T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM DALI. Tez Yöneticisi Doç. Dr. Turan EGE

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM DALI. Tez Yöneticisi Doç. Dr. Turan EGE"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Turan EGE KORONER ARTER "BYPASS" GREFT OPERASYONLARINDA KULLANILAN İNTERNAL TORASİK ARTER, RADİAL ARTER VE SAFEN VEN GREFTLERİNDE İN VİTRO AMİODARONE UN ETKİLERİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Okay Güven KARACA EDİRNE

2 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim süresince mesleki bilgi ve deneyimimi arttırmamda büyük destek ve yardımlarını gördüğüm, bana cerrahi sanatını öğreten değerli hocam Trakya Üniversitesi Rektörü ve Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı sayın Prof. Dr. Enver DURAN a, tez danışmanım sayın Doç. Dr. Turan EGE ye, anlayışla eğitimime katkıda bulunan hocalarım sayın Prof. Dr. Murat DİKMENGİL, Prof. Dr. Mutasım SÜNGÜN e ve sayın Doç. Dr. Suat CANBAZ a, çalışmalarıma katkıda bulunan Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi sayın Prof. Dr. Hakan KARADAĞ a, tüm asistan arkadaşlarıma, hemşirelere, teknisyenlere ve personele teşekkür ederim. 2

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 4 TARİHÇE... 4 KALP-AKCİĞER MAKİNESİ... 5 GREFTLER... 6 AMİODARONE ve ETKİLERİ İLAÇLARIN DOZ - YANIT İLİŞKİLERİ GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER 3

4 SİMGE VE KISALTMALAR AF APZ AT BKİ DAB EKGF EF ET GEA GTN İEA İTA KABG KPB LAD NE NO PBZ PGF2 α PG RA SEA SPA : Atrial Fibrilasyon : Aktive protrombin zamanı : Anjiotensin : Beden kitle indeksi : Diyastolik Arter Basıncı : Endotel Kaynaklı Gevşetici Faktör : Ejeksiyon Fraksiyonu : Endotelin : Gastroepiploik Arter : Gliseril Trinitat : İnferior Epigastrik Arter : İnternal Torasik Arter : Koroner Arter Baypas Greft : Kardio-pulmoner baypas : Left Anterior Desending : Norepinefrin : Nitrik oksit : Parsiyel Bypass Zamanı : Prostaglandin F2 α : Prostaglandin : Radial Arter : Süperior Epigastrik Arter : Süperior Palmar Ark 4

5 SV TBZ : Safen Ven : Total Bypass Zamanı TxA 2 : Tromboksan A 2 5

6 GİRİŞ VE AMAÇ Kalp cerrahisi ve kardiopulmoner bypass taki ilerlemeler bu operasyonların dünyada ve ülkemizde sıkça ve başarı ile yapılmasını sağlamıştır (1,2). Koroner arter bypass greft (KABG) operasyonları, kalp damarlarının darlık olan kısmının distaline yeterli kan akışı sağlayarak, bu damarların beslediği bölgelerdeki iskemik miyokardın kanlanmasını ve böylece myokardın daha iyi kasılmasını sağlayarak hastanın fonksiyonel kapasitesini arttırmakta ve iskemik göğüs ağrılarını ortadan kaldırarak yaşam kalitesinin ve yaşam süresinin artmasına yardımcı olmaktadır. KABG operasyonu sırasında greft olarak çeşitli arter ve venler kullanılmaktadır. İnternal torasik arter (İTA) ilk defa 1958 yılında Longmire ve asistanı tarafından sağ koroner arter endarterektomi sırasında koroner arterin onarılamayacak kadar hasar görmesi üzerine bu bölgeye bypass yapmak amacıyla kullanıldı (1) yılında Goetz sağ İTA - sağ koroner arter anastomozunu yaptı (1). Daha sonra Kolessov sol torakotomi ile sol İTA yı, sol ön inen arter (LAD) e anastomoz etti. Green 1965 yılında, İTA- LAD anastomozunu uyguladı ve bu çalışma ile bu tip anastomozun insanlarda uygulanabileceğini ve uzun dönem açıklığın mümkün olduğunu gösterdi (1). W. Dudley Johnson, 1964 yılında koroner bypass cerrahisinde, 42 yaşındaki erkek hastada otojen safen venini sol koroner artere anastomoz etmek için kullandı fakat yayımlamadı (1). Koroner arter hastalığında ilk safen ven grefti kullanımı 1967 yılında Favalaro (3) tarafından yayınlanmıştır. Zaman içinde internal torasik arter (İTA) greftinin uzun dönem açık kalma oranlarının SV greftine göre belirgin olarak üstün bulunmasıyla İTA grefti günümüzde en sık kullanılan greft konumuna gelmiştir (4-6). İTA greftinin bu başarısı ardından arteriyel greftlerin venöz greftlere göre üstün olup olmadığı sorusunu akla getirmiş ve beraberinde arteriyel greftler kullanılmaya ve yeni arteriyel greftler araştırılmaya başlanmıştır. Bu amaçla 1973 yılında 1

7 Carpentier (7) ilk olarak radial arter (RA) greftini kullanmış fakat erken dönem kontrol anjiografilerinde bu RA greftlerinin tıkalı olduğunun görülmesi üzerine RA kullanımından vazgeçmiştir. Ancak 1992 yılında daha önce takılmış olan bazı RA greftlerinin yapılan kontrol koroner anjiografilerde açık olduğunun gözlenmesi bu greftleri tekrar gündeme getirmiştir (8,9). KABG operasyonu sırasında gastroepiploik arter (GEA), inferior epigastrik arter (İEA), splenik arter, subscapular arter, inferior mezenterik arter, lateral femoral sirkumfleks arterin inen dalı, unlar arter, lateral kostal arter ve torakodorsal arterden biri veya birkaçı otojen greft olarak tercih edilen diğer greftlerdir (10-18). KABG cerrahisinde hedef; hastalara en uzun süre açık kalacak greftlerin seçilmesidir. Greft seçiminde; hastanın yaşı, öyküsü, hastanın koroner arterlerindeki tutulumun yeri ve yaygınlığı, hastadaki greft olarak kullanılabilecek damar durumu ve operasyonun yapıldığı merkez ve cerrahın görüşü de etkilidir. Koroner arter bypass greft cerrahisinin ilk zamanlarında İTA kullanımına öncülük eden cerrahlardan George Green (19) İTA daki spazmın önlenmesinde papaverin enjeksiyonunu önermiştir. KABG cerrahisinin ilk günlerinde cerrahlar papaverinin efektivitesi ve uygun dozu hakkında bilgi sahibi değildi. Bu amaçla bilimsel çalışmalarını organ banyosu eşliğinde sürdürdüler (20). Organ banyosu çalışmalarında farmakologların elde ettikleri sonuçları kalp cerrahları ilk olarak intraopertif İTA kullanılan greftlerde flow ölçümü ile test ettiler (21). İzole organ banyosu çalışmaları bilim adamlarına ilaç etkilerinin mekanizmalarının açıklanmasında ve kontraksiyon - relaksasyon cevaplarının analizinde ve potens ve efektivite çalışmalarında in vivo deneylere göre daha gerçekçi sonuçlar elde edilmesine yardımcı olmuştur (21). Koroner arter bypass greft operasyonlarında kullanılan greftin yapısal ve fizyolojik özelliklerinin greftin kısa ve uzun dönem açık kalma oranlarına etkisi büyüktür. Operasyon sırasında mekanik veya farmakolojik nedenlerle oluşan greft spazmı erken çözülmez ise kısa ve uzun dönem greft açıklığını olumsuz etkileyebilir (22). Bu sebeple operasyon sırasında ve sonrasında kullanılan farmakolojik ajanların etkilerinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Gerektiğinde uygun damar gevşetici ajanları tercih ederek greft kan akımını iyileştirebilir ve greftte yapısal hasarlar en aza indirilerek uzun dönem açık kalma oranları arttırılabilir. Koroner arter bypass greft operasyonlarında antiaritmik bir ajan olan amiodarone, sıklıkla aritmi tedavisinin bir parçası olarak preoperatif, intraoperatif ve postoperatif dönemde intravenöz veya oral şekilde tercih edilmektedir. Amiodaron KABG 2

8 operasyonlarından sonra sık kullanılmasına rağmen, amiodarone un greftler üzerine olan etkileri çok iyi bilinmemektedir (23-27). Bu çalışmadaki amacımız, KABG operasyonu geçiren hastalarda kullanılan amiodarone un otojen greftler üzerine olan doza bağlı etkilerinin izole organ banyosunda incelenmesidir. 3

9 GENEL BİLGİLER TARİHÇE Koroner arter dolaşımı iyileştirmeye yönelik ilk çalışmalar indirekt metodları kapsamaktaydı. İlk uygulamalarda servikal sempatektomi yolu ile kalbin hızı ve kontraktilitesi azaltılmaya çalışılmıştı (1). Kalbe yönelik operasyonlar ile koroner arter hastalığının tedavisi ise ilk olarak Beck tarafından denenmiş (Beck 1 ve 2 operasyonları), ancak yüksek mortalite nedeniyle vazgeçilmiştir (28). Kanada lı cerrah Vineberg (29) 1946 da İTA yı miyokard içinde açtığı tünele implante etmiş ve koroner arterler arasında anastomozlar gelişebileceğini ileri sürmüştür. Kalp akciğer makinesinin ve kardiopulmoner bypass ın kalp cerrahisinde kullanılmaya başlanması bir dönüm noktası olmuştur yılında Dr. Gibbon, atrial septal defekti kalp akciğer makinesi kullanarak başarılı bir şekilde opere etmiştir. Bunu takip eden 4 hasta ölümle sonuçlandığı için Gibbon açık kalp cerrahisini terk etmiştir yılında Dr. J. Kirklin (30) Mayo klinikte ilk başırılı açık kalp ameliyatları serisini bildirmiştir. İTA ilk defa 1958 yılında Longmire ve asistanı (1) tarafından sağ koroner arter endarterektomi sırasında koroner arterin onarılamayacak kadar hasar görmesi üzerine bu bölgeye bypass yapmak amacıyla kullanıldı yılında Goetz sağ İTA - sağ koroner arter anastomozunu yaptı (1). Daha sonra Kolessov sol torakotomi ile sol İTA yı, sol ön inen arter (LAD) e anastomoz etti. Green (1) 1965 yılında, İTA-LAD anastomozunu uyguladı ve bu çalışma ile bu tip anastomozun insanlarda uygulanabileceğini ve uzun dönem açıklığın mümkün olduğunu gösterdi. 4

10 1962 de koroner arteriyografinin ilk kez Cleveland Klinik te Sones ve Shirley tarafından geliştirilmesinden sonra KABG operasyonları üzerine çalışmalar yoğunlaşmıştır de 42 yaşında koroner endarterektomi yapılan bir hastaya zorunluluktan dolayı SV ile bypass yapılmış ve Johnson ın yaptığı bu anastomoz ilk başarılı koroner bypass sayılır (1). Bu dönemden sonra SV yaygın kullanım alanı bulmuştur. Takip eden yıllarda İTA greftinin SV greftlerine olan üstünlüğünün gösterilmesiyle beraber ilgi artmış olsa da 1980 li yılların başlarında İTA kullanımı %13 civarındaydı. Zaman içinde arteriyel greftlere olan ilgi artmış ve alternatif arteriyel greftler aranmaya başlanmıştır. Diğer arteriyel greftlerin İTA ile kombine olarak kullanıldığı, böylece tam arteriyel revaskülarizasyonun sağlandığı operasyonlar yapılmıştır (31). Günümüzde çok sayıda merkezde, cerrahın tercihine göre farklı greft seçimleriyle revaskülarizasyon prosedürleri uygulanmaktadır. KALP-AKCİĞER MAKİNESİ Kalp cerrahisi operasyonları boyunca cerrahi tekniklerin başarıyla uygulanabilmesi, genellikle sahanın kansız ve hareketsiz olmasını gerektirir. Kalp akciğer makinesini Gibbon 1937 yılında icat etmiştir (32). Kalp ve akciğerlerin devre dışı bırakıldığı ve dolaşımın kalp akciğer makinesiyle sürdürüldüğü bu duruma ekstrakorporeal dolaşım, yapılan işleme ise kardiyopulmoner bypass (KPB) denir. KPB ve ekstrakorporeal dolaşım, açık kalp cerrahisinin yanısıra bazı intrakranial ameliyatlarda, kan değişimi uygulamalarında (eritroblastosis fetalis), pulmoner embolektomide, akciğer, karaciğer, böbrek gibi organ transplantasyonlarında, vena kavanın rezeksiyonu sırasında, donma nedeniyle hastanın ısıtılmasında ve kemoterapötiklerin verilmesi sırasında izole ekstremite perfüzyonunda da kullanılabilen bir yöntemdir (33). Kardiyopulmoner bypass ta ana prensip hastadan alınan kanın bir rezervuara toplanması, ısıtılıp-soğutulması ve oksijenize edilip bir filtreden geçirilerek, yeterli perfüzyon basıncı oluşturacak şekilde tekrar hastaya geri döndürülmesidir. Kalp akciğer makinesinin temel bileşenleri şunlardır: 1- Kalpten veya büyük venlerden kanı toplayan venöz kanüller; 2- Cerrahi sahadaki kanın aspire edilmesini ve bu kanın yeniden sisteme kazandırılmasını sağlayan emici bir sistem (suction); 3- Kalp odalarındaki kanın boşalmasını ve kalbin dekomprese edilmesini sağlayan bir diğer emici sistem (vent); 4- Venöz kanüllerden ve diğer emici sistemlerden gelen kanın toplandığı bir venöz rezervuar; 5- Kanın oksijenlenmesini sağlayacak bir oksijenatör; 6- Kanın soğutulup ısınmasını sağlayan bir ısı değiştirici makine; 7- Kalbin pompa işlevini üstlenecek bir pompa; 8- Sisteme karışma olasılığı olan partiküllerin 5

11 temizlendiği filtre sistemi; 9- Oksijenlenmiş ve filtre edilmiş kanı hastanın arteriyel sistemine ileten arteriyel kanüller; 10- Sistem işleyişinin ve kanül basınçlarının izlenebildiği bir monitor sisteminden oluşur. Kalp akciğer makinesi, bu ana yapılar yanında birçok yardımcı sistemleri de kapsar. Sistemde kan örnekleri alınabilmesi ve bazı ilaçların verilebilmesini sağlayan çeşitli hatlar mevcuttur. Birçok merkezde kardiyopleji uygulamalarında, yani kalbin durdurulmasını sağlayan solüsyonun hazırlanması ve verilmesinde kalp akciğer makinesinden yararlanılmaktadır. Ayrıca cerrahi sahadan çekilen dilüe kandaki kan elemanlarının yıkanıp konsantre edilmesi ve bir filtreden geçirilerek hastaya geri verilmesini sağlayan bazı sistemler (cell saver sistemi) de kalp akciğer makinesi bileşenleri arasında sayılabilir. Bu sistem ve bileşenleri genellikle polikarbonat, polietilen, paslanmaz çelik, titanyum, polivinilklorid, teflon, silikon ve poliüretan gibi toksisite, mutajenite ve immünojenitesi az olan biyolojik doku ve sıvılarla kısmen uyumlu materyallerden imal edilmektedir. Kanın yabancı yüzeylerle teması esnasında meydana gelen türbülans, staz ve kanda oluşturduğu kimyasal etkiler en aza indirilmiştir. GREFTLER Arteriyel Greftler ve Özellikleri Koroner arter bypass greft operasyonlarında kullanılan standart SV grefti ile İTA nın uzun dönem sonuçları karşılaştırıldığında İTA nın açıklık oranının daha iyi olması İTA greftinin tercih edilmesine neden olmaktadır (4-6,34). Çalışmalar ven ve arteriyel greftler arasında bazı farklılıklar olduğunu göstermiştir. Bu farklılıklar; 1. Venler arterlere göre vazoaktif maddelere göre daha duyarlıdır (20). 2. Ven duvarları vazo vazorumlarla beslenirken, arteriyel duvarlar vazo vazorumların yanında arteryel lümendende beslenebilirler (35). 3. Arter endotelyumu, endotel kaynaklı gevşetici faktör (EKGF) yi daha fazla salgılayabilir (36). 4. Venin yapısı düşük basınca duyarlı iken arter yapısı daha yüksek basınca duyarlıdır. KABG operasyonlarında İTA ve SV en sık kullanılan greft olmakla beraber bunların dışında kullanılan birçok otojen ve arteriyel greftler mevcuttur. KABG operasyonlarında kullanılan greftler Tablo 1 de görülmektedir. Koroner arter bypass greft operasyonlarında kullanılan arteriyel greftler fonksiyonel olarak üç tipe ayrılır (Tablo 2). KABG operasyonlarında kullanılan arteriyel greftler ile venöz greftler arasında uzun dönem açıklık oranlarını etkileyecek temel histolojik farklılıklar bulunmaktadır. Arteriyel ve venöz greftlerin temel histolojik özellikleri Tablo 3 de gösterilmiştir (37). 6

12 Tablo 1. Arteriyel Greftler (37) İnternal Torasik Arter ( Sol ve Sağ ) Radial Arter Sağ Gastroepiploik Arter İnferior Epigastrik Arter Splenik Arter Subskapular Arter İnferior Mezenterik Arter Lateral Femoral Sirkumfleks Arter in İnen Dalı Ulnar Arter İnterkostal Arter Tablo 2. Arteriyel greftlerin fonksiyonel sınıflaması (37) Tip 1 Tip 2 Tip 3 Somatik Arterler Splanknik Arterler Ekstremite Arterleri Az Spastik Spastik Spastik İnternal Torasik Arter Gastroepiploik Arter Radial Arter İnferior Epigastrik Arter Splenik Arter Unlar Arter Subskapular Arter İnferior Mezenterik Arter Lateral Sirkumfleks Arter 7

13 Tablo 3. Arteriyel ve venöz greftlerin temel histolojik özellikleri (37) Ven Arter Endotel hücreleri Daha büyük, daha ince, Daha küçük, daha kalın, subendotelyal yapı ile zayıf bağlantı subendotelyal yapı ile güçlü bağlantı Tunica intima Permeabilite artmış Permeabilite azalmış İnternal elastik membran Gelişmemiş İyi gelişmiş Mediya İnce Kalın Elastik Lamina Yok Var Mediyal düz kas hücreleri Az sirküler ve longitudinal Sirküler yerleşim, kollagen, yerleşim, kollagenle geniş elastik lifler ve matriksle olarak ayrılmış dizilim düzenli dizilim Vazovazorum Çok anastomozlu Daha az anastomozlu Kapaklar Var Yok Vazoaktif bileşenlere cevap Az duyarlı Fazla duyarlı Beslenme Vazo-vazorumlardan Vazo-vazorum ve lümenden EKGF salgılama Yok Var Maruz kalınan basınç Düşük (venöz) Yüksek (sistemik) *EKGF = endotel kaynaklı gevşetici faktör. İnternal torasik arter: İnternal torasik arterin sahip olduğu farklı moleküler ve hücresel nitelikler, ateroskleroza karşı benzersiz bir direnç ve çok yüksek uzun dönem açık kalma oranlarına katkıda bulunmaktadır. Her iki İTA, subklavyan arterin ikinci dalı olan tiroservikal trunkusun (1. dal vertebral arterdir) hemen karşısından çıkar. İnternal torasik arterler her iki tarafta sternal sınırın 1-2 cm lateralinde ve sternuma paralel olarak aşağı doğru seyrederler. İki yandaş ven İTA'ya eşlik eder ve proksimalde birleşerek İTA'nın medial kısmında seyreden, sonuçta kendi tarafındaki brakiyosefalik vene dökülen tek bir ven oluştururlar. İTA kaburgaların kıkırdak kısımlarının hemen altında seyreder ve pariyetal plevra ile örtülüdür. Arter ve plevra arasında 3. kostal kıkırdağa dek derin bir fasyal tabaka vardır. Her iki arter arasındaki tek fark, sol İTA'nın proksimal kısmının göğüs duvarına çok yakın seyretmesine karşılık sağ İTA'nın proksimal kısmı ile kotlar arasında kalınlığı 1 cm ye kadar ulaşabilen bağ dokusunun bulunmasıdır. Bu farklılığın her iki taraftaki subklavyan 8

14 arterlerin anatomik yapısının farklı olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Sol subklavyan arter direkt olarak aortadan çıkarken, sağ subklavyan arter innominate arterden çıkmaktadır. Mediyan sternotomi sonrası sternal retraktör ile İTA nın alınacağı sternal kısım yukarı kaldırılır. Bu sırada sternumun aşırı yukarı kaldırılması post-operatif dönemde ağrıların artmasına bazende brakial pleksus hasarına yol açabilmektedir. İTA çok dikkatli çıkarılmalıdır. Koter hasarını önlemek amacıyla düşük akımlı elektrokoter veya makas yardımı ile endotorasik fasya ve sternokostal kaslar sternum kenarı boyunca yandaş venin medial tarafından kesilir. İnterkostal kas fasyasından ve kostal kartilajdan pediküllü olacak şekilde ayrılır (37,38). Disseksiyona orta 1/3 kısımdan başlanır. Alt uçta muskülofrenik ve süperior epigastrik arterlerin başladığı bifürkasyonun distaline 6. interkostal aralığa kadar üst uçta 1. interkostal dalını klipsledikten sonra subklavian arterden çıktığı noktaya kadar İTA diseke edilmelidir (39). Özellikle alt ucun bifürkasyondan önce kesilmesi, kollateral dolaşımla göğüs duvarı beslenmesine önemli katkı sağlamaktadır, ayrıca bifürkasyonun hemen öncesi bölgenin spazma en yatkın bölge olduğu bilinmektedir (40,41). İTA diseksiyonu tamamlandıktan sonra sistemik heparinizasyonu takiben İTA alt uçtan kesilir ve kan akımı kontrol edilir. Spazma karşı papaverin solusyonu (60 mg papaverin 50 ml serum fizyolojik ile sulandırılır) ile dilate edilir. İnternal torasik arter, beraberinde bulunan venler, lenfatikler, sempatik pleksus ve internal torasik fasya ile birlikte pediküllü olarak çıkarılır (39). Skeletonize (tek başına) halde çıkarılabilmektedir (42). Günümüzde İTA, operasyonun yapıldığı merkeze ve cerraha göre skeletonize veya pediküllü olarak kullanılır. İTA nın histolojik yapısına bakıldığında kendi içinde ve kişiler arasında farklılık içerdiği gözlenmektedir. İnternal torasik arterin subklavyan arterden çıktığı kısım, subklavyan arter ve İTA arasında geçiş alanı olup, bu kısımda media elastik yapıdadır. İnternal ve eksternal elastik lamina da dahil olmak üzere, 8-18 (ortalama 10) elastik lamel içermektedir. Total uzunluğunun ilk % luk kısmında elastikomuskuler yapı söz konusudur ve düz kas içeriği elastik lamel (lamel sayısı 5-7) içeriğinden daha baskındır. Toplam uzunluğun % lık orta kısmında elastik yapıya geçiş gözlenir. Bu elastikomuskuler kısmın epigastrik bifurkasyona kadar devam ettiği gözlenmekle beraber, bazen bu kısım olmadan İTA yapısının aniden musküler bir yapıya dönüştüğü de gözlenmiştir. Bu kısımdan sonraki distal % luk kısım boyunca proksimaldekine benzer şekilde ikinci bir elastomuskuler segment bulunur. Bu elastikomuskuler kısmın epigastrik bifurkasyona kadar devam ettiği gözlenmekle beraber, bazen bu kısım olmadan İTA yapısının aniden muskuler bir yapıya dönüştüğü de gözlenmiştir. Proksimal elastikomuskuler ve elastik 9

15 kısımlarda İTA nın ortalama lümen alanı iki kısımda da 1.9 mm 2 olup, 1.2 mm 2 olan distal elastikomuskuler segmentteki çapından belirgin olarak daha geniştir. Distal elastikomuskuler segmentteki çap ise, muskulofrenik (0.9 mm 2 ) ve superior epigastrik (0.7mm 2 ) arterlerin tamamen muskuler olan distal kısımlardaki çaplarından daha geniştir. İnternal torasik arterin lümen çapı proksimalden distale doğru azalsa da, bu azalma ancak %90 lık distal kısımda istatistiksel olarak anlamlı değere ulaşmaktadır. Adventisya tabakası yoğun kollajen fibriller ve eksternal elastik laminaya yakın kısım ince elastin fibriller içerir ve bu bölgede mediya tabakasına penetre olmayan vazo vazorumları içerir (43). Endotelden itibaren eksternal elastik laminaya kadar olan duvar kalınlığı yaklaşık 200 µm dir ve 350 µm altında olan kalınlığa sahip internal torasik arterlerin lümenden difüzyon ile beslenebildiği ortaya konmuştur (44). İnternal elastik laminanın arteriyel duvar yapısında çok önemli rolü vardır (45). İnternal elastik laminadaki fenestrasyonların varlığı erken ve ilerleyici özellikteki intimal hiperplaziyi uyarmaktadır. Düz kas hücrelerinin proliferasyonunu uyaran etkenler kan içeriğinin mediaya sızması ve kas hücre metabolizmasını bozan etmenler gibi kompleks faktörlerdir. Histolojik incelemeler intimal kalınlaşmanın ilk aşamasının, düz kas hücrelerinin internal elastik laminadaki fenestrasyonlar yoluyla mediyadan intimaya geçmesi olduğunu göstermiştir. İnternal elastik laminaya gelebilecek bir hasar, mediyadaki düz kas hücrelerinin proliferasyonuna ve sonuçta intimal kalınlaşmanın başlamasında önemli rol oynamaktadır. Bu durumda elastik arterlerin intimal hiperplaziye muskuler arterlerden daha az yatkın olduğu söylenebilir (45). Yapılan çalışmalarda (46) LAD e anastomoz edilen İTA da erken açıklık oranlarının % 95, 10 yıllık açıklık oranlarının ise %80-90 civarındayken, SV greftlerinde bu oran % (4-6) olduğu gösterilmiştir. Sağ ve sol İTA greftlerinin LAD pozisyonunda birbirlerine üstünlükleri tespit edilememiştir (47). İTA greftine olan bu ilginin artması, İTA greftinin bilateral, ardışık ve serbest greft olarak kullanımını gündeme getirmiştir (48). İTA greftlerinin serbest olarak kullanılma sebepleri arasında preparasyon aşamasında İTA akımının yetersiz olarak tespit edilmesi, İTA nın hasar görmesi sonucu proksimal veya distal bir bölümünün kullanılamaması, planlanan hedef koroner artere boyunun yetişmemesi veya anastomoz gerçekleştirildikten sonra in situ İTA greftinin gergin olarak tespit edilmesi sonrası serbest hale dönüştürülmesi, hastada preoperatif tanı konmuş subklavyan arter hastalığı bulunması sayılabilir. Yapılan çalışmalarda serbest olarak kullanılan İTA greftlerinin SV greftlerine göre uzun dönem açık kalma oranları daha iyi olduğu görülmüştür (49). Bununla birlikte in situ İTA greftlerinin uzun dönem açık kalma oranları serbest olarak kullanılan İTA greftlerinden 10

16 üstün olduğu tespit edilmiştir (50). Greftler üzerinde yapılan histo-patolojik çalışmalar diğer greftlere göre İTA nın açıklık oranınındaki bu farklılığın damarın endotel özelliğine bağlı olduğunu göstermiştir. İTA endoteli nin NO ve prostasiklin salınımı özelliğinden dolayı greftte trombüs oluşumuna, intimal kalınlaşmaya ve vazokonstrüksiyona engel olmaktadır (22,38,51,52). İTA nın safen ven greftlerine göre NO üretiminin ve salınımının daha iyi olduğu gösterilmiştir (22,38,53). Aynı zamanda İTA nın safen ven greftlerine göre reseptör aracılığı ile (asetil kolin etkisi ile) ve reseptörlerden bağımsız (kalsiyum iyonları etkisi ile) endoteliyal gevşemeyi daha iyi yaptığı, sol İTA nın sağ İTA dan daha fazla NO ürettiği görülmüştür (36,54). Bu özellikler İTA greftinin uzun süre açık kalmasını sağlamaktadır (54). Ayrıca İTA greftlerinin SV greftlerine göre daha fazla vazodilatatör etki yanında trombosit agregasyonunu inhibe eden prostasiklin üretmeleri klinikte İTA greftlerinin uzun süre açık kalmasının biyokimyasal mekanizmasını açıklamaktadır (55). Asetilkolin vazodilatasyona yol açarken, norepinefrin, fenilefrin ve KCl vazokonstrüksiyona yol açan farmakolojik ajanlardır (56, 57). Radial Arter: Radial arter birkaç deneyimden öteye gitmeyen 1970 li yılların başındaki hasta sayılarının yerine 1990 yılı başlarında birçok merkezde tam arteryel revaskülarizasyon mantığını yerine getirebilmek için tekrar RA kullanılmaya başlanmıştır. Radial arterin spazma aşırı cevabı olan bir medyal tabakası vardır ve yeniden kullanılır hale gelmesi vazospazm sorununun çözülebilmesi ile mümkün olmuştur (58). RA, brakiyal arterin iki uç dalından biridir. Ortalama 20 cm uzunluğunda mm çapında muskuler bir arterdir. Fossa kubiti de kollum radii düzeyinde başlayarak m. brakioradialis ve ön kolun derin kasları arasında kalarak aşağı ve dış yana doğru ilerler. El bileğinin distalinde ulnar arter ile beraber süperior ve inferior palmar arkı birlikte oluştururlar. Süperior palmar ark parmakların ana kan desteğini sağlar ve asıl olarak ulnar arterden beslenir. Birçok olguda RA güvenli bir şekilde çıkarılabilir çünkü ulnar arter yeterli kan akımını sağlar. Ancak ulnar arterin yokluğu, inkomplet süperior palmar ark yada süperior palmar arkın dominant olarak RA dan kanlanması gibi anomaliler bulunabilir. Bu nedenle RA greftinin kullanımı öncesi kollateral dolaşım varlığı değerlendirilmelidir. Pratikte bu Allen testi ile gerçekleştirilmektedir (59). Allen testi uygulanırken radiyal ve ulnar arter üzerine ortalama 1 dakika boyunca kompresyon uygulanarak elin kanlanması engellenir ardından ulnar arter üzerindeki kompresyon kaldırılır ve elin kanlanımına bakılır. Elin renk değişimi 5 saniye içinde normale dönmesi beklenir. Bu süre 10 saniye ve üzerinde ise anormal kanlanımdan bahsedilir. Aynı uygulama radiyal arter için de uygulayarak değerlendirilir. Radiyal ve ulnar arterin değerlendirilmesi amacıyla 11

17 modifiye Allen testi, doppler ultrasonografi, pulse oksimetri kullanılabilecek noninvaziv tanı yöntemleri arasında yerini almıştır. İlk defa 1971 yılında Carpentier tarafından kullanılan radiyal arter grefti, o yıllarda erken dönem sonuçlarının kötü olması nedeniyle terk edilmiştir (7). KABG operasyonunda kullanılan bir RA greftinin, 10 yıl sonra hala açık kaldığının gösterilmesi ile greft olarak kullanımı tekrar gündeme gelmiştir (8). Günümüzde İTA dan sonra en sık kullanılan arteryal grefttir (49,50,60). Radiyal arterin anatomik lokalizasyonu, spazma yatkın olması ve el dolaşımındaki rolü nedeniyle greft olarak hazırlanılması özellik göstermektedir. Lateral antekübital kutanöz sinir ve radial sinirin süperfisyal dalı en çok ön kolun orta kısmında zarar görme riski altındadır. Bu kısımda radial arter çıkarılırken özellikle dikkat edilmelidir. Sürperfisyal palmar arter distal kısımda radial arterden çıkarak elin süperfisyal palmar arkına katılır. Süperfisyal palmar arter, radial arter çıkarılmasının distal sınırını belirler. Spastik özelliklerinden dolayı RA çıkarılması sırasında vazodilatatör kullanılması gerekmektedir. Vazodilatatörler hem arterin çıkarılması sırasında lokal olarak, hem de sistemik olarak uygulanmaktadır. İlk kullanıldığı dönemdeki kötü sonuçlar muhtemelen çıkarma tekniği ve yetersiz vazospazm proflaksisine bağlıdır lı yılların başında, özellikle yeni farmakolojik antispazmolitik ajanların kullanıma girmesi ve daha az travmatik çıkartma yöntemlerinin gelişmesi ile RA tekrar greft olarak kullanılmaya başlanmıştır. Erken ve orta dönem olumlu sonuçların yayınlanmaya başlanması ile birlikte kullanımı yaygınlaşmıştır Biz kliniğimizde lokal olarak 37 derecede Hong-Kong solusyonu (isoptin 5 mg, perlinganit 2,5 mg, sodyum bikarbonat 0,2 ml, heparin 5000 Ü, 300 cc ringer laktat), sistemik olarak diltiazem perfüzyonu ve postoperatif de oral diltiazem kullanmaktayız. (8,58). Calafiore ve arkadaşları 1995 yılında orta dönemde takiplerini yaptıkları 148 hastanın anjiografik kontrollerinde erken açıklığın (7-30 gün) %100, geç açıklığın (6-20 ay ortalama 14 ay) ise % 94 olduğunu saptamıştır (61-64). Raynauld hastalığı veya fenomeni olan veya ileride hemodiyaliz gereksinimi olabilecek kronik böbrek yetmezlikli hastalarda radial arter çıkarılmamalıdır (37). Gastroepiploik Arter: Sağ GEA arter, hepatik arterden çıkan gastroduedonal arterin en büyük dalıdır. Sağ GEA, ilk defa 1966 yılıda Charles Bailey (65) tarafından kalbin arka yüzünü revaskülerize etmek üzere Vineberg implantasyonu tarzında kullanılmıştır. GEA koroner arter bypass operasyonlarında greft olarak ilk defa 1984 yılında Pym (10) tarafından kullanılmıştır. İnternal torasik arter ve RA den sonra en sık kullanılan arteriyel grefttir (49). Bunun sebebi GEA in SV den daha fazla miktarda nitrik oksit ve prostosiklin 12

18 salgılayarak intravasküler trombüs formasyonu ve aterogenesisden safen vene göre daha fazla korunması ve histolojik yapı ve endotel fonksiyonları açısından İTA ile benzerlik göstermektedir (38). Sağ GEA histolojik olarak mediyası nadir elastik lifler içeren muskuler bir yapıya sahiptir. Bu nedenle hipovolemi ve hipotermi gibi vazokonstrüktör uyarılar önlenmeli ve hızla tedevi edilmelidir (22). Sağ GEA üzerindeki adrenoreseptörler α-1 ağırlıklı olup, yanıtı zayıftır. Bu nenenle salt α-agonistleri bu greftte ciddi vazokonstrüksiyona sebep olabilir (38). Genellikle pediküllü olarak kalbin inferior ve lateral duvarlarını revaskülarize etmek için kullanılır, bununla birlikte çıkartılırken laparotomiye ihtiyaç olması ve spazma çok müsait olması en büyük dezavantajlarıdır (66). Sınırlı sayıdaki serilerde açık kalma oranları 2 ile 5 yıl için % arasındadır (67). İnferior Epigastrik Arter: İki taraflı olarak inguinal ligamentin hemen üzerinde eksternal iliak arterin antero-internal yüzünden çıkan inferior epigastrik arterler, mediale doğru eksternal iliak venin üzerinden geçer ve oblik bir şekilde yukarı ve içe doğru ilerler. Fasya transversalis ve periton arasında ilerleyerek rektus abdominis kasına ulaşır. Süperior epigastrik arter ile çok sayıda anastomoz yaparak sonlanır (68). Bu arterin çapı, boyu ve rektus kasına göre pozisyonu oldukça değişkendir. Başlangıç doğrultusunda erkeklerde duktus deferens, kadınlarda round ligament ile ilişkidedir. İEA bu kısmından sonra çıkarılarak serbest greft olarak kullanılmaktadır. İEA e ulaşmak için umbulikusun hemen altından başlayan bir paramedyan insizyon yapılır. Rektus kılıfına girilerek rektus abdominis kası dikkatlice diseke edilerek medyale doğru çekilir. Arter, beraberindeki venler ve bir miktar yumuşak doku ile birlikte anteriorundaki rektus kasından ve posteriorundaki periton ve pre-periton yağlardan ayrılır. Alt uç, eksternal iliak arterden çıkış yerinden, üst uç ise en yüksek seviyeden kesilir. İlk olarak 1987 yılında koroner revaskülarizasyonda kullanılmaya başlanmıştır (11). Yapılan histolojik çalışmalarda İEA in mediası muskuler olup, nadir dağınık elastik lifler içerdiği ortaya konmuştur. Günümüzde KABG operasyonlarında greft olarak nadiren kullanılmaktadır. Diğer Arteriyel Greftler: KABG operasyonunda greft olarak kullanılan diğer arterler; ulnar arter, lateral femoral sirkumfleks arter, inferior mezenterik arter, splenik arter ve subskapular arterdir (8-18, 34, 69). Bu arterler nadiren kullanılmış olup bunların kullanımı sonrası açık kalma oranları hakkında henüz yeterli veri yoktur. 13

19 Ven Greftleri Büyük Safen ven (Vena Saphena Magna): Halen bir çok cerrahi merkezde büyük safen ven ve bir İTA greft ile birlikte KABG cerrahisinde en çok kullanılan greft olma özelliğini korumaktadır (70). Büyük SV nin kolay ulaşılabilir olması, çıkarılma kolaylığı ve spazma karşı dirençli olması gibi avantajları vardır. Buna karşın patensi oranlarının düşük olması, distal ve proksimal uçlar arasında çap uyumsuzluğu, varikozite, skleroz gelişimi, özellikle periferik arter hastalığı olan olgularda yara yeri iyileşmesi ile ilgili problemlerin gelişebilmesi dezavantajlarıdır (38,68,71). Venöz bir greft olması nedeniyle arteriyelizasyon sonrası zayıf kompliyans ve ilerleyen ateroskleroz eğilimi sorun oluşturmaktadır (71). Safen ven çıkarılma sırasında endotel, damar düz kas tonüsünün ayarlanması ve damar duvarında hemostazın sağlanmasının yanı sıra antikoagülan, antitrombotik ve fibrinolitik özellikler gösterir. Çalışmalarda endotelin hasarlanması ile bazal membranın açığa çıktığı, eritrositlerin kollajen doku üzerine yapıştığı, mural trombüs oluştuğu ve salınan faktörlerle de myointimal hiperplazi meydana geldiği ve bunların da greft tıkanmasına neden olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle koroner bypass için hazırlanan safen ven greftlerinin bütünlüğünün korunması, özellikle de endotelin korunması büyük önem taşımaktadır (38, 72). KABG operasyonundan sonra SV de ilk 1 ay içerisinde gelişen greft oklüzyonunun nedeni mural trombüs, 1 ay-1 yıl arası safen ven oklüzyonunun sebebi intimal hiperplazi, 1 yıldan sonra ise temel neden greftte ateroskleroz gelişmesidir (73). Büyük SV, ayak bileğinden inguinal bölgeye kadar uzanır. Safen sinir büyük SV e yandaş seyrettiğinden çıkartılma esnasında hasarlanırsa postoperatif dönemde uyuşukluk veya hiperestezi gözlenir. Büyük SV çıkartılma işlemi genellikle ayak bileğinde medial malleolün üzerinden başlanır. Periferik vasküler hastalığı olan hastalarda diseksiyona dizüstünden veya kasıktan başlanır ve uyluktaki SV kısmı greft olarak hazırlanır (74). Çıkartılma esnasında yan dallar ince ipek veya klips ile bağlanır. Proksimal ve distal uçlar bağlanarak SV serbestleştirilir. Serbestleştirme sonrası SV kanüle edilir. Hafif basınçla safen ven şişirilir. Karabulut ve arkadaşları (75) yaptıkları elektron mikroskopisi çalışmasında 100 mmhg basınç üzerindeki basınçlarda şişirilen safen vende endotel hasarının daha fazla olduğunu göstermişlerdir. Büyük SV, yan dal kontrolü yapıldıktan sonra heparinli solüsyona konur. Us ve arkadaşları büyük safen venin hazırlanması sırasında nitroprussid kullanımının greftte tunika intima ve media korunmasını sağlayarak erken dönemde trombüs oluşumunu önleyeceğini ve safen venin başarısını arttıracağını düşünmektedirler (76). Normal ven iç yüzeyi bazal membran üzerine aralıklı dizilmiş poligonal tek sıra büyük endotel hücreleri ile kaplıdır. Ven duvarının az gelişmiş internal elastik membranı 14

20 mevcuttur. Orta tabakası dairesel tarzda 2-3 kat düz kas hücreleri ve arada kollajen ve elastik fibrilleri içerir. Adventisya tabakası ise gevşek kollajen lifler ve vazo-vazorumları içerir (68). Safen venin KABG operasyonu sonrası ilk bir ay içinde tıkanma oranı %10-15 olarak bildirilmektedir. İlk bir yıl içerisinde ise bu oranlara ilaveten % 5-10 oranında daha tıkanma görülür. İlk bir yıl içerisinde gelişen stenozlarda distal anastomozdaki teknik hata, greftin kısa olması, ven grefti hazırlanırken oluşan endotel hasarı ve buna bağlı gelişen erken dönem intimal hasar rol oynar (77). Küçük safen ven (Vena Safena Parva): Hastanın büyük safen veninde varis mevcudiyeti veya daha önce geçirilmiş bypass ameliyatı sebebiyle her iki bacaktaki büyük safen venler çıkarılmış ise küçük safen venlerden genellikle yeterli miktarda konduit elde edilmektedir. Bu gibi durumlarda yüz üstü pozisyonda kalça fleksiyonda, uyluk ve diz içe rotasyonda iken (lateral yaklaşım) veya kalça fleksiyonda iken uyluğu yukarı kaldırmak suretiyle (aşağı yaklaşım) ile çıkarılabilir. Cilt insizyonuna Aşil tendonu ile lateral malleol arasından başlanır. Diseksiyona proksimale doğru ilerlenir (68). Bu esnada sural sinirin hasarlanmamasına dikkat edilmelidir. Daha sonra greft olarak safen ven gibi hazırlanır. Sefalik ven: Aorto-koroner bypass için kullanıldığında sefalik ven in açıklık oranı diğer venöz ve arteryel greftlere kıyasla belirgin olarak düşüktür ve bu yüzden en son olarak düşünülmesi gereken bir grefttir (78). Kol ve ön koldaki ven kısmı kullanılabilir. Kol radial arter çıkarılacak şekilde hazırlanır. İnsizyona kol ve ön kolun lateral kenarından başlanır (68). Çıkarılma ve hazırlama büyük SV greftinin hazırlanması gibidir. AMİODARONE ve ETKİLERİ Amiodarone kimyasal formülü C 25 H 29 NI 2 O 3.HCl olan, ağırlığı 681,8 g/mol olan sınıf 3 antiaritmik bir ilaçtır. Amiodarone her şeyden önce kardiak aritmilerin tedavisinde kullanıldı, ayrıca anjina pektorisin tedavisinde de kullanılmıştır. Terapotik dozlarda en belirgin elektrofizyolojik etkisi, dışa yönelik doğrultucu potasyum akımını bloke etmesi ve bu nedenle repolarizasyonu (faz 3 ü) ve efektif refrakter periyodu uzatmasıdır. Bu etkisi atrium kasında, ventrikül kasında ve A-V düğüm hücrelerinde belirgindir. Sınıf 3 e konulmakla beraber, yüksek dozlarda sınıf 1 ilaçlar gibi hızlı sodyum akımını (faz 0 ı) kısmen inhibe edebilir ve sınıf 4 ilaçlar gibi yavaş kalsiyum kanallarını kısmen inhibe edebilir. Bu dozlarda beta-adrenarjik reseptörleri nonkompetetif şekilde de olsa bloke eder; bu nedenle sınıf 2 ilaçlar da benzer. QT aralığı büyük ölçüde uzattığı halde, QRS süresinde ancak hafif derecede 15

21 artma yapar. Sodyum kanalları üzerindeki deprasan etkisi, deşarj frekansı yükseldiği veya hücreler daha az negatif durumda bulundukları zaman daha belirgindir. Kompetatif olmayan tipte zayıf alfa bloker etkiside vardır (79). Ağızdan alındığında, biyoyararlanımı geniş ölçüde değişkenlik gösterir (%20-80) vucutta dokulara (yağ dokusu, akciğerler, çizgili kaslar, karaciğer ve dalak gibi) büyük ölçüde bağlanır; sanal dağılım hacmi 5000 litre olarak hesaplanmıştır. Etkisi yavaş gelişir. Eliminasyon yarı ömrü son derece uzundur. (ortalama gün). Vucutta enterohepatik döngüye girer. Zehirlenme ve aşırı doz kullanımında ağızdan kolestiramin verilerek atılımı hızlandırılabilir. Birçok aritminin tedavisinde etkili bir ilaçtır. Bunlar 1. Atrial aritmiler (fibrilasyon, flutter, ektopik veya fokal taşikardi) 2. Paroksismal re-entry arterio-ventriküler taşikardi. 3. Paroksismal ventriküler taşikardi, supraventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon. 4. Hipertrofik kardiyomyopati. 5. Ani ölümün önlenmesinde 6. Anjina pektorisin tedavisi dir (80). Tiroid hastalıkları, hamilelik ve emzirme durumlarında, daha önceden amiodarone a bağlı yan etki görülmesi, sinüs bradikardisi ve sinoatrial blok kontrendikasyonları arasında sayılabilir (80). İLAÇLARIN DOZ - YANIT İLİŞKİLERİ Bir ilacın etkisi, uygulanan doza, dolayısı ile plazma ya da doku konstantrasyonuna bağlıdır. Uygulanan dozlar absise ve elde edilen yanıt yüzdeleri ordinata yerleştirilerek elde edilen eğriye doz yanıt eğrisi denir. Bu eğri doz-yanıt ilişkisini gösterir. İlgili spesifik moleküle bağlanıp biyolojik aktivite oluşturabilen ilaca agonist, buna karşın aynı reseptörle etkileşerek biyolojik aktiviteyi önleyen ilaca antagonist ilaç denir (81). Antagonist ilaçlar kendilerine duyarlı reseptörleri işgal ederek buraya afinitesi olan ilaçların bağlanmasını dolayısı ile etkisini önler. Antagonist ilaç, agonist ilacın doz yanıt eğrisinin maksimum gücü aynı kalacak şekilde sağa kaymasına neden olur. Yani antagonist ilacın ilgili reseptörle etkileşim sonrası agonist ilacın aynı etkiyi ortaya çıkarması için daha yüksek dozlarda verilmesine gerek vardır (82). Bu tip antagonizmaya kompetitif antagonizma denir. Kompetitif olmayan antagonizmada ise agonistin dozu ne kadar artarsa artsın agonistin maksimal etki gücü azalmıştır (83). 16

22 GEREÇ VE YÖNTEMLER Koroner arter bypass operasyonu geçiren hastalarda operasyon sırasında kullanılmayan artmış İTA, RA ve SV greft materyal izole organ banyosu düzeneğinde in vitro çalışıldı. Bu çalışma öncesinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi (TÜTF) Etik Kurulu onayı alındı (EK I). Organ banyosu düzeneğinde çalışılacak olan amiodarone çalışmadan sorumlu ekip tarafından alındıktan sonra çalışmaya başlandı. Mayıs - Ekim 2008 tarihleri arasında TÜTF Kalp-Damar Cerrahisi kliniğinde opere olan 4 Bayan, 16 Erkek, toplam 20 hasta çalışmaya rızaları alınarak dahil edildiler (EK II). Çalışmaya alınan hastalardan 5 tanesi diabetik idi. Bu hastaların perioperatif verileri Tablo 4 te gösterildi. Aort kapak replasmanı yapılan bir hastaya sadece İTA, 19 hastada hem İTA hem de SV greft olarak kullanıldı. Toplam 4 hastada RA kullanıldı. Bu hastaların 4 tanesine de RA, SV ve İTA ile beraber kullanıldı. Hastaların yaş ortalaması 58.4 idi (40-80 yaşlar arası) idi. İTA elektrokoter ve makas yardımı ile pediküllü olarak çıkarıldı. Titanyum hemoklip yan dalların bağlanmasında kullanıldı. İTA bifürkasyon sonrasından kesildi. Distaldeki süperior epigastrik arter ve muskulofrenik arter dalları klipslendi. İTA üzerine papaverin tatbik edilmeden İTA parçası alındı. SV makasla diseksiyon ile pediküllü olarak çıkarıldıktan sonra serum fizyolojik ile şişirilme işlemi yapılmadan safen parçası alındı. RA de ise radial ulnar arter bifurkasyon ayrımı sonrası ve el bileği proksimalinden itibaren yan dalları 17

23 klipslenip skeletonize olarak çıkarılıp operasyon sırasında ölçüldükten sonra artan RA parçası distal segment kısmından kesilerek alındı. Tablo 4. Hastaların preoperatif ve peroperatif verileri No Yaş Cins BKİ EF Greft Sol Sağ RA SV PBZ TBZ Sayısı İTA İTA 1 60 E E K E E E E E E E K K E E E E E E E K * TBZ: total bypass zamanı, PBZ: parsiyel bypass zamanı, EF: Ejeksiyon fraksiyonu, İMA: İnternal mammarian arter, SV: Safen ven, RA: radial arter, KABG: Koroner arter bypass greft operasyonu, BKİ: (beden kitle indeksi), (+): kullanıldı, (-): kullanılmadı. 18

24 Cerrahi Teknik Bütün hastalara operasyondan 1 saat önce 10 mg morfin hidroklorür (Galen, İstanbul, Türkiye) ve 10 mg diazepam (Deva, İstanbul, Türkiye) intramusküler premedikasyonu sonrası sol kola radial arter kanülasyonu ve sağ kola 2 adet venöz kanülasyon uygulandı. Radial arter çıkarılacak hastalarda sağ radial arter kanüle edilmeli. Operasyon masasına alınan hastalara 5 yollu EKG ile kalp atım hızı, invaziv arter kan basıncı monitörizasyonu ile sistolik ve diyastolik arter kan basıncı takibi ve sağ internal juguler ven yolu ile santral venöz basınç takibi uygulandı. İndüksiyonda 1 mg kg -1 lidokain, 10 µg kg -1 fentanyl citrate (Fentanyl, Abbot, North Chicago, Amerika Birleşik Devletleri: ABD), 0,1 mg kg -1 pancuronium bromür (Pavulon, Organon, İstanbul, Türkiye) ve 0,1 mg kg -1 diazepam (Deva, İstanbul, Türkiye) intravenöz uygulandı. Anestezi idamesi fentail sitrat, pancuronium bromür ve % 0,5 1,5 minumum alveolar konsantrasyon sevofluran ile sağlandı. KPB ta, roller pompa (Stöckert, München, Almanya), membran oksijenatör (Compactfloevo, Dideco, Mirandola, İtalya), orta derecede hipotermi kullanıldı. Antikoagülasyon, 300 IU/kg dozunda kullanılan heparin (Nevparin Mustafa Nevzat, İstanbul, Türkiye) ile elde edildi. APZ ile antikoagülasyon takip edildi. Antikoagülasyonun devamı, APZ değeri 450 saniyenin üzerinde olacak şekilde gerekli olduğunda ek dozlarda heparin verilerek sağlandı. KPB sırasında perfüzyon hızı dakikada 2.4 L/m 2 /dk ve üzerinde olacak şekilde ayarlandı. Bütün operasyonlar asendan aorta ve sağ atriyum (two-stage) kanülasyonu ile kurulan KPB altında yapıldı. Mitral kapak replasmanı yapılan 1 hastaya bikaval kanulasyon yapıldı. Kanülasyonlar sonrası önce parsiyel bypass a geçildi. Daha sonra asendan aortanın klemplenmesi sonrası başlangıç olarak normotermik hiperkalemik kan kardiyoplejisi, 20 ml KCl (Potasyum klorür %7.5, Biosel, İstanbul, Türkiye), 2 amp MgSO 4 (Magnezyum sulfat %15 Biosel, İstanbul, TÜRKİYE) antegrad verilmesiyle kardiyak arest sağlanarak total bypass sağlandı. Yirmi dakikalık aralarla kan kardiyoplejisi verildi. Distal anastomozlar sonrası aortadaki klemp kaldırılarak parsiyel bypass a geçildi. Proksimal anastomozlar aortaya yan klemp (side klemp) konarak yapıldı. Sonrasında KPB tan çıkıldı. Heparinin nötralizasyonu 1:1,5 oranında protamin hidroklorür (Protamine ICN, Onko, İstanbul, Türkiye) ile yapıldı. Drenlerin konması ve kanama kontrolünü takiben operasyona son verildi. 19

25 Deney Protokolü Deneylerde çalışmaya katılan 20 hastada TÜTF Kalp Damar Cerrahisi Kliniği nde normotermik KPB ve kardiyak arrest temini ile KABG operasyonu uygulandı. Bu hastalarda İTA, RA ve SV greft olarak kullanıldı. İTA, RA ve SV nin greft olarak hazırlanması aşamasında arta kalan yaklaşık 1 cm lik parçaları, bu damarlar herhangi bir işleme tabi tutulmadan + 4º C Krebs solüsyonu içeren bir petri kutusuna alındı. Daha sonra TÜTF Farmakoloji AD ndaki laboratuvara getirildi. Krebs solüsyonunun (mm) bileşimi NaCl 122, KCl 5, CaCl , NaHCO 3 25, MgSO 4 1.2, KH 2 PO 4 1,0 glikoz 11.5 şeklindeydi. Alınan örnekler 22 C oda sıcaklığında ışık mikroskobunda çevre dokularından temizlenerek 2 mm uzunluğunda halkalar halinde kesildi ve 37 C'de, karbojen (%95 O 2 + %5 CO 2 ) ile havalandırılan 10 ml'lik Krebs solüsyonu içeren organ banyosundaki platin kanca ile izometrik transducer'a (FDT10-A, COMMAT, Türkiye) bağlı bir platin askı arasına yatay asıldı; 2 gram öngerim uygulandı. Yanıtlar dört kanallı Transducer Acquisition System (COMMAT TDA-10-A, COMMAT, Türkiye) aracılığı ile bilgisayar ortamına aktarılarak, POLWIN97 programında kaydedildi. Dokuların ortama uyumu için her 10 dakikada bir yıkama yapıldı, öngerim 2 grama getirilerek 90 dakika beklendi. Damar endotelinin sağlamlığını test etmek için fenilefrin (10-6 M) ile submaksimal kastırılan preparatlara asetilkolin (10-6 M) uygulanarak gevşeme yanıtının olup olmadığı test edildi. Yeterli gevşeme yanıtı vermeyen preparatlar çalışma dışı bırakıldı. Tez çalışmasında kullanılan düzenek Şekil 1 de gösterilmiştir. Şekil 1. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı ndaki laboratuvarda bulunan in vitro organ banyosu düzeneği 20

26 Deney başlangıcında ve sonunda hazırlanan parçalar uyarılarak kontrol yanıtları alındı. Deneyin sonunda alınan kontrol yanıtları, deneyin başlangıcındaki kontrol yanıtlarına göre önemli bir amplitüd azalması gösteren preparatlarda elde edilen veriler hesaplama dışı bırakıldı. Yanıtların değerlendirilmesinde standardizasyon sağlayabilmek için, tüm yanıtlar başlangıçta elde edilen kontrol trasesindeki yanıtların yüzdesi üzerinden hesaplandı. Deneyde Kullanılan İlaçlar Deneyde araştırmacıların desteği ile alınan ticari amiodarone (Cordarone, Sanofi Aventis, ABD) ile Farmakoloji AD ında mevcut olan potasyum hidroklorür (Sigma) ve fenilefrin (Sigma) kullanıldı. Bu maddelerin deneylerde gereken molarite ayarlamaları hassas terazi (Mettler Toledo, AB 304-5) ile tartılarak ayarlandı. Tüm ajanlar Distile Su da çözdürülerek hazırlandı. Organ banyosunda ilaç enjeksiyonları Eppendorf ayarlanabilir pipetler ( μl, μl) aracılığı ile uygulandı. İTA, RA ve SV preparatlarında ticari amiodarone (cordoron) a ait doz yanıtlar kümülatif yöntemle alındı ve doz yanıt eğrileri elde edildi. Daha sonra alınan yanıtlara göre ticari amiodarone (cordarone) etkileri araştırıldı. İstatistiksel Analiz Verilerin analizinde Graphpad Prism 4 Version Demo programı kullanıldı. İstatistiksel analizi de içinde bulunduran bu program ile konsantrasyon-yanıt grafikleri elde edildi. Grafiklere lineer regresyon analizi (variable slope) uygulandı. İstatistiksel hesaplamalarda p<0.05 değerleri anlamlı kabul edildi. 21

27 BULGULAR İnternal Torasik Arter İnsan İTA sında öncelikle amiodarone için doz yanıtı kümülatif yöntemle elde edildi. Bunun için İTA ya organ banyosu düzeneğinde 10-9 M dan itibaren M a kadar artan konsantrasyonlarda amiodarone ilavesi yapıldı (kümülatif yöntem) ve doz yanıt eğrileri elde edildi. Organ banyosu düzeneğinde 10-6 fenilefrin eklenerek İTA greftlerinin submaksimal kasılması sağlandı. Ardından 10-9 dan başlayarak artan dozlarda amiodarone eklenerek oluşan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla, İTA greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri oluşturuldu. Amiodarone 10-9 M-10-3,5 M konsantrasyon aralığında İTA da doza bağımlı bir gevşeme yanıtı oluşturduğu gözlendi (p<0.01). Amiodarone ile oluşturulan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla İTA greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri ortalama minumum; 3.5, maksimum; 78.9 (%25 lik oranı; 19.2, %75 lik oranı; 56.1) olduğu gözlendi (Şekil 2). 22

28 Gevşeme Yüzdesi ,5-8 -7,5-7 -6,5-6 -5,5-5 -4,5-4 -3,5 Derişim İTA Şekil 2. İnternal Torasik Arter de in vitro fenilefrin 10-6 ile oluşturulan kasılmanın amiodarone ile gevşeme eğrisi Radiyal Arter İnsan RA inde öncelikle amiodarone için doz yanıtı kümülatif yöntemle elde edildi. Bunun için RA e organ banyosu düzeneğinde 10-9 M dan itibaren M a kadar artan konsantrasyonlarda amiodarone ilavesi yapıldı (kümülatif yöntem) ve doz-yanıt eğrileri elde edildi. Organ banyosu düzeneğinde 10-6 M fenilefrin eklenerek radial arter greftlerinin submaksimal kasılması sağlandı. Ardından 10-9 dan başlayarak artan dozlarda amiodarone eklenerek oluşan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla, radial arter greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri oluşturuldu. Amiodarone un 10-9 M-10-3,5 M konsantrasyon aralığında RA de doza bağımlı bir gevşeme yanıtı oluşturduğu gözlendi (p<0.01) Amiodarone ile oluşturulan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla radial arter greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri ortalama minumum; 7.9, maksimum; 74.9 (%25 lik oranı; 16.9, %75 lik oranı; 41.1) olduğu gözlendi (Şekil 3). 23

29 Gevşeme Yüzdesi ,5-8 -7,5-7 -6,5-6 -5,5-5 -4,5-4 -3,5 Derişim Radial Arter Şekil 3. Radial Arter de in vitro fenilefrin 10-6 ile oluşturulan kasılmanın amiodarone ile gevşeme eğrisi Safen Ven İnsan SV inde öncelikle amiodarone için doz yanıtı kümülatif yöntemle elde edildi. Bunun için RA e organ banyosu düzeneğinde 10-9 M dan itibaren M a kadar artan konsantrasyonlarda amiodarone ilavesi yapıldı (kümülatif yöntem) ve doz-yanıt eğrileri elde edildi. Organ banyosu düzeneğinde 10-6 fenilefrin eklenerek RA greftlerinin submaksimal kasılması sağlandı. Ardından 10-9 dan başlayarak artan dozlarda amiodarone eklenerek oluşan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla, safen ven greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri oluşturuldu. Amiodarone 10-9 M-10-3,5 M konsantrasyon aralığında safen ven lerinde doza bağımlı bir gevşeme yanıtı oluşturduğu gözlendi (p<0.01). Amiodarone ile oluşturulan gevşeme fenilefrin kasılmasına oranlanmasıyla radial arter greftlerinde gevşemenin doz yanıt değerleri ortalama minumum; 3.9 maksimum; 66.5 (%25 lik oranı; 19.2, %75 lik oranı; 47.6) olduğu gözlendi (Şekil 4). 24

30 Gevşeme Yüzdesi Safen Ven ,5-8 -7,5-7 -6,5-6 -5,5-5 -4,5-4 -3,5 Derişim Şekil 4. Safen ven de in vitro fenilefrin 10-6 ile oluşturulan kasılmanın amiodarone ile gevşeme eğrisi Amiodarone konsantrasyon aralığında tüm greftlerde (LİMA, radial arter, safen ven) doz bağımlı gevşeme yanıtı oluşturduğu gözlendi (P<0.01)(Şekil 5). Amiodarone ile oluşturulan ortalama maksimum gevşeme oranları LİMA, RA ve SV de sırasıyla 78.9, 74.9, 66.5 olduğu gözlendi. İTA, RA ve SV greflerinin oluşturdukları gevşeme yanıtı istatiksel olarak lineer regresyon yöntemi ile değerlendirildi. Her üç greftinde oluşturdukları grafikler birbirlerinden farklı olarak değerlendirildi. LİMA greftinin Y eksenini kestiği nokta; 122.1±1.8, X eksenini kestiği nokta; -8.8, radial arter greftinin Y eksenini kestiği nokta; 96.5±2.8, X eksenini kestiği nokta; -9.3, safen ven greftinin oluşturduğu grefinin Y eksanini kestiği nokta; 100.4±1.9, X eksenini kestiği nokta; -9.4 olarak elde edilmiştir (Şekil 5). Amiodarone konsantrasyon aralığında tüm greftlerde (LİMA, radial arter, safen ven) doz bağımlı gevşeme yanıtının lineer regresyon yöntemi ile elde edilen grafilerinin eğimleri de sırası ile 13.9±0.3, 10.4±0.3, 10.7±0.3 olarak elde edildi (Şekil 5). 25

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ

OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİ VE FEMORAL BLOK YÖNTEMİ A.DOSTBİL*, H.BAŞEL**, Ö.TEKİN***, M.ÇELİK*, A.AHISKALIOĞLU*, AF.ERDEM* *ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS Gamze SARKILAR, *Cüneyt NARİN, Elmas KARTAL, *Erdal EGE Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD *Selçuk Üniversitesi

Detaylı

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde Sunum Planı İnvaziv Girişimler Santral Venöz Kateter Uygulamaları Kardiyak Pacemaker Arteriyel Kanülasyon SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar iv yol Uzun süreli iv yol ihtiyacı Hemodinamik monitorizasyon

Detaylı

Antiaritmik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer Antiaritmik ilaç preparatları

Antiaritmik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer  Antiaritmik ilaç preparatları Antiaritmik ilaçlar Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antiaritmik ilaç preparatları 2 2 1 3 3 Aritmiler ve temel bilgiler I Aritmi (disritmi), normal sinüs ritminden herhangi bir sapma ve kalp atımlarındaki

Detaylı

KADAVRADAN ORGAN ALINMASI. Özlem ERGİNBAŞ Ameliyathane Hemşiresi

KADAVRADAN ORGAN ALINMASI. Özlem ERGİNBAŞ Ameliyathane Hemşiresi KADAVRADAN ORGAN ALINMASI Özlem ERGİNBAŞ Ameliyathane Hemşiresi KADAVRADAN ORGAN ALINMASI Beyin ölümü kararı verilmiş donörlerden (vericilerden) usulüne uygun olarak başka kişiye nakledilmek üzere organların

Detaylı

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ Nagihan KARAHAN*, Murat AKSUN*, Senem GİRGİN*, Tevfik GÜNEŞ**, Levent YILIK**, Ali GÜRBÜZ** * İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Anesteziyoloji

Detaylı

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Endotel zedelenmesi ATEROSKLEROZ Monositlerin intimaya göçü Lipid yüklü makrofajlar Sitokinler İntimaya kas h. göçü

Detaylı

ECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK

ECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK ECMO TAKİP Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perfüzyonist Birol AK ECMO NEDİR Kardiyak yetmezliği olan hastalarda gereken desteğin sağlanmasında konvansiyonel tedavi yöntemlerinin

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 Trakea Rüptürü Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 1 Klinik Öykü Ş.Ş., 75 yaş, erkek, Asenden Aort Anevrizması

Detaylı

Çalışmaya dahil edilme kriterleri

Çalışmaya dahil edilme kriterleri Dr.TUĞBA YİĞİT Amaç Bu çalışmada; koroner arter baypas cerrahisi geçirecek hastalarda genel anesteziyle kombine yüksek torakal epidural analjezinin, genel anesteziyle karşılaştırıldığında hemodinamik parametreler

Detaylı

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ RESİRKÜLASYON NEDİR? Diyaliz esnasında, diyaliz olmuş kanın periferik kapiller dolaşıma ulaşmadan arter iğnesinden geçen

Detaylı

Dolaşım Sistemi Dicle Aras

Dolaşım Sistemi Dicle Aras Dolaşım Sistemi Dicle Aras Kalbin temel anatomisi, dolaşım sistemleri, kalbin uyarlaması, kardiyak döngü, debi, kalp atım hacmi ve hızı 3.9.2015 1 Kalbin Temel Anatomisi Kalp sağ ve sol olmak üzere ikiye

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

Patent Duktus Arteriyozus

Patent Duktus Arteriyozus Patent Duktus Arteriyozus Dr. Mustafa SAÇAR Duktus arteriyozus v Ana pulmoner arter inen aort v Media tabakasında spirel yerleşimli düz kas hücreleri yoğun v İntima tabakası aorta göre kalın v Doğumla

Detaylı

DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Dokuların oksijen ve besin ihtiyacını karşılayan, kanın vücutta dolaşmasını temin eden, kalp ve kan damarlarının meydana getirdiği sisteme dolaşım

Detaylı

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KARDİYOJENİK ŞOK-TANIM Ø Kardiyojenik şok (KŞ), kardiyak yetersizliğe bağlı uç-organ hipoperfüzyonudur. Ø KŞ taki hemodinamik

Detaylı

KORONER BY PASS CERRAHİSİNDE AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ

KORONER BY PASS CERRAHİSİNDE AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ SEMPOZYUMU KORONER BY PASS CERRAHİSİNDE AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ M.EBRU TANGİ 2014 KDC majör cerrahi girişimleri kapsayan bir branştır.

Detaylı

Ekstrakorporeal Dolaşım. Dr.Celal YAVUZ D.Ü. Kalp Damar Cerrahisi A.D

Ekstrakorporeal Dolaşım. Dr.Celal YAVUZ D.Ü. Kalp Damar Cerrahisi A.D Ekstrakorporeal Dolaşım Dr.Celal YAVUZ D.Ü. Kalp Damar Cerrahisi A.D EKSTRAKORPOREAL PERFÜZYON Ekstrakorporeal perfüzyon açık kalp cerrahisini, geçici dolaşım ve solunum desteğini ve uzun süreli yaşam

Detaylı

Koroner Arter Bypass BR.HLİ.90

Koroner Arter Bypass BR.HLİ.90 Arter Bypass BR.HLİ.90 arter bypass ameliyatı, en sık yapılan kalp ameliyatı tipidir. Kalbi besleyen damarlar olan koroner arterler zaman içinde çeşitli risk faktörleri ile etkilenerek daralabilir ya da

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Kalp Damar

Detaylı

Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı

Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı Portal Hipertansiyon Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 2006-2007 GİS Dalak Portal Ven Karaciğer Hepatik Ven Hepatik Arter Portal Hipertansiyonun Tanımı Portal hipertansiyon:

Detaylı

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Ayşegül Özgök, Ümit Karadeniz, Dilek Öztürk, Dilan Akyurt, Hija Yazıcıoğlu GİRİŞ Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen

Detaylı

U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi

U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi Tarihçe Tarihsel olarak ilk extrakorporeal dolaşım ve kardiyopulmoner bypas(kbp)larda prime volumu

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 48 DOLAŞIM SİSTEMİ 1 KALP KALBİN ÇALIŞMASI

11. SINIF KONU ANLATIMI 48 DOLAŞIM SİSTEMİ 1 KALP KALBİN ÇALIŞMASI 11. SINIF KONU ANLATIMI 48 DOLAŞIM SİSTEMİ 1 KALP KALBİN ÇALIŞMASI DOLAŞIM SİSTEMİ İki kulakçık ve iki karıncık olmak üzere kalpler dört odacıktır. Temiz kan ve kirli kan birbirine karışmaz. Vücuda temiz

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

KAN AKIMININ KONTROLÜ. 1- Otoregülasyon veya Miyojenik Regülasyon 2- Metabolik Regülasyon KAN AKIMININ LOKAL KONTROLÜ DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ IV

KAN AKIMININ KONTROLÜ. 1- Otoregülasyon veya Miyojenik Regülasyon 2- Metabolik Regülasyon KAN AKIMININ LOKAL KONTROLÜ DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ IV KAN AKIMININ KONTROLÜ Nöronal Humoral Lokal Otonom Sinir Sistemi Plazma Epinefrin, Anjiyotensin II, Vazopressin, İyonlar Akut Kontrol DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ IV Uzun Süreli Kontrol Dr. Nevzat KAHVECİ

Detaylı

DÖNEM IV DERS PROGRAMI

DÖNEM IV DERS PROGRAMI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV

Detaylı

ÖĞRETĠM YILI KALP DAMAR CERRAHĠ ANABĠLĠM DALI SEMĠNER PROGRAMI

ÖĞRETĠM YILI KALP DAMAR CERRAHĠ ANABĠLĠM DALI SEMĠNER PROGRAMI 2011-2012 ÖĞRETĠM YILI KALP DAMAR CERRAHĠ ANABĠLĠM DALI SEMĠNER PROGRAMI Tarih Saat Yer KonuĢmacı Konu BaĢlığı 07.09.2011 08:00-14.09.2011 08:00-21.09.2011 08:00-28.09.2011 08:00-05.10.2011 08:00-12.10.2011

Detaylı

2.Valvüler kalp hastalıklarına cerrahi yaklaşım: Aort,Mitral, Trikuspit (2 saat)(yrd.doç.dr.şenol Gülmen)

2.Valvüler kalp hastalıklarına cerrahi yaklaşım: Aort,Mitral, Trikuspit (2 saat)(yrd.doç.dr.şenol Gülmen) Kalp Damar Cerrahi Dönem 4 2012-2013 Öğretim Yılı Teorik Dersler 12.11.2012-16.11.2012 Staj Grubu(4) 1.Kardiyopulmoner Baypas, İntraaortik Balon Pompası, Yapay Kalp (1 saat) Yrd.Doç.Dr.Şenol 2.Valvüler

Detaylı

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak Koroner Arter Bypass Greftleme Operasyonlarında Esmolol Hidroklörür ve Magnezyum Sülfatın Laringoskopi ve Trakeal Entubasyona Bağlı Hemodinamik Yanıta Etkileri Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel,

Detaylı

EBSTEİN ANOMALİSİ. Uzm. Dr. İhsan Alur

EBSTEİN ANOMALİSİ. Uzm. Dr. İhsan Alur EBSTEİN ANOMALİSİ Uzm. Dr. İhsan Alur 1866 da W. Ebstein tarafından tanımlandı. 1964 te Lillehei tarafından ilk başarılı valvuloplasti ameliyatı yapıldı. Triküspit kapağın septal ve posterior lifletlerinin

Detaylı

Dolaşım Sistemi Fizyolojisi - 2. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Dolaşım Sistemi Fizyolojisi - 2. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Dolaşım Sistemi Fizyolojisi - 2 Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Kalbin Çalışması ve İşlevleri Kalbin Anatomisi Kalbin Anatomisi Kalp Kapakları (Sağ) (Sol) Kalbin

Detaylı

Levosimendanın farmakolojisi

Levosimendanın farmakolojisi Levosimendanın farmakolojisi Prof. Dr. Öner SÜZER Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AbD 1 Konjestif kalp yetmezliği ve mortalite 2 Kaynak: BM Massie et al, Curr Opin Cardiol 1996

Detaylı

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM YOĞUN BAKIMA HASTANIN KABULÜ Açık kalp ameliyatı yapılan hastaların ameliyathaneden yoğun bakıma transferi entübe

Detaylı

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalp Kapak Hastalıkları BR.HLİ.085 içerisinde kanın bulunduğu dört odacık vardır. Bunlardan ikisi sağ, ikisi ise sol kalp yarımında bulunur. Kalbe gelen kan önce sağ atriuma gelir ve kalbin sağ kulakcığı ve sağ karıncığı arasında

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Özet: Göğüs duvarı anatomisi Kesitsel anatomi Varyasyonel görünümler Toraks

Detaylı

Kalp ve Damar Cerrahisi. Anabilim Dalı

Kalp ve Damar Cerrahisi. Anabilim Dalı Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI UZMANLIK EĞİTİM (İHTİSAS) DERSLERİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ Dr. N. Zafer Utkan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Kanseri Sempozyumu Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 10 Mart 2010 Lenfatik Sistemin Genel

Detaylı

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS KEMORESEPTÖR REFLEKS DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VI Dr. Nevzat KAHVECİ Kemoreseptörler, kimyasal duyarlılığı olan hücrelerdir. Kan basıncı 80 mmhg nin altına düştüğünde uyarılırlar. 1- Oksijen yokluğu

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

Kardivasküler Sistem

Kardivasküler Sistem Kardivasküler Sistem Kalp Fonksiyonları Kan damarları yoluyla oksijeni ve barsaklarda emilen besin maddelerini dokulara iletir Metabolizma sonucu oluşan artık maddeler ve CO 2 nin dokulardan uzaklaştırılmasında

Detaylı

TRANSRADİAL KORONER GİRİŞİM. Dr.Suat Altınmakas

TRANSRADİAL KORONER GİRİŞİM. Dr.Suat Altınmakas TRANSRADİAL KORONER GİRİŞİM Dr.Suat Altınmakas TARİHÇE Radial arterden ilk koroner anjiografi Campeau tarafından 1989 da gerçekleştirldi. İlk geniş çaplı çalışma 1992 yılında yayımlandı. Rutin klinik uygulamaya

Detaylı

KVC ANESTEZİSİ NİÇİN DİĞER ANESTEZİLERDEN FARKLIDIR?

KVC ANESTEZİSİ NİÇİN DİĞER ANESTEZİLERDEN FARKLIDIR? KVC ANESTEZİSİ NİÇİN DİĞER ANESTEZİLERDEN FARKLIDIR? Dr. Elif Şenses Prof.Dr.Alpaslan Apan Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD. KVC ANESTEZİSİ FARKLIDIR Çünkü; Kardiak

Detaylı

TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ DERNEĞİ

TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ DERNEĞİ TÜRK PLASTİK REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ DERNEĞİ FLEP KURSU KONGRE PROGRAMI 2018 Baş & Boyun Bölgesi Oturumu TOPLAM SÜRE: 60 Dakika Baş & Boyun Bölgesi Flepleri Bölgenin Damar Anatomisi (5 dakika)

Detaylı

Transözefagial Ekokardiyografi. M Serdar Küçükoğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü

Transözefagial Ekokardiyografi. M Serdar Küçükoğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Transözefagial Ekokardiyografi M Serdar Küçükoğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Endikasyonlar -I Nondiagnostik TTE Doğal kapakların değerlendirilmesi Protez kapakların değerlendirilmesi İnfektif

Detaylı

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Kalsinörin İnhibitörleri Siklosporin Takrolimus Antiproliferatif Ajanlar Mikofenolat Mofetil / Sodyum Azathiopurine Kortikosteroidler Sirolimus

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Resusitasyon, solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahalelerdir. Kardiyopulmoner Resusitasyon (CPR) KARDİYAK

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

Solunum: Solunum sistemi Eritrositler Dolaşım sistemi Solunum Fizyolojisi Solunum: O 2 'nin taşınarak hücrelere ulaştırılması, üretilen CO 2 'in uzaklaştırılması." Bu işlevin gerçekleştirilebilmesi için üç sistem koordinasyon içinde çalışır:" " Solunum sistemi"

Detaylı

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK 1) Holter monitörizasyon - Hastaların kalp ritimlerinin 24 saat boyunca gözlemlenmesidir. - Kardiyak aritmik olayların ve semptomların görüntülenmesiyle esas

Detaylı

Bradikardili Hastaya Yaklaşım. Doç. Dr. Mustafa KARACA ĠKÇÜ KARDĠYOLOJĠ KLĠNĠĞĠ

Bradikardili Hastaya Yaklaşım. Doç. Dr. Mustafa KARACA ĠKÇÜ KARDĠYOLOJĠ KLĠNĠĞĠ Bradikardili Hastaya Yaklaşım Doç. Dr. Mustafa KARACA ĠKÇÜ KARDĠYOLOJĠ KLĠNĠĞĠ İleti Sistemi 2 SENKOP Sempatik ve Parasempatik uyarım 5 R P T Q S 6 Kalp debisi = KALP HIZI x Atım hacmi Çok düşük hızlarda

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

KAN ALMA 30.12.2014. Kan Alma. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği

KAN ALMA 30.12.2014. Kan Alma. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 16.Hafta ( 29.12-02.01 / 01 / 2015 ) 1.) KAN ALMA 2.)VENÖZ KAN ALMA TEKNİĞİ Slayt No : 26 KAN ALMA ;.Tanı için gerekli mikrobiyolojik ve biyokimyasal incelemeleri yapmak,,.tedavi

Detaylı

İNTRATEKAL MORFİN UYGULAMASININ KORONER ARTER BYPASS GREFT OPERASYONLARINDA ETKİSİ

İNTRATEKAL MORFİN UYGULAMASININ KORONER ARTER BYPASS GREFT OPERASYONLARINDA ETKİSİ İNTRATEKAL MORFİN UYGULAMASININ KORONER ARTER BYPASS GREFT OPERASYONLARINDA STRES YANIT VE AĞRI KONTROLÜ ÜZERİNE ETKİSİ KARTAl KOŞUYOLU YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ANESTEZİ VE REANİMASYON

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

Asendan AORT ANEVRİZMASI

Asendan AORT ANEVRİZMASI Asendan AORT ANEVRİZMASI Aort anevrizması, aortanın normal çapından geniş bir çapa ulaşarak genişlemesidir. Aorta nın bütün bölümlerinde anevrizma gelişebilir. Genişlemiş olan bölümün patlayarak hayatı

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

VİTAL BULGULAR. Dr.Mine SERİN FÜ Çocuk Nöroloji

VİTAL BULGULAR. Dr.Mine SERİN FÜ Çocuk Nöroloji VİTAL BULGULAR Dr.Mine SERİN FÜ Çocuk Nöroloji Cilt : Isı, renk, görünüm Solunum : Hızı ve sayısı Nabız : Hızı ve şekli Kan basıncı : Vücut Isısı Hastanın ateşine bakma şeklinde ifade edilir Ateş vücut

Detaylı

ÇEŞİTLİ SAKLAMA SOLÜSYONLARININ İNTERNAL MAMARİYAN ARTER AKIMI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ

ÇEŞİTLİ SAKLAMA SOLÜSYONLARININ İNTERNAL MAMARİYAN ARTER AKIMI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇEŞİTLİ SAKLAMA SOLÜSYONLARININ İNTERNAL MAMARİYAN ARTER AKIMI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ UZMANLIK TEZİ DR. BÜLENT ÖZGÜR KALP VE DAMAR CERRAHİSİ ANABİLİM DALI TEZ DANIŞMANI

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM Kardiyovasküler sistem içinde kanın vücuda dağıldığı kapalı bir ağ sistemidir. Bu sistem kanı vücuda pompalayan kalp ve kanın vücuda

Detaylı

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu)

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) TOS (Toraksın Çıkım Sendromu) Akif Turna!! Cerrahpaşa Tıp Fakültesi! Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı!! Bölüm 47 ANATOMİ ANATOMİ Sinir Basısı Hastaların %95 i: Ağrı ve parestezi.! Genelde segmental, n. ulnaris:

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER*** Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER*** Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji AD*, Biyokimya AD**, Kalp Damar Cerrahi

Detaylı

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği M E T I N S A R I K A Y A, F U N D A S A R I, J I N I G Ü N E Ş, M U S T A F A E R E N, A H M E T E D I P K O R K M A

Detaylı

Normal EKG. Dr. Müge Devrim-Üçok

Normal EKG. Dr. Müge Devrim-Üçok Normal EKG Dr. Müge Devrim-Üçok Elektrokardiyogram Kalpte depolarizasyon dalgasının ilerlemesi ekstrasellüler sıvıda elektriksel akımlar oluşturur. Bu elektriksel potansiyel değişimlerinin vücut yüzeyine

Detaylı

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENİM HEDEFLERİ SFT parametrelerini tanımlayabilmeli, SFT ölçümünün doğru yapılıp yapılmadığını açıklayabilmeli, SFT sonuçlarını yorumlayarak olası tanıyı

Detaylı

DAMAR ERİŞİM YOLU SORUNLARINA YAKLAŞIM (CERRAH GÖZÜYLE)

DAMAR ERİŞİM YOLU SORUNLARINA YAKLAŞIM (CERRAH GÖZÜYLE) DAMAR ERİŞİM YOLU SORUNLARINA YAKLAŞIM (CERRAH GÖZÜYLE) Prof. Dr. Tanzer Çalkavur Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi ABD. Kalıcı damar erişim yolları Primer AV fistüller 1-Radiosefalik

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI HİPERLAKTATEMİ. Dr. Nurgül Yurtseven Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI HİPERLAKTATEMİ. Dr. Nurgül Yurtseven Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI HİPERLAKTATEMİ Dr. Nurgül Yurtseven Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Glikoliz http://bmj-sti.highwire.org/content/77/3/158 Glikoliz

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda

Detaylı

KAN NUMUNELERİNİN ALINIŞI. Dr. Duran Karabel

KAN NUMUNELERİNİN ALINIŞI. Dr. Duran Karabel KAN NUMUNELERİNİN ALINIŞI Dr. Duran Karabel 1 Kan numuneleri (örnekleri) Tam kan (total kan): Serum veya plazması ayrılmamış kandır. Kan sayımı (hemogram) ve eritrosit sedimantasyon hızı (ESR) tayini,

Detaylı

TEMEL EKG. Prof.Dr.Hakan KültK. Kardiyoloji Anabilim Dalı

TEMEL EKG. Prof.Dr.Hakan KültK. Kardiyoloji Anabilim Dalı TEMEL EKG Prof.Dr.Hakan KültK ltürsay Ege Üniversitesi, Tıp T p Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı EKG Elektro Kardiyo Gram: Kalp atımları sırasında oluşan elektriksel değişikliklerin vücut yüzeyine konan

Detaylı

SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS KURULU 203: KALP-DAMAR SİSTEMİ VE HASTALIKLARI

SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS KURULU 203: KALP-DAMAR SİSTEMİ VE HASTALIKLARI Ders Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Zarema Karben / Kardiyoloji Başkan Yardımcıları: Yrd. Doç. Dr. Hakan Darıcı / Histoloji ve Embriyoloji Yrd. Doç. Dr. Alper Serçelik / Kardiyoloji Üyeler: Prof. Dr. Lütfi

Detaylı

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN İSKEMİK YANITI DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII Dr. Nevzat KAHVECİ Kan basıncı 60 mmhg nın altına düştüğünde uyarılırlar. En fazla kan basıncı 1520 mmhg ya düştüğünde uyarılır.

Detaylı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı PULS-OKSİMETRİ Dr. Necmiye HADİMİOĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Puls oksimetre, Pulsatil atımı olan arterlerdeki farklı hemoglobinlerin ışık emilimlerini

Detaylı

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem

KOMPARTMAN SENDROMU. Patofizyoloji. KS Nedenleri. Ödem KOMPARTMAN SENDROMU 10.08.2010 Dr.Günay YILDIZ Kompartman Sendromu (KS),damar ve sinir içeren kapalı boşluklarda doku basıncının, perfüzyonu engelleyecek kadar artması sonucu ortaya çıkan hipoksiyle birlikte

Detaylı

Egzersiz sırasında kasların enerji üretimi için daha fazla oksijene ihtiyaç duymaktadır

Egzersiz sırasında kasların enerji üretimi için daha fazla oksijene ihtiyaç duymaktadır Egzersiz sırasında kasların enerji üretimi için daha fazla oksijene ihtiyaç duymaktadır Egzersiz sırasında kaslara daha çok oksijen sağlanması ve oksijen kullanımı sonucu oluşan atık maddelerin kaslardan

Detaylı

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 5.Hafta (13-17 / 10 / 2014) 1.KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ 2.)YARA KAPATMADA GEÇİCİ ÖRTÜLER 3.)DESTEK SAĞLAYAN YÖNTEMLER Slayt No: 7

Detaylı

Doç. Dr. Neşe Çam. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi

Doç. Dr. Neşe Çam. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi KILAVUZ KATETER SEÇİMİ Doç. Dr. Neşe Çam Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi Kılavuz Kateter Seçimi Kılavuz kateter yapısı Düzgün dış yüzey sürtünmeyi azaltır, Trombüs oluşumunu engeller.

Detaylı

Greftler ve Flepler. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D.

Greftler ve Flepler. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Greftler ve Flepler Doç. Dr. Burak KAYA Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Form ve Fonksiyon Greft Flep İmplant Materyalleri

Detaylı

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Tedavi. Tedavi hedefleri; Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

Aydın KARAKUZU, Belde TARHAN Feyza YAYCI, Serpil DEREN, Cihangir CANVER. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Lefkoşa

Aydın KARAKUZU, Belde TARHAN Feyza YAYCI, Serpil DEREN, Cihangir CANVER. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Lefkoşa Aydın KARAKUZU, Belde TARHAN Feyza YAYCI, Serpil DEREN, Cihangir CANVER Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Lefkoşa Ekstrakorporeal Membran Oksijenizasyon (ECMO) -İleri respiratuar ve kardiak yetmezlikte

Detaylı

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU Müge Özcan 1, Kenan Keven 1, Şule Şengül 1, Arzu Ensari 2, Selçuk Hazinedaroğlu 3, Acar Tüzüner

Detaylı

Aort Anevrizmaları. Dr. Nevzat Erdil

Aort Anevrizmaları. Dr. Nevzat Erdil Aort Anevrizmaları Dr. Nevzat Erdil Asendan aort anevrizması (%45) Arcus aorta anevrizması (%10) Desendan aort anevrizması (%55) Torakoabdominal aort anevrizması (%10) Asendan aort anevrizması Tanım:

Detaylı

EKG CİHAZ KULLANIMI ve EKG nin YORUMLANMASI

EKG CİHAZ KULLANIMI ve EKG nin YORUMLANMASI EKG CİHAZ KULLANIMI ve EKG nin YORUMLANMASI T.C B.E.Ü. SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ HEMŞİRELİK HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET İÇİ EĞİTİM HEMŞİRELİĞİ Hem.BURCU ER EKG Kalbin çalışması sırasında oluşan

Detaylı

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM S.B.Ü İSTANBUL EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ Dr. Feyzullah ERSÖZ ADRENAL BEZLERİN ANATOMİK ÖZELLİĞİ Retroperitoneal yerleşimlidirler Sağ ve

Detaylı

ALT EKSTREMİTE KLİNİK ANATOMİSİ. Doç. Dr. ERCAN TANYELİ

ALT EKSTREMİTE KLİNİK ANATOMİSİ. Doç. Dr. ERCAN TANYELİ ALT EKSTREMİTE KLİNİK ANATOMİSİ Doç. Dr. ERCAN TANYELİ Vücut ağırlığını ayakta durma, yürüme ve koşma sırasında taşır. Gluteal bölge Femoral bölge (uyluk) Bacak (cruris) Ayak Arterlerin palpasyonu A.femoralis:

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı