ANKARA DA BİR YAŞLI BAKIMEVİNDE YAŞAYAN YAŞLILARDA DEPRESYON BELİRTİLERİNİN TARANMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANKARA DA BİR YAŞLI BAKIMEVİNDE YAŞAYAN YAŞLILARDA DEPRESYON BELİRTİLERİNİN TARANMASI"

Transkript

1 ARAŞTIRMA RESEARCH ARTICLE ANKARA DA BİR YAŞLI BAKIMEVİNDE YAŞAYAN YAŞLILARDA DEPRESYON BELİRTİLERİNİN TARANMASI Hakan ALTINTAŞ*, Sema ATTİLA*, Funda SEVENCAN*, Seray AKÇALAR**, Yusuf SEVİM**, Özgür Saygın SOLAK**, Emrah Kemal ŞAHİN**, Zejna VELAGİÇ** * Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD, Ankara. ** Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara. ÖZET Keçiören Belediyesi Yaşlılar Köşkü nde kalmakta olan yaşlıların; bazı sosyodemografik özelliklerini, depresyon riski yüzdesini, kurumla ilgili bazı görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. Keçiören Belediyesi Yaşlılar Köşkü nde yaşamakta olan 117 yaşlı, araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Seksen yedi yaşlıya (%74,4) ulaşılmıştır. Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği (YDÖ) puanı, sosyodemografik özellikler, kronik hastalık varlığı, ruhsal sağlık ve kaldığı kurumla ilgili bazı özellikler araştırmanın değişkenleridir. Araştırmada 27 soruluk anket ve 30 soruluk YDÖ kullanılmış, yüzyüze görüşme tekniği ile uygulanmıştır. Araştırmaya katılan yaşlıların yaş ortalamaları 76,1 yıl (standart sapma=8.7) olarak bulunmuştur. Yaşlıların %63,4 ü (52 kişi) kadındır. Çalışmaya katılan kişilerin %63,4 ü (52 kişi) kendini çok sağlıklı veya sağlıklı hissetmektedir. Yaşlılar Köşkü nde kalan yaşlıların YDÖ puanına göre %41,5 i (34 kişi) depresyon açısından risk taşımaktadır. Araştırmaya katılanların kendisini sağlıklı hissetme durumları ile YDÖ puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki çıkmıştır. %41,5 inde YDÖ puanının 14 ve üzerinde bulunması nedeniyle Yaşlılar Köşkü nde psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin iyileştirilmesi, depresyon taramalarının rutinleştirilmesi yararlı olacaktır. Anahtar sözcükler: Depresyon, Huzurevi, Yaşlılık, Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği. ABSTRACT THE SCREENING OF DEPRESSION SYMPTOMS OF THE ELDERLY LIVING IN A RESIDENTIAL HOME IN ANKARA The study was conducted with the participation of elderly living in Keçiören Municipality Residential Home to determine their sociodemographic properties, percentage of depression risk, and opinion about the institution. The universe of the study was composed of 117 elderly living in Keçiören Municipality Residential Home. Eighty seven elderly (74.4%) participated in the study. It was a descriptive study. Geriatric Depression Scale (GDS) score, sociodemographic properties, presence of chronic disease, mental health and opinion about the institution were the variables. Face to face interview technique was used. The data was collected with a 27 item questionnaire and 30 item GDS questionnaire. The average age of the elderly was 76.1 (standart deviation=8.7). Women composed 63.4% (52 persons) of the elderly. Of the participants, 63.4% (52 persons) felt themselves as very healthy or healthy. According to GDS score, 41.5% of the elderly, living in residential home, had depression risk. There was a statistically significant relation between feeling himself/herself healthy and GDS score. As 41.5% of the elderly had GDS score of 14 or more, it would be useful to improve psychologic counselling services at the institution and apply screening tests rutinly. Key words: Depression, Residential Home, Elderly, Geriatrics Depression Scale. Gönderildiği Tarih: 28 Ocak 2006, Kabul Tarihi: 16 Mart IX. Halk Sağlığı Günleri nde bildiri olarak sunulmuştur. Sorumlu Yazar (Corresponding Author): Hakan ALTINTAŞ, Halk Sağlığı ABD, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 06100, Sıhhiye, Ankara. Tel: E-posta: hakana@hacettepe.edu.tr 332

2 TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2006: 5 (5) GİRİŞ Yaşlı nüfus tüm dünyada hem sayısal olarak hem de toplum içindeki payı yönünden artmaktadır. İlerleyen yaşla birlikte insan organizmasında çeşitli biyolojik değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler bir düzeye kadar fizyolojik sınırlar içinde olarak kabul edilir ve hastalık olarak nitelenmez. Bu değişiklikler insanların toplumsal yaşamda yer almaları ve toplumsal yaşamdaki rolleri bakımından önem taşımaktadır. Bunlara paralel olarak da yaşlılığın algılanması ve yaşlılık tanımı değişik şekillerde olabilir. Demografik ve hukuksal anlamda yaşlılık terimi, 65 ve üzerindeki yaşlar için kullanılmaktadır (1). Dünya Sağlık Örgütü Yaşlı Sağlığı Uzmanlar Komitesi (WHO Expert Committee on Health of Elderly), 1987 yılında toplanmış ve 2000 yılında dünyadaki 600 milyon yaşlı insanın (60 yaş ve üzerindeki bireylerin) yaklaşık 2/3 sinin gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağını bildirmiştir. Yaşlı nüfustaki bu artışın özellikle Asya da belirgin olması beklenmektedir. Gelişmekte olan kategorisine giren çoğu ülkede 60 yaş ve üzeri nüfus, genel nüfusa göre daha hızlı artmaktadır. Dünya genelinde 60 yaş üzerindeki nüfusun 2025 yılında 1.2 milyara, 2050 yılına kadar 2 milyara ulaşması beklenmektedir (2). Türkiye de, 1985 nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusun %4.2 sini 65 yaş ve üzeri nüfus oluşturmaktadır. Altmışbeş ve daha yukarı yaştakiler, 1990 nüfus sayımına göre, %4.3 iken, 1995 te %4.7, 2000 yılında ise %5.6 ya yükselmiştir. Yaşlı nüfusun, 2010 yılında %7.1 olması beklenmektedir (2). Yaşlılık çağında, depresyonun gelişiminde çok çeşitli faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Etiyolojik faktörler arasında; psikososyal nedenler, yaşlılık döneminde sıklığı artan bedensel hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve bu dönemde yaşlılığa bağlı fizyolojik değişiklikler ve bedensel hastalıklar sonrasında ortaya çıkabilen nörokimyasal ya da nöroendokrin değişiklikler sayılabilir (2). Yaşlılık döneminde sıklıkla gözlenen yaşlanmaya bağlı fiziksel ve zihinsel yeti yitiminin, ekonomik zorlukların, yaşam tarzındaki değişikliklerin yetişkinlikten yaşlılığa geçiş döneminin getirdiği birtakım sorunlar; yalnızlık, kronik hastalıklar, depresyona olan yatkınlığı artırdığı bildirilmektedir. Ayrıca, bu dönemdeki ölüm korkusu ayrı bir ruhsal çökkünlük nedeni olabilir. Yaşam hedeflerine ulaşılamamış olması ve buna paralel benlik doyumunun sağlanamaması bu dönemde depresyon riskini artırmaktadır. Yaşlılık dönemi ruhsal değişiklilerin yoğun olduğu bir dönem olması nedeniyle bu dönemdeki toplum özellikle risk altındadır (1,2). Türkiye de değişik yaş gruplarında, farklı tanı yöntemleri ile depresyon sıklığını araştıran çalışmalar vardır. Depresyon, yapılandırılmış klinik görüşme uygulanarak genel nüfusta Kılıç tarafından 1998 yılında %4, yaşlı nüfusta ise Uçku ve Küey tarafından 1991 yılında %6 olarak saptanmıştır. Huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda, evde yaşayanlara göre daha sık depresyon olduğunu bildiren çalışmalar vardır (3). 333

3 Yaşlılardaki depresyonun yaşlılığın doğal sonucu ya da sosyal uyumsuzluk olarak değerlendirilmesinden dolayı bilişsel yetersizlik eklenmedikçe ya da intihara girişimine yol açmadıkça tanınmadan ve tedavi edilmeden doğal seyrine bırakıldığı bildirilmiştir. Yaşlıdaki depresyon, fenomenolojik, tanısal ve sağaltımsal yönlerden özel bir bilgilenmeyi gerektirmektedir. Öte yandan sık karşılaşılan bir durum olmasına karşın yaşlılık döneminde depresyon yaygınlığının genç nüfusa göre daha düşük oranda saptanmasının somatik yakınmaların ön planda olması, psikiyatrik belirtilerin tanımlanmasında yaşanan zorluklar ve yaşlılar için uygun olmayan tanısal kategorilerin kullanılmasından kaynaklandığı bildirilmektedir (4). Türkiye de yapılan bir çalışmada ise yarı kentsel bir bölgede 65 yaş üzeri yaşlılarda depresyon nokta prevalansının %5.9 olduğu bildirilmiştir. Endüstrileşmenin egemen olduğu toplumlarda çekirdek aile sistemine geçilmekte ve ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Buna bağlı olarak yaşlıların barınma ve sosyal destek gereksinimlerini karşılayan bakımevleri ve huzurevlerinde kalan yaşlı sayısı artmakta ve bu kurumların önemi giderek artmaktadır. Bu kurumlarda kalan yaşlılar, depresyon araştırmaları için özel bir grup oluşturmaktadır. Pek çok çalışmada huzurevinde kalan yaşlılarda depresyon yaygınlığının normal yaşlı nüfusa göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Yurtdışında yapılan çalışmalarda, huzurevinde kalan yaşlılarda, %12.1 ile %68 arasında depresyon bulunduğu bildirilmiştir. Türkiye deki çalışmalarda ise %10.2 ile %41 arasında depresif belirti yaygınlığı bildirilmiştir (4). Bu çalışmada, Keçiören Belediyesi Yaşlılar Köşkünde kalmakta olan yaşlıların; bazı sosyodemografik özelliklerini, depresyon riski sıklığını, depresyon yaygınlığını etkileyebilecek bazı özellikleri, depresyon yaygınlığı ile sosyodemografik özellikler arasındaki ilişkiyi, kurumla ilgili bazı görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Keçiören Belediyesi Yaşlılar Köşkü nde yaşamakta olan 117 yaşlı araştırmanın evrenini oluşturmuş ve tamamı araştırmaya dahil edilmiştir. Örneklem seçilmemiştir. Seksen yedi yaşlıya (%74.4) ulaşılmıştır. Araştırma evrenindeki kişilerin 7 si mental retarde (%6.0), 6 sı şizofreni hastası (%5.1), 5 i izinli (%4.3), 4 ü işitme engelli (%3.4), 3 ü hastanede (%2.6), 2 si demans hastası (%1.7), 1 i konuşa engelli (%0.8), 1 i akciğer kanseri (%0.8), 1 i serebrovasküler olay hastası (%0.8) olması nedeniyle araştırmaya dahil edilememiştir. Araştırma tanımlayıcı tipte epidemiyolojik bir çalışmadır. Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği (YDÖ) ile değerlendirilen puan, sosyodemografik özellikler, kronik hastalık, ruhsal hastalığı olma durumu ve bu nedenle ilaç kullanma durumu ve kaldığı kurumla ilgili bazı görüşleri araştırmanın değişkenleridir. Yüzyüze görüşme tekniği ile anket uygulanmıştır. Yaşlılarla tek tek, odalarında ve 334

4 TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2006: 5 (5) dinlenme salonlarında görüşülmüştür. Araştırmada bir anket ve 30 soruluk YDÖ kullanılmıştır. Ankette 14 adet katılımcıların kendileri, 5 adet katılımcıların sağlık durumu, 2 adet ailesi, 2 adet alışkanlıkları, 4 adet kaldığı kurumla ilgili bilgileri içeren toplam 27 adet soru yer almaktadır. YDÖ nün temel amacı; depresyon belirtilerini kapsamlı bir biçimde değerlendirmek, bilişsel içeriğin değerlendirilmesine imkan sağlamaktır. YDÖ, hastalara okunması ardından evet ve hayır şeklinde yanıtlanmak üzere hazırlanmış, 30 sorudan oluşan bir ölçektir. Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması (testtekrar test tutarlılığı, r=0.77; iç tutarlılığı a= 0.92) yapılmış bir ölçektir (4). Bu ölçeğin Türkçe versiyonunda en yüksek duyarlılık ve özgüllük değerlerinin saptandığı optimum kesme noktaları 13/14 olarak belirlenmiştir (5). Araştırmanın ön denemesi 09/12/2004 tarihinde HÜTF si Geriatri Polikliniği nde 12 kişinin katılımı ile yapılmıştır. Araştırma sorularının anlaşılmasında bir sorunla karşılaşılmamıştır. Anket süresi yaklaşık dakika sürmüştür. Veriler araştırmacılar tarafından toplanmış ve analizler EPİ İNFO 5.0 bilgisayar programı ile yapılmıştır. Depresyon riski taşıyanların uygun şekilde yönlendirilmesi sağlanmıştır. Keçiören Belediyesi Başkanlığı Yaşlılar Köşkü Müdürlüğü nden yazılı, yaşlılardan sözlü izin alınmıştır. Araştırma raporları Yaşlılar Köşkü Müdürlüğü ne iletilmiştir. Anket uygulamasından sonra, yaşlılar depresyon konusunda bilgilendirilmiştir. BULGULAR Araştırmaya katılan yaşlıların yaş ortalamaları 76.1 yıl (standart sapma = 8.7, alt-üst sınır = 60-99, ortanca= 76.0) olarak bulunmuştur. Araştırmaya katılan yaşlıların %28.2 si (23 kişi) yaşları arasında olduklarını belirtmişlerdir. Yaşlıların %63.4 ü (52 kişi) kadındır. Katılanların %84.1 inin (69 kişi) eşi ölmüştür. Çalışmaya katılanların %48.8 i (40 kişi) okur-yazar değildir. Huzurevinde kalanların %54.9 u (45 kişi) ev hanımıdır. Huzurevinde kalanların %72.2 sinin (59 kişi) doğum yeri İç Anadolu Bölgesidir. Doğum yeri olarak en sık belirtilen il Ankara (38 kişi, %46.5) olmuştur. Katılanların %40.2 sinin (33 kişi) çocuğu ve torunu olmadığı öğrenilmiştir. Ortalama çocuk sayısı 2.1, (standart sapma = 2.3, alt-üst sınır = 0-9, ortanca = 2.0) ve ortalama torun sayısı 4.5 (standart sapma = 5.2, alt-üst sınır =0-22, ortanca = 3.0) bulunmuştur. Çalışmaya katılanların %24.4 ünün (20 kişi) sosyal güvence tipi Emekli Sandığı dır ve %15.9 unun (13 kişi) sağlık güvencesi yoktur. Huzurevinde yaşayanların %68.3 ünün (56 kişi) düzenli maaşı var, %9.8 inin (8 kişi) ise yoktur. Yaşlıların %70.8 i (58 kişi) huzurevine gelmeden önce kendi evlerinde yaşamakta olduklarını belirtmişlerdir. 335

5 Tablo 1. Yaşlıların huzurevinde kalma süreleri ve nedenleri (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) HUZUREVİNDE KALMA SÜRESİ VE NEDENİ (N = 82) SAYI % SÜRE (yıl) < , , ,9 6 < 17 20,7 Ortalama = 4,0 Standart sapma = 4,0 Alt-üst sınır = 0-16 Ortanca = 3,0 NEDEN Yalnızlık 43 52,4 Bakımsızlık 11 13,4 Çocuklarının isteği 6 7,3 Kendi isteği 4 4,9 Maddi sıkıntı 4 4,9 Diğer* 14 17,1 * Gelini istemediği için, eşi öldüğü için, kovulduğu için, ev satılığı için,bakacak kimsesi olmadığı için, çaresizlikten. Katılımcıların %35.4 ü (29 kişi) 2-3 yıl, %28 i (23 kişi) 1 yıldan daha az süredir Yaşlılar Köşkü nde kalmaktadır. Huzurevinde ortalama yaşam süresi 4 yıl (standart sapma = 4.0, alt-üst sınır = 0-16, ortanca = 3 yıl) bulunmuştur. Yaşlıların %52.4 ünün Yaşlılar Köşkü nde kalma nedeni yalnızlıktır (Tablo 1). Çalışmaya katılanların %64.6 sı (53 kişi) hiç sigara içmemiş, %20.7 si (17 kişi) içmiş bırakmış, %14.6 sı (12 kişi) halen sigara içmekte olduklarını belirtmişlerdir. Halen sigara içenlerin, içme süresi ortalaması 45.2 yıl (standart sapma = 18.7, alt-üst sınır = 0-65, ortanca = 48.5), günde içtikleri ortalama sigara sayısı 17.9 (standart sapma = 15.4, alt-üst sınır = 2-60, ortanca = 20.0) olarak bulunmuştur. Sigara içmiş bırakmış olanların, içme süresi ortalaması 32.7 yıl (standart sapma = 21.7, alt-üst sınır = 2-70, ortanca = 30.0), günde içtikleri ortalama sigara sayısı 15.9 (Standart sapma = 12, alt-üst sınır = 1-40, ortanca =20) olarak bulunmuştur. Tablo 2. Yaşlıların kendini sağlıklı hissetme durumları (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) SAĞLIKLI HİSSETME DURUMU SAYI % Çok sağlıklı 20 24,4 Sağlıklı 32 39,0 Kararsız 4 4,9 Sağlık sorunları var 23 28,0 Çok hasta 3 3,7 Toplam ,0 336

6 TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2006: 5 (5) Çalışmaya katılan yaşlıların %63.4 ü (52 kişi) kendini çok sağlıklı veya sağlıklı hissetmektedir (Tablo 2). %89 unun (73 kişi) bir veya daha fazla hastalığı vardır. Çalışmaya katılanların %54.8 inde (45 kişi) hipertansiyon, %29.2 sinde (24 kişi) diyabetes mellitus, %29.2 sinde (24 kişi) osteoporoz bulunmaktadır. Çalışmaya katılan kişilerin %22.0 i (18 kişi) uykuya dalmakta sürekli güçlük çekmektedir. Çalışmaya katılanların %45.2 sinin (37 kişi) 1 ilaç kullanmakta olduğu, %14.6 sının (12 kişi) hiç ilaç kullanmadığı tespit edilmiştir. Yaşlılar Köşkü nde kalanların %54.8 i (45 kişi) antihipertansif, %25.6 sı (21 kişi) oral hipoglisemik, %10.9 u (9 kişi) peptik ülser ilacı kullanmaktadır. %4.8 i alış-veriş yapma konusunda bağımlıdır. Çalışmaya katılanların %87.8 i (72 kişi) banyo, %93.9 u (77 kişi) tuvalet, %92.7 si (76 kişi) giyinme-soyunma, %95.1 i (78 kişi) beslenme, %95.1 i (78 kişi) huzurevi içinde gezme, %90.3 ü (74 kişi) huzurevi dışında kendi kendine gezme, %85.4 ü (70 kişi) alış-veriş gibi günlük aktivitelerini bağımsız olarak yaptıklarını belirtmişlerdir. Kişilerin, %47.6 sı (39 kişi) hafıza, %46.3 i (38 kişi) çiğneme, %45.1 i (37 kişi) görme işlevleri ile ilgili sorunları olduğunu belirtmişlerdir (Tablo 3). Huzurevinde kalanların %62.2 si (51 kişi) kitap, %56.1 i (46 kişi) gazete okumamaktadır. Yaşlıların %59.8 i (49 kişi) hergün düzenli olarak televizyon izlemektedir. Yaşlılar Köşkü nde kalanların %63.4 ü (52 kişi) yakınları tarafından ara sıra ziyaret edilmektedir. Yaşlıların %17.1 i (14 kişi) en sık oğlu, %14.6 sı (12 kişi) kızı, %14.6 sı (12 kişi) yeğenleri tarafından ziyaret edilmektedir. Çalışmaya katılanların %48.7 si (40 kişi) yakınlarını hiç ziyaret etmemektedir. Katılımcıların %41.5 i (34 kişi) ayda bir kaç kez huzurevinden dışarı çıkmaktadır. Tablo 3. Yaşlıların bazı işlevlerle ilgili sorunu olma durumu (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) İşlev ile ilgili Sorun Sayı % (n = 82) Hafıza Çiğneme Görme İşitme Gayta yapma İdrar yapma ,6 46,3 45,1 34,1 9,8 8,5 %81.7 si (67 kişi) kendini mutlu hissetmektedir. Yaşlıların %87.8 i (72 kişi) Yaşlılar Köşkü nde aldığı hizmetten memnun olup, bunların %69.4 ü (50 kişi) kaldıkları yerin rahatlığından memnundur. Çalışmaya katılanların %9.8 i (8 kişi) Yaşlılar Köşkü nde aldığı hizmetten memnun değildir. Bunların 3 ü mecburiyetten dolayı, 3 ü personelin yetersizliğinden, biri imkanların yetersizliğinden ve biri de yemeklerin kötülüğünden memnun değildir. Yaşlılar Köşkü nde kalan yaşlıların, YDÖ ye göre, %41.5 si (34 kişi) depresyon açısından risk taşımaktadır (Tablo 4). Yaşlılar grubundaki kadınlarda erkeklere göre depresyon yüzdesi daha yüksek bulunmuştur, sırasıyla %44.2, %36.7 dir. 337

7 Tablo 4. Yaşlıların Yaşlılar için Depresyon Ölçeği (YDÖ) Puanlarının Dağılımı (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) Depresyon puanı Sayı % 13 ve altı 48 58,5 14 ve üstü Toplam Ortalama = 12.7 ± 5.3 Alt-üst sınır = Ortanca=11 41,5 100,0 Araştırmaya katılanların kendisini sağlıklı hissetme durumları ile YDÖ Puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki çıkmıştır (Ki kare = 6.783, p = 0.009). Sağlıklı hissedenlerin %30.8 i (16 kişi), hissetmeyenlerin %61.5 i (16 kişi), 14 ve üstünde puan almışlardır (Tablo 5). Tablo 5. Yaşlıların kendilerini sağlıklı hissetme durumlarına göre Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği (YDÖ) puanlarının dağılımı (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği Puanı <13 14 Toplam Sağlıklı Hissetme Durumları Sayı % Sayı % Sayı % Çok sağlıklı ve küçük sorunları olsa da sağlıklı hissedenler Sağlık sorunları olanlar ve çok hasta hissedenler 36 69, , , , , ,3 Toplam 46 59, , , 0 Ki kare=6,783 p=0,009 Araştırmaya katılanların uykuya dalma zorlukları ile YDÖ Puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark çıkmıştır (Ki kare = 9.481, p = 0.009). Fark sürekli zorluk çeken gruptan kaynaklanmaktadır. Uykuya dalmakta zorluk çekmeyenlerin %22.6 sı (7 kişi), ara sıra zorluk çekenlerin %45.5 i (15 kişi), sürekli zorluk çekenlerin %66.7 si (12 kişi) 14 ve üstünde puan almışlardır (Tablo 6). Tablo 6. Yaşlıların uykuya dalma zorluğu yaşamalarına göre Yaşlılar için Depresyon Ölçeği (YDÖ) puanlarının dağılımı (Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü, Aralık 2004) Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği Puanı Uykuya Dalma Zorluğu <13 14 Toplam Sayı % Sayı % Sayı % Zorluk Çekmeyen 24 77,4 7 22, ,8 Arasıra Zorluk Çeken 18 54, , ,2 Sürekli Zorluk Çeken 6 33, , ,0 Toplam 48 58, , ,0 Ki kare=9,481 p=0,

8 TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2006: 5 (5) Görme, işitme, hafıza, çiğneme gibi fonksiyonlardaki bozuklukların depresyon üzerine istatistiksel olarak herhangi bir anlamlı etkisi bulunmamıştır (sırası ile p=0.767, p=0.088, p=0.204, p=0.145). Çalışmada yaşlıların kronik hastalıklarından dolayı kullandıkları ilaç sayısı ile depresyon arasında bir ilişki saptanmamıştır (p=0.129). TARTIŞMA Ankara, Keçiören Yaşlılar Köşkü nde yapılan çalışmaya yaş arasında 82 kişi katılmıştır. Katılımcıların ortalama çocuk sayısı 2.1, ortalama torun sayısı 4.5 tir. Hiç çocuk ve torun sahibi olmayanlar %40.2 dir, bu oranın bu kadar yüksek olmasının nedeni burada kalan yaşlıların çoğunun yalnızlık nedeniyle buraya başvurmuş olmalarıdır. Karaağaoğlu ve arkadaşlarının 1300 yaşlı üzerinde yaptığı çalışmada ortalama çocuk sayısının 4, torun sayısının ortalamasının ise 7 olduğu görülmektedir (6), ancak, bu grup huzurevinde kalmadığı için bu ortalamalar farklı çıkmış olabilir. %15.9 unun sağlık güvencesi yoktur. Yüzde 9.8 inin düzenli geliri yoktur. Karaağaoğlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada da gelir durumu açısından benzer sonuçlara rastlanmıştır (6). Yaşlıların %70.8 i huzurevine gelmeden önce kendi evinde kalmaktadır. Yüzde 52.4 ünün (43 kişi) huzurevinde kalma nedeni yalnızlıktır. Bu yüzdenin yüksek olmasının nedeni ise yaşlıların %63.4 ünün kadın olması olabilir (7). Yaşlıların %63,4 ü kendini sağlıklı hissetmektedir. Bilir in yaptığı bir çalışmaya göre yaşlıların %48.6 sı kendini sağlıklı hissetmektedir (8). Bu çalışmadaki yüzdelerin yüksek olmasının nedeni fiziksel bağımlılığı olan yaşlıların araştırmaya dahil edilmemiş olması olabilir. %89 unun bir veya daha fazla hastalığı vardır. Kronik hastalıkların görülme sıklığı yaşla birlikte arttığı için bu beklenen bir durumdur (9). Yaşlıların %62.2 si uykuya dalmada zorluk çekmektedir. Bu sonuç yaşlılarda uyku bozukluklarının sık görüldüğüne ilişkin literatür bilgileri ile uyumludur. %4.8 i alış-veriş yapma konusunda bağımlıdır. Bu oranın bu kadar düşük çıkması ise ileri derecede fiziksel bağımlılığı olanların çalışmaya dahil edilmemesi olabilir. Katılımcıların %47.6 sı hafıza, %46.3 ü çiğneme, %45.1 i görme işlevleri ile ilgili sorunları olduğunu belirtmiştir. Bu da yaşlılığın doğal bir süreci olarak değerlendirilmekte (7) ve depresyonla ilişkisi bulunmamaktadır. Yaşlıların %62.2 si kitap, %56.1 i gazete okumamaktadır. Bu yüksek oranların nedeni yaşlıların %48.8 inin okur-yazar olmaması olabilir. %63.4 ü yakınları tarafından ara sıra ziyaret edilmektedir, en sık ziyaret edenler %17.1 oğlu, %14.6 kızı, %14.6 ile yeğenleridir. Sütoluk ve arkadaşlarının Adana Huzurevi nde yaptıkları çalışmada yakınları tarafından ziyaret edilme %46 bulunmuştur (10). 339

9 Bu çalışmada bu yüzdenin yüksek çıkmasının nedeni yaşlıların çoğunun huzurevi bölgesinde doğmuş olmaları olabilir. Katılımcıların %81.7 si kendilerini mutlu hissetmektedir. Bu yüksek yüzdenin nedeni çalışmaya fiziksel bağımlılığı olanların alınmaması, ayrıca yaşlıların Yaşlılar Köşkü ndeki hizmetlerden memnun olmaları olabilir. %87.8 inin huzurevinden aldıkları hizmetlerden memnun oldukları bulunmuştur. En sık memnun olma nedeni %69.4 ile kalınan yerin rahatlığıdır. Yaşlıların %9.8 i Yaşlılar Köşkü nden; mecburen kalma, personel yetersizliği, imkanların yetersizliği gibi nedenlerle memnun değildir. Gülseren ve arkadaşlarının İzmir Huzurevi nde yaptıkları bir çalışmaya göre memnun olma durumu %87.0 olarak belirlenmiştir (11). Bu bulgunun çalışmanın yapıldığı huzurevlerine ait bir özellik mi olduğu yoksa genel olarak huzurevi yaşlı grubunu mu tespit ettiği konusunu, daha çok sayıda yaşlının katılacağı çalışmalarda değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür. Yaşlıların %58.5 i YDÖ puanlarına göre depresyon riski taşımamaktadır. Katılımcıların %41.5 inin YDÖ puanlarına göre depresyon açısından risk taşıdıkları bulunmuştur. Sütoluk ve arkadaşlarının Adana Huzurevi nde YDÖ ile yaptığı çalışmada yaşlıların %26.1 inde depresyon saptanmıştır (10). Maral ve arkadaşlarının Ankara Huzurevi nde yaptıkları çalışmada yaşlıların %48.1 gibi yüksek bir depresyon yüzdesi bulunmuştur. Ancak, bu çalışmada hafif ve orta düzeyde bilişsel bozukluğu olanlar da araştırmaya dahil edilmiştir (12). Bu çalışmada ise yüzde 41.5 gibi yüksek bir değer çıkmasına rağmen bilişsel bozukluğu olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Bu çalışmadaki yüksek yüzdenin nedeni yaşlıların düşük sosyoekonomik düzeyi, okur-yazar seviyesinin az olması ve istatistiksel olarak anlamlı uykuya dalmadaki zorluk ve kendini sağlıklı hissetmeme olabilir. Türkiye de 1991 den bu yana bazı huzurevi çalışmalarında depresyon sıklığı %10.2 ile %48.1 arasında rapor edilmiştir (10). Bu çalışmada belirti düzeyinde bir ölçek olan YDÖ ile depresyon %41.5 (34 kişi) olarak bulunmuştur. YDÖ kullanan araştırmacılardan Demet ve arkadaşlarının, Manisa Huzurevinde yaptığı çalışma, bu çalışmaya benzer şekilde %35.9 gibi yüksek bir değer bulmuştur (4). Sütoluk ve arkadaşlarının Adana Huzurevinde kalan yaşlılarda YDÖ kullanarak yaptıkları depresyon taramasında, depresyon prevalansı %26.1 bulunmuştur (10). Depresyon ile ilişkili faktörler açısından değerlendirildiğinde bu çalışmada depresyon, diğer çalışmalarda belirtildiği gibi kadınlarda daha sık bulunmuştur, ancak fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p=0.503). Bu çalışmaya benzer şekilde, başka araştırmacılar da yaşın, eğitim düzeyinin, çocuk varlığının depresyon üzerine etkisiz olduğunu bulmuşlardır (sırasıyla p=0.426, p=0.526, p=0.755). Kronik hastalık varlığının depresyonu artırdığı belirtilmekte ise de bu çalışmada böyle 340

10 TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2006: 5 (5) bir farkın bulunamamış olmasının sebebi, kişisel bakım sorunu oluşturacak düzeyde engelleyici bir hastalığı olanların çalışma dışında tutulması olabilir (4, 12). Yakınlarını ziyarete gitme veya huzurevinden dışarı çıkma gibi durumlarda ve sosyal ilişki kurulan bireylerin sayısındaki artışın depresyon sıklığını azalttığı bildirilmiştir (13). Bu çalışmada, bu durumlarla istatistiksel olarak depresyon görülüp görülmemesi arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır (sırası ile; p=0,246, p=0,565). Görme, işitme, hafıza, çiğneme gibi fonksiyonlardaki bozuklukların depresyon üzerine istatistiksel olarak herhangi bir anlamlı etkisi bulunmamıştır (sırası ile p=0,767, p=0,088, p=0,204, p=0,145). Bunun sebebi ise bu fonksiyon kayıplarının yaşlıların hayat kalitesini bozacak düzeyde olmaması olabilir. Çalışmada yaşlıların kronik hastalıklarından dolayı kullandıkları ilaç sayısı ile depresyon arasında bir ilişki saptanmamıştır (p=0,129). Fakat uzun süreli ilaç kullanımının depresyona neden olabileceği literatürde yer almaktadır (13). Yaşlılar sık olarak ilaç kullanırlar. Çoğul ilaç kullanımı da yaşlılarda sık görülen bir durumdur. İlaca bağlı depresyonlar sıktır (9). Yaşlıların huzurevinde kalma süreleri ile depresyon arasındaki ilişki, literatüre bakıldığında Sütoluk ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada da değerlendirilmiştir (10). Bu çalışmada da Sütoluk ve arkadaşlarının çalışmasında olduğu gibi huzurevinde kalma süresi ile depresyon sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p=0,838). Yaşlıların kendilerini sağlıklı hissetmeleri ile depresyon durumları arasındaki ilişkiye bakıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kendini sağlıklı hissedenlerde depresyon %30,8, kendini sağlıklı hissetmeyenlerde depresyon %61,5 bulunmuştur. Bunun nedeni depresyonda olanların kendini sağlıksız hissetmesi veya tersi olabilir. Araştırmada uykuya dalmada zorluk çekme durumu ile depresyon arasındaki ilişkiye bakıldığında da uykuya dalmada zorluk çekmeyenlerle, uykuya dalmada ara sıra zorluk çekenler ve sürekli zorluk çekenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (Tablo 6). Yaşlılarda depresyonda uyku bozukluklarının sık görüldüğü de bilinmektedir (2). Yaşlılar Köşkü nde psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin iyileştirilmesi, yaşlıların daha çok sosyal aktivite ve gezilere katılımının sağlanması, depresyonun sık görülen bir ruhsal sorun olması nedeniyle tüm huzurevlerinde depresyon taramalarının yaygınlaştırılması, yaşlıların yaşlılıkla ilgili genel sağlık sorunları hakkında bilgilendirilmesi yararlı olacaktır. TEŞEKKÜR Bu çalışmada emeği geçen ve yayınlanabilmesi için kendilerinden sözel onam alınan HÜTF İntörn Doktorlarına teşekkür ederiz. 341

11 KAYNAKLAR 1. Rakıcıoğlu N, Attila S. Yaşlılıkta Beslenme. Teknik Rapor. Halk Sağlığı Kurumu Derneği. 2003; o:8, s T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Yaşlı Sağlığı. Ağustos 2002;s Maral I, Aslan S, İlhan MN, Yıldırım A, Candansayar S, Bumin MA, Depresyon Yaygınlığı ve Risk Etkenleri: Huzurevinde ve Evde Yaşayan Yaşlılarda Karşılaştırmalı Bir Çalışma. Türk Psikiyatri Dergisi. 2001; 12 (4): Demet MM, Taşkın EO, Deniz F, Karaca N, İçelli İ. Manisa Huzurevlerinde Kalan Yaşlılarda Depresyon Belirtilerinin Yaygınlığı ve İlişkili Risk Etkenleri. Türk Psikiyatri Dergisi. 2002; 13 (4): Sağduyu A. Yaşlılar İçin Depresyon Ölçeği: Hamilton Depresyon Ölçeği ile Karşılaştırmalı Güvenilirlik ve Geçerlilik Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi. 1997; 8 (1): Karaağaoğlu E. Genel Bilgiler Yaşlılık Gerçeği. Ed.: Gökçe KY. HÜ GEBAM. 2001; s.1 7. Akın A. Yaşlılık Gerçeği. Ed.: Gökçe KY. HÜ GEBAM Bilir N. Yaşlılık ve Halk Sağlığı Yaşlılık Gerçeği. Ed.: Gökçe KY. HÜ GEBAM. 2004; s Yüksel N. Yaşlılık Çağı Depresyonları. Türk Geriatri Dergisi. 1998; 1 (1): Sütoluk Z, Akbaba M, Demirhindi H ve ark. Adana Huzurevlerinde Kalan Yaşlılarda Depresyon Sıklığı ve Nedenleri. Türk Geriatri Dergisi. 2004; 7 (3): Gülseren Ş, Koçyiğit H, Erol A. Huzurevinde Yaşamakta Olan Bir Grup Yaşlıda Bilişsel İşlevler, Ruhsal Bozukluklar, Depresif Belirti Düzeyi ve Yaşam Kalitesi. Türk Geriatri Dergisi. 2000; 3 (4): Maral I, Aslan S, İlhan MN. Yıldırım A. Depresyon Yaygınlığı ve risk etkenleri: Huzurevinde ve evde yaşayan yaşlılarda karşılaştırmalı bir çalışma. Türk Psikiatri Dergisi. 2001; 12 (4): Kaya B. Yaşlılık ve Depresyon I: Tanı ve Değerlendirme. Türk Geriatri Dergisi. 1999; 2 (2):