Sayı 13 AYLIK ARAŞTIRMA GÜNCELLEMESİ YAYIN

Transkript

1 Bausch and Lomb un aylık araştırma güncelleme yazısına hoşgeldiniz. Bilhassa ön segment üzerine klinik oftalmik araştırmalar konusundaki deneyimlerimize dayanarak, Bausch and Lomb, bizden, her ay araştırma yayınlarından çıkan bazı enteresan bulgularla ilgili bağımsız bir rapor hazırlamamızı istedi. Yoğun bir doktor olarak, bu, en son klinik araştırmaları takip edebilmemizi sağlıyor ve vurgulanan bir konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istediğinizde, makalelerin yerini belirlemenize imkan tanıyor. Sayı 13 Profesör James Wolffsohn, Aston Üniversitesi'nde Optometri Bölümü Başkanıdır. James in araştırma ve öğretim ilgi alanları, genellikle intraoküler lensler, kontakt lensler, görme bozukluğu ve yerleşimin ölçümü etrafında dönmektedir. 100'ün üzerinde meslektaş denetimine tabi tutulmuş akademik makale yayınlamış, Az Görme ve Görüntüleme üzerine kitaplar yazmış ve sayısız uluslararası sunum yayınlamıştır. James ayrıca, geçmişte İngiliz Kontakt Lens Birliği Başkanlığı da yapmıştır. Aşağıdaki meslektaş denetimine tabi tutulmuş klinik yayınlar incelenecektir: YAYIN Amy Sheppard, Aston Üniversitesi'nde Ön Segment grubuyla birlikte çalışan bir araştırma görevlisidir te optometrist olarak uzmanlığını alan Amy, 2007 yılında, fakik yerleşimin in vivo analizi üzerine bir PhD derecesi almak için Aston Üniversitesi'nin Oftalmik Araştırma Grubuna katılmadan önce, İngiltere'de üç yıl tam zamanlı uygulamada çalıştı. CİLT American Journal of Ophthalmology 151(3) Archives of Ophthalmology 129(3) British Journal of Ophthalmology 95(3) Clinical ve Experimental Ophthalmology 39(2) Clinical and Experimental Optometry 94(2) Contact Lens and Anterior Eye 34(2) Cornea 30(4) Investigative Ophthalmology and Visual Science 52(3) Journal of Cataract and Refractive Surgery 37(4) Journal of Optometry 3(4) Journal of Refractive Surgery 27(3) Ophthalmic and Physiological Optics 31(2) Ophthalmology 118(3) Optometry and Vision Science 88(3)

2 Kontakt lens komplikasyonları için derecelendirme ölçeklerinin kullanımına ilişkin araştırma Efron ve ark., Avustralya, Queensland'de 756 optometriste, kontakt lens derecelendirme ölçeklerinin klinik kullanımıyla ilgili isimsiz bir anket göndererek, % 31 yanıt oranı elde ettiler. Yanıt verenlerin % 61'i, bu tür ölçekleri uygulamada sık sık kullandıklarını bildirirken, derecelendirme ölçeklerini kullanmama konusunda en yaygın nedenleri, çizim veya açıklamaları tercih etmeleri ve mevcut olmama sorunuydu. Derecelendirme ölçeklerinin uzmanlığını yeni almış doktorlar, daha fazla kontakt lens hastası gören doktorlar ve oküler terapötik alanında yüksek lisans belgesi olan doktorlar tarafından kullanılma ihtimali daha yüksekti. Araştırmacılar, iyi klinik uygulama için, derecelendirme ölçeklerini, profesyonel kılavuzlara ve standartlara eklemeyi öneriyor. Clinical and Experimental Optometry 2011: 94(2) Kontakt lens ile ilgili kuruluk semptomlarını karakterize etme İngiltere'de 932 kontakt lens kullanıcısı, kuruluk semptomları bakımından, kontakt lens geçmişi ve kullanım deneyimi ile ilgili olarak incelendi. Kontakt lens ile kuru göz (CL-DE) sıklığı, nadiren/ asla; bazen; sık sık veya sürekli olarak sınıflandırıldı. Yanıtlayanların % 56'sı, hiç CL-DE bildirmezken, CL-DE prevalansı % 31'di. CL-DE, sferik lenslere kıyasla, torik kontakt lens kullanıcıları arasında daha yaygındı. Lens malzemesi, bakım sistemleri ve hastanın cinsiyeti, CL-DE durumuyla ilgili bulunmadı. Contact Lens and Anterior Eye 2011: 34 (2) Hidrojel kontakt lensler kullanılarak, posterior segmente ilaç aktarımı Tavşan gözlerinin kullanıldığı bu in vitro çalışmanın amacı, hidrojel kontakt lenslerin, posterior segmente ilaç aktarımı sorununa yardımcı olup olamayacağını belirlemekti. Tavşan kornealarına yerleştirilmeden önce, kontakt lenslere, beklametazon veya ranibizumab uygulandı. Her iki ilaç, vitrede olmasa da, arka segment dokusunda daha sonra tespit edilebilirdi. Hidrojel kontakt lensler, arka segment dokulara pratik bir ilaç aktarımı yöntemi olabilir. Clinical and Experimental Optometry 2011: 94(2)

3 Kornea ve konjonktivada arı sokması Oküler yüzeyde iğnenin kaldığı arı sokmaları nadiren bildirilmektedir. Lin ve ark., bu şekilde 4 vaka anlatmaktadır; arının iğnesi, 3 gözde korneada, 1 gözde konjonktivada kalmıştır. Arı iğneleri derhal bütün gözlerden çıkarıldı ve profilaktik (önlem) olarak topikal antibiyotikler kullanıldı. Arı sokmasından sonra hiçbir ciddi komplikasyon olmaksızın, tüm hastalar da iyi görme sonuçlarına ulaşıldı ve bu, iğnenin doğru şekilde çıkarıldığının ve topikal ilacın uygun bir tedavi stratejisi olduğunun göstergesi oldu. Cornea 2011: 30(4) Sağ ve sol gözler arasında ölçüm sırasının göziçi basıncı okumaları üzerindeki etkisi Pekmezci ve ark., Goldmann tonometrisi ile GİB okumalarının elde edildiği sıranın, sonuçları etkileyip etkilemediğini inceledi. Çalışma, birkaç ayrı muayenede aplanasyon tonometrisi uygulaması yapılan 105 sağlıklı gönüllüyü kapsamaktaydı. GİB larının, sol veya sağ fark etmeksizin, ilk ölçülen gözde anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görüldü ve araştırmacılar, bunu göz kapağının sıkılma etkisine bağladılar. Ayrıca, birinci ve ikinci muayeneler arasında GİB değerleri düşmektedir. Araştırmacılar, glokomun doğru teşhisi ve takibi için, birkaç muayenede birden fazla GİB okumasının gerekli olduğunu öne sürmektedir. Archives of Ophthalmology 2011: 129 (3) Doğu Asyalılarda, açı kapanmasında kalıtsallık ve kardeş riski Bu prospektif çalışmada, primer açı kapanması (PAC) ve primer açı kapanması glokomlu (PACG) 100 hasta ve bunların birinci dereceden akrabalarından olan 327 kişi incelendi. Çinli PAC ve PACG hastalarının kardeşlerinin dar açıya sahip olma ihtimallerinin, genel popülasyona göre 7 kat daha fazla olduğu görüldü. Ophthalmology 2011: 118 (3) İntraoküler merceğin limbusa göre eğimini değerlendirmek üzere anterior segment OCT Kumar ve ark., 123 gözde, rutin katarakt cerrahisinin ardından IOL eğimini ölçmek için, Visante time domain AS-OCT uygulamasını anlatmaktadır. Hastaların büyük çoğunluğunda, düşük düzeylerde IOL eğimi belirlendi (limbusa göre, ortalama 1.52 ± 0.9 ) ve bu oran, küçük rezidüel oküler astigmatizma ile sonuçlanmaktaydı (ortalama 0.24 D). American Journal of Ophthalmology 2011: 151 (3)

4 Katarakt cerrahisinin ardından, 3-D OCT ile değerlendirilen yara yapısı Şeffaf korneal kesi ile gerçekleştirilen katarakt cerrahisinin hemen ardından, 15 göze stromal hidrasyon uygulanırken, çalışmadaki diğer 15 göze uygulanmadı. 3-D OCT teknolojisi kullanılarak, her iki grupta, operasyondan 1 gün, 1 hafta ve 2 hafta sonra, yaranın yapısı incelendi. Stromal hidrasyonun etkileri (artan kornea kalınlığı; epiteliyel tarafta boşluk oluşumu; endoteliyel tarafta boşluk oluşumu; insizyon çatısının ve zemininin aynı hizada olmaması; Descemet membranının lokal ayrılması), cerrahi işlemden sonra bir haftaya kadar görülmekteydi, ancak iki hafta muayenesinde iyileşti. American Journal of Ophthalmology 2011: 151 (3) Küçük insizyonlu katarakt cerrahisi uygulanan diyabetli hastalarda endoteliyel hücre kaybı Bu prospektif çalışmada, yaşa göre eşleştirilmiş 163 kontrole karşı, 153 diyabetli hastada, küçük insizyonlu katarakt cerrahisinin (SICS) ardından, merkez kornea kalınlığında ve endoteliyel hücre yoğunluğunda yaşanan değişikliklerin değerlendirilmesi için, speküler mikroskopi ve ultrason pakimetri kullanıldı. Endoteliyel hücre yoğunluğu, operasyondan sonraki 3 aylık dönemde her iki grupta devamlı düştü, fakat kayıp, diyabetli grupta anlamlı derecede daha fazla idi. Merkez kornea kalınlığı, ilk 2 haftada her iki grupta artış gösterdi, fakat sonra azaldı. Bulgular, diyabetik korneal endotelyumun SICS'den sonra daha büyük metabolik stres altında olduğuna ve daha düşük işlevsel rezerve sahip olduğuna işaret etmektedir. Cornea 2011: 30(4) Katarakt cerrahi işlemi uygulanan ikinci gözlerde postoperatif astigmatizmanın tahmin edilmesi Leffler ve ark, ikinci gözde post-operatif astigmatizmayı tahmin etmek için, standart biyometriden elde edilen bilgileri ve birinci göz rutin katarakt cerrahisinden alınan sonuç detaylarını kullandılar. 160 hastayı içeren bu retrospektif çalışma, refraktif post-operatif kurala uygun astigmatizmanın, ikinci gözde kurala uygun astigmatizmanın güçlü bir göstergesi olduğunu belirledi. Sonuçlar, katarakt cerrahisi uygulanan ikinci gözlerde astigmatizmanın kontrol altına alınması ve azaltılması bakımından değerli olabilir. Archives of Ophthalmology 2011: 129 (3)

5 Katarakt cerrahisi sırasında astigmatizmanın düzeltilmesinde torik IOL'lere karşı limbal gevşetici insizyonlar Bu retrospektif araştırma, katarakt cerrahisi uygulanan ve mevcut astigmatizmin düzeltilmesi için ya bir GİL implantı ya da periferal korneal gevşetici insizyonlar uygulanan 192 gözde rezidüel astigmatizmayı karşılaştırmış. Her iki model de GİL ameliyat öncesi 2,25D ye kadar astigmatizmaya yönelik benzer sonuçlar sağladı, fakat bu düzeyin üstünde, gözlerin, bir torik GİL ile daha iyi yardımsız uzak görüş sağlama ihtimali daha yüksekti. Journal of Refractive Surgery 2011: 27(3) Katarakt cerrahisinin ardından göziçi basıncında steroid kaynaklı bir artışa yönelik risk faktörleri Chang ve ark., steroid yanıtına ilişkin risk faktörlerini (topikal prednizolon uygulanırken, % >25 intraoküler basınç artışı ve tedavinin bırakılması üzerine IOP'de % >25 oranında azalma olarak tanımlanan) belirlemek için, 2 yıllık bir süre boyunca, tek cerrahlık bir klinikte, katarakt cerrahisi uygulanan hastanın kayıtlarını retrospektif olarak inceledi. Özellikle daha genç hastalarda, uzun bir aksiyal uzunluk (29 mm'den fazla), steroid yanıtı için temel risk faktörü olmak üzere, hastaların otuz dokuzu, steroide yanıt verenler olarak belirlendi. Dolayısıyla, aksiyal uzunlukları >29.0 mm olan, 65 yaşın altındaki hastaların GİB larının, ameliyat sonrası aşamalarda daha yakından izlenmesi gerekebilir. Journal of Cataract and Refractive Surgery 2011: 37 (4) yılları arasında İskoçya'da yırtıklı retina dekolmanı insidansı Bu retrospektif çalışmada, İskoçya'da, 20 yıllık bir süre içinde, yırtıklı retina dekolmanı (RRD) insidansında geçici eğilimler analiz edildi ile 2006 yılları arasında, RRD insidansı, yılda % 1.9 artışla, 'de 9.36'dan 'de 13.6'ya yükseldi. Tüm yaş gruplarında, erkekler, kadınlardan daha genç bir yaşta ve daha sık bir şekilde etkilenmekteydi. Tepe RRD insidansının, hem erkekler hem kadınlar için altmışlı yaşlarda olduğu görüldü. İskoçya'da 20 yıllık süre içinde artan RRD insidansı, değişen nüfus demografisine atfedilmektedir. British Journal of Ophthalmology 2011: 95 (3)

6 HIV hastalarında mortaliteye ilişkin oftalmik göstergeler ve risk faktörleri Yaklaşık on yıl kadar önce, oldukça etkin anti-retrovirüs terapisinin (HAART) uygulamaya konmasından bu yana, fırsatçı oküler enfeksiyonların insidansı azaldı. Bu retrospektif çalışmada, 2000 ve 2007 yılları arasında Hong Kong Göz Hastanesine giden 151 HIV hastasında oküler bulgular ve mortalite değerlendirildi. HAART sonrası dönemde, retinal mikroanjiyopatinin varlığı anlamlı şekilde mortalite ile bulunurken, HIV ile ilgili en sık görülen göz hastalığı olarak, sitomegalovirüs (CMV) retiniti belirlendi. Araştırmacılar, yakın oftalmik görüntülemenin, tedavinin hemen başlamasını sağladığının doğrulandığını öne sürmektedir. Clinical and Experimental Ophthalmology 2011: 39 (2) Bu ayın en etkileyici araştırma bulgusu... İngiltere'deki optometristlerin, kırılma kusurlarında oluşan büyük değişikliklerin kısmi düzeltilmesine ilişkin yaptığı bir araştırma (592 yanıtlayan), uzmanlığını yeni alan uygulayıcıların, yeni gözlüklere toleranssızlık şansını azaltmak için reçetelerini değiştirme ihtimalinin daha düşük olduğunu ortaya koydu. Kısmi reçetelendirme ihtimali, her 10 yıllık uzmanlık için % 34'e kadar artar. Sonuçlar göstermektedir ki; optometristler daha deneyimli hale geldikçe ve daha fazla toleranssızlık olgusu gördükçe, kısmi reçetelendirme olanağını daha fazla kullanmaktadırlar. Gözlük reçetelendirme II: doktorun deneyimi, kısmi reçetelendirme önerme ihtimali ile bağlantılıdır. Ophthalmic and Physiological Optics 2011: 31 (2)

7 Bu ayın en enteresan araştırma çalışması başlığı... Amerika Birleşik Devletleri Gazilerinde Katarakt Cerrahiyle ilişkili Oküler Komplikasyonların Göstergeleri Bu ilginç çalışma, katarakt cerrahi uygulanan ABD gazisinin kaydının retrospektif incelemesini ele almaktadır. Cerrahi işlem sırasında veya ameliyattan sonra 90 gün içinde meydana gelebilecek en yaygın komplikasyonlar, arka kapsül yırtılması; ön vitrektomi (veya her ikisi de) ve arka kapsül kesafeti idi. Komplikasyonların ana göstergeleri, siyah ırk; hiç evlenmemiş olma; travmatik katarakt ve ileri yaştır. Ophthalmology 2011: 118 (3) Sonraki rapor Nisan 2011 James S Wolffsohn Profesör ve Optometri Bölümü Başkanı Aston Üniversitesi Birmingham, İngiltere