T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYOLOJİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: RAD. DR. İHSAN KURU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYOLOJİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: RAD. DR. İHSAN KURU"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYOLOJİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: RAD. DR. İHSAN KURU DİABETİK HASTALARDA ATEROSKLEROZUN KAROTİD VE POPLİTEAL ARTER DOPPLER ULTRASONOGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ; DİABETİN ATEROSKLEROZ ÜZERİNE ETKİSİ VE ATEROSKLEROZ RİSK FAKTÖRLERİ (UZMANLIK TEZİ) DR. GÖKHAN YILDIRIM İSTANBUL

2 ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim boyunca bir radyoloji hekimi olarak yetişmemde emek harcayan, bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşan klinik şeflerimiz Dr. İhsan Kuru ve Dr. Alper Hayırlıoğlu na; Bilgi ve birikimlerinden her zaman yararlandığım klinik şef yardımcımız Dr. Ahmet Oğuz ve kliniğimiz uzmanlarına; Uzmanlık eğitimim boyunca bir radyoloji hekimi olarak yetişmem için gerekli ortamı sağlayan eski başhekimimiz Prof. Dr. Hasan Erbil e; yeni başhekimimiz Doç. Dr. Rafet Yiğitbaşı na; Asistanlığım döneminde karşılıklı iyi niyet ve uyum içinde çalıştığım ve sağlam dostluklar kurduğum asistan arkadaşlarım Dr. Naciye Önal, Dr. Meral Ekinci Kaya, Dr. Güven Tekbaş ve Dr. İlknur Tezcan a; Diğer asistan arkadaşlarıma; Tez çalışmam sırasında bana yardımcı olan Göz Uzmanı Dr. Sevil Yaylalı, 2.Dahiliye Uzmanı Dr. Banu Alpaslan Mesci ye; Yakın ilgi ve yardımlarından dolayı klinik personel ve hemşirelerine; Bana her zaman destek olan ailem, teyzem Hatice Gürsoy, ev arkadaşlarım Dr. Hüseyin Toprak ve Dr. Ferhat Ersoy ve arkadaşım Selin Güçlü ye; Teşekkür ve saygılarımı sunarım. 2

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ.3 GENEL BİLGİLER...4 DİABETES MELLİTUS.4 ATEROSKLEROZİS...11 KAROTİD ARTER DOPPLER ULTRASONOGRAFİ İNCELEMESİ 16 MATERİAL METOD...29 BULGULAR.32 TARTIŞMA..45 SONUÇ.48 ÖZET.49 KAYNAKLAR..51 3

4 GİRİŞ Diabetes Mellitus, insulin salgısının mutlak veya göreceli eksikliği veya insulin rezistansı ile oluşan hiperglisemi ile kendini belli eden karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması bozuklukları ile karakterize bir sendromdur (1). Özellikle diabetik hastalarda olmak üzere, ateroskleroz batılı ülkelerde en önemli ölüm sebebidir(2,3). Çoğu hastada aterosklerozun etkileri orta yaşlara kadar ortaya çıkmamasına rağmen, ateroskleroz prosesinin daha erken başladığı bilinmektedir. Şimdi karotid arterin yüksek rezolusyonlu B mod ultrasonografi kullanılarak yapılan görüntülemesi ile ateroskleroz kolay bir şekilde tanınabilir.(4-10). B-mod ultrasonografi karotid arterlerin in vivo direkt görüntülenmesini sağlar. Doppler inceleme ile daha detaylı inceleme yapılır. Bu çalışma diabetli hastalarda ateroskleroz için risk faktörleri oldukları birçok çalışmada çeşitli sonuçlar elde edilerek vurgulanan diabet süresi, glisemik kontrol, hipertansiyon, ateroskleroz, hiperlipidemi, nefropati, cinsiyet, sigara kullanımı, antidiabetik tedavi yöntemi, vücut yapısı gibi faktörleri ele almak ve bunların ateroskleroz gelişimi açısından önemini belirlemeyi amaçlamaktadır. 4

5 GENEL BİLGİLER DİABETES MELLİTUS Diabetes mellitus, oldukça yaygın bir hastalık olup, Amerika Birleşik Devletleri ndeki prevalansı %2-4 arasında tahmin edilmektedir. Terminal böbrek yetersizliği olan hastaların %25 inde, bütün alt ekstremite amputasyonlarının %50 sinde sebep diabetes mellitus tur. Ayrıca, yılda yaklaşık 5000 yeni hasta ile körlüğe en çok sebep olan hastalıktır. Diabetes mellitus karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının kronik bozukluğudur.insülin salınımının ve etkinliğinin bozulması sonucunda hiperglisemi ile kendini belli eden hastalıktır. SINIFLAMA A.Tip 1 insüline bağımlı Diabetes mellitus: Tip 1 diabetes mellitus, endojen insülin salgısının çok az olması veya hiç olmaması ile karakterizedir. Önemli derecede hipoinsülinemi nedeniyle, bu tipteki hastalara; poliüri, polidipsi, polifaji ve ketoasidoz gibi diabetin akut komplikasyonları ile tanı konulur. Diabetin başlamasından sonra hastalarda, birkaç hafta veya ay süren bir balayı dönemi görülür. Bu dönemde, hastalarda glikoz metabolizması normale döner. Daha sonra hastalık tekrar ortaya çıkar ve ömür boyu insülin tedavisi gerekir(11). İnsüline bağımlı diabetin başlama yaşı, en sık olarak yaşları arasındadır ve puberte başlangıcı ile aynı döneme rastlar. Bununla birlikte tüm yaşlarda görülebilir. Bu tipteki hastalar normal ağırlıkta veya zayıftırlar. Tip 1 diabetli hastalarda DR3 ve DR4 gibi 5

6 HLA fenotiplerine daha sık rastlanmaktadır. Bu tipte genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğu düşünülmektedir. Tip 1 diabetes mellitus lu hastalarda insülin salgılayan beta hücrelerinin selektif olarak immun hasarı söz konusudur. Hastaların %80-90 ında serum adacık sitoplazma antikorları (ICA) veya adacık hücre yüzey antikorları mevcuttur. Ancak hastalığın başlangıcından yirmi yıl geçmiş hastaların ancak %5-10 unda bu antikorlar bulunur. B.Tip 2 insüline bağımlı olmayan Diabetes Mellitus (NIDDM): Tip 2 diabet tip 1 e göre on kat daha sık görülmekte olup, genellikle 40 yaşından sonra görülür. Bu tipteki hastalar genellikle şişmandır. Karın bölgesindeki obesite ile NIDDM arasındaki ilişki kalça ve bacaklarda yerleşik obesiteye oranla daha fazladır. Bazı hastalarda semptom görülmez ve rutin laboratuar taramalarda tanı konur. Bazı hastalarda poliüri, polidipi, halsizlik ve kilo kaybı gibi semptomlar görülür(11). Bu tip diabetli hastalarda insülin düzeyi normal sınırlardadır. Bununla birlikte, bu hastaların tamamına yakınında oral glükoz tolerans testi sırasında insülin salgısında yetersizlik saptanmaktadır. Ayrıca bu hastalarda insüline direnç mevcuttur. Bunun sebebi insülinin plazma membran reseptörüne az bağlanması ve postreseptör etki yetersizliğindendir. Böylece NIDDM de hem insülin salgısının yetersizliği hem de insülin etkisinin yetersizliği hiperglisemiye katkıda bulunmaktadır. Aynı yumurta ikizlerinde, hemen hemen %100 konkordans vardır. Bu da bu tipte genetik unsurun çok etkili olduğunu düşündürmektedir. Spesifik HLA fenotipleri veya ICA antikorları arasında belirgin ilişki saptanmamıştır. Beta hücre kitlesi normaldir. C.İkincil diabet: 6

7 1.Pankreas hastalığına bağlı diabet: Pankreatit veya hemokromatozis gibi hastalıklarda pankreasta meydana gelen yıkım diabete neden olmaktadır. 2.Endokrin hastalıklara bağlı diabet: Cushing sendromu, akromegali, glukagonoma ve feokromositoma gibi hastalıklarda, salgılanan hormonlar insülini etkisizleştirerek hiperglisemiye neden olur. Ayrıca Graves, Hashimato tiroiditi ve İdiopathik Addison hastalığı gibi otoimmün hastalıklarda artmış insüline bağımlı diabetes mellitus (IDDM) insidansı vardır. 3.Gebelikte diabet TEDAVİ Genel prensipler: Tüm hastalarda tedavinin amacı hiperglisemi sonucu gelişen semptomların azaltılmasıdır. Tedavinin ikinci amacı, diabetin uzun süreli komplikasyonlarının önlenmesidir. Ancak kan şekerinin düşürülmesinin uzun süreli diabet komplikasyonlarını önlediğine dair bir delil bulunmamaktadır. Bununla birlikte, kan şekeri yüksekliğinin zararlı olduğunu gösteren pek çok klinik ve deneysel veri vardır. Bu nedenle kan şekerini normal düzeyde tutmak gerekir. Hipoglisemi tedavinin ciddi komplikasyonudur. Bu nedenle glikoz kontrolü ve hipoglisemi riskinin dengelenmesi gerekmektedir. Tip 1 diabetin tedavisi: Bu tip hastaların tedavisinde insülin kullanılmaktadır.tedavide diyet de önemli yer teşkil etmektedir(12). Vaskuler hastalık riskini azaltmak için, bütün hastaların doymuş yağ ve kolesterol içeriği düşük diyet alıması gerekir. Bunu sağlamak için %25-30 yağ, %

8 karbonhidrat, %10-20 protein den oluşan diyet uygulanmalıdır. Hastalara diyetteki lifli besin miktarını arttırmaları önerilmelidir. İnsülinin etkisi ve etki süresi hastadan hastaya değişmektedir. Katı reçeteleri uygulamaktansa, her bir hasta için ayrı insülin rejimi düzenlemek daha doğru yoldur. İstenilen glisemi kontrol derecesi, insülinin etki zamanı, öğünlerin miktarı ve hastaların kişisel tercihi uygun insülin rejimini seçmede etkili faktörlerdir(13). Tip 2 diabetin tedavisi:bu tip hastalarda diyet tedavisi çok önemlidir.eğer diyet ile kan şekeri ayarlanmazsa, oral hipoglisemik ilaçlar veya insülinin kullanılması gerekir. Tip 2 diabette hastaların çoğu obez olduğu için diyetin amacı hastayı zayıflatmaktır. Kalori kısıtlaması genellikle hipergliseminin önemli derecede düzelmesini sağlar. Diyet ile glikoz kontrolu sağlanmazsa sulfonylurea grubu ilaçlar devreye girer. Bu ilaçlar etkilerini insülin salgısını artırarak ve dokuların insüline duyarlılıklarını artırarak gösterirler. Bu gruptaki ilaçların birbirlerine belirgin üstünlükleri yoktur. Oral hipoglisemik ilaçlarla kan şekeri düşürülemezse, insülin tedavisi gerekmektedir. Bu hastalarda insülin direnci olduğu için, sıklıkla daha yüksek insülin dozuna gerek vardır. AKUT KOMPLİKASYONLAR Diabetik ketoasidoz: Diabetik ketoasidoz; hiperglisemi, asidoz ve plazma keton yoğunluğunun yüksek olması ile karakterizedir. Karaciğerde aşırı yıkım nedeniyle plazma keton cisimleri yükselmektedir(14). Diabetik ketoasidozlu hastalar genellikle birkaç gün süren poliüri, polidipsi ile bulantı, kusma, anoreksi ve bazen karın ağrısı yakınmaları ile başvurmaktadırlar. Diabetik 8

9 ketoasidozlu hastalarda,takipne, dehidratasyon, nefeste aseton kokusu ve mental durumda dezoryantasyonla koma arasında olabilen bir değişiklik mevcuttur. Diabetik ketoasidozlun tedavisinde devamlı intravenöz insülin enjeksiyonu, intermitan intramuskuler veya subkutan bolus şeklinde insülin uygulanabilir. Bu hastalarda dehidratasyon düzeltilmeli ve elektrolit takibi yapılmalıdır(15). Nonketotik hiperozmolar sendrom: Bu hastalarda kan şekeri çok yüksek olmasına rağmen ketoz ve asidoz yoktur. Bu hastalarda dehidratasyon, hipovolemi ve konfuzyonla koma arasında değişen serebral semptomlar mevcuttur. Bu hastalarda ketozun bulunmamasının nedeni, insülin salgısının lipolizi engelleyecek kadar yeterli olmasıdır. Bu durumu başlatan hastalıklar; enfeksiyon, serebrovaskuler olaylar, myokard enfarktı ve abdominal hastalıklardır. Tedavisi diabetik ketoasidozun tedavisine benzerdir. İnsülin, sıvı ve potasyum tedavisi gereklidir. KRONİK KOMPLİKASYONLAR Diabetin kronik komplikasyonları üç grupta toplanabilir. 1.Mikrovaskuler hastalık:küçük damarları tutar.göz ve böbrek etkilenir. 2.Makrovaskuler hastalık:daha geniş damarları tutar. Klinikte; koroner, periferik vaskuler hastalık olarak ortaya çıkar. serebral ve 3.Nöropati Diyabetiklerde ayrıca ayakta ülserler, özellikle bacaklarda nekrobiozis lipoidika diabetikorum ve diabetik dermopati de görülmektedir. 9

10 Diabetik Retinopati:Diabetik retinopati; nonproliferatif retinopati ve proliferatif retinopati olarak sınıflandırılabilir. Non proliferatif retinopati; mikroanevrizmalar, sert eksudalar, atılmış pamuk görünümünde yumuşak eksudalar ve retinal hemoraji ile karakterizedir.nonproliferatif retinopati çok yaygın olup, sıklığı diabet süresine bağlı olarak yükselir. 10 yıllık diabetiklerde %50, 20 yıllık diabetiklerde yaklaşık olarak %90 oranında nonproliferatif retinopati mevcuttur. Nonproliferatif retinopati, genellikle görmeyi etkilemez ve stabil seyreder. Diabetik retinopati gelişimi ve progresyonunda diabet süresi, hipertansiyon, HbA1c yüksekliği, açlık kan şeker düzeyinin yüksek olması, hiperlipidemi, uygulanan tedavi yöntemi, böbrek tutulumu ve gebelik gibi faktörler etkili olmaktadır(14). Diabetiklerin az kısmında nonproliferatif retinopati, proliferatif retinopatiye dönüşür. Proliferatif retinopati; neovaskularizasyon ile karakterizedir. Vitröz hemorajilere, retina dekolmanına ve sonuçta ağır görme kaybına sebep olabilir. Proliferatif retinopati insidansı da diabet süresi ile ilişkilidir. Proliferatif retinopatinin başlıca tedavisi lazer fotokoagulasyonu ile mümkün olup görme kaybını önemli ölçüde düzeltmektedir. Kan beyin bariyerinin bozulması ile, intraretinal sıvı birikimi sonucu oluşan makula ödemi, santral görmeyi önemli derecede bozar. Makula ödemi yaşlı diabetiklerde görme kaybının en sık sebeplerinden biridir. Bu tip diabetik göz hastalığında da laser tedavisi yararlıdır. Diabetiklerde daha sık görülen diğer göz hastalıkları katarakt ve glokom gibi nonmikroanjiopatik hastalıklardır. Glisemi düzeyindeki iniş ve çıkışlar merceğin görme uyumunu etkileyebilir ve bulanık görme oluşabilir. 10

11 Diabetik Nefropati:Diabetik nefropati tip 1 diabetlilerde hastalığın başlamasından yıl sonra, yaklaşık olarak %50 oranında görülmektedir.tip 2 diabetlilerde daha seyrek görülür. Diabetik nefropati tanısı genelde kolay olduğu için böbrek biyopsisi nadiren gereklidir. Retinopati olmaksızın aktif bir idrar sedimenti saptanması ve atipik klinik seyir böbrek biyopsisi gerektirir. Makrovaskuler hastalık: Aterosklerozis, diabetiklerde yaygın bir sorun olup, genel nüfusa göre daha sıktır ve erken yaşlarda görülmektedir. Diabetiklerde aterosklerozun hızlanmasının sebebi bilinmemekle birlikte multifaktoryel olduğu düşünülmektedir. Diabetik hastaların %30-50 sinin kan lipidlerinin yüksek olduğu ve aterosklerozu hızlandırdığı bilinmektedir. Ama kalan diğer hastalarda da aterosklerozun hızlandığı görülmüştür. Tip 2 diabetlilerin HDL seviyeleri düşüktür. HDL nin ateroskleroza karşı koruyucu molekül olması sebebiyle, diabetiklerde HDL seviyesinin düşük olması ateroskleroza duyarlılığı artırır. Diabetlilerde damar duvarına trombositlerin yapışkanlığı artar ve bu da tromboxan A2 sentezini artırır, prostasiklin sentezini azaltır. Bütün bu faktörlere ek olarak diabetli hastalarda hipertansiyon insidansı daha fazladır(16). Diabetiklerde; koroner, serebral ve periferik damarları etkileyen aterosklerotik vaskuler hastalık ile, damar hastalıklarının belirtileri, nondiabetiklerdeki gibidir. İlişkili nöropati nedeniyle diabetli hastalarda sessiz miyokard iskemisi insidansı daha yüksek olabilir. Diabetik nöropati:sistemik Distal Polinöropati, otonom Nöropati ve Asimetrik Nöropati gibi çeşitleri vardır. 11

12 ATEROSKLEROZİS Aterosklerozis lumene protrude olan atheroma adındaki plaklarla karakterizedir. Atheromalar damar duvarındaki media tabakasını zayıflatabilir ve tromboza neden olan birçok komplikasyona maruz kalabilir. Batı dünyasında ölümlerin yarısından fazlasında tek başına sorumludur. Tüm arterler etkilenebilir ancak aorta, koroner arterler ve serebral arterler daha çok etkilenir. Koroner ateroskleroz iskemik kalp hastalıklarına sebep olur. Arteryel lezyonlar tromboz ile komplike olursa miyokardiyal enfarktüs oluşabilir. Serebral damarların aterosklerozu beyin enfarktlarının en büyük sebebidir. Ateroskleroz barsak ve alt ekstremite iskemisine sebep olur. Ayrıca abdominal aort anevrizmasının en büyük sebebidir. Aterosklerozis çocukluk çağında başlar ve daha sonraki dekadlarda yavaşça ilerlemeye devam eder. Risk faktörleri: -Yaş: Yaş dominant faktördür. Aterosklerozisin erken lezyonları çocukluk çağında görülmesine rağmen, asıl hastalık insidansı her dekad artmaya devam eder. 60 yaşındaki miyokard enfarktüsü insidansı 40 yaşındakinin beş katından fazladır(17). -Cinsiyet: Erkeklerde aterosklerozis insidansı kadınlardan daha fazladır. Kadınlar hastalık oluşturan aterosklerozis den menopoza dek daha az etkilenir. Bu nedenle miyokardiyal enfarktüs premenopozal kadınlarda daha nadirdir. Menopozdan sonra kadınlarda koruma azalır ve 7 ve 8. dekadlarda miyokardiyal enfarktüs insidansı erkek ve kadınlarda eşit olur yaş arası kadınlarda iskemik kalp hastalığı nedeniyle oluşan mortalite, erkeklerinkinin beşte biridir. 12

13 -Ailesel yatkınlık: Bazı olgularda hipertansiyon ve diabet gibi diğer risk faktörlerinin ailesel yatkınlığı ile ilişkilidir. Bazı olgularda yüsek kan lipid seviyelerine sebep olan lipoprotein metabolizmasındaki herediter genetik bozulma ile ilişkilidir. Bu durumların prototipi familyal hiperkolesterolemi dir. Dört tane sonradan kazanılan risk faktörü vardır. Bunlar kazanılmış hiperlipidemi, hipertansiyon, sigara ve diabet tir. Hiperlipidemi nin aterosklerozis için majör risk faktörü olduğu tüm dünya tarafından bilinmektedir. Kanıtların çoğu risk faktörü olarak spesifik olarak hiperkolesterolemiyi göstermektedir. Ancak hipertrigliseridemi de aterosklerozis de rol oynayabilir. Hiperkolesterolemi nin aterosklerozis oluşumunda önemli rol oynadığını gösteren kanıtlar şunlardır: -Yüksek kolesterollü diyetler hayvanlarda insanlardakine benzer plaklar oluşturabilir. tavşanlarda, domuzlarda, köpeklerde ve diğer -Aterom plaklarında bulunan majör lipidler kolesterol ve kolesterol esterleridir. Trigliserid ve yağ asitleri daha az miktarda bulunur. -Yapılan birçok çalışmada total plazma kolesterol veya LDL seviyesi ile aterosklerozis arasında lineer bir korrelasyon olduğu bulunmuştur. Bu çalışmalarda ateroskleroz iskemik kalp hastalığından doğan mortaliteyle ölçülmüştür. Genel olarak aterosklerotik olaylar serum kolesterol seviyesinin 150 mg/dl nin altında olduğu olgularda daha nadirdir. 13

14 -Serum kolesterol seviyesi düşürüldüğü zaman, aterosklerotik plakların gerilediği veya aylar içerisinde ilerlemediği görülmüştür. Burada semptomatik aterosklerozis ile HDL seviyesi arasındaki ters ilişkiyi vurgulamak gerekmektedir. HDL, lipidleri hücrelerden ve aterosklerotik plaklardan alıp karaciğere taşır. Buradanda lipidler safra ile atılır. HDL3 ve HDL2 seviyeleri ne kadar yüksekse, iskemik kalp hastalığı riski o kadar azdır. Egzersiz ve orta derecede ethanol tüketimi HDL yi yükseltirken, obezite ve sigara düşürmektedir. Hipertansiyon, aterosklerozis için tüm yaşlarda majör risk faktörüdür. Belkide 45 yaşından sonra hiperkolesterolemiden daha önemli bir faktör olabilir. Diastolik kan basıncı, sistolik kan basıncından daha önemlidir. Sigara da majör risk faktörüdür. Son zamanlarda kadınlardaki aterosklerozis insidansının artmasından sorumlu tutulmaktadır. Yıllar boyunca günde bir veya daha fazla sigara içilirse, iskemik kalp hastalığından ölüm oranı %200 e kadar artabilir. Diabetes mellitus hiperkolesterolemiyi indükler ve aterosklerozis e yatkınlığı artırır. Diğer faktörlerin eşit olduğu durumlarda; diabetiklerdeki miyokardial enfarktüs insidansı, diabetik olmayanlardan iki kat fazladır. Diğer risk faktörleri bazen yumuşak risk faktörleri diye adlandırılırlar. Çünkü bu risk faktörlerin aterogenezis üzerindeki etkileri kesin kanıtlanmamıştır. Fiziksel aktivite serum HDL seviyesini artırır ve böylece iskemik kalp hastalığı üzerinde koruyucu etkisi vardır. Fizksel aktivite iskemik kalp hastalığından doğan ani ölümleri azaltır. Diğer daha az önemli risk faktörleri hiperurisemia ve oral kontraseptif kullanımıdır(18). 14

15 PATOGENEZ Aterosklerozis in önemi nedeniyle sebebinin bulunması için büyük çabalar ortaya konmuştur. Ancak bu çalışmalar sonucunda kesin sonuç elde edilememiştir. Bu konuda birçok teori ortaya atılmıştır. Bu teorilerden günümüzde en çok dikkat çeken hasara cevap (response to injury) teorisidir. Bu hipotezde en önemli unsur kronik veya tekrarlanan endotel hasarıdır. Kanla dolaşan endotoksinler, anoksia, karbonmonoksid veya sigaranın diğer ürünleri, virüsler ve homosistin gibi spesifik endoteliotoksinler endotel hasarı oluşturabilir ama bu hasarda asıl önemli olan faktörler hemodinamik bozukluklar ve hiperkolesterolemi olarak düşünülmektedir. Damar üzerindeki stres ve türbülan akım endotel geçirgenliğini ve hücre yıkımını artırmakta olup LDL endositozuna neden olmaktadır. Plakların daha çok damarların ağızlarında, dallanma bölgelerinde ve desendan aorta ve abdominal aortanın posterior duvarında olması bunu desteklemektedir. Aterojenik prosesin önemli bir faktörüde LDL nin oksidatif modifikasyonudur. Okside olmuş LDL endotel hücrelerine toksik olup, endotel hasarı oluşturur. Okside olmuş LDL monositler için kemotaktiktir ve makrofajları immobilize eder. Böylece bu hücreler aterom formasyonun olduğu bölgede toplanmış olur. Bunlara ek olarak makrofaj ve düz kas hücreleri tarafından daha kolay alınır(19). Aterom plaklarının oluşumunda kompleks hücresel olaylar gerçekleşmektedir. Endotel hücrelerine yapışdıktan sonra, monositler endotel hücrelerinin arasından geçerek endotel hücrelerinin altına yerleşir. Burada makrofajlara dönüşürler ve okside olmuş LDL yutarak köpük hücrelerine dönüşürler. Buna ek olarak düz kas hücreleri intima tabakasında toplanarak lipid yutarlar ve köpük hücrelerine dönüşürler. 15

16 Hiperkolesterolemi devam ederse; monosit ve lenfosit adhezyonu, düz kas hücrelerinin endotel hücrelerinin altına göçü ve makrofaj ve düz kas hücrelerinde lipid birikimi devam eder ve fatty streak i oluşturur(20). Düz kas hücrelerinin çoğalması fatty streak i fibrofatty ateroma ya çevirir. Bu evrede intimal plak; bağ dokusu içinde düz kas hücreleri ve fibroblastlar tarafından çevrilmiş köpük hücrelerinden oluşur. Bu köpük hücrelerinden bazıları ölmüş ve lipidlerini ve debrislerini bırakmış olabilir. Aterom plakları dört tane değişikliğe uğrayabilir.bunlar: -Kalsifikasyon -Ülserasyon -Trombozis -Kanama KAROTİD ARTER DOPPLER ULTRASONOGRAFİ İNCELEMESİ ANATOMİ Arkus aortanın ilk dalı innominat arter veya brakiosefalik arterdir. Brakiosefalik arter sağ subklavian arter ve sağ ana karotid arter olarak ikiye ayrılır. Arkus aortanın ikinci dalı sol ana karotid arter ve üçüncü dalı sol subklavian arterdir. Ana karotid arterler boyunda tiroidin posterolateralinden yükselir ve juguler ven ve sternokleidomastoid kasının derininde seyrederler. Karotid bifurkasyonda karotid arterler eksternal karotid arter ( ECA) ve internal karotid arter (ICA) olarak ikiye ayrılır. ICA nın boyunda bir dalı yoktur. Fasiyel kasları besleyen ECA nın boyunda 16

17 multıpl dalları vardır. ICA nın orijininden hemen sonra hafif dilatasyon gösteren ampuller bölgesi vardır(21). TEKNİK Karotid arter incelemesi sırasında; hasta supin pozisyonda, boyun hafif ekstende durumda ve kafa incelenen tarafın tersine çevrili durumda olmalıdır. Bazı operatörler incelemeyi hastanın yanında oturarak, bazıları kafa tarafında oturarak yaparlar. İnceleme sırasında 5 MHz veya 10 MHz lik prob kullanılırken, hastanın vücut yapısına göre ve ultrason makinesinin teknik özelliklerine bağlı olarak 3 MHz veya 7 MHz lik problar kullanılabilir. Kritik stenozlu olgularda doppler parametreleri optimize edilmelidir(21,22) Gri skala inceleme transvers projeksiyonda başlar. İnceleme supraklavikular notch dan mandibular açıya kadar tüm servikal karotid arteri kapsar. Supraklavikular bölgede probun inferiora açılandırılması CCA orijinin görüntülenmesini sağlar. Eğer transvers ultrasonda okluzyon saptanırsa, okluzyonun yüzdesi gri skala incelemede hesaplanabilir(21). Karotid arterlerin longitidunal incelemesi, transvers incelemeyle gösterilen damarların seyirine göre yapılır. Olguların çoğunda longitidunal inceleme oblik düzlemde yapılır. Birkaç anatomik farklılık ICA yı ECA dan ayırmamıza yardımcı olur. Hastaların %95 inde ICA, ECA nın posteriorunda ve lateralinde bulunur. ICA nın orijininden hemen sonra ampuller bölgesi vardır ve genellikle ECA dan daha geniştir. ECA nın ICA dan farklı olarak dalları vardır. Süperior tiroid arter ECA nın ilk dalıdır. ECA yı ayırmada diğer bir metod, süperfisyal temporal artere bastırmaktır. Pulsasyonlar ECA da spektral incelemede testere dişlisi görünümünde izlenirler. 17

18 KAROTID ARTER B-MODE ULTRASONUNUN YORUMLANMASI Sonografik karotid incelemesinin her evresi son değerlendirme için önemlidir. Çoğu vakada görüntü ile doppler inceleme örtüşmektedir. Eğer bu örtüşme yok ise, bunun nedeninin bulunması için her türlü çaba harcanmalıdır. Görüntü ile doppler inceleme ne kadar örtüşürse, teşhis güvenirliliği o kadar yüksektir. Genel olarak griskala inceleme ve renkli doppler inceleme veya power mode doppler inceleme düşük dereceli stenozları göstermede daha iyi iken, spektral doppler inceleme yüksek dereceli stenozları göstermede daha iyidir(21,22). Gri skala görüntülerinin inspeksiyonu Damar duvar kalınlığı: Normal karotid duvarında birbirine paralel iki tane ekojenik çizgi ve bunların ortasında hipo veya anekoik alan bulunur. Damar lumenine komşu birinci ekojenik çizgi intima-media interfazını, hipo veya anekoik alan mediaadventisya interfazını gösterir(resim 1). Bu çizgiler arasındaki uzaklık intima-media kalınlığını gösterir(23). Bazı çalışmalara göre intima-media kalınlığının 0.8 mm den bazılarına göre 1.2 mm den kalın olması anormal kabul edilir. Bu kalınlığın artması aterosklerotik hastalıkların en erken göstergesidir. İntima-media kalınlığı kardiovaskuler risk faktörleri ile ilişkilidir. İntima-media kalınlığının artışı veya fokal plak oluşumu asemptomatik hastalarda kardiovaskuler semptom gelişme riskini artırır(24). 18

19 Plak karakterizasyonu: Ateromatöz karotid plakları, plak uzanımını, lokasyonunu, yüzey konturunu ve luminal stenozu belirlemek için dikkatlice inecelenmelidir. Stenozlardan ziyade emboliler geçici iskemik atak ların(tia) en çok sebebidir. TIA sı olan hastaların yarısından azında belirgin stenoz vardır. Emboli için nidus görevi gören kanama ve ülserasyon içeren düşük dereceli aterosklerotik lezyonları saptamak önemlidir. Hemisferik semptomları olan hastaların %50 ile %70 i arasında kanamalı veya ülsere plak saptanmıştır(24,25). Plak yapısı homojen ve heterojen diye ikiye ayrılır. Homojen plağın belli tek bir ekosu vardır ve yüzeyi düzgündür(26). Heterojen plak daha kompleks ekoya sahiptir ve en 19

20 az bir veya daha fazla sonolusent alan içerir. Heterojen plak intraplak kanama ve/veya lipid, kolesterol ve protein materyalleri içerir. Sonografi intraplak kanamayı doğru olarak belirleyebilir. İntraplak kanamanın karakteristik bulgusu multıpl sonolusent alan içeren isviçre peyniri görünümüdür(27). Genel olarak ülsere plakların hepsi intraplak kanama içerir. Plak ülserasyonun bulguları(28): 1. Fokal depresyon veya plak yüzeyinde yırtık 2. Damar lumenine uzanan plak içindeki anekoik alan 3. Renkli doppler incelemede plak içerisinde renkler izlenmesi Plaklar dörde ayrılır. Bunlar: Tip 1: Tamamen hipoekoik plaklar Tip 2: Hipoekoik ancak fokal ekojen alanlar içeren plak Tip 3: Dominant olarak hiperekojen ancak hipoekojen alanlar içeren plaklar Tip 4: Tümüyle ekojen karakterde plaklar Tip 1 ve tip 2 plaklar intraplak kanama ve ülserasyon içerirler ve unstabil olarak kabul edilirler. Tip 3 ve tip 4 plaklar fibröz doku ve kalsifikasyondan oluşur. Bu plaklar stabil plaklar olup, asemptomatik olgularda bulunur(29). Sonografinin intraplak kanamayı güvenilir bir şekilde ortaya koymasına rağmen, ne anjiografi ne de sonografi çok doğru olarak ülsere plağı tanıyamaz. Fakat son 20

21 yıllarda yapılan çalışmalarda renkli doppler USG (CDU) ve power mode doppler USG (PDU) nin plak ülserasyonunu tanımayı oldukça geliştirdiği ortaya konulmuştur. CDU ve PDU da ülsere plaklarda, plağın anekoik alanlarında yavaş hareket eden renk demetleri izlenir(30). Stenozun değerlendirilmesi: Karotid çapı ve alan daralmasının ölçümü transvers planda, damarın uzun aksisine dik planda yapılır. Longitidunal düzlemde yapılan ölçümler stenozu abartmamıza neden olur. Çap stenozunun yüzdesi ve alan stenozunun yüzdesi her zaman lineer olarak tutmayabilir. Asimetrik stenozlar, alan stenozu yüzdesi ile daha doğru olarak hesaplanabilir(31). Stenozun derecesi ne kadar artarsa, B-mode sonografi görüntüsünün kalitesi o kadar düşer. Plak kalsifikasyonu gölge oluşturur ve bu da damar lumeninin net olarak ortaya konulmasını engeller. Yumuşak plakların ekosu damar lumenindeki kan ekosuna benzer. Bu nedenle sonografide bu plaklar net olarak görülmeyebilir. Daha aşırı olgularda, total olarak okluze damarlarda az miktarda plak görülebilir. CDU bu durumları net olarak ortaya koyabilir. Bu nedenlerle gri skala inceleme yüksek dereceli stenozların görüntülenmesinde tek başına yeterli değildir(31,32). SPEKTRAL ANALİZ Normal doppler spektrum: Doppler spektrumu, örneklenen volüm içerisindeki hareket eden eritrositlerin yönlerinin ve hızlarının sayısal olarak grafik olarak gösterilmesidir. Karotid arterin okluziv hastalıklarının doppler değerlendirilmesi frekans datası kulanılarak yapılabilmesine rağmen, hız ölçümleri daha çok tercih edilmektedir. Hız değerleri frekans şiftlerinden daha doğrudur(21). Spektral doppler analizi hızı y aksisinde, zamanı x aksisinde gösterir. Proba doğru akım sıfırın üzerinde gösterilirken, ters tarafa akım sıfırın altında gösterilir. Normal karotid 21

22 arter frekans spektrumu sistolde dar iken, diastolde daha geniştir. Spektral çizgi ile baseline arasındaki siyah alana spektral pencere denir(21,29). İnternal karotid arter ve eksternal karotid arterin farklı spektral dalgaları vardır. ECA yüz kaslarının yüksek rezistanslı vaskuler yatağını beslediği için, akımı periferal arterlerin akımına benzemektedir. Akım hızı sistolde keskin olarak yükselir ve distolde hızla düşerek sıfıra ulaşır veya geçici olarak akım terse dönebilir. ICA beyinin düşük dirençli vaskuler yatağını besler. Bu nedenle ICA akımı karaciğer, böbrek ve plasenta akımına benzemektedir. Düşük dirençli arteryel dalga formunun özelliği, ileri yönde büyük miktarda akımın diastolde de devam etmesidir(resim 2). CCA akımı dalga formu internal ve eksternal dalga formlarının birleşimidir. Ama CCA dalga formu internal karotid arterin dalga formuna benzer ve diastolik akım baseline ın üzerinde kalır. CCA dan akan kanın %80 i ICA ya giderken %20 si ECA ya gider(21,29). Eğer CDU yapılamıyorsa, spektral doppler analizin bütün damar boyunca yapılması gerekmektedir. CDU yapılabiliyorsa, spektral doppler analizde harcanan vakit kısaltılabilir ve spektral analiz anormal renklerin olduğu yerden yapılabilir. Spektral analiz, maksimum olarak görülen stenozun proksimalinden, stenoz seviyesinden ve distalinden yapılmalıdır. Teta açısı doppler probe çizgisi ile kan akım yönü arasındaki açıdır. İdeal teta açısı sıfırdır. Ancak pratikte bu açıyı yakalamak zordur. Bu nedenle 30 ile 60 derece arasındaki açılar karotid arter spektral analizi için kabul edilebilir(22). 22

23 Spektral genişleme: Arteryel lumene uzanan aterom plakları eritrositlerin normal laminar akımını bozar. Eritrositler daha geniş bir hız yelpazesi içinde hareket ederler. Bu nedenle spektral çizgi genişler ve normalde siyah olan spektral pencereyi doldurur. Bu fenomene spektral genişleme denir. Spektral genişleme karotid arter stenozun derecesi ile orantılı olarak yükselir(33,34). Psödospektral genişlemeye yüksek gain ayarları gibi teknik faktörler neden olabilir. Eğer spektral genişlemeden şüpheleniliyorsa gain ayarları düşürülmelidir. Spektral 23

24 genişlemeye, örneklenen doppler volümünün çok büyük olması veya damar duvarına çok yakın yerleştirilmesi sebep olabilir. Akım paternlerinin karotid sistemin bazı yerlerinde değişmesi normaldir. Örneğin bu değişimlerin CCA nın ECA ve ICA ya dallandığı alan gibi, dallanan damarlarda görülmesi normaldir. Yine bu değişimlerin, damar çapında ani değişimin olduğu yerlerde de görülmesi normaldir. Spektral genişleme tortüoz seyirli karotid arterlerde, anevrizmalarda, disseksiyonlarda ve fibromuskuler displazilerde görülebilir(34). Yüksek hızlı akım paternleri: Karotid stenozları çap olarak %50 yi aştığında alan olarak %70 i aştığında, hız değişiklikleri görülmeye başlar. Hız artışı stenoz artışına paralel olarak artar. Kritik stenozlarda yani %95 in üzerindeki stenozlarda hız azalabilir. Böyle durumlarda CDU ve PDU stenozun derecesini belirlemede önemli rol oynar. Hız artışları fokal olup, stenoz bölgesinde ve hemen stenoz bölgesi distalinde görülür. Stenozun daha distalinde hız artışı normale döner(35,36). Stenozun derecesi, gri skala incelemeye ve ICA peak sistolik hızı(psv), ICA end diastolik hızı (EDV), CCA PSV, CCA EDV, peak sistolik ICA/CCA oranları ve end diastolik ICA/CCA oranları gibi PDU parametrelirine göre hesaplanır. PSV nin yüksek dereceli stenozlarda stenozu hesaplamada doğru bir parametre olduğu kanıtlanmıştır. 125 cm/sn den az olan ICA PSV si %50 çap stenozu ile, 125 ile 250 cm/sn arasında olan ICA PSV si %50-75 çap stenozu ile, 250 cm/sn den büyük olanlar %75-80 çap stenozu ile uyumludur. EDV nin yüksek evre stenozların derecelerinin değerlendirilmesinde faydalı olduğu kanıtlanmıştır. ECA stenozlarının değerlendirilmesinde belirlenmiş bir kriter yoktur. Buna benzer olarak CCA stenozları için belirgin bir kriter yoktur. Ancak Stenoz bölgesinin 2 cm proksimali ve 2 cm distali görüntülenebiliyorsa, CCA stenozlarında periferik arter stenozlarında kullanılan kriterler kullanılabilir. Bu 24

25 nedenle hızın stenoz bölgesinde proksimaline göre iki kat artması %50 stenozu, 3.5 kat artması %75 den fazla stenozu gösterir. Gri skala incelemenin ICA stenozlarında doğru bir yöntem olmasına karşın, CDU ve PDU nun eklenmesi tanının güvenirliğini artırır(36,37,38). North American Symptomatic Carotid Endarterectomy Trial (NASCET) ve the European Carotid Surgery Trial (ECST) karotid endarterektominin, %70-99 ICA stenozlu semptomatik hastalarda medikal terapiden daha yararlı olduğunu kanıtlamışlardır. NASCET ve ECST %70 den daha büyük stenozlarda doppler kriterlerini belirlemek için çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Çoğu kaynak tek en iyi kriterin ICA PSV si olduğu konusunda birleşirken, ICA/CCA PSV nin en sensitif ve spesifik parametre olduğu varsayımında bulunulmuştur. (Tablo 1) PSV nin geniş spektrumu nedeniyle her laboratuarın kendi doppler kriterlerini belirlemesi önerilmiştir(32,33). Tablo 1. ICA da darlık kriterleri Çap daralması Pik sistolik hız End diastolik ICA/CCA ICA/CCA ( cm/sn) hız (sistolik) (diastolik) (cm/sn) % 0-39 < 110 < 40 < 1.8 < 2.6 % >120 < 40 < 1.8 < 2.6 % > 150 > 40 > 1.8 > 2.6 % > 210 > 70 > 3.0 > 3.3 % > 280 > 100 > 3.7 > 5.5 RENKLİ DOPPLER USG Renkli doppler USG görüntüdeki akım hakkında bilgi verir. Kanın rengi, kanın proba göre yönüne göre değişir. Proba doğru gelen kan bir renkte görülürken, probdan 25

26 uzaklaşan kan başka renkte görülür. Renk derecesi düşükse, akımın daha düşük hızlı olduğu anlaşılır. Hız arttıkça renk derecesi artar. Kanın rengi teta açısına göre değişir. Eğer incelenen damar tortüoz seyirli ise teta açısı devamlı değişeceğinden kanın rengi, eritrositlerin yönünün değişmemesine rağmen, buna paralel olarak değişecektir(39). Renkli doppler USG optimal akım duyarlılığı ile optimal ayarlarda yapılmalıdır. Akım rengi tüm damar lumenini doldurmalı ancak damar etrafındaki yumuşak dokuya saçılmamalıdır. CDU ve PDU da kan akımı damar lumenindeki kendi kontrastını yaratır. Bu da damarın izlediği yolu belirlememize, doppler kürsorunu daha iyi yerleştirmemize ve daha güvenilir hızlar almamıza yardımcı olur. Buna ek olarak CDU kan akım anormalliklerini tespit ederek spektral analizini kolaylaştırır. Stenozun varlığı renkli doppler değişiklikleri ile saptanabildiği gibi, lumendeki daralma ile de saptanabilir. Eğer stenoz bruit veya trill oluşturursa, bu nedenle yumuşak dokuda oluşan vibrasyonlar CDU da renk benekleri şeklinde görülebilir. CDU nun anjiografi ile yapılan karşılaştırmalarında benzer doğruluk, duyarlılık ve özgüllük bulunmuştur. Bununla beraber CDU nun birçok avantajı vardır. CDU, inceleme süresini kısaltır, stenoz bölgesinin çabuk saptanmasını sağlar, böylelikle spektral analizi kolaylaştırır, ECA, ICA ayırımını yapmamızı sağlar, diagnostik güvenirliliği artırır, stenoz derecesinin hesaplanmasındaki doğruluğu artırır. CDU nun dezavantajları arasında; açıya bağlı olması, artefaktlara açık olması, rezolusyonun gri skaladan kötü olması, daha az spektral bilgi vermesi sayılabilir(40). Diğer bir doppler metodu PDU dur. PDU nun avantajları; aliasing artefaktı olmaması, stenozların derecelendirilmesindeki doğruluğu artırması, preokluzif lezyonları, okluzif lezyonlardan ayırmada yardımcı olması, plak yüzeyi morfolojisinin daha iyi görüntülenmesi, düşük hızlı kan akımların belirlenmesinde duyarlılığı artırması 26

27 ve açıdan bağımsız olmasıdır. Dezavantajları ise akımın yönü ve hızı hakkında bilgi vermemesi ve hareketlere çok duyarlı olmasıdır(40). İNTERNAL KAROTİD ARTER OKLUZYONU Karotid okluzyon tanısı, damarda akım saptanmaması ile konur. Bazen oklude ICA ya iletilen pulsasyonlar damar içerisindeki anormal akımı çağrıştırabilir. Spektral doppler kürsoru damar lumenine doğru bir şekilde yerleştirilip, arteryel pulsatil akım saptanmalıdır. Akımın yönü ve pulsasyonun merkezi dikkatlice incelenmelidir(41). Okluzyona yakın yüksek dereceli stenozlarda, ince akıntı şeklinde akımdan yüksek hızlı jet akımlar elde edilir. Yalnızca gri skala inceleme ile, özellikle stenozu oluşturan plak anekoik veya kalsifikse, rezidu akım saptamak zordur. Kritik stenozlarda standart duyarlılıkta CDU ayarları rezidü akımı göstermeyebilir. Bu nedenle ayarlar yavaş akıma göre düzeltilmelidir. Alternatif olarak, PDU rezidü akımı saptamakta kullanılabilir. Yüksek dereceli stenozların veya okluzyonların varlığı, ipsilateral spektral doppler analizi incelenerek saptanabilir. Stenozun veya okluzyonun proksimalindeki CCA veya ICA spektral doppler dalgaları asimetrik ve diastolün düşük veya olmadığı veya ters döndüğü yüksek dirençli akım olabilir. Bu durum, eğer ECA dan intrakranial sirkülasyona kollateralizasyon varsa gözlenmez. Benzer olarak CDU ve PDU da sistolde flaş şeklinde renkli akım görülürken, diastolde renkli akım düşer veya kaybolur. ICA total okluzyonlarında, patent ECA veya bir dalı ICA olarak karıştırılabilir. Özellikle bu durum, uzun süreli ICA okluzyonlarında ICA/ECA kollateralleri açılması ve ECA da düşük dirençli akım görülmesi ile ortaya çıkar. Bu durumda ayırımı yapmak için ECA incelenirken süperfisyal temporal artere parmakla bası uygulanmasıdır. Eğer 27

28 arter ECA ise spektral dalga formunda bozulma olacaktır(resim 3). Bu yöntem dikkatlice uygulanmalıdır. Çünkü temporal tap daha az olarak CCA ve ICA da da görülebilir. ECA nın diğer karakteristik özelliği dallanmasıdır. Bu da ECA, ICA ayırımında yardımcı olabilir. Genellikle damarın büyüklüğü, pozisyonu, dalga tipi, dallarının bulunması ve temporal tap cevabı gibi parametrelerin kombinasyonu ECA nın belirlenmesine yardımcı olur(42). 28

29 MATERİAL METOD Çalışmaya Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diabet polikliniğine başvuran 60 hasta ve diabet, hipertansiyon ve ateroskleroz saptanmayan 15 kişilik kontrol grubu olmak üzere toplam 75 kişi dahil edildi. Her hastaya çalışma hakkında bilgi verildi ve onayları alındı. Hastaların öncelikle yaşları sorgulandı. Daha sonra boyları, kiloları ve bel çevreleri ölçülerek BMI hesaplandı. Diabet öyküsü alındı ve tedavisi sorgulandı. Diabet süresi tanı konulan zamandan çalışma zamanına kadar geçen süre olarak kabul edildi. Hastaların sigara ve alkol hikayeleri sorgulandı. Hastaların diabetin yanında başka kronik hastalıkları olup olmadığı araştırılarak özgeçmiş ve soygeçmiş bilgileri alındı. Hastaların kalp hastalığı olup olmadığı sorgulanıp, elektrokardiyografileri çekildi. Hastalardan alınan kan örneklerinde diabetik nefropati açısından olimpus otoanalizör cihazı ile serumda üre ve kreatinin değerleri ölçüldü. İdrarda 24 saatlik mikroalbumin Turbox cihazı ve kiti ile ölçüldü. 24 saatlik idrarda mg/lt arasındaki değerler mikroalbuminüri olarak kabul edildi. Makroalbuminüri saptanan hastalarda, mikroalbuminüri ölçümü yapılmadı. Hastaların tam idrar tahlili yapılarak enfeksiyon ekarte edildi. Hastaların diabetik retinopati açısından oftalmolojik muayeneleri yapıldı ve göz tansiyonları ölçüldü. Neovaskularizasyon açısından ön kamara açıları Goldman ın üç aynalı lensi ile muayene edildi. Pupil dilatasyonu sağlandıktan sonra indirekt fundus muayenesi yapıldı. Makula ödeminin varlığı araştırıldı. Foveadan bir disk çapı mesafesi içerisinde mikroanevrizma, sert eksuda, intraretinal hemoraji varlığı makula ödemi olarak kabul edildi. 29

30 Her hastanın tansiyonu 5 dakika istirahetten sonra sfingomonometre ile üçer defa ölçülüp ortalaması alındı. Sistolik kan basıncı 130 mmhg, diastolik kan basıncı 85 mmhg nin üzerinde olan veya antihipertansif ilaç kullanan hastalar hipertansif olarak kabul edildi. Hastalardan alınan kan örneklerinde total kolesterol, HDL, LDL ve trigliserid değerleri ölçüldü. Total kolesterol için 200 mg/dl, LDL için 100 mg/dl ve trigliserid için 150 mg/dl nin üzerindeki; HDL için erkeklerde 50 mg/dl, kadınlarda 40 mg/dl nin altındaki değerler anormal olarak kabul edildi. Ayrıca çalışmaya katılanların antihiperlipidemik kullanıp kullanmadığı sorgulandı. Hastaların HbA1c değerleri Varyan II cihazı kullanılarak ölçüldü. HbA1c değerleri %6.1-8 arasında olanlar ve % 8 in üzerinde olanlar olmak üzere iki gruba ayrılarak değerlendirildi. Sekiz saat açlıktan sonra hastaların kan şekerleri ölçüldü. Tam kan sayımı Coulter T-890 cihazı ile yapılarak hastaların anemi durumu ve lökosit ve trombosit sayıları üzerinde duruldu. Erkeklerde hemoglobin 14 mg/dl, hemotokrit % 40, kadınlarda ise hemoglobin 12 mg/dl, hemotokrit %37 nin altındaki değerler anemi olarak kabul edildi. Her hastanın Diasonic ultrason cihazı ile karotid arter doppler USG si yapıldı. İşleme öncelikle gri skala inceleme ile başlandı. Gri skala inceleme ile bilateral karotid arterler transvers planda ve longitidunal planda taranıp, plak varlığı araştırıldı. Gri skala incelemede bilateral en kalın yerinde intimamedia (IMT) kalınlığı ölçülüp, ortalaması alındı. Daha sonra renkli doppler USG ile her iki taraf yine her iki planda taranıp, stenoz sonrası oluşabilecek dolum defekti veya renk saçılması araştırıldı. Spektral inceleme ile her iki taraf CCA, ICA ve ECA hızları ölçüldü. Stenoza sekonder oluşabilecek hız artışı ve spektral kabalaşma araştırıldı. IMT kalınlığının 1.2 mm nin üzerinde olması, plak varlığı ateroskleroz olarak kabul edildi. 30

31 Hastaların karotid arter doppleri yapıldıktan sonra, aynı ultrason cihazı ile hastaların popliteal arterlerine bakıldı. Hastaların bilateral popliteal arter intimamedial kalınlıkları ölçülüp ortalamaları alındı. Ayrıca popliteal arterlerde plak varlığı araştırıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında ametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi ve farklılığa neden çıkan grubun tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı; iki grup arasındaki değerlendirmelerde Student t testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılma- sında ise Ki-Kare testi ve Fisher Exact Ki- Kare testi kullanıldı. Sonuçlar % 95 lik güven aralığında, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi. 31

32 BULGULAR Çalışma 60 diabet ve 15 kontrol olgusu olmak üzere toplam 75 olgu üzerinde yapılmıştır. Olguların yaşları 34 ile 72 arasında değişmekte olup ortalama yaş 56,77± 7,99 dur. Demografik özelliklere göre dağılım tablo 2 de gösterilmektedir. Tablo 2.Demografik özelliklerin gruplara gore karşılaştırılması Diabetli Grup Kontrol Grubu (n=60) (n=15) Ort. S.D. Ort. S.D. p Yaş 56,98 8,67 55,93 4,41 0,652 n % n % Cinsiyet Kadın 42 70,0 8 53,3 Erkek 18 30,0 7 46,7 0,221 Grupların yaş dağılımları arasında istatisitksel olarak anlamlı farklılık yoktur (p>0,05). Cinsiyetlerin gruplara göre dağılımları arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktur (p>0,05). Tablo 3. Karotid arterlerdeki ateroskleroz açısından karşılaştırma Karotid arter IMT Plak varlığı *p<0,05 Diabetli Grup Kontrol Grubu (n=60) (n=15) n % n % >1.2mm 11 18, ,7 4 26,7 <0.8mm 18 30, ,3 Var 18 30,0 0 0 Yok 42 70, ,0 **p<0,01 p 0,006** 0,015* 32

33 Karotid arter IMT oranlarının gruplara göre dağılımları arasında istatisitksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık vardır(p<0,01). Karotid arter IMT 1,2 mm büyük olanların tümü diyabet grubunda görülmektedir. 0,8 mm den küçük olanlarda büyük bir oranda kontrol grubunda toplanmaktadır. Karotid Arter IMT 100,00% 95,00% 90,00% 85,00% 80,00% 75,00% 70,00% 65,00% 60,00% 55,00% 50,00% 45,00% 40,00% 35,00% 30,00% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Şekil : Karotid arter IMT ölçümlerinin gruplara göre dağılımı Plak varlığına göre gruplar arasında anlamlı farklılık vardır(p<0,05); plak var olan olguların tümü diyabet grubunda görülmektedir. Diyabetli Grup Plak Varlığı Kontrol Grubu 100,00% 95,00% 90,00% 85,00% 80,00% 75,00% 70,00% 65,00% 60,00% 55,00% 50,00% 45,00% 40,00% 35,00% 30,00% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Diyabetli Grup >1.2mm <0.8mm Şekil : Plak varlığına göre grupların dağılımı Kontrol Grubu 33

34 Tablo 4. Popliteal arterdeki ateroskleroz açısından karşılaştırma Popliteal IMT Plak varlığı *p<0,05 Diabetli Grup Kontrol Grubu (n=60) (n=15) Ort. S.D. Ort. S.D. 0,85 0,17 0,74 0,10 0,028* n % n % var 19 31,7 0 0 yok 41 68, ,0 p 0,012* Popliteal IMT değerleri ortalama dağılımları gruplara göre anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05). Diyabetli grupta popliteal IMT anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Plak varlığıda gruplara göre anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05). Var olan tüm olgular diyabetli grupta görülmektedir. Plak Varlığı 100,00% 95,00% 90,00% 85,00% 80,00% 75,00% 70,00% 65,00% 60,00% 55,00% 50,00% 45,00% 40,00% 35,00% 30,00% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Şekil : Popliteal plak varlığına göre dağılım grafiği Bundan sonraki tablolarda diabetli hastalarda aterosklerozu olanlar ve olmayanlar değerlendirilmiştir. Diabetli hastaların karotid arterlerinde plak olanlar ve carotid IMT kalınlığı 1.2 mm nin üzerinde olanlar aterosklerozlu olarak kabul Diyabetli Grup edilmiştir. Buna gore diyabetli grupta 22 aterosklerozlu olgu, 38 aterosklerozu olmayan olgu vardır. Kontrol Grubu var yok 34

35 Tablo 5. Diabetli karşılaştırması hastalarda aterosklerozu olan ve olmayanların demografik Aterosklerozlu Aterosklerozu olan (n=22) olmayan (n=38) Ort. S.D. Ort. S.D. p Yaş 61,50 6,64 54,36 8,71 0,002** n % n % Cinsiyet Kadın 13 59, ,3 Erkek 9 40,9 9 23,7 0,161 ** p<0,01 Ateroskleroz görülen olguların yaş ortalaması aterosklerozu olmayan gruba göre ileri düzeyde anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,01). Ateroskleroz gruplarının cinsiyet dağılımları arasında ise istatisitksel olarak anlamlı farklılık yoktur (p>0,05). 62, , , , , , , , , , ,5 10 7,5 5 2,5 0 Şekil: Ateroskleroz durumuna göre yaş ortalamalarının dağılımı Aterosklerozlu olan Aterosklerozu olmayan 35

36 Tablo 6. Sigara alkol ve BMI açısından karşılaştırma Aterosklerozu Kontrol Aterosklerozlu olmayan grubu olan (n=22) (n=38) (n=15) p Ort. S.D. Ort. S.D. Ort. S.D. BMI 28,27 4,98 30,15 5,45 22,80 1,61 0,001** n % n % n % Var 6 27, ,3 1 6,7 Sigara Yok 15 68, , ,3 0,447 Bırakmış 1 4,5 1 2,7 - - Var 1 4,5 1 2,6 - - Alkol Yok 21 95, , , 0 ** p<0,01 0,701 Grupların BMI düzeyleri arasında istatisitksel olarak anlamlı farklılık vardır (p<0,01). Kontrol grubunun BMI değerleri ateroskleroz ve aterosklerozu olmayan gruba göre anlamlı düzeyde düşüktür (p<0,01). Ateroskleroz ve nonateroskleroz arasında ise anlamlı farklılık yoktur (p>0,05). Grupların sigara ve alkol kullanımı açısından anlamlı farklılığı yoktur. Tablo 7. Hipertansiyon açısından karşılaştırma Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) Ort. S.D. Ort. S.D. p Sistolik K.B. 141,81 23,63 131,05 21,02 0,073 Diastolik K.B. 79,09 11,91 78,68 11,43 0,896 n % n % Hipertansiyon Var 17 77, ,1 Yok 5 22, ,9 0,008** ** p<0,01 36

37 Ateroskleroza göre sistolik ve diastolik kan basıncı ortalama değerleri istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir(p>0,05). Hipertansiyon varlığına göre ise gruplara arasında ileri düzeyde anlamlı farklılık vardır (p<0,01). Aterosklerozlu grupta hipertansiyon varlığı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Şekil : Hipertansiyon varlığına göre grupların dağılımı Tablo 8.Diabet süresi ve kullanılan ilaç Aterosklerozlu olan Satır 7 Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) Ort. S.D. Ort. S.D. p Diabet süresi 15,68 8,30 13,14 5,33 0,334 n % n % İlaç Aterosklerozu olmayan OAD.INS INS 8 36, ,3 OAD 11 50, ,4 0,300 Diyabet süreleri gruplara göre anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). Kullanılan ilaçlara göre dağılımlarda gruplara göre anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). 37

38 Tablo 9. Kan şekeriölçümleri Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) Ort. S.D. Ort. S.D. p AKŞ. 199,77 87,26 212,63 73,79 0,546 n % n % HbA1c , ,3 > , ,7 0,242 Açlık kan şekeri ölçümleri gruplara göre anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). HbA1c dağılımları da gruplara göre anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). Tablo 10. Kolesterol ve trigliserid Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) n % n % Total < , ,3 Koletserol > , ,7 E<40; K< , ,1 HDL E>40; K> , ,9 LDL < ,8 6 15,8 > , ,2 Trigliserid < , ,0 > , ,0 p 0,130 0,430 0,146 0,085 Total kolesterol, HDL, LDL ve trigliserit dağılımları ateroskleroz durumuına göre istatisitksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). 38

39 Tablo 10. Retinopati Retinopati **p<0,01 Aterosklerozlu Aterosklerozu olan (n=22) olmayan (n=38) n % n % Var Yok p 0,007** Retinopati varlığına göre grupların dağılımları anlamlı farklılık göstermektedir (p>0,05). Aterosklerozlu grubun retinopati değeri anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Retinopati 100,00% 95,00% 90,00% 85,00% 80,00% 75,00% 70,00% 65,00% 60,00% 55,00% 50,00% 45,00% 40,00% 35,00% 30,00% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Şekil : Retinopati varlığına göre grupların dağılımı Tablo 11. Üre kreatinin değerlendirmesi Aterosklerozlu olan Aterosklerozlu olan Aterosklerozu Var Aterosklerozu olmayan (n=22) olmayan (n=38) Ort. S.D. Ort. S.D. p Üre 45,59 21,05 37,79 11,22 0,060 Kreatinin 1,105 0,85 0,82 0,24 0,310 Yok Ateroskleroz duırumuna göre üre ve kreatinin ölçümleri istatisitksel olarak anlamlı farklılık göstermemeketdir (p>0,05). Tablo 12. Nefropati dağılımı 39

40 Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) n % n % Mikroalbuminüri Makroalbuminüri Normal ** p<0,01 p 0,006** Nefropati dağılımına göre gruplara istatisitksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,01). Aterosklerozluı grupta mikroalbüminüri görülme oranı anlamlı düzeyde yüksektir. 100,00% 95,00% 90,00% 85,00% 80,00% 75,00% 70,00% 65,00% 60,00% 55,00% 50,00% 45,00% 40,00% 35,00% 30,00% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Şekil : Nefropati durumunun gruplara göre dağılımı Tablo 13. Kan sayımı belirteçlerinin gruplara göre dağılımı Aterosklerozlu olan Aterosklerozlu olan Aterosklerozu (n=22) olmayan (n=38) Aterosklerozu olmayan Ort. S.D. Ort. S.D. p Lökosit 6,61 1,33 7,66 2,21 0,047* Trombosit , ,83 0,032* n % n % Anemi Var 9 Mikroalbuminüri Makroalbuminüri 26.3Normal Yok ,242 * p<0,05 40

Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler. Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji

Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler. Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji Öğrenim Hedefleri Serebrovasküler Hastalık Karotis ve Verteral Arter Doppler USG Teknik Patolojilerde tanı Stenoz

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Doppler Ultrasonografi PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Ekstrakraniyal Doppler Ultrasonografi Endikasyonları GİA veya inme geçiren hastalar Boyunda üfürüm duyulan hastalar Subklaviyan

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC DİYABETES MELLİTUS Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC İ NORMAL FİZYOLOJİ İnsan vücudu enerji olarak GLUKOZ kullanır Alınan her besin vücudumuzda glukoza parçalanır ve kana verilir Kandaki glukozun enerji kaynağı olarak

Detaylı

KARBOHİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI DİYABET

KARBOHİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI DİYABET KARBOHİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI DİYABET KARBOHİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLULARI DIABETES MELLITUS Diabetes mellitus, direkt olarak insülin direnci, yetersiz insülin salımı veya aşırı glukagon salımı

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus komplikasyonlar Mikrovasküler Makrovasküler Diyabetik retinopati Diyabetik

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI. ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi

DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI. ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi DİABETES MELLİTUS DİYABET (Şeker )HASTALIĞI ATASAM HASTANESİ Kalite Yönetim Birimi BU EĞİTİMDE NELER PAYLAŞACAĞIZ? DİYABET(ŞEKER HASTALIĞI) NEDİR? Diyabet vücutta yeterince insülin üretilememesi veya etkili

Detaylı

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli Diyabetik Hasta Takibi Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli Amaç Bu oturum sonunda katılımıcı hekimler birinci basamakta Diyabet hastalığının yönetimi konusunda bilgi sahibi olacaklardır.

Detaylı

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Ayşe Ağbaş 1, Emine Sönmez 1, Nur Canpolat 1, Özlem Balcı Ekmekçi 2, Lale Sever 1, Salim Çalışkan 1 1. İstanbul Üniversitesi,

Detaylı

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Hipoglisemi-Hiperglisemi Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Diabetin Acil Sorunları Hipoglisemi Diabetik Ketoz ( veya Ketoasidoz) Hiperosmolar Nonketotik Durum Laktik Asidoz Hipoglisemi

Detaylı

DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ. Dr.Gülfem ERSÖZ

DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ. Dr.Gülfem ERSÖZ DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ Dr.Gülfem ERSÖZ Kısmi veya tümü ile insülin yokluğu ile karakterize hiperglisemi Mikrovasküler komplikasyonlar önemli Renal(nefropati) Göz (retinopati) Nöropati Sessiz iskemi

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Çağın Salgını. Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi

Çağın Salgını. Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi Çağın Salgını Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi Epidemiyoloji, Tanı, İzlem Uzm. Dr. İrfan Şencan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği Başasistanı Sunum Planı Tanım

Detaylı

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi VAKA SUNUMU Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi ÖYKÜ 58 yaşında, erkek hasta, emekli memur, Ankara 1989: Tip 2 DM tanısı konularak, oral antidiyabetik

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek kolesterolde ilaç tedavisi üzerinde çok tartışılan bir konudur. Hangi kolesterol düzeyinde ilaç başlanacağı gerçekten yorumlara açıktır

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır: Diyabet Nedir? Kan şekeri, glukoz vücut için gerekli olan enerjiyi sağlar. İhtiyaçtan fazla şeker, gerektiğinde kullanılmak üzere karaciğer ve yağ hücrelerinde depolanır. Şekerin vücutta enerji olarak

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır.

Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır. Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır. Olguların çok büyük bir bölümünde ise obezitenin altında yatan

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Basın bülteni sanofi-aventis

Basın bülteni sanofi-aventis Basın bülteni sanofi-aventis 7 Kasım 2007 ULUSLARARASI DİYABET TEDAVİ PRATİKLERİ KAYIT ÇALIŞMASI NIN (IDMPS) TÜRKİYE SONUÇLARI HEDEF TEDAVİ KALİTESİNİ ARTIRMAK ÇALIŞMANIN AMACI ve YÖNTEMİ Uluslararası

Detaylı

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Endotel zedelenmesi ATEROSKLEROZ Monositlerin intimaya göçü Lipid yüklü makrofajlar Sitokinler İntimaya kas h. göçü

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Akut Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus akut komplikasyonlar Hipoglisemi Hiperglisemi ilişkili ketonemi

Detaylı

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk 62 y., kadın, emekli bankacı İzmir de oturuyor. Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk Öykü: 12 yıldır hipertansif. İlaçlarını düzenli aldığını ve diyete

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi

Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi Diabetes Mellitus ta Ayak Tendonlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi Büşra Yürümez 1, Müjde Aktürk 2, Murat Uçar 3, Mehmet Ali Can 3, Alev Eroğlu Altınova 2, Emre Arslan 2, Nil Tokgöz 3, Füsun Baloş

Detaylı

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. PTU sonrası vaskülit İlaç ve Vaskülit Propiltiourasil birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. Propiltiourasil Daha çok P-ANCA pozitifliği PTU ile tedavi

Detaylı

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabeti olan her hasta diyabetik retinopati riski taşır. Gözün anatomisi nedeni (resim 1a) ile iyi görüyor olmak göz sağlığının kusursuz olduğu göstermez,

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK Abdominal Aort Anevrizması Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Giriş ve tanım Epidemiyoloji Etyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı, ayırıcı tanı Tedavi Giriş ve Tanım Anevrizma,

Detaylı

HEMODİALİZ HASTALARINA VERİLEN DİYET VE SIVI EĞİTİMİNİN BAZI PARAMETRELERE ETKİSİ

HEMODİALİZ HASTALARINA VERİLEN DİYET VE SIVI EĞİTİMİNİN BAZI PARAMETRELERE ETKİSİ HEMODİALİZ HASTALARINA VERİLEN DİYET VE SIVI EĞİTİMİNİN BAZI PARAMETRELERE ETKİSİ SELDA ARSLAN 1,FİGEN BEKAR TUNÇALP 2 1 Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü; 2 Selçuk Üniversitesi

Detaylı

YENİ DİYABET CHECK UP

YENİ DİYABET CHECK UP YENİ DİYABET CHECK UP Toplumda giderek artan sıklıkta görülmeye başlanan ve başlangıç yaşı genç yaşlara doğru kayan şeker hastalığının erken teşhisi için bir Check Up programı hazırladık. Diyabet Check

Detaylı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Karotis Arter Hastalığı İskemik İnmelerin yaklaşık %20-25 inde karotis arter darlığı Populasyonda yaklaşık %2-8 oranında

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Algoritmalarla Diyabette Beslenme Tedavisi

Algoritmalarla Diyabette Beslenme Tedavisi Algoritmalarla Diyabette Beslenme Tedavisi TEMD Diyabet Tanı ve Tedavi Rehberi TIBBİ BESLENME TEDAVİ ALGORİTMASI Tip 1 Diyabetli Tip 2 Diyabetli Gestasyonel Diyabetli Diyabetik Gebe Prediyabet

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

DİABETES MELLİTUS YRD. DOÇ.DR. KADRİ KULUALP

DİABETES MELLİTUS YRD. DOÇ.DR. KADRİ KULUALP DİABETES MELLİTUS YRD. DOÇ.DR. KADRİ KULUALP Diabetes mellitus; pankreastaki insülin yapımının yetersiz oluşu nedeniyle, özellikle karbonhidrat metabolizmasında olmak üzere lipid ve protein metabolizmalarında

Detaylı

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU Müge Özcan 1, Kenan Keven 1, Şule Şengül 1, Arzu Ensari 2, Selçuk Hazinedaroğlu 3, Acar Tüzüner

Detaylı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU HİPERLİPİDEMİ Hiperlipidemi; kanda çeşitli yağların yüksekliğini

Detaylı

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar üretir. Bunların başında insülin gelmektedir. İnsülin, pankreastan

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. Metabolik Sendrom Araştırma Grubu Prof.Dr. Ömer Kozan Dokuz Eylül Üniv. Tıp Fak. Kardiyoloji ABD, İzmir

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom İnsülin direnci (İR) zemininde ortaya çıkan Abdominal obesite Bozulmuş glukoz toleransı (BGT) veya DM HT Dislipidemi Enflamasyon, endotel

Detaylı

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı testlerle erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karģın,

Detaylı

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Ayfer Bayındır Şeyda Özcan İlhan Satman Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Koç Üniversitesi Hemşirelik

Detaylı

Basın bülteni sanofi-aventis

Basın bülteni sanofi-aventis Basın bülteni sanofi-aventis 28 Mart 2007 TERİMLER SÖZLÜĞÜ A 1c, Hemoglobin HbA 1c Herhangi bir zamandaki HbA1c yüzdesi, önceki 3 ay içindeki ortalama kan glukozu düzeyini yansıtır (3 ay, kırmızı kan hücrelerinin

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

24 Ekim 2014/Antalya 1

24 Ekim 2014/Antalya 1 Kronik Böbrek Hastalığının Kontrolü ve Yönetimi Doç. Dr. Öznur USTA YEŞİLBALKAN Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği o.u.yesilbalkan@ege.edu.tr 24 Ekim 2014/Antalya 1 SUNUM

Detaylı

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı Chronic REnal Disease In Turkey CREDIT Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı Alt Analiz Sonuçları Prof. Dr. Bülent ALTUN Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi CREDIT: Kilometre Taşları

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir? YÜKSEK KOLESTEROL Hiperkolesterolemi; Kolesterol ve kolesterole bağlı kalp damar hastalıklar en büyük ölüm sebebidir. Hiperkolesterolemi kan yağlarından biri olan kolesterolün yüksek olmasıdır. Kan yağları

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI DEDBT01944 Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg Mümkün olduğunca normal bir yaşam www.lilly-pharma.de www.lilly-diabetes.de

Detaylı

DİYABET HEMŞİRELİĞİ DERNEĞİ DİYABET EĞİTİMCİSİNİN EĞİTİMİ KURSU PROGRAMI

DİYABET HEMŞİRELİĞİ DERNEĞİ DİYABET EĞİTİMCİSİNİN EĞİTİMİ KURSU PROGRAMI DİYABET HEMŞİRELİĞİ DERNEĞİ DİYABET EĞİTİMCİSİNİN EĞİTİMİ KURSU PROGRAMI Hazırlayan : Julie A. KUENZİ, RN,MSN,CDE,CPT Medical College of Wisconsin Çeviren: Doç.Dr. Nermin OLGUN Marmara Üniversitesi Hemşirelik

Detaylı

İNSÜLİN KULLANAN DİYABETLİDE EGZERSİZ YÖNETİMİ

İNSÜLİN KULLANAN DİYABETLİDE EGZERSİZ YÖNETİMİ İNSÜLİN KULLANAN DİYABETLİDE EGZERSİZ YÖNETİMİ BELGİN BEKTAŞ Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Diyabet Eğitim Merkezi Diyabet Hemşireliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi EGZERSİZ NEDİR? İskelet kaslarını

Detaylı

Ani Görme Kaybı. Elif Ertan

Ani Görme Kaybı. Elif Ertan Ani Görme Kaybı Elif Ertan Görme azlığı ile gelen bir hastada, hastanın hikayesinden görme kaybının tek gözde mi her iki gözde birden mi olduğu, akut mu progresif mi gelişim gösterdiği, geçici mi kalıcı

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi Savaş SİPAHİ 1, Ahmed Bilal GENÇ 2, Seyyid Bilal AÇIKGÖZ 3, Mehmet YILDIRIM 4, Selçuk YAYLACI 4, Yakup Ersel AKSOY 5,

Detaylı

Doppler Ölçümleri. Dr. Gökhan YILDIRIM

Doppler Ölçümleri. Dr. Gökhan YILDIRIM Doppler Ölçümleri Dr. Gökhan YILDIRIM Sık Kullanılan Doppler Çeşitleri Renkli akım Doppleri Bir bölgenin akım haritasını gösterir Akımın yönünü gösterir Türbulansı gösterir Power/enerji Doppler Cılız akımları

Detaylı

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR Prof.Dr. ARZU SEVEN İ.Ü.CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI DİSMETABOLİK SENDROM DİYABESİTİ SENDROM X İNSÜLİN DİRENCİ SENDROMU METABOLİK

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

Doç.Dr. Bekir ÇAKIR 14 KASIM 2006 S.B ANKARA ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI KLİNİĞİ

Doç.Dr. Bekir ÇAKIR 14 KASIM 2006 S.B ANKARA ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI KLİNİĞİ DİYABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ Doç.Dr. Bekir ÇAKIR 14 KASIM 2006 S.B ANKARA ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI KLİNİĞİ Sunum Planı Giriş Sağlıklı bireylerde

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı GİRİŞ Dislipidemi

Detaylı

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010 NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11-12 HAZİRAN 2010 1.Olgu 55 yaşında erkek hasta Akut inferior miyokard infarktüsü nedeniyle

Detaylı

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 02 Diyabet ve egzersiz Diyabetli bireyler

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hikaye (Anahtar ögeler) Diyabetin süresi (II++, GQ, SR) Geçmişteki glisemik kontrol (Hemoglobin A1c) (II++, GQ, SR) İlaçlar (II, GQ, SR)

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Renovasküler Hipertansiyonda Doppler US

Renovasküler Hipertansiyonda Doppler US Renovasküler Hipertansiyonda Doppler US Dr. Süha Süreyya Özbek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir Öğrenim Hedefleri Renovasküler Hastalık Doppler teknik, püf noktası ve tuzaklar

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... UYKU Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... Sırça tastan sihirli su içilir, Keskin Sırat koç üstünde geçilir, Açılmayan

Detaylı

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hiakye (Anahtar ögeler) AVD semptomları (II+, Retina dekolmanı, ilişkili genetik bozukluklar

Detaylı

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir.

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. On5yirmi5.com Kolesterol Nedir? Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. Yayın Tarihi : 21 Haziran 2011 Salı (oluşturma : 11/3/2015) Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar,

Detaylı

Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Miraç Vural Keskinler

Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Miraç Vural Keskinler Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı Dr Miraç Vural Keskinler Önce sentez DM ve MS Akılcı İlaç Kullanımı Oral antidiyabetik ajanlar İnsülin Glp-1 analogları Antihipertansif ilaçlar Hipolipidemik

Detaylı

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı 17 MAYIS 2013 Dünya Hipertansiyon Ligi Girişimidir. 17 MAYIS 2013 Dünya Hipertansiyon Ligi Girişimidir. Hipertansiyon Nedir? Çoğunlukla yüksek kan basıncı olarak

Detaylı

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa ERKEN EVRE OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞINDA SABAH KAN BASINCI PİKİ İLE SOL VENTRİKÜL HİPERTROFİSİ VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU İLİŞKİSİ Abdülmecit YILDIZ 1, Saim SAĞ 3, Alparslan ERSOY 1, Fatma

Detaylı

HİPERTANSİYON & EGZERSİZ

HİPERTANSİYON & EGZERSİZ HİPERTANSİYON & EGZERSİZ HTN %27.8 (ABD DE) 140/90 mmhg PREHİPERTANSİYON SBP:120-139 mmhg DBP:80-89 mmhg Kan basıncı sınıflaması Sistolik kan basıncı(mmhg) Diyastolik kan basıncı (mmhg) İdeal

Detaylı

Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları

Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları Dr.Hasan GÜLER Uluslararası Hasta Güvenliği ve Sağlık Finansmanı Araştırmaları Merkezi(UHGSfam) Kalite ve Akreditasyon Sempozyumu 1 Aralık 2017, İstanbul İçerik Sağlıkta

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar Diyet denilince aklımıza aç kalmak gelir. Bu nedenle biz buna ''sağlıklı beslenme programı'' diyoruz. Aç kalmadan ve bütün besin öğelerinden dengeli biçimde alarak zayıflamayı ve bu kiloda kalmayı amaçlıyoruz.

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

İskemik Serebrovasküler Olaylarda Karotis Arterinin Cerrahi Tedavisi Prof. Dr. Ayla Gürel Sayın

İskemik Serebrovasküler Olaylarda Karotis Arterinin Cerrahi Tedavisi Prof. Dr. Ayla Gürel Sayın İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Ateroskleroz; Koroner, Serebral, Periferik Arter Tutulumu Sempozyum Dizisi No: 52 Ekim 2006; s. 99-107 İskemik Serebrovasküler Olaylarda Karotis

Detaylı