CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN VAJİNİSMUS VE PREMATÜR EJAKÜLASYON OLGULARINDA PSİKİYATRİK KOMORBİDİTENİN ARAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN VAJİNİSMUS VE PREMATÜR EJAKÜLASYON OLGULARINDA PSİKİYATRİK KOMORBİDİTENİN ARAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Ord. Prof.Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim: Doç. Dr. Medaim Yanık Şef: Doç. Dr. Medaim Yanık CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN VAJİNİSMUS VE PREMATÜR EJAKÜLASYON OLGULARINDA PSİKİYATRİK KOMORBİDİTENİN ARAŞTIRILMASI UZMANLIK TEZİ Dr. Şengül Çavaş İSTANBUL, 2008

2 İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR...3 GİRİŞ...4 GENEL BİLGİLER...6 CİNSEL İŞLEVLERİN FİZYOLOJİSİ...6 CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI Tanım Epidemiyoloji Etiyolojik faktörler CİNSEL İSTEK BOZUKLUĞU CİNSEL UYARILMA BOZUKLUKLARI ORGAZM BOZUKLUKLARI CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI VAGİNİSMUS PREMATÜR EJAKÜLASYON KOMORBİDİTE CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI VE KOMORBİDİTENİN ÖNEMİ CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI VE PSİKİYATRİK KOMORBİDİTE.. 33 GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR

3 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim sırasında bize huzurlu bir çalışma ortamı yaratan, bilgi birikimini bizlerle paylaşan Sayın Başhekimimiz ve Klinik Şefimiz Doç. Dr. Medaim YANIK a, asistanlık eğitimimin ilk yıllarında, bilgi ve tecrübelerinden yararlanma şansına sahip olduğum Klinik Şefi Sayın Dr. Muharrem YAMAN a, Değerli bilgi ve deneyimlerinden yararlanma olanağı bulduğum şef muavinim Uzm. Dr. Kirkor KAMBERYAN, Uzm. Dr. M. Tarık KUTLAR a, Uzm. Dr. Ömer Saatçioğlu na, eğitimime ve tezime katkılarından dolayı Uzm. Dr. Münevver Hacıoğlu na, Rotasyonlarım sırasında bilgi ve deneyimlerden faydalanma şansına ulaştığım, Amatem Klinik Şefi Doç. Dr. Duran ÇAKMAK a, Adli Psikiyatri Klinik Şefi Niyazi UYGUR a, IX. Psikiyatri Klinik Şefi Doç.Dr. Hüsnü ERKMEN e, III. Nöroloji Klinik Şefi Doç. Dr. Dursun KIRBAŞ a, Şişli Etfal Hastanesi Dahiliye Kliniği Şefi Doç. Dr. Yüksel ALTUNTAŞ a ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. Levent KAYALAP e Tezimin her aşamasında emeği geçen, verdiği sınırsız destek ve motivasyonla tezimi tamamlamamda katkıları olan Uzm. Dr. Ejder Akgün YILDIRIM a Her zaman yanımda olan, yanımda olmasından zevk aldığım ve tecrübelerinden her zaman faydalandığım Uz. Dr. Selime ÇELİK e ve diğer asistan arkadaşlarıma, birlikte çalıştığım tüm hemşire ve personel arkadaşlarıma, tez çalışmasına katılmayı kabul eden hastalara, Hayatım boyunca her zaman beni destekleyen ve her zaman yanımda olan anneme, babama ve ablalarıma sonsuz teşekkür ederim. Kasım 2008,İstanbul Dr.Şengül Çavaş 3

4 GİRİŞ Cinsellik bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamının önemli bir parçasıdır. Cinsel aktivite yalnızca neslin devamı için yapılan biyolojik bir işlev değil, insanlar arası duyguların iletişimine yarayan ve zevk veren temel bir işlevdir (Rosen 2000). Cinsel işlev bozuklukları toplumda oldukça yaygındır. Örneğin prematür ejakülasyon yaklaşık 3-4 erkekten birinde, anorgazmi her 3 kadından birinde, vajinismus ise yaklaşık her kadından birinde görülmektedir (CETAD 2007). Bu kadar yaygın olmasına rağmen bilim yazınında cinsellik ile ilgili sınırlı yayın bulunmaktadır. Cinselliğin gerek ülkemizde gerek diğer toplumlarda bir tabu olarak görülmesi ve konuşulmasının yadırganması bilimsel çalışmaların az olmasının nedenlerinden biridir. Oysa cinsellik insanlar arası ilişkilerin gelişmesini ve türün devamı sağlayan sosyal bir olgudur. Cinsel yaşantıda zorlanma cinsel soruna, cinsel sorunun belirginleşmesi ise bir cinsel işlev bozukluğuna neden olmaktadır. Uzun yıllar cinsel işlev bozukluklarının sebebinin organik olduğunun düşünülmesi ve psikiyatrinin cinsel sorun tedavisine uzak durması tedavi sürecini olumsuz etkilemiştir. Cinsel sorunlara psikiyatri dışındaki tıp dallarında (kadın doğum, üroloji), bazı hekimlerce uygun olmayan tedavilerle ve tıp dışı alternatif yöntemlerle çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Sorunun tedavisindeki zorluklar, tedaviye ulaşma güçlüğü ve sorunun rahat ifade edilemeyişi nedeniyle bu hastalar istismara daha çok uğramaktadırlar. Cinsel işlev bozukluğu etiyolojine yönelik yapılan çalışmalarda anksiyete ve cinsel işlev bozukluğu arasında anlamlı bir ilişkinin bulunması (Kaplan 1988) bu konuya verilen önemi artırmaktadır.cinsel işlev bozuklukları ile psikiyatrik bozukluklar arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Cinsel işlev bozuklukları altta yatan depresyon gibi bir psikiyatrik tablonun belirtisi olabileceği gibi, primer olarak ortaya çıkan bir cinsel işlev bozukluğu, kişide zamanla depresyona, anksiyete bozukluğuna, çeşitli uyum bozukluklarına ya da kişilerarası ilişkilerin bozulmasına yol açabilmektedir (Yetkin 1997). Cinsel bozukluklar kişinin yeteneklerini, yakın ilişkiler kurmasını, oluşturmasını 4

5 etkileyebilir (Heiman 2002). Ayrıca cinsel işlev bozuklukları ile anksiyete bozuklukları gibi bazı psikiyatrik bozuklukların etiyolojik olarak benzer olduğu öne sürülmektedir (Kaplan 1988). Diğer taraftan cinsel işlev bozuklukları ile anksiyete bozukluğu komorbiditesi hakkında çok az deneysel bilgi vardır (Bodinger 2002). Cinsellik içeren kavramların psikiyatride genel hasta görüşmelerinde ya da bireysel psikoterapilerde kolay kullanılmadığı, yalnızca hastaların değil hekim/terapistlerin de kullanmaktan kaçındığı bilinmektedir. Hastalar cinsel sorunlarından bahsetmeyi primer başvuru cinsellik ile ilgili değilse sıklıkla ertelerler. Benzer şekilde cinsel öykü alma da hekimlerin erteledikleri bir durumdur. Neden sosyal, kültürel olduğu kadar cinselliğin kendisi ile de ilgilidir (Yıldırım 2006). Gerek cinsel tedavilerin bir terapi disiplini içeriyor olması, gerek psikiyatrik tanı kategorilerinde bulunuyor oluşu gerekse komorbid psikiyatrik bozukluklar olasılığı psikiyatriyi bu tedavi sürecinin aktörü kılmaktadır. Bu açıdan cinsel sorun ve psikiyatrinin kesişme noktaları oldukça önemlidir. Cinsellik psikiyatri pratiğinde yüz yılımızda oldukça fazla yer alacaktır. 5

6 GENEL BİLGİLER Psikiyatri, 20.yy başlarında S.Freud un insan psikolojisi ve psikiyatrik sorunları ile cinsellik arasındaki güçlü ilişkiyi tanımlamasından bu yana insan cinselliği ile yakından ilgilenmektedir. Doğumdan ölüme kadar bir yaşam dürtüsü olarak süren insan cinsel davranışı tek bir biçime uymaz. İnsanlar cinsel dürtü, güç ve tercih ettikleri cinsel anlatım ve doyum açısından farklıdır. Bireyin toplumdaki ilişkileri, yaşam koşulları, içinde bulunduğu kültür ortamı, kadın ve erkek oluşu, yaşı, yaşamı boyunca cinsel deneyimlerini ne kadar geliştirdiği gibi etkenler bu farkları belirler (Kayır 1991). CİNSEL İŞLEVLERİN FİZYOLOJİSİ İnsan cinsel davranış biçimleri ile ilgili ilk kapsamlı çalışmayı Kinsey ve arkadaşları yapmıştır (Kinsey 1953). Bu çalışmanın ardından Masters ve Johnson 10 yıldan fazla süren araştırmalarının sonuçları ilk kez 1966 yılında İnsanda Cinsel Davranış adlı kitapta yayınladılar. Yaptıkları araştırmalar ile Masters ve Johnson bilim dünyasının insan cinselliği ve cinsel fizyolojiye bakış açısını değiştirmişlerdir.. Bu çalışmalar dizini bugün bile insan cinsel fizyolojisi ile ilgili bilgilerimizin temelini oluşturmaktadır. Masters ve Johnson, insan cinselliğini ilk kez laboratuar ortamında incelemiş, yüzlerce gönüllü kadın ve erkek denek üzerinde sürdürdükleri çalışmalarında, deneklerin cinsel uyaranlara verdikleri yanıtları doğrudan gözleyerek ve nesnel ölçüm yöntemlerini kullanarak cinsel tepki sürecinin bütün evrelerini kaydetmişlerdir(bayrak 2006, Masters ve Johnson.1994). Masters ve Johnson insanda fizyolojik uyarana karşı verilen cinsel yanıtı 4 aşamada tanımlamışlardır (Masters ve Johnson 1966). Bunlar: 1-Uyarılma evresi 2-Plato evresi 3-Orgazm evresi 4-Çözülme evresi 6

7 Bu dört evre bugünkü bilgilerimiz ışığında kısmen geçerli kabul edilmektedir. Cinselliğin bilim dünyasında yer bulması ile birlikte tanımlanan fizyolojik evrelerde zaman içinde revizyon olmuştur. Cinsel terapinin kurucularından biri olan Helen Singer Kaplan, insanda cinsel yanıtın bifazik niteliği olduğunu öne sürmüştür. Bu bifazik yapının tartışılması ile cinsel işlev bozukluklarının ayırıcı tanı ve tedavisinde de önemli ilerlemeler ve değişiklikler sağlamıştır. Öncelikle insandaki cinsel yanıt evrelerinin tek bir fizyolojik sürecin parçaları olduğu inancı yıkılmıştır. Bu yanlış inancın sonunda ortaya çıkmış olan, insanlardaki cinsel işlev bozukluklarını, erkeklerde empotans, kadınlarda ise frijidite olarak bilinen tek bir klinik sendromun varyantları olarak değerlendiren düşünceden vazgeçilerek psikiyatrik terminoloji ve sınıflandırmalardan bu deyimler çıkarılmışlardır (Bayrak 2006, Eliot 1985, Yetkin 1997). Masters ve Johnson un tanımladığı evrelere ek olarak oldukça önemli bir evre Kaplan tarafından tanımlanmıştır. İstek evresi bir anlamda cinselliğin en önemli evresidir. (Kaplan 1979, 1977). Cinsel istek evresini de diğer evrelerden farklı olarak birtakım nöroendokrin, biyolojik ve psikolojik süreçler belirlemektedir. Bugün artık insandaki cinsel yanıt sürecinin, birbiriyle bağlantılı ancak anatomik ve nörofizyolojik açıdan birbirlerinden önemli ölçülerde ayrılan istek, uyarılma, orgazm ve çözülme olmak üzere dört evreden oluştuğu kabul edilmektedir: İstek: Cinsel döngünün en önemli evresidir. Diğer evrelerden farklı olarak doğrudan fiziksel uyarılmaya ihtiyaç duymaz. İnsanın psikososyal özelliklerinden etkilenir. Diğer evreleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Uyarılma: Bedensel ya da psikojenik herhangi bir uyarılma sonucu ortaya çıkabilir. Verilen uyarı kişinin gereksinimini karşılayacak boyutta ise tepkinin yoğunluğu artış gösterir. Uyarılmanın kadında ilk belirtisi lubrikasyon ve cinsel organda kabarma, erkekte uyarılmanın ilk belirtisi ereksiyondur. Uzun süren bir evredir. Masters ve Johnson un tarif ettiği plato evresi uyarılma evresinin orgazm öncesi dönemidir. Orgazm: Alınan haz açısından en yoğun ancak süre olarak en kısa evredir. 0.8 milisaniyelik 3-4 ritmik sonrasında düzensiz kasılmaların izlediği haz içeren bir 7

8 durumdur. Erkekte ejekülasyon, kadında ise perine ve vagina kaslarında ritmik kasılma ile karakterizedir. Orgazm, kadınlarda özellikle klitoral bölge ve vagina da erkekler de ise penis, prostat ve testislerde yoğunluk kazanır. Çözülme: Kadınlar cinsel uyaranla yeniden karşılaştıklarında yeniden başka bir cinsel yanıt döngüsüne girme potansiyeline sahiptirler. Erkeklerde refrekter döneme girilir. Refrakter dönemin sonuna kadar erkeklerin cinsel bir uyarana yeniden yanıt verip ereksiyon ya da orgazmları mümkün değildir. Cinsel eylemin sonlanması ile çözülme evresine girilir. Cinsel bölgelerde kan akımı normale döner. Otonomik sistem parasempatik aktivasyonun daha ağırlıkta olduğu olağan sürece girer. Cinsel döngü evreleri cinsel işlev bozukluklarının sınıflandırılması ile ayırıcı tanı ve tedavi açısından oldukça önemlidir. DSM tanı sistemi açısından önemli olan evreler İstek, uyarılma ve orgazm evreleridir. Plato evresi, esas olarak fizyolojik açıdan uyarılma evresinin bir bölümü olarak kabul edilmektedir. Çözülme evresine özgü cinsel sorun ya da cinsel işlev bozukluğu oranının ihmal edilebilir düzeyde olması nedeniyle psikiyatrik sınıflandırmalarda temel alınmamıştır. Aşağıda erkek ve kadın cinsel organlar anatomisinden kısaca söz edilecek ve cinsel işlev bozuklukları anlatılacaktır. Erkek cinsel organlar anatomisi: Normal erişkin bir erkekte penis, skrotum, testisler, epididim ve vas deferensin bir kısmı dış genital yapılar, vas deferens, ejakülasyon kanalları ve prostat ise iç genital yapılar şeklinde sınıflandırılır. Penis birbirine paralel 3 yapıdan oluşur. Spingiyöz ve kavernöz gövde. Penis şekli kişiden kişiye değişiklik gösterir. Penis latince kökenli bir sözcük olup kuyruk anlamına gelmektedir. Antik çağlardan günümüze fallus üretkenliğin ve üreme kabiliyetinin bir sembolü olarak kabul görmüştür. Masters ve Johnson yaptıkları çalışmada anatomik pozisyonda penis boyunun 7-11 cm ve ereksiyon halinde ise cm olduğunu belirtmiştir. Penis korpus kavernosa adı verilen sütun biçiminde kas yapıdan oluşur ve uyarı ile penil arterlerin genişlemesi bu kaslarda boyut 8

9 değişikliğine yol açarak ereksiyonu meydana getirmektedir (Kaplan ve Sadock 2007). Testisler dokunma ve basınca duyarlıdır. Skrotumun okşanması ve testislerin sıkılması cinsel uyarılma sağlayabilir. Ejakülasyon, semenin ve seminal sıvının epididim, vas deferens, seminal vezikül ve prostatdan üretra içine salınması, ardından pelvis ve perine kaslarının kontraksiyonu ile penil üretradan dışarı fışkırtılması biçiminde gerçekleşir. Ejakülat ortalama olarak 2,5 ml hacminde olup ortalama olarak 120 milyon sperm hücresi barındırmaktadır. Ejakülasyona eşlik eden haz duyumu subjektif bir durumu tanımlayıp, kortikal bir deneyimi göstermektedir. Kadın cinsel organ anatomisi: Normal erişkin bir kadında dış genital yapı vulva olarak adlandırılır. Mons, dış dudaklar, iç dudaklar, klitoris, vaginal açıklık ve perineden oluşur. İç genital yapı ise himen, vagina, uterus, fallop tüpleri ve overlerden ibarettir. Kadınlar da dış genital yapılar farklı görünümlerde olabilmektedir. Klitoris ilk kez Hipokrat tarafından tanımlanmıştır. Masters ve Johnson klitorise birincil bir cinsel organ olarak işaret edip, orgazmın yeterli klitoral uyarı gerektirdiğini belirtmişlerdir. Klitoris penise göre 3 kat zengin sinir ağlarına sahiptir. Cinsel uyarılma sırasındaki vaginal ıslanmanın kaynağı, kan damarlarının bolca bulunduğu mukozal yapıdır. Kas yapısı ileri derecede kasılıp genişlemesine izin verir. Şekil ve büyüklüğü değişebilir. Himen vaginal açıklığı örten genellikle halka şeklinde membranöz bir yapıdır. G noktası, ilk kez 1950 yılında jinekolog Ernst Graefenberg tanımlamıştır. Son 20 yılda yapılan araştırmalarda vagina ön duvarında, pubik kemik ile serviks arasında bulunan bu bölgenin, uyarılma ile genişlediği, uyarılması ile orgazmın tetiklenebileceği öne sürülmüştür. Grafenberg bu bölgenin embriyolojik köken itibarıyla prostat dokusuna benzerliğinin uyarımda önem taşıyabileceğini öne sürmüştür. 9

10 Cinsel işlevlerin nöroendokrin temelleri: Birçok nörotransmitter, hormon ve peptit cinsel işlevlerin düzelenmesinde rol oynamaktadır. Dopamin, cinsel istek, fantezi, dürtü ve motivasyonun oluşması konusunda bilinen en önemli transmitterdir. Testesteron ise her iki cins içinde cinsel istekten sorumlu en önemli hormondur (Crenshaw 1996). Östrojen libidoyu dolaylı etkiler. Prolaktin ise cinsel isteği olumsuz yönde etkiler. Kolinerjik sistem ve asetilkolinin merkezi uyarılmadan sorumlu olduğu düşünülmektedir. Periferik uyarılmadan ise hem asetilkolinin hem de nitrik oksidin kilit rol oynadığı bilinmektedir (Stahl 2003). CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI Tanım Cinsel işlev bozuklukları cinsel yanıt evrelerindeki aksamalardan kaynaklanmaktadır. Cinsel yanıt evreleri dışında cinsel ağrı bozuklukları ve vaginismus da cinsel işlev bozuklukları arasında yer almaktadır. DSM-IV-TR de cinsel işlev bozuklukları eksen I bozuklukları içerisinde yer alır. Kaplan ın tanımladığı cinsel yanıt döngüsünü temel alarak, cinsel istek ve cinsel yanıt döngüsünü oluşturan psikofizyolojik değişikliklerde, kişiler arası güçlüklere ve strese neden olacak düzeyde bozulma olarak tanımlamıştır ( Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Masters ve Johnson a göre cinsel işlev bozukluğu: İnsan cinsel yanıt döngüsünde yeterince cinsel uyarılma ve/veya doyuma ulaşmada yetmezliğe yol açabilecek herhangi bir aksamadır (Masters 1970). Schmidt ve Arentewicz ise cinsel işlev bozukluğunu, azalmış ya da atipik genital fizyolojik reaksiyonlar veya bu reaksiyonların tamamen kaybı sonucu cinsel duyarlılık ya da cinsel davranışlarda ortaya çıkan bozukluklar olarak tanımlamışlardır (1982). Endokrinolojik sistem bütünlüğüne ek olarak, düzgün işleyen bir nörolojik ve vasküler sistemin varlığında sağlıklı cinsel işlevlerden söz edilebilir. Bu sistemlerin herhangi birindeki bozukluk cinsel sağlığı etkiler. Cinsel bozukluklar kişinin yeteneklerini etkileyebilir. Yakın ilişkiler kurmasını, oluşturmasını etkileyebilir (Heiman 2002). Bu bozukluklar yaşam 10

11 boyu süren ya da sonradan edinilmiş tarzda, genelleşmiş ya da durumsal olabilir. Cinsel işlev bozuklukları sıklıkla depresif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, kişilik bozuklukları ve şizofreni gibi diğer ruhsal bozukluklarla ilişkilidir. Cinsel Yanıt Evreleri ve İlişkili Cinsel İşlev Bozuklukları: 1-İstek bozukluğu: Cinsel istek bozukluğu Cinsel tiksinti bozukluğu 2-Uyarılma Bozukluğu: Erkekte: Ereksiyon bozukluğu Kadında: Uyarılma bozukluğu 3-Orgazm bozukluğu: Erkekte boşalma bozuklukları Prematür ejakülasyon Retarde ejakülasyon Kadında orgazm bozukluğu Ayrıca sınıflandırmada cinsel yanıt evreleri dışında 4-Ağrı Bozuklukları Disparoni Vajinismus Epidemiyoloji Kültürler arası farklılıklar, cinselliğin tabu ve gizli olması düşüncesi sebebiyle yapılan çalışmalar sınırlıdır ve cinsel işlev bozukluklarının yaygınlık oranını tam olarak saptamak mümkün değildir (Carey 1995). Cinsel sorun sanılanın aksine yaygındır ve bireyler ve çiftler arasında önemli sorunlara neden olur. Bir cinsel sorun yaşamak birey açısından yoğun sıkıntı sebebi olabilir. Birçok hasta bu konuda konuşmaktan çekinir. Yaşadıkları sorunun kendi yetersizliklerinin bir yansıması gibi utanma hissederler. Bir kısmı ise sorunun ne boyutta olduğunu ve nasıl çözebilecekleri konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir.cinsel işlev bozukluklarının yaygınlığı ile ilgili Frank ve arkadaşlarının yaptığı çalışma psikiyatrik olmayan popülasyonun cinsel işlev bozukluğun 11

12 prevalansını vurgulayan kapsamlı ilk çalışmadır (Frank 1978). Bu çalışmada evli ve çalışan 100 çiftteki cinsel işlev bozukluğunun oranına bakılmış, kadınların %63 ü yaşamlarında bir döneminde orgazm ve uyarılma güçlüğü yaşadığı, erkeklerin %40 ın da ise erektil disfonksiyon ve prematür ejekülasyon olduğu bildirilmiştir. Ayrıca ilgi eksikliği ve cinsel eylem sırasında rahat olamama gibi cinsel sorunlarda ilave edildiğinde bir cinsel sorun bildiren kadın sayısı %77 ye, erkek sayısı ise %50 e yükselmiştir yaş arasındaki 1290 erkek ile yapılan MMAS (Masachussetes Male Aging Study) çalışmasında erkeklerde erektil disfonksiyon yakınması %34.8 olarak bulunmuştur (Feldmann 1994). Kadın ve erkek cinsel işlev bozukluğu prevalansını belirlemeye yönelik gerçekleştirilen çalışmalardan en önemlisi olan Amerika Ulusal Sağlık ve Sosyal Yaşam Araştırması [National Health and Social Life Survey (NHSLS)], 1992 yılında, Laumann ve arkadaşları tarafından, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de yaşayan, yaş arası, 1410 yetişkin erkek ve 1749 yetişkin kadın üzerinde gerçekleştirilmiştir. NHSLS, Kinsey ve arkadaşlarının çalışmasından sonra cinsel işlev bozukluğu prevalansını tanımlamaya yönelik gerçekleştirilen ilk çalışma olarak kabul edilmektedir(laumann 1999). Bu çalışmayı tamamlayanların oranı %79'un üzerindedir. Bu çalışmada kadın cinsel işlev bozukluğuunun prevalansı %43'ün üzerinde bulunmuştur. Bu oran erkek cinsel işlev bozukluğundan (%31) fazladır.. Erkeklerin %21 inde prematür ejakülasyon, %5 inde cinsel istekte azalma, %5 inde erektil disfonksiyon (ED), kadınların %22 sinde cinsel istekte azalma, %14 ünde uyarılma problemleri, %7 sinde ise cinsel ağrı olduğu saptanmıştır (Moskowitz 2002, Laumann 1999). Bir jinekoloji kliniğine ayaktan başvuran 329 kadın hastada ile yapılan çalışmada kadınların %13.6 sında ıslanma/uyarılma güçlüğü, %15.4 ünde orgazm olma güçlüğü, %11.3 inde ise ilişki sırasında ağrı olduğu bildirilmiştir (Rosen 2000). Spector ve arkadaşları erkeklerdeki cinsel işlev bozukluğu oranını %52, kadınlarda %63 oranında bulmuştur ( Spector 1990). Masters ve Johnson, (1970) evli çiftlerin % 50 sinde cinsel işlev bozukluğu olabileceğini öne sürmüşlerdir. Kaplan (1974), erkeklerin % 50 sinin geçici erektil güçlük yaşadığını belirtmiş ve bunun normal cinsel davranış sınırları içinde kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kaplan a göre erkek cinsel işlev bozuklukların en 12

13 sık görüleni prematür ejakulasyondur. Erkek cinsel işlev bozukluğu epidemiyolojisi ile ilgili ülkemizde tek bir çalışma mevcuttur. Bu çalışma Türkiye nin 5 coğrafik bölgesinde yer alan 17 şehirde, 40 yaş üzeri 1982 erkek üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, erektil disfonksiyon prevalansı %64.7 olarak bulunmuştur. Erkeklerin %35.7 sin de hafif, %23 ünde orta düzeyde, %6 sında ise ileri düzeyde erektil disfonksiyon olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada erektil disfonksiyon prevalansını arttıran faktörlerin ileri yaş, düşük eğitim düzeyi, diyabet, hipertansiyon, psikolojik stres, prostat hastalıkları olduğu belirlenmiştir (Tellaloğlu 2000). Ülkemizde kadın cinsel işlev bozuklukları prevalansını gösterecek çok merkezli çalışma olmadığından, kadın cinsel işlev bozukluğu epidemiyolojisi ve prevalansına ilişkin veriler sınırlıdır. Çayan ve arkadaşlarının 179 kadın hasta ile yaptıkları çalışmada kadınların %60.3 de istek problemleri, %43 ünde uyarılma problemleri, %38 inde lubrikasyon problemleri, %45.8 inde orgazm problemi, %38 inde memnuniyetsizlik, %36.8 inde disparoni olduğu saptanmıştır (Çayan 2004, Soylu 2003). Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından Türkiye örnekleminde yapılan çalışmada ise (2006) ilk cinsel birleşme ya da birleşme denemesi sırasında korku, kasılma, acı hissi ya da kaçınma nedeniyle cinsel birleşmenin gerçekleşmediği oldu mu sorusuna kadınların %45 i evet yanıtı vermiş bunların %17 si yani araştırmaya katılan kadınların %7.6 sı birleşememenin daha sonra da devam ettiğini belirtmişlerdir. Etiyolojik faktörler Bu konuda sınırlı yayın olmasına rağmen, belirli cinsel bozukluklar ile ilişkilendirilebilen genel etiyolojik göstergeler vardır. MMAS araştırması yaş arasında %34.8 oranında erektil disfonksiyon gözlendiğini bildirmiş, bu durumu yaş, sağlık durumu (kardiovaskular hastalık, diabet, hipertansiyon), duygusal faktörler ile ilişkilendirmiştir (Feldman 1994). NHLSL çalışması yaş, eğitim düzeyi ve ırk-etnik köken gibi 3 önemli faktör üzerinde odaklanmıştır (Laumann 1999). Bu çalışmanın sonuçlarına göre kadınlarda ıslanma problemi dışındaki cinsel sorunlar yaşla azalmaktadır. Erkekler için ise özellikle ereksiyon problemi yaşla artmaktadır. Yüksek eğitim düzeyinde daha az cinsel bozukluk 13

14 gözlenmektedir. Irk ve etnik köken yaş ve eğitim düzeyine göre daha az etkilidir. Etnik farklılığı olan kadınlar arasında beyaz kadınlar cinsel eylem süresince daha çok ağrı hissettiklerini söylemişlerdir. Siyah kadınlar yüksek oranda istek azlığı bildirmişlerdir. Latin kadınlar da ise cinsel işlev bozukluğu en düşük sıklıkta yaşamaktadırlar. Farklı etnik gruptaki erkeklerde de dağılım benzer şekildedir. İdrar yolu infeksiyonu olan kadınlarda cinsel uyarılma ve ağrı bozukluğu ile erkeklerde ise ereksiyon bozukluğu ilişkilendirilmiştir (Kaplan 1983). Taciz ve tecavüz öyküsü olan kadınlarda uyarılma bozukluklarının oranı yüksektir. Kadınlardaki ağrı bozuklukları erkeklerin zorla seks uygulamaları ile ilişkilendirilmiştir (Droegemuller 1994). Ergenlik öncesi travma yaşayan erkeklerde yaşamayanlara göre 3 kat erektil disfonksiyon, 2 kat prematür ejekülasyon ve azalmış cinsel istek gözlenmiştir(yetkin 1997). Psikanalitik kuram cinsel işlev bozukluklarına kritik çocukluk yaşantılarından köken alan bilinçdışı çatışmaların yol açtığını belirterek, erken çocukluk yaşantıları, psikoseksüel gelişim dönemlerindeki aksaklıklar, ödipus kompleksi, kastrasyon anksiyetesi ya da penis kıskançlığı gibi nedenleri sıralamaktadır (Freud 1949).Psikopatolojiye sistemik yaklaşan kuramcılar ise cinsel yetersizliğin köklerini cinsel yönden yaralayıcı bir ortam yaratmaları nedeniyle eşler arasında gelişen patolojik etkileşime bağlarlar. Davranışçı model ve öğrenme teorisi ise cinsel davranışların da diğer tüm davranışlar gibi öğrenildiği ve cinsel işlev bozukluğu olan kişilerin cinsel uyarılara yanlış tepkiler vermeyi öğrenmiş oldukları görüşünü esas almaktadır (Cooke 1966). Günümüzde geleneksel kuramların ortaya koyduğu etyolojik nedenlerin yanı sıra eşler arası ilişkilerin, cinsel bilgi eksikliğinin, çeşitli düşünce ve imajların da etiyolojide etkili olduğu düşünülmektedir (Hawton 1989, Masters Johnson 1970). Anksiyete, cinsel işlev bozukluklarında genelde en sık görülen etiyolojik faktör olup kaynağı ne olursa olsun cinsel yanıta eşlik eden haz hissini engeller (Kockott 1990, Smith 1988). Erkekte görülen psişik kaynaklı cinsel işlev bozukluklarının çoğunluğu fobik bir özellik taşır. Bu bozukluklar korkunun kendi kendini güçlendiren düzeneği ile süreklilik kazanırlar (Kockott 1990, Smith 14

15 1988, Heiman 1983). Cinsel davranış hoş olmayan bir biçimde, çoğunlukla hayal kırıklığı ve gerginlikle, yani olumsuz bir yaşantı ile son bulur. Anksiyete cinsel uyarılmanın fizyolojik antagonisti olduğundan, yinelenen cinsel deneyimlerde aynı olumsuz duyguların yaşanacağı korkusu ile uyarılma oluşmaz. Böylece bir kısır döngü ortaya çıkar ve performans anksiyetesi cinsel işlev bozukluğunun sürmesine neden olur. Partnerin de hayal kırıklığına uğraması hastanın performans anksiyetesini arttırır. Sıkıntı verici bu durumdan kurtulmak için hasta cinsellikten kaçınmaya başlar. Bunun sonucunda ise çoğunlukla bir başka çatışmaya düşer. Kaçınma davranışlı kendisine rahatlama sağlarken, partneri tarafından belki de artık istenmediği şeklinde yorumlanmaktadır. Böylece eşler arası çatışmalar başlar ve performans anksiyetesi giderek kuvvetlenir. Bu fobik kısır döngü, diğer etiyolojik etkenlerden bağımsız olarak bütün cinsel işlev bozukluklarının etiyolojisinde yer alır. Fakat kişilik özelliklerine bağlı olarak bireyler üzerinde değişik derecelerde etkili olur (Kockott 1990, Patterson 1989, Smith 1988, Barlow 1986, Heiman 1983). Cinsel İstek Bozukluğu Cinsel istek merkez sinir sisteminde limbik sistem gibi en ilkel merkezlerden kortekse, endokrin sistemden bir dizi nöropeptide kadar uzanan biyolojik yapıdan, karmaşık psikolojik süreçlere ve bu süreçleri doğrudan ya da dolaylı yoldan etkileyen sosyolojik ya da kültürel altyapıya kadar uzanan son derece geniş bir perspektifte ele alınabilecek belirleyenler tarafından oluşturulmaktadır (İncesu 2001). Her iki cinste de cinsel istek oluşumunda östrojen, progesteron testesteronun önemi bildirilmiştir. Progesteronun ise genel olarak cinsel istek üzerinde engelleyici bir etkisi olduğu bildirilmiştir (Segraves 1998 ). DSM sınıflamasında cinsel istek bozuklukları; Azalmış (hipoaktif) Cinsel İstek Bozukluğu ve Cinsel Tiksinti (Aversiyon) Bozukluğu başlıkları altında incelenmiştir. 15

16 Azalmış (hipoaktif) Cinsel İstek Bozukluğu: Kişinin yaşı ve yaşam koşulları göz önüne alınarak, sürekli olarak veya tekrarlayıcı bir biçimde cinsel fantezi ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması durumudur (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Her iki cinste de görülebilir. Koitus sıklığının azalması, partnerini çekici bulmama, isteksizlik yakınması şeklinde ortaya çıkabildiği gibi başka bir cinsel işlev bozukluğunun üzerini örtmek içinde kullanılıyor olabilir. En temel sebebi toplum içerisindeki yanlış inanışlardır. Cinselliğin yasaklandığı, tutucu toplum ve kültürlerde sık gözlenir. Batı toplumlarına göre ülkemizde cinsel istek azlığı daha az bir oran göstermektedir. Bundaki temel problem cinsel istek azlığının bir problem olarak kabul edilmemesidir. Toplumda %20 oranında gözlenmektedir ( Sadock 2005). Cinsel tiksinti bozukluğu DSM-IV-TR de sürekli olarak ya da yineleyici biçimde bir cinsel eş ile genital cinsel ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma tanımlanmaktadır (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995).Tiksintiye sebep olan olayla karşılaşınca kişide anksiyete, korku,iğrenme yaşabilmektedir. Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta bu bozukluğun sıklıkla azalmış cinsel istek ile birlikte oluşudur ve hatta bazı araştırmacılar bu iki bozukluk arasındaki sınırların belirsiz olduğuna işaret etmektedirler. Cinsel tiksinti bozukluğunu bir ucunda hafif formunda azalmış cinsel istek bozukluğunun bulunduğu diğer ucunda ise fobik düzeyde cinsel kaçınmaların bulunduğu bir uzanımda değerlendirilebilir. Freud bu bozukluğun psikoseksüel aşamalardan fallik dönemde ketlenme sonucu geliştiğini ve erkeklerde bu durumun kastrasyon korkuları ile ilişkili olduğunu kavramsallaştırmıştır. Freud penise (fallus) cinselliğin yürütülmesinde temel bir önem atfetmiştir ve psikanalitik açıklamalarını penis üzerinden kurgulamıştır. Penis kıskançlığı, İğdiş edilme korkusu gibi her iki cinsin psikoseksüel gelişiminde önem arz eder (Fenichel 1945). 16

17 Çocukluk çağında yaşanan cinsel taciz varlığı veya ilk cinsel birleşmenin kötü deneyimlerinin pekişmesi, cinsel uyarımın bilinçdışı suçluluk ve utanç ile birleştiği durumlarda gözlenebileceği ifade edilmiştir (Kaplan 2001). Cinsel Uyarılma Bozuklukları Sertleşme Bozukluğu: DSM IV-TR ye göre sertleşme bozukluğu, kişinin cinsel ilişkiyi tamamlamaya yetecek ereksiyonu başlatmasında ya da sürdürmesinde yetersizlik olarak tanımlanmış ve bu durumun kişi de belirgin bir sıkıntı oluşturması ya da kişiler arası alanda sorun teşkil eden niteliğine işaret edilmiştir (Amerikan Psikiyatri Birliği1995). DSM sınıflaması bu bozukluğun yaşam boyu oluşu ya da sonradan kazanılması durumuna göre ayırmış ve durumsal ya da genel oluşuna göre tasnif etmiştir. Geçici ereksiyon güçlükleri her erkeğin yaşamının eşitli dönemlerinde olabilir. Performans anksiyetesi özellikle cinsel bilgi ve deneyimi yeterli olmayan kişilerde ortaya çıkar yılında Kinsey in yaptığı araştırmada 45 yaşındaki erkeklerde %3 oranında sertleşme bozukluğu gözlenirken 80 yaş kesitinde bu oranın %80 düzeyinde olduğu bildirilmiştir (Kinsey 1948). Uyarılma işlev bozukluğunu anlatmak için empotans-iktidarsızlık ifadesi yerine sertleşme bozukluğu daha uygun bir tanımlama olarak kabul edilmektedir. Bu terim, hem kişisel aşağılama içermemekte hem de empotans teriminin erkeğin cinsel istek uyarılma ve boşalma işlevlerinden birini ya da tamamının bozulduğunu tanımlayan geniş ve belirsiz tanımından daha uygun görülmektedir (Yetkin 1997). Masters ve Johnson ise 40 lı yaşlarından sonra erkekliğin kaybına yönelik yaşanan anksiyetenin bu bozukluktaki etkisine değinmişlerdir. Kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğu: DSM IV-TR ye göre cinsel uyarılma bozuklukları sürekli ya da yineleyici olarak cinsel uyarının yeterli bir ıslanma ve kabarma tepkisini sağlayamaması ya 17

18 da cinsel etkinlik bitene dek bu durumu sürdürememe olarak tanımlanmıştır (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Kadınlardaki uyarılma bozukluğunun sıklığına yönelik yeterince çalışma olmadığı için bilgiler yetersizdir. Cinsel isteği yeterli olan ve orgazm sorunu bulunmayan kadınlarda genellikle uyarılma sorunu da bulunmamaktadır (Segraves 1998). Bu kadınların büyük bölümünde yeterince ön sevişme olmadığı, yeterince klitoral uyarı verilmediği ve genellikle partnerlerinde erken boşalma şikayeti olduğu gözlenmektedir. Orgazm Bozuklukları Kadında orgazm bozukluğu: DSM IV-TR sınıflandırması bu bozukluğu olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli ya da yineleyici bir biçimde gecikmesi ya da hiç olmaması olarak tanımlamaktadır (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Çoğu kadında orgazm bozukluğu edinilmiş olmaktan çok, yaşam boyudur. Bir kez kadın nasıl orgazma ulaşacağını öğrendiği zaman, kötü cinsel iletişim, ilişki çatışması, travmatik bir yaşantı araya girmedikçe bu yetisini yitirmez. Görülme sıklığı konusunda farklı söylemler olsa da bu oranın %5-20 oranında rastlandığı bildirilmektedir (Spector 1990). Orgazm bozuklukları genç kadınlarda daha sık gözlenmektedir. Yaşla birlikte kadınlarda orgazm yetisi artmaktadır (CETAD 2006). Prematür Ejakülasyon: Aşağıda ayrıntılı değinilecektir. Erkekte orgazm bozukluğu: Erkekte orgazm bozukluğu ya da geç boşalma (Retarde ejakülasyon) erkeğin koitus sırasında çok zor ejakülasyon yaşamasıdır. Bazı araştırmacılar orgazm ile ejakülasyonun birbirinden ayrılması gerektiğini, orgazmın kişinin öznel duyumu ile ilişkili olduğunu, ejakülasyonun ise fizyolojik bir bileşen olduğunu öne sürerler (Kaplan 2001). Prematür ejakülasyon göre çok daha nadir 18

19 rastlanmaktadır. Ancak bizim gibi muhafazakar toplumlarda görülme oranı daha fazladır. Genel prevalansının %5 olduğu bildirilmiştir. Cinsel Ağrı Bozuklukları Vajinismus: Aşağıda ayrıntılı değinilecektir. Disparoni: Disparoni erkek ya da kadında cinsel ilişki öncesinde, sırasında ya da sonrasında yineleyici bir biçimde ya da sürekli olarak genital ağrının olması durumu olarak tanımlanmaktadır (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Bu duruma yol açabilecek diğer tıbbi nedenler dikkatle sorgulanmalıdır. Kadınlarda bu duruma sıklıkla vajinismus eşlik edebilmektedir. Organik bir neden saptanamadığı durumlarda kişinin cinselliğe dair korku ve anksiyetesinin bozukluğun gelişiminde etkisi üzerinde durulmuştur. Bu hastalarda kronik ağrı ve çocukluk çağında yaşanmış olabilen cinsel taciz bu bozukluğa sıklıkla eşlik edebilmektedir. Erkekte bu durum oldukça nadir gözlenmekte olup, etyolojik incelemelerde çoğunlukla prostatit, herpes enfeksiyonu veya peyronie hastalığı gibi organik durumlar öncelikli olarak düşünülmelidir. Erken boşalma ve vaginismus genel popülasyonda ve ülkemizde sık rastlanılan cinsel işlev bozuklukları içerisinde yer almaktadır. Çalışmamızda prematür ejakülasyon ve vaginismus gruplarını aldığımız için daha kapsamlı yer vereceğiz. VAGİNİSMUS DSM-IV-TR de vajinismus cinsel ağrı bozuklukları içinde bir cinsel işlev bozukluğu olarak sınıflandırılmıştır. Ana tanı kriteri; vajinanın dış üçte birindeki kaslarda, tekrarlayan ya da sürekli, istem dışı ve cinsel ilişkiye engel olan kasılmanın olmasıdır (Amerikan Psikiyatri Birliği 1995). Araştırmacılar ve klinisyen hekimler sürekli olarak vajinismuslu kadınlarda penetrasyonun olmadığı, tatmin edici cinsel ilişkiler kurduklarını ve penetrasyon zorluklarının 19

20 jinekolojik muayeneler ya da tampon yerleştirme gibi cinsel olmayan durumlarda da ortaya çıkabildiğini belirtmişlerdir ( Beck 1993). DSM-IV TR Tanı ölçütleri: A.Vaginanın üçte birindeki kaslarda koitusu engelleyecek şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde istem dışı spazm olması. B. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur. C. Bu bozukluk, başka bir eksen 1 bozukluğu ile açıklanamaz ve sadece gerçek tıbbi durumun doğrudan etkilerine bağlı değildir. Tipini belirtin: Yaşam boyu tip Edindel tip Tipini belirtin: Yaygı tip Durumsal tip Belirtin: Psikolojik etkenlere bağlı Bileşik etkenlere bağlı ICD-1O tanı ölçütleri: A. Cinsel işlev bozukluğu için genel ölçütler karşılanmalı B. Penil girişi engelleyecek ya da penil girişte zorluk yaratacak şekilde perivaginal kaslarda kasılma vardır. İşlev bozukluğu aşağıdakilerden biri şeklinde görülebilir. 1) normal bir yanıt hiç yaşanmamıştır. 2) vaginismus, görece normal yanıtın olduğu bir dönem sonrasında gelişmiştir. a) vaginal girişe yönelinmediğinde normal bir cinsel yanıt ortaya çıkabilir. b) cinsel yakınlaşma açısından herhangi bir girişim yaygın bir korku duyulmasına ve vaginal girişi engellemeye yönelik çabalar çabalar göstermeye neden olur. Ülkemizde ise vajinismus diğer cinsel işlev bozukluklarına oranla daha sık görülmektedir. Tuğrul ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada (1993), cinsel sorunlar nedeniyle psikiyatri kliniklerine başvuran kadın hastaların %73 ünün vajinismus olduğu bildirilmektedir. Bu sonuç Kayır ve arkadaşları tarafından da doğrulanmıştır (1995). Vajinismus hasta daha önceden hiç cinsel ilişki kuramamışsa primer, normal cinsel ilişkiden bir süre sonra ortaya çıkmışsa 20

TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5 Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama (2011-2013) Danışman: Pfizer Konuşmacı: Pfizer

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

Erken boşalmamak için en iyi yardımcı kaynak için burayı tıklayın

Erken boşalmamak için en iyi yardımcı kaynak için burayı tıklayın Prematür Ejakülasyon (Erken Boşalma) Erkekler arasında Erken gelmek, Erken orgazm veya Hızlı boşalmak olarak da ifade edilen erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında

Detaylı

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5 CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5 NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ, NE EKSİK? Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi CİNSEL BOZUKLUKLAR / DSM V Disiplinler arası standardizasyon Kanıta dayalı

Detaylı

AÇIKLAMA Araştırmacı: Yok. Konuşmacı: Yok. Danışman: Yok

AÇIKLAMA Araştırmacı: Yok. Konuşmacı: Yok. Danışman: Yok AÇIKLAMA 2015-2017 Araştırmacı: Yok Konuşmacı: Yok Danışman: Yok " Her konuşmacımız, konuşmasının en başında son 3 sene içinde ilaç endüstrisi ile gerçekleştirdiği konuşmacı, araştırmacı, danışman, kitap

Detaylı

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER CİNSEL DOYUM KAVRAMI Cinsel Doyumun Tanımı

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER CİNSEL DOYUM KAVRAMI Cinsel Doyumun Tanımı UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER CİNSEL DOYUM KAVRAMI 1.2.1. Cinsel Doyumun Tanımı Cinselliğin evlilik ilişkisi içerisinde çok can alıcı ve bağlayıcı bir gücü olup, sağlıklı yaşanan cinsellik çiftin

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR. Dr. Özay Özdemir

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR. Dr. Özay Özdemir ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR Dr. Özay Özdemir Anksiyete ve cinsellik arasındaki ilişki net değildir Bir süreklilik içinde zıt iki kutup olarak anksiyete kaçma, cinsel uyarılma ise yaklaşma

Detaylı

Yazar Ad 41 Prof. Dr. Haluk ÖZEN Cinsel hayat çocuk yaştan itibaren hayatımızın önemli bir kesimini oluşturur. Yaşlılık döneminde cinsellik ayrı bir özellik taşır. Yaşlı erkek kimdir, hangi yaş yaşlanma

Detaylı

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği OP. DR. ÜNSAL ÖZKUVANCI Genel bilgiler Şeker hastalığı bir çok organı etkilediği gibi cinsel fonksiyonları da olumsuz

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Selda Çelik Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

Yrd. Doç. Dr. Selda Çelik Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Selda Çelik Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Cinsellik yaşamın doğal, sağlıklı ve ayrılmaz bir parçasıdır. Dünya Sağlık Örgütü cinsel sağlığı; cinsellikle ilişkili olarak

Detaylı

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Başta ABD olmak üzere birçok ülkede tıp ve uzmanlık eğitiminde (psikiyatri dışı)temel

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi

İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi Prof. Hv.Tbp. Kd.Alb. Mesut ÇETİN GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Kliniği Direktörü-İstanbul 1 Klinik Psikofarmakoloji Bülteni GATA Haydarpaşa Eğitim

Detaylı

KANSER VE CİNSEL YAŞAM

KANSER VE CİNSEL YAŞAM KANSER VE CİNSEL YAŞAM Doç. Dr. Ülgen Okyayuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D. Klinik Psikoloji Öğretim Üyesi Son zamanlarda kanserin tedavisinde ilgi sadece tanı ve agresif tedaviyle

Detaylı

CİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI

CİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI CİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI Bu programın amacı cinsellik, cinsel gelişim, cinsel bozukluklar, cinsel kimlik durumları, cinsel yönelim, parafililer, cinsel istismar ve cinsel işlev bozuklukları

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

2014

2014 2014 DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU (DEB) ve MentalUP İçerik DEB e Klinik İlgi DEB Nedir? DEB in Belirtileri DEB in Zihinsel Sürece Etkileri DEB in Psikososyal Tedavisi MentalUP tan Faydalanma MentalUP İçeriği

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ Sosyal fobi, bireyin sosyal ortamlarda herhangi bir eylem yaparken utanç duyacağı duruma düşeceğini düşünerek nedensiz kızarma,

Detaylı

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ ------------------------------------------------------------------------------------------------- 1 KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ ------------------------------------------

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK

Detaylı

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından

Detaylı

Türkiye de Somatoform Bozukluklar Epidemiyolojisi Dr Yarkın Özenli Başkent Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama 2008 20092009 Araştırmacı: Danışman: Konuşmacı: Somatoform Bozukluklar SOMATOFORM

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

GÖREVLENDIRME KARARLARI

GÖREVLENDIRME KARARLARI Portal Adres GÖREVLENDIRME KARARLARI : www.hakimiyet.com İçeriği : Gündem Tarih : 21.01.2015 : http://www.hakimiyet.com/genel/gorevlendirme-kararlari-h783915.html 1/3 GÖREVLENDIRME KARARLARI 2/3 GÖREVLENDIRME

Detaylı

Erken Boşalma Bilgilendirme Formu

Erken Boşalma Bilgilendirme Formu Erken Boşalma Bilgilendirme Formu Erken boşalma 60 yaş altında erkeklerde en yaygın gözlemlenen cinsel fonksiyon bozukluklarından biri olmakla birlikte, erkek hastalıkları arasında tanı ve tedavi düzeyi

Detaylı

Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği

Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği Ergenlik Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği Nelerden konuşacağız? Ergenlik nedir? Ergenlik sürecinde vücutta nasıl değişiklikler olur? Üreme organları nelerdir ve nasıl

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK TANILAMASI (HEM 601 TEORİK 2, 2

Detaylı

CİDER (Cinsellik Araştırmaları Derneği) Cinsellik, Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavileri Eğitimi

CİDER (Cinsellik Araştırmaları Derneği) Cinsellik, Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavileri Eğitimi CİDER (Cinsellik Araştırmaları Derneği) Cinsellik, Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavileri Eğitimi I. Modül: Cinsellik 1. Eğitim Günü 1. Ders; 09.00-10.30 (Prof. Dr. Ali Bozkurt veya Prof. Dr. Selçuk Aslan)

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

DOĞAL AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ

DOĞAL AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ DOĞAL AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ DOĞAL AİLE PLANLAMASI YÖNTEMİ DENİLİNCE AKLINIZA NELER GELİYOR? DoĞal Aile Planlaması Yöntemleri Dünya Sağlık Örgütü, doğal aile planlaması yöntemlerini, menstrüel siklusun

Detaylı

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi 1987-1992 Doktora(Tıpta Uzmanlık)

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi 1987-1992 Doktora(Tıpta Uzmanlık) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Ceyda Güvenç Taşdelen 2. Doğum Tarihi : 20.01.1969 3. Unvanı : Uzman Doktor 4. Öğrenim Durumu: Üniversite, psikiyatri ihtisası Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi İstanbul

Detaylı

Değerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez

Değerlendirme. Seksüel Anamnez Detaylı bir medikal ve psikolojik anamnez Partnerle görüşme Medikal anamnez Seksüel anamnez Dr. MANSUR DAĞGÜLLİ Epidemiyoloji Memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu sağlamak ve devam ettirmedeki kalıcı yetersizlik Hem etkilenen kişiler hem de onların partner ve ailelerinin

Detaylı

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU A R A Ş. G Ö R. Z E Y N E P K I R I K K A L E L İ Gebelik dönemi fizyolojik olduğu kadar kalıcı psikolojik değişikliklere de neden olmaktadır. Anne karnında gelişen

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Nedir? Günlük rutin işleyişi bozan, Aniden beklenmedik bir şekilde gelişen, Dehşet, kaygı ve panik yaratan, Kişinin anlamlandırma

Detaylı

Erken Bo alma. (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü. www.späterkommen.de

Erken Bo alma. (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü. www.späterkommen.de Erken Bo alma (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü www.späterkommen.de Erken bo alma sorununuz var ml test edin Erken boşalma riskinizi, aşağıdaki uzman kişilerce hazırlanmış sorulara

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç Aile Krizleri 1. Normal gelişimsel krizler (Yaşam döngüsü aşamaları) 2. Aileye özgü krizler (Ailede hastalıklar, ölümler, boşanmalar, göç,

Detaylı

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir. Konversiyon bozukluğu, altta yatan organik bir neden bulunmaksızın ortaya çıkan, bayılma, felç olma ve duyu kaybı gibi nörolojik belirtilerdir. Hastalar

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK TANILAMASI (HEM 601 TEORİK 2, 2

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

CİNSEL TERAPİLER. Psikolog Doktor Mualla Oktay

CİNSEL TERAPİLER. Psikolog Doktor Mualla Oktay İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 323 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:323-328 CİNSEL TERAPİLER Psikolog Doktor Mualla

Detaylı

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: Yok Şizofreni Hastaları

Detaylı

GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK

GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK Doç.Dr. Nevin Hotun Şahin Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği AD Dalı Doç.Dr.Nevin Öğretim Üyesi ŞAHİN Cinsellik

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı nda 1970 yılından itibaren KLP alanında çalışmalar

Detaylı

KADINDA C NSEL AKT V TE VE C NSEL filev BOZUKLUKLARI

KADINDA C NSEL AKT V TE VE C NSEL filev BOZUKLUKLARI C NSEL P ROBLEM, K ISIRLI I O LANLAR KADINDA C NSEL AKT V TE VE C NSEL filev BOZUKLUKLARI İstanbul Tıp Fakültesi HASTA OKULU Androloji Bilim Dalı nca hazırlanmıştır BANA 3 SORU SOR Herkes sağlıkla ilgili

Detaylı

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır. Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine

Detaylı

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ Prof Dr Behcet Coşar Gazi Üni. Tıp Fak. Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatri Ünitesi İNSAN Biyo Psiko Sosyal 11/6/2009 2 KOAH

Detaylı

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Eylemin psikolojisi Kadının psikolojik olarak eyleme ve doğuma uyumu ile ilgilidir. Bu da doğrudan doğum sürecinin seyrini etkiler. Bu faktörlerden herhangi birinin

Detaylı

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir? Psikolojiye Giriş İşler Kötüye Gittiğinde Olanlar: Zihinsel Bozukluklar 1. Kısım Ders 18 Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları Susan Noeln-Hoeksema Psikoloj Profesörü Yale Üniversitesi 2 Anormallik

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİNDE GELİŞİM MODELLERİ... 3 ÖĞRENME TEORİSİ MODELİ... 4 BİLİŞSEL GELİŞİM MODELİ... 5 İNSAN GELİŞİMİNİ VE PSİKOLOJİSİNİ AÇIKLAYAN TEMEL KURAMLAR...

Detaylı

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenin kötüye kullanımını üç ana başlıkta ele

Detaylı

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER Temel varsayımlar Danışanlar hem kişisel hem de üyesi oldukları sosyal ağlar temelinde, kaynaklar

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD İÇERİK ALT TİPLENDİRMEDEKİ SORUNLAR KLİNİĞE YANSIMASI ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN ETKİSİ Tanısal bakı Sosyal fobi DSM-I de "Fobik

Detaylı

Cinsel Terapi: Cinsel Terapi Nedir? Ne değildir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Cinsel Terapi: Cinsel Terapi Nedir? Ne değildir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim En farklı cinsel bozukluklar dahi, bir çiftin cinsel terapi veya cinsel danışmanlık hizmeti almasını gerektirebilir. Bu noktada terapi uzmanı seçme konusunda bilmeniz gerekenler nelerdir? Seanslarda neler

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda

Detaylı

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD AÇIKLAMA 2009-2012 Araştırmacı: - Konuşmacı: Lundbeck İlaçları AŞ (2009, 2010) Danışman: - Olgu 1 - Bize ayrımcılık yapılıyor

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR BU DERSTE ŞUNLARı KONUŞACAĞıZ: Anormal davranışı normalden nasıl ayırırız? Ruh sağlığı uzmanları tarafından kullanılan belli başlı anormal davranış modelleri nelerdir? Anormal davranışı

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Detaylı

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir ilişkinin nasıl dağıldığı sorusu, neden dağıldığı sorusuyla ilişkili fakat, onunla aynı şey değildir. Duck (1984) ilişki dağılması, evresinden ve onları izleyen yeniden

Detaylı

İNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç

İNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç İNFERTİLİTE NEDENLERİ İlknur M. Gönenç ERKEK İNFERTİLİTE NEDENLERİ Endokrin Bozukluklar Hipotalamik disfonksiyon (Kallmann) Hipoffizer yetmezlik ( tm., rad, cerrahi ) Hiperprolaktinemi, Adrenal hiperplazi

Detaylı

Açıklama 2011-2012. Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------

Açıklama 2011-2012. Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------ Açıklama 2011-2012 Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------ Asistan Hekim Kılavuzu Dr. İshak Sayğılı Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbın diğer alanları ile

Detaylı

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ Psikolojik bozukluklar nasıl iyileştirilir? Tedavi için uygun kişi kimdir? En mantıklı tedavi yaklaşımı hangisidir? Bir terapi biçimi diğerlerinden daha iyi midir? Herhangi

Detaylı

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER Sağlık Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması Biyolojik, ruhsal ve sosyal iyilik hali. Tıp Özgül bir kurama ve bu kuramdan biçimlenen yöntemle belirlenen uygulamalarla biyolojik,

Detaylı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN

Detaylı

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ: DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ: Bu anket durumunuz hakkında bilgi edinmede bize yardımcı olacaktır. Bu anket sorununuza uygun yaklaşımda yardımcı olacaktır. Cevaplarınız gizli tutulacaktır. Lütfen

Detaylı

Ders Yılı Dönem-V Üroloji Staj Programı

Ders Yılı Dönem-V Üroloji Staj Programı 2018 2019 Ders Yılı Dönem-V Üroloji Staj Programı DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM 5 ÜROLOJİ STAJI EĞİTİM PROGRAMI Stajın adı Stajın süresi Öğretim yeri Anabilim dalı başkanı Staj sorumluları Eğiticiler

Detaylı

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Ayşe Devrim Başterzi Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Epidemiyoloji ve eğitim mi? Eğitim ve epidemiyoloji mi?

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

[BİROL BAYTAN] BEYANI

[BİROL BAYTAN] BEYANI Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [BİROL BAYTAN] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman Olduğu

Detaylı

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER PSH 501 - Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Temelleri

Detaylı

Özgün Problem Çözme Becerileri

Özgün Problem Çözme Becerileri Özgün Problem Çözme Becerileri Research Agenda for General Practice / Family Medicine and Primary Health Care in Europe; Specific Problem Solving Skills ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ

Detaylı

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji

Detaylı

VAJİNUSMUS OLUŞUMUNDA ETYOLOJİK ÖZELLİKLER

VAJİNUSMUS OLUŞUMUNDA ETYOLOJİK ÖZELLİKLER TC. SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY ORD. PROF. MAZHAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Başhekim: Doç. Dr. Medaim Yanık 9. PSİKİYATRİ BİRİMİ Klinik Şefi: Doç. Dr. Hüsnü Erkmen

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v İÇİNDEKİLER Önsöz... v BÖLÜM 1 SPOR VE SPOR PSİKOLOJİSİ Spor... 1 Spor Psikolojisinin Gelişmesi... 2 Spor Psikolojisinin Alanları... 5 Spor Psikologları... 6 Spor Psikologlarının İşlevleri... 7 BÖLÜM 2

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI PROF. DR. RAHİM KUCUR ANABİLİMDALI BAŞKANI KONYA İL MERKEZİNDE YAŞAYAN EVLİ NÜFUSTA CİNSEL SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI (UZMANLIK TEZİ)

Detaylı

Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu 2015-2016 Güz Dönemi

Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu 2015-2016 Güz Dönemi Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu 2015-2016 Güz Dönemi Dersin Adı ve Kodu: Psik 302 Psikopatoloji Dersin ön koşulları: Yok Ders yeri(sınıf): 312 nolu sınıf Ders Günü ve Saati: Salı: 08:30-11:20 Kredisi:

Detaylı

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017 OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017 Tanım Yaşamı ya da yaşama dair bütünlüğü tehdit eden olayların bütünüdür.

Detaylı

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri 1 Öğrenim Hedefleri Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, yaşam dönemlerine göre kadın sağlığına olan etkilerini açıklar, Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile kadına

Detaylı

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Ezgi Özserezli O Evlilik ilişkisi, kişilerin psikolojik sağlığını temelden etkilemektedir.

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve 12-13 / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim uygulanmaktadır.) Katılımcı Sayısı: 50 kişi ile sınırlıdır.

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı