SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Kahramanmaraþ Can Kýyýmý TARÝHÝMÝZÝ UNUTMAYALIM AYLIK DERGÝ BU SAYIDA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Kahramanmaraþ Can Kýyýmý TARÝHÝMÝZÝ UNUTMAYALIM AYLIK DERGÝ BU SAYIDA"

Transkript

1 SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR BU SAYIDA TARÝHÝMÝZÝ UNUTMAYALIM AYLIK DERGÝ Genel Yayýn Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basým Daðýtým Organizasyon Ltd. Þti. adýna Ahmet Koçak Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54, Erçevik Ýþhaný 102, Eminönü - Ýstanbul Tel/Faks: +90.(0) E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baský: Mart Matbaacýlýk, Ceylan Sk. No 24, Nurtepe, Kaðýthane, Ýstanbul Yayýn Türü: Yerel - Süreli FÝYATI: TL 3 M / 3 / 3 ARALIK 2004 SAYI: VELÝYETTÝN ULUSOY Alevi-Bektaþi Yolunda Sürek Farklýlýðý FÝKRET OTYAM Aleviler ve Dahi Aczmendiler ESAT KORKMAZ Aleviliðin Felsefe Boyutu - II ÝSMAÝL KAYGUSUZ Þemseddin Tebrizi - II ALÝ BALKIZ Toplumsal Barýþ Nasýl Saðlanýr CENGÝZ YILDIRIM Raymond ve Kýzýlbaþlýk ÝSMAÝL ÖZMEN Tasavvuf - II AHMET TAÞÐIN Ayetten Nefese AHMET KOÇAK Yaser Arafat ý Yitirdik ÖLÜMÜNÜN 3. YILDONÜMÜ ESEN USLU Yitirdiðimizin Kýymetini Bilmek RIZA YÜRÜKOÐLU Alevi Toplumunun Derleniþ Yollarý LÜTFÝ KALELÝ Aleviler Diyanette Yer Almalý mý? BURHAN KOCADAÐ Lolanlarýn Tarihçesi - I MUHARREM TEMÝZ ile Söyleþtik MEHMET TURAN Yola Birlikte Gidilir AYHAN AYDIN Anadolu Erenlerinin Dergâhlarýnda ESAT KORKMAZ Niçin Eðitim, Nasýl Eðitim ESAT KORKMAZ Bedreddin in Toplumsal Kimliði ISSN Kahramanmaraþ Can Kýyýmý Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni Aleviler-Bektaþiler tarihlerine bireysel, ötesinde toplumsal katýlým saðlamak istiyorlarsa geçmiþi þimdinin bilincinde yoðurmalarý gerekir. Ancak o zaman Alevi-Bektaþi bilinci, henüz gerçek olmayan gerçeðe uzanabilir, yani tarihi aþabilir. Baðlarbaþý Camii imamý Mustafa Yýldýz cemaate þöyle sesleniyordu: Oruç tutmak namaz kýlmakla hacý olunmaz, bir Alevi öldüren beþ sefer hacca gitmiþ gibi sevap kazanýr in son ayýna girilirken ortalýk, þeriat özlemi çeken köktendincilerin, Türk-Ýslam Sentezi ne yatýrým yapan ve devleti ele geçirmek isteyen faþistlerin, bunlarý yönlendiren ve güden CÝA ajanlarýnýn, MÝT ve Kontrgerilla görevlilerinin kitle katliamlarýna gebe idi. Bu noktaya dün den gelmiþtik; uzak geleceðe umutla bakmakla birlikte yakýn gelecek için ayný þeyi söylemekte zorlandýðýmýz da bir gerçekti. Menemen de Kubilay ýn kör bir testereyle þehit edilmesi; emperyalizme karþý ulusal kurtuluþu gerçekleþtiren Kemalistlere, Kemalistlerin yaþama geçirmeye çalýþtýðý demokratik devrime karþý, hukuk yaný geçersiz kýlýnarak vicdanlara itilen/sýkýþtýrýlan, iktidardan alaþaðý edilen köktendinciliðin, yani þeriatýn, umutsuz bir kalkýþmasý ydý. Egemenliðin Tanrý dan alýnarak halka verildiði süreci tersine çevirmek isteyen köktendinci bir cüret ti. Cumhuriyeti kuranlar Menemen de; ahlak ve öte dünya öðretisi olarak hapsedildiði vicdanlara dar gelerek sokaklara taþan þeriatçý þiddete, kurulan ve yaþatýlmak istenen demokrasinin gereði, devrimci þiddet uyguladý; onu, yeniden olmasý gereken yere, vicdanlara itti. Çünkü yaþama geçirilmeye çalýþýlan demokratik devrim, feodal bir rejim yýkýlarak, ona son verilerek, emperyalizmin egemenliði kýrýlarak gerçekleþtirilmiþti. Sokaða taþan þeriat yoluyla Ortaçað ýn yeniden hortlatýlmasýna; gericiliðe ve gerici þiddete izin vermek, ona özgürlük tanýmak devrimin boðulmasý demekti. Demokrasi, Ortaçað gericiliðinin tasfiyesi temelinde ve egemenliðin halkta olduðu; bireyin ulaþamadýðý/bilemediði/bilemeyeceði ilahi bir gücün tartýþýlamaz/esnetilemez buyruklarý yerine kendi özgür iradesinin seçeneklerine göre davrandýðý bir zeminde kurulur/boy atar/yapýlanýrdý; toplumsal-ekonomik, siyasal ve kültürel bir devrim olarak kendini örgütlerdi. Bu yolla, feodal siyasal egemenlik sistemini kýrar; feodal iktidarýn temelini oluþturan iliþkileri çözer/daðýtýr/temizler; emekçiyi/üreteni, topraða ve dinsel kurumlara baðýmlýlýktan kurtarýr; ruhbanlýðýn zincirlerini parçalar; feodal baðýmlýlýklarý, Ortaçað deðerlerini yeniden üreterek Ortodoks dinin deðerlerini toplumun düþüncesine katan, giderek ilahi bir toplumsal bilinç oluþturma yoluna giren þeriatçý ideolojiyi kökünden kazýrdý. Ýþte özgürlük denilen þey, böylesi bir mücadelenin, kan akýtýlarak, bedel ödenerek verilen bir kavganýn yol açtýðý toplumsal düzeydeki devrimci deðiþmenin/dönüþmenin ürünü olabilirdi. Eðer Ortaçað gericiliði tasfiye edilemezse, günümüze uzanan Ortaçað deðerleri kýrýlamazsa özgürlük de, özgür birey de olamaz. Kul zemininde ve kaderin, tevekkülün belirleyiciliðinde adým adým bireyin/topluluðun/toplumun tavrýna, ilahi bir ideolojinin dikte ettirdiði bir süreç egemen olmaya baþlar. Özgürlüðün boy vereceði, özgür bireyin doðacaðý/yetiþeceði/devineceði alanlar daralýr ya da ortadan kalkar. Sonuçta öyle oldu: Ortadan kalktý. Anadolu topraðýnda bu hesaplaþma süreci bir türlü yaratýlamadý. Oradan buraya uzanan tarihe baktýðýmýzda, devrimin/demokrasinin boðazlanmasýný izliyoruz; kýyýmlarý, katliamlarý yaþýyoruz. Kahramanmaraþ can kýyýmý bunun en çarpýcý örneklerinden biri durumundadýr. Koþullar CIA Ajaný Peck in kitle katliamlarý yaratma planýnýn kanalýna oturduðunu gösteriyordu: 19 Aralýk 1978 günü, Kahramanmaraþ ta, bir ülkücü, saat 21 sularýnda Çiçek sinemasýný bombaladý; bombalama olayý, katliama giden olaylar zincirinin ilk adýmý oldu. Sinemada o anda Güneþ Ne Zaman Doðacak adlý Sovyetler Birliði nde komünist zulmü (Devamý Sayfa 2 de.)

2 (Baþtarafý 1. sayfada) Kahramanmaraþ Can Kýyýmý anlatan bir film oynuyordu; bombanýn atýlmasýyla birlikte, Türkoðlu ilçesinden gelen bir grup faþist, Kanýmýz Aksa da Zafer Ýslam ýn, Ya tam susturacaðýz, ya kan kusturacaðýz ; Müslüman Türkiye, vb., sloganlar atarak seyirci kitlesini galeyana getirdi; harekete geçen kitle CHP il binasýna saldýrdý. Ýzleyen gün, Kahramanmaraþ ta, Alevilere ait bir kýraathane bombalandý. 21 Aralýk ta, Kahramanmaraþ ta, iki TÖB-DER li öðretmen öldürüldü. Ertesi gün, öldürülen öðretmenlerin cenazesini taþýyan kalabalýða faþistlerin yönlendirdiði bir topluluk, Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazý kýlýnmaz diyerek saldýrýya geçti. Gerilimin çatýþmaya dönüþmesi üzerine törene katýlanlar daðýlýnca cenazeler ortada kaldý. Güvenlik güçlerinin herhangi bir müdahalesiyle karþýlaþmayan saldýrgan kitle, kent çarþýsýna yöneldi: Alevilere ve CHP lilere ait birçok iþyeri tahrip edildi; 3 kiþi öldürüldü. Ayný günün gecesi, faþist ajitatörler kent sokaklarýnda dolaþarak Solcu Alevilerin silahlý saldýrý yapacaðýný yayarak herkesin silahlanmasýný saðladýlar. Aralýðýn 23 ünde, Kahramanmaraþ taki olaylar karþýlýklý çatýþma boyutunu aþarak solculara ve Alevilere yönelik tek yönlü bir katliama dönüþtü: Henüz kente askeri güç sevk edilmemiþti. Saldýrýlarýn yer yer polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine polis-halk çatýþmasýný önleme gerekçesiyle sabah saatlerinde kentteki tüm polisler görev dýþý býrakýldý. Ýzleyen gün, Kahramanmaraþ ta sokaða çýkma yasaðý ilan edildi: Sokaða çýkma yasaðý vardý ama buna görev dýþý býrakýlan güvenlik güçleri dýþýnda uyan da pek yoktu. Faþistlerin çevre köy ve ilçelerden taþýdýðý silahlý gruplarýn da takviyesiyle iyice azgýnlaþan saldýrganlar, Komünistleri býrakmayalým, Allah yoluna kesin, Sütçü Ýmam aþkýna vurun, Bugün cihad günüdür, bir Alevi öldüren cennete gider, Alevileri öldürelim, memleketten temizleyelim, Alevileri öldürün, þahit kalmasýn naralarýyla Alevilerin yaþadýðý Yörükselim, Yenimahalle, Serintepe, Maðaralý, Karamaraþ mahallelerine saldýrýya geçti; sokak sokak tarandý, bombalandý; önceden iþaretlenen Alevi evleri özel olarak kundaklandý; Alevilerin dinsiz ve sünnetsiz olduðu yayýldýðýndan erkeklerin pantolonlarý indirilerek sünnetli olup olmadýðý kontrol edildi; ölülerin ve yaralýlarýn taþýnmasý engellendi; tedavi edilmesin diye hastaneler kuþatýldý; insanlar kadýn-erkek, hamile, çocuk-yaþlý, hasta, yaralý ayrýmý yapýlmadan katledildi. Kayseri den getirilen Hava Ýndirme Birlikleri, Gaziantep ten getirilen jandarma, gökte uçan uçaklar bile olaylarý önleyemedi; sözde kent havadan kontrol ediliyordu; yerde ise eli kanlý faþistler ve provokatörler Alevi caný, devrimci caný alýyorlardý. Aralýðýn 25 inde akþama doðru Kahramanmaraþ olaylarý yatýþtý: Resmi rakamlara göre 111 kiþi öldü; yüzlerce kiþi yaralandý; 210 ev ve 70 iþyeri yakýlýp yýkýldý. Katliamýn ardýndan Alevilerin büyük bir çoðunluðu kenti terk etti. Ertesi gün, Kahramanmaraþ olaylarý nedeniyle 13 ilde sýkýyönetim ilan edildi. DÝYANET ÝÞLERÝ SAYIN BAÞKANI, BUNLAR ARASINDA TEK BENZERLÝK ÝKÝSÝNÝN DE (A) HARFÝ ÝLE BAÞLAMASIDIR EFENDÝM, ARZ EDERÝM! Aleviler ve Dahi Aczmendiler! Fikret Otyam DIYANET Ýþleri Baþkaný Sayýn Prof. Dr. Bardakoðlu, Alevilerin azýnlýk deðil Ýslam ýn alt inanç grubu olduðunu söyledi ve ekledi: Alt gruplarýn taleplerine göre hizmet oluþturduðumuz taktirde sorun çýkar. Ýki gün sonra Aczmendiler talep getirdikleri taktirde o vakit ne olur? Bir baþka kültürel tarikatýmsý örgütler talepte bulunabilirler! Yýllar önce Ýran toraklarýnda Çetin Altan ile yürürken bir kadýn elini uzatmýþ, gözleri gözlerimizde sesleniyordu: Öksüzem..Fakirem..Naçizem!. Hiç çýkmaz kulaðýmdan bu sözcükler ve avucunu uzatmýþ kadýnýn bu sesleniþi. El uzatsýn/uzatmasýn, öksüzlere/fakirlere ve hele hele naçizlere yardým etmek bir insanlýk borcudur; sizler þu yazýmý okurken 79 yaþýma basmýþ olacaðým, bildim bileli bu insanlýk borcumu yerine getirmeye çalýþtým elimden geldiðince. Ol nedenle Diyanet Ýþleri Baþkaný sayýn Prof. Dr. Bardakoðlu olaylar karþýsýnda naçiz ki, Ýki gün sonra Aczmendiler talep getirdikleri vakit ne olur?, diye sýzlanýyor! Bakýn bay Baþkan, insanlýk ölmedi, naçiz lere yardým insanlýk borcudur dedik, yardým etmek istiyorum efendim, Aczmendiler talep getirdikleri taktirde Aidiyeti mucibince Fadime ye havale edersiniz olur biter!. Böylelikle, tek benzerliði adlarýnýn (A) harfiyle baþlamasýndan gayrý hiç, ama hiç ortak bir yaný olmayan ve olmayacaklarý ayný torbaya koymak gaflet, delâlet hatta sürç-ü lisandan kurtulmuþ olursunuz. Þu dünya ya geldim gidiyorum, hep merak etmiþimdir okumaya baþladýðýmdan bu yana; diyelim ki Þeyh-ül Ýslam Ebussuut efendi hazretlerinden bu yana, bu makama gelenler yani Diyanet Ýþleri Reisleri son deyimle baþkanlarý, neden neden hep üst inanç lýlar ve milyonlarca baþka inançlarý hep alt inanç grubu olarak görmüþler ve iþlerini hep alt/üst etmiþlerdir, etmedeler? Aleviler, bu zat-ý muhteremlere göre Ýslam ýn alt inanç grubu dur ve böyle olduðundan naþi, Bardakoðlu da ayný cübbenin okumuþ bir fendi olarak çok haklý talepleri olan bu ülkede yaþayan milyonlarca Alevinin haklý isteklerine deðinerek Her gruba hizmet götüremeyiz. Ýlerde Aczmendiler isterse ne olur? diyebiliyor! Kimse alýnýp darýlmasýn ve asla ve kat a gönül komasýn, þu ahir ömürde deðil bir Baþkan Profesörü, zýr deliyi bile kýrmak istemiyorum; istemiyorum ama, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý na kadar yükselmiþ, üstelik minaresi kýrýk Etyemez Camii nin ilkokul mezunu imamýna bile yakýþmayacak þu benzetmeyi/örneði Profesör bir adama yakýþtýramýyorum. Unutulmaz Elli/Parmaklý Ey Eski Ustalar! ÝSLAM DA resim yasak olduðundan, çizme haklarý olan inanmýþlar, bu bu yasaðý minyatürlerle ve hat ve taþ kabartmalarla delmiþler, dünya güzellikleri yaratmýþlardýr asýrlardan beri ne güzel, ve sürmektedir hünerli el ve parmaklarla ve yüreklerle!.. Yýllardan bu yana incelerim bu usta iþlerini, hele birisindeki o müthiþ, seyri doyumsuz çizgileri, biçimleri unutmam; hep gözümün önündedir Arapça bu hat, ne mi bu güzel çizimdeki sözcük? Okudu yaþlý dostum: Edep yahu! Eminim sizlerde görmüþsünüzdür bu levhayý ya da benzerini Þu yaþadýðým zamanda bu levhayý çok kiþi hak ediyor neyleyim. Alevilik Tartýþmasý ÝZMIR DE bir yurttaþýmýz kimliðine Ýslam yerine Alevilik yazýlmasý isteminde bulunmuþ; acýdýr, reddedilmiþ bu isteði! Alevi Bektaþi Kuruluþlarý Birliði Federasyonu Genel Baþkaný Sayýn Ali Doðan, konuya deðinerek Aleviliðin Ýslam ýn bir mezhebi deðil, dinlerden etkilenen bir yaþam biçimi olduðunu söyledi, Tek ortak noktamýz Allah/Muhammed/Ali üçlemesidir, dedi. Alevilik Ýnsaný, merkezine koyan Anadolu ya özgü, eþi ve benzeri olmayan bir felsefe/bir Ýnanç/bir yaþam biçimi/bir kültür/bir öðreti ve hatta bunlarýn tümünü de aþan bir toplumsal olgu sözleriyle tanýmlayan Ali Doðan bu özellikleriyle Ýslam dan farklý bir yerde durduðunu belirtti. Can Dostum/Iþýðým/Aydýnlatýcým Nejat Birdoðan Caný/Özlemle Anýyorum HEYECANLA açmýþtým gönderdiði paketi, içinde, yýllarca uðraþýp/araþtýrýp kafa yorup, ince eleyip sýk dokuduðu o kitabý vardý: Anadolu Aleviliði nde Yol Ayrýmý/Ýçerik-Köken Ýthafý mý? O, ayný zamanda bir ozandý, yazývermiþ bir dörtlüðünü: Fikret Aðabey, Hû dost!.. Varayým mý bir gönülde dergâha? Gideyim mi güzel gözlü bir þaha? Hak yoluna engel koyan Allah a Kýlýç çekip çalayým mý, ne dersin? Ellerinden öperim. Güzel insan büyük dost..10/12/ Sayý 5

3 Mozaik yayýnlarý arasýnda çýkan bu kitap 660 sayfa sayfalar Kaynakça. (Metin içerisinde gösterilenden baþka) A dan baþlýyor Z de sonlanýyor ki tastamam 132 kitap! Onca kitaptan alýntý/belgeler/bilgiler/yorumlar/iddialardan özetin özeti þu çýkýyordu ortaya: Alevilik Ýslam dýþýdýr. Kýlý kýrk yararcasýna okunmasý gerekli bir kitap Birdoðan canýn çok kapsamlý bu çalýþmasý. Ne ki haftalýk bir dergi, Nejat ýn demecinin/anlattýklarýnýn sadece Alevilik Ýslam dýþýdýr ýný alýp karýþtýrmaya çalýþmýþtý ortalýðý! Tepkiler gördü azýcýk ve gelip geçti, küfürler kaldý yadigâr!.. Almanya da bir Alevi Bektaþi toplantýsýndan önce konuk olduðumuz altý bin kiþilik salonun bir odasýnda canlarla söyleþiyoruz, beþ dakika sonra hýnca hýnç dolu salonun sahnesine sýralanacaðýz söyleþi için. Odaya bazý canlar gelmiþti, kimileri dede imiþ, bu konu tartýþýldý, özetin özeti aðýr tehditler oldu, ucunda ölüm bile olan! Nejat can hepsine yanýt verdi o sakin haliyle ve sakinlik aðýr basmýþtý. Kitabýn 13. bölümü: Ýslam Kurallarýnda Güzel Sanatlara Çizilen Sýnýrlar ve Anadolu Aleviliðinin Güzsel Sanat Anlayýþlarý. Bu Can Yaratýklarýn En Kötüsü Sýnýfýndandýr! ULU KITABA göre...allah, kýyamette bir resim yapandan ceza olarak yarattýðý þeye yaþam vermesini isteyecektir. Ancak, o, bunda asla baþarýlý olamayacaktýr: 1 Bu resimleri denilerek cezalandýrýlacaktýr. 2 Allah ýn kýyamet gününde en þiddetle cezalandýracaklarý, Allah ýn yarattýklarýný taklit edenlerdir. 3 Bu can, 1944 yýlýndan bu yana yaratýklarýn en kötüsü sýnýfýna dahildir ve sizler bu satýrlarý okurken bu kötülüðün 60. yýlýný kutlamaktadýr. Ankara TESK Sanat Galerisi nde açtýðý Boyalarla 60. Yýl Sergisi, Keza Filiz Hatun da yoldaþýmdýr. O da Fotoðrafta 30. Tezgâh ta 25. Yýl yapýtlarýyla! Yani gitmiþiz gayyanýn dibine ey canlar, bir zahmet arkamýzdan azýcýk aðlar mýsýnýz, ricam olacak! Anadolu Alevisi BIRDOÐAN ÝN kitabýnýn 268. sayfasýndaki Ýslam Kurallarýnda Güzel Sanatlara çizilen Sýnýrlar ve Aleviliðin Güzel Sanat Anlayýþlarý bölümü þöyle bitiyor: Olgular þunu göstermektedir. Anadolu Alevi si, sanata küsmeyen ve onda tehlike görmeyen eski inanç ve geleneklerini sürdürmektedir. Ne denli yadsýnýrsa yadsýnsýn Aleviliðin Ýslam la bir ilgisi olmadýðýna belirgin bir kanýt da burada yatmaktadýr. Aklýný ve özgürlüðünü kullanan Alevi, sanata kutsal bir görev ve ilaç gibi bakmaktadýr. Þu Bektaþi Denen Canlar ÞU, BEKTAÞI hat ustasý denen canlarýn en güzel yazdýklarý da Edep Yahu dur dedik ki valla doðrudur, yani gerçeðe Hû! Alevilik Tartýþmasý SN. ALI DOÐAN can, Alevi/Bektaþi Kuruluþlarý Birliði Federasyonu Genel Baþkaný dýr... Yani nice Alevi/Bektaþi kuruluþlarý birlik olmuþ, olunca da federasyona kadar ulaþmýþ, birilerinin elindeki kaðýdý okumaktan aciz dediði bu caný, binlerce kiþi oy verip o makama uygun/lâyýk görmüþler. Aleviliðin Ýslam ýn bir mezhebi deðil, bütün dinlerden etkilenen bir yaþam biçimi olduðunu söyleyince en aðýr/en çirkin/en yakýþýksýz/en haksýz/en hazmý güç/alevi-bektaþi topluluðunun vazgeçilmez hoþgörüsünden nasipsiz yani yoksun saldýrý yine bir profesörden geldi! Bu iddiayý savunmak zýr cahilliktir sözleriyle baþlayan ve baþkalarý: Alevi-Sünni çatýþmasýna çanak tutmak.., Diyanet ajanlýðý ve burada tekrarlamaktan resmen ve alenen hicap duyduðum akýl almaz suçlamalar ve sevgisizlik/saygýsýzlýk! Diyanet Ýþleri Baþkaný Sayýn Bardakoðlu için söylediklerimi yineliyorum, bu sözleri söyleyen kiþi Minaresi kýrýk Etyemez Camii imamýna bile yakýþmayacak zýr cahillik suçlamalarýyla baþlayan çirkin suçlamalar/yakýþtýrmalar ayný inançta olan (öyle sandýðým) bir bilim adamýndan gelmesi, inanmanýzý isterim bu satýrlarýn yazarýný iyice düþ kýrýklýðýna uðrattý! Ne oldu, evet ne oldu o câným hoþgörü/sevgi/saygý/inanç birliði/dirliði? Þu Bektaþi dediðimiz elleriyle/dilleriyle marifetli hat ustalarýnýn yazdýðý Edep Yahu levhalarý bazý evlere lâzým, hem de çok lâzým! Not: Eti sizin, kemiði benim efendim!... Tabii tam sünnet hariç... NOTLAR 1 Buhari, Buyu / Bab 104 Müslim, Libas, Hadis Buhari, Tevhid-bab s Ahmet bin Hambel VI, s.36. ÖZÜR: Fikret Otyam ýn 4. sayýmýzda yayýmlanan Küçüktüm, Nereden Bileyim Yezid de Kim? adlý yazýsýnda 4. paragraf, satýr 5 te Ýsraili, Ýsrailli ; satýr 7 de imam nikahý, nikah ; satýr 8 de bilenler, bilmeyenler, paragraf 5, satýr 4 te Yemen çöllerinde, Yemen köylerinde, paragraf 7, satýr 2 de bizim saatle, bizim saatler biçiminde yazýlmýþ. Düzeltir, özür dileriz. Serçeþme 2005 Takvimi Fikret Otyam ýn yayýn hakkýný baðýþladýðý birbirinden güzel renkli resimleriyle hazýrlanan Serçeþme nin 2005 yýlý takvimi çýktý. Edinmek isteyen canlar, telefon, faks ya da e-postayla yönetim yerimize baþvurabilir. Tel/Faks: +90.(0) E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Duyuru Genel Yayýn Yönetmenimiz Esat Korkmaz ý Cuma akþamlarý saat 21:00-22:00 arasýnda YAÞAM RADYO da (87.5 FM) Dört Kapý programýnda dinleyebilirsiniz. Aralýk

4 Aleviliðin Felsefe Boyutu - Bölüm III Esat Korkmaz Bu yazýnýn ikinci bölümü dergimizin Kasým ayýnda çýkan 4. sayýsýnda yayýmlanmýþtýr Tüm evren, gizil nesnellik durumunda tanrýsal güçlerle dolu olduðundan, duyu organlarýyla algýlanýr nesneler de ruhlar kadar ruhsaldýrlar. Bâtýni hareketlere gelinceye deðin akýlcý felsefe nin konusu, metafizik ve doða bilimleri idi: Bâtýni hareketlerle birlikte felsefe, toplum ve toplum sorunlarýyla ilgilenmeye baþladý. Bu anlayýþ üzerine bir toplum felsefesi yapýlanýp biçimlendi. Alevilik-Bektaþiliðin özgünlüðü, söylencelerinin bolluðunda deðil, organik ve toplumsal doðalarý ndadýr: Bu baðlamda her Alevi-Bektaþi, sözcüðün gerçek anlamýyla inançlý dýr; inanç, tüm doðasal süreçlere, tüm bireysel ve toplumsal davranýþlara sinmiþ durumdadýr; çünkü, varoluþun bile büyülü olarak ortaya çýktýðý bir dünyada yaþar. Amacý, bir bütün olarak nesnel süreci ya da toplumsal/bireysel yaþamý kutsama dýr; yaþamýn tek karþýtý ölüm, ölümün tek karþýtý yaþam olduðundan Alevi-Bektaþi tasarýmlarýnda, yapýsýnda karþýtlýk taþýmayan evrensel kötü anlamýnda bir Þeytan ýn yeri yoktur. Alevilik-Bektaþilikte ruhlar a yönelik tapýnma, ruhlarýn ölümsüzlüðüne dayanýr ve bu bir tür canlýcýlýk týr: Canlýcýlýk Alevilik-Bektaþilikte, söylenceye dönüþmüþ atalar tapýmýndan baþka bir þey deðildir. Çocukça olmasa da çocuksu bir yaný vardýr; bu nedenle yitik çocukluðu nun elde edilmesini cennet olarak betimler. Canlýcýlýk kapsamýnda Alevilik-Bektaþilik, tüm çevrebilim tasarýmlarýný yapýsýnda toplayan kozmobiyolojik bir felsefi dindir. Evren bilincine doðrudan katýldýklarý için, özünde doðayla birliðin bilimsel/inançsal tasarýmýdýr. Doðaldýr ki bir Alevi-Bektaþi, doðanýn efendisi deðildir; insan, evrenin bir parçasýdýr, ona dahildir, ona baðlýdýr, onun sahibi olmaktan öte, onun kullanýcýsý dýr. Tasarým bütününde dünya, yaþam ya da onun tersi ölümden yola çýkýlarak kavranmaya çalýþýlýr. Evren bilincine katýlmanýn insana yüklediði temel yükümlülük doðal ve toplumsal düzeni korumak olduðu için, dünyanýn baþlangýç saflýðýnda nasýl sürdürülebileceðinin hesabýný yapmaya yönelir. Kozmobiyolojinin bir parçasý olan Alevi-Bektaþi insaný, Bütün ün olduðu kadar Bir in de parçasýdýr: Arada bir kopukluk olmadýðýndan kutsal olanla iliþkilerinde ancak hata yapabilir, günah ise yoktur. Ölümlü olarak tanrýsallýðýn bir parçasýdýr; tanrýsal olarak suyun þýpýrtýsýnda, rüzgârýn uðultusunda, çiçeðin kokusunda, meyvenin tadýnda, koyunun melemesinde ve aslanýn kükremesindedir. Yaþayan Alevilik, toplum felsefesini ve toplumsal projelerini canlandýramayacaksa tarihi de soysuzlaþacak demektir. Bâtýni Toplum Felsefesi Bâtýni toplum felsefesine göre toplum þöyle tanýmlanabilir: Toplum, maddi gereksinmelerle koþullanmýþ insanýn birleþmiþ üretici etkinliðidir.toplumsal yaþamýn bütün öteki görüngüleri politika, kültür. vb., toplumsal yaþamýn içeriðini oluþturur ama özünü belirlemez. Toplumun özü, üyelerinin ortak emeði nde yatar; ortak emek yaþama araçlarýnýn saðlanmasýna yöneliktir ve bu insanlar arasýnda bir iþbölümünü zorunlu kýlar. Doðal olarak farklý nesneler, ortak bir insan emeði içerir. Böylesi bir durumda insanlarýn çalýþma biçimlerinin tek olasý þekli mal deðiþimi dir; emek araçlarýnýn ve ürünlerinin sahibi üreticilerdir. Zorunlu olan devlet, özel mülkiyet ve sýnýflar deðil, toplumun kendisi dir. Nasýl bâtýni doða felsefesinde doðanýn temeli hava-su-toprak ve ateþ ise bâtýni toplum felsefesinde de toplumun temeli coðrafya-teknik-tarih ve insan üretici güçleridir. Bu üretici güçler arasýndaki iliþkiden toplumun maddi temeli olan ekonomi biçimlenir. Geçim ve besine yönelmenin toplumsal yaþamdaki iliþkileri ise kültür ü yaratýr. Sýnýfsal çeliþkiler taþýnamayacak duruma geldiðinde toplumsal geliþme durur: Bu hiçbir toplumun kaçýnamayacaðý bir yasa dýr. Üretim güçleriyle üretim iliþkilerinin uygunluðu durumunda toplum geliþir. Üretim iliþkileri, üretim güçlerinin geliþimine engel olmaya baþladýðý zaman toplum çöker; üretim güçlerinin geliþmesine uygun yeni bir sosyo-ekonomik biçimlenmeye dönüþür. Üretim iliþkilerinin üretim güçlerinin geliþmesine sürekli destek olacak bir toplumsal örgütleniþte sýnýflara, özel mülkiyete ve devlete gereksinme yoktur. Toplum için yokoluþ yok iken, sýnýflar, özel mülkiyet ve devlet, zamaný geldiðinde yokolup gider. Alevilik-Bektaþilik felsefesi, inanç alanýnýn dýþýnda yapýlanýp biçimlenen doðacý/insan-toplum merkezli bir felsefedir. Ýçinde yaþadýðý dünyanýn karþýsýna konulan insanýn, doðanýn ve toplumun bir parçasý olarak, doðayla ve toplumla bir hesaplaþmasýdýr. Metafizik düþünceyi dönüþüme uðratarak aklý belirleyici kýlmanýn çileli bir çabasýdýr. Alevilik-Bektaþilikte bireyin önemi, eylemlerinde ve uðraþlarýnda Alevi-Bektaþi topluluðuyla ne ölçüde ilgili olduðuna, ortak esenliðe ne ölçüde katkýda bulunduðuna göre belirlenir. Görüldüðü gibi belirleyicilik topluluktadýr. Bu savý biraz açalým: Alevi-Bektaþi düþyapýsý olarak öne çýkarýlan ve insanlýða kesin kurtuluþ getirecek düþsel proje olarak tasarýmlanan kâmil toplum projesini, çaðdaþ koþullara taþýyarak güncelleþtirmeye çalýþalým. Ama önce Þeyh Bedrettin de çarpýcý tümcelerle tanýmlanan kâmil toplum projesinin belki de ilk örneði durumunda bulunan ve Buyruk ta Rýza Þehri anlatýmýyla kurgulanan tasarýmý görelim. Kendini yetiþtirerek kâmil insan durumuna yükselen insan, artýk kendini toplum hizmetine adayacak ve kâmil toplum projesinin gerçekleþmesi için bütün gücüyle çalýþacaktýr. Bu düþsel proje, kent-toplum baðlamýnda ele alýnýp tasarýmlanmýþtýr. Buyruk taki Rýza Kenti, Aleviliðin geleceðe yönelik kestiriminde, düþsel kâmil toplumun bir anlatýmý olarak algýlanabilir. Topraðýn temel üretim zemini, köylülüðün egemen ezilen sýnýf olduðu Ortaçað koþullarýnda; sýnýflý toplum öncesinden taþýnan ilksel eþitlikçi toplum deðerlerinin güdücülüðünde, gelecekte insanlýða kesin kurtuluþ getirecek olan düþsel kurtuluþ projesidir bir bakýma. Sýnýflarýn olmadýðý, paranýn ortadan kalktýðý, herkesin yeteneðine göre ürettiði, gereksinimine göre tükettiði, özlemine göre yaþadýðý, söylencenin yüzyýllardýr canlý tutmaya çalýþtýðý geleceðe yönelik rüyanýn projeye baðlanmýþ bir biçimidir. Kâmil Toplumun Geçmiþteki Örneði Buyruk taki düþþel tasarýma dönelim: Bir zamanlar bir sûfi dünyaya seyahate çýkar. Bir gün yolu, bir kente düþer. Bu kent, þimdiye deðin gördüðü kentlere benzemiyordur. Sabah zamaný herkes iþine gücüne gitmekte, sessizlik içinde yaþam sürmektedir. Kentin alýþýlmamýþ bir düzeni vardýr. Sûfi kentin bu düzenini görünce þaþar kalýr. Öyleki yaklaþýp birine bir þey sormaya cesaret edemez. Karný acýkmýþtýr. Kenti gezerken bir fýrýn görür. Ekmek almak için içeri girer. Fýrýncýya para uzatarak ekmek ister. Ama fýrýncý hayretle paraya bakar: Nedir bu? Biz bunu kaldýrmak için yýllarca uðraþtýk, büyük savaþlar verdik. Anlaþýlan sen rýza kentinden deðilsin, Dünyalý olmalýsýn, der. Sûfi: Evet ben bu kentten deðilim, diye karþýlýk verir. Fýrýncý: Belli oluyor. Dur, öyleyse seni görevlilere teslim edeyim. Onlar seninle ilgilenirler. Bizim kentimizde para pul geçmez, der. Ve sûfiyi görevlilere teslim eder. Görevliler önce kendi aralarýnda tartýþýrlar. Ýçlerinden biri: Meclise götürelim. Ulular karar versin, der. Diðerleri de bu görüþe katýlýrlar. Bunun üzerine tümü meclisin yolunu tutar. Yol boyu sûfi 4 Sayý 5

5 düþünür. Ýçinden: Paranýn geçmediði bir kent. Görevliler, ulular meclisi. Ne büyük, ne görkemli yerdir Ulular Meclisi, diye kurar. Neyse bir süre yürüdükten sonra divana varýrlar. Ama sûfi bu kez iyice þaþýrýr. Çünkü Divan denilen meclis, hiç de düþündüðü gibi büyük ve göz kamaþtýrýcý deðildir. Düþündüðünün tam karþýtýdýr. Sessiz bir köþede küçük bir yapýdýr. Yerlere basit kilimler serilmiþtir. Ak sakallý ulular, baðdaþ kurmuþ kentin sorunlarýný tartýþmaktadýrlar. Görevliler ulularý selamladýktan sonra: Bu Dünyalý kentimize girmiþ. Acýkmýþ. Ekmek almak için bir fýrýna girmiþ. Fýrýncýya para vermeye kalkmýþ. Yabancý olduðunu anlayan fýrýncý gelip bize teslim etti. Ne yapalým?, diye sorarlar. Ulular: Neden buraya getirdiniz? Törelerimizi biliyorsunuz. Konakta bir yere yerleþtirin, Aþevine götürün, gerekeni yapýn!, diye buyururlar. Bunun üzerine görevliler sûfi ile birlikte geri dönerler. Önce Aþevi ne götürürler. Karnýný doyururlar. Sonra konuklar için yapýlmýþ konaða götürürler. Bir odaya yerleþtirirler. Sûfiye kentte ne yapmasý, nasýl yaþamasý gerektiðini anlatýrlar. Burada para pul geçmez. Burasý rýza kentidir. Rýzalýkla her istediðini alýr, her istediðini yaparsýn, derler. Yeter ki rýzalýk olsun. Bunu unutma, diye de uyarýrlar. Sûfi konaða yerleþir, gezip dolaþýr. Rahatý yerindedir. Ýstediði yerde yiyip içer. Hiç kimse Ne arýyorsun?, diye sormaz. Birkaç gün sonra eþyalarýný toplar. Kentten ayrýlmak ister. Ama görevlileri karþýsýnda bulur. Görevliler: Gidemezsin, derler. Bu kent rýza kentidir, adý üstünde. Sen buraya rýzan ile geldin. Biz de sana yiyecek verdik, yatacak yer saðladýk. Bu kentte kaldýðýn sürece bizden razý kaldýn mý? Sûfi: Kuþkusuz razý kaldým, sað olun!, diye karþýlýk verir. Görevliler: Þimdi bizim de sizden razý kalmamýz gerek. Bu yiyip içtiðin, yattýðýn günler için çalýþman gerek Sûfi: Madem ki töreniz böyle çalýþayým, der ve kabul eder. Görevliler sûfiye yapabileceði bir iþ verirler. Konakladýðý odadan alýp daha büyük bir eve yerleþtirirler. Artýk o da rýza kentinin bir insaný olmuþtur. Her sabah iþine gider; akþama deðin çalýþýp evine döner. Yavaþ yavaþ dost, arkadaþ edinme çabasýna girer. Ama her kiminle konuþmaya kalksa ilk sorulan; Sen Dünyalý mýsýn? olur. Bu kentin insanlarý kavga, çekememezlik, kendini beðenmiþlik gibi tüm kötülüklerden arýnmýþ durumdadýr. Böylece günler, aylar geçer. Sûfi kenti iyiden iyiye sever. Dünyayý gezme düþüncesinden vazgeçer. Bu kentte kalmaya karar verir. Ama hâlâ yalnýzdýr. Bir gün yakýn bulduðu bir arkadaþýna açýlýr: Sizin bu kentte nasýl evlenilir?, diye sorar. Arkadaþý: Kentin ortasýndaki bahçe var ya, iþte orada her cuma günü tanýþmak, dost edinmek isteyenler toplanýr. Gençler gelirler. Herkes orada beðendiði, anlaþtýðý biri ile evlenme yolunu arar. Orada tanýþýrlar. Anlaþýrlarsa evlenirler, der. Sûfi cuma günü söylenilen bahçeye gider. Kocaman bahçe týklým týklým doludur. Türlü giysiler içinde genç kýzlar kelebek gibi dolaþmaktadýr. Genç kýzlar, oðlanlar sohbet etmektedir. Birbirini beðenip anlaþanlar uzaklaþmaktadýr. Anlaþamayanlar ayrýlýp baþkasýna yaklaþmaktadýr. Sûfi olup bitenleri bir süre hayranlýkla izler. Sonra kanýnýn kaynadýðý bir kýza yaklaþýr. Ama o bacýnýn ilk sorusu: Sen Dünyalý mýsýn? olur. Sûfi aylardan beri bu sözü duymaktan iyiden iyiye býkmýþtýr: Evet, Dünyalýyým, ne olacak?, diye karþýlýk verir. Bacý: Davranýþlarýndan hemen belli oluyor. Ama alýnma zararý yok. Sen ki beni kendine eþ seçmek istiyorsun, bu konuda ben de sana yardýmcý olurum, davranýþlarýný düzeltirsin, der. Bacý ile sûfi arkadaþ olmaya karar verirler. Ýþten artan zamanlarýnda buluþup konuþurlar. Sûfi bir gün bacý ile buluþmaya giderken yolun kýyýsýnda kocaman bir nar bahçesi görür. Bahçenin ne duvarý, ne bekçisi, ne de korucusu vardýr. Hemen bahçeye dalar. Kimse görmeden bahçeden birkaç nar koparýr. Yakalanýrým korkusuyla acele davranýp aðacýn birkaç dalýný kýrar. Ama ne gelen vardýr, ne de soran. Sûfi narlarý toplayýp bacý ile bulaþacaklarý yere gelir. Henüz bacý ortalýkta yoktur. Narlarý bir tabaða koyar. Masanýn üzerine yerleþtirir. Bacýnýn gelmesini bekler. Bir süre sonra bacý gelir. Narlarý görmesine karþýn, hiç ilgilenmez. Oysa sûfi bacýnýn narlarý görüp ilgilenmesini, sevinmesini bekler. Her zamanki gibi yerine oturur. O zaman sûfi dayanamaz ve bacýya narlarý gösterir. Bacý: Bunlarý nereden aldýn? diye sorar. Sûfi narlarý nereden kopardýðýný söyler. Bunun üzerine bacý: Beni düþündüðün için sað ol. Ama o bahçenin yerini, varlýðýný ben de biliyorum. Caným isteseydi gidip ben de alabilirdim. Þimdi benim caným istemiyor. Bu narlar burada boþuna çürüyecek. Baþkalarýnýn hakkýný boþuna çürütmüþ olacaðýz. Gelirken öðrendim. Narlarý koparýrken bahçeye de büyük zarar vermiþsin. Oysa daha dikkatli davranýp bahçeye zarar vermeyebilirdin. Burada senden kimse bir þey kaçýrmýyor ki.. Bunca zamandýr rýza kentinde yaþýyorsun. Bu kentte rýzalýkla her þeyin serbest olduðunu bilmeliydin. Þimdi anlýyorum, sen bu kente ayak uyduramayacaksýn. Bunlarý söyledikten sonra bacý sûfiyi býrakýp gider. Görevlilere söylemiþ olmalý ki, görevliler sûfinin yaptýklarýný divana bildirirler. Divan sûfinin durumunu tartýþýr. Sonunda sûfinin rýza kentine uyamayacaðýna karar verir. Bunun üzerine görevliler Dünyalý sûfiyi rýza kentinden atarlar. Bir örnekle incelediðimiz Düþsel Toplumsal Projeye baktýðýmýzda; bireyin önemi, eylemlerinde ve uðraþlarýnda toplumsal grupla ne ölçüde ilgili olduðuna, ortak esenliðe hangi katkýda bulunduðuna göre belirlendiðini görürüz. Yani, bireyin yaptýðý her þey için topluluk ön-koþuldur. Topluluðun önkoþul olmasý, bireysel mülkiyetin olmadýðý, her þeyin herkese ait olduðu ve gereksinmelere göre paylaþtýrýldýðý toplumsal tasarýmý öne çýkarýyor. Bu baðlamda Alevi-Bektaþi ütopyasý, göksel deðil, bireyin topluluða ve doðaya karþý sorumluluklarýndan ve toplumsal/doðasal yükümlülüklerinden doðar. Böyle olmasýna karþýn öðreti, bireycilikle karþýtlýk içinde bulunmaz; topluluk üyesi birey, kendi varlýðýný kanýtlamak için, kendi özerkliðini talep eder. Görüldüðü gibi Alevi-Bektaþi düþyapýsý, kendi geleneksel yaþama biçimlerinin bir parçasýdýr. Yaþama biçimi eðitim, toplumsal denetim ve ritüellere katýlýmla iletilir ve içselleþtirilir. Bu nedenle geleneksel yaþama biçiminin terk edildiði yerlerde bu düþyapý yer yer örselenir; Ýslamlaþtýrýlmasýna koþut olarak parça parça yok olur; onun yerini Cennet alýr. Alevilik-Bektaþilikte topluluk dendiðinde temelde iki þey anlaþýlýr: a) Yaþayan bireylerin oluþturduðu topluluk; ve b) Ölmeden evvel ölmek zemininde Hakk a yürümüþ olanlarýn yeni don daki kimliklerinin oluþturduðu can birliði anlamýnda topluluk. Alevi-Bektaþi düþyapýsý kaynaðýný, bireyin, topluluðun yaþayan ve Hakk a yürümüþ olan üyelerinin oluþturduðu topluluða karþý düþünce ve eyleminden alýr. Ortodoks Tanrý dan deðil. Burada bir düþünme aracý olarak, bireyin topluluða karþý iliþki aracý olarak söylence devreye girer. Demek ki, bireyin, ötesinde halkýn hayal dünyasý olan söylenceler, onlarýn tek gerçeðidir. KAYNAKÇA: Esat Korkmaz, Alevi Felsefesi, Pencere Yayýnlarý, Ýstanbul, Esat Korkmaz, Anadolu Aleviliði, Berfin, Ýstanbul, Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Aydýnlanmanýn Diyalektiði - II, Çev.: O. Özügül, Kabalcý Yayýnlarý, Ýstanbul, Dr. Hikmet Kývýlcýmlý, Tarih-Devrim-Sosyalizm, Tarihsel Maddecilik Yayýnlarý, Ýstanbul, Ýbn Haldun, Mukaddime, (Çev. Turan Dursun), Onun Yay., C. 1, 1977, C. 2, 1985, Ankara Jean Paul Roux, Orta Asya/Tarih ve Uygarlýk, Çev.: L. Arslan, Kabalcý Yayýnevi, Ýstabul, Sina Akþin (Yayýn Yön.), Ümit Hassan, Halil Berktay, Ayla Ödekan; Türkiye Tarihi (I) / Osmanlý Devletine Kadar Türkler, Cem Yayýnevi, Üçüncü Baský, Ýstanbul. Esat Korkmaz, Yorumlu Ýmam Cafer Buyruðu, Anadolu Kültür Yay. Ýstanbul, Aralýk

6 Þemseddin Tebrizi, Hacý Bektaþ Veli ve Ýliþkileri Üzerine Bölüm II Ýsmail Kaygusuz Bu yazýnýn birinci bölümü dergimizin Ekim ayýnda çýkan 3. sayýsýnda yayýmlanmýþtýr Hacý Bektaþ ailesiyle birlikte, doðduðu kent olan Niþabur dan en geç 1221 in Mart ayýnda ayrýlmak zorunda kalmýþtýr. Çünkü kent Nisan ayýnýn ikinci haftasýnda Moðol ordusu tarafýndan kuþatýldý. Hacý Bektaþ yaþlarýndadýr. Belki de Vilayetname de anlatýldýðý gibi, babasý Ýbrahim el-sani, Tanrýnýn rahmetine vardý. Ayrýca ayný paragrafta, padiþahlýðý Hacý Bektaþ Veli ye arzettiler, kabul etmedi. Padiþahlýðý, amcazadelerinden olan ve Musa-el Sani evladýndan Seyyid Hasan a verdiler denilmektedir. Hacý Bektaþ Veli Niþabur u Dönmemek Üzere Terk Ediyor Bu gerçek Niþabur padiþahlýðý deðil, gönül padiþahlýðýdýr. Aile bireyleri, Muhammed-Ali soyundan olmasý dolayýsýyla kendilerine baðlý Ehlibeyt i ve Ýmamlar ý sevenler için bir padiþah, yani inançsal önderdi. Moðollar Türkistan dan Azerbaycan a kadar Horasan ý baþtanbaþa iþgal etmiþlerdi. Konar-göçer Oðuzlar, kentli-kasabalý Türkmen topluluklarý, Doðu ya deðil Batý Ýran ve Irak a doðru gidiyorlardý. Moðollarýn önünden kaçan çok sayýda Horasanlý göçmen Alamut a baðlý Kuhistan bölgesindeki Nizari Ýsmaili kalelerine sýðýndý. Hacý Bektaþ ailesi ve yandaþlarý en geç 1222 yýlý içinde, Kuhistan daki Ýsmaili kalelerinden birine sýðýnmýþlardý. Büyük olasýlýkla bu yer, Kuhistan valisinin oturduðu Þahdiz kalesiydi. Hacý Bektaþ burada önemli biriyle tanýþacaktýr. Ýlk kez Sünni Selçuklu önderi Tuðrul 1038 de Niþabur u alýp kendini orada sultan ilan etti. Nasýr Husrev, 1052 yýlýnda Horasan hücceti (Ýmamýn tanýðý) ve Fatými Ýsmaili baþ dai si olarak karargâhýný Belh de kurmuþ; oradan Niþabur ve Horasan ýn diðer kentlerine Ýsmaili propagandasýný yönetiyordu. Onun baþarýlarý, Selçuklu yöneticilerinin desteðini alan Sünni ulemanýn düþmanlýðýný yükseltmiþ ve kuþkusuz heterodoks Ýslam inançlý Türkmenler ve Ýranlýlar bu ortamda kendilerini gizlemek zorunda kalmýþlardý. 1 Ancak Hasan Sabbah ýn Alamut Nizari devletini kurmasýndan ölümüne kadar ( ) ve ölümünden sonraki Alamut þeflerinin, Melikþah ( ) ve oðullarýyla mücadeleleri boyunca Ýsmaili dai - leri Ýsfahan da Belh ve Niþabur da çok geniþ propagandaya giriþmiþler ve Onikiimamcý Þiilerden kendilerine büyük katýlýmlar olmuþtu. Bunlar Sünni Selçuk oðullarýnýn baskýlarýndan ötürü akýn akýn Hasan Sabbah ýn kalelerine (darül hicralara) gidip yerleþiyorlardý. Kentlerde kalanlar da gizli iliþkiler içerisindeydiler. Ayrýca bu Selçuklu prenslerinden Bagrýyaruk un kardeþlerine karþý mücadelesi sýrasýnda bir dönem Ýsmaili inancýna girmesi ve 5000 kiþilik fedayin birliði kullanmasý da Ýsmaililiðin yayýlmasýna hizmet etmiþtir. Hacý Bektaþ Veli nin babasýnýn ve dedesinin bu olaylarla iliþkileri olmadýklarý söylenemez. Ayrýca çocukluk dönemi hocasý olduðunu sandýðýmýz Lokman Perende nin bile bu ortam içinde Yesevici olduðu iddiasý bile geçersiz olabilir. 10 Nisan 1221 de þehir zapt edilince 400 sanatkar hariç bütün halk katledildi. Þehir tamamýyla tahrip edilerek çift sürüldü. Gizlenerek sað kalanlarý da imha etmek için bir Mogol komutaný 400 Tacik ile harabeler arasýna býrakýldý. 2 Kuþkusuz Hacý Bektaþ ailesi ve yandaþlarýnýn, yerle bir edilmiþ, tarla gibi sürülmüþ Niþabur a bir daha geri gelmiþ olmalarý düþünülemezdi. O zaman bu aile nereye yerleþmiþ ve ergenlik çaðýna yeni girmiþ (ya da girmemiþ) bulunan Hacý Bektaþ, eðitimini nerede görmüþtü? Farid Daftary, Moðollarýn Horasan ý istila ettikleri yýllar ve Horasan ýn batý sýnýrýný oluþturan Kuhistan bölgesindeki Nizari kalelerinin durumu hakkýnda þu bilgileri veriyor: Alaaddin Muhammed III ün ( ) ilk yýllarýydý. Moðollarýn önünden kaçan çok sayýda Horasanlý göçmenler gelerek Kuhistan bölgesindeki Nizari Ýsmaili kalelerine sýðýndýlar. Moðollar istilalarýnýn baþlangýcýndan itibaren, Alamut Nizari Ýsmaili devletinin, diðer küçük prensliklerden daha güçlü olduklarýný deneyerek anlamýþlardý. Ayrýca Nizari Ýsmaili önderleriyle Moðollar arasýnda bir antlaþma yapýldýðý anlaþýlýyor; çünkü Celaleddin Hasan III ( ) Moðollarýn batýya hareketinin baþlangýcýnda, Talikan da bulunan Cengiz Han a barýþ istemiyle gizli bir elçi heyeti gönderdiði biliniyor. Kuhistan Nizari Ýsmailileri Mogol istilasýndan etkilenmedi. Güçlerini, geliþim ve özgür yönetimlerini sürdürdüler. Aralarýna katýlmýþ olan sýðýnmacýlarla her þeylerini paylaþtýlar. Doðrusu, Kuhistan Nizarilerinin bilgin önderi Þihabeddin (Shihab-al Din) mültecilere öylesine iyi ve cömert davrandý ki bu, Nizari bölgesinden Alamut a þikayetler oldu; hazinenin kaynaklarý üzerinde olumsuz etkilenmelerden yakýnýlýyordu. Alamut tan onun yerine atanmýþ olan yeni muhtaþim (Kuhistan Nizari önderlerine verilen genel ad Ý.K.) Þemseddin de mültecilerde eþit derecede saygý ve hayranlýk uyandýrdý. Bu olaylarý ve Kuhistan daki Nizarilerin o zamanki durumunun ayrýntýlarýný, Minhac-i Sirac adýyla tanýnan, arasýnda üç kez Kuhistan ý ziyaret etmiþ bulunan Sünni kadý Minhac al-din Osman bin Sirac al-din al Cuzcani anlatmaktadýr. Cuzcani, hem yüksek övgüler yaptýðý Þihabeddin i hem de Þemseddini i tanýmýþ. Hatta Þemseddin ile Sistan adýna diplomatik görüþmeler yapmýþtý. Þemseddin Muhammed ve Hacý Bektaþ Veli Yukarýda söylediðimiz gibi Hacý Bektaþ ýn aile çevresi ve yandaþlarý en geç 1221 yýlý ortalarýnda, Kuhistan daki Ýsmaili kalelerinden birine sýðýnmýþlardý. Büyük olasýlýkla burasý, Nizari valisinin oturduðu Þahdiz kalesiydi yýllarý arasýnda tanýnmýþ bilgin ve Ýsmaili ozanlarýnýn övgü þiirleri yazdýðý Þihabeddin, muhtaþim idi. Bu Ýsmaili valisi, Ýsmaililiðin kurucusu, büyük Ýmam ý Ýsmail in kardeþi Musa Kazým soyundan gelmiþ olan Hacý Bektaþ ve ailesine saygýda kusur etmemiþ, özel bir deðer vermiþ olmalýdýr. Hemen ardýndan Hacý Bektaþ ýn, ertesi yýl 1224 te Alamut tarafýndan Kuhistan yöneticisi olarak atanan Þemseddin Muhammed ile kurduðu iliþki yaþamlarýnýn sonuna kadar sürecektir. Yaþamý tamamýyla aydýnlanmamýþ ve (Bâtýni Ýsmaili) inancýnýn gerektirdiði sýrrý hâlâ koruyan Þemseddin Tebrizi nin, Alamut Ýmamý Celaleddin Hasan III ün ( ) oðlu olduðu ve Ýmam Ýsmail soyundan geldiði üzerinde kaynak ve kayýtlar bulunmaktadýr. 3 Þems in, 12.yüzyýlýn son çeyreði içinde doðmuþ olmasý olasýdýr ve kendisi Þemseddin Muhammed ya da Þemseddin Hasan el Ýhtiyar olarak. babasýnýn adýyla çaðrýlmaktaydý. Baðdad halifesiyle anlaþma yaparak þeriatý benimsemiþ görünen ve Yeni Müslüman takma adlý Celaleddin Hasan ýn öldürülmesinin ardýndan 9 yaþýnda yerine Ýmam olarak geçirilen Alaaddin Muhammed ile ayný anadan olmadýklarý anlaþýlýyor. Hasan III ün ölümünde (1221) parmaðý bulunan baþvezir ile Alaaddin Muhammed in anasýnýn anlaþmasý sayesinde küçük kardeþ Ýmam olarak Alamut tahtýna oturtuluyor. Üç yýl sonra onun Kuhistan bölge valisi olarak atandýðýný görüyoruz yýllarý, göçmen sorunlarý ve yýllardýr süren Sistan savaþlarýnýn sonuçlandýrýlmasýnda gösterdiði baþarýlarla hem tanýnýyor, hem de Alamut yönetimi tarafýndan sýk sýk önemli görevlere atanýyor den 1235 e kadar Kuhistan valisinin, Nasiruddin Tusi nin koruyucusu, Nasuriddin Abdurrahman bin Mansur olduðunu görüyoruz. Bu yýllar Þemseddin in Hindistan da Multan, Pencap ve Gucerat bölgelerinde Ýsmaili 6 Sayý 5

7 davasýný yaydýðý yýllardýr. Yukarýda deðindiðimiz gibi, buralarda daha sonra Multan da mezarý bulunan Þemseddin Sebzvari Multani (ö.1356) ile Þemseddin Tebrizi nin söylenceleri birbirine karýþmýþ. Halk arasýnda daha çok Þemseddin Tebrizi tanýnmaktadýr. Genç Hacý Bektaþ ýn Þemseddin gibi birinin korumasý altýna girmiþ olmasýyla, batýni eðitimini bir devlet olarak örgütlenmiþ Nizari Ýsmaililerden, Kuhistan ve Alamut ta almýþ olduðu bir gerçeklik olarak karþýmýza çýkýyor. Hacý Bektaþ ýn durumu, 1227 de Kuhistan baþ dai si Nasuriddin Abdurrahman ýn korumasýna girmiþ büyük Ýsmaili bilgini Nasýruddin Tusi nin ( ) iliþkisine benzer görülmektedir. Bu iliþki sayesinde, onun yaptýðý gibi, Alamut kitaplýðýndan ve dai öðretmenlerden yararlanarak eðitimini tamamlamýþtýr. Konuþmakta olduðu Türkçe ve Farsça yý geliþtirdiði gibi Arapça yý da öðrenmiþtir. Üç dil ile dava yý sözlü ve yazýlý yayacak dereceye yükselmiþ olmalýdýr. Olasýdýr ki, Bizans dilini, yani o dönemin Yunancasýný da öðrenmiþti. Hacý Bektaþ ýn Makalat ýnda bilim ve akýl-usun tanýmlarý, onsekiz bin alem; büyük evren (makro kosmos) ve küçük evren (mikro kosmos=ýnsan) iliþkisi, yani evrenin tüm özellikleriyle insanda varoluþu, ( Ýnsan küçük bir alemdir; alemde olan herþey, hatta artuðu insanda vardýr ) insan-evren-tanrý birliði; gökte asýlý yetmiþ bin kandilin (yýldýzýn) her birinin birer dünya büyüklüðünde oluþu; kabe insan gönlüdür ve insandan ulusu olmadýðýndan Hac ibadetinin aþamalarýnýn insana hizmet olarak algýlanmasý-anlamlandýrýlmasý (Örneðin: Ve hem yoldan taþ arýtmak, Kabe de Arafat ta taþ atmaya benzer; sakinlikle yürümek, Arafat a varmaktýr., Makalat, s.75), vb., inanç ve anlayýþ, eðitimini yaptýðý Ýsmaili yapýtlarýna dayanmaktadýr. Hacý Bektaþ, Alamut kitaplýðýnda Kuran ýn batýni yorumunu, diðer bir deyimle tevil edilmiþ Kuran ý okuyup öðrenmiþti.ve o, diðer tüm dai lerin okuduðu Ummu l kitab, Mansur el-yamani nin Risalat el-alim ve l Ghulam, Ýhvan-ý Safa Risaleleri, Nasýr Husrev inkileri, Hasan Sabbah ýn Dört Faslý ve Sergüzeþt ini,1166 de Büyük Kýyameti ilan etmiþ Zikri Selam Hasan II nin, Ýsmaililiðin yeniden düzenlenip açýklýða kavuþturulmuþ ilke ve buyruklarýný içeren Haft bab-i Baba Sayyidina yý, yola giriþ ilke ve törenleri, dereceleri açýklayan Tusi nin Rawdat-ül Taslim ini, vb. yapýtlarý okuyarak yetiþmiþ bir Ýsmaili dai siydi... Ayrýca Hacý Bektaþ ýn Ýsmaili fedayin birliklerinde savaþlara da girmiþ olduðunu düþünüyoruz. Vilayetname de, Ahmet Yesevi nin onu, sözde oðlu Kutbeddin Haydar ý kurtarmak için gönderdiði Bedehþan savaþýna iliþkin keramet söylencesi, gerçekte Þemseddin Tebrizi nin 1226 yýlýnda yönettiði ve zaferle sonuçlandýrdýðý, Sünni Sistanlýlarla yapýlan savaþtan baþkasý olamaz. Bâtýni Ýsmaili Dai si Hacý Bektaþ Veli Babasýnýn amcasý oðlu Seyyid Hasan ailesi ve bazý yandaþlarýyla Azerbaycan da Hoy kentine yerleþtiklerinde, belki anneleri de ölmüþ bulunan Hacý Bektaþ ve kardeþi birlikte Nizari Ýsmaili eðitim kamplarýnda eðitim ve öðretimlerini sürdürüyorlardý. Hacý Bektaþ, Ýsmaililer arasýnda 15 yýldan az kalmamýþtýr lu yýllarýn ortalarýnda genç bir Ýsmaili dai si olarak Dava misyonu yüklenip seyahatlere çýkmýþtýr. Bu görevleri de, Alamut Ýmamý Alaeddin Muhammed III nin ( ) onayýyla yüklenmiþtir. Dai ler listesinin çýkartýlmasý ve görevlerin onaylanýp icazet verilmesi, Fatými Ýsmailileri zamanýnda gelenekselleþmiþ-resmileþmiþti. Alamut kitaplýk ve arþivlerinin 1257 de toptan yakýlýp yok edilmesi dolayýsýyla bunlar günümüze kadar gelmemiþtir. Hacý Bektaþ önce Hindistan a gitmiþ olabilir. Bu dava gezisi, Þemseddin Tebrizi nin Multan, Pencap ve Gucerat ta Ýsmaililiði yaydýðý döneme rastlar. Onun Hindistan ý gezmiþ olabileceði, Vilayetname deki Güvenç Abdal söylencesinden anlaþýlmaktadýr. Söylencede Hacý Bektaþ Veli, Güvenç Abdal ý Delhi deki kuyumcu müridinden bin altýn neziri (adaðý) almaya göndermiþtir. Otuz yaþlarýndaki genç Ýsmaili dai si olarak batýni derviþ Hacý Bektaþ ýn son duraðý Rum diyarý, yani Anadolu olmuþtur. Ancak onu Anadolu ya gönderen Ahmet Yesevi deðil, Alamut Ýmamý Alaeddin Muhammed III ün ( ) onayýyla kendi Huccet i, yani baþ Dai lerinden Þemseddin Muhammed Tebrizi olmuþtur. Alamut tan Horasanlý Baba Ýlyas a yeni bilgiler getirmiþ ve onun hizmetine girmiþtir.aþýk Paþaoðlu nun söylemiyle Bu Hacý Bektaþ... kardeþiyle Anadolu ya gelmeye heves ettiler... O zamanda Baba Ýlyas gelmiþ, Anadolu da oturur olmuþtu. Meðer onu görmeðe gelmiþler. Onun dahi hikayesi çoktur... Aþýk Paþa gibi saray uþaðý tarih ve menakib yazýcýlarý, bu çok hikayeleri alabildiðine kýsaltmýþ ve gerçeklikten uzaklaþtýrarak Baba Ýlyas ýn, Hacý Bektaþ ýnkileri deðil, kendi hikayelerini aktarmýþlar. Hacý Bektaþ ýn baþýndan beri içinde ve stratejik katkýlarda bulunduðu Baba Ýlyas ve Baba Ýshak ýn yönettiði Babai halk hareketinden Alamut un habersiz olduðu düþünülemez. Baba Ýlyas ýn dahi Dede Garkýn ýn yerine geçirilmiþ bölge dai si olmasý çok mümkündür. Suriye Ýsmaili kalelerinden yardým gelmiþ olmasý da doðaldýr. Bu arada Selçuklu Sultanlarýnýn Alamut a her yýl belli miktarda vergi verdiklerini Ýsmaili kaynaklarýndan öðreniyoruz. En büyük Selçuk Sultanýnýn da Alamut a vergi vermiþ olmasý düþündürücüdür. Baba Ýlyas ýn piri olan Dede Garkýn ýn Abu l Vefa yolaðýndan olduðunu ve dolayýsýyla Baba Ýlyas ile Baba Ýshak ýn Abu l Vefa ya baðlý bulunduklarýný Osmanlý tarihçileri ve menakýbname yazarlarý da söylemektedirler. Abu l Vefa, Fatými Ýsmaililerin 995 yýlý listesinde Daylam baþ dai si olarak geçiyor. Yaþamýnýn son zamanlarýnda ise Irak ta Baðdad baþ dai si görevinde bulunmuþ olup, Abu l Vefa Baðdadi adýyla anýlmaktadýr. Baþtan beri verdiðimiz tüm bu tarihsel bilgi ve olaylar, Hacý Bektaþ ýn ve Babai ayaklanmasý önderlerinin batýni Ýsmaililerle iliþkileri bulunduðunu göstermektedir. Unutmayalým ki, halk arasýnda Alamut önderleri Baba Seyyidina diye çaðrýlýyordu. Vilayetname de Hacý Bektaþ Veli nin yaþamýna iliþkin anlatýlanlar, yazarýn halkýn arasýndan ve baþka menakýbnamelerden derlediklerinin, dönemin yöneticisinin inançsal ve siyasal istekleri doðrultusunda kaleme almýþ olduklarýdýr. Oysa Vilayetname de Hacý Bektaþ ý ziyarete gelmiþ olduklarýndan söz edilen Horasanlý Kalenderiler, Ýsmaililerden baþkasý deðildir. Ayrýca Vilayetname ye sokulan bazý keramet öðeleri, çok daha önce yaþamýþ veliler tarafýndan gösterilenlerin yinelenmesidir. Hacý Bektaþ Veli, Nizari Ýsmaililerle iliþkisi bir yana içinden geldiði Babailerden bile uzaklaþtýrýlmýþ ve hala Babai ayaklanmasýna katýldýkatýlmadý tartýþmasý yapýlýyor. Onu Sünni göstermek için Nakþibendiler Hacý Bektaþ a amcazade diyor ve onun batýniliðini-aleviliðini iftira kabul ediyorlar. Hacý Bektaþ Veli nin Makalat ý karþýlaþtýrmalý incelendiðinde, Ýsmaili kitaplarýndaki Tanrý inancý, din ve felsefe anlayýþý, yola giriþ kurallarý aynen bulunabilir. Bazýlarýnýn ise üstü örtülmüþ, farklý adlarla verilmiþ, takiyyeye gerek duyulmuþtur. Hacý Bektaþ ýn Selçuklu prenslerinin çatýþmalarýnda, Moðollara karþý olan Ýzzeddin Keykavus a destek vermesi ve Bizans a yakýnlýk duymasý, Anadolu da merkezi birliðin kurulmasý amacý kadar, antik Ege Uygarlýklarýnýn son mirasçýsý olan ileri Bizans uygarlýðýndan yararlanma ve Ýslam-Hristiyanlýk ayýrýmý yapmadan insanlýðý birleþtirme hedefi taþýr. Hacý Bektaþ Veli, 1257 de Alamut un Moðollar tarafýndan yerle bir edilmesi sonucu Ýsmaililerle iliþkisini kesmiþ, ama batýni inancýn doruðunda; zamanýn kurtarýcý imamý olarak ortaya çýkýp, Alamut Ýmamlarýnýn temsil ettiði (Haft bab-ý Baba Seyyidina ya göre Alamut Ýmamý Ali yi temsil ediyor, bütün Ýsmaili inançlýlarýn her biri de Salman nýn makamýnda bulunuyordu, yani birer Salman idiler.) Ali nin donuna bürünmüþtür. Bunu pek çok Alevi-Bektaþi ozaný iþlemiþtir. Biz Sadece Hasan Dede den (Ö.1469) bir tek dörtlükle örnekleyelim: Yerlerin göklerin binasýn düzen Ak üstünde kara yazýlar yazan Engür þerbetini Kýrklara ezen Hünkar Hacý Bektaþ Ali kendidir NOTLAR: 1 Farhad Daftary, Ýsmailis, their history and doctrines, s.204, V.V. Barthold, Türkistan,s. 472, 558,560; dpnt Tezkire-i Devletþah da, (Nefahat çevirisi, Ýst. 1289, s.195), Þems in bir Ýsmaili prensi olduðu kayýtlýdýr. Devletþah a göre Þemseddin bir prensestir, Celaleddin Nev-Müsülman ýn (ö.1221) oðludur ve gizlice Tebriz de okumuþtur; al-shushtari, Majalis al-muminin, C. 2, s.110. Ayrýca A. Semenov, Þeyh Celal-ud-Din-Rumi po predstavleniyam Þughnanþikh Ýsmailitov adlý yapýtýnda, Orta Asya ve diðer bazý bölgelerin Nizarileri tarafýndan, kendileriyle ortak inançta olduðu düþünülen, Mevlana Celaleddin üzerinde Þuðnan Nizarilerinin fikirlerinin geniþ analizini yapýyor. (F. Daftary, The Ismailis, s.414, 695.) 4 Konu hakkýnda bilgi Þemseddin Muhammed Tebrizi (1183/4-1247/8) Þems in Tarihsel, Ýnançsal ve Siyasal Sorunsalýnýn Çözümü Üzerine Bir Deneme incelememizde daha geniþ biçimde bulunmaktadýr: ( Aralýk

8 Aleviler Açýsýndan Toplumsal Barýþ Nasýl Saðlanýr? Ali Balkýz [Aleviler], kimselerin tahmin edemeyeceði denli Cumhuriyetçi, laik ve devrimciydiler, Atatürk e ve onun devrimlerine gönülden baðlýydýlar. Hatta, kimi ileri gidenlere göre O bir Mehdi ydi. Çünkü henüz ileride nelerin olabileceðini bilemiyorlardý.gelecek yýllarda Diyanet kimlerin kurumu haline gelecek ve neye hizmet edecek. Varsýn tekkemiz kapatýlsýn, varsýn dedemiz, pirimiz, mürþidimiz, çelebimiz yasaklý olsun, yeter ki þeriat olmasýn diye düþünüyorlardý. Henüz bilmiyorlardý. Cumhuriyet ülkemizde her þeyi altüst etti. Bu altüst oluþta 600 yýllýk Osmanlý zulmünden kurtulmanýn sevinciyle, Alevilerin Cumhuriyeti sahiplenmeleri kadar doðal bir davranýþ olamazdý. Çünkü Osmanlý bütün tarihi boyunca Alevileri mürted (dininden dönen) kabul etmiþ, dolayýsýyla Alevinin malýný, canýný ve namusunu kendisine helal kabul etmiþti. Bu zulmü parçalayan Mustafa Kemal Atatürk, bu tür yaklaþýmlarýn bundan böyle olmayacaðý bir yana, ayrýca yeni þeyler vaad ediyordu. Önce onlarý dikkate alýyor, desteklerini istiyor ve güveniyordu. Bunun için olmalý, Erzurum Kongresi amacýyla, Erzurum a giderken yol güvenliðini, Erzincan-Tercan-Dersim çevresi aþiretlerinden olan Balaban aþiretine emanet ediyordu. 23 Aralýk 1919 da Hacý Bektaþ Dergâhý ný, Çelebi Cemalettin Efendi yi ziyaret ediyor, ondan destek istiyor, bu talep üzerine kendisine sunulan 1800 altýný kabul ediyor, hatta bir iddiaya göre, ceme katýlýyor, ikrar veriyor, kýlýç kuþanýyor ve yola giriyordu. 1 Ýlk meclise Aleviler, baþta Ferhat Uþaðý Aþireti nden Diyap Aða olmak üzere, Dersim, Erzincan ve Kars yörelerinden 8 temsilci gönderiyorlar; Çelebi Cemalettin Efendi, 1. Meclis te Baþkan Yardýmcýsý oluyor. 25 Nisan 1923 tarihli Yeni Gün gazetesinde bir bildiri yayýnlayan Veliyettin Çelebi, Anadolu da bulunan soyum Hacý Bektaþ dergâhý veli hazretlerine içten saygýsý olan tüm sevenler ve temiz yürekli hanedan yanlýlarýna hitap ediyor; onlara M. Kemal Paþa nýn gösterdiði adaylardan baþkasýna oy vermeyin diye çaðrýda bulunuyor ve bir müeyyide koyuyordu; Bu öðüdüme uymayanlar bizden deðildir 2 Bu tür iliþkilerin örnekleri daha da çoðaltýlabilir kuþkusuz. Bunlardan daha da önemlisi ise; Alevilerin bütün Kurtuluþ Savaþý boyunca ve onun her cephesinde, diðer kardeþleriyle birlikte canla baþla vuruþmuþ; þehit veya gazi olmuþ olmalarýdýr. Tüm Bunlarýn Bir Nedeni Vardý Çünkü onlar Atatürk ün vaad ettiði Cumhuriyet i zaten yüzyýllardýr biliyor ve yaþýyorlardý. Osmanlý, Allah-kul, Padiþah-tebaa iliþkisi içerisinde yaþarken, Aleviler kendi bölgelerinde ve iç örgütlülüklerinde Hak-can, dede-talip, musahip-musahip iliþkisini yaþýyorlardý. Her birey bir can dý ve toplumun temel taþýydý. Kýsa çöpün hakký uzun çöpte kalamazdý, 72 millet birdi; Kâbe-kitap insandý, ibadetin yeri baþka, iþin yeri baþkaydý, gözlüye gizli deðildi, bilim silahtý, gönül bir kent, orada da akýl diye bir sultan vardý, Hac ca gitmek dünyayý gezmekti, asýl iþ gönül fethetmekti ve halký Hakk a ýsmarlamak gammazlýktý. Yaþam felsefeleri ve hayat tarzlarý bu olan Aleviler, Cumhuriyet i yadsýmadýlar. Onu izlemeye, anlamaya ve özümsemeye çalýþtýlar. Çünkü artýk herkes yurttaþ tý, herkes, baþkalarýnýn hudud-u hürriyeti ile sýnýrlý da olsa hür dü ve Egemenlik Kayýtsýz Þartsýz Milletindi. Cumhuriyet kendini var etmek için önlem üstüne önlem alýyordu: 20 Ocak 1921 tarihli Teþkilatý Esasiye Kanunu, Hakimiyet bila kaydû þart milletindir hükmüyle baþladý. 8 Nisan 1924 günü dinsel yargý kaldýrýlýp yargý tekliði saðlandý. 3 Mart 1924 günü, Þeriye ve Evkaf Bakanlýðý kaldýrýldý, Tevhidi Tedrisat Kanunu çýkartýldý, Hilafet kaldýrýldý, Hanedan-ý Osmani Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine çýkartýldý. Baþbakanlýða baðlý Diyanet Ýþleri Reisliði kuruldu, ilk reisliðe de Börekçizade Rýfat Efendi atandý (Börekçizade, Cumhuriyet ten sonra baðýmsýzlýktan yanadýr, hurafelere de karþýdýr, bu nedenle de Osmanlý hükümetince gýyabýnda idam cezasýna çarptýrýlmýþtýr) yýlýnda, ilk ve ortaöðretim programlarýndan Ahlak Dersleri çýkartýldý, yerine Yurttaþlýk ve Sosyoloji dersleri konuldu. 30 Kasým 1925 günü tekke, zaviye ve türbeler kapatýldý. 10 Nisan 1928 günü, 1222 sayýlý yasa ile, Anayasa daki; Türkiye Cumhuriyetinin dini Ýslam dýr hükmü çýkarýldý. Cumhurbaþkaný ve Milletvekillerinin yemin ederken söyledikleri Vallahi sözcüðü yerine, Namusum üzerine söz veririm biçimi getirildi da Ýmam Hatip Okullarý, 1933 de ise Ýlahiyat Fakülteleri öðrenci bulamadýklarý için kapatýldý de öðretmenlikle, imamlýk ve hatiplik görevlerinin birlikte yapýlamayacaðý kabul edildi yýllarý arasýnda ortaöðretim kurumlarýndan, 1930 da kent ilkokullarýndan, 1939 da da köy ilkokullarýnda Din Dersi kaldýrýldý deki Milli Eðitim Þurasý nda din eðitim ve öðretimine hiç yer verilmedi, böylece 1933 den 1949 a kadar geçen 16 yýl süresince, devlet okullarýnda hiçbir dini eðitim yapýlmadý. 5 Þubat 1937 günü, CHP nin altý ok u Anayasa ya alýndý. Böylece devlet; cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçý, devletçi, laik ve inkýlapçý sýfatýyla tanýmlandý. 5 Þubat 1937 günü, Anayasa nýn; Hiçbir kimse mensup olduðu din, mezhep, tarikat ve felsefi içtihadýndan dolayý kýnanamaz biçimindeki 75. maddesi deðiþtirildi ve buradaki tarikat sözcüðü çýkartýldý. Böylece tarikatlar üzerindeki Anayasa korumasý kaldýrýldý ve 30 Kasým 1925 tarihli, tekke ve zaviyelerle türbeleri kapatan ve bütün tarikatlarý yasaklayan yasa arasýnda uyum saðlandý. Yukarýda andýðýmýz ve elbette anamadýðýmýz bunca önlemin bir tek nedeni vardý: Cumhuriyet i yerleþtirmek. Bu ise; Osmanlý yla Hilafet le, þeriatla ve yobazlýkla hesaplaþýlmadan olanaklý deðildi. Bir hesaplaþma sürüp gidiyordu. Ýþte bu süreç içerisinde Aleviler açýsýndan durum neydi? Tekke, zaviye ve türbeler kapatýlýrken, Bektaþi tekkeleri ve Alevi dergâhlarý bunun dýþýnda tutulmamýþtý. Öteki bütün tarikatlarla birlikte anýlýyor ve þöyle tanýmlanýyordu: Ölülerden yardým istemek, uygar bir toplum için utanç vericidir. Mevcut tarikatlarýn amacý, kendilerine baðlý olan kimseleri dünyevi ve manevi olan hayatta mutluluða eriþtirmekten baþka ne olabilir?... Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, þeyhler, derviþler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doðru, en hakiki tarikat, uygarlýk tarikatýdýr. 3 Buna kim itiraz edebilir, kim yanlýþ bulabilir. Ama bir þey daha vardý. Tekke ve Zaviyelerin Kapatýlmasýna Dair Kanun un bir maddesi þöyleydi: Genel olarak tarikatlarla, þeyhlik derviþlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalýk, emirlik, nakýplýk, halifelik, büyücülük, üfürükçülük ve gayýptan haber vermek ve murada kavuþturmak maksadýyla nüshacýlýk gibi unvan ve sýfatlarýn kullanýlmasýyla bu unvan ve sýfatlara ait hizmet vermek, kisve giymek yasaktýr. Bu maddeden anlaþýldýðýna göre dedelik, üfürükçülük, muskacýlýk ve gayýptan haber vericilik ile eþ tutuluyor, dolayýsýyla bunlarla birlikte yasaklanýyor. Ve Atatürk diyor ki: Bir takým þeyhlerin, dedelerin, seyidlerin, çelebilerin, babalarýn, derviþlerin arkasýndan sürüklenen... kitleye uygar bir millet gözüyle bakýlabilir mi? 4 8 Sayý 5

9 Þimdi hem yasa maddesinde, hem de Atatürk ün söylevinde geçen þeyh sözcüðünün sadece Sünni tarikatlarda var olan bir mertebenin adý olduðunu; mürit, emir ve halife sözcüklerini hem Alevi-Bektaþi hem de Sünni tarikatlarca kullanýldýðýný bir yana býrakacak olursak; geriye kalan; derviþ, dede, seyit, çelebi, baba ve nakýp sözcüklerinin sadece Alevi-Bektaþi öðretisinde ve iç örgütlülüðünde bir anlam ifade ettiðini görürüz. Diyanet Ýþleri Reisliði nin kuruluþunu ve iþlevselliðini düzenleyen yasa ve kararnamede de ayný tutuma tanýk oluyoruz. 3 Mart 1924 tarihli Þeriye ve Evkaf Vekaleti nin Kaldýrýlmasýna Dair Kanun un (Ayný Kanun la Diyanet Ýþleri Reisliði Makamý da kuruluyor) önemli iki maddesi þöyledir: Türkiye Cumhuriyeti nde topluma ait iþlerle ilgili hükümlerin konmasý ve uygulanmasý, TBMM ile onun oluþturduðu hükümete ait olup Ýslam dinine inananlarýn, bunun dýþýndaki inanç ve ibadetlere iliþkin bütün hüküm ve meselelerin yönetimi ve dinsel kurumlarýn yönetimi için Cumhuriyetin merkezinde bir Diyanet Ýþleri Reisliði makamý kurulmuþtur. Türkiye Cumhuriyeti ülkesi içindeki bütün cami ve mescidi þerifenin ve tekkelerin ve zaviyelerin yönetiminde, imam, hatip, vaiz, þeyh, müezzin ve kayyýmlarýn ve diðer müstahdemin atanmasý ve iþten çýkartýlmasýnda Diyanet Ýþleri Reisliði görevlidir. Bu iki yasa maddesinin yanýna konumuzun daha iyi anlaþýlabilmesi açýsýndan, 2 Eylül 1925 tarihli, ilmiye sýnýfý ve ilmiye kisvesi hakkýndaki kararname yi de eklemek gerekecek. Kararnamede, ilmiye sýnýfýndan kimlerin nasýl ve neler giyeceðinden bahsedilirken þu makam ve görevliler sayýlýyor: Diyanet Ýþleri Baþkaný, Danýþma Kurulu, Müftüler, Müsevvidler, Ýmamlar, Hatipler, Vaizler ve Köy Hocalarý... Dikkat edilecek olursa; yukarýdaki iki madde de dinsel kurum olarak; cami, mescit, þerife, tekke ve zaviye sayýlýrken, buralarda görevli kiþiler ise müftü, imam, hatip, vaiz, müezzin, kayyým ve köy hocalarý olarak sýralanýyor. Ýþte tam da burada sormak gerekiyor. Nerede Alevi-Bektaþi dergâhlarý, tekkeleri, ocaklarý, türbeleri; mürþitleri, pirleri, dedeleri, seyitleri, çelebileri. Yurdu kurtarýrken muhteremler, yurt kurtulduktan sonra ise meczuplarla, üfürükçülerle, muskacýlarla, yobazlarla müsaviler... Bu Niçin Böyledir? Çünkü Alevilik-Bektaþilik, Ýslamiyet in içinde görülmekte, öyle kabul edilmekte ya da öyle sanýlmakta, dolayýsýyla, Diyanet Ýþleri Reisliði ayný zamanda onlarýn da reisliði olarak görülmektedir. Bu görüþü, belki þu durum kuvvetlendirmektedir: Hilafetin kaldýrýlmasý tartýþmalarý içerisinde, halifeliðin tüm dünya Müslümanlarýný temsil eden bir makam olduðu düþüncesi ortaya atýldýðýnda, þunlarý söylemektedir Atatürk: Bu kuruntunun hiçbir zaman gerçekleþmemiþ olduðunu bilirsiniz. Müslüman topluluklarýnýn birbirinden büsbütün baþka amaçlarla ayrýldýklarý, Emevilerin Endülüs te, Alevilerin Maðrýp ta, Fatimilerin Mýsýr da, Abbasilerin Baðdat ta birer halifelik ve saltanat kurduklarýný... 5 Sonuçta olan Alevi-Bektaþi tekkelerine, dergâhlarýna, türbelerine olmuþtur. Sonuçta cemler yasaklanmýþ, kolluk kuvvetleri marifetiyle basýlmýþ, Aleviler cem günlerinde köy çýkýþlarýna gözcüler koymak zorunda kalmýþ, Alevi dedelerinin kasabalara iniþlerinde sakallarý yolunmuþ ve bir daha TBMM ne de girememiþlerdir. Ýlginçtir, Aleviler bu durumdan þikayetçi de deðildiler. Çünkü onlar, kimselerin tahmin edemeyeceði denli Cumhuriyetçi, laik ve devrimciydiler, Atatürk e ve onun devrimlerine gönülden baðlýydýlar. Hatta, kimi ileri gidenlere göre O bir Mehdi ydi. Çünkü henüz ileride nelerin olabileceðini bilemiyorlardý. Ya da gelecek yýllarda Devrim Yasalarý hangi hale gelecek, nasýl ters yüz edilecek, Diyanet kimlerin kurumu haline gelecek ve neye hizmet edecek. Bunu sezdikleri için o yýllarýn kýymetini biliyorlardý. Varsýn tekkemiz kapatýlsýn, varsýn dedemiz, pirimiz, mürþidimiz, çelebimiz yasaklý olsun, yeter ki, þeriat olmasýn diye düþünüyorlardý. Henüz bilmiyorlardý. Alevilik hakkýnda kimler hangi raporlarý düzenleyecek, onlara kimler hangi tuzaklarý kuracak, kimler nasýl kullanmaya kalkýþacak ve hangi katliamlar düzenlenecek?... Sonraki süreçte ise þunlar oldu: 1947 de CHP Kurultayý nda okullara din dersi konulmasý kararý alýndý. Köy Enstitüleri kapatýldý. Ýlahiyat fakülteleri açýldý öðretim yýlýnda, ilkokullarýn 4. ve 5. sýnýflarýna seçmeli din dersi konuldu de Ehli Din Adamý yetiþtirmek üzere imam hatip kurslarý açýldý. Bu kurslar, 601 sayýlý müdürler kurulu kararý ile Ýmam Hatip Okullarý na dönüþtürüldü de ezan tekrar Arapça okunmaya baþlandý yýlýnda, ilköðretim okullarýna zorunlu, 1956 yýlýnda, ortaokullarda zorunlu,1967 yýlýnda, liselerde isteðe baðlý olmak üzere din dersi yeniden konuldu yýlýnda, MSP-CHP koalisyonu sýrasýnda Ýmam-Hatip liselerinin orta kýsmý yeniden açýldý. Ve nihayet; 1982 Anayasasý nýn 24. maddesi ile bu iþ kökünden halledildi. Kuþkusuz bu dini eðitim ve öðretimin içeriði ve biçimi Sünni, hatta Hanefi anlayýþýna göre düzenlendi ve tüm öðrencilere zorunlu kýlýndý. Alevilik, 3 Mart 1924 te Diyanet Ýþleri Teþkilatý nýn kuruluþundan beri, hayatýn her alanýnda yok sayýldý. Tam bir inkâr politikasýyla görmezden gelindi. Olanlar Karþýsýnda Aleviler Ne Yaptýlar? Þöyle kýsaca anýmsayacak olursak: Tek parti dönemindeki CHP zulmüne karþý DP yi, DP zulmüne karþý 27 Mayýs ý desteklediler. DP nin mirasçýsý AP karþýsýndaki tercihleri CHP ve TÝP ti. Ýþin içine TÝP girince iþler deðiþti ve Birlik Partisi kuruldu. BP ne Alevilerin uzun boylu destek vermeyecekleri baþýnda belli oldu. BP li kimi milletvekillerinin kritik bir güven oylamasý sýrasýnda politika uzmaný Demirel le anlaþmalarý da eklenince, Alevi seçmen bu partinin iþini bitirdi. TÝP de kapatýlýnca, Alevilerle CHP yine baþ baþa kaldý. Bu baþ baþa kalma ve ona mecbur olma durumu CHP tarafýndan o kadar uzun süre ve o kadar çok istismar edildi ki Aleviler hep oy deposu ve sadece seçmen olarak görüldüler. Ýçlerinden kimileri seçilmeye teþebbüs ettiklerinde de baþlarýna gelmedik iþ, haklarýnda söylenmedik söz kalmadý. Aleviler, Osmanlý ya karþý Cumhuriyeti, DP ye karþý 27 Mayýs ý hangi nedenlerle destekledilerse, 12 Mart a ve CHP ye karþý 68 i de o nedenle, sosyalizmi de o nedenle desteklediler. Ama ne yazýk ki, nasýl ki CHP Alevileri sadece seçmen kitlesi olarak gördü ise kimi sosyalist yapýlar da Alevi toplumunu sadece militan kaynaðý olarak gördü ve onlarýn tarihsel süreçten taþýyýp getirdikleri sorunlarýna eðilen olmadý. Bugün kimi gerici çevrelerin, sosyalist hareketlerin bu eksiðini nasýl kendi anlayýþ ve çýkarlarý doðrultusunda kullandýklarýna bakmasak da gerçek ne yazýk ki buydu. Aleviler, kendilerinin iþçi, iþsiz, küçük memur, esnaf, köylü olduklarýný biliyorlar. Kurtuluþlarýnýn gerçek demokrasi ile giderek sosyalizm ile olabileceðini de biliyorlar. Bu ülkeye gerçekten demokrasi geldiðinde, en çok kendilerinin yararlanacaðýný (En az Kürtler kadar) da biliyorlar. Sadece Alevi sýfatlarýyla düþündüklerinde þunu da biliyorlar: Kendilerine emekçilerden ve emek mücadelesinden yana olanlardan daha dost kimse yoktur. Gerek tarihsel süreç boyunca, gerekse Cumhuriyet tarihi boyunca, hele de son yýllarda Alevilere yöneltilen saldýrýlar karþýsýnda gösterdikle- (Devamý Sayfa 10 da) Aralýk

10 (Baþtarafý 9. sayfada) ri tepki, ne yazýk ki sadece tepki dir. Saman Alevi gibi yanýp sönen, saðanak yaðmur gibi gelip geçen. Bu anlamda Alevi hareketi bir tepki hareketidir. Ne yazýk ki henüz bilinç düzeyine ulaþmýþ ve esas itibarý ile bir talep hareketi olamamýþtýr. Ancak AB süreci ile baþlayan tartýþmalar çoðu kez amacýndan saptýrýlmaya, azýnlýk kavramýna indirgenerek asýl sorun görmezden gelinmeye çalýþýlsa da süreç saðlýklý geliþmektedir. Aleviler açýsýndan bugün arzu edilen þey: Gerçekten demokratik, gerçekten laik bir Türkiye de T.C. Yurttaþý olmak bilinciyle, baþka inançlardan (ya da inançsýz) tüm yurttaþlarla birlikte, kaderde, kývançta, tasada, varlýkta, yoklukta, eþit, hür yurttaþlar olarak yaþamaktýr. 10 Bunun için Önerilen Model Þudur Öncelikle Aleviliðin þu tanýmýnda uzlaþma saðlanmalýdýr, Alevilik, Orta Asya Þamanizm inden izler taþýyan, Horasan da köklenen; Mani, Zerdüþt, Budizm ve Ýslamiyet in tasavvufi yorumundan etkilenen; Türkler öncesi Anadolu uygarlýklarýyla buluþan; tüm bunlarla ortak bir senteze ulaþan; insaný yaþamýn merkezine koyan; 72 millete bir bakan; cinsiyet ayrýmý gözetmeyen; inançsal yönleri de olmakla birlikte; bir yol, felsefe, yaþam biçimidir. Doðayý ve insaný algýlama ve yorumlama biçimidir. Bu taným yerine; Ali yi sevmekse Alevilik... diye baþlayan tümceler, ne bilimseldir ne de gerçekçi. Sadece politiktir ve inkâr geleneðinin bir sonucudur. Ayný zamanda Alevilere raðmen Aleviliði tanýmlama gayretidir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý kaldýrýlmalýdýr. Hilafetin kaldýrýldýðý bir dönemde böyle bir kurumun ihdasý anlaþýlabilir ama aradan 80 yýl geçtikten, laiklik kavramý tüm dünyada yeni boyutlar kazandýktan sonra DÝB ný da yeniden deðerlendirmek gerekecektir. Kaldý ki Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ilk kuruluþundan bugüne Sünni bir kurumdur. Ýnançlý, inançsýz herkesten toplanan vergilerden önemli bir bölümünün Sünni yurttaþlara transfer aracýdýr. Laik Devlet yapýsý içerisinde olmamasý gereken bir yapýdýr. Üstü örtülü de olsa bir fetva kurumudur. Bir zamanlarýn Diyanet ten Sorumlu Devlet Bakaný Ekrem Ceyhun un; Devletin emrinde bir din deðil; dinin emrinde bir devlet istiyoruz cümlesini anýmsadýðýmýzda; bu üstü örtülü halin zaman zaman açýða çýktýðýný görürüz. Kaldý ki ne devlet dinin, ne de din devletin hizmetinde olmalýdýr. Bunun yerine; devlet, dini hayattan elini çekmeli, yasalar yoluyla düzenleyici olmalýdýr. Bu düzenlemenin boyutu müdahale düzeyinde olmamalýdýr. Her inançtan (ve inançsýz) tüm yurttaþlarýn hak ve hukukunu koruma, gözetme biçiminde olmalýdýr. Birçok AB üyesi ülkede olduðu gibi Dini Vergi ihdas edilmelidir. Bu vergi yurttaþlardan beyan esasýna göre alýnmalý ve ayrý ayrý havuzlarda toplanmalýdýr. (Sünni, Alevi, Hýristiyan, Yahudi, Nusayri, vb.) Toplanan bu vergiler bu dini gruplarýn demokratik yöntemlerle oluþturacaklarý Sivil Toplum Örgütleri ne devredilmeli, bu örgütler de mensuplarýna hizmet sunmalýdýrlar. Bu modeldeki hassas nokta; dini gruplar arasýnda olabilecek olasý çatýþma ve çeliþmelerdir. Ki bu tehlike, devletin yansýz olmasý, laikliðe sarýlmasý, T.C. Yurttaþlýðý temel öðesini öne çýkarmasý ve her þeyin üstünde tutmasý halinde kolayca aþýlabilecektir. Kaldý ki Sünni nin Sünni gibi, Alevinin Alevi gibi yaþamasýnýn saðlanmasý toplumsal barýþa da ayrýca hizmet edecektir. Zorunlu Din dersleri kaldýrýlmalýdýr. 12 Eylül Anayasasý nýn 24.maddesi gereði zorunlu olarak okutulan bu ders ne yazýk ki Alevi çocuklarýný Sünnileþtirme aracýdýr. Alevi çocuklarýnýn bu derste öðrendikleri ile evlerinde ve daha ileriki yaþlarýnda yaþadýklarý arasýnda bir paralellik, bir benzerlik bulunmamaktadýr. Bu ders ya kaldýrýlmalý ya da içeriði yeniden düzenlenerek; dinler tarihi, din sosyolojisi, din felsefesi, dinler-inançlar arasý diyalog ve hoþgörü, Alevilik, vb., konularýný da kapsamalý ve seçmeli olmalýdýr. Cemevleri nin Alevilerin ibadet yeri olduðu kabul edilmelidir. Buna baðlý olarak imar yasasýnda gerekli düzenlemeler yapýlmalýdýr. Cemevleri cümbüþ evleridir veya kültür merkezleridir gibi çýkýþlar keza inkâr politikalarýnýn bir yansýmasýdýr. Cemevleri ne Alevi yurttaþlarýn gereksinimi vardýr ve bu bir sosyal olgudur. Dün köyde, köyün en büyük odasý bu görevi görüyor iken; bugün kentte böyle bir þey olasý deðildir. Kaldý ki bugün bir çok kentimizde Alevi yurttaþlar cemevleri inþa etmekte ve ibadetlerini buralarda yapmaktadýrlar. Ama ne yazýk ki, bu yapýlar ne imar açýsýndan ne de diðer yasalar açýsýndan yasaldýr. Sadece fiili ve meþrudur. Hacýbektaþ Müzesi ibadete açýlmalý ve yönetimi Alevi kurumlarýna býrakýlmalýdýr. Hacýbektaþ Müzesi ; Alevi-Bektaþilerin dergâhýdýr. Bu yolun kurucusu Hacý Bektaþ Veli orada yatmaktadýr. Bu yapý Alevi-Bektaþiler açýsýndan bir Müze deðil Serçeþme dir, Kâbe niteliðindedir. Dünyanýn dört bir yanýndan her yýl milyonlarca gönül erince ziyaret edilmektedir ve bu ziyaretçiler bu yapýya para ödeyerek ve ancak mesai saatleri içerisinde girebilmektedirler. Bu çeliþki düzeltilmelidir. TRT yayýnlarý düzeltilmelidir. TRT de dini yayýnlar açýsýndan týpký DÝB gibi bir Sünni kurumudur. TRT nasýl ki Sünni yurttaþlara her Ramazan da veya diðer dini günlerde yayýnlarýyla hizmet veriyorsa, Alevi yurttaþlara da Muharrem ayýnda benzer hizmetler vermelidir. Zira onlar da vergi veriyorlar ve onlar da bu yurdun insanlarý. Üstelik sayýlarý AB ne göre milyon kadar. Bu ve benzer reformlar; rekabet, ayrýþma, baþkalaþma gibi olumsuzluklar deðil, buluþma, kaynaþma, barýþma gibi olumluluklara vesile olacaktýr. Alevilerde bu yurdu, bu devleti daha da benimseme, sahiplenme duygusunu geliþtirecektir. Ayrýca yakýn tarihimizde ne yazýk ki sýkça yaþadýðýmýz Sivas, Çorum, Maraþ, Gazi vb. toplu katliamlarýn da önüne geçecektir. Aleviler, Katli vacip mürtetler olarak deðil, bu yurdu birlikte paylaþtýðýmýz eþit yurttaþlar olarak görülecektir. Kaldý ki tüm bunlar laikliðin de bir gereðidir. DÝPNOTLAR 1 Ayhan Yalçýnkaya, Alevilik te Toplumsal Kurumlar ve Ýktidar, Ankara 1996, Mülkiyeliler Birliði Vakfý Yayýnlarý 2 Daha geniþ bilgi için bkz: Age, s Atatürk ün Söylev ve Demeçleri, c. 11, s Ekim 1927, Nutuk, c. 11, s Ekim 1927, Nutuk, c. 11, s Sayý 5

11 Raymond ve Kýzýlbaþlýk Cengiz Yýldýrým En eski masallar, en eski insan topluluklarý, çoktanrýcýlýk dönemi... Ýnsan topluluklarý arasýnda ana baba, erkek kardeþ, kýz kardeþ duygusu ve bilincinin henüz geliþmemiþ olduðu bir çað... Evet, tartýþmacýlar ne diye Kýzýlbaþlýk tan söz etsinler? Burada bir yanlýþlýk yok mudur? Üstelik elin Fransýzlarý din ile hiç ilgisi olamayan bir konuyu ele alýrlarken ne diye Kýzýlbaþlýktan söz etsinler? Yoksa bizim çevirmenin ve Milli Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý nýn bir bildiði mi var? Dört yýl kadar oluyor; bir yayýnevi benden, Anatole France ýn deðiþik tarihlerde dilimize çevrilmiþ bazý yapýtlarýný yayýna hazýrlamamý istemiþti. Bu yapýtlardan biri de Safiye Hatay çevirisiyle 1990 yýlýnda Milli Eðitim Bakanlýðý (MEB) Yayýnlarý arasýnda ikinci baskýsý yapýlmýþ olan Dostumun Kitabý ydý. Kitabýn dili son derece eski ve donuktu; akýl almaz bilgi yanlýþlýklarý da onu yayýna hazýrlama iþini anlamsýz kýlýyordu. Olsa olsa bu kitap yeniden çevrilirdi. Öyle yapmaya karar vermiþtik. Yapýtýn Peri Masallarý Üzerine Diyalog adlý son bölümünde üç kiþi (Laure, Octave, Raymond) arasýnda son derece ilginç bir tartýþma geçer. Peri masallarýnýn kökeni, masallar ve gerçeklik, masallarda simgesel anlamlar... felsefi düzeyde ele alýnarak çözümlenmektedir. Raymond, konuþmasýnýn bir yerinde Max Müller den þu alýntýyý yapmaktadýr: Masallar mitolojinin modern lehçesidir; eðer bilimsel bir incelemeye konu olacaklarsa, ilk iþ, her modern masalý en eski söylenceye, her söylenceyi de ilkel bir mite kadar götürmeye giriþmektir. 1 Otuz sayfa kadar tutan diyalog (tartýþma) boyunca bu yapýlmaktadýr. Tartýþmanýn akýþý içerisinde Laure un, Homeros un tanrýçalarýyla Perrault nun perilerini ne kadar birbirine karýþtýrýyorsunuz þeklindeki sözlerine Raymond þöyle yanýt vermektedir: Her ikisinin de hem kökeni hem doðasý birdir de ondan. O krallar, o sevimli prensler, gün gibi güzel o prensesler, küçük çocuklarý eðlendiren ve korkutan o devler bir zamanlar tanrý ve tanrýça oldular ve insanlýðýn çocukluk dönemini dehþet ya da neþeyle doldurdular. Parmak Çocuk, Eþek Derisi ve Mavi Sakal uzaktan, çok uzaktan gelen eski ve saygý uyandýran masallardýr. 2 Bu kýsa açýklama ve uzun sayýlabilecek alýntýlardan sonra, sanýrým, söz konusu üç kiþi arasýndaki tartýþmanýn konusu ve çerçevesi yeterince ortaya çýkmýþ ve belirginleþmiþtir. Þimdi MEB yayýný Dostumun Kitabý na dönelim. Tartýþmanýn bir yerinde Raymond a þunlar söyletiliyor:... Yo itiraz etmeyin, Kuzinim, cebrin kanunlarý zarurî kýlmasý gibi ahlaksýzlýk ta ahlâkýn mevcut olmasýna sebep olur. Kralýn kýzýna karþý duyduðu, gelenek ve Perrault nun da dinî bir safiyetle saygý gösterdiði bu his, masalýn hürmete lâyýk mazisine þahadet eder ve onu Ariadne ýn pederþahî kabilelerine kadar çýkarýr. Kýzýlbaþlýk, babaya himaye eden, erkek kardeþe yardým eden, kýz kardeþe teselli eden, kýza inekleri saðan, koca ile karýsýna kuvvetliler diyen bu masum çoban ailelerinde nefretle karþýlanmazdý. Güneþ memleketlerinin bu sýðýr çobanlarý, utanmayý icat etmemiþlerdi. Onlarda kadýn, sakladýðý bir þeyi olmadýðý için tehlikesizdi. Kocaya beyaz iki öküzün koþulu olduðu arabada bir zevce götürüp götürmemesine karar veren tek kanun kabile reisinin iradesiydi. 3 Burada nasýl bir çeviriyle karþý karþýya olduðumuzu anlatabilmek açýsýndan dil ve yazým yanlýþlarýný düzeltmiyorum... En eski masallar, en eski insan topluluklarý, çoktanrýcýlýk dönemi... Ýnsan topluluklarý arasýnda ana baba, erkek kardeþ, kýz kardeþ duygusu ve bilincinin henüz geliþmemiþ olduðu bir çað... Evet, tartýþmacýlar ne diye Kýzýlbaþlýk tan söz etsinler? Burada bir yanlýþlýk yok mudur? Üstelik elin Fransýzlarý din ile hiç ilgisi olamayan bir konuyu ele alýrlarken ne diye Kýzýlbaþlýktan söz etsinler? Yoksa bizim çevirmenin ve MEB in mi bir bildiði var? Çevirmen ve MEB yetkilileri sosyoloji ve tarih bilgisinden bütünüyle yoksun olsalar bile, yukarýda sözü edilen iliþkilerin çok eski, tektanrýlý dinlerin ortaya çýkýþýndan çok önceye dayandýðýný kestirmek güç mü? Kafamýz karmakarýþýk bir durumda biz bu sorularý sormaya devam ederken, Kýzýlbaþlýk teriminin hangi sözcük karþýlýðýnda kullanýlmýþ olduðunu bulmayý akýl ediyoruz... Ne dersiniz? Bizim çeviriye, çevirmene ve MEB e göre Fransýzca inceste (ensest) sözcüðünü karþýlýyordu Kýzýlbaþlýk! Olur þey deðildi. Ýnsanýn dudaklarý uçuklatan bu cahilliði mi yoksa kasýtlýlýðý mý diyelim düzeltmek için çaba göstermeyi bir yurttaþlýk görevi saymýþ, bir dergiye bu konuda bir yazý da yazmýþtým. Yazýnýn bir yerinde þöyle denmektedir: Cahil dedesinden duyduklarýný bilgi zanneden su katýlmamýþ Sünni yobazý, büyük olasýlýkla kendi bildiði günden baþlayarak Kýzýlbaþlýk hakkýnda kulaðýna üflenen bir konuda zahmet edip de bir sözlüðe, bir ansiklopediye baþvurmaya gerek görmemiþ. Bilgisinden o kadar emin, kafasýnda en ufak bir kuþkuya yer yok. MEB yetkililerinin kumaþý da ayný; onlar da böyle bir çeviriyi yayýnlayarak yüce Türk milletine büyük bir hizmette bulunmakta kusur etmemiþler! 4 Bu yazýnýn üzerinden üç buçuk yýl geçti; hiç kimseden en ufak bir ses çýkmadý. Özellikle MEB yetkililerinden çýt yok! Tabii çevirmen (Safiye Hatay) hayatta mýydý, deðil miydi; hayatta ise yanýt verebilecek durumda mýydý orasýný bilemem, ama MEB evelallah Ankara da lök gibi oturmaktaydý. Kendi yayýnýna sahip çýkmasý milli bir vazife sayýlmaz mýydý? Ben þimdi bu iþin kolayýný biliyorum. Oturup Fransa Cumhurbaþkaný Jacques Chirac a bir mektup yazarak bizimkileri þikâyet edeceðim. MEB yetkilileri yüzünden, diyeceðim, Fransýz Akademisi üyesi, 1921 yýlý Nobel edebiyat ödülü sahibi, sizin büyük yazarýnýz ne hallere düþürülüyor! Koskoca Anatole France ensestin ne olduðunu bilmez mi? Çevirideki yanlýþlýk okuyucu tarafýndan Anatole France a mal edilmektedir. Bu sorunu lütfen çözün, Bay Chirac... Bunu yaptýðým zaman iyi biliyorum ki MEB yetkilileri gelip benim ayaklarýma kapanacaklar; çevirideki yanlýþýn derhal düzeltileceðine söz vereceklerdir. Sonra da bir yetkili TRT ekranlarýnda gerdan kýra kýra þöyle seslenecektir: Biz bu düzeltmeyi baþkalarý istediði için deðil, Alevi yurttaþlarýmýz buna layýk olduðu için yaptýk. Öyle olsun! Son olarak þunu ekleyelim: Safiye Hatay çevirisi Dostumun Kitabý 1990 yýlýnda 20 bin adet basýlmýþ. Caðaloðlu ndaki MEB kitap satýþ yeri görevlileri, bu kitabýn ellerinde bulunmadýðýný belirtiyorlar. Yirmi bin kitap tükenmiþ! 90 lý yýllarda Türki denen cumhuriyetlere bizim yöneticiler kültürel yardým adý altýnda ne bulurlarsa gönderiyorlardý. Bana öyle geliyor ki bunca eleþtirdiðimiz çeviri Türkiye ile sýnýrlý kalmayýp, Adriyatik ten Çin Seddi ne kadar uzanan bölgeye yayýlmýþtýr! DÝPNOTLAR: 1. Anatole France, Dostumun Kitabý, çev.: Cengiz Yýldýrým, Pencere Yayýnlarý, Birinci Baský, Mayýs 2002, Ýstanbul, s Agy., s Anatole France, Dostumun Kitabý, çev.: Safiye Hatay, MEB Yayýnlarý, Ýkinci Baský, Ýstanbul, 1990, s.: Cengiz Yýldýrým, Çeviride Gaddarlýk ve Yobazlýk, Berfin Bahar, s. 39. Aralýk

12 TASAVVUF Bölüm - II Ýsmail Özmen Batýnilik, bir açýdan doðu sosyalizmi sayýlabilir. Çünkü tasavvufun amacý; insanlar arasýndaki barýþý, eþitliði, kardeþçe yaþamayý, çok yönlü dayanýþmayý, yardýmý saðlamak; dahasý yarin dudaðýndan özge her þeyde toplumsal ortaklýðý kurduktan sonra sömürüsüz bir paylaþým sistemini gerçekleþtirip yaþama geçirmektir. Mistisizmin deðiþmeyen yönü, her türlü haksýzlýðý yok etmeye yönelik olmasýdýr; özü ise, hep eþitlikçi-toplumcu bir öðretiden kaynaklanýp güç alýr. Tasavvufun Tanýmý Genel olarak mistisizm, literatürde gözlem ve muhakemeden çok duygu ve sezgiye dayanan bir öðreti biçimi þeklinde nitelendirilir.dahasý bir baþka anlatýmla, mistisizm, Tanrý yý sezgi yoluyla kavrama ve Tanrý ile birleþme olup vecd hâli bu birleþmenin en yüksek derecesidir. Bir baþka görüþe göre, Ýslam tasavvufu, dinin þeriat kurallarýna karþý, yeni bir yorum ve anlayýþ olarak geliþti, zira Ýslamiyet çeþitli kavim ve uygarlýklarý kendi bünyesi içine alýyordu. Elbette bir süre sonra, yeni yorum ve görüþlerin doðup geliþmesi, düþünce bazýnda bazý anlaþmazlýklarýn baþ göstermesi doðal ve beklenen bir olguydu. Ýþte bütün bu karýþýk olgularýn birikimi sonucunda mezhepler ortaya çýktý; tasavvuf inancýnýn öncülerini ehl-i sünnet ulemasý denilen þeriatçýlar tepkiyle karþýladýlar, reddettiler. Yaklaþýk üç yüz yýl boyunca süren çaba ve çalýþmalarýn semeresi olarak, ancak Hicret ten 500 yýl sonra, Ýslamiyet te tasavvuf yorumlarýnýn þeriat kurallarýna, sünnet ve Kuran esaslarýna ters düþmediði kabul edildi. Ýslam tasavvufunun kökleri Kuran da ve Hz. Muhammet in hadislerinde aranmaya baþlandý. Özellikle de, görüldü ki Mekke de indirilen ayetler tasavvuf inançlarýný destekler nitelikteydi. Bu ayetler ve hadisler yeni bir görüþ ve anlayýþla yorumlanýp deðerlendirildikçe, her düþünce sisteminde olduðu gibi, tasavvuf akýmýnda da yavaþ yavaþ özel terim ve kavramlar oluþmaya baþladý. Bu terimler, gerek tasavvuf akýmýnýn birer uygulama alaný olan bazý tarikatlarda, gerekse de ayný akýmýn etkilediði eski edebiyatta özel ve özgün bir nitelik kazanarak yaþadý, geliþti, oradan da halk diline ve kültürüne ulaþtý. Bu konuda örnekler vermek gekirse; maþuk, Allah; saki, Tanrý sevgisini onu isteyenlere sunan mürþit; kadeh, mürþidin talibe sunduðu Tanrý biliminin kalýbý; þarab, Tanrý biliminin özü; meyhâne, Tanrý ilminin sunulduðu yer; tekke, dergâh; sarhoþ, mürþidin verdiði mânâ þarabýyla kendinden geçen derviþ...v.s. Ana görüþ olarak Ýslam tasavvufu, Tanrý dan baþka mevcut yoktur (Lâ mevcudu illâllâh) kuralýný temel sayar. Varlýk tektir, birdir. Vücud-u mutlak olan Tanrý varlýðýndan ibarettir. Mutlak varlýk, ayný zamanda mutlak iyilik (hayr-ý mutlak) ve mutlak güzelliktir (hüsn-ü mutlak). Aslýnda felsefede her þey zýddý ile bilinir, tüm düþünce sistemlerinde bilinen temel öðe budur. Mutlak varlýðýn zýddý yokluk; mutlak hayrýn zýddý þer; mutlak güzelliðin zýddý çirkinliktir. Bütün bunlar Tanrý nýn yokluk suretindeki ifadeleridir, aslýnda bu varlýðýn zýddý olarak düþünülebilir. Kudsî bir hadiste bildirildiði gibi, Allah ýn, Ben gizli bir hazineydim; istedim ki bilineyim sözü tecellinin özü ve ana nedenidir. Mutasavvýflar, her þeyin Allah ýn bir adýnýn tecellisi, bir mazharý olduðunu anlatmak için çeþitli benzetmeler yapmýþlardýr. Bunlarýn içinde en yaygýn olaný ayna örneðidir: Allah karþýlýklý konmuþ yokluk aynasýnda bakan bir varlýk gibidir. Bu karþýlýklý aynalar ortadaki varlýðýn binlerce hatta sayýsýz görünümlerini, yansýmasýný verirler. Ortadaki gerçek varlýk, aynalarýn önünden çekilirse aynalar boþ kalýr. Ýþte Tanrý ile yaratýlmýþlar âlemi arasýndaki temel iliþki de buna benzer. Görülen odur ki bu anlayýþta bir tecelli söz konusudur. Böyle bir âlem vacib, yani kendi kendine var olan deðil, mümkün, yani Allah ýn varlýðýndan dolayý tecelli eden, bir baþka söyleyiþle var görünen bir âlemdir. Bu tecelli, Allah ýn ol (kün) buyurmasýyla oluþtu. Özetlersek, tecellinin öncesi sözdür(kelâm). Bu görüþe göre, kün buyruðu olmasaydý bu tecelli âlemi olmayacaktý. Bilinen ezel ve ebed kavramlarý, aslýnda ân-ý daimî denilen sürekli anýn içindedirler, her iki kavramda hâlâ bitmiþ deðildir, sürmektedirler ve O nun istediði an a ve yere kadar da sürüp gideceklerdir. Kün (ol) buyruðu verilip tecelli oluþmadan önce bütün nesneler gerçekte yoktu, yani oluþmamýþtý, ama Tanrý ya oranla kavram olarak vardý, bir baþka anlatýmla, Tanrý nýn ezeli bilgisinde bilinen, yani malûm ve sabittiler. Aslýnda bu kavramlar, eþyanýn gerçeði ve özü olarak bilinir. Tasavvuf dilinde bunlar, âyan-ý sabite denilen niteliklerdir. Bu terimi biraz açýklamakta yarar görüyoruz. Þöyle ki, âyan-ý sabite olgusu, mutasavvýflara göre, eþyanýn vücuda gelmeden önce ilm-i ilahide sabit olan suretleridir. Çünkü Allah mutlak varlýktýr, Allah ýn zâtý, özel ve özgün bir bilimi gerektirir, bu nedenle eþyanýn gerçekleri (hakaik-ül-mümkinât) O nun bu ilminde vardýr; O nun Levh-i Mahfuz unda yazýlýdýr. Varlýk âlemi, yani bilinen evren Allah ýn zâtýnda bulunan ve Levh-i Mahfuz unda yazýlý olan gerçeklerin ve kavramlarýn tecellisinden, oluþumundan, yansýmasýndan meydana gelmiþtir. Ýþte bu âlem âyan âlemidir; Allah ýn ayrý bir varlýðý yoktur. Bunun için mutasavvýflar âyan varlýk kokusunu duymamýþtýr derler. Onlar bu büyülü ve simgesel söyleyiþle, bilinen âlemin gerçekte yok olduðu halde var göründüðünü, gerçekte ise var olan âlemin Allah ýn bizzat kendisinde var olup sabit bulunan özgün ve özel biliminin suretleri olduðunu anlatmak ve vurgulamak isterler. Hatta Allah dilerse derler bu bilimindeki eþyanýn suretlerini deðiþtirebilir, onlarý baþka þekillerde tezahür ettirebilir, çünkü böyle bir kudret ve yetki O nundur. Tasavvufta buna tebdil-i âyan adý verilir, tecelli ancak bu sýfatlarla oluþup meydana çýkar, yani, tecelli kendilerine ezelde, Tanrý nýn verdiði sýfat ve yeteneklerle oluþup ortaya çýkar; bu hâl kerametin en yüksek derecesi olarak kabul edilir. Tasavvufta bu derece ve aþamaya varmak zevkine, ancak maddi varlýðýndan tamamen kurtulmuþ, Alah a yakýnlaþmýþ olan kimseler ulaþabilirler. Ýslam da tasavvufun deðiþik tanýmlarý bazý büyük ve ünlü mutasavvýflarca þu þekilde yapýlmýþtýr: -Cüneyd Baðdadî (öl.200/815): Tasavvuf, sulhü olmayan bir savaþtýr. Daðýnýk olmayan zihinle Allah ý zikretmek, sema ile vecde gelmek, sünnete uygun þekilde amel etmek, maddi þeylerden ilgiyi keserek Allah ile beraber olmaktýr. Hakk ýn seni sende öldürmesi, kendisi ile diriltmesidir. Halka uymak, kirinden, pasýndan arýnmak, süfli huylardan ayrýlmak, beþeri, bencil ve adi tüm nitelikleri söndürmek, nefsanî davalardan uzaklaþmak, olgun güzel ruhanî vasýflar kazanmaya çaba harcamak, hakiki ilimlere sarýlmak, daima uygun olana göre hareket edip yaþamaktýr. Herkese nasihatta bulunmak, Allah a Elest Bezmi nde verilen söz üzerinde ödünsüz ve içtenlikle durmak, Resulullah a ve þeriatýna uymaktýr. Aslýnda tasavvuf kulun içinde oturduðu bir sýfattýr. -Ebu Hüseyin Nuri (öl.295/907): Tasavvuf, makamý yaymak ve kýyama hazýr olmaktýr. Nefsin nasibini terk etmek, Hakk ýn nasibini aramaktýr. Hürriyettir, fütüvvettir, cömertliktir. Ünvan ve bilgi iþi deðil, salt ahlâktan ibarettir. -Ebu Ali Ruzbari (öl.322/933): Tasavvuf, baþtan sona ciddiyettir. Ona þaka türünden hiçbir yabancý þey karýþtýrmayýnýz.o, kovsa bile sevgilinin kapýsý önünde diz çökmek ve oradan ayrýlmamaktýr. -Müzeyyin (öl.328/939): Tasavvuf bilerek ve inanarak Hakk a boyun eðmektir. -Ebu Necip Suhreverdi ye (öl.563/1168) göre: Tasavvufun baþlangýcý ilim, ortasý amel, sonu mevhibedir. -Fazlullah b.ahmed e (öl.440/1048) göre: Tasavvuf, ubudiyete nefsi terk etmek, rububiyetle kalbi baðlamak, bütüniyetle Allah a bakmaktýr. 12 Sayý 5

13 -Ebu Amr Dýmýþkî (öl.320/931): Tasavvuf, âlemi noksan görmektir. Hatta âleme karþý gözü kapatýp noksan olmayan varlýðý müþahede etmektir. -Semnûn Muhib (öl.297/909): Tasavvuf, hiç bir þeye sahip olmaman, hiç bir þeyinde sana sahip olmamasýdýr. Cömertlik, fakr ve hürriyettir. Gerçekte nefse kul, þeytana zebun olmamaktýr. -Ýbni Cella: O bir hakikattýr. Resmi ve þekli yoktur, onda þekil ve kýyafet asla aranmaz. -Bundar b. Hüseyin Þirazî (öl. 353/966): Tasavvuf, ahde vefa etmektir. Bezmi eleste sadakattir. -Ebu Hasan Harakanî (öl.425/1033): Sûfi, hýrka ve seccadeye, þöhret ve kurala sýðýnan deðil, fenâ-fillâh olandýr. Gündüz güneþ, gece ay aramayan kiþidir. Bu ünlü mutasavvýflarýn yukarýya aldýðýmýz tanýmlarý karþýsýnda görülen odur ki tasavvuf, Ýslamî kaynaklardan hareketle, temel dinsel ilkelerin konuyla ilgili yönlerini çeþitli açýlardan inceleyen, derinleþtiren, yaþayan ve baþkalarýna aktarýp yansýtma yollarýný gösteren bir çalýþma türüdür. Bir baþka söyleyiþle tasavvuf, Kuran ve hadislerde yer alan, insanýn mistik yönünü ve gönül terbiyesini iþaret eden, fiziksel maddenin ve dünyanýn geçiciliðini iþleyen, gönülsel davranýþlarý esas alan kurallara deðiþik yorumlarla yaklaþan bir aktöre ve düþünce dizgesidir. Tasavvuf, Ýslam mistisizmini simgeleyen bir sözcük olup Batý dillerinde ki karþýlýðý Sûfizim dir. Tasavvuf, þeriata, yerleþik kurallara karþý elsiz ayaksýz karþý çýkma, bir tür sessiz ayaklanmadýr; tasavvuf bu özelliðinden hiç bir zaman ödün vermemiþtir, verseydi zaten tasavvuf olmazdý... Ýslam mistisizmi, yani tasavvuf, düþünce biçimleri açýsýndan son derece özgür ve özgün bir görünüm sergilerken hep özüne ve yapýsýna uygun davranmýþtýr. Aslýnda Ýslam, tasavvufu ve genelde de felsefeyi yüzyýllar boyunca yadsýmýþ, kabul etmemiþ, reddetmiþtir. Daha sonralarý tasavvuf açýsýndan iþi yoðun biçimde incelemiþ ve iþine geldiði biçimde yorumlayýp kullanmýþtýr. Gerçekte Ýslam dini, iliþki kurduðu tüm kültürlerden dolaylý-dolaysýz ya da açýk-gizli biçimde yararlanmasýný bilmiþtir. Bu baðlamda örnek olarak göstereceðimiz Ihvanu s Safa risaleleri felsefi bir yapýt olup Ýslam düþünce tarihinin en büyük ürünlerinden biridir. Bu yapýttan tüm Ýslam düþünce ekolleri ve düþünürleri yararlanmýþtýr. Ýbn-Arabî gibi mutasavvýflar baþta olmak üzere, tasavvufu budayarak Sünnilikle baðdaþtýrmaya çalýþan Ortodoks görüþlü Ýmam Gazali bile bu yapýttan yararlanmayý ihmal etmemiþtir. Tasavvufun Konusu Temelde tasavvufun konusu insandýr. Ýnsan-Tanrý iliþkilerinin temel aðýrlýk teþkil ettiði tasavvufun amacý, yüce Tanrý ya ulaþmaktýr; bu baðlamda tasavvuf, evren ile insaný her yönüyle derinlemesine tanýmak ister, insan-ý kâmil kavramýný somutlaþtýrarak güncelleþtirmeye büyük çaba harcar, bütün insanlarýn doruk düzey yükselmelerini saðlayacak, dahasý giderek insanlýðý düþtüðü çýkmazlardan kurtaracak öneri ve önlemleri kendi içeriðinde tezgâhlayýp sergiler, bütün bunlarý ve benzerlerini onlarýn hizmetlerine sunar. Bir baþka açýdan, Ýslam ýn dýþýndaki Mistisizm, sözlük anlamýyla görünürde olmayan, gizli, öteki dünyaya ait bilgiler demektir. Kiþinin dünya ile ilgisini kesip Tanrý sevgisine baðlanmasý, o ummana dalmasýdýr. Ýslam da mistisizmin toplumla iliþkisi ilginç bir durum ve görünüm sergiler. Gizemcilik, insaný toplumdan koparmayý amaçlar, ama zamansal süreç içinde, uygulamanýn bir kaç örnek dýþýnda böyle olmadýðý açýktýr. Görülen odur ki, mistisizm, Sünniliðin yasakladýðý felsefe ve teolojiden bilgi edinme, çeþitli felsefî sorunlara gerçek ve doðru yanýtlar arama, zorba yönetimlere karþý özgürlüðü ve yoksul halký savunma, toplumla bireysel düzeyde, derinlemesine, sürekli ve yoðun iliþki içinde olma cesaretini gösterme gibi ödevleri üstlenmesini bilmiþtir. Mistikler, her türlü þekli, bu arada camileri reddetmiþler, kendi içlerindeki mabetlerine çekilerek Tanrý ile haþýr-neþir olmuþlardýr. Yine Ýslam mistisizminde genel olarak evlenmeme kuralý geçerli deðildir. Tarikat üyelerinin büyük çoðunluðu iþinde, gücünde, halkýn yanýnda ve içinde yaþamayý tercih ederler. Dünya iþlerinden el-etek çekme kuralý çok küçük bir çevre tarafýndan uygulanmýþ ise de, gerçekte, tasavvuf,ýslam dininde geçerliliði olmayan, þeriat dýþý, hep felsefe içinde oturan bir sistem sanýlarak medrese çevrelerince hep yasaklanmýþtýr. Tarihsel açýdan tasavvuf olgusuna baktýðýmýzda Ýslam ülkelerindeki irili-ufaklý tüm ayaklanmalarýn önderliðini mistikler veya yandaþlarý yapmýþlardýr. Genel olarak, mistisizm (tasavvuf, sufizm, gizemcilik) Kuran ýn zâhiri denilen açýk anlamlarýna pek önem verip derinliðine inmez. Gizli anlamlarýný asýl ve gerçek anlam sayar. Bu konularda Batýnilik, bir baþka açýdan doðu sosyalizmi sayýlabilir. Çünkü tasavvufun amacý; insanlar arasýndaki barýþý, eþitliði, kardeþçe yaþamayý, çok yönlü dayanýþmayý, yardýmý saðlamak; dahasý yarin dudaðýndan özge her þeyde toplumsal ortaklýðý kurduktan sonra sömürüsüz bir paylaþým sistemini gerçekleþtirip yaþama geçirmektir. Bütün dünyada mistisizmin deðiþmeyen yönü, her türlü haksýzlýðý yok etmeye yönelik olmasýdýr; özü ise, hep eþitlikçi-toplumcu bir öðretiden kaynaklanýp güç alýr. Tasavvufun Batýni kolu, hiç bir zaman dünya iþlerinden el çekmemiþ, açýk ve örtülü biçimde hep politikanýn içinde yer almýþtýr. Dünyanýn daha güzel, daha yaþanýlýr bir dünya olmasý için yoðun ve sürekli bir savaþým içinde bulunmuþ, bu savaþýmý Tanrý ile birlikte yapmayý, O nu da bu tür savaþlara sokmayý ana kural saymýþtýr. Özetle; Ýslam tasavvufu insaný, tam ve özgün ve kendi içinde özgür bir kul olarak tam anlamýyla gerçek ve özgür bir insan yapmaya yöneliktir. Bu baðlamda tasavvuf, kulu özgürlüðün vahþi atýna bindirip kul olgusunun bilinen tutsaklýk zincirlerini onun içinde otururken kýrdýrmasýný bilmiþtir. Mistisizmin bütün bunlarý gerçekleþtirmek için çeþitli tarihsel nedenlerle Þii likle yoðun bir iliþkiye girdiði, yakýnlaþtýðý ve çoðu yerde özdeþleþtikleri, ancak çoðu yönlerden de ayrýldýklarý, örtüþmedikleri yadsýnamaz tarihsel gerçeklerdir diyebiliriz. AÞÝK HÜSEYÝN KAÇIRAN, Aktaran Aþýk Kul Hasan Yoksulluk Evde otururdum kendi halýmda Bir akþam kapýyý vurdu yoksulluk Gelen kimdir diye açýp bakarken Süzülüp içeri girdi yoksulluk Misafir zannettik birde sevindik Merhaba sultaným hoþ geldin dedik Rahat otur diye bir minder verdik Köþede mekaný kurdu yoksulluk O gece gitmedi beraber yattýk Alta hasýr, üstümüze çul örttük Gelmiþten, geçmiþten muhabbet ettik Yedi sülalemi sordu yoksulluk Bir kuru ekmeði doðradýk suya Ýþtah ile yedik hem doya doya Ölünceye kadar böyle kal diye Elime fermaný verdi yoksulluk Dedi ki, Kaçýran muradýn alma Senden ayrýlamam kusura kalma Dedim defol burdan bir daha gelme Vurunca belimi kýrdý yoksulluk Duyanlar Gelsin Bugün doðum günümdür duyanlar gelsin Dostlarýma büyük ziyafetim var Herkes yesin, içsin, gülsün, eðlensin Beþ yüz koyun kestim, on ton etim var Böyle ziyafeti tarihler yazsýn Aþýklar, þairler destanlar düzsün Karadan, denizden isteyen gelsin Kimse daðýlmasýn böyle þartým var Maþallah diyelim deðmesin nazar Ýsmim beþ kýtada dillerde gezer Hesapsýz gemim var, denizde yüzer Yirmi beþ tane de özel yatým var Beþ bin katýrým var, hep hecin boylu Beþ bin kýsraðým var, üç bin i taylý Hepside safkandýr, Ýngiliz soylu Bin beþ yüz tane de binek atým var Sýðýrlarým biner biner sayýlýr Koyunlarým sürü sürü yayýlýr Her biri yüz tane misafir alýr Ýki bin tane de üç er katým var Yüz bin sandýk üzüm çýkar baðýmdan Avcýlarým aslan avlar daðýmdan Otuz bin solumdan kýrk bin saðýmdan Arkamda da yüz bin aþiretim var Garip Kaçýran ým hakikat sandým Gördüðüm rüyaymýþ birden uyandým Sað yaným uyuþmuþ, sol yana döndüm Hasýra sarlandým ne rahatým var Aralýk

14 Bu makale sözlü ve yazýlý kültür arasýndaki farklýlýðý ortaya koyarak Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn sözlü kültüre dayalý olduðu ve yazýlý kültürle beraber yeniden biçimleniþini anlatmayý hedeflemektedir. Bu bakýmdan sözlü kültür bir taným olarak- olumsuz bir anlam içermemekle beraber heterodoksi baðlamýnda Alevi-Bektaþilik lehinde bir anlamda da kullanýlmamaktadýr. Çünkü sözlü kültür, ilkellere ait bir sosyal yapýnýn geliþmemiþ biçimi olarak kabul görmektedir. Ayrýca bir önceki ifadeden yola çýkarak sözlü kültürün yazýlý kültüre nazaran Alevi-Bektaþi düþüncesinde daha özgür bir yapý oluþturduðu savunusu ikili kurgu içerisinde tutarsýzdýr 1. Sözlü kültür, kendi ifade biçimi ile ihtiyaç duyulduðu oranda kendini yenilemektedir. Söz, sahibinden muhataplarýna birebir ulaþmaktadýr. Sorgulanabilen, deðiþtirilebilen ve hep ayný ifade biçimini koruyabilen bir seyir izlemektedir. Bu haliyle sözün muhataplarý edilgendir ama bir o oranda da bütündürler. Alevi-Bektaþiler tarafýndan yapýlan çalýþmalar ve çalýþmalarýn isimlendirilmelerine varýncaya kadar yazýlý (kültürün) tarzýna uygun olarak ortaya çýkmýþtýr. Kayda geçen bu yapýtlar üzerinde araþtýrmacý ya da eseri hazýrlayan istediði gibi söz söyleyebilmektedir. Artýk yazýlý metin, metnin sahibinden ayrý olarak deðerlendirilmekte ve eleþtirilmektedir. Yazý, bir nesne, imal edilmiþ bir ürün; zihni zayýflatan; metne soru sorulunca cevap veremeyen; kendini savunamayan özellikleriyle insan bilincini deðiþtiren en büyük buluþtur. 2 Çünkü sözlü kültürden sonra düþünceyi sürekli olarak biriktirmekte ve metin üzerinden daha da derinleþtirmektedir. Bunun sonucu olarak metin üzerinde sürekli sorgulamayý da saðlamaktadýr. Matbaanýn icadýndan bu yana yazýnýn artan hakimiyeti, kendisine mecbur ettiði bir toplum oluþtururken benliði de keskinleþtirmektedir. 3 Yazý, sözü nesneleþtirirken edilgen hale getirir. Belirli sözlü metinlerin yazýya aktarýlmasý, daha geniþ bir din sahasýnda ortaya çýkan yer deðiþtirmelerin sadece bir parçasýyken, dinin daha kapsamlý olan sözlü ifadesinin, pratiðinin ve kurumlarýnýn yazýya geçirilmesi ise, hem dindeki dönüþümün belirtisidir, hem de dinin dönüþmesini hýzlandýrýr. 4 Burada, matbu metinlerin kendine özgü gücü kendini gösterir; öyle ki sözün matbu metin haline gelmesiyle, bir dinsel sözlü gelenek biçimi, ritüel yoluyla aktarýlan, hayatý yönlendiren bir model olmaktan çýkar, standartlaþtýrýlmýþ bir doktrine dönüþür. Dini öðretilerin yazýya dökülmesi, yaþanan bir dini, sistematik ve nesnelleþtirilmiþ basýlý metinler topluluðuna dönüþtürebilir. Artýk bilgi miras olarak kuþaktan kuþaða devredilmez, bu metinler kullanýlarak edinilir, öðrenilir. Dini bilgi aktarýmý artýk farklý bir araçla ve farklý bir konumu olan bir toplumsal pratikle gerçekleþmektedir. 5 Bu durum Alevilik kurumlarý üzerinde etki ederken ayný zamanda sosyal yapýyý da etkilemiþtir. Böylece Aleviler, Aleviliði yeniden kurarak/uyarlayarak/dönüþtürerek ele almak zorunda kaldýlar veya ele almak zorunda hissettiler kendilerini. Bu yeni durum hem modernizmin itici bir güç olarak zorlamasý hem de Alevilerin Tanzimat sonrasý oluþan ortama kendilerini uyarlama veya bu deðiþimi kendileri için bir imkan olarak algýlamalarýyla sonuçlandý. Alevi-Bektaþi kültürü için asýl devrim sözlü kültürden yazýya geçilmesidir. Yazýlý kültür, sözlü kültüre mukabil oluþturduðu farklýlaþmayý hem Alevi-Bektaþi geleneði içerisinde dini otorite oluþturmada hem de bu yeni durumda Alevi kimliðinin tarihselleþtirilmesini ve yazýya geçirilmesini saðlamýþtýr. Geleneksel anlamda sürdürülen sözlü kültür ve ALEVÝ-BEKTAÞÝ EDEBÝYATINDA YENÝ ARAYIÞLAR Ayetten Nefese Ahmet Taþðýn Alevi-Bektaþi kültürü için asýl devrim sözlü kültürden yazýya geçilmesidir. Yazýlý kültür, sözlü kültüre mukabil oluþturduðu farklýlaþmayý hem Alevi-Bektaþi geleneði içerisinde dini otorite oluþturmada hem de bu yeni durumda Alevi kimliðinin tarihselleþtirilmesini ve yazýya geçirilmesini saðlamýþtýr. Geleneksel anlamda sürdürülen sözlü kültür ve bu sözlü kültürü aktarmada önemli iþleve sahip dede dini otorite kaybýna uðramýþ ve yazýlý kültürle oluþan seküler eðitimden geçmiþ entelektüel dedenin otorite alaný ceme sýkýþtýrýlmýþtýr. bu sözlü kültürü aktarmada önemli iþleve sahip dede dini otorite kaybýna uðramýþ ve yazýlý kültürle oluþan seküler eðitimden geçmiþ entelektüel dedenin otorite alaný ceme sýkýþtýrýlmýþtýr. Bunun yaný sýra yazýlý kültürün yaygýn hale gelmesiyle Alevi-Bektaþi kimliðinin temelini teþkil eden dedenin yerine gazete ve dergilerle belirginleþen yeni Alevi Literatürü geçmektedir. Alevi literatürü, Alevi kimliðini oluþtururken kültürel olarak yeni iletiþim araçlarýyla yeniden hayal etmek tedir. 6 Esasen üniversite mezunu eðitim görmüþ Alevilerden oluþan orta sýnýf, dedenin dini fonksiyonunun dýþýnda -çoðu zaman bu alana da müdahale ettiler- daha ön plana çýktý. Öyle ki son on yýlda gerçekleþen Alevi-Bektaþi örgütlenmelerini de bu orta sýnýf gençler yönlerdi. 7 Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn yazýlý kültür ile tanýþmasý son yarým yüzyýlda gerçekleþmiþtir. Buna karþýn Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn yazýya aktarýmý çok daha önceki yüzyýllarda baþlamýþtýr. Yazýya aktarýlan bu eserler, sözlü kültür biçimini tamamýyla yansýtmaktadýrlar. Bazý istisnalara raðmen yol ve göreneklerin yazýlý olduðu kitaplar az deðildir. Buna karþýn bu eserler sözlü geleneðin en güzel örnekleri olarak ele alýnmalýdýr. Sözlü kültürün bütün özelliklerini taþýyan bu kaynaklar, yazýlý kültür içerisinde eski ihtiþamýný kaybetmiþtir. Bu eserler arasýnda: Cönk, Erkânname, Buyruk, Menakýbname sayýlabilir. Bu eserlere binaen Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn önemli parçasý olan nefeslerin, taným ve içerik deðiþimi Aleviliðin son yýllarda aldýðý seyri bize verir. Bu tarihsel süreç ayný zamanda zihinsel dönüþümün veya zihinsel inþanýn boyutu/uzantýlarý þeklinde gerçekleþmektedir. Sadece Alevi-Bektaþi yazýmýnýn son on yýllýk dönemi deðerlendirildiðinde yazýlý kültürün sözlü kültüre karþý nasýl bir parçalanmýþlýk içinde bulunduðu açýkça gözlenebilir. Alevi- Bektaþi yazý- yazarlarý, Alevilik ve Bektaþilik konusunda Alevi-Bektaþiliðin dini bir tanýmýndan-ki bu taným ya Ýslam ýn özü ya da Ýslam dýþý olarak belirginleþir-hümanist, milliyetçi ve sosyalist bir içeriðe sahip olduðu tezi üzerinde odaklanmýþlardýr. Bu eserlerde, Alevi-Bektaþiliðin kökeni ve doðuþu, inançlarýnýn temelleri ve kökenleri, mahiyeti, niteliði hakkýnda tezler ileri sürmüþlerdir. 8 Bu çabalardan da görüleceði üzere, sözlü kültürün birleþtirmesi ve bir cemaat olarak tanýmlamasýna karþýn yazýlý kültür parçalayýcý ve bireyseldir. Bu durum hem tanýmlar hem kimlik olarak belirsizleþtiren bir yapý oluþturmaktadýr. Makalenin Ayetten Nefese þeklinde belirlenme amacý, sözlü kültürden yazýlý kültüre Alevi-Bektaþi edebiyatýndaki deðiþimi vurgulamaktýr. Birincisi (Ayet), sözlü kültüre gönderme yaparak kentleþme öncesi bir durumu tanýmlamada kolaylýk saðlamaktadýr. Buna karþýn ikincisi (Nefes), yazýlý kültüre gönderme yaparken bu süreçte Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn Türk Halk 9 Þiiri veya Türk Halk Edebiyatý içerisinde yer alan bir türe karþýlýk gemektedir. Artýk nefes, Alevi-Bektaþi edebiyatý -geleneksel tarzýnýn ortaya çýktýðý bir þekil olmaktan ziyade- dünyevi-seküler bir anlama karþýlýk gelmektedir. Öyle ki nefes geleneksel Alevi-Bektaþi edebiyatý tarzýndaki sözlü kültür etkisini de yansýtmamaktadýr. Çünkü nefes, hem biçim itibariyle yazýlý kültür hem de içerik itibariyle güncel ve toplumsal olaylara yöneldi. Çünkü Alevi-Bektaþi topluluk üyelerinin önemli bir kýsmý geleneksel yapýyý yansýtan dini kurumlarýn etkisinin dýþýnda kaldý. 10 Alevi-Bektaþi edebiyatý içerisinde bu terimin kazandýðý anlamlarý terimleri ile beraber verelim. Alevi-Bektaþiler inanç ve ibadetlerine Yol ve Sürek adý verirler. Sürek Sürmek adý verdikleri yol ve görenek, þifahi rivayetlere dayanmaktadýr. Yol ve gelenekler, grup içinde büyük- 14 Sayý 5

15 lerden, dini liderlerden öðrenilir. Hece vezni ile yazýlmýþ, Deyiþ, Buyruk, Ayet, adý da verilen Nefes ler, Hayýrlý adý verilen gülbanklar özellikle cem törenlerinde ve çeþitli toplantýlarda saz eþliðinde veya sözlü olarak okunur; Yol un ve Sürek in esaslarý bunlar vasýtasýyla öðrenilir ve öðretilir 11. Melih Duygulu bu tanýmlarla ilgili: Deyiþ teriminin karþýlýðý olarak bazý Aleviler, Deme, Beyit, Dime, Deylem, Ayet (italikler yazara ait) gibi sözcükleri de kullanmaktadýrlar. Örneðin, Erzincan da Beyit, Sivas ta Ayet, Malatya da Deme sözcükleri hep deyiþ teriminin yerine kullanýlýyor. Bunlarýn arasýnda Ayet son derece ilgi çekici bir adlandýrma olarak karþýmýza çýkýyor. Bazý Aleviler in Kur an ayetleriyle halk þairlerinin (âþýklarýn) deyiþlerinin ayný manalarý içermesinden kaynaklandýðýný söyledikleri bu terimi, pek çok Alevi grubun bilmediðini de eklemekte yarar vardýr. 12 Makale, Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn geleneksel yedi saz þairine gönderme yaparak son dönem yedi ozaný örnek olarak vermekle yetinecektir. Alevi-Bektaþilerin yedi saz þairi: Þah Hatayi, Fuzuli, Nesimi, Virani, Yemini, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet 13. Buna uygun olarak son dönemde yaþamýþ ve Aleviler arasýnda hüsnü kabul görmüþ yedi ozaný þöyle sýralayabiliriz: Davut Sulari, Âþýk Daimi, Âþýk Zamani, Nesimi Çimen, Âþýk Ali Ýzzet, Hüseyin Çýrakman, Mahsuni Þerif. Burada dile getirilmeden geçilmeyecek bir baþka nokta: Alevi-Bektaþi edebiyatý için Cumhuriyet in ilk yýllarýndan 1960 lý yýllara kadar geçen süre ara dönem sayýlýr. Bu ara dönemde Alevi-Bektaþi saz þairleri kýrsal alanda melez bir yapý oluþturdular. Yani hem geleneksel ürünleri hem modern ürünleri birlikte sundular. Bu her iki yapý, birbirinden baðýmsýz olarak ayný bünye içerisinde taþýndý. Bu dönemin en güzel örneklerinden birisi Âþýk Veysel dir. Âþýk Veysel, þiirlerinde geleneksel temalara yer verirken güncel konulara da yer verdi. Buna karþýn kendisinden sonra gelen ve makalenin konusu olan ozanlar tarafýndan eleþtirildi. 14 DÝPNOTLAR: 1 Reha Çamuroðlu, Tarih, Heterodoksi ve Babailer, 2. Baský, Ýstanbul: Metis Yayýnlarý, 1992, s, 64; Reha Çamuroðlu, Sabah Rüzgarý, Ýstanbul: Metis Yayýnlarý, 1992, s. 14. Yazar, gösterilen her iki yerde de... yazýlý iletiþimin birincil iþlevi köleliði kolaylaþtýrmaktýr cümlesini Claude Levi-Strauss dan alýntýlayýp Alevi-Bektaþi sözlü edebiyatýna olumlu bir anlam yükleyerek Alevi-Bektaþiler lehine sonuçlandýrmaktadýr. 2 Walter J. Ong, Sözlü ve Yazýlý Kültür, 2. Baský, Ýstanbul: Metis Yayýnlarý, 1999, Walter J. Ong, Age., s Tord Olsson, Agm., s Tord Olsson, Agm., s Hakan Yavuz, Alevilerin Türkiye de Medya Kimlikleri, Ortaya Çýkýþ ýn Serüveni, Tarihi ve Kültürel Boyutlarýyla Türkiye de Aleviler Bektaþiler Nusayriler, Ýstanbul: Ensar Neþriyat, 1999, ss Kristina Kehl, Tarih Mitosu ve Kolektif Kimlik, Çev. Tanýl Bora, Tarih ve Toplum, Sayý 88, 1996, s. 55; Ahmet Yaþar Ocak, Alevilik ve Bektaþilik Hakkýndaki Son Yayýnlar Üzerine (1990) Genel Bir Bakýþ ve Bazý Gerçekler, Türk Sufiliðine Bakýþlar, Ýstanbul: Ýletiþim Yayýnlarý, 1996, ss Halk kelimesinin üretilmiþ ve ideolojik bir taným olduðunu vurgulamalýyým. Esasen Alevi-Bektaþi edebiyatýnýn kurgulanmýþ bir yapýya uygun hale gelmiþ olmasý ayetten nefese dönüþümünün en güzel örneklerinden biridir. 10 Kristina Kehl, Agm., s Mehmet Eröz, Türkiye de Alevilik Bektaþilik, Ýstanbul: 1977, s Melih Duygulu, Alevi-Bektaþi Müziðinde Deyiþler, Ýstanbul,1997, s Irene Melikoff, Uyur Ýdik Uyardýlar, Çev. Turan Alptekin, Ýstanbul: Cem Yayýnevi, 1993, s Bu konuda daha fazla bilgi için bakýnýz: Ahmet Taþðýn, Ayetten Nefese: Alevi- Bektai Edebiyatýnda Dönüþüm, Alevi-Bektaþi Edebiyatý Sempozyumu, Yol Dergisi, Sayý 18, ss Yaser Arafat ý Yitirdik Ahmet Koçak Efsane Önder Ebu Ammar artýk yok. Filistin yasta. Yerini dolduracak lider, kolay yetiþmeyecektir yýlýnda Kudüs te dünyaya gelen Yaser Arafat ýn babasý Mýsýr asýllý eski bir Osmanlý zabiti olan Abdurrahman Bey idi. Gençliðinde neþeli ve enerji dolu bir kiþi olarak tanýnan Arafat, Kahire Üniversitesi nde okurken Filistinli Öðrenciler Birliði nin liderliðine seçildi de El Fetih in kuruluþunda yer alan Arafat, bu dönemde örgütün Ýsrail topraklarýna düzenlediði vur kaç eylemlerinde sorumluluk üstlendi Arap-Ýsrail Savaþý ndan sonraysa artýk bir efsaneydi. FKÖ Liderliðine 1969 da Ebu Ammar kod adýyla uluslararasý üne sahip olan Arafat, bütün Filistin örgütlerini çatýsý altýnda toplayan Filistin Kurtuluþ Örgütü (FKÖ) liderliðine getirildi. Filistin hareketini, Arap ülkelerinden herhangi birinin denetimi altýna sokmamak, komünistlerden kökten dincilere deðin farklý Filistinli gruplarý bir arada tutmak konusundaki kararlýlýðýndan hiç ödün vermedi. Filistin Devleti Kuruluyor Filistinlilerin taþlý direniþi Ýntifada 1987 de baþladý. Arafat, bir yýl sonra, direniþin sýcak günlerinde Filistin Devleti nin kurulduðunu ilan etti. Bir ay sonra ise Ýsrail; Güvenlik içinde var olma hakkýný tanýdýklarýný açýkladý. Aradan birkaç saat geçince ABD yönetimi, FKÖ yü Ortadoðu sorununun taraflarýndan biri olarak algýladýklarýný duyurdu. Arafat, Körfez Savaþý sýrasýnda Saddam Hüseyin in yanýnda yer aldý: Bu tavrý, petrol zengini Körfez ülkelerinden gelen ekonomik desteði yitirmesine neden oldu. Savaþýn ardýndan, ABD nin belirleyiciliðinde Ortadoðu barýþ süreci gündeme geldi: Madrit te açýk, Oslo da gizli biçimde yürütülen görüþmeler 1993 te sonuç verdi. Oslo da varýlan, Washington da imzalanan anlaþmayý yaþama geçiren liderler olarak Ýsrail Baþbakaný Ýzak Rabin ve Filistin Lideri Arafat, 1994 Nobel Barýþ Ödülü ne layýk görüldü. Arafat, daha önceleri gizlice girdiði Gazze ye, bu kez, Filistin Devlet Baþkaný olarak döndü. Ýzleyen yýllarda tüm çabasýný Filistin Devleti ni kuracak anlaþmayý imzalamak üzerinde yoðunlaþtýrdý. Ne var ki Oslo süreci, Eylül 2000 de ABD de sürdürülen görüþmelerde týkandý. Eylül sonunda dönemin Ýsrail muhalefet lideri Ariel Þaron un Kudüs teki El Aksa Camii ni ziyaretiyle birlikte Filistin halkýnýn Ýkinci Taþlý Savaþý, yani Ýkinci Ýntifada sý patlak verdi baþýnda, Þaron un baþbakanlýða gelmesinin ardýndan Ýsrail saldýrýlarý yoðunlaþýrken Arafat, teröre destek verdiði gerekçesiyle Ýsrail yönetimi tarafýndan istenmeyen kiþi ilan edildi. 20 Ekim de mide aðrýlarý þikayetiyle baþlayan son hastalýðýnýn tedavisi için 29 Ekim de Fransa ya götürülen Ebu Ammar, Aralýk 2001 den bu yana Ramallah taki karargâhýnda Ýsrail kuþatmasý altýnda yaþýyordu. Aralýk

16 Alevi-Bektaþi Yolunda Sürek Farklýlýðý Veliyettin Ulusoy 1 Alevi-Bektaþi inancýnýn özüne inmemiþ veya yeteri kadar inceleme yapmamýþ araþtýrmacýlar, bu toplumu Aleviler, Kýzýlbaþlar, Bektaþiler ve hatta Þehir Bektaþileri, Köy Bektaþileri, Sýraçlar, Tahtacýlar, Abdallar, Çepniler, Avþarlar, Nalcýlar gibi bir çok bölümlere ayýrýyorlar. Bütün bu saydýklarýmýz, temel inançlarýnda birbirinden farksýz olup tümü ile Alevi-Bektaþi toplumunu oluþturmaktadýrlar. Mesela, Kýzýlbaþlýk diye Alevi-Bektaþilikten ayrý bir inanç olmadýðý gibi, ayrý bir Kýzýlbaþ toplumu da yoktur. Bu Alevi-Bektaþileri kötülemek isteyenler tarafýndan uydurulmuþ bir sözcüktür. Diðer deyimler de çeþitli bölgelerde o çevre halkýnýn Alevi-Bektaþi topluluklar için kullandýklarý isimlerdir veya eski boy isimlerinin kalýntýlarýdýr. Hacý Bektaþ Veli den önceki Þiilik anlayýþý ve kurallarý ile ondan sonrasý arasýnda oldukça önemli farklýlýklar vardýr. Hacý Bektaþ Veli den sonra O nun güçlü ve saygýn kiþiliðinde Alevi-Bektaþi topluluklarýnýn, aslýnda bir kaynaktan çýkan inançlarý bütünleþmiþse de zamanla bölge, kültür düzeyi ve benzeri nedenlerle ayrýntýlarda farklýlýklar ortaya çýkmýþtýr. Tekkelerin kapatýlmasýna kadar Alevi-Bektaþi toplumu baþlýca üç grupta toplanýyordu: Birinci Grup Birinci Grup: Hacý Bektaþ Veli soyundan gelen Mürþid e baðlý olan Alevi-Bektaþiler. Hacý Bektaþ Veli nin yaþadýðý çaðda O na yardýmcý olan Horasan Pirleri nin ve Rum Erenleri nin soyundan gelenler ve Ocakzade olarak tanýnanlar, kendilerini Hacý Bektaþ Veli soyundan gelen Mürþid e manen baðlý sayýyorlar ve onun icazetiyle ocaklarýna baðlý olan taliplerin görgülerini yapýyorlardý. Bunlardan baþka, bir ocaða baðlý olmayýp da doðrudan doðruya Hacý Bektaþ Veli ye ve O nun soyundan gelenlere baðlý olduklarýný kabul eden Alevi-Bektaþiler de vardý. Mürþid, gene bir ocakzade olmakla beraber, her sene deðiþtirebileceði bir dede ye icazet vererek bunlarýn dini hizmetlerini (görgülerini) yaptýrýyordu. Doðrudan doðruya veya ocakzadeler vasýtasýyla Hacý Bektaþ Veli ye baðlý olan bu grup, Anadolu daki (Balkanlar, Suriye, Irak dahil-vu) Alevi-Bektaþi toplumunun yüzde doksanýný belki de daha fazlasýný oluþturuyordu. Bu gruba dahil olanlar kendilerini hem Alevi hem de Bektaþi sayýyorlardý. Onlara göre Alevi ile Bektaþi arasýnda fark yoktur. Ýkisi müþterek isimdir. Alevi misin? veya Bektaþi misin? diye ayrý yöneltilen sorunun ikisini de Eyvallah diyerek müspet olarak cevaplar. Ýçten inancý da böyledir. Süreðinde de farlýlýk yoktur. Onlar için Hacý Bektaþ Veli çað ve ad deðiþtirmiþ Ali dir. Serçeþme dir. Bütün ocaklarýn uyandýrýldýðý ana ocaktýr. Hacý Bektaþ Veli yolu Ali yoludur, Ehlibeyt yoludur. Bu gruptan olan Alevi-Bektaþilerin görgü sýrasýnda, yani ayin sýrasýnda, sýrtlarý dede tarafýndan elle sývazlanýr. Buna Pençe-i Âl-i Âbâ denir. Aslýnda, Âl-i Âbâ Beþlisi anlamýna Pençe-i Âl-i Âbâ olmasý muhtemel olan bu deyim, ayinlerde, beþ parmaðý olan insan el ile temsil edildiði için, pençe þekline dönüþtürülmüþ, Muhammed-Ali-Hasan- Hüseyin ve Fatma yý temsil eden anlamlý yol ýstýlah ý olmuþtur. Bu grupta görgü yü erkân ile yapan, talibi onunla sývazlayanlar oldukça azdýr. Birbirlerine pençeci, deðnekci gibi þaka hududunu aþmayan sözler atarlarsa da temel inançta ve diðer yol hizmetlerinde hiçbir farklýlýk yoktur. Dede ister kendi taliplerinin görgüsünü yapsýn, isterse doðrudan Hacý Bektaþ Veli ye baðlý olan taliplerin görgüsünü yapsýn mürþidin vekilidir. Onun icazetiyle görev yapmaktadýr. Karakazan hakký ve sair baðýþlar Mürþid adýna alýnmaktadýr. Mürþid den icazeti olmayan dedenin, Hacý Bektaþ Veli ye atfedilen bir buyruða göre yediði haram, yuduðu murdar, tacý delik, kendi murtad sayýlýr. Ýkinci Grup Ýkinci grup: On iki Ýmamlar ýn soyundan geldiðine inandýklarý ocaklara baðlý Alevi-Bektaþilerdir. Bu grupta olanlar da Hacý Bektaþ Veli yi Serçeþme yani yolun menbaý ve tüm evliyalarýn önderi, baþý kabul ederler. Deyiþlerde, düvazlarda, dualarda Hacý Bektaþ Veli nin adý Muhammed, Ali, On iki Ýmam adlarý ile beraber saygý ile anýlýr. Kendilerinin baðlý bulunduklarý ocaðýn, ondan ilham aldýðýný, onun tarafýndan uyarýldýðýný kabul etmekle beraber, dedelerin ve Ocakzadelerin Hacý Bektaþ Veli den veya onun soyundan gelenlerden icazet almalarýný gerekli saymazlar. Soylarýnýn On iki Ýmam a çýkýþý nedeniyle, doðuþtan görgü yapmaya yetkili olduklarýna inandýklarý ocaklardan gelen dedelere görülürler. Birinci gruptakiler görgüde yapýlan dualarda Muhammed, Ali, Hacý Bektaþ Veli den yardým ve himmet isterlerken. ikinci gruptakiler, bunlarýn yanýnda kendi ocaklarýnýn büyüklerinin veya kurucularýnýn da adlarýný zikrederler. Görgü sýrasýnda, bu grupta bulunanlarýn sýrtlarý, tarik, erkân, serdeste veya alacadeðnek gibi çeþitli adlarla anýlan ve melheb veya kayýn aðacýndan yapýlmýþ bir deðnekle sývazlanýr. Bu törenin Þamanlýktan geldiðini söyleyen yazarlar vardýr. Cuveyni Cihan-Güþa adlý kitabýnda, Uygurlarýn yaratýlýþ menkýbesine uyarak evlerinde bir deðnek bulundurduklarýndan bahsediyor. Bu suretle, tarik kullanmak totemcilik törelerine baðlanýyor. 16 Sayý 5

17 Genel inanç, tarik kullanma geleneðinin, Ýslam ýn ilk yýllarýnda Hz. Muhammed in bir aðaç altýnda ümmetinin biat ýný almasýna baðlý olduðudur. Deðnek Hz. Muhammed in altýnda oturduðu aðacý temsil etmektedir. Ey Muhammed, Allah inanlardan, aðaç altýnda sana baþ eðerek el verirlerken, and olsun ki hoþnut olmuþtur. Gönüllerde olaný da bilmiþ, onlara güvenlik vermiþ, onlara yakýn bir zafer bahþetmiþtir. (Kuran, Fetih Suresi, Ayet 18) Üçüncü Grup Üçüncü Grup: Babagan Kolu diye anýlan daha çok Ýstanbul ve Arnavutluk ta bulunan Alevi-Bektaþilerdir.Sayýlarý çok az olan bu gruba dahil olan Alevi-Bektaþilerin inancýna göre Hacý Bektaþ Veli evlenmemiþtir. Bu yolda bulunanlar, Hacý Bektaþ Veli nin yolunu izleyenler evlenmemiþ, kulaklarý küpeli derviþlerdir. Alevi- Bektaþi olmak doðumla olmaz ancak bir derviþ veya babadan nasip almakla mümkün olur. Babagan Kolu nun ünlülerinden Yusuf Fahir Baba nýn Bektaþilik konusunda düþüncelerini þu þekilde açýkladýðýna tanýk oluyoruz: Bektaþi olduklarýný söyleyen, Ben Bektaþiyim diyenlerin de kanaatlarý ve itikatlarý ayrý ayrýdýr. Bunlarý da dört kýsma ayýrabiliriz: 1. Týpký bugünün Müslümanlarý gibi ana ve babasýndan kalma Bektaþiliktir. Bunlar baba ecdatlarýnýn yoluna girmiþ olmaktan baþka bir gaye gütmezler. Bektaþilik i yalnýz tevella ve teberra dan yani Hz. Muhammed ve Hz. Ali yi sevmek ve onlarýn düþmanlarýný sevmeyip buðz etmek; bir de onlarca malum olan erkân ve ayni cem meydanýna girerek meydan görmek, nasip almaktan bilirler. 2. Bu ikinci kýsým Bektaþilik i serbest bir kanaat ve meslek olarak görenlerdir. Orada içki, saz, kadýn âlemleri bulunduðu için, hayvani hislerini ve hevesat-nefislerini tatmin edeceklerini düþünürler, bunun için Bektaþilik yalnýz sarhoþluk ve zevktir. 3. Bu yoldan menfaat teminini düþünenlerdir ki, o zaman tekkelerde karýn doyurmak için oturanlarýn ve sonunda baba olmak suretiyle kendilerine mürþid süsü verenlerin ekserisi bu nevidendir. Bunlar, babalýða mezuniyet demek olan bir icazetname alarak baba olduktan sonra evini tekke yapmak veyahut mevcut olan tekkelerden birinin babalýðýný kaparak geçinmesini temin etmeðe çalýþmaktan baþka bir þey bilmezler. 4. Ya ecdadýndan veya babasýndan intikal eden bir meslek ve itikat olmasý ve bu itikatlara baðlý bulunmasý sebebiyle, Bektaþilik i sevip, bu tarikata girenler ve tarik hakkýnda lazým geldiði kadar derin ve hakiki bilgilere sahip olanlar veyahut bir tasavvuf yolu olarak kabul ettikleri bu tarikte tarikin ananelerine ve imkanlarýna uyarak feyz almaða çalýþanlardýr ki, bizce hakiki Bektaþi bunlardýr. 2 Bir derviþ Bektaþisi olan Yusuf Fahir Baba nýn yazýsýndan aynen aldýðýmýz bu satýrlar anlatýlan nitelikte bazý kiþilerin Alevi-Bektaþi toplumunda olacaðýný sanmýyoruz. Alevi-Bektaþi toplumunun tamamýna yakýn büyük çoðunluðu, yüzyýllardan beri bu yol içinde bulunan ailelerden gelmektedir. Soyun yüzyýllardan beri Alevi-Bektaþi olduðu için inancý, yaþantýsý, kiþiliði o yolun kuralý ile bütünleþmiþtir. Babagan Kolu, baþka deyimle Derviþ Bektaþiliði nde, soyu Alevi-Bektaþi olmayan kiþilerin yola alýnmasý ve bunlarýn giderek baba ve dede-baba olmalarý nedeniyle, Yusuf Fahir Baba nýn anlattýðý þekilde düþünen kiþiler olabilir. Çok az sayýda olan bu kiþilerin tutum ve davranýþlarýný genelleþtirerek, Yusuf Fahir Baba nýn yaptýðý gibi bunlarý Alevi-Bektaþilerin bölümleri gibi göstermek, gerçeklere tamamen ters bir anlatým olur. Hacý Bektaþ Veli nin mücerret (evlenmemiþ) bir derviþ olduðu, Balým Sultan ýn, bir Sýrp prensesi ile evlenen Sersem Ali Baba nýn oðlu olduðu, Bektaþi ayinlerinin Hýristiyan akidelerine benzer bir yöne çevrildiði gibi uydurma ve gülünç söylentiler de, rasgele yola alýnmýþ, Alevi-Bektaþi inancýný hazmetmemiþ bu bilgisiz çevrelerden kaynaklanmýþtýr. Derviþ Bektaþiliði veya Babagan Kolu çok sýnýrlý bir çevrede kalmýþ, özellikle Anadolu daki büyük Alevi-Bektaþi toplumunca ciddiye alýnmamýþ olmasýna raðmen, Ýstanbul da aydýn çevre ile temas kurmuþ Bosnalý Vahdeti, Mir ati, Vehbi, Mehmet Ali Hilmi ve Ýbrahim Mihrabi gibi güçlü þairler yetiþtirmiþtir. Bu nedenle, Alevi-Bektaþi yolu ile ilgili bilgiler bu kanaldan dýþarýya yansýmýþ, kitaplarda ve ansiklopedilerde bu konudaki bilgiler babalardan onlarýn çevrelerinden iþitilen sözlerden oluþmuþtur. Ansiklopedilerde ve bu konuda yapýlan bazý bilimsel araþtýrmalarda, Alevi-Bektaþi yolunun kurallarýna uymayan hayali bilgilerin verilmiþ olmasýný bu nedene baðlamak gerekiyor. Bektaþiliðin bu bölümünün yaygýnlaþmamýþ olmasýnýn baþlýca sebebi, temelinden soydan gelen bir Alevi-Bektaþi topluluðunun bulunmamasýdýr. Bu kolda mücerretlik (evlenmemek) Hacý Bektaþ Veli nin yaþantýsýndan örnek gösterilerek, önemli bir yol kuralý olarak kabul edilmiþtir. Ailenin teþekkülüne olanak vermeyen bu mücerret derviþlik müessesesi, toplum yaþantýsýný zaafa götüren bir yöntem olarak, küçük insan gruplarýný bir tekkenin içine veya bir babanýn çevresine sýkýþtýrmýþtýr. Anadolu Alevi-Bektaþiliðinin de musahiplikle de ayrýca güçlendirilen aile sisteminden yoksun kaldýðý, doðuþtan ailenin bilinçli ve geleneksel inancýndan faydalanamadýðý için Derviþ-Bektaþiliði, Hacý Bektaþ Veli nin felsefesinin hayata uygulanmasýnda çok sýð ve yüzeysel kalmýþtýr. Baþka bir deyimle, Hacý Bektaþ Veli yi bir Mücerret Derviþ gibi yanlýþ tanýmladýðý için, onun yoluna paralel bir tutum içine, tabii, içinden yetiþen müstesna kabiliyet ve anlayýþtaki kiþiler dýþýnda, pek girememiþtir. Derviþlik dedikleri bir acaip tuzaktýr Derviþ olan kiþiye evvel dirlik gerekir Çün erde dirlik ola Hak ile birlik ola Varlýðý elden koyup ere kulluk gerekir Kulluk ile erene bakýp Hakk ý görene Senden haber sorana key miskinlik gerekir Hak ere benim didi varlýðýn erde kodu Erenlerin himmeti yerden göðe direktir Bu derviþlik beratýn okumadý müftiler Anlar bilsün aný bu bir gizli varaktýr Yunus sen arif isen anladým bildim deme Tut miskinlik eteðin ahýr sana gerekir Yunus Emre NoTLAR: 1 Ali Celalettin Ulusoy, Hünkar Hacý Bektaþ Veli ve Alevi-Bektaþi Yolu. 2 Yusuf Fahir Baba, Bektaþilik, Tarih Dünyasý, sayý 25. Aralýk

18 ÖLÜMÜNÜN ÜÇÜNCÜ YILDÖNÜMÜNDE RIZA YÜRÜKOÐLU NU SAYGYLA ANIYORUZ Yitirdiðinin Kýymetini Bilmek, Gerçeðe Varmaya Yarar Okurlarýnýn Rýza Yürükoðlu adýyla tanýdýklarý Ýsmail Nihat Akseymen, bir memur ailesinin çocuðu olarak 4 Kasým 1945 tarihinde Ankara da doðdu. Ýlk ve orta öðrenimini Ankara da Maarif Koleji nde tamamladý. Gençliðinde yaz tatillerini anne tarafýndan baðlarý olan Ýstanbul da, Heybeliada da geçirdi. Orada denize sevdalandý, iyi bir yüzücü, yelkenci oldu eðitim yýlýnda Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ne girdi. Bu dönemde edebiyatla, müzikle, resim ve plastik sanatlarla da ilgiliydi. Öðrenciliði sýrasýnda Ankara Radyoevi nde metin yazarý ve prodüktör olarak çalýþtý. 27 Mayýs sonrasýnda yükselen iþçi hareketinin, 1965 yýlýnda Türkiye Ýþçi Partisi nin seçimlerde kazandýðý baþarýnýn ardýndan yükselen sosyalist dalganýn etkisi ile Türkiye Ýþçi Partisi ne üye oldu. TÝP Ankara Çankaya ilçe örgütünde çalýþtý. Üniversitelerde yükselen öðrenci hareketinin içinde yer aldý. Mahir Çayan ve Sinan Cemgil ile birlikte Fikir Kulübü nde çalýþtý. Fikir Kulüpleri Federasyonu nun bölünmesinin ve yerine kurulan Dev-Genç in kendi içinde ayrýþmasý sýrasýnda, TÝP li gençlerin kurduðu Sosyalist Gençlik Örgütü nün (SGÖ) ilk genel sekreteri oldu. SGÖ, Türkiye Komünist Partisi nin Yakub Demir öncülüðünde yeniden örgütlenme çabalarýný yoðunlaþtýrdýðý bir odak oldu. Nihat, 1970 yýlýnda Türkiye Komünist Partisi ne üye oldu. SGÖ nün yetiþtirdiði kadrolar, Türkiye Komünist Partisi nin 1973 Atýlýmý adýyla anýlan yeniden örgütlenme döneminde önemli görevler üstlendi. Nihat, kýsa bir süre sonra 12 Mart muhtýrasý ile sonuçlanacak olan ve gittikçe yoðunlaþan sola saldýrý ortamýnda varlýðýna yönelik tehditlerle karþý karþýya kaldý. Bir dost eliyle ulaþan haberle, bir suikasttan son anda kurtuldu. Ocak 1971 de yurtdýþýna çýktý ve Ýngiltere ye yerleþti. Nihat, yarým kalan öðrenimini Ýngiltere de tamamlarken Ýngiltere Türkiyeli Öðrenciler Federasyonu nda gençlik çalýþmalarýna katýldý. Göçmen iþçilerin, özellikle Ýngiltere de yaygýn olan kaçak iþçilerin örgütlenme çalýþmalarýnda yer aldý. TKP Ýngiltere parti örgütünün ve daha geniþ bir çevreyi kucaklayan Ýngiltere Türkiyeli Ýlericiler Birliði nin kuruluþunda yer aldý. Wimpy hamburger zincirinde çalýþan Türkiyeli kaçak iþçilerin yaptýðý bir grev sýrasýnda, grevci iþçilerle birlikte Grev adlý bir yerel gazete çýkardý. Bu gazete kýsa bir süre sonra Ýþçinin Sesi adýný aldý. Nihat, bu gazetede kullandýðý yazar adý olan R. Yürükoðlu ile tanýndý. Bu gazete daha sonra TKP içinde önemli bir rol üstlendi. Nihat, TKP nin, Sovyetler Birliði Komünist Partisi nin Moskova da bulunan Uluslararasý Lenin Okulu na uzun yýllardan sonra gönderdiði ilk öðrencilerden biri oldu yýllarý arasýnda burada eðitim gördü. TKP Merkez Komitesi ne alýndý. TKP nin Ýngiltere parti örgütünün sekreterliðine üstlendi. TKP nin Konya Konferansý diye bilinen 1977 konferansýna katýldý. Ýþçinin Sesi nin ve Ýngiltere parti örgütünün gösterdiði baþarý nedeniyle TKP nin tüm yayýnlarýnýn sorumluluðu ona verildi. Ancak çeþitli sudan gerekçelerle bu göreve baþlatýlmadý. Bu dönemde yazdýðý Emperyalizmin Zayýf Halkasý Türkiye adlý kitap, Türkiye de geliþen siyasi ortam ve komünistlerin görevleri üzerine TKP içinde yoðunlaþan tartýþmalara bir açýlým getirdi. Bu kitabýn önerdiði devrimci çizgi, Sovyetler Birliði Komünist Partisi ni ve onun TKP içindeki temsilcilerini rahatsýz etti. Kýsa bir süre sonra parti tüzüðüne aykýrý ve son derece çirkin yöntemlerle tüm parti görevlerinden alýndý ve Ýngiltere parti örgütünün onu destekleyen üyeleri ile birlikte partiden uzaklaþtýrýldý. Tüm dünya komünist hareketine, emperyalizmin ajaný ilan edilen bu grupla iliþkiyi kesme talimatý yollandý. Bu cadý avý Türkiye deki parti örgütlerinde de izlendi. Bu Esen Uslu 1972 yýlýnda Londra da bir eylemde 1975 yýlýnda Moskova da Uluslararasý Lenin Okulu nda konferans verirken. ihraçlar ve ayrýlýklarla TKP, 12 Eylül cuntasý öncesinde önemli bir yara aldý. Nihat ve yoldaþlarý, otuz yýlý aþkýn süredir yapýlmayan TKP Kongresi nin toplanmasýný ve orada kendi durumlarýnýn görüþülmesi istemini öne sürerek bir Eþgüdüm Komitesi kurdular ve Ýþçinin Sesi gazetesi çevresinde örgütlenme yoluna girdiler. O yýllarda Nihat, bir dizi makale ve kitapla ideolojik kavgasýný sürdürdü. Proletarya Enternasyonalizmi (1979), Üçüncü Program ve Görevlerimiz (1979), Sýnýf Savaþýnýn Vardýðý Aþama ve Komünist Partinin Taktikleri (1980), Sosyalizm Üstün Gelecektir (1980), Bu Kavga Gelecek Kavgasýdýr (1981), Kankun Konferansý ve Düþündürdükleri (1982), Yaþayan Sosyalizm (1982), Sosyalizm ve Demokrasi (1982), Durum ve Görevlerimiz (1982), Ýyi Öncü Deðil, Kötü Artçý Bile Deðil (1984), Faþizmin Çözülüþü (1984), Örgüt ve Örgütçü (1986) adlý çalýþmalarý bu dönemde yayýmlandý ve TKP-Ýþçinin Sesi nin ideolojik-politik platformunun temelini oluþturdu. Bu platform, TKP içindeki muhalefetin odaðý olurken, farklý ülkelerde SBKP oportünizmine baþkaldýrmýþ komünist gruplar için de bir çekim merkezi oldu. TKP nin resmi kanadýnýn yaptýðý 5. Kongre, atýlma kararlarýna karþý yapýlmýþ itiraz baþvurularýný gündeme bile almayýnca, iki ayrý parti olarak çalýþmak kaçýnýlmaz oldu. Ýþçinin Sesi çevresinde 1985 yýlýnda toplanan TKP 5(1). Kongresi, Nihat ý ölümünden kýsa bir süre önceye kadar sürdüreceði TKP Genel Sekreterliði görevine seçti. 80 li yýllarýn ikinci yarýsýnda baþladýðý Alevilik konusundaki araþtýrmasý, Okunacak En Büyük Kitap Ýnsandýr-Tarihte ve Günümüzde Alevilik adlý kitapla sonuçlandý. Sol harekette Aleviliðe yeni bir bakýþ getiren bu çalýþma, Kavga ve Kervan dergileri ile TKP nin güncel çalýþmasýnýn bir parçasý oldu. Bu dönemde, tartýþmalý bir toplantýnýn ardýndan söz alan yaþlý bir Alevi dedesinin önerisini benimseyerek R. Yürükoðlu olan yazar adýnýn ilk bölümünü Rýza olarak deðiþtirdi. Doksanlý yýllarda özellikle Sovyetler Birliðinde sosyalizmin çözülüþünün nedenleri ve bu deneyim temelinde günümüzde komünistlerin ve iþçi sýnýfýnýn programý ne olmalýdýr sorunu üzerine yoðunlaþtý. Bu çalýþmalarýnýn ürünü, üç ciltlik Sosyalizm kitabý oldu. Saðlýðýnda bu çalýþmanýn yalnýz Sosyalizm Nedir baþlýklý birinci cildini yayýmlayabildi. Bu çalýþmanýn ikinci cildi Ütopik ve Bilim-dýþý Sosyalizm ile üçüncü cildi Günümüz ve Türkiye, hastalýðýnýn hýzlý ilerleyeceðini öðrendikten sonra kendisinin görevlendirdiði bir komite tarafýndan, varolan yazý, alýntý ve notlarýnýn kendi yazý planýna uygun olarak derlenmesi yoluyla ölümünden sonra yayýmlandý. Ýkinci eþinden bir kýzý olan Nihat Akseymen, özel yaþamýnda çok yönlü bir insandý. Araþtýrma ve yazý çalýþmasý gereði uzun saatler masa baþýnda oturmanýn bedene getirdiði gevþemeye karþý fiziksel çalýþmaya önem verirdi. Bahçe iþi yapmayý severdi. Doðanýn muazzam kuvvetine karþý direnerek deðil, onu anlayýp, onun kurallarýna uyarak, onu kendi amacýn için kullanmak diye nitelendirdiði yelkenciliðe tutkundu. Kafasýný dinlendirmek için tahta iþleri ve özellikle torna oymacýlýðý yapardý. Müziðe çok düþkündü, baðlama çalmak ve yakýn yoldaþlarý ile cem olup, dem çekip, çalýp söylemek en sevdiði dinlencesiydi yýlýnýn Haziran ayýnda, hýzlý geliþen ve tedavisi bulunmayan bir karaciðer kanseri tanýsý kondu ve 11 Aralýk 2001 de Ýngiltere de öldü. En verimli olabileceði bir yaþta erken gelen ölümü cesaret, metanetle ve dirençle karþýladý. Son günlerinde siyasi kavga içinde kýrdýðý kalpleri onarmaya çabaladý, kendisine en affedilmez saldýrýlarý yapanlarý bile baðýþladý. Özcesi, ölmeden ölmüþ, hesabýn görmüþ bir er kiþiydi. 18 Sayý 5

19 RIZA YÜRÜKOÐLU NUN ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE, ALEV YAYINLARI NDAN 1990 YILINDA YAYIMLANAN OKUNACAK EN BÜYÜK KÝTAP ÝNSANDIR - TARÝHTE VE GÜNÜMÜZDE ALEVÝLÝK KÝTABINDAN GÜNÜMÜZLE ÝLGÝLÝ BÝR BÖLÜMÜ KISALTARAK SUNUYORUZ. Alevi Toplumunun Derleniþ Yollarý Rýza Yürükoðlu Anadolu Aleviliði inanç birliði içindedir ama farklý süreklerle günümüze gelmiþtir. ( ) Farklýlýklarýn tarihsel nedenleri vardýr. Yine bununla yakýndan baðlý, kültürel nedenleri vardýr. Ve kapitalizmin sýnýflarý kesin çizgilerle ayýrdýðý bir toplumda, sýnýfsal nedenleri vardýr. Dolayýsýyla baþlangýçta farklýlýklar olacaktýr. ( ) Son dönemde ( ) Alevi kökenli pek çok devrimci Aleviliklerini hatýrladýlar ve derneklerde çalýþmaya baþladýlar. Kötü bir þey deðil bu bazý yanlýþlarý yapmasalar. Bana öyle geliyor ki, Aleviliklerini hatýrlayarak devrimci hareketten Alevi derneklerine gelip çalýþmaya baþlayan bu kadrolarýn bir temel zaafý, nasýl bir toplum içinde çalýþtýklarýný farketmemiþ olmalarýdýr. Alevi toplumu içinde çalýþtýklarýný farketmemiþ gibidirler. Eski alýþkanlýklarý, devrimci hareketin çeþitli örgütlerinde çalýþmýþ insanlarýn eski alýþkanlýklarý sürüyor. Dolayýsýyla, sýtký bütün Alevilerin bu derneklerde caný sýkýlýyor. Rahatsýz oluyorlar. Zorla, geri düþüncelerin yanýna itiliyorlar. Sonuçta, bir çeþit Dedeleri köylerden kovma, bugün derneklerde tekrar ediyor. Dün Dedeleri köylerden kovdu devrimci gençler, þimdi de derneklerden kovuyor. ( ) Bu aþamada ( ) gelenekçi, namuslu, sýtký bütün Alevileri toplumun ileri kesimlerinden koparacak her türlü tutum büyük bir yanlýþ, çok büyük bir tehlikedir. Saðýn elini güçlendirmektedir. ( ) Kapitalizm altýnda yaþýyoruz ve sýnýfsal bir ayrýþma biz istesek de istemesek de yürüyor. Ama bunu kendi dinamiði içinde geliþmesine býrakmazsak, iteklersek, yapay olarak zorlarsak, haketmeyen insanlara gerici damgalarýný vurursak, o zaman Alevi düþüncesinin özü gereði solda olmasý gereken milyonlarca emekçiyi saðýn yanýna ileriz. Ýþte tehlike buradadýr. ( ) Devrimci örgütlerin çoðunluðu zaman zaman yersiz ve yanlýþ tutumlarla Alevi toplumunun üstüne gittiði halde, Aleviler devrimci harekete dosttur. (...) Devrimci hareket Alevi toplumuna karþý yanlýþlarýný düzeltirse, o zaman çok daha saðlýklý bir geliþme olacaktýr. Çünkü Alevi toplumu devrimcilere dosttur ama kýrýlmýþtýr. Dernekler Alevi toplumundaki farklýlýklar dernekleþmede de ortaya çýkýyor. Bugün çok sayýda dernek var. Bir þehirde birkaç dernek de var. ( ) Sorun, dernekler arasýndaki çeliþkilerin ortadan kaldýrýlmasýdýr. Sorunlarý kýsa sürede çözmek olanaksýz, sabýr ve zaman iþidir, doðru ama mutlaka birlik noktalarýný öne çýkartmak ve bu çeliþkili durumlarý ortadan kaldýrmaya uðraþmak gerekiyor. Dernekler, anlaþamadýklarý deðil, anlaþtýklarý, kendilerini birliðe götürecek noktalarý öne çýkartmalýdýrlar. Ortak çalýþma zemini aramalýdýrlar. En ývýr zývýr nedenlerden ortaya çýkan bölünmelerin zaman içinde büyüdüðünü, bir daha da birleþmeye engel olduðunu biz devrimci harekette çok gördük. Alevi toplumunun bu yanlýþa düþmemesini diliyorum. ( ) Bugün bir Alevi-Bektaþi derneðinin ilk yapmasý gereken þey cemevi açmaktýr. ( ) Dedeler çaðýn gerisinde kaldý diyenler, cemevi açmamakla tam da Dedelerin çaðý yakalamasýnýn önüne engel getirmiþ oluyorlar. Kim neredeyse toplanýp cemevi açarsa, Dedeler bugünün toplumu karþýsýna çýkacak. Günün sorunlarýyla tanýþacak. Avrupa nýn, Türkiye nin her yanýnda gençler kalkýp sorular soracaklar. Dede bunlarý yanýtlamak zorunda kalacak, dolayýsýyla bilgisi, erkâný ve deneyimi günün koþullarýyla bütünleþecek. Yarýn biraz daha iyi yanýt verecek. ( ) Tekke ve Zaviyeler Yasasý kalkmadan gerçek demokrasinin gelmesinin olanaðý yoktur. Bu yasa yalnýzca Alevilerin zararýna kesmiþ bir býçaktýr. Bu yasa 20 milyonluk bir toplumun örgütlenmesini darmadaðýn ediyor. ( ) Laik bir devlette bu tür yasaklar da olmamalýdýr. Devlet dinden tümüyle elini çekmelidir. ( ) Bu yasanýn kaldýrýlmasý için demokratým, devrimciyim diyen herkesin mücadele etmesi gerekir. Rýza Yürükoðlu (Ýsmail Nihat Akseymen) 4 Kasým Aralýk 2001 Alevilik dernekler eliyle örgütlenemez. Aleviliði günümüz koþullarýna uyarlama konusunda derneklerin büyük yardýmý olabilir. Bir de Aleviliðin özüne dönük, tarihine dönük tartýþmalar için dernekler çok daha uygundur ve dernekler eliyle Alevi düþüncesi hem toplumumuza hem dünyaya tanýtýlabilir. Cumhuriyet dönemindeki büyük kopukluk nedeniyle Alevi insanýnýn önemli bir kesimi de Aleviliði yeterince bilmiyor. Bu alanlarda derneklerin önemli katkýlan olur. Ancak Alevi toplumu bir inanç toplumudur. Kendi tarihi içinde, çýkardýðý kurumlar eliyle örgütlenir. Dergâh ý ve dedeleri eliyle örgütlenir. ( ) Derleniþin Tek Yolu: Dergâh ve Çelebiler Derleniþin tek yolu; tarihsel olarak da kanýtlanmýþ, Dergâh ve Çelebilerdir. Dergâh, 750 yýldýr Aleviliðin serçeþmesidir, serçeþme Hacýbektaþ tadýr. Çelebiler ise Dergâh la birlikte ne badireler atlatarak bugünlere gelebilmiþ Aleviliðin manevi lideri bir ailedir. ( ) Yýllardan beri Dergâh a karþý bilinçli, kasýtlý bir unutma ve unutturma, hatta yok sayarak yoketme tutumu vardýr. Bu tutum, 1925 Tekke ve Zaviyeler Yasasý ile baþlamýþtýr. Bu yasayla Dergâh müze yapýlmýþtýr. Ama her yýl yüz binin üzerinde insan Hacý Bektaþ Þenlikleri nde müzeye gitmiyor. Ankara da Etnografya Müzesi var, müze o. Neden yüz binler akýn akýn oraya gitmiyor? Þu basit doðrularý anýmsamakta yarar var: ( ) Bu devlet Dergâh tan korkuyor. Osmanlý nýn yýkýlýþýnda Dergâh ýn oynadýðý rolü çok iyi biliyor. Cumhuriyeti getiren, laikliði de olduðu kadarýyla getiren ana güç Aleviliktir. Aleviliðin baþý da, Hacý Bektaþ Veli Dergâhý dýr, Çelebilerdir. Böyle olduðu için, Alevilikten ve Aleviliðin baþý olan Dergâh tan, Sünni devlet her zaman korktu, her yolla Dergâh ý zayýflatmaya çalýþtý, çalýþýyor. Yapabilirse, oraya, Sersem Ali Baba türünden kendi adamlarýný yerleþtirmeye çalýþýyor. Aleviler olarak bu oyunu biz bozacaðýz. Dergâh güçsüz kaldýðý sürece Alevilik bölüktür. ( ) (Devamý sayfa20 de) Aralýk

20 (Baþtarýfa 19. sayfada) Dergâh ýn güçlenebilmesi için bugünden el vermek gerekir. Kenarda durup bekleyip, Dergâh güçlendikten sonra o otoriteyi kabul etmek doðru olmasa gerek. En azýndan geliþmenin hýzýný keser. Yapýlmasý gereken, herkesin Dergâh a baþvurmasýdýr. Derneklerin de, Dedelerin de... Dergâh konusunu öne getirmeye baþladýðýmýzdan bu yana çeþitli itirazlar ortaya getirilmeye baþlandý. Bunlarýn en önemlilerini kýsaca ele almaya çalýþacaðým. Birinci itiraz: Dergâh bugün yok, orasý müze oldu, ama yeniden kurulmalý. Dergâh yoksa, Postniþini nasýl oluyor? Müzenin postniþini olur mu? Demek ki, Sünni devletin orayý müze yapmasýyla Dergâh ortadan kalkmýyor. Nasýl olur da bir Alevi böyle konuþabilir? Tabii müze oldu, kapatýldý ama Alevi toplumu böyle þeyleri geçmiþte defalarca yaþamýþ, birliðini bozmamýþtýr. Orada bir insan yaþýyor, Postniþin Efendi, hepimizin saygýsý üstüne ve çalýþmalarýný tüm olumsuz koþullara raðmen sürdürüyor. Ýkinci itiraz: Dergâh ta kimse kalmadý. Dergâh ta çok deðerli, çok iyi yetiþmiþ insanlar var. Ve de Dergâh ýn ülkenin çeþitli bölgelerine Dede çýkardýðýný biliyorum. Bu itiraz doðru bile olsa, insana sorarlardý, kimse kalmadýysa sen ne güne duruyorsun, diye. Dergâh sýz Alevi-Bektaþi yolu olur mu? Kimse kalmadýysa bizler varýz, gidelim ardýna dizilelim. Üçüncü itiraz: Ýcazet, hüccet veren bir merci yok yýlýna ait böyle bir icazeti gözlerimle gördüm. Dergâh icazet veriyor. Bu itiraz için söylenebilecek bir þey yok. ( ) Dördüncü itiraz: Ulusoy-Çelebi çeliþkisi var deniyor ve þöyle sürdürülüyor: Onlar daha kendi birliklerini kuramadýlar, hele bir kursunlar, toplumun önüne öyle çýksýnlar. Burada büyük bir yanýltma çabasý var. Tarihten gelen bir Ulusoy-Çelebi çeliþkisi vardýr ama ( ) bunlarýn Dergâh a baðlanmamak için gerekçe olabilecek bir tarafý yoktur. Dergâh dendiði zaman posta oturan kol ( ) yani Ulusoylar önemlidir. Beþinci itiraz: Pasif duruyor, görevini yapmýyor, bir þeyler yapabilirdi Bu da ortamý yeterince bilmeyen insanlarý yanlýþ düþüncelere götürebilir. Dergâh ýn yýllardýr ne büyük badireler atlattýðýný hepimiz biliyoruz. Görevini yapmadýðýný kimse iddia edemez. Yaþanan bütün olumsuzluklara raðmen Aleviliði bugünlere kadar getiren bir kurum için söylenen bu. sözlerin haksýzlýðý ortadadýr. Yukarýda Dergâh konusunda yazýlanlarýn hepsi de haksýzlýk yapýldýðý görüþünü güçlendirmektedir. Altýncý itiraz: Bilinmez belki yerine daha iyisi gelir. Bu itiraz söylenenin niyeti açýsýndan beni en çok düþündüren noktadýr: Bilinmez ne olur, belki Dergâh ta toplanýlýr, belki enstitüde toplanýlýr deniyor. Bu olamaz. Dernek yönetim kurulunu görevden alýp, yenisini seçmiyoruz. Dergâh tan söze diyoruz. Alevi-Bektaþi yolundan, bir inanç birliðinden söze diyoruz. Koca bir tarihi ve kendine özgü kurumlarý olan Alevilikten söze diyoruz. Bunlara el uzatýldýðýnda, Aleviliði toparlamanýn olanaðý kalmaz. ( ) Yapýlmasý gereken toplum olarak Hacý Bektaþ evlatlarýnýn çevresini sarmaktýr, eksiðiyle doðrusuyla yardýmcý olmaktýr, öneriler götürmektir, R. Yürükoðlu, 1978 yýlýnda Ýþçinin Sesi Kütüphanesi nin açýlýþýnda saz çalarken destek olmaktýr. Bunun dýþýndaki her türlü yol, bu toplumun daha çok bölünmesini getirir. Dergâh ý baþa alan yol, belki yine küçük ayrýlmalar yaþayabilir ama toparlanmanýn en büyüðü bu þekilde olur. ( ) Alevilik nasýl örgütlensin ki, bu örgütlenme Aleviliðin ilerici özüne yarasýn, Alevi emekçiye yarasýn, Türkiye iþçilerine yarasýn, yani tüm emeði ile geçinen topluma yarasýn? ( ) Þöyle bir öneri tablosu ortaya çýkýyor: 1. Anadolu Alevilerinin serçeþmesi Pir Hacý Bektaþ Veli nin yerleþip yaþadýðý Hacýbektaþ ilçesi, Alevi Kültürünün Merkezi olarak kabul edilmelidir. 2. Hacý Bektaþ soyu Çelebilere tüm toplum tarafýndan saygý gösterilmeli ve bu ailenin, Aleviliðin manevi lideri olduðu kabul edilmelidir. 3. Alevi toplumunu Hacý Bektaþ düþüncesi ile uyumlu bir zeminde geliþtirmek için, en tepede, danýþma nitelikli bir kurul oluþturulmalýdýr. Yýl içinde belli aralarla Hacýbektaþ ta toplanacak olan bu Danýþma Kurulu nda, her biri bir ocaðý temsilen gelen 12 dede, Bektaþiliði hakkýyla bilen bilim adamlarý, Aleviliðin özünü dinsel çarpýtmaya boðmadan yaymakta olan ünlü sanatçýlar, Postniþin Efendi nin manevi liderliði altýnda yer almalýdýr. Bu kurul, kendi içinde sürekli bir örgütlenmeye ve iþbölümüne sahip olmalý, düþünsel ve örgütsel konularda, topluma raporlar, öneriler sunmalýdýr. ( ) Bu en tepedeki danýþma kurulunu kurma süreci nasýl baþlar? Bu süreci baþlatma görevi, sayýsýz tarihsel, güncel ve moral nedenlerden dolayý Çelebilerindir. Bu, onlarýn tarihe, bugüne ve Alevi toplumuna karþý tarihsel sorumluluklarýdýr. Böyle bir kurulun önerisinin gücü dehþetli olur. Zorlama yoktur, iknaya dayanýyor, gönüllüdür ama önerisinin gücü dehþetli olur. 4. Bu tepe örgütlenmenin altýnda, Dedelik kurumunun durumu geliyor. Bir kere cemevlerinin açýlmasý mutlaka hýzlandýrýlmalý. Tüm dernekler, kim nerdeyse cemevleri açmalýdýr. Bu, Dedeliðin de canlanmasý demektir. 5. Dedelik kurumunu çaðýn gereklerine uyarlamak için, Hacýbektaþ ta Danýþma Kurulu na baðlý olarak çalýþacak bir Eðitim Enstitüsü kurulmalýdýr. (Bu da, Timurtaþ Ulusoy un önerilerinden biridir.) Dedeler ve Dede çocuklarý burada eðitilmelidir. Tabii, bizce burada Dede soyundan gelmeyenler de eðitim görmeli ve bu kültüre hizmet edecek yeterliliðe geldiklerinde bunlar da Dedelik yapabilmelidirler. 6. Bu çatý altýnda eðitilen Dedeler daha sonra maaþlarýný Alevi toplumundan almak koþuluyla maaþlý görev yapmalýdýrlar. 7. Hizmet yapan dedeler, her yýl yenilenmek yoluyla icazet almalý ve talip üzerine öyle gitmelidirler. Ýcazet almaya gelen Dedelere icazet, Postniþin tarafýndan, yani bir kiþi tarafýndan deðil, Eðitim Enstitüsü ne baðlý olarak Dergâh ta kurulacak olan Eðitim Kurulu tarafýndan, önce o Dedenin bilgi düzeyi tartýlarak verilmelidir. (Bu da Timurtaþ Ulusoy un önerilerinden biridir.) 8. Hacýbektaþ ta Danýþma Kurulu na baðlý olarak, bir de Yayýn Kurulu oluþturulmalýdýr. Bu kurulun temel görevi, Aleviliðin her yönünü araþtýrmak ve geliþtirmek üzere bilimsel çalýþmalarý desteklemek, öncelik taþýyan konularý belirlemek ve bu konularda araþtýrma burslarý vermek olmalýdýr. 9. Türkiye deki ve Avrupa daki tüm dernekler geniþ görüþlü, sabýrlý ve ardýcýl bir tutumla çalýþacak olan bir Genel Koordinasyon Kurulu altýnda toplanmalýdýr. Bu kurul, ayrýlýk noktalarýndan çok, ortak noktalarý öne çýkararak çalýþmalýdýr. 10. Bu Genel Koordinasyon Kurulu tarafýndan tüm derneklerin önüne þu üç çalýþma alaný temel görevler olarak konmalýdýr: a. Cemevleri açmak, b. Arasý belirli süreyi geçmemek koþuluyla, paneller, konferanslar düzenlemek. c. Alevilik konusunda bilimsel araþtýrmalarý somut olarak teþvik etmek ve desteklemek. Bunlar Aleviliði candan seven insanlar olarak bizim Alevi toplumuna önerilerimizdir. 20 Sayý 5

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden ünite 1 OKUL HEYECANIM TEST 1 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yanlýþtýr? Hayat Bilgisi Vatan ve ulus sevgisinin öðrenildiði yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr?

Detaylı

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr. MALÝYE DERGÝSÝ Temmuz - Aralýk 2011 Sayý 161 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Yayýn Kurulu Baþkan Füsun SAVAÞER Üye Ali Mercan AYDIN Üye Nural KARACA

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Hangi þeklin tam olarak yarýsý karalanmýþtýr? A) B) C) D) 2 Þekilde görüldüðü gibi þemsiyemin üzerinde KANGAROO yazýyor. Aþaðýdakilerden hangisi benim þemsiyenin görüntüsü deðildir?

Detaylı

Simge Özer Pýnarbaþý

Simge Özer Pýnarbaþý Simge Özer Pýnarbaþý 1963 yýlýnda Ýstanbul da doðdu. Ortaöðrenimini Kadýköy Kýz Lisesi nde tamamladý. 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirdi.

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor TD 161.qxp 28.02.2009 22:11 Page 1 C M Y K 1 Mart 2009 Sayý:161 Sayfa 6 da 2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor Saðlýkta Dönüþüm Programý nýn uygulanmaya baþladýðý 2003 yýlýndan bu yana çok

Detaylı

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ IPA Cross-Border Programme CCI No: 2007CB16IPO008 BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ SINIR ÖTESÝ BÖLGEDE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÝ ÝÞLETMELERÝN ORTAK EKO-GÜÇLERÝ PROJESÝ Ref. ¹ 2007CB16IPO008-2011-2-063, Geçerli sözleþme

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 MALÝYE DERGÝSÝ Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Doç.Dr. Ahmet KESÝK Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Doç.Dr. Ahmet KESÝK MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER Yayýn

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve MD Mülteci Danýþma M TOHAV e-bülten n S AYI: 2 TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Ýletiþim Bilgileri Adres: Yýldýrým Mah. Ziyademirdelen Sok. N0: D: 1 Suruç/ÞANLIURFA Tel: 0 (414) 611 98 02 TOHAV Suruç

Detaylı

Mart 2010 Otel Piyasasý Antalya Ýstanbul Gayrimenkul Deðerleme ve Danýþmanlýk A.Þ. Büyükdere Cad. Kervan Geçmez Sok. No:5 K:2 Mecidiyeköy Ýstanbul - Türkiye Tel: +90.212.273.15.16 Faks: +90.212.355.07.28

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme - 1 8 Konuþmayý Yazýya Dökme El yazýnýn yerini alacak bir aygýt düþü XIX. yüzyýlý boyunca çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Deðiþik tasarým örnekleri görülmekle beraber, daktilo dediðimiz aygýtýn satýlabilir

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý Atama Yapýlacak Kadro Unvaný: Stajyer Kontrolör (Ýdari) Atama Yapýlmasý Planlanan Kadro Sayýsý: Ýdari+Mühendis Kadrolarý Toplamý : 5 Test Aðýrlýklarý: GY:0,1, GK:0,1, HU:0,2,

Detaylı

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Fiskomar. Baþarý Hikayesi Fiskomar Baþarý Hikayesi Fiskomar Gýda Temizlik Ve Marketcilik Ticaret Anonim Þirketi Cumhuriyetin ilanýndan sonra büyük önder Atatürk'ün Fýndýk baþta olmak üzere diðer belli baþlý ürünlerimizi ilgilendiren

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI HANGÝ OKULDA OKUMAK ÝSTEDÝÐÝNE KARAR VERDÝN MÝ? Genel Liseler Fen Liseleri Sosyal Bilimler Anadolu Spor Güzel Sanatlar Askeri

Detaylı

SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Köktendinci Cüret Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni AYLIK DERGÝ BU SAYIDA

SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Köktendinci Cüret Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni AYLIK DERGÝ BU SAYIDA BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR BU SAYIDA ÝSMAÝL KAYGUSUZ Alevi Akademisinin Açýlýþýnda Konuþma FÝKRET OTYAM Bakýn Þu Alevilerin Ettiklerine MEHMET TURAN Hakk ile Hakk Olma Sevdasýdýr Alevilik

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... 2 Mart 2005 Hürriyet Gazetesi Oto Yaþam Eki'nin Editörü Ufuk SANDIK, "Dikiz Aynasý" köþesinde Oda Baþkaný Emin KORAMAZ'ýn LPG'li araçlardaki denetimsizliðe

Detaylı

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7 TEST 8 Ünite Sonu Testi 1. 40 m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 2. A noktasýndan harekete baþlayan üç atletten Sema I yolunu, Esra II yolunu, Duygu ise III yolunu kullanarak eþit sürede B noktasýna

Detaylı

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI ENCÜMEN VE KARARLAR ÞUBE MÜDÜRLÜÐÜ 5393 Sayýlý Belediye Kanununun 35. maddesi gereði Baþkanlýk Makamýnca Encümen Gündemine girmek üzere havale edilen

Detaylı

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. Sendikamýz Yönetim Kurulu Üyesi Erhan KAMIÞLI, 28 Mart 2001 tarihi itibariyle H.Ö. Sabancý Holding Çimento Grubu Baþkanlýðý'na atanmýþtýr.

Detaylı

2014-2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "4. AKIL OYUNLARI TURNUVASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 4. Akýl Oyunlarý Turnuvasý, 21 Þubat 2015 tarihinde Özel Sancaktepe Okyanus Koleji

Detaylı

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 KÝMLER KATILABÝLÝR? Yarýþma, Türkiye Cumhuriyeti sýnýrlarý dahilinde veya yurtdýþýnda okuyan T.C. vatandaþlarý veya K.K.T.C vatandaþý, 35 yaþýný aþmamýþ, en az lise

Detaylı

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi,

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi, ... /... / 2008 Sayýn Makina Üreticisi, Firmamýz Bursa'da 1986 yýlýnda kurulmuþtur. 2003 yýlýndan beri PVC makineleri sektörüne yönelik çözümler üretmektedir. Geniþ bir ürün yelpazesine sahip olan firmamýz,

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Yargýtay Kararlarý T.C Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Davalý þirketin ayný il veya diðer illerde baþka iþyerinin

Detaylı

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri. Sessizliktir Her Þeyin Ötesi Aldous Huxley Hani, sýradan hayatlar vardýr; bir ucu hiçliðe yolcu; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn sessizliðini akseder suretleri. O suretlerin en dokunaklý sessizliðini, hiçliðini

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 9, Romalýlar Mektubu, dokuzuncu bölüm: «Seçilmiþ Halkýn Ýmansýzlýðý» A. Romalýlar Mektubu nun dokuzuncu bölümünü okuyun. Özellikle þu konulara dikkat

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

014-015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "7. AKIL OYUNLARI ÞAMPÝYONASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 7. Akýl Oyunlarý Þampiyonasý, 18 Nisan 015 tarihinde Özel Sancaktepe Bilfen Ortaokulu

Detaylı

BASIN DUYURUSU (25.08.2002) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý

BASIN DUYURUSU (25.08.2002) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý BASIN DUYURUSU (25.08.2002) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý 16 Haziran ve 23 Haziran 2002 tarihlerinde yapýlan Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) ve Yabancý Dil Sýnavý (YDS) sonuçlarýna aðýrlýklý

Detaylı

TABLO-2 A GRUBU KADROLARA PERSONEL ALIMINA ÝLÝÞKÝN BAZI BÝLGÝLER

TABLO-2 A GRUBU KADROLARA PERSONEL ALIMINA ÝLÝÞKÝN BAZI BÝLGÝLER TABLO-2 A GRUBU KADROLARA PERSONEL ALIMINA ÝLÝÞKÝN BAZI BÝLGÝLER AÇIKLAMALAR: Bu tabloda daha az yerde daha fazla bilgi verebilmek için bazý kýsaltmalar yapýlmýþtýr. Testlere verilecek aðýrlýklar gösterilirken

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Dünyanýn en büyük dairesel pizzasý 128 parçaya bölünecektir. Her bir kesim tam bir çap olacaðýna göre kaç tane kesim yapmak gerekmektedir? A) 7 B) 64 C) 127 D) 128 E) 256 2. Ali'nin

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ISSN Ocak - Haziran 2009, Sayý 156

MALÝYE DERGÝSÝ ISSN Ocak - Haziran 2009, Sayý 156 MALÝYE DERGÝSÝ ISSN 1300-3623 Ocak - Haziran 2009, Sayý 156 Küresel Kirlenme Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme ve Çevre Vergileri Dr. Biltekin ÖZDEMÝR Mali Anayasa Uçar DEMÝRKAN 5018 Sayýlý Kamu Mali Yönetimi

Detaylı

DENÝZ LÝSESÝ KOMUTANLIÐI Denizcilik tarihin en eski ve en köklü mesleðidir. Bu köklü ve þerefli mesleðin insanlarýnýn eðitimi için ilk adým atacaklarý Deniz Lisesi, bu güne kadar Türk ve dünya denizcilik

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623 MALÝYE DERGÝSÝ ISSN 1300-3623 Temmuz - Aralýk 2007, Sayý 153 YAZI DANIÞMA KURULU Prof. Dr. Güneri AKALIN Prof. Dr. Abdurrahman AKDOÐAN Prof. Dr. Figen ALTUÐ Prof. Dr. Engin ATAÇ Prof. Dr. Ömer Faruk BATIREL

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2018 3 puanlýk sorular 1. Leyla nýn 10 tane lastik mührü vardýr. Her mührün üzerinde 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 rakamlarýndan biri yazýlýdýr. Kanguru sýnavýnýn tarihini þekilde görüldüðü gibi yazan Leyla,

Detaylı

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE 3 Tudem Eğitim Hiz. San. ve Tic. A.Ş 1476/1 Sokak No: 10/51 Alsancak/Konak/ÝZMÝR Yazarlar: Tudem Yazý Kurulu Dizgi

Detaylı

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01 Matematik Mantýk Kümeler Sevgili öðrenciler, hayatýnýza yön verecek olan ÖSS de, baþarýlý olmuþ öðrencilerin ortak özelliði, 4 yýl boyunca düzenli ve disiplinli çalýþmýþ olmalarýdýr. ÖSS Türkiye Birincisi

Detaylı

MedYa KÝt / 26 Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetimi konusunda Türkiye nin ilk dergisi HR DergÝ Human Resources Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetim Dergisi olarak amacýmýz, kurulduðumuz günden bu yana deðiþmedi: Türkiye'de

Detaylı

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK TOPLAM KALÝTE YÖNETÝMÝ VE ISO 9001:2000 KALÝTE YÖNETÝM SÝSTEMÝ UYGULAMASI KONULU TOPLANTI YAPILDI GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK YÝBÝTAÞ - LAFARGE GRUBUNDA KONYA ÇÝMENTO SANAYÝÝ A.Þ.

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar 2017 Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri Barodan Haberler Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Baromuzca Akþehir Ýlçesinde Türk Medeni Kanunu'nda Edinilmiþ Mallar ve Tasfiyesi ile Aile Konutu konulu konferans gerçekleþtirildi. Meslektaþlarýmýzýn

Detaylı

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler? 28 Þubat Bildirisi MGK'nun 28 Þubat 1997 TARÝHLÝ BÝLDÝRÝSÝ Aþaðýdaki bildiri, o günlerdeki bir çok tehdidin yolunu kapatmýþtý. Ne yazýk ki, þimdiki Akepe'nin de yolunu açmýþtýr. Hiç bir müdahale, darbe

Detaylı

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden çaðdaþ demokrat muhasebeciler grubu Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden YÖNETÝM KURULU BAÞKAN ADAYI ALÝ METÝN POLAT 1958 yýlýnda Çemiþgezek'te doðdu.

Detaylı

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði, üyeler arasýndaki haberleþme aðýný daha etkin hale getirmek için, akademik çalýþmalar yürüten bilim insaný, antrenör, öðretmen, öðrenci ve ilgili

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýda verilen iþlemleri sýrayla yapýp, soru iþareti yerine yazýlmasý gereken sayýyý bulunuz. A) 7 B) 8 C) 10 D) 15 2. Erinç'in 10 eþit metal þeridi vardýr. Bu metalleri aþaðýdaki

Detaylı

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor Türkiye'nin insanlarý, mevcut saðlýk düzeyini hak etmiyor. Saðlýk hizmetleri için ayrýlan kaynaklarýn yetersizliði, kamunun önemli oranda saðlýk

Detaylı

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Proje Yönetimi ÝÇÝNDEKÝLER Konular 5 Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23 Araç 1: Araþtýrma sorularý Araç 2: Belirsiz talimatlar Araç 3: Robotlar 28 Örnek

Detaylı

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim 1. Ünite İletişim ve İnsan İlişkileri İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim 9 Ýletiþim Benimle Baþlar a. Bugüne kadar baþardýðým en zor iþ nedir? b. En çok gurur duyduðum

Detaylı

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Kýzýlcaþar Geleceðe Hazýrlanýyor Gelin Birlikte Çalýþalým ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI Mart 2014 ALPER YILMAZ Halkla Bütünleþen MUHTARLIK Ankara Gölbaþý Kýzýlcaþar Köyünde 4 Mart 1979

Detaylı

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen. Gesundheitsamt Freie Hansestadt Bremen Sozialmedizinischer Dienst für Erwachsene Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung Yardýma ve bakýma muhtaç duruma

Detaylı

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR FÝYATI: Okuyana Beleþ OFSAYT 2 Þinasi ile HAYATIN ÖTE YANI HAFTANIN SORUSU Devane den MURTAZA Yav Þinasi Aðabey, bu CHP de Saim Topgül

Detaylı

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý Köylerden (kýrsal kesimden) ve iþ olanaklarýnýn çok sýnýrlý olduðu kentlerden yapýlan göçler iþ olanaklarýnýn fazla olduðu kentlere olur. Ýstanbul, Kocaeli, Ýzmir, Eskiþehir, Adana gibi iþ olanaklarýnýn

Detaylı

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ EÐÝTÝM SEMÝNERÝ RESÝMLERÝ Çimento Ýþveren Dergisi Özel Eki Mart 2003, Cilt 17, Sayý 2 çimento iþveren dergisinin ekidir Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Projesi Sendikamýz

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile

Detaylı

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde) V KAMU MALÝYESÝ 71 72 KAMU MALÝYESÝ Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. A. KONSOLÝDE BÜTÇE UYGULAMALARI 1. Genel Durum 1996 yýlýnda yüzde 26.4 olan

Detaylı

ünite doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr?

ünite doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr? ünite1 TEST 1 Doðal Sayýlar Matematik 4. 10 491 375 doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr? 1. Ýki milyon yüz üç bin beþ yüz bir biçiminde okunan doðal sayý aþaðýdakilerden A.

Detaylı

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý..

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý.. Kümeler II. KÜMLR. TNIM Küme, bir nesneler topluluðudur. Kümeyi oluþturan nesneler herkes tarafýndan ayný þekilde anlaþýlmalýdýr. Kümeyi oluþturan nesnelerin her birine eleman denir. Kümeyi genel olarak,,

Detaylı

BURSA BADEMLÝ BADEMLÝBÜLTEN KURULUÞ: 27.05. / CHARTER: 21.06. / KULÜP NO: 83357 BAÞLIKLAR : 198. TOPLANTIMIZ - Terzioðlu Çiftliði Brunch En iyi bireyler kendilerinden çok ait olduðu toplumu düþünen, onun

Detaylı

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý NOT : Bu bölüm önümüzdeki günlerde Prof.Dr. Hüner Þencan ýn incelemesinden sonra daha da geliþtirilerek son halini alacaktýr. Zaman kaybý olmamasý için büyük ölçüde- tamamlanmýþ olan bu bölüm web e konmuþtur.

Detaylı

4. 5. x x = 200!

4. 5. x x = 200! 8. SINIF COÞMY SORULRI 1. ÖLÜM 3. DÝKKT! u bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. adým (2) 2. adým (4) 1. x bir tam sayý ve 4 3 x 1 7 5 x eþitsizliðinin doðru olmasý için x yerine

Detaylı

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10 07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10 'HEDEFÝMÝZ EN BÜYÜK 10 EKONOMÝ ARASINA GÝRMEK' Baþbakanýmýz, Ulusa Sesleniþ konuþmasýnda Türkiye'nin potansiyelinin de hedeflerinin de büyük

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Oda Yönetim Kurulu Baþkaný Emin KORAMAZ ýn yaptýðý, 21 Haziran Dünya Güneþ Günü dolayýsýyla Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarýnýn Kullanýmýna Ýliþkin

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz kasým 2005/sayý 90

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz kasým 2005/sayý 90 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Gas&Power Dergisinin Oda Yönetim Kurulu Baþkaný Emin KORAMAZ ile doðalgaz, enerji, yeni ve yenilenebilir enerji politikalarý üzerine yaptýðý söyleþi,

Detaylı

Iletisim ve Lisan Enstitusu

Iletisim ve Lisan Enstitusu . Iletisim ve Lisan Enstitusu..... Biz Kimiz? Institute of Communication and Languages (ICL), önceki adýyla Ýki Toplumlu Mesleki Ýngilizce Destek Programý, nitelikli Ýngilizce, kültürlerarasý iletiþim

Detaylı

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler 2008-75 SSK Affý Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit - 2008/75 Sirküler Sosyal Güvenlik Kurumu'na Olan Prim Borçlarýnýn Ödeme Kolaylýðýndan Yararlanmamýþ Olanlara, Tekrar Baþvuru Ýmkâný Ge

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu. ünite1 Sözcükte Anlam Türkçe 1. TEST 1 k e l e b e k o v a ç i ç e y d a l g a a u m ü z i k e n a k a ð ý t Bulmacada aþaðýda ý verilen sözcüklerden hangisi kullanýlmamýþtýr? 3. Aþaðýdaki altý çizili

Detaylı

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar Týbbi Laboratuvar Akreditasyonu Akreditasyon, Akreditasyon; Laboratuvarların, Muayene, Belgelendirme kuruluşlarının ve Yeterlilik Deneyi Sağlayıcı

Detaylı

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi 1 Özet Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi Mehmet Ali MALAS, Osman SULAK, Bahadýr ÜNGÖR, Esra ÇETÝN, Soner ALBAY Süleyman Demirel

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. þaðýdaki þekilde kenar uzunluklarý 4 ve 6 olan iki eþkenar üçgen ve iç teðet çemberleri görülmektedir. ir uðurböceði üçgenlerin kenarlarý ve çemberlerin üzerinde yürüyebilmektedir.

Detaylı

Üçgenler Geometrik Cisimler Dönüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz Düþümü

Üçgenler Geometrik Cisimler Dönüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz Düþümü Üçgenler Geometrik isimler önüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz üþümü 119 120 Üçgenler Üçgenler 4 cm 2 cm 2 cm Yukarýdaki çubuklarýn uzunluklarý 4 cm, 2 cm ve 2 cm dir. u üç çubuðun uç noktalarýný

Detaylı

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM 7. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? 2 1 1 2 A) B) C) D) 3 2 3

Detaylı

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008 OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008 6 Eylül 2008 CUMARTESÝ Resmî Gazete Sayý : 26989 YÖNETMELÝK Millî Eðitim Bakanlýðýndan: OKUL ÖNCESÝ

Detaylı

KPSS PUANLARI. Avrupa Birliði Genel Sekreterliði. Atama Yapýlacak Kadro Unvaný: Avrupa Birliði Uzman Yardýmcýsý ( Uluslararasý Ýliþkiler )

KPSS PUANLARI. Avrupa Birliði Genel Sekreterliði. Atama Yapýlacak Kadro Unvaný: Avrupa Birliði Uzman Yardýmcýsý ( Uluslararasý Ýliþkiler ) KPSS PUANLARI AÇIKLAMALAR: Bu tabloda daha az yerde daha fazla bilgi verebilmek için bazý kýsaltmalar yapýlmýþtýr. Testlere verilecek aðýrlýklar gösterilirken testler harflerle ifade edilmiþtir. Harflerin

Detaylı