Jane Porter - Aşık Prenses

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Jane Porter - Aşık Prenses"

Transkript

1 Jane Porter - Aşık Prenses

2 GİRİŞ Ducasse Sarayı, Porto, M elio Prenses Joelle Ducasse büyükbabasının çalışma masasına bıraktığı mühürlü mektuba baktı. Bu mektubun birer kopyası kız. kardeşlerine de gönderilmişti: Baraka daki Nicolctte ve Yunanistan daki Chantal'a. Birden kraliyet mühürlü, krem renkli zarf gözüne gereğinden fazla gösterişli göründü. Çok k ırılaca k diye düşündü, gözlerinin yaşlarla dolduğunu hissederek. Anlam ayacak. Ama kendisi bile neden bu kadar umutsuz hissettiğini neden M elio dan. halkın ve kameraların ilgisinden uzaklaşmaya can altığım anlamıyordu ki. H iç bir zaman halkın gözünün önünde yaşamaktan keyif almamıştı ancak büyükannesinin ölümünden sonra durum daha da beler bir hal almıştı. Medya onun acısını tek başına yaşamasına izin vermiyordu. Her yerde, büyükannesinin mezarının başında, yaşlı gözlerle arabasına binerken her yerde onu izleyen bir medya ordusu vardı. Özel hayata saygı, ya da acısına anlayış g ib (t e şey yoktu. Ya da kafasının içindeki kargaşayı çözmesi için ona ta n ın ız a man. 5

3 Büyükannesinin acısı içinde anne ve babasının on seki/ yıl önceki ölümünden beri gömülü olan duyguları (diklem iş olmalıydı. Ve gazetelerde çıkan Kraliçe Astrid iıı ölümü genç prensesi perişan etti haberleri her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Ne hissedeceğini kendisi de bilmiyordu. Hatta belki de hiç bir şey hissetmiyordu da. Büyükannesinin cenazesinden beri altı aydır her türlü duyguyu, umudunu ve cesaretini kaybetmiş gibiydi. Eğer tam olarak kim ve ne olduğunu bilmezse nasıl halkın gözü önünce bir hayat sürüp, halka hizmet edebilirdi ki? Elin i uzatıp zarfın üstündeki mührü okşadı. O kadar allak bullak hissediyordu ki. Burayı büyükbabasının ofisini, bu eşsiz saraya ait her şeyi bütün kalbiyle seviyordu ve aslında neden evlenip burada yaşaması gerektiğini de anlıyordu. Nic bir sultanla evlenmişti ve M elio ya geri dönemiyordu. Chantal halktan biri ile evlenmişti ve Yunanlılar kral olamazdı, ama bu sorumluluğu üstlenmeden önce genç kızın önce bazı soruların cevabını bulması gerekiyordu. B ir süre dinlenmeye yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Büyükbabasını da çok seviyordu ancak her zaman asıl gücünü büyükannesinden almıştı ve bu saray onsuz o kadar boştu ki. Ve o olmadan buna katlanamıyordu. Yalnızlığa ve geleceğine dair yaşadığı belirsizliğe. Ve acısını kimse görmeden kimse onu izlemeden aşması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Joelle mektubu tekrar masaya bıraktı. Üzgünüm büyükbaba, beni affet. Kapıya yürürken sadece bir seneliğine gidiyorsun, dedi kendi kendine. Sonsuza kadar değil. On iki ay sonra dönüp prens Luigi Borgade ile evlenecek ve olması gerektiği gibi bir hayat süreceksin. Ama tam altı saat sonra gözünde güneş gözlükleri ve kafasında aşağı kadar çekilmiş bir şapka ile bir yolcu otobüsünde yerini aldığında içindeki suçluluk duygusunu hala aşamamıştı. 6

4 7 Huzuru bulmak için 011 iki ayı vardı. Büyükannesinin ölümünü sindirmek için, yasını paparazzilerin baskısı olmadan tutabilmek için. Yine de saatler geçtikçe dapdaracık otobüs koltuğunda rahat etmeye çalışırken bu yolculuğu her zamanki gibi bir prenses gibi yapmış olmayı dilemeden edemiyordu. Güvenlik içinde,*ayrı bir bölümde... Kameralardan korunmaya çalışarak. Zaten asıl sorun da buydu. Kameralar, güvenlik ve protokol olmadan prenses olması mümkün değildi. Prenses olduğu sürece herkes onun hakkında en doğrusunu bildiklerini iddia etmeye devam edecekti. Ama aslında insanlar onu hiç tanımıyorlardı. Sadece medyanın yazdıklarını biliyorlardı. Y a da saray halkla ilişkilerinin verdiği bilgileri. Gerçek hayallerini, duygularını tanımıyorlardı. Özgürlüğünü ve kendi kararlarını alabilme hakkını ne kadar özlemle islediğinden haberleri yoktu. Büyük ablası Chantal özgür iradenin o kadar gerekli olmadığını ve soyadı Ducasse olduğu ve ailesinin tarihi taa 13. yüzyıla dayandığı sürece buna sahip olamayacağını defalarca söylemişti. Ama Joelle bir Ducasse olmak istemiyordu ki. Ducasse ların hayat tarzından bıkmıştı artık. İstediği tek şey sıradan bir insan olmaktı. Bağım sız ve kendine yeten. Ve bir yıl boyunca kendi halinde Jo olacaktı.

5 B i r i n c i B o l u m N ew O rleans. on b ir a y sonra Bir içki alır mısınız Bayan d Ville? Bu derinden gelen ve son derece erkeksi ses Joelle'in içinin ürpermesine neden olmuştu. Böyle sesler ancak senelerdir süre gelen bir güçten çıkabilirdi. Avrupa da geride bıraktığı türden bir otoriteden. Joelle isteksizce arkasını döndü, çünkü bu sesin ona ait olduğunu anlamıştı. O. Bu akşam ön sırada, sahnenin ortasının hemen sol tarafında oturan adam. Bütün akşam boyunca bakışları ile dikkatini dağıtan adam. İki defa şarkının orta yerinde şaşırmıştı. B ir anda bütün sözler her şey aklından silinivermişti. Daha önce şarkı sözlerini unuttuğunu hiç hatırlamıyordu. Ve neden önünde bir mikrofonla bu kadar insanın önünde dikildiğini de... Ve o koca karanlıkta sadece tek bir yüzü, tek bir çift gözü görebiliyordu. Şimdi ise hemen yakınında, bir adım mesafede duruyordu ve genç kadının kendini çırılçıplak hissetmesine neden oluyordu. Sahnede dekolte giymekten hiç rahatsız olmazdı ama şimdi genç adamın onu delip geçen bakışlarında onaylamayan bir ışık görmek genç kadını rahatsız etmişti. " B ir içki mi? dedi genç kadın kafasını toplamaya çalışarak. Ve beyninin içinde dolaşan eğer bir ün bir erkeğe ait olacaksa o

6 erkeğin böyle birisi - bu kadar hakim ve erkeksi - olmaması gerektiğine dair düşünceyi kafasından atmaya çalışarak. Genç kadın huzur istiyordu ve rahatlık. Ama bu adam hiç de rahat verecek birine benzemiyordu. "Y a n i içecek bir şey... dedi genç adam kibar bir sesle gülümseyerek. Koyu renk gözleri alev alev yanıyor gibiydi, sesinde ve bakışlarında genç kadını tamamen ele geçiren bir şey var gibiydi sanki. Ve tenini yakan. Genç kadın ensesinden aşağı bir ürpertinin indiğini hissetti, sanki ensesindeki tüyler diken diken olmuş gibi. Joelle omzundaki gitar kutusunu daha sıkı tuttu, sanki onu savunacak silahı kavrar gibi. "Anladım..." dedi. Am erika da da içecek diye bir şey var. Bu sözlerle ona yabancı olduğunu fark ettiğini ve onu etkisi altına alamayacağını ifade etmek istemişti. Oysa çekimine girmişti bile. Çünkü her zaman farklı ve dikkat çekici erkekleri beğenmişti ve bu adam da farklıdan da öteydi. Uzun boylu esmer ve büyük ihtimalle İtalyan'dı. Aksam İtalyanları hatırlatıyordu. "O zaman bana katılırsınız..." dedi genç adam ısrarla. Onun kendinden emin tavrı genç kadını sersemletmişti. Şey benim planlarım* vardı, diyebildi. Çamaşır, eşyalarını toplamak ve eve dönüşe hazırlanmak... "O zaman planlarınızı değiştirebilirsiniz." Bu adamda son derece ilkel ve içinde olduğu şık takım elbiseye pek de uymayan bir hal vardı sanki. Oysa o takım vücut hatlarına kalıp gibi uymuştu. Son bir yıl boyunca pek çok erkekle çıkmıştı ama bu adam hepsinden farklıydı. Yapamam... Genç adam kaşlarını çattı ve "Yapm alısın... dedi. "Ç ok önemli. Nasıl önemli? Kim in için önemli' "Sen i biri mi gönderdi? dedi g e bakarak. Bu adam bir şekilde onu nin ürpermesine engel olamıyordu. Hayır.

7 Genç kadının kalbi sıkışmıştı. Onu tanımıyordu, değil mi? Joelle başını salladı, aralarındaki bu gerilim hiç hoşuna gitmemişti. Sanki doğru nefes alamıyor gibi hissetmişti. Ve nedense bakışlarını ondan alamıyordu. V e adam da bunun fakındaydı. Çok yorgunum, iki saattir sahnedeyim ve... Biliyorum, ben de oradaydım. Genç adam bir an sanki ne söylemesi gerektiğini tartar gibi tereddüt etti ve sonra İyiydin. dedi. Genç kadın etkilenmiş bir halde Teşekkür ederim. dedi. "M asam tam şurada... dedi genç adam. Bana katılın. Ben... Joelle itiraz etti ama genç adam arkasını dönüp yürümeye başlamıştı bile. Masasına oturdu ve garsona eliyle işaret edip şampanya getirmesini söyledi ve sonra genç kadına baktı. Ve hep kazanmaya alışkın bir insanın ifadesi ile gülümsedi. Genç kadın bu olamaz diye üşündü. Öylece elini kolunu sallaya sallaya gelip beni hakimiyetin altına alamazsın. Kararlı adımlarla masaya yürüdü ve durdu. "Sana katılm ıyorum." dedi. "Am a yine de buraya kadar geldin. Genç kadın onun alaycı bakışlarından hiç hoşlanmamıştı. Paranı boşa harcamanı istemiyorum." "Sadece para..." Genç kadın krallığını ve parasal anlamda çöküşe ne kadar yaklaştığını düşündü. Kızkardeşlerini ve onların evliliklerini M elio nun kurtuluşu için yaptıklarını düşündü. Geçen seneyi ve nasıl mücadele ettiğini hatırladı. Ve sadece masraflarını karşılamak için iki işte birden çalışması gerektiğini. "Am a yine de ziyan... dedi. "O zaman içilmeden ziyan olmasına i/.in vermemen iyi olur." Genç kadının kalbi hızla çarpıyordu. "N e istiyorsun?"

8 M uııı ışığında geni,' adamın yüz hatları daha da çarpıcı bir hal almıştı. Bu kararlı ve kendinden emin bir erkeğin yüzüydü. Ve Joelle vücudunun ona ihanet etmekte olduğunu fark etti. Bu adamın ona bakması çok hoşuna gidiyordu. Ve ona bakmaya devam etmesini istiyordu. Genç adam bir süre ona bakıp cevabını düşündü ve sonra A s lında bence soru şu olmalı Josie d V illc: Sen ne isliyorsun? Adamın sorusu genç kadının kalp atışını daha da hızlandırmıştı. Sanki bütün damarları ve kasları gerilmişti. "Bunun benimle ilgisi yok. Tabi ki var, dedi genç adam karşısındaki sandalyeyi işaret ederek. Bu kadar yolu seni görmeye geldim. Bu yüzden otur, lütfen. Bu da ne demekti. Kimdi bu adam? Tam olarak ne yapıyordu? İçindeki hayalperest onun müzik endüstrisinden olmasını diliyordu. B ir ajans gibi mesela. Y a da daha iyisi bir yapımcı. Belki de saraydan bir casustu. Y a da hayatının son bir yılını gölgeleyen o isimsiz adamlardan biriydi. Bundan emindi çünkü iki eniştesinin onu savunmasız bırakmayacaklarını biliyordu. Joelle yavaşça oturdu ve gitar kutusunu yere bıraktı. Genelde seyirci karşısında kendini süper hissederken, bu akşam çok tuhaf bir şekilde garip ve huzursuzdu. Bunun kısa süre sonra.ve dönecek olmasına bağlı stresten kaynaklandığını düşünmeye çalışmıştı. Ve daha önce resmini bile görmediği bir adamla yapacağı evliliğin yaklaşıyor olmasından olsa gerekti. Hayır bunun M elio ya dönüyor olması ile ilgisi yoktu. Ya da hiç tanımadığı bir pensle yapacağı evlilikle. Konu bu adamdı. Gözlerini ona dikerek kendini çıplak hissetmesine karşı olan bu adam. Neden Am erika? dedi genç adam.. Bu soru genç kadını bir kez daha germişti. Ancak demişti. New Orleans değil. Ne demek bu?

9 . "Y a n i neden burası? Neden Nashville ya da New York değil de New Orleans?" Joelle biraz rahatlamıştı. Paranoya gerek yoktu. Bu adam onu tanımıyordu. New Orleans cazı ile ünlüdür,1' dedi. Yani Avrupa da müzik yapmak istemiyor musun? Joelle tekrar gerilmişti. Avrupa onun vatanı, krallığı... New Orleans benim yuvam," dedi "Burada doğdun yani?" "Annem doğmuş." dedi ya da ona yakın bir şey diye düşündü buraya geldiği zaman kendisi için yazdığı hayat hikayesine sadık kalarak. Prenses Joelle tamamen gitmişti ve yerini Josie d Ville almıştı. "Annen de bir d 'V ille m iydi?" Bunca soru nereye varmak içindi. "Ö yleyd i..." dedi. "E vle n meden ünce..." Ölümünden önce. Ablalarının aksine Joelle anne babasını hatırlamıyordu. Artık sadece silik birer hatıraydı onlar. Tabi ki onları hep merak etmişti. Özellikle annesi onun için tam bir sırdı. Annesi. Star, çok yetenekliydi. Ün yapmış bir pop şarkıcısıydı. Ve yabancı bir prensle evlenmek için her şeyden vaz geçmişti. Ne kadar iromik diye düşündü. Ben de müzik için prenses olmaktan vazgeçtim. "Y a n i Josie d 'V ille senin gerçek adın?" Joelle'in midesine kramp girmişti. "S a y ılır." Genç adam alay eder gibi güldü. Bu adam bir şekilde aklını başından almayı başarıyordu ve bu dehşet verici bir şeydi. Sanki onun hakkında her şeyi bilir gibi bir tavrı vardı. Ama bu çok saçmaydı. Onu tanımıyordu. Ve gerçeği de biliyor olamazdı. On bir ay boyunca kimse en ufak bir şüphe duymamıştı. Ama bu adamın bakışlarında kendini çok korunmasız hissetmesine neden olan bir şev vardı.

10 'Sayılır... dedi genç adam. Bu da senin yalan söylediğin anlamına geliyor. "Yalan d e ğ il" "Dürüst olmamak vani?" Bu adamda acayip bir güç vardı. "H alkın önündeyim. dedi. "Ö zel hayatımı kendime saklamam çok normal. "Ç ok geç. dedi genç adam. Bıı da ne demekti şimdi? Ne biliyordu ki? "Ban a birini hatırlatıyorsun, dedi genç adam. "Avrupa'dan birini." "Yüzüm yüzünden. İnsanlar hep birini hatırlattığımı söylerler." Genç kadının gülüşü daha zorlama olamazdı. "Am a Amerikalı değilsin, öyle değil m i?" "Annem... "Annen Amerikalıydı evet bunu söylemiştin. Genç kadına baktı. "Peki o zaman Fransız aksanının nedeni ne?" "Benim aksam m..." "V a r. ve güneyli havana rağmen fazlasıyla Fransız havan var. Daha çok hızlı konuştuğunda ortaya çıkıyor. Bozulduğunda... Ve bu adam da onu bozmak konusunda ustaydı! "Ç ok iyi bir kulağın var..." dedi paniğini bastırmaya çalışarak. Kim olduğunu biliyor olamazdı. Sadece tek bir günü kalmıştı, sonra uçağa binecek ve evine dönecekti. B ir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Korumaların oralarda bir yerde olduğundan ve yalnız olmadığından emindi. "Haklısın. Fransızca konuşulan bir ortamda büyüdüm ben. Annemin ailesi Louisina Cajun'dan." "Cajun mu? "D* Villeler hala Baton Rouge'un dışında y aparla r." "Ama sen Bayou'da yetişmedin?" Pekala bu adam onun kim olduğunu kesinlikle bilmiyordu.

11 Haklısın," dedi bir kez daluı. Bayou da büyümedim. Ama w w Cajun olmanın nehirde yaşamakla ilgisi yok. B ıı daha çok tenin altında damarlarında nehrin akması demek." Ve bıı sende var m ı? Genç kadın gözlerini oıuın gözlerine dikti ve "Bende bildiğinden çok daha fazlası var." dedi. V e bahsettiği insanların sahip oldukları maddi şeyler de değildi. O hayallerden ve umutlardan bahsediyordu. Her zaman çok büyük düşleri olmuştu. Büyük bir sessizlik oldu. Joelle son cümleyi söylememiş olmayı isterdi. Bu adamı ilgilendirmezdi. Hala bu masada ne yaptığını bile anlamıyordu. Birden öne doğru eğildi ve "Peki sen kimsin? dedi. "Leonardo M arcianö Fortino." Genç kadın bir an durup ismi kendine tekrar etti ama hiç bir şey çağrıştırmamıştı. Vay... bir hayli yüklü bir isim... Karşısında Borgarde Sarayı'ndan Prens Leo M arcianö Fortino oturuyordu ve genç kadın bunun fakında değildi. Bu düşündüğünden ve beklediğinden de kötüydü. Nişanlısı sadece onu tanımamakla kalmamıştı ismini dahi bilmiyordu. "Peki siz neredensiniz Sinyor Fortino? dedi Joelle. Leo." dedi genç adam. Bu genç kadının henüz yerleşik bir düzen hele evliliğin sorumluluğuna hazır olmadığı aşikardı. Hala çok ama çok gençti. Yaşı genç adamı her zaman kaygılandırmıştı ancak saray görevlileri onun yaşına göre çok olgun olduğunu iddia etmişlerdi. Ona bir yıl ver demişlerdi. Ailem ve arkadaşlarım bana Leo derler. Sen de öyle yapmalısın. "Evet ama ben... "Ban a Leo de. Ve ben hiç bir zaman gerçekten İtalya'da yaşamadım." Yaşamadın m ı? Genç kadının gözlerinde beliren merak parıltısı ona Akdeniz i hatırlatmıştı. Gerçek Joelle Ducasse kimdi?

12 "Jo sie." B ir adam masaya yaklaşmıştı. Leo hemen gardım aldı ancak Joelle çok rahat görünüyordu. Leo bu genç kadının kendini korumak konusunda çok ama çok zayıf olduğunu düşündü. Harikasın. dedi yabancı. "Gerçek dışısın. Teşekkürler... dedi Joelle gülümseyerek. "Ç o k kibarsın." "K ib a r değil dürüst..." dedi yabancı. Bu hafta her akşam seni dinlemeye geldim. Ama senin gibisini daha önce hiç görmedim." Leo öfkelenmeye başladığını hissetti ama Joelle daha içten gülümsemeye başlamıştı. "A dın ne? dedi genç kadın. Jack. Leo Borgade seyirciler arasında bu adamın dikkatini çekmiş olduğunu hatırladı. Joelle yi büyülenmiş gibi seyretmişti. Genç kadının sadece sesi ile değil uzun koyu renk saçları, zarif vücudu ve koyu ve uzun kirpikleri ile de izleyenlerin aklını başından alacakları kesindi. Çok seksi, çekici ve gizemli bir hali vardı. Daha pek çok Jack 'ın onu deli gibi isteyeceklerinden hiç şüphesi yoktu. "Teşekkürler Ja ck." dedi l-eo ayağa kalkıp ikisinin arasına girerken. "Jo sie miz hakkında güzel şeyler duymak her zaman hoşumuza gidiyor İyi geceler." Jack başını salladı ve genç kadına son bir bakış daha atıp isteksizce masadan uzaklaştı. "Jo sie miz mi? Leo yerine oturdu ve karşısındaki genç kadına bir bakış attı. Genç kadının kendine geldiğini görür gibiydi. Güzel, kendini koruması gerektiğini hatırlamasının zamanı çoktan gelmişti. "Bunu nasıl yaparsın?" dedi genç kadın. "Sarhoştu." "Kibardı... Leo omzunun üstünden baktı ve Jack'in sendeleyerek bardan çıktığını gördü. Senin kibarlık konusunda hiç bir işin yok bambina.

13 "Benim adım bamhinu değil Josie bay Fortino ve bu tavrınızı çok şövanist bulduğumu söylemem gerek. Genç kadının deli gibi öfkelendiği belliydi ama buna hakkı yoktu. Kandırılan o değildi ne de olsa. Bu akşam genç kadının dekolte işlemeli bluzu ve düşük belli pantolonu, ve yüksek topuklu ayakkabıları ile sahnede gördüğünde yaşadığı şoku ifade etmesi zordu. Josie isminin çocuksu ifadesi ile hiç alakası olmadığı kesindi. Kalçalarını ortaya çıkaran dar pantolonu göğüslerini iyice belirginleştiren dar siyah bluzu ile mikrofonu öyle bir tutuşu vardı ki, sanki uzun süredir kaybettiği bir sevgiliye tutunur gibi. Ve Leo nun tek düşünebildiği bu benim nişanlım değil olmuştu. Bu benim nişanlım olamaz. A klı almıyordu. Yirm i iki yaşındaki nişanlısı bir bar şarkıcısı olsun! Son bir seneyi Boruboıı caddesindeki bu barda şarkı söyleyerek geçirmişti. "İncindiğini görmek istemem." dedi. "Neden umurunda olsun ki? Hakkımda bir şey bilmiyorsun." "D oğru." "Ja ck de sadece dostça davranmak istemişti." "V ahşi köpekler de dostça davranabilir." "B iliyo r musun aslında dostça davranmayan biri varsa o da seıısin. Çok ısrarcısın. Fazla hükmedici. Küstah..." Dürüst olduğum için m i?" Genç kadının açıklığı onu şaşırtmıştı. Ona vaad edilen sıcak ve sevgi dolu prensesten ne kadar uzaktı. "K ab a olduğun için Jack bana sadece iltifat ediyordu." "V e senin de bu iltifatlara ihtiyacın mı var? dedi genç adam inanamayarak. Leo onu izleyen her erkeğin Joelle yi arzuladığından o kadar emindi ki. Ve bunu anlamak zor değildi. "B a k senin endişene falan ihtiyacım yok," dedi genç kadın. Yanılıyorsun diye düşündü genç adam. Sen benimsin ve senin için endişelenmem çok normal. Bu akşam saray tarafından ona anlatılan şeylerle ilgili yaşadığı hayal kırıklığına rağmen onu dünyadaki en yalın şekilde arz.ııluyordu. Ona sahip olmayı istiyordu. Çünkü Joelle ona aitti. Evlilik

14 17 gündeme geldiğinde olayın fiziksel bir boyutu düşünülmemişti. Bu sadece işti. Genç adam kendi krallığının varisiydi, Joelle de kendini krallığının prensesi. Bir araya gelmeleri çok üretken ve faydalı olacaktı. Genç adam krallığına ve çocuklara sahip olacaktı. M elio da bir krala ve geleceğe sahip olacaktır. Joelle de kaderini elde etmiş olacaktı. Ya da gerçekten öyle mi olacaktı? Garson bir şişe şampanya ve 2 kadehle gelmişti. Joelle garsona bakmadı bile, kafasını başka yöne çevirmişti. Genç adam onun öfkesini bastırmaya çalıştığını görebiliyordu. Garson şampanyayı patlattı ama genç kadın bakmamakta direniyordu. Ama Leo'nun buna sabrı yoktu. Öfkeli olması gereken biri varsa o da kendisiydi. Joelle değil. A ltı hafta kadar önce New Orleans ta Prenses Ducasse e çok benzeyen biri olduğunun dedikodusu kulağına gelmişti. Ve o şarkıcının hem insanın içine işleyen bir sesi hem de yüzü olduğunu duymuştu. Endişeyle M elio sarayını aramıştı, onlar da benzer şeyler duyduklarını onaylamışlardı. Ama doğru olamaz demişlerdi. Joelle'nin Avrupa'da eğilim aldığı konservatuara devam ettiği ve kendini hevesle evliliğe hazırladığı konusunda onu temin etmişlerdi. Hevesle evliliğe hazırlanmak. Ya evet tam bir utangaç gelin örneğiydi. Seni korumaya çalışıyordum," dedi Leoen sonunda. "Benim senin korumana ihtiyacım yok." dedi Joelle. Garson uzaklaşınca Leo ona "Ç ok safsın," dedi. "Sen de İtalyansın." dedi Joelle. "B u bir sorun mu? "E v e t." Genç adam dikkatle ona baktı ve Neden?" diye sordu. Öyle bir bakmıştı ki Joelle'nin içi titremişti. Nedense ona sinir olmamıştı. Sadece ondan ürkmüştü. Onun hissettirdiklerinden tedirgin olmuştu. "Peki İtalyanlarla derdin ne söyler misin bambina?

15 Der di. İKİNCİ BÖLÜM Joelle yutkundu. Derdi neydi? Aklına hiç bir şey gelmiyordu. Aslında derdi bilmediği her şeyi yaşamak ve öğrenmekti. Korktuğu ve merak ettiği her şeyi. Seks gibi mesela. Onu yaşamak, anlamak, hissetmek istiyordu. Melio*nun fildişi kulesine kapatılmadan önce bazı şeyleri tatmak istiyordu. "Bekliyorum," dedi Leo. Ama sabırla değil diye düşündü genç kadın. Ve içinde yükselen ateşin, içinin titremesinin tamamen bu adama bağlı olduğunu düşündü. İtalyan erkekleri zordur." dedi. "N asıl yani?" "Talepkar olurlar. "O lm aları gerektiği gibi. Bu delilik diye düşündü Joelle. Evde eşyalarını topluyor olman gerekiyor, hemen şimdi kalkıp gitmelisin. Burada bu adamla oturmak dışında her şeyi yapabilirsin. Ama ne hareket edebiliyor ne de gözlerini ondan ayırabiliyordu. Leo Fortino şu ana kadar tanıdığı biitün erkeklerden farklıydı. Kalbini hızla çarptıracak kadar etkileyiciydi. Sahipleniri. B u bir erdemdir." I O

16 G ururlu." Leo şampanya kadehinden bir yudum aldı. Hiç şüphesiz." Genç kadın içkisinden bir yudum almadan önce tereddüt etti. Sonunda kadehini alınca Leo gülümsedi ve "V e bunu aklında tutsun iyi olur bambina.." Bambina. Bebek, çocuk. Ama Joclle bir çocuk değildi. Ve M elio da kimse bunu anlayamıyordu. Yirm i iki yaşında olabilirdi ama içi çok daha olgundu. Bu senenin onun için herşeyi sindirmesi açısından çok önemli olduğunun bilinciyle hareket etmişti. Şimdi artık çok daha güçlü ve kararlıydı. Yapılması gerekeni yapacaktı. Döndüğü zaman. Oysa henüz dönmemişti ki... Özgür olacağı tek bir günü kalmıştı. Josie olarak geçireceği tek bir gecesi. B ir kadın olarak, bir prenses değil. "Şerefe..." dedi genç adam. Joelle onun yakıcı gözlerine bakarken bu adamın sıkıcı ve buz gibi bir evlilik hayatı boyunca hatırlayabileceği tutku dolu geceyi ona yaşatabilecek erkek olup olmadığını merak ediyordu. O ateş istiyordu, seks isliyordu. Ve tutku. "Şerefe... diye fısıldadı. Ve büyükannesinin yattığı yerde döndüğünü tahmin etti. Büyükanne torunlarının bugün artık çok fazla insanın sahip olmadığı iyi ahlak erdem gibi kavramlarla yetişmesini herşeyin önünde tutmuştu. Ona göre yeni nesil bazı fedakarlık duygularından yoksundu, oysa bir insanın yapabileceği en güzel şey ülkesine hizmet etmekti. Üzgünüm büyükanne diye düşündü. Bu geceye ihtiyacım var. sonsuza kadar aklıma kalacak sıcak ve ateşli bir şeye. Tamamen ve sadece benim olan bir şeye. Benden asla alamayacak bir şeye. Şampanya boğazından aşağı inerken büyüannesinin merakın ne kadar tehlikeli bir şey olabileceğine dair onu uyardığını duyar gibiydi. Sadece aptal kadınlar ateşle oynar derdi... Kadehini masaya bıraktığı anda Leo uzanıp elini tuttu.

17 Yüzüğün yo k?" dedi. E v li değilini." Leo genç kadının gözlerine baktı. Eminim teklifler almışsın dır. Joelle içinde yükselen suçluluk hissini bastırmakta zorlanıyordu. Prens Luigi niıı yüzünü tek bir kez görmüş olsa şıı anda burada bunu yaşıyor olmayacağını çok iyi biliyordu. Şu anda onun için gerçek bir insan değil sadece sanal bir prensti. Fakir prensesle evlenmeyi kabul eden zengin prens. Peki ama neden onunla görüşmeyi hiç denememişti. Neden onu bu kadar az önemsemişti. M elio ya gelmişti. Krallığını, şirketleri, limanı incelemiş ama kendini ona tanıtmak zahmetine girişmemişti. Aslında onunla ilgili hiç bir zahmete girmemişti. Joelle hem incinmiş hem de utanmış halde elini çekmeye çalıştı Ben mücevherlere pek meraklı değilimdir. Ama Leo nun onu bırakmaya niyeti yoktu B iriyle görüşmüyorsun değil m i? Joelle nin içinden bir ses çok dikkatli olmasını söylüyordu. Çünkü genç adamın öfkeli bir hali var gibiydi. Ama neden diye düşündü ve boğazına takılan yumrudan kurtulmaya çalışarak. Aslında görüşüyorum. dedi. Genç adam elini çekmişti. Joelle elini yumruk yaptı ve biraz önce hissettiği sıcaklığı unutmaya çalıştı. Sadece elinin tutulmasıyla bu kadar çok şey hissetmesi nasıl mümkün olabilirdi ki?, Belki de... Başını kaldırıp genç adama baktı ve bakışları birbirine kenetlendi. Evet bu adam onu arzu İtiyordu. Ama bu delilikti. Saçmaydı.

18 Ama belki de o doğru erkekti. Bekaretini alıp ona tecrübe kalacak ve düğün yatağına hiç bir şeyden habersiz cahil bir kadın olarak girmesine engel olacaktı. Hep doğru erkeği beklemişti. Ama o kadar seçici davranmıştı ki sonunda zamanı tükenmişti. Büyükbabasının doğum gününe sadece I hafta kala artık acele etmeliydi. Ya da bilmeye ihtiyaç duyduğu şeyleri asla öğrenemeden Prens Luigi ile evlenme fikrini benimseyecekti. Seks kafasını hayli yoran bir şeydi. Onun için bir bulmaca gibiydi. İki çıplak vücudun bir araya gelmesi fikri onu cezbediyordu. Doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyordu. Ağzının içi kurumuştu sanki. Boğazı yanıyordu. Şampanyasından bir yudum daha aldı. "Burada ne yapıyorum?" dedi sonunda cılız bir sesle. Burada senin yanında ne işim var? Genç adamın gözleri onun dudaklarına kilitlenmişti. Sanırım merakını gideriyorsun." O kadar delici bakışları vardı ki. bu bakışlar genç kadında hemen kocaman bir kazak bulup üstüne geçirmek ve bütün vücudunu saklamak isteği doğuruyordu. B ir an için nerede olduğunu ne konuştuklarını unutmuş gibiydi. Sanki zaman durmuştu ve orada sadece ikisi vardılar. Ona bakarken kaybolmuş gibiydi. Evet haklıydı, merak ediyordu. Büyürken çok fazla soru sorduğu için büyükannesi onu hep a- zarlardı. Unutma tatlım derdi, merak kediyi öldürür. Ve gerçekten de şu anda yaşadığı merak pekala onun sonu olabilirdi. "Doyumsuz bir merakım vardır." dedi. Genç adam hafifçe gülümsedi. "Ve beni de merak ediyor musun Genç kadın başını salladı, konuşacak halde değildi. Sana bir tavsiyede bulunabilir miyim bambina?" Genç kadın yine başını salladı. "Daha dikkatli olmalısın.

19 İçinde bir ses bunun tehlikeli olduğunu fısıldamaya devam ediyordu. Ama merak etmek farklı bir şeydi, merakını gidermek farklı. "Am a ben dikkatliyim dir," dedi. Ama Leo hiç de ikna olmuşa benzemiyordu. Senin bu meraklı yapından istifade etmek isteyen çok erkek olabilir." Joelle utandığını hissederek bakışlarını kaçırdı. Leo bütiin dengesini alt üst etmişti ve kafasını toplamakta zorlanıyordu. Yaşına kadar öğrendiği güçlü olmak gerektiği ve ancak güçliilerin ayakta kalabildiğiydi. Ancak şu anda kendini hiç de güçlü hissetmiyordu. Sanki sadece duygulardan ibaret gibiydi. Hiç bir zaman anlaşmalı bir evliliği kabul etmemeliydi, ama artık herşeyi iptal etmek için çok geçti, büyükbabası korkunç bir hayal kırıklığı yaşardı. Sadece o değil, bütün M elio, ailesi ve nişanlısı da. Onlar bu evliliğe bel bağlamışlardı. Bu evlilikte kendisi için olumlu bir yan bulmak zorundaydı. Ama ne yazık ki düğün tarihi yaklaştıkça bunda daha da zorlanıyordu tanımadığı bir erkekle -özellikle de onu önemsemeyen- evlenmek zaten korkunç bir şeydi. B ir de seks hakkında hiç bir şey bilmeden böyle bir erkekle evlenmek! Asıl konu buydu. Kilisede rahibe doğru yürürken bakire olmak istemiyordu. Prens Borgade niıı bir eşe ihtiyacı vardı. Ama tecrübesiz olması gerekmiyordu ya. Prens ülkeyi ele geçirecekti. Onun bekareti umurunda olmazdı. Hayatı boyunca ablası Nicolett gibi olmak istemişti. Cesur, kendinden emin. Ama daha çok Chantal gibi olmuştu. Gururlu, mesafeli ve belki de utangaç. Ama utangaç olmak tecrübesizliği gerektirmiyordu. Kocası bile olsa o adamla yatağa girerken tecrübesiz olmaya niyeti yoktu. 3 hafta sonra soyunup gelin yatağına girerken seks hakkında hiç bir şey bilmiyor olamazdı.

20 O gece kendini aptal hissetmek istemiyordu. Yani ne beklemesi gerektiğini öğrenmesi gerekiyordu. Ve yine aynı fikir canlandı. Leo ona bunu öğretebilirdi. Hızlı öğrenirdi, sadece tek bir gece yeterdi. Ani bir hareketle kadehine uzandı ve kalan şampanyayı bir dikişte bitirdi. Şampanya direk beynime gidiyor, bir şeyler yesem iyi olacak," dedi. Akşam yemeği yemedin mi yoksa?" "Genelde programdan sonra yiyorum. Çünkü öncesinde heyecandan bir şey yiyecek halim olmuyor. Leo kısa bir an tereddütten sonra cüzdanından bir kaç yüz dolarlık banknot çıkardı ve masaya bıraktı. "Eğer acele edersek hala Brennan s ta bir masa bulabiliriz, dedi. Brennan s iyi yemek ve servisi ile isim yapmış bir Fransız restoranıydı ve hemen köşeyi dönünceydi. Beni yemeğe mi davet ediyorsun? dedi. "Etm em i sen istedin..." Doğru, bundan tartışacak bir şey yoktu. Joelle yutkundu ve ne diyeceğini bilemedi. Ve sonra "İzin ver üstümü değiştireyim..." dedi. Barın arka tarafındaki küçük tuvalette makyajını hafifletirken kendisine baktı ve Bunu yapmak istediğinden emin m isin? diye sordu. Ve evet cevabı biliyordu. Bunu yapmayı çok istiyordu hem de deli gibi. Leo genç kadının geri döndüğünü görünce ayağa kalktı. H afiflemiş makyajı, kot pantolonu ve sade krem renkli bluzu ile çok daha genç görünüyordu. Ve birden midesinde tuhaf bir kasılma hissetti. Bundan sonra hiç bir şey onlar için aynı olmayacaktı. Joelle masaya yaklaşırken Leo nun kendisini incelediğini bili yordu. İsteksizce ona baktı ve göz göze geldiler İçinde sahneye çıkarken yaşadığından çok daha büyük bir heyecan oluşmuştu. Leo nun kısık gözleri ile bluzunu, kot pantolonunıföfe topuklu önü açık sandaletlerini süzdüğünden emindi.

21 sordu. Goııç adam sonunda Josie ne yaptığının farkında m ısın?" diye Genç kadın kendini gülümsemeye gayret elti ve Ö yle olduğunu umuyorum, dedi. Bardan çıktılar ve Haziran başı olmasının getirdiği ılık ve temiz hava genç kadına iyi geldi. Ne\v Orleans ı çok sevmişti. Amerika yı da, ama en çok gerçek olmayı sevmişti. Joelle kraliyet hayatından ne zaman bunalmaya başladığını tam olarak bilemiyordu ama büyük olasılıkla her iki ablasının da evlenip saraydan gitmesinin bunda rolü büyüktü. Tuvaletlerden ve eldivenlerden, sürekli gülümsemek zorunda olmaktan nefret ediyordu. Formalitelerden protokole ait her şeyden de. Chantal insanlara güler yüz göstermek konusunda süperdi. Nieoletıe de onlarla konuşmakta. Ama Joelle halkın ilgisini her zaman bunaltıcı bulmuştu. Ve büyükannenin ölümünden sonra lıerşey daha da ağır gelmeye başlamıştı. Onu o kadar çok özlemişti ki insanlara güleryüz göstermek bile zor gelmeye başlamıştı. Büyükannesi bu hayatın ona ne kadar zor geldiğini anlayabilen, onun anne ve babasının yokluğunu bir türlü kabul edemediğini görebilen tek insandı. da. Joelle*nin sevmeye ve sevilmeye ne kadar ihtiyaç duyduğunu Ve artık büyükannesi yoktu. Büyümek ve yarın o uçağa binip ülkesine dönmek ve ondan bekleneni yapmak zorundaydı. Çünkü iki ablası da üzerlerine düşeni yapmışlardı. Başka hiç bir şey için olmasa bile bunu büyükannesi ve büyükbabası için yapacaktı. Yarın akşam evde olacaktı. B ir hafta sonra da büyükbabasının seksen beşinci yaş günü partisi vardı. Ve üç hafta sonra da düğün. "B u ikinci içini çekişin... dedi Leo onu dirseğinden tutup durdurdu. Tam köşeye gelmişlerdi ve eğer genç adam onu durdurmuşa Joelle hızla geçen taksinin altına kalacaktı. "Sadece düşünüyordum..." diyebildi Joelle.

22 Çok temkinsizsin... dedi Leo. "H ayır, ben ne yaptığımı bilirim. dedi genç kadın. Ben her gece evime kendim yürürüm. Bu şehri çok iyi biliyorum." "H e r gece ve yürüyor musun yani?" "C lu b Bleu da işim bittikten sonra. "Nerede oturuyorsun. "Buradan altı blok ileride." "V e yalnız başına yürüyorsun?" Sesinde onu onaylamadığını fazlasıyla ifade eden bir ton vardı. "M adem yaptığım ya da söylediğim hiç bir şey hoşuna gitmiyor." dedi Joelle. "Neden beni yemeğe çıkarıyorsun? B ir sokak lambasının tam altında duruyorlardı. "Çünkü seni anlamaya çalışıyorum." "Anlayacak ne var ki? Yirm i iki yaşındayım, başarılı ve bağımsızım. Nereye gitmek istersem gidiyorum, ne yapmak istersem onu yapıyorum. Kendi kararlarımı kendim veriyorum." "Seni tehlikeye atsa bile m i?" "B en tehlikede değilim? "Bun u nasıl bilebilirsin? Mesela benim tehlikeli biri olmadığım ı?" İyi soru diye düşündü Joelle. Bilmiyordu. Genç adamın gözlerinin içine baktı. Hayır bu gözlerde şiddet kesinlikle yoktu. "Sen bana zarar vermezsin," dedi. "Ö yle biri değilsin. "H iç bir şey bilmiyorsun, dedi. Tekrar yürümeye başladılar ve Brennan'ın önünde durdular. Leo koyu yeşil kapıyı onun için açtı ve Joelle içeri girmek için ona neredeyse değecek gibi geçerken içinin titrediğini hissetti. Ve yan gözle genç adama baktı: Onun üstünde nasil olup da bu etkiyi bıraktığını merak etti. Evet uzun boyluydu. Ve çevresine güç yayıyordu: Ve çevresine yaydığı enerjinin tek nedeni iri yarı olması değildi.

23 J İ o stes onları hiç bekletmeden üst kattaki daha küçük odalardan birindeki bir masaya yerleştirdi. Mutfak bir saate kadar kapanacaktı ve hızlı bir şekilde siparişlerini verdiler. Çorbanın gelmesi çok kısa sürdü, ve Joelle çok aç olduğunu sanmasına rağmen hiç bir şey yiyecek halde değildi. İlk sebep karşısındaki adamın insanın kalbini durduracak kadar yakışıklı olmasıydı. Ve onun karşısında yemek yemek de hiç kolay değildi. Leo onun çorbasına hemen hiç dokunmadığını fark etmişti. Koyu renk gözlerini genç kadına dikti ve "Fek sevmedin galiba? dedi. Ve o anda genç kadının midesinde kelebekler uçuşmaya başladı. Genç adam ona böyle bakınca kendini kaybolmuş gibi hissediyordu. Tamamen. "Y o o sevdim, harika... diyebildi. Ve çorbasından bir yudum aldı. Ama bu hiç de kolay değildi. O zaman sorun ne? Genç kadın saçını geriye attı ve toplamış olmayı diledi. Ama artık çok geçti. Brennan da Leo ile yemek yemek fikri çok heyecan verici gelmişti ama ama şimdi burada bu kırmızı duvarlı küçük odada onunla başbaşa olmak sinirlerini geriyordu. "K a ç yaşındasın? dedi aniden kaşığını bırakarak. Otuz iki, dedi Leo. Harika diye düşündü genç kadın. Benden on yaş büyük. Bu farkın onu ne kadar bilgi sahibi yapacağını düşününce. Özellikle kadınlar konusunda. "Doğum günün ne zaman? "4 Mayıs. Boğasın demek." Boğa m ı?" "Burcun demek istiyorum, dedi Joelle. "B en burçlarla pek ilgilenmem... dedi genç adam. Bunu öyle bir tavırla söylemişti ki, Joelle onun sadece nefes kesici değil aynı zamanda bir o kadar da küstah olduğunu düşündü

24 bir kez daha. İlgilenmen gerekmiyor zaten." dedi. Sen iııanmasun da burçlar var işte." Ama sen ilgileniyorsun öyle m i?" dedi Leo. Bence eğlenceli..." Bence aptalca... Bunu nasıl yapıyorsun? Yani nasıl bu kadar yargılayıcı olabiliyorsun? Çünkü senin akıllı bir kadın olman gerek. Önce kendini düşünmen gerek o aptal ilk çağ fikirlerine kapılman değil. Astroloji, el falı falan filan... Özür dilerim ama ben eski çağ mistizimmine inandığımı falan söylemedim. Ben faldan falan da bahsetmedim. Sadece doğum gününü sordum ve boğa olduğunu söyledim. Hepsi bu. Burada neler oluyordu böyle? Neden bu kadar tuhaf şeyler hissediyordu? Bu adam bu akşam önce onu izlemiş, sonra içki içmeye daha sonra da yemeğe davet etmişti. Ama neden? Biliyo r musun Leo. beni onaylamadığını biliyorum, ama neden olduğu konusunda hiç bir fikrim yok. Belki de senin beni kim sandığını bilmediğimdendir. Ben hapçı falan değilim, sigara esrar falan içmem... Pek fazla içki de içmem. Her tarafım piercing ya da dövmelerle kaplı da değil. Sadece şarkı söylemeyi seviyorum o kadar. Ve eğlendirmeyi.. Konuşurken saçı önüne doğru düşmüştü ve sesi boğuk ve buğulu gelecek kadar alçalmıştı. Gözlerini genç adamdan ayırmadan Bende hoşuna gitmeyen çok şey olduğu ortada. Yoksa var ftfdksa var mıydı? Leo bu tahrik edici soru karşısında vücudunun tepki verdiğini hissedebiliyordu. Gözlerin... diyebildi. Genç kadının harika göz leri ve gür koyu renk kirpikleri vardı. Saçların... Dudakların... dedi ye genç kadının dudaklarını ha fifçe dişlemesini izledi. Dudakları dolgundu ve çok hafif en rengi bir ruja boyanmıştı.

25 Genç kadının ne kadar gerildiğini görebiliyordu. Leo onun gözlerinde yanan arzuyu görebiliyordu. Onunla yatağa gidecek m iydi? Onunla - bir yabacıyla - sadece düğününden üç hafta önce birlikte olur muydu? Vücudun... dedi.. Bunun acımasızca olduğunu biliyordu ama öğrenmeye ihtiyacı vardı. Bilmediği ve anlamadığı o kadar şey vardı ki. Bende beğendiğin şeylerin hepsi bu kadar m ı? dedi genç kadın. Dudaklarım, saçlarım ve vücudum? Genç adam kasıklarına doğru bir ateşin hücum ettiğini hissetmişti. Ne kadarını söylemişti? Ne kadarını ele vermişti? Sessizliğinin genç kadının incittiğini biliyordu. Genç kadının masa örtüsü ile oynayan elinin titrediğini görebiliyordu. Genç kadın kontrolünü korumak için kendisi ile savaşır gibiydi. Ama yine de genç adam sessiz kaldı. Düşünüp her şeyi iyice irdelemeliydi. w Ona kim olduğunu söyleyecek olursa, genç kadın dcğişivere- cekti. Kendini saklayacaktı. Ve prenses Ducassex gibi davranmaya başlayacaktı. Ama bunu istemiyordu, gerçeğin ta kendisini istiyordu. Onu tanımak istiyordu. İyi, kötü ve çirkini istiyordu. Bilmesi gereken tek şey gerçekti. Yalanları ve mış gibi yapmaları ortadan kaldıracak gerçeği. Kiminle evlendiğine dair gerçeği. Tabi eğer onunla gerçekten evlenecekse. Ama evlilik konusu bile açlığını bastırmaya yetmiyordu. Onu arzuluyordu. Vücudu sancıyor, pantolonu dar geliyordu. Bu kadının masum olması gerekiyordu. Ve genç adamın da iyi prens gibi davranması. Ama hiç bir şey olması gerektiği gibi değildi. H ayır," dedi yumuşak bir sesle. Sadece vücudunu değil, aklını da istiyorum.

26 \i\ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM L c o nun cevabı genç kadının irkiltmişti. Ağzı kurumuş halde genç adama bakakaldı. Ve ona bakmak da yeni bir hatadan başka bir şey değildi elbette. Daha önce hiç bir erkeğe bu kadar yakından bakmamıştı. Kimseye bu kadar yakın olmamıştı, bu sadece yakın olmak değildi, yakıcı bir şeydi. Genç adamın gözleri koyu yeşildi. Tıpkı M elio ya daki zeytin ağaçları gibi. Serin. ılık, akıllı ve güzel. Bu masa çok küçüktü ve birbirlerine çok yakın oturuyorlardı. Ve Leo da fazla iriydi. Joelle hayatında ilk defa vücudunun böyle bir tepki verdiğine şahit oluyordu. Göğüslerinin gerildiğini, sutyenin içinde dikleştiğini hissedebiliyordu. Bu ne tuhaf bir tepkiydi böyle. Leo masanın altında bacağını kıpırdattı ve hafifçe genç kadının bacağına dokundu. Joelle masanın altında dizlerini kapattı. Ve kasıklarındaki yanmayı yok saymaya çalıştı. O arzu dolu yanmayı. Daha ilk bakışta bu adam onu baştan çıkartmayı başarmıştı, ve şimdi de içi eriyordu. Hepsi onun yüzündendi. Bilmediği o kadar çok şey vardı ki. Ve anlamayı islediği o kadar çok şeyı; erkeğin dudaklarının hayal gücüyle nasıl yanabileceğim, onun Yakıcı nenefesini teninde hissetmenin nasıl bir şey olacağını...

27 "Aklım ı mı istiyorsun?" diye fısıldadı, btııuın doğru olmasını umarak. Bugüne kadar kimse onun aklını istememişti. Kimse onu tanımak istememişti. "B u o kadar kötü bir şey mi?" Buna engel olamıyordu. İster istemez gülümsedi. "E n iyi seksin beyinde başladığını söylerler..." Leo da gülümsedi ama onunki Joelle'nin kinden farklıydı.bu sıcak bir gülüş değildi. Hayır onun gülüşü eğlenir gibi değildi. Sanki bir açıklama yapmaya hazırlanır gibiydi. Genç kadın dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. Çok şükür ki oturuyordu, aksi takdirde kendini yerde bulması an meselesi idi. Leo nun gülümsemesi kaybolmuştu. "Aslında beyin en önemli cinsel organdır. Çok zevk almak için önce beyni hazırlamak gerekir." Genç kadın kızarmıştı. Çünkü Leo nun varlığını her an daha yoğun hissediyordu. Kalbi daha hızlı çarpıyordu, ağzı kurumuştu. Ve biiıün kasları kaskatı olmuştu. Kendini o kadar ateşli hissediyordu ki. İstediğinin bu olduğunu sanıyordun değil mi diye düşündü. "Susamış gibisin..." dedi Leo onun şarap kadehini doldurmak için eğilirken. Evet susadım diye düşündü genç kadın. Ama aslında o senelerdir susuzdu, hiç yapmadığı herşeye duyduğu bir susuzluktu bu. Leo arkasına yaslandı. "Haydi iç..." Keşke o kadar kolay olsaydı. Joelle kadehi aldı ama tek bir yudum alamadan masaya bıraktı. "İçebileceğimi sanmıyorum." "Neden?" "Yüksek adrenalin." Leo onu sahnede gördüğünde seksi olduğunu düşünmüştü ama şimdi, hiç bir şeyin onunla konuşmak kadar seksi olmadığını düşünüyordu. Ne demek istediğini çok iyi anlıyordu. "Canını sıkan nedir? diye sordu. "Sen." Genç adam onun gözlerinin içine baktı ve "H ayır." dedi. "Evet öyle..." Genç kadın derin bir nefes aldı. "Sen bildiğim diğer erkeklere benzemiyorsun..." "Peki o bildiğin erkekler nasıllar ki?" 30

28 "Çekici, sakin, ve zararsız... "Ben de öyleyim... Joelle bir kahkaha atlı ve "Sen inanılmazsın... dedi. "Belki de. dedi genç adam ve birden uzanıp genç kadının yanağını okşadı. "Çok güzel bir gülüşün var bambina. Daha sık gülmelisin. Joelle kızardı ve bakışlarını kaçırdı. Garsonun yemekleri ile masaya yaklaştığını görmek onu rahatlatmıştı. Joelle önüne yemeği konunca az önce gerginliğinin hafiflediğini fark etti. Sanki Leo da gevşemişti. Sanki bakışları ısınmıştı. Joelle rahatlamaya devam etti ve lezzetli yemeğinin tadını çıkarmaya baktı. Leo yurt dışındaki hayatını, nasıl tek bir yere bağlı kalarak yaşamadığını anlatırken şaraptan da keyif almaya başlamıştı. Genç adamın Londra, Santiago, Şili. Zürih'e yayılmış bir hayatı vardı. Tek bir ülkenin değil bütün dünyanın insanı gibiydi. Joelle onun sesinden çok hoşlanıyordu, konuşmasındaki güçten, konuşurken hafifçe öne eğilmesinden. İşte Amerika nın böyle olacağını düşünerek gelmişti buraya. Böyle güzel ve kolay. Sadece hayatın ta kendisi. Sadece insanlar, enerji, hareket ve sesler... "Çok seyahat etmişsin... dedi genç adam konuyu ona getirerek. "Kendini en çok nerede rahat hissettin peki? "Burada..." Cevap çok kolaydı. Leo kadar sık seyahat etmemişti ama hiç bir yerde de buradaki gibi hissetmemişti. Bu son bir yıldan büyük keyif almıştı. Hiç kimse olmaktan. New Orleans caddelerinde tek başına kalabalığın içine karışmaktan. Geceleri geç vakitte Fransız sokağında dolaşmayı sevmişti. Omzunda gitarı. Lacy ile paylaştığı daireye yürümek ona zevk vermişti. Sabahları turistlerden önce evden çıkıp bir bagel almayı sevmişti. Burada onu sarıp sarmalayan o kadar çok ayrıntı vardı ki. Mesela karnaval. Eski binaların kırmızı tuğlalı duvarları. Şarabından bir yudum aldı. Burada her şey o kadar doğruydu ki. burada kendimi iyi hissettim." "O zaman buraya yerleşmek gibi bir şey düşünüyor musun dedi Ieo zengin ve dolu dolu sesiyle.

29 Hayır. "Neden? Genç kadın onun gözlerine baktı ve genç adamın onu çö/nfcyc çalıştığım fark etti. Kimse onu bu kadar ilgiyle dinlemek anlamak istememişti. Acaba evlendikten sonra böyle bir şeyi tekrar bulması mümkün olacak mıydı? Böyle bir masaya oturup kendini bu kadar ö/.el hissedecek miydi? Luigi onu dinlemek isteyecek miydi? Joelle Luigi yi beyninden atmaya çalışarak omzunu silkti. Dikkatim masadaki muma verdi ve gözlerinin yaşarmasına engel olmaya çalıştı. Çünkü öyle olması gerekiyor. "Am a neden? Sen yetişkinsin. Ne istiyorsan onu yap." O kadar basil değil." dedi genç kadın. "Hepimizin bir nedeni vardır. Yani yapmamı/, beklenen bir şey." "Y an i işe dönmen gerekiyor." Evet beni bekleyen bir görevim var." "N asıl bir görev bu?" Genç kadın acıyla güldü. "Kötü bir iş. Inaıı bana bilmek istemezsin.. O kadar mı kötü? Genç kadın artık gözlerini kırpıştırıyordu. "Hem de çok." Genç adam kaşlarını çatarak ona baktı ve bir şeyler mırıldandı. Ve birden ayağa kalkıp garsona işaret etti ve cüzdanına uzandı. "Gitme zamanı... öfkelenmişti. Joelle içinin sıkıştığını hissetti. Ne demişti ki? "Leo?" Ama Leo ona bakmıyordu. Cüzdanını cebine yerleştirip merdivenlere yönelmişti bile. Joelle titreyen bacaklarıyla onun peşinen koştu. Hızla caddeye çıktılar. Hızla yürürlerken genç kadın onun yüzüne baktı ve anlamaya çalıştı. O kadar hızlı yürüyorlardı kı Fransız mahallesinden çıkmaları an meselesiydi. Sonunda "Leo? diye sordu. "N e? "Nereye?" Sanki sadece üç saattir birlikte değildiler. "Nereye gidiyoruz?"

30 Genç adam birden sokak lambasının altında dıırdıı ve ona döndü. Nereye gittiğimizi sanıyorsun? Joelle başını salladı. Onun gözlerindeki anlamı çözemiyordu. Hiçbir şey anlamıyordu. Uzun süren bir sessizlikten sonra Leo genç kadını yavaşça önünde durdukları binanın duvarına yasladı ve "İçk i içtik..." dedi. Evet." Yemek yedik. Ve tatlı ve kahvemizi içtik. Bundan sonra neler o- lacağını bana sen söyle." Bilmiyorum... Evet biliyorsun. Genç kadın karanlıkta onun yüzünü tam olarak seçemiyordu ama vücudundan yayılan sıcaklığı hissetmesi için ona dokunmasına bile gerek yoktu. Bu adam onun duygularını alt üst etmişti. Onu gördüğü andan beri bir saat sarkaçı gibi bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Ve şimdi hızı gittikçe artıyordu. Genç kadın kendini hiç bu kadar sersemlemiş hissettiğini hatırlamıyordu. Genç kadın gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Bu hafta onun için zor bir hafta olmuştu. Toplanması ve tanıdıkları ile vedalaşması gerekmişti. Ama şimdi bu göz. yaşlarının bir boşalma olduğunun da farkındaydı. Bütün gece kendini o kadar sıkmıştı ki. Kendisinin cevaplayamayacağı bir ihtiyaç aklım başından almıştı. Ama Leo bu ihtiyaca cevap verebilirdi.. Damarlarında akan ateşli kanı tutuşturması hiç de zor olmazdı. Genç adamın ona doğru yaklaşıp hafifçe eğildiğini fark etti. Nefesini tuttu, işte onu öpecekti. Bu öpücüğü deli gibi istiyor ve bir o kadar da korkuyordu. Gözünün ucuyla onun kolunu kaldırdığını gördü. Şimdi Leo parmağıyla onun yanağını okşuyordu. Başı dönmeye başladı. Havaya ihtiyacı vardı ama nefes almaya cesareti yoktu. Haydi söyle bana... q Genç kadın dudaklarını araladı. Leo nun yakıcpparmakları şimdi dudaklarında dolaşıyordu. Genç kadın bütün vücudîfityş gerildiğini hissedebiliyordu. Onu istiyor, istiyor, istiyordu. Nereden başlayacağını ve ne isteyeceğini bilmiyordu bilecendeki açlık ve ihtiyaç o kadar yoğunlaşmıştı ki. Ama burada sokak ortasında

31 hiç bir şey olmayacağını da biliyordu. Leo Fortinö hiç de bir sokak arasında bir kadına sahip olabilecek bir erkeğe benzemiyordu. Genç kadın onun gömleğinin yakasını tuttu ve kendisinden nasıl çıktığına hayret elliği bir sesle "B iz gidiyoruz..." dedi. "Kvet.? Genç adamın parmaklarının dairesel hareketleri aklını başından almak üzereydi. "B iz senin..." Benim?" "Oteline..." Ve işte duymak istediğini söylemişti. Genç adam başını eğdi ve onu öpüşüyle susturdu. Dudakları sert, nefesi serindi ve genç kadın hafifçe irkildi. Daha önce de öpüşmüştü ama bu öpüşte ilk defa hissettiği bir başkalık vardı. Dudakları hafifçe hareket ederken genç kadının bütün gerginliği yok olup gitmişti. Ama bu sadece bir başlangıçtı. Genç kadının kollarıyla sıkıca sarıp kendine çekti ve duvarla arasına sıkıştırdı. Bütün akşam onu bakışları ile esir etmişken şimdi de vücudu ile esir almıştı. Joelle onun sert ve kaslı göğsünü göğüslerinin üstünde hissediyordu. Leo dizini yavaşça kaldırıp genç kadının bacaklarının arasına sürünce, inlememek için kendini zor tuttu. l^eo ellerini önce genç kadının uzun saçlarında dolaştırdı, sonra aşağı indirdi ve boynuna ve göğüs dekoltesine dokundu. Genç adam elini onun bluzundan içeri sokarken Joelle aldığı yoğun zevkten başka hiç bir şeyi düşünemez olmuştu. Tanrım onu oracıkta, bu sokak aralığında soyacak ve ona burada sahip olacaktı! Aklından neler geçiyordu? Leo kendini geri çekti ve aklını başına toplamaya çalıştı. Senelerdir kendim bu kadar kaybettiğini hiç hatırlamıyordu. Joelle ona şaşkın şaşkın baktı ve "Sorun mu var?" diye sordu. Genç kadının buğulu sesi son derece seksiydi ancak çocuksu mavi gözleriyle büyük bir tezat yaratıyordu. O kadar genç ve o kadar savunmasız duruyordu ki.

32 Tanrı aşkına korumaları hangi cehennemdeydi? Büyükbabası, ya ablaları? Ona yardım etmesi yol göstermesi gereken bütün o insanlar nerelerdeydiler? Prenses Joelle gerçek dünya hakkında o kadar az şey biliyordu ki. Ailesini onu bir yerlerde arıyor olmalıydılar. Oysa onu burada bu koca şehirde bir başına bırakmışlardı. "Bambina. sen ne yaptığının farkında mısın? Genç kadın umursamaz bir ifadeyle omzunu silkti. "N e derler bilirsin? Kı/.lar sadece eğlenmek ister..." Joelle onun güzlerine bakarken bunun kısmen doğru olduğunu düşündü. O ayaklarını yerden kesecek bir erkek istiyordu. Onu seneler boyunca beklemeye gönüllü olmak yerine, ona hemen sahip olmak isteyecek, kendine karşı koyamayacak bir erkek istiyordu. En az Joelle kadar... Demek eğlence..." dedi genç adam ve onu şöyle bir süzdü. Joelle sadece "Evet..." diyebildi. "Bence sadece eve gidip kendine peynirli bir makarna yapmalısın... Peynirli makarna mı? Ne kadar çocuklara özgü bir şeydi. Genç kadın sinirlenerek "Ben çocuk değilim." dedi. "Çocuk olduğunu kim söyledi?" Ve Leo onu bir kez daha ensesinden kavradı ve başını eğip dudaklarını dudaklarının arasına aldı. Joelle bir anlık bir şaşırmadan sonra kendini onun tutkulu öpüşlerine bıraktı. Şimdi kendini sadece bütün ipleri erkeğin eline geçmiş bir kukla gibi hissediyordu. İstediği buydu ama olmaması gerektiğini biliyordu. O sadece havai bir ilişki istemişti. Ama Leo Fortino hiç de öyle gönül eğlendirilecek hafif ve kolay bir erkeğe benzemiyordu. Hele kısa bir ilişkiden sonra geride bırakılacak birine hiç... Ama senin birine verilmiş bir sözün var diye hatırlattı kendi kendine. Bozamayacağın bir nişan var. (A. Bozmayacağım ki diye düşündü. Bu sadece tek bilgece. Leo onun düşünceli halini hissetmiş olacaktı ki dureftfve gözlerinin İçine baktı. Joelle o anda mantıklı bir şey söylemesi gerektiğini biliyordu ama aklına hiç bir şey gelmiyordu. 35

33 Sence bu bir eğlence olarak nasıl? dedi genç adam. Genç kadın cevap veremiyordu. Sanki beyni bir havuzun içinde başı boş yüzüyor gibiydi. Bütün cesaretini kaybetmişti birden. Sanki bütün korkuları tekrar uyanmıştı. Leo yavaşça "Fikrini mi değiştirdin?" diye düşündü. Sesindeki a- laycı tonu fark etmemek mümkün değildi. Genç kadının tek istediği kolay biriyle bir kaçamaktı ama Leo kesinlikle o kolay adam değildi. O kontrol edebileceği bir ilişki istemişti. Bunun ise Leo dan başkasının kontrolünde olması şaşırtıcı olurdu. Genç adam bir adım geri çekildi ve "Otelim hemen şu köşeyi dönünce..." dedi. "Seni oradan bir taksiye bindireyim." Genç kadın allak bullak halde "Korkup kaçıyor değilim..." dedi. Leo genç kadının yüzüne dikkatle baktı ve Ben öyle bir şey demedim." dedi. Peki o /.aman neden beni bir taksiye bindiriyorsun?" dedi Joelle çenesini inatçı bir tavırla dikleştirerek. Ve sonra titrek bir gülümsemeyle ekledi. "Henüz odanı görmedim ne de olsa..."

34 37 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Bunu gerçekten de yapacaktı demek. Leo kapıyı tutııp genç kadının otel süitine girmesini izledi ve sonra kapıyı kapattı. Odada loş bir ışık vardı. Kat görevlileri yatağı açıp yastıkları kabartmış, ve odayı yatmaya hazır hale getirmişlerdi. Joelle buna rağmen son derece rahat görünüyordu. Leo onun böyle şeyleri sık sık yapmaya alışık olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Bu kızın öyle rahat tavırlı bir parti kızı olduğuna inanmak istemiyordu ama işte daha bu akşam tanışmış olmalarına rağmen, Joelle onun otel odasında kendinden son derece emindi. Onu buna teşvik eden Leo olmuştu ama bu bir testti. Genç kadını tuzağa düşürüp değerlerini, erdemlerini tartmak istemişti. Belki bu doğru bir şey değildi ama gerekliydi işte. Bunu öğrenmesi gerekiyordu. Düğüne sadece bir kaç hafta vardı ve bu genç kadın nasıl olur da kendi düğününden sadece bir kaç hafta önce böyle davranabilirdi ki? Yani sadakat denen şeyin hiç mi anlamı yoktu onun için? Eğer hemen onunla yatağa girecek olursa bu daha kaç erkekle yattığı anlamına Ş iir d i? Ve eğer düğünden önce sadık olmayı başaramazsa düğündü^ sonra nasıl olabilirdi ki? Ağzının içini kötü bir tat kaplamıştı.

35 Kraliyete mensup asil kadınların sadakatli olamadıklarını bilirdi. Tek bir erkekle tatmin olamayacak kadar duygu yiiklü oldukları için teselliyi başka erkeklerde arayabildiklerini ve ne kadar acı verici olduklarım da. Doymak bilmez isteklerinin çevrelerindekilere ne kadar zarar verebildiğini, aile ve dostlarını ne kadar incittiğini. B ir şey içmek ister misin? dedi Leo ceketini çıkarırken. "Şam panya, şarap ya da belki bir kokteyl?" "B en iyiyim, teşekkür ederim. B ir an genç kadının sesinde bir gerginlik hissetti ve anlık bir umuda kapıldı. Belki şu anda bu işe dur diyecekti. Genç kadının ayaklarını yere sağlam basmasını ve gerçekçi olmasını istiyordu. Kendini ve duygularım kontrol edebilen olgun bir kadın gibi davranabilmesini. Ama Joelle ona sırtını döndü ve süiti incelemeye başladı. Karamel renkli perdeleri, uyumlu hali ve perdeyi inceledikten sonra genç adama döndü "Çok güzel bir Mississipi manzaran var, dedi. Nehre bayılıyorum. Leo da durduğu yerden nehri görebiliyordu. Gündüzleri nehrin üstünde ilerleyen tekneler, daha çok düğün pastalarını andırırdı. Düğün pastaları diye kendi kendine güldü. Bu durumda bundan üç hafta sonra ne düğün ne de düğün pastası olmayacaktı. "B u nehirde güçlü bir şey var, dedi genç kadın. Suya yakın olmadan yaşayabileceğimi hiç sanmıyorum." Joelle ona döndü ve Ama senin geldiğin yerde bu yoktu sanırım? Londra da Thames vardı, İsviçre de de göller. Leo omzunu da silkerek bu konuda daha fazla konuşmak istemediğini göstermişti. Eğer bu kadının geleceğinde bir yeri olmayacaksa geçmişini bilmesinin de bir anlamı yoktu. M ini bara gitti ve kendine bir soda alıp açtı. Sanki içinde bir yangın var gibiydi ve sodadan büyük bir yudum almanın iyi geleceğini ummuştu ama ne yazık ki hiç bir işe yaramadı. Ne öfkesini ne de duyduğu arzuyu bastırmaya yetmemişti.

36 Onu istiyordu ve bu şu ana kadar başına gelen en büyük hakaretti. Nasıl olur da bu kadar öfke ve ihanet arasında onu isleyebilirdi kendisi de bilmiyordu. Onu istememeliydi. Bu kadın onun sandığı kişi değildi işle. Bu Leo*yu öldürüyordu. Böyle bir şey yaşamıyor olması gerekirdi. B ir daha asla zevk düşkünü bir kadının tuzağına düşmeyeceğine dair kendine bir söz vermişti. Ve işte şimdi de Joelle nin iki yüzlülüğü karşısında duruyordu ve genç adam hiç bir şey yapamıyordu. Joelle nin büyük babası ile onun gösterişli çalışma odasında yaptıkları konuşmanın hemen her kelimesi dün gibi akimdaydı. Prenses Jo e lle D ucasse d iğ er ik i kardeşinin yanında fa z la sıyla içe döniik b ir kişiliğ e sahiptir. H e r zaman ona göre çok daha h ırslı olan ab la ların ın gölgesinde kalm ıştır. Toplum içinde neredeyse utangaç olduğu bile söylenebilir. Sodasından bir yudum daha aldı. So syal anlam da tecrübesizdir. Bugüne kadar a ile siyle zaman geçirm eyi je t sosyeteye mensup yaşıtların a tercih etm iştir. Leo elindeki soda şişesini sehpaya neredeyse vurur gibi bıraktı. Joelle ona dikkatle baktı ve Ne kadar sessizsin... dedi. Sadece düşünüyorum... ve genç kadına doğru bir adım attı. O anda genç kadının gözlerinde tuhaf bir ifade oluşmuştu. Leo göğsü sıkışarak onun korktuğunu düşündü. Onu korkutmak istemiyordu. Ama aptalca davranmasını da istemiyordu. Hayat zor ve talepkardı ve insanın birine güvenmesi her gün güçleşiyordu. Leo güvenin ne olduğunu bilmeden büyümüştü. Ve her zaman içinde normalliğin. olgunluğun, durağanlığın olduğu bir hayat istemişti. Ve bu ona çok görülmüştü. Babası annesinden kurtulmaya öylesine can atıyordu ki boşanma gerçekleşince babası Lco yu da bir kenara atmıştı. Üstelik babasının-^ bir ebeveyn olması beklenirdi. Şaka gibi.

37 Leo genç kadının solgun yüzünü süzdü. Onu anlamıyordu ama emin olduğu bir şey varsa o da olgunluktan yoksun bir kadınla evlenemeyeceğiydi. Genç olmayı kabul edebilirdi ama toyluğu asla. Ellerini genç kadının omuzlarına koyduğunda onu odadan dışarı fırlatmak ve yatağın üstüne almak arasında kararsız kalmıştı. Ona dokunmak istiyordu ama ikisi için bir gelecek olmadığım da çok ama çok iyi biliyordu. Bu kadın evlenebileceği en son insandı. Onun güvenebileceği bir eşe her şeyden çok ihtiyacı vardı. Ona güvenmiyordu ve asla da güvenmeyecekti. İçinde bu aldatılmış olma hissi bir ateş gibi yanıyordu. Onu tanımadan bu nişanlılığa zorlandığı için öfkeliydi. Ve çok uzun zaman önce Joelle ile tanışmış olması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Yarın sabah ilk işi büyükbabasını arayacaktı. Sonra da kendi babasını ve saray görevlilerini. Basına bu evliliğin gerçekleşmeyeceğini haber vermelerini isteyecekti. Bu işi nasıl ele alacakları u- murunda değildi. Sadece bu işin artık bitmesini istiyordu, o kadar. Joelle omuzlarında genç adamın ellerini hissederken her şeyin aynı anda hem çok doğru hem de çok yanlış olduğunu düşünüyordu. Aralarında çekim inkar edilemezdi. Onun da kendisini istediğinden emindi. Ama bunun ötesinde başka şeylerin de olduğunu hissediyordu. "Ç o k ciddi bir şeyler düşünür gibisin... dedi. Evet." Genç adamın tek kelimelik cevabı bakışları kadar sinir bozucu değildi. Genç kadın güçlükle yutkundu ve evime dönmem en doğrusu olurdu diye düşündü. Tıpkı yemekteki ruh haline dönmüştü. "Bunu daha ne kadar ileriye götüreceksin Jo sie?" diye sordu. Ve bu kez ellerini omuzlarından indirip bileklerini tuttu. Ve o anda genç kadın bileklerine çok sıcak kelepçeler geçirilmiş gibi hissetti. Ama hiç bir şey yapamıyor tek bir kelime bile edemiyordu.

38 "N e kadar ileriye... dedi genç adam bir kez daha. "Ban a bir şey söyle..." dedi Joelle. "N e? Joelle genç adamın güçlü yüz hatlarına kararlı bakışlarına baktı ve onun kendi kadınlarını seçebilecek özelliklere sahip olduğunu düşündü. Son derece çekici, zengin, zeki ve bir o kadar da seksiydi. Joelle midesinde uçuşan kelebekleri yok saymaya çalıştı ve zorlukla yutkundu. "B ira z önce benim hem vücudumu hem beynimi istediğini söylemiştin. dedi. Genç adam ona hiç bir şey söylemeden bakmaya devam etti. Joelle nin ağzı kupkuruydu, yutkunmanın da bir işe yaramayacağını artık biliyordu. "V e ben merak ediyorum da..." dedi, Bu kadar açık sözlü olmamı affet ama ben de sana cazip gelen nedir? Yani ben yirmi iki yaşındayım ve sen benden 011 yaş büyüksün. Yani benim zeka anlamında sana çekici gelebilecek nasıl bir özelliğim olabilir k i?" Genç adam ona yine sessizlikle cevap verdi. Ve Joelle o anda cevabı anladı. Onun istediği aklı değil sadece vücuduydu. Daha cevap vermedim... dedi genç adam bu yüzden benim ağzımdan bir şeyler uydurmaya kalkma." Genç kadının çenesini tutup kaldırdı. "Eve t güzel bir vücudun var. yeteneklisin ve unutma bu akşam seni şarkı söylerken dinledim. Çok iyi gitar çalıyorsun, ve başka enstrümanlarda..." Piyano ve keman... dedi Joelle. İy i eğitimlisin, üç dili çok iyi biliyorsun... "D ö rt..." Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Neym iş o?" "İspanyolca... "T ab i ya. Her ne kadar bir Vegas kızı gib^yiyinsen de kendine özgü bir zerafetin var. "V e bu da erkeklerin hoşuna gider. Genç adam yüzünü buruşturdu "Bazılarım ızın, <c%li. "Ama burada olup bitenin aşkla ilgisi yok, bu sadece seks. Ve ffügı senin

39 de bunu bildiğini sanıyorum. Ve senin istediğinin de seks olduğu- nu... Seks kelimesi o kadar çıplak o kadar sert gelmişti ki. Leo ile seks. Çünkü genç kadın daha fazla bilgi ve tecrübe sahibi olmak istiyordu. Çünkü bu onun kendi adına yapacağı tek tercih olarak kalacaktı. "Eğ er daha fazlasını umuyorsan..." dedi genç adam " K i bence ummuyorsun." Anlıyorum." dedi Joelle onun sözünü keserek. Kalmak zorunda değilsin." "Bunu da anlıyorum." Joelle onun kendisini paketleyip göndermeye çalıştığı hissine kapılmıştı ve buna anlam veremiyordu. Leo onu hem istiyor hem istemiyor gibiydi. Sanki onu çekici buluyor ama bulmak istemiyor gibi. Onun o sakin ve kendinden emin halinin altında belki de çok eski moda çok gerçek bir erkek yatıyordu. Joelle'nin başkası olmaması ne kadar utanç vericiydi. Y a da bu şekilde tanışmış olmaları. Joelle bir an kararsız kaldı ve sonra yapması gerekeni yaptı. Ona dokundu. Fillerini göğsüne koydu. Onu. hayatı ve seksi keşfetmeye ihtiyacı vardı. Ve ona dokunmak canını yakmamıştı. Gerçekten hissetmesi gereken bu muydu acaba? Aklı başından gitmiş, kafası karmakarışık. Sanki içi titremiş ve bütün duyguları karmakarışık olmuştu. Leo ellerini genç kadının arkasına doladı ve onu kendine çekti. Üşüdün m ü?" dedi genç kadının irkildiğini fark edince. "H a yır..." dedi Joelle onun vücudunun sıcaklığını hissederek. Adrenalin..." Adrenalin m i? "Sanırım bu bekleyiş beni öldürecek, ben... B ir an ona kendini açmak isledi ama erkeklerin masumiyete dair açıklamalardan hiç hoşlanmadığını hatırlayarak kendini tuttu. "B o ş ver,unut gitsin. "K alb in gümbür gümbür..." dedi genç adam.

40 "Ban a bu sen yapıyorsun. dedi Joelle. "Bence bunu bütün erkeklere söylüyorsundur." "H a y ır..." Genç kadın gülümsemeye çalıştı ama yapamadı. U- zanıp onun yanağına dokundu. Leo şaşırdı ama geri çekilmedi. Joelle usulca parmaklarını onun yüzünde dolaştırmaya başladı. "Çok güzel bir yüzün var." dedi. Hayır. Benimki çok sıradan bir yüz. "Bence seninle ilgili hiç bir şey sıradan değil. dedi genç kadın. Daha önce hem bu kadar genç hem hu kadar yaşlı görünebilen hiç bir erkek tanımamıştı. Otuz iki yaşında nasıl bu kadar kendinden emin olabilirdi ki? Ve Leo onun gözlerine uzun uzun baktıktan sonra eğilip genç kadını öpmeye başladı. Ah tanrım onun dudaklarını dudaklarında, nefesini bu kadar yakınında hissetmek Joelle için ne muhteşem bir histi. Bu sanki güzel bir kırmızı şaraptan ilk yudumu almak gibi bir şeydi. Genç adamın öpüşii gittikçe yoğunlaşırken Joelle vücudunun her köşesinin zevk dalgalarıyla kaplandığını hissedebiliyordu. Sanki göğüsleri irileşmiş, göğüs uçları bluzundan dışarı çıkacak gibi dikleşmişti. Leo'nun dili onun ağzının içinde dolaşırken elleri genç kadının boynunda geziyordu. Yavaşça elini daha aşağı kaydırdı. Joelle onun elini göğüs ucunda hissedince hafifçe titredi. Leo onda öyle büyük bir istek uyandırıyordu ki genç kadın konuda her an biraz daha emin oluyordu. Bu doğruydu. Evet kesinlikle "İlk defa. böyle olmalıydı. Yoğun, heyecan verici. Şimdi genç adamın eli bluzunun içine kaymıştı. Joelle derin bir nefes alıp aklını u la m a y a, üstündeki sarhoşluğu atmaya çalıştı ama bu hiç de kolay degıl^ll çaresiz. Kimse ona böyle dokunmamış!ı daha önce. öö. Kimse bu kadar aç ve istekli lıissettirmemişti. V^^jju kadar

41 Genç adamın elini kalçalarında, belinde ve bacaklarının arasında hayal edebiliyordu. Belki de canı atayacaktı ama olsun, acıyacak bile olsa bunu bu şekilde onun gibi bir erkekle yaşamak her şeye değerdi. Ve birden genç adam onu bıraktı ve hafifçe yatağın kenarına doğru itip, oturttu. Ve sonra önce bir süre ona yukarıdan baktıktan sonra eğildi ve biraz öncekinden çok daha büyük bir ateşle öpmeye başladı. Bu biraz sonra olacaklara bir hazırlık olsa gerek diye düşündü genç kadın. Öpüşü biraz sonra olacakların yoğunluğunu haber verir gibiydi adeta. Onun sert erkekliğini içinde hissetmek için sabırsızlanıyordu adeta. Leo onu öpmeyi bıraktı ve ellerini saçlarının arasında dolaştırırken gözlerine bakarak "Üstündekileri çıkar... dedi. Emreden sesi genç kadını ürkütmüş ve ürpermişti. İpekli yatak örtüsünü sımsıkı tutarak "Şim di m i?" dedi ürkek bir sesle. Genç adam bir savaşçı edasıyla "Eve t..." dedi. Joelle kendine bunu kendisinin istediğini, bu tecrübeyi yaşamayı kendisinin seçtiğini hatırlattı. Gücü ve sahip olmayı tatmak istemişti. Elleri titreyerek bluzunun arka tarafındaki kopçalara uzandı. Leo ise gözlerini bir an bile ayırmıyordu. Sanki saniyeler uzuyor saatlere dönüşüyor gibiydi. Joelle sonunda kopçaları güçlükle de olsa açtı ve bluzunu üstünden sıyırıp yatağa yanına bıraktı. Leo hiç bir şey demedi. Ve hiç bir şey yapmadı. Joelle kıpkırmızı olmuştu. Kot pantolonu ve destekli sutyeni içinde kendini o kadar aptal hissediyordu ki. Kot pantolon diye düşündü ve pantolonun düğmelerini açıp yavaşça bacaklarından sıyırdı. içinde sadece küçücük pembe bir külot vardı. Ve üstünde sadece sutyeni ve külotu ile kendini o kadar çıplak hissediyordu ki.

42 Genç adamın gözlerine baktı. Bakışlarında cesaret verici bir anlam yoklu. Joelle ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bunu neden yapıyordu? Burada ne işi vardı ki? Oysa biliyordu. Bekaretim Leo Fortino ya vermek Üzereydi. Onu M ilano Prensi. Venedik kont ya da unvanı her ne ise Luigi Börgarde ye saklamamak için bir başkasına vermeye hazırlanıyordu. Ne tuhaf evleneceği adamın unvanını bile bilmiyordu. Ama aşk evliliği yapmıyorum diye düşündü. Onu daha önce hiç görmedim bile. Nişanımızın ilanından önce beni görmeye zahmet bile etmedi. Gerekli evrakları imzalamam için resmi görevlilerini göndermeyi tercih etti. Evraklar. Ben sadece sözleşmeli bir gelinim. B ir pazarlığa konu olmuş bir gelin. Gözlerine doğru hücum eden yaşları bastırmaya çalışırken neden Luigi Borgarde yi hiç düşünmediğini daha iyi anlıyordu. Çünkü ona kızgındı. Hayatına bu kadar kolay girebileceğini, sarayına yerleşebileceğini, ölmüş anne babasının yatağını sahiplenebileceğini düşündüğü için öfkeliydi. Joelle nin karşısına geçip onunla evlenmek isteyip istemeyeceğini bile sorgulamadan bu kararı aldığı için. Nasıl bir adam nişanı ile ilgilenmek için sadece bir temsilcisini gönderebilirdi ki? B ir kadının bir iş anlaşması muamelesi görmekten mutlu olabileceğini nasıl bir erkek düşünebilirdi. Luigi için yoğun iş programından sadece bir günü müstakbel eşine ayırmak o kadar mı zordu? Büyükbabasına defalarca bu nişanın ilan edilmesinden önce ikisini bir araya getirecek bir buluşma ayarlamasını rica etmişti. Ama o her Iraman prensin çok yoğun olduğunu ve ona güvenmesi gerektiğini tekı1tq^ıuıştı. O iyi bir adam demişti. Senin ve M elio nun ihtiyaç duyduğu irf% ı. Joelle'niıı öfkesi şimdi yaşadığı tutkunun yanında çok1^ ıa yakıcıydı.

43 Büyükbabası belki M elio'nun neye ihtiyaç duyduğunu bilebilirdi ama onun neye ihtiyaç duyduğu konusunda en ufak bir fikri yoktu. Y a da ne istediği. Onu tanıyan tek insan büyükannesi idi. Ve onun dışındaki herkes genç kızın ablaları gibi olduğunu sanıyordu, görevi her şeyden önce tutan ablaları g ib i. Ama onun önemsediği en son şey görevdi. O ise müziğe aşıktı. Bütün kalbiyle. Gitar çalıp şarkı söylediğinde artık parasız ve hiç bir iinvanı olmayan prenses olmaktan çıkıyordu. Kendini güçlü hissediyordu, herşeye muktedir ve güzel. Göz yaşları yine harekete geçmişti. Boğazı sanki boğulmak tizdeym iş gibi yanıyordu. Eğer Ducasse lar daha zengin olsaydı, istediği insanla evlenme şansı olabilirdi. Oysa şimdi sırf kendisi meteliksiz ve adanı zengin olduğu için hiç tanımadığı bir yabancı ile evlenecekti. Prensi çocuk istiyordu. Ve Joelle'in krallığını. Ve bir kadın M elio'yu yanında bir erkek olmadan yönetemezdi. Fikrini değiştirdiysen?" Leo'nun sesi genç kadını Avrupa daki hayalından şu ana geri çağırmıştı sanki. Yarın geri döneceğin hayatından. Joelle kararlı bir tavırla başını iki yana salladı. O kadar çok seçme hakkı elinden alınmıştı ki. Sadece bu gece ona aitti. Leo ile birlikte olacaktı. Onunla istediği için sevişecek, ihtiyaç duyduğu içiıı onun olacaktı. Değişen bir şey yok... dedi ama sesi kırıktı. Titreyen ellerini sırtına götürdü ve sutyeninin kopçasını açtı. Ve sonra meydan okur gibi başını kaldırıp genç adamın gözlerine baktı. Bunu yapmak istiyorum diye kendi kendine tekrarladı. Çünkü bu kendi admıa yapabileceğim son seçim olacak ve eve döndüğüm zaman bile benim için bir anlam ifade edecek tek zaman dilimi bu olacak. Leo da onun yanına uzandı. Henüz genç kadına dokunmuşa da Joelle onun sıcaklığını hissedebiliyordu. İşte bu diye düşündü, gerçek olan bu.

44 Peki sevişmek konusunda ne biliyordu ki? Ya da erkek vücudu hakkında. Genç adam elini onun bacağına koydu, sanki vazgeçmesini engellemek ister gibiydi. Pekala... dedi. Herhalde korunuyorsundur?" Korunmak m ı? Genç kadın bir tokat yemiş gibi oldu. İşin bu yönünü hiç düşünmemişti. A lı tabi evet. Kalkıp oturmaya davrandı ama genç adamın eli ona engel oluyordu. Şey benim... çantamda bir kondom var... "Y a n i sen yanında kondom mu taşıyorsun? Aslında hayır bu geceye kadar hiç taşımamıştı. Ama bu gece belki gerekir diye gece kulübünün tuvaletindeki makineden almıştı. Ben yani şeyy... diyebildi. Önlem almak iyi olur diye düşündüm... Alm alısın. dedi genç adam. Ve uzanıp komidinin üstündeki traş çantasını aldı. Ama ben kendi prezervatifimi kullanacağım." Genç kadın iyice heyecanlanmıştı ama sanki Leo'nun hiç acelesi yok gibiydi. "H aydi beni soy... Genç adamın sesi Joelle nin bütün vücuduna şok dalgaları yayar gibiydi. / "Seni soymak m ı? "Eve t..." Joelle ne kadar ürktüğünü saklamaya çalışarak titreyen elleri ile genç adamın gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. V e biraz sonra her ikisi de çıplaktılar. Joelle kendini son derece acemi ve aptal hissediyordu. Daha hiç bir şey olmadı." dedi Leo ve onu kendine çekti. O kadar mı az çekiciyim? Leo bir kahkaha attı ve Hem de çok çekicisu^. dedi

45 BEŞİNCİ BÖLÜM l e o dokunmayı o kadar iyi biliyordu ki. Genç kadının vücudunda sanki bir enstrüman çalar gibi ustalıkla dolaşan elleri ona hiç bilmediği hisler yaşatıyordu adeta. Bu eller bacaklarının arasında, göğüslerinde dolaşırken Joelle daha fazlası için yalvaracak hale gelmişti. Vücudunda uyanmaya hazır bu kadar çok sinir ucu olduğu usla aklına gelmezdi. Genç adamın dudakları göğüs uçlarını esir aldığında bundan daha fazlasını hayal edemez hale gelmişti. Leo kafasını kaldırıp onun yatağın üstüne dağılmış saçlarına kendinden geçmek üzere olan yüzüne bakınca Joelle elinde olmadan kendi isteği ile bir evlilik yapacak olsa düğün gecesinin böyle olacağını düşündü. Ve ilk defasının Leo ile olmasının çok daha iyi olacağına karar verdi. Bunu kendi islediği şekilde yapması çok daha yerinde olacaktı. Seni kaybediyorum galiba..." Hayır buradayım," dedi Joelle. Derin düşüncelere dalmış gibisin. Genç kadın uzanıp onun yüzünü okşadı ve Sadece seni düşünüyorum," dedi. Leo kaşlarını kaldırdı, inanmamıştı. Joelle gülümsedi. Bana bu kadar az mı güveniyorsun?" 48

46 Genç adamın yüzü sertleşmişti. Ben o kadar kolay güvenmem. İyi... Ben de öyle..." Ve Joelle genç adamın yüzünü kendine çekip öpmeye başladı. Leo vücudunu onunkine yasladı ve Joelle onun ne kadar tahrik olmuş olduğunu fark edince kalbi daha hızlı atmaya başladı. Seni istiyorum..." diyebildi. "Buradayım." dedi Leo. Henüz içimde değilsin." Ve birden genç adam orada içindeydi işte. Ama düşündüğü ve beklediği kadar kolay olmayacaktı. Her ne kadar ona hazır olsa da çok gergindi. Genç adam elini aralarına uzattı ve genç kadını rahatlatmaya çalıştı. Onun sihirli dokunuşları Joelle nin ona daha da hazır olmasına yardım etmeye yetmişti. Ve az sonra genç adam kendini bir kez daha onun içine itiyordu. Herkes için böyle miydi acaba? Her zaman insanın canı böyle yanar m ıydı? Joelle yaşadığı paniği bastırmaya çalışarak derin bir nefes aldı ve rahatlamaya çalıştı. Ama genç adam kendini ittikçe canı daha fazla acıyordu ve sonunda gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Joelle bir ses çıkarmış olmalıydı çünkü genç adam durmuş ona bakıyordu. "Canını mı yaktım?" Genç kadın ne yapacağını bilemeyerek "Ç o k büyüksün..." dedi. Durayım m ı?" "H a yır... Joelle ellerini genç adamın sırtına bastırdı ve onu kendine çekli. Canı tahmin ettiğinden fazla yanmıştı ama belki de en başından genç adama bir şey söylemesinde fayda vardı. Ona tecrübesiz olduğunu açıklamalıydı belki de. Her neyse artık çok geçti. Kendini çok yalpjz hissetmemeye çalıştı. Bunu kendisi istemişti. "Canının yanması geçene kadar kıpırdamay&^ğım... dedi Leo. Ve genç kadının alnını öptü. Vücudunun benimfâs^ alışması gerekiyor o kadar." 49

47 Çok olgun bir ifadesi vardı ve Joelle bııruın için minnettardı. B ir taraftan onu öpücüklere boğarak genç kadının dikkatini dağıtmayı da başarmıştı. Ve genç adam bir süre sonra tekrar hareket etmeye başladı. Ve az sonra Joelle de onun ritmine uymayı başarmıştı. Bu çok büyük ve tarifi imkansız bir zevkti. A klı başından gitmiş gibiydi adeta. Kalbi hızla atıyordu. Bu beklediğinden de üstün bir şeydi adeta. İçinde yükselen büyük zevk karşısında ne yapacağını bilemez gibiydi. Ben... diye mırıldandı. Kendini bırak..." diye fısıldadı genç adam. Joelle ne yapması gerektiğini bilemeyerek başım iki yana salladı. Bırak kendini... dedi genç adam bir kez daha. Ve Joelle artık kendini daha fazla tutamayarak, sarsılarak kendini hiç tatmadığı yoğun.yakıcı, buğulu bir zevke bıraktı. Ve bir süre sonra, ne kadar olduğunu bilmiyordu kendine geldiğinde genç adamın ona baktığını fark etti. "N e yapıyorsun? Seni izliyorum. "Am a neden? "Ç ok güzelsin. Joelle utangaç bir ifadeyle gülümsedi. Leo onu burnunun u- cundan öptü. V e uzaklaştı. O yataktan kalkıp banyoya giderken Joelle de utangaç bir tavırla yatak örtüsünü üstüne çekti. Leo tekrar döndüğünde onun prezervatiften kurtulmak için gittiğini fark etti. Bütün bunlar o kadar özel o kadar mahrem şeylerdi ki. Genç adam iri cüssesi ile yatağa dönerken Joelle nin yüzü utançla pembeleşmişti. Leo da yatak örtüsünün altına kaydı ve genç kadını tekrar kollarına aldı. Vücudu hala sıcacık ve hafif nemliydi. Joelle biraz önce... ikisinin... şey olduğuna inanmakta güçlük çekiyordu. "Muhteşem... dedi. Öyle mi diyorsun?" Genç kadın mutlulukla güldü. "B u gece..." diyebildi. Ama devamı ıçiıı başka kelime yoktu. Her ne kadar ona bu gecenin kendisi

48 için özci anlamını açıklamak istese de onu anlayacağından emin değildi. İçini çekti ve dönüp sırı üstü yattı. Tavana bakarken hala kalbi hızla çarpıyordu. "Kendim i tekrar ettiğimi biliyorum, ama keşke burada daha çok zamanım olsaydı. Gitmeye hazır değilim. Hala yapmak istediğim o kadar çok şey var ki. Eve dönmek istememenin nedeni bu mu? "H a yır, eve dönmeyi işe dönmek istemediğim için islemiyorum. Ama buradan ayrılmak istemememin nedeni N cw Orleans'ı çok sevmem." Döndü ve genç adama baktı. "B u senin için bir şey ifade etmiyor değil m i?" dedi. "B iraz. ' Genç kadın bir kahkaha attı. Leo ise bu adamın azametine o kadar yakışıyordu ki. Yatakta o kadar muhteşem ve güçlü bir hali vardı ki. Tamamen cinsel güçle donanmış gibiydi. "Bu raya geleli bir sene oldu ama hala yapmadığım çok şey var." "M esela?" Genç adam uzanıp onun göğsüne düşen bir tutam saçı kaldırdı ve sonra avcunu çıplak tenine değecek şekilde elini göğsünün üstünde bıraktı. Joelle hafifçe ürpermişti. "Ç ok şey... dedi. "Y a n i turistlerin yaptığı çok şey... dedi. "Şak a yapıyorsun..." Leo onun göğsünün ucuyla oynamaya başlamıştı. Bu dokunuş bile genç kadının bacak arasının tekrar nemlenmesine yetmişti. "H a y ır." dedi. Güçlükle konuşuyordu. Dikkatini başka şeylere odaklamaya çalışarak "M esela Audobon Parkını ve hayvanat bahçesini görmedim." dedi. "Y a da M issisipi de bir gemi yolculuğu yapmadım." "Ban a bak..." Joelle dönüp bu güçlü sesin sahibine baktı. " B ir senedir buradasın ve bütün bunları yapmadın nu%.

49 Joelle onun yanında kaybolmuştu ve onunla birlikte olmanın hiç de mantıklı olmadığını şimdi anlıyordu. Ona sadece vücudunu vermekle kalmamıştı, yanında kalbini de kaptırmıştı. Aptal Jo. Geri zekalı. Çalışıyordum... dedi içinde yükselen yoğun duyguları saklamaya çalışarak. "B e lk i yarın. dedi genç adam. Belki." Joelle bunu söylerken yarının çok geç olacağım çok iyi biliyordu. Genç adam ona hiç bir şey söylemedi ama bakışlarında yoğun bir şefkat vardı. Bana öyle bakma... dedi genç kadın ve dirseğinin üstünde doğruldu. Genç görünebilirim ama insanların zamanı gelince büyümesi gerektiğini bilirim. Benim gibi asilerin bile. Leo genç kadının bir tutam saçını parmağına doladı ve oynamaya başladı. "Benim öyle endişelerim yok. Ben aksiyon adamıyım ne gerekirse onu yaparım " "B u gece gibi mi? dedi Joelle alaycı bir sesle. İçi bir tuhaftı. Kendini narin ve yaralı hissediyordu. Seks harikaydı, ve bu adamın yanında geçirdiği zaman gerçek dışı ama artık kalkması ve gitmesi gerekiyordu. Arkasına hiç bakmadan buradan uzaklaşması. "B u sadece bir başlangıç bella. Joelle gözlerinin yaşarmasını engellemeye çalışarak bunun sondan başka bir şey olmadığım düşündü. "Peki nasıldım? diye sordu. "İy i mi kötü mü? Yoksa orta karar m ı? Genç adamın tecrübesizliğini fark edip etmediğini anlamaya çalışıyordu. Yani bir performans değerlendirmesi mi istiyorsun? Genç kadın gülmek istedi ama başaramadı. İnsan bekaretini her gün kaybetmezdi ya. Evet. Harikaydın... dedi Leo. Neden ona zevk vermeyi bu kadar çok islediğini kendisi de bilmiyordu. Belki de genç adamın da bu sevişmeden kendisi kadar

50 zevk utmasını istiyordu. "Y a n i aptalca bir şey yapmadığımdan emin inisin? Bence böyle bir şey için hiç endişelenmemelisin." Ama kadınlar endişelenir. Leo içini çekti. Tamam ama sen endişelenmemelisin. Muhteşemsin. Harika hissettirdin." "İy i... dedi Joelle sesinde hüzün ve endişe vardı. Bu Leo ile ilk defasıydı. Bu Leo ile son kez... Yavaşça genç adama sokuldu. Kimse ona benzer şeyler hisset- tirmemişti ve biraz sonra gitmesi gerektiğini de biliyordu. Giyinip eve gitmeliydi. "B u gece burada kal." dedi Leo. Pek çok erkek böyle şeyleri sevmez." "N asıl şeyleri?" Bilirsin işte, gece kalan kadınları, bağlanmayı..." Genç adam bir kahkaha atlı. "N e çok şey biliyorsun bambina. Sadece yirmi iki yaşındasın. "Am a iki ablam var." "Ç ok yakın mısınızdır?" Yakındık." Sonra ne oldu?" "Büyüdük işte." Genç adam yattığı yerde kıpırdandı, bakışları birden uzaklaşmış gibiydi. "Y a rın sabah yapmam gereken bir konferans telefon görüşmem var. Ama gitmene gerek yok. Yan odadan da konuşabilirim." "Önem li bir görüşme m i?" Çok önemli diye düşündü genç adam. OnıMyjmyükbabasım ve kendi babasını arayacaktı. Pek hoş bir konuşma olmayacaktı. Hatta hiç hoş bir gün olmayacaktı.

51 Joelle birden genç adamın göğsüne bir öpücük kondurdu. O zaman uyu," dedi. "Buna ihtiyacın olacak. En son endişe duyman gereken şey benim. Jfoelle uyandı. Daha çok erkendi. Sabahın beş buçuğu. Sessizce banyoda giyindi ve genç adamı uyandırmamaya dikkat etti. Vedalar konusunda hep çok başarısızdı. Ama şimdi Leo ya veda etmek herşeyden zordu. Neredeyse imkansız. Leo nun kollarında bir gece bütün duygularını alt üst etmişti. Bunun sadece bir defalık bir şey olduğunu biliyor kendine bunu kabul ettirmeye çalışıyordu. Ama bu o kadar zordu ki. Sutyenini giyerken bunun bir gecelik olduğunu pekala biliyordun dedi kendi kendine. B ir gece için olmaması gerektiği gibi davranmıştı. Sanki tamamen özgürmüş gibi. Onun yaşındaki pek çok kadının yaşama hakkı olan bir şeyi denemişti. Ve bu işin güzelliği bundaydı. B ir gece için sadece Joelle oluvermişti. O ve Leo nun arasında yaşananların özel olmasından keyif almıştı. Kimse bilmeyecekti ve kimsenin bilmesine de gerek yoktu. Kaybettiği külotu dışında her şeyini giymiş halde saçlarını arkadan topladı. Pek düzgün olmamıştı ama idare ederdi. Banyodan çıktı, ayakkabılarını eline aldı ve zarif çalışma masasının olduğu oturma bölümüne geçti. Otelin not defterine Leo için bir not yaza- maya kalktı ama adını yazdıktan sonra aklına başka hiç bir şey gelmiyordu. Kağıda boş gözlerle baktı ve yutkundu. Yeterince zaman yoklu. Yaz işte birşey diye düşündü. Yatak odasına döndü ve notu yatağın baş ucuna bıraktı. Leo uyumaya devam ediyordu. B ir an durup ona baktı. Her şeyi daha sonra hatırlayabilmek için gözleri ile genç adamın bir resmini çekli. Leo ile bir gecenin seks ile ilgili bütün sorulara cevap olacağını düşünmüştü ve evet artık seksin nasıl bir şey olduğunu biliyordu. Çok da hoşuna gitmişti. Ama sadece seks değil Leo da çok hoşuna gitmişti.

52 55 Otelin kapıcısının binmesine yardım etliği taksinin arka koltuğunda kendini son derece tuhaf hissediyordu. Gözlerini kapattı ve artık pişmanlık için çok geç diye düşündü. Yapılabilecek hiç bir olmadığını çok iyi biliyorsun. Olan oldu. Ama bu kalbinin acısını dindirmiyordu ki. Kendini en kötü senaryoya hazırlamıştı, en iyisine değil. Gerçek bir erkekle seksin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişti. Güçlü bir erkeğin kollarının arasında olmanın ne olduğunu. Ve evet öğrenmişti işte. Ah tanrım, gerçekten de sevişmişlerdi. V ar olduğundan habersiz olduğu şeyler tatmıştı. Onun yanında kendini o kadar iyi hissetmişti ki. Teni o kadar ılık pürüzsüzdü ki... Ondan her şeyi istemişti. Ve ona her şeyini vermek. Ve Prens Borgarde ile hiç bir şeyin aynı olmayacağını da biliyordu. En iyi günlerinde bile. V e tanrım belki de daha az şey bilmek. çok şey bilmekten daha iyiydi! Şoför "Adres neydi? diye sordu. Joelle oturduğu mahalleye geldiklerim fark etti. "Şu köşedeki koyu renk tuğlalı bina... dedi. İkinci kattaki küçük dairesine çıkarken göğsünün acıyla sıkıştığını fark etti, ama yapabileceği en doğru şey iyi bir duş yapıp günün kalanına kendini hazırlamaktı. Ancak duş pek fazla işe yaramadı. Oını ve onun kollarında olmanın. onun dokunuşları ile sarsılmanın nasıl bir şey olduğunu aklından atamıyordu. Her şey o kadar iç güdüsel ve o kadar iyi olmuştu ki. Onun sıcak teni, güçlü kolları, öpüşü. İsteksizce suyu kapattı ve bütün vücudundan sular süzülürken öylece kalakaldı. Tanrım her şey nasıl olup da bu kadar yanlış olabilmişti ki? Yani nerede hata yapmıştı. Bu işi kolayca atlatacmeceğine inanmıştı. kendini buna hazırlamıştı. Ama ona kendini ciddi anlamda kaptıracağı aklına gelmemişti. Seks iyi da ya da kötü olsun, en azından tecrübe ed eceğ in i

53 düşünmüştü. Ama şimdi içinde olup bilenlerin seksle hiç ilgisi yoklu. Banyo kapısı vuruldu ve dışarıdan oda arkadaşı Lacey in sesi duyuldu. "Josie. acele etsen iyi olur. Uçağını kaçırmak istemezsin değil mi? Joelle bir havluya sarındı ve Memen çıkıyorum," diye seslendi. L e o uyanır uyanmaz, genç kadının gitmiş olduğunu anlamıştı. Gözlerini bile açmadan onun artık yanında olmadığını fark etmişti. Onunla yatmamalıydı. Nasıl olur da onun gibi kontrolü ve serinkanlılığını asla kaybetmeyen biri bu kadar kontrolden çıkardı ki? Üstündeki yorganı açıp bacaklarını yataktan sarkıtıp doğruldu ve yerdeki küçük pembe şeyi gördü. Joelle nin külotunu almak için eğilirken gördüğü şey karşısında donup kaldı. Bakışları yarı açık banyo kapısı ve yatağın beyaz çarşafı arasında gidip geldi. Gördüğü kırmızı leke bir yanılsama olmalıydı. Joelle bakire değildi, olamazdı. M ala bakire olması akıl alacak bir şey değildi, öyle bile olsa neden bunca zaman bekledikten sonra düğününden sadece bir kaç hafta önce bekaretini kaybetmişti ki? Bu kulağa hiç de mantıklı gelmiyordu hem de hiç. Ama yine de kendini demirden bir bilyeyi yutmaya çalışır gibi hissediyordu. Y ıllar önce bakire kızlarla birlikte olmamak konusunda bir prensip geliştirmişti. Bakireler daha gençler içindi. Daha duyarlı genç erkekler için. Mala genç ve sabırlı olan erkekler için. Oysa bu iki özellik de genç adam için bir hayli uzaklı artık. Joelle nin rahat bir kız olduğunu ispatlamak istemişti. M elio prensinin ona vaat ettiği masum prensesle hiç ilgisi olmadığını. Onların yanıldığını göstermek istemişti. V e onu bilerek baştan çıkarmış bunun için bütün ustalığını kullanmıştı. Bundan o kadar emindi ki. İçini çekti, dün gecenin görüntüleri gözünün önünde canlanmıştı.

54 Genç kadının bazı anlardaki kararsızlığı, zaman zaman gerilmesi. İçine girmesi de zor olmuştu ve bunu onun gerginliğine bağlamıştı ama... Ve kendini onun içine itmişti. Kendini hasta gibi hissediyordu. Yataktan kalkmaya çalışırken baş ucundaki not kağıdını fark etti. Joelle den bir not: "L e o daha iy i b ir ilk d e fa isteyemezdim, ya da daha cöm ert b ir sevgili. H e r şey için çok teşekkürler. Sen harikaydın. Jo s ie " Buz gibi olmuştu. Bu bir teşekkür mektubuydu. Ona bir teşekkür mektubu bırakmıştı, bekaretini aldığı için! Lanet olsun! Ne düşünmüştü? Ne yapmıştı böyle? Daha önce hiç böyle bir şey için teşekkür almamıştı. Hemen telefona uzandı ve birden onun numarasını hatırlamadığını fark etti. Leo daha iy i b ir ilk d e fa isteyemezdim, ya da daha cöm ert b ir sevgili. İsteyemezdim... Bu sözler beyninin içinde onu delirtecek kadar hızla dönüp duruyordu. Ne yapmıştı Joelle? Ne düşünmüştü? Düğününden sadece 3 hafta önce birinin onu baştan çıkarmasına nasıl izin vermişti. Bu hiç ama hiç mantıklı değildi. Onu çözdüğünü sanmıştı. Onu hızlı ve rahat olduğunu düşünmüştü. Yatakta çok iyiydi ve bunun tecrübe ile ilgili olduğuna i- nanmıştı. Oysa... Bunun kaynağı heves miydi, merak mı, yoksa... Beyninde bir yığın soru kavga ediyordu. Neden Leo ve neden dün gece? Neden düğününden üç gün önce? Yoksa düğünden mi kurtulmaya çalışıyordu? Eğer amacı bu değilse, nasıl olur da bir yabancıya nişanlısına ait olan bir hakkı verirdi? Yataktan kalkıp hırsla banyoya yürüdü. Öfkeliydi, hem de çok. Dün gece her şey o kadar güzeldi ki. Leo onun<$jr kadında isteyebileceği ve asla bulamayacağı her şeye sahip olduğum düşünmüştü. Ama bütün bunları nişanlısında, her açıdan şüphe kadında bulması nasıl bir şeydi? cş, duyduğu bir

55 Duşunu alıp traş oldu ve hızla giyinip hemen otelden çıktı. B ir taksiye atladı ve şoföre Fransız mahallesi... dedi. Trafik yoğun değildi, kısa sürede mahalleye gelmişlerdi. Araba neredeyse durmadan kendini dışarı attı... Dün gece Joelle tanıdığı pek çok kadından daha cazibeli, daha sıcak ve daha tatmin ediciydi ve bir bakireydi! Ve herhangi bir bakire değildi, onun bakiresiydi. Ve bunu bir yabancıya verebilmişti öyle mi? Demek tecrübe istemişti, ve demek bir ilk defa istemişti. Pekala ona istediği dersi verecekti. Hem de dün gece gördüğünden çok daha fazlasıyla. Ve bunun her bir saniyesinin tadını çıkaracaktı. Kapıyı hırsla çaldı. B ir kaç saniye sonra kapı açıldığında karşısında dalgalı saçlı minyon genç bir kadın vardı. "Buyurun? Leo doğru kapıda olduğundan emin olmak için kapı numarasına baktı. Josie d V ille 'y i arıyordum. G itti. "İşe mi gitti? Dükkana mı? Nereye? Genç kadın özür diler gibi gülümsedi Eve," dedi. B ir saat kadar önce havaalanına gitti. (D ö rt saat kadar sonra uçağın ışıkları kısılınca Joelle daracık koltuğunda rahat bir pozisyon bulmaya uğraşıyordu. Evine geldiği gibi yine ekonomi sınıfında dönüyordu. Mevsim yazdı ve uçak ağzına kadar doluydu. Önündeki adamın koltuğunu yatırması da onu iyice sıkıştırmıştı. Küçük uyduruk yastığı kabartmaya çalıştı. Ve gözlerini yumdu. Elveda Leo Fortino, diye düşündü boğazında kocaman bir yumruyla. Merhaba Luigi Borgardc.

56 ALTINCI BOLUM y e ld i majesteleri." Üniform alı genç oda hizmetçisi kapıda hafifçe başını eğip selam verdi. "Prens Borgarde nin sizi büyükbabanızla birlikte beklediğini haber vermem istendi. Teşekkürler, hemen geliyorum." Yerinden kalkarken son derece gergindi. Neden son dakikayı beklemişti sanki, neden büyükbabasına daha önce söylememişti. Ama bir yanlış anlaşılma olmasın diye her ikisine aynı anda söylemek isteyen şendin diye hatırlattı. Bu evlilik olmayacaktı. Prens Luigi ile evlenmeyecekti. Derin bir nefes aldı ve önceden hazırladığı kelimeleri tekrar etti. Kendinden emin bir ifadeyle konuşacaktı ki kararlı olduğuna inansınlar. Hatta kendilerini tepkilerine de hazırlamıştı. Belki üzülecekler belki de sinirlenip onunla tartışacaklardı. Belki büyükbabası onu bir kenara çekip buna hakkı olmadığını söyleyip vaz geçirmeye çalışacaktı ama hayır bu kez onun bu tavrı işe yaramayacaktı. Bu onun hayatıydı ve başkalarını memnun eftnek için yaşayamazdı. Leo ile geçirdiği tek bir gece ne kadar istese (M a la la rı gibi olamayacağını anlamasına yardım etmişti. Belki onlar if^rlanm ış evliliklerini kabul edebilirlerdi ama hayır Joelle edemezdi.

57 Ben sadece bir prenses değil bir'kadınım diye düşündü. Ve onu bir amaca ulaşacak araç gibi gören bir adamla evlenemezdi. O Leo gibi bir erkek istiyordu. Güçlü ve çekici. Rüyalarını süsleyen bir erkek. Y a şimdi ya da hiç diye düşündü ve aynadaki görüntüsüne baktı. Üstünde son derece sade ve zarif yere kadar inen krem bir elbise ve boynunda sade bir altın kolye vardı. Saçlarını da zarif bir topuzla toplamıştı. Tuvalet masasının üstüne annesinin gençlik günlerinden kalma bir resim duruyordu. B ir ödül töreninde çekilmiş bu resimde annesi sanki dünyanın en tepesine çıkmış gibi mutlu ve kendinden emin görünüyordu. Göğsünün sıkıştığını hissetti. Annesine o kadar imreniyordu ki. Merdivenlerden inerken hiç bir şey düşünmemeye çalıştı. Bu büyükbabası için önemli bir akşamdı ve bu partiye onun için önemli olan herkes davet edilmişti. Ve Luigi. Bu ilk kez karşı karşıya gelişleri olacaktı ve bunun için düğünden sadece 2 hafta öncesini beklemeleri çok garip geliyordu. Bütün bir hafta bu gece onunla tanışacağını ama onunla evlenmeyeceğini düşünüp durmuştu. New Orleans ta olanlardan sonra mümkün değildi. Eğer Leo ile birlikte olmasaydı... Ama aslında fikrini değiştiren seks ya da bekaretini kaybetmek olmamıştı, daha ziyade Leo nun ta kendisiydi. Onu gerçeklen önemsemişti ve o geceden sonra hiç bir şey aynı kalmamıştı. Asla onun sıcaklığını ya da o geceki tutkuyu unutamayacağını çok iyi biliyordu. Joelle sarayın üç balo salonunun en küçüğüne girdi ve gözleri büyükbabasını aradı. Ve onu gördü. Seksendört yaşına girmesine rağmen siyah kostümü ve arkaya taranmış saçları ile son derece yakışıklıydı ve bu onun büyükannenin yokluğunda ikinci doğum günüydü. Kalabalığın arasından geçerek büyükbabasına yürüdü ve bir hata yaptığını fark elti. Büyükbaba yalnız değildi. Joelle donup kalmıştı.

58 61 Büyükbabası sırtı duvarda asılı büyük yağlı boya tabloya dönük bütün dikkatini misafirine vermiş duruyordu. M isafir isi çok uzun boylu ve geniş omuzluydu ve Joelle onu tanıyordu. Ona benzeyen ikinci bir adam olamazdı. Genç kadın kanının çekildiğini hissetti. B ir hafta boyunca onu aklından atmaya çalışmıştı ve işte o buradaydı. Onun hayatından tamamen çıktığını sanmıştı ama işte karşısındaydı. Onun burada bu sarayda büyükbabasının yanında ne işi olabilirdi ki? Ama belki de o değildi. Belki onu o kadar görmek istemişti ki ona benzeyen her erkekte onu görüyordu. Haydi yürü dedi kendi kendine. Herkes sana bakıyor. Kendini bir adım atmaya zorladı ama sanki bacakları kurşun gibi ağırdı. Büyükbabasının yanına geldi ve dönüp misafirin yüzüne baktı. Leo... Evet oydu. Oydu ve Joelle ye bakıp bir şeyler söylemesini bekliyordu. B u rada ne işi vardı ve neden bu kadar kızgın görünüyordu? Ağzını açtı ama tek bir kelime söyleyemedi. Ah tanrım, öyle görünüyordu ki Leo onun kim olduğunu kiminle evlenmek üzere olduğunu biliyordu. Joelle onunla burada bu şekilde karşılaşmaya hiç hazırlıklı değildi. Elinde olmadan gözleri yaşarmıştı. Büyükbabasının sesi dikkatini ondan uzaklaştırdı: "Joelle. tatlım... Genç kadının gözlerine biriken yaşlar görüşünü engelliyordu. Kendini zorlayarak göz yaşlarını durdurdu ve " İy i seneler büyükbaba..." diyebildi. Teşekkürler hayatım. Ve bu beyefendinindim olduğunu biliyorsun sanıyorum. ^ Evet diye düşündü. Ama söyleyecek hiç bir şey(^ulamıyordu. Leo nun gözlerine bakıp bir anlam çıkarmaya çalıştı am af^şuna. Gözleri, dudakları, çenesi tıpkı hatırladığı gibiydi. ^

59 İşle bıı yüzden Luigi ile evlenemezsfn diye düşündü. Çünkü kalbini Leo ya kaptırdın. Ama Leo onu gördüğüne sevinmişe benzemiyordu. Zaten şu anda kafasını Leo ile bölemezdi. Aşağıya ne yapmak için indiğini, söyleyeceklerini düşünmeliydi. "Güzel değil m i?" dedi büyükbabası. "Evet öyle..." dedi Leo bakışlarını genç kadından bir an bile ayırmadan. Joelle bu bakışların buz kestiğini görünce tuhaf bir paniğe kapıldı. Neden bu kadar mutsuzdu ki? Bunun sadece seks olduğunu söyleyen Leo idi ve Joelle de bunu kabullenmişti. Hiç bir vaat hiç bir söz istememişti ki. Büyükbabası birlikte geçirdikleri geceyi biliyor olabilir miydi? H ayır olamazdı, bilse bu kadar gülümsemezdi. B ir garson elinde gümüş tepsi ile yanlarına geldi. "A h harika... dedi büyükbabası ve birer kadeh şampanyayı Leo ve Joelle'ye uzattı. B ir kadeh de kendisine aldı. "Düğüne sadece iki hafta kaldı, hazır m ısın?" dedi büyükbabası. Torunumun sapa sağlam dönmesine içelim. "Teşekkürler büyükbaba." Neden Nevv Orleans a gidip belasını aramıştı ki? Joelle onu susturmaya çalışarak Büyükbaba..." diyebildi. " B ir bakmışsın o gün gelivermiş." dedi büyükbabası ısrarla. Büyükbaba şimdi olmaz... "Gerilm ene gerek yok. Prens Borgarde nin sana acele ettirmeye niyeti yok. Yani senin genç ve tecrübesiz olduğunu biliyor Joelle büyükbabasının kolunu tutup sıktı. Büyükbaba ona döndü ve Ne oluyor?" diye sordu. Joelle ise ne diyeceğini bilemiyordu. Kral Remi genç kızın omzunu okşadı ve "Endişelenme, belgelin biraz gergin olur." dedi.

60 Büyükbaba düğün konusunda konuşmalıyız/' dedi. Aslında sen ve Prens Luigi ile bir arada konuşmak istiyordum ama o burada olmadığına göre..." Burada değil m i? Sen ne diyorsun Joelle?" "Prens Luigi ile evlenemeyeceğimi." dedi genç kadın aceleyle Ve duygularımın... Duygu mu? Tek kelime bile anlamıyorum." dedi K ral Remi. Tabi ki Leo için bir şey hissetmiyorsun, daha yeni tanıştınız. Luigi demek istedin herhalde... Luigi de kim? Joelle dikkat çektiklerini düşünerek sesini alçalttı Luigi Borgarde... dedi. Luigi değil, sadece Leo..." dedi büyükbaba. N e?" Bu Lu ig i yi nereden çıkardın anlamıyorum..." Joelle bir an nefes alamadı. Ve düğün de olacak," dedi büyükbabası ısrarla. Oda çevresinde dönüyordu. Büyükbaba ne diyordu böyle? Leo Luigi olamazdı. "Kendim i hiç de iyi hissetmiyorum. Ama büyükbabası onu duymamıştı ve kadeh kaldırmaktaydı: Geleceğe... Büyükbabasının işitme cihazını böyle gürültülü ortamlarda kapattığını biliyordu ama yine de bu durum, şartlar düşünüldüğünde Joelle açısından son derece acımasızdı. Geleceğe... dedi Leo da. Gelecek. Onun geleceği. Joelle bayılacak gibiydi, hemen bir yere oturması şarttı. Ben kendimi... dedi ve o anda biri dirseğindi^tuttu. Bayılacak m ısın?" Bu Leo nun alaycı sesiydi. ^ Dokunuşu genç kadının tenini yakıyordu. Bu dci&^uş ona o kadar aşina ve bir o kadar da acı verici geliyordu. B ir hajıp önce ayaklarım yerden kesmişken şimdi burada büyükbabasının yanında

61 şerefe kadeh kaldırıyor olması genç kadının aklını iyice karıştırmıştı. Elinin bağı çözülmüş gibiydi. Şampanya kadehi elinden kaydı ve yere düştü. Kadeh paramparça olurken içindeki şampanya genç adamın pantolonuna sıçramıştı. Joelle utanç içinde bir peçete kaptı ve yere eğilip genç adamın pantolonunu temizlemeye ve yerdeki kadeh parçalarını toplamaya girişti. Çok üzgünüm..." "B ıra k tatlım, hizmetkarlar halleder." Ama biri düşebilir." dedi Joelle ağlamaklı bir sesle ve daha fazla kendini tutamayarak ağlamaya başladı. Tanrım... tanrım... Leo onu yerde öylece bırakmayacaktı. Genç kadını omuzlarından tuttu ve yavaşça ayağa kaldırdı. "Elbisen mahvolacak." O an için en son endişesi elbisesi olabilirdi elbette ama Leo bileğini sıkıca tutmuş hırakmıyordu. Üzgünüm... dedi Joelle bir kez daha. "H er şeyi berbat ettim." "Berbat etmekten ne anladığına göre değişir..." dedi Leo. Sesindeki tuhaf ton genç kadının kafasını kaldırıp bakmasına neden olmuştu. Leo gülümsüyordu ama bu gerçek bir gülümseme değildi. Onun bu öfkeli hali genç kadını ürkütmüştü. Biliyordun..." dedi, sesi sanki boğulmak üzereymiş gibi çıkmıştı. "Ne\v Orleans ta her şeyi biliyordun. Evet." O kadar sakin ve o kadar kontrollüydü ki. Joelle kendini hasta gibi hissetti. Biliyordu ve bilmiyor gibi davranmıştı. Onun karısı olacağını bile bile baştan çıkarmıştı. Ona bir hiç gibi davranmıştı. Önemsiz biri gibi. "Sana güvenmiştim..." diyebildi genç kadın. Ben sanmıştım ki..." Leo kaşlarını kaldırdı ve Ne sanmıştın? dedi. O anda büyükbabası bastonunu yere vurdu. "B u da ne? Neler oluyor. Joelle lütfen yüksek sesle konuşur musun? İyi duyamadığımı biliyorsun...

62 Lütfen bizi affedin majesteleri... dedi l-eo. Prenses Joelle. Benden memnuniyetsizliğini dile getiriyordu. Beni Nevv Orleans'ta tanımadığını söylüyor." "B u da ne demek?" dedi Joelle hayretle. Yani beni tanımamış, benim..." dedi Leo ve genç kadının gözlerinin içine bakarak devam etti. Onun prensi olduğumu anlamamış. Joelle nin ağzı açık kalmıştı. Bu tamamen delilikti. Büyükbabası bastonunu bir kez daha mermer zemine vurarak "Am a tabi ki seni tanıdı. Bana geçen hafta Amerika da tamşma fırsatı bulduğunuzu söylemiştin... Hayır... Joelle karşı çıkmaya çalıştı ama nedense ağzından hiç bir ses çıkmıyordu. Leo yu hatırlamıyor musun? Kral Remi bu kez genç kadına dönmüştü. Gözleri öfke saçıyordu. Sadece bir hafta oldu. Onu hatırlayamıyor musun yani? "Ben... Hatırlıyorum tabi..." "O zaman sorun ne? Genç kadının gözleri yaşlarla dolmuştu. Sanki kalbi tuzla buz olmuş gibiydi. Sorun falan yok. Sadece fazla heyecanlı... dedi Leo. Belki de prensesle biraz yalnız kalmamız iyi olur..." Onunla yalnız kalmak m ı? Ona yaptıklarından sonra Leo ile başbaşa kalmak ha? Asla! "H iç sanmıyorum... dedi Joelle ters bir sesle. Bu akşam büyükbabamın yaş günü ve onu bırakmak istemiyorum... Saçm a... dedi büyükbaba. "İkinizin yalnız kalmaya ihtiyacınız olduğu ortada. Haydi dışarı çıkın biraz temiz hava alııı. Ama yemek servis edilirken burada olun. Yanımda oturacaksınız. Prens bu akşam onur konuğum. Joelle büyükbabasını durdurmak için yeltendi amufsgpk geçti. Yaşlı adam dönüp yanlarından uzaklaşmıştı bile. 65

63 Derin bir sessizlik oldu ve sonra Leo Şaşırdın m ı?" dedi. Joelle'nin kalbi deli gibi atıyordu. Onu hem tanıyor hem tanımıyordu. Sadece tek bir gece paylaşmalarına rağmen sanki çok daha fazlasını paylamış gibiydiler. Tek bir gece, küçük bir kaçamak. Ama Joelle için bu bir kaçamaktan daha fazlasını ifade ediyordu. O Leo'yu gerçekten önemsemişti. Ve Leo onu tuzağa düşürmüştü. Senden nefret ediyorum... dedi genç kadın. Hissettiği her şeyin sahte olduğunu görmek ona büyük acı veriyordu. "Yataktayken benden nefret etmiyordun ama... Genç kadın gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Ve derin bir nefes aldı. Sanki ciğerleri yanıyor gibiydi. Sen kim olduğumu başından beri biliyordun değil m i? diyebildi. Evet. Ondan uzaklaşmak için bir adım attı. "Ban a yalan söyledin. Hayır. Leonardo M arciaııo Fortino olduğunu söylemiştin. Öyleyim. "L u ig i ye ne oldu." "Büyükbabanın dediği gibi Lu ig i diye biri yok." Ama sen.. Bu senin hatan." Genç kadın güçlükle yutkundu. Bu o kadar inanılmazdı ki. "Peki ya Borgarde prensi ünvanı. New Orleans ta geçici bir süre iptal mi oldu? Adımı bilmiyordun. dedi genç adam. Sana bir şey dayatacak halim yoktu..." Ah lütfen! "Lütfen ne küçük hanım? Bu kez narin kalbiniz ne arzu ediyor?" Sesi her zamanki gibi baştan çıkarıcıydı. Mutlaka bir arzun vardır değil m i?" Yine onu ağına düşürmeye çalışır gibiydi. Ama bu kez tek bir gece için değil. Bir ömür için."

64 Ne komikti bundan sadece bir hafta, ya da bir gün önce Leo ile evlenme fikri genç kadını sevinçten havalara uçurabiiirdi. Ama artık gerçeği biliyordu. Leo onu aldatmış, ihanet etmişti. Gözleri yanıyordu. Seninle evlenmeyeceğim." "A ptallık etme." "Aptallık m ı? Sana ne neyin aptallık olduğunu söyleyeyim. Bu nişan, bu evlilik..." Hırsla nişan yüzüğünü parmağından çıkarmaya uğraştı ama başaramadı. Bunu yapmam mümkün değil. "O yüzüğü parmağında tut..." "H a yır. Beni kandırdın... Benim her şeyin..." "N e?" dedi genç adam. "Herşeyin güzel olduğuna inanmanı mı sağladım? Yatakta seksi ve doyumsuz olduğuna m ı?" "Sessiz o l..." Genç kadın burada ağlamak istemiyordu, özellikle büyükbabasını misafirlerinin önünde..." "Yüksek sesle konuşan sensin." "Acım asız olan da sen." İnsanlar dönüp onlara bakmaya başlamıştı ve Leo gülümsemeye bile zahmet etmiyordu. "Büyükbabanın dediği gibi biraz hava alsak iyi olacak..." dedi ve genç kadını iki kanatlı büyük kapıdan terasa çıkardı. Dışarıda çok ılık ve güzel bir hava vardı. Joelle kolunu hemen genç adamdan kurtardı. Ondan da kendinden de nefret ediyordu. Beni seninle evlenmeye zorlayamazsın." dedi. "B u anlaşmalı bir evlilik de olsa iki tarafın rızasını gerektiriyor." "T ıp kı seks gibi değil m i?" O gece olanların bizimle ilgisi yok." "Y o k mu?" v "O sadece... bir gecelikti. Başka bir şeydi, asla tekrarlanmayacak bir şey. "Bence senin kafan çok karışık Joelle. Josie ya-clı her kimsen. Çünkü o gece yemekteki, oteldeki iki kişi sen ve b end ü^am iz..." "Sen i tehdit etmiyorum. En azından şim dilik..."

65 Tanrım ne kadar saf diye düşündü Leo genç kadına bakarken. Bu son haftayı nasıl geçirdiğini asla tahmin edemezdi. Kendini tutmak için nasıl gayret ettiğini. İlk başta bir uçağa atlayıp peşinden gelmeyi düşünmüştü. Ama sakinleşmesi gerektiğini her ikisinin de zamana ihtiyacı olduğunu göz önüne alarak beklemeye karar vermişti. Şimdi ise beklediği cevaplar vardı. Josie bir kuralı yıkmıştı ve bunun nedenini bilmek istiyordu. "Benim le yattın. "Fa rk ettin demek?" "Kom ik değil. Komik olmaya çalışmıyordum. Senden gerçek bir cevap istiyorum. Neden benimle yattın? "Çünkü canım istedi. "B u iyi bir cevap değil. Kötü, çünkü tek alacağın bu." "Yanılıyorsun... dedi genç adam. Ben daha fazlasını aldım bile. Bana asla vermek istemediğin bir şeyi aldım senden. Genç kadın kıpkırmızı olmuştu. Köşeye sıkıştığının farkındaydı. Seni üzen de bu değil mi? diye devam etti Leo. "Bekaretini havaya savurduğunu sanarken aslında bana vermiş olman... "Demek ki bir hata yapmışım." "Neden o zaman? Neden ben? Daha önce hiç bir erkekle ya- kınlaşmamışken? Genç kadın derin bir nefes aldı. "B u kadar şaşırma... dedi. Beni o gece klüpte gördün. Kıyafetimi, makyajımı... Zaten kötü olduğumu düşünmüştün. Ve benim o yoldan defalarca geçtiğimi. Ama yanılmıştın." Genç kadın onun gözlerinin içine baktı ve "Ben kötü değildim. Sadece meraklıydım evet. Ve bu yüzden de seninle yattım. Büyük bir mesele değil." Leo onun yavaşça terasın diğer ucuna doğru yürümesini izledi. Arkasında Porto nun ışıkları parlıyordu. Leo onun uzun elbisesi, ensesinden toplanmış saçlarıyla bir tanrıçaya benzediğini düşünmekten kendini alamadı. "Bence büyük mesele..." dedi.

66 Lütfen git." dedi genç kadın sanki bililerinin geldiğini duymuş gibi çevresine bakınmıştı. "B u konuyu çözene kadar hiç bir yere gidecek değilim." "N eyi çözene kadar? Senin düşündüğünden daha tecrübesiz olduğum konusunu mu? Benimle yatan ilk erkeğin sen olmanı mı? Evlendiğimde bakire olmak istemememi m i? Çözmüşsün işte. "Neden bakire olmak istemedin. "Sen bakir değilsin değil m i?" "Tab i ki hayır. Kesinlikle. Leo onun yüzünü süzdü. Hatırladığından çok daha güzel bir yüzü vardı. Ve bir kez daha tıpkı geçen hafta New Orleans ta olduğu gibi vücudunun ona tepki verdiğini fark etti. Bu kadın ona hiç bir kadının yapamadığı bir şey yapmıştı. Ona bazı şeyler hissettirmişti. Ve bu son derece rahat ve doğal gelmişti. Kendini muhteşem hissetmesine neden olmuştu. Üstelik ona sahip olurken çok da kibar davranmamıştı. Onun için yanmıştı ama eğer o notu ve çarşafı görmeseydi. onun tecrübesiz olduğunu asla bilemezdi. Özellikle de d gece aralarında olup biten her şey o kadar doğru ve yerindeyken. Joelle nin onun için yaratıldığını hissetmişti. Tecrübesizliğine ve masumiyetine rağmen o kadar ateşliydi ki... Belki de bu yüzden o kadar delirmişti. B ir kaç gün önce kollarında alev alev yanan genç kadın şimdi bir buz parçasına dönüşmüştü. B ir erkekle öylesine yatıp böyle şeyleri kendine saklamak olmaz..." dedi genç kadına. Joelle kendinden emin mağrur bir ifadeyle Büyük bir duyuru yapmam gerektiğini bilmiyordum. Uyarın için teşekkürler Leo," dedi. " B ir dahaki sefere aklımda tutarım. B ir dahaki sefere bakire olmayacaksın.

67 y e d i n c i b o l u m Jo e lle Leo nun ifadesinin ne kadar değiştiğini acıyla fark etmişti. Küçük bir zarı niye bu kadar önemsediğini anlamıyorum. dedi. Bence olaya bütünüyle bakınca pek de bir rolü yok. Leo içinden bir küfür savurdu ve genç kadının yanına yaklaştı ve kolunu tuttu. Böyle konuştuğuna inanamıyorum. Büyükannen duysa bayılırdı. "Onu tanımıyorsun, üstelik artık hayatta olmadığına göre... Kolunu ondan kurtarmaya çalışıyordu. "O hayatta değil ama ben buradayım. Ve genç kadını bırakmak yerine iyice kendine çekti. Neden benim uyanmamı beklemeden gittin?" Açıklamıştım. B ir notla... " B ir not bile bırakmadan da gidebilirdim." Bana bekaretin için teşekkür etmişsin... Genç kadının yanakları alev alev yanmaya başlamıştı. C ö mertliğini takdir ettiğimi söylemiştim. Ve ilk defa için de harika bir partner olduğunu. "Bunu ödeyeceksin Josie..." Ve dudakları genç kadının dudaklarının üstüne örtüldü. Genç kadın ona karşılık vermesinin yanlış olacağını biliyordu. Ama öpüşünün sıcaklığı genç kadının içinde çok derin isteklerin

68 71 uyanmasına yetmişli. Bütünü benliğiyle ona aitti ve sanki genç adam da bunu bilir gibi davranıyordu. Kontrol onun elindeydi. Ve bir aptal gibi. Joelle yine onun olmak isteğiyle dolmuştu bile. Onun sertliğini ve ilkel sıcaklığını hissetmek arzusuyla. Ama genç adamın tutkusu onu korkuluyordu. Kendini ondan güçlükle kurtardı Leo pencereden içeri baktı. Gitm işler.' dedi. "B iz de içeri girmeliyiz. Biz... Sanki biz diye bir şey varmış gibi. "Ben gelmiyorum. Büyükbabama özürlerimi iletirsin, hasta olduğumu falan... "Büyükbabana hiç bir şey söyleyecek değilim. Ona geleceğimizi söyledik ve gideceğiz. "Bunu yapamam Leo... Çok kötü çünkü büyükbaban bizi bekliyor." Sesindeki emredici ifade bir tokat gibiydi. Joelle onun yüzündeki erkeksi küstahlığı görünce Nevv O rleaııs'ta yapmaya yeltendiği şeyin başarısız olduğunu düşündü. Leo ile geçirdiği gece özel olmamıştı. Genç kadını onun mülkü kılmıştı sadece. "Seninle evlenecek değilim, dedi. "V e şimdi içeri girip iyi ve mutlu nişanlı rolü oynayacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. "Büyükbabanın doğum gününü mahvedecek kadar bencil olduğunu sanmıyorum.1 Ölmez merak etme... "Ö yle mi? Oysa şu son bir kaç ay gerçekten çok hastaydı. "B u doğru değil. Nereden bileceksin ki bella? Burada değildin... "Sakın bana ders vermeye kalkma, sen burada bir yabancısın ve buraya ait değilsin. Burası benim yuvam ve bu benim ailem. "Pekala madem o kadar düşkün bir torunsun neden büyükbaban zatürree geçirirken yanına dönmedin? S ab anma çıkmayacağını düşündükleri o gece neden bir uçağa atlayıp gelm edin?^ Joelle nin kalbi duracak gibiydi. "H iç o kadar hasta 6 badı... Neredeyse ölüyordu."

69 "Abartıyorsun. w Keşke, ama sana doğruyu söylüyorum. Görüyorsun ya sen değildin ama ben buradaydım. O gece hastanede yatağının başında bekledim. Kimse bana haber vermedi... Hiç aradın mı peki? Arada konuştuk..." "K a ç defa? Genç kadın ürpermişti. Bu onu ilgilendirmezdi, ona açıklama yapmak zorunda değildi. Ben bir seneliğine uzaklaştım, herşeyden... Şimdi kulağa ne kadar anlamsız ve dayanaksız geliyordu tanrım.. Çünkü Leo onun büyükannesinin arkasından nasıl yas tuttuğunu asla anlayamazdı. Ama bilseydim tabi ki gelirdim. O yaşlı bir adam ve karısını bir yıl önce kaybetti. Ve senin tatil ihtiyacın vardı öyle m i? Öyle değil. "Ö yle değil mi? Sahip olduğun şeylerin kıymetini ancak onları kaybedince anlarsın! Belki de ama Leo her şeyi bilmiyordu. Herkesin gözü üstündeyken büyükannesinin yasını tutmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu...bu evliliği kabul etmesinin tek nedeninin büyükbabasının yüzünü tekrar güldürmek olduğunu da bilemezdi. Bunu neden yapıyorsun?" dedi. Benden ne istiyorsun? Ne mi? Doğru olanı yapmanı bella. "Doğru olan ne peki? Verdiğin sözleri onu kandırmanı. Yemek ana salonda veriliyordu ve her taraf şık ve gösterişli ama Leo onu eliyle durdurarak bu görevi kendisi yaptı. Sanki bü şamdanlarla, örtülerle süslenmişti. Salona girip masadaki yerlerini alırken herkesin onlara baktığının Joelle de farkındaydı. Chantal ve N ic de aynı masadaydılar ama onlar diğer uçla kalmışlardı. B ir uşak genç kadının sandalyesini çekmek için yanlarına geldi

70 tün gözler onlara dönmüş gibiydi. Sanki herkes onlara bakıyor gibiydi. "Herkes bize bakıyor... diye fısıldadı. "Çünkü neden geç kaldığımızı ve ne yapmakta olduğumuzu merak ediyorlar," dedi Leo. Joelle ona yan gözle baktı ve bu bile kasıklarına doğru giden tuhaf bir sıcaklık duymasına yetti. Büyükbaba Leo nun da oturmasını bekledi ve torununa dönüp Ondan çok hoşlanıyorum," dedi. "O iyi biri. Senin için çok iyi biri." Joelle dilini ısırdı. Büyükbabasının hiç bir şeyden haberi yoktu. Ama Leo haklıydı, bu gece onu üzmek hiç yerinde olmayacaktı. Yemekler servis edilmeye başlayınca Joelle tabağına baktı ve tek bir lokma bile yiyecek hali olmadığını düşündü. Buradan çok uzak bir yerde olabilmeyi ne kadar isterdi. Bu gece dişini sıkacak ve rol yapacaktı ama yarın büyükbabasını karşısına alıp konuşacaktı. Salata servisleri alınmış sıra ıstakoz ve safranlı pilava gelmişti. Leo kibarca Yemek hoşuna gitti m i?" diye sordu. Bacağını hafifçe genç kadının bacağına yaslamıştı. "Sakın bana dokunma..." dedi Joelle bacağını çekerek. Ama geçen hafta hoşuna gitmişti." "O geçen haftaydı. Eğer bana kim olduğunu söyleseydin ikimizi de bu beladan korumuş olurdun." "Y a n i benimle yatmaz m iydin?" Joelle yanakları alev alev başını önüne eğdi. H ayır." "Am a neden?" Genç kadın yemeğiyle meşgul olmaya çalışarak "Çünkü bu tek gecelik bir ilişki olm alıydı," dedi. B ir an için genç adam sessiz kaldı ve yemeğinden bir yudum aldı. Ağır ağır çiğnedi yuttu ve " B ir gecelik m i?" d e d ir ^ Joelle çaresizce içini çekti. Burada bu kadar m isafirau^ıkışları altında bunu yapıyor olmaktan nefret ediyordu. O gece onun için

71 çok özel ve anlamlı olmuştu ve şimdi ona dair herşeyi mahvetmekle meşguldüler. Bu işin çirkinleşmesini hiç istemiyordu. "Lütfen yaşadığımız şeyi mahvetme..." dedi. Benim için zaten mahvoldu bile..." "Leo bu kişilerle ilgili bir şey değildi. Sadece başından beri tek gecelik bir şey olarak kalması gerekiyordu. Senden bundan fazlasını istemedim." "İy i ama bence bu pekala kişisel bir şey. "Bunu büyütmeye gerek yok. İkimiz de istediğimizi aldık. Ben tecrübe edindim, sen istediğin testi uyguladın..." "Benim seninle yatmamın amacı bu değildi." "Em in misin? ^emekten sonra hep birlikte diğer balo salonuna geçtiler. B ü yük orkestra büyükbabanın en sevdiği valsleri çalarken misafirler dans ediyorlardı. Çok şukur ki Leo Joelle'i dansa kaldırmaya yeltenmemişti. B ir kenarda misafirleri izlerlerken N ic Sultan olan eşine yaslanıp esneyerek " B ir yıl sonra eve dönmek nasıl bir his? diye sordu. Yine hamileydi ve herkes tekrar erkek bebek sahibi olacağına dair bahse giriyordu. Nic ve oğullan Barkada'da yaşıyorlardı ve oraya aittiler. Nasıl M elio nun geleceği Leo'ya bağlı ise Barkada için de Nic önemliydi. "İy i... dedi Joelle kısaca. Ve düşüncelerini Leo'dan uzaklaştırmaya çalıştı. M elio ve M ejia adasını ne kadar sevdiğini düşündü. Bundan bir kaç sene önce M ejia adası az kalsın M elio'dan ayrılıp Fransız tçbasına geçiyordu. Buna ancak Ducasse ailesinin gerekli vergileri ödemesi ile engel olunabilirdi. İşte ailenin anlaşmalı evliliklerinin ilki bu şekilde gerçekleşmişti. N ic in Baraka Sultanı ile yaptığı evlilik ülkeyi kurtarmıştı ancak Chantal Yunanistan'da halktan biri ile evlenince ülkenin geleceğinin Joelle'e bağlı olduğu açıkça ortaya çıkmıştı. Ülkenin Joeİle'niıı vereceği erkek evlada ihtiyacı vaıdı. Tabi kı

72 Chantal ve N ic'in çocukları da varis olabilecekti ama Joelle* nin eşi ile birlikte ülkeyi idare etmesi en ideali olacaktı. Bundan bir hafta önce evine dönerken genç kadın canı gibi sevdiği ülkesi için buna değeceğini düşünüyordu ama şimdi... "V e sen Leo." dedi Chantal. "Son bir kaç ayım burada geçirdin. Burayı kendine bir yuva edinmekte her hangi bir sorun görüyor musun? "H ayır, hiç..." dedi genç adam. Bu konuşmadan bir saat sonra Joelle peşinde Leo ile merdivenleri çıkarken "B u çok saçma diyordu. Daha partiden ayrılmaya hiç sebep yoktu..." "Yorulm uştun, dedi Leo. Onun bu sahte kibarlığı karşısında Joelle dişlerini sıktı ve "K o rumaya ihtiyacım yok. Odama giden yolu biliyorum." Ama sen benim müstakbel eşimsin ve herkesin beklediği seni odana kadar götürüp başbaşa iyi geceler dileme fırsatını kaçırmamanı." "A m a artık bizi gören yok..." dedi Joelle. "A rtık gidebilirsin." Seni odana kadar bırakacağım. Hatta istersen kapıyı da üstüme kilitle." Anahtarım olsa onu da yapardım," dedi genç adam. "Neden kaçmamdan mı korkuyorsun?" "Aslında evet bu konuda hiç fena değilsin. Yani küçük notlar bırakıp ortadan sıvışmak konusunda." Odasının kapısına gelince genç kadın kapıyı açıp içeri girdi ve arkasından kapıyı kapatmaya yeltendi ama genç adam elini kapının arasına koyarak ona engel oldu. Joelle onunla baş edecek gücü olmadığını bildiği için sessizce içeri girdi ve yatağının kenarına oturdu. "Şim di ne olacak? "B e lli bir plan yok bella. ^ Joelle genç adamın çevresine bakınmasını i/lsfl^ Bu oda her zaman genç kadının sığınağı olmuştu. Leo d ik k ıf^ odadaki eşyaları, duvarlardaki aile resimlerini inceliyordu. q

73 Resimlerin çoğu annesine aitti. B ir yaz tatilinde okulundan döndüğünde annesinin alt kattaki bütün resimlerinin yerlerinden kaldırıldığını görmüş ve elinden geldiğince sahiplenmeye çalışm ıştı. Büyükannesi her ne kadar bu resihılcri odasına asmasından çok hoşlanmadıysa da mani olamamıştı. Leo annesini tuvalet masasındaki küçük resmini aldı. Bu resimde annesi kuliste makyajını tazeliyordu. "Çok güzelmiş." dedi. Evet annesi her zaman çok güzel olmuştu. Ama makyajsız ve doğal haliyle daha çok masum kasaba kızı hali ortadaydı. Ve Joelle annesinin her şeye rağmen başarmış olması ile gurur duyardı. Annesi imkansızı başarmıştı. "B u benim en sevdiğim resim... dedi. "Chantal annene karşı saplantılı bir bağlılığının olduğunu söyledi. Ergenlik çağından beri böyleymiş... Joelle güçlükle yutkundu. Chantal böyle bir şeyi asla söyle- memeliydi. Yatağı süsleyen yastıklardan birine sarıldı: Bunu ne zaman söyledi." "Büyükbabanla hastanede kaldığım gece. Senin için endişeleniyordu." "O zaman beni aramalıydı. Öyle görünüyor ki onlar da sen de nerede olduğumu biliyormuşsunuz." "B u seni rahatsız mı ediyor? "Eğ er insanlar senin hakkında en iyisini bildiklerini iddia etseler bu seni de rahatsız etmez miydi? Ama belki de sen hiç bir zaman yaralanmamışsındır. senin için her şey hep kolay olmuştur." "Benim de incindiğim oldu... ama ben geçmişte yaşamıyorum." dedi genç adam. Şanslısın. Biliyor musun annem babam öldüğünde Chantal oniki, Nic de dokuz yaşındaydı. Ben de neredeyse beştim. Onlar annemi hatırlıyor ama ben hemen hiç bir şey hatırlamıyorum." "B u yüzden mi Louisana'ya gittin? Anneni bulmaya?

74 "Belki.'* Aslında büyükannenin acısıyla ne istediğini o da bilmiyordu.. V e ancak New Orleaiıs a gidince aradığının geçmiş, aile ve bağlılık olduğunu anlamıştı. Ama oraya gidip annesinin akrabalarını bulduğunda pek de sıcak bir karşılaşma olmamıştı. Tabi kı onu tüfekle kovalamamışlar- dı ama pek de dostane değillerdi. Ona kendilerinden biri olmadığını hissettirmişlerdi. Artık büyükannesini de kaybettiği için kendini bir Ducasse gibi de hissetmiyordu. "B e lk i güleceksin ama orada annemi ve hatta kendimi bulmayı ummuştum." Buldun mu? Genç adam gülmüyordu. Sanmam." Genç adam yanına geldi ve onun başını okşadı. Hcrşeye sıfırdan başlayıp bu işi sağlam bir temele oturtabilir m iyiz?" Genç kadın cevap vermek istedi ama yapamadı. Leo o kadar yakınındaydı ki. B ir kadının bir erkekte isteyebileceği her şeydi o. Soylu, yakışıklı, güçlü, zengin. B ir şey söylemek istedi ama olmuyordu. Ve Leo bir süre orada öylece durdu. "Tekrar nasıl başlanır bilmiyorum, dedi en sonunda. Neden olmasın? Ç iin kii ben senin aslınd a olm adığın b iri olduğunu sandım. Beni ben olduğum için istediğini. "Bildiklerim her şeyi farklı kılıyor." dedi. "Y a n i senin nedenlerinin ne olduğunu biliyorum." "Nedenlerim mi? "Çünkü bana güvenmiyordun.beni test etmek istediğin için kimliğini sakladın. Kendine ya da başkalarına benim kötü olduğumu ispatlamak için." Gözleri yaşlarla dolmuştu. Kafasını kaldırıp genç adama baktı. "Şim di mutlu musun? Hayır ben seni incitmek istemedim. A ıv ^ h aklısın sana güvenmedim ve evlenmeden önce kim olduğunu görmekystediın." "Ben i M elio da da ziyaret edebilirdin, bir şans veremindin." "San a bir şans verdim, veriyorum." "N e zaman? New Orleaııs ta mı? Yoksa şimdi mi?'

75 "Bunun önemi yok." "H a yır vur." "Neden?" "Çünkü bu tek taraflı bir ilişki değil. Konu sadece sen ve ihtiyaçların da değil. Benim de sana güvenmem gerek ve güvenmiyorum. "B e lk i de beni Luigi olarak düşünmen işe yarar..." "A m a sen Luigi değil Leo sun..." Genç adam uzun uzun onun yüzüne baktı ve sonra saçını tutan iğnelerden birini çıkardı. Sonra İkincisini ve üçüncüsünü. Şimdi genç kadının saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu ve genç kadın onun dokunuşu ile büyülenmiş gibiydi. "B iz e bir şans vermelisin, göreceksin işe yarayacak." Leo. Güven bana..." Ona güvenmek, bu genç kadın için zehir gibi bir şeydi. Leo usulca genç kadının saçlarını alnını okşuyordu. Ve sonra eğilip onu alnında öptü. Joelle onun bu hareketi ile güzelliğinin sanki teninin altından, çok daha derinlerden geliyor olduğu hissine kapıldı. Gözleri sulanmıştı. Keşke tanıştıkları zaman kim olduğunu hiç saklamamış olsaydı. O zaman her şey çok daha güzel ve bir peri masalı gibi olurdu. Ama genç kadın artık hayatın bir peri masalına benzemediğini öğrenmişti. B ir iki saniye sonra genç adam başını kaldırdı ve "Y a rın saat onda fotoğraf çekimi olduğunu unutma... dedi. O kadar. Fotoğraf mı? "N e fotoğrafı? Nerede? "Resm i nişan portremiz... dedi genç adam. Büyükbaban bunun bir Ducasse geleneği olduğunu söyledi." "Leo. "Y a rın onda aşağıda..." dedi genç adam ve odadan çıkmadan önce bir kez daha onun dudağını okşadı. "Sakın geç kalma."

76 SEKİZİNCİ BÖLÜM J/oelle nin odasından çıkınca Leo merdivenlerde N ic ile karşılaştı. Genç kadın kibarca gülümsedi ve Parti hoşuna gitti m i? diye sordu. Hvet teşekkürler, ya senin? Lvet. Büyükbabamı tekrar mutlu görmek çok güzel. "Bence torununun tekrar eve dönmesindendir..." Belki, belki de omuzlarındaki yükün kalkmasından. Yani M elio nun geleceği ile ilgili endişelerinden kurtulduğu içindir. Sana gerçekten çok güveniyor. Hepimiz öyle. O gece otele dönerken bile Leo bu sözleri aklından atamıyordu. Hepimiz güveniyoruz... Ama ben güvenmiyorum diye düşündü Leo kendini rahat bir koltuğa bırakırken. Geceyi gözünün önünde canlandırıp durdu. Joelle'nin onu gördüğü anda yüzünün aldığı şekli, kadehini yere düşitrüşü. bakışları... Her şey değişmişti ve bu değişiklik genç adamın hiç hoşuna gitmiyordu. Bu evlilik her ikisi için de sadece bir a d lım a iken şimdi çok daha şahsi bir boyuta geçmişti. Bu şekilde biraadtlik yürütmeleri mümkün değildi. Leo gerginlikten nefret ederdi Joelle ile diyaloglarının farklı olması pek mümkün değildi. Kvlim ^uygın bir şey olmalıydı, olgun ve seçkin.

77 Çocukluğunu hatırladı, onu çok yakından tanıyanlar dışında herkesin bayıldığı annesi Prenses M arina'nın dünyanın bir ucundan diğerine sürüklediği o küçük Leo*yu. Oysa artık bir çocuk değildi ve onu kimsenin kontrol etmesi söz konusu olamazdı Kendi kararlarını verecek, seçimlerini yapacak bir yetişkindi artık. Ve Kral Remi ona güveniyordu. Bunu başarmaları şarttı. Herşeyi yoluna koyması gerekiyordu ve bunu yapacaktı. Ama ertesi sabah resmi bir şekilde giyinip fotoğraf çekimi için saraya gittiğinde Joelle nin henüz aşağıya inmediğini gördü. On beş dakika kadar bekledikten sonra hizmetkarlardan birini prenses Joelle yi çağırmaya gönderdi. Ama hizmetçi aşağıya indiğinde Majesteleri aşağıya geliyor olsa gerek, dedi. Odasında değil. Kral Remi onu beklemek için çalışma odasına davet ettiğinde genç adam öfkesini bastırmakta zorlanıyordu. Joelle nasıl olur da sorumluluklarını bu kadar göz ardı edebilirdi? Bu evlilik kararını bir iş kararı olarak almıştı ancak öyle görünüyordu ki yanlış bir karardı. F.ğer Kral Rem i yi yüz üstü bırakmak olmasa bu karardan hemen dönecekti. V e tabi bakire prensesine Nevv Orleans ta geri dönülmeyecek şekilde sahip olmamış olsaydı. Kendi ailesi - ki bildiği tek aile buydu - bir ailenin olabileceğinin fazlasıyla umutsuz bir aileydi ki anne babası bir aşk evliliği yapmıştı. Aşk... Eğer aşk bir insana bunu yaptırabiliyorsa aşkla ilgili hiç bir şey istemiyordu. Bugüne kadar bütün ilişkilerini duygusundan uzak ve mesafeli tutmasının nedeni buydu. Leo görevlerle baş edebilirdi Oysa Leo bundan hiç emin değildi. Joelle'nin gitmiş olmasından şüpheliydi. O da tıpkı genç adamın annesi gibi bırakıp gitmek ama konu duygulara gelince... Bu yüzden de bu evlilik bu kadar yaklaşmadan tanışmaktan kaçınmıştı zaten. Remi ona baktı ve Chantal i Joelli aramaya gönderdim. dedi. "Onu bulacaktır.

78 le ve üzerine düşen görevleri bir kenara atmakta son derece başarılıydı. Fotoğraf ekibi bekleyecektir, dedi Remi. Tabi ya fotoğraf... Leo fotoğraflar için burada olduklarını u- nu t muş tu bile. Poz verilecek yapmacık fotoğraflar. Leo çocukluğundan beri bu tarz fotoğraflar için o kadar çok poz vermişti ki. Birbirilerine bir kaç saniye daha gülümsemek zorunda kalsalar neredeyse birbirlerine girecek annesi ve babasıyla birlikte. Bu yüzden de fotoğraflardan hep nefret etmişti. Hepsinden. M erak etme," dedi Remi bir kez daha. Chantal onun bütün gizli saklanma mekanlarını bilir. Birazdan onu bulup getirir." Ama Chantal onu bulamadı. Onun yerine bir hizmetkar genç kadının yatağına bıraktığı notu buldu ve saray korumaları prensesin M ejia ya giden bir feribota bindiği haberini getirdiler. Kral hemen aileyi bir araya topladı. Leo da oradaydı ve kendini son derece aşağılanmış hissediyordu. "L e o helikopterle gidip onu getirebilir," dedi Remi. Getirmek mi? Neden? Burada olmak islemediği açıkça ortada." dedi Nic. Çünkü Joelle ilgi çekmekten, halkın ilgisinden hiç hoşlanmaz..." dedi Chantal. O zaman adada kalın." dedi M alik Nuri, N ic in kocası. Oradaki villada kalın ve aranızdaki her şeyi halledin." Leo Benim de orada bir villam var," dedi. İlişkisini onun ailesinin önünde konuşmak zorunda olmaktan nefret ediyordu. "Belki bir kaç günümüzü alır." B ir ya da iki hafta... dedi Remi. "N e kadar gerekirse." "V e ne gerekirse..." dedi Leo. Bunu yaptığına bir kez daha Joelle nin peşine düştüğüne inanamıyordu. «r saat kadar sonra genç kadın çok sevdiği Mej^tKya varmıştı. Feribottan inerken parlayan güneş neşesini az da getirmişti. yerine

79 Bu adada en sevdiği şey halkının Ducasse ailesine gösterdiği saygı ve onları asla rahatsız etmemesiydi. Villaya gitmek için sadece on dakikalık bir araba yolculuğu yeterlivdi. Bella, bella, bella..." Hayır... o... burada... olamazdı. Genç kadın isteksizce sesin geldiği yöne döndü. Leo tam karşısındaydı işte. Genç adam ona yaklaştı ve güneş gözlüğünü burnunun üstüne indirdi. Beni rahat bırak! Bella, biz seninle ne yapacağız böyle?" Beni unutacaksın. Ve büyükbabanın kalbini mi kıracağım ha? Hiç sanmam." Joelle çevreden onlara yönelen bakışları yok saymaya çalıştı. "N eyse burada birbirimizi tanıyacak çok zamanımız olacak. dedi genç adam ve onu elinden tuttu. "Ben seninle lıiç bir yere gelmiyorum!" Korkma belli. Sana karşı çok sabırlı davranacağım. Düğüne daha iki hafta var..." "Düğün falan olmayacak." "Tabi ki olacak. Büyükbabanın sağlık durumu halkına rezil olmayı kaldıracak kadar iyi değil. Leo genç kadını kolundan tutup kapısında bir şoförün beklediği arabaya çekti. "Ben seninle gelmiyorum! "Geliyorsun... H ayır!" Genç adam içini çekti ve onu kucaklayıp arabaya bindirdi. "Bunu yapmaya hiç hakkın yok!" dedi genç kadın. "B e lk i şimdi yok ama 2 hafta sonra olacak." "A s la! "B u çok uzun iki hafta olacak." "Sen delinin tekisin! Nereye gidiyoruz?" diye sordu. "E v e..." "O rası benim evim değil!" "Jo sie..."

80 "Bana böyle hitap etme..." "B iliy o r musun seni kucağıma yatırıp popona bir şaplak indirmeme şu kadar kaldı... "Sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun!" "Seninle... Ve genç adam dediğini yapıp onu kucağına yatırdı ve poposuna birkaç şaplak indirdikten sonra tekrar koltuğun üstüne bıraktı. Joelle dağılan saçlarını düzeltti ve "Bunu yaptığına inanamıyorum... diye haykırdı. "Bunu hak ettin üstelik seni uyarmıştım... Genç kailin yol boyunca koltuğun bir kenarına büzüşmüş halde bu Italyan ı bu kadar seven büyükbabasına lanet etti. Hiç kimse bu adam kadar onu etkilemeyi başaramamıştı. Tek bir sözü bir bakışı bile aklını başından almaya içini eritmeye yetiyordu. Üstünde bu kadar büyük bir gücünün olması genç kadını çok ürkütüyordu. "Bunu asla unutmayacağım... dedi. "İy i. ^Krmi dakika kadar sonra büyük, oymalı demir bir bahçe kapısından grip iki tarafını yemyeşil bir bahçenin kapladığı dar bir yola saptılar. Yolun sonunda karşılarına bcgonvillerle süslü beyaz bir villa ve arkasında masmavi deniz manzarası çıkmıştı. Araba durunca önce Leo indi, üstünü başını düzeltti ve onun yerinden kıpırdamadığını fark edince "Hayatım gelmiyor musun? dedi. E vi geçmek istemez misin? "A h tabi ya bundan daha çok isteyeceğim hiç bir şey yok... Joelle isteksizce arabadan indi. İçeri girip evi gezdiler. Odalar, salonlar, mutfak... ve sonunda üst katta iki kanatlı bir kapının açıldığı b ü yu & b ir yatak odasına girdiler. "B u rası kimin odası?" ikim izin." Genç kadın buz kesmişti. Ruh halini belli etm em ey?^)11şarak "A lt kattaki bir odayı tercih ederdim... dedi. ü1

81 Bundan eminim.. Ama güvenliğim için yanımda olman daha faydalı." "Senin yapman gereken işlerin yok mu? Hayır... "Am a labi ki bir işin vardır." Haydi gel yanıma otur, bak bu kanepe ne kadar rahat." "N e yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama büyükbabamın bundan hiç hoşlanmayacağından eminim." Ben de büyükbaban konusunu konuşmak istiyorum ama bu bekleyebilir. Şimdi biraz eğlenelim... "Eğlenmek m i? Hala eğlence peşinde m isin?" Demek kızlar eğlenmek ister lafına bir gönderme yapmak niyetindeydi. "İçecek bir şeyler var m ı? "Yem ek birazdan hazır olur. "İy i. New Orleans ta bir hata yaptın bella. Sana iyi vakit geçirtebilecek erkek varken bana çatman..." "Eve t belli ki bir hala yapmışım." Tek bir hata mı? Bence çok hata yapmışsın. Dikkatsiz ve kayıtsız, ve kendine odaklısın. Geçen yıl Amerika ya kaçtığından aileni ne hale düşürdüğünün hala farkında değil misin yani? Bunu daha önce de dinledim. Hayır dinlemedin. Senden sonra büyükbaban ablalarını acil toplantıya çağırdı. Astrid'in ölümünden sonra en son ihtiyaç duyacağı şey böyle bir krizdi." "Ben i bu şekilde etkileyeceğini mi sanıyorsun?" Genç adam öfkeli gözlerle uzun uzun baktı ve sonra "B u şekilde bir yere varamayız, dedi. "Öğle yemeğini buraya getirirler. Bu akşam görüşürüz. "Ben... Ama anında odadan çıkmıştı ve Joelle kapıda dönen anahtarın sesini duydu. 84

82 Dernek onu kitillemişti. Genç kadın öfke içinde burada keyif alabileceği güzel şeyleri düşündü. Yüzmek, güneşlenmek, bahçede kitap okumak. Oysa her türlü eğlenceden uzak televizyon, radyo, kitap gibi hiç bir şeyin olmadığı bu odaya kilitlenmişti. Öğle yemeği geldi ama hizmetçi kapıyı açamadığı için yemeği içeri sokamadı ve öziir dileyerek geri götürmek zorunda kaldı. Joelle genç adama bin türlü küfür ederek öfkeyle odanın içine dolaşmaya başladı. Üç saatini bu şekilde geçirdikten sonra bunun hiç bir işe yaramadığına karar verdi, ve sakinleşip iyi bir banyo yapmaya karar verdi. M avi beyaz mermer kaplı, çeşit çeşit kozmetik ürünleri ile dolu banyoda kendini huzura ve köpüklere bırakmıştı ki banyo kapısı açıldı. Gelenin Leo olduğunu anlamak için kahin olmak gerekmezdi. Küvette yattığı yerden gözlerini bile açmadan Lütfen kapıyı kapar mısın, içerideki sıcak hava dışarı çıkıyor... dedi. İki saniye içinde kapı kapanmıştı ama Joelle genç adamın hala banyoda olduğunu hissederek irkildi ve gözlerini açtı. "Öğleden sonran iyi geçti m i? Leo genç kadının hemen tepesinin üstünde sadece kısa pamuklu bir şortla, yapılı ve yanık tenli vücudunun bütün azameti ile ona bakıyordu, tğ ilip elini suya soktuğu zaman genç kadın kendini mümkün olduğunca diğer tarafa çekti. Leo ona. çıplak omuzlarına ve tepesinde öylece toplanmış saçlarına bakarak ne kadar güzel olduğunu düşündü. Ona sahip olmasının üstünden tam sekiz gün geçmişti ve onu arzulamaması için hasta ya da deli olması gerekirdi. B ir kez seninle birlikte olmuş olmam banyoda bana saldırabileceğin anlamına gelmiyor! "K üvete girmeye niyetli değildim... dedi( o. Ama şimdi senin ağzından duyunca bir banyo yapmak hiç de fçfoa fikir değil. "Sakın üstüme gelme! Bugün senden yeterincu^ ktim zaten! Bana karşı üstünlük sağlamaya bayılıyorsun değil mi?' VC

83 Bence sen de buna bayılıyorsun.." dedi genç adam alaycı bir gülüşle. Yoksa bana direnmeye boşuna uğraşmazdın." Leo genç kadının büyükbabasının tanımlarının aksine güçlü ve asi bir kadın olduğunu çoklan öğrenmişti. Bu yüzden New Orleans'a gitmişti zaten. Uzanıp genç kadının elini bileğinden yakaladı. Haydi bana öbür elini de ver." Ne yapacaksın? Beni bağlayacak mısın? Sadece çıplak olursan..." Genç kadın ne diyeceğini bilemeyerek sustu. Leo önce parmaklarını onun bileklerine sardı, sonra avuç içlerini genç kadınınkilerle birleştirerek parmaklarını parmaklarına kilitledi. Bana böyle davranmaya, beni aşağılamaya hakkın yok! Seni aşağılamak gibi bir niyetim yok. Ben sadece verdiğin sözü hatırlamanı ve tutmanı istiyorum." Bizim nişanlanmamız öylesine oluverdi. Hatırlatırım ki nişan sırasında sen orada yoktun bile. Detayları halletmesi için birini göndermiştin! Ya sen?" Haklısın... bu yüzden de hiç tanışmadık, sadece bir kağıt imzaladık. hepsi bu." "Ben sana yüzüğümü verdim." Aman ne önemli." Şenim için önemli... " Leo eğildi ve genç kadının boynuna bir öpücük kondurdu. Senin için de sözün önemli olm alı." Genç kadının boynunu usul usul öpmeye devam ediyordu. Joelle nin başı dönmeye başlamıştı bile... Ondan uzaklaşmak istese de yerinden kıpırdayamıyordu. Sadece buğulu bir sesle Leo.. diyebildi. Genç adam geri çekildi ve onun köpüklerin arasından görünen çıplak vücudunu baştan aşağı sahiplenir gibi süzerken "Sen beııimsin... dedi. "Henüz bunun farkında olmasan da...

84 DOKUZUNCU BOLUM Jo e lle vücudunun ona bu şekilde tepki vermesinden hiç memnun değildi. Sadece bir geceydi... dedi. "H a y ır değildi. Çünkü bana bekaretini verdin... Ve masum olan çok kıymetlidir... Eğilip genç kadını dudaklarından öptü. Joelle nefes nefese "Ben düşündüğün kadar masum değilim... dedi. "Ç ok şey bildiğini sanıyorsun ama yanılıyorsun bella. dedi Leo ve onu tekrar öpmeye başladı. Sanki Joelle nin içinde havai fişekler patlıyor gibiydi. Leo elini suyun altına sokup genç kadının ıslak ve pürüzsüz vücudunu okşamaya başlamıştı. Elleri genç kadının çıplak göğüslerinden düz karnına oradan da bacaklarının arasına uzandığında Joelle heyecandan sersemlemişti. İşte tam dokunmasını istediği yerdeydi. Elinde olmadan "Leo... dedi. Beni delirtiyorsun. "O zaman benim ne hissettiğimi anlıyorsundur. Sonra hızla elini çekti ayağa kalktı ve askıdan aldığı havluyu genç kadına uzattı. Giyinm e zamanı bella. akşam yemeği için planlarımız var ve geç kalmak istemeyiz." "D ışarı halkın içine mi çıkıyoruz? "Eve t. "Am a nereye?" r ı * t

85 H cnri nin yerinde rezervasyonumuz var. Henri'nin Yeri adanın en güzel noktalarından birinde kurulmuş harika bir Fransız lokaıııasıydı. Zengin ve ünlü isimlerin gözde mekanıydı. "Am a neden? "Çünkü sen benim nişanlımsıh. Joelle ne diyeceğine karar veremeden genç adam banyodan çıkmıştı bile. Joelle banyodan çıkıp odanın içindeki giyinme odasına geçti. Ve orada adadaki evlerindeki yazlık kıyafetlerinin asılmış olduğunu gördü. Bunların arasında N ic ve Chantal'den kalma kıyafetler de vardı. Genç kadın ne giyeceğini bilemeyerek bir süre elbiselere baktı ve sonunda N ic i kırmızı boncuklarla işli elbisesinde karar verdi. N ic bu elbise için Her istediğimi yaptıracak elbisem. derdi. "O nu mu giyeceksin?" Leo da giyinme odasına gelmişti. "Aslında benim değil... "G iy. Senin hoşuna gitmedi. "H a yır gitti. Leo siyah bir pantolon, siyah dik yakalı ince bir kazak ve çok pahalı ayakkabılar giymişti ve muhteşem görünüyordu. "Sen muhafazakarsın. dedi genç kadın. "O kadar da değilim..." Joelle krem renkli bir pantolon ceket takım gösterdi "B u nasıl? Y a da bu siyah elbise? "K ırm ızıyı giy sana çok yakışacaktır. Ama acele et. geç kalıyoruz. Joelle hızla giyindi. Saçlarını istediği gibi toplamaya vakti ol madığı için açık bıraktı ve hafif bir makyaj yaptı. Yatak odasına çıktığı zaman genç adamın ona bakışından görüntüsünün hoşuna gittiğini anlamak zor değildi. Komidiııin üstünden bir kutu aldı ve Bak sana ne aldım? dedi. "B u da ne? " B ir bileklik...

86 Joelle şaşırmıştı. "Teşekkür ederim ama ne zaman aldın? Bu sabah. Eniştenin yanında olduğu için şanslıyım. Joelle onun koluna takmasına izin verdiği şeye şaşkınlıkla baktı. "B u bir kelepçe m i? Hayır... E v hapsinde olanların takibi için kullanılan bir bileklik. Yani kelepçe... Hayır kelepçe değil. Sadece nerede olduğunu izlememe yarayacak, hepsi bu. Bunu bana yapamazsım, hemen çıkarmanı istiyorum..." Genç kadın panikle bilekliği çıkarmaya çalışıyordu. Canını yakacaksın, sakin ol... Bu aptal şeyle dolaşamam. Rahatla biraz, herkes bunun bir mücevher olduğunu sanacak sen bile ilk başta öyle sandın... Nasıl olur da bunun bir şeyleri çözeceğini düşünürsün..." Böylece bir daha kaçamayacaksın." Ben hiç kaçmadım!" Josie bu sabah ben seni fotoğraf çekimi için beklerken burada iskelede buldum! Ama onlar sadece fotoğraftı... "A m a büyükbaban için önemliydi. Ve bana yaptıklarını öğrenince... Aslında bu iki haftanın tadını çıkarmamı söyleyen oydu! Seninle nasıl baş edeceğini bilemediği ve burada benimle güvende olduğun için çok rahatladığını söyleyebilirim. Haydi daha fazla büyütme de yemeğe gidelim." Ben hiç bir yere gitmiyorum. Genç kadın hızla elbisesinin fermuarını açtı ve elbise yere düştü. Haydi bella seninle uğraşacak ruh halinde değil ün... Joelle nin gözleri yaşarmıştı. Nasıl olur da b ö yle (çf adamla evlenmesi beklenirdi ki... Adam onu göz hapsinde tutmak^&n koluna izleme cihazı bile takmıştı. Tanrım!

87 90 "Jo elle elbiseni..." Senin bir ilişkiden anladığın bu mu? Ne islediğimi hiç düşünmeden beni sürekli bir şeylere mecbur etmek m i? "B en sadece senin iyiliğini istiyorum." "B u yüzden mi kendini tanıtmadan beni tuzağa düşürdün? "Bella, ben sana adımı açık açık söyledim... Beni tanımayan şendin... Onu yiyecek gibi bakan bir bar dolusu adamın önünde kendinden geçerek şarkı söyleyen de şendin." Genç adam derin bir nefes aldı ve "A rtık gidebilir miyiz? Joelle bir an durdu ve "Pekala gidelim ama döner dönmez bu bileklikten kurtulmak istiyorum Arabaya bindiklerinde genç kadın kırmızı elbiseyi seçtiği için çok pişmandı. Dekoltesi çok fazlaydı, göğüslerinin büyük kısmı ve sırtı açıktaydı. Derin yırtmacından dolayı otururken bacağını örtmesi mümkün olmuyordu. Yirm i dakika süren yol boyunca hemen hiç konuşmadılar. Restoranın şef garsonu onları kapıda karşıladı. Sizi ağırlamak büyük onur majesteleri. Ne tesadüf ki anneniz de burada, özel salonlarımızdan birinde yemeklerini yiyorlar. Size ilerleyen saatlerde katılmak isteyeceğini belirtti." Leo hiç tepki göstermedi ama Joelle onun bu habere sevinmediğini görebiliyordu. M asaya geçtiklerinde bile genç adamın memnuniyetsizliği devam ediyordu. Şarap garsonu siparişlerini alıp çekilince Joelle "Le o?" dedi. Ama genç adam dalgındı ve hemen cevap vermedi. "Leo... Efendim?" "Kalm ak zorunda değiliz." "B iz i buradan kaçırmasına izin verecek değilim. "O kadar mı kötü?" Leo ona hiç bir şey demeden baktı. B ir süre daha sessizce oturup aperatiflerini beklediler. Sonunda Leo hızla ayağa kalktı ve

88 "Şim di gelirim... dedi. " B ir kaç dakika sonra geri geldiğinde yüzü rahatlamış gibiydi. "Hallettim, bize katılmayacak... Ben hiç bir şey anlamıyorum... "Anlam ak isteyeceğin bir şey değil zaten... "Peki ya isliyorsam? "Anlatm am..." Bütün magazin gazetecileri Leo nun annesi Prenses M arina dan büyüleyici ve eşsiz bir kadın olarak bahsederdi. Ama onu niteleyebilecek hiç de hoş olmayan başka sıfatlar da vardı. Leo onun buraya tesadüf sonucu geldiğini hiç sanmıyordu. Oğlunun geleceğini öğrenince gelmiş olmalıydı. Aslında bunu akıl etmesi, buraya dönmemesi gerektiğim düşünmesi gerekirdi. Başını kaldırıp karşısındaki kadının gözlerindeki endişeli ifadeyi gördü. Joelle onun için endişelenmişti. B ir şekilde bunu önemsiyor olması genç adamı şaşırtmıştı. "Çok güzelsin... Ama Joelle nin gözlerinde yaşlar parıldıyordu. Leo ikisini bekleyen görevleri düşündü. Evlenecek ve çocuk sahibi olacaklardı. Ama bu kadar acılı olması gerekli m iydi? Leo gerçek mutluluk diye bir şeyin olmadığını bilecek kadar tecrübeliydi ve ondan beklenen görevleri, onun için çizilmiş geleceği kabullenmişti. Oysa Joelle hala o kadar toydu ki, hala gerçeğe ve olacaklara direnmeye çalışıyordu. Ani bir kararla "H aydi gidelim... dedi Leo. Arabaya binerlerken insanlar onları tanımış bazıları da resimlerini çekmişlerdi. Her ikisi de gülümsemişlcrdi. Ve sonra yol boyunca sessizliklerini korumuşlardı. Joelle onu ilk defa bu akşam bu kadar gergin gördüğünü düşündü. Ve birden tekrar kaçmak, özgürlüğünü bûhnak için delice bir istek duydu. New Orleans taki günlerini özlemiştu-^ Eve girdiklerinde Leo kapıyı kilitledi ve ona dö&afc/*yatağa... diyerek elini uzattı.

89 ONUNCU BÖLÜM Y a ta k odalarına girince Leo ilk iş kapıyı kilitledi. Kilitlemen şart m ı? "Değişen hiç bir şey yok bella. Doğruydu, değişen hiç bir şey yoktu. Leo üstündeki boğazlı kazağı tek bir hareketle çekip çıkardı. Onun göz alıcı görüntüsü karşısında Joelle ııin dizlerinin bağı çözülüvernıişti. Leo onu elinden tutup kendine çekti ve kollarını beline doladı. Genç kadın ne yapacağını bilmeyerek öylece kalakalmıştı. Leo elini genç kadının elbisesinin arkasına uzattı ve fermuarını indirmeye başladı. Joelle her şeyin zaten çok zor olduğunu ve sevişmelerinin sadece durumu daha da karmaşık hale sokacağını biliyordu. Yapamayız, dedi. Ama Leo onu duymamış gibi boynunu öpmeye devam ediyordu. Bu konuda konuşsak? Tabi hadi konuş... Leo nun sesi bir uğultu gibi çıkmıştı. Aklımı bu şekilde toplamam mümkün değil, dedi genç kadın. Leo durdu ve onun gözlerinin içine baktı Beni istemiyorsan bunu söylemen yeterli... Seni istiyorum... dedi Joelle. "Zaten bütün meselede bu ya." V e o anda elbisesi üstünden sıyrılıp ayaklarının dibine düşüverdi.

90 Genç adam onu yatağa yatırdı ve güçlü diziyle bacaklarını araladı. Joelle olup biten herşeye rağmen onu hala arzulayabildiği için kendine kızıyordu. Benden korkmana gerek yok...1' dedi Leo. Bunu söylemek onun için kolaydı. Joelle sadece ondan değil onu aşan arzularından da korkuyordu. Ve belki de bu çok daha ürkütücüydü. O küçük saf prenses gitmiş yerine arzu dolu bir kadın gelmişti. A l beni... dedi. A l beni... B ir süre sonra her ikisi de doyuma ulaşmış halde birbirlerini kollarında yatarlarken Joelle dingin bir sesle "B elk i de daha fazla sekse ihtiyacın var. dedi. Nedenmiş? dedi Leo. Böylece içindeki canavar ortadan kayboluyor. "Yapm a, o kadar da kötü değilim.." H ayır sen kötü değilsin ama içindeki canavar her şeyi zorlaştırıyor." Daha henüz birlikte olmuş olmalarına rağmen Leo onun vücudunu o kadar büyük bir ustalıkla okşuyordu ki onu Joelle onu durdurmak ihtiyacı hissetti. Tanrım onu işte ne kadar ustasın... Unutma senden 10 yıl fazla tecrübem var... Yoksa bu sürenin tamamını yatakta mı geçirdin? Genç adamın dili göğüs uçlarında dolaşırken Joelle ister istemez nasıl olup da bu adama bu kadar yakın hissedebildiğini merak ediyordu. Dışarıda son derece dayatmacı, baskın ve küstah davra- nabilen Leo'nun yatakta bu kadar sevgi dolu olması inanılmazdı. Joelle ona karşı hissettiklerine inanamıyordu bir türlü. Sence işleri biraz ağırdan alıp sakin olsak bu iş. bizim için de sıradan insanlar için olduğu gibi yolunda g id e b ile n i dersin?" Şu anda herşey yolunda zaten... '-f-,, yız? Genç kadın sakin olmaya çalışarak "B u konu)w<&>nuşmalı-

91 Konuşmaya gerek yok. B ir sözleşmemi/, var zaten." Leo bir süre durdu ve Prezervatif kullanmadım..." dedi. Y an i? Yani hamile olabilirsin..." Onun yüzündeki şaşkın ifade genç adamı gülümsetmişti. Merak etme yakında öğreniriz nasılsa..." Leo nun cep telefonu çalmaya başlamıştı. Ama genç adam Bakmayacağım... dedi. Pekala... dedi Joelle Prezervatifi unuttuğumuzu ne zaman fark ettin peki? Unutmadım ki... Zaten takmayacaktım..." Joelle dehşet içinde bakıyordu. Bella. senin mirasçılara ihtiyacın var... Tabi ya bir prenses olduğu ve M elio nun geleceği için... Oysa kimse onun gerçekten neye ihtiyacı olabileceğini düşünmüyordu. Onun güçlü bir erkeğe, onu gerçekten sevecek bir erkeğe ihtiyacı vardı. Onunla tacı ve ülkesi için ilgilenecek birine değil. Telefon sonunda susmuştu. Merak etme bu işin üstesinden geleceğiz..." dedi Leo onun düşünceli haline bakarak. Ama nasıl? Birbirim iz hakkında çok az şey biliyoruz ve öyle görünüyor ki bildiğimiz kadarıyla yürümesi çok zor." Genç kadın hızla yataktan kalktı, ve banyoya gitti. Az sonra üstüne bornozla geri gelmişti. Şuna bak Leo. kelepçeme bak... O sadece senin güvenliğin için... "H a yır senin beni elinin altında tutabilmen için. O gece beni barda gördüğün andan beri benden nefret ediyor, tiksiniyorsun biliyorum. H ayır seni gördüğümde sadece kafam karıştı hepsi o kadar. H ayır bana kızdın! Bak kızmakta haklı olabilirsin, çünkü saraydaki ler sana bcııi başka biri gibi sunmuşlar. Ama ben değişemem... Bu yum. Ya beni böyle kabul edersin ya da... Değişmene gerek yok ki...

92 95 "A h saçma... değişmemi islediğinden eminini. İyi ve sadık bileş olmamı tercih edersin... aksi takdirde istediğin iyi prenses olmadığım sürece beni cezalandırmaya devam edersin değil m i? "Ben hiç bir zaman iyi prensesi istemedim ki... Sadece kafam karıştı. İnsanların tamamen iyi ya da tamamen kötü olduklarına hiç bir zanıan inanmadım. Hatta senin bile...1' Kendince bir şaka yapmaya çalışmıştı. Yataktan kalktı ve genç kadına doğru yürüdü. Joelle bornozuna sıkı sıkı sarındı ve "Yürümeyecek... dedi. "B u doğru değil... "B a k her ilişki de zorluklar olabilir... dedi genç adam. Bizim kiler zorluk değil ki... Sen sadece beni tuzaklara düşürmeye çalışıyorsun. Bu bileklik, beni buraya getirmen. Birlikte zaman geçirmemizin işe yarayacağını düşünmüştüm. Birbirim izi tanımanın... Joelle onun prezervatifi de kasten takmadığını biliyordu. Sence birbirimizi yeterince tanımıyor m uyuz?" Genç adamın yüzü gerilmişti. Peki o zaman bu anlaşmalı evliliği neden kabul ettin?" Büyükbabam için. Geçen yıl hiç iyi değildi ve umuda ihtiyacı vardı." Telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Ama genç adam açmaya yeltenmiyordu bile. Açsaııa... dedi genç kadın. Belki acil bir durumdur." Değildir... "Am a saat gecenin ikisi..." Annem için hiç fark etmez... Ama telefon ısrarla çalmaya devam edince genç adam telefonu açtı: E ve t?" Ve aynı anda yüzü iyice gerildi. Telefonu alıp banyoya yürüdüğü için Joelle onu duyamıyordu ama^ konuşmanın pek de hoş bir konuşma olmadığını anlaması zor değiluvbiraz sonra Leo telefonu kapatmış halde odaya döndü ve cihazı yattığ^ı üstüne fırlattı. Hep aynı şey..." Leo bana anlatmak ister misin?

93 Genç adanı acıyla güldü. Keşke anlatabilscm... B ir dene... Gel yanıma otur... "Anlatırım ama şimdi olmaz bella... Çünkü o burada... Burada m ı? Aşağıda... Joelle şaşkınlık içindeydi. Leo nun annesinin bu saatte neden buraya gelmek isteyebileceğini anlayamıyordu. Ben burada beklerim... dedi. Leo elleriyle saçlarını geriye itti ve hızla giyinip odadan çıktı. Genç kadın bir süre oturduğu yerde öylece kaldıktan sonra üstüne bir şeyler giymeye karar verdi. Beyaz gömleğinin düğmelerini iliklerken aşağıdan tartışma seslerinin yükseldiğini duyabiliyordu. Saçlarını toplayıp ayakkabılarını giydi ve odadan çıktı. M erdivenlere geldiğinde Prenses M arina nın acı dolu sesini duyunca irkildi. Eğer kendini biraz özgür bıraksan daha çok eğlenebilirdin... Şimdi olmaz anne... Tabii şimdi olmaz.. Bundan sonra bana ayıracak zamanın da olmaz zaten. Küçük ülkeleri eline geçirip birikimlerine eklemekle o kadar meşgulsün ki... Hiç bir şeyi ele geçirdiğim yok... Ama gayet karlı bir evlilik yapıyorsun değil m i? Neden olmasın? Sen de öyle yapmadın m ı?" Joelle nin tüyleri diken diken olmuştu. Tek bir kelime daha duymak istemiyordu ama bacakları taş kesilmişti. "Prens Leo Borgarde. M elio ve M ejia kralı. Harika bir duygu olsa gerek... Leo nun suskun kalması kadını daha da tahrik ediyor gibiydi. Y a kında dünyanın yarısı senin olacak. Her defasında bir kadın... Anne bu iğrenç... "Am a doğru. Sen her şeye sahipsin, sana kim karşı koyabilir ki. Zengin akıllı ve yakışıklısın." "V e bunların benim için bir anlamı yok. Elimden gelse ünvanımı da bırakır ve normal bir insan gibi büyürdüm.

94 Ben sana her şeyimi verdim. Hayır anne, sen benim her şeyimi aldın. Şimdi bile verebileceğimden fazlasını istiyorsun... "A m a denemiyorsun bile." Haklısın denemiyorum... Çünkü artık gücüm yok. Seni bencil serseri! M arina bağırmaya başlamıştı. Tıpkı baban gibi kendinden başka hiç bir şey düşünmüyorsun!" Seri ayak seslerinin arkasından krem rengi bir pantolon ceket içinde son derece zarif ve bakımlı bir kadın salonun kapısından antreye çıktı ve başını kaldırıp merdivenlere baktı. Ve sonra hemen sokak kapısını çarpıp çıktı. Joelle olduğu yerde kalakalmıştı. O sırada Leo da antrede belirdi. Genç kadını merdivende görünce Annemi kaçırdın... dedi. "Aslında şöyle bir gördüm... Harika bir kadın değil m i? Burada neler oldu böyle?" Her zamanki şeyler... dedi genç adam. Anlamıyorum. dedi genç kadın. "Anlam anı gerektirecek bir şey yok..." "B a k hamile kalmaya ve evlenmeye zorlanıyorsam bebeğimin babasını tanımak hakkım..." Pekala, o zaman bir şeyler yerken konuşalım." Mutfağa girdiklerinde genç adam buzdolabından bir şeyler çıkarmaya başladı. Joelle hayret içinde genç adamın yüzündeki kırmızı parmak izlerini fark etti. M arina sadece bağırıp çağırmakla kalmamış, oğlunu tokatlamıştı da. Annen seni tokatladı... diyebildi. Leo bütün dikkatini yapmakta olduğu omlete vermişti. Çok daha incindiğim zamanlar oldu. Omleti tabaklara koydu v karşısına oturdu. Ve yemeğe

95 Genç kadın güçlükle bir yııdum aldı ve başım salladı. Ve bir süre sonra çalalım bırakıp Senin için endişeleniyorum," dedi. "Endişelenecek bir şey yok." Ama annen sana vurdu, bir şey olmasa... Sadece kendini kaybetti. Annem sabırlı olmayı pek bilemez. Her şeyi hepsini aynı anda ister ve olmayınca kime saldıracağını bilemez. Sanırım ben de onun için en kolay hedefim... Kahve? "Lütfen... Genç adam kahveleri doldurup masaya döndü ve Sana bir hikaye anlatacağım ama bir daha asla bu konuya değinmeyeceğine söz vereceksin... "Tab i ki. Leo kahvesinden bir yudum aldı ve "Nereden başlasam bilmiyorum... dedi. Annem ve babam ben küçükken ayrıldı ve neden bilmem ben annemle kaldım. O zaman babamı pek sık görmezdim... Ama şimdi çok yakınsınız... Leo ona soru sormak yorum yapmak yok der gibi baktı. Özür dilerim devam et." Annem yalnız kalmaktan hiç hoşlanmazdı. Bu yüzden de bütün dünyayı dolaştık. Pek çok arkadaşlığı pek çok ilişkisi oldu. Bilirsin işte. Özellikle de benimle yalnız kalmaktan hoşlanmazdı. Kötü olduğunun farkında olduğunu sanmıyorum sadece aklına koyduğunu yapmak isterdi. Ve oynadığımız bir oyun vardı. İkimiz de son derece şık giyinir ve birlikte dışarı çıkardık. Bana hayatındaki en önemli erkek gibi davranırdı. Gittiğimiz her yerde en iyi masayı isterdi. Bazen istediği gibi boş bir masa bulabilirdik bula madığımız zaman da beni elimden tutup masa masa dolaştırır doğum günüm olduğunu söyleyip o masayı isterdi. M asayı m ı? "Evet ve bazen istediği masayı alırdı. Alamadığı zaman da bara oturur beni kapının yanında görebileceği bir yere bırakırdı.

96 (M) Joelle duydukları karşısında hasla gibi olmuştu. B ir insan çocuğunu nasıl olur da büyüklerin gittiği yerlere götürüp orada yalnız bırakabilirdi? Özellikle Cumartesi geceleri annemin istediği gibi bir masayı ve aradığı arkadaşı bulmamız çok uzun sürerdi. Hatta bazen kendini o kadar kaptırırdı ki benim varlığım ı bile unuturdu. Ve ben öylece kapının önünde beklerdim. Bazen bazı insanlar bana acırlar ve masalarına alırlardı. V e annem beni sadece o zaman restoranın müdürü tarafından uyarıldığı zaman hatırlardı." Tanrım bir anne nasıl böyle olabilirdi! "A m a bu berbat bir şey... Genç kadının gözleri yaşarmıştı. Haydi bana elini uzat... dedi ve genç kadının bileğini tuttu. Buna artık gerek yok..." Ve bilekliği çıkardı. İkisi de bunun ne demek olduğunu biliyorlardı. Onu özgür bırakıyordu. Üzgünüm... Anlıyorum... dedi Joelle. "Seni adam gibi sevecek birini hak ediyorsun, ben böyle biri değilim, dedi genç adam. Joelle göz yaşlarını saklamaya çalışarak başını çevirdi. Hepimizin hataları var... Biraz hava alalım m ı?" Birlikte bahçeye çıktılar. Leo ellerini ceplerine sokup önden yürürken Çocuklar ne kadar bağlayıcı olabiliyor..." dedi. Okulu bitirip ayaklarının üstünde durmaya başladığı dönemde bir daha kimseye o kadar yakın olmamaya ve incin- memeye yemin etmişti. Bu yüzden de bir aşk evliliği yapmak istememiş. anlaşmalı bir evliliği kabul etmişti. Evlenmeye hazır bir kadınla iş icabı bir evlilik yapmak ve çocuk sahibi olmak istemişti. Ve Joelle ye aşık olacağını hiç lıesaplamamıştı. Ve evet işte ona aşık olmuştu ve bu yüzden de kalbini^ekrar birine açmıştı. Onu gerçekten önemsiyordu ve bu duygu gefrç.. adamı hem öfke hem de korkuyla dolduruyordu. Bu kadar yoğuıpdt^ygulara hazır değildi. Ortalıkta bu kadar prenses varken neden beni seçtin1-

97 Leo ona baktı ve ay ışığında her zamankinden güzel olduğunu düşündü. Hayır yanılmıştı, o annesi gibi zevk peşinde koşan bir kadın değildi. Sadece genç ve tecrübesizdi. Ailesinin koruması altında büyümüş ve onların gölgesinde kalmıştı. B ir birey olmaya fırsat bulamamıştı. Şimdi kendisinin ve büyükbabasının onu ne kadar zorladıklarını görebiliyordu. Sen imparatorluğum için büyük bir katkıydın... "V e M elio? "O rası inanılmaz bir ülke... Ailesi İtalya dan düşürüldüğünden beri hiç bir yer gerçekten ülkesi olmamıştı ve M elio ya ilk görüşte vurulmuştu. Şimdi imparatorluğuna ne olacak? "H iç, sadece geri çekilecek... Üzgünüm... dedi genç kadın. Üzülme. Böylesi daha iyi. "Gerçekten öyle miydi? M elio nun da bir prense ve soylarını sürdürecek varislere ihtiyacı vardı. Ama Joelle çok iyi biliyordu ki sadece seks üstüne kurulu bir ilişki olamazdı ve birbirlerini tanımak güçlü aile temeli yaratmak için yeterli zamanları yoktu. Oysa o bir masal istiyordu, annesi ve babasının ki gibi bir masal. Annem ve babamla hiç tanıştın m ı? H ayır.. dedi genç adam. Ama cenazelerinde bulundum. "B en cenazelerini hiç hatırlamıyorum... "Sadece dört yaşındaydım Evet ama çocuklar yine de ailelerini hatırlar değil m i?" Oysa Joelle onları sadece resimlerinden tanır gibiydi. İçin çekti ve "A rtık yatalım m ı? dedi. Odaya çıktıklarında birbirlerine baktılar. Joelle Bu gece kalabilir m iyim? dedi buruk bir sesle. Evet ama erkekler bu konuda ne hisseder bilirsin? Bağlanmak falan..." "E ve t erkekler bağlanmaktan korkar değil mi? Evet...

98 Genç kadın gözyaşlarını tutmaya çalıştı ve Bııbırıınızı tekrar görecek m iyiz? dedi. Genç adam onun yanağını okşadı ve Belki... dedi. Ve sonra eğilip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Bu öpücük o ana kadar yaşadıklarının en güzeliydi. Belki de birbirlerini daha önce tanımış olsalar her şey farklı olurdu. Joelle kollarını genç adamın boynuna doladı ve onu iyice kendine çekti. Ve o gece her ikisine de hatırlanacak bir şeyler bırakmak için uzun uzun seviştiler... Bu sadece seks olamazdı. Joelle ne zaman uyuya kaldığının bile farkında değildi. Ve şimdi uyandığında yatakta yapayalnızdı. O uyurken Leo gitmişti. Onun için bırakılan notu bulması çok kısa sürdü. Leo onun vedalaşma yolunu seçmişti. Joelle gözyaşları içinde o tek satırı okudu. B e lla. diinya şenindir... Leo... " 101

99 Ne w Orleans Louisiana ONBİRİNCİ BÖLÜM Joelle New Orleans a döneli neredeyse bir seneye yaklaşmıştı. Leo nun notu ile yollarının ayrılmasından sonra büyükbabası ve kız kardeşleri ile görüşmüş ve hepsi onun kendini bulması için biruz zamana ihtiyacı olduğu konusunda fikir birliğine varmışlardı. Joelle bunu yapmak için en uygun yer olarak New Orleans ı görmüş ve geri dönmüştü. Eskisi gibi Lacey in yanma yerleşmişti. Hafta sonları eskiden çalıştığı klüpte sahne alıyor, hafta içi de garsonluk yapıyordu. Kendi parasını kazanmak ve müzik yapmak genç kadına büyük bir keyif veriyordu. Ama bunun yanında duygusal anlamda hala zorlanıyordu. O kadar kısa sürede Leo nun hayatında bu kadar büyük bir yer kaplayabilmesini kendisi de anlayamıyordu. Sahnede olduğu zaman her şeyi iyiydi ama sahnede olmadığı zaman gerçekten zorlanıyordu. O Leo yu her şeyi ile istemişti. Ama ona vücudundan başka bir şey veremeyecek bir adamla evlenemezdi. Onu tanımadan önce sadece anlaşmalı olarak yapılan bir evliliğin altından biliyordu. kalkabileceğini sanmıştı ama artık bunun mümkün olmadığını

100 O Cumartesi akşamı kuliste büyükbabasının cep telefonuna bıraktığı mesajı kim bilir kaçıncı kez dinlerken orkestradan B illy kapıdan kafasını uzattı ve "Josie sadece 5 dakika kaldı... dedi. Joelle ülkesini ve büyükbabasını gerçekten çok özlemişti. Belki de bir süreliğine ziyarete gitmeliyim diye düşünüp içini çekti. B ir kaç dakika sonra sahneye adımını attığında kulübün ağzına kadar dolu olduğunu gördü. Çok çalışmanın karşılığında bunca insan sadece onu dinlemek için buraya geliyordu ve bu gurur vericiydi. Sahnede yerini alırken bu güzelliğe rağmen bu akşam yine de içinde tuhaf bir sıkıntı olduğunu düşündü. Gözlerini kapatıp dikkatini müziğe vermeye çalıştı. Gündüzleri kimseye anlatmadığı yalnızlığını ve özlemini şarkılarında ifade ediyordu. İki saatlik programın sonunda salon alkışlarla ve ıslık sesleriyle inlerken orkestranın bateristi "B u akşam yine muhteşemdin... diye seslendi. Harikaydın Josie. her zamanki gibi... Sağolun beyler. Haftaya görüşürüz... Joelle üstünü değiştirmek için kulise geçtiğinde hemen arkasından yükselen sesle irkildi. "Josie... Tanrını bu sesi duymayalı bir yıl kadar olmuştu ve genç kadın bunun bir rüya olduğundan şüphe duydu. Arkasını dönüp baktı ve onu gördü. Hatırladığından bile daha yakışıklıydı. Çok iyiydin... dedi genç adam. Joelle bir rüyada gibi "Teşekkür ederim... dedi. Burada ne yapıyor olabilirdi ki? Nasılsın? dedi Leo. İyiyim, ya sen? İyiyim. Çok kibarsın... "Düşm an değiliz k i." dedi Joelle. Dostuz.? Dost... seııi yemeğe davet edebilir miyim?' Joelle'nin kalbi hızlanmıştı. "Gelemem... dedi.^ğ^bah erken kalkm alıyım

101 Anlıyorum... Leo bu cevaba bozulmuş gibiydi. "Pazar sabahlan Brennan sta garsonluk yapıyorum. Brennans ı hatırlıyorsun değil m i? Pazar sabahları kahvaltısına talep bir hayli yoğun oluyor... B ir ara ben de denemeliyim. Şimdi gitmeliyim... Genç kadının gözleri yanıyordu. Eve yürüyerek gitmiyorsun değil m i? Sadece bir kaç blok. Dur da seni ben götüreyim. Leo... Pekala. Sessizce yürüdüler. Binanın kapısına geldiklerinde Joelle ona döndü ve İçeri gelmek ister misin? dedi. H ayır gelmesem daha iyi olur. Belki başka bir zaman... Pekala... İçeri girince genç kadın sırtını kapıya yasladı. Gitmesine izin vermemeliydi. Belki de birlikte biraz şarap içer ve konuşurlardı. Ah hayır böylesi daha iyi olmuştu... Gözleri yaşlarla doldu. Neden böylesi daha iyiydi ki? O buraya gelmişti ve Joelle onu elinden kaçırmıştı. İçinde bastırmaya çalıştığı acı tekrar ayaklanmıştı. Pekala bu aşktı, ve aşkla böyle şeyler olur ve geçerdi. Ama o kadar basit değildi. Onu bu akşam karşısında görünce o kadar da kolay olmadığını bir kez daha anlamıştı. Ve o anda kapı çalmaya başladı. Dönmüştü. Joelle heyecan i- çinde kapıyı açtı. Ama karşısında Lacey duruyordu. "Çok şükür evdesin. Anahtarımı unutmuşum..." jtoeile o gece hemen hiç uyuyamadı.ertesi sabah erkenden kalkıp üstüne bir kot etek ve tişört geçirdi. Garson üniformasını Brennan'şa gidince giyiyordu. Kahve içmek için mutfağa girdiğinde Lacey çoktan kalkmıştı. Heyy çok kötü görünüyorsun, iyi misin?

102 ıns Sanırım yorgunum. Dün akşam kötü bir şey olmadı değil m i?" "H ayır. Neden sordun? Hiiç... Joelle kahvesini hızla içti ve Brennans a gitmek için yola çıktı. Yürürken Leo nun neden şimdi çıkıp geldiğini düşünüyordu. Belki de... Hayır, bunu düşünmemeliydi. Restorana varınca üstünü değiştirdi ve saat ikiye kadar yoğun bir şekilde çalıştı. Mesaisi bitince tekrar kendi kıyafetlerini giydi, diğer garsonlara veda etti ve mutfak kapısında çıktı. Ve çıktığı anda dar sokakta onu bekleyen Leo yu gördü. Selam.. dedi genç adam. Joelle cevap veremeyecek kadar şaşkındı. "B u akşam çalışmayacağını ve bu öğleden sonra için bir programın olmadığını biliyorum Laccy ile konuştum... Sen Lacey ile ne zaman görüştün ki? "D ün..." dedi Leo. Şehre geldiğimde. "Am a bana hiç bir şey söylemedi. Söylememesini rica ettim. "G ü ya arkadaşım olacak..." "Evet arkadaşın... "O zaman senin geldiğini bana söylemeliydi... dedi genç kadın. Kendim köşeye sıkışmış gibi hissediyordu. Yürümeye başladı. Joelle... Genç adam arkasından seslendi ve onun peşi sıra yürümeye başladı. "N e va r?" Joelle'in sesi kızgın ve serti. Boşver. bunu zorlayacak değilim. Joelle onun ne kadar bozulduğunu fark edince sakin olmaya çalıştı ve Bak... dedi. Seni unutmak benig^ için gerçekten çok zordu. Seni tekrar görmeyi beklemiyordum." "Seni sevdiğimi biliyordun. Ama gitmiştin. "Neden olduğunu ikimiz de biliyoruz... dedi genç adifm.

103 Henüz öğleden sonra olmasına rağmen yağmur yağacak gibiydi. Genç adam köşedeki kahveyi işaret eni ve Şurada oturmak ister misin? Joelle bir an düşündü ve Hayır bence benim evime gidelim. dedi. Ve aynı anda gök gürlemesi ile birlikte ilk yağmur damlalarını hissetti. V e onlar ne yapacaklarına karar vermek için birbirlerine bakarken yağmur hiitün ihtişamı ile bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. Leo genç kadını kolundan tutup kafeye çekti. İçeride sadece tek bir masada yalnız başına yaşlı bir adam oturuyordu. Ne dersin? Yağmur süreceğe benziyor. B ir şeyler içelim m i? Garsona beyaz şarap ve peynir ısmarladılar. Joelle kapıya gidip pencereden dışarı baktı, sanki ortalıkta hiç kimse kalmamış gibiydi. Dışarıda hava berbat... Leo arkasından seslendi: Evet, öldürecek çok zamanımız olacak gibi..." Joelle dönüp ona baktı. Bunu sen ayarladın! Ya evet, sağanak yağmuru ben sipariş ettim." "Burada böylece oturamayız... Joelle kendini huzursuz hissediyor. elini kolunu nereye koyacağım bilemiyordu. Neden?" "Çünkü çok sefil bir durum bu... Ben rahatım." Am a ben değilim. Sana güvenmiyorum... Hiç güvenmedin ki. Joelle genç adama umutsuzca baktı. O istediği her şeyi temsil eder gibiydi. Yoksa seni büyükbabam mı gönderdi? H ayır." Peki burada olduğunu biliyor mu? Sence ondan izin mi alınanı gerekirdi?

104 1 AT "Yapm ak istediğin ne? Joelle'nin kalbi»ittikçe daha hızlı atıyordu. "Sence? Joelle bakışlarını kaçırdı ve "Ban a sahip olamazsın..." "Neden olmasın? Sen benim için yaratılmışsın, benim senin i- çin yaratıldığım gibi. Saçm a... Genç adam hafifçe güldü. Sana sadece zaman verdim bella. Senden asla vazgeçmedim ben. "B ak, lam bir yıl oldu Leo. Artık ne ilişki, ne nişan ne de evlilik var. Henüz değil. Asla da olmayacak." Sen de beni en az benim seni istediğim kadar istiyorsun. Ne istediğim konusunda hiç bir fikrin yok." Yok mu? Bunu öyle bir sesle söylemişti ki Joelle içinin ürperdiğini hissetti. Dur da sana bir hikaye anlatayım. "İstemem... Ama ilginç bir hikaye bu... "Bundan şüpheliyim. "A h bella, kendini o kadar çok ele veriyorsun ki kayıtsız kalmaya çalışıyorsun ama... "Ş u hikayeyi anlatsana sen! Hiç bir şey söylemeyeceğine ve araya girmeyeceğine söz vermelisin." Pekala... " B ir zamanlar. Josctte Destinee d V ille adında Star ismiyle ünlü genç bir kadın varmış. Baton Rouge'dan fakir bir aileden gelirmiş. "B u hikayeyi duymuştum. "H arika bir sesi ve kocaman hayalleri varmış. W cok çalışıp kariyerinin zirvesine çıkmış. O dönemde yakışıklı bır^brens ile

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Küçük bir rüzgar varmış. Bir köyün çok yakınındaki bir tepede ağaçlara dokunmadan, suların üstünde Eminim zihninizden birçok cevap geçti. Hepimizin buna benzer

Detaylı

Elvan & Emrah PEKŞEN

Elvan & Emrah PEKŞEN Bu hafta için 5 güne 5 değerlendirme hazırlıyoruz. İlk üçünü paylaşıyoruz. 2 Tanesi de çarşamba sitemizde! Puanlama Aşağıda... 1. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Harf,hece tablo 1 puan 45x1=45 Sayı okuma

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

MODERN BARBARLAR. Bu kısım hikayenin ortasından alınmıştır. (86 sayfalık hikayenin 52'inci sayfası)

MODERN BARBARLAR. Bu kısım hikayenin ortasından alınmıştır. (86 sayfalık hikayenin 52'inci sayfası) 1 MODERN BARBARLAR Bu kısım hikayenin ortasından alınmıştır. (86 sayfalık hikayenin 52'inci sayfası) Hikaye, 2003 yılında yazmaya başladım. O zaman kap kaç olayları, yol kesmeler epey artmıştı....... SOKAK

Detaylı

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır. Dersin Adı Tema Adı Kazanım Konu Süre : İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi : İnsan Olmak : Y4.1.2. İnsanın doğuştan gelen temel ve vazgeçilmez hakları olduğunu bilir. : Doğuştan Gelen Haklarımız :

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N. New York ta bugün kar yağıyor. 59. Cadde deki evimin penceresinden, yönetmekte olduğum dans okuluna bakıyorum. Bale kıyafetlerinin içindeki öğrenciler, camlı kapının ardında, puante * ve entrechats **

Detaylı

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ 19.12.2012 Ben de bilim insanı olmak istiyorum çünkü pes etmem! (7. Sınıf Aklımda bilim insanlarının da hep doğruyu tam olarak bilemeyecekleri kaldı. Bilim insanlarının

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. (Şapkasını takar.) Nasıl oldu Mimiciğim? Ay çok hoş! (Saçlarına taktığı çiçekleri gösterir.) Ne

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım. Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.

Detaylı

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı DAMLA BÖRTÜCEN Zeytin, rüyasında benekli faresini kaybetti. Cadıya sordu, cadı biz fare yemeyiz ama

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen trenler, kaçırılan bağlantı noktaları, ne zaman yeneceği

Detaylı

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri 1 Aşağıda zaman zaman herkeste olabilecek yakınmaların ve sorunların bir listesi vardır. Lütfen her birini dikkatle okuyunuz. Sonra bu durumun bu gün de dâhil olmak üzere son üç ay içerisinde sizi ne ölçüde

Detaylı

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Bir ayakkabıyım ben, küçük kırmızı ve oldukça şirin. Gülmeyin gerçekten şirinim, inanmazsanız resmime bakın. Dün usta parmaklar son şeklimi verdi bana. Her şeyimle mükemmel olduğumu da konuştu ustalar

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Fatma Atasever.

Fatma Atasever. Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız,

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

Abbas Ünal. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Abbas Ünal. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.2.2008 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08 Söz Dinlemeyen Çocuklara Nasıl Yardımcı Olunmalıdır? Çocuklarda zaman zaman anne-babalarının sözünü dinlememe kendi bildiklerini okuma davranışları görülebiliyor. Bu söz dinlememe durumu ile anne-babalar

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen için açıklamalar Sınav süresi : 13 dakika A = Aday G = Gözetmen Birinci Bölüm (3 dakika) KAYIT CİHAZINIZI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert

Detaylı

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? Ebeveynler için Notlar Bu kitapçık, yaklaşık 4 ila 12 yaş aralığındaki, psikoterapi düşünülmüş çocuklar

Detaylı

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha. BULUŞMA Deniz kenarında bir lokantadayız. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. İnternetten birkaç fotoğraf. Hepsi bu. Seni buraya çağırmakla iyi mi ettim? Galiba bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Karşımda

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ VG&O 0-3 A.A. Vermulst, G. Kroes, R.E. De Meyer & J.W. Veerman AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ 0 İLA 3 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARIN ANNE-BABALARINA YÖNELİKTİR GENCIN ADI: TEDAVI ŞEKLI: DOLDURMA TARIHI:

Detaylı

Elbette diyerek cevapladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırmayıp Moses in yzüne bakmadan, kendi de ona bir soru sordu:

Elbette diyerek cevapladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırmayıp Moses in yzüne bakmadan, kendi de ona bir soru sordu: KAMBUR Moses Mendelssohn hiç yakışıklı bir adam değildi. Çok kısa boyunun olmasının yanısıra, çok garip de bir kamburu vardı. Moses mendelsshon, günün birinde hamburg da yaşayan bir iş adamını ziyarete

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO: A2 DÜZEYİ ADI SOYADI: PASAPORT NO: NOT OKUMA 1 KARADENİZ TURU Metin Bey: Merhaba! Görevli: Merhaba efendim, buyurun! Nasıl yardımcı.(1)? Metin Bey: Ben bu yaz ailem ile bir tura çıkmak istiyorum. Bana

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum» Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni «Okula Uyum» Hayatımızda yeni bir sayfa daha açılıyor. Bu başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı... Çocuklar, okula

Detaylı

Azra hızlı hızlı giyinip, kahvaltı yapmadan evden ayrıldı. Asansöre binerken arkadan hala Berrak ın sesi geliyordu:

Azra hızlı hızlı giyinip, kahvaltı yapmadan evden ayrıldı. Asansöre binerken arkadan hala Berrak ın sesi geliyordu: Koru Azra nın kabusun etkisinden kurtulup yataktan kalkması için birkaç on dakikaya ihtiyacı vardı. Bu sırada Azra nın geveze ev arkadaşı Berrak her zamanki nutuk öğütlerinden birini atmakla meşguldü.

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: B ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen İçin Açıklamalar Sınav Süresi: 13 Dakika G = Gözetmen A = Aday BİRİNCİ BÖLÜM (3 dakika) KAYIT CİHAZINI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert AÜ

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları

Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları Bu e kitap sizin Alfa erkek ve kadınları büyüleyici bir şekilde etkilemek konusunda bilmeniz gereken her bilgiyle sizi donatacak ve yep yeni biri olmanızı

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. NTİK SNDLYE 8 Genç adam, antika ile uğraşıyordu ve bu yüzden ülkenin en uzak yerlerini geziyor, beğendiği antika malları

Detaylı

Geçmişin Gölgesi. Sümeyra Andıç

Geçmişin Gölgesi. Sümeyra Andıç Geçmişin Gölgesi Sümeyra Andıç 4 Teşekkür Bana destek olan herkese, arkadaşlarıma, en yakın arkadaşım Elif Gökçen Solmaz a ve her konuda yanımda olan aileme teşekkür ediyorum. Anne ve babama ayrıca teşekkür

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı. Düş Kırıklığı Karnı iyice acıkmıştı. Harabeler içinde bulunan bekçi kulübesinin ardındaki, begonvil, yasemin ve incir ağaçlarıyla çevrili alana doğru koştu. Leziz yemeğinin tadını uzaktan bile duyumsuyordu.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Hayata dair küçük notlar

Hayata dair küçük notlar Hayata dair küçük notlar İlk önce sen merhaba- de. Olanaklarının altında yaşa. Sık sık -teşekkür ederim- de. Bir müzik aleti çalmayı öğren. Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir konuda öğrenci

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta İnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 2 Düşünen ve Hisseden Varlık İnsan İkinci Kısım: Sosyal İnsan Geçen Hafta GEÇEN HAFTA Yanlılık BU HAFTA Sosyal Etki Tartışma Issız bir adada

Detaylı

ama yüreğe dokunanlar

ama yüreğe dokunanlar Hiçbir hatıra tekrar yaşanamaz, ama yüreğe dokunanlar O gün tam 8 yıl öncesine gittim. Çekingen ve meraklı tavırlarla otobüsten inen abilere ve ablalara bakıyordum. Bizim için gelmişlerdi sadece bizim

Detaylı