ÇIĞ Türkiye de Çığ Problemi Çığ Nasıl Oluşur?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇIĞ Türkiye de Çığ Problemi Çığ Nasıl Oluşur?"

Transkript

1 ÇIĞ Çığ,genellikle bitki örtüsü olmayan engebeli,dağlık ve eğimli arazilerde,vadi yamaçlarında tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç veya dış kuvvetlerin etkisi ile başlayan bir ilk kayma sonucu tetiklenen,yamaçtan aşağıya dogru hızla kayması olarak tanımlanır. Çığ kısaca,kar tabakası veya tabakalarının iç veya dış kuvvetler etkisi ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketidir.kar tabakalarının birbirlerinden farklı özellikleri olacağından;çığ,bazen diğer bir tabaka üzerinde kayan bir tabaka veya tabakalar ile veya tüm tabakaların zemin üzerinde topluca kaymaları sonucu oluşur. Türkiye de Çığ Problemi Türkiye nin özellikle kuzey-kuzeydoğu ve doğu kesimlerinde,çığ olayına uygun topografik ve meteorolojik koşullara sahip dağlık alanlar mevcuttur.ortalama yüksekliği 1000 m yi geçen ve çığ oluşumuna uygun alanların yüzölçümü bu bölgeler içinde çok yüksek bir yüzdeye sahiptir.dağlık alanların,türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1/3 ünü oluşturduğunu düşünecek olursak,çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne kadar büyük olduğu anlaşılır.bu bölgelerde meydana gelen çığlar,yerleşim yerlerini,yolları,turistik tesisleri ve diğer bütün devlet yatırımlarını tehdit etmektedir.çığ olayının yerleşim yerlerine etkisi her afet türü gibi sosyal ve ekonomik açıdan olmaktadır.ülkemizde çığ afetinin,sosyal etkileri hakkında fikir vermesi açısından;1958 yılından beri Türkiye de AFET kayıtlarına geçmiş 448 adet çığ olayındaki can kayıplarının miktarı verilebilir.bu kaybın en çarpıcı örneği, kış mevsiminde 328 kişinin hayatını kaybetmiş olmasıdır.çığın sosyal etkisi sadece can kayıpları ile sınırlı değildir.çığdan etkilenen alanlardaki maddi kayıpları karşılayamayan insanların bölgeden göç etmesi de sosyal bir sonuçtur.ekonomik açıdan bakıldığında ise,bölgede çığların verdiği hasarların kısa sürede telafi edilememesinin getirdiği zorluklar nedeni ile oluşan üretim ve iş gücü kayıpları giderek artmakta ve bazı bölgelerin turizm potansiyeli dahi dolaylı olarak etkilenmektedir. Çığ Nasıl Oluşur? Eğer bir dağ yeterince yüksek ise (Türkiye de m yükseklikteki kesimler ve yukarısı), o bölgenin kışın aldığı yağışın önemli miktarı kar şeklindedir. Bu nedenle, bu gibi yüksek kotlara sahip dağlık alanlarda, o ortama özgü bir hava tipi (mikro klima) oluşur; kışın sıcaklıklar nadiren donma noktasının üstüne çıkar. Dağlar, kalın kar örtüsüne sahip olduğu kadar çok fazla miktarda da rüzgar alan yerlerdir. Dağlar büyük hava kütlelerinin hareketlerine engel teşkil etmelerinden dolayı, güçlü rüzgarların kendi üzerlerinde ve çevresinde oluşmasına neden olurlar. Bu rüzgarlar, yüzeydeki karı alıp taşır, çevresinde döndürüp yamaçlara ve diğer topografik oluşumlar üzerine bırakır, depolar, saçaklar ve kar kümeleri oluştururlar. örtüsünün bir buz tabakası veya zemin üzerinde kayması ile oluşur. Bu terimin genel kullanımı, zemin üzerinde bükülmeyle sonuçlanan kaymalar içindir. Kayma ise,kar örtüsünde oluşan diğer bir deformasyon bileşenidir.kar örtüsünün bir buz tabakası veya zemin üzerinde kayması ile oluşur.bu terimin genel kullanımı,zemin üzerinde bükülmeyle sonuçlanan kaymalar içindir.kayma hızı, zemindeki ve zemine yakın kar tabakasındaki su miktarı ile yakından ilişkilidir. Yağmur veya ısınan havanın etkisi ile fazla miktarda kar erimesi sonucu kar örtüsündeki su miktarının artması nedeniyle zemin üzerinde pürüzlülüğü sağlayan ufak cisimler su altında kaldığından, kar tabakası ve zemin arasındaki sürtünme azalır ve kayma hızı artar. Uzun süreli sıkışma etkisi altında kalan bir kar örtüsünde oluşan deformasyon, kar örtüsünün derinlere doğru yoğunluğunun ve sertliğinin artmasını sağlar.yerçekimi etkisi ise,karın ağırlığı altında taneler üzerine baskı yaparak örtü içinde oturmaya,yoğunlaşmaya ve dayanımını arttırmaya yardımcı olur.kar tabakaları bazı koşullar altında yeni bir fiziksel oluşuma atlama tahtası haline gelirler ki bu olay çığdır. Meteorolojik Faktörler Meteorolojik faktörleriuygun topografik ve arazi koşullarında çığ oluşumuna zemin hazırlar.genel olarak,yağış(kar,yağmur,yağış şiddeti),rüzgar(hız,yön,yüksek irtifa rüzgarları,yerel rüzgar durumu),sıcaklık(mevcut sıcaklık koşulları),atmosfer basıncı ve bulutluluk(kar yüzeyinin hızlı soğuması açısından) çığ oluşumuna etki eden önemli meteorolojik faktörlerdir.bu meteorolojik faktörler şiddetli tipi sonrası 36 saatten uzun süren ılık bir havanın esmesi,kar örtüsü üzerine yağmurun yağması,bir defada 25 cm den fazla yeni kar tabakasının oluşması,ılık bir günün ardından ani sıcaklık düşüşünün meydana gelmesi ve rüzgarın 24 saatten uzun bir süre 7 m/sn den daha hızlı esmesi durumlarında çığ oluşumuna daha elverişli ortamı oluştururlar. Diğer taraftan, uzun süreli kar yağışlarından sonraki ilk güneşli gün, eğer kar yüzeyi donmuş ise, açık ve bulutsuz bir geceden sonraki ilk gün çığ oluşumuna oldukça elverişlidir. Katastrofik çığların(katastrofik çığlar genellikle uzun tekrarlama periyoduna sahip ve orman büyüme sınırının üstündeki hatlardan başlayan çığlar) çoğu, geniş ölçekli hava sistemlerinin getirdiği kar yağışı sonucu ortaya çıkan direk yükleme nedeni ile oluşurlar.

2 Çığ oluşumu, meteorolojik karakterlidir ve hava durumu ile topografyanın ilişkisini açıklayacak uzun süreli gözlemlere dayalı çalışmalara gerek duyulmaktadır. Çığlar, farklı kalınlıklara sahip kar örtüsünün çeşitli faktörlerin etkisiyle eğim boyunca hareketi sonucunda ortaya çıkar. Çığlar, yerleşim birimleri, dağ spor ve turizm tesisleri, karayolları, köy yolları, demiryolları, haberleşme ve enerji nakil hatları, sanayi, askeri ve diğer benzeri tesisler için büyük tehlikeler oluşturduğu gibi can kayıplarına da neden olurlar. Türkiye de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ve Karadeniz Bölgesi nin iç kesimlerinde bir çok yerde gerçekleşmektedir. Bu bölgelerdeki mezra tipi yerleşim birimlerinin çoğu çığ tehdidi altındadır. Çığların oluşma nedenlerini inceler isek; Çığların oluşma nedenleri genel olarak 7 başlık altında incelenebilir: 1. Yağış 2. Rüzgar 3. Yamaç eğim açısı 4. Yamaç yönelimi (Bakı) 5. Sıcaklık 6. Zayıf kar tabakalar 7. Yamaç Örtüsü YAĞIŞ Yağışı kar ve yağmur olarak iki kısımda inceleyebiliriz. Kar yağışı, çığ oluşumunda çok önemli bir parametredir. Özellikle mevcut kar örtüsü üzerine bir defada cm' den fazla kar yağması durumunda, bu yeni taze karın sadece kendisi bile kısa süre içinde bir çığı meydana getirebilir. Elbetteki bu yeni karın ağırlığı ile kritik dayanım noktasına gelmiş alttaki tabakaların harekete geçmesi (tetiklenmesi) de muhtemeldir. Eğer, kar yağışı tipi şeklinde sürüyor ise çığ riski daha hızlı artar. Yağmur yağışı ise, kar örtüsüne ısı kazandırmasının yanında, örtüdeki su içeriğinin artması sonucu örtünün yoğunluğunu dolayısı ile tabakanın ağırlığını arttırır. Bu durum tabakalar arasındaki gerilim dengesini bozabilecek niteliktedir. Özellikle ilkbahar aylarına girerken yağmur nedeniyle oluşan bu tip çığlar tipiktir.

3 Eğim Yamaç eğimi, başta çığların kopma hatlarının konumları olmak üzere çığ riskini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Olmuş çığların meydana geldiği yamaçların eğim değerlerinin istatistiksel olarak incelenmesi sonucu, grafikte görüldüğü gibi en riskli eğim değerleri 28 ila 45 dereceler arasıdır. 50 derecenin üstündeki yamaçlarda zaten kar çok fazla tutunamaz ve eğer kar yağışı var ise kısa aralıklarla küçük boyutlu akmalar ve çığlar oluşur (okyanus kıyısındaki denizel iklimlere sahip bölgeler hariç). 25 derecenin altında ise özellikle binalar için fazla tehlikeli olmayan daha çok insanları veya araçları etkileyebilecek çok küçük çaplı çığlar oluşur. Bakı (Yamaç Yönelimi) Bakı, yamaç yönelimi, veya yamaç yönü adını verdiğimiz kavramlar yamacın hangi yöne baktığını tarif etmek için kullanılır. Bu parametrede kar örtüsünün zeminde kalma süresini, kar tabakaları bahsinde anlattığımız bazı tabaka için oluşumlarını, gün be gün güneş ışınlarını alma miktarına bağlı olarak kontrol eder. Yani farklı yönlere bakan yamaçlarda herşey benzer gibi gözükse de kar yüzeyinin altında bir çok temel farklılıklar vardır: farklı kar yapısı, farklı bir hikaye, farklı duraylılık değeri, kısaca herşeyleri farklıdır. Yine yapılan istatistiklere göre en fazla yıkıcı etkiyi yapan ve daha sık çığ oluşumuna meydan veren yamaçlar kuzeybatı ila güneydoğu yönleri arasındaki bir yelpazede bulunur. Bu yönler güney ve batı aralığına göre daha az ışık aldığından tabakalarda ısı kaybı vardır ve bu karanlıkta kalan yerdeki tabakalarda kış süresince duraylı hale gelme süreci çok yavaş işlediğinden tipik olarak çığı çağıran türdeki kar kristalleri (düzlemsel kristaller, şeker kar) meydan gelir. Güneş alabilen yamaçlar ise kış ortasında daha duraylı olabilmelerine karşın kış sonu ve ilkbahar başlarında kısa sürede duraylılıklarını kaybederler. Eğer güneye bakan bir yamaç için çığ riskini belirlemiş iseniz aynı dağın kuzeye bakan bir yamacı için bu değerleri kullanamazsınız ve kuzey yamacı için yeniden değerlendirme yapmalısınız. Yamaçların bakılarındaki çok büyük olmayan farklılıklar bile duraylılıkta farklılıklar meydana getirebilir, buna dikkat edin. Rüzgar Rüzgarın çığ oluşumunda en önemli faktörlerden biri olması, rüzgarsız bir havada yağan bir kar yağışından 10 kat daha fazla kar biriktirebilmesi özelliğinden dolayıdır. Dağlık alanlarda rüzgarın yağışı kontrol eden düşey bileşeni ile kar taşınımını ve taşıdığı yeri kontrol etmesi açısından yatay bileşeni (rüzgar yönü ve hızı) çığ oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Yağışın dışında rüzgarlar ile taşınan çok miktardaki karı yamaç altı bölgelerde kar örtüsüne tehlikeli miktarda ekstra bir yük getirecek şekilde biriktirmesi, saçaklar oluşturması bir çok çığın tetiklenme nedeni olabilmektedir. Bu biriktirme olayı çok şükür ki sadece lokal alanlarda olmaktadır. Rüzgar ile kar doldurulmuş bir alanın genellikle bir yastık gibi düzgün ve yuvarlak hatları olur. Rüzgar ile erozyona uğramış kar örtüsü (sastrugi) ise sanki süpürülmüş gibi bir görünüm verir. Kar örtüsünün kalınlığında rüzgar nedeni ile özellikle yakın zamanda oluşmuş olan 20 ila 50 cm'lik bir kalınlık artışı çığ riskini çok arttırır.rüzgarın yönü ve hızı arazinin denizden olan yüksekliğine, arazi topoğrafyasına ve oluşan hava akımının karakteristiğine bağlı olarak değişir. Bazı kaynaklarda tipi sırasında hızı 25 km/saat'ten fazla olan rüzgarın 1 ila 2 gün süre ile devam etmesinin kar

4 biriktirme açısından ciddi sonuçlar doğurabileceği yönündedir. Özel Oluşumlar Çığ patikalarının başlangıç bölgelerinde çığa sebebiyet verebilecek bazı özel oluşumlar meydana gelir. Bunlardan en önemlisi kar balkonu, korniş isimleri de verilen saçaklardır. Saçaklar tane büyüklüğü 0.1 mm civarında olan kar kristallerinin 5-25 m/sn (18-90 km/saat) hızındaki rüzgarlar ile yamaçların sırt kesimlerinde yamaç üstüne doğru çıkıntılı olacak şekilde görünüm veren sert ve yoğun kar oluşumlarıdır. O alandaki hakim rüzgar yönünü tespit edebilmemize de yarayan saçaklar zaman zaman kırılarak bu rüzgaraltı yamaçlar üzerine düşerek, o alandaki zaten rüzgarla bir miktar ekstra kar yükü almış olan örtü üzerine ani ve büyük bir yük daha getirerek çığların oluşmasına neden olurlar. Rüzgar plakaları da güçlü bir rüzgar (1 saat boyunca 60 km/saat veya saatlar boyunca 25 km/saat hızlarında esen) sonrasında en üstteki kar tabakasının üst yüzeyinde kuru ve çok sert olarak oluşan çok ince buz tabakalarıdır. Bu yapılar, üzerlerine gelen yeni bir kar tabakasını taşıyamaz ve çığlara neden olurlar. Suni Etkiler Çığların doğal olarak oluşmaları yanında suni etkiler sonucunda da oluşmaları mümkündür. Bu etkiler arasında başlıca olarak çığ başlangıç bölgesine giren insanları (kayakçılar, avcılar, kış sporu ile ilgilenenler, askerler vb.), kar üstü araçlarını, güçlü yer titreşimlerini ve suni çığ düşürme sistemlerini sayabiliriz. Yamaç Örtüsü Yamaçların üzerinde bulunan örtünün türü ve özelliği çığın oluşumu açısından önemlidir. Çığların oluştuğu yamaçlar genellikle çıplaktır. Ancak, bu genelleme, çığların ağaç ve kaya diplerinden veya arasından başlamayacağı anlamını da taşımaz. Örneğin kar ile örtülmüş olan kayaların kar şekeri oluşumunu ısı farklılıkları nedeni ile hızlandırdıklarını biliyormuydunuz? Yamaç üzerindeki kayaların ve çalıların belli bir derinliğe kadar kar örtüsünü tutabilmesi gibi çok sınırlı bir avantaj her zaman olabildiği gibi, düz, ıslak tabanlı kayalık veya toprak yüzeyler veya geniş yapraklı otsu bitkilerin olduğu alanlar sık sık çığa maruz kalabilmektedirler. Çığ oluşumu için tetikleme mekanizmaları tabloda verilmiştir. İlgililerin aşağıdaki şartlardan birisi veya birkaçı oluştuğunda dikkatli olmaları gerekmektedirler. Özellikle meteorolojik koşullar sonrası vatandaşlarımızın ÇIĞ tehlikesine karşı dikkatli olmaları gerekmektedir. Genellikle fazla miktarda yağan kar yağışından sonra, yaşamsal ihtiyaçları için yuvalarından çıkan av hayvanlarını avlamak için, vatandaşlarımız araziye çıkmaktadırlar. Bu durum ise çığ altında kalma riskini artırmaktadır. DEPREM NEDİR? Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir. Yer Kabuğu Hareketinin Şematik Anlatımı DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ VE TÜRLERİ: Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin

5 çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır. Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler. Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir. İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır. Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik. Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir. Depremlerinin olusumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır. Bu kurama göre, herhangibir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır. Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır. Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar. FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir. Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da "Egim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilir. DEPREM TÜRLERİ : Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa baska doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar.yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir. İkinci tip depremler "VOLKANİK" depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu

6 tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır. Bir başka tip depremler de "ÇÖKÜNTÜ" depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir. Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında kisi ölmüstür. DEPREM PARAMETRELERİ : Herhangibir deprem oluştuğunda, bu depremim tariflenmesi ve anlaşılabilmesi için "DEPREM PARAMETRELERİ" olarak tanımlanan bazı kavramlardan söz edilmektedir. Aşağıda kısaca bu parametrelerin açıklaması yapılacaktır. ODAK NOKTASI (HİPOSANTR) Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.bu noktaya odak noktası veya iç merkez de denir.gerçekte, enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır, fakat pratik uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir. Odak noktası, dış merkez ve sismik deprem dalgalarının yayılışı DIŞ MERKEZ (EPİSANTR) Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır.burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli larak hissedildiği noktadır.aslında bu, bir noktadan çok bir alandır.depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce kilometreyle de belirlenebilir.bu nedenle "Episantr Bölgesi" ya da "Episantr Alanı" olarak tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır. ODAK DERİNLİĞİ : Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanınyeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir.bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir.yerin 0-60 km.derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir.yerin km.derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir.derin depremler ise yerin 300 km.den fazla derinliğinde olan depremlerdir.türkiye'de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km.arasındadır.orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur.derin depremler çok genis alanlarda hissedilir, buna karşılık yaptıkları hasar azdır.sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler. EŞŞİDDET (İZOSEİT) EĞRİLERİ : Aynı şiddetle sarsılan noktaları birbirine bağlayan noktalara denir. Bunun tamamlanmasıyla eşşıddet haritası ortaya çıkar. Genelde kabul edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani iki eğri arasında kalan alan, depremlerden etkilenme yönüyle, şiddet bakımından sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eşşiddet eğrileri üzerine değil, alan içerisine yazılır. ŞİDDET : Herhangibir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak

7 tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır. Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan "Şiddet Cetvelleri"ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle "Deprem Şiddet Cetvelleri" depremin etkisinde kalan canlı ve cansız herşeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir. Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangibir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli'nde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan batlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş "Mercalli Cetveli (MM)" ve "Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)" şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre,şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler. VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir. MAGNİTÜD : Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri'nden Prof.C.Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan "Magnitüd" tanımlanmıştır. Prof.Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerlestirilmis özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin "magnitüdü" olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir(31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri). Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir. Aletsel magnitüd, yukarıda da belitildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyod değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanılmaktadır. Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan mağnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur. Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının incelenilen bölgeden bölgeye değiştiği de gözönünde tutulmalıdır. Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır. Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir. Şiddet IV V VI VII VIII IX X XI XII Richter Magnitüdü DEPREMİN DİĞER ÖZELLİKLERİ : Bazen büyük bir deprem olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara "ÖNCÜ DEPREMLER" denilmektedir. Büyük bir depremin oluşundan sonra da belki birkaç yüz adet küçük deprem olmaya devam etmektedir. Bu küçük depremler "ARTÇI DEPREMLER" olarak isimlendirilir ve büyük depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım görülür. DEPREM ŞİDDET CETVELİ :

8 Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin belirtilmesine çalışılacaktır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe ayrılmaktadır: A Tipi : Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar. B Tipi : Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif prefabrike yapılar. C Tipi : Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar. Siddet derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pekçok deyimleri ortalama bir değer olarak sırasıyla, %5, %50 ve %75 oranlarını belirlemektedir. Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır : Hafif : İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle tanımlanır. Orta : Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesiyle tanımlanır. Ağır : Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır. Yıkıntı : Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır. Fazla Yıkıntı : Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır. Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır. Bunlardan; a) Bölümünde depremin kişi ve çevre, b) Bölümünde depremin her tipteki yapılar, c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmistir. MSK Siddet Cetveli : I- Duyulmayan (a) : Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler. II- Çok Hafif (a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında,dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir. III- Hafif (a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı izleyebilirler. IV- Orta Şiddetli (a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s. titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler. V- Şiddetli (a) : Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değistirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir. (b) : A tipi yapılarda hafif hasar olabilir. (c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir. VI- Çok Şiddetli (a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes ratafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler. (b) : A tipi çok ve B tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür. (c) : Bazı durumlarda nemli zeminlerde 1 cm.genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir. VII- Yapıcı (a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir. (b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada yıkıntı görülür.

9 (c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur. VIII- Yıkıcı (a) : Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür. (b) : C tipi çok yapıda orta hasar, C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır. (c) : Dik şevli yol kenarlarında ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde cm.ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir. IX- Çok Yıkıcı (a) : Genel panik. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rastgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar. (b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur. (c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür. Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır, sulu olanlar kurur. X- Ağır Yıkıcı (b) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler olusur. (c) : Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar. Yeni göller olusabilir. XI - Çok Ağır Yıkıcı (b) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır. (c) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür. XII- Yok Edici (Manzara Değişir) (b) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar. (c) : Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur. ŞİDDET, ZEMİN İVMESİ, HIZ VE YAPI TİPLERİNDEKİ HASAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER Şiddet Zemin İvmesi (gal) (0.1- Yer Titresiminin (0.5-2 sn 0.5 sn periyod aralığı için) periyod hızı cm/sn aralığı için) V VI VII VIII YAPI TİPLERİ Ax Bx Cx %5 Hafif %5 Orta %50 Hafif %5 Yıkıntı %50 Ağır %5 Fazla Yıkıntı %50 Yıkıntı - - %5 Hafif %5 Orta %5 Yıkıntı %50 Ağır - %5 Hafif %5 Ağır %50 Orta

10 IX X %50 Fazla Yıkıntı %75 Fazla Yıkıntı %5 Fazla Yıkıntı %50 Yıkıntı %50 Fazla Yıkıntı %5 Yıkıntı %50 Ağır %5 Fazla Yıkıntı %50 Yıkıntı SEL NEDİR? Sel ister büyük nehirlerin kıyısına yerleşmiş, ister dağ yamaçlarında yaşıyor olsun, isterse çöllerde bulunsun her yerdeki insanların rastlayabileceği türde bir doğa olayıdır. Yerleşilen yerledeki çeşitlilik görülme sıklığını değiştirmesine rağmen özellikle sel olayını dikkate almadan kurulan altyapılar bu doğa olayının bir faciaya dönüşmesine neden olabilmektedir. Ülkemizde sadece 1995 yılında üç bölgede görülen sel olayı 160 kişinin ölümüne neden olurken her yıl can kaybına neden olmayan seller sonucu milyarlarca liralık ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Bu amaçla gelişmiş ülkeler sel riskini en aza indirmek için erken uyarı sistemleri geliştirerek özellikle can kaybını en aza indirmeyi başarmışlardır. Sel'in en sık rastlanan sebebi kuvvetli ve uzun süreli yağıştır. Seller kar erimesi sonucu oluşan kuvvetli akışlar veya drenaj kanallarının tıkanması sonucunda da meydana gelebilir. Günümüzde rastlanılan en yaygın sebep ise; kuvvetli yağmur fırtınalarında drenaj sistemlerindeki yetersizlik sonucu ana nehir kanallarının tamamen dolu olması ile meydana gelen taşmalar sonucu oluşan sellerdir. Dağlık bölgelerde ise seller kar erimesi veya yağışla birleşen karsuyundan meydana gelir. Çok nadir olarak da barajların çökmesi ve taşmasından kaynaklanan sellere rastlanılmaktadır. Akarsuların su taşıma miktarı değişkenlik gösterir. Bazen uzun süre yağış olmayan veya az yağış alan bir alanda akışlar yavaşlar bazende aynı alanda yağışlı bir periyotta güçlü akışlar olabilir. Sellerin miktarındaki değişkenlik yağışın yoğunluğuna, yağış miktarına, kar erime oranına ve/veya diğer faktörlere bağlıdır. İki akarsu havzası arasındaki yağış toplamı veya toplama alanındaki depolama miktarı sel potansiyelinde önemli rol oynar. ÇEŞİTLERİ Seller oluş hızlarına göre sınıflandırılır; Kuvvetli yağışlardan sonraki birkaç saat içinde veya bir yerdeki suyun aniden serbest kalması ile oluşan seller ani seller olarak isimlendirilir. Bu tip seller örneğin dağlık bölgelerdeki küçük nehirlerin ani ve kuvvetli bir yağışa maruz kalmalarıyla oluşur ve çok hızlı bir şekilde en üst değerine ulaşır. Sel ise genellikle daha yavaş gelişir ve haftalar boyu etkili olur. Örneğin büyük nehirler boyunca görülen seller bu tip sellerdir. NEDENLERİ Sele en çok nehir yataklarından taşmalar sonucu rastlanır. Ani ve kuvvetli yağışlar ve kar erimesi sonucu taşmalar oluşmaktadır. Nehir yataklarına gelen suyun sele dönüşmesine yatakların amacı dışında kullanılmasıda çok etkili olmaktadır. Günümüzde çarpık kentleşme sonucu dere yataklarının gecekondulaşma bölgesi haline gelmesi, ağaçlandırılması, doldurulması veya nehir yataklarının değiştirilmesi sonucu her yıl ülkemizde büyük mal ve hatta can kayıplarına rastlanmaktadır. Dağlık alanlarda yağış ve tepelerdeki karın erimesi sonucu dere yatakları taşıyamayacağı miktarda su ile dolar ve ani seller oluşur. Özellikle dağ eteklerindeki yerleşim yerleri için heyelan tehlikesi de yaratan bu seller oldukça tehlikeli olmaktadır. Şiddetli rüzgarla birlikte tropikal fırtınalar ve harikeynler (hurrican) özellikle Atlantik okyanusu kıyılarında kuvvetli kıyı selleri oluşturur. Sürekli ve şiddetli rüzgar büyük bir dalgaya sebep olarak suyu karanın içlerine kadar sürükler. Göl bölgelerinde de benzer atmosferik şartlar veya depremler göl seviyesinde değişimlere ve sellere sebep olur. Diğer yandan okyanustaki depremler ve volkanik patlamalar sonucu oluşan tsunami adı verilen dev okyanus dalgaları karaların iç kesimlerine kadar girerek etkili olur. GENEL ÖNLEMLER 1. DMİ tarafından her tip meteorolojik afet için bir erken uyarı birimi ivedilikle oluşturulmalıdır. 2. Günümüzde yağış alanları ve yağış yoğunluklarının belirlenmesinde oldukça etkili bir biçimde kullanılan Doppler Radar sistemleri ve uydu dataları ile çalışan erken uyarı birimleri teşkil edilmelidir. 3. Bu uyarı birimi ile koordineli olarak çalışacak il ve ilçelerde kurtarma birimleri oluşturulmalıdır. 4. Bölgesel radyolar herhangi bir tehlike anında halkı bilgilendirerek uygulayacakları yöntemler konusunda uyarıda bulunmalıdırlar. 5. Sel öngörüsü için özenli istatistiki çalışmalar yapılmalıdır. 6. Yerel belediyelerce dere ve nehir yataklarına yerleşim konusunda titizlik gösterilmeli buralarda yerleşimin önlenmesinin yanısıra oluşacak engeller düzenli olarak temizlenmelidir.

11 7. Dere ve nehirlerin denizle birleştiği kanallar düzenli olarak temizlenerek açık olmaları sağlanmalıdır. PRATİK ÖNLEMLER Ani bir sel sırasında; 1. Evin dışında bulunuyorsanız, hemen yüksek bir yere çıkmalısınız. 2. Su yatağı veya çukur bölgeleri hemen terketmelisiniz. 3. Sel bölgesini hemen terk etmelisiniz fakat asla suda karşıdan karşıya geçmeye çalışmamalısınız. 4. Sel sırasında arabanızdaysanız asla su ile kaplı yoldan gitmeye çalışmamalısınız. (Ani sellerin meydana getirdiği ölümlerin yarısı araba ile ilişkili olduğundan asla sel sularının bulunduğu bölgelerde araba kullanılmamalıdır.) 5. Arabanızda herhangi bir arıza oluştuysa hemen terk ederek yüksek bir yere çıkmalısınız. ( Yollar akan sular tarafından doldurulacağı için eğer arabanız 60 cm yükseklikteki hareket eden suda kalmışsa su onu kaldırıp sürükleyebilecektir.) 6. Özellikle geceleri, selin tehlikelerini görmek güçleşeceğinden daha dikkatli olmalısınız. Şimşek - Yıldırım TANIMI Şimşek; gelişigüzel ve tahmin edilemeyen bir olay olup, bazen çevrenizde karşılaştığınız çeşitli biçimlerde küçük, can sıkıcı kıvılcımlarla benzerlik gösteren çok kuvvetli elektrik boşalmasıdır. Soğuk ve kuru bir kış günü halınızın üzerinde yürürken kedinizi okşamak için elinizi uzattığınızda siz ve kediniz her ikiniz birden istenmeyen bir enerjiye tutulabilirsiniz. Bu, yürüyüşünüz sırasında ya pozitif ya da negatif elektrik yükünün birikmesi nedeniyledir ve vücudunuzdaki fazla miktardaki yük ilk firsatta karşı yüklü bir alana akacaktır. Bu da zavallı kedinin olaya katıldığı zamandır. Elleriniz kedinin yakınına eriştiğinde fazla miktardaki yük sizinle kedi arasındaki boşluğa sıçrar. Süreci yavaşlatılmış halde görebilseydiniz kanepenin altına doğru hızla koşan bir huysuz kediden başka, ince bir şimşek ışığına benzeyen bir şeyin elinizden aktığını görebilirdiniz. Şimşek, oraj ile meydana gelir ve çok büyük ölçekte statik elektriktir. Şimşek çakmaları, ilgili oldukları yerlere göre buluttan buluta, buluttan yere veya yüksek yapıların bulunduğu yerlerde yerden buluta sıçrar. Eğer elektrik boşalması bir bulut ile başka bir bulut arasında olursa şimşek sözkonusudur. Yıldırım ise yer boşalmaları olarak tanımlanır ve yer ile bulut arasında meydana gelen şiddetli ve ani elektrik boşalması olup, zigzaklı bir yol takip ederek kollar halinde aşağıya doğru iner. Genellikle şiddetli bir yağmurla birlikte görülür. Oraj sırasında aynı anda pekçok şey meydana gelir; bütün yükselici ve alçalıcı hava akımları, su damlacıklarının birbirlerine sürtünmesi ile birlikte statik yüklenmeye neden olurlar. Pozitif ve negatif elektrik yükleri ayrılırlar ve elektriksel gerilim, bulut çevresindeki su damlaları ve buz kristallerinin sürüklendiği rüzgarla karşılıklı etkileşmeler ile kurulur. Bu gerilimi gidermek için doğa ana şimşek-yıldırım olarak isimlendirilen elektriksel boşalmayı buldu. Büyük miktarda bir pozitif yüklenme bulut tepesinde, bir negatif yüklenme de altta toplanır ve yeryüzü de pozitif yüklüdür. Yerdeki pozitif yük binalar ve ağaçlar gibi yüksek objelere akabilir. Hava iyi bir elektrik iletkeni olmadığından bir yıldırım çarpması hemen gerçekleşmez. Bunun yerine, yalıtılmış havanın direncini yenmek için pozitif ve negatif yükler arasında yeterli fark oluşuncaya kadar bekler. Atmosfer içersinde bir yörüngede birkaç çift başlangıç çarpması oluşur ve ondan sonra yerden buluta doğru pozitif yüklü yıldırım takip eder. Bir tek şimşek çakmasındaki elektrik güç yaklaşık amper'dir ve bir milisaniye veya daha az bir sürede şimşek kanalını güneşin sıcaklığından da fazla olan C'a kadar ısıtabilir. Bu patlayıcı ısınma, gökgürültüsü olarak adlandırdığımız bir sesli enerji ortaya çıkaran havanın genişlemesine neden olur. Şimşek saniyede mil ( km) yani neredeyse yarı ışık hızıyla hareket eder ve gerçekte bir şimşeği başlangıcından sonuna kadar izlemek zordur; hemen hemen aynı anda başlar ve sona erer. Gürleme sesi ise 3 saniyede yaklaşık 1 km. (5 saniyede 1 mil) hareket eder. Şimşek sesten defa daha hızlıdır ve gökgürültüsünün şimşek görüldükten sonra işitilmesinin sebebi de bundandır. Bu nedenle şimşek çakması gördüğünüzde gürültüyü duymadan önce saniyeleri sayın, fırtınanın kabaca ne kadar uzaklıkta olduğunu tahmin edebilirsiniz. Şimşek ve yıldırım, elektriksel direnci en küçük olan yolu izler ve arka arkaya 40'ın üzerinde zigzag çakışlardan oluşur. Yakında çakan şimşekler kuru ağaç dalları gibi çatallı görünüştedir. Bulut tepesinden stratosfere doğru boşalan şimşek roket şimşek olarak adlandırılır. ÖZELLİKLERİ 'de Ben Franklin yıldırımın elektrik akımı olduğunu keşfetti.

12 - Çoğu yıldırım vakası yaz aylarında ve öğle ile ikindi esnasında meydana gelir. Bunun, yaz ayları boyunca pekçok insanın dışarıda bulunması nedeniyle olduğunu söyleyebiliriz. Fakat ana sebep, yazın çok fazla oraj meydana gelmesidir. - Ortalama bir şimşek çakışı üç aydan daha fazla bir zaman için 100 watt'lık bir ampulü yakabilir. - Yıldırım tarafından çarpılma şansınız 'de 1 olarak tahmin edilmektedir. - Bir şimşek çakmasıyla bunun yakınındaki hava F'a kadar ısınır ki, bu güneş yüzeyindeki sıcaklıktan üç kat daha fazladır. Hızı saniyede mil (saniyede km) dir. Şimşeğin ortalama kalınlığı 1-2 inç (2.5-5 cm) tir. - Yıldırım aynı yere birden fazla düşebilir. - Dünyada her yılın her saniyesinde yaklaşık 100 yıldırım çarpması meydana gelmektedir. - Şimşek sık sık sağanak yağışların dışında da çakabilir ve herhangi bir yağıştan 10 mil (yaklaşık 16 km) uzaklıkta meydana gelebilir. - Kauçuk tabanlı ayakkabı ve lastik tekerlek çemberi yıldırımdan korunmayı sağlamaz. - Yıldırım çarpmasından ölme riski maruz kalan her insan için 1:28.500'dür. - Yıldırımın durdurulabileceğini veya önlenebileceğini söylemek yanlıştır. Tamamen fevri, stokastik ve önceden bilinmeyen bir olaydır. - Yıldırım tarafından çarpılan her 10 kişiden 9'u hala yaşamaktadır. Fakat kurtulanların yaklaşık % 25'i uzun vadede psikolojik ve fizyolojik yaralara uğrarlar. - Şimşek bitki yetişmesi için önemli olan nitrojen bileşikleri üretir. Ilk insanın tek ateş kaynağı idi. - Ortalama şimşek çakması amper elektriksel güç içerir. Bir kaynakçı çeliği kaynakla birleştirmek için amper kullanır. Eviniz muhtemelen sadece 200 amper kullanır. 20 miliamperden fazla akım, göğüs kaslarınızı büzerek nefes alıp vermenizin durmasına neden olabilir. - Bir fırtına sırasında uzun ağaçların altına sığınmaktan kaçının. (Ağaçlar nem içeriğinin % 20'lik bir parçasını tutabilir. Biz insanlar ise nem içeriğinin % 65'ine sahibiz). Ağaçtan aşşağıya doğru inen yıldırım en az dayanıklı bir yol izlemek ister: DAMGALANDINIZ - SİZ O'SUNUZ! - Yıldırımın aynı yere iki kere düşmeyeceğini söylemek yanlıştır. Yıldırım Amerika'daki Empire State binasını her yıl ortalama kez vurur. Bir US park servis bekçisi olan Ray Sullivan, 1942 ve 1976 yılları arasında yedi farklı zamanda yıldırım tarafından çarpılmıştır. Hepsinden de kurtuldu. - Amerika'da şimdiye kadar ki en kötü yıldırım olayı 10 Temmuz 1926'da New Jersey'de gerçekleşti. Donanma cephane deposu isabet aldı, 19 kişi öldü ve 17 milyon dolar değerinde (1986'ya göre) mali zarar meydana geldi. Genellikle yıldırımın neden olduğu bireysel olaylar; kasırgaların, sellerin veya tornadoların sebep oldukları bireysel olaylardan daha az dramatiktirler. Mamafih eğer kurban sizseniz olay çok dramatiktir. - Alınan darbe bazı acayip şeylere neden olabilir; tavukları tüysüz bırakabilir, kafanızdan saçlarınızı yok edebilir ve sızlayan ayaklarınızı incitmeksizin ayakkabılarınızı çıkarabilir. - Yakın geçmişte insanlar şu işleri yaparlarken yıldırım çarpması neticesinde hayatlarını kaybettiler; sandalla giderken, yüzerken, golf oynarken, bisiklete binerken, bir ağacın altında dururken, çim biçme makinası kullanırken, telefonda konuşurken, bir kamyonu yüklerken, futbol oynarken, bir bot içersinde balık avlarken, dağa tırmanırken. - Yüksek binalar büyük akımların toprağa güvenlikle geçişini sağlayan paratonerlerle yıldırımdan korunurlar. Yıldırımsavar diye de adlandırılan paratoneri Franklin icat etmiştir. ÖNLEMLER Şimşek çakmasıyla gökgürlemesi arasındaki süreyi ölçmeye çalışın. Bu, çakmayı görmenizle gürlemeyi işitmeniz arasındaki zamandır. Her bir 5 saniye saydığınızda şimşek 1 mil (her 1 saniyede yaklaşık 300 metre) uzaklıktadır. Bu nedenle, 25 saniyede 5 mil (yaklaşık 800 m) uzaklıkta, 20 saniyede 4 mil (yaklaşık 640 m) uzaklıktadır. 15 saniye saydığınızda ise 3 mil (yaklaşık 480 m) uzaklıktadır, derhal koruyucu tedbirler alın. Şimşek, kaynak buluttan birkaç kilometre ötede de çakabilir. Oraj yani şimşekli yıldırımlı fırtına tam olarak üstünüzde olmasa da tedbirler alınmalıdır. Eğer dışarıda yakalanırsanız: - Ağaçlar, bayrak direkleri, telefon ve posta direkleri gibi uzun objelerden güvenli bir uzaklıkta durun. - Vadiler ve hendekler gibi alçak alanlarda barınak bulmaya çalışın. Alandaki en yüksek obje olmayın. - SUDAN UZAK DURUN. Bir fırtına sözkonusuysa botla gezmeye veya yüzmeye gitmeyin ve eğer dışarıda su üzerindeyken yakalanırsanız mümkün olduğu kadar çabuk karaya çıkın. - Traktörler, kazma-kürek, metal çitler, motorsikletler, çim biçme makinaları ve bisikletler gibi ELEKTRİK İLETEN OBJELERDEN UZAK DURUN. Bir şemsiye tutmak veya balık avlama oltası taşımak özellikle tehlikeli aktivitelerdir. - Metal tokalı ayakkabılarınızı çıkarın ve üzerinizdeki tüm metal objelerden kurtulun. - Çamaşır iplerinden, metal borulardan, raylardan ve bunlara benzer hayli uzak mesafelerden yıldırımı size taşıyabilecek metalik devrelerden UZAK DURUN. - YILDIRIM ESNASINDA TAMAMEN METAL KAPLI ARABANIZ İÇERİSİNDE GÜVENDESİNİZ, fakat bir fırtına esnasında üzerinize devrilebilecek ağaçların veya diğer uzun objelerin yakınına veya altına park etmeyin. Arabanıza dokunabilecek devrilmiş güç kaynaklarından sakının. Arabada bulunan akım iletebilecek herhangi bir metale dokunmayın. Arabanın camlarının sıkı sıkı kapalı olmasına dikkat edin. Arabanızın içerisinde güvendesiniz, fakat dışarıya ayak bastığınızda bir şok yaşayabilirsiniz. - ORMANDA, kesif gelişmiş küçük ağaçlar altında alçak bir alanda barınak bulmaya çalışın.

13 - Eğer bir hendek veya alçak alanda barınak arıyorsanız, sağanak yağışların sebep oldukları SEYLAP İÇİN UYANIK OLUN. - Bir tepe üstünde, herhangi bir açık alanda veya plajda durmayın. - HERHANGİ BİR BARINAKTAN UZAK DÜZ BİR TARLADA YAKALANIRSANIZ ve saçlarınızın dik durduğunu hissediyorsanız yıldırım size çarpmak üzere olabilir. Derhal ayaklarınız birleşik yere diz çökün, ellerinizi dizlerinizin üstüne koyun ve öne doğru eğilin. Yüzü koyun yatmayın. BİR GRUPLA DIŞARIDAYSANIZ, insanları birbirinden oldukça uzak tutacak şekilde dağılın. Eğer içerideyseniz: - KESİNLİKLE GEREKLİ OLMADIKÇA DIŞARIYA ÇIKMAYIN. - KAPILARDAN, PENCERELERDEN, ŞÖMİNELERDEN ve radyatörlerden, sobalar, lavabolar ve metal borular gibi elektrik iletebilecek herseyden UZAK DURUN. Sizinle dışarısı arasına mümkün olduğu kadar çok duvar koyun. - ELEKTRİKLİ ALET VEYA TELEFONLARI TUTMAYIN. Sadece pille çalışan aletleri kullanın. - FIRTINA VURMADAN ÖNCE, radyo ve televizyon setleri, bilgisayarlar da dahil olmak üzere elektrikli aletlerin bağlantılarını kesin. Fırtına sırasında onlara dokunmayın. - BANYO veya duş almayın. Hurricane Hurricaneler ılık (sıcak) tropikal okyanus suları üzerinde gelişen ve bir kaç yüz milden daha büyük çapa sahip güçlü fırtınalardır. Bunlar, tehlikeli rüzgarları ve kuvvetli yağışları ile sellere yol açarak, özellikle kıyılardaki yerleşim bölgelerinde çok büyük hasarlara ve can kaybına neden olurlar. En fazla Amerika'nın doğu sahilleri boyunca ve Meksika körfezinde görülürler. Hurricanelerin oluşumu için gerekli koşulların oluşamadığı ülkemizde, bu tip güçlü fırtınalar görülmemektedir. TORNADO Tornadolar, çok sayıda can kaybına ve maddi zarara neden olan, en tehlikeli hava olaylarından biridir. Dünyanın pek çok yerinde görülebildiği halde, en sık ve en güçlü olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde oluşmaktadır.yalnız ABD'de her yıl ortalama 800 kadar tornado olduğu ve bu olaylarda yaklaşık 80 kişinin hayatını kaybederek, 1500 kişinin de yaralandığı rapor edilmektedir. Türkiye'nin bulunduğu enlemlerde pek görülmeyen tornadolar, son yıllarda sık olmasa da özellikle güney kıyılarımızda görülmektedir. Asit Yağışlar Asit yağışa ilk olarak 19.yy başlarında endüstri devrimi sıralarında bilim adamlarınca dikkat çekilmeye başlandı. Günümüzde her alanda kirletici etkisi hissedilen bu olay ülkelerin gelişmişliği ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Asit yağış kömür, petrol ve gazın yanması sonucu sülfür ve azot oksitlerin atmosferde serbest kalması ile başlar. Oluşmasındaki en etkili sebep arabalar, uçaklar ve elektrik santrallerinde fosil kaynaklı yakıtların yanması ve diğer endüstriyel etkinliklerdir. Havada bulunan bu kimyasal maddeler havadaki su buharı ile birleşerek nitrik ve sülfürik asidi oluşturur ve suyun doğal çevrimi sırasında yağmur, kar veya sis olarak dünyamıza geri dönerler ki buna Asit Yağış denir. Yaşanılan bu problem her ne kadar günümüzde gelişmiş ülkelerde yoğun olarak yaşansa da tüm dünyayı tehdit etmektedir çünkü atmosferde serbest kalan bu kirleticiler hakim rüzgarlarla taşınarak başka bölgeleride etkilemektedirler. Kirleticilerden çıkan tüm asidite dünyaya asit yağış olarak düşmez. Atmosferdeki asiditenin yaklaşık yarısı gazlar ve kuru partiküller şeklinde dünyaya geri döner. Kuru çökelti adı verilen bu kirlilik rüzgarla bitkiler, ağaçlar, binalar üzerine taşınır. 1600'lerin başlarında asit yağışa İngiltere'de dikkat çeken bilim adamları, o yıllarda endüstrilerin şehir dışında kurulması ve uzun bacaların, dumanların uzağa yayılmasını sağlamak üzere kullanılmasını önermişlerdi. Bu tarihten çok sonra asit yağışın zararlı etkisinin artması üzerine Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri havadaki kirleticilerin miktarını azaltıcı kanun ve kararnameler çıkardılar de Kanada ve Birleşik Amerika'da asit yağışı azaltmak için Temiz Hava kanunu kongreden geçirildi. Kanunla, endüstrilerin çıkardığı kirletici miktarına sınırlama getirildi ve kirliliği azaltıcı diğer metodlar kullanıma konuldu. Bu metodlar, düşük sülfürlü kömür kullanımı, endüstriyel tesislerde yeni arıtma metodlarının kullanımı ve kirleticiler havaya ulaşmadan onları dumandan ayıracak aletlerin kullanımı idi yılında kanunda yeni düzenlemeler yapıldı ve fosil yakıt kullanan tesisler emisyonlarını 2000 yılına kadar her yıl 19 milyon tondan 9 milyon tona düşürmeye mecbur bırakıldılar. ASİT YAĞIŞIN NEDENLERİ Asit yağışın ana sebepleri Sülfür ve azot oksitleridir. Volkanlar, planktonlar, çürümüş bitkiler gibi doğal kaynaklar sülfürdioksit yayarlar. Bunun yanı sıra kömür ve petrol gibi fosil yakıtların yanması dünyadaki bu gazın kaynaklarından yaklaşık yarıdan fazlasından sorumludur. Sülfürdioksit atmosfere yükseldiğinde sülfat iyonlari formunu alır. Daha sonra havada hidrojen atomları ile sülfürik asidi oluşturur ve dünyaya geri döner. Oksidasyon amonyak ve ozonun kataliz etkisi ile genellikle bulutlarda oluşur. Bununla beraber sülfürdioksitin hepsi sülfürik aside dönüşmez, önemli bir miktar atmosferde serbest kalarak dünyaya geri döner. Azot oksitler de asit yağışın önemli elemanlarındandır. Bu kirleticilerin ana kaynağı ise egzoz gazları ve güç santralleridir. Sülfürdioksit gibi azot

14 oksitlerde atmosferde yükselerek bulutlarda nitrik asit formuna dönüşür. Bu reaksiyonlar demir, mangan, amonyak ve hidrojen peroksitin bulunduğu yüksek kirliliklerdeki bulutlarda oluşur. Toprak ve Ormanlar Üzerindeki Etkisi Asit yağışın en ciddi etkileri toprak ve ormanlar üzerinde görülür. Yağmurlarla dünyaya düşen sülfürik asit topraktaki besinlerin yıkanarak uzaklaşmasını sağlar, aliminyum serbest kalarak ağaçların kökleri tarafından tutulur. Sonuçta ağaçlar kalsiyum, magnezyum gibi hayati besinleri alamayarak ölüme mahkum olurlar. Havaya çıkan sülfürdioksitin tamamı sülfürik asite dönüşmez, atmosferde sürüklenerek toprağa geri döner. Bu gaz ağaç yapraklarında sindirimi engelleyerek fotosentez olayına engel olur. Ayrıca soğuk bölgelerde sülfürdioksit, amonyak ve ozon ağaçların soğuğa dayanıklılığını azaltmaktadır. Ağaçların yüzeyinde amonyak oksitleri ile sülfürdioksitin oluşturduğu amonyum sülfat toprağa ulaştığında sülfürik ve nitrik asitle reaksiyona girer ve ağaçlarda istenmeyen zararlı mantar ve böcek tiplerinin büyümesini sağlar. Asit yağışın bir bileşeni olan nitrojen oksit ve nitrik oksit gerekli bir besin olmadığı halde ağaçların büyümesine neden olur. Sonbaharın sonlarında ağaçlarda meydana gelen bu büyüme onların kışa hazırlandıkları bir dönemde meydana gelir ve kışın ağaçlardaki direnci azaltır. Göl ve Su Ekosistemlerine Etkisi Asit yağışlarin en önemli doğrudan etkisinden biri de göller ve onların su ekosistemleri üzerinde görülür. Asidik kimyasal maddeler birçok yoldan göllere ulaşabilir; bazıları havada kuru partiküller halinde bulunurken diğerleri yağmur, kar, sis, pus şeklindeki yağışla ıslak partiküller olarak göllere ulaşır. Doğrudan yağışın dışında, karalar üzerine düşen yağış atık su kanalları veya yüzey akışı ile suyunu göllere boşaltır. Bir diğer yol, ani sıcaklık değişiminden dolayı ilkbaharda hızlı bir şekilde eriyen karlarla birlikte karda bulunan kimyasal kirleticiler serbest kalarak nehirlere karışarak göllere ulaşır. Göle ulaşan bu kirleticiler aniden gölün ph'inda keskin bir değişime sebep olur ki buna ilkbahar asit şoku denir. Su ekosistemleri oluşan bu ani değişime kendilerini hazırlayacak zaman bulamazlar ayrıca ilkbahar mevsimi balık ve böceklerin üremeleri için oldukça hassas bir dönem olduğundan meydana gelen ani ph değişimi yavrularda ciddi değişimlere sebebiyet verir. Sudaki sülfürik asit doğrudan ve dolaylı olarak iki yolla canlılari etkiler. Doğrudan etkisi oksijen, tuz ve besinlerin alımını engellemesidir. Dolaylı etkisi ise, toprakta bulunan ağır metallerin ayrılarak serbest kalmasını sağlar. Örneğin aliminyum asit yağış sonucu toprakta serbest kalır ve göllerde birikerek canlılar için öldürücü etkiye neden olur. Aşağıda göllerdeki ph seviyesinin yaşam üzerindeki etkileri görülmektedir. <6 Balıkların yaşam için gerekli ana besin kaynakları (böcekler, planktonlar) yok olmaya başlar. < 5.5 Balıklar üreyemez. Yavruların hayatlarını sürdürmeleri zorlaşır. Besinlerin yok olması sonucu yavrularda deformasyonlar gözükür. < 5 Balıklar büyük ölçüde yok olur. Balık, besin zincirinin en önemli halkalarından biridir. Asit yağışlardan dolayı balıklarda civa gibi toksik maddelerin birikmesi insanlar içinde tehlike arzetmektedir. Ayrıca balıkçılık sektörü için de ticari ve iş alanı kayıplarına neden olur. Karada yaşayan canlılar, örneğin su kuşları su ekosistemlerinden etkilenirler. Bu tip hayvanların beslenmelerinde önemli yer tutan suda yaşayan organizmaların azalma veya yok olması yetişme yerlerinin ve üremelerinin azalmasına neden olacaktır. Atmosfer Üzerindeki Etkisi Asit kirliliğini oluşturan bazı elemanlar sülfatlar, nitratlar, hidrokarbonlar ve ozondur. Havada kuru partiküller olarak bulunurlar ve puslu bir görüntüye neden olarak görüşü etkilerler. Asit pusu güneş ışınlarının geliş ve geri dönüşünü engeller. Bu etki örneğin kutuplarda likenlerin büyümesini etkileyerek ren geyiklerinin beslenmesini engellemektedir. İnsan Sağlığına Etkisi Besinleri yer, suyu içer ve havayı solurken asit çökmesi ile doğrudan etkileşim halindeyizdir. Yapılan çalışmalarda insanlarda en çok solunum problemleri yolu ile etkisini gösterdiği saptanmıştır. Astım, baş ağrısı, boğaz hassasiyeti, göz problemleri gibi rahatsızlıkların artması gibi direk etkilerinin yanısıra, asit yağışın insanlar üzerinde dolaylı etkileri de vardır. Suda çözünen toksik metaller meyveler ve bitkiler tarafindan absorblanarak insanlara ulaşır. Toksik metaller hayvanlara direk etki etmese de onların insanlar tarafından tüketimi ile ciddi etki yaparlar. Örneğin hayvanların doku ve organlarında biriken civa ile çocuklardaki beyin rahatsızlıkları arasında ilişki olduğu aliminyumun ise böbrek problemlerine sebep olabildiği belirlenmiştir.. Mimariye Etkisi Asit partiküllerin binalar ve heykeller üzerine çökmesi bu yapılarda aşınmaya sebep olur. Kireçtaşı ve mermerin asitle ilişkiye girmesi sonucu ufalanmalar ve kararmalar gözlenir. Günümüzde köprüler demiryolu ve hava endüstrilerinde aşınma etkisini yok etmek için çok para harcanmaktadır. Bu olay büyük maddi kaynakları gerektiren bir problem olmasının yanı sıra aynı zamanda kamu güvenliği ile de ilgili bir problemdir.

15 TSUNAMİ Deprem,yanardağ patlaması ya da toprak kayması gibi yer hareketlerinin deniz tabanında meydana getirdiği alçalma ya da yükselme nedeniyle oluşan dev deniz dalgalarına tsunami denir.her ne kadar gel-git dalgası olarak da adlandırılsa da tsunaminin gel-gitle bir ilgisi yoktur.tsunami dalgaları saatte 950 km ye varan çok yüksek hızda ilerlerler.genellikle okyanuslarda görülür ve kıyıya yaklaştıkça hızı düşer ama yüksekliği artar.sığ sulardaki bir tsunami dalgasının yüksekliği 30 metreden fazla olabilir.tsunami dalgaları bir anda ortaya çıktıkları ve çok hızlı ilerledikleri için,tsunami tehlikesi olan bölgelerde uyarı sistemleri kurulmuştur.özellikle,depremlerin ve yanardağ patlamalarının sık görüldüğü Büyük Okyanusa kıyısı olan Japonya,Kuzey ve Güney Amerika ülkeleriyle,adalarda çok sayıda gözlem istasyonu bulunur. TERÖR Değişen dünya dengeleri ve uluslar arası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucunda sıcak savaşlar yerini soğuk savaş metodlarına bırakmıştır.soğuk savaşın gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın vazgeçilmez unsuru düşük yoğunluktaki çatışmalar terör kavramını da beraberinde getirmiştir.psikolojik savaşın bir unsuru olan terörizm,genel olarak,zaten var olan yada suni olarak oluşması sağlanan ihtilalci fikir ve hareketlerin,belirli bir amaç için harekete geçirilmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır.terörizm gelişen ve değişen dünya koşulları ile birlikte değişiklik göstermekte,gelişen teknolojiye bağlı olarak elde ettiği yeni imkan ve kabiliyetleri ile etkisini ve gücünü her geçen gün arttırmaktadır.demokratikleştirme alanında atılan adımlar terörü nicelik olarak azaltmakla birlikte,demokratik ortamlarda terör eylemlerinin etkinliği özellikle kitle iletişim araçlarının etkisiyle daha da artmaktadır YANGIN Kendinizi yangından korumak için yangının temel özelliklerini anlamak önemlidir.yangın çabucak yayılır;değerli eşyaları toplamak ya da telefon konuşması yapmak için yeterli zaman yoktur.bir yangın sadece iki dakika içerisinde hayatı tehdit edebilir.beş dakika içerisinde alevler bir konutu tamamen sarabilir.yangının sıcaklık ve dumanı ateşlerden daha tehlikeli olabilir.aşırı sıcak havayı solumak akciğerlere zarar verebilir.yangın,insanı sersemleten zehirli gazların ortaya çıkmasına neden olur.bu gazlar insanı sersemletip,derin uykuya neden olabilir. HEYELAN Heyelan; kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine Heyelan (toprak kayması) denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar.. Heyelan aynı zamanda toprak kaymasıdır. Toprağın yer değiştirmesinden oluşur. Toprak altı fidelerinin topraktan çıkması, aynı zamanda toprağın asağıya doğru inerek sürtünme kuvveti oluşturmasına heyelan denir.. Heyelanın nedenleri nelerdir?

16 Kuvvetli Eğim Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluşmasına neden olarak heyelanları kolaylaştırırlar. Yine insanlar kanallar ve yollar açarak yada yol ve maden kazılarından çıkan toprakları denge açısına erişmiş bulunan yamaçlar üzerine atarak heyelan oluşumuna neden olan koşulları hazırlarlar. Gevşek unsurların denge açısını her hangi bir nedenle aştığı durumlarda heyelan oluşur. Su İle Doygunluk Heyelanlar yağışlı veya zeminin ıslak olduğu mevsimlerde meydana gelirler. Şiddetli veya devamlı yağmurlar yahut karların erimesi, kayaların içine bol miktarda suyun sızmasına olanak verir. Bunun sonucunda plastisite ve likidite sınırlarına erişilir ve herhangi bir nedenle oluşan sarsıntı sonucunda heyelan meydana gelir. Su, ayrıca denge açısını küçülterek, ağırlığı arttırarak ve sürtünmeyi azaltarak heyelanı kolaylaştırır. Kaya Yapısı Plastisite, likidite sınırları malzemenin yapısına sıkı bir şekilde bağlıdır. Çeşitli kil türlerinde plastisite birbirine yakın ancak likidite değerleri birbirinden çok farklıdır. Örneğin bu bakımdan en düşük değeri gösteren kaolin kili, en az su ile likidite sınırına erişen yani heyelana en uygun olan kil türüdür. Çeşitli depolarda az yada çok kil vardır. Bunun oranı ve türü heyelan olayını arttıran yada azaltan yani heyelanların yayılış alanlarını belirleyen başlıca faktörlerden birisidir. Bu nedenle killi formasyonların, fliş, marn ve tüf gibi depoların yaygın olduğu sahalarda heyelan çok fazla görülür. Buna karşılık kalker ve bazalt gibi kayalarda heyelan seyrek görülmektedir. Tektonik Yapı Tektonik yapı ile heyelan arasında çok sıkı bir ilişki

YAPILARDA HASAR. V.Bölüm BETONARME YAPILARDA. Prefabrik Yapılar-I Ögr. Grv. Mustafa KAVAL AKÜ.Afyon MYO.Đnşaat Prog.

YAPILARDA HASAR. V.Bölüm BETONARME YAPILARDA. Prefabrik Yapılar-I Ögr. Grv. Mustafa KAVAL AKÜ.Afyon MYO.Đnşaat Prog. YAPILARDA HASAR TESPĐTĐ-II V.Bölüm BETONARME YAPILARDA Konular 51.ÇATLAKLARIN GENEL ÖZELLĐKLERĐ 5.2. DEPREM ve HASARI 5.1.BETONARME YAPILARDA ÇATLAKLARIN GENEL ÖZELLĐKLERĐ o Hasarlar, betonarme yapı elemanlarında

Detaylı

DEPREMLER - 1 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir? Oluşum Şekillerine Göre Depremler

DEPREMLER - 1 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir? Oluşum Şekillerine Göre Depremler İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ 03.03.2015 DEPREMLER - 1 Dr. Dilek OKUYUCU Deprem Nedir? Yerkabuğu içindeki fay düzlemi adı verilen kırıklar üzerinde biriken enerjinin aniden boşalması ve kırılmalar

Detaylı

Bursa Balıkesir'de Korkutan Deprem (Son Dakika Depremleri)

Bursa Balıkesir'de Korkutan Deprem (Son Dakika Depremleri) 1 / 9 2014/07/08 16:09 Bursa Balıkesir'de Korkutan Deprem (Son Dakika Depremleri) Balıkesir'de deprem meydana geldi. Saat 08.04 de merkezüssü Balıkesir Bandırma olan 4.6 büyüklüğündeki deprem korkuttu.

Detaylı

Deprem bir doğa olayıdır. Deprem Bilimi ise bilinen ve bilinmeyen parametreleriyle, karmaşık ve karışık teoriler konseptidir

Deprem bir doğa olayıdır. Deprem Bilimi ise bilinen ve bilinmeyen parametreleriyle, karmaşık ve karışık teoriler konseptidir DEPREM VE ANTALYA NIN DEPREMSELLİĞİ 1. BÖLÜM DEPREM Deprem bir doğa olayıdır. Deprem Bilimi ise bilinen ve bilinmeyen parametreleriyle, karmaşık ve karışık teoriler konseptidir 1.1. DEPREMİN TANIMI Yerkabuğu

Detaylı

Deprem Mühendisliğine Giriş. Onur ONAT

Deprem Mühendisliğine Giriş. Onur ONAT Deprem Mühendisliğine Giriş Onur ONAT İşlenecek Konular Deprem ve depremin tanımı Deprem dalgaları Depremin tanımlanması; zaman, yer büyüklük ve şiddet Dünya ve Türkiye nin sismisitesi Deprem açısından

Detaylı

BÖLÜM SEKİZ. DEPREMİN KİNEMATİK ve DİNAMİK PARAMETRELERİ

BÖLÜM SEKİZ. DEPREMİN KİNEMATİK ve DİNAMİK PARAMETRELERİ BÖLÜM SEKİZ DEPREMİN KİNEMATİK ve DİNAMİK PARAMETRELERİ Depremle ilgili insanoğlunun bilgi edinebilmek için üretebildiği tek şey yer hareketine duyarlı sismometrelerdir. Kayıtçılar yer hareketini çok hassas

Detaylı

Deprem Nedir? Depremler Nasıl Oluşur ve Türleri Nelerdir?

Deprem Nedir? Depremler Nasıl Oluşur ve Türleri Nelerdir? Deprem Nedir? Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yerdeğiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin dalgalar

Detaylı

BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ

BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ 7.1 DEPREM TÜRLERİ Bölüm6 da deprem nedir, nasıl oluşur ve deprem sonucunda oluşan yer içinde hareket eden sismik dalgaların nasıl hareket ettiklerini ve yer içinde nasıl bir

Detaylı

2. BÖLÜM DEPREM PARAMETRELERİ VE TANIMLARI

2. BÖLÜM DEPREM PARAMETRELERİ VE TANIMLARI DEPREM VE ANTALYA NIN DEPREMSELLİĞİ 2. BÖLÜM DEPREM PARAMETRELERİ VE TANIMLARI 2.1. ODAK NOKTASI (HİPOSANTR) Odak noktası (Hiposantr) kırılmanın başladığı yer olup, depremde enerjinin açığa çıktığı yer

Detaylı

Deprem, yerkabuğunun içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamı ve yeryüzünü

Deprem, yerkabuğunun içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamı ve yeryüzünü Deprem, yerkabuğunun içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamı ve yeryüzünü sarsma olayıdır. Bir deprem planı hazırlamalıyız. Bu planda

Detaylı

GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I.

GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I. GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I., Mühendislik Jeolojisi: İlkeler ve Temel Kavramlar 3. Tarbuck,

Detaylı

DEPREMLER - 2 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir?

DEPREMLER - 2 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir? İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ 10.03.2015 DEPREMLER - 2 Dr. Dilek OKUYUCU Deprem Nedir? Yerkabuğu içindeki fay düzlemi adı verilen kırıklar üzerinde biriken enerjinin aniden boşalması ve kırılmalar

Detaylı

ÇIĞLARIN OLUŞUM NEDENLERİ:

ÇIĞLARIN OLUŞUM NEDENLERİ: ÇIĞ Genellikle boylu bitki örtüsü (orman) çok seyrek veya bulunmayan engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç ve dış kuvvetler etkisi ile başlayan bir ilk

Detaylı

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DEPREM MÜHENDİSLİĞİ Prof.Dr. Zekai Celep İnşaat Mühendisliğine Giriş / Deprem Mühendisliği DEPREM MÜHENDİSLİĞİ 1. Deprem 2. Beton 3. Çelik yapı elemanları 4. Çelik yapı sistemleri

Detaylı

DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI

DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI Depremle İlgili Temel Kavramlar 2 2. Hafta Yrd. Doç. Dr. Alper CUMHUR Kaynak: Sakarya Üniversitesi / İnşaat Mühendisliği Bölümü / Depreme Dayanıklı Betonarme Yapı Tasarımı

Detaylı

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma Meteoroloji IX. Hafta: Buharlaşma Hidrolojik döngünün önemli bir unsurunu oluşturan buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde farklı şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik faktörlerin etkisiyle

Detaylı

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK İKLİM ELEMANLARI Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgâr, nem ve yağış gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. Bu elemanların yeryüzüne dağılışını etkileyen enlem, yer şekilleri, yükselti,

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR Havadaki su buharı ve gazların, cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir. Basıncı ölçen alet barometredir. Normal hava basıncı 1013 milibardır.

Detaylı

EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz.

EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz. EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz. 1. Hareketsiz ve başlangıcı olmayan evren teorisi 2. Büyük

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı JEOLOJİK OSEONOGRAFİ Genelde çok karmaşık bir yapıya sahip olan okyanus ve deniz

Detaylı

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi 2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik

Detaylı

BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI

BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI 5.1 YERKABUĞU ÜZERİNDEKİ LEVHA SINIRLARI Levha tektoniğine göre dünyayı saran yerkabuğu üzerinde 8 büyük (Avrasya, Afrika, Pasifik, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antartika, Avustralya)

Detaylı

Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM

Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM Meteoroloji Meteoroloji, içinde yaşadığımız atmosfer tabakasının

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

Dünyanın ısısı düzenli olarak artıyor. Küresel ortalama yüzey ısısı şu anda15 santigrat derece civarında. Jeolojik ve diğer bilimsel kanıtlar,

Dünyanın ısısı düzenli olarak artıyor. Küresel ortalama yüzey ısısı şu anda15 santigrat derece civarında. Jeolojik ve diğer bilimsel kanıtlar, Dünyanın ısısı düzenli olarak artıyor. Küresel ortalama yüzey ısısı şu anda15 santigrat derece civarında. Jeolojik ve diğer bilimsel kanıtlar, geçmişte yüzey ısısının en yüksek 27 santigrat,en düşük de

Detaylı

Yeryüzünden kesit 11/6/2014 DEPREM HAREKETİ

Yeryüzünden kesit 11/6/2014 DEPREM HAREKETİ İnşaat Mühendisliğine Giriş / Deprem Mühendisliği DEPREM MÜHENDİSLİĞİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DEPREM MÜHENDİSLİĞİ 1. Deprem hareketi 2. Yurdumuzdaki depremler 3. Deprem hasarları 4. Değerlendirme Prof.Dr.

Detaylı

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar JEOLOJİK YAPILAR GİRİŞ Dünyamızın üzerinde yaşadığımız kesiminden çekirdeğine kadar olan kısmında çeşitli olaylar cereyan etmektedir. İnsan ömrüne oranla son derece yavaş olan bu hareketlerin çoğu gözle

Detaylı

Depremler. 1989, Loma Prieta depremi, Mw = 7.2

Depremler. 1989, Loma Prieta depremi, Mw = 7.2 Depremler 1989, Loma Prieta depremi, Mw = 7.2 Depremler Deprem, ani enerji boşalımının neden olduğu yer sarsıntısıdır. Tektonik kuvvetler kayaçlar üzerinde stres üretmekte ve bu kayaçların sonunda elastik

Detaylı

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ 4/3/2017 1 INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Orhan ARKOÇ e-posta : orhan.arkoc@klu.edu.tr Web : http://personel.klu.edu.tr/orhan.arkoc 4/3/2017 2 BÖLÜM 4 TABAKALI KAYAÇLARIN ÖZELLİKLER, STRATİGRAFİ,

Detaylı

HEYELANLAR HEYELANLARA NEDEN OLAN ETKENLER HEYELAN ÇEŞİTLERİ HEYELANLARIN ÖNLENMESİ HEYELANLARIN NEDENLERİ

HEYELANLAR HEYELANLARA NEDEN OLAN ETKENLER HEYELAN ÇEŞİTLERİ HEYELANLARIN ÖNLENMESİ HEYELANLARIN NEDENLERİ HEYELANLAR Y.Doç.Dr. Devrim ALKAYA Pamukkale Üniversitesi Doğal zemin veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın; yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir.

Detaylı

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ)

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) Hazırlayan: Ibrahim CAMALAN Meteoroloji Mühendisi 2012 YEREL RÜZGARLAR MELTEMLER Bu rüzgarlar güneşli bir günde veya açık bir gecede, Isınma farklılıklarından kaynaklanan

Detaylı

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI 2 DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2017-2018 GÜZ YARIYILI Yrd. Doç. Dr. Uğur DAĞDEVİREN 1 4 3 Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan

Detaylı

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü HİDROLOJİ Buharlaşma Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü BUHARLAŞMA Suyun sıvı halden gaz haline (su buharı) geçmesine buharlaşma (evaporasyon) denilmektedir. Atmosferden

Detaylı

DEPREM BİLİMİNE GİRİŞ. Yrd. Doç. Dr. Berna TUNÇ

DEPREM BİLİMİNE GİRİŞ. Yrd. Doç. Dr. Berna TUNÇ DEPREM BİLİMİNE GİRİŞ Yrd. Doç. Dr. Berna TUNÇ DEPREM PARAMETRELERİ VE HESAPLAMA YÖNTEMLERİ DEPREM PARAMETRELERİ Bir deprem meydana geldiğinde, bu depremin anlaşılması için tanımlanan kavramlar olarak

Detaylı

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır.

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. RÜZGARLAR Yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava hareketidir. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. Rüzgarın Hızında Etkili

Detaylı

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Atmosfer çeşitli gazlardan oluşmuştur ve bu gazların belirli bir ağırlığı vardır. Havada bulunan bu gazların ağırlıkları oranında yeryüzüne yaptığı etkiye atmosfer

Detaylı

DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN

DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru

Detaylı

ÇIĞ YOLU. Başlama zonu (28-55 ) Çığ yatağı: Yatak veya yaygın Durma zonu Birikme zonu (<~10 )

ÇIĞ YOLU. Başlama zonu (28-55 ) Çığ yatağı: Yatak veya yaygın Durma zonu Birikme zonu (<~10 ) ÇIĞLAR Çığlar, kar çığları, dağlık bölgede, bir yamaçtan veya kayalıktan aşağıya hızla hareket eden büyük kar ve/veya buz, toprak ve kaya kitlesi İçinde bir meşçere bile bulunabilir Hız

Detaylı

SU HALDEN HALE G İ RER

SU HALDEN HALE G İ RER SU HALDEN HALE GİRER Doğada Su Döngüsü Enerji Kaynağı Güneş Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine

Detaylı

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ Mahmut KAYHAN Meteoroloji Mühendisi mkayhan@meteoroloji.gov.tr DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ Türkiye'de özellikle ilkbahar ve sonbaharda Marmara bölgesinde deniz sularının çekilmesi

Detaylı

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı 1. Basma Deneyinin Amacı Mühendislik malzemelerinin çoğu, uygulanan gerilmeler altında biçimlerini kalıcı olarak değiştirirler, yani plastik şekil değişimine uğrarlar. Bu malzemelerin hangi koşullar altında

Detaylı

Deprem Nedir? DEPREM SİSMOLOJİ

Deprem Nedir? DEPREM SİSMOLOJİ Deprem Deprem Nedir? Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir. Depremin

Detaylı

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su döngüsü denir. Su döngüsünü harekete geçiren güneş, okyanuslardaki

Detaylı

DÜNYAMIZIN KATMANLARI FEN BİLİMLERİ

DÜNYAMIZIN KATMANLARI FEN BİLİMLERİ DÜNYAMIZIN KATMANLARI FEN BİLİMLERİ DÜNYAMIZIN KATMANLARI Uzaydan çekilen fotoğraflara baktığımızda Dünya yı mavi bir küreye benzetebiliriz. Bu durum, Dünya yüzeyinin çoğunluğunun su ile kaplı olmasının

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK C IŞIĞIN KIRILMASI (4 SAAT) 1 Kırılma 2 Kırılma Kanunları 3 Ortamların Yoğunlukları 4 Işık Işınlarının Az Yoğun Ortamdan Çok Yoğun Ortama Geçişi 5 Işık Işınlarının

Detaylı

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007 Uzaklık Çekim kuvveti= Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2 Okyanuslardaki gel-git olayı ana olarak Ayın, ikincil olarak güneşin dünyanın (merkezine göre) değişik bölgeleri üzerindeki diferansiyel çekim etkisiyle

Detaylı

Prof. Dr. Osman SİVRİKAYA Zemin Mekaniği I Ders Notu

Prof. Dr. Osman SİVRİKAYA Zemin Mekaniği I Ders Notu HAFTALIK DERS PLANI Hafta Konular Kaynaklar 1 Zeminle İlgili Problemler ve Zeminlerin Oluşumu [1], s. 1-13 2 Zeminlerin Fiziksel Özellikleri [1], s. 14-79; [23]; [24]; [25] 3 Zeminlerin Sınıflandırılması

Detaylı

Doğal Afetler. Uygar Küçükbayram 11/F 1318

Doğal Afetler. Uygar Küçükbayram 11/F 1318 Doğal Afetler Uygar Küçükbayram 11/F 1318 Doğal Afet Nedir? Doğal afet, büyük oranda veya tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilecek tehlikeli ve genellikle büyük

Detaylı

İNM Ders 2.2 YER HAREKETİ PARAMETRELERİNİN HESAPLANMASI. Yrd. Doç. Dr. Pelin ÖZENER İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı

İNM Ders 2.2 YER HAREKETİ PARAMETRELERİNİN HESAPLANMASI. Yrd. Doç. Dr. Pelin ÖZENER İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı İNM 424112 Ders 2.2 YER HAREKETİ PARAMETRELERİNİN HESAPLANMASI Yrd. Doç. Dr. Pelin ÖZENER İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı YER HAREKETİ PARAMETRELERİNİN HESAPLANMASI Yapıların Depreme

Detaylı

ÖSYM YGS / SOS M Diğer sayfaya geçiniz.

ÖSYM YGS / SOS M Diğer sayfaya geçiniz. 17. 18. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti sadece iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en elim ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir.

Detaylı

verilir. Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları

verilir. Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları 5. DEPREM 5.1. GİRİŞ Yerküremiz, dıştan içe doğru Kabuk, Manto ve Çekirdek olarak adlandırılan katmanlardan oluşmuştur. Yerin en dıştaki katmanı olan kabuk, kıtalar altında 25-80 km, okyanusların altında

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

SU HALDEN HALE GİRER. Nazife ALTIN. Fen ve Teknoloji

SU HALDEN HALE GİRER. Nazife ALTIN. Fen ve Teknoloji SU HALDEN HALE GİRER SU DÖNGÜSÜ Güneş, yeryüzündeki karaları ve suları ısıtır. Havayı ise yeterince ısıtamaz. Havanın bir kısmı dolaylı yoldan ısınır. Karalar ve suların ısınması sırasında bunlarla temas

Detaylı

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY)

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY) JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY) Hazırlayan: Ibrahim CAMALAN Meteoroloji Mühendisi 2012 TROPİKAL OLAYLAR Ekvatoral Trof (ITCZ) Her iki yarım kürede subtropikal yüksek basınçtan nispeten alçak basınca doğru

Detaylı

SU, HALDEN HALE GİRER

SU, HALDEN HALE GİRER Atmosferde yükselen buhar soğuk hava tabakasıyla karşılaştığında yoğuşur. Gaz halindeki bir madde dışarıya ısı verdiğinde sıvı hale geçiriyorsa bu olaya yoğuşma denir. Sıcak Hava Yükselir ve Soğuyup Yağış

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.

Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yvzkymkc@gmail.com 2 Atmosferi hangi coğrafya dalı inceler? Klimatoloji 4 Asal Gazlar 0,96% Oksijen 20,95% Azot 78,07% ASAL GAZLAR

Detaylı

SİSMİK DALGALAR SİSMİK DALGALAR

SİSMİK DALGALAR SİSMİK DALGALAR SİSMİK DALGALAR SİSMİK DALGALAR Yer içerisinde meydana gelen bir deprem ya da patlatma anında çok büyük miktarda enerji açığa çıkar. Bu enerjinin bir kısmı faylanma ile kayaçların deformasyonu için kullanılırken,

Detaylı

FAYLAR FAY ÇEŞİTLERİ:

FAYLAR FAY ÇEŞİTLERİ: FAYLAR Fay (Fault); kayaçlarda gözle görülecek kadar kayma hareketi gösteren kırıklara verilen genel bir isimdir. FAY, Yerkabuğundaki deformasyon enerjisinin artması sonucunda, kayaç kütlelerinin bir kırılma

Detaylı

ÖN SÖZ... ix BÖLÜM 1: GİRİŞ Kaynaklar...6 BÖLÜM 2: TEMEL KAVRAMLAR... 7

ÖN SÖZ... ix BÖLÜM 1: GİRİŞ Kaynaklar...6 BÖLÜM 2: TEMEL KAVRAMLAR... 7 ÖN SÖZ... ix BÖLÜM 1: GİRİŞ... 1 Kaynaklar...6 BÖLÜM 2: TEMEL KAVRAMLAR... 7 2.1 Periyodik Fonksiyonlar...7 2.2 Kinematik, Newton Kanunları...9 2.3 D Alembert Prensibi...13 2.4 Enerji Metodu...14 BÖLÜM

Detaylı

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015 MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015 JEOLOJİNİN TANIMI Jeoloji, geniş anlamı ile 1. Yerküresinin güneş sistemi içindeki konumundan, 2. Fiziksel özelliğinden

Detaylı

Km/sn IŞIĞIN KIRILMASI. Gelen ışın. Kırılan ışın

Km/sn IŞIĞIN KIRILMASI. Gelen ışın. Kırılan ışın Işık: Görmemizi sağlayan bir enerji türüdür. Doğrusal yolla yayılır ve yayılmak için maddesel ortama ihtiyacı yoktur. Işınlar ortam değiştirdiklerinde; *Süratleri *Yönleri *Doğrultuları değişebilir Işık

Detaylı

CİSİMLERİN ELEKTRİKLENMESİ VE ELEKTRİKLENME ÇEŞİTLERİ

CİSİMLERİN ELEKTRİKLENMESİ VE ELEKTRİKLENME ÇEŞİTLERİ CİSİMLERİN ELEKTRİKLENMESİ VE ELEKTRİKLENME ÇEŞİTLERİ Çoğu kez yünlü kazağımızı ya da naylon iplikten yapılmış tişörtümüzü çıkartırken çıtırtılar duyarız. Eğer karanlık bir odada kazağımızı çıkartırsak,

Detaylı

DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar

DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar TSUNAMİ DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar TSUNAMİ NEDİR? Tsunami Adı ilk kez 1896 yılında

Detaylı

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI 2 DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2018-2019 GÜZ YARIYILI Dr. Uğur DAĞDEVİREN 1 4 3 2 6 5 3 8 7 4 10 9 A.1.a. Tektonik Yüzey Yırtılması 5 12 11 A.1.b. Bölgesel Çökme/Yükselme

Detaylı

ANKARA İÇİN DEPREM SENARYOSU

ANKARA İÇİN DEPREM SENARYOSU nın Deprem Tehlikesi ve Riski Çalıştayı Depreme Hazır Mı? ANKARA İÇİN DEPREM SENARYOSU Bülent ÖZMEN * GİRİŞ Depremler meydana gelmeden önce deprem sonrası yapılacak işlerin ve alınacak önlemlerin planlanması

Detaylı

8. HEYELANLAR VE ÇAMUR AKINTISI

8. HEYELANLAR VE ÇAMUR AKINTISI 8. HEYELANLAR VE ÇAMUR AKINTISI 8.1 Heyelanlar Heyelanlar; kaya, toprak vb. maddelerin yamaç aşağıya kaymasıyla oluşur (Resim 1). Bu kaymalara; depremler, bitki örtüsünün tahribatı, insanların yer yüzeyinde

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

:51 Depremi:

:51 Depremi: B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 06 ŞUBAT- 12 MART 2017 GÜLPINAR-AYVACIK (ÇANAKKALE) DEPREM ETKİNLİĞİ RAPORU 1. 06.02.2017 06:51 Depremi: 06 Şubat

Detaylı

MEVSİMLERİN OLUŞUMU. Halil KOZANHAN EKSEN EĞİKLİĞİ DÜNYA NIN KENDİ EKSENİ ETRAFINDAKİ HAREKETİYLE GECE-GÜNDÜZ,

MEVSİMLERİN OLUŞUMU. Halil KOZANHAN EKSEN EĞİKLİĞİ DÜNYA NIN KENDİ EKSENİ ETRAFINDAKİ HAREKETİYLE GECE-GÜNDÜZ, MEVSİMLERİN OLUŞUMU DÜNYA NIN KENDİ EKSENİ ETRAFINDAKİ HAREKETİYLE GECE-GÜNDÜZ, GÜNEŞ ETRAFINDAKİ HAREKETİ SONUCU İSE MEVSİMLER OLUŞUR. DÜNYANIN EKSEN EĞİKLİĞİ (23 27 ) SONUCU GÜNEŞ IŞINLARINI DİK OLARAK

Detaylı

METEOROLOJİ. VI. Hafta: Nem

METEOROLOJİ. VI. Hafta: Nem METEOROLOJİ VI. Hafta: Nem NEM Havada bulunan su buharı nem olarak tanımlanır. Yeryüzündeki okyanuslardan, denizlerden, göllerden, akarsulardan, buz ve toprak yüzeylerinden buharlaşma ve bitkilerden terleme

Detaylı

TSUNAMİ DALGALARI NELER OLUŞTURUR?

TSUNAMİ DALGALARI NELER OLUŞTURUR? TSUNAMİ DALGALARI NELER OLUŞTURUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları ler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar TSUNAMİ NEDİR? Tsunami Adı ilk kez 1896 yılında

Detaylı

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU İL HEYELAN AKTİVİTE DURUMU Olmuş Muhtemel Her ikisi FORMU DÜZENLEYENİN İLÇE AFETİN TARİHİ ADI SOYADI BELDE ETÜT TARİHİ TARİH KÖY GENEL HANE/NÜFUS İMZA MAH./MEZRA/MEVKİİ

Detaylı

:51 Depremi:

:51 Depremi: B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 06-09 ŞUBAT 2017 GÜLPINAR-AYVACIK (ÇANAKKALE) DEPREM ETKİNLİĞİ RAPORU 1. 06.02.2017 06:51 Depremi: 06 Şubat 2017

Detaylı

İklim---S I C A K L I K

İklim---S I C A K L I K İklim---S I C A K L I K En önemli iklim elemanıdır. Diğer iklim olaylarının da oluşmasında sıcaklık etkilidir. Güneşten dünyamıza gelen enerji sabittir. SICAKLIK TERSELMESİ (INVERSİON) Kışın soğuk ve durgun

Detaylı

JEM 419 / JEM 459 MAGMATİK PETROGRAFİ DERSİ

JEM 419 / JEM 459 MAGMATİK PETROGRAFİ DERSİ JEM 419 / JEM 459 MAGMATİK PETROGRAFİ DERSİ 2. HAFTA Arş. Gör. Dr. Kıymet DENİZ GENEL BİLGİLER Petrografi Ve Petroloji Nedir? Latince Petr- taş kelimesinden türetilmiş petrografi ve petroloji birbirini

Detaylı

HORTUM. Gelişmiş bir oraj bulutu, kümülonimbus

HORTUM. Gelişmiş bir oraj bulutu, kümülonimbus HORTUM Dar bir alandaki ani basınç değişikliğiyle meydana gelen hortumlar, girdap şeklindeki çok şiddetli rüzgarlardır. Atmosferde ani basınç değişikliğine sebep olan, sıcak havanın çok büyük bir hızla

Detaylı

Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri

Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri Hedefimiz Arizona, Phoenix te yaşayan sizleri büyük Phoneix bölgesindeki musonların olası riskleri hakkında bilgilendirmek. Bir

Detaylı

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İÇİN

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İÇİN MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İÇİN JEOLOJİNİN TANIMI, KONUSU, GELİŞİMİ ÖNEMİ Jeoloji, geniş anlamı ile 1. yerküresinin güneş sistemi içindeki konumundan, 2. fiziksel özelliğinden ve

Detaylı

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç Kaldırma Kuvveti - Dünya, üzerinde bulunan bütün cisimlere kendi merkezine doğru çekim kuvveti uygular. Bu kuvvete yer çekimi kuvveti

Detaylı

DRENAJ YAPILARI. Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN

DRENAJ YAPILARI. Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN DRENAJ YAPILARI Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN DRENAJ Yapımı tamamlanıp trafiğe açılan bir yolun gerek yüzey suyu ve gerekse yer altı suyuna karşı sürekli olarak korunması, suyun yola olan zararlarının önlenmesi

Detaylı

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF Yeryüzünü şekillendiren değişik yüksekliklere topoğrafya denir. Topoğrafyayı oluşturan şekillerin deniz seviyesine göre yüksekliklerine

Detaylı

Bir cismin içinde mevcut olan veya sonradan oluşan bir çatlağın, cisme uygulanan gerilmelerin etkisi altında, ilerleyerek cismi iki veya daha çok

Bir cismin içinde mevcut olan veya sonradan oluşan bir çatlağın, cisme uygulanan gerilmelerin etkisi altında, ilerleyerek cismi iki veya daha çok Bir cismin içinde mevcut olan veya sonradan oluşan bir çatlağın, cisme uygulanan gerilmelerin etkisi altında, ilerleyerek cismi iki veya daha çok parçaya ayırmasına "kırılma" adı verilir. KIRILMA ÇEŞİTLERİ

Detaylı

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler.

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarların şekillendirici etkilerinin görüldüğü yerlerin

Detaylı

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 12 HAZİRAN 2017 KARABURUN AÇIKLARI- EGE DENİZİ DEPREMİ

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 12 HAZİRAN 2017 KARABURUN AÇIKLARI- EGE DENİZİ DEPREMİ B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 12 HAZİRAN 2017 KARABURUN AÇIKLARI- EGE DENİZİ DEPREMİ 12 Haziran 2017 tarihinde Karaburun Açıkları Ege Denizi

Detaylı

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003 DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR Yaşar ar EREN-2003 6.DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR Bu faylar genellikle dikçe eğimli, ve bloklar arasındaki hareketin yatay olduğu faylardır. Doğrultu atımlı faylar (yanal,

Detaylı

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 06-07 ŞUBAT 2017 GÜLPINAR-AYVACIK (ÇANAKKALE) DEPREM ETKİNLİĞİ BASIN BÜLTENİ 1. 06.02.2017 06:51 Depremi: 06 Şubat

Detaylı

Fen ve Teknoloji ÜNİTE: DOĞAL SÜREÇLER 8.1 Evren ve Dünyamız Nasıl Oluştu? Anahtar Kavramlar Büyük Patlama EVRENİN OLUŞUMU 2.

Fen ve Teknoloji ÜNİTE: DOĞAL SÜREÇLER 8.1 Evren ve Dünyamız Nasıl Oluştu? Anahtar Kavramlar Büyük Patlama EVRENİN OLUŞUMU 2. 8.1 Evren ve Dünyamız Nasıl Oluştu? Anahtar Kavramlar Büyük Patlama * Edwin Hubble 1929 da gök adaların birbirinden uzaklaştıklarını gözlemleyerek evrenin devamlı genişlemekte olduğu fikrini destekler.

Detaylı

YERKABUĞUNUN BİLEŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ LEVHA TEKTONİĞİ İZOSTASİ

YERKABUĞUNUN BİLEŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ LEVHA TEKTONİĞİ İZOSTASİ YERKABUĞUNUN BİLEŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ LEVHA TEKTONİĞİ İZOSTASİ LİTOSFER VE ASTENOSFER LİTOSFER:Yeryuvarında katı kayaçlardan oluşan kesim Kabuk altında ortalama olarak 70-100 km derinliklere kadar uzanır

Detaylı

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014 BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM DOÇ. DR. YASEMEN SAY ÖZER 26 ŞUBAT 2014 1 19.02.2014 TANIŞMA, DERSLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER, DERSTEN BEKLENTİLER 2 26.02.2014 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 3 05.03.2014 DOĞAL

Detaylı

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir. HARİTA NEDİR? Yeryüzünün tamamının veya bir parçasının kuşbakışı görünümünün, istenilen ölçeğe göre özel işaretler yardımı ile küçültülerek çizilmiş örneğidir. H A R İ T A Yeryüzü şekillerinin, yerleşim

Detaylı

10.SINIF FİZİK PROJE KONU: DEPREM DALGALARI

10.SINIF FİZİK PROJE KONU: DEPREM DALGALARI 10.SINIF FİZİK PROJE KONU: DEPREM DALGALARI Cisim Dalgaları Yer kabuğunun iç kısımlarındaki odak bölgesinden her yöne yayılan dalgalara cisim dalgaları adı verilir. 1. P dalgaları 2. S dalgaları olmak

Detaylı

Bivak. Bivak; geceleme torbasıdır. Bivaklamak ise arazide gecelemektir. Dağcılıkta, çadır kullanmadan gecelemek anlamına gelmektedir.

Bivak. Bivak; geceleme torbasıdır. Bivaklamak ise arazide gecelemektir. Dağcılıkta, çadır kullanmadan gecelemek anlamına gelmektedir. Bivak Bivak; geceleme torbasıdır. Bivaklamak ise arazide gecelemektir. Dağcılıkta, çadır kullanmadan gecelemek anlamına gelmektedir. Bu planlı veya plansız yapılabilir. 11.04.2018 101 Planlı Bivak Bir

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

4. FAYLAR ve KIVRIMLAR

4. FAYLAR ve KIVRIMLAR 1 4. FAYLAR ve KIVRIMLAR Yeryuvarında etkili olan tektonik kuvvetler kayaçların şekillerini, hacimlerini ve yerlerini değiştirirler. Bu deformasyon etkileriyle kayaçlar kırılırlar, kıvrılırlar. Kırıklı

Detaylı

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM Ramazan DEMİRTAŞ Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi, Aktif Tektonik

Detaylı

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası AFET YÖNETİMİ Kütahya ve çevresi illeri yoğun deprem kuşağında olan illerdir. Bu çevrede tarih boyunca büyük depremler görülmüştür. Kütahya ve çevre iller doğal afet riski taşıyan jeolojik ve topografik

Detaylı

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER Bölüm 7 Mavi Bilye: YER Japon uzay ajansının (JAXA) AY yörüngesinde bulunan aracı KAGUYA dan Yer in doğuşu ilk defa yüksek çözünürlüklü olarak görüntülendi. 14 Kasım 2007 Yeryüzü: Okyanus tabanındaki büyük

Detaylı

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN ÇORUM 2017 Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi. Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün

Detaylı