MESCİDİ NEBEVİ GECE VE GÜNDÜZ GÖRÜNÜMÜ

Transkript

1 UMRE Hac ibadetinden sonra hasretiyle yanıp tutuşmuştuk. Özlemiştik. Tüm çocukları alıp yollara düştük. Çocuklarla gittiğimizden biraz tereddüdümüz vardı. Ama oraya varınca en iyi sigorta en iyi kasko altında olduğumuzun idrakine vardık. Güvenilecek, sığınılacak en emin kapıya vardığımızı anladık. Allah ın,peygamberimizin,sehabenin yüzde yüz kapsama alanındaydık. Sünnet-i müekkede olan umre, ihram giyip, Kabe-i Muazzama yı ziyaret ve tavaf ile Safa-Merve arasını say ederek traş olup ihramdan çıkmaktır. Rabbim nasip eyledi. bir kez daha çaldık kapısını. Bir kez daha müracaat ettik yüce Yaradana. Günahlarımızın bağışlanması için işlediğmiz günahlara tevbe için duaların kabul olduğu yere gidip yalvardık yakardık. Gözyaşları döktük. Peygamber efendimizin ayak bastığı yerlere yüz sürdük. İnşallah bastığı ayak izlerine denk gelmişizdir. Hac dönemi kadar bir kalabalıkla karşılaştık. Harem-i şerifi genişletme çalışmaları dolayısıyla izdiham yaşadık. Mahşer gününü yaşadık. Akın akın insanların islamın merkezine koştuğuna şahit olduk. Umrecinin yüzde altmışı türktü. Yabancılık çekmedik. İnsan bir an düşünmeden edemiyor. Üste para versen çoğu insan bu zorluklara katlanmaz diyorsun. Ama iş öyle değil. Oraya çeken mıknatıslar var, insan mıknatısları. Çoğu müslüman oradaki meşakketleri bile bile merkeze koşuyor. Rahmet tur, ile sabah yedi uçağı ile havalandık. Tur Şirketi, bizi hava alanından aldı. Turlardan herkes şikayetciydi. Bizde temkinli yaklaştık. Medine ye saat onda indik. Medine hava alanı proplemsiz. İlk gidenlerde heyacan, ikinci gidenlerde özlem gidermek arzusu hakimdi. Daha İlk hava alanında turun puanının birazını verdik. Sabri Hoca, Durmuş hoca, Mustafa hoca umrecilerle güzel iletişim kurdular. Otele yerleşip hocaların eşliğinde Mescidi nebeviye koştuk. Sabri hocanın, dualarıyla mest olduk. Her sabah namazından sonra yeşil kubbenin karşısında dualar, götürdüğümüz hatimler, selavatlar, kelimeyi şehadetler hediye edildi. Peygamber efendimiz selamlandı. Alışan umreciler, Peygamberimizin cennet bahçelerinden bir bahçe dediği yeşil halıya mes ken kurdular. Otele yemek ve ihtiyaç için dönen herkes geri oraya koşuyordu. Namaz saatlerinde, her sokaktan her otelin önünden, insan selleri mescide doğru akıyordu. Enfes bir görüntüydü. Tur yetkilileri, gezdirmedik yer bırakmadı sağolsunlar. Hurma bahçesine götürdüler. Kahvaltı yapıldı. Koca çaydanlıkla çay dağıttı. Oradaki çalışan işçilerin çoğu yabancı. Kimi Pakistan, kimi Bangledeş li idi. Bahçe, ise Mardin li bir girişimcinindi. Pakistan lı işçi hurma ağacına çıkıp inme gösterisi yaptı. Saniye sürmedi, merdiven gibi kullandı hurma gövdesini. İnerken de hurmanın dalından sıyrılarak indi. Bir de güzellik yaparak Türkiye kardeş Türkiye kardeş diye bağırdı. Hepimiz alkışladık. Hurmaları bahçeden aldık. Uhud, Hazreti Hamza ın yattığı yer, Hendek savaşının yapıldığı yer, Kuba mescidi, Kıbleteyn mescidi, atalarımız Osmanlılardan kalan istasyon ve cami, kütüphane, vel hasıl gezmediğimiz yer kalmadı. İnşallah gezi amaçlı değil sevap kazanma amaçlı olmuştur. Medine ye veda zamanı gelince, üzüntü başladı. Ama diğer yandan Kabe ye koşma sevinci doruğa ulaştı. Serindi Medine. Müslümanlar dünyanın çoğu yerinde eziliyor, işkence görüyorlar. Savaşlardan başlarını kaldıramıyorlar nasıl serin olmasın. Altı saatlik, otobüs yolculuğunda Sabri hoca bülbüller gibi şakıdı. Otobüsler yenilenmiş. Lebbeyk sesleriyle, ihramları giydik. İhram niyeti etmeden azkalsın bir çoğumuz cezalık durumdaydık. Neyse ki hocaların gayretiyle atlatıldı.

2 Haremi şerife yakındı otel. Hocalar, umrecilerin bir an önce ihramdan çıkarıp cezaya uğramamsı için eşyaları otele atıp lobiye inmelerini bildirdi. Heyacandan yemek kimsenin aklına gelmedi. Toplu olarak haremin sınırlarına girdik. Kabe yi görünce dualarımızı ettik. En güzel dua, Yarabbi bundan önceki ettiğimiz, bundan sonra edeceğimiz tüm dualarımızı kabul buyur, mekanına geldik bizleri boş çevirme. Tavafımızı, Mustafa hocanın dualarıyla tamamladık. Tavaf namazı kılıp zemzemi içtik. Say da biraz zorlandık ama kimsenin umurunda değil. Otellere döndük. Traş olduk. Traş on riyal, iki dakika sürmüyor. En hoşuma giden herkes herkesin kıyafeti farklı rengi farklı. Kimse kimseyi kınamıyor yadırgamıyor. Herkes karşısındakini üzmemek için elinden gelen gayreti gösteriyor. İbadetlerin özüne sadık kalarak farklı ibadet edenler yadırganmıyor. Çoğu insanımız bunlar geri diye düşünür ama o kadar yoğun trafikte bir tane kavga eden bulamazsınız. En işlek bulvarda bile insanı görünce trafik duruyor. Milyonlarca insan aynı dava uğruna bir araya geliyor. Sağdan soldan koşarak oluk oluk Kabe ye akın ediyor. Herkesi nasıl alıyor orası insanın aklı ermiyor. Sıcağa rağmen tavaf durmuyor. Gezilere burada da devam ettik. Gezi değil aslında ibret alınıp, bol bol dua ediilecek mekanlar. Arafat, sakin güzel. Osmanlı padişahının kızının tamir ettirdiği su kanalı hala duruyor. Vahiy gelen mağara Hira, şimdi merdivenli o zaman nasıl çıkmışlar mübarekler. Hz.Hatice Validemiz oraya öğün yemeği çıkarmış. Saklandığı Sevr mağarasına çalışma var diye çıkarmadılar. Peygamberimizin doğduğu ev, Cin mescidi, Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı yer gezilen yerlerdendi. Dönerken Durmuş hoca bir güzellik yaptı ; deve çiftliğine uğradık. Deve sütü ikram ettiler. Tadı harika. Hikmet-i ilahi uçsuz bucaksız yeşillik olmayan çölde öyle tatlı içecek lütfediyor Cenabı Allah. Harem-i şerifte genişletme çalışmaları yirmidört saat devam ediyor. Namaz saatlerinde tüm iş makinaları duruyor sonra devam. Hac dönemine yetişecek deniyor inşallah. Yolu öğrenen artık kendi gidip geliyor. Kab enin karşısına simit sarayı açılmış, Türk umrecilerle dolup taşıyor. Pahalı yalnız. Elektronik eşya ise çok ucuz. Hacerülesved e dokunma, kabe duvarına el sürme, hicr bölgesinde namaz nasip oldu. Yarabbim orada kabul edilen duaların içine bizlerin dualarını da kabul etsin. Çocuklarla gitmek daha tatlı oluyor. Ayrılık vakti geldiğinde herkeste üzüntü. Cidde havaalanı proplemli. Yükler mesele oluyor. Saat beşte binip sekizde Ankara dayız. Bir atmosferden başka atmosfere giriyorsunuz. İnşallah orada kazandıklarımızı kolayca harcamayız. Bizi hava alanından aldığı gibi yine oraya bırakıyorlar. Sağolsunlar. Aklımda kalanlar. Diyanet, hastaneye tercüman koymuş muhteşem bir hizmet. Tavaf yada ibadet yaparken telefonla konuşuluyor, resim çekiliyor. Acaba ibadet ruhu nerede yakalanacak. Oysa hak la beraberken halkla ilişkini keseceksin denilmiyor mu. Tüm gezi yerleri Pazar yerine çevrilmiş. Çin mallarının istilasına uğramış mübarek yerler. Herkes alıyor. Yazık. Umrecilerinin yüzde altmışı türk olan müslüman beldesinde türk markasını bulamıyorsunuz çok acı. Müslümanların Kabe de birlik olduğu gibi dünyada birleşseler ne zulüm olur ne kukla yönetimler, ne esaretler. Akıllarını başkalarına teslim edenler, bana dokunmayan bin yaşasın felsefesiyle nereye kadar gidilebilir ki. Elin atına binen çok çabuk iner atasözümüz her şeyi anlatıyor.