Mollanefes. (Man, )

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Mollanefes. (Man, 1810-1862)"

Transkript

1 Mollanefes (Man, ) 19. asır Türkmen şiirinde "Aşk mülkünün pâdişâhı" olarak kabul edilen Mollanefes, 1810 yılında Man dolaylarında dünyaya gelmiş, 1862 yılında da kendi köyünde vefat etmiştir. Şâir, Türkmen edebiyatının destan türünde ve lirik tarzda şiirler yazan şöhretli bir söz ustasıdır. 19. Asırda şiirimizde temaların farklı konularda gelişmesinde bu asrın ilk yarısındaki şahsiyetlerin hizmeti ayrıca göze çarpmaktadır. Mollanefes'in kendine has lirizmi "Zühre-Tahir" destanı ile bugüne kadar Türkmen saz şairliği sanatının eşsiz bir örneği olma özelliğini devam ettirmiş, estetik açıdan derin tesiri, nezâketi, şirinliği ile ona farklı bir yer kazandırmıştır. Onun "Ner'ce Gez", "Asa", "İsteyip Güzel Yâri", "Dedi : Söyle Arzın mihmân", "Beri gel", "Firakından", "Zarı ile", "Saçın", "Arzu Eyler", "Mahmalın Ucu", "Uyanmadın", "Nazlı yâr", "Yay şimdi" şiirleri ile "Zühre-Tahir" destanından alman aşağıdaki parçalar da buna şahitlik etmektedir. NER GÖZGİN Könlüm, sana nesihat, gezsen serbeser gezgin, Tanı dostı-duşmanın, öyne bahabar gezgin, Ganim bilen garcaşsan, dayım muşti-per gezgin, Gezsen dünye yüzünde, dovam teze-ter gezgin, Kırk yıl maya gezinçen, bütin bir yıl ner nezgin. İki adam uruşsa, öter yalı yol berme, Birisine gep berip, ol birine al berme, Ovval adamdan gaçma, gaçsan asla el berme, "Can aga, özün bil", diyip, her nekese yalbarma, Kırk yıl maya gezinçen, bütin bir yıl ner gezgin. Nepes, hiç bir kem durma, deni-duş-y, dost-yardan, Pul tapmasan göterme, nekes bile süythordan, Her dilende gam basar, könlün bolar gubardan, Doğmaz togsan dört yılda boğaz bolsa er-erden, Kırk yıl maya gezinçen, bütin bir yıl ner gezgin. NER ECE GEZ, Gönlüm, sana nasihat, gezersen serbeser gez, Tanı dostla düşmanın, evinden haberdâr gez, Rak'binle görüşsen, dâim yamruk hazır gez, Gezeceksen dünyâda, civan ol sen, hep hür gez, Kırk yıl maya olmadan, bütün bir yıl nerce gez. İki adam vuruşsa, köprü gibi yol verme, Birisine kov verip, öbürüne al verme, Evvel adamdan kaçma, kaçsan asla el verme, " Can ağa, kendin bil!" diye, her nâkese yalvarma, Kırk yıl maya olmadan, sade bir yıl nerce gez. Nefes, hiç eksik durma, eşten dosttan ve yârdan, Paran yoksa da alma nâkes ile cimriden, Her ricada gam çöker, gönlün olur kederden, Doğmaz, doksan dört yılda götürense er erden, Kırk yıl maya olmadan, sade bir yıl nerce gez.

2 ANSA Hindinin avcısı çıksa şikere, Özge av islemez, pil sesin ansa, Otağ ören bolsa bilbili-zara, Otağa ot salar, gül sesin ansa. Cerenin balasın baksan, becersen, Suv erine şeker-şerbetler bersen, Höregne gül berip, bir güni görsen, Vatandan el göter, çöl sesin ansa. Gündize gün zınat, gicege-mahtap, Kümüş zege meteç, altma-simap, Derya görki mehek hem dürri-nayap, Bilur rövşen tapar, kül sesin ansa. Harsıdünye söyer tenneni, malı, Bir gün bitap bolup, gitse mecali, Dönüp-döprenmege bolmasa halı, Galar gansma, pul sesin ansa. Celep karar etmez eke er bilen, Dostun görse, bolmaz kesbi-ker bilen, Yola gelmez tayak bilen, zor bilen, Yagşı zen daş gaçar, gel sesin ansa. Gula dövlet gelse bilmez ağasın, Nakildir: har semrer-deper eyesın, Kırk çillede görsen donuz çağasın, Bükürdi urar gaçar cul sesin ansa. Yagşı sen suhanver, bolsa sıpayı, Yüzi misli mahtap, on tördi ayı, Gaçar bethüylerden söz guran sayı, Çırağ ibl kılar, el sesin ansa, Bedasılm könli açılar, şer diysen, Hergiz gitmez, il derdine yör diysen, Bahıllann canı çıkar, ber diysen, Tezeden can geler, al sesin ansa. Karun mülkün alsa bir er ya tisi, Pulum az diyr, her gün çeker keyişi, Nuhun ömrün hasıl etse bir kişi, Tezeden can geler, al sesin ansa. Nepes, sen sözlesen ulus illerde, Bilbil şeyda bolar teze güllerde, Asal ezgil dahan içre dilerde, Arı hücum eyler, bal sesin ansa. DUYSA Hindinin avcısı çıksa şikâra, Başka av istemez, fil sesi duysa, Otağ yapar olsa bülbül ü zara, Otağa od salar, gül sesi duysa. Cerenin balasın baksan, becersen, Su yerine şeker şerbetler versen, Yemek için gül verip, bir günü görsen, Vatandan vazgeçer, çöl sesi duysa. Gündüze gün ziynet, geceye mehtap, Gümüş kükürde muhtaç, altına sîm-âb, Derya süsü mehek ile dürr-i nâ-yâb, Billur, parlaklık bulur, kül sesi duysa. Dünya tutkunu sever parayı, malı, Bir gün halsiz olup, gitse mecali, Dönüp deprenmeğe olmasa hâli, Unutur karısını, para sesi duysa. Kahpe karar kılmaz tek bir er ile, Dostun görse, olmaz kesb-i kâr ile, Yola gelmez, dayak ile, zor ile, Yahşi hanım da kaçar, gel sesi duysa. Kula devlet gelse bilmez ağasın, Ata sözüdür : hâr semirir, teper sahibin, Kırk günde de görsen domuz yavrusun, Patırtısı gelir, kaçar," deh!" sesi duysa. Yahşi hanım tatlı sözlü, olsa edepli, Yüzü misl-i mehtap, on dördü ayın, Kaçar bed huylardan söz söylediğinde, Lamba söner gider, yel sesi duysa. Bed-asılın gönlü açılır, şer desen, Asla gitmez, il derdine koş desen, Cimrilerin canı çıkar, ver desen, Tazeden can gelir, al sesi duysa. Harun mülkü olsa bir er ya dişi, Param az der, her gün çeker kargışı, Nuh'un ömrün hâsıl etse bir kişi, Yeniden can gelir, al sesi duysa. Nefes, sen söylesen ulus illerde, Bülbül şeydâ olur taze güllerde, Ballar ezsen ağız içre dillerde, Arı hücum eder, bal sesi duysa.

3 İSTEP Kİ GÖZEL YARI İstep ki gözel yarı, gördüm ki salamatdır, Baş goydum ayakında "Tur!" diydi "ne halatdır?" Turdum, diydim: "Arzım bar". "Arz eyle, adalatdır!" Diydim: "Sana aşık men..." "Goy" diydi "nehacatdır?" Diydim: "Periler hara, Sensiz neterem canı?" Diydi: "Bu sözün bizge yalgançı hekayatdır". Diydim: "Gözün öldürdi, gamzan ki kılıp hasta". "Seksiz öle sen" diydi "bir gayn vatan iste". Diydim ki: "özüm gitsem, könlüm san vabeste!". Diydi: "Ne alaç eyley, sen aşığı - nekeste!" Diydim ki: "Alaç eyle, Husnun mana paç eyle!" Bir güldi elin dişlep, diydi: "Ne kesapatdır". Diydim: "Ne tütündir bu?" Ol: "Zülpi kekilim" diydi. Diydim: "Ne elipdir bu?" Yar: "İnçge bilim" diydi. Diydim: "Ne şekerdir bu?" "Şerbetli dilim" diydi. Bir posa talap kıldım "Lazımdır ölüm" diydi. Diydim "Meni öltürgil Ya posa mürevvet kıl" Agzımga cenap yumruk, "Goy", diydi, "gabahatdır". Umıdı -vasıl birlen ipikni kiçik açdım, Gözlep ki en astından, göz ümledi, men düşdüm. Düşmanlara duydurmay, bir lahza habarlaşdım, "Pinhan ere bar" diydi, geldi ki gucaklaşdım... Diydim: "Meni ışkında Köydürme meni ey can!" Diydi ki: "Yanıp kölmek aşıklara adatdır". Diydim ki: "Güli-cennet, bir dem süreli aşrat..." Diydi ki: "Saherboldı..." turdı, diledi rugsat, "Rugsat ki berel, diydim "arağa düşer pırkat" Yıglap ki golüm tutdı "Sen çekme", diydi, "hasrat" Diydim ki: Meni eldir Bu - ayralık, ey dildar!" Diydi: "Sana bu aşrat her gice zıyapatdır..." Gapıda kişi goydı. "Gaşıga baray diydim. Diydi ki: "Nedir kesbin?" "Gullukda duray" diydim. Perde bile sözleşdi. "Aç yüzün görey" diydim. Diydi ki: "Getir muzdun" "Canımdı berey" diydim. Diydi "Bu ne divana?" Diydim "Sana pervana" Diydi "Sana görmek yok, can tende amanatdır". Diydim ki; "Menin könlüm almazmı sen, ey zalim!" Diydi ki: "Ne akmak sen, halk diyr ki sana alım". İSTEYİP GÜZEL YÂRİ İsteyip güzel yâri, gördüm ki selâmettir, Baş koydum ayağına " Kalk!" dedi" ne halettir? " Kalktım, dedim:" Arzım var."" Arz eyle, adalettir!" Dedim:" Sana âşığım..."" Bırak" dedi" ne hacettir?" Dedim:" Periler hânı, Sensiz n'iderim canı? " Dedi:" Bu sözün bize yalancı hikâyettir. " Dedim :" Gözün öldürdü, gamzen ki kılmış hasta " " Şüphesiz ölürsün " dedi" bir başka vatan iste. " Dedim ki: "Kendim gi tsem, gönlüm sana vâbest!" Dedi:" Ne ilâç eyleyim, sen âşık-ı nâkeste! " Dedim ki:" ilâç eyle, Hüsnün bana faş eyle! " Bir güldü elin dişleyip, dedi:" Ne kesafettir." Dedim : "Ne dumandır bü?" O : "Zülf-i kâkülüm" dedi. Dedim:" Ne eliftir bu?" Yâr:" İnce belim" dedi. Dedim:" Ne şekerdir bu?" -" Şerbetli dilim " dedi. Bir buse taleb ettim" Lâzımdır ölüm" dedi. Dedim :" Beni öldür sen, Ya buse mürüvvet kıl." Ağzıma vurup yumruk, " Koy" dedi," kabahattir. " Ümid-i vâsıl ile kapıyı azcık açtım, Gözleyip en altından, göz kırptı da, ben düştüm. Düşmanlara duyurmadan, bir anda haberleştim, " Gizli yere var" dedi, geldi ki kucaklaştım... Dedim :" Beni aşkında Yakma beni ey cân! " Dedi ki." Yanıp pişmek âşıklarda âdettir." Dedim ki:" Gül-i cennet, bir dem sürelim işret... " Dedi ki:" Sabah oldu..." kalktı, diledi ruhsat, "Ruhsat ki vereyim" dedim "araya düşer firkat." Ağlayarak elim tuttu "Sen çekme " dedi" hasret" Dedim ki " Beni öldür Bu ayrılık, ey dildâr!" Dedi:" Sana bu işret her gece ziyafettir..." Kapıya bekçi koydu." Karşıya varam " dedim. Dedi ki "Nedir maksadın?" "Kullukta duram" dedim. Örtü altından konuştu, " Aç yüzün görem " dedim. Dedi ki:" Getir hakkım"" Canımı verem" dedim. Dedi:" Bu ne divâne? " Dedim :" Sana pervane " Dedi: " Sana görmek yok, can tende emânettir." Dedim ki: "Benim gönlüm almaz mısın, ey zâlim!" Dedi ki:" Ne ahmaksın, halk der ki sana âlim."

4 Diydim: "Ne günahım bar, diygil, nedir agmalım?" Diydi: "Nahan sırrım halk kılıp malim". Diydim ki: "Günakarem, Diydi mana ol yarım: "Mahnet som rahatdır". "Neden ki gözün yaşı giryan baradır?" diydi. "Pırkat ki yaman" diydim, "Sınam yaradır" diydi. Boynıga golüm saldım "Düşman göredir" diydi. Öpdüm yanağın "Ey vay, bagtım garadır.." diydi. Diydim: "Bu ne kelişdir?" Diydi ki: "Bu ne işdir?" Men diydim: "Acap işdir" Yar diydi: "Melamatdır" Yatganda güli-gülşen bir gice gelipdir men. Durdum ki gulak saldım, ukuda yatıp erken. Bardım ki yüzün açdım, oygandı gazap birlen. "Kim sen?" diydi. Diydim: "Men". Diydi ki: "Nepesmu sen?" Diydi ki: "Gelip sen hoş. Hoşvagt bola sen" diydi. "Aşık bile maşşukdan bir birge hoşamatdır". Dedim :" Ne günâhım var, söyle nedir ihmâlim? " Dedi:" Gizli sırrım halka kıldın malûm." Dedim ki:" Günahkârım, minnete giriftarım." Dedi bana ol yârim : " Minnet sonu rahattır." " Neden ki gözün yaşı giryân varmıştır? " dedi. " Firkat ki yaman" dedim, " Sinem yarmıştır " dedi. Boynuna elim attım." Düşman görmüştür." dedi. Öptüm yanağın " Ey vay, bahtım karadır..." dedi. Dedim:" Bu ne kargıştır? " Dedi ki:" Bu ne iştir? " Ben dedim :" Garip iştir " Yâr dedi:" Melâmettir." Yatınca gül-i gülsen bir gece gelmişimdir, Durdum da kulak verdim, uykuya yatmış erken, Vardım ki yüzün açtım, uyandı gazap ile, " Kimsin? " dedi. Dedim:" Ben. " Dedi ki:" nefes misin?" Dedi ki." Gelmişsin hoş, Hoş-vakt olasın" dedi. " Âşık ile maşuktan birbirine övgüdür. " DİYDİ: "AYT ARZIN NIHMAN" Diydim: "Aşıklar şasi!" Diydi: "Ayt arzın mıhman!" Diydim: "Geçgilgünahim!" Diydi: "ötdüm damca gan". Diydim: "Tagtın berkarar!" Diydi: "Şeyle bipayan". Diydim: "Senin dey salar..." Diydi: "Yokdurbigüman". Diydim: "Geldim. Gulun men" "Tur git," diydi "Musuknan". Diydim: "Ol ne pissedir?" Diydi ki: "Dahanerer". Diydim: "Ol ne gumdudır?" Diyki ki: "Zıban erer". Diydim: "Akyüzde hallar..." Diydi ki: "Reyhan erer". Diydim: "Bu niçik dondur?" Diydi: "Zeref şan erer". Diydim: "ölsem arman yok..." Diydik: "Dökme nahak gan". Diydim :"Ne goşa alma?" Diydi: "Ak gövsümde nar...". Diydim: "Ol ne incirdir?" Diydi ki: "Bağda enar". Diydim: "Çille garıdır..." Diydi: "Ondagülgüzar". Diydim: "Bir posa bergil!" Diydi: "Berey güldürsen". Diydim: "Hak aşık menem" Diydi: "Karin bildirsen". Diydim: "Aciz mıhman me" Diydi: "Gelgil, öldürsen". Diydim: "Bu ne sözdür, ey!..." Diydi: "Gelgil soldur san". Aldım derhal golumga. Diydi: "Göredir bağdan...". Golüm saldım boynuga, geldi ta vusım uçup, Diydim: "Gel imdi tutay" Diydi: "Gül dey çırmaşıp...". Diydim : "Visalin etir" Diydi: "Onda uçraşıp". Galdı yürek orhundan, gitdi karar sıçraşıp, Aşık Nepes bu gice sürdi beyle çoh dövran... DEDİ SÖYLE ARZIN MİHMÂN Dedim:" Âşıklar şahı!" Dedi:" De arzın mihmân!" Dedim: "Affet günâhım!" Dedi: "Affettim bir damla kan." Dedim: "Tahtın dâim olsun." Dedi: "Öylebi-pâyân." Dedim: "Senin gibi şahlar..." Dedi: 'Yoktur şüphesiz." Dedim: "Geldim. Kulunum."" Kalk git" dedi" Müslüman!" Dedim:" O ne noktadır?" Dedi ki:" Dudağımdır." Dedim:" O ne kumrudur? " Dedi:" Güzelliğimdir." Dedim: "Akyüzdebenler... "Dcdiki: "Reyhandır." Dedim:" Bu nasıl libâstır?" Dedi: "Zerefşândır." Dedim:" Ölsem gam yemem..." Dedi:" Dökme haksız kan." Dedim:" Ne çifte elma?" Dedi:" Ak göğsümde nar..." Dedim:" O ne incirdir?" Dedi ki:" Bağda nar." Dedim:" Soğuk kardır?" Dedi:" Orda gül yanaklı." Dedim: "Bir bûsecik ver!" Dedi :"Vereyim güldürsen." Dedim: "Hak âşık benim." Dedi:" Kârın bildirsen:" Dedim:" Aciz misafirim." Dedi:" Gel sen, öldürsen." Dedim:" Bu ne sözdür, ey!..." Dedi:" Gel sen, soldursan." Aldım derhal elime, Dedi:" Görmüştür bahçıvan..." Elim attım boynuna, geldi tavusum uçup, Dedim:" Gel şimdi tutayım." Dedi: "Gül gibi sarılıp..." Dedim :" Visalin yetişir." Dedi:" Orda rastlaşıp, Kalktı gönül tahtından, gitti karar değiştirip, Âşık Nefes bu gece sürdü böyle çok devrân.

5 BERİ GEL Sana düşdi nazarım, söygüli cenan, beri gel. Saçı müşk isli yufar, sünbüli-reyhan, beri gel. Gül beden, gülgün ren, dom zerafşah, beri gel. Al yanak, kirpiği ok, alma zenehdan, beri gel. Canına sadka olam, beri gel, ey can, beri gel. Get otur gaşımda sen, zovkı-cemalın gereli, Gül yüzün şehlesine söz bilen sehbet guralı, Dost gadırın bileli, düşmanı otga uralı, Dünye beş gündür, öter, zovkı sapalar süreli, Bu yalan dünye öter, ötdi-le dövran, beri gel! Ke gülüp beri bakıp, nez bilen sen sallana sen, Kete gaşmı çıtıp, her tarapga tolguna sen, Elemge şöhle salgan türpe acayip sona sen, Öz üzüng şulesinge belki özüng de yanaşın, Yüreğim otga yakan ataşı-suzan, beri gel! Duymasın gende rakip, bir erde pinhan bolalı, Canı can içre goşup, bir tenu-bir can bolalı, Maskadı hasıl edip, meşgulı dövran bolalı, Sözleşip bir-birimiz, anca gadırdan bolalı, Beş gündür siz-bize, biz size mıhman, beri gel! Leb gısıp, gaş kakışıp, mehrem olup, gol tutuşıp, Çolaşıp hem çırmaşıp, yag ile süyt dey gatışıp, Oynuşıp, seyre çıkıp, az-gızıl alma atışıp, Göye bir novça nahal dek bir-birimize etişip... Kılalı gaygı-gamı er bile cgsan, beri gel! Çekerem hep gicelerde ah bilen zarın senin, Menden özge kim çeker derdi-azarın senin? Birmenem yüz mün tümenge kekili tarın senin, Ak göksünde biten ol alma-enarm senin, Tirmesem, anca galar canda köp arman, beri gel! Perilerin patışası, belli mestana gözel, Sen ki bir şam çırağı, men ki pervana, gözel, Hulkı hoş, labzı şirin, yüzleri nurana gözel, Bağrı buz, sözleri uz, dişleri dürdene gözel, Lebi lagıl, geldiği al, cenneti-rızvan, beri gel! Sevdiğim, hep sözünge, sözle, şirin canı berey, Her nuktayı-halına Eyranı-Turanı berey, Her saçın bir tanna kepir-musulmanı berey, Seyr kılıp bakışma Balhı-Badahşanı berey, Kılayın men bu cahanı sana gurban, beri gel! Uyalıp, erge bakıp bizden ki iba kıla sen, Gözleyip göz uç ile, sınamga otlar sana sen, Bir güni öltürse sen, ahırı bu canım ala sen, Hege rehim etmes sen, halinim özün bile sen, Diyr Nepes, könlüm alan teze gülüstan, beri gel! BERİ GEL Sana düştü nazarım, sevgili cânân beri gel. Saçı misk anber kokulu, sünbül-i reyhan, beri gel. Gül beden, gülgûn renk, donu zerefşân, beri gel. Al yanak, kirpiği ok, elma yanaklım, beri gel. Canına sadaka olam, beri gel, ey can, beri gel. Gel otur karşımda sen, zevk-i cemâlin görelim, Gül yüzün ışığına söz ile sohbet kuralım, Dost kadirin bilelim, düşmanı oda vuralım, Dünyâ beş gündür, geçer, zevk-i sefalar sürelim, Bu yalan dünya geçer, geçti de devrân, beri gel! Gâh gülüp beri bakıp, naz ile sen sallanasın, Gâh da kaşını çatıp, her tarafta dolanasın, Âleme şule salan, taze acayip sunasın, Öz yüzün şulesine belki özün de yanarsın, Yüreğim oda yakan âteş-i sûzân, beri gel. Duymasın kötü rakip, bir yerde gizlenelim, Canı cân içre katıp, bir ten ü bir cân olalım, Maksadı hâsıl edip, meşgûl-i devrân olalım, Söyleşip birbirimiz, öyle kadirdân olalım, Beş gündür siz bize, biz size mihmân, beri gel!... Dudak ısıp, kaş çatarak, mahrem olup el tutuşup, Dolaşıp hem sarılıp, yağ ile süt gibi katışıp, Oynaşıp, seyre çıkıp, az kızıl elma atışıp, Güya bir taze nihâi dek, birbirimize yetişip, Kılalım kaygı gamı yer ile yeksan, beri gel!... Çekerim hep gecelerde âh ile zarın senin, Benden başka kim çeker derdi-i âzârın senin? Vermem yüz bin tümene bir tel kâkülün senin, Ak göğsünde biten o elma inarm senin; Dermesem, öylece kalır canda bol arzu, beri gel!. Perilerin padişahı, belli mestâne güzel, Sen ki akşam çerağı, ben ki pervane güzel, Hulkı hoş, sözü şirin, yüzleri nûrâne güzel, Bağrı buz, sözleri uz, dişleri dürdâne güzel, Dudağı la'l, giydiği al, cennet-i rıdvân, beri gel!... Sevdiğim, her sözüne, söyle, şirin canı vereyim, Her notta-yı hâline, İran'ı Turan'ı vereyim, Her saçın bir teline kâfir, müslümânı vereyim, Seyredip bakışını Belh'i, Bedehşân'ı vereyim, Kılayım ben bu cihanı, sana kurbân, beri gel!... Utanıp, yere bakıp bizden de saklanasın, Gözleyip göz ucuyla, sineme odlar salasın, Bir gün öldürsen sen, âhiri bu canım alasın, Niçin rahmetmezsin, hâlimi özün bilesin, Der Nefes, gönlüm alan taze gülistan, beri gel!...

6 PIRAKINDAN /Şirmayi darak/ Dilber yazanam vaspm, Yandım ki pırakından, Men teşneni bir gandır, Mey berip dodakından. Yar kamatı peykerdir, Ruhsarı onun zerdir, Alem ki minevverdir, Gövsündeki akından. Sirkat işigin yapsam, Rehmetde visal tapsam, Gehi yüzünden öpsem, Geh alma yanakmdan. Baglarga kılam seyran, Aklımnı kılıp hayran, Zülhünni bölüp her yan, Şirmayi darakından. Işkında köyen gul men, Özgege hazar salman, Ter gunçada bilbil men. Yar, kovlama bağından. Çün aşıgı-mestanam, Laglm meyinden ganam, Hem serine gurbanam, Hem gaşı-gabakından. Mestana Hepes her dem Özüne diler hemdem, Tozun yüzüme sürtem, Ger yıksa ayakından. FİRAKINDAN (FildişiTarak) Dilber yazarım vasfın, Yandım ki firakından. Ben susuzu bir kandır, Mey verip dudağından. Yâr kameti surettir, Yanağı onun zerdir, Alem ki münevverdir, Göğsündeki akından. Firkat eşiğin örtsem, Rahmette visal bulsam, Gâhi yüzünden öpsem, Gâh elma yanağından. Bağlarda kılam seyrân, Aklımı kılıp hayran, Zülfünü bölüp her yan, Fildişi tarağından. Aşkınla yanan kulum, Özgeye nazar salmam, Taze goncada bülbülüm, Yarim, kovma bağından. Çün âşık-ı mestânım, Lebin meyinden kanam, Hem başına kurbanım, Hem kaş u kabağından. Mestâne Nefes, her dem, Özüne diler hem dem, Tozun yüzüme sürtem, Ger çıksa ayağından.

7 ZARI BİLEN Totı tekellim bir peri, Sözler şeker zarı bilen, Şunkar guşum beht eylemiş, Her zülpünin tan bilen. Görünge yarın gül yüzı, Oltursa gice-gündizi, Yar gelse tenha bir özi, Gelmese ağyarı bilen. Müşkin saçın eylep düğün, Halımnı eylepdir zebun, Razı men, öldürse bu gün. Goynundaki narı bilen. ZARI İLE Dudu dilli bir peri, Söyler şeker zarı ile, Doğanımı bent eylemiş, Zülfünün her teli ile. Görünse yârin gül yüzü, Otursa gece gündüzü, Yâr gelse yalnız, bir özü, Gelmese ağyarı ile. Müşgin saçın eyleyip düğüm. Hâlimi etmiştir zebûn, Razıyım öldürse bugün, Koynundaki nârı ile.

8 Beh-beh. acayip simi-ten! Oldur meni mecnun eden, Aklıkda bes eyler beden, Kırk çillenin garı bilen. Her kim özün ram eyleyir, Subhun anın şam eyleyir, Kepirin islam eyleyir, Izharı-güftarı bilen. Gehi nahal dek çırmaşıp, Ke öpüşip, ke guçuşıp, Mollanepes diyr, yantaşıp, Oltursa öz yarı bilen. Bak, bak, şâhâne gümüş ten, Odur beni mecnûn eden, Aklıkta yarışır beden, Zemheri'nin karı ile. Her kim kendin râm eyliyor, Sabahın akşam eyliyor, Kâfirin İslâm eyliyor, İzhârı, güf târı ile. Gâh fidan gibi sarmaşıp, Gâh öpüşüp, gâh koklaşıp, Mollancfes der, yaklaşıp, Otursa öz yâri ile. SAÇIN Kölge diyip sayaladım, Turup görsem tılla saçın, Ana bilmen, köp oyladım, Tutup görsem, tılla saçın. Şana ursan, yalkım salar, Ay utanar, yüzün sılar, Görsem diyip, könlüm galar, Tutup görsem tılla saçın. Çoh hazına bergil diyip, Sonra meni görgül diyip, İl yatanda turgul diyip, Dürter senin tılla saçın. Giceler yassanıp yatsam, Turup, tarıpını aytsam, Yüz mün gaygı-gama batsam, Tovsar senin tılla saçın. Gel gaşıma, yar begende, Gara saç arkan ağanda, Şemal övsüp, el değende, Tovsar senin tılla saçın. Yaraşar, bir baksan gülüp, Örsen om, anbar çalıp, Yaşıpdır ay, gün uyalıp, Eser senin tılla saçın. Gurdun mana gılsıratın, Çeker men dilde suratın, Könlüm içre gam nurbatm, Bövser senin tılla saçın... Memeler gövsünde her dey, Tolkun urar ol Hazar dey, Boynuma dolanıp mar dey, Gısar senin tılla saçın... SAÇIN Gölge deyip gölgelendim, Kalkıp görsem, altın saçın, Duyup bilmeden, çok düşündüm, Tutabilsem altın saçın. Tarak vursan, ışık saçar, Ay utanır, yüzün siler, Görsem diye, gönlüm kalır, Tutabilsem altın saçın. Çok hazine versen deyip, Sonra beni görsen deyip, İl yatanda kalk sen deyip, Dürter senin altın saçın. Geceler yaslanıp yatsam, Kalkıp tarifini desem, Yüz bin kaygı gama batsam, Kıvrılır senin altın saçın. Gel karşıma, yâr beğende, Kara saç sırtın ağanda, Rüzgâr esip, yel değende, Uçuşur senin altın saçın. Yaraşır, bir baksan gülüp, Örsen onu, anber sürüp, Örtünmüş ay, gün utanıp, Hilekâr senin altın saçın. Kurdun bana kıl sıratın, Çekerim dilde suretin, Gönlüm içre gam hasretin, Böler senin altın saçın. Memeler göğsünde nar gibi, Dalga vurur o Hazar gibi, Boynuma dolanıp mâr gibi, Sıkar senin altın saçın.

9 Gezer sen, ile göz edip, Nepes pakıra söz edip, Mar dey tillerin uzadıp, Sakar senin tılla saçın. Gezersin, ele göz edip, Nefes fakire söz edip, Mâr dek dillerin uzatıp, Sokar senin altın saçm. ARZUV EYLER Könlüm guşı ganat baglap, Uçsam diyip, arzuv eyler. Tılla kese guyup serap, İçsem diyip, arzuv eyler. Bilbil könli hoş gülünden, Comart könli çag ilinden, Hezli yarın ol bilinden, Guçsam diyip, arzuv eyler... Ceft eylesen, yağar gülle, Acalğa aşırar pelle, Hazınadan alıp tılla, Seçsem diyip, arzuv eyler. Galar gızlar köfiül çağlap, Mıdam ağlar, yürek daplap, Deli köfiül ganat bağlap, Uçsam diyip, arzuv eyler. Çöller gözsem Ilyas kibi, Dağlar gezsem Kovuş kibi, Ataş içre kaknus kibi, Bişsem diyip arzuv eyler. Mundan barsam Hindistana, Gözüm tutsam Dağıstana, Şehri-Bulgar,Rumustana, Assam diyip, arzuv eyler. Men münsem Mecnun dağına, Girsem Eremnin bağına, Hezli yarın gucağına, Düşsem diyip, arzuv eyler. Coşsam, dostlar, men umman dek, Dünyanı tutsam duman dek, Nepes diyer, ol taban dek, Yaşsam diyip, arzuv eyler. ARZU EYLER Gönlüm kuşu kanat takıp, Uçsam diye arzu eyler. Altın kâseye kuyup şarap, İçsem diye arzu eyler. Bülbül gönlü hoş gülünden, Cömert gönlü zaman elinden, Nazlı yârin o belinden, Sarsam diye arzu eyler. Cenk eylesen, yağar gülle, Ecele aşırır mertebe, Hazineden alıp altın, Seçsem diye, arzu eyler. Kalır kızlar, gönül çağlayıp, Dâim ağlar, yürek dağlayıp, Deli gönül kanat bağlayıp, Uçsam diye, arzu eyler. Çöller gezsem İlyas gibi, Dağlar gezsem Kavuş gibi, Ateş içre Kaknus gibi, Pişsem diye arzu eyler. Burdan gitsem Hindistan'a, Gözüm diksem Dağıstan'a, Şehr-i Bulgar, Rumistan'a, Assam diye, arzu eyler. Ben çıksam Mecnûn dağına, Girsem İrem'in bağına, Nazlı yârin kucağına, Düşsen diye, arzu eyler. Coşsam dostlar, umman gibi, Dünyayı tutsam duman gibi, Nefes der ki, o ışık gibi, Batsam diye, arzu eyler. MAHMALIN ÇETİ Garaftkı gcede men golüm sundum. Bu golumga ildi mahmalın çeti. Sine bakdım, ofi görkünden uyaldım, Başdan huşum aldı mahmalın çeti... MAHMAL'IN UCU Karanlık gecede elim uzattım, Bu elime ildi mahmalın ucu, İyice baktım, faydalı hâlinden utandım, Baştan aklımı aldı mahmalın ucu.

10 Otır yarım, siya zülpün daranıp, Darap boldı, başa öyme oranıp, Emay bilek ol mahmalın bürenip, Könle hıyal saldı mahmalın. çeti... Godazına kelamılla yazılan, Simu-zerden anca nağış çızılan, Yakasına gövher-dürler düzülen, Hindistandan geldi mahmalın çeti. Bir bürenip çıksafi külli cahana, Sen bolar sen köp acala bahana, Tarıpm aylanar sözden dahana, Rumda seyil etdi mahmalın çeti. Giceler ayrılar senin başından, "Alar men" diye, pelek geler daşından, Köpni gayra goydı aklı-huşundan, Bu cahana doldı mahmalın çeti. Nepes tarıp eyler hırka puşeşin, Neyley, uçunpdır ol algır guşun, Menden gayrı çohlar eder teşvişin, Eleme ot saldı mahmalın çeti... OYANMADIN Yolum düşdi, geldim senin gapına, "Yar, oyangıl" diydim, sen oyanmadın. It-guş ah eyledi kılan zarıma, Yatanlar oyandı, sen oyanmadın... Dan-seherde övser sabanın eli, Men bilbilem, yat eylerem ol güli, Denim-duşum aydar: nedir hıyah? Sırım paş eyledim, yar, oyanmadın. Gice garankıdır, gözlerim görmez, Hıyalım keç boldı, piyairim yörmez, Yagşıdan, yamandan yarım ses bermez, Gulağın ker boldı, yar, oyanmadın. Bir guş geldi, gondı tüynük üstüne, Nazar saldı akça öyün astına, Ganat yaydı, gitdi elem peşine, Yatan guş oyandı, yar, oyanmadın. Gapısına geldim, görsem diyp yüzün, Hassa men, eşitsem ol şirin sözün, Dünyeğe tay görmen, yar gara gözün, Gözlerim kör boldı, yar, oyanmadın. Şıkırt edip, yel oynayar işigin, Söndüripdir men pakırm ışığın, Magşuk imdi yada salmaz aşığm, Bivepa garaşdım, yar, oyanmadın. Otur yârim, siyah zülfün taranıp, Tarayıp bitti, başa ipek dolanıp, Yavaşçacık o mahmalın bürlenip, Gönle hayâl saldı mahmalın ucu. Saçağına kelâmullâh yazılan, Sim ü zerden öyle nakış çizilen, Yakasına gevher inci düzülen, Hindistan'dan geldi mahmalın ucu. Bir bürlenip çıksan bütün cihâna, Sen olursun çok ecele bahane, Tarifin dolanır dilden dillere, Rum'da gezip geldi mahmalın ucu. Geceler ayrılır senin başından, Alırım" diye, felek gelir dışından, Çoğuna ayrı koydu akl-ı huşundan, Bu cihâna doldu mahmalın ucu. Nefes tarif eder hırka giyimin, Neyleyim, uçurmuştur o yırtıcı kuşun, Benden gayri çoklar çeker kaygın, Âleme od saldı mahmalın ucu. UYANMADIN Yolum düştü, geldim senin kapına, " Yâr, uyan sen" dedim, sen uyanmadın, İt, kuş âh eyledi kıldığım zarıma, Yatanlar uyandı, sen uyanmadın... Tan vaktinde eser sabahın yeli, Ben bülbülüm, yâd ederim o gülü, Yaşıtlarım söyler, nedir hayâli? Sırrım fâş eyledim, yâr, uyanmadın. Gece karanlıktır, gözlerim görmez, Hayâlim karardı, fikrim yürümez, Yansıdan, yamandan yârim ses vermez, Kulağın duymaz mı, yâr, uyanmadın. Bir kuş geldi, kondu tünek üstün, Nazar saldı akça evin altına, Kanat açtı, gitti âlem peşine, Yatan kuş uyandı, yâr, sen uyanmadın. Kapısına geldim, görsem deyip yüzün, Hastayım, işitsem ol şirin sözün, Dünyaya denk görmem, yâr kara gözün, Gözlerim kör oldu, yâr, uyanmadın. Şıkırt edip, yel oynatıyor kapın, Söndürmüştür ben fakirin ışığın, Mâşûk şimdi yâda salmaz-aşığın, Vefasız bekledim, yâr, uyanmadın.

11 Dan yıldızı doğdı, cahan yagtıldıp, Men pakır durar men gapısm alıp, Oyatmaz ukudan dafi yeli çalıp, Dan şömah turdı, yar, oyanmadıfi. Ne bolupdır safia, beyle yatıp sen? Pikir bilen gam layma batıp sen, Öz sövdügifi, yovuz derde satıp sen, Yusup dey gider men, yar, oyanmadııî. Nepes diyer, indi gidereni mundan, Dafi ş öter bu yektay dondan, İmdi gol göterdim, yar, menem senden, Uzın gice ötdi, yar, oyanmadııî... Tan yıldızı doğdu, cihan aydınlatıp, Ben fakir dururum kapısın bakıp, Uyandırmaz uykudan tan yeli çalıp, Tan rüzgârı çıktı, yâr, uyanmadın. Ne olmuştur sana, böyle yatmışsın? Fikir ile gam derdine batmışsın, Öz sevdiğin, yavuz derde satmışsın, Yusuf gibi giderim, yâr, uyanmadın. Nefes der, şimdi giderim buradan, Tan rüzgârı geçer bu ince dondan, Şimdi vazgeçtim ey yârim, ben, senden, Uzun gece geçti, yâr, uyanmadın. NEZLl YAR Gara saçın gice diyip, uklap men, Gündiz eken, çoh armanım, nezli yar! Saba-seher vagtı diyip, çaklap men, Şeşmim açsam, arman eken, nezli yar! Gel, görüşsen keramatlı golundan, Aylanayın dahanmdan, tilinden, Gahar etme, golüm salsam bilinden, Ataşgehi sen, suzanım, nezli yar! Tarıpın eşitdim gara gözünnift, Gedası men, dostum, güler yüzünnifi, Zıbandan ayrılan her bir sözünnifi, Kesgil başım, men gurbanı, nezli yar! Nepes diyer, ışkım hetden aşıpdır, Tomaşafia ulug iller üyşüpdir, Gözüm açsam, ayım-günüm yaşıptır, Zindan boldı gifa cahanım, nezli yar! NAZLI YÂR Kara saçın gece diye uyumuşum, Gündüz imiş, tek isteğim, nazlı yâr! Sabah, seher vakti oldu, sanmışım, Gözüm açsam, o isteğim, nazlı yâr! Gel, görüşsen kerametli elinden, Öpeyim yâr, dudağından, dilinden, Kahır etme, kolum sarsam belinden, Ateşgâhı sen, sûzânım, nazlı yâr! Tarifin işittim, kara gözünün, Kölesiyim, dostum, güler yüzünün, Ağzından ayrılan her bir sözünün, Kes başımı, ben kurbanın, nazlı yâr! Nefes der, aşkım hadden aşmıştır, Temaşana ulu iller gelmiştir, Gözüm açsam, ayım gunum batmıştır, Zindan oldu, geniş cihanım, nazlı yâr. YAY İMDİ Vısalından gamgın köfüüm açıldı, Pırkatından elip kaddım yay imdi, Yüzün nurı elem ara saçıldı, Hergiz doğmaz özün kimin ay imdi. Muştakdır poyuna bu dünye pam, Yolunda gedadır hanların hanı, Keşt eyledim on sekiz müfi cahanı, Hiç tapmadım bir zülpüne tay imdi. Seher eli zülpüfi perişan eder, Gamzan okdur, ciğer bağrım gan eder, Görse bizi şum rakıplar tan eder, Giz, eylegin öz goynunda cay imdi. YAY ŞİMDİ Visalinden gamlı gönlüm açıldı, Ayrılıktan elif boyum yay şimdi, Yüzün nuru âlemlere saçıldı, Asla doğmaz senin gibi ay şimdi. Müştaktır yüzüne bu dünyâ fâni, Yolunda gedâdır hanların hânı, Seyreyledim on sekiz bin cihanı, Hiç görmedim bir zülfüne eş şimdi. Seher yeli zülfün perişan eder, Gamzen oktur, ciğer bağrım kan eder, Görse bizi şum rakipler tan eder, Kız eyle sen öz koynunda yer şimdi.

12 Senden özge yarı gözüm görmesin, Sensiz zovkı alla mana bermesin, Sen bolmasan, dünye bir dem durmasın, Yıkım-yumrum bolsa, diymen "bay" imdi... Nepes diyp, bir yara bilim bağlar men, Arif özüm, dost-düşmanı sağlar men, Te ölinçem, Durdıhal diyp ağlar men, Gözlerimden dolup aksın çay imdi. Senden başka yâri gözüm görmesin, Sensiz zevki Allah bana vermesin, Sen olmasan, dünyâ bir dem durmasın, Viran olup kalsa, demem" vay " şimdi. Nefes der, bir yâre belim bağlarım. Arif özüm, dost düşmanı anlarım, Ölene dek, Durdıhal devıp ağlarım, Gözlerimden dolup aksın çay ş'mdı GÖZLERİN Gözleme can gözleme, öldürdi ey can gözlerin, Yok-yok, yalgan diydim: Yüz derde derman-gözlerin! Görgen aydar: Nerkesi-dağlar çekilmiş göksüne, Dağ imesdir, könlüm içre boldı mıhman gözlerin. Bakmayın diysem yüzüfige, katlıma bolgay sebep, Veh ki, baksan can alar, ey mahı-taban, gözlerin. Handa kılsan, leblerin yüz mün ölükni tirgüzer, Bir nazarda mün tirikni kıldı bican gözlerin. Yılda bir gurban ederler, ehli elem ay t üçin, Bir bakışda münni gurban kıldı ey can gözlerin. Gözlemey ağyar ile men telbere kılmış nazar, Bes menin köygen tenimge galdı hayran gözlerin. Akıl-huşum cemıg eylep, ışkıdan çekdim ayak, Bu Nepes halın yene kıldı perişan gözlerin. GÖZLERİN Bekleme can bekleme, öldürdü ey can gözlerin, Yok yok, yalan dedim : Yüz derde derman gözlerin! Gören söyler : Nergis-i dağlar çekilmiş göğsüne, Dağ değildir, gönlüm içre oldu mihmân gözlerin. Bakmayım desem yüzüne, katlime olacak sebep, Vah ki, baksan can alır, ey mâh-ı tâbân gözlerin. Gülüversen, leblerin yüz bin ölüyü diriltir, Bir nazarda bin diriyi kıldı bîcân gözlerin. Yılda bir kurban ederler, ehl-i âlem iyd için, Bir bakışta binleri kurban kıldı, cân gözlerin. Gözlemeden ağyar ile ben deliye kılmış nazar, Bes benim yanan tenime kaldı hayran gözlerin. Akıl huşum bütün edip, aşkından çektim ayak, Bu Nefes hâlin yine kıldı perişan gözlerin. "ZÖHRE - TAHIR" DESSANINDAN PARSA / ZÜHRE-TAHİR DESTANINDAN PARÇA Ravılar andag rovayat kılırlar kim, Tatar diyen bir ulı velayat bar erdi. Onun Babahan atlı patışası bar erdi. Bu patışanın hem veziri bar erdi, ona Bahir vezir diyer erdiler, Buların ikisinin hem perzendi yok erdi. Olar perzentsizlikden köp gamgın bolar erdiler, emma hiç çâre tapıp bilmez erdiler. Bir gün patışa bile vezir özara gürründeş bolup, maslahat edişdiler, Patışa vezirine: - Ey Bahir vezir, bizin ikimizde hem oğul-gız yok, perzentsiz adama bu velayat haramdır, gel, ikimiz başımızı alıp, bir tarapa gideli, bu vatanı terk edeli, diydi. Vezire bu maslahat hoş geldi, "bolyar" diyip, coğap berdi. Şu niyet bilen patışa ve vezir ikisi, hiç kime bildirmen, dandanlar atladıp, şaherden çıkıp, çöl- Râviler şöyle rivayet ederler ki, Tatar adı verilen büyük bir vilâyet vardı. Buranın Babahan adlı bir pâdişâhı vardı. Bu pâdişâhın da bir veziri vardı, ona Bahir vezir derlerdi. Bunların ikisinin de çocuğu yoktu. Onlar evlâtsızlık sebebiyle çok kederliydiler. Ama hiçbir çare de bulamıyorlardı. Bir gün padişah ile vezir aralarında konuşup maslahatlaştılar. Pâdişâh vezirine : - Ey Bahir vezir, Bizim ikimizde de oğul kız yok. Evlâtsız insana bu vilâyet haramdır, gel, ikimiz başımızı alıp gidelim, bu vatanı terkedelim, dedi. Bu fikir vezire de uygun geldi. " Olur " diye cevap verdi. Bu niyetle pâdişâh ile vezir, hiç kimseye belli etmeden, tan vakti atlarına binerek şehirden

13 beyevana garşı yüzlenip gitdiler. Şol barışlarına gün yaşan vagtı gadımdan galan bir ulı gabrıstanhğa yetişdiler. Bular giceni şol gabrıstanlıkda geçirmekçi boldular. İkisi bu yerde oturıp, hudaydan perzent dilep, nalış çekdiler. Patışa hudaydan oğul dilep, bir gazal aytdı. Dergahına yüzüm tutdum, yaradan, Sen menin derdime delalat eyle, Sen-sen oval meni yokdan bar eden, Bozulğan şeherimni ımarat eyle. Şükrüm köpdür, dönmek bolmaz yolundan, El göterdim memleketden, malından. Keremli zatından gudrat golufidan, Bir perzendi-salı saha vat eyle. Zehr içer men, şerbetim yok, balım yok, Cıda düşdüm, vatanım yok, ilim yok, Ornum tutan övladım yok, oğlum yok, Halıma, hamı bol, hemayat eyle. Senin tufıhndan cahan minevver, Pahrı cahan sen-sen, eleme server, ay Hakin dostı sen-sen Resul pığamber, İki dünye mana şıpağat eyle. Yurdun şahı men, Babahan adım, Bahir vezirimdir, könülde şadım, Önmedi omumda oğul-züryadım, İkimize perzent anayat eyle. El kıssa, Babahan sözüni gutardı. Bu gice gabnstanlıkda boldular, emma gözlerine ukı gelmedi. Dine seher vagtları gözleri uka gitdi. Bahir vezir düyşünde bir ahval gördi: Patışanıft gucağına bir çağanı ve Bahir vezirin hem gucağına bir çağanı getirip saldılar. Şol halatda vezir oyandı, ızı bilen patışa hem ukudan oyandı. Patışa aytdı: - Ey vezir, neme ahval gördüm? Bahir vezir: - Ey patışa, bir ahval gördüm, teleyin açıldı!... diyip bir gazal aytdı: Ey şahım, yatırdım bir ahval gördüm, Rahmet meyi meni mestan eyledi. Maksadın hak berdi, tağbırıft yordum, Barca müşgillerin asan eyledi. Hef ten, sehten, çilten barca cem boldı, Golün açıp, haka mıhacat kıldı Diledi mıradın - hudaydan aldı, Her kime bir züryat ayan eyledi. çıkıp çöle doğru çekip gittiler. Gün batmaya yüz tuttuğu sıralarda eskiden kalma büyük bir mezarlığa geldiler. Bunlar, geceyi o mezarlıkta geçirmeye karar verdiler. Orada oturup Allah'tan evlât dileyip inleyip ağladılar. Pâdişâh, Allah'tan bir oğul isteyerek şu gazeli söyledi: Dergâhına yüzüm tutum, Yaradan, Sen benim derdime delâlet eyle, Sensin evvel beni yoktan var eden, Bozulan şehrimi imaret eyle. Şükrüm çoktur, dönmek olmaz yolundan, Vazgeçtim hep memleketten, malından, Keremli zâtından, kudret elinden, Bir evlâdı salih sehâvet eyle. Zehr içerim, şerbetim yok, balım yok, Ayrı düştüm, vatanım yok, ilim yok, Yerim alacak evlâdım yok, oğlum yok, Hâlime hâm' ol, himâyet eyle. Senin rahmetinden cihan münevver, Fahr-i cihan sensin, âleme server, Hakkın dostu sensin Resul Peygamber, İki dünya bana şefaat eyle. Yurdun şahıyım, Babahan adım, Bahir vezirimdir, gönülde şadım, Türeyip yurdumda oğul züryâdım, İkimize evlât inayet eyle. Nihayet Babahan sözünü bitirdi, o gece kabristanda kaldılar., ama gözlerine uyku girmedi. Ancak sabaha doğru uykuya daldılar. Bahir vezir, rüyasında şunları gördü.: pâdişâhın ve Bahir vezirin kucağına birer bebek getirip koydular.bu sırada vezir uyandı., ar kasından pâdişâhta uykudan kalktı. Pâdişâh şöyle dedi: -Ey vezir, rüyanda ne gördün? Bahir vezir: -Ey pâdişâh, bir rüya gördüm, talihin açıldı!... deyip bir gazel söyledi: Ey şahım uyurken bir rüya gördüm, Rahmet meyi beni mestân eyledi. Maksadın hak verdi, tâbirin yordum, Bütün müşküllerin âsân eyledi. Üçler, yediler, kırklar hepsi cem oldu, Elin açıp Hakk'a münâcat kıldı, Diledi muradın Hûda'dan aldı, Herkese bir evlât âyân eyledi.

14 Dövlet guşı saya saldı başına, Rehm eyledi gözden akan yaşma, İki enver doğup geldi gaşına, Nurundan cahanı bostan eyledi. İki enver bir-birinden ziyada, Leblerinde' serap, golunda bada, Ahvalim berhakdır, yetdik mirada, Menin könlüm beyle güman eyledi. Bahir diyer, budur gören ahvalim, Sizlere nemelim, özüme malim, Bir gün çıkar iki servi nahalım, Bizin bile ehdi-aman eyledi. Elkissa, patışa bu sözi eşidip, derrev yerinden turdı hem vezirin yüzünden öpüp, - Ey Bahir vezir! Eğer ahvalin çın bolup, hudaytağala ikimize hem oğul berse, ol ikisi dost bolsunlar, bir ten, bir can bolsunlar. Eğer ikisi-de giz bolsa, olar doğan bolsunlar. Eğer-de biri oğul ve biri giz bolsa, onda olar cübt bolsunlar! diydi. Onda Bahir vezir: - Ey patışahım, dövletin berkarar bolsun! Siz bir patışa bolsanız, men hem bir işiğinizdeki hızmatker bolsam, bu nehili ehtipeyman bolar? diydi. Onda patışa hiç vagt sözünden dönmezligine kasam etdi. Sonra eline galam-kağız alıp, "Vallahi ağlam" diyip, eht bağlap, möhür basıp, vezirin eline berdi. Vezirin bu işe vagtı hoş boldı. İkisi se here gaydıp geldiler. Gelip, patışa omunda oturıp, höküm sürmekliğini dovam etdi. Patışanıfi ayallarının birine Şahıcahan diyer erdiler, vezirin ayalinin adına hem Şahıhuban diyer erdiler. Günlerde bir gün Şahıcahan hamıladar boldı. Onun ızı bilen, bir hepdeden son, Şahıhuban hem hamıladar boldı. Aradan dokuz ay, dokuz gün, dokuz sağat geçenden sofi, patışanıfi bir gizi boldı. Bu gizin ağzı gunça, lebleri lağıl, gözleri mestana, galam gaşlı, hünci dişli, siya saçlı, yüzi cennetin güli, ovazı Bağı Eremin bilbili, ovadanlığı on tördi gicenin ayma barabar erdi, şöhlesi asmana düşer erdi, gören adamlarda bir mehir peyda bolar erdi. Şol vagt bir keniz patışağa söyünciliğe barıp: "Ey patışahı elem! Dövlet çırağın yandı: Şahırcahandan bir aftap emele geldi!" diyip buşladı. Patışa bu sözi eşidip, beğencinden kenize köp engamlar berip, om azat etdi ve seherin içinde toy guradı, köp gullarını azat etdi, pakır-pukaralara köp engamlar berdi. Bu toy tomaşa dokuz gicegündiz devam etdi. Devlet kuşu gölge saldı başına, Rahmeyledi gözden akan yaşma, İki enver doğup geldi karşına, Nurundan cihanı bostan eyledi. İki enver birbirinden ziyâde, Leblerinde şarap, ellerinde bade, Ahvalim berhaktır, yettik murada, Benim gönlüm böyle gümân eyledi. Bahir söyler, budur gördüğüm ahvâlim, Sizlere nâ-mâlûm, özüme malûm, Bir gün çıkar iki serv-i nihâlim, Bizim ile ahd-i âmân eyledi. Pâdişâh bu sözleri duyar duymaz yerinden kalktı ve vezirin yüzünden öperek : -Ey Bahir vezir! Eğer rüyan gerçek olur da Allahu Teâlâ ikimize de oğul verirse, o ikisi dost olsunlar, bir ten, bir can olsunlar. Eğer ikisi de kız olursa, onlar kardeş olsunlar. Eğer ki biri oğlan biri kız olursa, o zaman onlar eş olsunlar! dedi..ti, Bunun üzerine vezir : -Ey pâdişâhım, devletin daimî olsun! Siz bir pâdişâhsınız, ben de kapınızdaki bir hizmetkârsam, bu nasıl ahd-i peymân olur? dedi. Pâdişâh hiç bir şekilde sözünden dönmeyeceğine dâir yemin etti. Sonra da eline bir kalem kâğıt alıp " Vallahü'1-aİâm " diye yazıp mühürledi, vezirin eline verdi. Vezir, bu duruma memnun oldu. İkisi de şehre dönüp geldiler. Pâdişâh, tahtına oturup hükümdarlığına devam etti. Pâdişâhın hanımlarından birine Şahıcihân diyorlardı.vezirin hanımının adına da Şahıhûbân diyorlardı. Günlerden bir gün Şahıcihân hamile kaldı. Onun peşinden, bir hafta kadar sonra da Şahıhûbân hamile kaldı.,noü Aradan dokuz ay, dokuz gün, dokuz saat geçtikten sonra, pâdişâhın bir kızı oldu. Bu kızın ağzı gonca, dudakları lal, gözleri mestâne, kalem kaşlı, inci dişli, siyah saçlı, yüzü cennetin gülü, sesi Bağ-ı İrem'in bülbülü, güzelliği ayın ön dördüncü gecesindeki hâline eşdeğerdi.; şulesi gökyüzüne düşüyordu. Görenlerde bir sevgi peyda oluyordu. O zaman bir cariye pâdişâha gidip :" Ey âlemlerin pâdişâhı! Devlet çerağın yandı. Şahıcihân'dan bir âfitâb dünyaya geldi! " diye müjde verdi. Pâdişâh bu sözleri duyunca sevincinden cariyeye bir çok hediyeler verip onu azat etti. Şehirde eğlence kurdurdu. Bir çok kulunu azat etti, fakir fukaralara çokça hediyeler verdi. Bu eğlence dokuz gece, dokuz gündüz devam etti..

15 Sonra patışa pelekyat ılmından habarlı ulamaları, hekimleri yığnap, bularm her birine layık engam-ıhsanlar berip: "Bu mahı envere bir at goyun" diydi. Biri: "Ay goyalın" diydi, biri: "Gün goyalın" diydi, emma bu atların hiç biri könle makul bolmadı. Şol eyyamda bir adam bar erdi, adına Mollanepes Maru-Şahu-cahan diyer erdiler. Onun ayalına Bossanteç elti diyer erdiler. Oların ikisine hem huday rahmet nazarını salar erdi. Patışa: "Dine şol adamlar at goymasalar, başgalarm goyan adı könlüme makul del" diyip buyruk etdi. Ondan sofi eltini çağırdılar; elti gelip gizi gutladı. Elti alkışlarını gutarandan son, ayallarm biri aytdı: - Ey elti, patışa nın gızma at goymak ıgtıyarı size berildi. Bu gıza siz at dakın, emma adının bir yarandan ay ve güni ayırmaverin! Elti ileri oturıp, gizin yüzüni açıp, zıyarat etdi ve aytdı: - Ey halayıklar, bu giz, ayın, günün barabarı giz deldir, yöne on iki yıldız bardır, Semi diyerler, Kamar diyerler, Akrap diyerler, Mizan diyerler, Kovuş diyerler, aftap burcundan doğarlar. Yene hem -bir yıldız bardır, adına Şahı-Müsteri diyerler; onun şöhlesi aydan, günden ziyadadır. Yene hem bir yıldız bardır, ol dokuzlancı pelegin yüzünde doğyar: adına Zöhre Cenni diyerler, özi mutrup-bazığer-bolar-ışkı belent sazandadır, yüzünin şöhlesi ay-günüfi şöhlesinden yedi esse zi yadadır. Bu gizin adma Zöhre goyalın, diydi. Ha layıklar kabul etdiler: "Yüzi Zöhre, adı hem Zöhre bolsun!" diyip gutladılar. Gızm adına Zöhre goydular. Sonra Zöhreni yanının iki yüz kenizi bilen Mollanepesifi ayali Bossantece terbiyelemeğe berdiler. Zöhre gizin yüreğinde ışık hövesi barlığı üçin, onun mıdama ağlamakdan başga işi yok erdi. Emma yüzi gün-günden ziyada bolup, gören adam akılını yitirip, mayii bolar erdi. Onun husnunın ovazası Kapdan-kaba, mağrupdan-maşrığa, asmandan-zemine etişip, elemcahana doldı. İndi gürrini Babahandan eşidin: Patışa, gizi bolandan sofi, köfüüne şeyle hıyal getirdi: "Bahirin oğlı bolsa, men neme eder men?cennet gülüni bir düye hemsöhbet etmek necüre bolar? Men bir yurdun patışası bolsam. Bahir menin gulum bolsa, men ona gizimi nenen berermen! Emma gizimi ona bermesem hem ehtivepam bar. Ozal akılımı ele berip, bu işleri pikir etmen, beyle ehtnama yazıpdırmen!" diyip, köp ökündi. "Emma menin bu ehtivepa edenimi kim göründi? Eğer Bahirin oğlı bolsa, onun başına tiz eterin!" diyen pikir bilen gezer erdi. Sonra da padişah astronomi âlimlerini, hekimleri toplayıp bunların her birine lâyık hediyeler verip :" Bu nur parçasına bir ad koyun." dedi. Biri: " Ay koyalım. " dedi, biri : " Gün koyalım. " dedi. Ama bu adların hiç biri onun hoşuna gitmedi. O günlerde, bir adam vardı, adına Mollanefes Maru-Şahu-cihân diyorlardı. Onun hanımına Bossantaç Hanım derlerdi. Onların ikisine de Hüdâ rahmet nazarını salardı. Pâdişâh : " Eğer onlar bir ad koymazlarsa, başkalarının koyduğu adlar gönlüme hoş gelmeyecek." deyip emir verdi. Ondan sonra Bossantaç Hanım'ı çağırdılar, kadın gelip kızın doğumunu tebrik etti. Övgülerini bitirdikten sonra hanımlardan biri şöyle dedi: -Ey hanım, pâdişâhın kızma ad koyma işi size verildi. Bu kıza siz ad koyun, ama adından ay ve günü ayırmayın. Kadın oturup kızın yüzünü açtı ; baktı ve şöyle dedi: -Ey insanlar, bu kız, ayın günün eşdeğeri bir kız değildir. Amma on iki yıldız vardır. Şems derler, Kamer derler, Akrep derler, Mizan derler, Kavuş derler, âfitâb burcundan doğarlar. Yine de bir yıldız vardır, adına Şâh-ı Müşteri derler ; onun parlaklığı aymkinden gününkinden daha fazladır. Ayrıca bir yıldız daha vardır. O dokuzuncu feleğin üstünde doğar : adma Zühre Cengi derler. Kendi sazende oyuncudur, aşkı daha büyük bir oyuncu olur. Yüzünün parlaklığı ay ve günün parlaklığından yedi kere daha fazladır. Bu kızın adını Zühre koyalım, dedi. halayıklar kabul ettiler : "Yüzü Zühre ad da Zühre olsun!" deyip kutladılar. Kızın adını Zühre koydular. Sonra Zühre'yle beraber iki yüz cariyesini de Mollanefes'in hanımı Bossantace'nin yanına eğitim için gönderdiler. Zühre kızın yüreğinde aşk hevesi olduğu için, onun sürekli ağlamaktan başka bir işi yoktu. Ama, yüzü günden güne güzelleşiyor, görenler aklını kaybedip ona vuruluyordu. Onun güzelliği, şöhreti dünyanın bir ucundan öbür ucuna kadar, mağrıptan maşrıka, gökten yere ulaşmış, bütün âlemlere yayılmıştı. Şimdi sözü Babahan'dan dinleyin : Pâdişâh, kızı olduktan sonra, şunları düşünmeye başladı : "Bahır'ın oğlu olursa ben ne yapacağım? Cennet gülünü bir deveye hanım olarak vermek nasıl olur? Eğer ben, bu yurdun pâdişâhı isem, Bahir da benim kulumsa, ben ona kızımı nasıl veririm! Ama, kızımı ona vermezsem, ahd-i vefam ne olacak? Baştan nasıl akılsızlık edip, olacakları düşünmeden böyle bir ahitname yazdım!" deyip çok pişman oldu. " Ama benim bu ahitnameyi yazdığımı kim görmüş ki? Eğer Bahır'ın oğlu olursa, onu hemen yok edeyim!" diye düşünüp duruyordu.

16 Bir gün Bahirin oğlı boldı. Munun husnı aydan, günden zıyıda, yüzünin şöhlesinden cahan minevver boldı: salar görse, başlarındaki teecini muna layık tapar erdiler. Zöhre bile ikisi bir almanı iki bölüp goyan dek boldı. Vezir hem toytomaşa tutdı: Oglunın adına Mürze Tahır goydular. Munı hem eneke tabşırdılar. Enekeler bu ikisini dil-gözden saklap, kemala getirdiler. Tahır ve Zöhre yedi yaşa girdiler. Günlerde bir gün Bahir vezir aradan çıkdı. Vezirin yerinde düşman oturdı; dövran bulardan sovuldı. İndi sözi Babahan şadan eşidin. Patışa Mollanepes ahum molla tutdı, halayıklar oğlanlarını molla berdiler. Şahıcahan Zöhre canı ve Şahıhuban hem Tahin molla tabşırdı. Zöhre bile Tahır mekdepde bolan vagtlarında mekdebe, molla ve cemi oğlanlara bir şatlık etişer erdi, olar oğlanların arasında ay bile gün dek erdi, oğlanlar daşında yıldızlar dek erdi; buların boyı hem, husnı hem ve zehinleri hem barabar erdi. Molla bir yola tağlım berse, özeleri biler erdiler, vagtlarını hoşlap, kur'an okar erdiler. Zöhre bilen Tahırın arasında ışk heseri peyda boldı, ikisi bir-birlerini görenlerinde ışk odı buların yüreğinden geçer erdi, bir sağat bir-birini görmeseler, divana bolar erdiler, irden turup mekdebe gelen vagtları bile gelip, giden vagtları hem bile gider erdiler, günlerini şeyle geçirer erdiler. Bir gün Tahır beg ertir bilen Zöhre cana goşulyan yerine geldi, emma Zöhre giz gelmedi. Tahır begin endamına lerze düşüp: "Zöhreme bir hadısa sataşdı - gelmedi" diyip, intizar bolup durar erdi. Şol halatda mekdepde bile okayan. Gülkamar atlı bir giz Tahırın yanından geçip gitmekçi boldı. Aşık Tahir aytdı: - Ey Gülkamar can, biraz ayak sakla. Gülkamar durdı. Şol yerde Tahır beg Zöhre candan habar sorap, bir gazal aytdı, Gülkamar can hem coğap berdi. Bir gün Bahır'ın oğlu oldu. Onun güzelliği aydan günden daha güzeldi ; yüzünün nurundan.cihan münevver oldu. Şahlar görseler, başlarındaki tacını ona lâyık bulurlardı. Zühre'yle ikisi bir elmanın iki yarısı gibiydiler. Vezir de toy temâşâ yaptı. Oğlunun adını Mirza Tahir koydular. Onu da mürebbiycye verdiler. Bakıcılar, ikisini de kem gözlerden saklayıp yetiştirdiler. Tahir ile Zühre yedi yaşına girdiler. Günlerden bir gün Bahir vezir vefat etti. Vezirin yerine düşmanları oturdu, devrân bunlardan sorulmaya başlandı. Şimdi sözü Babahan Şâd'tan işitin. Pâdişâh, Mollanefes hafızı, hoca olarak tuttu. Halayıklar, oğullarını mollaya verdiler. Şâhıcihân Zühre'yi, Şâhıhûbân da Tahir'i mollaya emanet etti. Zühre ile Tahir okulda bulundukları sıralarda, okuldaki bütün öğretmen ve öğrencilere bir mutluluk yayılıyordu, onlar çocukların arasında ayla gün gibiydiler, çocuklar etraflarında yıldızlar gibiydi, onların boyu da, güzelliği de, zihinleri de denkti. Öğretmen ne sorarsa sorsun hemen biliyorlardı. Zamanlarını güzel geçirip Kur'an okuyorlardı. Zühre ile Tahir'in arasında aşk belâsı peyda oldu. İkisi birbirini görünce aşk ateşi onların yüreğine düşüyordu. Bir saat birbirlerini görmeseler, divâne oluyorlardı. Erkenden kalkıp, okula geliş saatinde birlikte geliyor, gitme zamanı da birlikte gidiyorlardı. Günlerini böyle geçiriyorlardı. Bir gün Tahir Beğ erkenden Zühre Çan'la buluştuğu yere geldi, ama Zühre kız gelmedi. Tahir Beğ'in içine bir korku düştü :" Zühre'min başına bir şey geldi, ondan gelmedi. " deyip gözü yolda bekleyip duruyordu. O sırada okulda beraber okudukları Gülkamer adlı kız, Tahir'in yanından geçmekte idi. Âşık Tahir sordu : -Ey Gülkamer can, biraz dur, bekle. Gülkamer durdu. Burada Tahir Beğ, Zühre Çan'ın durumunu sorup bir gazel söyledi, Gülkamer de cevap verdi: Tahır: Gülkamar can, habar bergil bizlere, Hemşırdaşın Zöhre canı gördünmi? Gurban olanı şehdi-şeker sözlere, KönlümMgan dilrebam gördünmi? Gülkamar: Yarım gelmez diyip, güman eyleme, Geler Zöhre canım, gamgın olmağıl. Toy günlerin ahırzaman eyleme is Geler Zöhre canım, gamgın olmağıl. Tahir: Gülkamer can, haber ver sen bizlere, Sen sırdaşın Zühre canı gördün mü? Kurban olanı tatlı, şirin sözlere, Gönlüm alan dil-rübâyı gördün mü? Gülkamer: Yârim gelmez deyip gümân eyleme, Gelir Zühre canım, gamlı hiç olma, Düğünleri âhir zaman eyleme, Gelir Zühre canım, gamlı olma sen.

17 Tahır. Düyn öylen ayrıldım sovsan sonadan, Men bilmedim, gep yetdimi eneden, Neçün yüz dönderdi mekdephanadan, Teze açılan ter gunçanı gördünmi: Gülkamar: Rast kamatı elvan saylar içinde, İlin nazargahi toylar içinde, Tagtın gurtnuş yagşı öyler içinde, Zöhre canım, gamgın olmağıl. Tahır: Ala göz, ak ceren aklınım aldı, Eğlendi, gelmedi, niçik sır boldı, Sapaklar bişmeyen, bendivan galdı, Şahın gizi, şazadanı gördünmi? Gülkamar: Toya seyran etdi gızlann hanı, Yanında gız-gelin, çoh nov cuvanı, Yandınp, köydürip cümle cakanı, Geler Zöhre canım, gamgın olmağıl. Tahır: Niçik toydur üşbu günler tutulan, ihsanın omuna usyan bitilen, Zöhre can beht olup, ay-gün tutulan, Candan azıl ol cananı gördünmi? Gülkamar: Men sana sözler men sırrı-pınhanım, Sana yalgın diysem, dökülsin ganim, Yetişer dembe-dem, sabır eyle, canım, Geler Zöhre canım, gamgın olmağıl. Tahır: Tahır diyer, başım mehnet daşında, Ağlap öler boldum yedi yaşımda, Özüm munda, könlünı yarın gaşında, Zöhre atlı sergerdanı gördünmi? Gülkamar: Gülkamar diyr, başım sizlere bende, Gördüm könüllerni hicran şebinde, Senin könlün - yarda, yar könli - sende, Geler Zöhre canım, gamgın olmağıl. Elkıssa, bu sözler tamam bolandan sonra Gülkamar can mekdebe tarap uğradı. Tahır beğ bu yerde galip, iki sağat garaşıp durdı, emma Zöhre gelmedi. Ahır kararı yetmen, Zöhre gızm bağına rovana boldı. Ol bağda servi diyen bir belent daragt bar erdi. Tahır beg şu daragta çıkıp, Zöhrenin yolum gözlep oturdı. Bir vagtdan son Zöhre giz kenizleri bilen elem-cahanı şöhleden doldurıp geler erdi. Ol golundakı gizil almanı ısgap, gizil tılladan ciltli epdegi göterip geler erdi, zerrin kemer, libası tamam saylanan, barınaklarında on yüzük, her yüzügi gımmat dürden, golları hınalı, gaşları vesmeli, gözleri sürmeli, yüzi gulap suvlı, gulakları ısırgah, başında gizil ya- Tahir: Dün öğlen ayrıldım sûsen sunadan, Ben bilmedim, söz yetti mi anadan, Niçin yüz döndürdü, mektephâneden, Taze açılan gül goncayı gördün mü? Gülkamer: Uzun boyu elvan libaslar içinde, İlin nazargâhı toylar içinde, Tahtın kurmuş yahşi evler içinde, Gelir Zühre canım, gamlı olma sen. Tahir: Ela göz, ak ceren aklımı aldı, Eğlendi, gelmedi, niçin sır oldu, Dersine kaygı çeken, kullar da kaldı, Şahın kızı, şehzadeyi gördün mü? Gülkamer: Toyu seyran etti kızların hânı, Yanında kız gelin, çok nev-civânı, Yakıp kavurarak cümle cihanı, Gelir Zühre canım, gamlı olma sen. Tahir: Nasıl toydur bu günlerde tutulan, İhsanın yerine fitne yazılan, Zühre can best olup ay gün tutulan, Candan aziz o cânânı gördün mü? Gülkamer: Ben sana söylerim gizli sırlarım, Sana yalan dersem, dökülsün kanım, Yetişir dem-be-dem, sabreyle canım, Gelir Zühre canım, gamlı olma sen. Tahir: Tahir der ki, başım mihnet taşında, Ağlayıp ölüyorum yedi yaşımda, Özüm burda, gönlüm yârin yanında, Zühre adlı sergerdanı gördün-mü? Gülkamer: Gülkamer der, başım sizlere köle, Gördüm gönülleri hicran gecesinde, Senin gönlün yârda, yâr gönlü sende, Gelir Zühre canım, gamlı olma sen. Sözlerini bitirdikten sonra Gülkamer Can okula doğru yürüdü. Tahir Beğ orada iki saat daha bekledi, ama Zühre gelmedi. Sonra karar verip, Zühre'nin bağına doğru yürümeğe başladı. O bağda servi denen yüce bir ağaç vardı. Tahir Beğ, bu ağaca çıkıp Zühre'nin yolunu beklemeye başladı. Bir müddet sonra Zühre, cariyeleriyle beraber bütün cihanı nura boğarak ortaya çıktı. O, elindeki kırmızı elmayı dişleyip, altından yapılmış çantayı kaldırmış geliyordu. Altın kemer, elbiseleri süslerle bezenmiş, parmaklarında on yüzük, her yüzüğü kıymetli incilerden, elleri kınalı, kaşları rastıklı, gözleri sürmeli, yüzü gül suyu gibi, kulakları küpeli, başında kızıl yakuttan taç, kapkara yü-

18 kutdan otağa, kar-kara suratında bitilen dürricovahın, gül dek açılıp, yalancını gülüstan edip geler erdi. Tahır beg Zöhrenin bu gelşine, zibiziverden geyen donlarına tomaşa edip, yüzi zağpıran dek saraldı ve akıllı hayran, gözleri giryan bolup, bir söz diydi: Husnı müfi tümen bahalı, Dilberim dildarım geldi! Sormağa gelmiş bu halı, Gam defi, gamhorım geldi. Lebinden nıgma t saçıla, Mehriban bolup açıla, Sünbül bes etmez saç ile, Can rişteşi tarım geldi. Goy beri destin almalı. Biz üçin yanı almalı, Ak yüzi goşa almalı, Alma bilen narım geldi. Yel değse, zülpüfl dağıdır, Sınamda ışkın dağıdır, Yetmez men yarın dağıdır, Gözel vepadarım geldi. Guvandım rengi-alına, Aldandım mekri-alına, Golün daldalap alına, Zülpleri şamarım geldi. Cilvesi elem narıdır, Eltafı bizden narıdır, Elinde alma-nandır, Gözleri hunhorım geldi. Cemali elem yarıdır, Her zülpi elem yarıdır, Gören diyr: "Kimin yandır?" Ol paslı baharım geldi. Ak yüzünde nukta halı, Tahınn geçer ne hah, Sormağa gelmez bu halı, Sakı gül ruhsarım geldi. Elkıssa, Tahır beğ sözüni tamam etdi. Şol vagt Zöhre giz hem etişdi. Aşık Tahır darağtdan düşdi, ikisi bir sağat öpüşip, guçuşıp, şadıyan bolup oturdılar. Sondan son Tahır Zöhrenin giç gelmeğine hapa bolup, bir ebyat aytdı: zünde yazılmış dürr-i cevahiri, gül gibi açılıp yalancıyı gülistan edip geliyordu. Tahir Beğ, Zühre'nin bu gelişine, süslerle bezenmiş güzel elbiselerine bakıp, yüzü zaferân gibi sarardı ve aklı hayran, gözleri giryân olup, bir söz dedi: Hüsnü bin tümen pahalı, Dilberim didârım geldi, Sormağa gelmiş bu hâli, Gam defi sevgilim geldi. Lebinden nimet saçıla, Mihribân olup açıla, Sünbül yetinmez saç ile, Can bağım, tarım geldi. Ko beri elin tutmalı, Bizim için etrafı elmalı, Ak yüzü çifte elmalı, Elma ile nârım geldi. Yel değse, zülfün dağıtır, Sinemde aşkın yarasıdır, Yetişemem yârin dağıdır, Güzel vefâdârım geldi. Vuruldum reng-i alına, Aldandım mekr-i alma, Elin sürerek alnına, Zülfleri şâh-mârım geldi. Cilvesi âlem narıdır, Etrafı bizden uzaktır, Elinde elma narıdır, Gözleri zâlimim geldi. Cemâli âlem yâridir, Her zülfü âlem yâridir, Gören der:" Kimin yâridir? " O fasl-ı baharım geldi. Ak yüzünde nokta hâli, Tahir'in geçer mi bu hâli? Sormağa gelmez bu hâli, Sâkî gül yanaklım geldi. Tahir Beğ sözünü bitirdi. O sırada Zühre de geldi. Âşık Tahir ağaçtan indi, bir saat öpüştüler, kucaklaşıp mutluluk içinde oturdular. Bundan sonra Tahir, Zühre'nin niçin gelmediğini, nerede olduğunu sorup bir beyit söyledi:

19 Ey şemsi en ver yüzli gül, Görmeğey erdi keşiki, Ovvalda men sana könül, Bermeğey erdim keşiki. Ey bilbili Bağı erem, Ey Mehriban ziba senem, Laglıfi zekatın dembe-dem, Sormağay erdim keşiki. Işkında men, ey öthabar, Ağlap gezip şamu-seher, Hicran çekip, hunı-ciğer, Dilmeğey erdim keşiki. Sen cilve eylep can era, Divana men insan era, Başım salıp meydan era, Girmeğey erdim keşiki. Izlap visali men, gcda, Kaldım azız canım pida, Hümmet eteğin bilime, Urmağay erdim keşiki. Tahır diyer, ey bakerem! Boldı süyi lacerem, Merdan durup ıska ga dam, Goymağay erdim keşiki. Elkıssa, Tahır bu sözüni gutardı. Zöhre gizin ışkı coş urup: - Ey Tahır can, canım yolunda gurbandır. Yör, mekdebe gireli! diyip mekdep tarapa uğ radılar. Bu ikisinin aşık-magşukhğı elem-cahana meşhur boldı. Babahan bilen Bahirin ehtivepa edeni seher halkına melim erdi, emma Tahır bilen Zöhre gizin bu işden habarları yok erdi. Bir gün Zöhre bilen Tahır mekdepden geler erdiler. Buların yolı bir biz dokayan gam kempirifi üstünden erdi. Ol gam ayal aşıkların önünden çıkıp aytdı: - Ey guzularım! Men bu yerde biz dokayarm, siz menin dokmama ziyan yetirersiniz. Bizimin üs tünden ötmen, özge yerden yol salın. Men garibin doğasını alın! diydi. Garrınıfi bu sözlerine Tahır gulak salman, aşığını dikip, elindeki gurşun guylan kenegini atıp goyberdi. Kenek aşığa değip, yokarı bökdi ve barıp dokmamfi iki sanı ersini girdi. Muna garrının gaharı gelip: "Ey guzularım! Biz garip, siz begzada: size yaman söz diymeğe gorkarmen, her halda iki keleme arzım bar" diyip, bir ebyat aydar boldı: Ey şems-i enver yüzlü gül, Görmeyeydim seni keşke. Evvelde ben sana gönül, Vermeseydim aman keşke. Ey bülbül-ü Bağ-ı İrem, Ey Mihribân zibâ senem, La'lin zekâtın dembedem, Sormasaydım sana keşke. Aşıkınım ben, ey et haber, Ağlayıp gezip akşam seher, Hicran çekip hûn-ı ciğer, Dilmeseydim ben ah keşke. Sen cilve edip can ara, Divâneyim insan ara, Başım salıp meydan ara, Girmeseydim ben ah keşke. İzleyip visali ben, gedâ, Kıldım aziz canım feda, Himmet eteğin belime, Vurmasaydım ben ah keşke. Tahir der ki, ey sonsuz kerem, Oldu dermansız yaram, Mertçe kalkıp aşka kadem, Koymasaydım ah ben keşke. Tahir sözünü tamamladı. Zühre kızın aşkı coşup : -Ey Tahir Can, canım yoluna kurbandır. Haydi, okula girelim!.. dedi, okula doğru gittiler. Bu ikisinin âşıkla maşuk olduğu bütün cihâna yayılmıştı. Babahan ile Bahır'ın birbirlerine söz verdiklerini bütün şehir halkı biliyordu. Ama Tahir'le Zühre'nin bundan haberi yoktu. Bir gün Zühre ile Tahir okuldan geliyorlardı. Onların yolu, biz dokuyan yaşlı bir kadının yanından geçiyordu. O yaşlı kadın âşıkların önüne çıkıp şöyle dedi: Ey kuzularım! Ben burada bez dokuyorum, siz benim dokumalarıma zarar vereceksiniz. Bezimin üstünden geçmeyin, başka yerden geçin. Ben garibin duasını alın! dedi. Tahir, yaşlı kadının bu sözlerini dinlemeden, aşık kemiğini dikip elindeki kurşun doldurulan kenegini atıp bırakıverdi. Kenek, aşıka değip yukarı fırladı ve gidip dokumanın iki ipini kopardı. Bu olaya hiddetlenen kadın : " Ey kuzularım! Biz garibiz, siz beğzâdesiniz. Size kötü söz söylemeğe korkuyorum, yine de iki kelime söyleyeceğim." deyip, bir şiir söyledi:

20 -:i: Tahır can, hezil etme mana, Hezil eyle Zöhre can bilen. Oynap değişmek yaraşmaz, Kempire nov cuvan bilen. Her kim oynar öz denine, Baş urma dünye cenine, Gaflatda galip sonuna, ötmeğey sen arman bilen. Aranızda bir söz bardır, Şa-vezire aşiğerdir, Seher halkı bihabardır, Ayan ermes güman bilen. Yaman yoldur ışkın yolı, Bolar sen divana, deli, Hakikatin sorgul veli, Enen Şahıhuban bilen. Dövran üstünizde durmaz, Könlüfi isten yere yörmez, Şa Zöhreni sana bermez, Yele gider duman bilen. Yüzleri cennetin güli, Zülpleri sovsan-sünbüli, Ovazı Erem bilbili, örter seni pığan bilen. Gamların pendin alsan, Ganplara rehim kılsan, Zöhre cana aşık bolsan, öter ömrün hicran bilen. Garn aydar, budur sözüm, şoh neferler gördi gözüm, Sen-oğlum, Zöhrecan-gızım, Ehtiftiz bar peyman bilen. Tahir can, şaka yapma bana, Şakalaş sen Zühre can ile. Oynayıp değişmek yaraşmaz, Yaşlıya nev-civân ile. Herkes oynar öz dengiyle, Baş vurma dünya çengine, Gaflette kalıp sonuna, Geçmeyesin âh vâh ile. Aranızda bir söz vardır, Şâh vezire aşikârdır, Şehir halkı bihaberdir, Âyân olmaz gümân ile. Yaman yoldur aşkın yolu, Olursun divâne, deli, Hakikatin sor sen velî, Anan Şâhıhûbângile. Devrân üstünüzde durmaz, Gönlün istediği yere yürümez, Şâh, Zühre'yi sana vermez, Yele gider duman ile. Yüzleri cennetin gülü, Zülfleri sûsen sümbülü, Âvâzı İrem bülbülü, Yakar seni figân ile. Yaşlıların öğüdün alsan, Gariplere rahim kılsan, Zühre cana âşık olsan. Geçer ömrün hicran ile. Yaşlı söyler, budur sözüm, Çok kişiler gördü gözüm, Sen oğlum, Zühre can kızım, Ahtiniz var peymân ile. Tahır bu sözni eşidip, yüreğine ot düşdi ve oynamakdan, gülmekden ve iymek-içmekden bizar boldı. Sonra enesinin yarana barıp aytdı: - Ey ene, sehrada yaz çıkıpdır, güller açılıpdır, cahan lelezar bolupdır. İller sehraya şeyle gidyerler. Mana bir gısım govurga edip bersefi, men hem sehra çıkıp av avlap gelsem. Enesi pakır govurga edip, bir okara salıp: "Al gizim!" diyip, önünde goydu. Tahır almadı ve aytdı: - Ey mehriban enem! Mana govurganı öz elin bilen ber, men senin öz elinden alıp iymegi isleyirmen. Enesi: "Yagşı, bolyar" diyip, öz eli bilen uzatdı. Şol vagta Tahır beg enesinin gısımınm daşmdan tutup gısdı. Enesi: Tahir, bu sözleri duyunca yüreğine ateş düştü ve oynamaktan, gülmekten ve yiyip içmekten el ayak çekti. Sonra anasının yanına gidip şöyle dedi: -Ey ana, çöle bahar gelmiş, güller açılmış, cihan lâle bahçesi olmuştur. Eller, çöle gezmeğe gidiyorlar. Bana biraz kavurga yapıversen de, ben de çöle çıkıp avlanıp gelsem. Anası garip kavurga yapıp bir kaba doldurup :" Al kuzum! " diye önüne koydu. Tahir almadı, şöyle dedi: -Sevgili annem! Bana, bu kavurgaları elinle ver, ben senin elinden alıp yemek istiyorum. Anası: " İyi, olur " deyip kendi eliyle uzattı. O zaman Tahir Beğ annesinin elinin dışından tutup sıktı. Anası:

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 03.09.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri 1950 Sivas Gürün'de doğdu. 10 yaşlarında saz çalıp, türkü-deyişler okudu. 15 yaşında kendi yapıtı ilk plağıyla büyük üne kavuştu. Konser turneleri, kasetler, plaklar, uzunçalar, long playler ve günümüz

Detaylı

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz Son harflerini vurgulayarak okuyunuz. bak çak fak gak hak kak pak sak şak tak yak bek dek kek pek sek tek yek bık çık sık tık yık cik bas has kas mas pas tas yas kes ses pes fıs kıs his kis pis sis pus

Detaylı

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

, ERZİNCAN, TÜRKİYE. [ 0001 ] Bunca çilenin sonu değil mi bir avuç toprak Ölümden yana korkum yok Tek korkum unutulmak İsmail GÜN 1953-03-09; Mart, Pazartesi - 2000-07-11; Temmuz, Salı 2014-02-09; Şubat, Pazar :: 10.10.32

Detaylı

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yasal Uyarı: Bu ekitap, bilgisayarınıza indirip kayıt etmeniz ve ticari olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Şiirlerin

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127 KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127 Düzenleyen Administrator Salý, 15 Haziran 2010 Mersin Gazetesi KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127 YAZIK Abidin GÜNEYLÝ-Mersin Küfürün adýný günah koymuþlar Etsem bana yazýk etmesem

Detaylı

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ 1 2 KARACAOĞLAN DEYĠġLERĠ KARACAOĞLAN DEYĠġLERĠ 3 1. SABAHTAN UĞRADIM 2. ZĠYADE 3. ĠÇĠNDE 4. KEREM EYLE 5. ALA GÖZLÜ 6. BĠZĠM ĠLLERE 7. BENDEN YANA 8. GÖNÜL 9. PERĠġAN 10. KERVAN 11. DURMASIN 12. BAHAR

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne AYŞE BENEK KAYA Doğan kaya nın eşidir. 1956 da Sivas ta doğmuştur Tevfik ve Türkân Benek in kızıdır. Sivas ta Dört Eylül İlkokulu ve Selçuk Ortaokulunu bitirdikten sonra Sivas Merkez İlköğretmen Okuluna

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

İntikam. Ölüm Allah ın Emri İntikam Bilir misin sen her gece Kendinle oturup konuşmayı Geceden uyanmamaya ant içip Gün ışığıyla yeniden doğmayı Bilir misin sen her güne hayata küskün başlamayı Anti sosyal kişilik olup da Şişelerin

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR ÖTÜKEN Ârif Nihat Asya BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Şiirler: 1 BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Servet Asya ya Armağanımdır. DESTAN O zaferler getiren atların Nalları altındanmış; Gidişleri akına, Gelişleri akındanmış.

Detaylı

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar Yýldýz Tilbe 1 Onaylayan Administrator Pazar, 06 Mayýs 2007 Son Güncelleme Perþembe, 14 Haziran 2007 Besteciler.org ADAM OLSAYDIN Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar Kendini arattý, beni bulmadý yar Düþtüm

Detaylı

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız. eş aş iş oş uş ış öş üş şe şa koş şi şo şu şı şö şü ez az iz oz uz ız öz üz ze za zi zu zı zö zü eşi aşı kuş kış düş işe aşar eşik şık kuşu kaz tiz boz yaş buz tuz muz kız köz yüz meze zaza izi mış dış

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Lyn Doerksen Türkçe Hanna, Elkana adındaki iyi bir

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan, Yücel Terkanlýoðlu Onaylayan Administrator Cumartesi, 23 Þubat 2008 Son Güncelleme Pazartesi, 27 Ekim 2008 Besteciler.org HTML clipboard Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için

Detaylı

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp. Sezen Aksu 2 Onaylayan Administrator Pazar, 20 Mayýs 2007 Son Güncelleme Perþembe, 14 Haziran 2007 Besteciler.org Çok Ayýp Söz - Müzik: Sezen Aksu Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun

Detaylı

2008-2014, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

2008-2014, ERZİNCAN, TÜRKİYE. [ 0001 ] Kim ki Dost yolunda Terk-i Can eder Dost ona Didar ını ihsan eder Kim bu fani dünyayı terkeylese Dost ebed mülke onu sultan eder Hacı Emine KÖSEOĞLU 1942-2007 2014-06-10; Haziran, Salı :: 12.46.10

Detaylı

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde. 1. a) Bende yapışık, sende yapışık Çam ağacı çamda yapışık. b) Sende de var, bende de var Bir kuru çöpte de var. c) Arifsiniz, zarifsiniz Kendinizi neden bilirsiniz? 2. a) Ağzı var, dili yok Canı var,

Detaylı

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam. Onaylayan Administrator Pazartesi, 21 Mayýs 2007 Besteciler.org Amerika A memo Burasý New York Amerika Evler karýþtý bulutlara Nasýl bir zaman Nasýl bir yaþam A memo Ýnsanlar simsiyah, kýzýl, beyaz Sokaklar

Detaylı

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Serap Deliorman Balkar-Karaçay Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Serap Deliorman Balkar-Karaçay Yeni çağın yenisinde, eski çağın berisinde, göçebeler yaşarmış

Detaylı

Maniler. Yazan: Bedriye Aksakal. Giden oğlan dursana Saatini kursana Madem beni istiyon Babama duyursana.

Maniler. Yazan: Bedriye Aksakal. Giden oğlan dursana Saatini kursana Madem beni istiyon Babama duyursana. Maniler Yazan: Bedriye Aksakal Giden oğlan dursana Saatini kursana Madem beni istiyon Babama duyursana. Bağa girdim üzüme Çubuk battı gözüme Ben bu köyde yarsız kalırsam Tükürsünler yüzüme. Meşe meşeye

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz CİNGEYLİ AŞIK BEKTAŞ GAZELOĞLU Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen TURAN Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu Mihman canlar bize safâ geldiniz Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu Mihman canlar bize safâ geldiniz Bizi,

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının ikinci haftası) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar la da gi di le mez. Çün kü uçak lar çok ya kın dan geçi

Detaylı

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý. Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý. Aðaçlar gördüm yeryüzü yaþýnda; Gölgesinde yaz uyur, kýþ uðuldar baþýnda.

Detaylı

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ A RI DA I NDAN UÇTUM & b 4 2 & b Ağ rı Da ğı'n Kış la nın ö Dağda hay la danuç tum nü pı r kurdu Ça yır çi me Hep kuşlatım r le o A Yöre: Ağrı ne di düştüko r durdu Ça yır çi Hep küş lar A tım r me o le

Detaylı

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970) Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970) ORHAN SEYFİ ORHON(1890-1970). İstanbul da ilk ve lise eğitiminden sonra girdiği Hukuk Fakültesi den mezun olur (1914). Kısa süreli memurluktan

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Duygular Dönüştü Söze. Erenler Zehir Getirin Balınan Öldürmen Beni Bağrıma Diken Batırın Gülünen Öldürmen Beni

Duygular Dönüştü Söze. Erenler Zehir Getirin Balınan Öldürmen Beni Bağrıma Diken Batırın Gülünen Öldürmen Beni 1940 yılında Maraş ın Göksun ilçesinin Yoğunoluk köyünde doğdu. 11 yaşından itibaren irticalen şiir söylemeye başladı. Yaşlı ve usta aşıkların yanında kendisini yetiştirmiştir. Küçük yaşta babasını yitirir.

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı TÜRKÜ: Türk e ait anlamına Türkî zamanla türkü biçiminde söylenmiştir. M.Fuad Köprülü ye göre Türklere mahsus bir beste ile söylenen halk şarkılarıdır. Anadolu da biçimce ilk türkü 16. yüzyılda Öksüz Dede

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ -Okul nedir? Okulumuzu tanıyoruz.okulumuzun bölümlerini tanıyoruz. -Okulda kimler çalışır ve ne iş yaparlar öğreniyoruz.

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan. 23 nisan şiirleri, 23 nisan ile ilgili şiirler, çocuk bayramı şiirleri, ulusal egemenlik şiirleri, 23 nisan, şiirler, 23 nisan şiirleri, ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, en güzel 23 nisan şiirleri, 23

Detaylı

HAZRET-İ ALİ DESTANI BİRİNCİ BÖLÜM

HAZRET-İ ALİ DESTANI BİRİNCİ BÖLÜM HAZRET-İ ALİ DESTANI BİRİNCİ BÖLÜM [2b] (1) HAYBER KALESİ NİN FETHİ (3) Haberleri rivayet edenler ve eserlerden nakledenler şöyle anlatırlar: Hazret-i Muhammed; (5) bir gün sabah namazını kıldı, (6) mübarek

Detaylı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Fiilden İsim Yapma Ekleri

Fiilden İsim Yapma Ekleri Fiil kök ve gövdelerinden, isimler yapmakta kullanılan eklerdir. Bu eklerin sayıca çok ve işlek olması, Türkçenin fiilden isim yapmaya elverişli bir dil olduğunun da göstergesidir. 1. -gan, -gen; -kan,

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Yuhanna 15:9 Baba'nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Yesaya 43:1 Ey Yakup soyu, seni yaratan, Ey İsrail, sana biçim veren

Detaylı

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU KASIM 2018 EĞİTİM BÜLTENİ 10 KASIM 10 kasım 10 kasım 10 kasım benim en büyük yasım Sen yüreğimde sen damarımda Sonsuzluğa akan kansın Yurdumu

Detaylı

Elişa, Mucizeler Adamı

Elişa, Mucizeler Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Elişa, Mucizeler Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible

Detaylı

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10 1 Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10 ÂŞIK DERDİYAR IN ÇİFT KAFİYELİ ŞİİRLERİ Yrd. Doç. Dr. Doğan KAYA Sivas ın merkez köylerinden olan

Detaylı

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? 5 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile nedir? Aileyi oluşturan bireylerin

Detaylı

Şasenem-garıp / Şahsenem

Şasenem-garıp / Şahsenem Şasenem-garıp / Şahsenem İndi haban Şasenem gızdan eşidin. Şascncm ertesi ir bilen turup, mekdebe gitmekçiboldı. Emma enesi ona: "Ey Şasenem, nirek gitcek?" diyip soradı. Şasenem: "Mekdebe" diydi. Enesi:

Detaylı

Nizamettin Kayacan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nizamettin Kayacan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 10.11.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

M.E.B. ÖZEL UYANIŞ ANAOKULU

M.E.B. ÖZEL UYANIŞ ANAOKULU M.E.B. ÖZEL UYANIŞ ANAOKULU EYLÜL AYI EĞİTİM PROGRAMI OKULUM Hayata ilk adım attığımız yer olan okulumuzu tanıyoruz. Okulumuzun bölümleri, çalışanları, kullandığımız araç ve gereçler, onların ne işe yaradıkları

Detaylı

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme)

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme) Erotik Şiirler Atlasım (Derleme) gecenin G noktası gecenin G noktasına değdi tenimiz kırmızı bir zelzele tenin tenha yerlerinde dilbaz oldu şehvet nefesin örtününce bedenime nefesin ki önsözüdür yağmurlu

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ANADOLU LİSESİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROGRAMI (NİSAN 2015)

ÖZEL KIRAÇ ANADOLU LİSESİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROGRAMI (NİSAN 2015) ÖZEL KIRAÇ ANADOLU LİSESİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROGRAMI (NİSAN 2015) SINIF DÜZEYİ: Lise ETKİNLİK ADI: Barış ve Vatanseverlik ETKİNLİĞİN YAKLAŞIK SÜRESİ: 40 dakika KAZANIM: Barış ve Vatanseverlik kavramını

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

ondan haber sormak için bir kaç kelime söz dedi. Aşık Ahmet de cevap verdi: ondan habar soran, birneçe keleme söz diydi. Aşık Ahmet hem coğap berdi:

ondan haber sormak için bir kaç kelime söz dedi. Aşık Ahmet de cevap verdi: ondan habar soran, birneçe keleme söz diydi. Aşık Ahmet hem coğap berdi: İndi sözi Memmet Han patışanm gizi Sayat Handan eşidin. Gün guşluk galanda, Sayat Han bağa tomaşa edip yörcr erdi. Nece nazarı bağa düşdi. Görse, bir garrı baba almaların yarısını iyip, yarısını taşlap,

Detaylı

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek AŞIK SÜMMANİ KİMDİR? Asıl adı Hüseyin olan Aşık Sümmani 1860 yılında ilçemizin Samikale köyünde doğmuştur.babası Samikaleli bir köylüdür. Aile lakaplarına Kasımoğulları derlermiş.sümmani 55 yaşında vefat

Detaylı

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri On5yirmi5.com En güzel 'Anneler Günü' şiirleri En güzel 'Anneler Günü' şiirlerini sizler için listeledik... Yayın Tarihi : 10 Mayıs 2013 Cuma (oluşturma : 1/17/2017) 12 Mayıs Anneler Günü... Sizin için

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Azerbaycan Masalı Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Azerbaycan Masalı Var varanın, sür sürenin, vay haline izinsiz bağa girenin... Bir

Detaylı

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17 Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan. Diyen Yunus Emre halk tarafından çok sevilen bir mutasavvıftır. Halk onu hep sevmiştir.

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl

Detaylı

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar Şiir Anadan Örnekler Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar Akıyor ırmağı yeşildir köyü Kokuyor burnuma tekke'nin çayı Sayıyorum

Detaylı

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 10.11.2010 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ MAYIS AYI PSİKOLOJİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA YARDIMSEVERLİK Çocuklar küçük yaşlarda özellikle 3 yaşına kadar oldukça benmerkezci ve kendilerine yönelik

Detaylı

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 23.10.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat 2 Bir avuçtuk biz göklere sığmayan. Bir avuçtuk biz Cennete susayan. 2 2 Düşmez dilimizden sökülmez kalbimizden Nakarat En kutlu sözdür bu La ilahe illallah. 5 2 Yar oldum gönlüme sevgi ektin içime. Tevhit

Detaylı

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ? 2017-2018 EKİM AYI 5-6 YAŞ PLANI EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?.HAFTA: EVİMİZ VE AİLEMİZ Evi izi Evi izi eşyaları ı ta ıyalı. Ailemizde kimler var. Çekirdek aile ve ge iş aileyi ta ıyalı. ölü leri i ta

Detaylı

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe 60. Hikayenin 56.si www.m1914.org

Detaylı

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi al mak için ka fası nı sok tu. Ama içer de ki za rif

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1. A. Şehirde yaşıyanlar bazı kurallara uymak zorunda. 2. B. Suriye, Türkiye nin güney komşusudur. 3. C. Kırlarda benbeyaz papatyalar vardı.

Detaylı

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE Kimliğiyle ilgili iki ayrı tartışma var. Birincisi, 16 ve 17'nci yüzyılda yaşadı. Yeniçeri ocağından yetişen bir şair. 1578-1590 arasındaki Osmanlı-İran savaşlarına katıldı. Bir tür ordu şairidir. Diğeri

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL HAK***** YIL***** Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL MEH***** AKI*****

Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL HAK***** YIL***** Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL MEH***** AKI***** 20 Nisan 2016 tarih ve 29690 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yükseköğretim Kurulu Lisansüstü Eğitim- Öğretim Yönetmeliğinin Madde 7-2 ve Düzce Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim Yönetmeliğinin Madde

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

TC Kimlik Numarasi Öğrenci No Adı Soyadı Kampüs Ad Bina Ad Sinav Yeri 16337***274 o FET*** ÇEL*** Göztepe GZNS - Nihat Sayar Binası GZNS.

TC Kimlik Numarasi Öğrenci No Adı Soyadı Kampüs Ad Bina Ad Sinav Yeri 16337***274 o FET*** ÇEL*** Göztepe GZNS - Nihat Sayar Binası GZNS. TC Kimlik Numarasi Öğrenci No Adı Soyadı Kampüs Ad Bina Ad Sinav Yeri 16337***274 o230114134 FET*** ÇEL*** Göztepe GZNS - Nihat Sayar Binası GZNS.401 19693***406 o238114131 İRE*** BAL*** Göztepe GZNS -

Detaylı