ÇEK HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇEK HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI"

Transkript

1

2 İSTANBUL TİCARET ODASI YAYIN NO: ÇEK HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI SEMPOZYUM ( 4 Ocak 2002 )

3 Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. İTO'nun ve yazarının ismi kaydedilmeli koşuluyla yayından alıntı yapmak mümkündür. Ancak, İTO'nun yazılı izni olmadan yayının tamamı veya bir bölümü kopyalanamaz, çoğaltılamaz, ticari amaçlarla kullanılamaz. Bu kitapta öne sürülen fikirler konuşmacılara aittir. İstanbul Ticaret Odası'nın görüşlerini yansıtmaz. Mart 2002 İTO - İstanbul isbn İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Etüt ve Araştırma Şubesi Ticari Dokümantasyon Servisi'nden edinilebilir. Tel Faks E. Posta (212) / (212) dokumantasyon@tr-ito.com BASKI: SU MATBAACILIK LTD. ŞTİ. Adres Göktaş Sok. 5/15 Çemberlitaş / İSTANBUL Tel (212) Faks (212)

4 İÇİNDEKİLER İçindekiler 3 Önsöz 5 Kanun ve Öntasarı 7 Sunuş Konuşmaları.23 Prot Dr. Nuri Çelik (İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı).24 Prot Dr. İsmail Özaslan (İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı - İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreteri) Prot Dr. Hikmet Sami Türk (Adalet Bakanı) 27 Birinci Oturum.37 Başkan - Prof. Dr. A. Sait Sevgener (İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü) Tebliğ: Dr. Mustafa Tören Yücel (Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürü) - Çek Suçları Kriminolojisi Tebliğ: Doç. Dr. Oğuz Atalay (Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi) - Hukuk Sistemimizde Çek Uygulaması 54 Birinci Oturum Sorular - Yanıtlar 60 İkinci Oturum 63 Başkan - Şener Güngör (Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı) Tebliğ: Keskin Kaylan (Yargıtay 6. Ceza Dairesi Üyesi) Sayılı Çek Kanunu, Çek Kanunu'nun Uygulanmasında Ortaya Çıkan Sorunlar ve Yargıtay Kararlan 68

5 4. Tebliğ: Dr. Haluk Çolak (Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı) Sayılı Kanunun Uygulamasında Bankaların Özen Yükümlülüğü İle Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçunun Cezaî Hüküm ve Sonuçları 82 İkinci Oturum Sorular - Yanıtlar 104 Üçüncü Oturum 107 Başkan - Prof. Dr. Seza Reisoğlu Tebliğ: Prof. Dr. Aslan Gündüz (Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi) - Karşılıksız Çek Suçları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4. Protokoldün 1. Maddesi ve Anayasanın Yeni Hükmü Tebliğ Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer - Çekle Ödemenin Düzenlenmesi Hakkındaki Ön Tasarının Açıklanması ve Değerlendirilmesi 119 Üçüncü Oturum Sorular - Yanıtlar 131

6 ÖNSÖZ Ülkemizde kullanımına sıkça rastlanan ve bir ödeme vasıtası olmasının yanı sıra özellikle üyelerimiz açısından alacağın tahsili hususunda bir güvence olarak kabul edilen çek ile ilgili yasal düzenlemelerde anayasal açıdan yaşanan gelişmeler, yeni bir yasal düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde gerçekleştirilen kanunlaştırma hareketleri kapsamında 3 Ekim 2001 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile Anayasamızın 38. maddesine; "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü Avrupa Sözleşmesi Ek 4 No'lu Protokol uyarınca eklenmiştir. Böylelikle anayasal açıdan sözleşmeden kaynaklanan ekonomik nitelikli suçlarda özgürlüğü bağlayıcı her türlü müeyyidenin uygulanması imkanı ortadan kaldırılmıştır. Sözkonusu değişikliğin bir sonucu olarak da 3167 sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun"un 16. maddesinde düzenlenerek hapis cezası öngörülmüş olan karşılıksız çek suçlarına bundan böyle nasıl bir müeyyide öngörülebileceği konusunda bir boşluk oluşmuş ve Odamızın da öteden beri savunmuş olduğu "Ekonomik suçlarda ekonomik cezalar öngörülmesi." görüşü doğrultusunda düzenlemeler yapılması ihtiyacı doğmuştur. Sözkonusu anayasa değişikliği neticesinde ticari hayatın gereği olan güven ve hızlılık ilkeleri kapsamında büyük önem arz eden çek kullanımı itibarını kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmış, ticari ve adli mekanizmalar durma noktasına gelmiştir. Anayasa değişikliklerine paralel olarak Çek Hukuku'nda sözkonusu olacak yenilikler arifesinde İstanbul Ticaret Üniversitesi ile işbirliği içinde düzenlenen "Çek Hukukunun Güncel Sorunları" konulu sempozyumda bilim ve ticaret dünyası bir araya getirilerek; yürürlükteki kanunda olması gereken değişiklikler ile ülkemizde çeki en fazla kullanabilecek olan ticari hayatın temsilcilerinin bu değişikliklere bakışı ortaya konmaya çalışılmış ve sempozyum ses kayıtları kitap haline getirilerek geniş bir kitleyi ilgilendiren^bu konuda daha fazla kişiye ulaşmak hedeflenmiştir. Sempozyumumuza göstermiş oldukları ilgi ve katkılardan dolayı başta Adalet Bakanı Sayın Prof. Dr. Hikmet Sami Türk olmak üzere, konuya ilişkin kanun tasarısını hazırlayan Komisyon Başkan Sayın Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'e, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay'ın Değerli Üyelerine, değerli bilim adamlarına ve tüm katılımcılara şükranlarımızı sunarım. Ayrıca bu sempozyumun düzenlenmesinde bizimle işbirliği içinde olan İstanbul Ticaret Üniversitesi'ne özellikle teşekkür ederken, yayınımızın hukuk ve ekonomi camiasına yararlı olmasını dilerim. Genel Sekreter Prof. Dr. İsmail Özaslan

7

8 Çek İle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun & Ön Tasarı

9

10 ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN (3167) Kapsam: Madde 1- Bu Kanun çek kullanımı hakkındaki esasları, çek hamillerinin korunmasına dair tedbirleri ve uygulanacak müeyyideleri düzenler. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Genel mesuliyet: Madde 2- Bankalar, çekle işleyecek hesap açarken çek karnesi verirken ve bu Kanunla kendilerine verilen görev ve mükellefiyetleri yerine getirirken bu işlemlerin gerektirdiği basiret ve itinayı göstermeye mecburdurlar. Çek karneleri: Madde 3- Bankalar, çek karnelerinin her yaprağına, çekle işleyen hesabın bulunduğu şubelerinin adını ve keşidecinin hesap numarasını yazmaya mecburdurlar. Çek karneleri, bankalar tarafından basılır veya bastırılır. Çek karnelerinin baskı şekline dair esaslar Türkiye Bankalar Birliği'nin görüşü alınarak T.C. Merkez Banka^ sı'nca tespit edilir. ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLEN MESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN ÖN TASARISI "Sorumluluk Madde 2.- Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan sorarlar; ayrıca bu kişinin malî durumu, toplumsal bakımdan şöhreti gibi husu İarın belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler" "Çek defterleri bankalar Madde 3.- Çek defterleri ca bastınlır. Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar Türkiye Bankalar Birliği'nin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca saptanır Çek defterlerinin her yaprağına, çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, bunların yazılmamış olması veya

11 (Değişik: 2/4/1998' /3 md.) Bankalar, çek karnesi verdikleri müşterilerinin açık kimlik ve adresleri ile vergi kimlik numaralarını T.C. Merkez Bankası'na bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesaplann kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar. bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranıiması çekin geçerliliğini etkilemez tarihli ve 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 692. maddesinde belirtilen unsurlan taşımayan senetler bu Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü saklıdır. Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini on işgünü içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar." İbraz ve ödeme: Madde 4- (Değişik birinci fıkra: 2/4/ /3 md.) Çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesi, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki, ödemek mecburiyetindedir. Çekin karşılığının kısmen bulunması halinde ise bu miktar, ödenir. Muhatap bankanın çek hesabı açılmış olan şubesi dışındaki herhangi bir şubesine ibraz edilen çek, karşılığı o şube tarafından provizyon (karşılık) istenmek ve hamilin vergi kimlik numarası tespit edilmek suretiyle ödenir. Muhatap banka deyimi, çekle işleyen hesabın açıldığı bankayı ifade eder. "Madde 4.- Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir. Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şubesi dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece provizyon (karşılık) alındıktan ve hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktan saklı kalmak üzere, çek hesabın-

12 da bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmen ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlulanna veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir." Çek karşılığının ödenmemesi: Madde 5- Çekin üzerinde yazılı tutarın kısmen veya tamamen ödenmeyeceğinin tespiti lıalinde, ibraz tarihi ile kısmen veya tamamen ödenmeme sebebi çekin üzerine yazılmak suretiyle hamiline geri verilir. Madde 5.- Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından kısmî ödemenin kabul edilmemesi halinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Keşide gününden önce ibraz edilen çek, karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde hiçbir işlem yapılmaksızın hamiline geri verilir. Türk Ticaret Kanunu'nun 707 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır." Mesaben tesviye: Madde 6- T.C. Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben tesviyesini sağlayacak tüzelkişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. T.C. Merkez Bankası, şubesi bulunmayan

13 yerlerde bu yetkisini uygun göreceği başka bir bankaya devredebilir. Hesaplaşma sisteminin kuruluş ve işleyişi, T. C. Merkez Bankası'nca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. İhtar: Madde 7- Yeterli karşılığı olmadığı için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap sahibinin kendisinin veya vekil ve temsilcilerinin elinde bulunan bütün çek karnelerini aldığı bankalara geri vermesini, 8 inci madde hükümleri gereğince düzeltme işlemlerini yerine getirmeden bir yıl müddet ile çek keşide edemeyeceğini ve aksine davranışların cezai müeyyideleri gerektireceğini, ibraz tarihini izleyen on işgünü içinde, hesap sahibine iadeli taahhütlü mektupla tebliğ etmek zorundadır. Düzeltme hakkı: Madde 8- Hesap sahibi ihtar mektubunu aldığı veya 12 nci maddeye göre almış sayıldığı tarihten itibaren yedi işgünü içinde çek tutarını veya karşılıksız kalan bölümünü % 10 tazminatı ve gecikme faiziyle birlikte hamil adına muhatap bankaya yatırdığı takdirde çek keşide etme hakkını yeniden kazanır. Düzeltme hakkı, karşılıksız çekin ibraz tarihini takip eden bir yıl içinde ancak iki defa kullanılabilir. Bildirme ve duyuru: Madde 9- Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, T.C. Merkez Bankası'na "Madde 7.- Yeterli karşılığı bulunmadığı için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap sahibine, kendisine ait bütün çek defterlerini aldığı bankalara geri vermesini, ibraz tarihini izleyen on işgünü içinde iadeli taahhütlü mektupla bildirir." "Madde S.- Çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren en geç on gün içinde çekin karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve ibraz tarihinden ödeme gününe kadar geçen süre için bu Kanunun 13 üncü maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödemek suretiyle düzeltme hakkını kullanan, çek keşide etmek hakkını yeniden kazanır." "Madde 9.- Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, düzeltme hakkının kulla-

14 bildirir. Bildirme, hesap sahibinin düzeltme hakkı yok ise çekin ibraz tarihinden; düzeltme hakkı var ise, düzeltme süresi sona erdiği tarihten itibaren on işgünü içinde yapılır. T.C. Merkez Bankası, durumu en fazla 30 işgünü içinde bankalara duyurur. T.C. Merkez Bankası'nm duyurusuna şube tarafından ıttıla ve herhalde duyuru tarihini takip eden onbeşinci günün bitiminden itibaren, bir yıl süre ile hesap sahibine veya vekil ve mümessillerine çek karnesi verilmez ve çekle işleyecek hesap açılmaz. Bankanın mesul olduğu miktar: Madde 10- Karşılığı bulunmasa veya yetersiz kalsa bile muhatap banka müddetinde ibraz edilen yirmibin liraya kadar olan çekler ile bu miktar üzerindeki her çekin yirmibin lirasını keşidecinin dışındaki hamile ödemeye mecburdur. 7'nci ve 8'inci madde hükümleri saklıdır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında, karnenin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi hükmündedir. Birinci fıkrada belirtilen mesuliyet tutarı, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yayımlanan 'Toptan Eşya Fiyatları Yıllık İndeksi" ndeki artışlar gözönünde bulundurularak T. C. Merkez Bankası tarafından artırılabilir.(öi7 maddede yeralan mesuliyet tutanj.c.merkez Bankası'mn 7 sıra no'lu Tebliği ile birmilyonbeşyüzbin liraya yükseltilmiştir (R. G: 18/2/ ). nılamaz hale geldiği tarihten itibaren on işgünü içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da otuz işgünü içinde bankalara bildirir/' "Bankanın sorumlu olduğu miktar Madde 10.- Muhatap banka, üzerinde yazılı keşide gününe göre süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı yüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan, toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete'de yayımlanır."

15 T.C. Merkez Bankası'nca ilan edilecek hususlar: Madde 11= T.C. Merkez Bankası, çeklerin tahsile alınması ve ödenmesi konusunda bankalararası münasebetleri düzenleyen esaslar ile 7 nci madde gereğince yapılacak ihtarın muhtevasına, 9 uncu madde uyarınca yeterli karşılığı olmayan çek keşide edenlerin bildirilmesine, 7 ve 16 ncı maddeler uyarınca çek hesabı açmaktan ve çek kullanmaktan yasaklananlara ait duyurulara dair hususları Türkiye Bankalar Birliği'nin görüşünü alarak tesbit eder ve Resmi Gazete'de yayımlar. Tebligat adresi: Madde 12- Bu Kanun uyarınca yapılacak ihtarlar, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı müddetçe çek hesabı sahibinin hesabı açtırırken bildirdiği adrese yapılmakla geçerli olur. "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi'nca ilan edilecek hususlar Madde 11,- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, kendisine bu Kanununun 16 ncı maddesi gereğince çek hesabı açtırmaktan yasaklamaya ve 16ncı maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince yasaklama kararının ortadan kaldırılmasına dair mahkeme kararlarının bildirilmesine ilişkin esas ve usulleri Adalet Bakanlığı'nın; bankalara duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri Türkiye Bankalar Birliği'nin görüşünü alarak belirler ve Resmî Gazete 'de yayımlar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen ve daha sonra ödenen karşılıksız çekler ile hesap sahibi hakkındaki bilgilerin bankalardan toplanma ve bankalara duyurulma esas ve usullerini Türkiye Bankalar Birliği'nin görüşünü alarak belirler ve Resmî Gazete'de yayımlar. Bankalar belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bu bilgileri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na gönderirler."

16 ihtara ve yasaklamaya uymayanlar: Madde 13- Bu Kanunun 7 nci maddesi uyarmca banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren yedi iş günü içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek karnelerini geri vermeyenlere, ilgili bankanın ihban üzerine yirmibin liradan ikiyüzbin liraya kadar ağır para cezası verilir. İlgili banka bu ihbarı yapmakla mükelleftir. Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen düzeltme işlemi yapılmadığı halde 7 nci maddedeki bir yıllık müddet içinde veya 16 ncı madde gereğince hükmolunan süre içinde çek keşide edenler, fiilleri başka bir suç meydana getirse bile ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis ve yirmibin liradan ikiyüzbin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Yetkili olmadığı halde çek karnesi basan veya bastıranlar: Madde 14- Bu Kanuna göre çek bastırabilecek kuruluşlar dışında çek karnesi basan veya bastıranlar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 323 üncü maddesi uygulanır. Bankalara uygulanacak cezalar: Madde 15- Bu Kanunun 3,4, 5 ve 13 üncü maddelerinde yazılı mükellefiyetleri yerine getirmeyen veya geciktiren banka hakkında onbin liradan yüzbin liraya kadar ağır para cezasına, 7 ve 9 uncu maddelerinde yazılı mükellefiyetleri yerine getirmeyen ve- Karşılıksız çekte faiz Madde 13.- Çekin karşılıksız kalan miktan için faiz, ibraz tariflinden itibaren, tarihli ve 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre saptanır." "Yetkili olmadığı halde çek defteri basan veya bastıranlar Madde 14.- Çek defteri bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında olup da, çek defteri basarak veya bastırarak kullanıma sunanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis ve ikiyüzmilyon liradan ikimilyar liraya kadar ağır para cezası verilir." "Madde 15.- Bu Kanunun 3, 4, 5, 7, 9 ve 11 inci maddelerinde yazılı yükümlülükleri yerine getirmeyen bankalar hakkında üçyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur. Yargılamada bankayı şube müdürü temsil eder."

17 ya geciktiren banka hakkında ise beşyüzbin liradan ikimilyon liraya kadar agırjdara cezasına hükmolun_ur Karşılıksız çek: Madde 16- İbraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, 4 üncü maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Mahkeme ayrıca işlenen suçun mahiyetine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir müddet için failin bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına karar verir. Yasaklama karan bütün bankalara duyurulmak üzere T. C. Merkez Bankası'na bildirilir. (Değ.: /1 md.) Bu fiillerden dolayı takibat yapılması çek hamilinin şikayetine bağlıdır.şikayet süresi çekin bankaya ibraz tarihinde başlar. Şikayetten vazgeçmekle, kamu davasının ve cezanın ortadan kaldınlmasına karar verileceği gibi,keşidecinin çek bedelinin karşılıksız kalan kısmını % 10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırmış bulunması halinde de,vazgeçme şartı aranmaksızın,kamu davasının ve cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilir. Fiili işleyenin 8 inci maddeye göre düzeltme hakkını kullanmak suretiyle hamilin zararını karşılamış olması veya düzeltme hakkı yoksa, anılan maddede belirtilen müddet içinde çek bedelinin karşılıksız kalan kısmı- 'Madde 16.- Keşide gijnüne göre ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyan nca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca cezalandırdığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutan kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar Birinci fıkradaki suçun, organ veya temsilcisi tarafından yaranna işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi de sorumludur. Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalannın yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma karan bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na bildirilir. Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayn bir suç oluşturur." "Yasaklamaya uymayanlar Madde 16a.- Bu Kanunun 16 ncı maddesi gereğince hükmolunan yasaklama süresi içinde çek hesabı açtıranlara bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir Hakkında yasaklama kararı verilmiş kişilere çek hesabı açan bankalara üçyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para ceza-

18 nı %10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırmış bulunması halinde şikayet hakkı doğmaz. sı verilir." "Soruşturma ve kovuşturma görevli ve yetkili mahkeme usulü, Madde 16b,' Bu Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikayetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği yer asliye ceza mahkemesinde bakılır. Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, bu kanunun 8 inci maddesinde belirtilen miktarın yatıniması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyatî tedbir karan veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyatî tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar. Hükmün kesinleşmesinden sonra şikayetten vazgeçildiğinde de, hükmün bütün cezaî sonuçlan ortadan kalkar. Bu Kanuna göre şikayette bulunan kişiler, şikayet anından itibaren katılan sıfatını kazanırlar. Katılan, ceza davasını kendisi veya vekil aracılığı ile takip etmek zorundadır. Katılan veya vekili duruşmaya gelmez veya ara vermeyi izleyen duruşmaya vekil de göndermezse, şikayetten vazgeçmiş sayılır. Katılan veya vekilinin haklı mazereti halinde bu hüküm uygulanmaz. Şikayetten vazgeçme veya vaz-

19 geçmiş sayılma nedeniyle davanın düşmesi halinde katılan, ödeme nedeniyle davanın düşmesi veya cezanın ortadan kaldınlması halinde sanık veya hükümlü, yargılama giderlerinden sorumlu olur." "Davanın açılmasına engel olan, davayı düşüren ve cezayı ortadan kaldıran nedenler Madde16c.- 1. Aşağıda belirtilen koşulların yerine getirilmesi halinde ceza davası açılmaz: a) Bu kanunun 8 inci maddesinde gösterilen düzeltme hakkının kullanılması, b) Bu kanunun 8 inci maddesinde belirtilen süre geçtikten sonra ve henüz dava açılmadan önce çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutanna veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde bu kanunun 13 üncü maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi. 2. Dava açıldıktan hüküm kesinleşinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde otuz tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde bu kanunun 13 üncü maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer. 3. Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde kırk tazminatın ve

20 çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde bu Kanunun 13 üncü maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde bütün cezai sonuçları ile birlikte hüküm ortadan kalkar 4. Yukandaki fıkralarda belirtilen ödemeler hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir." dönüş "Hürriyeti bağlayıcı cezaya türme yasağı Madde 16d,- Bu kanunun 15 ve 16 ncı maddeleri gereğince hükmolunan para cezalan ödenmediğinde hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülmez." Geçici Madde 1- (3167 sayılı Kanunun kendi numarasız geçici maddesi olup teselsül için numaralandırılmıştır.) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, karşılıksız çek keşide etmiş olanlar hakkında hazırlık tahkikatına başlanmış veya dava açılmış ve mahkûmiyet hükmü kesinleşmemiş olduğu takdirde; a) Yürürlük tarihini takip eden üç ay içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan bölümünün % 10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması, b) Çek tutarı ödenmemiş olsa bile şikayetten vazgeçilmiş olması, o) Çek tutarının daha önce ödenmiş bulunması, Hallerinde, hazırlık tahkikatında GEÇİCİ MADDE 1,- Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karşılıksız çekler hakkında açılmış bulunan davalarda bu tarihten sonra yapılacak ilk duruşmada hazır bulunmayan şikayetçiye, ilk duruşmada hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya vekil de göndermediği takdirde şikayetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda, şikayetçinin şikayet dilekçesinde belirttiği veya mahkemeye bildirdiği adrese davetiye çıkanlır. Davetiye tebliğine veya tebliğ edilmiş sayılmasına karşın duruşmaya gelmeyen veya vekil de göndermeyen şikayetçinin şikayetinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilir Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kan un'un 16 ncı maddesinin kapsamına giren suç nedeniyle

21 takibata yer olmadığına, açılmış davaların düşürülmesine karar verilir. a) Hükümlü ve tutuklu bulunanların bu hallerinin derhal sona erdirilmesine ve tahliyelerine, b) Bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde bunların dosyalarının ele alınarak hükümlüler hakkındaki hapis cezalarının ağır para cezasına dönüştürülmesine, tutuklular hakkında talep edilmiş olan hapis cezalan yerine ağır para cezasına hükmedilmesine Mahkemesince karar verilir. GEÇİCİ MADDE 2.- Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi hükümlerine aykırı fiillerden dolayı yapılmakta olan hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına; görülmekte olan kamu davalannın ortadan kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlardan dolayı verilen mahkumiyet hükümleri bütün kanunî sonuçları ile birlikte ortadan kalkar. GEÇİCİ MADDE 3.- Bu kanunun 9 uncu maddesi ile değiştirilen 3167 Sayılı Kan un'un 11 inci maddesinde yer alan esas ve usuller belirleninceye kadar muhatap bankalarca yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen çekler ile sonraki ödemelere ilişkin bilgiler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca da bu bilgilerin bankalara duyurulmasına devam olunur. GEÇİCİ MADDE 4.- Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca belirlenen esaslara uygun olarak, bu Kanunun yayımını izleyen üç ay için-

22 de yeni çel< defterleri bastırırlar. Bankalar, bu kanunun yayımını izleyen üç ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler. Bankaların, müşterilerine bu kanunun yayımını izleyen üç ayın sonuna kadar verdikleri çek defterlerinden ötürü 3167 Sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi uyarınca sorumluluklan her çek yaprağı için beşmilyon liradır. Yürürlük: Madde 17- Bu Kanunun 1, 2, 4, 5 ve 16 ncı maddeleri ile Geçici Maddesi Kanun'un yayımı tarihinde, diğer maddeleri yayımından altı ay sonra yürürlüğe girer. MADDE 18.- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme: Madde 18- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. MADDE 19.- Bu kanun Bakanlar Kurulu yürütür. hükümlerini

23 TARİHLİ VE 3167 SAYILI ANA KANUN'A İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER: I) tarihli ve 3863 Sayılı Kanun'un geçici maddesi: Geçici Madde- Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mahkumiyet hükmü kesinleşmiş veya hüküm infaz edilmiş ise,yürürlük tarihini takip eden 3 ay içinde çek tutarmm veya karşılıksız kalan bölümünün %10 tazminat ve gecikme faizi ile birlikte muhatap Bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması veya yine bu sürede şikayetten vazgeçilmiş olması halinde kamu davası ve cezanın bütün neticeleri ile ortadan kaldırılmasına karar verilir. {Maddede ye rai an " 3 ay içinde", Ve" yine bu sürede" sözcükleri mahkumiyet hükmü kesinleşmişler yönünden Anayasa Mahkemesinin 11/1/1994 tarih ve E. 1993/29, K. 1994/1 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.) ANAYASANIN 38. MADDESI'NE EKLENEN FIKRA: doğan bir yükümlülüğü yerine getire alıkonulamaz." "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden memesinden dolayı özgürlüğünden

24 SUNUŞ KONUŞMALARI Prof. Dr. Nuri Çelik İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Özaslan İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı & İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Hikmet Sami Türk Adalet Bakanı

25 İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI, PROF. DR, NURİ ÇELİKİN SUNUŞ KONUŞMASI Sayın Bakanım, Üniversitemizin Sayın Mütevelli Heyet Başkanı, Sayın Rektörüm, değerli konuklar ve değerli basın mensupları, Fakültemiz tarafından düzenlenen bu ilk toplantıyı açmanın heyecanı ve mutluluğu içinde, hepinize hoş geldiniz diyor, bizleri onurlandırdığınız için şükranlarımızı sunuyorum. Üniversitemizin ve Hukuk Fakültemizin temel amacı, mesleki bilgisini İngilizce ile birlikte kullanabilen ve geliştirebilen nitelikli insan yetiştirmektir. Bu hedef doğrultusunda sadece ulusal hukuku değil, küreselleşen dünya koşullarına, teknolojik, ekonomik ve sosyal gelişmelere uyum sağlayan, uluslararası ve uluslarüstü hukuk kurallannı ve uygulamalarını bilen hukukçular için gerekli eğitimi vermek durumundayız. Fakültemiz bu amaçla, klasik ve zorunlu lisans eğitimine dayalı ders programlarını, değişen ülke ve dünya koşullarını dikkate alan, seçimlik derslerle güçlendirmeyi planlamış bulunmaktadır. Programımızda yer alan, Uluslararası Ticaret Hukuku, Uluslararası İnsan Hakları, Çevre Hukuku, Avrupa Birliği Hukuku, Tüketici Hukuku, Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku, Sermaye Piyasası Hukuku, Rekabet Hukuku, Uluslararası Tahkim bu amaca yönelik derslerdir. Lisansüstü ders programlarımız da aynı hedef doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Fakültemizin faaliyetleri, sadece lisans ve lisansüstü ders programlarını gerçekleştirmekten ibaret olmayacaktır. Hukuk uygulamalarını izlemek suretiyle ülkemizin temel ve güncel sorunlarının çözümüne katkı sağlayıcı bilimsel toplantılar düzenlemeyi de amaçlamış bulunmaktayız. Bunlardan ilkini, bugünkü sempozyum oluşturmaktadır. Bu yoldaki faaliyetlerimizi sürdürmek istiyoruz. Hukuk mevzuatımızın yenilenmesine ilişkin gelişmeler de bunu gerekli kılmaktadır. Uzun uygulama yıllarından sonra hukuk mevzuatımız değişen dünya ve ülke koşullan gereklerine cevap veremez hale gelmiştir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere. Anayasa değişiklikleri ve yıllardır üzerinde çalışılan yeni Medeni Kanun kısa bir süre önce kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bunu hazırlık çalışmaları devam eden. Borçlar Kanunu, Ceza Kanunu ve diğer kanunların izleyeceğini umuyoruz. Böylesine önemli kanunlaştırma ile ilgili gelişmelerin, faaliyetlerimize yansıyacağı kuşkusuzdur. Bu sempozyumun gerçekleşmesinde, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen İstanbul Ticaret 0dası'nın ve Üniversitemizin değerli yöneticileriyle mensuplarına, sempozyumun programının hazırlanmasında, en büyük katkıyı sağlayan muhterem hocamız, Sayın Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'e şükranlarımızı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

26 İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ MÜTEVELLİ HEYET BAŞKANI İSTANBUL TİCARET ODASI GENEL SEKRETERİ PROF. DR, İSMAİL ÖZASLAN1N SUNUŞ KONUŞMASI Sayın Bakanım, Değerli konuklarımız, Sevgili katılımcılar. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, yeni yılın ülkemize ve halkımıza mutluluklar getirmesini diliyorum. İstanbul Ticaret Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediğimiz ve Çek Hukuku'nun güncel sorunlarını ele alacağımız sempozyumumuza hoş geldiniz. Sözlerime eğitim hayatına bu yıl başlayan İstanbul Ticaret Üniversitesi'ne bir kez daha başarılar dileyerek başlamak istiyorum. İstanbul Ticaret Odası olarak, yıllardır ülkemizin kalkınması, ekonomimizin geliştirilmesi için gayret sarfetmekteyiz. Ülkemizin Cumhuriyet tarihinin en ciddi krizini yaşadığı bu günlerde, yoğun gündemimiz arasında temel sorunlarımızı ve güncel problemlerimizi de çözmek zorunda olduğumuzu unutmamak gerekmektedir. Bu çerçevede. Odamız karar alıcılara ve diğer ilgililere yardımcı olmak ve çalışmalarına katkıda bulunmak üzere araştırmalar, etütler hazırlamakta; toplantılar, paneller düzenlemektedir. Bu çalışmalar sayesinde ortaya çıkan görüş ve önerileri de, antipatik olmayı da göze alarak, her platformda yıllardır ısrarla dile getirmekte; doğruları belirtmekten kaçınmamaktadır. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin eğitime başlaması ile ülke kalkınmasında ticari alandaki mücadelemizin, akademik hayata da aktarılacağına olan inancımı dile getirmek isterim. Bundan yaklaşık 20 yıl önce de çek kullanımına ilişkin sorunlar gündemde idi. Özellikle çek karnelerinin basım ve dağıtımında özensiz davranılması, karşılıksız ve ödenmeyen çekler ticari hayatta büyük sıkıntı ve aksamalara neden olmuştu. Bunun üzerine 1985 yılında çıkarılan 3167 sayılı Kanun'la çek kullanımına yeni düzenlemeler getirilmiştir. Böylece karşılığı olmadan keşide edilen çekler için müeyyideler ağırlaştırılmıştır. Bir süre için hafiflemiş görünen çek kullanımına ilişkin sorunlar tüm düzenlemelere rağmen kronik enflasyon ve adalet mekanizmasındaki gecikmeler nedeniyle ciddi şekilde artmıştır. Yıllardır çek senet mafyasından söz edildiği bir ortamda mevzuatın yeniden düzenlenmesi gecikerek de olsa gündeme gelmiştir. Çek hepimizin bildiği üzere ticari hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından birisidir. İş yaşamında etkinliğin artmasında önemli rol oynamaktadır. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu kronik yüksek enflasyon ortamında karşılıksız çek meselesinde de anormal bir artış olduğu inkar edilemez yılında 1999 yılına göre karşılıksız çek olaylarında yüzde 200'lük bir artış yaşanmıştır. Asliye Ceza Mahkemeleri'ndeki iş yükünün yüzde 60'ını karşılıksız çek suçları oluş-

27 turmaktadır. Halen mahkemelerde 2 milyonun üzerinde karşılıksız çek davası görülmektedir. Türk Yargı Sistemi kilitlenmiş durumdadır. Dolayısıyla çek kullanımı olması gereken düzeyin altındadır. Bu şekilde kayıt dışı ekonomiyle mücadele de zorlaşmaktadır. Çek uygulamasına güvenin arttırılması için karşılıksız çek kullanımını caydırıcı acil önlemler alınmalıdır. İçinde bulunduğumuz ortamda çekin etkin bir hukuki korumaya sahip olması önem arz etmektedir. Ülkemizde yaşanan son anayasa değişikliğinden sonra, konu ile ilgili yasal düzenlemelerde de önemli değişiklikler yapılacaktır. Bizler İstanbul Ticaret Odası camiası olarak öteden beri gerçek bir tacirin ekonomik bir sebepten dolayı özgürlüğünün kısıtlanmasının yanlış olduğunu dile getirmekteyiz. Son anayasa değişikliği ile hapis cezası yaptırımı kaldırılmıştır. Bizlerin de uzun zamandır savunduğu ekonomik suçlara ekonomik yaptırımların uygulanması yönünde düzenlemeler artık zaruridir. Ama bu görüşlerimiz tamamıyla gerçek işadamları ve firmalar içindir. Sahte, naylon işletmeler ve sahtekar, sözde işadamları bahis dışıdır. Dünyanın bir çok yerinde karşılıksız çek meselelerinde özgürlüğü bağlayıcı cezalar yerine caydırıcı oranlarda ekonomik cezalar uygulandığı görülmektedir. Hatta Almanya'da işin içinde aldatma, kasıt ve sahtekarlık bulunması halinde hapis cezasının bile uygulanabilmekte olduğu bilinmektedir. Karşılıksız çek kullanımını önlemek için bankaların da gereken hassasiyeti göstermesi gerekmektedir. Bankaların çek karnelerini dağıtırken özenle davranmaları için belirli mali yükümlülüğü de kapsayan gerekli yasal düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Sayın Bakanım, değerli katılımcılar. Bugün burada hem konunun yetkilileri, hem ilgilileri ve hem de değerli hocalarımız bulunmaktadır. Sözlerimi daha fazla uzatmak istemiyorum. Değerli konuşmacılarımız konuyu ayrıntıları ile ele alarak hem uygulamadaki meseleler hem de hazırlanan tasarıda öngörülen değişiklikler üzerinde tartışacaklardır. Bugün burada ortaya çıkacak değerlendirme ve önerilerin hayata geçirilmesini Odamız, başta Adalet Bakanlığı'mız olmak üzere ilgililer nezdinde takip edecek ve gereken çabayı gösterecektir. Sözlerime son vermeden önce, başta Sayın Bakanımız olmak üzere tüm konuklarımıza, değerli konuşmacılarımıza ve ortaklaşa düzenlediğimiz bu sempozyumda bize ev sahipliği yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi'ne teşekkür eder, sempozyumumuzun ülkemiz ekonomisi ve hukuk sistemimiz açısından faydalı sonuçlar yaratmasını dilerim.

28 ADALET BAKANI PROF. DR, HİKMET SAMİ TÜRK'ÜN SUNUŞ KONUŞMASI İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin Sayın Mütevelli Heyeti Başkanı, Sayın Dekan, Sayın Yargıtay Daire Başkanı, Değerli Öğretim Üyeleri, değerli konuklar, değerli basın mensupları. Hava muhalefeti sebebiyle oluşan tüm bu olumsuz koşullara rağmen salonda benim görüşümle çok seçkin bir izleyici topluluğu var. Her durumda bu günkü Seminerin -üstelik bütün konuşmalar da kaydedildiğine göre- çok yararlı olacağına inanıyorum yılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çok yoğun yasama çalışmalanyla geçmiştir. Çeşitli kanunlar çıkarılmıştır. Bunlar arasında ikisi çok büyük önem taşımaktadır. Birincisi, 1982 Anayasası'nda tarih ve 4709 sayılı Kanunla yapılan en kapsamlı değişikliğin gerçekleştirilmiş olmasıdır. İkincisi, 50 yıldan beri üzerinde çalışılan yeni Türk Medenî Kanunu'nun kabul edilerek yürürlüğe konulmasıdır. Türk Medenî Kanunu'nun çıkarılmasıyla başlayan temel kanunların yenilenmesi çalışmaları, bu yıl ve sonraki yıllarda da devam edecektir. Anayasa'da yapılan değişiklikler, bizim bu değişikliklerin gerektirdiği uyum kanunlarını çıkarmamızı zorunlu kılmaktadır. Bunlardan birisi, tarih ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'la ilgilidir. Aslında burada değişikliğe neden olan düzenleme, Türkiye'nin daha önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 4. Protokol'ü onaylamasıyla bizim hukukumuzun bir parçası olmuştu. Ancak şimdi 4. Protokol'ün 1. maddesinde yer alan ve hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesi nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını belirten hüküm, artık Anayasamızın 38. maddesinde de bir fıkra olarak yer almaktadır. Böylece daha önce zaten iç hukukumuzun bir parçası olan bir hüküm, şimdi bir Anayasa hükmü hâline gelmiştir. Dolayısıyla bu hükmün gerektirdiği uyum kanununu çıkarmak zorundayız. Türkiye'de bu konuda bir bekleyiş vardır. Mahkemelerin de ya uyum kanunu çıkarılıncaya kadar önlerindeki konularda bekleme yoluna gittiklerini, ya da konuyu itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne sunduklarını görüyoruz. Bildiğim kadarıyla hâlen Anayasa Mahkemesi önünde itiraz yoluyla yapılmış 30 başvuru vardır. Sanıyorum ki, Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde bunları ele almak durumunda olacaktır. Ancak bu arada Yargıtay da, konuyla ilgili olarak bir tutum belirlemiştir. Önce Yargıtay 10. Ceza Dairesi, uyum kanununun beklenmesi düşüncesiyle, bakmakta olduğu bir davada hükmün bozulmasına karar vermiştir tarih ve Esas 2001/12536, Karar 2001/22808 sayılı bu kararda şöyle denilmektedir: "17 Ekim 2001 tarih mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan

29 4709 Sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değiştirilen Anayasa'nın 38. maddesinin son fıkrası karşısında yasal düzenlemenin ne olacağının belirlenmesi açısından acilen uyum yasası çıkartılması zorunluluğu da nazara alınarak sonucun beklenilmesi ve buna göre yeniden takdir ve değerlendirme yapılarak, uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş; sanığın temyiz itirazlan bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan başka yönleri incelenmeksizin fıükmün bozulmasına gününde oybirliğiyle karar verildi." Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu karara karşı Yargıtay Ceza Kurulu nezdinde kararın kaldırılması istemiyle itirazda bulunmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, özetle, bir uyum yasası çıkarılması ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan bir konu olduğuna göre, 3167 sayılı Kanun'un 16. maddesinin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu kabul edilecek olsa bile ya bu konuda itiraz yoluna gidilmesi, yani iptal istemiyle konunun Anayasa Mahkemesi'ne sunulması, ya da yürürlükteki Kanun'a göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle 10. Ceza Dairesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu görüşe katılmamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, konuyu çeşitli yönleriyle tartışarak, Özel Daire kararını onaylamış; daha doğrusu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazını reddetmiştir. Bu kararın bir bölümünü okumakla yetineceğim. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na göre; "Karşılıksız çek keşide etme suçunda mevcut düzenleme, yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olması nedeniyle Anayasa'nın 38. maddesinin 9. fıkrasındaki kuralla çelişmektedir. Üst norm olan ve lefıe bulunan Anayasa hükmüyle çelişen bir kuralın uygulanabilirliğinden söz edilmesine olanak bulunmadığından çelişkiyi gideren bir yasal düzenleme yapılmasının beklenmesinde ve buna göre sanıkların hukukî durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk mevcuttur. Bu itibarla Özel Daire bozma karan yerinde olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir." Bu kararlar ve mahkemelerimizde görülen eğilim, karşılıksız çekle ilgili uyum kanununun en kısa zamanda çıkarılmasını zorunlu kılmaktadır. Bilindiği gibi çek, bir kambiyo senedi olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte, Türk Ticaret Kanunu'nun "Kıymetli Evrak" kitabında "Kambiyo Senetleri" arasında düzenlenmiştir. Ama çek, bir kredi aracı değil, poliçe ve bonodan farklı olarak bir ödeme aracıdır. Karşılıksız çek sorunu ise, öteden beri hukukumuzda önemli bir konu olagelmiştir. Ancak 1926'da kabul edilen eski Ticaret Kanunu'ndan sonra karşılıksız çekle ilgili bir ceza yaptırımı getirilip getirilmemesi konusu tartışılmış ve o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir yorum kararıyla olayda eğer dolandırıcılık fiilinin unsurları varsa bunun yeterli olacağını, ayrı bir düzenleme yapmaya gerek olmadığını kabul etmiştir yılına kadar uygulama bu doğrultuda devam etmiştir. Türk Ticaret Kanunu'nda karşılıksız çek konusuyla ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Ama vaktinde ibraz edilmiş bir çek muhatap banka tara-

30 fından ödenmediği takdirde elbette müracaat borçlularına başvurmak olanağı vardır. Ayrıca diğer kambiyo senetleri gibi çekle ilgili özel takip usulleri, İcra ve İflâs Kanunu'nda düzenlenmiş bulunmaktadır. Ama 1985 yılına kadarki uygulamada, eğer ortada dolandırıcılık fiilinin unsurları yoksa başka bir ceza yaptırımı söz konusu değildi yılında bir ödeme aracı olarak çeke olan güvenin artırılması, çek kullanımının yaygınlaştırılması düşüncesiyle, uygulamada kısaca "3167 Sayılı Kanun" olarak adlandırılan Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanun, karşılıksız çeki -şüphesiz çek düzenleme konusunda keşidecinin iradesi aranmakla birlikte- özel bir kasıt aramaksızın bir şeklî suç hâline getirmiştir. Yani bir çek, muhatap bankaya ibraz edildiği zaman karşılığı kısmen veya tamamen yoksa, bunun sebebi ne olursa olsun, keşidecinin kastı aranmaksızın; sadece bu olgu, doğrudan doğruya bir suç konusu oluşturmaya başlamıştır. Kısmen veya tamamen ödenmeyen çek dolayısıyla bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası getirilmiştir. Ayrıca bankalarda çek hesabı açtırma ve çek keşide etme hakkından yoksun kalma gibi birtakım yasaklar, çek karnelerini geri verme gibi birtakım yaptırımlar öngörülmüştür. Aslında çek bir ödeme aracı olduğu, bir kredi aracı olmadığı için; çekte vade söz konusu değildir. Ama bilindiği gibi, çekin ileri tarihli olarak keşide edilmesi olanağı vardır. Buna "postdaté" çek denilmektedir. Bu tür çekler, bir anlamda keşide edenle lehtar arasında bir centilmenlik anlaşmasını ifade etmektedir. Bu anlaşma, keşidecinin, çekin karşılığını üzerinde yazılı keşide tarihinde bankada hazır bulunduracağı anlamındadır. Çekte vade olmamasına rağmen, bu uygulama ülkemizde vadeli çek olgusunu ortaya çıkarmıştır. Aslında ileri tarihin ödeme bakımından herhangi bir rolü yoktur. Çünkü Türk Ticaret Kanunu'nun 707. maddesinde belirtildiği gibi, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce de ibraz edilen çek, ibraz günü ödenir; elbette karşılığı varsa ödenir sayılı Kanun'un 4. maddesinde de çekin ister keşide tarihine göre belirlenen ibraz süresi içinde, ister keşide tarihinden önce ibraz edildiği anda ödenmesi zorunluluğu getirilmiştir. Ama konu, sadece hukukî boyutuyla kalmamaktadır. Çünkü 3167 sayılı Kanun'un 16. maddesinde ister ibraz süresi içinde, ister keşide tarihinden önce ibraz edilsin, kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan ve o nedenle ödenemeyen çek dolayısıyla bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. İşte burada objektif sorumluluk kabul edilmiştir. Karşılıksız çek keşidesi, bir şeklî suç hâline getirilmiştir.hatta 3167 sayılı Kanun'dan önce uygulanan dolandırıcılıktan daha ağır bir ceza yaptırımı getirilmiştir. Yani bir kimse dolandırıcılık yapsa, Türk Ceza Kanunu'nun 503. maddesine göre ona bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verebilirsiniz. Ama çek hangi nedenle karşılıksız olursa olsun, üstelik keşide tarihinden önce de ibraz edilse ve bu anlamda keşideci ile lehtar arasındaki centilmenlik anlaşmasına aykırı olarak, keşide tarihinden önce ibraz edilse dahi keşideciye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Bu,

31 çok büyük bir adaletsizliktir. Karşılıksız çek için bir şeklî suç olarak böyle bir hürriyeti bağlayıcı cezanın getirilmesi, Türkiye'de Kıymetli Evrak Hukuku'nu yozlaştırmıştır. Biraz önce Mütevelli Heyeti Başkam'nın da belirttiği gibi, artık piyasada kimse poliçe veya bono kabul etmemektedir. Hepsinin yerini bir yıldan beş yıla kadar hapis gibi ağır bir ceza yaptırımına bağlanmış olan, üstelik hem kredi aracı, hem ödeme aracı olarak kullanılan çek almıştır. O bakımdan bizim kıymetli evrak hukukumuz, 1985 yılında çıkarılan 3167 sayılı Kanun'la tamamıyla yozlaştırılmış bulunmaktadır. Bu durumun artık düzeltilmesi gerekir. Daha önce de bu konuda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Biraz sonra bu çalışmalar hakkında da bilgi sunacağım. Poliçe ve bono, kredi aracı olduğu için damga vergisine tâbidir. Binde 7.5 oranında damga vergisi ödenir. Ama çek ödeme aracı olduğu için böyle bir vergi söz konusu değildir. Bu da, çeki cazip kılan ikinci bir unsur olmuştur. Bir çek alındığı zaman hem ödenmediği takdirde keşidecisi için bir yıldan beş yıla kadar hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüş olan, hem damga vergisi ödeme zorunluğu bulunmayan bir senet elde edilmiş oluyor. Fakat şimdi Anayasa'nın 38. maddesine konulan hüküm, bu konunun yeni baştan ele alınmasını gerektirmektedir. Aslında bu konuda daha önce de çalışmalar yapılmıştır. Bilindiği gibi, 3167 sayılı Kanun'da daha sonra bazı değişiklikler olmuştur. 1993'te 3863 sayılı Kanun'la 16. maddede değişiklik yapılmıştır; ayrıca geçici bir madde getirilmiştir. Vergi kimlik numarasıyla ilgili olarak 1998'de 4358 sayılı Kanun'la 3 ve 4. maddelerde değişiklik yapılmıştır. Yine 1993 yılından itibaren işbaşındaki hükümetler, 3167 sayılı Kanun'un uygulamada ortaya çıkan aksaklıklarını gidermek için kanun tasarıları hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunmuşlardır. Gerçekten 1993 yılında dönemin Başbakanı Sayın Prof.Dr.Tansu Çiller'in imzasıyla "3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulmuştur. Ancak bu tasarı yasalaşmadan 1995 milletvekili erken genel seçimleri yapılmıştır. Böylece tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün o zamanki 78. maddesine göre kadük olduğu için 1996 yılında dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın imzasıyla Meclis Başkanlığı'na gönderilen bir yazıyla yenilenmiştir. Tasarı, Adalet Komisyonu'nda bazı değişikliklerle kabul edilmiştir. Ancak bu tasarıyla getirilen tedbirlerin de istenileni vermeyeceği anlaşıldığından; bir süre sonra, ilk tasarı gibi yine Adalet Bakanlığı tarafından yeni bir tasan hazırlanmıştır. O tasarı da 1998 yılında dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulmuştur. Böylece aynı anda çekle ilgili olarak iki tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ve Adalet Komisyonu gündemlerinde yer almıştır. Ancak 1999 milletvekili erken genel seçimi nedeniyle bu tasarılar da kadük olmuştur.

32 Fakat bu ikinci tasarı, yani 1998 yılında Meclis Başkanlığı'na sunulan tasarı, 1999 yılında Başbakan Bülent Ecevit'in imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün şimdiki 77. maddesine göre yenilenmiştir. Bu tasarı, hâlen Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu gündemindedir. Adalet Komisyonu'nda bu konu üzerinde ilk görüşme yapılmış ve bir alt komisyon oluşturulmuştur. Ama bu arada Anayasa değişikliği gerçekleşmiştir. Adalet Bakanlığı olarak biz, Anayasa değişikliği ışığında konuyu yeniden ele aldık ve yeni bir kanun tasarısı hazırladık. Adalet Bakanlığı'nca Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'in başkanlığında seçkin ticaret ve ceza hukukçularından oluşturulan bir Uzmanlar Komisyonu'nca hazırlanan, ayrıca Bakanlıkta üzerinde teknik çalışma yapılan bu tasarı, henüz Bakanlar Kurulu'nca görüşülüp imzalanmış olmadığı için; teknik anlamda henüz "taslak" durumundadır. Ama tasarı olmak üzere hazırlandığı için böyle adlandırılmaktadır. Bu arada 3167 sayılı Kanun'un uygulamadaki sonuçları hakkında bir fikir vermek üzere bazı rakamlar sunmak istiyorum yılında karşılıksız çek dolayısıyla, ya da -daha geniş bir ifade ile sayılı Kanun'a aykırılık dolayısıyla açılan dava sayısı idi. Aynı yıl içinde Türkiye'de açılan toplam ceza davalarının sayısı 'dir. Yani 1999 yılında Türkiye'deki toplam ceza davaların % 18.4'ü karşılıksız çekle ilgiliydi. Bu, mahkemelerimizin ne ölçüde bu konuyla meşgul olduğunu göstermek için bir fikir vermeğe yeter yılında ise 3167 sayılı Kanun'a aykırı fiillerden dolayı açılan dava sayısı idi. Aynı yıl içinde açılan toplam ceza davalarının sayısı 'tür. Demek ki 2000 yılında Türkiye'deki toplam ceza davalarının % 15'i, 3167 Sayılı Kanuna aykırı fiillerle, karşılıksız çekle ilgiliydi. Bu, karşılıksız çek konusunun uygulamadaki önemini ve mahkemelerimizin sadece bu nedenle nasıl bir iş yüküyle karşı karşıya bulunduğunu gösterir. Bilindiği gibi karşılıksız çek keşidesi, şikâyete bağlı bir suç oluşturmaktadır. Ödeme gerçekleştiği zaman, eğer olay henüz hazırlık soruşturması aşamasındaysa bu soruşturma sona erdirilir, eğer hüküm verilmişse infaz olduğu yerde durur. Böylece bu ceza, keşideci üzerinde ödemeyi sağlama yolunda bir baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. Bir çeşit tazyik hapsi olarak uygulanmaktadır. Ama gerek biraz önce verdiğimiz rakamlar, gerek uygulamada somut durumlar hakkındaki bilgilerimiz, karşılıksız çek olayının tam bir sosyal felâket hâline geldiğini göstermektedir. O nedenle Anayasa'da bu değişiklik yapılmamış olsa dahi Türkiye, karşılıksız çek konusunu çağdaş anlayışa uygun olarak yeniden düzenlemek zorundaydı. İşte bu düşüncelerle Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan tasarı, sanıyorum ki, bu günkü Seminer'de çeşitli yönleriyle tartışma konusu olacaktır. Biz bu tasarıyla ilgili olarak bakanlıkların, yüksek yargı organlarının ve konuyla ilgili kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olarak Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve üç büyük şehrin ticaret odaları olarak Ankara, İstanbul ve İzmir Ticaret Odalarının görüşlerini istedik. Bu görüşler gelmeye başlamıştır. Bu seminerde açıklanacak