K ARDEġLĠK. KÜLTÜR EDEBĠYAT VE SANAT DERGĠSĠ SAYI: Temmuz Ağustos/2008. KAġGARLI MAHMUT ÖYKÜ YARIġMASI SONUÇLANDI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "K ARDEġLĠK. KÜLTÜR EDEBĠYAT VE SANAT DERGĠSĠ SAYI: 227-228 Temmuz Ağustos/2008. KAġGARLI MAHMUT ÖYKÜ YARIġMASI SONUÇLANDI"

Transkript

1 االخاء K ARDEġLĠK KÜLTÜR EDEBĠYAT VE SANAT DERGĠSĠ SAYI: Temmuz Ağustos/2008 KAġGARLI MAHMUT ÖYKÜ YARIġMASI SONUÇLANDI TÜRKMEN KARDEġLĠK OCAĞI GENEL MERKEZ-BAĞDAT-IRAK

2 KERKÜK SÜN BAŞKA BİR TİP OLAMAZSIN Mehmet Ömer Kazancı Harcarım elimde ne var ne yoksa Ömrümü bu yolda bitiririm ben KarĢıma ne kadar ejderha çıksa Bu Ģuleyi sana yetiririm ben Seviyorum seni taparcasına Bak baģımın, dersen, bak çaresine Bir fırtına gibi koparcasına Koparırım seni götürürüm ben Her daimi senin kuzun olurum Ekmeğin suyun ve tuzun olurum Seninle daha da uzun olurum Sensiz kıymetimi yitiririm ben Üstünde zıplanan ip olamazsın Kerkük sün baģka bir tip olamazsın Yosunlu sulara küp olamazsın Sana gökten zülal getiririm ben

3 M. Ömer Kazancı MERHABA Değerli okurlarımız. Geçen Temmuz ayı, başlangıçtan beri uğursuz bir ay olacağını gösteriyordu. Zira ayın birinde Türkmen Kardeşlik Ocağı haksız bir baskıya uğradı. Koalisyon güçleriyle Irak güçleri ortaklı olarak Ocağa saldırdı. Kimi ayrıntılarını bu sayımızda verdiğimiz o saldırının maddi zararlarını yan bırakalım, manevi zararlarını atlamanın en doğru yolunu çalışmalarımıza daha sıkı sarılmakta gördük. Hele o sıralarda programlarımız oldukça yoğundu. Bir yandan 5. kurultay kapsamında Türkmen Meclisine Bağdat Temsilcilerini seçmek için hazarlıklarımızı sürdürüyor, öte yandan Kerkük Kalbimizi Nabzıdır operası için yapılan çalışmaları izliyor, diğer bir yandan Gaşgarlı Mahmut öykü yarışması için seçici kurulu hazırlıyor, kurulun üyelerine öyküleri gönderiyor, sonuçları bekliyorduk. Bu sırada millet meclisinden il seçimleri yasasının kabul edildiği haberi geldi. Öteden beri, milletvekillerimizden titizlikle izlediğimiz 24. maddenin meclisten geçmesi, nasıl ki bütün Türkmen kesimleriyle sağduyulu vatanperver insanları sevindirdiyse, bizi de bir o kadar sevindirdi. Bu sevinci dile getirmek için, Kerkük Kalbimizin Nabzıdır operasını hemen sahneleştirmeye karar verdik. Aralarında bir takım Arap ve Türkmen yetkililerinin de bulunarak, büyük bir kalabalığın hazır olduğu operada sağlanan başarı, Ocağa yapılan saldırının içimizde açtığı yaraları, kısmen de olsa, kapatmaya yeterliydi. Ancak iki gün sonra, tekrar damağımızın tadını kaçıran, değil bizi, bütün Türkmenleri ağıya bulayan üzücü, ezici ve acı haberler aziz Kerkük'ümüzden art arda gelmeye başladı. Kışkırtıcı Kürt grupları tekrar kinlerini kusuyor, Kerkük'te Türkmen damgasını taşıyan her şeye saldırıyor. Kırıyor kırpıyor, çalıyor çırpıyor, yandırıyor yakıyor, kan döküyor. Dökülen kan yine insanlarımızın kanı. Kerkük'teki güvenlik güçleri her şeye uzaktan baka kalmakla, göz yummakla yetinmiyor, bu kışkırtıcı gruplara verdikleri desteklerle olayı daha da körüklendiriyor. Kardeşlik Ocağı olarak olayı proteste etmek için Ocakta üst üste birkaç panel düzenledik. BM Genel Sekreterine, hem Arapça hem de İngilizce olarak yönelttiğimiz bir dilekçede, Türkmenleri, Kerkük başta olmak üzere, tüm yaşadıkları bölgelerde karşılaştıkları tehlikelere karşı korumak talebinde bulunduk. O uğursuz Temmuzun genel görüntüleri ile acı manzaraları işte bunlardan oluşmaktaydı. Bu kıvrık akış içerisinde Dergi olarak çalışmalarımızı sırt ardı edemedik. İşte yine karşınıza zengin bir sayı ile çıkıyoruz. Bu sayımızın en önemli konusu, kuşkusuz ki, bundan uç sayı önce Türk dünyası edebiyat dergileri kapsamında açtığımız Kasgarlı Mahmut Öykü Yarışmasının sonuçlarıdır. Kazanan öyküler ile kazanmayanların bir kısmını bu sayımızda yayımlıyor, diğerlerini de gelecek sayımızda yayımlamaya söz veriyoruz. Yarışmaya 10 yazarımız ön üç öykü ile katıldı. Hepsine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Katılımcılar arasında yeni isimler de görmek isterdik. Yarışmaların gayelerinden biri, gençleri yazarlığa teşvik etmektir. Bunu bu yarışmada yapamadığımız için üzgünüz. Dolayısıyla gençlerimizin yoğun bir şekilde katılacaklarını tahmin ettiğimiz Çocuk Edebiyatı adında yeni bir yarışma açmaya karar verdik. Ayrıntılarını bu sayımızda okuyacaksınız. Gelecek sayımızdan söz etmek istemiyorum, anacak bize gelen yazıların birçoğunu, öykü yarışmasından dolayı, gelecek sayılarımıza ertelediğimizi bildirir ve yazarlarımızdan bizi mazur görmelerini dilerim. Daha zengin sayılarda buluşmak üzere

4 TÜRKMEN KARDEŞLİK OCAĞI İÇİNDEKİLER KARDEŞLİK KÜLTÜR EDEBİYAT VE SANAT DERGİSİ YIL:46 SAYI: Temmuz Ağustos/ 2008 Bu Dergi Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Üyesidir Genel Yayın Yönetmeni Dr. Mehmet Ömer Kazancı 1-Gür sesli şehit 3 2-Görüşme.7 2-Bizim evin kıblesi öykü..imdat Avşar Azerbaycan müziği Türkmen öykücülüğü 17 5-Şiir.19 6-Yarışmanın sonuçları 20 7-İstanbul da bir Kerküklü..Kemal Beyatlı Babamın tası..nusret Merdan 28 9-Baş...Necmeddin Bayraktar Düne tolculuk..münevver Molla Hassun Gülfidan hakanlığı..kahtan Hürmüzlü Bu haberler Uzay yolculuğu...sabah Tuzlu Bizim köyde casus var çocuk edebiyatı yarışması Kardeşlik Albümü...57 Yazı İşleri Müdürü Kasım Sarıkâhya Danışma Kurulu Ali Marufoğlu Vahidettin Bahattin Mehmet Merdan Aydın Aksu Temsilciler Behçet Gamgin (Kerkük) Aydın Kerkük (Kerkük) Adnan Assaf (Tuzhuırmatu) Ahmet Ferman (Bağdat) Yönetim Adresi Türkmen Kardeşlik Ocağı Irak-Bağdat Mustansırıyya Semti Tel:: e-posta: tek2mtc@yahoo.com ÇOCUK EDEBİYATI YARIŞMASI SAYFA: 56

5 Hatıra KARDEŞLİK: /2008 Gür Sesli Şehit Rüştü Reşat Muhtaroğlu Rahmetli Rüştü Muhtaroğlu tarihinde Kazancı ya armağan ettiği bu fotoğrafın arkasında şu dizeyi yazmıştır: Bir gün gelir ölürüm cismim de olur ğubar Suratım benden kalır aleme bir yadigar. İki dostum vardı. Günümüze kadar yaşamış olmalarını yürekten isterdim. İkisi de, bir çok insana nasip olmayan özelliklere sahiptirler. Kendilerini, erken yaştan, dil, tarih, edebiyat, kültür bakımından mükemmel denebilecek kertede yetiştirmişlerdi. Bencilliklerini yenmiş, çıkarlarının üstesinden gelmiş, dertlerini unutmuş, milletin dertlerini kendi dertleri edinmiş insanlardı. Büyük büyük düşünen, insanca davranan, ülküye, ahlaka, prensibe sahip insanlardı. Dedikodulardan, suni gündemlerden uzak duran, milletin haklarını arayış içinde olan, rejimin, Türkmenleri meşgul etmek için ortaya attığı oyunları, millete hizmet eden projelerden kolayca ayıklayan insanlardı. Çekici sohbetleri, kuvvetli karakterleri, ileri sürdükleri olumlu düşünce ve görüşleriyle çevrelerini etkileyen, etkilemesini bilen insanlardı. Bunların biri tarihinde, kansere karşı yaklaşık bir yıl bir sürece mücadele verdikten sonra Allah ın rahmetine kavuşan değerimiz İsmet Özcan dı. Öbürü, devrik dikta rejimin karanlık zindanlarında uzun bir zaman işkencelere maruz kaldıktan sonra, haksız yere tarihinde idam sehpasına çıkarılan değerimiz Rüştü Reşat Muhtaroğlu dur. İkisinin de, hem dost olarak, hem de ülkücü, mücadeleci insanlar olarak üstümüzde, altından kolay kolay çıkamayacağımız borçlar vardır. Özcan a karşı, bu borçların bir bölümünü ödemiş sayılırız. İki yıl bir sürece Türkmen Kültür Müdürlüğünde tozlar arasında inledikten sonra, ITC nin Erbil deki Kültür Müdürlüğü tarafından 2005 de yayınlanan ve Özcan ın hayatıyla şiirlerini içeren Ölüme Zaman Erken adlı kitabımız, bu borçların, kismen de olsa, bir ödemesi sayılır. Oysa gür sesli şehidimiz rahmetli Rüştü ye karşı, henüz ciddi bir şeyler yapmadığımızın kanısındayım. Rahmetli Rüştü bir Kurban bayramına rastlayan tarihinde Kerkük te İzzettin gazinosunda arkadaşları M. Ö. Kazancı, Vacit Demirci, Adil Zeynel, Sabit Çakmakçı ile birlikte.

6 KARDEŞLİK: /2008 Tamam oluyor, her yılın Temmuz ayında, şurada burada anma törenleri düzenleniyor, konuşmalar veriliyor ve benzeri etkinlikler yapılıyor, Tamam.. Fakat bana kalırsa, bütün bunlar yetmez. Şehitlerimiz için, ölmezliklerini simgeleyen muhteşem bir panorama yapılmalı. Eserler yazılmalı haklarında.. Kendilerinin eserleri, hatıra yazıları varsa, yayına verilmeli, bastırılmalı..okul kitaplarında adlarına yer verilmeli ve millet uğrunda canlarını feda ettiklerine açıkça işaret edilmelidir. Burada, Şemsettin Küzeci nin 2004 de yazmış olduğu Kerkük Soykırımları kitabı, bu tür ciddi çalışmaların bir ürünü olduğunu kaydederken, Işık gazetesinin 9. sayısında yayımlanan Metin Kerküklü nün yazısı gibi, zamanla ortaya çıkan yeni belgeler doğrultunda, yeni yazılar ve hatta yeni kitaplar da yazılabileceğine inanmaktayım.. Yaş itibarıyla rahmetli dostum Rüştü, benden iki yıl büyüktü yılında Kerkük ün Musalla mahallesinde gözlerini dünyaya açmıştır. Babası Muhtar Reşat, saygın ve itibarlı bir şahsiyat olduğuna göre, 1957 yılından itibaren mahallenin muhtarlığına seçilmiştir. Bu görevi 1975 yılına kadar sürdürdükten sonra, zamanının Kerkük valisi tarafından, davamız uğrunda bütün bireyleriyle mücadele veren bir mert ailenin babası olduğu gerekçesiyle, bu görevden uzaklaştırılmıştır. Muhtar amcamız, her zaman giydiği zubununu, saltasını dolduran, hatta üstünden düşürmediği o milli kıyafetimize, kibarlığından kibarlık katan bir insandı. Yürürken, ayaklarının altındaki yer, saki titrerdi. Misafirperver, konuk sever bir insandı üstelik, Rahmeti Rüştü ye, ne zaman uğrasam, gelir, inceden ince bir hoş geldiniz de bulunurdu. Kendisi evde bulunmadığı zaman, fedakar eşi, teyze diye hitap ettiğim Kemal nenesi gelir, o zamanlar yaşımızın çok üstünde saydığımız bir nezaketle ağırlardı bizi. Allah ne kısmet etmişse lütfeder, takdim ederdi. Demek istediğim, o bereketli eve girdiğimiz zaman, bir çatık kaşa, bir alıngan yüze, bir somurtkan çehreye rastlayamazdık. Bu yüzden, orta ve lise dönemlerinde bir takım ülkücü gençler bir araya gelip, gizli olarak kurduğumuz Türkmen Öğrenci Birliğinin toplantılarının bir çoğunu Muhtar amcamızın evinde yapardık. Amcamız, kimi zaman, evin kapısında bekler, her hangi gayrı tabii bir şeyler izledi mi, gelir haber verir, konuşmamızı değiştirmemizi ister, dikkatli davranmamızı uyarırdı. Hele geniş toplantılarımızda, evden toplu halde değil, birkaç dakika aralıklı olarak, birer birer çıkmamızı yeğler ve kendisi, veya teyzemiz Kemal annesi, yolu bizim için temin etmeye çalışırlardı. Rahmetli Rüştü ile orta okul sıralarında tanışmıştım. Kısa bir zamanda samimiyetimiz artmış, iç içe bir dost olmuştuk. Ortak özellikler vardı aramızda, bizi birbirimize yaklaştıran. Karakter benzerlikler vardı. Ancak dostluğumuzun büyük bir payını, düşüncelerimizle geleceğe doğru yönelik tavırlarımıza borçluyduk. Kitap sevgisi, dil sevgisi, kültür sevgisi, edebiyat sevgisi, millet sevgisi kaynar dururdu içimizde. Konuşmalarımıza dedikodu karışamaz, nifak, yer bulamazdı sözlerimizin arasında. Hatta günlerin bir gününde yersiz bir şaka yaptığımızı anımsamıyorum. Gizli Türkmen Öğrenci Birliğinin üyeleri, kimi sorunları rejimin gözünden uzak bir yerde tartışıp konuşmak için, Sarıtepe bölgesine yaptığı bir çalışma pikniğinden bir görüntü. Ayakta duranlar, Rüştü, Muka rrem, İsmail, Adil, Kazancı. Oturanlar: Adil, Remzi, Sabit

7 KARDEŞLİK: /2008 Yetmişli yıllar, Baas rejiminin iktidarı ele geçirip kimseye göz açtırmadığı için, ülkenin en gerilimli, en gergin yıllarından sayılırdı. Milletin gençleri olarak, bu yeni rejimin benimsediği ırkçılık ve faşist tutumlarına karşı, hep bir şeyler yapmayı düşünüyorduk. Yapamadığımız için adete kavrulur gibi oluyorduk. Sürekli görüşmelerimizin birinde son kararı almıştık. Karar, gençleri bir araya toplayan bir Öğrenci Birliği kurmaktan oluşmaktaydı. Tarih için söylüyorum, kimseden bir direktif almadan kurmuştuk o birliği. Kimseden bir buyruk almadan, sürdürmüştük çalışmalarımızı. Fakat herkesi dinliyorduk. Bunu, etrafımızdaki ağabeylerimize bildirmeden yapıyorduk. Şu veya bu konuda nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmek için, düşüncelerini edindiğimiz ağabeylerimiz arasında rahmetli hocamız Mehmet İzzet Hattat, Rüştü ün abesi Kemal Muhtar, Sabit Çakmakçının abesi Abdulbaki başta gelmekteydi. Çalışmalarımıza başladıktan bir müddet sonra, rejimim Araplaştırmak politikası doğrultusunda Kerkük e soktuğu yobazlarından bir grup, rahmetli dostumuz Mehmet Remzi yi, babası Fatih Saatçinin dükkanında alçakça vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılmıştı. Akşamın son saatlerinde Allahın rahmetine kavuştuğunu öğrenince, seferber olmuştuk. Tüm bildiklerimize haber salmıştık. İkinci gün, sabahın ilk saatlerinde Cumhuriyet hastanesinin önünde, rahmetlinin naşini teslim almak ve son konağına götürmek için, elli bin kişinin üstünde büyük bir kalabalık bulunuyordu. Öğrenciler, bunların çoğunluğunu oluşturuyordu. Cenaze töreni boyunca, rejime lanet okuyan, Kerkük ün bir Türk şehri olduğunu, ve böyle de kalacağını vurgulayan sloganlar atıyorduk avaz avaz, gür gür. Şehidimiz Rüştü nün sesi, en gür sesti, her an az daha yükselen sesler arasında. Şimdi bile kulaklarımı çınlatmaktadır. Törenin geçtiği cadde ve sokaklardaki açık esnaf dükkanlarını, biz zorla kapatıyor, etrafı saran polis güçleri ise, buna manii olmaya çalışıyordu. İki taraf arasında karşılıklı ağız dalaşmaları başlıyor ve yer yer el kavgalarına dönüşüyordu. Rejimin yine, aynı yıllarda almış olduğu haksız bir karara göre, bazı öğretmenlerimizin, ülkenin güney bölgelerine nakledilmelerine karşı, Musalla lisesinin önünde geniş bir boykot düzenlemiş, okula girmeye isyan etmiştik. Kerkük lisesindeki dostlarımız da aynı şeyi yapmışlardı. Yine öğrenciler ile polisler arasında çatışmalar çıkmıştı. Böylece, Öğrenci Birliği ikinci kez olarak ağırlığını ortaya koymuştu. Rejime ayrı bir ders daha vermiş, ayrı bir sok daha yaşatmıştı. İyice hatırlıyorum, Baas rejimi iktidarı yeni ele geçirmişti. Çok güvendiği, hatta rejimin o tarihlerde en uzun kolu olduğu nitelenebilen Irak Gençlik ve Öğrenci Birliği teşkilatından özel bir heyet Bağdat tan Kerkük e gelmişti. Öğrenciler katında bir seçim yapılacaktı, bu konuda Türkmen öğrencileriyle bir mülakat istemişlerdi. Bir on, on iki kişi, kendimizi toparlamış İşçiler Kulübünde karşılarına çıkmıştık. Akşamın son saatlerine kadar süren bu mülakatta, yapılması düşünülen seçimde, Türkmen öğrencilerinin desteğine ihtiyaçları olduğunu açıklamışlardı.. Biz de bu desteğe karşı, taleplerimizi masaya yatırmıştık. Taleplerimizde, tek öğrencilerle değil, milli haklarımızla da ilişkin isteklerin büyük bir yeri, büyük bir payı vardı. Söz vermişlerdi. İkinci gün büyüklerimize danışmıştık. Büyüklerimiz konuya ayrı açılardan bakmaktaydılar. Razı değillerdi. Her şeyden alıkoymuş seçime katılmamıştık. Aşağıdaki fotoğrafta Öğrenci Birliğinden bir grup öğrenci, Tuzhurmatı ya yaptığı bir ziyaret sırasında. Fotoğrafta sırasıyla: Rüştü, İsmail, Kazancı, Sabit ve Vacit görünmekte.

8 KARDEŞLİK: /2008 Tarih için söylüyorum yine, Birliği milli şuurumuzun doğrultusunda kurmuştuk. Bu konuda mütevazı yeteneğimizi, bilgilerimizi kullanmıştık. Birliğin her hangi bir içtüzük veya talimatnamesi yoktu. Görevleri aramızda dağıtmak konusu aklımızın ucundan bile geçmemişti. Çünkü hiç birimiz koltuk peşinde değildik. Önceleri beş, daha sonraları, on bir örgenciden oluşan bir yürütme kurulu, tüm işleri birlikte düşünmekte, planlamakta, yapmaktaydı. Bütün toplantılarımızı en ihtiyatlı bir ortamda yapmaya çalışırdık. Tutanağımız yoktu, talimatlarımızı, birbirimize ezberleterek dostlarımıza iletirdik. Gündemde tartışılması uzun sürebilecek bir konu varsa, Kerkük e yakın bir yere, örneğin Sarıtepe, Taze, Karatepe gibi piknik yerlerine gezintiler düzenleyerek, toplantılarımızı gerçekleştirirdik. İz yitirmek için, elimiz altında eğlence araçlarından ne varsa, kendimizle götürürdük. Arkamızdan kıl kadar bir eser bırakmamak için, olduğumuz yeri terk etmeden, tüm evraklarımızı yandırır, külünü kumlara gömerdik. Giderken şarkılar yaka yaka gider, dönerken hoyratlar söyleye söyleye dönerdik, iz yitirmek için.. Diğer toplantılarımızı, az önce söylediğim gibi, çoğunlukla Muhtar amcamızın evinde, ama bazen da, ya bizde ya da Sabit Çakmakçıgillerin evinde yapardık. Gündemde konuşacak bir şeyler yoksa, birbirimizi kültürleştirmeye, bilinçleştirmeye çalışırdık. Okuduğumuz kitapları özetleyerek birbirimize anlatırdık. Türkmence kitaplarını değerlendirir, yeni çıkanlarını öğrenciler arasında dağıtmaya çalışırdık. Edebiyat ortak merakımızdı. Diğer dostlarımızı söylemiyorum, rahmetli Rüştü ile benim aramızda, ortak özelliklerin önemli olanlarından biri edebiyattı. Yazdığımız şiirleri birbirimize okur, birbirimiz için düzeltirdik. Dilde özleştirme akımına olağan üstü bir tutkumuz vardı. Nerede yeni bir sözcük duysak, anlamını yarı yamalık kavramış olsak bile, şiirimizde ısrarla kullanmaya çalışırdık. Gençlik demeyin, dilimizi, kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi korudukça, varlığımızı, kimliğimizi koruyacağımıza içten inanıyorduk bir türlü. Örgenci Birliğinin de esas görevlerinden biri, milletin varlığını korumak, milleti, tüm meşru haklarına kadar vardırmaktı. Bunun kolayca sağlanamayacağının algısı içindeydik birinci günden itibaren. Biliyorduk ki, yol çiçekle değil, dikenle, çakılla, kanla döşeli. Biliyorduk ki, her şey irademize bağlı. Öğrenci Birliği, zamanla, Türkmeneli bölgelerine yaptığımız ziyaretler ve oralarda görüşüp anlaştığımız, anlaşıp destek gördüğümüz dostlarımızın sayesinde genişliyor, çalışmalarıyla yeni yeni boyutlar kazaniyordu. Tuzhurmatu, Birliğe en çok destek veren bölgelerin başında gelmekteydi. Her geçen gün çalışmalarımızın meyvesinin az daha, kimsede değilse, ortak düşünen, kaderini kör düğümlerle birbirine bağlayan dostlar olarak, kendimizde hissetmekteydik. Kültürümüz artıyor, bilicimiz derinleşiyor, kendimize ve toplumumuza güvenimiz büyüyor, yeni dostlar, yeni dostluklar kazanıyorduk. Çevremiz genişliyordu günden güne yılının Eylülünde, Ziraat Fakültesine kabul olduğum için, Bağdat a ayrılmıştım. Yeni bir çevre edinmiş, yeni dostlarla yeni bir yolculuğa başlamıştım. Kerkük teki dostlarımızla başlattığımız yolculuğun bir uzantısı olan Bağdat taki çalışmalarımızın, ortam icabı, yöntem ve üslubu apayrı idi. Ancak eski dostlarımız ile hiçbir zaman ilişkilerimiz kesilmedi.. Kerkük e her ziyaretimde mutlaka Rüştü ye uğrardım. Beraber Kerkük te, mutlaka birkaç saatliğe bir tur atardık. Bağdat taki çalışmalarımızı anlatırdım yılında Mastara kabul olduktan sonra da, bu ilişki aynı sıcaklığıyla devam etti. Oysa 1977 yılında Türkmen Kardeşlik Ocağına devrik dikta rejimin el koyması ve iki yıl sonra Türkmen liderlerinin tutuklanması, herkese ihtiyatlı davranmasını farz ediyor, gerektiriyordu. O tarihte itibaren, Rüştü ile görüşmelerimiz azaldı yılında kardeşi Erşat ile tutuklandığını duyunca çılgına dönmüştüm. Serbest bırakılması için dualar geçirmiştim içimden yanık yanık. Yedi dava arkadaşıyla birlikte tarihinde infaz edilirken yer gök ağlamıştı, ben ağlamaz mıydım..! Günümüze kadar göz yaşlarım içime akmaktadır. Bu yazı ile birlikte yayınlanan fotoğrafları ara sıra çıkarır, hasret hasret bakar, bir şeyler yazmak ister, fakat anısına bir haksızlık yapmaktan korkarak kalemi, her defasında tekrar bırakırdım. Ancak bu yıl, ömürden ne kaldı diye, kendimi toparlamam gerekir diye düşünden. Yazımın sonunda şehit dostum Rüştü nün anısı önünde saygıyla şapkamı çıkarır eğilirken, Annesi başta olmak üzere, Kardeşleri Kemal beye, Ganim, Erşat, Haşim, Türkeş, ve kız kardeşine sevgilerimi bildiriyorum. Evet bu sevgi size değilse, kime. Siz ki, davamız uğrunda ailece mücadele vermenin en güzel örneğini verdiniz..hepinizin ömrüne bereket KAZANCI...

9 KARDEŞLİK: /2008 Erbil Aşığı Şair Cemal Terzioğlu: Esas amacım Türkmen kültürüne hizmet etmektir Dergimiz Kardeşlik, Türkmen edebiyat ve kültürüne büyük katkı yapmış ve hala da yapmakta olan sevgili Erbili'mizin edebiyat ve kültürel simalarını gündemine almaya devam ediyor. Bu sayımızda kendisinin Erbil aşığı olarak çağrılmasını isteyen şair Cemal Terzioğlu'yu konuk ediyoruz. Röportaj ve fotoğraf: Dilşat Terzi *Cemal Terzioğlu kimdir? -Rahmetli annemin dediğine göre 1958 yılında Irak ta 14 Temmuz 1958 Cumhuriyetin ilânından 2 ay sonra Erbil in Hanaka mahallesinde doğdum. Evliyim Yanar adında bir kız ve Yazar adında bir erkek çocuk babasıyım. Erbil de tanınmış Türkmen Halife İbrahim Bezirgan ın oğluyum. Annem de tanınmış Türkmen Sait Saka nın kızı Şükriye hanımdır. 5 yaşında iken babamı kayıbettim. Rahmetli annem bana hem annelik hem de babalık yaptı de annemin vefat etmesi beni ciddi bir şekilde üzdü. Bu tarihten sonra gerçekten kendimi hem annesiz hem de babasız hissetmeye başladım. İlk, ortaokul ve ticaret lisesinin ilk 2 sınıflarını Erbil de tamamladım. Ticaret lisesinin son sınıfını Kerkük Ticaret Lisesinden 1977 yılında birincilikle mezun olup, Bağdat Üniversitesi İdari ve İktisadi Fakültesi'nin muhasebe bölümünü kazandım yılında bu fakülteden ilk on başarılı öğrencilerden biri olarak mezun oldum. Aynı yıl Erbil de Özerklik Bölgesinin Yürütme Konseyi'nin Başkanlığında Denetçi olarak göreve atandım yılında Muhasebe Denetim programının katıldığım yüksek lisans sınavında kazanan 30 kişiden ilk kişi ben oldum yılında bu yüksek lisans programından mezun olur olmaz 22 ay askerlik yaptım yılında Erbil Teknik Yüksekokuluna öğretim üyesi olarak naklimi yaptırdım yılında Erbil de siyasi faaliyete başlayan Irak Mili Türkmen Partisi'nde siyasi mücadeleye başladım. Bu partide; Erbil il Teşkilat jüri üyesi olup, bir süre bu partinin radyo evinde programcı ve spikerlik yaptım. En son 1994 yılında bu partiye bağlı Türkmeneli Yardımlaşma Örgütü'nün başkanı oldum bu partiden istifa ettim yılında Muhasebe Denetim anabilim dalında doktora yapmak için Türkiye ye gittim. İlk yıl Ankara'da Gazi Üniversitesi Tömer inde Türkiye Türkçe si okuyup, sonrası İstanbul Üniversitesi'nde tüm sınavlara katılarak bu programda kesin kaydımı yaptırdım. Teorik derslerimi başardıktan sonra İstanbul da Başak Sigorta A. Ş. da sözleşmeli olarak yaklaşık 5 yıl çalışıp ailemin ekmeğini kazanarak ve aynı zamanda doktora eğitimine devam ettim. 12 Haziran, 2002 de Irak Sigorta Sektörü için Bir Tekdüzen Muhasebe Sistemi Önerisi adlı tezi ile Doktora diplomasına hak kazanmış oldum.

10 KARDEŞLİK: / yılından bu yana Erbil Teknik Yüksekokulu'nun Muhasebe Bölümü'nde öğretim üyeliği görevime devam etmekteyim. Ayrıca Irak Türkmen Cephesi ve istenilen herhangi kişi ve birimlere Mali Danışmanlık yapmaktayım. *Peki edebi hayatınız nasıl başladı, şiire nasıl merak sardınız? -Rahmetli annem; benim hem annem, hem babam hem de okuduğu güzel hoyrat ve manileri ile edebiyat alemine sürükleyen oldu. Ben annemin okuduğu hoyrat ve manileri arasında büyüdüm. Orta okula varınca, kardeşim İhsan Terzioğlu ile Türkçe okuma ve yazmayı öğrenmeğe başladım. O zamanlar, Bağdat ta Bağdat Radyosu'nda yayın yapan Türkmence bölümü yayının edebiyata merakımı artırdı. O yıllarda Irak ta çok az sayıda Türkçe yayınlanan kitaplar, Kardeşlik ile Birlik Sesi dergileri ve Yurt gazetesini hemen hemen hepsini merakla piyasaya gelmelerini dört gözle beklerdim. *Kimlerden etkelendiniz? -Rahmetli annemden sonra beni saygı değer Nesrin Erbil in şiirleri, bir de rahmetli Hayrüllah Kazım ın nazik serbest şiirleri ile yayınladığı sohbet yazıları iyice etkiledi. *Nerede şiirlerinizi yayınladınız? -Birlik sesi, Kardeşlik dergileri ve Yurt gazetesinin yılları arasında muhabirliklerini yaptım. Bu gazete ve dergilerde sohbet ve yazdığım şiirlerimin bazılarını yayınladım. Yurt gazetesinde birkaç kişi hakkında eleştiri yazınca, bazı saygı değer edebiyatçıların isteği üzere eleştiri yazmaktan vazgeçip, Erbil in Türkmen folkloru ile ilgili bazı düz yazılar ve sohbetler yazdım. Bu yıllar arasında, Erbilli Türkmen edebiyatçı, sanatkarları yukarıda adı geçen gazete ve dergilerde tanıtmaya ve ürünlerini yayınlaya uğraştım. Tanınan ve genç Erbilli Türkmen edebiyatçılar ve sanatkarlar hakkında yazılar yazdım yılları arasında Türkmen Kardeşlik Ocağı Erbil Kolu'nda kültürel faaliyetlere başladım. *Şiirlerinizi bir kitap halinde yayımlamayı düşünmüyor musunuz? - 30yıla yakın Türkmen kültürü ile uğraştım. Şu ana kadar yazdığım şiirlerimi bir kitapta yayınlamayı düşünmüyorum. Ama gelecekte olabilir. Ne var ki, benim ile başlayan bazı edebiyatçılar 5-10 tane kitap şu ana kadar yayınlamışlardır. Benim esas amacım Türkmen kültürüne hizmet etmek ve Erbilli Türkmen aydınların kültürümüzde yerlerini almalarını sağlamaktır. *Türkmen edebiyatını takip edebiliyor musunuz? -Gerçeği konuşmak gerekiyorsa, fazla takip edemiyorum. Bunun sebebi de bilimsel çalışmamın yoğun olması ve bazı sebeplerden dolayı. *Sizi farklı soy adlar kullandığınızı görüyoruz? -Bu doğru, ilkin Öksüz ve Öksüz Erbilli soyadını kullandım de Erbil soyadını kullandım. 1995'ten beri ailemin soyadı olan Terzioğlu soyadını kullanıyorum. *Sanırım kod adla yazmış olduğunuz çok sayıda şiiriniz de var? -Bu da doğru yılları arasında bazı nedenlerden dolayı Güler Erbilli adında çok sayıda şiir yayınladım. Bunun sebebi de Türkmen bayanları şiir ve kültür alanına desteklemek idi. Takma ad kullandığım için daha rahat ve özgür bir şekilde şiir yayınlıyordum. Şunu da söylemek gerekir ki kendi adıma yazıp yayınladığım şiirleri bazı arkadaşların beğenmemesi ve Güler adında yayınladığımda beğenmeleri gibi çelişkili edebiyatçı olduklarını saptamış oldum. *Şiirlerinizde ne gibi temalar işliyorsunuz? -Ben 3 Kale, 2 minare, 1 köpür ve Aksu Irmağı'na deli divane olduğumu yazılan şiirlerimde ilânı aşk ediyorum. Ayrıca yazdığım şiirlerimde Erbil Türkmen folkloru, hoyrat aşkı ve yaşadığım 30 yıllık yolculuk maceralarımın izleri açıkca sergilenmektedir. *Erbil'e aşkınızın sınırsız olduğunu görüyoruz? -Ben; Erbil e Gökbörü, İhsan Doğramacı ve Nesrin Erbil adlarını vermişim. Zaten saygı değer bu üç zat olmasaydı; bence Erbil cansız ve duygusuz bir insana, kanatsız bir kuşa, susuz bir denize, gündüzsüz bir güne, tuzsuz bir yemeğe, şekersiz bir tatlıya, gözsüz bir insana, aşıksız bir hayata ve ölü bir memlekete benzerdi.

11 KARDEŞLİK: /2008 İyidir ki bu zatlar varmış, yoksa çoktan beri yalnız Erbil ve Türkmen değil, dünya da sona ermiş olurdu bence. Ne mutlu bana ki bu üç saygı değer gibi Erbil`in zati varmış!!!. Yüce Allah bu saygı değer zatları çok görmesin. *Son bir söz. -Ben Nesrin Erbil'in şiirlerinin çok koyu bir hayranıyım. Ben halkımın ve onların izlerinde varım. Öz diyarıma ve halkıma hizmetkarım. Ne var ki doktora diploması taşıyorum. Bırakın bir doktora diplomasını taşıyan ilk hizmetkâr ben oluyum. çünkü bu hizmetkârlık şan ve şeref hizmetkârlığıdır. Ne mutlu bana bu hizmetkârlığa nail olursam. Aşağıda şairimizin şiirlerin üç örnek veriyoruz. NERELİYİM? Ben, Üç kaleliyim İki minareliyim Bir Altunköprülüyüm Bir Mendeliliyim Bir de, Bayatlı Kifrili, Kızlarbatlı, Hanekinli yim. Ben, Bağdat ta Azemmiyeli Ragiba Hatunluyum. Aziziye de Karağoluyum. Ben, Musul da Nebiyunuslu Karakoyunlu Mühallebiyeliyim. Atam, Sultan Muzaffer Dilim, hoyrat okur. Gönlüm, kan fışkırır Vatana, Kurban olmaya her an hazır. Bu benim acizane benliğim. Tarihim ise; Hilalla altı devletli Mavi bayrağım. Erbil GÖKBÖRÜ SİYARINDA Resim, nedir? Anlamam. Nasıl çizilir? Bilmem. İnsanlar, Önümde otursalar Yer üzerinde, Uzansalar. Yok resimlerini Gölgelerini bile, Çizemem. Ama, Ne kadar bu diyardan Uzaklaşsam, Kocaman kalesini, Dimdik duran minaresini, Karlı dağlarını, Yeşil bağlarını, Şah damarından Coşan kanımla Gönlümün içinde, Öyle güzel çizerim ki, Picasso bile Ne haddi var Dursun karşımda!!!?. Bağdat

12 KARDEŞLİK: /2008 KANADI KIRIK TELAFERİM : Cemal Terzioğlu Cani ile kanlı Oturdular Toplandılar Telaferi`mi katletmeye Anlaştılar. Telaferi`min Kırılmayacak kanadını Yoldular. Kırılacak olanı da Namertçe kırdılar. Telaferi`mi uçmamaya Mahkum kıldılar. Bu sene, Telaferi`min bulguru Ağyarlar, Telaferi`min çocuğunu Hem babasız Hem annesiz Hem de Derbeder etmesine Ağyarlar, Yoldular. Kırılacak olanı da Namertçe kırdılar. Telaferi`mi uçmamaya Mahkum kıldılar. Bu sene, Telaferi`min bulguru Hasanköy şehitlerimin Kanı ile kaynadı. Telaferi`mide Serayı, yerle bir ettiler. Hasanköyümü harabeye Çevirdiler. Kale'mi, ev ev taradılar. Kadın çocuk yaşlı Ayırmadan Kurşuna dizdiler. Vehset saçtılar. Helepçe"nin bir adı kaldı. Altunköprü'nün yarası Sağalmadan Telaferi"min feryadı Geldi üstüne. Ağyarlar, Teleferi`mi Türkmeni Her mert insanı Yok etmek için Uygulamaya geçtiler. Telaferi`mde akan kan Özbeöz kardeşimin kanıdır. Acısı acımdır. Bacısı bacımdır. Başımın tacıdır. Sızlayan yarası Sağalmayan yaramdır. Erbil / 12/09/2005

13 KARDEŞLİK: /2008 Öykü BİZİM EVİN KIBLESİ İmdat Avşar Sadece kıble taş duvarı kalmıştı ayakta. O viranenin yıkıntıları arasında dolaştım. Sanki otuz yıl önce, unutmuşlardı beni ocak başında. Destanlar anlatan ebemin sesini duydum. Karlar savruldu birden, bir kurt gibi uludu rüzgâr. Kapının önünden geçen çileli kadınlar yürüdü. Kollarında ağır helkelerle yüreğime basarak Gündoğduya açılırdı kapısı. Kıble duvarı taş, üç yanı kerpiç. Dört odadan ibaretti Berdi yastıkları, halı minderleri ve dokuma kilimleriyle; sekili büyük oda. Her zaman kilitliydi gömme dolabı. Kapısı ise yasaklı çocuklara. Misafir geldiğinde lambası titrer, bacası tüter ve yüzü aydınlanırdı İki penceresi vardı küçük odanın. Poyraz yanı kör pencere kışın hiçbir yer görünmezdi. Günbatımı güneş düşen pencereden bakardık köye Kat kat yorgan ve döşeklerin bulunduğu yüklük, evlikteydi. Evliğin astarında hevenk hevenk yaz mevsimi olurdu. Üzümler, soğanlar, mısırlar Bir ocak vardı mabeynin duvarında. İçinde ölgün tezek ateşi, önünde deşilmiş külleri olan. Yel ters estiğinde evi dumana boğan ocak. Anam, perişan kınalı saçlarıyla, dumanların içinde tütsü yakan bir büyücü gibi dururdu ocağın kenarında. Ocak alevlendiğinde sisler içinde parlardı yüzü. Alev rengindeydi kınalı saçları. Saçları tutuştu sanırdım. Ocak demirlerinin üstündeki ise batmış tencerede hep bir şeyler kaynardı. Ocağın iki yanında, ikişer kermeden oluşan tabureler olurdu. Hüseyin i Kerbela da ölürken, Arzu yu suya inerken, Köroğlu nu yol keserken, Kerem i yanarken gördüm. O kutsal ocağın başında gördüm. Bozkır ayazının, buzdan bir bıçak olup kestiği sabahlarda ve kan donduran akşamlarda hep suya inerdi kadınlar Ulu yol üstünde bir han gibiydi bizim mabeyin. Kışın, suya gelen kadınların ellerini ısıttığı bir han. Güzün, evin önündeki bahçe bozulduğunda, çeşmeye giden kadınlar nerdeyse bizim evin içinden geçerlerdi. Helkelerini bizim basamaklara koyar, çardaktan mabeyne açılan kapıyı, kendi kapıları gibi açarlardı. Güneş, Ağbayır dan burnunu gösterdiğinde ya da kol harmandan sallanıp batarken suya inen kadınlar; bizim ocağın başında, üşüyen ellerini ısıtır, yorgun kollarını dinlendirirdi. Acık soluklanıyım gurban oluyum, dondum. Kollarım koptu anam, elerim buydu. Aman anaaam! Bu nasıl soğuk, dışarıda kalanın döğüm canına diye, dişlerini zangırdatarak gelirlerdi. Zennibe Teyze, Emine Bacı, Sevgi Bacı, Ümüş Bibi, Sabır Yenge, Vahide Ebe her biri çile kiliminde birer gül nakışıydı. Dayanıklı, güçlü, yiğit, cesur, er tabiatlı, hatun analar. O, yüzü yel çalgını kadersizler, kışın suya inice bir serçe gibi üşür, ocağın başına davetsiz üşüşürlerdi. Bozkırın ayazı, en çok onları vurur, en çok onların başına savrulurdu kar. Sert eserdi feleğin rüzgârı, onların tepesinde. Köyün en yüksek tepesi, Ağbayır gibi dikti başları. Zemheri sabahlarında horozlar öterken düşerlerdi yollara. Ya kollarında asılı ağır helkeler, ya ellerinde komşu ocaklardan aldıkları ateşle... Kibritsiz köyün, ateş taşıyanlarıydı onlar. Bir yangın yeri olan yüreklerini ocağa koyup üfleseler, tezekler tutuşurdu. Bundan haberleri bile yoktu. Her sabah duman çıkan bacaları gözetler, ocaklarını tutuşturmak için ellerinde ateş taşırlardı. Suya geldiklerinde, ocağın başında, ya anamla ya da ebemle, iki çift laf edip ısınır giderlerdi. Bazen iki çift söz, tadına doyulmaz bir sohbete dönüşürdü. Ocağın başında baş başa veren iki yoldaş lafın belini kırıp, arkayı unuturlardı. Laf ayak parmaklarından başlar, diz kapağa kadar çıkardı.

14 KARDEŞLİK: /2008 Bazen onların ibikleşmeleri akşamüstü başlar, gün gedikten aşana kadar devam ederdi. Ocakbaşı sohbetleri koyulaştı mı dışarıda helkelerin yüzü buz tutana kadar devam ederdi. Dar akşam, karda anasının izini süren çocuklar, bizim kapının önündeki helkeleri tanır, analarının ocak başında olduğunu bilerek dalarlardı içeriye. Çoğu zaman babalarından bir ferman getirip okurlardı. Eve gelip babalarının fermanını okuyan çocuklar, analarından bir karşı ferman alıp izleri üstü dönerlerdi. Çocuktan elçiler akşamüstleri analarından aldığı fermanı babalarına, babalarından aldıklarını da analarına okurlardı. Anaa, babam dedi ki, ağzını ayırmasın çabuk eve gelsin... Baba anam dedi ki, babayın boynu altında kalsın, çatladı mı geliyom işte Anaa, babam dedi ki, unsuz evin iti gibi kapı kapı dolaşmasın, tez gelsin Baba, anam dedi ki, Babansız kalaydım ilahi, İki eşeğe bir arpayı bölemez, eme seme yaramadık Anaa, babam tez gelsin, beni yanına eletmesin diyor. Baba anam Daşını dikeydim babayın... diyor. Anaa, ocaktaki süt taştı. Anaa, babam kazanı küllüğe attı. Gelirsem Anaa, yalancı memeyi lokuma batırıp verdik, bebek gene susmuyor. Babam diye fermanlar gelir; Babansız kalaydım Babanı emzirecek miyim? Eli yanına döşensin babayın Şapkasını önüne mi yıktım? Kırık tutup kahpelik mi ettim? O kazanı, başına dikerim inşallah diye karşı fermanlar giderdi. Ben o, gül yüzlülerden en çok Vahide Ebeyi severdim. Ebemin ahiretlik yoldaşıydı o. İkisi de genç yaşta dul kalmış, saçlarını sürüyerek büyütmüşlerdi çocuklarını. Onların yüzü suyu hürmetine vardık biz. Ocak başında konuşmaya başladılar mı, dört cephede harb ederler, Sarıkamış ta donar, Yemen de yanar, Çanakkale de toprağa düşerlerdi Bir saatte üç kıtayı dolaşır gelirlerdi. Yokluğu, yoksulluğu açlığı, sefaleti konuşurlardı. Sonra şükrederlerdi perişan hallerine. Seferberliğin sunasıydı onlar. Ebem gibi giyinirdi. Vahide Ebe. Başında tülbendi, fistanının üzerinde bir önlüğü vardı. Dalında solmuş bir yelek. Ayaklarında mesti ve üzerine giydiği lastik ayakkabıları vardı. Anamın yaptığı çörekleri, kömbeleri pek severdi. Dişi yoktu ağzında. Taze pişmiş kömbeleri sever, doyuncaya kadar yerdi. Fırsat buldukça iki büklüm gelirdi ebemin yanına. Yazmasının kenarından porsumuş saçları dışarı fırlardı. Dipleri beyaz, üstleri kınalı saçları. Aklına geleni söylerdi birden. Saf, temiz, cefakar bir kadındı. Çeşmeye geleceğinden, su götüreceğinden değildi. Ebem ile biraz sohbet etmek, varsa taze kömbelerden yemek için eline iki cingil alır düşerdi yollara. Bir gün elinde iki cingil ile geldi. Kondu bizim kapıya. Çardakta dikiliyordum. Eben evde mi gurban olduğum dedi. Evde, evde gel dedim. Zorlanarak çıktı merdivenlerden, çardağa çıktığında belini doğrulttu. Bir of çekti derinden. Yazmasından taşan saçlarını yüzüne doğru savuruyordu rüzgâr. İçeri geçti. Ebem ile mabeyindeki ocağın başında bir sohbete daldılar. Yarım asır öncesine gittiler bir müddet sonra. Hava kararıyordu. Köyün imamının sesi rüzgârda dağılıyor, kesik kesik gelen ezan sesi bizim eve kadar zor ulaşıyordu. Akşam ezanını duyan vahide Ebe: Zeliha, yoldaşım dedi, bir namazlık ver de akşamı kılıp gideyim. Ebem evlikten bir namazlık getirdi, Vahide Ebe ye verdi. Sen namazını kıl, ben de ahıra gidip geline yardım edeyim dedi. Vahide Ebe ile mabeyinde yalnızdık. Bizim evin bir yanı taş duvardı. Kıble duvar derlerdi. Namaza duranlar, yüzünü taş duvara dönerlerdi. Vahide Ebe, namazlığı ocağa doğru serdi. Ocak kuzeye bakardı. Vahide Ebe Allahu ekber deyip namaza başladı. Bir telaş bastı beni. Vahide Ebe namaza ters durmuştu. Dayanamadım, bağırdım. Ebeee! Ebe! Ters duruyorsun. Kıble şu taraf dedim. Daha namaza yeni durmuştu. Feryadımı işitince sağa sola selam verip bana doğru döndü. Kendinden emindi. Yanlışın var gadasını aldığım dedi. Bizim evin gıblesi ocağa bakar. * İmdat Avşar: 1967 yılında Kırşehir e bağlı Kaman ilçesinde doğmuştur. Fırat Üniversitesinden Eğitim Bilimler, Anabilim Dalında mastarı vardır. Edebiyata şiir ile başlayan Avşar son zamanlarda yazdığı enteresan öyküleriyle Türk Dünyası kapsamında dikkati çekmektedir. Bu öyküyü özel olarak dergimize ayırmıştır. Öykülerini en çok Kardeş Kalemlerde yayımlamaktadır.

15 KARDEŞLİK: /2008 Sanat Azərbaycan Musiqisi Şifüahi və Yazılı Mənbələrdə Habil Ağanemətoğlu Həmidov Habil Ağanemət oğlu Həmidov ali təhsil almış, cü illərdə Azərbaycan Dövlət Dillər Universitetinin dissertantı olmuş və həmin ildə pedaqogikanın tarixi və nəzəriyyəsi ixtisası üzrə müdafiə işini başa çatdıraraq pedaqoji elmlər namizədi alimlik dərəcəsi almışdır. O, «Sağlamlıq və iradi-fiziki keyfiyyətlərin formalaşdırılmasında Azərbaycan milli oyunlarının potensial imkanları»(5ç/v), «Azərbaycan milli oyunlarının sosial-pedaqoji-psixoloji mahiyyəti və tərbiyə işində onlardan istifadə»(8,5 ç/v), «İdman pedaqogikası»(12,5 ç/v), «Azərbaycan musiqisi şifahi və yazılı mənbələrdə»(8 ç/v) dərs vəsaitlərinin, siyasi mövzuda yazılmış «Azərbaycanın Asiya ölkələri ilə beynəlxalq münasibətləri»(7 ç/v), «Böyük İpək Yolu Azərbaycanın beynəlxalq münasibətlərində»(7 ç/v), «Azərbaycanın xarici əlaqələrində İpək Yolunun rolu»(11 ç/v), «Azərbaycanın xarici əlaqələrində sosial-siyasi müna sibətlər» (15 ç/v- A. Bəşirovla həmmüəllif), ««Щелковый путь в контексте Восток-Запад»(9 ç/v), «Heydər Əliyev və Azərbaycanda təhsil siyasəti»(9 ç/v), «İpək Yolu və Azərbaycanın strateji maraqları»(9 ç/v) adlı kitabların, iki yüzdən artıq siyasi-elmi, publisistik qəzet və jurnal məqalələrinin müəllifidir. Hazırda Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Fəlsəfə və Siyasi-Hüquqi Tədqiqatlar İnstitutunun aparıcı elmi işçisidir. Tarixi hadisələrin doğru-düzgün işıqlan-dırılması problemi bütün bəşəriyyəti düşündürən vacib məsələlərdən biridir. Bəlkə də, ilk baxışdan bəzilərinə sadə görünən bir faktın yəni hər hansı bir şəxsin mənəviyyat tarixi əslində onun ümumi tarixinin əsas qollarından biridir desək, yəqin ki, səhv etmərik. Bu mənada dünya istər Şərq, istərsə də Qərb tarixini, musiqimizi, mədəniyyətimizi, düşüncə və məfkurə keçmişimizi öyrənən hər kəs həmin böyük məcraya bu və ya başqa şəkildə baş vurmalıdır ki, araşdırılan problemlərdə reallığı üzə çıxara bilsin. Qeyd etməliyik ki, indiyə qədər tanınmış tarixçilərimiz, nəzəriyyəçilərimiz musiqi tariximizə aid elmi tədqiqat işləri aparmış və sanballı əsərlər yazaraq onları geniş oxucu auditoriyasına təqdim etmişlər. Musiqinin insanlara təsiri imkanlarını və cəmiyyətdəki rolunu düşünən alimlər, yazıçı və şairlər musiqiyə müxtəlif təriflər verməyə cəhd göstərmiş, onun təbiətini araşdıran hər bir tədqiqatçı eyni zamanda onda yeni-yeni cizgilər, keyfiyyətlər tapmış, öz dövrünə, zəmanəsinə, dünyagörüşünə və fəlsəfi sisteminə əsaslanıb musiqi haqqında məlumatı genişləndirməyə çalışmışlar. Tarixdə ilk dəfə ahəngdarlıq və hərtərəflilik prinsipinə əsaslanaraq tərbiyə nəzəriyyəsi yaradılarkən, yəni insanlar ruha və əqlə malik canlı varlıq kimi təqdim olunandan musiqi şəxsiyyət tərbiyəsinin mühüm komponentlərindən biri kimi götürülür. Demək, tarixi gerçəklik bir daha sübut edir ki, Şərq, o cümlədən Azərbaycan musiqisinin tarixi daha qədimdir və o bu mənada da musiqi sivilizasiyasının beşiklərindən biri kimi götürülə bilər. Danılmaz faktdır ki, Azərbaycan musiqi mədəniyyətinin və xalq incəsənətinin çoxəsrlik ənənələri vardır. Tanınmış incəsənət ustaları, xalq çalğı alətlərində ifa edənlər, xüsusilə xanəndələr, aşıqlar bu ənənələri nəsildən-nəslə yaşadaraq böyük və zəngin bir irs yaratmışlar. Görkəmli bəstəkarımız Fikrət Əmirovun təbirincə desək: «Klassik xanəndələrin təcrübə və irsini not və səsyazma sayəsində öyrənmək isə yalnız bizim əsrdə mümkün olmuşdur». Bütün bunlara baxmayaraq,son zamanlaradək xalq içərisindən çıxan görkəmli musiqiçilərin nəinki həyat və yaradıcılığı, eyni zamanda onların milli musiqi mədəniyyətimizin inkişafında göstərdikləri böyük xidmətləri lazımınca öyrənilməmişdir. Bir sıra sənətkarların adı belə unudulmuş, itib-batmışdır. Sadalananlar isə təbii olaraq çağdaş musiqimizin əsrlərdən gələn sədalar üzərində köklənməsinə, uzun illərdən bəri formalaşan milli adətənənələrimizin nəsildən-nəslə ötürülməsinə özünün mənfi təsirini göstərir.

16 KARDEŞLİK: /2008 Demək, Azərbaycan xalqının misilsiz mədəniyyət xəzinələsi sayılan musiqi tariximiz nə qədər dərindən və əzmkarlıqla öyrənilərsə, əsrlərdən bəri cilalanaraq formalaşan mədəni irsimiz bir o qədər də inkişaf edərək çağdaş musiqimizin özülünü daha da möhkəmləndirər. Burada belə bir fikir bir daha özünün təsdiqini tapır ki, həmin istiqamətdə araşdırmaların aparılmasına bu gün də, gələcəkdə də ciddi ehtiyac vardır. Hesab edirik ki, incəsənətin ən mühüm və emosional növü olan musiqimiz haqqında yazılan hansısa bu və ya digər əsəri oxumaqla yanaşı, ana laylası qədər mənalı və şirin olan musiqimizin özünü dinləmək daha maraqlı, daha təsirli olar. Bunları əbəs yerə demirəm. Məni həmin fikri söyləməyə sövq edən dünyaya göz açdığım gündən evimizdə gördüyüm və eşitdiyim çal-çağırlar, el sənətkarlarından eşitdiklərim, ecazkar Azərbaycan musiqisinin emosional təsiri və sonralar isə bütün ömrümün elmi-tədqiqat işlərinə bağlılığıdır. Uşaqlıq yaddaşımda qalan, son dərəcə qiymətli incilər olan bu xatirələrim məni həmişə çox narahat etmiş, müdrik, istəkli xalqımın qarşısında borclu olduğumu bir an belə unutmamağa vadar etmişdir. Nəhayət ki, bu narahatlıqlar məni belə bir kitab yazmaq qənaətinə gəlməyə məcbur etdi. Bunun üçünsə mən istər-istəməz musiqi tariximizlə tanış olmalı və bu mənada dünya şöhrətli alim Fərabi Əbu Nəsr Məhəmməd ibn Məhəmməd adını şərəflə daşıyan musiqi nəzəriyyəçisi, bəstəkar və bəzi musiqi alətlərinin yaradıcısı, «Kitab əl-musiqi əl- Kəbir» (Musiqi haqqında böyük kitab) adlı musiqi nəzəriyyəsi kitabının müəllifinin, bir sıra elm sahələrinin mahir bilicisi və tədqiqatçısı, həm də böyük musiqişünas, «Kitab-əş Şəfa»(Şəfa kitabı) musiqi əsərinin müəllifi X əsr dahilərindən biri Əbu Əli ibn Sinanın və digər tanınmış musiqişünasların yaradıcılığı, əsərləri ilə bağlı müvafiq mənbələri araşdırmalı idim. Bunlardan əlavə yaddaşlarda qalan Azərbaycan musiqisini real şəkildə öyrənmək üçün respublikanın müxtəlif bölgələrində səfərdə olarkən problemlə bağlı etnoqrafik məlumatlar toplamış, yaşlı adamlardan, ağsaqqal, nurani-pirani babalardan, ağbirçək nənələrdən eşitdiyim xatirələri, sənətin ən qədim dövrlərinin çağdaş zəmanəmizə qədər daşıyıcılarından sayılan ustad aşıqlarımızın yaradıcılığını, müğənnilərimiz, xanəndələrimiz haqqında söylənənləri, ağzı dualı analarımızın laylalarını, bayatılarını, ağılarını, indiyə qədər işıq üzü görməmiş arxiv materialı kimi saxlanan nümunələri, el nəğmələrini, rəqslərimizi, folklorumuzu imkan daxilində tədqiq etməyə çalışmışam. Kitabın ərsəyə gəlməsində yazılı mənbələrin rolu danılmazdır. Çünki zəngin musiqi xəzinəmizi öyrənib ondan bəhrələnmək üçün sinəsinə musiqimizin tarixi yazılmış kitabların məna dolu səhifələrini vərəqləmədən ulularımızın könül əmanətləri haqqında fikir söyləmək olmaz. Araya-ərsəyə gətirdiyim «Azərbaycan musiqisi şifahi və yazılı mənbələrdə» adlı monoqrafiya da həmin məqsədi daşıyır. Yəni mən Azərbaycan musiqi tarixi xəzinəsinə ekskurs edərək oradan bir zərrə götürməyə çalışmış və onu elmi ictimaiyyətin, oxucu auditoriyasının diqqətinə çatdırmaq istəmişəm. Azərbaycan xalqı dünyanın ən qədim xalqlarından biridir. Dünyada elə bir millət tapılmaz ki, o öz xalqına, məmləkətinə, dilinə, maddi-mənəvi sərvətlərinə, musiqisinə biganə qalsın və onun inkişaf yolunun öyrənilməsini lazımınca qiymətləndirə bilməsin. Yəqin ki, musiqi, memarlıq, rəngkarlıq sənətləri mənəvi mədəniyyətin sütunları kimi tarixin mayası, özəyi olmuşdur deyənlər səhv etmirlər. Sözün həqiqi mənasında dünya sivilizasiyası tarixində bu mədəniyyətlərin içində türk mədəniyyəti, xüsusilə Azərbaycan musiqi mədəniyyəti kəmiyyət və keyfiyyət ölçüləri ilə seçilmiş, tarixə öz imzası, nadir incilər kimi öz dəyəri ilə qatılmışdır. Məhz bu mənəvi mədəniyyətin öyrənilməsi bizim qarşımızda sonu görünməyən bir mənzərə açır, nəticədə bu da yeni problemlər yaradır ki, onların öyrənilməsi zərurətə çevrilir.

17 KARDEŞLİK: /2008 Əfsanəvi musiqi diyarı olan müqəddəs Azərbaycanın, onun ana təbiətinin özündə də bir gözəllik, şairanəlik, ahəngdar bir musiqilik vardır ki, bütün bunların öyrənilib tədqiq edilməsi uzun illərdən bəri alimləri, sənət adamlarını daim düşündürmüş, onları bu sahədə elmi tədqiqat işləri aparmağa sövq etmişdir. Onlar özlərinin monoqra fiya və əsərlərində haqlı olaraq qeyd edirlər ki, dünyanın ən qədim və mədəni xalqlarından biri olan Azərbaycan xalqı özünün ağ saçlı tarixini, çoxəsrlik ədəbiyyatını, zəngin incəsənətini və musiqi mədəniyyətini bu dilbər guşədə yaratmışdır. Dünyanın mədəniyyət xəzinəsinə qiymətli incilər bəxş etmiş dahi Azərbaycan şairi N.Gəncəvinin dili ilə desək: Müğənni, sazını ələ alsana! Xoş ahəng nəğmədən bizə çalsana! Dar pərdə dinləmək istəmirik biz, Genişdir, yüksəkdir öz ahəngimiz. Misralardan göründüyü kimi musiqimiz həqiqətən də dərin kamala, geniş qəlbə, yüksək zirvəyə malikdir. Tarixdə musiqili, şairli, şerli xalq kimi tanınan Azərbaycan xalqı həmişə təbiətən qədirbilən, zərif və incə qəlbli olmuşdur. Xanəndələrimiz oxumağa başlayanda ecaskar musiqimiz barmaqlarda uyuyub mat-mat onu dinləyib, söz ara verəndə musiqi dilə gəlib avazını yüksəldərək hamını heyran qoymuş, sanki söz musiqiyə, musiqi sözə verilmiş və beləcə sözlə musiqinin vəhdəti yaranmışdır. Əsas məqsədimiz insanları ümumbəşəri hisslərə, sadəliyə, mərdanəliyə, mübarizliyə, ədəb-ərkana səsləyən xalqımızın yaradıcılıq dünyasından qopan musiqimizin tarixini tədqiq etməkdir. Onun sözlə vəhdətindən və yazılı ədəbiyyatımızda özünün necə əksini tapmasından sonralar qeydlərimizi edəcəyik. Miladdan öncə hələ V-IV əsrlərdə yaşayan antik filosoflardan Platon musiqiyə yüksək qiymət verərək yazırdı: «Musiqi əxlaqi qanundur, o bütün dünyanı ilhama gətirir, qəlbə qanad verir, insan xəyalını göylərə uçurdur, insan üçün zəruri olan kədər və şadlığa səbəb olur. Musiqi bütün mövcudata həyat verir. Musiqi qaydanın, nizamın əsasıdır. O, insanı ülviliyə, ədalətə, gözəlliyə, zərifliyə dogru aparan qüvvədir. Musiqi gözlə görünməsə də parlaqlıqla doludur. O dünyadakı bütün əbədi ülvilik və gözəlliklərin təcəssümüdür». Digər bir şəxsiyyət - Şərqin böyük dühası İbn Sina isə deyir ki, «musiqi insan bədəninin bir hissəsidir. Elə bir hissəsidir ki, ürəkdən sinəyə axıb insanı vəcdə gətirir, ruhlandırır, düşündürür». Azərbaycan musiqisinin zənginliyi, tarixiliyi və ecazkarlığı haqqında gətirdiyimiz bu iqtibasları genişləndirməklə fikirlərimizi əsaslandırmağa çalışaq. Dünya şöhrətli dahi bəstəkarlardan olan Dmitri Şostakoviç Azərbaycan musiqisi haqqında belə fikir söyləyir ki, bu xalqın fikri, istedadı, onun öz həyatını musiqi ilə zənginləşdirmək arzusu, musiqi mədəniyyətinin görünməmiş surətdə inkişafı üçün gözəl zəmin yaratdı. Fövqəladə dərəcədə zəngin və orijinal olan Azərbaycan xalq musiqi yaradıcılığı və ifaçılıq sənəti öz kökləri etibarı ilə uzaq əsrlərdən başlanır. XIX əsrin görkəmli tədqiqatçılarından olan İ. Şopen isə elə bil bu fikri tamamlayır və qeyd edir ki, azərbaycanlılar oxumaq və oynamaqda qonşularının müəllimidirlər. Milliyyətcə azərbaycanlı olmayan tədqiqatçılar, səyyahlar da özlərinin yazdıqları səyahətnamə və xatirələrində Azərbaycan musiqisini daim yüksək qiymətləndirmişlər. Bu barədə Qarabağda Azərbaycan musiqisinə valeh olan səyyah P. Vostrikov da yazır ki, heç bir yerdə musiqi bu diyarda olduğu kimi inkişaf edə bilməz, istər çöldə-çəməndə, istərsə də evlərdə həmişə məlahətli, şad və qəmli musiqi səslənir. Burada oğlan və qızlar, gənclər və qocalar hamısı oxuyur. Bütün bu deyilənlərin təsdiqi kimi Azərbaycanın və qoca Şərqin dahi bəstəkarı, musiqi korifeyimiz Üzeyir Hacıbəyovun məsələyə münasibətinə dair misal gətirməyimiz yerinə düşər. Böyük Üzeyir Hacıbəyov azərbaycanlıların musiqi istedadına qiymət verərək yazır: «Qafqaz millətləri içərisində musiqiyə ən müstəid olanları Azərbaycan türkləridir desək, zərrəcə mübaliğə olmaz. Bunlardan bir çoxu məşhur xanəndə və sazəndələri yalnız özlərinin içində deyil, bəlkə ümumi Qafqaz millətləri arasında tanınmış və şöhrət qazanmış musiqarlardır»1.

18 KARDEŞLİK: /2008 Bizim qismən də olsa Azərbaycan musiqi tarixinə müraciət etməyimiz heç də təsadüfi deyildir. Cəsarətlə deyə bilərik ki, musiqimizin tarixi hələ tam öyrənilməmişdir. Doğrudur, bu problemlə bağlı xeyli tədqiqat işləri aparılmış, bir neçə tədqiqat əsərləri və monoqrafiyalar yazılmışdır. Lakin deyilənlər musiqi tariximizin açılmamış, qaranlıq səhifələrinə işıq tutmaq iqtidarında deyildir. Bütün bunları nəzərə alaraq problemlə bağlı məsələlərə imkanımız və gücümüz çatan dərəcədə aydınlıq gətirməyə çalışacağıq. Təbii ki, coğrafi cəhətdən siyasi, iqtisadi, mənəvi, dini baxışların hökm sürdüyü, müxtəlif mədəniyyətlərin mövcud olduğu bir ərazidə yerləşən Azərbaycan həmin mədəniyyətlərlə bəhrələnməklə yanaşı özü də onun zənginləşməsində yaxından iştirak etmişdir. Özünün milli özünəməxsusluğunu itirməyən Azərbaycan incəsənəti, xüsusilə aşıq və muğam musiqisi bünövrəsi əsasında inkişaf edib zənginləşmişdir. Ürəklə deyə bilərik ki, bu janrların heç biri xaricdən alınma deyildir və bütün bunlar xalqın yaradıcılıq qabiliyyətinin məhsulu olmuşdur. Ona görə də aşıq və muğam musiqisinin orijinallığını sübuta yetirməyə o qədər də ehtiyac yoxdur. Çünki bu barədə istər şifahi yaddaşlarda, istərsə də tarixi tədqiqat və müasir tədqiqatçıların əsərlərində kifayət qədər dəlil, sübut tapmaq mümkündür. Aşıq musiqisinin tarixən qədimliyi onlarda olan sözlərin arxaikliyi və janrın özünün sinkretikliyi və s. ilə sübut oluna bilər. Sinkretiklik dedikdə burada aşığın həm ifaçı, həm şair, həm bəstəkar və həm də səhnədə artist olması nəzərdə tutulur. Tarixən başqa xalqlardan alınma musiqiyə gəldikdə isə onların milli ənənələrə uyğunlaşdırılması mühüm yer tutur. Özgə cür həmin musiqinin xalq arasında geniş yayılması qeyri-mümkündür. Buradan da qarşılıqlı əlaqə və qarşılıqlı təsiretmə mexanizminin formalaşması başlanır. Misal təriqi ilə deyə bilərik ki, ecazkar musiqinin və onun şah qollarından sayıılan muğam qoca Şərqin bir sıra regionlarında mövcud olmuşdur. Lakin mədəniyyətlərdən və ənənələrdən asılı olaraq o hər bir xalqın spesifik mənəvi sərvətinə çevrilmişdir. Zənnimizcə bu sırada Azərbaycan xüsusilə fərqləndiyindən onu dünya musiqi sivilizasiyasının beşiyi saymaq olar. Deyilənləri əsaslandırmaq üçün yenə də Azərbaycanın mütəfəkkir ziyalılarının müxtəlif dövrlərdə söylədikləri fikirlərinə diqqət yetirməyi lazım bilirik: - Hər bir xalqın tarixi və ədəbi inkişafında özünün yaradıcılıq məhsulu olan əfsanələrin, adətənənələrin əhəmiyyəti böyük olmuşdur Xalqın yaratdığı folklor nümunələri keçmişin sirrini və qaranlıq məsələlərini izah etməkdə mühüm rol oynamışdır Xalq idrakının məhsulu olan bu nümunələr, onun təxəyyülü və fantaziyasının zəngin qida mənbəyinə çevrilir (Mirzə Kazım bəy); -Xalq yalnız bəstəkar deyildir, xalq eyni zamanda misilsiz tənqidçi və musiqi əsərlərinin ən yaxşı istehlakçısıdır (Üzeyir Hacıbəyov); - Məişətimizin birər ayinəsi olan hədsiz-hesabsız bayatı və şikəstələrimiz, qəzəllərimiz, tapmacalarımız, nəğmələrimiz qibtə ediləcək səadətdir, deyilmi? Hələ əsrlərdən bəri ağızdanağıza keçmiş aşıqlarımızın oxuduğu yanıqlı şerlərin, mahnıların, hekayələrin, nağılların qiymətli xəzinə olduğunu iddia edərsək, xəta deyil, zənn edirəm (A.Şaiq); -Tanımaqmı istəyirsən Görmədiyin bir xalqı sən? Əvvəl onun nəğməsinə sən qulaq as, Onu öyrən. Öz sözünü, sorğusunu, Xəyalını, duyğusunu Xalq yaşadır nəğməsində ( B.Vahabzadə); * Devamı gelecek sayıda

19 KARDEŞLİK: /2008 Eleştiri Kardeşlik, Birlik Sesi Dergileri ve Yurt Gazetesi Üçgeni İçerisinde Türkmen Öykücülüğü Irak Türkmen kültür deviniminde son günlerde ilginç ve önemli bir yapıt önümüze çıkmış bulundu. Türkmen öykücülüğünün dünü, bugünü ve tarihi, gelişmesini araştırıp inceleyen üzerinde uzun ve yorucu bir çalışmada bulunan, eleştirici görüşlerini, yargısını vermeye uğraşan Dr. Mehmet Ömer KAZANCI, Irak Türkmen edebiyatında öykücülük tarihini aydınlığa kavuşturmak yolunda detaylı bir çalışma ile sonuca bağlamıştır. Böylece öykücülük tarihinin başlangıç ve doruğuna vararak tarihini yazmayı başarmıştır yılında Türkmen Kardeşlik Ocağının kurulması ve ocağa bağlı Kardeşlik dergisinin doğuşu, yayın hayatına başlaması, Türkmen kültür deviniminde önemli bir silkinme ve gelişmeye tanık olmuştur. Yazar ve edebiyatçılar bir kitle halende derginin etrafına sarıldılar. Halk edebiyatı ürünü sayılan hikayecilik bu dönemde ayağa, durdu ilk örnekleri bu dergide yer almıştır. Bunun yanısıra 24 Ocak 1970 yılında Türkmenlere tanınan kültür hakları üzerine Yurd gazetesinin çıkması, Türkmen edebiyatçlar birliğinin kurulması ve birliğin yayın organı olan (Birlik sesi) dergisinin yanına başlaması, Türkmen kültür alanında önemli bir gelişme ve ilerleme göründü. Kültürün her kolundan güzel örnekler verilmeye başlandı. Türkmen edebiyatı ve yazın alanı güzel verilerle, yapıcı ürünlerle Türkmen okurunun beğenisini kazanmıştır. Yurd gazetesi, Birlik sesi dergisi ve kardeşlik ile üçlüsü kültür alanımızı bütünleştirmekte önemli birer kültür yayın organı durumuna gelmiştir. Öykücülüğe gereken önem ve değer verildi. İşlenen konuların ezici çoğu Türkmen toplumunun yaşadığı sosyal olaylar, zaman aşımı ülkede yönetim başına gelen rejimlerin Türkmen toplumuna karşı kötü ve ters devranışları, baskılar, tutuklamalar, uzaklaştırmalar ve asimilasyon gibi devranışlar öykülere konu olmuştur. Genel Türk edebiyatında (Dede korkut) ve (Nasrettin Hoca) öyküleri ilk örnekler sayılmışsa da Türkiyede öykücülük büyük boyutlara varmış güzel örnekler verildiği gibi, çağdaş öykü yazarlarının ortaya koydukları yapıtlar dünya öykücülük alanında yer yapmışlardır. Öykücülükte, doğa, sosyal yaşam ve geleneğe her ne kadar önem verilirsede de kahramanlık, yiğitlik ve aşk maceraları öykünün temel öğesini oluşturur. Baskı ve zulüme karşı başkaldırmak hareketler öykünün ham maddesini oluşturmuştur. Kasım Sarıkahya Irak Türkmenleri bu türde ürünler veren öykü yazarları az derğildir.öykücülerimiz her ne kadar dünya yazarları ürünleri düzeyinde yerini bulmamışsa, gelecekte bir çok öykücül arasında yerini bulacağına eminim.araştırmacı, şair ve bilim uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ömer KA- ZANCI, adları belirlenen dergiler ve gazetede yayınlanan öykülerin tümünü bir araya toplamış, yazarların ve öykülerin adlarını, yayınlandığı tarihlerini saptamış bir katalog haline getirmiş, sonra öyküleri birer birer incelemiş, yargısını yapmış görüşlerini ileri sürmüştür. Kimi öyküleri hem konu hem de içerik olarak eleştirmiştir.doğaldır ki bu inceleme ve araştırma sonucu ortaya çıkan bu yapıt, Irak Türkleri öykücülük tarihinin başlangıç ve son basamağı noktası olarak sayıldığını, güzel dolgun örneklerle yazılmış. Böyle bir araştırmanın gerçekten yapılması hiçte kolay sayılmaz, çünkü, büyük bir çaba ve emek yorgunluğu harcanmıştır.

20 KARDEŞLİK: /2008 Bu arada Kasım Sarıkahya'nın Irak Türkmen edebiyatı tarihi (öykü bölümü) ve Dr. Fazıl Mehdi Bayat'ın (Irak Türkmen edebiyatı tarihi) yapıtlarını inceleyerek yargısını vermiştir. Dr. Mehmet, bir araya getirdiği öyküleri güzel bir arama tarama ve süzgeçtin geçirdikten sonra her öykü yazarı ve öykünün konusu üzerinde ayrı ayrı durmuş görüşlerini ileri sürmüş, eleştiri ve yargısını vermiştir. Elimizde bulunan (kardeşlik, Birlik sesi dergisi ve Yurt gazetesi) üçgeni içerisinde T. Ö. adlı yapıtı yapraklarken kitabın dört bölümden oluştuğunu görüyoruz. Birinci bölüm Kardeşlik dergisinin öykücülüğün gelişmesinde önemli rolü olduğuna, öyküye konu olan yer ve olayları açık bir şekilde incelemiş ve saptanmıştır. Yayınlanan ilk öyküyü güzel bir şekilde inceleyen ve araştırmacı görüşlerini de belirtmiştir. Birinci bölümün sonuna birde kaynakları, yazarların ve öykülerin ad ve yayınlandığı tarihlerin de bırakmasını unutmamıştır. İkinci bölüm Yurt gazetesi ve öykücülüğümüz Türkmen kültür tarihinde veya gazetecilik tarihinde olsun en uzun ömürlü gazetelerden biri kuşkusuz Yurd gazetesidir tarihine kadar Türkmen kültürü ve edebiyatına en güzel katkısını sürdüren tüm yazarları çatısı altına almakla Türkmen öykücülüğünün ilerlemesi ve gelişmesi önemli boyut almıştır. 33 yıl bir zaman dilimi içersinde kültür verilerini başarıyla sürdüren Yurd gazetesi, sayesinde sayısız edebiyatçı, şair, yazar ve öykü yazarı yetiştiğini binlerce Türkmen ana dilinde okuma yazmayı öğrendi. Kardeşlik dergisi başlangıç olduğu gibi Yurd gazetesi öykü yazarları için doruk noktası olmuştur. Öykücülükte yeni adlar, yeni imzalar yer aldı, birden çok öykü yazarının yapıtı basılmıştır. Türkmen öykücülüğü canlı bir dönem yaşadı, yanı sıra roman ve sahne oyun yazarların denemeleri de bu dönemde göründü. Üçüncü bölüm Birlik Sesi dergisi Irak Türkmen edebiyatçılarının yayın organı olan (Birlik Sesi) dergisi 1970 yılında yayına başladığı günden beri, Türkmen kültürüne özgün öykücülüğün gün ışığına çıkmasına gelişmesine gereken önem ve değeri verdi. Her sayıda enaz bir öykü konuları arasında yer almıştır. Türkmen öykülücülüğüne dirilik kazandırdı. Birlik sesi dergisinde öykücülükte bir takım imzalar görünmüşsede bunların tümü Yurd gazetesi ve kardeşlik dergisinde bir iki kişi istisna aynı yazarlar olduğunu görüyoruz; çünkü aynı kuşağın yazarlarıdır. Dr. Mehmet Ömer Kazancı, dergide yer alan öyküleri bir araya getirmiş sayılarını, yayınlanan tarihlerini ve yazarlarının adlarıyla birlikte sıralamasını yapmış, güzel bir incelemeden sonra görüşlerini ve yargısını ayrı ayrı vermiştir. Yorucu bir çalışma ve çabayla çalışmasını başarıya vardırmış, şimdi ve gelecekte öykücülük ile ilgili yapılacak bir araştırmaya gereksinim kalmamıştır. Ancak eklenebilen yeni adlar veya kısa bir düzelti yapılsa bile öykücülük tarihinin başlangıçtan günümüze dek yazıldığını söyleyebilirim. Yanısıra öykücülük ile ilgili ileride yapılacak araştırma ve incelemede adı geçen dergilere ve gazeteye baş vurmak gereksinimi yerine bu yapıta dolaysız olarak baş vurulması doğru olur.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

DÜNYA GƏNC TÜRK YAZARLAR BİRLİYİ dgtyb@box.az; akber_q@yahoo.com Tel.: +99450 33 937 55 TÜRKÜN SƏSİ

DÜNYA GƏNC TÜRK YAZARLAR BİRLİYİ dgtyb@box.az; akber_q@yahoo.com Tel.: +99450 33 937 55 TÜRKÜN SƏSİ DÜNYA GƏNC TÜRK YAZARLAR BİRLİYİ dgtyb@box.az; akber_q@yahoo.com Tel.: +99450 33 937 55 TÜRKÜN SƏSİ Bu kitab Azərbaycan Respublikasının Prezidenti yanında Qeyri Hökümət Təşkilatlarına Dővlət Dəstəyi Şurası

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın. Adı Soy: 28/09/2012 HAYAT BİLGİSİ Bulutların her birinde özellikler yazmaktr İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın samimi bencil nazik çalışkan yalancı dürüst Cana yakın

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır? 5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) Öğle üstü bir cip gelip obanın çadırları önünde durdu. Çocuklar hemen çevresinde toplaştılar. Cipten önce veteriner, sonrada kaymakam indi. Obanın yaşlıları hemen

Detaylı

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 28.7.2009 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor.

Kadir Akel Dert Etme Allah Yeter diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız hocam? Hangi okullarda okudunuz? Nerede çalıştınız bugüne kadar? 1975 Kahramanmaraş

Detaylı

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce ÖDEV- 3 ADI SOYADI:.. HAYAT BİLGİSİ Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının ucunda bulunur. Tırnaklar sürekli uzar. Uzayan tırnakların arasına kir ve mikroplar girer. Bu yüzden belli aralıklarla tırnaklar

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

3. Mütəhərrik oyunlara fiziki tərbiyyə vasitəsi kimi nəzəri əsas verən kim olmuşdur (rus alimi)?

3. Mütəhərrik oyunlara fiziki tərbiyyə vasitəsi kimi nəzəri əsas verən kim olmuşdur (rus alimi)? s 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 sual 1. A.M.Qorki mütəhərrik oyun haqqında hansı fikri söyləmişdir? 2. Mütəhərrik oyunların təhsil sisteminə daxil olmasında, habelə oyunların nəzəri və praktiki

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ Hazırlayanlar: Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı / Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı / Temmuz - Ağustos 2013 - Sayı: 27 15 Temmuz 2013: Tuzhurmatu olaylarının araştırılması

Detaylı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. .com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri 1950 Sivas Gürün'de doğdu. 10 yaşlarında saz çalıp, türkü-deyişler okudu. 15 yaşında kendi yapıtı ilk plağıyla büyük üne kavuştu. Konser turneleri, kasetler, plaklar, uzunçalar, long playler ve günümüz

Detaylı

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101 Ruhumdaki Müzigin Ezgileri Stj. Av. İrem TÜFEKCİ 2013/2 Hukuk Gündemi 101 Ruh halinize göre mi müzik dinlersiniz, müzik mi ruh halinizi değiştirir? Hangi tür olursa olsun o anki duygusal duruma eşlik etmekte

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ Onur BİÇER Yüksekokulumuza 2006 yılında görevime başlamış olup 2008 yılında kazanmış olduğum muhasebe ve vergi uygulamaları (İÖ) Programını okuyup 2010 yılında

Detaylı

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14 Şubat 2010 Pazar günü, Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonluğunda 26 kişilik bir grupla günübirliğine Ilgaz a gidiyoruz.

Detaylı

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1. A. Şehirde yaşıyanlar bazı kurallara uymak zorunda. 2. B. Suriye, Türkiye nin güney komşusudur. 3. C. Kırlarda benbeyaz papatyalar vardı.

Detaylı

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik..

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik.. Ünlü hiciv ustamız Tevfik hakkında çok güzel bir yazı. Sami Özey'in kaleminden... YÜZ KARASI Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Tevfik.. Yaptığı her hareketle, yazdığı

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Görünümü Elbiseleri Hz. Peygamber çeşitli renk ve desenlerde elbiseler giymiştir. Ancak daha çok

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

Üç nesil Anneler Günü

Üç nesil Anneler Günü Üç nesil Anneler Günü Mayıs 10, 2015-11:45:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hotar, siyasete başladığında 1,5 yaşında olan ve adeta "parti içinde büyüyen" 15 yaşındaki kızı Ayşe ve her zaman kendisine

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 51, ERZURUM 2014, 341-347

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 51, ERZURUM 2014, 341-347 A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 51, ERZURUM 2014, 341-347 CELIL MEMMEDGULUZADE NİN MÜSLÜMAN KADINININ HAYATINI ELE ALAN MİZAHİ ŞİİRLERİ Özet Makalede XX. yüzyıl Azerbaycan edebiyatının

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Gemiyle bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? O zaman geminin üzerindeki çiçeklerden 2 tanesini yeşile, bir tanesini pembe renge boyamalısın. Geminin pencereleri açık mavi

Detaylı

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ARALIK YENİ YIL Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Bizlere kutlu olsun Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Sizlere kutlu olsun Eski yıl sona erdi Bu

Detaylı

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ HİKÂYELERİMİZ Annecim Anneler günü Paf ile Puf Tasarruflu olmalıyız İlk hediyem Dinozorun Evi İki inatçı keçi Karne heyecanı Geri dönüşüm Uzun zürafa Becerikli karınca Rapunzel Kırmızı başlıklı kız Hansel

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: AHMET ENES Soyad: BAŞKAYA TC Kimlik No: 65950093052 Uyruk: TÜRK Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: İSTANBUL Doğum Tarihi: 10/04/1995 Telefon: 5346552122 Eposta Adresi:

Detaylı

ÖZEL ANAKENT İLKOKULU. 2013-2014 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ MART NİSAN FEDAKARLIK FEDAKARLIK BİLİNCİ

ÖZEL ANAKENT İLKOKULU. 2013-2014 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ MART NİSAN FEDAKARLIK FEDAKARLIK BİLİNCİ ÖZEL ANAKENT İLKOKULU 2013-2014 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ MART NİSAN FEDAKARLIK FEDAKARLIK BİLİNCİ FEDAKARLIK & YARDIMSEVERLİK 02.05.2014 3K Yardım Kampanyamızla Kardeş Okulumuza

Detaylı

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok) CÜMLE BİLGİSİ Bir duyguyu, düşünceyi, isteği veya haberi anlatan sözcük yada sözcük grubuna cümle denir. Bir söz gurubunun cümle olabilmesi için anlamlı olabilmesi gerekir. Haberi tam olarak anlatamayan

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR RENKLER Ben bir küçük ressamım Pembe sarı boyarım Yeşil yeşil ormanlar Mavi mavi denizler Turuncudur portakal Gökte sarı güneş var Fırça kalem ve kağıt Olmazsa resim olmaz Reklerle oynamaktan Hiç bir çocuk

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası AHMETLER İLKOKULU Ahmetler Köyü İlkokulu 1947 yılında köylüler tarafından imece yöntemiyle yapıldı. Bundan önce köy odasının alt katında hazırlanan yer, "Mektep" olarak kullanılıyordu. Mektep'te ilkokul

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

ilk yar'larımızın sevgili dostları

ilk yar'larımızın sevgili dostları ilk yar'larımızın sevgili dostları Bu akşam da Mersin üniversitesinden sevgili İbrahim'in izlenimini paylaşıyoruz... Daha önce Mersin ekibinin her projemize gelişi ile verdiği eşsiz katkıya değinmiştik...

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ . CİN. ALİ'NİN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI Bodrum daki yerel ve ulusal basın kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelen İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Geçin müdürlüğün projeleri hakkında bilgiler verdi. İlçe

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK 2019 EĞİTİM BÜLTENİ KIŞ BABA Aaa bak geldi kış baba Sırtında kalın abası Elinde koca sopası Aaa bak geldi kış baba Iii kış dondurdu

Detaylı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba; Mercanlar Sınıfından Merhaba; 20 Mart Vızıltı Bu hafta konumuz ormanlar idi. Orman nedir? Ormanların önemi ve faydaları nelerdir? Ormanları koruma konusunda üzerimize düşen görevler nelerdir? gibi sorular

Detaylı

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1 by Mehmet- omeruslu06 1 3. Bayrağımızdaki hangi renk daha fazladır? 1. Sınıfımızdaki arkadaşlarımızın her siyah A. B. kırmızı birinin farklı güçlü yanları var. Mesela, Elif. Çizdiği resimleri Ahmet beyaz

Detaylı

MÖVZU: Simsiz şəbəkələr. Plan: 1. WiMax tüxnologiyası 2. Digər simsiz texnologiyalar və onların xüsusiyyətləri

MÖVZU: Simsiz şəbəkələr. Plan: 1. WiMax tüxnologiyası 2. Digər simsiz texnologiyalar və onların xüsusiyyətləri MÖVZU: Simsiz şəbəkələr Plan: 1. WiMax tüxnologiyası 2. Digər simsiz texnologiyalar və onların xüsusiyyətləri Hal-hazırda simsiz lokal şəbəkələrdən istifadəyə ildən-ilə daha çox üstünlük verilir. Simsiz

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam. Onaylayan Administrator Pazartesi, 21 Mayýs 2007 Besteciler.org Amerika A memo Burasý New York Amerika Evler karýþtý bulutlara Nasýl bir zaman Nasýl bir yaþam A memo Ýnsanlar simsiyah, kýzýl, beyaz Sokaklar

Detaylı