AVRUPA ÜLKELERİ TERÖRİST HAMİSİ. İDDİALAR mesnetsiz

Transkript

1 AVRUPA ÜLKELERİ Ecevit Şanlı Hasan Biber TERÖRİST HAMİSİ Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye tarafından kırmızı bültenle uluslararası seviyede arattırılan terör suçlularına ilişkin Avrupa ülkelerinin, 657 terör suçlusu hakkındaki iade talebini reddettiğini, sadece 56 terör suçlusunu Türkiye'ye iade ettiğini bildirdi. Türkiye adli makamları tarafından uluslararası düzeyde arattırılan terör suçlularının iadesi noktasında, özellikle Avrupa ülkeleri yeterli iş birliği göstermiyor. Erdal Dalgıç Nurgül Acar 25 Nisan 2015 Cumartesi Fiyatı 25 Kr Reddedilen iade talepleri incelendiğinde, kırmızı bültenle aranan terör suçlularının çoğunluğunun İsviçre dahil Avrupa Birliği ülkelerde bulunduğu kaydedildi. Asayiş ve narkotik suçlarına ilişkin iade taleplerinin kabulünde yüzde 85, terör suçlularının iadesinin kabulünde ise yüzde 2'lik bir oran görülüyor. Emniyet yetkilileri, bu tespitin Türkiye tarafından uluslararası düzeyde arattırılan terör suçlularının AB ülkeleri tarafından özel olarak korunduğu sonucunu ortaya çıkardığını belirtiyor. HABERİ 12. SAYFADA Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermeni iddialarının dayanaksız olduğunu yineledi Obama, bu yıl da SOYKIRIM demedi ABD Başkanı Barack Obama, Ermenilerin 1915 yılı olaylarının yıl dönümü olarak kabul ettikleri 24 Nisan ile ilgili açıklamasında, soykırım ifadesini bu yıl da kullanmadı ve Ermenice "Büyük Felaket" anlamına gelen "Meds Yeghern" ifadesini kullandı. HABERİ 11. SAYFADA Fehmi Koru 100. yıl böyle geçmeyebilirdi 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz İDDİALAR mesnetsiz Türkiye den DAEŞ e geçit yok Seçim güvenliği toplantısı yapıldı Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar başkanlığında Seçim güvenliği toplantısı yapıldı. Toplantıda, 07 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sürecinde il genelinde alınması gereken güvenlik tedbirleri görüşüldü. HABERİ 5. SAYFADA Türkiye, DAEŞ'e katılımları önlemek amacıyla aldığı tedbirler kapsamında bugüne kadar bin 300 kişiyi sınır dışı etti, 12 bin 800 kişiye de ülkeye giriş yasağı koydu. Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın ardından başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke vatandaşlarının, Türkiye üzerinden savaş bölgesine geçiş yaptığı iddiaları üzerine güvenlik önlemleri artırıldı. DAEŞ'e katılımı önlemek adına Türkiye, kaynak ülkelerden daha aktif bir istihbarat paylaşımı beklerken, bu talebini her platformda dile getirdi. Dünya kamuoyu, terör örgütü DAEŞ'e katılan yabancı terörist savaşçıları tartışılırken İran, Lübnan ve diğer ülkelerden Suriye'de rejim güçlerinin saflarına dahil olan binlerce kişi, gözden kaçırıldı. HABERİ 12 DE Barış Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "1915 olayları konusundaki Ermeni iddialarının hepsi mesnetsiz ve dayanaksızdır. Askeri arşivlerimizi açmaya hazırız" dedi. Erdoğan, Şimdi AB'ye tekrar hitap etmek istiyorum. Türkiye'nin arşivlerini açmasını bize nasihat ediyor. Buradan cevap veriyorum; Ey AB, 12 yıl başbakanlık yaptım. Bir yıla yakındır da cumhurbaşkanıyım. Her gittiğim uluslararası toplantıda ve ülkemdeki her toplantıda arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu, bir milyona yakın belge ve bilginin olduğunu her zaman söylüyorum. Ve diyorum ki; Ermenistan'ın arşivlerinde de varsa onlar da açsın. Üçüncü ülkelerde de varsa onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum, biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız diyorum. diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA CHP'nin kampanyası Genç Parti'yi hatırlattı Türkiye genelinde 7 Haziran'da yapılacak seçimler için siyasi partiler seçim kampanyalarına hız verdi. Seçmen tercihlerini etkileyebilmek için televizyonlarda yayınlanacak reklam filmleri, kampanyaların en önemli ayağını oluşturuyor. CHP'nin kampanyasının 2002'de Genç Parti için hazırlanan kampanyayla neredeyse aynı olduğunu savunan Prof. Bir, "Bu kadar vaadi arka arkaya getirdiğinizde aklınıza hemen Cem Uzan ve o kampanyayı yapan Ali Taran geliyor" dedi. HABERİ 12. SAYFADA ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Babacan a göre; CHP nin seçim vaatleri hayali Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CHP'nin ekonomik vaatlerini eleştirerek, "Son açıklanan paket şunu bir daha tekrar etti ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin hiçbir zaman Türkiye'de iktidar olma hedefi yoktur, hayali yoktur. Eğer olsaydı böylesine sorumsuz, pervasız bir tutum ortaya koymazdı" dedi. Babacan; "Bir, ne kadar harcama getiriyorsanız o kadar tekrar vergi getirmek zorunda kalırsınız. İki, o kadar ilave borçlanmak zorunda kalırsınız. Üç, para basmak durumunda olursunuz. Dört, nihayetinde IMF'den kredi kullanmaya mecbur duruma düşersiniz"şeklinde konuştu. 12 DE Bahçeli, partisinin seçim bildirgesini 3 Mayıs ta açıklayacak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin seçim bildirgesini 3 Mayıs'ta açıkladıktan sonra mitinglere başlayacak. Genel seçimlerin yapılacağı 7 Haziran'a kadar 60'ın üzerinde ilde halkla buluşmayı planlayan Bahçeli, yurt dışına da ayrı bir önem verecek. Devlet Bahçeli, 24 Mayıs'ta Ankara'da, 31 Mayıs'ta da İstanbul'da alanlara çıkacak. HABERİ 12. SAYFADA

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 25 Nisan 2015 Cumartesi Haldun Dormen: Hayatım Lüküs Hayat ile geçti Whitney Houston'ın kızı Brown komadan çıktı TEKİRDAĞ -İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen ''Lüküs Hayat'' müzikalini yaklaşık 30 yıldır yöneten Haldun Dormen, "Hayatım 'Lüküs Hayat' ile geçti. Herhalde doğduğum zaman biri kulağıma 'Lüküs Hayat' diye fısıldadı" dedi. Dormen, Süleymanpaşa Halk Eğitim Merkezi Uygulamalı Tiyatro Kursu öğrencileri tarafından Tekirdağ Belediye Kültür Merkezi'nde sahnelenen "Lüküs Hayat" müzikali öncesi düzenlenen söyleşiye katıldı. Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesi ve bu çerçevede yaşanan gülünçlükleri sahneye taşıyan "Lüküs Hayat" müzikalinin kendisi için çok büyük önem taşıdığını ifade eden Dormen, yönetmenliğini yaptığı müzikalin 27 yıl kapalı gişe oynadığını anlattı. Kendisinin de müzikalin bir parçası olduğunu vurgulayan Haldun Dormen, "Herhalde doğduğum zaman birisi kulağıma 'Lüküs Hayat' diye fısıldadı, çünkü tüm hayatım 'Lüküs Hayat' ile geçti" diye konuştu. Yönetmenliği çok sevdiğini belirten Dormen, bugüne kadar istediği bütün oyunları oynadığını aktardı. Kendini aktör değil daha çok yönetmen ve hoca olarak gördüğünü belirten Dormen, "Yönetmenliğim ve hocalığım bence daha önemli. Yönetmenliği çok seviyorum, bir şey yapmayı, insanlarla birlikte bir şey ortaya çıkartmayı seviyorum. Oyunculuğu da seviyorum, alkışı da seviyorum ama ikisi arasında bir tercih yapmam gerekirse ben her zaman yönetmenliği tercih ederim" değerlendirmesinde bulundu. Oyuncu ve yönetmen Haldun Dormen, söyleşinin ardından "Lüküs Hayat" müzikalini izledi. ATLANTA - Amerikalı şarkıcı Whitney Houston'ın üç ay önce komaya giren kızı Bobbi Kristina Brown'ın gözlerini açtığı bildirildi. Babası Bobby Brown, 31 Ocak'ta Georgia'daki evinde küvetin içinde bilincini kaybetmiş halde bulunan 22 yaşındaki Kristina'nın komadan çıktığını açıkladı. Açıklamada annesi ve babası gibi şarkıcı olan Kristina'nın yoğun bakım ünitesinden çıkarıldığı ve fizik tedavisine başlandığı belirtildi. Altı Grammy ödüllü Whithey Houston, 11 Şubat 2012'de Beverly Hills'te kaldığı otel odasının küvetinde ölü bulunmuştu. Uyuşturucu aldığı belirlenen Houston'a yapılan otopsi, sanatçının küvetin içine yüzüstü düşerek kazara boğulduğunu ortaya çıkarmıştı. Vizyona yeni girecek filmler "İntikam Kapanı" Salma Hayek, Hiroyuki Watanabe, Laura Cepeda ile Togo Igawa'nın oynadığı "İntikam Kapanı", aksiyon sahneleriyle dikkati çekiyor. Gösterdiği performansla eleştirmenlerden tam not alan Salma Hayek'in başrolünde olduğu filmin yönetmenliğini kendine has tarzı ile adından söz ettiren Joe Lynch üstlendi. Uzun zamandır ekranlardan uzak olan Hayek'in "Everly" karakterini canlandırdığı filmin konusu şöyle: "Everly tam da evden çıkıp gidecekken ihanete uğradığını düşünen eski sevgilisinin tuzağına düşer. Kapının ardında beliren kiralık katiller, mafya lideri olan sevgilisinin talimatıyla onu kapana kıstırmıştır. "Citizenfour" Edward Snowden, Glenn Greenwald, William Binney ve Jacob Appelbaum'un oynadığı belgesel türündeki "Citizenfour" adlı filmin yönetmenliğini Laura Poitras yaptı. Oscar ödülü dahil 40'ın üzerinde ödül kazanan filmin konusu şöyle: "Belgeselci ve gazeteci Laura Poitras ve gazeteci Glenn Greenwald, 'Citizenfour' takma adını kullanan Edward Snowden'la Hong Kong'da buluşuyor. Üst düzey CIA analizcisi Snowden, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın özel hayatın gizliliğini hukuk dışı yollarla ihlal ettiğini kanıtlayan gizli belgeleri kameralar önünde gazetecilere teslim ediyor. "Marigold Oteli'nde Hayatımın Tatili 2" İzleyici ile 2012'de buluşan "Marigold Oteli'nde Hayatımın Tatili" filminin ikinci serisi "Marigold Oteli'nde Hayatımın Tatili 2", Judi Dench, Maggie Smith, Bill Nighy ve Dev Patel ile aynı kadroyu tekrar bir araya getirdi. Yeni seride otelin yeni misafirleri Richard Gere, Tamsin Greig ve David Strathairn olacak. John Madden'in yönettiği komedi türündeki film, hayatlarının ikinci baharını yaşayan kişilerin, yaşamlarını ve ilişkilerini saygı ve sevgilerini sürdürerek nasıl devam ettirdiklerini anlatıyor. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Mazi Kalbimde Yaradır 07:20 Osmanlı Tokadı 09:00 Rüzgar Gülü 10:00 Yabancı Sinema "Çılgın Köpek" 11:40 1'de Bugün 11:55 6 Mantı 13:10 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:35 1'de Bugün 13:50 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 15:35 Gezelim Görelim 16:15 1'de Bugün 16:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Beni Böyle Sev 23:00 Yabancı Sinema "Görevimiz Tehlike 2" 01:20 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 02:50 Gezelim Görelim 06:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Adanalı 10:35Yahşi Cazibe 12:45Alemin Kıralı 15:40 Truvalı Helen - 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 20:00 Kertenkele 23:20 Yabancı Sinema 02:05 Aliye 03:05 Hayat Devam Ediyor 05:00 Şöhret 07:00 GAGGUK 08:30 BURADA NE YENİR? 09:30 SON TREND 10:30 DİZİ DOKTORU 11:30 HAFTASONU 12:50 GAGGUK 13:45 GÜRKAN ŞEF İLE MANGAL ZAMANI 15:00 DOLU DOLU ANADOLU 16:20 YABANCI SİNEMA 18:15 EMRE BUGA İLE ANA HABER 19:00 THE UNIT (EKİP) 20:00 SİNEMA ÖLÜMCÜL DENEY 21:50 YABANCI SİNEMA 23:50 BOKS GECESİ BEST OF KICKBOKS GECESİ 02:20 THE UNIT (EKİP) 06:00 Dila Hanım 07:30 Akasya Durağı 10:00 Melek 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 16:30 Yerli Sinema 18:30 Star Haber 19:15 Yabancı Sinema Yabancı Sinema 00:30 Yerli Dizi 03:00 Yerli Sinema 04:30 Yerli Sinema 08:00 Ver Fırına 10:30 Ütopya 12:15 Ütopya 14:00 Kaçak Gelinler 16:45 Çok Güzel Hareketler 18:00 Yabancı Sinema 20:00 Bu Tarz Benim 01:15 Yabancı Sinema 03:15 Yabancı Sinema 05:00 Arda nın Mutfağı 05:45 Ütopya 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 07:15 Akasya Durağı 09:30 Magazin D 12:15 Çok Güzel Hareketler Bunlar 13:15 Yerli Dizi 16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:00 Arkadaşım Hoşgeldin 01:30 Yerli Sinema 02:45 Yabancı Sinema 04:00 Yabancı Sinema 20:00 KERTENKELE İmkansız bir aşkın acayip hikayesi... Zekâsı ve sıra dışı yetenekleri sayesinde İstanbul polisi tarafından bir türlü ele geçirilemeyen profesyonel bir hırsız olan KERTENKELE'nin 'Hayatın yalan olsa da aşkın gerçek olsun' dedirten hikayesi... Dizi, yapımcı Yalçın Şen imzasını taşıyor. Yapım Atölyesi tarafından yapılan dizinin senaryosu Savaş Korkmaz ve Hakan Kandal'a ait. Hasan Burakın konsept danışmanı Ayşe Özerin proje koordinatörü olduğu dizinin uygulayıcı yapımcısı da Erdoğan Sevinç. 20:00 ÖLÜMCÜL DENEY 5 Orjinal İsmi:Resident Evil 5: Retribution Yönetmen:Paul W. S. Anderson Oyuncular:Milla Jovovich, Sienna Guillory, Michelle Rodriguez Yapım Yılı:2012 Tür:Aksiyon/Bilim Kurgu Umbrella isimli şirketin hedefi dünyayı yürüyen ölüler havuzu haline getirmektir. Bunu için mücadele etmektedirler ve tüm planları saat gibi işlemektedir. Virüs her geçen gün yeni yerlere dağılıp etkisini onların da istediği şekilde gösterir. Bu tehlike artık son bulacak mıdır? Will Montgomery, yanlış giden bir silahlı soygundan sonra yakalanıp sekiz yıl hapse mahkum edilen usta bir hırsızdır. Hapisten çıkan Will, suç geçmişini arkasında bırakmaya ve kendisinden iyice uzaklaşmış kızı Allison la ilişkisini düzeltmeye kararlıdır. FBI ve eski iş arkadaşları sekiz yıl önceki silahlı soygundan çalınan 10 milyon doları Will in sakladığını düşünmektedir. Will in eski ortağı Vincent, Allison ı kaçırır ve 10 milyon... 21:45 12 SAAT

3 bölge haberleri 25 Nisan 2015 Cumartesi 3 TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi 15 yaşında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanı Tuğgeneral Celalettin Bacanlı, merkezlerinin kurumsal yapısı, yeni teknolojik cihazları, uyguladığı bilimsel tedavi yöntemleri ve ortaya koyduğu hizmetlerle dünyanın önde gelen rehabilitasyon merkezlerinden olduğunu belirtti. ANKARA - Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanı Tuğgeneral Celalettin Bacanlı, merkezlerinin kurumsal yapısı, yeni teknolojik cihazları, uyguladığı bilimsel tedavi yöntemleri ve ortaya koyduğu hizmetlerle dünyanın önde gelen rehabilitasyon merkezlerinden olduğunu belirtti. TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'nin açılışının 15. yıl dönümü, törenle kutlandı. Merkezdeki törende konuşan Tuğgeneral Bacanlı, merkez inşaatının 1995'teki "Haydi Türkiye Mehmetçikle El Ele" kampanyasının ardından toplanan bağışlarla başladığını belirtti. 2000'de faaliyete geçen merkezde gaziler ve diğer hastaların fiziki ve tıbbi tedavilerinin yanı sıra hayata hazırlanmalarının, rehabilitasyonlarının ve bakımlarının gerçekleştirildiğini ifade eden Tuğgeneral Bacanlı, tesisin 1 milyon 157 bin metrekare alana kurulduğunu söyledi. Merkezde psikolojik ve sosyal destek birimleri, meslek edindirme kursları ve spor takımlarının yer aldığını ifade eden Tuğgeneral Bacanlı, spor kulüplerinin sadece gazilerin değil diğer engellilerin de hayata bağlanmasına önemli katkı sağladığını dile getirdi. Spor kulüplerinde 102 lisanslı sporcunun olduğunu ifade eden Bacanlı, sporcuların çeşitli branşlardaki başarılardan örnekler verdi. Merkezin başta gaziler olmak üzere sivil vatandaşlara da hizmet verdiğine dikkati çeken Tuğgeneral Bacanlı, "Merkezimiz bu yönüyle aslında Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türk milleti ve kendi özüyle bütünleşmesinin en somut örneğini de teşkil etmektedir" diye konuştu yılından bu yana 232 bin 853 kişinin merkezin tedavi hizmetlerinden yararlandığını kaydeden Bacanlı, "Bu merkez sahip olduğu kurumsal yapısı, yeni teknolojik cihazları, uyguladığı bilimsel tedavi yöntemleri ve ortaya koyduğu hizmetlerle sadece ülkemizin değil dünyanın en önde gelen rehabilitasyon merkezi olma özelliğini de taşımaktadır" dedi. Gazi Hakan Dönek, evlerine huzur götürmelerinde merkezin kendilerine büyük katkıları olduğunu söyledi. Merkezi bir hastane olarak değil ikinci bir yuva olarak gördüklerini belirten Ankara Fen Lisesi'nin YGS başarısı yüzde 100 artış gösterdi Dönek, bu merkezin hizmetlerinin geliştirilmesini istedi. Şehit Binbaşı Mahmut Şahin'in merkezde tedavi gören engelli oğlu Ozan Şahin'in yazıp bestelediği şarkıyı seslendirdiği etkinlikte, merkezde tedavi gören Astsubay Ahmet Kılınç, "Buraya sedyeyle getirildim, ayakta duramıyordum. Tedavilerin başlamasının ardından yürümeye başladım" ifadesini kullandı. Merkeze gelmeden önce tedavi gördüğü hastanede kendisine yeniden yürümesinin "mucize olduğu" ifadesinin aktarıldığını bildiren Kılınç, "Buradaki tedavimin ardından 6-7 kilometre yürüyor, çarşıya gidip ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum" diye konuştu. Bingöl'de uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralanan ve tedavisi TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'nde sürdürülen Emniyet Müdürü Atalay ANKARA - Türkiye genelinde lise yerleştirmelerinde en başarılı öğrencileri kabul eden Ankara Fen Lisesi'nin, bu yılki Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) sıralamaya giren öğrenci sayısı, geçen yıla oranla yüzde 100 artış gösterdi. "Dahiler Okulu" olarak tanınan Ankara Fen Lisesi'nden 2015-YGS'de ilk 100'e 12; ilk 1000'e 41 öğrenci girdi. Ankara Fen Lisesi Müdürü Aydın Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖSYM'nin en başarılı okullarla ilgili bir bilgi paylaşımı yapmadığını, ancak önceki yıllara göre başarı grafiği yüksek okullarla bir kıyaslama yapıldığında Ankara Fen Lisesi'nin YGS'de büyük başarı gösterdiğini ifade etti YGS sınavında ilk 100'e 6; ilk 1000'e 23 öğrencisinin girdiğini belirten Demir, "Okulumuz, 2015 YGS sınavında, ilk 100'e 12, ilk 1000'e 41 öğrenci girerek geçen yıla göre başarısında yüzde 100 artış gösteren bir okul olmuştur. Bu başarı okulumuzun 50 yıllık tarihinde önemli bir başarı olarak yer almıştır" diye konuştu. Ankara Fen Lisesi'nin, hem bireysel bazda ama daha çok bütün öğrencileriyle kitle başarısı olan bir okul olarak diğer okullardan ayrıldığını belirten Demir, "Önemli olan da birkaç öğrenci değil bütün öğrencilerin en iyi öğrenciler kadar başarı göstermesidir" değerlendirmesinde bulundu. Demir, fen ve matematik ağırlıklı eğitim verilen lisenin bugüne kadar çok sayıda üniversitelerin rektör ve dekanlarının yanı sıra dünyaca ünlü bilim insanı, CEO ve sanatçı mezununun bulunduğunu anlattı. Ankara Fen Lisesi'nin Türkiye genelinde neredeyse tam puanla öğrenci almasıyla "Dahiler Okulu" olarak tanındığını dile getiren Demir, okula temel bilimlerde özellikle nitelikli bilim insanı yetiştirmek amacıyla her yıl 120 öğrencinin kabul edildiğini söyledi. Lisenin trafikten ve şehir gürültüsünden uzak ODTÜ kampüsünün içinde erken bir üniversite görüntüsü çizdiğine işaret eden Demir, fen ve Ürker'in merkez için yazdığı şiir de etkinlikte seslendirildi. Ürker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Kasım'da merkeze geldiğini belirtti. "Sedyeyle geldiğim bu merkezde şu anda sağlığıma kavuşmuş durumdayım" ifadesini kullanan Ürker, tedavisinin sürdüğünü söyledi. 1-1,5 ay içinde tamamen yürümeyi hedeflediğini dile getiren Ürker, merkezdeki yetkililere ilgilerinden dolayı teşekkür etti. Konuşmaların ardından mini dans gösterisi yapıldı, merkezin tarihinin anlatıldığı fotoğraf sergisi ile gazi ve hastaların yaptığı eserlerden oluşan sergi açıldı. Etkinlik kapsamında TSK Ampute Futbol Takımı ile Bilkent Üniversitesi öğrencilerinden oluşan futbol takım arasında futbol müsabakası gerçekleştirildi, 15. Yıl Hatıra Ormanı'na fidan dikildi. matematik ağırlıklı eğitim veren lisenin kurulduğu günün üzerinden geçen 50 yılda, 4 binin üzerinde mezun verdiğini söyledi. Lisenin yatılı olduğundan öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif ve sanat yönlerini destekleyici ve geliştirici çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Demir, "Öğrencilerimiz, fen ve matematik alanındaki başarıları kadar özellikle müzik alanında da iddialılar" diye konuştu. Lisede düzenledikleri konferanslarda uluslararası düzeyde çalışmalar yapan bilim insanlarını öğrencilerle buluşturduklarını dile getiren Demir, böylece lisede erken üniversite havasının yaratıldığını söyledi. Okulun çok zengin kütüphanesinin ve laboratuvarlarının olduğuna dikkati çeken Demir, "Öğrencilerimizin okullarını sevmesi bizi ayrıca memnun eden başka bir durum. Farklı kültürlerde yetişen okulumuz hem öğrencilerimiz açısından hem de ülkemizin yetenekli öğrencilerinin kaynaşması açısından ülkemizin geleceği için büyük bir itici güç oluşturacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Tarihi camilere dijital tabela engeli geliyor ANKARA - Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, tarihi camilerde asılı dijital tabelalarla ilgili olarak, "İstanbul Müftülüğü ile tabelaların kaldırılmasına yönelik eylem planı hakkında görüştük. Eylem planı, Türkiye'deki tarihi camilerde geçerli olacak. Bu camiler nerede olursa olsun üzerine gideceğiz" dedi. Ertem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi camilerin duvarlarında dijital tabelalar ya da yazıların olduğunu, özellikle de İstanbul'da bu durumun adeta "salgın" haline geldiğini söyledi. Tarihi camilerdeki bu tarz tabelalar hakkında İstanbul Müftülüğü ile görüştüklerini belirten Adnan Ertem, söz konusu uygulamayla ilgili personeli uyarmalarını talep ettiklerini ve bu tip tabelalara karşı mücadele başlattıklarını aktardı. Ertem, konuyla ilgili ilk uygulamayı İstanbul'daki Çakırcı Hasan Paşa Camisi'nde gerçekleştirdiklerini bildirerek, "Şu an Anadolu Hisarı'nda tespit ettiğimiz bir cami var, orada bulunan tabelayı indireceğiz. Fatih'te bulunan Cerrah Mehmed Paşa Cami var, yine aynı şekilde asılan bu dijital tabelaları buralardan kaldıracağız" ifadelerini kullandı. Tabelaları kaldırmaktan çok, aslolanın tarihi camilere bu tarz tabela ve yazıların asılmaması gerektiğinin altını çizen Adnan Ertem, bu yüzden bilinçlendirme gayreti ve çabasının büyük önem arzettiğini vurgulayarak, "Camilerde dijital tabela ya da yazı olabilir, oraya uyar da zaten. Ama tarihi yapılar da uymaz, doğru da değil. İstanbul Müftülüğü ile tabelaların kaldırılmasına yönelik eylem planı hakkında görüştük. Aslında 'bundan sonra yapılmamasına yönelik müftülük ne yapılabilir' bunun daha çok üzerinde durduk. Bu eylem planı, Türkiye'deki tarihi camilerde geçerli olacak. Bu camiler nerede olursa olsun üzerine gideceğiz. Başka yerlerde de küçük çaplı ihlaller var ama daha çok İstanbul'da dikkati çekiyor, bu bir hakikat" diye konuştu. Bazı tarihi camilerde tespit edilen dijital tabelalar olduğunu ve bunların indirileceğini bildiren Ertem, illerdeki tüm tarihi camiler de konuya ilişkin çalışmaların sürdüğünü de ifade etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü ecdat mirası topraklarda yaşayan garip gurebanın kendileri için önem taşıdığını vurgulayan Adnan Ertem, Makedonya ve Kosova ile imzaladıkları protokollere ilişkin de bilgi verdi. Maddi durumu yetersiz, sağlık hizmetlerine ulaşmada sıkıntı çeken kişiler için Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak devreye girdiklerini anlatan Ertem, "Makedonya ve Kosova'da yaşayan fakir fukara, garip gureba, tedavi imkanını karşılayabilecek maddi güce sahip olamayan ve orada da tedavi imkanı olmayan kişilerin sağlık problemleri olanları Türkiye'ye getireceğiz. Burada tedavilerini sağlayacağız. Sağlıklarına kavuştuklarında da ülkelerine göndereceğiz. Ayrıca bu kişilerin yanında bir refakatçi de olabilecek. Bu kişilerden de hiçbir ücret alınmayacak" şeklinde konuştu. Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr 100. yıl böyle geçmeyebilirdi ABD Başkanı Barack Obama, o meşum sözcüğü değil de büyük felaket anlamına gelen Ermenice deyimi kullanacakmış; buna karşılık Avusturya ile Almanya nın başını çektiği bazı ülkeler, büyükelçilerimizi merkeze çağırmayı gerektirecek sertlikte birer bildiri yayınlıyor... Birçok ülke, Türkiye deki Çanakkale Savaşı nın 100. yıldönümü törenine değil, Ermenistan da yapılan soykırımı anma törenlerine en üst düzey temsilciyle katılmayı yeğliyor. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin bile... Kimse Bunu beklemiyorduk demesin. Bekliyorduk. Bu yıl sonuna kadar Ermenistan veya diaspora Ermenileri tarafından düzenlenecek daha pek çok etkinlik var ve hepsi de canımızı sıkmayı amaçlıyor... Yıllardan beri Geliyorum diye bağıran bu gelişmeye karşı biz ne yapıyoruz? Anlamlı hemen hiçbir şey... Tek anlam verilebilecek etkinlik, ASALA terör örgütü tarafından katledilen diplomatlarımızın artık hepsi emekli olmuş çalışma arkadaşlarının Ankara da düzenledikleri yürüyüş... Böyle mi olmalıydı? Daha doğrusu, böyle olmak zorunda mıydı? Değildi. 2009, Türkiye için sorunlarını geride bırakmaya kararlılık yılı olarak tarihe geçebilecek bir yıldı. Devletin en tepesinde alınan kararlarla hem Kürt sorunu, hem de Ermenistan ile normalleşip yakınlaşarak 100. yılı sorunsuz atlatma girişimleri başlatıldı 2009 da... Önceki gün, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı sorumluluğu taşıdığı dönemde, kendisinin de tarafı olduğu, Ermenistan ile aradaki sorunları geride bırakma amaçlı bir dizi girişimi hatırlattı. Doğrudur. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, futbol milli takımları arasındaki karşılaşmalarla girişimi başlattı: Kendisi Erivan a gitti karşılaşmayı izlemek için; Türkiye deki rövanş maçında Ermenistan Cumhurbaşkanı nı Bursa da ağırladı... Ahmet Davutoğlu da İsviçre de, Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbandyan ile bir iyi niyet protokolü imzaladı. Nalbandyan başlangıçta Beni ülkemde çarmıha gererler diye itiraz etse de devreye Türkiye lehine girenler, protokolün çıkmasını sağladılar. Protokollerin en önemli maddesi, birkaç kozmetik açılım karşılığı, Türkiye nin Ermenistan sınırını belirleyen 1921 Kars Antlaşması nı Erivan ın tanımasıydı. Toprak talebi iddiasından Ermenistan ın vazgeçmesi anlamına geliyordu bu. Azerbaycan ın itirazları da Ankara tarafından dikkate alınmıştı; protokoller yürürlüğe girer girmez, Ermenistan, Dağlık Karabağ da işgal altında tuttuğu bazı reyonlardan askerlerini çekecekti. O kadar ki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, varılan anlaşmanın perde gerisi bilgileri kendisiyle paylaşıldığında, Türkiye deki muhataplarına nasıl teşekkür edeceğini bilemiyordu. Sözün özü şu: Türkiye malum olayın 100. yıldönümünde şimdilerde kapısı aralanan yalnızlaştırma girişimini imkânsız kılmak için 2009 yılında ciddi adımlar attı. Ancak arkası gelmedi. Daha doğrusu, gelişmenin kendilerini de rahatlatacak boyutundan habersiz bırakılan, ne malum, bilseler de çıkarlarına uygun bulmayan bazı Azeri siyasilerin gürültülü çıkışları Ankara yı telaşa sürükledi. Daha sonra olanı biliyoruz: O telaşla Bakü ye gidildi ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından açılan kapı, orada yapılan konuşmalarla, Başbakan Erdoğan tarafından kapatıldı. Süreci yakından izlediğimi biliniz. Milli maçı izlemek üzere Cumhurbaşkanı Gül le Erivan a giden gazeteci heyetindeydim; sonrasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından bilgilendirilen gazeteciler arasındaydım. Yalnız Türk tarafıyla değil, Ermeni siyasilerle de görüşüyordum: Türkiye de yapılan rövanş maçı için Bursa ya gelen Ermenistan Cumhurbaşkanı ve ardından Ermenistan Dışişleri Bakanı ile de görüşmüştüm. Gerçekten yazık oldu. Umarım bundan böyle vahim yanlışlar yapılmaz. 24 Nisan 2015/ HABER TÜRK Sosyal yardım için 25 bin kapı çalındı ANKARA - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri, sosyal yardımlar konusunda desteğe ihtiyacı olan kişileri belirlemek için 25 bin ailenin kapısını çaldı. Bakanlık, vatandaşın sosyal hizmet almak için devlet kurumlarına gitmesi yerine, devletin vatandaşa gitmesini amaçlayan Aile Sosyal Destek Programı'nı (ASDEP) 2015 yılının başında hayata geçirdi. ASDEP kapsamında kamunun imkanları ve hizmetleri konusunda desteğe ihtiyacı olan ailelere ulaşılması, ekonomik, sosyal, psikososyal durumlarının anlaşılması ve buna göre yönlendirme yapılması sağlanacak. Program, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın il müdürlüklerine ve Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakıflarına bağlı, mobil bilişim altyapısına sahip sosyal hizmet görevlilerince gerçekleştiriliyor. Personel mesaisinin önemli bir bölümünü sahada geçirerek, yardıma ihtiyacı bulunan ailelere ulaşıp sorunlarının kamunun mevcut imkanları ile çözülmesi için gerekli aracılık ve kolaylaştırıcılık işlevini üstleniyor. Ulaşılması gereken ancak ulaşılamayan ve bu yüzden de kamunun imkanlarından faydalanamayan hiçbir vatandaşın kalmaması hedefleniyor. Programla bakanlığın görev alanına giren ve vatandaşlara sağlanan imkanların amacına uygun kullanıp kullanılmadığını denetlemek de amaçlanıyor.

4 425 Nisan 2015 Cumartesi ANKARA 2015-ANDOFF Ankara Kupası 2. Yarışı olan Birsen Çelik etabı Denizli nin Bozkurt ilçesinde belediyenin sponsorluğunda yapıldı. ANDOFF lu sporcular parkuru ele geçirerek genel klasmanda ilk 3 sırayı paylaştılar. Keçiören de Geleneksel Çocuk Oyunları Ödül Töreni yapıldı Çocukları geleneksel oyunlarla tanıştırmak amacıyla düzenlenen "Geleneksel Çocuk Oyunları"nda Keçiören ilçe müsabakalarının ödül töreni gerçekleştirildi. Organizasyona büyük destek veren Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, ödül törenine de katılarak Mendil Kapma Oyunu birincisi okula kupa ve madalyalarını takdim etti. ANDOF Ankara Kupası 2. Yarışı yapıldı Denizli Bozkurt Belediyesi nin katkıları, Denizli Doğa sporları ve Off-Road Kulubü- DENDOFF organizasyonu ve Ankara Off-Road Kulübü-ANDOFF un deneyimi ile düzenlenen 2015-ANDOFF Ankara Kupası 2. Yarışı Bozkurt un Poligon mevkiinde bulunan doğal parkurda yapıldı. Yarışa Türkiye nin çeşitli kentlerinde bulunan off-road kulüpleri yarışçıları katıldı. 25 araç start aldı. Tüm yarışmacıların katıldığı kent içi seremoni ile başlayan yarışın startını Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik tarafından verildi. Halkın alkışlarla katıldığı seremoniden sonra kente yaklaşık 2 km uzaklıktaki doğal yarış parkuruna yönelen yarışmacılar 20 kapılı, 6.5 km uzunluğundaki parkurda yarışçılar 3 tur attılar, 4 kez start alarak yarışı tamamladılar. Çankaya Belediyesi çalışanları, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Perspektifinden Yerel Hizmet başlıklı çalıştayda bir araya geldi. Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner, başkanlık ettiği çalıştayda, belediye olarak dezavantajlı bir grup olan kadınların ihtiyaçlarına, önceliklerine ve sorunlarına duyarlı bir yerel hizmet gerçekleştirmeyi amaçladıklarını belirtti. Yerel Eşitlik Eylem Planı çalışmaları yürüttüklerini belirten Güner, Eğitim, sağlık, istihdam, kentsel hizmetler ve katılımcılık konularında Çankaya daki kadınların ihtiyaçlarına yönelik çalışmalara öncelik vereceğiz dedi. Güner, Çankaya Belediyesi Hizmet Binası nda gerçekleştirilen çalıştayda, DENDOFF ev sahipliğinde ANDOFF tecrübesiyle Bozkurt Belediyesi nin sıcak konukseverliğinde yapılan yarış çok çekişmeli geçti. Yarışın sonuna kadar rekabeti bırakmayan pilotlar tozlu ve bol engelli parkurda dur-durak bilmeden mücadelelerini sürdürürken, yarışa yoğun ilgi gösteren Bozkurtlular piknik havasında bir yarış izlemenin keyfini yaşadılar. Adının verildiği Birsen Çelik Etabı ile anılan Belediye Başkanı Birsen Çelik, Bozkurt un tanıtımı konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaklarını kaydederek, konuşmasını heyecanla şöyle sürdürdü: Çok güzel bir organizasyona tanık olduk, Bozkurtumuzu tanıtmak için her şeye hazırız. Kentimizi Türkiye de tanıtmak için her türlü desteğe vereceğiz. Türkiye nin her bölgesinden gelerek yarışımıza katılan tüm sporculara teşekkür ediyorum, geldikleri Çankaya Belediyesi nin kadınlar adına değil onlarla birlikte kararlar alan, kentsel hizmetleri kadınların ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda planlayan bir belediye haline getireceklerini vurguladı. Belediye olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmayı amaçladıklarını belirten Güner, Çankaya bölgesinde bulunan kadın örgütleriyle, aktivistleriyle, üniversitelerin ilgili bölümleriyle işbirliği içinde olduklarını ifade etti. Kadın Adayları Destekleme Derneği eski Başkanı İlknur Üstün ise gerçekleştirdiği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sunumunda, eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasinin cinsiyet eşitliğini sağlamadan gerçekleşemeyeceğini belirtti. Kadın ve erkeklerin, ayrım gözetmeksizin tüm olanaklardan eşit olarak yararlanması gerektiğini ifade etti. şehirlere selamlar yolluyorum. Yılların deneyimini Bozkurt taki yarışa aktararak mükemmel bir yarışa daha imza atan ANDOFF ve yöneticileri ile Denizlimizin güzide kulübü DENDOFF un katkılarını unutmayacağım Ülkemizin en deneyimli kulüplerinden biri olan Ankara Doğa Sporları ve Off-Road Kulübü- ANDOFF Başkanı Muharrem Çelik te yarışla ilgili olarak şunları açıkladı: ANDOFF olarak Türkiye nin her yerinde yarış yapmaya hazırız, yılların deneyimini Türkiye deki tüm off-road kulüplerine aktarmak çabasındayız. Geçtiğimiz yıl Alanya da Türkiye Off-Road Şampiyonası nın bir yarışını kusursuz gerçekleştirdik, şimdi de bu yarışımızı Bozkurt Belediye Başkanımız Birsen Çelik in titiz çabalıyla tamamladık. Off-road sporunun ülkemizin her yanına yayılması için her türlü işbirliğine hazırız. Çankaya Belediyesi nden Yerel Eşitlik Eylem Planı Yarım Elma dan Bahar Şenliği Mehmet Akif İlkokulu'ndaki törende Başkan Mustafa Ak'ın yanısıra, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim, İl Milli Eğitim Şube Müdürü Ahmet Pala, Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü Mustafa Coşkun ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Kılıçgil de hazır bulundu. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği organizasyonun 7-21 Nisan tarihleri arasında yapılan Keçiören ilçe finallerinde, bölge birincisi 32 okuldan toplam 400 öğrenci yarıştı. Küçük yaş grubundaki öğrencilere spor kültürü ve spor bilinci kazandırmayı, kendi öz kültürümüze sahip çıkmayı amaçlayan şenliklerde 2'inci sınıf öğrencileri Yağ Satarım Bal Satarım, 3'üncü sınıflar Mendil Kapmaca, 4'üncü sınıflar Tombik ve 5'inci sınıflar Kaleli Yakan Top müsabakalarına katıldı. Keçiören'den bugüne kadar toplam 30 bin öğrencinin yarıştığı oyunlarda birinci gelen okullar ise, Mayıs tarihleri arasında yapılacak Ankara il finallerine katılmaya hak kazandılar. Tören programı Sağlık Meslek Lisesi Halk Oyunları Ekibi'nin gösterisi ile başlarken, Mendil Kapma Oyunu'nun birincisi Yalçın Eskiyapan İlkokulu'na madalya ve kupalarını Başkan Mustafa Ak verdi. Öğrenciler kupalarını Başkan Ak ile birlikte havaya kaldırarak mutluluklarını paylaştılar. Geleneksel oyunların yaşatılması gerektiğine dikkat çeken Mustafa Ak, "O yüzden bu önemli bir proje. Turnuvaya katılan bütün öğrencilerimiz gönlümüzün birincisi. Önemli olan bu yarışmaya katılmaktı. Ama bu bir yarışma, dereceye girmek de önemlidir. Sizler 30 bin öğrenci arasında buraya geldiniz. O yüzden hepinizi tebrik ediyorum. Bu projenin sonraki senelerde de daha kararlı bir şekilde devam edeceğine inanıyorum" diye konuştu. Yağ Satarım Bal Satarım oyununun birincisi Mecidiye İlkokulu'na madalya ve kupalarını veren Kaymakam Dirim ise, "Çocuklar ekran başında maalesef çok zaman geçiriyor. Çocuklarımızı hayata bağlamanın en güzel yolu geleneksel oyunlarımızı öğretmektir. Bunun için bu projeyi destekliyoruz. Keçiören Belediye Başkanımız Mustafa Ak her türlü imkanlarını kullanarak bu projeye destek verdi. Kendilerine teşekkür ediyorum" dedi. Tombik oyunu birincisi Çizmeci İlkokulu'na madalya ve kupalarını takdim eden Mustafa Kılıçgil de, "Çocukların geleneksel oyunlarımızı unutmaması gerekiyor. Biz bile içimizde yaşayan çocuk nedeniyle oyunlar oynuyoruz. Belediye Başkanımıza desteklerinden ötürü teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Golden cinsi 24 köpek yeni sahiplerini bekliyor Ruhsatsız olarak çalıştırıldığı için Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından kapatılan Sarayköy deki köpek üretim çiftliğinden alınan 24 golden cinsi köpek, Çankaya Belediyesi Barınağına getirildi. Her türlü tıbbi müdahaleleri gerçekleştirilen golden cinsi köpekler şimdi parayla değil sevgiyle sahiplenilmeyi bekliyor. Ankara Sarayköy civarında bulunan ve ruhsatsız olduğu anlaşılan köpek üretim çiftliği Orman ve Su İşleri Bakanlığı 9. Bölge yetkilileri tarafından kapatıldı. Üretim çiftliğinden alınan 24 Golden cinsi köpek ise şimdi parayla değil sevgiyle sahiplenilmeyi bekliyor. Yaklaşık iki hafta önce barınağa getirilen Golden cinsi köpekleri 1-3 yaş aralığında. Barınağa getirildikten sonra kısırlaştırılan ve küpelenen köpeklere gerekli post-operatif bakım yapıldı. İç dış parazit ve karma, kuduz aşıları uygulandı. Her anlamda sahiplenilmeye hazır olan Golden cinsi köpekler insan canlısı ve sosyal oldukları için günlerinin çoğunu barınak çalışanlarıyla oynayarak geçiriyor. Aile köpeği olarak da bilinen golden cinsi köpekler insan canlısı ve sosyal oldukları için özellikle tercih ediliyor. Cinse göre zeki köpekler (IQ) listesinde dördüncü sırada yer almasıyla da dikkat çeken goldenların çocuklarla iletişimi de oldukça iyi. Çankaya Belediyesi Yardımlaşma ve Ekonomik Dayanışma Derneği (ÇAYED) tarafından düzenlenen Yarım Elma Bahar Şenliği panayırı açıldı. Çayyolu Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi nde Arcadium Alışveriş Merkezi karşısına kurulan panayırda vatandaşlar, çeşitli ürünlerden satın alarak ihtiyaç sahipleri ve üniversite öğrencilerine dolaylı destek vermiş olacaklar. Açılışa katılan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen tek tek stantları dolaşarak hem alışveriş yaptı hem de vatandaşlarla sohbet etti. Bahar Şenliği ne CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli de katılarak destek verdi. Ev kadınlarının el emeği ürünleri başta olmak üzere yöresel yemek, elbise ve takıların satışa sunulduğu panayırda, vatandaşlara kumda Türk kahvesi keyfi de sunuluyor. Dayanışma amacıyla gerçekleştirilen ve 30 Nisan a kadar sürecek olan Bahar Şenliği panayırında vatandaşlar canlı müzik ziyafeti de yaşayacaklar. Çankaya da Fen İşleri çalışmalarını sürdürüyor Çankaya Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, asfalttan yol çalışmalarını, çevre düzenlemesi ve boş alanların temizliğini, bordür ve tretuvar çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 108 mahallede asfalt çalışması yapan ekipler, 164 sokakta tam kaplama asfalt çalışması ile 1138 sokağın onarım çalışmasını koordineli biçimde tamamladı. Resmi kurum ve okulların taleplerini de anında yerine getiren ekipler, 37 resmi kurum ve 16 okulda asfalt çalışmasını sürdürürken toplamda 71 bin 682 ton asfaltı Çankaya sokaklarına sermiş oldu. Asfalt dökme çalışmalarının yanı sıra kaldırım ve merdivenli yol yapım çalışmalarına da hız veren ekipler, 2014 yılında 30 bin 320 metrelik yeni yol açım çalışması ile 31 bin metrelik malzemeli bakım çalışması gerçekleştirdi. Makineli bakım çalışmaları ve ilçe sınırları içerisinde belediyeye ve kamuya ait boş alanların temizlenmesi çalışmalarını da devam ettiren ekipler, 95 bin 530 metrelik makineli bakım çalışmasının yanı sıra bölgelerden 71 bin 455 metreküp molozu temizledi. Karataş bölgesinde yer alan Beton ve Beton Elemanları Üretim Tesisleri nde çalışmalarına devam eden ekipler üretimini yaptığı ve bölgesel çalışmalarda kullandıkları beton bordür, renkli desenli asfalt tretuvar, beton plaktaş, beton bahçe bordürü, kilittaş, mantar taşı, bazalttaş, andezit bordür, yağmur oluğu, istinat duvarı, merdivenli yol taş üretimini de aralıksız sürdürüyor.

5 ANKARA 25 Nisan 2015 Cumartesi5 Valilik Toplantı Salonu nda gerçekleştirilen Seçim güvenliği toplantısına; 4. Kolordu ve Ankara Garnizon Komutanı Korg. Metin İyidil, İl Seçim Kurulu Başkanvekili Hakim Ahmet Zeki Durmuş, Vali Yardımcıları Nihat Nalbant ve Kemal Karadağ, İl Jandarma Komutanı J. Kur. Alb. Cengiz Tarım, İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal ile diğer yetkililer katıldı. İl Emniyet Müdürlüğü nün konuya dair Yenimahalle Belediyesi Yakacık Mesire Alanı, vatandaşlara daha iyi ve kaliteli hizmet verebilmek için genişletiliyor. Park Bahçeler Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar son süratle devam ederken, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da çalışmaları yakından takip ediyor. Birinci, ikinci ve üçüncü etap olarak ayrılan mesire alanında, 3 üncü etaptaki çalışmaları yerinde inceleyen Başkan Yaşar, her şeyin vatandaşlar için olduğuna vurgu yaparak, Mesire alanımızın yaz aylarında gördüğü rağbet dolayısıyla burayı genişletme kararı aldık. Alan, piknik sezonu öncesi tamamlanacak. Çalışmalarda nerdeyse sona gelinmiş durumda. En yakın zamanda daha çok vatandaşımız burada vakit geçirecek. Yakacık piknikçilerin ve doğayla baş başa kalmak isteyenlerin gözdesi olmaya devam edecek dedi. Farklı konsepti ve sosyal donatı alanları ile göz dolduran 146 bin metrekare alana sahip Yakacık, 6 bin metrekare daha genişleyerek 5 bin 500 kişiye hizmet verecek. Bu sayede kapasitesi yükselen alanda 50 aile daha piknik yapabilecek. Alandaki çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte kamelyalı ve kamelyasız oturma alanları sayısı 470 e, çeşme sayısı ise 17 ye çıkacak. Aynı zamanda yeşil alanlarıyla adeta bir ormanı andıran Yakacık ta bin 500 ağaç, 5 bin adet çalı bitkisi, 4 bin fidan bulunurken, alanın içerisinde bulunan yaya köprüleri, ahşap yel ve su değirmenleri ile de ziyaretçiler otantik bir ortam yaşıyor. Spor yapanlarında unutulmadığı mesire alanında 5 plaj voleybolu sahası, 2 çim futbol sahası, 4 adet çocuk oyun alanı ve basketbol sahası da bulunuyor. sunumu ile başlayan toplantı, İl Jandarma Komutanlığı nın Jandarma Sorumluluk Sahası ile ilgili seçim öncesi ve sonrasında alınacak güvenlik önlemlerini içeren sunumuyla devam etti. Yapılan sunumların ardından ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri nin bir demokrasi şöleni şeklinde geçmesi için alınacak tedbirlerle ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda konuşan Vali Kılıçlar, 3 milyon 703 bin 253 seçmenin oy kullanacağı bu seçimde, gerekli güvenlik tedbirleri alınarak halkın özgür iradesinin sandığa yansımasını sağlamanın önemli olduğunun altını çizdi. Kılıçlar, alınacak güvenlik tedbirlerinde tüm kurum ve kuruluşlarımızın koordineli şekilde hareket etmesi ve işbirliği içinde çalışmasının önemine de değinerek, seçimlerin ilimiz genelinde güven ortamı içerisinde gerçekleşmesi temennisinde bulundu. TSE den Yenimahalle ye 2 yeni kalite belgesi Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar başkanlığında Seçim güvenliği toplantısı yapıldı. Toplantıda, 07 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sürecinde il genelinde alınması gereken güvenlik tedbirleri görüşüldü. Seçim güvenliği toplantısı yapıldı Yakacık Mesire Alanı genişliyor Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Kurumsal Mükemmellik Merkezi (UKMM) tarafından Uluslararası Mükemmellik Ödülüne layık görülen Yenimahalle Belediyesi, bu kez de Türk Standartları Enstitüsü nden (TSE) 2 ayrı kalite belgesi aldı. Yenimahalle Belediyesi Mali Hizmet Müdürlüğü ne verilen ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ve ISO Müşteri Memnuniyeti Belgesi, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar a teslim edildi. Yenimahalle Belediyesi Başkan Yardımcısı Hüseyin Boran ve Mali Hizmetler Müdürü Nuray Gündemir Altın la birlikte Baştetikçi Yusuf Yılmaz ve beraberindeki TSE yetkililerini makamında ağırlayan Yaşar, bu belgelerin daha iyi hizmet için personelin çalışma azmini arttırdığını kaydetti. Yenimahalle Belediyesi nin ilklerin belediyesi olduğunu hatırlatan Yaşar, Göreve geldiğimiz günden beri vatandaşın kaliteli hizmeti alması için çalışıyoruz. Kaynakları verimli kullanarak halka dokunan hizmetlere imza atıyoruz. Bu belgeleri almamıza vesile olan personelimizi kutluyorum dedi. Baştetikçi Yusuf Yılmaz ise Yaşar ı tebrik ederek Yenimahalle de halk tarafından sevilen, takdir edilen bir başkansınız. Yenimahalle halkının istek, talep ve beklentilerini azami ölçüde gerçekleştiren bir sistem kurmuşsunuz. Başarılarınızın devamını diliyorum dedi. TSE tarafından 6 ay boyunca yapılan denetimler sonunda Mali Hizmetler Müdürlüğü nün almaya hak kazandığı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ve ISO Müşteri Memnuniyeti Belgesi, konuşmaların ardından Yaşar a teslim edildi. Türkiye de ilk olma özelliği taşıyan ve Yenimahalle nin hizmet kalitesini tescilleyen belgeler, 3 yıl boyunca geçerliliğini koruyacak. Hamamönü'nde tel kırma sergisi Hamamönü Sanat Galerisi, her hafta bir sanatçı ağırlamaya devam ediyor. Hamamönü Sanat Galerisi, birbirinden farklı birçok sanata kapılarını açarken Ankara nın sanatsal alandaki boşluğunu da dolduruyor. Ankara da sanatsal faaliyetlerin merkezi olan Hamamönü, bu seferde Tel Kırma Tablo Sergisi ile sanatseverleri ağırladı. Hamamönü Sanat Galerisi nde 50 ye yakın tel kırma eser, sanatseverlerle buluştu. Tel kırmanın en estetik halini aldığı sergi, hafta sonuna kadar açık kalacak. Sanata verdiği önemle dikkatleri üzerine çeken Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, ülkelerin kalkınmasında sanatın büyük bir yeri olduğunu belirtti. Başkan Tiryaki, ilerleyen toplumlarda sanatın her zaman ön planda olduğunu vurguladı ve Sanatla uğraşan insanlar ülkesine her zaman hayır getirir. dedi. Zihinlerin aydınlanmasında sanatı en gerekli unsurların başında tutan Başkan Tiryaki, Altındağ da sanatsal faaliyetlerin giderek arttığını da sözlerine ekledi. Tel kırma sanatçısı Emine İmamoğlu ise Altındağ Belediyesi nin sanata verdiği önemle, diğer yerel idarelerden çok farklı olduğunu söyledi. İmamoğlu şöyle devam etti: Hamamönü Sanat Galerisi, Ankara daki en iyi sanatsal mekânların başında geliyor. Bu mekândan çok etkilendim. Eserlerin sergilenmesi açısından çok elverişli bir ortam. Sergiyi gezen sanatseverlerde benimle aynı düşüncede Altındağ'da mangala turnuvası HABER MERKEZİ- Altındağ Belediyesi Karapürçek-1 ve Karapürçek- 2 Gençlik Merkezleri ne üye öğrenciler, bir Türk zeka ve strateji oyunu olan mangala oyununda da başarılarını gösterdi. Strateji geliştirerek, rakibini akıl ve mantığa dayalı hesaplarla yenmeyi amaçlayan bir oyun olan mangala, gençlerin yeni gözdesi oldu. Mangala sevgilerini ve kabiliyetlerini bir turnuvada göstermek isteyen Altındağlı gençler, birbirleriyle zeka ve stratejilerini yarıştırdı. Öğrencilerin stratejik düşünme kabiliyetlerini geliştirmek için yapılan turnuvaya Karapürçek-1 ve Karapürçek -2 Sezai Karakoç Gençlik Merkezi üyesi öğrenciler katıldı. Öğrenciler turnuvadan önce, kendi mangalalarını kendileri yaptı. Turnuvada ikinci olan, Karapürçek- 1 Gençlik Merkezi üyesi Elif Eker İlk başta oyunun kurallarını öğrenmekte ve oyunu çözmekte zorluk çekmeme rağmen, oyunda yenmeyi, yenilmeyi ve rakibin taşlarını takip etmeyi öğrendikçe oyundan keyif almaya başladım. Kazanmaya başladıkça da, oyun daha zevkli bir hal aldı. Bu oyun bana sabretmeyi, rakibe saygı duymayı ve en önemlisi matematik bilgimi geliştirmeyi öğretti. dedi. Karapürçek-2 Sezai Karakoç Gençlik Merkezi öğrencilerinden Şeyma Kılıç ise Mangala diye bir oyunun olduğunu gençlik merkezine geldiğimde öğrendim. Mangala zamanla çok sevdiğim bir oyun haline geldi. Mangala yapımını da öğrendim. Bu etkinliği evde aileme, okulda arkadaşlarıma öğrettim. Artık boş zamanlarımı televizyon izleyerek değil, mangala oynayarak geçiriyorum. sözleriyle duygularını paylaştı. Ressam Çetinkaya Yenimahalle'de Ressam Hikmet Çetinkaya, Yenimahalle Belediyesi'nin organizasyonuyla sanatseverlerle buluşturdu. Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde kendi ismini taşıyan Hikmet Çetinkaya Sergi Salonu nda Gelincik Çiçeği adlı yağlı boya çalışmasıyla canlı performans sergileyen Çetinkaya, müzik ile resmi birleştirdi ve dünyanın en iyi keman virtüözlerinden Farid Farjad ın Gelinciğin Hüznü eşliğinde tablosunu yaptı. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ın da katıldığı resim şöleni izleyenlerden tam puan aldı. Resme başlamadan önce, Yaşar ı tuval başına davet eden Çetinkaya, ilk fırça darbesini Başkan Yaşar dan rica etti. Palette bulunan 15 renk yağlı boyayı göstererek, her rengin bir anlamı vardır. Hangisini seçmek istersiniz başkanım diyen Ressam Çetinkaya, mavi rengi seçerek tuvale ilk fırça darbesini atan Başkan Yaşar a, Mavi derinliğin, yüceliğin ve büyüklüğün sembolüdür dedi. Zaman zaman seyircileri de resme ortak ederek, gelincik çiçeği resmi yaptıran Çetinkaya, Başkan Yaşar a da gelincik yaptırdı.

6 6 ANKARA 25 Nisan 2015 Cumartesi Sincan Belediyesi, vatandaşa seminerler vermeye devam ediyor. Sağlık Haftasında da vatandaşı bilgilendirecek bir seminere imza atan Sincan Belediyesi Prof. Dr. Türker Çetin i Sincanlılarla buluşturdu. Kan hastalıkları konusunda önemli bilgiler veren Çetin, anemi ve talasemi hastalıklarının belirtilerini ve tedavilerini Sincanlılarla paylaştı. Prof. Dr. Türker Çetin, talaseminin kalıtsal olarak geçen bir kan hastalığı olduğunu söyledi. Talasemi hastası olanların solgun, halsiz ve iştahsız olduğuna dikkati çeken Çetin, talasemi gibi kalıtsal hastalıklarda en etkili yöntemin, hasta çocuk doğumunu önlemek olduğunu ifade etti. Hastalıkla mücadele edilirken toplumun eğitilmesi, taşıyıcıların taranması, genetik tanışma ve doğum öncesi tanı gibi yöntemlerin çok önemli olduğunu kaydeden Çetin, doğum öncesi tanı, bebek doğmadan hastalığın olup olmadığını öğrenmek için test yapılması gerektiğini belirtti. Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınlarına göre dünyada talasemi ve anormal hemaglobin taşıyıcılık oranının yüzde 4.5 olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Türker Çetin, dünyada yaklaşık 240 milyon kişinin talesemi taşıyıcısı olduğunu, bu rakama her yıl yaklaşık 300 bin kişinin eklendiğini ifade etti. Türkiye'de 1 milyon 300 bin kişinin talasemi taşıyıcısı olduğuna işaret eden Çetin, Türkiye'de taşıyıcılık oranının yüzde 2.1 olduğunu vurguladı. Büyükşehir'de otomosyon semineri İş güvenliği ve iş sağlığı konularınna önem veren Ankara Büyükşehir Belediyesi, otomasyon yazılım sistemi programını uygulamaya koyuyor. Bu amaçla Büyükşehir Belediyesi birimlerinde görev yapan iş güvenliği uzmanları ile iş yeri hekimleri için seminer düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi ne bağlı birimlerde görev yapan iş güvenliği uzmanları, iş yeri hekimleri ile sağlık personeli iş güvenliği ve sağlığı konusunda otomasyon yazılım programı uygulamasına uyum için 2 gün süren eğitim seminerine katıldı. Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu nda, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı nca gerçekleştirilen seminerde, katılımcıların programı etkin şekilde kullanmaları için gerekli altyapı oluşturuldu. Otomatik yazılım programı ile Büyükşehir Belediyesi ne bağlı birimlerdeki sağlık ve güvenlik önlemleri yasal mevzuata uygunluk kriterleri esas alınarak uygulanabilecek. Ayrıca uygulama ile iş akışı etkin biçimde izlenerek, depolanan veriler doğrultusunda raporların hazırlanması sağlanacak. Otomasyon yazılım programının etkin biçimde uygulanmaya başlamasıyla; belediyede işyeri güvenliği ve sağlığı ile ilgili birimlerin işlerinin kolaylaşacağını, zaman ve maliyet tasarrufu sağlanacağını vurgulayan yetkililer, yönetsel kararların alınmasında, düzenleyici ve önleyici aksiyonların planlanmasında etkinliğin arttırılacağına dikkat çektiler. Sincan Belediyesi nce Lale Meydanı Konferans Salonunda düzenlenen seminerde Prof. Dr. Türker Çetin, dünyada en çok rastlanan kan hastalıkları konusunda vatandaşı bilgilendirdi. Sincan da kan hastalıkları semineri Etimesgut ta tarihi geziler başladı Etimesgut Belediyesi, ilçe sakinlerini Çanakkale ye ve Konya ya götürüyor. GÖKÇEK E BAŞARI ÖDÜLÜ Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu (MİGFED), Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek e başarı ödülü verdi. Üyeleri arasında Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ile Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Magazin Gazetecileri Derneği ve Ankara Reklamcılar Derneği gibi köklü gazetecilik örgütlerinin de yer aldığı MİGFED in 2014 Türkiye Başarı & Uluslararası Dostluk ve Başarı Ödülleri Sheraton Oteli nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi. MİGFED, 5 dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olma başarısının yanı sıra Ankara yı yeşille donatması, hava kirliliğini ortadan kaldırması, ulaşımı rahatlatan uygulamaları ve yer altı çalışmalarında elde ettiği başarılara yenilerini ekleyerek Ankara yı 2050 yılına kadar su sıkıntısı yaşanmayacak bir il haline getirmesi gerekçesiyle Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek i başarı ödülü ne layık gördü. Başkan Gökçek adına ödülünü MİGFED Genel Başkan Vekili İbrahim Gürkan Sarı dan alan Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Recep Tekcan yaptığı kısa konuşmada, yoğun programı nedeniyle ödül törenine katılamayan Başkan Gökçek in selamlarını iletti. Büyükşehir Belediyesi nin hizmet alanının il sınırları olması nedeniyle Büyükşehir Belediyesi olarak daha çok çalıştıklarını kaydeden Tekcan, Bu ödüller de bizi bu çalışmalarımızda kamçılıyor. Bizi ödüle layık gören MİGFED e teşekkür ediyoruz dedi. Politikadan, spora, diplomasiden aktüaliteye, eğitim, sağlık, turizm, çevre, kadın, ekonomi, magazin, kent, gıda, tarım vb. birçok alanda hemen her konudaki haberleri izleyen ihtisas gazetecileri tarafından oluşturulan MİGFED, bu alanlarda başarılı olmuş kişi ve kuruluşlara Gazeteci Gözüyle ödül verilmesini kararlaştırmıştı. Ödül alan kişi ve kuruluşlar arasında Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi, Karaciğer Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen, Antalya Akdeniz Üniversitesi nde yüz nakli operasyonlarını gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Suat İrfan Günsel, Konya Şeker, Turkcell, AFAD, THY, Seferihisar Belediyesi, Vakıfbank Bayan Voleybol Takımı, Operatör Doktor Bülent Cihan Timur, Arçelik, Güler Sabancı, TRT, Hürriyet.com.tr. Yeni Asır Gazetesi, Bartın Gazetesi, Anadolu Ajansı, TİKA yer alırken, Uluslararası Dostluk ve Barış Oskarları ödüllerine de Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama layık görüldü. Pursaklar da 50 hanıma Arapça sertifika Pursaklar Belediyesi'nin açmış olduğu Arapça kursuna katılan hanımlara sertifikaları verildi. Başkan Güney açılışlara katıldı TÜLAY CANPOLAT- Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney, Kızılcahamam Ayşe Bezci Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Spor Salonu ve Uygulama Oteli açılışına katıldı katıldı. Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci tarafından yapılan Kızılcahamam Ayşe Bezci Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine yapılan Spor salonu ve Uygulama oteli açılışına; Ak Parti Ankara Bölge Milletvekili Prof. Dr. Emrullah İşler, Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci, İlçe Kaymakamı Mehmet Yıldız, Belediye Başkanımız Muhittin Güney, Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Muşmal, Ak Parti İlçe Başkanı Sefa Yıldırım, Belediye Meclis Üyeleri, Bezci Ailesi ve davetliler katıldı. Açılış kurdelesi protokol tarafından kesilerek hizmete açıldı. Açılışın ardından Kızılcahamam Ayşe Bezci Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi uygulama otelinde katılımcılara yemek ikram edildi. Etimesgut Belediyesi nin bu yılki Çanakkale ve Konya gezileri başladı. 65 otobüsle 3 bin kişi Çanakkale ye, 40 otobüsle 2 bin kişi de Konya ya gidecek. Çanakkale ve Konya için ilk kafileler yola çıktı. 3 günlük gezinin ardından yolculuğunu tamamlayan vatandaşlar Etimesgut a döndü. Çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek toplumun her kesiminden Etimesgutlu, Çanakkale yi görme imkanı buluyor. Ziyaretçiler, Çanakkale Şehitleri Anıtı başta olmak üzere, zaferin kazanıldığı Eceabat, Seddülbahir, Kilitbahir, Conkbayırı, Anafartalar ve daha birçok tarihi savaş alanlarını geziyorlar. Ziyaretçiler, tarihi anları ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çektirerek tarihi mekanları ölümsüzleştiriyorlar. Konya gezisine katılanlar da Mevlana Türbe ve müzesiyle Konya nın tarihi alanlarını ziyaret ediyorlar. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, herkesin mutlaka kahramanlık destanının yazıldığı Çanakkale yi ziyaret etmesi gerektiğini vurgulayarak, Bizi biz yapan; birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin en büyük kaynağı Çanakkale ruhudur. Eğer millet olarak dimdik ayakta durabiliyorsak, bu Çanakkale ruhunun eseridir. Orada Türk ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi koyun koyuna yatmaktadır. Atalarımız, bayrak için, bağımsızlık için, vatan için, millet için şehadet şerbetini içmişlerdir. Millet olarak, her yaştan insanımızın Çanakkale de 100 yıl önce verdiği bu mesajı çok iyi algılamalıyız. Bu algının oluşması için 6 yıldır Çanakkale mize geziler düzenliyoruz. Onbinlerce Etimesgutlu ya bu hizmeti sunduk. Bu yıl da 5 bin hemşehrimizi Çanakkale ve Konya ya götüreceğiz. Pursaklar Belediyesi Nezaket Okulu velilerinin katılmış olduğu 120 saatlik Arapça kursunu başarıyla tamamlayan 50 hanım, sertifikalarını Başkan Çetin den aldı. Merkez Nezaket Okulu nda düzenlenen sertifika törenine Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, Başkan Yardımcısı Nedim Erçetin, Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin, Meclis Üyeleri Hamdi Arslan, İsmail Karakaya, Pursaklar Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Hasan Kocakuşak, Nezaket Okulu Müdürü Hazım Öztürk katıldı. Sertifika töreninde konuşma yapan Belediye Başkanı Selçuk Çetin, İnsanların en hayırlısı Kur an ı öğrenen ve öğretendir. Sizler Arapça öğrenerek Kur an dilini öğrendiniz. Hepinizi tebrik ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum dedi. Başkan Çetin ve beraberindeki heyet, mezun olan kursiyerlere sertifikalarını vererek hanımları tebrik etti. Kurslara katılarak kendilerini geliştiren ve yeni dil öğrenen hanımlar, Belediye Başkanı Selçuk Çetin e hizmetlerden dolayı teşekkür etti.

7 7 EKONOMİ 25 Nisan 2015 Cumartesi ANTALYA - Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü'nden (UNWTO) açıklanan verilere göre, 2013 yılında 1 trilyon 197 milyar dolar olan dünya turizm harcaması, 2014'te yüzde 3,7 artarak 1 trilyon 245 milyar dolara yükseldi. Seyahat edenlerin konaklama, yiyecek, içecek, eğlence, alışveriş ve diğer mal ve hizmetlere yaptığı harcamalara 221 milyar dolarlık uluslararası yolcu taşımacılığı da eklendiğinde, dünya turizm cirosu yaklaşık 1,5 trilyon dolara çıkıyor. En büyük pazar konumunda bulunan ve harcamaların yüzde 41'ini yapan Avrupa'daki ciro 509 milyar dolara çıkarken, Asya Pasifik bölgesi 376,9 milyar dolar ile pazardan yüzde 30 pay aldı. Amerika bölgesi ise 274 milyar dolar gelirle pazarın yüzde 22'sini oluşturdu. Harcamaların yüzde 4'ü Orta Doğu, yüzde 3'ü de Afrika ülkelerinde gerçekleşti. SEYAhATE EN fazla harcamayı ÇİN YAPTı Yurt dışı çıkışlarda en fazla harcama yapan ülkeler sıralamasında Çin, geçen yıl da liderliğini sürdürdü. Çinli turist, yurt dışı seyahat için Dünya genelinde seyahat eden ve geceleme yapan 1 milyar 135 milyon kişi, 2014 yılında yaklaşık 1 trilyon 245 milyar dolarlık harcamada bulundu. Dünya turizm geliri 1,2 trilyon doları buldu geçen yıl toplam 165 milyar dolar harcadı. Çin'i 112 milyar dolarla ABD, 92 milyar dolarla Almanya, 58 milyar dolarla İngiltere takip etti. Ruslar'ın geçen yılki yurt dışı harcamalarında yaklaşık yüzde 6 düşüş yaşandı. Rus turist, yurt dışı seyahat için 2014 yılında yaklaşık 50 milyar dolar harcama yaptı. EN YükSEk GELİRİ ABD ELDE ETTİ Turizmden elde edilen gelir açısından ise Çin 57 milyar dolar ile 5'inci sıradan 3'üncü sıraya yükseldi. İlk sıradaki ABD yaklaşık 177 milyar dolar, İspanya ise 65 milyar dolar turizm geliri sağladı. İngiltere 45 milyar dolar ile iki basamak yükselerek 7'nci oldu. Bu ülkeleri Fransa, Macao (Çin'e bağlı özel yönetim bölgesi), İtalya, Almanya, Tayland ve Hong Kong takip etti. KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com BÜYÜK BAYRAM En büyük bayram, 23 Nisan 23 Nisan 1920, neredeyse sıfıra inmiş; eski dev bir ülkenin yerine, yepyeni bir devletin kuruluş günüdür. Üzerindeki karakışa rağmen, kardelen misali ortaya çıkan genç Türkiye Cumhuriyetinin doğum günüdür 23 Nisan Zorla dikta ettirilen Sevr Anlaşmasına göre; öldü sayılan Osmanlının mirasını, hiçbir hakları olmadığı halde paylaşmaya kalkan Batı dünyasına karşı verilen çetin bir sınavın kazanıldığının ödülüdür 23 Nisan İkinci Cihan Savaşının ardından başlatılan İstiklal Savaşından dünyada emsali görülmemiş bir şekilde başarıyla çıkışın, bir zaferin nişanesidir 23 Nisan Bu bayram, Türk Milletinin haklı gururunu kutlama günüdür. Bu bayramın adı Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dır amma, büyük, küçük herkesin sevinç günü olmakla birlikte düşünme günüdür, Türk ün tarihine bakma ve öğrenme günüdür. Düşmanlarını, ezeli düşmanlarını yeniden tanıma günüdür. Bu bayramı bizlere armağan eden Ulu Önder Atatürk, söylemlerinin çoğunda savaşın insanlık için çok kötü bir şey olduğunu ifade etmiş ve bu bağlamda Yurtta sulh, dünyada sulh! demiştir. Tüm dünya insanlarının barış ve kardeşlik içinde yaşaması, elbette çok güzeldir. Bu bayram, yıllardır dünya çocuklarına ve büyüklerine bu mesajı verme amacıyla uluslar arası kutlanıyor, her yıl kutlamalara yeni ülkeler den de katılanlar oluyor. Büyük Türk Milletinin daima barıştan yana olduğunu artık bütün dünya biliyor. Ancak, bazı ülkeler ve onların yöneticileri ise; aksine dünyadaki barış ve kardeşlik anlayışını sürekli germeye çalışıyorlar. Bazıları da devamlı savaş çığırtganlığı yapıyor. Gücü yeten ülkeler, dövüş horozu gibi gücü zayıf ülkelerin tepesine çıkmaya çalışıyor. Küçücük çıkarlar için çıkarılan savaşlarda çocuklar, kadınlar, genç ve yaşlılar bir sürü insan öldürülüyor. Bir insan olarak ben utanıyorum. Kediyle köpeğin dostça yaşadığı günümüzde, İnsanlar halâ birbirini yemekte Asırlar ve medeniyet ilerledikçe, Galiba insanlık gerilemekte Doğrusunu isterseniz, üzgünüm ben; Utanıyorum kedilerden köpeklerden Gıda projeleri görücüye çıktı İZMİR - Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye'nin orta gelir tuzağından kurtulma mücadelesinde gıda sektörünün önemli bir role sahip olacağını söyledi. Türkiye'nin gıda sektöründe katma değeri yüksek üretime geçmesini amaçlayan Gıda Ar- Ge Proje Pazarı İzmir'de başladı. Ege İhracatçı Birlikleri tarafından bu yıl 3.'sü düzenlenen etkinliğe tarım ve gıda sektörlerinden akademisyen, araştırmacı ve iş dünyası temsilcileri katıldı. Program kapsamında 450 başvuru arasından seçilen 60 proje sergileniyor. Jürinin başarılı gördüğü 96 proje de bir CD içinde toplanarak yatırımcılara sunuldu. Yıldırım, Swiss Otel Grand Efes Oteli'ndeki programın açılışında yaptığı konuşmada, tarımda Türkiye'nin son yıllarda önemli bir gelişme sağladığını ifade etti. Dünyada 11'inci sıradan 7'nciliğe ulaşan Türk tarım sektörünün Avrupa birincisi olduğunu dile getiren Yıldırım, tarım ihracatının da 10 yılda üç kat arttığını belirtti. Tarım ürünleri ihracatı yapan şirket sayısının yüzde 55 artışla 6 bin 500'e ulaştığını, 193 ülkeye tarım ürünleri ihracatı yapıldığını kaydeden Yıldırım, tarım sektöründe rekabetçi olmanın yolunun Ar-Ge çalışmaları ve inovasyondan geçtiğini söyledi. Türkiye'nin, 150 milyar dolar tarımsal hasıla ve 40 milyar dolar ihracatla tarımda dünyanın 5'inci ülkesi olma hedefi koyduğunu dile getiren Yıldırım şöyle konuştu: "Bu hedefteki en büyük güvencemiz, gıda Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye'nin orta gelir tuzağından kurtulma mücadelesinde gıda sektörünün önemli bir role sahip olacağını söyledi. sektöründeki başarıların saman alevi gibi olmaması. İstikrar sağlanması uluslararası fuarlara aktif katılım ve markalaşma ile gerçekleşecek. Bu amaçla oluşturulan teşvik programı ve desteklerden azami ölçüde yararlanılmasını bekliyoruz. Türkiye olarak bundan sonraki dönemde daha büyük atılımlar yapacağımız bir döneme giriyoruz. İçinde bulunduğumuz orta gelir tuzağından atılım yapmadan çıkmak mümkün değil. Gıda sektörü de dünyada söz sahibi olacağımız sektörlerden bir tanesi. Orta gelir tuzağından kurtulma mücadelesinde gıda sektörü önemli bir role sahip olacak." Rekabetçi bir tarım sektörünün oluşturulması, tarımsal girdi piyasasının düzgün işlemesi için çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Yıldırım, Girdi Tedarik Stratejisi çalışması kapsamında ithalata bağımlı ürünlerin tespit edildiğini, bu ürünlere yönelik eylem planı hazırlandığını, yakın vadede bunların uygulanmasına yönelik çalışmalara başlanacağını anlattı. Programın Yürütme Komitesi Başkanı Birol Celep de küresel rekabette bir adım öne çıkabilmenin yolunu açmak, yeni fikir sahiplerinin projelerini sanayicinin hizmetine sunmak amacıyla 2012 yılından bu yana "Proje Pazarı" düzenlediklerini belirterek, "İstiyoruz ki bu projeler sonucunda yeni ürünler üretilsin, piyasaya sunulsun, yarattığı farklılık ile tüketicinin dikkatini çeksin, satılsın, kar sağlasın, istihdam yaratsın ve küresel pazarda şirketlerin ve ülkenin rekabet gücünü artırsın" diye konuştu. Bakan Yılmaz: Enerji verimliliğini artırmalıyız Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Kullandığımız enerjinin en az yüzde 20-25'ini enerji verimliliği projeleriyle tasarruf etmemiz mümkün. Bu konuda son 10 yılda önemli düzenlemeler yaptık. Önümüzdeki süreçte de yeni mekanizmalar ve programlarla enerji verimliliğini artırmamız gerekiyor" dedi. GAZİANTEP - Yılmaz, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nde Enerji Verimliliği Danışmanlık ve Kuluçka Merkezi'nin açılışında, Türkiye'nin yıllık perspektifine bakıldığında hızlı bir şekilde enerji talebinin geliştiğinin görüldüğünü söyledi. Türkiye'nin gelişen ve kalkınan bir ülke olduğunu, dolayısıyla ekonomik olarak işletmelerin enerjiye ihtiyacının arttığını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Refah göstergelerimiz arttıkça, halkımızın enerjiye olan talebinin yükseldiğini görüyoruz. Artan ihtiyacı, sürdürülebilir kalkınma perspektifi içinde daha tasarruflu, daha verimli enerji kullanarak karşılamak durumundayız. Bir taraftan enerji arzımızı artırırken, enerji talebimizi çok daha verimli şekilde hayata geçirmek durumundayız." En ucuz ve sağlıklı enerjinin, "verimli kullanılan enerji" olduğunu vurgulayan Yılmaz, enerjinin verimli kullanılması halinde çevrenin de daha az kirleneceğine dikkati çekti. Verimli enerjiyle, işletmelerin maliyetini düşürdüğünü ve rekabet gücünü artırdığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu: "Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için enerji verimliliği çok önemli. Enerji fiyatlarındaki duruma göre yılda milyar dolar fatura ödüyoruz. Dışa bağımlılığımızın azalması anlamında da enerji verimliliği önemli. Şu an kullandığımız enerjinin en az yüzde 20-25'ini enerji verimliliği projeleriyle tasarruf etmemiz mümkün. Bu konuda son 10 yılda önemli düzenlemeler yaptık. Önümüzdeki süreçte de yeni mekanizmalar ve programlarla enerji verimliliğini artırmamız gerekiyor." Mevcut yapılarda yüzde 30'a kadar enerji verimliliği sağlamanın mümkün olduğuna işaret eden Yılmaz, yayınladıkları dönemini kapsayan Enerji Verimliliği Strateji Belgesiyle de 2023'e kadar enerji yoğunluğunu en az yüzde 20 azaltmayı hedeflediklerini aktardı. Enerji verimliliğini her alanda artırmayı planladıklarını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: "GAP Bölgesinde de enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerjiyi çok önemsiyoruz. Bugüne kadar GAP Bölgesi, sulama projeleri ve büyük hidroelektrik santrallerle gündeme geldi. Önümüzdeki dönemde GAP Bölgesinin enerji verimliliği açısından da örnek bir bölge haline gelmesini istiyoruz. Bu kapsamda GAP Bölge Kalkınma İdaresi'nin 2009'da başlattığı enerji verimliliği projesinin ikinci safhası başladı ve devam ediyor. Burada da sanayi ve binalarda enerji verimliliğini artırmayı öngörüyoruz." Yılmaz, özellikle Gaziantep'te enerji verimliliği projelerinin hayata geçmesiyle, sanayinin rekabet gücünün artacağını ve dışa bağımlılığın azalacağını vurguladı. Enerji Verimliliği Danışmanlık ve Kuluçka Merkezi'nin bölge için önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, merkezde, sanayide ve binalarda enerji verimliliği uygulamalarının doğru yapılması için test ve ölçüm cihazlarının olduğu laboratuvar bulunduğunu belirtti. Yılmaz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin aynı zamanda Suriye'den gelen çok sayıda sığınmacıyı ağırladığını söyledi.

8 825 Nisan 2015 Cumartesi EKONOMİ ANKARA- Hariri, Türk Telekom'un 175. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla JW Marriott Otel'de düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Türkiye sevdasını ve bu ülkeye yatırım yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Oger Telekom olarak Türk Telekom'un 10 yıl önceki özelleştirme ihalesini kazandıklarında Türkiye tarihindeki en prestijli ve en büyük özelleştirilmiş şirketi işletecek olmanın doğru bir karar olduğunu bildiklerini ifade eden Hariri, şunları söyledi: "Birkaç yıl sonra Türk Telekom'un ilk halka arzında yakaladığı büyük başarının ardından bu kararın ne kadar doğru olduğu görüldü. Türk Telekom Türkiye'nin telekomünikasyon altyapısına yaptığı yatırımlar bu yılın sonunda 22 milyar liraya ulaşacak. Ben, Türkiye'ye duyduğu sevgi ve saygıyla ünlü bir ailenin üyesiyim. Ailemizin reisi merhum Başbakan Refik Hariri, bu harika ülkeye karşı büyük bir sevgi duyuyordu. Bugün, Hariri ailesi olarak LONDRA - GÖKHAN KURTARAN - Uluslararası finans piyasalarındaki isabetli kriz tahminleri sayesinde "Dr. Kıyamet" olarak tanınan yatırım uzmanı Marc Faber, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bu yıl faiz artışına gitmeyeceğini belirterek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) ise doğru bir para politikası izlediğini söyledi. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Faber, ABD ekonomisinin büyümesinin zayıfladığını belirterek, "Ben Fed'in bu yıl faiz artışına gideceğini düşünmüyorum" dedi. Faber, "ABD ekonomisi dikkate değer şekilde yavaşladı. Ekonomi zayıf olmasına rağmen dolar güçlü. Fed'in ekonomik zayıflama ve Türkiye'de yatırım yapma ve büyüme hayallerimizi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz." Stratejik konumu, güçlü ve büyüyen ekonomisi, genç ve dinamik nüfusuyla Türkiye'yi çok daha başarılı ve parlak bir geleceğin beklediğine şüphesinin olmadığını dile getiren Hariri, "Bugün burada sizlere söz veriyorum ki Türk Telekom ve Oger Telecom aileleri olarak Türkiye halkının ve hükümetinin hep yanında olacak ve 2023 vizyonu ile çıkılan bu yolculukta istikrarlı bir şekilde birlikte yürüyeceğiz" ifadelerini kullandı. Türk Telekom'un Türkiye halkının parlak ve umut dolu bir gelecek hayalini paylaştığını ifade eden Hariri, "Bu hayal ve vizyon ise ancak bir takım çalışmasıyla mümkün. Gösterdikleri yoğun çaba ve bağlılıklarından ötürü tüm çalışanlarımıza, ortaklarımıza ve ailelerine minnettarım. Ayrıca, bu yolculuğumuzda bizlere ışık tutan ve sürdürülebilir güçlü dolar sebebiyle bu yıl faiz artışına gitmek istediğini sanmıyorum. Avro/dolar paritesinde 1,20'lere dönüş mümkün. Bu gerçekleşse bile yine de dolar görece güçlü seyrediyor. Ben bu yüzden 2015'te herhangi bir faiz artırım kararının olmayacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Merkez bankalarının piyasaya müdahalelerinin faydadan çok zarar getirdiğini vurgulayan Faber, şunları kaydetti: "Merkez bankalarının müdahaleleri daha yüksek volatilite yaratıyor. Küresel ekonomide önümüzdeki dönemde daha fazla zayıflama olursa, merkez bankaları bir kez daha para basmaya başlayacaktır. Merkez bankalarının olanlar hakkında hiçbir fikri yok. Fakat şunu Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Mohammed Hariri, Türkiye'ye duyduğu sevgi ve saygıyla ünlü bir ailenin üyesi olduğunu belirterek, "Ailemizin reisi merhum Başbakan Refik Hariri, bu harika ülkeye karşı büyük bir sevgi duyuyordu. Bugün, Hariri ailesi olarak, Türkiye'de yatırım yapma ve büyüme hayallerimizi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz" dedi. Türk Telekom 175 yaşında büyüme imkanlarına yol açacak güçlü bir sosyoekonomik ortam yaratma vizyonunun mimarı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin lideri ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a özel olarak teşekkürlerimi sunmak istiyorum" diye konuştu. Türk Telekom Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Rami Aslan ise Türkiye'yi en son teknolojilerle donanmış, akıllı ve çığır açıcı bir dijital ortama dönüştürmeyi hedeflediklerini belirterek, Türk Telekom'un ses hizmetlerinden akıllı şehir uygulamalarına kadar iletişim alanında daima yeni atılımlara öncülük eden teknolojik ve inovatif bir güç olduğunu ifade etti. İletişim sektörüne en büyük yatırımı yaptıklarını anlatan Aslan, "Söz konusu yatırımın gelir akışları karşılaştırıldığında Avrupa, Ortadoğu ve Çin dışında Asya'daki en büyük yatırım miktarı. Başka bir ifade ile bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla 6 bin 500 okul, 16 bin kilometre otoban ve 3 boğaz köprüsü inşa edebilirsiniz" dedi. Uluslararası yatırım uzmanı Faber: Fed faiz artırmayacak, TCMB doğru yolda söylemek zorundayım ki Türkiye Merkez Bankası gayet iyi. ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen ve eski Başkanı Ben Bernanke'ye kıyasla çok iyi bir Merkez Bankası Başkanınız var." Faber, gelişmekte olan ekonomilerin merkez bankalarının, gelişmiş ülkelere kıyasla daha iyi bir para politikası uyguladığını ifade ederek, gelişmekte olan ekonomilerin merkez bankalarının 1990'lı yıllardan itibaren krizler konusunda deneyim kazandığını, yüksek enflasyonist baskıları deneyimlediğini, bu yüzden Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Fed'e kıyasla daha ölçülü davrandıklarını vurguladı. GIDA ÜRÜNLERİ SATIN ALINACAKTIR ANKARA TED.BLG.BŞK (MSB) MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI BAĞLILARI VE MÜSTEŞARLIK TAHİN-PEKMEZ KARIŞIMI alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : MSB ANKARA TEDARİK BÖLGE BASKANLIĞI ETLİK CADDESİ (ESKİ GARAJLAR YANI) ETLİK KEÇİÖREN/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : kik.gov. tr/ekap/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : TAHİN-PEKMEZ KARIŞIMI ALIMI ADET (EN AZ 40 GR 'LIK AMBALAJLARDA) Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri :MSB Ankara Tedarik Bölge Başkanlığı c) Teslim tarihleri : Sözleşmenin imzalanmasını müteakip teslim süreleri içerisinde (1.Taksit:1-20 Eylül 2015; 2. Taksit:1-20 Kasım 2015; 3.Taksit 1-20 Ocak 2016) mal teslim edilecek/ işe başlanacaktır. Mallar taksitler halinde teslim alınacaktır.msb Ankara Tedarik Bölge Başkanlığına teslim edilen Tahin-Pekmez karışımının kesin kabulünü müteakip LAHİKA-1 de bulunan dağıtım çizelgesinde belirtilen ihtiyaç sahibi birlik/kurumlar tarafından teslim alınacaktır. Malların taksit miktarları ve teslim süreleri EK-A ihtiyaç listesinde belirtilmiş olup yüklenici malları taksit teslim süresi içerisinde defaten teslim edecektir. Teslim şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenlemeye Sözleşme Tasarısı Madde 44.1 Teslim Programı ve Teslim Tarihlerine İlişkin Diğer Hususlar maddesinde yer verilmiştir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : MSB Ankara Tedarik Bölge Başkanlığı 1 Numaralı İhale Salonu Etlik Caddesi (Eski Garajlar Yanı) Keçiören/Ankara b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Resmi İlanlar Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 15 (on beş) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 1 TRY (Türk Lirası) karşılığı MSB Ankara Tedarik Bölge Başkanlığı Şartname Odası Eski Garaj Yanı Etlik//ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar MSB Ankara Tedarik Bölge Başkanlığı 1 Numaralı İhale Salonu (Yiyecek ve Yakacak Maddeleri Tedarik Kısmı) Etlik Caddesi (Eski Garajlar Yanı) Keçiören/Ankara adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 180 (yüzseksen) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com KÖYÜMÜZ-KÖYLÜMÜZ O, hep yapıcıydı. Bölücü değil, bütünleştirici idi. Ben değil, Biz diyordu. Onun için de kitleleri ardından götürüyordu; gittikçe artan, gittikçe devleşen kitleler Hiçbir kimseye, hiçbir kesime hor bakmıyordu. Mevki makam sahibi bazı kişilerin küçümsediği köylülerimiz için o şöyle diyordu: Köylü milletin efendisidir. Gerçekten, ne engin görüş Atatürk ten söz ettiğimi sanırım anladınız. Köylü ekmese-biçmese, daha doğrusu üretmese; bu millet ne yer? En zorunlu ihtiyaç maddeleri; gıdalarımızı sağlayan ürünler. Mesela, en başta da ekmek Sonrasını siz sayın artık. Üretken köylümüz sayesinde yıllardır yerli gıda maddeleri ile beslendik. Buğdayımız, etimiz, sütümüz, zeytinimiz, fındığımız, diğer meyvelerimiz bize yetiyor da artıyordu. Birçok üründen dış ülkelere de satıyorduk, yani ihraç ediyorduk. Daha sonraları köylünün de, tarımın da önemi yabana atıldı. Birçok ürünün üretimi kısıtlandı. Birçok ürün aşırı maliyetler yüzünden üretilmez oldu. O, büyük Türk köylüsünün üretim şevki söndü, söndürüldü. Devir hızla değişti/ değiştirildi. Ve eskiden ihraç ettiği ürünleri, ithal etmeye başlayan bir ülke haline dönüşüverdik. Şimdi aklıma üstat Yavuz Bülent Bakiler in uzun yıllar öne yazdığı Ben Anadoluyum adlı şiiri geldi. Sözü fazla uzatmadan o şiirle bitirelim; Ben Anadoluyum... Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç... Şükrederek, kalktığım sofralarımda Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç. Hastalarım ölüm yataklarında Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç. Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum, Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç... Devlet denince hep vergi geldi aklıma Jandarma deyince kırbaç... En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç. Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç... Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara Barışta düştü üstüme gölge gölge haç... Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ Alın terine muhtaç... Ben Anadoluyum, acılı, mahzun; Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç... Bosna Hersek, Sırbistan ve Arnavutluk'un IMF'ye borcu var SARAYBOSNA - Balkan ülkeleri arasında Bosna Hersek, Sırbistan ve Arnavutluk'un Uluslararası Para Fonu'na (IMF) borcu bulunurken, Kosova, Karadağ, Hırvatistan ve Makedonya'nın ise bu kuruma hiç borcu yok. IMF'ye en fazla borcu olan Balkan ülkesi Bosna Hersek. IMF Bosna Hersek Temsilciliğinden alınan bilgiye göre, 31 Mart 2015 tarihi itibarıyla Bosna Hersek'in IMF'ye olan borcu milyon avro yılları arasında IMF'den dört kez kredi alan Bosna Hersek'in mevcut dış borcu ise 4.1 milyar avro. IMF'ye borcu olan bir diğer Balkan ülkesi ise Sırbistan. Son 14 yıl içerisinde IMF'den altı kez kredi alan Sırbistan'ın 2014 yılı sonu itibarıyla bu kuruma olan toplam borcu milyon avro. Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, Sırbistan'ın toplam dış borcu ise 11.9 milyar avro. Arnavutluk da IMF'ye borcu olan ülkelerden. Son olarak 2014 yılında IMF'den kredi alan Arnavutluk'un bu kuruma olan toplam borcu 429 milyon avro. Balkan ülkeleri arasında Hırvatistan, Karadağ, Kosova ve Makedonya'nın IMF'ye hiç borcu bulunmuyor. IMF'den ilk kredisini 1994 yılında alan Hırvatistan, IMF'ye olan borcunun tamamını 15 Kasım 2006 tarihinde ödedi. IMF'ye olan borcunu ödeyen bir diğer Balkan ülkesi de Makedonya. IMF'ye olan borcunun son taksiti olan 174 milyon doları 27 Şubat'ta ödeyerek, IMF'ye olan borcunu sıfırladı.

9 KÜLTÜR-SANAT 25 Nisan 2015 Cumartesi 9 KÜLTÜREL BOYUT AŞIK VEYSEL İÇİN YAZILAN BAZI ORTAK DUYGULAR Aşık Veysel 21 Mart 1973 tarihinde aramızdan ayrıldı. İçinde bulunduğumuz yıl ölümünün 42. yıldönümüdür. Aşık Veysel, hakkında çokca yazılar yazılmış, kendisi için çokca deyişler söylenmiş ender ozanlardan biridir. Bu yazımızda, onun için yazılan şiirlerde ortak olan duygular dile getirilecektir. Aşık Veysel kör bir ozandır. Hemen hemen bütün şiirlerde bu dile getirilmektedir. Gözün görmese de gördün Öz sesiydin sen bu yurdun (Nusret ERTÜRK) Prof. Dr. Hayrettin İVGİN Kördü Hep karanlığı görmüştü Kitli kuytuluğunda yaşantısının (Osman Serhat ERKEKLİ) Veysel'in gündüzü gene gecedir Görmeden konuşan dili bambaşka (Şemsi YATSIMAN) İki gözünde iki zindan On parmağında on çeşme nur (Bedri Rahmi EYÜPOĞLU) hayrettinivgin@gmail.com Artık ne göz ne el ister Ne geçit ne yol ister (Coşkun ERTEPINAR) Görenlerden iyi gördün Kalbin zengin nakış gördün (Yusuf YILMAZ) Aşık Veysel'in çok sevilen ve çoek meşhur olmuş şiirleri vardır. Bunlardan birisi şöyle başlar: Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldayım Gidiyorum gündüz gece Bu dörtlükte «uzun ince bir yol» hayatı simgelemektedir. «Gece gündüz gitmek» ise hayatı tamamlamak, hayatın sonuna yaklaşmaktır. Bu çok tanınmış şiiri şöyle bitmektedir: Şaşar Veysel işbu hale Kah ağlaya kahi güle Erişmek için menzile Gidiyorum gündüz gece Kendisi için yazılan şiirlere en çok kaynaklık eden bir şiirdir bu. Aslında bu şiirde ölüm teması işlenmiştir. İşte bunlardan bazıları: Bitti gündüz bitti gece Girdiği yol, uzun ince (Gülten AKIN) Uzun ince bir yoldaydı Gidiyordu gündüz gece Duyuyordu acısını Ağaçtan yaprak düşünce (Halim YAĞCIOĞLU) Uzun ince bir yoldayım Yetmişdokuz yaş yaşadın (Abdullah EREN) Üstümüzden gündüz-gece efilder gider (Coşkun ERTEPINAR) Gene de sürüp gider gündüz gece yerine (M. Âdem SOLAK) Bitti o uzun ince yol Bir ilkbahar sabahı eşiğinde (Arif EREN) Uzun ince bir yoldaydın Gittin ise sızın kaldı (Nusret ERTÜRK) Uzun ince yolu bitirdin yaya Geçip gittiğini yollar söylüyor (Ahmet KORAL) «Kara toprak» şiirini bilmeyen mi var? Şairler tarafından en çok sözü edilen öğelerden biri de budur. «Ben gidersem sazım sen kal dünyada», «Dostlar beni hatırlasın» şiirleri de «Kara toprak» şiirinden aşağı kalmıyor. «Kara toprak»la ilgili olarak şairlerin duygularına bir göz atalım: Sevdin en çok toprağını Aydınlattın hem çağını (Nusret ERTÜRK) Mezarında ot oldu Koyun yedi süt oldu (Osman Serhat ERKEKLİ) Sadık yâre canını eyledin kurban (Şebap YURDAM) Sadık yârim kara toprak sözünü Gayri bizim dertli diller söylüyor (Ahmet KORAL) Kavuştun sadık yârine Aşk elinden şaşık Veysel (Âşık Halil KARABULUT) Toprağın dostu, toplumun dostuydu (Ömer Cahit YILDIN) Üzerinde çiğdem nergiz gül ister Benim sadık yârim kara toprak Kara toprak, der gider (Coşkun ERTEPINAR) Sadık yarin seni aldı Dost unutmaz Aşık Veysel (Yusuf YILMAZ) Mevla'nın Çağrısı İzmir'de sahnelenecek İZMİR - "Mevlana'nın Çağrısı" balesi İzmir'de sahnelenecek. İzmir Devlet Opera ve Balesinden yapılan açıklamada, tek perdeden oluşan "Mevlana'nın Çağrısı"nda Mevlana Celaleddin Rumi'nin evrensel bir kişiliğe dönüşümünde köşetaşı sayılabilecek olayların, müzik ve vücut dili kullanılarak anlatıldığı belirtildi. Eserin müziklerinin Can Atilla'ya ait olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Mehmet Balkan'ın koreografisi, Şefik Kahramankaptan'ın proje ve librettosu ile oluşan eseri Lale Balkan sahneye koydu. Dekoru Tayfun Çebi'ye, kostümü Aydan Çınar'a, ışık tasarımı Tarı Deniz'e, video yapımı Şafak Türkel'e ait bale, geniş kadrosuyla sanatseverlerin bir kez daha beğenisini kazanmaya hazırlanıyor." Mevlana'nın Çağrısı Nisan'da saat 20:00'de Dokuz Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Sarayında sahnelenecek. Kınalı kuzular, sanatta senfoniyle ölümsüzleşecek Anzak çıkarmasını durduran efsane 57. Alay'ın kınalı kuzularını "sanatta ölümsüzleştirmek" için yazılan "Çanakkale 100. Yıl Senfonisi", melodisiyle dinleyenleri hüzünlendirecek. ANKARA - Türkiye'de "yeni nesil" müziğin uluslararası temsilcilerinden olan ve dünyada bestelediği tiyatro, bale müzikleri ve klasik müzik eserlerinin yanı sıra çıkardığı albümlerle de tanınan kompozitör Can Atilla, AA muhabirine, Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yılı çerçevesinde bestelediği eseri anlattı. Yaklaşık iki yıl süren çalışmanın ardından eseri kısa süre önce tamamladığını ve birbirinden farklı duyguları notalara dönüştürdüğünü belirten Atilla, dört bölümden oluşan ve bir saate yakın süren "Çanakkale Senfonisi"nin, Çanakkale Cephesi'nin kahraman 57. Alay'ını anlattığını söyledi. Atilla, 57. Alay'ın, Çanakkale Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen Anzak çıkarmasını durdurmak amacıyla 25 Nisan 1915 sabahı harekete geçen Osmanlı alayı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Çanakkale Savaşı'nın kaderini değiştiren kahramanlıklarıyla dünyada tanınan bu alay daha önce edebiyatta, sahne ve resim sanatında tek başına hiç işlenmedi. Sadece bu yıl bir kitabı yayınlandı. 57. Alay 628 şehit verdi. Öyle bir kahramanlık destanı yazdılar ki bugün Avustralya Büyükelçiliğinde bile bu savaşın fotoğraflarını görebilirsiniz. Dünyada müthiş bir saygıyla anılıyorlar." Can Atilla, "O dönemde Kurmay Yarbay olan Mustafa Kemal'in askeri inisiyatif ve cesur kararlarıyla 19. tümene bağlı bu Alay 25 Nisan 1915 günü yaptığı mücadele ile Çanakkale Savaşı'nın gidişatını değiştirmiştir" dedi. Bu alayın neredeyse tamamının şehit olduğunu ve tarihe isimlerini yazdırdıklarını ifade eden Atilla, şöyle devam etti: "Çanakkale'deki bu kahramanlık destanı BALIKESİR - Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde yaşayan ve resim sanatıyla uğraşan emekli doktor Erdoğan Sönmez (81), eserlerini ağaç ve çiçek yaprağına yapıyor. Sönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Öğretmenler Mahallesi'ndeki evinin küçük bir bölümünü atölye olarak kullandığını söyledi. Ağaç dalları, yaprakları, kabukları ve çiçeklere, özelliklerini bozmadan resim yaptığını belirten Sönmez, bu işe yaprak üzerine altın varak yapıştırmayla başladığını anlattı. Bahçesinde birçok bitkinin yapraklarını kuruttuğunu ve üzerlerine çeşitli şekiller, motifler işleyerek altın varak yapıştırmayla değişik ürünler ortaya çıkardığını dile getiren Sönmez, şöyle devam etti: "Bunların arkasına ne koyabilirim, nasıl organize ederim derken aklıma daha önce yaptığım geleneksel Türk ebruları geldi. Şimdi geleneksel Türk ebruları üzerine yerleştiriyorum yaprakları. Böylece daha kombine bir organizasyon ortaya çıkıyor. Yaptığım şekillerin üzerini bir çeşit boyayla hafif renklendiriyorum, birazcık daha canlılık katıyorum. Zaman zaman dini motiflere de yer veriyorum çünkü yaprak üzerine dini motif eskiden beri işlenen bir şey. Yalnız yapıştırma suretiyle altın değil, sıvı çözeltiler kullanılmış eskiden, benim yaptığım şey yapıştırma suretiyle kullanmak." Sönmez, yaprakların üzerine şekilleri altın suyuyla ince detaylı bir çalışmayla çizdiğini bildirdi. sadece bizlerin değil tüm dünyanın hatırladığı bir kahramanlık. Bu alaya o kadar saygı duyulur ve kahraman bir alaydır ki bu nedenle günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 57. Alay diye bir alay yoktur. Bu askerlerimiz daha sonra Filistin, Sina, Galiçya ve diğer cephelerde de görev almışlardır." Atilla, Gelibolu Senfonisi'ni 57. Alay şehitlerinin adının sanatta da ölümsüzleşmesi amacıyla yazdığını anlattı. Atilla, "Eser, Çanakkale Savaşları'nın 100. yılında ulusal senfonimizdir. Çanakkale Savaşları'nın yıl dönümü dolayısıyla önümüzdeki günlerde düzenlenecek Barış Zirvesi'nde, Gelibolu Senfonisi de dünya prömiyerini yapacak" diye konuştu. Eserin bu yıl hem yurt içinde hem yurt dışında Türkiye'yi temsil edecek bir kahramanlık ve barış senfonisi olduğunu belirten Atilla, senfoninin, Çanakkale Savaşı'nın bugünkü barış mesajlarının tamamını İngilizce sözlerle anlattığını dile getirdi. Atilla, orkestra şefi Burak Tüzün yönetimindeki İzmir Senfoni Orkestrası'nın seslendireceği 57. Alay Senfonisi'nin solist sanatçılarının ise Onur Şenler ile Amerikalı soprano Angela Ahıskal olduğunu bildirdi. Eseri hazırlarken, savaşın karanlık görkemini hayal ederek her enstrümana bir askerin duygularını yüklediğini ve eseri böyle ortaya çıkardığını kaydeden Atilla, eserin dramatik ve hüzünlü bir senfoni olduğunu söyledi. Kompozitör Can Atilla eser hakkındaki duygularını, "Özellikle sopranonun sözleriyle birleştiğinde Batı çok gözyaşı dökecek" sözleriyle aktardı. Bu ressamın tuvali, ağaç ve çiçek yaprağı Daha sonra altın varak yapıştırmak için kullandığı zamkı sürdüğünü aktaran Sönmez, "Bunun ardından altın varak yapıştırarak üzerine transparan boyalarla şekillendirme yapıyorum. Yaprak üzerine bu işlemler günlerimi alıyor. Yurtdışından getirdiğim yapraklarla da farklı eserler yaptım" diye konuştu. Yabancı gelinler Türk el sanatlarında da hünerli MUĞLA - Türklerle evlenerek gözde turizm merkezlerinden Muğla'nın Marmaris ilçesine yerleşen yabancı uyruklu kadınlar, zamanlarını değerlendirmek ve çevre edinmek için katıldıkları kurslarda geleneksel el sanatlarını da kısa sürede öğreniyor. Marmaris Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde sezonunda düzenlenen 533 kursa 13 bin 896 kişi katıldı. Kursa katılanların 200'ünü Türk vatandaşlığına geçmiş ve ilçede yerleşik yaşayan yabancı uyruklular oluşturdu. "Yabancı gelinler", Türkçe derslerinin ardından en çok dikiş nakış kurslarına ilgi gösterdi. Kurslara katılan Natalia Dalkılıç, eşinin Gaziantepli olduğunu ve 15 yıldır Marmaris'te yaşadığını, Türk el sanatlarını çok sevdiğini söyledi. Türk arkadaşlarının yaptığı nakışa kendisinin de ilgi duyarak öğrenmek istediğini ifade eden Dalkılıç, "Nakışları öğrenirken çok fazla zorlanmadım. Seneye başka kurslara da katılacağım" dedi. Tatiana Horoz ise eşinin Osmaniyeli olduğunu, 7 yıldır Marmaris'te yaşadıklarını dile getirerek, kurslara katılarak yeni arkadaşlar edindiğini, çevresinin genişlediğini kaydetti. Kurstaki diğer kadınlarla kısa sürede kaynaştıklarına değinen Horoz, Marmaris'te kendilerini memleketlerinde gibi hissettiklerini vurguladı. Halk Eğitim Merkezinde görevli el sanatları öğreticisi Rukiye Erdem de öğrencilerine tel kırma, hesap işi, Antep işi, Türk işi, suzeni, hardanger ve kurdele gibi geleneksel nakış türlerini öğrettiğini söyledi. Kurslara ilçede yaşayan yabancı uyruklu kadınların da komşularından görerek katılmaya başladığını belirten Erdem, "Yabancı uyruklu kursiyerlerimiz, Türk kadınlarımız kadar el sanatları konusunda becerikliler. Fazla zorlanmadan, kısa sürede nakışı öğrendiler. Yabancılar geleneksel Türk nakışına daha fazla ilgi gösteriyor" dedi. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER DİVAN ŞİİRİ, ARUZ,GELENEK VE BİZ Divan şiiri ve Aruz`a ne oldu? Bu soruya verilecek cevap kanımca şöyle olmalıdır: Tabi ki hiçbir şey. O, geleneğimiz içersinde bütün ihtişamıyla yerli yerinde duruyor. Asıl bize ne oldu? Türk milleti olarak tarih sahnesine çıktığımız ilk andan beri, şiire gönül vermiş bir toplum olduğumuzu, herhalde kimse inkar etmez. O günlerden bu günlere, geleneğimiz değişerek gelişmiş ve Türk dili, bütün güzelliği ve inceliğiyle çağımızda da, şiir severler ve şairlerimiz tarafından işlenmeye devam etmiştir. Bugün Türk şiiri içersindeki yeni arayışlar, yeni teknikler ve sanat görüşleri şiirimizi nereye götürüyor? Acaba biz şiirle uğraşanlar, güzel Türkçemize ve geleneğe yeterince katkıda bulunabiliyor muyuz? Sanatın dille ilgili herhangi bir dalında uğraşan sanatçılarımızın eser verirken dikkatli olması gerekmiyor mu? İlk önce kültür ve gelenek kelimesinin muhtevasına değineyim: Kültür, maddi ve manevi değerlerin hepsini kapsar. Kültür, bir dönemi değil, geçmişten günümüze ulaşan bütün geleneği içine alır. İslamiyetten önce ozanlarla başlayan şiir geleneğimiz, bizim ilk yazılı eserlerimiz olan Orhun abidelerinin metni içinde de kendini gösterir. Aprunçur Tigin, Yusuf Has Hacip, Baki, Nedim, Şeyh Galip, Âşık Ömer, Karacaoğlan, Yahya Kemal, Mehmet Âkif, Orhan Veli,... siz, ben, şiir yazan ve Türkçe konuşan herkes bu geleneğin bir parçasıdır. Kültür, İslamiyetten önceki örneklerimizle( koşuk, sagu...),halk edebiyatı örneklerimizle( koşma, ağıt...) ve Divan edebiyatı örneklerimizle( gazel, kaside...) bir bütündür.bu eserlerin ayrı düşünülmesi bizi büyük bir yanılgıya sevkeder. Bugün tekniğiyle ve hayal dünyası ile unutulmuş sanılan ama her Türk insanının hafızasında İstiklâl marşımızla(bağımsızlığımızın timsali bu marşın ölçüsü, aruz veznidir.) yaşayan aruz vezni ve divan şiiri, 11. ve 20. Yüzyıl arasında şairlerin çoğunluğu tarafından kullanılmıştır. Geleneğin bir parçası olan bu dönemden ve şiirlerden kopartılmaya çalışılsak da, bugünkü Türk şiiri içersinde,divan şiiri ve aruzun dikkate değer bir etkisi vardır. Bu dönem ve aruz disiplinin, her Türk insanı ve özellikle de şiirle uğraşan ve şiir yazan insanlar tarafından bilinmesi kanınca zaruridir. Eğer bunları bilmezsek, kültür zincirimizin halkalarından biri kopmuş demektir. Kültürün bilinmeyişi ve geleneğin özümsenmeyişi, hem biz şiir severlere hem de Türk diline zarar verir. Divan şiiri ve aruz denince, günümüz gençleri ve şiirle uğraşan insanların yüzünde bir soğukluk seziyorum. Hemen hemen herkeste bu konuda bir önyargı var. Önyargıyı yok etmek atomu parçalamaktan zordur ama ben sizin zihinlerinizde bunu aşmaya çalışacağım. Liseden mezun olmuş insanlara Divan şiiri ve aruz konusunda ne hatırladığı sorulduğunda: Fâilâtün, Mefûlü, Feilün gibi, manasız buldukları isimleri tekrarlar dururlar. Bunların ne manaya geldiklerini de bilmediklerini söylerler.bildikleri şeyse, aruzun, Arap ve Farslardan alındığıdır. Aslında onları suçlamıyorum. Bu başta benim ve diğer edebiyat öğretmenleriyle beraber bir anlamda müfredat sistemimizin suçudur. Gerçekte bu kelimeler, yaptı, etti manasına gelir; hecelerin açık ve kapalı oluşunu gösterir.( Açık Hece: Sonu sesli harfle biten hecelere denir ve [.] işaretiyle gösterilir. Bile kelimesindeki ( bi) ve (le) heceleri birer açık hecedir. Kapalı Hece: Sonu sessiz ve medli (uzun sesli) harfle biten hecelere denir ve [-] işaretiyle gösterilir. Hâlâ ve bilmem kelimelerindeki heceler birer kapalı hecedir.) İşte bu kapalı ve açık hecelerin belli bir düzen içinde söylenmesi( İlk mısradaki hecelerin açık ve kapalı oluş sırası, diğer bütün mısralarda da aynı olmalıdır.) şiire musiki katar. Bizler ilk önce kelimeyi ses olarak duyar ve sonra manalandırırız. Her heceyi bir nota olarak düşünürsek, aynı notaların belli bir düzen içinde tekrarı da, melodiyi verir. İşte aruz gücünü bu söyleyişten alır. Divan şiiri içersinde, Arapça ve Farsça kelimelerin çokça bulunması hususunda şunu söyleyebilirim: Biz Türkler İslam dinine girdikten sonra, İslamiyeti öğrenirken bu kültürden ve Arap dilinden etkilenmememiz mümkün değildi. Bugün toplumumuzda, bilim dilinde nasıl bir İngilizce hayranlığı varsa, o gün de sanat dilinde bir Farsça hayranlığı vardı. Fakat hemen şunu söyleyeyim ki, atalarımız, Arap ve Farslardan aldıkları bu vezni, zamanla Türkçemize oldukça sade bir dille uyarlamışlardır. Bugün insanlarımız Divan şirinin dilini anlayamıyorlarsa, bunun sebebi tamamiyle şiirlerde kullanılan dilde değildir. Okumayan, araştırmayan, sözlük karıştırmayı sevmeyen ve doğal olarak kelime hazinesi zayıf bir toplum olmamız da bunda etkendir. İlk dönem şairleri, aruzu acemice kullanmışlarsa da, zamanla Divan şairleri hem aruza hakim olmuşlar hem de şiirlerdeki söyleyişi ilk döneme göre sadeleştirmişlerdir. Bizim şairlerimizin kullandığı kalıp sayısı ( çokça kullanılanlar düşünülürse) tanedir. Fakat Araplar ve Farslarda olan kalıp sayısı 300`den fazladır. Divan şairleri, Türkçe söyleyişe en yatkın kalıpları kullanarak, şiir söylemeyi seçtiklerinden kaynaklanan bir durumdur bu. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Masiva mı, mahşer mi akıl nereyi seçer? Hasretim sünger gibi susuzluğunu içer. Donsun dursun isterim senle geçen her günüm Bitmeye mahkûm dünya nihayet bulur, geçer.

10 1025 Nisan 2015 Cumartesi SAĞLIK Diyabetik yaralar çok tehlikeli Şifa Üniversitesi Hastanesi Yara Bakım Merkezi, çarşamba günleri Türkiye nin her yerinden yüzlerce şeker hastasının akınına uğruyor. Gelen hastaların kimisi parmağını, kimisi ayağını, kimisi de bacağını kurtarmak için yara bakım konseyinin karşısına çıkıyor, çünkü şeker hastalarının özellikle ayaklarında başlayan çok küçük yaralar bile kısa sürede ilerleyerek, uzuv kayıpları ile sonuçlanabiliyor. İZMİR - Diyabet yaraları, birçok branştan uzman hekimin birlikte müdahalesini gerektiriyor ancak Türkiye'de bu yaralara bakacak az sayıda tam teşekküllü merkez bulunması, hastalar için durumu zorlaştırıyor. Çok hızlı ilerleyen diyabetik yaraların teşhisinde geç kalınması ise korkunç sonu hazırlıyor. Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi Yara Bakım Merkezi ne giden hastaların öyküleri, maalesef bu gerçeği yansıtıyor. Manisa'nın Alaşehir ilçesinden gelen 66 yaşındaki şeker hastası K.E. nin, 2014 Ağustos ayında sol ayak başparmağında başlayan diyabetik yara, kasımda bacağının diz altından alınması ile sonuçlanmış. Dört yıldır hasta olan K.E., "İlk kez geçen yıl ağustos ayında, sol başparmağımda küçük siyah bir leke oluştu. Bulunduğum ilçede gittiğim hastanenin plastik cerrahı, yarayı temizleyip beni eve gönderdi. Bir hafta sonra yara kokmaya başladı, çünkü içeride çürüme devam etmiş. Tekrar doktora gittiğimde parmağımın bir kısmını almak zorunda kaldılar ancak bu müdahaleler de yeterli olmadı ve kasım ayında diz altından sol bacağımı aldılar." dedi. Şimdi benzer şekilde sağ ayak başparmağında yara olduğunu anlatan K.E., "Yine çok hızlı ilerliyor. Bu kez daha bilinçliyiz. Araştırmalar sonucunda Şifa Üniversitesi Hastanesi Yara Bakım Merkezi ni bulduk. Maalesef diyabetik yaralara müdahalede küçük hastaneler yetersiz kalıyor. diye konuştu. Çanakkale'nin Küçükkuyu beldesinden gelen bir hastanın öyküsü de K.E. ninkinden farklı değil. İSTANBUL- Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Abcı, parmakları sıkıştıran dar ayakkabı giyme veya yanlış tırnak kesiminin tırnak batmasına neden olabileceğini belirtti. Her tırnak batması durumunda bir cerrahi işleme gerek olmadığını belirten Abacı, "Tırnağı düzgün kesmek, dar veya çok geniş ayakkabı giymemek gerekir. Ayakta basma problemi varsa düzeltilmeli, tırnak mantarı varsa tedavi edilmelidir. dedi. Hisar Intercontinental Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Abcı, günümüzde tırnak batmasının sıkça rastlanılan bir sağlık problemi olduğunu belirterek, tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi. Op. Dr. İlker Abcı, Parmakları sıkıştıran dar ayakkabı giyme, yanlış tırnak kesimi tırnak SGK emeklisi F.S., yedi yıldır şeker hastalığı ile mücadele ettiğini belirterek, yara öyküsünü şöyle anlattı: İlk kez beş ay önce ayak topuğumda, ayakkabı vurmasından dolayı yara çıktı. Sonra o yara geçti, başparmakta başladı. Aile doktoruna gittik, ilaç verdi, geçmedi. Bir daha gittik, kan uyuşmazlığı diyerek 10 tane iğne verdi, yine çözüm olmadı. Yara büyümeye başladı. Edremit e sevk ettiler, oradan da sonuç alamadık. Araştırmalar sonucunda burayı öğrendik. Şimdi ayağımı kurtarmak için buradayım. Şifa Hastanesi Yara Bakım Merkezi nde hasta batmasına neden olabilir. Tırnak batmasından korunabilmek için tırnağı düzgün (düz kesim ve törpüleme) kesmek, dar veya çok geniş ayakkabı giymemek gerekir. Ayakta basma problemi varsa düzeltilmeli, tırnak mantarı varsa tedavi edilmelidir dedi. Ayrıca Doktor Abcı, bazen hastaların kendileri tırnaklarının kenarlarını keserek tedavi etmeye çalıştıklarını belirterek, Bu genellikle tam aksine daha çok batmaya sebep olur. İyileşmeyen şiş doku oluşmuşsa pedikür ile tırnak kenarının kesilip çıkarılması da tırnak batmasını iyileştirmez ve kalıcı çözüm olmaz. dedi. Tırnak batmasının genellikle ergenlik çağında ve genç erişkinlerde daha çok görüldüğünü belirten Abcı, tedavi açısından tırnak batmasını tırnak batmasının yeni geliştiği, henüz işlem gerekmeyen hafif vakalar; ikincisi ise birkaç haftadır devam eden, iyileşmeyen kronikleşmiş vakalar olarak iki kısma ayırıldığını ifade etti. Her tırnak batması durumunda bir cerrahi işleme gerek olmadığına da dikkat çeken Abcı, Hafif batma durumunda tırnağın batan kısmının altına bir pamuk parçası koymak ve bunu günlük değiştirmek uygun olabilir. Böylece tırnak ile cilt poliklinik poliklinik dolaşmıyor, ilgili branş hekimleri hastayı birlikte muayeneye alıyor ve gerekli tetkiklerden sonra da uygulanacak tedavi sürecini karara bağlıyorlar. Plastik cerrahi uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cenk Melikoğlu, mikrobiyoloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Sevim, kalp damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. İlker Kiriş, girişimsel radyoloji radyodiagnostik uzmanı Doç. Dr. Mehmet Serkan Gür ile endokrinoloji ve metabolizma uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Saklamaz ndan oluşan yara bakım merkezi doktorları, her hastayı dikkatle inceliyor ve en iyi tedaviyi planlamaya çalışıyor. (CHA) Hastanede konuşan kapılar uygulaması başladı MARDİN- Konuşan kapılar uygulaması Mardin Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde hayata geçirildi. Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Mehtap Bingül, polikliniklerin kapılarında, çocuk fotoğrafları ile güncel eğitici mesajlar verilerek hastaların dikkatlerini çektiklerini söyledi. Türkiye de ilk konuşan kapılar uygulamasını hayata geçirdiklerini, bu uygulamanın birçok hastaneye yayıldığına dikkat çeken Başhekim Bingül, "23 Nisan dolayısıyla bir haftadan beri başlattığımız palyaçolu uygulama ile çocukların doktor korkusunu kaldırdık. Çocuk polikliniğini 23 Nisan etkinlikleri kapsamında süsledik. Hastaneye gelen çocuklara balon, bayrak ve çeşitli hediyeler veriyoruz. Türkiye de ilk defa konuşan kapılar uygulamasını hastanemizde hayata geçirdik. Poliklinik kapıları üzerine çocuk fotoğraflarını yerleştirerek, eğitici, güncel kısa mesajlarla muayeneye Her tırnak batmasında ameliyata gerek yok ANKARA- Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Emiroğlu, karın bölgesinde aşırı yağlanma olan kişilerin kalp damar hastalıkları ve diyabet riski altında olduğunu söyledi. Emiroğlu, dünyada en yaygın uygulanan obezite ameliyatlarının gastrik bypass operasyonu, ayarlanabilir mide bandı ve tüp mide ameliyatı olduğunu, ancak seçilmiş hastalarda liposuctionın obezite tedavisinde önemli yeri olduğunun açık olduğunu dile getirdi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Emiroğlu, obezite ve bu konuda alınması gereken önlemler ile ilgili Cihan Haber Ajansı na (Cihan) değerlendirmelerde bulundu. Vücutta aşırı ölçüde yağ birikmesi gelenlerin dikkatlerini çekmeye çalıştık. Hastalar muayene sırası beklerken aynı zamanda kapıların üzerindeki fotoğrafları seyredip, mesajları okuyarak zaman geçiriyor. Bu uygulamamız şimdi birçok hastanede uygulamaya konulmuş." dedi. olan şişmanlık ya da diğer adıyla obezitenin; günümüzde tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul edildiğini belirten Emiroğlu, "Obezitenin; koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, inme, tip 2 diyabet, rahim, meme, prostat ve kalın bağırsak kanseri, osteoartrit (romatizma), varis, uykuapne sendromu, doğum zorlukları, yumurtalık kisti ve depresyon gibi hastalıklar için çok önemli risk faktörü olduğu kesin olarak gösterilmiştir. Obezite sıklığı Türkiye'de de batılı ülkelerden aşağı kalmamakta, özellikle kadınlarda yüzde 30 gibi yüksek rakamlara ulaşmakta." dedi. Dünya obezite haritasına bakıldığında, salgın tarzında tüm ülkeleri ilgilendirdiğini görmenin mümkün olduğunu kaydeden Emiroğlu, "Refah düzeyinin ve masa başı işlerin artması, ulaşımın kolaylaşması, bireylerin Hastane yönetimi olarak, hastaların daha rahat muayene olma şartlarını sağlamak için çaba harcadıklarını ifade eden Uz. Dr. Mehtap Bingül, "Çocuk polikliniği 23 Nisan dolayısıyla süslediklerini, gelen çocuklara balon ve çeşitli hediyeler verilerek yüzlerinin boyandığını, oturdukları yerden birçok ihtiyaca ulaşıyor olması ve fast food tarzı beslenme alışkanlıklarının yayılması obezitenin her on yılda katlanarak artmasına neden oluyor." hatırlatmasında bulundu. Aşırı kilolar kadar bu kiloların dağılımının da hastaya bakışı ve değerlendirmeyi etkilediğini ifade eden Emiroğlu, "Abdominal obezite yani karın ve bel çevresindeki aşırı yağlanma sağlık için gerçek bir alarm durumunu ifade ediyor. Abdominal obezite bel çevresi ölçümüyle değerlendirilir. Avrupalılarda sınır değerler kadınlar için 80 cm, erkeklerde ise 94 cm in altında olması gerekir. Ayrıca abdominal obezite, bel çevresinin kalça çevresine oranı kadınlarda 0,85 erkeklerde 0,9 un üzerinde olması olarak da tanımlanmaktadır. Obez kişilerin çoğu hızlı ve kolayca zayıflamayı isterler. Gerçekte ise bu o kolay değildir ve böylelikle çocukların doktora muayene korkularını törpüledik. Artuklu Üniversitesi'nden gelen gönüllü öğrenciler muayeneye gelen çocukların yüzlerini boyuyor. Çocukların doktorlara muayene korkuları ortadan kalkıyor. Gülerek oynayarak muayeneye giriyorlar. Bu uygulamadan aileler de memnun, doktorlar da memnun. Biz yöneticiler olarak da çok memnunuz. Hastalarımız sıra beklerken sıkılmadan iyi vakit geçirmelerini, rahat bir ortamda beklemelerini istiyoruz. Bu uygulamamızı sürekli hale getirmek istiyoruz." şeklinde konuştu. Çocuklarını muayeneye getiren aileler uygulamadan memnuniyetlerin dile getirdi. Hasta sahipleri, ilk defa böyle bir uygulama ile karşılaştıklarını belirterek, "Çocuklarımız kendilerini oyun alanında hissediyor, hastalıklarını unutuyorlar. Bu uygulamanın sürekli hale getirilmesini istiyoruz." şeklinde memnuniyetlerini dile getirdi. (CHA) arasında bir tampon alan oluşturup tırnağın ete batmadan büyümesi sağlanır. Tırnak büyüyünce kavisli değil düz şekilde kesilir. Parmağı sıkıştırmayan geniş veya ucu açık ayakkabı giymek gerekir. Bu sırada batma sebebiyle enfeksiyon varsa ağızdan veya merhem şeklinde antibiyotikler kullanılabilir. şeklinde konuştu. İleri olgularda tırnak çekimi işlemi yapılarak anormal dokunun alınması ve tırnak kökünün kısmi olarak kazınmasının uygun bir işlem olacağına ifade eden Abcı, İşlem sonrası aynı yerden batmayı engellemek amacıyla tırnak kökünün batan tarafı tahrip edilir. Bu işlem cerrahi olarak yapılabildiği gibi, fenol veya gümüş nitrat ile kimyasal olarak da yapılabilir. dedi. (CHA) Karnı aşırı yağlanananlar, kalp-damar sorunu ve diyabet riski altında başarılamadığından dolayı hastalar arasında motivasyon eksikliğine bağlı tedaviyi bırakma oranı veya nüks sıktır. Bu yüzden daha tedavi başlangıcında gerçekçi hedefler belirlenmelidir (6 ayda yüzde 5-10 kilo kaybı gibi). Vücut ağırlığındaki yüzde 10 kadar bir azalma bile risk faktörlerinin belirgin olarak azalmasını sağlar. Örneğin yağ dokusundaki 1 kg lık azalma sistolik kan basıncında 2 mmhg, diyastolik kan basıncında ise 1 mmhg kadarlık bir düşme sağlar ki, bu sonuç bir antihipertansif ilacın sağladığı kadar düşme anlamına gelir. Kilo vermek kadar verilen kilonun idamesinin sağlanması da tedavinin çok önemlidir, çünkü kilo veren kişilerin yüzde 95 inden fazlası yeniden kilo almaktadır." diye vurguladı. (CHA) Hacı adaylarına aşı uyarısı İSTANBUL- Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, hacı adaylarının en az 10 gün öncesinden aşılarını yaptırmalarını söyledi. Atatürk Havalimanı Fatih Ergökmen Toplantı Salonu'nda düzenlenen Hac ve umreye gidecek vatandaşlarımıza sağlık yardımı konulu konferans düzenlendi. Konferansın ardından açıklama yapan Hüsem Hatipoğlu, hacı adaylarının en az 10 gün öncesinden aşılarını yaptırmalarını söyledi. Aşının ancak 10 gün öncesinde yapıldığı zaman koruyuculuğa başladığını dile getiren Hatipoğlu, Tabi giderken onları biz bir takım, tansiyon gibi, kalp hastalığı gibi, alerjik döküntüler gibi, mide, bağırsak hastalıklar gibi şikayetlerini olduklarını gördük. Bu durumlarda stres tetikleyici faktör. Hacılarımızın hacı adaylarımızın son gün eşiyle dostuyla vakit geçirdiklerini, bazılarında son gün bavullarını hazırladıklarını gördük. Bizim önerimiz dinlenerek geçirsinler. Yine en büyük isteğimiz son gidecekleri zaman muhakkak bir sağlık kuruluşuna muayenelerini olmaları. Kronik bir hastalıkları varsa çantalarına ilk önce ilaçlarını koymalarını istiyoruz. dedi. (CHA) Kanser tedavisinde yanlış algı uyarısı KONYA - Uzmanlara göre halk arasındaki kanserle ilgili yanlış inanışlar tedaviyi olumsuz etkiliyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Kaplan, hastaları toplumdaki yanlış inanışlar konusunda uyararak, kanser tanısının ölümle eş değer olmadığının bilinmesi ve doğru bilinen yanlışlar nedeniyle yarar sağlanacak tedavilerden mahrum kalınmaması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserle ilgili doğru bilinen birçok yanlış olduğunu belirtti. Bulaşıcı hastalığı bulunmayan kanser hastasıyla yakın temasın risk oluşturmayacağını vurgulayan Kaplan, zorlu süreçte yakın çevresiyle iletişime ihtiyaç duyan hastadan uzaklaşmanın, olumsuzluklara yol açabileceğini ifade etti. İnanışın aksine kanserin, cinsel ilişkiyle de bulaşmadığını anlatan Kaplan, bazı bitki veya kürlerin tıbbi tedavinin yerine konmasının yanlış olduğunu bildirdi. Doç. Dr. Kaplan, ''Kanser oluşumunda şekerin rol aldığı'' ya da ''Kanser hücrelerini beslediği'' bilgisi bulunmadığını belirterek, şunları kaydetti: "Şeker ve şeker içeren yiyeceklerden zengin beslenmeden, yalnız kanser hastaları değil, tüm bireyler uzak durmalıdır ancak şekerin, kanserli hastaların hayatından tamamen çıkarılması da yanlıştır. Kanser hastaları da herkes gibi ihtiyacı kadar şeker tüketmelidir. Ayrıca 'bıçak değdiği zaman kanser yayılır' düşüncesi, hastanın etkin tedaviden mahrum kalmasına neden olabilir." Halk arasındaki ''biyopsi ile hastalığın yayılacağı''na dair görüşü destekleyen bilimsel veriler bulunmadığını kaydeden Kaplan, hastadan durumunun gizlenmesinin yanlışlığını da vurguladı. Toplumda zaman zaman "kanserin tedavisi bulundu ancak ilaç firmaları tarafından saklanıyor" tartışması yapıldığını aktaran Kaplan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kanseri tek hastalık gibi görüp, 'çaresi bulundu, saklanıyor' demek yanlış olur. Kanser ölümle eşdeğer değildir. Her kanser bir değildir. Bazı kanser türlerinin seyri oldukça yavaş olabilir. Erken evre tümörler ve bazı kanser türlerinde tedaviye iyi yanıt verilmesiyle hastalıktan tamamen kurtulunabilir. Kaynaklandığı dokudan başka organlara dağılmış kanserlerde bile günümüz modern tedavileriyle uzun dönem ve kaliteli yaşam sağlanabilmektedir. Kanser tanısının ölümle eşdeğer olmadığı bilinmeli ve doğru bilinen yanlışlar nedeniyle hasta, yarar görebileceği tedavilerden mahrum kalmamalıdır." Doç. Dr. Kaplan, "Kemoterapi tamamen iyileşme sağlamayacaksa kullanmamak lazım" anlayışının da doğru bir yaklaşım olmadığına işaret etti.

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Yaban hayvanlarının üreme dönemlerine duyarlılık çağrısı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Vekili Nurettin Taş, av ve yaban hayatının barındırdığı zengin biyolojik çeşitlilikten gelecek nesillerin de faydalanması için yaban hayvanlarının üreme dönemlerinde rahatsız edilmemelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. ANKARA - Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Vekili Nurettin Taş, av ve yaban hayatının barındırdığı zengin biyolojik çeşitlilikten gelecek nesillerin de faydalanması için yaban hayvanlarının üreme dönemlerinde rahatsız edilmemelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Türkiye'nin de içinde bulunduğu zoocoğrafik bölgelerden Batı Palearktik bölgesinde (Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'yı içine alan bölge) av ve yaban hayvanları, av sezonu dışında kalan mart-temmuz döneminde üreme faaliyeti gerçekleştiriyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, av sezonunun kapandığı şubat ayı sonu itibarıyla ülkenin önemli zenginliği olan yaban hayatının, sürdürülebilirliği ve bu sezon dışında da desteklenmesi için koruma ve denetim faaliyetleri yürütüyor. Bu dönemde yaban hayvanlarının avlanması, rahatsız edilmesi, yuvalarının bozulması, yavru ve yumurtalarının toplanması, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği ''yasaklı faaliyet'' olarak değerlendiriliyor. Bu süreçte, üreme dönemindeki yaban hayvanlarının yavru ya da yumurtasını toplayanlara da 4915 sayılı kanunun 28. maddesi çerçevesinde tazminat cezası veriliyor. Bu ceza sülün, çil keklik ve turaç yavrusu için 600 lira, bu türlerin yumurtaları için 300 lira, atmacagiller ve doğangiller familyasındaki türlerin yumurtası veya yavrusu için ise 7 bin 500 lira olarak uygulanıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel HATAY - Suriye'deki iç savaştan kaçarak Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde hayırseverlerin desteğiyle kurdukları çadıra yerleşen 12 kişilik Hasan ailesi, ülkelerinde güzel günler görecekleri umuduyla yaşıyor. Esed rejimine bağlı birliklerin Hama'ya yönelik bombalı saldırısında oğlu ve damadını kaybeden 60 yaşındaki Muhtar Hasan, 1,5 yıl önce ailesiyle geldiği Reyhanlı'da hayırseverlerin yardımı sayesinde kurdukları çadıra sığındı. Hasan, AA muhabirine, ülkelerinde yaşanacak ortam kalmadığı için Türkiye'ye geldiklerini anlattı. Hayırseverlerin desteğiyle çadır yaptıklarını belirten Hasan, "Tek çadırda 12 kişi yaşıyoruz. Hayat çok zor fakat BUL- MACA Soldan sağa: 1. Koruma, saklama. 2. Anlatım. Gelir. 3. Kuramlar. 4. Eski bir devlet. Gidiş geliş, seyrüsefer. 5. Olumsuzluk anlatan önek. Çocuk sahibi olmuş kadın. 6. Rey. Anma. Bir rengin açıklık veya koyuluk derecesi. 7. Yeraltında yetişen bir sebze. Uzaklık anlatır. 8. İlçe. Büyük, en büyük. 9. İlkel deniz taşıtı. Samanla karışık tahıl. 10. Yapım işleri. Adalet. 11. Suyu alınmış her türlü yiyecek maddenin artığı. Töre bilimi, ahlak bilimi. 12. Azerbaycan da yaşayan halk. 13. Donuk renkli. Karşı çıkma, engelleme, reddetme. 14. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan. Doğum işini yaptıran kadın. Bir organımız. 15. Gösterme sıfatı. Kıta. 16. Biyolojide ve endüstride yararlanılan çok güçlü ışık kaynağı. Ensiz. 17. Özel gezinti gemisi. Bir meyve. 18. Resimli duvar ilanı. Sağlama, elde etme. 19. Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. 20. Tembel hayvan. Engel, ket. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. Yukarıdan aşağıya: 1. Taş levreği. Yapılması ısmarlanan şey. Kanun. 2. Boyutları normalden küçük. Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı. En çok hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki. 3. Sonbahar. Akdeniz anemisi. Çabuk davranışlı, çevik. 4. Etrafı suyla çevrili kara parçası. Kuru soğuk. Antalya ilinde dünyaca ünlü bir plaj. Favori. Suriye nin başkenti. 5. Birey. Tayin. Piston. Bir nota. 6. Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. Kırık kemikleri bir arada tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesnelere verilen ad. Erkek sesinde bir perde. 7. Zarar. Halk dilinde tabut. Asma, kavun, karpuz gibi bitkilerin sürgünü ya da dalı. Bir tür iskambil oyunu. 8. Müslüman inanışına göre, kıyamet günü bütün ölülerin toplanacakları yer. Gereğinde kullanılmak üzere saklanan tahıl. Nezretme. 9. İstikbal, gelecek. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak, tedavi etmek. Burçlardan biri. 10. Küçük ve değersiz bir bitki. Bir yerinden kan gelmek. ABD nin para birimi. Kesintilerden sonra geri kalan miktar, safi. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu Müdür Vekili Taş da yaban hayvanlarının korunmasının önemine işaret etti. ''Ülkemizin av ve yaban hayatının barındırdığı zengin biyolojik çeşitlilikten gelecek nesillerin de faydalanması için yaban hayvanlarının üreme dönemlerinde rahatsız edilmemeleri büyük önem arz etmektedir" değerlendirmesinde bulunan Taş, böylece tabiattaki dengenin korunmasının ve sürekliliğinin sağlanmasının da gerçekleşeceğini ifade etti. Suriyeli sığınmacılar ülkelerinde özgürce yaşayacakları günün hayalini kuruyorlar sabırla güzel günlerin gelmesini bekliyoruz. Suriye'deki savaşta hem oğlumu hem de damadımı kaybettim. Bir oğlum böbreğinden rahatsız, kızım ise sara hastası. Paramız olmadığı için ilaç alamıyorum" şeklinde konuştu. Merhum yakınları için dua ettiklerini ifade eden Hasan, "Onlar için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. İnşallah bir gün ülkemize döner ve mezarlarında dua ederiz" dedi. İç savaşta eşini kaybeden Esma Hasan da (20) tarif edilemez acı yaşadığını söyledi. Yeni yuva kurma sevinçlerinin, yerini hüzne bıraktığını vurgulayan Hasan, "Eşimden geriye hiçbir hatıra yok. Çeyizim, eşyam ve eşimle çekildiğimiz fotoğraflar Suriye'de kaldı. Bir gün gidip o hatıralarımı bulmak istiyorum" ifadesini kullandı. Hasan ailesi, hastalarının tedavisi ve ihtiyaçları için hayırseverlerden yardım istedi. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA Nisan 2015 Cumartesi TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com RESMÎ DİL, EĞİTİM DİLİ MESELESİ VE II. ABDÜLHAMİD HAN ANKARA - Tarihte, baskı ve zulüm nedeniyle ülkelerini terk etmek durumunda kalanların sığındığı ülke, Osmanlı Devleti olurken, günümüzde de dünyadan toplayan bu misafirperverliği Türkiye gösteriyor. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türkler, tarih boyunca, ülkelerinde yaşadıkları zulüm nedeniyle göç etmek zorunda kalan pek çok halka kapılarını açtı. Türkler, Osmanlı Devleti döneminde, 1492 yılında, İspanya'da yaşadıkları mezalim nedeniyle bu ülkeden kaçmak zorunda kalan Yahudilere ev sahipliği yaparken, Osmanlı Devleti Padişahı II. Bayezid'ın yayınladığı bir ferman tarihe önemli bir kayıt olarak geçti. II. Bayezid'in, İspanya'dan kaçan Yahudilerle ilgili fermanında, "İspanya Yahudilerini geri çevirmek şöyle dursun tam bir içtenlikle karşılanmalarını, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacakların veya en ufak bir zarara sebebiyet vereceklerin ölümle cezalandırılacaklarını" ifadeleri dikkat çekiyor. Osmanlı'nın, baskı ve zulüm nedeniyle ülkelerinden kaçan halklara yönelik misafirperverliğinin bir örneği de Sultan Abdülmecid döneminde yaşandı. Rusya ve Avusturya'da, özgürlük mücadelesi verirken yenilgiye uğrayan Macar ve Lehlerin sığındığı ülke, Osmanlı Devleti oldu. Rusya ve Avusturya, Macar ve Leh sığınmacıların iadesi için baskı kurmaya çalışırken, Sultan Abdulmecid'in yayınladığı deklerasyondaki, "tacımı veririm, tahtımı veririm fakat, devletime sığınanları asla vermem" sözü, özellikle dünyadaki mazlumlarının büyük saygısını gördü. Abdulmecid'in bu sözleri Iṅgiltere, Fransa ve Amerika Birles ik Devletleri'nde buÿu k yankı uyandırmısţı. Türk düşmanı etnik ırkçıların ve emperyalist Batının paspası olmuş bazı milliyetsiz müslümancı oluşumlar, Amerika, Avrupa Birliği, Ermenici, Kürtçü, liberal faşist topluluklar güya yeni, sivil, demokratik anayasa çalışmaları kapsamında millî Türk devlet yapımızı çözmeye, tasfiye etmeye çalışıyorlar. Yeni anayasa çalışmalarının temel hedefi ve içeriği devletin millî, üniter yapısını bozarak Türk milletinin devleti olmaktan çıkarmak, etnik topluluklara siyasi, tüzel, hukukî statü vererek onların ortaklığına teslim etmektir. Bu projenin temelinde de Türk milletinin terkibinde yer alan farklı kavimleri tek bir millet yapmada temel unsur olan Türkçeyi, tek resmî dil ve eğitim dili olmaktan çıkararak farklı kavim dillerini eğitim dili ve resmî dil haline getirmektir. Bu çevreler, özellikle kendilerine muhafazakâr demokrat diyen bazı İslamcı çevreler, bu projelerini de Osmanlıya dayandırmak istiyorlar. Fakat Osmanlı Devleti ni iyi bilmediklerinden çıkış noktaları yanlış bilgiler üzerine temellenmiş. Bir defa Osmanlı Devleti, millet esasını etnik topluluklar üzerine değil; dinler üzerine bina etmiştir. Yani Osmanlıda Kürtler, Araplar, şunlar bunlar değil; Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler diye din esasına göre bir millet tasnifi vardır. Güya Müslümancı arkadaşlar ise yeni Türkiye ve yeni anayasa inşa süreçlerinde Osmanlının din esasına göre olan millet tasnifini unutmuşlar, emperyalist batının dayatmalarına bağlı kalarak etnik yani İslam ın lanetlediği kavmiyetçi ayrımı esas almışlar. Türk düşmanlığına dayalı etnik siyaset, bunların dinleri hâline geldi. Ayrıca hareket noktası olarak gördükleri Osmanlı Devleti nde resmî dil, eğitim dili meselesi de çok sevdikleri ve Abdülhamid Koleji (İmam Hatip Lisesi) mezunu olmakla iftihar ettikleri Ulu Hakan II. Abdülhamid Han döneminde şöyle cereyan etmişti: İlk anayasamız olan 1876 Kanun-ı Esasî (Anayasa) tartışmaları sırasında Anayasa Komisyonu başkanı Mithat Paşa, Osmanlı halkının her biri kendi lisanı (dili) üzere talim (eğitim) ve tekellümde (konuşmada) serbesttir. Dedi. Ayrıca İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Derby den anayasanın Avrupa hükûmetleri tarafından garanti altına alınmasını teklif etti. Trablusşamlı Bahattin Dai Efendi de her unsurun kendi mektebi, kendi gazetesi, kendi kâtibi, kendi dairesi olsun dedi. Bir İngiliz gazetesi olan Westminster Gazette de şöyle bir yazı çıktı: İstanbul daki Rum ve Ermeni patrikhanelerinin anayasa hazırlıklarında verdikleri destek, Türkleri bir kere daha medeniyet kapısından içeri sokacaktır. Anayasanın, üzerinde müzakereler yapılan bir maddesine göre Osmanlı Devleti nin çeşitli milliyetleri bundan sonra artık kendi dilleri ile okuyacaklar, yazacaklar ve devlete başvuruda bulunacaklardır. Böylece çok yakın zamanda her milliyetin kendi özerk idaresine kavuşması da imkan dahiline girecektir. Türk asıllı olmayanlar, geri kalmış bir kültür olan Türkçenin engellerinden kurtulacaktır. Demek ki o zaman anayasa yapım aşamasında istenen şeylerle bugünkü yeni anayasa yapma çalışmaları arasında gizlenen niyetler hemen hemen aynı. O zaman Rum ve Ermeni isteklerine uygun bir anayasa yapılırsa bu iş, Türkleri bir kere daha medeniyet kapısından içeri sokacakmış. Şimdi söylenen de aynıdır. Amerika ve Avrupa Birliği Haçlı-Siyon ittifakının ve yerli işbirlikçilerinin istedikleri doğrultuda bir anayasa yapılırsa demokratik Batı uygarlığına dahil olacağımızı, demokratikleşeceğimizi söylüyorlar. O zaman Osmanlı Devleti nin çeşitli milliyetleri için ayrı eğitim ve resmî dil talep ediliyordu. Şimdi de aynısı vaki. O zaman bu yolla çok yakın zamanda her milliyetin kendi özerk idaresine kavuşması da imkân dahiline girecektir deniliyordu. Şimdi de bu yolla federasyon ve özerklik talepleri dillendiriliyor. Demek ki tarih tekerrür ediyor. Peki bu durumda İslamcı arkadaşların çok sevdikleri Ulu Hakan II. Abdülhamid Han ne yaptı? Her kavmin ayrı eğitim dili olsun teklifini getiren Mithat Paşa ya şunları söyledi: Bilmeliydiler ki Paşa, nasıl Kur an-ı Kerim i Arapça okumaktan vazgeçmezsem, devletimin toprakları üzerinde de Türkçe konuşulmasından ve Türk lisanından başkasını kabul edemem. Böyle bir maddenin yer alacağı Kanun-ı Esasi yi (anayasayı) bana getirmeyin. Nitekim anayasada şu maddeler yer alır: Devlet memuru olabilmek için devletin resmî dili Türkçeyi bilmek şarttır. Mecliste müzakerelerin dili Türkçedir. Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz. Priştina Belediye Meclisi nin hutbelerin Arnavutça okunması kararını alması karşısında II. Abdülhamid Han şu tepkiyi göstermiştir: Bu benim hükümranlık (egemenlik) hakkımdır. Hâlâ dilimizi öğrenmemişler mi? Çok dilli, çok dinli, farklı coğrafi yapılara hükmeden ve bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti nde bile Türkçe, devletin temeli idi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise farklı yapıların oluşturduğu bir imparatorluk değil; bir millet esasına bağlı millî bir Türk devletidir. Amerika, İngiltere gibi haçlı devletleri kendi devletlerinde yapmadıkları, yapılmasına değil gündeme getirilmesine bile izin vermedikleri etnik yapı esasına göre bölünüp parçalanma projelerini içimizdeki sözcülerine, işbirlikçilerine dayatarak bizi demokratikleştirmeye ve medenîleştirmeye çalışıyorlar. Türk milleti, bütün bu yeni Türkiye ve yeni anayasa projelerinin bizim ezelî düşmanımız olan Haçlı-Siyon emperyalist yapıların bir projesi olduğunu, Büyük Orta Doğu projesi kapsamında bu coğrafyayı küçük küçük şehir site devletçiklerine, kavimlere, mezheplere göre bölüp parçalama projeleri olduğunu görüp aklını başına toplamalı. Bu emperyalist projeye karşı kavmî aidiyeti ne olursa olsun herkesin, her etnik gruptan olan vatandaşlarımızın hep bir ağızdan, kavmî aidiyetimiz farklı olabilir ama, biz hepimiz sosyolojik, hukukî ve kültürel anlamda Türk milletiyiz, yani tek milletiz. Evrensel planda; dünya çapında İslam milletiyiz, siyasi ve coğrafî sınırlar içinde Türkiye de ise Türk milletiyiz. Gâvurun bizi bölüp parçalama oyunlarına gelmeyeceğiz diye bir kararlılık duruşu sergilemelidirler. Sosyolojik anlamda Türk millet birliğini, bugün en çok, emperyalist Batı tarafından kullanılmak istenen vatandaşlarımız savunmalı ve sahip çıkmalıdırlar. Terör sorununun çözümü bu anlayıştadır. Osmanlı nın misafirperverliği çabuk unutuldu Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıd, Timur'un saldırılarıyla topraklarını yitirerek Osmanlı'ya sığınan Celayir Sultanı Ahmed ile Karakoyunlu Devleti Hükümdarı Kara Yusuf ve ailelerini vermeyi kabul etmedi. Beyazıt, kendisine sığınanları düşmanına teslim etmeyi Osmanlı töresine aykırı bulduğu için, savaşmayı göze aldı. Bu olay, 1402 yılında Ankara'nın Çubuk ilçesinde yapılan Ankara muharebesinin gerekçesi olarak tarihe geçti. Türkiye, Osmanlı Devleti'nden sonra, dünyadaki mazlum ve sığınmacılara kapılarını açan ülke oldu. Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminde, 1933 yılında, Nazi zulmünden kaçan Yahudi kökenli bilim adamının sığındığı topraklar da Anadolu oldu. Atatürk'ün davetiyle, çok sayıda yahudi kökenli bilim adamları Türkiye'ye geldi. Doğu Türkistan'da Çin zulmünden kaçan Uygurlar, Humeyni devrimi sonrasında da 1 milyon İranlı, 1988'de Saddam Hüseyin'in gerçekleştirdiği Halepçe Katliamı nedeniyle 50 bin Kürt de Türkiye'ye sığındı. Türkiye, dünya çapında takdir toplamasına vesile olan misafirperverliğinin son örneğini de Suriyeli sığınmacılar konusunda gösterdi. Suriye'deki katliam nedeniyle ülkelerinden kaçan Suriyeli sığınmacılara "Açık Kapı Politikası" uygulayan Türkiye, 2 milyon Suriyeliyi ülkesinde ağırlıyor. Suriye'deki savaşın ilk yıllarında kısa süreli ve geçici bir durum olarak görülen Suriyeli sığınmacılar konusunun, gün geçtikçe kalıcı hale geleceği anlaşıldı. Türkiye, Suriye'de devam eden ve uygulanan uluslararası politikalar nedeniyle bir netice alınmayan savaş nedeniyle ülkelerine geri dönemeyen Suriyeliler için yeni çalışmalar yapma kararı aldı.

12 12 haber 25 Nisan 2015 Cumartesi İddialar mesnetsiz Avrupa ülkeleri Terörist Hamisi İSTANBUL - Barış Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "1915 olayları konusundaki Ermeni iddialarının hepsi mesnetsiz ve dayanaksızdır. Askeri arşivlerimizi açmaya hazırız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yılı dolayısıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "Çanakkale 100. Yıl Barış Zirvesi"nin Yüksek Düzeyli Oturumu'nda konuklara hitap etti. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları 1915 olayları konusundaki Ermeni iddialarının, öne sürülen rakamlar başta olmak üzere hepsi de dayanaksızdır, mesnetsizdir. Şimdi AB'ye tekrar hitap etmek istiyorum. Türkiye'nin arşivlerini açmasını bize nasihat ediyor. Buradan cevap veriyorum; Ey AB, 12 yıl başbakanlık yaptım. Bir yıla yakındır da cumhurbaşkanıyım. Her gittiğim uluslararası toplantıda ve ülkemdeki her toplantıda arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu, bir milyona yakın belge ve bilginin olduğunu her zaman söylüyorum. Ve diyorum ki; Ermenistan'ın arşivlerinde de varsa onlar da açsın. Üçüncü ülkelerde de varsa onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum, biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız diyorum. Biz yaşanan hiçbir acıyı yok saymadığımız gibi acıların yarıştırılmasına da rıza göstermeyiz. Balkanlar'dan, Kafkasya'dan ve çevremizdeki tüm bölgelerden Anadolu'ya göçler sırasında ölen 4 milyonu aşkın Müslüman için ne kadar üzüntü yaşamışsak, hayatlarını kaybeden Ermeniler için de o derece üzüntülüyüz. Bizim anlayışımız bu. Çanakkale Savaşı'nın detaylarını, farklı ihtimallerinin tartışmalarını tarihçilere bırakıyorum. Bizim yöneticiler olarak burada üzerinde durmamız gereken husus, ülkelerimizi yeniden bu tür yıkımlara sürüklemekten nasıl kurtarabileceğimiz olmalıdır. Diğer ülkelerin maruz kaldığı ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlara arkasını dönenler, sadece kendilerini kandırıyorlar. Hiçbirimizin evi, kapılarımızı kapattığımızda güvenli olacak kadar müstakil ve tahkim edilmiş değil. Bunun için her ülkenin kendi içi ve kendi bölgesi yanında, dünyanın tamamında yaşanan sorunlara karşı duyarlı olması gerekiyor. Suriye'de ölen 300 bini aşkın insanın sorumluluğunu hiçbir ülke, hiçbir toplum daha fazla kaldıramaz. Ama Akdeniz'de, Ege'de biliyorsunuz botlarla kaçanlar, o denizlerde boğuluyor. Ne diyorlar? 'Varsın boğulsun, varsın ölsün'. Bunlar insan değil mi? Nerede kaldı insan hakları evrensel beyannamesi? Niçin bunları kurtarmak için gayret etmiyoruz? İsrail-Filistin ihtilafı, Ortadoğu'da kalıcı barışın ve huzurun sağlanması önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Filistin topraklarının işgali sona erdirilene ve 1967 öncesi sınırlara kadar dönmesi halinde bizler buraya desteğimizi sürdüreceğiz. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti kurulana kadar bu sorunun çözümü mümkün değildir. Türkiye'den DAEŞ'e geçit yok ANKARA - Türkiye, DAEŞ'e katılımları önlemek amacıyla aldığı tedbirler kapsamında bugüne kadar bin 300 kişiyi sınır dışı etti, 12 bin 800 kişiye de ülkeye giriş yasağı koydu. Alınan bilgiye göre, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın ardından başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke vatandaşlarının, Türkiye üzerinden savaş bölgesine geçiş yaptığı iddiaları üzerine güvenlik önlemleri artırıldı. Dünya kamuoyu, terör örgütü DAEŞ'e katılan yabancı CHP nin kampanyası Genç Parti yi hatırlattı İSTANBUL- Türkiye genelinde 7 Haziran'da yapılacak seçimler için siyasi partiler seçim kampanyalarına hız verdi. Seçmen tercihlerini etkileyebilmek için televizyonlarda yayınlanacak reklam filmleri, kampanyaların en önemli ayağını oluşturuyor. "Milletçe Alkışlıyoruz" sloganıyla hazırladığı reklam filmi ile dikkati çeken CHP'nin seçim kampanyasını değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ali Atıf Bir, seçmen davranışlarının "uçuk vaatlerle" değiştirilemeyeceğini söyledi. CHP'nin kampanyasının 2002'de Genç Parti için hazırlanan kampanyayla neredeyse aynı olduğunu savunan Bir, "Bu kadar vaadi arka arkaya getirdiğinizde aklınıza hemen Cem Uzan ve o kampanyayı yapan Ali Taran geliyor" dedi. Uzan'ın o dönem medya gücüne sahip olduğunu anlatan Atıf Bir, "Uzan, elindeki medyada, kendi reklamlarını yüksek frekanstan ve kanunsuzca kullanıyordu. Aynı zamanda kendi kanallarındaki haberlerde de propaganda yapıyordu. O kampanyanın başarısı biraz da bundan kaynaklanıyordu" diye konuştu. Her seçim döneminin kendine has koşulları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bir, "O dönem MHP ve CHP'ye oy vermeyecek bir kesim vardı. Genç Parti o kesimin oylarıyla yükseliyordu ama bugün CHP'nin bu kampanyayla oy alabileceği öyle bir kesim yok. CHP, bu kampanyayla MHP'nin ya da AK Parti'nin kemik kitlesinden oy alamaz. Hatta AK Parti'nin kararsız seçmeninden bile oy alması mümkün değil diye düşünmüyorum" ifadelerini kullandı. Seçim kampanyasının söylem ve reklam unsurları olduğunu dile getiren Ali Atıf Bir, şöyle devam etti: "Seçmene sunulan vaatler söylem kısmı. Cem Uzan kampanyasında vaatlerini de reklama çıkarmıştı. Gazetelerde yer alan ilana baktığımda, CHP'nin de üfürük vaatleri reklama taşıdığını gördüm. İyice Genç Parti kampanyasına yaklaştıklarını düşünüyorum." CHP'nin seçim atmosferini yanlış okuduğunu savunan Bir, "Bu dönem barajı geçip geçmeyeceği tartışma konusu olan parti HDP'dir. O zaman herkes Genç Parti barajı aşacak mı diye konuşurken şimdi HDP konuşuluyor. Bu seçim döneminde Genç Parti için uygulanan kampanyayı CHP'ye uygulamak bence gerçekten seçimi iyi okuyamamaktır" değerlendirmesinde bulundu. Seçim atmosferinde vaatlerin her zaman seçmen için önemli olduğunu belirten Prof. Atıf Bir, şöyle devam etti: "CHP oldukça sıradan bir söylem ile kampanya yürütüyor. Yeni bir şey söylemeyen, oy konusunda da 'ben sana bunları veriyorum sen de bana oy ver' diyen bir kampanya. Ama seçmen üfürükten vaatlerin peşine düşmez. Hem bu vaatlerin üfürük olduğunu CHP'ye oy verecekler de biliyor ama onlar şöyle düşünüyor; belki AK Partili kitle bu vaatlere kanıp oy verebilir. Sen kanmıyorsan AK Partili neden kansın?" Ali Taran tarafından hazırlanan kampanyanın "CHP'nin ideolojik olarak içini boşalttığını" öne süren Ali Atıf Bir, "Ali Taran'ın tipik bir jean kampanyası gibi. Alkışlama meselesinden gelen ve viral olarak yayılması istenen bir kampanya olduğunu görüyorum. Gündem oluşturma, insanları konuşturma amacına ulaşıyor ama 'seçmende karşılığını bulur mu' derseniz, seçmen birine oy verdiğinde kafasını yastığa rahat koymak istiyor" dedi. Bahçeli, partisinin seçim bildirgesini, 3 Mayıs'ta açıklayacak ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin seçim bildirgesini 3 Mayıs'ta açıkladıktan sonra mitinglere başlayacak. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Bahçeli, genel seçim hazırlıklarını sürdürüyor. Genel seçimlerin yapılacağı 7 Haziran'a kadar 60'ın üzerinde ilde halkla buluşmayı planlayan Bahçeli, yurt dışına da ayrı bir önem verecek. Gurbetçilerden oy istemek için 24 Nisan'da Almanya'ya gidecek Bahçeli, 26 Mayıs'ta ülkenin batı kesimindeki Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Oberhausen şehrindeki Arena salonunda düzenlenecek etkinliğe katılacak. Avrupa Türk Konfederasyonu tarafından "Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü" terörist savaşçıları tartışılırken İran, Lübnan ve diğer ülkelerden Suriye'de rejim güçlerinin saflarına dahil olan binlerce kişi, gözden kaçırıldı. Öte yandan DAEŞ'e Türkiye'den kişinin katıldığı iddia ediliyor. Türkiye'de 2015 Nisan ayı itibarıyla 12 bin 800'den fazla kişinin ülkeye girişlerine yasak getirildi. Giriş yasağı konulanlardan yarısından fazlasını Kuzey Afrika ve Ortadoğu, yarısına yakınını da Avrupa ve Kuzey Amerika kökenliler oluşturdu. DAEŞ'e katılımı önlemek adına Türkiye, kaynak ülkelerden daha aktif bir istihbarat paylaşımı beklerken, bu talebini her platformda dile getirdi. Radikal gruplara mensup olduğu düşünülen şahısların Türkiye'ye girişte engellenmeleri, Türkiye'nin Suriye sınırından çıkış yaparken engellenmelerinden daha kolay olduğu değerlendirilirken, Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye isim ve veri aktarma sürecinde daha aktif olmaları gerektiği ifade ediliyor. sloganıyla düzenlenen "Türkiye Sevdası Kutlu Yürüyüş Şöleni"nde bir konuşma yapacak Bahçeli, Avrupa'da yaşayan Türkler'le buluşacak. Bahçeli, ''3 Mayıs Türkçülük Günü''nde, Ankara'da düzenlenen toplantıyla partisinin seçim beyannamesini kamuoyuna açıklayacak, ardından yurt gezilerine başlayacak. Seçim kampanyası süresince, aynı gün içinde 2 ya da 3 ilde miting yapacak Bahçeli, 17 Mayıs'ta Adana ve Mersin'de vatandaşlardan oy isteyecek. Bahçeli, 23 Mayıs'ta Kırşehir ve Kayseri'de halka seslenecek. Devlet Bahçeli, 24 Mayıs'ta Ankara'da, 31 Mayıs'ta da İstanbul'da alanlara çıkacak. ANKARA - Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye tarafından kırmızı bültenle uluslararası seviyede arattırılan terör suçlularına ilişkin Avrupa ülkelerinin, 657 terör suçlusu hakkındaki iade talebini reddettiğini, sadece 56 terör suçlusunu Türkiye'ye iade ettiğini bildirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı verilerinden AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türkiye adli makamları tarafından uluslararası düzeyde arattırılan terör suçlularının iadesi noktasında, özellikle Avrupa ülkeleri yeterli iş birliği göstermiyor. Avrupa ülkeleri, Türkiye'nin kırmızı bültenle arattırdığı 657 terör suçlusu hakkındaki iade talebini reddetti, sadece 56 terör suçlusu Türkiye'ye iade edildi. Bu reddedilen iade taleplerinin 337'si bölücü terör örgütü, 242'si sol gruplardan terör örgütleri, 69'u ise dini istismar eden terör örgütleri, 11'i de diğer terör örgütleri mensuplarından oluşuyor. Reddedilen iade talepleri incelendiğinde, kırmızı bültenle aranan terör suçlularının çoğunluğunun İsviçre dahil Avrupa Birliği ülkelerde bulunduğu kaydedildi. Asayiş ve narkotik suçlarına ilişkin iade taleplerinin kabulünde yüzde 85, terör suçlularının iadesinin kabulünde ise yüzde 2'lik bir oran görülüyor. Emniyet yetkilileri, bu tespitin Türkiye tarafından uluslararası düzeyde arattırılan terör suçlularının AB ülkeleri tarafından özel olarak korunduğu sonucunu ortaya çıkardığını belirtiyor. Avrupa ülkeleri tarafından terör suçlularının iadelerinin reddedilmesinde kullanılan argümanlar ise şöyle kaydediliyor: "PKK/KCK, DHKP-C ve İBDA-C, Avrupa Birliği terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen, bu örgütlerin mensuplarının iadeleri bile kabul edilmemektedir. Avrupa ülkeleri tarafından terör suçlularına sağlanan mültecilik ve vatandaşlık statüleri, bu şahısları adeta bir zırh gibi korumakta, Şengen ülkeleri içerisinde rahat seyahat etmelerini sağlamakta, ülkemiz tarafından çıkartılan Kırmızı Bültenlerin etkinliğini yok etmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2001 yılında kabul ettiği ve BM'ye üye tüm ülkeleri bağlayıcı 1373 sayılı kararda açıkça, devletlerin şahıslara mültecilik statüsü verilmeden önce şahsın herhangi bir terör olayına karışıp karışmadığını araştırması zorunluluğu Avrupa ülkeleri tarafından uygulanmamaktadır. Reddedilen 657 iade talebinin 227'sinin gerekçesi mültecilik olarak gösterilmiştir. Türkiye tarafından terör suçluları uluslararası düzeyde Kırmızı Bülten ile arattırılmasına rağmen, Avrupa ülkeleri BM Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı kararına aykırı bir şekilde terör suçlularına mültecilik statüsü vermektedir." AB ülkelerinin dışında bir ülkede Türkiye tarafından aranan bir terör suçlusu yakalandığında dahi AB ülkelerinin iadeyi engellemek için, bu kişinin kendi ülkelerinde mültecilik statüsü bulunduğunu ilgili ülkeye bildirerek, iadeyi engellediği belirtiliyor. Reddedilen iade taleplerinden 118'inin gerekçesi vatandaşlık olarak gösterildi. Babacan a göre; CHP nin seçim vaatleri hayali NEW YORK - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CHP'nin ekonomik vaatlerini eleştirerek, "Son açıklanan paket şunu bir daha tekrar etti ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin hiçbir zaman Türkiye'de iktidar olma hedefi yoktur, hayali yoktur. Eğer olsaydı böylesine sorumsuz, pervasız bir tutum ortaya koymazdı" dedi. Babacan, New York'taki temaslarının ardından AA ve TRT'nin sorularını yanıtladı. Washington ve New York temasları kapsamında yatırımcılarla bir araya geldiklerini ifade eden Babacan, "Yatırımcılar Türkiye'yi çok yakından takip ediyorlar ve merak da ediyorlar" dedi. AK Parti tarafından açıklanan seçim beyannamesi ve yeni Türkiye sözleşmesinin de ışığında yatırımcılara bilgiler verdiklerini anlatan Babacan, "İyi işleyen bir demokratik sistem, iyi işleyen bir yargı sistemi, Türkiye'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olması, Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklerin uluslararası standartlarda yaşanması ve uygulanıyor olması işin temelinde" diye konuştu. Ekonomik istikrar için öngörülebilirlik gerektiğini vurgulayan Babacan, Türkiye'nin tüm G-20 ülkeleri arasında gelecek dönem için en net plan ve programı yapan ülke olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye'nin güven ve öngörülebilirlik konularında gerekenleri azami ölçüde yaptığına işaret ederek, yatırımcıların tüm sorularını rahatlıkla cevapladıklarını dile getirdi. Babacan, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım kararının olası etkilerine ilişkin soru üzerine, ABD'de ekonominin toparlanmasıyla beraber bir faiz artış sürecine gireceğinin ilan edildiğini hatırlattı. Ancak bu faiz artışının ne zaman ve hangi hızda gerçekleştireceğine ilişkin netlik olmadığını belirten Babacan, "Son zamanlarda doların bütün para birimlerine karşı değer kazanmış olması hatta doların her şeye karşı değer kazanmış olmasının getirdiği bazı yeni komplikasyonlar var ve bundan da çok hoşnut olmadıklarını biz anlıyoruz" dedi. Faiz artırımı kararının gelişmekte olan ülkeler üzerinde az ya da çok etkileri olabileceğini ifade eden Babacan, "Biz Türkiye olarak bütçemizi belirli bir disiplin altında yönetiyoruz. Merkez Bankamız para politikalarını ABD Merkez Bankası'nın faiz artıracağını da dikkate alarak yönetiyor" diye konuştu. Türkiye'nin dış dalgalanmalara karşı kırılganlığını azaltmak için makro ihtiyati tedbirler aldıklarını da kaydeden Babacan, dalgalanma olması durumunda ilgili kurumların gerekli önlemleri alabilecek kapasitede olduğunu söyledi.

13 dış dünya 25 Nisan 2015 Cumartesi 13 ABD-Ukrayna askeri eğitim tatbikatı başladı Ukrayna'nın Lviv kenti yakınındaki askeri poligonda Ukrayna-ABD ortak askeri eğitim tatbikatlarının resmi açılış töreni düzenlendi. LVİV - Ukraynalı askerleri eğitmek üzere ülkeye gelen 300 ABD'li deniz piyade askeri ile eğitime katılan Ukrayna Milli Muhafız Birliği görevlilerinin katıldığı açılış töreninde Devlet Başkanı Petro Poroşenko, İçişleri Bakanı Arsen Avakov, Genelkurmay Başkanı Viktor Mujenko, ABD'nın Kiev Büyükelçisi Geoffrey R. Pyatt ve diğer yetkililer hazır bulundu. Polonya sınırı yakınındaki Ukrayna Kara Kuvvetleri Akademisi bünyesindeki askeri poligonda düzenlenecek askeri eğitim tatbikatları öncesinde düzenlenen açılış töreninde konuşan Petro Poroşenko, bu çaptaki ve içerikli askeri eğitim tatbikatlarının ülkede ilk defa düzenlenmekte olduğunu belirterek, bu ortak askeri eğitim tatbikatını Ukrayna- ABD ilişkilerindeki yeni aşama olarak nitelendirdi. Poroşenko, ülkenin batısında ortak askeri eğitim tatbikatları başlarken, doğu sınırlarının ise yabancı ülkenin askerlerinin saldırganlığıyla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, bunun sadece Ukrayna'ya karşı başlatılan bir savaş değil, belki de Avrupa'da ve dünyada özgürlük ve demokrasiye karşı açılan bir savaş olduğunu söyledi. Böyle bir durumda, Ukrayna ve ABD arasındaki ilişkilerin yeni bir düzeye ve içeriğe ulaştığını ifade eden Poroşenko, "Bu düzeydeki ilk Ukrayna-ABD ortak askeri eğitim tatbikatı iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin tamamen yeni düzeye çıktığını gösteriyor" dedi. Ortak tatbikata katılan ABD'li askerlerine İngilizce hitap eden Poroşenko, ulusal ordunun tamamen yeniden yapılandırılmakta olduğunu ve ortak tatbikatın da bu çerçevede önemli olduğunu kaydetti. Poroşenko, konuşmasının ardından, ülkenin doğusundaki askeri operasyonlarda cesaret ve kahramanlık gösteren askerleri çeşitli devlet ödül ve nişanları ile ödüllendirdi. Bazı askerlere, hediye ettikleri apartman dairelerinin anahtarını teslim eden Poroşenko, daha sonra ortak askeri tatbikata katılan ABD'li askerlerle sohbet etti. Poroşenko daha sonra Kara Kuvvetleri Akademisi bünyesinde oluşturulan Barış ve Güvenlik Uluslararası Merkezi hakkında bilgi aldı. Daha sonra askeri poligonda basın toplantısı düzenleyen Petro Poroşenko, ABD ile başlayan ortak askeri eğitim tatbikatının doğuda barışın sağlanmasına katkıda bulunması gerektiğini vurguladı. Poroşenko, 10 ay önce ABD Devlet Başkan Yardımcısı Joe Biden'in ülkeye ziyareti sırasında söz konusu askeri eğitim tatbikatının yapılmasına ilişkin mutabakat sağlandığını kaydederek, "Bugün Lviv'deki askeri poligonda, ülkede barış ve istikrarın sağlanması ve pekiştirilmesine yönelik önemli çalışma başlatıyoruz" dedi. Poroşenko, ABD ile başlattıkları söz konusu programa, ileride İngiltere, Kanada, Polonya ve diğer NATO ülkeleriyle Avustralya'nın da katılacağını belirterek, bu tür uluslararası etkinliklerin günümüzde Ukrayna'nın karşı karşıya olduğu görev ve vazifeleri daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi için yardımcı olacağını vurguladı. Ukrayna'nın, sadece kendi toprak BM Genel Sekreteri Ban: Türkiye, bölgedeki krizlerin yükünü adil olmayan bir şekilde omuzluyor BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, dünya genelinde krizlerden etkilenen milyonlarca insanın onurunun korunması gerektiğini söyledi. BM Genel Sekreteri Ban, gelecek yıl Mayıs'ta Türkiye'de düzenlenecek Dünya İnsani Zirvesi'ne ilişkin Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik ile birlikte brifing verdi. Konuşmasının başında Türkiye'ye "cömert daveti" ve bu zirvenin başarıyla gerçekleştirilmesi için sarf ettiği çabalar nedeniyle teşekkürlerini sunan Ban, son on yılda insani yardıma muhtaç kişi sayısının iki katına yükseldiğini söyledi. Dünya genelinde 51 milyondan fazla mülteci olduğunu, milyonlarcasının kendi ülkelerinde yerlerinden edildiğini kaydeden Ban, "2050 itibarıyla iklim değişikliği nedeniyle bir milyar kişinin yerlerinden olabileceğini tahmin ediyoruz" dedi. Çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki insanların nasıl korunacağına ve uluslararası insan hakları ihlalleri durumunda atılacak adımların geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu ifade eden Ban, "En temel insan haklarını ve uluslararası insancıl hukuku ihlal edenlerin hesap vermesini sağlamalıyız" diye konuştu. "İnsani yardım konularında yeni bir vizyon ortaya koymak için herkesi gelecek yıl İstanbul'da bana katılmaya çağırıyorum" ifadelerini kullanan Ban, "Dünya genelinde krizlerden etkilenen milyonlarca insanın onurunu koruma sorumluluğumuz var" dedi. Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik de Türkiye'nin ilk olma özelliği taşıyan bu zirveye evsahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye olarak insani yardıma muhtaç olanlara el uzattıklarını ve onların hayatında bir şeyleri değiştirmeye çalıştıklarını ifade eden Çevik, "Uluslararası insani yardım sisteminin karşı karşıya olduğu sınamalar birkaç aktörün karşı koyabileceğinin çok ötesinde. Türkiye, diğer komşu ülkelerle bölgedeki krizlerin yükünü adil olmayan bir şekilde omuzlamaktadır" diye konuştu. Dünya İnsani Zirvesi'nin kapsayıcı bir şekilde yeni ufuklar oluşturmasını temenni eden Çevik, "Çatışmalara ve şiddete siyasi çözüm bulunamaması, krizlerin uzaması, yardım ihtiyacı ile sunulan imkanlar arasındaki fark, uzun dönemli ve bölgeler arası samimi yardımlaşmayı gerektiriyor" dedi. bütünlüğü ve egemenliği için değil, belki de Avrupa'da ve dünyada özgürlük ve demokrasiyi korumak için mücadele verdiğini dile getiren Poroşenko, ülkesinin ve silahlı kuvvetlerinin Minsk mutabakatına riayet ettiğini söyledi. Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko, kendisinin de ülkede barışın sağlanması ve mutabakatların uygulanması için elinde geleni yapacağını vurguladı. Poroşenko, ortak askeri eğitim tatbikatının savaş taktiği ve kurallarından başlayarak keşif ve istihbarat yöntemlerine kadar olan geniş kapsamlı askeri eğitim çalışmalarını içereceğini kaydetti. Bir gazetecinin, bu tür yardımın ülkesi için yeterli olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine ise Poroşenko, daha 6 ay önce ülkesinin bu tür yardımı bile alamadığını, hiçbir ülkenin savunma kurumlarındaki yolsuzluklardan dolayı Ukrayna ile iş birliği bile yapmak istemediğini hatırlattı. Poroşenko, artık durumun tamamen değiştiğini ifade ederek, "Günümüzde Ukrayna devletine ve ordusuna güveniyorlar. Bundan dolayı askeri malzeme yardımı yapılıyor ve bu tür etkinlikler düzenleniyor" diye konuştu. Filistin barış sürecindeki engellerin kaldırılmasını istedi BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - Filistin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Gözlemci Yardımcısı Fida Abdelhadi Nasır, BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) yaptığı çağrıda, uluslararası iradeye saygı gösterilerek, barış sürecinin önündeki engellerin kaldırılması talebinde bulundu. BMGK'nın bugünkü Ortadoğu'yla ilgili oturumunda Ortadoğu barış süreci görüşüldü. BM Filistin Gözlemci Yardımcısı Nasır, bölgede iki devletli çözüme dayalı kapsayıcı ve kalıcı barışın sağlanmasında başarıya ulaşabilmesi için uluslararası taahhütlere uyulmasını istedi. Büyükelçi Nasır, BMGK'nın "tehlikeli nokta"ya gelen barış görüşmelerinde Filistin ve İsrail'e hızlı bir şekilde yardımcı olması çağrısında bulundu. Şam yakınlarındaki Yermuk Kampı'nda kalan Filistinli mültecilerin büyük miktarda insani yardıma ihtiyacı olduğunu dile getiren Nasır, mültecilere yardım konusunda uluslararası toplumun hızlı davranması gerektiğini vurguladı. Nasır, Suriye krizinin sürdürülemez bir duruma geldiğini ve insani krizin boyutunun çok büyük olduğunu kaydetti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ise BMGK üyelerine yaptığı konuşmada, Ortadoğu barış sürecinde, potansiyel tartışmalı sonuçlara rağmen, 2 devletli çözümden uzaklaşıldığını kaydetti. Konuşmasında, İsrail'deki yeni hükümete iki devletli çözümden yana taahhüdün İsrail olarak teyid edilmesi konusunda çağrıda bulunan BM Genel Sekreteri Ban, bu konuda yerleşim yerleri faaliyetlerini dondurma dahil, güvenilir tüm adımların atılmasını istedi. İsrail hükümeti ile Filistin arasındaki geçen hafta 470 milyon dolarlık alacak konusunda anlaşmaya varılmasından dolayı memnuniyetini dile getiren Ban, İsrail ve Filistin tarafının zor seçimlerle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, bir seçimin hepsinin çok üzerinde önem arzettiğini kaydetti. Onu "barış veya ölüm, yıkım, çok uzun süredir devam eden çatışmanın verdiği acı" diye açıklayan Ban, tarafların daha iyi bir gelecek için bağlılıklarını ve cesareti ortaya koymaları gerektiğini dile getirdi. Fransız tarihçi Gauin: Ermeni arşivlerine erişemiyoruz LONDRA olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını araştıran uluslararası tarihçiler Ermeni arşivlerine erişme taleplerinin reddedilmesinden yakınırken, Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için şimdiye kadar elinden geleni yaptığı görüşünü paylaşıyor olaylarına ilişkin araştırmalar yürüten Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) düşünce kuruluşunda araştırmacı olan Fransız tarihçi Maxime Gauin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Türkiye, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için elinden geleni yaptı. Şimdi Ermenistan hükümetinin bir şeyler yapma zamanı. Ancak Ermenistan hükümetinin ilişkilerin normalleşmesini istemediğini düşünüyorum. Çünkü (Ermenistan Cumhurbaşkanı) Serj Sarkisyan her zaman toprak talep ettiğini söylemiştir. Ermenistan açısından bu konu her zaman hem toprak talebi hem de varoluş konusu olmuştur" diye konuştu olaylarını uluslararası anlamda daha fazla akademisyenin ve tarihçinin araştırması gerektiğini belirten Sorbonne Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu Gauin, "Ne zaman ABD veya Fransa'daki Ermeni arşivlerini görmek istesem, ya bunun mümkün olmayacağı yanıtını aldım ya da hiç yanıt alamadım. Türk arşivlerinde ise böyle bir sorun yok, istediğinize kolayca ulaşıyorsunuz" dedi. İrlandalı tarihçi Dr. Patrick Walsh da 1915 olayları sırasında ve sonrasında Anadolu'da ölenleri anmanın Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için önemli bir adım olacağını dile getirerek, "Yaşananlar hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için trajedidir. Ama konuyu 'soykırım' ifadesine saplarsak, hiçbir zaman ilerleme kaydedemeyiz. Bu olayların temelinde Rusya gibi büyük güçlerin yattığını herkes biliyor" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin uzlaşma için attığı adımların önemine dikkati çeken Walsh, 1915 olaylarında sadece Ermenilerin değil Türkler ve Kürtlerin de mağdur olduğunu belirtti. Ermenilerin, 1915 yılında kumar oynadığını iddia eden Walsh, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan bazı Ermenilerin İtilaf devletlerinin etkisiyle ayaklandığını ve Ermeni devleti kurmayı amaçladıklarını kaydetti. Walsh, "Ermeni devleti olasılığı mümkün olamazdı, çünkü Ermeni nüfusu BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Anadolu'nun doğusunda azınlık durumundaydı. İtilaf devletleri Ermenileri çok akıllıca kullandı. Ermeniler ise İtilaf devletlerine güvenerek kumar oynadı" dedi. Rusya'nın yanı sıra İngiltere'nin 1915 olaylarına etkisine de değinen Patrick Walsh, İngiltere'nin 20. yüzyılın başından itibaren bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olduğunu savundu. Walsh, Almanya'yı yenmek isteyen İngiltere'nin 1907 yılında Rusya ile yaptığı anlaşmanın tüm bölgeyi etkilediğini belirterek, bu anlaşma çerçevesinde Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na girişine "yeşil ışık" yakıldığını kaydetti. Ermenilerin bunu "Osmanlı İmparatorluğu yok edilecek ve kendi topraklarımız olacak" şeklinde yorumladıklarını söyleyen Walsh, "Dolayısıyla 1915 olaylarına neden olan faktörlerden birinin İngiltere'nin dış politikasında 20. yüzyılın başında yaşanan değişikler olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı. Son olarak "Ermeni İsyanı" isimli bir kitap yazan ve Belfast'ta bulunan Queen's Üniversitesinde konuya ilişkin doktora yapan Walsh, araştırmalarını yürütürken Osmanlı arşivlerine ulaşabildiğini ancak aynısını Ermeni arşivleri için söyleyemeyeceğini dile getirdi. Osmanlı Devleti'nin 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'na Rusya ile farklı saflarda katılmasını fırsat bilen Ermeni milliyetçileri, bağımsız Ermenistan devletini kurmak gayesiyle Rus güçleriyle işbirliği yaptılar. Rus ordusu, Doğu Anadolu'yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenileri'nden büyük destek gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik katliam ve zulümlere girişti. Osmanlı Hükümeti, bu gelişmelerin önüne geçmek için Ermeni temsilcileri ve kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Ermeni komitalarının saldırılarının artması üzerine hükümet, 24 Nisan 1915'te Ermeni devrimci komitelerin kapatılması ve bazı Ermeni ileri gelenlerin tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verdi. Daha sonra, her yıl 1915 olaylarını anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler için bu tarih seçilecekti

14 14 25 Nisan 2015 Cumartesi TURİZM "Alternatifsiz turizm bölgesi" Kapadokya ISSN Muğla da alternatif turizm olanaklarıyla ziyaretçi sayısının artırılması hedefleniyor MUĞLA- Muğla ve ilçelerinde kültürel, alternatif turizm olanaklarıyla ziyaretçi sayısının artırılması hedefleniyor. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Fakültesinde konulu konferans düzenlendi. Konferansın açılışında konuşan MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, turizmin, spor ve tarım ile birleştirmesi gerektiğini söyledi. Turizmi 12 aya yaymak için üniversite olarak büyük çaba gösterdiklerini anlatan Harmandar, "Turizmi sadece yaz aylarında olan bir sektörden çıkarıp, 12 aya yaymamız gerekiyor. Üniversite olarak buna çok önem veriyoruz. Yaklaşık 3 bini aşan öğrencimiz turizm eğitimi alıyor. Bu kapsamda sektör temsilcileriyle her aşamada birlikte çalışmaya hazırız" dedi. TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu Başkanı Sevinç Gökbel de turizmde hızlı değişime ayak uydurulması gerektiğini söyledi. Turizmin Türkiye için "güneş gibi bir kaynak" olduğunu vurgulayan Gökbel, Anadolu'nun doğal, tarihi ve kültürel değerler açısından çok zengin olduğuna işaret etti. Turizmin yalnızca bir sektör değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu da belirten Gökbel, şöyle konuştu: "Bu topraklarda yaşamak bir ayrıcalıktır. Bu nedenle turizm mesleği bize önce barışı öğretmeli, savaşmamak için. Alternatif turizmde doğaya müdahale etmeden gelişmek ve değişmek zorundayız. Alternatif turizmde de asıl olan insanın korunması. İnsan eğer korunursa doğayı harap etmeyecek. Turizmin eğlence kısmıyla bizlerin harcayacak fazla zamanı yok. Karşı olduğum için değil ama sahip olduğumuz değerleri de bilmemiz gerekiyor. Zengin olan Anadolu ama Muğla, Anadolu'nun küçük bir örneği. Turizmin tüm güzelliklerini Muğla'da yaşamak ve keşfetmek mümkün." TÜRSAB Marmaris Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı İsmail Özbozdağ ise Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden Marmaris'te alternatif turizmin önem taşıdığını söyledi. Eğlence turizminin ön planda olduğu deniz, kum ve güneş üçlemesinin dışına çıkılarak alternatif turizm faaliyetlerine yönelmek gerektiğini anlatan Özbozdağ, Muğla ve ilçelerinde öne çıkarılabilecek kültürel, tarihsel, doğal çok sayıda değer olduğunu vurguladı. Muğla'daki alternatif turizm kaynaklarının iyi değerlendirilemediğini savunan Özbozdağ, turizmi çeşitlendirmek için alternatif turizm olanaklarının keşfedilmesi gerektiğini bildirdi. GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Nisan 2015 Cumartesi Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) Başkanı Yakup Dinler, peri bacaları, kayadan oyma evleri, butik otelleri ve kiliseleriyle turistlerin ilgisini çeken Kapadokya'nın, "alternatifsiz turizm bölgesi" olduğunu söyledi. NEVŞEHİR - Dinler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi ve doğal güzelliklere sahip bölgenin Hattiler'den günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını söyledi. Kapadokya'da turizmin gelişmekte olduğunu ve bölgenin "emekleyen bir bebeğe" benzediğini ifade eden Dinler, "Burada turizm 1960'lı yıllarda Fransız gezginlerin keşfetmesiyle başladı. Ancak turizm ciddi anlamda yıllarında büyük otellerin yapılmasıyla yavaş yavaş canlandı. Daha sonra İtalyanlar, Japonlar ve Brezilyalı turistler bölgeye gelmeye başladı" diye konuştu. Dinler, "Türkiye'de destinasyon MUĞLA - Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı (TÜRSAB) Başaran Ulusoy, Rusya konusunda son dakika rezervasyonlarının başladığını belirterek, geçen yılki rakamlara ulaşmayı umut ettiklerini söyledi. TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu tarafından Bodrum ilçesinde düzenlenen "Geleneksel Sezona Merhaba" gecesine katılan Ulusoy, gazetecilere yaptığı açıklamada, turistlerin ya dertten ya da zevkten Bodrum'a geldiklerini söyledi. Turizm konusunda Türkiye'nin geçmiş yıllarda tecrübesiz olduğunu ancak zamanla tecrübe kazandığını anlatan Ulusoy, şu anda ihracatın yüzde anlamında iki yer var, İstanbul ve Antalya. Kapadokya destinasyon değil, daha yolun başındayız. Daha çok işletmelerin kendi çabasıyla tanıtım yapmaya çalışıyoruz ama hak ettiği yerde olduğuna inanmıyorum" dedi. Kapadokya'da sabahın ilk ışıklarıyla balon turlarının başladığını ve ziyaretçilerin gün içerisinde değişik aktivitelerle eğlenebildiğini belirten Dinler, şunları kaydetti: "Kapadokya, her kesimden turist çekiyor. Çünkü dünyada eşsiz bir bölge. Antalya'ya gidecek bir turist, Marmaris'e veya Dominik Cumhuriyeti'ne de gidebilir. Çünkü hepsinin sunduğu deniz, kum, güneş. Kapadokya'daki Rusya dan son dakika rezervasyonları başladı 21,8'ini karşılayan, dış ticaret açığının yüzde 40,6'sını kapatan bir sektör haline geldiklerini kaydetti. Rusya'daki ekonomik krize değinen Ulusoy, krizin izlerinin yavaş yavaş silinmeye başladığını ifade etti. Ulusoy, "Rusya'dan son dakika rezervasyonları başladı. Geçen yılki rakamlara ulaşmayı umut ediyoruz" diye konuştu. Turizmde Türkiye'nin kültürel, tabiat değerlerine önem verdiğine işaret eden Ulusoy, "Toprağın altındaki de, üstündeki de bizim. Bunlar bizim sermayemiz. Ticaretimiz de turizm. Bunların ikisini de birleştirip iş yapmaya çalışıyoruz" dedi. kültür mirası ve inanç turizmine yönelik imkanlar başka hiçbir yerde yok. Dolayısıyla Kapadokya'nın yerine gidilebilecek bir bölge yok. Bunun yanında Kapadokya öyle bir yer ki gecelik 5 avroya yurt odası da var, gecelik 2 bin avroya odasında havuz olan butik oteller de var. O yüzden bölgede her kesimden misafire hizmet veriliyor." Kapadokya'nın yabancı turistlerin yanı sıra bölgede çekilen dizi ve sinema filmleriyle yerli ziyaretçilerinin de ilgisini çektiğini dile getiren Dinler, karayolu ve havayoluyla ulaşım imkanlarının gelişmesinin de bölgenin turizmine ciddi katkı sağladığını sözlerine ekledi. Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 25 Nisan 2015 Cumartesi Anadolu Efes, Dörtlü Final şansını yitirdi İSTANBUL - Basketbol THY Avrupa Ligi play-off çeyrek final dördüncü maçında İspanya'nın Real Madrid takımına yenilen Anadolu Efes, seride 3-1 geriye düşerek Avrupa macerasını sonlandırdı. Serinin ilk iki maçını deplasmanda oynayan ve rakibine 80-71, 90-85'lik skorlarla yenilerek 2-0 geriye düşen lacivert-beyazlı takım, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanan ilk karşılaşmayı Matt Janning'in son saniyede attığı 3 sayılık basketle kazanarak seriyi 2-1'e getirdi. Anadolu Efes, serinin dördüncü maçında bu akşam özellikle ikinci yarısında kötü bir oyun sergiledi. Hem hücumda hem savunmada etkisiz kalan lacivert-beyazlı ekip, karşılaşmadan 13 sayı farkla, mağlup ayrıldı ve Dörtlü Final şansını yitirdi. Sporun çocuk yıldızları Engelini yüzmeyle aştı gözünü milli takıma dikti ANKARA- Uluslararası şampiyonalarda madalya kazanan çocuk sporcular, gelecek adına umut veriyor. Güreşten haltere, tekvandodan karateye kadar birçok branşta çocuk sporcular, elde ettikleri madalyalarla uluslararası şampiyonalarda Türkiye'yi başarıyla temsil ediyor. Tekvandoda Tuğba Yılmaz ve Aleyna Yılmaz, geçen yıl ilk kez 63 ülkeden 578 sporcunun katılımıyla düzenlenen Dünya Yıldızlar Şampiyonası'nda birincilik kürsüsüne çıkarak, olimpiyatlarda madalyaların devam edeceğini söyledi. Aleyna Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, annesinin isteği üzerine zorla tekvandoya başladığını ve uzun bir süre önemli başarılar elde edemediğini kaydetti. Antrenmanlara giderken başarısızlığından dolayı sürekli ağladığını anlatan Yılmaz, "Kimsenin bana inancı kalmadığı bir dönemde, annemin desteği, inancı güvenimi geri yerine getirdi. Son bir yılda çalışmalarıma hız verdim ve dünya şampiyonu oldum" ifadesini kullandı "Mersin'de limon deposunda çalışarak bu seviyeye geldim" diyen genç tekvandocu, şampiyonluğunu yinelemek istediğini vurguladı. Kayak branşında FIS Alp Disiplini Çocuk Kupası'nda gelen madalya, Türkiye'yi halkını gelecek adına umutlandırdı. İsveç'te nisan ayında düzenlenen kupada milli sporcu Asrın Beceren, 14 yaş altı kategorisinde üçüncülük kürsüsüne çıkarak, Türk kayak tarihine genç yaşta adını yazdırdı. Beceren, yaptığı açıklamada, son dönemde kayak branşında altyapıya büyük önem verildiğinin altını çizdi. Kulüplerin iyi seviyeye geldiğini dile getiren Beceren, "12-16 yaş gruplarında iyi seviyede sporcular var. Federasyonumuz da gereken desteği veriyor. En büyük hedefim olimpiyatlara katılmak" dedi. Manisalı 15 yaşındaki milli güreşçi Kerem Kamal, geçen yıl Slovakya'da düzenlenen Dünya Yıldızlar Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda, 42 kiloda dünya ikincisi oldu. Türk güreşinin gelecekteki en önemli yıldızı olmaya aday Kamal, Bulgaristan'da Samokov kentinde organize edilen Avrupa Yıldızlar Güreş Şampiyonası'nda ise altın madalya kazandı. Kahramanmaraşlı milli sporcu Ali Çam da, Avrupa Yıldızlar Güreş Şampiyonası'nda, serbest stil 58 kiloda zirvede yer aldı. Peru'nun Lima kentinde nisan ayında gerçekleştirilen Yıldızlar Dünya Halter Şampiyonası'nda ise erkekler 69 kiloda yarışan Ahmet Çağdar, koparmada bronz madalya alarak Türkiye'yi uluslararası arenada başarıyla temsil etti. Mersin'de yaşayan 9 yaşındaki İlknur Altunkanat, biri Türkiye Minikler ve Yıldızlar Karate Şampiyonası'nda olmak üzere kazandığı 14 madalya ve 2 kupasıyla spor otoritelerinin dikkatlerini çekmeyi başardı. MALATYA- Malatya'da 3 yıl önce tanıştığı yüzme sporunda Türkiye şampiyonlukları elde eden hafif zihinsel engelli 18 yaşındaki Ege Millioğulları, bu yıl da şampiyonluğunu perçinleyerek milli takıma katılmayı hedefliyor. Henüz 11 aylıkken geçirdiği epilepsi nöbetleri nedeniyle 10 yıl boyunca tedavi gören ve ameliyatlar geçiren Millioğulları'nın hayatı, 15 yaşında tanıştığı yüzme sporuyla değişti. Malatya Özel Eğitim Uygulama Merkezi'ne bağlı Sessiz Adımlar Spor Kulübü sporcusu olan ve 3 yıl gibi kısa bir sürede yüzmeyi geliştiren Millioğulları, geçen yılki Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Türkiye Yüzme Şampiyonası'ndan 4 altın madalyayla döndü. Ankara'da yarın başlayacak Türkiye Yüzme Şampiyonası'na yoğun bir şekilde hazırlanan Ege Millioğulları, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antrenörü Mürsel Kurt'la tanışmasının ardından yüzmeye ilgi duymaya başladığını söyledi. Yüzmenin hayatına çok olumlu katkıları bulunduğunu anlatan Millioğulları, "Yüzme sporundan sonra özgüvenim arttı. Kendimi daha mutlu hissetmeye başladım. Farklı iller gezdim ve arkadaşlar edindim. Sosyal çevrem genişledi. Kendimi daha zinde ve sağlıklı hissediyorum. Hayata bakış açım değişti" dedi. Geçen yılki yarışmalarda iki kategoride Türkiye şampiyonluğu kazandığını dile getiren Millioğulları, "Bu sene bölge şampiyonasında 4 altın madalya kazandım. Hedefim Ankara'da yapılacak Türkiye şampiyonasında birinci olmak ve milli takıma seçilmek" diye konuştu. Tesadüfen başladığı sporda Avrupa 2'ncisi oldu KİŞİNEV - Tesadüfen tanıştığı milli takım antrenörünün yönlendirmesiyle tekvandoya başlayan Nurgül Bilek, ilk kez katıldığı uluslararası şampiyonada rakiplerini geride bırakarak Avrupa ikincisi olma başarısı gösterdi. Milli tekvandocu Nurgül, 1993'te yüksek gerilim hattında elektrik akımına kapılarak sol kolunu kaybetti. Değişen hayatında tek kolla zorluklara göğüs gererek eğitimine devam eden ve üniversite hayatında maliye bölümünü tamamlayan milli sporcu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavda başarılı olarak Konya'ya memur olarak atandı. Nurgül'ün spor kariyeri, Tekvando Milli Takım Antrenörü Kürşat Özdemir'in, milli sporcunun çalıştığı kurumda bir arkadaşını ziyareti sırasında başladı. Özdemir'in, raslantı sonucu tanışmasının ardından tekvandoya yönlendirdiği Nurgül, 4. Avrupa Para-tekvando Şampiyonası'nda Türkiye'ye gümüş madalya kazandırdı. Nurgül Bilek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk başlarda başaramayacağı korkusuna kapıldığını ancak antrenmanların ardından tekvandoyu sevdiğini aktararak, "Başarabileceğimi anlayınca düzenli ve sürekli olarak antrenmanlara gittim. Tekvando bende ayrı bir öz güven oluşturdu, kendime güvenim arttı" dedi. Tekvandoya olan ilgisi ve düzenli yaptığı antrenmanlarla kendini geliştirdiğini belirten Nurgül, 2015 Türkiye Şampiyonası'na katılarak 49 kiloda K42 kategorisinde birinci olduğunu ve bu sayede ilk kez Milli Takıma çağrıldığını anlattı. Milli takımın Ankara'daki hazırlık kampının ardından Moldova'nın başkenti Kişinev'de düzenlenen 4. Avrupa Paralimpik Şampiyonası'na katılan Nurgül Bilek, tesadüflerle başladığı tekvando sayesinde ilkleri yaşadığını vurgulayarak şunları kaydetti: "Milli Takıma girebilmek çok gurur verici bir şey ve şu anda Avrupa Şampiyonası'nda ikinci oldum, Türk bayrağını dalgalandırmak ve Türkiye'yi temsil edebilmek gerçekten çok gurur verici bir şey, anlatılmayacak kadar mutluluk verici bir duygu. Benim üniversiteyi bitirdikten sonra master için yurt dışına gitme hayalim vardı, spor sayesinde bunu da gerçekleştirme imkanım oldu." Doğuştan ya da başından geçen talihsiz bir olayla engelli duruma gelen kişilerin evlerine kapanmamalarını ve yaşama azimlerini kaybetmemelerini isteyen milli sporcu, azimli olunması durumunda hiç bir şeyin onları durduramayacağını sözlerine ekledi. Türkiye "Jak Ali" ile hızlanacak ANKARA - Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), ENKA Spor'da forma giyen Jamaika asıllı Jak Ali Harvey'nin Türkiye adına yarışmasına izin verdi. Harvey, IAAF izniyle 24 Temmuz'dan itibaren Türk Milli Takımı adına yarışabilecek. Geçen yıl ağustos ayında Türk vatandaşlığına geçen 26 yaşındaki sporcu, Türk Milli Takımı'nın kısa mesafedeki 3'üncü devşirme atleti oldu. Fenerbahçe'nin Azeri asıllı atleti Ramil Guliyev ve Küba asıllı sporcusu Yasmani Copello Escobar'dan sonra Harvey de ay-yıldızlı formayı giyebilecek. Jamaika asıllı atlet, baraj derecelerini geçmesi halinde Ağustos'ta Pekin'de yapılacak Dünya Şampiyonası ve 2016 Rio Olimpiyatları'nda Türkiye'ye madalya getirmek için koşacak. Baraj dereceleri ve olan erkeklerde Harvey, en iyi zamana 100 metrede 10.03, 200 metrede ise yaparak ulaştı. 4x100 metrede, İzzet Safer, Aykut Ay ve İsmail Aslan ile birlikte elde ettiği 39.62'lik derecesiyle Türkiye rekorunu elinde bulunduruyor.

16 25 Nisan 2015 Cumartesi Osmanlı döneminin vazgeçilmez tatlıları arasında bulunan kahveli baklava, kalorisi azaltılmış ve kestaneli formuyla yeniden üretildi. Saray mutfağının "kahveli baklava"sı yeniden üretildi İsTANBul - İzzET TAŞKıRAN - Kahveli baklavayı Çırağan Sarayı'ndaki tatlı odasında ustalarla hazırlayan Gazeteci Kalust Şalcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneksel bir tatlı olan Türk kahveli baklanın günümüzde yapılmadığını söyledi. Türk kahveli baklavanın içeriğinde bazı değişiklikler yaptıklarını ifade eden Şalcıoğlu, "Biz bunun kalorisini düşürdük. Bir baklavada olan yaklaşık 250 kalorilik değeri Duran Usta ile 150 kaloriye indirdik" dedi. Kahveli baklavaya Bursa'nın ünlü kestane şekerini de eklediklerini dile getiren Şalcıoğlu, böylece tatlıyı daha verimli ve enerjik hale getirdiklerini vurguladı. Şalcıoğlu, Osmanlı döneminde saraydan yeniçerilere baklava yollandığını hatırlatarak, "O zamanlarda da Türk kahveli baklava yapılırdı. Günümüzde baklava kültürümüz devam etse de artık bu şekilde yapılmıyor. Biz 'Kalust baklava' adında Türk kahvelisini hazırladık" diye konuştu. Şalcıoğlu, Türk kahveli baklavanın, içindeki kestanelerden dolayı ayrı bir özelliğinin bulunduğunu vurguladı. Tatlıseverlerin baklavayı en iyi Türk kahvesiyle tadabileceklerini dile getiren Şalcıoğlu, "Kahveli baklavaya en çok Türk kültürünü seven turistler yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle de Arap turistler kahveli baklavaya çok büyük ilgi gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu. BAKlAVA İÇİN NEM VE ısıya DİKKAT Sevilla da Nisan Fuarı coşkusu İspanya'nın güneyindeki Endülüs bölgesinin en renkli kentlerinden Sevilla'nın dünyaca ünlü "Nisan Fuarı" (Feria Abril) panayırı başladı. Şalcıoğlu, Çırağan Sarayı'nda servis edilen baklavanın özel odalarda yapıldığını söyledi. Odadaki nem ve ısının baklava yapımına uygun olması gerektiğini ifade eden Şalcıoğlu, baklavanın yapımına ilişkin şu bilgileri verdi: "Baklava için malzemelerimiz bir kilo un, 1 litre su, 15 gram tuz, 25 gram Türk kahvesi ve yaklaşık gram kestane. İlk önce hamurumuzu açıyoruz. Ondan sonra hamuru kulak memesi kıvamına getirerek, 15 dakika dinlenmeye bırakıyoruz. Dinlendikten sonra da açılan hamurların aralarına nişasta atıyoruz. Birbirlerine yapışmaması için bunları tek tek kesiyoruz. Baklava hamurlarını iyice genişlettikten sonra en alt ve üst kısmında düz bir katman elde etmek için hamur ekleyerek, ara kademelerine de serpiştirerek, kestanelerimizi parçalıyoruz. Böylece baklavamızı kademe kademe oluşturuyoruz." Şalcıoğlu, baklavanın kesim aşamasından sonra 200 derecelik fırına konulduğunu ve baklavayı dakika pişirdiklerini dile getirdi. Aralarda baklavayı kontrol ettiklerini aktaran Şalcıoğlu, "Fırından çıkardığımız baklavaların üzerine iki kepçe kaynamış şerbeti ekledikten sonra çekmesini bekliyoruz. Ardından kahveli baklava servise hazır hale geliyor" diye konuştu. Kiraz, 100 kilometrede 2,5 liralık elektrik yakacak Namık Kemal Üniversitesi, öğrencilerinin yapımını sürdürdüğü elektrikli elektrikli otomobil "Kiraz"ın, 100 kilometrede sadece 2,5 liralık elektrik harcaması bekleniyor. TEKİRDAĞ- Namık Kemal Üniversitesi'nde kurulan "Güneşinoğlu" ekibinin tasarladığı elektrikli Otomobil, mayıs ayının sonunda tamamlanarak, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK), ağustos ayında düzenleyeceği yarışlara katılacak. NKÜ Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Güneşinoğlu ekibinin koordinatörü Doç. Dr. İlker Hüseyin Çelen, AA "Bu yaptığımız 3. araba. Tabii TÜBİTAK güneş enerjili araçları bırakıp yerine elektrik enerjisiyle çalışan arabalar yarışına başlayınca biz de projeyi değiştirdik ve elektrikli araba yapmaya başladık. Bu 3. yılımız. İlk zamanki tecrübesizliğin üzerine artık yetişmiş bir insan topluluğu olduk. Bizim bu yıl yaptığımız elektrikli araba, TÜBİTAK tarafından 'elektromobil' olarak tanımlanıyor." sevilla - Kent merkezindeki 400 bin metrekarelik panayır alanının ana kapısını süsleyen 237 bin renkli lambanın 20 Nisan Pazartesi gecesi yakılmasıyla resmen başlayan etkinlikler, 25 Nisan Cumartesi gece yarısına kadar devam edecek. İspanya'nın yaşadığı ekonomik krizden dolayı son yıllarda ciddi kesintilerin yapıldığı "Nisan Fuarı" panayırının ekonomideki düzelmelerle bu yıl tekrardan canlanması bekleniyor. Sevilla yerel yönetimi, panayır için 700 bin avroluk alt yapı yatırımı yaptığını açıklarken, 6 gün sürecek Nisan Fuarı'nın kente sağlayacağı ekonomik katkının yaklaşık 700 milyon avro olacağı duyuruldu. Madrid-Sevilla hızlı tren seferlerinde 13 bin ekstra yer tahsis edilmesine rağmen bilet kalmazken, kentteki otellerin doluluğunun da yüzde 90'ın üzerinde olduğu bildirildi. Havanın güzel olması ve ekonomik verilerde iyileşmenin görülmesiyle bu yıl 1 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenen panayırda her zamanki gibi rengarenk flamenko kıyafetleri giymiş kadınlar, yerel kıyafetleri ve şapkalarıyla atlı erkekler, özenle süslenmiş at arabaları, bölgeye özel kızartma ağırlıklı yemekler, elma şarapları ve büyük lunapark ön plana çıkıyor. Sevilla'nın önde gelen iş adamlarının, ailelerinin, dernek ve kurumlarının sahibi olduğu bin 50 tahta baraka içinde bir taraftan aile ve iş yemekleri yenilirken, diğer taraftan da gitar eşliğinde "Sevillana" adı verilen ünlü flamenko dansı yapılıyor. Fiyatları yüksek barakalara özel davetiyelerle girilebilirken, halk için de ayrı büyük barakalar bulunuyor. Ayrıca Sevilla halkının her kesiminin kentin en büyük etkinliğinin tadını çıkarması amacıyla düşük gelirliler için de bu yıl 8 barakanın kurulduğu belirtiliyor. Öte yandan "Nisan Fuarı" panayırı boyunca Sevilla kentinin arenasında önemli matadorların katıldığı boğa güreşleri yapılıyor. muhabirine yaptığı açıklamada, ekibi 2012'de kurduklarını ve üniversitedeki farklı bölüm ve bilim dallarından bu işe ilgi duyan kişilerin bir araya geldiğini söyledi. Ekiple Ar-Ge çalışmalarına başladıklarını, güneş arabası, elektrikli araba, tarımsal robotlar konusunda bir takım çalışmalar yürüttüklerini belirten Çelen, gelecek dönemlerde dünyada elektrikli araba teknolojilerinin yaygınlaşacağını, bu nedenle duruma hazırlıklı olmak gerektiğini vurguladı. Daha önce güneş enerjili araba yaptıklarını ve TÜBİTAK'ın yarışmalarına katıldıklarını ifade eden Çelen, şöyle konuştu: "Yaptığımız araçta hedefimiz 100 kilometrede 6 kilovat saat gibi bir enerji tüketebilmek. Bu da 100 kilometrede 2,5 liraya denk geliyor. Bunun daha iyisini yapmak için çalışıyoruz" diyen Çelen, araçla Trakya turuna çıkmayı planladıklarını dile getirdi. "ŞEHİR ORTAMıNDA DA KullANılMAsıNı HEDEflİYORuz" Çelen, yapacakları aracın şehir ortamında kullanılabilecek bir araç olmasını istediklerini söyledi. Elektrikli otomobilin iki kişilik olacağını ve yaklaşık 6 kilovat saat gücünde bir motor kullanacaklarını belirtti.