BÂKÎ DÎVÂNI NDA TASAVVUFÎ VE BATINÎ KÜLTÜR * SUFI AND HETERODOX CULTURE IN BAKI S DIVAN Esma AHN **

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BÂKÎ DÎVÂNI NDA TASAVVUFÎ VE BATINÎ KÜLTÜR * SUFI AND HETERODOX CULTURE IN BAKI S DIVAN Esma AHN **"

Transkript

1 Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 7 Sayı: 33 Volume: 7 Issue: 33 Issn: BÂKÎ DÎVÂNI NDA TASAVVUFÎ VE BATINÎ KÜLTÜR * SUFI AND HETERODOX CULTURE IN BAKI S DIVAN Esma AHN ** Öz Osmanlı iirine hâkim olan melâmî anlayıtan ötürü airler sıkça kendilerini bir Abdal ve Kalenderi dervii olarak gösterirler. Buna balı olarak bu dervi topluluklarının yaantıları, kendilerine has âdet ve uygulamaları, giyim kuamları ve kullandıkları eyalar divanlarda zengin bir biçimde karımıza çıkar. Bâkî de divanında aırlıklı olarak Abdal ve Kalenderi dervilerine ait âdet ve geleneklerden söz etmi, çeitli dervi giysilerinin isimlerini kullanmı ve kullandıkları bazı eyalara gönderme yapmıtır. Bu makalede Bâkî nin divanında yer alan tasavvufî ve batınî hayata dair unsurlar bir araya getirilip incelenmitir. Ele alınan konuyla ilgili yeri geldikçe farklı airlerin beyitlerinden destekleyici örneklere yer verilmi ve dönem seyahatnamelerinden gözlemler aktarılmıtır. Anahtar Kelimeler: Osmanlı iiri, Bâkî Divanı, Tasavvuf, Dervi, Kalender. Abstract Because of the malamah conception that predominates Ottoman poetry, poets often pretend as if they are Abdals and Kalenders. Therefore the daily lives of these dervishes, their traditions and customs, their clothing and the goods they used commonly appear in divans. Baki predominantly mentioned the customs and the traditions of Abdal and Kalenderi dervishes, uttered various names of dervish costumes and referred to some of their goods in his divan as well. In this paper, the elements concerning mystic and heterodox life founding in Baki s divan are gathered and investigated. Related to the observed matter, supporting examples are represented and observations from the travel books of the period are quoted in appropriate places. Keywords: Ottoman Poetry, Divan of Baki, Mysticism, Dervish, Kalender. Giri Bâkî Divanı ndaki tasavvufî kültürden söz etmeden önce iirdeki dervi tipi üzerinde durmak gerekir. Klâsik iirdeki dervi tipi Horasan ekolünün etkilerini üzerinde taıyan bir özellie sahiptir. 1 Dervi fakrın, mahviyetin ve melametin sembolüdür. Her türlü maddi nimeti * Bu makale Bâkî Divanı na Göre 16. Yüzyıl Osmanlı Toplum Hayatı, (stanbul Üniversitesi, 2011) balıklı doktora tezinden faydalanılarak hazırlanmıtır. ** Yrd. Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 1 III. (IX.) yüzyılda manevi ve ruhani hayata yönelen müslümanlar arasında birinin merkezi Irak dierininki Horasan olmak üzere iki eilim ortaya çıktı. Merkezi Irak ta olan harekete tasavvuf, mensuplarına da sûfî deniyordu. Cüneyd-i Badadî, Serî es-sakatî gibi isimlerin önderlik ettikleri bu harekete mensup kiiler dindarlıın esaslarına balı kalmakla bereber âdâb, erkân, hırka gibi dı görünüe ve semâa da önem veriyorlardı. Bâyezid-i Bistâmî ve Hamdun el-kassâr gibi isimlerin önderlik ettikleri Horasan daki harekete de melâmet, mensuplarına da melâmî adı veriliyordu. Dierlerinin tersine bunlar kendilerini halktan

2 terk etmekle birlikte hırka, tâc gibi kendisini sıradan insanlardan farklı kılan kisvelere de karıdır. Manevî bakımdan yücelmek için nefsini zerreden daha küçük görmek, benlii yok etmek için insanların gözünde kınanacak bir görüntü sergilemek, tümüyle kayıtsız ve âzâde olmak bu dervi tipinin en önemli özelliklerindendir. Bununla birlikte klâsik iirde dervi; Kalender, Abdal ve bunların kolları olan dier batınî grupların hemen tümünü kapsayan bir prototipe sahiptir. Dolayısıyla gerek yapıp ettikleri gerekse giyim kuamıyla toplumda genel kabul gören insan tipinden uzak ve marjinaldir. Bâkî Dîvânı (BD) ndaki dervi tipine de bu bakı açısıyla yaklamak gerekir. Nitekim divanda Abdal ve Kalenderi zümrelerine ait âdet ve özelliklerden söz eden pek çok beyit yer alır. Bu marjinal zümrelerin hayat tarzları, giyim kuamları ve kullandıkları eyalarla ilgili divanda pek çok malumat bulmak mümkündür. Bu çalımada söz konusu meselelerin geçtii beyitler ele alınıp etraflıca açıklanmaya çalıılacaktır. Tasavvufî ve Bâtınî Gruplar BD de dervi kelimesinin geçtii aaıdaki beyitte derviliin gerçek sultanlık olduuna iaret edilmitir. Dünya saltanatı sultana ayak baı olurken derviin hiçbir kaydı olmaksızın müstani bir ekilde kendi baına sultan olup 2 gezdii ifade edilir. Derviliin dünya sultanlıklarıyla kıyaslanamayacak ekilde hakiki sultanlık olması yanında derviin her türlü kayıttan âzâde olduuna dikkat çekilen beyitte gezer fiiliyle aynı zamanda dervilerin gezgincilik özelliklerine de ince bir gönderme yapıldıı anlaılmaktadır: Sultâna kayd-ı saltanat-ı dehr pây-bend Dervî kendü baına sultân olup gezer 3 g.138/5 Dervilerin gezgin olma özellii yukarıdaki beyitte bir parça ima edilirken aaıdaki beyitte daha net olarak göze çarpmaktadır. Beyitteki âık âdeta bir dervi kılıında karımıza çıkmıtır. Seyyâh, memleket seyr etmek, vilâyet göstermek gibi ibareler âık tipi çerçevesinde gezgin dervilere gönderme yapıldıını göstermektedir. Âık gönlüne düen akın etkisiyle dervilerin âdeti üzere yollara dümü, sabrı ve kararı elden gitmi bir hâlde memleket memleket ve vilayet vilayet dolamaktadır. Beyitte çizilen tabloya uygun olması bakımından vilâyet göstermek tabirinin aynı zamanda velilik, keramet göstermek gibi anlamları olduunu da burada hatırlatmak yerinde olacaktır: Âıkı bî-sabr u ârâm eyleyüp seyyâh ider Memleket seyr itdürür akuñ vilâyet gösterür 4 g.51/5 Dünyayı ve dünyevî deerleri umursamayan, içinde yaadıkları toplumun ve toplumsal düzenin inanç ve geleneklerine karı çıkan, bunu kılık kıyafet, tutum ve davranılarıyla gündelik hayatlarına da yansıtan sûfîlere kalender adı verilir. (Azamat, 2001: 253) Hâtem redifli kasidede yer alan bir beyitte yüzük, kaını kazıtmı ve boynuna altın bir tavk takmı bir Kalendere benzetilerek altın ve talı bir yüzük/mühür metaforu altında Kalenderilerin saç, ka, bıyık ve sakallarını tra etme eklindeki çâr-darb uygulamasına gönderme yapılmıtır. Kalenderîler çâr-darb yapmanın yanında boyunlarına köleliin ve mahviyetin simgesi olarak tavk, yani bir çeit halka takarlardı. 5 Beyitte tavk-ı zerrîn takma ifadesiyle buna da gönderme yapılmaktadır. Yüzük için tavk-ı zerrîn parmaa girecek kısım olan halkasından kinâyedir. Ka ise taın konulduu yuvadır. Kaın kazıtılması, yüzük için ka kısmının taa göre oyulması, yuva açılması anlamında olabilir: farklı gösteren davranılara, mensuplarını ele veren hırka ve semâa karıydılar. (Tahsin Yazıcı (1994). Dervi, DA, c.9, stanbul, s.188.) 2 Baına sultan olmak kayıtsızlıı, âzâde olmayı, kimsenin boyunduruu altına girmeden yaamayı vb. ifade eden bir tabir olup iirde sıkça kullanılır. Bâkî nin baka beyitlerinde de bu tabire rastlanmaktadır: Tende bir kühne kabâ elde biraz nân olsun / Âık-ı bî-ser ü pâ baına sultân olsun (g.354/1); Cihânda bauma sultân iken âzâde vü fârig / Beni zencîr-i akuñ boynı baglu bir esîr itdi (g.523/5) 3 Dünya saltanatının kaydı sultana ayak baıdır. (Oysa) dervi kendi baına sultan olup gezmektedir. 4 Senin akın âıı sabırsız ve huzursuz edip bir seyyah haline getirir; memleketler dolatırıp vilayetler gösterir. 5 Kazıtdum kaumı tavk eyledüm gîsûñı boynumda / Efendi ba açuk abdâluñam ben de kalender-vâr (Mostarlı Ziyâî, g.72/5); Boynında sanma hâle anuñ tavk-ı ıkıdur / Mâh oldı iy Vusûlî o mihrüñ kalenderi Vusûlî, (g.186/5)

3 Tavk-ı zerrîn takınup yine kazıtmı kaın htiyâr eylemi üslûb-ı Kalender hâtem 6 k.19/13 Kalenderiler ve benzeri dervi gruplarını ifade eden Abdallar baları açık, yalınayak ve yarı çıplak dolaırlardı. 7 Çou zaman bellerindeki bir örtüden baka üzerlerinde giysi bulunmazdı. Bâkî bir beytinde buna gönderme yaparak ak derdinin yakıcılııyla çıplak gezen âıı, âlemi hayrân olup gezen bir Abdala benzetmitir. Beyitteki hayrân kelimesiyle Abdalların esrar kullanmalarına, hayrân olup gezer ibaresiyle de yine bu dervilerin gruplar halinde diyar diyar dolamalarına gönderme yapılmıtır: Âık ki sûz-ı ak ile uryân olup gezer Abdâldur ki âlemi hayrân olup gezer 8 g.138/ de vefat eden âh Ni metullâh-ı Velî ye nisbet edilen bir tarikat olan Nimetullahilik birçok tasavvuf nevesinin kaynamasından meydana gelen bir tarikattır. Safevîler döneminde tamamen iîleerek Haydarî, Safevî ve Kalenderî unsurların kaynama mahalli olmutur. (Kılıç, 2007: ) Sevgilinin tatlı sözleri ve eker saçan dudaklarıyla Ni metullâhîlere ihsanı bol bir ziyafet çektiinin ifade edildii bir beyitte Ni metullâhiyyeye mensup dervilere gönderme yapılmıtır. Beyitte airin yapmak istedii asıl ey hân, ihsân, Ni metullâhî, eker gibi aralarında tenasüp bulunan kelimeleri bir araya getirmektir. 9 Ayrıca Kalenderî merepli bu grupların esrar kullandıı da hatırlanacak olursa esrarkelerin tatlıya olan dükünlüüne gönderme yapıldıı da düünülebilir. Daha tasavvufî bir anlayıla yaklaıldıında ise Nimetullahî dervilerine sözleriyle feyiz veren bir müridin varlıından söz edilebilir. Ancak temelde bu gibi ifadeler airin birbiriyle uyumlu kelimeleri bir tarikat ismine gönderme yapacak ekilde kullanmasından ibarettir: Hân-ı ihsân-ı firâvân çekdi îrîn sözlerüñ Ni metu llâhîlere ol la l-i ekker-bâr ile 10 g.415/3 Nurbahiyye, Kübreviyye tarikatının kollarından biridir. Kurucusu Muhammed Nurbah a nisbetle bu adı almıtır. iî bir tarikattır. (Algar, 2006: 504) Nurbahî bu tarikat mensuplarına verilen isimdir. Bâkî bir beytinde Senin yüz güzelliinin etkisi Nûrbahîlerin çerâını parlak ııklarla güne gibi aydınlattı. diyerek Nûrbahîlere gönderme yapmıtır. Ni metullâhîlere çarıım yapılan yukarıdaki beyitte olduu gibi bu beyitte de air tarikat ismi olan, ancak kelime anlamı itibarıyla nur saçan, nur baheden anlamına gelen Nûrbâhî kavramıyla rûen, gün, çerâg, pertev, envâr gibi uyumlu kelimeleri bir araya getirerek tenasüp yapmıtır. 11 Burada yüz güzelliinin güne gibi aydınlatması ifadesiyle cavlak, yani saç, sakal, bıyık ve kalarını tamamen kazıtmı bir dervi mazmunu hissedilmektedir. Bununla birlikte Andolu da birçok dervi grubunun ellerinde kandil taıyarak gezdikleri hatırlanacak olursa Nurbahîler ve çerâ kavramı arasında kurulan ilgi daha iyi anlaılabilir. Dier yandan beyitte kandil veya mumları, yanan bir atele tututurmaya iaret edilmitir: Rûen itdi gün gibi âsâr-ı hüsn-i tal atuñ Nûr-bahîler çerâgın pertev-i envâr ile 12 g.415/4 Batınî Hayat 6 Yüzük yine altın bir tavk takınıp kaını kazıtarak Kalender tarzını benimsemi. 7 Abdallar çıplaklıklarını Âdem peygamberin sünneti olarak görürler, onun cennetten üryan çıktıını, incir yapraıyla avret yerlerini örttüünü, kendilerinin ona halef olabilmek için buna uymaları gerektiini kabul ederlerdi. (Resul Ay (2008). Anadolu da Dervi ve Toplum, stanbul: Kitap Yayınevi, s.42) 8 Akın yakıcılıı ile çıplak dolaan âık, âlemi hayran olup gezen bir Abdaldır. 9 Benzeri bir durum bir baka airin ni met ve bûse, dudak ve gülümseme arasındaki ilikiyi vurgulamak için bir espiri gelitirerek Ni metullâhîler ve Handânîlere gönderme yaptıı u beyitte de görülmektedir: Ni metu llâhî degül mi bûseler / âh-ı Handânî degül mi leblerüñ (Necâtî, g.301/2) 10 O ekerler saçan dudaklarınla tatlı sözlerin Nimetullâhîlere ihsanı bol bir ziyafet çekti. 11 Hilâl ve Nûrbahiyye kelimelerinin bir arada kullanıldıı u beyitte de aynı durum söz konusudur: Hilâl aldı el Nûr-bahiyyeden / Ki tevhîde oldı güâde-dehen (Vuslatî Ali Bey, Çehrin Gazavat-nâmesi, b.205) 12 Senin yüz güzelliinin etkisi Nûrbahîler çerâını parlak ııklarla güne gibi aydınlattı (yaktı)

4 Kiiye kimlik ve itibar kazandıran her türlü kisveyi reddeden Abdal ve Kalenderî dervileri genellikle balarına herhangi bir sarık, serpu vb. örtmezlerdi. Baa örtülen serpular eski toplum hayatında erkekler için mensup olunan tarikatı, meslei, merebi göstermekle birlikte bir saygınlık alameti durumundaydı. Baı açık dolamak ise zelillik olarak algılanıyordu. nsanlar tarafından kınanmayı celbetmek istedikleri için özellikle bu ekilde gezmeyi tercih eden Abdalların bu özelliine gönderme yapan aaıdaki beyitte sevgilinin dudaının hasretiyle arabın kıpkızıl divane, arap üzerindeki kabarcıın ise baı açık Abdal olduu söylenmitir: Hasret-i câm-ı lebüñ ol deñlü te sîr itdi kim Kıpkızıl dîvâne mey ba açuk abdâluñ habâb 13 g.18/4 Abdallar baı açık dolamanın yanında çâr-darb yapıyor yani saç, sakal, bıyık ve kalarını kazıtıyorlardı. 14 Yukarıdaki beyitte ba açık bir Abdala benzetilen arap kabarcıının yuvarlak ve parlak görünümü, serpusuz olmanın yanında çâr-darb edilmi bir baı anımsatması bakımından da dikkat çekicidir. Kıpkızıl dîvâne delilikte haddi amı, tamamen deli divane olmu anlamındadır. arap ve kıpkızıl kavramı arasında renk bakımından ilgi kurulduundan dolayı böyle bir benzetme yapılmı olmalıdır. Bununla birlikte arabın bir dier adı da kızıl deli dir. 15 Beyitte yapılan benzetmeleri bütün bunları göz önünde bulundurarak deerlendirmek beytin zenginliini ortaya çıkarması bakımından önemlidir. u beyitte ise Abdalların hem ba açık dolamaları hem de vücutlarına yaralar yakmalarına iaret edilir. Beyitte karanfil yasemini baındaki yarasına pamuk yaparak sevgilinin akında baı açık Abdal geçinen bir kiiye benzetilmitir: Farkında kılup yâsemeni dâgına penbe Ikuñda geçer ba açuk abdâl karanfül 16 g.284/2 Yukarıda g.138/1 örneinde Abdalların yarı çıplak dolaarak esrar kullanmalarına iaret edildiinden bahsedilmiti. Aaıdaki beyitte Abdal için esrar, rind için arabın önemine dikkat çekilirken içine esrar konan cür adân adındaki kaptan söz edilir. Farsça yudumluk anlamına gelen cür adân genellikle kabaktan yapılırdı. Abdal ve Kalenderî grupları hakkında önemli bir kaynak durumunda olan Vâhidî nin Menâkıb-i H v oca-i Cihân ve Netîce-i Cân adlı eserinde Abdalların yanlarında iki cür adân taıdıklarının ve birinde çakmaktaı, dierinde mutlaka esrar bulunduunun belirtilmesi (Karamustafa, 2007: 88) cür adânın bu dervilerin ayrılmaz bir parçası olduunu göstermektedir. Bâkî beytinde cür adânın Abdal için esrar mahzeni, arabı tortusuyla içen rind için ise kadehin nurların dou yeri olduunu ifade etmitir. Burada Abdalların yanlarında içinde esrar bulunan cür adân taıdıklarına iaret edilmekle birlikte mahzenü l-esrâr ibaresi esrar kelimesinin sırlar anlamı da göz önünde bulundurulacak olursa bu kimselerin esrarı vecd ve istirak hallerine ulamak amacıyla kullandıklarına iaret ediyor olmalıdır. Mahzenü l-esrâr ve ikinci mısradaki matla u l-envâr ile aynı zamanda Nizâmî nin Mahzenü l-esrâr ı ile Emir Hüsrev in Matla u l-envâr isimli mesnevisine çarıım yapılmaktadır: Cür adân abdâla gerçi mahzenü l-esrârdur 13 Senin dudaının kadehinin hasreti öylesine tesir etti ki arap kıpkızıl bir divane, arap kabarcıı ise ba açık Abdalın olmutur. 14 Abdallar insan yüzünü Allah ın cemalinin yansıdıı bir ayna olarak kabul ettiklerinden dolayı saç, sakal, bıyık ve ka gibi unsurların bu aynayı kararttıını ve bu nedenle kazıtılması gerektiini düünüyorlardı. âhidî Tırâ-nâme adlı eserinde çâr-darbın âdabı ve manalarını anlatır. Çâr-darbda önce sakal ve bıyık, sonra saç ve daha sonra ka tıra edilir. Sakalı kesmek dünya sevgisinden kurtulmak, bıyıı kesmek benlikten arınmak, saçları tıra etmek insanların önünde toprak gibi mütevazı olmak, ka ise örtüyü kaldırmak ve Hakk ın sevgisinden gayrısını terk etmektir. (Müride Topcu (2009). Iknâme, Tırânâme, Risâle-i Âfâk u Enfüs (Metin-Çeviri-nceleme), Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.78, 105) 15 Bektailer arasında araba kızıl deli adı verildii belirtilmektedir. (Ahmet Talât Onay (1996). Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve zahı, Haz. Cemâl Kurnaz, stanbul: MEB, s. 94) 16 Karanfil yasemini baında yarasına pamuk edinip (bu hâliyle) senin akında ba açık Abdal geçinir

5 Rind-i dürd-ââma sâgar matla u l-envârdur 17 g.58/1 Abdallar kimi zaman dilenmek maksadıyla ellerinde mum yahut kandil taırlardı. 16. yüzyılda Osmanlı ya gelen Alman seyyah Stephan Gerlach, dervilerin, ellerinde pirinç madeninden yapılma, içi tuzla doldurulmu bir kandil taıdıklarını ve herkesin bunun içine para attıını gözlemleri arasında nakleder. (Gerlach, 2007: 110) Beyitlerden bu mum veya kandillere er çerâı yahut cer çerâı adı verildii anlaılmaktadır. 18 Halk arasında kendilerine kutsiyet atfedilen bu kimselerin taıdıkları kandillerin içine atılan paralar, onların dilenerek hayatlarını kazanmaları dıında, muhtemelen insanların gerçeklemesini istedikleri dilekleri için bir adak ilevi görüyordu. Bâkî nergisi er çerâına benzettii u beytinde nergis üzerinde bulunan sarı yaprakları ve çiy tanelerini er çeraına dizilmi altın ve gümü paralar eklinde hayal etmitir. Bu benzetmede nergisin ortasındaki sarı yaprakların mum veya kandilin atei gibi düünülmesi de etkili olmalıdır. 19 Beyitten er çerâına atılan bu paraların zaman zaman bir nevi süs maksadıyla muma saplanıp dizildii anlaılmaktadır: 20 Nergis üzre berg-i zerd ü jâleler kim vardur Er çerâgına dizilmi dirhem ü dînârdur 21 g.110/1 Bugün de bilhassa Muharrem ayında bazı tarikatlarda görülen kızdırılmı demirle vücutta yaralar yakma eskiden batınî derviler arasında çok yaygın bir âdetti. Dalama kızgın demirin ucuna pamuk sarılarak da yapılabiliyordu. Bu ilemi yapmadan önce acı hissetmemek için kimi zaman uyuturucu kullandıklarına dair kayıtlar vardır. 16. yüzyıl seyyahlarından Schweigger dervilerin bazılarının kendilerini bıçakla yaraladıklarını ama daha önce maslık adı verilen bir çeit afyonla duyarsız hâle geldiklerinden acı hissetmediklerini belirtir. (Schweigger, 2004: 195) Bir baka seyyah, esrarı afyonla karıtırarak içtiklerini, iyice sarho olunca bu falanın, bu filanın akına deyip kollarına, bacaklarına, göüslerine keskin bıçaklarla geni yaralar açtıklarını, bazılarının kollarına bir ine ucu ile yürek resimleri dövdürdüünü ve yaralarını yanık pamukla tedavi ettiklerini söyler. (Kurutluolu, [t.y.]: 84) Aynı ey Viaje tarafından da dile getirilmitir: ( ) sivri uçlu bıçak ve jiletlerle kollarında, göüslerinde derin yaralar açarlar, ya da kızgın inelerle etlerini dalayarak dövme yaparlardı. Ayıldıkları zaman bu yaraları kızdırılmı pamuklarla dalayarak geçirmeye bakarlardı. (And, 1993: 297) 17 Cür adân gerçi Abdala sırlar hazinesi / esrar mahzenidir. arabı tortusuyla içen rinde kadeh nurların dou yeridir. 18 Bâzâr-ı gamda Mecnûn bir lâf-zen velî ben / Abdâl-ı ıkam âhum sînemde er çerâgı (Behitî, g.503/2); Gam hânekâhı içre abdâluñ oldı Âlî / Dâg-ı siyâhı iy meh öñinde cer çerâgı (Gelibolulu Âlî, g.1456/5) Tahir Olgun da eskiden Abdal dervilerin taıdıkları kandil, amdan yahut fenerlere er çerâı denildiini belirtir. (Tahir Olgun (1995). Edebî Mektuplar, Haz. Cemal Kurnaz, Ankara: Akça, s.49) Esasen er çerâı isimlendirmesi bu kimselerin halk arasında ermi olarak kabul edilmeleri bakımından oldukça anlamlı görünmektedir. 19 Nergis-çerâ benzetmesinin Bâkî nin bir baka beytinde de yer aldıı görülmektedir: Sadâkat u zekât-ı çemüñdür / Sîm ü zer nergisüñ çerâgında g.424/4 20 Benzeri bir tablo paraların süslemek için mumun etrafına dizildiini gösteren u beyitte yer alır: Pîr-i felek nücûmı etrâf-ı mâha dizmi / Gûyâ ki zeyn olınmı akça ile er çerâgı (Sehâbî, g.400/5) Bâkî nin yukarıdaki beytiyle ilgili olarak bir makalede er çeraı için Eskiden bazı mübarek gecelerde çocuklar, fakirler, seyyah derviler, Abdallar ellerine aldıkları bir tepsinin üzerine mum yakarak uradıkları kapılardan hediye veya para toplarlarmı. Bu tepsiye de er çıraı denilirmi. Bu mum ile dolaan kiilerin tepsilerine, insanlar gönüllerinden geçeni bırakırlarmı. (Mehtap Erdoan (2009). Divan iirinde Mahallileme Kavramı ve Bâkî Divanı nda Bazı Mahalli Unsurlar, Turkish Studies, Volume 4/5, Summer, s.153) eklinde bir tanımlama yer almaktadır. Er çerâı yukarıda açıklandıı ve dipnotlarda örneklendirildii üzere iirde genellikle Abdal ve Kalenderi dervilerine mahsus bir çerâ olarak geçer. Aynı zamanda tekkelerde muhtemelen eyh veya müridin himmetini ve bu kurumların topluma yaydıı gönülleri aydınlatıcı sonsuz manevî ııı temsil etmek üzere yanan ve bir muradın gerçeklemesi, duanın kabulü, adak adama vb. durumlar için tablasına para atılan/üzerine para dikilen bir mum yahut kandildir. Yukarıdaki beyitte nergisin er çeraına benzetilmesiyle arka planda bir Abdal yahut Kalender mazmunu olduu rahatlıkla söylenebilir. Dier yandan nergis er çerâına benzetilmenin yanında dorudan elinde er çerâı taıyan bir Abdal veya Kalendere de benzetilir: Elinde sîm ü zer ile çerâgı mâl-â-mâl / Çemende nergis olupdur müâbih abdâla (Emrî, g. 489/2) Er çeraı ile ilgili detaylı bilgi ve örnekler için bkz. Esma ahin (2011). Bâkî Divanı na Göre 16. Yüzyıl Osmanlı Toplum Hayatı, Yayımlanmamı Doktora Tezi, stanbul: stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s Nergis üzerinde bulunan çiy taneleri ve sarı yapraklar (sanki) er çerâına dizilmi altın ve gümü paralardır

6 Bâkî, bir beytinde penbe-i key tabiriyle vücutta açılan yaraların pamukla dalanmasına iaret etmektedir. air, üzerinde açtıı yaralardan dolayı, gösünü sevgilinin gamıyla oluan bir gül bahçesine benzetir. Dalama pamuu ise bu bahçede açılmı beyaz bir güldür. Key (keyy) yarayı dalama anlamındadır. Beyitten anlaıldıı kadarıyla kanı durdurmak için yakılmı bir pamukla yaraların üzeri tekrar dalanmaktadır: Gülistân-ı gamuñdur sahn-ı sîne Açılmı ak güldür penbe-i key 22 g.514/4 Fitil derin ve iltihaplı yaraların tedavisinde yara içine konulan bükülmü bezdir. Vücutlarında yaralar yakan âık ve dervilerin kimi zaman yaralarına fitil koyup yaktıkları ve bu ekilde yaralarını tedavi ettikleri bilinmektedir. Thévenot Türklerde salık ve tedavi konusundan bahsederken bu konuya dair unlara deinir: Baları arıdıında, bir neterle arıyan yeri kestiriyor ve epey kan akıttıktan sonra biraz pamuk koyup yarayı kapatıyorlar veya alınlarına be veya altı çentik attırıyorlar. Hâlâ ate kullanıyorlar, bu usul onlarda pek revaçta; baı arıyan bir adamın, arının olduu yere, yani kulaının üstüne kızgın bir demirin ucunu bastırttıını ve dalanan yere biraz pamuk koyup iyiletiini gözlerimle gördüm. Birçok uzuvdaki dier hastalıklar için, söz konusu uzuvların üzerinde kalın bir fitili veya bir bez parçasını yakıp tutuyorlar ve fitil kendiliinden sönene kadar ıstıraba katlanıyorlar. (Thévenot, 2009: 76) Abdalların balarında bir balık ve üzerlerinde elbise olmadan gezmelerine iaret ettii bir beytinde Bâkî, onların bu âdetlerini sarık ve elbiselerini yaralarına fitil yaparak yakmalarına balamıtır. Anlaıldıı kadarıyla Abdallar elbise ve sarıklarını fitil yapıp yakarak her an yeniden açtıkları yaralarının üzerine tutuyor ve yaralarını bu ekilde tedavi etmeye çalııyorlardı. Eskiden elbise ve kaftanların dik durması için kuma aralarına pamuk konup o ekilde dikilirdi. Elbise eskiyince bu pamuklar dıarıya çıkar görünürdü. Aynı ekilde kavuklarda da mukavva arasına pamuk yerletiriliyordu. Beyitte elbise ve sarıın fitil olması, aynı zamanda bunların içinden çıkan pamukların fitil yapılması olarak da düünülebilir. Sarık tülbentlerinin ince dokunularıyla zaten fitil olarak kullanılmaya müsait oldukları malumdur: Yakarlar hep fetîl-i dâg olur destâr ile câme Budur abdâllar ıkuñda uryân olmaga bâ is 23 g.27/4 Muharrem, Kerbela vakasının bu ayda gerçeklemesinden dolayı, matem ayı olması bakımından Abdalların vücutlarında en çok yara açtıkları dönem olarak bilinir. Bu nedenle bir beyitte Muharrem, Abdalın yarasını tazeleyen bir ay olarak nitelendirilmitir. Ayrılık günlerinin acısı nasıl gönlün derdini tazeliyorsa Muharrem ayı da Abdalın yarasını tazelemektedir: Tâzeler derd-i dili mihnet-i eyyâm-ı firâk Dâgın abdâluñ ider mâh-ı Muharrem tâze 24 g.454/2 Dervi Çeyizi BD de dervilerin giydikleri hırka ve taktıkları tâclar bata olmak üzere kullandıkları asa ve pâleheng gibi bazı eya ve aksesuarlara da yer verilmi ve çarıımlarda bulunulmutur. Bilindii üzere hırka, yamalardan müteekkil bir dervi giysisidir. 25 Hırka giymek, bir müritten el almak ve tasavvuf yoluna girmekten kinayedir. Aynı zamanda hırka, dünyadan el 22 Sine senin gamının gül bahçesidir; dalama pamuu (o bahçede) açılmı beyaz bir güldür. 23 Hep sarık ve elbiselerini yakıp yaralarına fitil ederler. Abdalların senin akından dolayı çıplak olmalarına sebep budur. 24 Ayrılık günlerinin acısı gönlün derdini tazeledii gibi, Muharrem ayı Abdalın yarasını tazeler. 25 Eski iirde dervi hırkasında iki yönlü bir kullanım söz konusudur. Bu balamda hırka sûfî veya zâhidin olabildii gibi melâmî âık, rind veya Kalenderin giysisi olarak da zikredilir. Giyen kiiye yahut giyilme amacına göre övülen yahut yerilen bir giysi olarak ele alınır. Yamalı dervi hırkası anlamındaki murakka

7 etek çekme, her türlü maddi badan arınma ve nefsi terbiye etmenin sembolüdür. Bâkî aaıdaki beytinde ak pirinden jende giydiinden beri asa ve tâcı terk ettiini söyler. Asâ dervilerin ellerinde tuttukları uzun, ince denek olmakla birlikte tâc balarına giydikleri bir çeit sarıktır. Jende ise kuma parçalarından oluturulmu yamalı hırkadır. (Mütercim Âsım, 2000: 392) Burada air jende giymek le ak yoluna girdiini ve dervi olduunu ima etmektedir. Müridin eyhin elinden hırka giymesi, eyhinin kendisini diledii gibi eitme ve yetitirme hakkına sahip olduu, bu eitimden beklenen faydanın elde edilmesi için müridin kayıtsız artsız eyhine balı kalmaya söz verdii, yükledii görevleri yerine getirmeyi kabul ve ona biat ettii anlamına gelir. (Uluda, 1998: 373) Dolayısıyla air burada akı mürit edindiini ve akın kendisini yönlendirdii yolda ilerleyeceini ima etmektedir. Bu nedenle asâ ile tâcı terkettiini, yani kendisini maddî ba ve alâkalardan, sözde dindarlıktan ve riyâ unsurlarından arındırdıını ifade etmektedir. Görüldüü üzere beyitte asâ ve tâc benlik ve riyâyı, jende ise mahviyet ve melâmeti temsil etmektedir: Terkin urdum asâ ile tâcuñ Geyeli pîr-i akdan jende 26 g.443/4 Murakka ve kabâ da yine dervilerin giydikleri giysiler arasında geçer. Kaftan veya deerli kumalardan yapılmı elbise anlamına gelen kâbâ, bazı beyitlerde cübbe, tarikat kıyafeti veya gösterisiz ve köhne bir dervi giysisi anlamında kullanılır. Murakka ise yamalı dervi hırkasıdır. Eskiden derviler hırkalarının helâl maldan olmasını salamak için mallarının helâl olduuna inandıkları tasavvuf erlerinden kuma parçaları toplarlar, aba ve hırkalarını bu kuma parçalarını birbirine dikerek yaparlardı. Murakka bu çeit aba ve hırkaya denirdi. (Gölpınarlı, 2004: 223) Bâkî bedeninin dalama yaralarıyla batan baa bir murakka ekline geldiini ve imdilik bu dünyada bir köhne kabâya sahip olduunu söyler. Burada air bedenini kuma parçalarından olumu murakka a ve pei sıra kabâya benzetmitir. Dier yandan kabâ kelimesinin kullanımında ince bir nükteyi ele verdii ve kabânın gösterili ve deerli giysi anlamına gönderme yaptıı dikkati çekmektedir. Daha açık bir ifadeyle dalanmı yaralarla yamalı bir hırkaya benzeyen vücûdu ile kendisini âdeta sultanlar gibi kaftan yahut fahir libas giymi hissetmekte ve övünmektedir. Bir dier bakı açısıyla; air gerçekte üzerinde yamalı bir hırkası bile bulunmadıı halde üzerindeki yaraları parçalara benzeterek eski bir hırkaya sahip olduunu söyleyip bu vaziyetiyle iftihar etmektedir. Bu sözler biraz da murakka vb. giysileri riya maksadıyla giyenlere dokundurmak üzere sarf edilmi izlenimi uyandırmaktadır. Dolayısıyla airin sözlerinden, vücudumuzdaki yaralar bize murakka olarak yeter, sahte dervilik giysisine ihtiyacımız yoktur, manasını çıkarmak da mümkündür. Kalenderilerin vücutlarını dalamaları gerçeinden hareketle kurgulanan beyitte yapılan benzetmeler ve sarf edilen sözlerle yine Kalenderîlere yakıır ekilde müstani ve kayıtsız bir edanın baarılı bir ekilde kendini hissettirdii göze çarpmaktadır: Cismümüz ekl-i murakka dur ser-â-ser dâgdan imdilik âlemde bir kühne kabâya mâliküz 27 g.191/3 Künhe kabâ tabirinin geçtii bir baka beyitte de yukarıdakine benzer müstani bir tavır göze çarpar. Aynı ekilde kabâ kelimesinin kaftan anlamına çarıım yapıldıı görülen beyitteki ifadeye göre göre zavallı ve perian âıın elinde bir parça ekmei, sırtında eski bir kabâsının bulunması onun kendini sultan olarak görmesi için yeterlidir. Beyitte sarf edilen bu sözler dervilii tanımlayan yaygın bir tabir olan bir lokma bir hırka anlayıının izlerini taımaktadır. Basız ve ayaksız anlamına gelen bî-ser ü pâ beyitte âıın hâlini tanımlamak üzere zavallı ve perian anlamında kullanılmıtır. Baına sultân olmak ise yukarıda (g.138/5) açıklandıı üzere kendini sultan gibi görmek, istina göstermek anlamında bir tabirdir. Kabâ kelimesinin geçtii u beyitlerde bu iki ayrı kullanım gözlenebilir: arâb-ı nâba hasret çekdüginden zâhid-i hodbîn / Kadeh eklinde vafir ruk alar dikmi murakka da (Yeniehirli Beli, g.177/7) Husrev ü Cem de ider rek bizüm bezmümüze / Sûretâ gerçi ki bir rind-i mürakka -pûuz (Nehcî, g.144/7) 26 Ak pîrinden yamalı hırkayı giyeli beri asa ile tacı terk ettim. 27 Bedenimiz batan baa dalama yaralarından murakka ekline bürünmütür. imdilik âlemde eski bir kabâya sahibiz

8 burada görünüte deersiz olmakla birlikte âıın sahip olmaktan iftihar ettii ve kendisini bir sultan kadar yüce görmesine yeten bir giysi olarak zikredilmitir: Tende bir kühne kabâ elde biraz nân olsun Âık-ı bî-ser ü pâ baına sultân olsun 28 g.354/1 Dervi hırkası melâmet ve mahviyetin sembolü olduu kadar yerine göre iki yüzlülük ve riyanın sembolüdür. Bâkînin aaıdaki beytinde böyle bir kullanım dikkat çekmektedir. Beyitte geçen delk, dervilerin giydii yamalı hırkadır. Beyte göre mavi rengi nedeniyle mavi elbise giymi gibi düünülen gökyüzü riya hırkası giyenlere mensuptur. Tarikat ehlinin giydii hırkaların genellikle mavi renkte olması 29 bakımından mavi renk anlamına gelen ezrak kelimesinden anlaılacaı üzere beyitte gökyüzü kavramı altında bir sûfî mazmunu bulunmaktadır. Daha açık bir ifadeyle gökyüzü âdeta mavi hırka giymi bir sûfiye benzetilmitir. Anlaılacaı üzere sûfînin iirde riya ile özdelemi bir kimliinin olması nedeniyle mavi giymi olduu düünülen gökyüzünün riya hırkası giyenlere (delk-pûân-ı zerk) mensup olduu ifade edilmitir. ki yüzlülük ve riya anlamına gelen zerk de mavi renk anlamı taır. Kelime bu anlamıyla da beyitteki dier kavramlarla uyum salamaktadır. Gökyüzünün riyakâr bir sûfîye benzetilmesi felein dönüünün dünyada gerçekleen olaylara tesir ettii inancının etkisiyle insanların bazılarının mutlu ve talihli, bazılarının mutsuz ve talihsiz olması yahut insana bazen mutluluk bazen keder vermesi, bunun yanı sıra gece ve gündüz gibi iki farklı yüzünün bulunması bakımındandır: Âsumân kim libâsı ezrakdur Delk-pûân-ı zerka mülhakdur 30 g. 162/1 Yukarıdaki beyitte ezrak, zerk ve delk kelimelerinin bir arada kullanılması Ezrakîler adı verilen dervi grubunun çarıımına da zemin hazırlamıtır. 31 Dervilerin keçeden yapılma giysiler giymelerinden dolayı keçe anlamına gelen nemed de dervi giysilerini kastetmek üzere kullanılır. 32 Keçe giymi anlamındaki nemed-pû tabiri de dorudan dervi manasındadır. 33 Bâkî sevgilinin güzelliini bir muma benzeterek onun güzelliinin evkiyle sarık ve cübbeyi terk edip pervane gibi keçe giydiini söylemektedir. Kabâ burada dervi cübbesi anlamındadır; tâc ile birlikte zahirî dindarlıı ve insanın hakikate 28 Üzerinde bir eski kabâ, elinde bir ekmek parçası olsun, zavallı âık baına sultan olsun. 29 Tasavvuf için de ezrakpûî tabiri kullanılmıtır. Çok gezen ve ömürleri izbe yerlerde geçen sûfîlerin mavi rengi tercih etmelerinin sebebi bu rengin kiri belli etmemesidir. Bu rengin tercih edilmesinin dier bir sebebi de siyah gibi yas rengi olmasıdır. Ayrıca mavinin semanın rengi olması ve yükselii simgelemesiyle denizin rengi olarak enginlii ve sonsuzluu ifade etmesi de bunda etkilidir. (Süleyman Uluda (1998). Hırka, DA, c.17, stanbul, s.373) Ezrak kelimesinin söz konusu balamda kullanılıına dair baka airlerden u örneklere de bakılabilir: Ney üfler bezm-i akında degildir sûr-ı srâfîl / Felek tennûre-i ezrak geyinmi geldi devrâna (Antepli Aynî, tar.151/2) Teneyüz bir katre feyz-i himmetine Sâkıbâ / Anlaruñ kim ola ezrak-pû deryâlar gibi (Kâtib-zâde Mustafa Sâkıb, g.588/5) 30 Elbisesi mavi olan gökyüzü riya hırkası giyenlere katılmıtır. 31 Benzeri bir çarıım Sûdî nin yorumuna göre Hâfız ın Sâgar-i mey ber-kefem nih tâ zi-ber / Ber-keem în delk-i ezrak-fâm-râ beytinde yer almaktadır. Sûdî Hâfız ın bu beytini erh ederken delk-ı ezrak-fâm tabirinden yola çıkarak airin burada eyh Hasan-ı erzak-pû ve ona tabi olanlara tarizde bulunduunu ifade etmi ve erzak câme veya ezrâk libâs kavramlarını nerede zikrettiyse hepsinde onlara iaret etme amacı taıdıını belirtmitir. (Sûdî-i Bosnavî (1288). erh-i Dîvân-ı Hâfız, c.1, stanbul: Matbaa-i Âmire, s.41; Sibel Özer (2007). Sûdî-i Bosnavî nin erh-i Dîvân-ı Hâfız ının Bilgi Dökümü ve spata Dayandırılması, Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, stanbul: stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.133) Osmanlı airlerinin Hâfız dan önemli ölçüde etkilendikleri göz önünde bulundurulursa Bâkî nin de beytinde buna iaret ettiini düünmek mümkündür. 32 Eskiden keçe souk ve yamura karı palto olarak yaygın biçimde kullanılan bir giysiymi. Bertrandon De La Broquiere Türklerin giydikleri keçeleri öyle anlatır: Kepenek adı verilen ve palto niyetine giyilen keçeden yapılmı bir giysiyi sırtlarına geçirirler; bu kepenek hafiftir ve yamura karı koruyucudur; bunun çok güzelleri ve inceleri de vardır, yani bunlar kaba yün kumala ince bir kumaın farkı kadar deiik yapıda olabilirler. (Arda, lhan (Çev.) (2000). Bertrandon De La Broquiere in Denizaırı Seyahati, Ed. Ch. Shefer, stanbul: Eren, s.265) 33 Gördiler yokdur bekâsı bu fenâ gülzârınuñ / Tekye-i gülende bülbüller nemed-pû oldılar (Süheylî, g.66/3)

9 ulamasını engelleyen maddî baları temsil eder. 34 Bu nedenle air sarık ve cübbeyi terk edip keçe giydiinden söz etmektedir. Pervâne mumun ııı etrafında dönüp sonunda yanıp kül olması bakımından ak ateinde benliini yok edip kendini fedâ eden Hak âıının sembolüdür. Renginin hâkî olması keçe rengiyle arasında ilgi kurularak keçe giyen dervi gibi düünülmesine sebep olmutur. evk hem heves, coku, istek anlamı hem de ıık anlamı taıyan bir kelime olması bakımından beyte özenle yerletirilmi görünmektedir. air pervâne benzetmesiyle sevgilinin akıyla maddeden arınıp keçe ile sembolize edilen manaya büründüünü, yani dervi olduunu ima etmektedir. airin hayal dünyasındaki âık tasvirine bakıldıında sözü edilen sevgilinin ilahî bir boyut taıdıı rahatlıkla anlaılabilir: Terk idüp tâc u kabâyı evk-i em -i hüsnüñe Kendümi pervâne-âsâ bir nemed-pû eyledüm 35 g.324/3 Bâkî bir beytinde ise dervi hırkası olarak pemîne kelimesini kullanır. Yün anlamına gelen pem kelimesinden türeyen pemîne, kaba hayvan yününden yapılmı saçaklı 36 bir çeit dervi hırkasıdır. Aaıdaki beyitte hümânın sevgilinin saçından el alıp pemîne giydii ve göklere uçtuu ifade edilmitir. Hümâ, gölgesi kimin üzerine düerse sultan olacaına inanılan ve yükseklerde uçarak avlanması mümkün olmayan efsanevî bir kutur. ekli konusunda farklı rivayetler bulunan hümâ bazılarına göre Hint Okyanusu ndaki adalarda yaayan güvercin büyüklüünde, yeil kanatlı bir kutur. (Kurnaz, 1998: 478) Beyitte rengi bakımından saç ile ilikilendirilmi olmalıdır. 37 Ayrıca hümanın tüyleriyle saç kılları arasında ilgi kurulduu anlaılmaktadır. Pemîne de salkım saçak bir görüntü taıması bakımından saç ile birlikte uyum salamaktadır. El almak dervi olmak ve bir müride balanmak demektir. Beyitte zülf müridi, hümâ dervii temsil eder. airin muhayyilesine göre daima yükseklerde uçan ve yücelii temsil eden hümâ, sevgilinin saçından el alarak pemîne giymi ve âdeta ona benzemeye çalııp onu mürit edinerek göklerde uçmayı baarmıtır: Pemîne geydi egnine zülfüñden aldı el Göklerde uçdı âhir efendi hümâyı gör 38 g.129/3 BD de dervi tâclarından bazılarına ince çarıımlarda bulunularak yer verilmitir. Mesela Abdalların tarif edildii u beyitte sarık ve cübbe (tâc ü kâbâ) reddedilerek dervilerin tâclarının fenâ, balarının ise kaba olduu ifade edilirken böyle bir çarıım dikkati çekmektedir: Abdâllaruz n eyleyelüm tâc ü kabâyı Dervîlerüñ tâcı fenâ baı kabâdur 39 g.105/2 Beyitte tâcın fenâ olmasıyla Abdal dervilerinin tâc giymedikleri ifade edilmekle birlikte Bâkî nin bir üslûp özellii olarak kendini ele vermeyen bir söyleyile birden fazla anlama çarıımda bulunmasına dayanarak fenâî tâca da gönderme yapıldıını düünmek mümkündür. Fenâî, düz ve yassı olarak bir kat veya iki kat sarılan sarıktır. (Yahyâ b. Sâlih el- slâmbolî, 2006: 26; Anetshofer, 2001: 135) Birinci anlamıyla beyit bütün olarak bir Abdal 34 Yukarıdaki beyitte (g.354/1) kabâ övünç duyulan bir giysi durumundayken burada farklı bir anlam kazanmı ve terk edilmesi gereken bir kisve olarak zikredilmitir. 35 Senin güzelliinin mumunun evkiyle sarık ve cübbeyi terk edip kendimi pervane gibi keçeye büründürdüm. 36 Mütercim Âsım pemîne ile e anlamlı olduu anlaılan huvâne ve hetrayeyi açıklarken her taraftan yünleri ve iplikleri salkım saçak salınır (Mütercim Âsım Efendi (2000). Burhân-ı Kâtı, Haz. Mürsel Öztürk - Derya Örs, Ankara: TDK, s.351, 377) ifadesini kullanır. 37 Bilindii üzere koyu yeil kimi zaman siyah renkle birletirilir. Sakalın hatt-ı sebz olarak nitelendirilmesi de bununla ilgilidir: eb-rev-i zülf-i siyâhuñ kapdı elden gönlümi / Hatt-ı sebzüñ çem-i âlem-bînüme urdı gubâr (Emrî, g.93/2) Burada rengi ve ekli hakkında farklı bilgiler verilen hümânın siyah renkte olabilecei hususunu da göz önünde bulundurmak gerekmektedir: Zülf içre gabgabuñda görinen benüñ midür / Yâ beyzadan çıkardı baın beççe-i hümâ (Emrî, g.2/3) Ancak her halükârda siyah ve yeil arasındaki iç içelik unutulmamalıdır. 38 Efendi! Hümâya bir bak, senin saçından el alıp sırtına pemîne giydi ve sonunda göklere uçtu. 39 Abdallarız, sarık ve cübbeyi ne yapalım. Dervilerin tâcı yokluk, baları ise çıplaktır/tıralıdır. Abdallarız sarık ve cübbeyi ne yapalım. Dervilerin tâcı fenâî, baları ise kabadır/kocamandır

10 derviin nasıl olduunu yahut olması gerektiini tarif eder. Yani Abdallar tâc ve sarık kullanmazlar; bu dervilerin tâcı yokluk, baları da çıplaktır. Bilindii üzere kabâ kelimesi büyük, kocaman anlamı yanında bugün de kullanılan baı kabak tabirinde olduu gibi çıplak ve aynı zamanda tüysüz, kazınmı demektir. Bu zümreye mensup dervilerin çâr-darb ederek balarını kazıttıkları malumdur. Fenâ kelimesiyle fenâîye gönderme yapıldıı düünüldüünde ise birinci mısrada Abdalların tâc ve kabâ istemedikleri dile getirilirken, ikinci mısrada dervilerin, yani ham sofuların bir iki kat sarık sardıkları ve balarının kocaman olduu ifade edilmi olur. Böylece airin, Biz Abdalız, bize sarık ve cübbe gerekmez, sarık ve sarıktan gelen heybet riyakâr dervilerin alametidir, biz onlara benzemeyiz demeye getirerek iki farklı zümrenin giyim tarzına iaret ettii düünülebilir. Yukarıdaki beyitte yer alan çarııma benzer bir çarıım u beyitteki baında saâdet var ifadesinin kullanımında da göze çarpar: Ser terkine kâ ildür dünyâya göñül virmez Terk ehlinüñ iy Bâkî baında sa âdet var 40 g.171/6 Beyte göre dünyaya gönül vermeyen terk ehli ser (=ba) terk etmeye rıza gösterdikleri için balarında saadet vardır. Klâsik airlerin sarf ettikleri sözler arasına mutlaka birtakım çarıımları sıkıtırdıkları, bilhassa Bâkî nin bu konudaki ustalıı düünüldüünde bu ifade saâdet tâcı adında bir tâc olup olmadıı sorusunu akla getirmektedir. Bu amaçla dervi giysilerine bir göz atıldıında üphenin doruluu ortaya çıkmaktadır. Nitekim kaynaklarda saâdet tâcı hâlis iman ve slam ın sembolü olmakla birlikte genellikle tarikat eyhi, halife ve müritlerin irada ehliyetli oldukları anlamında balarına giydikleri bir sarık olarak tarif edilir. (Yahyâ b. Sâlih el-slâmbolî, 2006: 31) Bununla beraber saâdet tâcının terkleri Dünyayı terk etmek, her ibadetin baıdır ve Dünya sevgisi her hatanın baıdır hadislerinin manalarını taır. (Yahyâ b. Sâlih el-slâmbolî, 2006: 96) Dolayısıyla beyitte terk ehlinin dünyaya meyletmediinin ifade edilmesi bouna olmasa gerektir. Bilindii üzere terk, dervi tâcları üzerinde, balı olunan tarikata göre sayısı farklılık gösteren dilimlerdir. Terk ehli ibaresini hem dünyayı ve maddî olan her eyi terk eden kimse hem de baında terkli tâcı bulunan kimse eklinde anlamak mümkündür. Bir baka beyitte ise tâc-ı Kalender geçer. Genellikle balıksız dolaan Kalenderlerin kimi zaman kendilerine has çeitli külah veya balıklar taktıkları bilinmektedir. 41 Tâc-ı Kalender ile böyle bir balıa gönderme yapılıyor olmalıdır. Gölpınarlı, Kalenderî tâcı tepesinde düme olmayan ve dilimleri dıtan dikili bulunmayan, kubbesi on iki, lengeri dört dilimli beyaz tâc olarak tanımlar. (Gölpınarlı, 2004: 298) Ancak bu tâc daha ziyade tarikat tâcına benzediinden ve tanımı beyitteki tarife uygun gelmediinden burada eskimi ve delik deik olmu bir Kalender külahından söz edildii düünülmektedir: Bî-derd iken dil gûyiyâ bir migfer-i pûlâd idi imdi hadeng-i cevr ile tâc-ı Kalender kendidür 42 g.95/5 Beyte göre gönlün dertsiz hâli çelik bir mifere benzerken cefa oklarına hedef olmanın sonucunda Kalenderî tâca dönmütür. Dert çektikçe yumuayan gönlün çekilen cefa ve eziyetlerle âdeta delinmi, eilip bükülmü ve pörsümü bir yapı kazandıını düünmek mümkündür. Dert çekmemi gönül ise airin belirttii gibi âdeta çelik bir miferin sert, bükülmez ve ok geçirmez yapısına benzer. Genellikle keçeden mamul olan dervi tâcları çelik miferle kıyaslandıında yumuak ve zayıf bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte burada eskimi veya muhtemelen keçesi güveler tarafından yenilerek delik deik olmu bir tâcdan söz 40 Ey Bâkî! Balarını terk etmeye rıza göstermilerdir, dünyaya gönül vermezler. (Zira) terk ehlinin baında saâdet (tâcı) vardır. 41 Sen ol âh-i melâhatsin ki mihrüñ hânkâhında / Güne sırma sadef tâciyle çarh urur kalenderdür (Emrî, g.157/2); Ne sâhirsin ki nergis tekye-i sevdâ-yı çemünde / Sadef tâc urınur ma kûs bir serho kalenderdür (Emrî, g.156/2) 42 Gönül dertsizken sanki çelik bir mifer (gibi salam) idi. imdi cefa oklarıyla (delik deik) bir Kalender tâcının ta kendisi olmutur

11 edilmektedir. Bu bakımdan cefa oklarıyla delinmi gönlün hâli Kalenderî tâca benzetilmi olmalıdır. Zâhit-âık çatımasının dikkat çektii bir beyitte de Edhemî tâcdan söz edilir. Tâc-ı Edhem yahut Edhemî tâc dört terkli bir tac olup istinânın, yani Allah tan baka hiçbir eye ihtiyaç duymamanın sembolüdür. smi, tâcını tahtını terk edip dervi olan brahim Edhem den gelir. (Cebeciolu, 2004: 183) 43 Bâkî beytinde kılık kıyafetin gizli irete engel olmadıını, âriflerin arabı tâc-ı Edhemden içtiklerini belirtir. Tâc-ı Edhem dünya sultanlıını, tâcı ve tahtı bırakıp dervilik yoluna giren brahim Edhem in ismini taıdıından onun gibi dervilii sultanlıa tercih etmeyi temsil eder. Tolu kadeh anlamındadır; burada görünen manasıyla birlikte ak arabıyla dolu bir kadehin kastedildii anlaılmaktadır. Bataki tâcın kadeh olarak kullanılmasının mecazi tarafı olmakla beraber görünüte dindar fakat riyakâr kimselerin gizli gizli arap içtiklerinde yakalanmamak için kadehi balarındaki tâcın altına gizlemesiyle de ilgisi olsa gerektir. 44 airlerin kullanımına bakıldıında tâc-ı Edhem bir kadeh ismini de çarıtırmaktadır. 45 Dolayısıyla air aka ve araba her fırsatta karı çıkıp âıı azarlayan zâhide ister hakiki olsun ister mecazi, akı ve arabı her hâlükârda tadabileceini vurgulamaktadır. Bu, gerçek manada arap istiyorsa arabı tâc-ı Edhem kadehinden yahut riyakâr kimselerin yaptıkları gibi tâcının altına gizleyerek, ilahî ak istiyorsa baındaki Edhemî tâcın manasından içebilecei anlamına gelir. Bu nedenle air Kılık kıyafete takılmayı bırak, merebine göre gel sen de arap iç diyerek ineleyici bir biçimde zâhide yol göstermeye çalımaktadır: Nihânî irete mâni degüldür kisvet ey zâhid çerler bunda arifler toluyı tâc-ı Edhemden 46 g.360/3 Burada bir çeit dervi aksesuarı olarak nitelendirilebilecek pâlehengden de söz etmek gerekir. Gölpınarlı ya göre pâleheng Kalenderîlerde ve Bektâîlerde bele kuatılan kemerin biraz soluna balanan, el büyüklüü kadar yahut biraz daha büyük olan taa denir ve bu ta, onu balananın, nefsini kemendine balayıp yendiine, dünya ehvetlerinden ayrıldıına alamettir. (Gölpınarlı 2004: 252) Bâkî pâleheng takmı biri için yazmı olduu anlaılan bir gazelinde batan sona pâlehengi çeitli benzetmelere konu etmitir. 47 Bu gazelde yer alan u beyitte gümü bir pâlehengden söz edilir: Gümiden pâleheng ol nahl-i bâlânuñ miyânında Görinür mâh-ı tâbândur nihâl-i serv yanında 48 g.448/1 Beyitte fidan boylu olarak tasvir edilen kiinin belindeki gümüten pâleheng, servi fidanının yanında görünen aya benzetilmitir. Pâleheng genellikle Balımtaı denen balgamî tatan yapılır; On ki mam a iaret olarak on iki köelidir. Pirinçten yahut gümüten bir mahfaza, arka taraftan bu taı tutar; arkadaki bir halkadan geçen kuakla beldeki kemerin üstüne ve göbein sol tarafına gelmek üzere kuanılır. (Gölpınarlı 2004: 252) Anlaıldıı kadarıyla Bâkî nin beytinde geçen, gümüten yapılmı yahut gümü mahfazalı bir pâlehengdir. Parlaklıı bakımından aya benzetildii tahmin edilebilir. Yanında ifadesinin kullanılması ise pâlehengin kemerin üzerinde, sol tarafta bulunmasına iaret olsa gerektir. 43 Tâc-ı Edhem in ekli için bkz. Yahyâ b. Sâlih el-slâmbolî (2006). Tarîkat Kıyafetleri, Haz. M. Sehan Tayi - Mustafa Akar, stanbul: Sûfî Kitap, s.42. Gölpınarlı Edhemî tâcın Bektailere mahsus dört terkli bir tâc olduunu ve önceden evli Bektai babalarının bu tâcı giydiini belirtir. (Abdülbaki Gölpınarlı (2004). Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, stanbul: nkılâp Kitabevi, s.298) 44 Bâkî nin u beyti bu meseleye güzel bir örnektir: Tutarken câmı nâî gelse tâc ü günbed altında / Mey-i gülrengi pinhân eyle ey sofî habâb-âsâ (g.2/7) 45 Tâc-ı Edhem ne'esin terk itme bâri zâhidâ / Çünki yokdur sende brâhim Edhem nevesi (eyhülislâm Yahyâ, g.404/2) 46 Ey zâhid! Kılık kıyafet gizli irete engel deildir. Burada ârifler arabı tâc-ı Edhemden içerler. 47 Pâlehengin klâsik iirdeki kullanımı ve Bâkî nin bu gazeli hakkında bkz. Esma ahin (2012). Klâsik Türk iirinde Pâleheng ve Bâkî nin Pâleheng Konulu Bir Gazeli, Turkish Studies, vol.7/3, Summer, p O fidan boylunun belindeki gümüten pâleheng servi aacının yanında görünen dolunay gibidir

12 Sonuç Bu çalımada Bâkî Divanı ndaki tasavvufî ve bâtınî kültüre ait unsurların yer aldıı beyitler ele alınarak incelendi. Bâkî Dîvânı nda batınî eilimlerin gözlemlendii bir dervi tipi karımıza çıkar. iirde yaygın olarak geçen Abdal ve Kalenderî isimlendirmeleri yanında yine benzeri eilimlere sahip Nurbahîler ve Nimetullâhîlere göndermeler yapılır. Bu dervilerin dünyaya karı kayıtsız ve bütün maddî balardan âzâde olmalarına, diyar diyar dolaan gezgin yönlerine, toplumda itibar kazandıran her türlü kıyafeti reddedip baı açık ve yarı çıplak dolamalarına, saç, sakal, bıyık ve kalarını kazıtarak çâr-darb yapmalarına, boyunlarına tavk adı verilen halkalar takmalarına, vücutlarında kızgın demirlerle yaralar açmalarına, bu yaraları matem ayı olan Muharrem ayında tazelemelerine, esrar kullanmalarına, içine esrar koyarak yanlarında taıdıkları cür adânlarına ve ellerinde er çerâı adı verilen bir mum, çerâ vb: taıyarak dilenmelerine çarıım yapan beyitler mevcuttur. Bazı beyitlerde dervilerin giydikleri yamalı hırkanın jende, delk, murakka gibi muhtelif isimleri zikredilir. Aynı ekilde köhne dervi giysisi anlamında kabâ ve yine dervi giysisi olarak keçe anlamına gelen nemedden söz edilir. Keçe giymek ve kinaye yoluyla dervi olmak anlamına gelen nemed-pû tabiri geçer. Aynı anlamda pemîne giymek ve el almak tabirlerinin de kullanıldıı görülür. Bazı dervi giysileri divanda iki yönlü olarak ele alınmıtır. Meselâ kabâ köhne bir dervi giysisi olarak zikredildiinde giyilmekle iftihar edilen bir giysiyken zâhit veya sûfî cübbesi olarak toplumda dindar ve itibarlı bir görüntü salayan bir kisve olarak dünyaya meyletmenin, maddi baların, riyakârlık ve ikiyüzlülüün sembolü olarak gösterilir ve terk edildii ifade edilir. Yerine göre tâc ve asâ da bu ekildedir. Bununla birlikte sûfîlerin mavi renk hırka giymelerinden hareketle mavi renk riyanın sembolü olarak ele alınır. Ezrak libâs ve delkpûân-ı zerk tabirleriyle Ezrakîlere gönderme yapılır. Bu çeit bir göndermenin Hâfız-ı îrâzî nin divanında da yer alması bakımından Bâkî nin de ondan etkilenmi olabilecei düünülmektedir. Dervi tâcı olarak fenâ tâcı, saadet tâcı, tâc-ı Kalender, Edhemî tâc gibi tâc isimleri yer alır. Bu tâc isimlerinin bir kısmına son derece uzak çarıımlar yoluyla yer verilmitir. Gerçekte bu üslûp Bâkî nin hemen bütün beyitlerine hakimdir. Dier yandan dervi giysileri bazen zâhit tipine satamak amacıyla söz konusu edilir. Bunlar dıında bir dervi aksesuarı olarak özellikle Kalenderiler tarafından kemerin sol tarafında takılan bir çeit ta olan pâlehengden söz edilmitir. Divanda balı baına pâlehengden söz eden ve pâlehengi çeitli benzetmelere konu eden bir gazel yer alır. KAYNAKÇA ALGAR, Hâmid (2006). Necmeddîn-i Kübrâ (Kübreviyye), DA, c.32, stanbul, s.504. AND, Metin (1993). 16. Yüzyılda stanbul: Kent-Saray-Günlük Yaam, stanbul: Akbank. ANETSHOFER, Helga Hakan T. KARATEKE (Haz.) (2001). Traktat über die Derwischmützen (Risâle-i Tâciyye) des Müstaqîm-zâde Süleymân Sâdeddin, Leiden: E.J. Brill. ARDA, lhan (Çev.) (2000). Bertrandon de la Broquière in Denizaırı Seyahati, Ed. Ch. Shefer, stanbul: Eren. ARSLAN, Mehmet (2004). Antepli Aynî Divanı, stanbul: Kitabevi. ASLAN, Üzeyir (2012). XVII. Yüzyıl airi Besnili Nehcî Dede ( ?) ve Divanı, Ankara: Kültür Bakanlıı e-kitap: [eriim tarihi: ] AY, Resul (2008). Anadolu da Dervi ve Toplum, stanbul: Kitap Yayınevi. AYDEMR, Yaar (2000). Behitî Divanı: Behitî, Hayatı, ahsiyeti, Eserleri ve Divanının Tenkidli Metni, Ankara: MEB. AZAMAT, Nihat (2001). Kalenderiyye, DA, c.24, stanbul, s CEBECOLU, Ethem (2004). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüü, stanbul Anka Yayınları. DEMREL, Hafize Gamze (2005). 18. Yüzyıl airlerinden Beli Mehmed Emîn Divanı, nceleme-tenkitli Metin-Tahlil, Yayımlanmamı Doktora Tezi, Elazı: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. ERDOAN, Mehtap (2009). Divan iirinde Mahallileme Kavramı ve Bâkî Divanı nda Bazı Mahalli Unsurlar, Turkish Studies, Volume 4/5, Summer, s GELBOLULU MUSTAFA ÂLÎ (2006). Divan, 3 cilt, Haz.. Hakkı Aksoyak, Harvard Üniversitesi, Cambridge. GERLACH, Stephan (2007). Türkiye Günlüü , 2 c., Ed. Kemal Beydilli, Çev. Türkis Noyan, stanbul: Kitap Yayınevi. GÖLPINARLI, Abdülbaki (2004). Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, stanbul: nkılâp Kitabevi

13 GÜRGENDEREL, Müberra (2002). Hasan Ziyâ î: Hayatı, Eserleri, Sanatı ve Divanı (nceleme-metin), Ankara: Kültür Bakanlıı Yayınları. SEN, Mustafa. Hakkı AKSOYAK (2003). Vuslatî Ali Bey: Gazâ-nâme-i Çehrin, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Bakanlıı Yayını. KARAMUSTAFA, Ahmet T. (2007). Tanrının Kuraltanımaz Kulları: slâm Dünyasında Dervi Toplulukları ( ), (Çev. Ruen Sezer), YKY, stanbul, KAVRUK, Hasan (2001). eyhülislam Yahya Divanı, Ankara: MEB. KILIÇ, Mahmut Erol (2007). Ni metullâh-ı Velî, DA, c.33, stanbul, s KIRBIYIK, Mehmet (1999). Kâtib-zâde Mustafa Sâkıb, Hayatı, Eserleri, Edebi Kiilii ve Divanının Tenkidli Metni, Ankara: Kültür Bakanlıı e-kitap: [eriim tarihi: ] KÜÇÜK, Sabahattin (1994). Bâkî Dîvânı, Ankara: TDK. KURNAZ, Cemal (1998). Hümâ, DA, c.18, stanbul, s.478. KURUTLUOLU, A. (Çev.) [t.y.]. Türkiye nin Dört Yılı , stanbul: Tercüman 1001 Temel Eser. MÜTERCM ÂSIM EFEND (2000). Burhân-ı Kâtı, Haz. Mürsel Öztürk - Derya Örs, Ankara: TDK. OLGUN, Tahir (1995). Edebî Mektuplar, Haz. Cemal Kurnaz, Ankara: Akça. ONAY, Ahmet Talât (1996). Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve zahı, Haz. Cemâl Kurnaz, stanbul: MEB. ÖZER, Sibel (2007). Sûdî-i Bosnavî nin erh-i Dîvân-ı Hâfız ının Bilgi Dökümü ve spata Dayandırılması, Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, stanbul: stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. AHN, Esma (2012). Klâsik Türk iirinde Pâleheng ve Bâkî nin Pâleheng Konulu Bir Gazeli, Turkish Studies, vol.7/3, Summer, p (2011). Bâkî Divanı na Göre 16. Yüzyıl Osmanlı Toplum Hayatı, Yayımlanmamı Doktora Tezi, stanbul: stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. SARAÇ, M. A. Yekta (2002). Emrî Divanı, stanbul: Eren. SCHWEGGER, Salomon (2004). Sultanlar Kentine Yolculuk , stanbul: Kitap Yayınevi. SEHÂBÎ. Sehâbî Divanı, haz. Cemal Bayak, Ankara: Kültür Bakanlıı e-kitap: [eriim tarihi: ] SÛDÎ- BOSNAVÎ (1288). erh-i Dîvân-ı Hâfız, c.1, stanbul Matbaa-i Âmire. SÜHEYLÎ (2007). Divan, Haz. M. Esat Harmancı, Ankara: Akça. TARLAN, Ali Nihad (1963). Necatî Beg Divanı, stanbul: MEB. THEVENOT, Jean (2009). Thévenot Seyahatnamesi, Ed. Stefanos Yerasimos, Çev. Ali Berktay, stanbul: Kitap Yayınevi. TOPCU, Müride (2009). Iknâme, Tırânâme, Risâle-i Âfâk u Enfüs (Metin-Çeviri-nceleme), Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. ULUDA, Süleyman (1998). Hırka, DA, c.17, stanbul, s VUSÛLÎ (2008). Divan: nceleme-metin-çeviri-açıklamalar-dizin, Haz. Hakan Ta, Konya. YAHYÂ B. SÂLH EL-SLAMBOLÎ, (2006). Tarîkat Kıyafetleri, Haz. M. Sehan Tayi - Mustafa Akar, stanbul: Sûfî Kitap. YAZICI, Tahsin (1994). Dervi, DA, c.9, stanbul, s

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır. TÜLN OTBÇER Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır. Ankara Hacettepe Üniversitesi Mayıs, 2004 ! - " $ - "%%&%$ - "%' $ - "(%' $ - "( ) (* $+,( $ - ") (',( $ - "- %./$ 0 1*&/1(2, %("%. 3/1(4""3%(/1-( /32 $$

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

ran Edebiyatının Osmanlı iirindeki Etkileri

ran Edebiyatının Osmanlı iirindeki Etkileri ran Edebiyatının Osmanlı iirindeki Etkileri Dr. Shadi Aydin ran edbiyatının bazı örnekleri defalarca Osmanlı Türkçesine çevrilmi ve ya erhedilmitir. Osmanlı kültür ve edebiyatının oluumunda bu eserlerin

Detaylı

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17 İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...9 ÖNSÖZ...11 GİRİŞ...13 BİRİNCİ BÖLÜM BANDIRMALIZÂDE HÂŞİM BABA HAYATI VE ESERLERİ 1. HAYATI...15 2. ESERLERİ...17 2.1. Divan...17 2.2. Vâridât...17 2.3. Ankâ-yı Meşrık...17 2.4.

Detaylı

Ben bunun iyi ve kötü niyetine bakmadan düüncelerimi açıkça dile getirmek istiyorum ki bu gruba

Ben bunun iyi ve kötü niyetine bakmadan düüncelerimi açıkça dile getirmek istiyorum ki bu gruba Deerli Dostlar, Aaıdaki ileti tarzına ciddi eletirilerim vardır. lk bakıta kötü niyetli bir ileti demek bile mümkün. Ben bunun iyi ve kötü niyetine bakmadan düüncelerimi açıkça dile getirmek istiyorum

Detaylı

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER * MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER * Prof. Dr. lknur OKATAN *1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden Günümüze Müzik Öretmeni Yetitirme Sempozyumu Bildirisi SDÜ, 7-10 Nisan 2004, Isparta Sunu Sayın Bakan

Detaylı

03. En Muhtemel Sayı (EMS) Yöntemi (5 li EMS) 03.01. EMS Yönteminde Dilüsyon Kavramı

03. En Muhtemel Sayı (EMS) Yöntemi (5 li EMS) 03.01. EMS Yönteminde Dilüsyon Kavramı 03. En Muhtemel Sayı (EMS) Yöntemi (5 li EMS) En muhtemel sayı yöntemi, tüp dilüsyon yönteminin gelitirilmi eklidir. Bu yöntemde, materyalden FTS ile standart 1 : 9 oranında dilüsyon yapılır. Dilüsyonlardan

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Yasemin ERTEK MORKOÇ Unvanı Görev Yeri Daha Önce Bulunduğu Görevler Anabilim Dalı Yabancı Dili Akademik Aşamaları Yrd. Doç. Dr. Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk

Detaylı

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı Ana başa taç imiş Her derde ilâç imiş Bir evlât pîr olsa da seyin Nail Kubalı Anaya muhtaç imiş Hü Şiirin vazgeçilmez temasıinsanoğlu, en yoğun ve içten duygularını şiirle dile getirir. Bu yüzden kadın,

Detaylı

DENEY RAPORU. Fotometrik Yöntemle Karıım Tayini (11 No lu deney)

DENEY RAPORU. Fotometrik Yöntemle Karıım Tayini (11 No lu deney) M.Hilmi EREN 04-98 - 3636 Enstrümantel Analiz II Lab. 9.Deney Grubu DENEY RAPORU DENEY ADI Fotometrik Yöntemle Karıım Tayini (11 No lu deney) DENEY TARH 31 Ekim 2003 Cuma AMAÇ Lambert-Beer yasasından ve

Detaylı

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ Balım Sultan Bektaşiliği kurumlaştıran önder olarak bilinen Balım Sultan; Hacı Bektaş Veli'nin ilk öncülülerinden Dimetoka tekkesinin posnişini Seyit Ali Sultan'in torunlarindan olup, doğumu 1462 dir.

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir. Görünümü Elbiseleri Hz. Peygamber çeşitli renk ve desenlerde elbiseler giymiştir. Ancak daha çok

Detaylı

AKÇA, Hakan (2012). Ankara li Aızları (nceleme, Metinler, Dizin), Ankara: Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü Yayınları, XXII+672 s.

AKÇA, Hakan (2012). Ankara li Aızları (nceleme, Metinler, Dizin), Ankara: Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü Yayınları, XXII+672 s. AKÇA, Hakan (2012). Ankara li Aızları (nceleme, Metinler, Dizin), Ankara: Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü Yayınları, XXII+672 s. Bahadır GÜNE * Aynı kökten geldii üst sistem durumundaki bir standart

Detaylı

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) Ben seni sevdiğim için eğer bahâ derler ise İki cihân mülkün verem dahı bahâsı yetmeye (Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) İki cihân

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii (1143-1163), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN 978-975-8951-33-8.

Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii (1143-1163), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN 978-975-8951-33-8. Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii (1143-1163), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN 978-975-8951-33-8. Abdullah GÜNEYSU Avrupa Hıristiyanlarının, kendilerince kutsal kabul

Detaylı

Avrupa da Uyuturucu imdi Her Zamankinden Daha Ucuz

Avrupa da Uyuturucu imdi Her Zamankinden Daha Ucuz 2006 YILLIK RAPORU: UYUTURUCU FYATLARINDA DÜÜ, YAKALAMALARDA ARTI Avrupa da Uyuturucu imdi Her Zamankinden Daha Ucuz (23.11.2006, LZBON) Avrupa Uyuturucu ve Uyuturucu Baımlıı zleme Merkezi (EMCDDA), bugün

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

PIZZA DONALDO TÜRKYE. Mevcut Durum

PIZZA DONALDO TÜRKYE. Mevcut Durum PIZZA DONALDO TÜRKYE Pizza Donaldo talya Ltd. (P.D.I) 1 1960 yılında talya da Senyör Donaldo tarafından küçük bir talyan restoranı olarak kurulmutur. 10 çocua sahip olan Senyör Donaldo yıllar içerisinde

Detaylı

*Edebi Sanatlar ve Örnekleri Mecaz. Teşbih

*Edebi Sanatlar ve Örnekleri Mecaz. Teşbih Edebi Sanatlar ve leri *Edebi Sanatlar ve leri Mecaz Kelime veya kelime gruplarını bilinen ilk manalarından başka bir manada kullanmaya mecaz denir. Mecaz edebî eserlerde kullanıldığı gibi zaman zaman

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile

Detaylı

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS Bu aratırma 2005 yılında 1. Uluslararası zmir Özel Eitim ve Otizm Sempozyumu'nda poster bildiri olarak sunulmutur. OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - -

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - - 1. Adı Soyadı: Ahmet Atillâ Şentürk 2. Doğum Tarihi: 24 Eylül 1958, İstanbul 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İ. Ü. Ed. Fak. Yeni İstanbul Üniversitesi

Detaylı

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

! #$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) ! %2.* ) 3.%$&(' 01 0 4 *) / )/ ( +) ) ( ) ! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )! )! ) 1 87 Seri No'lu Gider Vergileri Genel Teblii Resmi Gazete Sayısı 27737 Resmi

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

a b e f g h i SHOG NED R?

a b e f g h i SHOG NED R? 9 8 7 6 5 4 3 2 1 a b c d e f g h i SHOG NEDR? SHOG, Japonya da yaklaık 20 milyon kiinin oynadıı bir oyundur. Hedefleri, karı tarafın ah ını tuzaa düürmek olan iki oyuncu arasında oynanan bir zihinsel

Detaylı

MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES

MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES 1. GR Yrd.Doç.Dr.Cansevil TEB *1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden

Detaylı

EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI

EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI Bu aratırma 2005 yılında 1. Uluslararası zmir Özel Eitim ve Otizm Sempozyumu'nda poster bildiri olarak sunulmutur. EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE

Detaylı

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302 mekan İLKBAHAR 2014 SAYI: 302 40 41 Kasımpaşa Deniz Hastanesi YÜK. MİMAR BEYZA ŞENER mekan 42 43 BİNALAR DA İNSANLAR GİBİ DOĞAR BÜYÜR ÖMRÜNÜ TAMAMLAYINCA DA ÖLÜR VE YERİNİ YENİLERİ ALIR. Bu ya am bazen

Detaylı

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr. ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr. arzuuatik@gmail.com EĞİTİM Doktora 2003-2009: Marmara Üniversitesi, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Tez konusu:

Detaylı

Turkcell 5228 e her mesajiniz 1 kitaba donusuyor.. --

Turkcell 5228 e her mesajiniz 1 kitaba donusuyor.. -- Iyi Geceler, tekrar yazabiliyoruz nihayet... Bu gece iki guzel insani tanitmak isteriz size... Biz kendilerini tanimaktan mutluluk duyuyoruz... Siz de ucundan tutar, siz de annesinden ayri yatili okuyan

Detaylı

SINIF ÖRETMEN ADAYLARININ NTERNET KULLANIMINA LKN TUTUMLARININ DEERLENDRLMES

SINIF ÖRETMEN ADAYLARININ NTERNET KULLANIMINA LKN TUTUMLARININ DEERLENDRLMES Ahi Evran Üniversitesi Kırehir Eitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 8, Sayı 1, (2007), 209-222 209 SINIF ÖRETMEN ADAYLARININ NTERNET KULLANIMINA LKN TUTUMLARININ DEERLENDRLMES Erturul USTA Ahi Evran Üniversitesi,

Detaylı

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI Belediyelerin görevlerini etkin ve verimli bir ekilde yerine getirebilmeleri için ihtiyaç duydukları optimal (ihtiyaçtan ne fazla ne de az) kadronun nicelik ve

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER *

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER * ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER * Ara.Gör.Ilgım KILIÇ *1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden Günümüze Müzik Öretmeni Yetitirme Sempozyumu

Detaylı

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM Dr. Ayhan HELVACI *1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden Günümüze Müzik

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam SÖZCÜKTE ANLAM 1 Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam BADEM AÐACI Ýlkbahar gelmiþti. Hava bazen çok güzel oluyordu. Güneþ

Detaylı

SRKÜLER NO: POZ - 2006 / 42 ST, 08. 08. 2006 YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE

SRKÜLER NO: POZ - 2006 / 42 ST, 08. 08. 2006 YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE SRKÜLER NO: POZ - 2006 / 42 ST, 08. 08. 2006 çindekiler: Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu nda örtülü sermaye YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE Bilindii üzere, 21.06.2006 tarihli Resmi Gazete de

Detaylı

&' ($ *!+ *,+ $*-!+ *./( " "!/ ( (! + * 0 $ 1 /+%$ "$ $ / + "/ 2 %/

&' ($ *!+ *,+ $*-!+ *./(  !/ ( (! + * 0 $ 1 /+%$ $ $ / + / 2 %/ !"!" #$ %!" &' ($ $) *!+ *,+ $*-!+ *./( " "!/ ( (! + * 0 $ 1 /+%$ "$ $ / + "/ 2 %/ $* "3'4" 50! 1 Vergi Usul Kanunu Genel Teblii (Sıra No: 408) 1. Giri 213 sayılı Vergi Usul Kanununun (VUK) 5 inci maddesinin

Detaylı

Baklavanın Öyküsü. Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi

Baklavanın Öyküsü. Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi Foto!raflarla Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi Mart 2010 Mart 2010 Gaziantep Büyük!ehir Belediyesi Gaziantep baklavası Hepimizin vazgeçemedi!i yüzyıllardır süren bir damak tadı. Görünü"ü ile sizi kendisine

Detaylı

BAŞLARKEN Okul öncesi yıllar çocukların örgün eğitime başlamadan önce çok sayıda bilgi, beceri ve tutum kazandığı, hayata hazırlandığı kritik bir dönemdir. Bu yıllarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumlar

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır. 10. SINIF TÜRK EDEBİYATI ÇALIŞMA SORULARI 1. Gazelin özelliklerinden beşi tanesini yazınız. 2. Aşağıda verilen kavramları tanımlayınız. Matla: Taç beyit: Tegazzül: Fahriye: Methiye: 3. Verilen dörtlüğün

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora ÖZ GEÇMİŞ A. KİŞİSEL BİLGİLER: Adı Soyadı : Hamza KOÇ Doğum Tarihi : 19.09.1983 Doğum Yeri : Akçaabat-TRABZON Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Detaylı

Aratırma Koordinatörü: Prof. Dr. Faruk en. Hazırlayanlar: Gülay Kızılocak Cem entürk Dr. Martina Sauer

Aratırma Koordinatörü: Prof. Dr. Faruk en. Hazırlayanlar: Gülay Kızılocak Cem entürk Dr. Martina Sauer Download von www.bteu.de / Avrupali Türk Isadamlari Birligi Hannover / TAM Vakfi Yayinlari!" #"# Aratırma Koordinatörü: Prof. Dr. Faruk en Hazırlayanlar: Gülay Kızılocak Cem entürk Dr. Martina Sauer Bu

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir?

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir? Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir? Asil duruşu nedeniyle bayanların kıyafetlerde tercih ettiği renklerin başında siyah gelir. Kadına zerafet ve incelik katan siyah aynı zamanda kadınları daha zayıf ve

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

DVAN RNE KAYNAKLIK ETMES BAKIMINDAN OYUNLAR AS SOURCE OF CLASSICAL OTTOMAN POETRY: PLAYS

DVAN RNE KAYNAKLIK ETMES BAKIMINDAN OYUNLAR AS SOURCE OF CLASSICAL OTTOMAN POETRY: PLAYS Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 15 Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armaanı- Özet DVAN RNE

Detaylı

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Çukurova University Journal of Faculty of Divinity Cilt 13 Sayı 2 Temmuz-Aralık 2013 T. C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2013 (13/2)

Detaylı

Öğrenci - Ders Listesi ( Tüm Dersler )

Öğrenci - Ders Listesi ( Tüm Dersler ) Öğrenci - Ders Listesi ( Tüm Dersler ) 13640710016 MUSTAFA DOĞAN 13640710042 ELİF SEMA ÖZDİL 13640710044 RAMAZAN KOÇ 13640710050 SEVDA ÜRE 13640710054 GÜLFEN ELMACIOĞLU 13640710069 AYŞE BEKTAŞ 13640710081

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Üzerindeki bilgelik hırkasından, madde ve mânâ dünyasındaki mutluluğun şifrelerini verir bize Mevlânâ. Onun ilmini ve söylemlerini kâğıtlara, kitaplara, ansiklopedilere sığdıramamakla birlikte, deryada

Detaylı

BENİM KÜÇÜK ZEBERCEDLERİM

BENİM KÜÇÜK ZEBERCEDLERİM BENİM KÜÇÜK ZEBERCEDLERİM BENİM KÜÇÜK ZEBERCEDLERİM Bu akşam sevgili Neslihan misafirimiz oluyor... Neslihan Erzurum Atatürk Üniversitesinden gelip uzun suren Şubat projemize katildi... Zebercedlerini

Detaylı

Masalları Uyutmak. Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK

Masalları Uyutmak. Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK Masalları Uyutmak Muhsine Helimolu Yavuz: Esil ile Yesil, Türk Masalları I, Cumhuriyet Kitapları, stanbul 2006, ikinci basım 2007, 118 s. Resimleyen: Musa Kart. Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK Çocuk yazınında

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 2.12.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems: Hoca Dehhânî yi iyle : 1 ÖZET Mücahit KAÇAR 2, kaside Dehhân neredeyse bütün antoloji ve edebiyat tarihi söz konusu görülmektedir. Oysaki hem atfedilen gazellerine yeniden Anahtar Kelimeler: Dehhânî, Kemâl

Detaylı

! " ,. $ $$ $. , 0 0 1 #! #01 , $! $ $ #. 2# $ %,. $ $ $... $ $ , 3!!. $ , + $ $... ,4$. $ 5# $... 5, 6 $ $ 5 $ ' $!.. ,. 374 8 4, , 02 -$... 2$!

!  ,. $ $$ $. , 0 0 1 #! #01 , $! $ $ #. 2# $ %,. $ $ $... $ $ , 3!!. $ , + $ $... ,4$. $ 5# $... 5, 6 $ $ 5 $ ' $!.. ,. 374 8 4, , 02 -$... 2$! !! ## $%! # # $ $ &&'#( ## )% %&'()'(*** $ * ##+%!+, -$../.,-$ -$,. $ $$ $., 0 0 1 #! #01, $! $ $ #. 2# $ 2,01 $$ (,..!$ %,. $ $ $... $ $, %&'()'(***, 3!!. $, + $ $...,4$. $ 5# $.... 5, 6 $ $ 5 $ ' $!..,.

Detaylı

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok Question Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir? Answer: Kuran müfessirleri ayet ve rivayetlere

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

stanbul, 11 Ekim 2004 2004/1021

stanbul, 11 Ekim 2004 2004/1021 TÜRKYE SERMAYE PYASASI ARACI KURULULARI BRL Büyükdere Cad.No:173 I. Levent Plaza A-Blok Kat:4 34394 I. Levent-stanbul Tel : (212) 280 85 67 Faks : (212) 280 85 89 www.tspakb.org.tr stanbul, 11 Ekim 2004

Detaylı

Yöntem Ara tırma Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Aracı Verilerin Analizi Bulgular

Yöntem Ara tırma Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Aracı Verilerin Analizi Bulgular Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 8 Sayı: 38 Volume: 8 Issue: 38 Haziran 2015 June 2015 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 ÖRETMENLK UYGULAMASI

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

Hayat Kurtaracak Öneriler

Hayat Kurtaracak Öneriler On5yirmi5.com Hayat Kurtaracak Öneriler Her sabah 'Ne giyeceğim' sıkıntısı mı yaşıyorsunuz? Üstelik de bir sürü giysiniz varken! Gardırobunuzu yeniden düzenlerseniz bu dertten kurtulursunuz. Yayın Tarihi

Detaylı

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A.. 30.06.2013 Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A.. 30.06.2013 Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu Sayfa No: 1 Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A.. 30.06.2013 Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu Sayfa No: 2 Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

- 115 - Oh deyim ömrümde ilk defa Tüy gibi olayım sevincimden Ölüm düüncesi benden ırak Hep güzel eyler geçsin içimden

- 115 - Oh deyim ömrümde ilk defa Tüy gibi olayım sevincimden Ölüm düüncesi benden ırak Hep güzel eyler geçsin içimden Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 5 Sayı: 20 Volume: 5 Issue: 20 Kı 2012 Winter 2012 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 CAHT SITKI TARANCI

Detaylı

KEREM LE ASLI HKÂYESNDE KEREM N SEVGL TASVRLER ÜZERNE BR NCELEME AN INVESTIGATION TO KEREM S BELOVED DESIGN IN THE KEREM AND ASLI STORY

KEREM LE ASLI HKÂYESNDE KEREM N SEVGL TASVRLER ÜZERNE BR NCELEME AN INVESTIGATION TO KEREM S BELOVED DESIGN IN THE KEREM AND ASLI STORY KEREM LE ASLI HKÂYESNDE KEREM N SEVGL TASVRLER ÜZERNE BR NCELEME AN INVESTIGATION TO KEREM S BELOVED DESIGN IN THE KEREM AND ASLI STORY Âdem BALKAYA Özet Sevgili insanlık ile yaıttır. Hatta sevgilinin

Detaylı

SELANİK HORTACI CAMİSİ

SELANİK HORTACI CAMİSİ SELANİK HORTACI CAMİSİ BAKİ SARISAKAL SELANİK HORTACI CAMİSİ Portakapı Mahallesinde günümüzde Egnatia Caddesinin üzerinde Erken dördüncü yüzyılda inşa edilmiştir. İlk başta bir pagan tapınak ya da türbe

Detaylı

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME Khalid Khater Mohemed Ali 130101036 TEZ DANIŞMANI Prof.

Detaylı

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2011-1432 الصيام برؤ ة واحدة» اللغة الرت ية «بن صالح

Detaylı

ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ

ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ Arş. Gör. Halil Sercan KOŞĐK Özer Şenödeyici, Osmanlının Görsel Şiirleri, Kesit Yayınları, Đstanbul 2012, 199 s. Görme, John Berger in de belirttiği

Detaylı

ORTAK KELME HAZNES KAZANDIRMADA LKÖRETM SEKZNC SINIF TÜRKÇE DERS KTAPLARININ DURUMU

ORTAK KELME HAZNES KAZANDIRMADA LKÖRETM SEKZNC SINIF TÜRKÇE DERS KTAPLARININ DURUMU Ahi Evran Üniversitesi Kırehir Eitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 7, Sayı 2, (2006), 335-343 335 ORTAK KELME HAZNES KAZANDIRMADA LKÖRETM SEKZNC SINIF TÜRKÇE DERS KTAPLARININ DURUMU Mehmet KURUDAYIOLU

Detaylı

Bünyamin ÇALAYAN* Hasan Hüseyin DEMR** Hazret-i Peygamber in (S.A.V.) doumu bata olmak üzere

Bünyamin ÇALAYAN* Hasan Hüseyin DEMR** Hazret-i Peygamber in (S.A.V.) doumu bata olmak üzere LUL, Faik; DZDAR, slam (2002). Arnavutça Mevlitler (Mevludet Në Gjuhën Shqipe), kodra-arnavutluk (Shkodër): Camaj-Pipa Yayınevi, 712 s. ISBN 99927-41-75-9 Bünyamin ÇALAYAN* Hasan Hüseyin DEMR** Hazret-i

Detaylı

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi EROĞLU NÛRİ (d.?-ö.1012/1603) tekke şairi Açıklama [eç1]: Madde başlarında şairlerin mahlaslarının olmasına özen gösterilmeli. Ancak şairin tanıtıcı özellikleri virgülden sonra yazılmalı. Açıklama [eç2]:

Detaylı

FUZÛLÎ VE BÂKÎ DVÂNI NDA BELÂ KAVRAMININ KARILATIRILMASI COMPARISON OF THE TERM OF EVILEST IN FUZUL S AND BAK S DIVAN

FUZÛLÎ VE BÂKÎ DVÂNI NDA BELÂ KAVRAMININ KARILATIRILMASI COMPARISON OF THE TERM OF EVILEST IN FUZUL S AND BAK S DIVAN FUZÛLÎ VE BÂKÎ DVÂNI NDA BELÂ KAVRAMININ KARILATIRILMASI COMPARISON OF THE TERM OF EVILEST IN FUZUL S AND BAK S DIVAN Erol ÇAMYAR* Öz Kur ân ve hadislerde sıklıkla geçen ve Divan iirinde de hayli fazla

Detaylı

#$% &'#(# Konular. Binary Tree Structures. Binary Search Trees AVL Trees Internal Path Reduction Trees Deerlendirme

#$% &'#(# Konular. Binary Tree Structures. Binary Search Trees AVL Trees Internal Path Reduction Trees Deerlendirme !" #$% &'#(# Konular Binary Search Trees Deerlendirme Binary Search Trees Bir binary search tree üzerindeki her node hem data saklar hemde dier node lara ulaılırken yön belirler Bir binary search tree

Detaylı

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 12 Summer 2010

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 12 Summer 2010 Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 12 Summer 2010 17. YÜZYIL DVAN AR ZÂRÎ, HAYATI, EDEBÎ KL VE RLER 17 TH CENTURY DIVAN POET ZÂRÎ, HIS

Detaylı

2008-2014, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

2008-2014, ERZİNCAN, TÜRKİYE. [ 0001 ] Kim ki Dost yolunda Terk-i Can eder Dost ona Didar ını ihsan eder Kim bu fani dünyayı terkeylese Dost ebed mülke onu sultan eder Hacı Emine KÖSEOĞLU 1942-2007 2014-06-10; Haziran, Salı :: 12.46.10

Detaylı

Nazlı Yürekler için!lk Adımım

Nazlı Yürekler için!lk Adımım Bu akşam Boğaziçi Üniversitesinden ilk projesine katılan Merve yazmış, Nazlı Yüreklere İlk Adim... Gönüllüler nasıl anlatılır... Gönüllülerin çocuklara sevgisi... Ve onların çocuklara ulaşma gayretleri...

Detaylı

- 422 - 1) Komisyon: lköretim 7 Türkçe Örenci Çalıma Kitabı, MEB Yayınları, Ankara,

- 422 - 1) Komisyon: lköretim 7 Türkçe Örenci Çalıma Kitabı, MEB Yayınları, Ankara, Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 4 Sayı: 19 Volume: 4 Issue: 19 Güz 2011 Fall 2011 www.sosyalarastirmalar.com 7. SINIF TÜRKÇE DERS ÖRENC ÇALIMA

Detaylı

- Sorma, şişenin üzerinde iyice çalkalayın yazıyormuş, ben fark etmemişim

- Sorma, şişenin üzerinde iyice çalkalayın yazıyormuş, ben fark etmemişim Öksürük şurubu Temel odanın içinde zıplayıp duruyormuş. Arkadaşı sormuş : - Ne oldu, ne yapıyorsun böyle? - Öksürük şurubu içtim. - E, niye zıplıyorsun peki? - Sorma, şişenin üzerinde iyice çalkalayın

Detaylı

Son vergi düzenlemeleri ile ortaya çıkan fiyat indirimleri tüketiciye yansıtıldı mı?

Son vergi düzenlemeleri ile ortaya çıkan fiyat indirimleri tüketiciye yansıtıldı mı? Son vergi düzenlemeleri ile ortaya çıkan fiyat indirimleri tüketiciye yansıtıldı mı? Ercan Türkan (ercan.turkan@tcmb.gov.tr) Mayıs 2009 Özet ç talebin canlandırılabilmesi amacıyla Mart ayında bir dizi

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI Harbiye de kaldığımız Otelde akşam Antakya mezeleri ile özel tavuk yedik, Antakya mezelerini tattık, sabah kahvaltıdan sonra, özel minibüslerle

Detaylı

S R K Ü L E R : 2 0 0 8 / 3 2

S R K Ü L E R : 2 0 0 8 / 3 2 S R K Ü L E R : 2 0 0 8 / 3 2! " # $%&'( )*!! " #$!" ## $ %& &'()& & * + (,( %! # -.&%( & $/(%&& % 0 1 / # %(# 2 1 / (' 3'!! # % ##%.&% - ## (( '( 4% / (%&& % & 5'(67 8 / ('#3 ( 3'! (-.&% ## (( &&&! /

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

OTSTK BR OLGUNUN DUYGULARI ANLAMA VE FADE ETME BECERSNN KAZANDIRILMASINA YÖNELK DÜZENLENEN KISA SÜREL BR E TM PROGRAMININ NCELENMES

OTSTK BR OLGUNUN DUYGULARI ANLAMA VE FADE ETME BECERSNN KAZANDIRILMASINA YÖNELK DÜZENLENEN KISA SÜREL BR E TM PROGRAMININ NCELENMES Bu aratırma 005 yılında 1. Uluslararası zmir Özel Eitim ve Otizm Sempozyumu'nda poster bildiri olarak sunulmutur. OTSTK BR OLGUNUN DUYGULARI ANLAMA VE FADE ETME BECERSNN KAZANDIRILMASINA YÖNELK DÜZENLENEN

Detaylı