BEYŞEHİR BELEDİYESİ BEYFOT 4. ULUSAL FOTOĞRAFÇILAR BULUŞMASI FOTOMARATONU

Transkript

1 BEYŞEHİR BELEDİYESİ BEYFOT 4. ULUSAL FOTOĞRAFÇILAR BULUŞMASI FOTOMARATONU Haziran 2011 Yazı ve Fotoğraflar: Müge Kuday, Haziran 2011 Fotoğraf Sanatı Kurumu ndan (FSK) bir grup, 18 Haziran 2011 Cumartesi gecesi Başkanımız Ahmet BOZKURT öncülüğünde, Beyşehir Belediyesi ve Beyşehir Fotoğraf Topluluğu (BEYFOT) tarafından düzenlenen etkinlikte ülkemizin dört bir yanından gelen fotoğrafçı dostlarımızla buluşmak üzere yola çıkıyoruz. Yağışlı havaya rağmen deneyimli kaptanımız Aydın Bey, bizleri güvenli bir şekilde, konaklayacağımız Beyşehir Gölü kenarındaki Atapark Pansiyon a ulaştırıyor. Gece Odalarımıza yerleşip birazcık da dinlendikten sonra Fotomaraton a kaydımızı yaptırmak için erkenden Vuslat Parkı na gidiyoruz. Kayıt işlemleri biter bitmez Maraton beklemez! diyerek kapıyoruz makinalarımızı, düşüyoruz yola. Ġlk durağımız, Yeşildağ daki Leylekler Vadisi Vadinin adını nereden aldığını tahmin edebiliyoruz. Yolda leyleklerden önce, bahar aylarında Manavgat tan gelip Anamas Dağı nın eteklerini yaz boyu kendilerine mesken tutan Romanlarla karşılaşıyoruz. Keyifli bir hoşbeşten sonra leyleklerimize kavuşmak için vadinin yolunu tutuyoruz. Yüzlerce leylek her yıl ilkbaharla birlikte bu vadiye geliyor ve Ağustos ayından itibaren de güneye göç ediyor. Beldenin hemen yanındaki mezarlık içindeki ardıçları yuva bölgesi olarak seçen leylekler, halk

2 arasında hacı olarak benimsenmiş. Leyleklerin yuva yaptığı mezarlık olan Leylekler Vadisi, otuzun üzerinde yuvasıyla leyleklere ev sahipliği yapıyor. Burada kuluçkaya yatan leylekler yavrularını çıkarttıktan sonra onları büyüterek uçurmaya başlıyor. Yavrular uzun mesafe uçabilecek konuma geldiğinde de vadiden ayrılıyorlar. Kısacası burası Türkiye de leyleği havada ve yuvada görmek isteyenler için en iyi adres. Vadi sakinlerini rahatsız etmemek için sessiz ve dikkatli bir şekilde fotoğraflıyor ve yola devam ediyoruz. Bazılarımızın daha önce varlığından bile haberdar olmadığı bir meslek olan torakçılığı ve torakçıları keşfetme zamanı geliyor. Odun kömürü üretimi için kurulan toprakla örtülü ocağa torak dendiğini, torakçıların, elektriğin ve suyun olmadığı ortamda büyük bir emek ve işgücü ile çalıştıklarını öğreniyoruz. Onca işlerinin arasında bizlere odun kömürünün nasıl yapıldığını anlatıyorlar. Bu gözü pek, çalışkan emekçi kardeşlerimizi fotoğrafladıktan sonra silahları dünyaca ünlü Huğlu Beldesi ne gidiyoruz. Bizi karşılayan Belediye Başkanı Fehmi TEKĠN ile silah yapım atölyelerini geziyoruz. Ardından öğle yemeği için Huğlu Silah Fabrikasına gidiyoruz ve Konya nın meşhur etli ekmeğinin tadına bakıyoruz. Karnımızı doyuruyor ve biraz soluklanıp tekrar yola çıkıyoruz. Bir sonraki durağımız, Beyşehir in 22 km kuzeyindeki Sıdıkhacı Kasabası yakınlarında bulunan, Hititlerin önemli kutsal şehirlerinden birinin günümüze kadar ayakta durmayı başarmış önemli bir dinsel anıtı olan Eflatun Pınarı ya da diğer adıyla Hitit Çeşmesi Bir pınarın yanında yer alan anıtın yapılışı M.Ö 13. yüzyıla dayanıyor. Lahit taşına işlenen süslü kabartmalarıyla, 7m eninde 4m yüksekliğinde olan bu anıt 14 muazzam taştan ibaret.

3 Eflatun Pınarından sonra aracımız bizi Hüyük Beldesi nde Ġsmail Usta nın çanak çömlek atölyesine götürüyor. Geleceğimizi haber alan Ġsmail Usta ve ailesi bizleri bahçelerinden topladıkları enfes çilekleriyle karşılıyor. Mis kokulu çilekleri afiyetle yedikten sonra çalışmaya başlıyoruz. Ġsmail Usta fotoğrafçılara alışkın, nasıl durması gerektiğini, nereye bakması gerektiğini çok iyi biliyor. Ġsmail Usta nın elleri ve çömlekleri ekibimizden bir arkadaşımıza ilham vermekle kalmayıp birincilik ödülü de getiriyor. Ġsmail Usta ve ailesine, gösterdikleri misafirperverlikleri için teşekkür ediyor ve Hüyük ten ayrılıyoruz. Sonraki durağımız Selçuklu Döneminde yapılmış Eşrefoğlu Cami ve Bedesten Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yılları arasında yaptırılan cami, Anadolu daki günümüze ulaşmış ahşap direkli düz tavanlı camilerin en büyüğü. Ağaç ve taş işlemelerle mozaik çini süslemeler Selçuklu sanatının son ve en olgun şekilde gelişmiş bir üslup birliği içinde ahenkli bir bütün meydana getirmiş.1299 yılında yapımı tamamlanan Bedesten de Türk taş işçiliğinin en seçkin örneklerinden biri.

4 Akşam yemeğimizi yedikten sonra otelimize giderken şehrin simgelerinden biri olan Taş Köprüye uğruyoruz. Regülatör baraj sistemi olarak yılları arasında yapılan köprünün batısında, 14 sütun üzerinde oturan 15 gözlü köprü üstü kemeri var. Gece ışıklandırmasıyla anıtsal bir güzelliğe bürünen bu köprüyü de fotoğrafladıktan sonra yarışma için son hazırlıklarımızı yapmak üzere otelimize gidiyoruz. Kimimiz lobide, kimimiz odasında gecenin geç saatlerine kadar fotoğraflarımızı seçiyor ve gerekli düzenlemeleri yapıyoruz. Ve büyük gün Sabah kahvaltıdan sonra büyük bir heyecanla fotoğraflarımızı teslim ediyor ve jüri üyesi olan FSK Başkanı Ahmet BOZKURT u Vuslat Parkı na bırakıp ödül törenine kadar gezmeye devam ediyoruz. Yerden 10 m yükseklikteki dik bir kayanın üzerine oyulmuş 1.85 m boyunda bir at kabartması ve bir nişten oluşan Atlıkaya Kabartması Lukyanus Anıtı na gidiyoruz.

5 Roma Dönemi ne ait bu anıtta genç yaşta ölen bir süvari için yapılan at yarışlarından ve bu yarışların kurallarından bahseden on satırlık bir kitabe var. Lukyanus Anıtı nı da fotoğrafladıktan sonra ödül töreni içinvuslat Parkı na geri dönüyoruz. BEYFOT 4. Ulusal Fotoğrafçılar Buluşması Fotomaraton birincilik, ikincilik ve mansiyon ödüllerini FSK üyesi Çetin CANBAZOĞLU alıyor. Çetin CANBAZOĞLU nu tebrik ettikten sonra Ankara ya doğru yola çıkıyoruz. Kulu da Düden Gölü ne uğruyor, göl sakinleri olan flamingolara uzaktan selam verip yola devam ediyoruz.