TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACISI KİŞİLİĞİ VE ETKİNLİĞİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACISI KİŞİLİĞİ VE ETKİNLİĞİ"

Transkript

1 T.C. KARA HARP OKULU SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜVENLİK BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACISI KİŞİLİĞİ VE ETKİNLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan J.Yzb. Murat YAHŞİ Tez Danışmanı Doç. Dr. (E) Hv.Svn. Alb. Mehmet GÜNEŞ ANKARA

2

3 TEZİN TARİHİ : TEZ TANITIM FORMU TEZİN TİPİ : Yüksek Lisans Tezi TEZİN BAŞLIĞI : Terör Örgütlerinde İntihar Bombacısı Kişiliği ve Etkinliği TEZİN YAPILDIĞI BİRİM : Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı SPONSOR KURULUŞ : - DAĞITIM LİSTESİ : Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Tez Hazırlama, Onay, Dağıtım ve Muhafaza Esasları Kılavuzunda Belirtilen Yerlere TEZİN ÖZETİ: Bu çalışma terör örgütlerinde intihar bombacılarının kişiliği ve etkinliğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda öncelikle kavramsal yaklaşımla terör ile terörizm terimleri açıklanarak terörizm hakkında teorik bilgiler verilmiştir. Daha sonra intihar saldırılarının tanımı yapılmış, bu saldırıların tarihi süreç içerisindeki gelişimi incelenmiş, nedenleri araştırılmış ve intihar bombacısının kişiliği ile sosyal profili çalışılmıştır. Devamında intihar bombacısının psikolojisi ve saldırıya hazır hale gelme süreci irdelenmiş, kadın intihar bombacıları araştırılmış ve intihar saldırılarının etkinlikleri ile terör örgütlerine katkıları belirlenmeye çalışılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Terör, terörizm, intihar, intihar bombacısı, intihar saldırısı. SAYFA SAYISI: 160 GİZLİLİK DERECESİ: Tasnif Dışı* *Bu tezde belirtilen görüş ve yorumlar yazana aittir. Türk Silahlı Kuvvetleri nin ya da diğer kamu kuruluşlarının görüşlerini yansıtmaz.

4 T.C. KARA HARP OKULU SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜVENLİK BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACISI KİŞİLİĞİ VE ETKİNLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan J.Yzb. Murat YAHŞİ Tez Danışmanı Doç. Dr. (E) Hv.Svn. Alb. Mehmet GÜNEŞ ANKARA

5 KARA HARP OKULU SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Murat YAHŞİ nin, Terör Örgütlerinde İntihar Bombacısı Kişiliği ve Etkinliği konulu tez çalışması, jürimiz tarafından GÜVENLİK BİLİMLERİ Ana Bilim Dalında YÜKSEK LİSANS tezi olarak kabul edilmiştir. Başkan Doç. Dr. Kürşad TURAN Üye Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ (Danışman) Üye Dr. Alb. Haluk KARADAĞ ONAY Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. / / 2015 Önder Haluk TEKBAŞ Prof. Müh. Alb. Enstitü Müdürü

6 TEŞEKKÜR Başta Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Sayın Yrd. Doç. Dr. Öğ. Alb. Ertan EROL olmak üzere idari konularda bana yardımcı olan Kara Harp Okulu Komutanlığı personeline, bu çalışmanın vücuda gelmesi için engin tecrübeleri ile yol gösteren ve kolaylaştıran tarzı ile her zaman bana destek olan tez danışmanım Sayın Doç. Dr. (E) Hv. Svn. Alb. Mehmet GÜNEŞ e teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Bütün çalışmam boyunca bana her türlü anlayış ve sabrı gösteren ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim sevgili eşim Saniye YAHŞİ ye, beni hiç yormayan minik kızım Zeynep YAHŞİ ye ve çalışmamın başından sonuna kadar hiçbir yardımını esirgemeyen değerli dostum Zübeyde GÜNEŞ e minnetlerimi sunarım. Son olarak, çalışmam esnasında bana her türlü imkanı sağlayan Iğdır Jandarma Komando Taburu Komutanı Sayın J. Kd. Bnb. Özgür ÖZER e şükranlarımı sunarım. i

7 T.C. KARA HARP OKULU SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜVENLİK BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI ANKARA 2015 TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACISI KİŞİLİĞİ VE ETKİNLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ J. Yzb. Murat YAHŞİ ÖZET İki bin yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen intihar saldırıları II. Dünya Savaşı nda Japon Kamikazelerle varlığını hissettirmiş, 1980 li yıllardan itibaren dünya gündemine yerleşmiş ve son olarak da 11 Eylül Saldırıları ile uluslar arası camiayı derinden sarsmıştır yılında Amerika Birleşik Devletleri nde gerçekleştirilen bu intihar saldırıları, binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve verdiği büyük psikolojik hasara ek olarak dünya gündemine yön verişi ile günümüzde de etkilerini belirgin şekilde göstermektedir. Bu tez çalışmasında intihar bombacılarının bütün dünyada geçerli olan tek bir kişilik profilinin olmadığı, bölgelere, toplumun ve terör örgütünün yapısına göre değişen özellikleri olduğu görülmüştür. Ayrıca intihar saldırıları başlarda terör örgütlerine hedeflerine ulaşmada önemli katkılar sağlasa da uzun vadeli sonuçlara bakıldığında örgütlerin bu eylemler vasıtasıyla kalıcı etkinliğe ulaşamadıkları görülmektedir. Terör örgütlerinin intihar saldırıları ile elde ettikleri kazanımlar sınırlı bir bölgeye özgü ve geçici kalmakta, kayıpları ise kalıcı ve küresel olmaktadır. Terörizme kavramsal olarak yaklaşılan çalışmanın ilk bölümünde önce terör ve terörizm tanımları açıklanmıştır. Akabinde ii

8 devlet terörü, devlete karşı terör, ulusal ve uluslar arası terörizm başlıkları altında terör tipleri incelenmiştir. Aynı bölümde terörizmin nedenleri olarak psikolojik, sosyo-kültürel, siyasal, eğitimsel ve ekonomik faktörler tasnif edilmiş, terörizmin amaçları irdelenmiştir. Daha sonra terörizmin unsurları olan ideoloji, örgüt ve şiddet unsurları açıklanmıştır. İkinci bölümde intihar saldırıları ve intihar bombacıları analiz edilmiştir. Bu bölümde önce geniş ve dar anlamıyla intihar saldırıları tanımlanmış, bu saldırıların farklı çevrelerce hangi şekilde isimlendirildikleri ve intihar eylemlerinin tarihi süreç içindeki gelişimi anlatılmıştır. Devamında intihar terörizminin nedenleri, intihar bombacısının kişiliği ve sosyal profili ile psikolojisi ve saldırıya hazır hale gelme süreci çalışılmış, daha sonra da kadın intihar bombacıları anlatılıp bölüm sonunda intihar saldırılarının etkinliği ile terör örgütlerine katkıları değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise Modern Dönem İntihar Saldırıları olarak adlandırılan 1982 yılından günümüze kadar olan dönemde tüm dünyada gerçekleştirilen intihar eylemleri analiz edilmiştir. Modern Dönem , ve şeklinde üç zaman dilimine ayrılarak incelenmiş ve her zaman diliminde yapılan eylemlerin gerçekleştirildiği bölgeler, örgütsel kimlikler, hedef tipleri ve eylemci özellikleri ayrı ayrı çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler : Terör, terörizm, intihar, intihar bombacısı, intihar saldırısı. Tez Yöneticisi : Doç. Dr. (E) Hv. Svn. Alb. Mehmet GÜNEŞ Sayfa Sayısı : 160 iii

9 T.C. TURKISH MILITARY ACADEMY DEFENSE SCIENCE INSTITUTE DEPARTMENT OF SECURITY STUDIES ANKARA 2015 PERSONALITY AND EFFECTIVENESS OF SUICIDE BOMBERS IN TERRORİST ORGANISATIONS J. Yzb. Murat YAHŞİ ABSTRACT In spite of dating back two thousand years ago, suicide attacks started to let us know about its existence by Japanese Kamikazes in World War II and came to the fore in world agenda since 1980 s. They finally gave international community a deep shock via 9/11 Attacks. These suicide attacks committed in the United States of America still show their effects by guiding global order as well as causing thousands of deaths and psychological damage. In this thesis, it was observed that there is not a global and unique suicide bomber personality profile; there are several bomber characteristics variable as regards regions and structure of societies and terrorist organizations. Besides, it was ascertained that although suicide attacks at first have made substantial contributions to terrorist organizations to attain their goals, there are no long term efficiencies acquired by means of these attacks. Furthermore, while acquisitions obtained by terrorist organizations via suicide attacks are temporary and restricted to a certain region, losses are perennial and universal. In the first section of this study, the terms terror and terrorism were clarified conceptually. Then terrorism types that are state terrorism, terrorism against state, national and international terrorism were defined. In the same section, reasons of terrorism that are psychological, socio-cultural, political, educational and economical iv

10 factors were classified and aims of terrorism were scrutinized. Afterwards, the three components of terrorism; ideology, organization and violence were explained. In the second section, suicide bombers and suicide attacks were analyzed. Firstly the term suicide attack was defined in narrow and broad terms, then how different factions denominate these attacks were studied. Later on, progress of suicide attacks in historical process, causes of suicide terrorism, personality and social profile of a suicide bomber, the process of being ready for suicide attack and female suicide bombers were examined. Finally the efficiency of suicide attacks and their contributions to terrorist organizations were evaluated. In the third section, suicide attacks executed in the period from 1982 to present time which is called Modern Day Suicide Attacks were examined in details. Modern Day Suicide Attacks were studied by dividing the time period into three episodes: Between , and In all three time episodes, attacks by location, terrorist group identities, target types and attacker characteristics were studied separately. Keywords : Terror, terrorism, suicide, suicide bomber, suicide attack. Advisor : Doç. Dr. (E) Hv. Svn. Alb. Mehmet GÜNEŞ Number of Pages :160 v

11 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR... i İÇİNDEKİLER... vi TABLOLAR... ix ŞEKİLLER... x KISALTMALAR... xiii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMANIN KAPSAMI 1. Araştırmanın Amacı Araştırmanın Önemi Araştırmanın Hipotezi Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları Araştırmanın Yöntemi Araştırmanın Türk Silahlı Kuvvetleri ne Katkısı... 9 İKİNCİ BÖLÜM TERÖRİZME KAVRAMSAL YAKLAŞIM 1. Terör ve Terörizm Kavramları Terör Tipleri a. Devlete Karşı Terör b. Ulusal Terörizm c. Uluslararası Terörizm Terörizmin Nedenleri a. Psikolojik Faktörler b. Sosyo-Kültürel Faktörler vi

12 c. Siyasal Faktörler d. Eğitimsel Faktörler e. Ekonomik Faktörler Terörizmin Amacı Terörizmin Unsurları a. İdeoloji Unsuru b. Örgüt Unsuru c. Şiddet Unsuru ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İNTİHAR BOMBACILARI 1. Kavram Olarak İntihar Saldırısı İntihar Saldırılarının Tarihi Süreç İçindeki Gelişimi a. Geçmişte İntihar Saldırıları b. Modern Dönem İntihar Saldırıları İntihar Saldırılarının Nedenleri İntihar Bombacısının Kişiliği ve Sosyal Profili İntihar Bombacısının Psikolojisi ve Saldırıya Hazır Hale Gelme Süreci Kadın İntihar Bombacıları İntihar Saldırılarının Terör Örgütlerine Katkıları DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE ve DÜNYADAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACILIĞI Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları vii

13 Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları Yılları Arasında Türkiye de Meydana Gelen İntihar Saldırıları Yılları Arasında Dünyada Gerçekleştirilen İntihar Saldırılarının Değerlendirmesi BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER SONUÇ KAYNAKÇA EKLER viii

14 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Filistin de Eylemcilerin Sosyal Profili Tablo 2: Çeçen İntihar Eylemcileri Sosyal profili Sayfa ix

15 ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa Şekil 1: Yılları Arasında Dünya Çapında İntihar Saldırılarının Etkin Olduğu Bölgeler Şekil 2: Terör Saldırıları Gerçekleştiren Terörist Örgütler Şekil 3: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları Şekil 4: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler 90 Şekil 5: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler 90 Şekil 6: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler 91 Şekil 7: Yılları Arasında İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar Şekil 8: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları Şekil 9: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemci Cinsiyetleri (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Şekil 10: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Şekil 11: Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı Şekil 12: Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı Şekil 13: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler Şekil 14: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler x

16 Sayfa Şekil 15: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları Şekil 16: Yılları Arasındaki İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar 102 Şekil 17: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Şekil 18: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları Şekil 19: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Başına Ölüm Etkinliğine Göre Saldırı Tipleri Şekil 20: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (a) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Şekil 21: Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı Şekil 22: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler 111 Şekil 23: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları Şekil 24: Yılları Arasında İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar Şekil 25: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Şekil 26: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları Şekil 27: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Şekil 28: Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Şekil 29: (a) Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları xi

17 Şekil 30: (a) Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Şekil 31: Arasında Türkiye de Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı xii

18 KISALTMALAR LİSTESİ ABD BM CIA CPOST ETA FBI FİC FKÖ GTI IEP IRA IŞİD LTTE MLN NTS OECD PKK SSCB TBB TDK : Amerika Birleşik Devletleri : Birleşmiş Milletler : Central Intelligence Agency : Chicago Project on Security and Terrorism : Euskadi Ta Askatasuna : Federal Bureau of Investigation : Filistin İslami Cihad : Filistin Kurtuluş Örgütü : Global Terrorism Index : The Institute for Economics and Peace : Irish Republican Army : Irak Şam İslam Devleti : Liberation Tigers of Tamil Eelam : Movimiento de Liberacion Nacional : Nigeria Security Tracker : Organisation for Economic Cooperation and Development : Partiya Karkeran Kürdistan(Kürdistan İşçi Partisi) : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği : Türkiye Barolar Birliği : Türk Dil Kurumu xiii

19 GİRİŞ Terörizm olgusu dünyada modern terörizm çağına girdiğimiz yıllardan günümüze kadar uluslararası siyaset arenasında sıcak gündemini korumaktadır. Bugün terör örgütleri ulusal ve uluslararası aktörlere tehdit oluşturan, istikrar ve huzuru bozan, toplumlarda tedirginlik nedeni olan kanunsuz oluşumlardır. Terör örgütlerinin dünya barışına karşı oluşturduğu büyük tehdide rağmen uluslararası kamuoyunda üzerinde konsensüse varılmış bir terörizm tanımı yoktur. Bu sebeple terör ve terörizmle ile ilgili tartışmalar ilk etapta tanımlama sorunu ile başlamıştır. Terörün farklı coğrafi, dini, etnik, siyasi ve ekonomik koşullara bağlı olarak değişen bir silah olarak kullanılması aynı zamanda tasnifini de zorlaştırmıştır. Bir devletin terörist olarak adlandırdığı bir grup diğer devletçe özgürlük savaşçısı olarak desteklenmekte, terörizm farklı anlayışlara göre değişmektedir. Bunun sebebi de terör kavramının hukuksal nitelemeden çok siyasal bir değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Silahlı ve muhalif grupların bütün devletlerce terörist ilan edilmesi pratikte zordur fakat bir örgüt uluslar arası kamuoyunda terör örgütü olarak kabul edilmemiş olsa bile bu örgütün sivilleri hedef alan bir saldırısı devletlerce terörist eylem olarak adlandırılabilmektedir. Bu nedenle devletler ve uluslararası organizasyonlar üzerinde uzlaşamadıkları hukuki bir terör tanımı yapmak yerine terörist eylemlerin listesini yapmayı yeğlemektedirler. Terörizm, politik hedefler doğrultusunda alt gruplar vasıtasıyla askeri hedeflere ya da masum sivillere korku ve dehşet uyandırarak gerçekleştirilen fiziksel ve psikolojik şiddet biçimidir. Genel siyasi çerçevede ulusal ve uluslararası terörizm şeklinde farklılaşan terörizm, ulusal çerçevede devlet terörü ve devlete karşı terör şeklinde gruplandırılmıştır. Devlet içerisinde otoriteyi sağlamak maksatlı terör hareketleri ile devlet terörü şekillenirken, devlet otoritesine devlet dışı gruplar ve oluşumlar tarafından yöneltilen şiddet hareketleri ile de devlete karşı terörden bahsedilmiştir. Ayrıca terörizmin uluslararası eksende bir dış politika aracı olması, boyutları ve etkisinin yankıları nedeniyle terörist yapılanmalara alt yapı kurma imkanı sunmaktadır.

20 Terörün bir eylem örneği olarak kişinin politik ya da askeri amaçlı bir eylemde canını feda etmesi sıkça karşılaşılan ve yüzyıllardır kahramanlık niteliği olarak gösterilen bir fiildir. Kişi savaşta görevini yerine getirirken ölebileceği ihtimalini her zaman göz önünde bulundurur. Ancak intihar saldırılarında farklı bir durum yaşanmaktadır. İntihar bombacısı eylemini çatışmaya girmeden bireysel etkinliği ile gerçekleştiren ve ölümü neredeyse kesin bir sonuca bağlanmış olarak saldırı sonucunda kendisiyle beraber başkalarının katlini de hedeflemiş kişi olarak görülmektedir. Kavram olarak intihar saldırıları bütün toplumsal sınıflardan gelebilen, dini veya dindışı ideolojilere dayalı olan, bir örgütsel yapının desteğiyle askeri ya da sivil hedeflere yönelik, işgal, baskı ve zulüm kavramlarıyla tanımladıkları düşmana karşı yok oluşunu kendi eliyle şiddete dönüştürerek varlık mesajı veren terör eylemleridir (Aydınalp, 2011). Bir insanın vücudunu veya içinde bulunduğu aracı patlayıcılarla doldurarak, kendiyle beraber birçok insanın ölümüne sebep olması ve kaosu oluşturmasının arkasında yatan sebepler artan sıklıkla araştırmalara konu olmaktadır. İntihar saldırıları sadece günümüzde değil, Milat tan önceki dönemlerde de kullanılmakta olan, yalnızca Orta Doğu coğrafyasında değil, Asya da Sri Lanka ve Hindistan daki Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE, Liberation Tigers of Tamil Eelam) ABD de El Kaide, Anadolu da PKK (Kürdistan İşçi Partisi) dan Afrika da Nijerya daki Boko Haram a kadar geniş bir coğrafyada sahnelenen bir ölüm oyunudur. Fanatik Yahudi bir grup olan Sikariler ile başlayıp yaklaşık iki bin yıllık geçmişi bilinen intihar saldırıları, son yüzyılda önce Çarlık Rusya sında görülmüş, günümüzde ise daha çok Orta Doğu da vuku bulmuştur. Terör örgütleri tarafından sistematik bir şekilde gerçekleştirilen modern dönem intihar eylemleri ise 1980 lerin başında başta Lübnan ve Filistin olmak üzere Orta Doğu da, devamında ise Sri Lanka, Hindistan, Pakistan ve Afganistan da yer edinmiştir. Türkiye deki intihar saldırıları ise bahsi geçen ülkeler kadar yoğun olmamakla birlikte 1996 dan itibaren ortaya çıkmıştır. Türkiye deki ilk saldırı 1996 Haziran ında PKK terör örgütü mensubu kadın intihar bombacının Tunceli de askeri tören esnasında gerçekleştirdiği intihar 2

21 eylemi olmuş, saldırıda sekiz asker hayatını kaybetmiş, yirmi dokuzu da yaralanmıştır (Haberinadresi [web], 2014). İntihar eylemleri dini inanışlar ve temelde müslüman gruplar üzerinde tartışmalara konu olmuştur. Dini köktencilik ekseninde intihar edenin amacı, eylemci profilinde intihar eylemlerinin kendilerine göre ruhani açıklamasıdır. İntihar saldırıları terör örgütlerinin liderliğinde kendisini feda eden eylemcinin şehitlik vasfıyla terörizme dini meşruluk kazandırmaktadır. Öyle ki intihar terörizmine dayalı çalışmalar neticesinde dini referanslı örgütlerin başları çekmiş olması şaşırtıcı olmamaktadır. Bu çalışmada, terör faaliyetinde örgüt üyesi kişinin sadece kendine zarar vererek eylemini gerçekleştirdiği eylem tipi intihar saldırıları kapsamına alınmamıştır. Örneğin Türkiye de 2000 yılında yapılan Hayata Dönüş Operasyonu esnasında mahkumların güvenlik güçlerinin ilerlemesini yavaşlatmak için kendilerini yakması veya protesto maksatlı yapılan açlık grevleri intihar saldırıları olarak kabul edilmemektedir. Bu eylemlerde intihar saldırısının ön şartı olan kendi ölümü gerçekleşmiş, fakat ölümünü silaha çevirerek başkalarına da fiziksel zarar verme fiili amaçlanmamıştır. 11 Eylül 2001 yılı itibariyle küresel ekonominin merkezi olan New York taki Dünya Ticaret Merkezi nin hedef alınması intihar bombacılığına o zamana kadar görülmemiş bir boyut kazandırmıştır. İnsanlık tarihinde ilk kez bu kadar büyük yankı uyandıran ve binlerce kişinin ölümüne neden olan bu terör eylemleri, dünyanın süper gücü kabul edilen ABD nin de intihar saldırılarına hedef olabileceğini göstermiştir yılındaki İstanbul saldırıları, sonrasında Avrupa nın 11 Eylül ü olarak anılan 2004 yılındaki Madrid ve 2005 yılındaki Londra saldırılarına maruz kalan Avrupa, bu intihar saldırılarından sonra o zamana kadar menfaatlerine göre değişen görece hoşgörülü terör politikasını değiştirmek zorunda kalmıştır. 11 Eylül saldırıları ile ABD yi, İstanbul, Madrid ve Londra saldırılarıyla Avrupa yı vuran intihar terörizmi, devletlerin güvenlikçi politikalarını öne çıkarmış ve onları terörizmle ortak mücadele etmeye zorlamıştır. Batı ülkeleri bir dönem çıkarlarına uydukları için destekledikleri IRA (İrlanda Kurtuluş Örgütü), ETA (Bask Vatanı ve Özgürlük), LTTE, PKK 3

22 vb. gibi terör örgütlerini artık ön şartsız terörist ilan etmiş ve terörün bir insan hakları ihlali olduğu konusunda uzlaşmışlardır. Terör örgütlerinin intihar saldırılarına başvurma nedenleri örgütün amacı, stratejisi, hedefi doğrultusunda değişmektedir. Saldırıların düzenlenmesinin maliyetsiz, kolay ve medya aracığı ile geniş yankı uyandırarak etkili psikolojik çatışma yaratacak potansiyelde olması terör örgütlerinin bu eylemleri bir metot olarak seçmelerinin önde gelen sebepleridir. Bireysel yaklaşımda intihar terörizminin psikolojik boyuttaki nedenleri büyük ölçüde sosyo-kültürel düzeyde ele alınmıştır. İntihar eylemleri temelde bir amaca karşı dikkat çekme, kişisel kin, öfke, intikam nedenleriyle diğer terör eylemlerinden farklı değildir. Ancak şehadet eylemi adıyla üstlenilen canlı bomba olma isteği, yaşamlarının önemsizliği düşüncesiyle kendilerini feda etmeleri ve toplumda sembolleşme arzusu teröristler için önemli teşvik unsurlarıdır. İntihar bombacılarının kişilik profilinin belirlenmesi intihar saldırısında eylemcinin başrolde olmasından dolayı zorlaşmaktadır. Başarısız eylemler akabinde ya da eyleme hazırlık sürecinde yakalanan eylemciler muhtemel baskı faktöründen ötürü güvenlik durumlarını düşünerek bilgi vermeyi reddetmektedirler. Eylemci yakınları ve başarısız intihar eylemcileri ile yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen veriler kişilik özellikleri belirlenmesinde önemli görülmektedir. Bunlara ek olarak yapılan akademik araştırmalar neticesinde, toplumda yaşanan çaresizlik ve ekonomik sıkıntılar, geçmişte aile içi şiddetin ve huzursuzluğun geleceğe yansıması eylemcileri saldırılarda rol almaya iten nedenler arasındadır. 11 Eylül saldırıları ile birlikte intihar eylemcilerinin sosyal profilleri yeniden aydınlatılmaya çalışılmıştır. Örneğin Hamas üzerinde yapılmış çalışmalara göre 11 Eylül saldırılarından önce intihar bombacılarının yaşlarında erkek, bekar ve eğitimsiz kişiler oldukları bilinirken, Muhammed Atta gibi iyi eğitim görmüş, yaşça daha büyük kişilerin intihar eylemcisi olarak görev alması bu genellemeleri değiştirmiştir (Sevinçok, 2012). İntihar saldırısı gerçekleştiren eylemciler, psikolojik niteliklerinin araştırıldığı çalışmaların bazılarında zayıf karakterli, incinmiş kişilik yapısına 4

23 sahip, karmaşık ruh halinde karakter bozukluğu olan kişiler olarak nitelendirilmiştir. Buna ek olarak 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 terörist üzerine araştırmalarda psikiyatristler bu eylemcileri katı, şiddet yanlısı ve narsist kişiler olarak tanımlamışlardır (Göka, 2002). Bu bilgilerin aksine politik psikoloji ve psikoanaliz üzerine araştırmalarda bulunmuş Psikiyatr Vamık Volkan a göre (2010) intihar bombacıları görünümde normal, aykırı özelliklere sahip olmayan kişiler olarak açıklanmıştır. Bununla birlikte eylemlerde hiçbir şekilde psikolojik durumu bozuk kişilerin kullanılmadığını ifade eden birçok araştırmacı da bulunmaktadır. Önceki araştırmalarda intihar bombacıların kişilik problemleri olduğu yönünde değerlendirmeler yapılırken, son dönemde yapılan bilimsel çalışmalar ile bu eylemcilerin normal psikolojik yapıdaki teröristler olduğu kanısına varılmaktadır. Bir intihar saldırısında hayatını feda eden eylemcinin saldırıya hazır hale gelme sürecinin ardında yatan en önemli unsurun, örgüt organizatörleri tarafından gerçekleştirilen motivasyon eğitimleridir. Örgüt tarafından verilen planlı bir eğitim sürecinden geçen intihar bombacısı her açıdan eylemine hazır hale gelmektedir. Bombacı saldırıyı kendini feda ederek gerçekleştirdiği takdirde örgütçe başarılı bulunacağı ve şehit mertebesine ulaşacağı konusunda inandırılmakta, gerçekleştiremediği takdirde de utanç ile birlikte başarısız olarak nitelendirilmektedir. Bu tez çalışmasında dünyada terörizmin bir unsuru olarak yeni nesil savaşım tekniklerinden olan intihar saldırılarının siyasi, ekonomik ve sosyal çerçevedeki nitelikleri ölçüsünde intihar eylemcilerinin kişiliği ve etkinliği, yılları arasında ülkemizde ve dünyada gerçekleştirilen intihar eylemleri de incelenerek aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde kavramsal yaklaşımlar dahilinde terör ve terörizm çalışmaları yapılmıştır. Terörizme neden olan psikolojik, sosyo-kültürel, siyasal, eğitimsel ve ekonomik faktörler ele alınmıştır. Terörizmin amacı ve unsurları (şiddet, örgüt, ideoloji), çağa damgasını vuran örgütlerin faaliyetleri ve nitelikleri göz önüne alınarak açıklanmıştır. İkinci bölümde ise ilk olarak intihar saldırılarının tanımı ile tarihi süreçteki gelişimi geçmiş ve modern dönem olmak üzere açıklanarak, intihar saldırılarının nedenleri ve örgütlere katkıları ile birlikte intihar bombacılarının kişiliği, psikolojisi ve saldırıya hazır hale gelme süreci 5

24 açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, Amerikalı Siyaset Bilimci Robert Pape tarafından hazırlanan serbest erişimdeki veri tabanı analiz edilerek yılları arasında intihar saldırılarının gerçekleştiği bölgeler, örgütsel kimlikler, saldırı tipleri ve eylemci profilleri incelenerek 33 yıllık intihar saldırılarının karakteristik özellikleri çalışılmıştır. 33 yılık dönem analiz edilirken üç zaman dilimine bölünmüştür: , ve arası dönemler. Bu zaman dilimleri tasnif edilirken belirlenen nirengi noktası yıllar (1982, 1993 ve 2004) herhangi bir özel anlamı olmayan tarihlerdir; belirtilen sürenin üç eşit zaman parçasına ayrılarak çalışma kolaylığı sağlaması açısından seçilmişlerdir. 6

25 BİRİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMANIN KAPSAMI 1. Araştırmanın Amacı Araştırmanın amacı, terör örgütlerinde intihar bombacılarının kişilik özelliklerini inceleyerek ortaya koymak ve bu eylemcilerin etkinliklerini intihar saldırılarının terör örgütlerine katkıları bağlamında belirlemektir. 2. Araştırmanın Önemi Türkiye, çeşitli terör örgütleri vasıtasıyla intihar saldırılarına hedef olmuş/olan bir ülke olmasına rağmen bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar çok sınırlı sayıdadır. Bu çalışma vasıtasıyla literatüre katkıda bulunulacağı ve intihar bombacıları konusunda çalışmak isteyen araştırmacılara yardımcı olacağı değerlendirilmektedir. Ayrıca, çalışmanın; Objektif ve çoğunluğu birincil kaynaklar üzerinden yapılmış olması, İntihar bombacısının kişilik özelliklerini kavramsal perspektiften ele alarak özgün bir literatür ortaya koyması, İntihar bombacılarının eylemleriyle terör örgütlerine sağladığı kazanç ve kayıpları belirtmesi, Modern dönemde ülkemizde ve dünyadaki terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen tüm intihar saldırılarını analiz ederek değerlendirmesi bakımından önemlidir. 3. Araştırmanın Hipotezi Araştırmanın ilk temel varsayımı, intihar bombacısının tüm dünyaya genellenebilir tek bir kişilik yapısının bulunmadığı; kişilik profilinin içinden çıktığı toplumun ve üyesi olduğu örgütün yapısına göre değiştiğidir. İkinci temel varsayım ise intihar saldırılarının başlarda terör örgütlerine hedeflerine ulaşmada önemli katkılar sağlasa da, uzun vadeli sonuçlarda örgütlerin bu eylemler vasıtasıyla kalıcı kazanımlara ulaşamadıklarıdır. Bu temel varsayımlar çerçevesinde belirlenen tali varsayımlar ise:

26 İntihar bombacıları her eğitim seviyesinden olduğu gibi her ekonomik sınıftan da çıkabilmektedir. Din ile intihar saldırıları arasındaki ilişki yaygın kanının aksine sınırlıdır. İntihar saldırıları çoğunlukla Orta Doğu da gerçekleştirilmekle beraber, dünya genelinde görülebilmektedir. İntihar saldırıları çoğunlukla demokratik ülkeleri hedef almaktadır. İntihar bombacıları eylemlerini tek başına gerçekleştirmemektedir; saldırıda örgüt organizatörlerinin etkisi önemli seviyededir. 4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları Çalışmada iki bin yıl önceden başlayan eski dönem intihar saldırılarına teorik olarak yer verilse de, esasen Modern Dönem İntihar Saldırıları olarak adlandırılan 1982 yılından günümüze kadar olan saldırılar ve bombacılar incelenmiştir. Çalışma esnasında belirtilen zaman aralığında dünyanın her yerinde gerçekleştirilen intihar saldırıları değerlendirmeye alınmıştır. Çalışmada terör örgütü üyesi kişinin sadece kendine zarar verdiği eylem tipi, intihar saldırıları kapsamına alınmamıştır. Bu eylemlerde intihar saldırısının ön şartı olan teröristin kendi ölümü gerçekleşmiş, fakat ölümünü silaha çevirerek başkalarına da zarar verme fiili oluşmamıştır. Ayrıca bu araştırma referans alınan kaynakların doğru, bilgisine başvurulan kişilerin bilimsel saiklerle çalışan tarafsız araştırmacılar olduğu varsayımı ile sınırlıdır. 5. Araştırmanın Yöntemi Bu çalışmada terör örgütlerinde intihar bombacısının kişiliği ve etkinliğini belirlemek amacıyla, bilimsel sorulara yanıt aramada ayırt edici bir yaklaşım olan nitel araştırma tekniklerinden Durum Çalışması yöntemi kullanılmıştır. Durum Çalışması yöntemiyle bir varlık zamana ve mekana bağlı olarak tanımlanmakta ve özelleştirilerek derinlemesine incelenmektedir (Büyüköztürk vd. 2012: 21). Çalışmada veri toplama yöntemlerinden Kaynak Tarama tekniği ile terör, terörizm ve intihar bombacıları hakkında yazılmış kitap, proje, makale, tez, rapor, sunum, haber, mevzuat ve internet kaynakları ele alınmıştır. 8

27 6. Araştırmanın Türk Silahlı Kuvvetleri ne Katkısı Ülkemizde faaliyet gösteren çeşitli terör örgütlerine karşı mücadelesini sürdüren Türk Silahlı Kuvvetleri, intihar saldırılarına karşı da tedbirlerini almaktadır. Bu çalışma tüm boyutları ile ülkemizde ve dünyada gerçekleştirilen intihar saldırılarının yeri, zamanı, hedefi, oluş sıklığı, saldırı şekli ve bombacının kişilik özellikleri ile etkinliğini analitik olarak inceleyerek intihar saldırılarını önleme noktasında Türk Silahlı Kuvvetleri ne önemli bilgiler vermektedir.. 9

28 İKİNCİ BÖLÜM TERÖRİZME KAVRAMSAL YAKLAŞIM 1. Terör ve Terörizm Kavramları Tüm dünyada şiddetin, korkunun, dehşetin terimsel olarak birleştiği başlı başına bir örgütlenme hareketiyle kendini gösteren, siyasi içerikli bir kavram olarak terör, şiddetle beslenen aykırı eylemler bütünü şeklindeki mücadele biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda terörizm de, terör hareketlerinin ekseninde aktif bir siyaset yapma biçimi olarak tanımlanabilir. Terör ve terörizm, birbiriyle beslenen siyasi örgütsel oluşumların ideolojisi şeklinde savunulan bir olgu olarak günümüzde varlığını sürdürmektedir. Kelime olarak terör, çeşitli dillerde farklı tanımlar içermemektedir. Terör kelimesi esas olarak latince kökenli olup terrore kökünden gelmektedir (Juergensmeyer, 2003). Eski Türkçedeki karşılığı korku salma, yıldırma anlamlarına gelen tedhiş iken, Arapçada irhab, Batı dillerindeki ise terror şeklindedir. Latincede sözcüğün anlamı korkudan titreme ya da titremeye sebep olma şeklindedir (Oxford sözlük, 2003). Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde ise yıldırma, korkutma, cana kıyıp malı yakıp yıkma şeklinde tanımlanmıştır (TDK [web], 2006). Amerikan Webster s Dictionary sözlüğünün terör tanımında yoğun korku ifadesi yer alırken, Fransız Le Petit Robert sözlüğünde ise Bir grubun, halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku şeklinde tanımlanmıştır (Aydın, 2009: 32). Siyasi terimler ve örgütler sözlüğünde terörizm Kamu otoritesini ya da toplum yapısını yıkmak için girişilen, korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri olarak açıklanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı, terörizmi Uluslararası gruplar tarafından önceden tasarlanmış, politik motivasyonlu, izleyici bir kitleyi etkilemeye yönelik sivillere ve silahsız askeri personele uygulanan şiddet olarak tanımlanmıştır (Aydın, 2009: 32-33).

29 Tarihte terör kelimesi ilk kez Fransız Devrimi ile farklı bir boyut kazanmıştır. O dönemde Fransa da yürütme yetkisine sahip Ulusal Konvansiyon ülkenin dış güçler tarafından işgal tehdidine ve içerideki toplumsal huzurun bozulma tehlikesine karşı olağanüstü önlemler almak gerekliliğini düşünerek, kamu güvenliğinden sorumlu olarak özel yetkileri ile 5 Eylül 1793 te terörü başlatma eylemini ilk kez açıklamıştır: Komplo kuran kişileri düşürmenin zamanı geldi. Terörü başlatın (Andress, 2005). Tanımlardan anlaşıldığı üzere terör kelimesi, sözlük anlamları itibariyle farklı dillerde çeşitli şekillerde söylenmiş olsa da temelde ortak temaya sahip ifadeler ile açıklanmıştır. Terörizmin ne uluslararası hukukta, ne de devletler tarafından genel kabul edilmiş tek bir tanımı yoktur. Hatta aynı devletin farklı kurum ve kuruluşlarında dahi farklı tanımlamalar görülmektedir (Taşdemir, 2006: 34). Bu şekilde bir gerçek ile terörizmin bütün ülkeler tarafından kabul edilen tanımlamasını yapmak mümkün olmayıp, yalnızca farklı uluslararası örgütlerce hukuki metinlerde açıklanan şekilde, devletlerin terörizm hakkında ne düşündükleri ve anladıkları konusunda fikir sahibi olunabilir. Buna göre en geniş terörizm tanımlamalarından birinin İslam Konferansı Örgütü tarafından benimsendiği görülmektedir. Örgütün tanımına göre (Akça [web], 2013): Terörizm, saik ve kastına bakılmaksızın halkı terörize etmek veya ona zarar verme tehdidinde bulunmak veya halkın yaşamları, onurları, özgürlükleri, güvenlikleri veya haklarını tehlikeye atmak veya çevreyi, bir kamu hizmetini veya kamu veya özel mülkü zarara maruz bırakma veya onları işgal etme veya onlara el koyma, veya bir ulusal kaynağı veya uluslararası hizmetleri tehlikeye atma, ya da bağımsız devletlerin istikrar, ülke bütünlüğü, siyasal birliği veya egemenliklerini tehdit etme amacıyla bir bireysel veya toplu suç planını gerçekleştirmek için işlenen her türlü şiddet eylemi ile bu tür eylem tehdidinde bulunmadır. Birleşmiş Milletler ve NATO gibi örgütler de dahil olmak üzere pek çok uluslar arası örgüt terörizmi tanımlama zorluğu çekmektedir. Birleşmiş Milletler, hem Genel Kurul hem de Güvenlik Konseyi bazında, birçok kararında nerede, nasıl, kimler tarafından ve hangi gerekçe ile gerçekleştirildiğine bakılmaksızın terörün bütün çeşitlerini kınamasına 11

30 rağmen müşterek bir terörizm tanımı yapma konusunda hala başarı sağlayamamıştır (Saraçlı, 2007). Çok çeşitli siyasal yelpazede kendisini gösterebilen terörizmin bu özelliği ile net şekilde açıklanması güçleşmektedir. Türkiye de tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, farklı zamanlarda birçok kez değişikliklere uğramış ve 6. uyum paketinde gerçekleştirilen tarihli son değişiklikle birinci maddesi terör tanımı olarak değiştirilmiştir. Buna göre terör: Baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasa da belirtilen Cumhuriyet in niteliklerini, siyasi, hukuki, laik, sosyo-ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devleti ve Cumhuriyeti nin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir olarak açıklanmıştır (TBMM [web], 2006). Fiilin niteliği ve nedenini dikkate alanlar yanında, dikkate almayanlar kavramlara farklı yaklaşım içinde olmaktadır (Aydın, 2009: 31). Grant Wardlaw a (1982) göre terörizmin kontrol altına alınamamasındaki tek etken bu olgunun tanımlanamamış olmasıdır. Tanımlar konu üzerinde araştırmacılar ve bilim insanlarının yaşadıkları yer ve çalıştıkları ortam koşullarına göre değişmektedir. Yapılan tanımlamalar terörizmi bir yere kadar açıklamakta; ancak bunun tam anlamıyla terörizmi anlamak için yeterli olmadığı bilinmektedir. Bunların yanında farklı formatlarda ortaya çıkan terör grupları da tanımlamada değişkenlik yaratmaktadır. Bu nedenle çalışmalarda farklılıklara yol açan ve tasniflerde belirsizlik yaratabilen en önemli etkenin ideolojik çeşitlilik olduğu söylenebilir. Terör ve istihbarat uzmanı Mahir Kaynak bu konuda daha işlevsel bir açıklama ile terörün bir savaş biçimi olduğunu ve silahlı kuvvetlerle yapılan mücadeleye alternatif olarak geliştiğini belirtmiştir. Terörün amacının da savaşta olduğu gibi siyasi bir hedefe ulaşmak olduğunu ve tüm savaşlarda olduğu gibi bunun da bir karargahı, planlayıcıları ve çatışma alanında 12

31 uygulayıcıları bulunduğunu ve bu savaşın da, diğerleri gibi devletler tarafından yönlendirildiğini belirtmiştir (Kaynak, 2007: 11). Terörün tanımlanmasındaki zorluklardan ötürü her açıklama belli bir açıdan ele almak durumunda kaldığından, tanımlama da küresel bir çeşitlilik ortaya çıkmıştır. Bu araştırmalardan biri olarak, Aydınalp ın (2011: 43) aktardığı üzere Hollandalı siyaset bilimci Alex. P. Schmidt terörün 109 ayrı tanımını tespit etmiş ve öne çıkan göstergelerini şu şekilde sıralamıştır: 1- Terörde şiddet ve zor kullanma vardır. 2- Siyasi bir amaç güdülür. 3-Dehşet ve korku yaratır. 4- Tehdit içeriklidir. 5- Üçüncü kişilerde psikolojik etkiye yol açarak toplumda reaksiyon uyandırma beklentisi vardır (Aydınalp, 2011: 43). Siyasal platformda yeni ve etkin şekilde terörün sahnelenme şekli olan terörizm, terörün stratejik eylemleri yanında bir stratejik söylem olarak nitelendirilebilir. Bu surette terör kavramına siyasi bir içerik katan terörizm olgusu Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından (Helvacıköylü [web], 2007). Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye, felsefeye ve ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla iradi olarak terör ve şiddetin sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır. şeklinde tanımlanmıştır. Doğu Ergil terörizmi Daha çok aşağıdan, yani devlet-altı grupların kendi devletlerine ya da güçsüz devletlerin, güçlü devletlere yönelttikleri şiddet ve tehdit eylemleridir şeklinde açıklamıştır (Ergil, 1992). Terörizmi açıklama hususunda ortaya çıkan en dikkat çekici noktanın şiddetin terörizm kapsamında başvurulan en net faaliyet olduğu konusunda mutabık kalındığını göstermektedir. Terörizmin tarihi araştırmacılar tarafından iki bin yıl öncesine kadar dayandırılmaktadır. Terör korku ve endişeye yol açacak şekilde şiddet uygulamak şeklinde tanımlandığında belki antik çağlara kadar götürülebilir, fakat stratejileri ve ideolojileri bakımından modern çağın bir olgusudur. (Bal, 2006: 9). Bu anlamda terörizmi bir devlet içerisinde bir siyasi araç haline 13

32 getiren önemli diktatörlerden Rus sosyalist devrimci Vladimir Lenin Terörün amacı, (insanlara) dehşet salmak ve arzulanan bir davranış biçimine yöneltmektir. şeklinde tanımlarken, bir diğer diktatör, Alman Nazi lideri Adolf Hitler ise Akla karşı terör ve zordan daha kolay zafer kazanan ikinci bir şey yoktur. diyerek terörizme yeni boyut kazandırmıştır. Günümüz terörizmine daha yakın bir yaklaşım ile eski Libya lideri Muammer Kaddafi (Ergil, 1992): Tek bir Arap ın 300 Amerikalıyı öldürerek, Amerika nın Lübnan dan kovuluşunu hazırlamasının sunduğu ders şudur: Muntazam ordulara her zaman güvenilmeyebilir ama silahlı bir halk hiçbir zaman yenilmez ifadesiyle devlet tarafından silahlandırılmış halk topluluklarının etkinliği üzerine vurgu yapmıştır. Korkmaz (1997: 24) bir örgütsel yapıya hayatiyet kazandıran ve kaynaklık eden üç temel fikri yapı olduğunu ifade etmiştir. Zamana, mekana, amaçlara göre farklılık gösteren bu ideolojileri Marksist- Leninist, etnik-ırkçı, dini-kültsel ideolojiler olarak ayırmıştır. Terörizmin tanımı itibariyle açık, anlaşılır bir anlama sahip olmadığı literatür araştırmaları neticesinde kabul edilmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere bununla ilgili olarak uluslararası çerçevede bir tanımlama bulunmamaktadır. New York merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP: The Institute for Economics and Peace) tarafından Global Terörizm Endeksi nin (GTI: Global Terrorism Index) yayınlamış olduğu tanım (2014: 6) Devlet dışı ya da devletten bağımsız kişiler/gruplar tarafından şiddet, illegal güç kullanımı şeklinde korku aracılığıyla politik, ekonomik, dini, ya da sosyal hedeflere ulaşmak için baskı ve tehdit uygulanmasıdır. şeklindedir. Bruce Hoffman terörizm ile ilgili Siyasi hedefler güderek kasıtlı şiddet tehdidi ya da şiddet korkusu yaratmak ve kullanmak şeklinde bir tanımlama yapmıştır (1998: 43-44). Ekonomik çıkar ya da kişisel gelecek beklentileri gibi sebeplerle ortaya çıkan adli vakaların terör kapsamında değerlendirilemeyeceğini ifade eden Paul Pillar ise, terörün savunmasız insanları hedef aldığına, gerçek faillerinin genellikle ulus altı gruplar ve ajanlar olduğuna, kendine özgü bir savaş biçimi olmasına rağmen hükümetlerin aldığı kararlar sonucunda düzenlenen askeri operasyonlardan farklı olduğuna işaret etmektedir (Pillar, 2001: 14). 14

33 Terörizm için en ilgi çekici yorumlardan birisi Türkiye Barolar Birliği nin 2006 tarihli Terör ve Terörizm isimli raporunda belirtilmiş olan Washington Post gazetesi yazarlarından Michael Kinsley in 11 Eylül intihar saldırıları akabinde yayımlanan bir makalesinde yapılmıştır: Öncelikli olarak terör; korku, panik, umutsuzluk, yaratmayı amaçlayan stratejiler olarak tanımlanabilir mi? Bütün bu düşünceler, düzenli olarak ortaya atıldı; fakat hiçbir işe yaramadı. Aslında hepsi, iki yönden uygun değil: Tanımın içermesini istediğiniz insanları dışarıda bırakıyor ve terörist etiketini hak etmediğini düşündüğünüz-muhtemelen onları mali olarak desteklediğiniz ya da silahlandırdığınız için- insanları içeriyor. Öyleyse, terörizm, kontrol edilebilen bastırılabilen; ama iyileştirilemeyen kronik bir hastalıktır. şeklinde açıklanmıştır. Aynı raporda belirtildiği üzere Merkezi İstihbarat Teşkilatı- Central Intelligence Agency (CIA) in kısa terör tanımı Bireyler veya gruplar tarafından şiddet kullanımı ya da kullanım tehdidi şeklindedir. ABD Ordusu ise US Army Operational Concept for Terorism Counteraction isimli el kitabında terörizmi Siyasal, dinsel, ya da ideolojik hedeflere varmak isteyen, önceden planlanmış şiddet kullanımı veya şiddet kullanma tehdidi olarak belirtmiştir (Tacar, 1999). 20. yüzyılın egemenlik ve nüfus alanları olan bölgeler artan enerji ihtiyaçları için yeni sömürge alanları haline gelmiştir. İdeolojik terör örgütleri ile karşı güç karşıtı eylemlere destek veren taraf devletler geçen yüzyılda küresel terör olgusunu ideolojik zemine oturtmuştu. Yeni yüzyılda ise terör olgusu etnik kimlik ve dini ayrıklık olgusu üzerine inşa edilmektedir. Bir yanda yeni emperyalist duygularla el koyma savaşın yeni şekli ile yapılırken, diğer yandan yerel bağımsızlık duyguları direniş hareketleri ile ortaya çıkmaktadır. Dünya yeni bir terör dönemine girerken, devletlerin ve toplumların olan ve olacaklara nasıl bir tavır gösterecekleri belirsizdir. Dünyanın farklı bölgelerinde oraya çıkan küresel terör olgusuna karşın, uluslararası ortak bir yaklaşım bulunmamaktadır (Aydın, 2009: 21-22). Günümüzde boyut değiştirip küresel bir nitelik kazanan terörizm konusundaki kavram kargaşasını gidermeye yönelik araştırmalar çerçevesinde Ercan Çitlioğlu terörizmin yetiştiği, beslendiği, desteklendiği, 15

34 kullanıldığı terörizmi bir Gri alan şeklinde ifade etmiştir. Bu konudaki nitelendirmesini Çitlioğlu (2008: 9-10) şu sözlerle dile getirmiştir: Eğer düşünce, inanç çıkar ayrılıklarının siyah ve beyazdan oluştuğu, sınırları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış bir dünyada yaşıyor olsaydık; bugün şiddet ve vahşeti konuşuyor olmamıza karşın terörizmi inceleme gereği duymayacaktık. Ne var ki gerek bireysel ve toplumsal, gerek devletten devlete ilişkiler, günümüzde siyah-beyaz ekseninde değil, yaratılan ve sınırları giderek genişletilen gri bir alanda gerçekleştiği için, terörizmin de gri yönü, ağırlıklı bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Terör, yukarıda yapılan açıklamaları itibariyle ortak bir görüş altında fonksiyonel bir ideoloji, (etnik, dini, kültürel, siyasi, ekonomik) eylem, başkaldırı, disiplin, şiddet unsurlarının bütünüyle oluşturmuş olduğu stratejik yapıdaki bir fenomen olarak varlığını sürdürmektedir. Terörizmin kendisini toplum ahlakı ve refahını sarsmak adına yapılan her türlü terör eylemi ile bir yıkım fikriyatı çerçevesinde gösterdiği aşikardır. Dünyada son yıllarda terör etkisiyle meşrulaştırılma hedefi doğrultusunda ciddi bir tehdit ortamı yaşanmaktadır. Yapılan tanımlamaların fazlalığı bir yana, üzerinde ittifak edilmiş bir tanımlamaya ulaşılamamış olması terörle mücadele konusunda yapılan girişimleri boşa çıkarmaktadır. Bu nedenle terörü çeşitli sınıflara ayırarak tasnif etmek, bu amaç doğrultusunda birincil yol olarak değerlendirilebilir. 2. Terör Tipleri Terör amaç, taktik, esaslar, etkinlik alanı gibi konular üzerinden çeşitli şekillerde tasnif edilmiştir. Bu sınıflandırmalar terör tipleri arasında mutlak farklılıklar olduğu anlamına gelmemektedir; ancak incelemede kolaylıklar sağlamaktadır. Terörün farklı türlerinin de aslında birbiri ile ilişkilendirilmiş olduğu da anlaşılmaktadır (Aydınalp, 2011: 54). Edward Hyams terörü doğrudan ve dolaylı terör olarak gruplandırmıştır. Doğrudan terör başkanlar, başbakanlar, krallar-kraliçeler olmak üzere üst düzey yöneticilerin hedef alındığı terör tipidir. Dolaylı terör ise otoritenin halkı koruyamadığı izlenimini vermek ve bu amaçla yönetimin itibar ve güvenini sarsmak amacıyla üst düzey kişiler değil de yan unsurların 16

35 başı çektiği tarafa yönelik terördür. Binaların kundaklanması, bankaların soyulması, çeşitli diplomatların kaçırılması gibi hareketler dolaylı teröre örnek olarak verilmiştir (Aydınalp, 2011: 55). Terörün açıklanması gayretleri aşamasında farklı dayanaklar ölçüt alınarak birçok sınıflandırma yapılmıştır. Bu anlamda terör ideolojik, dinsel, ırksal, siyasi, ulusal-uluslararası olacak şekilde birçok sınıfa ayrılmıştır. Yayla nın aktarımıyla Wardlaw, terörü üç kategoriye ayırmıştır. Bunlar (1) Şahsi amaçlar uğruna yapılan hareketler (adi suçlar), (2) Askeri operasyonlarda yapılan gerilla savaşları ve (3) Politik amaçlar doğrultusunda yapılan psikolojik savaşlar şeklindedir. John Collins ise terörü daha geniş bir tasnifle beşe ayırmıştır. (1) Marazi terör, (2) Zevk için yapılan hedonist terör, (3) Hırsızlık terörü, (4) Resmi terör ve (5) Radikal terördür. Ancak ortak özelliklerin bulunduğu Collins ve Wardlaw un sınıflandırmasında dikkati çeken bir nokta da bulunmaktadır. Buna göre her terör hareketi mutlaka şiddet içermekte, ancak her şiddet eylemi tek başına terör içermemektedir. Bu manada şiddet terörün doğması için gerekli, ancak yeterli olmayan bir faktördür. Buna göre Wardlaw un tasnifindeki şahsi amaçlar uğruna yapılan hareketler ve Collins in marazi, zevk için yapılan gibi türlerin terör kapsamına alınması uygun bir tasnif olmamaktadır (Yayla, 1990: ). Terörün baskıcı ve şiddet içeriğinin baz alındığı düzende T.P. Thornton (1964) terörü iki kategoriye ayırmıştır. Birincisi iktidar tarafından otoriteye karşı duranları sıkıştırmak için yapılan zorlayıcı terör dür. İkincisi ise mevcut sosyal düzeni yok etmeye çalışan saldırgan terör dür. Alkan (2002: 19), tarafından terör; yukarıdan terör, aşağıdan terör, devlet terörü, devlete karşı terör, seçici terör, rastgele terör, bireysel terör, kitle terörü, dolaylı terör, doğrudan terör, ideolojik terör ve etnik terör olarak çeşitli örneklerle sınıflandırılmıştır. Terörizmin bahsettiğimiz birden çok sınıflandırmasının yanında, terör-karşı terör, yukarıdan-aşağıdan terör, kır-şehir terörü, rastgele-seçici terör, ferdi-kitle terörü şeklindeki ayrımları da bulunmaktadır. Amaçları, araçları, boyut ve kapsamlarına bağlı olarak yaygın şekilde kabul edilmiş olan 17

36 dört terör tipi devlet terörü, devlete karşı terör, iç terör, uluslararası terör dür (Aydınalp, 2011: 55-56). a. Devlete Karşı Terör Devlete karşı teröre geçmeden önce, bu olgunun hem zıttı hem de tamamlayıcısı olan devlet teröründen bahsetmek gerekir. Terör eyleminin, devletin bir elemanı veyahut kuruluşu tarafından yapılmasının yanında, devletin dışında fakat dolaylı yoldan bağlı olan kişiler ya da gruplarca yapılması devlet terörü olarak belirtilmiştir (Yayla,1990: 360). Devlet terörü otoriteyi sürdürmek ve rejimi korumak amacıyla hareket etmektedir. Oluşturulan özel timler, ajanlar tarafından gerçekleştirilen terör olayları ayrı bir terör örgütü, grup ya da devlet kullanılarak da gerçekleştirilebilir (Çınar, 1997: ). Bir terörist kişi ya da gruba, devlete dolaylı yoldan bağlı bulunmasa dahi eğitim, finans, silah gibi şekillerde destek olunması durumunda da devlet teröründen bahsedilir (Mackey, 1980: 18). Devlet terörü, eylemleri basitleştirecek, karşıt kutuplaşmaları artıracak bütün kötülüklerin kendisinde toplandığı azılı bir düşman bulur; bununla birlikte birlik, dayanışma bilincini güçlendirmeyi hedefler (Ergil, 1980: 30-33). Demokratik devletler, hukukun egemen olması dahilinde bile yönetim ilişkilerinin yapısı gereği zor kullanmak mecburiyetinde kalabilirler. Ancak terör, aslında totaliter otoritelerin özelliğidir. Bu rejim biçiminde öncelikli olarak eski düzenin şiddete başvurularak yıkılması zorunludur. İkinci olarak yeni düzen oluşturma ve yeni düzene direnenlerin zorla alıştırılmasını içeren süreç başlar. Totaliter rejimin amaçladığı hedef yeni düzen içerisinde, yeni insan, yeni tarih şeklinde nitelendirilir (Yayla, 1990: 361). Bu bilgiler ile devletin şiddete başvurmasında üç şekil olduğu görülmektedir. Birincisi gözdağı vermek yani tehdittir. Mevcut hükümet kendisi gibi düşünmeyenleri medya gücünü kullanarak doğrudan ve dolaylı olarak tehdit etme amacındadır. İkincisi baskı ile olan değişimdir. Hükümetlerin bir ulusun hayat düzenini baştanbaşa değiştirme gayreti ile ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda Sovyetler Birliği ve devrim sonrası İran örnek olarak gösterilebilir. Sonuncu olarak, bir sınıf etnik ya da dinsel grubun tamamının ideolojik sebeplerle yok edilmesidir. Bu tür devlet terörüne soykırım denmektedir. Almanya da 18

37 Nazilerin yaptığı soykırım, yakın dönemde Raunda ve Bosna da gerçekleştirilen katliamlar soykırım örnekleri olarak gerçekliğini sürdürmektedir (Cirhinlioğlu, 2004: ). Ayrıca, terörizmin hükümetler tarafından diplomasi ve iç politika hedeflerinde sebep olarak kullanıldığı, devlet politikalarını meşrulaştıran araç haline getirildiği de görülmüştür. (Campos: 2006) Devlet içinde süregelen siyasal bölünmeler ile ortaya çıkan ayrılıkçı hareketlerin ulusal politikalardaki yansıması, devletlerin alışılmış ya da kalıplaşmış duruşlarının dışında terör ilişkili siyasi etkileşim aracı olarak kendini gösterebilmektedir. Bu durumda da devlet haricinden gelen, devlete karşı terörden bahsedilir. Terör tipleri içerisinde çokça bahsedilen, bazı araştırmacılar tarafından tabandan terör ya da aşağıdan terör olarak da isimlendirilen devlete karşı terör, devlet dışı kurum, kişi veya gruplardan devlete karşı yöneltilen terör anlamı taşımaktadır. Devlet dışı terörün kullandığı taktikler ve amaçları farklıdır. Örneğin; mevcut sosyal, siyasal düzeni yıkıp, yeni bir siyasi toplumsal düzen kurmak devrimci terör olarak ya da belirli bölgeyi devletin egemenliğinden kurtarmak, ayrı bir devlet kurmak ayrılıkçı-etnik terör olarak bilinmektedir. Bu anlamda devrimci terörde ya gerçekten kötü olduğundan ya da ideolojik hükümlere istinaden mevcut, siyasal, sosyal ekonomik düzenin yıkılması hedeflenmektedir (Yayla, 1990: 362). Devrimin maddi-manevi bir alt yapısının olmadığı, olsa bile bu misyonu yüklenecek bir sınıfın olmadığı, böyle bir sınıf olsa dahi örgütlenme ve bilinç düzeyinin yetersiz olduğu toplumlarda küçük terörist gruplar bu misyonu yüklenmektedir. Genel olarak kitle desteğinden yoksun, orta sınıf militanlardan oluşan bu gruplar toplumu patlamaya hazır bir bomba olarak görerek, sosyal devrime giden bu süreç içinde kendilerini fitil olarak nitelendirirler. Devletin de terör ortamına çekilmesiyle oluşturulacak baskı ve şiddet havası ile iktidarın barışçı olmayan asıl yüzünü gösterecektir (Ergil, 1980: 9-10). Devlete karşı terörün başka bir alt tipi de ayrılıkçı terördür. Ayrılıkçı terörde amaç belirli bir bölgeyi bağlı olduğu ülkeden kopararak bağımsızlık 19

38 kazandırmaktır. Bu anlamda örneğin devrimci terör ile karşılaştırıldığında, hareketin meşruiyetini sağlamak için uzun ideolojik yorumlamalara gidilmesi gerekmemektedir. Sağ ya da sol ideolojinin çatısı altında olması, milliyetçilik ya da sosyalizmin ön planda olması önemli değildir. Önemli olan yalnızca bağımsızlık kazanmaktır. Burada sömürge karşıtı hareketler ile bölücüayrılıkçı terörü birbirine karıştırmamak gerekir. Bölücü terör ulusal sınırlar içerisinde, hakim devlet otoritesini kabul etmemekten kaynaklanan bağımsızlık kazanma hedefi ile ilgilidir. (Yayla, 1990: ). Devlete karşı terörün başat etmenlerinden olan fikir anarşisi bir siyasal eylem şeklinde kendini gösterirken, bir egemenliği zorla yıkmak, bağımsızlık kazanmaya çalışmak, yeni bir fikri düzeni kabul ettirmek gibi her türlü sosyo-psikolojik hareketlar ile pasif itaatkarlığın reddedilmesi devlete karşı terörü olağan kılar. Bu şekilde devletlerin alışılmışın dışında siyasal eylemleri ile devlete karşı terörün meşrulaşma sürecine girmesi olağan hale gelmiştir. b. Ulusal Terörizm Terör örgütlerinde ideolojik hedefleri açısından terörizm, ulus sınırları içinde ve dış devletler ile destek ya da karşıt bağlantılı niteliklere sahiptir. Ulusal terörizm, bir devletin kendi sınırları içerisinde gerçekleşen ideolojik terör eylemleridir. Bu nedenle bölgede yerel grupların aktif rol almasından ötürü uluslararası terörizmden ayrılmaktadır. Ulusal terörizmde doğrudan herhangi bir hükümet tarafından destek söz konusu olmayıp dolaylı olarak dış destek söz konusudur (Taşdemir, 2006). Ancak bununla birlikte ulusal ve uluslararası terörizm birbirine karşıt anlamlar ifade etmemekte, mutlak farklılıktan ziyade inceleme kolaylığı sağlamaktadır. Uluslararası ilişkilerin yoğunlaştığı, mesafelerin geleneksel anlamını yitirdiği, coğrafyanın engelleyici etkisinin giderek kaybolduğu bir dünyada, mevcut teknolojik imkanlar göz önüne alındığında terörizm tamamen mahalli sınırlar içindeki bir olgu olarak kalmamaktadır (Aydınalp, 2011: 62). Terör örgütleri uluslararası politikalar çerçevesinde küresel düzlemde bir etkileşim uyandırır hale gelmiştir. Son yirmi yıl içinde ortaya çıkan terör ağı içerisinde neredeyse bütün terörist yapılanmaların birbirleriyle ilişki ve 20

39 etkileşim içinde oldukları ifade edilmektedir (Altuğ, 1995: 378). Bu açıklamalar ile iç terör ya da ulusal terör Bir devletin milli hudutları içerisinde cereyan eden ve dış kaynaklı hiçbir terörist örgüt veya örgütlerce işbirliği yapmadan gerçekleştirilen, başka bir devletin ya da şahsın menfaatini ya da zararını amaçlamayan tedhiş hareketleridir. Bu tip tedhişçilikte teröristin milliyeti bahis konusudur ve yine ortaya konan eylemin o memleketin, toplumun fertlerini ya da mevcut otoriteyi hedef alması gerekir şeklinde tanımlanabilir (Güvenir, 1980). Örneğin İtalya da, para, silah, istihbarat gibi alt yapı hizmetlerinin İtalyan kaynaklarından karşılandığı terörist faaliyet bir iç terördür (Yayla, 1990: 379). Bu bağlamda ulusal terörü yerli propagandaların beslediği açıktır. Terörizm kapsamında her türlü lojistik, istihbarat desteği iç terör kapsamına girmektedir. c. Uluslararası Terörizm Sıcak savaşların yerini terörizmin alması ve başka devletlerin istikrarını yıkmaya yönelik politikaların bir araç olarak kullanılması devlet destekli uluslararası terörizm kavramını ortaya çıkarmıştır (Özçatalbaş, 2006: 52). Uluslararası terörizmi en iyi şekilde tanımlayan Jenkins (1975: 20), savaşı diplomasinin devamı şeklinde anlatırken, terörizmi ise savaş ve diplomasi ile elde edilemeyen sonuçları elde etmek için yapılan eylemler olarak ifade etmiştir. Bu ifadeleri ile uluslararası terörizmi genellikle en az iki devletin fertleri veya bir ülke ve diğer ülkenin vatandaşları tarafından beraber gerçekleştirilen eylemleri kapsadığını belirterek terörizmin uluslararası boyuttaki işlevini en basit şekliyle açıklamıştır. Altuğ (1995: 23), uluslararası terörizmi; yabancılara ya da yabancılara ait hedeflere karşı, birden çok devlet veya hükümet tarafından beslenen öğelerce gerçekleştirilen ve bir yabancı hükümetin veya uluslararası örgütün siyasi mekanizmalarına tesir etmek için yapılan terör eylemleri olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası terörizmin asimetrik güç kullanımı ile tüm dünyayı etkileyen bir olgu olarak yayılması ve büyük bölümü Soğuk Savaş dönemindeki gelişmeler ile ilgili olan çok sayıda nedeninden bahsedilmiştir. Bunlardan başlıcaları: 1. Doğu ve Batı Bloklarınca Soğuk Savaş döneminde 21

40 kullanılan strateji ve taktikler, 2. Radikal dini akımların ve cihat felsefesinin etkileri, 3. Küreselleşmenin etkileri, 4. Mikro Milliyetçilik ya da etnisitenin yükselişidir (TBB, 2006: ). Bu nedenler Soğuk Savaş tan günümüze etkilerini artırarak ve daha fazla taraftar bularak varlıklarını devam ettirmektedirler. Milli veya mahalli terörün uluslararası arenaya taşınmasıyla oluşan, boyutları ve etkisi ülkelerin sınırlarını aşan ve uluslararası terör şebekesinin eylemlerine entegre olmuş terör de uluslararası terörizm olarak tanımlanmıştır (Yayla, 1985: 380). TBB raporunda belirtildiği üzere (2006: 10) Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Terörizm Komitesi ne göre uluslararası terörizmin tanımı şöyledir: Uluslararası boyutları da bulunan bir uzlaşmazlığın üzerine, bu uzlaşmazlığın arzu edilen yönde gelişimini sağlamak amacıyla, bir üçüncü devletin sınırları dahilinde, bir yabancının kendi uyruğunda bulunmayan bir başkasına uyguladığı şiddet ve baskıdır Mayıs ında Papa II. John Paul e karşı girişilen suikast girişimi uluslararası terörizmin tipik bir örneğidir. Suikastçi bazı yardımcıları ile Türk tür; eylem İtalya da vuku bulmuş ve yargılama süreci İtalya da gerçekleşmiştir; suikast planlarını düzenlemek ve Ağca ile anlaşma yapmakla Bulgaristan yetkilileri suçlanmıştır. Diğer taraftan olay, Varşova Paktına bağlı Bulgaristan yüzünden Sovyetler Birliği nin başını çektiği Doğu Bloğu ile ABD nin başını çektiği Batı Bloğunu karşı karşıya getirmiştir (Yayla, 1990: 380). Bununla birlikte I. Dünya savaşını başlatan sebeplerden biri olarak görülen diğer bir uluslararası terörizm örneği, 28 Haziran 1914 te genç bir Sırplının, Avusturya Arşidükü Francis Ferdinand ı Saray Bosna da katletmesi olayı olarak gösterilmiştir (Ergil, 1992). 20. yüzyılın yarısından itibaren teknolojik gelişim ile birlikte iletişim ve ulaşım imkanlarının artması modern terörizmi geliştiren önemli etkenlerdendir. Fransa da Doğrudan Eylem, İtalya da Kızıl Tugaylar, Almanya da Bader-Meinhof, Japonya da Kızıl Ordu, İspanya da Euskadi Ta Askatasuna (ETA), Uruguay da Movimiento de Liberacion Nacional, (MLN), Guatemala da Devrimci Silahlı Kuvvetler, Meksika da Halk Silahlı Kuvvetleri, 22

41 Türkiye de Kürdistan İşçi Partisi, (Partiya Karkeren Kürdistan, PKK) terör örgütleri ortaya çıkmıştır. En son olarak da uluslararası dini terör örgütü olan El Kaide günümüzde de varlığını devam ettirmektedir (İlhan, 2002: 13-14). Usame Bin Ladin tarafından kurulan, son yıllarda dünya gündeminde fazlaca yer tutan bir terör örgütü olan El Kaide, yeni dönem terörizm eylemleri ve eylemcilerinin neden olduğu sonuçlar bakımından önemlidir. Afganistan mücahitlerinin mücadelesine destek vermek amacıyla Sovyetler in Afganistan dan çekilmesiyle birlikte kısa zamanda tüm dünyaya yayılmış olan El Kaide küresel bir terör şebekesine dönüşmüştür. Eylemlerini kutsal cihat olarak kabul eden örgüt, özellikle ABD ye ve birçok hedefe daha bombalı saldırılar gerçekleştirmişlerdir (Swetnam ve Alexander, 2001: 13). Ulusal ve uluslararası terörizm çerçevesinde 21.yüzyıl terörizmi son on beş yıl içerisinde ciddi ataklar içerisindedir yılı Global Terörizm raporunda özellikle 11 Eylül saldırılarını başlangıç olarak kabul edilen dini dalga içerisinde terörist vakalarında Irak, Afganistan, Pakistan, Nijerya ve Suriye başı çekmektedir (GTI, 2014). Irak, %164 lük en büyük artışla 2013 yılına varıldığında en büyük saldırı oranı ile birinci sırada yer almıştır. Ayrıca son yıllarda sekiz OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) ülkesinde de çeşitli terörist saldırılarının ortaya çıkmış olduğu ortaya konmuştur (GTI, 2014). 3. Terörizmin Nedenleri Bütün dünya üzerinde terörün her çeşidini kapsayacak nedenler açısından açıklama yapılmasında da zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bunun en önemli nedeninin terörizm şekillerinin çok çeşitli olması olarak açıklanmaktadır. Thomas Herzog (1991) terörizmin bütün toplumlarda kişisel problemlerden, farklı sosyal geçmişlerden veya bir takım uluslar arası meselelerden kaynaklanabileceğini belirtmiştir. Etnik ve ayrılıkçı terörizm için geçerli olan faktörlerin bir başka terörizm çeşidi için geçerli olmayacağı üzerine belirttiği görüşü de bu zorluğu doğrular niteliktedir. Temelde sosyal içerik kökenli terörizm, bir örgütlenme ile zaman, mekan, coğrafi çevre, din, ekonomi, eğitim gibi belli determinasyon ilkelerine nüfus faktörünün de eklenmesiyle sosyal bir olgu olarak var olmaktadır. Her 23

42 terörizm ya da terörist vakası kendine özgü olup belli faktörlerin birbirleriyle etkileşmesiyle yapısını oluşturmuştur. Bu surette bir örgüt ile müşterek ideolojik zorunluluk çerçevesinde terörizm bir polis sorunu olmanın çok ötesinde, toplumsal yapıda, siyasal kültürde, kamu yönetiminde, eğitimde ve ekonomik yapıda derin kökleri bulunan bir toplumsal bunalım şeklinde açıklanmıştır (Ozankaya, 1986). Bu tanımdan yola çıkarak toplumsal denge kurma iddiası için verilen kavga terörün oluşum ve kaynağı, terörizmin temel gerekçesi sayılabilir. Terör, sosyo-ekonomik dengesizlik nedeniyle ve mevcut siyasi ve hukuki yapının olumsuzluğu sonucu ortaya çıkmakta ve gelişmektedir. Terörün hız kazandığı ya da azaldığı dönemler uluslararası ilişkilerde bölgesel ve küresel düzeydeki siyasi, toplumsal ve ekonomik sorunlarla paralellik taşımaktadır (Aydın, 2009: 24). Uluslararası platformda, Birleşmiş Milletler in 8. Uluslararası Kongresinde terörizmin nedenleri olarak işsizlik, yoksulluk, eğitim yetersizliği, sosyal ayrımcılık olarak belirtilmiştir (tuicakademi [web], 2011). Bu nedenlerden yola çıkarak özellikle modern çağın başlangıcından bu yana küresel terörün ortaya çıkışını birden çok nedene bağlamak olası görünmektedir. İdeolojik olarak eylemler, dini, siyasi, kültürel ya da ekonomik gerekçelerle meşrulaştırılabilir; ancak amaç daima çeşitli toplumsal tabaka ve sınıfların kendi özlem ve gereksinimlerine uygun bir toplumsal yapı ve değerler çerçevesi oluşturmak, bir program dahilinde siyasal iktidara hakim olmaktır (Ergil ve Özcan, 1979). Sonuç olarak dünyada meydana gelen ekonomik, siyasi, kültürel, dini vb. hızlı değişimler terörün süreklilik kazanması ile faaliyet göstermesinde temel etkenlerden olmuştur. Terörizmin nedenleri ile ilgili olarak en temel etkenler gruplandırılarak aşağıdaki şekilde açıklanmıştır. a. Psikolojik Faktörler İnsanlar sağlıklı düşünemedikleri ve mantıklı karar veremedikleri süreçlerde, özünde olmasa da bir özgüven eksikliği ile karşı karşıya kalabilirler. Özellikle genç yaşlarda kendisini gösteren bu durum itibariyle terör örgütlerinin eleman kazanma potansiyeli artmaktadır. 24

43 Psikolojik açıdan terörizm, bir başkaldırı, karşı koyma faaliyetidir. Terörün örgütsel şekilde aktifliği açısından terörist, kimliksel bunalım neticesinde arayış içinde olan, saldırgan, ideolojisinin çatısı altında yeni bir kimlik adına savaşmanın haklılığını kendisine amaç edinmiş durumdadır. Hayatındaki olumsuzluklar için başkalarını suçlayan kişi içindeki zayıflık ve nefreti karşıya yansıtmakta ve iç çelişkilerini yükleyecek düşmanlar üretmektedir (Post, 1992: 26-27). Ayrıca aile büyükleri ile çocuklar-gençler arasında iletişimin sağlıksız olması da teröre yönlendiren psikolojik etmenlerdendir. Zayıf aile ortamı içinde yetişen çocuklar örgütler için fırsat olarak değerlendirilir. Duygusal yoğunlukların fazla olduğu dönemlerde mantıksızlık ve zihinsel zayıflık emareleri psikolojik faktörlerin etkinliğine zemin hazırlamaktadır. İçinde yaşadıkları toplumda oluşturulan meşru izafet çerçeveleri ve referans gruplarında kendilerine yer bulamayan kişiler, kendi kişiliklerini, illegal referans gruplarında gerçekleştirmektedir (Arsan, 1980: ). Bu gerekçeler ile örgüt kuralları içinde, bireyselliğin yok edilerek, kolektif bir kimlik oluşturulması kolaylaşmaktadır. Terör araştırmaları, bölünmüş psikolojik kimlik vurgusunu öne çıkarırken, bu araştırmalar teröristlerde, yine de ciddi psiko-patolojik bozukluklar olmadığını ortaya koymaktadır. Bu konuda tek bir terörist kişilik tipi olmadığı da diğer bir veridir. Terörist profili çıkarmaya çalışan deneysel araştırmaların ortaya çıkardığı portrelerde, teröristte ayırt edici özelliklere rastlanmaması, terörizmin belirli bir kişilik yapısına atıfta bulunarak açıklanmasının zorluğunu, deneysel yaklaşımın yeterliliği ölçüsünde gösterilmektedir (Post, 1992: 31-32). Buna göre psikolojik faktörlerin doğrudan terörizmin nedeni olmadığı ancak, terörizmin ortaya çıkmasını kolaylaştıran, uygun zemin hazırlayan etkenlerden olabileceği şeklindeki görüşlerin daha kabul edilebilir olduğu söylenebilir. Bunların yanında Ünal devletin terör karşısındaki "psikolojisini şu şekilde açıklamıştır (2002): Tehlikelere ve saldırılara korumasız bir şekilde açık olan hiçbir organizmanın yaşama şansı yoktur. Bu durum bütün canlılar ve insanlar açısından olduğu kadar insanların oluşturduğu kurumlar ve devlet açısından da geçerlidir. Ne türde olursa olsun, terör eylemleri başta yaşama hakkı 25

44 olmak üzere temel insan hak ve özgürlüklerinin tahribine yönelik eylemlerdir. Terörizm devlete karşı bir meydan okumadır. Devlet vatandaşının can ve mal güvenliğini ve kendisini savunma hak ve yetkisine sahiptir. Terör örgütlerine üye olma aşamasından sonraki psikolojik baskılar ile de, şiddet eylemlerini kendi içlerinde meşrulaştırma amacı güden örgüt liderleri çeşitli eğitimler ile ideolojik baskılarına devam ederler. Öyle ki pek çok terörist liderin bildirilerini ele alarak bir sentez gerçekleştiren Ferracuti, örgüt mensupları üzerindeki baskıyı şu maddelerle açıklamıştır: 1- Baskıyı yenmek için şiddet lazımdır 2- Şiddetin bir sınırı yoktur 3- Hareketler amaçlarını açıkça göstermelidir 4- Misilleme, misillemeyi gerektirir 5- Teröristin başarısı adına acımasızlık ve aşırı şiddet şarttır 6- Eylemlerde gizlilik önemlidir 7- Hükümetin başarısızlığı, halkın desteğini sağlamak için kullanılır 8- Terörizm hükümetin baskıcı yönünü belirtir 9- Terörizm dolaylı ya da dolaysız olarak hükümetin işbirliğini yok etmeye çalışır 10- Teröristin başarılı olması için sistematik plan ve eylem gereklidir 11- Ufak inatçı saldırılar eylemler içinde en etkilisidir 12- Teröristler davaları için yok ederler (Ferracuti, 1984: 227). Belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere terör örgütlerindeki süregelen toplu kimlik yapısı, üyelerine psikolojik baskı uygulayarak stratejik şiddet ile kendisini gösterme hedefindedir. b. Sosyo-Kültürel Faktörler Kültürel değişimlerle birlikte, sosyal yaşamda da birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Kültürel ve sosyal gelişim/değişim toplum içinde birbirine paralel şekilde kendini gösteren olgulardır. Psikolojik faktörler gibi sosyo-kültürel faktörler de terörizmin yaygınlaşması ve gerçekleşmesinde önemli bir basamaktır. Terörizm bu anlamda sosyo-kültürel faktörlerden de beslenmektedir denilebilir. Toplumda din/mezhep ayrılıkları, eğitim düzeyinin düşüklüğü, etnik ayrılıkların bulunması, azınlık unsurlarının varlığı, feodal kalıntıların bulunması, kişisel hak ve özgürlüklerin sınırlı olması, toplumun ideolojik sınıflara ayrılması, genel ahlak anlayışının yozlaşması, toplumun bölünmezlik bilincini kaybetmesi terörün sosyal nedenleri olarak gösterilmiş ve bunların 26

45 terörizmin alt yapısını oluşturmada önemli etkenler olduğu ifade edilmiştir (TBB, 2006: 142). Türkiye deki anarşi ve terör hadiselerini, sosyal yapı unsurları, kültür/değerler sistemi ve tarihi gelişim çizgisine vurgu yaparak açıklayan Türkdoğan, kuşaklar arası kültür farklılıklarını, eğitim sistemindeki bozuklukları, burjuva sorununu, ideolojik bir iktisadi yapılanmayı, tarihsel ve kültürel şuurdaki farklılaşmaları öne çıkarmaktadır. Türkdoğan, taklitten öteye geçemeyen kültür temasları ve yenileşme hareketlerinin, milli değerlerle yüksek seviyede bir senteze ulaşamadığı için ikili bir toplum yapısı yarattığını ifade etmektedir. O na göre milli kültür ve değerler halk arasında varlığını devam ettirirken, üst/aydın tabakanın ruhsuz ve köksüz ithal malı kozmetik kültürün hakimiyeti altında olması sosyal gerginlikleri körüklemektedir (2012: ). Halk ve aydın tabaka arasındaki bu çatlaklar terörizmin aktörleri olarak gençlik üzerinde menfi etkilere sahiptir. Kültür yapısında yaşanan boşluk ve kargaşa, gençliğin arkasından gideceği bir ülkü ve ideal eksikliğini de beraberinde getirmektedir (Türkdoğan, 2012: ). Bu şekilde sosyal dengesizlikten kaynaklanan etkenler ve sorunlardan ötürü kişiler kendisini bütüncül bir kimlik altında daha güvende hissetme düşüncesiyle terör örgütlerinde rol almayı tercih etmektedirler. Bu bilgiler ışığında toplumda genel sosyal ve kültürel anlayış değişiklikleri ile çeşitli sosyal tabakaların oluşması ve devamında doğurduğu farklı sınıflar terörizmin yaşam alanı bulmasında etkilidir demek yanlış olmayacaktır. c. Siyasal Faktörler Ülke bazında oturmamış bir rejimin olması, otorite yetersizliği, mevcut siyasi partiler arasındaki derin ideoloji farklılıkları, devlet organları arasında uyumsuzlukların bulunması, yolsuzlukların çoğalması gibi nedenler siyasal alanda terörizmi kolaylaştıran nedenlerdir. Siyasal faktörler genellikle diğer faktörlerin desteklenmesi ile ortaya çıkmakta, dolayısıyla teröre neden olan faktörlere göre son sıralarda yer almaktadır. 27

46 Terörü doğuran ve yaşatan ortamdır. Ne Selçuklu Türklerine karşı mücadele eden Hasan Sabbah, ne de Roma otoritesine karşı mücadele veren Spartaküs yetiştiği siyasi yapıdan bağımsız düşünülebilir. Nitekim Hasan Sabbah ortalamanın üzerinde eğitim alan bir Sünni, Spataküs Roma ordusunda yetişmiş dirayetli bir komutandı; fakat Hasan Sabbah fedaileriyle Sünniliğe ve Selçuklulara, Spartaküs gladyatörleriyle Roma ya isyan etmiştir (Arıboğan, 2005: 58). Bu manada siyasal ve toplumsal düzen için verilen kavga, terörizmin gerekçesi olarak sunulmaktadır. İdeolojik gerekçelerle alternatif sistem arayışları terörü tetikleyen en önemli harekettir. Düzen, düşünce ya da sistem hain, suçlu, haksız ilan edildiğinde, düzen ve temsilcileri imha edilmekten çekinilmeyen nesneler haline dönüşmektedir (Ozankaya, 1980: 51). Terörizmin kökeniyle ilgili tartışmalarda, terör fiili, siyasi gerekçelere sahip ve geniş alternatifler arasından seçilen bilinçli bir tercih olarak sunulmakta ve terörist davranış şekli, politik bir stratejinin mantıklı ve şuurlu seçimiyle açıklanmaktadır (Crenshaw, 1992: 7-8). Buna göre politik propaganda vasıtasıyla sergilenen siyasal terörizm, özellikle demokratik varoluşlar için önemli bir tehdittir. Özellikle kamu yönetimindeki siyasal kadrolaşma, ideolojik kökenli terörizme neden olabilmektedir. İktidarın tarafsızlığı, idarenin tarafsızlığı ve dürüstlüğü ilkesine ters düşerken, ayrıca bürokraside bilgi, deneyim ve kültür birikimine imkan tanımadığından devletin otoriter ve güçlü olması beklenemez. Bu da toplumda parçalanmalara neden olur. Özellikle toplumda meşru şiddet kullanma yetkisine sahip devletin güvenlik birimleri içindeki kutuplaşma, bu örgütlerin tarafsızlığındaki şüpheye, hukuk devleti ve yasa egemenliği ilkesinin de örselenmesine neden olarak halk ile devletin arasının açılmasına neden olur (Ozankaya, 1980: 175). Türkiye nin li yıllarda yaşadığı siyasal olaylar bu anlamda örnek gösterilebilir yılı ve öncesi siyasi çalkantıları ve hükümet başarısızlıkları 1980 darbesine neden olmuştur. Bu dönemde meydana gelen siyasal çatışmalar terörün doğmasına ortam hazırlamıştır. İktidar olma hırsı, ekonomik olarak halkın refahının sağlanamaması, güvenlik güçlerinin ayrışması ve görev yapamaz duruma getirilmesi devlet otoritesinin zayıflamasına ve terörün ortaya çıkmasına neden olmuştur (Hide, 2011: 26) 28

47 Huntington a göre siyasal şiddet ve modernleşme arasında yakın bir ilişki vardır. Yazar, modernleşmeye çalışan ya da gelişmekte olan toplumlarda politik şiddetin, gelişmesini tamamlamış olan toplumlara göre daha fazla olabileceğini belirtmiştir. Çünkü hızla modernleşen çevrelerdeki ihtiyaçlar, süratli değişim ve toplumsal gelişim sonucu meydana gelen istekler, o toplumdaki mevcut idari kurumlar veya sorumlularca aynı hızda karşılanamamaktadır (Huntington, 2002). Küresel düzlemde etkileşim uyandıran politik çerçevedeki konjonktürel ilerleme kendisini siyasal alanda da göstermektedir. Bu nedenle ortaya çıkan siyasal gerilim ortamı terörizmin ortaya çıkmasında son ve en önemli basamağı oluşturmuştur. d. Eğitimsel Faktörler Kişilerde doğum anından itibaren öğrenme süreci ve benlik oluşması kurum eğitimleri ile resmiyet kazanarak devam etmektedir. Aksi durumda ya da bu eğitimin eksik kaldığı durumlarda birçok şekilde cehalet denilen kavram ile doğrudan karşı karşıya kalınabilmektedir. Eğitim sürecinden mahrum kalmış her kişi daima istismar edilmeye açık durumdadır. Teröristlerin genel profil ve psikolojik formasyonları dikkate alındığında, terörizm bireyselliğin yok edilerek kolektif bir kimlik oluşturulması çabasında olduğu görülür. Eğitim seviyesinin düşüklüğü terör örgütlerinde örgüt içi disiplini sağlamada, psikolojik harekatla militan kimlik oluşturmayı kolaylaştıran nedenlerdendir. Örneğin, çoğunlukla gençlerde gözlemlenebilecek durumlardan birisi olarak inandığı, hayal ettiği dünyaya sahip olamayan kişi yeni arayışlar içinde kendisini bulmaktadır. Bu da yeni ideolojilere sahip olma şeklinde başlayarak, yeni aykırı idealler ile kurulu bir yaşam tarzı benimsemeye sebep olmaktadır. Eğitim sürecinin sağladığı avantajlardan faydalanamayan, dolayısıyla modern dünyanın kendisine sunduğu imkanlardan asgari düzeyde bile yararlanacak şartları oluşturamayan, beklentileri düşük olduğu için kaybedecekleri de önemsizleşen bireyler, içlerindeki hınç ve düşmanlığı topluma yöneltmekten çekinmemektedirler (Macit, 1995). Çeşitli fikirlere karşın modern eğitim sürecinin terörü yaygınlaşmasını kolaylaştırabildiği de belirtilmiştir. Yayla ya göre, eğitim kişilere kendilerini 29

48 başkaları ile kıyaslayıp rahatça ifade edebilecekleri ve toplum yapısındaki çelişkilere olan ilgi, dikkat ve vurguyu artırmada önemli olabileceğini belirtmiştir. Teknolojinin gelişmesi, bilgi birikiminin artması, modern dünyanın sunduğu imkanların geniş kitlelere yayılması terörü yaygınlaştıran bir başka faktördür. Çağdaş hayatın karmaşıklığı içinde kontrol mekanizmaları giderek zayıflarken terör hareketleri birçok silah ve patlayıcıyı kendisi imal edebilmektedir. Bazı terör örgütlerinin kimyasal, biyolojik, hatta nükleer silah yapabilecek kuvvet ve imkana sahip oldukları göz önüne alınırsa, devlet ve toplum hayatı açısından tehlikenin ulaştığı boyut kendiliğinden ortaya çıkar (Yayla, 1985: ). Bu açıdan bakıldığında eğitimsel sürecin değişen konjonktüre uyumu neticesinde terörün yeni bir boyut ve yeni taktikler ile ilerlemesinde olumsuz etken olabileceği ihtimalini modernitenin terörizm üzerindeki olumsuz etkisi olarak ifade edilebilir. Eğitim ile ilgili olarak El Kaide terör örgütünü örnek alarak üzerinde istatistiksel açıklamada bulunan Hohlov, El Kaide üyelerinin çoğunun orta ve üst sınıflardan geldiğine dair bulgusunu paylaşmıştır. Örgüt üyelerinin %17,6 üst sınıf, %54 orta sınıf, %27,5 lik kısmının alt sınıftan olduğunu belirtmiştir. Sadece %16,7 lik kısım ortaokul eğitimini tamamlamamıştır. %12,1 ortaokul eğitimi, %28,8 kolej eğitimi görmüş, %33 kolej mezunu ve %9 u akademik unvan sahibi kişilerdir. Teröristlerin yaygın olarak İslami okullardan mezun oldukları düşüncesine karşın, sadece %9,4 ünün dini eğitim, diğerlerinin ise normal eğitim gördüğü belirlenmiştir. Örgüt mensuplarının çoğu eğitimli, meslek sahibi insanlardır. %42,5 i doktor, hukukçu, öğretmen gibi %32,8 i orta seviyede uzmanlar, %32,8 i ise mesleği olmayanlardır (Hohlov [web], 2005). Terörizmi etkileyen eğitimsel faktörler üzerine kurulmuş bakış açısı olumlu ve olumsuz yönleri ile iki taraflı şekilde bakış açısına varmaya neden olmuştur. İleri sürülen görüş ve değerlendirmelerden hareketle eğitim, hem terörizm mücadeleyi kolaylaştıran hem de terörizmi tırmandıran bir faktör olarak görülmektedir. 30

49 e. Ekonomik Faktörler Toplumda gelir seviyesinin düşük olması, gelirin dengesiz dağılımı, dışa bağımlılığın artması gibi durumlarda maddi kaybın varlığı kaçınılmazdır. Bununla birlikte ortaya çıkabilecek psikolojik travmalar devamında terörizmde başka bir faktörün rol almasına neden olabilmektedir. Üretim ilişkileri ve mülkiyet dağılımıyla terör arasında genelde doğru bir ilişki kurulmaktadır. Sosyal konular üzerinde düşünme geleneğinin en eski temsilcilerinden itibaren, eşitsizlikler, toplumsal dengeleri altüst eden temel dinamikler olarak görülmüştür(türkdoğan, 2012). Özellikle ekonomik büyüme ile sosyal gelişme arasında yaşanan uyumsuzluklar, sosyal ve siyasal belirsizliklerin kaynağı olmaktadır. Hızlı sosyal gelişme, yatay ve dikey hareketliliği artırarak bireylere, katılmayı gerektiren yeni görev ve sorumluluk yüklemektedir. Statü, rol ve pozisyonlarda gerçekleşen dönüşümler, iş bölümünde yaşanan değişimler, farklı toplumsal talep ve sorunlar doğururken, taleplere cevap verecek, sorunları çözecek, diğer taraftan ekonomik değişimle uyumlu olacak sosyo-kültürel ve siyasal kurumların oluşmasını gerektirmektedir. Ekonomik değişim ve dönüşümlere paralel kurumsallaşmanın gerçekleşmemesi, sosyal patlama ve şiddet olayları için uygun bir zemin hazırlamaktadır (Ergil, 1980: 55-56) Benzer şekilde Aristo, İhtilallerin evrensel ve temel sebebi eşitsizliklerdir diyerek bunu öncelerde ifade etmiştir. Gelir dağılımındaki eşitsizliklere paralel olarak, sosyal/siyasal şiddet ve anti sosyal davranışların artması temel sosyolojik öngörülerden birisi olmaktadır (Türkdoğan, 2012: 346). Türkdoğan nın aksine Çitlioğlu na göre (2005: 13) terör eylemleri gerçekleştiren eylemcilerin uyruklarına bakıldığında Suudi Arabistan, Pakistan, İran gibi ülkelerin zengin ve refah seviyesi yüksek bireylerinin içinden çıkması ilgi çekicidir. Bu bağlamda Çitlioğlu, terörist eylemlerini ve terörizmin nedenlerini ekonomik sıkıntılar ile bağdaştırmanın pek rasyonel bir açıklama olamayacağını belirtmiştir. Toplumsal değişim, gelişme yönünde değilse, ortaya huzursuz bir toplum yapısı çıkmaktadır. Tarımda gelişmeyi sağlayacak bir toprak reformu 31

50 yapamayan, sanayileşmeyi ulusal kaynaklara ve amaçlara dayandıramayan, gerekli mali kaynak arayışları karşısında adil bir vergi sistemi oluşturamayan, dış kaynaklarla yaşayan, ürettiğinden fazlasını tüketen, parasının değeri sürekli düşen, kaynak yaratamadığı için yeterli yatırımlar yapamayan ve yeni istihdam alanları açamayan, işsizliğin had safhada olduğu yoksul, bunalımlı bir toplum daima şiddet olaylarına gebedir (Ergil, 1979: 35). Terörizmi ortaya çıkaran, hatta tırmandıran yoksulluk, ülkelerin nüfuslarının artması ve büyüme hızları ile küreselleşen tüketim anlayışı gibi faktörlere yeterli kaynaklara sahip olunmaması durumunun da eklenmesi, ekonomik faktörlerin terörizmin sebeplerindeki yerini sağlamlaştırmaktadır. 4. Terörizmin Amacı Terör örgütlerinin nihai amacı terör eylemlerini kitle hareketine dönüştürerek devlete karşı bir isyan durumu yaratmaktır. Bir eylem planını gerçekleştirmek amacıyla oluşturulan grup toplulukları örgüt adı altında tanımlanmıştır. Toplumu kışkırtarak korku içinde yaşama ve hedef kitleleri örgütleme mantığı ile savunulan ideolojilerin haklılığına inandırmak terörizmin belli başlı amaçlarından biridir. Stratejik ideolojiye sahip terör grupları, bu amaç doğrultusunda hedef topluluklara silah ya da propaganda eylemleri ile hitap etmektedir. Bu şekilde dikkat çekmek, topluma ve hedeflenen çevreye karşı bir korku ve tehdit havası oluşturmak suretiyle varlıklarını kabul ettirmeyi amaçlarlar. Ayrıca, örgüt tarafından gücünün kanıtlanmasıyla halkın örgüte sempati duymasının sağlanması, eylem psikolojisi ve ortamının oluşması ile toplumda tedirginlik-tepki yaratılması, halkın can derdine düşerek terörizme karşı duyarlılığını yitirmesi, devletin uluslararası toplum tarafından insan hakları ihlali ve gereksiz şiddet kullanımıyla suçlanarak mahkum edilmesi amaçlanmaktadır (TBB, 2006: 177). Her örgüt temelde farklı amaçlara sahip olsa da tüm terör örgütlerinde ortak olan özellikler vardır. Her bir terör örgütünün siyasi amacı vardır, devlet otoritesini reddeder, örgütlü harekettir, uluslararası terörizmle ilişki arar, dış destek olmadan yaşayamaz, tahrip, adam öldürme, adam kaçırma, işkence, tehdit, şantaj gibi yöntemler kullanır. Terörün kendisi 32

51 propaganda ile doğar; propaganda ile gelişir ve propaganda ile ölür. Kendisi propaganda aracıdır (İlhan, 2002: 7). Yerel anlamda ise terörün iki amacı vardır. İlki sürekli terör, cinayet ve sabotajlar ile toplumu korku hipnozu denen duruma sokmak ve ikincisi kültür, dil, inanç, ahlak ve aile ile ilgili sosyal çerçevede kargaşa yaratarak toplumu neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyecek duruma getirmektir (Songar, 1984:143). Terör örgütleri toplumda ve ilgili çevrelerde korku ve dehşet havası oluşturmak suretiyle dikkat çekmeyi amaçlamışlardır (Hoffman, 1998: ). Hedeflenen kurum, kuruluş, kişi, milli veya uluslararası kuruluşlara taraf olup olmadığı konusunda, düşmanlık mı kardeşlik mi; düşmanlık ise hedef maksatlı mesajlar vererek korku ortamı yaratılmaya çalışılır. (Wilkinson, 1979: 49). Örgütsel amaç doğrultusunda, bireysel kimlikten örgüt kimliği oluşturulması ile şahsi kimlik olgusu kaybı sağlanarak bu korku hipnozunun etkinliği ortaya çıkartılır. Terörizmin bu genel amaçları ötesinde siyasi iktidarı yıldırmak, belli kararlar almaya ve politikalarını değiştirmeye çalışarak hedeflenen ülke, toplum ya da belli ortamların oluşmasına zorlayarak, düşmanları cezalandırmak, terör eylemlerinin maddi desteğini sağlamak, tutuklu ve mahkumları serbest bıraktırtmak gibi çok sayıda olgunun terör örgütlerinin amacı olabileceği ifade edilmektedir. Tacar, terör örgütlerinin amaçları arasında elli adet farklı örneği belirtmektedir (Tacar, 1999: 47-48; Ergil, 1980: 39-48). Terör örgütünün amacı, kurbanlarının yaşadığı dehşet, korku ve ölüm yolu ile geride kalanlara mesaj vermek, amaçları için sorular sordurmaktır. Şiddet ve korkunun yol açtığı bu travmanın zihinlerde kalıcı etki yapması kuvvetle muhtemeldir. Etkiyi artıran bir diğer olgu da eylemin medya tarafından sürekli gündeme getirilmesi ve güncel tutulmasıdır. Habermas a göre Filistinlilerin terörizmi bir ölçüde eski terörizmdir. Burada söz konusu olan öldürmek, katletmek, düşmanları yok etmektir. Bir anlamda yaşama karşı yaşamdır. 11 Eylül saldırılarıyla doruğa çıkan global terörizm ise güçsüz bir başkaldırıdır ve anarşist özellikler taşır. Pragmatik bir amacı vardır ama bu tip saldırılarla düşmanın yenilmesi de mümkün değildir. 33

52 Bu tip terörün yapabileceği tek etki; halkta ve hükümetlerde şok ve kaygı yaratmak olabilir. Karmaşık toplumlarımızın tahripkarlığa karşı çok duyarlı olması; en düşük bedeli ödeyerek en ağır zararları vermeye elverişli yaygın ve geçerli eylemler için ideal fırsatlar sunar (Habermas, 2004). Terörizmin amacına ulaşmak için kullandığı yöntemler korkutmak yıldırmak, sindirmek, bireyleri doğru ve yanlışlar arasında salınıma itmek, sağlıklı düşünme ve doğru karar verme yetilerini ortadan kaldırmak, bu şekilde toplumları pasif konuma iterek savaşım ve güç iradelerini yok edip teslimiyetçi bir toplum yaratmak olarak da söylenebilir. Bu amaca ulaşmak için başvurulan yöntemler zorlama, tehdit, cinayet, toplu kıyım, rehin alma gibi eylemlerle psikolojik olgudan fiili şiddete uzanan bir şekilde ilerlemektedir. Bir başka yaklaşımla terörizm genellikle içinde şiddet bulunduran; ancak şiddetin her zaman kanlı olmadığı bir psikolojik savaş türü olarak ifade etmek de yanlış olmaz. Bu şekilde her an şiddet kullanma tehdidi ile sürekli gündemde tutularak yürütülen psikolojik savaş, pasif terör olarak adlandırıldığında farklı bir tanımlama ile terörizm olgusuna ayrı bir açılım daha getirilmiş olacaktır (Çitlioğlu, 2008: 62-63). Bu bilgilerden hareketle terörizmi yöntem olarak benimseme ile değişen güvenlik sistemlerine bağlı olarak tehdit algılamalarında değişiklik olmuştur. Zamanla yeni boyutlar ve yeni kimliklerle farklı politik iklimler oluşturma riski ile terörizmin yeni amaçlara yönelmesi de muhtemeldir. Küresel terör, 21.yüzyıla gelindiğinde kendisini toplum ve devletlerin en büyük tehdit kaynağı olarak göstermede birinci sıradadır. 5. Terörizmin Unsurları Terörizmin unsurları, terörün niteliklerini anlamada önemlidir. Bu anlamda terörün belli başlı unsurlarını ve bu unsurların özelliklerini ve amacını bilmek terör örgütlenmesinin açıklanmasında, terör suçunun tanımlanmasında önemli etmenlerdir. Dilmaç (1997: 65) terörizmin unsurlarını ideoloji, örgüt ve eylem olarak tasnif etmektedir. 34

53 a. İdeoloji Unsuru İdeoloji kelimesi ilk kez Fransız düşünürü Destutt de Tracy tarafından ( ) ortaya atılmıştır. İdeoloji kelimesi, Yunan kökenli, idea (düşünce) ve logos (bilim, bilgi) kelimeleri ile oluşturulmuş ve düşünceyi inceleyen bilim olarak açıklanmıştır (Hançerlioğlu, 1996: 176). Ansiklopedik tanımlamaya göre ideoloji şu şekilde ifade edilmiştir (Ana Britannica, 1994: 259): Bütün toplum yapısını ve işleyişini kapsamına alan ve belli bir insan doğası anlayışına dayalı olarak, belli bir siyasetle ve pratik bir eylem programını içeren, düşünce ve inanç sistemidir. İktisat Terimleri Sözlüğü ne göre ideoloji (TDK [web], 2004): Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünü olarak tanımlanmıştır. Temelde şiddet eylemlerinin terörizm aracı olarak değerlendirilebilmesi için bir ideolojiye dayanması gerekir. Bu şekilde ideolojik unsur, örgütün çıkış noktası olarak hedef eylemlere ulaşmadaki stratejisini belirlemede en önemli yol haritasıdır. Örgüt ideolojisi doğrultusunda hareket eder ve siyasi eğitimler vererek örgüte mensup kişilere ideolojinin gerekleri anlatılarak örgüte bağlılıkları kazandırılır. Bazı terör örgütlerinin, özellikle etnik/ayrılıkçı grupların ideolojilerinde zaman içinde değişimler görülmüştür. Bunun örneklerinden birisi PKK terör örgütüdür. Başlangıçta Marksist-Leninist bir çizgide kurulan bu örgüt, 1990 ların başlarından itibaren toplumsal şartlarının zorlamasıyla, daha fazla etnik bir ideoloji tipini kabul ettiği iddia edilmiştir (TBB, 2006: 206). Terörle Mücadele Kanunu ndaki tanımlamaya göre terörizmden bahsedebilmek için illegal şekilde örgütlenmeye gidilmesi, silahlı şiddet eylemlerine başvurulması ve bir ideolojiye sahip olunması gerekli olan unsurlardır. TDK da tanımlanan bu üç terörizm unsurundan özellikle ideoloji 35

54 unsurunun eksikliği bir terörist örgüt değil, organize suç örgütü tanımına uymaktadır(dilmaç, 1997: 65). b. Örgüt Unsuru Türk Dil Kurumu Sözlüğü (TDK [web], 2006) örgüt kelimesini, Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat şeklinde tanımlamıştır. Örgüt unsuru terörizmi anarşizmden ayıran en önemli kavramlardan birisidir. Bu bağlamda terörizmin söz konusu olabilmesi için, belli bir ideoloji çerçevesinde, siyasi bir amaca hizmet eden ve mutlaka bir örgüt çatısı altında olan bir eylemin gerçekleşmesi gerekir. Bununla birlikte bir bireyin veya bireylerin kendi başına herhangi bir örgütle ilişkiye geçmeden gerçekleştirdiği şiddet eylemleri anarşizm olarak değerlendirilir. Terörist grup, organize yapı içerisinde, aynı ideolojiyi benimseyen, aynı hedefe yönelmiş kişilerden oluşmuş topluluktur. Günümüzde faal olan terör örgütleri, genelde örgüt lideri ile üst düzey sorumlulardan ve daha alt düzeydeki bölge, il ve birim sorumlularından oluşmaktadır. Bu örgütsel oluşumda temel güvenlik ihtiyaçlarına yönelik olarak illegal teşkilatlanma ve gizlilik esastır. İllegal faaliyet, legal alanda öne çıkan sempatizanların illegal alana kaydırılmaları ile beslenir. Böylece, operasyonlarla ortaya çıkan kadro kayıpları da yeni ve henüz deşifre olmamış örgüt mensupları illegal kadrolarla değiştirilerek giderilmeye çalışılır (TBB, 2006: 207) tarihinde 6. Uyum Paketi çerçevesinde çıkarılan ve 4928 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun daki 1. maddenin 2. fıkrasına göre; İki veya daha fazla kimsenin birinci fıkrada yazılı terör suçunu işlemek amacıyla birleşmesi halinde bu kanunda yazılı olan örgüt meydana gelmiş sayılır. Örgüt terimi, Türk Ceza Kanunu ile ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete veya silahlı çeteyi kapsar sayılı yeni Türk Ceza Kanunu örgüt teşkili için yeterli sayıyı en az üç kişi olarak değiştirmiştir (arem [web], 2006). 36

55 Günümüzde iletişim olanaklarının artışındaki büyüme ve hız, medyayı tek sorumlu olmaktan çıkarmıştır. Herhangi bir yazılı, görsel ya da işitsel medyanın bir şekilde yer vermeyerek ya da küçültmeyi seçerek konu aldığı terörist eylemin, bu eylemi gerçekleştiren sempatizanlarca internet aracığı ile tüm dünyaya aktarılma olanağının varlığı ve günümüzde de yaygın şekilde kullanıldığı dikkate alındığında, medyanın kitleleri doğru bilgilendirme ile etkilenme düzeylerini minimuma indirecek yönde olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla terörist gruplarının neredeyse kendi halkla ilişkiler ve reklam bölümlerini kurduklarını, eylemlerini her türlü legal ya da illegal şekilde yazılı, işitsel, görsel medya araçları ile kitlelere ilettikleri düşünüldüğünde; terör eylemlerine medyanın yer verip vermemesi, günümüzdeki gelişmeler göz önüne alındığında haberin içeriği dışında artık geri kalmış görünmektedir (Çitlioğlu, 2008: 41-42). c. Şiddet Unsuru Bir ideolojiye sahip olan terör örgütleri, örgütlenmesini de tamamladıktan sonra şiddete yönelir. Bütün bu aşamalarını tamamlamış olan örgüt, genellikle sansasyonel bir şiddet eylemi ile varlığını kamuoyuna duyurur. Olmazsa olmaz bir unsur olarak şiddet, terör örgütleri tarafından sadece dikkat çekmek amacıyla değil, mevcudiyetinin devamını sağlamak ve sempatizanlarını diri tutmak için de devamlı olarak uygulanır. Şiddet, bir zorlamayı amaçlamıştır. Şiddet unsuru terör örgütlerinde yaygın olarak silahlı eylem şeklinde kendini göstermektedir. Saldırgan kültür ya da şiddet kültürü toplum kültür yapısı ile ilişkili olarak ortaya çıkar (Köknal, 1999: 22). Şiddet siyasi platformda demokrasiye karşı etkili bir silahtır. Dolayısıyla terörizm de demokrasiler için önemli tehditlerden birisidir. Terörizm, örgütlü, siyasal strateji temelli kuralsız şiddet hareketidir. Bu nedenle örgütler gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile topluma korku salarak hedef kitleye ulaşma hedefi ile ideolojilerini kanıtlayıp kabullendirme çabasındadırlar. 37

56 Siyaset bilimci Doğu Ergil terörizmde şiddet olgusu üzerine: Amaçlanmış şiddet, terör sürecinin hem mantıki hem de kronolojik bakımdan ön koşuldur. Terör, şiddet eylemlerinin varlığı ya da olması olasılığına bağlıdır, bunların bir sonucudur, bunlar yoksa terör de yoktur. Terörizmin içinde bulunan şiddet ve dehşet unsurları başarısının vazgeçilmez şartıdır. Şiddet unsuru, iktidarın seçkinlerine ve onları destekleyen sosyal kurumlara bu kurumların militan örgütlerine yönelir. Dehşet öğesi ise egemen güçlerden olmadıkları halde destekleriyle sistemi ayakta tutan sosyal kesimlere yönelmektedir. diyerek şiddet unsurunun terör eylemleri için önemine dikkat çekmiştir (Ergil, 1980: 2-3, 26-48). Ergil ifadesinde terör eylemlerinin başarısı için şiddeti bir direnç, kırılma noktası gibi ifade ederken, terör kapsamında da başrolde tutmuştur. Çitlioğlu, (2008: 38-39) terör eylemlerini amaç, dava, ideoloji hedefleri ile uğradıkları haksızlıklara karşıt tek savaşım yöntemi olarak gören, güçsüzlükleri nedeniyle devlete ya da devletten devlete silahlı mücadele imkanı bulunmayan grup-topluluk ya da devletler, gelişen teknoloji ile ortaya çıkan elektronik fırsatlar ve boyut olarak son derece küçük ancak yıkıcı güce bugüne kadar karşılaşılan eylemler dikkate alındığında hayal edilemeyecek kadar büyük kitle imha silahlarından yararlanarak yeni savaş yöntemlerine başvurmaları, geleceğin küresel ölçekli asimetrik tehdidi olarak karşımıza çıkacak hatta çıkmış olabileceğini belirtmiştir. Güce karşı güç kullanımı terör eylemlerine her defasında haklılık kazandırmaya çalışarak, eylemlerin sonuçlarından çok nedenlerinin tartışıldığı, hatta yeni eylemleri özendirdiği bir süreci amaçlamaktadır. Terörist gruplar, kendilerini daha çok şiddet yolu ile ifade edebildikleri ve ortaya çıkardıkları yıkımın büyüklüğü ölçüsünde hedeflerine ulaştıkları ve kendilerini ifade ettikleri için, eylemlerini sürekli olarak artırmakta ve bu eylemlerin büyüklüğü medyada geniş bir şekilde yer aldığı için kanlı bir kısır döngü süregelmektedir (Çitlioğlu, 1980: 40). 38

57 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İNTİHAR BOMBACILARI 1. Kavram Olarak İntihar Saldırısı Terörizm eylemleri, kurbanların dışındaki kesime sahnelenen politik bir şiddet oyunudur (Tavas, 1999). Terörist eylemlerin en etkili yöntemlerinden biri olan intihar saldırısı, dar anlamıyla, saldırganın sürecin sonunda çok büyük bir ihtimalle hayatta kalamayacağını bildiği halde diğerlerini öldürmeye veya ciddi hasar vermeye niyetlenerek saldırıda bulunmasıdır (Pape, 1996). Hafez (2007) intihar saldırılarını benzeri görülmemiş, akıl almaz tehdit usulü şeklinde adlandırırken, terörizmin korku ve endişe temelli en yeni formu olarak tanımlamıştır. İntihar saldırılarının en bilinen ve derin izler bırakanı olan 11 Eylül 2001 de ABD de gerçekleşen İkiz Kule saldırıları, kayıplar, ortaya çıkardığı psikolojik hasar ve dünya gündemine yön verişi ile günümüzde de belirgin bir biçimde etkilerini sürdürmektedir. İntihar eylemlerinin dini, fakat daha çok milliyetçi kökenli olduğu bilinmekle birlikte, örgütler tarafından, çeşitli amaçlar için de bir eylem türü olarak gerçekleştirildiği görülmektedir. İntihar eylemleri örgütün rolünü belirterek, eyleme askeri bir anlam kazandırır. Bir terörist ile gerçekleştirildiği için intihar terörizmi terimi de intihar saldırıları için kullanılmaktadır (Sevinçok, 2012: 15). İntihar saldırısı daha geniş anlamıyla, politik amaçlar uğrunda devlet büyükleri veya diğer önemli kişiler, askeri birlikler, temsili öneme sahip mekanlar veya hedef gözetmeden tüm sivillere karşı gerçekleştirilen ve bombacının saldırıyı gerçekleştirirken kurtulmak gibi bir düşüncesinin olmadığı, şiddetin en yoğun yaşandığı eylemler olarak tanımlanabilir (Alkan, 2011). İntihar saldırılarını diğer terör eylemlerinden farklı kılan da intihar bombacısının eylemi başarıyla sonuçlandırması için kendisini de öldürmesi gerektiğidir. Modern intihar saldırılarında ilk hedef saldırının yapıldığı yerdeki insanlar olarak görünse de, esas amaç bu saldırıya çeşitli iletişim

58 vasıtalarıyla şahit olan toplumu korkutarak terör yaratmak, yani psikolojik bir savaş başlatmaktır. Literatürde intihar saldırısı ifadesi yerine intihar eylemi, intihar terörizmi, intihar bombalaması, şehitlik operasyonu, intihar operasyonu ifadeleri; intihar bombacısı terimi yerine ise, intihar eylemcisi, intihar teröristi, cinayet bombacısı gibi terimler de kullanılmaktadır. Saldırıları planlayan gruplar tarafından intihar eylemcisi, intihar komandosu, feda eylemcisi, şehit, istişhad eylemcisi gibi ifadelerle de tanımlanabilmektedir (Cronin, 2003; Zedalis, 2004). Bu eylemin isimlendirilmesi tanımlayanın konuya nerden baktığına göre değişmekle beraber, fiilin niteliği değişmemektedir. Teröristlerin en fazla kullandıkları eylem türleri suikastler, silahlı saldırılar, adam kaçırma gibi fiillerdir. Bombalamalar ise yine sıklıkla kullanılan eylem türlerindendir. İntihar saldırısı tipleri, genellikle bombalı araç, çanta, intihar yeleği gibi malzemeler taşıyarak kendini feda eden ve toplu ölümleri amaç edinmiş eylemler ile gerçekleşir. Bunlardan bombalı araç intihar eylemlerinin en sık gerçekleştirilen türlerindendir (Hafez, 2007). Gerçekleştirilme şekilleri açısından, ses getirme ve medyada dikkat çekmesi ile avantajlı ve teknik açıdan kolay eylemlerdir (Tavas, 1999: 87). İntihar saldırılarının amaçları genel olarak hedefteki hükümetin politikalarını değiştirmeye yönelik olarak kullanılan baskı stratejisidir. Bu strateji ile intihar saldırıları bir terör eylemi halini aldığında özellikle sivillere acı çektirerek ya hükümetin teslim olmasına, ya da hükümete karşı ayaklanmaya neden olmaya çalışır (Sevinçok, 2012). İntihar saldırıları kimler ve hangi örgüt tarafından uygulanırsa uygulansın diğer savaş yöntemlerinin başarısız olduğu görülünce güçlü düşmana zayıf taraflar tarafından kullanılan bir silahtır (Pape, 1996). Modern çağda bu eylemlerin ilk örnekleri bazı başarılar sağlasa da, bu silah çoğu zaman mevcut otoriteye istediğini yaptıramamıştır. İntihar terörizmi kavramını kullanan Bloom ( 2005: 76) a göre bu saldırılar, siyasi sebeplerle yapılan, şiddete dayalı ve saldırganın bilinçli bir şekilde seçtiği hedefi kendisiyle beraber patlattığı eylemlerdir. Genel görüşü 40

59 destekler şekilde Bloom da eylemcinin planlı ölümünün saldırının başarısının ön şartı olduğunu belirtmiştir. Bloom un intihar saldırısı ile ilgili bir diğer tanımlaması ise, sıradan isyan hareketleri ile ulaşılamayan askeri hedeflere saldıran, normal koşullarda yaklaşılamayacak olan liderleri öldüren ve genel korku havası yaratmak için sivilleri katleden bir taktik olduğu şeklindedir. Sevinçok (2012: 16) un tanımlamasına göre de intihar saldırılarının aktörleri, hayatını politik bir dava uğrunda feda etmeyi göze almış, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik olarak savaş eğitimi almış kişilerdir. İntihar terörizmi ifadesini kullanan bir başka yazar Pedahzur (2005: 11) a göre ise bu saldırılar günümüze ait bir terörizm şeklidir ve klasik terörizmden kullandığı yöntem ve metotlarla ayrılmaktadır. Hafez e göre intihar bombacıları vücuduna sardığı patlayıcı maddelerle insanlara saldırarak onları öldüren veya sakat bırakan her iki cinsiyetten gönüllü kişilerdir. Buradaki ölerek öldürme eylemi geleneksel savaşlardan veya bir kısım terör hareketlerinden farklıdır. Görevin başarıyla tamamlanması için kişinin kendini feda etmesi mutlak şarttır, çünkü intihar saldırısında eylemcinin ana hedefi şehit olmaktır (2006: 4; Tavas, 1999). Benzer şekilde Ganor da intihar eylemini, saldırının başarısının bizzat suçu işleyenin ölümüne bağlı olduğu işlevsel metot olarak tanımlamış ve teröristin kendini öldürmezse planlı saldırının sonuçlandırılmamış olacağının tam olarak farkında olduğunu vurgulamıştır (Ganor [web], 2007). İntihar saldırısı terörizmde psikolojik savaş hedefli, stratejik bir yaklaşım içeren taktiksel eylemlerden biridir. Sadece ölmeyi ve bir sebebe bağlanmayı planlamaz, hedef ülkeyi ve ülkedeki halkları demoralize eder. Bu nedenle intihar saldırıları psikolojik etki açısından daha tehlikelidir. Bu da intihar terörizmini daha etkin kılar (Hafez, 2007). Tıpkı Bloom gibi intihar terörizmi kavramını kullanan Pape (2003) e göre ise intihar saldırısı, ulusal hükümetler dışında olan bir örgüt tarafından toplumda korku ve terör yaratmak amacıyla diğerlerini öldürürken kendini de öldürmek suretiyle şiddet kullanmaktır yılları arasında dünya çapında 1200 intihar saldırısı yapılmıştır. Bu saldırılar tüm terör saldırılarının % 4 ünü oluşturmasına 41

60 rağmen teröre bağlı ölümlerin % 32 sinin sebebi olmuştur. Bu intihar saldırılarının % 90 ı da Irak, İsrail, Afganistan, Pakistan ve Sri Lanka da vuku bulmuştur (Hassan, [web], 2009). İntihar saldırılarının bütün terör saldırılarının nicelik olarak küçük bir kısmını oluşturmasına rağmen etkilerinin niteliksel büyüklüğü dikkat çekicidir. İntihar saldırılarını üç ayrı kategoride toplayabiliriz. Bunlardan ilki dönüşü olmayan operasyonlardır. Bu grupta, teröristin yaşaması ihtimali sıfıra çok yakındır, ama kesin değildir. Çoğunlukla ulusal özgürlük hareketlerinin kullandığı bir yöntem olmakla beraber, yeri geldiğinde düzenli ordular tarafından da kullanılabilmektedir. Örneğin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) nün Ürdün ve Lübnan sınırında gerçekleştirdiği eylemler bu kategoriye dahildir. İkinci kategorideki saldırılar ise kurulu bir devletin ordu veya diğer kurumlarına karşı, failin kendini kurban ederek saldırdığı durumlardır. Lübnan daki Amerikan ve Fransız birliklerine karşı Lübnan direniş grupları tarafından düzenlenen saldırı veya Tamil eylemcilerinin Sri Lanka da, PKK nın Türkiye de, hatta bir devlet tarafından planlanmasına rağmen II. Dünya Savaşı ndaki Japon kamikaze pilotlarının intihar saldırıları bu grubun örnekleridir. Üçüncü grup ise saldırganın, düşman ülke veya toplumdaki sivilleri de hedef alarak gerçekleştirdiği intihar saldırılarıdır. Filistinli intihar eylemcilerinin İsrail de, Çeçen saldırganların Rusya da ya da El-Kaide li teröristlerin ABD ve diğer ülkelerde yaptığı saldırılar bu kategoride değerlendirilir (Aydınalp, 2011). Bütün bu bilgilerden hareketle Aydınalp (2011) intihar saldırılarını şu şekilde tanımlamıştır: İntihar saldırıları bütün toplumsal sınıflardan gelebilen, dini veya dindışı ideolojilere dayalı olan, bir örgütsel yapının desteğiyle askeri ya da sivil hedeflere karşı, işgal, baskı ve zulüm kavramlarıyla tanımladıkları düşmana karşı yok oluşunu kendi eliyle şiddete dönüştürerek varlık mesajı veren terör eylemleridir. 42

61 2. İntihar Saldırılarının Tarihi Süreç İçindeki Gelişimi a. Geçmişte İntihar Saldırıları İntihar saldırılarının terör örgütleri tarafından kullanımı son yüzyılda gittikçe artmasına rağmen, bu eylemlerin yeni olmadığı da bir gerçektir. Dünya tarihi inançlar, ideolojiler uğruna insanların kendilerini ve başkalarını öldürmesinin örnekleriyle doludur. Antik Yunan da Spartalılar, Romalılar ve Orta Çağ feodal rejimlerinde değişik türden insan grupları bu tür eylemlerden ötürü hayatını kaybetmiştir. Günümüzde daha çok Ortadoğu da görülmesinden dolayı sebepleri ve tarihi açısından insanların yanılgıya düştüğü intihar saldırıları aslında iki bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Roma İmparatorluğu nun Mezopotamya topraklarını işgaline karşı başlatılan Yahudi Zealot-Sikari dinsel terörü gerçekleştirilen ilk intihar saldırıları olarak kabul edilmektedir. Hasan Sabbah tarikatı taraftarı Haşhaşi örgütü mensupları, hem Haçlı ordularına hem de İslam liderlerine intihar eylemleri düzenlemişlerdir. Son yüzyılda ise Çarlık Rusya sında başlayan intihar saldırıları günümüze kadar etkilerini şiddetlendirerek gelmiştir (Caşin, 2008). Dine dayalı şiddetin tarihte ilk bilinen örneği olarak gösterilen Sikariler, bugünkü Filistin topraklarında M.S tarihleri arasında yaşamış ve Romalılara başkaldırmış fanatik bir Yahudi grubudur (Taillon ve Paul, 2002). Sikariler, çoğunlukla yine Roma döneminde yaşamış aşırıcı Zealotlarla birlikte değerlendirilmesine rağmen bu iki grubun aynı kimseler olduğuna dair şüpheyle yaklaşan araştırmacılar da vardır. Sikariler, adlarını aldıkları sika isimli hançerlerini elbiselerinin altına gizleyerek halkın arasına giriyor ve kurbanlarını katlediyordu. Hedeflerindeki kişiler sadece Roma lejyonerleri olmayıp, kendilerine ihanet etmekle suçladıkları bölge Yahudilerini de öldürmekteydiler. Sikarilerin uyguladıkları bu öldürme hareketinin amacı Roma ya karşı diğer Yahudi toplulukları da ayaklandırarak kendilerine göre adil ve gücünü Tanrı dan alan yeni bir düzen kurmaktı. Fakat yaptıkları eylemler sadece toplumu terörize etmekle kalmamış, aynı zamanda Kudüs ün yağmalanmasına ve İkinci Tapınak ın yıkılmasına sebep olup sürgün çağını 43

62 başlatmış ve Yahudilerin hali hazırdaki huzur ve rahatını da sonlandırmıştır (Perliger ve Weinberg, 2003). 11. yüzyılda İsmaili mezhebinden olan din adamı Hasan Sabbah tarafından kurulan ve bugünkü İran ve Suriye de faaliyet gösteren Haşhaşiler (Nizari-İsmaili olarak da tanınırlar), İslam tarihindeki şiddet hareketlerinin en belirgin örneklerinden birini oluşturmuştur. Kuşatılması ve ele geçirilmesi çok zor kalelerde teşkilatlanan Haşhaşiler dönemin İslam coğrafyasında Sünni çevreleri, özellikle de Büyük Selçuklu Devleti ni hedef almıştır. Bunun dışında Haçlı ordularına ve daha sonra kendilerinin sonunu getirecek Moğol İmparatorluğu na da eylemler yapmışlardır. Haşhaşi örgütü mensupları genç ve kabiliyetli fertleri, özellikle eylem yapacakları yerlerdeki üstün kamufle olma yetenekleriyle dikkat çekmiş ve başta Büyük Selçuklu veziri Nizamülmük olmak üzere birçok yönetici ve askere suikast düzenlemiştir (Berzins ve Patrick, 2003). Haşhaşi hareketi, o dönemde Abbasilerin yönlendirdiği baskıcı Arap milliyetçiliğine ve Sünniliğe karşı İran tepkisi, İslamiyet in değiştirdiği medeni düzene karşı koyma, zenginler ve varlık sahiplerinin İslam eşitçiliği karşısında düzenlerini korumak için yaptıkları girişimler ve Selçuklu hakimiyetine karşı koymanın intihar eylemleri aracılığı ile ifade edilmesi olarak da tanımlanmıştır (Lewis, 1995). 18. ve 19. yüzyıllar ile 20.yüzyılın başlarında Güney Batı Hindistan, Kuzey Sumatra ve Güney Filipinler deki Müslüman topluluklarının yaptığı bir takım eylemler de intihar saldırılarının tarihteki diğer örneklerdir. Bu bölgedeki halk, kendilerinden askeri yönden çok güçlü olan sömürgeci Avrupa güçlerine karşı intikam alma ve korkutma aracı olarak intihar saldırılarını kullanmışlardır. Yaptıkları saldırılar genellikle Avrupalılara karşı direnme savaşlarının arkasından vuku bulmaktaydı. Eylemciler saldırılarından önce dini ritüeller uyguluyor ve yaptıkları öldürme fiillerini toplumun çıkarları adına uygulanan dini sebeplere dayandırıyorlardı (Dale, 1988). Bu halkların batılılara karşı verdikleri karşı koyma savaşları gibi giriştikleri intihar saldırıları da başarısız olmuştur. Rus Çarı II. Alexander ın 1881 yılında bombalı bir suikast ile öldürülmesi de tarihteki intihar saldırılarının dikkat çeken bir örneğidir. 44

63 Narodnaya Volya (Halkın İradesi) adlı örgütün üyesi eylemciler Çar a daha önce defalarca suikast girişiminde bulunmasına rağmen başarısız olduktan sonra daha detaylı planlar yapıp çok kişinin içinde yer aldığı bir intihar saldırısı düzenler. Bu saldırıda, ilk eylemci Çar ın kortejine yaklaşarak hazırladığı bombayı atar, fakat isabet ettiremez. Çar bu saldırıdan kurtulduğunu düşünerek aracından hızla çıkarken ikinci bir eylemci halkın içinden çıkarak bombayla Çar ın üzerine atlar ve kendiyle beraber hedefini de öldürür (Hoffman, 2006). Bu örgütün üyelerinin başarısız olup yakalandıkları diğer eylemlerinin sonucunda da, bağışlanma önerilerinin kabul edilmeyip idam edilmeleri de tipik bir intihar eylemcisinin ölümü hedeflemesine örnektir. İntihar saldırılarının devlet eliyle yapılan kendine münhasır bir örneği ise Japon Kamikazeler dir. Kelime anlamı tanrısal, kutsal rüzgar olan kamikaze, II. Dünya Savaşı nın son yılı olan 25 Ekim 1944 ile 15 Ağustos 1945 arasında Japonya tarafından Pasifik Okyanusu ndaki Amerikan Donanması na karşı aktif olarak kullanılmıştır. Baskın tarzında geliştirdiği Pearl Harbour saldırısıyla kazandığı stratejik ve psikolojik üstünlüğü Amerikan birliklerinin Pasifik teki ilerlemesiyle 1942 den itibaren kaybetmeye başlayan Japonya, savaşın seyrini değiştirmek için bu sıra dışı yönteme başvurmuştur. Oldukça genç Japon kamikazeler, kullandıkları silahlı ve yakıt depoları dolu uçakları büyük bir konsantrasyon içinde okyanusta seyreden Amerikan savaş gemileri üzerine sürerek çarpmışlardır. Japon kültüründe onur, aile, toplum ve vatan uğrunda intihar etmek kutsal bir davranış olarak kabul edildiği için Japon ordusu bu geri dönülmez vazife için hiçbir zaman pilot sıkıntısı çekmemiş, ihtiyaçtan fazlası görevlendirilmek için sırada beklemiştir. II. Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Japon Kamikaze saldırıları da amacına ulaşamamıştır. Pilotların ölümüyle sonuçlanan eylemlerden birçoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Pilotların geneli ya havada vurulmuş, ya başka yere çarpmış, ya da hedefi ıskalamıştır. Kamikaze saldırılarının sadece yüzde bir ile üçü hedefi etkisiz hale getirmede başarılı olmuştur. (Reuter, 2004). Şüphesiz ki bu başarısızlıkta en büyük pay nitelikli savaş pilotları yerine birkaç ay gibi çok kısa süreli eğitimden geçirilmiş gönüllü pilotların kullanılması olmuştur. Bu acemi pilotlar ilk saldırıların 45

64 şokunu üzerinden atan tecrübeli müttefik güçleri tarafından kolayca etkisiz hale getirilmiştir. Ekonomik ömürlerinin sonlarına gelmiş eski model uçakların kullanılması ve müttefik gemilerinin hava savunma silahlarına ağırlık vermelerinin yanında uçak gemilerinden kaldırılan önleme uçakları da bu sonuca önemli katkılarda bulunmuştur. Modern dönem intihar saldırılarının aksine sadece askeri hedeflere yönelik olan bu eylemler sonucunda toplam 3843 Japon pilotu hayatını kaybetmiştir. Kamikaze saldırıları Amerikan ilerlemesini durduramamasına rağmen konvansiyonel hava saldırılarından dört ile beş kat daha fazla zayiat verdirmiştir. Bu saldırılarda 375 Amerikan gemisi zarar görmüş veya batmış, Amerikan askeri hayatını kaybetmiş, ü de yaralanmıştır (Pape, 2005). b. Modern Dönem İntihar Saldırıları İntihar eylemleri ile ilgili yapılan araştırmalar ve analizler henüz başlangıç seviyesindedir. Özellikle Eylül 2000 de Filistin de başlayan İkinci İntifada (toplu ayaklanma-karşı koyma) araştırmaların hız kazanmasına neden olmuş ve intihar eylemleri çalışmaları sosyolojik boyutta giderek gelişme göstermeye başlamıştır (Aydınalp, 2011: 192). Şüphesiz ki bu eylemlerin ve araştırmalarının esas sıçrama noktası olan ABD de yapılan 11 Eylül saldırıları tarihte intihar bombacılığının kilometre taşı olarak yerini almıştır. Bir terör eylemi tekniği olarak kullanılan intihar saldırılarının kullanılması, bir kültür ya da dine özgü değildir. Öyle ki yoksul bir Yahudi anarşisti olan Nisan Farber, yüzyılın ilk intihar bombacısı olarak kabul edilmektedir. Farber Ekim 1904 te kendisini Rus polis karargahı önünde bomba ile patlatmıştır (Aydınalp, 2011). Modern dönem intihar saldırılarının anavatanı Ortadoğu dur. (Nikbay, 2001). Bu saldırılar, Ortadoğu nun en önemli çatışma alanlarından biri olan İsrail/Filistin ve Lübnan bölgesinde yoğun şekilde görülmektedir. Buralarda özellikle Filistin in bağımsızlığı için mücadele eden Sünni kökenli Hamas ve İslami Cihat gibi gruplar intihar saldırılarını kullanmaktadırlar (Açıkgöz, 2013). 46

65 Bu dönemdeki intihar saldırılarının büyük bölümünün Ortadoğu da yapılması araştırmaların da büyük bölümünü bölgeye yönlendirmiş; bu da kamuoyunda intihar saldırılarının Ortadoğu ya özgü bir eylem çeşidi olduğu yanılgısına yol açmıştır. Şimdiye kadar, Lübnan da Amerikan ve Fransız güçlerinin varlığı, Batı yakası ve Gazze nin İsrail tarafından işgali, Filistin sorunu, Sri Lanka daki Tamil bölgesi bağımsızlığı sorunu, Türkiye deki ayrılıkçı kürt sorunu, Çeçenistan daki Rus işgali, Arap Yarımadası ndaki Amerikan güçlerinin varlığı, Afganistan daki yönetim sorunu gibi olayların intihar terörizminin bir eylem biçimi olarak uygulanmasına neden oldukları belirtilmiştir. İntihar saldırılarını kullanan başlıca örgütler Hamas, Filistin İslami Cihat (FİC), El Aksa Şehitleri Tugayı, Çeçenistan daki El-Ansar Mücahitleri, Mısır İslami Cihat, Hizbullah, Pakistan Keşmir deki Lashkar-e Taiba, Cezayir Silahlı İslami Grubu, Hindistan daki Barbar Khalsa Grubu, Sri Lanka daki Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları, Türkiye deki Kürdistan İşçi Partisi, El-Kaide ve DHKP-C dir (Sevinçok, 2012: 20-21). Ortadoğu da Modern Dönem intihar eylemlerinin Lübnan daki Batılı güçlere karşı 23 Ekim 1983 te Güney Beyrut ta Hizbullah mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırılar ile uluslar arası bilinirliğe ulaştığı kabul edilmektedir. Amerikan ve Fransız askerlerinin oluşturduğu batılı güçlerin bölgedeki güçlerini çekilmeye zorlamak amacıyla bomba yüklü araçlarla gerçekleştirilen eş zamanlı iki intihar saldırısı 241 Amerikan ve 58 Fransız askerinin kaybına neden olmuştur. Bu eylemler Lübnan daki Amerikan ve Fransız Çok Uluslu Barış Gücü nün geri çekilmesiyle sonuçlanmış ve bu sonuç intihar saldırılarının etkili bir stratejik mücadele yöntemi olarak kabul görmeye başlanmasına neden olmuştur yılları arasında Hizbullah saldırıları Lübnan daki İsrail Güvenlik Güçlerine ve Güney Lübnan Ordusuna da yönelmiştir (Schweitzer, 2001). İntihar saldırılarının kullanılması, İsrail i Güney Lübnan ın birçok bölgesinden çekilmeye zorlamada başarılı olmuştur ye gelindiğinde Hizbullah intihar saldırılarını azaltmış ve parlamento seçimlerine katılma karar vermiş, İsrail i Lübnan ı işgal ettiği sırada elde ettiği politik ve bölgesel 47

66 kazanımlarının çoğundan vazgeçirmeye zorlama amacına ulaştıktan sonra, ülkedeki ana siyasi partilerden olmaya karar vermiştir. Hamas ve Filistin İslami Cihat örgütleri ise Filistin ve İsrail arasında bir barış sürecinin kurulması amacına hizmet etmek üzere tasarlanmış 1995 Oslo Geçici anlaşmasını etkisizleştirmek ve İsrail i Batı yakasından çekilmeye zorlamak amacıyla etkin şekilde intihar saldırılarını kullanmıştır ten 2003 e kadar İsrail hedeflerine yönelik 311 intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların yüzde 70 i sivil olmak üzere çok sayıda insan ölmüştür (Sevinçok, 2012: 21-22). Ortadoğu da Sünni kesimde on üç farklı örgütün olduğu fakat bunlardan sadece dört tanesinin intihar saldırılarına başvurduğu bilinmektedir. İntihar eylemlerinin köktendincilik ile bağlantısının derinden olmadığını iddia eden Pape (2003:7) Irak ve Filistin gibi bölgelerde bu saldırıların görülmesinin bu toprakların işgal altında olması sebebiyle olduğunu belirtmiştir. Pape bu görüşünü desteklemek amacıyla 2003 yılındaki Amerikan işgalinden önce Irak ta tek bir intihar saldırısı dahi görülmemesini öne sürmüştür yılları arasında küresel çapta 489 intihar saldırısı görülmüş ve bu saldırıların yaklaşık %90 ı Irak ta gerçekleşmiştir (Pape, 2005: 33). Bu verilerden de anlaşılacağı üzere işgalden sonraki yıllarda Irak adeta dünyadaki intihar saldırılarının merkezi olmuştur. İntihar saldırıları ile anılan Hizbullah ın Orta Doğu da ortaya çıkması, hem 1948 de İsrail in kurulması ve daha sonra gerçekleşen Arap-İsrail savaşları, hem Lübnan ın kendine özgü dini ve etnik yapısı ve 1974 te çıkan Lübnan İç Savaşı, hem de İran Şii Devrimi ile yakından ilişkilidir de İsrail in Filistin de bağımsızlığını ilan etmesinden sonra topraklarından çıkarılan Filistinliler Güney Lübnan a göç etmişlerdir (Acar, 1999). Bu bağlamda İsrail Lübnan da faaliyet gösteren FKÖ yü tasfiye etmek ve bu suretle Güney Lübnan dan gelen saldırıları önlemek, Müslümanlara karşı kendileriyle birlikte hareket edecek olan Maronit Hristiyanların yönetime gelmesini sağlamak gibi gerekçelerle, 1978 ve 1982 de ve 2000 senesinde askerlerini tamamen çekinceye kadar Güney Lübnan ı işgal etmiştir. Hamzeh e göre özellikle Sabra ve Şatilla katliamlarıyla anılan 1982 işgali, 48

67 gerilla gruplarıyla birlikte Hizbullah ın doğuşunu tetikleyen en önemli gelişme olarak ortaya çıkmıştır (Hamzeh, 2004). Hizbullah ın ortaya çıkmasından önce 1980 de çıkan Iran-Irak savaşında da, intihar eylemleri bir savaş taktiği olarak kullanılmıştır. Şah a karşı savaşmış, gerekli silah ve insan kaynağından yoksun, devrim sonrası yorgun İran ordusunun savaşı kazanması insan kaynağının mobilizasyonunu gerekli kılmıştır. Bu durumda Humeyni, devrimin heyecanını savaş alanına taşıyarak şehitlik operasyonları anlamına gelecek ilk eylemleri başlatmıştır (Reuter, 2004: 44-45). Bu eylemler mayınlı alanların üzerine koşarak atılarak mayınları patlatıp bu bölgelerin mayından temizlenmesini sağlayan İranlı gençlerin kullanılması şeklinde gerçekleştirilmiştir. En yaygın ve tehlikeli şekilde intihar saldırıları, 20. yüzyıl sonlarına doğru görülmeye başlamıştır. İntihar terörizmi sadece Ortadoğu ve İslami gruplar arasında yayılmış değildir. Modern anlamda intihar saldırılarını kullanan en önemli örgütlerden biri de, Sri Lanka da faaliyet gösteren Marksist kökenli Tamil Kaplanları olarak bilinen Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) örgütüdür. Hindistan Başbakanı Rajiy Gandhi ve Sri Lanka Devlet Başkanı Prendesa suikastleri sorumlularından olan bu örgüt, Mayıs 2009 da Sri Lanka hükümeti askeri kuvvetlerinin uzun süren çatışmaları neticesinde kesin yenilgiye uğratılarak ortadan kaldırılmıştır (Açıkgöz, 2013) lerden beri intihar saldırıları Bangladeş, Britanya, Mısır, Endonezya, Iran, Irak, İsrail, Kenya, Kuveyt, Lübnan, Fas, Tanzanya, Tunus, Yemen, Türkiye gibi ülkeleri içine alan yaygın bir coğrafyada görülmektedir (Hafez, 2007). Ayrıca yılları arasında yapılan araştırmalar sonucu oluşturulan istatistiklere göre, 2000 yılından beri gerçekleştirilen intihar saldırılarının %90 ı Güney Asya ve Orta Doğu-Kuzey Afrika coğrafyalarında gerçekleşmektedir (Şekil 1). 49

68 Şekil 1: Yılları Arasında Dünya Çapında İntihar Saldırılarının Etkin Olduğu Bölgeler. (GTI, 2014) ten uyarlanmıştır.) Türkiye de de intihar saldırıları görülmüştür. Türkiye de terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen intihar saldırıları 30 Haziran 1996 da başlamıştır. Bu tarihten 1999 yılı sonuna kadar 15 intihar saldırısı planlanmış, ancak bunlardan 6 sı hazırlık aşamasında engellenmiştir. Toplamda 6 polis ve 9 asker hayatını kaybetmiş ve 28 polis, 47 asker yaralanmıştır. PKK nın 15 intihar saldırısının 11 inin eylemcisinin genç kadın olduğu belirtilmiştir (Ergil, 2000: 48). İsrail-Arap anlaşmazlığı sürecinde en yoğun mücadelenin yaşandığı dönem Bir ve İkinci İntifada lar dönemidir. İlk İntifada 1967 den beri İsrail işgali altında olan Batı Yakası ile Gazze Şeridi nde patlak veren İntifada ya da Taşların Savaşı olarak bilinen ayaklanmadır arasında süren bu ayaklanmanın çıkış noktası, İsrail askerlerinin terörist örgütle bağlantılı olduğunu düşündüğü yedi kişiyi öldürmesidir. Diğer taraftan İntifada nın uzun süre devam etmesine neden olan sebepler arasında bölgede büyüyen işsizlik, artan nüfus yoğunluğu, İsrail in neden olduğu eşitsizliğe karşı duyulan öfke ve özellikle Mısır ın Gazze şeridi üzerinde hak iddia etmekten vazgeçmesinden sonra Arap müttefiklerin onları yalnız bıraktığı düşüncesi bulunmaktadır. Filistinliler İsrail ordusuna karşı şiddetli şekilde direnişi artırarak sivil itaatsizlik eylemlerini ve kışkırtmalar neticesinde sokaktaki 50

69 başkaldırıyı körüklemişlerdir. Bu dönemde İsrailliler kendilerini aynı zamanda Hamas ve İslami Cihat gibi örgütler ile de karşı karşıya buldular (Reich, 1995). Yaklaşık altı yıl süren Birinci İntifada sonunda İsrail güvenlik güçleri 1087 Filistinliyi öldürmüş, Filistinliler ise 100 İsrailli sivili ve 60 güvenlik güçleri mensubunu öldürmüştür (Pearlman, 2011). İsrail-Filistin anlaşmazlığı üzerine intihar saldırıları ilk kez 1992 de kullanıldı yılında devam eden şiddete karşın çeşitli barış görüşmeleri ve geri çekilmeler konusunda anlaşmalar yapıldı da FKÖ lideri Yaser Arafat Filistin Ulusal Yönetimi nin devlet başkanı olarak seçildi ve akabinde 94 ülke resmi olarak Filistin i devlet olarak tanıdı. Bu dönemden sonra Filistin nüfusun artışı, işsizlik ve ambargolar gibi nedenlerden ekonomik çöküşe girdi. Şiddetin yeniden yoğunlaştığı dönem ise 1996 da Filistinli bomba yapımcısı Yahya Ayyaş ın öldürülmesiyle yaşanmıştır. Bu suikastın ardından bir dizi intihar saldırısı düzenlenmiştir. İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Devlet Başkanı Arafat arasında kalıcı bir anlaşma sağlanamazken, 20 Eylül 2000 den sonra İkinci İntifada, El Aksa İntifadası veya Oslo Savaşı ile Filistin bir kez daha öfkesini göstermeye başladı. İntifadayı hızlandıran en önemli etken İsrail muhafazakar Likud Lideri Ariel Sharon un Yahudi ve Araplar tarafından kutsal kabul edilen Kudüs ü ziyareti olmuştur. Ertesi gün Kudüs te ayaklanma başlamış ve birçok Filistinli ve İsrailli zarar görmüştür. Eylül 2000 den Şubat 2004 e kadar süren İkinci İntifada da İsrail tarafından Filistinli öldürülmüş, 30 binin üzerinde Filistinli yaralanmıştır. Bu sayı intihar bombacıları ve suikastlarde ölenler haricindedir. Bu esnada 958 İsrailli ölmüş, binlercesi de yaralanmıştır. Filistinliler daha çok araç bombaları, intihar bombacıları, askeri nokta ve yerleşimlere silahlı saldırılar, el bombası ve taş kullanırken, İsrail tarafı plastik mermi, göz yaşartıcı gaz ve şüpheli bölgelerin yıkılması gibi yöntemleri kullanıyordu (Sevinçok, 2012: 30-31). Modern dönemde intihar eylemlerinin gerçekleştirildiği bir başka bölge ise Çeçenistan/Rusya dır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği nin 1991 de dağılmasıyla Çeçenler de bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Rusya buna karşı çıkınca savaş çıktı da ilk savaş sona ermesine rağmen daha sonra ikinci savaşa da yol açacak çatışmalar süregelmiştir (Açıkgöz, 2013). 51

70 Sovyetler Birliği nin çöküşüyle birlikte Çeçenistan da yeni etnik ve kültürel bilinç İslami kimlikle şekillenmiştir Birinci Çeçen savaşı ve İkinci Çeçen savaşının ilk yılında Rusya da Çeçenlerle ilgili hiçbir intihar saldırısı görülmemiştir. Rus güçlerinin Çeçen sivillere yönelik başlattığı 2000 yılındaki ikinci savaşın ilk yılından sonra ise 23 ayrı intihar saldırısı düzenlenmiştir. Bu saldırılar esas olarak askeri yerleşimler ve resmi kurumları hedef almıştır (Reuter, 2004). Birçok Çeçen grup, özellikle Kara Dullar olarak bilinen eşleri veya ailesindeki erkekleri öldürülmüş kadınlar, Moskova nın da içinde olduğu farklı yerlerde çeşitli intihar eylemleri gerçekleştirdiler. Askeri hedeflere yönelik en kanlı saldırı ise 2003 yılında kimliği belirlenemeyen bir erkek intihar bombacısı tarafından düzenlenmiştir. Askeri hastaneye patlayıcı yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda 50 kişi ölmüş, 79 kişi yaralanmıştır (Sevinçok, 2012: 39). Speckhard ve Ahkmedova nın (2006: 436) aktardıklarına göre Haziran 2000-Temmuz 2005 arasında Çeçenlerin gerçekleştirdiği 28 intihar saldırısında, 939 kişi öldürülürken 2913 kişi yaralanmıştır. Saldırıların çoğunluğu, askeri üs ve kontrol noktalarına yönelik olmakla birlikte Çeçenler, özellikle düzenledikleri kitlesel rehin alma operasyonları ile dünya kamuoyunun dikkatini çekmişlerdir. Özellikle 800 kişinin rehin alınıp, 129 kişinin öldürüldüğü Ekim 2002 Moskova Tiyatrosu eylemi ile 1120 rehineden 330 unun öldürüldüğü 1-3 Eylül 2004 Kuzey Osetya Beslan Okul operasyonu en dikkat çeken örneklerden olmuştur. Bu iki eylemin dikkat çekici bir diğer yönü ise kayıpların çoğunun Rus Özel Birlikleri tarafından yapılan kurtarma operasyonu esnasında verilmiş olmasıdır. Sevinçok a göre (2012: 37), Radikal İslam ın Çeçen toplumunda güçlü bir temeli olmamasına ve Çeçen milliyetçi direnişinin nispeten laik yapıda olmasına karşın aşırı İslamcılar Çeçen sorununda ön planda yer almışlardır. Aşırıcı grupların öne çıkması ve intihar eylemlerinin başlamasında Rus güçlerinin yoğun insan hakları ihlallerinin direnişi radikalleştirmesinin etkisinin olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca bu savaş özellikle kadınların rolünü önemli ölçüde değiştirmiş ve kadın intihar bombacıları Çeçen savaşçılar arasında önemli yer tutmaya başlamıştır. 52

71 İntihar saldırılarına olan eğilim Irak ve başka yerlerde de dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Irak ta gerçekleştirilen intihar saldırıları, doğrudan ABD askeri güçlerine ve sivillere yönelik yapılmıştır. Başta El-Kaide olmak üzere birçok örgüt tarafından Irak taki ABD askeri güçlerine saldırılar düzenlenmiştir. Çeşitli ülkeler ve hatta kıtalarda gerçekleştirilen eş güdümlü intihar saldırıları El-Kaide nin devam eden küresel bir ağ kurma çabasının örnekleridir. Bu dönemde Irak taki savaşın birçok farklı grubu harekete geçirmesi cihat ağını giderek sağlamlaştırmaya başlamıştır. Kasım 2003 te Güney Irak ta İtalyan güçlerine yönelik intihar saldırısı birçok ülkenin koalisyona katılmamasında etkili olmuş ve ABD nin Irak a yönelik otorite devri için planladığı takvimi hızlandırmasına neden olmuştur (Sevinçok, 2012: 32-33). Afganistan, Irak ve Pakistan ile birlikte en fazla intihar saldırılarının düzenlendiği ve saldırılar sonunda en çok ölümün gerçekleştiği ülkelerdendir. Afganistan da yılları arasında yapılan intihar saldırısının çoğu, Taliban ın 2001 yılında devrilmesinden sonra gerçekleşmiştir. Halen Afganistan daki aktif terörist örgüt Taliban ın sivillere yönelik uyguladığı intihar saldırısıyla ölenlerin sayısı giderek artmaktadır (Start [web], 2011) yılları arasında dünyadaki tüm terörist saldırıların %66 sından sorumlu olan dört terörist grup Şekil 2 de gösterilmiştir. Şekil 2: Terör Saldırıları Gerçekleştiren Terörist Örgütler (Taliban: Afganistan ve Pakistan) ((GTI, 2014) ten uyarlanmıştır). 53

72 Modern dönemde intihar saldırılarına başvuran Boko Haram, eylemlerinin 2009 dan sonra dikkat çektiği ancak esas olarak 2011 den sonra saldırılarının büyük hız kazandığı bir terör örgütüdür. Örgüt 2001 de Muhammed Yusuf tarafından Kuzey Nijerya merkezli kurulmuştur. Boko Haram örgütü, Nijerya da şeriat hükümlerinin uygulanmasını istemekte, ülkede kendilerine göre doğru kabul ettikleri bir şeriat sistemini arzulamaktadır. Dini eğitimi öngören grup Batı tarzı eğitim haramdır anlamına gelen Boko Haram adını bu nedenle kullanmıştır. Modernleşmenin ve Batılılaşmanın dinin yapısını bozduğu düşüncesi üzerine İslami hükümlere dayalı devlet modelini savunmaktadır (ordaf [web], 2015). Nijerya da hükümet askerleri Boko Haram a karşı mücadele edereken masum sivilleri de katletmiştir. Polis kuvvetleri yargısız şekilde adam öldürmelerden dolayı ülkede kötü bir imaja sahiptir. Nijerya daki bu siyasi şiddet ortamını araştırmak üzere kurulan Nijerya Güvenlik Takipçisi, Nigeria Security Tracker (NTS) adlı kuruluşun verilerine göre Haziran 2011 den itibaren 2012 Ekim ayı, on altı aylık süredeki en büyük kayıpların yaşandığı dönemdir. Bu dönemde kuzeyde Kaduna da bir kilisede gerçekleşen intihar saldırısı ile sekiz kişi ölmüş, Ekim 2012 de en az 600 kişi öldürülmüştür. NTS, onu kilise ve camiler hedef alan en az 28 intihar saldırısının yapıldığını açıklamıştır. Abuja da meydana gelen önemli iki saldırıya kadar (Haziran 2011 de NTS nin ve Ağustos 2011 de Birleşmiş Milletler merkezlerinin bombalanması) Batı Afrika da intihar lanetleniyor ve intihar bombacılarının kullanımı bilinmiyordu. Bu tarihlerde yaşanan olaylardan itibaren intihar saldırıları giderek hız kazanmış, ardında yüzlerce ölü bırakmıştır (Walker [web], 2012). Uyguladığı vahşi yöntemlerle hedeflerine ulaşabileceği mümkün görünmeyen bu örgütün dünyada İslamofobinin yükselmesinin önemli sebeplerinden biri olduğu şeklinde görüşler bulunmaktadır. Suriye deki varlığı ve yakın zamanda da Irak ta Musul ve çevresindeki ilerlemeleri ile Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün yayılmacı politikası kanlı eylemleriyle kamuoyunda önemli yer tutmaya başlamıştır. Bu örgüt ABD nin 21 Mart 2003 te Irak ı işgal etmesinden sonra 2004 yılında Tevhid ve Cihat adıyla kurulmuştur. Örgüt 2004 yılında El- 54

73 Kaide ye bağlılığını açıklamıştır yılı itibariyle silahlı gücünü artırarak Suriye nin kuzey bölgesinde kendi yönetimini kurmayı başarmıştır. Hedefi Irak, Suriye, Kuzey Ürdün ve Filistin den toprak alarak şeriata dayalı bir devlet kurmaktır. IŞİD son zamanlarda özellikle Suriye ve Irak taki katliamlarıyla gündeme gelmiştir yılında örgüt liderliğine Ebu Bekir El Bağdadi geçmiştir ve Haziran 2014 te kendisini halife ilan etmiştir (Örmeci [web], 2014). Verilen örneklerde görülmektedir ki, geçmişten günümüze terör örgütleri dramatik şekilde artan sıklık ve etkinlik ile intihar saldırılarını bir araç olarak kullanmaya devam etmektedirler. Masum insanların ölümünü engellemek ve bu eylemlere basın ve yayın kuruluşları aracılığıyla şahit olan insanların dehşete düşürülmesinin önünü almak için uluslararası topluma birçok görev düşmektedir. Çalışmanın bu bölümünde intihar saldırılarının nedenleri incelenecektir. 3. İntihar Saldırılarının Nedenleri İntihar eylemlerinin gerçekleşmesi için soyut ya da somut çeşitli bileşenlerin bir arada bulunması gereklidir. Bunlardan birincisi saldırının gerçekleşmesi için edinilmiş hedef, ikincisi saldırıyı gerçekleştirecek canlı ve son olarak bu saldırı için temin edilmiş olan saldırı ekipmanlarıdır. Bu çerçeveden bakıldığında, örgütsel açıdan saldırıya başvurma, kişisel açıdan saldırıda kendini feda etmeyi göze almış olma gibi değişken etkenler intihar saldırılarının nedenlerinin açıklanmasında daha açıklayıcı olacaktır. İntihar eylemlerinin nedenlerini araştıran araştırmalar üç kategoriye ayrılmıştır: Birinci grubun yaklaşımına göre bireysel psikolojik yaklaşımlar, intihar saldırılarının başlıca nedeni olarak kişisel düzeydeki psikopatolojiyi, kimlik konularını vurgular. İkinci olarak örgütsel-stratejik yaklaşımlara göre askeri veya politik yönden etkin bir strateji olduğu iddia edildiği için kullanılmaktadır. Son iddiaya göre ise çevresel/yapısal yaklaşımlarda kullanılan açıklamaların çoğu bu olguya neden olan asıl koşullar olarak, din, milliyetçilik ve toplumsal etkenler üzerinde odaklanmıştır (Moghadam, 2005) Literatürde intihar eylemleriyle alakalı olarak yapılan araştırmaların 55

74 yetersizliğine paralel olarak bu saldırıların sebepleriyle alakalı çalışmalar da henüz gelişme evresindedir. Tek etmenli incelemeler terörist davranışın teröristin bireysel eyleminin çevre ile bir etkileşimin sonucu olduğu gerçeğini gözden kaçırırlar (Long, 1990). Pape e göre intihar terörizminin nedenleri hususunda bireysel, sosyal ve siyasal nedenlerin birlikte incelenmesi gereklidir. Buna göre sadece bireylerde motivasyon yaratıcı faktörlerin olması yeterli değildir. Ona göre intihar terörizminin üç unsuru bulunmaktadır. Bunları sosyal, stratejik ve bireysel mantık şeklinde açıklamıştır. İlk olarak stratejik mantığa göre terörist gruplar eğer intihar saldırısıyla siyasi amaçlarına ulaşabileceklerine inanmasalardı intihar eylemleri gerçekleştirmezlerdi. Sosyal mantığa göre, mensubu oldukları örgüt tarafından sosyal bir destek almasalardı, kendilerini intihar saldırıları ile feda etmezlerdi. Bireysel mantığa göre ise bir şekilde intihar saldırılarını gerçekleştirebilecek gönüllüler olmasaydı intihar saldırıları bu kadar yaygın kullanılmayacaktı (Pape, 2005 ten aktaran Sevinç, 2012). Martha Crenshaw Terörizmin Nedenleri isimli kitabında (Crenshaw, 1981) intihar saldırısı nedenlerinden üç değişken üzerinde ayrım yapılmasının gerekliliğini işaret eden araştırmacılardandır. Bunlar durumsal değişkenler yani geniş ekonomik politik koşullar, terörist örgüt stratejisi ve bireysel katılım sorunudur. Bu üç değişken bir araya geldiğinde terörizmin ve akabinde intihar terörizminin ortaya çıkma olasılığı fazladır. Terörist eylemler nadiren kendi kendine harekete geçmiş bağlantısız kişiler tarafından gerçekleştirilir. Çoğunlukla örgüt üyeleri tarafından icra edilir. Bu nedenle örgütsel düzeyde yapılan analizler özellikle terörizm ve terörizmle ilgili çalışmalarda önemlidir. Crenshaw (1991), terörizmin şiddetin politik hedeflerine ulaşmada en iyi araç olduğuna inanan terörist örgütler tarafından özellikle tercih edildiğini ileri sürmüştür. Terör örgütlerinin intihar saldırılarına başvurma nedenleri arasında örgütün amacı, hedefi, stratejisi, gücü değişik faktörlere göre değişmektedir. Örneğin, Elster (2005) İsrail ve Filistin arasında gerçekleşen eylemlerin nedenlerini dört değişik faktörle açıklamıştır. Elster e göre intihar saldırıları yoluyla, (1) İsrail-Filistin arasında süregelen müzakerelerin kesilmesine 56

75 neden olmak, (2) Filistin halkı ve diğer örgütleri etki altında bırakmaya çalışmak, (3) Saldırılar ile içsel bağlılık ve sadakat duygusunu kazanmak, (4) Son olarak kamuoyunda bir etki yaratarak, dikkat çekmek hedeflenmektedir. Diğer bir örnek olarak da Türkiye nin başarılı operasyonları ile PKK nın yok olma psikolojisine girdiği süreçte, küçülmeyi önlemek ve mevcut sempatizan kitlesini kaybetmemek için intihar saldırısı eylemlerine başvurduğu bilinmektedir. İntihar saldırılarının şiddetli bir yöntem olduğu 21. yüzyılda teröristler tarafından bilinmektedir. İntihar saldırısı gerçekleştirilmeye başlayıncaya kadar Hamas, PKK, Hizbullah, El-Kaide gibi örgütler tüm şiddet yöntemlerini kullanmış durumdaydılar. Örneğin, büyük çaplı gerçekleştirilen 13 saldırıdan 7 sinin hedef devletlerde önemli değişikliklere neden olduğu belirtilmiştir. Buna göre 1985 te Güney Lübnan dan İsrail güçlerinin çekilmesi, Sri Lanka hükümetinin 1994 ve 2001 yıllarında Tamil Kaplanları ile müzakerelere başlaması intihar saldırılarının başarısı açısından önemli örneklerdir (Sevinç, 2012). İntihar saldırıları daha çok demokratik devletleri hedef almaktadır. Elster (2005) intihar saldırılarında hedef devlet üzerinde maddi etkisinin yanında psikolojik etkileri olduğunu, bu etkinin geçmişte Hizbullah tarafından Lübnan da Amerika, Fransa ve İsrail e ve Tamil Kaplanları tarafından Sri Lanka ya yaşatıldığını ifade etmiştir. Terörist saldırıların ne zaman planlanacağı, bu saldırılar için hangi yöntemlerin kullanılacağını belirlemede terörist örgütler çeşitli hesaplamalar yaparlar. Terörist örgütler başka birkaç taktik denedikten sonra intihar saldırılarını benimsemeye de karar verebilirler (Sevinçok, 2012: 160). Örgütlerin bireysel olarak farklı güdü ve hedefleri olduğu için örgütsel analiz iyi yapılmalıdır. İntihar terörizmini gerçekleştirmek için gerekli örgütsel nedenler öncelikle örgütün ayakta kalması için gereklidir. En alt seviyedeki şiddet bile örgütün etkin kalması için gereklidir. Bir şiddeti sürdürmedeki başarısızlık örgütün politik çerçevede gündemden düşmesine neden olmaktadır. Örgütün politik olma çabası politik güç peşinde olmasıyla yakından ilişkilidir ki bu da herhangi bir terörist örgütün önemli özelliğidir 57

76 (Hoffman, 2006). Güç adına verilen savaşların parçası olarak intihar taktiklerini benimseyen örgütlerin çoğu halk desteğini sağlamak için birbirleriyle rekabete girerler. Mia Bloom (Bloom: 2004) pazar paylaşımı için bu mücadelenin daha önce böyle taktikleri kullanmamış olan gruplar tarafından intihar saldırılarının benimsenmesine neden olabileceğini açıklamıştır. Yoksulluk ve terörizm arasında yakınlık olabileceği görüşleri, daha çok yoksulluk ve suç arasında söz edilen ilişkiye dayanır. Başta ABD yönetimi olmak üzere birçok ülkedeki politik çevrelerde ve kitle iletişim araçlarında, terörizmle mücadeledeki yaygın görüş, teröristlerin ya da intihar eylemcilerinin genellikle yoksulluk, eğitimsizlik ve anarşi içinde gelişip büyüyen akıl hastası, saldırgan kişiler olduğu şeklindedir. Fakat özellikle Filistinli bombacılar ile ilgili demografik veriler bu iddiaları yalanlar niteliktedir. Yoksulluğun terörü beslediği görüşünün aksine, intihar eylemcileri ve destekleyenlerin çok azının eğitimsiz veya yoksul olduğu bilinmektedir (Sevinçok, 2012: 165). Terörün nedenleri konusunda yoğun araştırmalar yapmış olan Jitka Maleckova ve Alan B.Krueger e (2003) göre yoksulluk, terörizm ve eğitim arasında arasındaki nedensellik, dolaylı, karmaşık ve muhtemelen de oldukça zayıf bir bağlantıdır. Ancak hak ve özgürlüklerin olmamasıyla terörizm arasında sıkı bir bağlantı vardır. Bazı araştırmacılar da ekonomik koşullardaki farklılıkların insanların intihar terörizmine katılmasında etken olduklarını ifade etmiştir. Claude Berrebi Hamas, Filistin Ulusal Yönetimi ve İslami Cihat örgütlerinin arşivlerinden elde ettiği sentezle yoksulluk, eğitimsizlik ve terörizm arasındaki bağın şiddetini belirlemeye çalışmıştır. Onun hesaplarına göre, Filistinlilerin üçte birinin yoksulluk içinde olmalarına karşın, Hamas ve İslami Cihat üyeleri arasında yoksulların oranı sadece yaklaşık % 20 kadardır. Bunlardan yalnızca %13 ü intihar bombacısı olarak seçilmiş ve bombacıların % 8 inin ekonomik durumu iyidir. Eğitim yönünden incelendiğinde ise intihar eylemcilerinin %57 si lise seviyesinden yüksek eğitim almış kişilerdir. İntihar bombacılarının %50 si intihar eylemi sırasında belli bir işte çalışmaktadır (Berrebi, 2007). Bu veriler de Maleckova ve Krueger i doğrular nitelikte olup 58

77 yoksulluk ve eğitimsizliğin intihar eylemcisi olmanın esas sebeplerinden olmadığını göstermektedir. Siyaset Bilimci Pape, intihar saldırılarını kullanan örgütlerin eylem nedenlerinin dini gerekçelerle açıklanamayacağını ısrarla belirtmiş ve bu eylemlerin bir savaş stratejisi olarak kullanıldığını şu şekilde ifade etmiştir: (Pape, 2003 ten aktaran Asad, 2012, 83-84) Bütün dünyada 1980 den 2001 e kadar toplamda 188 tane intihar bombalamaları ve saldırıları hakkında bir veri tabanı oluşturmak için bir yıl harcadım. Bu veri tabanı, başkalarını öldürmeye teşebbüs ederken kendisini öldüren herhangi bir saldırıyı içermemektedir. Burada Kuzey Kore nin Güney e karşı yaptığı türden, ulusal bir hükümet tarafından izin verilen saldırıları dışarıda bıraktım. Veriler intihar terörizmi ile İslami fundamentalizm arasında ya da herhangi bir dinin bu mesele ile çok az bağının olduğunu ortaya koymaktadır. Gerçekte, intihar saldırılarının önde gelen kışkırtıcısı, üyelerinin birçoğu Hindu ailelere mensup, dine şiddetle karşı, Marksist- Leninist bir grup olan Tamil Kaplanlarıdır. Bunlar 188 intihar eyleminden 77 sini gerçekleştirmişlerdir. Dahası hemen hemen bütün intihar saldırılarının ortak bir şekilde sahip oldukları şey özellikle seküler ve stratejik bir hedeftir: Liberal demokrasileri, teröristlerin kendi ana vatanları olarak kabul ettikleri bölgeden askeri güçleri çekmeye zorlamak. Üye kaydetme ve daha geniş stratejik hedeflerin hizmetindeki başka çabalar terörist organizasyonlar tarafından bir vasıta olarak kullanılıyorsa da, din nadiren yatan sebebi oluşturmaktadır. İntihar bombacısı ile intihar saldırılarını planlayan ya da yürüten kişiler birden çok nedenden etkilenmektedir. Örnek olarak Filistin deki intihar bombacılarının güdüleri intikam alma, ölümden yarar sağlanması, aile üyelerinin maddi ya da manevi ödüller beklemesi, dini saikler, ulusal kurtuluş için savaş ve şehitlik kültürünün birey üzerindeki geniş etkisi gibi çeşitli nedenlerin birleşimi şeklinde sıralanabilir (Moghadam, 2003). İdeal olarak intihar saldırılarının kişisel düzeydeki analizi bombacıyı, onu yönlendireni, gönüllü kişiyi, dini lideri içeren ve intihar saldırılarının desteklenmesi, planlanması ve yürütülmesine katılan tüm etkenler üzerinde gerçekleşmelidir. Birleşmiş Milletler yardım çalışanlarından Nasra Hassan, dört yılı aşkın süreyle Filistinli terör örgütüyle ilişkili olan yaklaşık 250 kişiyle 59

78 görüşmüş ve intihar bombacılarının eğitimsiz, yoksul ve depresif kişiler oldukları yönünde veriler elde edememiştir (Hassan, 2001). İntihar terörizminin nedenlerinden psikolojik faktörlerin doğru anlaşılması gerekmektedir. Sevinçok a (2012: 169) göre intihar saldırıları için motivasyonlar, bir amaca karşı dikkat çekme, algılanan bir adaletsizliğe karşı kişisel kin, öfke, intikam ve ceza gibi diğer terörizm türlerinde görülen motivasyonlardan farklı değildir. Öyle ki intihar eylemcisi tarafından, şehadet eylemi ile kendini feda etmesi toplumu etkileme ve toplum tarafından hatırlanma adına önemli fırsat sunar ve kendi yaşamlarının önemsiz olduğunu düşünen bireyler için önemli bir teşvik unsurudur. Psikolog Arial Merari (1990) intihar eylemleri ve intihar teröristlerini motive eden bireysel eğilimler üzerine yoğun araştırmalar yapmıştır. Merari, intihar eylemcilerini geçmişte geri dönüşü olmayan noktaya hareket etmelerine iten şeyin psikolojik beyin yıkama olduğunu ifade etmiştir. İntihar saldırılarını cihat ve şehitlik bağlamında değerlendirerek eylemlerin intiharla alakası olmadığını belirten ve Hizbullah ın oluşumunda katkıda bulunmuş önde gelen isimlerden Şeyh Naim Kassam, bu eylemlerin dinen kabul edilebilir olduğuna dair fetvası ile saldırılara dini meşruiyet kazandıran ilk kişidir (Reuter, 2004). Filistinli intihar bombacıları üzerinde araştırmalar yapmış olan Kimhi ve Even, kişisel sorunları olan ve kendilerini günahlarından arındırmaya çalışan kişilerden elde edilen bulguların intihar terörizmine bireysel düzeyde bir yaklaşım sağlanması gerektiği görüşünü öne sürmüştür (Kimhi ve Even, 2004). Bu görüşü doğrular nitelikte araştırmaların önemli bir bölümü intihar bombacısının ruh dünyası üzerine yoğunlaşmıştır. Geçmişte yaşanmış kötü tecrübelerin ve bireysel psikolojik faktörlerin intihar eylemcilerinin davranışlarında etkili olduğu bilinmektedir. Örneğin Anne Speckhard derin kişisel travmaların ve küçük düşürücü olayların yaşanması nedeniyle ortaya çıkan davranışların Çeçen ve Filistinlilerde olduğu gibi kişilerin intihar saldırılarında rol almalarının nedenleri olarak açıklamıştır (Annespeckhard [web]). Eyad-El-Sarraj intihar bombacılığı eyleminin mutlak bir umutsuzluk eylemi olduğunu söylemiştir (Sarraj, 2005). 60

79 İntihar eylemleri üzerine medyada yapılan açıklamalarda genellikle umutsuzluktan söz edilmektedir. Filistinliler intihar saldırılarında bu eylemleri son çare silahı şeklinde ifade etmişlerdir (Williams, 2001). İntihar grupları genellikle dini-etnik milliyetçilik ile motive edilmektedir. Yapılan çalışmalarda intihar saldırılarının giderek artan kullanımı savaşın İslamlaştırıldığı yönünde bir işaret olarak görülmektedir. Öyle ki El-Kaide nin dini felsefesinin bölgesel sınırları aşarak, diğer bölgelerle de bağlantılar kurup intihar saldırıları gibi yöntemleri diğer örgütlerin de kullanmasını sağladığı düşünülmektedir. Örnek olarak, intihar saldırılarının Çeçen militanlar tarafından kullanılması, Çeçenistan daki radikal İslamcı grupların El-Kaide gibi gruplar ile kurduğu bağlantılar nedeniyle giderek daha etkili olmuştur. (Paz, 2003). Buradan hareketle bir bölgede etkili olan ve hedef hükümete geri adım attıran intihar eyleminin, başka bölgelerdeki terör örgütlerine de ilham verdiği, onların da intihar saldırısı yapmasına sebep olduğu kanısına varılabilir. İntihar saldırılarının planlanması aşamasında, eylemci adayları çeşitli zorlama ve aldatma ile karşılaşsa da, çoğu kurban kendi akıbetlerinin farkında olarak eylemlerini gerçekleştirir. İntihar saldırıları için motive edici güdülenmeleri Sevinçok (2012: ) şu şekilde sıralamıştır: (1) Grupların ideolojik davalarına güçlü şekilde inanma ile ortaya çıkan sadakat duygusu bireyleri intihar saldırılarına katılmaya itebilmektedir. Bazı bireyler için de örgütün yaşamasını kendi yaşamlarından üstün görülmektedir. (2) Çevresi tarafından sürekli istismar edilen, küçük düşme ya da aşağılanma gibi hareketlerle kendilerine acı çektirenlere karşı intikam alma duygusundan, intihar saldırısıyla ölmek bu şekilde yaşamaktan kaçış olarak görülmektedir. (3) Bazıları için de intihar saldırıları sonunda ölmek intihar olarak düşünülmez. İslami gerekler intiharı kesin yasaklamış olmasına rağmen ölen kişi cihat adına dini emri yerine getirirken şehit olarak kabul edilir. İntihar saldırısı kahraman olarak iz bırakmak için yapılır. İntihar eden kişinin ailesi için para ödülleri, Allah ın yanında garantili yer gibi teşvikler sunulur. İntihar eylemcileri şehit olarak ölümden sonraki yaşamda ödüller alacaklarına inanırlar. Ayrıca Tamil üyeleri kendi davaları için kendilerini kurban eden bütün intihar teröristlerini onurlandırmak için her yıl Kahramanlar Günü 61

80 düzenlerler. (4) Dini saikler, dinsel-etnik milliyetçilik, veya sadece etnik milliyetçilik motivasyon için güçlü etkiye sahip unsurlardır. (5) İntihar saldırılarının yaygın olduğu, intihar eylemcilerinin onurlandırıldığı bir yerde şehadetin ölümsüzlüğü aşılanır. Bu şekilde yetiştirilen ortamlarda intihar eylemleri için gönüllüler kolaylıkla bulunmaktadır. Kişi belli koşullar altında daha fazla dayanışmayı seçerek, kendi kendini güçlendirme süreci içinde dayanışmanın üst düzeyde olduğu bir noktada önemli bir çözüme yaklaşmış olur. Bu noktada da intihar olasılığı artmış olur. Eğer isyancı bir grup kitle desteğinin şart olduğu sonucuna varırsa ve daha geniş politik hedefleri gerçekleştirme amacında ise intihar eylemlerine başvurması daha uygun olur (Bloom, 2004). Sonuç olarak, daha önce de belirtildiği üzere, terörizm odaklı intihar eylemlerinin sebeplerinin yoksulluk ya da eğitim eksikliği ile doğrudan ilişkili olmadığı kanısına varılabilir. Bu etkinin intihar eylemlerinde kısmen rol aldığı, ancak bu rolün direkt sebep olmayıp, dolaylı yoldan hızlandırıcı olduğu söylenebilir. Bir bölgede gerçekleştirilen intihar eylemlerinin ana sebebi o bölgede yaşayan insanların işgal altında yaşadıklarına olan inançları ve hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır. 4. İntihar Bombacısının Kişiliği ve Sosyal Profili İntihar saldırısını gerçekleştiren militanların sosyal profilini açıklama konusunda 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırılarından sonra araştırmalar hız kazanmıştır. Yapılan çalışmalarda geçmiş ile de kıyasla tipik intihar bombacısının profili üzerinde kesin yargıya varılabilen bir modele ulaşılamamıştır. Yaş, eğitim, ekonomik durum gibi birçok değişken terör örgütlerinde farklılıklar göstermektedir. İntihar bombacılarının sosyal profilinin belirlenmesi, eylemcinin kendisinin başrolde bulunduğundan dolayı oldukça zorlaşmaktadır. Bu nedenle eylem hareketi ile başarılı olan eylemci ile tatbikat amaçlı deneysel teknikler kullanmanın olanağı yoktur. İntihar eyleminde hazırlık aşamasında olan bombacılar ise kendi güvenlik durumlarını gözeterek bilgi vermeyi reddetmektedirler. Bu nedenlerden ötürü intihar eylemcisinin sosyal kimliği 62

81 özel izinler alınarak başarısız intihar eylemcileriyle yapılan mahkum görüşmeleri veya başta ailesi olmak üzere yakın çevresi ile yapılan görüşmelerle açığa kavuşmaktadır. Ayrıca eylem sonunda uluslararası ve yerel medyada araştırmalar yapılarak ilgili bilgilere sınırlı da olsa ulaşılabilmektedir (Aydınalp, 2011: 237). Merari (2004) Hamas, FİC, ve Lübnan da intihar saldırılarını başlıca eylem tipi olarak kullanan örgütlere mensup intihar bombacılarının profilini belirlemeye çalışmıştır. Merari bu çalışmasında 50 den fazla intihar bombacısının yakını ve ailesiyle, ayrıca eylemi gerçekleştiremeden yakalananlar ile görüşmüştür. Edindiği sonuçlara göre Merari tipik bir intihar eylemcisi profiline ve yaş aralığına ulaşamamıştır. Lübnanlı eylemcilerin yaş ortalaması 21 iken, yaşları arasında değişmektedir. Filistinli eylemcilerle yaptığı araştırmada İkinci İntifada dan önce Filistinli intihar eylemcilerin yaşları arasında iken, yaş ortalaması 22 dir. Ancak İkinci İntifada zamanında yaş aralığı artmış, arasına ulaşmıştır yaşları arasındaki genç grup saldırgan sayısının üçte ikisini kapsamaktadır. 11 Eylül saldırılarından sonra terörizm konusunda yapılan çalışmaların en önemli katkılarından birisi, intihar eylemcilerinin tipik özelliklerinin yeniden ele alınarak aydınlatılmaya çalışılması olmuştur. Örneğin, 11 Eylül den önce özellikle Hamas üyeleri üzerinde yapılmış araştırmalarda intihar teröristlerinin yaşları arasında erkek, bekar, eğitimsiz kişiler oldukları bilinirdi. Öyle ki 11 Eylül saldırılarında Muhammed Atta gibi iyi eğitim görmüş yaşça daha büyük eylemcilerin de eylemlerde görev alabileceği görülünce şimdiye kadar yapılan tanımlamaların yetersiz olduğu anlaşılmış ve son yıllarda bu konu üzerindeki klişeler yok olmaya başlamıştır (Sevinçok, 2012: 219). Örneğin, iyi eğitimli, varlıklı ama ölümcül derecede sağlıksız bir kişi de intihar eylemcisi olabilmektedir. Yazar Anat Berko ve kriminoloji profesörü Edna Erez, eylemlerinde başarısız olan ya da son anda vazgeçen ve mahkum olarak yatmakta olan intihar bombacıları ile yaptıkları mülakatlarda İsrailli bombalı eylemcilerin sosyal kimliği üzerinde vardıkları sonuçlara göre, şehir, kasaba ve mülteci kamplarında yaşayan intihar eylemcilerinin yaşlarının arasında 63

82 değiştiği ve bu kişilerin ailede kişi sayısının ortalama on kişi olan geniş ailelerden geldiklerini ifade etmişlerdir. Eğitim seviyeleri ise ilkokul üçüncü sınıftan, üniversite ikinci sınıfa kadar değişirken, kadın eylemcilerin eğitim seviyelerinin erkeklere nazaran daha yüksek olduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca katılan hiçbir eylemcinin evli olmadığı, sadece bir eylemcinin boşanmış olduğunu belirtmişlerdir. Eylemcilerin ekonomik durumları Filistin toplumunun genelini yansıtmakla birlikte, bazı eylemcilerin ortalamanın üzerinde iktisadi güce sahip olduklarını belirtmişlerdir. Eylemcilerin aile içi ilişkilerinde de sosyo-kültürel yapıya uygun olarak, babanın otoriter yapısına karşılık anne kendisini evine adamış durumdadır ve baba iki eşe sahiptir. Bu şekilde babanın anneden daha genç biriyle evlenmesi rekabet ile çatışma sürecini doğurmuş ve çocuklar bu gergin ortam çatısı altında yetişmek zorunda kalmışlardır. Berko ve Erez bu nedenle özellikle babalarından uzak yetişen eylemciler üzerinde durmuşlardır. (Berko ve Erez, 2005). Filistin sosyal kimliğinin baskı altında tutulması, aşağılanması ve topraklarına el konulmuş bir toplum psikolojisine maruz kalmış olması da Berko ve Erez in gözlemlerinden biri olmuştur. Eylemcilerin ailelerinde ölüm ya da şiddete maruz kalan başka fertlerin bulunmasının, eylemcilerde şiddet duyguları ile intikam duygularını ateşleyen etkenler olduğunu belirtmişlerdir. Kadın eylemciler ise erken yaşta babalarını kaybetmiş ve annelerinin ikinci evliliklerini yapmaları üzerine akraba yanında yaşamak durumunda kalmışlardır. Bütün eylemcilerin annelerini kendisini ailesine adamış bir kadın olarak belirtirken bir eylemcinin, intihara karar verdiğinde annesinin duyacağı üzüntüyü ifade etmiştir. İntihar bombacısı kendisini eylemden vazgeçirebilecek tek kişinin annesi olduğunu ifade etmiştir (Berko ve Erez, 2005). Bu bulgulara ek olarak ilerde eylemci olacak çocukların tamamının kocası tarafından dışlanmış ve kendisini adadığı evlatlarından başka kimsesi olmayan anneler tarafından yetiştirilmiş olması kayda değerdir. Berko ve Erez in sonuçlarına paralel olarak Filistinli önemli psikologlardan Sarraj, bombalı intihar eyleminin ardında yatan temel motivasyonun, suçluluk, utanma ile birlikte İsraillilerin Filistinlilere uyguladıkları adaletsizliğe karşı intikam alma duygusu olduğunu ileri sürmüştür (Sarraj, 2002; Volkan, 2010). 64

83 Nasra Hassan, intihar eylemcilerinin sosyal kimliği ile ilgili olarak önemli araştırmalar yapmıştır. Filistin de arasında eylem teşebbüsünde bulunan kişiler ile bunların aile ve yakınları, eylemcileri, operasyona hazırlayan örgüt organizatörleri ile politik ve askeri kanat üyeleri gibi yaklaşık 250 kişi ile görüşmeler yapan yazar Nasra Hassan a göre eylemcilerin yaşları arasında değişen genç yaşta kişilerdir. Kaçak olmadığı sürece düzenli iş sahibi olan eylemcilerin büyük çoğunluğu orta tabakaya mensup kişilerdir. Ayrıca çok fakir ve eğitimsiz olmadıkları gibi, Hassan iki eylemcinin milyoner derecede zengin ailelerden geldiğini belirtmiştir. Eylemcilerin yaklaşık yarısı günümüzde İsrail in sahip olduğu topraklardan sürülen mültecilerden oluşmuştur. Aile içinde normal fertler olarak tanımlanan eylemciler ciddi ve nazik insanlar olup, yaşadıkları toplumda alçak gönüllü gençler olarak bilinmektedirler. Genellikle sakallı olan eylemciler Hassan tarafından derinden dindar olarak ifade edilmiş ve düşüncelerini İslami çerçevede belirten eylemcilerin özellikle İsrail ve Arap dünyasıyla ilgili politik tartışmalara yakın oldukları belirtilmiştir (Soibelman, 2004). Eylemcilerinin çoğunun İslam hukuku üzerine teori ve uygulamalar konusunda bilgilerinin iyi olduğunu söyleyen Hassan, çoğunluğunun da Kuran ın önemli kısmını ezberlediklerini belirtmiştir. Batı nın İslam korkusundan bahseden eylemciler İslam dünyası ve Filistin konusunda son derece umutlu olup nihai başarının inananlara ait olduğuna ve İslami Filistin in mutlaka özgürlüğe kavuşacağına inanmaktadırlar. Eylemciler bu anlayış içerisinde, eylemlerinin meşruiyet kazandığı, hatta bu hareketinin kutsallık boyutuna ulaştığını belirtmişlerdir (Aydınalp, 2011) arasında Filistin de gerçekleşen intihar eylemlerini inceleyen Hafez ise, eylemcilerin bir genelleme yapılamayacak kadar değişik sosyal profillere sahip olduklarını belirtmiştir. En yaygın özellikleri yaş aralığında genç olmalarıdır (Pape, 2005). Ekonomik durumu kötü olanların yanında, zengin olanlar da bulunmaktadır. Ayrıca eylemciler arasında ortaöğretimini tamamlamayanlar ile üniversitelerin prestijli bölümlerinde okuyanların da bulunduğunu bildirmiştir (Hafez, 2006: 172). 65

84 Shayovitz, 40 ı kadın 76 sı erkek 116 Filistinli intihar eylemcisinin ulusal ve dini motivasyonlarını incelediği araştırmasında, eylemcileri cinsiyete göre kıyaslamıştır (Shayovitz, 2007 den uyarlanmıştır) (Tablo 1). Tablo 1: Filistin de Eylemcilerin Sosyal Profili Kadın (S:40) Erkek (S:76) Dini % Ulusal% Dini % Ulusal % Yaş M.22.8 M.22.6 M.19.8 M.20.2 Eğitim İlk Öğretim Lise Üniversite Medeni Hal Evli Bekar Eylem Geçmişi İlk Eylem İlk Eylem Değil Organizasyon İlişkisi Hamas İslami Cihat El Fetih Bu kıyaslamada (Tablo 1) arasında, İsrail de İbranice Yedi ot Aharonot, Ma ariv ve Ha aretz gazetelerinde çıkan 294 yazıdan 176 örnek olayı kullanarak araştırma yapan Shayovitz, analizlerini sadece dini ve ulusal yönelimli eylemler ile kısıtlamıştır. Kendini Filistin topraklarına adayanlar ulusal motivasyonlu, Allah a ve dinine adadıklarını ifade edenleri ise dini motivasyonlu olarak belirtmiştir (Aydınalp, 2011: ). Tablo 1 deki verilere göre eylemcilerde dini ve ulusal yönelimlere göre önemli bir farklılaşma görülmediği ortaya çıkmıştır. İslami Cihat ve Hamas a göre daha seküler olan El-Fetih ile ilişkilendirilen kadın eylemcilerin çoğunluğu, ulusal motivasyonla hareket etmektedirler. Ayrıca İslami Cihat 66

85 mensubu erkek eylemcilerin %85.2 si ulusal yönelimli iken, %59.7 si dini yönelimlidir. Kadın ve erkek eylemcilerde dini ve ulusal yönelimlerine göre sosyal kimliklerinde önemli farklar görülmemekle birlikte, ancak ulusal yönelimli eylemcilerin eğitim seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca araştırmaya göre erkek eylemcilerin dini motivasyonlu olma olasılığının, kadın eylemcilere oranla 22.5 kez daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kadın ve erkek eylemcilerde yaş, eğitim düzeyi, eylem tarihi ve örgüt mensupluğuna göre önemli farklar görülmektedir. Kadın eylemcilerin yaş ortalamasının erkeklere göre fazla olduğu görülürken, Shayovitz bulgularına göre kadınların eğitim seviyesinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Eylem faaliyeti açısından, erkeklerin eylem geçmişinin daha fazla olduğu görülmektedir. Ek olarak medeni hale göre kadın ve erkeklerde önemli fark yokken, organizasyon ilişkileri açısından kadın eylemcilerin erkeklere göre daha ulusal yönelimli olan El-Fetih i tercih ettikleri görülmektedir. Eğitim durumu açısından ilköğretim eğitimi almış eylemcilerin dini motivasyona sahip olma olasılığının, lise ve üniversite mezunlarına göre 8.9 kez daha yüksek olduğu görülmektedir. Organizasyon ilişkisine göre Hamas taraftarı eylemcilerin, İslami Cihat ve El Fetih e göre 15.3 kez daha fazla dini motivasyona sahip olma olasılığını tespit edilmiştir. Kullanılan aynı modele göre yaş, medeni durum, eylem geçmişi ile intihar eylemleri arasında da anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (Shayovitz, 2007: ). Bir diğer sosyal eylemci araştırma örneği olarak, Speckhard ve Ahkmedova Çeçen intihar bombacılarının sosyal profilini açıklamıştır (Tablo 2). Ayrıca Filistin örneği ile yapılan kıyaslama ile kültürel, coğrafi farklılıklar da görülebilmektedir. 67

86 Tablo 2: Çeçen İntihar Eylemcileri Sosyal Profili (Speckhard ve Ahkmedova, 2006 dan uyarlanmıştır). Cinsiyet (S:28) Sadece Kadın Sadece Erkek Kadın Erkek Birlikte 7 26 S: 34 %100 S:34 %100 Yaş Kadın 26 Erkek 26 Medeni Hal Kadın (S:26) Erkek(S:34) Bekar Bekar Evli Evli 2 25 Boşanmış Boşanmış 0 0 Dul Dul 1 İkinci Evlilik İkinci Evlilik 0 0 Çalışma Durumu İşsiz Küçük Ticaret Sahibi Aile- Sosyo-Ekonomik Durum 4 12 Kötü 2 6 Orta İyi Çok İyi 2 6 Eğitim Lise Yüksek Okul 2 6 Üniversite 6 18 Üniversite Öğrencisi 3 9 Eylem Geçmişi İlk Eylem İlk Eylem Değil Ailede Travmatik Olay Birden Fazla Aile Üyesi Ölen Ana veya Baba Ölen 5 15 Kardeş Ölen 8 23 Kocası Ölen 1 3 Aile Üyesi Tutuklu Kaybolan 3 9 Aile Üyesi İşkence Gören 1 3 Savaşa Katılma Savaşçı 6 18 Savaşana Yardım 7 21 Savaşa Katılmadı Tablo 2 deki verilerde, Çeçen gruplarda eylemlerin % 55.5 inin yalnızca kadın eylemciler tarafından gerçekleştirilirken, kadınların toplamın %81.5 inde faal oldukları görülmektedir. Yaş ortalamaları 24.2 olan Çeçen kadın eylemcilerin % 34.6 sının boşanmış ve dul, % 11.5 inin evli, % 3.9 unun 68

87 ikinci evliliğini yapmış kişiler oldukları saptanmıştır. Filistinli eylemcilere göre Çeçen intihar eylemcilerinin yaş ortalamalarının ve eğitim seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Çeçen kadın eylemciler erkeklere göre daha aktif roldedirler. Medeni profilde dul ve boşanmışların fazla olduğu anlaşılmıştır ve eylemcilerin önemli bir kısmının işsiz olduğu göze çarpmaktadır. Ekonomik durumlarının belirlenmesi aşamasında %88 inin işsiz olduğu görülürken, bunun yanı sıra % 6 sının ekonomik durumunun kötü olması dikkat çekicidir. İşsiz olmalarına rağmen % 94 ünün sosyo ekonomik durumlarının orta, iyi ve çok iyi olarak tespit edilmesi, Çeçen toplumunun yardımseverliği ve cemiyetçiliği ile açıklanabilir. Eğitim durumlarına bakıldığında ise eylemcilerin çoğunun en az lise mezunu olduğu dikkat çekerken, %18 i üniversite mezunu, % 17 sinin de üniversite eğitimi aldıkları görülmektedir (Speckhard ve Ahkmedova, 2006). Filistinli eylemcilerle benzerlik gösterecek şekilde, Çeçen eylemcilerin de eylem geçmişleri çok geride değildir. Bu sonuçlara göre Speckhard ve Ahkmedova saldırganların %92,9 unun ilk eylemlerinin olduğunu tespit etmiştir. İntihar eylemcilerinin % 21 i savaşanlara yardım ederken, %62 si savaşa faal olarak katılmamıştır. Süreci 5. İntihar Bombacısının Psikolojisi ve Saldırıya Hazır Hale Gelme İntihar Arapçadaki nahr kelimesinden türeyerek Tanzimat Dönemi nde Türkçeye girmiş ve bu dönemde kendini katletme anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise bazı eserlerde intihar kelimesi yerine özkıyım, özekıyım gibi kavramlar kullanılmaktadır (Arkun, 1978). İntihar olgusu üzerine psikolog, psikiyatrist ve sosyologlar tarafından çok değişik tanımlamalar yapılmıştır. Psikiyatristler bu durumu ruhsal bozukluğun sonucu olarak tanımlarken, sosyologlar bunu bir sosyal olgu olarak ifade etmektedir. Sosyolojik teoriler, intiharın toplumun kişiler üzerindeki kuralcı kontrolü ile başarısızlığı sonucunda ortaya çıktığı görüşündedirler (İçli, 2004). İntihar olgusunu sosyal bir olay olarak açıklayan ilk sosyolog Emile Durkheim, intiharı kurbanın kendisi tarafından yapılmış olumlu ya da olumsuz bir olayın doğrudan ya da dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan ölüm şekli 69

88 olarak tanımlamıştır. İntihar girişimi ise bu şekilde tanımlanan ancak sonucunda ölüm olmadan durdurulan edimdir (Durkheim, 2002). Ona göre intihar, sosyal çevrede aile topluluğunun, dinsel topluluğun, siyasal toplumun bütünleşme ölçüleriyle ters orantılı olarak değişmektedir. Durkeim bu değişimin ailenin, dinin ve siyasal bağın özel niteliğinden değil de, hepsinin bütünleşmiş toplumsal gruplar olmasından kaynaklandığını belirtmektedir. Bu konudaki yorumu da, intiharın bireyin içinde yer aldığı bütünleşmişlik ölçüsüyle ters orantılı olarak değiştiği şeklindedir (Durkheim, 2002: 235). Durkheim (2002: 6), intiharın nedenlerinin psikolojik faktörlerden değil, toplumsal nedenlerden kaynaklandığını iddia etmiştir. Teorisinde sosyal olarak çok fazla uyum ya da az uyumsuzluktan doğan sonuçların intihar oranını artırdığını savunan Durkheim intihar olayını, Bencil (Egoistik), Elcil (Alturistik), ve Anomik olarak üçe ayırmıştır. Bencil intiharlar, kişinin kendisini toplum içerisinde yalnız hissetmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Kişi yalnızlığı konusunda hayatta kalmamayı kurtuluş yolu olarak görmektedir. Anomik intiharlar ise, toplumsal bunalımlar sonucunda oluşan olumsuz sonucun doğurduğu nedenlerle ortaya çıkan intihar tipidir. Durkeim elcil, yani kendini başkaları için feda etme davranışını da alturistik intihar olarak tanımlamıştır. Yapılan çeşitli tanımlamalar neticesinde intihar eylemleri ile ilgili bazı psiko-dinamik spekülasyonlar ise şu şekilde açıklanmıştır: Kushner, ümitsizlik ve öfke duygularının tecrübe edilebileceğini önerirken, Volkan potansiyel intihar eylemcisinin incinmiş kişilik yapısına sahip olduğunu belirtir. Rosenberg eylemciyi idealist ve olgunlaşmamış olarak tanımlayarak gurur ve haysiyet onarımı üzerinde durmuştur. Lackhar ise duygusal düzensizlik, siyah beyaz görme, kaotik ilişkiler ve başkalarını suçlama gibi özelliklerle nitelendirilen kişilik bozukluğu olarak ifade etmektedir. Adler, Beck ve Freud dan Shnidman, Sullivan ve Zilboorg a kadar on beş intihar teorisinin ve kendi yaklaşımının ortalamasını alarak açıklama yapan Durkheim sonrası çağdaş intihar kuramcılarından Lester, Shneidman ın teorisini intiharı açıklama açısından daha uygun bulmuştur. Bu teoride intihar davranışı üzerine şu özellikler yer almıştır: (1) Dayanılmaz acıya ve nasıl kurtulacağına odaklanma vardır, (2) Yetişkin sarsıntı deneyimi bulunmaktadır, (3) Ölüm ya 70

89 da ebedi uyuma dayanılmaz rahatsızlık ve tecrit olma huzursuzluğunu bitirecek çözüm olarak algılanır, (4) Kişi bütün bilinçli haldeki tüm tecrübelerini sona erdirmek ister ve bunu atlatmaya çalışır, (5) Geri çevrilme, başarısızlık ve ümitsizlik duyguları tarafından oldukça rahatsız edilir, (6) Karşıt duygu, istek ve tutumlar içinde karmaşık bir ruh hali hakimdir, (7) Duygu yoğunluğu kişiyi sarhoş etmekte, kendinden geçirerek mantık ve algılamayı sınırlamaktadır, (8) Hayatı küçülten, kısaltan ya da kendi alanına indirgeyen davranış modelleri görülür, (9) İletişim şekilleri, bilinç dışı psikodinamik etkiler altındadır (10) Bir çıkış arayan, görüntüden uzaklaşmaya çabalayan kişi gitmiş olmayı ister ve var olma arzusu sona erer. (Aydınalp, 2011: ). Masaryk a göre intihar, geniş anlamda yaşamda olabilecek tehlikelere karşı kişinin pasif kalarak ölümüne izin vermesi sonucu ortaya çıkan anormal şekildeki ölümlerdir. İntiharın dar tanımına göre ise kişinin bilinçli olarak ve isteyerek kendini öldürmesidir. (Masaryk, 1970). Ayrıca Masaryk kişilerin gerekli hijyen ve sağlık şartlarına uymamasından dolayı zamana yayılan ölümlerini de geniş anlamda intihar olarak addetmiştir. Bununla birlikte, intihar bombacılığı seçilmiş bir hedef doğrultusunda, bilinçli bir biçimde kendisini gösteren, bir kadın ya da erkek tarafından gerçekleştirilen, siyasal olarak motive edilmiş saldırı ve şiddet eylemidir (Bloom, 2005). İntihar saldırısı, saldırganın eylemini kendisini feda ettiği ideolojisi doğrultusunda, yakınlarına iyi bir hayat bırakma şartıyla ve adını örgüt içinde yaşatmak için de beyninin yıkanması ile gerçekleştirilmektedir. İntihar eyleminin gerçekleşmesinde açık psiko-patolojik belirtilere rastlamadığını belirten Merari, bunu bir kişisel sarsıntı olarak eylemcilerin aile ve yakın çevrelerindeki ölüm ve tutuklama gibi travma yaratıcı etkenler ile düşündüğünde, bu eylemin intikam duygusu ile bağı konusuna dikkat çekmiştir. Başta ölüm olmak üzere benzer kişisel sarsıntılar, intikam duygusunun gelişimine, bu da intihar eylemine neden olmaktadır (Merari, 2004). Aynı şekilde Volkan a (2010: 4) göre de intihar bombacıları psikotik değildir. Saldırganın kimliği ile dış çevre tamamen uyumludur ve intihar eylemcileri görünüm olarak normaldir. 71

90 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olan 19 teröristin davranışını inceleyen psikiyatristler teröristleri katı, tahammülsüz, narsist tepkiler veren, şiddeti savunan kişiler olarak tanımlamıştır (Göka, 2002). Buna göre yapılan araştırmalar sonucunda 11 Eylül saldırısını gerçekleştiren teröristlerin çaresizlik ve şiddetin, topluca kızgınlığın hakim olduğu ortamda yetiştiklerini belirtmiştir. Uzmanlar bu psikolojiye sahip kişilerde benlik kaybına yol açan narsizm hastalığının başladığını belirtmektedir (Canlı bombalar, [web]). Örneğin; Filistin de İsrail in uygulamış olduğu şiddet politikası öldürme, yaralama, ya da işkence ile ortaya çıkan kin ve intikam duygusu birçok Filistinlinin intihar bombacısı olmasına neden olmuştur. Bu savı destekler nitelikte yılları arasında 34 Filistinli intihar bombacısının 12 tanesinin yakınlarından birisinin öldürüldüğü, 7 sinin hapiste olduğu, 15 inin İsrail güçleri tarafından şiddet gördüğü, 18 inin ise hapse atıldığı tespit edilmiştir (Merari, 1990, 2005). İntihar bombacılığını güdüleyen intikam duygusu ile ilgili Güler OTAŞ örneği çarpıcıdır. 29 Ekim 1996 tarihinde Sivas ta intihar saldırısı gerçekleştiren OTAŞ, PKK terör örgütü içerisinde iken girdiği çatışmada ölen abisinin yüzünden sürekli gözaltına alınmasının öfke ve nefretiyle eylemini gerçekleştirmiştir (Alkan, 2006: 53). Bu saldırıda üçü polis biri sivil dört kişi hayatını kaybetmiştir. Arıboğan ın (2003) ifadeleri de bu örneği desteklemektedir. Ona göre intihar eylemcileri hayatlarını feda etmek suretiyle düşmana kendi acılarını hissettirme şansını yakaladıklarını ve kayıplarını eşitlediklerini düşünürler. İntihar bombacısı adayları gönüllüler arasından seçilmektedir. Ancak her gönüllü eylemlerde kullanılmamaktadır. Öyle ki kendilerine göre tanımladıkları takva, güven, gizlilik, sır tutma gibi psikolojik niteliklerine bakılarak seçilirler (Moghadam, 2003: 83). Orta Doğu da intihar bombacılarını inceleyen Volkan (2010) intihar bombacılarının psikoz (kontrol kendinde olmayan, hayalde yaşayan, gerçeklikten uzak) içindeki kişiler olmadıkları bulgusuna ulaşmıştır. Benzer şekilde birçok araştırmacı da intihar bombacılarının akli sorunlarının olmadığı, belli işe güce sahip, topluma uyum sağlayabilen, normal yaşantısına devam eden kişiler oldukları konusunda hemfikirdir (Cronin, 2003; Pape, 2005; Sevinçok, 2012; Hafez, 2007). 72

91 Strateji-Güvenlik-İletişim Uzmanı Halim Altınışık, intihar saldırılarına olan yaklaşımını şu sözler ile açıklamıştır (halimaltınışık, [web]: Düşmanın gücüne sahip olmayan eylemci, intihar saldırısını bir kurtuluş olarak görüyor. Karşısındaki büyük düşmanın silahlarıyla teknik olarak mücadele edemeyen bu insanlar güçsüzlüklerini hayatlarıyla avantaj a dönüştürüyorlar. Bir taşla birden fazla kuş vurup şahadetle cennetin vaat edilen topraklarına bilet aldıklarına inanıyorlar. İntihar saldırısının tercih sebepleri yalnız bunlar değil. Askeri açıdan da avantajlı bir yöntemdir intihar saldırısı; çünkü saldırının önceden kestirilmesi zor ve daha da önemlisi de saldırgan ardından sağlam bir ipucu bırakmıyor. İsim yok, arkadaş yok, itiraf yok; geride sadece bombacının parçalanmış cesedi kalıyor. Eylemcilerin üçte birinde klinik depresyon, alkolizm, ilaçların kötüye kullanımı ve kayıtlı bir intihar girişimi gibi çeşitli risk nedenleri taşımasa da düşük intihar eğilimleri gözlenmiştir. İntihar edenlerin notlarından, kendini öldürme eylemi bir kaçıştan çok, bir mücadele biçimi olarak anlatılmıştır. (Sevinçok, 2012: 217). Şüphesiz ki bu düşüncenin arkasında eylemcinin ölümünden sonra sorunsuz, mutluluklarla dolu ikinci bir hayata başlayacağı ve kahraman olarak anılacağı inancı vardır. İntihar eylemlerinin psikolojik çerçevede aydınlatılmasında önemli katkıları bulunan, Filistin de psikiyatr olarak görev yapan Eyad El Sarraj, normal cinayetlerin bile üç-beş yılda bir görüldüğünü belirterek Filistin halkının şiddet toplumu olmadığını savunmaktadır (Sarraj, 2002). İntihar eylemlerini umutları ve onurları kırılmış insanların sistematik ve kronik aşağılanmaya karşı reaksiyonu şeklinde ifade etmektedir yılları arasında Filistin de yaşanan işgal ve şiddetler ile sosyal hayatın insanlara nefreti öğreterek sevgiyi yok ettiğini ifade etmiştir. Sarraj ın intihar eylemleri ile ilgili olarak dikkat çektiği psikolojik dinamiklerden birisi de ailede yaşanan sosyal travmadır. Özellikle babanın çocuklar önünde İsrail askerlerinin şiddetine maruz kalması, otoriteyi temsil eden baba imajının yıkılmasına sebep olmuştur (Aydınalp, 2011: 251). Örnek aldıkları kişinin gözler önünde aşağılanması, büyük bir hayal kırıklığına yol 73

92 açmakta; böylece eylem yapmaya da yönlendirebilecek olan annenin çocuklar üzerindeki etkisi artmaktadır. Din kurumu, ölümle ilgili anlam analizi konusunda, ölüm korkularının kaynağı olarak ve aynı zamanda bu korkuları düzenleyen güç ve sosyal kontrol mekanizması olarak ümitleri kutsallaştırma işlevi görür (Kearl, 1989). İntihar eylemleri bir cihat boyutunda şehitlik operasyonu olarak düşünüldüğünde, dinin ölme ve öldürme davranışı üzerinde açıklayıcı ya da meşrulaştırıcı gücü psikolojik motivasyon ile kendisini göstermektedir. Dinin gereklerinin yerine gelmesi hususunda, canını yaratıcı için feda eden, ondan emanet aldığı canı ona geri verirken hem yüksek mertebelere ulaşmakta hem de peygamberler ile birlikte anılmaktadır (Victor, 2003). Buna göre şehitlik mertebesinin bu intihar eylemi dışındaki bütün dış faktörleri anlamsız kıldığı ifade edilmiştir. Gerçekleştirdiği eylem ile birlikte gerçek dünyadan koparak, cennette çok yüksek makama erişeceğine inanan saldırgan fani olarak kendini özgürleştirmektedir (Kearl, 1989). Müslüman toplumlarda şehit olan kişinin kahramanla evliya arasında bir tabirle isimlendirildiği bildirilmiştir (Khosrokhavar, 2006). Orta Doğu daki intihar saldırılarının dini boyutunu bu şekilde - kılıfına uyduran - terör örgütleri, mensuplarının ölümlerini şiddete dönüştürmesini bir hayli kolaylaştırmıştır. Shalfic Masalqa, intihar eylemindeki temel motivasyonun işgal altında yaşamak olduğunu belirtmiştir. Sosyolojik, dini, politik gerekçelerden ziyade eylemlere işgallerle gelen ümitsizlik, çaresizlik havası yön vermektedir. Bu sebepler hayattan çok ölümün gereklerini düşündürmektedir. Toplum içerisine yerleşmiş olan ölüm kültürüne vurgu yapan Masalqa, genç bir Filistinlinin İsrailli tarafından aşağılanmasıyla birlikte artık o kişinin potansiyel bir intihar eylemcisi sayılabileceğini belirterek aşağılanma duygusunun yarattığı etken gücü açıklamak istemiştir. Öyle ki savaş dönemlerinde depresyon ve şizofreni rahatsızlıklarının daha az görüldüğünü, savaş ile yaşayan bir ulusun akıl sağlığının daha iyiye gittiğini belirtmiştir (Victor, 2003: 27-29). Olağandışı bu hallerdeki kuvvetli aidiyet ve adanmışlık hissiyle insanların ruhsal bunalımlara düşmeye veya düştüklerini fark etmeyefırsatlarının dahi olmadığı görülmektedir. 74

93 ABD nin Florida eyaletinde büyüyen ve üniversite eğitimini yarım bırakarak El-Kaide ilişkili El Nusra terör örgütüne katılan Abu Salha nın sözleri kayda değerdir. Eylemi öncesinde yaptığı videolu açıklamada Öteki hayatta cennette dinlenmek istiyorum. Burada hiçbir şey yok demiştir (ntv [web] 2014). El Nusra tarafından ABD li ilk intihar eylemcisi olduğu da iddia edilen Abu Salha nın hayat standartları yüksek bir ülkede yaşıyor olmasına rağmen yaşamdan hiçbir beklentisinin kalmaması ve ölüme bu denli hazır olması dikkat çekici bir örnektir. Neil Altman (Altman, 2005) intihar eyleminin bir saldırı biçimi olduğu kadar, iletişim biçimi olarak da düşünülmesi gerektiğini belirtmiştir. Buna göre eylemci kendi gerçek ölümünü, çevresini sorumlu tuttuğu psikolojik ölümle bütünleştirerek hayatına son vermektedir. Eylemci bu hareket şekliyle psikolojik ölümünün intikamını aldığını düşünmektedir. Bir intihar eylemcisine göre hayatta sadece siyah ya da beyaz vardır. Yaşamlarında her şey inananlar-inanmayanlar, insan olanlar-olmayanlar gibi tasnif edildiği için hayat onlara göre ya her şey, ya da hiçbir şeyden ibarettir denebilir. Kendi taraflarından olanı dost, dışındakileri düşman olarak görürler. İnançları ile iyi ve kötüyü birbirinden ayırma alışkanlıkları en belirgin özellikleridir (Canlı bombalar [web]). İyi ve kötü tasnifinin sadece inanma şekline göre yapılma hatasının yapıldığı bu ötekileştirmenin sonucu olarak da intihar bombacısı düşmanı yok etme amacını odaklanmış olacaktır. Erkek intihar eylemcilerinin, şehitlik ve kendilerini yaratıcıya kurban etme anlayışı ile eylemlerini meşrulaştırdıkları bilinmektedir. Bu anlamda eylemlerde dini meşrulaştırma bir motivasyon aracı olarak görülmektedir (Victor, 2003: 232). Bu noktada Ephraim Kam konuya değişik bir bakış açısıyla katkıda bulunmuştur. Eylemcinin dindarlık seviyesi ve dini gerekleri ile eyleminin yerine gelmesinin aynı şey olmadığını belirtmiştir. Eylemci eylemini dini inanç ile ilişkisi zayıf olsa da, dini anlamı çerçevesinde gerçekleştirebilmektedir. Bu nedenle Ephrahim Kam ın canlı bombanın özellikle dindar olması gerekmediğini belirtmesi de dikkat çekicidir (Reuter, 2004: 109). Birçok intihar eylemcisinin etrafındaki kişiler tarafından pek de dindar olmayan kişiler olarak tanımlanması da bu tezi doğrular niteliktedir. 75

94 Araştırmalarda da desteklendiği üzere eylemlerin ruhsal durumu bozuk kişiler tarafından gerçekleştirildiği fikrinin bir yanılsamadan ibaret olduğu iddia edilmektedir. İntihar saldırıları şehitliktir ve sağlıklı kafa ile yapılır diyen Richardson, eylemlerde kesinlikle psikolojik durumu bozuk kişilerin kullanılmadığını ileri sürmüştür. Öyle ki Hamas, Gazze deki saldırılarda sağlıklı insanların kullanıldığını ifade etmekte, Filistin İslami Cihat temsilcisi ise eylemcilerinin ruh sağlığını önemsediklerini belirtmektedir. Buna göre depresyondaki insanları almadıklarını ya da binde bir seçildiği durumlar olsa bile böyle bir insanın kendisine şehit olma izni verilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu gruba göre şehitlik, yaşamayı isteyen insanlar için geçerlidir (Richardson, 2006: 117). Militanlar büyük bir suç işlediklerinde örgüt içerisinde hain ilan edilerek ölüm cezasına çarptırılıp psikolojik baskı altına alınmakta, intihar saldırısı gerçekleştirmesi durumunda ise kahraman olarak anılacağı için eylemi gerçekleştirmek için zorlanmaktadır (Tavas, 1999; Alkan, 2006). Benzer şekilde bu tip baskılar PKK terör örgütünde de görülmektedir. PKK terör örgütünde birçok kadın intihar bombacısı gönüllü olarak değil de zorla görevlendirilmektedir. Reddetmesi durumunda ise kendisi yerine seçilen militanın gözleri önünde öldürülmektedir. Dolayısıyla verilen görevi yerine getiremeyen militan her şekilde öldürüleceğini bildiği için intihar saldırısını gerçekleştirerek kahraman olmayı tercih etmektedir (Karademir, 2003; Alkan, 2006). Canlı bomba haline gelme sürecinde, eylemcinin bulunmasında, hazırlanmasında, motive edilmesinde ve eylemi gerçekleştirmesinde yine dini anlam işlevi ortaya çıkmaktadır. (Berko ve Erez, 2005). Şehidin günahlarının bağışlanması, kabir azabından kurtulması, cehennem korkusundan emin olması, şehitliğin dünya hayatından daha hayırlı olduğu, 72 huri ile evlenecek olması gibi anlatımların dini anlamı çerçevesinde motive edici örnekler olduğu belirtilmiştir (Moghadam, 2003: 73). Bununla birlikte ilahi ödüllendirmelerin yanlış yorumlandığını, asıl olanın Allah ın rızasını kazanmak olduğunu söyleyen Şeyh Ahmed Yasin, canlı bombanın aklına yerleştirdiği fikri sebebi şehitliğin kalbin derinliklerinde yatan bir aşk şeklinde tanımlarken, tek amacın Allah ın hoşnutluğunu kazanmak olduğunu 76

95 belirtmiştir. (Hassan, 2001: 40). Vaat edilenler dini nitelikteki amaçlar olsa da intihar eylemlerini gerçekleştirme emrini verenlerin de, bu eylemleri gerçekleştirenlerin de katı bir dini yaşam şeklini yaşıyor görünen ama özünde dindar olmayan kişiler oldukları değerlendirilmektedir. Dinin devreye girmesiyle eylemlerin mahiyetinin nasıl değiştiğini ifade eden eylemci tecrübesini şu şekilde aktarmıştı (Hassan, 2001: 38 den aktaran Aydınalp, 2011): Ebediliğe girmek üzere olduğumuz hissiyatı içinde kaybolmuştuk. Hiçbir şüphemiz yoktu. Kuran ve Allah ın varlığına yemin etmiş, kararlı davranacağımız için söz vermiştik. Bu cihat sözü, beyt ül rıdvan diye isimlendirilen, peygamberler ve şehitler için vaat edilen cennetteki bahçelerden sonra gelmektedir. Cihat yapmanın başka yollarının olduğunun farkındayım. Fakat cihadın bu şekli, sevimli, en sevimlisidir. Bütün şehitlik operasyonları, eğer Allah ın adına yapılıyorsa, bir sinek ısırmasından daha az acı vericidir. Berko ve Erez araştırmasında intikam ve şehitliği bir motivasyon kaynağı olarak görmekle birlikte, bazı kişisel travma örneklerini öne çıkararak canlı bomba eylemlerinde teşvik edici gücün çeşitliliği üzerinde durmaktadır (Berko ve Erez, 2005: 611). Şehitliğin kahramanlık şeklinde kavramlaştırılarak dinsel anlamının ötesinde, sosyal bir norm haline getirilmesi, yetişen neslin farkında olmadan intihar eylemlerini içselleştirmesine neden olmaktadır. Normal şartlarda hayatın hiçbir anlamı olmadığını düşünen kişi, şehitlik operasyonu vasıtasıyla ezeli kurtuluşa hazırlanırken, yaşadığı sosyal çevrede kahramanlık seviyesine ulaşmaktadır (US Army, 2006). İntihar bombacısı olmanın normalleştirildiği bu ölüm kültüründe intihar saldırıları bir nevi moda haline getirilerek hayatını feda eden eylemciler sembolleştirilmektedir (Pedahzur: 2005). Özellikle kişiliği oturmamış olan kişiler için hem kısa yoldan cennete gitmek, hem de sonsuza kadar kahraman olarak anılmak bir fırsat olarak değerlendirilebilmektedir. İntihar eylemleri yalnız gerçekleştirilmemektedir. Eylemci arkasında kendisi seçen, yönlendiren ve eğiten bir grup tarafından cesaretlendirilmektedir (Richardson, 2006: 17). Canlı bomba haline gelme 77

96 sürecinde örgütün öldürme isteği ile eylemcinin ölme arzusunun birleştiği noktada, örgütün ya da kurumsal yapının önemli bir faktör olarak devreye girdiği görülmektedir (Moghadam, 2003: 68). Bu nedenle eleman temin eden, onları eylemlere hazırlayan, eğitim sürecinden geçiren, eylemi planlayan, eylemin etkin hale gelmesi için gerekli kaynak ve hizmetleri sunan, halkın uyarılmasında başrol üstlenen örgütsel topluluklar intihar eylemlerinde önemlidir (Moghadam, 2003: 76). İlk etapta bireysel motivasyona sahip kişi, ikinci aşama olarak ifade edecekleri kurumsal aşamaya geçmektedirler. Bu aşamada intihar eylemcisi tamamen organizasyon şuuru altında, yoğun motivasyon ile ölmeye hazır, yaşayan şehit haline dönüşmektedir. Moghadam ın ortaya koyduğu haliyle bu dönemde organizasyonun temel hedefi eylemci adayındaki bu kararlılığı netleştirmek ve sonrasında fikir değiştirmesini engellemektir. İntihar saldırısının başarısı için en önemli etmenlerden birisi görevini kusursuz şekilde yerine getirecek eylemci adayının eğitilmesidir. Görev için seçildikleri andan itibaren, potansiyel bombacıların etkinlikleri onları geri dönmekten alıkoymak üzere planlanır. Daha sonradan oluşabilecek olumsuz düşüncelerden ya da suçluluk duygusundan caydırmak amacıyla saldırı yapacakları yeri önceden görmeleri engellenir. Ayrıca güvenlik ile ilgili nedenlerden ötürü bombacıya sınırlı bilgi verilmektedir (Victor, 2003). Birçok eylemde saldırganın eyleminden birkaç saat öncesine kadar saldırısını hangi şekilde gerçekleştireceği hakkında bilgisi olmadığı bilinmektedir. Eylemciler birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişen sürelerde eğitim ve operasyona hazırlanma süreci geçirmekle birlikte bazı durumlarda bu süre birkaç saate kadar düşebilmektedir. Bu nedenledir ki eylemin planlama süreci uzadıkça organizasyon kendi güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Ayrıca sürenin uzamasıyla eylemcinin fikrini değiştirme riski de bulunmaktadır. Operasyonların ani ve detaylı şekilde organizasyonu yapılmadan çok gizli ve dikkatli şekilde icra edilebildiği de ifade edilmiştir (Moghadam, 2003: 84-85). Canlı bomba olmada doktrin telkini ve eğitim organizasyonun iki vazgeçilmez faktördür. Eğitim ve fikri aşılama ile gönüllü eyleme 78

97 hazırlanmakta, eğitimin bitmesi ile de gerçekleştirilecek eylem dini, ahlaki ve politik meşruiyet kazanmaktadır. Moghadam, adayların günde iki-dört saat arası değişen dini telkin aldıklarını belirtirken, Kushner eğitim süreci içinde adayların fikren bağlılığının test edildiği bir aşamanın da bulunduğunu ifade etmekte ve bu bağlamda, silah teslimatı yaptırmanın sır saklama ve emirlere itaatin bir kanıtı olarak kullanılan uygulama olduğunu belirtmiştir (Moghadam, 2003: 84). Merari, cihat ve şehitlik çerçevesinde İslam tarihinden örneklerle kişinin bağlılığının sağlandığını, bununla birlikte fikri telkinlerle özellikle milliyetçi bir tonun baskın hale getirildiğini belirtmiştir. Bu konuda Arapların eski ihtişamı karşısında bugünkü Filistin toplumunun aşağılanması dikotomik anlam çerçevesinde örgütsel motivasyon kaynağı olmaktadır (Merari, 2004: 444). Eski şaşalı günlere dönmenin yollarından birinin de intihar eylemlerinden geçtiği yanılgısı örgüt mensuplarına bu şekilde empoze edilmektedir. Saldırı aşamasına gelindiğinde, operasyonu organize eden ana birim olan şehitlik hücresi önem kazanmaktadır. Burası bir hücre lideri, iki- üç yardımcı gençten oluşan yoğun örgütsel organizasyonun gerçekleştiği yerdir. Her hücre birbirinden ayrı ve gizli çalışmaktadır. Hücre liderleri dışında kimse diğer hücre liderlerini tanımamaktadır. Eylemi gerçekleştirecek kişi kendi ailesi ve yakınları dahil kimse ile hücre hakkında paylaşımda bulunmamaktadır; sadece kendisine yüklenen misyonuna, rolüne odaklanması sağlanmaktadırlar. Şehitlik hücresine alınmış aday bu süreçte yaşayan şehit adını alır. Lider kişi hariç hiç kimse, yaşayan şehitler ve üyeler de dahil, eylemin kesin yerini ve zamanını bilmemektedir ve eylemin bitişi ile şehitlik hücresi dağılmaktadır (Hassan, 2001: 86). Eylemcinin bu şekilde tecrit edilmesi saldırıdaki başarının anahtarı olmaktadır. Şehitlik hücrelerinde, adayların birbirlerine çiğnenmesi güç bir anlaşma ile söz verdiklerini söyleyen Merari, (2004: 444) telkin eğitimi sonucunda eylemcinin geri dönüşü olmayan bir noktaya geldiğini bildirmiştir. Merari benzer durumun Japon kamikaze pilotlarında da görüldüğünü belirtmiş, eylemcinin geri dönme, meseleyi tekrar düşünme olasılığı 79

98 karşısında grup motivasyonunun gücüne dikkat çekmiştir. Bu aşamadan sonra sözünden geri dönmenin, büyük utanç kaynağı olarak algılandığını ifade etmiştir. Eylemden birkaç gün önce aday eylemci mektup, ses kaydı, video gibi gereçler ile son sözlerini ifade eder. Aday bu yöntemler ile bunun bir hür karar olduğunu ifade etmekle, şehitlik misyonunda bunun gönüllülük ile gerçekleştiğini açıklamaktadır. Bu şekilde yakınlardan gelebilecek her türlü yaklaşım da engellenmiş olur. Bunun dışında aday gençlere kendi yolunda gitmeleri konusunda canlı olarak; ancak bir o kadar da buruk sosyal mesaj verir. Bu kayıtlar zamanla şehitlik operasyonlarının sosyal norm haline gelmesini sağlamıştır. Yaşayan şehit de kendi videosunu izlerken ölümle gelen şehitlik duygusuna alışmaktadır. Bütün bu kayıtlar küresel çapta bir sansasyon yaratma amacıyla medyada paylaşılır. Bu şekilde dünya kamuoyunun dikkati problemli bölgeye yönelirken, örgüt de kendi reklamını yapmış olur (Hassan, 2001). Bir diğer eylem hazırlık hareketi olarak adaydan ölümden sonrası için bedenini temizleme gibi belli dini görevleri yerine getirmesi istenir. Bu da aslında ölmedikleri, fakat şerefli ve maddi-manevi temiz olarak ikinci yaşamlarına gittikleri yönündeki inancı vurgular. Daha sonra bombacı adayları örgütün güvenlik evine getirilir, diğer üyeler ile görüşerek özverisinden ötürü kutlanır. Bu şekilde bombacı sadece kendi duygusal bağlarından uzaklaşmakla kalmaz, aynı zamanda militanın grup desteğiyle güçlendirilmesine yardımcı olur (Sevinçok, 2012: 237). Ailesi ve sevdiklerine vasiyet gibi veda mektubu ya da görüntüsü bırakan, fiziksel olarak temizlenmiş eylemci adayı artık intihar saldırısının son adımlarına gelmiştir. Eylemden hemen önce aday birkaç aşamadan daha geçmektedir. Bu safhada patlayıcıların nasıl kamufle edileceği, düzeneğin nasıl çalıştığı, bir sorunla karşılaşıldığında nasıl aşılacağı gibi teknik bilgiler verilir. Şehit son yolculuğuna çıkmadan İslam dininde önceden yapılması gereken son duaları okumakta, Allah tan bağışlanmasını ve misyonunu kabul etmesini dilemektedir. Kutsal bir yolculuğa çıktığının bilinci içinde, kalbinin üstüne sol göğüs cebine bir Kuran koyarak (Orta Doğu daki eylemciler), vücuduna 80

99 patlayıcıları yerleştiren bombacı bundan sonra operasyonunu gerçekleştirmektedir (Hassan, 2001: 42). 6. Kadın İntihar Bombacıları Kadınlar politik çerçevede şiddete, devrime, isyana ve savaşa 20. yüzyıl itibariyle bulaşmıştır. Bu yüzyılda Rus Norodnaya Volya da, İrlanda Ulusal Ordusu nda, Almanya da Baader- Meinhof organizasyonunda, İtalya da Kızıl Tugaylar da ve Filistin Kurtuluş Mücadelesinde kadınlar önemli roller üstlenmişlerdir. Bu yüzyıla kadar toplumda kadınların yerleşmiş göreneklere rağmen ikincil olarak yardım etmesi hoş görülmüş; ancak savaşta yer alması kabullenilmemiştir. Kadınlardan beklenen ilk destek çocuk doğurarak onu bir devrimci olarak yetiştirmek olmuştur (Bloom, 2007: 94). İntihar saldırılarında kadınların yer alması eski bir olgu olmamasına rağmen günümüzde kendilerini canlı bomba olarak kullanmaları olağan hale gelmiştir. Bilinen ilk kadın intihar bombacısı olan on altı yaşındaki Lübnanlı kız Sana Mehaydali, Suriye Sosyalist Ulusal Partisi tarafından 1985 te Lübnan da kendisini patlatmak üzere İsrailli konvoyun içine gönderilmiş ve beş İsrail askerinin ölmesine neden olmuştur. Bu örgüt tarafından gerçekleştirilen on iki intihar saldırısının altısında kadınlar rol almıştır. Irak ta da on yedi intihar saldırısının yarıdan fazlasını kadınlar gerçekleştirmiştir. (Sevinçok, 2012: 255). Filistin İslami Cihat Örgütü ise ilk kadın intihar bombacısını 2003 yılında kullanmıştır (Zedalis, 2004). İntihar saldırılarında kadınları kullandığını açıklayan örgütler: Suriye Sosyalist Ulusal Partisi, Sri Lanka Tamil Kaplanları, PKK, Çeçen gruplar, Filistin İslami Cihat Örgütü, Hamas ve El-Kaide dir. Tamil Kaplanları örgütünün intihar saldırılarının önemli bir bölümünde kadınların yer aldığı bilinmektedir. İsrail-Filistin çatışmasında kadınların kullanıldığı ilk intihar saldırısı ise 28 Ocak 2002 tarihinde Vefa İdris isimli 28 yaşındaki Filistinli kadın tarafından gerçekleşmiştir. Bu saldırıda bir İsrailli ölmüş, yüzden fazla kişi yaralanmıştır (Zedalis, 2004; Bloom, 2007). Birçok olayda kadınlar da intikam peşindedir. Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları, örgütüne katılan kadınların amacı da böyledir. LTTE de 81

100 Özgürlük Kuşları adlı kadın intihar saldırısı birimi bulunmaktadır (Tamil Eelam [web], 2014 ). Tamil Kaplanları nın ilk intihar bombacısı 1991 de Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi yi bombalı bir suikast ile öldürmüştü. PKK lı ilk intihar bombacısı 1996 da altı askerin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. İlk Çeçen karadul olan 22 yaşındaki Hawa Barayeva, 2000 de gerçekleştirdiği bombalı intihar saldırısı ile 27 Rus Özel Kuvvetler askerinin ölümüne neden olmuş ve zaman içinde de Çeçen kadın bombacıların idolü olmuştur. El Aksa Şehitleri Tugayı üyesi olan Filistinli ilk kadın intihar bombacısı Vefa İdris bir kişinin ölümüne ve yüzden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Filistin de İslami Cihat üyesi 19 yaşında kadın öğrenci intihar eylemcisi, bir mağazaya düzenlediği saldırıda üç kişiyi öldürmüştür. İkinci İslami Cihat üyesi kadın eylemcinin 29 yaşında bir avukat olması ilginçtir. Hamas ın ilk kadın intihar bombacısı ise 2004 yılında dört İsrail askerini öldürmüştür. Bu eylemde de dikkat çeken nokta eylemcinin üç çocuk annesi olmasıdır (Sevinçok, 2012: ). İntihar saldırılarında kadınlar genellikle, ya da en azından başlangıçta ideolojik sebeplerden ziyade kişisel nedenler ile mücadele içinde yer almışlardır. Çeçenistan daki kadın katılımcılar da dul kalan, kardeşi ya da babası Ruslar tarafından öldürülen kadınlardır. Muzhikhoyeva da bu bombacılardan biridir. 10 Haziran 2003 te bomba ile Moskova ya gitti; ancak fikir değiştirerek teslim oldu. Yakalanan ilk intihar bombacısı olan Muzhikhoyeva, teslim olmasına rağmen 20 yıl hapis cezası almıştır (Bloom, 2007: 96). Muzhikhoyeva nın eylemi gerçekleştirmeden ve yakalanmayarak kendisi teslim olmasına rağmen ağır ceza alması diğer Çeçen kadın eylemcilerin saldırılarını gerçekleştirme azmini artırmıştır. El-Kaide nin tutumu dikkate alındığında örgütün cihat için kadınları kullanmasının güç olduğu söylenebilir. Ancak 2003 te Arapça yayınlanan bir gazetedeki haber ABD ye yönelik kullanılabilecek intihar saldırılarında kadınların kullanılabileceği yönünde FBI yı dikkatli olmaya itmektedir. Bununla ilgili olarak kadın eğitim kamplarının kurulduğuna dair yapılan görüşmelere yer verilmiştir (Sevinçok, 2012: 258). 82

101 Kadın eylemcilerin neden kullanılmaya başlandığı konusunda değişik fikirler vardır. Bunun nedeni olarak ilk zamanlarda taktik ihtiyaçlardan kaynaklandığı fark edilmiştir. Taktik açısından gizlice saldırma, kadınların aranmasında tereddüt edilmesi gibi avantajlarının bulunması, sayılarının ve popülerliğinin artması ve psikolojik etkileri nedeniyle tercih sebebi olması önemli faktörlerdir. Kadın intihar bombacıları düşük maliyet, düşük teknoloji ile hedefe erkeklere nazaran daha kolay ulaşarak daha etkili eylemler gerçekleştirebilirler (Zedalis, 2004). Bu tür avantajlar örgütler tarafından tecrübe edildikçe kadın eylemcilerin kullanılma sıklığı artmıştır. Alkan (2011) PKK terör örgütünün intihar bombacısı olarak daha çok kadınları seçtiğini belirtmiş. Saldırıları gerçekleştirenlerin %60 ının kadın, %40 ının ise erkek olduğunu belirtmiştir. Buna sebep olarak da kadınların kendisini ispat etme çabası, Abdullah Öcalan a bağlılıkları, saldırılarda hamile süsü ile kamufle olarak bombalama eylemini kolay gerçekleştirebilmeleri olarak belirtilmiştir. Anti-terör uzmanı olan Clara Beyler e göre kadın ve erkek intihar eylemcileri arasında farklar vardır. Kadın çarpışmayı önceden belirlenmiş kaderinden bir kaçış olarak görür ve o an niyeti lideri, dini, ülkesi adına; aynı zamanda da kendi cinsiyeti adına başarısını kanıtlamaktır. (Akdaş, 2008: 101). Kadın intihar eylemcilerinin canlı bomba olmaya karar vermelerinin altında erkek adaylara nazaran yaşadıkları psikolojik travmalar da çok önemli yer tutar. Erken yaşlarda yaşadıkları tecavüz olayları, yakınlarının gözleri önünde katledilişi ve bunun gibi farklı dramlar intihara karar verme nedenleri olmuştur. Bu bir çaresizlik eylemi olarak da görülebilir. Bu süreç öncelikle dine aşırı yönelme ve kendini dünyevi zevklerden uzaklaştırma ile kendisini göstermektedir. Bu konuda önemli araştırmalar yapmış olan Barbara Victor aslında kendisini öldürmeye teşebbüs etmiş ancak başarılı olamamış her kadının Filistin toplumu içerisinde sıra dışı olduğunu ifade etmiştir (Victor, 2003). Erkek intihar eylemcilerinde de intikam, şehit olma arzusu, grup baskısı, otoriteye boyun eğmeme gibi etkenler önemlidir, fakat eylemlerinin sebebi erkek cinsiyeti adına bir ispat çabası değildir. Bununla birlikte kadın intihar eylemcilerinin sayısının artmasını engelleyen kısıtlamalar da 83

102 mevcuttur. Dinsel ideolojiler ile ortaya çıkan gruplarda dini anlayışın kadın intihar bombacılarını sınırlayabildiği görülmüştür. Eyad Sarraj da kadın ve erkek bombacılar arasındaki farklılıkları incelemiştir. Sarraj erkek intihar eylemcilerinin saldırılarını destekleyecek dini açıklamalar yapma eğiliminde olduklarını, ancak aynı hareketin kadın intihar eylemcileri için geçerli olmadığını belirtmiştir. O na göre kadınlar şiddet dolu değildir ve bu kültürdeki kadınların bu şekilde aktif rol oynadıkları bilinmemektedir (Sarraj, 2002). İntihar saldırılarını gerçekleştiren kadınlar da erkek eylemciler gibi genç yaştadırlar. Yaş ortalaması 21,5 ve 23 arasında değişmektedir. Aynı şekilde bazıları dul, bazıları ise hiç evlenmemiştir. Bazıları işsiz, bazıları ise meslek sahibi insanlardır. Bir kısmı yoksul, bir kısmı da orta sınıftan gelmektedir. Ayrıca birçok araştırmacı ve analist Rusya daki Kara Dullar grubunu Filistinli kadın intihar bombacılarıyla karşılaştırmıştır. Bu araştırmalara göre her iki grupta da dini vurgulama olmakla birlikte, ulusal kimlikteki çatışmalar ön plandadır. Erkek bombacılarda olduğu gibi kadınlarda da yakın bir aile üyesi ya da arkadaşın ölüm öyküsü vardır. İkisinde de ikna edilme yöntemleri benzerdir. Gönüllüler kişisel sıkıntıları olan, bu işten zevk alabilecek intikam duygusuna sahip kişilerdir (Sevinçok, 2012 : ). 7. İntihar Saldırılarının Terör Örgütlerine Katkıları İntihar saldırılarının terör örgütleri tarafından bir eylem şekli olarak kullanılmasının diğer terör eylemlerine göre avantajları bulunmaktadır. Terör uzmanları bu tür eylemlerin daha kolay planlandığını, daha karlı ve garantili sonuç verdiğini bildirmiştir (Canlı bombalar [web]). Yani intihar saldırıları kolay ve ucuz bir eylem şekli olarak bilinmektedir (Zedalis, 2004: 14). İsrailli araştırmacılar tarafından yapılan araştırmaya göre bir intihar saldırısının maliyeti yaklaşık 150 dolardır. Öyle ki 11 Eylül 2001 saldırılarının düzenleme maliyeti bir milyon dolardan azdır ve buna karşılık bu saldırının ABD ye verdiği zarar 40 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir (İntihar Saldırıları Nereden Geliyor, 2004). Yok etme konusunda intihar terörizmi tekil saldırılara göre daha fazla insanın zarar görmesine neden olmaktadır (Hafez, 2007) lerden beri 84

103 süregelen terörist saldırılarda vaka başına ortalama bir kişi ölürken, intihar saldırılarında bu sayının vaka başına on iki kişiye çıktığını belirtmiştir. İntihar saldırılarının toplum üzerinde korku ve endişe yaratarak psikolojik baskı oluşturma etkileri söz konusudur. İntihar saldırıları hedef toplumda çaresizlik ve acizlik duygularını aşılamak, savunmasız vaziyete düşürmek amacıyla kullanılır (Ganor [web], 2007). Bu şekildeki eylemler medya tarafından büyük ilgi görmektedir, fakat savunmasız halkın ve mağdurların haberlerine ulaşan izleyici kitle üzerinde olumsuz etki de yaratmaktadır. Neticede intihar eylemleri daha geniş kitleye ulaşabilmektedir (Zedalis, 2004). Bu noktadan hareketle intihar saldırıları özelinde bütün terör eylemlerinde asıl hedefin daha fazla insanın ölmesinden çok, bu ölümler ve somut zararlar vasıtasıyla kamuoyunda korku ve infial yaratmaktır. Başarılı bir intihar eyleminin sonunda eylemcinin ölmesi kesin olduğu için, eylemcinin saldırıdan sonra güvenlik güçleri tarafından sorgulanması söz konusu değildir. Bu nedenle sonuçlanmış bir saldırıda örgütün sırlarının açığa çıkması gibi bir durumun ortaya çıkması olanaksızdır (Canlı Bombalar [web]). Crenshaw (1998), terör faaliyetini, politik bir stratejinin ifadesi olarak, diğer yöntemlere göre daha verimli olduğuna inanılan, kar-zarar hesabı yapılmış bilinçli istekli eylem hareketi olarak açıklamıştır. Ayrıca, İsrail-Filistin örneğini vererek, intihar saldırılarının geleneksel savaş ve mücadele biçimlerinin istenen sonuçları vermemesi nedeniyle son ve en etkili seçenek olarak ortaya çıktığını belirtmiştir. İntihar terörizminde ölmekle öldürmek, yaşamakla hayatta kalmak arasındaki çizgi anlamını kaybetmekte, beden stratejik bir araca dönüşmektedir. Kişinin ölme isteğinin stratejik değeri yanında intihar eyleminin diğer terör eylemlerine göre çok daha tahrip edici olması, vücuda gizlenen patlayıcılarda son ana kadar değişiklik yapılabilmesi, bir kaçış planı ya da kurtarma timine ihtiyaç duyulmaması ve sıkı şekilde korunan hedeflere daha kolay ulaşabilme konusunda çeşitli avantajlara sahiptir. Bunlarla birlikte eylemci direkt olarak hedef otoriteyi bir yıkımla baş başa bırakmakta ve eylem ile ortaya çıkan tahribat yeni eylemcileri motive etmektedir. Bu da 85

104 intihar eylemini şehitlik sanatına dönüştürür (Pape, 2005: 28). Buna göre de Hamas ve Filistin İslami Cihat örgütü liderleri intihar eylemini hedefi vurmanın en emin yolu olarak tanımlamıştır (Hassan, 2001) arasında yapılan intihar eylemlerinde 11 Eylül 2001 saldırıları hariç, saldırı başına 12 kişinin öldürüldüğünü belirten Pape (2005), Kasım 2000 ve Kasım 2003 arasında İsrail de gerçekleşen 103 intihar eyleminde,42 si ölü, 29.8 i yaralı olmak üzere saldırı başına ortalama 34.1 kayıp düştüğü sonucuna ulaşmıştır (Harrison, 2003). Bu rakamlar sıradan terör eylemlerine göre intihar saldırılarının ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Terör örgütleri eylemlerini gerçekleştirme hususunda özel stratejiler ile eylem yeri, saati ve gününü dikkatle planlarken önemli medyatik günleri seçtikleri belirtilmiştir (Arıboğan, 2003). Bu günleri seçmelerinin amacı bahsedilen avantajlarına ek olarak önemli günlerde eylem yapıp sebep oldukları dehşetten daha fazla insanın etkilenmesini sağlamaktır. İntihar teröristleri, bir başka deyişle akıllı bombalar, hedef yerleri belirleyerek yüksek güvenlikli alanlara rahatlıkla girip, eylemlerine son dakika uygulamaları yapabilirler. Örneğin Irak ta yapılan bir saldırıda, eylemci en uygun zamana ulaşmak için bulunduğu ortamın kalabalıklaşmasını bekleyerek saldırısını gerçekleştirmiştir. Önemli bir fark olarak bu tarz taktikler geleneksel terörist saldırılarında nadirdir (Hafez, 2007: 9). İntihar eylemleri üzerinde araştırmalar yapmış olan birçok sosyolog, intihar eylemlerinin belirli bir mantığa dayalı stratejiler olduğunu ileri sürmüşlerdir. Crenshaw (1990) bu konuda örgütün kar ve zararlarını hesaplarken, örgütün göze alması gereken riskleri, hükümetin sert tepkisi ve olası bir halk desteğinin kaybolması olarak belirtmiştir. Tam tersi olarak avantajlarını ise eylemin amacına ulaşmasında uygun gündem oluşturulması ve hedefte bir moral bozukluğu yaratmak, halkını baskılara karşı direnme şeklinde cesaretlendirmek olarak sıralamıştır. İntihar eylemcileri örgütler tarafından, kaybın kazanca dönüştüğü, değerli varlıklar olarak görülürler. Kazançlar politik ya da maddi şekilde 86

105 olabilmektedir. Politik kazançlar sağlamak amacıyla intihar saldırılarının rakip gruplara karşı avantajlar kazanmasına dair veriler de vardır (Bloom, 2004). PKK ve Tamil Kaplanları intihar saldırılarını aynı zamanda grubun moralini yükseltmek ve üyeler arasındaki bağlılığı artırmak için kullanmışlardır. Hatta Tamil Kaplanları ve Irak taki direnişçi güçler intihar eylemleri için motivasyon sağlamak maksadıyla saldırı anını filme almaya dahi başlamışlardır (Sevinçok, 2012: 232). Alınan bu kayıtlar sadece medya aracılığıyla dünya kamuoyuna değil, örgüt mensupları ve destekçilerine de izletilmektedir. Hizbullah ın 1983 te Güney Lübnan daki Amerikan ve Fransız güçlerine operasyonu sonucunda, işgal gücü olarak görülen güçlerin bütünüyle askerlerini çekmek zorunda kalmaları politik açıdan eylemlerin verimliliğini gösteren klasik bir örnek iken, İsrail Savunma Güçleri nin 1985 te Güney Lübnan ın büyük bölümünden çekilmesi, yine Hizbullah ın uyguladığı saldırıların doğrudan etkisini göstermektedir (Pape, 2005). İntihar saldırılarının terör örgütlerine somut katkılarına örnek olarak Tamil Kaplanları nın Sri Lanka hükümetini 1994 ve 2001 yıllarında iki defa müzakereye zorlaması da gösterilebilir. Buna rağmen çoğunlukla devletlerin önemli milli çıkar ve hedefleri için büyük bedelleri göze almaları, küçük tavizler ile yerleşik siyaset ve uygulamalarını değiştirmemeleri, eylemlerin politik çerçevede stratejik mantığını tartışmalı hale getirmektedir. PKK ve Tamil Kaplanları gibi Marksist eğilimli örgütler de dahil olmak üzere, Hamas ve FİC in uyguladıkları intihar kampanyalarının, sonuçta bağımsızlık temel hedef olarak kabul edilirse, bu hedefi gerçekleştirmede başarı sağlayamadığı, aksine ağır askeri karşılığa sebep olduğu da bilinmektedir (Pape, 2005). Buna göre intihar eylemlerinin başlangıçta çizilen hedeflere ulaşmasındaki etkinliği, askeri bir strateji olarak başarı ve avantajlarına rağmen sınırlı kalmıştır. 87

106 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE VE DÜNYADAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNDE İNTİHAR BOMBACILIĞI 1982 den günümüze kadar gelen dönem, modern dönem intihar saldırıları olarak adlandırılan, intihar saldırılarının ciddi ivme kazandığı ve bu saldırıların tarihte en yoğun olarak kullanıldığı zaman dilimidir. Bu süreçte özellikle Orta Doğu da baş gösteren İsrail-Filistin çatışmaları ile Hizbullah ın eylemleri ve Irak ile Suriye deki kaos ortamında intihar saldırıları en yıkıcı terör yöntemi olarak kullanılmıştır. Chicago Project on Security and Terrorism isimli proje grubu 2004 yılında siyaset bilimi profesörü Robert Pape tarafından Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur. Kısa adıyla CPOST, serbest erişime açık en kapsamlı intihar saldırıları veri tabanına sahiptir. Bu veri tabanı 1982 den beri dünyanın her yerinde gerçekleştirilen intihar saldırılarının tam listesini içermektedir. Dünyada ve Türkiye deki intihar saldırılarının analiz edildiği tezin bu bölümünde çoğunlukla CPOST verileri kullanılmıştır. Bu proje grubu intihar saldırılarının somut hedeflerini güvenlik kuvvetleri, politik ve sivil hedefler olarak üç grup halinde kategorize etmiştir. Güvenlik kuvvetleri hedefleri olarak tüm güvenlik güçleri; yani asker, polis veya istihbarat güçleri ile bunların üsleri, ikmal yolları veya sivil çalışanları dahil edilmiş, ayrıca hedef rakip bir terör örgütü ise bunların militanları da güvenlik hedefleri içinde sayılmıştır. Politik hedefler olarak yerli veya yabancı, seçilmiş olsun olmasın tüm politikacılar ile bunların destekçileri ile tüm sivil kamu görevlileri tanımlanmıştır. Sivil hedefler olarak ise güvenlik kuvvetleri ve politik hedefler ile bağlantısı olmayan siviller olarak tasnif edilmiştir.

107 Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları Bu dönemde intihar eylemleri Lübnan da Hizbullah ın gerçekleştirdiği saldırılar ile ateşlenmiştir. Bu süreç modern dönem intihar saldırıları olarak 1982 yılı itibariyle başlamış ve artarak günümüze kadar gelmiştir. Mevcut dönemde saldırılar çoğunlukla Lübnan da, başta İsrail olmak üzere Amerikan ve Fransız ordularına karşı yapılan mücadeleler şeklinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Tamil Kaplanları da Sri Lanka da bağımsız bir devlet kurma mücadelesi ile Hindistan ve Sri Lanka da intihar saldırıları gerçekleştirmede ön sıralarda yer almışlardır (Şekil 3). Şekil 3: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları Yapılan araştırmalar ve analizler sonucu intihar saldırılarının anavatanının Orta Doğu olduğu açıklanmıştır. Bu dönemde intihar saldırılarında Hizbullah ın Lübnan daki eylemleri başı çekmektedir. Bir başka terör örgütü Tamil Kaplanları da Sri Lanka da intihar bombacıları tarafından gerçekleştirilen saldırıların %90 ından sorumludur (Şekil 4,5,6). 89

108 Şekil 4: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler (START [web], 2015). Pape in arşivinde yer aldığı üzere yılları arasında Lübnan da toplam 35 intihar saldırısı gerçekleşmiştir. Bu saldırılarda toplam 823 kişi hayatını kaybetmiş, 633 kişi yaralanmıştır. Sri Lanka da Tamil güçleri 4 saldırı gerçekleştirmiş, bu saldırılar toplam 119 kişinin ölümüne, 87 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Şekil 5: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler (START [web], 2015). 90

109 Şekil 6: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler Şii militan grup Hizbullah ın gerçekleştirdiği en etkili saldırı ABD ve Fransa yı bölgedeki güçlerini geri çekilmeye zorlamak amacıyla 23 Ekim 1983 de Güney Beyrut ta düzenlediği eş zamanlı iki intihar saldırısıdır. Eylemler bir pazar sabahı saat 6:20 sularında 400 kg bomba yüklü araçların yaklaşık 100 km hızla doğrudan Amerikan deniz üssüne çarpmasıyla gerçekleştirilmiştir. Amerikan Soruşturma Bürosu FBI ın (Federal Bureau of Investigation) gerçekleştirdiği incelemeler sonucunda 241 Amerikan, 58 Fransız personelinin hayatına mal olduğu belirlenen saldırı II. Dünya Savaşı ndan sonra gerçekleştirilen en büyük nükleer olmayan saldırı olarak tanımlanmıştır (Reuter, 2004: 52-53). Ayrıca ABD Deniz Piyadeleri nin II. Dünya Savaşı ndaki Iwo Cima Muharebesi ile ABD Ordusu nun Vietnam Savaşı ndaki Tet Taaruzu ndan bu yana bir günde en fazla zayiat verdiği, Fransa nın ise Cezayir Savaşı sona erdikten sonra en ağır askeri kaybına yol açan olaylardır (Urbancic [web], 2006) yılları arasındaki saldırılar ise daha çok İsrail in Lübnan daki güvenlik güçlerine ve Güney Lübnan ordusuna yönelmiştir (Schweitzer, 2001). Bu saldırılar İsrail in Lübnan ın bölgeden kısmen çekilmesinde etkili olmuştur arasında intihar saldırılarında önde gelen gruplar: Lübnan da İsrail ile Amerikan-Fransız güçlerine karşı ortak mücadele veren Lübnan Ulusal Özgürlük Cephesi 9 saldırı, Suriye Sosyal Milliyetçi Parti 8 saldırı, Lübnan İslami Cihat 6 ve Hizbullah 2 saldırı gerçekleştiren örgütlerdir (Şekil 7). İntihar operasyonlarının büyük bölümü örgütlerce güvenlik güçleri 91

110 hedef alınarak gerçekleştirilmiş olmakla beraber sivillerin de zarar gördüğü saldırılar azımsanmayacak seviyededir. Şekil 7: Yılları Arasında İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar yılları arasında gerçekleşen toplam 43 intihar eyleminin %86 sı bombalı araç saldırısı olarak gerçekleşmiştir (Şekil 8a). Gerçekleşen bu saldırıların %96.9 u ölümle sonuçlanmıştır (Şekil 8b). İkinci sırayı bombalı kemer kullanılan intihar eylemleri almaktadır. Bombalı kemerli intihar saldırıları bu dönemde gerçekleştirilen saldırıların %7 lik kısmını kapsamaktadır (Şekil 8a) yılları arasında daha çok bomba yüklü araçlarla intihar saldırısı yapan terör örgütleri başta Hizbullah olmak üzere Lübnan Ulusal Direniş Cephesi, Suriye Sosyal Milliyetçi Parti ve Lübnan İslami Cihat tır. Bu yıllarda bomba yüklü araçlarla gerçekleşen 43 saldırıda toplam 942 kişi ölmüş, 788 kişi yaralanmıştır. Bu eylemlerde saldırı başına ölüm oranı 25.5 kişi olarak kaydedilmiştir. 92

111 (a) (b) Şekil 8: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları Bu dönemde vücuda bombalı kemer veya diğer adıyla intihar yeleği sarılması ile canlı bomba eylemi şeklinde 3 intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir. İlki 15 Mart 1985 te İran Devlet Başkanı Ali Hamaney hedef alınarak gerçekleştirilmiş ve 7 kişi ölmüştür. Daha sonra 1990 yılında Lübnan da Hizbullah ın İsrail güçlerine karşı gerçekleştirdiği canlı bomba şeklindeki saldırıda 5 kişi ölmüştür. 21 Mayıs1991 yılında ise Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhii bir mitingde canlı bombalı suikastte öldürülmüştür. Tamil Kaplanları örgütü üyesi bir kadın intihar bombacısının gerçekleştirdiği bu saldırıda toplam 14 kişi hayatını kaybetmiştir. Tüm dünyada intihar saldırıları çoğunlukla erkek eylemciler tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir yılları arasında gerçekleştirilen toplam 49 saldırının % 74.4 ü erkek eylemciler tarafından gerçekleştirilmiş, %16.3 ü ise kadın eylemciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Geriye kalan %9.3 lük kısım ise saldırı neticesinde tespit edilemeyen kimlikleri kapsamaktadır (Şekil 9a). 93

112 (a) (b) Şekil 9: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemci Cinsiyetleri (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Bu yıllar arasında Suriye Sosyal Milliyetçi Parti ve Lübnan Ulusal Direniş Cephesi örgütleri en fazla saldırıları gerçekleştirmenin yanında diğer örgütler göre kadın eylemci kullanmada da önde olmuşlardır. CPOST ta yer alan verilere göre yılları arasında saldırı gerçekleştiren Lübnan Ulusal Direniş Cephesi ve Suriye Sosyal Milliyetçi Parti eylemcileri en yüksek ortaokul eğitimini tamamlamış kişilerden oluşmakla birlikte bu konuda az veriye ulaşılması neticesinde çok sayıda eğitim seviyesi bilinmeyen eylemci bulunmaktadır. Pape e göre bu yıllar arasında saldırıları gerçekleştirenlerin dinsel niteliği araştırıldığında birçok eylemci profilinde dini kimliğinin tespit edilememesi ile birlikte, Şii ve Sunni Müslüman eylemciler ağırlıktadır. Saldırıların en fazla görüldüğü bu iki grup arasında bu dönemde seküler nitelikteki eylemciler her iki örgütte de bulunmaktadır. Saldırıları gerçekleştiren eylemcilerin mesleği ile ilgili Pape in vardığı sonuçlara göre eğitim durumunda da olduğu üzere az veriye ulaşılmasından ötürü 43 saldırgandan 37 sinin bir meslek sahibi olmayan, uğraşı bilinmeyen kişiler şeklinde verilmiştir. Saldırıların büyük kısmını gerçekleştiren ve mesleki durumu bilinmeyen kişilerin gerçekleştirdiği eylemler neticesinde; 837 kişi ölmüş, 691 kişi yaralanmıştır. Bu yıllarda saldırıları gerçekleştirenlerin çok azı öğrenci ya da vasıflı kişilerdir. 94

113 (a) (b) Şekil 10: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları yılları arasında gerçekleşen intihar saldırıları büyük oranda güvenlik kuvvetlerini hedef almıştır. Bu yıllar arasında gerçekleşen saldırıların %86 sı (37 saldırı) güvenlik kuvvetlerini hedef alırken, %14 ü (6 saldırı) politik amaçlı gerçekleşmiştir. Buna paralel olarak en fazla kayıp güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşen saldırılarda meydana gelmiştir. CPOST verilerine göre bu yıllar arasında sivillere bir yönelik saldırı kaydedilmemiştir (Şekil 10a-b) yılları arasında 10 yıllık periyotta gerçekleşen 43 intihar saldırısı neticesinde toplamda 972 kişi ölmüş, 803 kişi yaralanmıştır. Buna göre saldırı başına 22.6 kişi ölmüş, 18.7 kişi yaralanmıştır yılında daha çok Suriye Sosyal Milliyetçi Parti grubu tarafından İsrail e karşı gerçekleştirilen saldırılarla eylem sayısı ani bir yükselişle ile artmış, sadece bu yılda 236 kişi hayatını kaybetmiş, 226 kişi yaralanmıştır (Şekil 11). 95

114 Şekil 11: Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı Hizbullah ın Lübnan da gerçekleştirdiği intihar saldırıları 1990 lardan itibaren belirgin şekilde azalmış, 1992 ye gelindiğinde ise geçici süreliğine de olsa hemen hemen etkisini yitirmiştir. İsrail ordusu kayıtlarına göre de 1999 itibariyle, Hizbullah ın gerçekleştirdiği saldırıların sadece bir tanesi intihar saldırısı olarak kaydedilmiştir (Reuter, 2004). Tamil Kaplanları lideri Vellupillai Prabhakaron 1987 yılında gerçekleşen saldırıdan sonra 1983 Hizbullah intihar saldırısından ilham aldığını belirtmiştir (Sevinçok, 2012) yılları arasında Sri Lanka da gerçekleşen 7 intihar saldırısının resmi olarak 4 ü Tamil Eelam tarafından gerçekleştirilmiştir. Saldırılarda toplamda 67 kişi ölmüş, 35 kişi yaralanmıştır. Buna göre saldırı başına 16.8 kişi ölmüş, 8.8 kişi yaralanmış olarak kayıtlara geçmiştir. Saldırıları düzenleyenin bilinmediği ya da üstlenenin olmadığı grupların da dahil olmasıyla Sri Lanka da toplamda 145 kişi, saldırı başına ise 20.7 kişi hayatını kaybetmiştir. 96

115 Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları Pape in arşivine göre yılları arasında toplamda 255 intihar saldırısı gerçekleşmiştir. Bu saldırılarda 2460 kişi ölürken, kişi yaralanmıştır. Gerçekleşen saldırılarda eylem başına ölüm oranı 9.6 iken, yaralı oranı 59.3 tür. Bu on yıllık dönemde 2000 li yıllarla beraber saldırılar belirgin şekilde artmıştır (Şekil 12). Bu yıllar arasında en fazla 2003 yılında 70 saldırı gerçekleşmiş, bunu 2002 yılı toplamda 60 saldırı ile takip etmiştir. Şekil 12: Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı İntihar saldırıları dünya genelinde arası dönemde Lübnan da yoğunken, yılları arasındaki zaman diliminde ise çoğunlukla İsrail, Filistin ve Sri Lanka da gerçekleştirilmiştir (Şekil 13). Bu dönemde sadece İsrail de Filistinli örgütlerin üstlendiği 84 intihar saldırısı 523 kişinin ölümüne, 3461 kişinin ise yaralanmasına neden olmuştur. 97

116 Şekil 13: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler Daha önce de bahsedilen Filistin halk ayaklanması (Birinci İntifada) Aralık 1987 yılı itibariyle başlayıp 1993 yılına kadar şiddetli şekilde devam etmiştir. Bu süreçte intihar eylemleri önce Lübnan da İsrail ve Hizbullah mücadelesi, devamında da 1993 yılı itibariyle Filistin de İsrail güçleri arasında yoğunlaşmıştır yılları arasında 19 intihar saldırı gerçekleşmiş, bu saldırılarda 131 kişi hayatını kaybetmiş, 799 kişi yaralanmıştır. Filistin de İkinci İntifada Eylül yılları arasında sürmüş fakat Birinci İntifada dan daha farklı olarak bu dönemde intihar saldırılarına çok daha fazla başvurulmuştur. 98

117 Pape in intihar saldırıları arşivinde yer aldığı üzere Eylül 1993 ile İkinci İntifada nın başladığı Eylül 2000 e kadar yılda ortalama 4 intihar saldırısı gerçekleşirken, Ekim 2000 den itibaren 2005 yılı arasında yıllık 24 saldırının üzerine çıkarak toplamda 121 intihar saldırısı kaydedilmiştir. İntihar eylemleri 90 lı yıllardan 2000 li yıllara dek ve sonrasında da yine Orta Doğu da yaygın şekilde var olmuştur. Özellikle İsrail, Filistin, Irak, Lübnan ve Türkiye de görülen bu intihar saldırıları ile birçok kayıp verilmiştir. Aynı dönemde Kuzey Afrika da Cezayir ve Tunus ta intihar eylemleri görülürken, SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) ve sonrasında kurulan yeni bağımsız devletler de bu saldırıların gerçekleştiği ülkeler olmuşlardır. Bu dönemde özellikle yılları arası Orta Doğu ve Kuzey Afrika da intihar saldırılarının zirve yaptığı zaman dilimi olmuştur (Şekil 14). Şekil 14: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Bölgeler (START [web], 2015). CPOST verilerine göre Filistin de önceleri Hamas ve Filistin İslami Cihat ın gerçekleştirdikleri intihar saldırıları yerini 2000 sonrasında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve El-Fetih örgütünün silahlı kanadı Aksa Şehitleri Tugayları na bırakmışlardır. Ayrıca bu dönem kadınların eylemlere katılmasında ciddi artışların olduğu bir dönem olmuştur yılları arasında Filistin de Hamas ın intihar saldırıları oldukça önemli yer tutmuştur. Bu yıllar içerisinde gerçekleşen intihar 99

118 saldırılarının 18 i Hamas, 9 u Filistin İslami Cihat, 8 i Aksa Şehitleri Tugayı tarafından gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde sadece Filistin de gerçekleşen 37 intihar saldırısında toplamda 53 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 239 kişi de yaralanmıştır yılı itibariyle intihar saldırılarının hızlandığı Sri Lanka da 90 lı yıllara gelindiğinde saldırı sayıları daha da artmıştır (Şekil 13). İsrail den sonra saldırıların en çok gerçekleştiği ülkede gerçekleşen 43 intihar saldırısı, 582 kişinin ölümüne, 2379 kişinin yaralanmasına yol açmıştır. Sri Lanka da Tamil Eelam terör örgütünün gerçekleştirdiği bu saldırılar 2000 li yıllara yaklaşırken en ağır kayıpların verildiği, ölüm etkinliğinin en yüksek olduğu saldırılar arasında olmuştur. Irak özellikle 2003 yılı itibariyle saldırılarda ciddi atakların yaşandığı bölge olmuştur. Bu yıldan itibaren sadece 2003 yılında Irak ta toplam 29 intihar eylemi düzenlenmiş, bu saldırılar 186 kişinin ölümü ile sonuçlanmıştır. Bu eylemlerde öncelikle ülkedeki ABD varlığı hedeflenmekle birlikte, koalisyon güçleri tarafından kurulan yerel hükümet otoritesinin zafiyete uğratılması amacı da güdülmüştür (Şekil 15). Şekil 15: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları 100

119 Rusya, Birinci Çeçen-Rus Savaşı ile başlayan çatışma ortamından sonra 2000 li yıllardan itibaren intihar saldırılarının görüldüğü ülkelerdendir. Haziran 2000-Aralık 2003 yılları arasında baş gösteren Rusya daki 20 intihar saldırısında 320 kişi ölmüş, 1051 kişi yaralanmıştır yılları arasında Hindistan da 6, Afganistan 3, Lübnan ve Pakistan da ise 3 intihar saldırısı gerçekleşmiştir. Kenya da 1998 yılında El- Kaide merkezli gerçekleşen tek saldırıda 200 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 5000 kişi yaralanmıştır. CPOST projesinin belirttiğine göre yılları arasında gerçekleşen intihar saldırılarının büyük bölümünün detayları güvenlik kuvvetlerince belirlenememiş, dolayısıyla yeterli bilgi toplanamayan bu saldırılar bilinmeyen gruplar tarafından gerçekleştirilmiş olarak kabul edilmiştir (Şekil 16). Bu yıllarda gerçekleştirdiği 58 saldırı ile Hamas bilinen gruplar içerisinde ilk sıradadır. Hamas tan sonra gerçekleştirdiği 31 saldırı ile Tamil Eelam terör örgütü gelmiştir yılları arasında Filistin de FİC ve Hamas mücadelelerinde saldırı tipleri ve örgütsel amaçları doğrultusunda ortak hareket eden gruplar olmuşlardır. Bu dönemde gerçekleşen 19 intihar saldırısının 15 i Hamas tarafından, 4 ü ise FİC tarafından gerçekleşmiştir. Yoğun saldırı yıllarından 1996 yılında sadece Şubat ve Mart aylarındaki hedef olarak sivillerin alındığı 4 saldırıda 59 kişi hayatını kaybetmiştir. İkinci İntifada nın başladığı Eylül 2000 den itibaren intihar saldırılarının gerçekleştiği örgüt kimlikleri değişiklikler göstermiştir. Filistin de Hamas ve FİC tarafından yürütülen intihar saldırısı operasyonlarını, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Aksa Şehitleri Tugayı sürdürmüştür. Aksa Şehitleri Tugayı 2002 de toplam 22 intihar eylemi gerçekleştirirken, Hamas 12 ve FİC 11 eylem gerçekleştirmiştir. 101

120 Şekil 16: Yılları Arasında İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar Hamas a göre daha küçük bir örgüt olan Filistin İslami Cihat örgütü de Filistin de devlet kurma çabalarında İsrail güçlerine karşı gerçekleştirdikleri toplam 29 saldırıda, bu yıllar arasında 96 kişinin ölümüne, 629 kişinin yaralanmasına neden olmuşlardır. El-Aksa Şehitleri Tugayları, Filistinli El Fetih terör örgütünün silahlı kanadı olarak İsrail ve Filistin de intihar saldırılarında aktif rol almış, gerçekleştirdiği 28 intihar saldırısı ile 60 kişinin ölümüne sebep olmuşlardır. CPOST verilerine göre El Kaide sadece 2003 yılında Türkiye de 4 saldırı, Tunus, Pakistan ve Kenya olmak üzere toplamda 7 ayrı saldırı düzenlemiştir. Bu saldırılar ile yılları arasında 492 kişi ölmüş, 5894 kişi yaralanmıştır Buna karşın CPOST verilerinde yer almayan, 11 Eylül 2001 de gerçekleşen dört uçaklı intihar saldırısı ile birlikte, yılları arasında El Kaide toplamda 11 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. 102

121 11 Eylül 2001 deki saldırılarda ABD de yaklaşık 3000 kişi yaşamını yitirirken, 6000 den fazla kişi de yaralanmıştır. Buna göre yılları arasında gerçekleştirilen intihar eylemlerinde toplamda yaklaşık 3500 ölü ve 8000 den fazla yaralı verilmiştir yılları arasındaki daha çok güvenlik kuvvetleri (%45.5) hedef alınarak toplam 116 intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir. Sivillere yönelik 100 saldırı gerçekleşirken, politik hedefli 39 saldırı gerçekleşmiştir (Şekil 17a). Bu saldırılarda hedef kesim ile ilişkili olarak saldırı tipleri de değişmektedir. Saldırıların büyük kısmı güvenlik güçlerine yönelik olmakla birlikte en fazla kayıp sivil hedeflere verdirilmiştir (Şekil 17b). (a) (b) Şekil 17: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Saldırı tiplerinin değişmesi ile eylem sonucu verilen kayıpların ölçüsü de değişebilmektedir. Politik hedefli gerçekleşen 39 saldırının 20 si bombalı kemer ile gerçekleştirilen eylemler olmasına karşın, saldırı başına en fazla kayıp uçaklı intihar eylemi sonucunda meydana gelmiştir. Bu yıllar arasında yapılan intihar eylemlerinde CPOST a göre hedef tipleri incelendiğinde; terör örgütlerinin saldırı hedefleri konusunda farklılıklar gösterdikleri görülmüştür. El-Kaide, Hamas, Filistin İslami Cihat gibi örgütler saldırını çoğunlukla sivillere yönelik gerçekleştirirken, Tamil Kaplanları, PKK ve Çeçen direnişçiler ise saldırılarını ilk olarak güvenlik kuvvetlerini hedef alarak gerçekleştirip, ikinci sırada politik hedefli saldırılara yönelmişlerdir. 103

122 Tamil Kaplanları terör örgütü, kuruluş ideolojisi, lider özellikleri, örgüt yapısı ve stratejisi, eylem türleri, kaynak temini bakımından Türkiye de PKK terör örgütü ile benzer özelliklere sahiptir. Ancak Tamil Eelam düzenlediği daha çok politik amaçlı ve doğrudan devlet büyüklerini hedef aldığı suikastler ile diğer terör örgütlerinden ayrılmaktadır (Bal ve Özeren, 2010) yılları arasında intihar eylemlerinin yarıdan fazlası olan % 59.1 i (150 saldırı) bombalı kemer, % 33.9 u (86 saldırı) ise bombalı araç saldırısı olarak gerçekleşmiştir. (Şekil 18a). Elde edilen sonuçlara göre öldürücülük oranı en fazla olan saldırı tipi bomba yüklü araçlar ile gerçekleştirilen eylemler olmuştur (Şekil 19). Pape bu on yıllık dönemde gerçekleştirilen 11 Eylül saldırılarını intihar eylemleri veri tabanına eklemediği için O na göre bu dönemde intihar saldırıları sonucu toplam olarak en fazla kayıp, bombalı araç saldırıları ile olmuştur. (18a-b) Bu saldırılar toplam 1199 kişinin ölümü, kişi yaralanmasına neden olmuştur. İkinci sırada ise bombalı kemer ile gerçekleştirilen saldırılar sonucu 980 kişi ölmüş, 4699 kişi yaralanmıştır. (a) (b) Şekil 18: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları 104

123 Şekil 19: Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Başına Ölüm Etkinliğine Göre Saldırı Tipleri yılları arasında en çok intihar eylemi gerçekleştiren terör örgütlerinden FİC gerçekleştirdiği toplam 29 intihar saldırısının 21 ini, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi 7 saldırısının 6 sını, Hamas 58 saldırısının 42 sini, Tamil Kaplanları 31 saldırısının 16 sını ve PKK 6 saldırısının tamamını bombalı kemer saldırıları şeklinde gerçekleştirmiştir. Buna karşın Çeçen direnişçiler gerçekleştirdikleri 9 intihar saldırısının tamamında ve El-Kaide ise 12 saldırısının 8 inde bombalı araçlar kullanmışlardır. El-Kaide diğer intihar saldırılarının yanında gerçekleştirdiği 4 uçaklı intihar eylemi ile bu yıllar arasında en fazla öldürücülük seviyesine ulaşmıştır yılları arasında gerçekleşen saldırılarda, intihar eylemcisi kimliği önceki yıllara göre değişiklik göstermiştir. CPOST verilerine göre gerçekleşen saldırılarda 204 ü (%73) erkek eylemciler tarafından gerçekleştirilirken, saldırıların 39 u (%14.2) kadın eylemciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Saldırganların 36 sının (%12.8) kimliği saldırıları sonrasında tespit edilememiştir (Şekil20a). 105

124 (a) (b) Şekil 20: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (a) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları İntihar saldırılarında kadınların kullanılması yakın geçmişe sahiptir. Modern dönem intihar saldırıları ile birlikte kadın eylemcilerin kullanımı avantajları neticesinde daha etkin bulunmuş ve yaygınlaşmıştır. PKK ve Tamil Kaplanları CPOST verilerine göre yılları arasında gerçekleştirdikleri intihar saldırılarında kadın eylemcileri en fazla kullanan terör örgütleri olmuştur. PKK bu yıllar içinde gerçekleştirildiği belirlenen 6 intihar saldırısından 3 ünde (%50) ve Tamil Eelam ise 43 saldırıdan 12 sinde (%28) kadın eylemcileri kullanmıştır. Buna karşın El- Kaide nin bu yıllar arasında çoğu erkek olan örgüt mensupları arasında, kadın intihar eylemcisi kullanıp kullanmadığı bilinmezken, Hamas terör örgütünün tüm intihar eylemcileri erkektir. Yine Filistin de İsrail güçlerine karşı eylemler gerçekleştiren gruplardan Filistin İslami Cihat 29 eylemci içerisinde belirlenmiş 2 kadın eylemci (%6.89) ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi 7 eylemci içerisinde 1 kadın eylemci (%14.7) kullanarak kadın eylemcilere az yer veren terör örgütlerinden olmuşlardır. Kendilerine hamile süsü vermeleri, üst aramalarının ve kontrollerinin erkeklere nazaran daha kısıtlı şartlarda gerçekleştirilebilmesi gibi etkenlerden dolayı kadın eylemcilerin bombalı kemer saldırıları ile yaptıkları saldırılar hedefleri üzerinde daha etkili olmuştur. 106

125 Pape oluşturduğu veriler ile eylemcilerin dini kökeni konusunda, özellikle de saldırıların İslami köktencilik ile arasındaki bağlantıyı anlamak açısından çalışmalar yapmıştır. İntihar eylemi gerçekleştiren eylemcilerin dini kimlikleri ile ilgili olarak bu yıllar arasında daha çok dini kimliği bilinmeyen saldırganlar yer almıştır. Bununla birlikte Şii ya da Sünni Müslüman olduğu bilinen ancak bağımsız iki kaynak tarafından resmi olarak teyit edilemeyen eylemciler yüksek sayıdadır. Sri Lanka da ve Hindistan da görülen intihar saldırıları ile Hindu eylemciler Pape in verilerine göre 3. sırada yer almıştır yılları arasında intihar saldırısı gerçekleştiren 279 saldırganın 152 sinin dini kimliği bilinmemektedir. 64 ü müslüman iken, 49 tanesi Hindu dur. Geriye kalanlar ise diğer müslümanlar şeklinde tanımlanan az sayıdaki eylemcidir. Bu yıllar içerisinde etkin tüm terör örgütlerinin mensuplarında dini belirlenememiş eylemciler çoğunluktadır. CPOST projesinde bu yıllar arasındaki PKK ve Tamil Eelam terör örgütü mensubu intihar bombacılarının tamamının dini kimlikleri belirlenememiştir. Bununla birlikte El-Kaide, Hamas ve FİC de müslümanlar büyük çoğunluktadır. Özellikle FİC ve Hamas saldırılarında müslüman köktencilik akımında İslami çerçeve önemlidir. Buna karşın bu yıllarda Tamil Eelam gibi seküler grupların da varlığı ve yarı sosyalist Aksa Şehitleri Tugayı nın intihar eylemleri islami hareketler ile ilişkili olarak intihar saldırılarının tartışmalı olabileceğini göstermiştir yılları arasında eylemlerini gerçekleştiren terör örgütleri mensubu eylemciler mesleki olarak vasıflı kişiler değillerdir. Pape in arşivinde yer aldığı şekliyle terör örgütleri içinde Tamil Kaplanları (43 kişi), PKK (6 kişi) ve El-Kaide (13 kişi) eylemcilerinin tamamının mesleki olarak geçmişleri bilinmemektedir. Çeçen direnişçiler içinde bu yıllar arasında eylem gerçekleştiren sadece 9 saldırgandan bir tanesi vasıflı kişidir. Buna karşın Filistin kökenli terör örgütlerinden FİC ve Hamas öğrenci, vasıflı kişiler ve profesyonel mesleki düzeye sahip eylemcilere sahip olarak diğerlerinden ayrılmıştır. 11 Eylül 2001 de tarihin en önemli intihar saldırıları gerçekleşmiştir. Politik amaçlı olmasının yanında binlerce sivilin yaşamını kaybettiği 107

126 saldırılarda aynı gün dört ayrı yolcu uçağı kaçırılarak kullanılmıştır. Toplamda 19 korsanın gerçekleştirdiği ilk saldırıda, Amerikan Havayollarına ait 11 sefer sayılı uçağı, yola çıkmasının ardından 2 eylemcinin kontrolü ele geçirmesiyle kaçırılmıştır. Boeing 767 tipi uçak sabah saat 08:46 da Dünya Ticaret Merkezi kuzey kulesine 700 km hızla çarpmıştır. Eylemciler içindeki bir diğer grup ise on dakikalık arayla 175 sefer sayılı uçağı ele geçirmişler ve uçak 870 km hızla güney kuleye çarpmıştır. Bu sırada uçakta 65 yolcu ile birlikte mürettebatın hepsi ölmüştür. Kulelere çarpan ikinci uçağın ardından kulenin tamamının çökmesiyle bina ve çevresinde bulunan toplam 2000 e yakın kişi yaşamını yitirmiştir. 77 sefer sayılı diğer bir grubun kaçırdığı uçak 850 km hızla ABD Savunma Bakanlığı Pentagon a çarpmıştır. 64 yolcu ve mürettebatla birlikte, binada çalışan toplam 125 askeri ve sivil personel ölmüştür. Dördüncü uçak United 93 ise Pentagon a olan saldırıdan yarım saat sonra asıl hedefinin ABD Kongre binası olduğu halde, Washington un 240 km kuzey doğusuna düşmüştür. Saldırıda Dünya Ticaret Merkezi nin tamamı ile birlikte 25 bina kullanılamaz hale gelerek hasar görmüştür. (terörtakvimi [web], 2001) (objektifhaber [web], 2011). Gerçekleşen saldırılarda uçak yolcuları ile birlikte toplam 2996 kişi yaşamını yitirmiştir (Halatçı, 2006). 11 Eylül saldırılarından sonra intihar saldırılarının etkin gücünün fark edilmesi ile yankıları artmış ve saldırı sayıları artmıştır. 11 Eylül 2001 tarihinden sonra intihar saldırıları en çok İsrail-Filistin çatışmasında Filistinliler tarafından yoğun olarak kullanılmış, 2002 yılı bu saldırıların 1993 ten bu yana zirve yaptığı yıl olmuştur. Bu mücadeleler süresince İsrail ve Filistin de gerçekleşen intihar saldırıları neticesinde toplamda 211 kişi hayatını kaybetmiştir yılına gelindiğinde işgal altındaki Irak ta, özellikle başkent Bağdat ta Amerikan güçlerine karşı gerçekleştiren ve bombacının kimliği teyit edilemeyen veya üstlenilmeyen 22 intihar saldırısı fazlaca yer tutmuştur. Böylece Irak ta Sunni isyancı gruplardan Ensar El-Sunna nın 5 intihar saldırısı ile yine isyancı gruplardan Ensar El İslam ve Cemaat El Tevhid Vel Cihad isimli grupların üstlendiği birer saldırılar ile birlikte 2003 yılında 108

127 sadece Irak ta 29 intihar saldırısı gerçekleşmiş, sivil ve asker toplam 186 kişi hayatını kaybetmiştir. Çoğunlukla güvenlik güçleri hedefli bu saldırıların % 86.2 si bombalı araç saldırısı şeklinde gerçekleşmiştir. %13.8 i ise bombalı kemer saldırıları şeklindedir. Rus-Çeçen mücadelesinde 2000 li yıllar ile birlikte baş gösteren intihar saldırıları 2003 e gelindiğinde daha etkin şekilde kendisini göstermeye başlamıştır yılında 8, 2001 yılında 2, 2002 yılında 2 ve 2003 yılında ise 9 olmak üzere, dört yıl içinde toplam 21 intihar saldırısı gerçekleşmiş ve bu saldırılarda 320 kişi hayatını kaybetmiş, 1020 kişi yaralanmıştır yılları arasında İsrail de Hamas ın üstlendiği 29 intihar saldırısının 28 i sivillere yönelik olmuştur. Bunların en ses getirenlerin birisi 1 Haziran 2001 tarihinde Tel Aviv bölgesinde bir gece kulübünde gerçekleştirilen intihar saldırısıdır. Bu eylemde 20 sivil hayatını kaybetmiş, 108 kişi yaralanmıştır Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırıları 2004 yılından itibaren günümüze kadar olan süreç intihar saldırılarının yoğun şekilde gerçekleşmeye devam ettiği dönemdir. CPOST verilerine göre bu dönemde tüm dünyada toplam 3454 intihar saldırısı gerçekleşmiştir. 35 ten fazla ülkede vuku bulan bu intihar saldırılarında toplam kişi hayatını kaybetmiş, kişi yaralanmıştır. Gerçekleşen saldırılarda, saldırı başına ölüm sayısı 8.7 iken, yaralı sayısı 21.7 dir. Bu yıllar arasında en fazla sayıda saldırı sırasıyla 2007, 2014, 2008, 2013 ve 2005 yıllarında olmuştur. Saldırıların zirve yaptığı 2007 yılında dünya genelinde 488 saldırıda 4839 kişi yaşamını kaybetmiş, kişi ise yaralanmıştır (Şekil 21). 109

128 Şekil 21: Arasında Dünyada Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı 2004 yılından itibaren günümüze kadar olan son 11 yıllık süreçte intihar saldırılarının yoğun olarak görüldüğü ülkelerin gündeme gelmesiyle, bu ülkelerde faaliyet gösteren aktif terör örgütleri daha çok tanınmaya başlamıştır. Saldırılar 2003 yılı öncesinde daha çok İsrail ve Filistin bölgesinde görülürken, 2003 yılında başlayan bir ivme ile Irak 2015 yılına dek intihar saldırılarının merkezi olmuştur yılları itibariyle Irak ta toplamda 1632 intihar saldırısı gerçekleşmiş, bu saldırılarda tam kişi yaşamını yitirmiştir (Şekil 22). 110

129 Şekil 22: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Ülkeler 111

130 Bu dönemdeki saldırıların büyük kısmı Iraklı isyancılar tarafından ABD güçleri ve müttefiklerine karşı gerçekleştirilirken, bir kısmı da Iraklı isyancılar ve hükümet güçleri arasında gerçekleşmiştir. İkinci sırayı Afganistan da ABD güçlerine karşı mücadeleler oluşturmaktadır. Aynı şekilde Pakistan da ABD güçlerine karşı gerçekleştirilen saldırılar bu yıllar arasında önemli yer tutmuştur (Şekil 23). Şekil 23: Yılları Arasında İntihar Saldırılarının Gerçekleştiği Mücadele Alanları Saldırılar 2005 ve 2007 yılları arasında ciddi artış göstermiştir. Bu yıllar arasında gerçekleşen 740 saldırıda toplamda 7671 kişi hayatını kaybetmiştir. Irakta intihar saldırılarına başvuran terör grupları arasında az veri edinimi neticesinde bilinemeyen gruplar ön sıradadır. 112

131 Bununla birlikte Irak İslam Devleti, Irak El Kaidesi, Irak Şam İslam Devleti, İslam Devleti ve Ensar El Sunna intihar bombacılığında önde gelen gruplar arasındadır. El-Kaide bağlantılı kurulan bu örgütlerin başta ABD güçleri olmak üzere ve müttefiklerine karşı, ayrıca Irak hükümetine karşı şeriat ve halifelik çatısını oluşturmak adına intihar saldırıları gerçekleştirmişlerdir. CPOST a göre Afganistan da 2002 yılı itibariyle ortaya çıkan intihar saldırıları 2015 yılına kadar hızla devam etmiştir. Saldırılarda ilk sırayı verilerin bağımsız kaynaklar tarafından teyit edilememesi nedeniyle bilinmeyen gruplar almıştır. Bunun dışında ikinci sırayı alan saldırılar Afganistan da Taliban isyancılarının ABD güçlerine karşı gerçekleştirdikleri bombalama eylemleridir (Şekil 24). 113

132 Şekil 24: Yılları Arasında İntihar Saldırıları Gerçekleştiren Gruplar 114

133 Afganistan da 2006 yılından başlamak üzere 2015 yılına kadar saldırıların sayısı artmış, sadece 2007 yılında 135 saldırı gerçekleşmiştir. Bu yıl 594 kişinin ölümü ile en fazla kaybın verildiği yıl olmuştur yılları arasında saldırılar başta Taliban tarafından gerçekleştirilmiş ve 573 saldırı neticesinde 2418 kişi hayatını kaybetmiştir. Saldırıların yüzde 80 i güvenlik kuvvetleri hedef alınarak gerçekleştirilirken, sivillere yönelik saldırılar az sayıdadır. Daha çok bombalı araç saldırıları ve bombalı kemer ya da yelek kullanılarak gerçekleşen saldırılarda, çok az sayıda (%0.4) kadın eylemci kullanılmıştır. Afganistan da gerçekleşen saldırılarda yaklaşık %37.8 inin kimliği belirlenememiştir. Afganistan da intihar operasyonlarının yaklaşık %60 ı erkek eylemciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Pakistan da ise intihar saldırıları 2004 yılı itibariyle hız kazanmış, 2015 yılı Şubat ayına dek aralıksız devam etmiştir. Bu yıllar içerisinde 2009 yılı 80 saldırı ile en fazla eylem gerçekleşen yıldır yılları arasında Pakistan da gerçekleşen toplam 396 saldırıda 4703 kişi yaşamını yitirmiştir. Saldırılar Pakistanlı isyancıların ABD güçleri ve müttefiklerine karşı gerçekleşmiştir. Saldırıların büyük kısmı resmi makamlarca bilinemeyen gruplar tarafından gerçekleşmekle birlikte, Tehrik-i Taliban Pakistan, Laşkare Cangvi El-Almi, Taliban (Pakistan) ve Cundullah isimli gruplar saldırılarda başı çekmiştir. Saldırıları gerçekleştirenin bilinmediği gruplardan sonra en fazla 116 saldırı ile Tehrik-i Taliban Pakistan isimli grup gelmiştir. Daha çok güvenlik kuvvetlerinin hedef alındığı 245 saldırıda 2149 kişi hayatını kaybetmiştir. Diğer saldırılar eşit sayıda, 75 er politik amaçlı ve sivillerin hedef alındığı saldırılar olmuştur. Saldırılarda bombalı araç kullanımı ve kemer kullanımı eşit sayıda gerçekleşmiş, bu saldırılar yakın sayıda kayıplara neden olmuştur. Saldırıların %64 ü erkek eylemciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Buna karşın CPOST verilerine göre saldırganların %34.2 sinin kimliği belirlenememekle birlikte %1.7 si kadın eylemci olarak bilinmektedir. Bu yıllar arasında Pakistan da sadece 7 intihar saldırısının kadın eylemci tarafından gerçekleştiği kaydedilmiştir. Suriye de 2006 yılı ile başlayan intihar saldırıları 2011 yılı itibariyle seri hale gelmiş, 2004-Şubat 2015 arasında toplamda 94 intihar saldırısı 115

134 gerçekleşmiştir. Bu saldırılarda 1302 kişi ölmüş, 2345 kişi de yaralanmıştır. En fazla saldırı sayısı 2013 yılı içinde 37 adet olarak kaydedilmiştir. Saldırılar Suriye de isyancılar ve yerel hükümet ve müttefikleri arasında gerçekleşmiştir. Buna göre 51 saldırı daha çok kökeni bilinmeyen gruplarca gerçekleştirmiş, bunların dışında Nusret Cephesi ve İslam Devleti Suriye de toplam 37 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Saldırı niteliği göz önüne alındığında IŞİD i diğer örgütlerden ayıran özelliği ABD koalisyon güçlerine karşı alışılagelmiş silah ve taktikler yerine daha çok bomba yüklü araçlar kullanmalarıdır (terororgutleri [web], 2015) yılı itibariyle Somali de ortaya çıkan El Şebab, radikal İslamcılığın yanında Somali milliyetçisi düşüncelere de sahip, 2006 yılında Etiyopya kuvvetleri tarafından dağıtılıp parçalara ayrılan İslami Mahkemeler Birliği kökenli bir terör örgütüdür. Somali de Federal Geçiş Hükümetini yıkma düşüncesiyle 2007 yılı itibariyle başladığı intihar saldırılarını günümüze kadar sürdürmüş yeni nesil terör örgütlerindendir (terororgutleri [web], 2015). CPOST verilerine göre El Şebab 2007-Şubat 2015 arasında toplam 47 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Somali ve Etiyopya güçlerine karşı gerçekleştirilen bu saldırılar neticesinde 467 kişi yaşamını yitirmiş, 537 kişi de yaralanmıştır. Örgüt saldırılarının %98 ini güvenlik kuvvetleri ve politik hedeflere yönelik gerçekleştirmiştir. Bu yıllar arasında sivillere yönelik sadece bir saldırı bulunmaktadır. Saldırıların %70 i bombalı araç saldırıları şeklinde gerçekleşirken, kalanlar ise bombalı kemer taşıyan canlı bomba saldırıları şeklindedir. Somali de isyancılar ve Etiyopya ve müttefikleri arasında gerçekleşen mücadelede intihar saldırıları 2006 yılı ile hız kazanmıştır yılları arasında toplamda 71 intihar saldırısı gerçekleşmiş, bu saldırılarda toplamda 651 kişi yaşamını yitirmiş, 810 kişi de yaralanmıştır. Saldırıların en fazla olduğu yıl 15 saldırı ile 2013 olmuştur. Toplamda 48 saldırısı ile El-Şebab silahlı örgütü listede ön sıradadır. 19 saldırısı ile kökeni bilinmeyen gruplar ikinci sıradadır. Saldırıların çoğu %53.3 ü güvenlik güçleri hedef alınarak gerçekleşirken, %45.1 i politik hedefli olarak gerçekleşmiştir. Toplamda

135 saldırının 50 si bombalı araç saldırıları olarak gerçekleşmişken, 21 i ise bombalı kemer saldırıları şeklinde gerçekleşmiştir. İntihar eylemlerini gerçekleştiren eylemcilerin %64.9 unun yani 50 saldırganın cinsiyeti bilinmezken, 23 ünün erkek eylemci oldukları belirlenmiştir. Irak ta intihar saldırıları gerçekleştiren, geçmişte IŞİD in öncül grupları arasında yer alan olarak ortaya çıkan Irak El Kaidesi yalnızca yılları arasında 102 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Irak ta ABD güçlerine ve müttefiklerine yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar neticesinde toplamda 1017 kişi ölmüş, 2182 kişi yaralanmıştır. Saldırıların %66.7 si güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşirken, %23.5 ü politik hedeflere yönelik gerçekleşmiştir. %9.8 i ise sivillere yönelik olmuştur. Irak El Kaidesi saldırılarının %75 ini bomba yüklü araçlar kullanarak gerçekleştirmiştir. Irak El Kaidesi nin devamında gelen Irak İslam Devleti, yılları arasında Irak ta intihar saldırıları gerçekleştiren grupların başında gelmektedir. Toplamda 103 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Bu saldırılar ile toplamda 1377 kişi yaşamını yitirmiş, 3955 kişi yaralanmıştır. Saldırıların büyük kısmı Iraklı isyancılar ile ABD güçleri ve müttefiklerine karşı gerçekleşirken, sadece 7 saldırı Iraklı isyancılar ve Irak hükümeti arasında gerçekleşmiştir. Saldırıların %65 i güvenlik güçlerine yönelik iken, %18.5 i sivillere, %16.5 i politik hedeflere yönelik gerçekleştirmiştir. Saldırıların % 58.3 ünde bombalı araç kullanılırken, %40.8 inde bombalı kemer taşıyan canlı bombalar kullanılmıştır. Irak İslam Devleti yeni örgüt düzenlemesi ile birlikte saldırılarında bombalı kemer kullanımına da ağırlık vermiştir. Eylemcilerin 52 si erkek iken, 44 eylemcinin kimliği bilinememiştir. Bununla birlikte sadece 8 kadın eylemci kaydedilmiştir. Irak El Kaidesinden farklı olarak Irak İslam devleti kadın eylemci kullanımını artırmıştır. Diğer örgütlerde olduğu gibi iki bağımsız kaynaktan doğrulamaya rağmen, az veri elde etme neticesinde resmi kaynaklarca teyit edilemediği için eylemcilerin çoğunun dini kimliği, eğitim ve mesleki geçmişleri bilinmemektedir yılında IŞİD adını alan Irak İslam Devleti 2014 yılı itibariyle ismini İslam Devleti olarak değiştirmiş, CPOST verilerine göre de 2014 yılında toplam 47 intihar saldırısı gerçekleştirmiştir. Daha çok Irak ta hükümet 117

136 ve müttefiklere karşı gerçekleştirilen saldırılar olmak üzere, Suriye de meydana gelen saldırıların 38 i bomba yüklü araçlar ile gerçekleşmiştir. Gerçekleşen intihar saldırılarında eylemcilerin 36 sı erkek iken, 12 eylemcinin cinsiyeti belirlenememiştir. Eylemcilerin büyük kısmının dini, mesleki ve eğitimsel geçmişleri bilinmemektedir. Güvenlik güçlerine yönelik 64 saldırı gerçekleşirken, ikinci sırayı 24 saldırı ile siviller almıştır. Tüm saldırıların %84 ü bombalı araç saldırısı şeklinde gerçekleşmiş, ikinci sırayı bomba taşıyan eylemciler almıştır. Buna karşın en fazla ölüm oranı bomba taşıyan eylemcilerin gerçekleştirdiği saldırılarda görülmüştür. Suriye de gerçekleşen saldırılarda intihar bombacılarının %64 ünün kimliği belirlenememiştir. Bunun dışında %32.7 si erkek eylemcilerdir. Toplamda kimliği belirlenebilen 3 kadın eylemci kullanılmıştır. Bu dönemde Sri Lanka da 2009 yılına kadar intihar saldırıları devam etmiştir yılında 11 intihar saldırısı ile 77 kişi hayatını kaybetmiştir. Belirtilen dönemde gerçekleşen toplam 25 intihar saldırısında 286 kişi hayatını kaybetmiş, 757 kişi yaralanmıştır. Hindistan ve Sri Lanka güçlerine karşı gerçekleştirilen mücadelede Tamil Kaplanları 15 saldırı gerçekleştirmiş, kökeni teyit edilemeyen grupların gerçekleştirdiği saldırılar ise ikinci sırada gelmiştir. Saldırıların 17 si güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşirken, 6 sı politik hedefli, 2 si sivillere yönelik gerçekleşmiştir. Saldırıların 12 si bomba yüklü hayvan, tekne, motorsiklet ile 9 u bombalı kemer saldırısı ve 4 ü bombalı araç saldırısı şeklinde gerçekleşmiştir. Buna karşın en fazla kayıp bombalı araç saldırıları ile verilmiştir. Yüksek oranda kadın eylemcinin bulunduğu saldırılarda 12 erkek eylemci ile birlikte 9 kadın eylemci yer almıştır. Buna karşın 9 eylemcinin kimliği belirlenememiştir. Taliban, yılları arasında gerçekleştirdiği 572 intihar saldırısı ile sadece Afganistan da 2415 kişinin ölümüne, 5822 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Taliban 2004 yılı itibariyle hız kazandırdığı intihar saldırılarını 2015 yılına kadar devam ettirmiştir. Gerçekleştirdiği eylemlerde saldırı başına ölen kişi sayısı 4.2 iken, yaralı sayısı 10.2 dir. Taliban saldırılarının %85 ini güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirirken, %12.4 ünü politik hedeflere, %2.6 sını sivillere yönelik gerçekleştirmiştir. 118

137 Güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşen 486 intihar saldırısı toplamda 1886 kişinin ölümüne, 71 politik hedefli saldırı da 407 kişinin ölümüne neden olmuştur. Taliban yılları arasında saldırılarının %52.8 ini bombalı araç, %37.4 ünü bombalı kemer şeklinde gerçekleştirmiştir. Saldırılarda eylemcilerin %69.4 ü yani 406 sı erkek iken, yalnızca 2 eylemci kadın olarak belirtilmiştir. Bunun dışında kalan 177 eylemci yani %30.3 lük kısmı kimliği belirlenememiş eylemcilerdir. Toplamda 585 eylemcinin 581 inin dini kimliği bilinmemektedir. Yalnızca 4 ü Müslüman olarak kaydedilmiştir. Ayrıca eylemcilerin hemen hepsinin mesleki geçmişi ile birlikte, eğitim geçmişleri de bilinememektedir. Tehrik-i Taliban Pakistan terör örgütü, Pakistan da ABD güçleri ve müttefiklerine yönelik gerçekleştirdiği 117 intihar saldırısı ile 1544 kişinin ölümüne sebep olmuştur itibariyle başlayan saldırılar günümüze kadar devam etmiştir. Saldırıların %71.2 si güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşirken, %15.3 ü sivillere, 13.6 sı politik hedeflere yönelik gerçekleşmiştir. Grup saldırıların %47.5 ini bombalı araç saldırısı şeklinde gerçekleştirirken, %44.1 i bombalı kemer saldırıları şeklinde gerçekleşmiştir. Eylemcilerin hemen hepsinin dini kimliği, mesleki ve eğitim geçmişleri bilinmemektedir yılında dünyada intihar saldırıları tüm vahşetiyle yıkıcı bir yöntem olarak kullanılmaya devam etmektedir. Ocak ve Şubat aylarındaki 2 aylık süreçte gerçekleşen 73 saldırının 30 u Irak ta meydana gelirken, Afganistan (13), Nijerya (13) ve Pakistan (4) intihar saldırılarında ön sıralarda yer almışlardır. Saldırıların büyük kısmı teyit edilemeyen gruplar tarafından meydana getirilirken, IŞİD, Taliban ve El Şebab bu saldırıları üstlenen gruplar arasında öndedir. Ocak-Şubat aylarında gerçekleşen 73 saldırıda 552 kişi yaşamını yitirirken, 1074 kişi yaralanmıştır. CPOST araştırmasına göre 1993 ten itibaren 2004 yılına kadar intihar eylemlerinde en fazla bombalı kemer saldırıları kullanılmış iken Şubat ayı arasını kapsayan dönemde ilk sırayı bombalı araç saldırıları almıştır. Tüm dünyada gerçekleşen 3454 intihar saldırısının, 2025 i araç bombalı saldırılar olarak gerçekleşirken, bombalı kemer saldırıları sayısı 119

138 1217 dir. Sayısının fazlalığı ile birlikte kayıp oranı bombalı araç saldırılarında etkinliği neticesinde fazla olmuştur (%58,6). Bu saldırılar sonucu kişi ölürken, kişi yaralanmıştır. Saldırı başına ölen kişi sayısı 8.4 tür bombalı kemer saldırısında (%35.2) toplamda kişi hayatını kaybederken, kişi de yaralanmıştır. Bu eylem tipinde saldırı başına ölen kişi sayısı 9.8 olarak belirtilmiştir ki bu da bombalı kemer saldırısının ölüm etkinliğinin araç bombalı saldırılara göre fazla olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte motorsikletler, canlı hayvan, tekne gibi vasıtalar aracılığı ile gerçekleştirilmiş 157 intihar saldırısı da bulunmaktadır. Son 10 yıllık süreçte tüm dünyada intihar saldırıları modern çağın savaş biçimi, başka bir deyişle de savaşma taktiği olarak adlandırılmaktadır. Bu yıllar arasında intihar saldırılarının %67.2 si güvenlik güçlerine yönelik düzenlenirken, ikinci sırayı sivillere yönelik saldırılar %18.5 oranında almıştır. Politik saldırılar % 14 ile üçüncü sırada gerçekleştirilmiştir (Şekil 25a). (a) (b) Şekil 25: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları 2004-Şubat 2015 arasında sivillere yönelik gerçekleşen saldırıların çoğu saldırıların üstlenilmediği, bilinmeyen örgütler tarafından gerçekleşmiştir. Buna karşın terör örgütleri içerisinde sivillere yönelik 120

139 saldırıları ile IŞİD, başta Irak olmak üzere Suriye de eylem gerçekleştiren örgütlerdendir yılları arasında saldırıların yarısından fazlası (%58.7) bombalı araç saldırıları şeklinde gerçekleşirken, ikinci sırayı bombalı kemer taşıyan eylemciler (%35.2) almıştır. Gerçekleşen saldırıların % 5.7 si diğer saldırı tiplerinin kullanıldığı eylemlerdir. Bunlar hayvanlara bomba yüklenerek, teknelere ve motorsiklet ile gerçekleşen bombalı saldırılar şeklinde gerçekleşmiştir. Bu yıllar arasında bir de uçaklı intihar saldırısı gerçekleşmiştir (Şekil 26a). (a) (b) Şekil 26: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları yılları arasında saldırılarında bombalı kemeri en fazla kullanan grup, yine en fazla saldırı sayısına sahip grup olan Taliban olmuştur. Saldırılarının yaklaşık yarısı bombalı kemer saldırıları şeklinde gerçekleşmiştir. İkinci olarak Tehrik-i Taliban Pakistan gerçekleştirdiği saldırıların çoğunda bombalı kemer kullanmıştır. Bomba yüklü araç kullanımında da Taliban 303 saldırı ile bu yıllar arasında intihar eylemlerinin yarıdan fazlasını gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte ikinci sırayı Irak El Kaidesi almıştır. Bomba yüklü araç kullanan diğer bir örgüt ise IŞİD olmuştur. Ocak 2004 Şubat 2015 arasında intihar saldırılarında, eylemcilerin cinsiyetlerine dair CPOST taki verilere göre, bombacıların yarıya yakını 121

140 patlama neticesinde kimliği bağımsız kaynaklar tarafından teyit edilmeyen kişilerden oluşmaktadır. Buna karşın %47.5 i erkek olarak belirlenmişken, %3.3 ü kadın eylemcidir (Şekil 27a). (a) (b) Şekil 27: (a) Yılları Arasındaki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları yılları arasındaki eylemcilerin büyük çoğunluğunun dini kimliği CPOST tarafından belirlenememiştir. Bunun yanında dini durumu belirlenenler ise daha çok müslüman ve hindudur. Eylemcilerin iş ve mesleki yaşamları ile ilgili olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi büyük çoğunluğu hakkında net bilgiler edinilememiştir. Bu yıllar arasında eylem gerçekleştiren yaklaşık 3600 eylemcinin 3553 ünün mesleki geçmişi belirlenememiştir. Bunun yanında profesyonel işe sahip 22 eylemci, çok az sayıda öğrenciden ve işsiz kişilerden oluşan bir eylemci grubu vardır. Kadın eylemcilerin kullanımı örgütler arasında belirgin şekilde değişebilmektedir yılları arasında eylemlerinde kadınları kullanan terör örgütleri başında Irak ta aktif örgütlerden Irak İslam Devleti belirlenebilen 8 kadın eylemci ile saldırılarını gerçekleştirmiştir. İkinci olarak Tamil Kaplanları bu yıllar arasında tespit edilmiş 4 kadın eylemci ile El Şebab 3 kadın eylemci ile saldırılarını gerçekleştirmişlerdir. Buna karşın en fazla intihar saldırısı gerçekleştiren örgütlerin başında gelen Taliban ın bu yıllar 122

141 arasında belirlenebilen 2 kadın eylemci ile saldırılarını gerçekleştirdiği belirtilmiştir Yılları Arasında Türkiye de Meydana Gelen İntihar Saldırıları Türkiye de Şubat 2015 arasında 25 intihar saldırısı meydana gelmiştir. Siviller ve güvenlik kuvvetleri dahil toplamda 111 kişinin öldüğü saldırılarda, 1002 kişi de yaralanmıştır. Saldırı başına düşen ölüm oranı 4.4 kişi iken, yaralı oranı 40.1 dir (CPOST [web], 2015). Pape in arşivinde yer aldığı üzere gerçekleşen 25 saldırının, 11 i herhangi bir grubun üstlenmediği ve bağımsız iki kaynak tarafından doğrulanamamış gruplar tarafından gerçekleşmiştir. Teyit edilemeyen bu saldırıların PKK ve DHKP-C terör örgütleri tarafından yapıldığı değerlendirilmektedir. İkinci sırada Türkiye de gerçekleştirdiği 8 intihar saldırısı ile PKK yer alırken, 4 er intihar saldırısı ile El Kaide ve DHKP-C son sıradadır. CPOST istatistiklerine göre Türkiye de gerçekleşen intihar saldırılarının 15 i güvenlik güçlerine yönelik gerçekleşirken, sivil ve politik hedefli 5 er saldırı gerçekleşmiştir (Şekil 28a-b). Bu saldırıların 20 si bombalı kemer ya da yelek taşıyan eylemcilerce gerçekleşirken, 4 ü bomba yüklü araçlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir (Şekil 29a-b). Türkiye El Kaide si tarafından bomba yüklü araçlarla İstanbul da gerçekleştirilen saldırılar tek seferde en çok zayiat verdiren yüksek ölümcüllük oranına sahip eylemler olması ile dikkat çekmektedir. 123

142 (a) (b) Şekil 28: Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Hedef Tipleri (b) Hedefe Bağlı Ölüm Oranları Gerçekleştirilen intihar eylemlerinde hedeflerin % 60 ının güvenlik kuvvetleri, % 20 sinin politik hedefler, % 20 sinin sivil hedefler olmasına rağmen ölümlere bakıldığında % 63 ünün politik ve sivil şahıslar olması dikkat çekicidir. Saldırıların yarısından fazlasının güvenlik güçlerine yönelik olmasına rağmen kayıpların yaklaşık üçte birinin resmi şahıslar olması saldırılardan çoğunlukla sivillerin zarar gördüğünü göstermektedir. (a) (b) Şekil 29: (a) Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Saldırı Tipleri (b) Saldırı Tipine Bağlı Ölüm Oranları 124

143 Şekil 29 da görüldüğü gibi Türkiye de meydana gelen saldırıların ezici bir çoğunluğu bombalı kemer ile gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen ölümlerin yarısından fazlasının sorumlusu bombalı araçlı intihar eylemleridir. Bu da bomba yüklenmiş araçların hedeflere daha fazla zayiat verdirdiğini ve büyük bir yıkıma sebep olduğunu göstermektedir. Şubat 2015 e kadar CPOST ta yer alan saldırılarda Türkiye de 12 erkek ve 9 kadın eylemcinin yer aldığı tespit edilmiştir. Bunlara ek olarak kimliği belirlenemeyen 4 eylemci de bulunmaktadır (Şekil 30a-b). (a) (b) Şekil 30: (a) Yılları Arasında Türkiye deki İntihar Saldırılarında Eylemcilerin Cinsiyeti (b) Saldırılarda Cinsiyete Bağlı Ölüm Oranları Saldırganların büyük kısmının az veriye ulaşılma nedeniyle dini kimliği belirlenememiş, bununla birlikte sadece Şii ya da Sünni Müslüman olduğu bilinebilen eylemciler de bulunmaktadır. Eylemcilerin eğitim seviyeleri ile alakalı büyük kısmı CPOST ta teyit edilmiş veriler yer almadığından eğitim seviyeleri bilinmemektedir. Türkiye de 1996 yılına kadar intihar saldırısı görülmemiştir yılında intihar eylemlerine başlayan PKK terör örgütünün gerçekleştirdiği saldırılarını örgütün kırsaldaki etkisini kaybettiği ve Türkiye Cumhuriyeti nin ülke içi ve sınır ötesinde icra ettiği başarılı operasyonlarla eylemsizlik sürecine girdiği zamanlarda yaptığı tespit edilmiştir. Bu dönemlerde hem varlığını devam ettirmek, hem de örgüt mensupları ile destekçilerinin 125

144 motivasyonunu sağlamak adına intihar saldırılarına başvurduğu bilinmektedir. Ayrıca 1999 yılı örgüt başının yakalanmasıyla birlikte ülkede eylemlerin ciddi yükseliş gösterdiği ve saldırılarının en yoğun gerçekleştirildiği yıl olmuştur (Şekil 31). Şekil 31: Arasında Türkiye de Meydana Gelen İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı Türkiye deki intihar saldırılarından ikinci sırada sorumlu olduğu değerlendirilen DHKP-C terör örgütü de yine küçülme ve yok olma tehlikesi sebebiyle eylemlerini gerçekleştirmiştir. Yasal ve yasadışı faaliyet gösterdiği alanlarda istediği sonuçlara ulaşamadığı ve mevcut kanalların tıkandığını hissettiği dönemlerde, bazen de varlığını kamuoyuna yeniden hatırlatmak için intihar saldırılarına giriştiği bilinmektedir. Türkiye de intihar saldırılarının en fazla yaşandığı dönem olan Haziran 1996-Kasım 2003 arasında toplam 17 intihar saldırısı gerçekleşmiştir. Türkiye de ilk intihar saldırısı da bu dönemde 30 Haziran 1996 yılında PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiştir. Zilan kod adlı PKK mensubu 24 yaşındaki Zeynep Kınacı adlı kadın teröristin Tunceli ilinde kendine hamile süsü verip bayrak töreni yapan askerlerin arasına girerek kendini patlatması sonucu 8 ordu mensubu hayatını kaybetmiş, 29 u da yaralanmıştır (Haberinadresi [web], 2014). 126

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ 15-20 Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ A. Programın Amaç ve Gerekliliği 11 Eylül gününden beri "terör" daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. YAZAR HAKKINDA... v SÖZE BAŞLARKEN...vii İÇİNDEKİLER... xv KISALTMALAR LİSTESİ...xxi GİRİŞ... 1

İÇİNDEKİLER. YAZAR HAKKINDA... v SÖZE BAŞLARKEN...vii İÇİNDEKİLER... xv KISALTMALAR LİSTESİ...xxi GİRİŞ... 1 İÇİNDEKİLER Küresel Terörizmin Yeni Yüzü Canlı Bombalar YAZAR HAKKINDA... v SÖZE BAŞLARKEN...vii İÇİNDEKİLER... xv KISALTMALAR LİSTESİ...xxi GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KÜRESELLEŞME ÇAĞININ TEHDİTLERİ VE

Detaylı

1. Kavramsal Olarak Terör ve Terörizm...74 A. Tarihsel Süreç İçerisinde Değişen Anlam...76

1. Kavramsal Olarak Terör ve Terörizm...74 A. Tarihsel Süreç İçerisinde Değişen Anlam...76 İçindekiler Giriş...1 Birinci Bölüm: Etnisite ve Milliyetçilik...9 1. Kavramsal Boyut...10 A. Etnisite, Etnik Grup ve Etnik Kimlik...11 B. Millet ve Milliyetçilik...17 2. Kuramsal Tartışmalar...23 A. İlkçi

Detaylı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN i 1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Ömer Faruk GÖRÇÜN ii Yayın No : 2005 Politika Dizisi: 1 1. Bası Ağustos 2008 - İSTANBUL ISBN 978-975 - 295-901 - 9 Copyright Bu kitabın bu basısı

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ NİN SURİYE KRİZİNDEKİ TUTUMU... 1 Giriş... 1 1. BM Organı Güvenlik Konseyi nin Temel İşlevi ve Karar Alma Sorunu...

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ Ünite 4 Doç. Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN Türkiye deki kamu politikası belgelerinin tanıtılması amaçlanmaktadır. Kamu politikası analizinde görüş alanında olması gereken politika belgeleri altı başlık altında

Detaylı

Siber Savaş ve Terörizm Dr. Muhammet Baykara

Siber Savaş ve Terörizm Dr. Muhammet Baykara SİBER GÜVENLİK Siber Savaş ve Terörizm Dr. Muhammet Baykara 1 3 İçindekiler Siber Uzay: Küresel Bir Alan Siber Uzaya Artan Bağımlılık Siber Tehditler, Siber Suçlar, Siber Terörizm Devlet Destekli Siber

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları ( 02-04 Kasım 2016, İstanbul ) Bilindiği üzere ulus-devlet modern bir kavramdır

Detaylı

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ

MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ MEVLÜT GÖL KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA ANAYASA BAŞLANGIÇLARININ SEMBOLİK VE HUKUKİ DEĞERİ İÇİNDEKİLER TAKDİM...VII ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER... XI KISALTMALAR... XVII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM Başlangıç Kavramı

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADINLARA DESTEK MEKANİZMALARI ONLİNE KİTAPÇIĞI Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Gençlik Topluluğu 2015-2016 İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Kadın Dostu Akdeniz Projesi 3. Projenin

Detaylı

1 1. BÖLÜM ASKERLİKTE ÖZELLEŞTİRMENİN TARİHİ

1 1. BÖLÜM ASKERLİKTE ÖZELLEŞTİRMENİN TARİHİ İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... iii KISALTMALAR...xiii TABLOLAR LİSTESİ... xv ŞEKİLLER LİSTESİ... xvii GİRİŞ... 1 1. BÖLÜM ASKERLİKTE ÖZELLEŞTİRMENİN TARİHİ 1.1. ANTİK VE ORTA ÇAĞ... 9 1.1.1. Antik Çağ... 9 1.1.2.

Detaylı

Terörle Mücadele Mevzuatı

Terörle Mücadele Mevzuatı Terörle Mücadele Mevzuatı Dr. Ahmet ULUTAŞ Ömer Serdar ATABEY TERÖRLE MÜCADELE MEVZUATI Anayasa Terörle Mücadele Kanunu ve İlgili Kanunlar Uluslararası Sözleşmeler Ankara 2011 Terörle Mücadele Mevzuatı

Detaylı

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... İçindekiler ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... 5 I.1. Arnavutluk Adının Anlamı... 5 I.2. Arnavutluk Adının Kökeni... 7 I.3.

Detaylı

Amerika Birleşik Devletleri İstihbarat Topluluğu na Genel Bir Bakış. Doç. Dr. Ahmet KOLTUKSUZ

Amerika Birleşik Devletleri İstihbarat Topluluğu na Genel Bir Bakış. Doç. Dr. Ahmet KOLTUKSUZ Amerika Birleşik Devletleri İstihbarat Topluluğu na Genel Bir Bakış Gündem 1. Genel Yapı, İstihbarat Topluluğu 2. Ulusal İstihbarat Direktörlüğü 3. Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Yönetim Ofisi (Office

Detaylı

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT Zeytin Dalı Harekâtı Suriye DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT 2018 Önemli Gelişmeler Zeytin Dalı Harekâtının Hukuki Dayanakları Uluslararası Hukuk Bakımından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörle mücadele

Detaylı

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XXI GİRİŞ VE YÖNTEM I.

Detaylı

Yrd.Doç. Dr. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler Gazi 2001

Yrd.Doç. Dr. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler Gazi 2001 Ünvanı Adı Soyadı Görevi Birimi Bölümü Anabilim Dalı İlgi Alanları Yrd. Doç. Dr. Umut KEDİKLİ Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uluslararası İlişkiler Uluslararası Hukuk Uluslararası Hukuk, Terörizm,

Detaylı

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU DAĞLIK KARABAĞ SORUNU DAR ALANDA BÜYÜK OYUN ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Avrasya Araştırmaları Merkezi USAK RAPOR NO: 11-07 Yrd. Doç. Dr. Dilek M. Turgut Karal Demirtepe Editör Eylül 2011

Detaylı

BLOG ADRESİ :

BLOG ADRESİ : BLOG ADRESİ : http://ozel-buro.tumblr.com ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBUNA AİT TUMBLR BLOGUNDA HALEN İŞLENEN VE İLERİDE İŞLENECEK OLAN KONULAR AŞAĞIDA GAYET AÇIK VE BİR ŞEKİLDE YER ALMAKTADIR. MAKALE VE ARAŞTIRMA

Detaylı

Türk Armatörler Birliği

Türk Armatörler Birliği Cilt 1, Sayı 7-8 Bülten Tarihi : 19 AĞUSTOS 2016 TAB E-BÜLTEN TEMMUZ-AĞUSTOS 2016 Türk Armatörler Birliği 15 TEMMUZ 2016 TÜRKİYE nin KARA GÜNÜ Kara Bir Gün 15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde Türkiye

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar Dt. Evin Toker dtevintoker@gmail.com Şiddet Nedir? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti; fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR. Yrd. Doç. Dr.

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR. Yrd. Doç. Dr. İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR Yrd. Doç. Dr. Şefik Okan MERCAN 1. POLİTİKA KAVRAMI... 1 2. TURİZM POLİTİKASININ ÖZELLİKLERİ...

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Fatma ÇOBAN Doğum Tarihi: 1983 Öğrenim Durumu: Doktora Yabancı Dil : İngilizce Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.17, MAYIS 2017 Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme Çalıştayı 12 Mayıs 2017 tarihinde ORSAM ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı na bağlı Nahrain Araştırmalar

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 112 3 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 112 3 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 2 3 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri PSIR Dersin Dili İngilizce Dersin Seviyesi Lisans Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, Araştırma grubumuza destek amacıyla 2000-2015 seneleri arasındaki konuları içeren bir ARŞİV DVD si çıkardık. Bu ARŞİV ve VİDEO DVD lerini aldığınız takdirde daha önce takip edemediğiniz

Detaylı

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.6, TEMMUZ 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.6, TEMMUZ 2016 TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI 9 Temmuz 2016 tarihinde Brüksel de Terörle Mücadelede Türkiye-AB İşbirliği:

Detaylı

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK 1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER Mustafa Serdar PALABIYIK Yayın No : 3179 Araştırma Dizisi : 12 1. Baskı - Şubat 2015 ISBN: 978-605 - 333-207 - 7 Mustafa Serdar Palabıyık 1915 Olaylarını Anlamak:

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI

Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR... XI GİRİŞ...1 1. İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARIN KURUMSAL TEMELLERI VE

Detaylı

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları 2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Virpi Einola-Pekkinen 11.1.2011 1 Strateji Nedir? bir kağıt bir belge bir çalışma planı bir yol bir süreç bir ortak yorumlama ufku? 2 Stratejik Düşünme Nedir?

Detaylı

İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları

İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları - TEBLİĞ ve PANEL ÇAĞRISI - İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları ( 02-04 Kasım 2016, İstanbul ) Bilindiği üzere ulus-devlet modern bir kavramdır ve Orta Çağ

Detaylı

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci Doç. Dr. Serpil Ağcakaya Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü Giriş...1 1. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr.Önder Kutlu Doç.Dr. Betül Karagöz Doç.Dr. Fazıl Yozgat Doç.Dr. Mustafa Talas Yrd.Doç.Dr. Bülent Kara Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ

Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ Yay n No : 3075 Hukuk Dizisi : 1512 1. Baskı Şubat 2014 İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-102 - 5 Copyright Bu kitab n bu

Detaylı

Avrupa da Yerelleşen İslam

Avrupa da Yerelleşen İslam Avrupa da Yerelleşen İslam Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Uluslararası İlişkiler Bölümü Ticari Bilimler Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İçerik Medeniyetler Sorunsalı: İslam ve Avrupa uyumsuz mu? Özcü

Detaylı

Terör Olayları ve Enerji Zinciri : İstatistiksel bir İnceleme

Terör Olayları ve Enerji Zinciri : İstatistiksel bir İnceleme Terör Olayları ve Enerji Zinciri : İstatistiksel bir İnceleme Giriş Dünyadaki terör olaylarının ne kadarının enerji kaynaklarına yönelik olduğu veya bu olayların temelinde kaynak kontrol etme kaygılarının

Detaylı

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

TÜRKİYE DE İSTİHBARAT MEKANİZMALARININ KOORDİNASYON SORUNU

TÜRKİYE DE İSTİHBARAT MEKANİZMALARININ KOORDİNASYON SORUNU TÜRKİYE DE İSTİHBARAT MEKANİZMALARININ KOORDİNASYON SORUNU Zafer SÖYLEMEZ* Özet: Türk İstihbarat sisteminde bulunan İstihbarat teşkilatları arasındaki koordinasyon sorunu ile ilgili bu çalışmamızda istihbaratın

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

1- MI6 (UK) - İNGİLTERE Gizli İstihbarat Teşkilatı Birleşik Krallık da MI6 olarak bilinen uzun bir geçmişi 1909 kalma vardır.

1- MI6 (UK) - İNGİLTERE Gizli İstihbarat Teşkilatı Birleşik Krallık da MI6 olarak bilinen uzun bir geçmişi 1909 kalma vardır. 1- MI6 (UK) - İNGİLTERE Gizli İstihbarat Teşkilatı Birleşik Krallık da MI6 olarak bilinen uzun bir geçmişi 1909 kalma vardır. Ajansın ana ofisi Londra'da olan ve İngiltere'de siyasi ve ekonomik çıkarlarını

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE OTORİTE KAYNAK: SourceOECD

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE OTORİTE KAYNAK: SourceOECD İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE OTORİTE KAYNAK: SourceOECD Metin TUNÇ Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Örgütü, 1948 yılında aralarında kurucu üye olarak Türkiye nin de bulunduğu Avrupa ülkeleri tarafından Organization

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması Dr. Selman ÖĞÜT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi 21. Yüzyılda Uluslararası Hukuk Çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...

Detaylı

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - Necla YILMAZ Yüksek Lisans Tezi Çorum

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER İsmail ERCAN THEMIS CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM GİRİŞ Birinci Bölüm Suçların Sınıflandırılması ikinci Bölüm Temel Kavramlar I. KAMU GÖREVLİSİ KAVRAMI... 5 II. SİLAH KAVRAMI... 8

Detaylı

KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER

KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER ŞENİZ ANBARLI BOZATAY II Yay n No : 2883 İşletme - Ekonomi : 576 1. Baskı - Mart 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-906 - 3 Copyright Bu kitab n bu

Detaylı

Ülkelerin Siber Savaş Kabiliyetleri. SG 507 Siber Savaşlar Güz 2014 Yrd. Doç. Dr. Ferhat Dikbıyık

Ülkelerin Siber Savaş Kabiliyetleri. SG 507 Siber Savaşlar Güz 2014 Yrd. Doç. Dr. Ferhat Dikbıyık Ülkelerin Siber Savaş Kabiliyetleri SG 507 Siber Savaşlar Güz 2014 Siber Savaş Kabiliyeti Nasıl Ölçülür? Cyber War The Next Threat to National Security and What to Do about it, Richard Clarke, 2010. Siber

Detaylı

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018 VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018 Filistin de İsrail Yerleşimi ve Batı Şeria Duvarı ( 13-14 Eylül 2018, İstanbul ) Batı Şeria da İsrail yerleşimi günden güne genişlemekte olup daha önce

Detaylı

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.9, EKİM 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.9, EKİM 2016 MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI 14 Ekim 2016 Cuma günü, ORSAM Musul Operasyonu

Detaylı

Türk Anayasa Hukukunun Bilgi Kaynakları. Osmanlı Anayasal Gelişmeleri DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS

Türk Anayasa Hukukunun Bilgi Kaynakları. Osmanlı Anayasal Gelişmeleri DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS Saat ANAYASA HUKUKU 0102213 2 3+0 3 4 Ön Koşul Dersleri YOK Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Lisans Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Zorunlu

Detaylı

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations İki tip uluslar arası örgütten bahsedilebilir. Bunlar; Hükümetler Arası Örgütler Hükümet Dışı Örgütler Genel Olarak Uluslar arası örgütlerin sayıca

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

GENEL BAŞKANIN MESAJI

GENEL BAŞKANIN MESAJI GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ İNTİHAR RAPORU 24. 09.2014 GİRİŞ: En basit anlamda insanın kendi

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 1. BÖLÜM ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9 İNSAN KAYNAKLARI KAVRAMI, ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ...10 İnsan Kaynakları Kavramı...10 İnsan Kaynaklarının Önemi...12

Detaylı

İş Yeri Hakları Politikası

İş Yeri Hakları Politikası İş Yeri Hakları Politikası İş Yeri Hakları Politikası Çalışanlarımızla olan ilişkilerimize değer veririz. İşimizin başarısı, küresel işletmemizdeki her bir çalışana bağlıdır. İş yerinde insan haklarının

Detaylı

------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ ------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ İslam Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Platformu (İSTTP); TASAM öncülüğünde İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletlerin temsilcileri ile dünyanın

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( ) TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ (1923-2010) Teorik, Tarihsel ve Hukuksal Bir Analiz Dr. BÜLENT ŞENER ANKARA - 2013 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii TABLOLAR, ŞEKİLLER vs. LİSTESİ... xiv KISALTMALAR...xvii

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018 DÜŞÜNCE KURULUŞLARI Şubat 2018 Düşünce kuruluşları nedir? Nasıl çalışır? Özellikleri nelerdir? Dünyadaki düşünce kuruluşları Türkiye deki düşünce kuruluşları DÜŞÜNCE KURULUŞLARI NEDİR? DÜŞÜNCE KURULUŞLARI

Detaylı

Salvador, Guatemala, Kamboçya ve Namibya gibi yerlerde 1990 ların barış anlaşmaları ile ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde kullanabilmek için

Salvador, Guatemala, Kamboçya ve Namibya gibi yerlerde 1990 ların barış anlaşmaları ile ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde kullanabilmek için ÖN SÖZ Barış inşası, Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali tarafından tekrar çatışmaya dönmeyi önlemek amacıyla barışı sağlamlaştırıp, sürdürülebilir hale getirebilecek çalışmalar

Detaylı

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ 06 KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Sosyal Araştırmalar Merkezi USAK RAPOR NO: 11-06 Dilek Karal Eylül 2011 Korkmadan Öğrenmek: Okul ve Okul

Detaylı

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN I. KENDİ KADERİNİ TAYİNİN ANLAMI...5 A. Terim Sorunu...8

Detaylı

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği 3. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu 21-23 Ekim 2011, Çanakkale Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği Aslı

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır: İLTİCA HAKKI NEDİR? 27 Ekim 1946 tarihli Fransız Ana yasasının önsözü uyarınca özgürlük uğruna yaptığı hareket sebebiyle zulme uğrayan her kişi Cumhuriyet in sınırlarında iltica hakkına başvurabilir. 13

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: 25.07.1980 E-Posta: pinar.cankara@bilecik.edu.tr. EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD 2008-2013

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: 25.07.1980 E-Posta: pinar.cankara@bilecik.edu.tr. EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD 2008-2013 PINAR ÖZDEN CANKARA İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: 25.07.1980 E-Posta: pinar.cankara@bilecik.edu.tr EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD Yüksek Lisans/MA Lisans/BA İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset

Detaylı

Ümit GÜVEYİ. Demokratik Devlet İlkesi Çerçevesinde. Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi

Ümit GÜVEYİ. Demokratik Devlet İlkesi Çerçevesinde. Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi Ümit GÜVEYİ Demokratik Devlet İlkesi Çerçevesinde Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XI GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Teorik Boyutuyla Genel Kavramsal Çerçeve

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ S.K.S DAİRE BAŞKANLIĞI Ege Üniv. Kampüsü 35100 Bornova/İZMİR-TURKEY

EGE ÜNİVERSİTESİ S.K.S DAİRE BAŞKANLIĞI Ege Üniv. Kampüsü 35100 Bornova/İZMİR-TURKEY Sürekli Değişen Güvenlik Algılamaları ve Yenilenen Savunma Stratejileri Kongre Kapsamı Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğrenci Kongresi, uluslararası ilişkiler ve ilgili diğer bölümlerde öğrenimlerini

Detaylı

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI 21 A. Sapma (Deviance) 21 B. Suç (Crime) 23 C.

Detaylı

ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ

ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ ÇATIŞMAYI DÖNÜŞTÜRME SAFHASINDA REHABİLİTASYON SÜRECİ: KUZEY İRLANDA ÖRNEĞİ Yazar: Yusuf ÇINAR İSTANBUL 2017 YAYINLARI I Yazar: Yrd. Doç. Dr. Yusuf ÇINAR Kapak ve İç Tasarım: Sertaç DURMAZ Mecidiyeköy

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları Kentsel Siyaset - 2 Doç. Dr. Ahmet MUTLU SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları 1. Siyaset ve politika ne demektir? 2. Siyaset ne zaman ortaya çıkmıştır? 3. Siyaset-devlet ilişkisi nasıldır? 4. Geçmişten bugüne

Detaylı

Kurs Programları Hakkında

Kurs Programları Hakkında Kurs Programları Hakkında Uluslararası ortamda veya uluslararası kuruluşlarda görev yapacak, Askeri eğitim kurumlarında öğrenim görecekler için Türkçe Türkiye de eğitim görecek yabancı personel için İngilizce

Detaylı

Türk Hukuku nda ve Karşılaştırmalı Hukukta Vicdani Ret

Türk Hukuku nda ve Karşılaştırmalı Hukukta Vicdani Ret Türk Hukuku nda ve Karşılaştırmalı Hukukta Vicdani Ret Yasemin SEMİZ TÜRK HUKUKU NDA VE KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA VİCDANİ RET Ankara 2010 Türk Hukuku nda ve Karşılaştırmalı Hukukta Vicdani Ret Yasemin Semiz

Detaylı

İNSANCIL MÜDAHALE VE KORUMA SORUMLULUĞU. Dr. Sercan REÇBER

İNSANCIL MÜDAHALE VE KORUMA SORUMLULUĞU. Dr. Sercan REÇBER İNSANCIL MÜDAHALE VE KORUMA SORUMLULUĞU Dr. Sercan REÇBER YAYIN NO: 563 İNSANCIL MÜDAHALE VE KORUMA SORUMLULUĞU Dr. Sercan Reçber ISBN 978-605-152-320-0 1. BASKI - İSTANBUL, OCAK 2016 ON İKİ LEVHA YAYINCILIK

Detaylı

Prof. Dr. Recep ŞAHİNGÖZ Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Yozgat/2013. viii

Prof. Dr. Recep ŞAHİNGÖZ Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Yozgat/2013. viii SUNU Zaman, sınır ve mesafe kavramlarının ortadan kalktığı, bir hızlı değişim ve akışın olduğu, metaforların sürekli değiştiği, farklılık ve rekabetin önemli olduğu yeni bir bin yılın içerisindeyiz. Eğitim

Detaylı