AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI

Transkript

1 İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ... 2 Cumhurbaşkanı New York'ta... 2 "Tamamen milli bir operasyondur"... 3 Türkiye birçok felakette yardımımıza koştu... 3 Kobani'den Türkiye'ye girenlerin sayısı 130 bini aştı... 3 Dış Basında Rehinelerin Kurtarılması... 3 'İnsanı yaşatan devlet'in istihbaratı Prof. Dr. Yasin Aktay, Yeni Şafak... 5 Bir DEVRİM oldu! Farkında mısınız! Yiğit Bulut, Star... 7 AFRİKA GÜNDEMİ... 8 Kamerun'da pazar yerine saldırı... 8 Yemen'de yönetim ile Husiler anlaştı... 8 Sierra Leone de üç günlük sokağa çıkma yasağı sona erdi... 8 Somali'de Afrika Birliği'ne saldırı... 8 AMERİKA - İNGİLTERE GÜNDEMİ... 9 Kerry ile Zarif New York'ta görüştü... 9 Binlerce Kürt Türkiye'ye kaçıyor... 9 Obama BM'den yeni 'seyahat yasağı' istiyor... 9 İskoçya'ya yetki devri sözü tutulacak mı? ABD ile Türkiye arasındaki tek konu sadece IŞİD mi?- Mehmet Barlas, Sabah IŞİD neden sadece Türk rehineleri serbest bıraktı?- Patrick Cockburn, Independent Son gelişmeler Türkiye'nin ticaretini nasıl etkiliyor?- Daniel Dombey, Financial Times AVRUPA GÜNDEMİ Almanya ve Fransa, ekonomi politikalarında uzlaşma arayışında Poroşenko:Sadece savaşarak barış sağlanamaz bin genç yararlanacak Kritschmann ihanet dedi Berlin'de Avrupa ekonomisi konuşulacak Alman Ordusunun helikopterleri uçamıyor Askeri teçhizatlarının %65'i bitti

2 Mülteciler için kontenjan önerisi Berlin'de Avrupa ekonomisi konuşulacak Bulgaristan Mülteci Akınıyla Mücadele Ediyor - Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung - Michael Martens Türkiye'de Maden Ocağı İşçi Güvenliğinden Kıstı - Der Westen Bin Suriyeli Kürt Türkiye'ye Kaçtı Deutschlandradio ASYA- PASİFİK GÜNDEMİ İran ve Çin ortak tatbikat düzenleyecek 'İkinci Edward Snowden olmak istiyordu' Doğu Türkistan'da yeni patlamalar Moro seferinden 'beyaz haberler'... Yusuf Kaplan, Yeni Şafak ORTADOĞU GÜNDEMİ Suriye'den kaçış sürüyor Barzani: İskoç referandumu herkes için ders Mısır Dışişleri Bakanlığı'nda patlama Suudi Arabistan'da 4 kişiye idam Libya'da kanlı çatışmalar: 15 ölü İran'da su krizi büyüyor Aileleriyle hasret giderdiler TÜRKİYE GÜNDEMİ CumhurbaĢkanı New York'ta Trt Haber Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak için New York'a geldi. Erdoğan ve beraberindeki heyeti JFK Havalimanı'nda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ve diğer ilgililer karşıladı. Erdoğan ile birlikte AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de New York'a geldi. 2

3 "Tamamen milli bir operasyondur" Trt Haber Müjdeli haberin öğrenildiği dakikalarda Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte Azerbaycan'da bulunan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan o anları anlattı. Yalçın Akdoğan bazı yayın organlarında yer alan CIA ve bazı diğer uluslararası istihbarat örgütlerinin operasyonda yer aldığı iddialarını yalandı. Türkiye birçok felakette yardımımıza koģtu Anadolu Ajans Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) Duhok'ta sığınmacılar için yaptığı Şarya Kampı'nı ziyaret etti. Türkiye Erbil Başkonsolosu Mehmet Akif İnam ile IKBY hükümetinden bazı bakan ve yetkililer de Barzani'yle kampa geldi. Kobani'den Türkiye'ye girenlerin sayısı 130 bini aģtı Anadolu Ajans Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sınırdan Türkiye'ye girenlerin sayısının 130 bini aştığını bildirdi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Mülteciler, hele cumartesi gününden çok daha düzenli şekilde, iki ana giriş noktasından itibaren tek tek kaydediliyor. Büyük kısmı ailelerinin yanına, bir kısmı bölge içinde daha uzak noktalara naklediliyor. Bunların hepsi kontrol altındadır. Kimse endişelenmesin" dedi. DıĢ Basında Rehinelerin Kurtarılması Alman basını: Alman Der Spiegel dergisinin internet sayfası, "IŞİD tarafından rehin tutulan 49 Türk serbest kaldı" başlığıyla verdiği haberde, Türk vatandaşlarının 3 aydan fazla rehin tutulduklarına işaret edildi. Haberde, rehinelerin serbest kaldığı bilgisinin, Azerbaycan ziyaretini gerçekleştiren Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından verildiğine işaret edildi. Die Welt gazetesi de "IŞİD 49 Türk rehineyi serbest bıraktı" başlığıyla duyurduğu haberde, "Nihayet, yaklaşık 3 aydan sonra Musul da rehin alınan 49 Türk serbest bıraktı. Rehin alma olayı Türk dış politikasını yoğun şekilde etkiledi" denildi. Aralarında çok sayıda diplomatın da yer aldığı rehinelerin haziran ayı başında alıkonuldukları hatırlatılan haberde, o zamandan beri rehinelerle ilgili kamuoyuna çok fazla bilgi yansımadığı, "Türkiye nin de rehinelerden dolayı IŞİD e karşı yürütülen politikalarda geri durduğu" yorumu yapıldı. Bild gazetesinin internet sayfasında da IŞİD, Türk rehineleri serbest bıraktı başlığı kullanıldı. Ġtalyan basını: İtalyan haber ajansı ANSA tarafından Türkiye'yi sevince boğan haber, "Irak'ta 49 Türk rehine serbest" başlığıyla duyuruldu. AGI haber ajansı da Başbakan Ahmet 3

4 Davutoğlu'nun "Onları bu sabah geri getirdik" açıklamasıyla 49 rehinenin kurtarıldığı haberini geçti. Adnkronos haber ajansı da rehinelerin bu sabah yurtlarına geri döndüğünü belirtti. Rainews24 kanalı da haberi, sabah saatlerinde alt yazıyla izleyenlere duyurdu. Vatikan Radyosu, haberinde, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu rehinelerin özgürlüklerine kavuşmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Avusturya basını: Avusturya Haber Ajansı (APA) tarafından servis edilen "Kaçırılan 49 rehine serbest" başlıklı haber, birçok gazete tarafından benzer ifadelerle kullanıldı. Kurier gazetesi de haziran ayında Musul'da konsolosluk binası basılarak kaçırılan 49 kişinin Türkiye'ye geldiğini duyurdu. Der Standard ve Die Presse gazetelerinin "Irak'ta 49 Türk rehine serbest" başlığıyla duyurdukları haberlerde, rehinelerin 3 ay sonra bırakıldığı, bunun Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) "gizli kurtarma operasyonu" ile gerçekleştiği vurgulandı. Gazeteler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ifadelerine yer verirken, "MİT'in rehinelerin durumunu başından beri dikkatli ve sabırlı bir şekilde takip ettiği" ifade edildi. Ġsviçre basını: İsviçre Haber Ajansı SDA, IŞİD tarafından üç aydan fazla süredir alıkonan Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu personeli ve ailelerinin serbest bırakıldığını, konuya ilişkin açıklamanın Azerbaycan'ın başkenti Bakü'yü ziyaret eden Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yapıldığını bildirdi. Davutoğlu'nun, rehinelerin sabah erken saatlerde Türkiye'ye getirildiğini, fakat hangi koşullarda serbest kaldıkları konusunda detay vermediğini belirten SDA, rehinelerin arasında pek çok diplomatın da bulunduğunu anımsattı. SDA haberinde, Davutoğlu'nun Azerbaycan ziyaretini yarıda kesmeden önce, gazetecilere, "Milletçe beklemekte olduğumuz mutlu bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum" dediğini ifade edildi. Reuters ajansının haberinde yer alan bir ayrıntı da dikkat çekti. Ajans, güvenlik kaynaklarına dayanarak rehinelerin, IŞİD'in adeta merkezi konumundaki Rakka kentinden Akçakale'nin tam karşısındaki Tel Abyad'a götürüldüklerini ve burada serbest bırakıldıklarını aktardı. Arada 377 Kilometre Var Rehinelerin kaçırıldıktan sonra serbest kalana kadar sekiz defa yer değiştirdikleri bildirilmişti. Rehineler bu sabah saatlerinde Akçakale'den Türkiye'ye giriş yaptılar. Rakka ve Tel Abyad ise IŞİD'in güçlü olduğu bölgeler. Rehinelerin kaçırıldığı Irak'ın Musul kentinin, Reuters'ın serbest bırakıldıklarını söylediği Tel Abyad'a uzaklığı ise 377 kilometre. Bu da rehinelerin, 101 gün boyunca uzunca bir mesafeyi kat ettiği anlamına geliyor. BBC Kuzek Irak'taki Musul'da bulunan Türk Başkonsolosluğu'ndan IŞİD tarafından kaçırılan rehineler serbest bırakıldı ve Türkiye'ye döndü. Detaylar henüz belli değil ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunun " detaylı ve gizli bir operasyon" olduğunu belirtti. Türkiye, rehinelerin güvenliği için IŞİD'e yönelik doğrudan bir askeri operasyona girmeyi reddetmişti. 4

5 CNN: IŞİD militanlarının 3 ay önce kaçırdığı 49 Türk rehine bugün serbest bırakıldı.rehinelerin nasıl serbest kaldığı henüz belli olmazken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi web sitesinden yaptığı açıklamada, Türk istihbarat servisine teşekkür etti. Guardian: Aralarında diplomatik çalışanların, çocukların ve özel güvenlik güçlerinin bulunduğu 49 kişi Irak'ın Musul kentinde 11 Haziran'da rehin alınmıştı. Türkiye, 49 rehinesinin IŞİD'in elinde bulunmasından dolayı açık bir şekilde IŞİD'e karşı ortak operasyon planından uzak durmuştu. ABD ise rehinelerini kurtarmak isteyen Türkiye'yi bu operasyona çok fazla zorlamamaya gayret etti. Daily Mirror: IŞİD'in elinde tuttuğu 50'ye yakın Türk rehine dün gece serbest bırakıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk istihbarat servisinin kurtarma operasyonuyla 49 rehineyi Türkiye'ye geri getirdiğini söyledi. Türk medyasına göre herhangi bir fidye ödenmedi. Aralarında Musul Başkonsolosu, çocuklar ve özel güvenlik güçlerinin de bulunduğu rehineler Şanlıurfa'ya oradan da başkent Ankara'ya getirildi. 'Irak hükümetinin bilgisi yoktu' Ajanslar, vakit ilerledikçe diğer yetkili ağızlardan gelen açıklamaları da abonelerine aktardı. Associated Press, Türk liderlerin rehinelerin nasıl serbest kaldıklarına dair sınırlı bilgi verdiğini söyledi. Ajans ayrıca Irak ordu sözcüsü Korgeneral Kasım el Musavi'nin, Irak hükümetinin rehinelerin serbest bırakılması veya nerede tutuldukları, nerede serbest bırakıldıkları konusunda bilgi sahibi olmadığı şeklindeki ifadelerini aktardı. 'Ġnsanı yaģatan devlet'in istihbaratı Prof. Dr. Yasin Aktay, Yeni ġafak 'Operasyon denilince akla sadece silahla, havadan uçaklarla bombalayarak yapılanı gelmez. Diplomasiyle, görüşerek ve sonuç almayı hedefleyen operasyon da vardır'. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu ifadeleri, Yeni Türkiye'nin yeni operasyon anlayışını da tasvir ediyor. Gerçekten de kendi çözüm süreci de dahil olmak üzere son zamanlarda Türkiye bu operasyon anlayışıyla daha iyi sonuçlar aldığını cümle aleme gösteriyor. Konuşarak, anlamaya çalışarak, diplomasiyle veya siyasetle sonuç alıyor. Hedeflenen sonuç nedir? Tabii ki o da yeni devletin yeni anlayışını işaret ediyor: 'insanı yaşatmak'. Türkiye gencecik insanları ölmesin, analar, babalar ağlamasın diye devletin bütün imkanlarını seferber ederken, savaşmak yerine çözümü, siyaseti, diplomasiyi, konuşmayı tercih ediyor. 5

6 Sadece Türkiye'nin insanını önemsemiyor Türkiye. Etrafımızda yangın yerine dönmüş her noktadan insanların hayatlarını kurtarmak için bir sığınak rolü oynuyor. 101 gündür, dünyanın en kanlı terör örgütü ilan ederek karşısında seferber olmaya hazırlandığı IŞİD'in elinde rehin bulunan 49 konsolosluk görevlisini bu anlayışla sağ salim kurtardı. Kurtarma operasyonu silah kullanılarak, çatışarak, zor kullanarak yapılmadı. Aksine bu mutlu sonuç, 101 gündür büyük bir hassasiyetle devam eden ince diplomasi ve istihbarat işçiliğiyle elde edildi. Bütün dünyada IŞİD'e karşı sert bir kampanyanın harekete geçtiği esnada Türkiye bu kampanyaya daha hamasi ve işgüzar bir üslupla katılmak yerine önceliğini IŞİD'in elinde bulunan vatandaşlarının sağ salim kurtulmasına verdi. Yanlış bir söz ve hareket, şimdiye kadar alışık olduğumuzdan çok farklı bir zihniyete ve karaktere sahip olan IŞİD'çilerin elindeki vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye atabilirdi. Vatandaşının hayatını koruma konusunda Türkiye'nin sergilediği bu hassasiyet son zamanlarda AK Parti hükümetinin Yeni Türkiye dediği anlayışın tipik tezahürü. Yeni Türkiye çözüm sürecini de bu ilkesel düzeyde temellendiriyor. Bu ilkesel anlayışa göre bir devleti devlet kılan sadece kullandığı güç üzerindeki tekeli değil, o gücü kendi vatandaşlarının hayatını, güvenliğini korumakta ne kadar başarılı olduğudur. İnsanını koruyamayan, hatta bizzat kendi vatandaşlarının hayatına bir tehdit haline gelmişse o devletin bir meşruiyeti yoktur. Ne yazık ki, Ortadoğu tam da bu anlamda meşruiyetini kaybetmiş, yani kendi vatandaşının hayatına karşı tehdit oluşturmakta olan devletlerle dolu. Bu tezahür etrafındaki bir çok ülkenin kendi vatandaşının hayatına karşı sergilediği cömertlik veya lakaytlıkla bir arada düşündüğümüzde nasıl bir fark oluşturduğunu daha iyi takdir ederiz. Türkiye, kendi vatandaşının hayatına karşı sergilediği bu hassas tutumu her biri kendi vatandaşları için bir cehenneme dönüştürülmüş olan bölge ülkelerinin hepsinden kaçmak durumunda kalanlara karşı da, sergilemek suretiyle insani yaklaşımını evrensel bir çerçeveye kavuşturuyor. Türkiye'nin farkı istihbarat örgütlerinin yaklaşımına da aynı şekilde yansıyor. Etrafındaki ülkelerin muhaberatları kendi halklarını kendine düşman olarak seçip, kendi halklarına karşı sinsi bir muhaberat düzenini kurmaya çalışırken, Hakan Fidan yönetimindeki Türk İstihbaratı, bütün zekasını ve performansını insanı yaşatmaya adamış durumda. Bölge tarihinin gördüğü en karmaşık örgütün elindeki rehineleri sağ salim kurtarmaya çalışırken, bir yandan da bu ülkelerin muhaberatları altında ölümlerden ölüm beğenmek durumunda kalan halklara ölüm dışında hayat yardımları ulaştırmakla meşgul oluyor. Bizzat kendi halklarını kendine tehdit gören Muhaberat tarzlarına alışık olan eski Türkiye'nin ve bölgesel işbirlikçilerinin MİT yardımlarını teröre yardım olarak yansıtmaya çalışmasına bu açıdan bakılmalı. 6

7 Onlar yaşatmaya, insan hayatını kurtarmaya odaklanmış bir istihbarata belli ki çok yabancılar. Ona da alışacaklar. Bir DEVRĠM oldu! Farkında mısınız! Yiğit Bulut, Star Bu yazıyı Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Amerika Birleşik Devletleri için yoldayken hatta tam Londra üzerinde yazıyorum... Finansın kalbinin attığı ve bu atışın, atılacak adımlarla istanbul a kaydığı ve daha da kayacağı Londra...Evet, sadece bina değil gerekli enstrümanları tasarlayabilirsek İSTANBUL FİNANS MERKEZİ olacak... Sevgili dostlar, aslında bugün size bahsetmek istediği konu DEİK...Tam açılımı ile DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER KURULU... Belki duydunuz belki atladınız TORBA yasanın son gününde kabul edilen düzenlemeyle bugüne kadar TOBB öncülüğünde faaliyet gösteren DıĢ Ekonomik ĠliĢkiler Kurulu (DEĠK) Ekonomi Bakanlığı nın gözetimi ve denetimi altına alındı... DEİK, 1986 da Turgut Özalın talimatları ile kuruldu ve de faaliyete geçti...o günden bugüne TOBB ve malesef içine sızan bazı yapılar tarafından yönetilen DEİK son dönemde iyice atıl bir konuma gelmiş ve marjinal katkı saülayamaz hale düşmüştü...bunu çok net ve yerinde tespit eden Ekonomi Bakanlığı attığı bu adım ile DEREBEYLİK konumuna dönen kurumu kurtararak yeni bir ivme kazanması için kolları sıvadı... Sevgili dostlar, 5174 sayılı kanunun 58. maddesince sektörlerin dış ekonomik ilişkilerini yürütme görevini üstlenen DEİK in Kasım 2013 itibari ile 750 üye şirketi, 42 Kurucu Kuruluşu, 115 İş Konseyi, 148 Ticaret ve/veya Sanayi Oda ve Borsa Oda Temsilciliği, 3 Yurtdışı Temsilciliği bulunuyor. Yeni düzenleme ile DEİK artık Ekonomi Bakanlığınca belirlenen özel sektör kuruluşlarının dahil olacağı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu kurulacak... Sonuç: Türkiye de bu şekilde çok iyi amaçlar ile kurulan ve DEREBEYLİK haline gelen malesef birçok kurum ve kuruluş var. DEİK bunlardan biriydi ve DEVLET eliyle yeniden hayata döndürüldü, ekonomiye kazandırıldı... Anlatırken küçük ama Türkiye deki DEREBEYLİKLERİN yıkılıp zenginliğin hayata geçirilmesi adına tam bir DEVRİM... BÜYÜK TÜRKİYE ye hayırlı olsun... Önemli not: Türkiye de sürekli AB İLE UYUM diyenler, Ticaret ve Sanayi Odalarına zorunlu üyelik ve zorunlu aidat ile ilgili hiç ses vermiyorlar. Dünyanın hiçbir yarı gelişmiş ülkesinde dahi zorunlu aidat ve cirodan pay alma gibi DARBE DÖNEMLERİNİ aratmayan yöntemler kalmadı...ticari hayatın önünün açılması için acilen bu DEREBEY HARAÇLARININ kalkması ve vatandaşın rahat nefes alması lazım... Yaptığın işin parasını al ama vermediğin hizmetin parasını peşin al üstüne bir de cirodan pay kes... İNSAF! Türkiye de ticaret yapan herkese de sesleniyorum; SES VERİN hakkınızı arayın, size sahip çıkacak bir EKONOMİ BAKANI ve DEVLETİN BAŞINDA SEÇİLMİŞ BİR LİDER varken... 7

8 AFRİKA GÜNDEMİ Kamerun'da pazar yerine saldırı Dünya Bülteni Batı Afrika ülkelerinden Kamerun'da pazar yerine düzenlenen saldırıda üç kişinin öldüğü bildirildi. Yetkililer, Nijerya sınırı yakınlarında bulunan Turu kasabasındaki saldırının Boko Haram örgütü tarafından düzenlendiğinin belirlendiğini açıkladı Saldırının ardından saldırganların geri püskürtüldüğü ve kasabada hayatın tekrar normale döndüğü belirtildi. Yemen'de yönetim ile Husiler anlaģtı Dünya Bülteni Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklardan alınan bilgiye göre, başkent Sana'daki Cumhurbaşkanlığı sarayında Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Cemal bin Ömer ve ülkedeki diğer siyasi grupların da ülkedeki krizi sonlandırmak için yönetim ile Ensarullah Hareketi arasında anlaşma imzalandı. Anlaşma maddeleri arasında, 3 gün içinde yeni hükümet kurulması, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin hiçbir siyasi partiye üye olmayan birine başbakanlık görevi vermesi, petrol ürünlerine getirilen zam oranının düşürülmesi, Cumhurbaşkanına ayrılıkçı Güney Hareketi ve Husilerden birer yardımcı (Müsteşar) atanması ve Husilerin başkent Sana'da kurduğu protesto çadırlarının kaldırılması yer alıyor. Sierra Leone de üç günlük sokağa çıkma yasağı sona erdi Euronews Batı Afrika yı vuran Ebola salgınıyla mücadele kapsamında Sierra Leone de ilan edilen üç günlük sokağa çıkma yasağı sona erdi. Bu süre zarfında ülkede onlarca Ebola vakası daha tespit etti. Yerleşim yerlerini kapı kapı gezen çoğunluğu gönüllü sağlık ekipleri ayrıca halkı salgına karşı korunma konusunda bilgiledirdi. Bu arada İspanyol hükümeti, Ebola hastası olan Afrika daki misyonerlerinden birini daha Madrid e getirdi. Yaklaşık 30 yıldır Afrika da çalıştığı belirtilen rahip Garcia Viejo nun sağlık durumunun durağan olduğu açıklandı. Somali'de Afrika Birliği'ne saldırı Dünya Bülteni Somali'nin başkenti Mogadişu'da düzenlenen silahlı saldırıda, Afrika Birliği Somali Misyonu'nun (AMISOM) ek bina inşaatında çalışan 2 mühendisin hayatını kaybettiği belirtildi. Görgü şahitlerinden alınan bilgiye göre, AMISOM'un Mogadişu'daki ek bina inşaatında çalışan işçileri taşıyan otomobil saldırıya uğradı. Kimliği belirlenemeyen 8

9 kişiler tarafından açılan ateşte, otomobilde bulunan 2 Somalili mühendis öldü, 3 kişi yaralandı. AMERİKA - İNGİLTERE GÜNDEMİ Kerry ile Zarif New York'ta görüģtü Trt Haber ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, BM Genel Kurulu için bulundukları New York'ta bir araya geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre, bir saatten fazla süren görüşmede İran'ın nükleer programına ilişkin İran ile P5+1 ülkeleri arasındaki müzakerelerde gelinen son durum ele alındı. Görüşmede Kerry, New York'ta hafta boyunca devam edecek toplantıların "bu konuda ilerleme sağlanması için bir fırsat olduğunu ve bunun için çalışacaklarını" söyledi. Binlerce Kürt Türkiye'ye kaçıyor Times, Guardian Hafta sonu 70 binden fazla Kürt'ün Suriye'nin kuzeyindeki Irak Şam İslam Devleti saldırılarından kaçarak Türkiye'ye sığınması da İngiliz gazetelerinde yer buluyor. Times gazetesi ilgili haberinde, "Türk güvenlik güçleri sınırdaki Kürtlere göz yaşartıcı gaz sıktı" başlığını kullanıyor. Polisin, Türkiye-Suriye sınırındaki ara bölgede sıkışmış olan yakınlarına yardım götürmek isteyen Kürtlere izin vermediği, güvenlik güçleriyle Kürtler arasında çatışma yaşandığı belirtiliyor. Haberde Ankara'nın, daha önce ABD'nin IŞİD'e yönelik saldırılar için İncirlik Üssü'nü kullanmasına izin vermeyeceğini belirttiğine de dikkat çekiliyor. Guardian da Kobani'den Türkiye'ye kaçan Kürtlerin yüzde 80'inin kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğunu belirtiyor. Gazete, PKK'nın ABD'nin terör listesinde bulunmasının, ABD'nin Suriye'deki Kürt silahlı gücü YPG'ye yardım yapmasını zorlaştıran bir faktör olduğuna dikkat çekiyor. Obama BM'den yeni 'seyahat yasağı' istiyor Guardian Guardian, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) başka ülkelere savaşmaya gidenlere seyahat yasağı getirmesi için tasarı önerisinde bulunacağını yazıyor. 9

10 Haberde, seyahat yasağının tasarılaşması halinde, yasağı uygulamayan ya da uygulamakta başarısız olan ülkelere yaptırım uygulanabileceği vurgulanıyor. Gazeteye konuşan Amerikalı yetkililer, Obama'nın tasarı önerisini, Çarşamba günü başkanlık edeceği BMGK oturumunda gündeme getireceğini belirtiyor. Ġskoçya'ya yetki devri sözü tutulacak mı? Times, Guardian İngiliz gazetelerinin manşetlerinde öne çıkan konu ise, Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron'un bağımsızlık referandumu öncesi İskoçya hükümetine verdiği yetki devri sözünü tutup tutmayacağı. İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık çapında aktif olan üç ana siyasi parti - Muhafazakâr, İşçi ve Liberal Demokrat - referandum öncesi, "hayır" çıkması durumunda İskoçya parlamentosuna daha fazla yetki devredilmesi konusunda anlaşmıştı. Cameron ise, yetki devriyle birlikte, parlamentodaki İskoç milletvekillerinin sadece İngiltere'yi ilgilendiren konulardaki oy hakkını sınırlama girişimlerini birlikte yürütmek istiyor. Times gazetesi Cameron'un referandumun ardından attığı bu adımlara rağmen, Başbakanlık ofisinden yapılan son açıklamada, yetki devri sözünden geri dönülmeyeceğinin belirtildiğini yazıyor. Guardian gazetesi ise bir hükümet yetkilisinin, üç partinin yetki devri konusunda uzlaştığını, bunun "eğer" ya da "ama"larla bozulamayacağını söylediğini vurguluyor. ABD ile Türkiye arasındaki tek konu sadece IġĠD mi?- Mehmet Barlas, Sabah Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmak için New York'a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün havaalanında yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi: "- Sayın Obama ile zaten daha yeni NATO Zirvesi'nde 1.5 saat oturduk, gerek iki ülke arasındaki meseleleri gerekse bölgesel konuları konuģtuk. ġimdi de BaĢkan Yardımcısı Biden'in böyle bir görüģme talebi söz konusu. Irak dosyasını elinde bulunduran Biden'la görüģmemiz teferruatlı Ģekilde olabilir." Şu anda Türkiye ile ABD arasındaki en önemli müzakere konusunun, IŞİD'e karşı ABD liderliğinde kurulan mücadele koalisyonuna Türkiye'nin vereceği katkının içeriği olduğunu Mısır'daki sağır sultan da biliyor. Bu konuda Türkiye'nin Suriye tarafında bizim sınırımıza yönelik bir "Tampon Bölge" oluşturulması için öneride bulunduğu, da bilinenler arasında... Pensilvanya sorunsalı Türkiye'nin Ortadoğu'ya uzaktan ve sadece petrole dönük hesaplar üzerinden bakan ülkelerin Gazze'deki faciaya, Suriye'deki Esad zulmüne, Mısır'da demokrasinin katledilmesine ve 10

11 Irak'taki adaletsiz yönetime dönük umursamazlıklarının sonucunun IŞİD olduğunu, sürekli hatırlattığını da kaydetmeliyiz. Ama biliyoruz ki Türkiye ile ABD arasında bir de "Pensilvanya'da mukim zat"a ilişkin bir mesele var. Obama ile görüşmesinde Erdoğan'ın bu meseleyi de gündeme getirdiğini de bilmekteyiz. Özellikle Amerikan medyasında "Türkiye güvenilir bir müttefik mi" benzeri yayınların sık sık yer aldığı şu dönemde, "Güven"in karşılıklı davranışlar üzerinde şekillenen bir duygu olduğunun herhalde hatırlatılması da gerekiyor. Türkiye'de demokrasiye, hukuk sistemine dönük bir tehdidin oluşturulduğu ve bunun kaynağında "Paralel Devlet" kurmaya teşebbüs eden ve Pensilvanya kaynaklı bir örgütün bulunduğuna ilişkin bulgular, Erdoğan tarafından Obama'ya da anlatılmamış mıydı? MĠT ile CIA iģbirliği... Şimdi eyalet Pensilvanya'dan Washington DC'deki Pennsylvania Avenue'ye ve bu cadde üzerindeki Beyaz Saray'a yüzümüzü dönersek... ABD başkanlarının konutu olan bu yapıya son olarak bıçak taşıyan bir kişi girmeye teşebbüs ettiği için, ABD alarmda... Ama NATO müttefiki olan Türkiye'de devletin, demokrasinin, yargının güvenliğine dönük örgütlü tehditler ise, "Pennsylvania Avenue"nün sanki umurunda bile değil... ABD Türkiye'deki seçilmiş yönetim için "Paralel Devlet"in, IŞİD kadar önemli bir tehdit oluşturduğunu adeta görmezden geliyor. MİT ile CIA'nın ne ölçülerde işbirliği yapabildiklerini 1999'da CIA Kenya'da Öcalan'ı yakalayıp MİT'e teslim ettiğinde görmüştük... Aynı MİT'e Türkiye içinden kurulan kumpasları, acaba yeni CIA görmüyor mu? Yoksa eski üniformalı "Bizim Çocuklar"ın yerlerini şimdi sivil paraleller mi aldılar? Biden'la görüşürken, Erdoğan herhalde bu konuları da gündeme getirecektir. IŞİD neden sadece Türk rehineleri serbest bıraktı?- Patrick Cockburn, Independent "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD'in neden 49 Türk'ü serbest bırakma kararı aldığını açıklamayı reddederken, Ankara ile IŞİD arasındaki karanlık ilişki hakkındaki şüpheler artıyor...türkiye hükümeti örgütle anlaşma yapılmadığını iddia ediyor. Bu durum, acımasızlığıyla nam salmış IŞİD'in nasıl olup da bir karşılık almadan, Türk rehineleri serbest bıraktığı sorusunu cevapsız bırakıyor". Erdoğan'ın "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle serbest bırakılma süreci hakkında bilgi vermediğinin belirtildiği yazıda, sürecin, Suriye'deki IŞİD saldırılarından kaçan 70 bin Kürt'ün Türkiye'ye sığınmasıyla aynı günlere denk geldiğine dikkat çekiliyor. Cockburn, birçok Kürt'ün Türkiye hükümetini Kürtlerin Suriye'deki bağımsız bölgelerini yok etmek için IŞİD ile gizli işbirliği yapmakla suçladığını iddia ediyor. Yazı şöyle devam ediyor: "Türkiye hükümeti IŞİD ile işbirliği yaptığını şiddetli bir şekilde reddediyor. Ancak 49 Türk'ün rehin alınış ve serbest bırakılış şekli, Ankara'nın IŞİD ile diğer 11

12 ülkelerden daha farklı ve 'samimi' bir ilişkisi olduğunu gösteriyor...türk hükümeti şu an IŞİD ile işbirliği yapmıyor olabilir. Ancak örgüt Türkiye'nin cihatçı hareketlere karşı toleranslı yaklaşımından faydalandı." Rehinelerin serbest bırakılışını haberleştiren bir diğer gazete de Daily Telegraph. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "IŞİD ile sadece diplomatik ve siyasi pazarlık yapıldı" dediğini vurgulayan gazete, "pazarlıklar spekülasyonlarla çevrili" ifadesini kullanıyor. Yazı şöyle devam ediyor: "IŞİD'e yakın bir websitesi, IŞİD'in Türkiye'nin kendilerine karşı yapılacak bir askeri müdahaleye dahil olmayacağı garantisi aldığı için rehineleri serbest bıraktığını yazıyor...bir diğer iddia da rehinelerle üç üst düzey tutuklunun takas edildiği. Erdoğan'ın 'Velev ki takas oldu' sözleri bu iddiaya bir nevi inanılırlık katıyor". Son gelişmeler Türkiye'nin ticaretini nasıl etkiliyor?- Daniel Dombey, Financial Times Gazetenin Türkiye muhabiri Daniel Dombey'nin kaleme aldığı yazı, Orta Doğu ve kuzey Afrika'daki istikrarsızlığın ticarete zarar verdiği belirtilerek başlıyor. Yazıda "Suriye ve Irak'la bozulan ilişkilerinin ve bu ülkelerdeki krizlerin, 137 ülkeye ihracat yapan ancak yüksek cari açığını azaltmak için bu sayıyı artırması gereken Türkiye'yi çok etkilediği" ifade ediliyor, ve TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in "İhracat Türkiye'nin sadece gelişimi için değil ekonominin sürdürülebilir esnekliği için de önemli" sözlerine yer veriliyor. Yazı şöyle devam ediyor: " yılları arasında Orta Doğu, Kafkaslar ve kuzey Afrika'ya yapılan ihracatta Türkiye'nin payı ikiye katlanarak %16'dan %34'e çıktı. Ancak şimdi güney ve doğudaki bu marketler çürüyor. Temmuz ayı verilerine göre, Türkiye'nin en büyük ikinci ticaret ortağı Irak'a yaptığı ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre %45 düştü. Suriye'deki kaos da Körfez bölgesine giden geleneksel ihracat yolunu kesti. Ayrıca Mısır'daki Müslüman Kardeşler yönetiminin Körfez destekli bir darbeyle indirilmesine Türkiye'nin karşı çıkmasının yarattığı sonuçlar da oldu". Türkiye'nin temel pazarı olan Avrupa Birliği'nin ekonomik zayıflığı nedeniyle, Orta Doğu'daki kaosun Türkiye ekonomisinde daha etkili hale geldiği belirtiliyor. Öte yandan yazıda Suriye ve Irak'taki Irak Şam İslam Devleti'nin Ankara'nın Batı ile olan bağlarını daha önemli hale getirdiğine dikkat çekiliyor ve "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan uzak duran Batılı ülkelerin, bu durumda onunla ilişki kurmaktan başka şansı yok" deniyor. Dombey şöyle devam ediyor: "Ancak Türkiye'nin ekonomik anlamda bir 'yapılacaklar listesi' var. Gelişmekte olan diğer ülkeler gibi Türkiye de ABD'nin finansal durgunluk sonrası uyguladığı gevşek para politikasının ekmeğini yedi. Türkiye bu yılsonunda %4 ekonomik büyüme hedefliyor. Bu, birçok yabancı uzman için iddialı bir hedef. Ayrıca gelecek yıl Haziran ayında ülkede genel seçim de yapılacak." 12

13 Türkiye'nin konumu ve tekstil ile otomotiv gibi sektörleri sayesinde avantajlı olduğunu belirten Dombey, yine de ülke ekonomisinin kırılgan ve dışa bağımlı olduğuna, bu durumun ülkenin ilerleyen yıllarda girişimciliğini ve becerikliliğini yorulmadan devam ettirmesini zorunlu kıldığına vurgu yapıyor. Kuzey Afrika: Ticaret, Libya'daki riske rağmen, ortak miras sayesinde yürüyor Türkiye'nin bölgedeki ekonomik varlığını inceleyen yazı, Haziran ayına kadar Libya'da çalışmakta olan Türk bir mühendisin hayatından örnekle başlıyor. Aykut Simsar isimli mühendisin, Misrata kentinde rahat ve lüks bir hayat sürerken, Haziran ayında ülkede yeniden patlak veren iç savaşla birlikte İstanbul'a dönmek zorunda kaldığı belirtiliyor. Simsar'ın yeniden Libya'ya dönerek iş yapacağından emin olduğunu belirttiği yazı şöyle devam ediyor: "Libya'daki aksaklıklara rağmen, Türkiye endüstriyel gücü ve tarihsel bağları sayesinde Kuzey Afrika'da büyük bir pay elde etti... Cezayir ile yıllık 5 milyar dolarlık ticaret yapıyor... Fas ile de ticareti 1 milyar doları aştı...türk şirketleri Tunus'a 744 milyon dolardan fazla yatırım yaptı." Ancak yazıda tüm bu olumlu verilere rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hırslarının sorun yaratabileceğini düşünenler olduğu belirtiliyor: "Türkiye'nin Libya'da başını ağrıtan nedenlerden biri, kuzey Afrika'da liberaller ve İslamcılar arasındaki mücadelede Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'i desteklediği algısı... Bir Türk işadamı, Erdoğan'ın bu ülkelerin iç meselelerine çok müdahale etmesinin, iş ilişkilerini bazen olumsuz etkilediğini söylüyor. Ancak aynı işadamı, Cumhurbaşkanı'nın Müslüman ülkelerin 'ortak düşmanlarına' yönelik açıklamalarının iş alanında da olumlu etkileri olduğunu belirtiyor." AVRUPA GÜNDEMİ Almanya ve Fransa, ekonomi politikalarında uzlaģma arayıģında Euractive Fransa Başbakanı Manuel Valls, görevi devralmasından bu yana Berlin'e ilk ziyaretini gerçekleştirecek ve Alman mevkidaşı Angela Merkel ile görüşecek. İki liderin gündemindeki öncelikli madde, ekonomi politikalarına ilişkin fikir ayrılıklarının üstesinden gelinmesi olacak. PoroĢenko:Sadece savaģarak barıģ sağlanamaz Euronews Ukrayna nın doğusunda ilan edilen ateşkese rağmen, eskisinden on kat daha fazla asker ölmeye devam ediyor. Bu sözler, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ya ait. Rusya yanlısı ayrılıkçı grupların ateşkesi ihlal ettiğini ve kendilerinin de savunma amaçlı ateş açtıklarını söyleyen Poroşenko, sadece savaşarak barış sağlanamayacağını, kendisinin 13

14 barış planı kapmasında, ayrılıkçı bölgelere üç senelik geçici ve limitli özerklik vererek silahların susturulabileceğini belirtti. 500 bin genç yararlanacak Sabah Avrupa Almanya da gençleri köken vatandaşlığı ile Alman vatandaşlığı arasında tercih yapmaya zorlayan Opsiyon Modeli ni kısmen kaldıran yasa, Eyaletler Meclisi nden (Bundesrat) de onay aldı. Alman Hükümeti tarafından hazırlanan ve 3 Temmuz da Federal Meclis ten geçen tasarı, Cumhurbaşkanı Joachim Gauck un imzasına sunuldu. Kritschmann ihanet dedi Sabah Avrupa Eyaletler Meclisi nde Eski Yugoslavya topraklarından gelen sığınmacıların durumuyla ilgili yapılan Cuma günkü oylamada CDU-CSU/SPD hükümetinin yanında yer alan Baden Württemberg Eyaleti Başbakanı Winfried Kretschmann, partisi Yeşiller tarafından dışlanmadı. Kretschmann ın tek oyuyla yasa Eyaletler Meclisi nden geçerken, Yeşiller Eşbaskanı Cem Özdemir ve Yeşiller in Hessen örgütü, Kritschmann ı anlayışla karşıladıklarını açıkladı. Cem Özdemir, genel sonuçtan mutlu olmadıklarını, ancak pazarlıklar sonucu diğer sığınmacıların durumunda iyileştirme olduğunu belirterek, Kretschmann ı dışlamadı. Yeşiller Partisi nin Hessen Eyalet Başkanı Kai Klose, Kretschmann ın kararını asla bir ihanet olarak görmüyorum dedi. Berlin'de Avrupa ekonomisi konuģulacak Deutsche Welle Fransız hükümetinden ziyaretle ilgili yapılan açıklamada, Valls'ın Merkel ile yapacağı görüşmede, Avrupa'da ekonomik büyümeyi canlandırmak için atılacak ortak adımların öne çıkacağı belirtildi. Fransa ile Almanya arasında ekonomi politikaları konusunda görüş ayrılığı bulunuyor. Sol kanada mensup eski bakanlar Arnaud Montebourg, Benoit Hamon ve Aurelie Filipetti'nin tasarruf politikalarına karşı tavrı, Fransa'da hükümet krizine yol açmıştı. Alman Ordusunun helikopterleri uçamıyor Dünya Bülteni Alman basınında çıkan haberlerde Federal Ordu Deniz Kuvvetlerine ait 43 helikopterden 22'sinin uçamayacak durumda olduğu bildirildi. 'Sea Lynx' model 22 helikopterde bazı çatlakların bulunduğu tesbit edildiğinden havalanamıyorlar. 14

15 Alman 'Süddeutsche Zeitung' gazetesinin Federal Savunma Bakanlığı belgesine dayanarak verdiği habere göre sözkonusu helikopterlerden hiçbiri uçabilecek durumda değil. Diğer helikopterler 'Sea King' model. Askeri teçhizatlarının %65'i bitti Trt Haber Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Rusya yanlıları ile olan 5 aylık çatışmada, askeri teçhizatlarının yüzde 65'ini kaybettiklerini söyledi. Ukrayna sorununun sadece askeri yolla çözümünün mümkün olmadığını bildiren Poroşenko, Rusya yanlılarıyla barışın gerçekleşmemesi halinde Ukrayna'nın kendisini savunmaya hazır olması gerektiğini söyledi. Mülteciler için kontenjan önerisi DW Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, "AB ülkeleri mülteciler için kontenjan ayırmalı" önerisinde bulundu. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, Avrupa Birliği'nin mülteciler konusunda adil bir dağılım uygulamasını istedi. Der Spiegel dergisine konuşan de Maizière, "Mültecilerin büyük bölümünü sadece dört ya da beş ülkenin kabul etmesi doğru değil" dedi. Bu tutumun, günümüzde Avrupa'da büyük gereksinim duyulan dayanışma ruhuna aykırı olduğunu vurgulayan Bakan, tüm Avrupa Birliği ülkelerinin mülteciler için kontenjan belirlemeleri gerektiğini söyledi. Berlin'de Avrupa ekonomisi konuģulacak DW Fransa Başbakanı Manuel Valls, bir çalışma ziyareti için Berlin'e geliyor. Temaslarda ekonomi politikalarının öne çıkması bekleniyor. Fransız hükümetinden ziyaretle ilgili yapılan açıklamada, Valls'ın Merkel ile yapacağı görüşmede, Avrupa'da ekonomik büyümeyi canlandırmak için atılacak ortak adımların öne çıkacağı belirtildi. Bulgaristan Mülteci Akınıyla Mücadele Ediyor - Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung - Michael Martens Bulgaristan-Türkiye sınır güvenliği 30 kilometrelik kesici uçlu tel örgüyle sağlanıyor. Bu tel örgü, Bulgaristan-Türkiye sınırında kaçak göçmen geçişlerini önlemek üzere tasarlandı. 15

16 Bulgaristan sınır polisinin bildirdiğine göre Bulgaristan ile Türkiye arasındaki sınır tam olarak 274 kilometre uzunluğunda. Ortak kara sınırı ise neredeyse 150 kilometre uzunluğunda. Suriyeli mültecilerin söyledikleri doğru ise AB sınırlarında korkunç senaryolar yaşanıyor demektir. İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından yayımlanan ve cuma günü Bulgaristan medyasını meşgul eden raporda, Bulgaristan polisinin Bulgaristan sınırına gelen insanları soyduğu, kötü muamelede bulunduğu ve Türkiye'ye geri gönderdiği iddia ediliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü nisan ayındaki raporunda, 500'den fazla mültecinin Bulgaristan- Türkiye sınırında yakalanarak nasıl Türkiye'ye geri gönderildiğini belgelendirmişti. Son olaylar ise Türkiye'deki Suriyeli mültecilerle yapılan röportajlara dayanıyor. Anlatılanlara göre polis 28 Ağustos'ta 20'den fazla Suriyeli mülteciden oluşan bir grubu Bulgaristan sınır bölgesinde yakaladı. Erkeklerin üzerindeki telefonlara, paraya ve su şişelerine el koydu hatta bazılarını dövdü. İnsan Hakları İzleme Örgütü Araştırmacısı Lydia Gall, Bulgaristan'ın, sığınmacıları korumak ve onlara iltica başvurusunda bulunma şansı tanımak yerine dayak atarak zorla geri gönderebileceği düşüncesinde olduğuna dikkati çekerek AB Komisyonunun bu tür ihlalleri soruşturması ayrıca Sofya yönetimini hizaya getirmesi gerektiğini vurguladı. Bunu söylemek kolay. Bulgaristan, AB içerisinde en yoksul ülke ve geçen yılın mülteci akını nedeniyle ülkede insanların ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük güçlükler yaşandı. Brüksel de Bulgaristan'dan Avrupa sınırlarında daha etkili kontroller talep etti. Bulgaristan'daki Sosyalist Parti tarafından yönetilen hükûmet 2013 yılında sınıra tel örgü inşa edilmesini kararlaştırdı. Yunanistan da sınıra tel örgü çekmişti. Atina'daki hükûmet yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki Türkiye ile arasındaki Edirne sınırına tel örgü çekti. Bundan önce 2010 yılının ocak ayından ekim ayına kadar yaklaşık 75 bin mülteci -çoğu Edirne üzerinden olmak üzere- Türkiye'den Yunanistan'a geçti. Tel örgü çekilmesinin ardından mülteciler Yunan adalarına ve Bulgaristan-Türkiye sınırına yöneldi. Birkaç haftadır Bulgaristan sınırında da tel örgü var. Bulgaristan'ın Türkiye sınırının Elhovo bölgesinde üç metre uzunluğunda üç rulo hâlinde yaklaşık 30 kilometre boyunca bir tel örgü çekilmiş durumda. Bulgaristan tarafında kameralar sınır bölgesinde her hareketi kayıt altına alıyor. Sofya'daki İçişleri Bakanlığı tarafından 2013 Kasım ayında yapılan bir açıklamada, tel örgünün, mültecileri geri gönderme amacıyla değil onları diğer resmî sınır geçişlerine yönlendirmek için inşa edildiği belirtildi. Mültecilerin hedefi, AB'nin Bulgaristan gibi yoksul ülkelerine değil Almanya, İsveç veya Fransa'ya gitmek. Bulgaristan geçiş hükûmeti, sınıra 130 kilometre uzunluğunda bir tel örgü daha inşa edilmesini görüşüyor. Bulgaristan İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Svetlozar Lazarov, Türkiye'de bir milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklı mülteci olduğuna dikkati çekti. Avrupa'ya giden yolları ise doğal olarak Bulgaristan'dan geçiyor. 16

17 Türkiye'de Maden Ocağı ĠĢçi Güvenliğinden Kıstı - Der Westen Türkiye'nin batısındaki Soma'da yaşanan ölümcül maden kazasından dört ay sonra uzmanlar, işletmeci firmayı ve hükûmeti eleştirdi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından hazırlanan bir raporda, firmanın, "her ne pahasına olursa olsun" masraftan kıstığı ve bu nedenle 301 maden işçisinin ölümden sorumlu olduğu belirtildi. İslamcı-muhafazakâr AKP'nin yönetimindeki hükûmetin, özelleştirmeye giderek buna sebep olduğu iddia ediliyor. Uzmanlar, "Maden kazası hâlen tüm yönleriyle aydınlatılmadı." şeklinde eleştiriyor. Detaylı incelemelerde bulunmak için maden kazasının yaşandığı ocağa girmelerinin yetkili makamlar tarafından engellendiğini söylüyorlar. Uzmanlar ölü sayısının bu denli çok olmasına, maden işçilerinin yeterli teçhizata sahip olmamaları ve maden ocağında güvenlik önlemlerinin eksikliğini neden gösteriyorlar. Böylece yeterince havalandırma sistemi yerleştirilemediği ve sisteme fazla yüklenildiği söyleniyor. Soma'da 13 Mayıs'ta meydana gelen Türk tarihindeki en büyük maden ocağı kazasında 301 maden işçisi yaşamını yitirdi. Kaza sebebi hâlen belirsiz. Türkiye'de maden ocaklarında yaşanan kazalar sürekli daha fazla insanın hayatına mal oluyor. 45 Bin Suriyeli Kürt Türkiye'ye Kaçtı Deutschlandradio Giderek Çok Daha Fazla Suriyeli Kürt, Cihatçı Milis İslam Devletinden Kaçarak Türkiye'ye Sığınıyor. Cuma Günü Sınırların Açılmasından Bu Yana 45 Bin İnsan Komşu Ülkeye Akın Etti. Bununla Birlikte Irak'ta İD'nin Rehin Aldığı Bir Grup Türk Serbest Bırakıldı-- Çok sayıda Suriyeli Kürt İslam Devletinden (İD) kaçarak Türkiye'ye sığındı. Türk Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş CNN Türk kanalına, cuma günü sınır bölgesinin açılmasından bu yana yaklaşık 45 bin insanın ülkeye giriş yaptığını belirtti. Sünni İD savaşçıları Suriye'nin ve Irak'ın bazı kesimlerinde hilafet ilan etti ve inançsız olarak gördükleri insanlara şiddet uyguluyor. Bunun yanı sıra yaklaşık 50 Türk üç ay esaretin ardından terör milislerinin elinden kurtuldu. Rehinlerin, istihbarat servisinin (MİT) bir gece operasyonuyla kurtarıldığı Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, rehinelerin serbest bırakılmasının, geçtiğimiz gün ve aylarda verilen yoğun çabaların bir sonucu olduğunu belirtti. Türk televizyonlarında yer alan haberlere göre herhangi bir fidye ödenmedi. Ne Erdoğan ne de Davutoğlu serbest bırakılmaya ilişkin detaylı bilgi verdi. --Giderek Daha Fazla Genç Alman Cihatçılara Katılıyor-- Serbest bırakılan 49 rehine, haziran ayı başında İD savaşçıların Kuzey Irak'ın Musul kentine düzenledikleri baskın sırasında kaçırılmıştı. Aralarında, Türk konsolosluğunda çalışan çok sayıda diplomat da bulunuyordu. Ankara hükûmeti şimdiye kadar terör milislerine karşı mücadeleye katılmayışına gerekçe olarak rehinleri gösteriyordu. Davutoğlu, Azerbaycan'a gerçekleştireceği bir yurt dışı seyahatini yarıda kesti ve Türkiye'nin güneyindeki Şanlıurfa'ya 17

18 gitti. Orada serbest bırakılan rehinelerle buluştu ve daha sonra onlarla birlikte başkent Ankara'ya hareket etti. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maaßen, giderek daha fazla Alman gencin İD savaşçılarına katıldığını açıkladı. Maaßen "Rheinische Post" gazetesine yaptığı açıklamasında, "Edindiğimiz bilgilere göre en az 24 genç Suriye ve Irak'a gitti." dedi. Bunlardan en küçüğünün ise 13 yaşında olduğu, bu arada beş gencin Almanya'ya geri döndüğü belirtildi. ASYA- PASİFİK GÜNDEMİ Ġran ve Çin ortak tatbikat düzenleyecek Habertürk İran ve Çin'in ilk ortak deniz tatbikatı, bu hafta İran'ın güney sularında yapılacak.tasnim haber ajansı,tatbikata katılacak Çin filosunun dört günlük yolculuğun ardından İran'ın güneyindeki Benderabbas kenti limanına demir attığını duyurdu. Tatbikata İran deniz kuvvetlerinden "Cemaran" filosunun yanı sıra diğer deniz birlikleri de katılacak. İki ülke arasında düzenlenecek ilk ortak deniz tatbikatında daha çok ilk yardım ve kurtarma alanlarında çalışmalar yapılacağı belirtildi. 'Ġkinci Edward Snowden olmak istiyordu' Radikal Kuzey Koreli yetkililer, 25 yaşındaki ABD li Matthew Miller ın ABD istihbaratını paylaşmak üzere Kuzey Kore de olduğunu söyledi. Yetkililer, Miller, dünyaca ünlü ve ikinci Snowden olmak istiyordu açıklamasında bulundu. Telegraph ın haberine göre, altı yıl ağırlaştırılmış hapis cezası alan Miller ın kendisinin tutuklanmak istediğini ifade eden yetkililer, ABD li adamın ünlü olmak istediğini vurguladı. Doğu Türkistan'da yeni patlamalar Dünya Bülteni Çin'in kuzeybatısında bulunan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan)'ndeki patlamalarda 2 kişi öldü. Bölgenin yerel resmi internet haber portalı Tienşan'ın haberine göre, Luntay vilayetinin Yangşuang kasabasındaki bir dükkanın önü ve birkaç köyde dün akşam saatlerinde patlamalar meydana geldi. Patlamalar sonucu 2 kişinin öldüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı belirtildi. 18

19 Moro seferinden 'beyaz haberler'... Yusuf Kaplan, Yeni ġafak Dört kişilik bir İHH ekibiyle birlikte Moro sorununun çözümü konusunda somut adımlar atmak üzere nihayet Moro'nun müstakbel başkenti Cotabato'dayız. Moro, 25 milyonluk Mindanao Adası'nın Müslümanların en yoğun olarak yaşadıkları bölgesi. Moro'nun nüfusu yaklaşık olarak 10 milyon. Müstakbel başkent Cotabato'nun nüfusu ise 600 bin. Cotabato, tabiî olarak, Moro'lu Müslümanların temel siyasî, kültürel, ekonomik varoluş mücadelelerini verdikleri merkez üs. Bugün Moro'lu Müslümanların varoluşsal haklarının 1962 yılında fiilen başlatıldığı, 1977'de resmen örgütlenerek mücadele ve mücahedesinin verildiği Moro İslâmî Kurtuluş Cephesi'nin (MILF) karargâhını ziyaret ettik. MILF'in Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin hepsinin hazır bulunduğu önemli ve verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede aldığımız kararları birazdan ayrıntılı olarak sizlerle paylaşacağım. Ama önce, isterseniz, Moro nedir, Moro mücadelesi nasıl başladı, bu konuda bazı kritik bilgileri sizlerle paylaşmak isterim. Yaptığımız görüşmelerin önemi ve Moro'lu Müslümanların Filipinler Yönetimi'yle gerçekleştirdiği Barış Süreci'nin ne anlam ifade ettiği o zaman daha iyi anlaşılabilir. Moro İslâmî Hareketinin Kısa Tarihçesi Moro hareketi, Ezher mezunu Selâmet Haşimi'nin önderliğinde 1962 yılında başlıyor. Hareketin önde gelen isimlerinden biri de başlangıçta, biraz daha milliyetçi eğilimleri baskın olan Nur Misuari. Türkiye'de özellikle 70'li yıllarda iki lider de iyi bilinirdi. Ama aralarındaki fark bilinmezdi. İki liderin aralarındaki / söylemlerindeki farklılık, hareketin seyrini değiştirmiş oysa. Şu ân Selâmet Haşimi hayatta değil; vefat etmiş durumda. Onun yerine -'efsane komutan' olarak adlandırılan- Hacı Murat İbrahim, davayı omuzluyor ve başarıyla götürüyor. Nur Misuari ise yaşıyor ama zamanla İslâmî Selâmet Cephesi'nden ayrılarak Ululsal Kurtuluş Cephesi adıyla başka bir örgüt kuruyor. Ve Filipinler devletiyle daha yakından ve tavizkâr ilişkiler kuruyor. İpler tam bu noktada kopuyor. İki hareket de hem silahlı hem sivil mücadele veriyor. Fakat ipi İslâmî Selâmet Cephesi göğüslüyor ve bugün Filipin Hükümeti'yle Moro'nun 'özerk bir devlet' olmasını eksene alan kapsamlı barış görüşmelerini başlatacak noktaya kadar getirmeye muvaffak oluyor Moro davasını. 19

20 Öte yandan sürekli ikircikli bir tavır takınan Misuari'nin hareketi ise neredeyse ölmüş durumda. Tabiî bu süreçte Filipin hükümeti, yer yer iki hareketi birbirine düşürmek için türlü yollara başvurmaktan geri durmuyor. Bu konuda 'süreç'e zarar vermemek için devletin gerçekleştirdiği türlü oyunları, bölme planlarını, çeşitli oluşumları birbirine düşürme girişimlerini vesaire burada yazmak istemiyorum. Sadece 'bilin', diye hatırlatmakla yetiniyorum. Moro'dan sevindirici 'beyaz haberler' Nihayet 10 yılı aşkın süren görüşmeler sonrasında, özellikle de bu yıl içinde artarda gerçekleştirilen, Türkiye'nin garantör ülkelerden biri olduğu, İHH'nin gözlemci statüsüyle katkı verdiği müzakerelerden sonra barış süreci konusunda sona doğru adım adım gidilmesi imkân dâhiline giriyor. Bizim bugün MILF'ın Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri'yle gerçekleştirdiğimiz görüşme, Filipin Devleti'nin de bilgisi dâhilinde olan bir görüşmeydi. Moro'lu Müslümanların temel siyasî, kültürel ve ekonomik haklarına kavuşabilmelerine Türkiye'nin yapabileceği katkıları masaya yatırdığımız, müzakere ettiğimiz görüşmede, bu sürecin ivme kazanmasını sağlayacak somut adımlar atıldı. Bunlardan bazılarını sizlerle özet olarak paylaşmak isterim. Moro'lu Müslümanların ihtiyacını şiddetle hissettikleri en önemli sorun her alanda kalifiye eleman yani iyi yetişmiş insan sermayesi sorunu. Bu konuda MILF'ın yönetim kadrosunun, önde gelen isimlerinin siyasî ilişkiler, diplomasi, uluslararası ilişkiler, seçimlere hazırlık gibi alanlarda Türkiye'de eğitilmesine karar verildi. Yine insan sermayesinin güçlendirilmesi açısından lise, üniversite ve yüksek lisans düzeyinde belli başla alanlarda Moro'lu gençlerin Türkiye'de eğitim alabilmeleri konusunda anlaşmaya varıldı. En önemli kararlardan biri de İmam-Hatip okullarına benzer, özellikle Beyoğlu ve Kadıköy İHL'nin Arapça ve İngilizce öncelikli eğitim modelini uygulayacak okulların Moro'da da açılması konusunda mutabakat kararına varıldı. Bugünkü görüşmenin belki de en önemli başlıklarından biri, Moro'lu kız öğrencilerin - özellikle sağlık ve eğitim alanlarında- Türkiye'de eğitim almaları konusunda vardığımız mutabakattı. Bilkuvve umudu bilfiil umuda dönüştürmek için... Son olarak burada İHH, SETA, Diyanet ve tabii çeşitli cemaatler gibi güçlü ve köklü kuruluşlarımızın, Türkiye'nin bütün mazlum halklar arasında dünya ölçeğinde bilkuvve umut olarak görüldüğü bir sırada bunun bilfiil umut olma konusunda önaçıcı ve yol açıcı roller 20