Maxime Chattam - Kaosun Sırları

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Maxime Chattam - Kaosun Sırları www.cepsitesi.net"

Transkript

1 Maxime Chattam - Kaosun Sırları Eğer bu sözcükleri renklendirerek size biraz daha heyecan katmalarını arzu ederseniz bu eserin yazılması esnasında bana eşlik eden filmlerin asıl kopyalarını izlemenizi tavsiye ederim - James Hornerdan Sisler Evi. - Angelo Badalamentiden Kayıp Nişanlı. - Howard Shoredan Varoluş. - Hans Zimmer ve James Newton Howarddan Batman Başlıyor. - James Hornerdan Gizemli Parçalar. Beni etkiledikleri gibi sizleri de etkileyeceklerini umuyorum. Edgecombe, 20 ekim 2005 Başlangıç Kamel Nasırın 12 eylül tarihli bloğundan alıntılar Bu öykü gerçektir. Ona, insanlığın ortak belleğinin çok yakında ulaşmasını umarak bu sessiz odada kendisini bilgisayara emanet ediyorum. Ancak henüz taze olan bir yara kaşınmaz, kapanması beklenir. Acı geçmişi sorgulamak için zaman gerekir. Her şeyi eksiksiz anlatabilmek için elimden gelenin en iyisini yaptım. Bu tanıklığı kağıda dökerken olabildiğince yansız olmaya çaba gösterdim. Sizin de kolayca ulaşabileceğiniz belgeler kaynaklarım oldu. Her şey gerçektir. Bu satırları okuyacak olan sizler, sizleri henüz neyin beklediğini bilmiyorsunuz.

2 Ortaya çıkarılan bir gerçeğin yaratacağı şok. Göz ucuyla baktığınız, bir süreden beri sizi rahatsız eden bir sürü ufak tefek sorunun birdenbire aydınlığa kavuşması. Kendi kendilerini sorgulayanlar yeterli bir sayıya ulaşabilecekler mi Artık hiç unutmamayı becerebilecekler mi Ve hepsinden önemlisi bir araya gelebilecekler mi Eğer bu olmazsa onlar bizi yutacak. Buna başladılar bile. Onlar güçlü. Acımasız. Yael buna inanmıyordu. Thomas ve o öbür dünyaya göç ettiler. Gelecek sefer sizin sıranız gelebilir. Birden her şey altüst olabilir. Bu, arkadaşlarımın başına geldi Sırada olan kim, hangi kadın, hangi erkek Birinci bölüm Gölgeler dünyası 1 Bir perşembe günüydü. Yael sıcak bir banyonun keyfini çıkarırken köpüklerin arasından çıkardığı ellerinde bir dergi ile kalem vardı. Ensesinin üzerinde birbirine dolanmış kumral kıvırcık saçlarını bir topuz yaparak toplamıştı. Hiç olmazsa bu sefer Cosmonun testi çok da aptalca değildi. Yine de çok akıllıca sayılmazdı On soruda şu andaki durumunuzu öğrenin. Ayrıntılı bir sorular dizisi. Kendisine denk gelen sorulan tam bir içtenlikle yanıtlamaya karar verdi Yael. 1. Aşk konusundaki düşünceleriniz A. Uzun zamandır bekarım. B. Speed-datingin hararetli bir taraftarıyım. C. Belli bir süre devam eden ilişkileri tercih ederim D. Biri çarşamba, biri cumartesi ve yeteri kadar çekiciyse, pazar bir diğeri. E. Evli ve eşine sadık. Yael duraksadı. Cyi bir dönem yaşamıştı ve şu sıralarda A ile B arasında gidip geliyordu. Hadi B diyelim. 2. İş durumunuz A. Henüz staj yapıyorum, karar vermiş değilim. B. İşsiz ya da ev kadını. C. Çalışıyorum, işimden memnun değilim. D. Ne istediğini bilen öğrenci. E- Aktif-pasif. Ev kadını ve işsiz olma durumunu tercih, kimi kadınsı zihniyetler için çok şey ifade ediyordu. Diğer taraftan, Yael Çalışıyorum ve işimden memnunum seçeneğinin bulunmamasına da hayret etti. Bu da iyiydi doğrusu. Kendi durumunda cevap hiç kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktı C. 3. Fiziki görünümünüzü nasıl buluyorsunuz A. Diğer soru. B. Eh yani Fena değil. C. Çok çekici olduğum söylenir. D. Güzel ama bu beni ziyadesiyle yoruyor. E. Yoldan geçtiğimde herkes bakar. Yael, gözlerini tavana dikti. Aptalca bir soru. Gülümsedi. B kendisine uyuyordu. Ölçülüydü arkadaşlarına göre oğlanlar onu çekici buluyordu.

3 C cevabı gerçekçiydi ama satırların arasında çekici fakat çirkin anlamı da olduğundan bunu sevmedi. Hadi tevazuyu bir kenara bırakalım D. Kilosunu hiç kaçırmadan kontrol etmesi ve düzenli jimnastik yapması boşuna mıydı 4. Hafta sonu sizin için ne ifade eder A. Televizyonun önünde geçirilen zaman. B. Kitap okuma, gezinti. C. Arkadaşlar arasında geçirilen sakin saatler. D. Disco fever baby E. Partnerimle yatakta geçen zaman. A, B ve Cyi işaretledi Yael. Evde kalmış kız mı yani Sonunda alışkanlıklarına en uygun olanı Bde karar kıldı. Pariste dolaşmak ve çizgi roman okumak kadar yağmurlu günlerde televizyon kumandası kraliçesi olmak tatil günleri en çok yaptığı işlerdendi. Diğer sorulara göz gezdirdi, işaretlediği harfleri hesapladı ve sonucu öğrenmek için dikkatini açıklamalara yöneltti. Çoğunluk C harflerinde Hafta sonları eve kapanan cinslerdensiniz, işinizden gerçekten memnun değilsiniz ve Külkedisi de, rüyalardaki prensim bulduğu için sizce kolay bir orospudan farksız. Meraklanmayın, yalnız değilsiniz Bu zamane hastalığı Ve size iyi bir haber verelim mi Tedavisi mümkün Arkadaşlar arasında geçirilecek hareketli akşamlar ve kendinizi iyice motive ederek bu sefer gerçekten isteyip gideceğiniz buluşmalar her anlamda soluk almanızı sağlayacak... İşiniz hakkında düşünün ve memnun değilseniz başka bir iş aramaya çıkın Size uygun olan işi bularak yaşamınızı renklendirin. Olmayacak bir şey yok, sadece kafanızdan şu fazla lükse kaçan tembellikleri ve endişeleri atmanız yeterli. Şu her geçen gün etrafınızdaki her şeye karşı içinizde büyüyen küçük nefrete gelince -ki bunlar toplum, politika ve hatta insanlar, bu konuda bir gayret göstermek gerekiyor... Rahatlatıcı yağlarla uygulanan bir masaj yaptırın.greenpeacenin gönüllü elemanlarıyla bir toplan 15 tıya katılın, Fransa Rugby XV takımının yeni sezon maçlan hakkında konuşmak için kız arkadaşlarınızla bir akşam ayarlayın ve göreceksiniz ki beraberce yaşamanın bir sürü tatları var Yael dergiyi banyo döşeme halısına fırlattı. Yüzüncü kez, böylesine aptallıklarla uğraşmamaya kendi kendine yemin etti. Yirmi yedi yaşına gelmişti ve kendisini rahatlatmak için başka yollara başvurmanın belki de zamanıydı artık. Yael, banyonun kenarında duran Bic marka jileti alarak bacaklarının üzerinde gezdirdi ve ayağa kalktı. Banyonun buğusu lavabonun üzerindeki aynada yüksek siluetinin yansımasını engelliyordu. Havluyla kendini kurularken yeniyetmeliğinin atletizm yıllarından kendisine kalan geniş omuzları, yuvarlak ve iri göğüsleri ile sıkılığını kaybetmeye başlayan göbeği meydana çıktı. Göbek çukurunun altındaki bir tutam eti sıktı. Henüz fazla bir şey yok ama dikkat etmezsem... Yael kendi kendine göz gezdirdi. Beyaz-gri gözler. Renkleri sanki fazla açık. Annesinin söylediği gibi husky bakışları. Koyu renk saçlarıyla oluşan hayret uyandırıcı bir tezat. Yüzünde birkaç güzellik beni. Okşanacak yerleri gösteren işaretler diye kulağına fısıldamıştı ilk büyük aşkı. Çok ince bir burun ve nefret ettiği dudaklar. Çok geniş, çok kalın. Erkekleri kendine çekiyordu, deneyimleri bunu kendisine öğretmişti. Ama Yael bundan hoşlanmıyordu. Erkeklerde yarattığı cinsel istek ile plastik güzelliğinin arasındaki ilişkiyi bir türlü kabullenememişti. Ufak kıvrık bir saç tutamı kulağından öne doğru sarkıyordu. Bu saçını her topladığında olan bir şeydi. Biraz da kendisiydi, içinde olanın dışarıdaki uzantısı. Ona kabul ettirilmek istenenlere karşı boyun eğememesi.

4 Her seferinde bir kurtuluş arayışı içinde olmalıydı, işinden, duygusal hayatından ve elbette ilk gençliğinde, aile otoritesinden. Arka arkaya gelen okullar, yatılı okullarla tanışmıştı... Ve kaçışlar. Anlayışlı ama zamana ayak uyduramayan bir anne, otoriter baba... Bunun hemen herkesin katettiği sıradan bir yol olduğunu fark etmişti büyürken. Kendi türünde yegane olduğunu düşünürken öyküsünün sıradanlığının bilincine varmıştı, buna beş yıl öncesinde anne ve babasının ayrılıkları da dahildi. Gidip gelmeleri, seni seviyorum-ben deleri, çatışmaları, barışmaları ve yeniden kavgalan. Ve dairenin ne olacağı. Ayrılık sırasında, babası dairenin satışı yerine her iki tarafa da yeterli olanaklar sağlanarak herkesin kendi yoluna gitmesini ve dairenin de Yaele bırakılmasını teklif etmişti. Herkes bunu uygun bulmuştu. Kendisine bu konuda bir şey sorulmayan Yael dışında. Yirmi iki yaşında, birdenbire yalnız kalmıştı. Bu büyük dairede.. Bunun sonrasında babası yirmi yıldan beri sözünü ettiği hayalının romanını yazmak için çok sevdiği Bretagnea çekilmiş ve romanı da yılların kendinde bıraktığı izlerin hızı doğrultusunda yazılmaya başlanmıştı. Annesi ise güneybatı yöresinden bir restoran sahibiyle evlenmiş ve beş yıl kadar mutlu bir hayat sürdükten sonra dört ay öncesinin 13 nisan tarihindeki bir araba kazasında kocasıyla beraber tamamen yanarak hayatını kaybetmişti. 13 nisan cuma. Arkadaşlarla beraber çok fazla içilen bir gece, kenarında gürgen ağaçlannm sıralandığı dar köy yollarında aşın hız ve sonucunda araç yoldan çıkarak ağaçlardan birine çarpmıştı. Yael mahvolmuştu. Çöküntüye uğramış ruh hali, büyük kurtarıcı zaman ilacı sayesinde yavaşça düzelmişti. Annesi onun için ailesi demekti, hiçbir zaman kendini babasına yakın hissetmemişti, ailenin bir kuşak büyükleri ise sakin bir yaşam sonunda dünyaya çoktan veda etmişlerdi. Annesinin iki kardeşinden hiç haber almamıştı. Biri İngilterede, diğeri Marsilyada yaşıyor ama her ikisinin ne yaptığı hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Mallan ailesi akrabalık konusuna tamamen ilgisiz kalmış ve herkes kendi yoluna gitmeyi tercih etmişti. Yaelin babası, daha bir yaşındayken savaş sırasında babasını kaybetmişti. Ölümüne üzülmediği, otoriter ve suskun bir anne tarafından büyütülmüş olarak, kendisini hep yan yetim bir çocuk gibi görmüştü. Yael ürpermeye başladı. Yağlanmış su teninin üzerinde inci tanecikleri gibi parlıyordu. Bir havluya sarındı. Yeteri kadar kendini seyretmişti. Evinde dolaşırken giymeyi sevdiği jogging çoraplannı ayaklanna geçirdi, üzerine de kolsuz bir tişört giydi. Banyodan çıkmak üzereyken elini elektrik düğmesine götürdü. Olay tam bu sırada meydana geldi. Görüş açısının içinde. Belli belirsiz bir hareket. O kadar hafif ki Yael açılmakta olan kapının yarattığı bir gölge oyunu olduğu sanısına kapıldı. Gerçekte de olan buydu bir gölge. Daha sonra oda karanlığa gömüldü. 2 Cuma, Shoggoth günüydü. Yael Shoggotha bayılıyordu. Ona çok uyan bir isimdi. Yatılı okulda oynanılan oyunlardan kendisine kalan bir anı olan Shoggoth, her tarafında yüzlerce gözleri olan jelatinimsi bir yaratıktı. Tam cuma günkü müşterisi gibi. Su geçirmez kumaşı üzerine iğnelediği onlarca cam gözle süslenmiş trençkotuyla şişman bir adam. Çünkü Yael göz satıyordu.

5 Diğer şeylerle beraber. Ölü hayvanlar gibi. Pariste, bir buçuk yüzyıldan beri içi doldurulmuş hayvan satan ünlü Deslandes mağazasında çalışıyordu. İki yıl öncesindeki yaz mevsiminde biraz para kazanmak amacıyla çalışmak için girdiği bir yerdi. İlginç ve özgün bir işti. Geçici olarak düşündüğü bu iş, devamlılık kazanmış, şimdiye kadar gördüğü eğitim ve öğrenime göre genç kadını farklı bir mesleğe sürüklemişti. Öğrencilik hayatı zor geçmişti. On dokuz yaşında aldığı lise diplomasıyla ne yapacağını bilemezken sonunda modern edebiyat okumakta karar kılmıştı. Dört yılda mezun olmuş ve bir yıl daha okumak için ABDye gitmişti. Okuduğu broşürlerden birine takılarak Edebiyat ve dilin sınırlannm yayılmasım konu alan bir alanda eğitim görmek için kabul dosyasını tamamlamakta elinden geleni ardına koymamıştı. Oregon eyaletinin Portland kentinde bir yıl geçirmişti. Aslında kendini pek rahat hissetmediği bu yerde tatsız bir yıldı ve geri dönmeye karar verdiğinde yaşadığı kente ve yöreye korku saçan bir seri katil ortalığı yaşanmaz hale getirmişti. Daha bir yıl boyunca ufak işlerde çalışarak bir master projesine boşuna takılmıştı akşamlan yapılan garsonluklar, giyim mağazalarında tezgahtarlık ta ki bir temmuz akşamı bu dükkanın önünden geçene kadar. Cama yapıştırılmış bir iş ilanında yaz mevsimi için birinin arandığı yazıyordu... Ve iki yıl sonra hala oradaydı. Master projesi de havaya uçmuştu. Değişik bir meslekti Müşterileri karşılıyor, onlara bilgi veriyor, gelen mineralleri, kurutulnıuş böcekleri tasnif ediyor ve kasa kasa müşterilere gönderilen kelebeklerin kurutulması işlemini yapıyordu... Buna karşılık doldurma işi ona ait değildi. İş arkadaşı Lioneldi bununla uğraşan. Yaşlı kadınların köpeklerinin içini kıtıkla doldurmaya hevesli değildi. Her Perşembe akşamı Yael, içi samanla doldurulan hayvanların gözleri yerine yerleştirilen camdan göz stoklarını teslim alıyordu. Her çift yeganeydi, üretici, bir çiftin diğerine uymamasına çok dikkat ediyordu. Ve her cuma günü Shoggoth dört aydan beri hiç şaşmaz bir şekilde Yaelin kendisine sunabileceği farklı gözleri incelemek için gelmekteydi. Bunlardan kendisine ufak takılar yaparak bir iğneyle trençkotunun üzerindekilere ilave ediyor ya da gözleri bir yüzüğün üzerine monte ederek dolma gibi parmaklarını kaplayan yüzüklerin yanına bir yenisini takıyordu. Shoggoth, başını bir yana eğerek ve inanılmaz bir ilgiyle yeni gelen gözleri incelerdi. Bunu yaparken boynunun yağları içinde sık kıllarla kaplı ensesi kat kat kırışır, beğendiklerine işaretparmağıyla hafifçe dokunur, dudaklarını şehvetle ıslatır ve sonunda kabul ettiği anlamında başını sallardı. Ve değerli hazinesiyle beraber çıkıp giderdi. Tavırları ve itici görünüşüne rağmen Yael sonunda kendisine karşı bir tür yakınlık duymaya başlamıştı. Hiç olmazsa eğlenceli ve zararsızdı, ki bu diğer müşterilerin bazıları için söylenemezdi. En beteri, her üç ayda bir yeni bir köpekle gelen hırçın, geçimsiz Madam Caucherinedi. Şaşmaz bir şekilde köpeğinin doldurulmasını istiyordu. İlk sefer geldiğinde sorunu tam olarak anlamamıştı ve ancak hayvan öldüğü zaman bunun özenle yapılacağını, zavallı hayvanı bir beze sarılı olarak buzdolabında muhafaza ederek en geç yirmi dört saat içinde getirmesi gerektiğini açıklamaya çalışmıştı. Ağzından çıktığına bir türlü inanamadığı, her müşteriye tekrarladığı sözlerdi bunlar. Ama Madam Caucherine sinirlenerek kafasını sallamıştı köpeğinin hemen doldurulmasını istiyordu. Onu yeteri kadar sevmişti ama artık çok havladığından sinirini bozuyordu. Sadece onun anısıyla yaşamayı arzu etmekteydi ve bu bundan böyle fazlasıyla yeterliydi. Yael ona bunun yapılamayacağını ısrarla anlatmaya çalışarak kendisini kapıya kadar geçirmişti. Üç ay sonrasında yeni bir köpek ve aynı taleple kadın yine önündeydi. Yael olan biteni polise, olayı çok eğlenceli bulan polise ihbar etmişti. Bunun üzerine SPA işi üzerine almıştı. Bu da boşunaydı, çünkü Madam Caucherine yılda üç dört kez olmak üzere ve her seferinde yeni bir köpek ve aynı istekle mağazaya gelmekten vazgeçmiyordu.

6 Aşağılayıcı ve yükseklerden bakan tavırlarıyla Walt Disneyin 101 Dalmaçyalısının Cruellasına benziyordu. Yael en sonunda dükkanın duvarlarını süsleyen geyik ve karaca büstlerinin arasında bir yenisini düşünmeye başlamıştı Madam Caucherinein büstü. Bu meslekle garip şeylerle okluğu kadar dokunaklı öykülerle de karşılaşmak olasıydı. Kimi zaman bir müşteriyi bir saat boyunca avutmak gerekiyordu. Daha çok yaşlı insanlar için köpeğini ya da kedisini kaybetmek kendisini en son seven varlığı kaybetmekten farksızdı. Buraya geldiklerindeki halleri bir yakınlarını kaybetmiş insanlar gibiydi, zaman geçtikçe Yael hayvanlarını doldurtmaya gelen bu insanları yadırgamaktan vazgeçmeyi öğrenmişti. Kimileri beraber uyumaya devam edebilmek için kedilerinden bir pelüş yapılmasını, kimileri de okşayabilmek için şöminenin üzerine asabilecekleri şekilde kanişlerinin kafasını istiyordu. İşin başında bu ürküntü verici ve tuhaf isteklerin ardında bir acının ya da derin bir eksiklik duygusunun yattığını düşünmüştü Yael. Sevgili varlıklarını kaybetmemek için onun doldurulmasını arzu etmekteydi bu insanlar. Onu burada kalmaya sevk eden bu rastlantılardı. Bu derecede farklı, kendine özgü hayat tarzlarıyla, Deslandes adeta birbirinden değişik tiplerin toplandığı bir kulüp gibiydi. Shoggoth gelmişti ve Yaele merhaba diyerek hemen sormaya başladı Yenileri geldi mi Yael bu arada soruyu kendi kendine mırıldanırdı. Aynı yanıt için hep aynı soru. Evet, her zamanki gibi. Tezgahının altındaki çekmecelerden birini çıkararak kadife kumaş içinde sergilenen gözleri müşterisine gösterdi. İstediğiniz kadar inceleyin diye ekledi. Shoggoth dudaklarını yaladı ve kendisine dikilmiş gözleri ellerini kavuşturarak dikkatle gözden geçirmeye başladı. Kendi gözleri de, yakıcı bir istekle parlıyordu. Yael içlerinde onlarca geniş ve ince çekmece bulunan yüksek dolaplara yaslanarak onu seyretti. İçinde bulundukları odaya bir dinginlik duygusu hakimdi. Yael, bu havanın nereden geldiğini hep kendi kendine sormuştu. Bu yerin mimarisi mi -XVIII. yüzyıldan kalma bir konak- yoksa göçüp gitmiş bu kadar hayvanın sessizliği mi odaya bu havayı veriyordu İçinde bulundukları durum ile yaydıkları havanın büyüsü birbirine ne kadar zıttı. Bu dokunuşu yumuşak deriler, pelüşler, bu dingin kafalar adeta ölümü güzelleştirmekteydi. Ölüme meydan okuyorlardı. Ölüm her şeyi yok edemiyordu işte. Shoggoth ağır kafasını kendinden geçmişçesine salladı, seçimini yapmıştı. Bu ikisini alacağım. Şu açık mavi olanı ve şu en büyüğünü. Yael anladığını belirterek adamın kendisine uzattığı euroları almadan önce, seçilmiş olanları ipek kağıtla paketledi. Kağıt paralar nemliydi. Shoggoth sıcaktan bunalmıştı, terliyordu. Merdivenli bir çıkışın olduğu diğer odaya giden uzun koridorun ucunda kayboldu. Gün, kayda değer başka bir olay olmadan geçip gitti. Yael gün sonunun sıcağına çıkmadan önce saçlannı bir lastikle arkasında topladı. Ağustos ayında Parise bayılıyordu. Günün sıcağından ve havasızlıktan bilenmiş bıçaklar gibi parlayan gümüşi renkteki sokaklarına. Genç kadın açık renk gözlerini korumak için taktığı siyah güneş gözlüklerini düzelterek Bac Sokağından aşağı doğru yürümeye başladı. Yüksek silueti vitrinlerde dalgalanarak dans ediyordu. Kimseye rastlamadı. Bir arabaya bile. Bütün kent ıssızlığa gömülmüştü. Yael yaşadığı Denfert-Rochereauya kadar yürüdü. Orada, sıcaktan yumuşamış asfaltın üzerinde belli belirsiz de olsa bir trafiğin varlığı hissedilebiliyordu. Beş dakika geçmeden Dareau Sokağına vardığında, dış kapıyı iterek içeri girdi ve kocaman ahşap saksılardaki bitkilerle süslü avludan geçerek, bir üst kattaki kapısına giden dış merdivenleri çıktı.

7 Ailesinin yıllar boyunca oturdukları daire kendi türünde emsalsizdi. 1980li yıllarda Parisin yollan için çalışmış bir şehircilik mimarının düş gücünün ürünü. Kapıyı açarak dairenin girişine kumaştan çantasını bıraktı, sandaletlerini çıkardı. Girişte büyük bir boy aynası asılıydı. Salon dairenin merkezindeydi. Yedi metre yükseklikte tavanıyla elli metrekarelik salonda bir de sahanlıklı merdivenlerle çıkılan iki duvar arasında bir asmakat vardı. Birinci sahanlık büro şeklinde döşenmişti. Derin bir girintinin içinde ve kendine özgü üslubuyla salona iki metre yüksekten bakıyordu. İkinci sahanlıkta salonu çepeçevre kuşatan koridor bu kata ait odalara ulaşılmasını sağlıyordu. En yukarda bütün bunlara tepeden bakan dam, göz alıcı büyüklükteki camekanlann süzdüğü parlak gün ışığına açılıyordu. Ama bu salonun asıl özelliği döşemesindeydi camdan yapılmıştı. Uzakdoğudan getirtilmiş paravanalar, Mağrib üslubunda bir masa, Afrika motifleriyle süslü kanepeler duvarların bej rengiyle zıtlık oluşturan muazzam büyüklükte siyah renkte bir camın üzerine yerleştirilmişti. Güneş, aydınlıktan aşağı dalarak koltukların ve perdelerin sıcak renkli kumaşlarını adeta alevlendiriyordu. İşin tuhaf olan yanı da altın rengindeki ışık huzmelerinin döşemede kırılmayarak onun altında kaybolmalarıydı. Koyu renk camın altında, yaklaşık on beş metre derinliğindeki bir yeraltı geçidine indiği sezinlenen duvarlar giderek bulanık bir görüntü aldıktan sonra karanlıklar içinde kayboluyordu. Dipsiz bir kuyu. Alışkanlıktan gelen bir davranışla Yael elektrikleri açtı. Camın on metre altına yerleştirilmiş spotlar uyandı. En aşağıda, so kak seviyesi altındaki Parisin yeraltı derinliklerinin bir kısmı aydınlan21 dı. Kentin lağım sistemine bağlı bir sarnıcın üzerinde karşı karşıya duran iki su kolektörü meydana çıktı. Mimar, kentte yaşayanların atıklarını kendi içine çeken bu yeraltı geçitlerinin bir kısmını açığa çıkarmayı düşünmüştü. Hep gözlerden saklayıcı görevini tekrar tekrar dile getirdiği koruyucu kabuğa bir neşter atmış, evini üzerine inşa etmek için bu gri renkteki derinin altında, kare şeklinde derin bir çukur açarak bu karmaşık şebekeyi yaratmıştı. Yağmurlu günlerde iki kolektörün kaynayan sarnıca bir köpük selini akıttığı rahatlıkla görülebiliyordu. Yael ışıkları kapattı ve derinliklerin karanlığı adeta yeraltından fışkırırcasma ayaklarına doğru hücum etti. Cam şeffaflığını yitirene kadar koyulaştı. Yael misafir kabul ettiği zaman bu olay birçok davetliyi tedirgin ederdi bir uçurumdan aşağı düşme korkusu, böylesine cehennemi bir manzara karşısında duyulan tedirginlik. Oysa, bu görünümün Yaelde yarattığı duygu diğerlerinin tam tersine bir hayranlık, bir şömine ateşinin karşısında duyulan keyifti. Saatler boyunca olduğu yerde kalarak, loş aydınlığın içinde birbirine karışarak köpüren suların kaynaşmasını izleyebilirdi. Saat sekizi geçmişti. Asmakat tarafından isyankar bir miyavlama duyuldu. Sarman bir sokak kedisi, bıyıkları havaya kalkmış bir vaziyette merdivenlerden aşağı süzüldü. Kardec diye mırıldandı Yael. Sakin ol, geldim artık. Kedi mırlayarak topuklarına hamle yaptı. Adı, Yaelin çocukluk tutkularından birini yansıtıyordu gizemcilik. Cadı filmlerini izleyerek büyücülüğe merak sardığı bir dönemi onun da olmuş, ruh çağırma tahtaları satın alarak ve bir masanın etrafında arkadaşlarıyla toplantılar düzenleyerek ölülerle bağlantı kurmak istemişti. Farklı mitolojilerde hep güçlü bir şekilde yer alan kedinin anısına, ispiritizmanın babası Allan Kardecin adı verilmişti kendisine. Ben de seni özledim dedi, onu okşamak için eğilirken. Rodosta geçirdiği iki haftalık tatil sırasında bir komşuya bırakmış olduğu kedisini henüz geri almıştı.

8 Yael, mutfağı salondan ayıran kemerin altından geçti ve nispeten alçak seviyedeki mutfak zeminine varan birkaç basamağı indi. Üç pencereden gelen parlak bir ışık, fayans ve seramiklerin canlı renklerini iyice ortaya çıkarmaktaydı. Genç kadın kendisine büyük bir bardak taze domates suyu koyarak geri döndü ve koltuklardan birine rahatça oturdu. Kardec hemen kucağına sıçrayarak boylu boyunca uzandı. Gözleri mutlulukla parlamaktaydı. Yael, telesekreterin kırmızı ışığının yanıp sönmekte olduğunu fark etmçeadlıeştnır döı.n ce bardağından birkaç yudum içti. Kolunu uzatarak aygıtı Bir mesajınız var diyordu dijital ses. Saat on yedi yirmi. Güzelim ben Tiphaine. Dinle, bu akşam gelemeyeceğim için gerçekten üzgünüm, Pat bana Şatolar civarındaki bir konaklama yerinde birlikte küçük bir hafta sonu geçirmeyi teklif etti... Döndükten hemen sonra kızlar arasında bir akşam ayarlarız. Özür dilerim. Öptüm. Ha, vebaya yakalanmış biri gibi eve tıkılıp kalma sakın, sen de çık bu akşam. Ağustos ayı sıcak biliyorsun, sokaklarda dolaşan bir sürü hoş turist vardır. Ortalık cehennem gibi. Hadi, sen de durma, bu durumdan yararlan Selam, sevgi. Mesajlarınızın sonu. Yael koltuğuna gömülerek gülümsedi. Kedinin kulaklarını okşadı. Cuma akşamı eğlencesi elden gitti dedi hayal kırıklığıyla. Bu senin işine geliyor değil mi Bütün bir akşam boyvmca okşanma ve en sevdiğin spor, televizyon önünde uyuklama. Telefon çalmaya başladı. Yael ahizeyi eline aldı. Evet Sessizlik. Alo diye tekrar seslendi. Bir şey duyamıyorum. Hatlardaki arızadan bağlanamayan bir cep telefonu olduğunu düşünerek birkaç saniye daha bekledi. Daha sonra bir çıtırtı duyuldu. Sadece bir kez ve ahenkli. İki parçaya ayrılan bir cam sesi gibi. Alo Çıtırtı tekrarlandı ve devam etti. Aynı bir aynanın ya da bir camın kırılması gibi, diye düşündü Yael. Daha sonra hattın kapandığını belirten bir ses duyuldu. Telefon kapatılmıştı. Yael de, biraz şaşırarak aynı şeyi yaptı. Bir süre daha yeniden aranmayı bekledi, ama daire sessizliğini korudu. Kardec bile ses çıkarmıyordu. Salonun ortasında oturup kalmış olan Yael bardağında kalan son birkaç damlayı içerken bu akşam ne yapacağını düşünmekteydi. Ne istiyordu, bunları teker teker sıralamaya başladı. Kalabalık istiyordu. Gevşemek. Tiphaine haklıydı, çıkması ve bu yaz akşamından yararlanması iyi olurdu. Bir dakikada ne yapacağına karar vermişti bile. Montagne-Sainte-Genevieve Sokağında iyi tanıdığı ve Parise uğrayan tüm İngilizlerin uğrak yeri olan Violon Dinguee gitmesi yeterliydi. Birkaç kadeh bir şeyler içer, İngilizce sohbetlere katılır ve kafasını değiştirirdi. Yael yavaşça kediyi kucağından indirdi ve ikinci kata çıkarak banyonun suyunu açtı. Aşağıda, Kardec koltuğun kollarından birine oturmuş vaziyette asmakatı gözlüyordu. Girişin sessizliğindeki büyük ayna giriş kapısını ve portmantonun yanındaki dolabın görüntüsünü yansıtmaktaydı. Her şey sakindi, bir ağustos gününün güzel bir akşam öncesi. İşte tam bu sırada, çok yavaşça, bir gölge aynadan dışan çıktı ve Yaelin üzerini kararttı. Kedi bulunduğu yerden ikinci kata tırmanmak için fırladı.

9 Aynadaki gölge tam bir sessizlik içinde donup kalmıştı. Daha sonra ayna kendisini örten siyah bir tülden kurtulmuş gibi yeniden akşam aydınlığındaki huzurlu ortamı yansıtmaya başladı. 3 Alkol çikolata gibidir. Sahte bir arkadaş. Bir hain. Yael, çeyrek saatten beri bunu kendi kendine tekrarlıyordu. İkisinin de morali yükselten ya da canlandıran bir etkisi vardır, ama bu sadece bir yanılsamadan ibarettir daha beteri, moral bakımından düşüşü fena halde hızlandırarak büyük yıkımlara neden olurlar. Yael kendini frenledi. Hemen bir başka Malibu ısmarlama, şimdiden hoşaf gibisin. Uzun parmaklarının arasına sıkışmış boş kadehe baktı. Pop-rock müzik bir cuma akşamı için fazla olmayan müşterilerin arasındaki sohbet boşluklarını doldurmaktaydı. Yael taburesinin üstünde yan döndü, konuşmaya, ahbaplık kurmaya istekliydi, bu akşam bir yenilik olsun istiyordu, yararlanmak lazımdı, bu her zaman eline geçmiyordu ki. Büyük salona dağılmış küçük gruplara bir göz attı. Birine bir süreden beri çaktırmadan baktığı iki adam yan yana bara yaslanmışlardı. Otuz yaşlarında, hoş, teni güneşten yanmış, kumral ve üç günlük bir sakal. Bütün bunları örten şık bir gömlek ve keten bir pantolon. Rahat, ama bakımlı. Tuvalete giderken karşılaştıklarında açık renk gözleriyle Yael adamı süzmüştü. Yer bunun için fazla romantik sayılmasa da, aralarında bir yakınlık kıvılcımı parlayıvermişti. Tuvaletten çıkarken ona çarpmış ve gücünü sezdiren bir şekilde onu omzundan yakalamıştı. Bırakmadan önce İngilizce olarak mahcup bir gülümsemeyle özür dilemişti. Alkolle birlikte çekingenliği azaldıkça ona daha dikkatlice bakmaktan kendini alamıyordu. Hoşuna gidiyordu tavırları. Barın üzerindeki bir konut ilanları dergisine bakarken bir taraftan da kamışının ucuyla kokteylini içmekteydi. Sanki bulunduğu yerle hiçbir ilgisi yokmuşçasına tüm dikkatini küçük ilanlara vermişti. Başını kaldırdı ve düşünceli bir şekilde salona göz gezdirdi. Bakışları Yaele kadar ulaştı.kendisine baktığını fark ettiğinde dudaklarında bir gülümseme belirdi. Sonra tekrar dergiye daldı. Yael gülümsedi. Sakinleş kızım Güzel çocuk, ama ya sonra Ne yapacaksın yani Taburenden inip ona yanaşacak mısın Böylece mi Kendini tam teslim ederek mi Yael boş bardağına tekrar baktı. Geçen akşam banyoda yaptığı testi tekrar düşündü. Çıkan sonuçları. Bugün neredeydi Yirmi yedi yaşında, devam eden geçici bir iş, beklentisiz bir gelecek, sıfıra yakın duygusal bir yaşam. Risksiz, dolayısıyla mucize beklenemeyecek bir yaşam. Olağan. Bu adam kendini çekiyordu. Niye ona yaklaşmasındı ki Sohbet etmek için atılacak bir adım, daha sonra da olacakları görmek. Bir sondaj yapmak ve hoşuna gitmezse eve gidip uyumak. Ya da kafası bir sürü pişmanlık duygusuyla dolu, hemen şimdi çekip gitmek Yael biraz sinirli bir tavırla parmaklarıyla barı tıklattı. Bunu hiç yapmamıştı. Bu olanaksızdı. Hangi kadınlar pubların birinde bir adama yaklaşırdı ki Aptallığı bırak Seni gidi ikiyüzlü Artık Ortaçağda değiliz Tiphainein sesi beyninde yankılandı Bugün için gerçek bayağılık, ne kadar sürecek olursa olsun, kararsızlıklar ya da ahlaki ilkeler yüzünden başlayabilecek bir aşk öyküsünden vazgeçmektir Modern bir çağda yaşıyoruz güzelim ve her şey çok çabuk bir şekilde akıp gidiyor haberleşme, bilgi akışı, hızlı trenler, iyi işler, aslında bütün bir yaşam zaman harekete geç ve seviş Hayalindeki prens gelir ya da gelmez.

10 Ama hiç olmazsa onu ararken iyi vakit geçirmiş olursun. Belki yüksek bir felsefe değil, ama hiç olmazsa doğrudan amaca ulaşıyor. Yael kimi zaman eski kafalı olduğunu düşünüyordu, herkesin yerinin belli olduğu, fazla temkinli bir tavır. Erkekler ve kadınlar. Bunu kimi zaman doğallıkla karşılıyor, kimi zaman da gerilerde kalmış olduğu sezgisine kapılıyordu. Ama zamana ayak uydurmak gerekiyordu. Aşk zaten bunu yapmıyor muydu Belki duygunun kendisi değil, ama onun arayışı, onu bulmanın yolu, algılaması. Eğer sonunda, çekip gittiğini seyretmek için bir saat daha onun hoşuna gidip gitmediğini düşünürse, bütün gecesi pişmanlıklarla dolup taşacaktı. Ya şimdi ya da hiç. Hadi bakalım Yael bir Malibu daha isteyerek bardağı elinde, adama yaklaşmak için ayağa kalktı. İçinden, Ben deliyim deyip duruyordu. Birdenbire,şu tüm rahatlığıyla bir adamı tavlamaya gidebilen kadınlara karşı içinde büyük bir saygı hissetti. Büyük bir cesaret gerekiyordu bu iş için. Hedefi olan adam, kendisine yaklaştığında okumayı bir kenara bıraktı. Yüzünü ikiye bölen tuhaf bir ifadeyle baktı Gayet doğal bir neşeyi dudakları yansıtmaya başlamadan önce kaşları şaşkınlığını saklayamayacak kadar yukarı kalktı. Merhaba dedi, giriş olarak. I have been watching you from.. Avucunu açarak elini ona doğru kaldırdı. Çok hafif bir aksanla Benimle Fransızca konuşabilirsiniz dedi adam. İçkinizi ısmarlarken sizi duydum. Yael tedirginliğini saklamak için saçını düzeltti. Affedersiniz, zannettim ki... Az önce İngilizce özür dilemiştiniz. Sadece bir refleks. Adım Thomas dedi, elini uzatırken. Tom. Yael elini sıktı. Elinin kenarlan çok yumuşak, içi ise sertçeydi. Aslında Kanadalıyım. Yael. Hoş bir ad. İbranice. Dağlarda yaşayan bir keçi. Çok da romantik değil dedi, gülerek. Daha çok şefkat ifade eden bir deyim gibi. Hani derler ya, benim güzel kuşum, işte öyle. Thomas kadehini kaldırdı. O halde size çok yakışıyor. Memnun oldum. Tokuşturulan kadehlerin sesi duyuldu. Thomas onu oturmaya davet etmek için yanındaki tabureye kaydı. Kıvırcık oldukları zor anlaşılan kumral saçları çok kısa kesilmişti. Kare biçiminde bir çenesi ve teninin yanıklığını iyice ortaya çıkaran pembe dudakları vardı. Parise mi yerleşmek niyetindesiniz dedi Yael adamın önündeki dergiyi işaret ederek ve kadehinden bir yudum içti. Aslında o kadar da zor bir iş başarmamıştı. Düşünüyorum. Kanadanın batı tarafından, Vancouverliyim, ama Fransada işim gereği gittikçe daha çok kalmaya başladım. Ve aradığınızı da buldunuz... diye sorguladı adamı derginin kapağına bakarak. Hayır, bunda değil. Doğrusu bu konuda biraz müşkülpesendim, hem zaten evde de çok sık bulunmuyorum, bari hoşlanabileceğim bir yer olsun. Ben... Mesleğinizi bırakın tahmin edeyim dedi Yael.

11 Görünüşüne bakılırsa sportmen biriydi ve bunu fazla göstermeden kendisine iyi bakıyordu... Onu sıklıkla seyahat ederken düşündü. Elleriyle çalışan biri değildi, ama o kadar da kafa yoran bir iş yapmıyordu... Fotoğrafçısınız diye bağırdı. Thomas hayretle kaşlarını kaldırdı. Yakın dedi, eğlenerek. Ya siz, siz ne yapıyorsunuz Falcılık mı Aslında ben bir dinozorum. Artık tükenmeye yüz tutmuş bir meslek. Bağımsız bir muhabir. Şu sırada artık hepsi bir basın grubuna bağlı olarak çalışıyorlar, ben hala kendi başıma yaşamayı ve özgür kalmayı berebiliyorum Genç kadının gri gözlerinin içine bakarak sordu Bir muhabir aynı zamanda biraz da fotoğrafçıdır. Sizde bir şeyler mi var, yoksa gizli servisten filan mısınız Yael omuzlarını silkti. Sadece altıncı hissime güvendim. Yael hoşnutluğunu gizlemek için Malibusundan bir yudum daha içti. Fransızcayı mükemmel konuşuyordu, aksanında hemen hiç bozukluk olmamasının sıra, yakınlaştıkça daha da çekici olmaya başlıyordu. Mesleğinden söz ettiği anda gözleri parlıyordu. Tutkulu biri. Ya siz Böyle, her şeyi anlamanızdan başka Yael adamı izlemekten vazgeçti. Öh... Ben... Bir saniye kadar durduktan sonra iki elini tavana doğru kaldırdı ve devam etti Sizin arkanızdan önemli biri olduğunu söylemek biraz zor, bunu size hiç söylemediler mi Thomasın yüzünde eğlenen bir ifade belirdi. Hadi, lütfen söyleyin. Yael onu güldüren esrarengiz bir havaya büründü. Tahmin etmeyi size bırakıyorum. Kafayı bulduğunu hissediyordu. Thomas saatine aceleyle bir göz attı. Ne yazık ki sizdeki yetenek bende yok ve hemen gitmek zorundayım. Hesap için barmene işaret etti. Yaelin bir anda keyfi kaçıverdi. Hadi sevimli olmaya devam edin diye ısrar etti, kendisine hesabı getirirlerken. Beni merakta bırakmayın. Onun gitmek zorunda olmasının kendisinde yarattığı duyguları gizleyen Yael, dostça ama kararlı bir tavırla hemen karşılık verdi Bunu ne yazık ki yapamayacağım. Vakit yok, söylenecek bir şey de yok. Bu haksızlık dedi Thomas kredi kartıyla hesabı öderken. Siz benim hakkımda daha çok şey biliyorsunuz. Bilgi hak edilir Mösyö Tom Mesleğimi öğrenmenizin fiyatı zamanınız. Sohbet bir baştan çıkarma oyununa dönüşmüştü. Barmen kendisine kredi kartı fişini bir kalemle birlikte uzattı. Thomas derginin üzerinde kalemi denedi ve fişi imzaladı. Bu sohbeti gerçekten çok devam ettirmek isterdim ama mutlaka 28 gitmem gerekiyor. Yatıp uyuyabilmek konusunda bir arkadaşa bağımlı durumdayım. İşaret parmağını derginin küçük ilanlarında gezdirdi. Mutlaka kendime bir yer edinmeliyim dedi üstüne basa basa. Bağımsızlığım Yael hayal kırıklığını belli etmemek için kafasını salladı. Ondan hoşlanması için her şeye sahipti ve şimdi çekip gidiyordu. Ya size bir röportaj siparişi vermek istersem bunu nasıl yapacağım Ve yüzü hafifçe kızardı. Her şeyi göze alarak yoldan çıkmıştı artık.

12 Bu soruyu sorduğuna şimdiden pişmanlık duyuyordu. Onu nasıl anlayacaktı Yaele bir göz kırpıp arkasını dönerken Emlak işindeyim dedi. Hoşça kal Yael. Sokağa çıkarak bir anda ortadan yok oldu. Bara yaslanmış vaziyette kalakalan Yael çenesini kavuşturduğu ellerinin arasına gömdü. Kendini aptal yerine koydun, işte hepsi bu Her şeyi göze alarak işe yeni başlayan bir orospu gibi davrandım... Bugünlük içtiğin yeter Utanıyordu. Emlak işindeyim diye kendi kendine tekrar etti. Bir muhabir için bu da ne demek oluyor Barın üstünde kalan dergiyi gördü. Sakın... Fişi imzalamadan önce dergide kalemi denediğini görmüştü. Dergiyi bir umutla kaparak ilk sayfayı açtı. İşte ordaydı. Aceleyle çiziktirilmiş cep numarası. Yael evine geceyarısını az geçe döndü. Kardec sanki korkmuş gibi bacaklarının arasına girdi. Ne o, nen var Onun en çok hoşlandığı yeri, kulaklarının arasını okşadı. Kardec mırlamaya başladı sonunda. Hah İşte böyle... Genç kadın ödevini iyi yapmış bir çocuk gibi dergiden yırttığı telefon numarasını girişteki sehpaya gururla bıraktı. Mesele bundan sonra ne yapacağıydı. Banyonun ışığını açtı. Karanlığı kovdu yanan ışıklar. Bununla beraber aynayı kaplayan koyu bir gölge bir süre daha olduğu yerde kaldı. Ayna füme bir renk almış gibiydi. Yael gözlerini kırpıştırdı. Ayna eski haline dönmüştü. Görüntü bir saniye sürmüştü ancak. Bu senin kafanda Uykuya ihtiyacın var senin. Soğuk suyla yüzünü yıkamak için lavaboya eğildi. Ve doğruldu. Tam bu sırada gördü onu. Tam arkasında. Bu seferki bir yanılsama değildi, yorgunluk da yoktu. İnsansı bir gölge aynada yansımaktaydı. Uzun ve yapılı. Tam banyo perdesinin arkasında. Şüphe götürmez bir şekilde. Kendisinden en fazla bir metre mesafede. 4 Yael bir çığlık attı. Öfke ile korku arasında bir haykırış. Lavabonun üzerindeki bir parfüm şişesini kaparak olanca gücüyle banyo perdesine doğru fırlattı. Banyonun kenarına düşüp parçalanmadan önce kristal şişe banyo perdesinin yumuşak dokusuna çarptı. Yael kaçmak için tam bir hamle yapmak üzereyken, artık gölgenin orada olmadığını fark etti. Kısa bir an duraklayarak soluklandı. Gözleri, her kıyı köşeyi telaşla araştırıyordu. Hiçbir şey, kimse yoktu ortada. Anlayamıyordu. Oysa onu gayet açık bir şekilde görmüştü. Aynaya doğru döndü ve anında geriye sıçradı. Gölge oradaydı. Yael arkasında birinin olup olmadığını anlamak için hızla kafasını çevirdi. Gerçek biri. Ama hayır. Hiçbir şey yoktu. Bu da ne demek oluyor.. diye mırıldandı.

13 Kalbinin yerinden fırlayacakmış gibi çarptığını fark etti. Biri tarafından saldırıya uğramış olmanın korkusu aklını zorlayan, dondurucu bir ürküntüye dönüştü. Odanın içinde olmayan bir varlığın gölgesi aynaya nasıl yansıyabilirdi Gürültüyle yutkundu. Aynadaki gölge kımıldadı. Yavaşça. Düz satıh üzerinde kaydı, aynanın kenarına doğru. Ve çerçeveden dışarı çıktı. Yael kirpiklerini kırpıştırdı. Gölge kaybolmuştu. Hiç gözükmüyordu artık. Her şey normale dönmüştü. Ayaklan tir tir titriyor, bedenini taşıyamıyordu. Genç kadın yavaşça duvara sürtünerek kaydı ve parçalanmış parfüm şişesinin kırıkları arasına oturdu. Ve öylece kalakaldı. Anlamaya çalışıyordu. Bunun bir açıklaması olmalıydı. Mutlaka. O anda canının acıdığını ayrımsadı. Yerde kan izleri vardı. Bir cam parçası ayağına batmıştı. Dikkatle tutarak camı çıkardı. İnce bir kan sızıntısı ayağının kırışan derisinden akmaya başladı. Banyonun tavanından bir ses geldi. Bu daha önce hiç olmamıştı. Evde hiçbir zaman herhangi bir gürültü duyulmazdı. Yael boğazından yükselen hıçkırıkları engelledi. Bu korku veren anlaşılmaz olaydan sonra kendini büyük bir yorgunluk içinde hissetti. Kendine gelmek için silkelendi ve ayağa kalkarak aynayı incelemeye haşladı. Ama kendi dağınık görüntüsünden başka aynaya yansıyan bir şey yoktu. Anormal olabilecek hiçbir şey. Yarasına pansuman yapmaya zorladı kendini. Yapması gereken hareketlere kendisini odaklamak, bildik davranışlara. Yarayı temizlemek, bir yara bandı koymak. Kırılan şişedeki yere yayılmış olan parfümden çıkan hoş koku başını döndürüyordu. Salona yukardan bakan asmakata çıktı. Tam karşısında, ara sahanlıkta bulunan büronun girintisi solgun bir ışıkla parlıyordu. Bilgisayarın ekranı açılmıştı. Ağzı bir karış açık kaldı. İçeri girdiğinde kapalı olduğundan emindi. Kesinlikle. Kendine bir şüphe payı bırak, lütfen diye mırıldandı titrek bir sesle. Dosyalar ve süs bitkileriyle dolu girintide bir şeyler oluyordu. Bilgisayar çalışıyordu. Yael koridoru baştan aşağı kolaçan ederek basamaklardan aşağı indi... Ekranda program mönüsü gözüküyordu. Bu daha sonra hemen normal büro ekranı moduna dönüştü. Ardından, bilgisayar hemen kesilen hir MP3 programı başlattı. Böylece sanki doğru programı arıyormuş gibi bir sürü program akmaya başladı. Ve sonunda ekranda Word programı belirdi. Beyaz bir sayfa tüm ekranı doldurdu. İmleç, bir kalbin atması gibi yanıp sönüyordu. Bir emri yerine getirmek, bir harf yazmak, bir sözcük, kendisine bir şekil verilmesini bekliyordu. Burada neler oluyor diye mırıldandı genç kadın. Konuşmak kendisini rahatlatıyordu. Ekranın karşısına oturmak için koltuğu çekti ve elini farenin üzerine koydu. Program ekranını tam kapatırken imleç hareket etti. Ekranda sözcükler beliriyordu. Biz... Yavaşça. Sanki zorlukla. Biz... Harf ve harf. burada. 5 Yael, koltuğun arkasına yaslandı. Sözcükler gelmeye devam etti

14 Sizinle... İmleç yerinde kaldı ve yeniden yanıp sönmeye başladı. Yael gözlerini ayıramadığı ekrana yapışıp kalmıştı. Sonunda terden ıslanmış avucuyla titreyen parmaklarını klavyeye yaklaştırdı. Bu delicesine bir şeydi. Hiçbir açıklaması yoktu. Bir bilgisayar korsanı bilgisayarına girmiş, kendisini korkutmaya çalışıyordu. Ancak ta içinden gelen bir ses bu açıklamaya fazla inanmamasını söylemekteydi. Banyoda bu kadar olay olup bittikten sonra. Ne yapmalıydı Telefon mu açmalıydı Ve ihbar mı etseydi.. Polise mi Tabii ki hayır Şüphesiz beni isterik biri gibi görürler O zaman kimi aramalıydı Babası Hindistanda bir trekking gezisine katılıyordu, bir ay boyunca kendisine ulaşmak mümkün değildi. Tiphaine birkaç günlüğüne yoktu. Kimi Kendini yakın hissettiği, zaten az olan yakın dostlarının hepsi uzaktaydı. Parmaklarını klavyeye götürmekte tereddüt etti. Oysa bu da diğerlerinden daha kötü bir fikir gibi gözükmüyordu. Yavaşça yazmaya başladı. Kavrayışını felce uğratan korkusunu eyleme geçerek yenmeye çalışıyordu Kimsiniz Ve ekrandan gözlerini ayırmadan beklemeye başladı. Bu bir deli işi... diye kendi kendine alçak sesle söylendi. Beklenmeyen gerçekleşti. Bir karşılık geliyordu Biz... diğer... taraftanız. Yael kafasını salladı. Gölgelerin içinde. Diğer... taraftakiler... aynalar. Genç kadın kendine daha fazla güvenerek klavyesine döndü. Anlayamıyorum.İnanamıyorum. diye yazdı. Bir şey olmadı. Ve sözcükleri ekrandan birdenbire silindi. Yael olduğu yerde sıçradı. Karşılık gelmekte gecikmedi Temellerde. Birden evin tümünden gıcırtılar gelmeye başladı, sanki devasa bir güç tarafından sıkıştırılıyordu. Yael, ayaklarını altında toplayarak ve dirseklerini iki yanına yapıştırarak bir çığlık attı. Hiçbir şey kıpırdamıyordu ama duvarlar tedirgin edici bir şekilde inliyordu. Daha sonra sessizlik geri geldi. Kendini korkusuz ve güçlü bir kadın olarak gören Yael yanaklarından aşağı gözyaşlarının süzüldüğünü hissetti. Bir kaosun içinde eriyip giden bu olayı akla uygun hale getirme çaarttıkça ürküntüsü çoğalmaktaydı. Yükseklerde yaşanan bir baş dönmesi gibi. Yeni bir cümle geldi Biz oradayız... Duvarlarda... Aynalar... bizim pencerelerimiz. Bir süre sonra yeni sözcükler yazıldı Biz... Gölgelerdeyiz... Simgelerde... Bilinmeyende... Artık deli gibi çarpmaya başlayan kalbinin atışlarını düzene sokabilmek için Yael uzunca bir soluk aldı. Sağınızdaki sütunun ayağı, basamakların altındaki ilk sütun. Simgeler. Sayfa ekrandan kayboldu ve bilgisayar kendi kendine kapandı. Yael donup kalmıştı. Dakikalarca kımıldayamadı. Daha sonra konumunu koruyarak savındaki sütuna baktı, ahşap süpürgeliğine. Mıından sonra ne olacağını tahmin edebilmeye başladığından davranışlarını denetleyebilme yetisine tekrar kavuştu.

15 Ayağa kalkarak basamakların altına yaklaştı. Çömelerek, titrek bir hareketle ilk süpürgeliği yokladı. Düşünme İçgüdün sana ne diyorsa onu yap, akla uydurmaya çalışma, şimdi bunun sırası değil. Hadi Tahtadan dikdörtgen içi boş sesi verdi. Yaelin kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Arkasında bir şey vardı. Yael süpürgeliği gevşetmek için tırnaklarını kullandı ve kendine doğru çekti. Taşın içinde sigara paketi büyüklüğünde bir çukur açılmıştı. Yael içini araştırmadan önce derin bir soluk aldı. Orda bulunan nesneyi çıkararak şaşkınlık içinde açtı. Bir dolarlık bir kağıt para. Kamel Nasırın bloğu, 2. alıntı 11 Eylül 2001 yeni bir yüzyılı başlattı, bizim dünyamızdan yansıttıklarıyla, aynaların yüzyılı yanılsama ve bunun arkasındaki gerçeğin öznel bir gösterimi. Korkarım ki, birçokları için yanılsamalar çok güçlü. Birçok kuşaktan beri bunların hükmü altında koşullanmış bir toplum içindeyiz ve hem siyasi hem de dini liderler bunlardan kendi çıkarları doğrultusunda yararlanmak için aramızdaki birçok kişiyi bir kez daha kullanıyor. Bu yüzyılın yeni bir savaş yüzyılı olmasından ürküyorum. Tamamen kurmaca bir savaş, iki hizip, iki kültür, iki farklı Tanrı anlayışı arasında. Biz de bunların kurban edilecek piyonları olacağız. Bu arada gölgede olan bir avuç adam bizlerin iplerini oynatarak büyük çıkarlar sağlayacak. Sözcüklerim bir alarm çığlığıdır, bunu unutmayın. Çünkü bu blog üzerinde ben birbiri ardına eklenen olayları, kanıtları, şu sırada gözlerimizin önünde oynanan ve bizim göremediğimiz inanılmaz aldatmacayı gözlerinizin önüne sermek için sıralayacağım. Ama bunun sadece bizim dönemimize, şu andaki tarihimize ait olduğunu düşünmeyin. Tam tersine. Uzun zamandan beri yeni bir çağa adım attık, iktidar olma araçları hiç eksilmedi ve kimileri bunlardan yararlanmasını iyi biliyor. Size anlattıklarımı dinlerseniz bir daha bu durumun hiçbir zaman tekrarlanmaması için belki de bu yöntemleri meydana çıkarmayı eğer şimdiden bunları bilmiyorsanız öğreneceksiniz. Tehdit durmaksızın devam ediyor. Bu insan doğasının ve kurulduğu şekilde, toplumun içinde. Sizden sadece bir şey rica ediyorum Bu tanıklığı sonuna kadar okuyun. Belki size saçma ve abartılmış gelecek, bu durumda şüphelendiğiniz her noktayı gidip kendiniz araştırın. Göreceksiniz ki her şey gerçek. Yakında dünyayı aynı şekilde algılamayacaksınız. Bunu size temin ederim. 6 Deslandesın birinci katı, içindeki çekmecelerde eklembacaklılar ve jeolojik koleksiyonlar barındıran antika dolapların ardında kaybolduğu duvarlar ile birbirine açılan yüksek tavanlı salonlardan oluşuyordu. Doldurulmuş hayvanların görüntüleri buradaki havayı esrarengiz kılmaktaydı dişleri tamamen ortada bozayılar tehditkar yırtıcılara komşuluk ediyor ve bütün bunlara ek olarak etkileyici büyüklükte her türden bir memeli ordusu ortalığı kaplıyordu. Altıya üç metre boyutlarında süslü çerçeveli bir ayna, dekoru daha da büyütüyordu. Yael işe başlamış olduğundan beri buraya pek uğramamaya çaba göstermişti. Yüzyıllık parke kimi yerlerde dalgalanmış olarak yükselip alçalıyor, üzerine basıldığında denizdeki bir yelkenlinin çıkardığı seslere benzer bir ses çıkarıyordu. Ve dipteki en son odada, muazzam yeşil bir kubbenin üzerlerinde bulunduğu etkileyici bir dizi köpekbalığı çenelerinden, bu hiçbir hareketin olmadığı hayvanat bahçesinden kendisini koruyan tozlu bir büro masasının ardında Yael oturmaktaydı. Karşısında

16 oturmakta olan iş arkadaşı Lionel önündeki bir tür büyük zehirli örümcekleri bir çekmecede tasnif ederek sergilemeye hazırlıyordu. İçinde bulundukları geniş konak sessizlik içindeydi, loş ve serin. Pencerelerin birçou ışığa duyarlı türleri korumak amacıyla kalın perdelerle örtülüydü. Yael sabahtan beri suskundu. Nasıl davranması gerektiğini düşünüyordu. İçindeki bütün bir gece kendisini rahat bırakmayan korkuları birine anlatmak isteği, bunları anlattığı takdirde bir deli yerine konma korkusuyla birbirine karışıyordu. Akla ziyan düşünceleri olan biri. Lionel çenebaz tiplerden değildi. Dört saat boyunca, ağzını hiç açmadan yaptığı işe kendini tamamen kaptırmış olarak hayvanlarıyla vakit geçirebilirdi her sabahki yanıt beklemeyen sıradan Ne haber sorusunun dışında hiç konuşmamıştı. Skeytbordcu görünüşü, kışla kokan karakteriyle hiç uyuşmuyordu uzun saçlar, yarım boy pantolon, basket ayakkabıları, rengarenk bir tişört. Lionelin hayatla iki tutkusu vardı doğa ve heavy metal, hem de en şiddetlisinden. Yaelle aralarında süslü cümlelere hiç yer vermeyen teklifsiz bir ilişki kurmuşlardı. Birbirlerine doğallıkla hitap eder, lafı uzatmazlardı. Az konuşuyorlardı ama birbirlerinin hakkında önemli olan şeyleri biliyorlardı. Lionel üzerinde çalıştığı hayvanlar sayesinde bütün dünyayı dolaşan sessiz bir hayalperestti. Kelebekleri tasnif ederken ya da bir çöl tilkisini yerine yerleştirirken, Gine tropikal ormanlarının sarmaşıklarını aralayarak ilerler veya çölün cehennem sıcaklığında yürüyüşe çıkardı. Yerbilim, bitkibilim, hayvanbilim, coğrafya alanlarındaki merakı sınır tanımazdı. Buna karşılık insanlara karşı en küçük bir ilgisi yoktu. Yael Lionele bu merakı, bilgisi ve tutkusuyla öğrenimine geri dönmesi gerektiği konusunda, ona çok zengin başka kapılar açabilecek ve onu buradan kurtaracak bir doktora çalışması yapmaya teşvik ediyordu. Bu sabahın ilk saatlerinde Yael ona nerdeyse her şeyi anlatacaktı. Uykusuz bir geceden sonra kendini toparlaması çok güç olmuştu. Kırık cam parçalan ve banyoya sinmiş parfüm kokusu kendisini tekrar heyecanlandırmıştı. Aynada kendini çıplak görmeye tahammül edememiş, karanlıkta duş yapmıştı. Bir saniye bile kendine aynada bakmamıştı. Bu yorgunluk sonrasında, kendisini bir an için içini açmaya hazır hissetmişti. Ama bir kahvede yalnız olarak öğle yemeğini yedikten sonra Deslandesa dönerken Lionele sırrını açmaktan kesinlikle vazgeçmişti. Ne kadar anlayışlı olursa olsun, akılcı zihni bu sefer arkadaşlıklarına zarar verebilirdi. Yaelin desteğe ihtiyacı vardı, deli gibi görülmeye değil. Bu da onu bir diğer yardım şeklini aramaya sevk ediyordu, dolaylı olanına. Lionel senden bir şey rica edebilir miyim Oğlan dinlediğini belirtir bir şekilde homurdandı. Sen simgelerden ve bir dolarlık kağıt paradan söz edildiğini hiç duydun mu Lionel alnına bir lastikle tutturulmuş lambayı kapattıktan sonra doğruldu. Amerikan parasının simgeleri mi diye o da sordu. Yaelin aklında hala şu cümle, şu tekrarlanan cümle duruyordu Biz... Gölgelerdeyiz. Simgelerde... Bilinmeyende... Evet diye yanıtladı. Bilinmeyenler ile simgeler arasında ya da Gölgeler ile bir dolarlık banknot arasında bir ilişki kurmaya çalışıyorum. Lionel taburesinin üzerinde bir ileri bir geri sallandı. Tamam dedi, her zamanki gibi. Evet bu banknotun üzerinde bir simgeler düzeni var, ama bunu bilmeyen yok. Yael Ben bilmiyorum dedi fısıldarcasma. Bundan söz edildiğini hiç duymadın mı Bu internette de var, kitaplarda da. Bir dolarlık banknotta bulunan tüm simgeler, ABD ekonomisinin temelini teşkil eden simgeler. Her zamanki özenli dikkati ve dipsiz bellleğiyle sıralamaya başladı Ezoterik 13 rakamı banknotun her yerinde. Bunun üstündeki pirami 37

17 de bakarsan 13 basamak olduğu gibi, kartal da pençesinde 13 ok tutuyor, bunun altında bu sefer 13 yapraklı bir dal ve bu dalların üzerinde dağınık olarak bulunan 13 zeytin tanesi var. Bu kartalın üzerindeki kalkan13 çizgi ve kafasının üzerinde 13 yıldız bulunuyor. Ve Hazine mührünün ortasında 13 yıldız sayabilirsin. Bu durumda bunların rastlantı olması olanaksız. Şimdi tam anımsayamadığım iki de özdeyiş var... Epluribus unum et Annuit Coeptisdiye açıkladı Yael. Tüm ayrıntılarıyla anımsayabilecek kadar bütün bir gece boyunca banknotu incelemişti. Bunun anlamı da Birçoklardan, bir ve O bizim gerçekleştirdiğimizi koruyor. Ansiklopediye baktım. Tamam. Ve daha dikkatli bakarsan her iki özdeyişte 13 harf olduğunu fark edeceksin. Ve yazı yüzünde 1 rakamının üstünde sağ tarafta minik bir baykuş var, adeta saklanmış gibi. Yael banknotu cebinden çıkardı ve burnunun dibine kadar yaklaştırdı. Lionel çalışma alet edevatı arasından bir büyüteci kendisine uzattı. Baykuş tam oradaydı. Dikkatle bakılmazsa görülmeyecek vaziyette. Bu da banknotun diğer yüzünde bulunan kartal gibi bir yırtıcı, ama gececi, gölgelerin kuşu, güneşi seven kartalın zıddı. Ve baykuşun varlığı ezoterik simgelerde hep var, her tür uygulamada kullanılıyor... Bu sanki temel bir ikiliği vurguluyor gölgeyi ve ışığı. Ancak bu yapılırken ikincisi hep öne çıkarılmış, birincisi ise banknotun her yerinde ustaca gözlerden saklanmış. Lionel lastiği çekip kafasına tutturulmuş lambayı çıkararak masanın üzerine koydu. Alnında lastiğin bıraktığı iz görünüyordu. Bu lanet banknotun üzerinde daha ne var diye söylendi yüksek sesle. Ah Üstü iyice tıraşlanmış bir piramit ve tepesindeki göz. Söylendiğine göre bu masonluğun güçlü simgelerinden biri, bu numaraları ve desenleri tasarlayanların bir işareti. Kimileri için bu Illuminati tarikatı, kimileri için de saçmalık ya da başka bir şey. Ya senin için Fikrimi öğrenmek ister misin Hiçbir fikrim yok Bunu hiç derinlemesine incelemedim ve sadece sağda solda tekrarlananları biliyorum. Ancak diyebileceğim o ki, bu kadar ezoterik simgenin yan yana gelmesi bir rastlantı olamaz ve bunun arkasında mutlaka bilinçli bir irade var. Hangisi Neden Bilmiyorum. Bana gelince, komplo kuramları ve her tür paranoya, açıkçası bunlarla fazla ilgilenmiyorum. Eski konağın sessizliği üzerlerine çöktü. Yael büyütecin altında baykuşu inceliyordu. Kendisini neden bu simgelerin izi üzerine koymuşlardı Gölgeler dünyası. SKaihmtda ip bauran lmarı b asmak istiyorsun diye takıldı Lionel. Yael ona büyütecini iade ederek banknotu cebine koydu. Bu sanki... Birisinin bana yolladığı bir bulmaca. Ne tür bir adam olduğunu anlayabiliyorum. Geceleri bir pelerin ve kapüşonla dolaşan heriflerden uzak dur. Sinirlere iyi gelmez. Bunun üzerine başkalarının işlerine burnunu sokmayı sevmeyen kendi tarzına sadık kalarak daha başka bir soru sormadan işine devam etti. Lionel saat altıya doğru sırt çantasını alarak, hoşça kal demek için Yaele yöneldi. İşgünü sona ermişti. Tüm bir öğleden sonra tek bir müşteri gelmemişti ve Yael de içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtulmak için onunla beraber aşağı indi. Bu simgeler ve Gölgeler öyküsünün ardında bunların kendisini nereye götüreceğini anlamadan neler olduğunu kavramaya çalışmıştı. Onu gizli tarikatların izi üzerine mi koymak istiyorlardı Buna pek ihtimal yoktu, bunu yapmak isteselerdi daha çabuk ve daha etkili yollar vardı. Bunları saatlerdir düşünmekten bunalarak ve uykusuzluğun verdiği halsizlikle, yan uyur bir vaziyette kendini meşgul edecek işler yapmaya başladı.

18 Giriş katındaki karşılama salonu ıssızdı, patron vaktinin çoğunluğunu bir koridorun ucunda bulunan bitişik odada geçirirdi. Bir müşteri geldiği zaman zayıf bir çan sesi kapının açılmış olduğunu kendisine haber verirdi. Kaldırımın üzerinde Lionel kafasına kocaman bir kulaklık geçirerek ıssız Parisin yollarında kayboldu. Bu ıssızlığa her zaman rastlanmazdı. Elektrikli bir hava vardı, sıcaklık yavaşça azalırken güneşi kapatarak sokaklara uğursuz bir soluk ışık saçılmasına neden olan bulut kümeleri damların üzerinde toplanıyordu. Fırtına kendini bir süreden beri sezdiriyor ve giderek şiddetini artırarak etrafı karanlığa boyuyordu. Kendisine iyi gelen serin bir esinti yüzünü yalayıp geçti. Yael tekrar içeri girdi. Merdivenin yukarısına vardığında, dişleri pırıl pırıl parlayan, saldırgan bir pozda donup kalmış bir ayının boz kütlesinin etrafından dolaştı ve devasa ölçülerdeki aynanın önünden geçmemeye dikkat etti. Kendisine yeşil, siyah ve sarı gözleriyle bakan çeşitli yaratıklar boyunca yürüdü, tasnif dolaplarının fazlalığından daracık bir geçit haline dönüşmüş koridordan geçti ve sonunda arkadaki en büyük salonda bulunan tezgahına varabildi. Tam bu sırada sekiz metre yukarıdaki büyük kubbenin üzerine ilk yağmur damlaları vurmaya başladı. Yael tam oturmak üzereydi ki, servis kapısının açık olduğunu fark etti. En tepedeki katlardan, bodruma kadar inen bir merdivene açılıyordu, ama burayı Lionel ve arada bir gelen teslimatçılar dışında pek kimsenin kullandığı yoktu. Ayaklarının ağırlığı altında döşeme korku verecek şekilde gıcırdadı. Kendisi farkına bile varmadan, giderken Lionel açmıştı herhalde kapıyı. Kapı kolayca ve sessizce kapandı. Yağmur camekan kubbeyi öyle bir şiddetle dövmeye başladı ki, Parisi birkaç dakika içinde sel götürüyor olacaktı. Bir akşamüstü karanlığı çökmüş olduğundan Yael kendilerini üzerinde yaşadıkları dallara benzetebilen değnekçekirgelerini tasnif etme işlemine devam edebilmek için masa lambasını yakmak zorunda kaldı. Mümkün olduğunca geçen gece olup bitenleri düşünmemeye çalışıyordu. Hele şimdi yalnızken bu işe hiç girişmemeliydi. Gök gürledi. Hepsi bir arada. Her şey üstüme üstüme geliyor. Şimdi de fırtına. Bir şimşek kararmış gökyüzünü yararak bulutların üzerinde geçici bir sinir sistemi şeması çizdi ve Yaelin etrafındaki her köşeyi aydınlattı. Tezgahın üzerinde bulunan köpekbalığı çeneleri capcanlı bir görünüme bürünürken, sivri dişleri daha da ürkütücü bir hal aldı. Kattaki kapılardan biri şiddetle çarptı. Yael doğruldu. Kısa bir duraksamadan sonra koltuğundan kalktı, beş altı metre kadar yürüyerek katın içinden geçen uzun koridorun eşiğine kadar geldi. Burası karanlıktı. Çok karanlık. Derin bir soluk aldı. İşin boku çıktı... Buraya girmeye aslında hiçbir zorunluluğu yoktu. îşini kötü yapmış olmanın verdiği duygu dışında bir pencereyi açık bırakarak yağmurun hayvanlardan birine zarar vermesi. Karanlığa girdi. Kimi yerlerde dalgalanan döşeme ağır yürüyüşünün altında gıcırdıyordu. İçlerinde dünyanın en akla gelmedik yerlerinden getirilen hazinelerin yüzlercesini barındıran uzun çekmeceleri parmaklarının ucuyla yoklayarak ilerlemekteydi. Yeni bir şimşek Yaelin sırtında dipteki salonu aydınlatarak ışığını bütün koridorda yansıttı. Yıldırım binanın temellerini sarstı. Etrafındaki kapılar açıktı, birincisi alet edevatla dolu bir oda, onu takip eden diğer ikisi gibi bir depolama odası. Dördüncüsü kapalıydı. Kapısının çarptığı oda. Yael kapıyı açtı ve her şeyin yerli yerinde durduğunu

19 görerek hayrete düştü masaların ve duvarların üzerindeki onlarca sürüngen, eski çağlardan kalma doldurulmuş örnekler. Odayı araştırarak bir hava akımı olup olmadığını kontrol etti ama bir şey bulamadı. Tanı çıkmaya hazırlanıyordu ki kapı harekete geçti. Yavaşça bir kez, ardından bir kez daha açılıp kapandı, sonra gittikçe hızlanarak pervaza şiddetle vurmaya başladı. Farklı şartlarda Yael buna bir hava akımının neden olduğunu ya da bir dengesizlikten ileri geldiğini veya akla uygun olabilecek herhangi bir şeyi düşünerek açıklayabilirdi. Bu seferse, titreyen elini uzatarak tokmağını tutup açmak için çevirmeden önce kapının karşısında kaskatı bir vaziyette kalakalmıştı. Koridora doğru süzülürken kapı kanadını gözden kaçırmıyordu. Tam çıkmıştı ki, kapı çarptı. Odaya girişi engellemek için. Yael geriledi. Bu iş beni zıvanadan çıkarmaya başladı. Tezgahının güvenli havasına kavuşmak için koridor boyunca geriye doğru koştu. Ama salona girerken bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordu. Ölgün bir ışık dikkatini çekti. Geçen ilkbaharda, evinin tavan arasından ferforje bir lamba getirip tezgahının üzerin yerleştirmiş ve gerektiğinde kullanabilmek için içine bir mum koymuştu. Mum yakılmıştı. Aynı şekilde, servis kapısının önünde, üstü XIX. yüzyıldan kalma kılavuz kitapçıklarıyla dolu yuvarlak bir masadaki şamdanın mumları da yakılmıştı. Servis kapısı yine açıktı. Şimdi eşikte onlarca mum ışığı aşağı katlara giden merdivenleri aydınlatıyordu. Fırtınanın gürültüsü içinde titrek alevleriyle ateşten bir yol yaratıyorlardı. Yaeli inmeye davet edercesine. 7 Ayaklan eşikten geçmemek için direniyordu. Ellerinin titremesini engelleyemeyerek solumaktaydı. Gökyüzünde bir homurtu patladı, sonrasında gürlemeye dönüştü. Merdiven ışıklan can çekişir gibi yanıp sönmekteydi. Yael, kendisini tüm gücüyle mantıklı olmaya çağırdı Açıklaması ne olursa olsun, eğer ona bir kötülük yapılmak istenseydi bu çoktan gerçekleştirilmiş olurdu, o sadece ürkütülmek isteniyordu. Bir açıklama Yok, hiçbir açıklama yok Hiçbir şey yokken aynanın, içindeki bir gölge açıklanabilir mi Ya kaçması gerekiyordu ya da anlaşılmazlığı kabullenmesi. Sağduyuya burada yer yoktu. Bir karar vermesi gerekmekteydi... İnecek miydi, inmeyecek miydi Merdivene baktı. Korkusuna rağmen, onların uçurumuna çakılabilme duygusuna rağmen, hayır, artık kaçamazdı. Korkusunun sonuna kadar gitmek ve ondan kurtulmak zorundaydı. Yael eşiği geçerek merdivenleri inmeye başladı. Bir basamak, sonra bir basamak daha. Bir robot gibi. İş arkadaşı dışında kimse burayı kullanmazdı. Bodrum katının rutubet kokusu burnuna kadar geliyordu. Yanıp sönen lambaları izlemesi gerektiğini hemen anladı. Bunlar zayıfladığı zaman duvarlar ve basamaklar gözden kayboluyordu. Tırabzana tutundu.

20 Zemin kata vardığında kapının kapalı olduğunu gördü. Ampuller bodrum katlara doğru yanıp sönmeye devam ediyordu. İşte, korktuğu da buydu. İçleri doldurulmadan önce, hayvanların dondurulup bekletildiği mahzenler. Burası Lionelin alanıydı, buraya sadece o inerdi. Orada kendisinin söylediği gibi daha sonra içlerini doldurmak üzere, yeni gelmiş taze hayvanların içini boşaltırdı. Alt galerilerin kapısı yarı açıktı. Yanıp sönen bir ışık demeti, izlenmesi gereken yolu gösteriyordu. Yael boynunu eğerek içeri girdi. Kokuyu ciğerlerine kadar hissetti, beter bir rutubet ve bir çürüme kokusu. Dondurucu havuzlara giden üç basamağı indi. Bu onda kötü anıların canlanmasına yol açtı. Geçen yaz bir elektrik kesintisi olmuştu. Lionel aradan günler geçtikten sonra içlerinde ne olduğuna bakmadan dondurucuları tekrar devreye sokmuş, kan ve etten oluşan çürümüş bir tabaka havuzların içinde birkaç santimetre kalınlığında bir pislik birikintisi oluşturmuştu. Karanlık şimdi her tarafı kaplıyordu. Son ve tek aydınlık genellikle Lionelin çalıştığı taraftan, en dipteki bir yerlerden gelmekteydi. Yael içi kartonlarla, anatomik levhalarla, çeşitli bitki ve böcek örnekleriyle dolu kolileri elleriyle yoklayarak yoluna devam etti. Yağmur suyu oluklardan gürültüyle fışkırmakta, melankolik bir ses çıkararak bir yerlere akmaktaydı. Bir dizi cam kap, potasyum siyanürle öldürülmüş kelebekleri sergiliyordu. Onların soğuk temasını hissetti. Duvarı döndüğünde aniden Lionelin çalıştığı yer meydana çıktı, bir kumaşın üzerine özenle sıralanmış alet edevatıyla. Köşedeki ayaklı bir aynanın üzerine çevrilmiş akrobat lambanın ışığında neşterler parlıyordu. Yaelin tüyleri diken diken oldu. Aynalara hiç bu kadar dikkatini vermemişti. Zaten burada bulunan bu aynanın da bir anlamı yoktu. Lambanın ışığı aynada yansımaktaydı. Yael bulanık bir suyu araştınrcasına üzerine eğildi. Ona ne gösterilmek isteniyordu Kenarlarını, daha sonra camın üstünü inceledi. Benzer ama değişik bir şekilde mahzen aynadan içeri doğru boylanıyor, uzantıları aynanın arkasında kesişiyordu. Yael kendini görmekteydi. Kıvırcık kumral saçları, kar gibi beyaz açık renk gözleri ve hiç hoşlanmadığı dudakları. O anda, Gölgeler yüzünün etrafında belirdi. Birer birer. Arkasına bakmanın bir yararı olmayacağını biliyordu, aynanın içindeydiler ve etrafını sarıyorlardı. Giderek çoğaldılar. 8 Gölgeler Yaelin yanaklarında geziniyordu. Bu sefer belirgin bir siluet yoktu ama maddi varlıkları olmayan solucanlar gibi ince ve canlı püsküller halinde Yaelin yanakları üzerinde kıvrılıyor, burgu hareketleri yapıyor, birbirlerine sürtünüyor ve yavaşça yerlerini alıyorlardı. Ve Yaelin şaşkın bakışları altında Gölgeler bir araya toplandılar. Harfler oluşturmak için. Sözcükler. Mahzenin imgesi üzerinde. Illuminati... Skull and Bones... Yanılsamalar... Bunların hepsi... Ormanı saklayan ağaçlar. Yael gözlerini kırptı. Gölgeler birbirlerinden ayrıldılar ve yazmak için yeniden bir araya geldiler Kuklacılar ve buna rağmen onlar da oyuncak.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Mark Howorth imzasıyla

Mark Howorth imzasıyla DEKO TASARIM Senem ÖZTÜRK / senem.ozturk@alem.com.tr Mark Howorth imzasıyla CHALET SOLAIS İsviçre nin Villars bölgesindeki dağların tepesinde, vadiye hakim bir noktada bulunan Chalet Solais, ünlü İngiliz

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? 3 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile ve aileyi

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir. Örnek: Mustafa okula erkenden geldi. ( Kurallı cümle ) --KURALSIZ (DEVRİK) CÜMLE: Eylemi cümle sonunda yer almayan

Detaylı

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar) (20 Aralık 2015, Pazar) GRADE ORTA HAZIRLIK 2015-2016 ORTAK SINAVI-1 Açıklamalar 1. Bu sınav 50 adet çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır. 2. Üç yanlış cevap bir doğru cevabı götürür. 3. Sınavın Süresi

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FRE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ 8 Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını

Detaylı

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi Penguenler Güney Kutup Bölgesi'nde yaşayan penguenler çok soğuk ve dondurucu olan kutuplarda rahatlıkla yaşayabilirler. Bunu sağlayan, penguenlerin derisinin altında bulunan kalın yağ tabakasıdır. Bu tabaka,

Detaylı

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans Form no : Tarih : Bu anket hastalığınızı daha iyi anlayabilmek ve sizlere daha yararlı olabilmek için düzenlenmiştir. Lütfen olabildiğince nesnel (objektif) yanıtlamaya özen gösterin. Ankete kimliğinizi

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N. New York ta bugün kar yağıyor. 59. Cadde deki evimin penceresinden, yönetmekte olduğum dans okuluna bakıyorum. Bale kıyafetlerinin içindeki öğrenciler, camlı kapının ardında, puante * ve entrechats **

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

TÜRKÇE. NOT: 1. 2. 3. soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

TÜRKÇE. NOT: 1. 2. 3. soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır? TÜRKÇE Hiçbir zaman elinde sapan olan bir arkadaşım olmadı. Daha doğrusu, öyleleri ile arkadaşlık yapmadım. Çünkü minicik bir kuşun canına kıyarken acıma duygusu olmayan kişi, zor duruma düşene elini uzatmaz.

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ GÜNLER EYLÜL-2017 EKİM-2017 KASIM-2017 ARALIK-2017 Pazartesi 4 11 18 25 2 9 16 23 30 6 13 20 27 4 11 18

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba; Mercanlar Sınıfından Merhaba; 20 Mart Vızıltı Bu hafta konumuz ormanlar idi. Orman nedir? Ormanların önemi ve faydaları nelerdir? Ormanları koruma konusunda üzerimize düşen görevler nelerdir? gibi sorular

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU Formun Amacı: Bu form çocuğun sağlık durumu, psikomotor gelişimi, özbakım gelişimi, sosyal duygusal gelişimi ve davranışsal özelliklerine ilişkin bireysel gereksinimleri

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! Sağlıklı ve faydalı olan ne varsa yaparım. Zararlı olan her şeyle savaşırım. Kötülerin düşmanı, iyilerin dostuyum. Zor durumda kaldığınızda İmdaat! diye beni çağırabilirsiniz.

Detaylı

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) - Boynumuz zürafa boynu kadar uzun olsa şimdi yapabildiğimiz işleri yapabilir miydik? Sorusu üzerinden eğlenceli bir sohbet başlatıyoruz. - Ormanlar kralı

Detaylı

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam SÖZCÜKTE ANLAM 1 Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam BADEM AÐACI Ýlkbahar gelmiþti. Hava bazen çok güzel oluyordu. Güneþ

Detaylı

Jamie Foxx J

Jamie Foxx J Jamie Foxx J - - - - - - - - - - - - - 62 Corinne Foxx 63 Biz müzik ve sinemayı bir araya getiren bir aileyiz. Babam hem eğitimli bir müzisyen hem de bir oyuncu. Gerçekten çok şanslıyım! Corinne Foxx Jamie

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. 1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Dil: Türkçe Seviye: A1/A2 1. Günaydın, benim adım Lavin, soyadım Çeşme. (a) Günaydın ben adım Lavin, soyadım Çeşme. Günaydın benim ad Lavin, soyad Çeşme. 2. Ben doktorum,

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ Merhaba arkadaşlar, adım Öykü ilköğretim 2. sınıf öğrecisiyim. Gün içinde düşüncelerimi, duygularımı, hissettiklerimi yazdığım bir günlük defterim var. Günlük defterime bugün not aldığım,

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya

Detaylı

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan; Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen insanların kullandığı yoldan; yemyeşil ağaçların rüzgar ile savrulan dallarından çıkan sesin dalga

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. TÜRKÇE 12-13: OKUMA - ANLAMA - YAZMA OKUMA - ANLAMA 1: Rezervasyon Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. Duşlu olması şart. Otel görevlisi: Tek kişilik odamız kalmadı

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir? Özgüven Nedir? Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik,

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

ANKET. Katılımcı ZORGVRAGER

ANKET. Katılımcı ZORGVRAGER ANKET Katılımcı ZORGVRAGER Sağlık hizmetlerinden yararlanmaktasınız. Bu listede, sağlık bakımından yararlanan kişi olarak, sağlık hizmetlerinin sizin için ne anlama geldiği ile ilgili sorular bulunmaktadır.

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir? 1) O, bu işin Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir? 1. A. üstüne gider. 2. B. sonunu bilmiyor. 3. C. altından kalkar. 4. D. zor olduğunu anladı.

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... Önce kelimeleri tek

Detaylı