DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ"

Transkript

1

2 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt 2, Sayı 3, Haziran 2013 Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları ISSN: ISSN-e: Derginin sahibi: Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adına Prof. Dr. Bayram BAYRAKDAR Sorumlu Müdür: Prof. Dr. Bayram BAYRAKDAR Editörler: Doç. Dr. Yeşim BAŞARIR Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER Yönetim Yeri: Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca, İZMİR Tel : (232) Faks : (232) e-posta: deuedebiyat.dergi@gmail.com Yayın Türü: Akademik Hakemli Dergi Niteliği: Bilimsel Süreli Yayın. 6 ayda bir yayınlanır. Basım Yeri: Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük Matbaası ISSN ISSN-e

3 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Edebiyat Fakültesi EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Hakemli Dergi Cilt 2, Sayı 3, Haziran, 2013 Editörler Doç. Dr. Yeşim BAŞARIR Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER Dergi Yayın Komisyonu Doç. Dr. Yeşim BAŞARIR Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER Yrd. Doç. Dr. Kurtul GÜLENÇ Öğr. Gör. Dr. Özgün KOŞANER (Web Editörü) Öğr. Gör. İlker SEVER (Dizgi) Araş. Gör. Dr. Ece SAATÇIOĞLU (Dergi Sekretarya) Yayın Kurulu Prof. Dr. Binnur GÜRLER Prof. Dr. Gülmira KURUOĞLU Prof. Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ Doç. Dr. Yeşim BAŞARIR Doç. Dr. Hülya KAYA Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER Yrd. Doç. Dr. Bilgin ÇELİK Yrd. Doç. Dr. Kurtul GÜLENÇ Araş. Gör. Dr. Ece SAATÇIOĞLU (Raportör) Sayı Hakem Kurulu Prof. Dr. Mehmet AKGÜN (Pamukkale Üniversitesi) Prof. Dr. Serpil ALTUNTEK (Süleyman Demirel Üniversitesi) Prof. Dr. Kubilay AYSEVENER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Kurtuluş DİNÇER (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Dilek DİRENÇ (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Hüsnü DOKAK (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Rüstem ERKAN (Dicle Üniversitesi) Prof. Dr. Nurten GÖKALP (Gazi Üniversitesi) Prof. Dr. Ali GÜLTEKİN (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi) Prof. Dr. Nevzat KAYA (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Eti AKYÜZ LEVİ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Azize ÖZGÜVEN (Yeni Yüzyıl Üniversitesi) Doç. Dr. Yeşim BAŞARIR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç. Dr. Levent BAYRAKTAR (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi) Doç. Dr. İbrahim KAYA (Dumlupınar Üniversitesi) Doç. Dr. Suat KOLUKIRIK (Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi) Doç. Dr. Bayram ÜNAL (Niğde Üniversitesi) Doç. Dr. Zeynep YASA YAMAN (Hacettepe Üniversitesi) Doç. Dr. Özkan YILDIZ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç. Dr. Hayat ZENGİN (Dokuz Eylül Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Reyhan DEMİR BAĞATIR (Adnan Menderes Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Fatih BALCI (Çanakkale 18 Mart Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Nuray ÖNDER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Esra SAHTİYANCI ÖZTARHAN (Ege Üniversitesi)

4 Yayın Danışma Kurulu Prof. Dr. Abbas TÜRNÜKLÜ (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Adnan DİLER (Muğla Üniversitesi) Prof. Dr. Ali GÜLTEKİN (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi) Prof. Dr. Ayfer ÖZÇELİK (Pamukkale Üniversitesi) Prof. Dr. Ayşen SAVAŞ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Azize ÖZGÜVEN (Yeni Yüzyıl Üniversitesi) Prof. Dr. Bayram BAYRAKDAR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Binnur GÜRLER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Burhan VARKIVANÇ (Akdeniz Üniversitesi) Prof. Dr. Dilek DİRENÇ (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Dursun ZENGİN (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Gülmira KURUOĞLU (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Gülperi SERT (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Günseli İŞÇİ (Yeni Yüzyıl Üniversitesi) Prof. Dr. Harun TAŞKIRAN (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Hüseyin Gazi TOPDEMİR (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. İclâl ERGENÇ (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Işıl ÖZYILDIRIM (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. İsmail İŞÇEN (Mersin Üniversitesi) Prof. Dr. Kubilay AYSEVENER (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Lütfiye OKTAR (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Melek GÖREGENLİ (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN (Uludağ Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa YILMAZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Nalan BÜYÜKKANTARCIOĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Nevzat KAYA (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Nuran ÖZYER (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Osman TOKLU (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Remzi YAĞCI (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Rezzan SİLKÜ (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Sevinç ÖZER (Çanakkale 18 Mart Üniversitesi) Prof. Dr. Şebnem TOPLU (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Tomur ATAGÖK Prof. Dr. Turan GÖKÇE (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) Doç. Dr. Levent AYSEVER (Dokuz Eylül Üniversitesi)

5 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Edebiyat Fakültesi EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Cilt 2, Sayı 3, Haziran, 2013 İÇİNDEKİLER Çocuk Kavramının Felsefi Antropoloji Alanında Ele Alınması ve Mimari Çıkarımlar 1 Ebru GÜLLER Avrupa da Roma/Çingeneler Üzerine Sosyal Politikalar 13 Gül ÖZATEŞLER Kış Günlüğü: Paul Auster in Otobiyografisinde Bedenin Fenomenolojisi ve Bedensel Algı Sorunu 35 Mehmet BÜYÜKTUNCAY Sevgi Soysal ve Yenişehir de Bir Öğle Vakti Romanından Mimari/Kentsel Mekâna İlişkin Çıkarımlar 61 Nur ÇAĞLAR, Zeynep TUNA ULTAV ve Esin BOYACIOĞLU Local People or Local Victims?: Amitav Ghosh s The Hungry Tide and Karen Tei Yamashita s Through The Arc of Rain Forest 81 Önder ÇETİN İşverenlerin Bakış Açısından Türkiye de Kadın İstihdamı: Bir Alan Araştırması 95 Özkan YILDIZ Bir Söz Edimi Olarak Yargı Edimi 111 R. Levent AYSEVER ÇEVİRİ: Eski Kırgızlar 147 O. C. OSMONOV Vefa KURBAN (Çev.)

6 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 2 Sayı: ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR Ebru GÜLLER * ÖZET Modern dünya geleceğini garantiye alabilmek için ekonomiyi merkeze almış, bütün sistemlerini sürekli gelişim esasına dayanan doğrusal ilerleme paradigması altında tek bir hedefte kilitlemiştir. Bu koşullar altında topluma düşen görev sistemin sürekliliğini sağlayacak bireylerin yetiştirilmesidir. Kendini böyle bir sistem içinde bulan insan ise zamanla kendi varlık tanımlamasından uzaklaşmıştır. İnsanı merkezden uzaklaştıran bu yaklaşım, insanın yeniden kendi özüne dönerek kendi varlık yapısı ve niteliklerini gözden geçirmesini zorunlu kılar. Bireylerin kişiliklerinin şekillendiği çocukluk dönemi, toplumun gelecekteki niteliğinin temellerinin oluşturulması açısından önemlidir. Yeteneklerin geliştirilmesi ve eğilimlerinin doğru yönlendirilebilmesi için insanı doğru tanımak, varlık yapısı ve niteliklerini doğru kavramak gerekir. Bu nedenle çalışma kapsamında insana bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşan felsefi antropoloji alanından yaklaşılmış, çocuk kavramı bu alanda ele alınmıştır. Gelecekte varlık bütünlüğüne sahip bir insan için bugünün çocuklarına nasıl bir çevre sunulması gerektiği üzerinde durulmuştur. Anahtar Sözcükler: Felsefi Antropoloji, Takiyettin Mengüşoğlu, çocuk kavramı, çocuk mekânları. HANDLING THE CONCEPT OF CHILD IN THE FIELD OF PHILOSOPHICAL ANTHROPOLOGY AND ARCHITECTURAL IMPLICATIONS ABSTRACT The modern world has taken economy in its center in order to ensure its own future and has locked all of its systems to a single target under the paradigm of linear progress based on the principle of continuous improvement. Under these circumstances, the duty that falls on the society is to educate individuals, who would ensure the continuity of the system. However, a person, who finds himself in such a system, moves away from identificating with his own existence as time passes. While this approach takes a person away from the center, it also requires a person to turn back to his essence and to review his own existential structure and charactheristics. Since the childhood period shapes the personalities of individuals, this * Araş. Gör. Y. Mimar, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü, ebru.guller@deu.edu.tr 1

7 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR period is important in the establishment of the foundations that would become the essence of the future of society. It is necessary to truly recognize human beings and grasp their existential structure and charactheristics to improve their skills and to correctly route their tendencies. Therefore, within the scope of this study to approach human with a holistic perspective, the concept of child is handled in the field of philosophical anthropology. For a man of integrity how an environment should be provided to today s children is focused on. Keywords: Philosophical Anthropology, Takiyettin Mengüşoğlu, the concept of child, children places. Yapı yapma eylemi, insanın bilinçli yani düşünüp karar alarak, seçimleri doğrultusunda tasarlayıp cisimlendirdiği bir süreçtir. İçinde yaşadığımız doğal ve yapılı çevre biz farkında olsak da olmasak da bizi sürekli etkiler, davranışlarımızı, ruhsal durumumuzu şekillendirir. Wilson Churchill bunu çok iyi ifade etmiştir: Önce biz yapılarımızı şekillendiriyoruz, daha sonra da onlar bizi şekillendiriyor (Roth, 1993, s. 76). Dolayısıyla mimar denilen kişi, yapının form-fonksiyon-strüktür organizasyonun kurgulanmasının ötesinde yapının kullanıcısı üzerindeki, fiziksel, psikolojik, sosyal etkilerinin bilinciyle, sunduğu yaşam modeli ve taşıdığı simgesel anlamları da dikkate almak durumundadır. Bu da, tasarladığı yapının kullanıcısını, tasarımın amacını, vaatlerini, yapıdan beklenenleri ve yapının kullanıcısına sunmak istediği olanakları çok iyi özümsemesiyle, öncelikle de kullanıcısını çok iyi tanımasıyla mümkündür. Bu nedenle, çalışma kapsamında mimarlığın merkezinde yer alan insan, insanın varlık bütünlüğünün temellerinin atıldığı çocukluk dönemi ve insanın belkemiği olan çocuk kavramı, insana bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşan Felsefi Antropoloji alanında değerlendirilmiştir. Mevcut çocuk mekanlarının amaca uygunluğu sorgulanmıştır. Bu değerlendirme yalnız mimarlar için değil herkes için kendi özüne dönerek kendi varlık yapısı ve niteliklerini yeniden değerlendirdiği, içinde yaşadığı mekanları-çevreyi bu bakış açısıyla bir kez daha yorumlayarak geleceğimiz ve de en kıymetli varlıklarımız olan çocuklarımıza sağladığımız çevre üzerinde düşündüğü bir çalışma olarak ele alınmıştır. Felsefi Antropoloji ve İnsan Felsefi Antropoloji ve Takiyettin Mengüşoğlu 19. yüzyılın ikinci yarısında felsefe, insana, onun varlık yapısı ve niteliklerine, dünya üzerindeki yerine yönelerek, hep daha ileriyi araştırırken kendini unutmak üzere olan insan için, özünü yeniden hatırlayacağı bir araştırma alanı yaratmıştır. Felsefi antropoloji olarak adlandırılan bu alan, temelinde insan olmak üzere, farklı teoriler altında gelişmiş, insanın 2

8 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) organik yapısı, biosu, geist ı, aklı, düşünmesi, zekası, hafızası, idrak alanı, instinkleri, itkileri, hisleri üzerinde çalışılmıştır. Felsefi antropoloji kavramını Türkiye de tanıtan ilk kişi Takiyettin Mengüşoğlu dur. Mengüşoğlu na göre insana herhangi bir kavramdan hareketle yaklaşmak yanıltıcıdır. İnsan, bilim tarafından uydurulmuş bir kavram değildir; o bütün yapıp-etmeleriyle bir varlık alanı tanımlar. Bu nedenle felsefi antropolojinin ontolojik temellere dayanması gerekir. Ontolojik antropoloji, insanı kendi yapısı neyse o olarak, olduğu gibi kavramak amacını taşır. Öyleyse insanı tanımak ancak konkret varlık bütününden, bu varlık bütününde temelini bulan varlık şartlarından, fenomenlerinden hareketle mümkün olacaktır. Bu fenomenler insanın bilen, yapıp-eden, kıymetlerin sesini duyan, tavır takınan, önceden gören ve önceden tayin eden, isteyen, hür hareketleri olan, tarihi olan, ideleştiren, kendisini bir şeye veren, seven, çalışan, eğiten ve eğitilen, devlet kuran, inanan, sanat ve tekniğin yaratıcısı olan, konuşan, bio-psişik bir yapıya sahip olan bir varlık olduğunu ortaya koymaktadır. Bütün insan gruplarında karşılaşılan bu fenomenler, insanın varlık şartları olarak adlandırılmıştır (Mengüşoğlu, 1971, s. 1). İnsanın varlık yapısı ve nitelikleri Ontolojik temellere dayanan bir felsefi antropoloji, insanı konkret bir bütün olarak inceler. Bu da onu ruhi ve bedeni olana bölmeden, kendi varlık şartlarıyla kavramak demektir. İnsan olmadan kaynaklanan bu varlık şartlarının temeli, insanın biyo-psişik yapısına, biyopsişik bütünlüğüne dayanmaktadır. Bios ve psyshe birbiriyle o derece kaynaşmıştır ki insanı yalnız bir geist, bir akıl, bir düşünce, bir ruh varlığı olarak görmek mümkün değildir. Bu nedenle Felsefi Antropoloji kitabında Mengüşoğlu, insanın varlık yapısı ve niteliklerini: 1. Bilen bir varlık olarak insan 2. Yapıp-eden bir varlık olarak insan 3. Kıymetleri duyan bir varlık olarak insan 4. Tavır takınan bir varlık olarak insan 5. Önceden gören, önceden tayin eden bir varlık olarak insan 6. İsteyen bir varlık olarak insan 7. Hür bir varlık olarak insan 8. Tarihi bir varlık olarak insan 3

9 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR 9. İdeleştiren bir varlık olarak insan 10. Kendisini bir şeye veren, seven bir varlık olarak insan 11. Çalışan bir varlık olarak insan 12. Eğiten ve eğitilebilen bir varlık olarak insan 13. Devlet kuran bir varlık olarak insan 14. İnanan bir varlık olarak insan 15. Sanatın yaratıcısı olarak insan 16. Konuşan bir varlık olarak insan 17. Biopsişik bir varlık olarak insan başlıkları altında incelemiştir. İnsanın varlık şartları birbirine sıkıca bağlıdır. İnsanın yapıp eden bir varlık olabilmesi için ne yapacağını bilmesi, hayatın akışı içersinde neyi hangi sırada yapacağını belirleyip, ona uygun hareket etmesi gerekir. Bunu insana sağlayan, yapıp-etmelerini tayin eden insanın içinde hissettiği kıymet duygusudur. Antropolojik anlamda kıymetler 3 grup altında toplanmıştır: 1. Yüksek kıymetler 2. Araç kıymetler 3. Habitual Kıymetler Yüksek kıymetler grubunda sevgi, nefret, bilgi, doğruluk, yalancılık, masumluk, saflık, dürüstlük, dostluk, hak ve haksızlık, adalet, güven, güvensizlik, inanma, söz verme, saygı, şeref, iyi ve kötü gibi kıymetler sıralanmıştır. Araç kıymetler olarak ilgi ve menfaate dayalı kıymetler, fayda, çıkar, kuşku, çekememezlik, kıskançlık, vital kıymetler, her türlü maddi kıymetler ve benzerleri düşünülmüştür. Moda, zevk, alışkanlıklar, temelini bir toplumun sosyal yapısında, milletlerin geleneklerinde bulan kıymetler ise üçüncü grup altında toplanmıştır. İnsan hareketleri bu kıymetlerce yönetilir (Mengüşoğlu, 1971, s ). Üçüncü gruptaki kıymetler zararsız olmakla birlikte birbiriyle ters orantıya sahip diğer iki gruptan araç kıymetler yüksek kıymetleri kenara itecek kadar önde olmamalıdır. Çünkü insan ancak değersiz ve sonlu olan araç değerlerden uzaklaşarak, insanlaşma yoluna girer ve yüksek değerleriyle güzel ve sonsuz olan öze yaklaşır (Yılmaz, 2007, s. 100). 4

10 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) İnsan hayatını tek başına yaşayamaz. İstese de istemese de başkalarıyla, başkalarının yapıp-etmeleriyle etkileşim halindedir. Hayatın getirdiği koşullar, başkalarının davranışları ve kendi fenomenleri ile yüz yüze kalır. Bu nedenle insanların yapıp-etmeleri ya birbirlerine karşıdır ya da birbirlerini tamamlayıcı nitelikte şekillenir. Olup bitenler karşısında kayıtsız kalamayan insan tavır takınmak, kendi varlığını koruyabilmek için bir takım tedbirler almak durumundadır. Bu tavrını, hayata bakış açısını ve yaklaşımlarını en basit anlamda konuşmalarında, tartışmalarında yansıtır. Ancak bir insanın tavır takınabilmesi gene bilen bir varlık olmasıyla yani o konuda bir bilgisi, fikri olmasıyla mümkündür. İnsan amaçları ve hedefleri doğrultusunda ortaya koyduğu yapıp etmelerinin ve tavırlarının yönünü doğru belirleyebilmek için önceden önünü görebilmek durumundadır. Bunun için odaklanması ve o konuda bilgi sahibi olarak olacakları önceden kestirebilmesi gerekir. Bu yalnız günlük yaşantının sürdürülebilmesi için değil aynı zamanda devlet yönetimi, bilim-teknik alanı gibi insanlık adına büyük işlerin gerçekleştirilmesi için de önemlidir. Tabi bunların arkasında bir istemenin bulunması gerekir. Çünkü insan istemediği bir şeyi ancak geçici bir süre gerçekleştirebilir. Başarılı olabilmesi, yapıp ettiklerinin arkasında durmasına ve gerçekten yapmayı istemesine bağlıdır. İnsanın yapıp-ettikleri sayısızdır. Her şeyin aynı anda yapılması da mümkün değildir. Üstelik hayatta her önüne çıkanı yapması gerekmez. Bu durumda seçim yapmada hür olmalıdır. Ancak kendi iradesiyle karar verebilen kişi kendi hayatını yaşayabilir. Baskı altında hep başkalarının istediklerini yapan, önüne çıkanlarla yetinmek zorunda kalan kişinin başarısı ise tesadüflere bırakılmıştır. İnsanın tarihi bir varlık olması dünü, bugünü ve yarını birbirine bağlayan, birbiri üstüne inşa edilmiş bir yaşam sürmesinden kaynaklanır. İnsanın yapıp etmeleri şimdiki zamanın içinde olup bitmez. Onların dayandığı bir geçmişi ve etkileyeceği bir geleceği söz konusudur. Dolayısıyla insan dün başladığı bir işi bugün ve yarın devam ettirir ve uzak bir gelecekte takip edilmek üzere bir sonraki nesile devreder. Böylece insan eylemlerinin zaman içindeki devamlılığı sağlanmış olur. İnsan yaşamı boyunca bazen çok ağır ve katı gerçeklerle karşılaşıp kendini çıkışı olmayan koşullar altında bulabilir. Ancak böyle durumlarda bile yaşama tutunmaya çalışır. Bu ise, insanın durumları ideleştirmesiyle, o koşullara bir anlam vermesi ve bir değer atfetmesiyle mümkündür. Çünkü yaşamak için bir neden kalmamışsa yapıp-etmeler son bulur ve artık insan yaşayamaz. Bu durum milletler için de geçerlidir. Bu yüzden insan kendisini bir 5

11 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR şeye veren ve severek yaşayan, severek çalışan bir varlık olmalıdır. Ancak çalışan bir varlık hedeflerini gerçekleştirebilir. İnsanın bilim, felsefe, sanat, teknik alanlardaki başarıları uzun yıllar yılmadan çalışmasıyla mümkün olmuştur. Çalışkanlığın iyi bir eğitimle birleşmesi gereklidir. Tüm bu beceriler ve elde edilmiş olan başarılar, insanın eğitme ve eğitilme becerisi sayesinde ortaya konmuştur. İnsanın biyo-psişik varlığında henüz işlenmemiş olarak bulunan ham kabiliyetler eğitim ile olgunlaşır. İnsan topluluk halinde yaşayan bir varlıktır. Topluluk halinde yaşayabilmesi için iyikötü, haklı-haksız, melek-şeytan gibi zıt çekirdekleri içinde barındırdığı disharmonik yapısına söz geçirecek, başarılarının devamı için uygun düzen ortamını sağlayacak bir kuruma ihtiyaç duymuş ve zaruri bir varlık şartı olarak devlet kurmak zorunda kalmıştır. İnsanın kendi çabaları sonucu kurduğu devlet, sonraki oluşumları ve başarıları için kurucu ve koruyucu bir görev üstlenmiştir. İnsanın diğer bir önemli varlık şartı inanmasıdır. İnsan çalışmalarını, eylemlerini, bilgiyle donanıp kendisini eğitmeyi, devlet kurmayı hep inandığı şeyler uğruna gerçekleştirir. Bilgi fenomeninde bile inanmanın önemi büyüktür. Hem inanma bilgiyi, hem de bilgi inanmayı etkiler. Burada bahsedilen dogmatik olma, her şeyi olduğu gibi kabul etme değildir. İlla dini inanışlar olması da beklenmez. İnsanı bir yaratıcı, bir sanatçı olarak ele alacak olursak, insanın neden sanatla uğraştığı ortadadır. Sanat, insanı günlük işlerin, küçük ve büyük kaygıların, tüm gerçekliklerin ötesine taşıyarak insanın yükünü hafifletir, günlük hayatta farkına varamadığı değerleri keşfetmesini sağlar, içindeki özü yansıtmasını ve kendini bulmasını kolaylaştırır. Teknikle birlikte insan hayatına hizmet eder. Bu nedenle insanın olduğu her yerde sanat da var olmuştur. İnsanın geçmişi geleceğe bağlamasında, elde ettiği başarılarını katlayarak kendini ve yaşam koşullarını ilerletebilmesinde nesiller arası iletişimi sağlayan dil aracını kullanması onun varlığının bir şartıdır. Dil insan fenomenlerinin ve başarılarının bir taşıyıcısı olmuştur. İnsanı içe kapanmaktan korurken, düşüncelerin meydana gelmesini ve paylaşılmasını olanaklı kılar. İnsanın bio-psişik bir yapısının olması ve bu yapısından kaynaklanan üstün kabiliyetleri olması onun kendi eseri değil, ona doğa tarafından tanınmış ayrıcalıklarıdır. Özünde mevcut olan bu varlık şartlarının geliştirilmesi ise kendi becerisine, kendi kendisine 6

12 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) verdiği değere ve bu bilinçle yaklaşacağı ve yetiştireceği çocuğa bağlıdır (Mengüşoğlu, 1971). Felsefi Antropoloji Alanında Çocuk Kavramı İnsanın yaşamı çocukluğundan başlayarak belli bir içerik, enerji, anlam ve amaç doğrultusunda şekillenir. Beden ve ruh sağlığının kısaca varlık bütünlüğünün temelleri çocukluk döneminde atılır. Ruhsal yaşamın oluşmasında en güçlü dürtü ve uyarılar ilk çocukluk çağından kaynaklanmaktadır. Çocukluktaki yaşantı, izlenim ve davranışlar bireyin daha ileriki durum ve davranışlarını, yapıp-etmelerini etkiler. Kısaca ruhsal olayların dış görünümü, somutluk derecesi, dışavurum biçimi değişse de insanın varlık yapısından gelen nitellikler, belirlediği amaçlar, ruhsal yaşamın amaç doğrultusunda devinimini sağlayan tüm öğeler değişmeden varlığını sürdürür. Bu yüzden çocuğu tanımak insanı tanıma sanatının belkemiğidir (Adler, 1997,s ). İnsanda doğuştan var olan ham kabiliyetlerin gelişimi; bakım, eğitim, varılması gereken gayenin idesinin tespiti, öğrenme, elde edilen başarıları nesilden nesile devretme, çalışma, devlet kurma gibi eylemleri gerçekleştirmesiyle mümkündür. Burada ilk adım olan bakım, eğitim öncesi bir eylemdir. Çocuğun oldukça yavaş ilerleyen gelişim süreci düşünüldüğünde, insan yaşamının ancak koruyucu bir toplumun varlığı ile mümkün olduğu ortadadır (Mengüşoğlu, 1971, s. 42). İnsan yavrusunun sağ kalabilmesi, gelişip kendi kendine yeterli duruma gelebilmesi için, uzun yıllar özenle bakılıp beslenmesi ve korunması gerekir. Başlangıçtaki güçsüz bebek hali, birinci yaş sonunda kollarını, bacaklarını, kullanan, yürüyen, konuşan ve kendi kişilik özelliklerini gösteren bir canlı varlığa dönüşür (Yörükoğlu, 2006, s. 32). Bir insanın davranışlarını yönlendiren amaç, o insanın çocukken dış dünyadan aldığı izlenimler doğrultusunda gelişim gösterir. Belli bir amacın saptanmasında dış dünyanın payı büyüktür. Çocuk içgüdüsel olarak, varlığını sürdürmek ve gelişimini rahat sağlamak için gerekenden daha çok şey isteyerek, bir güvenlik mekanizması yaratmaya çabalar. İçine doğduğu düzende izlenmeye değer, isteklerini gerçekleşeceği umudunu kendisine veren, gelecek için güven ve umut veren bir yol bulmaya çalışır. İçinde yaşadığı koşullar, imkanlar veya imkansızlıklar, güçlükler karşısında, ilk aylardan itibaren bir dünya görüşü geliştirir. Dıştan gelen duyumları sevinçle veya hoşnutsuzlukla karşılarken yaşamın kendisine yönelttiği isteklere karşı belli bir tutum ve tavır takınmaya zorlanır. Dolayısıyla bir insanın karakter 7

13 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR özelliklerinin süt çocukluğu döneminden itibaren kendini gösterdiği kabul edilmiştir. Bu uyum sürecinde çocuğun ruh durumu çeşitli doğrultulara yönelebilir. Bunlardan biri iyimserliktir. Bu ruh hali çocukta cesaret, açık yüreklilik, güvenilirlik, çalışkanlık gibi karakter özelliklerinin gelişimini destekler. Bunun karşıtı olarak kötümserlik duygusunun gelişmesi ise bireyin tüm yaşamını etkileyecek çekingenlik, ürkeklik, içe kapanıklık, güvensizlik gibi özellikleri doğuracaktır (Adler, 1997, s ). Çocuk belli bir olgunlaşma sürecinden geçerken gelişiminin farklı aşamalarında farklı beceriler kazanır. Yeteneklerini geliştirebilmesi için doğru zamanda yeterli ilgi, uyarılma ve desteğe ihtiyaç duyar. Çocuğun ruhsal gelişimi bağımlılıktan bağımsızlığa, bencil davranıştan işbirliğine; yetenekleri yalından karmaşığa, genelden özele; ölçüsüz duygusal tepkileri daha dengeli tepkilere doğru gelişir. Zamanla somut düşünmenin yerini soyut ve mantıklı düşünme alır (Yörükoğlu, s. 29). Bu gelişimin sağlanmasında eğitimin önemi ortadadır. Başkalarından öğrenmeye muhtaç bir varlık olan insan, bakım ve eğitim aracılığıyla başarılarını nesilden nesile aktarır. Eğitim insanın kendisini ya da karşısındakini bilinçli olarak yönlendirdiği bir etkileme sürecidir. Eğer genç bir insan yalnız vasıta kıymetler içinde yetişir ve yetiştirilirse, ileride yüksek kıymet duygusuna ulaşması zorlaşacak ve bu kişi her aldığı kararda ve yaptıklarında faydacılık temelinde hareket edecektir (Mengüşoğlu, 1971). Bu bağlamda eğitimin bir davranış kazandırma veya bir davranış değişim süreci olduğu söylenebilir. Öte yandan bireye kazandırılmak istenilen davranışlar belirli değer yargıları doğrultusunda gerçekleştiğinden eğitim kültürel aktarımlar olarak da değerlendirilebilir. Sonuç olarak eğitim, yeteneklerin ortaya konması ve geliştirilmesi demektir. Birey eğitim sayesinde toplumsallaşmış, kişilik kazanmış olur. Söz konusu insan olduğunda, insanın eğitilmesi demek, onun ruh ve beden sağlığı korunarak büyütülmesi, yetenekleri, davranışları ve iç dünyası itibariyle geliştirilmesi, iyi insan haline getirilmesi demektir (Uysal, 2004, s. 82). Mimari Çıkarımlar; Çocuk ve Yapılı Çevre İnsan çevresiyle sürekli etkileşim içerisindedir. Bu etkileşimde, günümüz yaşam koşulları düşünüldüğünde, çocuğun özellikle evi ile okulu arasında sınırlandırılmış olan kısıtlı deneyim ortamı yapılı çevrenin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bina yığınları arasında, gri tonların-beton zeminin hakim olduğu, araç trafiğine ayrılmış olan ya da araç park yeri olarak değerlendirilen sokaklarda çocuğa ait oyun olanaklarının kısıtlılığı, yeşil alanların 8

14 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) her geçen gün yerini beton bloklara bırakıyor olması, kentsel mekanların yetişkin ölçeğinde, çocuk kullanıcılar göz ardı edilerek tasarlanması çocuk, dolayısıyla da insan üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Oysaki çevreye duyarlı bir insan yetiştirebilmek için temel şart çevrenin de çocuğa duyarlı yaklaşabilmesidir. Çocuğun kent yaşamına katılımının sağlanması ve çocuk dostu kent bilinciyle yarı açık ve açık alanların yeniden ele alınması ancak bu farkındalıkla öne çıkacaktır. Erken çocukluk dönemi öncelikli olmak üzere çocuğun ilk algı ortamı konuttur. Konut mekanlarının organizasyonunda çocuğun sürekli büyüme ve gelişim sürecinde oluşu, çocuğun ve ailenin zaman içinde değişen gereksinimleri mekan tasarımını yönlendiren ana etkenlerdir. Fonksiyonellik, güvenlik ve amaca uygunluk olarak tanımlanabilecek engelsiz tasarım, etrafındaki tehlikelerin henüz farkında bile olmayan bu kullanıcı grubu için büyük önem taşır. Çocuk ölçeği ve ihtiyaçları dikkate alınarak yalnız çocuk odası değil evin tamamı, çocuğa kesintisiz ve güvenli oyun/deneyim ortamı sağlayabilmelidir. Çocuk bu koşullar, güven veya güvensizlikler, kolaylık veya zorluklar karşısında kendi kişilik özelliklerini, hayata karşı iyimser veya kötümser tavrını geliştirecektir. Günümüz çağdaş eğitim yaklaşımı okul ve öğrenme ortamlarında değişimi zorunlu kılmaktadır. Artık tip projeler yerini; bulunduğu çevrenin arazi, doğa, ilkim koşullarına uygun tasarlanmış, doğal ışık kullanımını maksimum önemseyen, kullanıcısı olan çocuğun temel ihtiyaçlarını yalnız fiziksel değil psikolojik ve sosyal gelişimi bütününde değerlendirmiş ve çocuğun dinamik kişiliğini yansıtabilecek cesarete kavuşmuş deneyim mekanları bütünündeki eğitim amaçlı yapılara bırakmalıdır. Yalnız eğitim yapıları değil çocuğun kullanmakta olduğu tüm yapılar tasarlanırken alıcı konumdaki çocuğun fiziksel çevrenin olumlu olumsuz tüm etkilerine açık ve savunmasız durumda olduğu dikkate alınmalıdır. Unutmamalıyız ki çocuk çevreyi başka bir gözle görmekte, kısıtlı deneyimleri ölçüsünde yorumlayıp değerlendirmektedir. Bu doğrultuda endüstriyel tasarım ölçeğinde, oyun araçları tasarımından; mimari ölçekte, çocuk odası, kreş, anaokulu, eğitim ve sağlık yapıları iç-dış mekan ve cephe tasarımına kadar; yapıların açık alan düzenlemelerinden, kentsel ölçekte sokakların ve çocuk oyun alanlarının tasarımına kadar mevcut mekan ve çevrelerin yenilenmesi, iyileştirilmesi gereklidir. Bunun için belki de en doğru yol, yarışmalar aracılığı ile araştırma, sorgulama ve deneme ortamları yaratılması ve çocuk-mekan ilişkisinin insanı merkeze alan bir tasarım yaklaşımıyla yeniden yorumlanmasıdır. 9

15 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR Sonuç Modernizmin endüstriyel yapısı, üretimde aktif rol oynayan erişkin ve sağlıklı bireylere yönelik biçimlenmiştir. Bu koşullar altında çocuk, yaşlılar ve engellilerle birlikte ötekiler olarak nitelendirilen bir grup altında yer almaktadır. Bu durum hayata henüz uyum sağlamaya çalışan çocuğun işlerini daha da zorlaştırarak, kendisi için yaratılmamış bir dünyada yabancı hissetmesine neden olur. Erişkinlerin oluşturduğu bu çevrede çocuk, kendisini küçük, güçsüz, eksikliklerle dolu ve yetersiz görür. Oysa ki çocuğun deneyimleyerek, sahip çıkarak, çevresini ruhsal yaşamına katabilmesi, sağlıklı bir gelişim ortamı içinde yetişmesi gereklidir. Mekan tasarımlarının toplumların ideolojilerini somut olarak ortaya koyan, yaşamı yönlendiren düzenlemeler olduğu düşünüldüğünde yapılı çevrenin insanı nasıl kuşattığı, insana nasıl yaklaştığı ve hangi amaca hizmet ettiği üzerinde düşünülmelidir. Özellikle tüketimin bu kadar desteklendiği, hızlı yaşantının empoze edildiği, tektipleşmenin giderek hakim olduğu günümüz dünyasında mekanların ne kadar insana yönelik olduğu ve nasıl olması gerektiği önemle ele alınmalıdır. Tabii bunun gerçekleşebilmesi için insanın kendini fark etmesi, önemsemesi, kendine ve yaşadığı çevreye sevgi ve saygı duyguları beslemesi ve bunu çocukluk döneminden itibaren içselleştirmesi gereklidir. Bu bilincin yaygınlaşmasıyla insan, bahçesi olmayan bir apartman dairesinde günışığı almayan küçük bir odada, yapay oyuncaklarla oynamanın ötesinde bir yaratıcılık ortamı bulamayan günümüz apartman çocuğu için acilen bir çözüm üretecektir. Çocuğun varlık koşullarını düzgün yaşaması için özel çevreye olan gereksinimi karşılanmalı, gelişim alanlarını olumlu etkileyecek mekanlar tasarlanmalıdır. Gereksinimlerini karşılayan, ona ait olduğunu hissettiren, güven veren, uygun ortamın sağlanması gerekmektedir. Çocuk deneyimlediği çevre aracılığıyla bazı soruları kendisi cevaplayabilmeli, çevre ona soru sorma, araştırma ve deneyimleme olanağı tanımalıdır. Çocukların ihtiyaç duyduğu özgürlük, güvenli mekanlar ile sağlanırken, hareketini dolayısıyla bedensel gelişimini teşvik edecek ve hızlandıracak uyarıcı ortamlar yaratılmalıdır. Özgür ve uyarıcı ortam çocuklarda zihin gelişimini hızlandırır. Anlatım güçleri artarak, dil dağarcığı zenginleşir. Böylece insanın varlık yapısından gelen yeteneklerin ortaya çıkarılıp geliştirilmesinde uygun ortamlar sağlanmış olur. 10

16 GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) KAYNAKLAR Adler, A. (1997). İnsan Tanıma Sanatı. İstanbul: Say. Mengüşoğlu, T. (1971). Felsefi Antropoloji. İstanbul: Edebiyat Fakültesi Matbaası. Roth, L. M. (2000). Mimarlığın Öyküsü.İstanbul: Kabalcı Yayınevi. Uysal, E. (2004). Eğitim e Felsefi Antropoloji Çerçevesinde Kavramsal Bir Yaklaşım. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, VIII/2, Yörükoğlu, A. (2006). Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul: ÖZGÜR Yayınları. 11

17 12 EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013)

18 ÖZATEŞLER, E EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 2 Sayı: AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Gül ÖZATEŞLER * ÖZET Bu makale, Roma terimiyle adlandırılan Avrupa Çingenelerine dair temel sosyal politika yaklaşımları üzerine bir incelemedir. Roma/Çingene gruplarının günümüz Avrupa sındaki durumlarını, politik mücadele ve kazanımlarını, bu alandaki farklı değerlendirme ve yaklaşımları açıklamayı amaçlıyor. Bu açıdan, uluslararası kurum ve sivil toplum örgütlerinin konuya olan bakışları, sosyal politika düzeyinde attıkları adımlar, kazanımlar ve yetersizlikler değerlendirilecektir. Bunun yanı sıra Roma/Çingene grupları farklı politika stratejileri, yaklaşım ve tartışmaları içerisinde anlatılacaktır. Anahtar Kelimeler: Çingene, Roma, sosyal politika, Avrupa Birliği, Asimilasyon, Dışlama, entegrasyon, Azınlık hakları THE SOCIAL POLICIES REGARDING ROMA/GYPSIES IN EUROPE ABSTRACT This article explores the main social policy approaches regarding Gypsies in Europe who are called Roma. It aims to explain the conditions of Roma/Gypsy groups in today s Europe, their political struggles and gains, and different interpretations and approaches in this area. Therefore, the viewpoints of international institutions and nongovernmental organizations, the steps taken for social policy developments, strengths and weaknesses will be evaluated. Besides, Roma/Gypsy groups will be considered within different political strategies, approaches and debates. Keywords: Gypsy, Roma, Social Policy, European Union, Assimilation, Exclusion, Integration, Minority Rights * Dr., Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, gozatesler@yahoo.com. 13

19 AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerinin komünizm sonrası piyasa ekonomisine geçiş ve bununla birlikte Batı Avrupa ile entegrasyon süreçlerinde dönüşmekte olan Roma/Çingene 1 politikası, çeşitli nedenlerden ötürü önem taşıyor. Bu nedenler arasında sivil toplum örgütlerinin rolü, uluslararası sözleşmeleri takiben geliştirilmeye çalışılan insan hakları, dışlanmış, dezavantajlı kılınmış insanların sesini duyurmak, yoksulluklarını ve yoksunluklarını ortadan kaldırma çabası, ve uluslararası kimlik politikasında atılan adımlar bulunuyor. Uluslararası bir boyut kazanarak artan, Roma ve Roma olmayan sivil toplum örgütlerinin ve ilgili kurumların çabasını kapsayarak gelişen hareket, belli bir takım kazanımları, meseleleri ve sorunları ile günümüzde Roma topluluğunun, aktivistlerin, konuyla ilgilenen akademisyenlerin ve politikacıların gündeminde yer almaktadır. Uluslararası Roma politik hareketinin canlanışı esasen 1960 lara tekabül ediyor ancak 1990 larda genişleyip gelişiyor de ilk kez düzenlenen Dünya Roma Kongresi nde Romca 3 çoğul olarak adam, insan, koca anlamlarına gelen (Bakker, 2001) Roma kelimesi genel geçer terim olarak kabul ediliyor. Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu, 1998 de çeşitli Roma/Çingene topluluklarının anılmak istedikleri grup isminin resmi isim olarak kabul edilmesini üye ülke hükümetlerine tavsiye ediyor. Uluslararası Roma Birliği (International Romani Union) de farklı Çingene grupları için Roma isminin kullanılmasını öneriyor (Bakker 2001, s. 2). Böylelikle farklı ülkelerde Cigani, Tsigane, Zingari, Zigeuner, Gitano, Çingene gibi isimlerle adlandırılabilen, bireysel ve grup tanımlamaları Roma, Sinti, Manouch, Kale, Romanichals, Kalderaş, Lovari, Vlach-Roma gibi farklı isimleri kapsayan, ekonomik, tarihsel ve sosyal koşullarının yanı sıra çoğunluk nüfusuyla kurulan ilişkiler ve bağlar üzerinden de farklılık gösterebilen gezici ya da yerleşik 1 Bu makalede, Çingene terimi negatif çağrışımlarına da karşı durma kaygısını taşıyarak tüm grupları kapsama amacıyla, ilgili literatürde İngilizce Gypsy kelimesinin negatif çağrışımlarından uzak bir karşılığı olarak kullanılmıştır. Terimin, yerel örneklerde ve Türkiye özelinde söz konusu gruplar üzerinde oluşturulan önyargıları besleyen ve dışlayıcı/aşağılayıcı tanımlamalarda da kullanılması açısından bazı gruplar tarafından sakıncalı görülmesini saygıyla karşılamaktayım. Ancak bazı grupların bu isimle özdeşim kurması nedeniyle, negatif çağrışımlarıyla beraber gelen ayrımcılık ve bunun üzerinden kurulan eşitsizlikler ve hak ihlallerine de karşı durmak açısından terim alt grupları da kapsayıcı niteliğiyle içerilmiştir. Nitekim, bu kullanım, yok sayılmasından ziyade bu kavram üzerinden özdeşim kuran gruplar üzerinde yarattığı hiyerarşileri de göz önünde tutarak negatif kullanımına karşı bir mücadeleyi de desteklemek amacındadır. Öte yandan Roma terimi de bazı gruplar açısından terimi kabul edip etmeme, terimin kapsadığı ve kapsamadığı gruplar gibi alanlarda tartışmalar yaratabilmektedir. Bu makalede, bu tartışmalara girmek yerine bu alanda nasıl politika yapıldığı üzerinde durulacaktır. Bu açıdan özellikle geçiş ülkeleri üzerinden giden Roma politikası ele alınacağından Roma, bu alanda kabul edilen ve kullanılan genel terim olduğu için tercih edilmiştir. 2 Roma politikasının ulusal düzeyden uluslararası düzeye gelişimi üzerine daha ayrıntılı bilgi için Klimova- Alexander, Avrupa da yoğunlaşmış olan Çingenelere ait dil, Romani, Romanesç 14

20 ÖZATEŞLER, E EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) toplulukların tümü için Roma terimi kullanılıyor. 4 Kendi başına bu adlandırma dahi politik uygulamaları üzerinden düşünüldüğünde halen tartışmalara yol açmaktadır. Bu tartışmalar, bölgesel çözüm önerilerinin genel gruba uymaması, bazı grupların bu adlandırmayı kabul etmemesi ya da aynı şekilde adlandırılan gruplarla özdeşim kurmakta zorlanması, politik ve sosyal yaklaşım farklarının doğması üzerinden gitmektedir. Bununla beraber, Roma politikasını, bir millet kurgusu üzerinden mi gidileceği, azınlık ya da insan hakları politikası mı izleneceği veyahut yerele uygun farklı politikaların mı gerektiği gibi konular biçimlendiriyor. Bu makale, bu tartışmalara da değinerek şu ana kadar Roma sosyal politikasının geldiği noktayı incelemenin yanı sıra kazanımları, yetersizlikleri, ve bu politikaya dair sorunların altında yatan nedenleri sorgulama yolunda bir adımdır. İlk olarak, Avrupa düzeyinde gelişen uluslararası Roma politikası, uluslararası kurum ve organizasyonların Roma meselesine yönelimleri ve bu düzeyde Roma politikasının nasıl dönüştüğü ele alınacaktır. İkinci bölümde ise Roma nın politika stratejileri devletlerin politika yaklaşımlarına verdikleri tepkilerle ilişkileri üzerinden anlatılacak, baskın yaklaşım ve tartışmalara yer verilecektir. Roma Sosyal Politikasına Dair Uluslararası Adımlar Son dönemde Roma sosyal politikasının Avrupa da yer edinmesini sağlayan etkenler arasında, öncelikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği ne üyeliği görülebilir de Romanya ve Bulgaristan ın üyeliğiyle 27 üye sayısına yükselen Avrupa Birliğinde bu süreç, 1 Mayıs 2004 te 8 Doğu ve Orta Avrupa ülkesinin 5 yeni üye olarak Avrupa Birliğine katılımıyla başlıyor. Böylece, tahminen Avrupa da nüfusu milyonu bulan 4 Köken olarak Hindistan dan geldikleri pek çok araştırmacı tarafından kabul edilse de bazı akademisyenler (örn. Judith Okely), Hindistan kökeninin politik ve sosyolojik olarak pek çok insanın hayatındaki geçerliliğinin artık kalmadığını ve Avrupa da yaşayan topluluklar olan Çingeneler için bir köken arayışına gidilecekse bunun Avrupa olması gerektiğini belirtiyor. Öte yandan esasen dildeki dönüşüme göre belirlenen Hindistan dan göçün başlangıç tarihi nedenleriyle beraber 5. yüzyılla 11. yüzyıl arasında değişiyor. Dil, göç istikameti ve vakti üzerinden Çingeneler üç ana kola ayrılabiliıyor: çoğunlukla Avrupa ve Amerika da yaşayan Romlar; çoğunlukla Orta Doğu ülkelerinde yaşayan Domlar ve çoğunlukla Ermenistan, İran ve Orta Asya ülkelerinde yaşayan Lomlar. Bu gruplar, sırasıyla, değişen yaygınlık ve akıcılıkla Romani, Domari ve Lomavren dillerini konuşmaktadırlar. Ancak, akrabalık bağları, meslek ve yerel bağlılıklar üzerinden kurulan özdeşimler gibi farklı nedenlerle de yukarıda bahsedildiği üzere farklı gruplardan bahsedebilmekteyiz. Çingene dili, tarihi, yaşam biçim ve koşulları üzerine ayrıntılı bilgi için bkz: Fraser, 2005; Hancock, 2002; Hancock, 2004; Kenrick, 2006; Marushiakova ve Popov, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Latvia, Litvanya, Macaristan, Polonya, Slovekya, Slovenya de Bulgaristan ve Romanya nın katılımıyla AB içindeki Roma nüfusu daha da artmış oluyor. 15

21 AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Roma (Gillsater et al. 2004, s. 8), Avrupa Birliğinin içinde azınlık olarak konumlandırılan en büyük grup oluyor. 6 Avrupa Birliği kriterlerinde bir ülkenin büyüklüğünün nüfus ve gayri safi milli hasılaya paralel olarak belirlendiğini göz önüne aldığımızda, artan Roma nüfusuna ve Roma ya ilişkin olarak oluşturulan politikalara atfedilen önemin daha geniş çaplı Avrupa Birliği politikaları içindeki yerini anlamak da kolaylaşacaktır (Thelen, 2005, s. 7-8). Bu politik ortam, Roma gruplarının uğradığı insan hakları ihlallerini daha görünür kılarken uygulanan politikalara da nispeten daha fazla bir alan sağlıyor. Bu açıdan UNDP, Avrupa Konseyi, OSCE gibi uluslararası kurumlarınkiyle beraber OSI, UNICEF gibi sivil toplum örgütlerinin de ilgisini çekiyor (Ringold et.al. 2005, s. xvi). Yine de sosyal projelerin ve politika yaklaşımlarının pek çok Roma nın gündelik hayatta uğradığı ayrımcılığı, yoksulluğun şiddetini, toplumdaki pek katmanlı pozisyonlarını ve bunlara bağlı olarak hayat mücadelelerinin yarattığı baskıyı ve acıyı dindirdiğini söylemek henüz mümkün değil. Roma gruplarının diğer azınlıklardan farkının belli başlı üç nedenden kaynaklandığı belirtiliyor: Tüm Avrupa ülkelerinde bulunmaları, tüm ülkelerde en dezavantajlı grup olmaları ve onları destekleyecek bir toprağa ya da anayurda sahip olmamaları (Thelen 2005, s. 12). Yani, Roma nın özel durumu sadece azınlık olarak konumlandırılmasından değil; genel olarak yaşadıkları ülkelerde en dezavantajlı durumda olmalarından da kaynaklanıyor. Bu durum, eğitim, sağlık, konut gibi sosyal hizmetlerden faydalanmalarının kısıtlı olmasının yanı sıra işsizliğe ve yoksulluğa düşmelerinin olasılığının diğer azınlık gruplarıyla da kıyaslandığında daha yüksek olmasıyla ilgili 7. Öyle ki bazı akademisyen ve aktivistler pek çok Roma nın sınıf altı (underclass) kategorisine düştüğünü ifade edebiliyor (Szelenyi ve Emigh ten aktaran Stewart, 2002). Bu ifade, Roma için, piyasaya uygun yetenek ve eğitim yoksunluğundan dolayı, yoksulluğun kuşaklar arası aktarılan ve döngüsel biçimde ilerleyerek içinden çıkılması imkansız hale gelen bir fenomen olarak belirmesini vurguluyor. Öte yandan, bazı akademisyen ve aktivistler (Örn. Stewart, 2002), çıkışsızlığı vurguladığı, farklılıkları yok 6 Romanya, tahmini 1-2 milyonluk Roma nüfusuyla başta gelirken, milyon arasındaki Roma nüfusuyla (Ringold et al 2003, s. 2), Macaristan, Bulgaristan ve Slovakya onu takip etmektedir. Eski üyeler olan İspanya da tahmini ; Fransa da tahmini ), İtalya da tahmini ve Almanya da tahmini Roma bulunmakta. Bu sayılar ilerleyen araştırmalar ve Roma politikasının dönüşümü ile değişebilecektir. Roma organizasyonların tahminleri her zaman için uzman tahminlerinden daha çok oluyor. Bu, Roma nın uğradığı dışlanmışlığın tecrübesiyle Roma kimliğini saklama eğilimi gösteren bireylerin varlığıyla da alakalı bir durum. 7 Rignold et al (2005) çalışmalarında Roma ve Roma olmayanlar arasındaki farkı yoksulluk, eğitime katılım, konut ve istihdam gibi alanlarda bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden örneklerle gösteriyor. Bu karşılaştırmalar Roma yoksulluk ve yoksunluğunun Roma olmayanınkinden çok daha fazla olduğunu gözler önüne seriyor. 16

22 ÖZATEŞLER, E EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) sayarak tüm Roma gruplarına yaklaşımı homojenleştirdiği, bu alanda uygulanan politika ve projeleri de hiçe saydığı ve en önemlisi yoksulluğun suçunu Roma nın yetersizliğiyle açıklama eğiliminde olmasından dolayı bu terimin kullanılmasını uygun görmemektedir. Bu açıdan, terim ne kadar Roma gruplarının özellikle ekonomik açıdan uğradığı dışlanmışlığa işaret etse de haklı olarak belirtildiği gibi Roma gruplarının mücadelesini ve yoksuluğun yapısal temellerini göz ardı etme potansiyelini taşıyor. Bu derece kötü yaşam koşullarına sahip bir grup olan Roma, 1990 öncesinde Avrupa kurumlarında ve politikasında özel olarak yer almıyordu lerde Avrupa temelinde Roma meselesiyle ilgili bir takım tartışmalar dönse de geniş çaplı bir politikadan uzaktı, ve eğitim ve sosyal güvenlik gibi belirli alanlardan oluşmaktaydı. Ancak, Soğuk Savaşın bitişinden beri Avrupa kurumlarının Roma meselesine ilişkin aktivitelerinde süregiden bir genişleme olmaktadır (Kovats, 2001, s.94-95). Bunda Batı Avrupa devletlerinde Roma sığınmacılarının artması 8 ve muhtemel yeni üye ülkelerin üyeliğe erişimi ile PHARE programı etkili olmuştur. Böylelikle, Roma ya özel politikaların yanı sıra sosyal içerme ile ilgili yönetmelikler, ve ayrımcılık ve azınlıklarla ilgili düzenlemeler Roma sosyal politikasına yön vermektedir. Bunlarla beraber İnsan Hakları Evrensel Deklarasyonu ve Avrupa İnsan Hakları Konvensiyonu da insan hakları üzerinden Roma politikasının işleyişi ve talepleri açısından zemin niteliği taşımaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Roma sosyal politikasına doğru atılan ilk adım 1993 yılına denk düşüyor. Bu tarihte, Avrupa Konseyi Parlamento Meclisi Avrupa daki Roma yı ilgilendiren Tavsiye Kararı 1203 ü de içeren Avrupa daki Çingeneler Üzerine (On Gypsies in Europe) raporunu kabul ediyor. Buna göre Roma gerçek Avrupa azınlığı olarak tanınıyor (Thelen, s. 37), ve tüm diğer azınlıkların yararlandığı haklardan faydalanmanın yanı sıra bölgesel olmayan (non-territorial) azınlık olmasından dolayı özel koruma gerektiren bir statü kazandı. 9 Aynı yıl Kopenhag kriterleriyle, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği üyeliğine erişme sürecinde Roma politikası içerildi. Böylelikle söz konusu ülkelerin Roma meselesiyle ilgili kurumsal ve yasal mekanizmaları oluşturmaları bekleniyor (Ringold et al. 2003, sf 10). Kriterler uyarınca üyeliğe erişme sürecindeki ülkelerin demokrasi, insan hakları ve azınlıkların durumu gibi konularda asgari siyasi koşulları sağlamaları gerekiyor. Bu sonrası Roma göçü için bakınız : Barany, Kötü yaşam koşullarının ve fiziksel şiddete varan ayrımcılığın yanı sıra 1999 da Kosova da pek çok Roma NATO nun askeri kampanyasının bitişinden ve Yugoslav taburlarının ayrılmasından sonra öldürülüyor, tecavüze uğruyor ve evlerinden atılıyor. Bu dönemde, Kosova da yaşayan civarındaki Romanın beşte dördü bölgeyi terk ediyor ya da Kosova içinde mülteci oluyor. Bkz. Thelen 2005, s Alman Sinti ve Roma Merkez Konseyi başkanı Romani Rose, bu kullanımı Avrupa da yaşayan Roma yı ve yaşadıkları ülkelere olan aidiyetliklerini hiçe sayan bir terminoloji olarak görüyor. 17

23 AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR çerçevede, Avrupa Birliği üyeliğine ilk başvuran Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden olan Macaristan, üyeliğe erişme sürecinde tanıdığı 13 azınlığın içerisine Roma yı da katarak önemli kültürel, eğitimsel ve dil haklarını garanti altına alan Azınlık Kanununu 1993 te kabul etti. Bu kanun, azınlıkların sosyal, eğitim ve gelişim alanlarında projeler başlatma imkanını sağlayan ulusal ve yerel azınlık hükümetleri (self-governments) için de bir sistem yaratıyor. Bu hükümetlerin yaklaşık yarısını Roma azınlık hükümetleri oluşturuyor (Ringold et. al. 2005, s. xxi). Azınlık olarak kabul edildiğinde Roma, 1995 te Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen ve azınlıkların korunması açısından yasal bağlayıcılığı olan ilk uluslararası araç niteliği taşıyan Ulusal Azınlıkları Korumak için Çerçeve Sözleşmesi tarafından kapsanmış oldu. 10 Fakat diğer şeylerin yanı sıra bir anavatan eksikliği tartışmasından dolayı da ulusal azınklık kavramı üzerinde bir mutabakata varılamadığından bazı ülkelerde Roma nın azınlık olarak tanınması sorunlu olabiliyor te Avrupa Konseyi kapsamında çeşitli politika alanlarını içerecek yönerge ve raporlar hazırlayan Roma/Çingene üzerine Uzman Grup un kurulması da teşvik ediliyor. Grubun Avrupa daki Roma sosyal politikasının gelişimindeki esas rolü 1999 da AB nin Grup tarafından hazırlanan Roma nın durumunu iyileştirmek için yönlendirici prensipleri (Guiding Principles for improving the situation of Roma) kabul etmesiyle açığa kavuşuyor (Kovats, s. 96) te Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT-OSCE) in Ulusal Azınlıklar üzerine Yüksek Komiseri van der Stoel de özellikle komünizmden kapitalizme geçiş yapan ülkelerdeki Roma üzerine ilk raporunu sundu. Bu rapor, organizasyonel değişikliklere de yol açtı. Demokratik Kuruluş ve İnsan Hakları Ofisi, Varşova da Roma ve Sinti Meseleleri için Kontak Noktası kurdu (ODIHR/CPRSI). Bu oluşum, Roma ve Sinti gruplarının kendi kimliklerini koruyarak yaşadıkları toplumlara entegre olmalarını teşvik amacıyla kuruldu (Thelen, s.37). 3 yıl sonra 1998 de Kontak Noktasının yetkisi Avrupa ve devletler düzeyinde Roma ve Sinti konusunda yasal ve politik gelişmelerde öneride bulunmak ve koordine etmek yönünde genişletildi (Kovats, s. 97). Genel sosyal içerme politikalarının Avrupa düzeyinde gelişmesi de Roma yı yakından etkiledi de AB kurucu anlaşmalarına yoksulluk ve sosyal dışlanmayla mücadele konusunda bağlayıcı olan yeni bir madde eklendi. Sosyal İçerme Politikasına dayanarak, her üye ülke, iki yılda bir milli hareket planı (National Action Plan) sunacaktır. 10 Framework Convention for the Protection of National Minorities için bakınız: Ayrıca bkz: Thelen, s

24 ÖZATEŞLER, E EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) Avrupa Komisyonu bu raporları gözden geçirip ülkelere tavsiyede bulunacaktır. Bunların yanı sıra ayrımcılığa karşı çıkartılmış yönetmelik ve yasalar, Roma sosyal politikasını etkileyen önemli adımlar oldu yılı Haziran ında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen 2000/43/EC kodlu Irksal Eşitlik Yönetmeliği (Race Equality Directive) dil kullanımını da kapsayarak azınlık haklarıyla bağlantılı bir şekilde Roma yı içerdi. Nitekim, yönetmelik, ırksal ve etnik temelli ayrım uygulamadan tüm bireylerin eşit muamelesi prensibini benimsiyor, 11 dolaylı ve dolaysız olarak iki türlü ayrımcılığı yasaklıyor. Yönetmelikte, dolaysız ayrımcılık bir kimsenin ya da grubun ırksal ya da etnik nedenlerden dolayı başka birisine kötü muamele göstermesi olarak tanımlanmaktadır. Dolaylı ayrımcılık ise meşru bir amaçla mazur gösterilmediği durumda görünüşte nötr olan bir hükmün belli bir ırksal ya da etnik kökenden gelen insanların diğer kişilere göre dezavantajlı bir durumda bırakılmaları olarak tanımlanmaktadır (Zoon 2001, s. 17). Böylelikle ayrımcılığın tanımı daha kapsayıcı bir hale getirilerek ırksal ve etnik temelli ayrımcılık yasaklanmaktadır de Roma sosyal politikası için önemli bir başka gelişme de kamu yetkililerince uygulanan ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili olan 12 numaralı protokolün Avrupa İnsan Hakları Konvensiyonuna eklenmesi oldu. Bu konvensiyondaki ırk ve etnik temelli ayrımcılığı yasaklayan 14. madde de Roma politikasına açıklık sağladı. 12 Roma ya dair genişleyen Avrupa da daha kapsamlı bir politika uygulaması arayışı, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki Roma nın dışlanmasını tersine çevirip içermeyi öneren bir anlayışla geldi te Budapeşte de düzenlenen Roma Konferansında (Roma in an Expanding Europe: Challenges for the Future) ise AB nin öngördüğü hedeflerin Roma gruplarının durumunu dönüştürmek için kullanılmasını amaçlayan Roma İçermesinin On Yılı (Decade of Roma Inclusion) kabul edildi (Gillsater et al. 2004, s. 99). AB nin Roma meselesine başka bir müdahalesi de destekleme ve fon verme üzerinden olmaktadır. PHARE programı üzerinden AB Yapısal Fonları (EU Structural Funds) ve CARDS (Balkanlarda Yeniden Yapılanma, Gelişim ve İstikrar için Topluluk Desteği- Community Assistance for Reconstruction, Development and Stability in the Balkans) yoluyla AB, Roma nın içerilmesi için geçiş ülkelerine maddi destek sağlıyor. Phare programı 11 Yönetmelik için bakınız: 12 Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms için bakınız : Ayrıca 14. maddenin Roma meselelerinde nasıl kullanıldığına dair örneklemeler için bakınız: Quarterly Journal of the European Roma Rights Center: Roma Rights, no 2&3 2006, sf

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları ISSN: 2147-4958 e-issn: 2147-4419 Derginin sahibi: Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat

Detaylı

ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR Ebru GÜLLER *

ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR Ebru GÜLLER * GÜLLER, E. EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 2 Sayı: 3 2013 ÇOCUK KAVRAMININ FELSEFİ ANTROPOLOJİ ALANINDA ELE ALINMASI VE MİMARİ ÇIKARIMLAR

Detaylı

AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Gül ÖZATEŞLER *

AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Gül ÖZATEŞLER * ÖZATEŞLER, E EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 2/3 (2013) Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 2 Sayı: 3 2013 AVRUPA DA ROMA/ÇİNGENELER ÜZERİNE SOSYAL POLİTİKALAR Gül ÖZATEŞLER * ÖZET Bu

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

AB GENÇLİK POLİTİKALARINDA SAĞLIK

AB GENÇLİK POLİTİKALARINDA SAĞLIK AB GENÇLİK POLİTİKALARINDA SAĞLIK Yrd. Doç. Dr. Sedef EYLEMER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Avrupa Birliği Uygulama ve Araştırma Merkezi

Detaylı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar: Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler

Detaylı

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler KAPSAYICI EĞİTİM Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi 1 Kapsayıcı Eğitim Eğitimde kapsayıcılık

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ ve KADIN Avrupa Birliği Bakanlığı Sunum İçeriği AB nin kadın-erkek eşitliği ile ilgili temel ilkeleri AB nin kadın istihdamı hedefi AB de toplumsal cinsiyete duyarlı

Detaylı

28.02.2011 1. Çocuk Hakları Kongresi, 25-27 Şubat 2011, Istanbul

28.02.2011 1. Çocuk Hakları Kongresi, 25-27 Şubat 2011, Istanbul Okulöncesi Eğitimde Fırsat Eşitliği Uzm. Dilek EROL SAHĐLLĐOĞLU MEB Öğretmenim Anaokulu Müdür Yardımcısı 1 Sunu Planı Okulöncesi Eğitimin Tanımı Okulöncesi Eğitimin Önemi Eğitim Hakkı Sayılarla Okulöncesi

Detaylı

TARİHSEL BİR VARLIK OLARAK İNSAN İNSAN HAKLARI

TARİHSEL BİR VARLIK OLARAK İNSAN İNSAN HAKLARI T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI ANABİLİM DALI TARİHSEL BİR VARLIK OLARAK İNSAN VE İNSAN HAKLARI Mehmet Ali UZUN Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN İstanbul, Aralık 2011 GİRİŞ

Detaylı

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Uluslararası Konferans Sivil Toplum-Kamu Sektörü İşbirliği 25-26 Nisan 2013, İstanbul 2 nci Genel Oturum

Detaylı

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte. 1950 yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte. 1950 yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece SİLİVRİ 2014 DÜNYA VE AVRUPA KENTİ Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte rekabetçi bir sanayi ekonomisi haline gelmiştir. 1950 yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi Barış sosyal birlik beraberlik kültürler arası diyalog katılım

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

TAIEX PROGRAMI BÖLGESEL EĞİTİM PROGRAMI (RTP)

TAIEX PROGRAMI BÖLGESEL EĞİTİM PROGRAMI (RTP) TAIEX PROGRAMI BÖLGESEL EĞİTİM PROGRAMI (RTP) 1. Bölgesel Eğitim Merkezi (RTP) Bilindiği üzere; Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Kurumsal Yapılanma Birimi tarafından uygulanan Bölgesel Eğitim

Detaylı

Değerlendirme Araçları Projesi

Değerlendirme Araçları Projesi Hastanelerde Kalite Geliştirme için Performans Değerlendirme Araçları Projesi (PATH) ve Türkiye nin Katılımı Günnur ERTONG Sağlıkta Performans ve Kalite Kongresi 20 Mart 2009 PATH NEDİR? Hastanelerin emsalleriyle

Detaylı

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Daha kapsayıcı bir toplum için sözlerini eyleme dökerek çalışan iş dünyası ve hükümetler AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Avrupa da önümüzdeki

Detaylı

İBRAHİM ARAP. e-posta: ibrahim.arap@deu.edu.tr Tel: +0. 232. 420 41 80 / 20620. 2004-2009 : Dokuz Eylül Üni. Sosyal Bilimler Enst.

İBRAHİM ARAP. e-posta: ibrahim.arap@deu.edu.tr Tel: +0. 232. 420 41 80 / 20620. 2004-2009 : Dokuz Eylül Üni. Sosyal Bilimler Enst. İBRAHİM ARAP e-posta: ibrahim.arap@deu.edu.tr Tel: +0. 232. 420 41 80 / 20620 KİŞİSEL BİLGİLER Uyruğu : T.C Doğum Tarihi : 01.02.1972 Doğum Yeri : Mersin Medeni Durumu : Evli ÖĞRENİM 2004-2009 : Dokuz

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Bu bildiri UNESCO Genel Konferansı nın 35. oturumunda onaylanmıştır. IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Çok Kültürlü Kütüphane Hizmetleri: Kültürler Arasında İletişime Açılan Kapı İçinde yaşadığımız

Detaylı

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir. İKLİM MÜCADELELERİ 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, iklimdeki değişimler daha belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, hava sıcaklığındaki ve yağış miktarındaki değişimler, deniz seviyesinin yükselmesi,

Detaylı

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar Lütfi ĠNCĠROĞLU Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı GiriĢ Nüfusunun yarısı kadın olan ülkemizde, kadınların işgücü piyasasına

Detaylı

DERS PROFİLİ. POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6

DERS PROFİLİ. POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6 DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Avrupa Birliği Politikaları POLS 260 Bahar 4 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı

Detaylı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Yetişkin Kimdir? 24 yaş ve üstü bireyler 18 yaş üstü bireyler Tam zamanlı bir işte çalışan Evli olan,

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI AVRUPA BİRLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI Hazırlayan: Ömer Faruk Altıntaş Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ANKARA 5 Nisan 2007 Birincil Kurucu Antlaşmalar Yazılı kaynaklar

Detaylı

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere

Detaylı

Sentez Araştırma Verileri

Sentez Araştırma Verileri Eğitim, Görsel-İşitsel & Kültür Yürütme Ajansı Eğitim ve Kültür Genel Müdürlüğü Yaşam Boyu Öğrenim Programı İnternet Üzerinden Kişisel İşgücünü Geliştirin Leonardo da Vinci LLP (Yaşamboyu Öğrenim Programı)

Detaylı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN

Detaylı

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı Gülşah Özcanalp Göktekin Uzman Sosyolog / İş ve Meslek Danışmanı Liderlik Enstitüsü Eğitim ve İstihdam Hizmetleri Çalışma Evrensel Bir Haktır İnsan

Detaylı

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2 DEĞERLER Değerler 1. değerler var olan şeylerdir, var olan imkanlardır (potansiyeldir) 2. değerler, eserlerle veya kişilerin yaptıklarıyla, yaşamlarıyla gerçekleştiren insan fenomenleridir; 3. değerler,

Detaylı

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası FĐNANSAL EĞĐTĐM VE FĐNANSAL FARKINDALIK: ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER Durmuş YILMAZ Başkan Mart 2011 Đstanbul Sayın Bakanım, Saygıdeğer Katılımcılar, Değerli Konuklar

Detaylı

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1 1 İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1 Bu çalışma,işyerinde annelik ve babalık konusunda ulusal hukuk ve uygulamayı 185 ülkede değerlendirirken işyeri, çocuk bakımı

Detaylı

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI Programın Temel Yapısı MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI İlkokul ve Ortaokul 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıflar Çıkmış soru (ÖABT-LS) Uygulanmakta olan Ortaöğretim Matematik

Detaylı

SCA Davranış Kuralları

SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA paydaşları ile değer yaratmaya, çalışanları, müşterileri, tüketicileri, hissedarları ve diğer iş ortaklarıyla saygı, sorumluluk ve mükemmelliğe dayanan

Detaylı

Evrensel Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığının Yüzü 2009

Evrensel Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığının Yüzü 2009 1 -ÖZET- 1 1 http://www.durexnetwork.org/en-gb/research/faceofglobalsex/pages/home.aspx Durex Ağı tarafında hazırlanan ve sunulan Evrensel Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığının Yüzü raporu hakkında Durex Ağı

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not I Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Çağdaş Eğitim *Toplumların ihtiyaç ve beklentileri durmadan değişmiş, eğitim de değişen bu

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5 EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5 Bu sayıda; Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayımlanan Dünya Ekonomik Görünümü Raporu tahminleri değerlendirilmiştir. i Küresel

Detaylı

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017 ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017 Dezavantajlı gruplar; işe giriş veya çalışma hayatına devam etmede zorluklarla

Detaylı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Detaylı

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Türkiye'deki Tek Üniversite İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI Biz, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi nin paydaşları; gelecek kuşaklara daha yaşanabilir

Detaylı

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı GENÇLİK PROGRAMI EYLEM 1.3 ve 5.1 PROJELERİNDEN ÖRNEKLER TR-5.1-7-2008-R3 Gelecek Bugündür-Gençlik Politikalarına

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE CEVAP 1: (TOPLAM 7 PUAN) Galileo Galilei Dünya yuvarlaktır dediğinde, hiç kimse ona inanmamıştır. Bir dönem maddenin en küçük parçası molekül zannediliyordu. Eylemsizlik

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 26 Kasım 2014 İstanbul, Sabancı Center TÜSİAD İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye de

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Yer İle Yalın Bir İlişki

Yer İle Yalın Bir İlişki 34 Yer İle Yalın Bir İlişki MARMARİS SİTELER DE YER ALAN KAKTÜS APARTMANI, DENİZ VE ORMANI MERKEZE ALAN COĞRAFYASI VE AKDENİZ İKLİMİ İLE DOLAYSIZ İLİŞKİSİNİ, DÜŞEY VE YATAY KÜTLE HAREKETLERİNİ BÜTÜNLEYEN

Detaylı

ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK DERNEĞI

ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK DERNEĞI ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK DERNEĞI Uluslararası Şeffaflık Derneği, siyasette, kamu yönetiminde, ihale süreçlerinde ve iş dünyasında şeffaflığı teşvik etmek için kamu, sivil toplum, özel sektör ve medyadan

Detaylı

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. Eğitimde Sanatın Önceliği. Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ Sanat, günlük yaşayışa bir anlam ve biçim kazandırma çabasıdır. Sanat, yalnızca resim, müzik,

Detaylı

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET Avrupa Konseyi üyesi olmayan devlet (Belarus) ÜYE ÜLKELER KURULUŞUN MERKEZİ VE BÜROLARI BÜTÇE Almanya, Arnavutluk, Andorra, Avusturya, Azerbaycan, Belçika,

Detaylı

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır.

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır. AİLE TUTUMLARI Eğitimciler olarak bizler çocukların gelecekte uyumlu ve başarılı olabilmeleri için en sağlıklı eğitim yollarının geliştirilmesi çabası içindeyiz. Öğrenci eğitiminde ve çocuğa karşı doğru

Detaylı

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? Cerrahi Servisler İnsanlar duyuları aracılığı ile dış dünyayı algılar, ruhsal, zihinsel, sosyal gelişimini sağlar. Duyulardan birinin eksikliği, algılamanın bütünlüğünü

Detaylı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan

Detaylı

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Ön yargı Farklılık Tutumlar Korkular Kaygılar Tabular Hoşgörü Tahammül Farklılıklar Hepimiz birbirimizden farklıyız. Aşağıdakileri kabul ettiğimizde

Detaylı

21. YÜZYIL için EĞİTİM STANDARTLARI Erken Çocukluk Gelişiminde Kaliteli EğiGm ve Profesyonel Hizmetler

21. YÜZYIL için EĞİTİM STANDARTLARI Erken Çocukluk Gelişiminde Kaliteli EğiGm ve Profesyonel Hizmetler 21. YÜZYIL için EĞİTİM STANDARTLARI Erken Çocukluk Gelişiminde Kaliteli EğiGm ve Profesyonel Hizmetler Liana Ghent Direktör, ISSA BÖLGESEL BAKANLIK EĞİTİM KONFERANSI 12 Aralık, 2013 Istanbul ISSA Hakkında

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

DOSTA! YETER! ÖN YARGILARIMIZI AŞARAK, ROMANLARI KARŞILAMAYA GIDELIM!

DOSTA! YETER! ÖN YARGILARIMIZI AŞARAK, ROMANLARI KARŞILAMAYA GIDELIM! DOSTA! YETER! ÖN YARGILARIMIZI AŞARAK, ROMANLARI KARŞILAMAYA GIDELIM! ROMANLAR İÇİN BİLİNÇLENDİRME KAMPANYASI Not: Burada kullanılan Roman Roma terimi, Sintilerin (Manush), Kale (İspanyol çingeneler),

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006 187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006 ILO Kabul Tarihi: 15 Haziran 2006 Yürürlüğe Giriş Tarihi: 20 Şubat 2009 Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansı, Uluslararası

Detaylı

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası OTP harcamalarının AB bütçesinin önemli bölümünü kapsaması, bu politikayı bütçe tartışmalarının da odak noktası yaparken, 2014-2020 Mali Çerçeve içinde tarım, kırsal

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizması: Normlar, Standartlar, Göstergeler. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizması: Normlar, Standartlar, Göstergeler. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizması: Normlar, Standartlar, Göstergeler İzleme değerlendirme neden önemlidir? Kazanımlarımızın kurumlar içinde anlamından boşalmış bürokratik yapılara dönüşmesine

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

Sağlıkta Kalite ve Güvenlik Ödülleri

Sağlıkta Kalite ve Güvenlik Ödülleri Sağlıkta Kalite ve Güvenlik Ödülleri Sağlık hizmetlerinde kalite ve güvenlik, çağın getirdiği teknolojik gelişme ve bilgiler ışığında verilen hizmetin istenen sonuçlarını artırma, istenmeyen sonuçlarını

Detaylı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 8 İşletme Organizasyonunda Etik Kavramı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 8 İşletme Organizasyonunda Etik Kavramı Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 8 İşletme Organizasyonunda Etik Kavramı Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Organizasyon Kavramı İnsanların bir takım ortak amaçlar ve değerler uğruna ortaya koydukları bir anlaşmayı

Detaylı

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Değerler Eğitimi Değer Kavramı? Okullar Değer Öğretimi Yapmalı mı? - Niçin Değerler Eğitimi? Hangi

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

ÇALIŞMA YAŞAMININ GELECEĞİ GİRİŞİMİNDEN SORUMLU BİRİM 2017

ÇALIŞMA YAŞAMININ GELECEĞİ GİRİŞİMİNDEN SORUMLU BİRİM 2017 ÇALIŞMA YAŞAMININ GELECEĞİ GİRİŞİMİNDEN SORUMLU BİRİM 2017 Değişimin temel nedenleri Çevre ve İklim Değişiklikleri Yeni teknolojiler ve dijitalleşme Değişen Çalışma Yaşamı Demografik değişiklikler Bu değişiklikler

Detaylı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? Dr. Fatih Macit, Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi, HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Üyesi Giriş Türk Konseyi nin temelleri 3 Ekim 2009 da imzalanan Nahçivan

Detaylı

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI Bugün şehirlerimizdeki problemlerin çoğu fakirlik, eşitsizlik, işsizlik, işe ve mal ve hizmetlere erişim zorlukları, düşük düzeyde sosyal ilişkiler ve kentsel alanlardaki düşük

Detaylı

Kurumlarda Terminoloji Politikası ve Terminoloji Planlaması

Kurumlarda Terminoloji Politikası ve Terminoloji Planlaması Kurumlarda Terminoloji Politikası ve Terminoloji Planlaması Doç. Dr. Ender Ateşman Hacettepe Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü Gündem Dil Politikası Terminoloji Politikası Dil Planlaması Terminoloji

Detaylı

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013 SWOT Analizi Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 SWOT Strengths Weaknesses Opportunities Threats İşletmenin güçlü ve zayıf yanları ile fırsat ve tehditlerin tespit edilmesi, stratejinin bu unsurlar arasında

Detaylı

TÜRKİYE PLANLAMA OKULLARI BİRLİĞİ (TUPOB) İŞBİRLİĞİ YÖNERGESİ (2011)

TÜRKİYE PLANLAMA OKULLARI BİRLİĞİ (TUPOB) İŞBİRLİĞİ YÖNERGESİ (2011) TÜRKİYE PLANLAMA OKULLARI BİRLİĞİ (TUPOB) İŞBİRLİĞİ YÖNERGESİ (2011) 1- Kuruluş Türkiye Planlama Okulları Birliği (TUPOB), Türkiye'de lisans ve/veya lisansüstü düzeyde Şehir ve Bölge Planlama eğitimi veren

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ Hazırlayan: Berna Özşar Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği AB, Mevzuat ve Projeler Birimi Uzmanı AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ TSRŞB Yayın

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI

HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI Genel olarak belirli bir amaç için çalışan kişiler topluluğu olarak tanımlayabileceğimiz organizasyonun, halkla ilişkiler açısından hedefi, ürün veya hizmetini kullanacak kişilerin

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60 ÖZET: Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın (BAKA) yeni Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, görevine geçen ay başladı. Özen; ilk olarak ekip arkadaşlarım diye hitap ettiği BAKA nın personeliyle toplantı yaptı,

Detaylı

ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI AFŞİN GÜNGÖR, BESTE ŞİMŞEK AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ, ULUSLARARASI

Detaylı

Eğitimin, Hava Kuvvetlerinin Geleceğindeki Artan Önemi

Eğitimin, Hava Kuvvetlerinin Geleceğindeki Artan Önemi Eğitimin, Hava Kuvvetlerinin Geleceğindeki Artan Önemi H AVA H AR P O K U L U K O M U TAN L I Ğ I 12 Mayıs 2015 Yeşilyurt/İSTANBUL www.kartallarhaftasi.hho.edu.tr E-posta: icce2015@hho.edu.tr Telefon:+90

Detaylı

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı Avrupa Komisyonu SCHUMANN Roma Antlaşması Brüksel Almanya - Avrupa Parlamentosu Đktisadi Kalkınma Vakfı Adalet ve Özgürlükler AB - AVRO Politikaları AB Konseyi Bakanlar Kurulu Schengen Alanı Üye Devlet

Detaylı

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar EFA 2009 Küresel İzleme Raporu Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar EFA 2009 Raporu na göre; iyi bir yönetişim ile okula kayıt oranları artabilir,

Detaylı

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A- Seçmeli IV-Okul Öncesi Eğitimde Kaynaştırma Ön Koşul -

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A- Seçmeli IV-Okul Öncesi Eğitimde Kaynaştırma Ön Koşul - DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A- Seçmeli IV-Okul Öncesi 478 8 2 2 4 Eğitimde Kaynaştırma Ön Koşul - Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Lisans Dersin Türü Seçmeli Dersi Veren Öğretim

Detaylı

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ 06 KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Sosyal Araştırmalar Merkezi USAK RAPOR NO: 11-06 Dilek Karal Eylül 2011 Korkmadan Öğrenmek: Okul ve Okul

Detaylı

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi Doç.Dr.Tufan BAL Dersin İçeriği Kırsal Kalkınma Kavramının Tarihçesi Kırsal Kalkınmada Temel Amaç Kırsal Alan Kalkınma Politikaları Kırsal

Detaylı

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) Sosyal Psikoloji Uygulamaları HUKUK SAĞLIK DAVRANIŞI KLİNİK PSİKOLOJİ TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE PAZARLAMA POLİTİKA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ SOSYAL

Detaylı

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB ÜRETİMDE İNOVASYON BİLAL AKAY Üretim ve Planlama Direktörü 1 İleri teknolojik gelişme ve otomasyon, yeni niteliklere ve yüksek düzeyde eğitim almış insan gücüne eğilimi artıyor. Mevcut iş gücü içinde bu

Detaylı

Irmak Neden Farklıdır? >> 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken...

Irmak Neden Farklıdır? >> 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken... > 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken... «IRMAK NEDEN FARKLIDIR?» 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken Değerli Irmak Ailesi; 20. Eğitim yılımızı tamamlarken kurumumuzun geldiği farklı

Detaylı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Üçüncü Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı Habitat III 17-20 Ekim 2016, Kito Sayfa1

Detaylı

KARANLIĞIN ALIŞILMADIK DENEYİMİ

KARANLIĞIN ALIŞILMADIK DENEYİMİ KARANLIĞIN ALIŞILMADIK DENEYİMİ DÜNYANIN EN BÜYÜK MARKALARI, GÖRMENİN ÖTESİNE GEÇTİLER. Onlara Katılın, Bugün. GÖRMENİN ÖTESİNDE GELİŞMEK Karanlıkta Diyalog Nedir? Karanlıkta Diyalog atölye çalışmaları

Detaylı