Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi Journal of Language and Literature Education SAYI 12/ ISSUE 12

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi Journal of Language and Literature Education SAYI 12/ ISSUE 12"

Transkript

1 Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi Journal of Language and Literature Education SAYI 12/ ISSUE 12 Bu sayıda yer alan makalelerin tüm sorumluluğu yazarlara aittir. 14. Uluslararası Dil, Yazın ve Deyişbilim Sempozyumu nda Sunulan ve Hakem Kurulundan Geçen Bildiriler The peer-reviewed and selected papers presented in the 14 th International Language, Literature and Stylistics Symposium Editör / Editor Doç. Dr. Feryal ÇUBUKÇU / Assoc. Prof. Dr. Feryal ÇUBUKÇU HAKEMLER / REVIWERS Dr. Leyla HARPUTLU Dr. Duygu Öztin PASSERAT Dr. V. Doğan GÜNAY Dr. Mehmet TAKKAÇ Dr. Pierre FRATH Dr. Elizabeth DAHAB Dr. Feryal ÇUBUKÇU Dr. Caner KERİMOĞLU Dr. Arda ARIKAN Dr. Nurten BİRLİK Dr. Nuray ALAGÖZLÜ Dr. Nehir SERT Dr. Dilek İNAN Dr. Ayfer ONAN Dr. Hasan BAKTIR Dr. Doğan BULUT Dr. Adem BALABAN Dr. İ. Banu AKÇEŞME Dr. Seniye VURAL Dr. Melih KARAKUZU Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Atatürk Üniversitesi / TÜRKİYE University of Reims Champagne / FRANCE California State University Long Beach / USA Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Hacettepe Üniversitesi / TÜRKİYE Orta Doğu Teknik Üniversitesi / TÜRKİYE Başkent Üniversitesi / TÜRKİYE Başkent Üniversitesi / TÜRKİYE Balıkesir Üniversitesi / TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi / TÜRKİYE Erciyes Üniversitesi / TÜRKİYE Melikşah Üniversitesi / TÜRKİYE Beder Üniversitesi / ARNAVUTLUK Erciyes Üniversitesi / TÜRKİYE Erciyes Üniversitesi / TÜRKİYE Burç Üniversitesi / BOSNA HERSEK Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi Ebscho Host, Index Copernicus, Asos Index, NewJour Electronic Journals & Newsletters, Arastirmax, Türk Eğitim İndeksi, ProQuest, Research Bible, Directory of Research Journals Indexing (DRJI), CiteFactor, Open Academic Journals Index (OAJI) tarafından dizinlenmektedir. Journal of Language and Literature Education has currently been abstracted and indexed in Ebscho, Index Copernicus, Asos Index, NewJour Electronic Journals & Newsletters, Arastirmax, Türk Eğitim İndeksi, ProQuest, Directory of Research Journals Indexing (DRJI), Research Bible, CiteFactor and Open Academic Journals Index (OAJI).

2 Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi Sayı 12 / Yıl 2014 Journal of Language and Literature Education Issue 12 / Year 2014 Dolaysız Deyiş ve Karşıtları Ünsal Özünlü Doi number: /dee Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar Oyunlarında Kabalık Stratejileri ve Hâkimiyet Yarışı Nazan Tutaş & Nihal Demirkol Azak Doi number: /dee Yaşar Kemal in Hüyükteki Nar Ağacı adlı Eserinin Granatapfelbaum adlı Çevirisine Dilsel, Toplumsal ve Çeviribilimsel Bir Bakış Aykut Haldan & Güner Mutlu Doi number: /dee Murat Menteş in Dublörün Dilemması Adlı Romanında Dil Sapmaları Duygu Özge Demir & Ayşe Kılıç Doi number: /dee Sözde Boş Sözlerin Edim Dilbilimsel Yanı Fatma Karaman Doi number: /dee Cemal Süreya Şiirlerinde Özdeyişler Melda Karagöz & Utku Oryaşın Doi number: /dee Attilâ İlhan ın Şiirlerinde Çökkünlük İfade Eden Dil Göstergeleri Sibel Çelikel & Ergün Acar Doi number: /dee Çeviribilim Bölümlerinde Verilen Derslerin, Özellikle Bilgi Teknolojileri Derslerinin, Çeviri Edinci Kazanılmasına Katkısı Ulvican Yazar Doi number: /dee Cahit Külebi nin Şiirlerinde Betimlemeler Yıldız Yenen Avcı Doi number: /dee Hayata Edebiyatla Direniş: Tomris Uyar ve Virginia Woolf un Günlüklerinde Yükselen Kadın Sesi Banu Altınova & Ayşe Ulusoy Tunçel Doi number: /dee

3 Dolaysız Deyiş ve Karşıtları Prof. Dr. Ünsal Özünlü Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Özet Bu incelemede düzyazıda dolaysız deyiş biçimini ve karşıtlarını kullanan yazarlardan örnekler verilerek dolaysız deyişle karşıtlarının Türk yazınındaki yansımaları saptanmaya çalışılmaktadır. Batı yazınında deyiş türlerini saptama, değerlendirme süreci Klasik çağlarda sözbilim ilkeleriyle başlamıştır, ama deyiş türlerinin ve deyişbilim olgusunun asıl I9. Yüzyıl'da belirlenip yayıldığı söylenebilir. Birçok Avrupa ülkesiyle birlikte İngiltere'de deyiş türleri zaman süreci içinde örnekleriyle birlikte belirlenmiş, hemen her yazarın kullandığı ve kullanmakta olduğu deyiş türleriyle yazın alanında söz edilmeye başlamıştır. Deyişbilimde yazınsal deyiş türleri içinde Basit ve Yalın Deyiş türü kadar çok sık kullanılan ikinci deyiş türü öbeği olan Dolaysız Deyiş ile bu deyiş türünün karşıtları deyiş türleri içinde önemli bir yer tutmaktadır, çünkü gerçek dünyayı bir başkasına yansıtmanın en kesin, en kolay, en geçerli yolu anlatılacak şeyi hiçbir katkı olmadan, ya da en az bir katkıyla anlatabilmektir. Bir olayın anlatımında dilbilgisel yapılar, kişisel işlevler, zaman kavramları ne kadar çok değişirse, olay o denli gerçeklikten dolaylılığa doğru değişmektedir. Yazarlar anlatmak istedikleri olayları işte böyle dilbilgisel yapıları, kişisel işlevleri, zaman kavramlarını ve daha başka anlatım öğelerini değiştirerek yaparlar, çünkü her yazarın anlatımı değişik özellikler taşımaktadır. Bu incelemede Dolaysız Deyiş ve karşıtlarının yazınımızda kullanılışlarını göstermek için çeşitli yazarlarımızdan örnekler verilmektedir. Anahtar Sözcükler: Dolaysız Deyiş, Dolaylı Deyiş, Sözbilimsel Deyiş, Dolambaçlı Deyiş, Tumturaklı Deyiş Direct Style and Its Alternatives Abstract In this article direct style and its opposites are compared, contrasted and it is meant to shed a light into Turkish literature to be able to find the reflections of direct style by giving examples from those Turkish writers who use it.in western literature the process of defining and evaluating the types of style started in Classical Ages by the various maxims of rhetoric, but it can be said that the the proces of defining types of style and the concepts of stylistics can be said to have been developed until the latter ages, up to 19 th. Century. In England, together with most of the European countries. Within a long process of time the types of style with examples have been defined and the style types each writer uses in particular began to be mentioned in the field of literature. Among the different types of styles in stylistics, the second type of style group which is used as often and much as the Simple Style and Plain Style is Direct Style and its opposites, which cover an overwhelming place, because the most certain, the easiest, the most valid way to reflect the real world to another person is to tell something worth telling by adding nothing, or adding very little at the least degree. In the process of telling and/or informing about an event to another person the more changes take place on the part of grammatical structures, in personal pronouns, and in the concepts of time, the further that event goes away from reality to the ways of imagery, from the directness to an indirectness. Writers create the events in their writing by changing grammatical structures, time concepts, personal functions 1

4 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, and other peculiarities of techniques of narration, that is, the style. In this article, in order to demonstrate how the DirectStyle and its opposites have been used in Turkish literature, some passages and examples from the Turkish writers are given. Key Words: Direct Style, Indirect Style, Rhetorical Style, Discursive Style, Rambling Style 1.Giriş Deyiş sözcüğünün birkaç tanımı vardır. Bu tanımlarda deyişin birtakım özellikleri vurgulanır. Deyiş bir anlatım çeşiti olarak da betimlenebilir. Anlatımlarda konuşma, düşünce, hatta yazma aktarımları da ele alınabileceğinden, deyişin betimlenmesine aktarımları da eklemek gerekir. Bu durumda deyişin tanımlarından birisi de deyişin anlatım ve aktarımları içeren bir biçim olduğu ortaya çıkar. Yazınsal yapıtlarda yazılan ve aktarılan olaylar ve sözlerde, olayların içinde bulunan kişilerin hem fiziksel, hem de düşünce eylemlerini anlatırlar. Yazarlar özellikle bir kişinin konuşmasındaki sözlerini hiçbir değişiklik yapmadan kağıt üzerine aktarmaya çalışırlar, ama bazen anlatım ve aktarımlarda, anlatımın gereği bazı değişiklikler yapabilirler. Yaptıkları her değişiklik asıl konuşma metni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırır; metin asıl sahibinin metninden daha çok yazarın özelliğini taşıyan bir metin biçimine dönüşür. Klasik çağlardan bu yana, bağımsız birkaç kullanımın dışında, yazarlar konuşmaları ve zihinden geçen bir düşünceyi olduğu gibi aktarmak istediklerinde dolaysız deyiş (direct style) biçimini kullanmışlardır. Bu deyiş biçimi günümüze kadar klasikleşmiştir. Hem yazınbilim, hem de dilbilim dolaysız deyişi başat aktarma biçimi ve deyiş türü olarak görmüşler, ancak özellikle yirminci yüzyıl sonlarında İngiltere'de Lancaster Üniversitesi'nde bir deyişbilim grubunun ülke çapındaki verilere dayanarak yaptığı 1990'lardan başlayarak 5 yıldan fazla süren bir araştırma ve çalışmanın sonucunda konuşma ve düşünce aktarımları yalnız dolaysız ve dolaylı olarak kalmamış, bu iki öbeğin arasına bir de bağımsız konuşma türler girerek çeşitleri çoğaltmış, dahası yazarların bunlarla da yetinmeyip, aktarım işleminde gitgide kendileri biraz daha değişiklik yaparak aktarımlarda kendilerini daha çok belirginleştirdikleri görülmüştür. Bu aktarım biçimlerini dilbilim deyiş biçimi olarak görmektedir. Deyiş bir anlatım biçimine verilen bir ad ise, dilbilimsel düşünülünce bu görüş doğrudur. Modern dilbilim ve deyişbilim, dilbilimsel çalışmaların ortaya çıkarıp sunduğu bu yeni deyiş türlerini benimsemekte, klasikleşmiş diğer deyiş türleriyle birlikte onları da ele almaktadır. Bu çalışmanın konusu olan dolaysız deyiş ve karşıtları, ele alınmaları gereken yerlerde klasik deyiş türleriyle birlikte incelenmektedir. Aktarımları yazın dünyası, eskilerden bu yana, söz aktarımı, düşünce aktarımı olarak iki öbekte değil, yalnızca tek öbekte toplanan bir deyiş türü olarak dolaysız deyiş adı altında ele almış, ikinci bir öbekte de dolaysız deyiş türünün karşıtlarını belirlemiştir. Bugüne kadar yazınbilim dolaysız deyişi ve karşıtlarını dolaylı deyiş (indirect style), dolambaçlı deyiş (discursive style), ve tumturaklı deyiş (rambling style) olarak belirlemiştir. Bu çalışmada biraz önce sözü edilen bağımsız aktarımlarla ilgili deyiş türleri başat deyiş türü ve karşıtları da değişkeler olarak ele alınmaktadır. 2.Dolaysız Deyiş (Direct Style): Yazınsal metinlerdeki deyiş türlerinin birbiriyle karşılaştırılması, o zamanki koşullar ve görüşler doğrultusunda olabildiğince incelenmesi ve bölümlendirilmesine ilişkin en kapsamlı bir çalışma John Collinson Nesfield'in Matriculation English Course başlıklı kitabında ele aldığı yazınsal deyiş

5 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, türlerini incelediği çalışmadır. O yıllarda çeşitli ülkelerde başka dilbilgisi ve dilbilim uzamanları da deyiş türlerini inceleyen çalışmalar yapmışlarsa da en kapsamlı inceleme Nesfield tarafından yapıldığı ve yazın çevreleri bu yazarın görüşleri doğrultusundaki deyiş türlerini benimsediklerinden, bu incelemede de Collinson'un ele almış olduğu deyiş türleri konu edilmektedir. Nesfield, Dolaysız Deyiş'in (Direct Style) yalın deyişe yakın olabilmesine karşın, kesinlikle benzer olmadığını, çünkü kullanılan dilin dolaysız olmadan da yalın olabileceğini söyler. Nesfield, bu deyiş türünün, anlatılmak istenileni sezdirim, çağrışım, ya da diğer söz sanatları kullanmadan, açıkça anlatmak için kullanılan bir deyiş biçimi olduğunu da söyler. Böyle bir deyiş türü içeren bir anlatım, betimleme, serimleme için en uygun deyiş biçimlerinden birisidir. Bu deyiş türünde hiçbir dilbilimsel, sözdizimsel, yazınsal süslemeler ve söz sanatları bulunmaz. Bu deyiş türü, metinlerde hem anlatımları, hem de konuşmaları gerçeklere uygun yansıtmak, betimlemek, bildirmek ve serimlemek için en uygun deyiş biçimlerinin başında gelmektedir (Nesfield, 1942: 390. Yazarlar konuşma, ya da düşünceleri aktarırlarken aktarma işleminde en az baskın oldukları deyiş türü dolaysız işlemdir, çünkü aktarılan sözler gerçek sözlerin aynısı olma oranı, belki de pek az bir farkla, neredeyse tamdır. Bu nedenle aktarıcının etkisi bu deyiş türünde yoktur, ya da yok denecek kadar azdır. Yazın ve dil öğrenimi, klasik çağlardan beri düşünce ve konuşma aktarımları olarak dolaysız deyişi ve dolaysız aktarımı, bu aktarımın karşıtı olarak da dolaylı deyiş ve dolaysız aktarımı başlıca türler olarak ele almıştır. Bu incelemede dolaysız deyiş türleri hem dilbilim, hem de yazın çevrelerinin görüşlerinde ele alındığı gibi verilmektedir. Konuya ayrıntılı olarak girmeden önce herhangi bir metinde bulunabilen anlatımlar ile, konuşma ve düşünce aktarımları arasında bir ayrım olduğunu belirtmek yararlı ve gereklidir. Yukarıda da değinildiği gibi, herhangi bir nesne, ya da olay hiçbir süsleme, söz sanatı, çağrışım, sezdirim çıkarım yolları olmadan, doğrudan doğruya anlatılabilir. Metinde olabilecek düşünce ve konuşmalardaki sözler aktarıcı tarafından zorunlu dilbilgisi kurallarının gerektirdiği ufak değişiklikler dışında fazla değişiklik yapmadan verilebilir. Böyle bir anlatım biçimi Dolaysız Deyiş, metindeki konuşma ve düşünce aktarımlarının türleri ise Dolaysız Konuşma ve Düşünce Aktarımları'dır. Aşağıdaki metin Dolaysız Deyiş içermekte ve içinde Dolaysız Düşünce Aktarımı da bulunmaktadır:... Niçin o kenti bıraktığını, belki dönüşü olmayan bu büyük kente devcil gökdelenler arasına geliş nedenini araştırmaksızın, sadece onu izleyen görüntüleri gözden geçirdi. 'Kolay, aceleci yargılara varmayacağım' demişti kendi kendine. 'Yaşamı kendi akışına bırakmak gerek. Düşünmek, çözümlere varmak için daha çok zaman var. Hem de mutlaka gerekli mi bir çözüme varmak? Böyle düşünüyordu, ama gene de küçük bir iç-kırıklığı taşıyor gibiydi. (Demir Özlü. 2006:19) Yukarıdaki örnekteki anlatımda hiçbir yazın sanatı içermeksizin olay ve konuşmaları olduğu gibi aktaran Dolaysız Deyiş kullanılmıştır, ayrıca içinde Dolaysız Düşünce Aktarımı da bulunmaktadır. Aşağıdaki örnekte roman kahramanının gördüğü bir rüyada kendisiyle Hidayet dayısı arasında geçen bir konuşması anlatılmaktadır. Düşünce, sessiz konuşma olarak betimlenirse, rüya da görüntülü düşünce (!) olarak betimlenebilir belki de, çünkü rüyayı anlatmak için kullanılan düşünce aktarım yolu olağan günlük düşünce aktarım yolunun aynısıdır: 'Ama bu sefalet yılları arkada kaldı sanırım,' diye seslenmek istedi. Hidayet kollarını yana açarak, sanki 'n'aparsın, durum bu!' demekteydi. Harun, rüyanın bu noktasında uyandı. Yatmadan önce aralı bıraktığı pencereden gelen temiz havayı içine çekti. Hidayet dayısının o yıllarda değil, 1929'da

6 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, New York'a kaçmış olduğu aklına geldi. O, belli bir süre Ellis adasında kalmıştı. Vakit henüz öğle vakti olmamıştı. Birkaç saat süren uyku bu yaz havası içinde yetmişti ona. Penelope'un yaşamına taşıdığı mutluluğu düşündü. Bu büyük kente geldiğinden beri Penelope ile arkadaşları onu yalnız bırakmamışlardı. 'Arkadaşlarının olduğu yer vatanındır.' diye düşündü. (Demir Özlü. 2006:101) Yukarıdaki örneğin ilk tümcesinde Harun 'sefalet yılları'nın geçmişte kaldığını söylemek ister, ama söylemez. Bu düşünce eylemi, düşüncesini belirten bir dolaysız düşünce aktarımıdır. İkinci tümcede 'sanki' dayısının dolaysız konuşması gibi verilen tümce ise dolaysız düşünce aktarımıdır ve buraya kadar konuşma gibi gösterilen düşünceler rüyada geçmektedir. Harun uyandıktan sonra düşünce aktarımları, dolaylı, bağımsız dolaylı, bağımsız dolaysız anlatı aktarımı olarak metinde yer alır. Aşağıdaki örnekte, dolaysız aktarımla gösterilen bir konuşmanın 'Peki...' ile başlayan dolaysız aktarım tümcesinin, aslında dolaysız düşünce aktarımı olduğu anlaşılmaktadır. Yaşamda olduğu gibi, yazın da gerçeğe çok benzeyen, ama gerçeği anlatmayan anlatım yollarıyla doludur, çünkü yazın, hem konuşmayı, hem de düşünceyi, hem de yazmayı içeren yaşamın tıpatıp kendisidir. 'Çok iyiydin.'dedim otururken. 'Süper salsa yapıyorsun.' 'O süper dans ediyor.' dedi. 'Eski bir tanıdığım... Bir iki aydır görmüyordum, denk düştü.' 'Niye Türkçe konuştun kadınla? ' diye sordum. Kadının yeni kocasının bir Türk olduğunu, Türkçesini geliştirmeğe çalıştığını söyledi. 'Peki o niye senle Türkçe konuşmadı hiç?' diye soracakken, gözüyle elimdeki dergiyi gösterdi. 'Sen de bulmaca çözmekten hoşlanıyorsun galiba...' (Yiğit Kulabaş. 2006:41) Dolaysız deyiş ve dolaysız konuşma ve düşünce aktarımları diğer deyiş türleri ve konuşma ve düşünce aktarımları içinde gerçeğe en yakın deyiş ve aktarımlar olarak bilinir, çünkü bu tür betimleme ve anlatımlarda hiçbir süsleme, çağrışım, sezdirim, çıkarım ve çeşitli söz sanatları kullanılmaz. Dolaysız Deyiş'i (Direct Style) bazen Yalın Deyiş'e (Simple Style) benzetenler olabilir, ama bu benzerlik doğru değildir, çünkü Nesfield'in söylediği gibi, yalın deyişte kulanılan dil dolaysız olmadan da yalın olabilir. Aşağıdaki örnek dolaylı aktarımı kullanmaktadır. Dil oldukça yalındır, ama anlatım dolaylı deyiş kullanır, konuşmalar da dolaylı aktarımlar türündendir: Seher'in anneciğinin adını da, giydiği pardesüyü de, pardesünün rengini de söylediğini, devamında bebeğinin yaşadığını bildiğini, ama sağ gözünün kör olduğunu, o anda aşağıda Veysel adında bir adamın sol koluna ve sağ bacağına bir şeyler yaptığını, isminin de İrfan olacağını, İrfan'ın bu Veysel denilen adamın göbek adı olduğunu, israrla birazdan öleceğini söylediğini söyleyip hiç de özet sayılamayacak bir genişlikte, o odada kadını dinlediği sırada duyduğu sebepsiz çıtırtıları, dahası merdivenden inerken bu kere de tam başının üstüne bir göz dikilmişmiş gibi huylanıp hislenmelerini falan noktası virgülüne, kıyıda köşede en ufak bi teferruat bırakmadan, tam bir gözlemci polis tititzliğiyle bir bir anlattı. (Sezgin Kaymaz. 2014: ) Yazınsal dil çalışmaları dolaysız anlatım için yukarıda değinilmiş olan tanım ve açıklamalardan daha başka bir açıklama getirmemiştir. Dolaysız deyişin en önemli özelliği anlatımında hiçbir süsleme yöntemi kullanmadan konuları doğrudan vermesidir. Dilbilimin yirminci yüzyılın sonlarında bu konuya katkısı ise, her tür deyişte görülebildikleri gibi dolaysız deyişte de görülebilen konuşma, düşünce ve yazma aktarımlarının nasıl olabileceği üzerinedir. Aktarım türleri bu yazının konusu olmadığından burada ayrıntılı olarak ele alınmamaktadır, çünkü bunlar birer 'deyiş' değil, aktarım çeşitleridir ve dolaysız, dolaylı her ana türün yanısıra bunların birer bağımsız türleri de bulunmaktadır. Böylece dolaysız ve dolaylı konuşma, düşünce, yazma aktarımları birer bağımsız türleriyle birlikte, dolaysız aktarım (direct report), dolaylı aktarım

7 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, (indirect report), bağımsız dolaysız aktarım (free direct report), bağımsız dolaylı aktarım (free indirect report) olmak üzere 4 türde yapılanırlar. 1981'lere gelindiğinde konuşma ve düşünce aktarım biçimleri yukarıda değinildiği kadardı. 1990'larda İngiltere'de Lancaster Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarda bu aktarımların yanısıra, yazarların bazen konuşma ve düşünceyi olduğu gibi vermek yerine onları kendi tümceleriyle anlatabildikleri, ya da özetleyebildikleri dikkati çekti. Bu tür aktarımları yazar ve konuşmacılar hem konuşma, hem yazma, hem de düşünceler için de kullanılabiliyordu. Bunlar konuşmalar için kullanılıyorsa Konuşma Eylem Aktarımı, düşünce için kullanılıyorsa Düşünce Eylem Anlatı Aktarımı, yazma için kullanılıyorsa Yazma Eylem Aktarımı olarak adlandırıldı. Çok geçmeden daha başka aktarım yöntemleri de bulundu ve tüm bu anlatım yolları biçim ve içerik ayrımları gözetilerek etiketlenmeye çalışıldı. Prof. Dr. Geoffrey N. Leech'in denetiminde çalışan Lancaster Üniversitesi Deyişbilim Grubu dilbilim, edimbilim ve deyişbilim alanlarında yaptıkları bu çalışmalarla söz, düşünce, yazı aktarımlarına büyük katkılarda bulundular. Bugün deyişbilimde aktarımlar bu grubun bulduğu aktarım türlerine göre ele alınmaktadır. 3.Dolaysız Deyiş'in Karşıtları: 3.1.Dolaylı Deyiş (Indirect Style): Dolaysız Deyiş'in karşıtlarının ilki olan Dolaylı Deyiş söylevlerde ve yazınsal metinlerde çok kullanılır ve anlatımdaki dildeki resmiyetin en önemli göstergesidir. Bu nedenle, yüzyıllardan beri, sözbilimin en temel deyiş yapısı olarak görülmüştür ve bazı sözbilimciler bu deyiş türünü sözbilimsel deyiş (rhetorical style) adıyla da betimlemişlerdir. Dolaylı deyiş, olay ve olguları kısaca anlatmak yerine yalın dil kullanır, ama doğrudan doğruya değil, çok uzun betimleme ve anlatımlara dayanır, çünkü anlatılanlarda çoğunlukla anlatıcının katkısı vardır. (Nesfield. 1942:391) Okuyucu dolaylı deyiş ile yazılmış bir metni okuduktan sonra çıkarımlarda bulunurken Dolaysız Deyiş'te biraz daha çok zaman harcar. Eğer bir yazarın dolaylı deyiş kullandığı anlatımında çok sayıda çağrışımlar varsa, kullandığı deyiş türü dolaylı deyiş değil, Bilgiç Deyiş (Pedantic Style) olur. (Nesfield a.g.y) Bilgiç deyiş anlatımlarında, herkesin bildiği birşey yerli yersiz, sık sık kullanılabilir. Bilgiç deyiş anlatılan konuya koşut olmaz ve yerinde kullanılmazsa can sıkar, metnin vereceği bilgi yükü okuyucunun kafasında değersiz bir ağırlık yapar. Anlatım ile aktarım ayrımları arasındaki bağıntılar Dolaylı Deyiş ile bulanıklaşır. Özellikle yirminci yüzyıl yazınında İngiltere ve bazı diğer Avrupa ülkeleri yazınlarında dolaylı deyiş konuşma, düşünce, yazma aktarımlarını birbiriyle kaynaştırmış, yeni anlatım ve deyiş türleri ortaya çıkarmıştır. Yirmibirinci yüzyıl yazınında Dolaylı Deyiş çeşitlerinin bu denli bol sayıda sergilendiklerinin nedenlerinden birisi belki de bu kaynaşmalardır. Dolaylı anlatımlarda nesnelerin ve olayların doğrudan doğruya değil de dolaylı yollarla anlatıldığı biraz önce de vurgulanmıştı. Kullanılan yollar hem dilbilgisi, hem de anlatım yolları olabilir. Eskiden yazarlarla okurlar arasına belli bir uzaklık arayan eleştirmenlerce, bir yazar yazılarında ne kadar resmiyet taşıyorsa, yazınsal değeri o kadar yüksek oluyordu. Aşağıdaki örneklerde dolaylı deyiş, anlatım açısından gösterilmektedir. Aşağıdaki alıntıda, kahramanın sevgilisini dolaylı anlatımlarla yaptığı benzetmelerle betimlediği görülmektedir. Böyle bir anlatımla hem kendisi, hem de sevgilisi sanki bizlerden uzaklaşmakta, başka dünyaların insanları olmaktadırlar: Yalnız bazen bir İlahi meşale gibi geçmiş asırların yoğun karanlığını geçerek eski Yunan'ın parlak

8 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, hayallerinin kutsal tapınağa yerleştirdiği ve doğu'nun baharının taçlandırdığı bir güzellik meleğinin güzelliğinin saltanatına kapıldığını kalbi ara sıra kendisine gizli gizli söylerdi. (Sami Paşazade Sezai. 2011:37) Aşağıdaki alıntıda ise, öpüşen aşık bir çift anlatılmaktadır. Dolaylı anlatımla betimlenen bu çift okuyuculardan uzak, sanki bambaşka bir dünyanın insanıdır. Belki de yazarın istediği şey de böyle bir çifti betimlemektir. Gerçeklerden uzak, herkesten uzak bir çift: Gecenin rutubeti ve marmara'nın üzerine inen sisler, şafağın yansımasıyla kırmızı bir renk alarak havaya doğru uçtukça Marmara'nın durulmuş suları üzerinde uyuyor gibi görünen adalar parlak güzel yüzüne çektiği kırmızı tülden yaldızlı duvağını seherin gül renkli parmakları kaldırdığı için birer Yunan ilahesi gibi nurani şekilde ortaya çıkıyordu. Şairce hayallere benzeyen bu sisler, şafağın ışığına doğru parçalanarak yükseldikçe, yeryüzünde uyanacak gözlerden başka bir aleme doğru kaçışan meleklerin uçarken titreyen gökyüzü elbisesinin yalnız uzun etekleri görünüyor sanılıyordu. Ta ki karşıda güneşin ışığını bile değiştirmedikçe içlerine kabul eylemeyen ormanların en gizli, en kuytu köşelerinde yüzlerce kuş sevda arttıran bir sevgi hevesiyle ötüyorken bu iki aşık çiftin bir dakikadan beri birbirine temas ederek o halden ayrılmak istemeyen dudakları, kalplerine devamlı sevda yüklüyordu. (Sami Paşazade Sezai. 2011:51 ) Anlatımlarda görülen dolaylılık, aktarımlarda da kullanılabilir, günümüz dilbilimsel deyişbilim araştırmalarının bulgularına göre, bu dolaylı aktarımlar konuşma, düşünce ve yazma aktarımlarında çeşitli türler biçiminde ortaya çıkabilir. En temel dolaylı aktarım, konuşmacının tümcelerinde fazla bir değişme olmadan, yalnızca dilbilgisi kurallarının gereği değişiklikler yapılarak aktarılır. İçinde pek az değişim bulunan bir aktarım metni aşağıda verilmiştir: Başka marotu buldu. Yolculardan Keşfi Bey adındaki gencin henüz vapura gelip gelmediğini sordu. Başkamorot bu hususta birşey bilmediğini söyleyince, beyefendi vapur katibine koştu. Aynı soruyu ona da sorduysa da, tatmin edici bir cevap alamayınca, bu defa doğrudan doğruya birinci kaptanı görmek istedi. Birinci kaptanın, kamarasında uyumakta olduğunu söylediler. Bunun üzerine alt kattaki salona indi. Bakındı, hizmet eden garsonlara sordu. Keşfi Bey'e dair hiçbir şey öğrenemeyince yine üst güverteye çıktı. Hem denizi, hem de asma merdivenden inip çıkanları rahatça görebilecek bir yer seçti. Orada ayaküstü beklemeye ve kendi kendine söylenmeye başladı: 'Nerede kaldı bu zevzek?niçin gelmiyor acaba?' (Sami Paşazade Sezai. 2011:180) Dolaylı aktarımlar söz aktarımında kullanıldıkları gibi, düşünce ve yazı aktarımlarında da kullanılabilirler. Aşağıdaki örnek, bağımsız dolaylı ve bağımsız dolaysız düşünce aktarımlarını içermektedir: Bir salon süpürgesiyle gezen mavi gözlü papatya yanlış bir yolda olduğunu anlar, şu hayatta yapılacak tek bir hareket varsa, diğer süpürgeye dönmektir diye düşünür. Bir aç gözünü/ o güzel gözlerini/ n'olur bir defa sağa/ bir kere sola döndür.(metin Kaçan. 1999:37) Yazınsal yapıtlarda yazarlar dolaylı deyişi her türlü amaç için kullanabilirler, çünkü bu deyiş türü anlatım ve aktarım sırasında yazarların kendilerinden birşeyler eklemelerine en elverişli olan deyiş biçimidir. Aşağıdaki örnek metinde dolaylı deyişle yapılan bir anlatım içinde dolaylı düşünce aktarımları da bulunmaktadır. Ayrıca aktarımların bazıları yazar tarafından kendi tümceleriyle yeniden düzenlenerek, Anlatı (Narration), Konulu Söz-Eylem Anlatı Aktarımı (Narrative Report of Speech Act with Topic), Konulu Düşünce-Eylem Anlatı Aktarımı (Narrative Report of Thought Act with Topic) biçimleriyle anlatılmıştır. Böyle bir deyiş düzeniyle yazılan metinlerde olay

9 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, kahramanının yanı sıra, konuşmacının ve anlatıcının da payları vardır: Kendini içinde bulunduğu düzenli yaşantının ayrıntılarına bıraktı. 'Düşünmüyorum, sıkılıyorum sadece.' dedi. Daha birşeyler söyleyecekti. Söyleyemedi. Sustu. Bir saygı duruşu yapıyorum herhalde, diyecekti belki. Bu kadar masum bir sözü bile söyleyemedi. Söylemek içinden gelmedi. Kendini elevermekten korktu. Nasıl olsa geçecekti. Yerinden kalktı ve seslerinden, yemek yemedikleri anlaşılan çocuklarını azarlamaya gitti mutfağa. İki kızı da suçu birbirine yükledi hemen. Sonra da hizmetçiyi kötülediler. Yemek yemeyen çocukların kötü geleceklerinden bahsetti onlara. Bu çeşit çocuklarla kimse konuşmazdı sonunda. 'Bütün işlerinizi yalnız yaparsınız sonra. Kimse yemeğinizi yedirmez ve uyumanız için masallar anlatmaz. Kocaman kızlar olursunuz: gene yalnız kalırsınız.' Su bardağına uzanmak için sandalyenin üstüne çıkan küçük kızı: 'Hayriye Teyze gibi kocaman bir evde tek başımıza kalırız sonra, değil mi babacığım?' dedi. Evin kocamanlığını anlatmak için kollarını bütün gücüyle açtı, hizmetçi tutmasa yere düşecekti. 'Sakın Hayriye Teyze'nin yanında söyleme bunu.' (Oğuz Atay. 1984:49) 20. yüzyıl yazınının anlatım ve aktarım yollarındaki en önemli yeniliği Dolaysız Deyiş'te Bilinç Akışı (Stream of Consciousness yöntemi olmuştur. İngiliz yazınında Virginia Woolf ve James Joyce ile güçlü bir döneme giren bu anlatım ve aktarım düzeni hızla dünyaya yayılmıştır. Türk yazınında deyiş çeşitlerini ilk kez tanımlamaya ve tanıtmaya çalışan yazar olan Recaizade Mahmut Ekrem'in Dolaysız Aktarım'ı da yazılarında kullandığı bilinir. Arapça alfabenin Latin harfleriyle değiştirilmesi üzerine, Recaizade Mahmut Ekrem'in Arap alfabesiyle yazılmış yazıları yeni devletin düzenlemelerinde yılların içindeki başka yoğun çalışmalar nedeniyle oldukça uzun bir zaman beklediğinden, Türkiye'de deyişbilim çalışmaları da varlık gösterememiştir. Bağımsız dolaysız deyiş ile yazılmış bir metni okurken okuyucular yazarla konuşmacıyı, düşünce ile konuşmayı, söz ile düşünceyi kolayca ayıramazlar. Bazen de yazıyı oluşturan düşünce, konuşma ve söz öbeklerini ayırmakta zorlanırlar. Bu durum özellikle bilinç akışı türünde yazılmış yapıtlarda sık görülmektedir. Dolaylı deyiş içindeki düşünce aktarımlarında içsel konuşmalar (interior monologues) kişinin kendi kendisiyla konuşmasını, yani kişinin düşünmesini yazıya geçer. Bu tür bir aktarımda genellikle sözdizim düzgündür; dilbilimsel terimlerle söylemek gerekirse, dildışı ve parçalarüstü öğeler böyle aktarımlarda pek görülmez; ama dolaylı deyiş, bilinç akışını (stream of consciousness) böyle yazılarda bilincin çabukluğunu göstermek istercesine sözcükler, tümceler tamamlanmadan kullanılabilir, olaylar düzenli bir mantık sırasını izlemeyebilir, kimin kiminle konuştuğu tam anlaşılamayabilir. Anlatılanlar tıpkı bilincin çalışmasındaki hızlı ortamın gerektirdiği gibi şimşek hızıyla, beynin ayrıştırmasına zaman vermeden serimlenir. Recaizade Mahmut Ekremin Araba Sevdası adındaki romanının bazı yerlerindeki içsel düşüncelerin bilinç akışı tekniğini andırdığı söylenebilir. İçsel düşüncelerde anadil kullanılarak yapılan anlatım ve açıklamalar düzgün dilbilgisel tümceleri içermekte, Fransızca kullanılan anlatım ve açıklamalar ise düzgün tümcelerle değil, sözcük öbekleriyle ve hayret ve yakınma, vb. belirtenler de öbeksiz sözcüklerle anlatılmaktadır: Arkadaşıyla bu kısa konuşma sırasında Bihruz Bey'in zihninden birçok düşünce geçmişti: 'Ne münasebet? Kadıköyü gibi burjuva bir Kartiye'de (burjuva mahalle, orta tabaka mahalle) bu derece şık bir ekipaj bulunsun... Ne münasebet? Orada oturanlar hep malum... 'Blond'u tanırım' demesi de ağız... Tanısaydı öyle mi dururdu? Oh! Kel bote divin' (Ne ilahi bir güzellik?) Sürtu kel gu ekselan! (Bilhassa ne selim bir zevk!) Benim ekipaj'a ne kadar dikkatli bakıyordu! Gerçekten ne kadar zevk sahibi olduğunu, bu da ispat etmez mi? Acaba kimdir bu blond? Şüphesiz ün jön fıy blond. (Sarışın bir genç kız.) Lakin şu Keşfi'yi nasıl savayım? O vakit çabuk anlaşılır, bakalım iltifat

10 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, bana mı, yoksa ona mı? Kimin nesi olduğunu öğrenmek kolay; takip eder, gittiği yeri öğrenirim...' (Recaizade Mahmut Ekrem. 2009:18) Recaizade Mahmut Ekrem insanın düşünürken, aslında kendi kendisiyle konuştuğunu romanında sık sık göstermiştir. Romanın bazı yerlerinde roman kahramanı Bihruz Bey'in kendi kendisiyle konuşması uzar gider. Bu tür söz sağanakları içinde aktarımların her türlüsü, anlatımların her çeşiti görülebilir. Aşağıda böyle uzun bir bilinç akışının bir bölümü alınmaktadır:... "Cuma günü kaçta gelirsininz?" dedim de, ona bile cevap vermedi... Giderken bir 'adiyö!' demeli değil miydi? Daha? Daha? Daha sonrası daha fena: Kaşla göz arasında çarçabuk nereye gitti bunlar? Aramadığım yer kalmadı... O aralık Keşfi de file (savuşmak) etti... Demek kiiii Yok... Yok... Ne münasebet canım! Keşfi de kim oluyor? Onun gibi bayağı bir garson... 'çocuk, delikanlı'... Emposibl! (imkansız) Ama bakalım yarın değil, öbür gün sözünde duracak mı? Bakalım Keşfi de gelecek mi? Of! Başım ne kadar ağrıyor... Oh! Benim sevgilim! Söyleyiniz bana ki beni sevmiyorsanız bari onu da sevmiyorsunuz ya? Görüyor musunuz, ne kadar sufrans (ıstırap) içindeyim... Bana merhamet ediniz, bana ki sizi adore (değer vermek, tapmak ediyorum),işte huzurunuzda diz çöktüm... Bir kelimecik... Hayır! Beni sevmiyorsunuz... Ah! Ne kadar da semavi bir güzelsiniz... Allon, ön beze! (Haydi, bir öpücük!)o ne? Şimşek! Mon Diyö! (Allahım) Gökyüzü ne kadar karanlık! Rüzgar da şiddetleniyor... Bora... Bora... Burrask (bora)... Yağmur... Vah! Vah! Sonra ne olacak? Yarın perşembe, öbür gün cuma... Hava böyle giderse.. Ay, ay! Kel plüi toransyel! (Ne bardaktan boşanırcasına yağmur!) Yağmur değil, tufan bu...eyvah! Onu cuma günü göremeyecek miyim? Gördünüz mü başıma gelenleri... Başım, başım! Of! Başım!' (Recaizade Mahmut Ekrem. 2009:75-76) Dolaylı deyiş ve dolaylı anlatımlar yazında her zaman kendi içinde değişik örnekleri görülebilecek kadar üretken olmaktadır, çünkü konunun kendi içindeki değişkenliğinin yanısıra anlatımdaki değişiklikler ve bir de aktarımların değişkenliği bu deyiş türüne sürekli bir değişiklik, canlılık, üretkenlik getirmektedir. Anlatıcının yanısıra, aktarmaların değişik olması bu deyiş türünde başkalıklar yaratmakta, yazarın da belli oranlarda kendi anlatımını araya sokması metni dolaysız deyiş ve dolaysız anlatımdan derece derece uzaklaştırarak gene dereceli olarak dolaylı deyiş alanına götürür. Başka deyiş ve aktarım çeşitlerinde ise bu durum kısıtlı olmaktadır. Dolaylı Deyiş (Indirect Style) konunun anlatımında dolaysız deyiş gibi doğrudan doğruya anlatım içeren deyişten uzak, dolaylı bir anlatım içerdiği için ve bunu yapmak için dolaylı olmanın birçok yolunu denediği ve bunları yapmak için yazınsal sanatların ve anlatım ve aktarım yollarının her çeşitini kullanabildiği için sözbilim (rhetoric) alanında bazen Sözbilimsel Deyiş (Rhetorical Style) adıyla da anılır Deyiş (Discursive Style): Bir yazar konuyla doğrudan doğruya ilgisi olmayan, konunun dışında, başka şeyler anlatırsa, bu deyiş biçimi Dolambaçlı Deyiş'tir (Discursive Style). Dolambaçlı Deyiş'i Dolaylı Deyiş olarak düşünmemek gerekir, çünkü bu tür bir anlatım/yazım dil kullanımıyla değil, metin içindeki olayların anlatılmasıyla ilgilidir. Dolambaçlı deyiş, dolaysız deyişin karşıtlarından birisidir, çünkü dolaysız deyişteki doğrudan anlatıma karşın, dolambaçlı deyiş konunun doğrudan, ya da dolaylı anlatılması değil, dinleyicinin/okuyucunun düşüncelerinin başka konulara da götürülerek birşeyler anlatılmasıdır.(nesfield. 1942: ) Türk romanında deyiş ustalarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanlarında da, kahramanların amaçları doğrultusunda dolambaçlı deyiş ile yazılmış yerler görülür. Aşağıda, Ahmet Mithat Efendi'nin sık sık kullandığı bu deyiş örneklerinden biri görülmektedir:

11 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Bizim asıl amacımız okuyucuya Felatun Bey'i tanıtmak olduğuna göre babası Mustafa Meraki Efendi hakkında böyle geniş bilgi vermeye lüzum yoktur zannetmeyiniz. Elbette Meraki Bey'i tanımak için soyunu bilmemiz gerekir. Bir kişinin soyunu bilirsek davranış ve tavırlarını daha kolay anlayabiliriz (Ahmet Mithat Efendi. 2011:12). Yukarıda yalnızca konu dışına çıkış bölümü verilen dolambaçlı deyişle anlatılmaya başlanan kişi tanıtımında, önceleri Felatun Bey tanıtılmaya başlanmışken, yukarıdaki örnek girişle birlikte olaylar bırakılıyor, Felatun Bey'in babası ayrıntılı olarak tanıtılmaya başlıyor. Daha sonra yeniden Felatun Bey'e dönülüyor, bu kez onun meraklarından sözederken, romandaki anlatım kesilerek bu kez yazarın yeri geldiğini saptadığı anda, herhangi bir şeye ilişkin okuyucuya ansiklopedik bilgi verilmeye başlanıyor. Anlatımdaki dolambaçlık böyle sağlanıyor. I9. Yüzyıl romancılarının en göze çarpan özelliklerinden biri olan bu anlatım biçimini Ahmet Mithat Efendi çok kullanır:... Fransızca bu iki harfi bilirsiniz herhalde. Birisi (elif), birisi (P) harfleridir. Önceki Ahmet, Felatun Bey'in isminin ilk harfi ve ikincisi Felatun kelimesinin Fransızcası olan Platon'un birinci harfidir. Alafrangada bir adamın isminin yahut isimlerinin böyle ilk harfi veya harflerinin konulması adeti vardır, buna o adamın "markası" denilir. (Ahmet Mithat Efendi. 2011:14). Yukarıdaki alıntıda, yazar Fransızca'nın alfabesinin Osmanlı alfabesine karşılık gelen harflerini okuyucuya anlatıyor, bu ders türü anlatımda ayrıca 'marka' denilen şeyin ne olduğuna ilişkin bilgi veriliyor. Ahmet Mithat Efendi bu ders türü bilgi vermeyi romanda sık sık yapmaktadır. Her seferinde romanın asıl konusunu bırakır, doğrudan ilgisi olmayan şeyleri 'Yeri gelmişken', 'İşte dedik ya...', ya da 'böyle bir ahvalin malumatından malumatınız yoksa, işte o ahvalin malumatını da verelim' gibi zaten kendisi de dolambaçlı bir girişle anlatımını böyle dolambaçlar düzenine/düzensizliğine sokar: Aslında saat insan için lüzumlu bir alettir. Köstek neye lazımdır? Saati muhafazaya lazım olduğuna göre bu işi bir kaytan bile görebilir aslında. Hayır iş öyle değil. İnsanoğlu ister ki, kendisinde yalnız satini muhafaza için kullanacağı kaytanın yirmibeş altın kıymeti olacak kadar servet bulunduğunu alem görsün. Ya bu gösterişten meram nedir? (Ahmet Mithat Efendi. 2011:110) Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi dolambaçlı deyiş türü Ahmet Mithat Efendi'nin çok sevdiği deyiş türlerinden birisidir. Ama bu deyişle istediği anlarda okuyuculara çeşitli bilgiler de verir. Modern Türk yazınında çok önemli bir yeri olan Oğuz Atay da 'Tutunamayanlar' adındaki unutulmaz romanında yer yer dolambaçlı deyiş kullanır. Aşağıdaki örnekteki uzun anlatımda, dolambaçlı anlatımın tümü atılarak, tümce 'matematik' sözcüğüyle başlayabilirdi, ama o zaman da dolambaçlı deyişle varılmak istenen amaca ulaşılmamış olurdu: "Edebiyatçılar Ahd-i Atik'ten beri gök kubbenin altında hiçbir şeyin değişmediğini bildikleri halde nasıl yazmaya devam ediyorlarsa, ben de aynı prensipten hareket ederek, bin altı yüz bilmem kaç yılında yani bundan sittin sene kadar evvel Rene Descartes'in, beşeriyetin çirkinliğinin intikamını almak arzusuyla yarattığı ve o günden beri tıpkı büyük Sezar'ın Rus-Çar doğumundan beri karnıyarık doğum metotlarına sezaryen denilmesi gibi, kartezyen adı verilen ve herkesin bildiği koorodinat sistemini, günümüzün kaplarına uydurmak ve pozitif bilim olduğu halde münekkitlerce biyokimya meselelerine gayri kabili tatbik bulunduğu asırlar boyunca iddia edilegelmiş, fakat nihayet ben, sen ve Kenan tarafından layık olduğu mevkie getirilmiş olan matematik, namı diğer riyaziye ilmini üniversel karakterine kavuşturmak hedef ve gayesiyle uykusuz geçen geceler ve ayakta uyuyarak geçirdiğim gündüzler pahasına 'Hayatın Koordinatları' yahut kısaca 'Bir insanın nerede, ne zaman ve nasıl olursa olsun, ne yaptığının analitik geometri esaslarına göre açıklanmasına giriş adını verdiği sistemi buldum." (Oğuz Atay. 1984:68-69)

12 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Dolambaçlı deyişin tanımını yaparken, bu deyişin konunun dışına çıkılarak, konuyla ilgisi olmayan şeylerin anlatılması olduğuna değinilmişti. Yazınsal yapıtlarda konunun dışına çıkmadan, ama tanımın dışına çıkarak, dolambaçlı deyişin kullanılabildiği de ortaya çıkabilmektedir. Aşağıdaki örnekte çok sayıda sıfat tümcesinin bir tek ana tümceyi nitelediği uzun tümcede olaylar silsilesi özetlenmektedir. Bu tür özetleme, uzun, ama yeni olayların kısaca bir tümcede özeti değil, daha önce zaten anlatılmış olayların yeniden bir tek tümce ile, ama neredeyse 3.5 sayfa tutan bir özetidir. Yeni birşey, ya da konu dışında birşey anlatmamakla dolambaçlı deyiş değildir, ama eski olayları bir tek, ama uzun bir tümceyle yeniden anlatmak, deyimden harfi harfine çıkan anlamla, dolambaçlı anlatmak demek anlatımda dolambaçlı deyiş kullanmak demektir. Örnek metinlerdeki bir tek tümce çok uzun, birkaç sayfa olduğu için aşağıda yalnızca başlangıç ve bitiş bölümleri verilmektedir. Aşağıdaki ilk örnekte yan tümcecikler dizisinin ilk örnekleri görülmektedir: Teoman Kemani'nin mafya tasallutuna uğrayıp mameliki kaptırdığı, Lale'yi odadan çıkarıp Rafet Dülger'e personelin tazminat hesaplarının çıkarılmasına dair muhasebeye talimat vermesi yönünde talimat verdiği, o hesaplar çıkarılırken eli telefona gide gele bir saat oturup beklediği ve o esnada"mal sahibi, mülk sahibi..." diye başlayıp derinleştikçe derinleşerek eni konu felsefe yaptığı, hesaplar önüne gelince "Getirin çıkışları da imzalayayım, banka talimatlarını da..." diyerek Rafet Bey'i gözyaşları içinde bıraktığı, onun fenalık geçirip getiremediği, çıkış ve banka talimatlarını getiren muhasebe müdürü Nuri Bey'i de "Hakkınızı helal edin Nuri Bey. Buraya kadarmış." deyip gözyaşları içinde bıraktığı, gözyaşları içerisindeki Lale'yi arayıp "Arkadaşlara söyleyin, on dakika sonra toplantı salonunda olsunlar. Vedalaşalım" diyerek kızı telefonun öbür ucunda hıçkıra hıçkıra ağlattığı,......, "(Sezgin Kaymaz. 2014:251) Yukarıda başlangıç bölümü görülen o uzun tümce aynı sözdizimsel yapılarla 2 sayfa daha sürer ve daha sonraki sayfanın neredeyse ortasında ana tümce ile yorgun düşer:...dokuz dakika sonra "Yediysek buyrun, kalkalım." demek zorunda kaldığı o meşum günden tam dört günden sonra Celil tepine tepine, söve söve dolanıyordu Çankaya Karakolu'nun amir odasında.(sezgin Kaymaz. 2014:254) Aralarındaki virgüllerle bağlanan 61 kadar yan tümce ile nitelenen bir anatümcenin oluşturduğu ve 3.5 sayfa tutan bu tümcede anlatımların içinde konuşma ve düşünce aktarımları da bulunmaktadır. Bu aktarımların pek çoğu dolaysız aktarımlarla verilmiştir. Bir tek ama pek uzun tümce ile anlatılan/yazılan böyle bir metinde dolaysız aktarımlarının bulunması metni tekdüzelikten kurtarmaktadır. Sayfalarca süren bu tek tümcenin bütün yan tümcelerinde verilen bilgi bir kişiye özgüdür. Temel tümcede verilen bilgi ise bir başka kişinin yaptıkları anlatılmaktadır. Bir başka tümceyle açıklanmak istenirse, zaman kavramları içeren yan tümcecikler birisinin ne zaman, neler yaptığını dört günlük bir zaman bölümü içinde bir bir anlatıyor, ana tümcedeki eylem de, bütün bunlardan dört gün sonra bir başkasının ne yaptığını söylüyor. Birisinin neler yaptığını, bir başkasının neler yaptığını anlatarak anlatmak dolambaçlı deyişi oluşturmaktadır. Yazar anlatımına amaçları doğrultusunda bir etki verebilmek için bu dolambaçlı anlatımı bilerek kullanmıştır. Dolambaçlı deyiş dolaysız deyiş ile karşılaştırıldığında, kendisine özgü özelliklerinin yanısıra, dolaysız ve dolaylı deyiş türlerinin de sapma biçimlerinden biri olmaktadır, ama görüldüğü gibi, bunların herbiri arasında büyük ayrımlar bulunmaktadır. Tumturaklı Deyiş (Rambling Style):

13 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Tumturaklı deyiş anlatım bakımından dolambaçlı deyişe oldukça benzer. Eskiden bu iki deyişi aynı ad altında birleştirenler de olmuştur. Dolambaçlı deyiş de, tumturaklı deyiş de konu dışına çıkmaktır, ama tumturaklı deyiş gereksiz tümcelere yönelerek konuyla ilgiyi yitirmektir. (Nesfield. 1942: ) Bir olayı yeniden, başka tümcelerle, lehçe, yerel dil, standard dil ayrımlarıyla yeniden anlatmak tumturaklı deyiş kullanımını oluşturabilir. Bu tür bir anlatım da dolaylı bir anlatım olmaz, çünkü yapılan yanlış, metnin genel anlamına pek fazla birşey katmaz, ama gösterişli deyiş türlerinden birisidir; bu deyişle söylenen/yazılan şeyler kulağa hoş gelebilir, okuyan ilginç bulabilir. Konuya ise değişiklik, canlılık katar, metni gerçeğe biraz daha yaklaştırır. Bu deyiş ile söylenenler/yazılanlar bu nedenle dinlenir/okunur. Altta verilen örneklerde tumturaklı deyişin anlatılan olaya nasıl canlılık kattığı açıkça belli olmaktadır. Aşağıda başlangıç bölümü verilen metinde çete reisinin konuşmasındaki kopukluk sık sık yapılan yinelemelerin gereksiz yere kullanılanlarının neden olduğu konu sapmaları, gereksiz açıklamalar görülmektedir. Bu çeşit dil kullanımları gereği kadar kullanılırsa sözbilim alanında güzel metinler ortaya çıkabilir, gereksiz kullanımlar ise aşağıda görüldüğü gibi, anlatımı, kullanılan deyişi tumturaklı deyişe çevirir. Aşağıdaki örnekte çete reisi, diğer babalarla yaptığı genel toplantıda Ankara ağzıyla konuşmaktadır: "Argadaşlar... Bak şimdi... Biz naaptık bugüne gadar? Efendime söyliyim... Naaptık? dağdan geldin bağdakini mi govuyon demeden bu Deccal gardaşımızın cebine üç beş sokuşturduk... ki niye? Bi datsızlık çıkmasın, aazımızın dadı gaçmasın... Gorktuk da mı sokuşturduk şimdi? Ne müneyasebet? Dedik ki o da bir argadaşımız, bi gardaşımızdır, bu alemin çocuudur, sahip çıkak, yol yordam öğretek, tamah edip saa sola dadanmasın, esnafın canı da, bu Deccal gardaşımızın canı da boştan yere yanmasın... O da Allah'ı var, sözümüzden çıkmadı, dizimizin dibinden galkmadı bugüne gadar... Naaptık biz şimdi? İşimizi yaptık, alnımızın terini, damarımızın ganını akıttık, çalıştık, gazandık, hem gendi mayışetimize baktık, hem de bu çocuk bu işlere bulaşmasın diye bunun mayışetini gördük... Yüksündük mü? Gatiyen. Çalışıyoz gazanıyoz da buna niye gaptırıyoz dedik mi? Ne müneyasebet? Ne ordakına sorduk, ne burdakına sorduk, vardık gendi yolumuzda yürüdük, gendi bildiimiz gibi ettik... Kimseye hesap verdik mi? Gatiyen... Ne diyo şimdi bu Deccal gardaşımız gelmiş? Bana niye sormadınız diyo... Demiyo mu argadaşlar? Biz mi yanlış duyduk? Diyo mu, demiyo mu? Ne diyo? Öşürünüzü on'da on'a çıkarırız diyo... Ne diyo? Başlarsak alayınızı bitirene gadar durmayız diyo. Diyo mu demiyo mu? Boyun gırıp teslim mi olacaz argadaşlar? Alnımızın teriyle gazandıımız tapuları geri iyade mi edeceez? " (Sezgin Kaymaz. 2014:275) Yukarıdaki örnekte çete reisinin konu dışına çıkmalarıyla oluşan tumturaklı deyiş, alttaki örnekte aynı olayı bir de yazarın kendi anlatımıyla, bu kez kitabın içindeki konunun kapsamını etkileyen bir tumturaklı deyiş kullanımına neden olmaktadır: Babalar Fazıl'ın bu saçma sapan konuşmasının tercümeye ihtiyaç duyduğunu biliyorlardı. Şöyle bir şeyler söylemeye çalışıyordu Fazıl: "Arkadaşlar... Bu Deccal denen adamın nelere kadir olduğunu atalarımızdan gördük, tırstık, bize bulaşmasın diye rızkımızın onda birini kuzu kuzu götürüp avucuna saydık. Gık demedik, yanında başımızı kaldırmadık, canımız yanmasın diye bir dediğini iki etmedik. O da sağ olsun bugüne kadar bir tatsızlık çıkarmadı, tekerimize çomak sokmaya, mıntıkamızda eşelenmeye, bizim işimizi bize öğretmeye çalışmadı. Ama şimdi gelmiş, onun dediği gibi yapmamızı, bildiğimizce iş gördük diye hesap vermemizi, kelle vermemizi, paylaşıp büyük kısmını da elden çıkararak paraya ve mala tahvil ettiğimiz misler gibi onbeşbin tapuyu iade etmemizi, aksi takdirde bizlerden öncekilere yaptığını bize de yapacağını söylüyor " (Sezgin Kaymaz. 2014:276) Yukarıdaki son örnekte, bir önceki örnekteki dil kullanımının 'çevirisi' olarak ölçünlü (standard)

14 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, dil ile verilen metin ilkinin tam tamına çevirisi olmamasına karşın, yazarın da yukarıda verilen örneğin ilk iki tümcesinde belirttiği gibi, ona benzer bir metindir. Bu çeviri (!) metnin tam sözcüğü sözcüğüne çeviri olmaması, bu ikinci metinde kullanılan deyişin tumturaklı olma ve olmama olasılığını tartışmaya götürecek kadar önemli bir noktadır. Tartışma götürmeyecek nokta ise bu iki metnin yarattığı gülmece motifinin oluşumudur. 4.Sonuç Verilen metin örneklerine bakıldığı zaman bunların baştan sona doğru dolaysızlıktan dolaylılığa, daha sonra da karmaşıklıktan biraz daha karmaşıklığa doğru değiştikleri görülür. Bunun nedeni, dolaysız deyişten sonraki metin örneklerinde yazarın, anlatımcının, aktarıcının etkilerinin daha çok duyumsanmasıdır. Buna koşut olarak metin, hem kişilerin, hem de yazarın dil kullanım özelliklerini yansıtmak zorunda kaldığından, deyiş kullanımı değişmektedir. Bütün deyiş türleri incelenirken, deyiş oluşturulmasında anlatım ile aktarım çeşitlerinin önemli özellikleri olduğu da dikkati çeker. Deyiş tanımında anlatım çeşitleri ile aktarım çeşitlerinin ele alınmasının zorunluluğu incelemeler sırasında görülmüştür. Dolaylı deyiş asıl kahramanlar ile romandaki olayları anlatıcı/aktarıcı kimselere ve olayları kitapta anlatan ve aktaran yazara yazılarında anlatım ve aktarım yaparken geniş yetkiler verdiği için geniş kullanım alanı ve çeşiti gösteren bir deyiştir. Sözbilimin türlü yöntem ve çeşitleriyle örtülebilmeye en uygun deyiş çeşitlerinden birisidir. Bu deyiş türünün bir başka adla, Sözbilimsel Deyiş (Rhetorical Style) olarak anılması büyük bir olasılıkla bu nedenledir. Arştırmada, Dolambaçlı Deyiş ile Tumturaklı Deyiş'in ikisinin de konu dışına çıkmak bakımından birbirine benzediği görülmüştür. Bu ortak özellikleri yüzünden ikisinin de aynı deyiş olduğunu ileri sürenler olmuştur. Oysa Dolambaçlı Deyiş bir konuyu anlatır, ya da tartışırken, o andaki konunun dışına çıkarak başka şeylere yönelir, Tumturaklı Deyiş ise, gereksiz tümcelere, gereksiz anlatımlara yönelir, bazen de, yukarıdaki son örnekte görüldüğü gibi, olayı durdurup yeni baştan anlatarak ilgiyi azaltır, ya da yitirir. Bu araştırmada ele alınan deyiş çeşitleri batı dünyası yazınında ve eleştirilerinde ve ülkemizde de çoğu kez eleştiri yazılarında ele alınan yazınsal deyiş türleridir. Yirminci yüzyılda filizlenmeye başlayan ve bugüne kadar gelişmekte olan dilbilimin getirdiği yeni ve bilimsel görüşlerle beslenen deyişbilim (stylistics), deyiş çeşitleri içinde bir de bağımsız türleri, düşünce/konuşma/yazma eylem aktarımlarını getirmiştir. Bunların herbiri birer deyiş çeşitidir. Herbirinin yazınsal metinlerde araştırılarak incelenmesi gerekmektedir. Kaynakça Atay, O. (1984). Tutunamayanlar. İletişim Yayınları. İstanbul. Efendi, A. M. (2011). Felatun Bey İle Rakım Efendi. Ihlamur Basım Yayın Dağıtım. İstanbul. Ekrem, R M. (2009). Araba Sevdası. Nilüfer Yayıncılık. İstanbul. Kaçan, M. (1999). Harman Kaplan. Gendaş Kültür Yayınları. Cağaloğlu. İstanbul. Kaymaz, S. (2014). Sevinç Kuşları. Deccal'ın Hatırı. İletişim Yayınları. Istanbul. Kulabaş, Y. (2006). Zamanya. YFK Yayıncılık ve Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti. İki A Yayıncılık ve

15 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Dağıtım. İstanbul. Nesfield, J.C. (1942). Matriculation English Course. Macmillan & Co. Limited. London. England. Özlü, D. (2006). Amerika İmge Yayınevi. Ankara Özünlü, Ü. (2001). Edebiyatta Dil Kullanımları. (2. Basım). Multilingual Yayınevi. İstanbul. Sezai, S. P. (2011). Sergüzeşt. Ihlamur Basın Yayın Dağıtım. İstanbul.

16 Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar Oyunlarında Kabalık Stratejileri ve Hâkimiyet Yarışı Nazan Tutaş Ankara Üniversitesi, Nihal Demirkol Azak Ankara Üniversitesi, Özet Harold Pinter ın oyunlarında karakterler fiziksel veya psikolojik her türlü ihlal ve saldırıya karşı her daim tetiktedirler. Karakterler dili iletişim için değil, kendilerini koruma ve soyutlama için kullanılırlar. Kullanılan dildeki belirgin kabalık karakterlerin güç elde etmek ve birbirlerine üstünlük sağlamak için yararlandıkları en önemli silahlarından biridir. Bu çalışmada, Pinter ın Doğum Günü Partisi (1957) ile Eski Zamanlar (1970) oyunlarında karakterlerin hangi kabalık stratejilerini kullandıkları ve bu stratejilerin karakterler arası hâkimiyet yarışına etkisi incelenecektir. Anahtar kelimeler: Harold Pinter, kabalık kuramı, dolaylı ve dolaysız kabalık. Strategies of Impoliteness and the Power of Struggle in the plays by Harold Pinter The Birthday Party and Memory Abstract Characters in Harold Pinter s plays are always on alert against any kind of physical or psychological threat. They verbally struggle for survival or dominance. This struggle is characterised by direct or indirect impoliteness strategies they use. Impoliteness in their language is the most important weapon to win the struggle for power. Taking Culpeper s five impoliteness strategies as its basis, this paper examines Pinter s The Birthday Party (1957) and Old Times (1970) in terms of the linguistic impoliteness strategies the characters employ in their power struggles, their preferences to adopt direct or indirect strategies and the way these preferences affect the power relations between them. Keywords: Harold Pinter; politeness/impoliteness theory; negative/positive face; direct/indirect impoliteness. Giriş Absürd tiyatronun önde gelen isimlerinden biri olan Harold Pinter, Pinteresk adı verilen kendine özgü biçemi ile 20. yüzyılın en önemli oyun yazarları arasında yer alır yılında yazdığı ilk uzun oyunu Doğum Günü Partisi nden [The Birthday Party] son oyunu Kutlama ya [Celebration] (1999) kadar tüm oyunlarında, çevrelerinde denetim kurmaya veya sahip 14

17 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, oldukları denetimi korumaya uğraşan karakterleri sahneye taşır. Bu karakterler, çoğunlukla, bildikleri veya alıştıkları bir mekânda hayatta kalma savaşı veren sıradan karakterlerdir. Pinter bu sıradan karakterleri kapalı bir mekâna sıkıştırarak, içeriden ve dışarıdan gelen tehditlerle karşı karşıya kalmalarını sağlar. Kapalı bir mekân varsa, eninde sonunda bu mekânın kapısı açılır ve istenmeyen davetsiz bir ziyaretçi içeri girer. Bir tehdit olarak algılanan bu müdahale ile birlikte, karakterlerin birbirlerine üstünlük kurmaya çalıştıkları bir güç mücadelesi başlar. Pinter ın oyunlarında bir başkası üzerinde hâkimiyet kurmak, karakterlerin yalnızca kimlik oluşturma değil aynı zamanda itaatkâr bir duruş takınmanın fiziksel ve psikolojik yok oluşla sonuçlanabileceği bir dünyada hayatta kalma araçlarıdır (Prentice, 1994, s. 28). Pinter ın eylemden çok diyalogun ön planda olduğu oyunlarında karakterler dili bilgi paylaşmak ve yakınlık kurmak için değil, saldırı ve savunma için kullanırlar. Bu amaçla kullanılan dilin en belirgin özelliği doğrudan ya da dolaylı kabalığıdır. Kabalık [impoliteness] kavramı, çeşitli kuramcılar tarafından kibarlık [politeness] kuramını tamamlayıcı bir çerçeve içinde ele alınmaktadır. Dilsel kabalık genellikle doğrudan/dolaysız [direct] söz eylemlerle ilişkilendirilirken dolaylı [indirect] söz eylemler ise kibarlık ile ilişkilendirilir. Bir söz eylem ne kadar dolaylı ise o kadar kibar olduğu düşünülür. Ancak kabalık kavramını doğrudan [direct] ifadelerle sınırlamak eksik bir yaklaşım olur çünkü dilsel kabalık hem doğrudan hem de dolaylı olmak üzere çeşitli stratejilerin kullanımıyla ortaya konulabilir. Kabalık çalışmaları alanında öne çıkan kuramcılardan Jonathan Culpeper (1996, 2005) kabalık kuramını Penelope Brown ve Stephen Levinson ın (1987) yüz kavramlarına ve kibarlık modellerine paralel olarak onu tamamlayıcı şekilde geliştirip yalnızca doğrudan değil farklı kabalık stratejilerinden bahseder. Culpeper in çıkış noktası olan Brown ve Levinson ın Kibarlık Kuramı na göre [Politeness Theory], iletişimde kişilerin amacı face adı verilen yüzlerini yani öz imgelerini korumaktır. Yüz kavramını olumlu [positive] ve olumsuz [negative] olarak ikiye ayıran Brown ve Levinson a göre (1987, s. 61), kişiler bir yandan başkalarının kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip olmaları için çabalayarak olumlu yüzlerini korumak isterken, diğer yandan başkaları ile aralarına mesafe koyup baskıdan uzak durmaya çabalayarak olumsuz yüzlerini korumak isterler. Olumlu kibarlık [positive politeness] karşıdaki kişiye karşı yakınlık, dayanışma, paylaşım ve iyimser bir tavır sergilemektir; olumsuz kibarlık [negative politeness] ise, karşıdaki kişiyle araya mesafe koyup resmi ve saygılı bir tavır sergileyerek baskı uygulamaktan kaçınmaktır (Brown ve Levinson, 1987, s. 70). Bu kavramlardan hareket eden ve Kabalık Kuramı nı [Impoliteness Theory] geliştiren Culpeper (2008) kabalık, hedefteki kişinin yüz kaybına neden olmayı amaçlayan ya da o şekilde algılanan iletişimsel davranışları kapsamaktadır (s. 38) şeklinde bir tanımlama yapar. Karşıdaki kişiye kasten saldıran kabalık stratejilerini doğrudan kayıtlı [bald on record], olumlu [positive], olumsuz [negative], dolaylı [off record] kabalık olarak gruplayan Culpeper, gerektiği durumlarda kibarlık göstermeme [withhold politeness] davranışını da kabalık olarak tanımlayıp bu gruplandırmaya dâhil eder. Doğrudan kayıtlı kabalık, karşıdaki kişiye açıktan ve doğrudan saldırıları içerir; çık dışarı, defol gibi emir cümleleri bu kabalığa örnek olarak verilebilir. Olumlu kabalık, kişinin kabul edilme, sevilme, yakınlık kurma gibi ihtiyaçlarına yapılan saldırıları içerir; görmezden gelme, dışlama, soğuk davranma, rahatsız hissettirme, şifreli dil kullanma, tabu sözcükler kullanma gibi davranışlar bu kabalığa örnek olarak verilebilir. 15

18 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Olumsuz kabalık, kişinin kişisel alanını, mesafeyi ve hareket özgürlüğü koruma, saygı duyulmayı bekleme gibi ihtiyaçlarına yapılan saldırıları içerir; kişisel alana saldırma, hareket alanını sınırlama, korkutma, küçümseme, hor görme, ciddiye almama gibi davranışlar olumsuz kabalığa örnek gösterilebilir. Dolaylı kabalık, sezdirim yoluyla uygulanır ve sonradan gerektiğinde inkâr edilebilir; ima yoluyla hakaret, alay ve sözde kibarlık davranışları dolaylı kabalığa örnektir. Kibarlık Göstermeme, beklendiği durumlarda kibarlık gösterilmemesidir; verilen bir hediye için teşekkür edilmemesi gibi davranışlar bu kabalık türüne örnek olarak verilebilir. (Culpeper, 1996, ss ; Culpeper, 2005, ss ) Culpeper (2005, s. 38), bu stratejilerden herhangi birinin kabalık olarak görülmesi için yapılan saldırıların kasıtlı olarak yapılması veya dinleyen kişi tarafından kasıtlı bir davranış olarak algılanması gerektiğini söyler. Kasıtlı olarak yapılan bu saldırılar ise kişiler arasında çatışma ve bağdaşmazlık yaratır. İletişimde kabalık söz konusu ise, çatışmanın ve bunun devamında güç mücadelesinin varlığı kaçınılmazdır çünkü kabalık konuşan kişi ve dinleyen kişi arasında gerginliğe yol açar. Kaba ve saldırgan bir dil kullanımı, karşıdakinin yüzüne zarar vererek gücünü gösterme ve yönetme amacını taşır. Etkileşimde bulunan kişiler kabalıkla karşılaştıklarında kendilerini korumak için harekete geçmeye ya da tepkisiz kalmaya zorlandıkları için, kabalık kişilerin hareket alanlarını sınırlar (Culpeper, 2008, s. 38). Kişilerin hareket alanını, vereceği tepkileri ve seçeneklerini sınırlamak da güç kullanımıdır. Aynı şekilde Locher ve Bousfield e göre de (2008) kabalık, muhatapların gelecekteki hareket alanlarını değiştirdiğinden konuşma tarzlarını bir şekilde etkilediği için bir güç uygulamasıdır (s. 8). Bousfield e göre (2008, s. 150), kasten kaba olduğumuzda ya kendi gücümüzü ortaya çıkarma, aktif hale getirme veya yeniden aktifleştirme ya da başkasının gücüne meydan okuma amacını taşırız. Pinter ın erken dönem eserlerinde, görülmediği halde var olduğu hissedilen büyük ve tehlikeli bir güç etkilidir. İkinci dönem oyunlarında ise, orta sınıfın kendi arasında oynadığı egemenlik savaşına ilişkindir ve dışarıdan gelmesi mümkün olan korkular bu sefer iç mekânlara sıkıştırılmıştır. Daha çok hafızanın ön plana çıktığı Memory plays (hafıza oyunları) olarak adlandırılan bu oyunlarda aslında kimsenin gerçeğe ilişkin tutarlı bir bütünlük sergilemediği, hepsinin kendi hikâyesini anlattığı görülür. Bu çalışmanın amacı, Harold Pinter ın erken dönem eserlerinden Doğum Günü Partisi [The Birthday Party] (1957) ile ikinci dönem hafıza oyunlarından olan Eski Zamanlar da [Old Times] (1970), Culpepper in kabalık stratejilerini esas alarak, karakterlerin dilsel kabalıkla birlikte ortaya çıkan kişilerarası ilişkilerdeki güç kavramını karşılaştırmalı olarak incelemektir. Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar da Kabalık ve Hâkimiyet Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi (1957) ve Eski Zamanlar (1970) oyunlarında karakterlerin kullandıkları dildeki kasıtlı kabalık, dikkati karakterler arasındaki hâkimiyet mücadelesine yöneltir. Doğum Günü Partisi, Meg ve Petey adlı yaşlı bir çiftin deniz kıyısında işlettikleri pansiyonda bir yıldır tek müşteri olan Stanley nin günün birinde ansızın çıkıp gelen Goldberg ve McCann isimli iki kişi tarafından alınıp götürülmesinin hikâyesidir. Bir yıl önce dış dünyadan kaçıp pansiyona sığınmış olan Stanley, kendisine kucak açan Meg in denetimine gönüllü olarak boyun eğmiştir. Meg in denetimi, yalnızca Stanley i değil aynı zamanda kocası Petey yi de kapsamaktadır. Perde açıldığında, kocası Petey nin eve girdiğini duyan Meg ona mutfaktan seslenir. Oyunun açılış sahnesinde Meg in yalnızca sesi duyulur, 16

19 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, kendisi görülmez. Aslında gelenin Petey olduğunu bilmesine rağmen Meg ısrarla birkaç defa Sen misin Petey? (The Birthday Party, s. 19) diye seslenir. Cevabını bildiği bir soruyu ısrarla sorarak kocasını cevap vermeye zorlaması, Petey nin olumsuz yüzüne bir saldırıdır. Meg kendini duyurmak isteyip cevap talep eder çünkü karşıdan bir ses ona cevap verdiğinde kendi varlığını onaylatmış olur. Meg, daha sonra, ilgisini evde kalmakta olan Stanley e yöneltir. Stanley in evdeki konumu çok merkezidir. Meg, Stanley e bir çocuk gibi davranarak onu yönlendirir. Odasına girip onu zorla yataktan kaldırır ve kahvaltısını yaptırır; Stanley nin kullandığı dili düzeltmeye çalışan Meg, Stanley den konuşurken lütfen, üzgünüm gibi sözcükleri kullanmasını ister. Tablo 1. Meg in Stanley ve Petey üzerinde kullandığı kabalık stratejileri Meg, soruları ve yönlendirmeleriyle kişisel alanlarına müdahale ederek ve hareket özgürlüklerini kısıtlayarak hem Petey nin hem de Stanley nin olumsuz yüzüne saldırır. Meg, bu şekilde, her ikisine karşı da olumsuz kabalık uygular. Bu olumsuz kabalığa karşılık Petey, aynı şekilde kabalıkla karşılık vermez; aksine Meg i kırmaktan kaçınıp onun sorularına cevap vererek ve onunla yakınlık kurar. Bu şekilde Meg in olumlu yüzünü destekler. Stanley ise zaman zaman Meg in hizmetleri karşılığında ona teşekkür etmeyip beklenen kibarlığı göstermese de [withold politeness], hemen geri adım atar; Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum (BP, s. 28) diyerek Meg le yeniden yakınlık kurar. Bu şekilde ilişkilerinin devam etmesi için Meg in olumlu yüzünü destekler. Tablo 2. Stanley ve Petey nin Meg e karşı tavırları 17

20 2014, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi, 12, , Journal of Language and Literature Education, 12, Stanley, olumsuz yüzünü tehdit eden bir yönlendirme ve denetim altında olmasına rağmen Meg in onayına ihtiyaç duyar ve bu nedenle de Meg e karşı olumlu kibarlık gösterir. Çünkü dış dünyaya karşı sığındığı pansiyonda Meg in ilgi odağı olan Stanley, bu sayede onaylanma, sevilme ve yakınlık kurma gibi olumlu yüz ihtiyaçlarını karşılar. Aynı şekilde Meg de pansiyonda Stanley ve Petey üzerinde kurduğu denetim sayesinde fark edilme, onaylanma ihtiyaçlarını giderir. Bu karşılıklı bağımlılık ilişkisine yapılacak herhangi bir müdahale bir tehdit olarak algılanacaktır. Old Times [Eski Zamanlar] oyununda ise Kate in yirmi yıldır görmediği eski ev arkadaşı Anna, Kate ve kocası Deeley i ziyarete gelecektir. Anna nın bu beklenen ziyareti Kate in kocası Deeley tarafından evliliklerine ve taşradaki sakin hayatlarına bir tehdit olarak algılanır. Oyunun ilk sahnesinde Deeley, Anna ve arkadaşlıkları hakkında Kate e yönelttiği sorularla onu cevap vermeye zorlar, bu şekilde Kate in olumsuz yüzünü tehdit ederek olumsuz kabalık uygular. Deeley bu sorularla bir yandan kendi tedirginliğini ortaya koyup diğer yandan gözünün her zaman üzerinde olacağını Kate e hissettirmeye çalışır. Ancak Kate Deeley in olumsuz kabalığını verdiği kısa ve umursamaz cevaplarla geçiştirir; karşı saldırıya veya savunmaya geçmez. En sonunda da Kendisine [Anna ya] sorsana (Old Times, s. 9) diyerek bu sorgulamayı bitirir. Tablo 3. Deeley nin Kate e karşı kullandığı kabalık stratejisi 18

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Dolaysız Deyiş ve Karşıtları

Dolaysız Deyiş ve Karşıtları Dolaysız Deyiş ve Karşıtları Prof. Dr. Ünsal Özünlü Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı, unsal_ozunlu@hotmail.com Özet Bu incelemede düzyazıda dolaysız deyiş biçimini ve karşıtlarını

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY DİL VE İLETİŞİM Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY DİL VE İLETİŞİM Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY PAPATYA YAYINCILIK EĞİTİM Bilgisayar Sis. San. ve Tic. A.Ş. Ankara Caddesi, Prof. Fahreddin Kerim Gökay Vakfı İşhanı Girişi,

Detaylı

Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar Oyunlarında Kabalık Stratejileri ve Hâkimiyet Yarışı

Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar Oyunlarında Kabalık Stratejileri ve Hâkimiyet Yarışı Harold Pinter ın Doğum Günü Partisi ve Eski Zamanlar Oyunlarında Kabalık Stratejileri ve Hâkimiyet Yarışı Nazan Tutaş Ankara Üniversitesi, ntutas@ankara.edu.tr Nihal Demirkol Azak Ankara Üniversitesi,

Detaylı

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 Hayatı ve Edebi Kişiliği İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826 da İstanbulda doğdu. 13 Eylül 1871 de aynı kentte öldü. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829 da Osmanlı Rus savaşı

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

2011-2012 GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

2011-2012 GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI 2011-2012 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI Şubat Ayı E-Bülteni 1 İÇİNDEKİLER 1. Doğum günü Olan Yıldızlarımız 2. Mihver Dersler 3. Branş Dersler 4. Kulüpler 2 DOĞUM GÜNÜ OLAN YILDIZLARIMIZ

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE KISA DÖNEMLİ MATERYAL YÖNTEM- i doğru kullanır. 1 2 3 4 Söylenen sözcüğü tekrar eder. Gösterilen ve söylenen nesnenin adını söyler. Gösterilen nesnenin adını söyler. Resmi

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) 1.1: Eylemin anlamını zaman kavramıyla sınırlayan belirteç tümlecidir. (1 puan) 1.2: Merak uyandırarak okurun ilgisini canlı tutmak için (1 puan)

Detaylı

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR BASKETBOLCU AHMET Ahmet ile babası televizyonda spor haberlerini izliyorlardı. Ahmet, babasına : - Spor ne demek, babacığım? diye sordu. Babası: - Spor, tek başımıza veya birden fazla kişi ile yaptığımız

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE? ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? Prof. Dr. Mukim SAĞIR ÖZET Bu makalede ana dil ve ana dili terimlerinin kullanımları üzerinde durulacaktır. Aralarında nüans olan bu iki terimin Türkçe ve Türk Dili öğretiminde

Detaylı

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : Temel Bilgiler Hazırlayan : Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Bir anlatıyı (récit ), hikâyeyi yazan kişidir. YAZAR = Yazar, yaşayan yahut yaşamış olan gerçek bir şahıstır! Yazarın hitap ettiği

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 39 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur? 1. A. Niçin 2. B. Ne

Detaylı

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI Uzun Dönemli Amaç : İLK OKUMA-YAZMA Tümceyi sözcüklere ayırır. 1. Tümcenin kaç sözcüklü olduğunu söyler. 2. Tümcenin sözcüklerinin altlarını çizerek gösterir. 3. Tümce kartını sözcüklerinden keserek ayırır.

Detaylı

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk. ANLATIM BOZUKLUKLARI Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca cümle mümkün olduğunca

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1 Anlam Bilgisi SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 CÜMLE ANLAMI...16 Öznel ve Nesnel Anlatým...16 Neden - Sonuç Ýliþkisi...16 Amaç - Sonuç Ýliþkisi...16 Koþula

Detaylı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba; Mercanlar Sınıfından Merhaba; 20 Mart Vızıltı Bu hafta konumuz ormanlar idi. Orman nedir? Ormanların önemi ve faydaları nelerdir? Ormanları koruma konusunda üzerimize düşen görevler nelerdir? gibi sorular

Detaylı

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Eskişehir RESİMSEL

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

Metin: Toplumsal Davranış: El Öpme Edimindeki Göstergelerin Çözümlenesi, Göstergebilime Giriş, Fatma Erkman Akerson, Bilge Kültür Sanat, 2016

Metin: Toplumsal Davranış: El Öpme Edimindeki Göstergelerin Çözümlenesi, Göstergebilime Giriş, Fatma Erkman Akerson, Bilge Kültür Sanat, 2016 IŞIK ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE DERSİ 101 (TUR 101) 2018-2019/Güz DÖNEMİ E-İLETİ:nese.aksakal@isikun.edu.tr DERS TANIMI Derste; iletişim aracı olarak dil, dünya ve Türk dilleri, dil-kültüredebiyat ilişkisi üzerinde

Detaylı

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA 20.10.2014 PAZARTESİ Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA Türkçe Dil Etkinliği: Sağlıklı olmak için neler yapıyoruz? Nasıl sağlıklı olabiliriz? Soruları sorularak

Detaylı

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

3. Yazma Becerileri Sempozyumu 3. Yazma 3. SAYFA HABERİNDEN ŞİİRE 3. Sayfa Haberinden Haydar ERGÜLEN İN «Elmanın E si» Adlı Şiire SERDAR SOLKUN GALATASARAY LİSESİ TDE ÖĞRETMENİ Grup: Ortaöğretim öğrencileri ( Hazırlık sınıfları ve 9.

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com)

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) 25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) Merhaba. Bugünkü konumuz simple present tense; yani namı değer geniş zaman. İngilizcedeki zamanların içinde en çok kuralları

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

"ben sana mecburum, sen yoksun."

ben sana mecburum, sen yoksun. Ad-Soyadı: Kübra Nur Akkoç Numara: 21302138 Ders - Şube: Türkçe 101-19 Öğretmen: Başak Berna Cordan Tarih: 17.11.2014 "ben sana mecburum, sen yoksun." Kavuşulamayandı. Erişilemeyen hedefti, sonu mutlu

Detaylı

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya MOTİVASYON Nilüfer ALÇALAR 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya Motivayon nedir? Motivasyon kaynaklarımız Motivasyon engelleri İşimizde motivasyon

Detaylı

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki... Bir şairin seyir defteri Prof. Dr. Göksel Altınışık Gelinciğin Yalnızlığı Bir ömrü damıtsak ne kalır geriye? Benimkinden, en azından şu ana dek yaşanan kadarından, sözcükler kalıyor. Bir mucize bu benim

Detaylı

PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ

PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ Paragrafın Bölümleri Hikâye, deneme gibi yazıların giriş, gelişme, sonuç bölümleri olduğu gibi paragrafın da vardır. a. Paragrafın giriş bölümü: Giriş cümlesi, paragrafın ilk cümlesidir.

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının ikinci haftası) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır? Adı Soyadı: ROSENBERG BENLİK SAYGISI ÖLÇEĞİ D 1 MADDE 1 1. Kendimi en az diğer insanlar kadar değerli buluyorum. 2. Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum. 3. Genelde kendimi başarısız bir kişi

Detaylı

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim.

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim. ROSENBERG BENLİK SAYGISI ÖLÇEĞİ Aşağıdaki cümleleri okuyarak sizin için uygun olan şıkkı işaretleyiniz 1. Kendimi en az diğer insanlar kadar değerli buluyorum. 2. Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum.

Detaylı

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel

Detaylı

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Tanzimat Edebiyatı (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Dr. Ahmet Faruk GÜLER Dr. Nuran ÖZLÜK Dr. Mehmet ÖZGER Dr. Macit BALIK Yayın Editörü: Doç. Dr.

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Sinirbilimsel Yaklaşımlar

Sinirbilimsel Yaklaşımlar Çağlayan Taybaş c.taybas@gmail.com Gündelik Hayata Sinirbilimsel Yaklaşımlar İçindekiler 1) Romanların Beyin Üzerindeki Etkileri 2) Sağ Beyniniz mi Baskın Sol Beyniniz mi? Cevap: İkisi de Değil 3) Kontrollü

Detaylı

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION 1. Çeviri Metni - 9 Ekim 2014 A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION Why is English such an important language today? There are several reasons. Why: Neden, niçin Such: gibi Important: Önemli Language:

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI B İ R E Y V E T O P L U M EYLÜL EYLÜL 19-23 EYLÜL (1. Hafta) 1. TEMA 26-30 EYLÜL (2. Hafta) GÖRSEL GÖRSEL Dinleme kurallarını uygulama: 1 Dinlediğini anlama: 1, 3, Konuşma kurallarını uygulama: 1, 2, 3,

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2 CÜMLEDE ANLAM 2 ÜSLUP (BİÇEM) : Yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazar nasıl anlatıyor. Sait Faik in sade, özentiden uzak, akıcı bir dili ve şiirsel anlatımı vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanında

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRK DİLİ II TRD103 2 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

1. Uluslararası Karadeniz Dil ve Dil Eğitimi Konferansı, Eylül 2017, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, SAMSUN

1. Uluslararası Karadeniz Dil ve Dil Eğitimi Konferansı, Eylül 2017, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, SAMSUN 1. Uluslararası Karadeniz Dil ve Dil Eğitimi Konferansı, 22-23 Eylül 2017, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, SAMSUN ARAPÇA ÇEVİRİ DERSİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLARA YÖNELİK ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ Musa YILDIZ * Meryem

Detaylı

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç denir. BAĞLAÇ Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir. Bağlaçlar da edatlar gibi tek başlarına anlamı olmayan sözcüklerdir. Bağlaçlar her

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1 by Mehmet- omeruslu06 1 3. Bayrağımızdaki hangi renk daha fazladır? 1. Sınıfımızdaki arkadaşlarımızın her siyah A. B. kırmızı birinin farklı güçlü yanları var. Mesela, Elif. Çizdiği resimleri Ahmet beyaz

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR ANABİLİM DALI ADI SOYADI DANIŞMANI TARİHİ :TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI : Yasemin YABUZ : Yrd. Doç. Dr. Abdullah ŞENGÜL : 16.06.2003 (1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR Kökeni Antik Yunan

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük

Detaylı

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR) . İLKOKULU ÖZEL EĞİTİM SINIFI TÜRKÇE DERSİ KABA DEĞERLENDİRME ARACI KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR) 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemek için hazırlık yapar. 2. Dikkatini dinlediğine yoğunlaştırır.

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe

Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe 1 Prof. Dr. Mirjana Teodosiyeviç, Turski Jezik u Svakodnevnoj Komunikatsiji, Beograd, 2004, 327 s. Günlük Konuşmada Türkçe Yurt dışındaki Üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde son yıllarda

Detaylı

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI SÜRE YÖNTEM- TEKNİKLER ETKİNLİKLER ARAÇ-GEREÇLER GEZİ-GÖZLEM- İNCELEME ATATÜRKÇÜLÜK ÖLÇME- DEĞERLENDİRME..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; 5.6.7.8. SINIFLAR

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAd

Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAd Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAd auad.anadolu.edu.tr Başlarken AUAd Yazım Kuralları sayfasından size uygun olan şablonu seçiniz. Microsoft Word 2010 ortamı ya da üstü sürümü kullanınız.

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

YAZ DEMEDEN ÖNCE. Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni. gulseminkucba@terakki.org.tr. Terakki Vakfı Okulları 2. Yazma Becerileri Sempozyumu

YAZ DEMEDEN ÖNCE. Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni. gulseminkucba@terakki.org.tr. Terakki Vakfı Okulları 2. Yazma Becerileri Sempozyumu YAZ DEMEDEN ÖNCE Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni gulseminkucba@terakki.org.tr AMACIMIZ Okuma ve yazma eylemlerini temellendirmek, Yaratımla ilgili her aşamada yaratıcılığın bireyin gözlem ve birikimlerine

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

DERS BİLGİLERİ TÜRK DİLİ-I TRD101 1 2 + 0 2 2

DERS BİLGİLERİ TÜRK DİLİ-I TRD101 1 2 + 0 2 2 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK DİLİ-I TRD101 1 2 + 0 2 2 Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Önlisans Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır Berk Yaman Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR Evveel zaman içinde yaşayan iki âşık varmış. Kara sevdaları

Detaylı

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ İLETİŞİM ve SÜRECİ İletişim Nedir? İletişim, yaşamımızın sesi soluğu olmakla birlikte, kendimizi özgürce ve bütünüyle ifade etme sanatıdır. İletişim hem iş, hem de özel hayatımızda

Detaylı

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Nilser Utku 2 BASIM Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Resimleyen: Yasemin Ezberci

Detaylı

Anna Branford. Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi

Anna Branford. Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi Anna Branford Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi Violet Mackerel s Remarkable Recovery 2011, Anna Branford Curtis Brown Group Limited ve Akçalı Telif

Detaylı

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma Hipnoz ile ilgili olarak hemen hemen herkesin bir fikri vardır. Ve bu fikir genellikle filmlerden öğrenilen birisine adam öldürtmek, hırsızlık yaptırmak gibi genelde olumsuz örneklerden oluşmaktadır. Peki,

Detaylı

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1. A. Şehirde yaşıyanlar bazı kurallara uymak zorunda. 2. B. Suriye, Türkiye nin güney komşusudur. 3. C. Kırlarda benbeyaz papatyalar vardı.

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ 1- Bir gün Nasreddin Hoca şehre gelip bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış ( ) Gece yarısı arkadaşı sormuş ( ) ( ) Hocam ( ) uyudunuz mu ( ) ( ) Buyurun bir şey mi var ( ) ( ) Biraz borç para isteyecektim

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı