Fiona Harper - Sonuna Kadar

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Fiona Harper - Sonuna Kadar"

Transkript

1 Fiona Harper - Sonuna Kadar - Romanın Karakterleri - Jason Knight : Romanın Erkek Kahramanı Kelly Bradford : Romanın Kadın Kahramanı Chloe : Kelly nin Yengesi Dan : Kelly nin Ağabeyi Brad : Jason m Kardeşi Tim : Kelly nin Eski Kocası Ben Ve Cal : Kelly nin Oğulları

2 Jonathan Knight : Jason ın Babası Will Payne : Kelly nin İlk Patronu Julie : İnsan Kaynakları Müdürü BİRİNCİ BÖLÜM İki sıcak el omuzlarına dokununca, Kelly nin parmakları klavyenin üstünde dondu kaldı ve odayı derin bir sessizlik kapladı. Ofis kapısının ardında ise, her zamanki normal akış devam ediyordu. Çalan telefonlar, alışılageldik ayak sesleri, sekreterlerden birinin tiz kahkahası... Raporu yazmayı bitirdim sayılır, dedi Kelly hafifçe omuzlarını silkerek. Kelly nin arkasında duran adam, onun bu tavrını umursamadan, ona doğru eğildi. Kelly, adamın sıcaklığını yanağında hissedebiliyor, pahalı tıraş losyonunun kokusunu duyabiliyordu. Adam bakışlarını bilgisayarın ekranında dolaştırıp, Bunu görebiliyorum, dedi yumuşak bir sesle. Kelly son birkaç paragrafı henüz kontrol etmemişti, ama bir önemi yoktu artık. Yazdır tuşuna bastı, sandalyesini geriye doğru itip, ayağa kalktı ve odanın diğer köşesindeki yazıcıya doğru yürüdü. Muhasebeci aradı, dedi kayıtsızca. Bunun bir kopyasını onlara da yollamalı mıyım? Adamın yürüdüğünü duyabiliyor, fakat tam olarak nerede olduğundan emin olamıyordu. Başını kaldırıp bakmak da istemiyordu. Lanet olsun. Will Payne in yanında geçici özel asistan olarak çalışmaya başlayalı sadece bir hafta olmuştu, ama daha şimdiden, adamın en olmayacak şeylerden bile cesaret alabildiğini öğrenmişti. Bu adam için bir göz teması bile yeterliydi. Gerçi şu ana dek tuhaf bakışlar, rasgele dokunuşlar dışında uygunsuz pek bir şey yapmamıştı. Henüz her şey sınırlar dâhilindeydi. Bazı özel asistanlar bu durumdan çok hoşnut kalabilirlerdi, çünkü bu adam otuzlarının ortasında, çekici, iyi eğitimli, güzel konuşan bir erkekti. Ama Kelly e göre, bu adamda garip olan bir şeyler vardı. Gözlerine bakmamaya çalışarak, başını kaldırıp ona baktı ve adam kendisine iyice yaklaştığında da, yazıcıdan çıkan kâğıtları eline tutuştum verdi. Daha ofisimden içeri girdiğin anda, ekibime çok faydalı olacağını anlamıştım, dedi Will yumuşak bir sesle. Kutlamak için öğle yemeğine ne dersin? Kelly gözlerini kırpıştırdı. Neyi kutlamak için? Raporu mu kutlayacaklardı? Bu raporu hazırlamak Kelly nin sadece kırk beş dakikasını almıştı. Yani şampanyalı bir kutlamayı hak edecek kadar önemli bir şey değildi. Uzun ve başarılı bir iş ilişkisine ne dersin? Kelly yutkundu. Bu şirketle ilişkisini iyi tutmak istiyordu. İnsan kaynakları müdürü, eğer uygun görülürse birkaç ay daha çalıştırabileceğini söylemişti.

3 Yine de patronuyla arasına mesafe koymayı tercih ederdi. Çantamda sandviçim var, dedi. Jambonlu ve hardallı. Payne hafifçe gülümsedi. Kahrolası adamın eğlendiği belliydi. Kelly ona raporu alıp, neresine sokması gerektiğini söylemeyi çok isterdi, ama bu işe ihtiyacı vardı. Bu yüzden de gülümsemekle yetindi. Haydi, ama dedi Payne, siz dulların nasıl olduğunuzu bilirim. Bir parça özgürlüğü tadınca vahşileşirsiniz. Haydi, biraz hayatını yaşa. Demek Will Payne bugün sınırları zorlamaya niyetliydi. Kelly hafifçe geri çekilip, Tarzım değil, dedi kibarca. Payne bu sözlerin hiçbirine inanmıyormuş gibi sırıttı. Kelly raporun ikinci yarısını yazıcıdan alıp, masasına taşırken, Özür dilerim Bay Payne ama ilişkimizi profesyonel düzeyde tutmanın herkes için daha iyi olacağına inanıyorum, dedi kibarca. İşte yine içinden geçenleri olduğu gibi söylemişti, ama bu kez sivri dillik yapmamıştı. Ağabeyi bu halini görse gurur duyardı. Bu bir mucizeydi. Kim için daha iyi? Eşiniz için belki. Payne in yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Kelly sabretmeliydi. Sadece birkaç dakika daha kendini tutmalıydı. Öğle tatili başlar başlamaz insan kaynaklarına gidip, yerini değiştirmelerini isteyebilirdi. Ama hayır, Will Payne den kurtulması olanaksız görünüyordu, bunu denememeliydi bile. Kelly boşandığından beri erkeklere ayıracak vakit bulamamıştı. Uğraşacak çok daha önemli işleri vardı. Ve işin doğrusu bu adam fazlasıyla eski kocasına benziyordu. Aynı kendine güven, aynı kasıntı hava. İzin verirseniz, şimdi öğlen yemeğimi yemek istiyorum. Payne ona yaklaştı. Haydi ama Kelly, dedi gözkapaklarını yavaşça indirerek. Biraz eğlenceden hoşlanacak bir kıza benziyorsun. Kelly ondan uzaklaşarak, masanın diğer tarafına geçti. Payne de peşinden gitti ve kolundan tuttu. Kelly hızla kolunu çekip, adamdan kaçınca, bluzunun yakası hafifçe aşağı kaydı. Tekrar masanın diğer tarafına doğru yürüdü. Payne yine peşinden gitti. Adam masanın etrafında kendisini kovalıyordu, öyle mi? Bakın Bay Payne ilgilenmediğimi size defalarca söyledim ve davranışlarınız artık çok uygunsuz olmaya başladı. Şu kocaman, kirli ellerinizi hemen üstümden çekmezseniz resmi bir şikâyette bulunmak zorunda kalacağım. Payne in dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. Kelly bu adamın söyleyeceği hiçbir sözü duymaya tahammül edemeyeceğini anlamıştı. Bu adamın bir kez daha kendisine yaklaşmasına izin veremezdi. Öne doğru eğildi, ama ne yazık ki, bu pozisyonda ona

4 göğüslerini daha iyi görebilme şansı verdiğini düşünememişti. Masanın o tarafında kalın, aksi takdirde... Payne in bakışları Kelly nin göğüslerinden, yüzüne doğru çevrildi. Gözlerinde çok rahatsız edici pırıltılar vardı. Kelly adamın suratına bir tokat patlamamak için kendini güç tutuyordu, ama bunu yaparsa tutuklanırdı ve daha da önemlisi işten kovulurdu. Ancak yakında eski patronu olacak adamın, kendisini ciddiye almıyormuş gibi alaycı bir ifadeyle tek kaşını kaldırdığını görünce, sinirleri iyiden iyiye bozuldu. Aksi takdirde ne olur? diye sordu Payne, onun gibi ellerini masaya koyup, öne doğru eğilerek. Şimdi yüz yüzeydiler ve dudakları birbirlerininkinden sadece birkaç santim uzaktaydı. Jason Knight eline mini bir basket topu alıp, ofisinin duvarında asılı olan küçük potaya odakladı, sonra hızlı bir bilek hareketiyle, topu potaya doğru attı. Top havada süzüldü ve gayet düzgün bir şekilde çemberin içinden geçip, yerde sekti. Jason yaptığından memnun bir gülümseyişle gidip topu aldı ve birkaç atış daha yaptı. Onun bu halini gören biri olsa, işten kaytardığını, vakit öldürdüğünü falan düşünürdü. Oysa bazı insanların aklına sıradan ve tekrarlayan şeyler yaparken çok güzel fikirler gelebilirdi. Ütü yapmak, yemek pişirmek, köpek gezdirmek gibi. Jason ın daha iyi düşünmesine de, potaya atış yapmak yardımcı oluyordu. New York taki evlerinin ön bahçesinde garaj kapısının üstünde bir potaları vardı. Jason o günleri çok özlüyordu. Atlantik in bu yakasında herkes futbolla ilgiliydi ve maalesef futboldan hiç zevk alamıyordu. Derin bir iç geçirip, yerden aldığı topu tekrar potaya doğru hedefledi. Son yirmi atıştan sadece üç tanesini kaçırmıştı, ancak henüz sorununa bir çözüm bulamamıştı. Ünlü şampiyon Dale McGrath bağlantı kurulması çok zor bir adam olduğunu defalarca kanıtlamıştı, ama Jason onunla bir toplantı ayarlamayı çok istiyordu. İstese yüksek performanslı yeni koşu ayakkabılarının reklâmını yapacak başka bir atlet bulabilirdi, ama bir diğer düşünme aktivitesi sırasında, yüzme havuzunu turlarken, gözlerinin önüne Dale in yüzü gelmişti. Olimpiyatlarda altın madalya kazanan, güçlü yapılı, dobra dobra konuşan bu adam, ürünü için doğru kişiydi. McGrath ayakkabılarını ciddiye alırsa, herkesin ciddiye alacağından emindi. Bu reklâmın başarısı şirket için çok önemli olmasının yanı sıra, babasına artık boş bir adam olmadığını, aile işleriyle ilgilendiğini ve başarılı bir iş adamı olacağını kanıtlaması açısından da çok önemliydi.

5 Jason, babasının dik başlı, beceriksiz oğlundan ümidini kestiğini ve kendinden uzaklaştırmak için buraya yolladığını düşünüyordu. O altın sarısı saçlı, tapılası kardeşi etraftayken, Jason a kimin ihtiyacı vardı ki? Topu yeniden potaya attı, ama bu kez bileğine biraz fazla güç vermiş olmalıydı ki, top önce duvarda sekti, sonra da potanın kenarına çarpıp dışarı çıktı. Tam bu sırada halkla ilişkiler müdürü içeri girdi ve hiç şey söylemeden yaklaşıp, Jason m masasına beyaz bir zarf bıraktı. Jason kaşlarını çattı. Bu da nedir? Julie kızgın görünüyordu. İstifa mektubum, dedi kollarını göğsünde kavuşturarak. Her zaman muntazam biçimde topuz yaptığı aklaşmış saçlarından birkaç tel dışarı fırlamıştı. Jason, onun saçını ilk kez böyle dağınık bir halde görüyordu. Zarfa baktı. Julie ayda en az üç kez istifa tehdidinde bulunurdu, ancak ilk kez yazılı yapıyordu. Tamam, dedi yavaşça. Hayır, tamam değil! Şu an odamda gözyaşları içinde bir başka asistan var. İki ay içinde harcadığım kâğıt mendilleri bilsen, inanamazsın! Jason özel asistanın odasına doğru baktı. Sabahtan beri o odanın neden sessiz olduğunu merak ediyordu. Anlaşılan, dün geceki küçük sohbet iyi sonuç vermemişti. Katrin istifa edip gittiğinden beri her şey bir kâbus gibi. İki ay içinde altı asistan değiştirdin ve ben cuma akşamları sırf sen bir kızla çıkabilesin diye tüm zamanımı Londra daki işçi bulma şirketlerine ayırmaktan bıktım. Yirmi yıldır bu şirkette çalışıyorum, ama şimdiye kadar iş tanımımda patrona kadın bulmak gibi bir görevim olduğunu bilmiyordum. Tamam, bu seferki o boş istifa tehditlerinden biri değildi. Julie gerçekten çok kızgındı. Oysa Jason asıl asistanı kendisini ve işini terk ettiğinden beri oldukça iyi vakit geçiriyordu. Şirkette dolanıp duran bir sürü genç ve güzel kızlar vardı. Kim böyle bir armağanın tadını çıkarmazdı ki? Ayrıca talep eden tarafın her zaman kendisi olduğu da söylenemezdi. Kızlar da kendisiyle ilgileniyorlardı, hatta iki tanesi neredeyse üstüne atlamışlardı. Julie ayağını yere vurdu. Evet, seni dinliyorum. Jason bütün sevimliliğiyle gülümsedi. Zaman kazanmaya çalışıyordu. Özür dilemem işe yarar mı? Julie nin suratı daha da asıldı. Onun bu hali, Jason ın biraz daha ciddileşmesine neden oldu. Julie yirmi yıldır bu şirkette çalışıyordu. Daha uçaktan indiği anda kendisine şöyle bir bakmış ve şımarık, zengin çocuk gibi davranmayı derhal kesmesini ve işe asılmasını söylemişti. Babası tarafından dünyanın bir ucuna yollamış ve bundan hiç hoşlanmamış olması, kimseyi ilgilendirmezdi. Şirket çalışanları bu devirle ilgili olarak endişe içindeydiler ve biran önce işlerin

6 düzene girmesini bekliyorlardı. Yani tüm çalışanların ve ailelerinin geleceği, yeni patronlarının yapacaklarına bağlıydı. Jason a ilk uyarılar, işte bu şekilde gelmişti Julie den. Ve Julie den gelen bu ilk uyarılar, babasına işe yaramaz bir evlat olduğu konusunda yanıldığını ispat etmenin, onu haklı çıkarmaktan çok daha iyi olacağını anlamasını sağlamıştı. Jason, Julie i kaybetmeyi göze alamazdı. O en acımasız eleştirmeni ve en önemli destekçisiydi. Birleşik Krallık spor malzemeleri hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilirdi. Julie olmasa, Aspire şirketi bugünkü gelecek vadeden konumuna asla gelemezdi. Ona çok şey borçluydu. Hem de çok. Jason ın yüzünde, o her zamanki umursamaz ifadenin yerinde, anlayışlı bir ifade vardı. Gidemezsin, dedi kadının gözlerinin içine bakarak. Sensiz ne yapacağımı bilemem. Julie bir anlık tereddütten sonra, kendini çalışma masasının önündeki koltuğa bıraktı. Jason zarfı ona uzattı. Lütfen, bunu geri al ve yırtıp at. Julie elini uzatacak oldu, ama sonra geri çekti. Hayır, bu o kadar kolay değil. Kollarını kavuşturdu. İstifamı ancak bazı şartlar altında geri alabilirim. Jason koltuğunda geriye kaykılıp, derin bir iç geçirdi. Bu şartlardan hoşlanmayacağına dair bir his vardı içinde. Söyle, dedi bıkkın bir tavırla. Julie zafer kazanmış bir edayla, Birincisi asistanlarınla flört etmeyeceksin. Bu büyük sorunlara neden oluyor. Jason güimemeye çalıştı. Biraz rahatlamıştı. Bu sözlerden, çekici bir kadın kendisiyle flört etmek isterse, bunu kabul etmeyeceği anlamı çıkmıyordu, öyle değil mi? İkincisi, dedi Julie yavaşça, Aspire da çalışan hiç kimseyi, seninle flört etmesi konusunda cesaretlendirmeyeceksin. Heykel gibi dur. Sakın tepki verme. Hiç bir şekilde böyle bir şeyin olmasına izin vermeyeceksin. Lanet olsun. Ve çalışanlarınla kesinlikle fiziksel temas kurmayacaksın. Jason ciddi görünmeye çalışarak, kaşlarını kaldırdı. Ne yani, arkadaşça omzuna da mı dokunmayacağım? Toplantıların başında ya da sonunda kimseyle elde mi sıkışmayacağım? Julie yüzünü buruşturdu. Zorlama Jason! Neyi kastettiğimi gayet iyi biliyorsun. Kadın çalışanlardan bahsediyorum. Tabii, şayet cinsel tercihlerinde bir değişiklik olmadıysa. Jason başını salladı. Henüz kadınlardan sıkılmamıştı. Hem de hiç. Ama kadınlarla el sıkışmaya izin var, öyle değil mi? diye sordu masum bir ifadeyle.

7 Julie kafasından geçenleri anlamaya çalışırcasma dikkatle onu süzdü. Evet, var, dedi sonunda. Jason başıyla onayladı. Sadece bazı şeylerden ödün verecekti, o kadar. Bu bir yenilgi sayılmazdı. Güzel, dedi Julie başını sallayarak. Neden hoşlanacağın bir kadın bulup, bir hafta sonundan daha fazla bir süre onunla birliktelik yaşamadığını bilmiyorum. Jason ayağa kalktı ve mini basket topunu aldı. Bu kadınları yeterince sevmememden değil, fazla sevmemden kaynaklanıyor. Dışarıda o kadar çok çekici kadın var ki. Julie suratını astı. Hadi canım sen de. Gençken biraz eğlenmenin ne sakıncası olabilir ki? diyen Jason, Julie nin kendini iyi hissetmesini sağlamak için, Ama belki bir gün evlenirim, diye ekledi. Oğlum Jonathan senden üç yaş küçük ve bir oğlu var, diğeri de yolda, diyen Julie masanın üzerindeki zarfı alıp kapıya doğru yürüdü. Her neyse artık gitmem gerek. İlgilenmem gereken bir sulu gözlü, bir de çıldırmış halde randevu isteyen iki asistan var. Sonra birden durup, gözlüklerinin üstünden bakarak, Bunun seninle bir ilgisi yok, değil mi? Bir gün içinde iki kadın, senin için bile bir rekor sayılır, dedi. Jason, onun arkasından gülümseyerek baktı. N e yapmış? dedi Julie büyük şaşkınlık içinde olayı anlatan yardımcısma bakarak. Sonra Kelly e döndü. Sen ne yaptın? Kelly ellerini kucağında kenetleyip, halkla ilişkiler müdürünün gözlerine baktı. Kravatını masaya raptiyeledim. Julie nin dudakları kıpırdadı, ama sesi çıkmadı. Olması gereken yerde kalmasını ancak böyle sağlayabildim, dedi Kelly. Masa için özür dilerim, ama Bay Payne hayır yanıtını bir türlü kabul etmedi. Ben de böyle bir yola başvurmak zorunda kaldım. Julie birkaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra kendini topladı. Evet, tabii şikâyetinizi inceleyeceğiz Bayan Bradford, ama bu tür şeyleri halletmenin başka yolları var. Yani ofis araçlarını kullanmadan halletme yolları. Kelly masum bir edayla başını sallayarak, onayladı. Aslında Payne in başka bir yerini zımbalamak istediğini, bu kadına söylemesinin bir manası yoktu. Teşekkür ederim. Pek çok kız Will in seksi biri olduğunu düşünüyor, dedi Julie nin yardımcısı olan kadın. Kelly içinden geçen yanıtı vermemek için kendini zor tuttu. Şu an soğukkanlı, sakin ve profesyonel biri olabileceğini kanıtlama sınavından geçiyordu. Çenesini tutabilirdi. Ama ben ilgilenmiyorum. Ne onunla, ne de bir başkasıyla. Bir an durakladı. Bu tür şeylere karşı bir şirket politikanız yok mu?

8 Bay Knight bu sorunu halletti, dedi Julie, yardımcısına bir bakış atarak. Ortaçağda yaşamadığımızı ve işini yaptığı sürece kimsenin özel hayatına karışmak gibi bir hakkımız olmadığını söylüyor. Başka şartlar altında olsa Kelly patronun bu kararını yürekten alkışlardı, ama bugün Payne in yaşattığı sıkıntılı anlar, hayatını epey güçleştirmişti. Benim, iş arkadaşlarımla çıkma konusunda özel bir politikam var. Julie koltuğunda geriye yaslanıp, bir an için kendi hayatını düşündü, sonra gözlüklerinin üstünden dikkatle karşısındaki kadını süzdü. Bu şirkette çalışmaya başlayalı bir ay bile olmadı ve daha şimdiden çalışma yerini üç kere değiştirmek zorunda kaldık. Açıklayabilirim. Julie kaşlarını çattı. Görünüşe göre, akimdan geçenleri söylemekte sıkıntı çekmiyorsun Bayan Bradford. Bu aslında kötü bir şey değil, ama insanlarla sorunlar yaşmana neden oluyor. Şu anda seni yerleştirebileceğimiz başka bir pozisyon olduğundan emin değilim. Bilgisayarının ekranına baktı. Belki, başka bir pozisyon... Kelly midesine kramp girdiğini hissetti. Yeniden iş bulma kurumu-na göndermelerine izin veremezdi. Julie başını salladı. Üzgünüm. Uygun bir pozisyon yok. Gerçekten. Kelly ye bakıp zoraki biçimde gülümsedi. Uygun bir pozisyon açılır açılmaz acentene haber veririz. Kelly ayağa kalktı. Bakın, bu hiç adil değil. Eğer uygunsuz davranışlarda bulunmasaydı Bay Payne için çalışmaya memnuniyetle devam ederdim. Böyle bir durumda cezalandırılan kişi ben olmamalıyım! Julie onun kalktığı koltuğa bakınca, Kelly yeniden oturdu. Bunun cezalandırmakla bir ilgisi yok Kelly, dedi Julie yavaşça. Geçici elemanların işlerini bilirsin. Bazen yöneticiler için kısa dönem-lik geçici elemanlara ihtiyacımız olur, ama o pozisyonlar belirli bir yetenek ve beceri gerektirir. Benim yeterli becerim ve yeteneklerim var. Ve hassasiyetlerin. Lütfen, dedi Kelly. Gerçekten bir şansa ihtiyacım var ve bunun için her şeyi yaparım, kiminle isterseniz çalışırım. Söz veriyorum, hakkımda en ufak bir şikâyet duymayacaksınız. Aman Tanrım! Gözyaşlarına mani olamıyordu. Normalde sulu gözlü biri değildi. Aylardır hiç ağlamamıştı. Ama neden tam son birkaç yıldır yaşadığı olumsuzluklardan kurtulduğunu ve işlerin düzelmeye başladığını her düşündüğünde, hayat yoluna bir engel çıkarıyordu? Artık çok yorulmuştu, hatta tükenmişti. Çantasında kâğıt mendil aradı, ama bulamadı. Ağabeyinin evine bırakmadan önce, Ben in ellerini silmek için hepsini kullanmıştı. Çünkü Ben dayısının bahçesinde kurtçuk ararken elleri çamur içinde kalmıştı ve Kelly onun çamurlu parmaklarla yengesinin bej koltuklarını mahvetmesine izin veremezdi.

9 Julie masasının üzerinden eğilip, pembe kutu içindeki kâğıt mendillerden uzatarak, Endişelenme, her şey düzelecek. Başka bir iş bulacaksın. Özel sorunların dışında çalışman gayet iyiydi, dedi. Kelly başını salladı. Bu işi halledebilirdi. Güçlü bir kadındı. Yani herkes öyle olduğunu söylerdi. Karşısında oturduğu halkla ilişkiler müdürünün, sümüklü bir ahmak olduğunu düşünmesine izin veremezdi. Özür dilerim, dedi doğrulup, dik oturarak. İçine düştüğü durumun kontrolünü ele alması gerekiyordu ve bildiği en iyi yol gerçeği söylemekti. Son birkaç yılım çok zor geçti. Bana kanser teşhisi konduktan hemen sonra, kocam yirmi iki yaşındaki özel eğitmeniyle kaçtı. Şu anda erkeklere karşı özel bir hassasiyet içinde olmamın nedeni de bu. Başını kaldırıp, Julie nin gözlerinin içine baktı. Artık iyileştim. Bir yıldır tahlillerim normal çıkıyor. Uzun bir süre çalışamadım için evimi satmak zorunda kaldım. Aspire daki bu iş sayesinde yeni bir ev için para biriktirebilecektim. Yani, bir pozisyon açıldığında bana bildirirseniz gerçekten çok sevinirim. Burnunu sildi ve mendili avucunda sıkıştırıp, ellerini kucağına koydu. Julie şaşkın bir halde ona bakıyordu. Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Julie boğazını temizleyip, öne doğru eğildi. İş yerinden biriyle çıkmama konusunda ciddi inisin? Kelly başını sallayarak onayladı. Pazartesi gününden itibaren bahsettiğin tüm bu becerilerini gösterme imkânın olacak. Bunu yapabilecek misin? Kelly yine başını sallayarak onayladı. O halde Bayan Bradford, dedi Julie hafifçe gülümseyerek, senin için mükemmel bir pozisyonum var. -İKİNCİ BÖLÜM- PAZARTESİ sabahı Jason yine düşüncelere dalmıştı. Zihni yine çok meşguldü. Parmaklarının arasındaki mini basket topunu düzeltti, gözlerini kısıp, dikkatini potaya verdi ve tam atışını yapacaktı ki, ofisinin kapısı vuruldu. Bu sırada top odanın içinde süzülüp, kitaplığın üst rafında, içinde babası ve kardeşiyle çekilmiş fotoğrafın bulunduğu çerçeveye çarpıp, yere düşürdü. Jason öfkeyle bir küfür savurdu. Kapı yavaşça açıldı ve bir kadın başını içeri uzattı. Bay Knight. Jason koltuğunu kapıya döndürdü ve birden doğrularak, gülümsedi. Kadınlar gülüşünü severlerdi. Kadın içeri doğru bir adım atıp durdu ve yerdeki çerçeveyle, topa baktı, sonra da bakışlarını Jason a çevirdi. Beni insan kaynakları gönderdi. Sizin geçici özel asistanmızım. Gel içeri öyleyse, diyen Jason, ayağa kalkıp, kadının kendisine yaklaşmasını bekledi.

10 Normalde sabırsız bir adamdı, öylece durup beklemeyi hiç sevmezdi, ama şu anda olduğu yerde mıhlanmış gibi durmayı pek umursamıyordu. Çünkü şu an kendisine doğru ilerlemekte olan bu uzun boy, uzun bacaklı, saçları atkuyruğu yapılmış, beyaz bluzlu, siyah etekli, ten rengi çoraplı, yüksek topuklu ayakkabılı asistan, en mükemmel ofis fantezilerinin bile ötesindeydi. Seksi kütüphaneci kız tipine bayılırdı. En doğru hareketi yapana ya da doğru sözü söyleyene dek son derece muhafazakâr gibi görünürler, sonra da bir anda adeta yırtıcı bir kediye dönüşüverirlerdi. Birden içi umutla doldu, ama hemen ardında da kulaklarında Julie nin keskin ve berrak sesi yankılandı. Flört etmek yok! Lanet olsun. Jason Knight, dedi masanın diğer tarafından elini uzatarak. Ne kadar zamandır Aspire dasın? Kelly Bradford. Buraya gireli sadece birkaç hafta oldu. Kelly biran onun eline baktı, sonra uzanıp sıktı. İkisi de masasının üzerinden birbirlerine doğru eğilmişlerdi. Jason, kadının bluzunun üst düğmesinin tam göz hizasında olduğunu fark etti. Gerçi bluz da, düğme de iş yerine uygun şekilde, tam olması gerektiği gibiydi, göğüs çatalı görünmüyordu, ama yine de nabzı hızlanmıştı işte. Şayet bluzuma bakmanız bittiyse, ilk olarak ne yapmamı istediğinizi söyler misiniz? dedi Kelly çenesini havaya kaldırarak. Gözleri adeta alev saçıyordu. Onun bu tavrı, Jason ın daha da hoşuna gitti. Galiba kütüphaneci kız konusunda yanılmıştı, bu kadın tam bir vahşi bir kediydi ve çok seksiydi. O halde şimdi yapılacak şey, bu yırtıcı tavrın altında yatan uysal, kadınsı yönleri ortaya çıkarmaktı ve bunu yapabilmek için, farklı bir duruş sergilemeliydi. Sözlerini vurgulamak istercesine parmağıyla başına vurarak, Haylaz gözlerim için özür dilerim. Ne yapabilirim? Ben bir erkeğim ve bazen gözlerim, ana kontrol merkezinin emirlerini dinlemeyip, kendi başlarına hareket ediyorlar, dedi. Kelly nin gözleri hafifçe kısıldı. Sizin ana kontrol merkeziniz orası mı, oysa erkeklerin başlarını sadece gereksiz spor istatistiklerini depolamak için kullandıklarını ve çok daha önemli kararlar için, daha aşağılarda bir yerlerini kullandıklarını sanırdım. Vücudumun üst tarafındaki organı kullanmak için elimden geleni yapacağım. Biraz pratik yapmaya ihtiyacın var. Şimdi kemerinin altındaki bölge hakkında gevezelik etmekten daha faydalı bir şeyler yapmak istiyorum. Şu anda yapmamı istediğin bir şey var mı? Jason başını geriye atıp bir kahkaha patlattı. Julie haklıymış, seninle çok iyi anlaşacağız gibi görünüyor. Masasının üstünde duran bir dosyayı alıp, ona uzattı. Mercury ayakkabıları projesini iyice öğrenmeni istiyorum. Piyasaya

11 sürdüğümüzde tanıtımını yapmalarını umduğum birkaç sporcuyla görüşmeler ayarlama aşamasındayım. Kelly dosyayı aldı ve kapıya doğru birkaç adım attı. Tamam, hemen okumaya başlıyorum. Sonra da odadan çıkıp, kapıyı ardından kapattı. Jason onun arkasından bakarken, eteğinden belli olan kıvrımlarının olağanüstü olduğunu düşünüyordu. Eğer bu kadın, Julie nin söylediği gibi biriyse, başı fena halde dertteydi. Kelly yorgun bir halde zili çalıp, ağabeyinin evinin kapısının açılmasını bekledi. Kısa bir sessizliğin ardından, içerden minik ayak sesleri ve Anne! Anne! sesleri geldi. Bir dakika kadar sonra da Chloe kapıyı açtı. Kelly eğilip iki oğluna sarıldı, onları öptü. Oğlanlar da annelerini öptüler, sonra yine koşarak televizyon seyrettikleri odaya döndüler. Kelly, yengesi Chloe ye gülümsedi. Bugün onlara baktığın için teşekkür ederim. Hiç sorun değil. Önceki bakıcıyla konuştum, yarından itibaren tekrar işe başlayabileceğini söyledi, dedi Kelly, yengesiyle birlikte evin arka tarafındaki geniş mutfağa doğru yürürlerken. Ne zaman gerekirse bize haber ver. Sen taşındığından beri Dan çocukları çok özlüyor. Kelly evini sattıktan sonra, bir yıl boyunca bu evde yaşamıştı. Ağabeyi Dan harika bir insandı, ama Kelly kendini yeterince iyi hissettiğinde taşınmak konusunda ısrar etmiş ve bunun kendisi için daha doğru olacağı konusunda ağabeyini ikna etmişti. Chloe buzdolabına doğru yürüdü. Bugün pazartesi ama sen daha şimdiden korkunç bir hafta geçirmiş gibi görünüyorsun. Dolaptan bir şişe beyaz şarap çıkarıp, kadehlere doldurdu. Kelly gülerek barın önündeki yüksek taburelerden birine oturdu ve şarabından büyükçe bir yudum aldı. Üstümden tır geçmiş gibi görünüyorum değil mi? O kadar değil ama oldukça yorgun görünüyorsun. Lütfen yeni patronunun da seni masanın etrafında kovaladığını söyleme. Kelly nin zihninde canlanan görüntü yüzüne ateş basmasına neden oldu. Nasıl biri bu büyük patron? dedi Chloe. Kelly yutkundu. Uzun boylu. İri yapılı. Kalın ve gür saçlı biri. İyi bir adama benziyor. Galiba iyi birinden biraz daha fazlası var, dedi Chloe gülümseyerek. Ben öyle bir şey söylemedim, dedi Kelly sertçe. Her şeyi söylemek gerekmez Kelly. Yüzünden her şey belli oluyor. Sen berbat bir yalancısın. Hoş bir adam, öyle değil mi?

12 Hayır. Kelly doğru söylüyordu, çünkü Jason Knight ı tanımlamak için hoş yetersiz bir sözcüktü. Ama ondan hoşlandın... Kelly bir yudum daha şarap içti. Zihnindeki rahatsız edici düşüncelerden bir an önce kurtulmak istiyordu. Tamam, belki ondan hoşlandım. Belki uzun zamandır böyle şeyler hissetmedim. Chloe dirseklerini tezgâha dayadı ve çenesini ellerinin arasına koyup, bekledi. Tim den ayrıldığımdan beri böyle şeyler hissetmemiş olabilirim, ama bu bir şey demek değil. Bana öyle bakma Chloe! Yakışıklı bir adam göıiince hormonlarım azdı herhalde, hepsi bu. Aslında Kelly yeni patronuna karşı hissettiği bu güçlü fiziksel çekimden hoşlanmıştı. Sana söylememiştim ama bir süredir karşı cinse olan duyarsızlığımdan endişe ediyordum. Chloe nin gözlerine baktı. Kemoterapi yüzünden böyle olduğunu düşünüyordum. Sanki biri içimdeki bir düğmeyi kapatmış gibiydi. Ama şimdi iyisin, değil mi? Evet. Her şey yolunda. Bir sorunum yok. Benim de tek bilmek istediğim buydu. Chloe onun kadehine vurdu hafifçe. Öyleyse, neden bu konuyla ilgili bir şey yapmıyorsun? Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Neden? Kelly elinde kadehiyle kalkıp, mutfağın diğer köşesine doğru yürüdü. Geçen haftaki hikâyeyi duymadın mı? Aşağılık patron ve çalışma masası olayını yani. Duymadım, ama neler olduğunu tahmin edebiliyorum. Adam muhtemelen sana asıldı ve... Beni gerçekten çok rahatsız etti. Sanırım asıl sorun, senin ona karşılık vermek istememendi, ama şimdiki patronundan hoşlandığını söyledin. Peki, o da senden hoşlandı mı? Kelly içini çekerek şarap kadehini göğsüne bastırdı. İlk karşılaştığımızda göğüslerime baktı, yani bu soruya olumlu yanıt verebilirim. Chloe onun yanına gitti. Bu durumda karar verilmiştir. Olmaz, dedi Kelly ve televizyon izlemekte olan çocuklara bakmak için koridora doğru yürüdü. Ve onlara bakıp, döndükten sonra da, O, uzun vadeli bir ilişki için doğru adam değil Chloe, dedi. Kim uzun vadeden söz etti ki? Chloe şarabından bir yudum aldı. Kısa ve tatlı bir ilişki olabilir. Kuralları sen koy, zamanlamayı sen ayarla. Sen aklını kaçırmışsın, diye homurdandı Kelly. Bu söylediğin şey bela demek ve benim o işe ihtiyacım var. Tam bu sırada kapıda bir anahtar sesi duyuldu. Cal ve Ben, Dan Dayı! Dan Dayı! diye bağırarak, kapıya koştular.

13 Chloe ayağa kalktı. Tamam, seni bu konuda zorlamayacağım ama böyle bir ilişkinin, yani yakışıklı bir erkeğin sana çok iyi geleceğine eminim, bunu bilmeni isterim, dedi yavaşça. Kelly bir şey söylemedi. Dan e seni eve bırakıp bırakmayacağını sorayım, diyen Chloe koridora doğru ilerledi. Otobüse binmekten kurtulmuş olursun böylece. Kelly başını sallayarak, kadehini tezgâha bıraktı ve çantasını aldı. Chloe haklı olabilirdi. Artık bazı şeyleri aşıp, hayatına kaldığı yerden devam etmesi gerekiyordu. En kötü, en zorlu günleri atlatmıştı nasıl olsa. Belki de böyle bir adam gerçekten kendisine iyi gelebilirdi. Jason Knight ile bir ilişki eğlenceli olabilirdi. Ama aradığı şey eğlence değildi ki. Şu anda eğlenceden çok daha önemli şeylere ihtiyacı vardı. Her şeyden önce bir işe doğru düzgün devam edip, para biriktirmeli ve bir ev satın almalıydı. Şu an önemli olan buydu. Biraz birikmiş parası vardı, üstünü tamamlayıp ev sorununu hallederse, epey rahatlayacaktı. Daha sonra hayatına istediği gibi devam ederdi. Çocuklar! diye seslenerek salona doğru yürüdü. Haydi, eşyalarınızı toplayın. Beş dakika içinde çıkıyoruz! ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KELLY bu akşam çıkmadan önce seni görebilir iniyim? Kelly önce kapalı olan ofis kapısına, sonra da saate baktı. Saat on altı otuzdu. Tüm hafta boyunca yaptığı gibi bugün de kibar bir şekilde iyi akşamlar dileyip, ofisten çıkabileceğini sanıyordu ve bu cuma akşamüstü son ihtiyacı olan şey buydu, çünkü hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok yorgundu. Tüm hafta boyunca Jason ın, Dale McGrath için yürüttüğü kampanya üzerinde çalışmışlardı. Patronu bu işe büyük önem veriyordu. Slâyt gösterisi, broşür ve reklâm hazırlıklarının mükemmel olması için ikisi de ellerinden geleni yapmışlardı. Kelly nin yorgun hissetmesinin bir diğer nedeni de, yeni patronundan hoşlanmamaya çalışmasıydı. Aralarında sadece profesyonel bir ilişki olmasını istiyordu, ama Jason ın yüzünde sürekli olarak, oğullarının cumartesi sabahları futbol oynamaya gidebilmek için takındıkları ifadenin aynısını görerek bunu yapması hiç de kolay olmuyordu. Yerinden kalktı, not defteriyle kalemini alıp, Jason ın odasının kapısını açtı ve göz temasından kaçınmaya çalışarak, masasının karşısındaki koltuğa oturdu. Jason oldukça ciddi görünüyordu. Kelly onun bu halinin çok daha çekici olduğunu düşünerek, Bir sorun mu var? dedi. Jason bir an onun yüzüne baktı, sonra da dizüstü bilgisayarını ona doğru döndürdü ve ekranda üzerinde birlikte çalıştıkları reklâm filmi oynamaya başladı. Bitince de, Nasıl? dedi.

14 Bence harika olmuş. Özellikle de grafikler, dedi Kelly. Bu şimdiye kadar gördüğü koşu ayakkabıları reklâmlarından oldukça farklıydı. Bu reklâm filminde, alışılagelmiş dağ başında ya da sokaklarda tek başına koşan bir atlet yerine, hızlı çekimler ve çok çekici renkli, canlı öğeler kullanılmıştı. İnsanda yerinden fırladığı gibi koşma isteği uyandırıyordu. Başını ekrandan kaldırıp ona baktı. Eğer bir sorun varsa bile ben göremiyorum. Jason yanıt vermeden bilgisayarı kendine çevirdi, bir kaç tuşa bastı, sonra ekranı yine ona döndürdü. Şimdi de ekranda, Manhattan gökdelenleri arasında çekilen klip oynamaya başlamıştı. Aşağıda çıkan bu grafikler nedir? Kelly şaşırdı. Araştırma Geliştirme bölümünden istediğimiz istatistikler. Bunların da dâhil edilmesini söylemiştin. Ben de yapım şirketine bu verileri videoya eklemenin bir yolunu bulmalarını söyledim. Jason gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. Bana danışmadan mı? Kelly yutkundu. Hatırlıyordu, o sırada Jason uluslararası bir konuşma yapıyordu ve bu işin biran önce bitirilmesini istediğini bildiği için, ona tekrar danışma ihtiyacı duymamıştı. İstediğinin bu olduğunu sanıyordum. Jason bilgisayarı kapatıp, yan tarafa itti ve arkasına yaslandı. Bu verileri broşür için istedim. Klipte sadece ürünün ruhu ve istek uyandırıcı nitelikleri olacaktı. Eğer bana sorma zahmetine girseydin, bunu bilirdin. Bir an durakladı. İnisiyatif kullanman hoş olabilir Kelly, ama burada çalışmaya başlayalı henüz bir hafta oldu ve sen şimdiden üst düzey bir yönetici gibi kararlar almaya başladın. Kelly bir süre kucağına koyduğu ellerine baktı. Özür dilerim. Bu kadarla bıraksa iyiydi, ama her nedense içinden geçenleri de eklemek istedi. Dürüst olmam gerekirse, senin bunu önemseyeceğini düşünmedim. Yani, aldırmayacağını sandım. Ne yani, sen şimdi bana işimi önemsemediğimi ve daha burada çalışmaya başlayalı beş gün olmuş geçici bir personelin arkamı toplaması gerektiğini mi söylüyorsun? Jason bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Önemsemeyeceğimi düşündün demek, dedi bıkkın bir tavırla. Nasıl olurda, neredeyse iki yıldır üstünde çalıştığım bir ürün, tam piyasaya çıkacağı sırada önemsemeyebilirim ki? Neyse ki Kelly bu soruya yanıt vermemeyi başardı. Bu adamın hiçbir şeyi önemsediğin yoktu ki. Onun için her şey büyük bir oyundan ibaretti. Tıpkı Ben ve Cal gibi, bu adam da her şeye eğlence, her şeye oyun gibi bakıyordu. Özür dilerim, dedi tekrar. Sorun bende. Bazen fazla bağımsız davranabiliyorum. Derin bir nefes aldı. Derhal Ace Production ile temasa geçip o bölümü çıkarmalarını söyleyeceğim. Hayır. Kalsın. İçgüdülerin doğru, ama bu benim projem ve son sözü ben söylerim. Ayrıca işimde coşkulu ve neşeli bir şekilde çalışmam, hafife aldığım anlamına da gelmez. Kelly başıyla onayladı. İşte bunu bilmiyordu, ama artık öğrenmişti. Jason dikkatle ona baktı. Bu konu açıklığa kavuştuğuna göre, artık sorun kalmadı.

15 Bu proje benim için gerçekten çok önemli. Bu projeye tıpkı bir annenin çocuğuna gösterdiği özen gibi, özen göstermek istiyorum. Sen öyle diyorsan... Bana inanmadığını biliyorum, ama bu yaratıcı anlamda yeni bir şeylerin doğuşu demek. Yıllar önce, kafamda bu fikir doğmuştu. Sporcuların daha hızlı koşmasını sağlayacak yeni dizayn bir spor ayakkabı fikri. O günden beri de bu fikri geliştirmeye uğraşıyorum. Artık ürünüm son halini aldı ve dünyaya açılmaya hazır. Ve ben de en iyi sonuca ulaşmayı bekliyorum. Umarım beklediğin sonucu alırsın. Jason başıyla onaylayarak, Kesinlikle. Bu ayakkabıların devrim yaratacağını biliyorum. Şimdi iş sadece dünyanın geri kalanını buna ikna etmeye kaldı, dedi ve ayağa kalktı. Onun ayağa kalktığını gören Kelly de gülümseyerek yerinden kalktı. Hepsi bu kadarsa, ben artık çıkayım. Bir içki içelim mi? Caddenin hemen köşesinde harika bir yer var. Kelly donakaldı. Sanmıyorum. Yanlış anlama, bu bir çıkma teklifi değil. Bu yalnızca yoğun ama verimli geçen bir haftayı kutlamak için. Yani tamamen profesyonelce. Kelly şüpheyle ona baktı. Aspire ekibi de orada zaten. Bu sıradan bir cuma akşam eğlencesi, hepsi o kadar. Kelly başını salladı. Üzgünüm, gelemem. Gelemez misin, gelmez misin? Gelemem, dedi Kelly gayet kararlı bir sesle. İş çıkışı başka bir yerde olmam gerekiyor. Onu biraz bekletemez misin? Yarım saat kadar. Kelly not defterini göğsüne bastırdı. Aslında bir değil iki kişi ve hayır, bekletemem. Bir an durakladı. Onlar oğullarım. Jason şaşkınlıkla ona baktı. Demek bir anneydi, ama bu önemli değildi. Sen evli misin? Çekici bir kadın gördüğünde, göğüsleri ve bacaklarından sonra hemen alyansı olup olmadığını kontrol ederdi. Bir haftadır birlikte çalışıyorlardı ve Kelly nin parmağında hiç yüzük görmemişti. Hayır, değilim. Jason için sorun yoktu, ama Kelly kendisiyle aynı fikirdeymiş gibi görünmüyordu. İş sonrası içki ve eğlence, benim için iyi bir fikir değil. İş yerinden biriyle çıkmama politikama aykırı, dedi Kelly. Jason kaşlarını çattı. Bu şirkette çalışanlarla çıkma yasağı yok ki. Senin olmayabilir, ama benim var. Jason gözlerini kırpıştırdı. Onu doğru mu duymuştu? Mantıklı bir cevap vermesi epey uzun sürdü. Bu bir randevu değil ki, sadece iş sonrası yapılan bir sosyalleşme etkinliği.

16 Kelly gözlerini kıstı. Sosyalleşme güzel bir şey tabii, ama ben bu akşam katı lamam ve seninle yalnız olarak içki içmeye de gitmem. Tatlı bir edayla gülümsedi. İyi hafta sonları Bay Knight. Ve odadan çıktı. Jason şaşkındı. Kadınlardan bu tür olumsuz yanıtlar almaya alışık değildi. Koltuğuna oturup, arkasına yaslandı. Kelly çıkmak istemediğini söylüyordu ama tüm hafta boyunca görmediğini sandığı sıralarda onun kendisine nasıl baktığını görmüştü. Zaten bu yüzden onu böyle rahatça davet etmişti. Demek her konuda doğrucu Davut olan asistanı, bu konuda yalan söylüyordu. İşte bu çok ilgi çekiciydi, çok baştan çıkarıcıydı. Jason bir kahkaha attı. Bayan Bradford bir sayı almıştı, ama henüz maçı kazanmamıştı. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM JaSON önündeki e-postaya birkaç saniye öfkeyle baktı. Ne bekliyordu ki? İşleri çekip çevirmek için yıllarını harcamış olsa bile, babasının şirketiyle oynayan bu zengin çocuğunu, insanlar bir türlü ciddiye almıyorlardı işte. Bu oyundaki kuralların tümü aleyhineydi. Sırf varlıklı bir ailede doğduğu ve ataları başarılı olduğu için, satacak dâhiyane fikirlere sahip bir işadamı olarak görülmek zorunda değildi. Kariyer sonlandıran bir kazadan sonra hayatını yeniden kurmaya çalıştığı için bile alkışlanmayacaktı. Sanki dünyadaki bütün insanlar belayı üstüne çektiğine karar vermişlerdi. Bu hükümle damgalanmıştı ve bunu unutmasına izin vermeyeceklerdi. Özellikle de Dale McGrath. Adamın ekibi, nazik bir ret yanıtı göndermiş ve gelecek haftaki Londra gezisinde Dale in programının, Jason Knight ı görmeye uygun olmadığını bildirmişlerdi. Tamam, ayakkabılarını tanıtacak başka iyi isimler de bulabilirdi ama aynı şey olmazdı. Dale McGrath bu gezegendeki en hızlı adamdı ve bu iş için biçilmiş kaftandandı. Herkesin bildiği gibi Dale McGrath en iyiydi ve Jason en iyiyi istiyordu. Daha azma razı olamazdı. Tam bu sırada kapı vuruldu. Jason, Kelly nin sert ve keskin vuruşunu tanımıştı. İçeri gelmesi için seslendi. Kelly çalışma masasına yaklaşıp, Duydun mu? dedi öfkeyle. Jason mini basket topunu potaya attı. Ofis basketbolünü giderek geliştiriyordu. Hiç değilse, bir konuda mükemmel olacaktı. Hayır, dedi. İkisi de halının üzerinde sekerek, karşı duvara çarpıp duran topa baktılar. Jason çok üzgünüm. Bu konuda ne kadar çok çalıştığını biliyorum. Kelly ile bir aydır birlikte çalışıyordu ve onun ilk kez böyle samimi, böyle içten konuştuğunu duymak Jason ı şaşırtmıştı ama belli etmedi. Aldırma, dedi ve cep telefonunu alıp tuşlarıyla oynamaya başladı. Kelly nin gözlerinde

17 acıma, şefkat gibi duygular görmek istemiyordu. Önem vermiyormuş gibi gözükmek daha iyiydi, ama bu kez umursamaz davranmakta pek başarılı olamıyordu. Jason günün geri kalanını yeni reklâm kampanyasındaki son güncellemeleri incelemek ve toplantıdan toplantıya koşturmakla geçirdi. Saat dört olduğunda da, içinden bir şeyleri yumruklama isteği geçmeye başlamıştı ve bu kesinlikle iyi bir ruh hali değildi. Bu tür adrenalin yükselmelerinin saçma sapan maço gösterilerine yol açtığını çok iyi biliyordu. En son sinirlenip kontrolünü kaybettiğinde, iki kişinin hayatım mahvetmişti. Jason bir alanda mağlup olunduğunda, bu korkunç histen kurtulmasının tek yolunun, başka bir alanda galip gelmek olduğuna inanırdı. Bu oyunlar için bile geçerli bir kuraldı. Damada yenildiğinde, beş taşta galip gelmeliydin. Acaba Kelly beş taş oynamayı biliyor muydu? Halının üstünde eğilip, biraz göz banyosu yapmasına izin verse ne hoş olurdu. Onun siyah dar eteğinin kalçalarının üstünde gerildiğini düşünmek bile içini titretmeye yetmişti. Belki de beş taş oynamaktan daha iyi şeyler de yapabilirlerdi. Belki de artık, bir odada her baş başa kaldıklarında aralarında oluşan elektriği görmezden gelmekten vazgeçme zamanı gelmişti. Evet, Kelly konusunda galip gelmek kendini iyi hissetmesini sağlayacaktı. Julie ye verdiği sözü hatırlıyordu tabii, ama olağandışı durumlarda, olağandışı çarelere başvurulabilirdi ve şu an içinde bulunduğu durum, gerçekten de olağandışıydı. Aptalca bir şeyler yapmaya kalkışmaması için, acilen biraz kafasını dağıtması ve rahatlaması gerekiyordu. Ancak bu tehlikeli bir oyundu ve geri tepme ihtimali yüksekti. Doğru stratejiler belirlemeli ve planlı hareket etmeliydi. Kelly öğleden sonra masasında çalışırken başını kaldırdığında, karşısında üç kadın gördü. Hey Kelly! Joey ye gidiyoruz, sen de gelir misin? dedi kadınlardan biri. Bu akşam çocuklara Chloe bakacaktı ve yengesi dışarı çıkıp biraz eğlenmesi için sürekli olarak Kelly i zorluyordu. Kelly kadınlara bakıp gülümsedi. Aslında bu gerçekten iyi olur. Bana iki saniye verin yeter, dedi ve Jason m odasına doğru yürüyüp, kapıdan başını uzattı. Ben çıkıyorum, Jason. Jason masasındaki evraklara gömülmüş çalışıyordu. Başını kaldırmadan eliyle hoşça kal işareti yaptı. Kelly içini çekerek kapıyı kapattı. Jason o ilk cuma akşamı teklifinden sonra bir daha çıkma teklif etmemişti ve bu iyiydi. Bu istediği şeydi, ama tabii ki hiçbir kadın çekiciliğinin kaybolmasını da istemezdi.

18 Derin bir iç geçirdi. İnsan çenesini tutmayı beceremezse, başına iyi bir şeyler de gelemezdi tabi. Her şeyi mahvetmekte üstüne yoktu ve Jason m kendisinden vazgeçmiş olmasına da şaşırmamalıydı. Kadınların ardından asansöre doğru yürürken, her an bu adamdan hoşlandığını itiraf edebileceği ve bunun çok tehlikeli olduğu konusunda kendini uyarıp duruyordu. Ona ilişkilerinin profesyonel düzeyde kalmasını istediğini söylemişti ve Jason da dediğini yapıyordu. İsteğine saygı göstermişti. Aslında sırf bu yüzden bile ondan hoşlanabilirdi. Kelly kadınlarla birlikte içeri girdiğinde Joey çok kalabalıktı ve Aspire dan bir sürü tanıdık yüz vardı. Muhasebeden kibar bir adam taburesinden kalkıp, yerini Kelly ye verdi. Kelly, adama gülümseyerek teşekkür etti. Diğer kadınlar da bardaki taburelere oturdular ve içlerinde en gençleri olan Chantelle içecekleri sipariş etti. Bir süre hep birlikte neşe içinde sohbet ettiler, popüler diziler hakkında konuştular. Kelly onları dinliyor, arada sırada da sohbete katılıyordu ve dakikalar geçtikçe omuzlarındaki yükün hafiflediğini, gevşediğini hissetmeye başladı. Bu akşam buraya gelmesi çok iyi olmuştu. Uzun zamandır hiç kendine vakit ayırmamıştı. Tam yeni başlayan bir TV şovu hakkında konuşuyorlardı ki, Kelly kadınlardan birinin gülümseyerek kapıya doğru baktığını fark etti ve kimin geldiğini görmek için başını çevirip baktı. Lanet olsun. Hemen bakışlarını başka yöne çevirdi ve arkadaşlarıyla ilgilenmeye başladı. Er ya da geç Jason ın buraya geleceğini tahmin etmeliydi. Chloe duysa çok memnun olurdu. Neyse ki bar kalabalıktı ve etrafta patronla zaman geçirmek isteyecek birçok Aspire çalışanı vardı. Yani, onunla konuşmasına bile gerek yoktu. Kızlarla sohbete devam eder, geldiğini fark etmemiş gibi yapabilirdi. Gerçi Jason bu kadar yakına gelmişken bunu yapması biraz zordu ama. Kadehini dudaklarına götürdü ve büyük bir yudum aldı. Burada değilim. Git konuşacak başka birini bul. Barın diğer tarafında çok daha ilginç insanlar var. Barda kokteyl içecek türde bir kız olmadığım sanıyordum, dedi Kelly nin tam omzunun üstünden boğuk bir ses. Kelly duymamış gibi yapmaya çalıştı, fakat Jason gelip yanındaki tabureye oturunca içinin ürperdiğini hissetti. Oh, evet, ben bir kokteyl

19 kızıyım, dedi umursamaz bir tavır takınmaya çalışarak. Kahvaltıda, öğle ve akşam yemeklerinde hep kokteyl içerim. Jason başını salladı. Demek masanın üstünden hiç kalkmayan o kahve fincanının içinde de bundan var. Kahretsin! Kelly nin içinden gülmek geliyordu. Şeftali, ananas ve votka. Çok canlandırıcı, dedi Jason bir kahkaha atarak. Tamam, haklısın. Kokteyllerden hoşlanırım, ama favori içeceğim olduğu söylenemez. Aslında ben sek içkileri tercih ederim, dedi Kelly hafifçe gülümseyerek. Örneğin... Kelly omuz silkti. İyi bir kırmızı şarap... Başını yana eğip bir an düşündü, ama sanırım en sevdiğim içki, sıcak bir yaz akşamında direkt şişeden içilen buz gibi bir bira. Jason onun boşalan kadehine baktı ve barmene işaret etti. Sana bir tane ısmarlayayım. Hayır. Kendi içkimi kendim öderim. Erkeklerden içki kabul etmemek de, erkeklerle çıkmama politikanın bir parçası mı? Kelly başıyla onayladı. İşten sonra benimle çıkmak istemiyorsun, ama başkalarıyla grup halinde çıkmaya karşı değilsin? Evet, dedi Kelly. Yani grup olursa sorun yok, diyen Jason barmene doğru dönerek, Herkese patrondan birer içki! diye seslendi. Ve kalabalık gruptan sevinçli alkışlar yükseldi. Kelly bu kez bira sipariş etti ve bir süre yanındaki kızlarla konuştu. Barmen içkileri getirdikten sonra da Jason la ilgilenmemeye çalışarak birasını yudumladı. Jason ın keyfi yerinde gibiydi. Etrafına bir sürü insan toplanmıştı ve hep birlikte sohbet ediyorlardı. Kısa süre içinde gruptan şen kahkahalar yükselmeye başlamıştı. Kelly ilgilenmemeye çalışa da, onun bu neşeli haline bir anlam veremedi. Neden bu akşam bu kadar neşeliydi? Üzülmemiş miydi? Bu projeyi çok önemsiyormuş gibiydi. Yoksa öyle değil miydi? Tam bu sırada gruptan biri McGrath anlaşmasını sordu ve Jason sorun edecek bir şey olmadığını söyleyerek, konuyu geçiştirdi. Kelly kızmaya başlamıştı. Bu proje üzerinde gerçekten çok çalışmış ve duygusal olarak da işin içine girmişti. Çünkü bu ayakkabıların iyi olduğuna yürekten inanıyordu. Tabi Jason Knight a ve onun bu konudaki tutkusuna da inanmıştı. Ama şu an Jason sanki hiç aldırmıyormuş gibi eğleniyor, kahkahalar atıyor, insanlarla şakalaşıyordu.

20 Demek onun için bu proje o kadar da önemli değildi. Demek Jason aslında böyle biriydi. Ve Kelly nin böyle bir adama ihtiyacı yoktu. Tim den yeteri kadar çekmişti ve ne hayatında ne de çevresinde sorumsuz, duyarsız, umarsız bir erkek daha istemiyordu. Jason m bu halleri, Kelly yi gerçekten çok sinirlendirmişti. Birden burada daha fazla kalmak istemediğine karar vererek, birasını hızla bitirdi, bardağı neredeyse çarparcasına tezgâha bıraktı ve arkadaşlarına bir el işaretiyle veda edip, taburesinden kalktığı gibi, hızla bardan ayrıldı. Jason telaşla bardan çıkıp, hızla etrafına bakındı ve koşar adımlarla yolun aşağılarına doğru yürüyen asistanını gördü. Kelly! diye bağırarak ona doğru koşmaya başladı. Hey Kelly, bekle! Kelly adımlarını daha da hızlandırdı. Ama Jason m bacakları daha uzun, daha hızlıydı ve ona yetişmesi çok sürmedi. Bir şey mi oldu? diye sordu onu durdurarak. Farkında olmadan seni kızdıracak bir şey mi yaptım? Hayır, sadece artık oğullarımın yanma dönmem gerekiyor. İzin verirsen hemen gitmeliyim yoksa metroyu kaçıracağım. Yani, böyle aniden çıkıp gitmenin tek sebebi metroya yetişmek mi? Kesinlikle. Ama az önce metro istasyonunun önünden geçtin. Kelly derin bir iç geçirdi. Pekâlâ. Sana kızdım ve bu yüzden öyle aceleyle çıktım. O ayakkabıların senin için önemli olduğunu sanıyordum, ama sen hiç umurunda değilmiş gibi davranıyorsun. Jason m gözlerinde aniden öfke pırıltıları belirdi. Suya düşen benim projem, benim hayallerim. Beni bu konuda yargılama hakkını sana kim verdi? Hem sen neden bu kadar önemsiyorsun ki? Kelly ellerini beline koyup, Lanet olsun! Çünkü sen önemsememi istedin! diye bağırdı. Bu sözler Jason ın, suratının ortasına bir tokat yemiş gibi irkilmesine neden oldu. Şimdiye kadar hiç kimse kendisini bu şekilde önemse-memişti. Önemsediği şeylerin, başkaları tarafından önemsemesine alışık değildi ve bu çok tehlikeliydi. Hemen bir şeyler yapmalıydı. Hemen Kelly nin kendisini önemsememesini sağlayacak bir şeyler yapmalıydı. Düşünecek zamanı yoktu ve içinden ne geliyorsa onu yaptı. Kelly nin öfkeyle ışıldayan gözlerine, dolgun dudaklarına baktı ve sonra da onu kollarının arasına alıp, öptü. Kelly kaskatı kesilmişti, hiç kımıldamıyordu. Jason o kadar şaşkındı ki, hayatında ilk kez geri adım atıp, öptüğü için bir kadından özür dilemenin eşiğine gelmişti.

21 Evet, bunu yapacaktı, ondan özür dileyecekti. Tabi Kelly kendisini öpmeye başlamasaydı. BEŞİNCİ BÖLÜM Kelly: nin içinden bir ses, biraz onuru varsa derhal kendini geri çekmesini ve hemen buradan uzaklaşmasını haykırıyordu. Ama Kelly iç sesine kulak vermek yerine, kollarını Jason ın boynuna doladı ve onu kendine doğru çekti. Tanrım! Bunun ne kadar güzel bir his olduğunu unutmuştu. Bir öpücüğün bu kadar saf, bu kadar kolay, bu kadar muhteşem olabileceğini nasıl da unutmuştu. Böyle öpüşmeyeli on yıldan fazla olmuştu herhalde. Evli olduğu süre içinde öpüşmek önce tutkulu ve harika bir şey olmaktan çıkıp, sıradan bir eyleme dönüşmüş, sonra giderek seyrekleşmiş, nihayetinde de Tim kendisini hiç öpmez olmuştu. Tabi o zamanlar Tim in kendisine dokunmak istememesinin gerçek nedenini bilmiyor, kocasının kanser teşhisi konan karısına karşı cinsel bir çekim hissetmediği için böyle davrandığını düşünüyordu. Şu an yaşadığı öpüşme ise mükemmeldi. Ama bu muhteşem öpüşmeyi patronuyla yapmıştı ve Jason ın verdiği tepkiye de çok şaşırmıştı. Çünkü onun öpüşüne karşılık verdiğinde, Jason bir süre durup, öylece kalakalmıştı. Demek ki, karşılık vereceğini hiç beklemiyordu. Aslında bu çok tuhaftı çünkü bunu başlatan oydu. Tüm akşam boyunca sanki bunu yapmayı planlıyormuş gibi davranmıştı. Neyse ki şaşkınlığı fazla uzun sürmemişti de aralarındaki alevin nasıl biranda tutuşabileceğim göstermeyi başarmıştı. Sonrasında da o saf öpüşmeleri, çok daha ilkel, çok daha vahşi, çok daha ateşli bir hal almıştı. Ve böyle devam ederlerse, tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaları işten bile değildi. Jason bir an geri çekildi ve Evin ne tarafta? diye sordu boğuk bir fısıltıyla. Kelly, Jason ın başladıkları şeyi sonlandırmayı düşünmesinin doğal olduğunun farkındaydı, çünkü bu yaptıkları, bir ilk randevu öpüşmesinin çok ötesindeydi bir şeydi. Zaten onların ki bir randevu da değildi. Aniden öpüşmeleri Kelly için tüm tılsımını yitirdi ve bu muhteşem olay gözünde birden soğuk, çirkin, sevimsiz bir şeye dönüştü. Bu adamı evine götüremezdi. Buna imkân yoktu. Jason ın aklından neler geçtiği belliydi. Kelly hemen kollarını onun boynundan çekti ve geriye doğru birkaç adım atarak ondan uzaklaştı. Bunu yapmayacağız. Jason biraz şaşırmış gibi görünüyordu. Bunun kötü bir fikir olduğunu sana söylemiştim, dedi Kelly. Prensiplerime aykırı ve aslına bakarsan, sana da aykırı olmalı.

22 Ne dediğini hatırlıyorum, diye karşılık verdi Jason. Ama bu gömleğimi parçalamanın eşiğine gelmenden çok önceydi. Ben prensiplerini yeniden gözden geçirirsin diye düşünmüştüm. Az önce kendini kaptırdığı o büyülü halden kurtulan Kelly nin beyni yeniden çalışmaya başlamıştı. Kaybettiğin McGrath anlaşmasının teselli ödülü ben olmayacağım, dedi öfkeyle. Benimle yapacağın ateşli ve öfkeli seks, senin sorunlarını çözmez. Jason ın yüzünde bir an için hüzünlü, adeta ondan yardım bekleyen bir ifade belirdi, ama hemen kayboldu. Bilemiyorum. dedi o her zamanki kasıntı tavrıyla. Onun normal haline dönmesi Kelly yi rahatlamış, gerçek Jason Knight m nasıl biri olduğunu anımsamasına yardımcı olmuştu. Senin için her şey sadece bir oyun, öyle değil mi? dedi başını sallayarak. Ne olacaktı? Hanene yazılan bir puan daha mı kazanacaktın? Etkileyici karyola başına bir çentik daha mı atacaktın? Karyolam gerçekten de çok etkileyicidir, dedi Jason alaycı bir tavırla. Kelly ona aldırmamaya çalıştı. Tam düşündüğü gibi davranıyordu. Evet, eminim öyledir ama bilmen gerekir ki, bazılarımızın hayatla oyun oynamak gibi bir lüksü yok. Senin şık takım elbiselerin, son model otomobilin, zengin bir ailen var ve hiçbir şey sana zarar veremez. Ama her şeye rağmen... Kelly dudağının titrediğini hissederek, kontrolünü sağlamak için bir anlığına durakladı, bazen senin bile hayatı ciddiye almanı gerektirecek şeyler olabilir. Çok ciddi şeyler. JasonTn yüzünde son derece ciddi bir ifade belirdi. Tıpkı videoyu göstermek için odasına çağırdığı zamanki gibi. Kelly bacaklarının titremeye başladığını hissettiyse de, hemen gücünü toplayıp, onun gözlerinin içine bakmayı sürdürdü. Ailemin parası olduğu için, benim başıma kötü bir şey gelmeyeceğini söylüyorsun, öyle mi? dedi Jason buz gibi soğuk bir ses tonuyla. Aslında Kelly böyle demek istememişti. Açıklamaya çalıştı. Çok daha iyi şeyler yapabilecekken, sahip olduğun para yüzünden zamanının çoğunu boşa harcıyorsun. Oysa bizler gibi az paran olsa, böyle bir şansın olmadığını bilirsin. JasonTn bakışları giderek sertleşiyordu.. Kelly, titrememek için elinden geleni yapıyordu. Öyleyse, neden babamın parası, benim her şeyi berbat etmemi engelleyemedi? Neden babamın parası, kardeşimin tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasını engelleyemedi? Bana buların neden olduğunu söyleyebilir misin, Kelly? Kelly güçlükle yutkundu. Geçmişte bu konu hakkında bir şeyler duymuştu, ama o sıkıntılı dönemlerinde ünlülerin hayatlarıyla ilgili okuduğu ve duyduğu her şeyi unutmuştu. Yine de, bir şeyleri anımsıyordu. Gazeteler o kazanın

23 senin suçun olduğu yazmışlardı. Kardeşini sakat bırakan kazaya senin neden olduğunu yazmışlardı, dedi ve demesiyle de pişman olması bir oldu. Jason ın yüzü bir anda bembeyaz oldu. Haklısın, seninle ateşli ve öfkeli seks yapmak, gerçekten kötü bir fikirmiş. Daha doğrusu seninle her türlü seks, kötü bir fikirmiş. Sonra da arkasını döndü ve bara doğru yürüdü. Kelly genellikle yaptıklarından pişmanlık duyan ve sık sık vicdan azabı çeken biri değildi, ama bu hafta sonu çektiği vicdan azabı gerçekten çok korkunçtu. Pazartesi sabahı olduğunda, kendini bitkin ve berbat hissediyordu. İstediği son şey JasonTa karşılaşmaktı, ama yine de binada henüz kimse yokken, onun görebilme umuduyla erkenden işe gitti. İş yerine girerken çok gergindi. Aceleyle asansörü düğmesine üst üste bir kaç kez basarak çağırdı ve yukarı çıkana kadar da ayağını, neredeyse tepinircesine yere vurup durdu. Nihayet patronunun odasının önüne gelmişti. Bir süre kapının önünde durup, küçük basket topunun yerde sekerken çıkardığı sesleri dinledi. Sonra üstünü düzeltti, derin bir nefes aldı ve kapıya vurdu. Gel, dedi soğuk ve ifadesiz bir ses. Acaba kimin geldiğini biliyor muydu? Kelly kapıyı açıp başın içeri uzattı. Uygun bir zaman mı? Değilse daha uygun bir zamanda gelebilirim. Seni rahatsız etmek istemem, yani istersen daha sonra... Jason alaycı bir kahkahayla onun sözünü kesti. Beni rahatsız etmek istemiyorsun öyle mi? Jason kuşkucu bir tavırdaydı ve bu hiç iyi değildi. Kelly tüm hafta sonu boyunca patronunun yeniden, kendisini çıldırtan o eski kaygısız haline dönmüş olmasını ümit etmişti. Ama onun şu anki haline baktığında, ne yazık ki dualarının kabul olmadığını görüyordu. İçeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Ağzını açar gibi oldu, ama bir şey söyleyemedi. Jason tek kaşını kaldırmış, dikkatle karşısındaki kadına bakıyordu. Kelly yutkundu ve Özür dilerim, dedi boğuk bir sesle. Cuma akşamı söylediklerim için. Haddimi aştım. Jason hiç kıpırdamadan ona bakmayı sürdürüyordu. Sana o aptal dedikodulardan söz etmemem gerekirdi. Aslında o konu hakkında doğru dürüst hiçbir şey bilmiyorum. Görünüşe göre, bilinmesi gerekenleri biliyorsun, dedi Jason ve kol-tuğunu yerden tavana kadar uzayan pencereye doğru çevirdi. Haklısın. Kardeşimin tekerlekli sandalyeye mahkûm olması benim suçum. Kelly ne diyeceğini bilemedi. Gerçekleri en sert ve an acımasız biçimde söyleme konusunda çok tecrübeliydi, ama başkalarından duymaya alışık değildi. Şaşırmıştı. Ne yapacağını bilemedi. Acaba kendisi böyle konuştuğunda, insanlar da onun şu an hissettiklerini mi hissediyorlardı? İçinden bu konuşmayı sürdürmemek ve

24 hemen odadan kaçıp itmek geliyordu, ama yapmadı, yapamazdı. Bir korkak değildi. Kanserden bile korkmamıştı. Bunun da üstesinden gelebilirdi. Yavaşça kitaplığa doğru yürüyüp, raflardan birinin üstünde duran Jason ve kardeşinin birlikte çekilmiş fotoğraflarına baktı. Jason yanında iki erkekle birlikte, tekerlekli sandalyede oturan kardeşinin arkasında ayakta duruyordu. Kardeşinin yüz hatları Jason dan farklıydı ve saçları da açık sarıydı, ama bakışlarının ardında yatan kararlı ifadeden kardeş olduklarını anlamak mümkündü. Kardeşinin boynunda bir madalya vardı. Bu madalyayı nerede kazandı? diye sordu Kelly yavaşça. Jason onun neden bahsettiğinden emin olmak için koltuğunu çevirip, ona baktı. Yüzmede. Senin gibi o da sporcu demek. Benim gibi değil, diye homurdandı Jason. Brad in madalyalan var, benim ise yok. Üstelik o, bu madalyaları bacaklarını kullanmadan kazanıyor. Bir süre gözlerini dikip, öylece baktı. Haydi söyle. Ne kadar kaba ve merhametsiz biri olduğumu söyle. Böyle aptalca konuştuğum için, koca bir çocuk olduğumu söyle. Kelly yutkundu. Onun sesindeki hüznü fark etmişti. Kardeşler arası rekabet hakkında epey çok şey biliyordu. Çocukluğu ve gençliği, iki inatçı erkek kardeşin rekabetleriyle uğraşarak geçmişti. Ancak Jason ın gözlerindeki bu boş ifade, rekabetten çok daha başka şeyler söylüyor gibiydi. Çocuk olduğunu ya da aptalca konuştuğunu düşünmüyorum. Üzgün ve kızgın olduğunu biliyorum, ama bir çocuk gibi davrandığını asla düşünmüyorum. Jason ın yüz hatları yumuşadı. Gerçekten mi? Kelly zoraki bir kahkaha attı. Yalan söylediğimi gördün mü hiç? Jason ın yüzünde işlemediği bir suç yüzünden cezalandırılan ve sonunda suçsuz olduğu anlaşılan bir çocuğun ifadesi belinnişti. Onun bu halini gören Kelly nin yüreği sızladı, ama hemen bu duygusuna karşı koymaya çalıştı. Onun kendisine oğullarını hatırlatmasını istemiyordu. Patronunu çekici bulması yeterince kötüyken, bir de ona karşı çocuklarına duyduğu koruma içgüdüsü gibi duygular geliştirmeye hiç niyeti yoktu. Senden tekrar özür dilerim, dedi ona doğru yürüyerek. Sonra dönüp bir kez daha fotoğrafa baktı. Madem seni bu kadar rahatsız ediyor, niye sürekli gözünün önünde tutuyorsun? Jason m yüzü asıldı, dudakları düz bir çizgi halini aldı. Hatırlamak için. Neyi hatırlamak için? Jason onun gözlerinin içine baktı. Ve bu bakış Kelly de bir şok etkisi yarattı. Sanki ilk kez şu an gerçek Jason ı görüyor gibiydi. Daima ileri gitmem, kendimi kanıtlamam ve kıskançlık hissetmem gerektiğini. Ve kendini cezalandırmak istediğini.

25 Kelly bu düşüncesini ona söylemedi. Şimdi anlıyordu. O ayakkabıların, onun için neden o kadar önemli olduğunu. Başarısızlığa neden katlanamadığını. Neden o gece kendini dışarı atıp hiçbir sorunu yokmuş gibi davrandığını. Neden kendisini o şekilde öptüğünü. Bir kutu bulup masamdaki eşyalarımı toplamalıyım. Jason yerinden fırladı. Bunu yapma. Kelly şaşırdı. Ama ben... Ama sen... Cuma günü benim de sana bir aziz gibi davranmadığım söylenemez. Genellikle kadınları zorlamam. Kelly nin omuzları çöktü. Zorlamadın. Bu doğru değil. Bir an durakladı. Ben de senin kadar işin içindeydim. Jason m gözlerinde bir sevinç ışıltısı belirdi. Ancak bu tekrarlamamızın doğru olacağı anlamına gelmiyor, diye ekledi Kelly aceleyle. Jason hüzünlü bir ifadeyle, İtiraf etmeliyim ki, bu konuda haklısı, dedi. Kelly rahatlamıştı. Bu iyiye işaretti. Onunla aynı fikirdeydiler. Memnun olmalıydı. Memnun muydu? Evet, evet memnundu. Anlaştık, öyleyse, dedi dikkatle onun tepkisini inceleyerek. Sanırım anlaştık. Kelly farkına varmadan tuttuğu soluğunu bıraktı. Şimdi ne yapıyoruz? Yeniden başlıyoruz. Mercury yi tanıtmaya can atacak bir sürü sporcu var. Derhal işe koyulup, içlerinden birini reklâm yüzümüz olmaya ikna etmeliyiz. Kelly gülümsedi. Jason elini uzattı. El sıkıştılar. Baştan başlıyorlardı. En baştan. Yepyeni, taptaze bir başlangıç yapacaklardı. Birkaç saniye boyunca hiç kımıldamadan öylece kaldılar. Yaptıkları anlaşmayı pekiştiriyor gibiydiler, ama bunun altında duygusal bir şeylerin yattığını da kimse inkâr edemezdi. Kelly nin nabzı hızlanmaya, sinir uçları hassaslaşmaya başlamıştı. Hemen elini geri çekti ve ona bakmaya cesaret edemeden arkasını dönüp odadan çıktı. Aptallaşmasının bir anlamı yoktu. Bu sadece bir el sıkışmaydı, o kadar. Abartacak bir şey yoktu. Odasına girdi, masasının etrafından dolanıp koltuğuna oturdu ve gözlerini ekrana dikti. Bunu yapabilirlerdi, öyle değil mi? Seksi karıştırmadan birlikte çalışabilirlerdi, değil mi? Yapamazlar mıydı? Sonraki iki ay boyunca, seksten uzak durmayı başarmışlardı.

26 Aslında Kelly hep içten içe kaynayıp duruyordu, ama bu tıpkı dişçiye gitmeyi sürekli ertelediği tatsız bir diş ağrısı gibiydi ve artık bu duruma alışmaya başladığını sanıyordu. Jason ise işyerinden hiç kimseyle çıkmıyordu, ama başka kızlarla çıkıyordu. Kelly nin masasındaki not defterinde bir liste vardı. Kızların isim listesi. Yeni biri aradığında telefondan neşeli ve umutlu bir ses geliyordu, ama bir süre sonra sesler gergin ve sinirli çıkmaya başlıyor, bazıları da göz-yaşları içinde konuşuyorlardı. Birkaç tanesi de JasonTn odasında olmadığını ya da meşgul olduğunu söylediği için, Kclly ye bağırmışlardı. Kelly elbette bu kızlara yalan söylemiyordu ve Jason meşgul değilse, arayanları hemen ona bağlıyordu. Bu kesinlikle iş tanımında bulunan bir görev değildi. Jason kızlarıyla kendisi uğraşmalıydı. Bir sabah Jason telefon ederek Kelly i odasına çağırdı ve Yeni gelişmeler var mı? diye sordu. Kelly başıyla onaylayarak not defterine baktı. Evet, üç koşucu numune ayakkabılardan aldılar. Emerson şu anda yurtdışında, ama diğer ikisi bu hafta deneyip bize kararlarını bildirecekler. Güzel. Mümkün olduğunca çabuk kontrat imzalamak istiyorum. Artık bize uygun bir yüz bulmamız gerekiyor. dedi Jason düşünceli bir tavırla. Ne oldu? diye sordu Kelly. Jason omuz silkti. Hiçbir şey. Bulduğumuz bu üç sporcudan memnun değil misin? İstersen, aramaya devam edelim. Jason başını salladı. Hayır. Bunlar iyi, dedi ve sonra da pazarlama bölümü ve anlaştıkları reklâm şirketiyle görüştüğü konuları anlatmaya başladı. Kelly onun söylediklerinin çoğunu not aldı ve konuşmaları bitince de masasına dönmek üzere ayağa kalktı. Gelecek pazar şirket pikniğine geliyorsun değil mi? dedi Jason. Oğullarını da getir, orada oynayacakları bir sürü çocuk olacak. Kelly dönüp şaşkın bir halde ona baktı. Bu çılgınlık. Burası Londra. Los Angeles değil. Böyle bir organizasyona katılmak demek, gelip seninle uğraşmaları için tüm meraklı magazin gazetecilerine davetiye sunmak demektir, bunu bilmiyor musun? Jason koltuğunda arkasına yaslanıp ellerini başının arkasında kenetledi. The Knight Corparation bir aile şirketidir ve her yıl yapılan bu piknik, geleneksel aile değerlerini korumanın önemli bir parçasıdır. Geleceksin, değil mi? Bu kadar önemliyse gelirim elbette, diyen Kelly nin aklına birden bir şey geldi ve elini cebine sokup karıştırdı. Bunu bana temizlikçi kadınlardan biri

27 verdi. Senin masanın altında bulmuş, dedi ve cebinden çıkardığı altın halka küpeyi, onun masasının üstüne bıraktı. Jason şaşkınlıkla küpeye baktı. Aslında Kelly de şaşkındı, son birkaç hafta içinde bir kadının Jason ın odasında böylesine kayda değer bir zaman geçirdiğinden habersizdi. Jason küpeyi eline alıp inceledi. Kelly bilmiş bir edayla, Tabii, bu küpenin kime ait olduğunu bilmiyorsun, değil mi? dedi. Jason bir süre yanıt vermedi. Sonra göz kenarlan yavaşça kırıştı. Seçenekleri iki adaya kadar indirebileceğimi söylesem, yardımı olur mu acaba? Bu adam dalgasını mı geçiyordu. Kelly birden sinirlendiğini hissetti. Hayır, dedi kızgın bir sesle. Ve işin aslını söylemem gerekirse, bu konu beni kesinlikle alakadar etmez. Ben işten çıkıp eve gittikten sonra senin burada ne yaptığın, sadece seni ilgilendirir. Bir oda dolusu kızı buraya toplaşan bile, umurumda olmaz. JasonTn yüzünde haylaz bir gülüş belirdiğini görünce de öfkeyle devam etti. Ha, aklıma gelmişken, Amber yine aradı. İşte yüzünde yine o kaypak ifade vardı. Demek Amber de artık tarih olmuştu. Bana öyle bakıp durma lütfen. O masum, acınası ifadeni takınıp durma. Bu işi kendin hallet ve o zavallı kadına bittiğini kendin söyle. Aslına bakarsan söyledim. Tanrı aşkına, bu kadınlara ne yapıyorsun sen? Neden senden bir türlü ayrılamıyorlar? Jason tam ağzını açmıştı ki onu susturdu. Her neyse, bilmek istemiyorum. Kelly gerçekten de bilmek istemiyordu. Elbette seks, ilişkiler için çok önemliydi, ama düzgün, sağlam bir ilişki için sadece seks yeterli değildi. Başlangıçta TimTc aralarında nasıl müthiş bir çekim ve nasıl da harika bir seks vardı, ama geldikleri nokta ortadaydı işte. Artık ruh eşi kavramına da inanmıyordu. Önemli olan hayatı paylaşabilecek, aynı şeylerden zevk alabilecek iyi bir eş bulabilmekti. Tabii, eşlerin arasında güzel bir çekim, iyi bir seks de olursa çok daha iyi olurdu. Kelly, asla JasonTn listesindeki o aptal kadınlar gibi davranmaya-caktı. Fani bir adamda tanrı görenlerden, ona gereğinden fazla değer verenlerden olmayacaktı asla. Bir daha asla oyuna gelmeyecekti. Kendisinin ve oğullarının mutluluğu buna bağlıydı. -ALTINCI BÖLÜM - PAZAR günü Kelly çocuklarının ellerini sıkıca kavramış bir halde, omzunda ağır bir çantayla Greemvich Parkına geldi. Her adımda sırtındaki çanta daha da ağırlaşıyordu, ama gidecekleri yere varana dek, Cal ve Ben in ellerini bırakmamaya kararlıydı. Nereye koşacakları belli olmazdı ve bu park çok büyük bir yerdi.

28 İçini çekerek başını kaldırdı ve gökyüzünde giderek yükselen parlak güneşe baktı. Hava tahmini konusunda yetenekli olmadığı ortaya çıkmıştı. Hava Los Angeles taki kadar berrak ve sıcaktı. Aspire çalışanlarının bulunduğu alana yaklaştıklarında, kalabalığın içinde gözleriyle Jason ı aramamak için kendine mani olmaya çalıştı. Fakat olamadı. Neyse ki, önemli değildi. Jason henüz gelmemişti. Ekose bir örtüyü çimlerin üstüne serdi, oturup ellerini yere dayadı ve bacaklarını öne doğru uzatıp, başka kimlerin geldiğini anlamak için etrafına bakındı. Parktaki hafif esinti omuzlarına dökülen saçlarını dalgalandırıyor, yüzüne vuran güneş ışınları içini ısıtıyordu. Ne var ki, bu keyif anları çimenlerde oynayan oğullarının üstüne atlamasıyla pek uzun sürmedi. Yüzmeye gidebilir miyiz, anne? Gidebilir miyiz? Gidebilir miyiz? Lütfen? Belki yemekten sonra, dedi Kelly, muhasebe bölümünden Sara ile kocasının dört çocuklarıyla birlikte oturdukları yeri işaret ederek. Bakın, şurada sizin yaşıtınız çocuklar var. Neden gidip biraz onlarla oynamıyorsunuz? Cal dudak büktü. Onlar kız! Kelly gülümsedi. Ama o kızların çantalarında bir futbol topu var. Yoksa hâlâ onlarla oynamayı düşünmüyor musunuz? Oğlanlar birbirlerine baktılar. Sanırım, gidip onlara o topla düzgün bir şekilde nasıl oynanacağını gösterebiliriz, dedi Cal. Kelly gülerek ayağa kalktı. Haydi, yanlarına gidip merhaba diyelim. Oğlanlar annelerini önce birkaç adım geriden takip ettiler, fakat sonra Sarah nın onları görüp eliyle işaret ederek çağırmasıyla birlikte koşmaya başladılar. Bir dakika içinde altı çocuk birden top oynamak için kazak ve ceketlerden kale direkleri hazırlıyorlardı. Kelly bir süre onları izledi, sonra da Sarah nın davetini kabul ederek onun yanına oturdu ve sohbete başladılar. Bu pikniğin özelliği nedir? dedi Kelly, gözlerini futbol oynamaya başlayan çocuklardan ayınnadan. Burada sadece güneşlenip yüzümüzü mü yakacağız? Sarah güldü. Bunu da yapabilirsin tabi, ama bu pikniğin asıl amacı sportif bir eğlence olmasıdır. Jason oyunlar, yarışlar düzenlemeye bayılır ve farklı departmanları birbirleriyle yarıştırma konusunda uzmandır. Kelly bir şey söylemedi. Uzmandı tabii. Öğleden sonranın en önemli etkinliği, yıllık rounders turnuvası. Beysbola benzer bir oyun. Geçen yıl üretim ve dizayn bölümü kazandı. Bu yıl da zaferlerini sürdürmeye ve kupayı kaptırmamaya kararlılar. Kelly gözlerini kapattı. Oh, Sarah, lütfen bana bunun gerçek bir kupa olduğunu söyleme.

29 Sarah güldü. Elbette gerçek bir kupa. Bütün erkekler bundan bahsediyorlar. Kazananlar on iki ay boyunca böbürlenerek gezerler. Göreceksin, öğlen yemeğinden önce ısınma egzersizlerine başlayacaklardır. Hepsi kazanmak istiyorlar. Sarah haklıydı. Daha on dakika geçmemişti ki, üzerlerinde Aspire tişörtleriyle bir grup erkek çimenliğin diğer tarafında ısınma egzersizlerine başlamışlardı bile. Kelly uzun zamandır hiçbir şey yapmadan oturmanın verdiği huzurla, bir süre onları izledi. Sarah ın kocası çocuk futbolunu idare ediyordu. Bu yüzden de Kelly nin sürekli çocuklarına göz kulak olmasına gerek yoktu. Mutlu bir halde etrafa bakınırken, birden rounders oyuncularının arasında Jason ı fark etti ve kalp atışları anında hızlandı. Jason ın üzerinde rengi atmış bir kot ve beyaz tişört vardı. İnanılmaz derecede yakışıklı ve seksi görünüyordu. Bu spor kıyafet ona çok yakışmıştı. Bu adamın gerçekten çok çekici, çok muhteşem bir havası vardı. Kelly ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Ellerini kollarını nereye koyacağını şaşırmıştı. Tuhaf bir pozisyondan oturduğunu fark ederek rahatsız oldu. Sanki Jason m o tarafa bakmasını, kendisini görmesini, gülerek yanına gelip oturmasını bekler gibi oturuyordu. Elbette böyle bir şeyin olacağı yoktu. Tamam, birlikte çalışıyorlardı fakat bu bir şey ifade etmezdi ki. Bugün burada Jason m birlikte zaman geçirmek isteyeceği bir sürü insan vardı. Sonraki yarım saat boyunca Jason, aniden rounders a karşı şiddetli bir ilgi duymaya başlayan genç ve güzel kızlara sopanın nasıl tutulacağını öğretti ve yaptığı bu işin her saniyesinden büyük keyif aldığı açıkça belliydi. Kelly nin ise o huzurlu halinden eser kalmamıştı. Ayağa kalktı ve piknik sepetindekileri çıkarmak üzere kendi örtüsüne doğru yürüdü. Sarah nın kocasının koşturup durduğu oğlanlar, birazdan acıkırlardı. Sepetteki yiyecekleri çıkarıp, örtünün üstüne yerleştirdikten sonra çocuklarını çağırdı. Çocukların ikisi de koşarak geldiler ve birer paket cips alıp tekrar oyunlarına döndüler. Normal bir günde olsalar, Kelly oğlanları oturtur ve en azından bir sandviç yemelerini sağlardı, fakat bugün o kadar eğleniyorlardı ki, onları oyunlarından alıkoymaya içi elvermiyordu. İçini çekerek bir paket cips alıp açtı ve tam birkaç tanesini ağzına atmıştı ki, yanından gelen bir sesle irkildi. Bir tane alabilir miyim? Kelly ağzındakileri çiğnemeye ara verip başını kaldırdı ve Jason ı gördü. Ağzı dolu olduğu için de başını sallayarak onayladı.

30 Jason rahat bir tavırla örtünün üzerine oturup soğanlı peynirli cips paketini aldı ve yemeğe başladı. Rounders çalışmaları bitti mi? diye sordu Kelly lakayt bir şekilde. Büyük bir fan kulübün varmış. Onları bırakmana üzülmüşlerdir. İşte yine söylediklerinden pişman olmuştu. Neden böyle bir şey söyleme gereği duymuştu ki? Neden? Şimdi onunla ilgilendiğini, onu izlediğini düşünecekti, oysa bunu bilmemesi gerekiyordu. Jason gülümsedi. Kendimi daha sonraya saklıyorum. Kelly doğrulup boynunu ovuşturdu. Senin çimenlere sermek için bir örtün yok mu? Jason bir kahkaha attı. Unuttum. Zaten paylaşmak daha güzel. Kelly altlarındaki küçük örtüye baktı. Şayet ona bu kadar yakın oturacağını bilse, yirmi kat büyük bir örtü getirirdi. Kusura bakma, sana ikram edecek fazla yiyeceğim yok, dedi Kelly örtünün üstündeki sandviç ve meyveleri işaret ederek. Jason arkasına doğru uzanıp az öteye bıraktığı kendi piknik sepetini yanına çekti. Örtümü unuttum dedim, piknik sepetimi değil. Başını kaldırıp ona baktı. Sen benimle örtünü paylaşıyorsun, ben de seninle yemeğimi paylaşmak isterim. Kelly karşı çıkmak için tam ağzını açıyordu ki, Jason ekledi. Sepetimde seveceğin şeyler olduğuna eminim. Annem her yıl bana şirket pikniği için böyle bir sepet yollar. Bu Kelly nin hoşuna gitti. JasonTn kapağını açtığında sepetin içindeki lezzetli yiyecekleri görünce de keyfi iyice yerine geldi. Domuz jambonu, ciğer ezmesi, yuvarlak çörekler, kaymak ve çeşit çeşit meyveli kekler. Midesi guruldamaya başlamıştı. Kesinlikle bu yiyecekleri bitirme konusunda patronuna yarım edecekti. Tam onlar sepettekileri çıkarıp yemeye başlamışlardı ki, oğlanlar da koşturarak yanlarına geldiler. Anlaşılan Sarah nın kocası da yemek molası vermişti. Cal ile Ben piknik örtüsünün köşesinde durup gözlerini Jason a diktiler. Sen kimsin? diye sordu Ben merakla. Adım Jason. Annenizle çalışıyorum, diyen Jason, beşlik çakmaları için ellerini çocuklara doğru uzattı. Çocuklar hemen karşılık verdiler. Konuşman tuhaf, dedi Ben. Televizyondan mısın? Televizyonda senin gibi konuşan insanlar görüyorum. Hayır, televizyondan değilim. Sadece Amerikalıyım. Bana da sizin konuşmanız tuhaf geliyor. Ben kıkırdadı. Benimki tuhaf değil, ama anneminki özellikle kızdığı zamanlar çok komik olur.

31 Kelly araya girdi. Haydi, çocuklar, Jason ı rahat bırakın da, oturup bir şeyler yiyin, karnınız acıkmıştır. Oğlanlar oturunca Jason, Bazen anneniz benimle de o komik sesiyle konuşuyor, dedi çocukların kulaklarına doğru eğilerek. Demek bazen sen de yaramazlık yapıyorsun? dedi Cal. Jason göz kırptı. Bazen. Daima, diye araya girdi Kelly. Ve üç erkek de kahkahalarla gülmeye başladılar. Harika. Demek erkek dayanışması kurmuşlardı. Kelly oğlanlara sandviçlerini uzattı. Ben yüzünü buruşturarak sandviçin içine baktı. Ne var? dedi Kelly. Sen jambon seversin. Bu pembe. Sadece kızlar pembe yiyecek yer. Kelly tek kaşını kaldırdı. Oh, öyle mi? Geçen hafta Chloe yengenin keklerini yerken böyle demiyordun ama. Ben et yemek istiyorum. Kelly başını salladı. Jambon ettir. Ben kırmızı et istiyorum. Kırmızı et mi? dedi Jason. Tanrım! Tim denen adam bu çocuklara ne yediriyordu acaba? Ben başıyla onayladı. Dinozorlar gibi. Ben dinozor olmak istiyorum. T-rex hep kırmızı et yiyor. Bak Ben, sözüme inanmak zorundasın. Jambon ettir ve erkeler de jambon yer, dedi Kelly. Yemeyeceğim. Hey, dostum... diye araya girdi Jason. Ben jambon yiyorum, peki sence kız gibi görünüyor muyum? Hadi bana şu sandviçlerden bir tane ver. Ben üçgen sandviçlerden birini alıp, ona uzattı. Hımm... Nefis, dedi Jason bir lokma ısırdıktan sonra. Ben yine de sandviçini eline almadı. Cal kıkırdamaya başladı. Biliyor musun, dedi Jason. Annenin patronu olmam dışında benim hakkımda bilmediğin bir şey daha var. Ben aynı zamanda yarı dinozorum. Jason bunları öyle ciddi söylemişti ki, Cal kıkırdamayı hemen kesti. Jason iki çocuğa baktı ve Ben in en sevdiği çizgi filmdeki dinozor gibi yüksek sesle gürledi. Sonra da ayağa kalkıp T-rex in taklidi yaptı. Kelly gülmemek için kendini zor tutuyordu. Jason, Ben e dönerek, Yani, ben jambonlu sandviç yiyorsam, eminim sen de yiyebilirsin, dedi. Sonunda Ben ile Cal, sandviçlerini yemeye başlamışlardı. Çocuklarla aran çok iyi, dedi Kelly etkilenmiş bir şekilde. Sanırım, bu ağabey olmandan kaynaklanıyor. Aranızda kaç yaş var?

32 Dört, dedi Jason. Ailenden pek bahsetmiyorsun? Anlatacak fazla bir şey yok. Ben ailenin çirkin ördeğim. Bu yüzden benimle fazla iletişime geçmezler. Sanırım, babam böyle olmasının daha iyi olacağını düşünüyor. Peki, ya annen? Onunla görüşüyorsun, öyle değil mi? Jason omuz silkti. Benim hakkımda o da babamdan pek farklı düşünmüyor sanırım. Ama sana her yıl sepet gönderiyor. Kelly bir an durakladı. Belki, arada bir onu aramalısın. Anneler bir gün çocuklarından ayrılmak zorunda olduklarını bilirler, ama bu onların üzülmediği anlamına gelmez. Jason dikkatle ona bakıyordu. Bugün senin farklı bir yönünü görüyorum Kelly. Fazla alışmasan iyi edersin, çünkü pazartesi sabahı, yine o eski asistanın olacağım. YEDİNCİ BÖLÜM EGER istersen, sopayı nasıl tutman gerektiğini sana gösterebilirim, dedi Jason yumuşak bir sesle. Kelly yüzünü buruşturarak başını salladı. Buna gerek yok. Senin nasıl gösterdiğini gördüm, çok teşekkür ederim. Ben iki erkek kardeşle beraber büyüdüm. Gerçekten de rounders oynamayı bilmediğimi mi sanıyorsun? Meydan okurcasına şöyle bir baktı. O sopalardan birini elime aldığımda, vuruş mesafem içinde olmak istemeyeceğinden eminim. Sonra da vuruşunu yapmak üzere sıradaki yerine geçti. Jason onun arkasından bakarak bir kahkaha attı. Yazık olmuştu, bu Kelly ye bir parça yaklaşabilmesi için iyi bir bahane olabilirdi. Yani sadece el sıkışmaktan biraz daha fazlası olabilirdi. Ona sopayı nasıl tutacağını göstermek, diğer kızlara öğretmekten çok daha zevkli olurdu. Aslında Kelly yi çocuklarıyla birlikte görmenin kendisini bu kadar etkileyeceği hiç aklına gelmezdi. Jason bir kadının anne olmasına aldırmaz, böyle bir durum ilişkilerini kısıtlamazdı. Bir sürü çocuklu kadınla çıkmıştı, ama ilk kez bir kadının anne oluşunu çekici buluyordu. Çocukları yamndayken Kelly çok farklıydı. Jason bugün, onun gizlediği yumuşak yönünü görmüştü. Ben ve Cal ile birlikteyken büyüleyiciydi. Sabırlı, sevecen, mükemmel bir anneydi. Jason onun çocuklarını da, diğer her şeyi olduğu gibi açık yürekli ve dürüst bir şekilde sevdiğini fark etmişti. Bu nadir bulunan bir özellikti. Biraz fazla tedbirli ve biraz da asabi olabilirdi, ama belki de böyle olmak zorundaydı, çünkü Kelly kendini bir işe verdiğinde, gerçekten tüm benliğiyle veriyordu. Bu çocuklar çok şanslıydılar.

33 Annelerinin onlara her gün sunduğu bu nadir armağan sayesinde, daima dünyadaki yerlerinden emin olarak büyüyeceklerdi. Ama ne yazık ki, pek çok çocuk onlar gibi şanslı değildi. ICelly sopayı eline aldı ve çevredekilerden alkışlar yükseldi. Sadece birkaç aydır Aspire daydı, ama daha şimdiden personel arasında popüler olmuştu. Jason onun şirketteki geleceği hakkında, Julie ile konuşması gerektiğini düşündü. Kontratı sona erdiğinde onu kaybederlerse, şirketteki herkes bundan zarar görürdü. Topu atan oyunca gözlerini kısarak, sopayı sallayan ince, uzun bacaklı kadına odaklandı. Sonra da var gücüyle topu fırlattı. Bir saniye sonra da top sopaya çarptı ve sağ tarafa doğru savruldu. Kelly sopayı elinden atıp sahada son sürat koşmaya başladı. Takımındakiler çıldırmış gibi haykırıyor, çığlıklar atıyorlardı. Jason da onlara katılarak bağırmaya ve alkışlamaya başladı. Kelly dördüncü noktayı da geçti ve hızını alamayıp, soluk soluğa kendisini alkışlayan kadınların arasına daldı. Jason heyecanlanmıştı. İçinde bir şeyler oluyordu. Daha önce hiç hissetmediği sıcak, coşkulu bir şeyler oluyordu. Birden bu durumdan endişelenir gibi oldu ve hemen kendini toparlamaya çalıştı. Kelly yeniden sıradaki yerine döndü ve sevinç içinde Jason ın beşlik çakmak için kaldırdığı avucuna vurdu. Mükemmel bir vuruştu, dedi Jason gülerek. Evet, iyi vurdum, dedi Kelly gülerek. Topu benim kafama attığını hayal ederek vurmamışsındır umarım? dedi Jason. Kelly kahkaha attı. Hayır, bu onur eski kocamın, dedi ve gözlerini kısarak, bakışlarını kalabalığın arasında gezdirdi. Bir sorun mu var? Hayır, sadece birine bakıyorum. İki numaralı atışıma ilham verecek adama. Jason birden ciddileşti. O burada değil. Kim burada değil? Payne. Kelly nin şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. İki hafta önce onu kovdum. Benim yüzümden mi? Jason omuz silkti. Birçok şey yüzünden, ama evet, senin şikâyetin de işin bir parçasıydı. Teşekkür ederim, diye fısıldadı Kelly. Jason bakışlarını ondan kaçırdı. Önemli değil. Bunu Aspire için yaptım. Takımımızda onun gibi aşağılık adamlara kesinlikle ihtiyacımız yok. Jason ın içinden bir ses, yalancı, diye fısıldadı. Doğruydu. Bunu gerçekte neden

34 yaptığını gayet iyi biliyordu. O herifi neden evire çevire dövmek istediğini de çok iyi biliyordu. İçinden gelen sese aldırmamaya çalışarak, dikkatini oyuna verdi ve sırası gelen diğer oyunculara tezahürat yapmaya başladı. Bu sırada da Kelly çim sahanın uzak bir köşesine gitti ve Jason rahatladı. Şu an bir kadın konusunda ciddileşmesinin zamanı değildi. Üstelik bu kadın öyle sırada biri de değildi. Bu kadın, geçici hevesleri olan bir erkek istemiyordu ve tuhaf bir şekilde Kelly nin haklı olduğunu düşünüyordu. Oyun sona ermiş, Kelly piknik örtüsünün üstündeki yerine dönmüştü. Top oynayan oğullarını yanına çağırarak, eşyalarını toplamaya başladı. Jason da annesinin gönderdiği sepeti toplamak için, Kelly nin yanına geldi. Eve mi gidiyorsun? Kelly başıyla onayladı. Çocuklar epeyce yoruldular, yolumuz da epey uzun. Cal uzun uzun esnedi. Kelly oğluna bakıp gülümsedi ve eğilip alnından öptü. Altık gitmeliyiz, bu küçük dinozorların acıktıklarında ne kadar huysuzlaştıkları-nı tahmin edemezsin. Ben başını kaldırıp annesine baktı. Anne, Jason da bizim eve gelemez mi? Kelly eşyalarını toplamayı bırakıp, yavaşça doğruldu. Bir an için iki yetişkinin bakışları karşılaştı. Gelmek ister misin? dedi Kelly. Çocuklarla birlikte çay içip, bir şeyler atıştırırız. Bugünkü yardımların için teşekkür etmiş olurum böy-lece. Normalde Jason, böyle bir davetten kaçmak için ünlü Dale McGrath kadar hızlı koşardı, ama şu an kabul etmek istiyordu. Arabayla gidelim, ben kullanırım. Böylece metroya binmekten de kurtulmuş olursunuz. Kelly uzunca bir süre ona baktı. Ancak bu, o her zamanki gibi şüpheci bakışlarından değildi. Bu daha çok karşısındaki düşüncelerini anlamaya çalışan birinin korunmasız bakışlarıydı. Jason hayatında ilk kez kendini bir kadının bakışları karşısında, herhangi bir oyuna yeltenmeksizin rahat hissettiğini fark etti. Kelly, Jason m gözlerinde her ne gördüyse şaşırmıştı, ama yine de bakışlarını kaçırmadı. Sanki parktaki tüm sesler susmuştu. Şu an Jason m farkında olduğu tek şey, uzun kirpiklerin gölgesinde kendisine bakan muhteşem güzellikteki yeşil gözlerdi. Birden, şu an olanların çizgiyi geçmek anlamına geldiğini anladı. Üstelik bu yalnızca iş ve özel yaşam arasındaki çizgiyi geçmek değildi. Çok daha derin, çok daha tehlikeli bir şeydi bu. İlk toparlanan Kelly oldu. Sana bir şey sorabilir miyim, Jason. Jason yutkundu. Onun şu an sormak üzere olduğu şeyin çok önemli olduğu hissediyordu. Tabii. Ne sormak istiyorsan, sor. Bir set golf sopan var mı?

35 Jason gözlerini kırpıştırarak ona baktı. Çok önemli soru bu muydu? Neredeyse kahkahalarla gülecekti, ama Kelly nin ciddiyetle yanıtım beklediğini görünce kendini tuttu. Evet, var. Peki, onları nerede saklıyorsun? Jason kaşlarını çattı ve bu sorularla nereye varmak istediğini anlamak istercesine ona baktı. Lütfen soruma yanıt ver, dedi Kelly. Jason omuzlarını silkti. Bu öyle önemli bir bilgi değildi ki. Şu anda koridordaki dolapta duruyorlar. Bir an duraksayıp ne kadar uzun zamandır orada olduklarını düşündü. Muhtemelen epeyce tozlanmış-lardır. Tekrar golf oynamaya başlasam iyi olur. Kelly başıyla onayladı, sonra da toparladığı çantasını omzuna astı. Aslında, bugün ben de çok yoruldum. Eve gidip, ayaklarımı uzatıp müzik dinlemek istiyorum. Başka bir zaman birlikte çay içeriz, ne dersin? Jason mecburen kabullendi. Tabii. Kelly çocuklarının ellerini tuttu. Haydi, bakalım gidiyoruz. Son kez bakıştılar. Pazartesi görüşürüz, dedi Jason. Kelly hafifçe gülümsedi. Pazartesi, dedi ve çocuklarıyla birlikte uzaklaştı. Jason derin bir iç geçirerek, başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Onun zeki bir kadın olduğunu başından beri biliyordu, ama şimdi bir kez daha ispatlamış, ikisini de işleri daha karmaşıklaştıracak bir durumdan kurtarmıştı. Jason onu anlayabiliyor, ona hak veriyordu. Ancak onu anlaması, annesinin süslü piknik sepetini alıp, arabasına binip, evine dönerken onu düşünmeyeceği anlamına gelmiyordu. Pazartesi sabahı Kelly, üstünde mükemmel şekilde ütülenmiş bluzu ve eteğiyle, Jason ın odasına girdi. Jason masasının başında yine o mağrur, yine o şahane haliyle oturuyordu. Ancak ne var ki Kelly onun masasına doğru yürürken, her ne kadar üstünde takım elbisesi olsa da, hâlâ güneşte koyu renk saçları ışıldayan, tişörtlü, blucinli o adamı görüyordu. Küçük bir çocuğun yemeğini yemesi için dinozor taklidi yapan o adamı... Jason başını kaldırıp hafifçe gülümsedi. Ne oldu? diye sordu Kelly. Jason yavaşça başını salladı. Hiçbir şey. Aslında her şey çok yolunda gidiyor. Sponsorluk anlaşması için hazırlanan sözleşme önümde duruyor. Bir imza atacağım ve dekatlon şampiyonu Miles Benson bizim olacak. Kelly onun masasının üstünde duran kâğıtlara ve kalemine baktı. Öyleyse, neden imzalamıyorsun? Jason ın alm kırıştı. İmzalayacağım. Sadece özel bir an olmalı. Sen de öyle olması gerektiğini düşünmüyor musun? Özel bir an mı?

36 Jason başını salladı. Kelly onu inceliyordu. Fazlasıyla sessiz ve sakindi bu sabah. Onun konuşmasını beklerken kitaplığa doğru yürüdü ve raftaki fotoğrafı eline alıp baktı. Jason m, babası ve kardeşiyle olan bu fotoğrafını belki yüz kez görmüştü, ama birdenbire daha önce dikkat etmediği bir şey dikkatini çekti. Vücut diliyle ilgili, resimdeki duyguyla ilgili bir şeydi bu. Çerçeveyi yerine koydu ve Jason a döndü. Favori çocuk oydu, değil mi? Jason resme bakmadı. Evet, dedi içini çekerek. Ama öyle olmayı hak ediyor. Hiçbir anne baba çocukları arasında ayrım yapmamalı. Fler ne kadar birbirlerinden çok farklı olsalar da, ben her iki oğlumu da aynı derecede seviyorum. Jason sıkıntıyla omuz silkti. Genellikle benimki gibi ailelerde böyle şeyler olur. Benim ailemde en iyi olmak demek, en çok şeye sahip olmak demektir ve çocuklar konusunda da farklı davranmazlar. Kelly kızgınlıkla başım salladı. Ama bu doğru olduğu anlamına gelmiyor ve sen bunu kabullenmek zorunda değilsin. Bu durumla mücadele etmelisin! Anlamı yok. Artık benim ne yaptığımın bir önemi yok. Brad çoktan kazandı zaten. Benim neden olduğum o korkunç olay sayesinde, o zafer kazanmış oldu. Benim asla alamayacağım altın madalyayı, o boynuna taktı ve ben bununla rekabet edemem. Yine de denemelisin, diye üsteledi Kelly. Birdenbire aklındaki her şey yerli yerine oturmaya başlamıştı. Bu koşu ayakkabıları projesi, asıl bu konuyla ilgiliydi. Jason ayağa kalkıp pencerenin yanma gitti ve bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Hiç faydası olmaz maalesef. Sakın vazgeçeyim deme! diye bağırdı Kelly ve bu haline kendi bile şaştı. O ayakkabılar gerçekten çok iyi ve sen de bunu biliyorsun. Jason ona döndü ve sırtını pencereye dayadı. Evet, elbette biliyorum. Kelly gidip, onun tam karşısında durdu ve eliyle masanın üzerindeki evrakları işaret ederek, Öyleyse, imzala, dedi. Jason derin bir iç geçirdi. Kelly, onun gözlerinden bunu yapmayı hiç istemediğini okuyabiliyordu. İmzalamak istemiyorsun. Benson başarılı bir sporcu, ama sen onu istemiyorsun değil mi? Sen McGrath i istiyorsun. Jason gerçekten çok inatçı bir adamdı, ama belki de bu isteğinde haklıydı. Onsuz bu kampanyayı düşünemiyorum. O en iyisi. O bizimle olsaydı, insanlar bu ayakkabılara dikkat etmek, ilgi göstermek zorunda kalırlardı, dedi Jason. Jason insanlar diyordu, ama Kelly bunun ardında yatan asıl sözcüğü tahmin edebiliyordu. Aslında, babasının ilgi göstermek zorunda kalacağını

37 söylüyordu. Ellerini beline koyup, gözlerini ona dikti ve Sen bir korkaksın, diye konuşmaya başladı tüm cesaretini toplayarak. Kelly şimdi söyleyeceklerinden sonra işten koyulabilirdi, ama bu iyiliği Jason a yapmak zorundaydı, çünkü karşısındaki adam, umutsuzca kendine acıyordu. Tıpkı kanser olduğunu öğrendiğinde ve Tim terk ettiğinde kendisinin hissettiği şeyleri hissediyordu. Bir insanın kendine acıması dünyada olabilecek en kötü şeylerden biriydi. Her ne olursa olsun, bir insan asla kendini böyle koyuvermeme-li, mücadeleyi asla bırakmamalıydı. Kendisi öyle yapmıştı. Çok kızmıştı, çok öfkelenmişti ama savaşı bırakmamıştı. Ve bu sayede yakalandığı o korkunç hastalığı yenmiş, bu savaştan galip çıkmıştı. İstediğin şeyin peşinden gidemeyecek kadar korkuyorsun Jason ve en iyiden vazgeçip, daha azıyla yetinerek, Mercury yi batırıyorsun, dedi yüksek sesle. Eğer bu işe tüm kalbini vermezsen, Mercury projesi fiyaskoyla sonuçlanacak ve baban başta olmak üzere herkese bu iş için yeterli olmadığını kanıtlayacaksın. Jason ışıldayan gözlerini kısarak, sert bir ifadeyle ona baktı. Ben henüz bir şeyden vazgeçmedim ve daha azma da razı olmadım, dedi gergin bir ifadeyle. Her şeyi o promosyon paketinin içine koydum, ama McGrath dinlemedi bile. Jason m ses tonunun giderek yükselmesiyle, Kelly planının işe yaramaya başladığını anladı. Öyleyse bu anlaşmayı yırt ve istediğin şeyin peşinden git. Risk almak, kolay seçeneğe razı olmaktan çok daha iyidir! diye bağırdı. McGrath in seni dinlemesini sağla! Jason öfkeyle ona bakmayı sürdürdü. Bizi yarı yolda bıraktıktan sonra McGrath hakkında kapsamlı bir araştırma yaptım, diye devam etti Kelly. Jason sinirle başını salladı. Ne zannediyorsun? Ben yapmadım mı sanıyorsun? O adam hakkında neredeyse her şeyi biliyorum. Çocuklarının isimlerine, köpeğinin adma varana kadar her şeyi biliyorum, ama bunların hiçbirinin bir yardımı olmadı. Kelly çalışma masasına yaslanıp, kollarını kavuşturdu. Sunumun iyiydi, eğlenceliydi, zevkliydi, ama tam bir göz boyamacaydı ve bu McGrath gibi bir sporcunun yanıt vereceği bir tavır değildi. Jason hayretle bakıyordu. Bütün sporcular yarışlardan önce kameraların önüne geçerler, şov yapar, kasılır, hava atar ve ne kadar formda olduklarını göstermeye çalışırlar. Ama bir düşün bakalım, McGrath hiç böyle şeyler yapıyor mu? Jason gözlerini kırpıştırdı. Videonun sarsıcı, şaşırtıcı olduğunu düşünmüştüm, dedi savunmacı bir tavırla. Öyle zaten, diye atıldı Kelly, Ama bence göz boyamayı reklâm kampanyasına saklamaksın. McGrath soğukkanlı bir müşteri ve koşma

38 konusunda da çok ciddi. Bu yüzden de ciddi bir ayakkabı ister. Ama bizim ona gösterdiğimiz ürün, o ciddiyette değil. Jason kaşlarını çattı. Devam et. Sen ve ben Mercury nin ciddi bir ayakkabı olduğunu biliyoruz. Bu ayakkabının sahte pırıltılara, göz boyayıcı şeylere, aldatıcılığa ihtiyacı yok. Sen de çok iyi bilirsin ki, insanlar ellerindeki ürünleri yeteri kadar iyi olmadığı zaman parlatmak, olduğundan iyi göstermek için ellerinden geleni yaparlar. Ama ben, senin bahsetme şeklinden ürününe ne kadar inandığım ve kendini nasıl adadığını biliyorum. Derin bir nefes aldı. Ve her şeyden önemlisi sen, beni de Mercury ye inandırdın. Şimdi aynı şeyi McGrath'e de yapabilir ve onu da inandırabilirsin. Jason m gözlerinde kararlı bir ışıltı belirdi. Tamam, beni ikna ettin. Ama sence iş işten geçmedi mi? Kelly rahatlamıştı. Bence halen şansın çok yüksek. Yapman gereken tek şey, McGrath ile yüz yüze konuşmak. Onunla yüz yüze, parlak broşürler, dönen logolar, videolar olmadan konuşursan, bir saat olmadan onu ikna edeceğinden eminim. Jason m ifadesi yumuşadı. Teşekkür ederim, dedi nazik bir sesle. Benimle böylesine açık ve cesur bir şekilde konuştuğun için. Etrafımda böyle yapabilecek o kadar az insan var ki. Kelly yanaklarının yandığını hissetti. Ben sadece kendimi kollamaya çalışıyorum, diye mırıldandı. Bu işe ihtiyacım var. Jason masasının başına geçip, bilgisayarının ekranına baktı. Adam aylardır Londra ya gelmedi. Öyleyse, o neredeyse orada görüş, diye atıldı Kelly. New York a git. Jason bir süre düşündü. Pekâlâ, ama bir şartla. Sen de benimle geleceksin. -SEKİZİNCİ BÖLÜM- GiT lütfen! dedi Chloe salıncaktaki Ben i sallarken. Kelly gözlerini kısarak ona baktı. Çocukların uyku zamanından önce, hep birlikte parka gelmişlerdi. Şükürler olsun ki uzun yaz günleri gelmişti artık. Kelly oğlanların evde yarattıkları tüm kargaşaya rağmen, evde oturan anne olduğu ve günün her saatini onlarla geçirdiği günleri özlüyor-du. Çocukları öylece bırakıp, dört günlük bir seyahate gidemem, dedi gözünü kendi başına sallanmayı öğrenmeye çalışan Cal dan ayırmadan. Bu mümkün değil! Cal bacaklarını vc vücudunu ileri geri savurup duruyor, ama bir türlü sallanmayı beceremiyordu, çünkü ayaklarıyla da itmesi gerektiğini unutmuştu. İstersen başlamana yardım edeyim, dedi Kelly. Hayır, kendi başıma sallanmak istiyorum! diye bağırdı Cal.

39 Kelly, onun yapacağı şey boyunu ne kadar aşarsa aşsın, asla kimsenin yardım etmesini istemeyeceğini çok iyi biliyordu. Neden onca iyi özelliği varken, oğullarına en fazla inatçılığı geçmişti ki? Tim in o hayatı hafife alan, her şeye ılımlı bakan genleri geçemez miydi sanki? Tam bunları düşünüyordu ki, yengesinin gülerek kendisine baktığı fark etti. Onun aklından neler geçtiğini biliyordu. Kes şunu, dedi. JasonTa, New York a gitme konusunda Chloe in düşündüğü gibi inatçılık etmiyor, sadece akılcı davranıyordu. Ama sen hep New York a gitmek isterdin, diye karşı çıktı Chloe. Empire States, Central Park, Little Italy... İşte şimdi şans ayağına geldi, bu harika bir seyahat olacak, öyle değil mi? Kelly gönülsüzce başını sallayarak onayladı. Öyle, sanırım. Jason hayatın şık ve güzel yanlarından hoşlanan biri olduğuna göre. Chloe gülümseyerek, ona doğru eğildi. Ve senden hoşlanan biri. Kes şunu! Ağabeyimle evlenene kadar senin aklı başında biri olduğunu sanıyorum, ama galiba Dan seni kötü etkiliyor, çünkü sen de diğer Bradfordlar gibi ısrarcı ve saldırgan olmaya başladın. Chloe kahkaha attı. Bence bu benim içimde varmış. Kelly hoşnutsuz bir tavırla başını salladı. Oysa tam tersi olmalıydı ve sen kocanı yumuşatmalıydın. Sadece biraz eğlenmeni istiyorum, Kelly. Bunu hak ediyorsun. Doğruydu, ama eğlenceden eğlenceye de fark vardı. Öyle eğlenceli biriyle evlendim ve bildiğin gibi sonunda boşandım. Sorumsuz erkeklerden, bana bir ömür boyu yetecek kadar çektiğimi düşünüyorum. Sana bu adamla evlen demiyorum ki, dedi Chloe, gözlerinde muzip bir ışıltıyla, Yalnızca biraz... Eğleneyim, diye yengesinin sözünü kesti Kelly. Chloe omuz silkti. Ben takıl diyecektim, ama neyse. Neden kızdığını anlamıyorum Kelly, ben sadece iyi vakit geçirmeni istiyorum. Cal salıncakla uğraşmaktan bıkmış olmalıydı ki, kaydırağa doğru gitti. Kelly boş salıncağa baktı. Evet, Cal çok inatçı bir çocuktu. Küçük oğlu da her zaman olduğu gibi ağabeyini taklit ederek, o da kaydırağa doğru koşmaya başladı. Kelly ve Chloe boşalan salıncaklara oturdular. Tamam, dedi Kelly, Diyelim ki, gitmeye karar verdim, çocukları ne yapacağım? Chloe bir an düşündü. Çok basit. Bizimle kalırlar. Kelly kaşlarını çattı. Ama annen size gelecek, kaç haftadır bu konuyla ilgili sızlanıp duruyorsun. Daha iyi ya işte, annem çocuklar konusunda bize yardım eder. Bana anneliğin nasıl yapılacağını göstermekten büyük zevk alacağından eminim. Benim inatçı oğullarımla, Tanrı yardımcın olsun! diyen Kelly, bir an durup, yengesine baktı. Dan ve sen çocuk istemiyor musunuz?

40 Chloe içini çekti. Kelly yine sormaması gereken bir soru sorduğunu fark etti. Bana çenemi kapatmamı söyle lütfen. Çoğu insan böyle yapıyor. Hayır, sorun değil, dedi Chloe ufukta toplanan bulutlara bakarak. Çocukları seviyorum, ama bu çok zor ve karmaşık bir iş. Ve ben sırf annemin programına uymak için bunu yapmayacağım. Kelly başıyla onayladı. Yengesinin sözlerinin satır aralarını okuyabiliyordu. Anlaşılan Dan çocuk konusunda tereddütlüydü. İlk evliliği, minik oğlunun ölümden sonra berbat bir şekilde sonlanmıştı ve Chloe ile evleneli de henüz birkaç ay olmuştu. Ağabeyim yeniden çocuk isteyecektir, dedi yavaşça. Tıpkı yeniden evlenmeyi istediği gibi. Sadece biraz zamana ihtiyacı var. Chloe düşünceli bir şekilde başıyla onayladı. Umarım, öyle olur. Sonra hemen kendini toparladı ve Pekâlâ, bu sorunu da hallettiğimize göre, söyle bakalım, New York a hangi ayakkabılarını götüreceksin? dedi. Kelly uçaktaki koltuğuna oturdu, dizüstü bilgisayarını koltuğunun yan tarafındaki cebe yerleştirdi, kulaklıklarını çantasına tıkıştırdı ve elindeki magazin dergilerini düzenledi. Bu bir iş gezisiydi ve çalışıyor olmalıydı, ama bu konforlu, bacaklarını istediği gibi uzatabileceği koltuklar, yumuşacık yastıklar, cilalı ahşap masalar o kadar mükemmeldi ki, kendini rüyada gibi hissediyordu. Tanrım! Bu kadar heyecanlanmamalıydı. Bu yalnızca bir iş gezisiydi, bir tatil değildi. Sabah uyandığında beri bunu kendine sürekli hatırlatıp duruyordu, ama yine de heyecanını yatıştıramamıştı. Dönüp Jason a baktı. Gayet soğukkanlı ve rahat görünüyordu. Tabii, o bu tür yolculuklara alışıktı ve McGrath ile buluşacak olması onu heyecanlandırıyor olsa bile, hiç belli etmiyordu. Tam bu sırada güzel bir hostes, onlara şampanya servisi yaptı. Jason kadehini kaldırarak, Haydi, artık biraz gevşeyip, rahatla ve bu yolculuğun tadını çıkarmaya bak, dedi. Kelly içini çekip, kadehinden bir yudum aldı. Tüm günü JasonTn yanında, Atlantik in üstünde uçarak geçirirken gevşeyip, rahatlayabileceğini hiç sanmıyordu. Ne zamandır uçağa binmiyorsun? diye sordu Jason. Kelly şaşkınlıkla ona baktı, sonra omuzlarını silkti. Sekiz yıl oldu, galiba. Belki de dokuz. Zaten öncesinde de okyanus ötesi bir uçuş hiç yapmadım. Sadece turlarla İspanya ya birkaç kısa tatil, hepsi o kadar. Hiç Amerika ya gitmedin mi? New York a... Kelly başını salladı. Hayır, ama bir gün gitmek hep hayalimdi. Jason gülümsedi. İşte o gün geldi. Madem New York u hiç görmedim, seni biraz gezdiririm.

41 Kelly yutkundu. Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyordu. İşlerimizden vakit kalacağını sanmam. Belki, bir akşam Empire States e gideriz. Işıklı New York gecelerini, yanında Jason ile seyrettiğini hayal bile edemiyordu. Hemen konuyu değiştirmeye çalıştı. Knights ın merkez ofisine de uğrayacak mıyız? diye sordu. Bu mükemmel bir fırsattı ve Aspire ailesinin şirketi hakkında daha fazla şey öğrenmek için can atıyordu. Jason birden ciddileşti. Bakarız. Programımız çok dolu. Kelly, onun aklından geçenleri tahmin edebiliyordu. Belki de, merkez ofise gitme konusunu hiç açmamalıydı. Onun babasıyla sorunları olduğunu bile bile neden akıllı ve duyarlı bir insan gibi davranıp, çenesini kapatmıyordu ki sanki? Neden her şeye burnunu sokuyordu? Magazinlerden birini eline alıp, karıştırmaya başladı. Aslında Kelly neden sessiz kalamadığını biliyordu. îki oğlunun, babaları gittikten sonra nasıl üzüldüklerini görmüştü. Özellikle erkek çocukların hayatlarının merkezine koyacakları bir baba figürüne ihtiyaçları vardı. İşte nasıl iki oğlu için içi paralanıyorsa, Jason için de aynı şeyleri hissediyordu. Ve ona karşı hissettiği bu duygu, onu ilk gördüğünden beri hissettiği şehvet duygusundan çok daha yoğundu. Çok daha beterdi. Uçağın motorları çalışmaya başladı. Kelly hemen elindeki mecmuayı kucağına bırakıp, gözlerini kapattı. Tanrım! Bu çok uzun bir yolculuk olacaktı. W aldorf Astoria ya hoş geldin, dedi Jason, onu dirseğinden tutup, yürütmeye çalışarak. Kelly otelin lobisinin ortasında, başını tavana dikmiş bir halde dikiliyordu. Tanrım! Çok büyük, diye mırıldandı bakışlarını tepelerinde parlayan, binlerce kristalde oluşmuş devasa avizeden ayırmadan. Waldorf ta kaldığımıza inanamıyorum. Eğer bu kadın, böyle sürekli olarak gördüklerine tezahürat yapacaksa JasonTn sık sık sert bir içkiye ihtiyacı olacak demekti. Çok güzel, diye fısıldayan Kelly yürümeye başladı ve o anda lobinin diğer köşesinde duran parlak siyah piyanoyu fark edince, yine mest olmuş bir ifadeyle içini çekti. Jason onun arkasından yürürken, hiç değilse artık iş konuşmayı bıraktığı için şükrediyordu. Elbette onun bu projeyi desteklemesinden memnuniyet duyuyordu. Onun kendisiyle gelmesini bu yüzden istemişti. Ancak uçuş boyunca hep rakamlardan, stratejilerden bahsetmişlerdi ve artık hem yorulmuş hem de çok sıkılmıştı. Üstelik Kelly henüz bilmiyordu ama artık bunlara ihtiyaçları da yoktu. Ona bu gezi hakkında her şeyi söylememişti, çünkü o kadar şaşkın görünüyordu ki, bu haliyle bunun büyük iş planının parçası olduğunu anlayamazdı. Jason beyninin içinde dönüp duran rakamları bir yana bırakmalı ve düşünmeye başlamalıydı. Doğrudan McGrath e gitmenin faydası olmamıştı.

42 Bu sefer daha iyi bir plan yapmalıydı ve bunun için de bir basket sahasına ihtiyacı vardı. Ancak Waldorf ta basket sahası olmadığına emindi ve balo salonunda atış yapmasından hoşlanmayacakları da kesindi. Ama birkaç blok ötede bir kulüp vardı. Jason, resepsiyondaki kızın uzattığı oda anahtarlarını almadı ve valizlerinin odalarına çıkarılmasını rica etti. Sonra da Kelly yi elinden tutuğu gibi, onu otelin ana girişe doğru yönlendirdi. Jason! Ne yapıyorsun? Uzun bir yolculuk yaptık ve zorlu bir akşam bizi bekliyor. Biraz gevşememiz gerekiyor. Kelly parmaklarını onun elinin arasından kaydırıp, elini çekmeye çalıştı. Ama... Bize iyi gelecek bir şey yapalım. Yüzmeye gidiyoruz. Yüzmeye mi? Ama ben yanımda mayo getirmedim ki. Sorun değil, diyen Jason onu döner kapıdan içeri itti. Waldorf dan çıkarlarken, Jason bir yerlere telefon edip, bazı talimatlar verdi. Havuza geldiklerinde, Knights Corporation dan bir görevli, elinde bedenilerine uygun mayolarla onları bekliyordu. Uçağın kirinden kurtulmanın en iyi yolu yüzmektir, dedi Jason. Ama Kelly bundan pek emin değildi. Normal şekilde odalarına çekilip, duş alıp, yataklarına uzansalar daha iyi olmaz mıydı? Kelly tek parça siyah yüzücü mayosunu giyip, havuzun kenarına geldiğinde Jason henüz ortada yoktu. Tedirgin bir halde havuza girdi ve yüzmeye başladı. Kısa bir süre sonra da Jason gelip, havuza atladı. Kendini daha iyi hissediyorsun değil mi? Evet. Jason gülümseyerek, onun yanından ayrıldı ve havuzda birkaç tur yüzdü. Neden yüzmeyi bıraktın? diye sordu Kelly, Jason yanına geldiğinde. Omzum sakatlandı ve bir daha da tam anlamıyla düzelmedi. Şu an gayet iyi yüzüyorsun. Teşekkürler, dedi Jason gülerek. Sen yüzmeye devam et, ben biraz dinleneceğim,diyen Kelly, sırtüstü dönüp gözlerini kapattı. Jason bir kahkaha attı. Sakın o pozisyonda uyuyakalayım deme. İki dakikaya kalmaz batarsın ve ben de sana hayat öpücüğü vermek zorunda kalırım. Bu sözler Kelly nin nabzını hızlandırmıştı. Rüyanda görürsün, diyerek havuzdan çıktı ve hızla soyunma odasına doğru yürüdü. DOKUZUNCU BÖLÜM

43 Kelly, asansörün süslü kapısının önünde beklerlerken, üstündeki kokteyl elbisesinin kenarlarıyla oynuyordu. Aslında yanında sadece iş giysileri getirecekti, ama Chloe her ihtimale karşı bu elbiseyi alması için ısrar etmişti. Ayrıca bu siyah mini elbiseyi tamamlaması için, kırmızı yüksek topuklu ayakkabılarını da ödünç vermişti. Dale McGrath in, Waldorfta bir parti vermesi ne büyük bir rastlantı, dedi, Jason m yüzüne bakmamaya çalışarak. Hâlâ havuzda geçen konuşmanın etkisindeydi. Ama Jason bir yanıt vermeyince, dönüp ona bakma hatasına düştü ve anında tüm vücudunu ateş bastı. Jason şu an siyah takım elbisesi ve mavi gömleği içinde muhteşem görünüyor olsa da, onu havuzdan çıktığı zamanki yarı çıplak haliyle hayal etmekten kendini alamıyordu. Ve bu çok rahatsız ediciydi. Bu yüzden mi bu otele rezervasyon yaptırdın? dedi Kelly. Bir nedeni de bu. Bizi davet etmesi çok hoş. Evet.. Bu iyiye bir işaret, öyle değil mi? Yani resmi bir toplantıdan önce bizi bu partiye davet etmiş olması. Jason yanıt vermedi. Ondan yanıt gelmeyince, Kelly yine aynı hatayı yaptı, yine onun yüzüne baktı ve yine havuzu hatırladı. Siyah, ıslak kirpikleri, masmavi gözleri hatırladı ve yine soluğu kesilir gibi oldu. Bu sırada asansörün kapısı açıldı ve bindiler. Jason on sekizinci katın düğmesine bastı, kapı kapandı. Asansörün içi çok mu sıcaktı? Kelly terliyordu. Asansör durdu ve kocaman bir avizeyle aydınlatılmış, mermer zeminli bir lobiye çıktılar. Karşı uçtaki büyük çift kanatlı kapının her iki yanında ellerinde davetli listeleri bulunan, gösterişli iki sarışın hanım duruyordu ve parti başlamıştı. Konuklar muhteşem balo salonunda sohbet ediyor, eğleniyor, çalan müziğin parça eşliğinde dans ediyorlardı. Jason, Kelly nin kulağına eğilip, Sen devam et, Kelly, dedi. Sonra da yüzüne en tatlı gülüşünü takınarak, çekici ama bir o kadar da ciddi görünümlü sarışın bir kadının yanma gitti. Kadın, Jason ı görür görmez gülümsedi. İşte Kelly bu yüzden Jason Knight ile yakınlaşmanın kötü bir fikir olduğunu biliyordu. Bu adam kendini tutamıyordu. Onların yanına doğru ilerledi. Ancak Jason, Kelly nin kendisini takip ettiğini görünce, elini hafifçe sallayarak, ona salona girmesi gerektiğini işaret etti. Bu adam gerçekten de anladığı şeyimi yapmıştı? Chloe, bu adamla New York ta takılmasını mı önermişti? Tanrım! Adam gözünün önünde, başka kadının yanma gitmişti işte.

44 Kelly kendi kendine söylenmeye devam ederek ve kırmızı pabuçlarının topuklarını sertçe yere vura vura salona girdi. Balo salonu dar ama uzun bir salondu. Yüksek balkon kapılarında Şam işi süslü perdeler vardı. Büyük dans pistinin etrafına oturma grupları yerleştirilmişti. Salon bu haliyle, Hollyvvood filmlerini hatırlatıyordu. Kısa bir süre sonra Jason memnun bir ifadeyle, Kelly nin yanma geldi. Onun ceketinin cebine bir şey koyduğu, Kelly nin gözünden kaçmamıştı. Yanılmıyorsa, bu bir kartvizitti ve arka tarafında bir numara yazılıydı, muhtemelen o sarışın narin parmaklarıyla telefonunu yazmıştı. Tamam, haydi artık gidip McGrath i bulalım ve söylememiz gerekenleri söyleyip, sonra da buradan gidelim, dedi Kelly, bakışlarını kalabalığın arasında gezdirerek. Nerede bu adam? Dakikalar önce gözüne büyülü güzellikte görünen bu salon, birdenbire tdsımını yitirmiş gibiydi. Jason, yanlarından geçen garsonun tepsisinden iki kadeh şampanya alıp, birini ona uzattı. Al bakalım, dedi. Bu bir parti, eğlenmemiz gerek. Biraz gevşe ve gecenin tadını çıkarmaya bak. Kelly karşı çıkmak için ağzını açtı, ama Jason eliyle işaret ederek onu susturdu. Bu tam bir New York anı ve sen bunu kaçırıyorsun. T avam gördün mü? Kelly başını kaldırıp tavana baktı. Kanatlı atlar, koşan ceylanlar ve yıldızlarla süslenmiş art deco stili tavan muhteşem görünüyordu. Büyüleyici, dedi çok etkilenmiş bir sesle. Otelin bu bölümünün en üs katindayız. Bu tavan eskiden açılabili-yordu ve insanlar yıldızların altında eğlenebiliyorlardı. Kelly hiç böyle bir şey duymamıştı. İnsanların yıldızların altında eğlenebilmesi için açılabilen bir tavan, hem harika hem de çok şaşırtıcı. Hafifçe gülümsedi, sonra tavana bakmayı bırakıp kendini toparladı ve Jason a döndü. Jason son derece rahat görünüyordu ve bu da Kelly ye bir kez daha ne kadar farklı hayatları olduğunu hatırlattı. Onun dünyasına giremezdi, asla onun hayatının bir parçası olamazdı. Bu bir iş gezisi, Jason, dedi büyük bir ciddiyetle. Ve artık işimize bakalım. Kelly, dedi Jason yavaşça. İlk kez New York a geliyorsun ve henüz bir yüzme havuzuyla, bir otel odası dışında hiç bir şey görmedin. Evet, bu bir iş gezisi, ama iş günü bitti, dedi saatine bakarak. Neden biraz gevşeyip, eğlenmiyorsun? McGrath da ortalarda yok, belli ki henüz gelmemiş. Neden partinin tadım çıkarmıyoruz? Bir daha ne zaman böyle bir fırsat eline geçecek? Asla. Kelly nin, o an beyninin içinde yankılanan tek sözcük buydu.

45 Jason, onu minik kanepeler, pastalar, kekler ve çeşitli kokteyller bulunan tatlı masasına doğru yönlendirdi. Sonra da bir tabak hazırlayıp ona uzattı. Anın tadını çıkar, lütfen. Kelly derin bir nefes aldı. Anın tadını çıkarmak, bunu en son ne zaman yapmıştı acaba? Sanırım bunun nasıl yapıldığını unuttum, dedi kaşlarını çatarak. Sahi en son ne zaman eğlenmişti? Doktor yüzüne bakıp, haberlerin iyi olmadığını söylediği günden beri, hiç gerçekten gülebilmiş miydi? Saçları tutam tutam döküldüğünden beri hiç eğlenebilmiş miydi? Tim duştayken, onun telefonuna bir kadından gelen mesajı gördüğünden beri, hiç gerçek bir kahkaha atmış mıydı? Hayır, tüm bu yaşadıklarından sonra hayattan hiç keyif almamıştı. Sadece geçmişten ne kadar hızla uzaklaşırsa, bu kötü anılardan o kadar çabuk uzaklaşacağını umarak, hiç durmadan ileri gitmeye çalışmış ve yaşadığı anın tadına hiç varamamıştı. Kelly birden gerçekle yüzleşti. Hep koşturuyordu, hiç durmadan ve hiç bir şeyden zevk almadan sürekli koşuşturup duruyordu. Jason elindeki tabaktan çilekli minik bir cheescake alıp, onun dudaklarına götürdü. Kelly bir an için onun gözlerinin içine baktı ve kekten bir parça ısırıp, yedi. Çok lezzetli. Muhteşem. Kelly nin beyninde yankılanan sözcükler bunlardı. Gözlerini kapadı, ağzındaki lokmanın tadına vardı ve gözlerini açtığında, Jason ı kendisine bakarken buldu. Jason m gözlerinde tuhaf bir ışıltı vardı. Haydi, dans edelim, dedi Kelly aniden. Bu garip havayı dağıtmak için bir şeyler yapması gerekiyordu ve dans etmek de eğlenceli bir şeydi, öyle değil mi? Ve dans pistine doğra ilerledi. Jason da elinde kalan lokmayı ağzına atıp, dudaklarım yalayarak onu takip etti. Yarım saate yakın bir süre hiç durmadan dans ettiler. Kelly çok zevk almıştı ve bir türlü pistten inmek istemiyordu. Uzun zamandan beri kendini hiç böyle rahat bırakmamıştı. İlk kez bu kadar özgür hissediyordu. Üstelik dans ederek kalori de yakmış oluyordu. En son ne zaman kendini böyle mutlu hissetmişti? Çok uzun zaman önce. Çok farklı biriyken. Sonunda soluğu kesilip, ayaklan acımaya başlayınca, Jason ın terasa çıkma teklifini kabul ederek, dans etmeyi bıraktı. On sekizinci kattan şehir olağanüstü görünüyordu. Park Avenue kalabalıktı. Taksi kornaları, arabaların lastiklerinin ve motorlarının gürültüleri, ara sıra çalan siren sesleri bir serenat oluşturuyordu sanki.

46 Kelly terası çevreleyen parmaklıklara yaslanıp aşağıdaki kalabalığa bakarak derin bir nefes aldı, sonra da Jason a dönüp, Teşekkür ederim, buna ihtiyacım vardı. dedi. Jason gülümseyerek, Sen neden eğlenmeyi unuttun ki? dedi yavaşça. Kelly her zamankinin aksine doğruyu söylemek istemiyordu. Bu büyülü geceyi, can sıkıcı hikâyesinden söz ederek bozmak istemiyordu. Ama belki de söylemeliydi. Belki de bu gecenin sonsuza dek süreceğine inanmak gibi aptalca bir şey yapmadan önce, ona gerçeği söylemeliydi. JasonTn değişmesini bekleyemezdi, zaten değişmesini de istemiyordu, Ancak ihtiyaç duyduğu insanın, Jason gibi biri olmadığını da biliyordu. Kendi ayarında birine ihtiyacı vardı ve kesinlikle Jason a âşık olmamalıydı. Bu çok büyük bir hata olurdu ve sonunda canı çok yanardı. Jason eğilip, sorusuna cevap beklermiş gibi Kelly nin yüzüne baktı. Kocam beni ve oğullarımı, genç ve seksi bir kadın için terk etti. Jason yüzünde yumuşak ifadeyle ona bakmayı sürdürüyordu. Ve bunu bana kanser teşhisi konduktan hemen sonra yaptı. Bir buçuk yıl kemoterapi tedavisi gördüm ve sonunda kanseri yendim. İşte bu yüzden de hayatımın son dönemlerinde eğlenmeye, gülmeye pek fazla fırsatım olmadı. Kelly boğazına bir yumru oturmuş gibi hissederek sustu. Bu çok garipti, çünkü soran herkese bu yaşadıklarını rahatça anlatmaya alışkındı. Peki, neden şimdi yapamıyordu? Neden her zaman hiç saklamadan rahatça anlattığı gerçeklerden bahsetmek, bu kez bu kadar zor oluyordu? Jason son derece sevecen ve anlayışlı bir tavırla Kelly i kendine doğru çekip, dudaklarını onun alnına bastırdı. Uzunca bir süre hiç konuşmadan öylece durdular. Kelly birden gözlerinden iri damlalar aktığını fark ederek irkildi. Ne yapıyordu? Başını Jason m omzuna gömmüş bir halde ağlıyordu ve bu çok utandırıcıydı. Jason hiç kıpırdamadan ona sarılmaya devam ediyordu. Zaten Kelly de ondan ayrılmak istemiyordu. O, Tim gibi yapmıyor, bir kaç dakika içinde sevgi gösterisinin bittiğine dair işaretler vermeye başlamıyordu, ama yine de Jason bağlanılacak bir erkek değildi. Kelly burnunu çekerek geriye doğru bir adım attı. Üzgünüm. Jason gözlerinde sevecen bir ifadeyle ona bakmaya devam etti, ama herkesin söylediği o basmakalıp laflardan hiç birini de söylemedi. Zaten Kelly de bu tür sözlerden bıkmıştı. Yani, son zamanlarda pek de iyi vakit geçiremedin ve bu da demek oluyor ki, bunu telafi etmek için önümüzdeki üç günü çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor, dedi Jason muzip bir ifadeyle. Kelly başıyla onayladı. Biraz kafasını dağıtması, eğlenmesi gerektiğini biliyordu ve bu konuda kendisine yardım edebilecek en doğru erkek de Jason

47 Knight idi. Çünkü Jason Knight bağlanılacak biri değilse de, birlikte harika vakit geçirilebilecek biriydi. Partinin devam ettiği balo salonuna döndüler. Romantik bir parça çalıyordu. Jason dans etmeyi teklif etti, Kelly de kabul etti. Hemen şimdi başlayalım. diye fısıldadı Jason. Kelly başını onun omzuna yasladı ve vücudunu Jason m ritmine teslim etti. Birkaç dakika içinde de kendini tamamen rahatlamış hissetmeye başladı. İşte ihtiyacı olan şey buydu. Bu salon gerçekten de büyülüydü galiba. Uzun zamandır bir insanla hiç bu kadar yakınlaşmamıştı. Ne duygusal, ne de fiziksel olarak. Ve şu an, bu adama karşı neden böyle şeyler hissettiğini hiçbir şekilde sorgulamak istemiyordu. Kelly ne kadar zamandır böyle sarmaş dolaş dans ettiklerini bilmiyordu. Belki saatlerdir, belki de birkaç dakikadır. Farkında olduğu tek şey, dünyayla savaşmayı bıraktığı ve kendini çok daha güçlü hissetmeye başladığıydı. Ve bu güç, son yıllardaki gibi zoraki elde etmeye çalıştığı bir güç değil, kendi olmaya başladığı için edindiği bir güçtü. Kendini tavandaki kanatlı atlar gibi uçabilecek, kanatları kendisini istediği yere götürebilecek gibi hissediyordu. Tek yapması gereken şey inanmak ve kollarını açmaktı. Hayat kısaydı, bunu biliyordu. O halde neden geleceğe umutla bakamıyordu? Bakamıyordu, çünkü korktuğu şeyler vardı. Yaşamını tehdit eden şeyler vardı. Ama o korktuğu şeyler hiç de olmayabilirdi değil mi? Hayatının sonuna kadar bir daha kansere yakalanmayabilirdi. Ya da bir gün gelip, sarı bir taksinin altında kalabilirdi. Yani iyi ya da kötü hiç bir şeyin garantisi yoktu. O halde nasıl eğlenildiğini hatırlamanın zamanı gelmişti. Ellerini Jason'ın boynundan, göğsüne doğru kaydırdı ve avuçlarında onun sıcaklığını, giderek hızlanan kalp atışlarını hissetti. Sonra da cesaretini toplayıp, başını yavaşça kaldırdı ve onun mavi gözlerinin derinliklerine baktı. Kendini hiç olmadığı kadar özgür ve hayatı yeniden yakalayamaya hazır hissediyordu. Evet yapacaktı ve bu işe şu an ellerinin altındaki yakışıklı adamla başlayacaktı. Gözlerini kapattı, uzandı ve onun dudaklarını, dudaklarında hissetti. Jason hiç bir şey yapmadan duruyor, sanki onun fikrini değiştirmek isteyip, istemeyeceğini bekliyordu. Kelly fikrini değiştirmedi. Bu adamın dudakları çok güçlü, çok erkeksi, çok çıldırtıcıydı ve onu öpmek harika bir duyguydu. Jason onun fikrini değiştirmeyeceğinden emin olunca, onun yüzünü ellerinin arasına alıp, öpüşüne karşılık vermeye başladı. Yumuşak ve nazik bir şekilde.

48 Sonunda yanlarından geçen birinin Kelly ye çarpmasıyla, Kelly hemen gözlerini açtı ve çarpanın kim olduğunu anlamak için arkasına döndü. Dale McGrath karşılarında duruyordu. Özür dilerim, benim hatamdı, dedi Dale gülümseyerek. Rica ederim, benim de dikkatli olduğum söylenemez, dedi Kelly neşeli bir tavırla. Harika bir parti. Davet ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Dale başını salladı, ama bakışlarında sorgulayan bir ifade vardı. Jason araya girerek, elini Dale e doğru uzattı. Aspire Spor dan Jason Knight. Birkaç ay önce yeni Mercury ayakkabılarımız hakkında ekibinle konuşmuştum. Dale başıyla onayladı. Yüzünde birden ciddi bir ifade belirmişti. Kelly dönüp Jason a baktı. McGrath neden Jason m burada bulunmasına şaşırmış gibi bakıyordu? Yoksa... Tanrım! Gece boyunca anlam veremediği o küçük şeyler... Bu partiye davetsiz geldin, değil mi? dedi öfkeyle. Üstelik beni de getirdin. Sen ne tür bir oyun oynadığını sanıyorsun? -ONUNCU BÖLÜM- JASON dönüp, Kelly nin yüzüne baktı. Bu kadın neden uyumlu davranamıyordu ki? Sanırım ben de bu sorunun yanıtını bilmek istiyorum. Konuk listemde senin adını gördüğümü hatırlamıyorum, dedi Dale McGrath, dikkatle Jason a bakarak. Jason, Kelly e uyarıcı bir bakış fırlatıp, Dale e döndü. Tam olarak yok... İsmin listede var mı yok mu? diye onun sözünü kesti McGrath. Yok, dedi Jason özür dilercesine bir tavırla. Bu otelde kalıyoruz ve ben de şansımı denemek istedim. Gördüğünde beğeneceğinden emin olduğum bir ürünüm var ve seninle bir görüşme ayarlayabilmeyi umuyordum. McGrath, karşısındaki adamı baştan ayağa süzdü. Sen Brad Knighs ın ağabeyisin, öyle değil mi? Jason altın saçlı kardeşinin gölgesinin kendisini ilk kez olumlu yönde etkileyebileceğini umarak, başını salladı. Evet, doğru. Birkaç kez onunla görüşme fırsatım oldu. Sağlam adam. Jason yine başını salladı. Brad böyle biriydi işte. Sağlam, güven uyandıran, zaman harcamaya değer bir adam. Yani kendisinde olmayan tüm özellikleri, kişiliğinde barındıran bir adam. Otuz saniyen var, dedi Dale birden. Şimdi mi? diyen Jason, bu konuyu uzun zamandır düşünüyor olmasına rağmen paniğe kapılmıştı. McGrath in beklemeye tahammülü yoktu. Omuzlarını silkip, gözlerini kıstı. İster kabul et, ister etme. Jason bu ifadeyi iyi bilirdi. Bu adam şaka yapmıyordu. Şayet şu an onun dediğini yapmazsa, bir daha onunla görüşme fırsatı bulamazdı. Heyecanını

49 yatıştırmaya çalışıp, tüm cesaretini topladı ve Mercııry, koşu ayakkabıları teknolojisinin en gelişmiş, en yeni ürünü, diye anlatmaya başladı. Tanıtım çalışmaları sırasında Kelly ile üstünde defalarca geçtikleri rakam ve stratejiler, konuşmasının etkili olmasında çok yardımcı oluyordu. Sanki tanıtım broşürünü yüksek sesle okuyormuş gibi akıncı bir şekilde konuşmaya başlamıştı ve bu çok güzeldi. Jason, Tabii takdir edersin ki, bizimle çalışmayı kabul etmeden, kesin rakamları ve tüm analiz sonuçlarını sana açıklayamam, diyerek konuşmasını sonlandııdı. Dale kollarını kavuşturmuş bir halde, hiç bir şey söylemeden öylece duruyordu. Karşısındaki adamın sessizliğini fırsat bilen Jason, Bu ayakkabı devrim yaratacak yepyeni tabanı ve iç dizaynıyla, sporculara büyük bir hız katacak, diye devam etti. Ve tam bu sırada göğsüne yediği bir dirsek darbesiyle, şaşkınlık içinde dönüp, Kelly e baktı. Bu kadın dirseğiyle kendisini dürtükiemiş miydi? Neden böyle bir şey yapmıştı? Sonra tekrar Dale e döndü. Sporcuyu hızlandıracak ve koşu süresini... Kelly bir kez daha Jason'ı dirsekleyerek, Jason! dedi adeta yalvarır gibi. Ne var? dedi Jason yavaşça. Ne yapıyorsun? Ne mi yapıyordu? Ürününü tanıtıyordu. Yaptığı şey buydu! Ve Kelly araya girene kadar da bu işi gayet başarıyla devam ettirmişti. Kız arkadaşın haklı. dedi McGrath. Bu tarz göz boyamaya yönelik binlerce ürün tanıtımına şahit oldum. Bana, yepyeni bir teknolojiyle üretilen en hızlı koşu ayakkabısını satmaya çalışan ilk kişinin sen olduğunu mu sanıyorsun? Jason yutkundu. Evet, öyle olmasını umuyordu. Üzgünüm ama ilgilenmiyorum, diyen Dale, arkasına dönerek yürümeye başladı. Kelly hemen onun peşinden gidip, yavaşça koluna dokundu. Niyeti McGrath e yalvarmak değildi ve şayet adanı kendisini dinlemek istemezse, bu onu kaybı olurdu. Bakın, Mercury gerçekten benzersiz bir koşu ayakkabısı ve o ürününü çok iyi tanıyor. Jason ııı biraz alışılmadık bir tarzı olabilir, ama onun bu hali farklı bir ürün yaratabileceğinin de önemli bir kanıtı. Daha önce hiç kimsenin yapmadığı türde, alışılmadık bir şey yapabileceğinin yani. McGrath duraksayarak, karşısındaki kadına hoşnut bir tavırla baktı. Alışılmadık, öyle mi? Evet, dedi Jason araya girerek. McGrath gülümsedi. Alışılmadık şeyleri severim. Bugüne kadar bana hep bildiğim ürünleri cilalayıp, cilalayıp satmaya çalıştılar ve sanırım senin alışılmadık bir tarzın olduğu konusunda haklısınız. Çoğunlukla satıcılar bana

50 ve eşime ürünlerini satabilmek için, şık öğle yemekleri, pahalı hediyeler gibi şeylerle yağ çekmeye çalışırlar. Jason, McGrath in eşinin seksi bir model olduğunu biliyordu. Ne kadar zamandır buradasınız? diye sordu Dale, son hız devam eden partiye bakarak. Jason tam az önce geldiklerini söyleyecekti ki, Kelly daha önce davranarak, İki saat oldu, dedi. Dale başıyla onayladı. Yani önce partime davetsiz geldiniz, müziğimle dans ettiniz, yemeklerimi yiyip, şampanyamı içtiniz ve şimdi de koşu ayakkabılarınızla ilgili güzel şeyler söylememi istiyorsunuz, öyle mi? Evet, dedi Kelly. Dale kahkaha attı. Ve gördüğüm kadarıyla az önce siz ikiniz dans pistinde, bu ayakkabılarınızdan konuşmuyordunuz. Kelly nin yanakları kızardı. Jason ise, adamın birazdan kapıda bekleyen görevlilerini çağırıp, kendilerini dışarı attıracağını ve bu gecenin bir kâbusa dönüşeceğini düşünmeye başladı. McGrath, Jason ın omzuna hafifçe vurarak, Partinin keyfini çıkarmaya devam edin, dedi. Kurnazca sunumlar ve parlak pazarlama konuşmaları istemiyorum, Bay Knight. Eğer şu çok güvendiğin ürününü tanıtmamı istiyorsan, beni ikna etmelisin ve sana şu kadarını söyleyeyim ki bilmek istediğim tek şey, bu ürünün gerçek faydası. Kelly ile Jason şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. McGrath elini uzattı. Yarın sabah ofisimi ara, bir toplantı ayarlayalım. Empire State binası tüm heybetiyle önlerinde duruyordu. Hareket dolu, gürültülü şehirde, bu gökdelenin de diğerleri gibi tüm ışıkları yanıyordu. Manhattan geceleri son derece büyüleyiciydi, ama Rockefeller Center'ın en üst katındaki teras, buz gibi soğuktu. Kelly omuzlarındaki şala sıkıca sarındı. Partiden sonra kendisini bir taksiye bindirip, buraya getirdiği için Jason a minnettardı. İlk geldiklerinde ctıaf çok kalabalıktı, ama sonra insanlar yavaş yavaş gitmişlerdi ve şimdi terasta yalnızca onlar, bir de biraz daha kalabileceklerini işaret eden güvenlik görevlisi vardı. Jason binaları gösterip, tarihçeleri hakkında bilgiler verirken, Kelly üşüyerek ona iyice sokuldu. Jason, hayatının çoğunu bu şehirde geçirmiş olduğundan pek çok rehberden çok daha iyi anlatıyordu. Partiden ayrıldıklarından beri çok neşeliydiler ve hemen her fırsatta birbirleriyle fiziksel temas kuruyorlardı. Jason, Kelly e sarılıyor, Kelly elini onun beline atıveriyordu. Kelly birden dönüp ona baktı ve Başardık. diye fısıldadı.

51 Evet, dedi Jason yavaşça onun yanağını okşayarak. İlk kez işleri berbat etmedim ve bu senin yardımınla oldu. Teşekkür ederim. Benimki sadece ufak bir destek, o kadar. Sen uzun zamandır bu projenin üstünde çalışıyorsun ve sonunda mükâfatını alacaksın. Hayır, o kadar değil, dedi Jason kararlılıkla. Beni durdurmasay-dın, adam bizi çoktan kapı dışarı etmişti. Kelly nin yüzünde bir tebessüm belirdi. Onunla gurur duyuyordu. Bu işi sen bitirdin, dedi ve onu dudağından öptü. Sonra da kolunu onun beline dolayıp, Knights Corporation ın merkez ofisi nerede? diye sordu. JasonTn sırt kasları gerildi. Birkaç saniye sonra elini kaldırıp sol tarafı işaret etti. Buradan göremezsin. Hearst Tovver ın diğer tarafında kalıyor, dedi, sonra da onu kendine doğru çekip, alnına bir öpücük kondurdu. Geç oldu. Artık otele dönme zamanı. Hazır buraya gelmişken, aileni görmeyecek misin? diye sordu Kelly takside. Jason başını çevirip camdan dışarı baktı. Senin de bildiğin gibi, bu son dakikada karar verilen bir geziydi. Büyük, mutlu bir buluşma planlamaya zamanım olmadı. Kelly uzanıp onun koluna dokundu. Dakikalar önce Rockefeller Center ın terasında ona dokunduğunda, her şey çok doğaldı, aırıa şimdi elinin altındaki kaslar son derece gergin ve sertti. Yine de onları arayacaksın, değil mi? Jason dönüp ona baktı. Bu o kadar önemli değil, Kelly. Bazı aileler böyledir. Biz çok bağlı bir aile değiliz. Kelly nin ailesindeki ilişkilerde de öyle muhteşem bir bağlılık olduğu söylenemezdi, ama ihtiyaç duyduklarında birbirlerinin yanında olurlardı. Ama onları araman, seni öldürmez değil mi? Neden babanı arayıp birlikte bir içki ya da kahve içmek için vakti olup, olmadığını öğrenmiyorsun? Sekiz yıl çok uzun bir zaman. Bir kere olsun denemek ve onunla ilişki kurmak zorunda olduğunu hiç düşünmüyor musun? Boş ver. Niçin Jason. Söyle bana. Sorun nedir? Neden beni Londra ya gönderdiğini sanıyorsun? dedi Jason öfkeyle. Çünkü aramızda koca bir okyanus olmasını ve beni çok daha görmeyi istiyordu. Bir an durakladı. O, beni görmek istemiyor, Kelly! Taksi Waldorf un önüne yanaşıp durdu. Jason hızla taksiden indi. Kelly de peşinden gitti. Anahtarlarını alıp süitlerine çıktılar. Jason doğruca salondaki bara yönelip kendine bir bardak viski hazırladı, sonra da bardağı eline alıp pencerenin önüne gitti. Tamam. Babanla bazı sorunların var, dedi Kelly yavaşça. Jason alaycı bir kahkaha attı. Çok anlayışlısın.

52 Kelly, onun bu alaycı tavrına aldırmadan, Peki, ya kardeşin, ailenin tümünden bu şekilde vazgeçemezsin, Jason, diye devam etti. Onlar benden vazgeçmiş olsalar bile mi? Kelly böyle bir şey olduğuna inanmıyordu, ama önemli olan JasonTn neye inandığıydı. Geç oldu, dedi Jason saatine bakarak. Ve hayli ilginç bir gece geçirdik. Artık yatalım. Sabaha görüşürüz. Kelly, Jason ın kendisini öpmesini bekledi, ama bir saat önce aralarında oluşan havadan, artık eser yoktu. Jason odasına doğru yürüdü. O odasına girip, kapısını kapattıktan sonra, Kelly bir kanepeye oturup, uzun bir süre kapalı kapıya baktı. İşte bu harikaydı. Tam biraz eğlenmeye karar vermişti ki, her şey yine berbat olmuştu. Şimdi ne yapacaktı? ON BİRİNCİ BÖLÜM- Yatak odasının kapısı vurulunca, Jason dondu kaldı. Kapıyı çalan oydu, ama onu görmeye hazır olduğundan emin değildi. Kafasından bir sürü çelişkili düşünce geçiyordu. Yanlış bir şey söyleyip onu incitmek islemiyordu ve şu andaki ruh haliyle böyle davranabileceğinden endişe duruyordu. Jason! Jason dişlerini fırçalamayı bıraktı. Odasını aydınlatan tek ışık banyodakiydi ve odasının neredeyse yarısı karanlıktı. Pijamasının altı kalçasına düşmüş bir halde gidip kapıyı açtı. Kelly siyah mini elbisesini ve kırmızı pabuçlarını çıkarmış, tek omzu aşağı kayan büyük beden bir tişört giymişti. Saçları da omuzlarına dökülmüştü. Seninle biraz konuşabilir miyiz? Bunu sabah yapsa... Kelly onu itip odadan içeri gidi. Hey! Neler oluyor? diyen Jason, böyle bir şey söylediğine ina-namıyordu. Ne zamandan beri güzel bir kadının yatak odasına girmesine izin vermiyordu ki? Kelly ona aldırmadan yatağın bir köşesine oturdu. Ailen ve kardeşinin kazası hakkında konuşman gerekiyor. Jason bir an için yirmi beşinci kattan atlamanın nasıl bir şey olabileceğini düşündü. Kelly eliyle yatağa vurarak onu yanına çağırdı. Jason uslu bir çocuk gibi gidip, onun yanma oturdu, ama konuşmamaya kararlıydı. Bu kocaman yatağın üstünde yapılabilecek çok daha eğlenceli şeyler vardı. Birden yüzünde şeytani bir gülüş belirdi ve onu tutuğu gibi kendine doğru çekti.

53 Kelly nin direnişi ancak bir kaç saniye sürebildi ve dudakları buluştuğu anda kendini hemen bırakıverdi. Jason, Kelly ofisine adım attığı andan beri bu anı bekliyordu. Elini onun tişörtünün altından sokup yukarı doğru kaydırdı. Hiç bir kadını böyle arzulamamıştı. Kelly, onun elini kalçalarında hissedince, derin bir iç geçirdi. JasonTn yatak kurallarının en önemlisi, herkesin oyunda kalması, kimsenin oyunu erkenden terk edememesiydi. Büyük sona varmadan önce tadılması gereken zevkler vardı. Ben... Ben bunun için gelmedim, dedi Kelly güçlükle. Olabilirdi, ama Jason kendi tercihini uygulamak niyetindeydi. Gen adamın parmaklan göbeğinden göğsüne doğru kayınca, Kelly kıvranmaya başladı. Durmamı istiyor musun? Evet... Yani, hayır... Oh, Tanrım, Jason.Kelly onu kendine doğru çekti ve ateşli bir şekilde öpmeye başladı, sonra da ne olduğunu bile anlayamadan birlikte yatakta yuvarlandıklarını fark etti. Ve sonunda onun üstünde kalınca da, kollarından destek alarak doğrulmaya çalıştı. Jason o bunları yaparken önünde açılan muhteşem göğüsler bakarak, keyifle güldü. Kelly soluk soluğa onun üstünden kalkarken, Bu hiç komik değil! Ben sadece... Sadece... Daha sonra konuşuruz, diye fısıldadı Jason, onu tekrar üstüne çekmeye çalışarak. Ama Kelly direndi ve doğrularak ondan uzaklaştı. Ne yaptığını biliyorum. Buna kirli oyu derler. Jason yattığı yerde kollarını başının altına koyup güldü. Çok güzel olacak. Kelly sırtını yatak başına yasladı. Jason dönüp, ona yaklaştı. Jason... Kelly nin sesinde hem uyarıcı hem de yalvarırmış gibi bir tonlama vardı. Jason hafifçe geri çekilip, ona baktı. Güzel olacağını biliyorum... Kelly bir an sustu. Ama senin tek gecelik ilişkilerinden biri olamam, Jason. Yavaşça başını salladı. Lütfen bunu benden isteme. Jason sözcüklerin dudaklarından dökülmesine mani olamadı. Senin tek gecelik olmana imkân yok. Kelly nin gözleri hafifçe ışıldadı. Bunu beni yatağa atmak için söylemediğini nerden bileceğim? Zaten şu anda yatağımdasın, Kelly, dedi Jason alaycı bir tavırla. Böyle bir sorunun kendisini ne kadar incittiğini belli etmemeye çalışıyordu. Hiç böyle bir soru beklemiyordu. Doğrulup sırtını yastığa dayadı ve elini saçlarının

54 arasında gezdirdi. Senin şu eski kocan sana gerçekten çok kötü davranmış Kelly. Kelly başıyla onayladı. Sen asla tek gecelik bir kadın değilsin, dedi Jason tekrar. Sen çok daha fazlasın. Ne kadar daha fazla? İki gece mi? Uç gece mi? İki hafta mı? Bana inanıyor musun? diye sordu Jason. Kelly başıyla tereddütlü bir şekilde onu onayladı. Jason onu inandırmasının tek bir yolu olduğunu biliyordu. Ancak bu yol ne yazık ki onun tişörtünü çıkartıp, yumuşak tenine dokunmaktan ve onunla sevişmekten geçmiyordu. Pekâlâ, dedi yorgun bir sesle, Sana bilmek istediğin her şeyi anlatacağım, ama bir şartım var. Nedir? Komodinin üstündeki dijital saate bakan Jason, Bu konuşmayı yatağın içinde yapacağız. Kelly alaycı bir kahkaha attı. Jason ona aldırmadı. Şu anda Londra da saat sabahın beşi ve biz epeyce uzun bir zamandır uyumadık. Senin de en az benim kadar yorgun olduğundan eminim. Bu yüzden de eğer şimdi konuşacaksak, hiç değilse bunu rahat bir yerde yapalım. Kelly bir süre ona baktıktan sonra, bacaklarını yorganın içine soktu. Jason banyonun ışığını kapatmak için kalktı ve geri döndüğünde Kelly usulca kolunun altına sokulunca şaşırdı. Pekâlâ, haydi anlat bakalım artık, dedi Kelly. Bana gerçekten bunu yaptıracaksın, değil mi? Son birkaç yılın bana öğrettiği bir şey varsa, o da gerçeklerden kaçmamak ve gerektiğinde savaşmak zorunda olduğumuz. Kaçtığımı kim söylüyor? dedi Jason. Kelly ona biraz daha sokuldu. Kaçmıyor musun? Jason elini başının altına koyup, gözlerini tavana dikti. O gün tatil için Malibu daki villamıza gitmiştik. Moralim bozuktu ve hiç havamda değildim. Babam ise havuzda zaman tutarak beni sürekli yüzmeye zorluyordu. Çok yorulmuştum. Bana birçok tur attırdıktan sonra, süremin iyi olmadığını vc gezip tozmak yerine yüzme çalışmalarına vakit ayırırsam çok daha iyisini başarabileceğimi söyledi. Çok mu geziyordun? Bazen, ama benim asıl sinir olduğum şey, elimden geleni yapmama rağmen babamı asla tatmin edemememdi. Çalışma programım çok yoğundu. Koleji yeni bitirmiştim ve finallere çok çalışmıştım. Biraz dinlendikten sonra yeniden onun istediği gibi çalışmalara başlayabilirdim. Ve sanırım baban seninle aynı fikirde değildi.

55 Doğru. Ona göre artık kolej bittiğine göre, kendimi tamamen yüzmeye vermeliydim. O yıl dünya şampiyonasında madalya alamasam da iyi bir derece yapmıştım. Basamakları yavaş yavaş çıkıyordum. Potansiyelim olduğu belliydi. Her neyse, sonunda bir akşam babamla çok ciddi bir kavga ettik ve ben bu büyük kavganın ardından bir karar verdim; madem beni gezip tozmakla, hatta serserilik yapmakla suçluyordu, öyleyse ben de ona bunun nasıl yapılacağını gösterecektim. Kelly heyecanlanarak elini ağzına götürdü. Yıllardır o villaya tatile gidiyorduk ve orada serserilik edebileceğim bir sürü arkadaşım vardı. Kavga ettiğimiz o gece, arkadaşlarımla dışarı çıkmaya karar verdim ve Brad de bizimle gelmek için yalvardı. Onu yanıma almamın babamı deli edeceğini bildiğim için de, Brad in isteğini kabul ettim. Deniz kıyısında sarp bir kayalık vardı vc oradan atlamak için birbirimizi cesaretlendirirdik. Sürekli atladığımız belirli bir nokta vardı ve o zamana kadar da buradan atlayan hiç kimsenin canı yanmamıştı. Ama o gece arkadaşlarım, daha yükseğe tırmanmam için beni gaza getirdiler. Jason bir an durup Kelly ye baktı ve alaycı bir şekilde güldü. Belki inanmayacaksın ama o günde beri namım yürüyor. Kelly hafifçe güliimsemekle yetindi. Jason gözlerini yeniden tavana çevirdi. Ve ben oradan atladım. Sanırım bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyordum. Jason durup derin bir nefes aldı. Bunları yıllardır hiç kimseye anlatmamıştı ve şimdi olanları hatırladıkça, her detay bir ok gibi göğsüne saplanıyordu. Omzum çıktı, bağdokusu yırtıldı, ama arkadaşlarımın önünde aptal gibi görünmemek için suyun yüzünde güçlükle durabildiğim halde onlara canımın acıdığını belli etmedim. Ve sonra birden Brad in de aynı yerden atlamaya hazırlandığını gördüm. Onu vazgeçirmeye çalıştım, bunun bir hanım evladının yapabileceği bir iş olmadığını söyledim. Brad de bana kaba bir el işaretiyle yanıt verdi ve... Atladı mı? dedi Kelly heyecanla. Jason başıyla onayladı. Kötü bir açıyla suya vurdu ve omurgası üç yerinden kırılıp, belden aşağısı felç oldu. Jason yine derin bir iç geçirdi. Eğer ben, hiçbir sorun yokmuş, hiç canım acımamış gibi davran-masaydıtn ve ona neden orada atlamaması gerektiğinin gerçek nedenini söylemiş olsaydım... Bu bir kazaydı. Jason. Bunu babama anlatmayı dene. Seni mi suçladı? Jason gözlerini kapattı. Buna hakkı vardı. Onun atlamasına sen neden olmadın ki. Aslında biraz oldum sayılır. Ona hep, asla benim gibi olamayacağını söyleyerek takılırdım. Bir gün gelip, böyle bir şey yapmaya kalkışacağını

56 tahmin etmeliydim. Jason sustu. Aslında şimdiye kadar kendine bile itiraf etmekten çekindiği ve kimseye söylemediği bir şey daha vardı. Ben de kendimi suçluyorum, dedi ve birden göğsünde bir ıslaklık hissederek, başını kaldırıp baktı. Hayır, Kelly benim için ağlama. Bunu hak etmiyorum. Jason uzun yıllar nasıl kendine acıdığından, şımarık zengin bir çocuk olarak böyle bir trajediyle ancak aylak aylak gezerek, ölçüsüz para harcayarak ve ara sıra sarhoş olarak nasıl başa çıkmaya çalıştığından söz etmemeye karar verdi. Özür dilerim, dedi Kelly yavaşça. Niyetim seni zorlamak değildi, sadece ailenden vazgeçmemeni istiyordum. Niçin? Neden senin için bu kadar önemli? Kelly burnunu çekerek, başını onun göğsüne yasladı. Erkek çocukların babalarına ihtiyaçları vardır. Benim oğullarım, babaları onları terk ettikten sonra çok sıkıntılı günler yaşadılar ve çok üzüldüler. Sanırım, bu yüzden babanla arandaki sorunları çözmeni istiyorum. Çünkü bir giin bana bir şey olursa, oğullarımın babalarıyla aralarındaki sorunları çözebileceklerine inanmak istiyorum. Seni anlıyorum, dedi Jason ona sarılarak. Ama şimdi iyisin, öyle değil mi? Kelly başıyla onayladı. Evet, şimdilik kanseri yendim, ama ne zaman ne olacağını kimse bilemez. Kanser. Jason yanında yatan bu sıcak vücudun, o berbat hastalık tarafından ele geçirildiğini düşünmek bile istemiyordu. Hayır, böyle bir şey olmayacaktı. Kelly bu hastalığı yenebilecek kadar güçlü bir kadındı. Senin gibi güçlü bir anneleri olduğu için oğulların çok şanslı. Ve şu an onun yanında olduğu ve ona sarılabildiği için kendisi de çok şanslıydı. Kısa süre sonra Kelly nin soluklan yavaşlayıp, vücudu gevşedi ve uykuya daldı. Jason ise, tüm yorgunluğuna rağmen çok uzun bir süre uyanık kaldı. ON İKİNCİ BÖLÜM KELLY bir erkeğe sarılıp uyumayalı yıllar olmuştu. Güçlü kolları bedeninde hissetmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu, ne kadar güvende hissettirdiğini unutmuştu. Yavaşça doğruldu ve onu uyandırmamaya dikkat ederek omzuna bir öpücük kondurdu. Sonra da sabah güneşinin yumuşak ışıklarının vurduğu yüzünü inceledi. Uyurken çok daha genç, çok daha çocuksu görüneceği yerde, daha olgun ve daha ağırbaşlı görünüyordu. Kelly yanında yatan adama baktıkça içinin tuhaf bir coşkuyla dolduğunu hissediyordu. Kendi kendine gülümsedi. Galiba Jason la olan ilişkileri yalnızca basit bir eğlence, ya da Chloe nin dediği gibi birkaç günlük sıradan bir takılma olarak kalmayacaktı. Ve galiba

57 Londra ya döndüklerinde yalnızca iş arkadaşıymış gibi davranmaya devam edemeyeceklerdi. Başını yavaşça Jason m göğsüne yasladı. Jason bir şeyler hissetmiş olacak ki, uykusunda hafifçe mırıldanarak Kelly i kendine doğru çekti. Kelly gözlerini kapattı. Şimdi ne yapacaktı? Jason m fazlasıyla çapkın bir adam olduğunu biliyordu, ama dünyaya gösterdiği kötü yüzünden başka bir yüzü daha olduğunu da biliyordu ve bu onun gerçek yüzüydü. O güçlü ve kararlı bir adamdı. Kelly yi de önemsiyordu, ama bu Kelly nin her şeyi geride bırakıp onunla birlikte olmaya karar vereceği anlamına gelmiyordu. Çünkü bu adamın, zora gelince her şeyi geride bırakıp ardına bile bakmadan çekip gitmek gibi bir alışkanlığı vardı. Tıpkı Mercury projesinde yapmak üzere olduğu gibi. Tıpkı ailesi konusunda yaptığı gibi. Tıpkı eski kocasının yaptığı gibi. Ancak Kelly nin düzenli, dengeli, güvenli bir hayat bekleyen iki küçük oğlu vardı ve babalarından sonra bir başka erkeğin daha onları bırakıp gittiğini görmelerine müsaade edemezdi. Sanki böyle yaparsa gerçekleri değiştirebilirmiş ya da onlardan kaçabilirmiş gibi gözlerini sıkıca yumdu. Kelly birkaç dakika daha Jason ın sıcak kollarında yattıktan sonra usulca yataktan çıkıp, giyinmek için kendi odasına gitti. Jason kollarını gerip eliyle yan tarafını yokladı, ama eline değen tek şey soğuk çarşaf oldu. Kelly gitmişti. Gözlerini açtı ve birkaç dakika kadar tavana baktı. Bu bir ilkti. Tüm geceyi yanında kendisine sarılıp yatan bir kadınla geçirmişti ve çıplak değildi. Zaten Kelly ile birçok ilk yaşamıştı. Onunla yıllardır içinde sakladığı, derinlere gömdüğü aile konularını konuşmak gibi. Yıllardır gösterdiği çabalarını küçümsemek yerine, başarı olarak görmek gibi. Şansı olduğu halde yatağında yatan bir kadınla sevişmek yerine, sarmaş dolaş uyumak gibi. Elbette onunla sevişmek istiyordu. Hem de deli gibi istiyordu. Ancak ilk kez bu konuda farklı davranmak zorunda olduğunu hissediyordu. Çünkü hayatında ilk kez bir kadınla yatmak ve onu canı çektiği kadar yanında tutmak, kazanmak ya da kaybetmekten çok daha öte bir anlam ifade eder

58 olmuştu. Bu yüzden de önce Kelly nin istemesi gerekiyordu. Ancak o kendini hazır hissettiğinde, onunla birlikte olacaktı. Jason örtüyü üstünden atıp yataktan çıktı ve üstünü değiştirmeden pijamasıyla süitin salonuna geçti. Kelly süitin küçük mutfak bölümünde oturmuş, kahve içiyordu. Üstünde şık bir iş tayyörü vardı. Jason elinden olmadan, onu yine omzu düşen tişörtüyle hayal etti. Kahve ister misin? diye sordu Kelly onu görünce gülümseyerek. Lütfen. Kelly kahve hazırlarken, Jason gidip ona arkasından sarıldı. Kelly ona döndü. Bir süre birbirlerine baktılar. Kelly nin bir şey söylemesine gerek yoktu. Tüm duygu ve düşünceleri yüzünden okunuyordu. Bu gerçek miydi, yoksa tuhaf bir rüya mıydı? Mükemmel bir şey miydi, yoksa çılgınlık mıydı? Harika bir şeyin başlangıcı mıydı, yoksa korkunç bir hata mıydı? Bu soruların yanıtını ikisi de bilmiyorlardı. Ama Jason sorunun kimde olduğunu biliyordu. Sorun kendisindey-di. Eğildi ve yumuşak, nazik bir şekilde onu öptü. Ama böyle devam etmesine imkân yoktu. Kahve unutuldu, öpüşmeleri hararetlendi. Ancak Jason içinde giderek büyüyen endişeye aldırmazlık edemiyordu. Kelly nin iş anlamında kendisine güvendiğini biliyordu, ama kalbini kırmayacağına güvendiğini sanmıyordu ve bu yüzden onu yargılayamazdı. Çünkü Jason da bu konuda kendine güvenmiyordu. Kelly nin ihtiyaç duyduğu gibi bir erkek olmayı çok isterdi, ama öyle olup, olmadığını bilemiyordu. Belki bir gün olabilirdi, ama bugün için bunu bilmesi imkânsızdı ve olup, olamayacağını bilmediği bir şey için onun duygularıyla oynaması, ondan beklemesini istemesi büyük haksızlık olurdu. Tezgâhın üstünde duran telefonun çalmasıyla öpüşmeye ara verdiler. Kelly özür dilercesine, Dokuzda çalması için ayarlamıştım. McGrath in ofisini aramamız gerekiyordu da. Doğru ya, bu gezinin nedeni buydu zaten. Kelly şampiyon atletin ofisini ararken, Jason da odasına gitti ve bir süre sonra lacivert bir takım elbise giymiş halde, kravatını düzelterek salona döndü. Kelly nin yüzünde kaygılı bir ifade vardı. Ne oldu? McGrath sözünü tutmadı mı yoksa? dedi Jason Hayır, sorun o değil. McGrath yarın sabah kahvaltısında bizimle görüşmek istediğini söyledi. Jason rahatlamıştı. İşte bu iyi bir haber, öyle değil mi?

59 Evet, tabii. Jason kravatını gevşeterek, tekrar kendi odasına doğru yöneldi. O halde üstümü değiştireyim. Kelly nin gergin olduğunun farkındaydı. Kendi kendine gülümseyerek kravatını boynundan çıkarırken, Bak, dün gece biraz yakınlaştığımızı biliyorum, ama bu her an soyunup, yatağa atlayacağım anlamına gelmez. Benim de bir gururum var biliyorsun değil mi? dedi. Umarım. Jason onun bu cevabı karşısında bir kahkaha attı ve odasına doğru yürümeye devam etti. Yani, aslında demek istediğim, kıyafetlerimiz şehirde bir gezintiye çıkmak için pek uygun değil. Bu ayakkabılarla ayakların kısa sürede su toplar. Gezinti mi? New York ıı görmek istediğini söylememiş miydin? İşte fırsat önüne geldi, üstelik de dünyanın en çekici ve en bilgili rehberiyle beraber. Kelly gülümsedi. Sen gerçekten de kendini beğenmiş bir adamsın. Öyle olduğumu söylerler. Kelly gülümseyerek kendi odasına yöneldi. Beş dakika içinde dönerim. Hayır, hayır on dakika olsun. Jason gülümseyerek onun arkasından baktı. Bir günleri vardı. Önlerinde her şeyin doyasıya tadını çıkarabilecekleri bir günleri vardı. Sorunları bir süreliğine askıya alabilirlerdi, öyle değil mi? Ve bugün herhangi bir şey için söz verilmesine de gerek yoktu, öyle değil mi? ICahvaltıda son derece lezzetli şeyler vardı ve kısa sürede birkaç fincan sıcak kahve eşliğinde her şey tükenmişti. Tam Kelly nin hayallerindeki gibi bir New York kafesindeydiler ve Kelly çok mutluydu. Kahvaltıları bittikten sonra bir taksiye bindiler ve şehir merkezine doğru yola çıktılar. İlk durakları, eski tarz bir mücevherciydi. Jason dükkânın oymalı ahşap kapısına ve Victorian tarzı vitrinine bakarak gülümsedi. Küçükken babam beni buraya getirirdi. Hep antika bir cep saati kullanırdı ve ara sıra da tamir ettirmek için buraya getirirdi. Çocukluğumdan beri buranın muhteşem bir yer olduğunu düşünürüm. Kelly kaşlarını kaldırdı. Bunun yüzünden... dedi Jason ayaklarının altındaki kaldırımı işaret ederek. Kelly onun gösterdiği yere baktı ve kaldırımın içine gömülü, üstü kalın camla kaplı cep saatini göründü. Aman tanrım! Bu harika bir fikir! dedi çok etkilenmiş bir şekilde.

60 Jason omzunu silkti. New York şehri daima sürprizlerle doludur. Sonra da uzanıp onun elini tuttu. Gel haydi, daha görmen gereken bir sürü gizli hazine var. Ve Kelly ne olduğunu bile anlayamadan bir başka taksiye atlayıp, doğu yakasına gittiler. Taksiden inince Kelly şöyle bir etrafına bakarak, kaşlarını çattı. Burası kilometrelerce uzunluğunda bir parktı. Burada ne tür bir hazine olabilirdi ki? Ve birden duydu. Kuşlar şakıyordu. Parkın çitlerle çevrili bu ufak bölümü stislü bambu kafeslerle kaplıydı ve her biri farklı renk ve türde kuşlara ev sahipliği yapıyordu. Çeşit çeşit kuşların sesleri birbirlerininkine karışıyor ve şaşırtıcı bir armoni oluşuyordu. Çok hoştu. Olağanüstüydü. Bütün gün burada durup onları dinleyebilirim, dedi Kelly zevkle içini çekerek. Jason güldü ve Burayı çok sevdiğin belli, ama görmen gereken daha çok yer var, diyerek onun elini tuttu. Kelly birleşen ellerine baktı ve birden içinde tuhaf bir duygu hissetti. Bu çok güzel, çok doğru gibi gelen bir duyguydu. Sonraki yarım saat boyunca kuş cıvıltıları arasında gezerlerken, el ele tutuşmaya devam ettiler. Sonra kuzeye Central Park a doğru yürüdüler ve çok hoş bir kafeteryada oturup sosisli sandviç yediler. Daha sonra da Kelly nin en sevdiği yerlerden biri olan Empire State Binasına gittiler. Seyir terası çok kalabalıktı, ama her şeye rağmen buradan şehri seyretmek Kelly ye büyük keyif verdi. Son olarak da sırf binmiş olmak için metroya bindiler ve gezintilerini halk kütüphanesindeki Çocuk Merkezi nde tamamladılar. Sanırım, burası da çok sevdiğin yerlerden, öyle değil mi? dedi Kelly, kütüphaneden çıkarlarken. Jason başıyla onayladı. Babam, Brad ve beni küçükken çok sık bu kütüphaneye getirirdi. Burada vakit geçirmekten çok hoşlanırdık ve istediğimiz kitapları seçip alırdık. O zamanlar bizim için bu büyük bir eğlenceydi. Başım salladı. Yıllardır buraya gelmemiştim. Kelly birden anladı. Jason aslında şehrin en ilginç, en turistik yerlerini değil, New York un kendisi için anlam taşıyan, hatıralarının olduğu yerlerini göstermişti. Birden boğazına bir yumru oturmuş gibi hissetti. İçini tuhaf bir umut duygusu kaplamıştı. Belki bunu yapabilirlerdi.

61 Belki de, onları bir felaket beklemiyor olabilirdi. Kelly buna inanmayı o kadar çok istiyordu ki. Bu New York gezisinin sadece bir peri masalından ibaret olmamasını, sisli bir Londra sabahında, Heathrow a indiklerinde, bunun son bulmamasını o kadar çok istiyordu ki. Yeterince bedel ödemişti ve biraz mutluluk beklemek hakkıydı, öyle değil mi? Ertesi sabah, saat onu yirmi beş geçe McGrath ile buluşacakları Broadway deki restoranın kapısına yaklaştıklarında, Jason m sinirleri son derece gergindi. Tam kapıdan içeri girecekleri sırada Kelly kolundan çekip, onu durdurdu. Çok sinirli görünüyorsun. Jason gözlerini kırpıştırarak ona baktı. Bir erkeğin kendini iyi hissetmesi için gerçeği duymasından iyi bir şey olamazdı. Ama istediğimiz de bu aslında, diye devam etti Kelly onun kravatını düzeltip, burnuna bir öpücük kondurarak. Demek ki rahatsız ve heyecanlısın, o halde başarabilirsin. Jason kaşlarını çattı. Onun bu sözlerinde cesaret verici bir şeyler olduğundan emindi, ama şu anki gergin durumunda bunu tam olarak anlayabilmesi mümkün görünmüyordu. Ve ben de senin yanında olacağım. İşte benim korktuğum da bu, diye mırıldanan Jason, kapıdan içeri girdi. McGrath ile şoförü ve koruması olan adam arka tarafta bir masada oturuyorlardı. Garson kız Kelly ve Jasoıı ı onların yanına yönlendirdi. Yanlarına gittiklerinde, Kelly gülümseyerek Dale in yanağından öpmesine izin verdi Jason ise, McGrath elini sıktığında kemikleri çatırdamış gibi hissetti. Bu el sıkış; Henüz kazanmış sayılmazsın. Bir yanlış harekette sonun gelir, der gibiydi. Jason ilk tepki olarak gülümsedi ve hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Ama elini geri çekmeden önce, son anda verdiği bir kararla adamın elini benzer bir sertlikte sıkarak olası iş ortağına; Oyun haşladı ve bu oyunda ben de varım, mesajını verdi. Garson fincanlarına kahve doldurdu ve menüyü verdi. Jason nedense kendini kurt gibi aç hissediyordu. Önce siparişlerimizi verelim, sonra ayakkabıları konuşuruz, dedi McGrath. Benim için sorun yok, dedi Jason. McGrath bakışlarını Kelly ye çevirip, Bu New York a ilk gelişin mi? dedi. Kelly ilk gelişi olduğunu söyleyip, geçirdikleri harika günü anlattı. Garson siparişlerini almak üzere tekrar yanlarına geldi.

62 McGrath, Jason m verdiği siparişe özellikle dikkat etti. Bir büyük porsiyon et ve iki porsiyon tavada yumurta siparişi vermişti. Garson hepsinin siparişlerini alıp, gitti. Dale, Jason a dönüp, İyi bir seçim, dedi. Nasd yumurta yemeyi tercih ettiği, bir erkek hakkında çok şey anlatır. Eğer sadece yumurtanın beyazında yapılmış omletlerden sipariş etseydin, emin ol burada oturamazdın. Yumurtanın sadece beyazından yapılmış omletin lafı bile Jason m suratını ekşitmesine neden olmuştu. Onun bu halini gören McGrath gülümseyerek, On dakika başladı, Jason. Anlat bakalım. Böylece Jason, pazarı araştırırken aklına böyle bir fikir geldiğini, yapılıp yapılamayacağım denemek için bir tasarımcı ekibi kurduğunu ve son iki yıl boyunca hep birlikte bu projeyi gerçekleştirmek için nasıl çalıştıklarını anlatmaya başladı. Ve on dakika süresince, hatta biraz daha fazla konuştu. Konuşması sona erdiğinde, Kelly öne doğru eğilip, hafifçe ona yaklaştı vc tebrik etmek istercesine dizini sıktı. McGrath duygularını pek fazla belli eden biri değildi, ama yine de yüzündeki hafif gülümseme beğendiğini belli ediyordu. Fikri beğendim, dedi. Yepyeni bir ürünü ilk tanıtacak kişi olmak da hoşuma gitti. Ayrıca ürünü ilk benim kullanacak olmam da çok hoş bir fikir. Elini Jason a doğru uzattı. Bu Mercury anlattığın kadar mükemmel olsa iyi olur, Bay Knight, çünkü ayakkabılarından bir çifti denemek ve bir test koşusu yapmak için sabırsızlanıyorum. Jason, havalara zıplamamak için kendini güç tutuyordu. Ama Kelly ile restorandan çıktıklarında anda bu isteğini hemen yerine getirdi, sonra da Kelly i kucağına aldığı gibi havada bir kaç kez döndürdü. Sonunda da onu dudağından öperek yavaşça yere bıraktı. Ve bir kez daha sanki hayatı buna bağlıymışçasına öptü onu. Kim bilir, belki de gerçekten hayatı buna bağlıydı, çünkü bir öpüşmenin bu kadar muhteşem olabileceğine ilk kez şahit oluyordu. Jason sonunda bir adım geriye gidip, Kelly nin gözlerinin içine baktı ve yoldan geçenlere aldırmadan, Londra ya döndüğümüzde daha fazla birlikte olmalıyız. Birkaç kere çıkmaktan falan söz etmiyorum. Bu yetmez... diye haykırdı. Kelly bu sözlerin kendisini dehşete mi düşürdüğü, yoksa mutlu mu ettiği belirsiz bir ifadeyle, öylece durmuş, karşısında hiç durmadan hoplayıp zıplayan patronuna bakıyordu. Jason derin bir nefes alıp başını ona yaklaştırdı. Söylemeye çalıştığım şey, seninle bir ilişki yaşamak istediğim. Kelly yine hiçbir şey söylemedi. Seni önemsiyorum, Kelly.

63 Sonunda Kelly uzandı, onu dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu, sonra geri çekildi ve başını sallayarak gülmeye başladı. Tanrı ikimizin de yardımcısı olsun, çünkü ben de ayın tür çılgın duygular içindeyim. Bu kez çok daha uzun ve çok daha farklı öpüştüler. Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum, dedi Kelly ayrıldıklarında. Böyle bir şeyi hiç düşün... Ben de öyle, diye onun sözünü kesti Jason. Ama denemek istiyorum. Kelly dudağını ısırdı. Ama korkuyorum. Gerçekten korkuyorum Jason. Kelly nin yüzündeki endişe dolu ifade, JasonTn yüreğini sızlattı. Onu kendine doğru çekip, sıkıca sarıldı. Biliyorum, diye mırıldandı. Sadece bana bir şans vermeni istiyorum. Sana layık bir erkek olabilmek için elimden gelenin en iyisini yapacağıma söz veriyorum. Kelly geri çekilip, sanki bugüne kadar aradığı tüm yanıtları bulabilecekmiş gibi bir süre onun gözlerinin içine baktı. Sonra da, başını sallayarak, Pekâlâ, dedi yavaşça. Hayata bir kez geliyoruz. Jason eğilip onu bir kez daha öptü. Uçuştan önce beni güzel bir yere öğlen yemeğine götürürsün, değil mi? Sanırım, buna değerim, dedi Kelly muzipçe gülerek. Elbette değerdi. Kelly her şeye değerdi. Kelly banyoda otelin pahalı duş jelini avucuna sıkarken kendi kendine şarkı söylüyordu. Sıcak su çok iyi gelmişti, bu yüzden de hiç acele etmiyordu. Şehir her ne kadar güzel olsa da, kirini de unutmamak gerekirdi. Biraz sonra Jason a hoş kokmak, güzel ve temiz görünmek istiyordu. Duş jeli harika kokuyordu ve şimdiden tenini yumuşatmıştı. Bacaklarından yukarı doğru jeli sürmeye devam etti, ama vücudunun üst kısmına gelince birden durdu. Eli sol göğsünün üstünde, donakalnnştı. Su sırtından aşağı akmaya devam ediyordu. Uzun bir süre hiç kıpırdaman öylece durdu. Sonra gözlerini kapattı ve elini daha yavaş, daha dikkatli bir şekilde göğsünün üstünde gezdirdi. Derisinin altında tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hayır! Hayır! Tanrım, bu olamaz! ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM JaSON saatine baktı. Kelly duşa girmek için odasına gideli kırk beş dakikadan fazla olmuştu. Onun kapısının önüne doğru yürüdü ve akan suyun sesini duymaya çalıştı, ama hiç ses gelmiyordu. Birkaç dakika daha bekledi, ama içeriden en ufak bir tıkırtı bile gelmiyordu. Yavaşça kapıya vurdu ve Kelly? diye seslendi. Yine ses yoktu.

64 Tekrar vurdu. Kelly, iyi misin? Jason m nabzı hızla atmaya başlamıştı. İçeri girip neler olduğuna bakmaya karar verdi ve yavaşça tokmağı çevirip, kapıyı açtı. Kelly vücuduna sarılı bir havluyla, yatağının köşesinde oturmuş, boş gözlerler pencereden dışarı bakıyordu. Ne oldu? dedi Jason heyecanla. Kelly yanıt vermedi. Jason ona yaklaştı. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Bir saat önceki o neşeli, o hayat dolu kadına ne olmuştu böyle birdenbire? Kelly, hasta mısın? Belki... Yani, bilmiyorum... Kelly dudağını ısırdı. Havaalanına gideceğimiz saate kadar burada kalsak olur mu? Jason şaşırmıştı. Tamam, öğlen yemeğini buraya getirtirim. Evet, her neyse... Fark etmez aslında. Kelly nin bakışları yeniden pencereye yöneldi. Jason odadan çıkıp girmek istiyordu, ama kendini durdurdu. Bir şeye ihtiyacın var mı? Kelly başını salladı. Yalnız kalmak ister misin? dedi Jason, onun yanında oluşundan hiç etkilemediğini düşünerek. Belki de, onu yalnız bırakmalıydı. Zaten oda servisini araması gerekiyordu. Sanırım. Demek gitmeliydi. Jason ona dikkatle bir süre daha baktıktan sonra yavaşça odadan çıktı. Sonra da oda servisini arayıp. Kelly nin otantik Amerikan mutfağını denemek istediğini bildiğinden, iki adet burger ve otelin meşhur salatasından sipariş etti. Yiyeceklerin gelmesini beklerken de, boş durmamak için valizini çıkarıp eşyalarını toplamaya başladı. Siparişleri gelince de, gidip Kelly nin kapısına vurdu. Kelly giyinmişti. Uzun uçak yolculuğuna uygun, spor bir kıyafet giymişti ve bu kez yatağın ayakucunda değil de, başucıında oturuyordu. Kucağında da bir yastık vardı. Valizi de açık bir şekilde yerde duruyordu. Jason gidip onun yanma oturdu. Kelly başını çevirip ona baktı. Jason omzunu silkerek ayağa kalktı. Tamam... Servis masasını buraya getireyim de, yemeğimizi yiyelim. Kelly birden doğruldu. Hayır. Jason şaşkınlık içindeydi. Kelly çok sert konuştuğunu fark ederek, sesini alçalttı. Yani... Yalnız yemek istiyorum. Jason beklentilerini yerine getiremediğinde, kadınların kendisine karşı bazen soğuk ya da sinirli davranmalarına alışıktı, ama bu kez, Kelly yi kızdıracak ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

65 Lanet olsun, süitlerine girdiklerinden beri onu görmemişti bile ve Kelly nin takındığı bu tavır, giderek sinirlenmesine neden oluyordu. Ona doğru bir adım attı. Kelly, bana bak. Kelly denileni yaptı ve JasonTn yüzündeki ifadeden, bu tuhaf davranışlarına ne kadar çok şaşırdığını anlamakta gecikmedi. Bana neler olduğunu anlatmak zorundasın, dedi Jason. Kelly nin çenesi gerildi, gözleri kızgınlıkla ışıldadı. Aslında bu hali o eansız ve duygusuz halinden daha iyiydi. Anlat bana! dedi Jason. Tamam, dedi Kelly güçlükle. Ama duyacağın şeyden hoşlanmayacaksın. Ben hazırım. Jason gerçekten de her şeye hazırdı. Onun her şeyin korkunç bir hata olduğunu söylemesine de, Londra ya döndüklerinde kendisiyle çıkmaktansa, ölmeyi bile yeğleyeceğini söylemesine de, her şeye, her şeye hazırdı. Kelly ondan biraz uzaklaştı. Biraz önce duş yaparken... dedi dudakları titreyerek, Elime bir yumru geldi. Jason kaşlarını çattı. Bir yumru mu? Ne tür bir yumru? Başında mı? Kelly nin eli sol göğsüne gitti. Burada... İşte o anda Jason ın beyninde adeta bir bomba patladı ve korkuya dair o ana kadar bildiği her şeyi unuttu. Tanrım! Kelly nin tuhaf davranışlarının nedeni, hiç de o sandığı kadın kaprislerinden değildi. Ne? Nasıl? Düzgün bir cümle kurmayı beceremiyordu. Ayağa kalktı, yavaşça geriye doğru gitti. Sanki aralarına biraz mesafe koyarsa, aklını toplayabilirdi. Ama bu basit bir şey de olabilir, dedi zor duyulur bir sesle. Öyle değil mi? Kelly başıyla onayladı. Ama ciddi bir şey de olabilir. Bu olasılığı göz ardı edemem. Jason da edemezdi. Kelly üstünde ince bir örtüyle, uçağın konforlu koltuklarına uzanmış, uykusu gelmiş gibi yaparak, gözlerini de kapatmıştı. Bu, sonraki birkaç saat boyunca Jason la konuşmak zorunda kalmasından daha iyiydi. Neyse ki geceydi de, kabin ışıkları söndürülmüştü ve yolcuların çoğu da uyumuşlardı. Uyumayanlarda kulaklıklarından ya müzik dinlemekte ya da film seyretmekteydiler. Jason yanlış hiçbir şey yapmamıştı. En doğru şekilde davranıyor, en doğru sözleri söylüyordu. Son derece düşünceli, kibar ve özenliydi. Ancak Kelly artık onunla konuşmaya, hatta yüzüne bakmayabile tahammül edemeyeceğini hissediyordu. Aralarına ince bir duvar örülmüş gibiydi ve bu duvarın ardında korku vardı.

66 Kelly onun sıcacık bakan o etkileyici mavi gözlerinde, bunu çok net bir şekilde görebiliyordu. Ve Kelly, bu tür korkular hakkında her şeyi bilirdi. Böyle korkular, mantıklı ya da duygusal bir şey değildi. Böyle korkular, bilinçli düşünceyle kontrol edilebilecek bir şey değildi. Böyle korkular bir refleksti. Ya savaşılır ya da kaçılırdı. Kelly savaşmayı seçmişti. Çünkü buna mecburdu, başka çaresi yoktu. Fakat Jason m tepkisinin, kaçma yönünden olduğundan emindi. Bu onun için doğal bir tepkiydi. Ve işte Kclly nin asıl dayanamadığı şey de buydu. Onun bu hali canını acıtıyor, kalbini kırıyordu. Jason, Kelly nin valizini döner taşıma bandından alıp, bagaj arabasına koydu. Yolculukları oldukça garip geçmişti. Kelly emniyet kemeri işareti söner sönmez hemen koltuğunu geriye yatırmış ve tam bir saat öylece yatmıştı. Tekrar koltuğunu kaldırdığında, daha normale dönmüş gibiydi. Yemek yemiş, bir film izlemiş, sonra biraz uyumuştu. Bir iki kez Jason ile konuşmuş, birkaç cümle kurmuş, önemli olmayan, havadan sudan şeyler söylemişti, ama hiç değilse konuşmuştu. Sakin ve soğukkanlı görünüyordu. Üstesinden gelmiş gibiydi. Belki de içinde fırtınalar kopuyordu da, belli etmiyordu. Belki de onun sorunlarıyla baş edebilme yöntemi buydu. Jason da zamanında böyle yaptığı için, bunun iyi bir yöntem olduğunu biliyordu. Bu yüzden de ona biraz zaman vermeye karar verdi. Kelly kendini iyi hissedene kadar düşünebilirdi. Nasılsa er geç düzelecekti. Daha önce de yaptığı gibi kendini toplayacak ve savaşmaya başlayacaktı. Jason önünde yürüyen Kelly yi izlerken, onun böyle yapmasını ne kadar çok istediğini ve ona ne kadar çok ihtiyacı olduğunu fark etti. Bizi bekleyen bir araba var, dedi, havaalanının kapısından çıkarlarken. Ama tam bu sırada Kelly, bariyerin diğer tarafında birine el salladı. Jason beklenmedik ve son derece mantıksız bir kıskançlığa kapılarak, onun işaret ettiği kişinin eski kocası olabileceğini düşündü. Ama uzun boylu sarışın bir kadınla, yanındaki uzun boylu adamı görünce yanıldığını anladı. Kadın koşarak Kelly nin yanına geldi, adamsa dik bakışlarla Jason ı süzdü. Adamın yüzündeki ifade Jason için çok tanıdıktı. Bu adamın Kelly nin ağabeyi olduğundan hiç şüphesi yoktu ve sanki olanlardan kendisini sorumlu tutuyormuş gibi bakıyordu. Jason m çenesi gerildi ve bakışları adamın keskin bakışlarıyla buluştu. Belki de hayatında ilk kez bir kadın için herhangi bir sorun yaratmamıştı ve ne yazık ki suçlanıyordu.

67 Kelly omzunun üstünden Jason a bakıp, Teşekkürler, ama ben ulaşımımı ayarladım, dedi ve uzaklaşmaya başladı. Ne yani, şu an tek sorunları ulaşım mıydı? Jason bagaj taşıyıcısını hızla iterek, ona yetişmeye çalıştı. Kelly! Kelly durup, ona doğru döndü. Uzunca bir zamandan beri ilk kez yüzünde bir duygu ifadesi belirmişti. Jason, ben... Başını salladı. Lütfen. Seninle pazartesi günü görüşürüz. Sonra ona yaklaştı, yanağına bir öpücük kondurdu ve arkasını dönüp uzaklaştı. Bu sırada ağabey JasonTn yanma geldi, bakışlarını onun üstünden ayırmadan taşıyıcıdan Kelly nin valizini aldı ve o da uzaklaştı. Jason terminalden çıkan kalabalığın arasında, öylece bir başına kaiakalmıştı. Nasıl gidiyor, moralin nasıl? Kelly yengesinin sorusuna yanıt vermeden önce bir an duraksayıp derin bir nefes aldı. Başını ellerinin arasına almış, mutfağın damına vuran yağmur damlalarının sesini dinliyordu. Beklendiği gibi. Gelecek hafta testler için tekrar kliniğe gideceğim, dedi ve uzanıp yengesinin eline dokundu. Beni öğle yemeğine davet ettiğin için teşekkür ederim. Chloe gülümsedi. Senin de, oğlanların da buraya gelmeniz bizi daima sevindirir, bunu biliyorsun. Ayrıca pazar öğle yemeklerinde tavuk kızartma yapmaya bayılırını, bu seferki bahanem de siz oldunuz. Aslında... Kelly kaşlarını çattı. Aslında ne? Sanırım, gelmenizi beklemiyordum. Ama tabii ki, geldiğiniz için çok mutluyum. Kelly kendini tutamayıp bir kahkaha attı. Nedenmiş o? Neden gelmeyelim ki? Beni pazar günü evde yemek pişirme derdinden kurtardın. Oğlanlar da senin gibi kızarmış tavuğa bayılıyorlar. Sonra birden ifadesi ciddileşti. Hem bu güzel havada evde oturunca canım sıkılıyor, sonra sinirimi çocuklardan çıkarmaya başlıyorum. Olduk olmadık şeylere bağırıp çağırıyorum, oysa onlar bunu hiç hak etmiyorlar. Haklısın, dedi Chloe. Sadece bilmeni isterim ki, bize yemeğe gelmeniz Dan i de, beni de gerçekten çok memnun etti. Kelly kaşlarını çattı. Neden bu kadar önemli bir şeymiş gibi söylüyorsun? Teklif edildiğinde bedava yemeği kabul etmeyecek kadar huysuz bir kadın mıyım ben? Chloe başını salladı. Saçmalama. Demek istediğim, bazen araya kalın duvarlar ördüğün olu... Ah, anladım, dedi Kelly gözlerini yengesine dikerek. Daha geçen hafta, tanıdığın en açık insan olduğumu söylediğini hatırlıyorum. Chloe ayağa kalkıp yemeği kontrol etmeye gitti ve fırının kapağını açınca mutfağa pişmiş tavuk kokusu yayıldı. Kelly birden çok acıkmış olduğunu fark etti.

68 İkisi aynı şey değil ve sen de bunu pekâlâ biliyorsun, dedi Chloe fırın eldivenlerini çıkarıp, tezgâhın üstüne bırakırken. Aklındakileri açıkça söylemekle, korunaklı davranmak arasında fark vardır. Ben öyle davranmıyorum, dedi Kelly. En azından artık öyle davranmıyordu. Chloe nin aralarına ördüğünü söylediği tüm o kaim duvarlar yerle bir olmuştu artık. Sürekli sığınabileceği bir yer oluşturmayı deneyip duruyordu, ama her dokunduğu şey, dağılıp paramparça oluyordu. Yanağından bir damla yaş süzüldü. Korkuyorum Chloe. Korkmamak için elimden geleni yapıyorum, ama bir kez daha başarıp başaramayacağımdan hiç emim değilim. Chloe hemen onun yanına gidip, sımsıkı sarıldı. Kanser olmayabilir. Bunu kendin söyledin, öyle değil mi? Kelly başıyla onayladı. Evet, öyle demişti, ama böyle olmasını dilemesi bunu gerçek kılmaya yetmiyordu. Ama ya öyleyse. Bu şekilde düşünmemelisin! dedi Chloe kızgın bir tavırla. Kelly de onun gibi öfkelenebilmek istiyordu. Buna ihtiyacı vardı. Uzun bir süre içinde yanan bir öfke ateşiyle yaşamıştı, ama şimdi tam ihtiyaç duyduğu sırada, tam kendisine faydası dokunacağı bir zamanda bu ateş sönüvermişti. Biliyorum, biliyorum... Bu sırada Ben koşarak annesinin yanma geldi ve onun kucağına atladı. Kelly de oğluna sıkıca sarıldı. Tam bu sırada da Dan hızla içeri girdi. Kelly derin bir nefes aldı. Şimdi güçsüz olamazdı. Kesinlikle olamazdı. O ateşi yeniden tutuşturmak, mücadele gücünü yeniden kazanmalıydı. Ben in saçlarını düzeltip alnını öptü. Dan elindeki kırmızı keçeli kalemi sallayarak, Onu elinde bununla yakaladım, diye bağırdı öfkeyle. Kelly endişe dolu bakışlarla oğluna baktı. Yoksa yine duvarları mı çizmişti? Dua edin de, evimizin bütün duvarlanna Picasso resimleri çizmemiş olsun. Bildiğiniz gibi son şaheserini aşağıdaki odanın duvarına yapmıştı. Şimdi gidip tüm odaların duvarlarını kontrol edeceğim ve dua edelim ki... Dan cümlesini tamamlayamadan hızla mutfaktan çıktı. Kelly özür dilercesine yengesine bakarken, oğluna daha da sıkı sarıldı. Aslında şu anda oğluna daha otoriter davranması gerektiğini biliyordu, ancak içinden sadece sarılmak geliyordu. Bir zarar verdiyse, düzeltirim. Chloe derin bir nefes aldı. Ona aldırma. Bütün duvarları silinebilir boyayla boyattığımızı gayet iyi biliyor. Ben herhangi bir şey çizdiyse bile, ıslak bir bezle silindiğinde hemen çıkacaktır. Küçük oğlan gözlerini kırpmadan, masum bir tavırla annesine bakıyordu.

69 Kelly bu bakışı tanıyordu ve dayısı sanatsal yeteneklerini nerede sergilediğini bulduğu anda, oğlunun başı büyük belaya girecekti. Oğlu giderek boynuna daha da sıkı sarılmasına rağmen, onu kendinden ayırıp, yere indirdi ve Gidip dayına hangi duvarı boyadığını göstersen iyi olacak, dedi. Küçük oğlan suçlu bir ifadeyle dudağını ısırarak başını salladı. Çünkü ne kadar çok ararsa, o kadar fazla kızacaktır! Çocuk oturma odasına doğru koşmaya başladı. Kelly gözlerini yumdu ve Chloe nin bej rengi kanepesinin halen sadece bej rengi olarak duruyor olması için dua ederek, yengesine döndü. Ağabeyim bugün neden bu kadar öfkeli? Chloe içini çekti. Barbekü yapamamasının dışında mı? Kelly gülümsemekle yetindi. Yine bebek konusunda tartıştık. O çok erken olduğunu söylüyor, annem geciktiğimizi ve ben... Chole in gözleri buğulandı. Bense o kadar çok istiyorum ki, artık bu konuda konuşmak bile canımı acıtıyor. Kelly başını salladı. Yüzünde kararlı bir ifade vardı. Dan i bana bırakmalısın. Ben, onu yola getiririm. Tabi bunu ancak, Ben in son sanat eseri bulunup, silindikten sonra yapabilirdi. Şu arı bela aramasının bir manası yoktu. Pazartesi günü Jason ofise geldiğinde, temizlikçiler henüz sabah temizliğini bitirmemişlerdi. Saatler önce şafak sökmüş olmasına rağmen, Londra bir kış öğleden sonrası kadar kapalı ve sisliydi. Jason ofise mümkün olduğu kadar erken gelmişti, çünkü biran önce Kelly yi görmek ve iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Kelly nin bir süre uzaklaşarak, yalnız kalmak istemesini, kendisi için ıstıraba dönüşen bir hafta sonuna neden olmasına rağmen, anlayışla karşılamıştı. Çünkü Jason da, sonsuza dek kendisinin ve Brad in hayatını değiştiren kazadan sonra uzun zaman kimseyi görmek istememiş, yaralarım kendi başına sarma yollarını aramıştı. Bu yüzden de Kelly ye hak veriyor, onun bu isteğini saygıyla karşılıyordu. Ancak bir yandan da onu görmeyi deli gibi arzuluyor, tekrar o yumuşak dudakları, dudaklarında hissetmek için adeta çıldırıyordu. Jason dışarıdan bir ses geldiğini duyunca, hemen yerinden fırladı ve gidip kapıyı açtı. Kelly ıslanan trençkotunu çıkarmış askılığa asıyordu. Jason onu şimdiye dek hiç bu kadar güzel görmediğini düşündü. Üstünde siyah bir kalem etek ve ofise ilk geldiği gün giydiği beyaz bluz vardı. Hemen onun yanma gidip, kollarından tuttu ve kendine doğru çekip, yanağına bir öpücük kondurdu.

70 Kelly tepkisizdi. Bu hareketten hoşnut kalmamış gibiydi. Jason, dedi uyarıcı bir ses tonuyla, Burada olmaz. Jason onun gözlerine bakınca ne demek istediğini anladı. Odanın kapısı açıktı ve koridordan geçen herkes onları görebilirdi. Onun kollarını bırakıp, elinden tutarak, kendi odasına doğru çekti. Fakat Kelly ellerini onunkilerin arasından kaydırarak, geri çekti. Bana bir dakika ver, olur mu? Hemen yanına geleceğim. Jason başıyla onaylayıp odasına döndü. Kelly iyi görünüyordu. Uçaktaki o durgun, bezgin hali üstünden atmış gibiydi. Bu iyiye işaret olmalıydı, öyle değil mi? Odasına girip, çalışma masasına dayanarak beklemeye başladı. Kısa süre sonra Kelly elinde not defteriyle içeri girdi, ona yaklaştı, uzanma mesafesinden biraz ötede durdu ve not defterini göğsüne bastırarak kollarım kavuşturdu. Ofiste yakınlaşmamızın... Bilirsin... Doğru olacağını sanmıyorum. Sonra insanlar dedikodu yaparlar. Aslında bu Jason m umurunda bile değildi. Ufak bir öpücük zarar vermez. Kelly kızgın bir tavırla kapalı kapıya doğru baktı. Ancak onun bu tavrı, Jason m ona yaklaşmasına ve elindeki not defterini alıp, masaya fırlatmasına engel olmadı. Onu kollarına alıp, dudaklarından öpmesine de engel olmadı. Kelly gözlerini kapatıp içini çekti. İşte bu iyiydi. Jason tüm hafta sonu bu anm hayalini kurmuştu. Kelly bir süre onu kendisini öpmesine izin verdikten sonra elini onun göğsüne dayayıp geriye çekildi. Tüm hafta sonu boyunca hiç sesin çıkmadı, ama şimdi üstüme atlıyorsun, dedi tuhaf bir tavırla. Seni korkutup kaçırdığımı sanıyordum. İşte buydu. Kelly nin yüzündeki o sakin ama tuhaf ifadenin ardında yatan nedeni, bu son sözleri açığa çıkarıyordu. Bunun doğru olmadığını gayet iyi biliyorsun, dedi Jason sakin olmaya çalışarak. Kelly tek kaşını kaldırdı. Biliyor muyum? Evet, biliyordu. Çünkü bu kadın, karşısındaki adamı tanıyordu. Jason gözlerini onun gözlerine dikerek, bunu ona anlatmaya çalıştı. Kelly bakışlarını ondan kaçırdı. Başladığımız şey her neyse, bence askıya almalıyız. Duyduğu bu sözler Jason a hiçbir şey ifade etmedi ve anlaması da biraz zaman alacak gibiydi. Askıya almak mı? dedi şaşkın bir şekilde. Ne demek oluyordu bu? Kelly yalvaran gözlerle ona bakarak, Beni neyin beklediğini bilmiyorum Jason. Şu anda sadece kendime ve oğullarıma konsantre olmam gerekiyor. Yani benim için bir ilişki ya da her neyse, doğru bir zaman değil. Ya da her neyse mi? Jason öyle sık sinirlenen biri değildi, ama şu an öfkesinin hızla arttığını hissedebiliyordu.

71 Ya da, her neyse mi? Babası bile bu kadar ağır hakaret etmemişti. Şu anda böyle bir sorunla ilgilenemem. Aklımda pek çok farklı şey, pek çok sorun var. Demek şimdi de ilgilenilmesi gereken bir sorun olmuştu. Aslında bu tam da babasının söyleyeceği tarzda bir şeydi. Ancak Jason bu türden sözleri Kelly nin ağzından duyabileceğini asla düşünemezdi. Başını sallayarak, masasının etrafından dolaşıp koltuğuna oturdu. Tamam, dedi gergin bir sesle. Nasıl istersen. Sonra da minik basket topunu yerden alıp, potaya doğru attı. ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KELLY yerde seken basket topunu bir süre izledikten sonra alıp Jason a uzatarak, Her şey çok hızlı gelişti, dedi. Belki Jason ın niyeti iyi olabilirdi, ama ortada ona güvenebileceğine dair hiçbir şey yoktu. Kelly ona inanıp bel bağlamak ve sonunda yine hayal kırıklığına uğramak istemiyordu. Onun şu an kendisine kızdığını biliyordu, ama anlamasını sağlamalıydı. Sen olacakları düşünmüyorsun, diye devam etti. Şayet testler pozitif çıkarsa, muhtemelen ameliyat olacağım, sonrasında da kemote-rapi, radyoterapi tedavileri göreceğim. Sürekli hasta bir halde olacağım ve hiçbir şey yapabilecek enerjim olmayacak. Yani hiç eğlenceli bir durum olmayacak. Ve tüm bunların sonunda eğer o kötü senaryo gerçekleşirse, uzun ve mutlu bir yaşam sürme şansımı da kaybedeceğim. Aslında tedavinin yapabileceği tek şey de, kalan zamanımı uzatmak olacak. Bununla başa çıkabilecek misin? Jason yüzü bembeyaz bir halde, kımıldamadan ona bakıyordu. Belki. Bu yeteri kadar iyi bir cevap değildi. Birkaç gün önce olsa Kelly bu cevapla idare edebilirdi, ama artık işler değişmişti. Seni hayatıma sokarsam neler olacağını biliyor musun? Kustuğumda ya da saçlarım tutam tutam döküldüğünde bana bakabilecek misin? Bir gün gelip, göğüslerimin yerinde sadece yara izleri görürsen beni yine isteyecek misin? Kelly bu sözlerin çok acımasızca olduğunu biliyordu, ama eğer Jason gerçekten kendisiyle birlikte olmak istiyorsa bunları bilmek zorundaydı. Ben ölürsem, oğullarıma bakacak mısın? Jason ağzını açtı, ama bir şey söylemedi. Zaten Kelly de böyle yapacağını düşünmüştü. Jason dirseklerini masaya dayayıp, başını ellerinin arasına aldı. Kelly nin yüreği burkuldu. Bu onun suçu değildi. Bu kimsenin suçu değildi. Ama Jason ın, bunun hayati bir karar olduğunu da bilmesi gerekiyordu. Sonunda Jason başını kaldırıp, ona baktı. Ama ben sana âşık oluyorum.

72 Kelly gözlerini kapattı. Böyle bir söze gerektiği gibi güzel bir karşılık verebilmeyi çok isterdi, ama şu an bunu yapamazdı. Elinde değildi. Çünkü kanser yalnızca insanların bedenlerini öldürmekle kalmıyor, umutlarını ve hayalleri de öldürüyordu. Ve Kelly o kayıplardan biri olabilirdi. Jason m yanına gitti ve kucağına oturup, kollarını onun boynuna doladı ve bir süre alnını onun alnına dayayıp, öylece durdu. Sonra da gözyaşlarına mani olmaya çalışarak, onu yavaşça, yumuşak, tatlı bir şekilde onu öptü. Teşekkür ederim. Bunu yapmak istediğin için çok teşekkür ederim. Jason onu kendine doğru çekti. Henüz hiçbir şey bilmiyorsun. Sonra onun yüzünü görmek için hafifçe geri çekildi ve Bana izin ver, Kelly. Denemem izin, bana izin ver, dedi yalvarır gibi. Onun bu samimiyeti Kelly nin içini parçaladı ve gözünde bir damla yaş aktı. Belki, dedi boğuk sesle, Belki testler tamamlandıktan sonra, her şey yolunda görünüyorsa... Ama Kelly yalan söylediğini biliyordu. Bu aralarında başlayan şeyin sonuydu. Buradan sonra geriye dönüş yoktu. Jason içini çekti. Tamam. Sonra da onu kucağından indirdi. Ama eğer McGrath'in ayaklarına bizim ayakkabılarımızı giydirmek istiyorsak, bu hafta çok çalışmamız gerekecek, dedi o her zamanki muhteşem gülüşüyle. Tek farkla ki bu kez sadece dudakları gülüyordu. Gözleri donuk, çenesi gergindi. Çünkü Kelly nin yalan söylediğini biliyordu. Jason ılık suya daldı ve yüzmeye başladı. Günlerden perşembeydi ve bu hafta dördüncü kez havuza geliyordu. Düşünmesi gereken pek çok şey vardı ve halen yanıtları bulamamıştı. Bu havuz turları sırasında, sürekli Kelly le pazartesi sabahı yaptıkları konuşmayı düşünmüştü. Ona istediği şeyleri söyleyememişti. Ama acaba ona istediği şeyleri söyleyebilecek biri var mıydı? Kulaçlan hızlandıkça, düşünceleri de hızlanıyordu. Kendi hayatı gözlerinin önünde geçmeye başladı. Şimdiye kadar hiç kimseye Kelly ye güvendiği kadar güvenmemiş, hiç kimsenin yanında onunla olduğu kadar rahat ve huzurlu olmamıştı. Tanrım! Kelly i kaybetmek istemiyordu. Ne gerekiyorsa yapacaktı. Kelly hayatında olmalıydı. Jason yarım saat kadar sonra ofisine döndüğünde, Kelly ortalarda görünmüyordu. Telefonunu kontrol edince ondan gelen bir mesajı gördü, bakıcıyla ilgili bir sorun yüzünden çıkması gerektiğini yazmıştı. Ona yanıt olarak sorun olmadığını, işe geri dönmesi gerekmediğini yazdı. Evde dinlemek ona iyi gelirdi. Görünürde her şey iyi gibiydi.

73 Birbirlerine karşı kibar, profesyonelce ve olgun bir şekilde davranıyorlardı. Aralarında iş ilişkisi dışında hiç bir şey yoktu. Ve Jason bundan nefret ediyordu. Kapıyı açıp odasına girdiğinde, çalışma masasının karşısındaki koltukta Julie'nin oturduğunu gördü. Julie onun geldiğini görür görmez ayağa kalktı ve elindeki zarfı meşe kaplı masaya sertçe bırakarak, kollarını kavuşturup, gözlerini Jason ın gözlerine dikti. Tanrım! Yine mi? Julie... diye söze başlayacak oldu Jason. Seninle bir anlaşma yaptık, ama sen kendine hakim olmayı beceremedin. Jason şaşkınlık içindeydi, ama bunun nedeni insan kaynaklan müdürünün kendisiyle bu şekilde konuşması değildi. Şaşkınlığının asıl nedeni, onunla yaptıkları son görüşmeden beri gerçekten de iş yerinden hiç kimseyle çıkmamış olmasıydı. Yanılıyorsun, dedi kızgın bir şekilde. Bu kadın kavga mı istiyordu? Öyleyse, kavga edeceklerdi. Zaten tam da havasındaydı. Oh, öyle mi? dedi Julie alaycı bir tavırla. Öyleyse, sence neden asistanın dün akşamüstü odama gelip başka bir departmana geçmek istediğini söyledi? Jason tam anlamıyla afallamıştı. Neden böyle bir şey istediğini bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, onunla yattığım için olamaz. Bunu denediğini, ama sonuç alamadığını Julie ye söylemesine gerek yoktu tabii. Julie gözlerini kısarak, karşısındaki adama dikkatle baktı. O halde neden Kelly nin yüzünde o ifade vardı? Hangi ifade? Jason bu kadının neden bahsettiğini anlayamıyordu. Kelly gerçekten kendisiyle olan tüm ilişkisini bitirmek mi istiyordu? Başka bir departmana mı geçmek istiyordu? Jason sinirlenmeye başlamıştı. Artık Kelly i her gün göremeyecek miydi? Bu ilişkilerinin geleceği için hiç iyi olmazdı. Şimdiden kendini uzaklaştırmaya mı başlamıştı? Jason m canı yanıyordu. İçi sızlıyordu. Kahretsin! İşte bu yüzden hiçbir şeyi önemsememeye çalışıyordu, çünkü sonunda hep böyle canı acıyordu. Bugüne kadar zarar verdiğin kızları gördüm. Sana tam aşık oluyorlardı ki, sen onları bırakıveriyordun. Yani, beni kandıramazsın, diye söylenen Julie birden durdu ve şaşkınlık içinde bakakaldı. Yoksa sen de mi? dedi. Yoksa sonunda sen de... Jason derin bir nefes alıp başını sallamakla yetindi.

74 Julie nin kavuşturduğu kolları iki yanma düştü. Ve görünüşe bakılırsa fena çarpılmışsın. Jason yine derin bir nefes almakla yetindi. Julie ile duygulan hakkında konuşacak değildi. Julie ona doğru yürüdü ve elini koluna koydu. Peki, ikiniz de aynı duygular içindeyseniz, neden dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorsunuz? Bu biraz karmaşık bir konu. Julie hafifçe gülümsedi. Daima öyledir, hayatım. Sakın zor olmayacağını düşünme, ama inan bana buna değer. Bir an duraksayıp, devam etti. Peki, o buna değer mi? Jason gözlerini kapattı. İçini tuhaf bir his kaplamıştı. Evet, diye fısıldadı. Evet, fazlasıyla değerdi. Sonra gözlerini açıp, tüm dikkatini Julie ye vermeye çalıştı. Ama bildiğin gibi geçmişim pek temiz değil ve sanırım bu onu korkutuyor. Ama ben değiştim Julie, gerçekten değiştim. Julie onun sırtına dostça vurarak, Evet, bence de değişmişsin, dedi. Ve şimdi yapman gereken tek şey, değiştiğini ona da kanıtlamaktan ibaret. Onu şüphelerinden kurtar. Sen zeki bir adamsın, onu ikna edecek bir şeyler bulacağından eminim. Sonra da masanın üzerinde duran zarfı alıp, yüzünde memnun bir ifadeyle kapıya doğru yürüdü ve çıkıp gitti. Jason bu manzarayı en azından üç yıldır görmemişti, ama işte şimdi yirmi beşinci kattan Manhattan siluetini seyrediyordu. Babasının özel asistanı beş dakika demişti, ama Jason sevgili babasının içeri almadan önce kendisini daha fazla bekleteceğinden emindi. Ancak beklediği gibi olmadı. Daha iki dakika bile geçmemişti ki kapı açıldı ve babası dışarı çıktı. Jefferson Knight oğlunu başıyla selamlayarak, odasına girmesini işaret etti. Uzun zaman oldu, Jason. Yaşlı adam bir an duraksadı ve ciddi bir ifadeyle, Umarım Apire da her şey yolundadır, dedi. Her şey yolunda, dedi Jason rahat bir tavırla ve deri kanepelerden birine oturdu. Dale McGrath, Mercury ayakkabılarının tanıtımım yapmak için bizimle sözleşme imzalamaya hazır. Gerçekten mi? Seni geri çevirdiğini duymuştum. Jason omuz silkti. Onunla tekrar görüştüm. Jefferson ın göz kenarları hafifçe kırıştı. Bu oldukça büyük bir olay, dedi. Jason bu bakışı görmek için yıllarca beklemişti ve işte nihayet görüyordu. Ama mutluluktan havalara uçtuğu söylemezdi, hatta artık pek bir şey ifade ettiği bile söylenemezdi. Aslında bunu asistanımın yardımıyla başardığımı söylemeliyim. Geçici personel olmasına karşın şirkete büyük faydası dokundu.

75 Jefferson ellerini birbirine kenetledi. Öyleyse, umarım onu daimi olarak şirkete dâhil edersin. Çalışanları olmadan bir şirket hiçbir şeydir, Jason. Bunu sana hep söyledim. Jason başıyla onayladı, ama Kelly nin bunu kabul edeceğini hiç sanmıyordu. İşler değişmeden bu mümkün değildi. Bunca yolu sadece McGrath den bahsetmek için gelmedin, sanırım. Aklındaki asıl konu nedir? dedi Jefferson arkasına yaslanarak. Jason yutkundu. Babası her zamanki gibi hiçbir şeyi gözden kaçırmıyordu. Özür dilemek istedim, baba. Birçok şey için özür dilemek istedim. Şehirdeyken gelip, annemle seni görmediğim için. Duraksadı ve babasının yüz ifadesini görmek için başını kaldırdı. Yaşlı adam gri mavi gözlerini oğluna odaklamış, kıpırdamadan oturuyordu. Jason devam etti. İstediğin gibi bir evlat olamadığım için. Bazı şeyleri öğrenmem çok zaman aldığı için... Jason... Hayır, baba. Bırak da bitireyim. Jason içini çekerek, babasının gözlerinin içine baktı. En çok da Brad a olanlar için özür dilerim. Brad a yaptığım şey, ailemizin parçalanmasına neden olduğu için. Jefferson yavaşça başını salladı. Bunları söylediğin için sana teşekkür ederim, oğlum. Çok uzun zamandır bekliyordum. Koltuğunda doğruldu. Haklısın, yaptığın seçimlerden gurur duymadığım zamanlar oldu. Her türden otoriteye karşı tepki vermek gibi bir huyun var ve bu huyun, seninle yakınlaşmayı çok zorlaştırıyor. Kardeşinle daha kolay anlaştığımı düşündüğünü biliyorum. Jason şaşkınlık içinde babasını dinliyordu. Ama beni haksız çıkardın ve Aspire da başarıya ulaştın, diye devam etti Jefferson. Buraya gelip, benimle yüz yüze konuşman beni çok memnun etti. Bunu yapmanın senin için kolay olmadığını biliyorum. Belki, bu yeni bir başlangıç olabilir, dedi Jason ve bunları söylerken aklına Kelly geldi. Keşke burada olsaydı. Bu manzara karşısında çok mutlu olurdu. Ve babası onu kesinlikle çok severdi. Jefterson telefonunu eline aldı ve Şimdi anneni arasam iyi olacak. Şayet buraya geldiğini ve birlikte yemeğe çıktığımızı öğrenecek olursa, ikimize de dünyayı dar eder, dedi gülerek. Babası gülüyordu. Gerçekten gülüyordu. Jason da aynı şekilde gülerek babasına karşılık verdi. Jason, cuma günü öğle saatlerinde ortadan kaybolmuştu. Kelly onu her an görmek zorundaymış gibi davranmaktan vazgeçmesi gerektiğini biliyordu, ama yine de gözleri onu aramaktan vazgeçmiyordu. Bu kadar güçsüz olduğu için kendinden nefret ediyordu. Bu sorununu aşması gerekiyordu.

76 Kendini böyle tüketemezdi. Pazartesi günü testler için hastaneye gittiğinde, tüm gücüne ihtiyacı olacaktı. İçini çekip, dirseklerini masaya koyarak, başını ellerinin arasına aldı. Ona âşık olması, Jason ın suçu değildi. O seksi, eğlenceli ve büyüleyici biri olmanın dışında hiçbir şey yapmamıştı. Ah şu erkekler, daima yapmalarını istediğiniz şeyin tersini yaparlardı. Kal dersin, giderler. İyi bir baba olmalarını istersin, çocuklarını terk ederler. Müşfik olmalarını beklersin, kalbini kırarlar. Kelly öfkeyle başını sallayarak saatine baktı. Dört otuzu gösteriyordu. Eve gitmeye karar verdi. Oğlanları biraz erken almış olurdu ve böylece Chloe in de kendine ayıracak biraz daha fazla zamanı kalmış olurdu. Dan bahçede çiçeklerle uğraşıyordu. Kelly, ağabeyinin yalnız olduğunu görünce, yanına gidip biraz konuşmaya karar verdi. Nasıl olsa şu sıralar erkek cinsine karşı öfkeliydi, hiç olmazsa bu öfkesini faydalı bir amaç için kullanmış olurdu. Dan, kardeşinin kendisine doğru gelişinden sinirli olduğunu hemen anlamıştı. Neyin var senin? Sen dik kafalı bir ahmaksın. Dan gözlerini kırpıştırdı. Çekinme. Devam et. İçeride muhteşem bir kadın var, dedi Kelly evi işaret ederek. Ve sen onu mutsuz ediyorsun. Dan birden sinirlendi. Karımla aramdaki meseleler seni ilgilendirmez. Onu dışlıyorsun! dedi Kelly öfkeyle. Korktuğunu biliyorum, hepimiz bir şeylerden korkuyoruz, ama en azından bunu onunla paylaş. Sana yardım etmesine izin ver. Birbirini seven insanların böyle yapması beklenir. Doğru olan budur. Dan tek kaşını kaldırıp, kardeşine bakmayı sürdürdü. Sadece konuş onunla, tamam mı? Ona neler hissettiğini söyle, korkularını karınla paylaş. Geleceğin getireceği şeylerden korktuğun için, hayatını yaşamaktan ve mutlu olmaktan vazgeçemezsin. Dan tüm dikkatini sulamakta olduğu çiçeğe verdi. ON BEŞİNCİ BÖLÜM DİĞER hastanelerinkiyle karşılaştırıldığında, burası oldukça güzel bir bekleme salonuydu. Sandalyeler uçuk yeşil renkte kumaşla kaplıydı ve duvarlarda deniz manzaralı tablolar vardı. Kelly kollarını kavuşturdu. Memeleri ezilmiş, sıkıştırılmış ve bir dizi tıbbi işlemler yapılmıştı. Ama bunları düşünmemeye çalışıyordu. O sırada bir hemşire geldi ve bir sürü endişeli ifadeli kadının oturduğu salona bakarak, Samatha Dooley! diye seslendi.

77 Yirmili yaşlarda bir genç kız ayağa kalkıp, hemşireyi takip ederek doktorun odasına girdi. Kelly derin bir nefes verdi. Bu tam bir işkenceydi. Yanındaki sandalyede oturmuş, elindeki dergiyi karıştırmakta olan Chloe ye dönerek, Dan sakinleşti mi? Geçen gün onu bayağı kızdırdım da, dedi. Chloe içini çekti. Benim adıma onunla konuşmana gerçekten gerek yoktu. Kelly, Chloe nin gerçekte, sen kendi işine bak, demek istediğini anlamıştı. Özür dilerim, diye mırıldandı. Galiba öfkemi yanlış adamdan çıkardım. Ama işe yaradı ve epeyce bir kavga gürültüden sonra, oturup konuştuk. Öyle mi? Bana Joshua nın birkaç resmini gösterdi. O fotoğraf albümünü daha önce hiç görmemiştim, varlığından bile haberim yoktu. Chloe dönüp Kelly ye baktı. Sanırım o resimlere beraber bakmamız ve anılarını paylaşmak ona iyi geldi. Kelly gülümsedi. Sence daha ılımlı olmaya başladı mı? Araştırdığım destek grubundan söz edince biraz kızdı. Tahmin edebiliyorum. Ağabeyim duygusal grup aktivitelerine katılmaktan hoşlanacak bir tip değildir. Bunun Dan e göre bir şey olmadığını ben de biliyorum, ama bazı zamanlar, her şeyi kendi başımıza halledemeyebiliriz. Bazen insanların bize yardım etmesine izin vermemiz gerekir. Bunu sen de ona söylemişsin. Kelly derin bir nefes aldı. Evet, söylemişti. Ağabeyine geleceğin ne getireceğinden korktuğu için, hayatını yaşamaktan vazgeçemeyeceğini söylemişsin. Kelly başıyla onayladı. Başımıza ne gelirse gelsin, daima ayakta kalıp devam etmeye çalışmalıyız. Tam bu sırada hemşire geldi ve Kelly Bradford, diye seslendi. Kelly nin nerede olabileceği hakkında JasonTn hiç bir fikri yoktu. Aklına sadece hastane geliyordu, ama Kelly oraya yalnız gitmemeliydi. Belki yanında yengesi vardı, ama yine de onun yanında olmalıydı. Jason tam hastanenin kapısından içeri girmek üzereydi ki, onu gördü. Havaalanındaki sarışın kadına, yani yengesine sarılmış bir halde hıçkırarak ağlıyordu. Sarışın kadın, JasonTn onlara doğru geldiğini fark edince önce şaşırdı, sonra gözlerinde memnun bir ifade belirdi. Jason yanlarına gelince de, Kelly den ayrılarak, biraz uzaklaştı. Kelly ağlamaya devam ediyordu. Jason ona sımsıkı sarıldı ve Önemi yok Kelly, doktorların ne dediğinin bir önemi yok. Birlikte savaşacağız, diye fısıldadı. Gözlerinden yaşlar akmaya devam eden Kelly başını sallayarak kollarını onun boynuna doladı, sonra da hararetle dudaklarından öptü.

78 Jason bir süre sonra başını hafifçe geri çekip, onun yüzüne baktığında, yaşlı gözleriyle kendisine gülümsediğini gördü. Bu kadın inanılmaz biriydi. Nasıl olmuştu da ondan kaçabileceğini düşünmüştü? Ne cesaretle? Nasıl bir mantıkla? Birlikte geçirecekleri sürenin ne önemi vardı ki? Artık hiç bir şeyi umursamıyordu. Sadece basit bir kistmiş, diye fısıldadı Kelly. Sadece basit bir kist. Jason onun ne demek istediğini anlamamıştı. Kelly, onun aklının fazlasıyla karışmış olduğunu anlayarak, yavaşça kendine çekip, tekrar öptü ve Kanser değilmiş. Yani, ben iyiyim, dedi. Jason mutluluktan öylesine sersemlemiş bir haldeydi ki, hiçbir şey söyleyemeden onu öpmeye başladı. Kelly bir süre sonra soluk almak için geri çekilip, alnını onunkine yasladı. Davranışlarımdan dolayı senden özür dilerim. Seni anlıyorum, ama artık bana güvenebileceğini bilmeni istiyorum. Kelly yutkundu. Yani... Yani ileride yine kötü bir şey olursa mı? Jason başıyla onayladı. Ben, seninle olmak istiyorum, Kelly. Daima. Her ne olursa olsun. Kelly nin gözlerinde hâlâ güvensiz bir ifade vardı. Tanrım! Seni ikna etmem gerekeceğini biliyordum, dedi Jason. Ve bu yüzden bir şey yaptım. Yani, işle ilgili bir şey. Jason! diye bağırdı Kelly. Ne yaptın? Umarım McGrath anlaşmasını bozacak bir şey değildir. O konuda çok çalıştım ve eğer bozacak bir şey yaptıysan, keyfim gerçekten çok kaçar. Keyfin mi kaçar? Hayır, hayır bu keyfini kaçıracak bir şey değil, dedi Jason gülerek. Babama görmeye gittim. Aramızı düzeltmek için ilk adımı atmak istedim. Bir an duraklayıp, başını salladı. Ve hiç tahmin etmediğim kadar iyi bir görüşme oldu. Babana gittin, ha! diye neşeyle bağırdı Kelly. Jason, bu harika! Tanrım! Ne kadar sevindim bilemezsin. Uzun zaman önce hayatımdan vazgeçmiştim, ama sen, beni hayatımı geri kazanmaya ikna ettin, dedi Jason, onu sıkıca sarmalayarak. Beni sen uyandırdın, Kelly. Yarı ölü durumdayken bana hayat öpücüğü verdin. Buna bu kadar ihtiyaç duyduğumun farkında bile değildim. Bana hayatımı yeniden sevdirdin Kelly. Sen de bana aynı şeyi yaptın, dedi Kelly gözyaşları içinde gülerek. Yaşadıklarım bana hiçbir mutluluk fırsatını kaçırmamak gerektiğini öğretti. Ve sen, beni mutlu ediyorsun, Jason. Ben, seninle olmak istiyorum. Ben de sonsuza dek seninle olmak istiyorum, diyen Jason hafifçe geri çekilip, elini ona uzattı. Kelly şaşkınlıkla Jason m bir eline bir yüzüne baktı, sonra o da elini onun elinin içine koydu. Jason birden ciddileşti, çünkü bu ciddi bir konuydu.

79 Benim sorunum evlenmek istememek değildi, sadece bir süredir böyle yaşamayı tercih etmiştim. Ancak sen, bir söz verdiğimde asla geri dönmeyeceğimi bilecek kadar iyi tanıyorsun beni. Ben asla sözümden dönmem. Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi, Kelly? Anlaştık mı? Kelly başını sallayarak, gözyaşları içinde gülümsedi. Evet, anlaştık. Hayatın içinden farklı karakterlerle, dünyanın en güzel yerlerinde sınırsız romantik aşklar, Romance serimizde sizlerte. Kelly Bradford un, artık tek istediği düzenli bir hayattı. Bir erkeğe kesinlikle ihtiyacı yoktu; tüm yaşadıklarından sonra biriyle çıkmayı aklından bile geçirmiyordu. Yani, patronu, seksi gülüşlü Jason Knight ile ilgili hayaller kurmamalıydı! Ancak New York yolculuğu kararlarını tekrar gözden geçirmesine neden olacaktı. Bedeninde yükselen adrenalinin, Jason yanındayken hissettiği heyecanla bir ilgisi yoktu. Belki de, kendini yeniden canlı, yaşam dolu hissedebilmesi için tek ihtiyacı olan şey etkili bir vuruştu! Muhasebeci Olivia Prentiss, İnferno şirketine katıldığında istemsiz bir biçimde terfi alacağından habersizdi. Yeni işi, çoğu insanın korkuyla baktığı, yakışıklı ve çetin ceviz patron Tucker Engle nin kişisel asistanlığı idi. Olivia kısa zamanda, Tucker in gözle görünenden daha fazlası olduğunu fark edecek ve İtalya ya düzenlenen bir iş gezisinde onun sert kabuğunun altındaki kırılgan kişi ile tanışacaktı. Bu tanışma ona kim bilir neye mal olacaktı? Kitap Taramak Gerçekten İncelik Ve Beceri İsteyen, Zahmet Verici Bir İştir. Ne Mutlu Ki, Bir Görme Engellinin, Düzgün Taranmış Ve Hazırlanmış Bir E-Kitabı Okuyabilmesinden Duyduğu Sevinci Paylaşabilmek Tüm Zahmete Değer. Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5.Maddesinin İkinci Fıkrası Çerçevesinde Bandrol Taşıması Zorunlu Değildir. Buraya Yüklediğim E-Bookları Download Ettikten 24 Saat Sonra Silmek Zorundasınız. Aksi Taktirde Kitabin Telif Hakkı Olan Firmanın Yada Şahısların Uğrayacağı Zarardan Hiç Bir Şekilde Sitemiz Sorumlu Tutulamaz ve Olmayacağım. Bu Kitapların Hiçbirisi Orijinal Kitapların Yerini Tutmayacağı İçin Eğer Kitabi Beğenirseniz Kitapçılardan Almanızı YaDa E-Buy Yolu İle Edinmenizi Öneririm. Tekrarlıyorum Sitemizin Amacı Sadece Kitap Hakkında Bilgi Edinip Belli Bir Fikir Sahibi Olmanız Ve Hoşunuza Giderse Kitabi Almanız İçindir. Benim Bu Kitaplarda Herhangi Bir Çıkarım YaDa Herhangi Bir Kuruluşa Zarar Verme Amacım Yoktur. Bu Yüzden E-Bookları Fikir Alma Amaçlı Olarak 24 Saat Sureli Kullanabilirsiniz. Daha Sonrası Sizin Sorumluluğunuza Kalmıştır. 1)Ucuz Kitap Almak İçin İlkönce Sahaflara Uğramanızı 2)Eğer Aradığınız Kitabı Bulamazsanız 30 Ucuz Satan Seyyarları Gezmenizi 3) Ayrıca Kütüphaneleri De Unutmamanızı Söyleriz Ki En Kolay Yoldur 4)Benim Param Yok Ama Kitap Okuma Aşkı Şevki İle Yanmaktayım Diyorsanız Bizi Takip Etmenizi Tavsiye Ederiz 5)İnternet Sitemizde Değişik İstedğiniz Kitaplara Ulaşamazsanız İstek Bölümüne Yazmanızı Tavsiye Ederiz Bu Kitap Bizzat Benim Tarafımdan By-Igleoo Tarafından

80 Siteleri İçin Hazırlanmıştır. E-Book Ta Kimseyi Kendime Rakip Olarak Görmem Bizzat Kendim Orjinalinden Tarayıp E-Book Haline Getirdim Lütfen Emeğe Saygı Gösterin. Gösterinki Ben Ve Benim Gibi İnsanlar Sizlerden Aldığı Enerji İle Daha İyi İşler Yapabilsin. Herkese Saygılarımı Sunarım. Sizlerde Çalışmalarımın Devamını İstiyorsanız Emeğe Saygı Duyunuz Ve Paylaşımı Gerçek Adreslerinden Takip Ediniz. Not : Okurken Gözünüze Çarpan Yanlışlar Olursa Bize Öneriniz Varsa Yada Elinizdeki Kitapları Paylaşmak İçin Bizimle İletişime Geçin. Teşekkürler. Memnuniyetinizi Dostlarınıza Şikayetlerinizi Yönetime Bildirin Ne Mutlu Bilgi İçin Bilgece Yaşayanlara. By-Igleoo

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR İŞYERİ EGZERSİZLERİ Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR EGZERSİZLERİ Günümüzde, özellikle endüstriyel toplumlarda aktif olmayan yaşam şekli, ergonomik olmayan çalışma koşulları ve İŞYERİEGZERSİZLERİ

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Egzersiz 1 Yer Egzersizleri Yere sırtüstü uzanın. Dizlerinizi ayak tabanlarınız yere tam basacak şekilde bitişik olarak bükün. Kalçanızı mümkün

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

tellidetay.wordpres.com

tellidetay.wordpres.com Peşin Alınmış Ücret Gecenin oldukça ilerlemiş bir vaktinde özel bir kliniğin önünde duran taksiden üç kişi indi. Şoför yarı baygın yaşlıca bir adamın bir koluna aynı yaşlarda görünen hanımı ise diğer koluna

Detaylı

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ NEŞELİ MATEMATİK ÖYKÜLERİ 1 BİLGİÇ İLE SAYGIÇ Bilgiç kurbağa ile Saygıç fare iyi arkadaşlardı. Neredeyse her gün göl kenarında buluşup sohbet ederlerdi. Bazen de çevredeki nesneleri sayarlar, hesap yaparlardı.

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

KÜSTÜM, OYNAMIYORUM. Alan MacDonald. iillüstrasyonlar: Mark Beech

KÜSTÜM, OYNAMIYORUM. Alan MacDonald. iillüstrasyonlar: Mark Beech KÜSTÜM, OYNAMIYORUM Alan MacDonald iillüstrasyonlar: Mark Beech 4 PRIDDLE LAR: Roger, Jackie ve Warren Tarif: Soluk yüzlü insancıklar Sevdikleri: Sessizlik ve huzur Sevmedikleri: Troller BAY TROL: Egbert

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek! Kızlar, ben geldim, dedi Gönül Hanım. Hav! Cimcime! Bu köpek nereden geldi? Sen zaten hiç köpek sevmiyorsun! dedi Cimcime. Evde köpeğin ne işi var? Miyav! Miyav! Miyav! diye ağladı kedi Köfte dığı odadan.

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

Halk arasında Ufak atta civcivler yesin diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. UĞUR YILDIRAN arkadaşımızın röportajını okuyunca aklıma nedense direkt bu söz geldi. Şimdi kendi

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım, BARBAR YARATIKLAR İÇİN KURNAZLIK OKULU ZOR İŞÇİLER İÇİN BAŞKANLAR: SAYIN BAŞKÖTÜ KURT SAYIN KÜÇÜK KURT VE SAYIN BAĞIRTKAN KURT Lütfen lütfen lütfeeeen gelip buraya taşının, taşınacağınızı söylemiştiniz.

Detaylı

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen trenler, kaçırılan bağlantı noktaları, ne zaman yeneceği

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? 3 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile ve aileyi

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız SABEDİN TÜRKER İÖO 5.SINIF TÜRKÇE Cümlede Anlam TEST 37 1) V. mümkün değildir I. II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız Yukarıda numaralandırılmış sözcüklerden anlamlı ve kurallı bir tümce oluşturulduğunda

Detaylı

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ o /i@ ( ) (1 il )..... CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 -

Detaylı

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,

Detaylı

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce ÖDEV- 3 ADI SOYADI:.. HAYAT BİLGİSİ Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının ucunda bulunur. Tırnaklar sürekli uzar. Uzayan tırnakların arasına kir ve mikroplar girer. Bu yüzden belli aralıklarla tırnaklar

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com Emrah & Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... yalancı

Detaylı

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Düşünce Özellikleri Ölçeği Düşünce Özellikleri Ölçeği Yönerge: Bu ankette sizin kullandığınız farklı düşünce tarzlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu anket boyunca 10 değişik tarzda düşünce tarzı göreceksiniz. Öncelikle her düşünce

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN! Sağlıklı ve faydalı olan ne varsa yaparım. Zararlı olan her şeyle savaşırım. Kötülerin düşmanı, iyilerin dostuyum. Zor durumda kaldığınızda İmdaat! diye beni çağırabilirsiniz.

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. NTİK SNDLYE 8 Genç adam, antika ile uğraşıyordu ve bu yüzden ülkenin en uzak yerlerini geziyor, beğendiği antika malları

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

yeniden açıncaya kadar bir kenara koyarlar, kendilerince unuturlar. Yalnızca gazetelerine verirler kendilerini.

yeniden açıncaya kadar bir kenara koyarlar, kendilerince unuturlar. Yalnızca gazetelerine verirler kendilerini. Yağmurlu Bir Gün O kadar yağmurlu bir gündü ki böyle bir günde kimsenin canı dışarıya çıkmak istemezdi. Yağmur geceden bu yana hız kesmeden, sağanak halinde yağmaya devam etmişti. Öylesine gürültülü yağıyordu

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER

BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER Yrd. Doç. Dr. GÜVEN ÇITAK Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER BOYUN VE OMUZ EGZERSİZLERİ www.guvencitak.com EGZERSİZLERE YÖNELİK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR Uyarı:

Detaylı

Hedefler belirlendi. Saat on.

Hedefler belirlendi. Saat on. Bölüm Hedefler belirlendi. Saat on. En yakın arkadaşımın sesi, Thames Nehri üstünden esen rüzgâr kadar soğuktu. Beş yüz metre ötedeki Londra Kulesi nin antik duvarları kadar kararlıydı. Gecenin kararmakta

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır.

Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır. Film Deşifresi Açılış Jeneriği Meme Kanseri Taraması Hakkında Kısa Film*. *Central and East London Breast Screening Service tarafından hazırlanmıştır. Adım Zohra. Bir buçuk yıldır Central and East London

Detaylı

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım. Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FRE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ 8 Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını

Detaylı

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak - Olmazsa olmazlar Bana yardımcı olurmusunuz, lütfen? Yardım isteme İngilizce konuşuyor musunuz? Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak _[dil]_ konuşuyor musunuz? Birinin belli bir dili konuşup

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen için açıklamalar Sınav süresi : 13 dakika A = Aday G = Gözetmen Birinci Bölüm (3 dakika) KAYIT CİHAZINIZI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert

Detaylı

Sınav Destek Semineri. Egzersiz. Rahatlama Çalışmaları-2. Engin KUYUCU. İnsan Kaynakları Uzmanı

Sınav Destek Semineri. Egzersiz. Rahatlama Çalışmaları-2. Engin KUYUCU. İnsan Kaynakları Uzmanı Sınav Destek Semineri Egzersiz & Rahatlama Çalışmaları-2 Engin KUYUCU İnsan Kaynakları Uzmanı 0 535 828 17 93 www.enginkuyucu.com Sınav Destek Semineri Meridyen Enerjisini Aktive Etmek Qi Gong Egzersizi

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı