sözünü hatırladı: Kendine galip gelen kişinin zaferi, savaşta galip gelenin zaferinden daha yeğdir. Her olay insana dersler verir, bu dersler kişinin iç ve dış gelişimini ateşleyecektir. Bunlar olmadan ilerleme kaydedemez, bir düzlükte takılır kalırız. Nereye gittiğimizi bilmezsek, oraya ulaştığımızı nasıl anlayabiliriz ki? Günler günleri, haftalar haftaları kovaladı. Cem in gidişiyle yeniden yalnızlığa gömülmüştü Sofi altı aydır. Atina da yaşayan annesini özlemişti. Birkaç aylığına annesinin yanında olmak istiyordu. Birisinin onu hayata döndürmesi gerekiyordu. Cem le ilişkisinde uğradığı düş kırıklığı ve Cem in tükenmek bilmeyen kararsızlıklarının yüreğinde açtığı yaralardan sonra Atina da uzun süre annesiyle kalmak huzur verecekti Sofi ye. 41

42 Uçak biletini ayırttığı gün çarşı pazar dolaştı, annesine ve kız kardeşine hediyeler aldı. Eve döndüğünde telefonun sesine koştu, arayan Cem di. Atina ya, annesini ve kız kardeşini görmeye gideceğini, uzun bir süre orada kalacağını anlattı. Cem umudunu yitirmediğini kendisini sonsuza dek bekleyeceğini söyledi. Aşkını kalbine gömmeye karar vermiş olan Sofi dostça ayrılmak istediğini belirtti telefonda, hiç de umut verici konuşmadı. Hüzünlü bir vedalaşmayla kapattı telefonu. Sabah erkenden kalktı, banyosunu yaptı, aceleyle vapurun yolunu tuttu. Dalgaları köpürdeterek ayrılan vapurun arka güvertesinde otururken yeniden kavuşmayı dileyerek hüzünle seyretti denizde kanat çırpan martıları. Annesi ve kız kardeşine kavuşmanın heyecanıyla bindi uçağa. Bulutların içinden masmavi gökyüzüne doğru süzülen uçağın minik penceresinden bulutları seyrederek, içindeki özlemi, heyecanı yatıştırmaya çalıştı.tatlı bir huzur duydu benliğinde, gülümsedi. Atina, annesini, kız kardeşini bağrında besleyen Atina. 42

43 IX Alana indiğinde içi içine sığmıyordu. Bavulunu aldı, çıkışa doğru yürüdü. Kucaklaşmalar, sevinç gözyaşları derin bir özlemin ifadesiydi. Kızkardeşi Anna ve eşi de gelmişlerdi Sofi yi karşılamaya. Atina nın güneyinde bulunan Attica yakınında, Athiri cinsi şaraplık üzümlerin yetiştirildiği bölgedeki bağ evine doğru yol aldılar. Üvey babası bölgenin en meşhur şaraplarının üreticilerinden biriymiş. Düşük asitli, bu kadim beyaz şaraptan tatmaya Yunanistan ın her yerinden ziyaretçiler gelirmiş bağa. Gururla anlatan annesini dinlerken bağ evi muhteşem görüntüsüyle karşılarına dikildi asma bahçelerinin arasından. Eskiden kalma evin dışı Peanio bölgesinden getirilmiş özel taşlarla kaplanmıştı. Cephede sağlı sollu ahşap döşemeli iki veranda üzerindeki oturma takımları, masa ve sehpalar ev sahibinin zevkini ve zenginliğini anlatmaya yetiyordu.verandaların tavanından küpeştelere doğru yer yer sarkıtılmış saksılardaki aşk merdivenleri, küpeli çiçekleri, girişteki basamakların hemen sağındaki yasemin ve begonviller eve bir canlılık, huzur veriyordu. Evin içinde her köşede annesinin zevki yansıyordu. Birinci katta oldukça geniş bir yemek odası, duvarları ceviz kaplamalı, balkona açılan cam kapılarla bir salon, bitişiğinde yine ceviz kaplamalı bir dinlenme odası yer alıyordu. Evdeki eşyalar birbiriyle çok uyumluydu. 43

44 Odanın bir köşesindeki dolabın üstünde duran mavi cam vazodaki güller, pencerelerin önündeki sehpalara yerleştirilmiş çiçek saksıları eve bahar canlılığı katıyordu. Sofi zarif mobilyalara beğeniyle baktı. Yukarıda her birinin kendi banyosu olan yatak odaları vardı. Hizmetçi kızın gösterdiği, kendisine ayrılan odaya girdi, valizini karyolanın üzerine bıraktı, pencereye gitti. Çimenlerle, çiçeklerle süslü bahçenin ortasında bir havuz, biraz ileride bir tenis kortu vardı.valizini boşaltıp eşyalarını dolaba yerleştirirken kapı vuruldu. Gülümseyen yüzüyle içeri giren annesi, onun gelişini kutlamak için küçük bir parti vereceğini bildirdi. - O kadar mutluyum ki Sofi, seni yanımda görmek en büyük armağandır benim için. Bu gece çok eğlenmeni istiyorum, davetliler arasında tanışmanı istediğim Türk dostlarımız da var. Ev halkı davet için hazırlıklarını sürdürürken Sofi biraz olsun dinlendi. Akşama doğru davet için hazırlandı. Gözlerinin rengini yansıtan açık mavi bir elbise giydi. Boynuna taktığı, kadife gibi teninin üzerinde pırıl pırıl parlayan pırlantalı kolye babasının verdiği en son hediyeydi. Kulaklarındaki safir küpeler yıldızlar gibi yanıp sönüyordu. Saçları yüzünün iki yanında altınsı parıltılarla dalgalanıyordu. Aynada aksine baktığı yüzü belki de yaşamında ilk kez bu kadar güzeldi. Dudaklarına gül kurusu bir ruj, göz kapaklarına 44

45 da elbisesine uyan mora çalan mavi bir far sürdü. Odadan içeri giren annesi son derece zarif bir edayla aynada kendini inceleyen kızına büyük bir sevgi ve şefkatle bakarak: O kadar güzelsin ki, bu gece tüm gözler üzerinde olacak. dedi tedirginliğini gizleyemeyen Sofi ye. - Kimseyi tanımıyorum, huzursuzluğum bu yüzden anne. - Konuklarımız yakın dostlarımız, son derece sevecen insanlar, merak etme. Kızını yanına alarak dostlarıyla tanıştırmaya götürdü. Yavaş yavaş merdivenlerden inerken nasıl karşılanacağını bilemiyordu Sofi. Salona girdiklerinde tüm gözler onun üzerindeydi. Herkesin kendisine hayranlıkla bakışından tedirgin olmuş, heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Annesi kızını konuklarına takdim etti. Konuklar arasındaki bir çift gözün ısrarlı bakışıyla karşılaştı bir ara. Genç adamın bakışlarından rahatsız olan Sofi nin imdadına annesi yetişti: Seni bir dostla tanıştıracağım. diyerek büyükelçilikte görevli, yüksek düzeyde bir diplomat olan genç adamın yanına götürdü. Soğukkanlı, nezaketli bir sesle: İyi akşamlar, ben Barış. dedi genç adam saygıyla elini uzatırken. Sofi de kendini tanıttı. 45

46 46 Kırk yaşlarında görünüyordu Barış. Yüzü bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi düzgün, açık alınlı, düz burunlu, dolgun dudaklıydı. Pırıl pırıl ışıldayan kara gözleri etkilemişti Sofi yi, heyecanlandığını hissetti. Barış tan özür dileyerek ayrılıp diğer dostlarıyla tanıştırmaya götürdü annesi kızını. Otuz yaşlarında görünen Yorgo ve Emili çifti son derece sevimli, neşeli insanlardı. Sofi yi sevgiyle kucakladılar, tıpkı annesine benzediğini söylediler. Omuzlarına dökülen sarı saçları, çekici yüzü, ince ve narin yapısıyla davettekileri büyülediğinin farkındaydı genç kız. Gecenin ilerleyen saatlerinde yorgunluğunu bahane ederek izin istedi, odasına çıkmak üzere ayrıldı salondan. Tüm yorgunluğuna rağmen uyku tutmadı. Balkon kapısını açtı, dışarı çıktı. Havanın serinliğine karışan yasemin kokusunu derin derin içine çekti, başını kaldırıp gökyüzündeki yıldızların pırıl pırıl ışıltısını izledi. Uzun bir süre yıldızlarla dolu gökyüzünü seyretti. Aşağıdan gelen kahkahalar ve müzik sesi gecenin karanlığında kaybolup gidiyordu. Yeniden yatağına uzandı, Cem i düşündü, onunla tanıştığı günleri anımsadı. Sofi için erişilmez biriydi adeta Cem. Ona duyduğu sevgi hala anlamını koruyordu. Bu sevgiyi onunla evlenerek, çocuklarının annesi olarak süslemek istemişti. Ancak Cem in evli, üstelik bir de bu evlilikten bir çocuğunun olması en büyük engeldi. Bir yuvayı yıkacak kadar, minik bir yavrunun babasız büyümesine sebep olacak kadar duygusuz ve zalim

47 olamayacağını anlamıştı Sofi. Mantığı duygularına galip gelmiş, aşkını kalbine gömmüştü. Mutsuz geçmişini söküp atmalı, kendine mutlu, aydınlık bir dünya kurmalıydı. Gözlerinden süzülen yaşların ıslattığı yastığa yüzünü gömdü, derin bir iç çekerek uykuya daldı. Bir kuş kadar hafif kalktı yataktan Sofi. Bahçedeki kuş sesleri sabahın güzelliğini, günün güzel başlayacağını anlatıyordu. Akşamki davetten arta kalanları temizleyip, salonu eski düzenine getiren, ev halkı için telaşla kahvaltı hazırlayan uşakların mutfaktaki neşeli çalışma sesleri eve hoş bir canlılık veriyordu. Banyoya geçip neşeyle duşunu aldı, aynanın karşısında kurulanıp giyindi, saçlarını özenle taradı. Merdivenlerden yavaş yavaş inerken, kahvaltının bahçede yapılacağını, ev halkının kendisini beklediğini haber verdi hizmetçi kız. Geç kaldığı için özür dileyerek, günaydın dileğiyle oturdu masaya. Sevgiyle karşıladı masadaki herkes Sofi yi. Annesi: Günaydın canım, umarım rahat bir uykuyla dinlenmişsindir. Sabahtan beri susmadı telefon, gecenin yıldızı sendin. diyerek akşamki konuklarının övgülerini iletti. Neşeli bir sohbetle kahvaltı yapılırken bir araba yanaştı eve; Barış tı gelen. Hani şu, akşam davette tanıştığı genç, yakışıklı diplomat. Samimiyetle karşıladı ev halkı Barış ı. Eve her zaman gelip giden biri olduğu onun rahat tavırlarından anlaşılıyordu. 47

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

ama yüreğe dokunanlar

ama yüreğe dokunanlar Hiçbir hatıra tekrar yaşanamaz, ama yüreğe dokunanlar O gün tam 8 yıl öncesine gittim. Çekingen ve meraklı tavırlarla otobüsten inen abilere ve ablalara bakıyordum. Bizim için gelmişlerdi sadece bizim

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan; Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen insanların kullandığı yoldan; yemyeşil ağaçların rüzgar ile savrulan dallarından çıkan sesin dalga

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

15 günlük kısa dönem Avrupa gönüllü hizmeti projemi bitirdikten sonra Türkiye ye döndüm ve sizinle oradaki anılarımı bir raporda paylaşmak istedim.

15 günlük kısa dönem Avrupa gönüllü hizmeti projemi bitirdikten sonra Türkiye ye döndüm ve sizinle oradaki anılarımı bir raporda paylaşmak istedim. Yazan: Ümmü Nur Günlü Ülke: SIRBİSTAN Kuruluş: Bird Protection Study Society Başlama Tarihi: 01.07.2018 Bitiş Tarihi: 15.07.2018 E-posta: mmnrgnl@yandex.com Herkese selamlar, 15 günlük kısa dönem Avrupa

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. Örnek: Mustafa okula erkenden geldi. ( Kurallı cümle ) --KURALSIZ (DEVRİK) CÜMLE: Eylemi cümle sonunda yer almayan

Detaylı

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor MİRKET NİNELER Tanıdığım en farklı iki kadın olan anneannem ve babaannem için... Çünkü onlar hep ayakta kalırlar. N. T. SEV Yayıncılık Eğitim ve Ticaret A.Ş. Nuhkuyusu Cad., No. 197 Üsküdar İş Merkezi,

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Hayata dair küçük notlar

Hayata dair küçük notlar Hayata dair küçük notlar İlk önce sen merhaba- de. Olanaklarının altında yaşa. Sık sık -teşekkür ederim- de. Bir müzik aleti çalmayı öğren. Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir konuda öğrenci

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Bu kitabın sahibi:...

Bu kitabın sahibi:... Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya gelmesiyle başladı. Kucakladılar

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Üç nesil Anneler Günü

Üç nesil Anneler Günü Üç nesil Anneler Günü Mayıs 10, 2015-11:45:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hotar, siyasete başladığında 1,5 yaşında olan ve adeta "parti içinde büyüyen" 15 yaşındaki kızı Ayşe ve her zaman kendisine

Detaylı

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır. / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR En Kıymetlim, Sonsuz AĢkım Gözlerinde sevdayı bulduğum, ellerinde

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

ILKYAR. -- Orda bir YIBO var...

ILKYAR. -- Orda bir YIBO var... Bu akşam kıymetli gönüllülerimizden sevgili Yezdan'in izlenimini paylaşıyoruz... Bu kadar emek, ve coşku ile ILKYAR'i sahiplenen ve ILKYAR'a gelecekte de hayatında önemli bir yer vereceğini düşündüğümüz

Detaylı

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır. Dersin Adı Tema Adı Kazanım Konu Süre : İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi : İnsan Olmak : Y4.1.2. İnsanın doğuştan gelen temel ve vazgeçilmez hakları olduğunu bilir. : Doğuştan Gelen Haklarımız :

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

EĞİTİM TATİLİ TANIŞMA. Eğitim yolculuğu. Haus Kreisau. v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s

EĞİTİM TATİLİ TANIŞMA. Eğitim yolculuğu. Haus Kreisau. v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s EĞİTİM TATİLİ N i h a y e t A f a c a n ' a v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s f e r a h l a m ı ş t ı çü n k ü y a p ı h a r i k a y d ı v e e n f e s b i r m a n z a r a s ı va r d ı. B a z ı l a r

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok Yâri ararım devrederek hâne be hâne Yâr ise benim hâneme gelmiş haberim yok. Said Paşa Meşhur bir ressam günün birinde dünyanın

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ Bir yaz mevsimiydi. Demet okulların kapanmasına sevinmiş, evlerinin bahçesinde koşturuyor ve bisiklet sürüyordu. Bisikleti babası ona derslerindeki başarısından dolayı

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 163 FEDAKÂRLIK VE DUYARLILIK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 09 1 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe. Sitti Cemili ve Meryem im Ben çocukken pek çok Arapça hikâye dinledim anneannemden. Sitti Cemili den anneanne diye bahsetmek de tuhafmış. Arapça da onun adı Sitti yani benim ninem. Söylemeden geçemeyeceğim,

Detaylı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. 1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl

Detaylı

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum» Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni «Okula Uyum» Hayatımızda yeni bir sayfa daha açılıyor. Bu başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı... Çocuklar, okula

Detaylı