Düşünceler. Bucephalus un savaşta öldüğü = 4 olduğu

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Düşünceler. Bucephalus un savaşta öldüğü. 2 + 2 = 4 olduğu"

Transkript

1 4 Düşünceler Bir önermesel cümle, bir şey iddia eden/öne süren (öneren) bir cümledir. Frege gibi biz de, bir düşüncenin böyle bir cümle ile ifade edildiğini (bildirildiğini/beyan edildiğini) söyleyelim. Düşünce, bir cümle anlaşıldığında edinilen/idrak edilen şeydir. Örneğin, ve Bucephalus un savaşta öldüğü = 4 olduğu sırasıyla Bucephalus savaşta öldü ve = 4 cümleleriyle ifade edilen düşüncelerdir. Bir cümle ile ifade edilen düşüncenin cümlenin kendisinden farklı bir şey olduğuna dikkat etmek önemlidir. Aynı düşünce pek çok farklı dilde ifade edilebilir. Bu kitabın sarı olduğu hem The book is yellow hem de Das Buch ist gelb ile ifade edilen bir düşüncedir. İngilizce konuşanlar bu düşünceyi birinci cümle ile, Almanca konuşanlar ise ikinci cümle ile ifade eder ve idrak ederler. Bundan başka, aynı dilin iki cümlesi de aynı düşünceyi ifade edebilir, Veli, Cem i yendi ve Cem, Veli ye yenildi cümlelerinde olduğu gibi. Düşünceler bir sayfadaki yazı işaretleri değildirler. Düşünceler hiçbir biçimde fiziksel şeyler değildir. Ama onları, Frege nin yazıları bağlamında, psikolojik öğeler gibi de görmemek gerekir düşünce sözcüğüne ilişkin sahip olduğumuz psikolojik bağlamaların/birleştirmelerin hakim etkisi altında kalsak bile. Ben bir düşünce ile, düşünmedeki öznel performansı (işlemleri) değil, ama bu performansın/bu işlemlerdeki, birden çok düşünen kişinin ortak malı olabilen nesnel içeriğini anlıyorum. 1 Düşünürken bir kişinin zihninde varolan şeyler, ne olurlarsa olsunlar özneldirler (yani, mahremdirler ya da sadece bir tek düşünücüye aittirler). Oysa düşünme ile ifade edilen veya edinilen şey düşünce veya içerik nesneldir, zira birden çok düşünücü tarafından ifade edilebilir ve edinilebilir. Beş duyudan hiçbiri ile algılanabilir olmamaları ile, düşüncelerin fiziksel nesnelerden farklı olduklarını (ama ideler gibi psikolojik öğeleri andırdıklarını) görüyoruz. Ve mahrem bir biçimde, bireysel bir zihinde ikamet etmemeleri, tersine birden çok öznenin erişimine açık olmaları ile, onların psikolojik nesnelerden farklı olduklarını (ama gezegenler, taşlar ve elektronlar gibi fiziksel nesneleri andırdıklarını) görüyoruz. Düşüncelerin bu anlamda, aynı 1 Sense and Reference, 32, dipnot.

2 fiziksel nesneler gibi, nesnel oldukları söylenir. Bu bölümde düşüncelere uygulandığı haliyle Frege nin nesnellik kavramına dair daha ileri bir anlayış geliştireceğiz. Bir Cümlenin Duyumu Duyum ve Gönderge Üzerine de Frege bize bir cümlenin bir düşünce içerdiğini, temel anlam kategorilerinin duyum ve gönderge olduğunu, ve düşüncenin bu düşünceyi içeren cümlenin göndergesi olamayacağını anlatır. Neticede, bir düşüncenin bu düşünceyi ifade eden cümlenin duyumu olduğu sonucuna varır. Şu pasajı göz önüne alın: Şu an için, cümlenin bir göndergeye sahip olduğunu farz edelim. Eğer cümledeki bir sözcüğü, aynı göndergeye ama farklı bir duyuma sahip bir başkası ile yer değiştirirsek, bunun cümlenin göndergesi üzerinde bir etkisi olamaz. Yine de, böyle bir durumda düşüncenin değiştiğini görebiliriz; zira Sabah Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir cümlesindeki düşünce, Akşam Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir cümlesindeki düşünceden farklıdır. Akşam Yıldızı ile Sabah Yıldızının aynı yıldız olduklarını bilmeyen bir kişi, mesela, bir düşünceyi doğru ötekini yanlış kabul edebilir. Düşünce, demek ki, cümlenin göndergesi olamaz, bunun yerine cümlenin duyumu olarak alınmalıdır. 2 Buradaki ana husus şudur. Eğer cümleler bir biçimde gönderme yapıyorsa, iki cümle aynı göndergeye sahip olabilir ama farklı düşünceleri ifade edebilirler. Eğer Frege haklıysa, bu durumda, elbette düşünce bir cümlenin göndergesi olamaz. Şimdi Frege nin kanıtını açalım. Kişi, Sabah Yıldızının Güneşin aydınlattığı bir cisim olduğuna inanabilir, ama Akşam Yıldızının Güneşin aydınlattığı bir cisim olduğuna inanmayabilir. Çünkü böyle bir kişi bu yıldızların aynı yıldız olduklarını bilmiyor olabilir, ve belki de Akşam Yıldızının kendi ışığı ile parladığına inanıyor olabilir. Dolayısıyla, Frege nin düşüncelerin aynılığı ölçütüne (son bölümde ele alınmıştır) göre, ve (i) Sabah Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir (ii) Akşam Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir farklı düşünceleri ifade ederler. Bu, Frege nin kanıtının birinci kısmıdır. Fakat düşüncelerin cümlelerin göndergeleri olmadıklarını göstermek için, ilave olarak (bunun gibi bir örnek durumda) bu iki cümlenin gerçekte aynı göndergeye sahip olduklarını göstermek gerekir. Sabah Yıldızı nın göndergesinin Akşam Yıldızı nın göndergesi ile aynı olduğuna dikkat ediniz. Her ikisi de Venüs tür. Ve Güneşin aydınlattığı bir cisimdir deyiminin (i) cümlesinde sahip olduğu gönderge ile (ii) cümlesinde sahip olduğu gönderge aynıdır. Çünkü Güneşin aydınlattığı bir cisimdir her iki cümlede de bulunduğu için, aynı şeyi anlatıyor (yani, aynı duyumu ifade ediyor). Duyum göndergeyi belirlediğine göre, duyumların aynılığı göndergelerin aynılığını gerektirir. Bir gönderge birden fazla duyumla belirlenmiş olsa bile, tek bir duyum daima aynı göndergeyi belirler. Dolayısıyla, eğer her bir cümlenin özne terimleri ( Sabaha Yıldızı ve Akşam Yıldızı ) aynı göndergeye sahipse ve her bir cümlenin yüklem terimleri (her ikisi de Güneşin aydınlattığı bir cisimdir ) aynı göndergeye sahipse, bu 2 Sense and Reference, 32.

3 durumda bu iki cümlenin göndergeleri de (eğer bir göndergeleri varsa) aynı olmalıdır. Cümlelerimizin kısımları gönderge bakımından kıyaslandığında birbirinden ayırt edilemezdirler, dolayısıyla cümlelerin bütünü de gönderge bakımından birbirinden ayırt edilemez olmalıdır. Frege yukarıdaki alıntıda yer değiştirmeye dair bir temel ilkeyi kullanıyor: Eğer cümledeki bir sözcüğü aynı göndergeye ama farklı bir duyuma sahip bir başkası ile yer değiştirirsek, bunun cümlenin göndergesi üzerinde bir etkisi olamaz. Bu görüş en genel biçimiyle, bir cümlenin göndergesinin özsel olarak bu cümlenin bileşen kısımlarının göndergesine dayandığını belirtmektedir: Eğer b, C cümlesindeki bir bileşen ifade ise, ve b ile b aynı göndergeye sahipse, bu durumda C deki b ile, b yer değiştirince C nin göndergesi değişmez. Bu ilkenin sezgisel bir çekiciliği vardır. Gönderge, bir ifadenin hakkında olduğu şeydir. Ve bahse konu olan mevzunun bizzat aynı mevzu ile cümlede yer değiştirmesi, cümlenin hakkında olduğu şeyi değiştirmeyecektir. Mesela, Bucepahlus savaşta öldü cümlesinde Bucephalus ile İskender in favori atı yer değiştirince İskender in favori atı savaşta öldü cümlesini elde ederiz. Bucephalus ve İskender in favori atı aynı şeye gönderme yaptıkları için, bu iki cümlenin aynı olgu durumu hakkında olmaları, yani, aynı göndergeye sahip olmaları şaşırtıcı değildir. Bununla benzerlik içinde, Sabah Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir cümlesinde Sabah Yıldızı ile Akşam Yıldızı nı yer değiştirmek cümleyi Akşam Yıldızı Güneşin aydınlattığı bir cisimdir haline getirir. Ama bu değiştirme cümlenin göndergesini değiştirmeye yetmez, zira bahse konu olan mevzuyu, yani, cümlenin hakkında olduğu şeyi değiştirmeye yetmez. Bu iki cümle, eğer cümleler gönderme yapıyorlarsa, aynı göndergeye sahiptir. Neden bir cümlenin bir göndergesi olduğunu düşünüyoruz? Bu soruyu gelecek bölümde cevaplayacağız. Şimdilik, eğer bir cümlenin bir göndergesi varsa, bu cümleyle ifade edilen düşüncenin cümlenin göndergesi gibi işlev göremediğini, ama sadece duyumu gibi işlev gördüğünü belirtmek yeterlidir. Şimdi kanıtı özetleyelim: 1. Bu iki cümlemiz (yukarıdaki (i) ve (ii) ) farklı düşünceler içeriyorlar, zira birine inanıp diğerine inanmamak mümkündür. 2. Bu iki cümlemiz aynı göndergeye sahipler (eğer bir göndergeleri varsa), zira onların karşılık gelen bileşen-ifadelerinin göndergeleri aynıdır. 3. Dolayısıyla, bir cümlede içerilen düşünce bu cümlenin göndergesi değildir. 4. Şimdi, temel anlam kategorileri duyum ve göndergedir. 5. Bu yüzden, bir cümlede anlamsal bakımdan içerilen düşünce, bu cümle ile ifade edilen duyum olmalıdır. Düşünce, demek ki, bir cümlenin göndergesi değil, duyumudur. Bir düşünce bir cümle ile ifade edilir ve bu cümleyi anlayan bir kişi tarafından edinilir/idrak edilir. Fakat bütün cümleler, Frege nin bu terimi kullandığı anlamda, düşünce içermezler.

4 Düşüncenin Doğruluk-Biçilebilirliği Bir düşünce, Frege için, doğruluk sorusunun kendisi için bir biçimde gündeme geldiği bir şeydir. 3 Bu sebepten ötürü sadece belirli cümleler düşünce ifade ederler. Arzular veya ricalar ifade eden cümleler kural dışıdır. Sadece, kendileri vasıtasıyla iletişim kurduğumuz veya bir şeyi öne sürdüğümüz cümleler göz önüne alınırlar. 4 Kapıyı kapat gibi bir rica veya Saatin var mı? gibi bir soru bir düşünce ifade etmez, zira kendileri için doğruluk sorusunun gündeme geldiği türden bir şey değildirler. Bir düşünce bir önermesel cümlenin duyumudur, bir şey öne süren veya bir şeyin doğruluğunu iddia eden cümlenin. Veya daha özenli söylersek, bir düşünce doğru veya yanlış olabilen bir cümlenin duyumudur. Frege 1925 de öldü dediğim zaman, bir şeyin doğru olduğunu iddia etmiş oluyorum. Bunu benim bileşik sözcem Eğer Frege nin çocukları olduysa, küçük yaşta öldüler ile karşılaştırın. Bu yargıda bulunmakla, Frege nin çocuk sahibi olduğunun doğru olduğunu iddia etmiş olmuyorum. Ama Frege nin çocukları oldu cümlesini bir önermesel cümle gibi ele alıyorum, zira bu cümlenin söylediği ve doğru veya yanlış olabilen şeyi ele alıyorum. Gerçekte, eğer Frege nin çocuk sahibi olduğu doğru ise, o halde bir diğer şeyin de doğru olması gerektiğini iddia ediyorum. Dolayısıyla, doğruluk sorusu, adeta koşullu bir anlamda gündeme geliyor. Frege nin çocuk sahibi olduğu düşüncesi, doğruluk veya yanlışlık bakımından değer biçilebilir bir biçimde ele alınıyor. Dolayısıyla, Frege nin çocukları oldu cümlesi bu bağlamda önermesel bir cümledir, ben bu cümleyi Frege nin gerçekten de çocuk sahibi olduğunu iddia etmek için kullanmıyor olsam bile. Önermesel cümleler doğruluk iddiası taşıyan/doğru olmaya namzet düşünceleri ifade ederler. Bir cümlenin önermesel olduğunu söylemek, bir cümlenin bildiri cümlesi olduğunu söylemekten farklı olarak, o cümlenin dilbilgisi (grameri) hakkında bir şey söylemek değildir sadece. Bildiri cümleleri, soru soran veya emir veren, sırasıyla soru cümleleri veya emir cümleleri ile karşıtlık içinde, bir bildirimde bulunmanın dilbilgisine sahiptirler. Pek çok söylem alanında, bildiri cümleleri doğruluk veya yanlışlık için birer adaydırlar. Bütün bildiri cümlelerinin hepsi de sözcüğün dar anlamında düşünce ifade etmezler, çünkü bazı bildiri cümleleri doğruluk veya yanlışlık sorusunun gündeme gelmediği bir bağlamda kullanılırlar. Kurgusal söylem, mesela, doğruluk iddiası taşımayan bildiri cümleleri içerir. Franz Kafka nın Metamorfoz unda Gregor Samsa uyandığında kendisini azman bir hamam böceğine dönüşmüş buldu cümlesine rastlarız. Bu cümle bir bildiri cümlesidir. Bir bakıma bir şeyi bildiriyor, ama Kafka bu cümleyi sözcüğü sözcüğüne bir doğruluk iddiası taşıyan bir yargıda bulunmak için kullanmıyor. Yani, Kafka burada hakiki bir önermede bulunmuyor. Ve bizden de bu cümleyi sanki doğruluğa aday bir cümle gibi ele almamızı istemiyor. O bir resim yapıyor, ya da bir hikaye anlatıyor. Belki de bizde bir estetik tepki uyandırmaya çalışıyor. Sanatçı ne yapıyor olursa olsun, dünya hakkında önermelerde bulunmuyor veya ilgili durumda doğruluğa erişmeye çalışmıyor. O halde, bir bildiri cümlesinin bir durumu/koşulları betimleyen bir cümle olduğunu söyleyebiliriz, ama bütün bildiri cümleleri doğruluk-değeri ile ilgili anlamda kullanılmazlar. Önermesel cümle tabirini doğruluk-değeri ile ilgili anlamda kullanılan cümlelere hasredeceğiz. Frege nin dil üzerine olan çalışması kasıtlı olarak bildirisel söylemin bu önermesel kısmıyla sınırlandırılmıştır. Ve düşünceler Frege için, önermesel kılgı içinde ifade edilen doğruluk-biçilebilir şeylerdir. 3 Thoughts, Thoughts, 62.

5 Frege, her ne kadar bizler elbette belirli bir cümlenin doğru olduğunu söylesek de, doğru veya yanlış olabilenin cümlenin kendisi, semboller dizisinin kendisi olmadığını özellikle ileri sürmektedir. Mesela, Çimen yeşildir cümlesinin doğru olduğunu söylerken haklıyız. Ama semboller (veya nesnelerin herhangi bir kümesi) doğru veya yanlış olabilen türden şeyler değildirler. Bu yargıyı burada kısaca değerlendireceğiz. Eğer bu yargı doğru ise, bu durumda bir cümlenin doğru olduğunu söylemek, Frege nin görüşüne göre, bu cümlenin ifade ettiği (veya söylediği) şeyin doğru olduğunu söylemenin kısaltılmış bir biçimi olmalıdır. Çimen yeşildir cümlesi ancak söylediği şey doğru olduğu için doğrudur. Bu cümle çimenin yeşil olduğunu söylüyor, ve çimenin yeşil olduğu ise bir düşüncedir, bir cümle değildir. Veya en azından, Frege konuyu böyle tasarlayıp kavramaktadır. Biz bunun için burada, Frege nin dediği gibi, bu cümle doğrudur kısaltılmış ifadesini kullanabiliriz, ama elbette bizim kastedeceğimiz şey, asıl, bu cümle ile ifade edilen düşüncenin doğru olduğudur. Şimdi sorumuza dönelim. Neden bir nesne kümesi sözcüğün dolaysız anlamında doğru veya yanlış olamaz? Bir sembol dizisi kendi başına (ham haliyle Çimen yeşildir yazısı gibi) doğru veya yanlış olmaya tek bir sembolden daha fazla yetili değildir. Neden Ç sembolü doğruluk-biçilebilir değildir? Bir sembol, doğruluk veya yanlışlık sorularına konu olan türden bir şey değildir. Neden Çi sembolleri kümesi doğruluk veya yanlışlığa yetili değildir? Çünkü i yi Ç nin yanına yerleştirmek, doğru veya yanlış olmaya yetili olmayan bir şeyi doğru veya yanlış olmaya yetili olan bir şeye dönüştürme gücüne, kendi başına sahip değildir. Bu ekleme ile kişinin elde ettiği şey, yine doğru veya yanlış olmaya yetili olmayan bir başka öğedir; ve bu durum, sembollerin ve boşlukların herhangi bir kümesi için de böyledir. İlave semboller (ve boşluklar) kendi başlarına başlangıçtaki sembol dizisinin doğasına, bu diziyi doğru olmayı hedefleyen bir şeye dönüştürebilecek, hiçbir şey eklemezler. Kendi başına sembol dizileri, bir taş yığınından daha fazla doğruluk-biçilebilir değildirler. Yığına ne kadar çok taş eklediğiniz önemli değildir, böyle yapmakla doğruluğa namzet bir şeyi asla elde etmezsiniz. Düşünceleri başka türde şeylerden ayırt eden, onların doğru veya yanlış olmaya yetili olmalarıdır. Düşünceler doğruluk-değerinin başlıca yüklenicileridir. Düşünceye dair uygun bir kuram bunun nasıl böyle olduğunu açıklamalıdır, veya en azından, düşüncelerin bu özel niteliğe sahip oldukları olgusunu dışarıda bırakmamalıdır. Yani, düşünceler özel unsurlardan yapılmış olmalıdırlar, öyle ki, bunlar birbirleriyle, bir doğruluk-değerine sahip olma imkanını doğuran bir biçimde ilişkili olmalıdırlar. Frege nin, düşüncelerin nasıl yapılanması gerektiğine ilişkin bu özel yaklaşımı, anlama girişimine birazdan yine döneceğiz. Önce bir özetleyelim. Bir düşünce bir önermesel cümlenin duyumudur dolaysız anlamında doğruluğa ulaşmak için kullanılan, veya bir şeyi mevcut durum gibi öne süren bir cümlenin. Doğruluk-biçilebilir bir öğe oluşturmaya özel olarak elverişli parçalardan oluşmamış hiçbir şey doğru (veya yanlış) değildir. Dolayısıyla cümleler, yani kendi başına sözdizimsel diziler, doğruluk-değerinin yüklenicisi değildirler. Doğru veya yanlış olmaya yetili olan düşüncedir. O halde soru şu oluyor: bu özsel niteliğe sahip olması için bir düşünce nasıl olmalıdır? Düşüncelerin nasıl bir yapısı vardır?

6 Düşüncenin Bileşimsel Yapısı Düşünce, ya da bir cümlenin duyumu, bileşen ifadelerin duyumlarından yapılmıştır. Bir düşünce kısımlardan/parçalardan yapılmıştır veya bunlarla belirlenmiştir. Neden böyle düşünmeliyiz? Potansiyel olarak sonsuz sayıda çok, anlaşılabilir cümle bulunduğunu unutmayalım; bundan dolayı da sonsuz sayıda düşünce idrak edilebilir: beş artı birin altıya eşit olduğu, beş artı ikinin yediye eşit olduğu, beş artı üçün sekize eşit olduğu, ve bunun gibi. Bizler sıklıkla yeni cümlelerle karşılaşırız ilk defa karşı karşıya geldiğimiz cümleler, Hırvat paraşütçü mor bir taksi sürüyor. gibi. Onlar daha karşımıza çıkar çıkmaz, anlamlarının bize öğretilmesine gerek olmaksızın, yeni cümleleri anlamak nasıl mümkün oluyor? Potansiyel olarak sonsuz sayıdaki cümleleri anlamak sonlu bir zihin için nasıl mümkün oluyor? Frege nin buna bir cevabı vardır: Dilin yapabildikleri hayret verici bir durumdur. Sadece birkaç hece ile, dil, hesap edilemez sayıda düşünceleri ifadelendirebilir, öyle ki, bir düşünce bir Yeryüzü sakini tarafından ilk defa kavrandığında bile, bu düşüncenin tamamen yabancısı olan bir başkası tarafından da anlaşılmasını sağlayacak, sözcüklerden oluşmuş bir biçim bulunabilir. Bir cümlenin parçaları birbirinden ayırt edilebilir olmasa ve böylece cümlenin yapısı düşüncenin yapısı için bir resim görevi görüyor olmasa, bu mümkün olmazdı. Bütün-parça ilişkisini düşüncelere uygularken, bir hata yapmamak adına, burada aslında mecazi konuşuyoruz; yine de bu benzetme o kadar elverişli ve genelde o kadar uygun düşüyor ki, durumdan duruma ortaya çıkan aksamalar bile canımızı sıkmıyor. 5 Hırvat paraşütçü hakkındaki düşünce, ben onu dile getirmezden evvel, belki de Yeryüzünde kimse tarafından edinilmiş değildi. Yine de ben onu bir kez sözcüklere döker dökmez, onu edinebildiniz/idrak edebildiniz. Bunu nasıl yaptınız? Göründüğü kadarıyla Frege nin cevabı, cümlenin yapısının (cümlenin parçalarının düzenlenişinin) düşüncenin yapısına (düşüncenin parçalarının düzenlenişine) dair bir resim gibi hizmet gördüğü, şeklindedir. Söz konusu cümlenin parçalarının nasıl işlev gördüğünü zaten anlıyor olduğunuz için, yeni düşüncenin parçalarını da idrak edersiniz. Yani, yeni düşünceyi meydana getiren bileşen duyumları edinirsiniz. Yeni cümlenin parçalarının düzenlenişi, yeni düşüncenin yapısını size telkin eder. Yani, bileşen duyumların yeni düşünceyi oluşturmak üzere (yani, cümlenin bütününün duyumunu oluşturmak üzere) birbirleriyle nasıl ilişkilendirileceğini sizin aklınıza getirir. Daha basit bir biçimde söylersek, bir cümlenin ifade ettiği düşünce bu cümlenin duyumudur. Ve bir düşünce gibi karmaşık/bileşik bir duyum, daha temel parçalarının bir fonksiyonudur. Eğer parçaları ve onların birbirleri ile ilişkili olma biçimini idrak ederseniz, bütünü de idrak edersiniz. Örneğin, taksinin mor renkli olduğu düşüncesini idrak etmek için, sadece taksi ve mor renklidir in duyumlarını idrak etmeniz ve bu duyumların birbirleriyle nasıl ilişkili olduklarını bilmeniz yeterlidir. Bu taksi mor renklidir cümlesi bu duyumların nasıl ilişkilendirileceklerini size telkin eder. Bu şekilde kişi yeni karşılaştığı cümleleri ve onlardan potansiyel olarak sonsuz sayıda olanını idrak etmeye yetilidir. Frege düşüncenin bileşimsel yapısının, bu dilsel yeteneği en iyi şekilde açıkladığına inanmıştı. Bir cümlenin yapısı bize, bu cümleye ait düşüncenin yapısına dair bir resim sunar. 5 Logical Investigations, P.T. Geach (ed.), Yale University Press, 1977, s. 55.

7 Bu diyagram birazcık yanıltıcıdır, çünkü düşünceler (doğaları gereği doğruluk-biçilebilir öğeler) basit bir toplama işlemi ile oluşturulamazlar. Bundan önceki kısımda belirttiğimiz gibi, doğruluk-biçilebilir-olmayan şeylerin birbirine eklenmesi ile daha büyük doğrulukbiçilebilir-olmayan şey kümeleri/yığınlarından başka bir şey elde etmeyiz. Bir adın ve bir yüklemin duyumlarının basitçe yan yana gelmeleri bir düşünceyi doğurmaz. Bundan sonraki kısımda göreceğimiz gibi, bunlar birbirleriyle çok daha ilginç bir ilişki içindedirler. Yine de, bu diyagram, düşünceleri dilin kullanımı vasıtasıyla edindiğimiz fikrini bir ölçüde yansıtıyor. Dili kullanımımız yoluyla, adların ve yüklemlerin duyumlarını ediniriz. Bu terimleri çeşitli biçimlerde birleştiren yeni cümleleri görmekle veya işitmekle, sınırsız sayıda yeni düşünceleri edinebilmeye yetiliyizdir. Bir cümlenin göndergesi gibi, bir cümlenin duyumu da (veya düşünce) bileşimsellikle anlaşılabilir. Düşüncenin bileşimselliği aşağıdaki yer değiştirme ilkesi ile ifade edilebilir: Eğer b, bir C cümlesinin bir bileşen ifadesi ise, ve b ile b aynı duyumu ifade ediyorlarsa, bu durumda C deki b ile, b yer değiştirince C nin duyumu değişmeyecektir. Marcus Antonius un son aşığı ve Marcus Antonius a son aşık olan aynı duyumu ifade ederler. Dolayısıyla düşüncenin bileşimselliği verili olduğunda, Marcus Antonius un son aşığı kendini öldürdü ile Marcus Antonius a son aşık olan kendini öldürdü nün aynı düşünceyi ifade etmeleri şaşırtıcı olmayacaktır. Bu, Kleopatra kendini öldürdü ve Marcus Antonius un son aşığı kendini öldürdü cümlelerinin birbirinden ayrı düşünceler ifade ettiklerini anladığımız durum gibi, şaşırtıcı-olmayan bir şeydir. Bileşimsellik ilkesini temel alan bu anlayış, Frege nin, düşüncelerin aynılığına ilişkin temel testinin sonuçlarıyla uyuşmaktadır; çünkü aynı anda Kleopatra nın kendini öldürdüğüne inanıp Marcus Antonius un son aşığının kendini öldürdüğüne inanmamak, mümkündür. Bu mümkündür, elbette eğer Kleopatra nın, Antonius un son aşığı ile bir ve aynı kişi olduğu bilinmiyorsa. Düşüncelerin birbirinden ayrılığı, demek ki, bileşen ifadelerin duyumları arasındaki farklılıklar ile; ve düşüncelerin aynılığı da, yine bileşen ifadelerin duyumlarının aynılığı ile açıklanabilir. Düşüncelerin bileşimselliğinin verili olduğu durumda, bir düşünce, onu oluşturan parçalar tarafından belirlenir. Fakat bir düşünceyi meydana getiren parçalar tam olarak nedir? Bir adın duyumu ve bir yüklemin duyumu ne demektir? Nasıl, doğru veya yanlış olabilen bir

8 şeyi, yani bir düşünceyi, ortaya çıkaracak şekilde birbirleri ile birleşmektedirler? Bir düşüncenin kısımları bütüne ne şekilde katılırlar? Fonksiyon-Değer Analizi Bir düşünce, onun bileşen kısımları tarafından belirlenir. Bir düşünce bir cümlenin duyumudur, ve düşüncenin söz konusu olan kısımları da cümleyi oluşturan terimlerin duyumlarıdır. Bu kısımlar/parçalar, mesela, Sokrates bilgedir cümlesindeki adın duyumu ve yüklemin duyumu olabilir. Bu cümleyle ifade edilen düşünce Sokrates adının duyumu ile bilgedir yükleminin duyumundan oluşmuştur. Şimdi, bir düşünce doğru veya yanlış olmaya yetili bir şeydir. Dolayısıyla bir adın duyumu ve bir yüklemin duyumu ne olurlarsa olsunlar, böylesi bir doğruluk-biçilebilirliği doğuran türden şeyler olmaları gerekir. Doğruluk-biçilebilirlikle ilgili kısımda öğrenmiş olduğumuz üzere, doğru veya yanlış olabilen şey, cümle değildir; çünkü bir adı bir yüklemle yan yana koymak, kendi başına, doğru veya yanlış olmaya yetili bir şey ortaya çıkarmaz. Bir semboller dizisi artı bir semboller dizisi, bize sadece daha uzun bir semboller dizisi verir. Şimdi, düşüncelerin doğruluk-biçilebilirliğini bu şekilde açıklamakta başarısız olduğu için, Frege nin eleştirdiği bir anlam kuramını göz önüne alalım. O zaman, doğruluk-biçilebilirlik dediğimiz, düşüncenin bu özsel karakterini açıklamada bir duyum kuramının neden daha uygun düştüğünü görmek için daha iyi bir konumda olacağız. Bir terimin anımının bu terimle birleştirilen ide olduğunu öne süren, ideci anlam kuramını, bir kez daha düşünün. Bu kuram Sokrates in anlamının bizdeki Sokrates idesi olduğuna, ve bilgedir in anlamının bizdeki bilgelik idesi olduğuna bizi inandırmak ister. Sokrates bilgedir in anlamı, o halde, bu iki idenin bir bileşimi olmalıdır. Fakat bir ideyi bir diğerinin karşısına koymakla elde ettiğimiz şey nedir? Olsa olsa iki ide elde ederiz. İki ide tek bir ideden daha fazla doğruluk-biçilebilir değildir. Buradaki anafikir, doğruluk-biçilebilir olmayan şeylerin sırf bir araya getirilmeleri ile doğruluk-biçilebilirlik doğurmadıklarıdır. Hiç şüphesiz, kişi, yukarıdaki örnekte ilgili bütün ideleri hesaba katmak konusunda kusurlu olduğumuzu iddia edebilir. Bu örnek durumda, ortada sadece Sokrates idesi ve bilgelik idesi yoktur, ama bir de dır idesi vardır. Ama bu kez de elimizde üç idenin bir kümesi olacaktır: Sokrates idesi, bilgelik idesi ve dır idesi. Hala doğru veya yanlış olmaya yetili herhangi bir şeyin alameti yoktur. Kişinin zihninde Sokrates-idesi ile bilgelik-idesi arasına dır-idesinin yerleştirilmesi, anlamsal yapıştırıcı gibi hizmet görmez. 6 Bir ideler kümesine zihinsel imgeler ilave etmekle bu kümenin bir düşünceye dönüşmesini beklemek, bir sergiye tablolar ilave etmenin bu sergiyi bir düşünceye dönüştüreceğini ummaya benzer. Böyle bir halde, sadece daha fazla tablolarımız olur. Aynı eleştiri Frege tarafından, terimleri eşbiçimli olarak ele alan her anlam kuramına karşı yöneltilmiştir. Eğer ad ve yüklemin her ikisi de aynı türden şeyleri ifade ediyorlarsa, bu durumda bu şeyleri ekleyerek yan yana koymak, hakkında doğruluk sorusunun gündeme geldiği bir şeyi üretemez. Şimdi Frege nin duyum kuramına dönelim. Bu görüşte, bir adın ve bir yüklemifadesinin birer duyumu vardır, ama bunlar çok farklı iki türden duyumu ifade ederler. Bir 6 Türkeçedeki dır ekinin İngilizcedeki karşılığı is yardımcı fiilidir ve İngilizcede is ad ile yüklem arasına geldiği için burada dır-idesinin araya gelmesinden bahsediliyor. Elbette Türkçe söz konusu olduğunda dır-idesi, ad-idesi ile yüklem-idesi arasına değil ikisinden sonra gelecektir (ç.n.).

9 adın duyumu tam dır, oysa, bir yüklemin duyumu böyle değildir. Bu farklılık, bir kez uygun şekilde anlaşıldığında, düşüncelerin doğruluk-biçilebilir karakterlerini açıklama amacını taşır. Frege fonksiyon/değer (argüman) ayırımını cebirden ödünç alarak, bunu, cümlelerin anlamsal özelliklerinin daha genel şekilde analizine uygulamaktadır. Şu fonksiyonu göz önüne alın: 2 + x = 5. Bu ifadede x, bir sayı değeri için bir yer-tutucudur. Bu sayı değeri bu yere yerleşene dek, bu formül eksik bir duyum ifade eder. Bu formül bize İki artı ( ) eşittir beş. demektedir. Fonksiyonlar böyle eksik bir doğaya sahiptirler. Onların delikleri vardır, ya da onların doymamış oldukları söylenir. Bir fonksiyondaki deliği dolduran, ya da doyuran şey bir değerdir (argümandır). Bu örnek durumda, ifadede bir sayı değerini yerleştirebiliriz. İfadede x i kaldırıp yerine 2 veya 7 yi koyduğumuzda, formül artık tam bir duyum ifade eder. Frege bir yüklem-ifadesinin duyumunu bir fonksiyon gibi, ve bir adın duyumunu da bir değer (argüman) gibi ele alıyor. bilgedir yüklemi, eksik/tamamlanmamış bir öğe olarak karşımıza çıkan bir duyumu ifade eder; sanki bu duyumda bir delik vardır. Onu ( ) bilgedir. şekline sokmak daha iyi olacaktır. Bir yüklem-ifadesi, yüklemde bulunmayı (yada bir nesneye bir özellik izafe etmeyi) hedeflediği için, ( ) bilgedir ifadesi eksiktir. Burada ifade edilen fonksiyon, onu doyuracak bir değer beklemektedir. Bir ad bu ifadeye yerleştirildiği zaman, adın duyumu, düşünceyi tamamlayacak şekilde (bu örnek durumda, yüklemi tamamlayacak şekilde) fonksiyonu doyurur. Şimdi bu tamlık yada doyum kavramına açıklık getirelim. Bir ifade, görevini tamamlayabilmesi için fazladan duyuma ihtiyaç gösterdiğinde bu ifadenin duyumu eksiktir ya da doymamıştır. Bir adın görevi bir nesneyi adlandırmaktır. ( ) nun öğretmeni eksik bir addır. Eğer bunda Platon u yerine koyarsak, adın duyumu tamamlanmış olur. Sokratesnesnesini, diğerleri içinden seçip ayırma görevini başarır. Diğer yandan, kendi başına Sokrates, bütünüyle tamamlanmış bir duyumu ifade eder; çünkü bir nesneyi adlandırabilmesi için fazladan duyuma ihtiyaç göstermez. Bir yüklem-ifadesinin görevi, bir nesneye bir şeyi yüklemek veya bir özelliği izafe etmektir. ( ) bilgedir ifadesi eksiktir, çünkü bu ifade bir şeye bilgelik yüklemeyi hedefliyor; ancak bir ad ile doyurulmadığı sürece bunu yapmayı başaramıyor. İlişkisel bir ifadenin görevi, iki veya daha fazla nesneyi bir biçimde ilişkilendirmektir. ( ) nun öğretmeni ( ) idi iki nesne arasında öğretmen/öğrenci ilişkisini ifade etmeyi hedefler. Bunu yapana değin doymamış kalır. Bir kez Sokrates ve Platon gibi iki ad ile doldurulduğunda, ifade iki nesneyi ilişkilendirmeyi başarır, çünkü artık Platon un öğretmeninin Sokrates olduğunu söyler duruma gelecektir. Bir adın duyumu gibi bir değer, tamdır, çünkü adlandırma görevini tamamlamıştır. Bir yüklemin veya ilişkisel bir ifadenin duyumu gibi bir fonksiyon ise, eksiktir, çünkü bir nesneye bir şeyi yükleme ya da bir veya iki nesneyi ilişkilendirmeye dair görevini tamamlamaya ihtiyaç duyar. Duyum ve Gönderge üzerine olan bölümde, bir adın duyumunu bir nesneyi belirlemenin bir yolu olarak ele almıştık. Peki bunun fonksiyon/değer analizindeki karşılığı nedir? Bir fonksiyondaki değer olarak bir nesneyi belirlemenin yolu nu nasıl anlamamız gerekiyor? Onu bir tam duyum olarak nasıl anlamalıyız? Aşağıdaki ifadeyi göz önüne alın:

10 Bu, tamamlanmış bir şeyi ifade ediyor, zira görevini yapmayı başarıyor. Bu ifadenin bir şeyi adlandırdığı varsayılır. Bir nesneyi adlandırabilmesi için, ilave duyuma ihtiyaç göstermez. Zaten bir nesneyi adlandırmaktadır, yani üç sayısını. Bir adın duyumu tamdır. Bu ifadenin, 3 sayısını seçip ayırmak için ya da belirlemek için bir yol sunduğuna dikkat ediniz; aynı Sabah Yıldızı ya da sabah semasındaki en parlak nesne deyimlerinin Venüs ü seçip ayırmak için bir yol sunması gibi. Bir adın duyumu, bir fonksiyondan farklı olarak, tamdır ya da doymuştur. Bir şeyle doldurulmayı beklemez. Onun bir nesneyi seçip ayırmakta başarılı olduğu söylenir ile, üç sayısını seçip ayırmak için bize bir yol sunulmuştur. Sabah Yıldızı ile, Venüs ü seçip ayırmak için bize bir yol sunulmuştur. Sokrates ile, seçip ayırılan adam Sokrates dir. Bir nesneyi seçip ayırmak için bir yol veya bir yöntem, bir adın duyumudur. Adı anladığımızda edindiğimiz/idrak ettiğimiz şey budur. Bu duyum, bir nesneyi seçip ayırmayı başardığında tamdır. Bu duyum bir yüklem ifadesinin duyumuna eklendiğinde, bir yüklemi tamamlar ve bir düşünce elde edilir. Bir yüklem ifadesinin duyumu bir adın duyumunu aldığında, bir düşünce meydana gelir. Doğru veya yanlış olmaya yetili bir şey oluşur şeklindeki matematiksel adı, daha önce ele aldığımız fonksiyona yerleştirebiliriz. Bu önceki fonksiyon, ( ) ile iki toplandığında eşittir beş, veya 2 + x = 5 idi. Burada x ile yer değişirse, bu yüklemi tamamlayan ve tam bir matematiksel düşünce oluşturan 2 + (2 + 1) = 5, elde edilir. Ve bilgedir ile ifade edilen fonksiyon, Sokrates in duyumunu değeri olarak aldığında, bir nesneye bilgelik izafe edilmesine dair görevi tamamlar ve benzer şekilde bir tam düşünce oluşur. Bu şekilde Frege, düşüncenin özsel olarak doğruluk-biçilebilir doğasını açıklamaya başladığımıza inanır. Bir yüklemin anlamsal değeri, doymamış bir duyumdur; tamamlanmayı doğası gereği bekleyen bir duyum. Mecazı azaltarak söylersek, bir yüklem-ifadesinin duyumu, yüklemede bulunmayı veya bir özellik atfetmeyi hedefler. Ama özelliğin hangi nesneye atfedileceğini kendi başına bize asla söylemez. Hangi nesnenin bu özelliğe sahip olduğu söylenene dek, yüklem eksiktir. Yani, böyle eksik bir ifade, eğer özellik-izafe etmeye dair temel amacını yerine getirecekse, ilave duyuma ihtiyaç gösterir. Dolayısıyla, eğer eksik bir yüklemi alır ve onu tamamlayan bir şeyi ona yerleştirirseniz, sonuç elbette bir tam yüklem olacaktır. Ve bir tam yüklem, doğru veya yanlış olmaya yetili olan bir şeydir. İdeci anlam kuramının, düşüncelerin doğruluk-biçilebilir doğasını açıklayamadığını, çünkü Sokrates idesini bilgelik idesinin yanına yerleştirmenin bize Sokrates in bilge olduğu düşüncesini nasıl verebildiğinin açık olmadığını hatırlayın. Bunun bize bütün sunduğu, zihinsel imgelerin bir kümesidir. Diğer yandan, duyum kuramı, duyumların doğaları arasında farklılık gözetir. Duyumlardan bazıları fonksiyonlar gibi, bazıları da değerler gibi davranır. Değerlerin doymuş, ve fonksiyonların doymamış doğası verili olduğu durumda, duyumların doğru veya yanlış olmaya yetili bir şeyi ortaya çıkaracak şekilde nasıl birleşebildiklerine ilişkin bir açıklamaya sahip oluruz. 7 Düşünceler doğruluk-değerinin başlıca yüklenicileridir. Dolayısıyla, onların kısımları doğru olmaya yetili bir şeyi oluşturacak şekilde birleşmelidirler. Bunu aklımızda tutarsak, duyumun doğasına dair çok daha açık bir görüş elde ederiz. Bir ifadenin duyumu, bir parçası olduğu düşüncenin doğruluk-biçilebilirliğine yaptığı katkıdır. Bir adın duyumu, kendisiyle bir 7 Bir fonksiyonun doğası ve ilgili konular hakkında tartışmalar için bkz. Frege nin makaleleri Function and Concept ve Concept and Object, her ikisi de M. Beaney (ed.), The Frege Reader içinde, Blackwell, 1997.

11 nesneyi belirlediğimiz bir yordam olmakla, katkıda bulunur. Bir nesneyi belirlemenin yordamı, bir kez, bir yüklemi belirlemenin yordamı ile birleştirildiğinde, söz konusu nesnenin söz konusu özelliği haiz olduğu düşüncesi oluşur. Ve bu nesnenin bu özelliği haiz olup olmadığı, hakkında doğruluk sorusunun gündeme gelebildiği bir şeydir. İşte bu şekilde, bir ifadenin duyumunun, düşüncelerin doğruluk-biçilebilir doğasına katkıda bulunduğu söylenir. Bundan başka, bir ifadenin anlamının, düşüncenin doğruluk-biçilebilirliğine katkıda bulunmayan herhangi bir parçası, ifadenin duyumunun parçası değildir. İdeler, ifadelerimizin/deyimlerimizin duyumları olamazlar, çünkü onlar bu şekilde katkıda bulunmayı başaramazlar. Zihinsel imgeler, doğru olmaya yetili yeni türde bir şeyi oluşturacak şekilde birleşmezler. Onlar ancak ide kümeleri oluşturacak şekilde birleşirler. Şimdi artık, bir düşüncenin nesnel olduğu söylendiğinde kastedilen anlamın bir yankı bulacağı bir konumdayız. Bir sembolün duyumunun, onun kamusal erişilir ve zihindenbağımsız olması (bireysel bir zihnin bir parçası olmadığı) anlamında nesnel olduğundan, henüz bahsetmiştik. Bir düşünce, özü gereği doğruluk-biçilebilir olarak anlaşıldığında, buna ilave bir anlamda nesnel olduğu da anlaşılabilir. Düşüncenin Nesnelliği Bir düşüncenin, bir çok manada nesnel veya zihinden-bağımsız olduğu söylenebilir. Şimdi bu fikirleri tekrar gözden geçirip biraz daha geliştirelim. 1. Düşünceler bireysel bir zihinde mahrem bir tarzda ikamet etmezler, tersine özeneler arası erişilirdirler (yani, aynı düşünce bir çok farklı zihin tarafından tekrar ve tekrar edinilebilir ve ifade edilebilir). 2. Düşünceler bireysel düşünme edimlerinden bağımsız olarak varolurlar (yani, düşünme ne bir düşünceyi varlığa getirebilir ne de onun varlığını devam ettirebilir; bir düşünce, biz onu düşünelim ya da düşünmeyelim var olur). 3. Bir düşüncenin doğruluğu (veya yanlışlığı), bizim onu doğru (veya yanlış) saymamızdan bağımsızdır. Yani, doğru bir düşünce, biz onu yanlış saysak bile ve hatta bu düşünceyi bugüne dek hiç aklımıza getirmemiş olsak bile, doğru olacaktır. Bu fikirlerin sırayla her birinin üzerinde düşüneceğiz. 1. Düşünceler özneler arası erişilirdir. Bu sav Frege nin nesnelliğe dair daha genel kuramının kalbinde yer alır. Frege düşüncelerin iletilebilmesinin mümkün olduğu şeklindeki açıkça çelişik-olmayan görüş ile işe başlar. Bu durumda onun çalışması bu imkanı açıklama girişimi gibi anlaşılabilir. İletişim, pek çok şeyin yanı sıra, bir şeyin doğru olduğunu söyleyebilme yeteneğini ve anlatılmak isteneni başkalarına aktarabilme yeteneğini, ve söylenenle uyuşan veya çelişen bir dinleyici bulunması imkanını içeren bir etkinliktir. Oysa eğer düşünceler öznelse yani, eğer düşünceler içsel zihinsel haller ise bunlardan hiçbiri meydana gelemez. 2. Düşünceler zihinden-bağımsızdır; varolmaları düşünmeye bağlı değildir. Bu en azından iki anlama geliyor: (a) düşünceler bireysel düşünme edimleri olarak tanımlanamazlar ve (b) düşünceler düşünme edimlerine bağımlı kabul edilemezler. Birincisi ile başlayalım. Frege nin bize anlattığına göre,

12 Bir düşünceden benim anladığım şey, öznel düşünme etkinliği değildir, ama birden çok düşünücünün ortak malı olmaya yetili olan onun nesnel içeriğidir. 8 İnsanların kimi zaman düşünce sözcüğünden bir düşünme edimini anlamaları pekala söz konusu olabilir neyse ki bu daima böyle değildir ve böyle bir edim doğru olamaz. 9 Bir düşünce, demek ki, öznel düşünme edimi olamaz; çünkü düşünceler ve öznel düşünme edimleri birbirlerinden özsel olarak farklıdırlar. Aynı düşünce farklı düşünücüler tarafından edinilebilir iken, öznel düşünme edimi ise mahremdir veya tamamen tek bir düşünücü tarafından sahiplenir. Ayrıca, düşünceler doğruluk veya yanlışlığa yetili şeylerdir. Tamamen bu sebepten ötürü, bir düşüncenin doğru veya yanlış olduğunu sormak anlamlıdır. Oysa, düşünme edimleri doğruluk veya yanlışlığa yetili değildirler. Onlar böyle bir anlamsal değerlendirme için uygun şeyler değildir, çünkü bu özel niteliği doğurabilecek parçalardan oluşmamışlardır. Bu yüzden bir öznel halin (veya öznel hal öbeğinin) doğruluğu veya yanlışlığı sorusunun gündeme getirilmesi anlamlı değildir. Bu sebeplerden ötürü, Frege düşüncelerin öznel düşünme edimleri ile özdeşleştirilmelerini yasaklar. Yani, düşünceler, öznel düşünme edimlerinden farklı olarak, kamusal erişilir ve doğruluk-biçilebilirdir. Ne de, bir düşünce öznel düşünme edimleri tarafından varlığa getirilebilir: Bir kişi bir şeyi görür, bir fikre sahip olur, bir düşünceyi idrak eder veya düşünür. Bu kişi bir düşünceyi idrak ettiğinde veya düşündüğünde onu yaratmaz, zaten varolan bir şeyle sadece bir ilişki içine girmiş olur bir şeyi görmekten veya bir fikre sahip olmaktan farklı bir ilişki içine. 10 Bir şeyi (bir fiziksel nesneyi) gördüğümüzde, onu beş duyumuzdan biri ile algılarız. Fakat ne düşünceler ne de ideler fiziksel nesnedirler, ve dolayısıyla onlara bu yoldan erişilemez. Bu bakımdan düşünceler ve ideler birbirine benzerler. Duyuyla saptanamazlar. 11 Öyleyse idelere ve düşüncelere nasıl erişiriz? Bir ideye sahip olduğumuzda, katıksız içgözlem yoluyla, veya (Kant ın terminolojisini kullanırsak) Frege nin söylediği gibi, saf sezgi yoluyla onun farkına varırız. 12 Oysa Frege ye göre, bir düşünceyi edinme bu etkinliğe benzer bir şey olamaz, çünkü içgözlem kişiye sadece kendi zihninin mahrem ve iletilemez içeriklerini sunar. Ve düşünceler ise, birden çok zihin tarafından erişilebilir ve iletilebilirdir. Soru hala geçerlidir: düşünceler öznel düşünme edimleri tarafından neden yaratılamaz veya üretilemez ler? Buna verilecek olası bir cevap, düşüncelere erişme yolumuz ile kendi zihinsel hallerimize erişme yolumuz arasındaki farklılıkta yatıyor görünür. Eğer (ideler, ve düşünme edimleri gibi) kendi zihinsel hallerimiz mahrem ve iletilemez olup, ama düşünceler (yani, doğru veya yanlış olduğunu öne sürdüğümüz şeyler) özneler arası erişilir ve iletilebilir ise, bu durumda düşünceler varolmak için düşünücünün zihinsel hallerine bağımlı değillerdir. 13 Bir başka ifadeyle, öznel olan hiçbir şey nesnel bir şeyi varlığa getiremez. 8 Sense and Reference, 32, dipnot. 9 Logic (1897), yazarın ölümünden sonra yayımlanmış fragman, Thoughts, 69, dipnot. [vurgular eklendi] 11 Düşünceler ve ideler, Frege nin de kimizaman dediği gibi gerçek değildir. Gerçek değildir ile onların varoluşlarını reddetmeyi kastetmiyor, yalnızca, duyularla saptanabilir oluşlarını reddetmeyi kastediyor. 12 Bkz., mesela, The Foundations of Arithmetic içinde 26, J.L. Austin (tr.), 2 nd ed., Northwestern University Press, Frege nin kanıtının böyle bir yorumu şurada bulunabilir: Wolfgang Carl, Frege s Theory of Sense and Reference içinde Bölüm 4, Cambridge University Press, 1994.

13 Fakat bu kanıt bundan daha fazla dayanağa muhtaçtır. Her şeyden önce, öznel şeylerin kimi zaman nesnel şeylerin varlığına katkı yaptıklarını hatırlayın; çünkü bir kişinin resim yapmaya ilişkin öznel arzusu, örneğin, birden çok insanın beğenip takdir edebildiği gerçek tabloları varlığa getirebilir. Ama resim yapma arzusu, bu örnekte rol üstlenen biricik nedensel faktör değildir. Bundan başka bir de fırça darbeleri vardır ki, bunlar öznel değildir. Dolayısıyla, eğer Frege öznel olanın nesnel olanı doğuramayacağına inanıyorsa, yazılarında örtülü fazladan bir belirli varsayım bulunmalıdır yani, eğer bir öbek şey, x nesnesinin varlığına neden oluyorsa ve bu şeylerin her biri öznel ise, bu durumda x de öznel olmalıdır. Belki de öznel şeylerin nesnel bir şeyi kendi başlarına varlığa getirebildiklerini düşünmek makul değildir. Eğer böyleyse, öznel düşünme edimlerinin düşünceleri kendi başlarına üretebildiklerini düşünmek de makul değildir. Bu az önceki kanıt, düşüncelerin düşüncelerden nedensel olarak bağımsız oldukları sonucunu veriyor. Zihinden-bağımsızlık kavramıyla yakından bağlantılı olan, bizim Nesnellik Bölümünde incelediğimiz bir başka kanıt daha var. Orada biz, zihne-bağımlılığa dair şu kavramı kullanmıştık: x in varlığı, bu x e sahip olan bir zihnin bulunmasını peşinen varsaydığında, x bu zihne bağımlıdır. Dolayısıyla eğer x varsa, o halde x e sahip olan bir zihin vardır. Bu bağlamda, bir idenin zihne-bağımlılığı ile bir sembolün duyumunun zihindenbağımsızlığını birbiriyle karşıtlık içine sokuyorduk. Aradaki fark, bir sembolün duyumunun, bir ideden farklı olarak, ona sahip olan şuurlu bir zihnin varlığını gerektirmemesidir. Mevcut bağlamda, cevabını aradığımız soru ise, bir düşüncenin varolmak için bir zihin gerektirip gerektirmediği değildir, ama bundan daha kesin ve belirli olarak, düşünme edimlerini gerektirip gerektirmediğidir. Öyleyse zihne-bağımlılık kavramımızı uygun biçimde biraz değiştirelim. Bir düşüncenin bir düşünme edimine olan bağımlılığını şu şekilde ifade edelim: eğer bir D düşüncesi varsa, o halde onu ifade eden bir düşünme edimi vardır. Frege takip eden pasajda, düşüncelerin düşünmeye olan bu türden bağımlılığını reddeder: [Biz] düşünmeyi düşünceler üreten bir süreç gibi kabul edemeyiz. Bu, bir düşünceyi bir düşünme edimi ile özdeşleştirmek kadar hatalı olacaktır, öyle ki bir düşüncenin düşünmeyle olan ilgisi bir sıçrayışın sıçrama ile olan ilgisi gibi olur. Bu görüş bizim konuşma tarzlarımızın bir çoğu ile uyum içindedir. Çünkü aynı düşüncenin hem bu kişi hem de şu kişi tarafından edinildiğini söylemiyor muyuz? Ve her bir kişinin aynı düşünceyi tekrar ve tekrar edindiğini? Şimdi, eğer düşünceler ancak düşünmenin bir sonucu olarak varlığa gelebiliyorlarsa, veya eğer düşünme tarafından oluşturuluyorlarsa, bu durumda, aynı düşünce var olacak, sonra yok olacak, ve sonra tekrar var olacak, ki bu saçmadır. Nasıl ki, bir ağaca bakmakla onu yaratmış olmuyorsam veya bir kalemi elime almakla onun varlığına sebep olmuyorsam, aynı şekilde, bir düşünceyi düşünmekle de onu üretmiş olmam. 14 Buradaki iddia, eğer düşünceler varolmak için düşünmeye dayanıyor olurlarsa, bu durumda, buna karşılık gelen düşünme ediminin gerçekleşmediği her defasında ilgili düşüncenin ortadan kalkacak olmasıdır; tıpkı sıçrayan bir kişi bulunmadığı sürece bir sıçrayışın var olamaması gibi. Ayrıca, her bir sıçrama fiilinin yeni bir sıçrayış doğurması gibi, her bir 14 Logic (1897),

14 düşünme edimi de yeni bir düşünce doğuracaktır. Oysa bu durum, iki insan için aynı düşünceyi paylaşmayı (ve dolayısıyla iletişim kurmayı), ve bir kişinin aynı düşünceyi tekrar ve tekrar aklına getirebilmesini imkansız hale getirir. Düşüncelerin doğaları gereği iletilebilir ve özneler arası edinilir nesneler olmalarının verili olduğu bir durumda, böyle bir şey saçmadır. Dolayısıyla, bir kez daha, duyumun zihinden-bağımsızlığı için bir kanıtla karşı karşıyayız; bu durumda düşüncenin özneler arası erişilirliğinden kaynaklı, düşüncenin zihinden-bağımsızlığı kanıtı. Düşünceler kamusal erişilirdir; bu yüzden zihindenbağımsızdırlar. Frege nin nesnellik mefhumu, demek ki, sadece bu özneler arası edinilirlik mefhumunu içermez, ama zihinden-bağımsızlık mefhumunu da içerir. Ve düşüncelerin nesnel olduklarının söylendiği bir başka durum daha vardır. 3. Bir düşüncenin doğruluğu (veya yanlışlığı), bizim onu doğru (veya yanlış) saymamızdan bağımsızdır. Bir başka deyimle, bir düşünce biz onu doğru saymasak bile doğru olabilir. Bir doğa yasası bizim icat ettiğimiz bir şey değildir, bizim keşfettiğimiz bir şeydir; ve nasıl ki, Arktik Okyanustaki izole olmuş bir ada, birileri onu görmeden önce çok uzun zamandır orada durur ise, doğa yasaları da böyledir; ve matematiğin yasaları da, sadece keşfedildikleri günden beri değil, her zaman geçerliydiler. Bu bize, bu düşüncelerin, eğer doğruysalar, bizim onları bilip tanımamızdan bağımsız şekilde doğru olmakla kalmadıklarını, ayrıca, bizim onları böyle düşünmemizden de bağımsız olduklarını gösteriyor. 15 Bir başka deyimle, kimi şeyler, biz henüz onları doğru kabul etmesek de doğrudurlar. Arktik Okyanusun bu deniz keşfedilmeden önce de orada olduğu doğruydu; ve E = mc 2 Einstein tarafından icat edilmedi, ama keşfedildi. Göreliliğe dair bu fizik yasası, Einstein onu yayımlamadan önce de doğruydu. Onun daha önce de doğru olması olgusu, Newtoncu mekaniğin neden tüm gezegen hareketlerini açıklayamadığını bize en iyi şekilde izah etmektedir. Buradaki anafikir, bir şeyin, biz onun doğru olduğunu düşünmezden evvel, ve onun doğru olma ihtimaliyle karşılaşmadan önce de, doğru olabilmesidir. Ayrıca, bir düşünce biz onu yanlış saysak bile, doğru olabilir. Bizler yanılabiliriz. Eğer E = mc 2 yi yanlış kabul etseydik, E = mc 2 yine doğru olmaya devam edecekti. Hepimiz, Dünyanın Güneşten sonra ikinci gezegen olduğuna inansak bile, o Güneşten sonra üçüncü gezegen olmaya devam edecekti. Bu fikir, öyle çok çelişkili değildir. Biz doğruluğun elde edebileceğimiz veya elde edemeyeceğimiz bir şey olduğunu düşünürüz. Bir yanda inandıklarımız vardır, bir yanda da doğru olanlar. İnandıklarımızın doğru olanlarla aynı olduklarını umut ederiz; ve kimi zaman da, doğruya ulaşmak için elimizden geleni yapmamıza rağmen, yine de inandıklarımızın doğruyla örtüşmeyebileceklerini kabulleniriz. Böyle bir alçakgönüllülük göstermek, öyle zor bir şey değildir. Fakat Frege nin demek istediği, doğruluğun inançlara dayandığını ve inançlarca belirlendiğini düşünmenin, alçakgönüllü bir tavır olmayacağı değildir. O böyle bir şeyin kavramsal açıdan yanlış olduğunu anlatmak ister: doğru olmak, ister bir kişi veya isterse herkes tarafından doğru kabul edilen şey olmaktan farklıdır, ve hiçbir durumda buna indirgenemez. Herkesin yanlış kabul ettiği şeyin doğru olmasında bir çelişki yoktur. eğer benim 13 Temmuz 1893 de, kapı dehlizlerinden esen rüzgarın uğuldadığı bir sırada, odamda yazıyor olduğum doğruysa, sonradan herkes bunu yanlış saysa bile, doğru olarak kalır Logic (1897), The Basic Laws of Arithmetic, M. Furth (trans. and ed.), University of California Press, 1967, xv-xvi.

15 Eğer doğruluk kavramı, doğru-kabul-edilen kavramına indirgenebilir olsaydı, bu durumda, bir şeyin doğru olabilmesi ama doğru kabul edilmemesini düşünmek çelişkili olacaktı. Buna rağmen, herkes başka türlü inanıyor olsaydı bile, Dünyanın yuvarlak olduğu yine doğru olurdu düşüncesinde çelişki yoktur. Eğer doğruluk böyle indirgenebilir olsaydı, bu durumda, bu düşünce bir çelişki içerecekti. Bu durumda, bu cümle, Herkes başka türlü inanıyor olsaydı bile, Dünyanın yuvarlak olduğu herkesin inandığı bir şey olurdu. gibi bir şey söylerdi. Bu ise kendi kendisiyle çelişkilidir. Herkes başka türlü inanıyor olsaydı bile, olduğu doğru olurdu düşüncesini aklımıza getirmek bizde bir anlam uyandırmayacaktır. Ama kimsenin inanmadığı bir şeyin doğru olması ihtimali ile karşılaşma durumu anlamlı olduğu için, doğruluk kavramı sadece bizim doğru kabul ettiğimiz şey kavramından ibaret olamaz. Bizim doğru terimini kullanımımızın kendisi, bir şeyi doğru yapmaya çalışmak ve o şeyi gerçekten doğru yapmak arasındaki ayırıma dair bir anlayışı içinde taşır. Doğrulukyükleminin yetkin kullanımı, yanlış inanç ile doğru inanç arasında bir ayırım yapmayı peşinen gerekli kılar. Frege başka türlü düşünmenin çelişkili olduğunu öne sürer: Eğer bir kişi, doğru olan şeyin bizim bu şeyi doğru saymamızdan bağımsız şekilde doğru olduğunu dile getiren ifade ile çelişme gayretine girerse, bizzat kendi iddiası, ileri sürdüğü bu iddia ile çelişecektir; bütün Giritlilerin yalancı olduğunu söyleyen Giritliyle benzer bir konumda olacaktır. 17 Bu söz konusu Giritli kararsız bir konumda bulunur. Ağzından çıkan sözlerin bir otoritesi yoktur; çünkü kendi kendisini temelsiz bırakmaktadır. Eğer bütün Giritliler yalancı ise, bu durumda, konuşan da (bir Giritli olduğu için) bir yalancıdır. Dolayısıyla, söylediği doğru değildir. Ama o, bütün Giritlilerin yalancı olduğunu söylüyor. Bu durumda, bütün Giritlilerin yalancı oldukları doğru değildir. Yani, iddiası kendi kendisini yanlışladı. Benzer bir sonuç, doğruluğun sözde inanca bağımlı olduğunu ileri sürmekten ortaya çıkmaktadır. Bu bağımlılık savına öznellik ve bu sava inanan kişiye de öznelci diyelim. Öznelci, bir şey, birisi bu şeye inandığı zaman doğrudur. diye inanır. Bu durumda, bu düşüncenin doğru olması da ona inanan birisinin bulunup bulunmamasına bağlı olacaktır. Öznelci ona inanır, dolayısıyla doğrudur. Ama biz hepimiz bu ilkeyi doğru kabul ediyor muyuz? Hayır. Ben onun yanlış olduğuna inanıyorum. Öznelci yaklaşıma göre, bu durumda, bu ilkenin yanlış olmasının doğru olduğu sonucu çıkar. Her şeyden önce, birisi onun yanlış olduğuna inanmaktadır. Demek ki, o halde bu ilke hem doğru hem de yanlıştır. Öznelcinin ilkesinden bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden, bu ilke yanlış olmalıdır. Öznelcinin ilkesi kendi kendisini temelsiz bırakmaktadır. Bu yüzden, doğruluk inançtan bağımsızdır. Öznelciliğe karşı olan yukarıdaki kanıt çelişik-olmama yasasına dayanır. Bu, bir düşüncenin aynı anda hem doğru hem de yanlış olamayacağına dair ilkedir. Normalde, eğer birisi bize bir şeyin aynı anda hem doğru hem de yanlış olduğunu söylerse, onun çıldırmış olduğunu düşünürüz. Ama bazı istisnaların bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Farzedin ki Ahmet içinden gelerek samimi bir şekilde Onu seviyorum, ama ondan nefret ediyorum diyor. İnsanlar bazen bunu samimi olarak söylerler. Ve dolayısıyla buradan çıkan sonuç olarak 17 Logic (1897), 144.

16 Ahmet in onu sevdiği hem doğru hem de yanlıştır. Fakat elbette ki bu, Ahmet in bir manada onu sevdiği ve bir manada ondan nefret ettiği anlamına geliyor. Ama eğer ifadeler aynı duyuma sahipse, aynı doğruluk-değerine sahip olmalılar. Ben veya Bu gibi işaretler/zamirler içeren cümleler için benzer durum söz konusudur. Ben Texas tayım, bunu ben söylediğimde doğru bir şeyi ve Texas sınırları dışındaki bir kişi söylediğinde ise yanlış bir şeyi dile getirir. Demek ki benim söylediğim ile sizin söylediğiniz farklı bir duyuma sahiptir. Ben bunu ben kullandığımda beni seçip ayırır. Bir başkası kullandığında bir başkasını seçip ayırır. Demek ki Ben bunu farklı insanlar kullandığında aynı duyuma sahip olmamalıdır; çünkü aynı duyum daima aynı nesneyi seçip ayırayacaktır. Ve dolayısıyla, bileşimsellik gereği, Ben Texas tayım bunu farklı insanlar söylediğinde farklı bir düşünceyi ifade eder. Diğer yandan, aynı düşünce, iki farklı doğruluk-değerine sahip olamaz. Bir düşüncenin görünürde hem doğru ve hem de yanlış olabildiği durumlar, sadece görünürde öyledir. Frege düşüncelerin mutlak manada doğru veya yanlış olduklarını varsayacak kadar ileri gider. Aynı düşünce daima/ebediyen aynı doğruluk-değerine sahip olacaktır. İlk bakışta bu yanlış görünür, çünkü görünüşe göre ben bir düşünceyi şimdi ifade edebilirim ve sonra doğruluk-değerini değiştirerek ifade edebilirim. Ben Texas tayım şeklindeki benim düşüncem şimdi doğru olabilir, ama ben onu Texas dışında dile getirdiğimde yanlış olur. Frege Ben Texas tayım ifadesinin sizin nerede olduğunuza ve onu ne zaman dile getirdiğinize bağlı olarak farklı bir düşünce dile getirdiği konusunda ısrar eder. Benim mevcut ifadem benim şimdi (1 Eylül 2000) Texas ta olduğumu dile getiriyor. Sonra söylendiğinde bu cümleler başka bir şey dile getirirler, çünkü artık yeni bir zamana işaret eder olurlar. Dolayısıyla, Ben Texas tayım, eğer doğruysa, doğru olarak kalır. O mutlak manada doğrudur. Demek ki aynı dilbilgisel cümlenin kimi zaman doğru ve kimi zaman yanlış olduğunun söylenmesi düşüncelerin hem doğru ve hem de yanlış olabildiklerini veya doğruluk-değerlerini değiştirebildiklerini göstermez. Ama o halde bir düşüncenin doğruluğu bir kişinin onu doğru kabul etmesine bağlı değildir. Öznelcilik yanlıştır, ve bir doğru düşünce birisinin onu doğru kabul edip etmemesinden bağımsız bir şekilde doğrudur. Öznelci kişi çelişik-olmama yasasını kullanan yukarıdaki kanıttan etkilenmeyebilir. Bu mantıksal yasa bir düşüncenin hem doğru hem de yanlış olabilmesini reddeder, ama öznelcilik açıkça bir düşüncenin birlikte doğruluk ve yanlışlığına izin verir. Bir kişi bir şeyin doğru olduğuna inanıyorken, ve bir diğeri bu aynı şeyin yanlış olduğuna inandığı sürece böyle bir şeye müsaade eder. Çünkü, öznelci yaklaşıma göre, bir iddia birisi ona inandığı sürece doğrudur. Yukarıdaki kanıtta kullanılan muhakeme, görünüşe göre bu durumda, öznelciliğin yanlış olduğunu ispatlamaktan ziyade, yanlış olduğunu peşinen varsaymaktadır. Ama bu sadece, öznelciliğin yanlış olduğunu düşünmemiz için daha önemli bir kanıtı odağa getirmektedir. Bu konuyu burada ve mantık üzerine olan sonraki bir bölümde ele alacağız. Eğer tamamen aynı düşünce için hem doğru hem de yanlış olmak mümkün ise, düşünmede hata yapma ihtimali bulunmaz. Bir kişi bir düşünceyi düşünür düşünmez o doğru olur. Ve eğer bir kişi onu düşünürse, ve diğer bir kişi onunla çelişirse bu kişilerin her ikisi de haklı olur. Ama böyle bir şey gerçekten de bir doğruluk/haklılık sorunu bulunduğunu basitçe reddetmektir. Çünkü eğer bir kişi için yanlış hüküm verme diye bir şey yoksa, bu durumda bir kişi için doğru/haklı olan bir şey de yoktur. Bir kişinin bir şeyi doğru yapabileceğini varsaymak, ortada yanlış yapılabilecek bir şey olduğunu peşinen varsayar. Ve bu tam da öznelcinin gerçekten reddettiği şeydir kişinin yanlış hükümde bulunabilmesi. Hata yapmanın olanaksızlığı bizim mantıksal uygulamalarımız için mahvedici sonuçlar doğurur. Frege bundan ayrıntılı olarak bahseder Eğer bir şey sadece onu doğru kabul eden kişi için doğru olsaydı, farklı insanların fikirleri arasında çatışma olmayacaktı. Dolayısıyla tutarlı olmak için, bu görüşü

Düşünceler. Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını

Düşünceler. Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını 46 Frege ye Dair Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını söyleyerek, karşılık verecektir. Belki de, her ne zaman düşünür veya konuşurken gönderme yapmaya niyet etsek de, yine

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Nesnellik. İdelerin Öznelliği

Nesnellik. İdelerin Öznelliği 3 Nesnellik İdelerin Öznelliği Nesnellik kavramını açıklığa kavuşturmak ve bir duyumun neden nesnel bir doğada olduğunu açıkça görmek için, Frege basmakalıp/tipik bir biçimde öznel olan şeylerin yani,

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM Biçimselleştirme Burada sunulan haliyle bu sembolik gösterim diline önermeler mantığı dili denir. Şimdi günlük dilden çeşitli cümlelerin sembolik biçimler şeklinde nasıl ifadelendirilebileceğini (yani

Detaylı

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar İnsanoğlunun yıldızları izleyip anlamaya çalıştığı ilk zamanlarda; bazı yıldızların farklı hareketler yaptığını fark etmesiyle başlayan bir hikaye gök mekaniği. Farklı

Detaylı

Doğruluk. Doğruluk İlişkisel midir?

Doğruluk. Doğruluk İlişkisel midir? 5 Doğruluk Frege nin felsefesindeki merkezi unsuru araştırmaktayız düşünceyi, veya bir cümlenin duyumunu. Önemli olan husus, bir doğruluk-değerini yüklenenin düşünce olmasıdır. Bir başka deyimle, kendisinin

Detaylı

Biçimselleştirme. - 4 sayısını gösterir. Mantıktaki örnekte ise parantezleri kullanarak P S) ifadesini elde ederiz

Biçimselleştirme. - 4 sayısını gösterir. Mantıktaki örnekte ise parantezleri kullanarak P S) ifadesini elde ederiz Biçimselleştirme Burada sunulan haliyle bu sembolik gösterim diline önermeler mantığı dili denir. Şimdi günlük dilden çeşitli cümlelerin sembolik biçimler şeklinde nasıl ifadelendirilebileceğini (yani

Detaylı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir. Yargı cümlelerinde sınıf terimler birbirlerine tüm ve bazı gibi deyimlerle bağlanırlar. Bunlara niceleyiciler denir. Niceleyiciler de aynen doğruluk fonksiyonu operatörleri (önerme eklemleri) gibi mantıksal

Detaylı

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK Matematik,adını duymamış olsalar bile, herkesin yaşamlarına sızmıştır. Yaşamın herhangi bir kesitini alın, matematiğe mutlaka rastlarsınız.ben matematikten

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger ZAMAN YÖNETİMİ Gürcan Banger Zamanım m yok!... Herkes, zamanının yetersizliğinden şikâyet ediyor. Bu şikâyete hak vermek mümkün mü? Muhtemelen hayır!... Çünkü zaman sabit. Hepimizin sahip olduğu zaman

Detaylı

Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları)

Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) Daha önce kanıtlamaların geçerliliği üzerine söylenenlerden hatırlanacağı gibi, bir kanıtlamanın geçerli olabilmesi için o kanıtlamadaki öncüller

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MAT223 AYRIK MATEMATİK MAT223 AYRIK MATEMATİK Çizgeler 7. Bölüm Emrah Akyar Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü, ESKİŞEHİR 2014 2015 Öğretim Yılı Çift ve Tek Dereceler Çizgeler Çift ve Tek Dereceler Soru 51 kişinin

Detaylı

Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları)

Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları) Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları) 1. Nesnellik Hakkındaki Sorunlar Frege ye göre duyum öznel olamaz, nesnel olmak zorundadır. Dolayısıyla duyum, idelerden (zihnin içeriklerinden)

Detaylı

Asal sayılar. II denklem. I denklem

Asal sayılar. II denklem. I denklem Asal sayılar I denklem II denklem 5 ( n+1 ) + n 5.1+0 = 5 5.2+1 = 11 5.3+2 = 17 5.4+3 = 23 5.5+4 = 29 *5.6+5 =35= 5.7 5.7+6 = 41 5.8+7 =47 5.9+8 =53 5.10+9 =59 * 5.11+10 =65=5.13 5.12+11 =71 * 5.13+12

Detaylı

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 1 2 3 DEĞERLER Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 4 5 6 7 8 Eğlenmenin mi? Arkadaşlar

Detaylı

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Düşünce Özellikleri Ölçeği Düşünce Özellikleri Ölçeği Yönerge: Bu ankette sizin kullandığınız farklı düşünce tarzlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu anket boyunca 10 değişik tarzda düşünce tarzı göreceksiniz. Öncelikle her düşünce

Detaylı

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK İki değerli mantıkta önermeler, doğru ve yanlış olmak üzere iki değer alabilir. Çünkü özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü hâlin olanaksızlığı ilkelerine göre, önermeler başka bir değer

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

T I M U R K A R A Ç AY - H AY D A R E Ş C A L C U L U S S E Ç K I N YAY I N C I L I K A N K A R A

T I M U R K A R A Ç AY - H AY D A R E Ş C A L C U L U S S E Ç K I N YAY I N C I L I K A N K A R A T I M U R K A R A Ç AY - H AY D A R E Ş C A L C U L U S S E Ç K I N YAY I N C I L I K A N K A R A Contents 1 İyi Sıralama 5 Bibliography 13 1 İyi Sıralama Well Ordering İyi sıralama kavramı, doğal sayıların

Detaylı

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur. Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

Ontolojik Yaklaşım (*)

Ontolojik Yaklaşım (*) DERS 2 İnanmak için Neden Tanrı Var mı/mevcut mu? 24.00 Felsefenin Sorunları Prof. Sally Haslanger Eylül 12, 2005 Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,tanrının,

Detaylı

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma Hipnoz ile ilgili olarak hemen hemen herkesin bir fikri vardır. Ve bu fikir genellikle filmlerden öğrenilen birisine adam öldürtmek, hırsızlık yaptırmak gibi genelde olumsuz örneklerden oluşmaktadır. Peki,

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

İngilizce nasıl öğrenilir?

İngilizce nasıl öğrenilir? 1/5 İngilizce nasıl öğrenilir? İlk önce Yabancı dil nasıl öğrenilmez? sorusu ile başlayalım mı? Gramer çalışarak yabancı dil öğrenilemez. Neden mi? Şu cümleye bir bakın: Sorular çalıştıklarınızdan mı çıktı?

Detaylı

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar HESAP Hesap soyut bir süreçtir. Bu çarpıcı ifade üzerine bazıları, hesaplayıcı dediğimiz somut makinelerde cereyan eden somut süreçlerin nasıl olup da hesap sayılmayacağını sorgulayabilirler. Bunun basit

Detaylı

www.rehberlikservisi.org

www.rehberlikservisi.org www.rehberlikservisi.org 1 BAŞLARKEN Çocuklarımız bizim için ne kadar önemli? TEOG öncesinde onlar için neler yapıyoruz? Gelecekleri için planlarınız var mı? Çocuklarınızı yeterince anlıyor musunuz? Neden

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil 7 Mantıksal İşlemler 7.1 true, false, nil Doğru ya da Yanlış değer alan önermelere (ifadelere) mantıksal (logic) deyimler ya da boolean deyimler denilir ([5]). Bir çok dilde mantıksal işlemler true ve

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle

Detaylı

A B = A. = P q c A( X(t))

A B = A. = P q c A( X(t)) Ders 19 Metindeki ilgili bölümler 2.6 Elektromanyetik bir alanda yüklü parçacık Şimdi, kuantum mekaniğinin son derece önemli başka bir örneğine geçiyoruz. Verilen bir elektromanyetik alanda hareket eden

Detaylı

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül 2014 17 Ekim 2014 )

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül 2014 17 Ekim 2014 ) ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül 2014 17 Ekim 2014 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017 Matematikte Sonsuz Mahmut Kuzucuoğlu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü matmah@metu.edu.tr İlkyar-2017 17 Temmuz 2017 Matematikte Sonsuz Bugün matematikte çok değişik bir kavram olan sonsuz

Detaylı

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER Rıza FİLİZOK Kastım odur şehre varam Feryad ü figan koparam Yunus Emre Büyük dilbilimci Saussure ün dilin bir sistem olduğunu ve anlamın karşıtlıklardan (mukabil/opposition)

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar

Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar Önermeler mantığındaki biçimsel kanıtlar David Pierce 26 Aralık 2011, saat 11:48 Bu yazının ana kaynakları, Burris in [1] ve Nesin in [4] kitapları ve Foundations of Mathematical Practice (Eylül 2010)

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

HER CÜMLEDE ÜÇ ZAMAN VARDIR

HER CÜMLEDE ÜÇ ZAMAN VARDIR HE CÜMLEDE ÜÇ ZAMAN VADI Prof. Dr. ıza FİLİZK Şaşırtıcı olmakla birlikte dil bilimi, gösterge bilimi, narratoloji bilimlerindeki gelişmeler, bir cümlede kesin olarak üç ayrı zaman olduğunu göstermiştir.

Detaylı

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007 Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007 Diyelim ki oyunlarda stratejiler ve davranışlar akıl yürüten insanlar tarafından seçilmiyor, ama oyuncuların genleri tarafından

Detaylı

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENLERİNİN YETİŞTİRİLMESİNDE DEĞİŞİM VE GEREKÇELER Öğrencinin performansını yükseltmek istiyorsanız kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundasınız Alan bilgisi Genel eğitim ve kültür dersleri

Detaylı

Kategorik Yargılar. Bazı dört ayaklı hayvanlar antiloptur. Tüm antiloplar otçuldur. Bazı dört ayaklı hayvanlar otçuldur.

Kategorik Yargılar. Bazı dört ayaklı hayvanlar antiloptur. Tüm antiloplar otçuldur. Bazı dört ayaklı hayvanlar otçuldur. Kategorik Yargılar Önermeler mantığı sadece doğruluk değeri işlemlerini (doğruluk değerinin saptanmasını) ve bununla ilgili operatörleri (önerme eklemlerini) göz önüne alır. Söz konusu bu doğruluk fonksiyonu

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 5. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ 3 4 5 Ön bilgilerini kullanarak okuduğunu anlamlandırır. Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin

Detaylı

Pratik Kuantum Tarifleri. Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com

Pratik Kuantum Tarifleri. Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com Pratik Kuantum Tarifleri Adil Usta kuantumcuadilusta@gmail.com İçindekiler 1 Açılış 1.1 Olası momentum değerleri............................ 3 1. Klasik limit.................................... 5 1 1

Detaylı

Etik Karar Alma Modeli

Etik Karar Alma Modeli General Dynamics'te, neredeyse her gün iş etiğiyle ilgili kararlarla karşı karşıya geliyoruz. Bunların birçoğu çok açık ve çözüm için fazla düşünmek gerekmiyor: doğal bir tepki olarak doğru olanı yapıyoruz.

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Python Programlama Dili

Python Programlama Dili Python Programlama Dili 8. Hata Yakalama Hatalar programcılık deneyiminizin bir parçasıdır. Ancak bizim burada kastettiğimiz, programınızı çalıştıran kullanıcıların sebep olduğu ve programınızın çökmesine

Detaylı

VEKTÖR UZAYLARI 1.GİRİŞ

VEKTÖR UZAYLARI 1.GİRİŞ 1.GİRİŞ Bu bölüm lineer cebirin temelindeki cebirsel yapıya, sonlu boyutlu vektör uzayına giriş yapmaktadır. Bir vektör uzayının tanımı, elemanları skalar olarak adlandırılan herhangi bir cisim içerir.

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ LİDER DEĞİŞİRKEN Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ I. GİRİŞ Güngör Uras bir köşe yazısında şöyle diyordu : Türkiye deki sanayi yatırımla-rının yarısından fazlasını gerçekleştiren,

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 6. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ AY 1 Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi 4 5 Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Kök ve eki kavrar.

Detaylı

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ KIŞILIK KURAMLARı GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ Kişilik Nedir? Psikolojide kişilik, kapsamı en geniş kavramlardan biridir. Kişilik kelimesinin bütün teorisyenlerin üzerinde anlaştığı bir tanımlaması yoktur.

Detaylı

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri Sözeylemler Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri! Yalın önermeler herhangi bir şey iletmez. İletişim için önermelerin bir «güç» ile ifade edilmesi gerek. İletişim; belirtmek, söz vermek, uyarmak vs. gibi

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor: Uzm. Psikolog Nuray ÖZBEN AVŞAR Anne - baba - çocuk ilişkisinin son yıllarda hızlı bir değişim içerisine girmiş olduğu gözleniyor. Hızla gelişen dünya ile hayata bakış açıları her geçen gün gelişiyor ve

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç denir. BAĞLAÇ Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir. Bağlaçlar da edatlar gibi tek başlarına anlamı olmayan sözcüklerdir. Bağlaçlar her

Detaylı

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BEŞİKDÜZÜ MESLEK YÜKSEKOKULU YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI ÖĞR. GÖR. COŞKUN ALİYAZICIOĞLU EYLÜL 2017 - TRABZON SLAYT 4 2. Raporlarda Etkinlik Faktörleri Etkin yazım,

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER Terim: Bir bilim dalı içerisinde konuşma dilinden farklı anlamı olan sözcüklerden her birine o bilim dalının bir terimi denir. Önermeler belirtilirler. p,q,r,s gibi harflerle Örneğin açı bir geometri terimi,

Detaylı

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com)

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) 25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) Merhaba. Bugünkü konumuz simple present tense; yani namı değer geniş zaman. İngilizcedeki zamanların içinde en çok kuralları

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Hayatı. (Aksiyom V ) tanımlanabilir bir küme daima bir bütünlük oluşturur. vardır.

Hayatı. (Aksiyom V ) tanımlanabilir bir küme daima bir bütünlük oluşturur. vardır. Hayatı Gottlob Frege (1848-1925) matematiğin temelleri ve dilsel anlamın doğası hakkındaki felsefi soruların içine tutkuyla dalmış Alman doğumlu bir matematikçiydi. Mantıkta sağladığı devrimsel ilerlemeler

Detaylı

AYRIK YAPILAR ARŞ. GÖR. SONGÜL KARAKUŞ- FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, ELAZIĞ

AYRIK YAPILAR ARŞ. GÖR. SONGÜL KARAKUŞ- FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, ELAZIĞ AYRIK YAPILAR P r o f. D r. Ö m e r A k ı n v e Y r d. D o ç. D r. M u r a t Ö z b a y o ğ l u n u n Ç e v i r i E d i t ö r l ü ğ ü n ü ü s t l e n d i ğ i «A y r ı k M a t e m a t i k v e U y g u l a

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Temel Mantık Kapıları

Temel Mantık Kapıları Temel Mantık Kapıları Tüm okurlara mutlu ve sağlıklı bir yeni yıl diliyorum. Bu ay, bu güne kadar oynadığımız lojik değerleri, mantık kapıları ile kontrol etmeyi öğreneceğiz. Konuya girmeden önce, henüz

Detaylı

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler Aykut Göker TMMOB-MMO SANAYİ KONGRESİ 16-17 Aralık 2005 II. Oturum KOBİ lerin Sanayideki

Detaylı

Ara Sınav Yanıtları Econ 159a/MGT 522a Ben Polak Güz 2007

Ara Sınav Yanıtları Econ 159a/MGT 522a Ben Polak Güz 2007 Ara Sınav Yanıtları Econ 159a/MGT 522a Ben Polak Güz 2007 Aşağıdaki yanıtlar puanları almak için gerekenden daha fazladır. Genelde daha öz açıklamalar daha iyidir. Soru 1. (15 toplam puan). Kısa yanıtlı

Detaylı

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM, TERİM - Kavramlar Arası İlişkiler - İçlem - kaplam ilişkisi - Beş tümel - Tanım B. ÖNERMELER - Önermeler Arası İlişkiler C. ÇIKARIM Ve Türleri - Kıyas

Detaylı

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel Yasa Kavramı Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel yasa her şeyden önce genellemedir. Ama nasıl bir genelleme? 1.Bekarla evli değildir. 2. Bahçedeki elmalar kırmızıdır 3. Serbest

Detaylı

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk. ANLATIM BOZUKLUKLARI Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca cümle mümkün olduğunca

Detaylı

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme

Detaylı

Venn Diyagramları Kategorik önermelerle ilgili işlemlerde kümeler arası ilişkileri göz önüne almak bu konuda bize yardımcı olur. Bir kategorik önerme, kesişen iki daire ile temsil edilir ve buradaki daireler

Detaylı

Bulanık Mantık. Bulanık Mantık (Fuzzy Logic)

Bulanık Mantık. Bulanık Mantık (Fuzzy Logic) Bulanık Mantık (Fuzzy Logic) Bulanık mantık, insan düşünmesini ve mantık yürütmesini modellemeye ve karşılaşılan problemlerde ihtiyaç doğrultusunda kullanmayı amaçlar. Bilgisayarlara, insanların özel verileri

Detaylı

DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER

DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER DİL ve DÜŞÜNCE ÜZERİNE TEORİLER Dilin genetik boyutu ortaya 1960'larda Chomsky'le atılmış olabilir; oysa düşüncenin genetik boyutu M.Ö 450'lere kadar uzanır. Düşüncenin, içinde yaşanılan dünyanın gerçekliğiyle

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Elma nedir? Elma??? Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Elma Bir??? Bir Bir Bir Bir Bir SAYI KAVRAMI VE SAYMA Her ne kadar basit gibi gözükse de sayı ve sayma işlemi

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA

İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA NİYETLERİ ANLAMAYA, ÇÖZMEYE ÇALIŞIR Ameller niyetlere göredir Hadis-i Şerif Duygular ve davranışlar, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerin sonucudur.

Detaylı

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Diğer hayvanlar da aynı türde bir dile sahip midir? Dil (devam) Şimdinin Bilinci, Geçmişin Bilinci Ders 7

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Diğer hayvanlar da aynı türde bir dile sahip midir? Dil (devam) Şimdinin Bilinci, Geçmişin Bilinci Ders 7 Psikolojiye Giriş Web adresi Şimdinin Bilinci, Geçmişin Bilinci Ders 7 2 Dil (devam) Diğer hayvanlar da aynı türde bir dile sahip midir? (eğer değilerse, bunu öğrenebilirler mi?) 3 4 İnsan dışı iletişim

Detaylı

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek 1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek İngilizce öğrenilememesinin ilk ve en büyük sebeplerinden birisi, İngilizce öğrenmeyi ders çalışmak olarak görmek. Çoğu zaman İngilizce iş hayatında başarılı

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

= Seçilen Sorular = A A C q= C için r= A?...

= Seçilen Sorular = A A C q= C için r= A?... Ders:... Adı : = Seçilen Sorular = Tarih:... (2011-ilkyaz) Soyadı : Kurallar ve Soruları anlamak sınavın bir parçasıdır. Her tür Soruları iyi anlayıp, en iyi şekilde cevaplayınız. Cevaplarda Tutarlılık

Detaylı

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve Hayatın hemen hemen her alanında bir şekilde karşımıza çıkan Facebook ve Twitter, İngilizce öğrenmek için iyi bir araç olabilir mi? İngilizce eğitimi uzun ve önemli bir süreçtir. Genelde ilkokul çağlarında

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı