FAKOEMÜLSİFİKASYON SIRASINDA ARKA KAPSÜL YIRTIĞI GELİŞMESİ SONRASI ARKA KAMARA GÖZ İÇİ LENSİ UYGULANAN OLGULARIMIZIN KLİNİK SONUÇLARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FAKOEMÜLSİFİKASYON SIRASINDA ARKA KAPSÜL YIRTIĞI GELİŞMESİ SONRASI ARKA KAMARA GÖZ İÇİ LENSİ UYGULANAN OLGULARIMIZIN KLİNİK SONUÇLARI"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği Şef: Doç. Dr. Kadir Eltutar FAKOEMÜLSİFİKASYON SIRASINDA ARKA KAPSÜL YIRTIĞI GELİŞMESİ SONRASI ARKA KAMARA GÖZ İÇİ LENSİ UYGULANAN OLGULARIMIZIN KLİNİK SONUÇLARI (Uzmanlık Tezi) Dr. Meltem Duman İstanbul

2 ÖNSÖZ Günümüzde modern katarakt cerrahisi en çok kabul gören ve en güvenli teknik olan fakoemülsifikasyon yöntemiyle yapılmaktadır. Fakoemülsifikasyon tekniği bize kapalı sistemde çalışma, düşük astigmatizma, hızlı yara iyileşmesi ve erken rehabilitasyon gibi avantajlar sağlamaktadır. Arka kapsül yırtılması, fakoemülsifikasyonun operasyon sonrasında görme keskinliğini olumsuz yönde etkileyen intraoperatif komplikasyonlarından biridir. Bu tezde fakoemülsifikasyon sırasında arka kapsül yırtılması gelişen ve arka kamara göz içi lensi yerleştirilen olgularımızın klinik sonuçlarını değerlendirdik. Uzmanlık eğitimim süresi içinde bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım, gerek teorik gerekse cerrahi alanda yetişmemde büyük emeği olan, iyi niyet ve hoşgörüsünü bizlerden esirgemeyen, yanında çalışmaktan gurur duyduğum değerli hocam Doç. Dr. Kadir Eltutar a teşekkür, minnet ve saygılarımı sunarım. Ayrıca yetişmemde emeği geçen ve yardımlarını esirgemeyen klinik uzman doktorlarına, beraber çalışmaktan mutluluk duyduğum asistan doktor arkadaşlarıma, ameliyathane, servis ve poliklinik hemşire ve personeline, Rotasyon dönemlerimdeki yardımlarından dolayı Anestezi ve Reanimasyon, Nöroloji ve Kulak Burun Boğaz Klinikleri nin başta sayın Klinik Şefleri olmak üzere tüm çalışanlarına, Hastanemiz içerisinde uygun ve düzenli çalışma ortamını başhekimimiz Op. Dr. Özgür Yiğit e teşekkürlerimi sunarım. sağlayan değerli Dr. Meltem Duman İstanbul 2006

3 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ GENEL BİLGİLER GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR 55

4 1. GİRİŞ Görmeyi bozan lens opasitesi olarak tanımlanan katarakt dünya genelinde körlüğün önde gelen sebeplerinden biridir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) rakamlarına göre 1990 lı yıllarda 45 milyon kör insanın %43 ünde körlük nedeni olarak katarakt saptanmıştır (1). Körlük iyi gören gözde 10/200 den (3/60) az görme olarak tanımlanmıştır. Yirmibirinci yüzyılın başlarında ise 25 milyon kör ve 110 milyon görme bozukluğu (<6/60) olan kişi olduğu tahmin edilmektedir (2). Körlüğün en sık rastlanılan nedeninin katarakt olduğu göz önünde tutıulacak olursa bu hastalığın tedavisinde tek çözüm yolu olan katarakt cerrahisinin ne denli büyük öneme sahip olduğu daha iyi anlaşılacaktır. En sık görülen katarakt tipi olan yaşa bağlı veya senil katarakt nedeni tam olarak bilinmemekle beraber epidemiyolojik çalışmalar sonunda çeşitli risk faktörleri ortaya konulmuştur. Dünya genelinde yaşlı populasyon artış göstermektedir süreci içinde gelişmiş ülkeler için yaşlı populasyonda meydana gelecek artış miktarı %186 olarak tahmin edilirken bu rakam gelişmekte olan ülkeler için %386 olarak belirlenmiştir. Bu temele dayanarak, WHO nun tahminleri 2020 yılında 60 yaş ve üstü 53 milyon kör olacağı yönündedir (2). Sonuç olarak katarakt cerrahisi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sağlık bütçesinin önemli bir kısmını oluşturmaya devam edecektir. Günümüzde katarakt tedavisinde fakoemülsifikasyon cerrahisi göz cerrahları arasında hızla artan bir populariteye sahiptir. Bu geçişe neden olan en önemli faktörler küçük kesi olanağının sağlandığı yüksek kaliteye sahip katlanabilir göz içi lenslerinin ve daha güvenli fakoemülsifikasyon için kapsüloreksis tekniklerinin gelişimidir. Bu nedenle hastaların postoperatif görme kalitesi, hasta ve hekimlerin memnuniyeti yirmi sene öncesiyle kıyaslanamayacak durumdadır. Bu çalışmada fakoemülsifikasyon cerrahisinin en sık ve en önemli intraoperatif komplikasyonlarından biri olan arka kapsül yırtılması sonrası arka kamara göz içi lensi yerleştirilen olgularımızın klinik sonuçları değerlendirilmiştir. 1

5 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Katarakt ve Cerrahisinin Tarihçesi Batı dünyasında, Celsus un yazıları kataraktın patolojisi ve tedavisi ile ilgili detaylı bilgi veren ilk yazılı kaynaktır. Bu bilgiler çok az modifikasyonlar yapılarak XVIII. Yüzyıla kadar öğretilmiştir. Katarakt terimi, gözün önüne akan sıvı anlamına gelen Arapça bir kısaltmanın ortaçağ Latincesine çevrilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu ismi almadan önce katarakt; Latince suffisio, Yunanca hypochyma idi. Her iki kelime de Arapça adıyla benzer anlamlara geliyordu. Katarakt, Celsus a göre tedavisi mümkün olmayan körlük olarak düşündüğü glokomun tersine tedavi edilebilir bir körlük sebebiydi. Bu durumun pupil ve lens arasında birikerek görsel ruhları engelleyen sıvının salınması sonucunda düzeleceğini düşünüyordu. Ameliyatta sivri uçlu bir iğne ile ön kamaraya girilerek suffisio nun pupil alanından uzaklaştırılmasına çalışılıyordu. Katarakt cerrahisine ait en eski yazılı kanıt M.Ö yılına ait Hint yazıtlarıdır. Hindu cerrah Sustura tarafından yazıldığı düşünülmektedir. Cerrahi yöntem, açılan açilan bir sklerotomiden künt bir aletle girilerek kataraktlı lensin vitre kavitesine itilmesinden ibaretti. Duke-Elder ın (3) belirttiği gibi, Arap cerrah Ammar ( ) yumuşak kataraktları intralentiküler olarak uyguladığı bir tüp aracılığı ile aspire ediyordu. Ancak modern katarakt cerrahisinin babası kabul edilebilecek isim Fransa dan Jacques Daviel ( ) dir. Daviel, 1748 de limbus alt yarısında girilerek kataraktlı lensin irisin arkasındaki anatomik yerleşimden glob dışına ekstraksiyonunu tarif etti. Daviel in tekniği aslında planlanmış bir katarakt ekstraksiyonudur (EKKE) (4) de Londra dan Samuel Sharp, intrakapsüler katarakt cerrahisi konseptini ilk olarak belirleyen cerrah oldu. Kataraktlı lensin glob dışına alınması esnasında gereken basıncı başparmağı yardımıyla uygulamıştır (4). İntrakapsüler cerrahide önemli başka adım da krioekstraksiyona geçiştir. Polonyadan Krwawicz nikel plakalı ve bakır uçlu bir aplikatör dizayn edip kullandı ve krioekstraktör adını verdi (4). Bu 2

6 enstruman, operasyon öncesinde buz ve metil alkol dolu bir termos kapta soğutuluyordu. Nöroşirürjinin doku dondurma işlemlerinden ilham alan Kelman, Krwawicz in buluşundan habersiz olarak sıvı nitrojen kullanarak uygulanan krioekstraktörü Amerika Birleşik Devletleri nde tanıttı lerde Binkhorst un iridokapsüler GİL implantasyonunu takiben oftalmologlar arka kapsülün göz içi lens (GİL) fiksasyonuna ilaveten önemli oküler avantajları olduğunu düşünmeye başladılar. Arka kapsülün korunduğu katarakt olgularında kistoid maküler ödemi ve retina dekolmanı daha az izlenmekteydi. Modern EKKE dönemi yeni yeni başlarken, Kelman 1961 de kataraktlı lensi küçük insizyondan almak amacıyla fakoemülsifikasyonu geliştirdi. O dönemde Kelman ın çabaları bazı meslekdaşları tarafından şüpheci ve karşıt eleştirilerle karşılandı Amerikan Oftalmoloji Akademisi Yıllık toplantısında DE Voe, fakoemülsifikasyonla ilgili tartışmalar esnasında şu cümleyi sarf etmiştir: Büyük olasılıkla konvansiyonel prosedürün önüne geçemeyecektir ve şu anda da bir alternatif değildir (4). Kontinü kürvilineer kapsüloreksisin (KKK) tanımlanması ile kapsülotomi ile düzensiz bir şekilde oluşturulan ön kapsül açıklığında meydana gelen radyal yırtıkların sebep olduğu problemlerin üstesinden gelinmiş oluyordu lerde ilk olarak metil seluloz, daha sonra sodyum hyaluronatın ve kondroitin sülfatın ön segment cerrahisinde viskoelastik madde olarak kullanıma girmesi cerrahi teknik gelişimine büyük gelişmeler sağlamıştır. Özellikle KKK ve GİL implantasyonu esnasında manevra kolaylıkları sağlayan viskoelastik maddeler, kornea endotel hücrelerini intraoperatif travmalardan koruyarak ilave bir fayda sağlamaktadır (4) Göz İçi Lenslerinin Tarihçesi Göz içi lenslerinin tarihçesi 200 yıl önce başlar. Dresden, Almanya dan Casaamata, 1795 de camdan üretilen GiL i implante etmeye çalışmış ancak lens posteriora disloke olmuştur. O tarih içinde bulunduğumuz yüzyıla kadar GİL lere ait başka referans yoktur (5). 3

7 Ridley, polimetilmetakrilat (PMMA) dan oluşan ilk arka kamara lensini dizayn ederek 1949 da ilk GİL i implante etti. Ridley in arka kamara implantasyonunda zorluklar yaşaması nedeniyle ön kamara alternatif olarak düşünüldü ve Baron 1952 de ilk açı destekli ön kamara lensini implante etti da zamanına uygun sterilizasyon kolaylıkları sağlayan cam GİL ler BarasCh ve Poler tarafından sunuldu li yıllarda Binkhorst ve Epstein iris fiksasyonlu ön kamara lensini savunan araştırmacılardır. Worst, GİL i irise sütüre ederek fiske etmeyi savunmuştur de Pearce iris sütürü ile fiske edilen posterior kamara posterior kamara lensini tanıttı de Shearing in arka kamara İOL inin sütürsüz olması ve küçük kesiden implantasyon kolaylığı nedeniyle Pearce nin lensi terk edildi (5) Mazzocco 1985 de ilk katlanabilir silikon İOL modelini tanıttı ve 1986 da ilk implantasyonunu gerçekleştirdi. Zaman içinde akrilik ve hidrojel materyallerden de katlanabilir İOL ler üretilmiş ve yaygın kabul görmüştür yılında ise Cummings ve Kamman isimli cerrahlar uyum yapan GİL leri üzerinde çalışmışlardır (5). Günümüzde GİL implantasyonu, sadece kataraktın uzaklaştırılması ile optik rehabilitasyonla sonuçlanmamakta, aynı zamanda refraktif cerrahi girişimi olarak etki etmektedir. Multifokal GİL gelişimi evrimsel sürece bir örnek teşkil etmektedir (6) Fakoemülsifikasyonun Gelişim Evreleri Fakoemülsifikasyon endüstriyel dünyada katarakt cerrahisinin tercih edilen yöntemidir. Üç dekat boyunca fakoemülsifikasyon yöntemi küçük kesili katarakt cerrahisi için en etkili cerrahi yöntem halini almıştır ve kataraktlı lensin küçük bir kesiden emülsifikasyonuna imkan sağlamaktadır (5). Bu geniş kesilerde görülen yara iyileşmesine bağlı birçok komplikasyonun artaya çıkma ihtimalini azaltmaktadır. Charles Kelman tarafından 1967 yılında öncülüğü yapılan fakoemülsifikasyon, ekstrakapsüler katarakt cerrahisinde mm çaplı kesilerle gerçekleştirilen lens materyali uzaklaştırılması ve İOL implantasyonu işlemlerini 3.0 mm ve hatta 2.6 mm(mikrokesi)kadar küçük çaplı kesilerden mümkün kılmıştır. Küçük kesilerin ve topikal anestezi, temporal kesi, sütürsüz crerahi ve küçük saydam korneal veya korneo-skleral kesi gibi yardımcı yöntemlerin büyük avantajları vardır. Avantajlar 4

8 arasında enflamasyon ve endoftalmi gibi komplikasyonların riskini azaltan güvenli iyileşme, daha hızlı iyileşme ve az postoperatif astigmatizma ile sonuçlanan hızlı görsel rehabilitasyon yer almaktadır (5) Fakoemülsifikasyon Cerrahisinde Karşılaşılan Komplikasyonlar Başarılı bir cerrahi fakoemülsifikasyon tekniği birbirini takip eden her bir basamağın ustalıkla yerine getirilmesine bağlıdır. Kusursuz bir cerrahi, cerraha memnuniyet sağlamakla birlikte hastanın da görmesinde artış sağlamaktadır. Buna karşılık dikkatsizlikle yapılacak hatalar hastanın görmesini düşürebilecek ve ilave cerrahi gereksinimi doğuracak bir dizi komplikasyona yol açabilecektir. Komplikasyonlardan kaçınmanın ilk basamağı ameliyat odasında rahat bir atmosferin sağlanmasıdır. Rahat olan hasta ani hareketler yapmazken rahat ve emin bir cerrah da tüm enerjisini cerrahiyi yerine getirmek için harcayacaktır. Fakoemülsifikasyon komplikasyonları intraoperatif ve postoperatif başlıkları altında toplanabilmektedir (7). I- Fakoemülsifikasyonun İntraoperatif Komplikasyonları a. Anestezi ile ilgili komplikasyonlar Oftalmik lokal anestezinin (retrobulber, peribulber ve 7. sinir bloğu) genel anestezi üzerine avantajları etkili, güvenilir ve rahat cerrahi sonuçlar sağlaması ve ekonomik olmasıdır. Oftalmik rejyonel anestezi ile karşılaşılabilecek komplikasyonlar aşağıda sıralanmıştır. Retrobulber hemoraji Glob penetrasyonu ve perforasyonu Cerrahi sonrası ekstraoküler kas disfonksiyonu Glob iskemisi Optik sinir hasarı Diğer oküler sinirlerin hasarı Okulokardiyak refleks Alerjik reaksiyonlar 5

9 Beyin kökü anestezisi 7. sinir bloğu komplikasyonları (yutma güçlüğü, unilateral yüz felci ve solunum sıkıntısı) Retrobulber anestezinin en önemli komplikasyonu olan retrobulber hemorajinin önlenebilmesi ve sınırlandırılabilmesi cerrahi öncesi antikoagülanların kesilmesini gerektirmektedir. Alternatif anestezi yöntemleri de retrobulber hemoraji riskini azaltmakta veya tamamen ortadan kaldırmaktadır. Peribulber anestezi aynı etkiyi daha geç sağlamakla birlikte yeterli anesteziyi ortaya çıkarmaktadır. Sub-tenen anestezi ise orbita damarlarının hasarlanması riskini azaltmaktadır. Son olarak, uygun olgularda, topikal ve/veya intraoküler anestezi retrobulber hemoraji riskini tümden ortadan kaldırmaktadır (7). b. Ekspulsif Hemoraji Subkoroidal veya ekspulsif hemoraji koroidal damarların yırtılması sonucu subkoroidal boşluğa kanama ile meydana gelir. Bu komplikasyon; fakoemülsifikasyon cerrahisinde küçük kesi uygulanması ve intraoküler basıncın cerrahi boyunca korunması nedeniyle oldukça nadirdir. Buna ek olarak, kendiliğinden kapanan korneal tünel insizyon da ekspulsif hemoraji gelişimi halinde koroidal hemorajiyi sınırlamaya yardımcıdır. Kırmızı reflenin kaybı, ağrı, ön kamaranın ani daralması veya önceden yumuşak olan globun ani olarak sertleşmesi subkoroidal kanama gelişiminin göstergeleridir. Koroidal hemoraji gelişen olgularda korteks temizlenmesi ve GİL implantasyonu işlemleri bir diğer seansa ertelenerek sekonder olarak yapılmalıdır (7). Ekspulsif hemorajiye yol açabilecek risk faktörleri artmış kan akım hızı, sistemik hipertansiyon, ateroskleroz,yüksek göz içi basıncı, üveit, afaki ve yüksek aksiyel uzunluktur. Koroidal hemorajinin erken anlaşılması ve hızlı yara yeri kapatılması kanamayı sınırlayarak çok kötü sonuçları önleyebilmektedir (7). c. Descement Dekolmanı Descement dekolmanı yara yerinin internal giriş bölgesinde ve ponksiyonlarda yırtılmaya eğilimlidir. En sık olarak yara yerinden ön kamaraya alet itilmesi esnasında soyulmaktadır. Cerrahi aletin ucunun ön kamaraya girilmeden hemen önce arkaya doğru 6

10 yönlendirilmesi descement membranının kesi kenarından uzak kalmasını sağlamakta ve yırtık oluşma riskini azaltmaktadır (7). d. Kapsüloreksisin Perifere Genişlemesi Kapsüloreksis esnasında karşılaşılabilecek en büyük problem kapsüloreksisin perifere doğru genişleme göstermesidir. Vitreusun pozitif basıncı lensin öne doğru kavislenmesine yol açmaktadır. Yeterli viskoelastiğin ön kamaranın derinleşmesi ve ön kapsülün düzleşmesinde yararı vardır. Yırtığın iris altına doğru ilerlemesi halinde iris ekartörü irisi kaldırmaya ve ön kapsülün periferinin görüntülenmesini sağlamaya yarayabilmektedir (7). e. Arka Kapsül Yırtılması Arka kapsül 4 µm kalınlığına sahip ince lens bazal membranıdır. Bu ince bariyerin korunması başarılı ve komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon cerrahisinin farkını yaratmaktadır. Cerrahi sırasında oluşan arka kapsül rüptürü işlemin süresini uzatmakta ve olguyu kistoid maküler ödemi ve retina dekolmanı gibi görme kaybı yönünden yüksek riske sahip komplikasyonlara açık hale getirmektedir (8). Fakoemülsifikasyon sırasında nükleusun yegane desteği arka kapsüldür. Artan yaş ile birlikte ön kapsül kalınlığı iki kat artış gösterse de arka kapsül en ince yeri arka polü olmak üzere kalınlık artışı göstermez (9). Arka kapsül yırtığı (AKY) hidrodiseksiyon, fakoemülsifikasyon, irrigasyonaspirasyon (I/A), arka kapsül temizlenmesi ve İOL implantasyonu aşamaları esnasında meydana gelebilir (10). Arka kapsül yırtığı olduğunu gösteren belirtiler arasında ön kamarada meydana gelen ani derinleşme, kapsüloreksis kenarını görülebilen alanlar dışına doğru yırtılması, aspirasyon gücünün (I/A ucunun vitreusa bağlı olarak tıkanması sonucu) azalması ve bir parça nükleusun gizli bir zonül veya arka kapsül açıklığından vitreus boşluğuna düşmesi sonucu kaybolması sayılabilmektedir. Arka kapsül yırtığı ile ilgili şüphe uyanması halinde fakoemülsifikasyon anında sonlandırılmalı, basınç ve dış traksiyon azaltılmalı, 7

11 şişe yüksekliği azaltılmalı, mikroskop ayarı ile oynanarak arka kapsül netleştirilmeli ve ön kamara vitre varlığı yönünden kontrol edilmelidir (10). Arka kapsülün hidrodiseksiyon aşamasında yırtılmasının nedeni aşırı miktarda BSS solüsyonu ve yetersiz dekompresyondur (10). Arka kapsül yırtığı U/S fazının en önemli komplikasyonudur. Fakoemülsifikasyon sırasında arka kapsül yırtılması genellikle aşağıdaki sebeplere bağlı olarak oluşabilir: --- Ön kapsülotominin zonülleri geçerek arkaya doğru yırtılması --- Ön kapsül bütünlüğü korunduğu halde manupilasyonlara bağlı çekme nedeniyle zonuler ayrılma --- Oluk oluşturulması ya da diğer bölme manevraları esnasında U/S probunun kapsüle doğrudan teması --- Ön kamaranın daralması sonucu keskin nükleus parçalarının arka kapsül ile teması sonrası Kapalı bir sistem içerisinde kapsüloreksis vitreus ile ön kamara arasındaki basınç değerlerinin dengede tutulması için büyük öneme sahiptir. Kapsüloreksisin çapı küçüldükçe bu önem daha fazla artmaktadır. Bu nedenle büyük bir arka kapsül rüptüründe veya geniş arka zonül ayrılmasında ( ) güvenlik sınırları içinde sulcus içine implantasyon mümkündür. Ön kapsülün kapsüloreksis sonrası kalan kenarı destek olarak görev yapmaktadır. Kapsül kesesinin nükleer materyalden ve vitreustan dikkatlice temizlenmesi gerekmektedir. Yapılacak en iyi yaklaşımı ameliyatın içinde bulunduğu evre belirleyecektir (10). 1- Fakoemülsifikasyonun erken fazlarında arka kapsül yırtığı genellikle U/S ucunun oyma ve oluk açma işlemleri sırasında direkt olarak kapsüloreksis kenarına doğrudan teması sonucu meydana gelir. Başlangıçta yırtık ön kapsülde oluşur, daha sonra ekvatora ve bazen arkaya doğru yayılır. Rüptür oluşursa tüm işlem yavaşlatılmalı ve genişlemeyi önlemek için çeşitli manevralar uygulanmalıdır : --- U/S ucunun nükleusa basınç yapmasından kaçınılmalı 8

12 --- Ucun fazlaca materyal yakalamamasına özen gösterilmeli --- Bu materyallerin kapsüloreksis açıklığından ön kamaraya getirilmesine çalışılmamalı --- Ön kamaranın derinliğini sabit tutmalı --- Özellikle kapsüloreksis kenarının açık olduğu bölgede nükleus kırma işleminden kaçınılmalıdır. 2- Fakoemülsifikasyonun orta aşamalarında meydana gelen arka kapsül yırtığı genellikle nükleus hareketlendiğinde veya nükleus keskin kenarının arka kapsülü kesmesi ile meydana gelmektedir. Büyük nükleus kalıntıları hala arka kamara içindeyken arka kapsül rüptürünü erken safhada fark etmek çok önemlidir. İşleme devam etmek açıklığın genişlemesi ile sonuçlanabilir çünkü kapsüler kese içindeki infüzyon basıncı yırtığı genişletip nükleusu yerinden oynatarak vitreus içine itebilir. İşleme ne şekilde devam edileceği arta kalan nükleus miktarına, sertliğine ve vitreus olup olmamasına bağlıdır. 3- Fakoemülsifikasyonun son aşamalarında arka kapsül yırtılması (nükleusun 1 çeyreğinden azı kaldığında) --- Ön hyaloid yüzü bütünlüğünü koruyorsa kapatmayı denemek için kese içine dispersif bir viskoelastik madde (VEM) enjekte edilir ve nükleus ön kamaraya getirilir. Uygun bir vakum seviyesinde parça emülsifiye edilir. --- Hyaloid membran yırtılmış ve vitreus çıkmış ise vitreusu itmek için VEM enjekte edilir. Nükleus kalıntısı emülsifiye edilmeden önce vitreusun ön kamaradan uzaklaştırılması için yetecek büyüklükte ön vitrektomi uygulanır. Ön kamara kalın bir VEM tabakası ile kaplandıktan sonra nükleus parçası emülsifiye edilir. --- Hyaloid membran yırtılmış ve ön kamarada çok miktarda nükleus var ise önce ön vitrektomi yapılmalı daha sonra kalan parçalar kesinin genişletilmesini takiben loop ile çıkarılmalıdır. Daha sonra ise ön vitrektomi ile kalan vitreus temizlenmelidir. 9

13 İOL implantasyonu için gerekli koşulları sağlamak ve postoperatif komplikasyonları azaltmak amacıyla doğru bir ön vitrektomi uygulanması son derece büyük bir öneme sahiptir. Bazen arka vitrektomi yapma gerekliliği de doğabilir. Buna karar verme aşaması kalan korteksin miktarı ve/veya nukleus materyali miktarına bağlıdır. Aynı zamanda ön segment içinde bulunan vitreus miktarına da bağlıdır (10). Hyaloid Membranın İntakt Olduğu Arka Kapsül Yırtığı Bu durumda aşağıdaki üç seçenekten biri uygulanmalıdır: 1- Nükleus hala bütün halinde ise kapsüloreksise gevşetici insizyonlar yapılarak ekstrakapsüler cerrahiye geçilebilir. Ön kamaraya ve özellikle nükleus altına viskoelastik verilmelidir. Fazla miktarda viskoelastik enjeksiyonu kapsül açıklığının genişlemesine neden olabilir. Ön kapsüle saat 2 ve 10 hizasından insizyon yapıldıktan sonra korneal veya skleral kesi genişletilir ve nükleus mümkün olan en az travmatik teknik ile çıkartılır. Nükleusun çıkarılması sırasında nükleusa bası, vitre içine luksasyon riskini arttıracağından uygulanmamalıdır. 2- Uzman cerrahlar için nükleusun yumuşak olması halinde diğer bir alternatif ise nükleus altına viskoelastik verilerek düşük U/S gücü ve aspirasyon akım hızı, yüksek vakumda şişeyi yavaşça indirerek emülsifikasyon yapmaktır. 3- Nükleus parçası orta büyüklükte ve orta sertlikte ise fakoemülsifikasyonun tamamlanması mümkündür. Vitreus basıncı VEM ile dengelenmelidir. Kalan nükleusun altına VEM verilerek arka kapsül açıklığı bölgesinde bir katman halinde birikmesi sağlanmalıdır. BSS akımı ile oluşturulan pozitif basınç, vitreusun karşı yöndeki basıncını dengelemekle birlikte geç dönemde kapsül açıklığı boyutlarının büyümesine neden olur. Yeterli miktarda verilen viskoelastik bu noktada irrigasyon akımının ön kamara derinleştirici etkisinin kapsül üzerinde yapacağı etkiyi ortadan kaldırabilmekte, vitreus 10

14 kaybını önlemekte ve nükleus parçalarının hyaloid ön yüzünü zedelemesine engel olmaktadır. Bu şekilde fakoemülsifikasyonu luksasyon olmaksızın, aspirasyon akım hızı değerini ve şişe yüksekliğini düşürmeksizin ve vakum gücü değerini arttırmaksızın tamamlamak mümkün olabilmektedir. Periyodik olarak viskoelastik ilave edilmelidir. Nükleusun temizlenmesini takiben ön kamara koheziv viskoelastik ile doldurulmalı ve korteks manuel olarak temizlenmelidir. Daha sonra İOL ün arka kamaraya ya da sulkus içine implantasyonu gerçekleştirilmelidir (10). Ön Hyaloid Membran Rüptürü İle Birlikte Arka Kapsül Yırtığı Bu durumda ön vitrektomi ile devam etmek gerekir. Yapılacak işlem kalan lens materyalinin miktarı ile ilişkilidir. Nükleus parçası büyük ise önerilen ekstrakapsüler tekniğe dönülmesidir. Vitreusun ilerlemesini kısıtlamak ve nükleusun arkaya luksasyonunu engellemek için nukleus materyalinin altına kapsüler kese içine VEM enjekte edilir. Daha sonra ise nükleus materyali ile endotel arasına enjekte edilir. Kesi nükleus boyutuna göre genişletilir ve loop ile çıkarılır. Kesi yeri sütüre edildikten sonra ön vitrektomi ile kortikal materyal ve ön kamara vitreustan temizlenir. Nükleus materyali küçük hacimli ise nükleus kalıntısının altına arka kamaraya düşmesini önlemek ve materyali vitreusdan ayırmak için VEM enjekte edilir. Daha sonra kesenin kalanı ve arka kamara VEM ile doldurulur. Susuz ön vitrektomi fakoemülsifikasyonun başlangıcı için ön kamaradan açılan insizyon yerinden uygulanır. Kornea çökmeye başlarsa ön kamaraya daha çok viskoelastik madde verilir. Enjeksiyon tüm korneal endoteliyal yüzü kaplar ve aspire edilen vitreusun yarattığı boşluğu doldurmak için aşağı iner. Tüm ön segment temizleninceye kadar vitrektomiye devam edilmeli ve vitreus, nükleus kalıntısından ayrıldığında kalıntıları dikkatle emülsifiye etmelidir. Viskoelastiğin aspire edilmesi halinde tekrar enjekte edilir. 11

15 Fakoemülsifikasyon parametreleri yüksek vakum ( mm Hg) ancak düşük aspirasyon (10-15 cc/dk) kullanılarak yapılır ve U/S %30-50 olmalıdır. Yüksek vakum tutma etkisi sağlarken düşük aspirasyon BSS değişimini azaltıp viskoelastiği daha uzun süre yerinde tutacak şekilde cerrahın yavaş çalışmasına izin verir. Alternatif olarak kesi büyütülür, nükleus fragmanı forseps ile çıkartılır. Yara yeri kapatılır ve kuru ön vitrektomi uygulanır. Korteks bakiyesi normal olarak vitrektomi sırasında temizlenmektedir. Kapsül içinde kalan korteks bakiyesi manuel teknikle (iğne veya şırınga ile) uzaklaştırılmalıdır. Ön kapsül ve kapsüloreksisin değerlendirilmesini takiben bütünlüğünü koruması halinde bu düzlem sulkus implantasyonu için ideal bir alan yaratır. Kapsüloreksis intakt değilse periferik kapsül kalıntılarının İOL için yeterli desteği sağlayıp sağlayamayacağına karar verilmelidir. Cerrahin şüpheli kalması halinde implantasyon birkaç ay süreyle ertelenebilir veya skleral fiksasyonlu lens implante etme olasılığı da vardır. Ön kamara GİL implantasyonunun büllöz keratopati ve sekonder glokom gibi komplikasyonlar açısında yüksek riske sahip olduğu unutulmamalıdır (10). Nükleusun Tamamının Veya Bir Parçasının Vitreusa Düştüğü Arka Kapsül ve Hyaloid Membran Yırtığı Nükleus parçasının vitreus içine luksasyonu halinde parçayı çıkarmak için ön segment cerrahı gereksiz manipülasyondan kaçınmalıdır (11). Nükleus parçaları en iyi şekilde posterior vitreoretinal cerrahlar tarafından çıkarılmaktadır. Ön yaklaşımla vitreus içine lukse olmuş nükleus parçalarının yara yerinden çıkarılması retina deliği, dekolman ve dev retina yırtığı gibi arka segment komplikasyonlarına yol açabilmektedir (12-14). Katarakt cerrahisi sırasında ön vitrektomi ile ön kamaraya prolabe olmuş olan vitreusun temizlenmesi yeterlidir. Ön kapsül desteği yeterli olduğunda sulkusa GİL implantasyonu yapılabilmektedir. Ancak kapsül desteğinin yetersiz olduğu durumlarda GİL sulkusa sütüre edilebilir, ön kamara lensi GİL uygulanabilir veya olgu afak bırakılabilir (7). 12

16 Korteks aspirasyonu aşamasında meydana gelen en sık komplikasyon da arka kapsül yırtılmasıdır. Bu aşamada meydana gelen arka kapsül yırtığının sebebi arka kapsülün I/A ucunda aspire edilmesidir. Bu aşamada riski arttıran faktörler (10) : Aşırı vakum gücü Arka kapsülün yakınında aspirasyon yapılması Kapsülün azalmış rezistansı Port kenarının keskin ve sert uçlu olması Kapsülün yırtıldığı cerrah tarafından fark edilince hemen I/A durdurulur ön kamara hava ile doldurularak aynı aşamada I/A probu çekilmelidir. Böylece ön kamaranın kollabe olması ve yırtılmamış ise ön hyaloidin yırtılması önlenebilir. Koheziv viskoelastik enjekte edilmeli ve kalan korteksin aspirasyonu kuru teknikle (BSS içeren şırınga ucuna iliştirilmiş kanülle) yapılmalıdır. Vitre kaybı varsa ön vitrektomi yapılmalı ve kalan korteks ön kapsüloreksis korunarak temizlenmelidir (10). Arka kapsülün temizlenmesi aşamasında temizleyici aletin fazlaca basınç uygulaması, çok ince kapsülün aspirasyonu, cerrahın sert hareketler yapması ve ön kamara derinliğinin azalması halinde arka kapsül yırtığı oluşabilir. Vakum tekniği kullanılıyorsa yırtığın oluşma sebebi hemen her zaman yanlış parametrelerin seçilmesidir. Yine ön hyaloid yüzü yırtığı ve vitreus kaybı eşlik edebilir (10). GİL yerleştirilmesi aşamasında da arka kapsül yırtılması meydana gelebilir. Bu genellikle yanlış bir açı altındayken fazla basınç uygulanması ile meydana gelmektedir. GİL yerleştirmek için kullanılan aletlerin de yanlış kullanımı bu komplikasyona neden olabilir. Özellikle enjektör sistemiyle implantasyonda kontrolsüz çıkışta gelişebilir. Yırtık küçük ve cerrah deneyimli ise kapsül içine implantasyon uygulanabilir. Tecrübe yeterli değilse bol viskoelastik altında sulkusa deplasman yapılır. Vitreus mevcut ise mutlak surette vitrektomi yapılmalıdır (10). f. Zonül Diyalizi Zonüller siliyer prosesuslardan lense doğru uzanan ve lensi yerinde tutan çok sayıda ince doku bantlarıdır. Lens ekvatoru yakınında lensin ön ve arka yüzüne yapışır. 13

17 Ön zonüller arka zonüllere göre santrale doğru daha fazla uzanmakta ve kapsül desteğinin önemli bir kısmını sağlamaktadır. Ön zonüller ortalama 6.83 mm çapa sahip bir halkayı sınırlamaktadır. Bu halka zonülden yoksun bölge olarak adlandırılır. Oküler travma, pseudoeksfoliasyon sendromu, marfan sendromu, homosistinüri ve Weill-Marchesani sendromu yırtık ve zayıf zonüller ile ilişkilidir. Kapsül germe halkası açık uçlu PMMA yapısında halkadır. Kapsül kesesi içine korteks temizliği esnasında veya öncesinde zonül diyalizi olan bölgenin desteklenmesi amacıyla yerleştirilebilmektedir. Bu halkalar çeşitli ölçülerde üretilen ve özellikle pseudoeksfoliyasyon veya travmatik katarakt nedeni ile zayıf zonül desteği olan preoperatif fakodonezis saptanmış veya peroperatif zonül diyalizi gelişen olgularda yararlıdır. Uygun şekilde yerleştirilmiş kapsül germe halkası kapsülü destekleyerek stabilize etmekte ve vitreus prolapsusu olmaksızın endokapsüler GİL implantasyonuna imkan sağlamaktadır (10). Arka kapsül yırtığı gibi zonül diyalizi ile komplike olmuş olgularda da iyi müdahale edilmesi halinde iyi görsel sonuçlar elde edilmektedir. g. Termal Yanık Fakoemülsifikasyon ucunun ürettiği enerjinin bir kısmı ısıya dönüşmektedir. Bu ısı hem ön kamara içinde, hem de iğnenin kendisinde ısınma oluşturmaktadır ve kesi yerinde oluşan fako yanığının en önemli nedenidir. Isı normalde BSS in sürekli akımı ile dağıtılarak bu hasar önlenebilmektedir. Ancak fakoemülsifikasyon cerrahisi sırasında yüksek güç ve devamlı modda çalışılıyorsa yanık riskinin artması kaçınılmazdır. Özellikle sert kataraktlarda fakoemülsifikasyon yapılırken ısı oluşumunu azaltmak için ultrason enerjisinin aralıklarla uygulanması ve arada soğuma için dinlenme sürelerinin olması düşüncesi pulse ve burst fako modlarının geliştirilmesini sağlamıştır. Pulse modda saniyede yayılan ultrason enerjisi aralıklarının sayısını makine kontrol etmektedir. İki enerji salınımı aralığı 2 ve 10 sn arasında ayarlanabilmektedir ve on ile off arasındaki oran kontrol edilememektedir. Bu modda güç, panele bağlı bir aralıkta lineerdir. Burst modda ise enerji salınımları arasındaki aralık, ayak pedalı ile uzun aralıklardan kontinu fakoya kadar kontrol etme olanağı sağlar. Fako gücü lineer 14

18 olmaktan çok panele bağımlıdır ve burst genişliği 30 milisaniyeden 500 milisaniyeye kadar değişebilir (15). Ayrıca emülsifikasyon sırasında ısı oluşumunu azaltmak için aspirasyon akım hızı ve vakum arttırılmalı, nükleus ne kadar sert ise o kadar çok parçaya bölünmelidir. Termal yanığın diğer sık nedenleri fakoemülsifikasyon ucunun dış kolunun sıkı bir yara yeri nedeniyle bükülmesi veya uzun bir skleral tünelden geçerken sıkışmasıdır. Diğer nedenler pompa yetersizliği ve aspirasyon ucundaki tıkanmalardır. Yeterli yara yeri oluşturulması, I/A probunun cerrahi öncesi kontrol edilmesi ve irrigasyon solusyonunun preoperatif soğutulması termal yanıkların önlenmesinde önemlidir. Ayrıca cerrahi sırasında yüksek aspirasyon akım hızı kullanılması, aspirasyon ve soğutmayı kolaylaştırırken, yüksek vakum parametreleri de ultrason ağırlıklı yerine vakum ağırlıklı emülsifikasyon yapılmasını sağlar. Fako ucunun Aspirasyon Bypass Sistemine (ABS) sahip olması yüksek vakumlarda ani ön kamara daralmasını önlemesi yanısıra oklüzyonda uç ısısının yükselmesini de azaltacaktır. Nükleus sertliğinin fazla olduğu durumlarda nükleusun küçük parçalara bölünmesi de uzun süreli oklüzyonu, dolayısıyla fako ucunun ısısının artmasını engelleyecektir (15). Termal yanığın oluşması halinde amaç yeterli yara yerinin kapatılmasıdır. Termal yanıklar doku kontraksiyonuna neden olduklarından multipl sütür atılması gerekmektedir. Yara yerinin yetersiz kapatılması postoperatif enfeksiyon riskini arttırdığı gibi filtran bir blebin oluşmasına da neden olabilir (10). II- Fakoemülsifikasyonun Postoperatif Komplikasyonları Bu komplikasyonlar; erken dönem (ilk 6 hafta içinde) ve geç dönem (6 haftadan uzun süre) olarak iki başlık altında incelenir. Erken Dönem Postoperatif Komplikasyonlar a. Postoperatif İnflamasyon Komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon cerrahisini takiben de düşük dereceli postoperatif intraoküler inflamasyon meydana gelmektedir. Ancak oluşan inflamasyon topikal kortikosteroidlere iyi yanıt vermekte ve birkaç gün-hafta içinde inflamasyon 15

19 gerilemektedir. Cerrahi sürenin uzaması, fazla iris manipülasyonu, arka kapsül rüptürü veya vitrektomi oluşan intraoküler inflamasyonun derecesini arttırmaktadır. Preoperatif diabetes mellitus ve üveit hikayesi olan olgularda da belirgin intraoküler inflamasyon oluşumu riski vardır (10). Ağır ve uzamış postoperatif inflamasyon ağır bir intraoküler patolojinin habercisi olabilir. Patolojik postoperatif inflamasyonun sebepleri lens parçası bakiyesi, üveit (reaktivasyon veya yeni), endoftalmi, epitelyum ilerlemesi, yara yerine iris veya vitreus inkarserasyonu, İOL malpozisyonu ve üveit-glokom-hifema sendromudur (10). b. Yara Yeri Açılması Küçük kesili cerrahinin yaygınlaşması nedeniyle %1 ve %5 sıklığı ile bildirilen yara yeri açılması komplikasyonu sıklığı son yıllarda önemli ölçüde azalmıştır. Yara yeri açılması kendini yara yerinden kaçak filtran bleb veya tam yara yeri rüptürü olarak gösterebilir. Klinik bulgular azalmış görme keskinliği, hipotoni, ön kamara daralması, hifema, koroidal katlanmalar veya efüzyon ve optik sinir ödemi olarak görülebilmektedir (10). c. Kornea Ödemi Göz içi cerrahileri sırasında kornea saydamlığını sağlamada en önemli görev kornea endoteline düşmektedir. Endotel hem aköz humöre karşı bariyer olarak, hem de metabolik bir pompa görevi görerek korneanın berraklığını sağlar. Cerrahi sırasında endotelin fonksiyonuna verilebilecek her türlü hasar postoperatif dönemde kornea ödemine yol açar. Bariyer ve endoteliyal pompa görevi bozulduğunda aköz hümör stromaya girer, oluşan korneal ödem kollajen fibrillerinin düzenli yapısını bozarak ışık saçılmalarına ve sonuçta korneal opasifikasyona neden olur. Eğer hasar çok şiddetli ise sıvı stroma ile birlikte korneal epitelyum içinde ve altında mikrokist ve büller halinde birikir ve ileri derecede görme azlığı, ağrı, fotofobi, irritasyon, epifora ile karakterize büllöz keratopati denilen klinik tabloya dönüşür. 16

20 Endotel hücresinin mitotik aktivitesi minimal olmasına karşın etkilenen bölge çok geniş değilse zaman içinde büyüme ve migrasyon göstererek vital olmayan bölgeyi dolduracaktır. Bu nedenle sağlıklı gözde cerrahiye sekonder korneal ödem birkaç hafta içinde rezorbe olacaktır. Endotel hasarı birçok nedenden kaynaklanabilmektedir. Cerrahi alet, nükleus parçası veya GİL ile cerrahi sırasında direkt travma, fazla ultrason enerjisi genellikle etkilenen bölgede lokalize ödeme yol açar. Yanlış formüle edilmiş antibiyotik (özellikle aminoglikozidler ve vankomisin), deterjandan iyi temizlenmemiş cerrahi aletler, prezervan madde içeren ilaç ve infüzyon içerikleri gibi toksik maddelerin göz içine verilmesi de kornea ödemi ile sonuçlanabilecek endotel hasarına yol açmaktadır. Postoperatif kornea ödemine yol açan diğer nadir nedenler arasında göz dokuları ile uzamış temas (sığ ön kamara, iris bombe, subkoroidal efüzyon/hemoraji), bakiye yabancı partiküller veya nükleus parçalarına bağlı travma, vitreus teması ve epitelyum veya fibröz doku ilerlemesi yer almaktadır. Postoperatif oküler hipertansiyon ve yeterince temizlenememiş viskoelastikler de kornea ödemine yol açabilmektedir (16,17). d. Postoperatif Göz İçi Basıncı Artışı Viskoelastik kullanımının olduğu fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrası akut GİB artışı nadir görülen bir komplikasyon değildir (18). Ön kamarada kalmış olan viskoelastik şişerek trabeküler ağı tıkar ve normal ön kamara sıvısı akışına engel olur. Bu özellikle yüksek viskoziteye sahip ajanlarla görülmektedir ve bunların ön kamaradan temizlenmeleri daha zordur. GİB katarakt cerrahisini takip eden 4 ve 7. saatlerde zirve yapar ve saat içinde normale döner (19). Postoperatif en sık görülen şikayet göz çevresinde ağrıdır. İridokorneal açı açıktır ve klinik olarak mikrokistik ödem belirgindir. Cerrahi öncesi bozuk ön kamara sıvı akışı olan olgular GİB artışı gelişimine daha meyillidirler (20). Postoperatif oküler hipertansiyona yol açan daha nadir nedenler hifema, üveit, lens partikül glokomu, ön kamara sıvısının yanlış yönlenmesi (malign glokom), siklodiyaliz, neovasküler glokom ve epitelyum veya fibröz doku ilerlemesidir (10). 17

21 e. Vitreus Prolapsusu Komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon ve arka kamara GİL yerleştirilmesi yapılan olgularda vitreus prolapsusu çok nadir olarak görülmektedir. Zonül diyalizi ve arka kapsül yırtılması komplikasyonlarının peroperatif olarak gelişimi halinde vitreusun yara yerine uzanma ve pupiller blok yaratma ihtimali vardır. Vitreus inkarserasyonu KMÖ ne yol açabilmektedir (21,22). Klinikte hafif kalkık ve korektopik bir pupilladan ön kamaraya ve yara yerine uzanan üzeri pigmentli vitreus bantları şeklinde görülmektedir. Vitreus ile ön segment yapıları arasında uzamış temas kalıcı fibröz yapışma ile sonlanabilmektedir. Vitreus inkarserasyonu veya yapışıklıklarının cerrahi olarak düzeltilmesi, KMÖ de de gerileme ile sonlanan vitreusun vitreus kavitesine doğru geri yer değiştirmesi ile sonlanmaktadır (23). Yine neodmium: YAG (Nd:YAG) laser vitreolizis de etkin ve görme keskinliğinde artışla sonlanan bir tedavi seçeneğidir (24). Geç Dönem Postoperatif Komplikasyonlar: a. Epitel İlerlemesi Epitel ilerlemesi katarakt cerrahisi, diğer ön segment cerrahileri veya travma sonrası görülebilen çok ağır bir komplikasyondur. Patoloji oküler yüzey epitelinin ve bazı olgularda oküler yüzey fibröz dokusunun yara yerinden glob içine fistül oluşturarak ilerleme göstermesidir. Üç morfolojik büyüme paterni gösterilmiştir: 1) irisin inci tümörleri, 2) epiteliyal inklüzyon kistleri, 3) tabaka şeklinde epitel ilerlemesi (10). İnci tümörleri sıklıkla travma sonrası görülmektedir ve cilt veya saç foliküllerinin ön kamaraya implantasyonu sonucu geliştikleri düşünülmektedir. Epiteliyal inklüzyon kistleri ince duvarlı ve skuamoz veya küboidal epitel ile kaplı goblet hücresi içeren yapılardır. Klinik olarak yıllar boyu sessiz kalabilmektedirler. Epiteliyal inklüzyon kistlerinin klinik olarak spontan regresyondan hızlı büyümeye kadar uzanan geniş bir yelpazeleri vardır. Bu nedenle tabaka şeklinde epitel ilerlemesi formuna değişim göstermeyen olgularda konvansiyonel cerrahi veya lazer tedavisi gibi 18

22 erken cerrahi girişimlerden kaçınılmalıdır. Cerrahi tedavide geniş doku eksizyonu gerektiren intraoküler epitel dokusunun temizlenmesi amaçlanmaktadır (25). b. Arka Kapsül Kesifleşmesi (Sekonder Katarakt) Başarılı katarakt cerrahisi sonrası rastlanılan bir komplikasyondur. Periferik lens ekvatorunda bakiye olarak kalan epitel hücreleri proliferasyon ve arkaya doğru migrasyon göstermekte ve arka kapsül üzerinde retina imajını bozan bir tabaka oluşturmaktadır. Arka kapsül kesifleşmesinin ana tedavi yöntemi Nd:YAG laser kapsülotomidir (26). Arka Kapsül Kesifleşmesi Gelişimini Engelleyen Faktörler 1) Hidrodiseksiyon ile arttırılmış korteks temizliği 2) Kapsül içi fiksasyon 3) Kapsüloreksis kenarının GİL optiği yüzeyinde olması 4) Biyokompatibilite 5) GİL optik kısmı arka kapsül temasının gelişmiş olması 6) GİL optiğinin bariyer etkisi c. Kistoid Makula Ödemi Ekstrakapsüler cerrahiden kapsül içi fakoemülsifikasyona ve ön kamara ve iris fiksasyonlu GİL lerinden arka kamara GİL lerine geçiş olmasıyla birlikte postoperatif KMÖ gelişiminde azalma olmuştur (10). Arka kapsül yırtığı, yara yerine iris veya vitreus inkarserasyonu, GİL e bağlı iris irritasyonu olan olgularda postoperatif KMÖ insidansında artış olmaktadır (27). KMÖ tanısı genellikle klinik olarak biyomikroskobik ve kontakt lens ile fundus muayenesi ile konulabilmektedir. Floresein anjiografi tanının doğrulanması için uygulanmaktadır (28). Ancak fundus floresein anjiografide görülen bulgular her zaman olgunun görsel fonksiyonu ile korelasyon göstermemektedir (29). KMÖ gelişen olguların çoğunda 6 ay içinde tedavi uygulanmaksızın iyileşme görülmektedir (30). Ancak KMÖ direnç gösterirse retinanın kalıcı hasarı sonucunda geri dönüşümsüz görme kaybı gelişebilmektedir (31). 19

23 Tedavinin amacı kalıcı görme hasarı olmadan makula ödeminin geriletilmesidir. Uveal irritasyon veya vitreus inkarserasyonu veya her ikisinin prostaglandin sentezini attırarak KMÖ ne yol açtığı görüşüne dayanılarak bir dizi tedavi protokolü oluşturulmuştur (32-34). Kortikosteroidler ve non-streroid antienflamatuar ajanlar prostaglandin seviyesini inhibe etmektedirler ve postoperatif KMÖ tedavisinde kullanılmaktadırlar. Kortikosteroidler klinik olarak etkili olmalarına karşın hastalığın seyrini değiştirdiklerini gösteren klinik çalışmalar yoktur. Buna karşın non-streroid antienflamatuar ajanların siklooksijenaz enzimini inhibe ederek KMÖ olgularında görme keskinliğini arttırdıkları tespit edilmiştir (35,36). Oral non-streroid antienflamatuar ajanlar topikal formlarına göre zayıf oküler penetrasyon nedeniyle etkili bulunmazken (34) karbonik anhidraz inihibitörleri de KMÖ tedavisinde başarılı şekilde kullanılmış ancak tedavinin kesilmesiyle birlikte rekürrens gelişimi saptanmıştır (37). d. Retina Dekolmanı Retina dekolmanı katarakt cerrahisinin bilinen bir komplikasyonudur. Ekstrakapsüler katarakt cerrahisi sonrası sıklığı %1-2 olarak bilinirken (38-41), günümüzde kullanılan fakoemülsifikasyon tekniği ile fakoemülsifikasyon sonrası retina dekolmanı yaklaşık % olarak bildirilmektedir (41, 42). Yüksek retina dekolmanı sıklığı vitreus kaybı ile komplike olmuş olgularda (43) ve yüksek myopi, lattis dejeneresansı, Marfan ve Stickler senromu gibi predispozan sistemik hastalıklarda, ailede retina dekolmanı olan ve künt travma öyküsü olan olan olgularda görülmektedir (44). Postoperatif retina dekolmanlarının büyük bir kısmı birinci yıl içinde meydana gelmektedir (40). Büyük çoğunluğu arka vitreus dekolmanı sonucu regmatojen retina dekolmanı ile sonuçlanan retina yırtığının oluşumu ile ortaya çıkmaktadır. Katarakt cerrahisi sonrası vitreus yapısında yapısal değişikliklerin oluştuğu bildirilmiştir. Bu değişiklikler hyalüronik asit miktarında azalma, artmış hareketlilik ve prematür sineresis yolu ile erken arka vitreus dekolmanı ile sonlanmaktadır (45). Arka kapsül bütünlüğünün korunması arka kapsülün etkilendiği olgularda arka vitreus dekolmanının daha sık görülmesi nedeni ile önem kazanmaktadır (46). Retina dekolmanlarının çoğunun makula dekole olmadan önce tespiti ve onarımı mümkündür (40). 20

24 e. Endoftalmi Postoperatif endoftalmi katarakt cerrahisi sonrası ender olarak görülmektedir. Endoftalmi gelişimi için risk faktörleri diabet, immun yetmezlik, uzamış ve komplikasyonlu cerrahi, yara yeri komplikasyonları, arka kapsül yırtılması, vitreus kaybı, fazla enstrumantasyon, geçirilmiş oküler cerrahi öyküsü, kontamine olmuş İOL olarak sıralanmaktadır (47-49). En sık izole edilen mikroorganizmalar oküler adneksial florayı oluşturan Staphilococcus epidermidis ve Staphilococcus aureus suşlarıdır (49, 51). Daha nadir etyolojik patojenler gram (+) Streptococcus ve Grup D Enterococcus, Gram(-) (Serratia, Proteus, Enterobakter ve Pseudomonas) suşlar, anaerob Gram(+) basiller, Propionibakterium acnes ve mantar türlerini içermektedir (52). Endoftalmi vitrektomi çalışma grubu katarakt cerrahisi sonrası akut başlangıçlı endoftalmi parametrelerini incelemiş ve görme keskinliği ışık projeksiyonu olan olgularda intravitreal antibiyotik enjeksiyonunu önerirken görme keskinliği ışık projeksiyonundan kötü olan olgularda vitrektomi uygulamasını önermektedirler. İntravitreal antibiyotik kullanımında Gram (+) mikroorganizmalara, özellikle de S. Epidermidis e etkili glikopeptit grubu bir antibiyotik olan vankomisin, retinal toksisitesinin az olması nedeniyle 1mg/0.1 ml olarak vitre içi kullanımda tercih edilmektedir. Gram (-) mikroorganizmalar için ise amikasin (0.4 mg/0.1 ml) önerilmekte ve etkenin kesin saptanamadığı mikroorganizmalar için vankomisin ve amikasin kombinasyonu uygulanmaktadır. Bunun yanında vankomisin yerine cefazolin (2.25 mg/0.1 ml), amikasin yerine de gentamisin (0.2 mg/0.1 ml) veya ceftazidim (2.25 mg/0.1 ml) kullanılabilir. Ayrıca çalışma grubu intravenöz antibiyotik tedavisinin katarakt cerrahisi sonrası endoftalmi tedavisinde gerekli olmadığını da bildirmiştir. (53). Endoftalminin genel sıklığı az olsada kötü sonuçları nedeniyle önlemi alınmalıdır. Preoperatif topikal antibiyotik veya iyot kullanımı blefarit veya meibomit bezi disfonsiyonu olan olgularda normal floranın baskılanması amacı ile kanıtlanmış etkisi olmasa da kullanılabilmektedir. İntraoperatif irrigasyon sıvılarına antibiyotik ilavesi de kanıtlanmış etkinliğe sahip değildir (54). Antibiyotiklerin uygun olmayan konsantrasyonlarda dilüe edilmesi ve prezervan madde içermeleri nedeniyle endotel 21

25 toksisitesi ve kornea dekompansasyonu meydana gelebilmektedir. Antibiyotiğe rezistans suşların da varlığı düşünülecek olursa bu yöntem sınırlı olgularda kullanılmalı veya tümden kullanılmamalıdır (55). GİL inin implantasyon öncesi yıkanmasının bakteriyel kontaminasyonu azalttığı gösterilmiştir ve birçok cerrah tarafından uygulanmaktadır (56). Endoftalmi gelişimi halinde optimum görme keskinliğinin sağlanması açısından endoftalmi vitrektomi çalışmasının ortaya koyduğu kurallar uygulanmalıdır. 22

26 3. GEREÇ VE YÖNTEM Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğinde Eylül Eylül 2004 tarihleri arasında fakoemülsifikasyon cerrahisi uygulanan ve çalışma kriterlerine uygun 124 hastanın 124 gözü çalışma kapsamına alındı. Hasta seçimi Travma veya geçirilmiş göz cerrahisi öyküsü olan, lens subluksasyonu luksasyonu bulunan, tek gözü gören, cerrahi sırasında arka kamaraya GİL implante edilmeyen en az bir yıl süreyle takip edilemeyen olgular çalışma dışı bırakıldı. Hasta Özellikleri Hastalar çalışma grubu ve kontrol grubu olarak ikiye ayrıldı. Çalışma dönemi içerisinde, cerrahi sırasında arka kapsül yırtığı gelişen ve arka kamara GİL yerleştirilen 62 olgunun 62 gözü çalışma grubu olarak, bu dönem içinde cerrahi sırasında arka kapsül yırtığı gelişmeyen randomize seçilmiş 62 olgunun 62 gözü kontrol grubu olarak adlandırıldı. Hastaların Snellen eşeline göre tashihli görme keskinlikleri alındı. Keratometre ve refraksiyon ölçümleri otorefraktokeratometre ile yapıldı. Aksiyel uzunluklar kontakt ultrason biyometri ile ölçüldü. SRK II formülü ile göz içi lens diyoptrisi tespiti yapıldı. Biyomikroskobik muayene ile kornea, pupilla ve kataraktın durumu değerlendirildi. Fundusu aydınlanan olgularda 90 diyoptrilik lensle fundus muayeneleri yapıldı. Göz içi basınçları (GİB) Schiötz tonometresi veya Goldmann aplanasyon tonometresi ile ölçüldü. Hastalara preoperatif sedasyon amacıyla operasyondan yarım saat önce 10 mg diazepam i.m. yapıldı. Yine operasyondan yarım saat önce pupil dilatasyonu için siklopentolat HCL %1, Tropikamid %5 ve %10 luk fenilefrin HCL 5 dakika arayla üçer defa damlatıldı. Akinezi modifiye Von Lindt metodu ile yapıldı. Hastaların tümüne peribulber anestezi uygulandı. 23

27 Ameliyatlar farklı derecede tecrübeye sahip uzman ve asistanlar tarafından gerçekleştirildi. Fakoemülsifikasyon, Legacy system (Alcon Surgical ) ve Sovereign White Star (AMO ) cihazlarıyla uygulandı. Korneal kesi üst temporalden ve 3.2 mmlik saydam korneal tünel oluşturularak yapıldı. Ön kamaraya viskoelastik madde verildi. Kontinu kurvilineer kapsüloreksis (KKK) yapıldı. Hidrodiseksiyonu takiben fakoemülsifikasyon probu ile ön kamaraya girildi. %40-60 ultrason gücü, 40 mmhg vakum, 24cc/sn akım hızı ile nükleus merkezine oluk açıldı ve iki parçaya bölündü. Vakum 400 mmhg ye çıkarıldı ve her parça stop and chop tekniğiyle emülsifiye edildi. Daha sonra I/A modunda korteks temizliği yapıldı. Fakoemülsifikasyon sırasında AKY oluştuğunda şise yüksekliği azaltıldı. Viscoat (%3 Na Hyalüronat + %4 Kondroitin Sülfat) ile yırtık alanı tampone edilip lens parçaları perforasyon sahasından uzaklaştırılarak iris planında veya ön kamarada düşük akım hızı, ultrason gücü ve şişe yüksekliği ile yüksek vakum kullanılarak emülsifiye edildi. Vitre kaybı meydana gelmişse ön vitrektomiyi takiben fakoemülsifikasyona devam edildi. Ya da cerrahın tercihine ve kalan nükleus parçasının büyüklüğüne göre kesi yeri genişletilerek nükleus parçaları loop ile çıkarılıp insizyon yeri sütüre edildikten sonra ön vitrektomi yapıldı ve korteks bakiyeleri temizlendi. AKY korteks aspirasyonu sırasında meydana gelmişse korteks kuru irrigasyon aspirasyon tekniği ile temizlendi. Vitre kaybı gelişmiş olgularda korneal insizyon yoluyla ön vitrektomi yapıldı. Nükleus emülsifikasyonu, korteks aspirasyonu ve gerekli olgularda sponge ve/veya okütom ile ön vitrektomi yapıldıktan sonra ön kamaraya viskoelastik madde edildi. Yeterli ön ve arka kapsül desteği bulunan gözlerde implante edilecek GİL seçimi o dönemde ameliyathanemiz deposunda mevcut olan lenslerin model ve diyoptri durumuna göre yapıldı. 24

28 Kontrol grubundaki hastalara katlanabilir hidrofobik akrilik ya da PMMA GİL kapsül içi olarak implante edildi. Çalışma grubunda ise katlanabilir GİL implante edilecek olgularda kesi yeri mm ye genişletilerek rüptürün boyutuna göre kapsül içine ya da sulkusa yerleştirildi. Sulkus GİL implantasyonu yapılacak olgularda GİL (katlanabilir özellikte ise) ön kamarada açıldı ve haptikler GİL manipülatörleri ile sulkusa yerleştirildi. PMMA GİL implante edilecek olgularda kesi yeri mm ye genişletildi ve yine rüptürün boyutuna göre İOL kapsül içine veya sulkusa yerleştirildi. İOL yerleştirilmesi sırasında AKY meydana gelmişse İOL eksplante edilmeden vitrektör ucuyla İOL altına girilerek ön vitrektomi yapıldı. Daha sonra İOL manipülatörlerle sulkusa yerleştirildi. Viskoelastik maddenin temizlenmesi için yapılan irrigasyon/aspirasyonun ardından kesinin boyutuna göre yara yeri stromal hidrasyonla veya 10/0 monoflaman naylonla sütüre edilerek kapatıldı. Ameliyat sonunda tüm hastalara subkonjonktival gentamisin ve deksametazon enjeksiyonu yapıldı. Tüm hastalara prednizolon asetat %1 ve ofloksasin %0.3 damla 5x1 şeklinde uygulandı. Çalışma grubundaki hastalara tropikamid ve indometazin damla 3x1 ilave edildi. GİB yüksek olan hastalara topikal veya sistemik antiglokomatöz ilaç tedavisi uygulandı. Hastaların takibi 1, 3, 7, 15 ve 30. gün, 2. ve 6. ay, daha sonra ise 6 ayda bir olarak yapıldı. Her kontrolde hastaların en iyi görme keskinliği, ön segment biyomikroskobisi, GİB, fundus muayeneleri yapıldı. Çalişma ve kontrol grupları yaş, cinsiyet, önceden var olan oküler problemler, preoperatif en iyi düzeltilmiş görme keskinliği, katarakt cinsi, İOL cinsi, İOL implantasyon yeri, postoperatif en iyi düzeltilmiş görme keskinliği ve postoperatif komplikasyonlar açısından karşılaştırıldı. İstatistiksel değerlendirmede ki-kare ve student t testleri kullanıldı. 25

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hiakye (Anahtar ögeler) AVD semptomları (II+, Retina dekolmanı, ilişkili genetik bozukluklar

Detaylı

Glokom Hastasının Kataraktı. Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi

Glokom Hastasının Kataraktı. Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi Glokom Hastasının Kataraktı Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi Finansal İlinti Beyanı Sunumda adı geçen ruhsat/izin sahipleri veya ürünlerle herhangi bir finansal ilintim yoktur. Özellikli

Detaylı

Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi

Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi Prof. Dr Berati Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 1.Retina Günleri Hilton, İstanbul, 2013 Görmeyi tekrar sağlamak Vitreus hemorajisi Traksiyonel Dekolman

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hikaye (Anahtar ögeler) Diyabetin süresi (II++, GQ, SR) Geçmişteki glisemik kontrol (Hemoglobin A1c) (II++, GQ, SR) İlaçlar (II, GQ, SR)

Detaylı

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak.

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak. DÖNEM 3 DERSLERİ.. GÖZÜN ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ GÖZ MUAYENE YÖNTEMLERİ KIRMA KUSURLARI VE TEDAVİSİ ŞAŞILIK VE TEDAVİSİ GÖZ YAŞI YAPISI, DRENAJ VE HASTALIKLARI KIRMIZI GÖZ GLOKOM OPTİK SİNİR VE GÖRME YOLLARI

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

GÖZ ACİLLERİ. II-Çift görme. III-Travma. IV-Ani görme kaybı. I-Kırmızı göz. A.Sebepleri. 1. Bakteriyel konjonktivit. 2. Alerjik konjonktivit

GÖZ ACİLLERİ. II-Çift görme. III-Travma. IV-Ani görme kaybı. I-Kırmızı göz. A.Sebepleri. 1. Bakteriyel konjonktivit. 2. Alerjik konjonktivit GÖZ ACİLLERİ I-Kırmızı göz II-Çift görme III-Travma IV-Ani görme kaybı I-Kırmızı göz A.Sebepleri 1. Bakteriyel konjonktivit 2. Alerjik konjonktivit 3. Keratit 4. Episklerit ve sklerit 5. Üveit 6. Subkonjunktival

Detaylı

FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ ESNASINDA ARKA KAPSÜL PERFORASYONU VE ZONÜLOLİZİS GELİŞİMİ İLE PROGNOZU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ ESNASINDA ARKA KAPSÜL PERFORASYONU VE ZONÜLOLİZİS GELİŞİMİ İLE PROGNOZU ETKİLEYEN FAKTÖRLER T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Ömer BENİAN FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ ESNASINDA ARKA KAPSÜL PERFORASYONU VE ZONÜLOLİZİS GELİŞİMİ İLE

Detaylı

Kornea Laser Cerrahisi

Kornea Laser Cerrahisi Kornea Laser Cerrahisi Doç.Dr.Dr.. Akif Özdamar Refraktif Cerrahi / Kategori Lameller Keratomileusis Lasik İntrakorneal Ring Segment Refraktif Cerrahi / Kategori İnsizyonel Radyal keratotomi Astigmatik

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabeti olan her hasta diyabetik retinopati riski taşır. Gözün anatomisi nedeni (resim 1a) ile iyi görüyor olmak göz sağlığının kusursuz olduğu göstermez,

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

Suprakoroidal Hemorajilerde Yaklaşım

Suprakoroidal Hemorajilerde Yaklaşım Katarakt ve Glokom Cerrahisinin Arka Segmenti İlgilendiren Komplikasyonları Suprakoroidal Hemorajilerde Yaklaşım Dr. Şengül Özdek Ulusal Kongre-2009 Patofizyoloji Koriokapillarisin fazla dolup genişlemesi

Detaylı

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yazar Ad 139 Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yaşın ilerlemesine bağlı olarak göz sağlığında değişiklikler veya bozulmalar olabilir. Bu değişikliklerin tümü hastalık anlamına gelmemektedir. Ancak diğer

Detaylı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı TRAVMA Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı HEDEFLER Travmanın tarihçesi Travmanın tanımı Travma çeşitleri (Künt, Penetran, Blast,

Detaylı

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir. TERCİH EDİLEN YAKLAŞIM MODELİ KILAVUZLARI İÇİN ÖZET KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRMELER Giriş Bunlar Akademinin tercih edilen yaklaşım modeli kılavuzlarının özet kriterleridir. Tercih edilen yaklaşım model

Detaylı

KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR?

KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR? Katarakt, saydam olan göz merceğinin saydamlığını kaybederek görmenin azalmasıdır. Gözün renkli tabakası irisin arkasında yer alan ve saydam bir yapı olan göz merceğinin, görme işlevinde önemli bir rolü

Detaylı

Şaşılık cerrahisi onam formu

Şaşılık cerrahisi onam formu Göz kaymasının düzeltilmesi hasta açısından isteğe bağlı yapılan bir cerrahi o lup zorunlu değildir. Şaşı doğan bebeklerde en iyi düzeltme zamanı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Erken yapılan cerrahi iki gözün

Detaylı

RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK

RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK Histoloji Anatomi RETİNA DEKOLMANI Sensoriyel retinanın retina pigment epitelinden ayrılmasına retina dekolmanı denir. Görülme sıklığı 1 / 10000, 80 yaşına kadar

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

9.00 9.30 AÇILIŞ TÖRENİ *KRCB Başkanı; Dr. Emrullah Taşındı

9.00 9.30 AÇILIŞ TÖRENİ *KRCB Başkanı; Dr. Emrullah Taşındı 24 26 EKİM 2014 TOD KRCB KIBRIS AKTİF ÜYE TOPLANTISI PROGRAM 24 EKİM 2014 KAYIT 25 EKİM 2014 BİLİMSEL PROGRAM 9.00 9.30 AÇILIŞ TÖRENİ *KRCB Başkanı; Dr. Emrullah Taşındı 9.30 10.30 Eğitim 1 Moderatörler

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI Üveit nedir? Üveit atağı nedir? Gözün iris (gözün renkli kısmı), siliyer

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

KATARAKT CERRAHİSİ VE/VEYA GÖZİÇİ LENS İMPLANTASYONU İÇİN ONAM FORMU

KATARAKT CERRAHİSİ VE/VEYA GÖZİÇİ LENS İMPLANTASYONU İÇİN ONAM FORMU Katarakt Cerrahisi Onam Formu [GENEL ONAM FORMUNA EK FORM] KATARAKT CERRAHİSİ VE/VEYA GÖZİÇİ LENS İMPLANTASYONU İÇİN ONAM FORMU Giriş Katarakt cerrahisi hakkında bilgilenerek karar vermenizi sağlamak amacıyla

Detaylı

SKLERAL FİKSASYONLU GÖZ İÇİ LENSİ İMPLANTASYONU SONUÇLARIMIZ

SKLERAL FİKSASYONLU GÖZ İÇİ LENSİ İMPLANTASYONU SONUÇLARIMIZ Araştırma Yazısı SKLERAL FİKSASYONLU GÖZ İÇİ LENSİ İMPLANTASYONU SONUÇLARIMIZ Alparslan ŞAHİN 1, Ümit KAMIŞ 2, Refik OLTULU 2,Şaban GÖNÜL 3 1 Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim

Detaylı

KATARAKTLAR. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD

KATARAKTLAR. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD KATARAKTLAR Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD Kristalin lens İris gerisinde, zonüla lifleriyle korpus siliare ye asılı durumdadır. Bikonveks yapıda, saydam ve damarsızdır. Gözün

Detaylı

Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları

Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları Türkiye de Klinik Kalite Çalışmaları Dr.Hasan GÜLER Uluslararası Hasta Güvenliği ve Sağlık Finansmanı Araştırmaları Merkezi(UHGSfam) Kalite ve Akreditasyon Sempozyumu 1 Aralık 2017, İstanbul İçerik Sağlıkta

Detaylı

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hikaye (Anahtar ögeler) Semptomlar (metamorfopsi, görmede azalma, skotom, fotopsi, karanlık adaptasyonu) (II-, GQ, SR) Tedavi

Detaylı

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):19-23

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):19-23 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;4(3):19-23 Orijinal Makale Demir ve ark. Pseudoeksfolyatif Sendromlu Olgularda Komplikasyonsuz Katarakt Cerrahisi Sonrası Ön Kamara Derinliği Değişimi

Detaylı

Penetran Göz Yaralanmaları

Penetran Göz Yaralanmaları Penetran Göz Yaralanmaları Pelin Özyol Oküler yaralanmalar özellikle düşük sosyoekonomik düzeydeki bireylerde ve az gelişmiş ülkelerde olmak üzere genel olarak tüm dünyada önemli morbidite nedenidir. Yaralanmaların

Detaylı

Travmatik Kataraktlı Çocuklarda Katarakt Cerrahisi ve Arka Kamara Göz İçi Lens Yerleştirilmesi Sonrası Komplikasyonlar ve Görsel Sonuçlar

Travmatik Kataraktlı Çocuklarda Katarakt Cerrahisi ve Arka Kamara Göz İçi Lens Yerleştirilmesi Sonrası Komplikasyonlar ve Görsel Sonuçlar Van Tıp Dergisi: 7 (1): 32-36, 2000 Travmatik Kataraktlı Çocuklarda Katarakt Cerrahisi Travmatik Kataraktlı Çocuklarda Katarakt Cerrahisi ve Arka Kamara Göz İçi Lens Yerleştirilmesi Sonrası Komplikasyonlar

Detaylı

MAKULA HASTALIKLARI. Prof.Dr. Solmaz AKAR

MAKULA HASTALIKLARI. Prof.Dr. Solmaz AKAR MAKULA HASTALIKLARI Prof.Dr. Solmaz AKAR MAKULA HASTALIKLARI Makula arka kutupta yaklaşı şık k 5mm çapında oval bölgedir. b Ksantofil pigmenti içerir. i Birden fazla ganglion tabakası vardır MAKULA HASTALIKLARI

Detaylı

GÖZ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BRANŞINA AİT TIBBİ MALZEMELER

GÖZ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BRANŞINA AİT TIBBİ MALZEMELER GÖZ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BRANŞINA AİT TIBBİ MALZEMELER EK-3/G SUT KODU TIBBİ MALZEME ALAN TANIMI FİYAT (TL) GZ1000 BLEFAROSTA ERİŞKİN VE PEDİATRİK TİPLERİ 20,00 GZ1001 POŞLU DRAPE 1,84 GZ1002 EYESHİELD

Detaylı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI CERRAHİ BİRİMLERDE ANTİBİYOTİK PROFLAKSİSİ TALİMATI AMAÇ: Operasyon sırasında potansiyel patojen mikroorganizmaların dokularda üremesini engelleyerek cerrahi alan İnfeksiyonu

Detaylı

Tek ve iki girişli kombine fakoemülsifikasyon ve trabekülektomi cerrahisi sonuçlarının karşılaştırılması

Tek ve iki girişli kombine fakoemülsifikasyon ve trabekülektomi cerrahisi sonuçlarının karşılaştırılması Tek ve iki girişli kombine fakoemülsifikasyon ve trabekülektomi cerrahisi sonuçlarının karşılaştırılması Mehmet Okka, Ümit Kamış, Nazmi Zengin, Kemal Gündüz Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göz

Detaylı

PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR

PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR Peritonit (en sık) PD-ilişkili enfeksiyonlar Çıkış yeri enfeksiyonu Tünel enfeksiyonu PERİTONİT TANISI Diyalizat sıvısında hücre sayısı > 100/mm³ ( > %50

Detaylı

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı MAYIS 2017 Katarakt Operasyonu Sırasında Ön Vitrektomi ve/veya Vitreoretinal Cerrahi Yapılan Hasta Oranı Gösterge Kodu

Detaylı

Katarakt cerrahisinde bıçak yerine lazer

Katarakt cerrahisinde bıçak yerine lazer femtosaniye lazer Yaşa bağlı olarak göz içi merceğinin saydamlığını kaybetmesi anlamına gelen kataraktın cerrahi tedavisinde en son aşama olan ve operasyonun önemli bir kısmının el değmeden bilgisayar

Detaylı

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir. TERCİH EDİLEN YAKLAŞIM MODELİ KILAVUZLARI İÇİN ÖZET KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRMELER Giriş Bunlar Akademinin tercih edilen yaklaşım modeli kılavuzlarının özet kriterleridir. Tercih edilen yaklaşım model

Detaylı

Vitreo - Retinal Cerrahi, Dünü - Bugünü...

Vitreo - Retinal Cerrahi, Dünü - Bugünü... Vitreo - Retinal Cerrahi, Dünü - Bugünü... Fulya Retina Merkezi, İstanbul Tunç OVALI Retina Dekolmanının Tedavisininde İlk Adımlar Retinanın ayrıntılı biçimde incelenmesi 1851 de Alman bilim adamı Helmholtz

Detaylı

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR? KEMOTERAPİ NEDİR? Kanser hücrelerini tahrip eden kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedaviye kemoterapi denir. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlara antikanser ilaçlar da denir. Kanserin türüne göre kemoterapinin

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KULLANILAN FARKLI ULTRASON MODLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KULLANILAN FARKLI ULTRASON MODLARININ KARŞILAŞTIRILMASI T.C. Sağlık Bakanlığı Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şef: Doç. Dr. Tomris Şengör FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNDE KULLANILAN FARKLI ULTRASON MODLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Tufan Evciman

Detaylı

LASIK ONAM FORMU. LASIK alternatifleri

LASIK ONAM FORMU. LASIK alternatifleri LASIK ONAM FORMU LASIK olarak bilinen operasyonun gerçekleşmesini sağlayan excimer laser ve mikrokeratom cihazları hakkında bilgilendirme formunu okumaktasınız. LASIK myopiyi düzeltmenin yöntemlerinden

Detaylı

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET EL HİJYENİ EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET GÜNÜMÜZDE NOZOKOMĐAL ENFEKSĐYONLARIN ÖNLENMESĐNDE EN ÖNEMLĐ TEK PROSEDÜR EL YIKAMADIR* EL YIKAMA El Florasi Kalici flora (koagülaz negatif stafilokok, difteroid,

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı 1 Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. MYDFRIN 5 ml oftalmik çözelti ihtiva eden plastik şişe içerisinde sunulmaktadır.

KULLANMA TALİMATI. MYDFRIN 5 ml oftalmik çözelti ihtiva eden plastik şişe içerisinde sunulmaktadır. MYDFRIN Steril Göz Damlası, 5ml Göze damlatılarak uygulanır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: 25 mg/ml fenilefrin hidroklorür Yardımcı maddeler: Benzalkonyum klorür solüsyonu, sodyum bisülfat, disodyum edetat

Detaylı

Ameliyathane Ortamı Ekip Üyeleri ve Organizasyon. Prof Dr. Hasan Besim Genel Cerrahi AD

Ameliyathane Ortamı Ekip Üyeleri ve Organizasyon. Prof Dr. Hasan Besim Genel Cerrahi AD Ameliyathane Ortamı Ekip Üyeleri ve Organizasyon Prof Dr. Hasan Besim Genel Cerrahi AD Hasta cerrahi bir tedavi uygulanacağı zaman ameliyathane ekibi tedaviyi tümü ile devralır Operasyon sırasınca hastanın

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA UYGULAMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI A.D PARS PLANA VİTREKTOMİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA UYGULAMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI A.D PARS PLANA VİTREKTOMİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta No:.. Ad-Soyad:.. Tarih:../../.. Bölüm: Cinsiyet: Doğum Tarihi:../../ Sayın hasta/ vekili yasal temsilcisi; Sağlık durumunuz / hastanızın sağlık durumu ile ilgili ve size/ hastanıza önerilen tıbbi,

Detaylı

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü 24.07.2012 DUYURU GÖZ HASTALIKLARI BRANŞINDA KULLANILAN TIBBİ MALZEMELERE AİT TASLAK LİSTE (EK-5/G) İLE İLGİLİ ÖNEMLİ DUYURU

Detaylı

Primer Açık Açılı Glokom (İlk Değerlendirme)

Primer Açık Açılı Glokom (İlk Değerlendirme) Primer Açık Açılı Glokom (İlk Değerlendirme) İlk Muayenede Hikaye (Anahtar ögeler) Oküler hikaye Irk/ Etnik köken Aile hikayesi Sistemik hikaye Uygun kayıtların gözden geçirilmesi Kullanılan ilaçlar Oküler

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Arka Kapsül Yırtığında Sulkusa lntraoküler Lens Implantasyonu

Arka Kapsül Yırtığında Sulkusa lntraoküler Lens Implantasyonu Dr. Dilek Erdoğan ABUL ve ark., Arka Kapsül Yırtığında Sulkusa lntraoküler Lens İmplantasyonu Arka Kapsül Yırtığında Sulkusa lntraoküler Lens Implantasyonu Dr. Dilek Erdoğan ABUL (1), Dr. Fevzi AKKAN (2),

Detaylı

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU Anabilim Dalı / Klinik Adı: Hastanın Adı, Soyadı: Baba adı: Doğum tarihi: Ana adı: TC Kimlik No: Planlanan girişimin adı: MİRİNGOTOMİ (Kulak zarının çizilmesi) veya VENTİLASYON

Detaylı

17.02.2015. ENTERAL BESLENME (Gavaj) 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği ENTERAL BESLENME ( GAVAJ ) Enteral Beslenme. 36.Hafta ( 01 05 / 06 / 2015 )

17.02.2015. ENTERAL BESLENME (Gavaj) 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği ENTERAL BESLENME ( GAVAJ ) Enteral Beslenme. 36.Hafta ( 01 05 / 06 / 2015 ) 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 36.Hafta ( 01 05 / 06 / 2015 ) ENTERAL BESLENME ( GAVAJ ) Slayt No : 48 4 ENTERAL BESLENME (Gavaj) Besin ve sıvıları ağız yoluyla yeterli alamayan veya hiç alamayan

Detaylı

a) Başlangıç tedavisine göre görme keskinliğinde artış olmaması veya görme keskinliğinin azalması veya

a) Başlangıç tedavisine göre görme keskinliğinde artış olmaması veya görme keskinliğinin azalması veya 4.2.33- Göz hastalıklarında ilaç kullanım ilkeleri (1) Bevacizumab, ranibizumab, aflibersept, deksametazon intravitreal implant ve verteporfin etkin maddelerini içeren ilaçların; üçüncü basamak sağlık

Detaylı

Değerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez

Değerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez Dr. MANSUR DAĞGÜLLİ Epidemiyoloji Memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu sağlamak ve devam ettirmedeki kalıcı yetersizlik Hem etkilenen kişiler hem de onların partner ve ailelerinin

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Katarakta Eşlik Eden Retina Hastalığı Olan Olgularda Aynı Seansta ve Ayrı Seanslarda Uygulanan Girişimlerin Karşılaştırılması

Katarakta Eşlik Eden Retina Hastalığı Olan Olgularda Aynı Seansta ve Ayrı Seanslarda Uygulanan Girişimlerin Karşılaştırılması KLİNİK ÇALIŞMA/ORIGINAL ARTICLE Katarakta Eşlik Eden Retina Hastalığı Olan Olgularda Aynı Seansta ve Ayrı Seanslarda Uygulanan Girişimlerin Karşılaştırılması To Compare Combined Surgery and Separate Surgery

Detaylı

YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ Travma; ani olarak dıştan mekanik bir etki sonucu meydana gelen, sağlığı tehdit eden, fiziksel ve ruhsal hasarlara yol açan bir olaydır.

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

KONVANSİYONEL VE BİAKSİYAL MİKRO İNSİZYONEL FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI ÖN SEGMENT ANATOMİK DEĞİŞİKLİKLERİNİN PENTAKAM İLE KARŞILAŞTIRILMASI

KONVANSİYONEL VE BİAKSİYAL MİKRO İNSİZYONEL FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI ÖN SEGMENT ANATOMİK DEĞİŞİKLİKLERİNİN PENTAKAM İLE KARŞILAŞTIRILMASI SAĞLIK BAKANLIĞI OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ : PROF DR MUSTAFA ELÇİOĞLU KONVANSİYONEL VE BİAKSİYAL MİKRO İNSİZYONEL FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI

Detaylı

Göz Preparatları birkaç gruba ayrılır (EP)

Göz Preparatları birkaç gruba ayrılır (EP) Göz Preparatları Göz preparatları : Göz küresi üzerine ve/veya konjonktivaya veya konjonktiva kesesine yerleştirmek için tasarlanan steril sıvı, yarı katı veya katı preparatlardır. İlaçlar, göze başlıca

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

KIRMA KUSURLARI. Dr. Ümit BEDEN

KIRMA KUSURLARI. Dr. Ümit BEDEN KIRMA KUSURLARI Dr. Ümit BEDEN Cisimlerinin görüntülerinin retina üzerinde net olarak oluşabilmesi için sağlıklı bir refraksiyon sistemi gereklidir. Göz görme organıdır, hastalıkları sıklıkla görme bozukluğuna

Detaylı

LENS ve HASTALIKLARI

LENS ve HASTALIKLARI LENS ve HASTALIKLARI Işığı kırarak görüntüyü, retina veya ona yakın bir alanda oluşturmaktır Lensin fonksiyonu LENSİN ANATOMİSİ LENS KAPSÜLÜ (anterior, posterior) ANTERİOR EPİTEL LENS FİBRİLLERİ Y SUTURLARI

Detaylı

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma Oral İmplantolojide Temel Kavramlar, Teşhis ve Tedavi Planlaması 13.30-15.00 Dental implantların kısa tarihçesi

Detaylı

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU ÖĞRENCİNİN ADI SOYADI : OKUL NUMARASI :. STAJ DÖNEMİ :. STAJ YAPTIĞI KURUM :. ÖĞRENCİNİN

Detaylı

GİRİŞ-AMAÇ YÖNTEM-GEREÇLER

GİRİŞ-AMAÇ YÖNTEM-GEREÇLER PS1018 Retinal Ven Tıkanıklığı Bulunan Hastalarda Tedavi Başarısını Etkileyen Özellikler Ufuk Adıgüzel, Nurgül Kuş Mersin Üniversitesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin GİRİŞ-AMAÇ Retina ven tıkanıklıkları

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.GÖZ KLİNİĞİ ŞEF:PROF.DR.SUPHİ ACAR

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.GÖZ KLİNİĞİ ŞEF:PROF.DR.SUPHİ ACAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.GÖZ KLİNİĞİ ŞEF:PROF.DR.SUPHİ ACAR FAKOEMÜLSİFİKASYON OLGULARINDA 3.0mm ve 4.2 mm SAYDAM KORNEAL KESİLERİNİN AMELİYAT SONRASI ASTİGMATİZMA

Detaylı

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi İçindekiler Bel fıtığı nedir? 4 Bel fıtığı teşhisi nasıl yapılır? 6 Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır? 7 Barricaid için bir aday

Detaylı

2012-2013 GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ASİSTAN EĞİTİM PROGRAMI

2012-2013 GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ASİSTAN EĞİTİM PROGRAMI Öğretim Üyeleri Tarih 12.10.2012 2012-2013 GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ASİSTAN EĞİTİM PROGRAMI Prof Dr Hikmet Özçetin Prof Dr Ahmet Tuncer Özmen Prof Dr A. Ali Yücel Prof Dr Bülent Yazıcı Prof Dr Mehmet

Detaylı

Glokom. Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik

Glokom. Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik Glokom Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik Tarihçe Glokom terimi eski Yunanca da gri-mavi anlamına gelen (glaukos) kelimesinden türemiştir. Hipokrat, glokomu yaşlı insanlarda görülen ve pupillanın mavimsi bir

Detaylı

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ MENİSKÜS ZEDELENMELERİ Diz eklemi uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri arasında kusursuz bir uyum içinde çalışır. Bu uyumun sağlanmasında, diz içerisinde yer alan menisküs denilen yarım ay şeklindeki

Detaylı

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ HASTANIN Adı Soyadı:..... Protokol Numarası:..... Doğum Tarihi:..... Telefon Numarası:.... Adresi:.....

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR? KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR? Prof.Dr. Batuhan Özay İstanbul MedicineHospital, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği Kapak hastalıkları hastalığın başvuru anındaki ciddiyeti ve hasta profiline

Detaylı

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir. HİPERTANSİYON Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek tansiyon (hipertansiyon) nedir? Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon

Detaylı

Fakoemülsifikasyonda Üst Temporal veya Üst Nazal Şeffaf Korneal Kesinin Yol Açtığı Cerrahi Astigmatizma

Fakoemülsifikasyonda Üst Temporal veya Üst Nazal Şeffaf Korneal Kesinin Yol Açtığı Cerrahi Astigmatizma Fakoemülsifikasyonda Üst Temporal veya Üst Nazal Şeffaf Korneal Kesinin Yol Açtığı Cerrahi Astigmatizma Adil Kılıç*, Adem Gül*, Halil İbrahim Yener**, Adnan Çınal*, Ahmet Demirok*** Özet Amaç: Kliniğimizde

Detaylı

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA) DABİGATRAN (PRADAXA) NE İÇİN KULLANILIR? Dabigatran (PRADAXA) pıhtıönler ilaç grubundadır. Halk arasında kan sulandırıcı ilaç olarak bahsedilen ilaçlardan bir tanesidir. Kan damarları içerisinde pıhtı

Detaylı

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir. TERCİH EDİLEN YAKLAŞIM MODELİ KILAVUZLARI İÇİN ÖZET KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRMELER Giriş Bunlar Akademinin tercih edilen yaklaşım modeli kılavuzlarının özet kriterleridir. Tercih edilen yaklaşım model

Detaylı

PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM. Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU

PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM. Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU Ürolojik cerrahi daha kompleks ve oldukça fazla mükemmeli hedefleme yolunda gelişmesini

Detaylı

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. 1. ÜRÜN ADI LATASOPT % Göz Damlası. 2. BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml de;

ÜRÜN BİLGİSİ. 1. ÜRÜN ADI LATASOPT % Göz Damlası. 2. BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml de; ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI LATASOPT % 0.005 Göz Damlası 2. BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml de; Latanoprost 0.05 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR LATASOPT, açık açılı glokom ve oküler hipertansiyonu olan hastalarda

Detaylı

Hastane Çalışanlarının Cerrahi Alan Enfeksiyonlarının Önlenmesi ve Kontrolüne Yönelik Bilgi Durumunun Değerlendirilmesi

Hastane Çalışanlarının Cerrahi Alan Enfeksiyonlarının Önlenmesi ve Kontrolüne Yönelik Bilgi Durumunun Değerlendirilmesi T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Ordu İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Tıbbi Hizmetler Başkanlığı Hastane Çalışanlarının Cerrahi Alan Enfeksiyonlarının Önlenmesi ve

Detaylı

Travmatik Kataraktlarda Zamanlama, Biyometri, Göz İçi Merceği Seçimi, Komplikasyonlar ve Diğer Problemler

Travmatik Kataraktlarda Zamanlama, Biyometri, Göz İçi Merceği Seçimi, Komplikasyonlar ve Diğer Problemler DO I: 10.4274/tjo.42.s7 Derleme / Review Travmatik Kataraktlarda Zamanlama, Biyometri, Göz İçi Merceği Seçimi, Komplikasyonlar ve Diğer Problemler Timing, Biometry, Selection of Intraocular Lens, Complications

Detaylı

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu Doç. Dr. Halil Coşkun Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu GİRİŞ 2010 verilerine göre dünyada erişkinlerde (20-79 yaş) diabet prevalansı %6,4 (285 milyon). 2030 da bu oranın %7,7 ye (439 milyon) yükseleceği öngörülüyor.

Detaylı