SOLUNUM FONKSİYON TESTİNDE YERLEŞİK HAVA AKIMI OBSTRÜKSİYONU YAPAN NEDENLER
|
|
- Gonca Güler
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 TC ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABİLİM DALI SOLUNUM FONKSİYON TESTİNDE YERLEŞİK HAVA AKIMI OBSTRÜKSİYONU YAPAN NEDENLER Dr. Özden UÇAR UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Ali KOCABAŞ ADANA-2012
2 TEŞEKKÜR Tez çalışmamdaki her türlü katkıları, asistanlık eğitimimdeki ilgi, anlayış ve sabırları nedeniyle, başta tez danışmanım Prof. Dr. Ali Kocabaş a, değerli hocalarım Doç. Dr. İsmail Hanta ve Yard. Doç. Dr. Sedat Kuleci ye minnettarlığımla teşekkür ederim. Başta asistan arkadaşlarım Dr. Müjde Ocak ve Dr. Oya Baydar olmak üzere tüm Göğüs Hastalıkları poliklinik ve servis çalışanlarına gösterdikleri destek ve dayanışmadan dolayı teşekkür ederim. Gerek meslektaşım, gerek hayat arkadaşım olarak her zaman yanımda olan sevgili eşim ve manevi desteğini hep yakından hissettiğim sevgili oğluma teşekkürler. I
3 İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR I İÇİNDEKİLER II TABLO LİSTESİ III ŞEKİL LİSTESİ IV KISALTMALAR LİSTESİ V ÖZET VE ANAHTAR KELİMELER VI ABSTRACT AND KEYWORDS VII 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER Spirometri Spirometri Tipleri Hava Akımı Kısıtlanması Spirometrik Testlerin Yorumlanması Bronkodilatasyon Testi Yerleşik Hava Akımı Obstrüksiyonu Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Astım Tüberküloz Bronşektazi ve Kistik Fibrozis Üst Solunum Yolu ve Büyük Havayolu Obstrüksiyonu Bronşit ve Bronşiyolitler Sarkoidoz Kalp Yetmezliği Obezite Diğer Hastalıklar GEREÇ VE YÖNTEM Laboratuar İşlemleri Hastalıkların Değerlendirimi İstatistiksel Analiz BULGULAR TARTIŞMA Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Astım Bronşektazi Tüberküloz Hastalık GruplarınınGenel Özellikleri SONUÇ 72 KAYNAKLAR 74 ÖZGEÇMİŞ 84 EKLER 85 II
4 TABLO LİSTESİ Tablo No Sayfa No Tablo 1. İntratorasik ve ekstratorasik havayolu obstrüksiyonu ayrımında 2005 ATS/ERS uzlaşı raporunun önerileri 23 Tablo 2. Hastaların sosyodemografik özellikleri 41 Tablo 3. Hastaların semptom ve öykü özellikleri-1 42 Tablo 4. Hastaların semptom ve öykü özellikleri-2 43 Tablo 5. Çalışma grubunun SFT özellikleri 44 Tablo 6. Çalışma grubunun laboratuar özellikleri 45 Tablo 7. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenler 45 Tablo 8. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların sosyodemografik özelliklerinin karşılaştırılması-1 46 Tablo 9. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların sosyo demografik özelliklerinin karşılaştırılması-2 47 Tablo 10. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların semptom ve bazı öykü özelliklerinin karşılaştırılması 48 Tablo 11. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların ilaç, hastalık süreleri ve fizik muayene bulgularının karşılaştırılması 49 Tablo 12. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların SFT özelliklerinin karşılaştırılması 50 Tablo 13. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların laboratuar özelliklerinin karşılaştırılması-1 51 Tablo 14. Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan nedenlere göre hastaların laboratuar özelliklerinin karşılaştırılması-2 52 Tablo 15. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların demografik özelliklerinin karşılaştırılması 53 Tablo 16. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların sigara, toz ve duman maruziyetinin karşılaştırılması 54 Tablo 17. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların bazı klinik özelliklerinin karşılaştırılması 55 Tablo 18. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların ilaç kullanımı ve diğer bazı öykü özelliklerinin ve GOLD sınıflamasına göre evre dağılımlarının karşılaştırılması 56 Tablo 19. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların SFT özelliklerinin karşılaştırılması 57 Tablo 20. KOAH ta reverzibilite testi (+) ve (-) olan hastaların bazı laboratuar özelliklerinin karşılaştırılması 58 Tablo 21. Reverzibilitesi (+) ve (-) olan astım hastalarının bazı klinik ve laboratuar özelliklerinin karşılaştırılması 58 Tablo 22. Hastalıkların evrelere göre dağılımları 59 III
5 ŞEKİL LİSTESİ Şekil No: Sayfa No Şekil 1. Eşit basınç teorisi 8 Şekil 2. Şelale Waterfall teorisi 9 IV
6 KISALTMALAR LİSTESİ α 1AT :Alfa 1 antitripsin ALT :Alanin transaminaz ARB :Aside dirençli boya ARDS :Akut respiratuar distres sendromu AST :Aspartat transaminaz ATS :American thoracic society BO :Bronşiyolitis obliterans BODE :Vücut kitle indeksi, obstüksiyonun derecesi, dispne, egzersiz kapasitesi BOOP :Bronşiyolitis obliterans organize pnömoni BT :Bilgisayarlı tomografi BUN :Kan üre azotu CO :Karbonmonoksit CRP :C reaktif protein ÇİD-TB :Çok ilaca dirençli tüberküloz ERS :European respiratory society ERV :Ekspiratuar rezerv volüm ESR :Eritrosit sedimentasyon hızı FEV 1 :Zorlu ekspiryumun birinci saniyesinde verilen hava hacmi FRC :Fonksiyonel rezidüel kapasite FVC :Zorlu vital kapasite KOAH: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı DGTS :Doğrudan gözetimli tedavi stratejisi DM :Diyabetes mellitus DSÖ :Dünya Sağlık Örgütü 6DYT :6 dakika yürüme testi GOLD :Global initiative for chronic obstructive lung disease HT :Hipertansiyon IgE :İmmünglogbülin E düzeyi İKS :İnhale kortikosteroid KOAH :Kronik obstrüktif akciğer hastalığı L, lt :Litre LABA :Uzun etkili beta agonist LAM :Lenfanjioleiomiyomatozis LAMA :Uzun etkili muskarinik agonist LLN :Normalin alt sınırı LTA :Lökotrien antagonisti MRC :Medical council research Ml :Mililitre µm :Mikrometre Pel :Elastik basınç Ppl :Plevral basınç SABA :Kısa etkili beta agonist SAMA :Kısa etkili muskarinik agonist SFT :Solunum fonksiyon testi TB, Tbc :Tüberküloz X±SD :Ortalama±standart sapma YBÜ :Yoğun bakım ünitesi V
7 ÖZET Solunum Fonksiyon Testinde Yerleşik Hava Akımı Obstrüksiyonu Yapan Nedenler Amaç: Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ın yerleşik hava akımı obstrüksiyonu ile karekterize bir hastalık olarak tanımlanması, yerleşik hava akımı obstrüksiyonu neden olan birçok hastalığın gözden kaçmasına neden olabilmektedir. Bu çalışmada, solunum fonksiyon laboratuarında yerleşik hava akımı obstrüksiyonu saptanan hastalarda, buna neden olan hastalıkları belirlemek ve böylece KOAH dışı yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan diğer hastalıklara dikkat çekmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Gögüs Hastalıkları Anabilim Dalı Solunum Fonksiyon Laboratuvarı nda Temmuz-Kasım 2011 ayları arasında yapılan solunum fonksiyon testinde yerleşik hava akımı obstrüksiyonu (postbronkodilatör FEV 1 /FVC<% 70) bulunan 108 ardışık hasta çalışmaya dahil edildi. Tüm hastaların yazılı onayları alındıktan sonra çalışmaya alınan her hastaya uygulanan bir anket formu ile demografik verileri, semptomları, hastalık öyküleri sorgulandı, fizik muayenesi yapıldı ve kaydedildi. Standart tanısal algoritmalar için uygun laboratuar incelemeler yapıldı. Bulgular: Bu çalışmada 78 i erkek, 30 u kadın olmak üzere toplam 108 hasta incelendi. Hastaların ortalama yaşı 59,8 yıldı. Hastaların 34 ü (% 31,5) halen sigara içmekte olup, ortalama sigara içme yoğunluğu 55,8 paketxyıldı. Çalışmaya alınan 108 hastanın; 60 ında (% 55,6) KOAH, 16 sında (% 14,8) astım, 17 sinde (% 15,7) bronşektazi, 10 unda (% 9,3) tüberküloz, 2 sinde (% 1,9) bronşiyolitis obliterans; birinde (% 0,9) akciğer kanseri, birinde (% 0,9) Lenfanjioleiomyomatozis (LAM) ve birinde (% 0,9) akut bronşit varlığı saptandı. Hastaların klinik ve laboratuar olarak incelenmesinde astım hastalarının ağırlıklı olarak kadın olduğu (% 81; p<0,001), daha genç yaşta olduğu, daha az sigara içtikleri, atopik hastalık öykülerinin daha sık olduğu; bronşektazi hastalarının daha genç olduğu, solunum fonksiyon testi değerlerinin daha düşük olduğu; tüberküloz hastalarının ise klinik ve laboratuar olarak KOAH hastalarına benzediği görüldü. Astım hastalarından 1 inin (% 6,3), bronşektazi hstalarından 8 inin (% 47,1), tüberküloz hastalarından 7 sinin (% 70) daha önce KOAH tanısıyla izlendiği saptandı. Sonuç: Bu çalışmada yerleşik hava akımı obstrüksiyonu olan hastaların % 45 inin KOAH dışı hastalık olduğu görülmüştür. Bu nedenle her yerleşik hava akımı obstrüksiyonu olan hastanın öykü, risk faktörleri, muayene ve ek laboratuar incelemelerle değerlendirilmesi, yanlış tanıların önlenmesi açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Yerleşik hava akımı obstrüksiyonu, geri dönüşümsüz hava akımı obstrüksiyonu, kronik hava akımı obstrüksiyonu VI
8 ABSTRACT The Causes of Fixed Airflow Obstruction in Pulmonary Function Test Purpose: Since Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD) is characterized by fixed airflow obstruction, this may lead to misdiagnosis of various diseases with fixed airflow obstruction. In this study, it is aimed to detect and emphasize of other diseases with fixed airflow obstruction other than COPD in patients who diagnosed as fixed airflow obstruction in pulmonary function laboratory. Material and Method: In this study, 108 consecutive patients with fixed airflow obstruction (post-bronchodilatator FEV 1 /FVC<70%) (forced expiratory flow at first second/forced vital capacity) in pulmonary function test between July-November 2011 at the pulmonary Function Test Laboratory of Outpatient Clinic of Chest Diseases, School of Medicine, Çukurova University. After obtaining informed consent from all patients, the demographic data, symptoms and medical history were recorded with a survey, and physical examination was performed and recorded in all patients. Appropriate laboratory investigations were also performed and recorded for standard diagnostic algorithm. Results: In this study, 108 patients, 78 male and 30 female, were analyzed. Mean age of patients was 59.8 years. Thirty four patients (31.5%) were current smoker, and mean smoking intensity was 55.8 packetxyears. Of 108 patients, 60 (55.6%) were COPD, 16 (14.8%) were asthma, 17 (15.7%) were bronchiectasis, 10 (19.3%) were tuberculosis, 2 (1.9%) were bronchiolitis obliterans and rest three patients were 1 (0.9%) lung cancer, 1 (0.9%) Lymphangioleiomyomatosis (LAM), and finally 1 (0.9%) acute bronchitis. In the clinical and laboratory evaluation of all patients, patients with asthma were more commonly female (81%, p<0.001), younger, less frequent smokers and had more frequent atopic symptoms; patients with bronchiectasis were younger, had poorer spirometric values; and patients with tuberculosis had similar clinical and laboratory characteristics as COPD patients. One (6.3%) of patient with asthma, 8 (47.1%) of patients with bronchiectasis and 7 (70%) of patients with tuberculosis were followed up as COPD previously. Conclusion: In this study, it is found that 45% of patients with fixed airflow obstruction were non-copd patients. Thus, it is important that the evaluation of each patients with fixed airflow obstruction in regard with medical history, risk factors, physical examination and additional laboratory investigations is needed for avoiding misdiagnosis. Keywords: Fixed airflow obstruction, irreversible airflow obstruction, chronic airflow obstruction. VII
9 1. GİRİŞ VE AMAÇ Hava akımı kısıtlanması, solunum fonksiyon testlerinde sık görülen anormalliklerden biridir. 1 Zorlu ekspiryumun 1. saniyesindeki volümünün (FEV 1 ) zorlu vital kapasiteye (FVC) oranının (FEVı/FVC) azalması olarak tanımlanır. 2. Hava akımı kısıtlanmasının kendiliğinden veya tedavi ile geri dönüşebilir (reverzibl) oluşu, bir diğer ifade ile FEVı/FVC nin normale dönüşü astımın tipik bir özelliğidir. 3,4 Yerleşik (fixed/persistant) veya geri dönüşümsüz (irreverzibl) hava akımı kısıtlanması ise kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) temel özelliği olarak tanımlanır ve bir inhale bronkodilatasyon uygulamasından sonra bile FEV 1 /FVC oranının belirli bir eşik değerin altında kalması ile karekterizedir. 5 Akut ve kronik birçok akciğer hastalığı, elastik geri çekilme basıncını azaltarak, hava yolu direncini artırarak ve hava yolları boyunca direncin dağılımını etkileyerek, hava yolu kesit alanını azaltarak, intraparankimal hava yollarına uygulanan ışınsal çekme kuvvetinin kaybına neden olarak, havayollarının mekanik özelliklerini veya katılığını etkileyerek yerleşik hava akımı kısıtlanmasına neden olabilmektedirler. Spirometrik testlerde yerleşik hava akımı kısıtlanması için hangi eşik değerin kullanılacağı konusu tartışmalıdır yılında GOLD (Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease) tarafından, bir inhale bronkodilatör uygulaması sonrasında FEVı/FVC nin sabit bir oranın (% 70) altında olması, hava akımı kısıtlaması tanısı için yeterli sayılmıştır. 9 Fakat daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda, FEVı/FVC oranının yaşla parelel olarak azaldığını, bu nedenle sabit bir oranın kullanılmasının yaşlılarda olduğundan fazla, gençlerde ise olduğundan az hava akımı kısıtlanması tanısı konmasına neden olacağı gösterilmiştir te ATS (American Thoracic Society) ve ERS (European Respiratory Society) tarafından yayınlanan spirometri standardizasyon raporunda ise hava akımı kısıtlanması tanısında beklenen normal değerin 5.persentilin altı değerinin (LLN) (normalin alt sınırı) (veya beklenen normal değer -1.64SD) eşik değer olarak kullanımı önerilmiştir. 11 Son yıllarda yapılan birçok çalışmada, hava akımı kısıtlaması tanısında LLN yaklaşımının, sabit oran kullanımına göre daha uygun olduğu gösterilmiştir. Fakat pek çok toplumda referans normal değerlerin henüz bilinmemesi nedeniyle, sabit oran kullanımına devam edilmektedir. 12 1
10 Tedavi yöntemleri ve prognozları birbirinden oldukça farklı, bazıları seyrek, bazıları sık görülen birçok hastalık yerleşik hava akımı kısıtlanmasına neden olabilmektedir. Bu hastalıklardan KOAH, astım, kistik fibrozis, tüberküloz ve bronşiyektazi oldukça yaygın görülürken, üst hava yolu obstrüktif hastalıkları, interstisiyal akciğer hastalıkları (sarkoidozis, lenfanjiomyomatozis), obstrüktif bronşiyoler hastalıklar ve kifoskolyoz gibi hastalıklar daha seyrek görülmektedir. 2 KOAH ın yerleşik hava akımı kısıtlanması ile karekterize bir hastalık olarak tanımlanması, yerleşik hava akımı kısıtlanmasına neden olan birçok hastalığın gözden kaçmasına neden olabilmektedir. Özellikle spirometrenin birinci basamakta daha yaygın kullanılmaya başlaması, sorunun boyutunu daha da büyütmektedir. Bu çalışmada, solunum fonksiyon laboratuarında yerleşik hava akımı obstrüksiyonu saptanan hastalarda, buna neden olan hastalıkları belirlemek ve böylece KOAH dışı yerleşik hava akımı obstrüksiyonu yapan diğer hastalıklara dikkat çekmek ve bu hastalarda uygun öykü, fizik muayene ve ek tetkiklerin gerekliliğini vurgulamak hedeflenmiştir. 2
11 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Spirometri Spirometri solunum fonksiyonlarının değerlendirilmesinde temel testtir. Solunum fonksiyon testleri özellikle son 30 yılda fizyoloji çalışmalarında kullanılan araçlar olmaktan çıkıp solunum sistemi hastalıklarının klinik değerlendirilmelerinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde akciğer hastalıklarının tanı, tedavi ve izlenmesinde, klinik muayene ve akciğer grafisinden sonra solunum fonksiyon testleri de temel inceleme yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Klinik olarak kullanılabilir ilk spirometre cihazı, 1846'da Hutchinson tarafından geliştirilmiştir. Bu cihazla, akciğerlerden ekspirasyonda çıkarılan hava miktarını ölçmek mümkün olabiliyordu. Bundan yaklaşık 100 yıl sonra 1951'de Gaensler, hava akımı obstrüksiyonunun tanısı için zamanlı ekspiratuvar volum eğrisini tanımlamıştır. Bundan hemen sonra zorlu vital kapasite (FVC) manevrası geliştirilmiş, böylece FEV1 ve diğer zamanla ilişkili dinamik akciğer fonksiyonlarının ölçümü olası hale gelmiştir. 1950'lerin sonunda spirometre cihazlarından motorize grafikler elde edilmeye başlanmıştır. Bu grafikleri kullanarak volüm zaman eğrilerindeki eğimlerini ölçebilmek, böylece de akımları hesaplayabilmek mümkün olabilmiştir. 1960'ların başında ekspire edilen volüme karşı ekspiratuvar akımı çizdirmek (akım-volüm eğrisi), böylece hava yolu obstrüksiyonunu daha kolayca değerlendirmek mümkün hale gelmiştir. Daha sonraki yıllarda transducer ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, solunum fizyolojisini incelemede yoğun şekilde kullanılmıştır. Sonuçta, akciğer fonksiyonlarının ölçümü için pek çok yeni test ve cihaz geliştirilmiştir. Bu alandaki tüm gelişmelere karşın, akciğer fonksiyon testleri içinde en çok kullanılan ve her yerde uygulanabilen testler, spirometrik testlerdir. 13 Spirometri invaziv olmayan bir yöntem olduğu için pek çok endikasyona sahiptir. Solunum sistemi hastalıklarının tanısında, akciğer fonksiyonlarına etkisinin saptanmasında, bronkodilatör etkinliğinin belirlenmesinde ve mesleki maruziyetin değerlendirilmesinde kullanılır. Solunum fonksiyon testi endikasyonları ATS tarafından 1995 de aşağıdaki gibi özetlenmiştir. 14 : 1- Tanı 3
12 a) Semptom (dispne, öksürük, balgam, göğüs ağrısı), bulgu (solunum seslerinde azalma, hava hapsi, uzamış ekspirasyon, siyanoz, göğüs deformitesi, raller) ve laboratuvar sonuçlarının (hipoksemi, hiperkapni, polisitemi, radyoloji) değerlendirilmesi b) Hastalığın akciğer fonksiyonları üzerine etkisinin araştırılması c) Akciğer hastalığı gelişme olasılığı olan bireylerin taranması (sigara içenler, mesleki maruziyet) d) Preoperatif riskin saptanması e) Prognozun belirlenmesi f) Zorlayıcı egzersiz programlarından önce genel sağlık durumunun belirlenmesi 2- Monitorizasyon a) Tedavi yaklaşımlarının belirlenmesi (Bronkodilatör tedavi, steroid tedavisi, konjestif kalp yetmezliği tedavisi) b) Hastalığın prognozunun belirlenmesi (Pulmoner hastalıklar; Obstrüktif havayolları hastalığı, interstisyel akciğer hastalıkları, kardiak hastalıklar; konjestif kalp yetmezliği, nöromüsküler hastalıklar gibi) c) Mesleki maruziyetin monitorizasyonu d) Pulmoner toksisitesi olan ilaçların yan etkilerinin takibi 3- İş görmezlik derecesinin saptanması a) Rehabilitasyon amacıyla hasta değerlendirilmesi b) Sigortalama yönünden risklerin belirlenmesi c) Tazminat için değerlendirme 4- Toplum sağlığı a) Epidemiyolojik çalışmalar 4
13 b) Farklı çevrelerde yaşayan toplumların sağlık durumlarının karşılaştırılması c) Mesleki veya çevresel etkenlerle ortaya çıkan sübjektif yakınmaların değerlendirilmesi 5- Referans denklemlerinin oluşturulması Spirometri Tipleri Spirometreler volüm ve akım duyarlı olmak üzere iki tiptir. Volüm spirometreleri ilk geliştirilen spirometrelerdi. Sulu spirometre, kuru spirometre, körüklü ve diyaframlı spirometreler bu gruptadır. Akım spirometreleri direk olarak akımı ölçer. Volüm ise akımın zamanla çarpımından hesaplanır. Pnömotograf, termistör veya sıcak tel anemometresi, türbin cihazı ve vorteks cihazı olmak üzere dört tip akım spirometresi bulunmaktadır. 15 Solunum fonksiyon testinde akciğer volümleri statik ve dinamik olarak iki çeşittir. Statik akciğer volümleri zamandan bağımsız olarak ölçülürken, dinamik volümler zorlu solunum manevrası sırasında ölçülür Hava Akımı Kısıtlanması: Maksimal inspiratuar ve ekspiratuar akımlar ventilatuar kapasitenin temelini oluştururlar ve bu konuda büyük öneme sahiptirler. Bu akımlar solunum sisteminin tüm özelliklerini yansıtırlar. Çoğu durumda inspiratuar akımlar eskspiratuar akımların sürdürülmesi için yeterli olmaktadır. Bu nedenle dikkatler ekspirasyon üzerine odaklanmıştır. Ekspiratuar akımların sürdürülmesi için gerekli güç hem doğrudan hem de akciğer elastisitesi aracılığı ile solunum kaslarından gelmektedir. Ekspiratuar akımların sürdürülmesi için gereken enerji önceki inspirasyon sırasında birikmektedir. 16 Total akciğer kapasitesinden başlayan ekspiryum süresince zirve akıma kadar olan hava akımı özellikle ekspirasyon kaslarınca oluşturulur. Göreceli olarak büyük akciğer volümünde oluşan zirve akımda kas gücü, akciğer elastik rekoili ve havayolu çapı maksimum düzeydedir. Bu zirve akımdan sonra hava akımını sağlayan güç solunum kaslarından çok, başlıca akciğer elastik rekoilinden oluşur. Bu durum, akım sınırlayıcı mekanizmaların varlığından dolayıdır. Bu durumda yüksek hava akımları, havayolu 5
14 boyunca iletilen gaz dalgasının hızı ile sınırlıdır. Buna da dalga hızı mekanizması denmektedir. Bu sınırlanma noktası trakea düzeyi olabilir. Ekspiryum devam ettikçe bu sınırlanma noktası havayollarının periferine doğru yer değiştirir. 16 İnspiryumda normalde maksimum akıma akciğerin orta volümlerinde erişilir. Akım hızı uygulanan plevral basınçla doğrudan değişkenlik gösterir. Bu nedenle İnspiratuar akım efor bağımlıdır. Havayolu direncinden çok da etkilenmez. Çünkü inspiryum sırasında havayolları açık konumdadır. 16 Total akciğer kapasitesinden başlayan maksimal bir ekpiryum boyunca akım erkenden zirveye ulaşır ve daha sonra akciğer volümü azaldıkça giderek azalır. Bu ilişki inspiryumdakinden farklıdır. Bu farklılık, akım ile uygulanan basınç arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Sabit bir akciğer volümündeki (örneğin vital kapasitenin % 50 si) akımbasınç ilişkisi oldukça bilgi vericidir. Ekspiryumun başında ugulanan basınçtaki artış hava akımını başlatır. Belli bir noktaya geldikten sonra basıncın daha da artışı, akımı artırmaz. Bunun yerine akciğer volümü ile lineer ilişki olacak şekilde, sağlıklı insanlarda akım plato çizer. Bu nedenle zirve akımdan sonra oluşan hava akımı, solunum kaslarının yerine akciğerin elastik rekoili ile oluşur. 16 Yukarıda bahsedilen dalga hızı mekanizması, ekspiratuar akımlar sırasında oluşan olayları anlamamıza yardımcı olur. Bu durumu açıklayan üç tane teori bulunmaktadır: 16 Eşit basınç teorisi (Mead ve ark.): İnspirasyon süresi boyunca plevral basınç (Ppl) atmosferik basınca göre negatif durumdadır. Bu durum akciğer volümünü, bu da akciğerin elastik rekoil basıncını (Pel) artırır. Zorlu ekspiryum başladığında plevral basınç pozitif hale gelir ve alveoler basınç artar. Bunun sonucunda hava akımı başlamış olur. Bu akım, sürtünmenin kaybı ve gaz moleküllerinin lineer ivmelenmesi sonucu havayollarında bir basınç düşmesine yol açar. Mead ve ark, havayollarını iki kısma ayırarak Pel ve Ppl ı ayırmıştır. Üst akım bölümünde basınç düşüklüğü Pel e eşitken, alt akım bölümünde Ppl ya eşittir. Üst akım bölümünün direnci Rus iken, alt akım bölümünde Rds dir. Bu üst ve alt akım bölümlerinin birleşme yerinde lümen içi basınç Pal-Pel=Ppl dir. Bu da havayollarının çevresindeki basınca eşittir. Bu nedenle bu iki bölümü ayıran noktaya eşit basınç noktası denir. Her iki bölüm boyunca oluşan akım basınçtaki azalma ve o bölümün 6
15 direnci ile belirlenir. Tüm segmentlerde akımın akımın sabit kaldığı düşünüldüğünde ohm kanununa (akım=voltaj/direnç) göre şöyle bir denklem yazılabilir: ύ=palv/raw=pel/rus=ppl/rds Eşit basınç noktasının aşağısındaki bölümde havayolu içindeki basınç daha düşük olacaktır. Bu da havayolunu komprese edecektir (dinamik kompresyon). Basınç arttıkça kompresyon artacak, veya tersi olacaktır. Eşit basınç noktası teorisinin içeriği şu ampirik bilgiye dayanmaktadır; basınç sınırlayıcı noktayı aştıktan sonra hava akımı azalır. Ama bu bir açıklama getirmez. Eğer efor yeterli ise akım akciğer içi faktörler tarafından belirlenir. Bunun sonucu ύmax, Pel ve Rus tarafından belirlenir. Ekspiryum boyunca Pel azalır, Rus artabilir. Bu değişiklikler ύmax ın efordan bağımsız olarak azalmasına yol açar. Pel ve Rus daki değişiklikler akciğer hastalıkları sırasında ύmax ın azalmasına yol açar. Örneğin hava akımı obstrüksiyonunda Rus deki artış, ύmax da azalmaya neden olur. Amfizemde veya yaşlı akciğerde ise bunun nedeni Pel deki azalmadır. 7
16 Şekil 1. Bu teoriye göre akciğer, bir elastik hava yolu boyunca boşalan tek bir alveol olarak kabul edilir. Zorlu ekspiryum boyunca, alveol basıncı (Palv) pozitiftir ve iki kısımdan oluşur: Akciğerin elastik rekoil basıncı (Pel) ve onu çevreleyen plevral basınç (Ppl). Bu alveol basıncı solunum kasları tarafından oluşturulur (Palv = Pel + Ppl). Alveolden ağıza kadar hava yolu boyunca giderek azalan basınç Palv e eşittir ve bu akımın oluşabilmesi için hava yolu direncinin (Raw) kırılması gerekir. Hava yolu iki kısma ayrılır: a.) Üst akım parçası ve direnci (Rus). Bu bölümde azalan basınç Pel dir. b.) Alt akım parçası ve direnci (Rds). Bu bölümde azalan basınç Ppl dir. Bu iki parçanın birleşme noktasında, lümen içi basınç Ppl = Palv Pel dir. Bu noktaya eşit basınç noktası (EPP) denir. İki direncin seri bağlanması ile Ohm Kanuna (Akım= güç/direnç, I=U/R) göre şöyle bir denklem yazılabilir: Ppl belli bir basıncı aşınca (Ppl#), dinamik kompresyon olur ve belli bir akciğer volümünde akım düşer. Bu ampirik bulguya göre Ppl ve Rds göreceli olarak artar. Oranları sabit kalacağı için akım maksimal olur ve ek efor harcansa bile artamaz. Denklemin orta kısmına (Vmax = Pel/Rus) göre; Vmax efordan (Ppl) bağımsızdır, ama Pel azaldıkça ve/veya Rus arttıkça Vmax azalır. Bu durum hem sağlıklı kişilerde, hem de hava akımı obstrüksiyonu olan hastalarda ekspiryum boyunca görülen bir durumdur. Ek olarak, hastalarda ekspiryum başında Pel küçük olabilir ve/veya Rus büyük olabilir. Bu nedenle akım volüm eğrisinin ekspiratuar kolu baskılanır. Pride ın Şelale ( Waterfall ) teorisi: Bu teoriye göre maksimal akımın elastik rekoille ilişkisini gösteren grafiğin basınç eksenindeki kesişme noktası kritik bir tansmural basıncı (Ptm) tanımlar. Ptm havayolunun kompresyona direnme yeteneğini yansıtır. Bu hipoteze göre Ptm akciğer volümünden bağımsızdır. Ancak bu çok da doğru değildir. Bu teoriye göre eşit basınç 8
17 noktası teorisi gibi elastik rekoil basıncı ve maksimal akım arasındaki ilişki (maksimal akım-statik rekoil eğrisi, MFSR eğrisi) vmax ı oluşturan Pel ve Rus u ayırmada kullanılabilir. Bu eğimdeki değişiklik Rus daki değişikliği gösterir. Bu da Pel deki değişikliği yansıtır. MFSR eğrisinin bu şekilde kullanılması, akım kısıtlanmasının noktasının yerini belirler. Ama bu teoride Ptm 0 olmak zorunda değildir. Bu da eşit basınç noktası teorisinden farklıdır. Şekil 2. Şelale ( Waterfall ) teorisi a.)pasif ekspirasyon (pleral basınç 0 kabul edilir). Ekspirasyon, akciğerin elastik rekoil basıncı ile oluşturulur (0.4 kpa). Hava yolunun ince duvarlı parçası, hem duvar üzerine olan elastik basınç hem de lümen içi basınç ile açık tutulur. Her iki kuvvet, alveol basınç (0.4 kpa) ile hava yollarının elastik kuvvetine (şekilde gösterilmemiş) direnç gösterir. b.)aktif ekspirasyon. Yardımcı solunum kaslarının kasılması ile oluşan intraplevral basınçtaki artış (+0.3 kpa) başangıçta ekspirasyonu destekler. Ayrıca, akciğer dokusunun çekilmesi ve lümen içi basınç artışına bağlı olarak, özellikle bir karşı güç olarak da, bu basınç hava yolunu kollabe etmeye meyillidir ve akciğer küçüldükçe bu basınç azalır. Kapanma noktasında hava yolu içindeki basınç (0.3 kpa) ile hava yolu duvarını deforme eden basınçın (0.1 kpa) toplamı dışardaki basınca (0.4 kpa) eşittir. Dalga mekaniği mekanizması: Havayolu boyunca iletilen gaz moleküllerinin bir atım dalgası sırasında oluşan maksimal hıza dalga atım hızı adı verilir. Dalga mekaniği teorisine göre hava akımı kısıtlılığı dalganın hızı, hava yolu duvarının kompliyansı ve gaz moleküllerinin lineer 9
18 akselerasyonu arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Gaz moleküllerin lineer akselerasyonu ekspire edilen havadaki gaz moleküllerinin hızını etkiler. Lineer akımdan dolayı gazın geçtiği çok sayıdaki küçük hava yollarından, az sayıdaki büyük hava yoluna doğru hızı artar. Bu olayı sürdüren basınç lümen içindeki basınçtır. Hava yollarında bu basınç alveoler basınçtan daha azdır. Çünkü enerji hava akımı direncinin üstesinden gelmek ve gazı hızlandırmak için kullanılır. Daha sonra, hava yolları boyunca lümen içi basınç transmural basınç gibi azalır. Bu durumda güç hava yollarını açık tutma yönündedir. Maksimal hava akımını belirleyen başlıca faktörler elastik rekoil basıncı, akımın belirlendiği alanın üstündeki sürtünme basıncı kaybı (Pfr), gaz yoğunluğu, havayolunun kesit alanı (A) ve yüzey alanı ile Ptm basınç arasındaki ilişkinin eğimidir. Bu eğim havayolu kompliyansını (Caw) gösterir. Pel düştükçe, Pfr arttıkça, havayolu çapı (A) azaldıkça ve havayolu daha gevşedikçe (Caw arttıkça) hava akımı azalır Spirometrik Testlerin Yorumlanması Solunum fonksiyon testlerinde obstrüktif, restriktif ve mikst tip solunumsal defekt görülebilir. Obstrüktif solunum defekti, maksimum hava akımının maksimum volüme oranla daha fazla azalmasıdır Bu durum ekshalasyon sırasındaki havayolu daralmasını gösterir ATS/ERS solunum fonksiyonlarında standardizasyon klavuzunda hava akımı obstrüksiyonu; FEV 1 /VC nin beklenen değerinin beşinci persentilinin altında (LLN; FEV 1 /VC için, normal dağılıma dayanan ve sağlıklı topluluğun en alttaki % 5 lik anormal olarak sınıflandırılan normal değerlerin alt sınırı) olması olarak tanımlanır. 20 LLN, bir solunumsal parametrede sabit bir % değer yerine yaşla değişken (o yaşa uygun % 5 lik alt sınır) bir değerin kullanılmasıdır. Önceki ATS klavuzunda VC yerine FVC, FEV 1 /FVC oranında LLN yerine sabit oran (FEV 1 /FVC<% 70) kullanılmaktaydı. FVC akım ve volüme VC den daha bağımlı olduğu için; FEV 1 /VC oranının obstrüktif hastalıkları değerlendirmede daha duyarlı olduğu gösterilmiştir. 21 Sabit FEV 1 /FVC oranı yerine LLN kullanılması, sigara öyküsü olmayan yaşlı insanlarda gereğinden fazla hava akımı obstrüksiyonu saptanmasını önlemektedir. 10 Küçük havayollarındaki hava akımı obstrüksiyonuna bağlı gelişen erken dönemdeki değişiklikler, spirogramın son kısmında yavaşlamaya neden olur. Bu durum 10
19 ekspiryum halkasında konkavlaşma ile kendini gösterir Bu değişiklikler rakamsal olarak FVC nin % 75 indeki akımı ifade eden FEF 75 veya FVC nin % 25 ile % 75 i arasındaki ortalama akımı görsen FEF te, FEV 1 e oranla daha fazla düşüş şeklinde görülür. Havayolu hastalığının ilerlediği dönemlerde ve/veya santral havayolu hastalıklarında FEV 1, VC den daha fazla etkilenmekedir Bronkodilatasyon Testi Bronkodilatör yanıtı havayolu epiteli, sinirler, mediatörler ve bronş düz kası fonksiyonlarını içeren fizyolojik bir cevaptır. Kişilerin kendi testleri arasında bile bronkodilatasyona cevap farklılık gösterebileceğinden, bir tek test havayolu duyarlılığı ve tedaviden fayda görme potansiyelini değerlendirmek için yeterli bulunmuştur. 25 Bronkodilatör yanıtı tek doz bronkodilatör uygulanması sonrasında veya 2-8 haftalık bir uygulamadan sonra değerlendirilebilir. Kullanılacak olan ilaç, doz ve uygulama şekli konusunda bir ortak görüş bulunmamaktadır. Fakat genellikle dört doz 100 mcg salbutamol ölçülü doz inhalerin, bir spacer aracılığıyla verilmesi önerilir. İlaç uygulamasından 15 dakika sonra test tekrarlanır. 20 Bronkodilatöre yanıtın değerlendirilmesinde bazale göre değişim yüzdesi, beklenen değere göre değişim yüzdesi ve mutlak değişim kullanılmaktadır. 20 Bazal değere göre değişimdense beklenene göre değişim yüzdesinin kullanılmasının birtakım avantajları bulunmaktadır (26). Bazale göre değişim kriter olarak alındığında, anlamlı cevap kabul edilmesi için FEV 1 ve/veya FVC de en az % artış gerekmektedir. % 8 in veya 150 ml nin altındaki değişimler ölçümün doğal değişkenliği ile ilgilidir. 25,26 Araştırmacılar, bronkodilatöre cevabın pozitif olarak kabul edilmesi için FEV 1 ve/veya FVC de bazale göre yüzde ve mutlak değişime bakılmasını önermektedirler. Bazale göre değişim yüzdesine bakıldığında FEV 1 ve/veya FVC de % 12 ve 200 ml artış, pozitif yanıt olarak kabul edilmektedir Yerleşik Hava Akımı Obstrüksiyonu SFT nde bronkodilatasyon sonrası FEV1/FVC<0,7 olması KOAH için yerleşik hava akımı obstrüksiyonunu göstermektedir. 5 Yerleşik hava akımı obstrüksiyonuna neden olduğu bilinen diğer hastalıklar; astım, kalp yetmezliği, bronşektazi, pulmoner tüberküloz, obliteratif bronşiyolit, diffüz panbronşiyolit, kistik fibrozis, laringeal ve 11
20 trakeal tümör veya stenoz, sarkoidoz, pnömokonyoz, obezite, amiloidoz, bilateral vokal kord paralizisi olarak sıralanabilir. 2.2.Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH, tam olarak geri dönüşümlü olmayan, ilerleyici hava akımı obstrüksiyonu ve parankim harabiyeti ile karakterize bir hastalık olup, genetik yatkınlığı olan kişilerin çevresel faktörlere kronik maruziyeti ile oluşmaktadır. 27 KOAH sıklığı, morbidite ve mortalitesinin son 30 yılda arttığı düşünülmektedir Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporuna göre tüm yaşlarda en fazla ölüme neden olan hastalıklar arasında KOAH % 5,1 oranla dördüncü sırada gelmektedir. 28 KOAH, tüm dünyada önemli ve giderek artan bir morbidite ve mortalite nedenidir. Dünya Bankası/DSÖ tarafından yayınlanan bir çalışmada, KOAH 2004 de dünya çapında hastalık yüküne yol açmada on üçüncü sırada iken, 2030 da beşinci sıraya yükseleceği öngörülmüştür. 28 Türkiye de ölüm nedenleri içinde en sık iskemik kalp hastalığı (% 21,7), ikinci sırada serebrovasküler olaylar (% 15), üçüncü sırada KOAH (% 7,8) ve perinatal ölümler gelmektedir. Erkeklerde ölüm nedenleri içinde KOAH % 7,8 ile üçüncü, kadınlarda beşinci (% 3,5) sıradadır. Hastalık yükü açısından toplam YLL ler (years of life lost Kayıp Yaşam Yılı ) içinde KOAH sekizinci sırada, 60 yaş üstünde ise üçüncü sırada yer almaktadır. YLD (Years lost due to disability - Sakatlıkla Kaybedilen Yaşam Yılı) dağılımına bakıldığında beşinci sırada, 60 yaş üstünde birinci sıradadır. DALY (Disability Adjusted Life Year - Sakatlığa Bağlı Kayıp Yaşam Yılı) dağılımında sekizinci sırada, 60 yaş üstünde üçüncü sırada yer almaktadır. 29 Sigara dumanının 1950 lerden itibaren KOAH için risk faktörü olduğu bilinmektedir. 30,31 Sigara dumanı dışında iç ve dış ortam hava kirliliği, mesleki toz ve kimyasal (duman, irritan, gazlar) maruziyeti de KOAH la ilişkili bulunmuştur Hastalık gelişiminde konakçıya ait risk faktörlerinden en iyi alfa1antitripsin eksikliği bilinmektedir. 9 KOAH a özgü patalojik değişiklikler santral havayollarında, periferik (<2 mm çaplı) havayollarında, akciğer parankiminde ve akciğer damarlarında görülür. 9 KOAH ın tipik özelliklerinden biri, kronik hava akımı kısıtlanmasıdır. Bu durum küçük 12
21 havayolu hastalığı (obstrüktif bronşiyolit) ve akciğer parankim hasarı ile ortaya çıkar. 9,35 Bu değişiklikler, ekspiryumda havayolunun kapanmasına neden olur. Havayolu obstrüksiyonu, spirometri ile saptanabilir. 9 Büyük havayollarında yüzey epitelinde inflamatuar hücre infiltrasyonu, goblet hücre sayısında artış ve mukus hipersekresyonu görülür Küçük havayollarında kronik inflamasyon tekrarlayan hasar-onarım döngüsüne neden olur. 39 Onarım süreci havayolu duvarında kollajen artışı ve skar dokusu oluşumuna neden olur. 40 Akciğer parankim harabiyeti ile alveolleri küçük havayollarına bağlayan alveolar tutamaklar hasar görür ve elastik rekoil azalır. Bu şekilde ekspiyum sırasında havayolları kapanır. Akciğer damarlarında ise hastalığın erken dönemlerinde intimada kalınlaşma 41, düz kas artışı, inflamatuar hücre infiltrasyonu 42 ve ilerleyen zamanlarda kollajen birikimi ile duvar kalınlaşması görülür. 43 Akciğerdeki oluşan bu değişiklikler mukus salınımında artış, silier disfonksiyon, hava akımı sınırlanması, pulmoner hiperinflasyon, difüzyon bozukluğu, kor pulmonale gibi değişikiklere neden olur. 9 Mukus salınımında artış ve silier disfonksiyon, kronik öksürük ve balgama neden olur. Hava akımı kısıtlanmasının nedeni ise, kalıcı havayolu obstrüksiyonu ve buna bağlı gelişen hava direncindeki artıştır. Buna bağlı olarak da önceleri eforla başlayan ve progresif olarak artan nefes darlığı klinik olarak ortaya çıkar. 9 Son yıllarda KOAH, akciğerle sınırlı değil, sistemik etkileri de olan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. KOAH da oluşan sistemik inflamasyon sonucu gelişen akciğer dışı etkiler KOAH ın sistemik etkileri olarak adlandırılmaktadır. KOAH ın sistemik etkileri başlıca aşağıdaki gibi özetlenebilir: 44 -Sistemik inflamasyon; oksidatif stres, inflamatuar hücrelerin aktivasyonu, sitokin ve akut faz proteinlerinin plazma düzeylerinde artış - Nutrisyonel normallikler; istirahat enerji harcamasında artış, anormal aminoasit metabolizması, anormal vücut kompozisyonu - İskelet kas disfonksiyonu; egzersiz kısıtlanması, anormal yapı ve fonksiyon, iskelet kas kaybı 13
22 - Kardiyovaskler sistem üzerine etkisi; endotel fonksiyon bozukluğu, iskemik kalp hastalığı, konjestif kalp yetmezliği, pulmoner hipertansiyon -Diğer potansiyel sistemik etkiler; sinir sistemi üzerine etki, kemik iliği üzerine etki, osteoporoz, metabolik sendrom, obstrüktif uyku apne sendromu, diyabet, akciğer kanseri. KOAH, hava akımı obstrüksiyonunun belirlenmesindeki karışıklığa da bağlı olarak, hala dünyada birçok ülkede yeterince tanı koyulamayan ve yanlış tanı koyulan bir hastalıktır. Latin Amerika da beş şehirde yapılan PLATINO çalışmasında bronkodilatör sonrası FEV 1 /FVC<70 olan hastaların % 88,7 sinin önceden tanı almadığı saptanmış, daha önce KOAH tanısı almış olan hastaların ise sadece % 36,3 ünde bronkodilatör sonrası FEV 1 /FVC<70 bulunmuştur. BOLD çalışmasında, Avusturya da evre 1 KOAH oranı % 26,1, evre 2-4 KOAH görülme sıklığı % 10,7, doktor tanılı KOAH oranı ise sadece % 5,6 olarak saptanmıştır.. 45 Öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı semptomları olan ve KOAH için risk faktörlerine maruziyeti olan hastalarda KOAH düşünülür. Kesin tanı için spirometrik ölçüm gerekmektedir ATS/ERS solunum fonksiyonlarında standardizasyon klavuzunda hava akımı obstrüksiyonu; FEV 1 /VC nin beklenen değerinin beşinci persetlilinin altında olması olarak tanımlanır (11). GOLD da ise bronkodilatasyon sonrası FEV1/FVC<0,7 olması yerleşik hava akımı obstrüksiyonu olarak tanımlanmış ve KOAH ta tanı kriteri olarak belirtilmiştir. 9 KOAH, ilerleyici hava akımı obstrüksiyonu ile karakterizedir. Fakat bu, hastalar arasında değişkenlik gösterir. Zararlı gaz ve partikül teması süren hastalarda daha progresif seyretmektedir. Alevlenmeler de KOAH lı hastalarda solunum fonksiyonlarını etkilemektedir. Solunum fonksiyonları düşük seviyede olan hastalar daha sık alevlenme geçirirken, bu durum hastaların solunum fonksiyonlarında hızlı bir azalmaya neden olur. Sigara yine KOAH ta solunum fonksiyonlarını etkileyen bir faktördür. Sigara içme miktarı ile FEV 1 arasında ilişki bulunmaktadır. Sigaraya karşı duyarlılık kişiler arasında değişkenlik gösterir. Sigara içenlerin yaklaşık yarısında hava akımı obstrüksiyonu görülebilmekte, % sinde KOAH oluşmaktadır
23 KOAH'ın ayırıcı tanısında hava akımı obstrüksiyonu ile seyreden hastalıklar yer alır. Bazı KOAH olgularında obstrüksiyonun geri dönüşlü bölümünün belirgin olması ve bazı yaşlı astım hastalarında geri dönüşsüz hava akımı obstrüksiyonu bulunması, bu iki hastalığın birbirinden ayırt edilmesini güçleştirebilir. Sigara dumanı gibi kronik irritanlara maruz kalan astımlılarda, kronik bronşitin özelliği olarak bilinen kronik prodüktif öksürük gelişebilir. Bronşektazi, kistik fibrozis veya obliteratif bronşiyolit gibi özgül etyoloji ve patolojiye sahip hastalıklara bağlı hava akımı obstrüksiyonu bulunan olgular da KOAH tanımı dışında kalmaktadır. Benzer şekilde, bisinozis, lenfanjiyoleiomiyomatozis gibi bazı interstisiyel akciğer hastalıkları da kronik hava akımı obstrüksiyonuna neden olabilirler, ancak KOAH kapsamına alınmazlar. Nitekim, Hindistan da yapılan bir çalışmada kronik hava akımı obstrüksiyonun nedenleri araştırılmış ve hastaların % 63 ünün astım, % 17 sinin KOAH, % 6 sının bronşektazi, % 13 ünün BO, % 1 inin mesleki havayolu hastalığı olduğu görülmüştür. 47 Günümüzde KOAH, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Sigaranın bırakılması, hastalığın erken dönemde tanısı ve risk faktörlerinin uzaklaştırılması, hastalığın gelişmesini önlemekte önemlidir. Stabil ve alevlenme dönemlerinde uygun tedavi ile hastanın yaşam kalitesinin arttığı, morbidite ve mortalitenin azalabildiği gözlemlenmiştir. 48 Hastalığın ilerlemesini önlemek, semptomları gidermek, egzersiz toleransını artırmak, sağlık durumunu iyileştirmek, komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek, alevlenmeleri önlemek ve tedavi etmek, mortaliteyi azaltmak KOAH tedavisinin başlıca hedefleridir. 48 Genel yaklaşım, hastalığın şiddetine göre basamaklı olarak tedaviyi arttırmaktır. Risk faktörlerinin azaltılması, hasta eğitimi, farmakolojik tedavi, rehabilitasyon tedaviyi oluşturan seçeneklerdir. Farmakolojik tedavi semptomların önlenmesi ve kontrolü, alevlenmelerin sıklığının ve şiddetinin azaltılması, sağlık durumunun ve egzersiz toleransının iyileştirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Bronkodilatörler semptomatik tedavinin temel ilaçlarıdır. Yaygın olarak kullanılan bronkodilatörler; beta 2 agonistler, antikolinerjikler ve metilksantinlerdir. Bu ilaçlar arasında yapılacak seçim, ilacın bulunabilirliğine ve hastanın yanıtına bağlıdır
24 2.3. Astım Astım, havayollarının kronik, inflamatuar bir hastalığıdır. Bu inflamasyon havayollarının değişik uyarılara karşı duyarlılığının artmasına neden olmaktadır. Tedavi ile veya kendiliğinden düzelen diffüz hava akımı obstruksiyonu ile seyreder. 49 Hastalığın dünya üzerindeki dağılımı, ülkeden ülkeye ve bazen bir ülke içinde bölgeden bölgeye değişim göstermektedir. Avustralya, Yeni Zelanda, bazı Pasifik adalarında sık (% 10`dan fazla), bazı Güneydoğu Asya ülkeleri, Kuzey Amerika Kızılderilileri ve Eskimolar`da seyrek (% 1`den az) görülür. Hastalığın Avrupa ülkelerindeki prevalansı % 5-10 arasında değişmektedir. 50 Ülkemizde saptanan prevalans rakamları genellikle batı ülkelerinden daha düşük düzeylerdedir. Çocukluk dönemi için son bir yıldaki astım prevalansı % 5 ile 8 arasında iken, aynı oran erişkinlerde genelde % 3,1-9,4, astımla uyumlu semptom varlığı ise % 19,3-20,9 arasındadır. 51 Risk faktörleri; kişiyi astıma yatkın kılan kişisel risk faktörleri ve genetik olarak astıma yatkın olanlarda astım gelişimine yol açan çevresel faktörler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Astımın ortaya çıkmasında etkili başlıca risk faktörleri genetik 52, cinsiyet (hayatın erken dönemlerinde erkek, puberteden sonra kadınlarda sık) ve obezite 4,53, astım alevlenmesine yol açan faktörler ise genellikle çevresel (alerjenler, enfeksiyonlar, mesleki duyarlılaştırıcılar, sigara, iç ve dış ortam hava kirliliği, diyet) 4 olanlardır. Astımın sitopatolojisinde genetik ve çevresel risk faktörlerinin kontrolü altında bronş mukozasında lenfositlerin Th2 (T hepler 2) yönünde farklılaştığı ve Th2 kaynaklı sitokinlerin de atopi ve hava yolu inflamasyonundan sorumlu olduğu kabul edilmektedir. 54 Sonuç olarak astımlı hastalarda ortaya çıkan fizyopatolojik olayların ve dolayısıyla semptomların altta yatan nedeni hava yollarının kronik inflamasyonudur. Hava yolu inflamasyonunda lenfositler, makrofajlar, mast hücreleri ve eozinofiller rol oynar. Lenfositler kronik inflamasyonun modülasyonundan sorumludurlar. Mast hücreleri ve özellikle eozinofiller ise effektör hücrelerdir. Bronş mukozasında oluşan epitel hasarı, vazodilatasyon, ödem, bronkokonstriksiyon, mukus hipersekresyonu, subepitelyal fibrozis, revaskülarizasyon, submukozal salgı bezi hipertrofisi ve düz kas 16
25 hipertrofisi gibi kalıcı yapısal değişiklikler (remodelling) eozinofiller ve mast hücreleri aracılığı ile olmaktadır. 55,56 Astım tanısının temeli anamneze dayanmaktadır. 4 Dikkatli bir anamnezle olguların büyük çoğunluğunda astım tanısı konulabilir. Diğer yöntemler tanıya yardımcı olarak veya ayırıcı tanıda kullanılırlar. 4 Nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüste sıkışma ve baskı hissi, kuru öksürük astımda sık görülen semptomlardır. 57 Astım, bazen kendini sadece öksürükle gösterebilir. Semptomların ataklar halinde gelmesi, arada normal dönemlerin olması, tetikleyici faktörlerle semptomların ortaya çıkması, gece veya sabaha karşı semptomların artması, kendiliğinden veya ilaçlarla düzelme olması astım için tipiktir. 58 Astımla birlikte görülebilen alerjik rinit, sinüzit, polip, analjezik intoleransı, atopi gibi durumların varlığı da astım tanısını güçlendirir. 4 Solunum fonksiyon testinde değişken hava akımı obstrüksiyonunun gösterilmesi tanıyı desteklemesi açısından önemlidir. 4 FEV 1 /FVC oranı normal erişkinlerde % in üstündedir. Bu değerin altındaki ölçümler hava akımı kısıtlanmasını gösterir. 59 Hava akımı obstrüksiyonunun geriye dönderilebilir olması astım için tipiktir. Bu nedenle havayolu obstrüksiyonu saptanan bir hastada reverzibilite testine başvurulabilir: 4,54 Erken Reverzibilite Testi; FEV 1, FVC veya PEF (peak ekspiratory flow) ölçümlerinden sonra hastaya kısa etkili beta-2-agonist (200 µg: 2 puf salbutamol veya 500 µg: 2 puf terbutalin) inhale ettirilir dakika sonra FEV 1 ve/veya FVC`de bazal değere göre % 15, beklenen değere göre en az % 12`lik veya mutlak değer olarak 200 ml`lik artış, PEF`te ise % 15`lik artış pozitif kabul edilir. Kronik obstrüktif akciğer hastalıklarında erken reverzibilite görülebilir. % 12`lik farkın bazal FEV 1 değeri yerine, beklenen üzerinden hesaplanması testin astım için özgüllüğünü artırır. Geç Reverzibilite; hasta 2-6 hafta süreyle uygun dozda inhale veya sistemik kortikosteroidlerle tedaviye alınır. Tedavi sonrası herhangi bir günde ölçülen FEV 1 ve FVC değerleri tedavi öncesine göre % 15, PEF değeri % 20 düzelme gösteriyorsa geç reverzibilite testi pozitif kabul edilir. Son yıllarda dikkatler, optimum tedaviye rağmen yerleşik hava akımı obstrüksiyonu gösteren küçük bir astım grubu üzerinde toplanmaktadır. Bu tam 17
26 olmayan reverzibilite astımdan çok KOAH la ilişkili bir özelliktir. Çalışmalar yerleşik hava akımı obstrüksiyonu gelişmesi açısından yüksek risk faktörlerini ortaya koymuşlardır; ileri yaş, uzun hastalık süresi, aktif astım, sigara içiyor olmak, balgam eozinofil oranının % 2 den fazla olması, periferik kan eozinofil oranının % 4 den fazla olması, bronşiyal duvar kalınlaşmasının gelişmesi güçlü ilişkili, atopi varlığı, balgam nötrofil oranının % 64 ten fazla olması ve eski sigara içicisi olmak zayıf ilişkili bulunmuştur Astımda kullanılan diğer bir solunum fonksiyon testi PEF (peak ekspiratory flow) metredir. En yüksek ve en düşük PEF değerleri arasındaki farkın oranı %20`nin üzerindeyse astım lehinde kabul edilir. 4,54,63 KOAH, bronşektazi, obliteratif bronşiolit, kistik fibrozis, vokal kord disfonksiyonu, larenks, trakea ve ana karinada bronş tümörleri, bronş tüberkülozu astıma benzer semptomlara yol açar. Yakınmaların kalıcı ve ilerleyici oluşu ve tedaviyle reverzibilite göstermemesi nedeniyle astımdan ayrılır. Bu hastalıklardan şüphelenildiğinde bilgisayarlı tomografi ve bronkoskopi endikasyonu doğar. 64 Astım tedavisinin amaçları; kronik ve sıkıntı veren tüm semptomları önlemek, normal veya normale yakın akciğer fonksiyonlarını sağlamak, egzersiz ve bedensel aktiviteler dahil normal günlük yaşantısını sağlamak, tekrar eden astım ataklarını önlemek ve hastaneye yatırılma ya da acil servise başvurma sıklığını en aza indirmek, tedavide yan etkisi en az, ya da hiç olmayan ilaçları seçmektir. 65 Tedavide, risk faktörlerinin eliminasyonu temel ilkelerden biri olduğundan astım tanısından sonra mutlaka öykü ve tanı yöntemleriyle risk faktörlerinin saptanmasına yönelinmelidir. 65 Farmakolojik tedavide kullanılan ajanlar: Kontrol edici ilaçlar, uzun süreli kontrol sağlarlar. İnhale ve sistemik steroidler, lökotrien antagonistleri, uzun etkili beta-2 agonistler, uzun etkili teofilin, anti IgE. Semptom giderici ilaçlar, bronkospazmı çözmeye, bronş obstrüksiyonunu ortadan kaldırmaya yöneliktir. Kısa etkili beta-2 agonistler, teofilinler (i.v. formları), antikolinerjikler. 18
27 Astımda yeni olgular hastalığın ağırlığına göre sınıflandırılarak uygun tedavi başlanır. Takipte ise astım kontrolü sağlanıp sağlanmadığına bakılarak basamak tedavisine uygun şekilde düzenlenir Tüberküloz Tüberküloz, büyük çoğunlukla Mycobacterium Tuberculosis olmak üzere, Mycobacterium Africanum ve Bovis tarafından oluşturulan, kronik granülomatöz bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastaların % 98 inden M. Tuberculosis sorumludur. 68 DSÖ 2009 verilerine göre dünyada tüberküloz nedeniyle 8,8 milyon yeni olgu, 1,2 milyon HIV(-) ölüm, 456,000 HIV (+) ölüm görülmüştür Türkiye de Verem Savaşı 2009 verilerine göre; 2007 de (yüz binde 25,2) yeni olgu olmak üzere toplam olgu sayısı (yüz binde 27,9) dir. Toplam olguların % 90,3 ü yeni olgu, 9,7 si tedavi görmüş olgulardan oluşmaktadır. % 62,9 hasta erkek, % 27,1 hasta kadındı. Akciğer tüberkülozu olan hastanın % 89,3 ünde yayma bakılmış, % 64,3 ünde pozitif bulunmuştur. 72 Tüberkülozda bulaşmayı etkileyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Kaynak olgu, çevresel faktörler, maruziyet ortamı ve konakçıya ait faktörler bulaşmayı etkilemektedir. Basil hava yolu ile bulaşır. 1 ve daha fazla basil içeren 1-5 µm çaplı damlacığın alveole ulaşması gerekir. 73 Öksürük, hapşırma, esneme, şarkı söyleme, yüksek sesle konuşma gibi ekspiratuar manevralar bulaşmada önemlidir. Kaynak olgudaki basil sayısı önemlidir. Solid nodüler lezyonda basil vardır. Kaviter lezyonlarda basil vardır. Balgam yaymada basil varsa direkt mikroskopide görülebilir. 71 Sadece basille karşılaşmış fakat hiçbir hastalık belirtisi olmayan kişilere enfekte, klinik belirti veren ve lezyonları bulunan kişilere hasta kişi denmektedir. Tüberküloz basili ile karşılaşan bireylerin % 5 inde primer tüberküloz gelişir. % 95 inde hastalık oluşmadan enfeksiyon kontrol altına alınır. Bu kişilerin de hayatının ileriki yıllarında tüberküloz geçirme (reaktivasyon tüberkülozu) ihtimali % 5 tir. 74 DSÖ 2006 da tüberküloz kontrolü için Stop TB stratejisini ortaya koymuştur. 75 Bu stratejinin ilk öğesi, kaliteli DGTS yi yaygınlaştırmak ve güçlendirmektir. İkinci unsur, TB/HIV, ÇİD-TB, yüksek risk gruplarını ele almaktır. Sağlık sistemini 19
28 güçlendirmeye çalışmak; kamu ve özel bütün hizmet sunanların katılımını sağlamak; hastaların ve toplumun verem savaşına katılımı diğer üç bileşeni oluşturmaktadır. Altıncı öğe ise araştırmayı (yöneylem araştırmaları; yeni tanısallar, ilaçlar, aşılar geliştirmek için) sağlamak ve geliştirmektir. 75 Stop TB Stratejisi ile birlikte TB kontrolü ile ilgili yeni hedefler ortaya konulmuştur. Bu hedefler; insidansın 2015 te artışının durması ve azalmaya başlaması; 2015 te, 1990 yılına göre TB prevalansı ve ölüm oranlarını % 50 azaltmak; 2050 de, bir halk sağlığı sorunu olan TB un elimine edilmesi (bir milyon nüfusta <1 olgu) (75). Tüm organlarda görülebilen tüberküloz hastalığında, en sık tutulan organ akciğerlerdir (% 85). En sık semptom öksürüktür. Balgam, hemoptizi, yorgunluk, halsizlik, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı görülebilir. 75 Kültür ya da daha yeni metotlar ile M. tuberculosis kompleksinin bir hastadaki varlığının kanıtlanması, kültür yoksa bir ve daha çok balgam mikroskopisinde ARB görülmesi ile tanı koyulur. 76 Akciğer tüberkülozu, tanı aşamasında, tedavi sürecinde ve tedaviden yıllar sonra kronik hava akımı obstrüksiyonu gelişimi ile ilişkili bulunmuştur Çoğu enfeksiyon havayolu fibrozisi ile ilişkilidir. Ayrıca mikobakteriye karşı oluşan immün cevap, KOAH için karakteristik olan havayolu inflamasyonu ile sonuçlanır. Hava akımı obstrüksiyonunun derecesi radyolojik olarak değerlendirilen hastalığın yaygınlığı, balgam üretimi ve tanı koyulması veya tedavinin bitişinden sonra geçen süre ile ilişkili dir. 81 Tüberküloza bağlı havayolu obstrüksiyonu görülme sıklığı % arasında değişmektedir. 80,81 Progresif hava akımı obstrüksiyonu erken dönemde eforla ortaya çıkan, sonraları istirahatte de olan öksürük, nefes darlığı ve hışıltılı solunum gibi semptomlara neden olur. Tüberkülozda havayolu obstrüksiyonunun patofizyolojisi birçok faktörle açıklanmaktadır: 82,83 1) Endobronşiyal yayılım, lokalize bronşiyal obstrüksiyon ve fibrozise neden olur. 2) Tüberküloz lenfadenopatisi bronşa dıştan basıya neden olur. 3) Akciğer parankim harabiyeti pulmoner kompliyansı etkileyerek periferik havayolu kapanmasına ve hava hapsine neden olabilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, tüberküloz kronik havayolu obstrüksiyonu için risk faktörü olarak tanımlanmaktadır
ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK
ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENİM HEDEFLERİ SFT parametrelerini tanımlayabilmeli, SFT ölçümünün doğru yapılıp yapılmadığını açıklayabilmeli, SFT sonuçlarını yorumlayarak olası tanıyı
DetaylıKOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı
KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Zararlı gaz ve partiküllere karşı havayolları ve akciğerin artmış kronik inflamatuar yanıtı ile ilişkili ve genellikle ilerleyici özellikteki kalıcı hava akımı
DetaylıSolunum Fonksiyon Testleri. Prof Dr Mustafa Erelel İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları
Solunum Fonksiyon Testleri Prof Dr Mustafa Erelel İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Solunum Fonksiyon Laboratuvarı Göğüs Hastalıklarının En Gürültülü Yeri İyi ventile edilmiş Nem %2080 Isı 1430
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Doç Dr Tunçalp Demir
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Doç Dr Tunçalp Demir SFT-SINIFLANDIRMA A-)Spirometrik inceleme 1. Basit spirometri 2. Akım-volüm halkası a)maksimal volenter ventilasyon (MVV) b)reversibilite c)bronş provokasyonu
DetaylıKRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin
DetaylıTemel Solunum Fonksiyon Testleri Değerlendirme. Prof.Dr.Gaye Ulubay Başkent Üniversitesi Göğüs Hast. AD 2016 Antalya
Temel Solunum Fonksiyon Testleri Değerlendirme Prof.Dr.Gaye Ulubay Başkent Üniversitesi Göğüs Hast. AD 2016 Antalya x eksenine ölçülen volüm, y eksenine ise akım hızı (volüm/zaman) konulur l Akım
DetaylıASTIM TANI ve TEDAVİSİ
ASTIM TANI ve TEDAVİSİ TANIM Nöbetler şeklinde öksürük, dispne, hışıltılı solunum, göğüste tıkanıklık yakınmaları Diffüz, değişken, genellikle reverzibl hava yolu obstrüksiyonu Bronş aşırı duyarlılığı
DetaylıTemel SFT Yorumlama. Prof. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD
Temel SFT Yorumlama Prof. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD SPİROMETRİ ENDİKASYONLARI A. Semptom, bulgu veya anormal laboratuar sonuçları varlığında akciğer hastalığı tanısını doğrulamak
DetaylıTıkandım, Nefes Alamıyorum. Tunçalp Demir
Tıkandım, Nefes Alamıyorum Tunçalp Demir Olgu 1 55 yaşında erkek hasta 2-3 yıldır nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma yakınmaları mevcut. Nefes darlığı düz yolda giderken bile oluyor. Geçen yıl 1 kez
DetaylıFONKSİYONEL PARAMETRELERİN TANIMLARI. Prof Dr Sevgi BARTU SARYAL AÜTF Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
FONKSİYONEL PARAMETRELERİN TANIMLARI Prof Dr Sevgi BARTU SARYAL AÜTF Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı SPİROMETRİ Bir bireyin inhale ya da ekshale ettiği hava volümünün zamanın bir fonksiyonu olarak değerlendirildiği
DetaylıTemel Solunum Fonksiyon Testi Uygulamaları. Dr. Şermin BÖREKÇİ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
Temel Solunum Fonksiyon Testi Uygulamaları Dr. Şermin BÖREKÇİ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Solunum fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan testler nelerdir? Solunum
DetaylıPulmoner Hipertansiyon Ayırıcı Tanısında Solunum Fonksiyon Testleri Spirometri
Pulmoner Hipertansiyon Ayırıcı Tanısında Solunum Fonksiyon Testleri Spirometri Doç. Dr. Funda Coşkun Uludağ Üniversitesi Göğüs Hastalıkları 1. Ulusal ADHAD Kongresi 26-29 Mayıs 2016 Kıbrıs Amaç Solunum
DetaylıASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI
ASTIM Dr. Bengü MUTLU Bir çok uyarıya karşı artan havayolu cevabı ile karakterize kronik inflamatuar bir hastalıktır İnflamatuar süreçte mast hücreleri, eozinofiller, T lenfositler, makrofajlar, nötrofiller,
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Prof.Dr.Nurhayat YILDIRIM
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ ProfDrNurhayat YILDIRIM Spirometrik ölçüm sakin solunum, zorlu inspirasyon, zorlu ekspirasyon, derin ve hızlı olarak belli bir sürede yapılan solunum esnasında ölçülen zaman,
DetaylıDönem 3 Konu: Amaç: Öğrenim Hedefleri: Konu: Amaç: Öğrenim Hedefleri: Konu: Amaç: Öğrenim Hedefleri: Konu: Amaç: Öğrenim Hedefleri:
Dönem 3 Konu: Solunum sistemi hastalıklarında semptomlar Amaç: Dönem 3 öğrencileri bu dersin sonunda solunum sistemi hastalıklarında öksürük,balgam çıkarma,nefes darlığı,gögüs ağrısı,hemoptizi gibi semtomları
DetaylıTanıdan tedaviye KOAH. Esra Uzaslan
Tanıdan tedaviye KOAH Esra Uzaslan Kronik obstrüktif akciğer hastalığı Nasıl tanı koyarız? Hangi hastada hangi tedaviyi vereceğimize nasıl karar veririz? Nasıl tedavi ederiz? KOAH nasıl tanı koyarız? KOAH
DetaylıSOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire
SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası
DetaylıÖksürük. Pınar Çelik
Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin
DetaylıDr. Nalan Ogan. Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D.
Dr. Nalan Ogan Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D. Giriş Astım ve KOAH, en sık görülen kronik akciğer hastalıkları Her ikisi de havayolu obstruksiyonu ve kronik havayolu inflamasyonu ile karakterize Sigara
DetaylıAstım-KOAH Overlap Sendromu. Yrd. Doç. Dr. Serhat Karaman Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
Astım-KOAH Overlap Sendromu Yrd. Doç. Dr. Serhat Karaman Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Sunum Planı Tanı Tarihçe (Çok yakın tarih! ) Rehberlerde Akos Prevelans Klinik Literatür
DetaylıRestriktif Akciğer Hastalıklarında Spirometrik Veriler ve Hasta Örnekleri
Restriktif Akciğer Hastalıklarında Spirometrik Veriler ve Hasta Örnekleri Dr. Candan Öğüş Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı AC lerin mekanik özellikleri Kompliyans Elastik
DetaylıAstım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu
Bölüm 21 Astımla Karışan Hastalıklar Dr. Alpaslan TANOĞLU ve Dr. Mustafa DİNÇ Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu hastalığıdır. Hastalığın en
DetaylıAlevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır
Toraks Derneği, Göğüs Hastalıkları Uzmanları ve solunum hastalıkları alanında çalışan diğer uzmanlık dallarındaki hekimler tarafından 1992 de kurulan bir ulusal uzmanlık derneğidir. Toraks Derneği nin
DetaylıSolunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer
Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,
DetaylıSunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet
Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük
DetaylıPRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ
PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer
Detaylıİzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 4 GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJ TANITIM REHBERİ
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 4 GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan: Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 1 GÖĞÜS HASTALIKLARI STAJI TANITIM
DetaylıSpirometreye Giriş ve Standardizasyon Prof Dr Tunçalp DEMİR
Spirometreye Giriş ve Standardizasyon Prof Dr Tunçalp DEMİR Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD SPİROMETRE Spirometre soluk alma ya da verme sırasında oluşan akım ya da volüm değişikliklerini
DetaylıPatogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar
Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin
DetaylıKronik inflamasyonun neden olduğu bronş hiperreaktivitesidir.
Bronşial astım ve tedavisi Dr. Müsemma Karabel Sunu Planı Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın tedavisi Atak tedavisi Pediatrik
DetaylıTÜTÜN VE KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) Kısa Ders 1 Modül: Tütünün Solunum Sistemi Üzerindeki Etkileri
TÜTÜN VE KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) Kısa Ders 1 Modül: Tütünün Solunum Sistemi Üzerindeki Etkileri KOAH hastalarının sigara bırakma danışmanlığı almasının önemini kavrayabilecektir. Kısa
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ DEĞERLENDİRMESİ. Dr. Levent Cem MUTLU Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ DEĞERLENDİRMESİ Dr. Levent Cem MUTLU Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD Spirometri üç temel ölçümü sağlar: FVC ( Zorlu vital kapasite) FEV1 (bir saniyedeki
DetaylıAÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ
AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ BARAN E 1, KOCADAĞ S 1, AKDUR R 1, DEMİR N 2, NUMANOĞLU
DetaylıTEMEL MEKANİK VENTİLASYON SOLUNUM MEKANİKLERİ. Dr Müge AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ünitesi
TEMEL MEKANİK VENTİLASYON SOLUNUM MEKANİKLERİ Dr Müge AYDOĞDU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ünitesi 03.11.2018 Solunum Mekanikleri Akciğer fonksiyonlarının basınç, akım
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Prof.Dr. Öznur AKKOCA YILDIZ AÜTF Göğüs Hastalıkları ABD.
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Prof.Dr. Öznur AKKOCA YILDIZ AÜTF Göğüs Hastalıkları ABD. SPİROMETRİ STANDARDİZASYON KILAVUZLARI 1979- ATS Snowbird Workshop on Standardization of spirometry 1983- ECSC Standardized
DetaylıKOAH Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?
KOAH NE DEMEKTİR? KOAH Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir? Hastalar için özet bilgiler KOAH nedir? KOAH, hastalığın belli başlı özelliklerinin tanımını içinde barındıran Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı teriminin
DetaylıSolunum Fonksiyon Testi Yorumlama Olgu Sunumları
Solunum Fonksiyon Testi Yorumlama Olgu Sunumları Doç. Dr. Mehmet Atilla Uysal Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi SUAM Solunum Fonksiyon Testleri Solunum fonksiyon
DetaylıT.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI
T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR? Verem hastalığı; verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir
DetaylıTTD Kış Okulu 2015 Havayolu Hastalıkları Modülü. Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen
TTD Kış Okulu 2015 Havayolu Hastalıkları Modülü Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen Olgu 1: 46y, E. 8 yıldır astım tanısıyla takipli Son 3 aydır artan yakınmaları var: Haftada 4-5 gün semptomları var Ayda 3-4 kez
DetaylıTEMEL SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ DEĞERLENDİRME. Prof.Dr.Gaye Ulubay Başkent Üniversitesi Göğüs Hast. AD TTD Kış Okulu, Şubat 2018
TEMEL SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ DEĞERLENDİRME Prof.Dr.Gaye Ulubay Başkent Üniversitesi Göğüs Hast. AD TTD Kış Okulu, Şubat 2018 Spirometri Standart spirometre kullanarak akciğer fonksiyonlarını ölçmeye
DetaylıAKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015
AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu
DetaylıHIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi
HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit
Detaylıİskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ
İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki
DetaylıENFEKSİYON SEKELLERİ
ENFEKSİYON SEKELLERİ Postenfeksiyöz Bronşiyolitis Obliterans Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesi Bronşiyolitis Obliterans (BO) Alt solunum
DetaylıTÜTÜN VE ASTIM. Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri
TÜTÜN VE ASTIM Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri Kısa Dersimizin Hedefleri KISA DERSİMİZİN AMACI: Öğrencileri tütünün astım üzerindeki zararlı etkileri ile astım hastalarına ve ebeveynlerine
Detaylı27.09.2012. Testlerinin Değerlendirilmesierlendirilmesi. A.Ü. Tıp Fakültesi ACİL TIP A.B.D. Dr. Murat BERBEROĞLU
Solunum Fizyolojisi ve Solunum Fonksiyon Testlerinin Değerlendirilmesierlendirilmesi Solunum sistemi fizyolojisi Ventilasyon; havanın alveollere girip çıkması. Pulmoner gaz değișimi; alveol ve kapiller
DetaylıSunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV
Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV
DetaylıYaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011
Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını
DetaylıAmeliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna
Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyatın Riski Ameliyatın Riski Major akciğer ameliyatı yapılacak hastalarda risk birden fazla faktöre bağlıdır. Ameliyatın Riski
DetaylıGöğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine
Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına
DetaylıKronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı
Kronik Öksürük Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Epidemiyoloji Polikliniklerde en sık 5. şikayet %88-100 neden saptanıyor Spesifik tedavi
DetaylıBRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ. Prof. Dr. Tunçalp Demir
BRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ Prof. Dr. Tunçalp Demir BRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ 1.)REVERSİBİLİTE 2.)BRONŞ PROVOKASYON TESTLERİ REVERSİBİLİTE Tanım Havayolu obstrüksiyonu bulunan olgularda, farmakolojik bir
DetaylıOLGU 3 (39 yaşında erkek)
Yakınma OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yaklaşık dört aydır öksürük, Kanlı balgam çıkarma, Göğüs ağrısı ve halsizlik yakınmaları Özgeçmiş Beş yıl önce çekilen akciğer radyogramında sağ üst ve alt zonda tespit
DetaylıRENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ
RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden
DetaylıÇOCUKLARDA SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı
ÇOCUKLARDA SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Akciğer fonksiyon testleri değerlendirilen fonksiyonlara göre çeşitli gruplara ayrılır
DetaylıKOAH PATOGENEZİ VE FİZYOPATOLOJİSİ
İlknur BAŞYİĞİT Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Kocaeli, Türkiye e-mail: ilknur.basyigit@gmail.com PATOGENEZ Zararlı partikül ve gazlara karşı hava yollarında ve akciğer
DetaylıDünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)
Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h) Sağlık Sisteminde Karışıklığa Yol Açabilecek Gelişmeler Bekleniyor Sağlık harcamalarında kısıtlama (dünya
DetaylıTütün Kullanımı Hastalık Yükü ve Epidemiyolojisi
Tütün Kullanımı Hastalık Yükü ve Epidemiyolojisi Doç.Dr.Mustafa N.İLHAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı mnilhan@gazi.edu.tr Sağlık Tanımı (DSÖ) Yalnızca sakatlık ve hastalık
DetaylıKronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Koruma, Tanı ve Tedavi Raporu 2014
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Koruma, Tanı ve Tedavi Raporu 2014 Prof. Dr. Ali Kocabaş, Prof. Dr. Sibel Atış, Prof. Dr. Lütfi Çöplü, Prof. Dr. Ertürk Erdinç, Uzm. Dr. Begüm Ergan, Prof. Dr.
DetaylıTÜM DÜNYADA KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR
Pediatrik Astım TÜM DÜNYADA 300.000 KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü: GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTİ PARAMETRELERİNİN TANIMLANMASI. Dr. Candan Öğüş Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
SOLUNUM FONKSİYON TESTİ PARAMETRELERİNİN TANIMLANMASI Dr. Candan Öğüş Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Sunu planı Solunum fonksiyon testleri endikasyonları, kontrendikasyonları
DetaylıPulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri
Pulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri Nilay Orak Akbay*, Züleyha Bingöl*, Nuran Gökbulut*, Esen Kıyan*, Ekrem Bilal Karaayvaz**, Mehmet Kocaağa**, Ahmet Kaya
DetaylıÇocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler
Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler Dr.Ersoy Civelek Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji SUAM ersoycivelek@gmail.com Çocuklar
DetaylıTürkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar
Verem Haftası etkinlikleri çerçevesinde Akkuş İlçe Sağlık Grup Başkanımız Dr. Mustafa AKDOĞAN 18/01/2010 tarihinde ilçemizde çalışan din adamları ve halka yönelik verem hastalığı ile ilgili çeşitli bilgiler
DetaylıEğitim Yılı. Dönem V. Göğüs Hastalıkları. Staj Eğitim Programı
2018-2019 Eğitim Yılı Dönem V Göğüs Hastalıkları Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Prof. Dr. Mesut A. ÜNSAL Doç. Dr. Eyüp Burak SANCAK Dr. Öğr. Üyesi
DetaylıOBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU
OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU Dr. Gökhan Kırbaş Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi TORAKS DERNEĞİ UYKU BOZUKLUKLARI ÇALIŞMA GRUBU MERKEZİ KURSLAR
DetaylıSOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI
SOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Sibel KÜÇÜK Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Solunum Sistemi Hastalıklarında Evde Bakımın Amacı Progresyonu önlemek,
DetaylıASTIMDA SOLUNUM TESTLERİ. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu
ASTIMDA SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu SFT NİN N ASTIMDA YERİ Tanı Ayırıcı tanı Farklı fenotiplerin ayırımı Patogenezin irdelenmesi Ağırlık k derecesinin belirlenmesi İzlem SFT NİN
DetaylıSolunum Sistemi Fizyolojisi
Solunum Sistemi Fizyolojisi 1 2 3 4 5 6 7 Solunum Sistemini Oluşturan Yapılar Solunum sistemi burun, agız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronslar, bronsioller, ve alveollerden
DetaylıTTD Kış Okulu 2016 Havayolu Hastalıkları Modülü. Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen
TTD Kış Okulu 2016 Havayolu Hastalıkları Modülü Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen Olgu 1: 46y, E. 8 yıldır as0m tanısıyla takipli Son 3 aydır artan yakınmaları var: Ha=ada 4-5 gün semptomları var Ayda 3-4 kez nokturnal
DetaylıDİNAMİK VE STATİK AKCİĞER VOLÜMLERİ
DİNAMİK VE STATİK AKCİĞER VOLÜMLERİ Prof Dr Sevgi BARTU SARYAL AÜTF Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı AKCİĞER VOLÜMLERİ STATİK Zamanla ilişkilendirilmeden manevraların tamamlanması esasına dayanır DİNAMİK
DetaylıTürk Toraks Derneği. Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr. Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society
Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Astım ve Allerji Çalışma Grubu Rehberin
DetaylıTaner KÜÇÜKCERİT, Atakan ERKILINÇ. Halide OĞUŞ, Füsun GÜZELMERİÇ, Tuncer KOÇAK Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Taner KÜÇÜKCERİT, Atakan ERKILINÇ. Halide OĞUŞ, Füsun GÜZELMERİÇ, Tuncer KOÇAK Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği Giriş ve Amaç
DetaylıVENTİLATÖR GRAFİKLERİ NASIL YORUMLANIR?
VENTİLATÖR GRAFİKLERİ NASIL YORUMLANIR? Doç. Dr. N. Defne Altıntaş Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları AD, Yoğun Bakım BD Mart 2017 defne98hac@yahoo.com Ventilatör Grafikleri Dalga form grafikleri: Basınç
DetaylıAKCİĞER HACİM VE KAPASİTELERİ. Prof. Dr. H. Oktay SEYMEN 2006
AKCİĞER HACİM VE KAPASİTELERİ Prof. Dr. H. Oktay SEYMEN 2006 Genel çerçeve Ölü boşluk tayinleri a)anatomik b) Fizyolojik ölü boşluk Akciğer hacim ve kapasiteleri Fonksiyonel rezidüel kapasite tayini a)açık
DetaylıUYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...
UYKU Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... Sırça tastan sihirli su içilir, Keskin Sırat koç üstünde geçilir, Açılmayan
DetaylıDoç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri
Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Sema Umut
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Sema Umut SPİROMETR ROMETRİK İNCELEME Solunum fonksiyonlarını değerlendirmede erlendirmede kullanılan lan temel testtir. Spirometre soluk alıp verme sırasında oluşan akım veya
Detaylı1. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya
1. OLGU Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 49 yaşında kadın hasta, ev hanımı Yakınması: Öksürük, balgam Hikayesi: Yaklaşık 2 aydır şikayetleri olan hasta akciğer grafisinde lezyon görülmesi üzerine merkezimize
DetaylıPULMONER REHABİLİTASYONDA SOLUNUM İŞİ VE NEFES DARLIĞINI AZALTMA YÖNTEMLERİ. Doç. Dr. Fzt. Sema Savcı H.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu
PULMONER REHABİLİTASYONDA SOLUNUM İŞİ VE NEFES DARLIĞINI AZALTMA YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Fzt. Sema Savcı H.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Ventilatuar Limitasyon Dispne Aktivitenin azalması Fonksiyon
DetaylıHavayolu klirensi bozuk hastaya yaklaşım. Prof. Dr. Sema Savcı Fizyoterapist H.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu
Havayolu klirensi bozuk hastaya yaklaşım Prof. Dr. Sema Savcı Fizyoterapist H.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Hava yolu temizleme teknikleri Solunum mekanikleri Hasta tanımlaması Modalitelerin
DetaylıYaşlılarda düzenli fiziksel aktivite
Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği
DetaylıSAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane
DetaylıATRİYAL FİBRİLASYON Atriyal fibrilasyon En sık görülen aritmi Epidemiyoloji Aritmiye bağlı hastaneye yatanların 1/3 ü AF li. ABD de tahmini 2.3 milyon, Avrupa da 4.5 milyon insan AF ye sahip. Sıklığı
Detaylıİnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar
İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.
DetaylıIX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik
Detaylı3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya
3. OLGU Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 43 yaşında erkek hasta, çiftçi Yakınması: Öksürük, balgam, balgamla karışık kan tükürme, nefes darlığı Hikayesi: Yaklaşık 5 aydır öksürük ve balgam yakınması olan
DetaylıGARD Türkiye Projesi. Kronik solunum hastalıkları Evde Sağlık Hizmetleri
GARD Türkiye Projesi Kronik solunum hastalıkları Evde Sağlık Hizmetleri KBYM Triaj Bilgilendirme Eğitim İleri teknoloji hastaneleri 2. Basamak hastane Evde bakım I. basamak Acil Servisler Özel bakım kuruluşları
DetaylıATS 16-20 mayıs 2015-Denver. Dr. Zühal Karakurt
ATS 16-20 mayıs 2015-Denver Dr. Zühal Karakurt 1 17 mayıs 2015-Denver Oturum: Pulmonary critical care and sleep medicine: finding value in medicine in the era of modern medicine Bu oturumda hasta bakımı,
DetaylıAstım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum
Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle
DetaylıİDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir
İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir IIP (İdiopatik İnterstisyel Pnömoniler) 2002 yılında ATS-ERS bir sınıflama
DetaylıAstım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi
Bölüm 17 Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Dr. Gülhan AYHAN ve Dr. Ömer AYTEN Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların
Detaylı17.08.2012-KOAH TEDAVİSİNDE SFT ZORUNLULUĞUNUN KALDIRILMASINA HÜKMEDEN SUT MADDELERİNE YÖNELİK SPÇG GÖRÜŞÜ
17.08.2012-KOAH TEDAVİSİNDE SFT ZORUNLULUĞUNUN KALDIRILMASINA HÜKMEDEN SUT MADDELERİNE YÖNELİK SPÇG GÖRÜŞÜ GİRİŞ Ülkemizde KOAH prevalansı 40 yaş üzeri erişkin nüfusta %19 dur, diğer bir ifadeyle yaklaşık
DetaylıKANSER İSTATİSTİKLERİ
1 KANSER İSTATİSTİKLERİ Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunudur. Tanı olanaklarının gelişmesi ve
DetaylıKor Pulmonale hipertrofi dilatasyonu
KOR PULMONALE Kor Pulmonale Kronik Kor Pulmonale ; Akciğer, göğüs duvarı veya solunum merkezi patolojileri sonucunda oluşan sağ ventrikül hipertrofi ve/veya dilatasyonudur. Kronik akciğer hastalıkları
DetaylıPrediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi
Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun
DetaylıSolunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"
Solunum Fizyolojisi Solunum: O 2 'nin taşınarak hücrelere ulaştırılması, üretilen CO 2 'in uzaklaştırılması." Bu işlevin gerçekleştirilebilmesi için üç sistem koordinasyon içinde çalışır:" " Solunum sistemi"
DetaylıKRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI OLGULARINDA FONKSİYONEL VE FİZYOLOJİK PARAMETRELERİN MORTALİTE ORANI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ
T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABİLİM DALI KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI OLGULARINDA FONKSİYONEL VE FİZYOLOJİK PARAMETRELERİN MORTALİTE ORANI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ
DetaylıKRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD
KRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD OLGU 58 y E hasta 10.01.2017 de son aylarda eforla artan nefes darlığı, öksürük, yorgunluk Özgeçmiş: 10 yıldır
Detaylı