T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLAR VE KULLANILAN ANALİZ YÖNTEMLERİ. Hazırlayan Nurbanu DENİZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLAR VE KULLANILAN ANALİZ YÖNTEMLERİ. Hazırlayan Nurbanu DENİZ"

Transkript

1 1 T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLAR VE KULLANILAN ANALİZ YÖNTEMLERİ Hazırlayan Nurbanu DENİZ Danışman Yrd. Doç. Dr. Ayşe EKEN Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi Mayıs 2012 KAYSERİ

2 2 T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLAR VE KULLANILAN ANALİZ YÖNTEMLERİ Hazırlayan Nurbanu DENİZ Danışman Yrd. Doç. Dr. Ayşe EKEN Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi Mayıs 2012 KAYSERİ

3 i BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim. Nurbanu DENİZ

4 ii Bağımlılık Yapıcı İlaçlar ve Kullanılan Analiz Yöntemleri adlı Bitirme Ödevi Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi ne uygun olarak hazırlanmış ve Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiştir. Hazırlayan Nurbanu DENİZ Danışman Yrd. Doç. Dr. Ayşe EKEN Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ayşe EKEN ONAY: Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı nın... tarih ve.. sayılı kararı ile onaylanmıştır. /../ Prof. Dr. Müberra KOŞAR Dekan

5 iii TEŞEKKÜR Bağımlılık Yapıcı İlaçlar ve Kullanılan Analiz Yöntemleri konulu bitirme ödevi çalışmasının seçiminde, yürütülmesinde, sonuçlandırılmasında ve değerlendirilmesinde destek ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Ayşe EKEN e, yardımlarından dolayı Hacer ARIKAN a, değerli yorum ve yönlendirmeleriyle yardımcı olan Abdülkadir BİTİGEN'E, her zaman yanımda olan kardeşim Ersel Ertan DENİZ'e, abime, babama ve özellikle canım anneme çok teşekkür ederim. Nurbanu DENİZ

6 iv BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLAR VE KULLANILAN ANALİZ YÖNTEMLERİ Nurbanu DENİZ Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Bitirme Ödevi, Mayıs 2012 Danışman: Yrd.Doç.Dr. Ayşe EKEN ÖZET Bağımlılık yapan ilaçların kötüye kullanımı gün geçtikçe artmakta ve ciddi sosyal problemlere yol açmaktadır. Bulunan yeni teknikler ve gelişen teknoloji bu tip ilaçların biyolojik sıvılarda tespit edilmesine olanak sağlamaktadır. Bu sayede insan sağlığını tehdit eden riskler tanımlanmaktadır. Alkol, esrar, amfetamin, kannabioidler, kokain, opiyatlar ve fensiklidin en sık kötüye kullanılan bağımlılık yapıcı ilaçlardır. Yapılan analizlerde idrar, kan, tükürük, ter ve saç gibi biyolojik materyaller yaygın olarak kullanılmaktadır. Ölçümlerde en sık olarak kromatografik ve immunolojik yöntemler uygulanmaktadır. İdeal analiz yöntemi ise aranan maddeye göre değişmektedir. Türkiye de bağımlılık yapıcı ilaçların tarihsel gelişimi sürecinde hem tedavi amaçlı hem de keyif verici olarak kullanıldığı bilinmektedir. Ülkemizde son yıllarda sağlanan teknolojik gelişmeler, hızlı nüfus artışı, gelir dağılımındaki dengesizlikler ve genç bir nüfusu barındırması, gelişmiş ülkeler boyutunda olmasa da bu etkenlere bağlı olarak madde kullanımında bir artış olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmada, bağımlılık, bağımlılık yapıcı ilaçlar, analizlerinde kullanılan örnekler, analiz yöntemleri, Türkiye de madde bağımlılığı hakkında temel bilgiler aktarılmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bağımlılık, ilaç suistimali, esrar, GC/MS

7 v ADDICTIVE DRUGS AND METHODS OF ANALYSIS Nurbanu DENİZ Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Bitirme Ödevi, Mayıs 2012 Danışman: Yrd.Doç.Dr. Ayşe EKEN ABSTRACT Misuse of addictive drugs is increasing day by day and causes serious social problems. New methods and technology allows for the detection of such drugs in biological fluids. Thus, the risk of threatening human health is defined. Alcohol, cannabis, amphetamines, cannabinoids, cocaine, opiates and phencyclidine are the most commonly abused addictive drugs. Biological materials such as urine, blood, saliva, sweat are commonly used in the analysis. Chromatographic and immunological methods are the most often applied to measurement. The ideal method of analysis depends on the substance sought. It is known that the addictive drugs are used as both therapeutic and exhilarating in the process of historical development in Turkey. In our country, provided the technological advances in recent years, rapid population growth, disparities in income distribution and to host a young population, although the size of the developed countries, depending on these factors have been observed as an increase in substance abuse. This study tries to explain basic information about addiction, addictive drugs, analysis samples and methods, and substance abuse in Turkey. Key words: Adiction, drug abuse, cannabis, GC/MS

8 vi İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK...i KABUL VE ONAY...ii TEŞEKKÜR...iii ÖZET...iv ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vi TABLO VE ŞEKİL LİSTESİ...viii 1. GİRİŞ GENEL BİLGİLER BAĞIMLILIK Bağımlılık Yapıcı Maddelerin Çeşitli Kullanılış Biçim ve Dereceleri Bağımlılığa Yol Açan Etkenler Maddenin Pozitif Pekiştiri Etkisi: Kullanıcının Kişisel Özellikleri Sosyokültürel Etmenler TOLERANS GELİŞİMİ MADDE BAĞIMLILIĞI İLE İLİŞKİLİ SANTRAL NÖROKİMYASAL SİSTEMLER BAĞIMLILIK TİPLERİ BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN SINIFLANDIRILMASI BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Opioidler Alkol Barbitüratlar ve Benzodiazepinler Tütün ve Nikotin...20

9 vii Kokain Amfetamin ve Türevleri Metilfenidat Halüsinojenler Esrar Uçucu solventler Khat Kafein ve Metilksantinler BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ Keyif Vericilik Madde Arayışı Davranışı Oluşturma Tolerans Gelişimi Duyarlılaşma Gelişimi Yoksunluk Krizi Gelişimi İkincil Hastalıkların Ortaya Çıkması Yasak ve Toplumsal Tepki BAĞIMLILIK YAPICI İLAÇLARIN TAYİN YÖNTEMLERİ Bağımlılık Yapıcı İlaç Ölçümlerinin Önemi Bağımlılık Yapıcı İlaç Ölçümlerinde Kullanılan Örnekler Bağımlılık Yapıcı İlaç Ölçümlerinde Kullanılan Analitik Yöntemler TÜRKİYE DE MADDE BAĞIMLILIĞI TARTIŞMA VE SONUÇ KAYNAKLAR...44 ÖZGEÇMİŞ...51

10 viii TABLO VE ŞEKİL LİSTESİ Tablo 2.1. Bağımlılık yapan maddeler Tablo 2.2. Ömür boyu, halen ve son zamanlarda madde kullanımı Şekil 2.1. Sedatif, tranküler, hipnotik ilaçların oranı Şekil 2.2. Esrar hariç diğer uyuşturucu madde kullanma oranı... 40

11 1 1. GİRİŞ İnsanların ruhsal yaşantılarını etkileyen ve fiziksel olarak değişiklikler oluşturan maddelerin kullanılması insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar bu maddeleri tarih boyunca farklı şekillerde ve çok farklı amaçlarla kullanmışlardır. Bu tür maddeler ilk olarak dini törenlerde kullanılmaktayken, sakinleştirici ve ağrı giderici etkilerinin öğrenilmesiyle tıpta kullanılmaya başlanmıştır (1). Geçmişte bu maddeler için narkotik madde, keyif verici madde, uyuşturucu gibi terimler kullanılırdı. Kullanılış şekillerini belirtmek için ise iptila, itiyat, narkomani gibi terimler kullanılırdı. Bu terimler arasında farklılıkların ve yanlış anlaşılmaların ortadan kaldırılması için Amerikan Psikiyatri Birliği yeni sınıflandırmasında narkotik madde, uyuşturucu gibi terimlerin yerine madde terimini kabul etmiş, bu maddelerin kullanılmasıyla ortaya çıkan bozukluklara da madde kullanım bozukluğu adını vermiştir. Bağımlılık yapan madde fizyolojik ya da ruhsal bir rahatsızlığın tedavisinde kullanılan herhangi bir madde olarak kabul edildiği halde, keyif verici olarak kullanılması halinde, madde bağımlılığı sorunu içinde de ele alınmalıdır. Bağımlılığa predispozisyonu olan kişilere sosyal kültürel etkenlerde katıldığında kişinin bağımlılığının gelişmesi söz konusudur. İlaç suistimalini başlatan özel yardımcı etkenleri şu şekilde özetleyebiliriz: 1. Keyif, ferahlık ve gevşeme duyumsamak gereksinimi. 2. Güncel sıkıntılardan ve korkulardan kurtulmak beyenmediği çevreden bir süre uzaklaşmak. 3. Yeni zevkler ve yeni eğlenceler aramak.

12 2 4. İlacın etkisi hakkında merakını gidermek. 5. Bilincini genişletmek yani ilacın yarattığı psişik durum içinde bilincinin derinliklerine inmek. 6. Ruhi inhibisyondan ve pısırıklıktan kurtulmak. 7. Çevrenin ve geleneklerin baskısını kırmak, onlardan bağımsız olduğunu göstermek. 8. Sevip bağlandığı kişiler tarafında reddedilmenin onlardan ayrılmanın veya onları kaybetmenin verdiği ızdırabı telafi etmek. 9. Yüklenmek zorunda kaldığı fakat başetmekte güçlük çektiği sorumlulukların baskısını gidermek. İnsanları bir yandan çevresindeki hem cinsleriyle toplumsal çevresiyle eşit ve aynı olmak, bir yandanda onlardan ayrı ve farklı olmak temel dürtüleriyle bezenmiştir. İşte kimi insan bu farklı olmak dürtüsünü patolojik yollardan doyurmak tuzağına düşürülmüştür. Uyuşturucu ların özendirildiği yayınlarda birinde (LSD: Sorun çözen psikedelik, Gelighy ve Stafford): Kendinizin ve dünyanın var oluşunu kavramaya çalışın. Kendinizi düşünmeyin. Kendinizi yaşayın. Olduğu gibi, gerçek biçimde tanıyın kendinizi denmektedir. Psikanalizin kurucusu Freud ( ) un bile reçetesine Kokain yazdığını hatırlarsak insanoğlunun bağımlılık yapan maddelerle başa çıkmasının büyük uğraşlara bağlı olduğunu anlayabiliriz. Fritjof Capra: 1970 li yıllarda psikolojide insan ruhunu keşfetmek, bilinçaltı haritasını çıkarmak için LSD psikoterpilerinden bahsetmektedir (2). Günümüzde ise tam sentetik opiatların afyon türevi bağımlılarına sunulması söz konusudur. Devletin sağlık kurumları eliyle yapılacak bu çalışmalar yetkililer tarafından açıklanmıştır. Geçmişin acı tecrübelerine bir yenisinin daha ekleneceği bu günlerde Bağımlılık yapan maddeler ve etik yaklaşım üzerine insanımızı düşünmeye davet etmek istiyoruz.

13 3 Etik değerlerin göz ardı edildiği geçici günübirlik tedbirlerin uygulandığı her proje insanlığın geleceğini tehdit etmeye devam edecektir. Gençlik kitlelerinin tuzağına düştüğü bağımlılık yapan maddelerle mücadelede tarihi, sosyolojik, psikolojik, ahlaki, dini, siyasi, kültürel, ilmi, hukuki her türlü birikime ihtiyaç vardır.

14 4 2. GENEL BİLGİLER 2.1. BAĞIMLILIK Bağımlılık yapıcı ilaçların kötüye kullanımı dünya çapında artmakta ve ciddi sosyal problemlere yol açmaktadır (3). Bağımlılığa yol açan maddeler; genel olarak yaşamı sürdürmek için gerekli olmadığı halde keyif verici özellikleri nedeniyle tüketilirler ve kullanıcılarda bedensel, ruhsal, davranışsal ve bilişsel değişikliklere yol açarlar Bağımlılık Yapıcı Maddelerin Çeşitli Kullanılış Biçim ve Dereceleri Madde bağımlılığı sorununun yoğunluk kazandığı Batı ülkelerinde yapılan incelemeler bağımlılık yapan madde veya ilaca maruz kalan ve onu kendi üzerinde deneyen kimselerin çoğunun maddeyi bir veya birkaç kez denedikten sonra bıraktıklarını göstermiştir. Bunların az bir kısmı maddeyi, arada sırada ve özellikle eğlenti ve dinlenti amacıyla kullanmaya devam ederler. Bunlara dinlentisel madde kullanıcıları (recreational users) veya arada sırada kullanıcılar (occasional users) adı verilir. Böyle kimselerde biyolojik anlamıyla bir bağımlılık oluşmamıştır ve ilaç kullanımlarını kontrol altında tutabilirler; fakat bunlar madde bağımlısı olmaya büyük bir olasılıkla adaydırlar ve bağımlılığın kişisel ve sosyal zararlarına kısmen maruzdurlar. Bu tür kullanılış biçimlerine toplu bir adlandırma ile bağımlılık yapıcı maddelerin bağımlılıksız (non-adiktif) kullanılışı adı verilir. Dinlentisel olarak en sık kullanılan keyif verici maddeler alkol ve tütündür. Bunlar görece ucuzdur ve kullanımları pek çok ülkede toplumca bir dereceye kadar hoş görülmekte veya aşırı bir olumsuz tepki yaratmamaktadır. Vietnam savaşında Amerikan ordusundaki askerlerin yaklaşık yarısının eroin veya diğer bir opiyat kullandığı ve kullananların yaklaşık 1/5 inde bağımlılık geliştiği gözlenmiştir; kullananların büyük bir kısmı adı geçen ülkeden ayrılmadan önce eroine ve benzeri ilaca çoğu kez kendi inisiyatifleriyle son vermişlerdir.

15 Bağımlılığa Yol Açan Etkenler Madde bağımlılığına yol açan etmenler üç başlık altında toplanabilir: Maddenin Pozitif Pekiştiri Etkisi: Bir maddenin ruhsal durumda ve davranışta yaptığı farmakolojik etki, kişiyi onu tekrar tekrar kullanma ve onsuz yapamama davranışına yönlendiriyorsa o madde pekiştiricidir. Maddenin oluşturduğu keyif artması pozitif pekiştiri olarak adlandırılır. Pozitif pekiştiri, ilaç arayışı davranışına katkıda bulunan en önemli ve karmaşık özelliktir. Bir maddenin pozitif pekiştirici özelliği olduğunun söylenebilmesi için en önemli koşul madde arayışı davranışı oluşturmasıdır. Pozitif pekiştiri madde arayışı davranışının ortaya çıkmasında önemli katkıya sahiptir. Keyif alma gibi pozitif ödüllendiriciler pekiştiri gelişmesine ve ilaç arayışı davranışına önemli katkı sağlarlar (4). Pozitif pekişitiri; davranışsal, nöronal mekanizmalar ve modüle edici sosyal ve genetik faktörlerin katkıları ile gerçekleşir. Öfori yapıcı etki, anksiyeteyi giderme, zihinsel ve fiziksel fonksiyonları arttırıcı etkiler maddenin daha çok keyif verici özellikleri ile ilişkilidir ve pozitif pekiştiriye katkıda bulunur. Daha önceleri bağımlılık oluşmasına önemli katkı sağladığına inanılan ve negatif pekiştiri oluşturduğu öne sürülen yoksunluk sendromu yeni görüşe göre pozitif pekiştiriye katkı sağlayan birçok davranışsal mekanizmadan sadece biri olarak ifade edilmektedir (4,5). Bir maddenin deney hayvanlarında pozitif pekiştiri yaptığının gösterilmesi onun bağımlılık yapma potansiyeli hakkında fikir verebilmektedir. Bu özellik deney hayvanlarında en yaygın olarak kendine-verme (self-administration) deneyleri ile test edilebilir. Burada deney hayvanı bir pedala bastığında bağımlılık yapıcı maddeyi alabileceği, başka bir pedala bastığında ise serum fizyolojik alabileceği özel bir kafese konur. Deney hayvanının hangi pedalı tercih ettiği ve pedala basış sıklığı test edilen maddenin pozitif pekiştirici özelliği hakkında fikir verir (5). Pozitif pekiştiri ile ilişki nöroanatomik bölge beynin mezolimbik ve mezokortikal dopaminerjik sistemidir. Amfetaminler ve kokain gibi dopaminerjik etkinliği doğrudan doğruya arttıran ilaçlardan başka nikotin, alkol, hipnosedatifler ve opioidler gibi maddelerin yaptığı pozitif pekiştiriden de mezolimbik ve mezokortikal dopaminerjik sistem sorumludur (5,6).

16 Kullanıcının Kişisel Özellikleri Toplumdaki bazı bireylerin bağımlı olmaya genetik yatkınlığı vardır. Bağımlılık yapan maddenin farmakokinetik ve farmakodinamik özelliklerini oluşturan enzim, reseptör ve diğer fonksiyonel proteinleri kodlayan genlerdeki polimorfizm kişinin madde bağımlılığına olan genetik yatkınlığını belirler. Farmakokinetik etkileşmeye örnek verecek olursak, etil alkolün metaboliti olan asetaldehiti yıkan aldehit dehidrojenaz enziminin düşük etkinlikli ALDH2 mutantını taşıyan kişilerde, alkol alındığında, kanda asetaldehit birikmesine bağlı olarak kişide rahatsız edici semptomlar oluşur. Bu kişilerin alkol kullanma oranları düşüktür (8). Yine pozitif pekiştiri oluşumunda önemli bir sinir yolağı olan mezokortikolimbik dopaminerjik yolakda; dopamin reseptör proteinini kodlayan genlerin polimorfizmi kişinin bağımlı olmasında rol oynayan farmakodinamik etkileşmeye örnek olarak verilebilir (5) Sosyokültürel Etmenler Kişinin yaşadığı toplumun gelenek, görenek ve değer yargılarının madde bağımlılığının gelişmesinde katkıları vardır. Bazı topluluklarda bağımlılık yapan maddenin kullanılması olağan sayılır. Ortadoğu da yoğun şekilde kahve, nargile ve sigara içmenin, Avrupa da yemek öncesi ve yemeklerde şarap ve benzeri içkilerin içilmesinin olağan karşılanması (7). Yurdumuzun Güney-Doğu Anadolu bölgesinde özellikle Kahramanmaraş ve Gaziantep çevresinde oldukça fazla sayıda tiryakisi bulunan, bukkal yolla kullanılan maraş otu veya ağız otu denen bir tütün önceleri özellikle diş ağrısı için kullanılmış daha sonra ise bağımlılık yaptığından kullanılmaya devam edilmiştir. Madde bağımlılığının başlıca iki yönü vardır; psişik ve fiziksel yönler (4). Psişik (psikolojik) yön; maddenin pozitif pekiştiri yapmasına bağlıdır. Kişide maddeyi almaya devam etme arzusu (craving) vardır. Madde alma özlemi kişiyi şiddetli bir madde arama davranışına iter. Madde alımının kontrolü ile ilişkili irade kaybolmuştur. Madde kişiyi kontrol eder hale gelmiştir. Psişik bağımlılığın derecesi kişiye ve maddeye bağlı olarak farklılık gösterir. Fiziksel (fizyolojik) yön de psişik yönden süre ve şiddet olarak bağımsız ama genellikle psişik yöne eşlik eden bir durumdur. Maddenin belirli bir süre vücutta bulunmasına bağlı olarak SSS deki; nöronlar, reseptörler ve reseptör sonrası olaylarda meydana gelen

17 7 adaptif değişiklikler sonucu oluşur. Fiziksel komponent aslında bir nöroadaptasyon durumudur. Madde kesilmediği sürece belirti vermez ve fark edilemez. Bu adaptasyon maddeye yanıt niteliğinde olduğu için kontradaptasyon olarak da adlandırılır. Bağımlılık yapıcı maddeler agonist niteliğindedir. Agonist etki ve kontra-adaptif değişiklikler birbirini dengeler ve yeni bir homeostaz oluşur. Maddenin kesilmesi ya da antagonistinin verilmesiyle yoksunluk sendromu ortaya çıkar. Buna kesilme sendromu (withdrawal) adı da verilir (5). Madde bağımlısında oluşan fiziksel bağımlılığın derecesi, madde kesildiğinde meydana gelen yoksunluk sendromunun şiddeti ile ölçülür. Madde kullanımının süresine ve dozuna bağlı olarak fiziksel bağımlılığa bağlı semptomlarının şiddeti artmakla beraber yoksunluk sendromunda bir tavan mevcuttur. Örneğin günde 500 mg morfin kullanan bir bağımlı ile günde 1-3 gr morfin kullanan başka bir bağımlının yoksunluk sendromlarının şiddeti aynı olabilir (5). Farmakolojik olarak aynı gruptaki ilaçlar farklı şiddetlerde fiziksel komponente ait semptomlara neden olabilirler. Örneğin; kodein, morfinden çok daha düşük oranda fiziksel semptomlara neden olur. Yine farmakokinetik farklarından dolayı metadonun kesilme sendromu belirtileri, morfininkinden çok daha az şiddetli olur. Çünkü metadonun yarılanma ömrü daha uzundur. Morfine göre daha uzun sürede elimine edilir. Bu durum opioid bağımlılarında, detoksifikasyon sürecinde metadon kullanılmasının farmakolojik temelini oluşturur. Bir opioid antagonisti olan naloksonun belirli dozda intravenöz olarak enjekte edildiğinde, hem morfin hem de metadon bağımlılarında aynı şiddetle yoksunluk sendromuna neden olması her iki ilacın da aynı şiddette fiziksel kompanete ait semptomları tetiklediğinin göstergesidir (7) TOLERANS GELİŞİMİ Bağımlılık yapıcı maddenin, başlangıçta alınan dozlarda alınmasına rağmen keyif arttırıcı etkinliğinin giderek azalmasına ve etki süresinin kısalmasına tolerans denir. Toleransı önlemek için kullanıcılar giderek artan dozlarda madde almaya başlarlar. Tolerans doğuştan tolerans ve kazanılmış tolerans olarak iki kısma ayrılır (7):

18 8 1. Doğuştan Tolerans: Genetik polimorfizm nedeni ile o maddenin oluşturması beklenen farmakokinetik ve farmakodinamik değişikliklerin kişide meydana gelmemesi halidir. 2. Kazanılmış Tolerans: Farmakodinamik, farmakokinetik ve öğrenilmiş tip kazanılmış tolerans olarak 3 kısma ayrılır (7): Farmakokinetik Tolerans: Maddenin devamlı alınmasına sekonder olarak metabolizmasının hızlanması ve dağılım hacminin artmasına bağlıdır. Farmakodinamik Tolerans: Maddenin agonisti olduğu maddeye kronik maruz kalma sonucu reseptörlerin, sayısının, azalmasına, desensitize olmasına veya postreseptör olaylardaki değişikliklerine bağlıdır. Öğrenilmiş Tip Tolerans: Madde kullanımının yol açtığı, fiziksel bozuklukların kullanıcı tarafından öğrenilmesi sonucu kendi çabası ile bağımlılığın bastırılması ile oluşur. Kişi maddeyi almadan önce, maddenin yapacağı etkilere karşı, zıt refleks bir etki meydana getirir. Bu değişmiş bazal durumda, verilen maddenin etkisi daha az olur MADDE BAĞIMLILIĞI İLE İLİŞKİLİ SANTRAL NÖROKİMYASAL SİSTEMLER Araştırmacılar çeşitli maddelerin oluşturduğu bağımlılık sendromlarında görülen benzer davranışsal kriterlere ve deney hayvanlarında yapılan bağımlılık deneylerindeki kanıtlara dayanarak, bağımlılık sendromunun ortak hücresel ve moleküler mekanizmaları olduğunu düşünmüşlerdir. Bu amaçla kokain, alkol ve opiatın selfstimülasyonu ile hayvan modelleri oluşturarak her üç maddeyi biyolojik mekanizmaları açısından karşılaştırmışlar ve aralarında pek çok benzerlik olduğunu görmüşlerdir (8). Wise ve Bozarth (9); Glickman ve Schiff in (10) bağımlılık teorisine dayanarak psikomotor stimulan ilaçların bağımlılık yapıcı etkilerini psikostimülan bağımlılık teorisi ile açıklamaya çalışmışlardır. Bu teoride, bütün bağımlılık yapıcı ilaçların psikomotor stimulan etkiye sahip olduğu, farklı ilaçların stimulan etkilerinde paylaşılmış bir biyolojik mekanizmanın bulunduğu ve bu stimulan etki mekanizmalarının pozitif pekiştiride görülen biyolojik mekanizmayla benzer olduğunu ileri sürmüşlerdir.

19 9 Madde bağımlılığında rolü olan santral nörokimyasal sistemler aşağıda sıralanmıştır: I. Dopamin ve Dopaminerjik Sistem II. Glutamat ve Glutamaterjik Sistem III. Endojen Opioidler ve Opiyaterjik Sistem IV. Serotonin ve Serotonerjik Sistem V. GABA ve GABAerjik Sistem VI. Noradrenalin ve Noradrenerjik Sistem VII. Nitrik Oksit ve Santral Nitrerjik Sistem I. Dopamin ve Dopaminerjik Sistem: Dopamin, SSS de yaygın olarak bulunan bir katekolamindir. Dopaminerjik nöronlar affekt, lokomotor fonksiyon ve ön hipofizin hormonal fonksiyonlarında önemli rol oynarlar. Kokain, alkol, opioidler ve amfetamin gibi maddelerin pozitif pekiştirici etki meydana getirmesinde nukleus akkumbens ve mezolimbik sistemde dopaminerjik uyarıyı artırmaları rol oynar. Bu maddelerin nukleus akkumbens ve mezolimbik dopaminerjik sistemde dopamin salıverilmesini artırdıkları hayvan deneylerinde mikrodiyaliz yöntemi ile de gösterilmiştir (8). Nükleus akkumbensin tahrib edilmesi veya D1 ve D2 reseptör antagonistlerinin verilmesi kokain, amfetamin ve alkolün pozitif pekiştirici etkilerini ortadan kaldırır (8). Mezokortikolimbik dopaminerjik yolak ve onun innerve ettiği nükleus akkumbens gibi limbik yapıların alkol, amfetamin, opioidler, hipnotikler, sedatifler ve nikotin gibi bağımlılık yapıcı maddelerin keyif verici etkisini artıran ortak nöronal devre olduğuna inanılmaktadır. II. Glutamat ve Glutamaterjik Sistem: Glutamat beyin ve omurilikte bulunan eksitatör bir nöromediatördür. Glutamaterjik sistemin en önemli reseptörleri NMDA (Nmetil-D-Aspartat) reseptörleridir. Serebral korteks, hippokampus ve bazı limbik yapılarda eksitasyon ve inhibisyon, inhibitör GABAerjik ve eksitatör glutamaterjik sistemler arasındaki dengeye bağlıdır. Glutamaterjik antagonistler GABAerjik agonistler gibi terapötik etkinlik gösterirler. Morfin ve benzeri opioidler glutamaterjik sisteme ait NMDA reseptörlerini dolaylı olarak aktive ederler. Bu da morfine tolerans

20 10 gelişmesine neden olur. Morfinle beraber NMDA agonisti ilaç verilmesi deney hayvanlarında morfine tolerans gelişmesini önler (11). III. Endojen Opioidler ve Opiyaterjik Sistem: SSS deki opiyaterjik reseptörler aracılığı ile etki oluşturan peptitlere endojen opioid peptitler veya endorfinler adı verilir. Beyindeki opiyaterjik nöronların uyarılması pozitif pekiştiriyi artırır. Morfin ve diğer opioid bağımlılığında opioid maddelerle uyarılmış olan endojen opioid sistemin yetersizliği söz konusudur (10). Opiyatın primer olarak bağımlılık yapıcı özelliğinin olduğu uzun yıllardan beri bilinmektedir. Morfin enjeksiyonlarından sonra gelişecek fiziksel bagımlılığın belirtilerini göstermek için bir opioid antagonisti olan nalokson ile denemeler yapılmıştır (12). Opiyatların bağımlılık yapıcı etkileri hem VTA hem de nükleus akkumbens üzerindeki etkileri ile doğrudan ilişkilidir (13). Lokus seruleus opiatların akut etkilerine oldukça duyarlıdır. Opiyatlar lokus seruleus aktivasyonunun baskılanmasına yol açar. Aynı şekilde, opiyat yoksunluk sendromu esnasında lokus seruleus aktivasyonunda yüksek bir artış gözlenmiştir. Bir α2 presinaptik reseptör agonisti olan klonidin lokus seruleus aktivasyonunu baskılar ve opioid yoksunluk sendromu belirtilerini tedavi etmek için kullanılır (8). Opiyatların pozitif pekiştirici etkileri dopaminerjik nöronlarının aktivasyonuyla gerçekleşir. Stimulanlarda olduğu gibi, parenteral opiyat uygulaması da nükleus akkumbenste ekstrasellüler dopamin artışına yol açar. Bu artış in vivo mikrodiyaliz yöntemiyle ölçülmüştür (14,15). Bununla birlikte, sıçanlarda 6-hidroksidopamin kullanılarak, nükleus akkumbensteki dopamin nöronlarının hasarlanması, stimulan nitelikli ilaçların self stimülasyonunu bloke ederken, opiyatların self-stimülasyonunu etkilemez (16). VTA ve nükleus akkumbensteki µ-reseptörlerinin aktivasyonu opiyatların dopaminerjik nöronlarını uyarır. Opiyatların kronik olarak uygulanmaları halinde depresan etkilerine tolerans gelişmesine rağmen bu ilaçların bağımlılık yapıcı özelliklerine duyarlılığın artmasına yol açar (8). Son çalışmalar, hem kronik opiyat uygulanmasının hemde kronik stimulan uygulamasının, hücrelerdeki ikincil ulaklar olan guanin nukleotid bağlayan proteinler (G proteinler) ve camp ile ilgili gen ekspresyonunu etkilediğini göstermektedir (8).

21 11 İkincil ulakların fonksiyonlarında moleküler düzeyde meydana gelen bu değişiklikler opiyatların etkilerine duyarlılık gelişmesiyle bağlantılı olabilir. Opioid peptidler ile birlikte serotonin, dopamin ve GABA nın alkol bağımlılığında rol aldığını gösteren birçok kanıt bulunmaktadır (16). Alkol self stimülasyonu için kullanılan hayvan modellerindeki farmakolojik çalışmalar bu kanıtlardan biridir. Alkolün self stimülasyonu morfin uygulanması ile artar (17). Narkotik antagonistler alkol tüketim davranışı üzerinde inhibe edici etkiye sahiptir. Yapılan deneysel çalışmalarda, narkotik antagonist bir ilaç olan naltrekson, alkol bağımlılığı olanlarda denenmiş ve bu ilacın alkol relapsını önleyici etkisi olduğu bulunmuştur (18,19). IV. Serotonin ve Serotonerjik Sistem: Serotonin beyinde nörotransmitter ve nöromodülatör görevi yapan bir monoamindir. Beyinde Raphe sistemi içinde yer alır. Serotonerjik sistemin normal davranış kalıbının sürdürülmesinde önemli rolü vardır. 5HT2A ve 5HT2C reseptörleri, dopaminerjik etkinliğin modülasyonunda rol oynarlar. Serotonerjik sistem, mezo-kortiko-limbik dopaminerjik sistem ve nigro-striatal dopaminerjik sistem ile önemli etkileşmeler gösterir (20). Alkol tercih eden sıçanlar ile tercih etmeyen sıçanlar karşılaştırıldığında alkol tercih eden sıçanların nükleus akkumbens bölgelerinde serotonin ve dopamin seviyelerinin azaldığı bulunmuştur (21). Yapılan başka bir çalışmada ise alkolik hastaların beyin omurilik sıvılarındaki (BOS) 5-HIAA seviyesi alkolik olmayan kişilerle karşılaştırıldığında serotoninde göreceli bir eksiklik olduğu görülmüştür (19). BOS daki düşük 5-HIAA alkolizm için yüksek riskleri bulunan impulsif bir grup kişide de gösterilmiştir (22). Kronik alkol alımı ve alkol yoksunluk sendromunun beyinin çeşitli bölümlerindeki serotonerjik aktivite üzerine olan etkileri deneysel olarak alkolik yapılmış sıçanlar üzerinde incelenmiştir. Özellikle striatumda gerek kronik alkol alımı esnasında (23) gerekse alkol yoksunluğunun ilk 6 saatlik erken döneminde (24) serotonin düzeylerinde anlamlı ölçüde azalmalar gözlenmiştir. Kronik alkol alımı esnasında striatal serotonin düşüklüğü 10. günde maksimum seviyeye ulaşırken 21. günde serotonin düzeyleri normal değerlere yaklaşmıştır (23). Bu gözlem alkolün davranışsal etkilerine gelişen toleransta serotoninin katkısını düşündürmektedir. Striatum özellikle alkolün dopaminerjik sistemle etkileşmesi bakımından önemli bir anatomik bölgedir (25).

22 12 Yapılan çalışmaların sonuçları alkole tolerans ve bağımlılık gelişiminde striatal serotoninin de önemli ölçüde katkısı olduğunu göstermektedir. V. GABA ve GABAerjik Sistem: GABA beynin ana inhibitör nöromediyatörüdür. GABA etkinliğini artıran ilaçlar sedatif, anksiyolitik ve antikonvülzan olarak kullanılırlar. GABA-B antagonistleri yoksunluk sendromuna bağlı konvülsiyonları azaltır. Çünkü GABA-B reseptörleri GABAerjik otoreseptörler olduklarından GABA nın sinir ucundan salınımını inhibe ederler. GABA-B reseptör antagonisti CGP hipnosedatif ilaçlara bağlı kesilme sendromu tedavisinde kullanılmış ve nöbetleri azalttığı görülmüştür (20). Çoğunluğu ara nöron olan GABAerjik nöronlar diğer sistemlerdeki nöronları kontrol etmek suretiyle inhibisyon yaparlar. Örneğin, nigrostriatal yolakta dopaminerjik nöronlarla sinaps yaparak dopaminerjik sistemi inhibe ederler (20). VI. Noradrenalin ve Noradrenerjik Sistem: Noradrenalin içeren nöronların büyük bir çoğunluğu SSS de lokus seruleusda lokalize olmuştur. Noradrenalinin alkol ve morfin başta olmak üzere birçok maddeye bağlı yoksunluk sendromu sırasında ortaya çıkan sempatik hiperaktiviteden sorumludur. Bağımlılık yapıcı maddelerin belli bir süre kullanımı sonucu lokus seruleus gibi önemli noradrenerjik yapılarda adaptasyon oluşur. Bağımlılık yapan maddenin ani olarak kesilmesi ile hiperaktivite ve ajitasyon gibi kesilme semptomlarının ortaya çıkmasında bu adaptasyonun rolünün olması kuvvetle muhtemeldir (4,26). VII. Nitrik Oksit ve Santral Nitrerjik Sistem: Son zamanlarda santral nitrerjik sistemin morfin ve alkol bağımlılığında rolü olabileceğine ilişkin bazı veriler elde edilmiştir. Nitrik oksid (NO) sentezini katalizleyen NO sentaz (NOS) enzimini inhibe eden ilaçları deney hayvanlarında oluşturulan morfin (27,28) ve alkol yoksunluk sendromunda (29,30) ortaya çıkan semptomların şiddetini azaltmışlardır. Amfetamin gibi psikostimulanlarla indüklenen lokomotor hiperaktiviteyi bloke etmişlerdir (31). Bütün bu bulguların yanında sıçanlarda alkol yoksunluk sendromunda ortaya çıkan odiyojenik tutarıklarda nitrik oksidin endojen bir mediyatör olabileceğini düşündüren bulguların elde edilmiş olması (30), santral nitrerjik sistemin madde bağımlılığının tedavisi konusunda umut verici, yeni ve incelenmeye değer bir alan olduğu izlenimini vermektedir.

23 13 Etanol ile opioidlere fiziksel bağımlılık gelişiminde NO nun glutamaterjik sistem ile etkileşmesinin söz konusu olduğu ve bu etkileşmeye ikinci ulak cgmp nin katkıda bulunduğu düşünülmektedir (32). Eksitatör aminoasit reseptörlerinin özellikle de NMDA reseptörlerinin glutamat aracılığı ile uyarılması postsinaptik nöron membranında hücre içine Ca 2+ girişini arttırarak NO sentezini katalizleyen enzim olan NOS un Ca 2+ /Calmodulin aracılı aktivasyonuna neden olur. NOS un aktive olması da NO sentezlenmesi ve üretimindeki artışla sonuçlanır. Postsinaptik nöronda sentezlenen ve salıverilen NO retrograd olarak presinaptik uca difüze olur ve guanilat siklazı (GC) uyararak, presinaptik uçtan cgmp aracılı glutamat salınımını provoke eder (33). Özellikle alkol ve opioid bağımlılığı üzerine gerçekleştirilen bazı çalışmanın sonuçları santral eksitatör aminoasiderjik sistemin stimülasyonunun yoksunluk sendromunun belirtilerinin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğunu göstermektedir (31). Beyin ödüllendirme sistemi içinde etkin nörotransmitterler olan, dopamin, noradrenalin ve serotoninin madde bağımlılığının gerek oluşumunda gerekse sürdürülmesinde önemli role sahip nörotransmitter sistemlerdir. GABA sistemi ve endojen opioid peptidlerin de bağımlılık oluşumunda önemli ölçüde katkıları söz konusudur. Bu nörotransmitterler ve ilişkili oldukları sitemler gerek birbirleri ile gerekse glutamaterjik sistem gibi başka sistemlerle de etkileşebilmektedir. Bu durum madde bağımlılığının altında yatan santral farmakolojik mekanizmaların anlaşılmasını güçleştirmekte ve etkili bir farmakolojik tedavinin geliştirilmesinde önemli engel teşkil etmektedir. Glutamat ve NO bağımlılığın oluşumundan çok yoksunluk sendromu belirtileri ile ilişkili gibi görünmektedir. Yoksunluk sendromu esnasında karşılaşılan istenmeyen belirtilerin çoğu bu sistemlerin aktivasyonu ile ilişkilidir. Gerek glutamat antagonistleri gerekse NOS inhibitörleri deney hayvanlarında alkol ve morfin yoksunluk sendromu esnasında gözlenen, yoksunluk sendromu belirtilerini tedavi edici etkilere sahiptir. Ancak bu tür ilaçların yoksunluk sendromunun kontrolünde kullanılabilmesi için kontrollü klinik çalışmaların sonuçlarına gereksinim vardır. Özellikle NOS inhibitörlerin deney hayvanlarında ciddi yan etkilere sahip olması bu ilaçların preklinik çalışmalara girişini geciktirmektedir.

24 14 Bağımlılığın oluşumu ve sürdürülmesine katkı sağlayan farmakolojik mekanizmalar oldukça karmaşıktır. Bu durum madde bağımlılığının kökten tedavisini oldukça güçleştirmekle beraber, araştırmalar gelecek için umut vermektedir BAĞIMLILIK TİPLERİ Bağımlılık yapan maddelerin farmakolojik profili, bağımlılığa eşlik eden psikolojik ve fiziksel bağımlılığın nitelikleri ve çeşitli yönleri, kötüye kullanım ve bağımlılığın yol açtığı kişisel, toplumsal ve halk sağlığı ile ilgili zararların boyutu, bağımlılık yapan madde grupları arasında değişiklik gösterir. Bu farklılıklara dayanarak Dünya Sağlık Örgütü nün İlaç Bağımlılığı Uzman Kurulu verilen bağımlılık tiplerini tanımlamıştır (7); Morfin tipi bağımlılık Alkol tipi bağımlılık Barbitürat tipi bağımlılık Tütün tipi bağımlılık Amfetamin tipi bağımlılık Kokain tipi bağımlılık Esrar (marihuana) tipi bağımlılık Halüsinojen (LSD) tipi bağımlılık Khat tipi bağımlılık Uçucu solvent tipi bağımlılık Madde bağımlılarının kullandıkları bazı sokak ilaçları birden fazla ve farklı farmakolojik gruptan ilaç içerirler; örneğin heroin yerine kullanılan ve daha ucuza satılan kodein ile glutetimid ve pentazosin ile tripelenamin kombinasyonları veya heroin ile kokain kombinasyonu gibi. Ayrıca bazı bağımlılar duruma göre başka gruptan bir

25 15 ilacı da kötüye kullanırlar (amfetamin bağımlılarının arada, fakat oldukça düzenli bir şekilde barbitürat kullanmaları gibi). Bu nedenlerle bazı kimselerde sadece bir gruptaki ilaca değil, fakat aynı zamanda diğer gruptaki ilaca da bağımlılık bulunabilir. Buna multipl veya çok yönlü bağımlılık da denebilir (7). Bir kişide herhangi bir maddeye bağımlılık geliştiğinde bunu oluşturan maddenin türü ile tedavinin kolaylığı arasında her zaman doğrudan bir ilişki söz konusu değildir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, bağımlılığın oluşma sürecinin nörobiyolojik, genetik, çevresel ve sosyokültürel birçok etkenle ilişkili karmaşık bir durum olmasıdır. Kişilerde bağımlılığa yatkınlığı belirleyen moleküler etki düzenekleri de henüz çok net olarak anlaşılabilmiş değildir. Bu durumda, bağımlılık yaptığı bilimsel olarak kanıtlanmış herhangi bir maddeyi deneyen bir kişi aynı zamanda önemli bir riski de göze almaktadır (34). Bu noktada çeşitli bağımlılık yapan madde tiplerini ele alarak madde bağımlılığının değişik tiplerini değerlendirmek yerine, madde bağımlılığını bir bütün olarak ele alıp değerlendirmek daha doğru ve bilimsel bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım hem madde bağımlılığını daha kolay anlamamıza hem de madde bağımlılığı ile mücadeleye daha fazla katkı sağlayacaktır BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN SINIFLANDIRILMASI Bağımlılık yapan maddeleri yaptıkları bağımlılık tiplerine göre sınıflandırmak doğru olmadığı gibi farmakolojik etki özelliklerinden yola çıkarak belli alt sınıflarda değerlendirmek de güçtür. Amerika Bileşik Devletleri nde hükümetin listelediği kontrollü ilaçlar opidler, stimülanlar, sedatif hipnotikler ve diğer ilaçlar alt başlıkları altında değerlendirilmektedir (35). Bu liste kuşkusuz ilaçları içermektedir. İlaçlar üzerinden bir değerlendirmeye gidildiğinde nikotin ve etanol gibi başka bağımlılık yapan maddeler liste dışı kalabilmektedir. Ya da kullanılış yollarına göre bir değerlendirmeye gidildiğinde inhalasyon yolu ile kötüye kullanılan uçucu solventler alt başlığına yaygın olarak inhalasyon yolu ile kullanılan kokainin eklenip eklenmemesi önemli bir tartışma konusudur. Tablo 2.1. de bağımlılık yapan maddelerin sınıflandırılması gösterilmiştir.

26 16 Tablo 2.1. Bağımlılık yapan maddeler. Esrar Opioidler Opium, heroin, morfin, kodein, meperidin, fentanil, levorfanol, pentazosin, tramaol, metadon, l-alfaasetilmethadol (LAAM) Halüsinojenler Liserjik asit dietil esteri (LSD), psilosibin, liserjik asid amid, dimetiltriptamin, harmin ve harmalin, ibogain, meskalin Uçucu solventler (inhalanlar) Toluen, ksilen, benzen, trikloretilen Psikomotor stimülanlar Kokain, amfetaminler, kationin Diğer Fensiklidin, ketamin, antikolinerjikler (biperiden), dronabinol Alkol (Etil alkol) Nikotin içeren tütün ürünleri Kannabis ve türevleri Barbitüralar Kafein ve metilksantinler Benzodiazepinler 2.6. BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Opioidler Morfin, heroin (diasetilmorfin) ve diğer opioid ilaçların kötüye kullanımı çabuk gelişen bir bağımlılığa neden olur. Morfin bağımlılığının özellikleri şunlardır: Genellikle aşerme derecesinde ilaç özlemi ve dolayısıyla güçlü psişik bağımlılık vardır. Maddeyi bıraktıktan sonra yeniden başlama oranı (relaps=nüks) yüksektir. Fiziksel bağımlılık çabuk başlar, bununla birlikte tolerans gelişir. Kullanma süresi arttıkça gerek fiziksel bağımlılığın derecesi ve gerekse toleransın derecesi paralel olarak artar gün devamlı opioid uygulanması, ilaç kesildiğinde, hafif fakat farkedilebilir yoksunluk belirtilerine neden olur. İnsanda tek bir terapötik dozda verilen morfinden 6 8 saat sonra verilen morfin antagonisti nalokson un hafif de olsa yoksunluk belirtilerini tetiklemesine dayanarak morfinin ilk dozundan itibaren fiziksel bağımlılığın başladığı ileri sürülmüştür. Madde temini sorunu olmaksızın uzun süre, düzenli kullanan bağımlılarda günlük doz, normal günlük dozun yaklaşık 125 katına kadar çıkabilir. Opioidlerin öfori yapıcı (keyif verici) etkisine, sedatif etkisine ve Santral Sinir Sistemi

27 17 üzerindeki diğer etkilerinin çoğuna karşı tolerans geliştiği halde, az sayıda bazı etkilerine (miyozis ve konstipasyon gibi) tolerans gelişmez. Morfin ve heroin gibi güçlü opioidleri kullananlarda daha belirgin olmak üzere, ilacın kesilmesi son dozdan 8 10 saat sonra başlayan akut yoksunluk sendromuna neden olur. Akut dönemden sonra, hipotansiyon, bradikardi, hipotermi, midriyazis ve solunum merkezinin karbon diokside karşı duyarlığının azalması gibi nisbeten hafif belirtilerin eşlik ettiği kronik yoksunluk dönemi gelir ve bu dönem hafta kadar sürer. Bağımlı olduğu maddeyi veya onun yerini tutabilen bir diğerini temin edebildiği sürece, kişinin günlük yaşantısını, çalışmasını ve çevre ile olan ilişkilerini normal düzeyde sürdürebilmesi mümkündür. Ancak maddenin düzenli temini çoğu zaman mümkün olmadığından, bağımlılar önemli kişisel ve sosyal sorunlar yaratırlar. Ayrıca heroin gibi sıklıkla intravenöz uygulanan opioid ilaçları kullananlarda aşırı dozun verilmesi ve aseptik olmayan injeksiyon yapılması, akut zehirlenme ve sistemik infeksiyon sonucu ölüme neden olabilir. Çeşitli opioid ilaçların bağımlılık yapma potansiyelleri farklı derecelerdedir. Güçlü öfori yapıcı etkisi olan heroin en yüksek bağımlılık yapma potansiyeli gösteren maddedir ve ilaç olarak kullanılması pek çok ülkede yasaklanmıştır. Buna karşılık, bazı opioidler, örneğin öksürük ilacı olarak kullanılan kodein (metilmorfin) ile benzomorfan türevi sentetik opioidler bağımlılık potansiyeli nisbeten düşük olan ilaçlardır. Bağımlılar heroini suda çözüp intravenöz injeksiyon ile veya sigara içine katıp ya da tütünü heroin solüsyonu ile ıslatıp kuruttuktan sonra inhalasyon suretiyle ya da toz heroini buruna enfiye şeklinde çekerek kullanırlar. Morfin ve heroin, karaciğerde ilk geçiş eliminasyonları fazla olduğu için bağımlılar tarafından ağızdan genellikle kullanılmaz; ancak bağımlılar afyonu ağızdan kullanabilirler. İlacın intravenöz verilmesi beyindeki konsantrasyonu, hızlı olarak yüksek bir düzeye çıkardığından, diğer yollardan verilişe göre aşırı bir öfori ( rush, zevkten çatlama) yapar Alkol Alkoller kimyasal olarak alifatik hidroksil grupları içeren bileşiklerdir. İçki yapımında kullanılan etil alkol kafein ve tütünden sonra dünyada en yaygın kötüye kullanılan psikostimülandır. Ancak alkollü içkiler şeklinde alınması nedeniyle, bazı kişilerin ilaçtan da sık kullandıkları bir maddeyi oluşturur. Tıbbi önemi olan diğer alifatik

28 18 alkoller metanol ve etilenglikol dür. Ancak bunların keyif verici etkisi yanında, belirgin akut toksik etkileri de vardır ve toksikoloji yönünden önemlidirler (36). Alkol vücutta bütün sıvı kompartmanlarına kolayca geçer. Plazma proteinlerine bağlanmaz. Vücut boşluklarındaki sıvılarda (Beyin omurilik sıvısı ve aköz hümör gibi) alkol konsantrasyonu kandakine yaklaşık olarak eşittir. Plasentadan fötal dolaşıma kolayca geçer. Fötus kanındaki konsantrasyonu gebe kanındakine eşittir. Alkol yağ dokusunda toplanmaz; yağ/su partisyon oranı 1/30 kadardır. Kadınlarda, vücut yağoranı daha fazla olduğu için, etil alkolün sanal dağılım hacmi erkeklerdekinden biraz daha azdır. Bu ve diğer bir nedenle aynı miktar alkol alan aynı vücut ağırlığındaki bireylerde kan alkol düzeyi; kadınlarda, erkeklere göre daha yüksek olur. Ayrıca kadınların vücut ağırlığı genelde erkeklerinkinden daha az olduğundan bu da aynı miktar alkol alan kadın ve erkek arasındaki konsantrasyon farkında rol oynar. Etil alkol, alındığı miktara ve kandaki konsantrasyonuna bağlı olarak santral sinir sisteminde öforiden koma ve ölüme kadar değişen etkilere neden olur. Alkol bağımlılığı, diğer bazı ilaç bağımlılığı durumlarında olduğu gibi kendini psikotik belirtilerle gösterir. Alkole fiziksel bağımlılık gelişmesi genellikle geç olarak ve belirgin derecede tolerans geliştikten sonra olur. Diğer bağımlılık tiplerinden farklı olarak alkol bağımlılığında karaciğer, beyin, myokard ve çizgili kaslarda bozukluklar da gelişir. Bu nedenle alkol bağımlılığı aynı zamanda kronik alkol zehirlenmesidir; alkol bağımlılığı alkolizm diye de adlandırılır. Alkolizm, çeşitli ülkelerde ilaç bağımlılığı ile ilgili en önemli sosyal sorunu oluşturan bağımlılık türüdür. Kronik alkol kullananlarla (akşamcılarla), alkolikleri ayırt ettiren başlıca kriterler şunlardır: a) Alkolik alkolü kontrolsuz bir şekilde mutad yer, zaman ve vesileler dışında da kullanır. b) Kronik alkol kullanan aldığı alkolün günlük uğraşılarını etkilemesinden çekinecek kadar bilinçlidir; alkolik ise günlük uğraşılarının alkol alımını etkilemesinden çekinecek kadar bilinç-sizdir.

29 19 c) Alkolikte alkollü içki sağlama bir takıntı halindedir ve alkolsüz kalma dayanılmaz bir korku derecesindendir. d) Alkolik, alkolün sağlığını, çevresi ile ilişkilerini, çalışma yaşamını, ailesine karşı görevlerini ve ekonomik durumunu bozduğuna umursamayacak kadar tutkunluk içindedir; bunları bilmesine karşın içer. Alkolik aşağıdaki dört nedenden dolayı tıbbi sorun oluşturur: a) Kronik toksik belirtiler. b) Akut alkol intoksikasyonu. c) Alkol yoksunluğu sendromu, (sadece içki bulamama sonucu değil, fakat hastaneye yatma ve benzeri elverişsiz durumlarda alkol alamama sonucu da olur). d) Alkol etkisi altında kaza yapma (trafik kazaları gibi) ve kazaya maruz kalma riskinin artması Barbitüratlar ve Benzodiazepinler Barbitüratlardan bağımlılık yapma potansiyeli yüksek olanlar kısa ve orta etki süreli olanlardır (pentobarbital ve sekobarbital gibi); uzun etki süreli olanların (fenobarbital gibi) bağımlılık yapma potansiyeli düşüktür. Benzodiazepinlerin de kısa etkili olanları, uzun etkili olanlarına göre genellikle daha yüksek bağımlılık yapma potansiyeline sahiptirler. Bütün bu ilaçların öfori yapıcı ve sedatif etkilerine karşı tolerans oluştuğu halde, diğer santral etkilerine karşı oluşmaz; bu nedenle, alkol bağımlılığında olduğu gibi, kişide bilinç bulanıklığı, motor inkoordinasyon, usa vurma bozukluğu ve diğer mental bozukluklar mevcuttur. Bu durum, kişinin görevini yapmasını, çevreye uyumunu ve yükümlülüklerini yerine getirmesini engeller. Benzodiazepinler, barbitüratlara ve diğer hipnosedatif ilaçlara göre, günümüzde daha sık kullanılan ilaçlardır. Bunların çeşitli üyelerinin (diazepam, klordiazepoksid, klonazepam, nitrazepam, flunitrazepam, flurazepam, lorazepam, oksazepam, bromazepam vd.) bağımlılık oluşturduğu saptanmıştır. Bunlardan bağımlılık oluşturma yönünden en fazla incelenen, aynı zamanda en fazla kullanılan benzodiazepin olan diazepamdır

30 Tütün ve Nikotin Sigara tarzında veya başka şekillerde tütün dumanın inhalasyonu zamanla bağımlılık oluşturur. Tütün bağımlılığında en önemli etken nikotindir. Nikotin Santral Sinir Sistemi nde nöronların nikotinik nitelikteki kolinerjik reseptörlerini uyarmak suretiyle etkilerini oluşturur. Tütün dumanı içinde alınan nikotinin en belirgin etkisi psikostimülasyondur. EEG de uyancı artırır, omurilikte Rensaw inhibisyonunu artırarak çizgili kasları gevşetir. Nikotin etkisi altında salıverilen ß-endorfinin tütün tipi bağımlılığa katkıda bulunduğu ileri sürülmüştür. Tütün içenlerde nikotinin bazı etkilerine (bulantı, kusma ve başdönmesi gibi) tolerans gelişir. Bağımlılık oluşumu nisbeten geç olur ve günlük sigara tüketimi ile paralellik gösterir. Her sigara içen tütün bağımlısı değildir. Sık bir şekilde, elverişli olmayan durumlarda bile içmek, sağlığını bozduğunu gördüğü ve bildiği halde içmekte devam etmek ve sabahleyin yataktan kalktığında ilk iş olarak sigaraya sarılmak gibi belirtiler bağımlılığı yansıtır Kokain Kokain bir alkaloiddir ve Güney Amerika da And dağlarında yetişen Erytroxylon Coca bitkisinin yapraklarından elde edilir. Kokain psikostimülan özellikte bir maddedir. Öfori yapar, efora, yorgunluğa, soğuğa, açlığa ve uykusuzluğa karşı dayanıklılığı artırır. Kokainin bu etkilerinin şiddeti ve bağımlılık oluşturma potansiyeli veriliş yoluna göre değişkenlik sergiler. Tuz şeklindeki kokain enfiye şeklinde intranazal yoldan alındığında veya Koka yaprakları çiğnendiğinde etkiler daha hafif ve bağımlılık oluşturma potansiyeli daha düşüktür. Sigara içinde veya toz maddeyi ısıtarak buharının inhale edilmesi şeklinde alınan kokain de intravenöz yoldan alınan kadar kısa sürede ortaya çıkan şiddetli öforiye neden olur. Kokain bu etkilerini santral sinir sisteminde dopaminerjik etkinliği artırarak oluşturur. Glutamaterjik sistemin ve özellikle NMDA reseptörlerinin de kokainin lokomotor stimülan etkilerinin oluşmasında katkısı olduğuna işaret eden deneysel veriler mevcuttur. İntravenöz yoldan veya inhalasyon yoluyla alınan kokainin bağımlılık yapma potansiyeli diğer yollara göre daha yüksektir. İntranazal olarak alınan kokain geç ortaya çıkan ve yaklaşık 1 saat civarında en yüksek düzeye ulaşan şiddetli bir keyif artışına (high) neden olur. Baz kokain kullananlarda bağımlılık çok daha çabuk ve

31 21 güçlü bir şekilde gelişir. Tuz kokain ısıtıldığında parçalandığı için inhalasyon yolu ile kullanımı uygun değildir. Kokain karaciğerden ilk geçişte eliminasyona uğrar. Bu nedenle oral yoldan alındığında biyoyararlanımı son derece düşüktür ve etkisizdir Amfetamin ve Türevleri Amfetaminler (D amfetamin, metilamfetamin, metilfenidat, fenmetrazin, fendimetrazin, amfepramon, fenetilin vb.) santral sinir sisteminde dopaminerjik reseptörleri dolaylı biçimde etkileyerek öfori yapan, uykusuzluğa, yorgunluk ve açlığa karşı dayanıklılığı artıran ve iştahı azaltan psikostimülan ilaçlardır. Bağımlılar ilacı ağızdan ve bazen i.v. injeksiyon suretiyle kullanılırlar. Amfetaminler ve kokain, psikostimülan etkilerini, beyinde dopaminerjik mezolimbik ve mezokortikal yolakların hedef nöronlar üzerindeki etkinliğini artırarak yapmaları, davranışsal etkilerinin kalitatif yönden hemen hemen aynı olması ve yaptıkları bağımlılığın ortak özellikler göstermesi bakımlarından birbirine benzerler. Amfetamin in yarılanma ömrü ve yaptığı öforinin devam süresi 4 8 kez daha uzundur Metilfenidat Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DHEB), geçtiğimiz yüzyılın son döneminde nöropsikiyatrik hastalıklar arasında giderek önemi artan, sıklıkla okul çağı çocuklarında görülen ve özellikle akademik başarısızlıkla karakterize bir hastalıktır. Hastalığın tedavisi amacıyla en sık kullanılan ve tedavide en anlamlı başarı elde edildiği düşünülen ilaç ise bir amfetamin türevi olan metilfenidattır yılları arasında DHEB tanısı alan çocuk sayısı 1.6 milyondan 4.2 milyona çıkarken bunlardan %90 ının tedavisinde metilfenidat tercih edilmiştir (37) yılında metilfenidat 10 milyondan fazla reçetelenmiştir. Bu durumun DHEB deki artışın yanı sıra DHEB tedavisinde metilfenidatın başarısı ile ilişkili olup olmadığı ise tartışmalıdır (38). Bazı bilim insanlarına göre DEHB mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gereken tedavi edilmediği takdirde akademik başarısızlığın kaçınılmaz olduğu, tedavi edilmeyen çocuklarda ileride madde bağımlılığı başta olmak üzere çeşitli kişilik bozukluklarına ve suç işleme potansiyellerinde artışa neden olabilecek ciddi bir hastalıktır. Buna karşın aksi durumu savunanlar da az değildir. Karşı görüş DEHB nun fazla abartılan suni bir hastalık

32 22 olduğunu, teşhis amaçlı kullanılan testlerin ve yöntemlerin yetersiz olduğunu, birçok kişinin gereksiz yere bu teşhisi aldığı ve gereksiz yere ilaç kullandığını, böyle bir hastalık olsa bile bunun ilaçsız yöntemlerle de tedavi edilebileceğini ve asıl metilfenidatın kullanılmasının bağımlılık riskini artırdığını savunmaktadır (39). Nitekim metilfenidat kokain gibi dopamin taşıyıcı sistemi bloke ederek dopaminerjik etkinliği artırır ve deney hayvanlarında kendine-verme (self-administration) özelliği vardır (38,39). Diğer psikostimülanlar gibi heroinle birlikte kötüye kullanımı da vardır (42). Farmakolojik açıdan bakıldığında ve düz mantıkla değerlendirildiğinde metilfenidat amfetamin türevi bir psikostimülandır ve kullananlarda bağımlılık yapma riski vardır. Gerçi metilfenidatın normal insanların aksine DEHB olanlarda bağımlılık yapmadığı gibi yaygın ve kabul gören bir düşünce olmakla beraber bunun bilimsel bir temele oturtulması şimdilik güçtür Halüsinojenler LSD ve benzerleri psikozu taklit eden bazı etkiler oluşturduğundan bu grup maddelere psikotomimetik maddeler adı da verilir. LSD ergot alkaloidlerinden elde edilen liserjik asidin dietilamid türevi olan yarı-sentetik bir maddedir. 100 mcg ve üzeri dozlarda oral yoldan alındığında halüsinasyonlar, zaman algılama yeteneğinde bozulma, görme bozukluğu, düşünme güçlüğü ve yüksek dozlarda akut panik reaksiyonu gibi psişik ve sempatik hiperaktivite belirtileri ile karakterize bir psikotik sendrom oluşturur. Meskalin, fensiklidin ve skopolamin, benztropin, triheksifenidril ve biperiden gibi antikolinerjik etkili ilaçlar da halüsinojen benzeri özellikleri sergileyen doza ve kullanım süresine bağımlı olarak değişik şiddette bağımlılık oluşturabilirler. Bunlardan en fazla kötüye kullanılan madde fensiklidindir. Fensiklidin belli bir süre kullanıldığında LSD den daha şiddetli bir düşünce bozukluğuna ve şizofreni benzeri psikotik bir tabloya neden olur. Doğu ve batı bloku arasında soğuk savaşın giderek şiddetlendiği yıllarıarasında Amerika Birleşik Devletleri nde ve bazı Avrupa ülkelerinde LSD başta olmak üzere bir çok hallüsinojen madde karşı grubun sırlarını açığa çıkarmak için beyin yıkama amacıyla da kullanılmıştır. Günümüzde de karşılıklı casusluk olaylarında bu tür maddelerden yararlanıldığına dair gözlemler bulunmaktadır. Bununla

BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ÖZELLİKLERİ

BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ÖZELLİKLERİ Prof.Dr. İ. Tayfun UZBAY Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Psikofarmakoloji Araştırma Ünitesi, BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ÖZELLİKLERİ 16 Bağımlılık Tipleri

Detaylı

Bağımlılığın Fizyolojisi

Bağımlılığın Fizyolojisi Madde Bağımlılığı Bağımlılığın Fizyolojisi Nöronlar arasında sinirsel iletişimi sağlayan kimyasallara nörotransmitter denir. Sinir sistemi boyunca sinirsel sinyaller bu kimyasal taşıyıcılar yardımıyla

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDA TEMEL KAVRAMLAR

MADDE BAĞIMLILIĞINDA TEMEL KAVRAMLAR Prof. Dr. S. Oğuz Kayaalp Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi MADDE BAĞIMLILIĞINDA TEMEL KAVRAMLAR Karadeniz Teknik Ü. Tıp Fakültesi Trabzon, 24 Ekim 2007 İlaç ve diğer psikotrop (psikoaktif) maddelere

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

DROG ve MADDE BAĞIMLILIĞI Kötüye kullanım (suistimal) güçlü keyif duygusuna neden olan veya algılamayı değiştirebilen psikoaktif drogların tıbbi

DROG ve MADDE BAĞIMLILIĞI Kötüye kullanım (suistimal) güçlü keyif duygusuna neden olan veya algılamayı değiştirebilen psikoaktif drogların tıbbi 1 DROG ve MADDE BAĞIMLILIĞI Kötüye kullanım (suistimal) güçlü keyif duygusuna neden olan veya algılamayı değiştirebilen psikoaktif drogların tıbbi olarak onaylanmamış biçimde kullanılmalarıdır. Oluşan

Detaylı

Santral Sinir Sistemi Farmakolojisinin Temelleri. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Santral Sinir Sistemi Farmakolojisinin Temelleri. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Santral Sinir Sistemi Farmakolojisinin Temelleri Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Her nöron, dentritleri aracılığı ile diğer nöronlardan gelen uyarıları alır ve nöron gövdesine iletir. Bu uyarılar ya inhibitör

Detaylı

Benzodiazepin Bağımlılığı

Benzodiazepin Bağımlılığı Benzodiazepin Bağımlılığı Ozan Ezgi Berberoğlu Veteriner Hekim İ.Ü. DETAE, Sinirbilim AD Madde Bağımlılığı Bağımlılığa yol açan maddeler; genel olarak yaşamı sürdürmek için gerekli olmadığı halde keyif

Detaylı

Anksiyolitik, sedatif, hipnotik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Anksiyolitik, sedatif, hipnotik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer Anksiyolitik, sedatif, hipnotik ilaçlar Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 2 2 1 Anksiyolitik, sedatif, hipnotik ilaçlar Anksiyete, kesin olarak tanımlanabilir bir uyarıya bağlanamayan, huzursuzluk,

Detaylı

Narkotik Ağrı Kesiciler ve Antagonistleri

Narkotik Ağrı Kesiciler ve Antagonistleri Narkotik Ağrı Kesiciler ve Antagonistleri Prof. Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi MSS üzerinde baskı ve ağrı kesici etki MSS ni hafif yatışmadan

Detaylı

Psikofarmakolojiye giriş

Psikofarmakolojiye giriş Psikofarmakolojiye giriş Genel bilgiler Beyin 100 milyar nöron (sinir hücresi) içerir. Beyin hücresinin i diğer beyin hücreleri ile 1,000 ile 50,000 bağlantısı. Beynin sağ tarafı solu, sol tarafı sağı

Detaylı

function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); }

function get_style109 () { return none; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); } function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); } Uyuşturucu maddeler; merkezi sinir sistemi üzerinde yaptıkları

Detaylı

Yatıştırıcı ve Uyku Doğurucu İlaçlar

Yatıştırıcı ve Uyku Doğurucu İlaçlar Yatıştırıcı ve Uyku Doğurucu İlaçlar Prof.Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi MSS nin ılımlı-hafif-orta derecede baskı altına alınması Etkileri

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

TOKSİDROMLAR. Dr. Hasan KILIÇ Malatya Devlet Hastanesi. 18. Acil Tıp Sempozyumu, Klinik Toksikoloji Kahramanmaraş, 2015

TOKSİDROMLAR. Dr. Hasan KILIÇ Malatya Devlet Hastanesi. 18. Acil Tıp Sempozyumu, Klinik Toksikoloji Kahramanmaraş, 2015 TOKSİDROMLAR Dr. Hasan KILIÇ Malatya Devlet Hastanesi 18. Acil Tıp Sempozyumu, Klinik Toksikoloji Kahramanmaraş, 2015 Toksidrom tanım Toksidrom (=toksik sendrom) kelimesi, zehirlenmelerde tanı ve ayırıcı

Detaylı

Narkotik Analjezikler. Prof.Dr.A.Tanju ÖZÇELİKAY

Narkotik Analjezikler. Prof.Dr.A.Tanju ÖZÇELİKAY Narkotik Analjezikler Prof.Dr.A.Tanju ÖZÇELİKAY Ağrı ile ilgili Kavramlar Ağrı, gerçek ya da potansiyel doku hasarıyla ilişkili hoş olamayan duyusal ve duygusal bir deneyim olarak tanımlanmaktadır. Ağrı,

Detaylı

Santral sinir sistemi stimulanları ve psikotomimetik ilaçlar

Santral sinir sistemi stimulanları ve psikotomimetik ilaçlar Santral sinir sistemi stimulanları ve psikotomimetik ilaçlar Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı internet adresi: www.farmakoloji.net

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ 3. Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 3. Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ 3 Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com PSİKOZ VE ŞİZOFRENİ Şizofreni belirtilerinin altında yatan düzeneği açıklamaya çalışan başlıca

Detaylı

FARMAKOLOJİSİ. Doç Dr Zeynep Ayfer Aytemur. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

FARMAKOLOJİSİ. Doç Dr Zeynep Ayfer Aytemur. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı NİKOTİNİN FARMAKOLOJİSİ Doç Dr Zeynep Ayfer Aytemur İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Nikotini tanıtmak Hekimlerin sigara içenlere bakış açısını değiştirmek MÖ Mısır

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sunum İçeriği Madde Bağımlılığı Nedir? Madde Bağımlılığının Nedenleri Madde Bağımlılığında Risk Faktörleri Bağımlılık Nasıl Gelişir?

Detaylı

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin Propiverin HCL Etki Mekanizması Bedreddin Seçkin 24.10.2015 Propiverin Çift Yönlü Etki Mekanizmasına Sahiptir Propiverin nervus pelvicus un eferent nörotransmisyonunu baskılayarak antikolinerjik etki gösterir.

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN MADDE BAĞIMLILIĞI NEDİR? Madde kullanımı sonucunda gelişen belirli bir hastalık

Detaylı

PSİKOTROP İLAÇLAR. Prof. Dr. Ender YARSAN. A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

PSİKOTROP İLAÇLAR. Prof. Dr. Ender YARSAN. A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PSİKOTROP İLAÇLAR Prof. Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Davranış ve psişik bozukluklarda etkili Bazıları hayvanlarda da kullanılır Uyarıcı

Detaylı

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi Dr. Zehra Arıkan Araştırmacı: Danışman: Konuşmacı: Glaxo, Sanovel, Bilim Epidemiyoloji Tıbbi araştırmaların yöntem bilimi Sağlık sorunlarının tanımlanması, nedenlerinin

Detaylı

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ STİMÜLANLARI. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Özer Şehirli

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ STİMÜLANLARI. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Özer Şehirli SANTRAL SİNİR SİSTEMİ STİMÜLANLARI Yrd. Doç. Dr. Ahmet Özer Şehirli Santral sinir sistemindeki nöronları direkt olarak veya disinhibisyon suretiyle stimüle eden ilaçlar, somato-motor fonksiyonlar ve ruhsal

Detaylı

Alkol ve Madde Kullanımında Zehirlenme

Alkol ve Madde Kullanımında Zehirlenme Alkol ve Madde Kullanımında Zehirlenme Prof. Dr. Hakan Coşkunol Ege Üniversitesi BATI ENSTİTÜSÜ Alkol ve Madde Kullanım Biçimleri Nelerdir? Kullanmama Sosyal Kullanım Rekreasyonel Kullanım Riskli Kullanım

Detaylı

Opioid Zehirlenmesi Yrd. Doç. Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Acil Tıp AD.

Opioid Zehirlenmesi Yrd. Doç. Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Acil Tıp AD. Opioid Zehirlenmesi Yrd. Doç. Dr. Murat DAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Acil Tıp AD. 23.10.2017 KAPATOKS SEMPOZYUMU 2017 1 Tanımlama Opioid zehirlenmesi; Opioidlerin tetiklediği, solunum desteğine

Detaylı

Opioid analjezik preparatları I

Opioid analjezik preparatları I Opioidler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Opioid analjezik preparatları I 2 2/46 1 Opioid analjezik

Detaylı

Madde Bağımlılığı DERSĠN ĠÇERĠĞĠ Sinir Sistemi Sinapslar ve Nörohormonlar Madde Bağımlılığı

Madde Bağımlılığı DERSĠN ĠÇERĠĞĠ Sinir Sistemi Sinapslar ve Nörohormonlar Madde Bağımlılığı DERSĠN ĠÇERĠĞĠ Sinir Sistemi Sinapslar ve Nörohormonlar Kimyasalların SSS deki Etkisi Nöron-Beyin hücresi Dendrit Nöronun elektriksel iletiyi alan kısmı Akson Nöronun elektriksel iletiyi dendritden ileten

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANTİEPİLEPTİKLER Karbamezepin Okskarbazepin Lamotrijin Riluzol Valproik

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ 7. Anksiyete Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 7. Anksiyete Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ 7 Anksiyete Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com ANKSİYETE Somatik belirtilerin de eşlik ettiği, nedensiz bir tedirginlik

Detaylı

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOLOJİYE GİRİŞ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Farmakoloji : İlaç Bilimi demektir. Farmakoloji ilaçların ve ilaç olabilme potansiyeli olan maddelerin kaynakları, aktiviteleri, etki mekanizmaları, yararları

Detaylı

Merkezi Sinir Sistemi İlaçları

Merkezi Sinir Sistemi İlaçları Merkezi Sinir Sistemi İlaçları Prof.Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Kemoterapötiklerden sonra en fazla kullanılan ilaçlar Ağrı kesici, ateş

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

YOKSUNLUK SENDROMLARI. 3. ACİL TIP OKULU (ATOK) ACİLDE KLİNİK TOKSİKOLOJİ 22-23 Haziran 2012 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisi İZMİR

YOKSUNLUK SENDROMLARI. 3. ACİL TIP OKULU (ATOK) ACİLDE KLİNİK TOKSİKOLOJİ 22-23 Haziran 2012 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisi İZMİR YOKSUNLUK SENDROMLARI 3. ACİL TIP OKULU (ATOK) ACİLDE KLİNİK TOKSİKOLOJİ 22-23 Haziran 2012 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisi İZMİR YOKSUNLUK SENDROMLARI ALKOL YOKSUNLUK SENDROMU OPİAT YOKSUNLUĞU

Detaylı

(trankilizan ilaçlar)

(trankilizan ilaçlar) Anksiyolitik ilaçlar (trankilizan ilaçlar) Anksiyete nedir? Anksiyete bozuklukları nedir? Anksiyete > Otonomik belirtiler Kalp hızında, tansiyonda, kalp kasılmasında, nefes hızında vs artış Norepinefrin

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Naltrekson un plazma yarı ömrü yaklaşık 4 saattir. Ortalama kan düzeyi 8.55 ng/ml.dir.

Naltrekson un plazma yarı ömrü yaklaşık 4 saattir. Ortalama kan düzeyi 8.55 ng/ml.dir. Ethylex 50 mg Film Tablet FORMÜL 1film tablet, 50 mg Naltrekson hidroklorür içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, mikrokristal selüloz, krospovidon, kolloidal silisyum dioksit, magnezyum stearat,

Detaylı

Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD

Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD Yaşlılarda Psikofarm akoloji Uygulam a Prensipleri Yrd. Doç.Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD ABD > 65 yaş, nüfusun %13 ancak reçete edilen tüm ilaçların % 35 > 70 yaş, hastaneye yatış 1/6 ilaç yan etkisi

Detaylı

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK ALKOL (ALKOLİZM) Alkolizm bir hastalıktır. Ancak, her içki içen hasta değildir. TANIMLAMA Alkolizm, bireyin beden ve ruh sağlığını,

Detaylı

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 9.Hafta ( 10-14 / 11 / 2014 ) 1.)İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ 2.) İLAÇLARIN VERİLİŞ YOLLARI VE ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER Slayt No : 13 1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

Detaylı

MSS ni Uyaran İlaçlar

MSS ni Uyaran İlaçlar MSS ni Uyaran İlaçlar Prof.Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi MSS ve solunum uyarıcıları Baskı altına alınmış solunum merkezini uyarırlar Nefes

Detaylı

AROMATĠK AMĠNO ASĠT DEKARBOKSĠLAZ AKTĠVĠTESĠNDE ARTIM TETĠKLEME NĠTELĠĞĠ SERGĠLEYEN PĠRANOZĠN TÜREVLERĠNĠ HAĠZ BĠR KOMPOZĠSYON VE

AROMATĠK AMĠNO ASĠT DEKARBOKSĠLAZ AKTĠVĠTESĠNDE ARTIM TETĠKLEME NĠTELĠĞĠ SERGĠLEYEN PĠRANOZĠN TÜREVLERĠNĠ HAĠZ BĠR KOMPOZĠSYON VE 1 Tarifname AROMATĠK AMĠNO ASĠT DEKARBOKSĠLAZ AKTĠVĠTESĠNDE ARTIM TETĠKLEME NĠTELĠĞĠ SERGĠLEYEN PĠRANOZĠN TÜREVLERĠNĠ HAĠZ BĠR KOMPOZĠSYON VE BU KOMPOZĠSYONUN DOPAMĠNERJĠK DEFEKTLERĠN TEDAVĠSĠ AMAÇLI KULLANIMI

Detaylı

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN Klinikte Analjeziklerin Kullanımı Dr.Emine Nur TOZAN Analjezikler Hastaya uygulanacak ilk ağrı kontrol yöntemi analjeziklerin verilmesidir. İdeal bir analjezik Oral yoldan kullanıldığında etkili olabilmeli

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

Farmakoloji bilgileri kullanılarak farmakoloji dışında yanıtlanabilecek olan toplam soru sayısı: 8

Farmakoloji bilgileri kullanılarak farmakoloji dışında yanıtlanabilecek olan toplam soru sayısı: 8 Soruların konulara göre dağılımı: Otonom Sinir Sistemi : 5 Santral Sinir Sistemi : 5 Genel Farmakoloji: 2 Kardiyovaskuler sistem: 3 Otakoid: 2 Endokrin sistem: 2 Antiviral ilaçlar: 1 Konu dağılımı daha

Detaylı

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır.

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. DAĞILIM AŞAMASINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ FAKTÖRLER Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. Bu bağlanma en fazla albüminle olur. Bağlanmanın en önemli özelliği nonselektif

Detaylı

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

The Value of Innovation. Maddeler & Hareket Modları

The Value of Innovation. Maddeler & Hareket Modları Maddeler & Hareket Modları Hareket modlarına göre Sınıflar ve Gruplar Cesaret vericiler Amfetaminler, Kokain,.. Sakinleştiriciler Benzodiazepinler, Barbituratlar,.. Halusinolijikler LSD, PCP, THC,.. Analgezikler

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi

İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi İnsan Cinsel Yaşantısının Psikofarmakolojisi Prof. Hv.Tbp. Kd.Alb. Mesut ÇETİN GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Kliniği Direktörü-İstanbul 1 Klinik Psikofarmakoloji Bülteni GATA Haydarpaşa Eğitim

Detaylı

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi? ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE FARMAKODİNAMİK FARKLILIKLAR 17.12.2004 ANKARA Prof.Dr. Aydın Erenmemişoğlu ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE 2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru

Detaylı

ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K

ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K ECZACILIK FAKÜLTESİ TOKSİKOLOJİ PROGRAM KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. Şahan SAYGI, sahan.saygi@neu.edu.tr YÜKSEK LİSANS DERSLERİ Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K ETKS 600 Uzmanlık Alan Dersi Z 4 0 4 ETKS 601

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI HEMŞİRELİK PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAR

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI HEMŞİRELİK PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAR T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI HEMŞİRELİK PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAR Ankara, 2012 Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan Çerçeve Öğretim Programlarında yer alan yeterlikleri

Detaylı

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Dr. Berker Duman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi BD Ankara Üniversitesi Beyin Araştırmaları

Detaylı

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Amaç. Hastalık, yaralanma ya da cerrahi girişim sonrası ortaya çıkan ağrı ve diğer belirtileri ortadan kaldırmak

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Amaç. Hastalık, yaralanma ya da cerrahi girişim sonrası ortaya çıkan ağrı ve diğer belirtileri ortadan kaldırmak İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ İLAÇ İlaç, canlı hücrelerde oluşturduğu etki ile bir hastalığın teşhisini, iyileştirilmesi veya belirtilerinin azaltılması amacıyla tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan,

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran Yağlı Karaciğer (Metabolik Sendrom) Modeli Geliştirilen Sıçanlarda Psikoz Yatkınlığındaki Artışın Gösterilmesi ve Bu Bulgunun İnflamatuar Sitokinlerle Bağlantısının Açıklanması Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar

Detaylı

İÇİNDEKiLER. Önsöz...,... v BÖLÜM I. TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ

İÇİNDEKiLER. Önsöz...,... v BÖLÜM I. TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ İÇİNDEKiLER Önsöz...,... v BÖLÜM I TOKSiKOLOJi'YE GiRiŞ 1. 1.1 1.2 1.3 1.4 1.5 1.6 2. 2.1 2.2 2.3 3. 3.1 3.2 3.3 3.4 3.5 Toksikoloji de Temel Kavramlar...2 Toksikoloji'nin alt birimleri...2 Zehir ve Toksik

Detaylı

REHBERLİK VE İLETİŞİM 2

REHBERLİK VE İLETİŞİM 2 REHBERLİK VE İLETİŞİM 2 Yrd. Doç Dr. M. İsmail Bağdatlı mismailbagdatli@yahoo.com İletişim, Davranış değişikliği meydana getirmek üzere düşünce, bilgi, duygu, tutum ve becerilerin paylaşılması sürecidir.

Detaylı

Farmakoloji. Opioidler. Farmakoloji. Farmakoloji. Klinik Özellikleri. Farmakokinetik. Dr. Erkan Göksu Acil Tıp Anabilim Dalı

Farmakoloji. Opioidler. Farmakoloji. Farmakoloji. Klinik Özellikleri. Farmakokinetik. Dr. Erkan Göksu Acil Tıp Anabilim Dalı Opioidler Dr. Erkan Göksu Acil Tıp Anabilim Dalı Opioidler MSS ve PSS afferent nöronlarında ağrı algısını modüle ederler µ, σ, κ reseptör agonisti κ: OP2 σ :OP1 µ:op3 (OP3a ve OP3b) İlaçların reseptörlere

Detaylı

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD tayfunturan@hotmail.com Müracaat eden herkese muayenede uyku durumu sorulmalı İnsomnia (Uykusuzluk)

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler Osman SEZGİN 1 0 Psikiyatrik hastalıklar kalp, şeker gibi gerçek tıbbi hastalık değildir! Ruh hastalığı olanlar olsa olsa deli dirler.

Detaylı

Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği TANIM OPİOİD Analjezik, sedatif Afyon NARKOTİK Kanunlar Tıbbi amaçlı kullanımda güvenli, etkili Suistimal, bağımlılık Tanındığında

Detaylı

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER PSH 501 - Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Temelleri

Detaylı

SEDASYON UYGULAMALARINDA HANGİ İLAÇLARI KULLANIYORUZ? Yasemin Oyum Acıbadem Bursa Hastanesi YBÜ Sorumlu Hemşiresi 2014

SEDASYON UYGULAMALARINDA HANGİ İLAÇLARI KULLANIYORUZ? Yasemin Oyum Acıbadem Bursa Hastanesi YBÜ Sorumlu Hemşiresi 2014 SEDASYON UYGULAMALARINDA HANGİ İLAÇLARI KULLANIYORUZ? Yasemin Oyum Acıbadem Bursa Hastanesi YBÜ Sorumlu Hemşiresi 2014 SUNU PLANI Benzodiazepinler Barbütüratlar Diğer Sedatifler SEDASYON UYGULAMALARINDA

Detaylı

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Alzheimer hastalığı nedir, neden olur? Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.

Detaylı

SENTETİK MARİHUANA (BONZAİ)

SENTETİK MARİHUANA (BONZAİ) SENTETİK MARİHUANA (BONZAİ) Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu Uz. Psikolog Buse Ünlü Sentetik marihuana, laboratuvar ortamında ot ve benzeri maddelerin kimyasal likitlerle spreylenmesi sonucu oluşturulan normal

Detaylı

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ 961 1. HAFTA İLAÇ Hastalıkların teşhisi, tedavisi, profilaksisi (hastalıktan korunma) cerrahi girişimlerin kolaylaştırılması ve

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ANKARA 2018 2 İçindekiler Sayfa 1. Giriş ve Amaç... 4 2. Gereç ve Yöntem... 4 2.1. Araştırmanının Türü ve Örneklem...

Detaylı

Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri

Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemlerine Giriş Doç. Dr. Bahar Tunçtan ME.Ü. Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Ab.D. ME.Ü. Tıp Fakültesi

Detaylı

Madde bağımlılığının nörobiyolojik temelleri?

Madde bağımlılığının nörobiyolojik temelleri? Madde bağımlılığının nörobiyolojik temelleri? Prof.Dr. İ. Tayfun UZBAY Gülhane Askeri Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Psikofarmakoloji Araştırma Ünitesi, Etlik - Ankara 2. Klinik Toksikoloji

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. Uygulama şekli: Az miktarda su ile seyreltilerek ya da seyreltilmeden yutulmaksızın gargara yapılır.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. Uygulama şekli: Az miktarda su ile seyreltilerek ya da seyreltilmeden yutulmaksızın gargara yapılır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI: DİCLORAL gargara 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her 1 ml 0,74 mg diklofenak (serbest asit şeklinde) içerir. Yardımcı madde(ler): Yardımcı

Detaylı

Nörotransmitter. nörotransmitterler presinaptik. uçta sentezlenir. istisnası peptit transmitterlerdir ve bunlar nöron somasında sentezlenir.

Nörotransmitter. nörotransmitterler presinaptik. uçta sentezlenir. istisnası peptit transmitterlerdir ve bunlar nöron somasında sentezlenir. Nörotransmitter Sentez Genel Metabolizma olarak Salındıktan sonra ya nörotransmitterler presinaptik metabolize olurlar (Kolinesteraz, uçta sentezlenir. MAO enzimleri) yada re-uptake e Bunun istisnası peptit

Detaylı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. 1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

kökenli dipeptit glisil-glutamin in glutamin in nikotinin oluşturduğu koşullanmış yer tercihi ve yoksunluk üzerine etkisi

kökenli dipeptit glisil-glutamin in glutamin in nikotinin oluşturduğu koşullanmış yer tercihi ve yoksunluk üzerine etkisi Endojen β-endorfin kökenli dipeptit glisil-glutamin in glutamin in nikotinin oluşturduğu koş yer tercihi ve yoksunluk üzerine etkisi Dr. Gökhan Göktalay Uludağ ğ Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Information på turkiska DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK TOKSİKOLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK TOKSİKOLOJİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK TOKSİKOLOJİ ANABİLİM DALI OPİYAT RESEPTÖR POLİMORFİZMİ İLE MADDE BAĞIMLILIĞI İLİŞKİSİNİN ARAŞTIRILMASI DOKTORA TEZİ Hülya TÜRKAN Tez Danışmanı

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Askerî Harekâtlar Sonrası Ortaya Çıkan Olguların Tedavisi Bir asker, tüfeğini

Detaylı

SEROTONERJİK VE NORADRENERJİK SİSTEM ÜZERİNE ETKİLİ BAZI ANTİDEPRESANLARIN DENEYSEL ALKOL KESİLME SENDROMU ÜZERİNE ETKİLERİ

SEROTONERJİK VE NORADRENERJİK SİSTEM ÜZERİNE ETKİLİ BAZI ANTİDEPRESANLARIN DENEYSEL ALKOL KESİLME SENDROMU ÜZERİNE ETKİLERİ SEROTONERJİK VE NORADRENERJİK SİSTEM ÜZERİNE ETKİLİ BAZI ANTİDEPRESANLARIN DENEYSEL ALKOL KESİLME SENDROMU ÜZERİNE ETKİLERİ Yrd.Doç.Dr Doç.Dr.Esra.Esra SAĞLAM Maltepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Farmakoloji

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi tıp Fakültesi Psikiyatri AD 43000 yetişkin MKB olanları %17.7 sinde herhangi bir

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOKİNETİK Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 İlaç Vücuda giriş Oral Deri İnhalasyon Absorbsiyon ve Doku ve organlara Dağılım Toksisite İtrah Depolanma Metabolizma 3 4 İlaçların etkili olabilmesi için, uygulandıkları

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Tiedot turkiksi DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu)

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı