STATÜKOCULUK TAN ÇOK YÖNLÜ DIġ POLĠTĠKA YA : KOMġULARLA SIFIR SORUN DEĞERLENDĠRMESĠ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "STATÜKOCULUK TAN ÇOK YÖNLÜ DIġ POLĠTĠKA YA : KOMġULARLA SIFIR SORUN DEĞERLENDĠRMESĠ"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI STATÜKOCULUK TAN ÇOK YÖNLÜ DIġ POLĠTĠKA YA : KOMġULARLA SIFIR SORUN DEĞERLENDĠRMESĠ Kemal GÖKÇAY Yüksek Lisans Tezi DanıĢman Doç. Dr. Murat ÇEMREK Konya 2012

2 i

3 ii

4 iii Önsöz Bu çalıģma, Türkiye de son dönemde tartıģma konusu olan dıģ politikanın değiģimi üzerinedir. Bu bağlamda Türk dıģ politikası geleneği ve özellikle Ahmet Davutoğlu nun KomĢularla Sıfır Sorun politikası değerlendirilmiģtir yılında AK Partinin iktidar olması ve devam eden süreçte dıģ politikada yaģanan hareketlilik, 2009 da Davutoğlu nun DıĢiĢleri Bakanı olması ile daha da yoğunluk kazanmıģtır. Son dönemde Arap Baharı olarak adlandırılan halk hareketlerinin meydana gelmesi ve Türkiye nin komģusu Suriye ye de sıçraması konu bağlamında önemli olayları da beraberinde getirmiģtir. Uzun yıllar sınır komģuları ile sorunlar yaģayan Türkiye KomĢularla Sıfır Sorun yaklaģımı ile kronikleģmiģ sorunlarını çözmeye uğraģırken, bir anda ortaya çıkan ve geniģ bir coğrafyayı etkileyen halk hareketleri, iyi iliģkilerin yakalandığı Suriye ile yeniden güvenlikçi politikaların devreye sokulmasına neden olmuģtur. Ortaya atıldığı yıllarda büyük bir heyecanı da beraberinde getiren bu politika son dönem geliģmeleriyle birlikte tartıģılır olmuģtur. Yapılan eleģtiriler genellikle bu politikanın baģarısızlığı üzerinedir. Ancak dıģ politikanın uzun yılları kapsayan bir uğraģ olduğunu ve sürecin devam ettiğini de göz önünde bulundurursak, bu eleģtirilerin aceleci olduğunu da görebiliriz. Atatürk ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh sloganının yeniden okunması ve mikro düzeyde uygulaması olarak görülebilecek olan KomĢularla Sıfır Sorun her Ģeyden önce bir iyi niyet yaklaģımı ve barıģçıl çabaların ortaya konmasıdır. Sadece bu tezde değil aynı zamanda lisans ve yüksek lisans hayatım boyunca ufuk açıcı değerlendirmeleri ve desteklerini esirgemeyen danıģman hocam Doç. Dr. Murat ÇEMREK e, görüģlerinden ve desteklerinden her zaman faydalandığım hocalarım Prof. Dr. Birol AKGÜN e, Yrd. Doç. Dr. Metin AKSOY a ve savunmamda yapıcı eleģtirileriyle bana yol gösteren hocalarım Yrd. Doç. Dr. Nezir AKYEġĠLMEN ve Yrd. Doç. Dr. Arif Behiç ÖZCAN a teģekkür ederim. Her daim yanımda olan, verdiğim kararlarda desteklerini esirgemeyen aileme minnettarım. Kemal GÖKÇAY

5 iv

6 v

7 ĠÇĠNDEKĠLER BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI... i YÜKSEK LĠSANS TEZ KABUL FORMU... ii ÖNSÖZ... iii ÖZET... iv ABSTRACT... v ĠÇĠNDEKĠLER... vi GiriĢ... 1 Türk DıĢ Politikasının Temel Ġlkeleri... 5 Statükoculuk... 5 Batıcılık BĠRĠNCĠ BÖLÜM Arası Dönem: Devletin Varlığını Koruma ve Sürdürme Atatürk Dönemi Türk DıĢ Politikası Türkiye Ġngiltere ĠliĢkileri Türkiye Fransa ĠliĢkileri Türkiye Yunanistan ĠliĢkileri Balkan Antantı Türkiye SSCB ĠliĢkileri Montreux Boğazlar SözleĢmesi Türkiye - Orta Doğu ĠliĢkileri Sadabat Paktı Arası Dönem: Denge Politikası Türkiye nin Güvenlik ArayıĢı Türkiye nin SavaĢ DıĢı Kalma Çabası Türk Alman Saldırmazlık Paktı Mihver ve Müttefik Devletleri Ġle Türk Kromu Meselesi ABD nin SavaĢa Katılması ve Türkiye nin Durumu SavaĢın Sonu ve Türkiye ĠKĠNCĠ BÖLÜM Soğuk SavaĢ Dönemi: Güvenlik EndiĢesi Ġki Kutuplu Dünya ve Türkiye Türkiye ABD ĠliĢkileri Truman Doktrini Marshall Planı Türkiye nin NATO ya Girmesi Türkiye SSCB ĠliĢkileri Türkiye Batı Avrupa (AET/AB) ĠliĢkileri Türkiye Yunanistan ĠliĢkileri Kıbrıs Sorunu Soğuk SavaĢ Sonrası Çok Yönlü Politika Denemeleri Türkiye NATO/ABD ĠliĢkileri ve Geleceği Türkiye AB ĠliĢkileri Türkiye Rusya ĠliĢkileri Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu ya Ġlgi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çok Yönlü DıĢ Politika ve KomĢularla Sıfır Sorun AK Parti Ġktidarı ve DıĢ Politikada DeğiĢim KomĢularla Sıfır Sorun YaklaĢımı DıĢ Politikadaki DeğiĢimin Türkiye AB ĠliĢkilerine Etkisi vi

8 3.4. KomĢu Ülkelerle ĠliĢkilerin DeğiĢmesi ve GeliĢme(me)si Yunanistan Örneği Suriye Örneği Ermenistan Örneği SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME KAYNAKÇA ÖzgeçmiĢ vii

9 1 GiriĢ Son dönemde, özellikle de 2002 sonrası dönemde, Türk dıģ politikasında bir değiģim/dönüģüm olduğu ve bu değiģim/dönüģümün de çok yönlü dıģ politika Ģeklinde olduğu genellikle kabul edilen ve sıklıkla dile getirilen bir durumdur. Ancak bu görüģe karģı çıkıldığı ve aslında Türk dıģ politikasında bir değiģimin olmadığı, genelde Batı, özelde ise ABD ile birlikte hareket edildiği ve bu birlikteliğin izin verdiği ölçüde farklılığın gerçekleģebildiği; özgün, bağımsız ve statükodan farklı bir dıģ politikanın gerçekleģmediği görüģünü savunanlar da bulunmaktadır. Bu karģıt görüģün var olmasıyla birlikte son dönemlerde bir değiģimin olduğu görüģü daha ağır basmaktadır. DıĢ politikanın çok uzun yılları kapsayan bir uğraģ olması ve son dönem tartıģmalarının çok güncel olması da beraberinde farklı görüģleri getirmektedir. GeçmiĢ dönemlere ait dıģ politika değerlendirmesi yapılırken daha net ve daha fazla insanın üzerinde uzlaģıya varmıģ olması, güncel politikalarda ise birbirine zıt görüģlerin ortaya çıkması bu politikaların çok uzun yılları kapsayan uğraģlar olmasından gelmektedir. Öyle ki, bugün üzerinde tartıģılan ve her kesimin üzerinde farklı değerlendirmeler yaptığı konular, bundan sene sonra daha net ifadelerle ve konsensüse varılmıģ Ģekilde değerlendirilme imkânı bulacaktır. 21. yüzyılın henüz baģlarında yeni Türk dıģ politikasının nasıl olacağı, statükodan farklı, tek tip bir dıģ politika yerine çok yönlü bir dıģ politikanın yapılıp yapılamayacağı tartıģmaları yaģanırken hem değiģen dünya konjonktürü hem de Türkiye nin değiģen sosyal, ekonomik ve demokratik koģulları bu farklılığı okumamızda etkili olmaktadır. Özellikle Soğuk SavaĢ ın sona ermesinin ardından Türkiye nin yarım asır boyunca hissettiği Sovyet tehdidinin ortadan kalkması bu değiģimi görebilmeyi ve uygulama alanları bulmayı sağlamıģtır. Cumhuriyetin kuruluģunun 100. yıl dönümü olan 2023 yılına dair hedefler koyan, merkez ülke Türkiye, komģularla sıfır problem ve çok yönlü dıģ politika gibi statükodan farklı söylemlerin ve bu söylemler paralelinde uygulamaların yapılması/yapılmaya çalıģılması geleneksel Türk dıģ politikasından sapma olarak algılanmıģtır. Bu durum hem içeride hem de dıģarıda Türkiye Batıdan kopuyor mu?, Türkiye eksen mi değiģtiriyor? gibi soruları da beraberinde getirmiģtir. Bu değiģimi gerektiren Ģartlara ve geleneksel Türk dıģ politikasına bakmakta yarar vardır.

10 2 Türkiye Cumhuriyeti kurulurken yürütülen dıģ politikada uluslararası konjonktür kadar yeni kurulan devletin içinde bulunduğu koģullar da birinci derecede belirleyici etken olmuģtur. Asırlarca egemenliğini sürdüren bir imparatorluğun yıkıntıları üzerine kurulan ve son yıllarında Batılı güçler tarafından tamamen yok edilmek istenilen bir imparatorluk devletinin ve coğrafyasının üzerinde yeniden var olma mücadelesi veren Türkiye özgün ve her istediği politikayı yürütebilecek bir dıģ politika alanına sahip değildi. Toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve varlığının devamını, kurtuluģ mücadelesi verdiği Batılı güçlerle iģ birliği yaparak sürdürebileceğini düģünen Türkiye, bu yönde politikalar izlemiģ ve uzun yıllar dıģ politikasını Ģekillendirmede Batıcılık ve Statükoculuk fikrini benimsemiģtir. Bu politikaların bir sloganı olan Yurtta Sulh Cihanda Sulh söylemi ise bir anlamda 2002 sonrası dönemde mikro boyutta uygulama alanı bulmaya çalıģarak KomĢularla Sıfır Sorun olarak yeniden formüle edilmiģtir. Bu çalıģma geleneksel Türk dıģ politikasındaki Statükocu yaklaģımın son dönemlerde yerini aldığı ya da almaya çalıģtığı çok yönlü dıģ politika genelinde ve bunun bir uygulaması olan KomĢularla Sıfır Sorun özelinde bir değerlendirme Ģeklinde olacaktır. Öncelikle geleneksel Türk dıģ politikasını dönemsel olarak ayırıp önemli dönüm noktaları irdelenecek ve son dönemdeki değiģimin gerekçeleri ortaya konulmaya çalıģılarak KomĢularla Sıfır Sorun da baģlangıçta sağlanan baģarı ve gelinen nokta ele alınacaktır. Bu bağlamda dıģ politikanın uzun yılları kapsayan bir uğraģ olması sebebiyle bu politikanın geleceğe dair artıları ve eksileri değerlendirilecektir. Geleneksel Türk dıģ politikasını dönemlere ayırmada; devletin kuruluģundan 2. Dünya SavaĢı nın sonuna kadar olan süre bu dönem de kendi içinde Atatürk dönemi ve Atatürk sonrası dönem diye ikiye ayrılabilir-, Soğuk SavaĢ dönemi ve sonrasında 1990 lı yıllar alternatifler arayıģı da denilebilir- ve 2002 sonrası olarak sınıflandırmak mümkündür. Bu sınıflandırmalar içerisinde; birinci dönem olan kuruluģtan Soğuk SavaĢa kadar olan sürede devlet inģası ve devletin toprak bütünlüğünü koruma, varlığını sürdürme çabası ile yürütülen dıģ politika ele alınırken kendi içinde Atatürk dönemi ve sonrası olarak ikiye ayrılarak incelenecektir. Atatürk ün ölümünün hemen akabinde yaklaģan 2. Dünya SavaĢına

11 3 girmemek ve yeni bir maceraya atılmamak için dıģ politikada izlenen Denge Politikası önemli bir dıģ politika yapımı olarak okunabilir. Ġkinci dönem olan Soğuk SavaĢ dönemi ve hemen sonrasındaki alternatif arayıģları incelenirken yine kendi içinde Soğuk SavaĢ ve sonrası Ģeklinde incelenecektir. Sovyet tehdidi ve Batıya duyulan ihtiyaç, ABD ile iģbirliği, NATO ya girme çabaları ve Soğuk SavaĢ boyunca zaman zaman Batıya karģı tepkisel politikalar incelenerek özde Batıcılık ve Statükoculuk politikaların sürdürüldüğü yıllar ele alınacaktır. Alternatifler arayıģı olarak da adlandırılabilecek olan Soğuk SavaĢ sonrası dönemde Sovyet tehdidinin ortadan kalkması ve Türkiye nin Batı güvenlik sistemi içindeki yeri konusunda kısa süreli sorgulamalar, Türkiye nin tek ilgi odağının Batı olduğu gibi tartıģmalarla alternatif arayıģlarına giriģilmiģtir. Bununla birlikte deneme yanılma diyebileceğimiz hamleler de yapılmıģ ancak baģarılı olunmamıģtır. Bu bakımdan bugün Türk dıģ politikasında statükodan farklı bir iģleyiģin olmadığı görüģünü savunanların geçmiģi referans göstermesi kendi içinde haklı bir dayanak olarak görülebilir. Türk dış politikasında son dönemde görülen değişim işaretleri Türkiye nin Soğuk Savaş tan bu yana sahip olduğu geleneksel NATO-ABD-Batı merkezli dış politikasına bir alternatif değil, onunla dirsek teması ya da uzlaşma çerçevesinde gerçekleşmiştir. Türkiye nin AB ye tam üyelik, Yeni Osmanlıcılık ve İslam dünyasına yönelik aktif politikaları, geleneksel anlayıştan tam olarak bağımsız ve özerk değildir, 11 Eylül sonrası dönemde ortaya çıkan yeni şartlarda Türkiye nin özgün kimliğinden kaynaklanan konumu ile ABD nin yeni hegemonya ya da emperyal gücünün/çıkarlarının uyuşması sonucu gelişmiştir (Gözen, 2010: 32). Gözen ve benzer görüģleri savunanların iddia ettikleri, özgün bir değiģimden ziyade müttefiki olduğu hegemonik gücün çizdiği doğrultuda kıvrımların olması ve fakat ana çizgiden bir sapmanın yaģanmamasıdır. Ancak aynı değiģimi farklı okumak da mümkündür; Türkiye NATO üyeliğinden dolayı ABD ve Batı nın müttefiki olmakla beraber gerektiğinde hayır diyebilmeye, özerk davranmaya baģlamıģtır. 1 Mart 2003 yılındaki tezkere ile Irak SavaĢında ABD ye hayır diyebilmiģ, 2008 yılındaki Rusya Gürcistan SavaĢı sonrası ABD nin Karadeniz e donanma gönderme

12 4 isteği karģısında Montrö AnlaĢmasını gerekçe göstererek hayır diyebilmiģtir yılında Ġran sorununda Brezilya ile birlikte giriģimlerde bulunmuģ, Ġran a yaptırımlarla ilgili BM Güvenlik Konseyi ndeki oylamada Türkiye yine hayır diyebilmiģtir (Bal, 2010: 51). Son dönem Türk dıģ politikasının farklı Ģekillerde okunması yapılırken tam da bu noktada çok yönlü dıģ politika ve Batıcılık ve Statükoculuk politikalarının devam edip etmediğini daha somut veriler ıģığında değerlendirme imkânı sunan KomĢularla Sıfır Sorun politikasını ele almamız büyük önem taģımaktadır. Neredeyse tüm komģuları ile uzun yıllar sorunlar yaģayan Türkiye, KomĢularla sıfır sorun tezini ortaya attığında konunun yeni oluģu, Türkiye nin elinin geçmiģe oranla daha güçlü olması, küreselleģmenin daha hissedilir olması gibi nedenlerle bu politikanın oldukça baģarılı olduğunu söyleyebiliriz. Büyük bir heyecanla çok hızlı geliģmeler yaģanmıģ, baģta Yunanistan ve Suriye olmak üzere Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmamıģ anlaģmalar yapılmıģ, sosyal ve ekonomik iliģkiler geliģtirilmiģtir. Davutoğlu nun bu politikadaki temel felsefesi olan toplumlararası iliģkilerde karģılıklı bağımlılık sağlanmaya çalıģılmıģtır. Çok yönlü dıģ politika yapımının bir aracı olarak görülen KomĢularla Sıfır Problem gelinen nokta itibariyle eleģtirilere maruz kalmaktadır. Ancak Türkiye nin bir iyi niyet ortaya koyma hareketi olarak da görülebilecek bu politikanın sekteye uğramasında Türkiye kaynaklı bir geliģme yaģanmamıģtır. Tunus ta baģlayan yasemin devriminin Mısır, Libya ve diğer ülkelere sıçraması ile Arap Baharı olarak adlandırılan halk ayaklanmalarının bir sonucu olarak Suriye de de kendisini gösteren hareket; süreci çok büyük ölçüde ve olumsuz Ģekilde etkilemiģtir. savaģın eģiğine gelindi söylemleri yeniden gün yüzüne çıkmaya baģlamıģtır ve hatta bu çalıģmanın sonucuna gelindiğinde artık savaģın içindeyiz durumu ortaya çıkabilecektir yıllık insanlık tarihi göz önünde bulundurulduğunda savaģsız geçen yılların toplamının 275 yıl ile sınırlı olduğu bilinmektedir. Bu yılların da birbirini izlemeyen yıllar (Dedeoğlu, 2007: 25) olduğu düģünüldüğünde 8 sınır komģu ülkesi bulunan Türkiye nin KomĢularla Sıfır Sorun bağlamında neler yaptığı, yapılması planlanan politikalar ve aslında bu politikanın gerçekte olup olamayacağı

13 5 tartıģılacaktır. Kelimenin gerçek anlamıyla sıfır sorun sağlanabilir mi? yoksa bu bir ütopya mıdır? ya da Weberyan manada bir ideal tip midir? sorularına cevap bulmaya çalıģılacaktır. Bununla birlikte Yunanistan, Suriye, Ermenistan baģta olmak üzere komģu ülkelerle olan iliģkiler kronolojik olarak incelenecek ve bu politika çerçevesinde yapılanlarla gelinen nokta değerlendirilecektir. Türk DıĢ Politikasının Temel Ġlkeleri Statükoculuk Kurulu düzen demek olan statüko (status quo) mevcut durumu bozmama politikasıdır. Statükoculuğun Türkiye uygulamasındaki anlamlarından ilki; mevcut sınırları koruma, bu sınırlardan memnun olma, sınırlarını değiģtirmek istememe, bunun bir sonucu olarak da dıģ azınlıklarla ilgili irredantizm 1 politikası gütmeme anlamıdır (Oran, 2006: 46). Statükoculuğun pek çok nedeni vardır: öncelikle KurtuluĢ SavaĢı sonrasında Türkiye tehdit edilmedikçe dıģa dönecek gücü yoktu. Ġçerde rejimin ve devletin sağlamlaģması gerekiyordu. Yaraları sarmak, Batıcı reformlar yapmak, ayrıca süregelen Kürt ayaklanmalarını 2 bastırmak gerekiyordu. Ġkinci olarak dıģarıda bir Sovyet gerçeği vardı ve Türk azınlıklar en fazla SSCB nin sınırları içinde bulunmaktaydı. Ġttihat ve Terakki liderlerinin Osmanlı Ġmparatorluğunu batıran Pantürkizm politikalarının hemen ardından kurulan yeni Türk devletinin sadece Sovyetler açısından değil, genel politikası açısından da irredantizm politikasından uzak durdu. Özellikle Atatürk ün etkisi çok önemli oldu. Hitler ve Mussolini nin aksine Atatürk nerede duracağını biliyordu ve Nazilik ile faģistliğin hezimetle sona erdiği bir noktada Kemalizm in amaçlarına ulaģarak devam etmesinin baģlıca nedeni buydu (Oran, 2006: 47). Atatürk ün amacı fetihler yapmak değil, ulus-devleti güçlendirmekti. Ancak Türk dıģ politikasında revizyonist 1 İrrendantizm, bir devletin, kendi sınırlarına bitişik soydaşlarının yaşadığı yerleri kendi ülke topraklarına katma politikasıdır. 2 Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ancak İngiltere ile anlaşılamayan Musul sorununda da Türkiye yi hamle yapmaktan alı koyan bu ayaklanmalar olmuştur.

14 6 hareketlerde de bulunuldu; öncelikle KurtuluĢ SavaĢının kendisi baģlı baģına bir revizyonizmdi. Lozan Boğazlar SözleĢmesi 1936 yılında Montrö yle değiģtirildi ve 1939 yılında da Hatay Türkiye topraklarına katılarak Lozan sınırları geniģletildi. Ayrıca sınır dıģına da çeģitli müdahaleler yapıldı: yıllarında Türkiye Kore ye asker gönderdi, 1974 yılında Kıbrıs a çıkarma yapıldı, 1980 ve 1990 larda Kuzey Irak harekâtını yürüttü, 1993 yılında Somali, 1994 yılında Bosna, 1999 yılında Kosova, 2001 yılında Makedonya, 2002 yılında Afganistan müdahalelerine asker gönderdi (Oran, 2006: 48). Elbette ki bu revizyonist hareketlerde uluslararası hukuk ve kurallar gözetilerek yapılmıģtır. Türk dıģ politikasındaki statükocu uygulamanın bir baģka anlamı; kurulu düzen içinde dengeleri sağlamak ve/veya sürdürmek olmuģtur. Bu durum iki farklı türden denge uygulamasına yol açmıģtır. Birincisi; Batıcı politikaya rağmen Türkiye, jeostratejik konumunun gereği, Batı ile onun karģısındakiler arasında her zaman denge kurmaya çalıģmıģtır. Ġkincisi ise; yine jeostratejik konumundan dolayı Batı yı oluģturan değerler arasında da bu dengeyi sağlamaya uğraģtı (Oran, 2006: 49). Türkiye her iki denge unsurunu da konjonktüre göre baģarılı Ģekilde kullanmıģtır. Özelikle de Atatürk döneminde ve 2. Dünya SavaĢı nda Batıya karģı SSCB den bu anlamda yararlanılmıģtır. Soğuk SavaĢ döneminde ise SSCB nin kendisi Türkiye için önemli bir tehdit unsuru haline gelmesine rağmen bu dönemde de SSCB nin denge unsuru olarak kullanılmasını zaman zaman görebiliriz. Statükocu Türk dıģ politikasının ana unsurları; devletçilik, milliyetçilik, ülkesellik, egemenlik ve askeri gücün her Ģeyden önemli olduğu inancıdır. Güvenlik; refah ve ilerlemeyi sağlamanın ve sürdürmenin ön Ģartı olarak görülmüģ, devletin mümkün olan en büyük askeri güce, toprağa ve atanmıģ bürokratlara sahip olması öncelikli görülmüģtür. Böylece, dıģ politika yapıcıları baģta yakın bölgemizde ve genel olarak da dünyada meydana gelen değiģim ve farklılaģmaları, tehdit unsuru olarak görmüģler, karģılaģılan sorunları da bu açıdan değerlendirmiģlerdir. Bu bağlamda Irak ta federasyon kurmayı amaçlayan Kürtlerin, Irak ı bölmeyi amaçladıkları ve sonunda Türkiye nin de bölünmesine yol açabileceği Ģüphesi ile tepki gösterilmiģtir. Yine Irak ın yeni bir düzene doğru değiģim sürecinde atılan adımlar Türk dıģ politikasının statükocu felsefesi tarafından düģmanca tutum

15 7 olarak algılanmıģtır (Gözen, 2006: 3). Görüldüğü gibi Statükoculuk Türk dıģ politikasının uzun yıllar ana çizgisi olmuģ ve bu çizgi etrafında politikalar yürütülmüģtür. Batıcılık Osmanlının son yüzyılına kadar gerilere giden Batıcılık, yıkılmakta olan Ġmparatorluğun durumuna çare bulmak amacıyla Batı dan bazı kurumların ve yöntemlerin alınmasının çözüm olarak düģünülmeye ve uygulanmaya baģlanmasıdır (Bal, 2010: 40). Cumhuriyetin kurulması ile Batıcılık, Türk devletinin resmi ideolojisinin bir parçası haline gelmiģtir. Bir cumhuriyet olarak Türkiye nin izlediği dıģ politikanın hiç değiģmeyen temel bir özelliği vardır: Batıya yönelik olması (Sander, 2006: 71). BatılılaĢma, Türk devletinin ve toplumunun çağdaģ Batı standartlarını ve değerlerini elde etme çabası olarak özetlenebilir. Atatürk ün muasır medeniyet seviyesine ulaģmak Ģeklinde ortaya koyduğu batılılaģma hedefi ve ideali iki önemli nedene dayanmaktadır: Birincisi, Türk toplumunun modernleģme isteği. 19. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa ve Amerika BirleĢik Devletleri nde kaydedilen ekonomik, sosyal, askeri, siyasi geliģme ve büyümenin Türk toplumu için cazip bir hedef haline gelmesidir. Ġkincisi ise, uluslararası sistemdeki güç dengesinin yarattığı zorunluluktur. Osmanlı Ġmparatorluğu 19. yüzyıldan baģlayarak ve giderek artan bir Ģekilde Avrupa ya bağımlı hale gelmiģtir. Önce askeri alanda, daha sonra ise ekonomik, mali, ticari, sosyal, kültürel ve siyasi alanda Batı sistemine bağımlı hale gelmiģtir. Türkiye Cumhuriyeti nin kurulması, bu süreçteki en son aģamayı, yani siyasi anlamda BatılılaĢma aģamasına varılmasını göstermektedir (Gözen, 2009: 47). Batıya/Batılı güçlere karģı kurtuluģ mücadelesi veren Türkiye nin Batıcılık ı dıģ politikasının temel ilkeleri arasına koyması bir ironi gibi görünebilmektedir. Fakat Batı: altyapısı açısından kapitalizmi; üstyapısı açısından da, iman yerine rasyonelliği (insan aklını) üstün sayan bir uygarlık biçimidir. Esasında Batı, bir coğrafi alan değildir (Oran, 2006: 49). Türkiye KurtuluĢ SavaĢı nı, Batı Medeniyetine değil, Batılı güçlere karģı verdi. Batıcılık, dıģ politikanın belirlenmesinde de belirleyici olma özelliğini Cumhuriyetin baģından günümüze

16 8 kadar devam ettirmektedir. (Bal, 2010: 41). Türkiye nin pek çok Batılı oluģuma girmesi ve girmeye çalıģması AB ye üyelik çabası da- bu ilke gereğidir. BatılılaĢma kavramı bağlamında, Türk dıģ politika yapımcıları ve karar vericileri, uzun yıllar Ġslam ülkeleriyle, özellikle de Ortadoğu devletleriyle mesafeli olmuģlar, bu coğrafyaya karģı çekingen bir tavır takınmıģlar ve Türkiye yi bu bölgelerin politikalarından uzak tutmaya çalıģmıģlardır (Efegil, 2010: 105). 28 ġubat Darbesi de 70 yıldan fazla bir süredir devam eden bu ilke gereği olarak, askeri ve bürokratik kesimler tarafından, daha fazla Ġslami ve muhafazakâr bir hükümet olan dönemin hükümeti ile bu kurumlar arasında sürtüģmeye neden olmuģtur. Atatürk ün, muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkılması yönünde hedefe koyduğu Batıcılık bir fikir olarak Türk dıģ politikasının temel dinamiklerinden olmaya devam etmiģtir. Ancak 2. Dünya SavaĢı sonrasında Batı ve Batıcılığın karģısında yer alan Sovyetler Birliği Türk dıģ politikası karar vericileri için düşman öteki haline gelinceye kadar kelimenin tam anlamıyla stratejik ortak tı. Türk dıģ politika yapıcıları bu konuda ideolojik değil, oldukça pragmatik bir tavırla örnek iliģki içinde olduğu Sovyetler Birliği ile olan toprak anlaģmazlıklarını kendi dinamikleri ile çözmek yerine, arkasına daha güçlü Batı desteğini alarak çözme yoluna gitmiģtir. 2. Dünya SavaĢı sonrasında kurulan yeni dünya da Türkiye nin temel dıģ tehdidi Sovyetler Birliği olunca, Truman doktrini ile baģlayan ve Marshall yardımları ile devam eden Batı desteğinden yararlanan Türkiye nin, artık bir parçası olmayı varlık sebebi saydığı Batı dünyasına demir atması gerekiyordu (Aksoy ve Çemrek, 2010: 152). 2. Dünya SavaĢı sonrasında baģta NATO olmak üzere, kurulan uluslararası kuruluģlara üye olarak kendini güvende hissettiği Batı dünyasının bir parçası haline gelen Türkiye, Sovyetler Birliği ile uzun sınırları gereği özgür dünyanın sınır karakolu haline gelmiģtir. Bu rol Türkiye ye Soğuk SavaĢ boyunca avantajlar ve dezavantajlar sağlamıģtır. Bu rolü kabullenerek BatılılaĢan Türkiye, baģta güvenlik olmak üzere diğer beklentilerini de güvence altına almaya çalıģmıģtır. Üstlenilen bu rolün dezavantajı ise Türkiye Sovyetler Birliği iģgaline muhatap olabilecek en büyük potansiyel ülke haline gelmiģtir (Aksoy ve Çemrek, 2010: 153). Böyle bir

17 9 dezavantajının bulunmasına rağmen Türkiye nin çok fazla seçeneğinin olmaması bu riski almasına neden olmuģtur. Yeni kurulan Türk devletinin içinde bulunduğu koģullar Türkiye yi böylesi bir tercihe zorlarken bu durumun artılarının daha fazla olacağı düģüncesi ağır basmaktaydı kuģkusuz. Yeni kurulmuģ Türkiye yi Batı tarzında, laik bir devlet olarak inģa etmek isteyen Kemalist ideoloji sahipleri, Batı taraftarıydı, ancak milli güvenlik açısından gerekli görülmediği müddetçe bu, Batılı devletlerle uluslararası bir ittifak kurmalarına sebep olamazdı. DıĢ politika belirlenirken her zaman olduğu gibi, güç politikası ideolojiden daha önemliydi (Hale, 2003: 65). Hem Batılı güçlere karģı kurtuluģ mücadelesi vermek hem de Batılı olmaya çalıģmak arasındaki dengeyi korumak, esasında Türkiye nin Batıya karģı çekingenliğinden kaynaklanmıģtır. Çünkü Sevr giriģimine karģı bir baģkaldırı olan Anadolu hareketi, kurduğu cumhuriyeti Sevr in mimarı olan Batılı güçlere karģı bir güvensizlik duygusu üzerine inģa etmiģtir. En Batıcı olanlarda bile Batı dan korkma vardı ve BatılılaĢmanın kendisi bile Batıya karģı bir savunma giriģimiydi aslında (Dağı, 2001: 114). KurtuluĢ ve kuruluģ yıllarında devletin dıģ politikasının belirlenmesinde bu güvenlik kaygıları hâkim iken ve buna uygun politikalar yürütülürken özellikle Batıcılık konusunda batıdan duyulan korku yerini Batı standartlarında geliģmeye bırakmıģtır. BatılılaĢmanın getirdiği değiģim, modernleģmeyle oluģan yeni toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamikler, BatılılaĢmayı bir kontrol mekanizması olarak nitelemek yerine onu mantıksal sonuna kadar götürme isteğiyle karģımıza çıkmakta ve BatılılaĢma hedefi toplumsallaģırken, BatılılaĢmanın nihai olarak liberal ve demokratik bir siyasal/toplumsal modeli hedeflediği de görülmektedir (Dağı, 2001: 131).

18 10 BĠRĠNCĠ BÖLÜM Arası Dönem: Devletin Varlığını Koruma ve Sürdürme Türk dıģ politikasının temel ilkelerini incelerken Batıcılık ve Statükoculuk prensiplerini cumhuriyetten yüz yıl daha gerilerden baģlatmak mümkündür. Zira Osmanlının gerilemeye baģladığı dönemlerden itibaren bu politikalara kurtarıcı gözüyle bakılmıģ ve kurtuluģ mücadelesinin ardından cumhuriyet döneminde de aynı doğrultuda politikalar sürdürülmüģtür. Ancak bir baģlangıç noktası alarak konuya bakacak olursak; cumhuriyet tarihinin dıģ politikası inceleneceği için bu baģlangıç 1923 yılından itibaren ele alınmaktadır ve devamında seyreden dıģ politika ile son dönemde yaģanan çok yönlü dıģ politika ve konunun bağlamında komģu ülkelerle geliģtirilen iliģkiler ve bu iliģkilerde geçmiģle kıyaslandığında değiģimi gösteren iģaretler ele alınacağı için cumhuriyetin kuruluģu baģlangıç noktası olarak değerlendirilecektir Atatürk Dönemi Türk DıĢ Politikası Türkiye Ġngiltere ĠliĢkileri Bu dönem Türkiye Ġngiltere iliģkileri gergin baģlamıģ, Ġngiltere büyükelçiliğini Ankara ya taģıma konusunda isteksiz davranmıģ, büyükelçiliğin Ankara ya taģınması ancak Musul sorununun Ġngilizlerin istediği doğrultuda çözüme kavuģturulmasından sonra gerçekleģmiģtir (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 258). 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan BarıĢ AntlaĢmasının imzalanmasının ardından Atatürk ün ve dolayısıyla Büyük Millet Meclisi nin savunduğu dıģ politika ilkelerinin temelini de oluģturan Misak-ı Milli sınırları bir iki konu dıģında çözüme kavuģturulmuģtu. Çözüme kavuģturulamayan ancak Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ve doğrudan Ġngiltere ile ilgili olan en önemli sorun ise Musul sorunu olmuģtur. Lozan da Musul sorunu çözülmemiģ ve Türkiye ile Ġngiltere arasında tartıģmalara neden olmuģtur. Ġki ülke de farklı görüģler ve tezler öne sürmüģtür (Dilan, 1998: 28).

19 11 Türkiye nin Musul konusundaki görüģlerini Ġsmet PaĢa savunmuģ ve bölgenin etnografik, hukuksal, tarihsel, ekonomik, siyasal, askeri ve stratejik noktaları üzerinde durmuģtur. Bölge nüfusunun yaklaģık olduğu ve bu sayının da den fazlasının Kürtlerden, yaklaģık kadarının da Türklerden oluģtuğu ve dolayısıyla Musul un çoğunluğunu Türklerle Kürtlerin oluģturduğu ileri sürülmüģtür. Kürtlerin de Turan ırkından geldiği ve Ġngilizlerin iddialarının aksine Türklerle Kürtlerin bir arada yaģamak istedikleri iddia edilmiģ, TBMM hükümetinin de Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de hükümeti olduğu görüģü ortaya konularak Meclisteki Kürtlerin Musul un ayrılmasını istemedikleri belirtilmiģtir (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 260). Sorun etnografik açıdan değerlendirildiğinde Musul da bulunan Arapların sayıca azınlıkta oldukları ve dolayısıyla Musul un Irak a bağıģlanmasının doğru olamayacağı görüģü savunulmuģtur. Hukuksal olarak değerlendirildiğinde ise; Musul ateģkesten sonra iģgal edilmiģ ve bu durum Wilson ilkelerinin yanı sıra uluslararası hukuka da aykırıydı. Bu hukuksuzluğa rağmen görüģmelerle bir sonuca varmak isteyen Türkiye bölgede çoğunlukta bulunan halka güvenerek plebisit yapılmasını isterken Ġngiliz tarafı bölge halkının cahil olduğunu öne sürerek bu fikre karģı çıkmıģtır. Ġngiltere nin bu fikre karģı çıkması Türk tezinin haklılığını ortaya koymakta ve esasında konunun Milletler Cemiyetine götürülemeyecek kadar açık olduğunu da anlatmaktaydı (Dilan, 1998: 31). Tarihsel olarak bakıldığında 11. yüzyıldan beri aralıksız bir Ģekilde Türklere ait olan Musul un coğrafi olarak da Anadolu nun bir parçası olduğu savunulmuģtur. Güneydoğu Anadolu nun pek çok yerinde ulaģım, askeri ve stratejik açıdan Türkiye için önemliydi ve Ġngilizlerin gözünde, Bağdat ın güvenliği için Musul un önemi neyse Türkiye nin gözünde de Ġstanbul un güvenliği için aynı öneme sahipti. Türkiye zaten komģularına saldırı amacı güden bir politika izlememekteydi (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 261). Musul sorununda Ġngilizlerin tezine bakıldığında; etnik yapı olarak Türk verilerinin aksine rakamlar ortaya koymaktaydılar: Kürtlerin , Türklerin ise nüfusa sahip olduğunu ileri sürmekte ve Lozan Konferansı boyunca da Türklerle Kürtlerin aynı kökenden gelmediklerini ve farklı özelliklere sahip olduklarını savunmuģlardır. Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Lord Curzon tarafından

20 12 Lozan da ileri sürülen en önemli görüģlerden biri ise; Ġngiltere nin Ekim 1922 yılında Irak la yapmıģ olduğu anlaģmaya göre Irak tan hiçbir toprak vermemeyi yükümlendiğidir. Bundan dolayı, Musul Türkiye ye bırakılırsa, Ġngiltere bu anlaģmaya aykırı davranmıģ olacağını ileri sürmüģtür. Bunun yanı sıra Ġngiltere Musul u Türkiye alırsa sınırın Bağdat a 60 mil kadar yaklaģacağını ve bu durumun da Irak için bir tehdit olacağını gerekçe göstererek sorunu bir sınır sorunu olarak göstermiģ ve ekonomik, toplumsal boyutunu geri plana atmaya çalıģmıģtır. Bu yüzden Türkiye konferans boyunca Ġngilizlerin tezini çürütmek için Misak-ı Milli sınırları dıģındaki topraklar üzerinde herhangi bir talebinin olmadığını sürekli vurgulamıģtır (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 261). Ġngiltere nin uzlaģmaya yanaģmayan tutumu ve Türkiye nin barıģın yapılmasına engel olmamak için Musul sorununu bir yıl içinde Ġngiltere yle çözülmesine razı olması sebebiyle Musul sorunu konferans gündeminden çıkmıģ ve Lozan AntlaĢmasının 3/2. Maddesine göre çözüm aranacağı sonucuna varılmıģtır. Lozan AntlaĢmasının 3/2. Maddesi; Türkiye ile Irak arasındaki sınır bu anlaģmanın yürürlüğe girmesinden baģlayarak dokuz aylık bir süre içinde Türkiye ile Ġngiltere arasında dostça bir çözüm yoluyla saptanacaktır. Öngörülecek süre içinde iki hükümet arasında bir anlaģmaya varılamazsa, anlaģmazlık Milletler Cemiyeti Meclisine götürülecektir. Sınır çizgisi konusunda alınacak kararı beklerken, Türk ve Ġngiliz hükümetleri, kesin geleceği bu karara bağlı olan toprakların Ģimdiki durumunda herhangi bir değiģiklik yapacak nitelikte hiçbir askeri ya da baģka bir harekette bulunmamayı karģılıklı olarak yükümlenirler. (Aktaran: Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 262). Dünya siyasi tarihine Ġngiliz diplomasisi olarak geçen Ġngiltere nin dıģ politika kabiliyeti aylar süren Lozan görüģmelerinde Musul sorununu bir sonuca bağlamamıģ ve hatta bir çözüm bulmaktan ziyade meselenin çözülmemesini isteyerek konuyu Milletler Cemiyetine götürmek istemiģ ve götürmüģtür. Ġngiltere nin Milletler Cemiyeti içerisindeki gücünü ve etkinliğini bilen Türkiye ise sorunun Lozan görüģmelerinde çözüme kavuģturulmasını istemiģ ancak baģarılı olamamıģtır. Aylar süren Lozan görüģmelerinde bir sonuca varılamaması sorunu

21 13 Milletler Cemiyetine taģımıģ, bununla birlikte Milletler Cemiyetine giden süreçte de görüģmeler devam edecek ancak bir sonuca varılamayacaktır. 19 Mayıs 1924 tarihinde Ġstanbul da toplanan Haliç Konferansında Türkiye; Süleymaniye, Kerkük ve Musul Ģehirlerinin Türkiye ye bırakıldığı bir sınır karģılığında buradaki petrollerden Ġngiltere ye ortaklık önermiģtir. Ġngiltere ise, Musul dan baģka Nasturiler için Hakkâri yi de istemiģtir. Ancak Ġngiltere Türkiye nin bunu kabul etmeyeceğini bilmesine rağmen meseleyi Milletler Cemiyetine götürmek için bir diplomasi taktiği denemiģtir (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 263). Lozan görüģmelerinde olduğu gibi Lozan sonrası görüģmelerde de hem Türkiye hem de Ġngiltere kendi tezlerini savunmaya devam etmiģ ve bir netice elde edilememiģtir. Lozan da belirtilen süre içinde bir sonuca ulaģılamaması konuyu Milletler Cemiyetine götürmüģtür. MC Meclisinde Türkiye plebisitte ısrar ederken Ġngiltere göstermiģ olduğu gerekçelerle buna karģı çıkmıģ ve sonuçta bağımsız bir komisyon kurularak bölgede incelemeler baģlamıģtır. Komisyonun vermiģ olduğu karar Türkiye nin de endiģelendiği gibi Ġngiltere lehine bir sonuç doğurmuģtur. Bu kararın alınmasında en önemli sebeplerden biri; Türkiye bu örgüte üye değilken, Ġngiltere Milletler Cemiyetinin en güçlü üyesiydi. Türkiye bu karara itirazlar etse de sonuçta Milletler Cemiyeti kararını kabul etmek zorunda kalmıģtır. Türkiye nin Milletler Cemiyeti kararını kabul etmesinin en önemli nedeni, Ġtalya nın Yunanistan la birlikte Trakya ve batıdan Türkiye ye saldıracağı söylentileri ve bu durumun yol açtığı endiģeydi. Türkiye Musul u almak için savaģa girecek olsa bu durumda iki cephede birden savaģmak zorunda kalabilirdi. Bu da Türkiye yi yeniden büyük bir kaosun içine sokacak ve belki de önceki kazanımlarını yok edebilecekti. Böyle bir ortamda Türkiye, Milletler Cemiyeti kararından bir gün sonra Sovyetler Birliği ile bir Dostluk ve Tarafsızlık AntlaĢması imzalamıģtır (Dilan, 1998: 49). Bir tepki niteliğinde olan bu antlaģma Sovyetler Birliği ile ittifak anlaģması niteliğinde değildi, iki ülkenin destek arama çabasından ibaretti. Sorun, her ne kadar Türkiye nin istediği doğrultuda olmasa da, bir çözüme kavuģmuģtu. Ancak Türkiye ile Ġngiltere arasındaki iliģkiler 1930 lara kadar geliģememiģtir yılında bir Ġngiliz deniz filosunun Ġstanbul u ziyaret etmesi ve filo komutanıyla birlikte Ġngiliz Elçisi nin Ankara da Atatürk ü ziyaret etmesi iliģkilerde bir yumuģamayı

22 14 sağlamıģtır (Çufalı, 2009: 241). Bu yumuģama ve uluslararası ortam 1930 lar boyunca iliģkilerin geliģtirilmesini sağlamıģtır. Birinci Dünya SavaĢı sonunda Osmanlının ardılı olarak yenilgiye uğrayan devletlerden biri olan Türkiye kurtuluģ mücadelesi döneminde Milletler Cemiyeti dıģında kalmıģtı. Musul meselesinde özellikle Ġngiltere ve Fransa nın kontrolünde bulunan cemiyetten Ģüphe duyuluyordu lara kadar aynı görüģte olan Sovyetler Birliği ile kurulan iliģkiler de bunu göstermekteydi lara kadar bu düģüncede olan Türkiye, Batı ile iliģkilerini geliģtirmek için cemiyete üye olması gerektiği düģüncesiyle 1932 yılında Milletler Cemiyetine katılma kararı almıģtır yılında Sovyetler Birliği ile yapılan anlaģma 1929 Protokolü yle tarafların birbirlerinin onayı olmadan üçüncü taraflara herhangi bir taahhütte bulunmayacağını kabul ediyordu. Bundan dolayı Türkiye cemiyete katılım daveti aldığında Sovyet Rusya sının tepkisini almamaya özen göstermiģ ve Milletler Cemiyetine üyeliğinin Sovyetler Birliği ile olan iliģkilerini bozmasına izin vermeyeceğini bildirmiģtir (Hale, 2003: 52). Sovyetler Birliğinden yana bir endiģe duymamak için rızasını gözeten Türkiye, 1934 yılında Sovyetler Birliğinin de Milletler Cemiyetine üyeliğiyle rahatlamıģtır. Türkiye ile Ġngiltere arasındaki yakınlaģma 1930 lardan itibaren daha da artmaya baģlamıģ ve bu yakınlaģma ekonomik alanda olduğu kadar siyasal yakınlaģma ve ittifak iliģkisi Ģeklinde gerçekleģmiģtir yılında Montrö Konferansı sırasında Ġngiltere Türkiye nin tezlerine belli oranda destek vermiģ ve Türkiye de boğazların silahsızlandırılması hakkını elde ettiğinde bunun ihalesini Ġngiliz firmalarına vermeyi tercih etmiģtir (Uzgel ve Kürkçüoğlu, 2006: 273). Yine 1936 yılında Ġngiltere Kralı nın Türkiye ziyareti ve bir yıl sonrasında da Ġsmet Ġnönü nün Londra ziyareti iliģkileri geliģtiren adımlar olmuģtur. YaklaĢan savaģ tehlikesine karģılık Türkiye Ġngiltere yle 23 Haziran 1939 tarihinde bir bildiri imzalayarak savaģın Akdeniz e yayılması durumunda taraflar arasında fiili iģbirliği yapılacağı bildirilmiģ oluyordu (Çufalı, 2009: 242). Türkiye, Ġngiltere ile olan iliģkilere önem vermiģ ancak Musul sorunu, baģta Ġngiltere olmak üzere Batılı ülkelerle olan iliģkilerini sıkıntıya sokmuģtur. Ġlk baģlarda Misak-ı Milli den taviz vermek istemeyen ve Milletler Cemiyeti kararını

23 15 tanımadığını bildiren Türkiye, Almanya ve Ġtalya tehlikesinin yaklaģmakta olduğunu görerek Ġngiltere ile iliģkilerinin gergin olmasını istememiģtir. Devam eden süreçte de iliģkilerini geliģtirerek yaklaģan savaģ öncesi ittifak oluģturma giriģimlerine özen göstermiģtir Türkiye Fransa ĠliĢkileri Türkiye Fransa iliģkileri KurtuluĢ SavaĢı ile baģlatılan yeni Türk devletinin tanınmasını sağlaması açısından önem taģımaktadır, çünkü Fransa, Ankara hükümetini tanıyan (anlaģma imzalayan) ilk Batılı devlettir. Ancak Milli Mücadele sonrasında Lozan görüģmeleriyle birlikte pürüzler çıkmaya baģlamıģtır. Ġki ülke arasındaki en önemli sorunlar da birkaç noktada toplanmaktaydı: en önemli sorun Fransa mandası altındaki Suriye nin geleceği ve buna bağlı olarak da Hatay Sancağı sorunu. Ġkinci önemli mesele Osmanlıdan kalan borçlar sorunuydu. Üçüncü önemli sorun ise kapitülasyonlardı. Lozan görüģmelerinde Ġngiltere yanlısı tavır sergileyen Fransa bir yandan Alman tehdidine karģı Türkiye ile iliģkileri koparmak istemezken diğer yandan Türkiye de benzer ittifak arayıģları içindeydi. Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Hatay, Milli Mücadele sırasında Ankara hükümeti ile Fransa arasında imzalanan bir itilaf anlaģmasıyla Suriye sınırının kesin olarak belirlenememesi sonucu ortaya çıkan bir sorundu yılında imzalanan bu anlaģmanın 7. maddesinde; Ġskenderun bölgesi için özel bir yönetim rejimi kurulacaktır. Bu bölgenin Türk soyundan gelen halkı, kültürlerinin geliģmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaktır. Türk dili orada resmi bir niteliğe sahip olacaktır. (Aktaran: Dilan, 1998: 137). AnlaĢmanın bu maddesiyle birlikte Hatay Sancağı Fransa mandasında kalmıģtır. Aynı anlaģmanın 8. maddesinde ise, anlaģmanın imzalanmasından bir ay sonra tarafların oluģturduğu bir komisyon sınırı belirlemek için çalıģmalara baģlayacaktı. Ancak bu komisyon 4 yıl sonra oluģturulabilmiģse de bir sonuca ulaģılamamıģtır (Uzgel, 2006: 278). Lozan görüģmelerinde, Türkiye ile Fransa arasında imzalanan 1921 Ankara anlaģmasına dair farklı görüģler ileri sürülmüģtür: Fransa anlaģmanın yerel bir anlaģma olduğunu ve Suriye nin mandası olması hasebiyle Fransız parlamentosunda onaylanmadığını, anlaģmanın sadece sınırı

24 16 çizen 8. Maddesini gündeme getirerek Hatay ı Türk sınırlarına katmamak için uğraģ vermiģtir. Türkiye ise, sadece 8. maddenin konuģulmasının anlaģmanın özünü yok edeceği ve Sancağa iliģkin özel yönetim gücünü zayıflatacağı için karģı çıkmıģtır. Sonuçta Hatay sorunu, 1921 yılında çizilen Türkiye-Suriye sınırı ve Hatay a tanınan özel yönetim hakkı ile Lozan da onaylanmıģtır (Fırat ve Kürkçüoğlu, 2006: 280). Lozan sonrasında Hatay ın Türkiye ye katıldığı 1939 yılına kadar Fransa ile bu meselede pürüzler çıkmıģ ancak Hatay ın durumuna iliģkin görüģmelerin yaģandığı dönem Avrupa açısından da çok önemliydi, çünkü Ġtalya ve özellikle Almanya nın tehlike oluģturması BaĢta Ġngiltere olmak üzere diğer Batılı devletleri endiģelendiriyordu. Böyle bir ortamda Türkiye yi ittifakın dıģında tutmak istemeyen Ġngiltere, Fransa nın yumuģamıģında etkili olmuģtur da Lübnan ve Suriye ye bağımsızlığını vereceğini açıklayan Fransa, Türkiye nin Hatay sorununu yeniden gündeme getirmesine neden olmuģtur. Aynı bağımsızlığın Hatay a da verilmesini isteyen Türkiye, Fransa nın olumsuz cevabıyla karģılaģınca konu Milletler Cemiyetine gitmiģ ve Milletler Cemiyetinin çalıģmaları sonucu Türkiye ile Fransa arasında 26 Ocak 1937 tarihinde bir anlaģmaya varılmıģtır. Bu anlaģmaya göre Hatay iç iģlerinde tam bağımsız, Suriye ile gümrük birliğinde olan, anayasası ve statüsü olan ayrı bir yönetim olacaktı. Ancak dıģ iģlerinde bazı Ģartlar altında Suriye ye bağlı olacaktı. Milletler Cemiyeti de 27 Ocak 1937 tarihinde bu prensipleri kabul etmiģ, 40 üyeli Sancak Meclisinin çoğunluğunu da Türkler oluģturmuģtur. Bundan sonrası Türkiye ye katılım sürecini hızlandırdı ve 2 Eylül 1938 tarihindeki ilk toplantısında Meclisin tüm üyeleri Türkçe yemin ederek bu devlete Hatay adını verdiler. YaklaĢık 1 yıl sonra son toplantısını 29 Haziran 1939 tarihinde yapan Meclis, Türkiye ye katılma kararı almıģ ve Hatay Türkiye sınırları içinde yer almıģtır (Çufalı, 2009: 246). Bu süreçte uluslararası ortam Türkiye lehine geliģmiģ ve stratejik açıdan Türkiye, elinin güçlü olduğu bu durumu iyi değerlendirerek kararlılık göstermiģtir. Bu da beraberinde, savaģa gerek kalmadan Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan bir bölgeyi yeniden ülke sınırlarına katmasını sağlamıģtır. Türkiye ile Fransa arasındaki çözülemeyen bir diğer önemli sorun da Osmanlıdan kalan borçlardı. Osmanlı Devletinin vermiģ olduğu kapitülasyonlardan

25 17 en fazla yararlanan ülke Fransa ydı. Bu nedenle borçların tasnifi en çok Fransa yı ilgilendiriyordu. 1 Aralık 1928 tarihli Osmanlı Borçları anlaģmasını TBMM kabul etmiģ ancak 1929 yılındaki dünya ekonomik bunalımı sebebiyle bu borçların ödenmesinin yeniden düzenlenmesi gündeme gelmiģtir. GörüĢmeler sonucunda Nisan 1933 te Paris te yeni bir anlaģma imzalanmıģ ve borçların ödenmesi yeni koģullara bağlanarak sorun çözülmüģtür (Dilan, 1998: 70). Duyun-u umumiye borçları da 25 Mayıs 1954 tarihinde son taksitinin ödenmesiyle tamamen bitmiģtir (Uzgel, 2006: 279). Fransa ile yaģanan bir baģka sorun da Türkiye deki Fransız okulları sorunuydu. Türkiye, yabancı okullarda okutulan Tarih ve Coğrafya gibi derslerin Türkçe olarak ve Türk öğretmenler tarafından okutulmasını istemiģ ve bu yönde bir yönetmelik çıkarmıģtır. Ancak yabancı okulların bu yönetmeliği uygulamak istememesi okullarla Milli Eğitim arasında soruna neden olmuģtur. Fransa ve Papalık konuya müdahale etmek istemiģlerse de Türkiye nin tepkisiyle karģılaģmıģlardır. Fransa bu konuda çok ısrarcı olmayınca sorun kapanmıģtır (Çufalı, 2009: 246). Ġngiltere ile giriģilen iliģkilerde Musul un kaybedilip, Fransa ile gerçekleģtirilen iliģkilerin daha kazançlı olmasındaki en önemli neden; Musul meselesinde KurtuluĢ SavaĢından yeni çıkılmıģ ve karģısında çok güçlü bir kazanan devletin, Ġngiltere nin olması. Fransa ile olan iliģkilerde ise kendisini biraz daha toparlayan ve daha güçlü durabilen bir Türkiye nin olması ve bununla birlikte özellikle uluslararası ortamın Türkiye lehine iģlemesi olmuģtur. Avrupa da tehlike seslerinin yükseldiği bir dönemde Türkiye gibi bir müttefiki kaybetmek istemeyen Ġngiltere nin Fransa ya uyguladığı baskı da bu kazanımların sağlanmasında büyük etkiye sahiptir Türkiye Yunanistan ĠliĢkileri KurtuluĢ Mücadelesinde Batı desteğini arkasına alan Yunanistan a karģı kazanılan baģarı, yeni kurulan Türkiye yi masada daha güçlü kılmaya baģlamıģtır. Ulusal KurtuluĢun baģarıya ulaģmasının ardından Lozan görüģmelerinde Yunanistan ile yaģanan sorunlar; Sınır ve toprak sorunu, tazminat sorunu ve nüfus mübadelesiyle patrikhane sorunu etrafında ĢekillenmiĢtir. Anadolu da KurtuluĢ Mücadelesini

26 18 Yunanlılara karģı veren Türkiye, daha sonraki on yıllarca sürecek dıģ politikasını Yunanistan ı takip etmek üzerine kurmuģtur darbesinin idam ettiği, dönemin DıĢiĢleri Bakanı olan Fatin RüĢtü Zorlu nun Yunanistan bir havuza atlasa biz de atlarız, velev ki havuz boģ olsun (Aktaran: Bal, 2010: 44) sözleri bu politikayı yansıtan çarpıcı bir örnektir. Bu bakımdan Türk-Yunan iliģkilerinin her dönemi oldukça önemlidir ve son dönem yaģanan dıģ politikadaki değiģimi anlamak için de incelenmesi son derece önemli ve elzemdir. Türkiye-Yunanistan sınırının Lozan daki görüģmelerinde Türkiye; Doğu Trakya sınırı olarak Karadeniz den Meriç ırmağının denize döküldüğü noktaya kadar olan yerleri yani Balkan SavaĢları sonrasında Osmanlı ile Bulgaristan arasında imzalanan 1913 Ġstanbul AnlaĢmasıyla çizilen sınırı kabul etmiģtir. Bu sınıra göre, Meriç in batısında yer alan Edirne-Ġstanbul demiryolunun Kuleliburgaz-Mustafa PaĢa kısmıyla Karaağaç Türkiye ye kalıyordu. Batı Trakya da ise plebisite gidilmeliydi. Müttefikler tarafından desteklenen Yunanistan ise; Trakya da sınırın Meriç olmasını söylerken, Batı Trakya konusunda Türkiye nin herhangi bir söz hakkının olmadığını belirtmiģtir. Türkiye Batı Trakya sınırını 1913 e göre kabul ettiremeyeceğini anlayınca Trakya sınırını silahsızlaģtırmak koģuluyla kabul etti (Fırat, 2006: 327). Adalar konusunda ise Türkiye, karasuları içinde kalan ve kıyıya çok yakın olan adaların hem coğrafi ve güvenlik açısından hem de hukuksal açıdan Türkiye ye bırakılmasını isterken, büyük adalar konusunda ise; Ġmroz ve Bozcaada nın 1914 te Türkiye ye bırakıldığını ve bunun tartıģılmaya gerek olmadığını savunmuģtur. Semadirek adasını da Türk kıyılarına yakınlığı nedeniyle isterken, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarının Yunanistan a bırakılmasını ise kabul etmemekteydi (Fırat, 2006: 327). Türkiye adalar konusunda güvenliğini ön planda tutmakta ve Yunanistan ı destekleyen Batılı devletlerle iliģkilerinde de güvenliğinden duyduğu endiģeyle hareket etmekteydi. Türkiye, adaların Yunanistan a bırakılmasını emperyalist emellerini gerçekleģtirmek için kullanacağını ve savaģta da bunun görüldüğünü ileri sürmüģtür. Yunanistan ise, adaların çoğunluğunda Yunanlıların yaģadığını ve savaģ sırasında adaların kullanılmadığını, Yunanistan dan Ġzmir e doğrudan asker çıkardığını ve bu adaların Türkiye için bir tehdit oluģturmadığını ileri

27 19 sürmüģtür. Sonuçta Lozan görüģmelerinde Ġmroz ve Bozcaada Türkiye ye bırakılırken, bu adaları silahsızlandırmak yerine buradaki Müslüman olmayan halk mübadele dıģında bırakılmakta ve bu adalar için 30 Ocak 1923 tarihli mübadele sözleģmesince kazanılan hakların dıģında özel bir yönetim de öngörülmekteydi. Bununla birlikte bu iki ada Limni ve Semadirek le birlikte Lozan Boğazlar sözleģmesinin 4. maddesiyle silahsızlandırılacaktı. Ancak bu durum Ġmroz ve Bozcaada için 1936 da Montrö Boğazlar sözleģmesiyle sona erecektir (Fırat, 2006: 232). Egedeki adalar Türkiye ile Yunanistan arasında hep gerginliklere neden olmuģ, adaların Türkiye ye yakın oluģu cumhuriyet boyunca güvenlik endiģesine neden olurken karasuları uzunluğu da hep tartıģılır durmuģtur. Lozan la birlikte Türk-Yunan iliģkilerinin en önemli sorunlarından birisi de nüfus mübadelesi ve patrikhane sorunuydu. Türkiye açısından, yeni kurulan Türk ulus devletinin oluģumu için baģta Ġstanbul dan olmak üzere Rumların göçü gerekliydi. Yunanistan açısından ise, mübadele büyük ekonomik sorunları da beraberinde getirecek demekti. Zaten Trakya ve Anadolu dan çekilirken yaklaģık 1 milyon Rum göç etmiģ ve bu sayı bile Yunanistan için büyük ekonomik ve toplumsal (Ġstanbul daki zengin Rum halkının Yunanistan a göç etmesi oradaki sosyal düzene de zarar verecekti) sorunlara yok açarken aynı zamanda bu, Megali İdea düģüncesinin de ortadan kalkması anlamına gelecekti. Bu da beraberinde cemaatsiz kalacak olan patrikhaneyi de iģlevsiz ve gereksiz kılacaktı. Türk heyeti Lozan a giderken mübadeleyi önemli konulardan biri saymıģ ancak Türk tarafı mübadele konusunu henüz açmamıģken ve bu meseleyi ortaya atmanın sıkıntısını yaģarken hiç beklenmedik bir Ģekilde Müttefiklerin desteğiyle konu ortaya atılmıģ ve Rıza Nur un deyimiyle gökten düģmüģ minkudret olmuģtu (Aktaran: Fırat, 2006: 330). Lozan görüģmelerinde mübadeleye iliģkin çok zorluk yaģanmasa da uygulamada sorunlar çıktı ve iki ülke arasında büyük gerginliklere yol açtı. GörüĢmelerde alınan bir kararla komisyon kurulacaktı. Ekim 1923 tarihinde kurulan komisyon çalıģmalarına baģladı ve bir yıl içerisinde de mübadele büyük ölçüde gerçekleģtirildi. Ancak mübadeleden hariç tutulanların tespiti ve mübadeleden kaynaklanan sosyal problemler Türkiye ve Yunanistan arasında sürtüģmelere ve hatta savaģ söylentilerine kadar ilerledi (Arı, 2000: 18). Mübadeleden doğan sorunların

28 20 tam olarak çözüme kavuģturulamaması beraberinde Patrikhane sorununu da getirmiģtir sonlarına doğru patrikliğe atanan Konstantin in mübadeleye tabi birisi olması sebebiyle Türkiye, Konstantin i sınır dıģı etmiģtir. Ancak Yunanistan, Konstantin in patrikliğe bağlı biri olması gerekçesiyle mübadeleye tabi olmaması gerektiğini savunmuģ ancak bir sonuca varılamamıģtır. Konstantin in 19 Mayıs 1925 tarihinde istifa etmesi ve yerine Vasil Georgaides in seçilmesiyle konu kapanmıģtır (Çufalı, 2009: 247). Patrikhane sorunu 1925 yılında çözüme kavuģturulsa da 1930 lara kadar Yunanistan la gerginlikler devam edecektir. Bunun sebebi de mübadeleden doğan sorunlardı. Mali sorunlar iki ülke arasında uzun süreli sorunlara yol açmamıģtır. Yunanistan ve Müttefikler savaģ tazminatı konusunda iki ülkenin karģılıklı olarak bu taleplerden vazgeçmesini önerirken Türkiye ise, kendisinin Yunanistan a herhangi bir tahribat yapmadığını ancak Yunanistan ın Türkiye ye yapmıģ olduğu tahribat ortadayken bunların tanzim edilmesi gerektiğini söylemiģtir. Aslında Türkiye Yunanistan ın mali durumunu ve bu tazminatı ödeyemeyeceğini biliyordu ve bunu fırsata çevirerek tazminat olarak Karaağacın Türkiye ye verilmesini talep etmiģtir. Ġçinde bulunduğu mali zorlukları da göz önünde bulunduran Yunanistan yeni bir savaģı göze alamamıģ ve bu teklifi kabul etmek zorunda kalmıģtır (Fırat, 2006: 335). Lozan görüģmelerinde Türkiye nin belki de hiç beklemediği kadar kolaylıkla çözülen sorun tazminat sorunuydu. Ancak diğer sorunlar, özellikle de mübadele sorunu, 1930 lara kadar iliģkilerin kötü gitmesine yol açarken 1928 yılından itibaren iyi iliģkiler geliģtirilmeye baģlanmıģtır yılıyla birlikte önce diplomatik temsilcilikler aracılığıyla iliģkiler geliģtirilmiģ, 1930 yılından itibaren de antlaģmalarla devam etmiģtir. Dostluk ve iyi iliģkilerin kurulabilmesi için nüfus mübadelesinden kaynaklanan sorunların çözüme kavuģturulması gerektiğinden, bu sorunların kesin çözümünü öngören sözleģme 10 Haziran 1930 da Ankara da imzalandı. Ġmzalanan bu sözleģme ile iki ülke arasındaki siyasal, ekonomik ve hukuksal sorunlar çözülünce hızlı bir yakınlaģma süreci baģlamıģtır. 27 Ekim 1 Kasım tarihleri arasında Yunan BaĢbakanı Türkiye yi ziyaret etmiģ, oldukça sıcak geçen Ankara ziyaretinde 3 anlaģma imzalanmıģtır. Bu ziyaret sırasında Yunan BaĢbakanının patrikhaneyi ziyaret etmesi ve Türk

29 21 hükümetinin de buna itiraz etmemesi dolaylı yoldan Patrikhane sorununu da çözmüģtür (Fırat, 2006: 347). Türkiye ile Yunanistan arasındaki geliģmelerin esasında en önemli gerekçesi; öncelikle Ġtalya nın Akdeniz bölgesinde Türkiye ve Yunanistan ın da dâhil olduğu bir dostluk ve ittifak sistemi kurma çabası ve hem Atatürk ün hem de Yunan BaĢbakan Venizelos un bu iliģkilerin geliģtirilmesindeki göstermiģ oldukları çabalardır (Gönlübol ve Sar, 1996: 66). 10 yıl öncesine kadar ulusal bir savaģ veren iki ülkenin bu denli dostluk kurması, baģta Ġtalya ve Almanya nın revizyonist politikaları olmak üzere her iki toplumun da savaģlardan yorgun düģmesi ve tahrip olmasına bağlıdır. YaĢanan ağır savaģlar iki ülkeyi de ekonomik ve sosyal olarak derinden etkilemiģ, kalkınmanın da ancak barıģçıl politikalarla olabileceği düģüncesiyle, yöneticilerin kiģisel çabalarıyla iyi iliģkiler kurulmuģtur Balkan Antantı Lozan AnlaĢması sonrasında Balkan devletleriyle iliģkilerini geliģtirmek isteyen Türkiye, çeģitli anlaģmalar yapmıģtır. Arnavutluk la 15 Aralık 1923 te, Bulgaristan la 18 Ekim 1925 te, Yugoslavya yla 28 Ekim 1925 te BarıĢ ve Dostluk AnlaĢmaları imzalanmıģtır (Dilan, 1998: 87). Bu andlaģmaların hepsi Ankara da imzalanmıģtır. Türkiye Balkan ülkeleriyle -Yunanistan dıģında- çok ciddi sorunlar yaģamamıģtır. Ancak Avrupa daki revizyonist hareketler açısından bu coğrafya oldukça kritikti ve burada yaģanabilecek bir savaģ Türkiye yi de derinden etkileyecek ve toprak bütünlüğünü tehdit edebilecekti. Türkiye nin Balkan Devletleriyle yapmıģ olduğu ikili anlaģmalar kendisi açısından iliģkilerini düzenlerken, Balkan devletleri için de, Balkan SavaĢları ndan arta kalan uyuģmazlıkları halletme amacındaydı ve bu bağlamda Balkan Devletleri de kendi aralarında ikili anlaģmalar yapmıģlardır (Gönlübol ve Sar, 1996: 99) lara kadar yapılan anlaģmalar Balkan Antantı için bir zemin oluģtururken, diğer yandan da Avrupa daki revizyonist anti revizyonist gruplaģmalar, Locarno ve Küçük Antant anlaģmaları Balkan ülkelerini de bir gruplaģmaya itmiģtir. Bunların yanı sıra 1929 yılında Atina da yapılan Evrensel BarıĢ Kongresi nde Balkanlarda bir

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Doç. Dr. MUSTAFA KĠBAROĞLU

Doç. Dr. MUSTAFA KĠBAROĞLU İran ın Nükleer Programı ve Türkiye nin Güvenliğine Etkileri Doç. Dr. MUSTAFA KĠBAROĞLU www.mustafakibaroglu.com Bilkent Üniversitesi Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü 15 Ekim 2009 Atılım Üniversitesi Ankara

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI?

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI? ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI? Erzurum, COĞRAFİ VE İDARİ KÜÇÜLMEYİ EKONOMİK BÜYÜMEYE dönüştürebilir mi? TARTIŞMA ÖNERİSİNİN GEREKÇESİ Kamu hizmetlerinin ülke seviyesinde daha verimli

Detaylı

DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI

DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI 2009 DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI BİLGE ADAMLAR STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Demokratikleşme ve Toplumsal Dayanışma Açılımı BirikmiĢ sorunların demokratik çözümü için Hükümetçe baģlatılan

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R DIġĠġLERĠ BAKANLIĞI

İ Ç İ N D E K İ L E R DIġĠġLERĠ BAKANLIĞI 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2003 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU TASARILARININ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU GÖRÜŞME TUTANAKLARI 1 09.11.2004 İ Ç İ N D E K İ L E

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ 18 Temmuz 2018 Harran Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu Osmanbey YerleĢkesi, ġanlıurfa Harran Üniversitesi Kalite Koordinatörlüğü

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II)

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) 2- Tekstil ve Hazır Giyim Ticaretinde Kotalar ve Çin in Sektöre Etkisi Hande UZUNOĞLU Dünyada tekstil ve hazır giyim ticaretinde kota

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( ) TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ (1923-2010) Teorik, Tarihsel ve Hukuksal Bir Analiz Dr. BÜLENT ŞENER ANKARA - 2013 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii TABLOLAR, ŞEKİLLER vs. LİSTESİ... xiv KISALTMALAR...xvii

Detaylı

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin diğer devletlerle ekonomik ilişkilerinde kolaylık ve uyum sağlamak için yapılan çalışmalardan A) Türk Tarih Kurumu'nun kurulması B) Tekke ve zaviyelerin

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Feyzi ÖZMEN tarafından hazırlanan Aday Öğretmenlerin Öz Yeterlilikleri

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

Uluslarası Antlaşmalar Işığında Ege Adaları Sorunu The Aegean Islands Issue under the Light of International Treaties

Uluslarası Antlaşmalar Işığında Ege Adaları Sorunu The Aegean Islands Issue under the Light of International Treaties ISSN: 1309 4173 (Online) 1309-4688 (Print), p. 1-13, November 2012 Uluslarası Antlaşmalar Işığında Ege Adaları Sorunu The Aegean Islands Issue under the Light of International Treaties Dr. Neslihan ALTUNCUOĞLU

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

ANKET ÇALIġMA ve SONUÇ RAPORU - 2013 ĠÇĠNDEKĠLER :

ANKET ÇALIġMA ve SONUÇ RAPORU - 2013 ĠÇĠNDEKĠLER : BALMED Ġ Z M Ġ R K O L E J Ġ V E B O R N O V A A N A D O L U L Ġ S E S Ġ M E Z U N L A R D E R N E Ğ Ġ ANKET ÇALIġMA VE SONUÇ RAPORU - 2013 YAYIMLANMA TARİHİ : 08.05.2013 1 ANKET ÇALIġMA ve SONUÇ RAPORU

Detaylı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR (BaĢvuru no. 63017/11) Namık Kemal BATAR ve Diğerleri / TÜRKİYE T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmî çeviri, Adalet

Detaylı

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR Suyun insan hayatındaki önemi herkesçe bilinen bir konudur. Ġnsan yaģamı açısından oksijenden

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

2. SURĠYE NĠN BÖLGESEL POLĠTĠKALARININ TÜRKĠYE NĠN DIġ POLĠTĠKASINA ETKĠLERĠ

2. SURĠYE NĠN BÖLGESEL POLĠTĠKALARININ TÜRKĠYE NĠN DIġ POLĠTĠKASINA ETKĠLERĠ 2. SURĠYE NĠN BÖLGESEL POLĠTĠKALARININ TÜRKĠYE NĠN DIġ POLĠTĠKASINA ETKĠLERĠ 2.1. GiriĢ Yrd. Doç. Dr. BarıĢ DOSTER Marmara Üniversitesi Türkiye ve Suriye uluslararası sistem içindeki konumları farklı olan

Detaylı

THE RELATIONS OF TURKEY-ROMANIA(1930-1938)

THE RELATIONS OF TURKEY-ROMANIA(1930-1938) - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/4, Fall 2012, p. 3199-3213, ANKARA-TURKEY TÜRKİYE-ROMANYA İLİŞKİLERİ(1930-1938) Selman YAŞAR * ÖZET Türkiye-Romanya

Detaylı

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... İçindekiler ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... 5 I.1. Arnavutluk Adının Anlamı... 5 I.2. Arnavutluk Adının Kökeni... 7 I.3.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA)

ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA) ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA) 1) Adı, Soyadı Ġsmail Kapan 2) Doğum Tarihi 01.04.1956 3) Unvanı Yardımcı Doç. Dr. 4) Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Hukuk Ġstanbul Üniversitesi 1982 Yüksek

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ. Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır.

ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ. Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır. ĠġYERĠ EĞĠTĠMĠ PROTOKOLÜ Taraflar Madde 1 Bu protokol, ile Fırat Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi arasında. /. /20 tarihinde imzalanmıģtır. Kapsam Madde 2 Bu protokol, Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ahmet ÖZKAN tarafından hazırlanan Ġlkokul ve Ortaokul Yöneticilerinin

Detaylı

Yargıtay. Hukuk Genel Kurulu. Esas : 2010/21-534. Karar : 2010/591. Tarih : 10.11.2010. Özet: -YARGITAY ĠLAMI-

Yargıtay. Hukuk Genel Kurulu. Esas : 2010/21-534. Karar : 2010/591. Tarih : 10.11.2010. Özet: -YARGITAY ĠLAMI- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas : 2010/21-534 Karar : 2010/591 Tarih : 10.11.2010 Özet: -YARGITAY ĠLAMI- Taraflar arasındaki "YurtdıĢı borçlanma hakkının tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI ENER DEN MARKA ŞEHİR AÇIKLAMASI VAHDET NAFİZ AKSU, ERZURUM DA YAPILAN MARKA ŞEHİR TOPLANTISINI DEĞERLENDİRDİ: ENER olarak, Erzurum un Marka Şehir haline gelmesini yeni kalkınma paradigması oluşturulmasıyla

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

IV.ULUSLARARASI POLİMERİK KOMPOZİTLER SEMPOZYUMU SERGİ VE PROJE PAZARI SONUÇ BİLDİRGESİ 7-9 MAYIS 2015

IV.ULUSLARARASI POLİMERİK KOMPOZİTLER SEMPOZYUMU SERGİ VE PROJE PAZARI SONUÇ BİLDİRGESİ 7-9 MAYIS 2015 IV.ULUSLARARASI POLİMERİK KOMPOZİTLER SEMPOZYUMU SERGİ VE PROJE PAZARI SONUÇ BİLDİRGESİ 7-9 MAYIS 2015 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge ġubesi Koordinatörlüğünde IV. Uluslararası PolimerikKompozitler

Detaylı

Türkiye ve Avrupa Birliği

Türkiye ve Avrupa Birliği Türkiye ve Avrupa Birliği Türkiye ve Avrupa Birliği İlişkisi Avrupa Birliği 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması'yla Avrupa Ekonomik Topluluğu adı altında doğdu. Türkiye 1959 yılında bu topluluğun

Detaylı

Türk Basını ve Arşiv Belgelerine Göre ATATÜRK DÖNEMİ (1920 1938) TÜRK - IRAK İLİŞKİLERİ VE SADABAD PAKTI

Türk Basını ve Arşiv Belgelerine Göre ATATÜRK DÖNEMİ (1920 1938) TÜRK - IRAK İLİŞKİLERİ VE SADABAD PAKTI The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Volume 5 Issue 5, p. 93-104, October 2012 Türk Basını ve Arşiv Belgelerine Göre ATATÜRK DÖNEMİ (1920 1938) TÜRK -

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE Başkan, Nebojša Vučinić, Yargıçlar, Paul Lemmens, Egidijus Kūris, ve Bölüm Yazı

Detaylı

İNGİLİZ BÜYÜKELÇİLİĞİ YILLIK RAPORLARINDA TÜRKİYE (1939-1941)

İNGİLİZ BÜYÜKELÇİLİĞİ YILLIK RAPORLARINDA TÜRKİYE (1939-1941) , s.s.177-189 İNGİLİZ BÜYÜKELÇİLİĞİ YILLIK RAPORLARINDA TÜRKİYE (1939-1941) Yonca ANZERLİOĞLU * Özet Makalede, Ġkinci Dünya SavaĢının baģlangıç yıllarında (1939-1941) Türkiye nin iç ve dıģ siyasetindeki

Detaylı

T.C. B A ġ B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG.0.12-010-06/14200 3 ARALIK 2009 GENELGE 2009/18

T.C. B A ġ B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG.0.12-010-06/14200 3 ARALIK 2009 GENELGE 2009/18 I. GİRİŞ GENELGE 2009/18 2007-2013 döneminde Avrupa Birliğinden Ülkemize sağlanacak hibe niteliğindeki fonlar Avrupa Konseyinin 1085/2006 sayılı Katılım Öncesi Yardım Aracı Tüzüğü ve söz konusu Tüzüğün

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ Türk Akreditasyon Kurumu Personel Akreditasyon Başkanlığı Akreditasyon Uzmanı 1 Ülkemizde ve dünyada tüm bireylerin iģgücüne katılması ve iģgücü piyasalarında istihdam edilebilmeleri için; bilgiye dayalı

Detaylı

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU Adı Soyadı : Doç. Dr. Mustafa GÜLER, Dilem KOÇAK DURAK, Fatih ÇATAL, Zeynep GÜRLER YILDIZLI, Özgür Özden YALÇIN ÇalıĢtığı Birim :

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 GELECEK İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 SARIKONAKLAR İŞ TÜRKĠYE MERKEZİ C. BLOK ĠÇĠN D.16 BÜYÜME AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE ÖNGÖRÜLERĠ 02123528795-02123528796 2025 www.turksae.com Nüfus,

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

YAKIN DOĞU ÜNĠVERSĠTESĠ YAKIN DOĞU ENSTĠTÜSÜ GÜVENLĠK AKADEMĠSĠ GÜVENLĠK KAVRAMI VE UYGULAMALARI

YAKIN DOĞU ÜNĠVERSĠTESĠ YAKIN DOĞU ENSTĠTÜSÜ GÜVENLĠK AKADEMĠSĠ GÜVENLĠK KAVRAMI VE UYGULAMALARI YAKIN DOĞU ÜNĠVERSĠTESĠ YAKIN DOĞU ENSTĠTÜSÜ GÜVENLĠK AKADEMĠSĠ GÜVENLĠK KAVRAMI VE UYGULAMALARI Sertifika Programı (12 Hafta) 05 Mart 21 Mayıs Cumartesi 2016, LefkoĢa KONU ve KAPSAMLAR 21nci Yüzyılda

Detaylı

87 NO LU SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ VE SENDİKALAŞMA HAKKININ KORUNMASI SÖZLEŞMESİ

87 NO LU SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ VE SENDİKALAŞMA HAKKININ KORUNMASI SÖZLEŞMESİ 87 NO LU SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ VE SENDİKALAŞMA HAKKININ KORUNMASI SÖZLEŞMESİ ILO Sözleşmesi 18 Haziran 2015 Perşembe ILO Kabul Tarihi: 17 Haziran 1948 Kanun Tarih ve Sayısı: 25 Kasım 1992 / 3847 Resmi Gazete

Detaylı

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler Doç Dr. Atilla SANDIKLI Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler YAYINLARI İSTANBUL 2014 Kütüphane Katolog Bilgileri: Yayın Adı: Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

Detaylı

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Ulusal ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin kuruluģ amacını,

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Arjantin İlişkileri: Fırsatlar ve Riskler ( 2014 Buenos Aires - İstanbul ) Türkiye; 75 milyonluk

Detaylı

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi 21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi Doğu Akdeniz de Son Gelişmeler ve Kıbrıs, İKÇÜ de Ele Alındı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çelebi Avrupa Birliği Merkezi nin

Detaylı

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN: Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:2148-9963 www.asead.com 2008 KÜRESEL KRİZİ SONRASI DÖNEM TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Detaylı

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR İlknur M. Gönenç Erkek diģi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak kın yarattığı her Ģey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin

Detaylı

ERASMUS+ ÖĞRENCĠ HAREKETLĠLĠĞĠ

ERASMUS+ ÖĞRENCĠ HAREKETLĠLĠĞĠ ERASMUS+ ÖĞRENCĠ HAREKETLĠLĠĞĠ Prof. Dr. AyĢen Wolff Erasmus Kurum Koordinatörü ArĢ. Gör. ÇağdaĢ Dedeoğlu ArĢ. Gör. Ülkü Bildirici ArĢ. Gör. Serdar Yılmaz Uzman Özde Nalan Köseoğlu ERASMUS+ Programı? Avrupa

Detaylı

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA 14.09.2017 1-Genel Olarak Borçlar Kanunu nda kusursuz sorumluluk halleri, kusursuz

Detaylı

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER 20. yy.da meydana gelen I. ve II. Dünya Savaşlarında milyonlarca insan yaşamını yitirmiş ve telafisi imkânsız büyük maddi zararlar meydana gelmiştir. Bu olumsuz durumun

Detaylı

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak.

ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. ġġrket TANITIMI VĠZYON 10 yıl içinde 10 önemli ülkede markalaģarak gerçek bir dünya markası olmak. MĠSYON Jean e meydan okumaktalar.günlük giyimin en Ģık ve rahat tasarımlarını 365 gün en uygun fiyatlarla

Detaylı

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU Gizem ARABACI Hande UZUNOĞLU Türkiye de medya ulusal ve yerel medya tabanlı olmak üzere temel iki Ģekilde iģlemektedir. Bu iģleyiģ bazen daha kapsamlı

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

tarihli Dünya Gazetesinde yayınlanmıştır. LOZAN OSMANLI BORÇLARI VE İMF Hüseyin Perviz Pur / Yeminli Mali Müşavir

tarihli Dünya Gazetesinde yayınlanmıştır. LOZAN OSMANLI BORÇLARI VE İMF Hüseyin Perviz Pur / Yeminli Mali Müşavir 27.07.2005 tarihli Dünya Gazetesinde yayınlanmıştır. LOZAN OSMANLI BORÇLARI VE İMF Hüseyin Perviz Pur / Yeminli Mali Müşavir Web : www.purymm.com. veya www.purymm.com.tr Mail : huseyinpervizpur@purymm.com

Detaylı

İKİLİ İŞBİRLİĞİ. çevre ve ormancılık alanında otuz üç (33) Ülke ile toplam otuz yedi (38) tane,

İKİLİ İŞBİRLİĞİ. çevre ve ormancılık alanında otuz üç (33) Ülke ile toplam otuz yedi (38) tane, İKİLİ İŞBİRLİĞİ 1. İkili İşbirliği Türkiye tarafından; çevre, iklim değişikliği, meteoroloji, ormancılık ve su alanında sürdürülen uluslararası ilişkilerin temelinde: karşılıklı dostluğun geliştirilmesi

Detaylı

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ FELSEFESİ,TEMEL İLKELERİ,VİZYONU MEHMET NURİ KAYNAR TÜRKIYE NIN GELECEK VIZYONU TÜRKĠYE NĠN GELECEK VĠZYONU GELECEĞIN MIMARLARı ÖĞRETMENLER Öğretmen, bugünle gelecek arasında

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

AKDENĠZ GENEL BALIKÇILIK TOPLANTISI

AKDENĠZ GENEL BALIKÇILIK TOPLANTISI AKDENĠZ GENEL BALIKÇILIK TOPLANTISI 13. Alt komisyon Toplantısı FAO Genel merkezi ROMA / ĠTALYA Katılımcı Filiz KĠġTĠN 27.3.2013 AMAÇ FAO tarafından desteklenmekte olan Doğu Akdenizde Sorumlu balıkçılığın

Detaylı

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı DÜNYA - SİYASET 2012 yılının Şubat ayında Tunus ta yapılan Suriye nin Dostları Konferansı nın ikincisi Nisan 2012 de İstanbul da yapıldı. Konferansta Esad rejimi üstündeki uluslararası baskının artırılması,

Detaylı

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF ANAYASAMIZIN 59 MADDESİ; Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ HAFTA 2 Roma Antlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu AET nin kurulması I. AŞAMA AET de Gümrük Birliğine ulaşma İngiltere, Danimarka, İrlanda nın AET ye İspanya ve Portekiz in AET ye

Detaylı

TRAFĠK GÜVENLĠĞĠ PROJESĠ Trafik Güvenliği DanıĢmanlık Hizmetleri

TRAFĠK GÜVENLĠĞĠ PROJESĠ Trafik Güvenliği DanıĢmanlık Hizmetleri TÜRKĠYE DE ARAÇ MUAYENE ĠSTASYONLARININ KURULMASI VE ĠġLETĠLMESĠ HAKKININ DEVRĠ ĠÇĠN ĠHALEYE DAVET 1. GENEL Türkiye deki Karayolları Genel Müdürlüğü Araç Muayene Ġstasyonlarının kurulması ve iģletilmesi

Detaylı

REKABET KURULU (İHALE İTİRAZ MAKAMI) KARAR FORMU

REKABET KURULU (İHALE İTİRAZ MAKAMI) KARAR FORMU REKABET KURULU (İHALE İTİRAZ MAKAMI) KARAR FORMU Toplantı Tarihi : 19-09-2018 Karar Sayısı : 147/2018 Dosya No : 10-55/2018 Katılan ler : Selim ALTINCIK (BaĢkan) Doç. Dr. Figen YEġĠLADA (BaĢkan Yrd.) Kubilay

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Adı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Adı DERS ÖĞRETİM PLANI Dersin Adı TÜRK DIŞ POLİTİKASI I Dersin Kodu 1303302 Dersin Türü (Zorunlu, Seçmeli) Seçmeli Dersin Seviyesi (Ön Lisans, Lisans, Lisans Yüksek Lisans, Doktora) Dersin AKTS Kredisi 5 AKTS

Detaylı

TÜRK MÜŞAVİR MÜHENDİSLER ve MİMARLAR BİRLİĞİ

TÜRK MÜŞAVİR MÜHENDİSLER ve MİMARLAR BİRLİĞİ TÜRK MÜŞAVİR MÜHENDİSLER ve MİMARLAR BİRLİĞİ ÜYE ANKET RAPORU Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği üyelerine gönderilen anketlerdeki 2016 yılı verilerinin analizi bu raporda sunulmuştur. 23 Mart

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

Demokrat Parti Dönemi Türkiye nin Ortadoğu Politikası ( )

Demokrat Parti Dönemi Türkiye nin Ortadoğu Politikası ( ) Demokrat Parti Dönemi Türkiye nin Ortadoğu Politikası (1950-1960) Turkey s Middle Eastern Policy during the Democrat Party Era (1950-1960) Behçet Kemal Yeşilbursa * Özet Bu makalede, İngiliz belgelerine

Detaylı

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası ve Atatürk'ün Ölümü Ünitesi Konu Özeti (yeni)

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası ve Atatürk'ün Ölümü Ünitesi Konu Özeti (yeni) Dış Politika Esasları Atatürk, yeni Türk Devleti nin kurucusu olarak söz ve düşünceleri ile dış politikaya yön vermiştir. Atatürk ün sözleri ışığında dış politika esasları şu şekilde sıralanabilir: Barışçıdır:

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ULU101 Uluslararası İlişkiler (3+0)6 Uluslararası ilişkilerin temel

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı